Ahmet Yıldız - Aylar 36 Perera, Ferrer Perez, et La Batalla el Sexto
Transkript
Ahmet Yıldız - Aylar 36 Perera, Ferrer Perez, et La Batalla el Sexto
Ahmet Yıldız - 36 Perera, Grado Ferrer Perez, et La Batalla Aylar el Sexto H a v a n a : Editorial P u e b l o y 37 C u b a La Batalla por el N o v e n o J u v e n t u d R e b e l d e (30 O c a k 1986), Grado", Çağında Savaş ve Demokrasi - Negri Çeviren: B a r ı ş Y ı l d ı r ı m A y r ı n t ı Yayınları: 2 0 0 4 İmparatorluk çağında savaş ve demokrasiyi tartışan Çokluk, Hardt ve Negri'nin kitabının devamı niteliğinde. 2000 yılında yine KİTAP Ayrıntı dünyayla yayınları aynı anda Türkçe'ye kazandırılan İmparatorluk kitabı önem Sezai Temelli * İstanbul Üniversitesi, li bir tartışmayı sol içinde başlatmış, entelektüel zenginliği sayesinde sadece sınırlı kalmayan, emperyalizm ve Siyasal Bilgiler Fakültesi. Y r d . Doç. Dr. küreselleşme dünyayı dünyası Eğitim B i l i m T o p l u m Dergisi Cilt:5 Bahar: 2 0 0 7 Sayfa: kavramsal karşıtlığında anlamaya için de çalışan önemli bilim katkılar sağlamıştı. Hardt ve Negri İmparator lukta dünya düzenini yeni zamanlara uygun paradigmalar eşliğinde yeniden ele alırken, kuramsal olarak geliştirm îeğitim eye çalıştıkları tartışmaları zengin kavramsal dilleriyle de desteklemişler, Itoplum kuram ve kavram arasındaki köprüleri Sezai Temelli yeni tartışmaların özenle oturtmuşlardı. Kitabının yayımlanmasından sonra dünyada ve özellikle Türkiye'de kitaba yöne lik eleştirilerin alışılagelmiş tepkiler sınırında kalması, sert, esnemeyen reflekslerine kitabın tartışma zeminini sol içinde yeterince genişletememiş, en azından Türkiye'de bu konu da önemli kabul edilebilecek bir etkileşim süreci Üniversitelerin çoktan vazgeçtiği kuramsal yenilenme ve eleştirel bil imsel faaliyet zaten bu türden tartışmalara yüzünü dönmekten sakınmakta, piyasanın kendine has hatları içinde sürdürülen bilimsel faaliyetlerin dışına çıkmayı Türkiye üniver sitelerinin içinde bulunduğu bilimsel faaliyet nedeni olarak piyasaya endeksli bilgi üretimiyle sınırlı yaklaşımların getirdiği açmazlar görülebilir. Entelektüel dünyadan ve faaliyetlerden yalıtılmış bir bilimsel uğraşı algısı üniversiteyi bu tür tartışmaların dışına çek erken, üniversitelilerin okuma dağarcığıda giderek sınırlarına takılıp kalmakta, sorgulamayı, eleştiriyi, bilgiye yok- ama o bilginin üretim süreçlerine müdahale edemeyen bir noktaya hızla kaymanın girdabından Bu süreci en iyi kitap dünyasıyla kurduğumuz ilişkilerde İmparatorluk kitabı da maalesef üniversite duvarlarını aşamamış, zaten entelektüel dünyası fakir ülkede, de üniversitenin ıskaladığı bu yayın olan bir yeterince ele alınamamıştır. Oysa İmparatorluk küresel düzenin yönelik birçok yeni kavramı farklı analitik düzlemler üzerinden okuyucuya ulaştırmaktaydı. Burada kesinlikle ve Negri'nin yaklaşımlarının alışılagelmiş bir akılcılık içinde ve bilgi temelinde ele alınması sözkonusu değil. Tartışmaya muhtaç, birçok açıdan sorunlu ama da etkisiyle tahrik edici ve bizi birden fazla konuda düşünmeye iten bir yayından bahsetmekteyiz. Bu kitabın belki de en önemli özelliği birbirinden uzak duran bir sürü kavramı, kendileri ekol olmuş birçok kuramsal açılımı olarak değerlendirme, bir likte alma ve yorumlama gibi tek yerine çok boyutlu ve karmaşık süreçlere bizi sürüklemesidir. Bu sürüklenme özellikle sol'un giderek küreselleşme döneminde yitirdiği kuramsal üstünlüğünü geri çağırır Çokluk Çağında Savaş ve Yazarların tanımıyla İmparatorluk emperyalizm kavramı yerine kul lanılmakta, günümüz küresel iktidar yapılarının çözümlenebilmesi için bu tercih Emperyalizmden çok boyutlu bir impara torluk çözümlemesine geçmek beraberinde halk kavramı yerine, imparatorluğun karşısına çokluğu çıkarmakta, bu yeni karşıtlık üzerinden imparatorluk çağında savaş ve demokrasi tartışılmaya çalışılmaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki bu iki birlikte okunması bu karşıtlık meselesinin yakalanabilmesi açısından da büyük önem taşıyor. İmparatorluk kitabı kapitalist sistemin tarihsel serüvenini üretim ikti dar ilişkisi üzerinden uzam zaman ekseninde ele alıp değerlendiren ve bu sürecin bir sonul gerçekliğinde emperyalizm sonrası bir dönemi tanımlayarak bugünü ve geleceği anlamaya çalışan çalışma. Küreselleşme adı verilen yeni birikim sürecinin analizini yeni kuram sal araçlarla değerlendirilmesi gerekliliğine emperyal bir düzenekte üretim iktidar ilişkisi aralığında yanıt arayan çalışma, hiç kuşkusuz fazlasıyla etkilenmiş durumdadır. Özel likle üretim üretici güçler arasındaki ilişkinin çözümlenmesinde baş köşeye oturmakta, yeni üretim ilişkilerinin tüm karmaşıklığı karşısında temel açıklayıcı bir işleve sahip olmaktadır. Emperyalizm çeşitli üretim almaşıklarında değişik varyantlara karşılık gelen aşan, posi; dönemin üretim ilişkilerinin kendine has karşıtlıklarında aşkın bir süreç olarak yeniden üretim mekanizmalarında yer alamayan ama tümüyle de yok olmayan bu hakim yapının nasıl bir değişim gösterdiği ancak emperyalist ilişkilerin yeni üretim süreçleri içindeki ile açıklanabilir. Bu açıklama ister istemez yazarları yeni bir emperyaliz teorisine yöneltmekte ve bu yeni emperyalizmin hem tarihsel sürekliliği hem de güne dair gerçekliği emperyal bir ilişki kümesi içinde kurgulanabilmektedir. Bu karmaşıklık aslında kitabın da sık sık baş vurduğu meteforlara çok uygun bir şekilde olanca basit bir ilişkinin yeniden deşifre edilmesinden başka bir şey değil. Bildiğimiz emperyalizminde nasıl kapitalist ilişkilerin gelişimi toplumsal yapılanmayı yeniden üretiyor sa, burada da epmperyal bir ilişki olarak küresel ölçekte kapitalist Sezai ilişkilerin yeniden üretimi söz konusu. Bu ilişkilerin başında özellikle post üretim süreçlerinin zorlaması ve devleti uygulamalarından kopuşun etkisi oldukça fazla. Neo liberal sürecin yarattığı bu yeni dünya düzeni tersine çevrilemez bir dinamizm olarak okunduğu zaman, yeni dönem sonrası açılımlar hiç kuşkusuz geçmişin karşıtlıklarının dışında bir yerde yeniden üretilmek zorunda olacaktır. Negri ve karşıya olduğu temel sorunsal da bu sıkışık dönüşüm sürecinde ortaya çıkmakta. Hızla dönüşen üretim ilişkileri, yeni bir dünya ticaret ve sermaye hareketliliği, ulus devletlerin belirleyici rollerinin ve hep sinden öte sistemin temel belirleyici aktörü olan sermayenin ulus üstü bir şematik yapı içinde devinim göstermesi ve bu sürecin enfor masyon veya daha geniş anlamıyla, bilimsel anlamda, bilişimdeki gelişmelerle paralellik oplum Çokluk (İmparatorluk Savaş ve Bu açıdan baktığımızda, İmparatorluk yeni bir düzeneği deşifre edip "yeni komünist manifesto" olmaya kalkışırken, diğer taraftan kendi kurgusallığını bizzat sistemin kurgusallığı üzerine oturtmak zorunda kalmıştır. Zengin referans listesi, kavramsal ve kuramsal yoğunluk bir çalışmanın tüm özelliklerini sergilemekle birlikte bir telaşı da bize gösteriyor! Evet, ciddi bir dörışüm sürecinden geçiyoruz ama bu geçiş süreci imparatorluğun nite post modernite, olduğu gibi post fordizm, refah devleti neoliberalizm, emperyaliz emperyal ilişkiler, ulus devlet küreselleşme, uluslararası sermaye ulus üstü sermaye aralıklarında doğrusal bir hareketlilik içinde ve tümüyle süreçlerle gerçekleştiği anlamına gelmemektedir. Değişim ve dönüşüm yeni bir sistemik yapıyı inşa ederken eski olan herşeyi bir kopuş ile yok edip, yapı sök erek değil, yeniyi eskinin içinden üreterek bir yapılanmayı karşımıza çıkarmakta, sistem kendi açmazlarında temel belirleyici karakter lerinden bir kopuşu yaşamaksızın yeniden üretimini gerçeklemeye etmektedir. birçok yeni kavram ve yaklaşımla yolculuğumuzda önemli katkılar sunmakla düşünsel analiz yöntemi olarak sınıfsal çözümlemelerin uzağına düşmekten de geri kalmamak tadır. Bu onun yeni komünizm arayışının da bir çıkarması olarak okunabilir. Tam da bu yeni işlevsellendirme bizi Çoklukla buluşturuyor. Emeğin yeni dünyası çözümlemeye artık alışılagelmiş dahil edilemediğinden, sınıfsal yapı çok daha geniş bir düşünsel alana, topluma ilişkilerin artı değer üretim süreçleri potasında kimlik olarak kendisini çokluk çoklu bir yeni başlıyor. Hiç kuşkusuz Çokluk İmparatorluk'tan daha zor bir çalışma. Bu ürün temel referansları ışığında bilimin geldiği yeni sınırları zorlayan bir yoğunlaşmayı da içeriyor. Toplumsal olayların gelişimi, imparatorluk karşısında toplumun yeniden yapılanması, emeğin yeni biçimlerinin toplumsal ilişkilere içkinliği, sermaye emek karşıtlığının sanal bir düzleme kayması, fabrika toplumun yıkılan yapıları altında kalan eski işçi sınıfı tahayüllerinin yeni seçenekleri arama baskısı bu çalışmanın bir yanıyla özellikle sol dünya için önemini gözler önüne sererken, Itoplum Sezai Temelli çokluğun ortaklaşacağı mücadele bir şekilde sadece küreselleşme karşıtı hareketler içinde görerek yola çıkması da bir o kadar çalışmanın zorlandığı alanlar olarak karşımıza çıkmakta. Günümüz jeopolitiğinin belirleniminden hareketle halk, ulus devlet, uluslararası ilişkiler artık yerlerini terk ederken, bunların yerine yeni bir siyasal özne olarak çokluğun ikame edilmesi ancak bu yeni öznenin ortaklaşacağı bir siyasanın üretilmesi ile olanaklı olabilir. Kitapta da sıklıkla bahsedilen ortaklaşma fikrine karşılık bu ortak laşmanın hangi dnamiklerle harekete geçebileceği görünür değil. Özellikle, emperyal sistemin yereli, etnisiteyi, kültürü, dinsel faktör leri bu denli önemli siyasal projeler olarak dayattığı bir düzlemde, ortaklaşmanın yegane unsuru olarak küreselleşme karşıtı hareket lerin gücü burada bir kez daha sorgulanmak zorunda. Bu hat bizi emperyal savaş ve ulus üstü sermayenin üretmeye davet ediyorsa ve bu karşıtlık gerçekleşebilecek bir dönüşümse, sadece insan hakları veya bir karşıtlık demokrasi ile uzun yürüyüşün referansları dönemin sosyal haklarına yöne lik siyasal taleplerle hayata geçebilir mi? Bu sorunun arayan yazarlar bize post dönemin bir uzantısı olarak post liberal dönemde post sosyalist çözümler önermekteler. Post sosyalist önermeler geçmiş dönemin sol hareketlerine sıkışıp kalan, sermaye birikim rejiminin dönüşümünü, toplumsal yeniden yapılanmaların değişimini algılayamayan siyasetin yol ayrımında olduğunun habercisi ise buna kolay kolay bir itiraz geliştirmemiz bugünün tarihsel dinamikleri içinde mümkün gözükmüyor. Ama bu yeterli değil. Post sosyalist bir karşı siyasetin sol içinde hakim bir siyasal güzergah oluşturabilmesi önce sermaye dışına nasıl çıkacağı ile de ilintili olmak zorunda. Kitap bu sorunsala değinmeden bir çokluğun oluştuğunu varsayıyor ve bu çokluğun kendiliğinden bir yeni toplumsal yapıyı inşa edebileceğini varsayıyor. Artık çok iyi görüyor ve ki bugünün dünyası bundan otuz yıl önceye hiç benzemiyor ve bizim otuz yıl önceki varsayımlarımız, siyasal çıkarımlarımız boşluğa düşmüş, izdüşümünü yitirmiş durum da. Ezberimizde yer alan analizler ve bu analizlerin değişkenleri fazla Itoplum Çokluk (İmparatorluk Çağında Savaş ve bir şey ifade etmiyor. Her şey çok hızlı değişti. Bu hızlı değişim, salt sermaye birikim rejimindeki yapılanmalarla sınırlı kalmadı, toplumsal olgulara, sınıfsal yapılara kadar karşımızda sirayet etti. tüm Artık çok zor bir toplumsal yapı var ve toplumun kendi iç ilişkileri de bu gelişime bağlı olarak olabildiğince karmaşıklaşmış durumda. Bu süreçlerin analizi de hiç kuşkusuz büyük güçlükleri içinde barındırıyor. Çokluk bu güçlüğü konusunda zorlayan, çözüm üretme konusunda özellikle sol düşünce dünyasını tahrik eden, davet eden yeni bir çözüm üretmeye bir yapıt. Bu, yapıtın kusursuz olduğu, çözümü ortaya koyduğu anlamını taşımayacağı katkıyı da yadsımaz. çözüme dair yaptığı Her iki yapıtın da birlikte okunacağı ve tartışılacağı bir yerde yeni çözümlere, siyasal süreçlere, mücadele alanlarına katkı yapacağı kuşkusuz. Ama emperyal karmaşık ilişkilere karşılık, bu çokluk eğer bir karşı siyasal süreci doğurmayı başaracaksa bunun da kuşkusuz dayanacağı bir ortak laşmaya gereksinim duyacağını gözardı etmemeliyiz. Bugün hala buna dair birşeylerden bahsederken emekten başka, emek süreçdaha etkin bir toplumsal referans bulmuş değiliz. Tüm farklılıklarımızla, çokkimlikli, çokkültürlü, sermaye dışında bir dünyayı ortakbir dünya'da bizi dilin emekten geçtiğini, siyasetin burada yoğalması gerektiğini da kendisini ancak bu alanda üretebileceğini bu çalışmalar ışığında bir kez daha görebiliyoruz. îeğitim İLE V LİSELERE MAKALE M. Ruhi Köse * Y ü z ü n c ü Yıl Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, S o s y o l o j i B ö l ü m ü , Prof. D r . Eğitim Bilim Toplum Dergisi Cilt:5 8 Bahar: 2007 Sayfa: 1 34 Anahtar sözcükler: Aile Bu Makale Eğitim Bilim Toplum Cilt:5 Sayı:1 7 Kış: 2006/2007 Sayfa: 46-77'de teknik akademik başarı. bir nedenden dolayı eksik yayınlanmıştır. Düzeltir, özür dileriz. ve d e m o g r a f i k ö z e l l i k l e r i , o k u l türü, d e r s h a n e , Family and private-preparatory academic demografic achievement. bilim Itoplum EĞİTİM-SEN Kaynakça ve Dipnotu yapılacak yollamalar ayraç (Yayayımlandığı yıl:sayfa numarası s ı r a s ı y la) Kaynakça da bu yollama sistemine göre düzenlenecektir. Aşağıda farklı nitelikte kaynak ların metin ve kaynakçadaki yazılış biçimleri gösterilmektedir: a)Tek kitaplar ve Kaynakçada: Zor, Sermaye ve Avru pa Devletlerinin Oluşumu Baskı) Metin I. (2001), "Social Theory and Globalization: T h e rise of a transnational state" Theory and Society 30:157-200. Metin yollamada: 2001:170). b)iki yazarlı kitaplarla makaleler (2000) Küreselleşme Sorgulanıyor (Ankara:Dost Kitabevi) Yücel). Metin yollamada: 2000:80). Kaynakçada: Robinson, VVİlliam (2000), A Global Ruling Globalizati on and the Transnational Capitalist Class", Science and Society 11-54, Metin (Robinson/Harris, 2000:40). çok yazarlı kitaplarla makaleler Kaynakçada: (1997),Verlockender Funda- VE 1 )Yazı PC'de hazırlandıysa for de ğişik versiyonlarında (2.0-7.0), Apple Macintosh'ta ha zırlandıysa Microsoft değişik versiyonlarında "save" edilmiş bir diskette ve aynı zamanda 3 nüsha A4 boyutunda bilgisayar çıktısı olarak veril melidir. ana bölümlerinde 12 punto, dipnotu, özet kaynakça, tablo gibi bölümlerinde büyüklüğünün ve T i m e s 10 punto harf Roman T i m e s ) karakte rinin kullanılması gerekmektedir. 3) Yazılarda 800-1000 karakteri aşmayacak hem Türkçe hem özet yer almalıdır. 4) Orta başlık yazı alanının yan başlık yazı alanının sol kenarında, girintisiz, kalın ve paragraf başlığı satır başından yazılır. ve yan başlıklarda kelimelerin tamamı büyük harfle başlar, paragraf başlıklarında sadece kelime büyük harfle başlar ve metin devamında gelir. Başlıklarda numara landırma ve yapılmamalıdır. C) Yayımlanma K o ş u l l a r ı gönderilecek yazılar başka bir yerde yayım lanmamış ya da yayımlanmak üzere gönderilmemiş olmalıdır. Eğitim Bilim Toplum Dergisi yayımlanan zıların bütün yayın haklarına sahiptir. 2) Bir yazının dergide yayımlanması hakem kurulunun konu alanı ya da yayın kurulunun yeniden belirleyeceği bilimcilerden en az hakeme yollanıp çoğunluğunun olumlu kararı yayınlanır. 3) Hakem kurulu tarafından önerilen değişiklikler be Metin (Heitmeyer 1997:171). d)Derleme yayınlar yer alan makaleler Kaynakçada: Korkut (2000), "Emperyalizm mi? Küreselleşme mi?" Tonak, E.Ahmet Küre selleşme (Ankara:imge Metin içindeki yollamada: yayınlar ya da diğer kaynaklar Kaynakçada: D İ E Göstergeler (Ankara). Metin yollamada: dışında adı uzun resmi yayınlara ya da mevzuata metin yapılacak yollamalarda kısalt malar kullanılmalıdır. Örneğin Yüksek Öğretim Kanu nu (YÖK), Milli Eğitim Temel Kanunu ( M E T K ) gibi. 2)Yollamalar dışındaki açıklamalar dipnotu kulla nılmalıdır. Ancak, sayfa düzeninde yarattığı sorunlar dolayısıyla dipnotu olabildiğince az kullanılmalı ve ya zının sonuna eklenmelidir. yazılacağı bilgisayar programları, F o n t ve Harf B ü y ü k l ü k l e r i nimsenmezse, yazı yazar(lar)ı tarafından geri çekile bilir. Ayrıca, böyle durumlarda yayın kurulu yazıyı geri çekme ya da başka hakeme göndermek konusunda tam yetkilidir. 4) Yazarla yazı hakem kurulu arasındaki 5) Yazılardaki tüm değişiklikler yazarları tarafından ya pılır. 6) Hakem Kurulundan ve son biçimi verilen ya zılar üzerinde değişiklikler yapılamaz. Her ne nedenle olursa olsun yazısını yayımlamaktan vazgeçen bir ya zar, yazısını başvurudan sonra en çok gün de yazısını geri çekebilir. 7) Yazılar, 30 000 karakteri 8) Yazının yayımlanması durumunda bir adet dergi ve yazının 10 kopyası gönderilir. 9) Bilimsel toplantılarda sunulmuş ve başka bir yerde yayınlanmamış bildirilerin tam metni yayın kurulu kararı * yayınlanır. sayfamızda yayınlanmaktadır. EĞİTİM-SEN (Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası) Adına Sahibi: Alaaddin Dinçer Sorumlu Yazı yayın kurulu tarafından sağlanır. Müdürü: Sayını Gültekin Tasarım: Sinan Cinnah Cad. VVİlly Brant Sk. 13 Çankaya/Ankara 06680 Tel: 0312- 425 10 VVeb Sitesi: ISSN: Fax: 417 09 20 Baskı: org. (0.312) 278 SEN ADRESİ Cinnah Cad. Brant Sk. Çankaya/Ankara 06680 Tel. 01 14 Fax. 0312-439 01 18 Sitesi: