Tatilin tadını çıkarın
Transkript
Tatilin tadını çıkarın
TÜRK METAL DERGiSi’NiN EKiDiR METAL TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2013 | SAYI: 36 Tatilin tadını çıkarın... Tatil kitabınız bu sayıda da Metal Çocuk’tan.. içindekiler METAL Temmuz-Ağustos-Eylül 2013 Sayı: 36 / Türk Metal dergisinin ekidir. YAYIN SAHİBİ Türk Metal Sendikası Adına Pevrul KAVLAK Yazı İşleri Müdürü: Mustafa Kemal ŞEN Yayına Hazırlayan: Aslı BAŞARAN Adres: Metal Çocuk Arkadaş Kulübü Türk Metal Sendikası Genel Merkezi Basın Müşavirliği, Beştepe Mahallesi Yaşam Caddesi 1. Sokak No:7/A 06520 Söğütözü / ANKARA Tel: 0312 292 64 00 Fax: 0312 284 40 18 e-posta: metalcocuk@turkmetal.org.tr facebook: Metal Çocuk Arkadaş Kulübü Prodüksiyon: eaieaeiaieaiaeiaeiaiea CTCP: REPROTEK BASKI Ziraat Grup Matbaacılık A.Ş. Ziraat Bankası Tesisleri İstanbul Yolu Trafo Karşısı Varlık - ANKARA Tel: 0 (312) 384 73 44 - 45 YAYIN TARİHİ: 30 HAZİRAN 2013 YAYININ TÜRÜ: Süreli yayın YAYIN ARALIĞI: ÜÇ (3) AY YAYIN DİLİ: TÜRKÇE EDiTÖRDEN Merhaba arkadaşlar, Yaz tatili devam ediyor. Güneş, sıcak hava ve tabii uzayan günler :) Sizin tatiliniz nasıl geçiyor? Yaz tatilinizi biraz olsun renklendirmek adına, dergimizle birlikte kitap hediyelerimiz de devam ediyor. Umuyoruz hoşunuza gider… 14. Metal Çocuk Kurultayımız nedeniyle 36. sayımızı erken yayınlıyoruz. Böylece hem sizlerle biraz daha erken buluşmuş olduk, hem de aramıza katılacak olan arkadaşlarımıza birinci elden dergilerini ulaştırabileceğiz. Lütfen Çocuk Kurultayımız ve yurtdışı gezilerimiz için, şubelerimizle iletişime geçmelerini velilerinize hatırlatın. Maalesef, sınırlı sayıda arkadaşımız katılabiliyor. Ancak unutmayın ki, her yıl farklı arkadaşların katılımını sağlıyoruz, bu nedenle her yıl başvurmayı unutmayın. İnanıyoruz ki, bu uzun tatili en iyi şekilde değerlendireceksiniz. Bu arada zayıf olduğunuz dersleri tekrarlamayı ve seneye daha hazırlıklı başlamayı da ihmal etmeyeceksiniz. Yazın sonunda, 30 Ağustos’ta Zafer Bayramı’nı kutlayacağız. Bayraklarımızı alıp bu özel ve güzel güne katılalım ve bayramımızın 91.yılını gururla ve coşku içinde kutlayalım. Ayrıca bize yaz tatilinizle ilgili anılarınızı veya katıldığınız Zafer Bayramımızdan güzel fotoğraflarınızı gönderin, dergimizde yayınlayalım. Mutlu ve güzel bir tatil geçirmeniz dileğiyle, sizleri sevgiyle kucaklıyoruz... n Aslı Başara PEVRUL KAVLAK Türk-İş Genel Sekreteri Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Başkanımızdan pkavlak@turkmetal.org.tr / twitter.com/KavlakPevrul Sevgİlİ çocuklar Okul dönemi sona erdi ve 94 günlük yaz tatiliniz başladı. Artık dinlenmeyi hak ettiniz... Hepinizin yaz tatilini nasıl değerlendireceğine dair planları vardır. Bu planların arasında ülkemizin güzel tatil beldelerine gitmek, anne ya da babanızın ‘memleketine’ gidip, oraları görmek, spor ağırlıklı yaz okullarına üye olmak ya da benzer sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere katılmak yer alabilir. Elbette ki, tatilin amacı sizlerin ruhen ve bedenen dinlenmesini sağlamak, bir sonraki dönemlerde başarılı olmanız için gereken enerjiyi toplayabilmektir. Dolayısıyla, belirli süreler için aileniz ve yakın çevreniz ile birlikte gerçekleştireceğiniz tatil gezileri, bu anlamda sizlere faydalı olacaktır. Ancak, 94 gün sürecek bir tatili, sadece gezi ile değerlendirmenin çok doğru bir tercih olacağına inanmıyorum. Böyle uzun süreli tatillerin, sadece geziler ile değil, kişisel gelişmeyi sağlayacak aktiviteler ile de renklendirilmesi sizler için faydalı olacaktır. Zihin ve beden olarak sizleri yormayacak, sizleri bilgi bakımından ‘zenginleştirecek’ programlar yaparak, güzel bir tatil geçirmeniz mümkün… Örnek vermek gerekirse, zorluk çektiğiniz dersler ve konular ile ilgili olarak kısa süreli bir ‘tekrar’ yapmanız, güzel bir tatil için, kendinize saygı ve güven duymanıza katkıda bulunabilir. Bunun yanı sıra, büyüklerinizin veya öğretmenlerinizin sizlere önerdiği kitaplardan en az iki tanesini okuyarak, dünyayı, insanları ve hayatı tanıma yönünde önemli kazanımlar elde edebilirsiniz. Bildiğiniz gibi, artık bir dünya devletiyiz. Her an bir ülkeye gidip orada yabancı arkadaşlar edinmeniz mümkün. Ya da ülkemize gelen yabancılarla arkadaşlıklar da kurabilirsiniz. Onlarla ‘çat pat’ konuşmak yerine, bir yabancı dil kursuna giderek, kendinizi ifade edecek yabancı dil düzeyini sağlamayı da programınıza alabilirsiniz. Bir de bedenen gelişmemizi sağlayacak spor faaliyetleri var. Yaz tatillerinde, özellikle her bölgede spor okulları açılıyor. Bu anlamda doğru bir tercih yaparak, sportif yönden de kendinizi olgunlaştırabilirsiniz. Seçenekleriniz arasına, bir müzik aleti çalmayı da koyabilirsiniz. Bu tür bir faaliyet, en azından sizlerin sanatsal yönden sağlam bir altyapıya kavuşması için bir başlangıç olabilir. Bir an evvel kendinizi programlayın. 94 gün ‘kuş gibi’ gelip geçecektir. Tatil bittiğinde, kendinizi programlayıp, kısa süreli de olsa koyduğunuz hedefleri gerçekleştirdiğinizi gördüğünüzde, önemli bir şey yaptığınız için, kendinizi takdir edeceksiniz… Çünkü, küçük gibi görünen hedefler için harcayacağınız çaba, inanın, büyük hedefler için harcayacağınız çaba kadar önemlidir. Hepinize iyi tatiller diliyor, gözlerinizden öpüyorum… 3 MUHTEŞEM ÇUKURLAR Dünyanın bir çok bölgesinde, insan eliyle veya doğal sebeplerle oluşmuş dev çukurlar bulunmaktadır. İşte bu çukurların en derinleri : Kimberley Çukuru, bir elmas madenidir. Güney Afrika’nın Kimberley kentinde, dünyanın insan yapımı en büyük çukuru olan Kimberley, 170 bin m2’lik alana yayılmış bir maden sahasıdır. kımberley çukuru Güney Afrika 1097 metre derinliğe sahip olan Kimberley çukurundan, 22.5 milyon ton toprak çıkartılmıştır. Yaklaşık üç ton elmasın çıkarıldığı madende çalışmalara 1914 yılında son verilmiştir. mırNy çukuru Rusya Rusya’nın Sibirya bölgesinin doğusunda bulunan Mirny çukurunun derinliği 525 metredir. Aslında bir elmas madeni olan Mirny’nin çapı ise 1 kilometre 250 metredir. 4 Mirny çukurunun uzaydan görünüşü. BINGHAM KANYONU MADENİ ABD Amerika Birleşik Devletleri’nin Utah Eyaleti’nde bulunan Bingham Kanyonu Madeni, 1863 yılından beri üzerinde çalışılan ve sürekli büyüyen bir çukurdur. Bingham Kanyonu Madeni’nin derinliği 1 kilometreden fazladır. BÜYÜK MAVİ DELİK Belize 400 metrelik çapa, 145 metre derinliğe sahip olan Büyük Mavi Delik, dünyanın en büyüleyici dalış alanlarından birisi olarak kabul ediliyor. Orta Amerika ülkelerinden Belize açıklarında bulunan Büyük Mavi Delik, görenleri şaşırtmakta ve kendine hayran bırakmaktadır. 5 EN BÜYÜK KARNAVAL Rio de Janerio karnavalı, her yıl şubat ya da mart ayında yapılır ve dört gün sürer. Her gün yaklaşık 2 milyon kişinin katıldığı karnavalı, 2004’te 400 bin yabancı turist izlemiş ve bu alanda bir rekor kırılmıştır. Festivale katılan samba okullarının dansçıları, şehrin caddeleri boyunca dans ederken, giydikleri renkli ve masalsı kostümleri ile de büyük ilgi toplarlar. En büyük bataklık Büyük bölümü güney-batı Brezilya’da olup, Bolivya ve Paraguay’a da komşu alanları bulunan Pantanal (İspanyolca ‘bataklık bölgesi’) 150 bin km2 bir yüzey alanına sahiptir. Bu da İngiltere’nin toplam yüzey alanından daha büyük alana denktir. Yağış mevsiminde Pantanal’ın %80’i sular altında kalmaktadır. Pantanal ayrıca, dünyanın en büyük bitki ve hayvan Yineçeşitliliiğine Avustralya’nın Quee d eyale türü sahipnslan sulak alanıdır. ti En uzun su kaydırağı Dünyanın en gösterişli su kaydırağı, Brezilya’nın Rio de Janerio eyaletinin, Barro do Pirai kentindeki Aguas Quentes Country Club bünyesindedir. Kilimanjaro kaydırağı 2002’de inşa edilmiştir ve boyu yaklaşık 50 metredir. 60 derecelik bir açıyla inişe geçen kaydırağa binebilecek kadar cesursanız, kendinizi 96 kilometre hızla aşağı inerken bulabilirsiniz. 6 açıklarında yer alan Büyük Set Resif, birbirinden ayrı 2,900 resif ve 900 adadan oluşan, 2,600 km genişliğe yayılmış 344,400 km² alanı ile, dünyanın en büyük resif sistemidir. Büyük Set Resifi, uzaydan da görülebilen, canlı organizmaların oluşturduğu, en büyük yapıdır. Resifin yapısı mercanpolip’i olarak bilinen milyarlarca küçük organizma tarafından oluşturulmuştur. Resif geniş canlı çeşitliğine ev sahipliği yapmaktadır ve 1981 UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne alınmıştır. Peru’nun güneyindeki Nazca Çölü’nde bulunan ve ‘Nazca çizgileri’ adı verilen figürler, bitki, hayvan ve çeşitli geometrik şekillerden oluşmaktadır. Bazıları kilometrelerce uzunlukta olan ve ancak havadan görülebilen bu şekilleri kimin ne zaman çizdiği bilinmemekle birlikte, 12. yüzyıldaki İnka uygarlığından eski oldukları kesindir. M.Ö. 200 ile MS 700 arasında tarihlendirilmektedirler. Bu tasarımlar 500 kilometrelik bir alanı kaplar ve ortalama 180 metre yüksekliğe sahiptir. İlk Nazca çizgisi 1926’da keşfedilmiştir. Bazılarının takvim ya da gökbilimle ilişkili olduğu, bazılarının ise doğa ayinlerinin bir parçası olarak yapıldığı sanılmaktaysa da, ne amaçla yapıldıkları hakkında kesin bir veri elde edilememiştir. Bölgenin aşırı kurak iklimi, bu çizgilerin bugüne değin bozulmadan kalmasında yardımcı olmuştur. EN UZUN MOAİ ‘Moai’ler, Büyük Okyanus’ta, Şili’nin 3 bin 600 kilometre batısındaki Paskalya Adası’nda yeralan yekpare taş insan figürleridir. 1250 ile 1500 yılları arasında yapıldıkları sanılmaktadır. Bu heykellerin şu ana kadar 887 tanesi keşfedilmiştir. Paro adındaki en uzun moai 9,8 metre yüksekliğindedir. Ağırlığı ise 74,39 tondur. Heykellerin dinsel anlamı tam olarak bilinmemekte, iskelet biçiminde yaşadığına inanılan ataları temsil ettikleri sanılmaktadır. Moai bazen bereket törenlerinde, ama genellikle hasat kutlamalarında kullanılır, ilk toplanan ürünler çevrelerine yığılırdı. en büyük yüzme havuzu Şili, Algarrobo’daki San Alfonso del Mar deniz suyu havuzu yaklaşık 1 kilometre uzunluğundaki olan bu havuz, 20 dönümlük bir alana inşa edildi. Beş yıl süren inşaat boyunca 1 milyar dolar harcandı. Havuz ayrıca 36 metre derinliğe sahip. Bu da başlıbaşına bir rekor. Bilgisayar destekli dev pompalarla denizden emilen su, filtrelenerek havuza aktarılıyor. Havuzun suyu, 26 derecede tutuluyor. Bu, bölgedeki ortalama deniz suyu sıcaklığından 9 derece daha yüksek. 7 Eski insanlar dinazor kemiklerini ejderhnamış kalıntıları sa olabilir. Söylentilere göre, ejderha yumurtaları yılda çatlar. 3000 Asya’nın de bu bazı bölgelerin tıkların efsanevi yara olduğu düşünülürdü. nazik Vietnam’ın e oi’y başkenti Hanla r n a bir zam ni a y g Thang Lon Yükselen Ejderha denirdi. 8 Bir zamanlar Çinlileınr Ejderha kelimesinin Latince karş ılığı Draco, ejderh a şeklinde bir takımyıldızın ın da adıdır. ejderhalar yağmurları i kontrol ettiğin Güney asya düşünürdü. utan’ın ülkelerinden Bh az, bayrağında bey Eski Güney Amerika bayrağında jderha efsanelerinde ise kırmızı bir e vardır. ejderhalar tüylüdür. Galler UZAY YOLCULUĞU Geçen sayımızda güneş ve ay arasındaki 2 oyunu öğrenmiş, hatta bazılarını da denemiştik. Bu sayımızda, ikili arasındaki en özel oyun olan güneş ve ay tutulmasını öğreneceğiz. Ay ve dünya, güneş ışığı altında birbirlerinin üzerine gölgelerini düşürürler. İki şekilde tutulma vardır. Ay tutulmasında ay ortadan kaybolur, güneş tutulmasında ise güneş ortadan kaybolur. AY TUTULMASI Bazen ay, dünyanın çevresinde dönerken, dünyanın gölgesinin içinden geçer, bu da güneş ışığına engel olur. Yani 1 dakika süresince dolunay görürüz, sonra aniden karanlık bir dairenin yavaşça ayın üzerinden boylu boyunca geçtiğini görürüz. Bu şekil, dünyanın gölgesidir. Bazen bu gölge ayın üzerini sadece hafifçe kapatır ve buna “Eksik ay tutulması” denir. Diğer zamanlarda ise gölge ayın tamamını kapsar ve bu da “Tam ay tutulması”dır. n Ay tutulması birkaç saat sürebilir. n Her yıl sadece bir ya da iki ay tutulması gerçekleşir. n Ayın tamamen tutulması sırasında, ay gizemli bir şekilde koyu kırmızı renge bürünür. Bu kırmızı ışığın bir kısmı ayın üzerine düşer ve onu kırmızıya boyar. GÜNEŞ TUTULMASI Bazen ay, güneşle dünya arasına girer ve böylece dünyanın üzerine gölge düşmesine yol açar. Ve eğer siz, dünya üzerinde gölgenin düştüğü yerde bulunuyorsanız, ayın, güneşin hemen önünde hareket ettiğini görürsünüz ve bu da güneş ışığını engeller. Bu olaya “Güneş tutulması” denir. Üç çeşit güneş tutulması vardır. İlki “Tam tutulma”dır ve ay tamamıyla güneşin önünü kapatır. “Kısmen tutuIma” ise, ayın yavaş bir şekilde güneşin önüne geçmesidir. Güneşin “Halka şeklinde tutulması” esnasında, ay bizden olabildiğince en uzak noktadadır ve bu nedenle oldukça küçük görünür ve güneşin tamamını kaplayamaz. Bir sonraki sayımızda, güneş tutulmasını daha ayrıntılı inceleyip, yıldızlara geçeceğiz. Sakın kaçırmayın... 9 Türkçe alfabe halka ilk kez nasıl sunuldu? 8 Ağustos 1928. Atatürk o gün, Harf Devrimi’ni gerçekleştirmek için hazırlık yapan Harf Komisyonu Başkanı Falih Rıfkı Atay’la Dolmabahçe’de çalışıyordu. Her eski harfin yeni alfabedeki karşılığının ne olması gerektiği üzerine konuşuyorlardı. Çalışmanın sonuna doğru Atatürk, ‘Çocuk, bugün iki yere davetliyiz’ dedi. ‘Önce Sarayburnu’nda bir halk eğlencesi, sonra Büyükada’da bir davet var’ Birlikte Sarayburnu’ndaki halk eğlencesine gittiklerinde coşkuyla karşılandılar. Kendisine ayrılan yere oturan Atatürk, eğlenceyi bir süre izledi. Sonra, yanındakilere dönüp, ‘Kimde defter var?’ diye sordu. Bir defter bulunup getirildi. Atatürk deftere bir şey yazdı. Yazdığı sayfaları defterden koparıp, Falih Rıfkı’ya uzatarak, ‘Kimseye göstermeden bunlara göz gezdir, sana okutacağım’ dedi. 10 Falih Rıfkı baktı, yeni alfabeyle yazılmış satırlardı bunlar. Içinden okudu ve kağıtları Atatürk’e geri verdi. Kağıtları alan Atatürk, halkı selamlayarak konuşmaya başladı: ‘Sevgili arkadaşlarım, yanınızda ne kadar mutlu olduğumu anlatamam... Sevinçliyim, duygulandım, mutluyum... Bu durumun bana esinlediği duyuşları karşınızda ufak notlar halinde saptadım. Bunları içinizden bir yurttaşa okutturacağım. Kim okumak ister?’ Koşarak bir delikanlı geldi, kağıtları aldı. Derin bir soluk alıp, okumak için elindeki kağıtlara baktı... Bir daha baktı... Yeniden baktı... Hayır, okuyamıyordu. Atatürk hemen araya girdi: ‘Yurttaşlar bu notlarım asıl, gerçek Türk harfleriyle yazılmıştır. Kardeşiniz bunu hemen okumaya girişti, birdenbire okuyamadı. Kuşkusuz okuyabilir. İsterim ki, bunu hepiniz beş on gün içinde öğrenesiniz..’ Arkadaşlar güzel dilimizi ifade etmek için yeni Türk harflerini kabul ediyoruz. Bizim güzel, uyumlu, zengin dilimiz, yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir. Yüzyıllardan beri kafamızı demir bir çerçeve içinde bulunduran, anlaşılmayan ve anlamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak ve bunu anlamak zorundayız. Anladığınızın izlerine yakın zamanda bütün evren tanık olacaktır. Buna kesinlikle inanıyorum... Yeni Türk alfabesiyle yazdığım bu notları bir arkadaşa okutacağım, dinleyiniz!’ Atatürk, kağıtları delikanlıdan alıp, Falih Rıfkı Atay’a uzattı. Falih Rıfkı, Türkçe Alfabe harfleriyle yazılan bu yazıyı, yüksek sesle halka okumaya başladı. Büyük bir alkış tufanıyla karşılanan bu satırlar, Türkçe harflerle yazılıp, doğrudan halka okunan ilk söylev oldu. O günden sonra bütün Türkiye büyük bir dershane, Atatürk de Türkçe Alfabe’nin öğretmeni oldu. Yeni Türk harflerinin kolayca öğrenilebilmesi için Atatürk, marş bile besteletmişti. İstiklal Marşı’mızın da bestecisi Zeki Üngör tarafından yapılan bestenin, piyanoda çalınmak üzere, ayrı bir düzenlenmesi de yapılmıştı. Yanda, Cumhuriyet gazetesinin 29 Eylül 1928 tarihli sayısında yayımlanan Harfler Marşı’nın notaları görülmektedir. Kaynak: Süleyman Bulut / Büyük Atatürk’ten Küçük Öyküler 11 İmpalalar arka ve ön bacaklarını önce açıp sonra ortada birleştirerek güçlü bir sıçrayış sağlarlar. Bu sayede hızlı koşanlar arasındadırlar. Hızda sınır tanımayan bir panterin uzun adımlı koşusundan, bir tırtılın ağır emeklemesine kadar, hayvanlar bir çok şekilde hareket eder. Bazı hayvanlar bu konuda diğerlerinden daha iyi gibi görünebilir. Ancak unutulmasın ki, her hayvan kendi ihtiyaçlarına uygun şekilde hareket eder. AĞAÇTAN A ĞACA SÜZÜLMEK Ağaç üzerinde yaşayan bazı hayvanların (kurbağa, kert enkele, sincap türleri vb.) ko ve bacakların l ın ya da parm aklarının aras perdeler olur ında . Bu deri perd eler sayesind ağaca uçarca e ağaçtan sına süzülürl er. Zıpladıkla ise bu derileri rında açıp gererek bir paraşüt kullanıyormuş gibi inişlerini yavaşlatırlar. ADIM ADIM kilde klarını farklı şe Her hayvan baca , örneğin i bacaklı hayvan kullanır. Çoğu ik cak bazıları ğıyla zıplar, an kanguru iki baca rek hareket yla ileri götüre bacaklarını sıra nelde çapraz klı hayvanlar ge eder. Dört baca tirerek anda hareket et bacaklarını aynı ) ile sağ arka gibi yürürler. (sol ön Denizanası fincana benzeyen vücudunun iç kısmını suyla dolduruyor. Daha sonra bu suyu dışarı püskürterek ileri doğru hareket ediyor. Bu ağaç kurbağası perdeli, dev ayaklarını havada süzülmek için kullanır. Ağaç kurbağaları, ağaçlar arasında 15 metre kadar zıplayabilir. YÜZME TARZLARI Çoğu deniz canlısının, örneğin balıkların, köpekbalıklarının ve yunusların suda kolayca hareket edebilmelerini sağlayan pürüzsüz, suyu yaran, ince uzun vücutları vardır. Suda ilerlemek için kuyruklarını, yön değiştirmek ve dengelerini sağlamak için de yüzgeçlerini kullanırlar. Mürekkep balıkları, ahtapotlar ve denizanaları vücutlarını suyla doldurup bu suyu dışarı püskürterek hareket ederler. Ağaçlarda yaşayan boğa yılanları, olağanüstü kuvvetli kaslarını kullanarak ağaçlara tırmanabilir ve dallardan gövdelerini sarkıtabilirler. BACAKSIZ SÜRÜNGENLER Yılanların ve solucanların bacakları yoktur. Bu hayvanlar güçlü vücut kaslarını kullanarak karınlarının üzerinde hareket ederler. Solucanlar, vücutlarının alt kısmında bulunan kasları dalgalar halinde gererek ve kasarak düz bir hat üzerinde ilerler. Çoğu yılan ise hareket ederken vücutlarının yan taraflarıyla yerdeki küçük taşlardan ya da çıkıntılardan güç alarak ‘S’ çizerler. YÜKSEKTEN UÇMAK Yalnızca gelişmiş kanatlara sahip hayvanlar uçabilirler. Uçabilen pek çok kuş ve böcek türü vardır. Fakat uçabilen tek memeli hayvan yarasadır. Uçabilen tüm hayvanlar hafif vücutlara ve kanat çırpabilmek için güçlü kaslara sahiptir. ÖMER YEŞİLYURT 14 SİZİN SAYFANIZ Gölcük Şubemizin yetkili olduğu Ford Otomotiv’de bünyesinde bulunan Vehbi Koç Vakfı Ford Otosan Gölcük Kültür Merkezi’nin etkinlikleri çerçevesinde, 9 Haziran’da, çocuklara bir tiyatro ziyafeti verildi. Tiyatro Mie tarafından sergilenen Küçük Balık Bambam, tüm minik izleyiciler tarafından beğeniyle izlendi. Sevimli ve yardımsever Bambam ve arkadaşlarının, çevre kirliliğinin zararları ile, birlikte başarmanın mutluluğunu anlattıkları oyun, çocuklardan büyük alkış aldı. 15 Sevimli hayvan dostlarımıza bakarak, onları iyileştirerek hayatınızı kazanmak istemez misiniz? Bize göre, veterinerlik, keyifle yapılacak, en eğlenceli meslekler arasında sayılabilir. TANIM Hayvan sağlığının korunması için önlemler alan, hastalıklara tanı koyan, tıbbi ve cerrahi girişimlerde bulunarak hastalığın tedavisini sağlayan kişidir. GÖREVLER n Hayvanların hastalıklarını teşhis eder, n İlaç veya ameliyatla tedaviye karar verir, n Hayvanları hastalıklara karşı korumak için aşı yapar, n Hayvan sürülerini ve mandıraları kontrol eder, n Hayvanların yavrulaması ve bakımı hakkında bilgi verir, n Gıda temizliği ve bulaşıcı hayvan hastalıklarını kontrol eder. KULLANILAN ALET VE MALZEMELER n Steteskop, laboratuar aletleri, her türlü cerrahi malzemeler, n Yapay tohumlama alet ve malzemeleri, n Aşı, serum ve tedaviye yönelik ilaçlar. MESLEĞİN ÖZELLİKLERİ Veteriner hekim olmak isteyenlerin, n Üst düzeyde akademik yeteneğe sahip, n İnceleme, araştırma merakı olan, iyi 16 gözlem yapabilen, n Fen bilimlerine, özellikle biyolojiye ve kimyaya ilgi duyan, n Hayvanlarla ilgilenmekten hoşlanan, n Çabuk ve doğru karar verebilen, n Sabırlı, dikkatli, düzenli, n Görme, işitme duyuları ile el ve ayakları sağlam, n Sorumluluk sahibi, kimseler olmaları gerekir. İŞ BULMA OLANAKLARI Veteriner hekimler, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’na bağlı il ve ilçe hayvan sağlığı müdürlüklerinde, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü Merkez ve Hayvan Islahı ve Üretim Kurumlarında, Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüleri Bölge Laboratuarlarında, Et ve Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu, Yapağı ve Tiftik A.Ş, Yem Sanayiinde, belediyelerde, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Araştırma M İ L E D E F Ş E K İ R E L K MESLE Laboratuarlarında, ordu hayvan sağlığı ve gıda kontrol hizmetlerinde, ilaç firmaları, özel sektör çiftlikleri ve hayvansal üretime dayalı gıda sanayiinde, halk sağlığı ve çevre sağlığıyla ilgili tüm kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapabilir ve kendi kliniklerini açabilirler. MESLEK EĞİTİMİNE GİRİŞ Üniversitelerin Veteriner Hekimliği Bölümüne girebilmek için Öğrenci Seçme Sınavında yeterli puanı elde etmek zorunludur. MESLEKTE İLERLEME Akademik kariyer yapabilirler. Biyokimya, Mikrobiyoloji, Patoloji, Besin Hijyeni, Klinik (Cerrahi, Doğum vb.) gibi alanlarda uzmanlaşabilir, çalıştıkları kurum ve kuruluşların yönetim kademelerinde yer alabilirler. BURS, KREDİ VE ÜCRET DURUMU Koşulları uygun olan öğrenciler Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun vermiş olduğu krediden, çeşitli kurum ve kuruşların burslarından yararlanabilirler. Meslek eğitimini tamamlayan veteriner hekimler, işe ilk başladıklarında, asgari ücretin 2 katından az olmamak üzere ücret almaktadırlar. Bu ücret, hizmet süreleri, uzmanlık alanları, çalıştıkları kurum ve kuruluşların yapısı ve büyüklüğüne gör değişebilmektedir. Kendine ait işyeri olanların kazanç durumu çok değişkendir. 17 LABİRENT BULMACA 18 BAKALIM ÇIKIŞA ULAŞABİLECEK MİSİNİZ? 19 E L M E N N A FAKTAYIZ MUT MALZEMELER n 1 adet küçük kavun n 1 su bardağı süt n 2 yemek kaşığı toz şeker n 3-4 adet buz 20 3 Yaz geldi. En sevdiğimiz me yvelerden birisi de, yaza özel bir meyve olan kavun. İnsana ra hatlık veren ve uykusuzluğa iyi gelen kavun, vücudu serin letir, idrar söktürücüdür ve kabızlığı giderir. Böbrekler i konusunda zengindir. Ayrıca, temizler. A ve C vitamini cildin taze görünmesini sağla r. Bu kadar yararlı olan, mis gib i kokan bir kavunla kolay ve buzz gibi içecek hazırlamay a ne dersiniz? Kavunun baş kısmını kestikten sonra, içini alıp çekirdeklerini ayıklayalım. Varsa robot içine, yoksa çırpabileceğimiz derin bir kaba ezerek koyup süt, toz şeker ile bolca karıştıralım. Yeterince karıştığında, içine buzları ekleyip tekrar karıştırıp köpüklenmesini sağlayalım. Son olarak karışımı içini oyarak boşalttığımız kavunun içine dolduralım. Üzerine zevkinize göre dondurma, fesleğen, nane, fındık parçaları veya aklınıza ne gelirse ekleyebilirsiniz. Afiyet olsun arkadaşlar... SAĞLIK Gün içinde birçok yere, birçok şeye dokunuruz. Dokunduğumuz her yerden de elimize bakteriler bulaşır. Eve geldiğimizde ellerimizi gerektiği kadar dikkatlice yıkamazsak, bakterileri, yiyeceklere, yüzümüze, gözümüze, vücudumuzda yara varsa yaramıza bulaştırırız. Bu da hastalanmamıza yol açabilir. Bu nedenle, ellerimizi bol su ve sabunla sık sık yıkamalıyız. Ellerimizi; ‹ Dışarıdan eve gelince. ‹ Her yemek öncesi ve sonrasında. ‹ Her tuvalet çıkışında. ‹ Burnumuzu elledikten, öksürüphapşırdıktan sonra. ‹ Çamur/toprak ile oynadıktan sonra. ‹ Parayı elledikten sonra. ‹ Hayvanlara dokunduktan sonra yıkamalıyız. Ellerimizi nasıl yıkamalıyız? ‹ Ellerin dayanabileceği sıcaklıkta suyu aç. ‹ Bilekleri ve parmak uçlarını iyice sabunla. ‹ El parmak aralarını 20 saniye kadar ovuştur. ‹ Akan su altında ellerini iyice durula. ‹ Temiz bir havlu ile ellerini kurula. 21 Bir mızrak fırlatıcısı kullanmak, normalden iki kat daha uzun ikinci bir kola sahip olmak gibidir. Bu aletler, yaklaşık olarak M.Ö. 15.000’de icat edildi. Avcı ve savaşçılar fırlatıcıları mızraklarını daha uzağa atabilmek için kullanmışlardır. Mızrak fırlatıcısı hala Avustralya Aborjinleri tarafından kullanılmaktadır. Mızrak fırlatıcının bir ucu, elle tutmak için daha kalındır. 22 Uzun menzilli bir yaydan rı delip fırlatılan ok, demir zırhla lar geçebilirdi. Yaylar ve ok icat yaklaşık 20.000 yıl önce ce ön edildi. Yaklaşık 900 yıl ptılar. İngizlizler uzun bir yay ya rak kısa Okçular bu yayı kullana sürede daha çok oku uzak rdılar. mesafelere atmayı başa Kanunlara göre, her İngiliz düzenli olarak bu yayları denemeliydi. Bir çok büyük savaşta bu yaylar kullanılmıştır. Tatar yayları ilk mekanik el silahlarıdır. Bir zamanlar kilise bu silahları yasaklamayı denemiştir. Tatar yaylarının her atıştan önce kurulması gerekiyordu. Yaklaşık 2.000 yıl önce Akdeniz bölgesinde icat edilen bu silah, metal ya da ağaç oklar atardı. Oldukça güçlüydü ve yüksek isabet sağlardı ama uzun yaylı oklardan daha yavaştı. Bu silah, M.S. 1.000’den sonra Avrupa’daki tüm savaşlarda kullanıldı. Savaş sırasında, hızın önemli olduğu zamanlarda, Tatar yayları, uzun yaylı oklara yenilmişlerdir. Sapan oldukça eski ve belki de çobanlar tarafından icat edilm iştir. Çobanlar sürülerini korumak için bunu icat etmişlerdir anca k büyük sapanlar silah amaçlı da kullanılmı ştır. Halen, bazı ülkelerd e kullanılmaktadır. Sa pan, bir yuvaya yerleştiril en taş parçasının, hava da bir süre döndürüldük ten sonra fırlatılması am acıyla kullanılır. Taş, hedefe doğru yol almaya ba şlar. Okçular genellikle, kendilerini atlı askerlerden korumak için dikilmiş olan, sivri kazıkların gerisinde dururlardı. 23 Bu sayımızda sizlere, jimnastik ve balenin bir kombinasyonu olan ritmik jimnastik sporunu tanıtmak istiyoruz. Ritmik jimnastikte sporcular, bireysel olarak ya da takım halinde, müzik eşliğinde, zarif bir şekilde hazırlanmış kareografilerini sergilerler. Gösteri sırasında farklı el aparatları kullanılabilir. Sopa, halka, top, ip veya kurdele gibi. Özellikle Japonya’da birkaç erkek sporcu yatişmiş olsa da, ritmik jimnastik, daha çok bir kadın sporudur. Her gösteriye yarışmacı tarafından seçilmiş, tercih edilmiş bir müzik eşlik eder. Bireysel gösteriler 75-90 saniye, takımların gösterileri ise 135-150 saniye sürmektedir. Jimnastikçiler 5 çeşit yardımcı aletin dördünü kullanırlar. Her yıl sporun denetim merkezi hangi aletin kullanılmayacağına karar verir. Hakemlerin sayısı değişse de, hiçbir zaman beşten aşağı olmamıştır. Hakemlerden biri ya da bir hakem grubu, gösterilerin zorluk derecesini dikkate alır, diğeri kareograf ve yaratıcılığı göz önünde bulundurur ve üçüncüsü gösterinin nasıl icra edildiğini ve kaç tane teknik hata yapıldığını değerlendirir. Bir hakem koordinatörü, heyeti denetler ve notları toplarken, baş hakem ise tüm yarışı idare eder ve herhangi bir tartışmada son sözü söyleme hakkına sahiptir. Aletlerin kullanış kuralları ve gereklilikleri 24 belirlenmiştir ve her parçanın özel fiziksel ve entellektüel talepleri mevcuttur. Halat, atlama ve sıçrayışları gerektiren canlı ve dinamik bir alettir. Sopalar jimnastikçinin koordinasyonunu test ederken, toplar daha kibar, daha lirik ve muhtemelen birlikte performans gerçekleştirebilecek en kolay parçalardır. Kurdele ile havada göz kamaştırıcı renkli imgeler yaratmak için bir sporcunun zarafet ve hünere ihtiyacı vardır. Çemberi tutmak muhtemelen en önemli teknik beceriyi gerektirir. Elbette bu gösterişli ve görkemli spor dalında kostüm çok önemli ve kostüm kuralları çok serttir. Yarışmacılar kostüm kurallarına uymadıklarında puan kaybederler. SPOR Gösteride herhangi bir aparat kullanılabilir, ancak sürekli hareket ettirilmelidir. Ritmik jimnastikçiler genelde mayo ya da bütün kıyafet giyerler. Hazırlanan kareografiye bağlı olarak,üstüne bazen etek de giyilir. Giyilen pabuçlar özel ve yumuşak deridendir. Bazen gösterileri yalınayak sergilenir. 25 R E L N İ R İ Ş Herkesin bayılarak izlediği Şirinleri kim tanımaz ki? Şirin baba, Şirine, Sakar Şirin, Bilgili Şirin, Güçlü Şirin, Utangaç Şirin, Kaslı Şirin ve daha bir çok şirin. Ve tabii, her zamanki kötü adam Gargamel ve onun yaramaz kedisi Azman. Peki Şirinleri daha yakından tanımak ister misiniz? Şirinler, 1958’de Belçikalı Pierre Culliford tarafından çizgi roman olarak ortaya çıktı. 1981’de televizyonda gösterilen Şirinler büyük ilgi gördü. Yıllarca Türkiye’de de televizyonlarda yayınlandı. 26 Yönetmen: Raja Gosnell SenarYo: David Ronn Yapımcı: Jordan Kerner Ülke: ABD tÜr: Animasyon, Komedi, Aile SÜre: 110 Dakika VİZyON TArİhİ: 1 Ağustos 201 3 Şirin Baba’nın 99 oğlu ve bir kızı vardır. İşte belli başlı Şirinler kahramanları: n Şirin Baba: Asıl adı: Schtroumpf. Şirinler’in lideridir. Diğer şirinlerin aksine kırmızı kıyafetleriyle dikkat çeker. Sihir konusunda uzmandır. n Şirine: Şirin Köyü’ndeki ilk kız şirindir. Uzun, dalgalı ve sarı saçlara sahiptir. İlk olarak Gargamel tarafından Şirinler’i yok etmek amacıyla ortaya çıktı, ancak Şirin Baba onu sihirle değiştirdi. n Gözlüklü Şirin: Şirinler içinde tek gözlüklü olanı. Kitap okur, kitap yazar, ayrıca çok gevezedir. Genellikle konuşmasını bitiremeden diğer Şirinler tarafından fırlatılıp atılır ve hep kafa üstü düşer. Şirin Baba’nın yardımcısıdır. n Usta Şirin: Köyün her konuda uzman dahi Şirin’i. Yaptığı icatlar sayesinde Şirinler’in hayatını kolaylaştırır. Ve akıllıdır. n Hayalci Şirin: Her zaman hayali yerler ve kişiler görür. n Somurtkan Şirin: Köydeki en anti-sosyal Şirin’dir. Her şeyden nefret eder. n Aşçı Şirin: Köyün obur aşçısı. Çoğu zaman kendi yemeklerini köydekilere silah olarak verir ya da kendisi yer. n Güçlü Şirin: Köyün en güçlüsüdür. Genellikle evinde ağırlık malzemeleri bulunur. Kolunda bir kalp dövmesi vardır. Ve Şirine’ye aşıktır. n Süslü Şirin: Kulak arkasında bir çiçek takılıdır. Elinde aynası eksik olmaz. n Şakacı Şirin: Köyde herkese şaka yapan şirindir. Çoğu zaman diğer şirinlere bir hediye paketi verir ve pu paket her seferinde aynı şekilde açan şirinin elinde patlar. n Gargamel: Şirinler’in baş düşmanı ve Şirinler’in varlığından haberdar olan tek kişi. Amacı onları yakalayarak altına çevirmek ya da onları satarak para kazanmaktır ve onları yemektir. n Azman: Gargamel’e yardım eden bir kedidir. Her zaman Şirinler’i yemek ister. Şirine’yi, Gargamel’in elinden kurtarabilecekler mi? Ayrıca, Şirinlerle ilgili fotoğraflara, videolara ve oyunlara da, orjinal sitesi olan, www.smurfhappens. com adresinden ulaşabilirsiniz. Severek izlediğimiz bu çizgifilm geçtiğimiz yıl ünlü oyuncuların eşliğinde bir anim asyon filme dönüştürülmüştü, biz de 3D seçe neğiyle keyifle izlemiş, çok eğlenmiştik. Ve şim di Şirinler 2. animasyon filmiyle karşımızda . Yeni filmde Şirinler’in başının belası olan kötü kalpli büyücü Gargamel, Naughties (Yaramazlar ) adlı Şirinlere benzer bir grup kötü şirin yaratır. Yine tek amacı, kendisini çok güçlü yapaca k Şirin özüne ulaşmaktır. Fakat yapay değil, anc ak gerçek bir Şirin’in özünün işine yarayac ağını fark eder. Dahası, Şirine, bu kötü kalpli yara tıkları gerçek şirinlere döndürmeyi başaran kim senin bilmediği bir büyü bilmektedir. Gargamel bunu öğrenince hemen Şirine’nin peşine düşer ve onu Paris’e kaçırır. Paris’te dünya onu çok baş arılı bir sihirbaz olarak tanımıştır, milyonların sev gilisi olmuştur. Şimdi Şirin Baba’nın önderliğinde ki Şirinler yine insan dostları Patrick ve Grac e ile işbirliği yaparak Şirine’yi kurtarmaya çalı şırlar. Peki bakalım Şirine kurtulmak isteyec ek midir? 27 KİTAP KURDU Yazar : Kathryn Lamb Çeviri: Gökçe Ateş Aytuğ Sayfa sayısı: 160 Yayınevi: Hayykitap Türü: Roman Önerilen sınıflar: 3, 4, 5 ve 6. sınıflar Doğa dostu olmak hem önemli hem eğlencelidir! Çocuklar hem eğlenceli hem de duyarlı bir dizi ile tanışıyor. Doğa Kurtaranlar dizisinin ilk iki kitabı, ”Penguenlerin Buzları Erimesin” ve “Ağaçlar Yok Olmasın” doğa bilincini eğlenceli bir öykü eşliğinde çocuklara kavratmayı hedefliyor. Lola ve Evie, dünyanın haline çok üzülüyor ve doğayı korumaya, kurtarmaya çalışıyorlar. Küresel ısınma, su ve enerji israfı, nesli tükenen hayvanlar, sağlıksız yiyecekler, geri dönüştürülemeyen çöpler… Bu uzayıp giden korkutucu liste onları gerçekten çok endişelendiriyor. Kendi hayatlarında yaptıkları doğa dostu değişikliklerle herkese örnek olmaya, çevrelerini ve okullarını cennet gibi bir yere dönüştürmeye çalışıyorlar. Penguenlerin Buzları Erimesin’de, Lola ve Evie bahçelerinde bir penguen buluyor. Acaba, küresel ısınma yüzünden buzlar tamamen eridi ve penguenler kendilerine yeni bir ev mi aramaya başladı? Neyse ki durum o kadar da vahim değil. Yazar : Kathryn Lamb Çeviri: Gökçe Ateş Aytuğ Sayfa sayısı: 160 Yayınevi: Hayykitap Türü: Roman Önerilen sınıflar: 3, 4, 5 ve 6. sınıflar 28 Serinin ikinci kitabında, Lola ve Evie, tropikal yağmur ormanlarının insanlar tarafından tahrip edildiğini öğrendiklerinde çok üzülüyorlar. Ormanlar yok olursa, ağaçlarda yaşayan zavallı hayvancıklara ne olacak? Doğa-Kurtaranlar onları tehlikeler karşısında yalnız mı bırakacaklar? Tabii ki hayır! Doğa-Kurtaranlar iş başında! Ağaçları kurtarmak için bir yetenek gösterisi düzenlemeye karar veriyorlar. Böylece hem insanların dikkatini doğaya çekebilecek hem de Ağaçları Kurtarma Derneğine bağış toplayabilecekler. Ama gösteriyi düzenleyebilmek için önce yetenekli birilerini bulmaları gerekiyor... 3 Yazar: Tarık Dursun K. Resimleyen: Mustafa Delioğlu Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları Sayfa:152 Tarık Dursun K.’dan sıradışı bir dostluğun sımsıcak hikâyesi... Annesi ve babası seyahate çıkan küçük Kerem, üç günlüğüne onu çok seven dayısına emanet edilmişti. Hem güzel hem de heyecanlı olaylarla dolu o birkaç gün, Kerem’i ve elbette bebek ayısını çok eğlendirdi! Tek başına kaldı. Bakındı. Burası… Burası neresiydi? Bandocular nerdeydi? Ya o askerler gibi rap rap rap yürüyen çocuklar? Ya onu çağıran “Hadi, gel, bize katıl sen de” diyen o çocuk? (...) Hayır, hiç korkmadı. Kuşkusuz, korkmak nedir biliyordu Kerem; gelin görün ki, kaybolma korkusu diye bir korkunun varlığından habersizdi, çünkü o güne dek başına böyle bir şey gelmemişti. Yazarı: Jules Verne Yayınevi: Gün Yayıncılık Basım Yılı:2005 Sayfa Sayısı:125 Basım tarihi eski olsa da, asla eskimeyecek, her zaman raflarımızda yeri olacak bir kitap... Tam bir klasik... Bilimlerin baş döndürücü bir hızla ilerlediği on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında, teknolojik buluşlar hayatın bütün akışını giderek değiştirmekte, buhar gücüyle çalışan taşıtlar, hayal bile edilmeyen uzakları yakın kılmaktadır. İlginçtir, Verne, yazarlığının ilk yıllarında “birkaç kalyonu havaya kaldıracak” bir balon yapmaya çalışan bilim adamı F. Nadar’ın araştırmalarına dayalı bir roman yazar: Balonla Beş Hafta. Yaklaşık on yıl sonra Verne, zaman zaman üzerinde çalıştığı Seksen Günde Devriâlem’i yayıncısına verir. Verne’in bu en popüler romanı, zamanla bilim ve teknolojinin olanaklarını kavrayamayan, tutucu soylu sınıfın simgesine dönüşür. Phileas Fogg’un, seksen günde dünyanın çevresini dolaşabileceği iddiası, serüven tutkusuna dayalı özgüveni olduğu kadar, bilim ve teknolojinin olanaklarına duyulan inancı da yansıtır. Roman birçok kez sahnelenmiş, sinemaya aktarılmış, çizgi filmlere malzeme oluşturmuş, karakterleri tüm dünyada herkesin kahramanları haline gelmiştir... 29 Bir zamanlar, gezmeyi çok seven bir tilki varmış. Bir gün bu tilkinin yolu şehre düşmüş. Dolaşırken bir merdiven görmüş. Meraklı tilki merdivene çıkmaya çalışırken ayagı kaymış ve paat diye aşagıda duran boya kovalarının üzerine düşmüş... Gürültüyü duyan boyacı koşarak 30 kenarına gitmiş ama su içerken deredeki boya kovalarının yanına gelmiş. yansımasına gözü takılmış. Tüyleri mavi, Tilkiyi görünce korkmuş ve kaçmasını pembe, yeşil renklere boyanmış. Tilki, sağlamak için elindeki boya fırçasını tüylerinin bu renkli halini çok beğenmiş. sallamış tilkiye. Bizim meraklı tilki de ‘ Ne de güzel görünüyorum güneş koşarak can havliyle ormana dönmüş. vurdukça tüylerim renkli renkli ışıl ışıl Ormana varınca, o koşuşturmanın parlıyor’ diye koşa koşa arkadaşlarının üzerine susadığını farketmiş. Dere yanına gitmiş. HİKAYE Böbürlene böbürlene yürüyormuş. diğeri ‘Tavus kuşları nazlı nazlı yürür. Onlar Arkadaşları onu görünce çok şaşırmışlar. gibi yürü görelim.’ demiş. Bizim tilki tavus ‘Tilki dostum bu renkler nerden geldi kuşlarını taklit ederek yürümeye çalışmış. tüylerine böyle?’ demişler. Bizim tilki Garip garip sesler çıkartmış. Ama tavusa havalı bir tavırla ‘Bana tilki demeyin artık. benzemeyi becerememiş. Arkadaşları Şu güzel renklerimi görmüyor musunuz? ‘Boşuna bizi kandırmaya çalışma. Sen Ben tavus kuşuyum.’ demiş. Arkadaşları elbette tilkisin.’ demişler. Tilkinin yalanına gülüşmüşler ‘Ya öyle mi? Demek sen tavus inanmamışlar. Bunun üzerine tilki kuşusun. Öyleyse tavus kuşu gibi öt de yaptığından çok utanmış. Gidip derede bir görelim.’ diyerek alay etmişler. Bizim tilki güzel yıkanmış boyaları temizlemiş. Bir daha ne diyeceğini şaşırmış. Arkadaşlarından bir da başkası gibi olmaya çalışmamış. Kimse bir başkasına benzeyemez. Benzememelidir de. Hepimizin kendi özellikleri vardır. Bu özellikler bizi özel yapar. Başka birine benzemeye çalıştığımızda, çok sahte oluruz ve fark ediliriz. Tilkinin durumuna düşmek ister miyiz? 31 FAYDALI BİLGİLER Artık çağımız ‘internet çağı’. Alışverişimiz, eğlencemiz, arkadaşlıklarımız, birbirimizle olan paylaşımlarımız, fotoğraflarımız, nereye gittiğimiz ve daha bir çok şey için interneti kullanıyoruz. Artık market alışverişimizi bile internetten sipariş verebilir durumdayız. Teknoloji inanılmaz bir rahatlık ve avantaj sağlıyor. Ancak, her zaman her konuda olduğu gibi bu konuda da madalyonun diğer yüzü var. İnternette paylaştığımız bilgiler kötü niyetli insanların bize karşı kullanabileceği, hatta bize ve ailemize zarar verebileceği durumlara sebep olabilir. İşte böyle bir tatsızlık yaşamamak için alabileceğimiz bir kaç önlem var: ‹İnternet ortamındaki parola ve şifrelerinizi, aileniz dışında en yakın arkadaşınız dahil hiç kimse ile paylaşmayın. ‹ O an eğlenceli gelse de, daha sonra sizi utandıracak ve zor durumda bırakacak hiçbir anı, fotoğraf, video ya da sözü internet ortamında paylaşmayın. İnternete yüklenen hiçbir şey tamamen silinemez. Bunu unutmayın. 32 Gerçek hayatta olduğu gibi, sanal ortamda da tanımadığınız kişiler ile konuşmayın. Kimse ile özel bilgilerinizi, fotoğraflarınızı, adresinizi ve hayatınıza dair bilgileri paylaşmayın. İnsanlar size çok iyi görünse de çok tehlikeli olabilirler. ‹Bir e-mail ya da sohbet hesabı açacaksanız, bunu mutlaka ailenizle beraber yapın. Adınızı, yaşınızı, adresinizi, okulunuzu ve özel bilgilerinizi asla bu ortamda paylaşmayın ve hesabınızı kendi adınızla açmayın. ‹Birilerine kızgınken mesaj atmayın, yorum yazmayın. Birine bir şey yazmak için kızgınlığınızın geçmesini bekleyin. Pişmanlık, kızgınlıktan daha üzücü bir histir. Sonrasında pişman olursanız daha çok üzülürsünüz. ‹Eğer biri sizi internet ortamında rahatsız ediyorsa, onu iletişim listenizden çıkarın ve mümkün olan her yerden engelleyin. Çözemezseniz ailenizi bilgilendirin. ‹Sanal ortamda da gerçek hayatta olduğu kadar nazik, düşünceli, kibar ve saygılı olmalısınız. Bu sizi küçük düşürmez aksine yüceltir. ‹Ailenizin istemediği sitelere girmeyin ve üye olmayın. Unutmayın, aileniz her zaman sizin iyiliğinizi ister. GEZİ Gezip gördüğümüz ve beğendiğimiz yerleri sizlere de tanıtalım istedik. Böylece fırsatınız olduğunda, sizler de, tanıtıma konu olan yeri keyifle ziyaret edebilir ve keşfedebilirsiniz. Bu sayımızda, rengarenk binalarıyla, sevimli butik kafeleriyle, insanın ruhuna ve gözüne hitap eden Fransız Sokağı’nı sizlerle paylaşmak istedik. İnanıyoruz ki, siz de çok beğeneceksiniz… Fransız Sokağı, girişinde insanları karşılayan sevimli heykeliyle, çok tatlı renklerdeki minderleriyle, minik ve her damak zevkine uygun yiyecek ve içecek bulabileceğiniz kafeleriyle, çiçekleriyle, müziğiyle birlikte sizi selamlayan bir sokak. Fransız Sokağı, İstanbul’un Beyoğlu semtinde yer alıyor. “merdivenli çıkmaz sokak” olarak da biliniyor ve Beyoğlu ile Tophane semtlerini birbirine bağlıyor. Galatasaray Lisesi’nin arka kısmında bulunan sokak, 2003 yılının son aylarında, binaların birçoğunu satın alan bir şirket tarafından kısmen düzenlendi ve Fransız Sokağı adı ile tanındı. Daha sonra sokağın asıl ve resmi ismi olan Cezayir Sokağı öne çıktı. (1800’lü yılların sonlarından itibaren, daha çok Cezayirlilerin oturması nedeniyle, bu ismi almıştır) Sokağın iki yanında uzanan rengarenk binalarda aileler de yaşıyor. Sokakta butik kafelerin yanı sıra, Beyoğlu Bilgi Merkezi, Sanat Galerisi, kitap ve hediyelik eşya dükkanı, hatta konaklama için minik bir de otel bulunuyor. Biz en çok kahvaltısını beğendik. Umuyoruz ki, en kısa sürede gidip gezme fırsatınız olur... 33 Çocuklar İçin Teknoloji Müzesi İLGİNÇ BİLGİLER Her yıl dünyada yaklaşık 8 milyar kalp şeklinde şeker üretiliyor. Bir tutam tuzda yaklaşık 1000 tane tuz zerresi bulunur. 34 En yaşlı havuz balığı 226 yıl yaşadı. LEGO 1958’den beri 600 milyardan fazla oyuncak tuğla yaptı. Sadece ABD’de her gün 70 bin köpek ve kedi yavrusu dünyaya geliyor. Soyulmuş muz siyah ışık altında mavi görünür. Boeing 747-400 jetinin 6 milyon parçası var. Vücudumuzdaki kemiklerin % 26’sı ellerimizde ve bileklerimizdedir.