OR GROUP AMERiKA`YA AÇILIYOR
Transkript
OR GROUP AMERiKA`YA AÇILIYOR
OR GROUP AMERiKA'YA AÇILIYOR ÖZEL HABER TÜRKİYE'YE YATIRIM 2 100bin m kampüs 20bin m2 fakülte binası DECEMBER Yıl:1 Sayı: 11 » 21'de HOLLAN Muhammed Taş » 2’de haber•nl » 6’da Murat Can doktora tezini sundu ISSN:1879-9981 BESTE KRANT VAN NEDERLAND N D A’ N I Biz de bu ihtiyacı hissederek boşluğu kendi alanımızda, karınca kararınca doldurmaya çalışıyoruz. Hedefimizde sadece para değil; aynı zamanda insan sevgisi, eşitlik ve adalet var. Bu temeller üzerinde başarıya koşmayı çok seviyoruz.º dedi. Yasemin Aslan HABER 2010 BAŞARIYA KOŞUYORUZ Aynı zamanda ABD' de telekomünikasyon ve finans alanında çalışmamız var. Bu konuyla ilgili gelişmeyi önümüzdeki şubat ayında kamuoyuyla paylaşmayı planlıyoruz. İş dünyasının dürüst ve profesyonel çalışan insanlara ihtiyacı var. Facebook'ta keyifli dakikalar CELAL ORUÇ ELEŞKİRT'E FAKÜLTE KURUYOR ARALIK AMERİKA'YA YATIRIM ª Hollanda ile başlayan ORRO Energy, Belçika' da yapılandıktan sonra Avrupa' nın bazı ülkelerinde de yapılanma çalışmalarını sürdürüyor.º diyen OR Şirketler Grubu Başkanı Celal Oruç: ª Türkiye' de çok büyük yatırımlarımız var. Bunu en geç 2 ay gibi bir zaman içinde kamuoyuna açıklayacağız. GAZETESİ İ Y İ N E » 23’de AŞURE NASIL YAPILIR? Türkiye’deki UÇLAR BU SON RPICI ÇOK ÇA Hollanda'da yaşayan Türk göçmenlerin "ruh sağlığı" ile ilgili olarak ilk kez gerçekleştirilen araştırma, çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Psikoterapist Murat Can'ın, Türk göçmenlerin "göçmenlik duygusu, ruhsal sıkıntıları ve yaşam kalitesi" konusunda hazırladığı doktora tezi, Hollanda'da geniş yankı uyandıracağa benziyor. IRKÇILIK iN OZGURLUK OUT Türklerden, Hollanda’daki Hollandalılardan daha kötü durumdayız Özgürlük kavramı en geniş bilinen içinde yaşadığımız Hollanda'da, artık toplumun bütün kesimleri ürkek bireyler haline dönüştürülüyor. Avrupa ülkelerinde, İsveç'te, Fransa'da, Almanya'da, İsviçre'de, Hollanda'da, Belçika'da çok belirgin olarak yükselen ırkçı ve sağcı siyasi hareketlerden cesaret alanlar, artık camileri sistematik olarak hedef almışlar ve tehdit etmekteler. Bunun bir sonucu Yeni bir olarak islamofobi yaygınlaşıyor. toplum » 9'da 2010 yılı Avrupa’da sosyal dışlanmışlıkla mücadele yılı ilan edilmesine rağmen, müslümanlar bazı siyasi partiler tarafından sistematik olarak hedef gösteriliyorlar. Siyasi katılım için gayret sarf eden müslüman kökenli siyasetçiler bir şekilde üyesi oldukları siyasi partilerden soğutulmakta ve dışlanmaktalar. Hürriyetlerin beşiği kabul edilen Avrupa'da İslam düşmanı partiler, hem güçleniyor hem de devlet politikalarıyla meşruiyete bürünüyor. Avrupa ırkçılığın normal ve hoşgörüldüğü bir kıtaya bürünmeye yüz tutmuş, tarih yazabilecek liderler, hatırlanası iz bırakmak yerine kara lekeler düşüyorlar tarih izdüşümüne. BUGÜN DÖNECEKMİŞ GİBİ TÜRKİYE'YE YATIRIM YAPIN, HİÇ DÖNMEYECEK GİBİ HOLLANDA'YA YATIRIM YAPIN... Sedat Akdağ, 15 yıldır Hollanda'da yaşıyor. İlk geldiğinde bir televizyoncuda satıcı olarak çalışmaya başlamış. Hayatında ilk defa işçi olarak çalıştığını söylüyor, ama bu hiç te ağır gelmemiş, çünkü çalışmayı çok seviyor. Çalıştığı dükkanın yanındaki bisikletçinin satılık olduğunu görünce, gitmiş ve on dakikalık bir pazarlıktan sonra 15.000 euro'ya dükkanı satın almış. » 3’te HOLLANDA'DA SEFİLLER SÜREKLİ HASIRALTI EDİLDİ Hollanda göçmenleri 1975 yılından sonra farketti. Göçmenlere sürdürülebilir hiç bir yatırım yapılmadı. Ülkesel Danışma Kurulları ve benzer örgütler, Hollanda hükümeti tarafından göçmenleri kontrol etmek için kuruldu. » 9'da Türkler Hollanda için yük değil, kazançtır 5'te » Kısa adı HOGİAF olan Hollanda Genç İşadamları Federasyonu ve alt çatı grubunu oluşturan derneklerin, Hollanda’nın en tanınmış tarihi otellerinden biri olan Den Haag Kurhaus’taki, “Hollanda ve Türkiye arasındaki ticari ilişkilerde Hollanda’daki Türk girişimcilerin katkısı” temalı toplantıya, 300 davetlinin katıldı. KONYA KRİTERLERİ HOLLANDALILARI BÜYÜLEDİ "Wilders davasında yalnız kaldık" diyen Mustafa Ayrancı'dan federasyonlara ağır eleştiri » 4’te "Wilders’e karşı HTİB Başkanı olarak dava açıyorum. Katılmıyorsunuz, içerisinde yer almıyorsunuz. Hollanda’da ki arkadaşlara, gelin en azından mahkemede olun çağrısı yapıyorum. Maalesef bunu dahi yapmıyorlar ve bu konuda samimi olduklarına inanmıyorum". modeli aranıyo r INTERKREASYON Lydia, evde şeker var mı? Var... Lydia Can Mevlana’nın ünlü eseri Mesnevi’yi Hollanda’caya tercüme eden Abdulwahid van Bommel "1967’de ilk kez Türkiye’ye gittiğimde misa�irperverlik bombardımanına uğradım. Türkleri çok cömert bulmuştum. Buna nasıl karşılık verecektim? Vermekte akar su gibi ol! Bu ne demektir? Hepiniz bilirsiniz, biz Hollandalılar cimrilikle tanınırız..." » 13’te A. SUAT ARI Ayaklar yere basmalı » 7’de KEMAL ŞAHİN Almanya ve Türkiye açısından 2010 yılı… » 8’de » 15’te KiBAR HiRA iLE YENi HOLLANDA BEŞiKTAŞ KULU ÜZERiNE Mart ayında © Hollanda© da Türk altyapı kulüpleri© araştırmamıza Hollanda Beşiktaş Futbol Kulübü ile başlamıştık. KiBAR HiRA ANİL RAMDAS HOLLANDA POLİTİKASINI ELEŞTİRDİ: » 20’de YEMEKNAME YEMEK BAHANE SOHBET ŞAHANE Bu sayımızdaki yemekleri 25 yıldır aşçılık yapan Palet Party Centrum© un sahibi ve aşçısı Ahmet Ali Akgül yaptı. Davetlilerimiz ise: Derya Kaplan, Osman Çelik, Fatma Gümüş, Nafize Şener, Sevilay Atasever ve Menderes Yüksel. » 22’de SEDAT ÇAKIR Yeni başlangıçların karşı koyulmaz çekiciliği » 9’da VEYİS GÜNGÖR Küreselleşme ve Türkler » 11’de AYHAN TONCA Hollanda'da İslamofobi » 13’te HABER 2 NOVEMBER - KASIM 2010 OR Group yeniyıl resepsiyonunda vizyonunu açıkladı ÖZEL HABER ORRO Ene rji C E O' su Wi 100’den fazla seçkin davetlinin katıldığı programda OR Group Yönetim Kurulu Başkanı Celal Oruç, önümüzdeki yıl ve 2012 yılında gerçekleştirmek istedikleri projeler hakkında, bilgilendirme ve basın toplantısı düzenledi. OR Group Yönetim Kurulu Başkanı Celal Oruç, OR Group olarak farklı sektörerde faaliyet gösterdiklerini söyleyerek şöyle devam etti: "2010 senesinin sonunda arkadaşlarımız ve iş yaptığımız partnerlerimizle bu organizasyonu düzenledik. Bu resepsiyon, bir tür senenin kapanışı niteliğinde oldu. 2011’de başlayıp 2012’de noktalayacağımız çok büyük hede�leri saptadık. OR Group olarak çok yönlü çalışmalarımız var. Avrupa’da, ABD ve Türkiye’de bu planlarımızı bir değerlendirme yapıp yeni atılımlar peşindeyiz. Bu çalışmaları, sağlam bir zemin üzerinde kesinlikle başarıya ulaştıracağımıza OR Group CEO'su Celal Oruç, doğduğu yer olan Eleşkirt’e yapmayı planladığı üniversite ile ilgili olarak, çok heyecanlı ve mutlu olduğunu söyledi. Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi bünyesinde planlanan, Eleşkirt Celal Oruç Yüksekokulu Türkiye’nin ihtiyaçlarına cevap verebilecek, ilk uygulamalı fakülte olacak. "Bu okulun yapımına en kısa zamanda start vereceğiz. Önümüzdeki eğitim ve öğretim yılında bu yüksekokul bitirilmiş olacak. Okulun yapımı ile ilgili gereken bütün resmi izin ve onaylar alındı. 20 bin metrekarelil bir inşaat imkanına sahibiz ve okul toplamda 100bin metrekarelik bir alanı kapsıyor. Gayemiz, bu yüksekokulun açılışında Hollanda ve Türkiye başbakanlarını bir araya getirip uluslararası bir açılış yapmak. Bu okul, bir gurbetçinin Hollanda’da çalışıp kazandığı parayla ortaya koyduğu, kendi ülke ve insanına yönelik düşüncelerinin bir delili, bir hediyesi olacak. Aynı zamanda Avrupa ve Türkiye’yi dostluk, kardeşlik noktasında birleştirecek bir temel atmayı düşünüyoruz. Cep Telefonu / (Mobiel): Adres / (Adres): Doğum Tarihi / (Geboortedatum): Posta Kodu / (Postcode): E-posta / (E-mail): Şehir / (Woonplaats): Banka no / (Rekeningnummer): Tarih / (Datum): İmza / (Handtekening): Yıllık abone bedeli olan 19,- EURO’nun 1 defaya mahsus olmak üzere yan tarafta yazılı olan banka hesabımdan çekilmesine onay verdiğimi beyan ederim. Ondergetekende verleent hierbij tot wederopzegging machtiging aan: HABER om een bedrag af te schrijven van 19,- EURO eenmalig. indien u het niet eens bent met de afschrijving, kunt u binnen 30 dagen uw bank om terugboeking verzoeken. ORRO ENERGY “Hollanda ile başlayan ORRO Energy, Belçika’da yapılandıktan sonra Avrupa’nın bazı ülkelerinde de yapılanma çalışmalarını sürdürüyor.” diyen Oruç, sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’de çok büyük yatırımlarımız var. Bunu en geç 2 ay gibi bir zaman içinde kamuoyuna açıklayacağız. Aynı zamanda ABD’de telekomünikasyon ve �inans alanında çalışmamız var. Bu konuyla ilgili gelişmeyi önümüzdeki şubat ayında basın aracılığı ile bütün müşterilerimize ve halkımıza duyurmayı planlıyoruz. İş dünyasının dürüst ve profesyonel çalışan insanlara ihtiyacı var. Biz dürüstlükle de güzel yerlere ulaşılacağını göstermek istedik. Bu ihtiyacı hissederek boşluğu kendi alanımızda, doldurmaya çalışıyoruz. Hede�imizde sadece para değil; aynı zamanda insan sevgisi, eşitlik ve adalet var. Bu temeller üzerinde başarıya koşmayı çok seviyoruz.” Avrupa Adalet Divanı'ndan vatandaşlarımızın lehine karar çıktı HABER Gazetesi Abone Formu Adı - Soyadı / (Naam): Celal Oruç, önümüze bazı hede�ler koyup, “5 sene içerisinde geldiğimiz ve 10 sene içerisinde geleceğimiz yer, yeni ürünlerimizle 2012’de inşallah çok daha iyi yerlere gelebileceğimizin müjdesini vermek istiyorum. Özellikle “12.12.2012” tarihinin bizler için çok büyük bir ehemmiyet arz ettiğini bugün dostlarımızla paylaştım. Bu tarihte OR Group olarak birçok önemli proje hayata geçirilecek. Hollanda OR Group, 2012’de inşallah ilk 500’lerden, ilk 100’lere girecek. Ancak bizim asıl hede�imiz, ilk 50 içinde olmak.” açıklamasında bulundu. erkel an B av gn ÖNÜMÜZE KOYDUĞUMUZ HEDEFLER GERÇEKLEŞTİ Di inanıyorum ve aynı zamanda saygı çerçevesi içinde ‘Kazan, Kazandır Modeli’ ile ortak bir paylaşımı felsefe edinen OR Group’un, bugünden sonra yeni atılım ve sürprizlerle iş dünyasında kendi yerini çok güzel bir şekilde alabileceğini dostlarımıza müjdeledik” dedi. ottier ve çalışan l a r dR ınd lfre an Celal Oruç Yandaki bilgileri eksiksiz doldurup aşağıdaki e-mail ya da posta adresimize verilerinizi ulaştırdığınızda aboneliğiniz başlatılacaktır. Evlenerek Hollanda'ya gelenler boşanmaları halinde sınırdışı edilemeyecek vrupa Adalet Divanı, evlilik süren hukuk mücadeleleriyle ilgili A yoluyla Hollanda'ya gelenlerin olarak görüş istenen Avrupa Adalet 3 yıl içinde boşanmaları halinde sınır Divanı, Ortaklık Konseyi'nin 1/80 dışı edilmelerine karşı açılan davayı temyizde de kaybeden Hollanda'ya darbe vurdu. Fuat Toprak ve İhsan Oğuz adlı vatandaşlarımızın 4 yıl Posta adresi: HABER Laan op Zuid 474 3071 AB Rotterdam abone@haber.nl Tel: 010 -2 900 900 Fuat Toprak (34)Sivas doğumlu, Rotterdam© da ikamet ediyor İhsan Oğuz (32) Yozgat doğumlu, Helmond© ta ikamet ediyor. sayılı kararının 13'üncü maddesine atıfta bulunarak, Türklerin oturumlarıyla ilgili durumlarının kötüye götürülemeyeceğine vurgu yaptı. Ejder Köse, "Bu görüşe göre, evlilik yoluyla gelenler işçi statüsünde olmaları koşuluyla 3 yılı doldurmadan boşanmaları halinde sınır dışı edilemezler. Kişinin bir gün bile çalışması ona işçi sıfatı kazandırır. Böyle bir durumda kişi işsi statüsünü koruduğu için 5 yılı doldurana kadar yıllık oturum izni alır. 5 yıl dolduğunda da daimi ikamet iznine sahip olur" dedi. 3 HABER NOVEMBER - KASIM 2010 Bugün dönecekmiş gibi Türkiye'ye yatırım yapın, hiç dönmeyecek gibi Hollanda'ya yatırım yapın... Türkiye'de kendi işinde i�las ettikten sonra evlilik yoluyla Hollanda'ya gelen Sedat Akdağ, 15 yıldır Hollanda'da yaşıyor ve iki çocuk babası. İlk geldiğinde bir televizyoncuda satıcı olarak çalışmaya başlamış. Hayatında ilk defa işçi olarak çalıştığını söylüyor, ama bu hiç te ağır gelmemiş çünkü çalışmayı çok seviyor Sedat Akdağ. Çalıştığı dükkanın yanındaki bisikletçinin satılık olduğunu görünce, gitmiş ve on dakikalık bir pazarlıktan sonra 15.000 euro'ya dükkanı satın almış. 2004 yılında 70 metrekarelik dükkanda bisikletçilik macerası başlamış. Kardeşiyle ortak çalışmaya başlamışlar ama bir diploma veya bisikletçi serti�ikası yok ve pek anlamıyor bu işten. İlk müşterisi dükkana girip 'spaak' istemiş ama ne olduğunu bilmiyor, sonra öğrenmiş ki cant teliymiş. Gecesini gündüzüne katmış ve iki ay içinde 42bin euro'luk mal satmış Sedat bey. İlk yıl 280bin euro ciro yapmış ve 4 dükkanı olmuş. İlkönceleri çevresindekiler tepki göstermiş, “Çok güldüler, bisikletçilikte kariyer mi yapacaksın diyenler bile oldu. Bisikletçiliği hakir görenler oldu ama ben yılmadım hep çalıştım” diyor. Bu özelliği sayesinde Sedat bey yeni başarılara imza atmaya başlamış. Yılda 280.000 Euro ciro yaptığını duyanlar tabiî ki çok şaşırmışlar. Rabobank tan kredi almış ve franchizing sistemiyle bugün 40 dükkana ulaşmışlar. Bu başarısını neye borçlu olduğunu sorduğumuzda, rahmetlik babasının güzel bir sözünü hatırlıyor ve diyor ki “Seher yeli alnına değecek”; öyle olduğu zaman hep kazanırsın. Franchising sistemiyle çalışmak isteyenler önce 5.000 euro yatırıp iki ay kadar çeşitli ADO Bike dükkanlarında kurs gördükten sonra bu işi sever ve karar verirse 5.000 euro daha yatırıp, serti�ikasını alıp, dükkanını açabiliyor ve bisikletleri sadece ADO Bike'dan alıyorlar. Onun dışında ciro ya da kardan başka birşey talep etmiyorlarmış. İş hayatındaki en büyük sorun kredi almak olmuş hatta Abnamro, 15.000 euro için, Sedat Bey'in kendi deyimiyle, 'şırınga ile göbeğinden kan almış'. 4 dükkandan sonra avantajlarından dolayı Rabobank'a geçmiş. Kendine iş başlamak isteyenlere çok yardım ettiğini söylüyor kredi ve prosedürler için. Doğuştan isletmeci misiniz diye sorduğumuzda, evet diyor “Dediğim gibi ilk defa burada isçi oldum, ben yere düşsem mutlaka bir avuç toprakla kalkarım”. Bu da kayınvalidesinin Sedat bey için söylediği bir sözmüş. Tatile gitse bile bir şeyler alır satarmış, mesela Fethiye ye gittiğinde denk gelmiş ve çok hoşuna gittiği için bir yazlık almış. Başından geçen ilginç bir olayı şöyle anlatıyor Sedat Akdağ, “İşe yeni başladığımda oradan buradan bisiklet bulup satmaya çalışıyorum ve bu işi pek anlamadığımı da söylemiştim zaten. Sattığım bisikletlerden birini sokakta gördüm. Bir Hollandalı kadın sürüyordu. Baktım ki bisiklet parlak ama çamurluklar tamamen paslanmış. Çok utandım ve bayana dedim ki; özür dilerim ben bunun paslanacağını bilmiyordum.Bir ara dükkana gel, bu çamurluğu değiştireyim. Şasırdı, gerçekten mi yapacaksın dedi ve iki gün sonra geldi değiştirdim ve gitti. Bir süre sonra, Algemene Dagblad'dan röportaj için geldiler ve gazeteci dedi ki; 'birazdan dükkana gelen bir müşteriye seni soracağım bakalım ne söyleyecek', baktım aylar önce çamurluğunu değiştirdiğim bayan girdi içeri ve o da benden övgü ile bahsedip memnun olduğunu söyleyince, gazeteci beni tebrik etti. Sonra Rijnmond televizyonu geldi ve bir gün boyunca çekim yaptı ve tüm gün haber bültenlerinden sonra 6 dakikalık yayın girdiler. Ondan sonra da işimiz hızla büyüdü”. Bu başarısını girişimci ruhuna, çalışkanlığına, cesaretine borçlu olduğunu belirten Sedat Bey, gençlere de bunları tavsiye ediyor ve kafalarını çalıştırsınlar diyor. Son olarak şunları söylüyor Sedat Bey. "Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiretin için çalış" Hadisi-Şeri�i'inden bir ders çıkarmış ve bir ilke edinmiş kendine. Girişimcilere de bu tavsiyeyi veriyor: "Hiç dönmeyecekmiş gibi Hollanda’ya, hemen dönecekmiş gibi Türkiye için çalışın ve yatırım yapın! Ülkenize de yatırım yapın ki geri dönmeniz gerekince dönebilecek durumunuz olsun. FOTOHABER SONGÜL MUTLUER ZAANDAM PvdA GRUP BAŞKANI OLDU Zaandam Belediye Meclisinde, İsçi Partisi grup toplantısında tek aday olarak gösterilip, grup başkanlığına seçilen Songül Mutluer "Bana güvenip beni bu göreve seçen tüm partili arkadaşlarıma teşekkür ederim. Partimi, daha üst seviyelere taşımak için ne gerekiyorsa hep beraber yapacağız. Ayrıca, halkın sesi olmaya da devam edeceğim” dedi. Bayramınız kutlu olsun Fakir markasını Hollanda'ya hizmetinize getirdik Ruwekampweg 11-F 5222 AT 's-Hertogenbosch Tel: 073-623 3457 Fax: 073-621 4975 www.ficperipheral.com HABER 4 DECEMBER - ARALIK 2010 "Wilders davasında yalnız kaldık" diyen Mustafa Ayrancı'dan federasyonlara ağır eleştiri H ollanda’nın en eski sivil toplum kuruluşlarından biri olan Hollanda Türkiyeli İşçiler BirliğiHTİB Başkanı Mustafa Ayrancı Hollanda’da entegrasyon sürecinde varolduklarını, ancak bunun kendi kimliğimizi koruyarak sürdürülmesü gerektiğini söyledi. HTİB Başkanı Mustafa Ayrancı, özellikle toplumsal sorunlarda aktif yer almalarına rağmen maalesef HTİB olarak Wilders davası konusunda yalnız kaldıklarını söyledi.Ayrancı "Toplumda ayrımcılığı ve nefreti körüklediği gerekçesi ile Wilders hakkında dava açtık. Davaya bakan savcıların değiştirilmesi için reddi hâkim talebinde bulunduk. PVV Lideri Wilders’e karşı HTİB Başkanı olarak dava açıyorum. Katılmıyorsunuz, içerisinde yer almıyorsunuz. Hollanda’da ki arkadaşlara, gelin en azından mahkemede olun çağrısı yapıyorum. Maalesef bunu dahi yapmıyorlar ve bu konuda samimi olduklarına inanmıyorum. Gerçekten şunu ifade edeyim, Wilders davasında yal- nız kaldık." dedi. Müslüman topluma karşı geliştirilen ayrımcı ve dışlayıcı politikaları şiddetle protesto ediyoruz. Ayrımcılığa ve ırkçılığa karşı toplantılar yapıyoruz. Onlara da katılmıyorlar. Sokakta ayrımcılığa uğruyorsun. Eğitimde ayrımcılığa uğruyorsun. İş yerinde ayrımcılığa uğruyorsun. Ve bu sağ azınlık hükümetinin oluşması ile PVV’nin 24 milletvekili çıkarması ile ayrımcılık daha da arttı. Örneğin insanlar işsiz kalıyor ise ödenek almak zorundalar. Yasal bu haktır. Oraya müracaat ettiklerinde niye geldiniz buraya hırsızlık için mi geldiniz. Bu insanlarımıza söylenmeye başlandı. Ve ben o federasyonlara soruyorum nerdesiniz ve ne yapıyorsunuz siz? Çıksınlar bu durumlara karşı bir soru önergesi ve eylem başlatsınlar. Bizde De Olijventuin De Olijventuin heeft de mogelijkheid om aparte zitgelegenheden te creëren, zodat u ongestoord met uw zakenpartners of medewerkers kunt genieten van de overheerlijke gerechten, de bijzondere ambiance en de vriendelijke en deskundige bediening. • Zakenlunches en zakenborrels • Jubilea en personeelsfeesten ...als bedrijfsuitje A AD ACCOUNTANCY A AD COUNTANCY A TANCY ebe s a uh m , i g nlık a Ver m ş n anı d all-i e n v i iç tleri i e ntis a r hizm t ga fiya onları destekleyelim. Toplumsal sorunlarda diğer öz örgütlerinde bu sorunlarda aktif olmasını bekliyoruz. Hollanda’ daki Geert Wilders’ın ve Avrupa’nın birçok ülkesindeki benzerlerinin yaygaralarının birbirine benzemesi bir tesadüf değildir. Egemen ulus şovenizmi temelinde çığırtkanlık yapmak ve azınlık olanları ötekileştirmek ve dışlamak ırkçı milliyetçilerin ortak noktasıdır. Sadece dışladıkları kesimin ismi değişiyor ama yaptıkları öz olarak tamamen aynıdır. Toplumu ‘allochtoon’ve autochtoon’ diye ikiye ayıran, özel olarak Müslüman topluma karşı geliştirilen ayırımcı ve dışlayıcı politikaları şiddetle protesto ediyoruz. Hollanda’da işçi sınıfının mücadeleleriyle elde edilen kazanımların adım adım yok edilmesini kabul etmiyoruz. Entegrasyonda varız. Ancak kendi kimliğimizi koruyarak. Hileli para politikalarıyla, euro’ya geçiş numaralarıyla ce bimizden çalınan paraları geri istiyoruz. Sağlık ve bakım hizmetlerinde uygulanan yüksek prim uygulamasını kabul etmiyoruz. Az gelirlilere, bakıma muhtaç olanlara, yaşlılara yönelik vurdumduymaz politikalara artık dur denilmesini istiyoruz. HTİB, bu istemlerin her platformda savunucusudur ve olmaya devam edecektir.” şeklinde konuştu. Nieuwe Binnenweg 575 3023 EP Rotterdam Tel: 010 - 425 75 79 Mobiel: 0681 - 61 53 53 www.olijventuin.nl info@olijventuin.nl ODTÜ ve Bilkent en iyi 200’de “Dünyanın en iyi 200 üniversitesi” listesine Bilkent ve ODTÜ üniversiteleri de girdi. İngiliz The Times gazetesinde çıkan haberde yayımlanan listede Bilkent Üniversitesı 112’nci ve ODTÜ ise, 183’ncü sırada yer aldı. Listede en iyi 10 üniversiteden 7’si Amerika’dan diğer üçü ise İngiltere’den. Harvard Üniversitesi’nin 96,1 puanla birinci sırada yer aldığı listede California ve Massachussets Teknoloji Enstitüleri ilk üç arasında da yer alıyor. Yeni bir işyeri açmak istediğinizde, ya da yeni girişimlerinizde hiç düşünmediğiniz sürprizlerle karşılaşabilirsiniz. Bu konuda size yardımcı olabilecek ve yol gösterebilecek bir mali muhasebe ve danışmanlık bürosu işinizi kolaylaştıracaktır. Yeni yılınızı kutlar, işlerinizde yeni atılımlar ve üstün başarılar dileriz. “Bizim gücümüz sizin gücünüzdür” ADA ARNHEM Broekstraat 32 6826 PZ Arnhem T +31 (0) 26 389 53 77 F +31 (0) 26 443 71 52 info@ada-arnhem.nl Biz ADA Accountancy mali muhasebe ADA DEN HAAG ADA AMSTERDAM ve vergi danışmanlık bürosu olarak, Hoefkade 875 t.t. Vasumweg 18 bu konularda müşterilerimize gerekli 2525 HC DEN HAAG 1033 SC AMSTERDAM yardımları T +31 (0)ve 70 kolaylıkları – 427 43 57 sağlıyoruz. T +31 (0) 20 – 694 66 00 F +31 (0) 70 – 363 80 97 F +31 (0) 20 – 694 18 00 Yılların deneyimi ve uzmanlığıyla mali info@ada-accountancy.nl info@ada-amsterdam.nl muhasebe, vergi sorunları ve her türlü mevzuatla ilgili, işyerinize uygun çözümler üretiyoruz. gücümüz sizin gücünüzdür” www.ada-accountancy.nl ADA DEN HAAG Zichtenburglaan Hoefkade 875 31 -6 2544 EA Den 2525 HC DENHaag HAAG T +31 (0) 70 – 427 43 57 F +31 (0) 70 – 363 80 97 info@ada-accountancy.nl gücünüzdür” 7 2 ADA AMSTERDAM t.t. Vasumweg 18 1033 SC AMSTERDAM T +31 (0) 20 – 694 66 00 F +31 (0) 20 – 694 18 00 info@ada-amsterdam.nl w.ada-accountancy.nl G 57 97 y.nl ADA AMSTERDAM t.t. Vasumweg 18 1033 SC AMSTERDAM T +31 (0) 20 – 694 66 00 F +31 (0) 20 – 694 18 00 info@ada-amsterdam.nl Mubarek Ramazan Bayramı’nın, herkese huzur, barış ve mutluluk getirmesini dileriz. y tanc Bayramınız kutlu olsun. n u o Acc a ADA lund o y ı r z başa erini n t r i pa en iy msterdam en Haag rnhem M A AD ACCOUNTANCY 5 HABER DECEMBER - ARALIK 2010 Yeni Nesil'in Brüksel çıkarması Yeni Nesil Vakfı 55 genç akademisyenle Avrupa Parlamentosu’nu ziyaret etti. Avrupa Parlemento üyesi Emine Bozkurt’un davetlisi olarak Brüksele giden gençlik grubu, Hollanda’nın çeşitli üniversite ve yüksek okullarından katıldılar. Amsterdam, Rotterdam, Utrecht, Groningen, Tilburg şehirlerinden katılan gençler Avrupa Parlemento ziyaretinden sonra Brüksel şehrini gezdiler. Emine Bozkurt gençlerin Avrupa Birliğine olan ilgilerinden dolayı sevindiğini belirtti. Aralarında iki farklı partiden eyalet meclis üye adayları bulunan grup Emine Bozkurt'a “Türk geçmişli, Hollanda gelecekli” (Turkse a�komst, Nederlandse toekomst) kitabı takdim edildi. Tel: 030-8890206 E-fax: 0847-292120 E-mail: info@profa.nl Lid van College Belastingadviseurs Tafelbergdreef 36 3564 AB Utrecht www.profa.nl Belastingadvies Opstellen jaarcijfers Aangiften inkomstenbelasting Aangiften vennootschapsbelasting Türkler Hollanda için yük değil, kazançtır Kısa adı HOGİAF olan Hollanda Genç İşadamları Federasyonu ve alt çatı grubunu oluşturan derneklerin, Hollanda’nın en tanınmış tarihi otellerinden biri olan Den Haag Kurhaus’taki, “Hollanda ve Türkiye arasındaki ticari ilişkilerde Hollanda’daki Türk girişimcilerin katkısı” temalı, 300 davetlinin katıldığı toplantıya, Hollanda Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Maxime Verhagen, Meclis Eski Başkanı Frans Weisglas, Lahey Belediye Başkanı Jozias van Aarsten,Hollanda Eski Dışişleri Bakanı Bernart Bot, T.C. Lahey Büyükelçisi Uğur Doğan, HOGİAF Başkanı Mehmet Kabakyer, CDA Senatörü Gerrit Tersptra, CDA Milletvekili Coşkun Çörüz, PvdA Milletvekili Metin Çelik, Türk ve Hollanda’lı işadamları, politikacılar, akademisyenler ile bazı HOGİAF üyeleri de iştirak ettiler. Programın sunumunu yapan Hollanda Meclis Eski Başkanı Frans Weisglas, HOGİAF’ın Hollanda Eski Başbakanı Prof. Jan Peter Balkenende tarafından açılışının yapıldığını belirtti. HOGİAF Başkanı Mehmet Kabakyer, Hollanda’nın uluslararası konumuna dikkat çekerek içe kapanma gibi bir opsiyonun olmadığını dolayısıyla daha iyi şekilde dünyayla entegre olması gerektiğini belirtti. Kabakyer, “Utrecht Üniversitesine yaptırmış olduğumuz araştırma bir kitap halinde getirildi. Sonuca göre Türk işadamları Hollanda için bir yük değil kazanç olduğu ortaya çıktı.” dedi. Soluna Başbakan Yardımcısı Maxime Verhagen ve Büyükelçimiz Uğur Doğan© ı alan başkan Mehmet Kabakyer© in neşesi dikkatlerden kaçmadı Wikileaks hakkında ince göndermelerle söze başlayan Den Haag Büyükelçisi Uğur Doğan yeni hükümete başarılar diledi. HOGİAF’tan övgüyle bahseden Doğan, sadece Hollanda ekonomisine katkılarından dolayı değil, iki ülke arasındaki köprü vazifelerinden dolayı da takdire şayan olduğunu anlattı. Hükümetle direk irtibat kurmak için Türklerin dernekleşmesini desteklediklerini anlatan Doğan Türkiye’nin dünya çapında Çin’den sonra en hızlı büyüyen 2. ekonomiye sahip olduğuna dikkat çekti. Doğan,1800 Hollandalı şirketin Türkiye’de iş yaptığını anlattı. Hollanda Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Maxime Verhagen, Wikileaks’ta kendi adından bahsedildiği ve kendinin Türkiye’nin AB üyeliğinden yana olduğu yazdığını belirterek söze başladı. Verhagen sadece Hollanda ekonomisine değil Hollanda - Türkiye ilişkilerine katkılarından dolaya HOGİAF’a teşekkür etti. Verhagen, Hollanda’nın ilk büyükelçisi Cornelis Haga’nın iki ülke arasında köprüler ve dostluk kurmakla görevli olduğunu anlatarak HOGİAF’ın aynı görevi üstlendiğini söyledi. Türkiye son çeyrekte %11 büyüdüğüne dikkat çeken Verhagen ekonomik alanda da önemli bir ortak olduğuna dikkat çekti. Şu anda ihracatın %1’i Türkiye’ye yapıldığını yani 3 milyar euroluk bir pazarin söz konusu olduğunu belirtti. İhracatın aynı trendle devam etmesi durumunda, yeni bir rekora koşulduğunu belirten Verhagen bunun sade- ce Türkiye’nin durumu ile alakalı değil, buradaki insanların katkıları sayesinde de gerçekleştiğini anlattı. Müteşebbisliğin sadece azim değil, sürekli yenilik te gerektirdiğini belirten Verhagen, ekonominin uluslararası boyutunu güçlendirmek için HOGİAF araştırmasının bu network'lardan faydalanılması gerektiğini belirtti. Hollanda Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Maxime Verhagen: “Hollanda ekonomisini uluslararası alanda daha güçlü bir hale getirme görevini beraber yürütmeliyiz. HOGİAF’ın bu kapsamda yaptığı çalışmaları için teşekkür ediyorum ve gelecek yıl ki geleneksel yemekte görüşmeyi ümit ediyorum.” Lahey Büyükelçisi Uğur Doğan: “HOGİAF, iki ülke arasındaki köprü vazifelerinden dolayı takdire şayan bir işadamı derneğidir.” 300 davetlinin katıldığı toplantı Hollanda'nın en tanınmış tarihi otellerinden biri olan Den Haag Kurhaus'ta gerçekleştirildi. HOGİAF© ın konfederasyon açılımının ilan edildiği toplantıda ayrıca ª Hollanda ve Türkiye arasındaki ticari ilişkilerde Hollanda'daki Türk girişimcilerin katkısı" araştırmasının sonuçları da kamuoyuyla paylaşıldı. HABER 6 NOVEMBER - KASIM 2010 Amsterdam’da ‘Kültürlerarası DiyalogÕ semineri AlmanyaÕ dan 'extra large' ekonomik bŸ yŸ me Foto: ªüheda Koçak Amsterdam-West Junior Koleji’nde Amsterdam Hilal Başak Derneği tarafından düzenlenen Kültürlerarası Diyalog seminerinde “Hollanda’ca bilip bilmemek önemli değil, Hollanda ekonomisine her hangi bir şekilde katkı sağlandığı takdirde entegre olunmuştur” tezi tartışıldı. Çoğunluğun bu teze karşı olduğu seminerde, konuşulan ortak bir dilin dayanışmayı ve kültürler arası diyaloğu pekiştirdiği savunuldu. Kalabalık bir grubun katıldığı ve entegrasyon dışında, istihdam ve eğitim konusuzunda tartışıldigi seminere 150’den fazla farklı kökenden gencinde içinde bulunduğu kalabalık bir grup katıldı. Ayrıca sınıf sekizde yapılan Cito tes- tinin öğrencilerin kaderini belirlememesi gerektiğini ve eğitim sisteminde köklü bir reformun bir ihtiyaç olduğu belirtildi. Seb-i Aruz grubunun klasik doğu eserlerini seslendirdiği bolümden sonra katılımcılar, Türk, Faslı, Endonez, İtalyan ve Hollanda mutfaklarından sunulan farklı mezeler eşliğinde tanışma ve kaynaşma olanağı buldular. Hanife Özer, Hacer Bağcacı, Hatice İnan, Fadime Altun, Selma Balta ve Serap Düzgün seminerin düzenlenmesinde gönüllü olarak katkı sağladılar. Bunun yanı sıra STOC, Suffeli Gençlik, Asri, Argan ve Euromoslim kuruluşlarının da desteklediği seminerde, Yeşim Candan moderatörlüğü üstlendi. LASTMINUTE CORENDON.COM’ DA KAMPANYALAR BAŞLAMIŞTIR Amsterda m € 59 mı ?!?!? Hollanda'da yaşayan Türk göçmenlerin "ruh sağlığı" ile ilgili olarak ilk kez gerçekleştirilen bir araştırma, çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Psikoterapist Murat Can'ın, Türk göçmenlerin "göçmenlik duygusu, ruhsal sıkıntıları ve yaşam kalitesi" konusunda hazırladığı doktora tezi araştırması, Hollanda'da geniş yankı uyandıracağa benziyor. 9 5 € ’dan TLARLA A Y İ F N A Y BAŞLA İLDİR H A D R E L İ VERG R L I N vefatını teessürle öğrenmiş bulunuyoruz. Merhumeye Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına başsağlığı, geride kalan dostlarına sabır ve iyilikler dileriz. HABER Gazetesi çalışanları Göçmenlere yönelik psikolojik destek hizmeti veren bir kliniğin yöneticisi olan Psikoterapist Murat Can'ın, Tilburg Üniversitesi’nde ‘Doktora Töreni’ düzenlendi. Gerçekleşen törende Adalet Eski Bakanı Hirsc Ballin başta olmak üzere Adalet Bakanlığı Eski Müsteşarı Nebahat Albayrak, Hollanda Türkler İçin Danışma Kurulu (İOT) Müdürü Ahmet Azdural, Hollanda Yabancılar Merkezi (NCB) Müdürü İlhan Akel, Tilburg ve bazı üniversitelerden profesörler, Murat Can’ın ailesi ile Türk ve Hollandalı davetliler hazır bulundu. Psikoterapist Murat Can'ın, Hollanda'daki Türk göçmenler üzerinde gerçekleştirdiği doktora tezi araştırması, oldukça çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Alanında ilk olan araştırmaya göre, Hollanda'da yaşayan Türklerin yüzde 70'i, "çevre, sosyal ilişkiler, ruhsal ve bedensel sağlık" açısından kötü durumda. Türk toplum ve aile yapısındaki çözülme, "asimilasyon" habercisi. IRKÇILIK SORUNLARI TIRMANDIRIYOR Ülkede hızla artan ırkçılığın Türklerin sorunlarını daha da artıracağını söyleyen Psikoterapist Can, “30 yıl boyunca Türkleri ikrama boğan Hollanda, şimdi onları bir kaşık suda boğmak istiyor” dedi ve devletin yaptığı bir araştırmaya dikkat çekerek “Türklerin yüzde 40’ı açlık sınırında yaşıyormuş. Bu ciddi bir rakam” diye konuştu. Can’a göre "Yarın döneceğim" düşüncesi Türkleri "iki arada bir derede" bırakıyor; bu yüzden sağlıklı bir yaşam kurulamıyor. Giderek artan yabancı düşmanlığı hem sağlık, hem de sosyal sorunları daha da artıracak. YAPTIĞIMIZ ARAŞTIRMA ÇOK BÜYÜK SES GETİRDİ Toplam 8 yıllık bir çalışmanın ürünü olan doktora tezi araştırması Hollanda’da- Platform Intercultureel Ondernemen menajerliğine Nilay Külci seçildi İnanılmaz Fırsatlar Corendon.com’da I Saime Gürcüoğlu'nun HOLLANDALI TÜRKLERLE İLGİLİ ARAŞTIRMADA ÜRKÜTEN SONUÇ: Türklerin yüzde 70'inin ruh sağlığı bozuk En büyük yük göçmen Türk kadınının omzunda Türk toplumu asimilasyon tehlikesiyle karşı karşıya Irkçılık tehlikesi sorunu daha da artıracak UÇLAR BU SON RPICI ÇOK ÇA ✆023-751 06 06 Almanya Ekonomi Bakanı Rainer Brüderle, 2009 yılında son 60 yılın en büyük ekonomik durgunluğunu yaşayan Almanya'nın bugün ‘Extra Large’ bir büyüme yaşadığını söyledi. Türkiye’deki Türkler Hollandalılardan dah - İstanbul A Alman ekonomisi, yılın ikinci çeyreğinde yüzde 2,2'lik büyüme ile son 23 yılın rekorunu kırdı. Son verilere göre, Almanya'da krizin artık büyük ölçüde atlatıldığı şeklinde yorumlanıyor. Avrupa'nın bir numaralı ekonomisi olan Almanya'da büyüme oranı, yılın ilk 3 ayına göre yüzde 2,2 olarak belirlendi. Federal İstatistik Dairesi'nden yapılan açıklamada, “Almanya'nın birleşmesinden bu yana en yüksek büyüme oranı gerçekleşti” denildi. KOÇ ET MAMÜLLERİ Yönetim Kurulu Başkanı Değerli Hikmet Gürcüoğlu Bey'in muhterem validesi E S 2 aralık 2010 tarihinde Arnhem Açıkhava Müzesi’nde düzenlenen toplantıda oluşturulan ‘Kültürlerarası Ticarette Dayanışma Platformu’nun program menajerliğine Nilay Külci getirildi. Platform bünyesinde Arnhem Belediyesi, Arnhem ve Nijmegen Yüksel Okulu, Türk İşverenler Derneği Arnhem, Gelderland bölgesi Ticaret Odası, ROC Rijn IJssel ve orta ve küçük ölçekli ticaret kurumu MKB toplandılar. Fahri Konsolos Joost Peters'in moderatörlüğündeki proğramda, daha sonra kültürler arası ticarette dayanışmak ve birlikte hareket etmek için hazırlanan protoko- lü Arnhem Belediyesinden Michiel van Wessem, TOV Arnhem Başkanı Rahmi Gemril, MKB'den Audrey Huenthorst, HAN'dan Sharda Nandram, KvK'dan Ronald Migo ve ROC'den Wouter Groothedde birlikte imzaladılar. 7 HABER DECEMBER - ARALIK 2010 Olijventuin önünde geleneksel paten pisti açıldı R otterdam’daki De Olijventuin Restoran’ı, geleneksel hale getirdiği buz patenti pistini, düzenlediği bir törenle açtı. Rotterdam Belediye başkan yardımcılarından Dominique Schrijer’ın da katılımıyla gerçekleşen açılışa Rotterdam halkı da büyük ilgi gösterdi. Küçük büyük herkes buz pistinde keyi�li dakikalar geçirirken, De Olijventuin Restoran'ı sahibi Mustafa Cingöz şunları söyledi: “Bunu yapmaktaki amacımız, gördüğünüz gibi bu kaynaşmayı gerçekleştirebilmekti, sanırım bunu da başardığımıza inanı- yorum. Burası biliyorsunuz mültikültürel bir şehir olduğu için, insanların varoşlarda evlerine kapanması değil, dışarı çıkıp birbirlerini tanıması önemli, bunun için de zaten bana belediye �inans kolaylığını da sağladı. Tabi bir Türk’ün böyle birşey organize etmesi herkes açısından daha güzel birşey, Hollandalılarında bu daha çok hoşlarına gidiyor. Amacımız daha çok insanları buraya çekmek. Bir başka amaç ta anneler babalar hafta sonları çocuklarını çok zor evde tutuyorlar bu soğuk günlerde, ama AYAKLAR YERE BASMALI Toplam 200 ile 250 bin arasında bir seçmen kitlesidir söz konusu olan. Yaklaşık 80 bin oy da mecliste bir sandalye anlamına geleceği için azami 3 sandalyelik bir taban gücü var demektir. Tabii bu durum sandığa giden bütün Müslümanların bu etnik partiye oy vermesi halinde geçerlidir. AHMET SUAT ARI suatari@haber.nl buraya geldikleri zaman rahatça çaylarını, kahvelerini içerlerken çocuklar da terasta buz pateninin key�ini çıkarabilirler” dedi. Ocak ayının sonlarına kadar açık kalacak olan buz pateni pisti, 2,50 euro’ya ayakkabı kiralanıp süresiz faydalanabilinecek. rden, Hollanda’daki ha kötü durumdayız ki Türklerin gelecekteki davranışlarına ışık tutabilecek ipuçları taşıyor. Aynı zamanda göçmenlere yönelik psikolojik destek hizmeti veren bir kliniğin de yöneticisi olan Murat Can'ın araştırmasına göre, Hollanda'da yaşayan Türklerin yüzde 70'i hem ruhsal, hem de bedensel açıdan "kötü" durumda. Türk göçmenlerin durumu, hem Türkiye'de yaşayan vatandaşlarından hem de Hollandalılardan daha kötü. Türk kadın göçmenlerin durumu ise, erkeklere göre daha vahim. Psikolojik sorunlar yüzünden kliniklere başvuranların önemli bir kısmını kadınlar oluşturuyor. TÜRKLER İÇİN TEHLİKE ÇANLARI "Çanak antenlerin" yaygınlaşmasından sonra Türk kadınları, eskiden Gençlerimiz bu konuda çevre edinmenin önemini kavramalılar. Araştırmalarda görüyoruz olduğu gibi birbirlerinin sorunlarına ki; iş bulabilmenin en etkin yöntemlerinden biri kişilerin edindiği çevreleridir. çözüm aramak yerine, "dizi izlemeyi" yeğler hale geldi. önem verilmediği çıkan sonuçlar aragençlerin oluşturduğu Türklerin, böyle Araştırmaya göre, 300 bin civasında. Dönme isteği, Türk kadınlarında bir pozisyonda olmalarının Hollanda rındaki Türk geçmenin hayali, "hemen daha az. Ekonomik bağımsızlığın verdiTürkiye'ye dönmek" ama, gerçeğe baaçısından da istenmez bir durum olği rahatlık bunun arkasındaki en önemli kıldığında geri dönenlerin sayısı çok duğu çıkan sonuçlar arasında belirtilietmenlerden biri. az. Dönenler ise, yıllar sonra Türkiye'de yor. Murat Can bunun çözümünün çifte “Türk aile ve toplum yapısı hızlı bir uyum zorlukları yaşıyor. Tüm hesaplakültürlüğü doğru tanımlamak ve doğru çözülme içinde” sonucunu tesbit eden rın "dönme" üzerine yapılması yüzüntamamlamaktan geçtiği düşüncesinde. araştırma, bunun nedenini Hollandalıden eğitim ve Doğru politikaların da geliştirilmesinin lar tarafından dışlanma, geri kalmışlık dil konuHolgerektiğini savunan Psikoterapist Can, ve göçmenlik psikolojisinin versuna ürkgeri kalmışlığın düzeltilmesi için bütün diği etkilere dayandırıyor. Nülanda'daki T gün ir b " fusunun yarısından çoğunu , 'i ilgili gruplara görev düştüğünü anlattı. 0 7 e üzd lerin y e hayali" ile m n ö d e 'y e iy Türk ulan, bu duyg o ç in g İl r. o MURAT CAN KİMDİR? yaşıy ç kudenilen gen " k a ş u k . 3 " 1986’da evlilik yoluyla Türkiye’den Hollanda’ya gelen me" nun nması. "Dön lu u b a Murat Can, kültürlerarası sorunlar uzmanı. Hacettepe d a r la şak i arada bir Üniversitesi'nde Sosyal Bilimler Bölümü'nden mezun olan ik " le iy n e d özlemi ne r, bu Murat Can, Hollanda’da doktora tezi yazdı. 2010 yılında ayan Türkle derede" yaş Tilburg Üniversitesinde büyük kapsamlı bir doktora araştırması lıklı bir ha- yapıp, Hollanda’daki yabancıların hayat standartları ve psikolojik nedenle sağ or. sorunlarını araştırdı. Murat Can evli ve iki çocuk babası. yat süremiy İki ay önceki makalemde siyasetçilerin zaman zaman içine düştükleri ikilemi dile getirmiştim. Mensubu olduğunuz partinin yetkililerinin tavır ve davranışları, icraatleri ve beklentileriniz sizi hayal kırıklığına uğratınca ‘gitmek mi zor kalmak mı zor’ şarkısını mırıldatırken ‘aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık’ durumuna sokabilir demiştim. Verdiğiniz kararın artıları ve eksileri hesaplanmış olmalı diye vurgulamıştım. Ancak son zamanlardaki bir takım gelişmeler bu konuda bazılarının çok farklı düşündüğünü gösteriyor. Farklı düşüncelere saygı duymak nasıl demokrat olmanın bir gereği ise eleştirmek de aynı şekilde demokrasinin olmazsa olmazıdır. İşte bu bağlamda son gelişmelere bir göz atma ihtiyacı hasıl oldu. Geçtiğimiz günlerde çok saygı duyduğum siyasetçilerden yeni bir oluşumla ilgili çağrılar aldım. PvdA’da siyaset sahnesine çıkmış ve bu parti adına değişik görevler üstlenmiş Türk kökenli siyasetçi arkadaşlar partileri ile yollarını ayırıp kendileri bir parti kurma çalışmasına girmişler ve bizden de destek talebinde bulunmuşlardır. Tabii ki topluma hizmet amacıyla yola çıkanları desteklememek gibi bir lüksümüz olamaz, ancak bu doğrudan siyasi destek anlamına gelmemelidir. Neden siyasi destek veremeyeceğimizi izah ederken bir takım tespitler ve argümanları da ortaya dökersek ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılacaktır. İlk olarak etnik bir partinin hayat hakkı olup olmadığına bakalım. Hollanda’da yaklaşık 200 bin civarında Türk kökenli seçmen vardır. Hadi biz bunlara Müslüman olmalarından dolayı potansiyel seçmen olabilecekleri varsayımından yola çıkarak Faslı, Surinamlı ve diğer kökenlerden seçmenleri de eklersek topu topu 500 bin eder. Bunun da yarıdan fazlası sandığa gitmez. Kısacası toplam 200 ile 250 bin arasında bir seçmen kitlesidir söz konusu olan. Yaklaşık 80 bin oy da mecliste bir sandalye anlamına geleceği için azami 3 sandalyelik bir taban gücü var demektir. Tabii bu durum sandığa giden bütün Müslümanların bu etnik partiye oy vermesi halinde geçerlidir. Bu olmayacağına göre sırf taban esas alındığında bile böyle bir partinin hayat hakkının olmadığını tespit edebiliriz. Bu partinin önümüzdeki Mart ayında yapılacak seçimler için hazırladığı taslak seçim programında kimlere hitap edeceği belirtilmektedir. Buna göre partinin sosyal demokratlar, muhafazakarlar, ilericiler, hristiyan demokratlar, müslüman demokratlar, sosyal liberaller, sol ve sağ liberallerden oluşacağı iddia edilmektedir. Sırf bu beklenti bile siyasi realiteye aykırıdır. Programda kararların çoğunluk esasına göre alınacağı, ancak azınlığın görüşlerine de saygı duyulacağından bahsedilmektedir. “Acaba bunun nasıl olacağını da düşündüler mi?” demek geliyor insanın içinden. Kendi partilerindeki ço- ğunluk kararlarından rahatsız olup parti kurmaya kalkanların bu konuda ne derece inandırıcı olduklarını herkesten önce kendilerinin sorgulaması gerekir diyorum. Bu kadar siyasi akımın bir bünyede nasıl barındırılacağı ise başlı başına bir muamma. Sosyal demokratla, müslüman demokratın birlikte çalışmasını anlarım, muhafazakarla liberalleri de. Ancak liberallerle sosyal demokratların veya ilericilerle muhafazakarların nasıl ortak bir yol çizeceklerini bir türlü kavrayamıyorum. Bahsedilen bir koalisyon değil, bir siyasi oluşum, haliyle her konuda bir �ikir üretilip program haline getirilmesi lazım. Bu görüşler arasındaki farklar o kadar keskin ki ortak bir hede�in belirlenmesi hemen hemen imkansızdır. Eğer bu kadar kolay olsaydı şimdiye kadar en azından bir ikisi bir araya gelir bir güç oluştururlardı. Hal böyle olunca da böyle bir girişim bir ütopyadan ziyade hayalperestlik ürünüdür. Doğru olan mevcut siyasi oluşumların içinde siyaset yapılmasıdır. Herkesin kendi dünya görüşüne göre bir parti bulup orada topluma hizmet etme gayreti içine girmesinin getirisi, marjinal bir hareketten kat kat fazla olacaktır. Partisine kızan herkes istifa edip bir parti kurmaya kalkarsa ortalık partiden geçilemez hale geldiği gibi ülke de yönetilemez hale gelir. Kaldı ki hiç kimse üyesi olduğu veya oy verdiği partiyle yüzde yüz hem�ikir değildir. Bunun böyle olması da mümkün değildir. Esas alınması gereken nokta, temel prensipler çerçevesinde kararların alınıp icraatte bulunulmasıdır. Zaman zaman istemediğiniz kararların çıkmasını sineye çekmekte başka da seçeneğiniz yoktur. Bu durumda yapmanız gereken size göre yanlış olan karardan dönülmesi için parti içinde mücadele yürütmektir. Siyasette yalnızlık çözüm getirmez. Parti içinden ve dışından sürekli partnerlerinizin olması gerekir. Partnerleriniz olsun ki birlikte sonuca gidebilesiniz. Bunun en güzel örneğini kendi şahsi durumumda görebiliriz. CDA’nın Müslümanları tabii tabanı olarak görmesi gerekir diyen eski Başbakan Ruud Lubbers benim partnerimdir. PVV ile işbirliğine karşı tavır alan Hirsch Ballin, Ab Klink, Cees Veerman, Dries van Agt, Piet de Jong gibi daha nice tanınmış tanınmamış CDA’lı benim partnerimdirler. Onlarla birlikte hareket edersem sonuca giderim. Onları terk edersem değil. Siyaset uzun soluklu bir meşgaledir. Günü birlik hareketi kaldırmaz. Ahmet Suat ARI is groepsleerkracht en onderbouwcoördinator op een VSO ZMLschool te Enschede. Hij schrijft columns in diverse bladen en is o.a. secretaris van UETD-Nederland. HABER ALMANYA VE TÜRKİYE AÇISINDAN 2010 YILI… Bir taraftan önyargılar oluşurken, diğer taraftan yabancıların başarılı örnekler ortaya koyması Almanya' nın politikasını gelecek yıllarda da meşgul edecek gibi görünüyor. KEMAL ŞAHİN 2010 yılı aslında, yeni kurulan Alman Hükümeti’nin yani; Hür Demokratlar ve Hristiyan Demokratlar’ın oluşturduğu koaliyonun, aşağı yukarı ilk bir yılına denk geliyor. Kriz döneminde Merkel’in, Sosyal Demokratlar’la kurduğu hükümetin, krizi iyi yönettiği söylenebilir. Alman Hükümeti’nin zamanında attığı adımların yanı sıra, yeni kurulan Koalisyon Hükümeti’nin attığı adımlar -ki özellikle Alman bankalarını desteklemek için ayırdıkları 100 milyar E’luk fon - krizde büyük bir banka çöküntüsünü önledi. Ayrıca kısa ödenekli çalışma uygulamasına devam ederek, �irmaların işçi çıkarmalarını önleyen hükümet, Almanya’da işsizliğin artmasına engel olarak krizin atlatılmasını sağlamış oldu. 2010 yılı Almanya’nın krizi atlatma ve tekrar büyüme sürecine girdiği, ihracatının 2 haneli artmaya başladığı bir yıl oldu. Almanya’da çalışan sayısı, kriz öncesi rakamlara ulaştı. Kriz tamamıyla atlatılmış oldu. Krizin başarılı bir şekilde atlatılmasına rağmen Hür Demokratlar ve Hristiyan Demokratlar kendilerini, seçimde verdikleri sözleri tutma noktasında ciddi bir tartışma içinde buldular. Anketlerle yapılan araştırmalar sonucunda, halkın gözünde başarısız oldukları gerçeği ortaya çıktı. Maalesef krizi atlatmış olmasına rağmen Almanya, siyasi açıdan başarısız bir gra�ik çizmeye devam ediyor. ENTEGRASYON KONUSU TARTIŞILMAYA DEVAM EDECEK Almanya’da yaşayan yabancıları ilgilendiren konularda ise 2010 yılı maalesef; entegrasyon konusunda olumsuz tartışmaların çok olduğu, toplumun yoğun olarak bu konuya odaklandığı, hatta bu tartışmaların Entegrasyon Uyum Zirvesi’ne kadar gündemde kaldığı bir yıldı. Bu tartışmaları tetikleyen ise, Alman Merkez Bankası eski Yönetim Kurulu Üyesi Thilo Sarrazin’in yabancılarla ilgili yazdığı ve 1 milyonun üzerinde satılan kitabı “Almanya Kendini Yok Ediyor” oldu. Kitapta özellikle Türkler ve Araplar gibi, bazı yabancı kökenlilerin Almanya’daki yaşama, genetik özellikleri ve �ikir farklılıklarından dolayı uyum sağlayamayacağı ve bu farklılığın giderek daha da büyük bir sorun haline geleceği şeklinde, medeni hayata uymayan tezler yer alıyor. Bu tartışmalarla, toplumu kamplara bölen bir gündem yaratılmış oldu. Bu kitabın bir milyonun üzerinde alıcı bulması ise yabancıları korkutan, entegrasyonu tehdit eden ve düşündürücü bir durum. Ancak Almanya’da toplumun tüm katmanlarında, yabancılar sorununun tartışılmaya başlanması ise iyi oldu. Saf Alman nüfusu giderek azalıyor ve nüfus ciddi olarak yaşlanıyor. Bugün Almanya’nın büyük şehirlerindeki gençlerin yaklaşık % 40’ı yabancı kökenli. Dolayısıyla Almanya’nın ekonomik ve sosyal sistemini koruyabilmesi için mutlaka dışardan göç alması gerekliliği tartışılmaya başlandı. Dışarıdan çalışabilecek nüfus kazanmak zorunda kalan Almanya’da, her sene en az 500 bin yeni işgücü gerektiğinin bilinci de yerleşmeye başladı. Eğer Almanya, mevcut yabancı gençleri okutamaz, entegre edemez, işgücü, uzman veya yönetici olarak kazanamazsa, gelecekte Avrupa’daki önemini kaybedecektir. Demogra�ik olarak nüfusun 8 DECEMBER - ARALIK 2010 kemalsahin@haber.nl yaşlanması ve küçülmesinden dolayı, dünya arenasında önemini yitiren süper güçlerin yerini, genç nüfusa sahip olan ülkelerin alacağı tezi de artık araştırma kurumları tarafından net olarak ortaya konmaktadır. Bu açıdan gerçekten Almanlar’ın entelektüel kesimi ve Alman iş dünyası, hükümetten ciddi adımlar beklemektedir. Alman Cumhurbaşkanı da yaptığı konuşmalarda, Alman toplumunun yabancıları kucaklamalarına ilişkin çağrılar yapmaktadır. Bu tartışmalar maalesef önümüzdeki yıl da devam edecek. Bir taraftan önyargılar oluşurken, diğer taraftan yabancıların başarılı örnekler ortaya koyması Almanya’nın politikasını gelecek yıllarda da meşgul edecek gibi görünüyor. İŞSİZLİK EN BÜYÜK SORUN Türkiye’ye bakarsak… Türkiye ekonomisi, 2010 yılını Alman ekonomisi gibi beklentilerin üzerinde büyüyerek kapatacaktır. Geçtiğimiz çeyreklerde % 10’un üzerinde büyüyen Türk ekonomisi bu rakamlarla, Avrupa Birliği ülkeleriyle kıyaslarsak, en çok büyüyen ülke oldu. Büyük ihtimal son çeyrekte de yine beklentilerin üzerinde büyüyerek, %8 - 9’ları bulan bir büyüme oranıyla, Türkiye, bölgesinde ve Avrupa kıtasında en çok büyüyen ülke unvanını elinde tutacak. Kriz dönemini geride bırakmış diğer bir ülke olan Türkiye, Almanya kadar işsizliği önleyici tedbirler alamadı. Türkiye’de halen işsizlik, kriz öncesine oranla çok yüksek. Ama, en azından Türk bankacılık sektörü çok sağlam olduğu için banka ayağında, �inans ayağında ciddi bir sıkıntı yaşanmadı. İthalatın çok büyümesi Türkiye’de ihracat yapan sanayiyi tehdit etse de, Türkiye’nin büyüme rakamları son derece iyi. Artık dünyada özellikle Ortadoğu Bölgesi’nde yıldızı parlayan bir ülke olarak daha çok öne çıkması, Türkiye açısından sevinilecek bir gelişme. Avrupa’daki Türkler veya Avrupa’daki Türkler’le iş yapmak isteyenler için, Türkiye’nin cazip bir ülke olması, Türkiye Avrupa ilişkilerini en azından ekonomik olarak çok daha iyi bir noktaya getirecektir. Bu, Avrupa’da yaşayan Türkler açısında da olumlu bir gelişmedir. Böylece hem yurtdışındaki Türk iş adamları daha da güçlenecek, hem de; gelişen Türkiye-Avrupa ilişkileri çerçevesinde, Avrupa’da yetişen gençlerin daha iyi fırsatlar yakalamasına olanak sağlanacaktır. Umuyorum ki her türlü politik tartışmaya rağmen bu yöndeki olumlu gelişmeler, gençlerimize, vatandaşlarımıza ve iş dünyasına olumlu olarak yansıyacaktır. Kemal Şahin, Şahinler Holding Yönetim Kurulu Başkanı Almanya DİTİB'in kasası soygununda detaylar belli oldu DIŞ Türklerden Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Çelik, Cumhuriyet Halk Partisi’nin soru önergesi üzerine Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) soygununa ilişkin detay verdi.CHP Konya Milletvekili Atilla Kart’ın önergesini yanıtlayan Çelik, DITIB’de 3 Agustos 2010 günü yapılan soygunda kasalarda bulunan cami yapımına yönelik 634 gr altın ile aktüel harcamalar için kullanılması öngörülen 28 bin 449 euro ile 2 bin 450 dolar bağış parasının çalındıgını kaydetti. Çelik, çeklerin ve tahsilat makbuzlarının yerlere atıldıgını, çekmecelerin ve dolapların dağıtıldığın tespit edildiğini de duyurdu. Bakan Faruk Çelik, Merkez Camisi Projesi için 7 milyon 649 bin 737 euro bağış toplandığını, proje için bugüne kadar 15 milyon 793 bin 227 euro harcandığını belirtti. Çelik, projenin yaklaşık 32 milyon euro olduğuna da dikkat çekti. Bilindiği gibi geçtiğimiz günlerde 2 Ağustos'u 3 Ağustos'a bağlayan gece, Almanya'nın Köln kentindeki Diyanet İşleri Türk İslam Birliği'nin merkez binasında para ve altınların bulunduğu kasa soyulmuştu. DİTİB Genel Başkanı Sadi Arslan, hırsızlığı doğrularken çalınan para miktarını bilmediğini söylemişti. Kasanın soyulması DİTİB genel merkezinde deprem etkisi yaratmış, DİTİB yönetimi hırsızlık olayının dışarıya sızmaması için büyük çaba sarf etmişti. Bağış yapmak isteyenleri caydıracağı korkusu ile soygun olayı uzun bir süre gizli tutumuştu. Kasadaki para ve altınların Köln'de temeli atılan ve Avrupa'nın en modern cami projesi için toplanan bağışlar olduğu biliniyor. Türk kökenli Hollandalı girişimcilerinin uluslararası ticarete etkileri araştırıldı HOGİAF'ın Utrecht Yüksekokulu'na yaptırdığı araştırma ilginç sonuçlar ortaya koydu. Araştırmayı Prof. Hein Roelfsema, Necla Günay, Martijn Boermans ve Hylda Kuiper van Amstel'dan oluşan bir kurul gerçekleştirdi. Araştırma sonuçlarının açıklandığı 30 sayfalık rapora göre son yıllarda Türk kökenli Hollandalı girişimcilerin rolü Hollandalı topluma katkısı sayesinde daha ön plana çıkmakta. Utrecht Üniversitesi tarafından HOGIAF için hazırlanan ve geçen yıl ki konferansta sunulan makalede Türk kökenli Hollandalı girişimcilerin iş yaratma açısından Hollanda ekonomisine katkısı ve önemi vurgulanmıştı. Son zamanlarda hızla gelişen piyasa olarak Türkiye'nin artan önemi ve Hollanda için önemli bir ticaret ortağı olması, Türkiye--Hollanda ticari ilişkilerini kurma ve destek açısından Türk kökenli girişimcilere ilginin artmasını sağlamıştır. Uygulamalı Bilimler Fakültesi (Hogeschool Utrecht) Uluslararası Ticaret ve Araştıma Geliştirme Grubu araştırmacıları tarafından yapılan araştırmada, Türk kökenli Hollandalı girişimcilerinin Türk kökenli olmalarının uluslararası ticaret ilişlikerini ne denli etkiledigi vurgulandı. Araştırma üç aşamadan oluşuyor. İlk aşamada 10 Türk kökenli Hollandalı girişimci ile kişisel röportaj yapıldıktan sonra vaka çalışmaları yapılmış. İlk aşamadaki bulgulara dayanılarak ikinci aşamada bir çoğu 1--5 likert ölçeği içeren 84 sorudan oluşan bir anket formu hazırlanmıştır ve bu anket formu 45 Türk kökenli Hollandalı girişimciye telefon aracılığı ile sorulmuştur. Son aşamada ise Türkiye Hollanda ticari ilişkilerini güçlendirmek ve Türk kökenli Hollandalı girişimcilerin bilgi ve becerilerini daha iyi kullana bilmeleri için Türk ticari ilişkilerinde uzmanlaşmış 10 kişi ile görüşmeler yapılmış. Raporun oluşturulmasında önemli rol üstlenen Necla Günay, bu araştırmanın farklı yeni araştırmalara zemin Raporun oluşturulmasında önemli rol üstlenen Necla Günay (ortada), bu araştırmanın farklı oluşturduğunu söyledi. yeni araştırmalara zemin oluşturduğunu söyledi. 9 HABER DECEMBER - ARALIK 2010 Irkçılık IN, Özgürlükler OUT Hasta Avrupa'ya yeni bir toplum modeli aranıyor 2010 yılı Avrupa’da sosyal dışlanmışlıkla mücadele yılı ilan edilmesine rağmen, müslümanlar bazı siyasi partiler tarafından sistematik olarak hedef gösteriliyorlar. Siyasi katılım için gayret sarf eden müslüman kökenli siyasetçiler bir şekilde üyesi oldukları siyasi partilerden soğutulmakta ve dışlanmaktalar. Hürriyetlerin beşiği kabul edilen Avrupa'da İslam düşmanı partiler, hem güçleniyor hem de devlet politikalarıyla meşruiyete bürünüyor. Avrupa ırkçılığın normal ve hoşgörüldüğü bir kıtaya bürünmeye yüz tutmuş, tarih yazabilecek liderler, hatırlanası iz bırakmak yerine kara lekeler düşüyorlar tarih izdüşümüne. Almanya Başbakanı Angela Merkel'in adeta tüm Avrupa ülkelerine tercüman olmak istercesine çokkültürlülüğün tamamen başarısız olduğunu ilan etmesi ırkçılığı kendine şiar edinen kesime legalize imkanlarını da sunmuş oldu. Alman Cumhurbaşkanı Wulf müslümanların da başbakanıyım derken, Merkel'in çokkültürlülüğü tarihe gömmesi, Batı basınının da İslam karşıtı söylemlere geniş yer vermesine zemin hazırlıyor. Özgürlük kavramı en geniş bilinen içinde yaşadığımız Hollanda'da, artık toplumun bütün kesimleri ürkek bireyler haline dönüştürülüyor. Avrupa ülkelerinde, İsveç'te, Fransa'da, Almanya'da, İsviçre'de, Hollanda'da, Belçika'da çok belirgin olarak yükselen ırkçı ve sağ- cı siyasi hareketlerden cesaret alanlar, artık camileri sistematik olarak hedef almışlar ve tehdit etmekteler. Bunun bir sonucu olarak islamofobi yaygınlaşıyor. Bundan 62 yıl önce bir çok devlet tarafından kabul edilen ve uygulanan “inanç özgürlüğü” ukala bir şekilde müslümanlar için geçersiz sayılmak isteniyor. Tüm insanlık için öngörülen özgürlük, adeta kendilerinden olmayanlara hak ve reva görülmüyor. Bu aşırı ırkçı düşüncelere sahip siyasi partilerin tüm Avrupa ülkelerinde bir yükselişe geçmesi Avrupa’nın ve insanlığın geleceği açısından oldukça endişe verici bir gelişme. Bütün bu negatif gelişmelerin, müslümanların toplum hayatından izole edilmeye çalışılmasının, 2. Dünya Savaşı'nda Yahudilerin duruHOLLANDA’DA muna benzediğini düşünenler WTC (World Trade Center) çoğalıyor Beursplein 37 kamer 339A artık. Hatta 3011 AA ROTTERDAM PvdA lideri Job Cohen Tel. 010 - 2052630 Mob. 06 - 3911 0243 bunu bizzat Haftanın 7 günü dile getirdi. bizi arayabilirsiniz Annesi musevi olan info@kazaavukati.nl Cohen, aynı tarz giri- şimlerin tanıdık olduğunu medyada dile getirdi ve bu görüş yönünde kamuoyunda yeni bir tartışmanın da çıkacağı da tahmin ediliyor. Zaman zaman dile getirdiğimiz gibi, artık insan hakları mücadelesi kulvar değiştirmelidir. Düne kadar özellikle üçüncü dünya ülkelerindeki insan hakları ihlalleri ve inanç özgürlüğünün baskı altında olduğunu söyleyenler, artık yeni bir vizyon çizip Avrupa ülkelerinde baş gösteren ve başatlığa oynayan inanç özgürlüğünün katledilmesi, zenofobi ve islamafobi konularında, medeniyetler diyaloğuna giden ve tarih yazılabilecek bir yol bulmalılar, dışlamacı değil uzlaşmacı ve farklılıkların birbirlerini zenginleştirdiği bir toplum modeli üzerine çalışmalılar... Kaza Avukatı ’nız ELFI KAZA AVUKATINIZ Kaza mağdurlarına kendi dilinde ve kültüründe hukuksal hizmet. Maddi & Manevi tazminat davanız varsa. Bu - Trafik kazası, - İş kazası veya - Tıbbi hata olabilir. Sizden masraf almaksızın davanıza bakılır... www.kazaavukati.nl ANİL RAMDAS HOLLANDA POLİTİKASINI ELEŞTİRDİ: Hollanda'da sefiller sürekli hasıraltı edildi Amsterdam Tartışmalarında konuşan ünlü gazeteci, yazar ve film yapımcısı Anil Ramdas’dan çarpıcı açıklamalar: Hollanda göçmenleri 1975 yılından sonra farketti. Göçmenlere sürdürülebilir hiç bir yatırım yapılmadı. Ülkesel Danışma Kurulları ve benzer örgütler, Hollanda hükümeti tarafından göçmenleri kontrol etmek için kuruldu. T ürkevi Araştırmalar Merkezi, aylık konulu tartışma programlarının 6.sını Palet Partycentrum’da düzenledi. Amsterdam Tartışmalarında bu ay: “Mültikültürel Dram mı, yoksa Kültürel Dram mı? konusu ele alındı. Bu ayın konuğu gazeteci, yazar ve �ilm yapımcısı Anil Ramdas oldu. UETD Hollanda başkanı Veyis Güngör ve Hollanda Yazarlar Kulübü başkanı Sadık Yemni’nin yönettiği Amsterdam Tartışmaları'nda ünlü gazeteci–yazar Anil Ramdas özetle şu konulara değindi: Yabancı gençlerin eğitimi için iki 10 yıl boşuna geçirildi. Yabancı çocuklar sokaklarda durmasınlar diye icat edi- len vmbo okullarına yollanıyor. Orada hiçbir şey öğrenmiyorlar. Fizik gücüyle yapılan işler azaldığı için işsiz kalmaları çok normal. Vmbo hâla duruyor. Dil öğrenimi iyileştirilmedi. 1990 ile 2010 arasında iki kuşak heba edildi. Hollanda’da alt sınıf ya da se�iller hiç bir zaman kaybolmadı. Yapılan yardımlar ve devlet destekleriyle sürekli hasıraltı edildi. Bu grup son seçimlerde kendini gösterdi.Göçmen örgütleri şu ana kadar istenilen, ciddi ve kaliteli bir varlık gösteremediler. White Trash sözcüğü Amerika’da kullanılan bir terim. Hollanda’da bu terimle izah edilebilecek bir grup insan var. Bunlar alt sınıf olarak ortada kalmışlar. Hollanda endüstriyel ekonomiden bilgi ekonomisine geçti. Hollanda artık bir şey üretmiyor. Bilgi satıyor. Artık �izik güçle çalışacak i n s a n l a ra gereksinim yok. Bu kimselerin eğitimi yetersiz. Sosyal hareketlilikleri az. Canları sıkılıyor. Aşırı sağ parti PVV’ye oy verenlerin önemli bir kısmını oluşturuyorlar. Kültürel bir dram deyince bu anlaşılıyor. Hollanda eğitimi devlet eğitimi olduğu için değişiklikler çok ağır meydana geliyor. Eğitim yeni durumlara kolayca uyum sağlayamıyor. Ben çözüm eğitimdedir diyorum. 2010’un yaz ayında yapılan seçimlerle Hollanda dibe vurdu. Seçimlerde aşırı sağ bir parti oylarını ciddi oranda artırarak hükümet ortağı oldu. Ben geleceğe iyimser bakıyorum. Bundan sonra daha iyiye gideceğiz. Türkiye'den sürpriz misafir sanatçılarla yılbaşı kutlaması Ailenizle eğlenebileceğiniz nezih bir ortam! Rotterdam Türk Esnaflar Kulübü STOR Düğün, nişan ve kına için kiralık mekan. Yemek, müzik, kamera ve fotoğrafçı ayarlanır. 2011 yılının sağlık, mutluluk, başarı ve bol kazanç getirmesi dilekleriyle. Neşe dolu yıllar! Mustafa Bayram 0623 - 90 50 78 Stichting Turkse Ondernemersbelangen Rotterdam Graafstroomstraat 71 3044 AP Rotterdam YENİ BAŞLANGIÇLARIN KARŞI KOYULMAZ ÇEKİCİLİĞİ (BİRAZ DA BİZ YENMEYİ ÖĞRENELİM) Türk toplumu üyeleri olarak ucuz işyeri, ucuz eleman, ucuz işveren derneği, ucuz politikacı, ucuz öğretmen, ucuz gazeteci vs. olmadığımızı göstermemiz gerekir. SEDAT ÇAKIR Her ülkede her toplum üzerinde etkin olan toplumların güç oyunları olur. Bu doğuda kendini kısmen açık zulüm ve zalimlik olarak gösterir ve batı ülkelerinde daha so�istike ve psikolojik bir baskı halini alır ve altta kalan toplumların kendilerini üstte görme ve üste çıkma duyguları yok edilir. Bu yüzyılların koloni ve kölelik düzeninin getirdiği ve kullanımı kolay ve etkin bir metottur. Bizde uygulanan metodu bildiğimize göre buna karşı önlemler almamız gerek. Bunlardan biri Türk toplumunun çeşitli yerlerde ve zamanlarda birlik göstermesi gerekir ve Türk toplumu üyeleri olarak ucuz işyeri, ucuz eleman, ucuz işveren derneği, ucuz politikacı, ucuz öğretmen, ucuz gazeteci vs. olmadığımızı göstermemiz gerekir. Yaptığımız işlerin kaliteli olması ve o kalitenin gereği �iyatı alması gerekir. Bizimde yaptığımız işin kalitesine göre �iyat istememiz gerekiyor. Bunu nasıl yapabiliriz? Kaliteli iş yapmak bir işdalında ve sanatta profesyonelleşmeyi gerektiriyor. Bir kişi bir işi iyi yapabilmesi için ortalama 10.000 saat uğraşması gerekiyor. 10.000 saat uğraşıdan sonra kendini o işte uzman hissedebilirsin. Yani çıraklık ve kalfalık dönemini atlatmış oluyorsun. Sonra çık işini iyi yap ve değerini al. Unutma tam 10.000 saat. Yani haftada 40 saat çalışmayla izinsiz 5 yıl çalışmayı gerekiriyor. Tatile gidecekseniz demekki bu 6 yıla denk gelir. Bulunduğumuz Hollanda toplumunda bizimde yenmemiz için bu gerekli. Hicri yeni yılımızı siz bu yazıyı okurkan geride bıraktık ve miladi yeni yılda henüz gelmedi. Her ikiside kendinize çeki düzen vermeniz ve değişime başlayabilmeniz için güzel vesileler. Bugün başlarsa- sedatcakir@haber.nl nız 6 ay sonra değişiminizin ilk belirtileri başlar ve işinizdede 10.000 saatinizi doldurursanız demekki gelecek dönemler sizin gibi değişimini sağlamış başarılı insanların olacaktır. Mubarek aşure günüde Aralık ayına denk geliyor. Yani gereksiz kardeş kavgalarının yüzyıllarca süregeleceğini ve süregeldiğini anlatan olaylardan. Hergünü aşure günü gibi algılayarak aramızda olan ve oluşan kırgınlıkları en kısa zamanda gidermek gerekiyor. Hollanda Türk camiası olarak politik oyunlara karşı gerekli önlemlerimizi aldıktan sonra işimizi profesyonelce yapmaya dikkat edeceğiz ve yaptığımız işte en iyisi olmaya gayret edeceğiz. Yaptığımız kaliteli işlerin çerez niyetine yok olmaması içinde yüksek olmayan ama işinde hakkını verebilecek bir �iyat talep etmemiz gerekecek. Şimdi siz bu yazıyı okurken aklınızada geliyordur Çakır ne zaman yazı yazmada 10.000 saati dolduracak diye. Bende sabırla hergün yazarak 10.000 saati doldurmaya çalışıyorum, uğraşıyorum. Bu arada tabiiki Hollandada bulunan Sadık Yemni gibi ustalardan feyiz kapmaya çalışıyorum. Yılın son yazısında hepinize her gününüzün aşure günü gibi keyi�li ve düşündürücü geçmesini diliyorum. Miladi yeni yıla girerken havai �işeklere dikkat edin ve gelecek yeni dönemde 10.000 saatinizi nereye harcayacağınızı bana bildirin. Hicri ve miladi yeni yılınız kutlu olsun. Sedat Çakır, göçebe aile yapısından kaynaklanan genetik yapıyla Sultanlar Yolu’nu hazırladı ve yürüdü, yine aynı genetik yapının değiştirici etkisiyle değişim danışmanlığı yapıyor. s t le n is t g b le iç ö � is a n m g li b k c HABER Trakya kalkınma ajansı yetkilileri yatırımlar konusunda Hollanda'da temaslarda bulundu Leiden Mimar Sinan Camii’ne ek bina L eider Mimar Sinan Camii’ne, sosyal ve kültürel hizmetlerde kullanılmak üzere inşa edilen ek bina törenle acildi. Açılışa katılan Leiden Belediye Başkanı Heny Lenferik “bu açılışı yapmaktan onur duyuyorum, burasi artik sadece ibadet yonuyle degil, sosyal aktivitelerin yapılması 10 DECEMBER - ARALIK 2010 Akdeniz kalkınma ajansından sonra Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli illerinin bağlı olduğu Trakya Kalkınma Ajansı yöneticileri, bilgi alışverişinde bulunmak bölgede yapılabilecek yatırımlar hakkında Hollanda'daki işverenleri bilgilendirmek amacıyla bu ülkeye beş günlük ziyarette bulundu. Hollanda'nın yanı sıra Belçika'da da temaslarda bulunan heyet üyeleri yönüyle de sizlerin hizmetindedir.” 150 metrekarelik bu ek binanın açılışına ayrıca HDV üyesi Zekeriya Açkalmaz ve Leiden Mi- mar Sinan Camii Başkanı Hasan Güney’de katıldı. Vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği günde ikramda bulunuldu. Hollanda'da edindikleri deneyimleri ve aldıkları bilgileri kendi yörelerine sunacaklar. 5 günlük bir süre içersinde aralarında Wageningen Üniversitesi, Hollanda Belediyeler Birliği VNG , eyalet meclisleri, ticaret odaları ve kalkınma ajanslarının da yer aldığı kurumu ziyaret eden heyet Rotterdam'da Türkiye'nin Rotterdam Başkonsolosu Esen Altuğ'un ev sahipliği yaptığı toplantıda HOTIAD yöneticileri ile görüşüp bölgelerinde yapılabilecek yatırım imkanları hakkında bilgi verdiler. Heyet, Amsterdam, Rotterdam, Lahey Zaandam kentlerinden sonra Etten-Leur ve Wageningen kentlerinde temaslarda bulundu. Alphen aan de Rijn kentinde daire havaya uçtu Hollanda’nın Alphen aan de Rijn kentindeki çok katlı bir sitede nedeni henüz tespit edilemeyen patlama sonrası türk ailelerden bazıları mağdur kaldı, havaya uçan dairenin bitişiğinde oturan Türk aile ölümden döndü. Argostraat Caddesindeki bir sitede meydana gelen olayda mağdur olan aileler otellerde veya yakınlarında barınıyor. Yozgatlı ve Eren adlı Türk aileler, patlama sonrası evlerinin büyük hasar görmesi sebebiyle önce yakınlarında kaldılar, daha sonra ise otele yerleştirildiler. Patlamanın etkisiyle adeta havaya uçan dairenin bitişiğindeki Yozgatlı aile ise ölümden döndü. Anne Türkan Yozgatlı, çocukları Zeliha ile Kerimcan’ı okula götürmeye hazırlandığı esnada patlamanın olduğunu, Çocuklarımız okula götürmeye hazırlanırken, bir anda çok şiddetli patlama oldu. Yandaki komşuyla aramızdaki duvar yerle bir oldu. Can havliyle çocuklarımı alıp, hemen dışarı fırladık. Şayet 5 saniye daha salonda olsaydık, belki şuan yaşamıyorduk, dedi. Patlamanın meydana geldiği eve 400 metre mesafede bulunan Hollanda Diyanet Vakfı Hacı Bayram Camii’nde yönetim kurulu üyesi olan İbrahim Ülker, Cengiz Korkmaz ve Latif Özel, olayla ilgili olarak şunları söylediler: “Öğle namazını eda etmek için camiye gelmiştik. Namazı kıldık ve tam mescitten çıkmak üzere iken korkunç bir patlama duyduk. Bütün cemaat dışarı fırladık. Cami etrafında bir patlama oldu sandık. Hemen cami dışına çıkarak olayın olduğu binaya gittik. Öyle ki o sitede 280 aile ikamet ediyor ve çok sayıda da Türk aile var. Biz cami olarak orada ikamet eden Türkleri araştırdık ve kendilerine ulaştık, ölü veya yaralı olmadığını anladıktan sonra rahat bir nefes aldık. Olayda mağdur olan ailelere camimizin hazır olduğunu belediyeye bildirdik". 11 Brabant’ta bir Türk örnek öğrenci seçildi Kleurrijk Brabant Werkt Kurumu tarafından Bekir Atman örnek öğrenci seçildi. Diplomasi D66 lideri Alexander Pechthold tarafından kurum tarafından düzenlenen törende verildi. Ayni zamanda bir konuşma yapan Pechthold parti olarak eğitimi on planda gördüklerini ve eğitimdeki kalite için elinden geleni yapacağını söyledi. Atman'ın başarılı ve örnek bir öğrenci olmasının onları sevindirdiğini ve gençlerin politikaya atılmasının da gurur verici olduğunu belirtti. Pechthold'tan diplomasini alan ve örnek öğrenci seçilen Atman ` bu durum Hollanda Türk toplumu adına son derece önemli' dedi. Hollanda Türk Federasyon tekrar Pakistan'da 2005 yılındaki deprem felaketinde dost ve kardeş Pakistan halkının yardımına koşan Hollanda Türk Federasyon büyük bir sel felaketiyle karşılaşan Pakistan© a duyarsız kalmadı. Hollanda Türk Federasyon ve ona bağlı teşkilatlar kardeş Pakistan halkı için yüzlerce kurbanı,yerinde kesim ve dağıtımı için, HTF genel başkan yardımcısı Nedim Doruk ve Amsterdam Ulu Cami başkanı Erim Uğurlu ile birlikte selden zarar gören Pakistan halkına götürerek bu hayırlı görevi gerçekleştirdiler. IGMG Kurban için Endonezya'da IGMG Sosyal Yardım Vakfı'nın 2010 kurban gönüllüleri ekibi temsilcilerinden Adnan Şahin ve Fuat Nurlu ve partner kuruluş pkpu'den iki kişi olmak üzere dört kişi Endonezya'nın dört büyük takım adasından biri olan Papua adasında kurban çalışmalarına katıldılar. Ülkeye vardıktan sonra toplam 6 bin kilometrelik bir mesafede bulunan Manokwari kentine ulaşan kurban gönüllüleri, nüfusunun sadece %40'nın müslüman olduğu bu yerde, yerel imamın ` buraya Avrupa'dan bilhassa Hollanda'dan çok sayıda misyonerler gelirler ve giderler. Ancak şimdiye kadar hiç Müslüman bir ziyaretçimiz olmamıştı. Bizi çok mutlu ettiniz. Allah'da sizleri mutlu etsin' diyerek duygularını dile getirdi. HABER DECEMBER - ARALIK 2010 Hollanda İslam Federasyonu bağlı Arnhem cemiyeti üye ve sempatizanları yaptıkları bir programla Hicri yılbaşını kutladılar. İGMG genel başkan yardımcısı ve İrşad başkanı Ahmet Özden'in hatip olarak davet edildiği programa ilahi gurubu Grup Güneşdoğdu Mustafa Özcan Güneşdoğdu ve oğlu Nurullah Güneşdoğdu ilahi ve hicreti anlatan şiirlerle programa renk kattılar. Bölge başkanı Mehmet Yaramış ve Cemiyet başkanı Bahaeddin Budak birer kısa selamlama konuşması yaparak günün mâna ve önemine değindiler. Yaramış ayrıca igmg sosyal yardım vakfının 250 kişilik kurban gönüllüleri filosunu dünyanın dört bir yanına göndererek yaklaşık 98 bin hisse kurban dağıttığını duyurdu. NiF’in üniversiteli gençleri hafta sonunda bir araya geldiler Başkanlığını Mehmet Erik'in yaptığı Hollanda İslam federasyonunun üniversiteliler birimi geçtiğimiz hafta sonu Spijkenisse'deki Atlas otelde düzenledikleri ` Avrupa'daki Müslümanların Geleceği' konulu programında bir araya geldiler. Milli Gazete köşe yazarlarından Ebu Bekir Sifil ve IGMG genel sekreteri Oğuz üçüncü'nün konuşmacı olarak katıldığı programın birinci günü akşamı ayrıca NIF bölge başkanı Mehmet Yaramış ve NIF eski CMO temsilcisi ve Amesterdam İn- holland ilahiyat fakültesi öğretim görevlisi Raşit Bal'ın katılımıyla ` Avrupa'daki Müslümanların konumu' konulu üç kişilik bir de panel düzenlendi. Hayli ağır mevzular üzerine kafa yoran gençler konuşma ve tartışmaların ağırlığını hazırladıkları çiğ köfte sofrasıyla savmaya çalıştılar. Adnan Şahin / Spijkenisse RESTAURANT OTTOMAN SARNIC 200 kişilik kapasite düğün, nişan ve özel günlerinize iş toplantılarınıza hizmet veriyoruz TARİHİN VE FARKLI KÜLTÜRLERİN BATIDA BULUŞTUĞU MEKAN Haftanın 3 Günü Canlı Müzik Vijf werelddelen 105 3071 PS - Rotterdam Tel: 010 2900 3800 Website: www.sarnic.nl KÜRESELLEŞME VE TÜRKLER Yeni ittifaklar, yani küreselleşme süreci, üzerimize yeni sorumluluklar ve yeni bir misyon yüklemiştir. Sadece Avrupa'daki vatandaşlarımız değil, aynı zamanda Balkanlar, Orta Doğu, Afrika, Orta Asya hep bizden, ilgi ve sevkat bekliyorlar. VEYİS GÜNGÖR Aralık ayının birinci haftasında Kuzey Kıbrış Türk Cumhuriyeti’nde çok önemli ve bir o kadar da anlamlı bir sempozyum gerçekleşti. 21. Yürkyılda Türk Dünyası’başlığı taşıyan bu sempozyum iki gün sürdü. EkoAvrasya Derneği ile Le�ke Avrupa Üniversitesinin düzenlediği uluslararası bu sempozyumda 60 ayrı tebliğ sunuldu. Protokol konuşmaları yanı sıra, birbirinden farklı düşünen bilim adamlarından Türk Dünyası ve akaraba topluluklarının karşı karşıya kaldıkları sorunları ve olası çözüm yollarını dinledik. Bu köşede tüm sempozyumu özetlemem mümkün değil. Ancak yer aldığım oturumda ele alınan Türk Dünyası ve Sivil Toplum üzerine görüşlerimi kısaca ifade etmek isterim. Dünyanın yeniden şekillendiği bir dönemde, bu şekillenmeden Türk dünyası da nasibini almaktadır. Hepimiz bilmekteyiz ki, artık dünya tek kutuplu bir dünya olmaktan çıktı. Yeni dünya düzeninde farklı aktörler ve çeşitli güç merkezleri yer almaktadır. Bunlardan birisi, bize göre Türkiye’dir. Özellikle Türkiye’nin beş altı yıldır uyguladığı dış politika, artık Türkiye’nin bir aktör ve güç merkezi haline geldiğini işaret etmektedir. Aslında Türk dış politikasının bu yöndeki değişim süreci zihinsel bir arzu olarak rahmetli Özal’ın “Adriyatik" ten Çin Seddi"ne söylemiyle başlamıştı. 21. Yüzyılın Türk asrı olması düşüncesi ise Özal’ın dışa açılan bir Türk dış politikasıyla mümkün olabileceğini yönündeydi. Ve Prof. Ahmet Davutoğlu’nun uygulamalarıyla Türk dış politikası daha çok uzlaşmaya, diyaloga, işbirliğine dayalı bir "coğra�i derinlik, tarihi süreklilik, kültürel geçişgenlik ve etkileşim, ekonomik ünitelerle olan irtibatın" geliştirilmesi olarak ortaya çıktı. İşte bu dış politikayla Türkiye, bir çok dış politika uzmanı ve merkezi tarafından, “Topkapı Sarayı’nda son Sultanın oturduğundan bu yana ilk kez Türkiye bu kadar büyük bir uluslararası rol aldı” yorumunun yapılmasına yol açtı. Türk dış politikası bölgede en geniş bir şekilde etkin olurken, buna paralel olarak, var olan TIKA, TÜRKSOY gibi projelere bir takım yeni projeler daha eklendi. Bunlar: Türk Devletleri Cumhurbaşkanlarının İstanbul’da imzaladıkları Türk Konseyi başta olmak üzere, her geçen gün sayıları artan Yunus Emre Enstitüleri projesidir. Yine aynı çerçevede, çok geç kalmış olmasına rağmen, yeni kurulan Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı da hayata geçirilen yeni atılımlar arasındadır. Ve son olarak bu süreçte ele alınabilecek bir başka oluşumda elbette kısa bir süre önce oluşturulan Kamu Diplomasisi projesidir. veyisgungor@haber.nl Bu süreçte, yukarıdaki gelişmelere ek olarak, iş dünyası örgütlerinin harekete geçmesidir. Türk iş dünyasının, özellikle sınır ötesi ekonomik etkinlikleri, bu güne kadar hiç olmadığı kadar dış politikada etkili olduğu gözle görülür haldedir. Türk girişimcilerin Avrupa, Orta Doğu, Afrika, Orta Asya, Ka�kaslar ve Balkanlardaki yürüttüğü ticari etkinlikler, ülkeler arasındaki şirketler arasında ve insanlara ülkeminizin tanıtım ve işbirliğine büyük hizmet etmektedir. Peki, bu sürecin olmazsa olmazlarından Uluslararası Türk Sivil Toplum Örgütleri ne durumda? Yeni süreç, yani değişim ve dönüşümün en önemli sütunlarından bir tanesi olan, günümüzde 3. sektör olarak tabir edilen Sivil Toplum Kuruluşları yukarıdaki oluşumun neresindeler. Bir başka ifadeyle; başta Türkiye olmak üzere Türk dünyasındaki uluslararası etkinlikler yapan veya yapmak isteyen STK’ların yukarıdaki sürece uygun bir şekilde yapılandıkları söylenebilir mi? Cevap genel anlamda HAYIR. Çünkü, Türk dünyasının önemli bir bölümünde ne yazıkki, o ülkelerdeki rejimlerin statükolarından dolayı STK’ların istenilen ölçüde gelişmediği gözlemlenmektedir. Siyasi irade, bu ülkelerde kalkınma anlayışını ipoteği altına alarak, rejim yandaşı STK’larını sadece kontrol etmek üzere desteklemiştir. Sivil toplum, demokratik ortamlarda, ülkelerde gelişir. Türk dünyasında sözkonusu ortam malasef yeterli değildir. Gerçi son yıllarda, Doğu Avrupa’da yaşanan demokratikleşme, sivilleşme sürecinide beraberinde getirdiği için bu coğrafyada yaşayan Türk topluluklarında STK’larının gelişmesi şansını doğurmuştur. Ancak genel anlamda Türk dünyasında örgütlü bir sivil toplumdan, dolayısiyle etkinli STK’lardan bahsedemeyiz. O zaman, dünyanın yeniden şekillendiği veya şekillendirildiği günümüzde Türkiye merkezli olarak, Türk dünyası ve topluluklarındaki aktif olan Sivil Toplum Örgütlerinin, özellikle uluslararası etkinlikler yapan ve yapmak isteyen STK’ların vizyonlarını yeniden gözden geçirmeleri ve yeni şartlara göre vizyonlarını dizayn etmeleri gerekmektedir. Yeni ittifaklar, yani küreselleşme süreci, üzerimize yeni sorumluluklar ve yeni bir misyon yüklemiştir. Sadece Avrupa’daki vatandaşlarımız değil, aynı zamanda Balkanlar, Orta Doğu, Afrika, Orta Asya hep bizden, ilgi ve sevkat bekliyorlar. Bu ülkelere daha çok demokrasi, daha çok sivilleşme gerekli. Çoğu ezilen ve mazlum bu halklara, burada edindiğimiz tecrübe, bilgi, uzmanlık ve diğer imkanlar, STK’lar yoluyla ulaştırılmalıdır. Küresel vizyon bunu gerektirir. Veyis Güngör is advisuer van SMHO (Samenwerkende Moslims Hulp Organisaties) in Amsterdam. Tevens is hij voorzitter van UETD Nederland (Union of European Turkish Democrats). HABER Avrupa islam üniversitesi'nde minyatür sergisi A vrupa İslam Üniversitesinin Rotterdam’daki binasında resim sanatçısı Yasemin Sözer Saraç ve öğrencilerinin 6 aylık bir eğitimin ürünü olan resim sergisi büyük ilgi topladı. Yasemin Sözer Saraç "Bu sergi çok özel. Gördüğünüz gibi amatör bir ruhla hazırlanan tablolar profesyonel sanatçılara taş çıkartacak güzellikte” diye konuştu. Avrupa İslam Üniversitesi binasında gerçekleştirilen resim sergisinin açılışına Türkiye Cumhuriyeti Rotterdam Başkon- solosu Esen Altuğ, T.C. Den Haag Büyükelçiliği Turizm Müşaviri Ahmet Temurci, Avrupa İslam Üniversitesi Rektörü Nedim Bahçekapılı, çok sayıda Türk ve Hollandalı sanatsever katıldı. Açılışta konuşma yapan Başkonsolos Esen Altuğ, sanat ve sanatçılara çok önem verilmesi gerektiğine değindi ve bu sergide emeği geçenlere teşekkür etti. Hacılar kutsal topraklardan döndüler Hollandalı hacılar dönmeye başladılar. Havalimanında hacılar için gidişte olduğu gibi yine dönüşte yakınları tarafından karşılama töreni düzenlendi. Kutsal topraklara giden Hollandalı hacı ka�ilesinin dönüşünde Amsterdam Schiphol Havalimanında yoğunluk yaşandı. 225 kişilik hacı grubu Amsterdam Schiphol Havalimanı Dış Hatlar Terminalinde yakınları tarafından gözyaşlarıyla karşılandı. Diğer taraftan Amsterdam Schiphol Havalimanı yetkilileri Kutsal topraklardan dönen hacıları Hollandaca olarak “Amsterdam Airport Schiphol heet alle Hadj welkom” yani “Amsterdam Schiphol Havalimanı tüm Hacılara hoş geldiniz diler” yazının altında temin edilen bir personel aracılığı ile lokum, baklava, hurma ve sıcak şerbet ile karşıladı. 12 DECEMBER - ARALIK 2010 HOLLANDA BATI TRAKYALI KADINLAR KOLU KURULDU Bir taraftan Batı Trakya Müslüman Türk Azınlık mensupları adına faaliyetler gerçekleştiren, diğer taraftan da Holanda’da bulunan Batı Trakya Müslüman Türk Azınlık mensuplarının daha kapsamlı ve kalıcı bir şekilde örgütlenebilmesi için projeler üreten Hollanda Batı Trakya Türk Kültür ve Dayanışma Derneği çalışmalarına bir yenisini daha ekledi. Hollanda’da bulunan Batı Trakya’lı bayanların daha organize şekilde bir araya gelerek faaliyetlerde bulunmalarını sağlamak amacı ile dernek çatısı altında bir Kadınlar Kolu oluşturuldu. HBTTKDD Kadınlar kolu üyeleri; “Kültürümüzün yaşatılması ve tanıtılması için çalışacağız.” Hollanda’da ikamet etmekte olan Batı Trakya’lı bayanların bir araya gelerek oluşturdukları HBTTKDD Kadınlar Kolu’nu temsil eden bayanlar, önümüzdeki dönemde gerçekleştirecekleri faaliyetler ile, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlık kültürünün tanıtılmasına önemli katkılar sağlamayı planlıyorlar. HBTTKDD Kadınlar Kolu sorumlusu olarak görev alan Yasemin Şenkal: “Yaklaşık olarak iki yıl önce kurulmuş olan derneğimizin kuruluşundan bu yana gerçekleştirdiği her türlü ça- lışmada bayanlar olarak elimizden gelen katkıyı sağlamaya çalıştık. Derneğimizin Kadınlar Kolu’nda görev alan diğer bayan arkadaşlarımla birlikte, Batı Trakya Türk kültürünün yaşatılmasına ve tanıtılmasına önemli katkılar sağlayacağımızı düşünüyoruz.” HBTTKDD Başkanı İbrahim Emin: “Kadınlar Kolu, derneğimize ayrı bir heyecan ve azim katacaktır.” dedi. Dünya gündemine oturan Mavi Marmara İstanbul'a dönüyor B ir açıkhava hapishanesine donüşen Gazze’deki insanlar için yardım amaçlı yola çıkan ve Akdeniz sularında İsrailin saldırısına uğrayan Mavi Marmara gemisi, aylar sonra tekrar İstanbul’a dönuyor. 26 aralıkta İstanbul’a gelecek olan gemiye IHH büyük çaplı bir karşılama düzenleyecek. Doğal Lezzet Melkproducten Tel : 010 290 72 77 www.goremeayran.com 13 HABER DECEMBER - ARALIK 2010 SIMON İslam ilkokulları eğitim kurumu Deventer'da yeni bir okul açıyor SIMON okulları olarak bilinen ve 8 ilkokulu bünyesinde barındıran "Stichting Primair Onderwijs op Islamitische grondslag in Midden en Oost Nederland" Deventer'de dokuzuncu okulunu açıyor. Ağustos 2011 eğitim sezonuyla açılışı yapılacak okula, velilerin "De Zonnebloem" adını verdikleri belirtildi. Ayçiçeğinin içindeki çekirdekler öğrencileri, etrafındaki yapraklarsa öğretmenleri simgeliyor. Yapraklar çekirdekleri koruyarak ve eğitimlerine katkıda bulunarak onların olgunlaşmasına yardımcı olacak, olgunlaşan çekirdeklerse tekrar toprağa (özüne) dönerek yeni ayçiçeklerinin yeşermesine vesile olacaklar. SIMON okullarının başarısının sırrı, en ileri eğitim metotlarını kullanarak, çocuklara kimlikleri ile uyumlu bir eğitim ortamının oluşmasının sağlanması, çocukların kendine daha çok güvenerek öğrenmeye açık olması, öğretmenlerin öğrencileri daha iyi tanımalarının sağlanması şeklinde açıklanıyor. Okullarda çocukların duygusal gelişimine ve özellikle temel dil bilgisinin artırılmasına katkıda bulunacak metotlar kulla- nılıyor. Bunun sonucu olarak, bu okullar geçen yıl CITO sonuçlarında Hollanda ortalamasının üzerinde bir başarı sağlamıştı. Kriminalitede PVV top 5 sıralaması dehşet verici Y ine bir PVV’li milletvekili kriminal davranışlarından dolayı gündeme geldi. Seçimlerden önce adaylıkları iptal olan Van Hemert, Brogt ve Markuszower ile birlikte sekizinci bu PVV adayı. Şu an PVV’nin 5 tane milletvekili kriminal davranışlarla suçlanıyorlar, yani PVV’nin toplam milletvekili sayısının yüzde yirmisinden fazlası. Yüzde olarak karşılaştırırsak Gouda’da kriminal olaylara karışan Faslı gençlerin yüzdesinden fazla. Trouw gazetesinde çıkan araştırmada Gouda’daki Faslı gençlerin yüzde 13’u kriminal olaylarla suçlanıyordu. Gündeme son olarak PVV’li Eric Lucassen geldi. 10 kasım’da bir televizyon programında senelerce Haarlem’deki çevresini terörize ettiği ortaya çıkmıştı. Ertesi gün ise 2002’de askerdeyken bir kadın askere cinsel taciz etmekten ceza aldığı ortaya çıktı. 3 1 4 2 5 PVV milletvekillerinin suçlandıkları konular: 1. Dion Graus –şiddet uygulaması, kadınları taciz etmek, CV’sinde sahtekarlık. 2. Hero Brinkman – tehdit, sarhoşluk, hırsızlık (bira), şiddet uygulaması. 3. Jhim van Bemmel –iflas sahtekarlığı 4. Marcial Hernandez – şiddet uygulaması 5. Eric Lucassen – tehdit, şiddet uygulaması, cinsel taciz Konya Kriterleri Hollandalıları etkiledi UETD Hollanda’nın kardeş kuruluşlarından SMHO’nun Resto VanHarte ile ortaklaşa düzenlediği Konya Kriterleri toplantısı ve devamında verilen Kurban Bayramı yemeği büyük ilgi gördü. Hollanda’nın hükümet merkezi Lahey’de bulunan Diamant College’nde gerçekleşen etkinliğe çeşitli göçmen kuruluş temsilcileri yanısıra Hollandalılar yoğun bir şekilde katıldılar. Toplantıda T.C. Lehey Büyükelçiliği Kültür ve Turizm müşaviri Ahmet Temurci ve Başbakanlık müşaviri Hürriyet Ersoy’da hazır bulundular. Mevlana’nın ünlü eseri Mesnevi’yi Hollanda’caya tercüme eden Abdulwahid vermek, yardım etmekte Batılı elini cebine van Bommel "1967’de ilk kez Türkiye’ye atarken çok düşünür. Oysa Konya gittiğimde misafirperverlik Kriterlerinin LERİ ER bombardımanına ilki bizi düİT KR A NY KO ÖĞÜDÜ / MEVLANA’NIN 7 uğradım. Türkleri şünmeden, ol bi gi hesap kitap çok cömert bulsu ar ak ım etmede Cömertlik ve yard muştum. Buna nasıl yapmadan ol bi gi ş ne mette gü Şevkat ve merha gibi ol ce karşılık verecektim? vermeye dage e ed tm ör runu Başkalarının kusu Vermekte akar vet ediyor. tte ölü gibi ol ol bi Hiddet ve asabiye gi su gibi ol! Bu ne Belki tüm ak pr to e kt gönüllülü Tevazu ve alçak demektir? Hepiniz insanlık buol bi niz gi Hoşgörürlükte de bilirsiniz, biz Holüğün gibi ol gün buna nd rü gö ya n, rü gö Ya olduğun gibi landalılar cimrilikle muhtaç." tanınırız. Karşılıksız dedi. HOLLANDA'DA İSLAMOFOBİ Bu artan antisemitizim ve İslam düşmanlığına karşı birlikte bir mücadele yapılmalı. Çünkü yahudilere yapılanlarla müslümanlara yapılanlar arasında ben bir fark görmüyorum. AYHAN TONCA Hollanda'da İslamofobi ve İslam düşmanlığı gün geçtikçe artmakta. Gazeteleri açıp okuduğumuzda ve okurların tepkilerine baktığımızda bunu daha iyi anlıyoruz. Geçenlerde VVD'nin eski grup başkanlarından Bolkestein İslam okullarıyla ve Faslı gençlerde anti semitizimin arttığıyla ilgili haberleri ve okurların tepkilerini okudum. Tabii ki Bolkenstein kendi �ikirlerini soylemekte özgürdür. Her halde yaşından dolayı olması gerekir ki, savunduğu tezlerin konuların aslı astarı yok. İslam okullarında sanki bu ülkede topluma karşıt çocuklar yetiştiriliyormuş gibi ve bu okullar Hollandadaki uyuma karşıymış gibi görüşler. Sanki bu okullarla Hollandaya şeriat getirilecekmiş gibi ve buna benzer daha nice asılsız açıklamalar. Bu açıklamaların yapılmasına karşı değilim. Beni asil endişelendiren konu bu görüşlere tepkisini bildiren okurlar ve bundan çıkarak da Hollanda toplumunda oluşan genel duygu. Müthiş bir şekilde İslam düşmanlığı ve korku verici açıklamalar. Aynı zamanda büyük bir derecede bilgisizlik. Bu toplumdaki bilgisizliğe karşı birşeyler yapılyor ama İslam'a karşı gösterilen kin ve nefrete ne yapılmalı? Konu da açılmışken İslam okulları hakkında kısa bir bilgi vereyem sizlere. Hollanda'daki İslam okuları hakkındaki bilgisizlik kendi toplumumuzda da var. Nedir bu İslam okulları? Çoğumuz bu okulları dini bir okulmuş gibi biliyor ve çogumuzun da bilgisi yok. Hollanda'da 20 yıldır İslam okulları var ve şu anda 46 tane ilk öğretim ve 1 tane orta öğretim veren İslam okulları var. Bu okullar Hollanda'daki diğer okullar gibi bir okul. Hollanda'daki eğitim sisteminde anayasanın 23. maddesi gereğince vatandaşların kendi okullarını kurma ve seçme yetkisi var. Bunun için Hollandadaki okulları kısaca ikiye ayırabiliriz. Biri devletinin kurduğu umumi okullar (openbaar onderwijs) ve diğeri de velilerin kurduğu özel okullar (bijzonder onderwijs). Bu özel okullar geçmiste protestan veya katolik okullardı. Müslümanların gelmesiyle 80'li yıllarda İslam okullarıda da eklendi. Bu okulların hepsi devlet tarafından bütçelerindiriliyorlar ve devlet kontrolü altındadır. Genel müfredat devlet tarafından belirlenmekte. Farklılık ise okulun dünya ve dini görüşünde. Umumi okulların herhangi bir dini ve görüşe bağlılığı yoktur. Özel okullar ise bir dini grubun görüşünün göstergesidir. Bu mesela İslam okullarında noel ve paskalya yerine ramazan ve kurban bayramların kutlanması gibi farklılıklar gösterir. Aynı zamanda dini örf ve adetleri de bu İslam okullarında bulabilirsiniz. Eğitim müfredatı konusunda genel olarak bütün okullar aynıdır. Şimdilik bu kadar. Başka bir yazımda sizlere bu konu hakkında daha geniş bilgiler ayhantonca@haber.nl vereceğim. Gelelim önemli konumuza İslam'a ve müslümanlara olan korku, kin ve nefrete karşı ne yapmalı? Bolkestein anti-semitizm artıyor dedi, Hollanda ayağa kalktı. İslamofobi ve İslam karşıtı eylemler artıyor Hollanda'da hiç bir ses yok. Camiler kundaklanıyor, müslümanlar sokakta ve işyerlerinde ayrımcılıkla karşı karşıya kalıyor ve bunları Hollanda bir sorun olarak görmüyor. Bu artan antisemitizim ve İslam düşmanlığına karşı birlikte bir mücadele yapılmalı. Çünkü yahudilere yapılanlarla müslümanlara yapılanlar arasında ben bir fark görmüyorum. Bu şiddete dur demek lazım. Bu birlikte mücadelenin öncülüğünü de sivil toplum örgütleri çekmeli. Aynı zamanda müslümanlara ve İslami kurum ve kuruluşlara yapılan saldırı, şiddet veya herhangi bir eylemi de bir databankta toplanmalı. Çünkü şimdi elimizde herhangi somut bir delil yok, bu konular hakkında. Biz görüyoruz ve duyuyoruz şiddetin ve İslam düşmanlığının artığını ama elimizde veriler olsa bu konuyu da rakamlarla gösterebiliriz. Bu databankta bütün bilgiler toplanır ve her yıl bu rakamlar açıklanır. Artıyor mu artmıyor mu belli olur. İnsanlarımız, kurum ve kuruluşlarımız bu databanka karşılaştıkları olayları bildirirler. Bu databankı da kurabilecek olan bir kurum var aslında. İslami kuruluşların çatı kuruluşu olan CMO bunu en iyi şekilde yapabilir. Tabii ki üye kuruluşların desteğiyle. Bu konu hakkında Hollanda'daki ve Avrupa'daki ayrımcılıkla ilgilenen kurum ve kuruluşlardan destek alabilirler ve birlikte çalışabilirler. Bu databank bir başlangıç belki. Bundan sonrası ise daha zor iş. Toplumsal bir hareket başlatılmalı bu ırkçılığa ve düşmanlığa karşı. Siyasiler, sivil toplum örgütleri ve iş verenler bu gidişata dur demeli. Müslüman, hristiyan, yahudi, inanan ve inanmayan herkes bu ülkede huzur ve barış içinde birlikte yaşamak istediklerini tüm topluma duyurmalı. İkinci Dünya Savaşı'nda ve Bosna-Hersekte yaşananların, Avrupa'da ve Hollada'da tekrar yaşanmaması için mücadele verilmeli. Tabii Hollanda'da bazı girişimler var bu konularda. Bunlarıda birleştirmeli ve böylece geniş tabanlı “YETER ARTIK” sesleri Hollanda'da yüselmeli. Haydi bakalım sivil toplum örgütleri, siyasetçiler ve işverenler! İş yine de sizlere düştü, bu işi yaparlarsa ancak yine de, köklü bir tarih ve kültüre sahip olan bir millet yapar. İşiniz rastgele! Drs. Ayhan Tonca is Programmaleider Grote Steden Beleid Provincie Overijssel. Tevens is hij CDA raadslid Gemeente Apeldoorn. Daarnaast actief (geweest) in vele landelijke zelf organisaties. HABER 14 DECEMBER - ARALIK 2010 YAŞAMAYA DEĞER GÜZELLİKLER... ...SİZİ BEKLİYOR Amsterdam ve Rotterdam’da toplam 6000 m2’yi aşan mağazalarımız ve güleryüzlü personelimizle haftanın 7 günü hizmetinizdeyiz. Gelin, almayı düşündüğünüz ürünleri bütçenize göre ayarlamak için, önce bir kahve içerek başlayalım... Rotterdam Amsterdam-Oost ŞİMDİ ENİ AM’DA Y D R E T T A O R AMIZLA D Z A Ğ A M AÇILAN İZDEYİZ HİZMETİN 2 2k5ey0ifle0gem zin Yeni yılınızı kutlar, mutluluklar dileriz mottomedia RAHATI VE HUZURU AYAĞINIZA GETİRİYORUZ... 15 HABER DECEMBER - ARALIK 2010 Metin Çelik en yetenekli politikacılar sıralamasında üçüncü oldu Geçtiğimiz günlerde parlamento gazetecileri başbakan ve VVD lideri Mark Rutte’ yi yılın en iyi siyasetçisi seçti. Rutte böylece Maxime Verhagen (CDA) ve Geert Wilders’ı (PVV) geride bıraktı. NOS Radio 1-Journaal tarafından düzenlenen seçimde, SP’li Emile Roemer dördüncü, CDA’lı Ab Klink ise beşinci sıraya oturdu. Geçen yıl ise D66 lideri Alexander Pechthold yılın en iyi politikacısı seçimişti. Bunun yanı sıra gazeteciler D66’nın milletvekili Wouter Koolmees’i yılın siyasi yeteneği ilan ettiler. Bu ödüller için sadece bu sene aktif olan siyasetçiler katılırken, Jesse Klaver (Groenlinks), Henk Bleker (CDA) ve Elbert Dijkgraaf (SGP) ise birlikte ikinciliği paylaştılar. Üçüncü sırada ise PvdA milletvekili Metin Çelik adını yazdırdı. INTERKREASYON Değerli Okurlarımız, Bu sayımızdan itibaren sizler için yeni bir köşe başlıyoruz. Interkreasyon adıyla, farklı kültürlerin kendine ait norm ve değerlerinin biraraya gelmesiyle oluşan yeni durumlar bazen ilginç olabiliyor. Farklı kültürlerin kendilerine ait elementleri biraraya geldiğinde bir zenginlik arzedebileceği gibi, çelişkiler ortaya çıkaran durumlar da oluşturabilecektir. Biz bu yeni kreasyonumuzla, bu tür kültürlerarası oluşan durumları bazen komik yönleriyle, bazen ibret alınması gereken düşündürücü yönleriyle sizlere sunmaya çalışacağız. Kahramanlarımız Lydia ve Can. Lydia bir Hollandalı ama epey Türkçe biliyor. Can ise master okumak için Türkiye'den gelmiş genç ve dinamik bir arkadaşımız. Her sayımızda bu genç ve neşeli çiftin yaşamlarından kesitler yansıtacağız. Beğeniyle takip edeceğinizi umuyoruz... Lydia, evde şeker var mı? 1 dakika sonra... 1 dakika sonra... E un var mı? SERi iLANLAR Sağlıklı yaşam için artık ATC Organik cörek otu yağı BIO sertifikatlı olarak HOLLANDA'DA Siparişleriniz için 06 43 90 54 09 Bayilikler vermekteyiz, ilgililerin dikkatine sunulur. Pek yakında online olarak ta siparişlerinizi verebilirsiniz. GALAXYBIKE FIETS REPARATIE Wij repareren alle soorten fietsen voor lage prijzen. Wij komen uw fiets ophalen,repareren en terug brengen tel:0313-419163 Mob:0642048297 Adres: Dr.kuyperstr.7 Dieren voor meer info kijk naar www.galaxybike.com ENES KOZIJNEN RAMEN & DEUREN Hollanda'da bir ilk pvc pencere ve sistemleri 25 yıl garanti ile satış ve montaj ücretsiz ev pencere ve panjur ölçüleriniz alınıp fiyat teklifi yapıyoruz tel:0616757849 tel:0634926883 Heb jij ook een feestje? Maak dan een afspraak Voor de mooiste hoofddoekmodellen en achtergronden van bruidstafels kardelenturbantasarim@live.nl Var... O da var?!... CanLydia 1 dakika sonra... 1 dakika sonra... Can Peki yağ var mı? Niye helva yapmıyoruz o zaman? Niye helva yapmıyoruz o zaman? Evet, var... Helva???!!! Mail: ilan@haber.nl SU ARITMA CİHAZI TEMİZ SU HAYATTIR. Evinizde, işyerinizde ücretsiz, SU arıtma cihazı tanıtımı için arayınız. Hollanda’nın her yerinde sunum yapılır. Saadet Hanım 0644-653 961 saadet_icm@hotmail.com Her türlu düğün, nişan ve özel günlerinizde ilahi okunur. Ölmüşlerinizin ruhuna hatim, mevlid, yasin okunur. İlahiyatci Zeyneb Bekiri Tel; 06-84853822 MEDiATiON HİZMETİ Boşanan çiftler için mediation ve danışmanlık hizmetleri verilir. Geniş bilgi için: Mediation @ Potentia legis www.potentialegis.nl Tenzile Erdal, mediator Tel: 0650-520 457 ATA HORECA YENİ ADRESE TAŞINDI ESKİ ADRES: ROSBAYERWEG 194 1521 PT WORMERVEER YENI ADRES: TIMMERWERF 71 1969 NJ HEEMSKERK Postalarınızı ve ziyaretinizi yeni adresimize bekliyoruz. ATA HORECA Satılık: Hisar Store İçerisindeki tüm malzemeleriyle işyeri satlıktır. Satış fiyatını özel görüşülür. Oranjestraat 15 3111 AM SCHIEDAM Tel:010-2730002 Mobiel:0624101522 AQUAawz Su arıtma kazandırmaya devam ediyor. Hollandan'ın her yerinden satış temsilcileri aramaktayız. Beraber çalışıp beraber kazanalım istiyoruz. Arayın görüşelim. Tel.: 06 223 87882 İbrahim Efetaşkın Türk Eğitim Merkezi, gönüllü çalışma konusunda örnek çalışmaların yapıldığı bir merkezdir. Hiçbir paralı elamanımız, kalıcı parasal kaynağımız olmamasına karşın, merkezimizde herkes için Hollandaca dil dersleri veriliyor. İşin daha güzel yanı, insanlarımıza ücretsiz olarak Hollandaca dil dersi veren gönüllü Hollandalılar, haftanın bir başka gününde, merkezimizde Türkçe öğreniyorlar !.. Hafta sonunda etkinliklere katılan 240 kadar öğrencimiz var. Her yaş grubuna dil ve matematik dersleri veriliyor ve CITO sınavlarına hazırlanıyorlar. Bazı öğrencilerimiz saz veya bağlama, bir bölümü de folklor dersi alıyor. Anne veya babası yabancı olan, yani karma evliliklerden oluşan ailelerin çocukları Türkçe öğreniyorlar. Anne ve babası Türk olanlar; “Biz evde Türkçe konuşuyoruz, çanak anten de var. Çocuğum Türkçe biliyor. Derse gerek yok” diyorlar. Hollanda’da değişik üniversitelerde okuyan çocuklarımızın Türkiyedeki akranlarıyla karşılaştıklarında kurdukları komik Türkçe cümlelerle nasıl zor durumda kaldıklarını bilmiyorlar. İşte saydığımız bütün bu etkinlileri, gönüllü olarak çalışan gençlerimiz, duyarlı anne ve babalar sayesinde gerçekleştiriyoruz. Bu insanlara verebildiğimiz tek şey bir demet çiçek, küçücük bir hediye ama kocaman bir sevgi ve saygı.. Türk Eğitim Merkezi`nde gönüllü çalışan arkadaşlarımız; Türk Eğitim Merkezi Başkanı ĺsmail Ercan, kordinator Naime Yıldırım ve gönüllü eğitimcileri Şeyda Atçıyurt, Bunyamin Şener, Paulien de Jong, Ingrid Engel, Marita Soons, Tülay Abacıoğlu, Őzlem Turhan, Senem Taş, Hülya Işık, Sinem Er, Derya Ağırbaş, Çağdaş Baş, Latife Güneş, Gizem Köksal, Tuğçe Çakar, Nebahat Karacaer, Candan Safrani, Emel Doğan, Dilara Bakaç, Őmer Kara, Ahmet Yolcu, Kadir Ekiz, Memet Altın, Deniz Yıldırım, Erhan Şener. HABER 16 DECEMBER - ARALIK 2010 "Bize her yir Karaman" H ollanda Karamanlılar Vakfı (HOKAV) tarafından bu yıl 4. kez düzenlenen ve bu yıl 'Türkçe Bizim Sevdamız' sloganıyla bezenen Kültür ve Dayanışma Gecesi'ne Karaman Valisi Süleyman Kahraman, Vali Yardımcısı Latif Memiş, Karaman Belediye Başkanı Dr. Kamil Uğurlu, Karaman Milletvekili Dr. Hasan Çalış, Hollanda'nın Ankara Büyükelçisi Jan-Paul Dirkse, Hollanda Türk İşadamları Derneği Başkanı Turgut Torunoğulları, Hollanda Genç İşadamları Federasyonu Başkanı Mehmet Kabakyer, THY Hollanda Müdürü Metin Gözüaçık, Pegasus Hollanda Müdürü Kamil Saygı, Bekir Aksoy Komfortours CEO'su Osman Çelik, Karaman Çevre Orman İl Müdürü Ahmet Duran, Ankara Karamanlılar Yardımlaşma Dernek Başkanı Veli Bozkır, İstanbul Karamanlılar Vakfı Başkan Yardımcısı Nuran Uyar, sivil toplum temsilcileri, siyasiler, işadamları ve 750 dolayında Karamanlı katıldı. Programda konuşma yapan HOKAV Başkanı Uğur Şen, Hollanda'da değişik kültürel faaliyetlerinin devam ettiğini belirterek, diğer vakıf ve derneklere örnek olmaya çalışacaklarını söyledi. Yediden yetmişe her yaştan katılımın olduğu Kültür ve Dayanışma gecesine 700'ü aşkın davetli katıldı. Gerçekleştirilen kampanya ve açık artırmada elde edilen ge- lirin, Karaman'daki engellilere araç ve öğrencilere yardım olarak kullanılacağı açıklandı. Folklor gösterilerinin de olduğu gecede özel sazları eşliğinde TRT Ses Sanatçısı Ayşe Taş, Devlet Klasik Türk Müziği Korosu Ses Sanatçısı Engin Çır ve Karaman'dan Yarenler Ekibi de sahne aldılar. Gecede ayrıca yöresel oyunlar da oynandı. Karaman Valisi Süleyman Kahraman, "Sizlerin hangi zorluklara göğüs gerip, bugünlere geldiğinizi gördük bu bakımdan sizleri takdir etmemek büyük vefasızlık olur. İşçi iken bugün patron olmuşsunuz, adeta bir destan yazmışsınız" dedi ve yatırımlarını memleketlerinde yapmalarını istedi. Hollanda'nın Ankara Büyükelçisi Jan Paul Dirksen, Hollanda'da azımsanmayacak sayıda Karamanlının olduğunu öğrendiğini, bu sebeple dayanışma gecesine katılma kararı aldığını belirtti. Pegasus Havayolları Hollanda Satış ve Operasyonlar Müdürü Kamil Saygı'nın davetlisi olarak Hollanda'da bulunan ve halen Türk Malı dizisinde oynayan Bekir Aksoy da yaptığı sempatik konuşmayla davetlilerden bol alkış aldı. www.anadoluline.nl KARAMAN YATIRIM CENNETİ Karaman’da yatırım yapmak isteyen işadamlarına yönelik Rotterdam`da düzenlenen bilgilendirme toplantısında, Karaman’a hangi sektörlerde yatırım yapılabileceği ve yatırım yapmanın şartları ele alındı. Hollanda Karamanlılar Vakfı tarafından düzenlenen ‘Karaman’da Yatırım Olanakları’ adlı toplantıya başta Karaman Valisi Süleyman Kahraman olmak üzere Karaman Belediye Başkanı Kamil Uğurlu, Karaman Vali Yardımcısı Latif Memiş, Karaman Çevre ve Orman İl Müdürü Ahmet Duran, HOGİAF Başkanı Mehmet Kabakyer, Hollanda Karamanlılar Vakfı Başkanı Uğur Şen, HOTİAD üyeleri, Hollandalı işadamları, sivil toplum temsilcileri ile işadamları katıldı. Hollanda Karamanlılar Vakfı Başkanı Uğur Şen, Hollanda – Karaman arasında bir bağ kurmak istediklerini bu bağlamda Karaman Valisi, belediye başkanı ve diğer birim sorumlularını Hollanda’ya davet ettiklerini belirtti. Karaman Valisi Süleyman Kahraman, bütün birimlerle siz kıymetli işadamlarımızın her zaman emrindeyiz, şeklinde yaptığı açıklamada, Karaman’a yatırım yapmak isteyen müteşebbislere her türlü kolaylığı sağlayacakları sözünü verdi. Karaman Vali Yardımcısı Latif Memiş ise şunları söyledi: “Karaman’da bilgi bankası oluşturacağız. AB Projeleri, Kalkınma Ajansları ve diğer uluslar arası kaynakların araştırılıp, temin edilmesi yollarını arıyoruz.” Yapılan konuşmaların sonunda Karaman’a yatırım yapmak isteyen işverenler Vali, Belediye Başkanı ve diğer ilgililerden bilgi alma olanağı da buldular. Yıldırım Türkiye HABER DECEMBER - ARALIK 2010 Karaman Heyeti Şehircilik Hakkında Bilgi Aldı B ir dizi etkinliklere katılmak üzere Hollanda’ya gelen Karaman Valisi ve Belediye Başkanı, Rotterdam Başkonsolosluğu ve Feijenoord belediye başkanlığına ziyarette bulundular. Heyet ilk olarak Rotterdam Başkonsolosu Esen Altuğ’u makamında ziyaret etti. Ziyarette, Başkonsolos Esen Altuğ, konsolosluk işlemleri ve Hollanda’daki Türk toplumunun faaliyetleri hakkında bilgiler verdi. Karaman Valisi Süleyman Kahraman ve Karaman Belediye Başkanı Kamil Uğurlu ise Hollanda’ya gerçekleştirdikleri ziyaret hakkında bilgiler verirken, Karaman’ın panoramasını çizdiler. Karaman Valisi ve Belediye Başkanı aynı gün Rotterdam’ın Feijenoord ilçesine de ziyarette bulundular. Heyeti, belediyeye gelişlerinde Feijenoord İlçesi Türk Kökenli Belediye Başkanı Seyit Yeyden kapıda karşıladı. Daha sonra Karaman Valisi Süleyman Kahraman, Feijenoord Belediye Başkanı Seyit Yeyden’e; Atatürk, K a ra m a n o ğ l u Mehmetbey ve Yunus Emre temalı Karaman plaketi sundu. Reizen 49€ ’dan başlayan fiyatlarla İzmir kalkınma ajansı Hotiad’ı ziyaret etti İ zmir Kalkınma Ajansı yetkililerinden Dilek Akdenizli ve Mert Demiral, Hotiad yönetim kurulu üyelerine, ‘İzmir’de yapılacak yatırımlar’ hakkında bilgi ve destek programını anlattılar. Dilek Akdenizli, “İzmir son zamanlarda teşviklerle ve yabancı ülkelerin büyük yatırımı ile ön plana çıktı. Hollanda’daki Türk yatırımcıları da yapacakları her türlü projelerde destek verip, arsa temini ve işlerinin takibini, kalkınma ajansı olarak ücret almadan yardıma hazırız” dedi. HOTİAD Başkanı Turgut Torunogullari ise özetle, yatırımlarımıza devam etmek isteriz. Bunu diğer üyelerimize de anlatacağız, açıklamasında bulundu. Orro ve Ortel in yönetim kurulu Başkanı Celal Oruç ise, devletin arsa göstermesi halinde branşlarıyla ilgili her türlü yatırım yapmak istediklerini ifade etti. Sunumdan sonra Başkan Turgut Torunoğulları, Ajans yetkilisi Dilek Akdenizli’ye Hotiad’ın onur plaketini verdi, Celal Oruç ta, Hotiad rozetini taktı. İkram dahildir AON Türk işverenlerle buluştu AON şirketler grubu Türk işverenlerine yönelik verdiği yemekli toplantıda farklı kesimlerden Türk işadamlarını bir araya getirdi. Türkçe ‘Hoş geldiniz’ diyerek başladığı konuşmada, AON Amsterdam Bölge müdürü Feddo Hartelust, AON şirketinin uzun bir tarihe sahip olduğunu belirtti ve genel merkezi Chicago’da bulunan şirketin 59bin çalışanının dünya genelinde günlük olarak müşterilerine risk, risk yönetimi ve bunun uygulanması alanlarında hizmet verdiklerini söyledi. AON şirketler grubunun ruhunu yansıtan biri olarak Mehtap Baylam-Akkaya’yı gösteren Hartelust, ‘Mehtap yaklaşık 3 yıl önce kendi fikirleriyle öne çıkarak, Türk iş dünyasına nasıl adım atmamız gerektiği konusunda bizlere öncülük etti’ dedi. Toplantıdan sonra tüm davetliler Hollanda-Türkiye futbol maçını izlemek için Ajax Arena stadyumuna geçerek maç izlediler. KONYA - ELAZIĞ - SİVAS DİREKT UÇUŞLARIMIZ DEVAM EDECEKTİR www.yildirimreizen.nl MottoMedia 17 HABER 18 DECEMBER - ARALIK 2010 Gelişen toplumun ana gereksinimi olan eğitimde ebeveyn desteği Okulda başarısızlık, zeka faktöründen çok, çocuğun ailevi, sosyal ve çevresel etkileşimleriyle eğitimsel faktörlerden kaynaklanıyor. Günümüz zamanında aktüel konu ve önemli toplumsal sorunlardan biri olan (özellikle yükseköğretimde) eğitimi yarıda bırakmanın bir çok nedenlerinden birini de ebeveynlerin eğitim gören çocuklarına yeterince destek sağlayamayışları oluşturuyor. ÖZLEM KESKİN ozlemkeskin@haber.nl Rekabete dayalı yeni dünya düzeninde eğitime en fazla yatırım yapan ve eğitilmiş insan gücüne sahip ülkeler avantaj sağlıyor. Böylece eğitim, her zaman olduğu gibi, insan davranışlarını değiştiren, insanların birbirleriyle ve toplumla ilişkilerini sağlayan bir araç olarak etkinliğini sürdürüyor. Yani ülkelerin ve toplumların geleceği açısından eğitimin önemi daha da artıyor. Peki aile içinde ebeveynler bu önemin ne kadar farkındalar? Gelişen toplumun ana gereksinimi olan eğitim konusunun, ebeveyn desteği dahilinde, her zaman için büyük bir önem taşıdığından, Hukuk fakültesinde okurken ve mezun olduktan sonra da eğitime yönelik projelerde gönüllü faaliyet gösterdim ve gösteriyorum. ‘Hissiyat’ cetveli Bilinen dil sorunu faktörü Türk ebeveynlerin Hollanda’nın eğitim sistemini çok karışık bulmalarına neden oluyor (bu Hollanda’da yaşayan diğer yabancı kökenli toplumlar için de geçerlidir). Bu da eğitim sistemini çekingenlikten takip edememe ve eği- tim yollarını algılamakta güçlük çekmelerine yol açabiliyor. Diğer taraftan ise okulların düzenlediği veli toplantılarına katıl(a)mayıp, çocuklarının okulda başarısız veya isteksiz olduklarının farkında olamıyorlar. Bu yüzden ebeveynlerin çocuklarından beklentileri çok büyük olabiliyor. Çocuklarının başarılarını sadece ‘hissiyat’ cetveli ile ölçebildiklerinden, bu sübjektif ölçüye göre de çocuklarının okulda çok başarılı ve yüksek notlar ile derslerini tamamladıklarının kanaatine varıyorlar. Çocuklar okul tarafından - ebeveynlerin beklentilerinin tersine - daha düşük bir okula yönlendirildiklerinde ise, ebeveynler bunun haksız yere, genelleme yapılarak ve/veya çabuk alınmış bir kararla olduğunu savunuyorlar. Ebeveynlerin - daha da önemlisi çocuklarının - çelişkili bir ortamda kalıp hayal kırıklığına uğramamaları için, mümkün olduğunca (kendi dillerinde sağlanan) bilgilendirme imkanlarından yararlanarak dil sorununun arkasına sığınmamaları gerekiyor. Eğitim sistemini anlamaya çalışarak, çocuklarına eğitimlerinde destek ve onlara güven vererek onların azmini ve okuma arzularını perçinleştirmiş olabilirler. Bu da çocuğun (öğrencinin) derslerde ki tavrı ve duruşunu iyi yönde etkileyebilir ve ileriye dönük daha gurur verici bir tablo çizilebilinir. Daimlilik Aile içinde ki eğitime verilen desteğin uzun vadeli etkili olabilmesi açısından - sadece anaokulundan lise seviyesine kadar değil – yükseköğretimde de (mesleki öğretimde gerektiği kadar) desteğin daim olması gerekiyor. Özellikle gençlerin yüksek okul ve üniversiteye adım attıklarında ebeveynlerin desteği çok önemlidir. Çocuğum hangi okulda, hangi bölümü veya fakülteyi ve nasıl bir çevrede okuyacak (veya okuyor)? Bu gibi soruların yanıtını kesin ve net şekilde bilmelidir ebeveynler. Bunun için yüksek okul ve üniversitelerde, lise ve mesleki öğretimde de olduğu gibi, bilgilendirme günleri düzenleniyor. Utrecht Üniversitesi’nde Hukuk fakültesi öğrencisiyken geleceğin Hukuk öğrencileri ve ebeveynler için Hukuk fakültesi tarafından düzenlenen genel bilgilendirme günlerinde konuşmacı olarak davet edilmiştim. Burada edindiğim izlenim ve tecrübelerime göre bilgilendirmelere Türk gençleri yalnız, ebeveynsiz, katılıyorlar. Bunun dil sorunundan kaynaklandığını tahmin ettiğim ve bildiğim halde, kendime o anlarda şu soruyu sordum: ‘Ebeveynler eğitim konusunda neden pasif?’. Peki bu dil sorunu ebeveynlerin pasif kalması için geçerli bir durum mudur? Önemli olan katılmak, destek vermeye çalıştığını göstermek ve güven sağlamak değil midir? Fakat ebeveynlerin bilgilendirilmesini önemsediğim için Utrecht Yüksek Okulu ve Utrecht Üniversite’si ile birlikte Türk ve Faslı ebeveynler için kendi dillerinde bilgilendirme akşamları organize TARİHTE BU AY PAZARTESİ 29 SALI 30 ÇARŞAMBA edip, bu akşamlarda konuşmacı olarak katıldım. Ebeveynlere ulaşmak, onları katılmaları için davet, daha doğrusu ikna edebilmek için çok uğraş verildi. Katılacağını belirten ebeveynlerin daha sonra katılmamalarıyla birlikte ne yazık ki katılım sayısı ümit ettiğimiz rakamın altındaydı. Her türlü olanakların sunulmasına rağmen, bu olanaklardan (sunduğum örnekte de olduğu gibi) faydalanılmaması ebeveynlerin pasi�liğini maalesef bir kez daha ortaya koyuyor. Toplumsal güvence Unutulmamalı ki ebeveynlerin takipcisi olan çocuklar ve gençler daha başarılı eğitim sonucu ortaya seriyorlar. Zeka ve okuma isteği tek başına okulda başarılı olmak için yetmiyor. Zira eğitimde başarı ilk başta aileden geçiyor! Ebeveynlerin bu görevi ve sorumluluğu okul öncesi eğitim kadar önemsemeleri ve göz ardı etmemeleri gerekiyor. Okulda başarısızlık, zeka faktöründen çok, çocuğun ailevi, sosyal ve çevresel etkileşimleriyle eğitimsel faktörlerden kaynaklanıyor. Günümüz zamanında aktüel konu ve önemli toplumsal sorunlardan biri olan (özellikle yükseköğretimde) eğitimi yarıda bırakmanın bir çok nedenlerinden birini de ebeveynlerin eğitim gören çocuklarına yeterince destek sağlayamayışları oluşturuyor. Eğitimi yarıda bırakanların sayısını düşürerek, ekonomik krizin iş olanaklarında olan negatif etkilerini engelleme çabalarına da katkıda bulunabilinir. Ne kadar çok genç eğitimini devam ettirir ise, bu kendi kültürel gerçekliğimizle beraber toplum ve sosyalleşmemiz için o kadar iyi olabilir. Toplumun güvencesi de artabilir. Ayrıca bu gençler eğitimlerini devam ettirerek daha emin ve başarılı adımlarla kendi geleceklerine yönelik calışmış olurlar. Çünkü okuyan gençlerin iş güvencesi, yükselme ve beceri edinme şansı artar. Bütün bunların uzun vadeli gerçekleşmesi için de ebeveynlere büyük bir rol düşüyor! Kısacası, ileride hayal kırıklığı yaşamamamız açısından eğitim sisteminin nasıl işlediğini öğrenip, gençlere ‘objektif’ bir bilinçle destek verebilir ve böylelikle hep birlikte geleceğimizde başarılı bir toplumsal neticeye ulaşabiliriz. Dolayısıyla yaşam boyu öğrenimin her alanda teşvik edilmesi gerekiyor! ARALIK/DECEMBER PERŞEMBE CUMA CUMARTESİ PAZAR 01 02 03 04 05 1906: Dünyanın ilk sinema salonu Paris'te açıldı. 1928: Yeni Türk harflerinin kullanımı yürürlüğe girdi. Gazeteler, mecmualar, levha, tabela ve ilanlar yeni harflerle basılmaya başladı. 1873: Türkiye'nin ilk borsası sayılan ''Dersaadet Tahvilat Borsası'' açıldı. 1942: Chicago'lu bilim adamları ilk kontrollü zincirleme atomik reaksiyonu gerçekleştirdiler. 1981: Bülent Ecevit, dört aylık hapis cezasını çekmek üzere Ankara Merkez Kapalı Cezaevine konuldu. 1897: Osmanlı devleti ile Yunanistan arasında barış anlaşması imzalandı. 1980: De Nederlandse publieke omroepvereniging VARA zendt de eerste 'Kinderen voor kinderen' uit. 1934: Türkiye'de kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanıyan kanun kabul edildi. 06 07 08 09 10 11 12 1877: Thomas Edison ilk ses kaydını gerçekleştirdi. 1917: Finlandiya, Rusya'dan bağımsızlığını ilan etti. 1917: ABD, AvusturyaMacaristan'a savaş ilan etti. 1999: Düzce,Türkiye'nin 81. ili oldu. 1948: Birleşmiş Milletler, Güney Kore'nin tanınmasını onayladı. 1982: In Suriname worden 15 critici van het bewind van Desi Bouterse - voornamelijk journalisten, vakbondsmensen en advocaten - vermoord. 1987: İsrail işgali altındaki topraklarda yaşayan Filistinliler, intifada haraketini başlattı. 1945: Nederland wordt lid van de Verenigde Naties. 1948:Birleşmiş Milletler Meclisi, İnsan Hakları Beyannamesi'ni kabul etti. Türkiye İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ne kabul oyu verdi. 1941: Adolf Hitler ve Benito Mussolini’nin açıklamasıyla Almanya ve İtalya, ABD'ye savaş ilan etti. 1994: Tek yanlı olarak bağımsızlığını ilan eden Çeçenistan’a Sovyetler Birliği yüzlerce tank ve askerle girdi. 1949: TBMM, Türkiye'nin Avrupa Konseyine katılmasını onayladı. 17 18 19 2002: Necip Hablemitoğlu evinin önünde silahlı saldırıya uğrayıp öldürüldü. 1941: II. Dünya Savaşı'nda, İstanbul'da ekmek karneye bağlandı. 13 14 15 16 1642:Hollandalı denizci Abel Tasman, Yeni Zelandayı keşfetti. 1949: İsrail Kudüs'ü başkent ilan etti. Arap-İsrail Savaşı'ndan sonra, Eski Kent ve Doğu Kudüs Ürdün'de, Batı Kudüs de İsrail'de kaldı. Kent, BM kararlarına göre ''uluslararası kent'' ilan edilmişti. 1960: İstanbul Boğazı'nda Yunan ve Yugoslav tankerleri çarpıştı; 52 kişi öldü. 1990: Polonyalı futbolcu Koseçki 2 milyon dolara Galatasaray'a transfer oldu; bu rakam Türkiye'de o güne kadar ödenen en yüksek transfer ücretiydi. 1970: Sovyet uzay sondası Venera 7 Venüs gezegenine ulaştı ve etrafında 23 dakika dolanarak Dünya'ya bilgi gönderdi. 1986: Olimpiyat şampiyonu halterci Naim Süleymanoğlu, Türk vatandaşı oldu. 1903: Wright Kardeşler benzin mo1925: Milletler Cemiyeti Konseyi, daha önce saptanan ''Brüksel torlu uçakları ile Kitty Hawk'ta hattı''nı, Türk-Irak sürekli sını(Kuzey Karolina) ilk uçuşu rı olarak kabul etti. Bu karar geçekleştirdi: uçuş mesafesi uyarınca Musul Irak'ta kaldı. 37 m, uçuş süresi 12 saniye. 20 21 22 23 1983: Erdal İnönü yeniden SODEP genel başkanlığına seçildi. 1898: Pierre Curie ve Marie Curie 1962: Hakimler ve Savcılar Yüksek 1963: Berlin duvarı ilk defa, batı radyoaktif radyum elementini Berlinlilere doğuda kalan akraKurulu kuruldu. balarını bir günlüğüne ziyaret keşfettiler. 1989: Romanya devlet başkanı edebilmeleri için açıldı. 1987: İkinci Turgut Özal hükümeti kuNikolay Çavuşesku halk 1947: Cumhurbaşkanı İsmet ayaklanması sonucu yöneruldu. Özal hükümeti Cumhuriyet İnönü'nün yatlarının ödeneği timden alındı. döneminin 46. hükümeti. bütçeden çıkarıldı. 1888: Vincent van Gogh snijdt een deel van zijn linkeroor af na een ruzie met Gauguin. 1947: Demonstratie van de eerste transistor, door John Bardeen en Walter Brattain. 27 28 29 30 1949: Na een bloedige guerillastrijd erkent Nederland onder druk van de VS de Indonesische onafhankelijkheid. De Republik Indonesia wordt officieel. Eerste president is Ahmed Soekarno. 1612: Galileo Galilei, Neptün'ü keşfeden ilk astronom oldu fakat yanlışlıkla onu bir yıldız olarak tanımladı. 2008: Elif K. doğdu 1967: Kıbrıs Türk toplumu adada ayrı bir yönetim ilan etti. Dr. Fazıl Küçük başkanlığında 10 kişilik bir kabine kuruldu. 24 25 26 1995: Erken genel seçim yapıldı. Refah Partisi seçimden birinci parti olarak çıktı, ikinciliği milletvekili sayısı bakımından DYP, oy oranı açısından ANAP aldı. 1991: Mihail Gorbaçov, Sovyetler Birliği başkanlığı görevinden istifa etti. SSCB ertesi gün resmen dağıldı. 1995: Mehlika Sultan doğdu 2004: Hint okyanusu tabanında meydana gelen 8,9 şiddetindeki depremin yarattığı tsunami, güneydoğu Asya'da okyanusa kıyısı bulunan 13 ülkede 200.000 den fazla kişinin ölümüne veya kaybolmasına yol açtı. 31 01 02 1879: Thomas Edison elektrik ampulunu kamuya tanıttı. 1974: De laatste kolenmijn in Nederland, de Oranje-Nassau I in Heerlen, sluit haar poorten; de kolenwinning in Nederland is daarmee verleden tijd. 19 Witte Tulp'un Guinesse Rekorlar denemesi belge ile onaylandı Murat Alıcı “Witte Tulp bu Guiness rekoru çalışması ile Stichting Witte Tulp’un eğitimdeki başarısını dünyaya tanıttı. Aynı zamanda bu başarı Amsterdam’da gerçekleştiğinden dolayı Hollanda’nın eğitim ve bilim dallarındaki tanıtımı adına büyük bir katkı sağladı. Bundan 4 yıl önce ilk adımlarını atmış olduğumuz bilim şenliğinin şuanda Amsterdam sınırları dışına ve hatta dünyaya eğitimin ve bilimin güzelliğini tanıtması Witte Tulp adına gurur verici. Hollanda`nın tanınmış Kimya Profesörü Amito Hollanda`nın Bilim Merkezi Olan NEMO`nun çatısında öğrencilerimize canlı olarak kısaca kimya dersi vererek ve derste iki ayrı deneyle bu sonuca gidilmiş olundu. Bu rekor denemesi neticesinde dünya rekoru kırılmış olundu.” Kuzey Hollanda Eyaletinde Faaliyetlerini sürdüren Stichting Witte Tulp Başkent Amsterdam’da bulunan NEMO Bilim Müzesinde kimya dalında kırmış olduğu Guinesse Dünya rekoru serti�ikası vakıf yetkililerine teslim edildi. Konu ile ilgili olarak Stichting Witte Tulp Genel Sekreteri Murat Alıcı yaptığı açıklamada, 24 Nisan 2010 tarihinde yapılan dünyanın en fazla katılımcının dahil olduğu kimya dersi denemesinde kırılan Guiness rekorunun serti�ikasını Guiness yetkililerince Amerika’dan kuruma ulaştırıldığını söyledi. Murat Alıcı “Witte Tulp bu Guiness rekoru çalışması ile Stichting Witte Tulp’un eğitimdeki başarısını dünyaya tanıttı. Aynı zamanda bu başarı Amsterdam’da gerçekleştiğinden dolayı Hollanda’nın eğitim ve bilim dallarındaki tanıtımı adına büyük bir katkı sağladı. Bundan 4 yıl önce ilk adımlarını atmış olduğumuz bilim şenliğinin şuanda Amsterdam sınırları dışına ve hatta dünyaya eğitimin ve bilimin güzelliğini tanıtması Witte Tulp adına gurur verici. Hollanda`nın tanınmış Kimya Profesörü Amito Hollanda`nın Bilim Merkezi Olan NEMO`nun çatısında öğrencilerimize canlı olarak kısaca kimya dersi vererek ve derste iki ayrı deneyle bu sonuca gidilmiş olundu. Bu rekor denemesi neticesinde dünya rekoru kırılmış olundu. Vakıf olarak amacımız önümüzde ki aylarda bilim şenliğinde olduğu gibi bu rekor denemelerinin de devamını sağlamak için projeler geliştirmekteyiz. Bu çalışmalara Kuzey Hollanda Eyaletinde ki 4 şubede bulunan yaklaşık 450 öğrencimiz ile hazırlanmaktayız. Önümüzde ki aylar adına ilk hede�imiz CİTO sınavlarına katılacak olan öğrencilerimizin bu sınavları başarı ile bitirmelerine yardımcı olmak.” açıklamasında bulundu. BULMACA HABER DECEMBER - ARALIK 2010 BULMACA USTALARI İŞ BAŞINA! Hazırlayan: Abdurrahman Gündüz Enerji, Kuzu sesi Kitabın her bir yaprağı Bir çalgı Gizlemeden Geçmiş zamanı anlatır Rusça'da evet İsviçre'de bir ırmak İngiliz birası Avrupalıların tamamı Bir nota Bir meyve Resimdeki Caz sanatçısı Çoğul eki Oksijen imi Avusturya plakası Ağabey Bir İsim azotun imi Varlığını gösteren Hollandaca beyin Hanımın beyi Övülen, övgü İslam'da aydınlatma R'dam eski muavin Konsolosu Bir nota European Union Mağara Köpek Bir çeşit tatlı Türk müziğinde bir makam Şöyle böyle Eski bezlerin toplamı oksijen imi Utanma, haya Haris Ürkü, panik Asya'da bir göl Numaranın kısaltılması Bir kadın kahramanımız Bir peygamber Vasıtasız gidiş Yumurta omlet kabı Duyuru, ilan Bir organ Şaşma ünlemi Esasi Avrupa Birliği Kazanım Hollandaca sadık Elifbada bir harf Potasyumun simgesi Görme camı Paranın resimli yüzü Çok eski Küçük il Olumsuzluk eki Büyük Bir nota Ödenti Bir erkek ismi Eskı su kabı Mesafe Fransa'da bir il Kriptonun simgesi İsim Yiyecek, aş Modern Kükürtün simgesi Bir hastalık Kalaylı ince sac Bir erkek ismi Lezzet Edeple boyun eğme Toplanma Rıza gösteren T.C para birimi Ağaçlıklı alan Açıktan Toprağı bol çıftçı Eski bir uygarlık Arabistan'da dağ Haftasonlarında eve giden Bir gaz adı Vesaire'nin kısaltması Kıt olan Manginezin simgesi Büyüklük görkem Küçük basit tekne Sayıca Ekin biçilince arta kalan Afrika'da bir ırmak Küçük kıtap Beveilig uw woning of kantoor met het beveiligingssysteem van ADACAMS Maak vrijblijvend een afspraak met één van onze beveiligingsadviseurs. Hij helpt u bij het samenstellen van een ADACAMS beveiligingssysteem dat specifiek is afgestemd op uw werk en/of woonsitutatie. Schiedamseweg 213 3026 AN Rotterdam GSM: 0624-367064 www.adacams.nl HABER 20 DECEMBER - ARALIK 2010 SPOR KiBAR HiRA iLE YENi SEZONDA HOLLANDA BEŞiKTAŞ OKULU ÜZERiNE M AUNI Turnuvası farklı kulturlerı bıraraya getırecek Serap Torremans 26 aralık Pazar günü geleneksel mültikültürel Auni salon futbolu turnuvası 26ıncı kez düzenlenecek. Sabah 9’da başlayıp tüm gün saat 20ye kadar devam edecek olan turnuvada, her yıl olduğu gibi Hollanda ve Belçika’dan 24 takım şampiyonluk için ter dökecek. Bu yılda yine çeşitli taninmiş oyuncular turnuvada koşturacaklar. Bunlardan bazıları söyle: Edward van Gils, Mouaad el Aakel, Adem Koçak, Wiljan Pluim, Youssef Salama, Umran Bozbıyık, Nordin el Haddad, Serdar Gökkaya, Sergio Kawarmala, Ouassim Amr, Mo Boutaka, Mo Darri, Dick Hulshorst, Oguzhan Türk, Yasin Erdal ve Sidney Demirel. Kardeş Türküler Utrecht’te seyirciyle buluştu UTRECHT/ Şüheda Yeğiner 9 aralık perşembe günü Avrupa turnesine başlayan Kardeş Türküler grubu Hollanda’daki ilk durağı olan Utrecht’te seyircileri ile buluştu. İzleyicilerin çoğunluğunun Türkler’in oluşturduğu konserde Kardeş Türküler izleyicilerin gönlünde yine taht kurdu. Yaklaşık 20 kişilik bir kadro ile müzik severlere, Türk, Kürt, Azeri, Laz, Ermeni, Roman ve Yunan şarkılarını dillendiren Kardes Türküler’e bazı şarkılarında dansçılar da eşlik ederek geceye ayrı bir renk kattılar. Saz, gitar, keman, davul, org, �lüt ve diğer enstrümanlar ile birlikte seyircileri coşturan grup, sadece enstrümanlar değil, sanatçıların eşsiz ve bir o kadar da güçlü sesleri ile geceyi unutulmaz bir atmosfere büründürdüler. Foto: Meryem Kaya art ayında © Hollanda© da Türk altyapı kulüpleri© araştırmamıza Hollanda Beşiktaş Futbol Kulübü ile başlamıştık. Aradan geçen zaman içinde değişmeler ve gelişmeler olduğunu görünce Kibar Bey© le bu gelişmeler, başarılar ve hedefler ile ilgili bir kez daha görüşmek istedik. Hollanda futbolunda büyük kulüplerin başarıları Sizinle mart ayında yaptığımız söyleşide yeni sezon için değişiklikler olabileceğini söylemiştiniz. Hollanda Beşiktaş Futbol Kulübü ve Birlikspor ayni tesis ve sahayı pazar günleri kullanıyordu. Hala öyle mi? Değil, 2009-2010 sezonunda pazar takımlarımızdan Birlikspor’la yollarımızı ayırdık. Bugüne kadar yapmış oldukları hizmet ve emekleri için teşekkür ederiz. Yönetim kadronuzda da değişiklik oldu mu? Futbol kulübümüzün daha kaliteli, yaratıcı ve üretici olması için gereken kadrolara yetenekli, yönetici özelliği olan, ekip çalışmasına uyumlu, kişiliği ile örnek ve sevilen, vizyonu geniş ve zamanının bir bölümünü kulübe ayırabilecek arkadaşlarımız yeni yönetiminde görevliler. Bu sezon kaç takımla başladınız? Geçen seneye göre belirlediğiniz takımlarda nasıl ilerlemeler var? Bu sezon oniki takımla lige başladık. Geçen sene C1 takımımız bize şampiyonluk yaşattı. Yöneticimiz İrfan Elmaağaç ve genel koordinatörümüz Mehmet Toptaş tarafından hazırlanan antrenman programları ile Türkiye Beşiktaş kulübünün antrenman programını zenginleştirerek uygulayıp oyuncularımıza teori ve pratik eğitim sunuyoruz. Bu sene iki takımımızı şampiyonluğa ulaşabilecek düzeye getirdiğimizi söyleyebilirim. Antrenörler ve teknik kadro hakkında bilgi verir misiniz? Kadromuzda mevcut yirmiüç antrenör, bir kondisyoner ve altı tane kulüp KNVB hakemi bulunuyor. Her takımın iki antrenör gözetiminde çalışması bizi hede�imize taşıyacaktır. Yaptıkları özverili çalışmalar tarafımızdan takdir edilip gereken özen gösteriliyor. Bu antrenör kadromuz tecrübeli, diplomalı ve üniversite öğrencilerinden oluşmuş eğitmenlerdir. Bu sezon için planladığınız ve sırada bekleyen projeleriniz var mi? Türkiye ile bağlantılı bir organizasyon yapacak misiniz? 2011 yılının mayıs ayında Hollanda tartışılırken, Türkiye'de Anadolu kulüpleri İstanbul takımlarının altyapılarında yetişen Türk oyuncularla İstanbul kulüplerini yeniyor. Gelecek zamanda görülecektir ki, Avrupa© daki Türk kulüplerinde yetişen Türk çocukları Türkiye'deki kulüplerde daha çok yer alacaklar. Buna öncülük eden kulüpler şimdiden bu temelleri atmaya başladılar. Beşiktaş Hollanda Futbol Okulu© nun hedeflerinden biride bu. Günümüz futboluna ayak uydurmuş, gelişmelere ve yeni fikirlere açık, eksiklerin nerede olduğunu fark edebilen yöneticiler ve teknik heyetle bu hedeflerde başarılı olunacağı gayet açıktır. Verdikleri kararların arkasında duran ve hedeflerinden şaşmayan, ciddi kulüplerin başarıları her zaman yazmak isteriz. Beşiktaş Futbol Turnuvası organize etmek istiyoruz. Bu turnuva için bir komite oluşturduk. Ayrıca yirmi-yirmibeş nisan tarihlerinde Kuşadası’nda gerçekleşecek turnuvaya katılacağız. Bu turnuvaya beş gün boyunca Türkiye ve Avrupa'dan katılacak takımlarla karsılaşacağız. Örneğin; PSV, Chelsea, Fenerbahçe, Galatasaray vs... Yeni yönetim ve artık tamamen, yalnız Beşiktaş olarak sezon için hede�leriniz nelerdir? Kısaca sıralarsak; üye sayısını arttırmak, üyelerimizle ilişkilerimizi güçlendirip çalışmalarımızı işbirliği ile devam ettirmek, antre- taşlılar eğlence ve buluşma gecesi organize ettiler. Bu organizasyonlarda tabii ki bir araya geliyor yapacağımız aktiviteler ve projeler hakkında �ikir alış-verişinde bulunuyoruz. Beşiktaş Hollanda Futbol Kulübü’nün yönetiminde Galatasaraylı, Fenerbahçeli Trabzonsporlu değerli futbolsever yöneticiler var. Üyelerimiz ve futbolcularımızın içinde de diğer takım taraftarları var. Bizim okul olarak hede�lerimizden biri de bu anlamda; üyelerimiz ile birlikte ortak bir ses ve tek yürek olarak Hollanda'da etkin spor gücünü oluşturup, Beşiktaş nörlerimizi kurslara göndermek, onaltı-yirmiüç yaş arası yetenekli oyuncuların Türkiye’ye kazandırılması, futbolcu tarama ve izleme bölümü kurmak... Beşiktaş Taraftar Derneği ile bağlantınız ve iş ilişkiniz var mı? Yoksa birbirinden ayrı iki yapılanma olarak mı düşünmeliyiz Hollanda Beşiktaş Futbol Kulübü ve taraftar derneğini? Dernek ile futbol kulübü ayrı düşünülmelidir. Aykut başkan ve yönetim kurulu Beşiktaş’ımızın tanıtımı ve başarısı için büyük organizasyonlar düzenlemişlerdir. Hatta yakında onsekiz aralık cumartesi akşamı Beşik- ilke ve değerlerinden ödün vermeden ortak gaye ve hede�lere ulaşmaktır. Son olarak bir kez daha hatırlatmak isterim ki futbol genç, yaşlı, kız, erkek, zengin, fakir, dil, din, ırk, renk, mezhep ayrımı yapmaksızın kazanma, kaybetme, birlikte öğrenmektir. Üyelerimize ve sponsorlarımıza katkıları ve destekleri için çok teşekkür eder, desteklerinin bizim için sorumluluklarımızı yerine getirebilmemizdeki en önemli itici güç olduğunu bilmelerini isteriz. Bu destekler yatırım olarak oyuncularımıza geri dönecektir. KiBAR HiRA 21 HABER DECEMBER - ARALIK 2010 “Kadınlık bizde kalsın” gösterisi büyüledi Alaylı Tiyatro Grubu "KADINLIK BİZDE KALSIN" oyununu Rotterdam Zuidplein Tiyatro salonunda sahneye koydu. Biletlerin haftalar öncesinden satıldığı Kadınlık Bizde Kalsın oyununu Yılmaz Erdoğan yazdı, İbrahim Yarar ise rejisini yaptı. Salonu dolduran tiyatro severler “Kadınlık Bizde Kalsın” oyunun zaman zaman kahkaha atarak zaman zaman ise nefeslerini tutarak izlediler. İbrahim Yarar, Cansu Kaba, Mehmet Ali Erzincan, Fatma Okay, Yasemin Aslan, Beyhan Erdoğan, Süleyman Temur, Işıl Kurt, Gökhan Çalışkan, Aylin Bol’dan oluşan Alaylı Tiyatro Grubu oyuncuları üstün performans göstererek adeta amatör oyunculuktan profesyonelliğe geçiş yaptılar. Kadınlık Bizde Kalsın oyunu hem yöneten hem de oynayan usta tiyatrocu İbrahim Yara ise tiyatroya yeni başlayanlara; ''Tiyatro aşk gibidir, emek ister, ilgi ister, saygı ister, yürek ister, sabır ister, sadakat ister. Tiyatro vazgeçmeyi reddeder tıpkı aşk gibi. Tiyatroya gönül verdim diyorsan eğer; baştan aşağı Tiyatro olmalısın, onunla yatıp onunla kalkmalısınız” tavsiyesinde bulundu. Rotterdam'da çevre konferansı yapıldı Hollanda TEMA, Hollanda Diyanet Vakfı ve Hollanda Çevre Vakfı tarafından organize edilen çevre konferansında, 'İslam Dini ve Çevre, Doğa ve Çevre Temizliği, Bilinçli Su, Enerji, Temizlik Malzemele- ri Kullanılması' konularında bilgiler verildi. HDV Gültepe Eğitim Merkezinde düzenlenen toplantıya TC Rotterdam Başkonsolosu Esen Altuğ, Hollanda TEMA Denetleme Kurulu Başkanı Nazmi Türkkol, Hollanda Çevre Vakfı IVN Proje Müdürü Geert Koning, Hollanda Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyonu Başkanı Arif Yakışır, TC Rotterdam Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Fevzi Hamurcu, TEMA Hollanda Müdürü Serdar Köker konuşmacı olarak katıldı. Toplantının sunuculuğunu ünlü kabare oyuncusu ve tiyatro sanatçısı, köşe yazarı Funda Müjde yaptı. HDV Zaandam Sultan Ahmet Camii bünyesinde Çocuk korosu kuruldu İnsan yaşamı boyunca bir kişiyi sever. Önceki ve sonrakiler; Birer arayış, kaçış yada aldanıştır. (Goethe) Pişman değilim yaşadıklarımdan, Öfkem belki de yaşayamadıklarımdan. (Nazım Hikmet Ran) HDV Zaandam Sultan Ahmet Camii Kadın Kolları aralık ayından itibaren çocuk korosu çalışmalarına başladı. Yaklaşık 60 çocukla başlanan kurslarda hedef olarak ileriye yönelik profesyonel bir çocuk korosu geliştirmek düşüncesi var. Koro ve saz öğretmeni Recai Varlı tarafından verilecek olan dersler, haftalık olarak HDV Zaandam Sultam Ahmet Camii’nde verilecek. Kadın kolları başkanı Songül Ayaz ‘Bu derslerin amacı, disiplin denilen bir takım eğitsel davranışların çocuklarımıza kazandırılması; insan, doğa, hayvan sevgisi ve benzeri değerlerin eğitsel şarkılar yoluyla çocuklarımızın yaşantısına katmak; oyun, müzik ve dansla, tiyatronun alt yapısını oluşturacak temel bilgileri vermek ve geliştirmek; ana dilimizi ön plana alan Türkçe şarkılar, türküler ve bununla beraber yine son derece zengin olan ilahi repertuarı oluşturmak ve ortak bir söyleme biçimi yaratmak ve "aynı şarkı, türkü ve ilahileri, aynı güzellikte söyleyen kuşaklar" oluşturmaktır’ dedi. Kişi sevdiğini Allah'a emanet ederse, Onu birdaha görmeden ölmezmiş.. "Öyleyse Allah'a emanet ol" (Elif Şafak) Facebook'ta keyifli dakikalar Muhammed Taş Yasemin Aslan 29 november om 8:43 Cok berbat bi sabah geciriyorum hahahah :) mecbur treinle isyerine gitmek zorunda kaldim, ilginc olanda hayatimda belki 2 defa treine girmisimdir ve herzaman yanimda biri vardir, Yolu sormadigim vatandas kalmadi hahaah cok igrenc bi durum Conducteur demezmi " maak je niet druk enige watje kan overkome is dat je een tein... mis" sorun sade treini kacirmak olsa neyse... Problem nerden nereye gidecegimi bilmiyorum ki ahhaha echt ilginc men 29 november om 9:03 Haha:) Ay bu soğukta. kaybolman ama yinede pisikolojini anlayabiliyorum... Üşüdüğünde ,bizlerin seni sevdiği gelsin aklına, seni ısıtacaktır. İnşallah sağ salim gider, morali yüksek çalışır ve sağ salim dönersin.:P Werkze Bu arada kaybolursan ve ortada gökte yıldız göremezsen kendi kölgeni takip et. Unutmaki sen bir yıldızsın:D Kaybolmazsın. Bazen gökyüzünde bazen kalbimizde bazende yanımızda yaşarsın:P 29 november om 9:12 Hahaa bu sekerlemeli motivasyonun beni gulumsete biliyorsa daha hala isyanlara girmedim sayilir.. Wiiyy ns dunyasi ne garipmis....Ne kadar cok farkli animasyon tarzinda inanlarimiz varmis: tipik tipik bakanlar, ilginc ilginc bakanlar, konusmak icin �irsat ariyanlar, zaten tum conducteurlerle mattie oldum, tutugumun yakasini birakmiytorum taaaa ki stationda beni indirene kadar :) 29 november om 9:19 MUHAHAHAHA wah wah canım benim kıskandım valla:P Herkes bakar sadece biri içini yakar:P Sakın ha isyan etme. feryatsız gündüz eyle. Şimdik orhan ferdi dedeleri nerden bulacaaaan.:P uhm şöyle izah etmek isterdim. Her demde bir yudum, iki güneş biri bulutların ardında, diğeri kalbimizde bizi ısıtır:P YA: 29 november om 9:27 Hahhah enazindan yanliz degilim faceteki dostlarimla communikasyon kuruyorum das gelukkig wel chill :) yanimda oordopjes �ilanda yok, acacagim soyle halay malay hepsini siraya cekicegim " halay in de trein olcak". Conducteur tembih etti je zit op een plek waar mense rust willen dedi tuuuh echt gaar :) yazik bana nasil konusmadan oturcam ki! 29 november om 9:31 Hahahah Zal wel grapig zijn. Düşünsene hayda hele loy loy loy. herkes ayakta sen halay başı:P Bu hollandalıların mal olduğuna bakma hahahah:PPPP onlarda insan Batılı olmayan yabancı kökenlilerin maaşı daha düşük Batılı olmayan yabancıların iş hayatında kazandıkları maaş Hollandalı iş arkadaşlarına göre daha düşük. İlginç olan ilk jenerasyon- da görülen maaş farkının daha az olması. İkinci jenerasyon yabancılar ve Hollandalılar arasında görülen maaş farkı ise kişisel nedenlerle (yaş, eğitim düzeyi, iş tecrübesi vs.) açıklanabilir. İkinci jenerasyon yabancılar %28 daha az kazanıyor. Bu farkın %84'ü yaş farkından, %7'si de eğitim düzeyinden kaynaklanıyor, zira ikinci jenerasyon daha genç ve eğitim düzeyi daha düşük. halaya ihtiyaçları var. bence süper olurdu... lol trappen. Tiyatro çalışmış gibi yap dicemya insan utanır. her bakış değişik olacaktır. içinde gülende cins cins bakanda bulunacaktır. Tavsiyem aklına başka bişiler gelmeden hemencik varmandır:DD 29 november om 9:39 Hahahah iste ozaman tam multi effection olur, immigratie burguratie konulari kalkmis olur, hepimiz tek bi vatanin TC milletin cocuklari oluruz, fantziye bakarmisin! Bizi burdan postalamak isteyen millete ne guzel bu sunum oneriyorum dini Yo...ehooee Ufuk gozuktuuuu muhiieee resmen bordta bodegraven yaziyor ! Bi otobus denen materiyi bulldukmu on uzerinden in puan vercem kendime :) 29 november om 9:45 Hahaha gerçekten öyle. Bizi beğenmiyorya çoğu Hollandalı. Bunlara duş almasınıda biz öğrettik insanlığıda sanırım. Zaman gelecek göreceksin Türkiye cumhuriyeti dediğinde bunlar elini kalbine koyup selam verecektir. Az kaldı umudum yarınlara hep olacaktır. sevinçlerimiz bir olsun temennim. İnşallah kaybolman. SOra sora insan herşeyi bulur. Ama tavsiyem bir Galaxy s almandır. Dünyaya açılan penceremiz bir olsun Arkadaşım. İstiklal Marşı kamulaştırılıyor Almanların telif istemesinin ardından milli marşımızın kamusallaştırılması için düğmeye basıldı. Bakanlar Kurulu’nda masaya yatırılan tasarı imzaya açıldı. Cemil Çiçek, telif istenmesiyle ilgili “birilerinin aklına gelen şeytanın bile bazen aklına gelmiyor” dedi. Bankacı ± Müşteri diyalogları - Ekstrem bana ulaşmıyor ve sürekli faiz ödüyorum!... - Nereden geliyor bu değirmenin suyu... - Bir kredi kartı başvurum vardı, kabul oldu mu acaba?... - Ne yazık ki 250 ye 300 oyla reddedildi.. . - Bankamatik kartımı yuttu, naapıcam?... - Sakin olun ve elinizi yavaşça kart yuvasından çıkartın ...... - Ya kartmatikte kaldı ve buralarda bir şube yok. Acaba bir ekip gönderebilir misiniz? - Derhal...Yalnız ekip gelinceye kadar siz suni teneffüse devam edin... - Az önce bir fax çektim ulaştı mı acaba?.. - Normal miydi, yıldırım mı? - Genel Müdürlüğünüzün telefonunu alabilir miyim? - Vereyim ama, kontör milletlerarası yazıyor... - Dün kartımı kaybetmiştim şimdi buldum. Bakar mısınız harcama olmuş mu? - Sayenizde ekonomi %1,2 büyümüş... - Yav kardeşim 10 dakikadır müzik dinletiyorsunuz adama...! - Güzel sanatların hangi dalına tahammül edebilirsiniz ki? - Orada sizin üstünüz yok mu? - Hayır yari çıplağız.... - Bana müdürlüğünüzü bağlayın onunla görüşmek istiyorum!.. -İtalyanca biliyor musunuz? - Ben şifremi tuşladım böyle bir kart yoktur dedi robot..(sesli yanıt sistemi) - Sizi korkutmak için söylemişler efenim, var kartınız ... - Siz bana kuryenin adresini verseniz ben gidip alsam olmaz mi? - Bunu duymamış olayım - Sizin yeriniz nerde? - Her zaman yanınızda - Borcumu iki ay ödemezsem kartım takibe girer mi? - Fazla uzağa kaçamaz....... - Ya bir kartı teslim edemediniz 10. arayışım bu sizi.... - Haklisiniz çok yıprandık ikimiz de bir süre görüşmesek. - Kısa vadede hangi enstrümana yatırım yapmayı tavsiye edersiniz? - Parayı veren düdüğü çalar. Snelliusweg 40-18/19 6827 DH Arnhem Tel: 026 - 44 388 84 Fax: 026 - 44 552 45 www.gemril.nl HABER 22 DECEMBER - ARALIK 2010 YEMEKNAME HABER Gazetesi’nin bu sayısında siz değerli okurlarımız için yeni köşemiz YEMEKNAME'ye devam ediyoruz. Bu defa akdeniz mutfağından çeşitli balık yemekleri var menüde; davet ettiğimiz davetliler ise hem bu güzel ve çeşitli yemeği tattılar hem de yemek esnasında hoş bir sohbet gerçekleştirdiler. YEMEKNAME, yine bir network event gibi farklı sektördeki insanlarımızı buluşturup tanışmaları için bir aracı oldu. Bu sayımızdaki MALZEMELER Levrek Enva-i Çeşit Balık YEMEK BAHANE, SOHBET ŞAHANE yemekleri 25 yıldır aşçılık yapan Palet Party Centrum'un sahibi ve aşçısı Ahmet Ali Akgül. Davetlilerimiz: Derya Kaplan, Osman Çelik, Fatma Gümüş, Nafize Şener, Sevilay Atasever ve Menderes Yüksel. “Ben de iyi yemek yaparım” diyorsanız, yemekname@haber.nl adresine maillerinizi bekliyoruz. Makreel(uskumru) Kırmızı lahana Deniztarağı Maydonoz Avokado Marul Fatma Gümüş: Ede'dan katılıyorum. 15 senedir Human resources personeelszakenda çalışıyorum. Bu yıl yeni kendi büromu açtım HR adviesburo olarak ve şu an Eindhoven'da HR manager olarak çalışıyorum. Domates Menderes Yüksel: Triodor software'da ürün satış müdürü olarak çalışıyorum. 4 yıldır Hollanda'da yaşıyorum ve özellikle Hollanda'daki Türk girişimciler ve işyerleriyle alakalı oluyor bizim projemiz ve bu yuzden daha çok onlarla tanışıyoruz. Kendi ürünlerimiz açısından Triodor olarak 2011 senesinde Hollanda'daki Türk girişimcilere ne yapabiliriz adı altında aktif bir çalışma çabamız var. Paprika Midye Karides Somonlu dil balığı sarması Mekan: Palet Party Centrum Amsterdam 1 Balık çorbası: Elimizdeki bütün balıkların kemikleri ve kabuklarını suda sebze, defneyaprağı ve karabiber ile haşlanıp suyu süzülür bulyon haline getirilir ve kalanı atılır. Tencereye sıvıyağ soğan ve tereyağı koyup kavuruyoruz. Biraz un katip MEZELER Deniztarağı: Aslında deniztarağı çiğ olarak yenir ama biz pişireceğiz. Tavada çok az yağ içinde cızbız yapar gibi ha�if pişireceğiz. Çok pişince sertleşir ve tadı güzel olmaz. Deniz börülcesi: Sıcak suya atıp bir kaç dakika sonra çıkartıp buzlu suya atıyoruz ki rengini kaybetmesin. Kıvamı çok yumuşak olmayacak biraz dişe dokunacak. Sonra susam yağı katılacak, az tuz ve acı biber atılacak. kavuruyoruz ve soğuk su ile çözüyoruz, sıcak su hamurlaştırır. Çorbayı bağlamak için kullanıyoruz. Hepsini blenderden geçirip hazırlanan bulyonu ekliyoruz. Hazır doğranmış sebze eklenir ve piştikten sonar kuşbaşı doğranmış somon balığı ve karides eklenir az pişirilir ve servise hazırdır. 2 Ahtapot: Ahtapot defneyaprağı, tane karabiber ve soğan ile birlikte 1,5 saat suda haşlayıp soğuk suya atıp şoklanacak. Ahtapotlar doğranıp maydonoz, dereotu, bir tane acı kırmızı biber, kırmızı soğan çok ince doğranacak, zeytinyağı limon suyu ve tuz eklenecek hepsini karıştırıp servis tabağına alınır ve buz dolapta dinlenmeye bırakılır. Normalde bu bir gün dinlenirse tadı daha güzel olur. Derya Kaplan hiç bir şekilde balık yemediği için aşçımız Ahmet bey ona özel makarna hazırladı. Derya hanım yapılan makarnaya çok sevindiğini ve bu durumda sadece salata yemekten kurtuldu. Midye: Akdeniz yemeği. Acık olanları ve kırıkları atıyoruz. Özel midye tenceresine yağı koyduktan sonra içine kereviz dalı, havuç, soğan, sarmısak ve zence�ili ekleyip ha�iften yağın içerisinde çeviriyoruz. Önceden yıkanıp hazırlanan midyedeler üzerine eklenip tencere çırpılarak malzemelerin karışması sağlanacak. Bunun üzerine tuz, karabiber ve biraz su eklenebilir. Kapağı kapatılıp ocak kısık halde pişmeye bırakılır. 3 Katkılarından dolayı Palet Party Centrum'a teşekkür ederiz. 23 HABER DECEMBER - ARALIK 2010 AŞURE EN İYİ NASIL YAPILIR? 'dan Leerdam mıza la b a Gülcan ler Teşekkür Gülcan Irmak 1970’de Hollanda’ya gelmiş ve 1983’den beri Leerdam’da yaşıyor. 3 çocuk tannesi. Çevresinde Aşure dendiği zaman akla hemen Gülcan hanım geliyor. Yıllardır Zeynep Gazali Kadın Kolları’nın aşuresini o yapıyor. Sevilay Atasever: 1 yıldır Dutchdream Foundation'da çalışıyorum. Burada girişimcilere yönelik işletmeciliği teşvik edici projeler ve workshoplar düzenliyoruz. Ondan önce bir girişimcilikle alakalı bir geçmişim vardı, daha dogrusu halen uğraşıyorum. Biz kardeşimle birlikte Severs Clinic adı altında bir klinik açtık. Klinikte sünnetle başladık ve reismedische advies ve toplu aşılar yapıyoruz; hac için mesela. Osman Çelik: 15 yıldır turizmle uğraşıyorum, Yozgatlıyım ve Komfortours Airbrokers B.V. şirketinin sahibiyim. Türkiye'nin yanı sıra Fas ve Bosna'ya uçuşlarımız var. Derya Kaplan: Daha önce belediye meclis üyeliği yaptım ve bunun yanında mali müşavirler birliğinde hukuk danışmanıydım. Şimdi ise ikinci mastırımı yapıyorum ve Avrupa Birliği Hukuku ve Uluslararası Hukuk üzerine uzmanlığım var. Na�ize Şener: 1976 yılında Hollanda'ya geldim, 16 yaşında oğlumla birlikte Amsterdam'da yaşıyorum. Her zaman iş ve iş bulma çevresinde kariyerimi sürdürdüm ve en son projem ise Çalışma Bakanlığının �inanse ettiği bir proje idi. Bu proje kapsamında çoğunluklu olarak yabancı kökenli gençlere ulaşabilme isteği vardı. Simdi bir bilgi merkezinde dışarıdan danışman olarak çalışıyorum. 3 4 Malzemeler: • • • • • • 1 Yarım kilo aşurelik buğday 1 kilo şeker Kuru fasulye Nohut Kuru incir Badem • • • • • Fındık Kayısı Ceviz Tarçın Arzuya göre nar taneleri 2 ına Tad ı k t k a b 1 Nohut, fasulye ve yarma akşamdan ıslatılır. 2 Yarma iyice yıkanıp tencerede yarım saat haşlandıktan sonra suyu süzülüp yeniden su doldurup haşlamaya devam edilir. isti Nef 3 Nohut ve fasulye ayrı ayrı pişene kadar haşlanır. Sonra hepsini tencereye koyup kalan malzemeler de eklenip bir süre daha kaynatıldıktan sonra servise hazırdır. 4 Arzuya göre kaselerin üzerine ceviz, tarçın veya nar ile servis edebilirsiniz. Makreel(uskumru): Uskumru balığı gril de yapılacak çünkü yağlı bir balık olduğu için tavada lezzetli olmaz. Levrek: Fileto yapılmış hali, belirli bir kısmı grilde ve kalanı da tavada pişireceğiz. Karides: Tavada karidesler kızartılacak. Sa misak, acı biber ve maydonoz la yapılacak. Karideslerin baş ve kuyruk kısmını soyup Karin bölgesi sırtındadır orayı yarıp içindeki pisliği alıp temizlenir. 4 ANA YEMEK Somonlu dil balığı sarması: Dil balığının �iletolarını çıkartacağız, somon balığını küçük parçalar halinde doğranacak. İçine doğranmış somonları koyup kalın taraftan ince tarafa doğru sarıyoruz. Tavada tereyağı ve biraz ay çiçek yağıyla az sarımsak ve çekilmiş karabiber ha�if pişirme ve buğulama arası olacak dışı pişmiş içi biraz daha yumuşak olacak. HABER Gazetesi Hollanda’nın çeşitli bölgelerinde temsilciler aramaktadır. İlgilenenlerin mail ya da telefonla başvurmaları rica olunur. Müracaat: 010-2 900 900 E-mail: info@haber.nl 243_Amsterdam 105x210 mm EN.indd 1 3/10/10 1:56:47 PM HABER Interview | Merve KaraMan Foto | YahYa hussIn Student & Boeken ) ırhan (23 ht @ Çağla Bak ars Nederlands Rec ja e n 3 e eg ie: r (18) tice Çuldu Ha Wat voor soort 1 boeken lees je het liefst? Wat is het laatste boek dat je hebt gelezen? En wat is de laatste en/of mooiste zin die je bij is gebleven uit dat boek? Waar, wanneer, hoeveel, in welke taal 2 en hoe lees je het liefst? Moet je veel boeken kopen en lezen voor je studie, hoe pak je dat aan? In welke talen zijn je studieboeken? Heb je een tip voor andere studenten hoe je de stof het beste kan bijhouden? 3 Stel: je heb je studie afgerond en je hebt een enorm stapel boeken ‘verzameld’ tijdens je studie. Wat doe je ermee? Ik lees het liefst Engelse klassiekers, vooral boeken uit het Victoriaanse tijdperk. Jane Eyre en Wuthering Heights van ‘The Brontë Sisters’ vind ik prachtig. Ook Pride and Prejudice van Jane Austen. Maar Jane Eyre blijft toch wel het mooiste boek dat ik tot nu toe heb gelezen. De eerste zin van het laatste hoofdstuk uit Jane Eyre is mij nog goed bijgebleven, namelijk ‘Reader, I married him’. Het laatste boek dat ik heb gelezen is Aşk van Elif Şafak, een Turks boek over Mevlana en Şems-i Tebrizi. Vroeger was ik echt een boekenwurm. Ik werkte toen ook een tijdje in de plaatselijke bibliotheek, waar ik me erg thuis voelde. Nu heb ik het erg druk om nog veel te lezen. In mijn vrije tijd grijp ik ieder kans aan om een goed boek te lezen. Het liefst zit ik dan op mijn kamer. Ik lees voornamelijk boeken in het Nederlands, maar ook in het Turks en Engels. Ieder semester moeten wij boeken kopen voor de studie. De boeken zijn vaak in het Nederlands, omdat ik Nederlands Recht doe. Soms zit er wel eens een Engels boek tussen. Veel moeite heb ik niet bij het lezen van mijn studieboeken. Ik probeer altijd te lezen wat ze voorschrijven, maar soms maken ze het je gewoon onmogelijk. Mijn tip is om trouw alle hoorcolleges en werkcolleges te volgen. Dat is naar mijn idee de beste manier om de stof bij te houden. Tijdens de colleges wordt er vaak in hoofdlijnen verteld wat er ook in het boek staat, en dat is vaak het belangrijkste wat je moet kennen voor het tentamen. Ik krijg het niet over mijn hart om boeken weg te gooien. Ik denk dat ik ze allemaal zal bewaren. Hoewel boeken bij rechten wel snel verouderen, omdat er om de twee jaar een nieuwe druk uitkomt. t@ rsassisten ke the jaars Apo Studie: 2e n ege ROC Nijm Stud it Nijm Universite Radboud 4 24 DECEMBER - ARALIK 2010 n (21) lsüm Alka logie @ Radboud ü G ü m m Ü rs Psycho ie: 3e jaa Stud en it Nijmeg Universite Romans trekken me het meest aan. Het laatste boek wat ik heb gelezen is ‘Şu hortumlu dünyada fil yalnız bir hayvandır’. Het mooiste zin hieruit vond ik: ‘İnsanları kitaplar gibi düşünün ve kapaklarına bakıp aldanmayın. Okumaya başlayınca değerini anlarsınız’, ofwel: ‘Zie mensen als boeken en laat je niet misleiden door hun ‘kaft’, wanneer je begint te lezen kom je achter de waarde ervan’. Het liefst lees ik romans. Ik ben nu bezig met een heel mooi roman genaamd Katre-i Matem van İskender Pala. Hiervoor heb ik ‘Bir gönül mücadelesi’ van Emine Şenlikoğlu gelezen. De mooiste zin die mij uit dit boek bijgebleven is: ‘Yürüdüğün yolda hiçbir engel yoksa, o seni hiç bir yere götürmez’. De betekenis hiervan is: ‘Als het pad dat je bewandelt geen obstakels bevat, zal dat pad jou nergens naar toe leiden’. Het liefst lees ik in het Nederlands of Turks. Ik ben geen boekenwurm om eerlijk te zeggen, zo heel veel boeken lees ik niet. Maar als ik eenmaal ben begonnen aan een boek moet ik het ook het liefst die dag uithebben. Op mijn kamer en liggend op mijn bed lees ik het liefst, meestal in de avond na het eten. Ik lees niet heel vaak ter ontspanning, maar als ik eenmaal begin aan een mooi boek heb ik het dan ook binnen no time uitgelezen. Lezen doe ik bijna altijd ’s avonds voor het slapen gaan in mijn bed. Ik houd ervan om zowel Nederlandse als Turkse boeken te lezen. Voor mijn studie hoef ik niet veel boeken aan te schaffen. Het zijn meestal boeken met veel geneesmiddelenkennis, vooral om dingen op te zoeken. Mijn boeken zijn in het Nederlands. Als tip wil ik meegeven aan de andere studenten om alles op tijd te lezen en te leren. Want als je eenmaal de ritme kwijt bent, is het moeilijk om bij te komen. Voor mijn studie moet ik erg veel lezen. Elk vak heeft minimaal één boek wat meestal uit zo’n 600 pagina’s bestaat. Mijn tip is: stel het lezen niet uit tot vlak voor het tentamen, maar bestudeer de teksten gelijk na het college. Gebruik daarbij de colleges als richtlijn zodat je niet onnodig veel tijd aan onnuttige details besteedt. Zo zul je de stof gemakkelijker tot je nemen en stel je kleinere doelen waardoor het groter geheel – het gehele boek – vervaagd naar de achtergrond. En tada: je ziet minder op tegen het studeren! Ik kan al mijn boeken na mijn studie terugbrengen naar de boekenhandel. Het geld krijg ik voor een deel terug. Wel zijn er boeken die ik moet bewaren. Als ik het niet terug zou kunnen brengen of zou kunnen verkopen zou ik mijn boeken met alle plezier verbranden! Ik vind mijn studieboeken veel te waardevol om weg te gooien. Er zitten ook een aantal boeken bij die ik nooit heb opengeslagen, omdat ik het vak niet boeiend of leuk vond. Deze zal ik daarom best kunnen verkopen; zo maken ze zichzelf nuttiger dan wanneer ze maar staan te verouderen in mijn boekenkast. Filosofische Antropologie & Culturele Analyse Het menselijk wezen is ª het enige levende schepsel dat ervaring heeft met het goede en het slechte, het gerechtvaardigde, het ongerechtvaardigde en met velen andere ethische concepten. Het gevolg hiervan is dat alleen de mens de mogelijkheid heeft om deze concepten in taal te uitenº . ZAFER AVCI zafer.avci@live.nl In het hedendaagse leven waar de mens streeft naar vrijheid, liefde, geluk en tegelijkertijd strijdt met tegenslagen ontstaat een bekende paradox wat men in leven doet houden. Dit is een weergave hoe de mens tegengestelde krachten met elkaar doet verzoenen. Daar waar dit paradox zich voortdoet bij de mens ontstaat het goede leven. Het goede leven hierbij is het noch theoretische, noch abstracte leven. Het staat los van alle ervaringen en mogelijkheden van de mens die mens sterker maakt in het voortbestaan. Het goede leven is dus slechts ‘een praktisch concept ’ waar het gaat om de praktische rede, om praktische wijsheid, oftewel Phronesis. Het verlangen, de zingeving van het leven kan worden belemmerd door tegenslagen. Echter is het juist de kunst om te weten hoe je hiermee moet en kunnen omgaan (onontkoombare vrijheid). Maar wat is zingeving? In onze postmoderne westerse samenleving lijkt het wel vanzelfsprekend om geluk te bereiken. Misschien is het omdat we verwend zijn alles te krijgen wat we verlangen. We zijn zodanig gewend aan welvaart dat we verwend zijn geraakt. Daarom hebben we het er ook zo moeilijk mee als er toch een tegenslag ons leven onder druk zet, zoals bijvoorbeeld het verliezen van een hechte vriend(in), kennis, familielid of het stuklopen van een relatie. Het is daarom zo belangrijk te realiseren dat er altijd wel tegenslagen zich kunnen voordoen. Echter is het toch wel moeilijk antwoord te kunnen geven op deze vraag. Het is namelijk niet theoretisch te rationaliseren. Geen menselijke intelligentie of rede kan hier een antwoord op geven, zonder het zelf te ervaren. Echter de Schepper die boven onze materiële wereld verheven is, zou hier een antwoord voor kunnen hebben. Zoals we zien in de naturalistische wereld van heden, beginnen we elk besef van een doel voor de mensheid te verliezen zodra we de Schepper uit de vergelijking wegstrepen. De Schepper geeft ons namelijk zin in onze dagelijkse keuzes. De Schepper geeft ons de mogelijkheid om te kiezen of we volgens Zijn morele wetten leven of volgens waarden die we door ons eigen redeneren aan onszelf toekennen. De mens heeft bij tegenslagen heel vaak de neiging om de verontwaardiging bij een ander te neer te leggen. De problemen, situaties en toestanden worden dan voornamelijk afgeschoven naar de ander toe. Door deze manier van handelen denkt men te ontkomen van verantwoordelijkheidsgevoel. Echter is deze handeling, een tekort aan onwetendheid en respect naar de ander toe. Door afschuiven ontkomt men niet van de problemen, echter verergert men de situatie voor de ander. Een beweging van de mens waar tekort en overvloed, tussen het besef van wat ontbreekt bevind zegt Aristoteles: “ de mens is een tussenwezen; hij moet een brug slaan tussen wat hij in aanleg is en wat hij daarom werkelijk zou kunnen zijn. De weg die hij aflegt wordt afzonderlijk, persoonsgebonden afgelegd door karaktertraining, gewoontevorming en scholing. Deze kundigheden komen ons pad op wanneer we er aan toe zijn of wanneer we ontvankelijk zijn bepaalde verandering in gang te zetten of om een bepaald inzicht te verwerven. We leven binnen een postmoderne samenleving waar uitdagingen zijn om ons aan te scherpen tijdens onze (persoonlijke) ontwikkeling. Zo zijn tegenslagen in een zeker perspectief leerzaam en kan ontwikkeling en groei bevorderen. “ De mens denkt na, denkt mee, maar denkt ook tegen gangbare denken in” Het besef van datgene de mens wilt bereiken of bezitten maakt dat men toch al meer in zich heeft dan alleen een tekort. Het vormt samen met het besef van dat tekort, het menselijk verlangen, oftewel eros. Het verlangen beweegt als het ware tussen twee uitersten: enerzijds het totale ontbreken van het verlangde en anderzijds een eigen gemaakte ‘hebben’ ervan. Volgens Plato: “verkeerd iemand die bevangen is door eros tussen beide uitersten”. De mens is als het ware, tenminste als men blijft , net als Eros, de demon, een tussenwezen. Het tekort of tegenslag wordt nooit opgeheven, de eigen gemaakte ego, het volmaakte mooie en goede, rechtvaardigde en ware werkelijkheid wordt nooit volledig bereikt. De mens blijft dus behept met tegenslagen en met successen. “Bewogen door Eros bevind je je ergens langs een opwaartse lijn, nooit helemaal aan de onderkant, nooit helemaal bovenaan” Tegenslagen moeten gezien worden als drijfveer op aardse leven. Een soort van leerproces dat de mens op aarde doormaakt. Een doormaakte leven, de drang om te leren, te leven en om te overleven. Tegenslagen zijn de drang om er iets van te maken, een verlangen (wederom) een kans geeft om te bevredigen waarbij het ons geluk brengt of blij maakt. Tegenslagen zijn er om de zingeving van het leven in beweging te houden, om verder te komen, het liefst in positieve richting. Het zijn onze beweegreden die ons de vrijheid verschaffen. Het is de passie om ergens te komen dan waar je nu bent, zodat je naderhand de vruchten ervan kunt plukken. De vruchten van dit geheel proces kan per individu variëren. Ik heb het dan voornamelijk over de wens om jezelf voorbij te streven. De mens zal er steeds volwassener, wijzer, verstandiger, zorgzamer, kundiger op worden. Kortom, tegenslagen zorgen voor gedrevenheid die de mens voortstuwt om er sterker uit te komen, zich doen ontplooien door een verkregen tweede kans en om in beweging te houden. De mens wordt zo geïnspireerd, gestimuleerd en opgewekt om sterker te staan in schoenen dan voorheen, aldus IK. 25 FOTO-INTERVIEW Zernişan Güllü Ekinci Güllü Ekinci is sinds oktober 2007 werkzaam bij Gemeente Rotterdam Afdeling Sociale Zaken en Werkgelegenheid als klantmanager. Ze heeft HBO, Sociaal Juridische Dienstverlening gestudeerd en is in 2006 afgestudeerd. Zernişan vertelt: 'Dit wordt het werkplein genoemd, werkplein Dynamostraat. Hier zit UWV Werkbedrijf en SoZaWe. Burgers die een uitkering nodig hebben, komen hier een uitkering aanvragen.' Zernişan met haar collega's op de werkvloer Hobby en Ontspanning Soms ga ik met mijn ouders of vriendinnen uit eten, we gaan meestal naar een restaurant waar je lekker kunt ontspannen. In mijn vrije tijd sportte (fitness) ik wel, ik heb mijn knie bezeerd,sindsdien sport ik niet meer. Ik mag een jaar lang niet sporten. Ik zwem wel 1 keer in de week. In mijn vrije tijd lees ik ook boeken. Laatst heb ik een Turks boek gelezen van Emre Kongar, het heette ‘Kizlarima mektuplar’. Een vader schrijft brieven aan zijn dochters, met wat hij zelf denkt over het leven en geeft advies aan zijn dochters. Het is zo mooi Vakantie In deze editie van HABER hebben we wederom een kleurrijke persoonlijkheid te gast. Wij willen de lezers kennis laten maken met de diverse kwaliteiten van iemand middels een foto-interview. In deze editie hebben we Zernişan Güllü Ekinci te gast die in het dagelijks leven werkzaam is bij SOZW als klantmanager Zernişan Werk geschreven, je kunt heel veel leren uit dat boek. Hij heeft bepaalde dingen zo goed verwoord, waar eigenlijk mijn vader en moeder op bepaalde gebieden heel anders over denken. Daarom wilde ik graag dat zij het ook zouden lezen en dat hebben ze ook gedaan. Ze vonden het een prachtig boek! Ik houd er heel veel van om op vakantie te gaan, maar voor mijn werk wil ik absoluut niet reizen, “file” ik moet er niet aan denken! Maar als het voor vakantie is, vind ik het heerlijk. Ik ben net terug van Istanbul en in de zomer ben ik naar Bodrum geweest. In april of mei willen we nog een stedentrip doen naar Londen. HABER DECEMBER - ARALIK 2010 Sinds oktober 2007 werk ik als klantmanager en dat kun je in 3 onderdelen scheiden. Je hebt klantmanager -beginnend, -gevorderd en -ervaren. Ik ben gevorderd, maar doe ook al het ervaren werk samen met mijn Nederlandse collega, omdat wij heel veel nieuwe mensen in ons team hebben, zijn wij ook beginnende klantmanagers aan het begeleiden. We moeten op een bepaald aantal dingen letten en als ervaren klantmanager moet je dat ook doen. Om 8.30 uur ben ik meestal op mijn werk en soms om 9.00 uur, voordat ik aan het echte werk begin, neem ik allereerst mijn koffie en neem even op mijn gemak het interne nieuws door. Om 9.00 uur begint mijn eerste telefoon al te rinkelen, van 9.00 tot 12.00 heb ik altijd telefonisch spreekuur, klanten die in de uitkering zitten vragen meestal advies over juridische gedeelte en over financien. Ik het werk zelf op de afdeling inkomen beheer. Daarnaast moet je nog aanvragen afhandelen en beoordelen op juridische gronden, daarvoor hanteren wij altijd het handboek, je kan de wetten niet uit je hoof d leren. We hebben ook regelmatig gesprekken met klanten die zich niet houden aan de wet- en regelgeving en gaan ook op huisbezoek. Vroeger dacht ik: “Klantmanager, wat een makkelijke functie. Nou, dus niet. Ik heb echt respect voor alle klantmanagers. Brussel Na mijn MBO heb ik de HBO-opleiding Sociaal Juridische Dienstverlening afgerond. Na mijn studie kwam ik zonder werk te zitten. Op dat moment ontving ik een Uitkering via SoZaWe (Wet Werk en Bijstandsuitkering). Na mijn studie werd ik gebeld door mijn oude projectleider, ze vroegen mij of ik een boek aan Oud- burgemeester Rotterdam Ivo Opstelten nu Minister van Veiligheid en Justitie, een boek wilde uitreiken in verband met het vijfjarig bestaan van “Het Jonge Noorden’. Na uitreiking van het boek heb ik Minister Opstelten aangesproken en één vraag gesteld: “Ik ben hier geboren en heb mijn HBOopleiding afgerond, maar ik kom niet aan het werk, niet alleen ik, maar heel veel studenten die net afgestudeerd zijn, waarom krijgen wij de kans niet om ons zelf te bewijzen”. “Komt het doordat ik een allochtoon ben of heeft het te maken met mijn achternaam”. Minisiter Opstelten stond versteld en had mij belooft aan een baan te helpen. Maar Minister Opstelten heeft zich aan zijn woord gehouden en heeft mij geplaatst in het Europees Parlement in Brussel bij Europarlementarier Jan Mulder. Toen besefte ik hoe belangrijk het was om te gaan netwerken. Jan Mulder (Europarlementarier) had een stagiaire nodig, hij had alleen maar Nederlandse stagiaires en wilde graag ook kennismaken met de Turkse of Marokkaanse cultuur, en toevallig kwam ik in the picture! Ik ben zijn eerste buitenlandse stagiaire geweest. Sindsdien hebben we onze contact ook niet verbroken. Ik heb 6 maanden in Brussel gewoond. Tijdens deze periode heb ik de kans gekregen om een goed netwerk op te bouwen op politiek niveau, daar heb ik dan ook heel goed gebruik van gemaakt. Ik heb hele leuke mensen ontmoet, zoals Premier Mark Rutte, Jeanine-Hennis Plasschaert (lid Tweede kamer), Peter van Heemst (Pvda raadslid), Wethouder Dominic Schrijer en nog vele anderen. Toen ik aankwam in Brussel heb ik de eerste twee weken in een hotel geslapen. Vervolgens heb ik met een Nederlandse vrouw tijdelijk samengewoond, maar ik moest op den duur een eigen kamer vinden. Ik heb op internet gezocht, kranten, maar op de een of andere manier lukte het niet, qua afstand, prijs etc. Daarna ben ik naar een Turkse restaurant gegaan Capadoccia in het centrum van Brussel, ik heb een broodje gegeten en ben meteen in gesprek gegaan met de eigenaar van het restaurant. Ik heb mijn situatie uitgelegd en zij hebben mij meteen geholpen aan een woning boven het restaurant. Mijn levenservaring is dat als je goed doet, goed ontmoet en vergeet één ding niet “Brutale mensen hebben de halve wereld”. Met Mark Rutte De ouders van Zernişan Koken Koken doe ik niet vaak, ik ben geen keukenmens. Veel vrouwen houden van koken, maar bij mij moet het gewoon snel zijn. Even snel iets klaarmaken, dat is voldoende. Maar als ik visite heb, dan haal ik alles uit de kast. Ben je ook veelzijdig in je sociale en professionele leven? Én wil je volgende keer ook in deze rubriek staan? Stuur dan een e-mail naar interview@haber.nl In het jaar 2007 ging ik voor het eerst uit huis, ik heb 6 maanden in het buitenland gewoond (Brussel) in verband met mijn traineeship in het Europees Parlement. Toen ik terug in Nederland was en mijn baan had, heb ik een huis gekocht in het hartje van Rotterdam. Samen met mijn ouders zijn we op zoek gegaan naar een woning. Ik woon sinds 2,5 jaar op mezelf. Mijn ouders wonen ook hier in de buurt. Ik heb nog 1 jongere broer van 25, waar ik heel erg trots op ben. Ik houd echt van mijn familie, zij zijn de enige personen waar ik op terug kan vallen en met mijn volle hart kan vetrouwen. Wonen Auto Özel günlerinizi film setine çevirebilirsiniz. Başrolde gelin ve damat! Bruiloft fotografie 0628-596961 Ik rij in een zwarte Volkswagen Polo. Vind het een erg fijne auto, omdat die niet groot is, en het past bij me. Het is een kleine maar een fijne auto. KvK HABER 26 DECEMBER - ARALIK 2010 Driekant Zutphen wint KvK MVO Award BESTE KRANT VAN NEDERLAND K AM ER V OPHANDEL O K AN Nieuwjaarsbijeenkomst KvK De economie van MiddenNederland hapert. Ondernemers hebben het niet makkelijk en denken na over de toekomst van hun bedrijf: wat is eigenlijk de essentie van de business? Tegelijkertijd moeten overheden fors bezuinigen en terug naar hun kerntaken. Maar welke zijn dat? Er zijn veel vragen, maar wie heeft het antwoord? Tegen deze achtergrond wil de Kamer van Koophandel ondernemers en bestuiurders inspiratie aanreiken voor het nieuwe jaar. Dat gebeurt met een verrassend programma en de uitreiking van de Onderne- mersprijs Midden-Nederland. Ondernemend Midden-Nederland krijgt ook dit jaar prominente aandacht tijdens het netwerkgedeelte. Vijf regionale meetingpoints in de foyer bieden bezoekers de mogelijkheid relaties uit de omgeving te ontmoeten. De Nieuwjaarsbijeenkomst vindt plaats op woensdag 5 januari 2011. Locatie is het Beatrix Theater van de Jaarbeurs Utrecht. De ontvangst is om 10.00 uur, het programma start om 11.00 uur en vanaf 12.00 uur is er een netwerklunch in de foyer. Aanmelden graag vóór vrijdag 24 december via www.kvk.nl/mn-nieuwjaar Driekant Ambachtscentrum uit Zutphen is de winnaar van de KvK MVO Award 2010. Met gepaste trots nam directeur Henk Smit gisteren uit handen van KvK-voorzitter Gaston Sporre de prijs in ontvangst. De jury was unaniem tot het eindoordeel gekomen. ‘Hiermee wordt duidelijk aangetoond dat ook uit traditionele ambachtelijke bedrijven goede MVO-bedrijven voort kunnen komen’, aldus de toelichting, ‘MVO zit echt in de genen van dit bedrijf. Ondernemer Henk Smit is zeer gedreven door de MVO-gedachte en uit de bedrijfsvoering spreekt een groot sociaal gevoel. De drie MVO-pijlers – people, planet, pro�it – zijn goed in balans en komen zeer goed uit de verf. Kortom – een echte inspiratie en daarmee, net als Foreco in 2009, een waardige ambassadeur van de De komende 10 jaar dreigt in de regio Midden-Nederland een groot tekort aan goed opgeleid personeel. Daarnaast ontstaat er aan de onderkant van de arbeidsmarkt een overschot aan laaggeschoolde medewerkers die geen baan kunnen vinden. Deze trends komen naar voren uit het onderzoek ‘De arbeidsmarkt van Midden-Nederland 2020’ dat in opdracht van de KvK Midden-Nederland is uitgevoerd door onderzoeksbureau EIM. De KvK signaleert dat de ontwikkelingen op de arbeidsmarkt de economische positie van de regio Midden-Nederland bedreigen. Daarnaast ontstaat er een maatschappelijk probleem waar het gaat om laaggeschoolde medewerkers. De KvK wil voorkomen dat deze voorspellingen bewaarheid worden en gaat daarover de dialoog aan met zowel ondernemers als de onderwijssector. RTV Utrecht roep. Het is inmiddels ook een van de oudste TV-programma's in de provincie. Participanten zijn behalve de KvK de provincie Utrecht, het Bestuur Regio Utrecht en diverse organisaties waaronder de Taskforce Innovatie. Doel is sympathie kweken voor al die ondernemers en bedrijven die mooie dingen tot stand brengen maar waarvoor in het dagelijkse nieuws vaak geen aandacht is. Diverse onderwerpen kwamen de afgelopen jaren aan bod: veiligheid, innovatie, bedrijventerreinen, bereikbaarheid, duurzaamheid etc. Dit jaar komen onder MVO-Award!’ Vier genomineerden Tijdens de grote �inale, die live op RTV Oost werd uitgezonden, passeerden alle 20 kandidaten nog een keer de revue. Uit deze groep kwamen vier genomineerden naar voren: Kees Rolsma lijnolieverven uit Hengelo, RAPS uit Almelo, Vadesto Outdoor Adventure uit Hattem en Driekant uit Zutphen. De laatste ging er uiteindelijk met de begeerde MVO-Award vandoor. Het aan de prijs verbonden geldbedrag van 5.000 euro wil Henk Smit investeren in de Stichting Driekant Inspireert. Deze stichting wil komend jaar een project starten waarin men ‘op grote schaal wil laten zien wat er op kleine schaal al jaren wordt gerealiseerd’ op het gebied van duurzaamheid. Dit moet gebeuren door dynamische uitwisseling via netwerken en een nieuw op te richten kennis- en ervaringsbank. Kamer van Koophandel Oost Nederland heeft afgelopen jaar de prijs in de het leven geroepen om bedrijven te stimuleren met maatschappelijk verantwoord en duurzaam ondernemen aan de slag te gaan. Arbeidsmarkt Midden-Nederland U kunt het arbeidsmarktonderzoek downloaden via: www.kvk. nl/mn-arbeidsmarkt2020. Tien jaar ondernemers op RTV Utrecht KvK-Coachpool Den Haag Een persoonlijke coach verhoogt uw kans van slagen! Bespreek uw ondernemersvragen met een coach, de gemeente Den Haag betaalt € 1.000,- mee aan deze persoonlijke begeleiding. De gemeente Den Haag subsidieert de KvK-Coachpool Den Haag voor een gelimiteerd bedrag waardoor er een beperkt aantal coachtrajecten beschikbaar is. Op = op dus wees er snel bij. Hollanda ve Almanya’dan Türkiye’nin her noktasına uçak bileti temin edilir 7/24 hizmetinizdeyiz... Hasan Karaman Yetkili Acenta Tel: 077-354 82 56 GSM: 0628-494 308 e-mail: hasan@turknet.nl De Kamers van Koophandel in de provincie Utrecht werken al geruime tijd samen met de regionale omroep RTV Utrecht. Dit jaar is er een lustrum te vieren: de 10e jaargang van het ondernemersprogramma BV Utrecht. BV Utrecht is in die 10 jaar uitgegroeid tot een van de best bekeken programma's van de om- andere in beeld ZZP-netwerken en zeehaven Lage Weide. De formule is ondernemers in beeld brengen en dat werkt: bijna alle bedrijven kennen het programma. Speciale aandacht is er dit jaar voor ondernemers die het moeilijk hebben. Met het programma KvK Ondernemersconsult krijgen ondernemers in zwaar weer een steuntje in de rug. Zie ook www. kvkondernemersconsult.nl Uitzending is elke zondag vanaf 7.25 uur (wordt elk uur herhaald). RTV Utrecht is via digitale TV te ontvangen op kanaal 983. Zie ook www.bvutrecht.nl Tijdig uitschrijven bij stoppen onderneming Ondernemers die hun bedrijf binnenkort beëindigen, doen er verstandig aan dit vóór 8 januari 2011 kenbaar te maken aan de Kamer van Koophandel. De datum van ophef�ing moet op of vóór 1 januari 2011 liggen. Ieder bedrijf dat begin 2011 nog staat ingeschreven ontvangt een factuur voor de bijdrage aan de KvK voor 2011. Ondernemingen die in de loop van een jaar worden uitgeschreven, hebben wel recht op restitutie van een deel van de betaalde bijdrage voor de kwartalen dat ze niet meer ingeschreven staan. De datum van ophef�ing moet op of vóór 1 januari 2011 moet liggen. Uitschrijven Voor het uitschrijven van een eenmanszaak heeft u formulier 14 nodig. Voor het uitschrijven van alle overige rechtsvormen gebruikt u formulier 17. De formulieren zijn te downloaden via: www.kvk.nl/ formulieren. 27 HABER 11 topmanagers coachen 11 nieuwe ondernemers DECEMBER - ARALIK 2010 "Dare to have a dream" Op 16 december presenteert de Dutch Dream Foundation het project 'Dare To Have A Dream' aan de Nederlandse media. Gedurende dit project, dat een jaar zal duren, 'adopteren' elf succesvolle topmanagers elf jonge, veelbelovende, nieuwe ondernemers. Zij zullen hen een jaar lang coachen, stimuleren, bijsturen, met raad en daad bijstaan en kritisch volgen. Maar zij zullen ook deuren openen die anders wellicht gesloten zouden blijven. Enkele topmanagers die aan dit coachingproject meedoen: Ab van der Touw van Siemens, Thomas van Rijckevorsel van Achmea en Faiza Dadi van De Baak. Elf topmanagers uit het Nederlandse bedrijfsleven gaan een jaar lang elf nieuwe ondernemers coachen. Nieuwe ondernemers die staan te trappelen om een belangrijke rol te gaan spelen in de Nederlandse economie en samenleving. De elf teams zullen een jaar Aart van ‘t Land Lely Industries Lely Industries ontwikkelt geavanceerde oplossingen voor de landbouw, die het financiële en sociale welzijn van haar klanten verbeteren. Ruim 1.300 werknemers in fabrieken en laboratoria in Nederland, Duitsland en Nieuw-Zeeland. Lely is een zeer innovatief bedrijf. Ab van der Touw Siemens Siemens Nederland is actief in Nederland sinds 1879. Siemens in Nederland bestaat dan ook ruim 130 jaar, waarmee we onze klanten een grote mate van continuïteit bieden. Met ruim 3000 medewerkers behoort de Siemens Groep tot de grootste ondernemingen in ons land. Faiza Dadi De Baak De Baak is een opleidings- en kennisinstituut op het gebied van leiderschap en ondernemerschap. De Baak verzorgt open en maatwerkprogramma’s. Het is de plek voor leiders, ondernemers, professionals, managers en organisaties die op zoek zijn naar inspiratie, motivatie, kennis en nieuwe inzichten. lang intensief samenwerken en eind 2011 de resultaten presenteren. Het project ‘Dare To Have A Dream’ is een een project van de Dutch Dream Foundation, een stichting die is ontstaan na het verschijnen van het boek ‘Atilla’s Dutch Dream’. Hierin vertelt Atilla Aytekin zijn verhaal. Hoe hij opgroeit tussen twee culturen, de Nederlandse en de Turkse. En hoe het is om temidden van die culturen een onderneming op te bouwen. Met vallen opstaan. Inmiddels is Aytekin een succesvol ondernemer. De Dutch Dream Foundation wil nieuwe ondernemers stimuleren en inspireren. Daartoe organiseert de stichting evenementen, congressen en komt zij op voor de belangen van bi-culturele ondernemers. Het project ‘Dare To Have A Dream’ is het nieuwste project van de Dutch Dream Foundation. Dirk Lahuis De Nederlandse Dakdekkers Associatie De Nederlandse Dakdekkers Associatie, gevestigd te Almere, faciliteert de aangesloten bedrijven op het gebied van inkoop, marketing, bedrijfsvoering, organisatietechniek en productontwikkeling. Bij de Nederlandse Dakdekkers Associatie zijn totaal twintig bedrijven aangesloten. Marco Korff Alfa Accountants en Adviseurs Mirjam Sijmons ANWB Alfa Accountants en Adviseurs richt zich primair als organisatie op het MKB. Daarbij staat de Ondernemende Mens centraal. Dat komt ook tot uiting in de organisatie van Alfa; iedere medewerker is of kan aandeelhouder worden. Alfa heeft 35 vestigingen en 850 medewerkers. De ANWB is een vereniging die opkomt voor de belangen van haar leden op het gebied van mobiliteit, recreatie en toerisme. De bond is met 3,9 miljoen leden de grootste vereniging van Nederland. De ANWB speelt doorlopend in op nieuwe trends en veranderende ledenwensen. Paul Van Gessel BNR Radio BNR richt zich op ondernemende mensen. Wij voeden hun nieuwsgierigheid op terreinen die relevant en inspirerend zijn voor hen. Onderdeel van deze strategie is naast het leveren van informatie via radio en internet ook contact creëren binnen deze doelgroep. De Managers Ronald Van Krieken De Gibo Groep Thomas Pehrson Festo De Gibo Groep is met meer dan 60 kantoren een van de toonaangevende accountantsorganisaties in Nederland. Er werken ruim 1400 medewerkers, die vooral ondernemers in het MKB en de agrarische sector bedienen. De kantoren zijn verdeeld over tien regio’s. Festo is gespecialiseerd in de automatisering van motion en controlprocessen in verschillende industrieën en wordt wereldwijd vertegenwoordigd in 176 landen. Het uitgebreide dienstenpakket omvat advies en dienstverlening op ontwerpgebied, logistieke en technische ondersteuningen. Thomas van Rijckevorsel Umut Akpınar Achmea Triodor Achmea is de grootste verzekeringsgroep in de Nederlandse markt. Achmea staat achter merken als Centraal Beheer Achmea, Interpolis, Zilveren Kruis Achmea, Avéro Achmea, FBTO en Agis. Gemeenschappelijke ambitie van alle verzekeraars en dienstverleners in Achmea is het ontzorgen van klanten. Triodor Software is een softwareontwikkelingsbedrijf met vestigingen in Amsterdam en Istanbul. In Istanbul is het Research & Development Centre gehuisvest. Ruim 100 hoogopgeleide en ervaren IT-otnwikkelaars werken aan hoogwaardige klantspecifieke softwareoplossingen. De Ondernemers Angar Barekzoy Brasza Brasza ontwikkelt educatieve programma’s, waarin zelfontplooing centraal staat. Brasza faciliteert de doelgroep van personen die hierin geinteresseerd zijn, alsmede de organisatie die sessies organiseren. Filiz Yeşil Mediq Apotheek Mediq Apotheek is een franchiseorganisatie. Dat biedt als ondernemer de mogelijkheid om gebruik te maken van de grootschaligheid en expertise van een grote organisatie, terwijl je aan de andere kant ook de zelfstandigheid behoudt. Nail Karaman Ende's Car Ende’s Car Cleaning doet het totale cosmetische en/ of reinigingsonderhoud voor particulieren, bedrijven en wagenparkbezitters. Sporadisch ook boten, motoren en caravans. Halil Yüksel MobileLayers MobileLayers is opgericht in 2009 en is gespecialiseerd in mobiele oplosssingen, software en diensten op smartphones. Gekwalificeerd als Microsoft Certified & Microsoft Preferred Partner Mobile. Hayriye Akyüz Kidtopia İbrahim Karaman Motto Media Kidtopia is twee jaar geleden ontstaan na een spontaan theebezoek met vrienden. Nu is Kidtopia Kinderopvang een naschoolse opvang. Op dit moment is Akyüz als kwaliteitsmanager verantwoordelijk voor de kwa- Motto Media is opgericht in 2006. Het is een mediaproductiebedrijf, waarbij vormgeving, drukwerk, fotografie en videoproducties core business zijn. liteitspunten binnen Kidtopia. İsmail Meral MOB MOB is een organisatie die beschikt over professionele zorg- en hulpverleners die de kwaliteiten en vaardigheden hebben om de gewenste zorg te bieden, zij zijn deskundig op hun vakgebied en dragen hun eigen verantwoordelijkheid. Nurettin Gören Firat Fırat heeft veel kennis en ervaring op het gebied van de bakkerijkbranche en is momenteel een vooraanstaand bedrijf binnen de sector. Fırat Bakkerij biedt kwaliteitsservice en unieke smaak. Specialiteit: Lahmacun, ofwel de Turkse pizza. Recep Bakırcı FIT FIT maakt addon software op de business software van SAP en integreert SAP in andere systemen. Daarnaast is Bakırcı actief binnen de Bizgrup als mede-eigenaar. Bizgrup is met name actief op de Turkse markt in de sectoren ICT, toerisme en renewa ble energy. Sinan Gül Bclean2.com Bclean2.com heeft zich gespecialiseerd in het totaal wateren energievrij reinigen van voertuigen op de bedrijfslocatie. Daarnaast is er een kostenbesparing omdat de voertuigen op bedrijfslocatie worden gereinigd. Adnan Aydemir (1975) Expert Expert (“Daar word je wijzer van”) is een franchise-keten in de wit- en bruingoedsector. Aydemir is eigenaar van drie vestigingen in Amsterdam met in totaal twintig man personeel. HABER 28 DECEMBER - ARALIK 2010 MULTITASKING Mensen van wie de blackberry aan hun handen lijkt te zijn vergroeid, zijn constant aan het multitasken. Tijdens een vergadering, maar ook tijdens een diner, wordt er aandachtig op de blackberry gekeken. Voor de vergadering is dat funest, blijkbaar is hun aanwezigheid overbodig. SONGÜL ARSLAN Er is veel over multitasking geschreven. De toon van de meeste artikelen is overwegend positief. Daarnaast lijkt het of het een noodzaak is en we niet meer zonder kunnen, de moderne maatschappij vereist het. Hoe meer we multitasken, hoe beter of ef�iciënter we worden. Ef�iciëntie is uiteraard het toverwoord in deze tijden van bezuiningen. Dat kan niet slecht zijn. Wat is multitasking eigenlijk? Multitasking is dat je meerdere dingen tegelijkertijd doet. De term werd vooral in de computerindustrie gehanteerd maar deed al snel zijn intrede in kantoren. Als een secretaresse aan het multitasken was, dan was ze tegelijkertijd aan het bellen, een brief aan het schrijven en een rapport aan het opstellen. Zo zou iedere werknemer moeten kunnen multitasken. Dan zou er meer werk in minder tijd gedaan kunnen worden. Dat klinkt heel positief. Toch is multitasken niet onverdeeld positief. Er zijn verschillende onderzoeken naar gedaan en er is geen eenduidig antwoord op te geven. Toch geven sommige onderzoeken aan dat het een prijs heeft. Het gaat namelijk wel ten koste van de concentratie. Bepaalde taken vereisen de opperste staat van concentratie, bijvoorbeeld het uitvoeren van een operatie. Zou jij je willen laten opereren door een chirurg die terwijl hij de operatie op je uitvoert, tegelijkertijd aan het bellen is en ook een email opstelt? Eigenlijk wil je dat hij zich honderd procent op je operatie focust en zich niet laat a�leiden. Daarnaast kun je door WERK EN NETWERK songularslan@haber.nl het gebrek aan aandacht of versnipperde aandacht die het gevolg van multitasken is, fouten maken. Dus in sommige gevallen is het zeker niet positief. Dit merk je ook aan iemand met wie je belt maar die ook aan het internetten is. Diegene reageert niet op momenten dat een antwoord gevraagd wordt of reageert afwezig waarbij je je afvraagt of de opmerking wel is doorgekomen. Mensen van wie de blackberry aan hun handen lijkt te zijn vergroeid, zijn constant aan het multitasken. Tijdens een vergadering, maar ook tijdens een diner, wordt er aandachtig op de blackberry gekeken. Voor de vergadering is dat funest, blijkbaar is hun aanwezigheid overbodig. Voor hun is dat heel handig, ze lijken er tijd mee te winnen. Zelf geloof ik daar niet zo in. Tijd is een begrip waar in het westen heel anders over wordt gedacht en mee wordt omgegaan. In het westen moet tijd gemanaged worden, gemeten, en het liefste gedomineerd. In andere culturen wil men dat ook, maar zit wel meer het besef dat de tijd haar eigen tempo aanhoudt en zich niet laat beïnvloeden. De obsessie met het verstrijken van de tijd is minder. In de boeddhistische cultuur weet men dat tijd eindeloos is en niet gemeten kan worden. De omgang met tijd is anders, meer berustend. De beste methode om met tijd en daarmee indirect met ef�iciëntie om te gaan, is om de dingen die je doet, met aandacht te doen. Er bestaan geen middelen om dingen sneller af te maken dan de tijd die je er voor nodig hebt. Multitasken kan in bepaalde gevallen wel nuttig zijn, en daar moet zeker gebruik van worden gemaakt, maar shortcuts om de tijd te snel af te zijn, bestaan niet. Songül Arslan heeft een achtergrond in internationale en financiële projecten, marketing en communicatie en is nu werkzaam als beleidsmedewerker op de afdeling Buitenlandse Economische Betrekkingen van het ministerie van Economische Zaken. Tugba Çavuşoğlu-Xhemaili Sabri Öztürk www.linkedin.com/TugbaCavusoglu sabrio@gmail.com @TugbaCavusoglu Naam: Naam: Contact: Contact: Twitter: Mini C.V. Mini C.V. 2005-2011: 2010: 2008-2010: 2008: 2007-2008: Geneeskunde, Universiteit Utrecht Deelname boekproject ‘Turkse afkomst, Nederlandse toekomst’ Mentor School`s Cool Project Extracurriculaire stage Hartchirurgie in Bangkok Bi-culturele panellid, Universiteit Utrecht Mijn naam is Sabri Öztürk (1987). Sinds 2005 ben ik student Geneeskunde (6e jaars) aan de Universiteit Utrecht. Op dit moment ben ik bezig met mijn semi-arts stage op de afdeling Hartchirurgie. Deze stage is bedoeld om als junior artsassistent te functioneren binnen het vakgebied waar je hart ligt. Mijn hart ligt bij de Hartchirurgie. De keuze om vrijwilligerswerk te verrichten is één van de beste keuzes in mijn leven geweest. Door mee te doen als mentor voor het project School`s Cool heb ik mijzelf proberen in te zetten om de overgang van basisschool naar de middelbare school te vergemakkelijken voor mijn pupil. Naast mijn studie Geneeskunde heb ik de afgelopen jaren veel rondgereisd in Azië. Ik ben echt een wereldreiziger geworden en ieder jaar kriebelt het weer als de zomer nadert. Ik denk dat ik na mijn afstudeerceremonie door Zuid-Amerika ga rondreizen. Kenmerken: Kies jouw 5 sterkste punten! Nauwkeurig Flexibel Teamplayer Zelfstandig Leidinggevende capaciteiten Resultaatgericht Representatief Maatschappelijk betrokken Waarnemer Denker Beslisser Ambitieus Vriendelijk Flexibel Doener Naam: Havva Zehra Harmankaya Naam: Işıksoy Contact: info@drnaccountancy.nl Website: http://nl.linkedin.com/in/zehraisiksoy Twitter: http://twitter.com/zehrani Doorzettingsvermogen Organisatietalent Humor Ondernemend Zelfverzekerd Ondersteunend .............................. 2006-heden: 2005 – heden 1999 – 2004 2006-heden: Fiscaal Recht, Universiteit van vennoot – administrateur bij Tilburg (Tilburg) DRN Accountancy salaris- en fiTheologie, nancieel medewerker Islamitische Islamitische bij Univerdiverse siteit van bedrijven Europa (Rotterdam) Mijn naam is Zehra Işıksoy (1987). Sinds juli 2008 werk ik bij Frieslandcampina en heb diverse administratieve werkzaamheden verricht, zoals financiële rapportages (budgetvoorspellingen), verschillende onderzoeken naar uitgaven en leveranciers, boekhouden, productie- logistieke- en bedrijfsadministratie, factuurregistratie en codering, telefoniste/ receptioniste werkzaamheden en archiveren. Ik heb 2,5 jaar werkervaring met SAP R3 en SAP BW en beschik over Microsoft Office kennis. Sinds oktober 2010 werk ik ook als Adviseur Buitendienst Sociale Verzekeringen bij Intergroep Verzekeringen. Daarnaast ben ik actief in de fiscale rechtshulp ‘De Smeetskring’ waar ik cliënten met lage inkomens help met hun belastingzaken. Verder ben ik actief bestuurslid van de studentenorganisatie St. Nieuwe Brabantse Academici. Hier richt men zich op academici en het geven van huiswerkbegeleiding en cito-training aan jongeren. Daarnaast ben ik lid van T.F.V. de Smeetskring en Magister jft. Ik houd van en maak muziek, speel bağlama (Turkse snaarinstrument) en schrijf graag gedichten zowel in het Nederlands als in het Turks. Persoonlijke kwaliteiten - besluitvaardig - analytisch - Sociaal/ maatschappelijk gericht - vriendelijk - geduldig - nauwkeurig - zelfstandig - muzikaal ingesteld - creatief Juridische dienstverlening Dienstverlening interim-directie PO Dienstverlening leerlingenvervoer Pedagogische dienstverlening Dienstverlening identiteit Begeleiding oprichting scholen Cultureel-educatieve dienstverlening Hardwareweg 4 3821 BM Amersfoort Postbus 1466 3800 Bl Amersfoort Basistraining MR Adviezen organisatie onderwijs Algemene adviezen Tel: 033 454 67 66 Fax: 033 454 66 66 www.deisbo.nl info@deisbo.nl 29 SUCCESVOL ONDERNEMER Wie is Sedat Akdağ? Mijn naam is Sedat Akdağ, ik ben vader van twee kinderen. Vijftien jaar geleden ben ik naar Nederland gekomen door middel van familiehereniging. Hiervoor had ik een eigen zaak in Turkije, die is helaas failliet gegaan. Toen ik hier kwam, ben ik begonnen met werken bij een televisiewinkel. Ik was daar verkoper, en voor het eerst in mijn leven was ik in dienst bij een ander en had ik geen eigen zaak. Was het zwaar om voor het eerst in dienst te werken bij een ander? Ik hou er van om te werken, dus ik vond het helemaal niet zwaar. Naast de zaak waar ik werkte was er een �ietsenwinkel te koop. Op een dag ging ik er heen om met de eigenaar te praten, toen ik de winkel weer uitstapte was ik de eigenaar. Voor 15.000 euro heb ik na 10 minuten onderhandelen de �ietsenzaak overgenomen. Tegen mijn broertje zei ik dan: “Ik heb de �ietsenwinkel hiernaast gekocht, wil je samen met mij deze zaak runnen?” Hij stemde gelijk in en voor €7.500 per persoon hebben we onze eerste zaak geopend. Het was een ruimte van 70 m². Toen onze eerste klant binnenkwam en vroeg of we ook ‘spaken’ te koop hadden, wist ik niet wat dat was, en vroeg ik aan de klant wat ze daarmee bedoelde. Zodoende heb ik dus de wereld van de �iets leren kennen, door alsmaar te vragen zodat ik al het praktische leerde. Na twee maanden hadden we een omzet gemaakt van €42.500. Onze omzet in het eerste jaar was €280.000 en kort daarna hebben we, omdat het heel goed ging, nog drie zaken erbij geopend. Toen we inzagen dat het nog HABER DECEMBER - ARALIK 2010 steeds erg goed ging met de zaken, hebben we aangeklopt bij de bank, we wilden verder groeien. Rabobank heeft me daarbij geholpen aan een hypotheek, waarna we de mogelijkheid hadden om meerdere zaken te openen en uiteindelijk met het franchise model hebben we nu veertig zaken. Zes ervan zijn ons eigendom, de resterende vierendertig werken met het franchise model. De gedachte hierachter is dat je hard moet werken, ik kom uit de Anatolië streek van Turkije; mijn vader zei altijd “Seher yeli alnina değecek” oftewel: “De morgenstond heeft goud in de mond”. Hoe werkt het franchising model precies? Wanneer iemand deel wil uitmaken van het ADO Bike franchise model, vragen we als eerste €5000 betaling, waarna we die persoon voor twee maanden lang les geven en alles uitleggen over de ‘�ietsenwereld’. Als die persoon klaar is met zijn opleiding en praktijk, betaalt hij/zij een tweede €5000. Samen word er dan gekeken naar een geschikt pand om te zaak te openen. De inkoop wordt bij ons gedaan, en zodoende is het mogelijk om voor €10.000 euro een vestiging te openen. Van de omzet en/of winst vragen we verder geen deel. Wat voor reacties heb je gehad nadat je je eigen bedrijf was begonnen? In het begin kreeg ik veel spottende reacties van mensen. Men vroeg of ik van �ietsen een carrière wilde maken, wat niet als een echte baan werd gezien destijds. Ook in Turkije kreeg ik zulke reacties, want in Turkije zijn �ietsenzaken sowieso niet populair. Wanneer ik dan zei dat mijn �ietsenzaak jaarlijks SEDAT AKDAĞ een omzet draaide van €300.000 was men erg verrast. Zelfs mijn oude baas bij de televisie zaak zei dat het me niet zou lukken, en dat ik weer bij hem kon gaan werken. Ik heb niet geluisterd naar anderen maar gewoon mijn eigen weg gekozen. Ons concept was een gat in de markt en ik denk dat we dit heel goed hebben aangepakt. Heb je in het begin problemen gehad? Het grootste probleem was het verkrijgen van een hypotheek. De ABN Amro bank heeft alleen al voor een lening van €15.000 heel moeilijk gedaan en me twee maanden lang van het kastje naar de muur gestuurd. Uiteindelijk heb ik die lening toch gekregen toen ik met mijn vuist op de tafel sloeg! Toen we na vier zaken een hoger bedrag nodig hadden, zijn we overgestapt naar de Rabobank. Rabobank heeft een hele �ijne werkwijze en zijn erg behulpzaam naar beginnende ondernemers toe. Hebben jullie ook dalingen gehad tussen al deze groei door? Ja, natuurlijk. Zes van onze winkels zijn gesloten. Dit had meerdere verschillende redenen; de locatie van de winkel was niet goed, de eigenaar was niet goed in zijn werk enzovoort. Maar dit wil niet zeggen dat we onsuccesvol zijn, integendeel! Bent u een geboren ondernemer? Ja, ik kan wel zeggen dat ik dat ben. Ik ben altijd al een ondernemen geweest. Zoals ik zal zei, toen ik in Nederland kwam, ging ik voor het eerst werken voor iemand anders. Mijn schoonmoeder zegt altijd over me “Yere duşse mutlaka bir avuç toprakla kalkar” (vrije vertaling: Als hij op de grond valt, staat hij op met een hand vol zand). Overal waar ik ga handel ik met mijn ondernemerschap, ik was bijvoorbeeld in Fethiye op vakantie. Ik zag daar een mooi zomerhuis, die heb ik gekocht toen ik daar was. Maar ook naar mijn eigen werk toe, we waren voor een drie-daagse trip naar Praag geweest met een kennis. Op de terugweg heeft hij besloten om een franchise te openen. Aan welke eigenschappen heb je je succes te danken? Ondernemersschap, hard werken en veel durven! Ik ben door de gemeente Rotterdam en KVK Rotterdam gekozen tot ‘Durvende Ondernemer’. Wat zou je gedaan hebben als je ADO Bike niet had opgericht? Ik zou dan in de Rolluik-branche werken. Met een goede service zou je in die branche ver kunnen komen. Wat is je levensmotto? Veel durven, niet achterover leunen maar hard werken en je hoofd gebruiken bij het werk dat je doet. Wat kan je aanraden aan jonge ondernemers? Er is een overlevering van onze Profeet Mohammed “Werk aan deze wereld alsof je nooit dood zult gaan, en werk aan het hiernamaals alsof je morgen dood zult gaan”. Dit heb ik voor mezelf als voorbeeld genomen als: “Werk voor Nederland alsof je nooit terug zult keren, werk voor Turkije alsof je morgen gaat terugkeren.” MEER KLEUR VOOR DE KLAS! Ik ben van mening dat het lerarentekort mede door het verbeteren van het imago kan worden teruggedrongen. Leerlingen die bezig zijn met het kiezen van een vervolgopleiding moeten de lerarenopleiding weer terug op hun lijstje zetten. ERDİNÇ SAÇAN Op veel scholen vormen allochtone leerlingen al lang de meerderheid, terwijl het aantal allochtone docenten nog op de vingers van een hand te tellen is. Autochtone docenten zelf zeggen het moeilijk te vinden deze leerlingen goed te begeleiden. Veel leerlingen voelen zich op school niet begrepen. Ook de contacten met allochtone ouders zijn moeizamer, al was het maar vanwege de gebrekkige communicatie. Ik was laatst als gastdocent uitgenodigd om aan studenten van de PABO, de toekomstige leerkrachten op een basisschool een verhaal te vertellen over opvoeding bij Turkse kinderen in Nederland. Het was voornamelijk een verhaal uit de praktijk; mijn eigen ervaringen en de verhalen die ik in mijn omgeving heb gehoord. De studenten die naar mijn verhaal luisterden, hadden erg veel vragen. Er is veel onwetendheid, vooroordelen. Studenten hadden nog weinig informatie over hoe de meeste allochtone kinderen worden opgevoed; tweetaligheid, religie, cultuurverschillen, advisering na de CITO toets, hoe betrek je allochtone ouders bij het onderwijs? Allemaal vragen en onderwerpen die de revue passeerden. Opvallend is dat docenten van de lerarenopleidingen zelf nog weinig training krijgen in interculturele competenties. Op de lerarenopleidingen buiten de Randstad wordt sowieso vaak minder aandacht aan dit thema gegeven. Ongeveer 50 studenten waren gekomen voor mijn gastcollege. Er was geen een allochtone student bij. Ik vroeg aan de zaal of er allochtone studenten waren aan de PABO in Den Bosch. Op een school van ongeveer 400 studenten zijn er 5 allochtonen. Dat is erg weinig en een mislukte kans voor de Nederlandse samenleving. Waarom zijn er zo weinig allochtone leerkrachten? Onderzoeker Freddy Weima zegt: “We hebben ook geprobeerd de instroom op de pabo en lerarenopleiding te vergroten, alsmede behoud en doorstroom van erdincsacan@haber.nl allochtone leerkrachten te bevorderen. Inmiddels zien we dat de instroom daadwerkelijk is verbeterd, maar de uitstroom blijft zorgelijk.’ Veel biculturele jongeren – en met name de meer getalenteerde – kiezen voor administratieve en juridische beroepen. Ze gaan naar de heao en versmaden pabo en lerarenopleiding. ‘Uit ons onderzoek is gebleken dat status een grotere rol speelt bij deze jongeren dan bij autochtone leeftijdsgenoten. Het imago van het onderwijs is niet goed genoeg.’ Biculturele studenten die wel voor pabo of lerarenopleiding kiezen, vallen eerder uit. Na één jaar geeft zo’n dertig procent van de autochtonen het op, onder allochtone studenten bedraagt dat percentage maar liefst vijftig.”* Waarom zou je docent worden? Wie vertelt hoe leuk het is om elke dag weer contact te hebben met jongeren of hoe euforisch je kunt worden als alle leerlingen de moeilijke stof, na een nieuwe uitleg, opeens wél goed begrijpen? Hoeveel voldoening het geeft als een leerling zijn hart bij jou uitstort om vervolgens weer blij naar huis te gaan en hoe het is om met tranen in je ogen te zien dat je hele mentorklas, mede dankzij jouw begeleiding, geslaagd is? Ik ben van mening dat het lerarentekort mede door het verbeteren van het imago kan worden teruggedrongen. Leerlingen die bezig zijn met het kiezen van een vervolgopleiding moeten de lerarenopleiding weer terug op hun lijstje zetten. Dit gebeurt echter alleen als leerlingen en ouders het onderwijs weer gaan zien als een leuke, uitdagende, sociale en bijzondere werkomgeving en niet als een soort afvalputje van het bedrijfsleven. Last but not least: ongeveer 60 dagen per jaar vakantie! Wil jij ook docent worden? * Special ‘Meer kleur voor de klas - 22 februari 2008 Erdinç Saçan was werkzaam als internet coördinator bij Corendon / Gomundo. Momenteel is hij in dienst bij Fonyts Hogescholen Eindhoven als docent ICT & Business. Daarnaast is hij voorzitter van Stichting De Nieuwe Generatie. HABER 30 DECEMBER - ARALIK 2010 GROEN ONDERWIJS EN GROEN BEDRIJFSLEVEN NOG TE WIT HET LEVEN WORDT LEUKER MET MEER CULTURELE DIVERSITEIT INTERVIEW | NAFİZE ŞENER FOTO & TEKST | TON VAN DEN BORN Nafize Sener is diversiteitsfunctionaris bij Aequor, links directeur Koos Samsom Directeur Aequor KOOS SAMSOM “Het wordt leuker als je met allemaal vogels van verschillende pluimage zit” Aan de rand van Ede, aan een bosrand, staat het kantoor van Aequor. Soms loopt er een ree of een wild zwijn door de tuin. Aequor is een middenveldspeler in het veld van groen onderwijs en groen bedrijfsleven. Maar het team en de verbonden belanghebbenden is erg wit, te wit. Soms bij een bloemist, een manege of bij een fabriek voor de productie van melk of chocolade zie je zo’n bordje. Erkend leerbedrijf. Erkend door Aequor. Mooi, maar wat is Aequor en wat betekent dat: erkend leerbedrijf? Om met het eenvoudigste te beginnen: Aequor is een organisatie betreft niet op de juiste plek. Ondernemer Die groene opleidingen zijn meestal mbo-opleidingen. Van de 537.000 leerlingen die een mboopleiding volgen, zitten de meesten op een roc, een van de 45 in het land, maar er zijn ook elf aoc’s. Met bijna 30.000 leerlingen. Een heel groot deel van de leerlingen op die aoc’s is autochtoon. Tot soms bijna honderd procent aan toe. Het groene onderwijs is erg wit. Soms kom je een enkele leerling met een Turkse naam tegen, maar zelfs op scholen in de Randstad zijn er niet veel. Ze missen zo de kans op een mooie carrière in van 120 mensen. De helft daarvan zit echter niet in Ede, maar ergens in Nederland, verspreid in het land. Ze adviseren bedrijven over opleidingen en stage. Hoe kun je zorgen dat je personeel een geschikt diploma haalt en hoe kun je zorgen dat leerlingen een goede stage kunnen lopen? Een bedrijf waar leerlingen goed stage kunnen lopen, krijgt zo’n stempel: ‘erkend leerbedrijf’. Leerlingen kunnen er gerust op zijn dat ze er heel veel leren over het vak. Aequor praat veel met het onderwijs en het bedrijfsleven, zowel op kantoor in Ede als in de verschillende regio’s in het land. Maar niet met alle onderwijs of bedrijfsleven. Het gaat om de zogenaamde groene opleidingen, alles wat te maken heeft met planten, dieren, voeding en ook met het bos. Het kantoor aan de rand van het bos zit wat dat de wereld van voeding, dierverzorging, natuur en leefomgeving. Hoe komt het toch dat het zo wit is in groen onderwijs? Samsom heeft daar wel ideeën over. “De gedachte is dat groen onderwijs opleidt voor landbouw en dat is voor veel mensen niet zo’n aantrekkelijk perspectief. Tuinbouw, dan krijg je vieze handen. Dat gebeurt misschien wel eens”, vervolgt hij, “maar een beroep heeft veel facetten in zich. We denken sowieso teveel in beroepen zoals bakker of boer. Je wordt opgeleid voor een beroepenveld of een beroepenwaaier. Als hovenier ben je eigenlijk ook timmerman, ontwerper, administrateur en ondernemer.” Met name dat ondernemerschap kleeft aan ongeveer alle groene beroepen. Op mbo-niveau en ook op hbo- en woniveau. Celebrate diversity Aan de rand van Ede, aan een bosrand, staat het kantoor van Aequor. Soms loopt er een ree of een wild zwijn door de tuin. Aequor is een middenveldspeler in het veld van groen onderwijs en groen bedrijfsleven. Maar het team en de verbonden belanghebbenden is erg wit, te wit. De aanpak om de diversiteit van het groen onderwijs en ook van het groene bedrijfsleven te bevorderen is volgens hem het beroepenveld aantrekkelijker maken. Daar is niet eens zoveel voor nodig. “En dan komt het ook voor de Turkse mensen van de eerste, tweede of derde generatie dichterbij.” Er zijn wel initiatieven. Een mooi programma waar Aequor in deelneemt is bijvoorbeeld in Kies Kleur in Groen (www.kieskleuringroen. nl). Bij Kies Kleur in Groen, een actieplan van aoc’s, Stoas Hogeschool (een lerarenopleiding voor groene vakken) en dus Aequor, gaat het om adequaat inspelen op en leren omgaan met pluriformiteit binnen de multiculturele samenleving, groen onderwijs en groen bedrijfsleven. Pluriformiteit in brede zin, dus zowel in sociale achtergrond, herkomst, levensbeschouwing als seksuele, sociale en politieke voorkeuren. Heel breed. ‘Celebrate diversity’ is de gedachte. Omgaan met verschillen tussen mensen in plaats van grenzen trekken en uitsluiten. Want met meer verschillen maak je een team sterker, beaamt Samsom. Crossculturele competenties Misschien is de invloed van Aequor beperkt, denkt Samsom. Bovendien duurt het jaren voor je een andere houding bij mensen teweeg brengt, meer kleur in het groen onderwijs brengt en ook het bedrijfsleven van kleur doet verschieten. Bij dat bedrijfsleven, met name de leerbedrijven, is de ingang wat directer. Met name bij grotere bedrijven ziet Samsom perspectief. “Denk aan de glastuinbouw, levensmiddelenbedrijven, gemeenten of de veiling.” De pas aangestelde lector diversiteit bij Stoas Hogeschool, Rudy Richardson, spreekt over crosscul- Aequor maakt zich er sterk voor turele competenties. Dat houdt onder an- de komende jaren. Waarom, is ten dere in dat studenten slotte de vraag aan Samsom: “Je en ook de docenten krijgt er een leuker leven van”, zegt zich zodanig vormen hij. “Het wordt leuker als je met dat ze toegerust zijn allemaal vogels van verschillende voor de samenleving pluimage zit.” Kortom, beste Hazoals die zich ontwik- ber-lezer, denk ook eens aan groen, kelt. Die samenleving aan een groene opleiding, aan grois divers en internati- en ondernemerschap en aan een groene omgeving. onaal en daar kan behalve de Stoas HoJe geschool ook eno Aequor t kun ok d itse n div rsite e e n ken aan ee fize Sener, s zoals Na bijdri a n nd o ti c n fu den werke paar maan ralleen a t ie n m sinds een ak is o ta r a n a H r. ge leveren. g o nigin en e voor Aequ ranchevere b et k h o o in r a En een derrs a e spele jk ri Aequor, m g n la e b sef dat de weg is de happen, van het be n productsc e ig u rt e v , te o en en dat interne orgaoelstelling groene veld d n a a t g a eit. “Mijn bijdra nisatie. Denk et continuït diversiteit m ft e e h n e t voor de mak aan persone, “is om nie het ook te m o s ar m a S t g rreinen wa elsbeleid. “Het advies,” ze aar voor te m , rs n e a p a lo g op betekent voor breedte te Als je de k l ontkiemt. n zien te la r a a Aequor onder het zaad a d , kun je n e n d in v te te weet an be r ee meer dat je reslijk is. Je k e g o m n a r e d , t n wa pect hebt voor wat n goed doe paar dinge r.” e d in m n mensen meebrengen. e veel ding Voor de verschillen.” Een delegatie vanuit Turks groen onderwijs bracht eind november een bezoek aan Nederland: op de foto: Nihal Sarıkaya, leerling op een landbouwschool in Bursa. Van dezelfde delegatie: İnanç Sefa Ören, een leerling van een landbouwschool in Istanbul. 31 Boekenrecensies VERDER ZONDER JOU COLOFON DE OUDSTE, DE STILSTE, DE ECHTSTE, DE VERSTE, DE LIEFSTE, DE SNELSTE & IK Door: Elko Westervaarder Je bent jong en iemand die je lief is, overlijdt. Alles is ineens anders. Mensen in je omgeving weten niet altijd hoe ze met je moeten omgaan. En zelf aangeven wat je nodig hebt, is ook niet makkelijk. Hoe ga je dan verder? In ‘Verder zonder jou’ vertellen 28 jongeren over hun leven na de dood van hun broer, zus, vader, moeder of grootouder. Ze vertellen hoe binnen hun omgeving, vrienden- en familiekring en op school op die dood werd gereageerd. Ook geven zij tips hoe je om kunt gaan met jongeren die een dierbare verliezen. ‘Verder zonder jou’ is het eerste HABER DECEMBER - ARALIK 2010 boek waarin alleen jongeren zelf aan het woord komen. Met een voorwoord van Margaret Stroebe-Harrold, onderzoeker en hoofddocent aan de afdeling Klinische Psychologie, Universiteit Utrecht. Daan Westerink is journaliste en rouwdeskundige. Zij schrijft blogs, artikelen en boeken over rouw en verlies, en geeft lezingen en trainingen over dit onderwerp. Zij treedt regelmatig in de media op als rouwdeskundige en werkt internationaal samen met diverse rouwspecialisten. Daan Westerink: Verder zonder jou. Jongeren over de dood van iemand die ze lief is Uitgeverij Ten Have Prijs: € 19,90 www.uitgeverijtenhave.nl Recensie over zijn zes broers en zichzelf vertelt, waait een bries waarvan je gaat glimlachen, ook als je geen broers of zussen hebt. Bart Moeyaert: De oudste, de stilste, de echtste, de verste, de liefste, de snelste & ik Uitgeverij Querido Prijs: € 14,95 www.querido.nl leder herinnert zich de geur van sinterklaasdag, de smaak van gestolen goed, het geluid van zomers water. Iedereen heeft een oma met een rommellaatje. Iedereen weet nog hoe warm de armen van de liefde waren. Door de verhalen die Bart Moeyaert Recensie 49 juweeltjes van humoristische verhalen met kolderieke ondertoon. In deze schilderijtjes van woorden �igureren zeven broers, van wie de jongste als ik-�iguur optreedt; ook, niet te vergeten, ‘onze moeder’ en ‘onze vader’. Subliem taalgebruik maakt kleine alledaagsheden tot soms grote, de lachlust opwekkende gebeurtenissen, zowel voor de jongere als oudere lezer. HABER Laan op Zuid 474 3071 AB Rotterdam website: www.haber.nl abonnementen: abone@haber.nl Hoofdredactie: Ibrahim Karaman Redactie: Songül Arslan Mehmet Güzelyurt Merve Karaman Dr. Hüseyin Keleş Art Direction & Fotografie: Mehmet Fatih Karaman Advertenties Nur Öztürk nur@haber.nl 0641-22 68 79 Correspondenten: Suna Floret Burhaneddin Carlak Serap Torremans Repr. Amsterdam Murat Taş Repr. Eindhoven Ali Yücel Zeki Ekici Repr. Arnhem en Nijmegen Kürşat Bal Informatief en duidelijk geschreven boek over rouw en verlies. Vanuit verschillende gezichtshoeken praat de auteur met (28) individuele jongeren die een geliefd familielid verloren. Ze vertellen hoe hun omgeving (buurt en school) hierop reageerde en hoe dit door hen werd ervaren. De jongeren geven bovendien waardevolle adviezen voor docenten, ouders, familieleden, vrienden en klasgenoten. Aanbevolen! Repr. Limburg Muzaffer Bozaslan Rafjes: Rafih Berkane HABER Tel:010- 2 900 900 info@haber.nl NICOLA LAGIOIA – BRENG ALLES TERUG NAAR HUIS /UITGEVERIJ DE BEZIGE BIJ BALTISCHE ZIELEN VAN JAN BROKKEN/ UITGEVERIJ ATLAS Door: Songül Arslan De jaren tachtig waren net als de huidige een periode van bezuinigingen en conservatisme. Het was de periode dat de wereld nog een bipolaire machtsstructuur had en de Koude Oorlog hoogtij vierde, de spanning tussen de Sovjet-Unie en Amerika was om te snijden. Maar het was ook de periode dat het machtigste land ter wereld een acteur als staatshoofd had en de opkomst van Madonna, het fenomeen punk en de Tsjernobyl-ramp. Eigenlijk zijn de jaren tachtig de werkelijke hoofdpersoon in de roman van de Italiaan Nicola Lagioia (Bari, 1973). In zijn Breng alles terug naar huis is het belangrijkste personage een tiener die in het stadje Bari (Ita- lië) opgroeit. Zijn vader is ondernemer die voor zijn werk lijkt te leven. Omdat zijn vader geen opleiding heeft genoten waarbij je al contacten voor de rest van je leven opdoet, legt hij druk op zijn zoon om vooral contact te maken met klasgenootjes wiens ouders iets kunnen betekenen voor hem. Dat gebeurt als de hoofdpersoon, wiens naam niet nader genoemd wordt in de roman, naar een eliteschool gaat waar Giuseppe en Vincenzo, kinderen van notabelen, zijn nieuwe kameraden worden. Als een drie-eenheid trekken ze op. De hoofdpersoon wordt vooral aangetrokken door deze klasgenoten omdat ze iets hebben wat andere klasgenootjes niet hebben, niet alleen een andere kijk op het leven maar ook letterlijk een ander leven. Vincenzo wordt bijvoorbeeld geschaduwd door een man die ‘de Grijns’ heet in opdracht van zijn vader en Giuseppe heeft zoveel geld dat hij vriendschap zou kunnen kopen als hij dat zou willen. Door het hele boek heen zijn de jaren tachtig aanwezig via herkenbare gebeurtenissen zoals de ontplof�ing van de Challenger. Daarbij is de schrijfstijl van Lagioia bewonderenswaardig, het is een genot om zijn zinnen te lezen. Zo gebruikt hij prachtige beeldspraak zoals “Voor veel van die verregende kuikentjes was het genoeg om de school te verlaten om de tanden te vinden waarmee ze in het leven beginnen te bijten.” Het verhaal is in het begin nog humoristisch, bovendien lijkt het een doorsnee verhaal over tieners die zich afzetten tegen hun ouders die ze belachelijk maken. Dat is het uiteindelijk niet. Net als alle tieners proberen deze tieners zichzelf te vinden en de liefde te ontdekken. Gaandeweg wordt duidelijk dat de kinderen verloren zijn maar dat de ouders niet minder verloren zijn. De ouders hebben hun waarden opgeofferd voor het materialisme dat zich in alle ernst en lelijkheid en vooral leegte openbaart maar er geen andere waarden, geluk of gemoedsrust voor hebben teruggekregen. Als voorbeelden dienen deze ouders al helemaal niet. Wat dat betreft doet Lagioia aan Michel Houellebecq denken die de generatie van de jaren zeventig op zijn eigen manier bekritiseerde en zelfs belachelijk maakte. De tieners vluchten in hun eigen wereld waar ze zichzelf proberen te vinden, wat dat dan ook is, waarbij ze verdovende middelen niet schuwen. Jaren later probeert de hoofdpersoon het mysterie te ontrafelen na een beslissende gebeurtenis die de band tussen de drie jongens onherroepelijk heeft verscheurd. Deze roman toont de barsten van het ongebreidelde materialisme dat zijn oorsprong heeft in die periode van de jaren tachtig waarbij geld en materiële rijkdom tot het ultieme geluk werden gebombardeerd. Het lezen van deze roman is het begrijpen en voelen van de opoffering van mensen om iets van geluk te ervaren. De Baltische staten bevinden zich aan de uiterste oostkant van de Europese Unie. Estland, Letland en Litouwen hebben in hun geschiedenis het nodige te verwerken gehad: oorlog, bezetting, plundering, razzia’s. Dan waren ze ona�hankelijk, toen weer niet en vice versa. Misschien kwam dat door hun karakteristieke ligging tussen grootmachten als Rusland en Polen. Misschien door hun karakter zelf. Maar wat weten we eigenlijk van deze Baltische staten? Bar weinig. Het boek van Jan Brokken, Baltische Zielen is een verademing omdat het niet alleen prettig geschreven is, het helpt ook een breder beeld van deze kleine staten binnen Europa te schetsen. Baltische Zielen is fenomenaal. Het is geschreven via het uitlichten van beroemde en minder beroemde personen uit deze regio. De omvang van deze kleine staten zorgt er soms onterecht voor dat het verwachtingspatroon voor Baltisch talent dezelfde omvang heeft. Er zijn er maar weinig die in een handomdraai een aantal bekende of creatieve Balten kunnen noemen. Echter, de Baltische staten hebben bijzondere talenten voortgebracht die niet gering in aantal zijn. Het lijkt alleen niet overmatig beschreven of onder de aandacht gebracht. Gelukkig brengt Brokken ons voldoende overzicht van de Balten en maakt hij minder bekende personages ook onvergetelijk. Zo wordt de stad van Hannah Arendt beschreven, Koningsberg, en hoe het leven voor haar in die stad was. Niet alleen de persoon van Arendt wordt tot leven gewekt, ook de plek zelf door beschrijving van een onbekende jongere vrouw. Soms is locatie alles en kan deze allesbepalend zijn. De beroemde schilder van het abstracte expressionisme, Mark Rothko, kwam uit Letland. Arvo Pärt, de componist, kwam uit Estland. In vijftien verhalen schetst de schrijver ons de personages maar ook bijvoorbeeld het romantische landschap met de uitgestrekte bossen, de ontberingen van het klimaat waaronder ook het politieke klimaat en de historie. Dat doet de schrijver met verve. Bepaalde gebeurtenissen uit de Baltische staten geeft de schrijver nauwkeurig weer, als een onderzoeksjournalist, maar zijn beschrijvingen hebben meer diepgang door de treffende karakterbeschrijvingen. Zijn karakters, zijn Baltische Zielen, blijven de hoofdrol spelen. Doordat er voldoende feiten en historische beschrijvingen in staan, ontstaat een goed beeld van de verschillen en karakteristieken tussen de landen. Na het lezen van dit boek krijg je zin om naar de Baltische staten af te reizen en zelf Baltische zielen te leren kennen. p. 24 "Brutale mensen hebben Student & Boeken FOTO-INTERVIEW de halve wereld" p.24 Toen ik aankwam in Brussel heb ik de eerste twee weken in een hotel geslapen, maar ik moest op den duur een eigen kamer vinden. Ik ben naar een Turks restaurant in het centrum van Brussel gegaan, en ben meteen in gesprek gegaan met de eigenaar van het restaurant. Ik heb mijn situatie uitgelegd en zij hebben mij meteen geholpen aan een woning boven het restaurant. Ik lees het liefst Engelse klassiekers, vooral boeken uit het Victoriaanse tijdperk. Jane Eyre en Wuthering Heights van ‘The Brontë Sisters’ vind ik prachtig. Ook Pride and Prejudice van Jane Austen. Maar Jane Eyre blijft toch 27 dat ik wel het mooistep.boek tot nu toe heb gelezen. HABER DECEMBER 2010 ARALIK Jaar:1 Nr: 11 haber•nl ISSN:1879-9981 DONMEZ: D E B E S TE KRA Meer kleur voor de klas! Multitasken Mensen van wie de blackberry aan hun handen lijkt te zijn vergroeid, zijn constant aan het multitasken. Tijdens een vergadering, maar ook tijdens een diner, wordt er aandachtig op de blackberry gekeken. NEDERLAND N A V NT Dare to Have Dream project van start Songül Arslan p.28 Ik ben van mening dat het lerarentekort mede door het verbeteren van het imago kan worden teruggedrongen. Leerlingen die bezig zijn met het kiezen van een vervolgopleiding moeten de lerarenopleiding weer terug op hun lijstje zetten. Erdinç Saçan 11 topmanagers coachen 11 nieuwe ondernemers Aart van ‘t Land Lely Industries Ab van der Touw Siemens Faiza Dadi De Baak Dirk Lahuis Marco Korff De Ned. Dakdekkers Alfa Accountants Associatie en Adviseurs Mirjam Sijmons ANWB Paul Van Gessel BNR Radio Ronald Van Krieken De Gibo Groep Thomas Pehrson Thomas van Festo Rijckevorsel Achmea Umut Akpınar Triodor Angar Barekzoy Brasza Filiz Yeşil Mediq Apotheek Nail Karaman Ende's Car Halil Yüksel MobileLayers İbrahim Karaman Motto Media İsmail Meral MOB Nurettin Gören Firat Recep Bakırcı FIT Adnan Aydemir Expert Elf topmanagers uit het Nederlandse bedrijfsleven gaan een jaar lang elf nieuwe ondernemers coachen. Nieuwe ondernemers die staan te trappelen om een belangrijke rol te gaan spelen in de Nederlandse economie en samenleving. De elf teams zullen een jaar lang intensief Hayriye Akyüz Kidtopia samenwerken en eind 2011 de resultaten presenteren. Het project ‘Dare To Have A Dream’ is een een project van de Dutch Dream Foundation, een stichting die is ontstaan na het verschijnen van het boek ‘Atilla’s Dutch Dream’. Hierin vertelt Atilla Aytekin Sinan Gül Bclean2.com zijn verhaal. Hoe hij opgroeit tussen twee culturen, de Nederlandse en de Turkse. En hoe het is om temidden van die culturen een onderneming op te bouwen. Met vallen opstaan. Inmiddels is Aytekin een succesvol ondernemer. p.27 GROEN ONDERWIJS EN GROEN BEDRIJFSLEVEN NOG TE WIT HET LEVEN WORDT LEUKER MET MEER CULTURELE DIVERSITEIT Aan de rand van Ede, aan een bosrand, staat het kantoor van Aequor. Soms loopt er een ree of een wild zwijn door de tuin. Aequor is een middenveldspeler in het veld van groen onderwijs en groen bedrijfsleven. Maar het team en de verbonden belanghebbenden is erg wit, te wit. Soms bij een bloemist, een manege of bij een fabriek voor de productie van melk of chocolade zie je zo’n bordje. Erkend leerbedrijf. Erkend door Aequor. Mooi, maar wat is Aequor en wat betekent dat: erkend leerbedrijf? Het laatste boek wat ik heb gelezen is ‘Şu hortumlu dünyada fil yalnız bir hayvandır’. Het mooiste zin hieruit vond ik: ‘Zie mensen als boeken en laat je niet misleiden door hun ‘kaft’, wanneer je begint te lezen kom je achter de waarde ervan’. p.29 Om met het eenvoudigste te beginnen: Aequor is een organisatie van 120 mensen. De helft daarvan zit echter niet in Ede, maar ergens in Nederland, verspreid in het land. Ze adviseren bedrijven over opleidingen en stage. Hoe kun je zorgen dat je personeel een geschikt diploma haalt en hoe kun je zorgen dat leerlingen een goede stage kunnen lopen? Een bedrijf waar leerlingen goed stage kunnen lopen, krijgt zo’n stempel: ‘erkend leerbedrijf’. Leerlingen kunnen er gerust op zijn dat ze er heel veel leren over het vak. p.29 SUCCESVOL Toen ik voor het eerst begon met mijn zaak, had ik niet veel verstand van �ietsen, zoals ik zei. Ik kocht mijn spullen in waar ik ze kon vinden. Op een dag zag ik een klant van mij, een oudere vrouw, op een �iets die ik had verkocht aan haar. Maar wat me opviel was dat de �iets er wel goed uitzag, maar het spatbord helemaal onder de roest zat. Ik heb haar gelijk gestopt, en vroeg aan haar of ze wist wie ik was. “Ja, deze �iets heb ik van jou gekocht,” zei ze. Ik schaamde me dood toen ik haar �iets in zo’n conditie zag. Ik zei tegen haar dat ik niet wist dat het spatbord van zo’n slechte kwaliteit was en toen heb ik haar aangeboden om haar spatbord De mooiste zin die mij uit dit boek bijgebleven is: ‘Yürüdüğün yolda hiçbir engel yoksa, o seni hiç bir yere götürmez’. De betekenis hiervan is: ‘Als het pad dat je bewandelt geen obstakels bevat, zal dat pad jou nergens naar toe leiden’. p.24 Filosofische Antropologie & Culturele Analyse Het menselijk wezen is “ het enige levende schepsel dat ervaring heeft met het goede en het slechte, het gerechtvaardigde, p.24 het ongerechtvaardigde en met velen andere ethische concepten. ZAFER AVCI ONDERNEMER kosteloos te vervangen. Twee dagen later is ze langs gekomen en heb ik haar spatbord vervangen. Later kwam een journalist van het Algemene Dagblad een interview doen met me. Hij zei tegen me “Ik wil je testen, daarom zal ik de eerste klant die binnen komt, vragen naar de kwaliteit van ADO Bike”. Samen wachtten we op de eerste klant, en uiteindelijk kwam diezelfde mevrouw met het spatbord als eerste naar binnen. De journalist heeft gepraat met haar, en daarna mij gefeliciteerd over wat zij meldde. En daarna is Rijnmond TV langs gekomen voor een interview. Die twee reportages hebben de zaak heel goed gedaan. p.29 Boekenrecensies p.31