TürKev Dergisi - Gentle Movers
Transkript
TürKev Dergisi - Gentle Movers
TürKev Dergisi Türk Kültür Evi TürKev Dergisi Türk Kütür Evi 2013 Tel:617-269-7300 www.turkkulturevi.org 1 TürKev Dergisi Türk Kültür Evi İçindekiler: Önsöz............................................................................................................................... TürKev-Boston Kurucusu Hakkında..................................................................................... 5 TürKev-Boston Dünden Bugüne......................................................................................... 6-9 Dünden Bugüne TürKev- Boston’da Yapılanlar..................................................................... 10-24 TürKev-Boston’da Yeni Dönem........................................................................................... 25-26 TürkBirDev Hakkında......................................................................................................... 27-32 Makaleler.......................................................................................................................... 34-48 Türk Dünyası ile İlgili Haberler............................................................................................ 49-53 Yararlı Bilgiler.................................................................................................................... 54-72 Adres: 15 Boston Street, Avlu İçi, Kat 3, South Boston, MA 02127 TürKev-Boston Tel: 617 269 7300 Acil Tel: 832 405 3392 - 617 833 1218 2 İlan ve Reklam Vermek İçin TürKev-Boston Tel: 617 269 7300 Sefer Özdemir: 617 833 1218 www.turkkulturevi.org Eski den yurt dışı na gide nler aras ında böy le bir düş ünc e vard ı: eğit im alm ak ve dön üp ülke ye hizm et etm ek. Artı k, yurt dışı nda yaşa yan ları n çoğ u, öze llikl e ayd ın kesi m yurt dışı nda dah a fayd alı oldu ğu inan cına varm ıştır. Çün kü yurt dışı nın nas ıl ihm al edil diği ni ve bun un öze llikl e sözd e Erm eni Soy kırım ı, Hoc alı Faci ası, Kıbr ıs Mes eles i gibi kon ular da nas ıl aley him ize son uçla r doğ urd uğu nu görm ekte dirl er. Biz yurt dışı nda yaşa yan Türk ler, day anış ma için de olm azsa k ve orga nize hare ket etm ezse k kült ürü müz ü, değ erle rim izi ve tari hi gerç ek olay ları mız ı, bıra kın dün yaya , bur ada yeti şen çoc ukla rım ıza bile öğre tem eye ceğ iz. Bu açıd an Türk ler aras ında ki day anış man ın güç lenm esin e yard ımc ı olm ak, bir hab erle şme kan alı yara tma k ve bur ada ki tüm Türk leri n sesi olm ak ama cıyl a böy le bir der gini n varl ığı gere ksin imi hiss edil miş tir. Bun lara ilav eten yaşa ma dair ve hay atım ızı kola ylaş tıra n bilg iler ve yaşa nmı ş baş arı hikâ yele r bu der gide yer veri lece ktir. Der gi için bize gön der ilen yazı lar ve yoru mla r, “ TürK ev Der gisi ”nd e yay ınla nac aktı r. TürK ev Yön etic isi Tel:617-269-7300 TürKev Dergisi Türk Kültür Evi TürKev-Boston Kurucusu Hakkında: Sefer Özdemir S ayın Sefer Özdemir 1959 Büyük Kayı, Çankırı doğumlu. 1977’de İstanbul Ticaret Lisesini bitirdikten sonra, Irak’ta iki sene çalıştı. 1979’da Londra’ya dil öğrenmek ve 1982’de Boston’a muhendislik üzerine üniversite eğitimi için gitti. Sayın Sefer Özdemir’in ABD’deki gönüllü hizmet faaliyetleri, Bosna Soykırım yıllarında başladı. Bosna’daki katliami durdurmak adına Justice International Cultural and Educational Fondation’i 1992’de Boston’da kurdu. Justice International Cultural and Education Fondation, bütün dünyada, felaketler ve savaş mağdurları (kurbanları) ve sığınmacıların rahatlamasına adanmış, kar amacı gütmeyen bir kuruluştur. Mağdurlara, yeni ortama yerleşmeleri ve kultur açısından uyum sağlamaları ve eğitim yolu ile hayatlarini normalleştirmek için yardım etmekte olan bir kuruluştur. Justice İnternational Cultural and Educational Foundation’ın kurucusu sayın Özdemir’in katkılarıyla 1994lerde Çankırı’nın Orta ilçesinde çocuklara Eğitim ve Yardım Derneği (Coyder) kurularak ciddi anlamda faaliyete başlandı. Önce Çocuklara Yardım Fonu olarak faaliyete başlayan dernek, 1999 yılında dernek haline gelmiş ve faaliyetlerini kesintisiz olarak sürdürmektedir. TürKev (TürkKültürEvi)- Boston, 2005 yılında Justice İnternational Cutural and Educational Foundation’ın bir projesi olarak Boston’da sayın Sefer Özdemir tarafından kurulmuş ve bugüne kadar ana sponsoru ve kurucu başkanıdır. TürKevBoston, Türklere yer ve olanak sağlamak, her alanda daha güçlü bir Türk toplumu oluşturulmasnda katkıda bulunmak, gurbetteki soüukluğu gidermek ve yaşadiğimiz yeri daha yaşanılır kılma ilkelerine dayanarak, Türklüğün ve Türk Kültürünün tanıtılması, Boston ve çevresindeki Türkleri bir araya getirerek milli ve dini münasebetlerimizin yaşatılması ve sosyal içerikli program ve etkinliklerin yapılması yönünde 2005’ten beri faaliyet gösteremektedir. TürKev şimdiye kadar prof. Dr. Türkkaya Ataov, Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu ve Bakan Veysel Eroğlu gibi çok değerli isimleri ağırlamıştır. Sayın Özdemir’in faaliyetleri bunlarla sınırlı değil, aynı zamanda 7 bağımsız Türk devleti arasında gerekli ve gerçekleştirilebilir bir Türk Birliğinin kurulması yolunda Türkiye’de faaliyet gösteren, TürkBirDev hareketinin kurucu başkanıdır. Ayrıca Türkiye başta olmak üzere, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgizistan, K.K.T.C., Özbekistan, Türkmenistan’da yapılanma çalışmalarını sürdürmektedir. Ayrıca TürkBirDev hakkindaki düşuncelerini anlatan bir kitabı vardır. Çeşitli kurumların bünyesinde görev alan, maddi ve/ya manevi destek sağlayan, ihtiyaçlar doğrultusunda organizasyonlar kuran ve yürüten bir iş adamı olarak sayın Özdemir, Türk Dünyası’ndan, Amerika’da ve Boston bölgesinden binlerce üyesi bulunan Facebook ve Yahoo’da, Türk Kültür Evi (TürKev), TürkBirDev ve Türk Girişimciler Odası gruplarını yaratmıştır. Başarılı bir iş adamı olarak sayın Özdemir, Boston’da taşımacılık ve depolama alanında tam hizmet veren Gentle Movers Franchise, inc. (www.gentlemovers. com)’ın kurucusu ve sahibidir. Yönettiği şirket bölgede tam taşıma hizmeti veren şirketler arasında en iyi ve hızlı büyüyen şirketlerden birisidir. Tel:617-269-7300 5 TürKev Dergisi Türk Kültür Evi Justice International Kultural and Education Fondation (JiniCef) JiniCef Hakkında Justice International Kultural and Education Fondation, bütün dünyada, felaketler ve savaş mağdurları (kurbanlar) ve sığınmacıların rahatlamasına adanmış, kar amacı gütmeyen bir kuruluştur. Mağdurlara, yeni ortama yerleşmeleri ve kültür açısından uyum sağlamaları ve eğitim yolu ile hayatlarını normalleştirmek için yardım etmekte olan bir kuruluştur. Bu kuruluş “Daha iyi gelecek için beraber çalışmak” inancıyla, topluca çabalarımız ve karşılıklı yardım yoluyla, trajediler, doğal felaketler ve yoksullukla parçalanmış hayatlarda olumlu değişmelere neden olabilmektedir. The Voice of Tustice(Adaletin Sesi), kuruluşun üyelerini, Justice International’ın faaliyetleri konusunda bilgilendiren yayınıdır. Bu kuruluş ayrıca çalkantılı dünyamızda birçok sıkıntıya çözüm yolu tartışmak için bir forumdur. konvansiyona kulak asmayarak insanlık dışı uygulamalarını pervasızca sergilediler. Soykırım ise savaş başladığından beri Sırpların başvurduğu yegane savaş yöntemiydi. Daha savaşın ilk evrelerinde Nisan 1992’de Srebrenitza’nın hemen dışında bulunan Bratunac köyünde yaklaşık 350 Bosnalı Müslüman Sırp paramiliterleri ve özel polis güçleri tarafından işkenceye tabi tutulmuş ve öldürülmüştü. Bosna’daki katliamı durdurmak adına Justice International Cultural and Educational Fondation’ı 1992’de Boston’da Sayın Sefer Özdemir tarafından kuruldu. Justice International Bosna Savaşı’ndaki Çalışmaları: Bosna Savaşı, Bosna-Hersek’te 1 Mart 1992 tarihinden 14 Aralık1995 tarihine kadar sürmüş olan bir savaştır. Üç yıldan fazla süren bu savaş sırasında Sırplar tarafından Boşnaklara karşı Bosna-Hersek topraklarında bir soykırım gerçekleşerek 100.000110.000 kişi hayatını kaybetmiş, 2 milyon kadar insan da yerini yurdunu terk etmek zorunda kalmıştır. Üç 6 yıl boyunca Sırplar uluslararası hiçbir www.turkkulturevi.org TürKev Dergisi Türk Kültür Evi Justice International’ın Türkiye’deki Çalısmaları Çocuklara Yardım Dernegı(Çoyder) Çoyder Hakkında Çocuklara Yardım Derneği olarak Çoyder, 1994lerde Justic İnternational Cultural and Educational Foundation’ın bir progesi olarak, bu kuruluşun kurucusu sayın Sefer Özdemir’in katkıları ile Türkiye’de kuruldu. Önce Çocuklara Yardım Fonu olarak faaliyete başlayan dernek, 1999 yılında dernek haline gelmiş ve faaliyetlerini kesintisiz olarak sürdürmektedir. Çocuklara Eğitim ve Yardım Derneği”nin Misyonu ve Vizyonu Çoyder’in Misyonu: Balık vermek değil balık tutmayı öğretmek olup, “çocukların suçu yok” anlayışından hareketle çocukları geleceğe hazırlamak; eğitimin önemini anlatmak ve buna dayalı olarak eğitim seviyesini ve kalitesini yükseltmek; çocukları daha ileri ufuklara taşımak; “çocuklar kimsesiz, ilgisiz kalmasın; veliler çocukların farkına varsın” amacıyla bilinçlendirici çalışmalar oluşturmak. Çoyder’in Vizyonu: Orta’dan başlayarak kaliteli bir eğitim ortamının oluşmasına katkı sağlamak. Eğitim hususunda bilinçli bir toplum oluşturmak. Örnek bir çalışma modeli oluşturmak ve Türkiye’nin her tarafında benzeri kuruluşların ortaya çıkmasına ön ayak olmak. Derneğin temel amacı: Kırsal kesimde doğup büyüyen, Şehir merkezlerinde eğitim hizmetlerinden yoksun ve başarılı öğrencilere ücretsiz eğitim desteği sağlamaktır. Bu kapsamda yapılan faaliyetler şunlardır: • Yardıma gereksinim duyan çocukların eğitimlerine katkıda bulunmak, hayata ve topluma kazanmalarını sağlamak, • Sokak çocuklarını sokaktan kurtararak toplum içinde yerlerini almalarını sağlama, • Eğitim olanaklarının kısıtlı olduğu yerlerde eğitim-öğretim hizmetlerini destekleyerek eğitim düzeyini yükseltmek, • Ücretsiz ÖSS ve OKS hazırlık kursları düzenlemek, • Yüksek öğrenim gören, başarılı ve muhtaç öğrencilere karşılıksız burslar sağlamak, • Öğrencileri çalışkan ve üretken olmaya teşvik etmek için ödüllü yarışmalar düzenlemek, • Olanakları kısıtlı taşra okullaına eğitim-öğretim, ders araç gereci sağlamak, • Yardimsever insanların yardımarını ihtiyaç sahiplerine ulaştırmalarında yardımcı olmak • Gezici Kütüphanelerle köy ve kasba okullarındaki öğrencilere kitap,bilgisayar ve kaynak eser desteği sağlamak, Yayınlar: Kurumun iletişim aracı olan “Geleceğin Sesi” adlı dergidir. Ayrıca farklı zamanlarda makale, bülten, dergi, broşür, kitap, katalog, rapor da yayımlamaktalar. Tel:617-269-7300 7 TürKev-Boston Amerika, imkanı olanların, eğitim almak ve araştırma yapmak isteyenlerin, hayallerini gerçekleştirmek amacıyla gelenlerin, gitmek için yaptığı bir tercihtir. Hangi koşullarda ve hangi amaçla tercih yapılmış olsa da yeni dünyaya yelken açmak insanı heyecanlandırır özellikle de ilk başlarda. Zamanla, yapılan bu tercihin artı ve eksik taraflarının olduğu görülmeye başlanır. Bu artı ve eksik taraflar kişiden kişiye farklılık göstermekle beraber hepimizde özlem duygusu ortaktır. Zamanla özlem kavramının dilimizden döküldüğü kadar basit bir kavram olmadığını da farkediyoruz. Burada Bizleri etkileyen bir çok faktör vardır. Amerikadaki Türklerin sorunlarını tespit etmek amacı ile 2005 Mayıs Ayında yapılan Ankete katılanların %25’i en büyük sorunlarının yanlızlık ve arkadaş bulamamak olduğunu, %14’u istediği işi bulamamak olduğunu, %13’u memleket özlemi olduğunu, %12’si ingilizce yetersizliği olduğunu, %10’u çok çalışmak olduğunu, ve yine %10’u, Türklerin Gruplaşması olduğunu belirtirken, akrabalardan uzak olma, Amerikalılar ile kaynaşamama, kültürel farklılıklar, müslüman olma, ayrımcılık yapılması gibi diğer sorunlar çok fazla Türkü etkilemektedir. (www.amerikadakiturk.com). Yukarıda yazılan sorunlar önemli ve bir o kadar da hayatımızı derinden etkileyecek niteliktedir. TürKev Boston bu ihtiyaçların sonucu olarak kurulmuştur. Gurbetteki soğukluğu gidermek ve yaşadığımız yeri daha yaşanılır kılmak amacıyla 2005’den beri yapmış olduğumuz etkinlikler ve programlar bizlerin birleşmesinde ve “biz” olmamızdaki en büyük kanıtıdır. Türk sadece kendi evinde mutludur, yani TürKev’de! TürKev-Boston TürKev-Boston Hakkında T ürKev(Türkkültürevi)- Boston, 2005 yılında Justice İnternational Cutural and Educational Fondation’ın bir progesi olarak Boston’da sayn işadamı Sefer Özdemir tarafından kurulmuştur. TürKev- Boston, Türklere “yer ve olanak sağlama” ilkesine dayanarak her alanda daha güçlü bir Türk toplumu oluşturulmasında katkıda bulunmak, gurbetteki soğukluğu gidermek ve yaşadığımız yeri daha yaşanılır kılmak, Türklüğün ve Türk Kültürünün tanıtılılması amacıyla Boston ve çevresindeki Türkleri bir araya getirerek milli ve dini münasebetlerimizin kutlanmasında ve sosyal içerikli program ve etkinliklerin yapılmasında 2005’ten beri faaliyet gösteremektedir. TürKev belirli gün ve saatlerde, önceden planlanmış etkinlikler için, tüm katılımcılara açıktır. Türkev’de siz de; • Konferans, sergi, doğum kutlamlası, Nişan, düğün, iş toplantıları, ağkur, sinema akşamları, gibi etkinlikler yapabilir; • Milli ve dini bayramları kutlayabilir; • Türkçe, müzik, halk oyunları gibi dersler verebilir veya alabilirsiniz. Türkev’de ne var? • Oturma odamızda, 7 kanaldanTürkçe yayın yapan televizyon • Okuma ve araştırma odası • Kütüphane • Masa Tenisi • çay ve kahve için mutfak • Türk girişimcileri için olanaklar • Piyano öğretmek ve öğrenmek isteyen kişiler için piyano • Satranç, tavla tahtası • Ziyaretçi arabaları için avlu • Misafirlerimizin oturup sohbet edebileceği bir “Köy Odasi” Tasarimda: • Kapalı spor sahası • Avlumuzda çocuklar için oyun bahçesi • Mescit Türkev neler yapıyor? • Türk Kültürünü tanıtmak ve yaşatmak, aynı amacı güden kişi ve kuruluşlara çalışma yeri, para ve diğer olanaklar sağlayarak destek oluyor; • Türkler arası iş birliği ve iş ağını genişletiyor; • Türk Girişimcilerine yer ve olanaklar sağlıyor; • İş arayanlara dayanışma , bilgi ve iş bulma imkanları veriyor; • Sergi açmak isteyen sanatçılar için yer ve olanak tedarik ediyor; • Toplumsal yardımlaşma ve iletişim merkezi vazifesini görüyor; • Yasal ve genel işlemlerde uzman olan kişilerin seminer verebilme imkanlarını yaratıyor • Türkler için çeşitli sosyal etkinlikler düzenliyor; • Belirli ulusal ve dini günleri kutluyor; • İhtiyaci olan kişilere geçici veya devamlı kalacak yer bulmaları için yardımcı oluyor. • Geleneksel Dünya Türkleri Şenliği düzenliyor. Türkev VAR çünkü siz VARsınız! Üye olun Yönetim Kurulunda görev alın Kurduğunuz hayalleri gerçeğe dönüştürmek için siz de Türkev’in yer ve olanaklarindan yararlanın. *** www.turkkulturevı.org’da Kendi ilan, duyuru, ve etkinliklerinizi İLANLAR bölümünde paylaşmak, Toplumumuzla paylaşmak istediğiniz önemli olayları HABERLER’e koymak, TürKev’de ders vermek veya almak, TürKev’de ETKİNLİKLER yapmak, Başarılarınızı ve tecrübelerinizi paylaşmak, TürKev Yönetim Kuruluna katılmak isteğinizi , Öneri ve/ya sorularınızı doğrudan İLETİSİM adresimize veya @turkkulturevi.org’a gönderebilirsiniz. Dünden Bugüne TürKev-Boston’da Yapılanlar Osman Öz Bengür’nün ABD Temsilciler Meclisi seçimlerine Destek Gecesi D estek gecesinde Massachussetts’ten bir çok iş adamı ve meslek sahiplerinin yanısıra, New England (Rhod Island, Connecticut, Main, New Hamshire) Türkleri de geceye katılarak maddi ve manevi anlamda destek verdiler. Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan, ABD içinde doğmuş veya ABD’ye göç etmiş Türk kökenli kişiler, 2005 yılındaki ABD nüfus sayımına göre 164.945 kişi ABD’li tamamen veya kısmen Türk kökenli oldukları belirtilmiştir. Türklerin Amerika kıtasındaki geçmişleri 17. yüzyıla kadar uzanır. Ancak, oldukça detaylı olan Osmanlı Devleti arşivleri dışında bunu doğrulayan fazla bir kayıt bulunmamaktadır. Türklerin ABD’ye olan ikinci büyük göç dalgası, II. Dünya Savaşı sonrasında ABD’nin “Alien Registration Act” kanununu kabul etmesi ile başlamıştır. Bu dönemde özellikle Türk entelektüeller daha iyi eğitim ve araştırma imkânları için ABD’ye göç etmişlerdir. 1950’den sonraki göç dalgası ise vasıflı ve iyi eğitimli Türklerin de ABD’ye olan göçüne sahne olmuştur. Meslek olarak çoğunlukla doktor, mühendis veya bilim adamı olan bu göçmenler günümüzde giderek göze batan bir etkinliğe ulaşmışlardır. Çoğu meslek sahibi insanlar olan bu Türkler, ortanın üstünde bir gelir seviyesine sahiptirler. ABD’deki Türkler özellikle müzik, yüksek eğitim, bilim ve tıp dallarında yaşadıklara topluma büyük katkılarda bulunmuşlardır. Ancak bu dalların dışında, Türkler, siyaset alanında da isimlerini duyurmaya başlamışlardır. Bunlardan biri Türklerin ilk defa siyasete adım atmalarını sağlayan Osman Öz Bengür’dür. sman Öz Bengür, 2006 yılındaki ABD Temsilciler Meclisi seçimlerine Maryland kentinden O adaylığını koyarak ABD tarihinde ABD Kongresi için yarışan ilk ABD’li Türk olma ayrıcalığını kazanmıştır. Sayın bengür yeterince oy kazanamamakla birlikte ABD’de Türklerin ilk defa siyasete adım atmalarını sağlamış oldu. İkinci kuşak Amerikalı Türk olan Osman Öz Bengür 2006 yılındaki ABD Temsilciler Meclisi seçimlerine Maryland kentinden adaylığını koyarak ABD tarihinde ABD Kongresi için yarışan ilk Amerikalı Türk olma ayrıcalığını kazandı. TürKev-Boston’da Demokrat Parti adayı, Amerika doğumlu bir Türk olan Osman Oz Bengür’a seçim desteği gecesi düzenlendi. Yunan asıllı bir Amerikalı John Sarbanes ile yarışacaktı. TürKev-Boston’da düzenlenen destek gecesinde maddi desteğin yanısıra, muthiş bir ağkur etkinliği gercekleşerek bir kez daha, Türklerin bir araya gelerek başarılara imza attığını, Türklerin Türklere destek verdiğini göstermektedir. Bir çok iş adamının, doktorların ve diğer profesyonellerin de bulundugu gecede New England (Rhod Island, Connecticut, Main, New Hamshire) Türkleri birbirleri ile tanışma ve kartvizit değiştirme olanağı da buldular. Oktay Sinanoğlu’nun “ Türk Birligi kültür birliği ile başlar” Konferansı T ürKev-Boston’a 21 ve 22 Kasım 2008’de misafir olarak gelen sayın hocamız Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, TürkBirDev’in ve birçok kurulşların desteği ile Boston Üniversitesi’de gerçekleştirdiği konferanta “Türk Birligi kültür birliği ile başlar” dedi. TurkBirDev’in “çok yararlı işler yaptığını” da söyleyen Sinanoglu’na konferansta, TürkBirDev topluluğu adına 22 Aralık 2008’de Sayın Sefer Özdemir tarafından Başarı Ödülü Plaketi verildi. Bu Konferansın ilkini TürKev Boston’da Türk Toplum öndeleri ve başarılı iş ve meslek sahipleri ile gerçekleşiti. Konferans sonrasında TürKev’de kurulan masalarda sayın Sinanoğlu’nun kitapları sergilenerek satışa sunuldu. Her iki etkinlikte “Star Amerika’da” TV program yapımcıları çekim ve katılımcılarla roportaj yapıldı. Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, Türk kuantum kimyacısı, kuramsal kimyacı ve moleküler biyolog. Dünyanın pek çok yerinde buluşları ve kuramları ile ilgili konferanslar gerçekleştirmiştir. Türkiye’de bulunduğu dönemde çalışmalarını daha çok Türk ulusal kimliği ve Türk diliyle ilgili milliyetçi görüşlerini yaymaya adadı. Eğitim dilinin, resmi dil olması gerektiğini ve yabancı dilin takviyeli olarak öğretilmesinin gerektiğini savunmaktadır. Matematiksel yapısından dolayı Türkçe’nin en iyi bilim dili olduğunu söylemektedir. (Atatürk ve Türk Bilim Dili - Prof.Dr.Oktay SİNANOĞLU -1971) Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, dilimizin önemi ve değeri üzerine sık sık değinen ve bu konularda yazılar yazan, döne döne yazma gereğini duyan bir bilim insanıdır. Bilim ve Sanat Akademisi’nin ilk ve tek Türk üyesi, Sayın Sinanoğlu bir çok kitabı vardi. “Türkçe giderse Türkiye gider”, “Hedef Türkiye” “Türk Aynştaynı “Dayatmalar Kabusu” “Bye Bye Türkçe” ve “Büyük Uyanış” kaleme almış olduğu önemli eserlerindendir. Sözde Ermeni Soykırımı Konferansları T ürKev-Boston’da yapılan bir çok etkinliğin yanı sıra bir başka önemli etkinliğe ev sahipliği yaptı. Bu önemli etkinlik sözde Ermeni Soykırımı iddiaları ile ilgilidir. Bu konu ile ilgili olarak TürKev-Boston’da iki önemli konferans, biri sayın Dr. Hande Özdinler diğeri ise sayın Prof. Dr. Türkkaya Ataöv sunumları ile gerçekleşti. Dr. Hande Özdinler Konferansı: T ürKev-Boston ailesi olarak Türk toplumnu aydınlatmak amacıyla Ermeni soykırımı iddiaları ile ilgili olarak 7 Subat 2009’da “U.S. House of Resolution” Madelleri başlığı altında Sayın Dr. Hande Özdinler sunumu ile bir konferans gerçekleştirildi. Gerçekleştirilen bu konferansa Boston’ın soyuğuna aldırmadan komşu şehir ve eyaletlerden gelen konukların yanı sıra, saat farkına rağmen Türkiye’den ve diğer ülkelerden Skype’dan canlı olarak katılanlar da oldu. Amerikan meclisine sunulan sözde Ermeni soykırımı yasa tasarısının ilk maddesindeki “19151919 yılları arasında “ kısmı çıkarılmış onun yerine “ 1915-1923 yılları arasında “ ibaresi gelmiştir! Yani sözde soykırım yıllarının zamanı Kurtuluş savaşını da içine alan yıllar arasına çekilmiştir. 1919 yılını 1923 olarak değiştirmek kağıt üzerinde çok küçük olsa da tarihsel olarak çok büyük bir değişikliktir ve farklı anlamlar taşımaktadır. Çünkü bahsi geçen olaylar Kurtuluş savaşı zamanında oldu demektir. Halbuki önceki tasarının politika deklarasyonu kısmında üçüncü bir madde vardı ve burada soykırımın Osmanlı İmparatorluğu tarafından yapıldığı ve modern Türkiye Cumhuriyeti’nin soykırım yapmadığı açıkça belirtiliyordu. Yurtdışında yaşayan biz Türklere önemli olan, tasarıının doğruları yansıtmadığını ve bu gerçeğı Amerikan kamuoyunu ile paylaşmamızdır. Çünkü tasarı, kabul edildiği takdirde ABD’de Türk imajının çok olumsuz bir şekilde etkileneceği kesindir. Sayın Hande Özdinler tarihi değiştirilen döküman ile ilgili önemli konulara değinerek, dökümanda iki TürKev Dergisi Türk Kültür Evi rakamın değiştiririlmesinin ne anlama geldiğini belirtti. Özdinler’e göre dökümanda iki tarih değiştirilerek hem Amerikadile sürtüşme bitecek, hem “Kemalizmin toplum üstündeki etkisini azaltmalısınız” diyen Avrupa mutlu olacak, hem Ermeniler’e ve bütün dünyaya “gördünüz mü gardaşlar sizi bizim atalarımız öldürmedi.. Aha sizi bu adam öldürdü.. Ona inananlar bize kendi ülkemizde 85 seneden beri zulüm yapıyorlar. Bize bunu yapan size onu yapmaz mi.. Ah gardaşlar ahh… düşmanımız ortakmış da bilmiyormuşuz..” deme fırsatı bulacaklar.. Tarihi yeni düzenlenmiş dosyaya bu linkten inceleyebilirsiniz: http://frwebgate.access.gpo. gov/cgi-bin/getdoc.cgi?dbname=110_cong_ bills&docid=f:hr106ih.txt.pdf) Prof. Dr. Türkkaya Ataöv Konferansı: E rmeni soykırımı iddiaları ile ilgili olarak 26-27 Mart 2010’da TürKev-Boston’da, “24 Nisan 1915’de gerçekte ne oldu?” başlığı adı altında bir başka konerans daha, Pro. Türkkaya Ataöv’ün sunumu ile gerçekleştirildi. ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nde kabul edilen sözde Ermeni soykırımı yasa tasarısının Ermeni diyasporası tarafından ABD Kongresi’ne taşınmasının söz konusu olduğu Nisan 2009’da Türkiye’nin görüşleri Prof. Dr. Türkkaya Ataöv aracılığıyla 2 hafta içinde 7 eyalette, 8 konferansla Amerikalılara anlatıldı. Bu konferansların İlki Boston’da TürKev-Boston’da yapıldı. Bu konferansta Prof. Dr.Türkkaya Ataöv, Ermenilerin her yıl “katliam tarihi” olarak andıkları 24 Nisan 1915’e kadar olan gelişmeleri belgelerle destekleyerek anlattı. Sayın ataöv’ün bu konuda verdiği bilgier büyük ilgi gördü. Degerli zamanını ayırarak ta Turkiye’den gelen ve biz Amerika’da yasayan ürkleri “Ermeni” konusunda gerçek bilgileri ile aydınlatan Prof. Dr. Türkkaya Ataöv’e TürKev-Boston ailesi olarak teşekkür ediyoruz. Sayın Prof.Dr. Ataöv, 40 yıla aşkın bir süredir dünyanın pek çok üniversitesine ve konferanslarına konuşmacı olarak davet edilmiş, Paris’te Ermeni terörü mahkemelerinde uzman tanık olarak görev yapmış, 140 kadar kitabı 20 dile çevrilmiş, Birleşmiş Milletler’in İnsan Hakları konusunda çalışan uluslararası kurumlarında önemli görevlerde yer almış değerli bir uluslararası ilişkiler uzmanı ve Türk tarihçisidir. Tel:617-269-7300 13 TürKev Dergisi Sayı: 1 Kış 2013 Türk Kültür Evi E rmeniler yaklaşık yüz yıldır yayınladıkları binlerce kitap ve makale ile soykırıma uğradıklarının propagandasını yapsalarda, Bu propaganda 1980’li yılların sonlarına kadar genelde diaspora tarafından gerçekleşmiş ve Ermenistan’ın bağımsızlık elde etmesinin ardından daha da hız kazanmıştır. Şimdiye kadar 20 ülke ve Avrıpa Parlamentosu, Ermeni Kırımı’nı soykırım olarak kabul edip hayata geçirmişlerdi. İşte dünya genelinde Ermeni soykırımı tasarılarını kabul eden ülkeler bunlardır:Fransa, İsveç, Almanya, Hollanda, Belçika, Avrupa Parlementosu, Kanada, Venezuela, İtalya, Şili, Uruguay, Arjantin, Litvanya, Polonya, Slovakya, İsveçre, Yunanistan, Lübnan, Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Rusya. Bu ülkelerin yanısıra, her sene birden fazla eyaletin sözde soykırımı tanımasını sağlayan ve şu ana kadar yaklaşık 41 eyalette başarı elde eden Ermeniler, ABD’nin de bu yönde karar alması için büyük çaba sarfediyorlar. Bununla da yetinmeyen Ermeni Diasporası, 2000’li yılların başından itibaren hayata geçirmek istedikleri bir proje vardır. Bu proje, Washington’da Beyaz Saray, Holokost’u Anma Müzesi’nin yakınlarında ve Türk Büyğkelçiliği’ne ise 15 dakikalık bir yerde Ermeni Soykırım Müzesi’nin kurulmasıdır. Ermeni Soykırımı’nı anmak için yapılacak olan müze projesi, 2000 yılında Hrair Hovnanian ve Anoush Mathevosian tarafından başlatıldı, ve yakın zamanda tamamlanması planlanıyor. Amaç, Amerikalı ve uluslararası kitleleri soykırım konusunda bilgilendirmektir. Peki, dünya üzerinde nüfusu 8 milyon kadar olduğu tahmin edilen Ermeniler nasıl oluyor da bu kadar etkin lobicilik yapabiliyorlar? gerekmektedir. • Amerika kongresine sunulan önerge tek taraflıdır; Ermeni ve taraftarlarınca sunulmuş yanlış bilgilerle doludur. Çünkü Amerikan meclisine sunulan sözde Ermeni soykırımı yasa tasarısının ilk maddesindeki “1915-1919 yılları arasında “ kısmı çıkarılmış onun yerine “ 1915-1923 yılları arasında “ ibaresi gelmiştir! Bu değişiklik yenidir! Yani sözde soykırım yıllarının zamanı Kurtuluş savaşını da içine alan yıllar arasına çekilmiştir. • İddia edilenin aksine Ermenilere soykırım uygulanmadığına dair elimizde ciddi deliller vardır. Bu delilleri gerekli yerlere, uygun bir şekilde iletilmelidir. İlgili kişiler bilgilendirilmelidir. • Amerika kongresi ve senatosunda sözde “soykırım” ın kabul edilmesi durumunda Amerika’da yaşayan Türkler kişisel olarak etkileneceği gibi Türkiye de devlet ve ülke olarak bazı yaptırımlarla karşı karşıya bırakılacaktır. • Küçük bir alana, dost olmayan ülkeler arasına sıkıştırılmış olan Ermeniler, Sevr Antlaşması’nda kendilerine vaad edilen toprakları kazanmak için soğuk bir savaş sürdürmektedirler. Sözde “Ermeni Soykırımı” Türkiye’den toprak koparmak için kullanılan bir araçtır. • Her Türk, nerede olursa olsun kendi başına dahi olsa birşeyler yapabilir; bulunduğu bölgede gönüllü çalışmalara, çeşitli heyetlere üye olarak katılabilir. Kendi temsilcilerinin / millet vekillerinin ve/ya olmak isteyenlerin seçim kampanyalarında çalışabilir. Dernek kurabilir ve çeşitli etkinlikler düzenleyerek sesini duyurabilir. Diğer kişi ve derneklerle işbirliği yaparak daha etkili olabilir. Bu konferanslardan alınan sonuçlar: • Türkler Türklerle tanışmak ve iş yapabilme olanaklarını araştırmak için uzaktanda olsa soğuk, kıs, kar, buz ve diğer zorluklara ragmen geliyor; • Türkler, Türkleri her alanda desteklemeye hazır; • Ermeni sorunu ciddi bir sorundur; kendiliğinden ortadan kalkacak gibi değildir. İlgilenilmesi ve bilimsel yaklaşımlarla çözülmesi 14 www.turkkulturevi.org sergi Dr. Tuna Doğan’ın Eserleri: TürKev-Boston, mitolojinin beşiği olan Anadolu’dan ve onun geçmiş kültürlerinden esinlenen Sayın Doç. Dr. Tuna Doğan’ın eserlerine ev Sahipliği yaptı. Mehmet Çelik’in Eserleri: TürKev-Boston diğer bir sanatkarımızın eserlerine ev sahipliği yaptı. Adnan Menderes Üniversitesi(ADÜ) Karacasu Memnune İnci Meslek Yüksekokulunda Müdür Yardımcısı ve Seramik Program Koordinatörü olarak çalışmakta olan sayın Mehmet Çelik’in Anadolu medeniyetlerini günümüze taşıyan sergilerinden birisi TürKev-Boston’da sergilendi. Mehmet Çelik’in seramikten yaptığı idoller, hayvan figürleri Boston sanatseverlerin beğenisine snuldu. Kominist Çin Devletinin Urumçi’de yapmış olduğu katliam ve zulmü kınama protestosu T ürKev-Boston Kominist Cin Devletinin Urumci’de yapmis oldugu katliam ve zülmü kınamak amacıyla, 11 Temmuz 2009’da Harvard meydanında Cambridg’de önemli bir protesto gerçekleştirdi. Temmuz 2009 Urumçi başkaldırıları, Doğu Türkistan’ın başkenti Urumçi’de 5 Temmuz 2009 günü başlayan olaylardır. İlk olaylar, Uygurların 26 Haziran’da Guangdong eyaletindeki bir oyuncak fabrikasında meydana gelen olaylarda 2 Uygurun öldürülmesini protesto etmek istemesi üzerine yaşanmıştı. Çin güvenlik güçleri gösterilere sert karşılık vermiş ve Çin yetkilileri protestonun barışçı olmadığını açıklamıştı. Çin medyasına göre çıkan çatışmalarda 184 kişi hayatını kaybetmiş, 1680 kişi yaralanmış, 1434 kişi tutuklanmıştır. Türkiye Türklerinin yanısıra, Özbek, Kırgız, KKTC, Kazakistan ve Azerbaycan Türkleri de Uygur kardeslerimizin yanında idi. 11 Temmuz’da Harvard Square tarihte ilk defa Uygur Türklerinin yaşadığı sorunlarla ilgili bir protestoya şahit olmuştur. Protestoya konuşmacı olarak katılan “World Uyghur Congress and Uyghur American Association baskani”, Rabiye Kadir’in konuşmaları damgasını vurdu. Uygur Türklerinin lideri olarak da bilinen Rabia Kadir, Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi (Doğu Türkistan’da) yaşayan Uygur halkının, insan hakları için mücadele eden Uygur aktivistidi. 2005 yılından bu yana ABD’de yaşamakta ve Uygurların sesini dünyaya duyurmaya çalışmaktadır. Uygur halkı, Türkî halktır. Dilleri Türk dillerinden Uygurca’dır. Uygurca, Arap kökenli bir alfabe ile yazılır. Sincan Uygur Özerk Bölgesi (Doğu Türkistan)’ın başkenti Urumçi’dir. B aşka ülkelerin işgal ve / veya himayesi altında yaşayan Türklerin sahipsiz olmadığını özellikle 7 bağımsız Türk devleti ve dünyanın farklı yerlerinde yaşayan biz Türkler gostermeliyiz; onların da insanca, huzur içinde kendi dili, kültürü ve inançları ile yaşamalarının en dogal insanlık hakkı olduğunu dünyay’ya hatırlatmalı, bu hakların ihlali durumunda var olan gücümüzle soydaşlarımıza destek verebilmeliyiz. Hele ki bu durum Dogu Turkistan’da görüldüğü gibi bir katliama dönüşüyorsa, dünyanın neresinde olursa olsun bütün Türkler yaşadıkları ülkeleri ve vatandaşı oldukları devletleri ayağa kaldırmak için çabalamalıdırlar. Özellikle 7 bagımsız Türk devlet yetkilileri hemen bir araya gelğip diğer ülkelerin himayesi altında yaşayan Türkler ile ilgili ortak bir siyaset geliştirmeli ve bunu acilen dünyaya duyurmalıdırlar. Kendi himayesinde barındırdıkları Türkleri hor gören, onların insanlık haklarını ihlal eden ve hele hele temel hak olan can güvenliğini sağlayamayan ülkelerle ilişkiler yeniden gözden geçirilmeli ve 7 devletimiz ortak bir kararla gereken adımları atmalıdırlar. “Star TV Amerika’da” Programcılarıyla Zafer Nevruz ve T Bayramları ürKev-Boston’da 21 Mart 2010’da Çnakkale Zeferi ve Nevruz bayramı büyük bir coşku ile birarada kutlandı. İstiklal Marşı okumasıyla başlanan programın açılış konuşmasını sayın Sefer Özdemir yaptı. Program saygı duruşuna geçilerek Mustafa Kemal Atatürk ve Çanakkale Savaşında hayatlarını kaybeden şehitler anıldı. Ardından Günün önemini anlatan konuşmalar yapıldı . Bu önemli etkinlikte farklı Türk Cumhuriyetlerine mensup konukların yanısıra Star TV Kanalında,her hafta Cumartesi günleri yayınanan “Star Amerika’da” program yapımcıları da vardı. Bu etkinlikte “Star Amerika’da” TV programcıları, çekim yaparak etkinliğe katılanlarla roportaj gerçekleştirdi. Bu önemli güne renk katacak bir de masa tenisi yarışması düzenlendi. Günün Önemi: Çanakkale Savaşı, I. Dünya Savaşı sırasında 19151916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası’nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebeleridir. Bu savaşın Farklı sebeplerinin yanısıra, en önemli nedenlerden biri, İngiliz ve Fransızların İstanbul’u ele geçirmek istemesi ve İstanbul’a giden yol ise Çanakkale Boğazı’ndan geçer düşüncesi idi. İstanbul jeopolitik konumundan dolayı her zaman önemini korumuştu. Bundan dolyaı, İstanbul’a kavuşma isteği, Avrupa büyük devletlerinin öteden beri özlemi olmuştur. 1914 yılında I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla itilaf devletleri bu isteklerini gerçekleştirme fırsatının doğduğuna inandılar. Bu inançla İngiltere ve Fransa işbirliği yaparak 3 Kasım 1914 günü alacakaranlıkta Bozcaada’dan Boğaz’ın ağzına doğru yaklaştılar. Amaç, Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti konumundaki İstanbul’u alarak İstanbul ve Çanakkale boğazlarının kontrolünü ele geçirmek, Rusya’yla güvenli bir tarımsal ve askeri ticaret yolu açmak, Alman müttefiklerinden birini savaş dışı bırakarak İttifak Devletlerini zayıflatmaktır. Bu nedenlerle ilk hedef olarak Çanakkale Boğazı’na girmişlerdir. Bu durum Çanakkale Savaşı’nın başlamasına sebep oldu. Ancak saldırıları başarısız olmuş ve geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Çanakkale savaşlarında 250 binin üzerinde askerimiz şehit düştü. Bu şehitler için Çanakkele’de bir anıt yapıldı. Yapımına 1952 yılında karar verilen ve temeli 17 Nisan 1954 tarihinde atılan anıt 21 Ağustos 1960 günü açılmıştır. Türk Ulusu İstanbul’u kurtaran Mustafa Kemal Atatürk’u Çanakkale Savaşı’nda sergilediği kahramanlıklarından tanımıştır. Çanakkale, Ulusal Kurtuluş Savaşı, bağımsızlık için yapılan kutsal destan savaşlara birer örnektir. TürKev-Boston’da Türk Adaya Destek B oston Baskonsolosumuz Sayin Murat Lutem himayelerinde; Lawrence, MA de School Committee secimine girip finale kalan Kemal Bozkurt’un secim calismalarina katkida bulunmak icin TürKev’de destek gecesi düzenlendi. TürKev’in amaçlarından birisi olarak güçlü Türk bireylerinin bulunduğu bir Türk topluluğunun oluşmasına katkıda bulunmaktır. Bu amaç doğrultusunda ABD’de yerel seçime giren Kemal Bozkurt için 20.10.2011 TürKev- Boston’da destek gecesi düzenlenmiştir. Geceye, Başkonsolos Murat Lütem’in dışında, Boston eski Fahri Başkonsolosu ve New England Türk Derneği Başkanı Erkut Gömülü, Türkev Başkanı Sefer Özdemir, Florida Türk Kültür Cemiyeti Başkanı Halit Turhan ve seçkin davetliler iştirak etmiştir. Salem State Üniversitesi Profesörlerinden Mustafa Yatın’ın sunumunu yaptığı gecede, Sayın Kemal Bozkurt, ABD’deki imkânlardan ve seçimlerinin öneminden bahsetmiştir. Okul komitelerinin ABD’deki her şehirde seçimle işbaşına geldiğini ve çok önemli kararlar verdiğini belirten Bozkurt; buna örnek olarak Harvard ve MIT Üniversitelerinin de bulunduğu Cambridge şehrinin okul komitesinin, yılda bir defa Müslümanların bayramlarının tatil olarak kabul ettiğini hatırlatmıştır. TürKev-Boston’da Çevre ve Orman Bakanlığı Veysel Eroğlu T ürKev-Boston, 27 Ocak 2012 tarihinde çok önemli bir etkinliğe ev sahipliği yapmıştır. Çevre ve Orman Bakanı’mız sayın Veysel Eroğlu, Boston ve çevresinde yaşayan Türklerle TürKev- Boston’da biraraya gelerek açılış konuşması ardından, NASA’ın Türkiye raporunu açıkladı. Orman ve Su işleri Bakanı Veysel Eroğlu ABD’ye yapmış olduğu gezi çerçevesinde; ABD’nin entelektüel başkenti Boston’a da uğradı. Harvard Üniversitesi’nde de bir konuşma yapan Bakan Eroğlu, Türk Kültür Evinde’de bir konuşma yapıp katılımcıların sorularına uzun cevaplar verdi. Türk Kültür Evi’nde Başkan Sefer Özdemir’in konuşması ve 7 Türk Devletinin birleşmesiyle oluşacak olan TURKBİRDEV sunumunun da gösterildiği programdan sonra Boston’un ilk Başkonsolosu olan Murat Luthem de kısa bir selamlama konuşması yaptı. Daha sonra söz alan Bakan Eroğlu, hem hükümetiyle ilgili, hem bakanlığıyla ilgili ve hemde yurtdışındaki Türkler için çarpıcı açıklamalarda bulundu. NASA: Türkiye 2040’ta çöl olacak! ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’nin (NASA) yaptığı araştırmaya göre, erozyonun şiddetlenerek devam etmesi ve etkili tedbirler alınmaması halinde Türkiye’nin büyük bir bölümü 2040 yılında çöl olacak. Sayın Bakanımız katılımcıların Özellikle NASA’nın raporu üzerine olan sorulara yanıt vererek ne yapılacağı ve ne yapılması gerektiğini anlattı ve bu konudaki projeleri hakkında da bilgiler verdi. Daha fazla bilgi için: http://turkkulturevi.org/ etkinlikler/devlet_bakann_prof_dr_veysel_ ero%C4%9Flu Dini ve ulusal Bayramların Kutlanması Ramazan Byramı H er sene oldugu gibi 2012 yılında da 19 Ağustos Pazar günü TürKev’in bahçesinde sıcak ve samimi bir ortamda Ramazan Bayramı kutlandı.Zıpzıp ev çocuklar için muhteşem bir bayram sürprizi oldu. 30 Ağustos Zafer Bayramı H er sene olduğu gibi 2012 yılında da 30 Ağustos Zafer Bayramı, TürKev’de sıcak ve samimi bir ortamda kutlandı. Yemek masasında bir araya gelen misafirler sohbetler esnasında yemek yediler. Misafirler arasında Amerika’ya yeni gelen öğrencilere bilgi verildi ve fotoğraflarla ölümsüzleşen bayramımz bu şekilde son buldu. Zafer Bayramı, Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ulusal bayramıdır. Her yıl 30 Ağustos günü kutlanır. Zafer Bayramı, 1922 yılında 26 Ağustos’ta başlayıp, 30 Ağustos’ta Dumlupınar’da Mustafa Kemal’in başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ni (Büyük Taarruz) anmak için kutlanan bayramdır. İşgal birliklerinin ülke sınırlarını terketmesi daha sonra gerçekleşse de, 30 Ağustos sembolik olarak ülke topraklarının geri alındığı günü temsil eder. Zafer Bayramı, ilk defa 30 Ağustos 1923 günü Afyonkarahisar, Denizli, Kahramanmaraş, Ankara ve İzmir’de kutlanmıştır. Resmî olarak Zafer Bayramı ilân edilmesi 1935 yılının Mayıs ayında olmuştur. ABD’de ilk defa 4 bayram bir arada kutlandı 2012 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin 89. Yılı, Azerbaycan ve Türkemenisan’ın 21. Bağımsızlık yılı ve Kurban bayramı ilk defa olarak TürKev- Boston’da bir arada kutlandı. T Böyle önemli bir günde TürKev Dergisi’nin çok yakında çıkarılacağı haberi de verildi. Derginin tüm Türk topluluğun sesi olacağını belirten TürKev yöneticisi içeriği hakkında da misafirleri bilgilendirdi. ürkiye Cumhuriyeti’nin 89. Yılı, Azerbaycan ve Türkemenisan’ın 21. Bağımsızlık yılı ve Kurban bayramı 28 Ekim Pazar günü düzenlenen bir merasimle Türkev- Boston’in samimi ve sıcak ortamında kutlandı. Misafirler toplandıktan sonra bayramlaşarak yemek yenildi. Feride Saray’ın sunuculuğunu yaptığı programda ilk önce İstiklal marşları dinlenerek saygı duruşuna geçildi. Ev sahibi olarak sayın Özdemir, misafirlere hoş geldiniz diyerek Kurban Bayramı ve felsefesi hakkında kısa bir konuşma yaptı. Ardından sırasıyla Salem State Profesörlerinden sayın Mustafa Yatın, 29 Ekim’in anlamı ve önemi, Sayın Dr. Hasan Gülmuhammet, Azerbaycan’ın bağımsızlığı ve Turkishforum Başkanı sayın Dr. Kayaalp Büyükataman Amerika’daki Türk Topluluğu ve tarihçesi hakkında misafirlerimizi bilgilendirdiler. Kısa bir mola ardından ‘Atatürk” adlı filmin gösterimiyle program son buldu. Her bayramda ve yaptığımız tüm etkinliklerde olduğu gibi bu bayramda da TürKev, Amerika’ya eğitim ve araştırma yapmak için gelen Türk öğrencilerine, tecrübelerini birbirleriyle paylaşma imkanı sağladı. 10 Ekim Atatürk’ü Anıldı 10 Kasım 1938 yılında saat dokuzu beş geçe, Hatırdan çıkmayacak bir sonbahar sabahında Ata’mızın 10 Kasım 1938 yılında saat dokuzu beş geçe, hatırdan çıkmayacak bir sonbahar sabahında Ata’mızın maddi hayatı son buldu. Bügün Türk ulusunun yüreğinde ölümsüzleien liderimizi bir kez daha saygi ve sevgiyle anıyoruz. T ürk ulusun büyük önderi Mustafa Kemal Atatürk, Yüksek idealleriyle çağdaş Türkiye’nin temellerini atarak büyük devrimler gerçekleştirdi. Değerleri, dünyadaki layığı oldugumuz yeri bulmamızda en büyük rehberimiz ve geleceğe gururla ilerleyişimiz için motivasyonumuz oldu. “Ne mutlu Türkum diyene” dedi, çünkü Türklerde yükselme cevherinin ve gücünün varlığına inanmiştir. “Bize inanmıştır” Bizler de ona inandığımızı, ideallerini yaşattığımızı, yolunu devam ettirdiğimizi ve devam ettireceğimizi göstermek amacıyla Ata’mızın 74. ölüm yıl dönümünü 10 Kasım cumartesi günü saat 16:00’da TürKev- Boston’da anmak için bir araya geldik. Sosyal, askeri ve siyasal alanlarda yeni yöntemler uygulayarak, o günün şartlarında hayal edilmesi bile güç işler başaran ulu önderimiz Atatürk, vatanına ve ulusuna çok yüce duygularla bağlı, vatan savunanmasını her şeyin üzerinde tutan, savaşta Türkiye’yi kurtaran, savaştan sonra da Türkmilletini yeniden dirilten, yurtta ve cihanda barış isteyen bir liderdi. Yeni yıl gecesini ailece sıcak ve samimi bir ortamda geçirmek isteyenlere ve soğukta açık hava kutlamalarında geçimek istemeyenlere TürKev-Boston bir seçenek sunarak kaılımcılara farklı bir yılbaşı gecesi yaşattı. 2013 yeni yılbaşı gecesini TürKev-Boston’da kutlayanlar tavla ve masa tenisi oyunları ile eğlenceli ve heyecanlı dakikalar geçirdiler. Farklı Türk cumhuriyetlerinden katılan geceye, o cumhuriyetlere ait farklı yemekler ve tatlılar ikramı yapıldı. İstanbul’un fethini konu alan ve 18 milyon dolarlık bütcesiyle en pahalı Türk filmi özelliğini taşıyan “Fetih 1453” filmi, bu kez 13 Ocak 2013’te TürKev-Boston’da Türk sinema severleriyle buluştu. Yaklaşık 3 yıllık hazırlık ve yapım aşaması gerektiren, Türk sinemasının çatısını yükselten, öncü niteliği taşıyan ve Türkiye’de gösterime giren filmler arasında tüm zamanların en çok izlenen “Fetih 1453” filmi, 160 dakıkalıktır. TürKev-Boston’da Yeni Dönem s evgili okur yazarlarımız bildiğiniz üzere burada kalıcı olmak ve Amerikan-Türk vatandaşı olarak değil de Türk-Amerikan vtandaşı olarak varlığımızı sürdürebilmek, çocuklarımızın kimlik ve anadil problemlerini en aza indirmek için burada yaşayan tüm Türk topluluğuna görev düşmektedir. Onun için imkanlar dahilinde bir takım etkinliklerin varlığı ve onlara katılım gerekliliği ciddi anlamda hissedilmektedir. TürKev olarak bu amaçlar doğrultusunda yapmakta olduğu ve yakın gelecekte yapacağı bazı etkinlikler ve programlar bu şekildedir: • Her Cumartesi ve Pazar günleri 13:00- 20:00 saatler arası tüm Türk topluluğuna açık tutulmaktadır; • Cumartesi ve/veya Pazar günleri olmak üzere az bir ücret karşılığında farklı yaş gruplarına özellikle 3-5 ve 6-8 yaş arası çocuklar için Türkçe eğitimi verilmektedir; • Milli ve dini bayramlarımızda Türk topluluğunu bir araya getirmek; • Amerika’da daha güçlü ve zengin Türk bireylerinin blunduğu bir Türk topluluğunun oluşturmasına katkıda bulnmak; • Türkiye’den gelecek olan yeni öğrencilere, araştırmacılara ve ailelere uygun kiralık konut bulmaları için yardımcı olmak; • Acil yardıma ve işe ihtiyacı olan Türklere destek sağlamak; • Türkiye’de yeni gösterime giren Türk yapımı sinema filmleri ile sinema akşamları tertip etmek; • Seminerler düzenlemek; • TürKev Dergisi adında bir dergi çıkarmak; Türk Girişimciler Odası Ağkuru T ürKev bünyesinde 2005’de Boston ve çevre şehirlerdeki Türk’lerin katılabilecekleri ve bu bölgede işyeri açmak, varolan bir tasarıyı hayata geçirmek veya var olan işyerini büyütmek isteyen Türk girişimcilere hizmet vermek üzere tasarlanan Türk Girişimciler Odası adı altında bir ağkur kulmuştur. Türk Girişimciler Odasının Hedefi: Yeni oluşan ve potansiyel vaad eden projelere TGO ağkuru ile kişileri biraraya getirip, maddi destek sağlayarak, söz konusu projeleri geliştirmektir. Kurulan ağkur sayesinde kimi iş bulmuş, kimisi ise kitapları satılmış ve kimisi ise Kurduğu haber sitesi için yazarlar bulmasına olanak sağlamıştır. Türklerarası iş ağımızı geliştirmek için, Veritabanda bulunan “Kim Ne İş Yapıyor” listesine bilgilerinizi girin ki, Türkler, Türklerle iş yapabilsin; Türkler Türklere destek olup, Türk Girişimcilerinin başarısına katkıda bulunabilsin. Her Türkün başarısı, tüm Türkün başarısıdır. Biz “Türk Girişimciler Odası” olarak, Türklerin iş alanlarında ve girişimcilikte geldiği yeri yeterli görmüyor ve çok daha ileri gidebileceğimize, iş dünyasındaki insanlarımızın sayılarının çoğalması gerektiğine inaniyoruz. Bunu başarmak için; • Aramızda ağ kurmak, • Fikir alışverişlerinde bulunmak, • Birbirimizi desteklemek, • Düzenli tanışma toplantıları yapmak, • “Para Havuzu” oluşturmak gibi ortaya üyelerimiz tarafından atılmış olan önerileri uyguluyoruz. • Diğer önerilere ve katılıma açığız. 1200’u aşkın üyelerimiz arasında sizi de görmekten büyük kıvanç ve gurur duyarız.Beraber Türk Girişimciler Odası Agkuru’na üye olmak için bu linke tıklamanız yeterli olacak. Üyeik ücretsizdir. http://finance. groups.yahoo.com/group/ TurkGirisimcilerOdasi/ Enerjik, dinamik, dürüst, yaşama pozitif bakabilen, işle ilgili yeni fikirler ve projeler üretebilen, paylaşıma açık ve motivasyonu yüksek özelliklere sahip tüm kişiler ağkura katılabilirler. Türk Kultur Evi yahoo grubuna üye olalım Sadece www.turkkulturevi.org ’da yahoo iconuna tıklamamız yeterlidir. TürKev facebook sayfasına katılalım Sadece www.turkkulturevi.org ’da facebook iconununa tıklamamız yeterlidir. sorunlarımızı ve başarılarımızı paylaşalım info@turkkulturevi.org TürkBirDev TürkBirDev Nedir? 7 bağimsız Türk devletleri arasında gerekli ve gerçekleştirilebilir bir Türk Birliğidir. TürkBirDev’in üç ilkesi vardır: • Hiçbir partiye bağlı değildir, ama her partiden insan içerir. • Hiçbir gruba veya topluluğa bağlı değildir ama her gruba ve topluluğa açıktır. • Bir dernek değildir; Vatan ve Millet için çalışan her kişi, kuruluş ve derneklerin daha başarılı olabilmeleri için katkıda bulunmayı amaçlayan bir düşünce topluluğudur. Hangi ihtiyaçtan doğdu: Sorunlarımıza gerçek ve kalıcı bir çözüm arayışından ve güç gereksiniminden doğmuştur. Günümüz dünyasında ‘GÜÇLÜ’ olmanın BİRLİK kurabilmek ile mümkün olduğu ap açık bir şekilde görülmektedir. Birlik kurabilen ülkeler arasındaki işbirliği sayesinde ortak çıkarlar, daha iyi korunabilmekte ve tehditlere karşı savunma gücü de ortaya çıkmaktadır. Ayrıca Birlik kurabilen ülkeler bu güçleriyle birliliğe dahil olmayan Ülkerleri ilgilendiren konularda söz sahibi gibi davranıp onların gelişimini baltalayabilmektedir. Dünyada 250 Milyon’dan fazla Türk yaşamaktadır. Gerek Avrupa Birliği gerekse Arap Birliğinde olan ülkelerde farklı uluslar vardır. Oysa Türk dünyası için durum bundan daha avantajlıdır. özellikle Sovyet Rusya’nın dağılmasından sonra ortaya çıkan Türk cumhuriyetleri güç dengelerinde söz sahibi oldular. Ancak bu söz sahipliğinin güce dönüşmesi için uygun bir platforma taşınması ve birlikte hareket edilmesi zorunlu hale gelmiştir. Amaçları : Uluslararası siyasette Türkiye ve diğer 6 bağımsız Türk Devleti egemen güçler tarafından içerden ve dışarıdan bir çok yöne çekilmeye çalışılmaktadır. Sadece bu gerçek bile göz önünde bulundurulduğunda Türk Birliği gerekli ve gerçekleştirilebilir bir hedef olarak ortaya cıkmaktadır. Bu nedenle Türk Bir Dev’in amacı öncelikle bu konuda bir farkındalık yaratmak, insanları bilinçlendirerek, ses getirecek çalışmalar yapmak ve kamuoyu oluşturmaktır. Buna müteakip gerekli zemin ve şartları hazırlayarak devlet yetkililerinin bir masa etrafına oturup Türk Birliğini müzakere etmelerini sağlamaktır. Türk Bir Dev’in örgütlendiği ülkeler: Türkiye başta olmak üzere, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, K.K.T.C., Özbekistan, Türkmenistan’da yapılanma çalışmaları vardır. Bugüne kadar neler yapıldı ve nasıl çalışıliyor? Türk Birliğine giden yolda dört çalışma şekli belirlenmiş olup uygulaması yapılmaktadır, özet olarak; • • • • • TürkBirDev Başarı Ödülü ve Proje desteği; www.turkbirdev. org Türk Kültür Evi(TürKev); www.turkkulturevi. org Türk Girişimciler Odası; www.turkkulturevi. org/tg_odasi ÇoYDer. Çocuklara Eğitim ve Yardım Derneği; www.coyder.org.tr dergi çıkartmak Hiç düşündünüz mü? George Washington komutası altında, İngiliz imparatorluğua karşı verilen ve kazanılan bağımsızlık savaşından 13 yıl sonra, 1789!da 13 “İngiliz sömürge eyaleti” aralarında anlaşarak Amerika Birleşik Devletleri’nin temelini attılar. 1945 yılında 7 ülke ile kurulan Arap Birliklerinden değişik ve hatta birbirleri ile yıllarca çatışan mezheplerin oluştutduğu 6 kurucu ülke Almanya, Fransa, İtalya, Belçika, Hollanda ve Lüksemberg, 1957 yılında Avrupa Birliği’ni gerçekleştirdiler. Bugün, iktisadi ve siyasi anlamda sözü geçer bir cazibe noktası haline gelmiş olup, büyük ödünler vermek pahasına ve hatta parçalanmak tehlikesine rağmen, Türkiye’miz dahi bu birliğin bir parçası olma siyaseti gütmektedir. Afrika ülkeleri bile yaşanan sömürge, savaş ve yoksulluk yılları ardından 2002’de 53 üye ülkenin katılımı ile kendi birliklerini kurdular. Hızla ilerleyen bu ülkeler geçmişin bir intikamını alırcasına birliklerine kenetlenmiş durumdadırlar. Ya bizler; Trihi, kültürü, dini ve özü bir olan Türkler: Neden TürkBirDev? Günümüz dünyasında “güçlü” olmanın “birlik” kurabilmek ile mümkün olduğunu idrak eden ve birliklerin kurabilen birçok dünya ülkesi, birliklerini kuramayan diğer ülkeleri daha da küçültmek ve kendi impratorluklarına dahil etmek yolunda giderken, bizlere iki seçenek gözükmektedir, Ya parçalanacağız ve bu birliklerin birer parçaları ve/ veya nüfuzları altında olacağız, ya da kendi birliklerimizi kurup, “güçlü” ülkeler ve birlikler arasındaki yerimizi alacağız. Vatan, her evladını göreve çağrıyor, 250 milyondan fazla Türkün yaşadığı dünyamızda, Ab benzeri ama bize özgü bir Türk Birliği’nin kurulması mutlak şart olarak karşımızda durmaktadır. 7 Bağımsız Türk Devletinin TürkBirDev olarak ekonomik ve askeri güçlerini bir birlik altında toplaması, oyunları bozan, senaryoları değiştiren ve devler arasında yerimizi almamızı sağlayan bir sürecin başlangıcı olacaktır. Neden TürkBirDev? Çünkü gereklidir ve gerçekleştirilmesi mümkündür. Türkiye ve diğer Türk Devletleri şu an kritik bir geçiş süreci içindedirler. Yedi bağımsız Türk Devleti, dış ve iç güçler tarafından, birçok yöne çekilmeye çalışırken, “en doğru olan” bir kurtuluş yolu aramaktadırlar. Bizler inanıyoruz ki, “en doğru yol” Türk Birliği yoludur. TB, sadece Türk milleti için değil, aynı zamanda kalıcı bir dünya barışı için de gereklıdir. Öyle ki, Türk Dünyası, dört büyük imratotorluk haline gelmiş veya gelmekte olan, ekonomik güçler tarafından sarılmıştır, batımızda AB İmratorluğu, kuzeyimizde Rusya İmpratorluğu, doğumuzda Çin İmparatorluğu ve güneyimizde bir kısım topraklarımızı da kapsayan yeni Amerikan İmparatorluğudur. Madden ve manen, içten ve dıştan sinsi bir şekilde kuşatma altında olduğumuzun açıkça gğrüldüğü şu dönemde, bağımsız ürk Devletlerine biçilen rolleri oynamamak ve bu imparatorluklar tarafındn yönetilen parçalar haline gelmemek için, “derhal” bugünden başlayarak çalışmamız ve birliğimizi kurmamız gerekmektedir. Aksi takdirde önümüzdeki 10 yıl içinde bazı sınırlarımız cismen ve diğerleri nüfuzen yeniden çizilecektir. Bu olası vahim durum, Türk dünyası için hazin bir kayıp olduğu kadar, dünya barışı içinde büyük bir tahlike oluşturacaktır. Belki de böyle bir birlik kurulmasının gerekli ve gerçekleştirilmesinin mümkün olduğuna hala inanmayanlarımız var içimizde. Peki, böyle bir birliğin içinde yer almamızın bizlere sağlayacağı yararlar nelerdi? Türk Birliği, AB için en iyi ve geçerli bir seçenektir. Türk Birliği, sadece Türkiye’nin değil, bütün Türk milletinin “milli” meselesi olan Kıbrıs, Ege adaları, Batı Trakya, sözde Ermeni soykırımı, Karabağ, Güney Azerbaycan, Doğu Türkistan, Kerkük ve PKK gibi birçok sorunu, Türk Ulusu’nun lehinde çözüme kavuşturacak bir formüldür. Türk Birliği, Avrupa Birliği için en iyi ve geçerli seçenektir. Ekonomik ve askeri güçlerimizin birleşmesi ile oluşacak kaynak ve tasaruflardan elde edilen imkanlarla ortak iç sorunlarımız olan yüksek işsizlik, eğitimsizlik oranları kısa bie süre içinde aşağı rakamlara çekilebilecektir; hammaddeleimiz TB içinde işlenebilecek ve üretici durumuna gelinecektir; dış borçlar ödenebilecek İMF ve dış ülkelerin baskı ve yönlendirmelerinden kurtulunacaktır. TürKev Dergisi Türk Kültür Evi “Türk Evet” NedenBirliğine TürkBirDev? Orta Asya’dan Avrupa’ya kadar uzanan toprakları ile TB, gerçekleşme aşamasında olan 4 imparatorluk arasında güç dengelerini sağlayacak ve kalıcı bir dünya barışına katkıda bulunacaktır.Bu Birlik gerçekleştirilmelidir. Çünkü bu birliği kurmak, güçlü olmak ve dünya dengelerini lehte değiştirmektir. TürkBieDev topluluğu, Avrupa Birliği şrklinde fakat Türk milletine özgü bir birliğin 2017’ye kadar 7 Türk Devletleri arasında gerçekleştirilebileceğininin gayet olasılıklı olduğu inancındadır. Türk Devletleri kendi iradeleri ile bir araya gelecek, bir Ortaklık Belgesi oluşturabilecek ve müzakire edebilecek bağımsızlığa sahiptirler. Bu hür iradenin ortaya çıkabilmesi ve eyleme dönüşebilmesi için, Halihazırda halkı temsil eden milletvekillerinin ve ülkeyi yöneten devlet adamlarının kararlılığı veya tabandan, halktan gelen istek ve bu isteğin oylara dönüşmesi ve “Türk Birliği’ne Evet” diyecek vekillerin ve devlet adamlarının seçilmesi ve meclise gönderilmektedir. Birliğin Öncelikli Müzakire Maddeleri: • • • • • • • Vize zorunluluğunun ortadan kaldırarak kişi, mal, hizmet ve sermayenin serbest dolaşımı; Ortak eğitim, kültür, tarım, balıkçılık ve taşımacılık siyaseti; Ortak su, enerji ve uzay araştırma siyaseti; İktisadi ve parasal birlik ve vergilendirme; Ortak dış siyaset ve gğvenlik; Ortak savunma sanayi ve ordusu; Türk Birliği “Merkez Bnkası”nın oluşturulması şeklindedir. Müzakire edilebilecek belli başlı bu 7 maddeden ilkinin bugün dahi kararlaştırılıp 7 Bağımsız Türk Devleti tarafından kanunlaştırılarak yürürlüğe konulmasında hiç bir engel yoktur ve Türk Birliği’nin gerçekleştirilebilmesi için gerekli ilk adımdır. TürkBirDev tarafından, Türk Birliği’ne giden yolda 7 .alışma belirlenmiş olup, 4’ünün uygulanmsı şu anda yapılmaktadır: 1. TürKev-Boston: Kuruluşlar ve toplum önderleri arasında iletişim ve destek için ortam, Türk kültürünün yaşanması ve yaşatılması için yer ve olanak sağlıyor. 2. Türk Girişimciler Odası: Üuelerinin ekonomik olarak gelişmelerine katkıda bulunmak için ortam ve imkanlar yaratıyor. 3. Çocuklara Eğitim ve Yardım Derneği: Devlet ve vatandaş ile el ele vererek kırsal kesimde eğitimi destekliyor. 4. TürkBirDev: Başarıl, kurumsal ve/ veya kişisel çalışmaları ödüllendirerek Türk Birliği yolunda öalışanları destekliyor, teşvik ve takdir ediyor. Tel:617-269-7300 31 TürkBirDev TürkBir Dev yahoo grubuna üye olalım Sadece www.turkbirdev.org ’da yahoo iconuna tıklamamız yeterlidir. TürBirDev temsilciler Topluluğu facebook sayfasına katılalım Yapılacak çalışmalardan en önemlisi Türk Birliği’nin gerekli ve gerçekleşebilir oldığu düşüncesini 250 milyona duyurmak, düşüncenin filizlenmesine ve bir ağaç gibi büyüp meyvelerini vermesine olanak sağlayacak ortamlar yaratmaktır. 7 Bağımsız Türk Devleti içinde ve do ülkelerde yaşayan Türklerin ve halihazırda kurulmuş olan derneklerin bir araya gelip bulundukları ülkelerde yapacakları ortak çalışmalar ile Türk Birliği’ne “Evet” diyenler 250 milyonu bulacak ve aşacaktır. Günümüzde dünyada en güçlü bir silah olan düşüncenin önüne geçebilmek, düşünceyi hapis edebilmek imkansızdır. Gerekli ve 7 Bağımsız Türk Devleti arasında gerçekleştirilebilir olan Türk Birliği sizin de “Evet” demeniz ve düşüncelerinizi bu yönde yoğunlaştırmanızla mümkün, Türk Birliği sizinle mümkün! TürkBirDev sizinle daha güçlü olacaktır! Eskiden yurtdışına gidenler arasında böyle bir düşünce vardı: eğitim almak ve dönüp ülkeye hizmet etmek. Artık, yurtdışında yaşayanların çoğu, özellikle aydın kesim yurtdışında daha faydalı olduğu inancına varmıştır. Çünkü yurtdışının nasıl ihmal edildiğini ve bunun özellikle sözde Ermeni Soykırımı, Hocalı Faciası, Kıbrıs Meselesi gibi konularda nasıl aleyhimize sonuçlar doğurduğunu görmektedirler. Biz yurtdışında yaşayan Türkler, dayanışma içinde olmazsak ve organize hareket etmezsek kültürümüzü, değerlerimizi ve tarihi gerçek olaylarımızı, bırakın dünyaya, burada yetişen çocuklarımıza bile öğretemeyeceğiz. Bu açıdan Türkler arasındaki dayanışmanın güçlenmesine yardımcı olmak, bir haberleşme kanalı yaratmak ve buradaki tüm Türklerin sesi olmak amacıyla böyle bir derginin varlığı gereksinimi hissedilmiştir. Bunlara ilaveten yaşama dair ve hayatımızı kolaylaştıran bilgiler ve yaşanmış başarı hikâyelerine bu dergide yer verilecektir. Yazılan yazılar ve yorumlar, “TürKev Dergisi”nde yayınlanacaktır. Lütfen bu konudaki yazılarınızı, görüşlerinizi bizimle paylaşın: info@turkkulturevi.org Makaleler Amerika’da Ermeni Sempatisi’nin Doğuşu ve Gelişimi Hazırlayan: Dr. M. Galip Baysan 1961 yılında 4 ay kadar Amerikada bulundum. Hatırımda kalan orayı çok sevmiş olmamdı, orada kalma imkanı da vardı ama bizim o yıllardaki inancımız dışarıda öğrenmek ve ülkemize dönüp öğretmek üzerine kurgulanmıştı. Yurt dışında ülkemize yararlı olacağımız inancına sahip değildik. Daha sonraki yaşamımızda yurt dışının nasıl ihmal edildiğini ve bunun özellikle Ermeni Meselesi ve Kıbrıs Meselesi gibi konularda nasıl aleyhimize sonuçlar verdiğini gördük.Şimdi yurt dışında yaşayan ve sizler gibi organize olmuş gençler olduğunu duydukça büyük mutluluk duyuyoruz. Bu yazımla birlikte size ömrüm yettikçe bilgi olarak yardımcı olacağına inandığım ne varsa yazmak ve göndermek isterim. Size ve arkadaşlarınıza başarılar diler sevgi ve saygılarımı sunarım. 2vatandaşlarımız için çok çetin bir yıl olacak. Hiç 015 yılı hem yurt dışı ve hem de yurtiçinde yaşayan şüphe edilmemeli ki Diyaspora Ermenileri ve onlara destek veren toplumlar ve kurumlar Ermeni Tehcir olayının 100ncü yılını ülkemize ve halkımıza nefret tohumları ekerek anacaklar. Diğer ülkelerde olduğu gibi ABD halkı da bu faaliyetlerle yoğun bir şekilde meşgul olacak. Amerikan halkının bu konuya neden bu kadar ilgi gösterdiği ve 1915 olaylarını bir soykırım olarak tanımaya neden bu kadar hazır olduğu Türk kamuoyunca pek bilinmeyen ve garipsenen bir durumdur. Ancak geçmişte Ermeni olaylarının en fazla işlendiği toplum Fransa ve İngiltere’den de çok Amerikan halkıdır. Günümüzde ABD ‘de meydana gelecek gelişmeleri değerlendirebilmek için olayların başlangıcı ile ilgili bilgilerin hatırlanmasının yararlı olacağına inanıyoruz. J . B. Gidney “A Mandate for Armenia/Ermenistan için bir Manda” adlı kitabında, Amerikalıların Ermeni meselesi ile nasıl tanıştığını şöyle anlatıyor: Bu çalışmamdan haberi olan tanıdık herkes,Ermeniler hakkında çocukluğunda çok şey duyduğunu belirtmektedir. Önüne konan her şeyi yemek istemediği zaman annesinin hemen Ermenileri öne sürdüğünü, ‘Ermeniler bunları bulsalar ne kadar memnun olurlar’ veya Ermeniler açlık çekerken bu yiyecekleri bırakmaktan utanmalısın’ diye çıkıştığını söylemekteydiler. Bu sözler diğer kişilerin hatıralarıyla uyuşuyor. Hatta bu gün bile herhangi bir kişinin, ‘Ermeniler hakkında bütün bildiğim onların açlık çektiğidir’ dediğini duyabilirsiniz. Bu gibi ve benzer mütalaalar onların hikâyesini anlatır. Bir dönemde Amerika’da Ermeniler için yaygın bir sempati oluştu. Bu sempati misyoner gayretleriyle beslendi, sadece kiliseler tarafından değil gazete ve dergilerde canlı tutuldu ve Birinci Dünya Savaşı sırasında Türklerin zulmü nedeniyle acı çeken Ermenilere yardım kampanyaları düzenlendi. Sempati anlayışa mani oldu. Hatta bugün bile milyonlarca Amerikalıların çocuklarında ‘Türklerin Allah adıyla isimlendirilen sahte bir tanrıya taptıklarını, ona en büyük hizmetin, ona inanmayan herkesin öldürülmesi olarak kabul ettiklerini öğrendiklerini’ söyleyebiliriz. İşte bu nedenle Ermeniler, Hıristiyanlığa bağlılıkta sadakat gösterdikleri için öldürülüyorlar.” deniyor. (1) 1920 yılından itibaren çocuklara Pazar okulları ve İncil derslerinde iyi Somaritan’ların zulme uğrama sahneleriyle süslü hikâyeler, Ermenilerin durumunun anlatılmasına yardımcı oluyordu. Kısaca söylemek gerekirse Amerikalılar Ermenilere Türkler tarafından yapılan çirkin muamelelerin nedenleri hakkında tamamen yanlış bilgilere sahipti ve gerek kendi ülkelerinin gerekse diğer Hıristiyan ülkelerin oynadığı rol hakkında bilgileri yoktu. Ermenilere karşı duyulan sempati, Türklere karşı duyulan nefretten fazla genel değildi. Avrupa güçleri de Ermenileri koruyamadıkları için sert biçimde tenkit ediliyordu.” (2) E rmenilerin kaderi ile ilgili olarak 1896 yılında Kongre’ye birkaç yasa teklifi verildi. Yazarlar aşırı milliyetçilik ve Monroe Doktrinini değiştirip nefret edilen İngilizlerle müşterek çalışma imkânı doğuncaya kadar konuyu tahrik etmenin uygun olmayacağını anladılar. Bu anlayış sağlanıncaya kadar Ermeniler dinlerine bağlılıkları nedeni ile öldürülüyorlardı. (3) Bu anlayış Türkiye’deki Amerikan misyonerlerin öğretilerinden farklı değildi. İlkel dinsel fanatizmi, devamlı okşayan, olayları daima Türk ve müslümanların aleyhine olabildiğince egzejere edilerek aktarmayı cazip gören, kolay, sadece inanca TürKev Dergisi Türk Kültür Evi dayanan, güçlü fakat gerçek dışı bir anlayış. Oysa gerçek durumu yakından incelenmiş olan bir rahip Y. G. Çark, 1953 yılında yayınlanan eserinde “Eğer Türkler İstanbul’a gelmemiş veya gelmeleri gecikmiş olsaydı. Ermenilerin İstanbul’a yerleşmeleri ve gelişmeleri pek şüpheli olacak, hatta belki de izleri bile bulunamayacaktı.” (4) sözleri ile bazı gerçekleri hatırlatacaktır. Y er yer temas ettiğimiz gibi, psikolojik olarak Avrupa gibi Amerika da beyaz ırkın ve Hıristiyanların üstünlüğüne inanıyordu. Bu nedenle Batı diğer ırk ve milletleri yönetme, eğitme ve medenileştirmenin kendileri için tabii bir hak olduğu inancını taşıyorlardı. Batılılar diğer halkları, Hıristiyanlaştırma ve Batı kültürü mantalite ve yaşamına kavuşturmayı bir insanlık görevi olarak telakki ediyorlardı (5) ve biz bunu nasıl yapmaya çalıştıkların da yakından izledik. Dinsel anlayışlarda özgürlüğe ve tek ve çok tanrılı bütün dinlere saygılıyız ancak İslâm dini için haksız yere yanlış iddialar için basit bir örnek sunmak istiyoruz. Osmanlı Kanunnamelerinde yüzlerce yaşta olan bir madde, Türklerin Hıristiyanları bırakın öldürmeyi veya baskı altına almayı, tam tersine kendi dinlerine saygılı olmayı teşvik ettiğinin bir göstergesidir. Kanun şunu emrediyor: “Hıristiyan olan bir şahıs, sonradan papaz olur ve bunu da Hıristiyanların menfaati için yaparsa, ispençe ve haraç (Hıristiyanlardan alınan vergiler) alınmaz”. (6) Merak ediyoruz, acaba Avrupa veya Amerika’nın hangi beyaz, hangi medeni Hıristiyan ülkesinin kanunlarında, ülkedeki diğer dinler, mezhepler veya milletler için buna benzer bir hak tanıyan madde var? Profesör Yurga’nın Türk-Ermeni ilişkileri ile ilgili gözlemleri şöyledir: “Türkler tarafından Ermenilere başka milletlere gösterilmeyen hürmet ve saygı gösterilmektedir. Ermeniler, Rumlardan fazla Türklere verilmiş mezhep hürriyetine sahiptirler” (7) Yine rahip Çark herkesin kendi kendine sorması gereken bir gerçeği belirtiyor. “Eğer Türkler isteseydiler, muhteşem imparatorluğun hudutları içinde yaşayan Macarlar, Sırplar, Ulahlar, Yunanlıları (Bulgarlar, Romenler, Ermeniler), Balkan ve Makedonya kavimleri vs. dil, din ve sosyal bakımdan 36 Türkleştirilip, eritilir ve bugün onların hiçbirinden en küçük bir iz bile kalmazdı.”(8) Belki de bu kişiler, 800 yıllık bir Müslüman Arap yaşantısından sonra ve İstanbul’un Türkleşmesinden 40 sene kadar sonra Hıristiyan İspanyolların eline geçen İspanya’nın büyük bir kısmında neden bir tek Müslüman köy veya mahalle bulunamadığı Sorusu’nun cevabını biliyor olmalıdırlar. Osmanlı kendi ülkesinde yabancılara nasıl hoşgörülü davranıyorsa, onlarda bunu anlamamakta ısrar ediyorlardı. “İmparatorluğumuzun şarkında Protestan dinini yaymak gayesi ile vaazlar veren Anglo-Amerikan misyonerler, Müslüman halkı tahrik edici tarzda hareket etmişler ve kabalıkları bütün İslâm âlemine hakaret şeklini almıştı. Daha sonra da Ermeniler de aynı küstahlıkla hareket edebileceklerini ve aynı şekilde cezasız kalabileceklerini zannetmişlerdir.” (9) Bu sözler Osmanlı Devleti’nin başı, Sultan II. Abdülhamit’e aittir. T ürkiye’deki misyonerler kendi ırksal ve dinsel üstünlük anlayışını yetiştirdikleri Ermenilere de aşılamışlar ve onların milliyetçilik duygularının gelişmesini sağlamışlardır. Amerikan Board’un resmi bir yazısından Ermenilerden “Doğu’nun AngloSaxon’ları olarak tanımlanacak asil bir ırk” (10) olarak söz edilmektedir. Amerikan okullarının Ermeni milliyetçilerine endirek yoldan yardımı, onların ABD’de kurumlaşmalarının gelişmesini sağlamak olmuştur. Misyonerler, Protestan Ermenilerle, öğrencilerin Amerika’ya gitmelerinde yardımcı olmuştur. Böylece Amerika’ya devamlı bir akış sağlandı. Bugün Amerika ve Kanada’da yerleşmiş olan önemli sayıda Ermeni Cemiyetleri böyle gelmişlerdir. Ermeni ihtilâlci örgütleri, Amerika’da oldukça faaldiler ve davalarına destek vermek için çok yardım topladılar. Bundan başka, Ermeniler Osmanlı İmparatorluğu’na dönüşlerinde Amerikan pasaportu sahibi olabiliyorlardı. Kapitülasyonların verdiği haklar nedeni ile kendi davalarına daha kolaylıkla hizmet etme şansını elde ediyorlardı Ayrıca Amerika’daki Ermenilerin kamuoyu üzerinde büyük etkinliği oluyordu. Amerika’da bir Türk Cemiyetinin (o günlerde) mevcut olmaması nedeni ile tek taraflı olarak sadece Ermenilerin sesi duyulabiliyordu. (11) www.turkkulturevi.org TürKev Dergisi Türk Kültür Evi A merikan arşivleri genellikle Ermeni araştırmacılarından yararlanır ve Ermeni sorununda ilginç sonuçlara ulaşır. Dr. H. Lowry yazdığı bir makalesinde İstanbul’daki “Yakın Doğu Bağış memurları”’nın ilgili resmi devlet kurumlarına nasıl rapor gönderdiğini ve yanlış yorumlar yapılmasına sebebiyet verdiğini şöyle anlatmaktadır: “Adam devamlı bir şekilde asla vuku bulmamış soykırımları rapor ediyor ve Türkiye’deki Ermeniler hakkında yanlış bilgiler veriyordu. Onu kamuoyu önünde küçük düşürmek istemiyorduk. Bu da bizim hizmet etmek istediğimiz büyük amacımızı zedeliyordu.” (12) Aldıkları fon tahsilâtını yükseltmek amacıyla misyonerlerin gerçekleri çarpıtması başka sağduyu sahiplerini de rahatsız etmiştir. E.M. Earle bir yazısında şunları söylüyor: “Yakın Doğu ile ilgili Amerikan kamuoyu hemen hemen bir asırdır misyonerler tarafından şekillendiriliyor. Eğer Amerikan kamuoyu bir konuda habersiz kalmış, yanlış bilgilendirilmiş veya önyargılı kılınmışlarsa bütün bunların ayıbı misyonerlere aittir. Hıristiyanlığı yayma amacıyla tarihin çarpıtılması; Müslümanlar ve İslâmiyet aleyhine yetersiz, yanlış bazen de kaba saba bir görünüm uyanmasına neden oluyordu. Bilinçli bir şekilde güzel düşünceler telkin etmeye çalışırken, bilinçsizce yanlış anlamanın tohumları ekiliyordu. Misyonerlerin birçok kişiyi ve gerçeği gözler önüne getirmemiş olmaları nedeniyle Amerikan halkı kimler günahkâr kimler değil konusunda yanlış bir intibaya sahip olmuşlardır. Bozulmuş yönetimden Müslümanların da Hıristiyanlar kadar sıkıntı çektiğinden tamamen habersizdiler. Kendilerine gönderilen ödenekleri yükseltmek için misyonerler ve daha sonraki yardım teşkilatları yarı gerçek (yarı hayal) olayları istismar ettiler. Sonuçta Amerikan halkının beyni, milliyetleri ve dinlerine bakılmaksızın bütün Yakın Doğu uluslarının aynı talihsiz şartların kurbanı olduğu görüşüne kapalı kaldı.” (13) DİPNOTLAR : 1. James B. Gidney, A Mandate For Armenia, s.41-42 (The Kent State University Press, Ohia –196). 2. Aynı Eser, s.42. 3. Aynı Eser, s.42-43. 4. Y. Çark, Türk Hizmetinde Ermeniler, S1 (İstanbul – 1953). 5. The Eastern Question: imperialism and The Armenion Community, Bayram Kodaman, s.7 (İnstitute for the Study of Turkish Culture, Ankara – 1987). 6. Cemal Anadol, Tarihin Işığında Ermeni Dosyası, s.56 (İstanbul – 1982). 7. Prof. N. Yurga, Geschichte des Osmanischen Reciches, Cilt-5, s.606. 8. Y. Çak., a.g.e., s.14. 9. Sultan Abdülhamit, Siyasi Hatıratım, s.64-65. Hareket Yayınları, İstanbul – 1974). 10.Justin McCarthy and Carolyn Mc Carthy: Turks And Armenians, s.32 (Washington – 1989). 11.Aynı Eser, s.32. 12.Armenians in The Ottoman Engine and Modern Turkey, s.11 (İntroduction, Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul – 1984). 13. G.M. Garle, “American Missions in the Near East, Vol.VII. No.3 April 1929, p.417. Tel:617-269-7300 37 TürKev Dergisi Türk Kültür Evi Amerika’daki Türk ve Ermeni Lobileri Faaliyetleri Arasında Bir Karşılaştırma Hazırlayan: Hasan Gülmohammad B ilindiği üzere Amerika Birleşik Devletlerinde Kasım ayında yapılan başkanlık ve kongre seçimleri ülkenin en önemli meselelerinden sayılmakta ve o sıralarda gittiğiniz her yerde ciddi bir biçimde hissedilmektedir. Her ne kadar dış siyaset açısından aşırı farkları bulunmasa da önde gelen iki partinin iç meseleler açısından değişik dünya görüşü ve yönetme sisteminde kayda değer farklara sahip oldukları için ülkeye hakim olacak zihniyet açısından çoğu Amerikalının önemsediği ve kendisini seçime hazırladığı beklenir. Bu arada azınlıklar da faaliyetlerini daha önceden başlayarak adayları kendi süzgeçlerinden geçirmekte ve ölçütlerine uyan adayları listelerine koymaktadırlar. Bu seçimler, temsil ettikleri ülkenin ve/ veya yürüttükleri siyaset açısından, azınlık kuruluşlarının yaptıkları hazırlıkları birbiriyle karşılaştırmak ve dünyanın en etkili süper gücünde lobi faaliyetlerinin nasıl yapıldığını anlamak açısından iyi bir fırsat sayılır. Bu açıdan ise birer etkin Türk ve Ermeni kuruluşunu seçerek bir karşılaşma yapmak istedim. Bu işe aslında hesabıma gelen bir e-mail vesile oldu. ATAA, Amerika’da Türk derneklerinin bir üst kuruluşudur ve açılımı ise Assembly of TurkishAmerikan Association’dır. En etkin kuruluşlarımızdan birisidir. Önemli bir takım faaliyetleri organize etmekte ve gerçekleştirmektedir. ANCA ise Armenian National Commitee of America’dır ve Ermenilerin en etkin kuruluşlarından birisidir. Bu iki kuruluşun sitesi karşılaştırıldığında Ermenilerin, Amerika’nın siyasi sahnesinde nasıl kendilerine daha önemli yerler düşündüklerini ve bu iş için ne kadar iyi hazırlandıklarını göstermektedir. Bu açıdan, Ermenileri destekleyen ve onların kriterlerinden geçen bir takım senator ve kongresmen adaylarının listesi oluşturulmuş ve adaylar bu ölçütlere göre derecelendirilmiştir. Bu ölçütlerin en başında tabi ki sözde Ermeni soykırımı gelmektedir ve bunlara olumlu yanaşan adaylar ise 38 listenin başında yerlerini almaktadırlar. İşin ilginç tarafı kriterlerin güncellenmesi ve yeni oluşan bazı olayların bir kriter olarak listeye yerleştirilmesidir. Örnek olarak, bir Ermeni subayını öldürdüğü için Macaristan’da bir kaç yıl hapis yatan ve cezasının geri kalanını kendi ülkesinde çekmek için Azerbaycan’a iade edilen ordu subayı Ramil Safarov, Azerbaycan Devleti tarafından afv edilmiş ve işine geri dönmüştür. Ermeni medyası ve yandaşları bu olayda fırtına kopardılar. ATAA ise seçimde oy kullanmak isteyen Türk-Amerikan’lara, Ermeni listelerinde “A” ve “B” puanlarını değil de “C” ve “D” alanlara oy vermelerini tavsiye etmektedir. Dolayısıyla kendi kriterler listemizi oluşturmak ve lobi faaliyetlerimizde göz önüne tutmamız gibi bir çalışma yapılmamıştır. Onların kriterlerinden geçemeyen veya en az puanı almış olan adayları tercih etmemiz tavsiyeleri “düşmanımın dostu olmayan, benim dostum olabilir” mantığıyla hareketedişimiz bu konuda uzun vadeli ve ciddi planlarımızın olmadığını göstermektedir ve dolayısıyla gelecek dört yılda da sürekli “Ermeni Tasarısı” çıktı çıkacak korkusuyla yaşamamızı beraberinde getirmektedir. Biz de kendi kriterlerimiz oluşturabiliriz. Tabi ki en başta yine sözde Ermeni soykırımı gelmelidir. Türk askerinin başına çuval geçirme, Türk dünyasının kanayan yarası Karabağ, Doğu Türkistan, Hocalı soykırımı, Kıbrıs meselesi, ABD’de çok önemli olan ifade özgürlüğünün kısıtlanmasını getiren bir kaç Avrupa ülkesinde “sözde Ermeni soykırımını inkar edenlere ceza verilmesi” meselesi vs. gibi önemli ölçütler yaratmak ve sistematik bir lobi faaliyeti ile adayların dikkat merkezinde yerleştirmek ATAA ve benzer kuruluşların ortaklaşa yapacakları işler olmalıdır. www.turkkulturevi.org TürKev Dergisi Türk Kültür Evi TÜRK BİRLİĞİ İÇİN ATILMASI GEREKEN BİR ADIM EKONOMİK BİRLİK Hazırlayan: Okan Erol 21. yüzyılda dünya siyasetini iki önemli akım şekillendirmektedir. Bunlardan ilki ve en çok tartışılanı, hali hazırda devam etmekte olan bir süreç küreselleşmedir. Küreselleşme, ekonomik ve sosyal anlamda dünya toplumlarını birbirine yaklaştırmaktadır. Giderek tek tipleşen dünyada artan ticaret hacmi ve hızlı gelişen teknoloji gelişmekte olan ülkeler için bir umut kaynağı olarak karşımıza çıkmaktadır. Diğer yandan küreselleşmenin etkisiyle daha da çetinleşen milletlerarası rekabet ülkeleri coğrafi ve kültürel olarak kendini yakın hissettiği diğer ülkelerle ticari, mali ve ekonomik birlik kurmaya zorlamaktadır. Bu bölgesel ve ekonomik birliklere örnek olarak Avrupa Birliği (AB), Kuzey Amerika Serbest Ticaret Paktı (NAFTA), Güneydoğu Asya Ülkeleri İşbirliği Teşkilatı (ASEAN) ve Arap Birliği gösterilebilir. Bu oluşumların dünya ticaretine katkısının yanı sıra üye ülkelerin rekabet gücünü arttırdığı bir gerçektir. Türk akraba topluluklarına baktığımızda ise zaman zaman ekonomik işbirliği anlaşmaları yapılsa da tüm Türk devletlerini kapsayan ve siyasi birlikteliğin temelini atacak olan gümrük birliği benzeri bir yapının oluşturulmadığını görmekteyiz. Yazımızda mevcut ekonomik birlikler hakkında bilgi verildikten sonra Türk Ekonomik Birliği ile ilgili öneriler ortaya konulacaktır. A AB, NAFTA ve ASEAN vrupa Kömür ve Çelik topluluğu olarak 1951 yılında kurulan AB, 1958 yılında Avrupa Ekonomik Topluluğu’na dönüşmüştür. 1993 yılında Avrupa Birliği adını alan Birlik 2009 Lisbon anlaşması çerçevesinde siyasi birlik oluşturma yolunda ilerlemektedir. Başlangıçta sadece ekonomik işbirliği amacıyla kurulan AB giderek ortak anayasa yapma ve ortak ordu kurma yolunda ilerlemektedir. AB’ye göre daha gevşek bir örgütlenme yapısına sahip olup, Kanada, ABD ve Meksika’nın gümrük birliğine dayanan NAFTA dünya ekonomisinde giderek önemli bir rol üstlenmeye başlamıştır. 1994 yürürlüğe giren anlaşma üye ülkeler arasında ticari malların serbest dolaşımını esas almaktadır. Güneydoğu Asya ülkelerinin jeopolitik ve ekonomik işbirliğini amaçlayan ASEAN 1967 yılında Endonezya, Malezya, Filipinler ve Tayland tarafından kurulmuştur. Daha sonradan Burma, Laos, Kamboçya ve Vietnam bu birliğe katılmıştır. Birlik, bölgenin ekonomik ve sosyal kalkınmasını hedeflemekte ve ortak ticaret politikası uygulamaktadır. Türk Ekonomik Birliği İçin Öneriler M evcut ekonomik işbirliği örgütlenmelerinden de anlaşılacağı üzere ekonomi ve gümrük politikalarında birlikte hareket etmek ülkelerin rekabet gücünü arttıracağı gibi kaynakların daha etkin kullanılmasına yardımcı olacaktır. Daha büyük ekonomilerin yaratacağı dışsallıkların her zaman ekonomiye bir dinamizm getireceği beklenmektedir. Günümüzde, AB örneğinde de görüldüğü gibi, siyasi birliğe giden yol ekonomik ve bölgesel işbirliği ile ortak bir pazar oluşturmaktan geçmektedir. Bakanlar Kurulu’nun 24 Ocak 1992 tarihli Kararı’yla kurulan Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı (TİKA) günümüze kadar varlığını sürdürse de Türk devletleri arasında güçlü bir ekonomik birliğin temelini atamamıştır. Sovyetler Birliği’nin dağılması ile bağımsızlığına kavuşan Türk Cumhuriyetleri ile yapılan ticaret anlaşmaları ve sıkı işbirliği görüşmeleri devamlılık gösterememiş Azerbaycan petrolleri örneğinde olduğu gibi uluslararası büyük şirketler bölgede ekonomik üstünlüğü ellerine geçirmişlerdir. Bize göre oluşturulması gereken yapı geçici ticaret anlaşmaları ile devam ettirilen işbirliği değil süreklilik arz eden, çatı bir kurul tarafından yönetilen, Türk Devletleri Ekonomi Konseyi olmalıdır. Bu yapı gümrük birliği ve ortak pazar ile desteklenmelidir. Türk Devletleri arasında siyasi birliğe giden yol malların serbest dolaşımı, mali piyasaların birbirine entegre edilmesinden geçmektedir. Jeopolitik önemi yanısıra Türk devletleri arasındaki kültürel birliktelik Ekonomik Konsey’in başarı şansını arttırmaktadır. Gelecekte kurulacak bir Türk Birliği’nin temelleri ancak güçlü bir ekonomik altyapı ile atılabilir. Tel:617-269-7300 39 TürKev Dergisi Türk Kültür Evi JEOPOLİTİK TÜRKİYE Hazırlayan: Abdullah Çağrı Elgün T ürkiye, jeopolitik konumu itibariyle dünyanın merkezi ve bu küçük gezegenin kalbini oluşturmaktadır. Kalbi hasta olan bir insanın yürümesi, koşması hatta sağlıklı bir hayat sürdürmesi mümkün değilse, Jeopolitik konumu itibariyle dünyanın kalbi olan Türkiye’nin de çeşitli kırizlerle huzur ve sıhhatten yoksun bırakılarak gelişmesini sağlamak da mümkün olmayacaktır. Dünya huzuru ve sukûnu bu yüce ve ulvi milletin eli ile bulacaktır. Bütün bilim adamları, strateji ve jeoloji uzmanları, Türkiye Toprakları’nın dünyanın merkezinde bulunduğunu onaylamaktadırlar. Prof. Friedrich Ratzel : “Devlet, gelişme ve yayılmayı arzu eder. Devletin yayılmacı politikası, ilkel ve küçük devletlere dışarıdan istilâ yoluyla mümkün olur.” “… Bu küçük gezegende sadece, bir büyük devlet için gerekli yer mevcuttur.” demektedir. Bu görüş taraftar bularak öncelikle, Almanya’da kabul görmüş ve ihtiras haline dönüşen bu görüş, çok kısa sürede bütün Avrupa’yı sararak dünyaya I. Cihan Harbi’ni yaşatmıştır. Bugün sanayi inkılâbını da gerçekeleştiren Avrupa, “Avrupa Birliği”,”Auro” vb. girişimlerle dünya hakimiyetine soyunduğunu göstermektedir. R atzel’in fikirleri, jeopolitik görüşlerin çeşitlenmesine neden olmuş; fakat bu görüş, kendisinden sonra gelen ilim adamlarını da oldukça etkilemiştir. Bunların başında Alman, Karl Houshofer(Münih Üniversitesi Siyâsî Coğrafya ve Askerî Tarih Dersleri Hocası , “Zeitscrift Für Geopolitik Dergisi” sahibi (1869-1946) gelir. Houshofer: “ Zeitscrift Für Geopolitik 1924” adlı dergide devletin konum alanını, en önemli güç unsuru olarak görür. Bu görüş II. Dünya Savaşı’nda Hitler’in politikasında kabul görmüş ve etkili olmuştur. Bundan sonra Housofer’in Çağdaşı, İngiliz Halford Mackinder(Londra Üniversitesi Corafya Professörü ve İngiliz Kraliyet Coğrafya Cemiyeti İkinci Başkanı): “Kara Hakimiyeti Teorisi”ni ortaya atarak, 1919 da “Demokratik İdealler ve Gerçekler” adlı dergide yayınlayarak Dünya savaşlarının çıkışına yol 40 açmış, bu durum ise on iki milyondan fazla insanın ölümüyle neticelenmiştir. Bu görüşe göre: “Dünyanın kalp sahasını” Doğu Avrupa ile Sibirya Bölgesi oluşturmaktadır. Kalbin çevresindeki Balkanlar’dan Çin’e kadar uzanan saha, “iç veya kenar hilâl” ya da “kalp” kuşağıdır. Bunun dışında kalan Amerika, Afrika, Avusturalya, Japonya hattı ise “Dış veya Kenar Hilâl” veya “ Dünya Adasının Peykleri” olarak kabuledilir.” Mackinder, dünyayı bu şekilde tasnif ettikten sonra teori oluşturan görüşünü şu şekilde geliştirmiştir. “Doğu Avrupa’ya hükmeden bir devlet, “Dünyanın Kalbi”ne de hakim olur. “Dünyanın Kalbi”ne sahip olan bir devlet öncelikle “İç Kenar Hilâl”e veya “Kalp Sahası” na hükmeder. Sonra da “Dış Kenar Hilâl”e yani bütün dünyaya hakim olur.” “Kara Hakimiyet Teorisi” olarak bilinen bu görüşte, Müslüman Türk Dünyası’nın yeri “İç veya Kenar Hilâl” kuşağı içerisindedir. Haushpofer ve Mackinder’in görüşleri, özellikle Hitler tarafından kabul görmüş ve İkinci Dünya Savaşı ile uygulama sahasına geçirilmiştir. Daha sonra, Sovyet Rusya bu görüşü gerçekleştirmek için yetmiş yıl boyunca, Avrasya’yı kan gölüne çevirmiştir. Bu görüşlere benzer görüşler geliştirilmiş ve bu konuda Amerika özellikle; “Kenar Kuşak Teorisi”ni, “Deniz Hakimiyet Teorisi”ni ve “Hava Hakimiyet Teorisi”ni ortaya atmıştır. ABD, Yale Üniversitesi’nde Uluslararası ilişkiler Professörü Nicholas J.Spykman(1893-1943), J.SMackinder’in görüşlerine karşı bir başka görüş geliştirmiş ve “Kenar Kuşak Teorisi” ni ortaya atmıştır. Bu görüşle, hakim güç, “Kalp” değil “Dış Kenar Hilâl” üzerindeki ülkelerdir. Bunların başında ABD gelir; ancak “Kalp Sahası”na ulaşmak için “İç Kenar Hilâl” in yani Müslüman Türk Dünyası’nın ele geçirilmesi şarttır. J . Spykman, Amiral Alfred Mahan(1840-1914)(Hava Hakimiyet Teorisiyle ortaya çıkmış deniz subayı ve bilim adamlarından biri) Hausy Scitaklian’ca Deniz Hakimiyet Teorisi ve Hava Hakimiyet Teorileri ortaya atılmıştır. İnsan gücüne dayanan bu görüşler de Amerika ve İngiltere tarafınan uygulama alanına sokulmuştur. İkinci Dünya Savaşı ve Üçüncü Dünya Savaşı adı verilen “Bölgesel Savaşlar”da da bugün, bu görüşler uygulana gelmeketedir. Bu görüşlerin doğrultusunda dünyaya hakim www.turkkulturevi.org TürKev Dergisi Türk Kültür Evi olmanın şartlarından biri hiç şüphesiz Türk Dünyası’nı ele geçirmek olmalıdır. Sovyet ve Sovyet sonrası bölgeye yapılagelen saldırılar ve işgallerde bu görüşlerin etkisi görülür. Merkezi Türk Hakimiyet Teorisi: senin ilini ve töreni kim bozabilir?” Atilla, Cengiz, Timur hep aynı ideale koştular. Timur: “Gökyüzü üstümüze çökse biz onu mavi atlastan bir çadır gibi mızraklarımızın uçunda tutardık.” Yavuz gibi Türk hükümdarları da: “Dünyanın bir Türk’e dar geldiğini” ifade eden sözler söylemişlerdir. B O u görüşlerin doğru olmadığını savunan Prof Dr. Ramazan Özey, Sibirya’nın dünyanın kalbi olamayacağını; çünkü dünyanın kalbinin merkezde bir yerde ve bütün tehlikelerden uzaklaştırılmış olması gerektiğini söylemektedir. Sibirya ise Kutuplarda olup iklim şartları itibariyle insanların yaşamasına müsade etmeyen bir bölgede bulunmaktadır. İnsansız bir kalenin hiç bir anlam ifade etmeyeceğini belirtmektedir. Halbuki “Anadolu Yarımadası” bütün bu belirtilen görüşlere uygun düşmekte ve dünyanın kalbi durumundadır; çünkü bu yarımada Asya, Avrupa, Afrika ve Amerika kıtalarının da bitişme noktasındadır. Bu yarımadanın üç tarafı da denizlerle çevrilidir. Yükselti bakımından kıtaların en yükseği olan Asya’dan ise “ortalama yükseklik 1010m.”den daha yüksektir; çünkü Türkiye’nin ortalama yüksekliği 1132 m.dir. Bu Yarmada Asya ve Afrika’ya bitiştiği bölgelerde ise aşılması mümkün olmayan sıra dağlarla çevrilidir. Bütün bu özellikleriyle Türkiye, tam bir kaleyi andırmaktadır. Bu kalenin Asya’ya açılan burcu Malazgirt; Avrupa’ya açılan burcu ise İstanbul’dur. “Merkezi Hakimiyet Teorisi” adı verilen bu görüşe göre Anadolu Yarımadası “Kalp” kalbi çevreleyen Balkan Yarımadası, Kafkaslar, İran, Arabistan ve Kuzeydoğu Afrika; kısacası Balkanlar ve Ortadoğu, dünya kalesini çevreleyen iç çemberi veya dünya adasını oluşturmaktadır. Bu görüşe göre Anadolu’yu elinde bulunduran bir millet, iç çembere hükmeder. İç çembere hükmeden bir millet ise, dış çembere yani dünyaya hakim olur. Dünyaya hakim olma isteği yeni değildir. Bundan 1700 yıl. Önce Oğuz Kağan: “Daha deniz daha ırmak, gök tuğ olsun güneş mızrak”; Alp Er Tunga, Bilge ve Kültiğin Kağanlar: “Ben Tanrı gibi gökte doğmuş Türk Bilge Kağan” nasıl ki Tanrı tekse, Bilge Kağan da tek ve birdir ve yeryüzünün hakimidir. “Üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe ey Türk smanlının bütün hakanları fermanlarında: “Yedi iklim ve diğer, bütün toprakların ve de kürre-i arzın mutlak sahibi” diyerek başlamaktadırlar. Bunun gereğini de yerine getirerek tarihte onyedi büyük devlet kurmuşlardır. Şüphesiz bir teorinin doğruluğu, ispatlanabilmesiyle mümkündür. İşte bu ortaya atılan teori tarih boyunca, üç kez ispatlanmıştır. Batı’ya açılan burcu İstanbul ile Anadolu: MÖ.2.yy.ın otalarında MS.395’e kadar Roma, 395-1453 arası Doğu Roma ve 800-10711453-1923’e kadar da Osmanlı İmparatorluğu’nun 1923’ten bugüne kadar da Türkiye sınırları içerisinde yer almaktadır. Bu topraklarda yaşayan devletler çok uzun ömürlü olmuşlardır. Dünyanın kalesi durumunda olan bu bölgede bugün, Türkler yaşamaktadır. Kalenin çevresi ise yine Türkler tarafından kuşatılmıştır. Konum olarak Müslüman Türk dünyası Avrupa ülkeleri ve Rusya’ya karşı koca bir hilâl şeklinde çevrilmektedir. Bu koca hilâl, aynı zamanda diğer İslâm ülkelerinin kuzeyinde Batı Avrupa ve Rusya’dan gelebilecek her türlü tehlikeye karşı bir kalkan görevi görmektedir. Bu bakımdan Türkiye’nin jeopolitik önemi çok büyüktür. 20.yy.da dünyamızda çok fazla sayıda bölgesel savaşların yaşanması, dünya kalesi ve iç çemberde bir birliğin sağlanamamasından kaynaklanmaktadır. Türkiye içeride böyle bir barışı ve sukûnu ne zaman temin ederse, dünya barışı da o zaman sağlanmış olacaktır. Osmanlının yok oluşuyla ortadan kalkan dünyadaki bu sukûneti yine, Osmanlının oğlu Müslüman Türkiye, yeniden ve tam anlamıyla bir hakimiyet kurarak tesis edilecektir. B ugün meçhul askerlere karşı savaş açan Amerika’nın niyetinde nelerin olduğunu kimse tam olarak kestirememektedir. Bundan önce İngilizler, sonra Ruslar Afganistan’da yenildiler. İkiz kuleleri ve Ladin’i bahane eden ABD başarılı Tel:617-269-7300 41 TürKev Dergisi Türk Kültür Evi olursa, Afganistan’dan sonra Irak, Suriye, İran, Pakistan ve sonra da Türkiye’yi kan, barut, açlık, hastalık, sakatlık, sefalet ve gözyaşıyla buluşturmak isteyecektir. Ö yle gözüküyor ki 2010-2015 yıllarında süper güç olma yolunda ilerleyen Çin’in önünü kesmek isteyen ABD bu bahaneyi iyi kullanmaktadır. Kurtuluş Savaşı yıllarında da İngilizler Ruslar’a karşı Türkiye’yi koruma bahanesiyle, Osmanlı’ya oyun oynayarak Fas, Ceyazir, Tunus, Libya, Mısır, Suriye, Kıbrıs gibi eyaletleri tek kurşun sıkmadan tereyağından kıl çeker gibi elimizden almıştı. Bu oyuna gelmemek ve dünyanın sonu demek olan üçüncü dünya savaşına meydan vermemek için Türkiye konumunu iyi kullanmalı, caydırıcı, engelleyici rol üstlenmeli. Ortadoğu ve Balkanların tüm tapuları arşivlerinde kayıtlı olan Türkiye, Müslüman devletleri vurmak için Nato’ya bu konuda asla ve asla asker vermemelidir. Türkiye millî heyecanları diri ve canlı tutmak, uyanık olmak ve çağın gereklerini bağımsız olarak kendi topraklarında üretmek ve savaşa başlamak veya savaşa son vermek için hazır ve tetikte beklemelidir. Yirmi dokuz devletin kurulup dağıtıldığı bu çetin coğrafyada Cumhuriyet sonrası, yüz yıla yakındır dimdik ayakta durmakta olan Türkiye’nin dost ve düşman karşısında yumruğu her zaman sıkılı olmalıdır. En güvenli en kararlı ve en sağlam ülke Türkiye’dir. Herşey, bu çetin coğrafya, Türkiye’de düğümleniyor. Türkiye. Türkiye… Türkiye!.. Türkiye, jeopolitik konumu itibariyle dünyanın merkezi ve bu küçük gezegenin kalbini oluşturmaktadır. Kalbi hasta olan bir insanın yürümesi, koşması hatta sağlıklı bir hayat sürdürmesi mümkün değilse, Jeopolitik konumu itibariyle dünyanın kalbi olan Türkiye’nin de çeşitli kırizlerle huzur ve sıhhatten yoksun bırakılarak gelişmesini sağlamak da mümkün olmayacaktır. Dünya huzuru ve sukûnu bu yüce ve ulvi milletin eli ile bulacaktır. 42 www.turkkulturevi.org TürKev Dergisi Türk Kültür Evi İran’da Türk Depremzedeler Kışın ÇAdırlarda ve Konteynerlarda Kışlıyor Hazırlayan: Feride Saray G üney Azerbaycan’da 08.11.2012 tarihinde, 306 ölü, 1800 yaralı ve 137000 depremzede ile sonuçlanan 6.2 büyüklüğünde depremin ardından yaralarını sarmaya çalışan halka en büyük destek İran devletinden değil de yerli Türk halkından gelmiş ve gelmektedir. büyük bir bölgede tüm arama kurtarma ve yardım faaliyetleri son verilmiştir. Ayrıca gönüllü olarak depremzedelere yardım etmek amacıyla giden gençlerin destek yapmaları engellenmiş ve bazıları ise tutuklanmıştır. Soğuk mevsimini en erken yaşayan bölge olması itibariyle ciddi sıkıntılarla karşı karşıya olan bölge halkına bir darbe de İran meclisinden gelmiştir. Depremzedeler konusunda sunulan taslağın acilliği meclis tarafindan reddedilerek ailerler bölgenin dondurucu soğuguyla başbaşa bırakılmıştır. Bu felaketin üzerinden 6 aydan fazla bir süre geçmesine rağmen yıkık evlerin yapımı tamamıştır. Bundan dolayı Çadırlarda ve koneynerlerda yaşayan aileler ise büyük sıkıntılar yaşamaktadırlar. 25 Aralık 2012’de ise 5 kişi donarak hayatını kaybetmiştir. Sağlıksız şartlarda iskân edilen aileleri büyük tehditler beklemektedir. Devletin resmi haber ajansları ve gazeteleri daha ilk baştan deprem haberini yansıtmakta büyük ihmaller göstermişlerdir. Buna ilave olarak Cumhurbaşkanı Ahmedinejad depremin hemen ardından Arabistan’a giderek Suriye pazarlığını depremzedelerin problemlerini halletmeye tercih etmiş ve tam 15 gün sonra deprem bölgesine gidebilmiştir. Depremzedelere yardım konusunda devlet organlarının yetersiz kalmasına rağmen ilk başta uluslararası yardımlar kabul edilmemiştir, ancak daha sonra kabul etmiştir. Depremin üzerinden bir gün geçmemesine rağmen İran devletinin resmi makamları tarafından arama kurtarma ve yardım faaliyetlerinin bittiğini açıklanarak kafalarda çok sayıda soru işareti oluşturdu.Acaba bu ne hız ki depremden 20 saat geçmemesine rağmen bu kadar Tel:617-269-7300 43 TürKev Dergisi Türk Kültür Evi Karabağ Türk Dünyası’nın Ortak Sorunu Hazırlayan: Feride Saray Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de Aralık ayında düzenlenen, ‘’Karabağ Türk Dünyası’nın Ortak Sorunu’ ‘ konulu konferans Aralik ayinda gerçekleşti. D ünya Genç Türk Yazarlar Birliği’nce düzenlenen, Azerbaycan Gençlik ve Spor Bakanlığı Gençlik Fonu, TİKA, TUSİB, Azerbaycan Atatürk Merkezi, Azerbaycan Uluslararası Avrasya Enstitüsü tarafından desteklenen konferansa Türkiye, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Özbekistan toplam 12 ülkeden yazar ve gazeteciler katıldı. Karabağ ortak sorundur…Karabağ sorunu ve Hocalı soykırımının Türk dünyasının ortak problemi olduğunu vurgulayan Azerbaycan milletvekili Ganire Paşeyava, bu sorunların çözümünde ve Ermeni vahşetinin dünyaya anlatılmasında ortak hareket edilmesinin önemini belirtti. Dünya Genç Türk Yazarlar Birliği Başkanı Ekber Goşalı ise konferansı, ‘’Geldim, Gördüm, Yazdım’’ adlı bir proje kapsamında düzenlediklerini, misafir yazar ve gazetecilerin ülkelerine döndükten sonra Karabağ konusunda kaleme alacakları yazıların kitapta toplanacağını ifade etti. Program çerçevesinde açıklama yapan Ekber Goşalı: “Artık gerçek ve doğru tarihi anlatmak lazım, binlerce film yaparak, on binlerce dizi üreterek Türk tarihini dünyaya göstermemiz lazım. Dünyada Yeni bir güç doğduşunu bu gücün bugünkü güçlerden farkı adaleti kendi çıkarına göre değil, çıkarlarını adalete göre ayarlamasıdır. Bizler Türk Yazarları şunu çok iyi biliyoruz ki, bir kalem bin silahtan üstündür. Bunu çok kısa zamanda herkes kavrayacaktır”. Kaynaklar: www.bik.gov.tr www.yalquzaq.com K arabağ ve Dağlık Karabağ coğrafya bakımından iki ayrı terimi ifade etmektedir. Karabağ, Azerbaycan’ın Kür ve Aras ırmakları ile Ermenistan’ın Sevan Gölü (Çökçe Gölü) arasında bulunan, yaklaşık 18.000 km2 büyüklüğündeki bölgedir. Bu bölgenin dağlık olup, stratejik değeri de bulunan 4300 km2 büyüklüğündeki kısmına Ruslar, Dağlık Karabağ adını vermişlerdir. Azerbaycan’a ait bu bölgenin Ermeni güçleri tarafından 1992’de işgal edilmiştir. Günümüzde Ermenistan ile Azerbaycan arasında anlaşmazlık konusu olan bu bölgedir ve artık, kolaylık olmak üzere, sadece “Karabağ” olarakadlandırılmaktadır. 44 www.turkkulturevi.org TürKev Dergisi Türk Kültür Evi Dünya’nın İkinci Büyük Tuz Gölü, İran’ın Kuzey Batısında Bulunan Urmu Gölü’nün Kuruması ile Bölgeye ve Komşu Ülkelere Olan Büyük Tehdidi Hüseyin Khoroshi İsali Dünya’nın ikinci büyük tuz gölü olan Urmu gölü, Ortadoğu ve İran’ın en büyük tuz gölüdür. Urmu Gölü, oluşumu itibari ile tektonik faaliyetler sonucu ortaya çıkmış bir göl olduğu sanılmaktadır. Urmu Gölü’nde büyüklü küçüklü 102 ada bulunmaktadır. Bunlardan dördü nispeten büyük adalardır ve tatlı su kaynakları bulunmaktadır. Konum: Güney Azerbaijan coğrafyasında yer alan Urmu Gölü su havzası, günümüz İran’nın başlıca su havzalarından biri olarak İran’ın kuzey batı kesiminde yer almaktadır. Kapalı havza özelliğine sahip olan bu havzanın batı sınırı aynı zamanda Türkiyeİran sınırını da oluşturmaktadır. Havzanın toplam yüzölçümü 52.210 km2’dir. Bu alanın 462 km2’ si ( % 0,8 ) Türkiye sınırları içerisinde kalmaktadır. Urmu Gölü havzasının tabanı, denizden 1274 m. yüksekte bulunmaktadır. Güney Azerbaycan’ın merkezi şehirleri olan Tebriz ve Urmu arasında bulunan bu göl, günümüzde optimum şartların hakim olduğu durumlarda yüzölçümü 5000-6000 km2 bir alan kapsamakta, uzunluğu 140 km, eni 1555 km arasında değişmekte ve ortalama derinliği 6 metre olup en derin noktası ise kuzey batı kısmında 16 metre olarak ölçülmüştür. Gölün esas beslenme kaynağını, yaklaşık % 8o- %90’nını, havzada bulunan akarsular oluşturmaktadır. En Önemli Özellik… Diğer tuz gölleri ile kıyasladığımızda Urmu Gölü, çok önemli bir özelliğe sahiptir. Bu özellik söz konusu gölün tuzlu bir ortam olmasına rağmen içerisinde önemli sayılacak derecede yaşam zincirinin devam etmesidir. Gülün önemli besin zincirini oluşturan mavi- yeşil, yeşil ve diyatome gibi su yosunları veya algler oluşturmaktadır. Gülün diğer önemli özelliği ise tuz miktarına rağmen sert kabuklu cinsinde Artemia Urmiana adı verilen bir canlının yaşamasıdır. Artemia, Urmu Gölü’nde hayatını sürdüren en önemli faunadır. Artemia tuzlu sularda, tuz göllerinde, tuzlalarda yaşayan bir tür eklem bacaklıdır. Bilindiği üzere Urmu Gölü’nün kendine özgü ekolojik ve doğal hayat koşulları nedeni ile, sözkonusu havzada 26 tür memeli, 41 sürüngen, 212 kuş, 26 balık türü yaşamaktadır. Sahip olduğu ekolojik değerler nedeni ile 1967 yılında koruma alanı, 1970’de milli park ve 1975’te Ramser konvansiyonu çerçevesinde uluslararası öneme sahip olmuştur ve Dünya Biyosferi Rezervi olarak UNESCO’nun İnsan ve Biyosfer (MaB=Man and Biosphere) Programı içerisinde yer almıştır. Biyosfer rezervleri biyolojik çeşitliliğin korunması, ekonomik kalkınma ve kültürel değerlerin korunmasına dönük uygulamaların denendiği, seçildiği, sunulduğu ve geliştirildiği alanlardır. Gölün Kuruma Nedenleri: İnsan Faktörü En Önemli Neden… Urmu Gölü’nde ortaya çıkan su krizi nedenlerinin başında insan faktörü gelmektedir. Nitekim İran’ın Su Kaynaklarının Yönetimi, Proje Planlama ve Geliştirme Bölümü’nün internet sitesinde verdiği bilgilere göre Urmu Gölü su havzasında küçük ve büyük baraj veya su depolama bentleri olmak üzere toplam 36 adet kullanılmakta olan su tesisleri bulunmaktadır. Ayrıca bunun dışında toplam 12 adet yapım işlemi süren ve birçoğunun betonlama aşamaları biten 12 baraj ve bunlara ek olarak da farklı hacimlerde yapılacak yaklaşık 40 barajın etüt ve alan araştırma işlemleri sürmektedir. Örneğin göle akan su debisinin yaklaşık %65’ini, Cığatı Çayı, Tatau Çayı ve Gadar Çayı oluşturmaktadır. Söz konusu akarsuların hepsinin üzerine barajlar kurularak gölün su damarları kurutulmuştur. Sadece bununla kalmayarak göle sürekli akan 15 adet çayın hepsinin üzerine su depolama barajları kurulmuştur. Böylece göle akan tüm yüzeysel akışlar engellenmiştir. Özetlemek gerekirse gölün kurumasının başlıca nedeni olarak son otuz yılda devlet tarafından yapılan yanlış havza yönetimi olmuştur. Hatta bazı değişik senaryoların olduğu da söylenmektedir. Tel:617-269-7300 45 TürKev Dergisi Türk Kültür Evi Bu görüşlere göre Azerbaycan Milli Hareketinin genişlemesi ve İran’ın toprak bütünlüğü açısından artan tehdidi dolayısıyla devlet tarafından bölgenin Türkler tarafından mümkün mertebede boşaltılması planlanmaktadır. Nitekim son zamanlarda gölün kuruması, Iran Parlamentosu gündemine gelmiş ve İran Meclisi Urmu Gölü’nün kurumaması için gerekli önlemleri almak istememiştir ve istememektedir. Hatta bir Fars milletvekili gölün kurumasının önemli olmadığını, kuruduğu takdirde burada yaşayan insanların başka bölgelere gönderileceğini söyleyerek bir nevi Güney Azerbaycan Türklerinin nasıl bir tehlike ile karşı karşıya kaldığını gözler önüne sermiştir. 2008-2009 yıllarında yapılan çalışmalara göre gölün yüzölçümünden 2119,22 km2 ( 211922 hektar) azalmış veya kurumuştur. Daha sonra son verilere göre kış mevsimi olmasına rağmen göldeki su seviyesinin düşmesi devam etmiştir ve göl çerçevesinde kuruyan alan 250000 hektara ulaşmıştır. Bu rakam yaklaşık Urmu Gölünün % 50’ sine tekabül etmekte olup ve felaketin ne kadar büyük olduğunu göstermektedir. Günümüzde ise verilen raporlar gölün yüz ölçümünün %60’nin kuruduğunu ortaya koymaktadır. Urumu Gölü Kuruduğu Takdirde Yaranacak Olan Sorunlar: Urmu Gölü kurduğu takdirde ortaya çıkacak sorunun çevresel bir felaket niteliğinde olacağını söylemek pek abartılı bir söylem olmayacaktır.. Böylece gölün tamamı kuruduğunda 5500 km2 yani 550000 hektarlık bir tuz çölü ve toplam 10-12 Milyar ton tuz açığa çıkacaktır. Ortaya çıkan durum çevresel ve sosyo- ekonomik alanda birçok sorunu kendi beraberinde getirmiş olacaktır. Konuya sosyo-ekonomik açıdan baktığımızda, yukarıda belirttiğimiz gibi kuruyacak alanlarda koruyucu her hangi bir bitki örtüsü bulunmayacağından, zaman içerisinde rüzgâr erozyonu ve aşınan tuzların taşınması sonucu tuz taşınmasının etkili olduğu alanlarda arazi kabiliyet sınıflarının olumsuz yönde değişme olasılığı doğacaktır. Özellikle göle yakın çevrelerde, taşınan tuz tozları ince tabakalar halinde toprak 46 yüzeyini kaplayacaktır. Bu nedenle bölgede bulunan birçok tarım alanı ve meyve bağları kuruyacak veya kullanılmaz hale gelecektir. Bu nedenlerden dolayı o yörelerde tarımsal faaliyetler ve tarıma bağlı birçok meslek grupları ortadan kalkacaktır. Bu durum, sözkonusu yörelerde işsizliğin artmasına ve halkın diğer şehirlere göçmesine neden olacaktır. Böylece kriz bölgesine yakın ve tuz taşınmasının etkili olmadığı alanlarda dahi fazla üretim yapma amacı ile insanlar tarafından toprağa uygulanan baskı artmış olacaktır. Bununla birlikte oluşacak çevresel kirlilik nedeniyle birçok sağlık sorunlarının artma olasılığı doğacaktır ki sağlık bilimi uzmanları tarafından araştırılması gereken bir konudur. Bu bağlamda sadece Doğu ve Batı Azerbaycan nüfusunu dikkate aldığımızda yaklaşık 7 milyon insanın bu durumdan etkileneceğini, diğer komşu iller de dikkate alındığında bu sayının daha da artacağını söylemek mümkündür. Nitekim bazı yetkililer Urmu Gölü kurmasından 10 milyon insanın farklı yönlerden etkileneceğini söylemektedirler. Gölün kuruması ilk önce Urmu Gölü’nün kendine özgü ekosistem özelliğinin ortadan kalkmasına ve yaban hayat çeşitliliği minimal seviyeye inmesine neden olacaktır. Nitekim günümüzde gölün tuz oranın artması nedeni ile gölün tek canlı varlığı olan artemianin üretiminin durduğunu ve buna bağlı olarak artemiadan beslenen flamingoların nüfusunun ciddi derecede azaldığını söylemek mümkündür. Diğer taraftan kuruyan alanlarda bulunan tuzlar zaman içerisinde aşınarak rüzgâr aracılığı ile milyonlarca ton tuz başka alanlara taşınmış olacaktır. Bölgenin hâkim rüzgârlarının şiddet ve hızına bağlı olarak oluşacak tuz fırtınaları nedene ile tuz taşınması 300-400 ve hatta 500 km bir mesafede etkili olabilecektir. Böylece çevresel felaket havza sınırlarını aşmış ve Türkiye ve Azerbaycan gibi komşu ülkelerin üzerinde de olumsuz etkilere yol açacaktır. Nitekim yapılan çalışmalarla buna benzer durumları Aral Gölü ve Moğolistan’da bulunan Ebinur Gölü’nde görmek mümkündür. Ayrıca taşınan tuz, zaman içerisinde arazi kabiliyetini etkileyecek, uzun vadede özellikle mera alanlarında bitki türlerinin değişmesine ve tuzcul bitkilerin gelişmesine sebep olabilecektir. Mevcut durumda gölün kurumuş alanlarında 40- 65 cm kalınlığında tuz tabakaları bulunmakta ve gölün yakın çevrelerinde tuzun tamamını görmek mümkündür. www.turkkulturevi.org TürKev Dergisi Türk Kültür Evi Türkiye’den Amerika’ya eğitim İçin Hız Azaldı, Amerika’dan Arttı Hazırlayan: Nuran Çakmakçı Amerikalı öğrencilerin Türkiye’ye gelişi arttı, Türk öğrencilerin Amerika’ya gidişi azaldı. O pendoors’un yeni yaptığı araştırmaya göre ABD’de 765 bin yabancı öğrenci eğitim alıyor. 200’den fazla ülkeden Amerika’ya giden öğrencilerden 12 bini Türk. Ancak, son birkaç yıldır Amerika’ya lisans için giden öğrencilerde yüzde 2 oranıda düşüş olmuş. Türkiye’ye gelen Amerika’lı öğrenci sayısında ise geçen yıla göre yüzde 34 artış oldu. Şu anda 2000 Amerikalı öğrenci Türkiye’de sadece İstanbul, İzmir gibi büyükşehirlerde değil, birçok ilde öğrencilik yapıyor. Amerikalı öğrenciler sadece Türkiye’ye değil, dünyanın farklı ülkelerine eğitim almaya gidiyor. Son rakamlara göre 274 bin Amerikalı öğrenci dünyanın çeşitli yerlerinde eğitim alıyor. Bütün bu veriler ABD İstanbul Başkonsolosluğu’nda Perşembe akşamı yapılan eğitim toplantısında gündeme geldi. International Education Week (Uluslararası Eğitim Haftası) kapsamında konsoloslukta yapılan toplantıda Amerika’da okuyan Türk öğrencilerle, Türkiye’de okuyan Amerikalı öğrenciler karşılıklı fikir alışverişinde bulundu. ABD İstanbul Başkonsolosu Scott Kilner’in başlattığı toplantıda, Başkonsolos kendisinin de uluslararası değişimle mesleğiyle ilgili ilk adımları attığını belirterek, “Bu ilişikleri insanlararası bağları çeşitlendirmemek anlamında benim deneyimime gore eğitim ve derinlerarası değişim programlarının başarılı olduğunu biliyorum. Benim açımdan soyut olduğu kadar, aynı zamanda kişisel bir şey. Uluslararası ilişkileri, ilk Viyana’da değişim programı öğrencisi iken yaşadım. 1970’li yılların başlarında bu program sayesinde uluslararası ilişkilere ilgi duymaya başladım, bu duygu hiç bir zaman beni terketmedi.” dedi. Kilner, yıllar boyunca bu tür gelişim programları sayesinde etkilenen çok fazla öğrenci gördüğünü anlatarak, şunları söyledi: “İki çocuğum da daha önceki görev yerim Ankara’da değişim programlarına katıldı ve dışişleri mensubu bir ailenin çocukları olarak dünyanın çeşitli yerlerinde eğitim aldı. Birçok insan kariyer başlangıcını bu eğitim değişim programlarına katılarak başladı. Şu anda mevcut sorumluluklarım arasında yaptığım en önemli şeylerden biri Fulbright komisyonunun icra heyetinde görev almam. İngilizce dil öğretme programlarının güçlendirilmesini önemsiyorum. Şu anda 65 genç Amerikalı Türkiye’nin çeşitli yerlerinde İngilizce öğretmenliği yapıyor. Onlar Türkiye hakkında çok şey öğreniyor. Döndüklerinde bu ülke ile ilgili çok farklı ve geniş fikirlere sahip olacaklar. Amerikan üniversitelerinde Türkçe öğreten genç Türkler de var. Her iki durumda da erdemli bir daire çiziyoruz. Başka kültürler hakkında bir şeyler öğreniyor, hayatı değiştiren bir deneyim kazanılıyor. Kalıplaşmış düşünceleri böyle aşabiliyoruz.” Türkiye’de programa katılan öğrenciler Türklerin yardımseverliğinden söz ederken, Amerika’da olanlar ise en çok Türk yemeklerini özlediğini aktardı. Her iki ülkenin öğrencileri de “Öğrenci sorunları ortak, streslerimiz de ortak. Ama farklı kültürleri tanımak çok güzelmiş. Önyargılardan kurtuluyoruz” düşüncesini aktardı. Türk öğrenciler ABD’de en çok yüksek lisansa ilgi gösteriyor 2009-2010 eğitim yılında 1522 öğrenci ABD’ye giderken, 2010-2011 yılında 2042 öğrenci gitti. Lisansta en fazla gidilen üniversiteler SUNY Binghamton Üniversitesi, SUNY Buffalo Üniversitesi, CUNY Baruch College, Santa Monica College, Montana State Üniversitesi. Tel:617-269-7300 47 TürKev Dergisi Türk Kültür Evi Yüksek lisansta en çok tercih edilen üniversiteler Texas A&M Üniversitesi, Columbia Üniversitesi, Notheastern Üniversitesi, Penn State Üniversitesi, Florida Üniversitesi. Yabancılar ABD’de en çok İşletme okuyor Amerika’ya giden öğrencilerin büyük kısmı işletme eğitimi alıyor. Türk öğrenciler ise en fazla mühendislik eğitimi almaya gidiyor. Amerika’ya mühendislik eğitimi için giden yabancılar ikinci sırada yer alırken, bilişim, sosyal bilimler, fizik ve plastik sanatlar eğitimi için bu ülkeyi tercih eden yabancı öğrencilerin sayısı az değil. Amerika’nın en fazla yabancı öğrenci alan üniversiteleri şunlar Universty of Southern California, University of Illinois-Urbana-Champaign , New York University, Purdue University-Main Campus, Columbia University, University of California-Los Angeles, Notheastern University, University of Michigan-Ann Arbor, Michigan State University, Ohio State University, Iniane University, Penn State University, Boston University, University of Minnesota, Arizona State University, University of Florida, Harvard University, University of Washington, SUNY University at Buffalo, University of Texas. Amerika’ya en fazla Çinli öğrenciler gidiyor Amerika’ya geçen yıl 723 bin 277 öğrenci eğitim almak için gitti. İlk sırada 157 bin 558’li Çinli öğrenciler, ikinci sırada 103 bin 895 ile Hintli, 73 bin 351 ile Güney Koreli, 22 bin 704 ile Suudi Arabistan ve 27 bin 546 ile Kanadalı öğrenciler takip etti. 48 www.turkkulturevi.org Kazakistan Cumhurbaşkanı Dünya Türklerini Birleşmeye Çağırdı. 12.10.2012 K azakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, İstanbul’da geçirilen Türkiye-Kazakistan İş Forumunun açılışında dünya Türklerini birleşmeye çağırdı. O, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ten alıntı yaparak, “zamanı gelecek bütün Türkler birleşecekler” dedi. Ona gore ben de bütün Türkdilli kardeşlerimi selamliyorum. Altay ve Aralık Denizleri arasında 200 milyon kardeşimiz yaşamaktadır. Eger birleşirsek dünyada daha etkin bir güce çevrilebiliriz. Türk Dünyasının AksakalıKazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev onuruna resmî akşam yemeği veren Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Türk dünyasının iki büyük dalı olan iki ülke, bundan sonra da yakın dayanışma içinde olacak” dedi. Çankaya Köşkü’ndeki yemeğe TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in yanı sıra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Genelkurmay Başkanı Necdet Özel de katıldı. Yemekten sonra Cumhurbaşkanı Gül’e, Kazakistan’ın en yüksek nişanı olan “Altın Kartal Nişanı” tevdi edildi. Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev tarafından kendisine tevdi edilecek olan Altın Kartal Nişanı’nı büyük bir şeref ve kıvanç ile taşıyacağını belirterek teşekkür eden Cumhurbaşkanı Gül, “Türk Dünyasının Aksakalı” olarak ortak tarih ve kültüre sahip, çok geniş bir coğrafyada yaşayan halklarımızın kaynaşması için Cumhurbaşkanı Nazarbayev’in gösterdiği gayretlerin her türlü takdire şayan olduğuna işaret etti. 10 MİLYAR DOLAR TİCARET HACMİ HEDEFİ Cumhurbaşkanı Gül, Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin bugün yapılan ilk toplantısının, iki ülke ortaklığının daha da ilerletilmesini sağlayacak kurumsal altyapıyı oluşturduğunu belirterek, siyasi, ekonomik, savunma ve kültürel alanlardaki ilişkilerimizin daha da derinleşeceğine olan inancını dile getirdi. İKİ ÜLKE ARASINDAKİ ULAŞIM PROJELERİ Cumhurbaşkanı Gül, “İlişkilerimizin daha da yoğunlaştırılması için hava, kara ve demiryollarından etkin, kesintisiz ve entegre olarak istifade edilmesi elzemdir. Modern İpek Yolu olarak adlandırdığımız ve Zat-ı Devletlerinin de desteklediği Orta Hat Demiryolu Projesi’ne bu bakımdan büyük önem veriyoruz. Kars-Tiflis-Bakü Demiryolu Hattı’nın tamamlanmasıyla, Aktau Limanı üzerinden kardeş ülkelerimiz birbirine demir ağlarla bağlanmış olacaktır” dedi. TürKev Dergisi Türk Kültür Evi Bakü’de Azerbaycan- Kıbrıs Türk Cemiyeti Kuruldu Hazırlayan: Metin Demirsoy K uzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni Azerbaycan ve Türkistan’da tanıtmak amacıyla Bakü’de “Azerbaycan-Kıbrıs Türk Cemiyeti” kuruldu. Cemiyetten yapılan açıklamaya göre, “Kardeşini tanı ve tanıt” felsefesiyle yola çıkan cemiyetin başkanlığını Mehmet Akçay ve Seymur Hesenli Cefer Mensimi üstlendi. Azerbaycan-Kıbrıs Türk Cemiyeti, kuruluş amaç ve hedeflerini ise şöyle açıkladı: “KKTC’nin ilanından bu güne kadar siyasi olarak tanınmamışlığı halen sürmekte olan, ekonomik, sosyal, kültürel ve sportif açıdan da ambargolar koyulduğu ve dünyanın çifte standartlı politikalar izlediği bugünlerde Türk milliyetçileri olarak kardeş ülke Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni Azerbaycan devletinde ve elimizden geldiği kadarıyla Orta Asya’da tanıtmayı hedefliyoruz.” Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti 2010 yılında İstanbul’da düzenlenen “Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları 10.Zirve Toplantısı” sırasında TÜRKSOY tarafından önerilen “Türk Dünyası Kültür Başkenti” uygulaması oy birliği ile kabul edilmiştir. Bu karar doğrultusunda 2011 yılında “Astana 2012 Türk Dünyası Kültür Başkenti” seçilerek yürürlüğe girmiş ve 2013 yılı için Türk Dünyası Kültür Başkenti olarak Eskişehir seçilmiştir. 2012 yılında Türk Dünyası Kültür Başkenti olan Astana 24 Şubat 2012 Açılış Galası ile başlattığı etkinliklerini, 30 Kasım 2012 Kapanış Töreni ile Türk Dünyası Kültür Başkenti bayrağını Eskişehir’e devretti. Ayrıntılı bilgi: www.eskisehir2013.org.tr 50 www.turkkulturevi.org TürKev Dergisi Türk Kültür Evi Kırgızistan 44 Ülkeye Vize Muafiyeti Getirdi Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev, 44 ülke vatandaşına 60 günlüğüne vize muafiyeti getiren kararnameyi imzaladı. Y eni uygulamayla vize muafiyeti getirilen 44 ülke arasında; Katar, İsveç, Fransa, Suudi Arabistan, Portekiz, Güney Kore, Kanada, İtalya, Almanya, İspanya, Yunanistan ve Kuveyt gibi devletler bulunuyor. Aralarında Türkiye’nin de olduğu birçok ülkeye ise daha önce vize muafiyeti getirilmişti. Türk Öğrencinin Buluşu Plastik Mühendisleri Derneği’nin her yıl dünya genelinde düzenlediği proje yarışmasına katılan Alper Kızıltaş geliştirdiği yeni proje sayesinde önemli bir burs kazandı. 24.06.2012 ve geri dönüştürebilir araba parçacıkları üretimi mümkün olacaktır.Yapılan araştırmalara göre yüzde 10 ağırlık azalması otomobillerde yüzde yedilik yakıt tasarrufu sağlamaktadır.” Kızıltaş, Amerika’daki eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye’deki otomobil sektörüne katkıda bulunmak için çalışacağını söyledi. Ayrıca Kızıltaş, otomobil endüstrisinde uzman ve bu sektöre yön veren insanlar tarafından oluşan jüri heyeti tarafından 2013 Eylül ayında Detroit’te yapılacak olan Otomotiv Kompozitleri konferansına konuşmacı olarak davet edildi. Maine Üniversitesi’nde Odun Mekaniği ve Teknolojisi üzerine doktora yapmaktadır. Geliştirdiği yeni proje ile atık halıların oluşturduğu çevre kirliliğinin önemli derecede azalacağını belirten Kızıltaş “Yeni projem sayesinde daha ucuz, hafif Tel:617-269-7300 29 Kasım 2012 51 Orhun Abideleri Kaya Tuzuna İşlendi Türk tarihinin ilk anıtları tuzun memleketi Çankırı’da. Orta Asya’dan gelen heykeltraşlar Orhun Abidelerini kaya tuzuna işledi. Orhun abideleri tarihte Türk adının geçtiği ilk anıtlar. ‘Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe senin ilini, töreni kim bozabilir’ ifadesi var üzerinde. Türkün gücünü dünyaya tanıtan ilk eserlerdir. 2013 Piri Reis Haritasını Anma Yılı Olacak! Unesco’nun aldığı kararla 2013 yılı, Piri Reis’e ait Dünya Haritasının 500. yıldönümü olması münasebetiyle “Anma Yılı” olarak ilan edildi. UNESCO Türkiye Milli Komisyonun öncülüğünde Türk Bilim ve Kültür Tarihimizin önde gelen isimlerinin uluslararası düzeyde de bilinmesi, tanınması ve takdir edilmesi amacıyla 1996 yılından beri “Yıldönümlerinin Kutlanması” çalışmaları yürütülmektedir. Piri Reis Haritası günümüze kalan, Amerika kıtasını gösteren en eski haritalardan biridir. Osmanlı amirali Piri Reis tarafından 1513’te çizilmiş olup, Avrupa ve Afrika’nın batı kıyılarını ve Güney Amerika’nın doğu kıyılarını gösterir. Aralarında Kristof Kolomb’a ait bir haritanın da bulunduğu yirmi kaynağı bütünleştirerek hazırlanmış, 16. yüzyıl Avrupa ve Müslüman denizcilerinin coğrafya bilgilerini içeren değerli bir tarihi belgedir. Osmanlı coğrafyacıları arasında dünyaca en çok tanınanı ve Türk Denizcilik Tarihinde akla ilk gelen isimlerden biridir. Ayrıca bilinen en eski dünya haritası olma özelliğini de taşımaktadır. 2012’nin en iyi 50 romanın ilki Türkiye’nin en büyük online kitapçısı idefix.com’un her yıl düzenlediği İdefix Sanal Kitap Fuarı kapsamında 2012’nin en iyi 50 romanı belirlendi. Seçkin bir jüri tarafından belirlenen bu listede, başı Çıplak Deniz Çıplak Ada ile Yaşar Kemal çekiyor. TürKev Dergisi Türk Kültür Evi Uzay Turizmi İnsanın aya ayak basmasından 5 yıl önce, 1964 yılında Avusturyalı gazeteci Gerhard Pistor bir turizm acentasının kapısından içeri girip aya bir bilet istedi. Acenta onu kırmadı: 500 Şilin –o tarihte 20 USD- kaparo aldıktan sonra rezervasyonunu gerçekleştirdi… talebi uzay yarışındaki iki ülkeni sivil havacılık sahasındaki bayrak taşıyıcıları Pan Am ve Aeroflot’a iletti. Aeroflot yanıt olarak, ilk uçuş için yer kalmadığını, ikinci uçuş için belki yer olabileceğini söylerken, 2 hafta sonra Pan Am rezervasyonu kabul etti ve uçuş tarihi olarak 2000 yılını verdi. Reuters’a konuşan Virgin Galactic CEO’su George Whitesides, 2014’te başlayacak olan yörüngealtı uçuşlar için şu ana kadar 536 kişiye rezervasyon yaptıklarını ve toplamda 70 milyon dolarlık bilet sattıklarını belirtti. ABD’nin New Mexico eyaletinde Virgin Galactic adlı uzay turizmi projesi kapsamında 237 milyon dolar gibi devasa bütçe ile evrenmizin ilk uzay limanı inşa ediliyor. 2010 yılında açılışı yapılan ve 2013 yılında tamamlanması beklenen limandan uzay seyaheti yapılacaktır. A BD’de yapılan bir araştırma, özel uzay ve havacılık şirketlerine yönelik taleplerin yüzde 80’inin yörüngealtı uçuş olduğunu belirtti. Yörüngealtı uçuşlarda, uzay turistleri yerden 100 km yükseğe çıkarılacak ve Dünya’nın simsiyah bir perdeden görüntüsünü izledikten sonra atmosfere geri dönecekler. Talep bu kadar yüksek olunca ABD, ticari amaçlı ilk yörüngealtı uçuşlardan önümüzdeki 10 yıl içinde 600 ile 1.6 milyar dolar arası bir gelir elde etmeyi planlıyor. Yerçekiminin en düşük olduğu noktadan Dünya’ya bakmak isteyenler, koltuk başına en az 95 bin dolar ödeyecek. Takip: İstanbul Dünyaca ünlü aktör Liam Neeson’ın baş rolünde yer aldığı “Takip: İstanbul” filmi 5 Ekim’de Türkiye’de vizyona girdi. Tel:617-269-7300 53 Yararlı Bilgiler Boston Hakkında Boston’ın Önemi Massachusetts federal eyaletinin başkenti olan Boston, aynı zamanda eyaletin en kalabalık kentidir. Ayrıca Boston ABD’nin en eski ve varlıklı şehirlerinden biri olarak bilinir. 17. yüzyıl başlarında Amerika’nın yerlileri tarafından kurulmuştur. Amerika’nın, Avrupa’dan ilk göçmen alan bölgelerinden biridir. Boston bölgesine ilk yerleşenlerin çoğu İngiliz asıllı Anglikan ve Püritenlerdi ve şehre İngiltere’nin Boston şehrinin ismini vermişlerdir. 19. yüzyıl başlarında şehrin nüfus yapısında köklü değişiklikler oldu. Bu dönemde Boston’a gelen göçmenlerin çoğu İtalyan ve İrlandalı asıllıydı ve şehirde Protestanlık yerine Katolik mezhebi ağırlık kazanmaya başladı. Şu anda Boston Amerika’da İrlanda kökenlilerin en etkin oldukları şehir olarak bilinir. Boston, kültürel ve akademik kuruluşlarıyla dünyada ün salmış bir kenttir. Boston’da sayısı Türkiye’deki tüm üniversitelere denk olabilecek fazlalıkta yüksek öğrenim kurumu bulunmaktadır. 250.000’in üzerinde kolej ögrencisinin öğrenim gördüğü 100’den fazla kolej/üniversite, Boston’un “Amerika’nin Atinasi” (the Athens of America) ünvanını elde etmesini sağlamıştır. Amerika’daki ilk devlet okulu Boston Latin Okuludur. Boston Public Library(1848), ABD’nin ikinci büyük kütüphaneidir. Boston şehrini en önemli özelliği bilim ve teknolojiye önemli katkılar yapan ve halen dünyanın en iyi üniversitelerine sahip olmasıdır. Boston, MIT, Harvard Üniversitesi, Massachusetts Üniversitesi, Boston Üniversitesi, Northeastern Üniversitesi, Dean Koleji ve Mount Ida Koleji gibi 52 yükseköğretim kurumuyla bir üniversiteler kenti olduğundan dolayı sürekli ‘beyin göçü’ almaktadır. TürKev Dergisi Türk Kültür Evi Boston Çok kültürlü bir şehirdir. Nüfusu 600 bin bir o kadar da insan çalışmaya gelmektedir. Bu nedenle Boston’a dünyanın ‘En küçük en büyük şehri’ denilmektedir. Bu şehir biyogenetik, temiz enerji, yüksek teknolojinin adresidir. Sadece Boston’da çalışanlara yılda 4,5 milyon dolar ücret ödeniyor. Burada temel araştırmaların yüzde 11’i yapılıyor. Kişi başına en fazla ar-ge harcaması Boston’a düşüyor. Buluşu olanları destekleyen melek yatırımcıların yüzde 22.8’ini yine Boston çekiyor. Melek yatırımcıları çekilmesinde ise en büyük rolü 600 ilaç şirketinin yer aldığı, yerel meclis ile birlikte çalışan ‘ özel bir kümelenme modeli’ oynuyor. (Kaynak: Meliha Okur, Sabah Gaztesi yazarı) Melek Yatırımcı, henüz yolun başında olan (Startup) bir iş fırsatına yatırım yapan, işletmelerin büyümeleri veya gelişmeleri için sermaye sağlayan kişidir. Nobel Ödülü sahibi 20’den fazla bilim adamı, bu kentte yaşamaktadır. ABD’ye turist olarak gelmiş olanlar genelde sabah akşam Amerika’nın farklı eyaletlerinde bulunan turistik ve zacibe merkezlerinde gayet eğelenceli vakit geçirirler. Bu gezi hayatlarında iyi bir anı olarak ölümsüzleşir. Halbuki Amerika’ya çalışma, eğitim ve farklı amaçlarla gelen biz Türklerin hayat, zannedildiği kadar heyecanlı ve kolay değil. Çünkü gurbet dediğimiz bu topraklarda halletmesi gereken bir çok konu vardır. Ev tutma, ev eşyası alma, ulaşım sistemini öğrenme, en uygun tarifelerle ülkemizi arama, eğitim sistemini çözme, sosyal güvenlik numarası alma, iş bulma, çocuklarımızın Türkçe problemlerini en aza indirgemek için Türkçe kurslar arayışında olma, bakıcı bulma, araba kiralama, araba alma, helal ürünlerin satıldığı yerleri öğrenme, Türk lokantaları ve marketleri, öğrencilerin karşılaştıkları sorunlar, ve burada yazılmayan birçok konuyu da saymak mümkündür. Derginin bu sayısında ulaşım sistemi ve en uygun konuşma yolları, Türkiye’ye kesin dönüş nasıl yapılır ve vize konuları anlatılacaktır. Yukarıda adı geçen konuların sağlıklı, zengin olması ve bu bilgilerin burada yaşayan Türk topluluğuna ve bizden sonra gelecek olan Türklere faydalı olamsı açısından bir kaynak olacağından lütfen bu konudaki bilgilerinizi ve öğrenmek istediğiniz konuları info@ turkkulturevi.org’ a göndererin. Tel:617-269-7300 55 TürKev Dergisi Türk Kültür Evi Toplu Taşımacılık Sistemi: Trafiğin yoğunluğu, yolların bozukluğu, yolların darlığı ve Parking alanlarının yetersiz olması ve bulunduğu takdirde çok pahalı olması ulaşımın gelişmesini sağlamıştır. Trafik sorunlarının giderilmesi için Big Dig adı altında kapsamlı bir otoyol projesi sürdürülmektedir. Eğer şehir içinde veya çok yakın bir yerde ikamet ediyorsanız veya sadece bir hafta veya birkaç günlüğüne buradaysanız gerçekten arabaya ihtiyacınız yoktur. Banliyö ve yöre kentlerdeki otellerde ücretsiz veya otele göre değişen, belirli bir ücret karşılığında arabanızı park edecek yer bulunmaktadır ve siz Boston’un birinci sınıf toplu taşımacılığını kullanarak birçok yere ulaşabilirsiniz. Bu toplu taşımacılık MBTA tarafından idare edilmekte ve “T” olarak sembolize edilmektedir. Boston caddelerinde yürüdüğünüz zaman bu işareti beyaz bir daire içinde kalın siyah yazılmış bir “T” olarak belirli aralıklarla görebilirisiniz. Bu işareti şehrin bir şok yerinde giriş istasyonlarda görülebilir. Metro: Metro üç hızlı uzun hattan (kırmızı, turuncu, Mavi/gri) ve iki kısa hattan (yeşil hat ve Aşmont’tan Mattapan’a giden hat) oluşmaktadır.Bu hatların hepsi renkleriyle tanınırlar. Metro servisinin hafta sonu, özellikle pazar günleri, sıklığı azalmaktadır, ama hafta içinde gayet güvenilir ve etkilidir, özellikle servis verdiği muazzam yolcu sayısını göz önüne aldığımız zaman. Red Sox takımının Fenway parkta oyunları, konferans, kurultay ve diğer büyük etkinliklerde metro daha da servisini sıklaştırır. Metro sabah 5:00- 5:30 saatler arası işe başlar, en son sefer ise istasyona bağlı olarak sabah 12:15 civarındadır. Dikkatli olunmalıdır ki metro genelde sabit bir programa bağlıdır, ama bazen bildirilmeyen gecikmeleri de olur. İnşaat projeleri de hafta sonlarında metro sisteminin bazı kısımlarında gecikmelere neden olur. Özellikle hükümet binalarının olduğu yeşil hattın kuzey kısmında, 56 dolaysıyla önceden hafta sonları seferlerin metro internet sitesinden kontrol etmekte fayda vardır. Gitmek istediğiniz bir yere varmak için harcayacağınız zamanın makul olması için metro özellikle yoğun tereddüt saatlerinde harika bir seçenektir. Taksi ve arabalardan daha hızlıdır oysa arabalarıyla park yerleri bulma zamanları da dikkate almak gerekir. Hatta metro, havalimanına ulaşmak ve oradan bedava servis avantajı kullanarak uçuş terminallerine varmak için en iyi yoldur. MBTA, metronun gittiği ve gitmediği birçok yere servisi olan bir otobüs ağını da işletiyor. Kalkış saatleri çoğu metro istasyonlarında ve otobüs duraklarındaki tabelalarda bulunmaktadır. Otobüsler, programa göre hareket eder. Bu programları ilgili web sitesinden öğrenebilirsniz. Havalimanına Ulaşım: 1. Metro-Mavi(blue line) : Havalimanına ve havalimanından şehrin çeşitli bölgelerine ulaşım için blue line’ı kullanabilirsiniz. 2. Gri Hat( Silver Hat): Boston şehir merkezinden Güney Boston ve Roxbury’ye kadar uzanan başka bir otobüs hattıdır ve yolcular için önemi, South Station’dan Logan Havalimani’na kadar olmasıdır. Gri hat otobüsleri çok hacimler ve bağaj için bol yerleri vardır. Logan’a gitmek için bu hattı kullanarak havalimanı istasyonuna gidebilirsiniz. Mavi hattı ve ordan da Logan’a giden otobüslerin birini kullanmaktan daha rahattır. www.massport.com: Boston Logan havalimanı için daha detaylı bilgi bulabilir ve rötarları öğrenebilirsiniz. Tren: Son olarak Boston’ın dışında yaşayanlar için banliyö’den Boston’a ulaşmak için başka bir toplu taşıma aracı da mevcuttur. Boston metro haritası üzerinde pembe bir hat olarak gösterilen tren sistemi; Ipswıch, Worcester ve providence www.turkkulturevi.org TürKev Dergisi Türk Kültür Evi uzaklığında olan şehirlerden Boston’a ve tersine çalışıyor. www.mbta.com: Massachusetts eyaleti ulaşım haritaları ve tren tarifelerini kapsayan resmi web sitesidir. Daha ayrıntılı bilgiği 14 dilde tercüme izni veren bir tercüma programına sahiptir. Eğer Boston’da banliyö’da yaşıyorsanız hoteliniz istasyona yürüme mesafesinde olmayabilir. O bölgedeki kolejler trenle oraya nasıl ulaşacağınızı söyleyebilir. Sdece kolejin sitesine başvurunuz. Brandeis Üniversitesi Fitchburg hattı üzerindedir. Wellesleg Koleji ise Framingham hattı üzerindedir. Çoğu istasyonların ayrıca geniş park yerleri vardır. Metroda olduğu gibi tren kalkış saatleri geniş bir şekilde istasyonlarda ve online olarak mevcuttur. Tren bileti biraz daha pahalıdır ve yolculuk ettiğiniz hat numarasına bağlı olarak elbette ki Providence’ten Boston’a yolculuk, Boston’dan Back Bey’e yolculuktan daha pahalı olacaktır. Başlıca iki tren şebekesinin son noktası South Statıon ve North Station’dır. www.massdot.state.ma.us: Bu siteden ehliyet sınavı için randevu alabilir, veya satın alacağınız aracın plaka ve ruhsat işlemlerini nasıl yapmanız gerektiğini öğrenebilirsiniz.Bulunduğunuz yere bağlı olarak, çağrı merkezine ulaşmak için, aşağıdaki iki numaralardan birini arayabilirsiniz: 857-368-8000 • Massachusetts sınırları içinde yaşayan ve alan kodları 339/617/781/857 olanlar • Massachusetts dışında olanlar 800-858-3926 • Yukarıdaki listede yer almayan diğer tüm Massachusetts alan kodları için 877-768-8833 • Massachusetts’te ve işitme engelliler için Çağrı merkezi hafta sonları hariç hafta için her gün 9:00-17:00 saatler arası açıktır. 58 www.weather.com: Bu siteden Boston’daki yol ve trafik durumunu öğrenebilirsiniz. Uygun Konuşma Yolları: Amerika’da cep telefonu servisi sunan firmalarının en tanınmışları T-Mobil, Verizon, AT&T, Sprint ve Metro PCS dir. Hatlı cep telefonu alınabilmesi için bu firmalarla abonelik anlaşması yapılması gerekir ve coğunluğu 2 yıllık aboneliği şart koşmaktadır. Aboneler anlaşma yapılan tarife üzerinden, aylık ödemelere bağlanır. Firmalar yeni abonelerine son model cep telefonları seçeneklerinin bazılarını ücretsiz bazılarını ise ufak ek ücret karşılığında verebilir. Yalnız abone sözleşme süresi boyunca aboneliğini çeşitli nedenlerden dolayı devam ettiremezse işte o zaman aboneye $250 civarında erken sözleşme iptali cezası uygulanır. Hatlı servislerde seçilen plana göre aylık belirli dakikaya da ülke içi limitsiz görüşme imkanınız vardır. Yalnız siz birisini aradığınızda ya da bir başkası sizi aradığında veya kısa mesaj gönderdiğinde her iki tarafın da dakikası veya kontürü gitmektedir. Eğer ABD’de kısa bir dönem kalacaksınız telefon ihtiyacınızı karşılamak için ucuza konuşma yapabileceğiniz telefonları tercih edebilirsniz. Türkiye’den gelen her öğrenci veya turist Türkiye ile iletişimini sağlamak için ülkeden ayrılmadan mevcut hattını Yurt dışı aramalara açtırabilir. Operatörü her ne olursa olsun, her hangi bir cepshop’a gidildiğinde çok kısa bir sürede halledebilir bu işlemi. Burada önemli olan kullandığınız cep telefonunun GSM 1800 özelliği taşımasıdır ki bu özellik son dönem telefonlarının hemen hemen hepsinde bulunmaktadır. Amerika’da herhangi bir dükkana (store) giderek ” Calling Card ” alarak Türkiye’yi arayabilirsiniz. En çok tercih edilen $2 ve $5 olanlarıdır. Calling cardlarla konuşma yaptığınız zaman kullandığınız kartı o gün bitirmelisiniz. $2 olan calling card ile Türkiye’deki evinizi aradığınızda yaklaşık 1 saat konuşabilirsiniz. Cep telefonunu aradığınızda ise bu www.turkkulturevi.org TürKev Dergisi Türk Kültür Evi süre kesintisiz konuştuğunuzda 20-25 dakika arası değişir. Her şey eyaletlere göre farklılık gösterdiği gibi calling cardlar ile ilgili olarak da farklılıklar olabilir. Yukarda yazılanları dışında ABD’den ülkenizi uygun tarifelerle aramak istiyorsanız bir çok alternatifiniz daha vardır. Eşağıda sizler için en uygun olanları derlendik. www.metropcs.com: MetroPCS hattı kullanarak Türkiye’deki sabit telefonları sınırsız arama avantajına sahipsiniz. Metro PCS, 60 dolarlık tarifeyi seçtiğinizde, her ay bu ücret karşılığında Amerika’daki tüm hatları ücretsiz olarak arayabilir ve kısa mesaj çekebilirsiniz. Sınırsız olarak internet hizmetinden de yararlanabilirsiniz. Yurt dışı sabit hatları sınırsız olarak arayabileceğiniz bu tarifede, yurt dışındaki cep telefonlarına da sadece kısa mesaj gönderebilirsiniz. Cep telefonu aramak için hattınıza ekstra dolar yükletebilirsiniz. www.EviAra.com: Bu siteden yüklemek istediğiniz miktarda credit aldıktan sonra önce bir çağri merkezini arayıp sonra arayacağınız numarayı girmelisiniz. fiyatları oldukça uzudur. Turkiye’deki ev telefonlarını aradığınızda 2 dolar karşılığında 111 dakika, 5 dolara 277 dakika, 10 dolara 555 dakika ve 20 dolara 1111 dakıka konşabilirsiniz. Cep telefonlarını aradığınız takdirde 10 dolara 84 dakika konusabiliyorsunuz. Tarifeleri ve ayrıntıları öğrenmek için www. EviAra.com’a bakabilirsınız. Türkiye Ankara Istanbul Izmir Mobile North Cyprus North Cyprus Mobile 1.8¢ 1.8¢ 1.8¢ 11.9¢ 4.9¢ 14.9¢ 555 minutes 555 minutes 555 minutes 84 minutes 204 minutes 67 minutes Azerbayca Kazakistan Krgizistan Türkmenistan K.K.T.C. Özbekistan 28.9¢ 1.6¢ 13.9¢ 16.9¢ 2.5¢ 4.9¢ 34 minutes 625 minutes 71 minutes 59 minute 400 minutes 204 minutes Dakika/Ücreti 10$/dakikamiktarı www.Rebtel.com: Rebtel’den alacağınız kreditle Turkiye’deki ev telefonlarıyla $10 karşılığında tam 526 dakika konuşabilirken, cep telefonları ile 101 dakika konuşabiliyorsunuz. www.keepcalling.com: Türkiye sabit hatlarlarla dakikası 1.9¢ ‘den 526 dakika, cep telefonları ile dakikası 3.5¢ ‘den 285 dakika konuşabilirsiniz. Diğer ayrıntıları ve diğer ülkelerin fiyat listesini öğrenmek için keepcalling’in kendi web sitesinden öğrenebilirsiniz. www. Vonage .com: Vonage, internet üzerinden VOIP ile telefon hizmeti kullanılmasını sağlayan bir telekom firması. Vonage’a telefon açıp tarifelerinizden yararnamak istediğini söylediğinizde içinden birini seçeceğiniz birkaç telefon numarası sunulur. eçimi yaptıktan sonra, hizmet paketlerini anlatılır. Paketlerden birini aldıktan sonra bir cihaz gönderiliyor. Bu cihazın arkasına 2 tane kablo takmanız yeterli olacaktır. Bunlardan biri internet kablosudiğeri ise telefon kablosu. Bu kabloları taktıktan sonra artık dünyanın neresinde olursanız olun veya Amerika’da kullanın fark etmez bir telefon numarasına sahip olumuş olursunuz. Hatta bu araçtan bir tane de Türkiye veya başka ülelerde olan aile ve arkadaşlarınıza alıp gönderebilirsiniz. Türkiye’de tek yapacakları iş gönderilen cihazın kablolarının birisini internete bağlamakdiğerini ise telefon kablosuna takmak. 3-4 dakika içinde aileniz de sizi keni ev numaralarında sanki Amerika içini arıyormuş gibi arayabilirler. Üstelik bu hizmetin karşılığnda sadece aylık olarak 10$ ödüyorsunuz. Bu hizmeti Kullanabileceğiniz ülke listesini ve diger tarifeleri hakkında www. vonage.com’dan öğrenebilirsiniz. VOIP (Voice Over Internet Protocol), IP üzerinden ses verisi gönderilmesidir. Bu, ücretsiz uluslararası telefon görüşmesi yapmanın bir yoludur. Diğer bir ifadeyle, VOIP bilgisayarınız veya internet başlantısı olan tüm cep telefonlarınız üzerinden telefon görüşmesi yapmaktır. Kullanışlı ve ucuzdur. VOIP uluslararası dahil herhangi bir telefon numarası olan herkesi aramanızı destekler. VOIP’nin farklı programları vardır. Onlardan birisi 12VOIP ve WebCallDirect’tir. Bu programların hangisini kullanmak istiyorsanız onun yazılımını Tel:617-269-7300 59 TürKev Dergisi Türk Kültür Evi www.12voip.com veya www.webcalldirect.com sitelerinden ücretsiz olarak indirdikten sonra istediğiniz miktarda kredi yüklemelisiniz. 12VOIP veya WebCallDirect ile sabit ve mobil hatları kolaylıkla ve daha uygun fiyatlarla arayabilirsiniz. www.gmail.com: Gmail üzerinden telefon görüşmesi sağlayan Google Voice servisi de vardır. Eger gmail hesabınız varsa en az 10 dolar yükleyerek Türkiye’deki sabit hatları dakikası 3 ¢’ten ve ceb telefınlarını dakikası 14 ¢’ten konuşabilirsiniz. Önemli Noktalar • Eğer ülkede uzun süre kalacaksınız mutlaka bir banka hesabı açtırın. Hatta bir savings account (tasarruf hesabı) ve checking account (çek hesabı) açtırın. kira, elekterik ve su faturanızı nakit ödeme yapamazsınız. Bu işlemi ya chacking account’ınızdan veya postaneden temin edebileceğiniz money order formu ile yapmalısınız. • Amerikan vatandaşı olmayan Gren Card sahipleri de dahil tüm yabancıların adres değişikliklerini 10 gün içerisinde Immigration and Naturalization Service ‘ne (INS) bildirmeleri gerektiğini unutmayın. • Vize başvurusu yaparken ülkeye giriş amacınızı belirtirsiniz ve size bu amaca uygun bir vize verilir. Giriş amacınız dışında bir faaliyette bulunmanız yasalarla sınırlandırılmıştır. • F1 Vizesi, Amerika Öğrenci Vizeleri arasında en çok kullanılan vize türüdür. Amerika Öğrenci Vizesi (F1 Vizesi) Amerika’daki bir eğitim kurumunda tam zamanlı (full time) öğrencilik yapacak kişiler için düzenlenmiştir. Bu tam zamanlı eğitim okuldan okula farklılık göstermektedir. F1 Vizesine sahip olanlar Amerika’ya giriş yapma hakkı ve Amerika’da öğrencilikleri devam ettiği sürece kalma hakkında sahiptirler. F1 Öğrenci Vizesi ile Amerika’da eğitim alan öğrenciler bazı kısıtlamalar dahilinde çalışma iznine sahiptirler. http://www.turknorthamerica. com/2011/03/01/abd%E2%80%99de-yasam.html 1. Eğitim Gördükleri Okulda Çalışma - On Campus Employment F1 Vizesine sahip tam zamanlı öğrenciler, eğitim aldıkları kurumun içerisinde veya yine eğitim aldıkları kuruma bağlı diğer kurumlarda haftada 20 saat çalışma iznine sahiptirler. Bu çalışma izninin kullanılabilmesi için Göçmen Bürosuna başvurularak izin alınması gerekmemektedir. 2. Ekonomik Zorluklar Sebebiyle Çalışma - Employment for Severe Economic Hardship Eğer eğitim aldıkları süre içinde maddi anlamda büyük bir maddi sıkıntı yaşardıklarını ve artık eğitim masraflarını karşılayamayacaklarını kanıtlarlarsa çalışmak için izin alabilirler. Bu izne sahip olunabilmesi için öğrencinin en az 1 yıldır F1 Vizesi statüsünde olma şartı aranmaktadır. Bu durumdaki 60 www.turkkulturevi.org TürKev Dergisi Türk Kültür Evi F1 statüsündeki bir öğrenci, durumunu Citizenship and Immigration Services (CIS)’e dilekçe ve formlar ile açıklaması ve talepte bulunması gerekir. 3. Eğitim görülen dalda pratik kazanma amacıyla çalışma (Optional Practical Training) : Bu tür çalışma derslerin devam ettiği süre boyunca haftada 20 saat sınırlamasıyla, yaz aylarında ve tatil dönemlerinde ve mezuniyet sonrası olmak üzere 3 şekilde yapılabilir. En az 9 aydır. Bunun için Göçmen Bürosundan izin alınması gerekmektedir. Göçmen bürosuna yapacağınız başvurunun ardından 90 gün içinde OPT (Optional Practical Training) kartı elinize ulaşır. 4. Pratik Kazanmak İçin Çalışma - Practical Training: Staj mahiyetinde, eğitim görülen bölüm üzerine ve okul yetkililerinin bilgisi dahilinde gerçekleşen okul dışında çalışma olanağıdır. Bu tür çalışma imkanı eğitim tamamlanmadan yapılabilir. F1 vizeli bir öğrencinin “Optional Practical Training” hakkı Amerika’da kalış süresi boyunca toplam 12 aydır. F1 öğrenci vizesinin sağladığı olanaklardan maksimum düzeyde yaralanmak ve mümkün olan en uzun iş tecrübesine sahip olmak isteyen bir öğrencinin yapacağı en doğru hareket mezuniyet öncesi okul idaresi ile işbirliği içerisinde staj mahiyetinde çalışmak (part-time curricular practical training) ve böylelikle 12 aylık hakkın hepsini mezuniyet sonrasına saklayabilmektir. Böylece “practical training” hakkından maksimum yararlanılmış olur. Bu durumun sağlayacağı bir diğer avantajda uzun süre beraber çalışılan işverenin, F1 öğrenci vizesini okul bitiminde H-1B çalışma vizesine çevirme ihtimalinin artması olacaktır. Tel:617-269-7300 61 Amerika’daki Türklerin İş Ararken En Çok Karşılaştığı Sorunlar Esra Öziskender ESRA OZISKENDER Owner / HR Consultant & Recruiter HRLink Consulting, Inc. Phone: (845) 652-0694 www.hrlinkconsulting.com facebook.com/HRLinkConsultingInc twitter.com/HRLinkConsultin LinkedIn.com/in/hrlinkconsulting123 hr.link@yahoo.com Kariyer Koclugu servisimiz ile ilgili bilgi talebinde bulunabilirsiniz. Is arama, ozgecmis yazma, Amerikan standardinda ozgecmise sahip olma ve rekabet edebilme konularinda danismanlik hizmeti veriyoruz. www.hrlinkconsulting.com 1. Amerika’da iş ararken nelere dikkat etmek lazım, hangi yolu izlemek lazım? 2. Resume hazırlarken dikkat edilmesi gerekenler? 3. İş mülakatı esnasında nasıl davranılmalı? Amerika`ya özel kurallar var mi? 4. Türklerin is bulma esnasında en çok karsılaştığı sorunlar neler? • Her şeyden önce Amerikan iş piyasası deyince nasıl bir is piyasasından bahsettiğimizi anlamamız gerekiyor. 9.83 milyon km2 toprak alanı, 300 milyondan fazla nüfusu, 50 eyaleti ve 1 özerk bölgesiyle çok büyük bir çalışma alanından bahsediyoruz. Ulusal çalışma kanun ve kurallarının yanında her eyaletin de kendine özgü çalışma kural ve kanunlarının, gelenek ve göreneklerinin olduğu bir çalışma ortamı burası. • Bugünkü rakamlara göre Amerika’da tam zamanlı ve bordrolu olarak çalışanların sayısı 107 milyondur. Ortalama saat ücreti $18, ortalama haftalık ücret $719, ortalama yıllık ücret $37,388. • Son verilere göre işsizlik oranı yüzde 5.7, enflasyon oranı da yüzde 5.6’dır. Bu her iki rakam da geçtiğimiz altı ayin en yüksek rakamlarıdır. • Gene son verilere göre issizliğin en az olduğu eyaletler, %3 ile Güney Dakota, %3.4 ile Nebraska, %3.5 ile Kuzey Dakota olmakla beraber issizliğin en fazla olduğu eyaletler %8.5 ile Michigan, %7.9 ile Missisippi ve %7.7 ile Rhode Island’dır. • Amerikan toplumunda ise almaların başlaması 1800’lere, endüstrileşmenin başlangıcına kadar uzanıyor. Endüstrileşmeyle birlikte ortaya çıkan TürKev Dergisi Türk Kültür Evi küçük isletmelerde ilk eleman alımlarına rastlıyoruz özellikle tekstil alanında. 1870 – 1916 yılları arasındaki donem nüfusun en hızlı arttığı donem, bunda ülkeye gelen 25 milyon göçmenin de çok büyük payı var. Bu donemde nüfus 40 milyondan bir anda 100 milyonlara kadar ulaşıyor. Özellikle İç Savaş’tan sonra yeni kurulan isletmelere artan eleman talebi ve yeni gelen göçmenlerin kurduğu işyerleri eleman alımlarını hızlandırıyor. Amerikan Ordu’su özellikle birinci ve ikinci dünya savaları sırasında “Sam amca seni istiyor” sloganlarıyla bugünkü anladığımız anlamda ilk ise eleman alma tekniklerini kullanarak, her eyalette kurduğu ise alma bürolarıyla ise alımları gerçekleştiriyor. İlk ise alma kanunu da gene ordu içerisinde 1862’de Güney Carolina’da çıkarılıyor. • 1990’li yılların baslarında çalışma hayatına internetin yoğun olarak girmesiyle is aramalar da yon değiştirmiş ve internet üzerinden is aramak ve iş başvuruları yapmak gittikçe artmıştır. • Amerika’da bir kişiye isiniz nedir diye sorduğunuz zaman “iş arıyorum” diye cevap verirse bu işsizim demekle eşit algılanmaz çünkü is aramak burada baslı basına bir iş ve sektör haline gelmiştir. Dolayısıyla bu kişinin gününü son derece yoğun ve verimli geçirdiği düşünülür. • Amerikan piyasasında iş aramanın ilk şartı ne istediğinizi çok iyi bilmek ve kariyer planınızı iyi yapabilmektir. Bunun için uzmanlardan destek alabileceğiniz gibi devletin sunduğu kurs ve seminerlerden de yararlanabilirsiniz. • Kariyer planının bir parçası da lokasyondur. Hangi eyaletlerde ve şehirlerde çalışmak istediğinizi önceden belirlemeniz gerekir ki ona göre o alanlardaki firmalara veya aracı kuruluşlara ulaşabilesiniz ve diğer coğrafi alanlarla vakit kaybetmeyesiniz. • Amerika’da çok bilinçli bir iş arayan kesim vardır. En üst düzeyden yeni mezun olmuş bir elemana kadar hatta en alt düzeydeki bir inşaat isçisine kadar hemen hemen herkes ne istediğini, nasıl bir gelecek planı yaptığını bilerek is arar yani isi pek sansa bırakmaz. • Kariyer planınızı yaptıktan sonra ikinci önemli adim kendinizi tanıtacak, Türkiye’de CV dediğimiz iyi bir resumedir. Resume sizin pazarlama aracınızdır. Resume sizi işe sokmaz. Resumenin amacı ilgi uyandırıp mülakata çağrılabilmektir. Mülakattaki basarınıza göre ise alınıp alınmamaya karar verilirsiniz. • Üçüncü asama kariyer hedefleriniz dogrultusunda hazirlanmis olan resumenizi mumkun oldugu kadar cok yere veya hedef sirketlere gonderebilmektir. Ne kadar cok yere basvurursaniz o kadar sansiniz artar. • Bunun icin bugun sikca kullanilan internetteki is arama ve bulma sitelerini, ise alma araci firmalari, recruiter’lari, is ve isci bulma kurumlarini kullanabilirsiniz. • Dorduncu asama networking yapmaktir. Is arayan birine gunde en az 20 kisiye telefon etmeleri veya bir sekilde ulasip networking yapmalari yani ag kurmalari onerilir. • Amerika’da dernekcilik cok gelismistir ve insanlar bundan cok fazla faydalanirlar. Tanimasaniz bile sirf ayni dernegin uyesi oldugunuz icin tum uyelere ulasip is aradiginizi bildirebilirsiniz. • Ayrica eski isyerinden tanidiklariniz, okuldan tanidiklariniz, cevreniz, tadiklarinizin tanidiklari da bir networking aracidir. • Mulakata cagrildiginiz zaman yapmaniz ve yapmamaniz gereken kurallar vardir bunlari cok iyi bilmeniz gerekir. Mulakat teknikleri konusunda bir kariyer uzmanindan destek alabileceginiz gibi bu konuda yazilmis bir cok makale veya esere gerek internetten gerek kitap satin alip okuyarak ulasabilirsiniz. • Mulakat bittikten sonra gorustugunuz kisilere bir tesekkur e-maili gondermeniz uygun gorulmektedir. Istediginiz isi bulana kadar bu prosesi tekrar etmeniz gerekmektedir. Tel:617-269-7300 63 TürKev Dergisi Türk Kültür Evi Resume • Resumenin amaci mulakata cagirilabilmektir. Eger yazdiginiz resumeye bir – uc ay icerisinde herhangi bir geri donus olmuyorsa, resumede birseylerin ters olduguna inanabilirsiniz. Iyi bir resume is arama surecini %50 kisaltir. Resumede cok fazla bilgiye yer olmayacagi gibi cok kisa bir resume de sizi tanitamayacagi icin uygun gorulmez. Herhangi bir sayfa siniri olmamakla beraber is hayatinizdaki deneyimlerinizle parallel olarak 1-3 sayfa arasindaki resumeler normal uzunlukta Kabul edilip, cok deneyimli adaylarin 4-5 sayfayi bulan resumeler yazdiklarina da rastlanmaktadir. Ancak onemli olan resumede kendinizi, teknik ve kisisel becerilerinizi cok iyi tanitabilmek ve karsi tarafta soru isaretleri uyandirabilmektir. Mesela son donem satislarini %20 artirdim gibi bir ifade “hangi yontemleri kullandiniz” gibi bir soruya yol acabilecegi icin basarili bir ifadedir. Resumenizi yazarken yazdiginiz her cumlenin bir soru olusturup olusturmayacagina bakin. Onemli olan sizin iste yaptiklarinizdan cok iste elde ettiginiz basarilari vurgulamaktir. Ulastiginiz hedefleri gosterebilmektir. Ise alan kisi uc seye bakar: 1- Acaba ben bu kisi ile calisabilir miyim? 2- Acaba bu kisi sirket kulturune uygun mudur? 3- Acaba sirkete ne gibi katkilari olur. Iste resumeniz sirkete ne gibi katkilarinizin olabilecegini gosteren bir aractir. Direkt yonetici ile calisip calisamayacaginiz ve sirket kulturune uyup uyamayacaginiz gibi sorularin cevaplari mulakatlar sirasinda alinmaya calisilir. Sizi mulakat eden kisi aslinda tum gorusme boyunca sizin teknik ozelliklerinizin yaninda bu sorularin da cevaplarini kendi kendine vermeye calismaktadir. O nedenle bazen cok basarili gecen gorusmelerde ise alim olmaz ve aday hayal kirikligina ugrar cunku tum teknik ozellikler uysa bile ise alan kisi buyuk bir ozellikle adayin sirket kulturune uymayacagini dusunmus olabilir. Ya da tam tersi bazen adaylar cok guzel bir kimyasal iletisim yasadiklari gorusmelerden tamam 64 kesinlikle bu ise alinacagim gibi ciktiklarinda ve ise alinmadiklarinda buyuk hayal kirikligi yasiyorlar fakat bu sefer de buyuk ihtimalle sirket kulturune cok iyi uysalar da teknik bakimdan yetersiz kalmislardir. Tabi bazi istisnai durumlar butun bunlardan bagimsiz olarak ise alimi etkiler mesela son anda sirket icerisinden bir adayin bulunmasi veya sirketin o pozisyonla ilgili politikasinin degistirilmesi gibi. • Recruiter’lar genelde ilk etapta bir resumeye 3 saniye ayirirlar. Onlar icin onemli olan is taniminda istenen ozellikler kismindaki anahtar kelimelerdir. Eger bu kelimeleri goremezlerse buyuk bir ihtimalle resumeyi incelemekten vazgececeklerdir. Eger bu anahtar kelimeleri gorurlerse resumeyi daha detayli incelemeye baslarlar. Eger resume daha da ilgilerini cekerse o zaman ya bir telefon gorusmesi ya da yuzyuze gorusme talebinde bulunurlar. Tum is arama surecinde is teklifini alana kadar amac bu ilgiyi surdurebilmektir. • Resumede ozel hayatla ilgili bilgilere yer verilmez, aykirimciliga yol acmamak icin. Hicbir gramer hatasi hosgoruyle karsilanmaz o nedenle gramerini tekrar tekrar kontrol etmeniz gerekiyor. Mulakat • Is mulakatinin kendine ozgu kurallari vardir. Oncelikle gorusmeye en azindan 5-15 dakika oncesinden gidilmesi gerekir. Asiri makyaj ve parfum kullanilmamalidir. Profesyonel bir giyim tarzi secilmelidir ancak bu konuda da bazi istisnalar var mesela bazi internet sirketleri spor kiyafetle eleman calistirdiklarindan gorusmelere de spor kiyafetle gelinmesini onerebiliyorlar. • Mulakatlardaki en temel kural az ve oz konusup sadece sorulan soruya dogru ve duzgun cevaplar verebilmektir. • Bu kadar bilincli olarak is arayan adaylarin bulundugu bir calisma ortaminda mulakatlarda kendinize olan guveninizi sergilemek cok onem tasir. Kendinen emin, ne istedigini bilen, basarilarinin farkinda ve bir gelecek plani olan bir aday en makbul adaydir. www.turkkulturevi.org TürKev Dergisi Türk Kültür Evi • Gorusmeye gitmeden once sirketi iyi tanimaniz ve pozisyon hakkinda mumkun oldugunca cok bilgi almaniz cok faydalidir. Ayrica gorusme bittiginde mutlaka sormak istediginiz birsey var mi diye soracaklardir o zaman da son derece hazirlikli olup mutlaka en az bir soru sormaniz gerekir. • Burada adaylara bir ipucu vereyim. En basit ve her gorusmede sorabileceginiz soru: Ideal adayin nasil olmasini bekliyorsunuz veya bu isten ve bu isi yapan kisiden gelecek icin beklentileriniz nedir veya sirketin buyume hedefleri nedir gibi klasik sorular hemen hemen her sektorde ve her is icin kullanabileceginiz sorulardir. • Diger bir kural da genel olarak ise alacak taraf konuyu acmadikca ucret konusunu gundeme getirmemektir. Ucret konusu ise alacak olan kisi tarafindan ilk defa gundeme getirilir. Turkler • Turklerin diger tum gocmenler gibi ilk problemleri yasal statu problemi tabiki. En buyuk problemi H1B dedigimiz calisma vizesi alacak bir sponsor firma bulma konusunda yasamaktadirlar eger halihazirda vatandas veya green kartli degillerse. Maalesef 11 Eylul olaylarindan sonra calisma vizesi son derece sikilastirilmis ve zor olmusru. Firmalar artik kolay kolay yanasmamaktadir ama her ne olursa olsun sponsor arayan adaylar da ayni yontemleri kullanirlar sadece biraz daha fazla caba sarf etmeleri gerekecektir. • Ikinci problem deneyimlerin transfer edilememesidir. Ozellikle Turkiye veya Avrupada is deneyimine sahip olmus adaylar buraya geldiklerinde %90 is hayatina hemen hemen sifirdan tekrar baslamak zorunda kaliyorlar. Bu da onlar icin son derece demotive edici oluyor tabiki. Amerikan kulturunde onemli olan Amerika’daki is deneyimleri ve basarilari oldugundan yurt disindaki deneyimleri takdir etmekle beraber burada adayin piyasada daha cok tecrube kazanmasi icin alt duzeylerden baslamasini uygun goruyor. Ya da en azindan bunda bir sakinca gormuyor. Tabi bu durum ekonominin gidisatina da cok bagli. Ekonominin yukseldigi donemlerde aranan eleman sayisi cok fazla oldugundan yabancilara sans verme orani artiyor ama dusuk bir ekonomide amerikalilarin da yogun olarak is aradigi bir ortamda yabanci elemanlari ise almaya pek yanasmiyor firmalar yada onlari alt duzey islerden baslatiyorlar. • Bu durumdaki adaylara benim tavsiyem mutevazi olma etkeni diyecegim kendilerini bunun gecici bir surec olduguna alistirmalari ve birkac yil tecrube kazandiktan sonra Amerikan piyasasinda kendilerine daha uygun islere yonelebileceklerine inanmalaridir;. • Ucuncu problem amerikada is arama tekniklerini cok iyi bilmeyip, Turkiye’de is aradiklari gibi is aramaya kalkmalaridir. Bunun detaylarina biraz once girmistik bu konuda kariyer uzmanlarindan destek alabilirler. Hedefe yonelik resume yazmalari gerekiyor. Genelde adaylarimiz tum deneyim ve bilgilerini biraraya getiriyorlar ancak resumeye baktiginizda bir butunluk goremiyorsunuz. Bunda iki etken var birincisi bizim ulkemizde uzmanlasmadan ziyade isletmenin her alanindan anlayan calisanlarin daha makbul olmasi ikincisi de Turkiye’de resume deyince hedefe yonelik resumeden ziyade tum gecmis egitim ve deneyimlerin biraraya getirilmesidir. Ayrica okullarda bilincli bir kariyer yonlendirilmesinin daha okurken yapilamamasi adaylarin ileride bocalamalarina sebep oluyor. Ben cok Turk adaya rastladim ki mezun olup bir iki sene is deneyimleri olmalarina ragmen hala daha hangi konuda uzmanlasacaklarina karar verememislerdir. Genelde Amerikali adaylarda bunu gormyuorsunuz. • Dorduncu problem dil problemi tabiki. Her ne kadar yabanci dille egitim veren okullardan da mezun olsalar gunlukhayatta cok kullanmadiklari icin bir akicilik olmuyor bu nedenle bazi adaylar eger sartlari musaitse once dil problemini halletmeye yonelip, Ingilizcelerinin akici olduguna inandiklarinda is aramaya basliyorlar. Bence her ikisini de bir arada yapabilirsiniz, cunku bazi isler var ki cok fazla ingilizceyi kullanmayi veya ingilizcenizin akici olmasini gerektirmez, ozellikle alt duzey isler diyebilirim eger ki sizi ise alirlarsa o zaman Tel:617-269-7300 65 TürKev Dergisi Türk Kültür Evi hem dilinizi gelistirmek icin pratik yapma imkani bulursunuz hem de dil problemini halletmek icin kendinize zaman vermis olursunuz • Networking eksikligi. Networking bizim ulkemizde daha degisik genelde tanidiklarla es dostla yapilan bir networking var burda ise eger ortak bir payda yaratabiliyorsaniz hic tanimadiginiz insanlarla da networking yapabilmeniz cok dogal karsilaniyor. • Turk adaylarin is aramaya baslamadan once piyasayi iyi tanimalari, iyi bir kariyer planina sahip olmalari, Amerika’da ne yapmak istediklerini iyi degerlendirmeleri, Turkiye’ye donup donmeyi dusunmediklerine gore bir kariyer plani cikarmalari, gerekirse iki veya uc degisik resume ile hedeflere yonelik olarak is aramalari gerekiyor. Adaylar, is 66 arama, bulma, resume yazma, duzeltme konularinda bizden destek alabilecekleri gibi isyerlerine de gecici veya surekli eleman bulma, insane kaynaklari ve yonetim danismanligi yapma konularinda destek veriyoruz. Ayrica Amerika’da yatirim yapmak isteyen Turk firmalarina burda calistigimiz danismanlar vasitasiyla yol gosteriyor ve destek oluyoruz. Bize soru oneri ve yorumlarinizi iletmeyi unutmayin. Basarili gunler dilegiyle, Esra Oziskender HRLink Consulting, Inc. www.hrlinkconsulting.com www.turkkulturevi.org Amerika’dan Türkiye’ye Temelli Dönüş Kesin dönüş ne demek? Kesin dönüş neye göre belli olur? Pasaportlardaki giriş çıkış damgaları önemlidir. Kesin dönüş (naklihane diyorlar) hakkınızı ona göre belirliyorlar.O damgalara göre en az iki yıl yurtdışında kalmış olmak gerekiyor ve bu iki yıl boyunca altı aydan fazla Türkiye’de kalmış olmamak gerekli. Ev Eşyası ve Motorlu Araç nakli için Gerekli olan Konsolosluk isşemleri nelerdir? İkametgâh nakil işlemleri başvuruları: E-Konsolosluk ortamında hazırlanacak dilekçe ve doldurulacak bazı formların yanısıra aşağıda belirtilen gerekli diğer belgelerle birlikte postayla Büyükelçiliğe / Başkonsolosluğa gönderilerek ikametgah nakil ilmuhaberi düzenlenmesinin talep edilmesi halinde, işlemin tamamlanması aşamasında bir kez Büyükelçiliğe / Başkonsolosluğa şahsen müracaat edilmesi gerekmektedir. Başvuru İçin Gerekli Belgeler: • Nüfus cüzdanınızın aslı, • Pasaportunuzun aslı, • Oturma ve çalışma izin belgenizin aslı veya noter onaylı örneği, • Adresinizi kanıtlayacak belgenin (ikametgah ilmühaberi, ehliyet, kira kontratı, elektrik veya gaz faturası v.b. belgelerden sadece birinin) noter onaylı bir örneği • İşverenden ilişiklerinin kesildiğine dair belge, • İş ve işçi bulma kurumundan işsizlik parası veya yardımı almadıklarına dair belge, • İlgili makamdan mevcut ikamet kaydını sildirdiklerine dair belge, • İhtiyarlık sigorta primi kesintilerini durdurduklarına dair belge, • Okuyorlarsa,okulla ilişkilerinin kesildiğini gösterir belge. • İşlem Masrafları Önemli Notlar: • Kesin dönüş yapmak suretiyle ikametlerini Türkiye’ye nakledecek vatandaşlarımızın beraberlerinde şahsi ve ev eşyalarını gümrük vergilerinden muaf olarak ithalleri mümkündür. • Kullanılmış ev eşyası muafiyeti aile baz alınarak uygulanır. Karı, koca ve reşit olmayan çocuklar bir aile ünitesi sayılır. • Kişinin şahsi motorlu araçlarını ise bedelsiz olarak ithal etmesi için ikametin nakledileceği ülkeyle ilişiğin tamamen kesilme şartı arandığından ve çifte uyruklu vatandaşlarımız yaşadıklarıyla ülkeyle tamamen ilişik kesemeyecekleri ve kesin dönüş yapma şartını yerine getiremeyeceklerinden, bedelsiz ithal hakkından yararlanmaları mümkün değildir. • Bedelsiz ithalatla ilgili ayrıntılı bilgiye ve ilgili yönetmeliğe www.gumruk.gov.tr adresinden ulaşılabilir. TürKev Dergisi Türk Kültür Evi T.C Gömrük ve Ticaret Bakanlığı siesinde yayınladığı bilgiye göre: Bedelsiz ithalat nedir? Bedelsiz ithalat; bedeli için döviz transferi yapılmadan yurt dışında elde edilen ve yurda getirilmesi mecburi olmayan dış kazanç ve tasarruflarla satın alınan bazı şahsi ve ticari mahiyette eşyanın yurda ithalidir. Bedelsiz ithalat yoluyla getirilen şahsi mahiyette eşyanın kapsamı nedir? Motorlu ve motorsuz özel nakil vasıtaları, kullanılmış ev eşyası, işyeri nakli suretiyle getirilen sermaye malları, teknik malzemeler ile büro ve dükkan malzemeleri. Bedelsiz ithalat kapsamında yurda getirilebilen motorlu ve motorsuz özel nakil vasıtaları nelerdir? Motorlu özel nakil vasıtaları: Otomobil ile bunlarla birlikte getirilen römorklar ve karavanlar, motosikletler, özel uçaklar ile diğer eğlence ve spor amaçlı vasıtalar Motorsuz özel nakil vasıtaları: Her türlü bisiklet ile kürekli kayıklar ve kanolar Bedelsiz araç ithalatında vergi muafiyetinin kapsamı nedir? Bedelsiz araç ithalinde yalnızca gümrük vergisi muafiyeti söz konusudur. Aracın motor hacmine göre değişen oranda Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ve KDV serbest dolaşıma girişi sırasında gümrük idarelerince tahsil edilir. Bununla birlikte, veraset yoluyla intikal eden araçların ithalinde gümrük vergisinin yanı sıra ÖTV ve KDV muafiyeti de söz konusudur. Kimler bedelsiz araç ithali yapabili? a) Türkiye Gümrük Bölgesi dışında en az 24 ay ikamet ettikten sonra, yerleşim yerini Türkiye Gümrük Bölgesine kesin olarak nakleden gerçek kişiler. Bu kişilerin, Türkiye’ye son giriş tarihinden geriye doğru bakıldığında yurtta bir takvim yılında altı aydan fazla kalmamış olmaları gerekir. Türkiye’de 45 güne kadar olan kalışlar yurt dışında kalış süresinden sayılır. Türkiye Gümrük Bölgesi dışındason on yıl içinde en az beş yıl ikamet eden gerçek kişiler için yerleşim yerine ilişkin bu süre şartı aranmaz. b) Yurt dışındaki milli veya milletlerarası kadrolara sürekli görevli olarak atanıp da bu görevlerinden dönen kamu görevlileri (Bu kişiler için Türkiye gümrük bölgesi dışında en az 24 ay ikamet şartı aranmaz) c) Türk vatandaşlığına geçmek suretiyle yerleşim yerini yabancı bir ülkeden Türkiye Gümrük Bölgesine kesin olarak nakleden gerçek kişiler. (Bu kişiler için Türkiye gümrük bölgesi dışında en az 24 ay ikamet şartı aranmaz) d) Türkiye Gümrük Bölgesi dışında yerleşik kişilerin vefatı halinde, Türkiye’de ikamet eden gerçek kişi mirasçıları. Murisin, Türkiye’ye son giriş tarihinden geriye doğru bakıldığında yurtta altı aydan fazla kalmamış olması gerekir. Türkiye’de 45 güne kadar olan kalışlar yurt dışında kalış süresinden sayılır. Türkiye Gümrük Bölgesi dışında son on yıl içinde en az beş yıl ikamet etmiş olan gerçek kişiler için yerleşim yerine ilişkin bu süre şartı aranmaz. Kimler bedelsiz ithalat kapsamında yurda araç getiremez? a) Yirmi dört ayı aşmayan süreyle Türkiye Gümrük Bölgesi dışında geçici olarak görevlendirilen kamu görevlileri, b) Evlilik suretiyle Türk vatandaşlığına geçenler, c) Çifte vatandaşlık statüsünü haiz Türk vatandaşları, d) Sürekli görevle yabancı bir ülkede bulunmakta iken, yine sürekli görevle başka bir yabancı ülkeye atanması 68 www.turkkulturevi.org TürKev Dergisi Türk Kültür Evi nedeniyle yerleşim yerini Türkiye Gümrük Bölgesine kesin olarak nakledemeyen kamu görevlileri, Bedelsiz araç ithal edemezler. Bedelsiz ithalatı yapılacak araca ilişkin şartlar nelerdir? a) Aracın; bedelsiz ithalattan yararlanacak kişilerin Türkiye’ye, ikamet nakil belgesindeki tarihten sonraki ilk giriş tarihinden; veraset intikali neticesinde yapılan bedelsiz ithalatlarda ise murisin vefat tarihinden geriye dönük olarak en az 6 ay boyunca, yurt dışında yerleşik bulunulan ülkede adlarına kayıtlı olması, b) Aracın, kişilerin adlarına kaydının yapıldığı yıl itibarıyla, kayıt ve model yılı dahil, üç yıldan eski olmaması, gerekmektedir. Aracın ilk ediniminde kayıt ve model yılının farklı olması durumunda, en yakın tarih esas alınır. Model yılının tespit edilemediği durumlarda üretim yılı esas alınır. Motorlu veya motorsuz vasıtalarıdan her birinden kaç adet getirilmesi mümkündür? Muafiyet şartlarının sağlanması halinde; motorlu ve motorsuz nakil vasıtalarından her birinden birer adet getirilmesi mümkündür. Örneğin, Kişi, bir adet otomobil, bir adet motosiklet ile bir adet bisikleti bedelsiz ithalat kapsamında bir defada yurda getirebilir. Bedelsiz ithalat kapsamında yurda aracını getiren ve daha sonra yurt dışına tekrar yerleşen bir kişi yurda dönüşünde bir kez daha araç getirme hakkı var mıdır? Bedelsiz araç ithalatından yararlanma hakkı 5 yılda bir verilmiştir. İlk aracın fiili ithalat tarihi üzerinden beş yıl geçmiş olması ve diğer şartların sağlanmış olması halinde tekrar bu kapsamda araç ithal edilmesi mümkündür. Eşler bu kapsamda ayrı ayrı araç getirebilirler mi? Hayır. Veraset yoluyla yapılan araç ithali hariç bedelsiz araç ithalinde “aile ünitesi” esas alınır. Aile ünitesi, karı-koca ve 18 yaşından küçük çocuklardan oluşmaktadır. Muafiyet hakkı aile ünitesine tanınmaktadır. Haktan yararlanmayan eşin, 5 yıl geçmedikçe yeniden ithal izni için gümrük idaresine müracaat etmeyeceğine dair aşağıda bir örneği yer alan taahhütnamenin gümrük idaresine ibrazı zorunludur. TAAHHÜTNAME Gümrük Müsteşarlığınca eşim .........................................adına bedelsiz ithal izninin tanzimi tarihinden itibaren 5 (beş) yıl geçmedikçe bedelsiz ithal talebinde bulunmayacağımı beyan ve taahhüt ederim. ..../..../20.. Adı ve Soyadı İmza Eşi adına kayıtlı aracın bedelsiz ithalatını kişi kendisi yapabilir mi? Hayır. Verilen hak şahsın taşıması gereken şartlara bağlı olduğundan, eşlerden biri, diğeri adına kayıtlı aracı ithal edemez. Ancak, ithalat işlemleri eşlerden herhangi birisi tarafından gümrük idaresine müracaat edilip sonuçlandırılır. Bedelsiz ithalat yoluyla getirilen aracın satışı veya devri için bir süre şartı var mıdır? Bu kapsamda getirilen araçlar 12 ay geçmedikçe, gümrük idaresine izin alınmaksızın belli bir para karşılığı veya karşılıksız olarak ödünç verilemez, teminat olarak gösterilemez, kiralanamaz, devredilemez veya satılamaz. Tel:617-269-7300 69 TürKev Dergisi Türk Kültür Evi Eşi adına kayıtlı aracın bedelsiz ithalatını kişi kendisi yapabilir mi? Hayır. Verilen hak şahsın taşıması gereken şartlara bağlı olduğundan, eşlerden biri, diğeri adına kayıtlı aracı ithal edemez. Ancak, ithalat işlemleri eşlerden herhangi birisi tarafından gümrük idaresine müracaat edilip sonuçlandırılır. Bedelsiz ithalat yoluyla getirilen aracın satışı veya devri için bir süre şartı var mıdır? Bu kapsamda getirilen araçlar 12 ay geçmedikçe, gümrük idaresine izin alınmaksızın belli bir para karşılığı veya karşılıksız olarak ödünç verilemez, teminat olarak gösterilemez, kiralanamaz, devredilemez veya satılamaz. Başvurular hangi gümrük idarelerine yapılmaktadır? Ankara Gar Gümrük Müdürlüğü (0312-397 75 47) İstanbul Yeşilköy Gümrük Müdürlüğü (0212-465 80 16) İzmir Yolcu Salonu Gümrük Müdürlüğü (0232-463 12 96) Gebze Gümrük Müdürlüğü (0262-754 24 01) Başvuru için bir süre kısıtı nedir? a) Yurt dışında 24 ay ikamet eden Türk vatandaşlarının; ikamet nakil belgesindeki tarihten sonraki ilk giriş tarihinden itibaren 6 ay. b) Kamu görevlilerinin; görev sürelerinin bitiminden sonraki ilk giriş tarihinden itibaren 6 ay. c) Türk vatandaşlığına geçenlerin; vatandaşlık kararından sonra adlarına nüfus kağıdının düzenlendiği tarihten itibaren 6 ay. ç) Muafiyetten yararlanacak olan varisin; murise aidiyetinin ve namlarına gelenlere intikalinin kanaat verici resmi belgelerle ispatı şartıyla, veraset ilamı tarihinden itibaren 24 ay içerisinde yetkili gümrük idarelerine başvurmaları gerekmektedir. Başvuru sırasında aranacak belgeler nelerdir? Gümrük idarelerince kullanılmış ev eşyasının muafen ithaline izin verilebilmesi için, kullanılmış ev eşyası ithal etmek isteyen kişilerin kendisi veya eşi tarafından aşağıda belirtilen belgelerin ibraz edilmesi gerekir. a) Türk vatandaşlığına geçiş hali hariç olmak üzere, pasaport veya NATO seyahat emri, Lasse-Passe gibi pasaport yerine geçen belgeler. b) Pasaportunda daha önce naklihane yaptığına ilişkin kayıt bulunan kişilerin, yurtdışında tekrar ikamet tesis ettiğine ve en az yirmidört ay kaldıktan sonra tekrar yurda kesin döndüğüne dair dış temsilciliklerimizden alınan belge. c) Yerleşim yerinin nakledildiğine ilişkin dış temsilciliklerimizden alınacak ikamet nakil belgesi. ç) Aile ünitesi uygulanan hallerde vukuatlı nüfus kayıt örneği. d) Yerleşim yeri olan ülkede, işverenden ilişiklerinin kesildiğine dair belge ile İş ve İşçi Bulma Kurumundan işsizlik parası veya yardımı almadıklarını, keza ilgili makamlardan mevcut ikamet kaydını sildirdiklerini belgelemeleri; ayrıca ihtiyarlık sigorta primi kesintilerini durdurduklarına dair belge ve öğrenci iseler okulla ilişiklerinin kesildiğini gösteren belgeyi dış temsilciliklerimize ibraz etmeleri üzerine, yerleşim yerlerinin nakledildiğine dair ilgili temsilciliklerce düzenlenecek ikamet nakil belgesi. e) Motorlu nakil vasıtaları için hak sahipleri adına kayıtlı mülkiyet veya trafik belgeleri aslı; yurtdışında bulunduğu ülke makamlarınca aslının alıkonulması sonucu ibraz edilemediğine ilişkin belgenin dış temsilciliklerimizce onaylı örneği. Trafik veya mülkiyet belgesinin herhangi bir nedenle yenilenmesi halinde, aracın önceden de aynı kişi/kişilerden biri adına kayıtlı olduğunun belgelendirilmesi şartıyla önceki trafik veya mülkiyet belgelerindeki tarih esas alınır. f) İthal talebinde bulunmayan eşin 5 yıl geçmedikçe yeniden ithal izni verilmesi için müracaat etmeyeceğine 70 www.turkkulturevi.org TürKev Dergisi Türk Kültür Evi dair taahhütname g) Kamu görevlilerince yapılacak serbest dolaşıma giriş işlemlerinde atama kararı ve görevin sona erdiğini gösteren bağlı bulundukları kamu kurum veya kuruluşu tarafından verilecek belge. ğ) Türk vatandaşlığına geçişi gösteren belge. h) Veraset yoluyla yapılacak serbest dolaşıma giriş işlemlerinde veraset ilam ı) Veraset yoluyla yapılacak serbest dolaşıma giriş işlemlerinde, miras bırakacak kişinin Türkiye Gümrük Bölgesi dışında yerleşik olduğunun ispatı için yurda giriş-çıkış kayıtları. i) Veraset yoluyla yapılacak serbest dolaşıma giriş işlemlerinde muafiyetten yararlanacak kişinin Türkiye’de yerleşik olduğunun ispatı için vukuatlı nüfus kayıt örneği. j) Veraset yoluyla yapılacak serbest dolaşıma giriş işlemlerinde, birden fazla varis bulunması halinde, Türkiye’de bulunan diğer mirasçılar için noter tasdikli “feragat mukavelesi”. Bedelsiz ithalat yoluyla gelen araçlarda mali yükümlükler ve oranları nelerdir? Aracın motor hacmine göre değişen oranda Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ve aracın CIF Değeri (Navlun ve sigorta bedeli dahil kıymeti) ve ÖTV Toplamının % 18’i oranında Katma Değer Vergisi (KDV) aracın serbest dolaşıma girişi sırasında gümrük idarelerince tahsil edilir. ARACIN MOTOR HACMİ 1600 cc’yi geçmeyenler için 1600 cc’yi geçen fakat 2000 cc’yi geçmeyenler için 2000 cc’yi geçenler için ÖTV ORANI (%) 40 80 130 Amortisman indirimi sonunda bulunan ve vergiye esas kıymetin tesbitinde aracın model yılındaki FOB kıymetiyle çarpılacak oranlar: ARACIN YAŞI ORAN (%) 0 100 1 80 2 68 3 57.8 4 49.13 5 41.76 6 35.49 7 30.17 8 25.64 9 21.79 10 20 Navlun ve Sigorta : Tel:617-269-7300 71 TürKev Dergisi ABD ve Uzakdoğu Ülkelerinden Doğrudan Gelen Araçlar İçin 500$ + 230 AVRO ÖRNEK: CIF bedeli 10.000 Avro olan ve motor hacmi 1600 cc’yi geçen ancak 2000 cc’yi geçmeyen bir araç için ödenmesi gereken vergilerin hesaplanması aşağıda gösterilmiştir: CIF Bedeli =10.000 EURO Motor hacmi =1600cc üzeri (1800 cc) Özel Tüketim Vergisi=CIF Bedeli x Özel Tüketim Vergisi Oranı = 10.0000 x % 80 = 8.000 Avro =ÖTV Katma Değer Vergisi =(CIF Bedeli + Özel Tüketim Vergisi) x KDV Oranı =(10.000 + 8.000) x % 18 = 18.000 x % 18 = 3.240 Avro =KDV GÜMRÜKTE ÖDENECEK VERGİLER TOPLAMI = ÖTV+KDV = 8.000+3.240=11.240 Avro 230 AVRO 1600 kg’dan fazla 800$ 200 AVRO 1201-1600kg’a kadar 700$ 150 AVRO İçin 1200 kg’ya kadar 650 $ Daha fazla bilgi edinmek için T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na ait web sitesinden çğrenebilirsiniz. AB ve EFTA Üyesi Ülkelerden Gelen Araçlar İçin Araçların ağırlığı 72 400$ + 200 AVRO 300 $ + 150 AVRO AB ve EFTA Üyesi Ülkelerden Gelen Uzakdoğu Ülkeleri Menşeli Araçlar Türk Kültür Evi www.turkkulturevi.org