Gıda lupe fiyaskolara
Transkript
Gıda lupe fiyaskolara
! ! ! ! rbsUvm!.!Uvsrvmj! ! !mfrtjlpoj! ! ! GÜRCÜCE - TÜRKÇE SÖZLÜK İNDEX Gürcüce a b g d e v z T i k l m n o p Türkçe A B G D E V Z T İ K. L M N O P. Sayfa no. 1 19 27 53 77 83 87 91 93 99 113 117 161 171 177 J r s t u f q R y S C c Z w W x j h J R S T. U P K Ğ KŞ Ç TS DZ TSC. H. C H 185 187 193 231 237 251 259 267 271 277 295 305 311 315 327 331 339 341 Sözlükte geçen kısaltmalar ------------------------------(B) Bağlaç (ASK) (E) Edat (BOT) (İ) İsim (GEO) (F) Fiil (KİM) (S) Sıfat (MAT) (Z) Zarf (MİT) (EK) Ek (SAY) (GR) Gramer (TIP) (ZM) Zamir (ÜN) Ünlem Askeri Botanik Geometri Kimya Matematik Mitoloji Sayı Tıp a aaleba (f) tutuşturmak, tahrik etmek, (i) ateşleme,tutuşturma, kontak, marş aba (ün) öyleyse, pekala, haydi abazana (i) banyo abaznis miReba (f) banyo yapmak zRvis abazana (i) deniz banyosu abazi (i)20 kapiklik para birimi abano (i) hamam meabanoe hamamcı abanozi (i) abanoz ağacı abargeba (f) toparlamak, alderman, taşınma hazırlığı abaJuri, Sugfari (i) abajur abga (i) heybe abdaubda (i) abuksabuk abedi (i) 1. kav, çürük tahta 2. zırva, kopuk, (genç gangaster) abezari (s) yorucu, sıkıcı, usandırıcı (i) kızgın, yorgun, bezgin abzaci (i) paragraf abzeka (f) burnu havada olmak, birşeyi diklemek abi (i) hap ablabuda (i) örgü, dokunmuş kumaş, ağ abneulad (z) şaşkınca abneuli (s) şaşkın abonementi (i) sezonluk bilet, abone bileti abonenti (i) abone abra (i) levha, tabela abreSumi (i) ipek meabreSume (i) ipekçi meabreSumeoba (i) ipekçilik abreSumis Wia (i) ipek böceği abreSumsaqsovi qarxana (i) ipek fabrikası absolituri (s) tam, bütün, eksizsiz, kesin, kati, mutlak abstraqtuli ganyenebuli (s) soyut, kuramsar, güç anlaşılır abstraqcia (i) ayırma, soyutlama aburZgnili (s) mat, donuk, karma karışıklık abuCad agdeba (i) ihmal, boşlama , değer vermeme, savsaklama (f) ihmal etmek, değer vermemek, savsaklamak abjari (i) zırh, zırhlı araç agaraki (i)yazlık , villa türü ev agdeba (f) yukarıya atıvermek, fırlatmak, ageba (f) dizmek, diklemek, kurmak, inşa etmek , yapı oluşturmak agebuli (s) dizilmiş, dikili, kurulu, inşa edilmiş, yapılmış agegmva (f) planlamak (i) plan agenti (i) acente, vekil agentura (i) acenta, büro, ajans, aracı ager (z) işte burada agvisto (i) ağustos agzneba (i) heyecan, telaş, kışkırtma (f) telaşlan(dır)mak, heyecanlan(dır)mak, kışkırtmak agleja (f) sökmek, kökünü kazımak agoreba (f) yuvarla(n)mak agraruli (s) zirai, tarımsal agre (z) şöyle, böyle agreTve (z) de, dahi, da, hemde, üstelik, agresia (i) tecavüz, saldırı agresiuli (s) kavgacı, saldırgan agresori (i) saldırgan, mütecaviz agrileba (f) serinle(t)mek agronomi (i) ziraat uzmanı agronomia (i) ziraat agronomiuli (s) zirai aguri (i) tuğla aguris qarxana (i) tuğla fabrikası adaTi (i) adet, töre, anane, örf, görenek adamiani (i) insan, adam, kul adamianuri (s) insani adamianoba (i) insanlık, insancıllık adamis droindeli (s) insanlık tarihindeki, insanliğa ait, eski tarzda adgil-adgil (z) yer yer, şurda burda adgili (i) yer dabadebis adgili doğum yeri adgilze ...nın yerine, yerinde adgilkomi (öz.i) bölgesel sendika komitesi adgil-mamuli (i) baba ocağı, malmülk, arsa adgilmdebareoba (i) durum, konum, yer, mevki adgilobrivi (s) yerli, yerel adgilobrivi mcxovrebi (i) yerli halk adgilobrivi jarebi (i) yerleşik ordular, yer değiştirmeyen askerler adgilobrivi dro (I) yerel saat adgoma (f) kalkmak, (i) kalkma adevneba (f) takip etmek, izlemek, riayet etmek advilad (z) kolayca, kolaylıkla advilad gasagebi (s) kolay anlaşılır advili (s) kolay adideba (i) nehrin kabarması, taşması (f) kabarma, taşma adiutanti (i) emir subayı administratori (i) yönetici idareci administraciuli (s) yönetim ile ilgili, yönetimsel, idari admirali (i) amiral adre (z) erken, eskiden, önceleri adrianad erkenden adresati (i) adres adreuli (s) erken, eskiye ait, ilk adrindeli (s) erken olan, önceki, ilki aduReba (f) kaynatmak, kaynamak (i) kaynama aduRebuli (s) kaynatılmış aerodromi (i) hava meydanı aeronvati (i) havacı,pilot aeroplani (i) havaalanı aeroplanidan gadmosxma (f) havaalanından çıkmak (yanlışlıkla) aerostati (i) balon aerostatebis Robura balonların önlüğü avad hasta avad gaxdom (f) hasta olmak avadmyofi (s) hasta avadmyofoba (i) hastalik avadmyofuri (s) hastalık ile ilgili avaza (i) pars, panter avazaki (i) haydut, eşkiya avazakoba (i) hırsızlık, soygun, eşkiyalık avazakuri (s) korsanca avangardi (i) elebaşı, öncü, öncü kolu avansi (i) avans, depozit avardna (f) yukarıya fırlamak, aniden çıkmak avaria (i) kaza, bozulma, kırılma, parçalanma avguli (s) kötü, hınzır, hain, günahkar, kötü kalpli avguloba (i) kötülük, hınzırlık, hainlik, kötü kalplilik avdari kötü hava durumu aveji (i) mobilya avejeuloba (i) mobilya avzniani (s) sara hastalığına yakalanmış avTvisebiani (s) kötü niyetli, kötü kalpli avi (s) çok kötü, hain, günahkar, fena, kinli aviatori (i) pilot, havacı aviacia (i) havacılık avi zne (i) hastalık, bulantı, kusma, kötü hissetme,sara aviamzidi uçak, hava taşıyıcısı avianaRmi (i) havadan denize atılan torpido, havadan denize atılan mayın avla-dideba (i) mal, mülk, arazi, servet avseba (f) doldurmak, dolmak (i) dolma,doldurma avto, avtomobili (i) otomobil, motorlu araç avtobiografia (i) otobiyografi,özgeçmiş avtobusi (i) otobüs avtografi (i) imza avtomati (i) otomatik telefon, otomasyon avtomaturi (s) otomatik avtomaturi Tofi (i) makinalı tüfek, otomatik tüfek avtomaturi iaraRi otomatik silah avtnomiuri (s) otonomik avtori (i) yazar, müellif avtoriteti (i) otorite, eleştirmen avtoritetuli (s) otoriteli, eleştirsel avtoroba (i) yazarlık avSara (i) yular, idam ipi azerbaijaneli (i) azeri azerbaijanuli azerice azerbaijani (i) azerbaycan azerbaijanis azerbaycana ait azia (i) asya mcire azia küçük asya wina azia ön asya azizi (s) lezzetli, nefis, ince, zarif aziuri (s) asyalı, asyaya ait, doğulu aznauri (i) soylu, asilzade aznauroba (i) asillik, kibarlık aznauruli (s) soyluca, asilce azoti (i) azot, nitrojen azri (i) düşünce fikir azriani (s) zeki, akıllı, akla uygun azris gamoTqma (f) fikrini söylemek düşüncesini dışa vurmak azrovneba (i) düşünce aTaseuli (i) tabur aTasi (s) bin aTasnairi (s) binlerce, çok çeşitli aTaswlovani (s) binlerce yıllık aTdRiuri (i) on günlük aTeizmi (i) ateizm, tanrı tanımazlık aTeisti (i) ateist, tanrı tanımaz aTeuli (i) onlu,on aTvalwuneba (f) sevmemek, hoşlanmamak aTviseba (i) algı (psikolojik) aTi sayı, on meaTe onuncu aTisTavi (i) ustabaşı aTleTiva hafıf atletizm aTmaneTiani on manetlik, on rublelik aTwiladi (s) ondalık kesir, çok küçük parça, kırık ai işte aivani (i) balkon airadi (s) gaz gibi, gaz şeklinde airi (i) gaz airTavdasxema ansızın bulutlanmak airiani (s) gaz gibi, gaza benzer, gazlı airwinaRi (i) gaz maskesi airmetri (i) gaz saati airzomi (i) gaz saati airqarxana (i) gaz üretim fabrikası aisi (i) gün doğumu, gün ağarması, şafak akademia (i) akademi akademikosi (i) akademi üyesi, akademisyen akademiuri (s) akademik akankaleba (f) titremek akacia (i) akasya akenkva (f) (pamuğu) didmek, gagalamak akvani (i) beşik akviateba (f) tesbit etmek, saptamak, sabitlemek akviatebul (s) sabit, oynamaz akviatebuli azri sabit fikir akvra (f) yapıştırmak, marizlemek, dövmek aki (b) oysa, fakat, ama, hani akideba (f) yüklemek akinZva (f) bağlamak, sargı sarmak, ciltlemek akldama (i) mezar, türbe, kabir akleba (f) yıkmak, harap etmek, mahvetmek aklebuli (s) yıkılmış, mahvedilmiş, harap akonva (f) bağlamak, demetlemek, sarmak akrefa (f) toplamak, biriktirmek, bir araya getirmek akri (i) dönüm, ing.dönümü (0.40 hektar) akrZalva (f) yasaklamak (i) yasak,veto akrZaluli (s) yasaklı, yasaklanmış akuzativi-braldebiTi brunva (gr) -i hali akumulatori (i) akümülatör, güç kaynağı akustikuri (s) akustik, ses düzeni, yankılanım akuwva (f) doğramak, kıymak akuwuli (s) doğranmış, kıyılmış alag-alag yer yer, şurda burda alageba (f) yerleştirmek, yerli yerine koymak alagi (i) yer alagmva (f) dizgin geçirmek, zaptetmek, tutmak, bastırmak (i) sınırlılık alalbedze rastgele alali alal marTali (s) doğru, gerçek, haklı, insaflı, adil alami (i) sancak, bayrak alafi (i) yem alayafis karebi, kiSkari (i) büyük kapı, bahçe kapısı, ana giriş albaT (z) belki, herhalde albaToba (i) olasılık, ihtimal albaneTi (i) arnavutluk albaneli (i) arnavut albanuri ena (i) arnavutca albaTobis Teoria varsayım teorisi albomi (i) albüm, not defteri algebra (i) cebir algebruli (s) cebirsel alegoria (i) içinde karekterin anlatıldığı öykü alegoriuli (s) karakteristik, mecazi, hikaye yoluyla anlatım alersi (f) okşamak, öpmek (i) okşayış, öpüş alersiani (s) okşayıcı, tatlı,duygulu alvis xe (i) kavak ağacı ali (i) 1-alev, 2-denizkızı cecxlis ali ateş alevi aliaqoTi (i) karışıklık, telaş alioni (i) tan, gün ağarması alisferi (s) al, kırmızı alkk genç koministler derneği alkoholi (i) alkol almanaxi (i) almanak almasi (i) elmas alokva (f) yalamak alpuri (s) alp dağlarına ait ve dair alubali (i) vişne alublis xe (i) vişne ağacı aluCa (i) erik, kuru üzüm alRo (i) güzel koku, parfüm alRos aReb (f) güzel koku duymak alya (i) kuşatma garSemortyma (f) kuşatmak alyis Smortyma (f) kuşatmak am (z) bu amagi (i) endişe, merak amave (s) işte bu, aynı amaze bunun üzerine, bunun hakkında, bununla ilgili amaT bunlara amala (i) amele, hizmetçi, muhafız, maiyet aman bu amanaTi (i) emanet, paket, koli amao (s) boş, faydasız, maalesef amaod (z) boşuna, faydasızca amaoeba (i) nafilelik, kendini beğenmişlik, kibir amas buna amas garda bundan başka amasTanave bununla amas winaT bundan önce amasobaSi bu arada amaRam (z) bu gece amaRelvebeli (s) heyecanlı, heyecan verici amaRelvebeli SemTxveva harekete geçiren olay amaRleba (f) yükselmek, yükseltmek, kaldırma (i) yükselme, takva amayad (z) gururla amayi (s) gurur amaSi bunun içinde, bunda ambavi (i) haber, olay ambis miReba haber almak amboxeba ayaklanma, isyan amboxebis Caqroba (f) ayaklanmayı bastırmak ambulatoria dispanser (amerika tipi) amgvarad (z) bu şekilde, bu yolla amgvari (s) bu şekil, bu gibi, örneğin amdenad (s) bu kadar am dros o zamanda,bu zamanda amerika (i) amerika amerikis SeerTebuli Statebi amerika birleşik devletleri amdeni bu kadar amieridan (z) bundan sonra, bundan böyle amierkavkasia (i) transkafkasya amiT bununla amindi (i) iklim amis bunun amis gamo bu nedenle amisTana (s) bunun gibi, buna benzer amisi bunun amitom bu nedenle, çünkü amkinZveli (i) ciltçi amkrefi (i) toplayıcı, alıcı (borç) amnairad (z) bu türden, bu yoldan, bu şekilde amnairi (s) bu türde, bu şekilde amobugva (f) yanmak, yakmak amagdeba (f) dışarı fırlatmak (yukarıya) amodeba (f) alttan tutmak, alttan kavramak amodena bu kadarlık amovardna (f) sıçramak, fırlamak, çıkmak amovleba (f) kalan pisliği çalkalayıp atmak amovseba (f) doldurmak amozneqili (s) dış bükey amoTreva (f) yukarıya sürütmek amoTxra (f) kazımak (i) kazıma amokrefa (f) toplamak, toparlamak (i) kitaptan alıntılar yapmak amolageba (f) dışa almak amomavali (s) (güneş, ay) doğan yükselen,yükseliş amomrTveli (i) anahtar amomrCevel (i) seçici, seçmen amomRebi (i) sökücü, çıkarıcı (alet) amomSrali (s) kurumuş, kurutulmuş, kuru amomwvari (s) yanmış, yakılmış, yanık amomwovi (s) emici, emilmiş amomwuravi (s) süzücü (i) süzgeç, filtre amomWreli (i) kesici amonabeWdi (i) baskı,etki, izlenim, kanı, fikir, amonaweri (i) yazılmış, özet, alıntı yapılmış yazı amonaWeri (i) parça, kırıntı amonTxeva (f) fışkırmak (jeolojik), kusmak amooxvra (f) iç çekmek (i) iç çekme amoJleta (f) katletmek (i) katliam amorecxva (f) yıkamak (dışa doğru) amorTva (f) kontak çevirmek amorCeva (f) seçmek (i) seçim amorCeuli (s) seçilmiş amosvla (f) yaylaya çıkmak, gün doğması amosunTqva (f) son nefesini vermek, ölmek, (i) son nefes amotana (f) yukarıya getirmek amotivtiveba (f) yüzeye gelmek, yüzeye çıkmak amofareba (f) gizlemek, siper etmek, barındırmak amofxeka (f) (kaşıkla) kazımak, sıyırmak amoqargva (f) nakış işlemek (i) nakış amoReba (f) çıkarmak (birşeyi) amoyvana (f) birini yukarıya çıkarmak amoyra (f) boşaltmak (yukarıya) amoSeneba (f) duvar örmek, bina etmek amoSifrva (f) bir şeyin şifresini çözmek amoSla (f) çözmek, listeden çıkartmak, silip yok etmek amoSroba (f) kurumak, kurutmak (i) kuruma kurutma amocana (f) bilmeceyi bilmek, bilmece çözmek amoZraveba (f) hareket ettirmek, oynatmak amoZroba (f) sökmek, yolmak, çekip çıkartmak amoweva (f) yukarıya çekmek amowera (f) kopya etmek, aynını yazmak amowva (f) yakmak ampartavan (s) mağrur, gururlu, kibirli amJamad (z) şimdi, şu anda, bu anda, şimdilik, halen amrigad (z) böylece, bu şekilde amtani (s) dayanan (acıya), dayanıklı, sert, katı amtanianob (i) dayanıklılık, sertlik, katılık amfiTeatri (i) amfi-tiyatro amRvreva (f) bulanmak amRvreuli (s) bulanmış, bulanık amSenebeli (i) inşa eden, inşaatçı amwvanebul (s) yeşillenmiş, yeşil amwe (i) kaldıraç, yük asansörü amwyobi (i) müzik aleti ayarlayıcısı amwvanebuli yeşillenmiş amxanagi (i) arkadaş, yoldaş, meslektaş, kuma, ortak, eş amxanagoba (i) arkadaşlık, yoldaşlık, kumalık, ortaklık amxanaguri (s) arkadaşca amxedreba (f) kışkırtmak, heyecanlandırmak, provake etmek an (b) veya, yahut anabeWdi (s) basılı, ciltli anazdeuli (s) ansızın, aniden, birden anazRaureb (f) telafi etmek, tazmin etmek (i) tazmin,telafi analizi (i) analiz (kimya), bir cümle veya kelimeyi gramere göre tahlil etmek analizuri (s) analizle ilgili analogia (i) benzerlik, örnekleme, kıyas analogiuri,Tanagvari (s) benzer, aynı olan analebi (i) sicil, kayıt anarekli (i) tepki, yansı, yansıma anaricxi gadaricxva (i) hesap etmek, saymak anatomia (i) anatomi anatomiuri (s) anatomi ile ilgili anawyobi (i) kompoziyon, beste, eser, bileşim anbani (i) alfabe anbanuri (s) alfabetik angareba (i) kazanç, kar sağlamak angariSi (f) hesaplamak, hesap etmek angariSi (i) hesap, hesaplaşma, fatura, masraf, gider angariSian (s) ekonomik, iktisadi, sağ görülü, tedbirli, tutumlu, idareli angariSianoba (i) iktisat, ekonomi, tutum angelozi (i) melek angina (i) anjin anglo-saqsonuri (s) anglo sakson angreva (f) bozmak, tahrip etmek andaza (i) atasözü andamati (i) mıknatıs anderZi (f) vasiyet etmek (i) vasiyetname anekdoti (i) fıkra anTeba (f) yakmak (lambayı) (i) yakma anTebuli (s) yakılmış (lamba) anTologia (i) seçme yazılar, dermece ankara, sufTa (s) temiz, taze, yeni, dinç ankesi (i) olta anketa (i) anket anomalia (i) kural dışılık, sapkınlık, anormallik anonimuri (s) anonim, isimsiz, ortak antikuri (s) antik, çok eski antireligiuri (s) din dışı antisanitaruli (s) delice, akıl dışı anu (b) yada, veya, yoksa anugeSeba umutlandırmak anCxli (s) karaciğerden hasta olan, safralı, huysuz, titiz anZa (i) direk, gemi direği, anten direği anwli (i) yıldın otu, mürver ağacı aorTqleba (f) buharlaşmak (i) buharlaşma aoxreba (f) yıkımak, mahvetmek tahrip etmek (i) yıkma, mahvetme, tahrip apaTia (i) duygusuzluk, ilgisizlik aparati (i) alet, aygıt apki (i) zar aplodismenti (i) alkış apologia (i) özür apostrofi (i) apostrof, virgül, kesme işareti aprili (i) nisan ar (ek) yok, değil ar aris yoktur, değildir ara hayır, yok arabi (i) arap arabuli (s) arapça arabunebrivi (s) doğal olmayan, yapay aragonieri (s) makul olmayan, akılsız aragulwrfeli (s) samimi olmayan, riyakar, iki yüzlü aradamakmayofilebeli (s) memnunluk vermeyen, kafi olmayan, sudan araviTari hiçbirşey aravin hiçkimse araTiTi (i) yüzük parmağı araki (i) hikaye, masal,efsane aralegalur (s) yasa dışı aramarTali yanlış,doğru değil aramed (b) ama, fakat, aksine, bilakis aramc..Tu değilse..de aramc bu değil aranormaluri (s) normal olmayan araorganuli (s) organik olmayan, inorganik araoficialuri(s) resmi olmayan arapirdapiri (s) dosdoğru olmayan, dolaylı, indirekt araproporciuli (s) oransız, nisbetsiz araJani (i) süt başı, yoğurt kaymağı araraoba (i) hiçlik, yokluk arasapatio saygı değer olmayan arasasurveli (s) istenmeyen, arzu edilmeyen arasgziT, araviTar SemTxvevaSi hiçbir şekilde arasdros,arasod es (s) hiçbir zaman, asla arasruli (s) eksik, bitmemiş araswori (s) doğru olmayan, yanlış araferi (z) hiç, hiçbirşey araqaTgamoleuli (s) bitmiş, tükenmiş, bitkin arayi (i) rakı, votka, brandi arCveulebrivi (s) olağan olmayan, alışılmamış, yadırganan araxelsayreli (s) başkalarına oranla avantajlı olmayan, uygunsuz, elverişsiz arbena (f) koşarak yukarı çıkmak ardadegebi (i) tatil, dinlence are (i) alan, saha, yer, bölge areva (f) karıştırmak, karmak arev-dareva (f) karıştırmak, karışıklık yaratmak (i) karışıklık arekvla (f) yansıtmak, düşünmek (i) yansıtma aremare (i) çevre, yöre, mahalle, konu komşu areul-dareuli (s) karıştırılmış,karışık,dağınık areul-dareuloba (i) karışıklık areuli karışık,dağınık areuloba karışıklık,dağınık ariergardi (i) artcı, muhafız, bekçi, koruma ariTmetika (i) aritmetik ariTmetikuli (s) aritmetiksel aris vardır armia (i) ordu wiTeli armia kızıl ordu armiis biujeti askeri bütçe arnaxuli (s) duyulmamış, görülmemiş arsad (z) hiçbir yerde, hiç bir yere arseba (i) varlık, yaratık, olmak arsebiTi (s) esaslı, gerçek, önemli, gerekli arsebiTi saxeli (i) isim arseboba (f) var olmak, yaşamak (i) varoluş arsebuli (s) var olan, mevcut arsenali (i) arsenal, silah ve cephane deposu arsi (i) varlık, yaratık arteli (i) genel iş kurulu artikli (i) makale, madde artileria (i) topçu sınıfı artilerist (i) topçu artisti (i) artist, aktör arqaizmi (i) arkaizm akımı arqauli (s) eski, eskimiş,modası geçmiş arqeologia (i) arkeoloji arqeologiuri (s) arkeolojik arqivi (i) arşiv sahelmwife arqivi (i) devlet arşivi arqiteqtur (i) mimar arqiteqtura (i) mimarlık arqtikuli (s) kuzey kutbuna ait bölg aryisxe (i) huş ağacı arSia (i) kenar, sınır, bordür arCeva (f) seçmek (i) seçme,seçim arCevani seçenek arCvi (i) dağ keçisi arc-arc ne-nede arc erTi hiçbiri arwivi (i) kartal arxeinad (s) sessizce, korkusuzca, serbestçe arxi (i) ark, kanal, hendek asaki (i) yaş, çağ asanTi (i) kibrit asaxva (f) resmetmek, resmini yapmak, göstermek, temsiletmek, tasavvur etmek (i) resim,tasvir ase (z) böyle aseTi (z) böylesi, bunun gibisi aseuli (i) (askeri) bölük asvla (f) yukarı çıkmak, tırmanmak, (i) yukarı çıkış, tırmanış asi (sayı) yüz mease yüzüncü askili (i) yabani gül asli (i) kopyası aso (i) 1-harf 2-uzuv,dal asoTamwyobi (i) dizgici, mürettip asomTavruli ana harfler asparezi (i) faaliyet alanı, meslek hayatı aspeqti (i) görünüş, bakım, yön aspiranti (i) istekli aday asruleba (f) yapmak, yerine getirmek, ifa etmek (i) ifa gerçekleştirme astronomi (i) astronomi astronomiuli (s) astronomik asuli (i) kız evlat, kız aswlovani (s) yüz yıllık, asırlık atami (i) şeftali atana (f) 1-kaldırmak, yükselmek tutmak, yük.taşımak 2-katlanmak, tahammül etmek atestati (i) bonservis, belge atestacia (i) tasdik, nitelendirme atireba (f) ağlatmak, ağlamaya başlamak atlasi (i) 1-saten kumaş, ipek kumaş 2-harita, atlas atmosfero (i) atmosfer atmosferul(s) atmosfere ait atonuri (s) gönül alıcı atuzva (f) yapışmak, takılmak auarebeli (s) çokluk, bolluk, zenginlik auzi (i) havuz auditoria (i) dershane aurzauri (i) karışıklık, şaşkınlık, mahcupluk autaneli (s) çekilmez, dayanılmaz automatiuri otomatik auCqarebeli (s) yavaş, acelesiz aucilebeli acil,önemli aucileblad acilen, mutlaka auwereli (s) anlatılmaz, tanımlanamaz, yazılamaz auxsneli (s) anlaşılmaz, esrarengiz, açıklanamaz afeTqeba (f) patlatmak, çürütmek, patlamak (i) patlama infilak afTari (i) sırtlan afTiaqi (i) eczane meafTiaqe eczacı aforiaqeba (f) karıştırmak, dağıtmak, rahatsız etmek aforizmi (i) aforizm afra (i) yelken afrena (f) uçmak afrialeba (f) telaşla işe girişmek afrika (i) afrika afxazeTi (i) abhazya afxazi, afxazuri (i) abaza, abazaca aq (z) burada, buraya aq ar yofna burda olmamak aq yofna burada olmak aqedan buradan aqa-iq şurda, burda aqamde buraya dek, buraya kadar aqauri (s) yerel, yöresel,buralı aqedan (z) buradan aqeT (z) buraya, bu tarafa aqlemi (i) deve aqsioma (i) belit, aksiyom, tarife aqti (i) anlaşma, belge aqtivi (i) aktif, aktifler aqtivoba,aqtiuroba (i) aktivite, aktif olmak aqtiuri (s) aktif olarak aqtualoba (i) aktüalite, güncellik aqtualuri (s) aktüel aRar,aRara hiç yok, hiç değil aRaravin hiç kimse aRarasodes hiçbir zaman,asla aRgva (f) yaşamı silip süpürmek, varlıkları yok etmek aRgzneba (f) heyecanlandırmak, telaşa düşürmek, kışkırtmak (i) heyecan telaş aRdgena (f) yeniden kurmak, iyileştirmek aReb-micem (i) alışveriş aReba (f) (elle) almak (i) alım aRebuli (s) alınmış aRelveba (f) heyecanlanmak, rahatsız etmek, tahrik etmek (i) heyecan, tahrik aRviraxsnili (s) idaresi zor, afacan, azgın aRviri (i) gem, yular aRzrda (f) büyümek, büyütmek, yetiştirmek (i) büyüme, büyütme, yetiştirme aRTqma (f) söz vermek (i) söz, vaat aRiareba (f) itiraf etmek, kabul etmek, günah çıkartmak, itiraf (i) itiraf, kabul aRkveTa (f) bastırmak, zorla tutmak, zaptetmek (i) bastırma, zapt, örtbas etme aRlumi (i) gösteriş, gösteriş, alay, geçit töreni, gezinti yeri aRma yukarıya (yokuş) aRma-daRma yukarı-aşağı aRmavali (s) doğan, artan, yükselen aRmavloba (i) yükselme, doğma aRmarTva (f) dikilmek, kalkmak (i) kalkma, dikilme aRmarTi (i) yokuş, tırmanma, çıkış aRmatebiTi xarisxi eşsiz derece aRmaSenebeli (i) yapıcı, kalkındırıcı aRmafrena zeSTagoneba (i) esin, ilham, telkin, ilham kaynağı aRmaSfoTebeli (s) korkunç, iğrenç, şaşırtıcı aRmgznebi,amgznebi (s) uyarıcı, tahrik edici (i) uyaran, kışkırtan aRmzrdeli (i) büyüten, yetiştiren, eğiten aRmzrdelobiTi (s) eğitici, eğitsel aRmosavleTi (i) doğu, şark axlo aRmosavleTi (i) yakın dogu Soreuli aRmosavleTi (i) uzak doğu aRmofxvra (f) oynaşmak, oynayıp sıçramak aRmoCena (f) bulmak, keşfetmek (i) buluş aRmoceneba (f) filizlenmek, çimlenmek (i) filizlenme, çimlenme aRmricxvel (i) kayıt memuru,teyp yargıç, hakim aRmSenebel (i) yapıcı, inşa edici, kalkındıran aRmSenebloba (f) yapıcı olmak, yapıcılık aRmZvreli (i) kışkırtıcı, heyecan verici aRnagoba (i) dokuma, örgü, yapı, kuruluş aRniSvna (f) göstermek, anlamına gelmek, -in belirtisi olmak, belirtmek (i) belirtme aRorZineba (f) yeniden hayat vermek, canlandırmak (i) canlandırma aRorZinebis xana (i) yeniden doğuş, rönesans aRrialeba (f) kükremek,gürlemek aRricxva (f) hesaplamak (i) hesaplama, hesap, sayma aRsavse (s) dolu aRsareba (i) itiraf, kabul, günah çıkartma aRsasruli (i) 1-son, 2-ölüm aRsaniSnavi kayda değer aRtaceba (f) sevinmek, zevk almak, coşmak (i) sevindirme, takdir aRtacebuli (s) heyecanlı,coşkun aRfrTovaneba (f) ilhametmek, esinlenmek, canlandırma (i) ilham, esin, canlandırma aRfrTovanebuli (i) ilham, esin kaynağı, canlandırma aRqma (f) görmek, anlamak, algı, seziş aRSfoTeba (f) hiddetlenmek, öfkelenmek (i) hiddet, öfke aRSfoTebuli (s) hiddetli, öfkeli, dargın aRZvra (f) soruyu ileri sürmek aRwera (f) 1-tanımlamak, vasıflandırmak, 2-nüfus saymak, tarif etmek (i) 1-tanımlama, vasıflandırma, 2-nüfus sayımı, tarif aRWurva (f) silahlanmak, silahlandırmak (i) silahlanma, silahlandırma ayeneba (f) bir yerden kimseyi kaldırmak ayvaveba (f) çiçeklenmek, çiçek açması (i) çiçeklenme, çiçek açma ayvavebuli (s) çiçeklenmiş, çiçek açmış ayvana (f) birini yukarı bir yere götürmek, benimsemek kabul etmek (i) benimseme, kabul Svilad ayvana (f) evlatlığa kabul etmek ayvireba (f) bağırarak ağlamak, feryat etmek (i) feryat ayudeba (f) bir şeyi karşıya diklemek, dikiltmek aSeneba (f) inşa etmek, kurmak aSkara (s) aşikar aSkarad (s) aşikare aSenebuli (s) inşa edilmiş,dikiltilmiş,kurulmuş aSveba (f) çözmek, koyvermek, bırakmak, serbest bırakmak aSvera (f) elini, parmağını uzatmak, oy kullanmak aSla (f) karışıklık yaratmak, karıştırmak (i) midede hazımsızlık aSmorebuli (s) küflü, bayat, havasız, küf kokulu aCrdili (i) hayalet, hortlak, gölge aCqareba (f) süratlenmek, hızlanmak (i) acele aCqarebuli (s) süratlenmiş, hızlanmış, acele acaxcaxeba (f) titremek, (i) titreme acdena (f) kötü bir atış yapmak, hedefi vuramamak (i) kötü atış, hedef şaşırma acileba (i) meydan okuma, davet acma (f) dizmek, ipliğe dizmek acoceba (f) tırmanmak acra (f) aşı vurmak, aşılamak (i) aşı acrili (s) aşılı acremleba (f) gözleri yaşarmak aZgereba (f) kalp atışı, kalp vuruşu olmak aweva (f) yukarıya çekmek, kaldırmak yuris aweva (f) kulak kabartmak aweuli (s) 1-kaldırılmış 2-terfi ettirilmiş awewili (s) karıştırılmış, güçleştirilmiş awmyo (gr) şimdiki zaman awona (f) tartmak awonil-dawonili 1-inceden tartılmış 2üzerinde uzun uzun düşünülmüş awyveta (f) kaymak, kaçmak, kaydırmak, kaçırmak awyoba (f) 1-dizmek, 2-akort etmek 3arabayı toplamak aWara (i) acaristan aWaris avtonomiuri respublika (i) acara otonom-muhtar cumhuriyeti aWareli (i) acara insanı aWaruli (i) acara dili aWra (f) 1-(süt) kesilmek, 2-(bir şeyi) kesmek aWreleba (f) alacalanmak aWrelebuli (s) alacalanmış, alacalı, benekli, rengarenk axalgazrda (s) genç axalgazrdoba (i) gençlik axalgazrdobis saerTo Soriso dRe uluslar arası gençlik günü axalTaoba (i) yeni akım, yeni nesil axalTaxali (i) yepyeni, yenilik axali (s) 1-yeni 2-taze siaxle ;yenilik axaluxi elbise eteğinin kenarlarının geçilmesi axalSeni (i) sömürge, koloni axalSobili (s) yeni doğmuş (bebek) yeni doğan axalwveuli (i) acemi er axalwveulTa swavleba (i) acemi er eğitimi axela (f) gözleri fal taşı gibi açılmak, gözlerini açmak axveva (f) sarmak, bağlamak (i) sarma, bağlama axia onun hizmetkarıdır, emrindedir axirebuli (s) hayalperest, kaprisli, tuhaf axla (z) şimdi axlad henüz,henüz şimdi,daha yeni axlave şimdiden, hemen şimdilik axlamdeli (s) şimdiki, modern axlave şimdilik axlo, axlos (z) yakın axlo-maxlo bu yakınlarda, yakın axlobeli (s) yakın, akraba axmaxi (s) ahmak, uzun boylu, beceriksiz axovani (s) iri yapılı, heybetli axsna (i) 1-izah, açıklama 2-çözme (f) 1açıklamak, izah etmek 2.çözmek axsnili (s) 1-çözülmüş (ip) 2çözümlenmiş, izah edilmiş axtoma (f) hoplamak, zıplamak ajanyeba (i) isyan, ayaklanma (f) isyan etmek, ayaklanmak ajanyebuli (s) ayaklanmış aha (ün) işte bu, haydi b baasi (f) ile konuşmak, sohbet etmek görüşmek (i) konuşma görüşme babua (i) dede, büyükbaba baga (i) yemlik (ahırda) sabavSvo baga (i) kreş bagaJi (i) bagaj bage (i) dudak, kenar, uç bagiri (i) ip, halat, kablo bagismieri (s) labial badali (i) bedel, benzer, eşit, aynı badagi üzüm pekmezi, marmelat bade (i) ağ, tor, file badragi (i) konvoy, muhafız, maiyet badrijani (i) patlıcan badura (i) retina (anot.) bavSvi (i) çocuk bavSvoba (i) çocukluk, çocukluk çağı bavSvuri (s) çocukça baza (i) kaide, temel, esas, dip, baza bazari (i) çarşı, market, alışveriş merkezi bazisi (i) kaide, temel, ana prensip, baza bazroba (i) panayır, pazar yeri baTqa buTqi gıcırdamak baTqi (i) ateş, alev, kıvılcım (f) yaylım ateşi etmek bairaRi (i) bayrak bairaRebiT signilisicia (i) bayrakla işaret vermek baiyuSi (i) baykuş baki yayla ahırı bakuni (f) ayağını yere vurmak, basmak (i) ayak sesi, yürüme sesi balani (i) vücutdaki tüy, saç tüyü, kıl, tel balaxi (i) ot sabalaxo otlak balaxbulaxi ot baleti bale bali (i) kiraz baliSi (i) yastık baliSispiri (i) yastık yüzü balkoni balkon balniani (i) tüylü, kıllı balRami (i) irin balRi (i) bebek, çocuk; çocukça hareket eden kimse balRoba (i) bebeklik devresi, çocukluk, çocukça davranmak balRuri (s) çocukça, çocuğa ait bamba (i) pamuk bambuki (i) hint kamışı, bambu bana (f) yıkamak, yıkanmak (i) yıkama, yıkanma banaki (i) kamp (f) kamp kurmak banaoba (f) yıkamak, yıkanmak (i) yıkama, yıkanma bangi (i) afyon banda (i) takım, zümre, bando, şerit, bant, kordele, sargı, bandi (i) sargı, bağ, bandaj banditi (i) eşkiya, gangster bani (i) mani (cevap), bas banki (i) banka, bank, kenar, kıyı baJi (i) vergi, resim, külfet, gümrük baraTi (i) harf, mektup, not, işaret, ferman baraki (i) kulübe, asker barakası baraqa (i) bereket, bolluk baraqala (i) ünlem, aferin! bravo! baraqiani (s) bereketli, bol, verimli barbarosi (i) barbar, vahşi, yabani barbarosoba (i) barbarlık, vahşilik, yabanilik barbarosuli (s) barbarca, vahşice, yabanice, insanlık dışı barbaci (i) sendeleme, baş dönmesi bargi (i) eşya, bagaj, her türlü menkul eşya barem bari, hiç değilse barva; dabarva (f) (belle) bellemek bari (i) 1.(alet) bel 2.düzlük, vadi barikadi (i) barikat, siper barkali (i) kalça (sığır vs.) barometri (i) barometre, hava basınç ölçüsü bartyi (i) yavru (küçük hayvanların ses çıkaranı, fare vs.) barZayi (i) but, oyluk basri (s) keskin, sivri, zeki, açıkgöz, istekli, çok dikkatli bataria (i) batarya, pil, akümülatör bati (i) kaz batkani (i) kuzu batoni (i) ağa, bay, bey, efendi batonkacuri (s) derebeyine ait, derebeyi gibi batonoba (i) sahiplik, sahip olma (f) sahip olmak batonymoba (i) kölelik baqani (i) platform, yüksekce yer baqia (i) övünen kimse baqiaoba (f) övünmek, kendini metetmek baqteria (i) bakteri, mikrop baqteriologi (i) bakteriyolog baqteriologia (i) bakteriyoloji baqteriologiuri (s) bakteriyolojik baWia tavşan yavrusu baRi (i) bahçe (büyük) baRlinjo (i) tahtakurusu, tahta biti baRCa (i) bahçe, bostan bayayi (i) kurbağa baZva (f) taklit etmek (i) taklit bawari (i) ip, halat bgera (i) hece, ses be (i) emanet, depozito bebera (s) eski, ihtiyar, yaşlı bebia (i) nine, büyük anne bebia qali (i) ebe begara (i) hizmet, vazife samxedro begara askeri görev bedi (i) talih, baht, şans, kısmet bediswera (i) yazgı bedkruli (s) mutsuz, üzüntülü bednierad (z) mutlulukla bedniereba (i) talih, şans, mutluluk bednieri (s) bahtiyar, bahtlı, mutlu bedSavi (s) kadersiz, yoksul, biçare, sefil bevri (s) çok bevrjer çok kere beiTali (i) baytar, veteriner bela bela, felaket beladi (i) önder, lider belorusi belorusyalı belorusia belorusya belorusiis belorusyanın benzini (i) benzin, petrol berva (f) şişirmek beri (i) ihtiyar (erkek), rahip berketi (i) manivela, manivela kolu bertyva (f) silkmek, silkelemek berZeni (i) rum, yunan berZnuli (s) rumca, yunanca berwi (s) kısır hayvan beReli (i) ambar beRura (i) serçe beCavi (s) merhamet uyandıran, acınacak halde olan beci (s) ileriyi göremeyen, miyop bewveuli (i) kıl cinsi, kürk çeşidi bewvi (i) kıl, tüy bewviani (s) kıllı ubewvo; (s) kılsız beWdva, dabeWdva (i) basma, tabetme (f) basmak, tabetmek beWedi (i) yüzük, mühür, damga beWi (i) omuz, destek olan şey (anatomik) bejiTi (s) çalışkan, gayretli bejiToba (i) çalışkanlık, gayretlilik behemoTi (i) timsah bza (i) kutu bze (i) saman bzeka (f) burnu dik olmak, dik tutmak bzinva (f) parıldamak, parlamak, göze çarpmak (i) parlama, parıldama bziki (i) eşek arısı bzriala (i) üst, tepe, zirve, doruk, baş bia (i) ayva bibilo (i) horoz ibiği bibini (f) salmak, meylettirmek bibliografi (i) bibliografyacı bibliografia (i) bibliografi bibliografiuli (s) bibliografik biblioTeka (i) kitaplık, kütüphane biblioTekari (i) kütüphane müdürü, kütüphane memuru biTumad (s) toptan, tamamı, hepsi, bileTi (i) bilet, giriş kartı laTariis bileTi; piyango bileti biliki (i) çığır, patika, keçi yolu bina (i) bina, daire, ev binadari (i) kiracı, misafir, pansiyoner binadroba (i) oturma, ikamet, ev, mesken bindi (i) alacakaranlık, başarının sönmesi bind bundi karanlık biografia (i) biyografi biologi (i) biyolog biologia (i) biyoloji biologiuri (s) biyolojik birTvi (i) tahıl tanesi, çekirdek içi, iç, atom taneciği biuro (i) büro, yazıhane, acenta biurokrati (i) kırtasiyeci, devlet dairesinde memur olan kimse, biurokratia (i) bürokrasi, devlet dairelerine mahsus, formaliteler biurokratiuli (s) bürokrasiye ait, bürokratik, devlet dairesine ait biusti (i) büst, heykel biujeti (i) bütçe, stok bicola (i) yenge (amca hanımı) biZa (i) amca (mamiT); dayı (dediT) biZaSvili (i) amcazade, amcaoğlu, amca kızı, dayı kızı, dayı oğlu kuzen biZgi (f) itmek, dürtmek, sürmek, sevk etmek biZia (i) amca biWi (i) oğlan biWgi (i) direk, dayanak blagvi (s) (aletlerde) kör, kesici olmayan blindaJi (i) (askeriyede) siperlerde zırh levhası blokada (i) abluka blokadis garRvev (f) ablukayı yarmak bloknoti (i) bloknot, not defteri blomad (z) bolca blu (i) kekeme, kekeleyen kimse, pepe kimse bluza (i) bluz blukuni (f) pepelemek, kekelemek (i) kekeleme bneda (f) bayılmak, sara tutarak düşmek bnediani (i) baygın, saralı bnela karanlık var bneli (s) karanlık boboqroba (i) fırtına, bora, şiddetli öfke (f) fırtına patlamak bogano (s) evsiz, barksız bodva (f) çıldırmak, sayıklamak (i) sayıklama, çıldırma bodiSi (i) özür, pardon bodiSs vixdi özür dilerim bodiSis moxda (f) özür dilemek boTli (i) şişe bolva (i) dumanlama, tüttürme (f) sigara içmek boli (i) duman bolo (i) son, nihayet, kuyruk (kuşun) bolos sonunda bolosda bolos en sonunda boloki (i) turp bolosarTi (i) son ek bolqvi (i) çiçeksoğanı, soğan, ampul, elektrik lambası bolqvovani (s) soğan gibi köklü olan, soğanı olan bolSevizacia (i) bolşevikleştirme bolSevizmi (i) bolşevizm bolSeviki (i) bolşevik bolSevikuri (s) bolşevikçe bombi (i) bomba bombva (f) bombalamak bombis CamoRdeba (f) bomba atmak bombva (f) bombalamak borani (i) kayık, sandal geçiş yeri borbali (i) tekerlek borboti kızgın borkili (i) pranga borkilis dadeba (f) prangaya vurmak boroteba (i) kalleşlik, kötülük, fenalık, fesatlık borotad gamoyeneba (i) suistimal, kötüye kullanma boroti (s) kalleş, kötü, fesat, garezkar borotmoqmedeba (s) alçaklık, çapkınlık, serserilik borotmoqmedi (i) alçak adam, çapkın adam, serseri borcvi (i) tepe, tepecik borcviani (s) tepeli, yokuş borZiki (i) düşecek gibi olma, tökezleme, dil sürçmesi, yanlışlık, hata, yanılgı boseli (i) ahır bostani (i) bostan mebostne bostancı bostneuli (i) sebze bostneuleba sebzegiller boqauli (i) polis memuru boqlomi (i) asma kilit boZeba (i) bağış, teberru boZebuli (s) bağışlanmış, verilmiş, teberru edilmiş boZi (i) direk, sütun boWko (i) tel, iplik, lif boxoxi (i) kafkasyalılara özgü deri kasket bJutva (i) loş kızıllık brazi (i) öfke, hiddet braziani (s) öfkeli, hiddetli braldeba (f) iftira etmek, (i) iftira braldebiTi brunva -i hali braldebuli (s) iftiraya uğrayan brali (i) kusur, kabahat, es Cemi bralia bu benim suçum bralmdebeli (s) iftiracı brbo (i) kalabalık, izdiham, insan yığını brendi (i) viski brewauli (i) nar brigada (i) tugay, liva brigadiri (i) tuğbay; albayla tuğgeneral arasında bir rütbe brinjao (i) bronz, tunç brinji (i) pirinç briyvi (i) kaba adam brma (s) kör sibrmave; körlük broli (i) billur brtyeli (s) ince, yassı ve ince brtylad (z) incelmiş, inceltilmiş olarak bruneba (gr) ..nin hali brunva (f) 1.dönme, döndürme, çevirme, çevrim, 2.(gr) -nin hali bruciani axlomxedveli (s) gözlerini kısarak bakan, yan bakan, şaşı olan, yakın gören brZaneba (i) buyruk, emir, buyurma, emretme (f) buyurmak, emretmek brZanebis gacema (f) emir vermek brZanebiTi kilo emirvaki olarak, (dilbilgisinde) emir tonu brZanebuleba (i) buyuru, emir, talimat brZeni (i) hikmet sahibi olan kişi, (s) ağırbaşlı, akıllı brZola (i) cenk, savaş, savaşma, mücadele (f) savaşmak, mücadele etmek brZolisunariani (i) savaş kabiliyeti xelCartuli brZola yakın çarpışma brZolis msvleloba savaşın gidişatı brZolebSi gamobrZmedili jarebi savaş tecrübeli yetişmiş askerler brZolis unarianoba sınırlı hareket etme ehliyeti brZolis yaimiT damTavreba (s) berabere bitmiş oyun veya savaş brZolisunarianoba (i) kavga, dövüş, savaş ehliyeti, müdahale kabiliyeti, savaşın önemi brZolis raioni savaş bölgesi brZolis veli savaş alanı brZolisvelze napovni qoneba savaş alanında elde edilen ganimet brZolaSi miRebuli warmatebis niSnebi savaşlarda kazanılan başarı nişanları brZolis mogeba (f) savaş kazanmak brZolidan gamosvla (f) savaştan çıkmak, geri çekilmek brwyinva (f) parlamak, (i) parlama mbrwyinavi (s) parlayan, ışıldayan brwyinvale (s) parlak brwyinvaleba parlaklık brWyali (gr) tırnak işareti, pençe bu (i) baykuş (s) baykuş gibi bugva (f) yanmak, yakmak,yanıyor gibi olmak bude (i) 1.yuva (kuş), 2.kutu, 3.gözlük v.s. çantası budobi (i) kat, tabaka, daldırma buzi (i) sinek buzankali büyük ısırgan sinek buzRuna (i) homurdanma, halinden şikayet, söylenme buzRuni (i) söylenme, şikayet etme (f) söylenmek, homurdanmak buki (i) 1.kovan, 2.boru bulbuli (i) bülbül bulvari (i) bulvar, cadde bulioni (i) et veya balık suyu bumberazi (i) dev, dev gibi insan bumbuli (i) ince tüy bunagi (i) in, mağara, sığınak, küçük oda bundovani (s) loş, donuk, sönük, bulanık, belirsiz buneba (i) tabiat, doğa bunebismetyveleba (i) doğa bilimi, tabiat tarihi bunebismetyveli (i) doğa bilimcisi bunebrivad (z) tabii, doğal olarak bunebrivi (s) tabii, doğal buraxi (i) bir tür içki burbuSela (i) yontu, çenti, budanmış, şekil verilmiş burTaoba (f) top oynamak burJua (i) burjuva murJuasia (i) burjuvazi burTi (i) top burTis TamaSi (f) top oynamak burTula (i) küçük yuvarlak kürecik, (kanda) alyuvarlar, akyuvarlar burusi (i) sis, duman, pus burRva (f) (matkapla) delmek, (i) delme burRi (i) matkap burRuli (i) bulgur burji (i) burç, inşaat iskeletinde direk, sütun butbuti (f) lakırdıyı gevelemek, mırıldanmak (i) mırıldanma bufeti (i) büfe, bar buqi (i) kar, kar gibi bir şey, kar yağışı buqsiri (i) çekme halatı buRalteri (i) muhasip, defter tutan buRraoba boğanın ayakları ve boynuzu ile eşelenmesi buCqi (i) çalı buCknari; (i) çalılık buSti (i) hava kabarcığı, köpük buxari (i) şömine, ocak, baca bRavili (f) bağırmak (sığır), (i) sığırın bağırtısı bRvera (f) ters ters bakmak, parıldamak bWoba (f) düşünmek; ölçülmek, üzerinde durmak (i) istişare, şura, müzakere g gaazrianebuli (s) akıllı, zeki, bilinçli gaaTkeceba (f) on katına çıkarmak arttırmak gaaTkecebuli (s) on kat, on misli fazla gaafTreba (f) fevkalade sinirlenmek, çok sinirlenmek (i) sinirlenme, öfke gaafTrebuli (s) gazaba gelmiş, fevkalade sinirli gaaxalgazrdaveba (f) gençleşmek (i) gençleşme gaaxleba,banaxleba (f) yenilemek, onarmak restore etmek (i) yenileme, onarma, restorasyon gabaaseba (f) sohbet, havadan sudan konuşmak gabaTileba (f) feshetmek, kaldırmak, iptal etmek (i) iptal, fesih gabatoneba (f) sahiplenmek, egemen olmak gabatonebuli (s) sahiplenilmiş, hüküm süren gabedva (f) cesaret etmek (i) cesaret gabedniereba (f) mutlu etmek gabeduli (s) cesaretlı gabeduloba (i) cesaret gaberva (f) şişirmek (i) şişirme gaberili (s) şişirilmiş, şişmiş gabertyva (f) silkeleyerek boşaltmak gabzarva (f) yarmak, çatlatmak, kırmak gabzaruli (s) yarık, çatlak gabinZureba (f) pisletmek, kirletmek gabma (f) tuzağa düşürerek bağlamak gabneva (f) dağıtmak, saçmak, yaymak (i) dağılım, yayma gabolili (s) dumanlı, tüten, duman dolu gaborotebuli (s) gücendirilmiş, sinirlendirilmiş gabrazeba (f) kızmak, öfkelenmek (i) kızma, öfkelenme gabrazebuli (s) kızgın, öfkeli gabrueba (f) şaşırtmak, afallatmak, sersemletmek, uyuşturmak gabruebuli (s) şaşkın, sersem, uyuşuk gabruneba (f) çevirmek, döndürmek gaazrianebuli (s) ışık saçan, parlak gaganiereba (f) genişlemek, genişletmek gaganierebuli (s) genişlemiş, genişletilmiş gagdeba (f) kovmak, savmak, (okuldan) atmak gageba (f) anlamak, bilmek,öğrenmek gagebineba anlatmak, bildirmek, (i)anlama, bilme, öğrenme gagebuli (s) anlaşılan,anlaşılmış olan gagzavna (i) gönderme, yollama (f) göndermek, yollamak gagzavnili (s) gönderilmiş gagiJebuli (s) şaşkın, şaşırmış gagleja (f) sökmek (i) sökme gagoneba (f) 1. işitmek, 2. itaat etmek, duymak, söz dinlemek gagoreba (f) yuvarlamak, yuvarlanmak gagrZeleba (i) devam, devam etme, uzatma (mecazi) (f) devam etmek, uzatmak gaguliseba (f) sinirlenmek, kızmak, hiddetlenmek gadabeWdva (f) (matbaa) yeniden basmak, yeniden tab etmek gadabireba (f) ayartmak, kandırmak, yoldan çıkarmak gadabijeba (f) adım atmak gadabma (f) bağlamak, birleştirmek (i) kavrama (tek.) gadabruneba (f) (öbür tarafa) çevirmek (i)çevirme gadabuguli (s) örtülmüş gadagdeba (f) buradan o tarafa atmak gadagvareba (f) bozulmak, dejenere olmak, (i) neslin bozulması gadagvarebuli (s) bozuk, dejenere, olmuş olan gadagzavna (f) göndermek,havale etmek, nakletmek (para) (i) gönderim, havale, nakil gadadgma (f) sırasını yada yerini değiştirmek,bir pozısyonda yeri almak (i) yer değiştirme, yer alma gadadeba (f) 1. tehir etmek (süre) 2. bulaştırmak gadadnoba (f) eritmek, erimek gadavardna (f) düşmek gadazidva (f) taşımak, nakletmek (i) taşıma, nakil gadaTargmna (f) tercüme etmek gadaTargmnili (s) tercüme edilmiş gadaTvaliereba (f) gözden geçirmek, elden geçirmek (i) gözden geçirme, elden geçirme gadaTvalierebuli (s) gözden geçirilmiş, elden geçirilmiş olan gadaTqma (f) inkar etmek, yalanlamak gadaTxra (f) (toprağı) kazmak gadaTxrili (s) kazınmış gadakeTeba (f) yeniden yapmak gadakeTebuli (s) yeniden yapılmış gadakecva (f) katlamak (i) katlama gadakveTa (f) kesişmek, geçit yapmak (i) kesişme, kavşak, geçit gadakvra (f) 1. kaplamak 2. kamçılamak 3. sert içki içmek gadakvriT laparaki (f) imalı konuşmak, üstü kapalı konuşmak gadakvrili (s) kaplanmış, kaplı gadakideba (f) 1. (bir şeyi) asmak, 2. üzülmek, üzmek, telaşa kapılmak, telaş etmek gadakiTxva (f) tekrar okumak (i) okumanın tekrarlanması gadalaxva (f) yenmek, hakaret etmek (i) hakaret gadamdebi (s) bulaşıcı gadamdebi (i) bulaşıcı, enfeksiyon gadamzadeba (f) yeniden nitelendirmek, sınırlamak (i) yeniden nitelik kazandırma gadamuSaveba (f) yeniden üzerinde çalışmak, yeniden yapmak gadamcemi (s) veren, yayınlayan (i) göndermeç, radyo vericisi gadamweri (i) bir yerden alıntı yaparak yazan, kopya eden gadamwyveti (s) karar vermede etkili olan, nihai gadanacvleba (f) yerini değiştirmek, nakletmek (s) çok fazla harcanmış (i) aşırı masraf, sarfiyat gadarbena (f) koşmak (i) koşu gadargva (f) (fidanı) dikmek (i) dikim gadareva (f) karıştırmak, çıldırmak gadareuli (s) çılgın, mecnun, deli gadarecxva (f) yıkamak (bir şeyi) (i) bir şeyi dışardan yıkayış gadarqmeva (f) isim vermek, isimlendirmek gadarCeva (f) seçmek, ayıklamak (yeniden) gadarCena (f) kurtarmak, kurtulmak (i) kurtuluş gadarCenili (s) kurtarılmış, kurtulmuş gadasaxadi (i) 1. vergi, borç 2. başından geçecek olay gadasaxleba (f) göçmek, göçürmek, sürmek gadasaxlebuli (s) göçmüş, yerleşmiş, sürgün edilmiş gadasvla (f) geçmek (i) geçiş gadasvla akrZalulia (i) geçiş yasaktır gadasinjva (f) tekrar gözden geçirip düzeltmek gadasma (f) yerini yada sırasını değiştirmek (i) yer değişimi gadasrola (f) terk etmek, vaz geçmek, üzerine atılmak gadasxma (f) 1. dokmek, akıtmak, 2. karaya çıkarmak, çıkış gadatana (f) 1. (birşeyi) o tarafa geçirmek, taşımak, nakletmek 2.hastalığa dayanmak gadataniTi mniSvnelobiT (s) mecazi, simgesel gadataniTi mniSvnelobiT (s) mecazi, simgesel gadatrialeba (f) devirmek, devrilmek (i) devirme, devrilme gadaudebeli (s) ivedi, acil, çok önemli gadafareba (f) örtmek, siper etmek, siper olmak, korumak (i) örtme, siper olma gadafaseba (f) fiyat koymak, değer biçmek (yeniden) (i) değer biçme gadafentva (f)beyazlatmak gadafiqreba (f) düşünmek, tereddüt etmek, duraklamak (i) tereddüt gadafrena (f) karşıya uçmak (i) uçuş gadafxeka (f) (camdaki boyayı) kazımak, sıyırmak gadaqceva (f) 1. dökmek 2. değiştirmek, dönüştürmek (i) 1. dönüşüm, değişim 2. dökme gadaReba suraTis gadaReba (f) resim çekmek aslis gadaReba (f) fotokopi çekmek gadaRvra (f) dökmek, boca etmek gadaRma (s) karşı, karşıda gadayeneba (f) 1. işinden, görevinden çıkarmak, azletmek 2 -in yerini almak, in yerine geçmek, geçirmek gadayvana (f) (canlı hakkında) o tarafa geçirmek, bir yere geçirmek, nakletmek gadayra (f) dökmek (taneli), saçmak yaymak gadaSeneba (f) yıkıp-yokedip yeniden inşa etmek gadaSla (f) (kitabı) açmak (i) açış gadaCveva (f) alıştırmak, alışkanlık kazandırmak gadacema (f) 1. yayınlamak 2. vermek, iletmek (i) 1. yayın 2.iletim, nakil gadacvla (f) değiştirmek (i) değişim, değiştirme gadacileba (f) geç kalmak, vadesi geçmek (i) vadesi geçmiş gadacma (f) giydirmek, giysisini değiştirmek, giymek gadaweva (f) hafifçe yatırmak,durumu değiştirmek gadawera (f) (bir yerden) yazmak, alıntı yapmak, kopya etmek gadawyveta (f) karar vermek, halletmek gadawyvetileba (i) karar gadaWarbeba (f) bir şeyi gereğinden fazla yapmak, haddini aşmak (i) haddi aşma gadaWra (f) 1. kesmek, 2. sorunu halletmek gadaxarjva (f) harcamak, harcayıvermek, israf etmek gadaxatva (f) (resim) çizmek (i) çizim gadaxda (f) ödemek (i) ödeme gadaxdili (s) ödenmiş gadaxedva (f) bir yerden aşağıya bakmak, gözden geçirmek (metni) (i) gözden geçirme gadaxveva (f) yoldan bir tarafa dönmek (i) dönemeç, yol ayrımı gadaxveva (f) kucaklaşmak (i) kucaklaşma gadaxra (f) saptırmak, çevirmek, çelmek, sapmak, ayrılmak (i) sapma, ayrılık gadaxurva (f) örtmek, kapatmak (i) örtme , kapatma gadajgufeba (f) guruplamak (i) guruplama gadia (i) hemşire, dadı gadideba (f) artmak, çoğalmak (i) artış, çoğalma gadmocema (i) bize doğru yayınlamak, ecdattan naklolunan, hikaye etme gadnoba (f) erimek, eritmek (i) erime, eritme gaelveba (f) şimşek çakmak (i) şimşek çakması gaerTianeba (f) birleşmek, birleştirmek (i) birleşme, birleşttirme gaerTianebuli (i) birleşmiş, birleşik gaerianebuli erebi birleşmiş milletler gava (i) ata ait eşya gavardna (i) 1. elden düşürmek 2. silah patlamak 3. gök gürlemesi gavarjiSeba (f) alıştırma tekrarı yapmak (i) alıştırma tekrarı gavla (f) geçmek gavla,gaseirneba (f) bir yerden geçmek gavleba (f) 1. çizmek 2. niyet etmek, niyetinde olmak 3. yok etmek gavlena (i) tesir, nüfuz (f) tesir etmek, nüfuz etmek gavleniani (s) etkili, nüfuzlu gavliT (z) çizerek, niyet ederek, geçerek gavlenis moxdena (f) tesir altında bırakmak gavrceleba (f) yaymak, sermek (i) yayma gavrcelebuli (s) yayılmış, serilmiş, yayınlanmış (radyo, televizyon) gavrcobili winadadeba (s) karmaşık, birleşik, girift cümle gavseba (f) doldurmak (i) dolum gavsebuli (s) doldurulmuş,dolu gazafxuli (i) ilkbahar, bahar gazafxulze baharda gazeTi (i) gazete gazepireba (f) ezberlemek (i) ezber gazviadeba (f) abartmak, mübağala etmek (i) abartma, mübağala gazviadebuli (s) abartılmış, mübağalalı gazi (i) 1. gaz (bütan) 2. maşa, kerpeten gaziareba (f) paylaşmak (fikri,eşyayı) gazidva (f) taşımak, nakletmek (i) taşıma, nakil gazomva (f) ölçmek (i) ölçüm gazrda (f) büyümek, büyütmek, yetiştirmek, eğitmek gaTaveba (f) bitirmek, tamamlamak (i) bitirme, tamamlama gaTavebuli (s) bitmiş, tamamlanmış gaTamaSeba (f) oynaşmak, oynamak (lotarya v.s.) gaTanabreba,gaTanasworeba (f) düzeltmek, düzenlemek, denkleştirmek, aynı seviyeye çıkarmak gaTboba (f) ısınmak, ısıtmak (i) ısınma,ısıtma gaTelva (f) ayakla çiğnemek gaTelili (s) ayakla çiğnenmiş gaTeTreba (i) ağarma, ağartma (f) ağarmak, ağartmak gaTeTrebuli (s) ağarmış, ağartılmış, beyazlatılmış gaTeneba (f) gün ağarmak, sabah olmak (i) gün doğumu gaTvaliswineba (f) sezmek, önceden görmek, tedbirli olmak (i) ön sezi gaTvaliswinebuli (s) sezilmiş, tedbir alınmış gaTiSva (f) (radyoyu) kapatmak, ayırmak (i) kapatma, ayrım gaTla (f) soymak, yontmak gaTxoveba (f) (kız) evlenmek, kocaya gitmek gaTxovili (s) evlenmiş, kocaya gitmiş gaTxra (f) (toprağı) kazmak (i) kazı, harfiyat gaiafeba (f) ucuzlamak, ucuzlatmak gaisad gelecek yıl gaiZvera (mecazi) ihtiyar tilki, kurnaz herif gakafva (f) budamak, yol açmak gakeTeba (f) yapmak gakeTebuli (s) yapılmış, yapılı gakveTa (f) teşrih etmek (i) teşrih gakveTili (i) ders, konu gakvirveba (f) şaşırmak, hayret etmek (i) şaşırma, hayret gakvirvebis niSani şaşkınlık ifadesi gakvra (f) dikilmek, durmak, destekle durmak, direkte durmak gakvriT (s) dikkate alınmaya değmez, hafif gakicxva (i) ayıplama, kınama (f) ayıplamak, kınamak gakritikeba (f) durum değerlendirmesi yapmak, eleştirmek galavani (i) çit, bahçe duva galamazeba (f) güzelleştirmek, güzelleşmek galanZRva (f) sövmek, küfür etmek, azarlamak (i) sövme, sövgü, küfretme, küfür, azar galaxva (f) vurmak, dövmek, çırpmak galerea (i) galeri galesva (f) 1. bilemek 2. çırpmak (ayranı) (i) bileme, çırpma galewva (f) harman etmek, dövmek (i) harman, harmanlama galia (i) kafes, hücre galoba (f) ötmek (i) ötüş galurjeba (f) mavileşmek gamagreba (f) sağlamlaştırmak, sağlamlaşmak, tahkim etmek, takviye etmek, kuvvetlendirmek gamagrebuli (s) sağlamlaştırılmış, muhkim, kuvvetlendirilmiş, takviyeli gamagrilebeli (s) serinletici gamagrilebeli sasmeli serinletici içecek gamadidebeli (s) büyütücü, mübalağacı, partavsız gamaerTianebeli (s) birleştirici, birleştiren gamalebiT (z) aceleyle, acele ederek gamanadgurebeli omi bitmeyen savaş gamanadgurebeli (i) muharip, takip aracı, takip uçağı (s) takipçi gamanadgurebeli razmi (i) muharip bölük, filo gamanadgurebeli TvTmfrinavi (i) takip uçağı gamargvla (f) yabani otları temizlemek, yararsızları ayıklayıp atmak (i) ayıklama, temizleme gamarTva (f) düzeltmek, doğrultmak gamarTleba (f) haklı çıkartmak, isbatlamak, mazur göstermek (i) haklı çıkarma, haklı çıkma gamarTlebuli (s) haklı, isbatlanmış gamartiveba (f) basitleştirmek, kolaylaştırmak (i) basitleştirme, kolaylaştırma gamartivebuli (s) basit, sade gamarjveba (i) galebe, zafer, yengi (f) yenmek, galebe çalmak gamarjvebiT mSvidobiT hoşçakal, allahaısmarladık gamarjvebuli (s) muzaffer, galip gamarjoba merhaba, nehaber, iyi günler gamaspinZleba (f) ev sahipliği yapmak, ağırlamak, ikramda bulunmak (i) ev sahipliği, ağırlama, ikram gamasworebeli (s) düzelten, doğrultan,doğrulayan gamasworebeli saxli (i) islah evi gamaxvileba (f) bilemek gamaxvilebuli (s) bilenmiş, keskin gambedavi (s) cesur, atılgan, küstah gambedaoba (i) cesaret, küstahlık gabeduli (s) cesaretli, cesur gaubedavi (s) cesaretsiz gamge (i) müdür, yönetmen gamgeoba (i) yönetim, idare gamgzavreba (f) hareket etmek, gitmek ayrılmak (i) hareket ediş, kalkış ayrılış, gidiş gamgoni (s) acemi, çömez, çırak gamdidreba (f) zenginleşmek, zenginleştirmek (i) zenginleşme gamdidrebuli (s) zenginleşmiş, zengin gameoreba,ganmeoreba (f) tekrarlamak (i) tekrar gamefeba (f) kral olmak, krallık haline gelmek gamvleli (i) geçen, geçip giden gamzeureba (f) havalandırmak (i) havalandırma gamziri (i) geniş cadde, bulvar gamzrdeli (i) büyüten (çocuğu), dadı gamTbari (s) ısınmış, ısıtılmış gamijvna (f) sınırlandırmak, sınır çekmek (i) sınırlandırma, sınır çekme gamo sebep, neden, ...den dolayı, ...nin yüzünden gamoangariSeba (f) hesaplamak (i) hesap, hesaplama gamoaSkaraveba (f) açığa vurmak, meydana vermek, göstermek gamobrZmeda (i) sertleştirme, pekiştirme gamobrZmedili (s) sert, sertleştirilmiş, pekişmiş, pekiştirilmiş gamogdeba (f) (bize doğru) dışarıya atmak (okuldan) gamogzavna (f) (bize doğru) göndermek (i) gönderme gamogzavnili (s) (bize doğru) gönderilmiş, havale gamodareba (s) havanın açması, berraklaşması (i) açık hava, berraklaşma gamogoneba (f) uydurmak, icat etmek gamogonili (s) uyduruk, icat edilmiş gamodgoma (f) 1. yararlı olmak, kullanışlı olmak 2. peşinden gitmek, peşinden koşmak gamodevneba (f) takip etmek gamovardna (f) 1. dışarıya fırlamak 2. dışarı düşmek gamovla (f) yanına uğramak gamovleba (f) yıkamak, durulamak gamovlena (f) göstermek, sergilemek, açıklamak gamozrda (f) büyütmek, yetiştirmek gamoTqma (i) söyleme biçimi, tabir, ifade, deyim (f) ifade etmek, söylemek gamoTqmuli (s) söylenmiş, söylence gamoTxoveba (f) kocaya gelmek, ayrılmak gamoketva (f) kilitlemek gamokveba (f) beslemek, destek olmak, bakıp büyütmek gamokvleva (f) araştırmak, soruşturmak (i) araştırma, soruşturma gamokideba (f) 1. asmak (dışarı) 2. peşine takılmak gamokiTxva (f) sormak, soruşturmak gamokleba (f) hesaptan çıkarmak (i) çıkarılan miktar, sonuç gamoklebiT kısaltarak, kısaca,bazı şeyleri hariç tutarak gamolaparakeba (f) konuşmak, tartışmak, karara varmak, başlamak gamoleva (f) bitirmek, boşaltmak, tüketmek gamomgonebeli (s) uyduran, mucit, kaşif gamometyveleba (f) kaydadeğer bulmak, kati olmak gamometyvelebiTi (s) etkileyici, göze çarpan, manalı,ehemmiyetli gamomkvlevi (i) müfettiş, denetimci gamomJRavneba (f) açığa vurmak, meydana vermek,ortaya koymak, teşhir etmek (i) teşhir gamomuSaveba (f) çalışmak, üretmek, kazanmak gamomSvidobeba (f) vedalaşmak (i) veda gamomcdeli (i) 1. sınava giren kişi 2. araştırmacı gamomcemeli (i) yayınlayan gamomcemloba (i) yayın, yayınevi gamomcxvari (s) pişmiş (ekmek) gamomwvevi (s) kışkırtıcı, muhalif, karşı gamomxatveli (i) resim yapan, ifade eden, açıklayan, ortaya koyan, meydana veren gamonaklisi (i) istisna gamonaxva (f) aramak, bulmak, yeni bir yol bulmak gamoricxva (i) hariç tutma, çıkarma (f) hariç tutmak, çıkarmak gamorkveva (f) incelemek, araştırmak (i) araştırma, inceleme gamorCeva (f) seçmek, ayıklamak gamorCena (f) 1. idareli kullanmak, 2. atlamak, ihmal etmek, kaçırmak gamorCenili (s) atlanan, ihmal edilen, kaçırılmış, unutulan gamosadegi (s) uygun gamosaTxovari (s) veda kabilinden gamosarCleba (f) araya girmek, aracılık etmek gamosasvleli (i) çıkış, çıkış yeri,çıkış noktası gamosasvleli dRe çıkış günü, tatil günü, dinlenme günü gamosaxva (f) resmetmek (i) resim, imaj gamosaxleba (f) yerleşmek,yerleştirmek, göç etmek (i) yerleşme yerleştirme, göç etme, göç ettirme gamosveneba cenaze alayı, tören alayı gamosvla, gasvla (f) 1. çıkmak (dışarı) 2. ortaya çıkmak 3.konuşmaya çıkmak (i) kendini kabul ettirme, görünme,ortaya çıkma gamosyidva (f) bize satılmak, rehinden geriye almak gamosworeba (f) düzeltmek, doğrulamak, doğrultmak (i) düzeltme gamosworebuli (s) düzeltilmiş, doğrulanmış, düzgün gamotana (f) (cansızlar hakkında) den getirmek gamotaceba (f) (kız) kaçırmak,kapmak (i) kapma, kaçırma gamotexa (f) (dal) 1. kırmak 2. zorla alma, gasbetmek gamotoveba (f) kaçırmak, atlamak, bırakmak, yapmamak, ihmal etmek gamotydoma (f) itiraf etmek, (i) itiraf, günah çıkarma gamotyueba (f) kandırmak, dolandırmak gamouvali (s) umutsuz, deliye dönmüş gamouTqmeli (s) söylenemeyen, açıklanamayan gamoukvleveli (s) keşfedilmeyen, araştırılmayan gamourkveveli (s) kesin olmayan, belirsiz gamousadegari (s) yararsız, ıskarta, kullanışsız gamoucdeli (s) tecrübesiz gamoucxadebloba (i) açığa vurulmama gamofena (i) sergi, teşhir salonu (f) sermek, teşhir etmek gamofitva (f) bitirmek, tüketmek (i) bitkinlik gamofxizleba (f) ayrılmak, sarhoşluktan çıkmak gamoqandakeba (f) heykel yapmak (i) heykeltraşlık gamoqvabuli (i) mağara gamoqveyneba (f) yayınlamak, (i) yayın gamoqomageba (f) aracılık etmek, araya girmek gamoRviZeba (f) uyanmak gamoyeneba (i) kullanış, kullanma, tatbik (f) kullanmak, tatbik etmek, uygun düşmek gamoyenebiTi (s) kullanışlı, uygulamak, uygun düşürerek gamoyvana (f) 1. (canlılar hakkında) çıkarmak 2. çözmek (bilmece) gamoyofa (f) 1. bölmek, bölünmek 2. ayrılmak, kopmak gamoyra (f) (bir şeyleri) dışarı atmak, kovmak gamoSveba (f) 1. (hayvanı) çözmek 2. salmak, serbest bırakmak 3. üretmek 4. çıkarmak (i) çıkarma, ihtihsal salma gamoCeka (f) yumurtadan çıkarmak, çıkmak gamoCena (f) görünmek (i) görünüş gamoCenili (s) görünen, meşhur, iyi bilinen gamocana (i) bilmece, bulmaca gamocda (i) imtihan, sınav, sınama (f) imtihan etmek, sınamak gamocdileba (i) 1. görgü 2. tecrübe gamocdili (s) 1. görgülü 2. tecrübeli gamoucdeli (s) 1. görgüsüz 2. tecrübesiz gamocema (i) neşir, yayın, baskı, yayınlama, neşretme (f) yayımlamak, neşretmek gamocemuli (s) yayınlanan, yayınlanmış gamocvla (f) değiştirmek (i) değiştirme, değişme gamocvlili (s) değiştirilmiş, değişmiş gamocla (f) boşaltmak gamocnoba (f) bilmeceyi çözmek, keşfetmek (i) ip ucu, cevap,karşılık gamococxleba (f) dirilmek, diriltmek, canlandırmak (i) diriltme, canlandırma gamocxadeba (f) ilan etmek,bildirmek (i) ilan, bildiri, beyanname gamocxoba (f) pişirmek gamoZaxeba (f) çağırmak (i) çağrı gamoZaxili (s) çağrılmış, yankı, çağrılı gamoZieba (f) incelemek, araştırmak (i) inceleme, araştırma gamowera (f) abone olmak, kayıt olmak gamowveva (f) 1. davet etmek 2. kışkırtmak gamowyoba (f) ayarlamak, uymak, uygun olmak, uydurmak gamoWra (f) kesmek (kumaş) gamoxarSva (f) haşlamak, pişirmek (i) haşlama, pişirme gamoxatva (f) resim çizmek, belli etmek, tasvir etmek gamoxda (f) distile etmek, imbihten geçirek arıtmak (rakıyı) gamoxmaureba (f) ses vermek, cevap vermek, karşılık vermek gamoxtoma (f) (bize doğru) hoplamak gamoRavneba sırrı açığa vurmak gamravleba (i) 1. çoğalma,artma 2. çarpma (f) 1. çoğalmak,artmak 2. çarpmak gamravlebuli (s) 1.çarpılmış 2. çoğalmış gamrudeba (f) eğrilmek, eğmek, bükmek, bükülmek gamudmebuli (s) devamlı, sürekli, sabit gamflangveli (i) savurgan gamyidveli (i) satıcı gamyoli (i) refakat eden, rehber gamyofi (i) bölen (mat.) mezhepci (din) gamcemloba (s) hainlik gamcemi (i) hain gamcilebeli (i) uğurlayan, rehber, refakatçi gamZle (s) dayanıklı, güçlü gamZleoba (i) dayanıklılık, güçlülük gamZRoli (i) lider, idareci gamwvaveba (f) ağırlaştırmak, kötüleştirmek, şiddetlendirmek (i) ağırlaştırma, şiddetlendirme gamwvavebuli (s) ağırlaştırılmış, abartılmış, kötüleştirilmiş gamwvaneba (f) yeşilleşmek (ağaç, çim ) gamWvirvale (s) şeffaf, saydam gamWriaxi (i) medyum, falcı gamWriaxoba (i) sızma, nüfuz etme gamxdari (s) soyulmuş, zayıf gamxela bir sırrı ifşa etmek gamxiaruleba (f) eğlenmek, neşelenmek,eğlendirmek, güldürmek gamxmari (s) kuru, kurutulmuş gamxneveba (f) cesaretlendirmek, teşvik etmek (i) teşvik,cesaret verme gan tarafından, sebepten gana yahu ganadgureba (f) tahrip etmek (i) tahrip etme, tahrip ganazebuli (s) nazik, narin, ince yapılı, hassas, nefis, leziz, kibar ganaTeba (f) aydınlanmak, aydınlatmak (i) gün ağarması, aydınlanma ganaTleba (i) öğrenim, tahsil ganaTlebis ministri eğitim bakanlığı ganaTlebuli (s) eğitim görmüş, aydın ganakveTi (i) ücret (maaş), maaş miktarı ganapira (i) hudut dışı, kenar mahalle ganaCeni (i) hüküm, yargı, karar, mahkumiyet ganawesi (i) sıralı, intizam, nizam ganawileba (f) dağıtmak, yaymak (i) dağıtma, yayma ganawilebuli (s) paylaştırılmış, dağıtılmış, yayılmış ganaxleba (f) yenilemek, restore etmek (i) yenileme, restorasyon ganaxlebuli (s) yenilenmiş, restoreli gangaSi (i) alarm gangeb (z) kasıtlı, bilerek, mahsus gandevna (f) sürgün etmek, sürmek (i) sürgün gandevnili (s) sürülmüş, sürgün edilmiş ganebivreba (f) bozmak, berbat etmek ganebivrebuli (s) bozulmuş, berbat edilmiş ganedi (i) genişlik, serbestlik ganviTareba (i) inkişaf, gelişme, kalkınma (f) inkişaf etmek, gelişmek, kalkınmak ganviTarebuli (s) gelişmiş, kalkınmış ganzogadeba (f) genelleştirmek (i) genelleştirme ganzrax (s) kasıtlı, bilerek, mahsus ganzraxva (f) planlamak, düzenlemek (i) plan, proje ganTavisufleba (f) bağımsızlaştırmak, özgürleşmek, (i) özgürlük, bağımsızlık, kurtarış ganTesva (f) kalburdan geçirmek, elemek (i) eleme ganTiadi (i) tan, gün ağarması, şafak ganTqmuli (s) söylenmiş, rivayet edilmiş, tanınmış, bilinen gani (i) en ugano ensiz ganiaveba (f) harmanlamak (tahıl vs), ayırmak, ayrıştırmak ganiaraReba (f) silahsızlanmak (i) silahsızlanma ganieri (s) enli, geniş gankarguleba (i) emir, buyruk, ferman gankerZoeba (f) özelleştirmek, ayırma, izole etme gankveTa (i) otopsi gankicxuli (s) kovulmuş, serseri, kanunsuz gankurneba (f) tedavi etmek, iyileştirmek (i) tedavi, iyileştirme gankurnebuli (s) tedavi edilmiş, iyileştirilmiş ganmavlobaSi (ed)esnasında, zarfında, süresince, boyunca ganmanaTlebeli (i) eğitimci, öğretici ganmanawilebeli (s) paylaştıran, dağıtan ganmarteba (i) açıklama, izahat ganmartebiTi (s) açıklanmış, izah edilmiş ganmartoeba (f) inzivaya çekilmek, emekli olmak (i) yalnızlığa çekilme ganmartoebuli (s) inzivaya çekilmiş ganmasxvavebeli (s) başkalaştıran, değiştiren, ayıran, karakteristik özellik ganmeoreba (f) tekrarlamak (i) tekrar ganmeorebiTi (s) tekrarlayarak, tekrar ile gantkiceba (f) sağlamlaştırmak, kesinleştirmek, pekiştirmek (i) kesinleştirme, sağlamlaştırma, pekiştirme ganrisxeba (f) kızmak, kızmış olmak ganrisxebuli (s) kızgın ganoyiereba (f) gübrelemek gansazRvreba (f) toplumlaşmak (i) toplumlaşma gansazogadoebuli toplumlaşmış, sosyalleşmiş gansazRvra (f) 1. sınırlamak 2. tanımlamak gansazRrvreba (i) tanımlama gansazRvrebiTi (s) sınırlayarak, tanımlayarak gansazRvruli (s) 1. sınırlanmış 2. tanımlamış gansakuTrebiT (z) özellıkle gansakuTrebuli (s) özel gansacdeli (i) tehlike, tehlikeli gansacvifrebeli (s) şaşırtıcı, hayret verici gansaxiereba (f) kişileştirmek, şahıslaştırmak (i) kişileştirme gansaxierebuli (s) kişileştirilmiş, şahıslaştırılmış gansvenebuli (s) ölü (i) rahmetli, cenaze gansxvaveba (f) başkalaşmak, değişmek, ayırmak, ayırt etmek (i) değişme, farklılaşma gansxvavebuli (s) başkalaşmış, ayrılmış, ayırt edilmiş gantvirTva (f) yüklemek (i) yükleme gantoleba (f) eşleşmek, eşleştirmek, düzeltmek, tesviye etmek ganuviTarebeli (s) gelişmemiş, geri ganuzomeli (s) ölçüsüz ganukurnebeli (s) tedavi olmaz, iflah olmaz ganurCevlad (s) aldırışsız, ilgisiz, kayıtsız, tarafsız, önemsiz, vasat, şöyle, böyle ganusazRvreli (s) sınırsız ganuyofeli (s) bölünemez ganuwyveteli (s) devamlı ganuwyvetliv (z) kopmadan, devamlı olarak, sürekli ganuxorcielebeli (s)gerçekleştirilemez, imkansız ganyenebuli (s) soyut, kuramsar, güç anlaşılır ganStoeba (i) dallanma, kollara ayrılma, branşlaşma gancalkveveba (f) yalnızlaşmak, yalnız bırakmak (i) yalnızlaşma gancalkevebuli (s) yalnız kalan, yalnız bırakılan gancda kötü bir şey hissetmek gancvifreba (f) sürpriz yapmak, şaşırtmak (i) şaşkınlık gancvifrebuli (s) şaşırtıcı, sürpriz gancxadeba (i) ilan, demeç, rapor, (f) ilan etmek gancxromiT mutlulukla,memnuniyetle ganZi (i) define ganZreva (f) ortalığı hareketlendirmek, canlılık getirmek, ortalığı telaşa vermek ganwiruli (s) hükümlü ganwyobileba (i) olumsuz düşünme, kötümser düşünme, ruhsal gerginlik ganxeTqileba (i) bölünme, ihtilaf, ayrılık ganxilva (f) alıştırma yapmak, çalışmak (i) alıştırma, çalışma anxorcieleba (f) gerçekleştirmek, hayata geçirmek (i) gerçekleşme ganxra (i) 1. eğilim, yönelim 2. eğilme ganjina (i) 1. raf 2. kütüphane 3. kapaklı dolap,gardrop gaorkeceba (f) iki katına çıkarmak, katlamak (i) çiftleme, ikileme gaorkecebuli (s) iki katına çıkarılmış, çiftleşmiş gaoflianeba (f) terlemek gaoceba (f) hayret etmek, şaşırmak, hayrette bırakmak, şaşırtmak gaocebuli (s) hayret eden, şaşıran, şaşkın gaoxreba (f) bozmak, yıkmak, harap etmek,tahrip etmek (i) bozma, yıkma, tahrip gaparva (f) 1. çalmak 2. kaçırmak, kaçmak, kurtulmak (i) çalma,kaçış gaparsva (f) traş etmek (i) traş gaparsuli (s) traş edilmiş (kişi), kırpılmış (koyun) gapartaxebuli (s) terk edilmiş, ıssız, virane gapoba (f) (ağacı) yarmak gaJleta (f) katliam yapmak, katletmek, imha etmek, yok etmek (i) katliam,imha gaJRenTa (f) doyurmak, doyum noktasına getirmek, doldurmak (i) aktarma, doldurma gaJRenTili (s) doyurulmuş, doymuş, doyum noktasına gelmiş (çözeltinin) doyum noktasına gelmesi garaJi garaj garbena (f) gözünün önünden kaçmak, gözünün önünden geçmek (i) koşarak geçme gargari (i) kayısı garda dışında, başka garamavali (s) geçişli fiil gardatexa ani değişim gardauvali (s) geçişsiz fiil garaqmna (f) yenilik yapmak, yeniden düzenlemek (i) reform gardacvaleba (i) ölme, vefat (f) ölmek, vefat etmek gardacvalebuli (i) ölü gardigardmo (s) çaprazlama, çapraz gare,garegani (s) dış garegani (s) dış taraf garegnoba (i) dış taraflılık garedan (z) dışardan gareT (z) dışarı, dışarda, dışarıya garekani (i) kitap kapağı, kitap kabı garekva (f) 1. silkelemek 2. araç sürmek garemo (i) etraf, çevre garemoeba (i) ahval, durum, koşul, şartlar garemoebiTi (s) çevresel, etrafın yarattığı koşul garemocva (i) etrafı kuşatma, kuşatma garemoculi (s) çevrelenmiş, kuşatılmış gareubani (i) kenar mahalle, dış semt gareuli (i) yabani, vahşi gareSe (s) dışında garecxva (f) yıkamak (i) yıkama garecxili (s) yıkanmış garToba (i) eğlence, eğlenme, eğlendirme (f) eğlenmek, eğlendirmek garTuleba (f) karıştırmak, güçleştirmek (i) karıştırma, güçleştirme garigeba (f) bahsetmek, müzakere etmek gariJraJi (i) tan, gün ağarması, şafak gariyva (f) karaya çıkmak gariyuli (s) dışarı atılmış, dışarı çıkartılmış garicxva (f) hariç tutmak, kovmak (i) hariç tutma, kovma garicxuli (s) kovulmuş, hariç tutulmuş garkveva (f) araştırmak, incelemek, soruşturmak (i) araştırma, inceleme, soruşturma garkveviT (z) araştırarak, inceleyerek, soruşturarak, açığa çıkararak garkveuli (s) araştırılmış, incelenmiş, ayrılmış garnizoni (i) garnizon garsi (i) sarma, örtme, sargı gartyma (f) darbe vurmak (i) darbe garRveva (f) atılım yapmak, ilerlemek (i) atılım, başarı (teknolojik) garSemo (z) aşağı yukarı, yaklaşık, etrafında, civarında, çevresinde garSemortyma (f) kuşatmak, kuşatılmak (i) kuşatma, kuşatılma garSemortymuli (s) kuşatılmış garCeva (f) seçmek, ayıklamak, analiz etmek, sınıflandırmak (i) analiz, sınıflandırma, seçme garja (f) zahmet çekmek, didinmek (i) didinme, emek, zahmet gasagebi (i) anlaşılır, açık ve net gasavali (i) masraf, gider, sarfiyat gasamarTleba (f) yargılamak, hakkında karar vermek gasamarTlebuli (s) yargılanmış, karara varılmış gasamrjelo (i) ödül, mükafat, karşılık, bedel, tazminat (olumlu ve olumsuz) gasamxedroeba (f) ordulaştırmak, askeri kuvvet oluşturmak (i) ordulaşma gasaocari (s) şaşılacak, hayret edilecek şey, şaşırtıcı gasarTobi (s) eğlencelik, eğlendirici gasarjeba emek sarfetmek gasasvleli (s) geçecek yer, geçit, yol, çıkış yolu gasaqani (s) 1. salıncak 2. saha, alan, faaliyet alanı gasaRebi (i) anahtar gasaweba (f) satmak, (i) satış, market, bakkal gasayidi satılacak şey, satılık gasayofi (i) (mat.) bölünen (s) bölünebilen gasacvleli değiştirilecek şey gasawvevi wvevandeli askerlik hizmetine çağrılma, askerliğe uygun olma, askerlik yaşında olma gasawvevi asaki (f) askerlik çağında olmak gasaWiri (i) lazım olan, istenen gaseirneba (f) gezinmek, gezinti yapmak (i) gezinti, gezinme gasesxeba (f) ödünç vermek-almak (i) ödünç alış-veriş gasveneba (i) cenaze töreni, cenaze alayı gasvla (f) 1. (bir yerden) geçmek 2. dışarı çıkmak gasvrili (s) çamurlu, kirli gasiveba (f) şişmek, kabarmak, şişirmek (i) şişme , şişirme gasinjva (f) 1. denemek 2. muayene etmek 3. yemeği tatmak gasisxlianebuli (s) kanlanmış,kanlı gaskdoma (f) çatlamak, patlamak, çatlatmak, patlatmak gasma (f) altını çizmek, belirtmek, vurgulamak (i) belirti, vurgu, işaret gasresa (f) ezmek, sıkıştırmak (i) ezme, sıkıştırma gasresili (s) ezilmiş (i) ezik gasrola (f) 1. (top, tüfek) atmak, ateş etmek 2.çok ani dışarı fırlamak (i) atış gastumreba (f) 1. borç ödemek, 2. göndermek, yolcu etmek gasuli (s) geçmiş, gitmiş, geçen gasufTaveba (f) temizlemek,temizlenmek (i) temizlik gasuqeba (f) şişmanlamak (i) şişmanlama gasuqebuli (s) şişmanlamış gaswvriv (z) boyunca gasworeba (f) düzeltmek (i) düzeltme gasworebuli (s) düzelmiş, doğrulmuş gaswreba (f) geride bırakmak, önüne geçmek (yürürken) gasxvla (f) budamak, filizlemek gatana (f) bir şeyi kaldırıp bir yere götürmek, yurt dışı nakliyatı (i) taşıma, nakliyat gatareba (f) geçirmek dros gaTareba vakit geçirmek gataceba (f) 1. alevlenmek 2. coşkunluk, can atmak 3. aşka gelmek 4. taşımak, kaçırmak gatena (f) taşımak, top silahını taşımak, doldurmak (i) taşıma, doldurma gatenili (s) doldurulmuş, şarj edilmiş gatexa (f) kırmak gatexili (s) kırılmış, kırık gatitvleba (f) soyunmak, çıplak olmak, soyulmak çıplak bırakmak gatitvlebuli (s) soyunmuş, çıplak gatrialeba (f) geriye dönmek, fırıldak gibi dönmek, ani dönüş gatyaveba (f) deri yüzmek gauareseba (f) bozmak, kötüleştirmek, değerden düşürmek (i) bozulma, değerden, düşürme, düşme gaubedavad (s) cesaretsizce, yüreksizce gaubedavi (s) kararsız, tereddütlü, cesaretsiz, yüreksiz gaugebari (i) anlaşılmaz, karışık, açık ve net olmayan gaugebroba (s) anlaşılmazlık,anlaşmazlık, anlamazlık gaugonari (s) 1. söz dinlemez, itaatsiz 2. işitilmemiş,duyulmamış gauvali (s) geçilmez, geçit vermez gauTvaliswinebeli (s) beklenmedik, unulmadık, gayri melhuz gauTleli yetişme tarzı olarak kötü terbiye almış, kaba, yontulmamış gauToeba (f) ütülemek gauTxovari (s) bekar, bayan, kız gaumarjos (s) yaşasın, çok yaşa! gaumaZRari (s) doymaz, aç gözlü, doyumsuz gaumjobeseba (f) geliştirmek, düzeltmek, ıslah etmek (i) iyileşme, düzelme gaunaTlebeli (s) eğitimsiz, cahil gaupirovneba (s) kişiliksiz (i) kişiliksizleşme, kişiliksizlik gaurkveveli (s) okunaksız, araştırılamaz, incelenemez gausworebeli (s) düzelmez gautaneli (s) güvenilmez , hilekar gauformebeli (s) resmi olmayan gaufrTxilebeli (s) tedbirsiz gaufrTxilebloba (i) tedbirsizlik gauqmeba (f) iptal etmek, kaldırmak (i) iptal gauqmebuli (s) iptal edilmiş gauqrobeli (s) söndürülemez, sönmez, yatıştırılamaz, giderilemez gauyofeli (s) bölünmez (fiz, mat) gafantva (f) dağıtmak, dağılmak, saçmak,dağılmak, yayılmak gafantuli (s) dağınık, saçılmış, yayılı,saçılı gafarToeba (f) genişlemek, genişletmek (i) genişleme gafarToebuli (s) genişlemiş, genişletilmiş gafiTreba (f) yüzünün rengi uçmak, sararmak, rengi atmak, solmak gaficva (i) grev, grev yapma (f) grev yapmak gaflangva (f) zimmetine para geçirmek, çalmak, israf etmek (i) zimmete para geçirme, israf gaflanguli (s) zimmete geçirilmiş, israf edilmiş gaformeba (f) 1. biçim vermek şekillendirmek 2. resmileştirmek gafrena (f) uçmak (bir tarafa) gafrTxileba (f) uyarmak, ikaz etmek, tembih etmek (i) uyarı, ikaz, nasihat gafurCqvna (f) çiçek açmak (i) çiçek açımı gafuWeba (f) bozmak, ihlal etmek (i) bozma, ihlal gafuWebuli (s) bozulmuş, bozuk gafcqvna (f) kabuğunu soymak, derisini yüzmek (i) soyma, yüzme gafxviereba (f) çapalamak (i) olgunlaşma , olgunlaştırma gaqaneba (f) 1. ansızın harekete geçmek 2. sallamak, salınmak (i) sallama salınma gaqarveba (f) yok etmek, yok olmak, dertlerden kurtulmak gaqvaveba (f) taşlaşmak, taşa dönüşmek, taş haline koymak (i) taşa dönüşme, sertleşme gaqvavebuli (s) taşlaşmış gaqiraveba (f) kiralamak, kiraya vermek gaqroba (f) 1. söndürmek 2. yok etmek, bitirmek, yok olmak gaqurdva (f) soygun yapmak, soymak gaqurduli (s) soyulmuş, soyguna uğramış gaReba (f) (kapı vb) açmak, açılmak gaRebuli (s) açılmış gamRebi açan gaRviveba (f) kavgaya tutuşmak,darbe vurmak (i) kavga, döğüş, darbe gaRviZeba (f) uyanmak, uyandırmak (i) uyanma, uyandırma gaRizianeba (f) gücendirmek, sinirlendirmek (i) gücendirme, isimlendirme gaRimeba (f) gülümsemek (i) gülümseme gaRma karşıda, karşı, nehrin karşısı gaRmerTeba (f) ilahlaştırmak, tapınmak, ilahlaşmak (i)tapma, ilahlaşma, ilahlaştırma gaRrmaveba (f) derinleştirmek (i) derinleştirme gaRrmavebuli (s) derinleştirilmiş gayvana (f) 1. biryere götürmek (birini), yürütmek, rehberlik etmek gayviTleba (f) sararmak gayvlefa (f) soymak, çalmak, yolmak, kendi menfaatleri doğrultusunda kullanmak gayidva (f) satmak, satılmak (i) satış, satma gayinva (f) donmak, dondurmak (i) donma, dondurma gayinuli (s) donmuş, donuk gayola (f) arkadaşlık etmek, yolcu etmek, uğurlamak gayofa (f) bölmek, taksim etmek (i) bölme, taksim etme gayofili (s) bölünmüş gayofiTi (s) bölü, taksim (bağ.) gayra (f) dışarı atmak, kapı dışarı etmek, boşamak, (i) başama, kapı dışarı etme gayuCeba (f) sakin durmak (i) sakin huzurlu gaSaveba (f) 1. kararmak 2. karşı oy vermek gaSalaSineba (f) rendelemek gaSeneba (f) bahçe inşa etmek, bitkiyi canlandırmak gaSeSeba (f) şaşırtmak, şaşırmak, afallatmak (i) şaşırtma, afallatma, şaşırma gaSeSebuli (s) şaşkın, afallamış gaSveba (f) çözmek, boşamak, yol vermek gaSveleba (f) kavgacıları ayırmak gaSvera (f) çıkıntı çıkarmak, bir şeyi uzatmak, burun yapmak gaSiSvleba (f) açmak, soymak, çıkarmak, çıplak bırakmak, soyunmak (i) soyma çıplak bırakma, soyunma gaSiSvlebuli (s) açık, çıplak gaSla (f) açmak (kitabı) (i) açış gaSlili (s) açık (kitap) gaSmagebuli (s) öfkeli, şiddetli, kızgın, azgın, kudurmuş gaSoltva (f) kırbaçlamak, kamçılamak, şiddetle çarpmak, dövmek, hicvetmek, yermek, azarlamak gaSoreba (f) ayırmak, ayrılmak, uzaklaşmak, uzaklaştırmak (i) ayırma,ayrılma gaSroba (f) kurumak, kurutmak (i) kuruma, kurutma gaSxlarTva (f) düşmek gaCanageba (f) yıkmak, harap etmek, mahvetmek, yoketmek (i) yıkım gaCarxva (f) 1. çark etmek 2. bilemek (çarkta) gaCaReba (f) yakmak, tutuşturmak, yanmak, tutuşmak, parlamak (i) yakma,yanma gaCena (f) yaratmak, meydana getirmek, oluşturmak (i) yaradılış gaCereba (f) durmak, durdurmak (i) 1. durak 2. durma, durdurma gaCxera (f) saplamak, saplanmak, koymak (dibine) gaCxreka (f) kurcalamak, aramak, araştırmak, didik didik aramak (i) kurcalama, araştırma, didik didik etme gancalkeveba (f) ayırmak, izole etmek (i) ayırma, izole etme gacamtvereba (f) paramparça etmek gacdena (f) dersi asmak, çalışmaktan kaçmak (i) kaçınma gacema (f) 1. dağıtmak, tasnif etmek, sıralamak 2. ihanet etmek (i) dağıtım , hıyanet gacemuli (s) armağan edilmiş, verilmiş gacveTa (f) aşınmak, aşındırmak, eskitmek (i) aşınma, aşındırma gacveTili (s) aşınmış, yıpranmış, eskimiş gacvla (f) değiştirmek (i) değişim gacieba (f) soğuk almak (i) soğuk algınlığı gaciebuli (s) soğuk almış, üşütmüş, soğumuş, soğuk gacileba (f) yolcu etmek gacineba (f) gülmek gacnoba (f) 1.tanışmak, tanıtmak 2. bildirmek, haber vermek (i) tanışma, haberleşme gacofeba (f) şiddetli öfkeye kapılmak gacofebuli (s) çok kızgın, çıldırmış gacra (f) elemek (i) eleme gacrili (s) elenmiş gacxeleba (f) ısıtmak, ısınmak (i) ısınma, ısıtma gacxovelebuli (s) hayata döndürülmüş, canlandırılmış, canlanmış gaZarcva (f) soygun yapmak (i) hırsızlık, soygun gaZeveba (f) sürmek, sürgün etmek, kovmak, defetmek (i) sürgün, kovma gaZevebuli (s) sürgün, kovulmuş gaZvireba (f) pahalanmak, pahalılaşmak (i) pahalanma,pahalılık gaZleba (f) dayanmak tahammül etmek (i) tahammül gamZle dayanıklı gaZliereba (f) kuvvetlenmek (i) kuvvetlenme, takviye gazlierebuli (s) kuvvetlenmiş, takviyeli gaZneleba (f) zorlaşmak, zorlaştırmak, sıkıntı çekmek gaZroba (f) 1. -in derisini, kabuğunu yüzmek,-in kabuğunu soymak 2. elbiselerini çıkarmak, soyunmak gaZRola (f) kılavuzluk etmek, yol göstermek gaZRoma (f) doymak, doyurmak (i) doyma, doygunluk gawamebuli (s) eziyetli, işkence edici gawafva eline çabuk, tez olma gawafuli (s) tezcanlı, eline çabuk, becerikli gawbileba (f) reddetmek, kabul etmemek (i) red, inkar gaweva (f) 1. çekmek 2. taşımak (sürüyerek) gawera (f) 1. kaydetmek, kaydolmak 2. hastaneden çıkmak gawewili (s) karmaşık, karışık gawvaleba (f) işkence etmek, uğraştırmak (i) işkence gawvalebuli (s) işkenceli, uğraşılı, zahmetli gawveva (f) 1. dışarı cağırmak 2. orduya çağrılmak (vatani görev) gawvrTnili (s) eğitilmiş, terbiye edilmiş, evcil gawiTleba (f) kızarmış, kızıl renk almak gawiTlebuli (s) kızarık, kızarmış, kızıl gawiwmateba kızmak, öfkelenmek gawmenda (f) silmek, temizlemek wmenda (f) silmek, silip temizlemek gawmendili (s) silinmiş, temizlenmiş gawodeba (f) el uzatmak, el vermek gawurva (f) süzmek, (i) süzme gawyveta (f) 1. koparmak (bağı) 2. halkı katletmek gawyroma (f) kızmak, azarlamak, öfkelenmek, darılmak gamwyrali dargın gaWaRaraveba (f) bozlaşmak, bozlaştırmak, kırlaşmak gaWaRarebuli (s) bozlaşmış, kırlaşmış, kır, boz gaWedva (f) tıka basa dolmak, tıka basa doluluk, dolma hali gaWedili (s) tıka basa dolmuş, tıklım tıklım gaWeneba (f) dört nala koşmak gaWvartluli (s) duman kokusu sinmiş gaWianureba (f) güçleşmek, güçleştırmek, karıştırmak, karma karışık hale getirmek gaWimva (f) uzatmak, sürdürmek büyütmek, genişletmek (i) uzatma, genişletme gaWirveba (f) zorlanmak, sıkıntılı olmak, istemek, ihtiyaç duymak gaWirvebuli (s) zorlanmış, sıkıntılı, ihtiyaçlı gaWra (f) kesmek (i) kesme gaWuWyianeba (f) kirletmek, kirlenmek (i) kirlilik, pislik gaWyleta (f) ezmek, üzerinden geçmek (i) ezme gaWyletili (s) ezilmiş gaxazva (f) çizmek, altını çizmek (i) çizim gaxareba (f) 1.sevinmek 2.fidan tutmuş olmak (i) 1.sevinme 2.fidanın tutması gaxdoma (f) 1. bir aşama sonucu olmak 2. yakışmak, yaraşmak, açmak, zayıf yetişmek gaxedva (f) bakmak (dışarı) gaxednili (s) evcil, ehil, uysal gaxeva (f) yırtmak, yırtılmak gaxeTqa (f) 1. yarmak, doğramak, bölmek, ayırmak, yarılmak 2. ödü kopmak gaxeuli (s) yırtılmış, yırtık gaxveva (f) sarmak gaxvretili (s) delinmiş, delik gaxizvna (f) kaldırmak, alıp götürmek, (engel, şüphe etmek vs.) ortadan kaldırmak, bertaraf etmek gaxmaureba (f) ses vermek, sesini duyurmak, yayınlamak, (i) yayın, tanıtım gaxmoba (f) kurutmak, kurumak (i) kuruma, kurutma gaxrwna (f) ayrıştırmak, çürütmek, bozmak (i) çürümüş, bozuk, kokuşmuş gaxrwnili (i) hovarda, çapkın gaxseneba (f) hatırlamak, anmak (i) hatırlayıp anma gaxsna (f) 1. açmak 2. çözmek(problemi) 3. çözmek (çözeltiyi) gaxumreba (f) şakalaşmak, (i) şaka gaxuneba (f) rengi uçmak, solmak (i) renk uçması, solma gaxunebuli (s) 1. cansız, canlılığını yitirmiş 2. solgun,soluk gaxureba (f) kızdermak (yüksek ısı) (i) kızdırma, kızgınlaştırma gaxurebuli (s) kızdırılmış (yüksek ısı), hararetli gajavreba (f) kızdırmak, sinirlendirmek, kızmak, sinirlenmek gajiuteba (f) inat etmek, ısrar etmek gajoxva (f) dövmek, kırbaçlamak (i) dövme, kırbaçlama gdeba (f) -in üzerine yuvarlanmak, atılmak gegma (i) plan gegmiani (s) planlı, sistematik gegmianoba (s) planlılık gedi (i) kuğu gezi (i) doğrultu, yön gemi (i) gemi, vapur gemis tgirTi (i) gemi yükü kargo mebadrage gemi (i) konvoy gemisi gemo, gemovneba (i) tat gemrieli (s) tatlı, lezzetli, nefis genezisi (i) orjin, kaynak, çıkış noktası generali (i) general armiis generali orgeneral general leitenanti (i) tüm general general maiori (i) tuğ general generalisimusi (i) baş komutan generaluri (s) genel generaluri Stabi (i) genel kurmay generloba (s) generallik genetika (i) genetik genetikuri (s) genetik genialuri (s) üstün kabiliyetli, fevkalade yetenekli geniosi (i) gen genetivi, naTesavobiTi brunva genetif, yakınlık hali (ismin) geografi (i) coğrafyacı, coğrafya bilimcisi geografia (i) coğrafya geografiuli (s) cağrafik geodezia (i) jeodezi, yeryüzünu ölçme bilgisi geologi (i) jeolog, ilgili bilim adamı geologia (i) jeoloji geologiuri (s) jeolojik geometria (i) geometri geometriuli (s) geometrik geri (i) üvey, öz olmayan germania (i) almanya germaneli (i) alman germanofili (s) alman taraftarı, almancı, alman düşkünü, alman fanatiği (alman olmayanlar için kullanılır) germanuli (s) almanca germanuli ena alman dili, almanca gerundi (i) fiilden türetilmiş isim gesli (i) zehir gesliani (s) zehirli gvalva (i) kuraklık, susuzluk gvalviani (s) kurak, susuz gvami (i) ceset gvardia (i) koruma, muhafız (mecazi, kapı kulu) gvardiis kavaleria (i) ev bekcisi gvari (i) 1. soyadı 2. fiilin etken yada edilgen şekli gvarjila (i) (kimya) güherçile, bir azot türevi gveleSapi (i) ejder, ejderha gveli (i) yılan gverdi (i) 1. sayfa 2. taraf, yan, bitişiklik, yanıbaşı gverdiTi, gverdisa (s) yanı başında, yanında olarak gverdis wavla (f) yokuş çıkmak gvian (s) geç gviani (s) geç kalmış gvimra (i) eğrelti otu, büyük serhas gvirabi (i) tünel, metro gvirgvini (i) 1. taç 2. çelenk gvirila (i) papatya gvriti (i) kaplumbağa gza (i) yol gzadagza (z) yol boyunca gzavna (f) göndermek gzaTa saministro ulaştırma bakanlığı gzatkecili oto yol, transit yol gzajvaredini (i) kavşak, dört yol ağzı gzisgakafva (f) yol açmak gidi rehber gizgizi kuvvetli ateşin çıkardığı ses gineba (f) sövmek, küfretmek, aşağılamak (i) küfür, sövme, aşağılama giJi (i) deli sigiJe delilik girao (i) rehin, teminat girvanqa (i) ingiliz para birimi (paund) giSeri (i) kehribar rengi glaxa,glaxaki (s)değersiz, noksan, silik, bakımsız glexi,glexkaci (i) köylü glexoba (i) köylülük, cahillik glexuri (s) köylü biçimi, cahilce gleja (f) sökmek, kökünü kazımak gliseri (i) kevgir globusi (i) küre, dünya glova (f) müteessir etmek, üzmek, müteessir olmak, üzülmek gluvi (s) düz, düzgün, pürüzsüz, sakin gmiri (i) kahraman, batır, alp Sromis gmiri (i) iş kahramanı gmiroba (i) kahramanlık gmiruli (s) kahramanca gmoba (f) ayıplamak, kınamak, suçlamak (i) suçlama, ayıplama, kınama gobi (i) tekne gogirdi (i) (kimya) kükürt gogirdmJava (i) (kimya) sülfirik asit gogo (i) kız gogona (i) küçük kız (şımartarak, okşayarak) gogra (i) kabak godeba (i) ağlama, sızlama, feryat figan goliaTi (i) dev goliaTuri (i) devasa, çok büyük gombeSo (i) kara kurbağası gomuri (i) ahır gonze moyvana (f) aklı başına gelmek, kendini toparlamak, kendine gelmek goneba (i) zihin, zeka gonebamaxvili (s) nükteli, zarif, nüktedan, hazırcevap, espirili ginieruli (s) zihinsel, zekice gonieri zihinli, zeki gons mosvla (f) aklı başına gelmek gonji (i) çirkin, kötü gora (i) dağ goraki (i) tepecik, tümsek goreba (f) yuvarlamak (i) yuvarlama goWi (i) burtlak, domuz yavrusu gradacia (i) derece, ölçek, skala, gösterge gramatika (i) gramer, dil bilimi gramatikuli (s) gramatik, dil bilimsel grami (i) gram granati (i) el bombası grafi (i) kont (asalet ünvanı) grafika (i) grafik sanatı grafikuli (s) grafik olarak, grafik gragvinva (i) gök gürültüsu, gümbürtü grdemli (i) örs grexa (f) bükmek, burmak grexili (s) bükülmüş, burulmuş, sarılmış, dolanmış,bükük griali (i) çatırtı, şangırtı, gürültü grigala (i) yelkovan kuşuna benzer bir çeşit deniz kuşu grigali (i) kasırga, hortum grila hava, serın grili (i) gölge, serinlik grova (i) yığın, küme, topluluk groveba (f) toplamak, biriktirmek, kolleksiyon yapmak groSi (i) eski ingiliz gümüş parası (4 gemlik) grZedi (i) uzunluk, mesafe (coğrafi) grZelvadiani (s) uzun vadeli grZelTmiani (s) uzun saçlı grZeli (s) uzun grZelkuda grZelkudiani (s) uzun kuyruklu grZneuli (i) sihirbaz, büyücü grZnoba (f) duymak, hissetmek (i) duygu, duyma, his ugrZnobeli duygusuz, hissiz grZnobiereba (i) duygusallık, hissiyat grZnobieri (s) duygulu, hisli gube (i) su birikintisi, gölcük guguli (i) guguk kuşu guguni (i) gürültü guda (i) şarap tulumu, hayvan derisinden yapılmış tulum şeklinde şarap kabı gudanabadi (i) alet edevat çantası guTani (i) kutan, saban, pulluk guTnisdeda (i) çiftçi, köylü guladi (s) yürekli, cesur, korkusuz, atılgan guladoba (i) yüreklilik, cesaret, korkusuzluk gulaRma bir yere, bir şeye sırtını dönme gulaxdili (s) dürüst, saf, samimi, açık sözlü gulgamgmiravi (s) yürek parçalayıcı, üzücü gulgatexili (s) kalbi kırık, hayal kırıklığına uğramış gulgrili (s) kalbi soğuk, serin kanlı, soğuk kanlı gulgriloba (i) kalpten soğuma, serin kanlılık, soğuk kanlılık guldadebiT (z) samimi olarak, gayretle guldasmiT (z) dikkatle guldaudebeli (s) yerinde durmayan gulTbili (s) sıcak kanlı, sıcak kalpli, samimi, candan, nazik, lutufkar gulTmisani (i) sihirbaz, falcı, medyum guli (i) 1.kalp, yürek 2.merkez, orta ugulo kalpsiz guliTadi (s) kalpten, yürekten, samimiyetle gulisamrevi (s) yürek bulandıran, iğrenç gulis gamwyalebeli (s) zahmetli, usandırıcı, sıkıntılı gulis gatexa (f) kalp kırmak, hayal kırıklığına uğratmak (i) kalp kırma gulis gawyaleba (f) taciz etmek, kızdırmak gulisTvis, gulisaTvis ...nin hatırı için, ...nin için gulis manki kalbin organik hastalığı gulis mogeba (f) gönül almak, kandırmak gulis mosvla (f) sinirlenmek, kızmak gulispiri (i) 1.çocuk önlüğü 2.askerin kalkanı gulisreva (f) mide bulanmak (i) bulanma, bulantı gulistkena (f) kederlenmek, üzülmek gulistkivili (s) yürek sancısı, keder, üzüntü, acı gulis fancqaliT (z) kalp atışıyla, sabırsızca, heyecanla gulisficari gulis Sewuxeba (i) kalbin sıkışması gulis wasvla (i) baygınlık gulis cema,gulis Zgera (i) çarpıntı, kalp atışının sıklaşması guliswyroma (i) öfke, hiddet gulkeTili (i) iyi kalpli, centilmen, sevimli, kibar gulkeTiloba (i) iyi kalplilik, centilmenlik, sevimlilik, kibarlık gulmaviwyi (s) unutkan gulmaviwyoba (i) ununtkanlık gulmarTali (s) doğru kalpli, doğru gulmkerdi (i) 1.sandık, kutu, dolap, 2.göğüs kafesi gulmodgine (i) gayretli, çaba gulmokluli (s) umutsuz, bezgin gulmosuli (s) kızgın, öfkeli gulmtkivneuli (s) duyarlı, hassas, halden anlar, sevimli ulmtkivneuloba (i) hassasiyet, duyarlılık, sevimlilik gulnakluli (s) dargın, memnuniyetsiz gulnatkeni (s)yürekten acılı, üzüntülü, kırgın, üzgün gulubryvilo (i) saf, toy gulubryviloba (i) saflık, toyluk guluxvi (s) cömert, yüce gönüllü gulficxi (s) ihtiraslı, tutkulu, şiddetli, ateşli, çabuk kızan gulqva (s) vahşi, gaddar, kalpsiz, taş kalpli gulRia (s) açık kalpli, açık sözlü, samimi gulSematkivari (s) gönülden yaralayan, merhametli, müşfik gulSematkivroba (i) merhamet, acıma, şefkat, kalp kırma gulSemzaravi (s) korkunç, dehşetli gulSemoyrili (s) istekli, arzulu (f) kendinden geçmek (i) baygınlık, bayılma gulCaxveuli (s) içine kapanık gulcivi (s) aldırışsız, ilgisiz, tarafsız, soğuk yaradılışlı gulwiTela (i) şakrak kuşu (zoolojik) gulwrfeli (s) samimi, işten, candan, açık sözlü gulwrfeloba (i) samimiyet, içtenlik, candanlık, açık sözlülük gulxeldakrefili (s) işsiz, avare, aylak, haylaz gumbaTi (i) kubbe gunda (i) 1.topak, yumru, 2.kart topu guneba (i) tabiat, mizaç, huy, keyif, hal guria (i) hristiyan gürcistan, gurya guruli (s) guria dili guSagi (i) gözcü, nöbetçi, bekçi, muhafız guSin (z) dün guSiRam dün akşam guSindeli dünkü guSinwin evvelki gün, önceki gün _ d da (i) kız kardeş uprosi da abla da ve (bağlaç olarak) daavadeba (f) hastalanmak (i) hastalanma daavadebul (s) hasta, rahatsız, keyifsiz, bulantılı, hastalanmış daavadmyofeba (f) hastalanmak, hasta olmak daarseba (f) kurmak, tesis etmek, temelini atmak daaxloeba (f) yakınlaşmak, yaklaştırmak, yaklasmak daaxloebiT (z) yaklaşık olarak daaxloebuli (s) yakınlaşmış olan, yakın, bitişik daba (i) kasaba, ilçe dabadeba (i) doğum, doğma, doğurma dabadebiT (z) doğurarak, doğumla dabali (s) alçak sidable (i) alçaklık dabana (f) yıkamak (i) yıkama dabanakeba (f) kamp kurmak, konaklamak dabanakebuli konaklamış, konaklanmış dabandeba (f) para yatırmak (i) yatırım dabareba (f) tembihlemek, emniyet etmek, tevdı etmek (i) tevdı, emniyet etme dabaRi (i) işlenmiş deri dabaRxana (i) tabakhane, deri fabrikası dabarva (f) topragı kazmak, kazı yapmak (i) harfiyat, kazı daegvra (f) vergi koymak, vergilendirmek (i) vergi, vergilendirme dabegrili (s) vergiye tabi, vergiye tabi tutulmuş olan. dabezReba (f) haber vermek, ihbar etmek, bilgi vermek (i) malumat, bilgi, haber, mesaj dabereba (f) ihtiyarlamak, ihtiyarlatmak, yaşlanmak. daberebuli (s) ihtiyarlamış, ihtiyarlatılmış daberva (f) esmek, üflemek dabertyva (f) düşürmek, silkmek, silkelemek dabeWdva (f) basmak (matbaa), tab etmek, (i) basım, baskı dabeWdili (s) basılmış (matbaada), basılı dabejiTebiT (z) ikna ederek, kandırarak dabinaveba (f) yerleşmek,yerleştirmek iskan etmek dabla (z) aşağı, aşağıya, aşağıda dablobi (i) düz arazi, alcak ova dabma (f) bağlamak, bağ ile tutturmak dabmuli (s) bağlanmış, bağlı,tutulu dabneva (f) saçmak, dağıtmak, dağılmak, yayılmak, sıkıntıda olmak dabneleba (f) karanlık basmak (i) karanlık basma, kararma dabnelebuli (s) karanlık, kararmış daboloeba (f) sona ermek, son bulmak (i) sona erme, son bulma daboloebuli (s) sona ermiş, sona erdirilmiş, sonuç dabraleba (f) suçlamak, itham etmek (i) iftira, itham dabrkoleba (f) engellemek, mani olmak (i) mani olma, engelleme dabrmaveba (f) gözünü almak, kamaştırmak, (i) kamaştırma, kamaşmaç dabruneba (f) avdet etmek, dönmek, iade etmek, geri vermek (i) avdet, dönme dabrunebuli (s) dönmüş olan, dönük dabrZaneba (f) oturmak, yerini almak dabudeba (f) yuva yapmak (i) yuva, yuvalanmak daburuli (s) örtülmüş orman, sık orman dagdeba (f) yere atmak (i) yere atış dageba (f) sermek, yaymak, yayılmak dagegmva (f) planlamak (i) plan dagva (f) süpürmek dagvianeba (f) gecikmek, geç kalmak, geciktirmek dagvianebuli geç kalınmış olan, geç dagbirgvineba (f) taç giymek, taç giydirmek (i) taç giyme, hükümdarlık dagzavna (f) göndermek (i) gönderme dagiraveba (f) rehine koymak, malını veya canını tehlikeye atmak dagleja (f) sökmek, kökünü kazımak daglejili (s) sökülmüş, kökü kazınmış dagmoba (f) suçlamak, azarlamak, sorumlu tutmak (i) ayıplama, suclama, azar dagrexa (f) burmak, bükmek, burulmak, bükülmek dagroveba (f) toplamak, toparlamak, (i) toplama, toparlama dagrovili (s) toplu dagrZeleba (f) uzatmak (i) uzatma dagubeba (f) set yapmak, baraj yapmak kapamak (i) baraj yapma, çekme dadableba (f) alçalmak, alçaltmak (i) alçaltma, alçalma dadablebuli (s) alçaltılmış, alçalmış, alçak dadastureba (f) tasdik etmek, teyit etmek, doğrulamak, (i) tasdik teyid dadaRva (f) işaretlemek, belirlemek dadgenileba (i) resmi emir, irade, karar, hüküm, kararname dadgenili (s) kurulmuş, konumlandırılmış dadgma (f) kurmak (sofrayı), sahneye koymak (oyunu) dadgmuli (s) kurulmuş, oturtulmuş, yerleştirilmiş dadgoma (f) durmak dadeba (f) koymak dadebiTad (z) olumlu olarak, olumlu dadebiTi (s) olumlu dadebuli (s) koyulmuş, yerleştirilmiş, koyulu dadevneba (f) takip etmek, izlemek, kovalamak dadeq dur! dadnoba (f) erimek, eritmek (i) erime dadumeba (f) sır saklamak (i) sessizlik, sukut, zikretmeyiş, ketumiyet dae (f) izin vermek, müsaade etmek, izin, müsade dava (i) dava, münakaşa, tartışma davaleba (f) mecbur bırakmak, zorunlu kılmak (i) yükümlülük, ödev, görev davalebuli (s) minnettar, mecbur, yükümlü, mükellef davalianeba (i) sorumluluk, mesuliyet, taahhüt, borç, yüklemek, isnat etmek davardna (f) düşmek, dökülmek, çökmek, kapanmak (i) düşüş, düşme, sukut, çökme davarcxna (f) saç taramak (ı) tarama davTari (i) not defteri, muhtıra defteri daviwroeba (f) daralmak, daraltmak (i) daralma, daraltma daviwroebuli (s) daralmış, daraltılmış, dar daviwyeba (f) unutmak (i) unutulma, unutma daviwyebuli (s) unutulmuş, kaybolmuş davla (i) hatıra, yadigar, begüzar davleba (f) tutmak, yakalamak dazamTreba (f) kışlamak, kışı geçirmek dazareleba (f) zarar vermek, zarar görmek dazareba (f) tembelce vakit geçirmek, tembelleşmek dazga (i) tezgah dazela (f) oğusturmak, sürtmek, aşındırmak dazepireba (f) öğrenmek, ezberlemek (i) ezber dazverva (f) pusuya yatmak, gözetlemek (i) istihbarat, haber, malumat dazianeba (f) ziyan etmek, zarar vermek, sakat etmek (i) zarar, ziyan verme dazogva (f) biriktirmek, tasarruf etmek (i) tasarruf dazusteba (f) kesinleştirmek dazRveva (f) sigortalamak (i) sigortalama, taahüt etme, taahüt dazRveuli (s) sigortalı daTanxmeba (f) anlaşmak, anlaşmaya varmak (ı) antlaşma daTariReba (f) tarih koymak daTariRebuli (s) tarih koyulmuş daTesva (f) ekmek (tohum) daTesili (s) ekilmiş, ekili daTvaliereba (f) gözlemek, teftiş etmek, muayene etmek (i) gözleme, teftiş daTvi (i) ayı daTvla (f) saymak (i) sayma daTvuri (s) ayı cinsinden, ayı gibi daTla (f) dilmek (i) dilme daTmoba (f) vermek, teslim etmek (toprağı), vazgeçmek daTroba (f) sarhoş olmak, çok içmek daTuTqva (f) haşlamak, kaynar su veya buhardan geçirmek (i) sıcak suda yada buharda haşlama daTqma söz vermek. daTxovna (f) işten çıkarmak, yol vermek, azletmek (i) yol verme, işten cıkarma daTxra (f) gözünü oymak daimedeba (f) umutlandırmak, umut vermek daintereseba ilgi duymak, ilgilenmek (birisine) dakaveba (f) işgal etmek, meşgul etmek, tutuklamak, tevkif etmek tutmak dakavSireba (f) bağlantılı olmak, bağlantıya geçmek, bağlanmak, bağlamak dakakuneba (f) tıklatmak (kapıyı) (i) tıklama dakanoneba (f) kanunlaştırmak, yasallaştırmak (i) yasallaşma, yasallaştırma dakargva (f) kaybetmek, yitmek, kaybolmak (i) kayboluş, kaybetme dakarguli (s) kayıp, yitik dakepva (f) kıymak (et ve benzeri), dogramak küçük parcalara ayırmak dakepili (s) küçük parçalara bölünmüş, kıyılmış,doğranmış dakereba (f) üzerine dikmek, yamamak (i) yamama dakerebuli (s) üzerine dikilmiş, yamanmış, yamalı daketva (f) kilitlemek, kapatmak (i) kilitleme, kapatma daketili (s) kilitli, kapalı dakveTa (f) teklif etmek, sipariş etmek, emir vermek (i) düzen, nizam, sıra, emir, yönerge dakvirveba (f) yerine getirmek, gözlemek, teftiş etmek (i) teftiş, gözden geçirme dakvirvebuli (s) gözetlenmiş, gözlenmiş, teftiş edilmiş dakvla (f) boğazdan kesmek, (hayvanı) boğazlayarak öldürmek, gırtlaklamak dakvneseba (f) inlemek dakvra (f) müzık aleti çalmak, çarpmak, vurmak maTraxis dakvra kamçı çalmak salamuris dakvra kaval çalmak damkvreli (i) çalan, çalgıcı dakideba (f) asmak dakidebuli (s) asılmış,asılı dakiTxva (f) sorgulamak (i) sorgu, sorgulama dakiTxuli (s) sorgulanmış dakisreba (f) üzerine atılmak, yüklenmek daklaknili (s) yılankavi, dalgalı, dolambaçlı dakleba (f) eksilmek, eksiltmek, azaltmak daklebuli (s) eksilen, eksik, azalmış, az dakluli (s) kesilmiş, boğazlanmış, öldürülmüş dakmayofileba (f) memnun kalmak, memnun etmek, tatmin etmek, doyurmak (i) memnun kalma, tatmin olma, doyma dakmayofilebuli (s) memnun dakuntruSeba hoplamak, zıplamak dakoJrili (s) yer altında ve bombalara karşı takviye edilmiş, tuzak, ağ dakocna (f) öpmek dakoWleba (f) topallamak, aksamak dakrZalva (f) gömmek, defnetmek (i) gömme, degin dakrZaluli (s) gömülmüş, defnedilmiş dakuntuli ağır yavaş, aheste dalageba (f) herşeyi yerli yerine koymak, yerleştirmek dalaqi (i) berber dalakoba(i) berberlik daleva (f) içmek dalewva (f) kırmak, parçalamak, uymamak dalewili (s) kırılmış, parçalanmış, yarık, kırık dalocva (f) dua etmek (birine), kutsamak (i) dua dalpoba (f) çürümek, çürütmek (i) çürüme damaarsebeli (i) kurucu, yapıcı, ortaya koyan. damagreba (f) sertleştirmek, sağlamlaştırmak, takviye etmek (i) sertleştirme, sağlamlaştırma, takviye damadasturebeli (s) tanıklık eden, tanık, tastik eden damadleba (f) iftira etmek, sitem etmek, ayıplamak, kınamak damakavSirebeli (s) bağlantı kurduran, bağlayıcı, birleştirici damakmayofilebeli (s) memnuniyet verici, hoşnut edici, tatminkar damakmayofileblad (z) memnuniyetle damalva (f) gizlemek, gizlenmek (i) gizleme, gizlenme damaluli (s) gizli, gizlenmiş, saklı damamtkicebeli (s) inandırıcı, tastık ettıren. damamSvidebeli (s) sakinleştirici, yatıştırıcı damamcirebeli (s) rezil eden, rezil, rezalet, küçük düşmüş damamZimebeli (s) ağırlık koyan, ağırlıklı damarTeba (f) başına gelmek, bulaşmak, bulaştırmak, başına getırmek damarileba (f) tuzlamak damarilebuli (s) tuzlanmış, tuzlu. damarcxeba (f) yenilmek, mağlup olmak (i) yenilgi, mağlubıyet, yenilme damarcxebuli (s) yenilen, yenilmiş, mağlup damarwmunebeli (s) inandıran, inandırıcı, ikna eden, ikna edici damarxva (f) gömmek (i) gömme damateba (f) ilave olmak, artmak, toplamak (mat.) (i) toplama(mat.) damatebiTi (z) ilave olarak, artı, toplam olarak damatebiTad (s) ilaveli, artılı, toplam damatkbobeli (s) çok sevindirici, kendinden giçirici damatyvevebeli (s) cezbedici, çekici, hoş damaxasiaTebeli (s) karakteristik, diğerlerinden ayırtedici özelliği olan damaxinjeba (f) çarpıtmak, kırmak, eğmek, bükmek (i) çarpıtma, kırma, eğme damaxinjebuli (s) çarpık, bükük, eğri damaxsovreba (f) hatırlamak,anmak (i) anma damajerebeli (s) inandıran, inandırıcı, kna edici dambaCa (i) tabanca dambla (i) felç, inme, nüzül dambladacenuli (s) felçli damblis dasema (f)felç inmek damdableba (f) alçaltmak, alçalmak, azaltmak (i) alçalış, azaltma damdureba (f) kavga etmek, çekişmek (i) yanlış anlama, anlaşmazlık damduRvra (f) kaynar su ile haşlamak, kaynatmak damegobreba (f) arkadaş olmak, arkadaşlık kurmak damzadeba (f) hazırlamak, hazırlanmak (i) hazırlık damzadebuli (s) hazırlanmış, hazır damzogveli (s) idareli, tutumlu, verimli damzogveloba (i) idare, tasarruf, ekonomi damzRvevi salaro (i) sosyal sigorta bürosu damTavreba (f) bitmek, bitirmek, tamamlamak damTavrebuli (s) bitmiş, tamamlanmış damTvrali (s) sarhoş, içkili damTqnareba (f) esnemek damTxveva (f) tesadüf etmek, denk gelmek (i) tesadüf, rastlantı damizneba (f) hedeflemek, nişan almak (i) hedef, nişan damiznebis wertili nişan noktası, hedef (i) birleşme, takviye damkvidreba (f) birleştirmek, birleşmek, takviye etmek damkvreli (i) çalgıcı, sarsıcı mekanizma damkvreloba (f) çalgıcılık yapmak, çarpma, çalma işlevi damkrZalavi (s) hazin, kasvetli, cenaze alayı, cenaze töreni damxreZalavi biuro (i) cenaze işleri bürosu damlagebeli (i) hizmetçi, hizmetkar damnaSave (s) kabahatli, suçlu damokidebuli winadadeba bağımlı cümlecik damnaSauloba suçluluk damokidebuleba (i) bağımlılık, bağlılık damokidebuliSc bağlı, bağımlı damokleba (f) kısalmak, kısaltmak damoneba (f) esir olmak, esir almak (i) esaret, kölelik damonebuli (s) esir, köle damorCileba (f) gem vurmak, dizginlemek (i) gemleme, dizginleme damorCilebuli (s) fethedilmiş, zaptedılmiş damoukidebeli (s) bağımsız, müstakil damoukidebloba (i) bağımsızlık, istiklal damoyvreba ilgi kurma, alakalandırma dampali (s) çürük sidample (i) çürüklük dampyrobeli dampyrobi fatih, galip damJaveba (f) ekşimek, surat asmak, gevşemek damrbevi (i) sinsi sinsi dolaşan (f) sinsi damrgvaleba (f) yuvarlaklaştırmak (i) yuvarlak hale getirme damrgvalebuli (s) yuvarlaklaştırılmış, yuvarlak damrigebeli (i) öğretmen, hoca, okul müdürü damrigeblobiTi (s) ahlaka ait, ahlaki damsaxureba (f) hak etmek, layık olmak, (i) haketme, layık olma damsaxurebuli (s) hak eden, layık olan damsgavseba (f) benzemek, andırmak (i) benzeyiş, andırma damswre (f) şahitlik, tanıklık etmek (i) şahit, tanık damsxvreva (f) ezmek, parçalamak, kırmak damsxvreuli (s) kırık, ezik, parçalanmış damtarebeli (i) seyyar satıcı, gezginci damsjeli (s) haklı veya haksız çıkartan, cezalandıran, cezai damsjeli eqpedicia ceza heyeti damowmeba (f) şahitlik etmek damtvreva (f) yıkmak, kırmak damtvreuli (s) yıkılmış, kırık, yıkık, kırılmış damtkiceba (f) ispat etmek, doğruluğunu tastik etmek (i) münakaşa, muhakeme, delil, tez damkicebuli (s) ispat edilmiş, kanıtlanmış damunjeba (i) dilsizlik, dilin tutulması damuqreba (f) azarlamak, tehdit etmek (i) tehdit, azar damuSaveba (f) toprağı işlemek, incelikle işlemek, özenle işlemek (i) işleme damuSavebuliSc üzerinde çalışılmış, işlenmiş dafrTxoba (f) korkutmak, dehşete düşürmek, dehşete düşmek damfrTxali (s) korkmuş, ürkmüş, dehşet içinde damfuZnebeli kurucu, tesis edici, oluşturucu, tayin edici damqancveli (s) yorucu, sıkıcı,bezdirici damRupveli (s) boğan, boğucu, yıkıcı, imha edici, tahrip edici (i) tahrip, yıkım damyareba (f) kurmak, tesis etmek (i) kurma tesis etme damyarebuli (s) kurulmuş, tesis, tesis edilmiş. damynoba (f) aşı yapmak, aşılamak damynili aşı yapılmış, aşılmış, aşılı damSeva (f) açlıktan ölmek veya öldürmek, çok açlık çekmek, yoksulluk çekmek damSveneba (f) düzenlemek, dekore etmek, süslemek, donatmak damSvideba (f) teskin etmek, yatıştırmak, yatışmak (i) teskin yatışma damSvidebuli (s) sakin, durgun damCagvreli (i) zulmeden, ezen, zalim damcveli (i) bekçi, koruyucu damcireba (f) utandırmak, küçük düşürmek, rezil etmek, hakaret etmek (i) utandırma, rezil etme damcirebuli (s) rezil olmuş, hakaret edilmiş, küçük düşürülmüş damZimeba (f) ağırlaşmak, hamile kalmak damZimebuli (s) ağırlaşmış, hamile damzrali (s) buz tutmuş, donmuş damwerloba (i) yazım, edebiyat damwvari (s) yanık, yanmış damwifeba (f) (meyva) olgunlaşmak damwifebuli (s) olgunlaşmış, olgun (meyva) damwyebi (i) başlayan, başlangıç damwyvdeva (f) hapsetmek, zindana atmak (i) hapıs etme damwyvdeuli (s) mahpus damWknari (s) soluk damWleveba (f) zayıflamak, zayıflatmak (beden) damWlevebuli (s) zayıflamış, zayıflatılmış, zayıf damxmare (i) yardımcı, asistan damxmare zmna (i) yardımcı fiil damxoba (f) yıkmak, düşürmek, yere devirmek (i)yıkmak, harap etme damxrCvali (s) boğulmuş damjerebeli, damjere (s) itaatli dana (i) bıçak danadgari (i) bitki, ot danazogi (i) biriktirilen para, tasarruf, birikinti danakargi (i) ziyan, zarar, hasar, kayıp danaklisi (i) yokluk, kıtlık, kayıp, zarar danaleqi (i) kar ve yağmurun yere düşmesi, yağış, yağış miktarı danamati (i) ilave kısım, ek, ilave, tali danamdvilebit (z) gerçek olarak, gerçekleştirerek, doğrulayarak danamva (f) nemlenmek, rutubetlenmek, ıslanmak, hafifce ıslatmak dananeba (f) teessüf etmek, acımak, elemlenmek, pişmanlık duymak danaoWebuli (s) buruşuk, kırışık danapirebi (s) söz verilmiş, vaat edilmiş, söz, vaat danarTi (i) ilave, ek danarCeni (i) geriye kalan, kalıntı danarcxeba (f) aşağı atmak danaRvlianeba (f) gamlanmak, tasalanmak danaRvlianebuli (s) gamlı, kederli danaRmva (i) mayınlamak danaRmuli (i) mayınlı danayva (f) dövmek, havanda ufalama danayili (s) dövülmüş, ufalanmış danayreba (f) bir şeye alışmış olmak danaSauli (s) kabahat, suç udanaSauloa kabahatsiz, suçsuz danaZleveba (f) bahse girmek danawevreba (f) parçalamak, uzuvlara ayırmak, analiz etmek (i) analiz danaSileba (f) paylaşmak, dağıtmak, parçalara ayırmak (i) paylaşma danaxva (f) görmek danaxveba (f) göstermek, gösterilmek daingra yıkıldı (duvar vb) dangreva (f) yıkmak, yıkılmak, tahrip etmek (i) yıkım, tahrip dangreuli (s) yıkık, harap dandoba (f) güvenmek, itimat, etmek, esirgemek, vazgeçmek danebeba (f) teslim etmek veya olmak (i) teslimiyet danergva (f) (fideyi) dikmek, gömmek, bir fikri yerleştirmek (i) dikim, propaganda danTeba (f) yakmak, ateşlemek, tutuşturmak daniSvna (f) nişanlamak, yavuklamak, tayin etmek, belirlemek (i) nişan, belırleme daniSnuleba (f) tayin, tahsis.rol daniSnuli (s) nişanlanmış, işaretlenmiş, belirlenmiş daobeba (f) küflenmek, kokuşmak daobebuli (s) küflü, kokuşmuş daobleba (f) yetim kalmak, öksüz kalmak daoblebuli (s) yetim, öksüz, kimsesiz dapataraveba (f) küçül(t)mek, ufal(t)mak, azal(t)mak (i) küçül(t)me, ufal(t)ma dapatarabebuli (s) küçül(tül)müş, ufal(tıl)mış, azal(tıl)mış dapatimreba (f) tevkif etmek, tutuklamak, hapis etmek (i) tevkif, tevkif etme, tutuklama, hapıs etme dapatimrebuli (s) tevkif edilmiş, tutuklanmış, hapis edilmiş dapatiJeba (f) davet etmek, (i) davet, davetiye, çağrı dapatiJebuli (s) davetli dapirdapireba (f) karşılaştırmak dapireba (f) söz vermek, niyet etmek, sözleşmek (i) söz, sözleşme,.niyet dapirebuli (s) sözlü dapirobebuli (s) uygun bir duruma getirilmiş, şarta bağlı dapirispireba (f) mukayese etmek, karşılaştırmak dapirispirebuli (s) karşılıklı, karşılaştırılmış, mukayeseli dapoba (f) yarmak, doğramak daproeqteba (f) tasarlamak (i) plan, proje, taslak çalışması, model, tasarı dapyroba (f) fethetmek, zaptetmek (i) fetih, fethetme, zaptetme dapyrobili (s) fethedilmiş, zaptedilmiş daJangva (f) paslanmak, paslatmak daJanguli (s) paslı, paslatılmış daJeJili (s) dövülmüş, mağlup, kullanılmış, hırpalanmış daJineba (f) ısrar etmek, sebat etmek daJinebiT (z) ısrarla, üzerinde durarak, inatla, devamlı olarak daJinebuli (s) ısrar eden, inatçı darazmva (f) birleştirmek, ittifak ettirmek, (i) birleşme, ittifak darazmuli (s) birleşmiş, birleşik daraxuneba (f) gümbürtüyle kapıyı vurmak daraji (i) bekçi, muhafız, koruma, muhafaza darajis movalobani muhafaza görevi darajoba (i) bekçilik, bekçilik etme, (f) bekçilik etmek, muhafızlık yapmak darbazi (i) koridor, hol, dehliz, salon darbazoba (i) ziyaret, görüşme darbeva (f) harap olmak, harap etmek (i) harabiyet darbileba (f) yumuşatmak, gevşetmek, teskinetmek (i) yumuşatma, sakınleştirme, teskin dargva (f) (fidan) dikmek darguli (s) (fidan) dikilmiş dargi (i) dal, kol, şube dardi (i) dert, keder, acı dardiani (s) dertli, kederli, acılı dardimandi cömert, gamsız darekva (f) telefon etmek, zil çalmak, çan çalmak (i) telefon etmek, zil çalma, çan çalma daretianeba (f) hissizleştirmek, uyuşturmak (i) hissizleştirme, uyuşturma darTva (f) katmak, ilave etmek, ip eğirmek dari (i) hava darigeba (f) öğüt vermek, dağıtmak, paylaştırmak, yaymak (i) öğüt, nasihat, dağıtım dariSxana (i) arsenik, sıçan otu dariCini (i) tarçın, tarçın ağacı dartyma, gartyma (f) vurmak darqmeva (f) isim vermek darRveva (f) kırmak, parçalamak, yıkmak, imha etmek darCena (f) kalmak darwmuneba (f) kabüllenmek, ikna olmak, ikna edilmek, inanmak, ikna etmek (i) inanma, inandırma darwmunebuli (s) ikna olmuş, kabüllenmiş, ikna edilmiş, inanmış, inandırılmış dasabami (i) başlangıç noktası, kaynak, orjin dasabuTeba (f) kanıtlamak, göstermek, delillendirmek (i) kanıt, delil dasabuTebuli (s) ispatlanmış, doğruluğu tesbit edilmiş dasagmobi (s) ayıplamaya layık, kabahatli, mesul dasavleTi (i) batı, garp dasavluri dasavleTisa (s) batılı, garplı,batıya ait dasavleTidan (z) batıdan dasavluri (s) batıya göre dasaTaureba (f) hak kazandırmak, yetki vermek dasaTaurebuli (s) haklı, yetkili dasakeci (s) katlanacak şey dasakuTreba (f) almak, kendine mal etmek, tahsis etmek, ayırmak (i) tahsis, alma dasalevi (i) içki, içecek, meşrubat dasanaxavi (s) görülür, görünür, açıkseçik dasamareba (f) bozmak, yıkmak, bozulmak dasasvenebeli saxli (i) dinlenme evi, dasasrul (z) sonunda, sonda, nihayet dasasruli (i) bitiş, son, sıfır noktası, netice dasaflaveba (f) (ölüyü) gömmek, defnetmek dasaflavebuli (s) gömülmüş, defnedilmiş dasayrdeni (i) destek, dayanak dasayrdeni punqti destek noktası dasaSvebi moedani topraklama, arazi, kurmaya elverişli alan dasaSleli (s) açılacak şey, açılırkapanır dasaCuqreba (f) ödüllendirmek (i) mükafat, ödül dasaCuqrebuli (s) ödüllü dasaZraxi (s) ayıplamaya layık, kabahatli, özürlü, kusurlu dasawyisi (i) başlangıç, başlangıç noktası dasxelebuli (s) adlandırılmış, isim verilmiş dasaxiCreba (f) bir tarafını kesip sakat etmek (i) sakat etme dasaxleba (f) yerleşmek (i) yerleşme, iskan etme dasaxlebuli (s) göçmüş, yerleşmiş, yerleştirilmiş, iskan edilmis dasajerebeli (s) inanılacak şey, olası, muhtemel dasetyva (i) zarar, ziyan, hasar, dolu yağması (f)dolu yağmak dasveleba (f) ıslanmak, ıslatmak dasveneba (f) dinlenmek, dinlendirmek (i) ara, fasıla, süre, dinlence, tatil dasvra (f) sıvamak, bulaştırmak (i) sıvama, bulaştırma dasi (i) örgüt, takım dasiveba (f) şişmek, şişirmek (i) şişme, şişirme dasizmreba (f) rüyalanmak, rüye görmek dasisxlianebuli (s) kanlanmış, kanlı daskvna (i) son, sonuç, netice, karar, son kısım daskvnis gamotana (f) bitirmek, son vermek, bir karara varmak dasma (f) koymak, yerleştirmek dasruleba (f) bitirmek, sonuca varmak, bitmek, tamamlamak dasrulebuli (s) tamamlanmış, bitmiş dasta (i) deste, paket, koli dasuraTvba (f) resimlemek, resimle açıklamak, resim etmek dasuraTebuli (s) resimlenmiş, resimlendirilmiş, resimlerle açıklanmış dasusteba (f) zayıflamak, zayıflatmak (i) zayıflama dasustebuli (s) zayıflatılmış, zayıflamış dasufTaveba (f) temizlemek, temizletmek daswreba (f) şimdi olmak, yetişmek, hazır bulunmak, yardım etmek iştırak etmek dasxma (f) (sıvı) dökmek, akıtmak, topluca oturmak dasxmuli (s) dökülmüş, akıtılmış dasja (f) cezalandırmak (i) ceza, cezalandırma sikvdiliT dasja idam etmek dasjili (s) cezalandırılmış datanjva (f) işkence, eziyet etmek (i) işkence datanjuli eziyetli dataceba (f) yağma, talan etmek (i) yağma,talan dateva (f) içermek, içine almak, kapsamak datena (f) şarj, dolmak, doldurmak datvirTva (f) yüklemek (i) yükleme datvirTuli (s) yüklenmiş, yüklü dativi datif dativi,micemiTi brunva ismin -e hali datkboba (f) zevk almak, beğenmek, hoşlanmak, mest olmak (i) zevk alma,beğenme, hoşlanma, mest olma datoveba (f) bırakmak, terk etmek datovebuli (s) terk edilmiş, bırakılmış datrabaxeba (f) övülmek, kendini methetmek datrialeba (f) ansızın dönmek datusaReba (i) tutuklama, tevkif, hapis (f) tutuklamak, hapis etmek datuqsva (f) azarlamak, datyveveba (f) cezbetmek, büyülemek, esir almak, hapis, tutukluluk yakalamak, esir almak (i) hapsetme, esir alma datyvevebuli (s) büyülü, cezbedilmiş, esir, tutuklu dauboloebeli (s) bitmez, tükenmez daubrkolebeli (s) engellenemez daubrkolebliv (s) engellemeden daugvianeblad (s) geç olmadan, hemen daudegari (s) kararsız, sebatsız, dönek, vefasız daudevari (s) dikkatsiz, ilgisiz, kayıtsız daudevroba (i) ihmal, gaflet, ihmalkarlık dauviwyari (s) unutulmaz dauzogveli (s) ihtiyatsız, tedbirsiz, basiretsiz, tasarruf etmeyen dauToeba (f) ütülemek daukiTxavad (s) izinsiz, ruhsatsız, icazetsiz, sormadan daukmayofilebeli (s) memnuniyetsız daumarcxebeli (s) yenilgisiz,yenilmez daumTavrebeli (s) bitirilemeyen, tamamlanamayan, bitmez-tükenmez daumorCilebeli (i) itaatsiz, asi, başkaldıran daumsaxurebeli (s) haksız, layık olmayan daumuSavebeli (s) üzerinde çalışılmayan, işlenmemiş daumWknari (s) solmayan daundobeli (s) güvenilir olmayan, güvensiz, güvenilmez daupatiJebeli (s) davetli olmayan, davetsiz dausrulebeli (s) sonsuz, ebedi, ölümsüz dausruleblad (z) durmadan, bitmek tükenmek, bilmeden dauswrebelikswavlebac öğrenim görmemiş dausjelad (z) cezasını çekmeden dausjeli (s) cezalandırılmamış daufasebeli (s) değer verilmeyen, değersiz daufasebloba (i) değer vermeme, degersizlik daufleba (i) üstünlük, maharet, hakimiyet (f) itaat ettirmek, hakim olmak dauRala,vi (s) yorulmaz, yorulmak bilmez dauyovnebeli (s) derhal olan, elde mevcut, vasıtasız, durmayan dauyovnebliv (z) durmadan dauSvebeli (s) kabul olunmaz, uygun görülmez dauSnoeba (f) çirkinleşmek dauSreteli (s) tükenmez, tüketilmez, arkası alınmaz daucavi (s) gizlenemez, beklenemez, korunamaz daucveli (z) korunmadan, muhafızsız, beklemeden, müdafaasız daucxromeli (s) devamlı, aralıksız, fasılasız, sonsuz, ebedi dauZinebeli (s) uykusuz, uyanık, tetikte dauZleveli (s) yenilmez, mağlup olmaz, yılmaz dauZlureba (f) zayıf düşürmek, zayıflatmak, takatını kesmek dauZlurebuli (s) zayıf düşmüş, cılız, takatsız dauwmendeli (s) temizlenmeyen, silinmeyen, kirli, pis dauwynarebeli (s) istikrarsız, sükunetsiz, huzursuz dauWknobeli (s) solmayan dauxuravi (s) örtüsüz, çatısız daujerebeli (s) 1.inandırıcı olmayan, samimiyetsiz, 2. itaatsiz dafa (i) kara tahta (sınıfta), levha dafantva (f) dağılmak, dağıtmak dafantuli (s) dağılmış dafareba (f) gizlemek, gizletmek, siper etmek, korumak dafarva (f) gizlemek, gizletmek, borç ödemek dafaruli (s) gizlenmiş, gizletilmiş, ödenmiş borç dafarcxva (f) tırmık çekmek, hırpalamak, eziyet etmek dafaseba (f) değer vermek, paha biçmek (i) deger biçme dafacureba (f) acele etmek-ettirmek, sıkıştırmak, hızlandırmak, harekete gecirmek dafeTeba (f) korkutmak, dehşete düşürmek dafena (f) döşemek, sermek, yaymak dafenili (s) döşeli, serili, yayılı daferfvla (f) yakıp kül etmek dafiqreba (f) düşünmek, fikir yürütmek dafiqrebuli (s) düşünceli, dikkatli, üzerinde düşünülmüş olan daficeba (f) and içmek, and içirmek, yemin etmek dafleTa (f) yırtmak, yarmak, yırtılmak, yarılmak dafleTili (s) yırtık, yarık dafna (i) defne ağacı dafnis foToli defne yaprağı dafrTxoba (f) korkutmak, dehşete düşürmek dafurTxeba (f) tükürmek dafuSva (f) düzülü bir şeyi bozmak dafqva (f) öğütmek, ezmek, bilemek dafquli (s) öğütülmüş, ezilmiş dafSvna (f) ufalamak (mısırı), ufalanmak, parçala(n)mak dafxaWna (f) kaşımak, tırmalamak, cızmek daqadneba (f) tehdit etmek daqaneba (i) iniş daqancva (f) yorulmak, bitkin düşmek daqanculi (s) bitkin daqvemdebareba tabii bir hale koymak (i) doğallaştırma daqvemdebarebuli winadadeba bağımlı cümlecik daqvriveba (f) dul kalmak daqiraveba (f) kiralamak, kiraya vermek (i) kiralama daqiravebuli (s) kiralanmış daqneva (f) (elini) sallamak daqorwineba (f) evlenmek, evlendirmek daqorwinebuli (s) evli daqroba (f) sönmek, söndürmek (i) sönme, söndürme daqsaqsuli (s) dağılmış, ayrılmış daqucmaceba (f) parçalamak (i) parçalama daqceva (f) (sıvı) dökmek, göz yaşı dökmek, yuvanın bozulması, ailevi felaket daqceuli (s) yıkık, perişan, tahrip edilmiş, harap daRameba (f) akşam olmak, karanlık basmak daRaribeba (f) fakirleşmek, fakirleştirmek daRvra (f) dökmek, boşaltmak (kan, göz yaşı) daRvremili (s) karanlık, kasvetli, sıkıcı daRvrili (s) dökülmüş (kan, göz yaşı) daReWva (f) çiğnemek daRi (i) yanık, yanma daRla (f) yormak, yorulmak daRlili (s) yorgun, yorulmuş daRliloba (i) yorgunluk daRma (s) aşağıya, aşağıda daRmarTi (i) iniş aşağı, aşağı yokuş daRoneba (f) üzmek, müteessir etmek, elem vermek, üzülmek, kederlenmek daRonebuli (s) kederli, üzgün, mahsun daRrialeba (f) gümbürdemek, kükremek daRunva (f) bükülmek, eğilmek daRupva (f) boğmak, boğulmak, batırmak daRupuli (s) boğulmuş, batırılmış daRweva (f) başından savmak dayabuleba (f) razı olmak, kabul etmek dayeneba (f) durmak, durdurmak dayvaveba (f) sevimlileşmek, nazikleşmek dayvana (f) azaltmak, indirmek, küçültmek, kırmak dayvanili (s) azaltılmış dayvedreba (f) azarlamak, ayıplamak (i) azar, sitem dayvireba (f) bağırmak dayivleba (f) ötmek dayovneba (f) geciktirmek, tehir etmek, yavaşlamak dayolieba (f) kabul etmek, razı olmak (i) ahenk, uyum dayofa (f) bölmek (i) bölme dayofili (s) bölünmüş dayra (f) dökmek (birşeyin üzerine) (taneli) dayrdnoba (f) dayanmak, kendini dayamak, karşı durmak dayrili (s) dökülmüş (taneli) dayrueba (f) sağırlaşmak, sağırlaştırmak, sağır etmek (i) sağırlaşma dayuCeba (f) yatışmak, yatıştırmak, sakinleşmek daSaveba (f) suç işlemek, incitmek, canını yakmak, acıtmak daSena (f) bombalanma, bombalanmak (i) bombalanma daSeneba (f) süper bina inşa etmek (i) süper yapı, çok iyi yapı daSveba (f) inmek, alçalmak, çökmek, kabul etmek, itiraf etmek daSineba (f) korkmak, korkutmak daSinebuli (s) korkmuş, korkutulmus daSla (f) açmak,analiz etmek, ayrıştırmak, vazgeçirmek, caydırmak (i) analız caydırma, ayrıstırma daSoreba (f) ayrılmak, ayırmak (i) ayrılıs, ayrılık daSoSmineba (f) yatışmak, yatıştırmak, sakinleş(tir)mek daSxamva (f) zehirlemek, zehirlenmek daCagvra (f) sıkmak, sıkıştırmak, baskı yapmak, eziyet etmek, zulmetmek daCagruli (s) bastırılmış, sıkıştırılmış, zulmedilmıs, eziyet edilmis daCaCanakeba dermansız düşmek daCena (f) izlemek, izini araştırıp bulmak daCexva (f) doğramak (odun) daCveva (f) alışmak, alıştırmak daCirqeba (f) cerahat toplamak (i) irin, cerahat daCirqebuli (s) yaralanmış, cerahat toplamış daCioqeba (f) diz çökmek, diz üstü oturmak (i) diz çökme daCrdilva (f) gölgelemek, gölgelenmek daCrdiluli (s) gölgelenmiş daCumeba (f) sessiz olmak daCqareba (f) acele etmek (i) acele daCxavleba (f) miyavlamak daCxvleta (f) hafifçe delmek, iğne veya diken sokmak dacarieleba (f) boşaltmak, boşalmak dacda (i) bekle(t)me (f) bekle(t)mek dacema (i) düşme, saldırı, çökme (f) düşmek, hücum, saldırmak, çökmek dacva (f) müdafaa etmek, savunmak, korumak dacveTa (f) aşındırmak, yıpratmak, aşınmak dacveTili (s) aşınmış, yıpranmış, pejmurde, kılıksız dacvena (f) (yaprak) dökülmek dacileba (f) uğurlamak, ayırmak, ayrılmak (i) ayrılık dacinva (i) gülüş, alay (f) gülmek, alay etmek dacla (f) boşalmak, boşaltmak, içmek, kan kaybetmek daclili (s) boşaltılmış, boş dacoba (f) tıkamak, tıkama dacotaveba (f) azalmak, azaltmak daculi (s) korunmuş, muhafaza edilmiş, tıkanmış, tıkanılmış dacxuneba (f) ısıtmak, kızdırmak, ısınmak, sıcağa maruz kalmak dacxeba (f) dövmek, vurmak, yenmek dacxroma ansızın üzerine çullanmak daZabuli (s) gergin daZabuloba (i) gerilim, gerginlik, tansiyon daZabuneba (i) zulüm, baskı (f) baskı yapmak, zulm etmek, eza yapmak daZaleba (f) zorlamak, zorunlu kılmak (i) zorlama, zorunluluk daZaxeba (f) çağırmak daZgereba (f) çatmak, uğraşmak, karşı durmak daZena (f) katmak, ilave etmek, eklemek daZveleba (f) eskimek, eksitmek daZvelebuli (s) eskimiş, eskitilmiş, eski daZvra (f) hareket ettirmek, hareket etmek daZineba (f) uyumak, uyutmak, uykuya dalmak daZleva (f) galip gelmek, yenmek, alt etmek daZleuli (s) üstün gelen, galip da-Zma (i) kız ve erkek kardeş daZmareba (f) ters dönmek daZmobileba (f) kardeşlik olmak (i) kardeşlik oluş daZraxva (f) iftira atmak veya namusuna leke sürmek (i) iftira, lekeleme daZroba (f) diş çıkarmak daZroma (f) dolaşmak, gezinmek, gayesizce daZruli (s) hareket ettirılmiş, hareket halinde, hareketli dawebeba (f) yapıştırmak (i) yapıştırma daweva (f) indirmek, azaltmak, eksiltmek, yetişmek (hareket halinde) dawera (f) yazmak (i) yazım dawerili (s) yazılmış, yazı daweseba (f) gelenekleştirmek, yasallaştırmak (i) yasallaşma, yasallaştırma dawesebuleba (i) müessese, daire dawesebuli (s) gelenekleşmiş, yasallaştırılmış, yasal daseuli (s) indirilmiş, eksilmiş, düşük, yetişmiş, yetişilmiş dawva (f) yakmak, yanmak dawvena,dawola (f) yatırmak, yatmak dawvrilebiT dawvrilebiTi cnogebi ayrıntılar, tafsilatıyla, ayrıntısıyla, mufassalan dawinaureba (f) ilerlemek, terfi ettirmek (i) terfi, ilerleme dawinaurebuli (s) ilerlemiş, terfi etmiş dawmenda (f) silmek, temizlemek dawuneba (f) reddetmek, kabul etmemek, seçip bir tarafa atıvermek (i) red dawunebuli (s) reddedilmiş, atılmış dawurva (f) süzmek, sıkmak (i) sıkma, süzme dawuruli (s) süzülmüş, sıkılmış dawyeba (f) başlamak, başlatmak (i) başlangıç dawyebiTi skola ilkokul dawyebiTi (s) başlangıç, ilk, temel dawyebuli (s) başlanmış dawyevla (i) beddua, lanetleme (f) beddua etmek, ilenmek, lanetlemek dawyevlili beddualı, ilençli, lanetli dawyluleba (f) cerahat toplamak (i) cerahat toplama, irin toplama dawynareba (f) istikrarlı olmak, sakinleşmek, yatışmak dawynarebuli (s) istikrarlı, huzurlu, sakin, sessiz dawyoba (f) yerleştirmek, düzmek dawyobili (s) yerleşik, düzenli daWedva (f) çakmak, nallamak, çakılı daWedili (s) çakılmış, nallanmış, çakılı daWera (f) tutmak, yakalamak daWerili (s) yakalanmış daWimva (f) germek (i) gerginlik, tansiyon daWimuli (s) gergin, tansiyonlu daWimuloba gerginlik, tansiyon daWkvianeba (f) akıllanmak, tecrübe kazanmak daWkvianebuli (s) akıllanmış, tecrübeli daWknoba (i) solma, (f) solmak daWmuWna (f) buruşturmak, karıştırmak, örselemek daWmuWnuli (s) buruşuk, karışık daWra (f) kesmek, yaralamak, yaralanmak (i) kesme, yaralama daWrili (s) kesilmiş, yaralı daWyletili (s) ezilmiş daxazva (f) çizmek daxamxameba (f) göz kırpmak, göz kırparak işaret etmek daxarisxeba (f) ayırmak, ayıklamak, sınıflandırmak daxarjva-xarjva (f) harcamak, sarf etmek daxasiaTeba (f) karakteristik özellik göstermek (i) karakter, özellik daxatva (f) resim çizmek (i) resim çizimi daxatuli (s) çizilmiş resim daxedva (f) bakmak (üstte) daxeva (f) yırtmak, geri çekilmek (i) yırtma, geri çekilme daxeTqeba (f) yarmak, yarılmak daxelovneba (f) beceri kazanmak daxelovnebuli (s) becerikli daxerxva (f) testere ile biçmek daxerxili (i) biçilmiş daxveuli (s) sargıya sarılmış daxvdoma daxvedra (f) karşılamak (i) karşılama daxveva (f) sarmak (saçı), makaraya sarmak (i) sarma daxveleba (f) öksürmek daxvewili (s) parlatılmış, cilalanmış, perdalılanmış daxvna (f) (toprağı) sürmek daxvra (f) kemirmek, ısıra ısıra yemek daxvreta (f) delmek, silahla vurmak, kurşunlamak (i) delme, silahla vurma daxvretili (s) delinmiş, delik, silahla vurulmuş, kurşunlanmış daxizvna (f) uzaklaşmak, çekilmek daxlarTva (f) dolaştırmak, karmakarışık etmek (i) mania, engel daxli (i) sayıcı, sayaç daxmareba (f) yardım etmek, yardımlaşmak (i) yardım damxmare yardımcı daxmarebiT (z) yardımlaşarak daxocva (f) silinmek, yok olmak, yok etmek, öldürmek, katletmek daxra (f) eğmek, eğilmek, bükmek, bükülmek daxrCoba (f) boğmak, boğulmak daxsna (f) çözmek, kurtarmak, fidye ile kurtarmak, günahını bağışlatmak daxsomeba (f) hatırlamak daxunZluli bol verimli,çok vermiş meyva daxurdaveba (f) parayı bozmak (i) para bozma daxurva (f) kapamak, örtmek, örtünmek (başlık) giymek daxuruli (s) kapalı, başlıklı daxuWva (f) gözleri yummak daxuWuWeba (f) kıvırmak,bukle bukle yapmak, daxuWuWebuli (s) kıvırcık, kıvrımlı, kıvrık dajavSna (f) ihtiyaten saklamak, depolamak dajavSnuli (s) saklanmış, depolanmış dajarimeba (i) para cezası, cezalanma, penaltı (f) para cezasına mahkum etmek, cezalandırmak, penaltı vermek dajarimebuli (s) cezalandırılmış, cezalı dajaxeba (f) çarpmak, tokuşmak dajgufeba (f) gruplamak (i) gruplama dajdoma (f) oturmak dajereba (f) inanmak, inandırmak, ikna etmek (i) ikna dajildoeba (f) ödüllendirmek (i) ödüllendirme, ödüllü, ödüllendirilmiş dajildoebuli (s) cilveleşmiş olan, cilveli dgami (i) eşya, mefruşat, mobilya dgoma (f) ayakta durmak (i) ayakta duruş dguSi (i) piston deba (f) koymak debuleba (i) nizam, kanun, yasa deda (i) anne, ana, yoğurt mayası dedaazri (i) ana fikir dedaberi (i) ihtiyar kadın dedakaci (i) kadın, evin reisi veya büyüğü olan kadın, hanım dedakacuri dişil dedali (i) ferik, henüz yetişmiş tavuk, dişi, kadın dedamTili (i) (gelin için) kaynana dedamiwa (i) yeryüzü dedani (i) temel, ana, esas dedaqalaqi (i) başkent dedi,! dediko! dedilo! (i) anne!, anneciğim! dedinacvali (i) analık, üvey ana ded-mama (i) ana baba, ebeveyn dedoba (i) annelik, anne olmak dedobili (i) analık dedasamSoblo anayurt dedobrivi anne olarak annelikle ilgili, anneye özgü dedofala (i) oyuncak bebek, kukla dedofali (i) çariçe, (duvaklı) gelin devi (i) dev, dev gibi, iri devna (f) zulm etmek, baskı yapmak, sıkıştırmak (i) zulüm, baskı devneba (f) bakmak, gözetlemek, izlemek, takip etmek dezertiri (i) asker kaçağı dazerteroba (f)askerden kaçmak, asker kaçağı olmak dezi (i) mahmuz deida (i) teyze deidaSvili (i) teyzezade, kuzen dekemberi (i) aralık ayı dekeuli (i) dişi dana, düve dekoracia (i) dekorasyon dekoratiuli (s) dekoratif delegati (i) temsilci, delege, murahhas delegacia (i) delegasyon demobilizacia (i) seferberliğin bitmesi, asker terhisi demokratia (i) demokrasi demokrati (i) demokrat demokratiuli (s) demokratik demonstracia (i) nümayiş, gösteri demonstraciuli (s) gösteri mahiyetinde dena (f) akmak (i) akım denadi (i) akıcı,akışkan denadoba (s) akıcılık, seyyal oluş deni (i) akım denTi (i) toz, pudra, barut depeSa (i) telgraf deputati (i) milletvekili, parlamenter derefani (i) koridor despani (i) büyükelçi desanti (i) karaya çıkma, çıkarma detaluri (s) detaylı, ayrıntılı deteqtivi (i) dedektif, arama cihazı, dedektör defeqtiani (s) eksik, noksan, kusurlu defeqturi (s) kusurlu, sakat, eksik deficiti (i) hesap açığı, zarar,ek deficituri (s) eksik, hesap açığı diagrama (i) diyagram diadi (s) büyük, kocaman dialeqti (i) diyalekt, şive, lehçe, ağız dialeqtikuri (i) diyalektik, şivesel, yöresel dialeqtologia (i) diyalektoloji dialeqtologiuri (i) diyalektolojik dialogi (i) diyalog diamati diyalektik materyalizm aiametraluri (i) diyametrik diasaxlisi (i) ev kadını diaci (i) kadın diacuri (s) kadınsı, kadın gibi diax (z) evet didad (z) büyükçe didaqtika (i) didaktik didaqtikuri (s) didaktikçe didgula (s) gururlu, kıvançlı didguloba (i) gururluluk, kıvanç duyma dideba (i) büyüklük, şan, şöhret, ün didebulad (z) büyükce, muhteşem, görkemli didebuli (s) büyük, muhteşem, görkemli dideda (i) büyük ana, büyük anne, nine didi (s) büyük, iri, geniş didmpyrobeluri (s) emperyalizme ait, sömürgeci didsulovani (s) cömert, eli açık didsulovneba (i) cömertlik, eli açıklılık didZali çok fazla, pek çok didxans uzun süre divani (i) divan, kanepe, sedir divizia (i) bölme, taksim, ayırma dizeli dizel dilas sabahları dila (i) sabah dilaadrian sabah erken dilandeli (s) sabahki dilaobiT sabahleyin, sabahtan, sabahları dinamikuri (s) dinamik dinastia (i) hükümdar sülalesi, hanedan dinastiuri (s) hükümranca dingi (i) hayvanın uzun burnu, böceklerde hortum dineba (f) akmak (i) akım dinjad (z) sakince, heyacan göstermeden, sessizce dinji (s) sakin, durgun, sessiz diplomati (i) diplomat diplomatia (i) diplomasi diplomatiuri (s) diplomatik diplomi (i) diploma direqtori (i) direktör, müdür diriJabli (i) idare edilebilen, güdümlü disimilacia (s) iki yüzlülük disko (i) plak, disk disputi (i) kavga, tartışma, münakaşa (f) tartışmak disciplina (i) disiplin disciplinis darRveva disiplini bozmak disciplinis damrRvevi disiplini bozan diswuli (i) kız kardeşten yeğen disSvili kız kardeşten yeğen difTongi (i) iki seslinin bir hece halinde kaynaşması dnoba (f) erimek dnobadi (s) eriyen, eriyik do (i) yayık ayranı dogmati (i) doğma dovlaTi (i) bolluk, servet, zenginlik dovlaTiani (s) servetli, zengin dokumendaluri (s) dökümantal, belgesel, yazılı dokumenti (i) döküman, belge doli (i) davul medole (i) davulcu done (i) seviye, hiza, standart dorbli (i) salya, tükrük dorbliani (s) ağızından salya akıtan, salyalı doqi (i) testi doqtori (i) doktor doylapia (i) ahmak veya budala kimse drama (i) drama dramatuli (s) dramatik, heyecanlı dramaturgi (i) dramatist - oyun veya piyes yazarı dramaturgia (i) tiyatro eseri yazma sanatı drednouti (i) (ask.) ağır kruvazör dreka (f) bükmek, kıvırmak, eğmek drekadi (s) elastiki, eğilebilen, bükülebilen drekadoba (i) elastiklik dro (i) zaman, çağ, vakit drogadasuloba (f) zamanı geçmek drodadro (z) zaman zaman droeba kısıtlı zaman droebiTad (z) zamanla droebiTi (s) geçici, iğreti droebiTi zavi (i) geçici antlaşma droze (z) zamanında drouli (s) sürekli droSa (i) bayrak, alem duduki (i) düdük, boru, çubuk duduni (i) mırıldanma, mırıltı, söylenme (f) söylenmek duma bazı koyunlarda görülen tok kuyruk dumili (i) sessizlik, sükut, konuşmayış, sükunet dune (s) yumuşak, eğilip bükülen, gevşek, yavaş duned (z) yavaşça durbindi (i) dürbün durgali (i) marangoz, doğramacı, dülger duqani (i) dükkan meduqane dükancı duReba (f) kaynamak, kaynar gibi köpürmek dulili (i) kaynama, kaynar duSmani (i) düşman dRe (i) gün dRegamoSvebiT (z) her günden sonra, günlük dRegrZeli (s) uzun gün, uzun süredir duran, uzun dRegrZeloba (i) uzun ömürlülük dRevandeli (s) bugünkü dReidan bugünden itibaren dRemde bugüne kadar dRemokle (s) kısa gün, kısa ömürlü, günü az, kısa dReoba, dabadebis dRe (i) doğum günü dRes (z) bugün dResaswauli (i) bayram dRe da Rame (i) gündüz ve gece,gün dRveba (f) (sütü) dövmek, çalkalamak dRiTi dRe her gün dRisiT (z) gündüz, gündüzleyin dRis wusrigi günlük düzen dRiurad (z) günlük olarak dRiuri hatıra defteri, günlük, yevmiye, günlük ücret, günlük harçlık e ebraeli (i) israilli, yahudi, musevi. ebraeloba (i) yahudilik, musevilik. ebrauli (s) ibranice, yahudice, musevice eg (zm) şu, bu egeb egebis (z) belki, olabilirki egeTi (s) böyle, öyle, bu gibi eger (s) orada eger-eger şurda, burda egvipte (i) mısır (ülke) egvipteli (i) mısırlı egzemplari (i) kopya, suret, örnek egzom (z) bu kadar, çok fazla egzotikuri (s) egzotik egoizmi (i) bencillik egoisti (i) bencil egoisturi (s) egoistik, bencilce egre (z) bu şekilde, bu yolda, böylece egreT Sodebuli böyle bilinen, böyle tanınan edemi (i) hz. adem as, cennet evakuacia (i) boşaltma, tahliye etme (f) boşaltmak, tahliye etmek evkalipti (i) okaliptüs ağacı evolucia (i) gelişme evoluciuri (s) gelişmeyle ilgili evropa (i) avrupa evropuli (i) avrupalı evfonia (i) ses ahangi. ezo (i) avlu eTeri (i) eter eTerovani (s) eterik, eterli eTika (i) ahlak eTikuri (s) ahlaki eTnografia (i) etnografya ekali (i) diken ekvatori (i) ekvator ekvatoruli s) ekvatorik ekvivalenti (i) karşılık, bedel ekvivalenturi (s) bir bedele karşılık eklesia (i) kilise ekliani (s) dikenli ekonomia (i) iktisat, tutum ekonomisti (i) ekonomist, iktisatçı ekonomiis gaweva f) ekonomik davranmak, tasarruf etmek, biriktirmek ekonomiuri (s) ekonomik ekrani (i) ekran, perde (sınema) elami (s) eğri gözlü elastikuri (s) elastik elda (i) dehşet, korku eldanakravi (s) korkmuş, ürkmüş olan elegia (i) mersıye elegiuri (s) mersiye türünden eleT meleT orda burda, yer yer elementaruli (s) ilk, temel, basit, sade elementi (i) element elenTa (i) dalak eleqtrizacia elektrizasyon eleqtriuli elektrikli eleqtrofikacia (i) elektrikleme eleqtroba (i) elektriklilik eleqtrogadacema elektrik verilişi eleqtrogaTboba elektrikli ısıtma eleqtroganaTeba elektrikli aydınlatma eleqtrogayvanileba elektrik servisi eleqtrodeni elektrik akımı, elektrik enerjisi eleqtromavali elektrikli lokomotif eleqtromatarebeli (i) elektrikli tren eleqtronaTura (i) elektrik lambası eleqtroni (i) elektron eleqtrosadguri (i) elektrik santralı eleqtroteqnika (i) elektroteknik elektrik mühendisliği. eleqtroteqnikosi (i) elektrik mühendisi eleqtroteqnikuri (i) elektroteknik eleqtroRumeli (i) elektrikli soba elva (i) şimşek, yıldırım elvare (s) parlak, açık, berrak elvareba (f) parlamak, ışık saçmak, (i) parlak, seçkin elvisebri ışık gibi hızlı elifsi (i) elips elifsuri (s) elips şeklinde elferi (i) hafif renk, renk çeşidi elCi (i) elçi empiriuli (s) deneysel, tecrübeye dayanan emiri (i) emir (hükümdar) ena (i) 1. dil, 2. lisan enablu (i) kekeme kimse, pepe kimse enaTmecniereba (i) dil bilimi enaTmecnieri (i) dil bilimci enamWevri (s) etkili konuşan, dokunaklı enamWevroba (i) etkileyicilik, dokunaklılık enaClungoba (i) dilin tutulması enaClungi (s) dili tutulmuş energetikuli (s) faal, enerjik, çalışkan, kuvvetli, yorulmaz energia (i) enerji energiuloba (i) enerjiklik energiulad (z) enerjik olarak energiuli (s) enerjik, faal, gayretli, dinç, kuvvetli enTuziazmi (i) şevk, gayret, istek, heves, sanat aşkı enTuziasti (i) şevkli, taşkın ve hararetli kimse, aşırı taraftar enis amodgma (f) dillenmek, konuşmaya başlamak enkenisTve (i) eylül enciklopedia (i) ansiklopedi enciklopediuri ansiklopedik enZela (i) kardelen eparqia (i) rum ortodoks kilisesinde piskoposluk bölgesi epigrama (i) nükteli kısa şiir, hicviye epizodi (i) hadise, olay, vaka, fıkra epizoduri (s) ayrı ayrı olaylardan meydana gelmiş, fıkra kabilinden epiTeti (i) lakap, hakaret veya hoşnutsuzluk belirten söz epikuri (i) epik, destan, destansı epilogi (i) son söz, hatime, son, nutkun son kısmı episkoposi (i) piskopos epistole (i) mektup, nağme, risale epitafia (i) mezar kitabesi, bu tarzda yazılan manzum veya düz parça epoleti (i) apolet epopea (i) destan şeklinde yazılmış şiir, epik şiir eposi (i) destan, manzum hikaye epoqa (i) devir, çağ, çığır, tarih, zaman eJvani (i) çan era (i) tarih, devir, çağ erbo (i) yağ erbo-kvercxi (i) yağda yumurta (omlet) erdo topraktan yapılmış ev eretikosi (i) sapık eretikosoba (i) sapık düşünce, sapıklık erTad (z) birlikte, beraber erTadgiliani (s) aynı yer erTaderTi (s) sadece yalnız, tek erTbaSad (z) birden bire, ansızın ergTvari (s)1. aynı tip, benzer 2. monoton, tek düze erTgvaroba (i)1. aynı tiplik 2. monotonluk erTgzis (z) bir defa, bir zamanlar erTgulad (z) vefalı, sadık, güvenilir erTguleba (i) vefalılık, sadıklık, güvenirlilik erTguli (s) sadık, sadakatli, güvenilir erTdroulad (z) aynı zamanda, anında erTdrouli (s) aynı zamanın erTdrouloba (s) aynı zamanlılık erT-erTi onlardan biri erTeuli (i) birlik, ünite, birim erTi (say) bir erTianoba (i) birlik, teklik erTi da igive aynısı, aynı, tıpkısı erTiorad (z) ikiye katlı, çiftleyerek erTisamad (z) üçleme, üçleyerek erTixnisa (s) aynı çağda, yaşıt erTliandagiani (s) tek hatlı, tek yönlü; tek açıdan değerlendiren erTluliani Tofi (i) tek namlulu tüfek erTmaneTi birbirini, birbirlerini erTmmarTveli tek kişilik yönetici eTmmarTveloba tek kişilik idare erTmarcvlovani (s) tek heceli erTmniSvnelovani (s) anlamdaş, aynı anlamlı erTnairad (z) aynı şekilde, aynı biçimde, eşit erTnairi (s) aynı şekilde, eşit, aynı erTnaxevari bir buçuk erToba (i) birlik, birleşme erToblioba (i) karıştırma, birleştirme, bileşim, uyuşma, kaynaşma erTpirovnulad (z) kişisel olarak erTpirovnul (s) tek yanlız, ayrı, başlı başına (i) fert, kimse, şahıs, tane erTsa da imave dros aynı zamanda erTsarTuliani (s) tek katlı (bina) erTsaxeoba (s) tek düzelilik, monotonluk erTsulovani (s) aynı fikirde erTsulovnad (z) aynı fikirle erTsulovneba (i) aynı fikir olmak erTferi (s) tek renk, tek renkli erTferovani (s) tekdüze, monoton, sıkıcı erTferovneba (i) monotonluk, tekdüzelik erT wams bir saniyede, bir anda erTwliani yaşıt erTxel (z) bir kez, bir zamanlar (masallarda) erTjer bir kez erTxel da samudamod bir kez ve daima erTxmad (s) tek seslilik, aynı fikirlilik eri (i) millet, ulus erovneba (i) millet, milliyet, vatandaşlık, milli özellikler erovnuli ulusal, milli erovnuli himni ulusal marş erovnuli droSa (i) ulusal bayrak erotizmi erotizm, aşk erotika erotik, aşka dair erudicia (i) çok geniş ve çeşitli bilgi, okuma ve araştırma ile edilen bilgi es (zm) bu ese igi (zm) demek oluyorki, örnek olarak eseni (zm) bunlar esTetika (i) estetik esTetikuri (i) estetistik eskadroni (i) takım, sürü, bölük, tabur, alay, eskizi (i) taslak espaneTi (i) ispanya espaneli (i) ispanyalı esperanto (i) esperant espanuri (s) ispanyolca estoneTi (i) estonya estoneli (i) estonyalı estonuri (i) estonca, eston dili estrada (i) düz catı sahanlık etapi mesafe, aşama, derece etiketi (i) etiket etimologia (i) etimoloji etimologiuri (s) etimolojik etiudi (i) etüt çalışması, taslak etli (i) 1. kep, takke, kasket, başlık 2. kale, şato, hisar, (satranç kale) euli (i) fakir, yoksul, muhtaç, zayıf, zavallı, biçare efeqti (i) efekt, sonuç, etki, gösteriş efeqtiani (s) efektli, etkili, gösterişli efeqturi (s) efektif, etkili eqvsdRiuri altı günlük eqvsTiTa (s) altı parmak eqvsi (sayı) altı eqvsmuxliani (s) bir mısra beyit eqvstomeuli (s) altı ciltli eqimbaSi (i) doktor taslağı, şarlatan eqimi (i) hekim, doktor eqimoba (i) hekimlik, muayene, tedavi eqskursanti (i) gezgin eqskursia (i) gezınti, seyahat eqspeditori (i) belge, vesika, senet, delil, eqspedicia (i) 1. acele 2. sefer, gezi heyeti eqsperimentatori (i) deneyimli, tecrübeli eqsperimenti (i) deney, tecrübe, deneme eqsperimentuli (s) deneysel, tecrübeye dayanan eqsperti (i) eksper, usta uzman eqspertiza (i) ekspertiz, tahmin, fikir, muayene, yoklama, taktir eqsploatacia (i) isletme istismar etme eqsploatatori (i) işleten, istifade eden eqsploatatoruli (i) işletme kabilinden eqsponati (i) sergi (hukuk) mahkemeye veya hakimlere ibraz olunan vesika veya delil eqsporti (i) eksport, nakliyat eqspresi (i) ekspres, tren eqspresionizmi (i) ekspresionizm (sanat) ifadecilik akımı eqspresiuli (s) anlamlı, manalı, dokunaklı, etkileyici, tesir edici eqspromtad (z) irticalen, hazırlıksız olarak, ani olarak eqspromti (s) hazırlıksız eqstazi (i) dalınç, esrime, vecit hali, ruhun yücelmesi, kendinden geçme eqsterni (i) ekstern, dışardan gelen öğrenci eqstraqti (i) çıkarma, çekme, söyletme, itiraf ettirme, seçme eqstraqtuli (s) çıkarılabilir, çıkarıcı, çıkarsamalı eqscesi (i) aşırılık, ifrat, fazlalık eSeloni (i) (ask) kademe, diziliş eSelonis ufrosi (ask) takım komutanı eSvi (i) fil dişi eSmaki (i) 1. şeytan, iblis 2. kurnaz insan eSmakuri 1. şeytani, şeytanca 2. kurnazca eSmakoba (i) 1. şeytanlık 2. kurnazlık eSxiani (s) çekici, alımlı eSxianoba (i) çekme gücü, çekicilik, alımlılık, cazibe eWvi (i) şüphe, kuşku, zan eWviani (s) 1. şüpheci 2. kıskanç eWvianoba (i) kıskançlık, güvensizlik şüphecilik (f) kıskanmak, şüphelenmek eWvis mitana (f) şüphelenmek eh (ün) öyle mi? ya! eh! v va (ün) ey, oh, ah, of, vah, ya, acayip! hayret! vagoni (i) vagon vada (i) süre, müddet, vade vadagasuli (s) vadesi geçmiş vadagadacilebuli (s) vadesi geçmiş vazi (i) üzüm kütüğü, asma çubuğu, asma vazna (i) fişek, foto, film kutusu vai! vaime vay bana, vay anasına, vah vah vaiTu eğer, yoksa vake (i) ova, düz alan valdebuleba (i) ödev, görev valdebuli (s) minnettar, mecbur vali (i) borç, mecburiyet, ödev, görev valuta (i) nakit para, revaç, geçerlik, sürüm vaJi (i) 1. oğlan 2. oğul vaJiƒSvili oğul vaJkaci (i) yiğit, mert, er vaJkacoba (i) delikanlılık, yiğitlik, mertlik vaJkacurad (z) delikanlıca, yiğitce, mertce vaJkacuri (s) cesur, yürekli, yiğit varami (i) talihsizlik, bedbahlık, kaza, bela, felaket varaudi (i) zan, tahmin, kıyas, varsayım, hipotez, faraziye varaudiT (z) farz olunduğu gibi, güya vargisi, vargebuli (s) uygun, münasip, yerinde vargisoba (i) liyakat, uygun ve yerinde oluş, uygunluk vardi (i) gül vardnari güllük vardisferi vardiani (i) gül gibi pembe vardna (i) düşüş, düşme, sükut, iniş, yıkılma, çökme (f) düşmek,dökülmek, yağmak varia (i) piliç varskvlavi (i) yıldız varcli (i) hamur teknesi, yalak, derin yer varcxna (f) saç taramak varjiSi (i) alıştırma varjiSoba (i) beden eğitimi çalışması, (f) cimnastik yapmak vasali (i) vasal, biat eden kimse, tebaa, kul, hizmetli, köle vasaluri (s) derebeyine tabi kimse, derebeyine ait vaqsi (i) ayakkabı, soba vb boyası vaSa (ünlem) yaşa! diye bağırmak vaSli (i) elma vaci (i) keçi, teke (astr) oğlak burcu vaWari (ı) tüccar vaWroba (i) ticaret vaWrobis saministro ticaret bakanlığı vaWruli (s) ticarete ait, ticari vaxSami (i) akşam yemeği vaxSmoba (f) akşam yemeği yemek vedreba (f) dua etmek, niyaz etmek, yalvarmak (i) dua, niyaz, rica, ibadet yakarış vedro (i) ağaç kova veeberTela (s) kocaman, iri yarı veziri (i) vezir veli (i) çayır, kır, otlak, mera, tarla, oyun sahası velodromi (i) bisiklet yolu, bisiklet pisti velosipedi (i) bisiklet veluri (s) vahşi, yabani, medeniyet görmemiş veluroba (i) yabanilik, vahşilik, vahşet venaxi (i) bağ, üzümlük ventilatori (i) vantilatör ventilacia (i) havalandırma ver, vera (z) yapabilememe yardımcı fiili veragi (s) vefasız, sadakatsiz, hain veragoba (i) vefasızlık, hıyanet veraviTari (zm)hiç, asla, hiçbir suretle veravin (zm) hiç kimse verasodes (z) hiçbir zaman, asla veraferi (zm) hiçbir şey verbali, zmnisebri (s) söze ait, sözlü, şifahi, kelimesi kelimesine, aynen, versad (z) hiçbir yerdeö hiç bir yere versaidan (zm)hiçbir yerden versaiT (zm) hiçbir yere versi (i) 107 km'lik rus uzunluk ölçüsü (eski) versifikacia, leqsTawyoba (i) şiir yazma sanatı vertikaluri (s) dikey, düşey vercxli (i) gümüş vercxliswyali (i) civa verZi (i) koç verxvi (i) engerek yılanı veterinari (i) baytar, veteriner veterinaria veterinerlik bilimi veterinaluri veterinerliğe ait vaci (i) keçi, teke (astr) oğlak burcu vefxvi (i) kaplan vefxistyaosani kaplan postlu şovalye veqili (i) avukat, dava vekili veqsili (i) poliçe, tahvil veSapi (i) ejderha, canavar vidre (zm) (e) (b) önde, önden, önce, evvel, daha önce, daha, kadar, kıyas içinde viza vize viTareba (i) hal, durum, husus viTom sanki vin (zm) kim vinaidan (b) çünkü vinaoba (i) kimlik bilgileri vinicobaa (i) durum, vaziyet, hal, mesele, problem vinme (zm) kimse, hiç kimse, her hangi biri vinc kimki, ki o violino (i) violin virTagva,virTxa (i) iri fare, sıçan viri (i) eşek viroba eşeklik vis (zm) kime, kimi, kim visi (zm)kimin vitrina (i) camekan, vitrin viRac, viRaca kimse, birisi, her hangi biri viwro (s) dar, sınırlı viwrooba (i) darlık, incelik, sınırlılık vleba (f) tutmak, yakalamak, zapt etmek, eli ile okşamak vneba (i) ihtiras, tutku, aşk, şiddet vnebiTi gvari fiilin edilgen hali vodevili (i) vodvıl, yergili balad vrceli (s) geniş, engin, vasi, çok büyük, külliyetli z zavi (i) huzur, sükun, rahat, barış, hazar, sulh, saldırmazlık zavis dadeba barış akdi yapmak zambara (i) yay, zemberek, yaylanma zambariani (s) yaylı, yay gibi, droebiti zavis Sewyveta (i) barış anlaşmasını yenileme zambaxi (i) zambak zamTari (i) kış zamTrobiT (i) kışın zangi (i) zenci zanduki (i) sandık, kasa zanti (s) ağır yürür veya hareket eder, uyuşuk, tembel zarali (i) zarar, ziyan zarbazani (i) top (silah) zari (i) 1. zil, çan 2.büyük üzüntü,yas, dehşet, korku zarmaci (s) tembel, aylak, boş zafrana (i) safran, crocus sativus çiçeği zafxuli (i) yaz zafxulobiT (z) yazın (mevsim), yazları ze, zed üstünde, hakkında, -de zebunebrivi (s) doğa üstü, tabiat üstü, harikulade, mucizevi zeg (z) ertesi gün, yarından sonra zegavlena (I) tesir etme, sözünü geçirme, nüfuz, baskı, tesir, hüküm zegani (i) dağlık, yayla, plato zeda (s) yukarıki, yukardaki zedamxedveli (s) müfettiş, kontrolör zedamxedveloba (i) müfettişlik zedaperangi gömlek zedapiri (i) yüz, düzey, satıh, üst, yüzey zedafena (i) zenginler sınıfı, sosyal yada ekonomik üstünlüğü olan sınıf zedgamoWrili benzer, hayali zedized üstüste zedmeti (s) artık, fazla, daha fazla zedmeti Rirebuleba oldugundan daha fazla deger verme zedmiwevniT (z) tam, tamam, tamamen, aynen, kesin olarak zednadebi (i) fatura, gönderilen mal zednaSeni (i) ilave kat zedsarTavi saxeli (i) sıfat zedsiZe (i) iç güvey zevidan yukarıdan zeviT (z) yukarı, yukarıya, yukarıda, üzeri, üzerine zevidan (z) yukarıdan, yukardan zeviTken (z) yukarıya doğru zeze dik, dik durarak zeTi (i) yağ (sıvı) zeTiani (s) yağlı zeTisxili (i) zeytin zeimi (i) zafer alayı, zafer, başarı, muvaffakiyet zeimoba kutlamak zeinkali (i) çilingir zekacuri (s) insan üstü zela (f) yoğurmak, masaj yapmak zemdgomi (s) emir, direktif, kararname zemoaRniSnuli (s) çok anılmış, tanınmış zemoaRwerili (s) anılmış zemodan yukarılardan zemodasaxelebuli çok anılmış, tanınmış zemoT (z) yukarıda, yukarıya zemoTqmuli (s) ileri gelen, anılmış zemoqmedeba (i) nüfuz, baskı, tesir, hüküm zemoxsenebuli (s) çok anılmış, tanınmış zepirad (z) ezberden, sözlü olarak zepiri (s) ezber, sözlü zerele (s) yüzeyde kalan, satha yakın veya satıhta olan yüzeysel, üstün körü zereled (z) görünüşte, üstün körü bir şekilde zeSTagoneba (i) ilham etme, esinleme, vahiy etme, telkin etme zeSTagonebuli (s) ilhamlı, esinli, telkinli zeca (i) gök, sema,cennet zecieri (s) göğe ait, semavi, kutsal, ilahi göksel zewari (i) çarşaf zvavi (i) çığ, heyelan zverva (f) casusluk etmek, gözetlemek, keşfetmek zvini (i) yığın zvirTi (i) dalga, dalgalanma ziani (i) ziyan, zarar ziareba (i) cemaat, duygu ve düşüncede birlik şarap içme ve yeme ayini, ilişki, paylaşım zidva (f) taşımak (çekerek,asılarak) zizRi (i) nefret, tiksinme zizRiT (z) iğrenerek, tiksinerek zmna (i) fiil zmnizeda (i) zarf zmnisarTi (i) zarf zmniswini(i) fiil ön eki zmuili (f) böğürmek (i) böğürme zne (i) huy, tabiat, mizaç znedacenuli (i) faişe, orospu znedacenuloba (i) faişelik, fuhuş, kötü maksada veya işe kullanma zneoba (i) ahlak zneobrivi (s) ahlaki zneqa (f) kıvırmak, bükmek, eğmek, yola getirmek zogadad (z) genellikle, genel olarak zogadi (s) genel, yaygın zogadsaganmanaTleblo genel eğitim ve öğretim zogan bazı yerde, orda burda zogva (f) 1. ekonomi yapmak, iradareli kullanmak, masrafı kısmak, 2. kıymamak, canını bağışlamak zogi zogierTi (z) bazı zogjer (z) ara sıra, arada sırada, bazan zodi (i) külçe zoziniT (z) yavaş yavaş, ağır ağır zoli (i) duzensiz boylalı,çizgi zoliani (s) intizamsız çizgilerle boyanmış, yol yol zoma (i) ölçü zomva (f) ölçmek zomierad (z) ölçülü olarak, ılımlıca, orta yollu zomieri (s) ölçülü, ılımlı,orta zomiereba ölçülülük, ılımlılık zona (i) kuşak, yöre, bölge zonari (i) sicim, sarma, sarılış, ipliğin karışık dolaşması zoologia (i) hayvan bilimi, zooloji zoologiuri parki (i) hayvanat bahçesi zoologiuri (s) hayvan bilimi ile ilgili zooparki (i) hayvanat bahçesi zonari (i) örgü, saç örgüsü, şerit zrda (f) büyütmek (i) büyütme zrdili, zrdilobiani (i) edepli, nazik, nezaketli zrdiloba(i) nezaket, incelik, kibarlık zrunva (f) merak etmek, endişe etmek, ilgilenmek, alakadar olmak, özel bir ilgi duymak (i) ilgi, alaka,şefkat zuzuni (f) vızıldamak, fısıldamak, fısıldayarak konuşmak (i) vızıltı, dedikodu, söylenti zuTxi (i) mersin balığı zumfaras qaRaldi zımpara kağıdı zurgi (i) 1. arka, 2. sırt zurgidan Tavdasxma (f) arkadan saldırmak zurgis Seqceva (f) başka tarafa yöneltmek, kovmak, dönüp gitmek,vaz geçmek zurgs ukan sırtın arkası zurmuxti (i) zümrüt zusti (i) kesin, şüphesiz, tam, doğru zRapari (i) masal, hikaye zRapruli (s) efsanevi, hayali, acaip, garip zRarbi (i) kirpi zRva (i) deniz zRvaosnoba (i) deniz yolculuğu, denizcilik zRvari (i) nihayet, had, hudut, sınır zRvis ZaRli (i) köpek balığı zRmartli (i) töngel, muşmula zRude (i) parmaklık, tahta perde zRurbli (i) eşi T Tavgadasavali macera, baştan geçen olay, hatıralar Tavganwirva (i) fedakarlık, feragat Tavganwiruli (s) özverili, feragatli TavdadebiT, Tavdadebulad (z) sadakatle Tavdadebuli (s) sadık,bağlı Tavdadebuloba (i) bağlılık, sadakat Tavdapirveli (s) ilk, birinci, başta Tavdasxma (i) akın, saldırı (f) saldırmak,akın etmek Tavdamsxmeli (i) akıncı TavdauWereli (z) zaptedilemeyen, ölçüsüz Tavdacva (i) nefsi müdafa, kendini savunma Tavdacvis saministro savunma bakanlığı TavianTi (s) kendilerinin, kendileri Tavidan (i) baştan, başlangıçtan Tavidan bolomde baştan sona kadar Tavis droze tam zamanında Taviseburi (s) özel TavisTavad (s) kendisi, bağımsız olarak TavisTavadi (s) kendi kendisi, bağımsız Tavis mokatuneba (f) yalandan yapmak, kendini gibi göstermek, taklit etmek Tavis mokvla (f) kendini öldürmek, intihar etmek (i) intihar Tavis moyra (f) birik(tir)mek, yığılmak Tavisuflad (s) özgürce, rahat duruş (askeri) Tavisufali (s)özgür Tavisufleba (i) özgürlük Tavis Sefareba (f) kendini korumak, gizlemek, siper almak Tavis Sewirva (i) kendini feda etme, kendini kurban etme Tavis Svela (f) kendini kurtarmak Tavminebebuli (s) terkedilmiş, ıssız Tavmoyrili (s) toplanmış, toparlanmış, bir yerde birikmiş Tamjdomare (i) reis, başkan Tavmjdomareoba (i) reislik, başkanlık Tavsamtvrevi (s) şaşırtıcı, esrarlı, anlaşılmaz Tavsaxuri (i) kapak, başlık Tavqve (z) aşağı, aşağıya, aşağıda TavSesafari (i) kendini koruyacak, sığınak, barınak, siper (askeri) TavSesafaris ageba (f) sığınak oluşturmak, sığınak yapmak TavSi ilk başlarda TaTbiri (i) meclis, divan, konsey TanamgrZnobi (i) taraflar, sempatizan Tanamdeboba (i) iş verme, istihdam, memuriyet, vazife, iş TanamebrZoli mücadele arkadaşı, yoldaş, muharebe arkadaşı askerlik arkadaşı Tanamedrove (i) çağdaş, muasır, asri Tanamedroveoba çağdaş, modern, medeni Tanamemamule (i) vatandaş, yurttaş, hemşehri TanaSemwe (i) yardımcı asistan Tanrigi (i) sınıf, kategori, rütbe Tanxa (i) toplam, tutar, kapital, miktar, yekün Tanxmoba (i) anlaşma, uyuşma, onaylama, mütabakat TareSi (i) akın, hücum, baskın TaRliTi (s) suni, yapay, taklitvari TeTrgvardieli (i) beyaz muhafız Tematika (i) vazife Tematikuri (s) görev icabı Temi (i) cemiyet, topluluk Temuri (s) sosyal, toplumsal TvalTvali (f) izlemek, gizlice gözetlemek Tvalis axveva kgadataniTi mniSvnelobiTc (i) hile, aldatma, dolandırıcılık Tvalis devneba (f) gözetlemek,izlemek TviTmaswavlebeli (i) kendi kendini eğitme el kitabı TviTmoqmedeba (i) kendi kendine hareket etme TviTmoqmedi (s) kendi kendine faaliyet gösterme TviTmoZravi (s) otamatik, kendi kendine hareket eden TviTmfrinavi (i) uçak, saieriSo TviTmfrinavi saldırı uçağı moieriSo TviTmfrinavi savaş uşağı TviTmsvleli (s) kendi kendini sevk eden Tvla (f) saymak (i) sayım Tofi (i) tüfek Tofis srola (f) tüfeği ateşlemek Tofxana (i) askeri techizat deposu, cephanelik Tofiswamali (i) barut Txrili (i) kazılmış, hendek, siper Txroba (i) ifade, demeç, rapor i ia (i) menekşe iagundi (i) kıymetli taş, cevher iadoni (i) bülbül türünde küçük, hoş ötümlü kuş iavnana (i) ninni ialaRi (i) yaylak ialqani (i) yelken ialqaniani gemi yelkenli gemi iambi (i) birincisi kısa ikincisi uzun iki heceli vezin şekli ianvari (i) ocak (ay) iaponeli (i) japon iaponia (i) japonya iaponuri (s) japonca iara (i) yara, bere, gönül yarası, ceriha iaraRi (i) 1. silah 2. alet iaraRis gawmenda (f) silah temizlemek iaraRis dayra (f) silah bırakmak, teslim olmak iarliyi (i) yafta, etiket, nitelendirici isim veya cümlecik iasamani (i) leylak ağacı veya çiçeği iataki (i) döşeme, taban iatakqveSa (s) hasır altı edilmiş, gizli, mahrem iafad (z) ucuzca iafeturi iafi (s) ucuz iafoba (i) ucuzluk iaffasiani (s) ucuz değerde, ucuz igav-araki (i) masal, efsane igavTmwerali (i) masal, hikaye ve efsane yazarı igavi (i) ramiz ve kinayeli hikaye, kinaye igi, is (zm) o igive aynı, benzer igiveoba (i) özdeşlik, ayniyat, benzerlik igini, isini (zm) onlar idayvi (i) dirsek idea (i) ideal, fikir, düşünce, görüş ideali (i) ideal, ülkü idealizacia (i) idealizm, ülkücülük idealisti (i) idealist, ülkücü idealuri (s) ideal olan, ülküsel identuri (s) tanımlı, tanımlanmış ideologi (i) ideolog, fikir üreten ideologia (i) ideoloji, fikirler bütünü ideologiuri (s) ideolojik, düşünsel ideuri (s) idealistik, ideale göre doğru olan idilia (i) köy hayatını idealleştirip tasvir eden kısa şiir veya düz yazı idiliuri (s) pastoral, saf ve sevimli idiomi (i) deyim, tabir, şive, lehçe, üslup idiomatikuri (s) belirli deyimlere ait, şivesel idioti (i) idyot, aptal kimse idiotizmi (i) aptallık, ahmaklık idumali (i) gizli, sakli, mahrem iRlia (i) koltuk (kol altı) ieri (i) anlam, mana, tesir, etki ieriani (s) anlamlı, manalı, dokunaklı, tesir edici, etkili ieriSi (i) atak, taarruz, saldırı ieriSze gadasvla (f) atağa geçmek, saldırmak, hücum etmek ieriSze gadasvlis dro atağa geçme zamanı, hücum anı ivlisi, mkaTaTve (i) temmuz ivnisi, TibaTve (i) haziran izoTermuli (s) izotermal, eş sıcaklıksal izolatori (i) izolotör, yalıtkan izolacia (i) izolasyon, yalıtım izolireba (f) izole etmek, yalıtmak izolirebuli (s) izole edilmiş, yalıtımlı iisferi (s) mor ilaji sabır, dayanıklılık ilajgawyvetili (s) zayıf, dayanıksız iluzia (i) illizyon, göz boyama iluminacia (i) aydınlatma, yaldızlama ilustracia (i) örnek resimleme, izah edici resimleme ilustrirebuli (s) açıklayıcı, izah edici, resimli, tanımlı im kSc, iman (zm)o (iman: hikaye hali) imavdrouli (s) aynı zamanda, aynı anda imave aynı imaT (zm) onlar, onlara (hikaye hali) imaTi (zm) onların imas (zm) onu (bazan ona) imgvari (s) o şekil, o şekilde, bu gibi imdenad (z) o kadarlık, o kadar fazla imdeni (z) o kadar im dRes o gün im dros o zaman imdroindeli o zamanın, o zamanki imedi (i) umut, ümit imedgacruebuli pişmanlık imedovneba (f) ümit etmek, umutlanmak, ummak, beklemek imediani (s) sadık, emniyetli, güvenilir imereli (i) imeretiden, imeretili imeruli (s) imereti dili, imer dili imTaviTve başından beri, başlangıcından beri imiT onunla imis (s) onun imisTana (s) onun gibi imisi onun imitom (b) o nedenle, çünkü imnairi (s) o şekilde, o gibi imperatori (i) imparator imperai (i) imparatorluk imperializmi (i) emperyalizm, sömürgecilik imperialisti (i) emperyalist, sömürgeci imperialisturi (s) emperyalistik, sömürgesel importi (i) ithalat impresionizmi (i) impresionizm, sanatta akım türü, ifadecilik impulsi (i) itici kuvvet, sevk, tahrik, tesir, ani his, dürtü, saih inadiani inatlı, dik kafalı ingliseli (i) ingiliz (i) kırmızı ceket, palto inglisi (s) ingiltere inglisuri (s) ingilizce indauri (i) hindi indeqsi, saZiebeli fihrist, dizin individi (i) tek, yalnız, ayrı, başlı başına, ferdi, bireysel, kimse,birey individualoba (i) ferdiyet, hususiyet, kişisellik individualuri (i) ferdi, bireysel, ferdiyete ait indo-evropuli (s) hint-avrupalı indoeTi (i) hindistan induri (s) hintçe industria (i) sanayi endüstri industrializacia (i) endüstrileşme, endüstrileştirme industriuli (s) endüstriye ait, endüstriyel inercia (i) atalet, süre, durum invalidi (i) hükümsüz, batıl inventari (i) envanter defteri inversia (i) ters dönme, altüst olma, ters çevirme iniciali (i) kelimenin ilk harfi, kıta başındaki büyük harf iniciativa (i) insiyatif, öncelik, şahsi teşebbüs iniciatori (i) başlatan kimse, düzenleyen kimse, organizatör inJineri (i) mühendis inspeqtireba denetlemeye, teftişe tabi tutmak inspeqtori (i) müfettiş inspeqcia (i) teftiş, yoklama instancia (i) örnek, misal instinqti (i) içgüdü instimturad (z) içgüdüsel olarak instinqturi (s) içgüdüye ait, içgüdüsel instituti (i) enstitü instruqtori (i) öğretmen, eğitmen, okutman, rehber öğretmen, müşavir instruqcia (i) öğretme, öğretim, eğitim, bilgi verme instruqciuli (s) öğretici, eğitici inscenireba (f) dramatize etmek, sahneye koymak inteleqti (i) zeka, akıl, zihin, akıllı kimse inteleqtualurad (z) entellektüelce, zekice, akıllıca inteleqtualuri (s) entellektüelce, akla ait, çok akıllıca inteligenti (i) eğitimli, tahsilli, aydın kimse inteligenturi (s) eğitimli, tahsilli, kültürlü, aydın inteligencia (i) aydınlar, münevverler zümresi, istihbarat intendanti (i) iaşe ve levazımat bölümü intensivoba (i) yoğunluk, yoğuşma, hiddetlenme intensiuri (s) şiddetli, bir noktada toplanmış, yoğun, derin internirebuli (s) göz altına alınmış, hapsedilmiş, alıkonulmuş interpredacia (i) yorum, tefsir, izah, mana (f) manasını izah etmek, yorumlamak interesi (i) ilgi, alaka, merak internacionali (i) enternasyonal, uluslararası internacionalizmi (i) enternasyonalizm internacionalisti (i) enternasyonalist internacionaluri (s) enternasyonal intimuri (s) içten, yürekten, candan intimuroba (i) teklifsiz dostluk, sıkı dostluk indonacia (i) konuşma şekli, şive, ses tonunun yükselip alçalma şekli intriga (i) entrika, desise, hile intrigani (i) entrikacı, hileci intrigis mowyoba (f) entrika çevirmek, hile yapmak, düzenbazlık yapmak intuicia (i) sezme, sezgi infeqcia (i) enfeksiyon, bulaşıcı hastalık, bulaşma infeqciuri (s) enfeksiyonla ilgili, bulaşıcı infinitivi (i) (gr) mastar informacia (i) danışma, bilgi alma, mesaj informatori (i) haberci, istihbaratçı informireba (f) bilgi vermek, haber vermek, söylemek, bildirmek incindenti (i) olay, hadise, vaka inCi binCi hiçbirşey iodi (i) iyot (kimya) ioli (s) yol-yordam, kolaylık ionja (i) yonca iorRa (i) avare gezinen kimse ipodromi (i) hipodrom, yarış alanı irani (i) iran iranuli (s) farsça irgvliv (z) hakkında, üzerine iremi (i) geyik, karaca iribad (z) dolaylı olarak iribi (s) dolaylı irlandia (i) irlanda irlandieli (i) irlandalı ironia (i) alay, kinaye, ironiulad (z) alayla, dalga geçerek ironiuli (s) inceden inceye alay eden, alaylı is, igi (zm) o isari (i) ok, saatte yelkovan ve akrep ise (z) öyle ise rom öyleki isev (z) gene, yine iseTi, iseTive, iseTnairi (s) öyle, öylesi iseTnairad (z) öylesine isec öylede isini (zm) onlar ispanaxi (i) ıspanak islandia (i) izlanda islandieli (i) izlandalı isteria (i) isteri, sinir bozukluğu isterika isterik, sinir bozukluğu isterikuli (s) isterikle ilgili, isterikçe, sinirsel isteriuli (s) isterikçe, sinirsel istoria (i) tarih, geçmiş, mazi istorikosi (i) tarihçi istoriuli (s) tarihsel, tarihi istoriuli materializmi tarihi materyalizm italia (i) italya italieli (i) italyan italiuri (s) italyanca iubilari meşhur bir kimsenin jübile yapması iubile (i) jübile iumori espiri anlayışı, mizah iuridiuli (s) tüzel, adli, yargıya yada yargıçlığa ait iuristi (i) hukukçu, avukat iusticia (i) adalet, hakkaniyet iusticiis saministro adalet bakanlığı ifani (i) kül iq (z) orada, oraya iqamde oraya kadar iqauri oralı iqac oradada iqidan oradan iqiT öteye iqiT-aqeT öteye-beriye, ileri-geri iqneb, iqneba (z) belki, olur, olabilir iRbali (i) saadet, mutluluk, yazgı iRlia (i) koltuk altı iSviaTad (z) nadiren, seyrek olarak iSviaTi (s) nadir, seyrek iSviaToba (i) nadirlik, seyreklik iZuleba (f) zorlamak, mecbur etmek, (i) zorlama iZulebuli (z) mecbur bırakılmış, mecbur kalmış iZulebiT jarSi gawveva (f) zorunlu askerliğe çağırmak iWvi (i) şüphe, tereddüt, itimatsızlık ixvi (i) ördek ijara (i) kullanım, kiracılık, kiralama, kirayla tutulmuş mülk k kaba (i) elbise, entari, fistan kabineti (i) kabin, çalışma odası kadeti (i) deniz veya askeri okul talebesi kadniereba (i) cüret, küstahlık kadreba (f) 1. layık görmek, yakıştırmak 2. cesaret etmek 3. arzu istek kadrebi (i) kadro, kadrolar, çerçeve, plan kaeSani (i) can sıkıntısı kavaleria (i) atlı asker, süvari, süvari alayı kavaleristi (i) süvari askeri kavi (i)1. kanca, çengel 2. ağaç, saban kavkasia (i) kafkasya kavkasieli (i) kafkasyalı kavkasiuri (i) kafkaskaya özgü kavSirgabmuloba (i) bağlantı, iletişim kavSirgabmulobis saministro (i) iletişim bakanlığı kavSiri (i)1. bağlantı 2.iletişim 3. ilişki 4. bağlaç 5. (f) çevrimde olmak kazmva (i)1. eyerlemek (atı) 2. ciltlemek (kitap) (askeri) kazmulsityvaoba (i) edebiyat, güzel yazılar kaTedra (i) riyaset makamı, kürsü kakabi (i) çil, civciv kakali (i) ceviz kaklis xe (i) ceviz ağacı kakani (f) guluklamak (tavuk) kakao (i) kakao kakvi (i) kanca, çengel kakuni (f) çarpmak, vurmak, çalmak (i) vurma, darbe, vuruş kala (i) teneke, kalay, çinko kalaTa (i) sepet kalaTburTi (i) basketbol kalami (i) kalem kalapoti (i) 1. kanal 2. şekil kalatozi (i) taşcı, duvarcı kalendari (i) takvim kalva (f) kalaylamak (i) kalaylama kalTa (i) kucak dolusu kalia (i) doğuda görülen büyük çekirge kaligrafia (i) hattatlık kalmaxi (i) alabalık kalmis mosmiT bir kalemin vuruşuyla kalmistari (i) kalem sapı kalo (i) harman yeri, düzlük kalooba (f) harman yapmak kaloSebi (i) lastikler kama (i) dere otu kamaTeli (i) oyun zarları kamaTi (f) müzakere etmek, görüşmek (i) müzakere, görüşme kamara (i) tonoz, kemer (yapıda), kubbe kameCi (i) manda kamkami (f) kıvılcım saçmak,parıldamak (i) parıldama, parıldama kampania (i) sefer, savaş, seferberlik kanafi (i) kendirotu, kenevir kandidati (i) namzet, aday, talip kani (i) 1. deri, cilt 2. kabuk 3. kitap kabı, kapak, örtü kankali (i) titreyiş, titreme (f) titremek kankledoba (i) sukut, nezaketle reddetme, menfi cevap kanonzomiereba (i) usul, prensip, asıl, esas, prensiplendirmek, ölçü koyma, kural gereğince hareket etme kanonzomieri (i) prensip, kanun, kaide kanonTa krebuli (i) kanunlar dergisi kanoni (i) kanun, yasa kononisgareSe (i) kanun dışı kanonierad (z) kanuni olarak kanoniereba (i) kanunilik, yasallık kanonieri (s) kanuni, yasal kanoniT (z) kanunla, kanuni olarak kanonmdebeli (i) kanun koyucu, yasama görevini yapanlar kanonmdebloba (i) kanun koyma, yasama görevi kanonproeqti (i) senet, çek, hesap, fatura kaprali (i) onbaşı kantikuntad (z) nadiren, seyrek, pek az, seyrek olarak kantora (i) ofis, büro kanfeti (i) çikolata, şekerleme, tatlı cinsi kanqveSa (s) deri altına ait kancelaria (i) temyiz mahkemesi, mahkeme (ingiltere de) kanWi (i) dizden aşağı olan, bacağın ön tarafı kapasi (s) ters huylu, kavgacı, huysuz hırçın kapiki (i) kapik, (rus para birimi) kapitali (i) kapital, stok, sermaye kapitalizmi (i) kapitalizm kapitalisti (i) kapitalist kapitalisturi (s) kapitalistce kapitaluri (s) kapitalle ilgili, esas, başlıca, cismani, mevcut, tam kapitani (i) kaptan kapitulacia (i) kapitülasyon, yabancılara mahsus imtiyaz kaJi (i) 1. çakmak taşı 2. renkli taş, ateş taşı karabadini (i) sağlık el kitabı karada (i) dolap (dolap) karavi (i) çadır karaqi (i) tereyağı kargad (z) iyice karga xans uzun süre kargi (s) iyi kardali (i) bakraç, küçük kazan kardinali (i) kardinal, asıl, ana, baş kardinaluri (s) asıl, ana, baş, merkezi karelia karelya cumhuriyeti kari (i) 1. kapı 2. kısım karikatura (i) karikatür kariskaci (i) padişah nedimi, yaver, dalkavuk, yardakçı kar-midamo (i) bilhassa çiftlikte ev ve müştemilatı, malzemesi karnaxi (i) yazdırma, dikte, imla kartofili (i) patates kartofilis sanTeli (i) patates mumu karWapi (i) tek direkli yelken gemisi, küçük harp gemisi kaspiis zRva (i) hazar denizi kasri (i) fıçı kata (i) kedi kataTagvopana kedi fare oyunu katalogi (i) katalog katarRa (i) kadırga, büyük sandal katastrofa (i) afet, felaket, bela katastrofuli (s) felaketli, felaket getiren kategoria (i) kategori, cins kategoriulad (z) kategorik, cins olarak kategoriuli (s) kategorik, cinsle ilgili kateri (i) buharla işleyen sandal katleti (i) pirzola, külbastı katorRa ağır hapis katorReli (i) mahkum, mahpus katorRuli (s) ağır ve sıkıcı nahoş iş kafva (f) budamak (i) budama kaSkaSa (s) parlak, ışıltılı, çok güzel kaSni (i) boyun atkısı kaSkaSi (f) parlamak, ışıldamak (i) parlaklık, ışıltı kaSxali (i) set, su bendi, barajı, su haznesi kacTmoyvare (i) insan canlısı kacTmoyvareoba (i) hayırseverlik kaci (i) kişi, adam kacismkvleli (i) katil kaciWamia (i) insan yiyen, yamyam kaciWamiaoba (f) yamyamlık, insan yemek kacoba (i) erkeklik, adamlık kacobrioba (i) insanlık, beşeriyet kacuri (s) erkekçe, adamca, insanca kawrva (f) tırmalamak, kaşımak, tahriş etmek kaWkaWi (i) saksağan kaxeTi (i) kaheti kaxeli (i) kahetili kaxuri (s) kahetye özgü kbena (i) ısırma kbeCa (f) dişlemek, ısırmak kbilbagismieri bgera diş gıcırtısı kbili (i) diş kbilis eqimi (i) diş hekimi kbilis fxvnili (i) diş fırçası kedeli (i) duvar kevi ağaç sakızı, sakız keTeba (f) yapmak, etmek keTilgoniereba (i) basiret, ihtiyat, göz açıklığı keTilgonieri (s) zihinli, ihtiyatlı, basiretli, açık göz keTildReoba (i) iyi gün, mutlu gün, refah keTilzneoba (i) olumlu dvranış, olumluluk keTili (s) iyi, hoş, tatlı, iyimser, iyi niyetli, nazik keTilis msurvei iyi dilek dileyen, arkadaş, dost, iyi niyetli keTilmsurveloba (f) iyi dilek dilemek, dostça davranmak, iyi niyetli olmak keTilmezobluri (s) iyi komşu gibi keTilis yofa gakeTeba (f) iyi şeyler yapmak, etmek keTilismyofeli (i) velinimet, hayır sahibi keTilmowyoba halkın refahı refah düzeyi keTilmowyobili (s) güzel organizasyon, iyi düzenleme keTilsaimedo (s) güvenilir, sağlam, sadık keTilsindisieri (s) insaf sahibi, doğru çalışan, vicdanlı keTilSobileba (i) asalet, kibarlık keTilSobili (s) asil, necip, alicenap, yüksek keTilxmovaneba (i) tatlı ses, hoş telaffuz keTri (i) cüzzam hastalığı, miskin hastalığı kerTovani (s) cüzzamlı, cüzama ait keisari (i) kayzer kekluci (s) cilveli, şuh, nazlı keklucoba (f) nazlanmak, cilvelenmek, flörta etmek, (i) cilve, flört, naz ken doğru kenkva (f) (yemi) gagalamak kenkra (i) çilek ve kiraz gibi etli ve zarlı kabuksuz tane kenti (i) tek sayı (2 ile bölünmeyen) kentad yalnızca, tek başına kenwero (i) üst, tepe, en yüksek yer kenWi (i) çakıl taşı, yuvarlak ufak taş kenWisyra (i) oy pusulası (f) pusula ile oy vermek kepva (f) kesmek, balta ile yarmak kesmek, dilmek, bölmek (i) kesme, dilme, bölme kera (i) ocak, fırın kerva (i) dikiş, dikme (f) dikmek keramika (i) seramik keramikuli (s) seramik, seramikten kerpTayvanismcemeli (i) puta tapan kimse, putperest kerpTayvanismcemloba (f) puta tapmak kerpi (i) put, mabut, çok sevilen kimse veya şey kerZi (i) aş, yemek, öğün kerZo (s) özel, kendine ait, şahsi keti (i) sopa, deynek, çomak kefa (i) kafanın arka kısmı, ense kecva (f) katlamak, sarmak keci (i) güveç, çömlek, bileki, toprak çanak kexi (i) eyer kaltağı kvadrati (i) metrekare kvadratuli (s) dört köşe, dört köşeli, alan (mat.) kval da kval (z) izleyerek kvali (i) iz kvalifikacia (i) ehliyet, liyakat, vasıf, nitelik, meziyet kvalificiuri (s) ehliyetli, liyakatlı, vasıflı kvamli (i) duman kvamliani (s) dumanlı kvamlsadeni (i) baca kvamZi (i) 1. düğüm 2. bağ, şerit, kuşak, kayış bilhassa, ukde kvartali (i) dörtte bir, çeyrek kvartaluri (s) dörtte biri, çeyrek kvarcxlbeki (i) kayde, esas, temel kvaxi, gogra (i) helvacı kabağı kvaxe (s) olgunlaşmamış, ham, kemale ermemiş, gelişmemiş kvdoma,mokvdoma (f) ölmek kveba (f) beslemek, beslenmek kvebis saministro (i) gıda işleri bakanlığı kverTxi (i) çubuk, değnek, asa kveri (i) bisküvi, kraker, simit kverna (i) sansar, samur kvercxi (i) yumurta kvercxisdeba (f) yumurtlamak kvesi (i) çakmaktaşı kvexna (f) övünmek, kurulmak, kendini methetmek (i) öğünme kvexnia (s) övünen, tefahür eden kviparosi (i) selvi, selvi ağacı kvira (i) 1. pazar günü 2. hafta kvreuli,yovelkvireuli (s) haftalık kvirti (i) tomurcuk, gonca kvici (i) tay, sıpa kvlav (z) tekrar, yine, bir daha kvlavindeburad öncelikle, öncelikli kvleva (f) tahkik etmek, tetkik etmek, araştırmak, aramak, yoklamak kvleva-Zieba (i) tahkik, teftiş, soruşturma kvnesa (f) inlemek, figan etmek (i) inilti, figan kvneta (f) tıkır tıkır parçalamak ki (z) tabi, evet, peki ki (b) fakat, ise kibe (i) merdiven kibo (i) kanser, yengeç kide (i) uç, son sınır, kenar, bordür kidev hem de, ayrıca kidev (z) daha, yine kivili (i) bağırma, çağırma (f) ağlamak, feryat etmek kiTxva (i) 1. okuma 2. soru (f)1. okumak 2. sormak kiTxviTi nacvalsaxeli soru zamiri kiTxviTi niSani soru işareti kilo (i) 1. kilogram 2. ruhsal durum 3. şive, ağız, lehçe 4. nağme melodi 5. ses tonu kilogrami (i) kilogram kilokavi (i) lehçe, şive kilometri (i) kilometre kinaRam (z) az kalsın, hemen hemen kinematografia (i) sinema makinası, sinema fotograf makinası, kinematografiuli sinema, tografik kinklaoba (f) münakaşa etmek, reddetmek (i) kavga, münakaşa, çekişme kino (i) sinema, sinema salonu, gösteri salonu kinogadaReba (f) film çekmek kinomsaxiobi (i) sinema artisti kinosuraTi (i) afiş kinowarmoeba (i) sinemacılık, sinema endüstrisi karkaJi piyaz kiri (i) kireç kiriani (s) kireçli kirqva (i) kireç taşı kirwyvla (f) taş vs. ile döşemek kiseri (i) boyun kiskisi (f) seslice gülmek, kahkaha atmak (i) kıkırdama kitri (i) salatalık, hıyar kicxva (f) suistimal etmek, kötüye kullanmak, azarlamak, paylamak klakna (f) bükmek, sarmak, burmak, burkmak, döndürmek (i) büküş klaknili (s) bükük, sarılmış, burulmuş klanWi (i) pençe tırnağı klasgareSe okul saatleri dışında klasTa brZola sınıf mücadelesi klasi (i) sınıf klasikosi (i) klasikçi klasikuri (s) klasik klasifikacia (i) tasnif etme, sınıflara ayırma klasobrivi (s) sınıfsal klde (i) kaya kldovani, kldiani (s) kayalık kleba (f) aza(l)tmak, eksi(l)tmek, alça(l)tmak, küçü(l)tmek, indirmek klimati (i) iklim klimatologia (i) meteoroloji klimaturi (s) meteorolojik klinika (i) klinik klinikuri (s) klinik klite (i) kilit, anahtar klubi (i) kulüp kmara (z) yeter, kafi kmayofaze myofi (i) uşak, hizmetçi kmayofileba (i) memnunluk, memnuniyet, kıvanç kmayofili (s) memnun knavili (i) kedi miyavlaması (f) miyavlamak kneina (i) prenses kninobiTi (s) küçük, ufak, mini (i) küçültme knuti (i) kedi, tavşan vs. yavrusu kobra (i) sazan balığı kodala (i) ağaçkakan kuşu kovzi (i) kaşık kozaki (i) deve yavrusu koka (i) su testisi, çömlek kokarda (i) rozet veya düğme, kokart kokispiruli wvima (i) sağanak halinde yağan yağmur kokori (i) gonca kolba (i) sert cevap koleqtivi (i) kollektif, toplu koleqtivizacia (i) kollektivizm, toplulaştırma, birleştirme koleqtiurad (z) kollektif olarak, topluca koleqtiuri (s) kollektif, toplu koleqtiurmeurneoba toplu ziraat koleqtiuroba (i) kollektivizm koleqcia (i) kolleksiyon kolmeurne (i) ziraatçı (kollektif) kolmeurneoba (i) ziraatçilik (kollektif) kolonia (i) koloni, sömürge kolonizatori (i) koloni halinde oturan kimse kolonizatoruli (s) sömürgesel kolonizacia (f) bir mıntıkaya gayri kanuni insanlar vs. yerleştirmek kolonizireba (f) koloni tesis etmek kolonisti (i) kolonide oturan kimse, yerleşimci koloriti,elferi (i) mübalağa, renkli süs, renk cümbüşü kolofi (i) küçük sepetçik, kutuluk kolxelSekruleba (i) toplu anlaşma, toplu ittifak kombaini (i) 1. biçer döğer makinası 2. birleş(tir)mek kombali (i) kısa kalın sopa, çomak, asa kombinacia (i) kombinasyon, birleş(tir)me kombinireba uzlaşmak, ittifak kurmak, düzenle(n)mek kombosto (i) lahana kombosti (i) komposto komedia (i) komedi komediuri (s) komik komendandi (i) kumandan komendatura (i)komutan karargahı komentari (i) yorum açıklama komikuri (s) güldürücü, komik kominterni (i) moskova'nın enternasyonal sosyalist birliği komisari (i) komiser (sovyetlerde) komisariati (i) levazım, ordunun iaşe şubesi, erzak, yiyecek, içecek komisia (i) komisyon komkavSireli (i) genç kominist komkavSiri (i) genç kominist cemiyeti komkavSiruli (i) genç kominist komiteti (i) komite aRmasrulebeli komiteti kurucular heyeti komli (i) avlu kompartia (i) kominist parti kompasi (i) kumpas kompensacia (i) denkleme, tazminat, bedel, karşılık kompensireba (f) ödemek, bedelini vermek, karşılığını yapmak kompetenturi (s) ehliyetli, kabiliyetli, selahiyetli, kifayetli kompetencia (i) yetki, yeterlilik, hak ve selahiyet, vazife kompilacia (i) derleme kompilireba (f) telif etmek, derlemek kompilatori (i) müellif, derleyen kompiuteri bilgi sayar kompleqsi (i) kompleks, birleşim, karışım kompleqsuri (s) kompleksçe, birleşik, karışık kompleqti (i) komple, bütün, takım, seri, gurup kompoziti (i) bileşim, terkip, alaşım kompozitori (i) bestekar, müellif kompozicia (i) kompozisyon, sanat eseri, beste komponenti, Semadgeneli (i) parça, unsur kompoti (i) komposto komuna (i) ahali, halk komunaluri (s) ilkel, toplumsal komunari bir komünist veya buna benzer cemiyetin azası komunisti (i) komünist komunisturi (s) komünistçe, bolşevik komunisturi akademia kominizm akademisi komunisturi internacionali kominist internasyonal komSibia (i) ayva kona (i) deste, bohça, buket kongresi (i) kongre, amerikada millet meclisi kondaxi (i) fıçı, dipçik, alay konusu kimse konduqtori (i) konduktör konverti (i) zarf, mektup zarfı konkretulad (s) realite olanrak, aşikare, somut olarak, belirli olarak konkretuli (s) somut, belirli konkretuloba (i)somutluluk, belirlilik konkurenti (i) rakip, rekabet eden konkurencia (i) müsabaka, yarış, mücadele, rekabet konkurenciis gaweva (f) müsabaka etmek, yarışmak, rekabet etmek konkursi (i) müsabaka, yarışma, rekabet konservatizmi (i) muhafakazarlık konservatori (i) konservatör, muhafazakar (ingilterede) konservatiuli (s) muhafazakar, ihtiyatkar konservatoria (i) konservatuvar, musiki veya sanat okulu konspeqti (i) özet, öz, kısaca konspeqturi (s) kısaca verilen, özet konspiratori (s) fesatçı, gizli fitne kuran, suikast tertipleyen konspiracia (i) fesat maksadıyla kurulan ittifak, suikast, fitne konspiraciuri (i) gizli suikast örgütü konstitucia (i) 1. anayasa 2.oluşum yapılanma konstituciuri (i) esasi, fıkri, tabii, sıhhi, anayasal konstruqcia (i) bina etme, yapı, bina konsuri (i) konsolos konsultacia (i) danışma, sorma, müraacat etme konsultanti (i) danışma, konsultasyon, muayene kontrasti (i) tezat, karşıtlık, zıtlık kontrahenti (i) müteahit kontrdazverva (i) gizli haber alma servisi, istihbarat örgütü kontribucia (i) yardım, bağış, katkı, iştirak, vergi kontrieriSi (i) karşı atak kontrnaRmosani (i) torpido botu, muhrip, torpil gemisi kontroli (i) kontrol, yoklama kontroliori (i) kontrolör, müfettiş kontrrevolucia (i) karşıdevrim kontrrevolucioneri (i) karşı devrimci kontrrevoluciuri (i) karşı devrimsel konduzia (i) savaştan ileri gelen ruhsal çöküntü konusi (i) koni, dondurma külahı, kozalak konusuri (s) konik, külah şeklinde konferencia (i) konferans, müzakere, toplantı, kongre koncentracia (i) toplanma, yoğunluk koncentruli (s) merkezleri aynı, ortak merkezli, merkezi koncerti (i) konser koncefcia (i) idrak, kavrayış, fikir,düşünce,görüş, kavram koncxi (i) (coğrafik) burun kooperacia (i) kooperatifleşme, iş birliği, el birliği kooperaciuli (s) birlikte çalışan, iş birliği etmesini seven, birlikte kopi (i) yumru, yağ bezesi, kist kopiti; ifna (i) dişbudak ağacı kopwia (s) şıklık, züppelik kordi (i) otlak, çimen, sürülmemiş yer korespondenti (i) muhabir, muhbir korespondencia (i) haberleşme, mektuplaşma koreqtori (i)düzeltici, müşahhis koreqtura (i) prova kağıdı koreqturuli (s) düzeltme babından korkoti döğülmüş buğday tanelerinin sütle haşlanması ile yapılan gürcü yemeği korpusi (i) 1. heyet 2. kolordu 3. yapı, bina korZi (i) dışa büyüme, artma, gelişme kosmetika (i) kozmetik, güzellik ve makyajla ilgili kosmetikuri (s) kozmetik, güzelleştirici kosmografia (i) kozmografi kosmografiuli (s) kozmografik kosmosi (i) kainat, uzay, alem kostiumi takım elbise kotriali (f) 1. itip düşürmek, devirmek 2. sendelemek kofo (i) loca, sandık, kutu koRo (i) sivrisinek koSki (i) kule, kale, hisar kocna (i) öpüş, öpme (f) öpmek koconi (i) ateş, yangın, parıltı kowaxuri (i) diken üzümü koWi (i) eklem, mafsal koWli (s) aksak, topal koWloba (f) aksamak, topallamak (i) aksama, topallama koxi (i) dolu tanesi, dolu yağmuru koxta (i) şık, züppe koxtakoxtaoba (i) züppelik, şıklık kravi (i) kuzu eti, kuzu, yumuşak huylu kimse krazana (i) eşek arısı kramiti (i) kiremit, fayans, çini kraWuni (i) gıcırtı, diş gıcırdaması (f) gıcırdatmak kreba (i) toplantı krebiTi saxeli (i) birleşik isim krebuli (i) 1. toplantı 2. cilt 3. yasa kitabı kreiseri (i) kruvazör, devriye gezen polis arabası krematoriumi (i) ölü yakma yeri kremacia (i) ölü yakma kremli (i) kremlin krefa (f) toplamak kreWa (f) 1. kırpmak, kırparak kesmek 2. diş gıcırdatmak krToma (f) başlamak, başlatmak, acı duyulacak diye korkmak çekinmek, ürkmek kriali (f) parlamak, parıldamak krialosani (i) tesbih krivi (i) boks krizisi (i) buhran, kriz krinti (i) sızlanma, şikayet kriJangi (i) hasis, cimri adam, pinti kriJangoba (i) cimrilik, hasislik kristali (i) kristal kristaluri (s) kristalize kristalografia (i) kristaloografi kriteriumi (i) kriter, ölçü kritika (i) tenkit, eleştirme kritikosi (i) tenkit eden, eleştirmen kritikuli (s) tenkitli, kritik krulva (f) beddua etmek, lanetlemek kruli (s) lanetlenmiş, uğursuz,lanetli krunCxva (i) çırpınma, kıvranma, sinir büzülmesi kruxuni (f) inlemek, inildemek, sızlanmak kruxi (i) kurkuk, kuluçkaya yatan tavuk ku (i) kaplumbağa kubi (i) 1. küp 2. imbik kubikuri metri (i) metreküp kubo (i) tabut kuburi (s) küp biçiminde olan, kübe ilişkin, kübik kudabzika (s) övüngen, palavracı kudabzikoba (i) övünme, caka, gösteriş kudi (i) kuyruk kudiani (s) kuyruklu (i) büyücü, sihirbaz kudiani varsklavi (i) kuyruklu yıldız kudraWa küçük çapkın, küçük dolandırıcı kuzi (i) hörgüç, kambur, tepecik kuziani (s) kambur kuTvnileba (i) sahiplik, bulundurma, anlamı verme kuTvnilebiTi nacvalsaxeli (gr) iyelik zamiri kuTvnili (s) sahip kuTxe (i) bucak, köşe kuTxuri (s) 1. yöresel, taşralı 2. köşeli kulaki (i) rusyadaki zengin çiftçiler kulakoba (i) rusyadaki zengin çiftçi sınıfı kulakuri (s) rusyadaki zengin çiftçiler kulinaria (i) aşçılık kulinariuli (s) ahçılığa ait, mutfağa ait kultura (i) kültür kulturuli (s) kültürel kululi bukle kumSva (i) 1. sözleşme,mukavele, kontrat 2. baskı, kumSvadoba (i) 1. sıkıştırılabilirlik 2. sözleşme, mukavele yapabilirlilik kunTi (i) adale, kas kuntruSi (f) zıplamak kunZi (i) kütük, engel, blok kunZuli (i) ada kunWuli (i) köşe başı, dönemeç kupati (i) sucuk, sosis kupleti (i) beyit kupri (i) katran kurdReli (i) tavşan kurTxeva (f) kutsamak, takdis etmek (i) kutsama, takdis, hayır dua kurka (i) çekirdek kurorti (i) kaplıca, ılıca kursebi (i) okul, kurslar kursi (i) kurs kursivi italyan tipi, italyan stili kursiviT italyan tipiyle, italyan stiliyle kustaruli (i) ev imalatı, evde yapılan, el işi kuStad (z) huysuzca kuSti (s) huysuz, ters, suratsız kuWi (i) mide, kursak kuWmaWi (i) bağırsaklar kuW-nawlavi (i) bağırsaklar l labialuri, bagismieri (s) dudaklara ilişkin labializacia, gabagismieriba (i) dudaklarla söylenen (b,p,f,m,v,w vs.) labirinTi (i) labirent, içinden çıkılmaz durum, girintili boşluk laboranti (i) laborant laboratoria (i) laboratuvar lagami at yularında ağıza vurulan demirden yapılmış, gem lavaSi (i) gürcü ekmeği, tokat laviwi (i) köprücük kemiği lazaTianad (z) iyi, hayırlı, iyice, adamakıllı, pek çok lazareTi (i) hastane lazieri (i) şah (satrançta) lazRandara (i) şakacı, muzip, şen, neşeli, ahbap, geveze lazRandaroba (f) şaka etmek, şakacıktan söylemek (i) şakalaşma laTinurad (z) latince olarak laTinuri ena (i) latince, latin dili lali (i) yakut, yakut rengi, parlak kırmızı renkli taş lalisferi (s) yakut rengi, koyu kırmızı lamazad (z) güzelce, iyice lamazi (s) güzel, hoş, iyi lambaqi (i) fincan tabağı lami (i) yapışkan çamur, salyangozun sümüğü lamiani (s) çamurlu, yapışkan, sümüklü, nahoş, pis lamis (z) hemen hemen, adeta, neredeyse, az kalsın lampa (i) lamba landi (i) gölge, hayal, hayalet lanCa (i) taban, pençe lanZRva (f) kötüye kullanmak, hor kullanmak, küfretmek, azarlamak (i) kötüye kullanma, suistimal, küfür, azarlama laparaki (i) konuşma, görüşme (f) konuşmak, görüşmek laplapi dumansız ateşin alevi laJvardi (i) gök mavisi lari (i) ip, sicim, şerit, kordon, tel lartya (i) fışkın, sepet yapımında kullanılan eğilip bükülebilen ince ağaç dalı latani (i) tünek, çubuk lataria (i) eşya piyangosu latvia (i) latvia cumhuriyeti latviuri (s) latvia dili lafani (i) ıhlamur ağacı lafi (i) çamur, kir lafSa (i) kısırlaştırılmış (iğdiş) beygir laqa (i) leke, nokta, benek, yer laqi (i) vernik, cila, lake laqia (i) uşak, dalkavuk, asalak laqioba (i) kölelik, aşağılık, zillet, köle gibi davranış laqlaqi (f) sohbet etmek laquci (i) yaltaklanma, dalkavukluk (f) yaltaklanmak, fazla övmek laRi (s) hür, özgür, boş, serbest layboba (f) sohbet etmek laye kvercxi toplama yumurta layuCebi (i) solungaçlar laSqari (i) ordu laSqroba (i) sefer, mücadele, savaş (ask) (f) savaş açmak laSqruli (s) askeri, savaşla ilgili laCari (i) korkak, namert, alçak laCroba (i) korkaklık, namertlik, alçaklık laCruli (s) korkakça, namertçe, alçakça lawiraki (i) tırmık, ateş karıştırma demiri laxvari (i) mızrak, kargı lajeba (f) adım atmak, yürüyüp gitmek, basmak, çiğnemek, binmek laji (i) adım, ayak izi, sesi, girişim, önlem, tedbir lboba (f) hafifçe ıslatmak, yumuşatmak lega (s) gri, kurşuni, kır, kırlaşmış legaluri (s) yasal olan, yasal legenda (i) efsane, masal, hikaye, birşeye övgü olarak yazılan yazı legendaruli (s) efsanevi, ünlü, dillere destan legioni (i) (ask) alay, lejyon, kalabalık, sürü leibi (i) şilte leitenanti (i) teğmen lekverTxi, wvivsakravi (i) çorap bağı, lastiği, jartiyer lekvi (i) yavru köpek, enik lekuri lezgi dansı lenineli (i) leninist leninizmi (i) leninizm lenti (i) kordela, şerit, yazı makinası şeridi, nişan, dizginler lerwami (i) sopa, değnek, baston, kamış lesva (f) bilemek leqsTwyoba (i) şiir yazma sanatı, nazım yapma leqsi (i) şiir, mani, nazım leqsika (i) kısa sözlük, tüm sözcük ve deyimler leqsikografia (i) leksikografi leqsikoni (i) sözlük, lügat leqsikuri (s) sözlüğe ait, sözlüğe bağlı leqtori (i) konferansçı, okutman, doçent leqcia (i) konferans, ders, okuma leRvi (i) incir leSi (i) ceset, ölü, hayvan leşi leCaqi (i) tülbent, peçe, yaşmak, örtü lewva (f) kırmak, kesmek, harman dövmek, (i) harman liandagi (i) parmaklık, trabzan, küpeşte liberali (i) liberal liga (i) dernek, cemiyet, birlik, lig erTaAliga ulusal lig lideri (i) lider liTografia (i) lithografi, taş basma, taş baskısı liTografiuli (s) lithografik, taş basımı liToni (i) metal madeni likvidacia (i) likidasyon, işi kapatma, tasfiye lila (i) çivit, mavi liliputi (i) ufacık, cüce limonaTi (i) limonata limoni (i) limon lingvisti (i) dil bilimci lingvistika (i) dil bilim lirikosi (i) şair (lirik) lirikuli (s) lirik şiir literatori edebi şahsiyet literatura (i) edebiyat literaturuli (i) edebi litva (i) litvanya litveli, litvuri litvanyalı, litvanca litoni (s) basit, kolay, yalın, sade, tabii, alelade, saf litri (i) litre lifti (i) asansör liclici suyun parıltısı, ışıltısı lmobieri (s) yumuşak kalpli lmobiereba (i) yumuşak başlılık lobio (i) fasulye logariTmi (i) logaritma logariTmuli (s) logaritmik logika (i) mantık logikurad mantıken logikuri (s) mantıki logini (i) döşek, yatak lodi (i) büyük kaya, büyük taş lodini (i) bekleme, umutlanma (f) beklemek, umut etmek loTi (i) ayyaş, içkici, sarhoş loToba (i) ayyaşlık, içkicilik, sarhoşluk lokva (f) yalamak (i) yalama lokokina (i) salyangoz lomTevza (i) (hayvan) mors, deniz ayısı lomi (i) aslan lorwo (i) mukus, sümüksü şey lorwovani, lorwoiani (s) sümüksel, sümük salgılayan lotbari (i) kondüktör, orkestra şefi, biletçi loqo (i) at balığı loqoria (i) salyangoz loya (i) yanak loyawiTela (s) kızıl yanaklı, yanakları kızarmış olan locva (i) dua, dua etme, ibadet (f) dua etmek, ibadet etmek lpoba (f) çürümek ltolvili (i) mülteci ludi (i) bira ludsaxdeli qarxana (i) bira fabrikası lukma (i) lokma lula (i) fıçı, varil lursmani (i) çivi, mıh lurjTvala (s) mavi gözlü lurji (s) mavi luqi (i) bal mumundan yelken luRluRi (f) mırıldanmak, ağızında gevelemek luwi (i) çift, karı koca, eş lxena (i) teselli lxini (i) şölen, ziyafet, yortu, bayram lxoba (f) (kar-buz) erimek, eritmek (i) karların erimesi, buzların çözülmesi m mabezRari (i) muhbir, jurnalcı mabezRebeli (i) muhbir (ihbarcı), jurnalcı maboloebeli (s) sonuç, final magaliTad mesela, örneğin magaliTi (i) misal, örnek magan (zm) o magari (s) sert, sağlam, güçlü magari Rvino sert şarap magas (zm) ona (yanındakine) magi (zm) o (yanındaki) magida (i) masa magier, magivrad (z) yerinde, yerine magierad (z) yerinde, yerine magieri (i) halef, varis, ardıl magivrad kzc nin yerine magiT onunla (yanındaki ile) maginebeli (i) küfürbaz, kabadayı, serseri magisTana (s) onun gibi (yanındaki) magisi (s) onun (yanındaki) magistrali (i) anahtar, anahat, esas magistraluri (s) ana, asıl, esas magniti (i) manyeto magnituri (s) manyetik magodena fazlaca, fazla olarak, okadar da çok magrad (z) sertçe, sağlamca, sıkıca, kuvvetlice magram (b) fakat, ama, lakin mada (i) afiyet, iştah, istek, arzu, şehvet madani (i) maden cevheri madianad (z) afiyetle madli (i) sevap, hayır madliani (s) sevaplı, hayırlı madlieri (z) şükran dolu, müteşekkir madlis trialeba huzurun ve mutluluğun bulunması madloba (i) teşekkürler madlobis gadaxda (f) teşekkür etmek madlobeli (s) müteşekkir madlobeli var teşekkür ederim maerTi (i) gramerde ilgi mavzoleumi (i) anıt mezar, türbe mavTuli (i) tel mavTulis Robura tel avla, tel engeli mavne (s) zararlı, fena, ziyan verici mavnebeli (i) zarar verici, harabiyete sebep olan, zararlı mavnebloba (i) enkaz, yıkıntı, yıkıcılık mavnebluri (s) zararlı, ziyan veren mazara (i) pelerin mazeg yarından sonra, ertesi gün mazli (i) kayın birader mazlis coli (i) elti, kayın birader eşi mazra (i) mezra, mıntıka, bölge, havali, kaza, sancak, mahalle mazuTi (i) mazot maT (zm) onlara maTgani onlardan biri maTara (i) matara maTematika (i) matematik maTematikosi (i) matemetikçi maTematikurad (z) matematiksel olarak maTematikuri (s) matematiksel maTi (s-zm) onların maTlafa (i) maşrapa maTraxi (i) kamçı maTxovari (i) dilenci, meteliksiz kimse maTxovroba (f) dilenmek, sadaka istemek maTxovruli (s) dilenciye yakışır şekilde, dilenciye verir gibi maimuni (i) maymun maimunoba (f) kurnazlık yapmak, taklit yapmak maimunuri (s) maymunca, taklitvari, kurnazca maimunisa (s) maymunca, taklitvari, kurnazca mainc bari, hiç değilse, yinede maiori (i) binbaşı general maiori (i) tuğgeneral maisi mayıs pirveli maisi bir mayıs maisoba mayıs gününü kutlamak maiZulebeli (i) ısrarcı, zorlayan, tahrikçi, teşvikçi, makavSirebeli (s) bağlaç makaroni (i) makarna make (s) gebe, fikir dolu makedonia (i) makedonya makrateli (i) makas malamo (i) merhem malaria (s) sıtma malariani (s) sıtmalı male (z) çabuk, kısa süre sonra, pek yakında malva (f) saklamak (i) saklama malviT (z) gizleyerek, gizlilikle malimal (z) sıklıkla, sık sık malulad (z) gizlilikle, gizlice maluli (s) kapaklı, yedek, saklı malxazi (s) neşeli, şen, hoş, neşe saçan, şakacı, canlı mama (i) baba mamakaci (i) er, erkek mamakacuri (s) erkekçe, erkeksi mamali (i) horoz mamamTavari (i) ata, dede, cet mamamTili (i) kayın baba, kaynata (gelin için) mamaqaqeuli (s) büyük babaya ait, atalardan gelen mamasaxlisi (i) jüri başkanı, usta başı, kalfa, vaiz mamacad (z) yiğitçe, erkekçe, cesurca mamaci (s) yiğit, cesur mamacoba (i) yiğitlik, cesurluk mamacuri (s) yiğit, cesur mamida (i) hala mamidaSvili (i) hala oğlu-kızı (kuzen) maminacvali (i) üvey baba mamiseuli (s) babaya ait, babaya mahsus, babaya yakışır mamis mkvleli (i) baba katili mamis saxeli (i) baba adı mamobili (i) babalık, çocuğu kendi evinde evladı gibi büyüten adam mamobrivad (z) babacan, baba gibi mamobrivi (s) babaya ait, babaya mahsus, babaya yakışır mamoZravebeli Zala hareket gücü mamravli (i) çoğaltan, etkileyen mamrobiTi (s) erkeksi, erkeğe ait mamrobiTi sqesi erkek cinsi mamaul-deduli (s) ecdattan kalan, ata yadigarı mamuli (i) vatan, yurt, ana yurt, ana vatan mamxilebeli (i) araştırıcı, dedektör man (zm) o (hikaye hali) manaTobeli bombi ışık bombası manaTobeli SuSxuna aydınlatma fişeği manam (z) -e deyin, -e dek, -e kadar, olana kadar mand (z) oraya, orada mandarini (i) mandalina mandati (i) vekalet, emir, emirname, güdüm, manda mandili (i) büyük mendil, bohça, ispanyol kadınlarının kullandığı baş örtü mandilosani (i) bayan, hanım efendi manevrireba (f) manevra yapmak manevruli omi hareketli savaş maneTi (i) manet (rus para biriminin gürcistandaki ismi ruble) manifestacia (i) gösteri, sergi, isbat, delil manifesti (i) tebliğ, bildiri maniSnebeli (i) belirteç, işaret, ibre, göstergeç manki (i) kusur, noksan, eksiklik, günah, kötü adet mankieri (s) ters, aksi, huysuz, sapık, ahlaksız mantia (i) manto, pelerin, kadın robu, harmani manuskriqti, xelnaweri (i) bir eserin metni, müsvette, el yazması kitap manqana (i) araba, makina, motor, lokomotif manqanaTmSenebloba (i) araba yapımı manZili mesafe, uzaklık manWva (f) surat asma, yüz ekşitmek (i) surat asma, yüz ekşitme manjuria (i) mançurya maJalo (i) yaban elması maragi (i) biriktirilmiş, stok marad (z) herzaman, daima, ebediyen, hep maradmwvane (s) her zaman taze, yaprağını dökmeyen yeşil bitki marani (i) şarap mahseni marao (i) fan, yelpaze, margaliti (i) inci margalitis marcvali (i) inci parçası, inci tanesi marganeci (i) manganez (maden) margebeli (s) kullanışlı margvla (f) zararlı şeyleri defetmek, yararsız otları temizlemek margili (i) kazık mardad (z) çabukça mardi (s) çabuk, acele marTali (s) doğru, haklı, gerçek marTebuli (s) münasip, layık, yakışır, uygun marTva (f) yönetmek, hüküm sürmek, idare etmek, tahakküm etmek marTveli yöneten, idare eden, hükmeden marTla? gerçekten?, sahiden? marTlac (z) gerçektende marTleba (f) haklı çıkarmak, suçsuzluğunu isbat etmek (i) haklı çıkarma veya çıkma, aklanma marTlmadidebeli (s) ortodoks marTlmorwmune (s) ortodoks marTlmadidebloba (s) ortodoksluk marTlmsajuleba (i) adalet, hak, hukuk marTlmsajuli (s) adil, eşit marTlwera (i) imla, doğru yazım marili (i) tuz mariliani (s) tuzlu, etkili konuşma, dokunaklı marilwyali (i) tuzlu su, turşu, salamura marka (i) damga saposto marka posta pulu marmaladi marmelat marmarilo (i) mermer marselieza (i) marsilya martviloba, mowameoba (i) şehitlik, şehit olma marti (i) mart martivad (z) sade, basit olarak martivi (s) sade, basit martivi winadadeba basit cümle marto (s) yalnız, tek martoka (s) yalnız, bekar martoxela (s) yalnız başına martooba (i) yalnızlık martooden (z) sadece, yalnızca marula (i) yarış, koşu marqsizmi (i) marksizm marqsisti (i) marksist marqsistulad gamobrZmedili yoldaş marqsistuli (s) marksistçe marSali (i) mareşal marSi (i) asker i yürüyüş, marş marSloba (i) mareşal gemisi marSruti (i) yol, güzergah, rota marCieli (i) falcı marCieloba (i) falcılık marcvali (i) tane, tohum, zerre, hece, en ufak ayrıntı marcvalTgayofa (f) hecelemek, hecelere ayırmak marcvleuli (i) hububat marcvlovani (s) heceye veya hecelere ait, hecelerden ibaret marcxena (s) sol marcxi (i) hata, başarısızlık, fiyasko, yenilgi marcxnidan soldan marcxniv (z) sola marwuxi (i) cımbız, maşa marwyvi (i) çilek marxva marxiloba (f) oruç tutmak, perhiz yapmak marxili (i) özellikle yük taşımaya mahsus büyük kızak marjani (i) mercan marjve (s) çabuk, acele, atik, tetik, uyanık marjved (z) çabukça, atiklikle, uyanıkça marjvena (s) sağ marjvniv (z) sağa marjnis kunZulebi mercan adası mas (zm) ona, onu (-e hali: o) masa (i) parça, top, kütle, külçe, yığın, çokluk, hacim, cisim masala (i) materyal, malzeme, araç gereç masiamovnebeli (s) işgüzar masivi (i) blok, dağ kitlesi masiuri (s) ağır, iri cüsseli, iri yapılı, kitle halinde maslaaTi (i) konuşma masobrivi (s) kütle, yığın, çokluk, küme masqinZeli ev sahibi, ziyafet veren kimse masqinZloba (i) ev sahipliği, ikramda bulunma, ağırlama masStabi (i) ölçek, skala mas ukan (z) -den beri maswavlebeli (i) öğretmen maswavlebluri (s) mürebbiyeye ait, özel ders masxara (i) soytarı, dalkavuk, şakacı masxrad agdeba (f) komiğine gitmek, gülünç bulmak masxroba (f) şaka yapmak, latife yapmak (i) şaka, latife, nükte matarebeli (i) tren mateba (f) ileve etmek, arttırmak, artmak, çoğalmak, çoğaltmak (i) artma, arttırma, çoğalma, çoğaltma material (i) madde, kumaş, bez materializmi (i) materyalizm materialisturad (z) materyalistçe materialisturi (s) materyalistçe materialuri (s) fiziksel, paraya ait, finansal matiane (i) vakayi name, tarihi kayıt matli (i) solucan, kurt matriarqati (i) ana erkil matrikuli (i) sertifika, kayıt matyli (i) yün matyuara (s) yalancı matyuaroba, tyuili (i) yalancılık, yalan maudi (i) kumaş, örtü mauwyebeli (i) haber götüren kimse, kurye, maaş veya ücret bordrosu mafraSa (i) portmanto, vestiyer maqebeli (i) öven, metheden, şükreden maqo (i) mekik maqsimaluri maksimum olarak, en fazla maqsimumi (i) maksimum, en fazla, en yüksek değer maRazia (i) mağaza maRalaRmatebuleba(i) ekselans, sefir veya vekile verilen ünvan, haşmetmahap maRalgvarovani (s) asil, soylu, alicenap maRali (s) yüksek, asil, soylu, yüce, ulu maRalkeTilSobileba (i) tapınma, ibadet, aşırı sevgi veya hürmet gösterme maRalfardovani (s) yüksek uçan, mübalalı, abartılı maRaro (i) maden ocağı, çukur maRviZara çalar saat maRla (z) yukarıda, üstte, yüksekte maRlobi (i) yükseklik, yüksek yer mayari iyi adam, güvey mayvali (i) böğürtlen mayurebeli (i) seyreden kimse, seyirci maS (z) netice olarak, binaenaleyh maSasadame (z) netice olarak maSa (i) maşa maSveli rgoli (i) can kurtaran simidi maSveli gemi (i) kurtarma gemisi maSveli jari (i) takviye kuvvet, ihtiyat askeri, ihtiyat kuvveti maSvrali (i) ağır işçi, zor işte çalışan kimse maSin (z) o zaman maSina makine maSindeli o zamanki maSinve (z) hemen, derhal, o anda maSinac o zamanda maSinc o zamanda maCvenebeli (i) rehber, gösterge maCvi (i) porsuk, porsuk kürkü maCvzRarbi (i) oklu kirpi macTunebeli (s) ayartıcı, çekici macTuri (i) teşvik eden, baştan çıkartan, ayartan macTuroba (i) günaha teşvik etme veya olunma, günaha teşvik edici şey veya kimse macivari (i) buzdolabı macocxlebeli (s) diriltici, canlandırıcı macxovari (i) mesih, isa maZebari (i) safkan köpek maZiebeli (i) araştıran, arayan, yoklayan kimse, araştırmacı maZRari (s) tok mawanwala (i) serseri, avare mawarmoebeli (i) üretici mawoni (i) yoğurt mawyevari (s) lanetli mawyenari (s) kötümser, korkak, kötü duygu ve düşünceyle dolu maWankali (i) muhabbet tellalı,pezevenk maWankloba (f) pezevenklik etmek, muhabbet tellallığı yapmak (i) muhapbet tellallığı maWari (i) taze şarap maxaTi (i) çuvaldız maxarobeli (i) iyi haber götüren kimse, müjdeci maxe (i) tuzak maxvilgoniereba (i) keskin zekalılık, açık gözlülük maxvilgonieri (s) keskin zekalı, açık göz maxvili (i) kılıç, aksan, şive, vurgu maxvili (s) keskin, sivri maxinji (s) körlenmiş, şeklen bozulmuş, çirkin maxlobeli (s) akraba, yakın, bitişik maxloblad (z) samimiyetle, içtenlikle maxlobloba (i) akrabalık, yakınlık, samimiyet maxrCobelaairi (i) boğucu gaz, boğucu sıcaklık maja (i) bilek majis saaTi kol saati majis cema (i) nabız majlajuna (i) kabus, karabasan mahmadi (i) muhammet, mehmet mahmadiani (i) muhammedi, müslüman mahmadianoba (i) müslümanlık mahmadianuri (s) islami, müslümanca mbaZavi (i) taklitçi mbaZveli (i) taklitçi mbeWdavi (i) basımcı, matbaacı, bilgiyi kağıda geçiren araç, makina mboba (i) hikaye, haber, beyan mbrZanebeli (i) emir veren, kumandan, hükümdar mburRavi (i) delen, delgeç, sondaj aracı mgalobeli (i) şarkıcı mgegmavi (i) plancı mgeli (i) kurt mgzavri (i) yolcu, turist, gezgin mgzavroba (i) yolculuk (f) yolculuk yapmak mgznebare (s) ateşli, gayretli, şevkli mgloviare (s) cenaze törenine ait mgonia galiba, sanırım mgosani (i) şair mgrgvinavi (s) tıkırdayan mgrZnobiare (s) duygulu, hassas, içli mdabio (i) halk, avam mdare (s) düşük kaliteli mdgari (s) durgun, hareketsiz mdgmuri (i) misafir, kiracı mdgomareoba (i) durum, hal, vaziyet mde, mdis -e kadar mdebare (s) kain, vaki, bulunan, yer alan, konumlanan mdebareoba (s) yer, konum, durum mdedrobiTi sqesi dişil gen mdevari (i) kovalayan, peşine düşen, takip eden, arayan mdevneli (i) kovalayan, peşine düşen, takip eden, arayan mdelo (i) çayır mdidari (s) zengin, varlıklı mdivani (i) katip mdivnoba (i) katiplik mdinare (i) ırmak, çay, nehir mdinari (s) akışkan mdis -e kadar, -e gelinceye kadar mdogvi (i) hardal, hardal bitkisi mdovre (s) düz, eşit, musavi, denk, muntazam, doğru, tarafsız, aynı seviyede mdovred (z) düz bir durumda, eşit olarak, tarafsızca mdumare (s) sessiz, sakin, suskun mdumareba (i) sessizlik mduRare kaynar, çok sıcak me (zm) ben, bana, beni meabanove (i) hamamcı mebaRe bahçıvan, bağ bakıcısı membreSume (i) ipekçi meabreSumeoba (i) ipekçilik meaTe (s) onuncu meaTedi (s) onda bir meamboxe (i) isyancı, asi meani (i) doğum müteassısı, ebe meanoba (i) doğum müteassıslığı, ebelik mease (s) yüzüncü measedi (s) yüzde bir mebaduri (i) balıkçı (ağ ile balıkçılık yapan) mebambeoba pamukçuluk, pamuk üretimi mebarguli (i) hamal mebaRe (i) bahçıvan, bahçeci mebaReoba (i) bahçıvanlık, bahçecilik mebaRCeoba kavun yetiştiriciliği, salatalık yetiştiriciliği mebostne (i) bahçıvan, bahçeci mebostneoba (i) sebzecilik, bahçecilik mebrZoli (i) savaşçı, şövalye, avcı uçağı mebuke (i) gayda, tulum çalan kimse mebufete (i) barmen megzuri (i) rehber, rehberlik yapan, yol gösteren kimse megobari (i) dost, arkadaş megobroba (i) arkadaşlık megobrulad (s) arkadaşça, dostca megobruli (s) arkadaşça, dostca megreli (i) laz (hristiyan) megruli (i) lazca medali (i) madalyon medgari (s) kuvvetli, sağlam, sabit, bükülmez medgroba (i) sabitlilik, metanet, sağlamlık, kuvvetlilik medidurad (z) gururluca, gururla mediduri (s) gururlu, kibirli, azametli, onurlu mediduroba (i) gururluluk, kibirlilik, övünme medikamenti (i) ilaç, tedavide kullanılan madde medicina (i) ilaç medroSe (i) bayraktar, sancaktar meduqne dükkancı meezove (i) kapıkulu, kapıcı, hizmetkar meetle (i) arabacı, taksi şoförü, fayton sürücüsü meeqvse (s) altıncı mevaxSe (i) tefeci mevaxSeoba (i) tefecilik mevenaxe (i) bağcı, üzüm yetiştiricisi mevenaxeoba (i) bağcılık, üzüm yetiştiriciliği mezobeli (i) komşu mezoblad (z) komşu olarak, komşu komşuya mezobloba (i) komşuluk mezoblurad (z) komşu olarak, komşu komşuya mezobluri (s) komşu olarak, bitişikce mezRaqre (i) masalcı mezRvauri (i) denizci, gemici meTambaqoeoba (i) tütün yetiştiriciliği meTauri (i) komutan, lider, (gazete) başlık meTauroba (f) komuta etmek, hükmetmek (otorite olarak) (i) komuta etme, hakimiyet, yöneticilik meTevze (i) balıkçı meTerTmete (s) onbirinci meTeqvsmete (s) onaltıncı meTvalyure (i) müfettiş, gözlemci, denetleyici meTvalyureoba (i) müfettişlik, gözlemcilik, denetleyicilik meTodi (i) metod, düzen, yöntem, sistem meTodika (i) metod, düzen, yöntem, sistem meTodisti (i) metodist, düzenci, sistemci meTodiuroba (i) meteodiklik, sistemcilik, nizamcılık, düzencilik meTodurad (z) metodik olarak meTodologia (i) metodoloji, metod bilimi meTodologiuri (s) metodolojik meToduri (s) metodik meTodkabineti (i) nizam kurulu, düzenleme kurulu, nizam kabinesi meToTxmete (s) ondördüncü meTormete (s) onikinci meTuluxe (i) su taşıyıcı meisre (i) demiryolu makascısı, işaretçi mekare (i) kaleci mekobre (i) korsan mekobreoba (i) soygunculuk, yağmacılık mekuboe (i) tabutçu, tabut yapan kimse mekurdRleoba (i) tavşancılık, tavşan yetiştiriciliği mekuWnave (i) kahya, ambar memuru (ask) levazım çavuşu levazım subayı, depocu, ambarcı mela (i) tilki melia (i) tilki melani (i) mürekkep melanqolia (i) melankoli, kara sevda melanqoliuri (s) melankolik, kara sevdalı meleqse (i) şair meliTone (i) metalci, metal işcisi meliskuda (i) melogine (i) yatalak kadın, lohusa melodia (i) melodi, parça, nağme, akort, ezgi melodiuri (s) melodik, ahenkli, müzikal, nağmeli, akortlu melodrama (i) melodrama meloti (s) kel memamule (i) mal sahibi, toprak sahibi, yurdun sahibi memanqane (i) makinist, makine kullanan kimse memarcxene (s) solcu memarcxeneoba (i) solculuk memarjvene (s) sağcı memarjveneoba (i) sağcılık memarxule (i) oruç tutan, oruçlu, perhizli mematiane (i) tarih kaydeden kimse, vakai nüvis mematlia (i) düzen, oyun, hile, hilekarlık, tuzak memindvre (i) çiftçi, ziraatçi memindvreoba (i) çiftçilik, ziraat memijnave (s) bitişik, hem hudut, yakın memkvidre (i) varis, mirasçı memkvidreoba (i) veraset, miras, kalıt memkvidreobiTi (s) ecdada ait, ecdattan kalmış, yadigar, miras kalmış kalıtsal memkvidreobiT miRema (f) miras kalmak, miras almak memuarebi (i) hatıralar menave (i) sandalcı, kayıkçı menavTe (i) petrol tüccarı, petrol satıcısı menaxire (i) çoban menaxSire (i) kömürcü, kömür satıcısı, kömür tüccarı menSeviki (i) menşevik menSevikuri (s) menşevikce meoTxe (s) dördüncü meoTxedi (s) dörtte bir, çeyrek meomari (i) savaşçı meoradi (s) ikincil, yarı, tali meore (s) ikinci meorexarisxovani ikinci kalite, önemsiz meormoce (s) kırkıncı meoce (s) yirminci meocnebe (i) hayalperest, hayalci meojaxe ev bark sahibi meqatrone (i) patron, şef mequre (i) ekmekçi, fırıncı mere (z) sonra merme (z) sonra merve (s) sekizinci mervedi (s) sekizde bir meridiani (i) meridyen mermis gelecekte, geleceğe ait merqani (i) tahta, kereste, ağaç, odun meryevi (s) sabit olmayan, sallanan, titrek, düzensiz, değişken, kararsız meryeoba (f) tereddüt etmek, duraklamak (i) tereddüt, duraklama meryevi Wari (i) gönülsüz asker mercxali (i) kırlangıç merZeve (i) sütçü merxi (i) sıra, bank, tezgah mesaaTe (i) saatçi, saat tamircisi mesazRvre (i) sınır korumacısı mesakuTre (i) patron, iş sahibi, işveren mesame (s) üçüncü mesamedi (s) üçte bir mesangre (i) lağımcı, kazmacı, istihkam neferi mesaflave (i) mezarcı mesaqonle (i) sığırcı, sığır üreticisi, besici mesaqonleoba (i) besicilik mesayvire (i) borucu, boru çalan kimse, tellal mesaWe (i) serdümen, dümenci meseri (i) parmaklık, tahta perde, çit mestvire (i) gayda çalan kimse, kavalcı, tulum çalan kimse metad (z) fazlaca, çok fazla metadre (z) özellikle, bilhassa metalurgiuli (s) metalorjik metafizika (i) metafizik, fizik ötesi metafora (i) mecaz metaforuli (s) mecazi meteorologiuri (s) meteorolojik meti (z-s) artık, ziyadesiyle, daha fazla metive (i) salcı, sal kullanan, sal satan metismetad (z) çok fazla olarak, ziyadesiyle, son derece metismeti (s) çok fazla, aşırı metiCara (i) birden zengin olan kimse, sonradan görme, zıpçıktı, girişken, girgin metoqe (i) rakip metoqeoa (i) rekabet metri (i) metre metrikuli (s) metrik metrikuli mowmo (i) doğum raporu metro metroqoliteni yeraltı demiryolu metsaxeli (i) lakap, takma ad metyeveoba (i) ormancılık metyveleba (i) dil, konuşma, söz, söylev metyvelebis nawili cümlenin öğesi meurme (i) şoför, kaptan, antranör meurne (i) çiftçi meurneoba (i) ziraat, çiftçilik meufe (i) lort, efendi, sahip, mal sahibi meuRle (i) eş, karı ve kocanın birbirlerine göre durumu mefe (i) kral mefoba krallık, yönetim, hükümranlık (f) krallık yapmak mefurne (i) ekmekçi, fırıncı mefutkre (i) arıcı mefutkreoba (i) arıcılık meqanizacia (i) mekanizma meqanizmi (i) mekanizma meqanika (i) mekanik meqanikosi (i) mekanikçi, operatör meqanikuri (i) mekanikce meqarxne (i) fabrikacı, değirmenci meqvabe (i) kazancı, tencereci meqoTne (i) çömlekçi, saksıcı meqrTame i) rüşvet, rüşvetçi meqrTameoba (i) rüşvetçilik (f) rüşvet vermek mequde (i) fesçi, şapkacı meRvine (i) şarapçı meRvineoba (i) şarapçılık meRore (i) domuzcu meRoreoba (i) domuzculuk meSveli (s) yardımcı meSveli gmna yardımcı fiil meSveobiT (s) vasıtası ile meSvide (s) yedinci meSuSe (i) camcı, sırcı meCeqme (i) çizmeci, ayakkabıcı meCvidmete (s) onyedinci mecadine (s) (derste) çalışkan, dikkatli, gayretli mecadineoba (f) ders çalışmak (i) çalışma, gayret mecamete (s) onüçüncü mecniereba (i) bilim mecnieri (i) alim, bilgin, bilim adamı mecnieruli (s) bilimsel mecxvare (i) koyun çobanı mecxvareoba (i) koyunculuk, koyun besiciliği mecxoveleoba (i) hayvancılık mecxramete (s) ondokuzuncu mecxre (s) dokuzuncu mecxredi (s) dokuzda bir meZebari (i) tazı, av köpeği, araştırıcı, iz süren kimse meZroxe (i) sığırcı, sığır yetiştiricisi mewaRe (i) ayakkabıcı mewveli Zroxa sağılan inek mewvrilmane (i) seyyar satıcı, gezici esnaf mewisqvile (i) değirmenci mewyeri (i) çığ, daglardan yuvarlanan kar kümesi, heyalan meWeWi (i) siğil meWurWle (i) çömlekçi, saksıcı meWurWleoba (i) çömlekçilik mexanZre (i) itfaiyeci mexdacemuli (s) gök gürültülü mexi (i) gök gürlemesi, gök gürültüsü mexileoba (i) meyvecilik, meyve yetiştiriciliği mexotbe (i) şair, lirik yazım, gazel, kaside şairi mexre (i) öküz bakıcısı, besicisi, yetiştiricisi mexsaridi (i) ışın demeti, aydınlık hüzmesi, ışık hüzmesi mexsiereba (i) hafıza mexuTe (s) beşinci mexuTedi (s) beşte biri mejinibe (i) seyis, uşak mejoge (i) çoban, önder, klavuz mzad (z) hazır, tamam mudam mzad her zaman hazır mzadyofna hazır olmak mzadeba (i) hazırlama, (f) hazırlamak mzareuli (i) aşçı mzareuloba, kulinaria (i) aşçılık mze (i) güneş mzeTunaxavi (s) güzel mzera (f) bakmak, dikkatle bakmak mzesumzira (i) ay çiçeği, güne bakan mzveravi (i) anten, haber alıcı, alıcı, keşifçi mzveravi TiviTmfrinavi (i) devriye uçağı mziani (s) güneşli, aydınlık mzidavi (i) taşıyıcı mziTevi (i) kabiliyet, istidat mzisamosvla (i) güneşin doğması (f) güneş doğmak mzis Casvla (i) güneşin batması mzis dabneleba (i) güneşin kararması mziuri (s) güneşli mzrunavi (i) vekil, mutemet, yediemin, mütevelli mzrunveli (i) vekil, mutemet, yediemin, mütevelli, müze müdürü mzrunveloba (i) endişe, merak, gaile, dikkat, ihtimam, tedbir, koruma, müze müdürlüğü mTa (i) dağ mTagoriani mTiani (s) dağlık mTagrexili (i) dağ silsilesi, sıra dağ mTavari (i) şef, amir, reis, en önemli, başlıca mTavari Zalebi (ask.) ana kuvvetler mTavarsardali (i) başkomutan mTavroba (i) hükümet mTargmneli (i) çevirmen, mütercim mTeli (s) bütün, tüm mTvare (i) ay mTvariani (s) mehtaplı mTvariani Rame mehtaplı gece mTvaris Suqi (i) ay ışığı mTvrali (s) sarhoş, çakır keyif mTiani (s) dağlık mTagoriani (s) dağlık mTibavi (i) biçici (ot) mTieli (i) dağlı mTleli (i) oymacı, hakkak mTlad (z) tamam, hepsi, büsbütün mTlianad (z) tamamı, hepsi, büsbütün mTliani (s) tam, bütün mTlianoba (i) bütünlük, tamlık mTqmeli (i) söyleyici, anlatımcı, demeçci mTqnareba (i) esneme (f) esnemek mTxzveli (i) yazar, hikayeci, romancı mialerseba (f) okşamak, kucaklamak miaxloeba (f) yaklaşmak mibareba (f) teslim etmek (okula), emanete bırakmak mibaZva (i) taklit etme, sahtesini yapma (f) taklit etmek, kopyasını yapmak mibegva (f) boncukla süslemek, boncuk dizmek mibma (f) bağlamak (oraya), tutturmak, takmak mibmuli (s) bağlanmış (oraya), tutturulmuş mibruneba (f) dönmek (oraya), çevirmek, döndürmek migdeba (f) atmak (oraya), bırakmak migdebuli (s) atılmış (oraya), bırakılmış migeba (f) cevap vermek, karşılık vermek migebeba (f) ras gelmek, karşılamak, tesadüf etmek migzavna (f) göndermek (oraya) migneba (f) bulmak, keşfetmek midamo (i) yöre, civar, çevre midgma (f) kurmak, diklemek (oraya) mideb-modeba (f) teklifsizce konuşmak, gevezelik etmek, samimi konuşmak, dedikodu yapmak midevneba (f) takip etmek, izlemek, yetişmeye çalışmak midrekileba (i) meyil, eğim, eğilim mier (e) -den, tarafından miviwyeba (f) unutmak (orada) miviwyebuli (s) unutulmuş (orada), unutulan mivlineba (f) göndermek, sevk etmek (i) gönderme, sevk etme, sevk mivlinebuli (s) gönderilmiş, sevk edilmiş mizandasaxuloba (i) nesnel, somut, tarafsız mizani (i) maksat, amaç, erek, ödev, niyet, hedef tahtası, hedef mizanSi moxvedra (f) tam isabet etmek mizanSeuwoneli (s) uygunsuz, yakışıksız mizanSewonili (s) uygun, yakışıklı mizezi (i) sebep, neden mizeziT şu sebeple, şu sebepten mizezobrivi (s) sebep teşkil eden, nedeni olan, nedensel, bir sebep belirten mizezobrioba (i) sebepsellik, nedensellik mizidva (f) taşımak (oraya), cezbetmek miziduloba (i) cazibe, çekici oluş, alımlılık miT onunla miTviseba (f) benimsemek, zimmete geçirmek, (i) benimseme, zimmete geçirme miTi (i) efsane, mit, hayali kimse veya şey miTiTeba (f) işaret etmek, göstermek (i) işaret, gösterme miTologia (i) mitoloji, efsane miTologiuri (s) mitolojik, efsanevi miTuri (s) efsane kabilinden, mite özgü, hayali miTqamoTqma (i) boş konuşma, rivayet, şayia miTxoveba (f) evlenmek, evlendirmek, birleşmek, birleştirmek mikavSireba (f) bağlantı kurmak, lehimlemek mikereba (f) dikmek (oraya) mikvra (f) yapıştırmak, bağrına basmak mikibul-mokibuli qasuxi kaçamak cevap mikideba (f) asmak, takmak, sarkıtmak mikiTxva (f) araştırmak, soruşturmak mikroskoqi (i) mikroskop mikroskoquli (s) mikroskopik mikrofoni (i) mikrofon mikuTvneba (f) kendine maletmek, tahsil etmek, zimmete geçirmek (i) tahsilat, zimmete geçirme, tahsil etme milageba (f) yerine koymak, düzenlemek milaki (i) çubuk, kamış, boru milaquceba (f) yaltaklanmak, yağ çekmek, dalkavukluk etmek, gururunu okşamak mili (i) boru, çubuk, mil hesabı ile uzaklık miliardi (i) milyar miligrami (i) miligram milimetri (i) milimetre milioni (s) milyon milicia (i) milis milicieli (i) er, milis milocva (i) tebrik, kutlama, (f) kutlamak, tebrik etmek miluleba (f) şekerleme yapmak, uyuklamak, kestirmek, tavşan uykusuna yatmak milulva (f) şekerleme yapmak, uyuklamak, kestirmek, tavşan uykusuna yatmak milursmva (f) mıhlamak, çivilemek, sıkı sıkı bağlamak, kavramak mimagreba (f) bağlamak, açılmayacak suretle kapatmak, sürmelemek, tutturmak (i) bağlama, tutturma mimalva (f) saklamak (oraya), saklanmak, gizlemek, gizlenmek mimarT (e) -e doğru, doğrultusunda, tarafına doğru mimarTebiTi (s) bağıntılı, bağlı, ilişkin, dair mimarTva (f) baş vurmak, müracat etmek, nutuk, hitabe mimarTuleba (i) doğrultu, yön mimarTuli (s) doğrultulmuş, yönlendirilmiş mimateba (f) ilave etmek (oraya) (i) ilave, ek mimatebuli (s) ilave edilmiş (oraya), ilaveli mimbaZveli (i) taklitçi, sahtekar mimbaZveloba (i) taklitçilik, sahtekarlık mimbaZvelobiTi (s) taklitle, sahteyle mimdevari (i) partizan, taraftar, hayran, mürit mimdinare (s) akıcı, akışkan mimdinareoba (i) akış, akışkanlık mimzidveli (s) çekici, alımlı mimzidveloba (i) büyü, sihir, muska, çekicilik, alımlılık mimino (i) atmaca mimndobi (s) güvenilir, itimat edilir mimniWebeli (i) veren, bağışlayan kimse mimomxilveli (i) eleştirmen, tenkit yazarı mimosvla (f) gidip-gelmek, dolaşmak mimoxilva (f) yeniden gözden geçirmek, incelemek, dikkale muayene etmek, teftiş etmek (i) inceleme, muayene, teftiş, eleştiri mimsgavseba (f) benzemek, benzetmek (i) benzeme, benzetme mimtani (i) taşıyan, götüren mimRebi (i) alıcı mimReoba (i) (gramer) ortaç, (sıfat- fiil) mimyoli (s) uysal, mazlum mimcemi (i) verici, veren mimwodebeli (i) müteahit, taahhüt eden mimxdomi (s) zeki, akıllı, anlayışlı, kıvrak zekalı mimxdomeloba (i) marifet, yaratma yeteneği mimxroba (f) bir araya getirmek, birleştirmek, gidip birleşmek, kavuşmak, -e katılmak mina (i) cam, sırça minanqari (i) mine, diş minesi mananqriani (s) mineli mindoba (f) emanet etmek, görevlendirmek, emniyet etmek, güvenmek mindobiloba vekaletname, yetki, ruhsat, arama emri mindori (i) düzlük, vadi, alan minerali (i) mineral mineraluri wylebi menba suları mineralogia (i) mineraloji minimaluri (s) asgari minimumi (i) minumum, asgari, en az ministri (i) bakan, vekil, nazır miniWeba (f) hüküm vermek, karar vermek, (i) hüküm, karar minusi (i) eksi işareti, olumsuz miktar miqarva (f) sürünmek, sessizce sokulmak, çalmak, aşırmak miqatiueba (f) davet etmek (i) davet miqatiJebuli (s) davetli (oraya) miqyroba (f) kulak vermek mirbena (f) koşmak (oraya) mirekva (f) mermiyi sürmek mirTmeva (f) hediye sunmak, yemek sunmak mis (zm) onun misakuTreba (f) zimmetine para geçirmek, (i) zimmete para geçirme misalmeba (f) selamlamak (i) selamlama misamarTi (i) adres misasalmebeli, misaloci (s) kutlama kartı misaRebi (i) resepsiyon, bekleme odası misaRebi (i) sınava giriş yeri misaxvdomi (s) belli, açık, anlaşılabilir miseva (f) saldırmak, (köpekler) hücum etmek misvla (f) varmak, gitmek (oraya) misvla-mosvla (i) gidip-gelmek, ilişki kurmak, ilişki misi (s) onun misianebi dost çevresi (onun), kendi insanları misuli (i) varmış olan, gitmiş olan (oraya) misresa (f) bastırmak, sıkıştırmak, sıkıp suyunu çıkarmak miswrafeba (f) şiddetle istemek, -e can atmak, (i) istek, arzu miswreba (f) vaktinde varmak, yakalamak, yetişmek misxali (i) dört gramlık ağırlık ölçüsü birimi, miskal misja (f) mahkum etmek, karar vermek, cezalandırmak mitana (f) bir şeyi götürmek (oraya), teslim etmek, dağıtmak (i) teslim,dağıtım miteveba (f) kusura bakmamak, mazur görmek (i) mazeret, özür, bahane mitkali (i) pamuk bezi mitingi (i) miting mitra (i) piskoposluk tacı mitroqoliti (i) ana kentli, başkentli başpiskopos, metropolit mitoveba (f) terk etmek, bırakmak, vasiyatname ile bırakmak mitovebuli (s) terk edilmiş, bırakılmış mityueba (f) cezbetmek, ayartmak (i) cezbetme, ayartma miudgomeli (s) etkilenmez, sarsılmaz, varılamaz, yanına girilemez, tarafsız miudgomloba (i) tarafsızlık, yansızlık miuvali (s) zapt olunmaz, yenilmez miukarebeli (s) yanaşılmaz, yanaşılamaz, dokunulmaz miundobeli (s) güvenilmez, güven verici olmayan miutevebeli (s) bağışlanamaz, hoş görülemez, uygunsuz, yakışıksız, yakışmaz,uymaz miuRebeli (s) kabul edilmez, caiz değil miuRweveli (s) erişilmez, elde edilemez, ele geçirilemez, varılamaz miuCveveli (s) alışık olmayan, alışılmamış, alışılmadık miuwvdomeli (s) ulaşılmaz, varılmaz, erişilmez miuxedavad -e rağmen, buna rağmen miuxvedreli (s) kalın kafalı mifareba (f) örtmek, kapamak, gizlemek, saklamak, korumak mifereba (f) okşamak (i) okşama, okşayış, sevme mifrena (f) uçmak (oraya) mifuCeCeba (f) basmak (ayakla), çiğnemek miqarva (f) saçmalamak, saçma sapan konuşmak miqiraveba (f) kiralamak miqceva kulak vermek, dikkat etmek miReba (f) (mektup, yemek, ilaç vb) almak, kabul etmek miRweva (f) meydana getirmek, başarmak, tamamlamak, bitirmek (i) başarı, eser, kahramanlık miyvana (f) birini götürmek, refakat etmek miyola (f) takip etmek, izlemek, riayet etmek miyrdnoba (f) dayanmak, katlanmak miSeneba (f) ilave inşaat yapmak miSveba (f) yaklaşmaya izin vermek miSveleba (f) kurtarmak, yardım etmek (i) yardım miCveva (i) alışkanlık, alışma, alıştırma (f) alışmak, alıştırmak miCveuli (s) alışık miCmani (i) deniz asteğmeni miCneva (f) iyice düşünmek, saymak, telakki etmek miCqmalva (f) gizlemek, saklamak, gizli tutmak, çiğnemek micema (f) vermek, ses vermek, soruya cevap vermek micemiTi brunva ismin i hali micvaleba (f) ölmek (i) ölüm micvalebuli (s) cenaze, ölü miZineba (f) uykuya dalmak miZRvna (i) teklif, arz (f) satışa sunmak, teklif etmek miZRvnili (s) adanmış, ithaf edilmiş miwa (i) toprak, yeryüzü miwaTmoqmedeba (i) tarım, çiftçilik miwaTmoqmedi (i) çiftçi miwaTmflobeli (i) toprak sahibi miwaTmflobeloba (i) toprak sahibliği miwa-wyali ülke, bölge, arazi miwebeba (f) yapıştırmak, (i) yapıştırma miweva (f) öteye çekmek (i) çekme miwer-mowera (f) yazışmak, mektuplaşmak miwera (i) dip not, not miwvdoma (f) varmak, gelmek, ulaşmak, yetişmek, dokunmak, tesir etmek miwveva (f) davet etmek, çağırmak (i) davet, çağrı miwvena (f) yaslanmak (kısa süre için) miwieri (s) dünyaya ait, yeryüzüne ait, dünyasal miwis mzomeli (i) arazi ölçücüsü miwis mTxreli (i) toprak kazıcısı, amele miwisferi (i) toprak rengi miwis muSa (i) tarım işçisi miwisqveSa (s) toprak altı miwisZvra (i) zelzele, deprem miwodeba (f) sunmak, arz etmek, vermek miwola (f) dayanmak, dayamak miwona (f) tartılma, tartmak, (i) tartı miwuri (i) çamurdan kulübe, toprak evi miWedva (f) çakmak (oraya), çivilemek, mıhlamak miWeneba (f) sekerek koşmak, zıplayarak koşmak (i) sekme, zıplama miWra (f) kesmek miWyleta (f) ezmek mixaki (i) karanfil mixakisferi (s) kahverengi mixedva (f) bakmak (o tarafa) mixedviT (z) -e göre, buna göre mixvdoma (f) anlamak, sanmak, tahmin etmek (i) anlayış, anlama, tahmin mixvedra (f) tahmin etmek, zannetmek (i) tahmin, zan mixvedrili (s) hünerli, marifetli, kıvrak zekalı mixveta (f) sıyırmak, süpürmek mixveul-moxveuli (s) dolambaçlı, yılankavi mixla (f) vurmak, çarpmak, (saat) çalmak-gibi, tıklamak mixla-moxla (i) ezme, sıkma, tazyik, izdiham mixra-moxra (i) yürüyüş, tur mixtoma (f) saldırmak, hücum etmek, (i) saldırı, taarruz mixurva (f) örtmek, kapatmak, kapamak (i) örtme, kapama mixuruli (s) örtülü, kapalı mijaWva (f) zincirlemek mijaWvuli (s) zincirlenmiş mijna (i) arazi ölçümü, arazi incelemesi, teftiş mijnuri sevgili mijnuroba (i) aşk, sevgi, düşkünlük mka (i) biçme (f) biçmek mkalavi (i) kalaycı mkafio (s) temiz, açık mkafiod (z) açıkca, net bir şekilde mkacrad (z) erkekçe, delikanlıca mkacri (s) sert, haşin, acımasız, inatçı mkbenari (i) ısırgan, ısırıcı bit mkeravi (i) terzi mkerdi (i) göğüs, bağır, döş mkvaxe (s) ham, gelişmemiş, pürüzlü, pürtüklü, engebeli, kaba dokunmuş mkvdari (s) ölü mkveTrad (z) keskince mkveTri (s) keskin, sivri mkvexara (i) övünen kimse, övüngen, övünçlü mkvidri (i) öz, yerli, doğuştan mkvircxlad (z) çabucak, çevikçe mkvircxli (s) çabuk, çevik mkvlevari (i) müfettiş mkvleli (i) katil mkvleloba (i) cinayet, suikast mkvrivi (s) elastiki, esnek mkiTxavi (i) falcı mkiTxaoba (i) falcılık mkiTxveli (i) okuyucu, okuyan birisi, okutman mklavi (i) kol mklavmagari (s) sağlam, güçlü, kuvvetli mkrefavi mkrepeli (i) toplayıcı mkrTali (s) solgun, soluk mkurnali (i) şifacı, iyileştirici, fiziksel şifa mkurnaloba (f) tedavi etmek, (i) tedavi mlaSe (s) tuzlu, tuzlanmış mlesavi (i) bıçak bileyici mlewavi, mlewveli (i) harmancı mliqvneli (i) dalkavuk mliqvneloba (i) yaltaklanma, dalkavukluk mlocveli (i) duacı, dua eden, ibadet eden mmarTveli (i) yönetici, idareci, müdür mmarTveloba (i) idarecilik, yöneticilik mmaCi (i) evlenme ve nüfus memurluğu mnaTvleli (i) vaftizci mnaTobi (i) yıldız, ışık saçıcı mnaxveli (i) ziyaretçi, misafir, seyirci mngreveli (i) madenci, kazıcı, çıkarıcı mne (i) kahya mniSvneli (i) payda mniSvneloba anlam, mana, ehemmiyet, önem mniSvnelobani önemli, ehemmiyetli moagarake (i) yazlıkta oturan kimse, yazlıkçı moadgile (s) yerli, bedel, vekil moadgileoba (i) yerlilik, ikame, yerine koyma moazrovne (i) düşünür, filozof moalerse okşayıcı, hoş, sevgi dolu, tatlı moamze (i) anlatan, aktaran, haberin kaynağı moangariSe (i) muhasip moangariSeoba (i) muhasiplik moarSiye (i) aşık, sevdalı, düşkün, meraklı moaxle (i) kadın hizmetçi, uşak moaxloeba (f) yaklaşmak, yanaşmak, müracaat, (i) yaklaşma, yaklaşım moajiri (i) trabzan, parmaklık, parapet, mobana (f) yıkamak mobezreba (f) bezmek, bıkmak, bezdirmek, bıktırmak mobezrebuli (s) bezmiş, bezdirilmiş, bıkkın, bezgin moberva (f) şişirmek mobilizacia (i) seferberlik mobilizeba (i) silah altına alma, savaş haline geçme, seferber etme mobinave (i) kiracı, pansiyoner mobma (f) bağlamak mobneva (f) saçmak, serpmek, dağıtmak, dağılmak mobruneba (f) dönmek (bu tarafa) (i) dönüş mobuzRune (s) huysuz, somurtkan mobrZaneba (f) gelmek, buyurmak mobRauWeba (f) yakalamak, kavramak, elinde sımsıkı tutmak mogeba (f) kazanmak, kaplamak, kaldırım vs. döşemek momgebiani (i) piyango bileti mogerieba (f) geri itmek, püskürtmek, nezaketsizce ret etmek mogvareba (f) kararlaştırmak, halletmek, yatıştırmak (i) karar, hal mogvarebuli (s) halledilmiş mogvianibiT (z) gecikmiş olarak mogzauri (i) yolcu mogzauroba (f) seyahat etmek, yolculuk yapmak, (i) yolculuk, seyahat mogleja (f) sökmek (topraktan) mogoneba (f) hatırlamak, uydurmak mogonili (s) uydurulmuş, uyduruk mogrexa (f) burmak, eğirmek, bükmek mogroveba (f) toplamak, biriktirmek, kolleksiyon yapmak (i) toplama, toparlama mogrovili (s) toplanmış, biriktirilmiş, toplu mogrZo (s) uzunluğu genişliğinden fazla, uzun mogubeba (f) zapt etmek, tutmak, bent baraj ile tutmak moda (i) moda, biçim, tarz modgma (i) tür, soy, nesil modgoma (f) kıyıya yanaşmak modeba (f) tutmak, takmak, ateş almak, ateşlemek modeli model modernuli modern modreka (f) eğmek, bükmek moduneba (f) zayıflatmak modunebuli (s) zayıf, zayıflatılmış moedani (i) meydan, alan moelvare (s) parlak, ışıltılı movale (i) borçlu movaleoba (i) vazife, ödev, mecburiyet, yükümlülük movercxvla (f) gümüşlemek, gümüş kaplamak, sırlamak movla (i) bakım, gözetme, bakma, dönme, dolanma (f) bakmak, gözetmek movlena (i) ortaya çıkma, görünme, hal ve tavır mozaika (i) mozayik mozardi (i) genç, yeni yetme mozela (f) yoğurmak mozveri (i) tosun, boğa moziare (i) iştirak eden, iştirakçi mozomva (f) ölçmek mozrdili (s) yetişkin, ergin moTave (i) kışkırtıcı, ele başı moTaveba (f) bitirmek, sona erdirmek moTavebuli (s) bitmiş, bitik moTavseba (f) koymak, yerleştirmek moTamaSe (i) oyuncu moTbo (s) sıcakca, ılık moTeTro (s) beyazımsı moTibva (f) biçmek moTmena (f) çekmek, katlanmak, dayanmak, sabretmek moTmineba (i) sabır, sabretme (f) sabretmek moTminebiT (z) sabırla moToxna (f) çapalamak moTreva (f) sürütmek (bize doğru) moTuTqva (f) haşlamak, kaynar su yada buhar ile temizlemek, ısıtmak moTqma (f) ağlamak, sızlamak, yas tutmak (i) ağlama, sızlama feryat, figan moTxovna (f) istemek, talep etmek moTxovnamde genel dağıtım moTxovnileba (i) istek, talep, rağbet moTxra (f) kazmak, (i) kazı moTxroba (i) hikaye etme, hikaye (f) hikaye etmek mokavSire (i) bağlaşık, müttefik, ortak, birleşmiş, birleşik mokazmva (f) kuşamak, kuşanmak, düzenlemek, düzenlenmek mokazmuli (s) giyinik, kuşanık, düzenli, askeri hizaya getirmek mokazmuloba (i) giyinme, kuşanma mokakva (f) eğmek, bükmek mokakuli (s) eğilmiş, eğik, bükük mokalaTeba (f) kuluçkaya yatmak mokalva (f) kalaylamak, (i) kalaylama mokaluli (s) kalaylanmış, kalaylı mokaSkaSe bol ışıklı mokamaTe (i) aleyhtar, muhalif, hasım, rakip mokarnaxe (i) suflör mokbeCa (f) ısırmak (i) ısırma, lokma mokvdoma (f) ölmek mokeTe (i) iyi niyetli, dost mokeTeba (s) iyileşme, kendine gelme mokveTa (f) başını kesmek, dişleri üstüste getirmek mokvla (f) öldürmek mokideba (f) dokunmak, tutmak, sırtına yüklenmek, ateşi yakmak, tutuşturmak mokiTxva (i) selam, öpme mokirwyvla (f) kaldırım döşemek (i) kaldırım döşeme mokle (s) kısa simokle (i) kısalık mokled (z) kısaca mokleba (f) azaltmak, azalmak, küçültmek, indirmek moklevadiani (s) kısa süreli mokle winda kısa çorap mokle xniT kısa süreyle mokluli (s) öldürülmüş, ölü mokrefa (f) toplamak mokrive (i) boksör mokrZalebiT (z) saygıyla mokuzuli (s) eğri, kıvrık mokumSva (f) bastırmak, sıkıştırmak, -e basmak, sıkmak mokurcxlva (f) koşmak, seyirtmek, çekip çevirmek, akıtmak, mola (i) molla, hoca, sofu molalva (f) mermiyi ağzına vermek, namluya mermi sürmek molandeba (i) hayalet, hortlak, gölge, hayal molaqarake (s) konuşmacı, konuşkan molaqarakeba (i) müzakere molare (i) kasiyer molaRuri (i) sarı asma (hayvan) molaybe (i) geveze, boşboğaz molekula (i) molekül moli (i) ot, çimen moliquli (s) kaygan, kaypak, güvenilmez molodini (i) bekleme, umut molurjo (s) mavimsi molocva (f) tebrik etmek, (i) tebrik, kutlama molxena (f) neşelendirmek momabezrebeli (s) yorucu, sıkıcı, bıktırıcı momadliereba (f) tatlı sözle kandırmak, gönlünü yapmak, dil dökmek momavali (s) gelecek zaman, gelecek, istikbal momakvdavi (s) ölmekte olan, sona eren, solan momakvdinebeli (s) öldürücü momarageba (f) sağlamak, temin etmek, önceden hazırlamak (i) temin etme, sağlama momaragebis ufrosi levazım subayı momarTva (f) saat kurmak momaswavebeli (i) müjdeci, haberci momarjveba (f) uydurmak, uyarlamak, adapte etmek, tatbik etmek (i) adapte etme, uydurma, tatbik momarjvebuli (s) ayarlanmış, adapte edilmiş, tatbik edilmiş momateba (f) artmak, arttırmak (i) artış, artma momatebuli (i) artmış, arttırılmış momdevno (s) aşağıdaki, müteakip, ertesi, takip eden momgebi (i) galip, kazanan momdureba (f) ağız dalaşı yapmak, atışmak, çekişmek momenti (i) an, lahza xelsayreli momenti fırsat mometebulad (z) ilaveli olarak, enfazlası, abartılısı momvleli (i) bakıcı, dadı, hasta bakıcı, hemşire momzadeba (f) hazırlamak,hazırlanmak, (i) hazırlık momzadebuli (s) hazır, hazırlanmış momTabare (i) göçebe (s) göçebe gibi momTabareoba (f) göçmek (i) göçebelik, göçebe yaşam momTmeni (s) sabırlı, sebatlı momTxrobi (i) hikaye anlatıcısı momizezeba (f) açıklamak, izah etmek, (i) izah momijnave (s) bitişik komşu, yakın momka (f) biçip kaldırmak, biçici (i) hasat momkeli (i) biçici, hasatçı momJavo (s) ekşice, mayhoş momravleba (f) artmak, arttırmak, çoğalmak, çoğaltmak, çarpmak (mat.) (i) çoğalma, (mat.) çarpma momrgvaleba (f) yuvarlaklaştırmak, eğmek (i) yuvarlama, yuvarlaklaştırma momrgvalo (s) yuvarlak biçimde, dairesel momrigebeli (i) arabulucu, aracı momsaxureba (f) memuriyet etmek, hizmet etmek, (i) memuriyet, hizmet momsvleli (i) gelen, ziyaretçi momtani (i) getiren, taşıyan, hamil momuSave (i) çalışan, işçi momqancavi, momqancveli (s) yorucu, bıktırıcı moqmedi (i) aktör momRerali (i) şarkıcı momyvani (s) getiren, (i) sürücü, rehber, orkestra şefi momCivani (s) şikayetçi, davacı momcemi (i) veren, verici momwamlavi (s) zehirli, öldürücü momwaro (s) acımsı momwesrigebeli (i) düzenleyen, ayarlayıcı, düzengeç, regülatör momwvano (s) yeşilimsi momwifeba (f) olgunlaşmak (meyva), olgunlaştırmak, vadesi gelmek momwyobi (i) organizatör, ayarlayan momWirne (s) tutumlu momWirned (s) tutumluca momWirneoba (f) tutumlu olmak, (i) tutumluluk momxiblavi (s) sihirli, büyüleyici, çok hoş momxmare (i) yardımcı, asistan momxmarebeli (i) tüketicÿ, kullanıcı, kullanan momxre (i) taraftar, yandaş, partizan, yoldaş momxsenebeli (i) muhabir, muhbir momjadoebeli (s) büyüleyici, sihirli mona (i) köle, eser monagvianeba (f) kirletmek, pisletmek, (i) kirletme, kirletiş, pisletme monadire (i) avcı monazoni (i) rahibe monazonoba (i) manastır hayatı yada sistemi monazonuri (s) sofu, kendini manastıra adamış monaTesave (i) akraba, talukat monaTvla (f) vaftiz etmek, hristiyanlaştırmak (i) vaftiz, hristiyanlaştırma monaTluli (s) vaftiz edilmiş monakveTi (i) kesik, pay, hisse monanieba (f) pişmanlık duymak (i) pişmanlık monaqovari (i) edinim, edinilen bilgi, hüner, kazanç, kazanım monarCeni (i) kalan, artan, kalıntı monarqi (i) monarşi, hükümdarlık monarqiuli (s) monarşik, hükümdarlık yönetimi monasteri (i) manastır monacemebi (i) veriler, bilgi monacvleoba (i) değişme (flolojide), nöbetleşe değiştirme monawile (i) iştirakçi, katılımcı, üye, ortak monawileoba (i) katılma, iştirak etme, üyelik monawileobis miReba (f) kabul etmek, katmak, üye almak, bünyesine almak, katılmak monaxva (f) aramak mondomeba (f) istemek, dilemek moneleba (f) hazmetmek, sindirmek (i) hazım, sindirim monoba (f) kölelik, esirlik monoTveizmi (i) tek tanrıcılık monoliTuri (s) büyük, yekpare, homojen, sapma göstermeyen monologi (i) monolog, kendi kendine konuşma monoqolia (i) monopol, tekel, eser monoqoliuri (s) monopolik, tekelci montiori (i) montür, toplayıcı monuri (s) kölelere özgü, köle gibi monRoli (i) moğol mooqroveba (f) yaldızlamak, altın yaldızla kaplamak mooqruli (s) yaldızlanmış, yaldızlı mooxreba (f) harap etmek, tahrip etmek (i) harap etme, tahrip etme moqarva (f) çalmak, hırsızlık etmek moqarviT (z) çalarak moqarsva (f) traş etmek, traş olmak (i) traş moqarsuli (s) traş olmuş, traşlı moqaruli (s) çalıntı, çalınmış moqatiJeba (f) davet etmek (i) davet moqirdaqire (s) aksi, zıt, karşı, muhalif moqkureba (f) iftira etmek, kara çalmak moqoveba (f) elde etmek, kazanmak (i) edinme moqyroba (f) muamele etmek, davranmak, tedavi etmek (i) muamele, tedavi, ameliye morali (i) ahlak, anlayış moraluri (s) ahlaki morbena (f) koşup gelmek morbenali (i) koşucu morbileba (f) yumuşatmak, tatlılaştırmak morgeba (f) seçip ayırmak, seçmek morgvi (i) top, yumak, küre, tekerlek göbeği, kilise avlusu moreva (f) karıştırmak, harekete geçirmek, fethetmek, zaptetmek, yenmek morevi (i) girdap, anafor, körfez morekva (f) silkelemek, çırpmak (meyvayı) morTva (i) bezeme, süsleme, bezenme, dekorasyon, (f) dekore etmek, bezemek morTuli (s) süslenmiş, bezenmiş, dekorlu morTuloba (i) süslenme, bezenme, dekorasyon mori (i) kütük, kiriş, mertek morige (i) görev başında, nöbette, görevli, nöbetçi morigeba (f) aracılık etmek, arabuluculuk yapmak (i) uyuşma, anlaşma morigebiT (z) sırasıyla, taksit taksit morigeoba (f) görevde olmak, görev başında olmak, (i) nöbetçilik morigi sıradaki morideba (f) sakınmak, korunmak, dikkat etmek moridebulad (z) çekinerek, sakınarak, alçak gönüllülükle moridebuli (s) çekingen, mütevazi, alçak gönüllü morieli (i) akrep mortiri (i) havan, dibek, havan topu moruxo (s) grimsi, kır morfologia (i) morfoloji morfologiuri (s) morfolojik morCena (f) iyileşmek, iyileştirmek, tedavi etmek, kurtarmak, kurtulmak (i) iyileşme, kurtarma morCileba (i) boyun eğme, teslim olma, itaat, arz morCili (s) itaatlı, razı, mütevazi mocla boş vakit, müsait zaman morcxvad (z) alçak gönüllülük, tevazu, sadelik, ılımlık, utangaçlıkla morcxvi (s) utangaç, sıkılgan, çekingen morcxvoba (i) sıkılganlık, utangaçlık, çekingenlik morwmune (i) inanan, inançlı, imanlı morwyva (f) sulamak (i) sulama mosagonari (s) hatırlanacak şey, unutulmaz mosavali (i) mahsul, ürün, hal, husus, şans, başa gelen olay mosavleli (s) dolaşık, dolambaçlı mosavliani (s) meyva veren, verimli mosavlianoba (i) verimlilik mosazreba (f) iyice düşünüp taşınmak, hesaba katmak (i) enine boyuna düşünme mosazRvre (s) sınırdaş (i) sınır muhafaza mosakiTxi (i) hediye, armağan mosalodneli (s) beklenen, ihtimal dahilindeki mosamarTle (i) yargıç, hakim mosamzadebeli (s) hazırlanacak şey mosamsaxure (i) memur, görevli, hizmetçi mosarTavi (i) düzenlenecek, süslenecek şey, eyer kolanı, sırt kolanı mosarCle (i) savunucu, kovucu mosaubre (i) bir başkasıyla konuşan kimse, muhatap mosawvevi (s) davet mosawvevi baraTi (i) davatiye mosaxvevi (i) dönüş, kavis, viraj mosaxle (i) oturan, sakin, meskun ahali mosaxleoba (i) ahali, nüfus mosaxmari (s) kullanışlı mosaxnavi (s) sürülecek yer, sürülebilir mosawevi Tambaqo içilecek tütün Tambaqos mosawevi otaxi sigara içme odası mosawoni (s) beğenilecek türde, hoş moseirne (s) yürüyen, yürüyebilen mosveneba (f) dinlenmek (i) dinlenme mosvla (f) gelmek, ulaşmak (i) gelme, ulaşma mosisxle mteri kan düşmanı mosiyvarule (s) seven, müşfik, şevkatli moskovi (i) moskova moskovuri (s) moskovaya ait, moskovalı mosmena (f) dinlemek (i) dinleme msmeneli (i) dinleyici mosqoba (i) yok etme, yok olma (f) mahvetmek, yok etmek, mahvolmak, yok olmak mosulelo (s) aptalca, ahmakca, aptalımsı mosuli (i) gelen, gelmiş olan (s) dinç, kuvvetli mosuliereba duyguların ve anlamların yitirilmesi, aptallaşmak, sersemlemek mosurveba (f) arzu etmek, dilemek mosurne (s) istekli, hevesli mosqo (s) kalınca, irice, şişmanca mosyidva (f) rüşvet vermek (i) rüşvet moswavle (i) öğrenci, talebe, kursiyer moswreba (f) vaktinde varmak, yetişmek moswrebulad (z) başarı ile, başararak moswrebuli qasuxi yerinde cevap mosxma (f) verim almak (meyva), giymek, takınmak motana (f) (bir şey) getirmek, (i) teslim etme, getirme motanili (s) getirilmiş, taşınmış motaceba (f) kapıp götürmek, cebren kaçırmak (i) kapma, götürme, cebren kaçırma moteveba (f) affetmek, bağışlamak (i) af, bağış motexa (f) kırmak motexili (s) kırık motexiloba (i) kırıklık, kırma, kırılma motivi (i) dürtü, güdü motivtive (s) yüzen, gezici, sabit olmayan motori (i) motor motorizeba (f) motor ile teçhiz etmek motrialeba (f) etrafından dönmek, (i) etrafından dönme motrfiale (i) hayran, meraklı, aşık motyueba (f) aldanmak, aldatmak, hilekarlık yapmak, yalan söylemek, (i) yalan, hile, aldatma motyuebuli (s) aldanmış, aldatılmış momtyuebeli (s) aldatan, aldatıcı mougvarebeli (s) bozuk, düzensiz moudrekeli (s) eğilmez, bükülmez, boyun eğmez, kararında dönmez mouTmeneli (s) sabırsız, tez canlı, hoşgörüsüz mouTmenlad (z) sabırsızlıkla mouTmenloba (i) sabırsızlık mouleveli (s) bitmez, tükenmez, yorulmaz moulodnelad (z) ansızın, beklenmedik bir anda moulodneli (s) beklenmedik, ani moulodneloba (i) birdenbire, ansızın, aniden moumzadebeli (s) hazırlanmamış, hazırlıksız moumwifebeli (s) olgunlaşmamış, ham, gelişmemiş mouravi (i) koruyucu, hami, velinimet, koruyucu ermiş mouridebeli (s) yüzsüz, arsız mourideblad (z) yüssüzce, arsızca, hayasızca mousavliani (s) verimsiz mousavlianoba (i) verimsizlik mousavloba (i) yokluk, kıtlık mousvenari (s) dinlenmeyen, durmayan mousvenroba (i) dinlenmeme, telaş mousyidveli (s) rüşvet yemeyen, dürüst moufiqrebeli (s) düşüncesiz, ihtiyatsız, aceleci moufiqreblad (z) düşünmeden, düşüncesizce, ihtiyatsızca, aceleyle moufiqrebloba (i) düşüncesizlik, acelecilik, ihtiyatsızlık mouqancveli (s) yorulmak bilmez mouqancveloba (i) yorulmama, yılmama mouqneli (s) sakar, beceriksiz, hantal, biçimsiz, kaba, patavatsız mouqneloba (i) hantallık, beceriksizlik, sakarlık mouSoreblad (z) uzaklaşmadan, devamlı olarak moucleli (s) meşgul moucleloba (i) meşguliyet mouwesrigebeli (s) düzeni bozan, alt üst eden mouwyobeli (s) organize edilmemiş, düzenlenmemiş, ayarlanmamış mouxdeli rZe kaymaklı süt mouxerxebeli, mouxeSavi (s) beceriksiz, sakar, biçimsiz, hantal, sıkıntılı mofardageba (f) halı döşemek mofareba (f) örtmek, gizlemek, korumak, (i) örtme, gizleme, koruma mofena (f) sermek, serilmek, yaymak, yayılmak (örtü) mofereba (f) okşamak, öpmek mofermkrTalo (s) renksiz, solgun mofiqreba (f) düşünmek, hesaba katmak, incelemek mofWqrebuli üzerinde düşünülmüş, hesap edilmiş mofrena (f) uçmak, uçup gelmek (i) uçuş moqalaqe (i) hemşehri, vatandaş, sivil şahıs, şehirli moqalaqeoba (i) vatandaşlık moqalaqeobrivi (s) medeni, devlete ait, sivil moqandake (i) heykeltraş moqancva (f) yorulmak, bitkin düşmek moqanculi (s) yorgun, bitkin moqanculoba (i) yorgunluk, bitkinlik moqarguli (s) nakışlı, işlenmiş moqiSqe (i) yarışmacı, rakip moqmedeba (f) hareket etmek, işlemek, davranmak (i) hareket, faaliyet, iş, fiil, aktivite moqmedebiTi grunva aktif fiil çekimi moqmedi (s) aktif, faal moqmedi armia muharebe ordusu, harp kuvvetleri moqneva (f) savurmak (kılıç), sallanmak, salınmak, kanat çırpmak (i) vuruş, darbe moqnili (s) elastiki, esnek moqniloba (i) esneklik, elastiklik moqsova (f) örmek (i) örme moqsovili (s) örülmüş, örgü moqceva (f) davranmak, yapmak (i) fiil, hareket, faaliyet, denizin kabarması, alışkanlık, değişim moRalate (i) kalleş, hain moRalaturi (s) kalleşçe, haince moRvawe (i) teşvikçi, kurucu, elebaşı, menejer saxelmwipo moRvawe devlet adamı sazogadoebrivi moRvaweoba toplumsal faaliyet moRvaweoba (i) iş, hareket, faaliyet moRrublva (f) bulutlanmak moRrubluli (s) bulutlu moRrubluloba (i) bulutluluk, havanın kapanması moRunuli (s) eğri, kıvrık, bükük moRuSuli (s) karanlık, kasvetli, mahsun, endişeli, asık suratlı, küskün, kapanık moyvana (f) (canlı) getirmek, klavuzluk etmek, öncülük etmek moyvanili (s) getirilmiş, biçimli, endamlı moyvaruli (s) seven, müşvik, şevkatli (i) amatör, meraklı moyviTalo (s) sarımsı, sarımtırak moyme (i) genç adam moyola (f) anlatmak, birine eşlik ederek yürümek moSavo (s) siyahi moSeneba (f) ekip-biçmek, toprağı işlemek, yetiştirmek, geliştirmek moSvebuli gevşek, bol moSiveba (f) acıkmak moSivebuli (s) acıkmış olan, aç moSinaureba (f) evcilleştirmek, ehlileştirmek (i) evcilleştirme, ehlileştirme moSiSi (s) korkak, sıkılgan, ürkek moSla (f) şaşırtmak, karıştırmak (i) şaşırtma, karıştırma moSoreba (f) uzaklaşmak, uzaklaştırmak, (i) uzaklaşma, uzaklaştırma moSorebiT (z) uzak, uzakça moSxamva (f) zehirlemek (i) zehirlenme moCveneba (f) hayal görmek moCvenebiTi ieriSi (ask.) göstermelik taarruz moCxubari (s) kavgacı, tartışmacı, dövüşçü mocda (f) beklemek mocekvave (i) folk dansçısı, dansçı mocema (f) vermek mocemuli (s) verilmiş olan mocvi (i) dağ çileği, karamuk mocile (i) rakip mocileba (f) ayırmak, bölmek, başından atmak mocimcime (s) pırıl pırıl ve titrek (göz) mociquli (i) havari, misyoner, haberci, kurye mocla (i) boş zaman bulma moclili (s) özgür, bağımsız, boş zamanı olan moculoba (i) beden, hacim, boy, cüsse mocurave Suqura (i) ışıkların yüzmesi, ışık dansı mocxari (i) kuş üzümü moZvelebuli (s) eskimeye yüz tutmuş, eskimiş,eski moZme (s) kardeşlik moZravi (s) hareket eden, oynak, gezici, seyyar, hareketli moZraoba (f) devinmek, kımıldamak, hareket etmek, hareketlilik, trafik akımı moZule (i) nefret eden, kin güden moZuleba (f) -den nefret etmek, istememek, sevmemek, hoşlanmamak moZRvari (i) öğretmen, usta öğretici moZRvreba (i) öğretme, öğretim, öğretmenlik, ders, öğreti mowadinebuli (s) özenli, çalışkan, gdyretli, dikkatli mowame (i) tanık, şahit, tanıklık mowamluli (s) zehirlenmiş mowafe (i) göz bebeği, küçük öğrenci moweva (f) içmek (sigara), yaklaşmak, çekmek moweriloba (i) emir mahiyetindeki yazı, reçete mowesrigeba (f) düzenlemek, tanzim etmek, tasnif etmek (i) tanzim, tasnif mowveva (i) davet etme, çağrı (f) davet etmek, çağırmak mowvela (f) süt sağmak mowvelili (s) sağılmış mowveuli (s) davetli, çağrılı mowiTelo (s) kırmızımsı mowinaaRmdege (i) karşıt, karşı, hasım, düşman mowinave (i) ilerici, terfi etmiş olan, öncü, öndeki, önceki mowinave nawilebi öncü birlikleri mowifuli (s) olgunlaşmış (meyve) mowiweba (i) derin saygı, hürmet, saygıyla eğilme mowiwebiT (z) derin bir saygıyla mowme (i) şahit, tanık mowmenda (f) silmek, temizlemek mowmoba (i) diploma, sertifika, belge, ilmuhaber mowodeba (f) yalvarmak, baş vurmak (i) ilan, bildiri mowola (i) sıkıştırma, baskı, tazyik, yaslanma, dayama, dayanma mowoneba (f) beğenmek, hoşlanmak mowyale (s) nazik, şefkatli, iyi kalpli mowyaleba (i) teveccüh, lütuf, yardım, sadaka mowyalebis da (i) hemşire mowydoma (f) hamle yapmak, yerinden olmak, taşmak, saldırmak mowyena (i) sıkılma, içe kapanma mowyenili (s) sıkılmış, sıkkın mowyeniloba (f) sıkılmak, sıkkınlık mowyveta (f) yarıda kesmek, ara vermek (işe), koparmak (çiçek) mowyoba (f) düzenlemek, organize etmek, ayarlamak mowyobili (s) düzgün, ayarlı, organize edilmiş, dekorlu mowyobiloba (i) düzgünlük, ayarlılık, dekorluluk, mobilyayla döşeme mowyureba (f) susamak mowyurebuli (s) susamış, susuz, kurak (toprak) moWadrake (i) satranç oyuncusu moWera (f) sıkmak, yakalamak moWidave (i) güreşçi, pehlivan moWideba (f) yakalamak, kavramak, sıkı sıkı tutmak moWikWike (s) geveze, cıvıl cıvıl moWkvianeba (f) akıllanmak, aklı başına gelmek moWra (f) kesmek, iftira etmek, iftira edilmek, namusuna leke sürülmek, namusuna leke sürmek moWrili (s) kesik, kesilmiş moxazuloba (i) dış hatlar, çevre moxalva (f) fındıklı pasta yapmak, tatlandırmak moxalise (s) gönüllü moxaliseTa armia gönüllüler ordusu moxaliseoba (i) gönüllülük moxarulivar memnun oldum moxarSva (f) haşlamak, haşlanmak, pişirmek moxarSuli (s) haşlanmış, pişmiş moxda (f) açmak (başı), dilemek (özür) moxdena (f) etkilemek, söz geçirmek, üzerinde nüfuzu olmak moxdenili (s) zarif, şık, kibar, narin noxdeniloba (i) zariflik, şıklık, kibarlık moxdoma (f) olmak, vuku bulmak, tesadüf etmek, başına gelmek moxedva (f) bakmak (geriye), etrafa bakınmak moxele (i) işçi, müstahdem, memur moxerxeba (f) becermek, başarmak, idare etmek, bir çaresini bulmak (i) becerme, beceri moxerxebulad (z) becererek, becerikli bir şekilde, ustaca mouxerxebeli (s) beceriksiz moxerxebuli (s) akıllı, becerikli, çevik moxerxva (f) testere ile biçmek moxetiale (i) serseri moxveva (f) dönmek, sararak sıkıştırmak, sarmak, sarılmak moxvedra (f) isabet etmek, rastgele bulmak, karşılaşmak moxvedreba (f) vurmak, çarpmak, (hedefe) isabet ettirmek, (i) isabet moxveWa (f) kavramak, kapmak, ele geçirmek moxvna (f) toprağı sürmek, (i) toprağı sürme moxiblva (f) büyülemek, hayran bırakmak (i) büyüleme, hayran bırakma moxibluli (s) büyülenmiş, hayran, büyülü moxmareba (f) yardım edilmek, yardım etmek, kullanmak (i) yardım kullanma moxocva (f) silip süpürmek (burnu) moxra (f) eğmek, bükmek moxrakva (f) (kızgın yağda) kızarmak, kızartmak moxrakuli (s) kızartılmış, kızarmış, kavrulmuş moxrili (s) eğilmiş, bükülmüş moxseneba (f) anmak, haber vermek, anlatmak (i) rapor, söylenti, haber moxsenebiTi baraTi (i) not, nota, muhtıra, tezkere, mektup moxsna (f) çözmek, moxurva (f) örtmek (kapıyı), bedenini örtmek, giyinmek moxuceba (f) kocamak, ihtiyarlamak moxucebuloba (i) yaşlılık, ihtiyarlık moxuci (s) ihtiyar, kocamış mojadoeba (f) büyülemek, cezbetmek mojadoebuli (s) büyülü, cezbedilmiş mojamagire (i) çiftçilikle uğraşan kimse mojdoma (f) yanına oturmak mojobineba (f) iyileşmek, kendine gelmek (i) iyileşme, kendine gelme mJava (i) asit mJave (s) ekşi mJauna (i) rıhtım, gemi havuzu mJRavneba (f) ifşa etmek, herkese yaymak mJReri (s) tınlayan, çın çın öten, tantanalı mravalgvari (s) çok şekilli, muhtelif, farklı mravalgzis (z) defalarca, bir çok kez mravalgzisi (s) sık sık olan yada geçen veya görülen mravali (s) çok fazla, sayısız mravalkuTxedi (i) çokgen mravalmarcvlovani (s) çok heceli mravalmxrivi (s) çok yönlü mravalnairi (s) çok çeşitli, muhtelif, farklı mravalJamieri (i) sıhhatine içmek mravalricxovani (s) çok sayılı, muhtelif, müteaddit, katmerli, kalabalık mravalsarTuliani(s) çok katlı mravalsityvaoba (i) çok sözlülük, gevezelik, ıntıab mravaltanjuli (s) çok acı çekmiş, çok acılı mravalferi (s) çok renkli mravalferovani (s) çok renkli mravalZarRva (i) bir çeşit meyveli ağaçlandırma alanı mravalwertili (i) çok nokta (nokta nokta) mravalwlovani (s) çok yaşlı, yıllar öncesine ait mravaljer çok kez mravlobiTi ricxvi çoğul sayılar, çoğulluk mrgvali (s) yuvarlak mrevli (i) bir papazın ruhani bölgesi, mahalle, bir kiliseye mensup cemaat mrecxavi (i) yıkayıcı (çamaşır), çamaşırcı kadın mrewveli (i) fabrikatör, imalatçı, yapımcı mrewveloba (i) endüstri, sanayi çalışkanlık, gayret mrisxane (s) korkunç, dehşet veren, pek çok, aşırı, müthiş mrisxaneba (i) büyük korku, dehşet, yılgı, yıldırıcı adam, baş belası, afacan mricxveli (i) kaydedici, numeratör mrude xazi (i) kavis, eğri mruded (z) eğrice, eğri olarak mrude (s) eğri, çarpık mruSi (s) zampara, eşini aldatan mruSoba (i) eşini aldatma, zina, zamparalık mrCeveli (i) danışman, akıl hocası, müşavir msazRvreli (i) sıfat, nitelik, sembol, simge, vasıf msaxiobi (i) aktör, aktris msaxioba (i) aktörlük msaxuri (i) hizmetçi, uşak msaji (i) yargıç, hakim, hakem, bilirkişi msgavsad (z) benzer olarak msgavseba (f) benzemek, andırmak, (i) benzerlik, benzeyiş msgavsi (s) benzer, benzeyen msvleloba (i) geçit töreni, kafile, alay, tören alayı msmeli, loTi (i) ayyaş, içkici, sarhoş msmeneli (i) dinleyici msoflio (i) dünya, cihan, alem msoflmxedveloba (i) dünyanın şeyini bilme msroleli (i) atıcı, atan, ateş eden, silahşör, nişancı msubuqad (s) hafifce msubuqi (s) hafif msubuqi mrwevelobis saministro (i) hafif sanayi bakanlığı msunagi (s) obur, doymak bilmez, aç gözlü msunagoba (i) oburluk, doymazlık, aç gözlülük msurveli (s) istekli, arzulu msuqani (s) şişman msuye (s) memnun edici, kandırıcı, doyurucu msxali (i) armut msxverqli (i) kurban, adak msxvili (s) koyu, kesif, sık, kalın, sisli, bulanık msxvifexa saqoneli (i) (çoğ) sığırlar msxvreva (i) kırma, parçalama, yıkma, (f) kırmak, parçalamak, yıkmak, mahvetmek msxlis xe (i) armut ağacı msxmoiare (s) meyva veren, yemiş veren, verimli, mahsuldar msjavris dadeba (f) mahkum etmek, hakkında hüküm vermek, karar vermek msjeloba (i) müzakere, görüşme, münakaşa, (f) müzakere etmek mtanjveli (i) eziyetçi kimse, işkence aleti, (s) dayanılmaz, eziyetli mtarvali (i) zalim, cebbar, zorba, gaddar, hilkat garibesi, canavar mtacebeli (i) kapan, kaçıran, yabani yaratık, (s) yırtıcı mtacebloba (f) kapmak, kaçırmak, yağmalamak, aç gözlülük etmek mtacebluri (s) yağmacı, yırtıcı mtevani (i) üzüm salkımı mteri (i) düşman mtris sangrebidan gamorekva (f) düşmanı ininden çıkarmak, yerinden etmek mtroba (i) düşmanlık mtveri (i) toz mtvirTi (i) yük mtvirTavi (i) yükleyici, loder mtvreva (i) kırma, parçalama, yıkma (f) kırmak, parçalamak, yıkmak mtvriana (i) çiçeklerde erkeklik uzvu, ercik (bot) mtirala (i) ağlamaklı, (s) gözleri yaşlı mtirali (s) ağlayan mtkaveli (i) karış (elde) mtkivneuli (s) ıstıraplı, zahmetli, üzücü, kederlendirici mtkice (s) sabit, değişmez, dönmez, muhkem, metin mtkiceba (f) kanıtlamak, ispat etmek, doğruluğunu tesbit etmek mtkiced (z) katiyetle, kuvvetle, kesinlikle mtredi (i) güvercin mtroba (i) düşmanlık, husumet, kötü niyet besleme, muhalefet mtruli (s) düşmana ait, düşmanca, düşmanlık gösteren, saldırgan mtyuani (s) yanlış, haksız, ters, saptırıcı muguzali (i) alevli odun parçası, meşale, kundakçı mudam (z) daima, her zaman, hep mudara (f) dilenmek, sadaka istemek, (i) dilenme mudmivi (s) değişmez, sürekli, devamlı, sabit, daimi mudmivoba (i) değişmezlik, süreklilik, devamlılık muzaradi (i) zırhlı başlık, miğfer muzeumi (i) müze muli (i) görümce mumli (i) tatarcık muniani (s) kel muni (i) kel munji (i) dilsiz, suskun munjoba dilsizlik mura (s) kahverengi, kahve renkli, esmer derili, güneşten yanmış muraba (i) reçel murva (f) tütmek, duman çıkartmak, sigara içmek muri (i) kurum muriani (s) isli, kurumlu muryani (i) kızıl ağaç, akça ağaç musaifi (i) konuşma, laf, lakırtı, söz, boş laf musika (i) müzik musikaluri (i) müzikal musikosi (i) müzikci musris-gavleba (f) harap etmek, mahvetmek, yıkmak, yok etmek, imha etmek muqara (i) tehdit, tehlike muqTad (z) bedava, parasız, cabadan muqTamWameli, muqTaxora (i) asalak, parazit muqTi (s) bedava, parasız, sebepsiz, keyfi, asılsız muqi (s) koyu renk muyaiTad (z) gayretle muyaiTi (z) gayretli, çalışkan muyaiToba (i) gayret, çalışma, tatbik muSa (i) amele, işçi, çalışan muSaTa (s) çalışkan muSaki (i) işçi muSaoba (f) çalışmak, (i) çalışma muSaxeli (i) insan kuvveti, işçi sayısı, personel muStari (i) müşteri muSti (i) yumruk muSti-krivi (i) kavga, dövüş, savaş, muharebe, mücadele mucela (i) dizanteri, kanlı basur, kanlı ve sancılı ishal muceli (i) karın muclis tifi (i) bağırsak humması, tifo muclis Wia (i) bağırsak kurdu muwuki (i) sivilce, kabarcık, püstül, sivilceye benzer benek muwukiani (s) sivilceli muWa (i) avuç dolusu erT muka fkvili bir avuç un muxa (i) meşe muxanaTi (s) haince, hain,güvenilmez, korkulur, tehlikeli muxanaToba (i) vefasızlık, hainlik, ihanet muxanaTuri (s) vefasız, sadakatsiz, hain muxTali (i) hain kimse, vatan haini muxTloba (i) vefasızlık, hainlik, ihanet muxli (i) diz, satır başı muxlobriv (s) paragrafla, paragraf paragraf, yazıyı paragraflara ayırma muxluxi (i) tırtıl, kurt, çelik zincirle işleyen traktör muxnari (i) meşelik muxruWi (i) çengel, firen muxudo (i) bezelye, (bot) bezelye türünden herhangi bir sebzenin içi, nohut, mfarveli (i) hami, koruyucu mfarveloba (f) korumak, muhafaza etmek, saklamak, himaye etmek mflobeli (i) mal sahibi, huk zilyet, malik sıfatıyla tasarruf eden kimse mfrinavi (i) kanatlı hayvan, pilot, havacı, uçan cisim mfSvinavi (s) ıslıklı, ıslık gibi ses çıkaran mqadagebeli (i) vaiz, vaaz eden, öğüt veren mqirdavi (i) alaycı, alay eden mqone (i) mal sahibi, huk zilyet, malik sıfatıyla tasarruf eden kimse mqsoveli (i) örücü mquxare-taSi yüksek sesle alkış mRebavi (i) boyacı mRelvareba (i) heyecan mRelvare (s) heyecanlı, heyecan verici, tahrik eden mRera (i) şarkı söyleme mRvdeli (i) keşiş, papaz mRvime (i) mağara, in mRviZare (s) uyanık mRvreva (f) bulanmak, bulandırmak, çamurlamak mRvrie (s) bulanık, çamurlu mRrRneli (i) kemirici, kemirgen (hayvan) myari (s) katı, sağlam, som, pek sıkı, yoğun, kesiksiz, bütün tam myesi (i) (anat) veter, kiriş, adele myvirala (s) gürler şekilde, gümbürtülü bağıran, haykıran myvlefeli (i) sömüren veya istismar eden kimse, işleten kimse myvlefeloba (i) kendi çıkarına kullanma, sömürme, istismar myidveli (i) alıcı (müşteri) mynoba (f) aşılamak (ağaç), (i) (bot) aşı myofadi dro gelecek zaman myrali (s) kötü kokan, pis kokan myudro (s) sakin, durgun,dingin, sessiz myudrod (z) sakince, heyecan göstermeden, sessizce myudroeba (i) sessizlik, sukunet, asayiş mSenebeli (i) yapıcı, inşaatçı, müteahhit mSenebloba (i) inşaat, yapı, bina mSveleli (i) yardımcı, muavin, hizmetçi, asistan mSveneba (i) güzellik, çarpıcılık, büyüleyicilik, hoşluk mSveniereba (i) büyüleme, cazibe, güzellik, hoşluk mSvenieri (s) güzel, latif, hoş, zarif, büyüleyici mSvenivrad (z) cana yakın olarak, zarifce, büyüleyerek mSvidad (z) sakince, heyecan göstermeden, sessizce mSvidi (s) sessiz, sakin, rahat, tatlı, uslu, yumuşak huylu mSvidoba (i) barış, huzur dila mSvidobisa iyi sabahlar saRamo mSvidobisa iyi akşamlar mSvidobianad (z) barışla, huzurla, sessizce mSvidobiani (s) hayırlı, huzurlu, sakin, sessiz mSvidobianoba (i) barış, hayır, huzur, istikrar mSvidobiT elveda mSvidobismoyvare (s) barışsever mSvildi (i) kavis, yay kuşağı, boyunduruk mSvild-isari (i) yaylı ok mSieri (s) aç SimSili açlık mSiSara (s) korkak, tabansız, ödlek mSobeli (i) aile üyesi, aileden mSoblebi (i) aile üyeleri, yaşlılar, büyükler mSobiare doğurgan mSobiaroba (i) doğurganlık mSobliuri (s) doğuşa ait, doğuş gününe ait, doğuş yerine ait mSrali (s) kuru mSromeli (i) çalışan (s) çalışkan, emekçi mCagvreli (i) baskıcı, zalim, gaddar mCagvreloba (i) zulüm, baskı, eza, cefa mCate (s) hafif, eksik, önemsiz, yükü hafif, az, ufak mCqefare (s) şevkli, gayretli, ateşli, hararetli, coşkun mCxavana (i) miyavlayan mcdari (s) yanlış, yanlış fikre dayanan, hatalı mcdaroba (i) yanılma payı, yanılma, yanılgı, yanılabilirlik mcenare (i) bitki mcenareuli (s) bitkisel mcenareuloba (i) bitkisellik, bitki mcveli (i) bekçi, muhafız, koruma mcivana (s) soğukça, soğuk, buz gibi mciremniSvnelovani (s) az önemde, önemsiz mcirericxovni (s) az sayıda, az, kıt, dar mcirewlovani (s) az yaşlı, genç mcodne (s) usta, becerikli, uzman, ehil (i) uzman, exper, bilirkişi mcocavi (s) sürüngen mcuravi (i) yüzücü mcxovrebi (i) ikamet eden, oturan, meskun, ahali mcxunvare (s) yanan, yakıcı, sıcak mZarcveli (i) hırsız, haydut, şaki, yol kesen kimse mZarcveloba (i) hırsızlık, adam soyma mZafri (s) sert, şiddetli, haşin, fazla ciddi, kasvetli mZebneli (i) arayıcı, araştırıcı mZevali (i) rehine, tutsak mZvinvrea (s) şiddetli, hiddetli, sert, vahşi, öfkeli, hararetli şevkli, ateşli mZvinvareba (i) şiddet, sertlik, vahşet mZvinvared (z) şiddetle, sert bir şekilde mZivebi (i) tesbih mZime (s) ağır (i) virgül mZime mrewveloba ağır sanayi mZimed (s) ağırca mZinara (s) uyuşuk, uykusu basmış mZinare (s) uykulu, (i) uyuyan, uyumakta olan mZlavri (s) kuvvetli, kudretli, yetki veya nüfusu olan mZleosnoba (i) atletizm, sporculuk mZovri (s) leş, pis kokmuş mZravi motor mZRoli (i) şoför, sürücü, önder, öncü mware (s) acı simware acılık momwaro acımsı mwarmoebeli (i) üretici, fabrikatör, meydana getiren kimse, yapımcı, prodüktör mwarmoebloba (i) verimlilik mwevari (i) tazı mwerali (i) yazar, şair mweri (i) böcek, haşere mwvadi (i) kebap mwvave (s) yakıcı, yanıcı mwvalebeli (i) uğraştırıcı, yorucu, eziyet veren mwvane (s) yeşil mwvanili sebze mwveleli, mwvelavi (i) süt sağan kimse veya araç mwveli (s) yanıcı, yakıcı mwvervali (i) tepe, doruk, zirve mwvrTneli (i) talimci, terbiye edici, antrenör mwife (s) olgun, olgunlaşmış (meyva) mwkrivi (i) sıra, saf, dizi mwmendeli (i) silici, temizleyici (ayakkabı-baca) mwnili (i) turşu mwoliare (i) yatan, uzanmış olan mwuTxe (s) tuzlu mwuxare üzgün, üzüntülü, kederli mwuxareba (i) yas, elem, acı, üzüntü, keder mwuxri (i) alaca karanlık, akşam üzeri mwyalobeli (s) canayakın, şirin, hoşsohbet, merhametli mwyemsi (i) çoban mwyeri (i) bıldırcın mwyerCita (i) tarla kuşu, baştan kara mwyobrad (z) düzenli, sıra ile, yolunda, usule göre mwyobri (i) formasyon, (ask) birlik, tertip ve düzen mwyrali (s) öfkeli, hiddetli, kızgın mwyurvale (s) susamış, kurak (toprak) mWadi mısır ekmeği mWameli (i) yiyici mWedeli (i) demirci, nalbant mWedloba (i) demircilik, nalbantlık mWevrmetyveleba (i) etkili ve güzel söz söyleme sanatı mWevrmetyveli (s) hitabet yeteneğine sahip, açık ve düzgün (ifade) mWidro (s) sıkı, gergin, akmaz, sızmaz, su geçirmez, dar, sıkışık, sımsıkı mWidrod (z) sıkıca, dar mWle (s) zayıf (hayvan) mWreli (s) keskin, sivri mxazveli (i) teknik ressam mxazvelobiTi geometria tasarı, geometri mxali karnıbahar mxarbeWganieri (i) geniş omuzlu mxarbeWi (i) omuz mxarbeWiani (s) omuzlu mxardamxar (s) yan yana, omuz omuza mxare (i) taraf, yön, memleket, diyar, yöre mxareTmcodneoba (f) arazi çalısması, arazi hakkında çalışma mxari (i) omuz mxaris daWera (f) yardım etmek, destek sağlamak, bakmak, beslemek (i) destek, yardım, bakım, besleme mxatvari (i) ressam, sanatkar mxatvroba (i) ressamlık mxatvrulad (z) ressamca, sanatkarane mxatvruli (s) sanat yönü olan, estetik güzelliğe sahip, sanatsal mxdali (s) korkak, ödlek, alçak ve yüreksiz (i) korkaklık, alçaklık mxdaloba (i) korkaklık, alçaklık, namertlik mxedarTmTavari (i) (ask.) amir, armanın en üst kısmı en yüksek rütbede olan mxedari (i) süvari, asker mxedveloba (f) görme kuvveti, görme hissi, görüş, görünüş mxedvelobiTi (s) görme duyusuna ait, optik, görülebilir, görünüş olarak mxedroba (i) kara ordusu, ordu, askeriye mxedruli (s) askeri, askerliğe veya savaşa ait mxevali (i) köle, esir, cariye, halayık mxerxavi (i) bıçkıcı mxeci (i) açgöz, doymak bilmez mxecoba (i) açgözlülük, vahşilik, hayvanlık mxecurad (z) açgözlüce, vahşice, hayvanca mxecuri (s) açgözlü, vahşi, hayvani, yabani mxvneli (i) tarla süren, tarla sürücüsü mxiarulad (z) neşeyle, keyifle, zevkle, (argo) ibne mxiaruleba (i) neşelenme, eğlenme, şenlik (f) neşelenmek, neşelendirmek, eğlenmek, eğlendirmek mxiaruli (s) şen, keyifli, canlı, neşe verici, keyiflendirici mxileba (f) soymak, tecrit etmek, yoksun bırakmak, mahrum etmek (i) tecrit mxne (s) cesur, yürekli, yiğit mxneoba (i) cesaret, kahramanlık, yiğitlik, gösteriş, ihtişam mxolod (z) ancak, sadece mxoloobiTi ricxvi (s) tek, (gr) tekil mxsneli (i) kurtarıcı mxurvale (s) kızgın sıcak, hararetli mxcovani (s) yaşlı (i) muhterem, saygı değer mjdomare (s) dışarı çıkmayan, yerleşik, oturmuş, oturan mjili (i) yumruk mjobineba (f) yeğlemek, tercih etmek, daha çok beğenmek, daha üstün olmak n naadrevi (z) erkenden naavadmyofari (s) yeniden eski halini almış olan, iyileşmiş naambobi(s) söylenen, nakledilen, hikaye edilen, anlatılan, ifade edilen naanderZevi (s) miras nabadi (i) fötrlü manto nabeWdi (s) basılı, tab edilmiş mabiWvari (i) piç, nikahsız doğan çocuk nabiji (i) adım, basamak, kademe, derece nabijiT (z) adım adım, derece derece nabrZanebi (s) emir, emredilen nagavi (i) süprüntü, çöp, toz nagvis yuTi (i) çöp kutusu nageboba (i) inşaat, yapı nagvianevi (s) geç, gecikmiş, ağır, yavaş nagleji (i) sökük (ağaç) nagulisxmevi (s) varsayılan, zannedilen nadavli (i) ganimet, yağma, çapul, kazanç, ödül nadimi nadimoba (i) şölen, ziyafet nadiri (i) av monadire avcI monadireoba avcılık nadiroba (i) avla(n)ma (f) avla(n)mak naduRi (s) kaynar naerTi (i) birleşik, birleşme yeri, kavşak navaraudevi (s) varsayılan, farz olunan, güya olan navardi (f) spor yapmak, sıçramak navaWri (i) alış veriş yapılan, satın alınan şey navTi (i) gaz yağı, petrol navTqura (i) gaz sobası, gaz yağı ile çalışan soba navi (i) kayık, bot manave kayıkçı navmisadgomi (i) rıhtım navsadgomi (i) iskele mavsadguri (i) liman nazad (z) nazikçe, hassasiyetle nazi (i) nazik, ince, şevkatli, hassas nazmnari (s) söze ait, sözlü, şifai naTargmni (s) tercüme, çeviri naTeba (f) ışımak, aydınlatmak, aydınlanmak naTeli (s) aydın, ışıklı, berrak, anlamlı naTesavi (i) akraba, hısım naTesaoba (i) akrabalık, hısımlık naTesaobiTi brunva ismin hallerinden yakınlık hali naTesauri (s) alakası olan, akraba olan naTesi (i) ekilen, ekilmiş, etkili naTvla, monaTvla (f) vaftiz etmek (i) vaftiz etme naTlad (z) aşikar olarak, açıkça, anlaşılan naTlia (i) vaftiz anne, vaftiz baba naTlideda (i) vaftiz anne naTlimama (i) vaftiz baba, manevi baba naTloba (i) vaftiz naTura (i) lamba, kandil naTqvami (s) söylenmiş, söylence, söylenen maTxovari (s) ödünç alınan nair-nairad (z) çeşitli, çeşitli olarak, farklı farklı nair-nairi (i) çeşit çeşit, farklı farklı nakadi (i) akan, akıntı nakaduli (i) derecik, küçük akarsu nakarnaxevi (s) dikte edilmiş, yazdırılmış nakbeni (s) ısırık, ısırılmış nakeli (i) (hayvan) gübre nakeri (i) dikik, dikilmiş, dikiş yeri nakeci (i) kat, katlanmış, kat kat, katlamalı nakvalevi (i) ayak izi, eser, nişan nakveTi (i) 1. arsa, parsel 2. parça, kısım nakiani (i) artık yıl, dört yılda bir gelen, 366 günlük sene nakiTxi (s) tahsil görmüş, okumuş, münevver, edip naklebi (s) eksik, kifayetsiz, yetersiz, ehliyetsiz nakleboba (i) eksiklik, noksanlık, ihtiyaçlık nakli (i) kusur, noksan, eksiklik naklisi ender, az bulunan, az nakluli (s) kusurlu, sakat, eksik, noksan nakluloba (i) eksiklik nakrebi (s) toplu (gurup) nakuw-nakuwad (s) param parça nalesi (s) bilenmiş, keskinleşmiş naleqi (i) (kimyada) çökertilmiş, çökelmiş, çökelik nali (i) at nalı nalia (i) seren, anbar nalisebri nal biçimi, nal şeklinde nalogi gümrük namalavad (z) gizlice, el altından namalavi (s) gizli, saklı, esrarlı, mahrem, sır namarxulevi (s) oruçlu, perhizli namati (i) ilave, ek, artık namgali (i) orak namdvilad (z) gerçekten, sahiden namdvili (s) gerçek, hakiki, orjinal, doğru nametani, nametnavad (z) ziyadesiyle, aşırı derecede, fazlasıyla, daha fazla namTavni (i) yüzde, yüzdelik, yüzde oran, nispet, kar nami (i) çiğ namiani (s) çiğle kaplı namoqmedari (s) tamamlanmış, bitmiş, yapılmış, olmuş namravli (i) çoğaltılmış, çarpılmış, çarpma sonucu (mat) namsxvrevi (i) kıymık, ince ve ufak, top mermisi parçası, bomba parçası namtvrevi (s) küçük parça, kırıntı, parça, çentik namusiani (s) namuslu, şerefli unamuso (s) namussuz, şerefsiz namusi (i) şeref, onur, namus namusianoba (i) namusluluk, şereflilik, onurluluk namuSevari (i) çalışılmış, işlenmiş, üretilmiş namqeri (i) kar yığını namyeni (i) aşı namyo (s) geçmiş, geçen, olmuş, sabık namyo dro geçmiş zaman namyo gangrZobiTi şimdiki zaman hikayesi namyo sruli mişli geçmiş zaman namceci (i) kalıntı, kalıntılar namcxvari (i) hamur işi, bisküvi, pasta namZinarevi (s) uykusu gelmiş, uykulu, uyuşuk, tembel, uyuklatıcı nana (i) ninni nanatri (s) özlenen, hasret duyulan, istenilen, arzu edilen nangrevebi (i) harabeler, yıkıntılar nanina (i) ninni, ninniye benzer parça, ara nağmesi naosnoba (i) gemi seferi naoWi (i) elbise kırması, kıvrım, pile, ütü izi naperwkali (i) kıvılcım, pırıltı napiri (i) kıyı, deniz kıyısı napovni (i) bulunmuş, buluntu naprali (i) delik, boşluk, çukur, uçurum, toprak çatlaması nargavi (i) dikilmiş (fide), fidanlık nargizi beyazımsı veya sarımsı çiçekleri olan bitki, nergis nardad parça başı işi narRi (i) tavla oyunu, tavla oyununda yenmek özellikle mars etmek nardi samuSao (i) parça başı iş, götürü iş narevi (i) karışık, karıştırılmış narecxi (i) yıkanmış narTi (i) pamuk veya yün ipliği, bükülmüş iplik nari (i) dikenli ot narinji (i) turunç narkvevi (i) deneme yazısı, taslak narma (s) kaba, saba narnari (s) düz, pürtüksüz, pürüzsüz narCeni (i) artık, arta kalan, çöp, atık nasesxebi (s) ödünç, borç verilen nasvami (s) içkili, ayyaş naskvi (i) düğüm, rabıta, bağ, küme naswavli (s) öğrenilmiş, eğitim görmüş, aydın natamali küçümseyici ifade natexi (s) kırılmış, kırık, parça, kırıntı natvra (f) özlemek, arzu etmek, istemek (i) hasret, arzu, istek natvriTi-kilo şart kipi nati (i) dağ keçisi derisi natkeni-adgili nazik konu, acıyan nokta naturaluri (s) doğal, tabii nafici (s) yeminli nafleTi (i) parça, döküntü, kırıntı nafoti (i) yonga nafqvavi (i) öğütülmüş, un ufak olmuş nafxaWni (i) tırnak izi naqargi (i) nakış, işleme, süs naqebi (s) methedilen, övülen naqiravebi (s) kiralanmış, kiralık, kiralanan naqsovi (s) örülmüş, örgü naqurdali (s) çalınmış, çalıntı naRara (i) boru, çalgı, çalgı borusu naRdi angariSi kesin hesap naRebi (i) kaymak, krema, kremalı naRveli (i) 1. gam, tasa, keder, 2. safra naRverdali (i) kor, köz, sönmekte olan ateş naRvinevi (s) sarhoş, içkili naRvlianad (z) hazin bir şekilde, elemle naRvliani (s) kederli, elemli, hazin naRvloba (f) keder vermek, kederlenmek, ızdırap vermek, üzülmek (i) yas, keder, acı naRmi (ask) mayın, sabit torpil naRmi wyalqveSa (i) denizaltı mayını naRmi mocurave (i) su üstü mayını naRmis Cawyoba (f) mayınlamak naRmosani (i) torpido, torpido bot, mayınlayıcı destroyer naRmuri-Robura (i) mayın tarlası naRrZobi (i) çıkık nayari (i) yığın nayva (f) vurmak, dövmek, havanda dövmek nayvavilari (s) çiçek bozuğu, çapur nayidi (s) satın alınmış nayini (i) dondurma, buz naymevi (i) eski köle, sabık köle nayofi (i) 1. sonuç (bölmede) 2. verim, ürün nayofierad (z) yeterli miktarda, verimlilikle nayofiereba (i) yeterlilik, verimlilik nayofieri (s) verimli, bereketli, münbit, yaratıcı naSieri (i) yavru naSeni (s) inşa edilmiş naSvilebi (s) evlatlık naSTi (i) artık, kalıntı, artan şey naSovni (s) elde edilmiş, kazanılmış, ulaşılmış naSromi (i) üzerinde çalışılmış, çabalanmış, uğraşılmış naSuadRevs (z) öğleden sonra naCvenebi (s) gösterilen, belirtilen naCuqari (s) hediye edilen, hediye naCqarevad (z) acilen, hemen, çabukcak naCqarevi (s) acil, çabuk nacadi (s) tecrübe edilmiş nacari (i) kül nacarqeqia (i) boş gezen kimse, haylaz herif nacemi (s) dövülmüş, hırpalanmış nacvalsaxeli (i) zamir nacvami (s) giyilmiş nacvlad (z) yerine nacionaluri (s) ulusal, milli nacnobi (i) tanıdık, bildik nacnoboba (i) tanıdıklık, ahbaplık nacriani (s) küllü nacrisferi (i) kül rengi, gri nacumciresoba etnik azınlık naZaladevi (s) zoraki, sıkıntılı naZaladevad (z) zorlamayla, zorlayarak naZarcvi (i) ganimet,yağma, (s) çalıntı naZvi (i) köknar ağacı naZvnari (i) köknarlık alan naZiralebi (i) tortu, telve naZraxi (s) ayıp, utanç verici, çirkin, yüz karası nawamebi (s) işkence görmüş, azap çekmiş nawarmi (i) ürün, mahsul, hasılat nawarmoebi (i) eser, yapıt (s) türeyen, üretilen nawevari (i) (kim) damıtık madde naweri (s) yazıt, yazı nawiburi (i) dikiş, dikiş yeri nawilaki (i) küçük kısım, tanecik, (gr) edat, takı nawili (i) kısım, bölüm, hisse, parça nawil-nawilad parça parça, yer yer nawilobriv (z) kısmen, kısmi, bir dereceye kadar nawlavi (i) bağırsak nawnavi (i) örgü, saç örgüsü, şerit, kurdele, bant nawoli (i) yatılmış yer nawrTobi (s) tuzlanmış nawyalobevi (s) bahsedilmiş, bağışlanmış nawyeni (s) üzgün, kırgın, kızgın nawyveti (i) koparılmış, yarıda kesilmiş bölüm nawyvet-nawyvetad kopuk kopuk naWeri (i) parça naWrobiT perakende olarak satmak naWuWi (i) kabuk naxazi (i) çizilmiş, diyagram, plan, çizim naxarSi (i) haşlanmış, haşlama naxarji (i) harcanmış, masraf naxati (i) çizilmiş, resim naxevari (s) yarı, yarım naxevarkunZuli (i) yarımada naxevarsfero (i) yarı küre naxevarwre (i) yarım daire naxerxi (i) bıçkı tozu, talaş naxva (i) görme, ziyaret (f) görmek, ziyaret etmek naxvamdis görüşmek üzere naxveli (i) salya, tükrük naxvreti (i) delik naxiri (i) hayvan sürüsü, sürü, küme naxmari (s) kullanılmış naxnavi (s) sürülmüş toprak naxtomi (i) atlama, sıçrayış, atılış, fırlayış, yükseliş naxuli (s) buluntu, görülen naxSirbadi (i) (kim) karbon naxSiri (i) kömür najaxi (i) nacak ngreva (f) bozmak, yıkmak ndoba (f) güvenmek (i) güven, güvenme ndoma (f) istemek, arzu etmek (i) istek, arzu neba (i) izin nebadarTva (f) izin almak nebadarTuli (s) izinli, müsaadeli nebadaurTveli (s) izinsiz, müsaadesiz, kanuna aykırı nebarTva (i) izin, ruhsat, müsaade nebarTvis micema (f) izin vermek, müsaade etmek, ruhsat vermek, yol vermek nebayofloba (i) gönüllülük nebayoflobiT (z) gönüllü olarak nebayoflobiTi (s) gönüllü nebisyofa (i) irade, vasiyetname, gönüllü olma nedleuli, nedleuloba (i) hammadde, çiğ madde nedli (s) çiğ, ham, soğuk, taze neitraliteti (i) tarafsızlık neitraluri (s) tarafsız, rengi belli olmayan, nötr nekerCxali (i) isfendan, akça ağaç, bu ağacın sert kerestesi neki (i) el ve ayağın küçük parmakları nekni (i) kaburga kemiği nela (z) yavaşça, yavaş yavaş nelTbili (s) ılık neli (s) yavaş nel-nela (z) yavaş yavaş, yavaşça nemsi (i) iğne nergva (f) fide dikmek nergi (i) fide nervi (i) sinir nerviuloba (i) sinirlilik (f) sinirlenmek nerviuli (s) sinirli nerwyvi (i) salya, kusmuk nesvi (i) kavun nestari (i) arı iğnesi, zehirli iğne, ısırgan tüyü, iğneli söz nesti (i) rutubet, nem, buğu nestiani (s) yaş, rutubetli, nemli nesto (i) burun deliği neta, netavi keşke, acaba, eğer nefe (i) damat, nişanlı güvey neSti (i) çağ, fosil, lat nexvi (i) hayvan tersi, pislik, gübre niadagmcodneoba (i) toprak bilimi, tabiat bilgisi niadagi (i) toprak, ülke, gelişme ortamı, yer niadag (s) daima, her zaman niadagdRe hergün niavi (i) batıdan esen hafif ve ılık rüzgar, meltem, sabah rüzgarı niangi (i) timsah niaRvari (i) sel,çok hızlı akıntı niaxuri (i) sap, kereviz niblia (i) idpinoz sokak nigozi (i) cevız ağacı, ceviz nivTi (i) eşya, araç, şey nivTierad (i) materyal kaynakça, araç olarak nivTiereba(i) madde, cevher, cisim, konu, iş, mesele nivTieri (s) maddi, cismani, önemli, gerekli nikapi (i) çene nikrisi, nikrisis qari (i) gut hastalığı, damla, illeti nimuSi (i) örnek, model, numune niori (i) sarımsak niJara (i) lavabo, lağım, bulaşık çukuru nirma norm nisia (i) kredi, güven, itimat, emniyet niskarti (i) gaga nisli (i) sis nisliani (s) sisli nifxavi (i) don, kilot niRabi (i) maske, kamuflaj (f) maskelemek niSaduri (i) nişadır niSani (i) 1. nişan, emare, belirti, işaret 2. hedef, atış nişanı 3. (ask.) rozet, nişan niSanSi - amoReba (f) hedefe doğru çevirmek (mermi, söz veya iş) nişan almak niSneba (f) işaret vermek, göz kırpmak (i) işaret, göz kırpma, işaret etme niSnva (f) 1. anlam vermek 2. nişanlamak niSnoba (i) nişanlanma niCabi (i) kürek niCbis mosma (f) kürek kullanmak, kürek çekmek niWi (i) kabiliyet, yetenek, hüner niWieri (s) kabiliyetli, yetenekli, hünerli, zeki nixri (i) kurulda alınan karar, kurul kararıyla belirlenen fiyat noemberi (i) kasım novela (i) kısa roman, kısa hikaye nomeri (i) numara norvegia (i) norveç norvegieli (s) norveçli norvegiuli (s) norveçce norCi (s) genç notebi (i) müzik, nota, müzik ilmi notio (s) yaş, rutubetli, nemli noqari (i) tezgahtar, satış elamanı noyiereba (i) verimlilik, mahsullülük (toprak) noyieri (s) verimli, mahsullü (toprak) noyivroba (i) besleyicilik noxi (i) halı, kilim vb. nu (gr) olumsuzluk eki nulaparakob lütfen konuşma nugeSi (i) teselli, avunç nugeSismcemeli (i) rahatlatıcı şey, teselli edici kimse veya şey nugeSiscema (i) rahatlama, teselli, teselli etme (f) teselli etmek, rahatlatmak nuTu? (b) eğer? değilse? yoksa? sahiden de? nuli sıfır nuravin (zm) hiç kimse nuraferi(zm) hiçbir şey nurc ...nurc ne, ..nede nusxa (i) maaş veya ücret bordrosu, liste nusxuri uso (i) küçük harf nuSi (i) badem nuSis xe badem ağacı nZreva (i) sarsıntı, sarsma, silkeleme, zelzele (f) sarsmak, silkelemek njRreva (f) çalkalamak, silkelemek, sarsmak (i) çalkantı, sarsıntı o obi (i) küf, küflülük, obieqti (i) şey, madde, nesne, obje obieqturi (s) tarafsız, objektif, peşin hüküm beslemeyen obloba (i) yetimlik rbobis qseli örümcek ağı obmokidebuli (s) küflü, küf bağlamış oboba (i) örümcek oboloda (s) yetim, öksüz,ağaçtan tel odalı ev odenoba (i) nicelik, miktar, adet odenobiTi (s) nicel, sayısal odes (z) ne zaman, ne vakit, tahmini zaman odesme bazı zaman, bir zaman, ilerıde, zamanla odesRac (z) bir kere, bir defa, bir vakitler, hemen, derhal odnav (z) az,ince.hafif,emniyetsiz oTxiani dörtlü oTxasi dörtyüz oTaxi (i) oda oTlo ToTlo hassas, yumuşak, narin oTxi dört oTxkuTxedi (s) dört köşe, kare oTxmocdaaTi doksan oTxmoci seksen oTxfexi dört ayak oTxSabaTi (i) çarşamba oTxjer dört kez oinbazi (i) hokkabaz oinbazoba (i) hilekarlık, oyunbazlık, elçabukluğu, sihirbazlık oini (i) hile, oyun, desise, dolap oiea (i) okyanus, derya, umman, sonsuz şey veya miktar okupanti (i) saldırgan, istilacı, mütecavüz okupacia (i) iş, güç, meşgale, meşguliyet olqi (i) il, vilayet, yetki alanı, bölge, ilçe, kaza omamdeli (s) savaş öncesine ait, savaşa kadar olan omi (i) savaş msoflio omi dünya savaşı omi zRvaze deniz savaşı omis dawyeba savaşın başlaması omis Semdeg savaş sonrası omis winadroindeli savaş öncesi omi mokliulTa sia savaşta ölenler listesi omSi omis warmoeba harp etmek omSi gamobrZmedili savaş yorgunu samamulo omi vatanperverane savaş omianoba (i) savaş süresi, savaş boyunca omoba (f) savaşmak omonimi (i) eş sesli,adaş onkani (i) vana, zarp musluğu, valf, musluk, tıkaç opera (i) opera operacia (i) operasyon, işlem, ameliyat operaciis gakeTeba (f) ameliyat etmek, operasyon yapmak operaciuli (s) işlevsel, ameli opozicia (i) muhalefet, karşıtlık, zıtlık, mücadele, karşı durma opoziciuri (s) muhalif, karşı, zıt oponenti (s) karşıki, karşı, karşıt, zıt oportunisti (i) oportünist, fırsatçı kimse oportunistuli (s) oportünistce, fırsat kollayarak oraguli (i) somon balığı oradgiliani (s) çifte vatanlı, iki yerli orazrovani (s) çift manalı, başka manayada gelebilen, müphem, şüpheli orazrovnoba (i) belirsizlik, müphemlik, iki anlamlılık, muğlaklık oranJerea (i) limonluk orasi sayı iki yüz ( 200 ) oratori (i) hatip, nutuk çeken kimse orbi (i) yarısı arslan ve yarısı kartal farzolunan ejderha (mito.) orbita (i) yörünge, çember, anat, göz çukuru organ (s) iki yere, iki tarafa organizatori (i) organizatör organizatoruli (s) organizasyon organizacia (i) organizasyon düzenleme organizebuli (s) düzenlenmiş, intizama sokulmuş, örgütlenmiş, teşekkül edilmiş organizmi (i) organizma organo (i) uzuv, organ organuli (s) organik, yaşayan, canlı organuli qimia organik kimya orgvarad (z) iki taraflı, iki kollu, iki kısımlı, bilateral, ikişekilde orgvari (s) iki kat, iki misli, çift, iki kısımlı orgzis (z) iki kere, iki defa orgzisi (s) iki kat, iki misli, tekrarlamış orginaluri orjinal, gerçek, sahici orgulad (z) içten pazarlıklıca, iki yüzlüce orguli (s) sadakatsiz, iki yüzlü, içten pazarlıklı orguloba (I) iki yüzlülük, içten pazarlılık, sadakatsızlık ordeni (i) nişan ordenosani (i) nişan taşıyan, nişan sahibi, nişan alan orderi (i) hukuki tebligat belgesi, liyakat belgesi orenovani (s) iki dil bilen, iki dilli oreuli (i) ikişer, çift orTa brZola (i) düello, karşılıklı çarpışma (iki kişi arasında) orTava, orTavini (s) iki başlı orTiTi (i) çatal, yaba orTografia (i) ortografi, imla, yazım orTografiuli (s) ortografik, imhalı orTqlmavali (i) lokomotif, buharlı makina ori iki oriani (i) ikili, çift, zayıf, not originali (i) orjinal, esas, asıl ilk originaluri (z) orjinal orive (i) ikisi oriode sityviT sözün kısası orkecad (z) iki misli, iki kat, ikili, çifte, ikişer ikişer, çift çift orkeci (s) çift, iki, iki parçadan oluşan orkvireuli (i) onbeş gün, iki hafta orklasiani (s) iki sınıflı orliandagiani rkinigza çift hatlı demir yolu orluliani (s) çift kasnaklı, çift silindirli, top veya tüfek namlusu ormagad (z) iki misli, iki kat, çift ormagi (s) çift, iki misli ormarcvlovani (s) iki heceli, iki heceli sözcük ormo (i) çukur ormocdaaTi 50 (sayı) ormoci 40 (sayı)kırk ormxrivi (s) karşılıklı, iki taraflı, müşterek, ortak ormwkrivad moewyveT (emir) iki sıra olun, ikişerli sıra olun ornairi iki çeşit orni iki adet, iki tane, iki or-ori ikişer orpiri (s) çift yüzlü, çift taraflı, çift ağızlı,(i)iki yüzlü orpiroba (i) iki yüzlüluk, riyakarlık, hislerini saklama orsarTuliani (s) iki katlı orsuloba (s) gebelik orsuli qali (i) gebe, hamile kadın orferovani (s) çift renkli orfexa (s) iki ayaklı orSabaTi (i) pazartesi orSauriani (i) madeni para, on kapiklik orcvladi ki şekilde olan değişken orcxobila (i) bisküvit, çörek, kremasız pasta orwertili (i) iki nokta üst üste orwliani (s) iki yıllık, iki yaşında orWofi (s) kararsız, mütereddit, duruksun, ikircimli orWofoba (f) tereddüt etmek, duraksamak, lafını şaşırmak (i) kararsızlık orWofulad (z) kararsızca, tereddüt ederek, duraksayarak, lafını şaşırarak orxmovani (i) bir hece teşkil eden iki sesli harf orjer (z) ikikez oseTi (i) osetya osi (i) osetyalı osmaleTi (i) osmanlı ülkesi osmauli (i) osmanlı ospi (i) mercimek ostati (i) usta ostatoba (i) ustalık ostaturad (s) ustaca ostaturi (s) ustaca osuri (s) oset dili oteli otel oficeri (i) memur, subay, polis memuru,sazRvao oficeri (i) deniz subayı oficialuri (s) resmi, opicialuri cnoba (i) resmi bilgi oficialurad (s) resmi olarak oficianti (i) garson ofli (i) ter ofliani (s) terli oflis modena (f) terlemek ofofi (i) çavuşkuşu, hüdhüd oqmi konferans tutanağı, oturuma ait tutanak, toplantı tutanağı, iddianame, suçlama, tutanak oqro (i) altın oqrosi (s) altına ait, altın gibi, altın benzeri oqromWedeli (i) kuyumcu oqrosferi (s) altın sarısı oqtomberi (i) ekim, ekim ayı oqtombris revolucia ekim devrimi oRondac (z) birtek, eşsiz, biricik, sadece oRondki şu şarttaki, şartıyla, eğer, şu şartla oRroCoRro (s) düz olmayan, pürüzlü, eşit olmayan, inişli çıkışlı ocdaaTi 30 (otuz) sayı oceuli (i) askeri müfreze, takım oci 20 (sayı) yirmi ocneba (i) düşunceye dalma, hayal kurma hülyalanma ocneba (f) düşünceye dalmak, hayal kurmak, hülyalanmak (i) hayal, hülya oxvra (f) iç çekmek, ah etmek, uğuldamak oxra (i) kırmızı veya sarı renkli bir çeşit demir cevheri oxraxuSi (i) maydanoz oxunji (i) şakacı kimse, latifeci kimse oxunjoba (i) şaka, latife, nükte, şaka mevzuu (f) latife yapmak, şakalaşmak oxSivari (i) buhar, buğu ojaxi (i) aile, familya, ocak, ocak başı, ocak önü ojaxis kaci (i) ailenin erkeği evin erkeği ojaxoba (i) ev halkı, aile, eş ojaxuri (s) ailevi, eve ait, evcil ojaxuri mdgomareoba ailevi durum ojaxuri saqmeebi aile işleri ojaxuri usiamovneba ailevi huzursuzluk oh (ün) oh, ah p paemani (i) randevu, buluşma vaadi paeqroba (f) tartışmak, münakaşa etmek, çok düşünmek pavilioni (i) büyük çadır, çadır gibi şey paTosi (i) merhamet ve sempati gibi his uyandırma pai (i) pay, hisse paiki (i) (satrançta) piyon, piyade, paytak paketi (i) paket palata (i) oda, yatak odası, özel oda (hastanede) palata ticaret odası palo (i) kazık palto (i) palto pamidori(i) domates panaSvidi (i) mersiye, ağıt, anma, cenaze marşı, ölüye okunan dua, fatiha samoqalaqo panaSvidi şehrin cenaze işleri servisi panika (i) panik panikuri (s) panik halinde, panik, hissi veren panta (i) yabani armut panRuri (i) tekme, tepme, çifte panRuris amokvra (f) tekme atmak (i) tekmeleme papa (i) dede, büyükbaba papanaqeba (i) ısı, hararet, sıcaklık papi (i) papa, ortodoks papazı papis papa (i) ata, cet papirosi (i) cigara, sigara paragrafi (i) paragraf, satırbaşı paraziti (i) parazit, asalakça parazituli (s) parazitik, asalak paraleli (i) paralel paralelizmi (i) paralellik paraleluri (s) paralel paraskevi (i) cuma günü paraSuti (i) paraşüt paraSutisti (i) praşütçü, paraşütle atlayan ve sıçrayan kimse parva (f) çalmak, aşırmak, çaktırmadan almak (i) çalma, aşırma parizeli (i) parisli parizi (i) paris parizuli (s) parise ait, parise özgü parikmaxeri (i) berber, erkek kuaförü parki (i) 1. fasulye salkımı 2. park 3. koza 4. kese, torbacık parkuWi (i) tehlikeli, şans işi parlamentaruli (s) parlementer parlamenti (i) parlamento paroli (i) parola parsva (i) traş (f) traş olmak partaqtivi kpartiuli aqtivic parti iç tüzüğü partbileTi kpartiuli bileTic (i) partili kartı parteri (i) tiyatroda ilk ve ikinci sıraya ait koltuk partia (i) 1. parti, fırka 2. oyun 3. set ( oyunda ) partizani (i) partizan, partili, gerilla partizanuliomi (s) gerilla savaşı partizanoba (i) partizanlık, tarfgirlik partiuloba (i) parti üyeliği partmuSaoba kpartiuli muSobac (i) partisel çalışma partorgikpartiuli organizatoric (i) partili organizatör partiuli muSaki (i) partiye çalışan, partide görevli partyriloba kpartiuli yrilobac (i) parti kongresi pasivi (i) sorumlu, yükümlü pasiuri (s) pasif, aktif olmayan pasiuroba (i) tesirlere karşı hareketsizlik, inkıyat, pasiflik pasporti (i) pasaport pasuxi (i) cevap pasuxis micema (f) cevap vermek, cevaplamak pasuxisgebaSi micema (f)kovuşturmak,dava açmak (i) kovuşturmak dava açma pasuxismgebeli (s) sorumlu, mesul, tabii olan, uysal pasuxismgebloba (i) sorumluluk, mesuliyet, uysallık, tabıı olma pataki (i) rapor, teblığı takrir patara (s) küçük pataraobidanve çocukluk devresinden itibaren, çocukluk devresinden beri patarZali (i) gelin patieba (i) af, affetme (f) affetmek, af dilemek pativi (i) hürmet, saygı pativismcemeli (i) hayran olan, aşık, tapan, ibadet eden pativiscema (i) saygı, hürmet (f) saygı göstermek, hürmet etmek pativsadebi hürmete layık, muteber, mazur görülecek olan, haklı çıkarılacak olan pativcemuli (s) hürmetli, saygın, şerefli, sayın, hatrısayılır, muhterem pativmoyvare (s) hırslı pativmoyvaleora (i) hırslılık, hırs patimari (i) tutuklu, esir, mahkum patimroba (i) hapsolma, hapsetme, tutukla(n)ma patiosani (s) efendi, dürüst, saygı değer patiosnad (z) doğru, dürüstçe, namusluca, hilesizce, açık kalplilikle patiosneba (i) doğrululuk, namusluluk, efendililik, dürüstlük paTiJi davetiye patrioti (s) vatanperver, vatanını seven kimse patriotizmi (i) vatanperverlik, yurt sevgisi patriotuli (s) vatanperverane patroni (i) iye, sahip, patron, mülk sahibi patronoba çıkmak, sahiplenmek patruqi (i) fitil, lamba veya mum fitili paqTi (i) anlaşma, sözleşme Tavdasxmelobis pakTi saldırmazlık paktı pawawina (s) küçücük, minik, minnacık, ufacık pedagogi (i) pedagog, çocuk eğitimcisi, öğretmen pedagogika (i) pedagoji, çocuk eğitimi bilimi, eğitim bilimi pedagogiuri (s) pedagojik pensia (i) emeklilik pensioneri (i) emekli pepela (i) kelebek perangi (i) gömlek, atlet, çamaşır perangis amxanagi don, kilot periodi (i) periyot, çağ, devir, süre perioduli (s) periyodik, süreli perifraza (i) dolaylı sözlerle ifade, anlatma perpendikularuli (s) şakuli, dikey, amudi personali (i) personel, eleman, kadro, mahiyet perspeqTiva (i) perspektif, üç boyutlu görünüş, geleceğin görünüşü, görünüş manzara peSvi (i) avuç dolusu, bir avuç pianino (i) piyano piesa (i) piyes, oyun pikireba (f) pike uçuşu yapmak, dalmak (i) pike uçuşu, dalış mopikire yumbarmSeni pike uçuşu ile bombalayan pilpili (i) biber, biber fidanı, kırmızı biber pioneri (i) (ask) istihkam eri, öncü pionerTa banaki öncü kampı pionerrazmi (i) asker, müfreze kolu, öncü müfreze kolu pionerxelmZRvaneli (i) yol gösteren kimse, lider, öncü piradad (z) doğrudan, özel, kişisel, şahsi olarak piradi (i) personele özel, bireysel, ferdi, kişisel piradoba (i) ferdiyet, başkasına benzemeyiş, hususiyet, kişisellik bireysellik piramiduli (s) piramitik piraRma sırt üstü pirbade (i) örtü, maske, perde, bahane pirdapir (s) dosdoğru, direkt, karşı, karşıya, yüz yüze pirdapiri (s) dosdoğru taraf, karşısı pirdapiri mniSvlobiT (z) kesinlikle, şiddetle pirvandeli (s) ilk, asıl, başlıca, temel pirvelad (z) ilk olarak pirveldawyebiTi (s) başlangıç itibariyle, temel pirveldawyebiTi skola ilk okul pirveli ilk, birinci pirvelmaisoba (i) bir mayıs şenliği pirveloba (i) birincilik, ilk olma durumu pirvelyofili (s) asıl, eski, kadim, ilk, evelki, iptidai, eski usül, orjinal pirvelwyaro (i) asıl, esas, menşe, memba, kaynak, başlangıç pirvelxarisxovani (s) birinci kalite, birinci sınıf, üstün pirTa nacvalsaxeli şahıs zamiri piri (i) 1. ağız 2. şahıs 3. taraf 4. suret 5. kıyı piriani (s) iman sahibi,bir dine inananlar, sözüne güvenilir, itimatedilen pirisaxe (i) yüz piris gadaReba (f) kopyalamak, suretini çıkarmak (i) kopyalama, suret çıkarma piris dabana (f) yüz yıkamak (i) yüz yıkama pirispir yüzyüze piris Rebineba (f) kusmak istifra etmek (i) kusma, istifra piriqiT bilakis, aksine pirmoTne (i) ikiyüzlü, riyakar pirmoTneoba (i) ikiyüzlülük pirmoTneobiT (s) riyakarlıkla, riyayla pirmSo (i) ilk doğan, ilk evlat pirmsuqani (s) şiman suratlı pirnaTlad (z) dürüstçe, samimi olarak pirnaklizmna gayri şahsi fiil, şahsa ait olmayan fiil piroba (i) şart, koşul, sözleşme, söz verme pirobebi (i) hudutlar, süre, vade, hat, terim pirobiT (z) şartı ile, şartlı olarak pirobiTi (s) şarta bağlı, şartlı pirovneba (i) şahıs, kimse, adam, fert, kişilik, şahsiyet pirovnuli (s) şahsa ait, özel, zati, bireysel, kişisel pirsabani (i) el yüz yıkanan yer, lavabo pirsaxoci (i) havlu pirsukan (f) birinden yüz çevirmek piruTvneli (s) bitaraf, tarafsız, adil piruTvneloba (i) tarafsızlık, adilik pirutyvi (i) sığır, mal, çiftlik hayvanları pirferi (i) ikiyüzlülük, riyakarlık, riyakar pirferoba (f) iki yüzlü davranmak pirqve altüst, tepetaklak, yüzü koyun pirquSad (z) asık suratla, somurtkanca pirquSi (i) somurtkan, asık suratlı pirSavi (s) suçlu pirSi Tqma (f) yüzüne karşı söylemek pirwavardnili mamaa babasına benzeyen, şeklen babasının aynısı olmak pirwmindad (z) tamamen, bütün bütün pirxmeli (s) zayıf, cılız, yağsız, etsiz pitna (i) nane pkureba (f) serpmek, saçmak, üstüne su vs. serpmek (i) serpme, serpinti plakati (i) ilan levhası, etiket, afiş, yafta plaJi (i) plajö kumsal, sahil planeta (i) seyyare, gezegen, planet planeri (i) kayan, akıp giden, planör, motorsuz teyyare plastiki plastik plastikuri (i) plastik platina (i) platin platonuri (i) eflatun veya felsefesine ait, platonik platforma tren istasyonu placdarmi (i) köprübaşı mevzii plackarti önceden ayrılmış yer plombva (f) diş doldurmak, kaplamak, kurşun kaplamak plombi (i) doldurma, kaplama (diş) plusi (i) ilavesi ile, fazlasıyla poba (f) balta ile kesmek, doğramak, kıymak (i) balta veya satır darbesi poezia (i) nazım, şiir sanatı poema (i) şiir, manzume poeti (i) şair, ozan poetika (i) şiir veya şairliğe ait, şairane poeturi (s) şiirsel povna (f) bulmak keşfetmek (i) buluş, bulma, keşif pozitiuri (i) pozitif, artı, olumlu pozicia (i) pozisyon, vaziyet, hal, durum, mevzi, mevki poziciis SenarCuneba durumu muhafaza etmek poziciuri, sapoziwio istikrar verilmiş, sabitlenmiş, siperlerle muhafaza edilmiş polaruli (s) kutba ait, kutbi, kutupta veya civarında bulunan polamiva (i) polemik, karşı tarafı yanıltmak için söylenen söz, münakaşa polemikuri (s) münakaşalı poligoni (i) poligon poligrafiuli (s) çok şekilli, çok grafikli poliklanika (i) çeşitli hastalıkların tedavisine mahsus hastane, poliklinik poliklinivuri (s) polikliniğe ait, polikliniği ilgilendiren politbiuro politbüro politekonomia (i) iktisat ilmi politeqnikumi (i) politeknik politeqnikuri (s) politekniğe ait politika (i) politika, siyaset politikuri (i) politik, siyasi politkatorReli (s) siyasi suçlu, siyasi mahkum politmuSaki politikacı, politik iş yapan politsammarTvelo hükümet, politik idare, reis ve vekilleri politcodna politika bilimi policia (i) polis policieli (i) polis, zabıta memuru policiuri (i) polis, polis idaresi polki (i) (ask) alay polkovniki (i) (ask) albay poloneTi (i) polonya, lehistan polonuri (i) polonya dili polusi (i) polonyalı pontoni (i) duba, tombaz, köprü dubası popularoba (i) popülerlik, halk tarafından tutulma, rağbet popularuli (s) popüler, herkesçe sevilen portreti (i) portre, resim, tasfir portfeli (i) evrak çantası portmani (i) cüzdan poxieri (s) doğurgan, bereketli, verimli pranWva (f) kırışmak, yüzünü buruşturmak, yüzünü ekşitmek (i) davranış tavır, duruş, gösteriş pranWia (i) yapmacık tavırlı kimse, numaracı, şaşırtıcı sual veya mesele prasa (i) pırasa praqtika (i) pratik, uygulama praqtikanti (i) stajyer praqtikosi (i) pratisyen, uygulamacı, uygulama işçisi praqtikuli (s) pratik olarak, uygulamaya dönük, uygulamalı prezidenti (i) cumhurbaşkanı prezidiumi (i) prezidyum, başkanlık divanı, konsey pzidentoba (i) reistlik, riyaset, cumhurbaşkanlığı, başkanlık premia (i) ödül, mükafat, ikramiye premiis miReba (f) ödül almak premiera (i) bir piyesin ilk defa oynanması, başoyuncu premieri (i) başbakan preparati (i) hazırlama preparatori (s) hazırlayan, hazırlayıcı presa (i) basın, matbuat prespapie (i) kayıtları yerinde tutmak için üzerine konulan taş veya maden parçası prestiJi (i) prestij, saygınlık pretendenti (i) yalandan yapan, numaracı pretenzia (i) iddia, hak davası pretenziis gancxadeba (f) yapar gibi görünmek, gösteriş yapmak, taklit yapmak prepiqsi (i) önek, kelimenin başına ilave olunan edat precedenti (i) emsal, numune, örnek, misal priali (f) parıldamak, parlamak, göze çarpmak, ışıldamak (i) parıltı, ışıltı privilegia (i) ruhsat, imtiyaz, müsaade privilegiuri (s) ruhsatlı, imtiyazlı, ehliyetli prizmuli (s) prizmatik, memşura ait, menşur şeklinde primitiuli (s) iptidai,eski ilk, basit kaba eski usul primitiulad (z) iptidai şekilde, pek basit olarak primitiuloba (i) eskilik, iptidar hal principi (i) prensip, ilke principulad (z) prensip olarak, ilkeye göre principuli (i) prensipli, ilkesel, ilkeli problema (i) problem, sorun, mesele problematuri (s) şüpheli, meçhul, proplemli programa (i) program progresi (i) ilerleme, ileri gidiş, yükselme progresuli (s) terakki eden, ileri giden, ilerlemekte olan, ilerici produqti (i) ürün, hasılat, mahsül produqtiuli (s) üretime ait, üretimsel produqtiuloba (i) verimlilik produqcia (i) üretim proeqti (i) proje, plan, tasarı proeqtis Sedgana (f) proje yapmak, planlamak, tasarlamak provizori (i) eczacı provincia (i) vilayet, il, eyalet provincializmi (i) taşralılık, dar kafalılık provincieli (i) taşralı, eyaletli, dar düşünceli provinciuli (s) eyalete ait, taşraya ait provokacia (i) provakasyon, hareket geçirme, kışkırtma, tahrik provokaciuli (s) tahrik edici, kışkırtıcı provokatori (i) provakatör, kışkırtıcı proza (i) nesir prozaikosi (i) nesir yazan, yazar prozauli (s) nesir kaidelerine uygun, sıkıcı, maddi, cansız, airane olmayan prokurori (i) müddeiumumi proletari (i) proleter, işçi sınıfı, işçi sınıfına mensup proletariati (i) eski romada emeği ile geçinen sınıf, işçi sınıfı, proloterya prologi (i) mukaddeme, ön söz, ön söz propaganda (i) propaganda, çoğaltma, yayma propagandisti (i) propagandacı, yagaracı propeleri (i) pervane ileriye yürüten şey, uçak veya vapur pervanesi proporcia (i) tenasüp, nispet, oran, hisse proporciulad (z) nispeten, ona göre proporciuli (i) mütenasüp, tenasüpe ait, nisbi, oransal proporciuloba (i) mütenasiplik, oranlılık, nisbilik prospeqti (i) cadde proJeqtori (i) projektör, ışıldak protesti (i) protesto, itiraz profaqtivi (i) sendika profbileTi (i) sendika kartı profesia (i) uzmanlık, meslek profesionali (i) profesyonel, uzman profesiuli (s) profesyonel, mesleki profkavSiri (i) sendika (teşkil etme uzuvlaşma) profesori (i) profesör profilaqtika (i) hastalıktan korunma veya korunma usulü profilaqtikuri (s) hastalıktan koruyan, koruyucu profmuSaki (i) sendikaya bağlı işçi, sendikalı procenti (i) faiz, yüzdelik, yüzde procentiani (s) faizli, yüzdeli procesi (i) ilerleme, gidiş, hareket procesia (i) alay, zuhur, ortaya çıkma punqti (i) nokta, sivri uç, puan, parağraf, madde, maksat punqtualuri (s) her şeyi dakikası dakikasına yapan, dakik, muntazam punqtuacia (i) noktalama puradi (i) misafirperver, ikram seven puradZviri(s) paraya haris, tamahkar puri (i) ekmek (buğday) pureuli ekin puris mcxobeli (i) fırıncı pur-marili (i) misafirperverlik, ziyafet, şölen pwkari (i) hat, çizgi, satır axali pwkariT dawyeba yeni bir prağraf açmak J Jaketi ceket Jami (i) zaman, şimdi amuamad (z) şimdilerde, bu günlerde, bu zamanlarda Jangbadi (i) oksijen Jangva (i) pas, paslanma Jangi (i) pas Jangiani (s) paslı Janri (i) çeşit, nevi, tür JivJivi (f) cıvıldamak (i) cıvıltı Jivil-xivili (i) ses, gürültü, patırtı, yaygara Jini (i) merak, saçma arzu, kapris, heves Jiniani (s) kaprisli, meraklı, gel geç, maymun iştahlı, tuhaf Jinianoba (i) meraklılık, kaprislilik, maymun iştahlılık, tuhaflık Jirafi (i) zürafa Jiuri (i) jüri Jleta (f) katliam etmek, kırıp öldürmek, (i) katliam Jolo (i) ağaç çileği, ahududu Jonva (f) iyice ıslatmak, suda ıslatıp bırakmak, sırıl sıklam etmek Jriamuli (f) gürültü patırtı yapmak (i) gürültü, patırtı, şamata JrJola (f) titremek, (i) titreme Jruanteli (i) ufak, parça Jurnali (i) dergi Jurnalisti (i) gazeteci, gazete muharriri, muhabir Jurnalistika (i) gazetecilik JRaruni (i) patırtı, takırtı, gürültü (f) patırtı yapmak iaraRis Jraruni silah sesleri JRera (f) ses çıkartmak, seslendirmek. (i) ses çıkartma, seslendirme r ra (zm) ne ragind bununla birlikte, her nasılsa radgan, radganac (b) çünkü, şu nedenle, şu nedenleki radiaqtivoba (i) radyoaktivite radiaqtiuri (s) radyoaktif radikali (i) radikal, kökten, esasi radikaluri (i) radikal, radikalce, radikal biçimde, esasi, ehliyetli, elverişli radio (i) radyo radio Suqura radyo ışını radiogadamcemi (i) radyo yayıncısı radiogadacema (i) radyo yayını radiograma (i) radyogram, telgraf radiokavSiri (i) radyo ile iletişimi radiomimRebi (i) radyo alıcısı radiomoyvaruli (i) amatör radyocu radiosadguri (i) radyo istasyonu radiotelegrafi (i) telsiz-telgraf radiotelefoni (i) telsiz-telefon radioteqniki (i) radyoteknik radiuwyeba (i) radyo yayını radioqseli (i) yayın merkezi (radyo) radisti (i) telsiz operatörü, telsiz kullanan kimse radiusi (i) yarım, kutur raza (i) kanca şeklinde şey, başı kıvrık çoban değneği, piskopos asası razmi (i) ayırma, ayrılma, çıkarma, müfreze, tayfa, mürettebat (ask) bölük, birlik raTa (i) bunun için, bundan dolayı ra Tqma unda tabii, ne demek raiaRmaskomi (i) mıntıka, bölge, havali, icra heyeti raime (zm) birşey raindi (i) silahşör, şövalye (sir), ismin önüne konulan saygı ifadesi raindoba (i) şövalyelik, silahşörlük payesi raindulad (z) şövalyece, şövalyeye yakışır rainduli (s) şövalyece, mertçe, cömertçe, alicenap raioni (i) ilçe, kasaba, bölge, havali, ülke raionuli (i) mıntıkaya ait, bölgesel raketa (i) roket raki (b) çünkü, nitekim, mademki rakraki (f) çağlamak, şırıldamak (i) çağlama, şırıldama rakuni (f) vurmak, çarpmak, tıkırdamak (i) vurma, çarpma, tıkırdama ramc (b) şey, ne ramdenad (z) kaça ramdeni (b) kaç, ne kadar, kaç para ramdenime (s) birkaç ramdenimejer, ramdenjerme bir kaç kere, bir kaç kez ramdeni wlis xarT? kaç yaşındasınız? ramdenic ne kadarda, kadar ramdenjer kaç kere, kaç kez ramdenjerme bir çok kereler, bir çok defa ra Rirs wigni? kitap kaç para rame (b) hiç bir şey ramenairad (z) bir yolla, her nasılsa, bir şekilde ranairad (z) ne türde, nasıl, ne şekilde ranairi (b) ne tür, ne, nasıl rangi (i) derece, mertebe, tabaka randa (i) rende randva (f) rendelemek raoba (i) cevher, asıl madde, cisim, hülasa, öz, kuvvet raodenoba (i) çokluk, miktar, büyük miktar, meblağ, yekün raodenobiTi (s) kemiyete ait, çokluğa bağlı olan, miktarla ilgili ras (zm) neyi, neye rasa (i) ırk, soy, nesil rasakvirvelia şaşırtıcı, hayret verici, hayret, tabiki rasac (b) ne, ne ki?, ...şey rasobrivi (s) ırka mahsus, ırki rasobrivi Teoria ırksal teori ratom (z) niçin, neden ratomnac ara niçin değil ratomRac şu sebepten ötürü rafa (i) pencere eşiği raRac, raRaca (b) bir şey, bir parça şey raRacnairad (z) bir yolla, her nasılsa raSi (i) yarış atı rac (b) ki o rac ufro hernekadar racionaluri (s) rasyonel, akıllıca, mantıki rawams olur olmaz, yapar yapmaz (gelir gelmez) raxaruxi (i) abuk subuk konuşma rbeva (f) harap etmek, yıkılmak, iflas ettirmek rbena (f) koşmak rbili (s) yumuşak rgva (f) (fide) dikmek (i) dikim rgoli (i) daire, çember, halka realizacia (i) realizm, gerçekleştirme, hayata geçirme realizmi (i) realizm, fark etme, gerçekleştirme realisturi (s) realistçe, gerçeğe uygun, mantıki realuri (s) reel, gerçek, asıl, mantıki reaqcia (i) reaksiyon, tepki, aksi tesir, karşılık reaqcioneri (i) mürteci, gerici, irtica yanlısı reaqciuli (s) reaktif, gerici, mürteci, irtica yanlısı regveni (s) ahmak, kolay öğrenmez, kalın kafalı registracia (i) kaydetme, tescil registraciaSi gatareba (f) kaydetmek, deftere geçirmek, tasnif etmek, dosyaya geçirmek reglamenti (i) nizam, tanzim, kanun, talimat, as tüzük, tasnif, kayıt regresi (i) geri gitme, gerileme, irtica, mülteci regresuli (s) geriye doğru giden, irticai regularuli (s) muntazam, nizamlı, usule uygun regulatori (i) regülatör, düzenleyici, ayarlayıcı, dağıtıcı redaqtori (i) yayımlayan, yazı işleri müdürü, editör redaqcia (i) yazı işleri müdürlüğü, müdür odası reva (f) karıştırmak gulis reva mide bulantısı revizia (i) teftiş, yoklama, muayene reviziis gakeTeba (f) teftiş etmek, yoklamak revizori (i) müfettiş, tetkik memuru, kontrol memuru revolveri (i) revolver (6 mermili), tabanca revolucia (i) inkılap, devrim revoluciamdeli (s) inkılap öncesine ait, devrimden önce revolucioneri (i) inkılapçı, devrimci revoluciuri (s) devrimsel, değiştirici rezervi (i) rezerv, yedek olarak saklanan şey, ağız sıkılığı rezini (i) lastik, silgi rezinisa (s) lastik, kauçuk rezolucia (i) eritme, hal rekva (f) 1. telefon etmek 2. el sallamak 3. meyve çırpmak 4. zil çalmak (i) 1. telefon etme 2. el sallama 3. meyva çırpma 4. zil çalma rekvizicia (i) talep, resmi emir, el koyma, müsadere etme reklama (i) reklam, ilan rekomendacia (i) tavsiye, sitayiş, tavsiyename, referans, takdim rekomendaciis micema (f) tavsiye etmek, takdim etmek rekonstruqcia (i) tekrar inşa, yeniden yapılan şey, yeniden yapılanma rekordi (i) plak, rekor religia (i) din religiuri (s) dini reliefi (i) kabartma reliefuri (s) kabartmalı, kabartma relsi ray remedasi (i) kızıl haç, ilk yardım remonti (i) tamir, onarım reorganizacia (i) yeniden teşekkül, yeniden oluşum reorganizeba (f) yeniden teşkil etmek repeticia (i) piyes veya musiki provası repetitori (i) çalıştırıcı, antrönor, sınava hazırlayan hoca represia (i) zapt etme, baskı, bastırma, hapsetme represiuli (s) zaptedici, bastırıcı, baskıcı reJimi (i) 1. rejim, yönetim şekli 2. perhiz reJisori (i) rejisör, yapımcı, sahneye koyan respublika (i) cumhuriyet respublikeli (i) cumhuriyet vatandaşı respublikuri (s) cumhuriyetle ilgili, demokratik restorani (i) restorant, lokanta retis dasxma (f) şaşırmış olmak, ne yapacağını bilemez durumda olmak reforma (i) reform, yenilik, değişim reformatori (i) reformcu, yenilikçi, değişimci recenzenti (i) eleştirmen, eleştiri recenzia (i) tekrar gözden geçirme, eleştirme, tenkit recenzireba (f) tenkit etmek, eleştirmek recepti (i) reçete recxva (f) (çamaşır, bulaşık) yıkamak (i) yıkama rehani (i) reyhan rva (sayı) sekiz rvaasi (sayı) sekiz yüz rvajer sekiz kez rveuli (i) defter rTva (f) eğirmek rTveli (i) bağ bozumu rTuli (s) karışık, muğlak şey, karışmış riggareSe sıra dışı rigze sırada, sırasında rigi (i) sıra, dizi, hat wesrigi (i) düzen, intizam, tertip, usul, yol rigianad (z) sırasıyla, sıralı olarak, düzenli rigiani (s) sıralı, doğru, dürüst, namuslu, edepli, terbiyeli, uygun rigiTi (s) alışılmış olan, sıradan, tipik, adi rig-rigad, rigrigobiT sıra sıra ride (i) örtü, perde, maske, yaşmak, peçe riT neyle riTime bir şeyle riTma (i) kafiye, uyak, şiir riTmva (f) kafiyeli şiir yazmak, kafiyeli olmak riJraJi (i) şafak, alacakaranlık risTvis (s) neden? niçin? riski risk risxva (i) gazap, öfke, kızgınlık ritmi (i) ritim, vezin, ahenk riye kıyı, bordür riyis qva (i) kaldırım taşı, bordür taşı ricxvi (i) sayı, adet ricxviT sayıyla ricxviTi saxeli (i) sayılar rkali (i) çekirge rkina (i) demir rikina betoni betonarme rkinigza (i) demiryolu rko (i) dağ fıstığı rogor (z) nasıl, ne şekilde rogori (b) nasıl, nasıl bir şey rogorme (z) bir yolla, her nasılsa, bir şekilde rogorRac (z) bir kere, bir zaman, bir şekilde rogorc (b) gibi rodemde, rodemdis ne zamana kadar rodesac (b) ... zaman, iken rodi ne zaman rodindeli ne zamanki rodini (i) havan, dibek, havan topu, bina için kullanılan harç rodis ne zaman, ne vakit rodisme bazen, bazı gün roiali (i) (büyük) piyano roalze dakvra piano çalmak roli (i) rol rolis Sesruleba rol almak, icra etmek rom ki, eğer, bir şey yapmak için romaeli (i) romaya veya romalılara ait, romalı romani (i) roman romansi (i) destansı, şiirsel şarkı, roman gibi aşk macerası romantizmi (i) romantizm, şairanelik, duygusallık romantikosi (i) romantik, romantist, içli, duygusal romauli (i) romalı, roma dili romeli (b) hangi, ki o, hangisi romelime, romeliRac (b) bazısı, hiç biri, bazı, hiç romi (i) roma romlis visi hangisinin, kimin royio tyvia (i) serseri kurşun roSva (f) çıldırmak, çılgınca bağırıp çağırmak, sayıklamak roWo (i) karatavuk, orman tavuğu diye bilinen bir kuş, keklik rto, toti (i) branş, dal, kol, şube ru (i) çay, su akıntısı, su kanalı ruka (i) harita ruseTi (i) rusya rusi (i) rus rusuli (s) rusça rumineTi romanya rumineli romanyalı ruminuli romanca ruxi (s) boz, gri rujva (f) yakmak, hafifçe ateşe vermek, kavur(ul)mak rqa (i) boynuz rqena (f) tos vurmak, toslamak, boynuzlamak rqisebri (s) boynuz gibi, boynuzlu, boynuzdan rqosani (s) boynuzlu, uçları boynuz gibi sivri olan rRveva (f) 1.yıkmak, kırmak, tahrip etmek 2. yırtmak, karnını delmek (i) 1. yıkma, tahrip 2. yırtma ryeva (f) sarsmak, çalkalamak, titretmek, silkelemek (i) sarsma, çalkalama rCeva (i) tavsiye, öğüt, nasihat (f) tavsiye etmek, öğütlemek, nasihat etmek rCena (f) besle(n)mek (i) besle(n)me rCeuli (s) seçilmiş, seçmen rcxila (i) gürgen ağacı, kayın ağacı rZali (i) yenge, gelin rZe (i) süt rZiani (s) sütlü rweva (f) salla(n)mak, beşik sallamak (i) salla(n)ma rwmena (f) inanmak, inanç getirmek (i) inanma, inanç, iman rwmuneba darwmuneba (f) inanmak, ikna olmak/etmek, razı olmak/etmek (i) ikna, razı olma, inanma rwmunebuli (s) inanan, ikna olan rwyeva (f) kusmak (i) kusma rwyva (f) (toprağı) sulamak (i) sulama rwyili (i) bit yavrusu, yavşak rxeva (f) sallanmak, sarsılmak (i) sallantı, sarsıntı rxeviTi (s) tereddütlü rjuli (i) din, inanç, iman s saabazano (i) banyo saagarako adgili (i) yazlık, tatil beldesi saagento (i) acentalık saagitacio (s) çalkantılı, heyecanlı, tahrik edici saadgilmamulo (s) memlekete dair, baba ocağına ait saadreo (s) erken olan, erkenci saavadmyofo (i) hastane saaviacio baza,saaviatio skola,saaviatio qarxana (i) havaüssü, havacılık okulu, uçak fabrikası saavtoro honorari yazarın ücreti saaznauro (s) asil, necip, asilzade saaTi (i) saat (zaman) saat (alet) saaTobiT (z) saatli olarak saalerso (s) nazik, kolay üzülür, kolay incinir, ufak şeyden acır, zayıf saamkinZao saxelosno (i) cilt yapılan yer, cilthane saamo, saamuri (s) tatlı, hoş, güzel, mutlu saamqro (i) dükkan, mağaza, atölye saamSeneblo, saaRmSeneblo (s) yapısal, bina veya inşaat ile ilgili saamwyobo (i) matbaa bürosu, ofisi saamxanago (s) dostluğa özgü, arkadaşa yakışır şekilde saanbano (s) alfabetik saangariSe,saangariSo (i) hesap makinası, hesapla ilgili, matematiksel saarako (s) uydurma, mübalağalı, efsanevi, inanılmaz, manasız saarsebo (s) hayati, hayata ait, hayat için lüzumlu saartilerio (s) harp silahlarına özgü, topçulukla ilgili, top sınıfı saartilerio momzadeba bombardıman hazırlığı saartilerio skola harp okulu saarqeologio (s) arkeolojik saarqivo (s) arşive ait saarqiteqturo (s) mimari saarSiyo (s) amatörce saarCevno,saarCevno ubani (s) seçime ait, seçim bögesi saatestacio (s) tasdik kabilinden saafTiaqo maRazia (i) eczane saaqao bu dünyanın, bu dünyaya ait saaqto zala meclis salonu, kongre toplantı salonu saaRricxvo baraTia kart, kayıt formu saaxalwlo yeni yıla ait saaxalwlo saCuqari (i) yeniyıl hediyesi sababi (i) bahane, neden, fırsat, sebep sabado (i) kat, tabaka, tarh sabavSvo saxli çocuk yuvası sabavSvo baRi çocuk bahçesi sabavSvo oTaxi çocuk odası sabazro (s) market, alışveriş yapılan büyük dükkan sabalaxo (i) otlak, çayır sabanao kostumi banyo elbisesi, bornoz sabani (i) yorgan sabaJo (i) gümrük sabargo vagoni (i) eşya vagonu sabaguli avtomobili (i) kamyon, yük arabası sabatono (s) derebeyine ait, sahip olunacak olan sabatonymo (i) esaret, kölelik, işe veya vazifeye bağlanmak sabediswero (s) kaçınılmaz, yazgısal, kadere ait sabednierod (z) mutluluk için, mutluluğa sabeiTlo (s) baytarlıkla ilgili, hayvan doktorluğuna ait sabeli (i) ip, halat, urgan saberveli (i) körük, akciğer sabeWdavi dazga matbaa tezgahı sabeWdi manqana matbaa makinası sabileTo salaro (i) bilet gişesi sabinao sakiTxi (i) konut, yerleşim, mesken sorunu sabiujeto (s) bütçeye ait, bütçe ile ilgili sabiujeto weli bütçe yılı, mali yıl saboloo (s) sonuncu, nihai, temel sabolood (z) sonuç olarak sabraldebo (s) suçlayıcı, itham edici sabraldebo oqmi (i) iddianame, dava açma, töhmet sabralo (s) zavallı, acınacak halde olan, garip sabralod (z) acıyarak, acıklı sabrunavi Tanxi döner sermaye sabrZanebeli (i) oturma ev, mesken, yer, ikemetgah sabrZolo (s) savaşla ilgili, mücadeleye ait sabudari (i) yuva, kuş yuvası sabuTi (i) belge, senet, döküman sabuqsiro gemi (i) römorkör, yedek çeken gemi sabWo (i) sovyet, şura, meclis umaRlesi sabWo, sabZeli yüksek sovyet sabWoTa (s) sovyetlerin, sovyetlere özgü sabWoTa mTavroba sovyet hükümeti sabWoTa kavSiri sovyetler birliği sabWoTa meurneoba sovyet ziraati sabWoTa socialisturi restublikaTa kavSiri (i) sscb sabWouri (s) sovyet, sovyetlerden olan, sovyetvari sagadarCevno (i) tekrar seçilen sagadarCevno kampania seçim kampanyası sagazafxulo (s) ilkbaharla ilgili sagazafxulo ardagebi bahar tatili sagazeTo kioski (i) gazete bayii sagazeTo qaRaldi (i) gazete kağıdı sagalobeli (i) ilahi, dini musiki, marş sagamomgeneblo (s) hünerli, marifetli, usta, zeki sagamomZieblo komisia soruşturma komisyonu sagamocdo (s) imtihanla ilgili, sınavla alakalı, sınav için sagangaSo (s) ikaz edici,uyarıcı sagangebo (s) olağanüstü, fevkalade sagangebod (z) kasten, mahsus, bile bile sagani (i) nesne, şey, obje saganmanaTleblo (s) tedrisi, öğretici saganZuri (i) hazine, para hazinesi, define sagareo (s) dış, harici, yabancı sagareo vaWrobis saministro dış ticaret bakanlığı sagareo saqmeTa saministro dışişleri bakanlığı sagareubno (s) şehir dışıyla ilgili olan, kenar semt sagastrulo mogzaureba (i) tur, dolaşma, gezi, seyahat sagaficvo komiteti grev komitesi sagegmo (s) plan, planla ilgili sagegmo ganyofileba (i) planlama bölümü sagvareulo mamuli (i) atayurdu sagzali azık, yolluk, yol erzağı sagzao (s) yolla ilgili sagzao xarjebi yol masrafları sagzuri (i) izin, müsaade saginebeli (s) ağzı pis, ağzı bozuk sagiJeTi (i) tımarhane, delilerin barındığı yer saglexo (s) köye ait, köylüye ait, kabaca sagmiro (s) kahramanca, kahraman gibi, kahramanlıkla ilgili sagnobrivi (s) maksada ait, afaki, hakiki, objektif sagnobrivi gakveTili (i) numunesi gösterilen bir madde hakkında ders sagrZnobi (s) hassas, duygulu, çabuk müteessir olan sagubari (i) su bendi, baraj sagulebeli (i) farz edilen, zannedilen, kıyas edilen, zannolunduğu gibi varsayılan sagudisxmo (s) önemli sagundo (s) koroya ait saguSago (i) (ask.) karakol saguSagoebis Semowmebo merkezi karakolların kontrolu sad (z) nerede, nereye sada, ubralo (s) alçak gönüllü, şafdil, sade, gösterişsiz, basit sadad (z) basitçe, sadelikle, tevazulukla, alçakgönüllükle, sadece, ancak sadave (i) dizgin sadavo (s) inkarı mümkün, tartışılır, münakaşalı, şüpheli, meçhul sadamdis,sadamde nereye kadar sadarajo (i) mevzi, askeri karakol sadarbazo (i) ziyaret salonu sadarbazo baraTi ziyaret kartı sadarbazo oTaxi salon sadauri nereli sadafi (i) sedef sadac (z) ki orada sadgisi (i) biz (alet) sadgomi (i) ikametgah, konut, oturma yeri, sığınak sadguri (i) durak, istasyon sadezinfeqcio kamera dezenfeksiyon odası sadekoracio (i) dekoratif, süsleme, bezeme ile ilgili sademonstracio (s) ispat kabilinden, gösteren, gösteri mahiyetinde sadeputato (s) milletvekili ile ilgili sadili (i) öğlen yemeği sadiloba (f) öğlen yemeği yemek (i) ögle yemeği yeme sadiplomo Sroma diplomatik çaba sadireqtivo (s) emir mahiyetinde, emirle ilgili, idari sadiskusio (s) tartışılır, sanılması gerek, şüpheli sadme (s) bir yerde, bir yere, hiçbir yerde, hiçbir yere sadnobi Rumeli eritme kazanı sadoqtoro (s) doktorluğa ait, doktorluğu ilgilendiren, doktorluk sadoqtoro xarisxi (i) doktora, doktorluk payesi sadurglo marangoz atelyesi saduRari (i) tencere, kazan sadRac (z) ki o yer sadRegrZelo (i) kadeh kaldırma sadRegrZelos daleva (f) şerefe içmek sadReisod bugün için, günlük, günübirlik sadResaswaulo (s) bayrama ait, festivale ait, şenlikle ilgili durum sadRvebeli (i) yayık, yayığa benzer şey saegebiso (s) muhtemelen saevakuacio hospitali bölge hastanesi saeklesio (s) kilise, kiliseye ait saelCo (i) sefarethane, elçilik saenaTmecniero (s) dilbilimleri ile ilgili, dil bilimsel saerTo (s) genel, umumi saerTaSoriso (s) uluslararası saerTod (z) genel olarak saerTo sacxovrebeli (i) yurt saero (s) ulusal, milli saeskizo (s) taslak kabilinden, yüzeysel, eksik saestrado msaxiobi farklı aktör saeqimo (s) tıbbi saeqskursio biuro seyahat acentalığı saeqskursio baza seyahat merkezi saqspedicio (s) gönderilen, seferi, sevkedilen saeqspedicio razmi ask. sevk edilecek birlik saeqsporto (s) ihraç edilir, ihraç malı saeSmako (s) şeytani, şeytanca, kurnazca saeWvo (s) şüphe verici, şüpheli, müphem savalalo (s) matemli, keder ifade eden, ağlanacak, ağlanacak hal, acıklı savalalod (z) ağlanacak halde, acınacak halde savaldebulo (s) vazifeli, görevli, mecburi savaraudo (s) zanlı, kıyasla, farzedildiği gibi savarcxeli (i) tarak savarZeli (i) koltuk savarjiSo (i) alıştırma savaWro (s) ticari savaWro warmomadgenloba ticari temsilcilik (sscb için) savaxSo (s) piyasa değerinden yüksek, fahiş faiz alan, fahiş savele artileria sahra topçusu savele zarbazani askeri silah savele hospitali (i) ambulans savele saguSago sahra karakolu savele sasamarTlo sahra mahkemesi savele yarauli ileri karakol savele samzareulo seyyar mutfak, sahra mutfağı savenaxe (i) bağ, üzüm bağı saventilacio (s) hava veren, vantilatör, fan saveterinaro (s) veterinerlikle ilgili savse (s) dolu, dolmuş olan savsebiT (z) doluca, dopdolu, dolu olarak sazavo (s) rahat, sakin, mülayim, asude, uysal sazavo xelSkruleba barış antlaşması sazamTro (i) karpuz, kışlık sazamTro sporTi kış sporu sazaralo (s) zararlı sazareli (s) korkunç derecede, pek çok, acayip, korkulacak sazafxulo ardadegebi yaz tatili sazeimo (s) heybetli, temkinli, resmi, debdebeli, azametli sazeinklo çilingir atelyesi, dükkanı, iş yeri sazeTe (i) yağlama cihazı, yağdanlık saziano (s) zararlı, fena, ziyan verici saziaro (s) umumi, müşterek, bayağı, ortak sazizRari (s) iğrenç, çirkin, kötü, pis sazizRrad (z) iğrençce sazizRroba (i) iğrenme, iğrençlik sazogado (s) toplumsal, genel, halka ait, sosyal sazogadod (z) genellikle, genel olarak, sosyal sazogadoeba (i) cemiyet, topluluk, toplum sazogadoebrivi (s) halka ait, aleni, umumi, herkese ait, sosyal, toplumsal sazagadoebrivi azri toplumsal kanaat, kamuoyu sazogadoebrioba (i) aynı yerde yaşayan, aynı ahvalde yaşayan zümre, cemaat sazomi (i) ölçü aleti, mezro sazrdo (i) yiyecek, gıda, maişet, nafaka sazrdooba (f) beslenmek (i) gıda, beslenme sazrunavi (i) endişe, merak, sıkıntı, dert, ızdırap, üzüntü sazRapro (s) masalvari, masallara ait, efsanevi sazRvao, sazRvaosno (s) gemiciliğe ait, denizci sazRvao qveiTi (i) deniz kuvvetleri sazRvargareT (z) yurt dışı, yurt dışında sazRvargareTeli (i) yurt dışından kişi, yabancı sazRvargareTuli (s) ecnebi, yabancı sazRvari (i) sınır, hudut saTadarigo (s) ihtiyaten, başka zaman için saklanan veya saklanmış, yedek saTadarigo nawilebi yedek parça saTave (i) başlangıç, kaynak, esas, asıl saTavso (i) kab, zarf saTakilo (s) şayanı takbih, ayıplanmağa müstehak saTaTbiro (s) istişari, görüşmelere ait saTamaSo (i) oyuncak saTanado (s) münasip, layık, yakışır, uygun, sabit, tam saTanadod (z) münasip suretle, hakkıyla, haklı olarak, uygun olarak saTauri (i) kitap adı, başlık, lakap, ünvan, isim saTbobi (i) ısıtmaya yarayan saTbobi xelsawyo ısıtma aracı saTadarigo jarebi (ask) ihtiyat kuvveti, yedek kuvvet saTburi (i) limonluk saTeatro (s) tiyatroya ait, temsili, yapmacık, sahte saTevzao (s) özel yerlerde balık tutma hakkı, balıkçılığa ait saTemo (s) halka ait, cemaata ait saTesi manqana (i) tohumlama makinası saTesle (s) tohumluk, tohum saTvale (i) gözlük saTibi (i) tırpan, orak, biçme aleti saTibi monqana (i) biçer döver saTiTaod birer birer birbiri ardına saTiTe (i) yüzük, dikiş yüzüğü saTno (s) faziletli, doğru ve dürüst saTnoeba (i) hassasiyet, fazilet, iyi ahlak, doğruluk, meziyet saTuTi (s) nazik, kibar saTuo (s) şüpheli, muğlak, meçhul, müphem, kararsız saTqveno size göre, size uygun saTxovari (i) rica, dilek, niyaz, temenni, istirham, revaç, talep saidan, saidanac nerden, nereden, ki oradan saidumlo (s) gizli, saklı, özel, zata mahsus saidumlod (z) gizlice, saklı olarak saidumloeba (i) bilinmeyen meçhul şey, sır, bilinmezlik, gizlilik saidumloebis gacema sırları açığa vurmak saieriSo signali (i) (ask.) hücum işareti saiT, saiTken (z) nereye, ne tarafa doğru sailustracio (s) tarif eden, tasvir edici saimedo (s) güvenilir, sadık, emin, güvenilir kimse, itimata layık saimporto saqoneli ithal malı ainventaro aRwera (s) müfredat, demirbaş eşya listesi, envanter saini sahan sainJinro (i) mühendislik sainuinero (s) mühendisliğe ait saintereso (s) ilginç sainteresod çok iyi sainformacio (s) danışmanlık, bilgiyle ilgili, haberle ilgili saistorio (s) tarihi saiubileo krebuli kilisede toplanan para saiqio (i) ahiret, öbür dünya saijaro gadasaxadi kira bedeli saijaro xelSkruleba kira antlaşması sakadrisad (z) layık olarak, müstehak olarak sakadrisi (s) layık, müstehak, yakışır, değerli sakavSiro (s) müttefik, hısım, akraba, bağlaşık sakamaTo (s) tartışılır, şüpheli, inkar edilir sakani (i) hücre, koğuş (hapishane) sakanonmdeblo (s) kanuni, kanun koyan sakancelario nivTebi (i) kırtasiye gereçleri, yazı eşyası sakasacio sasamarTlo temyiz mahkemesi sakace (i) sedye sakacobrio insanlığa ait, insanlığa özgü sakdesi sovyet telgraf acentası sakenki (i) yiyecek (kanatlıgiller için) sakeravi (i) dikilecek şey, dikişle ilgili sakeravi manqana dikiş makinası saketi (i) kilit, anahtar, silahın emniyet kilidi sakvalifikacio komisia yeterlilik komisyonu sakvamle (i) baca, boru sakvebi (i) besin, gıda, yiyecek (çiftlik hayvanları için) sakidi (i) askı sakvebi (s) besleyici sakvirveleba (i) şaşırtıcılık, süpriz,mucize sakvirveli (s) şaşırtıcı, hayret verici, görülmeye değer, süpriz sakvlevi instituti bilimsel araştırma enstütüsü sakiTxavi wigni okuma kitabı sakiTxi (i) sorun, mesele saklavi etlik sığır, besili sığır saklaso oTaxi (i) sınıf, dershane sakmao (s) yeterli, elverişli, uygun, münasip, tatmin edici sakmaod (z) kafi derecede, yeteri kadar, oldukça sakmarisi (s) yeterli, kafi, tatmin edici sakmeli (i) buhur, tütsü sakolmeurneo bazari yiyecek pazarı, hal sakolonizacio (s) sömürgelik, sömürgeyle ilgili kimse, koloniye ait sakomisio kantora iş acentası sakonditro (i) şekerleme imalathanesi, tatlıcı, şekerlemeci sakonkurso (s) yarışma mahiyetinde, rekabet ederek sakonkurso gamocdebi yarısma sınavı sakonservo qarxana (i) konserve fabrikası sakonsultacio (s) tavsiye niteliğinde, akıl öğreten, öğüt veren, müşavirlik sakoncerto zala (i) konser salunu sakoncerto pianino piyano konseri sakoreqtoro furceli (i) matbaa pruvası, baskı levhası sakravi (i) çalgı, müzik aleti sakuTari (s) hususi, kendisine ait, şahsi, özel sakuTreba (i) hususiyet, kendisine ait olma, özel olma sakurnebeli (s) şifa veren ilaç, tıbbi sakurorto sammarTvelo sağlık ve dinlenme merkezi idaresi sakuWnao (i) kiler, ambar, sandık odası salaTa (i) salata salami (i) selam, selamlaşma, selamlama salamis micema (f) selam vermek salamuri (i) boru, kaval, düdük, içi boş çalgı borusu salanZRavi (s) ağzı bozuk, küfürbaz, yolsuz, fesatçı salaparako (s) konuşma diline ait, sözlü, konuşulan, konuşulacak olan salaro (i) gişe sabileTo salaro bilet gişesi Semnaxveli salaro emanet gişesi salaSqro (s) askeri yürüyüşle ilgili salaSqro karavi sahra çadırı salaSqro samzareulo seyyar mutfak salaSqro wesi yürüyüş düzeni salaSqro simRera askeri marş saRdaTi (i) asker salesi qva (i) bileme taşı salewi manqana (i) harman makinası saliTografio (s) taş basmalı resım salikvidacio komisia tasfiye komisyonu sali klde (i) kaya, uçurum, sarp kayalık saliteraturo (s) edebi saloki TiTi (i) işaret parmağı saCvenebi TiTi (i) peçete salte (i) çember, kasnak samagaliTo (s) örneklik, model samagaliTod (z) örnek olarak samagierod -nin yerine samagieros mizRva (f) dengi ile karşılamak, misilleme yapmak, karşılık vermek samadlobeli (s) müteşekkir, minnettar, memnun samaiso dResaswauli mayıs bayramı samalavi kadgilic gizlenme yeri samalario (s) ısıtma ile ilgili samamaco (s) cesur, yürekli, yiğit, kahraman samamulo (s) yerli, tabi, doğal, yurtsever, vatanperver samandato komisia vesayet komisyonu samani (i) hudut işareti, sınır taşı samanqano satraqtoro sadguri motorlu araçlar durağı samaradiso (s) daimi, sürekli, aralıksız, müebbet samaradisod hep samare, samarxi (i) mezar, kabir, türbe samarTali (i) yargıç, kanuni, asil, adli samaorTalSi micema (f) mahkemeye vermek samarTebeli (i) ustura, traş makinesi samarTlianad (z) adaletli olarak samarTliani (s) adaletli, yasal, kanunen samarTlianoba adaletlilik, yasallık, kanunilik samarile (i) tuzluk samarcxvino (s) ayıp, utanç verici, çirkin, yüz karası samarcxvino boZi (i) teşhir cezası samarcxvinod (z) utandıracak şekilde samasi (sayı) üçyüz samaswavleblo oTaxi (i) eğitim odası, dershane samasxarao (s) sahte, taklit, oyunbaz, şakacı samaxsovro (s) hatırlanan, unutulmaz, hatıra samaxsovrod hatırlamak için, hatıra olarak samajuri (i) bilezik samahmadiano (s) islami samgvarad (z) üç şekilde, üçlü olarak samgvari (s) üç şekil, üçlü, üç kat, üç misli samgzavro matarebeli (i) yolcu tireni samgzis üç kez, üç zamanlı samgle ormo (i) kurt kapanı, tuzak samgloviaro (s) kederli, üzgün, mahsun, yaslı, hazin, acıklı samdivno (i) sekreterlik samdivno (i) müdüriyet, müdüriyet personeli samduravi (i) hoşnutsuzluk, memnuniyetsizlik, dargınlık sameano instituti (i) ana sağlık merkezi sameba (i) üçlü birlik, üçlü ilah, teslis, teslisi temsil eden simge samegobro (z) dostçasına, dostane, dostça samediatoro sasamarTlo şikayet mahkemesi samedicino (s) tedaviye ait, tıbba ait, tıbbi, iyileştirici, tedavi edici samezoblo (s) komşuya yakışır, dostça, komşuyla ilgili samelne (i) hokka, mürekkep kutusu samenovani (s) üç dilli, üç dil bilen kimse samermiso (s) gelecek, istikbal sametyvelo organoebi konuşma organı sameuli, samiani (sayı) üçlü sameurneo (s) ekonomik samefo (i) kırallık samecniero (s) bilimsel samecniero sakvlevi instituti bilimsel araştırma enstütüsü samzadisi (i) hazırlama, hazırlık, hazırlanan şey, hazırlayan şey samzareulo (i) mutfak, aş evi samTavro (i) başlıca samTamadno saqme (i) madencilik, maden kazma, askeriyede mayın dökme samTviani (s) üç aylık samTiTi (i) diğeren, yaba (üç parmaklı) samToinJineri maden mühendisi sami (sayı) üç samiani (s) tatmin edici, memnunluk verici puan samivlinebo fuli seyahat harçlığı samikitno (i) meyhane, kahvehane, kıraathane saministro (i) bakanlık, bakanlıkla ilgili samiode (i) aşşağı yukarı, 3'e yakın samisamarTo magida adres bürosu samiwaTmoqmedo (s) tarımsal, zirai, çiftçiliğe ait samijnuro (s) aşikane, ateşli, şehvetle ilgili samkauli (i) süsleme, donatma, dekorasyon, mücevher, mücevherat samkeli manqana (i) biçerdöver samkerde (i) göğüs zırhı, göğüslük samkervalo (s) dikilmiş, dikilecek olan şey samkervalo saxelosani terzi dükkanı samkiTxvelo (i) okuma yeri, kitaplık, kütüphane samkiTxvelo zala okuma salonu samkuTxedi (i) üçgen samkuTxiani (s) üç köşeli sammarTvelo (i) adliye, idare sammarcvliani, sammarcvlovani (s) üç heceli kelime sammoqmedebiani piesa üç perdelik oyun samnairad (z) üç türde, üç şekilde samnairi (s) üç çeşit, üçlü samneo nawili malzeme kısmı samoTxe (i) cennet samorigeo kcxrilic (i) görev nöbeti, görev listesi samoseli,samosi (i) elbise, esvap, giysi samoqalaqo (s) vatandaşlar ile ilgili, medeniyet, uygarlık samoqalaqo omi uygarlık savaşı samoci (sayı) altmış samoZrao (s) sürülen, itilen, tahrik edilen, sevk edilen, hareket kabilinden samravli (i) (matematik) çarpılan samrevlo (s) mahalli, dar fikirli, mahdut görüşlü samreklo kiliseye ait çan kulesi samrecxao (i) çamaşırhane, kurutemizleme samrewvelo (s) endüstriyel, sınai samrewvelo da safinanso gegma endüstriyel ve finansal plan sam-sami üçer üçer samsarTuliani (s) üç katlı samsaxurebrivi (s) resmi, memuriyete ait, memura yakışır, iş icabı samsaxuri (i) hizmet, iş, görev, vazife samsaxuridan gadadgTma istifa etmek samsxverplo kurban kesme yeri samtro (s) düşmana ait, düşmanca, düşmanlık gösteren, saldırgan samudamo (s) ebedi ve ezeli, başı ve sonu olmayan, sürekli, baki, ölümsüz samudamod sonsuza kadar, hep, ebediyen samusiko (s) müzikal samuSao (i) iş, görev, vazife ile ilgili samuSao dRe iş günü samfa (s) üç misli, üç kat samferovani (s) üç renkli samfexi (i) üç ayak, üç ayaklı, saç ayak, sehpa samflobelo (i) mülk, mal, arazi, memleket, nüfus sahası, saha, alan samRebro boyacı dükkanı, boyacı samRvdeloeba (i) ruhban sınıfı, rahipler zümresi, hıristiyan din alimleri samyaro (i) dünya, alem, cihan samynobi (s) aşılama, aşı samyofeli (i) ikametgah, oturma, ev, mesken, ikametgah süresi samyura (i) yonca samSabaTi (i) salı samSabaTobit salı gününde, salı günleri samSvidobo (s) sakin, yumuşak, aklı başında, uysal samSvidobo molaparakeba barış görüşmeleri samSobiaro saxli doğum evi samSoblo (i) yurt, vatan samZimari (i) şevkat, merhamet, acıma, sevecenlik samZimo (s) zorla, kuvvetle, hızla, sertlikle, güçlükle, sıkıca, katı, sert samwerlo (s) kitaba veya edebiyata ait, edebiyatla ilgili, edebi samwliani (s) üç yıllık, üç yaşında (bitki) samwuxaro (s) üzüntü verici, üzücü samwuxarod maalesef samwyobro meTauri (i) çizgi, yol, hat, ip, sicim, iplik, savunma hattı, saf, sıra samwyoboro mecadineoba (ask.) talim samWedlo (i) demirci ocağı, demirhane, demir yapım yeri samxazvelo oTaxi (i) çizim odası samxareo (s) bölgesel, mıntıkaya ait veya özgü samxari (i) ikindi samxreebi (i) kayış, şerit, hat, atkı samxariRlie (i) kılıç kayışı samxatvro akademia resim akademisi samxedro moqmedebis ganaxleba savaş ortamının ortaya çıkması samxedro wesebi askeri merasim samxedro eSmakoba harp hilesi samxedro TamaSi askeri oyun samxedro sazRvao floti askeri filo samxedro saWurveli askeri depo samxedro TviTmfrinavi askeri uçak samxedro bemi askeri gemi samxedro (s) ordu, askeri samxedro kanonTa krebuli askeri anlaşma samxerxao qarxana (i) bıçkıhane samxece (i) yabani hayvanlar kolleksiyonu, hayvanat bahçesi samxiarulo (s) sevindirici, neşeyle dolu samxilebeli (s) suçlanan, itham edilen samxreT-aRmosavleti, samxretarmosavluri (i) güney doğu samxreT-dasavleTi, samxreTdasavleTuri (i) güney batı samxreTeli (s) güneyli samxreTi (i) güney samjer üç kez sanagve (i) toz, toz halinde herhangi bir madde sanadiro (s) av sanaTuri lamba,aydınlık veren sanam, sanamde (z) -e kadar, -e gelinceye kadar, zamana kadar sanaosno (s) savaş gemilerine ait, deniz eri, bahriyeli sanapiro (i) kıyı, set, bent, rıhtım, iskele sanapiri zoli kıyı hattı, sınır memleket sanardo samuSao (i) parça başı, iş sanatoriumi (i) sanatoryum sanatreli (s) özlenen, istenilir, arzu edilir, makbul, hoş sanaqebod (z) övgüsel, övgüye değer sanaRmo aparati (i) torpido kovanı sanaRmo navi muhrip sanaRmo kreiseri mayın gemisi sanaRmo omi mayın savaşı sanacvlod dönüşüm,degiştirerek, değişerek, nöbetleşe sanacre (i) küllük sanaZleo (i) bahis, iddia sanaZleos dadeba bahse girmek sanaxavad misvla (f) görmeye gitmek, ziyaret etmek sanaxaoba (i) Görme, manzara, görünüş sanaxevrod yarım, yarımca, yarı yarıya sangari (i) sığınak, istihkam, siper sandali (i) sandal, çarık, mes sando (s) güvenilir, sadık, emin sandomiani (s) hoş, tatlı, uygun, güzel, alımlı, cazip, şirin, canayakın sanelebeli (i) (tuz, salça, biber, hardal gibi) yemeğe çeşni veren şeyler sanerge (i) fidelik, fide, fidanlık sanetaro (s) neşe dolu sanTeli (i) mum saniavebeli (i) buğdayı savurup tanelerine ayıran makina sanimuSo (s) örnek alınacak, tavsiyeye değer, örnek oluşturan, model sanitari (s) tedaviye ait, tıbba ait, tedavi edici, muntazam, tezkereci sanitaria (i) sağlık, şartlanma, hıfsı sıha, sağlık kuruluşu sanitaruli (s) sağlıkla ilgili, sıhhi sanitaruli ilk yardım çantası sanovage (i) erzak, azık, yiyecek santimentaluri (s) duygulu, duygusal, içli, hassas, iğrendirici santimetri (i) santimetre sanugeSo (s) teselli edici saolqo (s) bölgesel, mıntıkaya ait veya özgü saomari moqmedeba düşmanlık, husumet, savaş, çarpışmalar saoperacio oTaxi operatör odası, ameliyat odası saorganizacio sakiTxebi organizasyonla ilgili problemler saocari (s) acaip, garip, yabancı saocnebo (s) rüya ile ilgili, dinlendirici, teskin edici, hayali saocrad (z) şaşırtıcı bir şekilde, fevkalade saocreba (i) harika, mucize, alışılmamış türden, şaşırma, hayal etme saojaxo (s) ailevi, evcil, ehil sapalne (i) bohça, denk, çıkın, yük, sırt çantası saparikmaxero berber dükkanı sapasuxo (s) cevabi, cevap mahiyetinde sapatimro (i) hapishane sapatio (s) onursal, muteber, muhterem, namuslu sapatio yarauli ihtiram kıtası sapirvelmaiso dresaswauli bir mayıs bayramı sapirfareSo tuvalet sapnva (f) sabunlamak, sabun sürmek sapnisa (s) sabun gibi sapolicio ubani polis bölgesi saponi (i) sabun sapremio fondi pirim, ikramiye, birikmiş para saproeqto (s) planlı, tasarlamalı sapyari (i) sakat insan, malül sapyrobile (i) hapishane, cezaevi, tevkifhane saJurnalo (s) gazetecilikle ilgili saraindo (s) şövalyeye ait, şövalyece, şövalyeye yakışır sarbieli (i) çayır, kır, otlak, mera, tarla, alan, oyun sahası sargebeli (i) yararlı, faydalı, kullanışlı, uygun, elverişli sargebloba (f) faydalanmak, yararlanmak sargebloba (i) yararlılık, faydalılık, kullanışlılık, elverişlilik, uygunluk sardali (i) serdar, başkomutan sardlis adiutantebi personel kadrosu sardafi (i) bodrum, mahzen Rvinis sardafi şarap mahzeni sardloba (i) serdarlık, başkomutanlık saredeqcio (s) baş makale sarevela balaxi (i) yabani ot sarevi (i) karıştırıcı, mikser sarevizio (s) düzeltilen, yenilenen, değiştirme veya değişim ile ilgili sarekomendacio baraTi tavsiye mektubu, bonservis saremonto saxelosno onarımhane, tamirhane sareceli (i) yatak, karyola, divan sarecxi (i) çamaşır, çamaşırhane sarewi, sarewao (i) zanaat, el sanatı, esnaf, hüner, meleke, marifet sarTavi dazga eğirme bükme tezgahı sarTi (i) (gr.) ek, takı sarTuli (i) kat sari (i) kazık sarkazmi (i) iğneleyici, küçümseyici söz, acı söz sarke (i) ayna sarkiani, sarksebri (s) aynalı, ayna gibi sarkinigzo xazi demiryolu hattı sarkmeli düşer pencere, düşer pencere menteşesi sartyeli (i) kuşak, kemer, bağ, bölge, alan sarfa (i) fayda, kar, kazanç, istifade, menfaat sarfiani (i) faydalı, karlı, menfaatli, kazançlı sarqveli (i) vana, valf, subap, ventil sarCevi (i) indeks, fihrist, içindekiler sarCeli (i) talep, istek, hak, iddia sarCeni (i) başkasının yardımı veya desteğine ihtiyacı olan sarCo (s) geçim, nafaka, maişet, geçinme sarCuli (i) astar, iç kaplaması sarZeve (i) süt tesdisi, süt çömleği sarZlo (i) nişanlı kız, gelinlik kız sarwmuno (s) güvenilir, emin sarwmunoeba (i) din, inanç, iman, sadakat sarwyavi (i) sulama arac ve gereci (s) sulayıcı, sulama ile ilgili sasa (i) damak sasadilo (i) yemek odası, yemekhane oficeri sasadilo subay yemekhanesi sasaklao (i) mezbaha, kasaphane sasamarTlo (i) mahkeme sasamarTlos aRmasrulebeli mahkeme üyeleri sasapalne (i) hayvan, bilhassa dört ayaklı iri hayvan, yük hayvanı sasapne,firutyvi (i) sabunluk, sabun kutusu sasargeblo (s) faydalı, yararlı, kullanışlı, işe yarar sasamsaxuro ZaRli (i) haber götüren köpek sasaubro (s) konuşmayla ilgili, diyologla ilgili, muhabbetle ilgili sasaubro ena konuşma dili sasaflao (i) mezarlık sasaqmebili (i) müshil sasaqonlo matarebeli canlı hayvan götüren tren, mal treni sasacilo (s) eğlenceli, komik, güldürücü, gülünç sasaxelo (s) ünlü, meşhur, mağrur, tanınmış, şanlı sasaxelod (z) şanla, şerefli olarak, şerefle sasaxle (i) saray saseiro (s) hoş, eğlendirici sasveni niSnebi noktalama işaretleri sasiamovno (s) hoş, memnuniyet verici sasignalo sadguri işarette durulan yer, belirli durak yeri sasignalo cecxli işaret ateşi sasignalo sinaTle işaret farı sasikvdilo (s) ölümlü, geçici, fani, insanı beşeri, öldürücü, amansız sasikvdilod (z) ölümcül olarak, ölümüne sasiminde (i) mısır ambarı sasircxo (s) utanç verici sasiyvarulo (s) aşikane, ateşli, şehvetle ilgili olan sasicocxlo (s) hayata ait, hayati, hayat değerinde sasiZo (i) talip, bir kıza talip erkek sasixarulo (s) sevindirici, neşe verici sasmeli (i) içecek, içki sasmel-saWmeli yiyecek, içecek sasmisi (i) su bardağı sasoeba (i) gayretli çalışma, gayret, gayretkeşlik sasomixdili (s) hayal kırıklığına uğramış, hevesi kırık, cesareti kırık sasoflo (s) kırsal, köye ait, köy hayatına ait sasoflo-sameurneo (s) tarımsal, zirai, çifçiliğe ait sasoflo-sameurneo instituti ziraat enstitüsü sasowarkveTileba (i) yeis, üzüntü, keder sasowarkveTili (s) ümitsiz, çaresiz, çaresizlikten deliye dönmüş sasporto moedani sportif alan sasroli bade (i) ağ sasroli iaraRi (i) ateşli silah sastambo dazga (i) matbaa tezgahı, baskı makinası sastveni (f) ıslık çalmak, ıslık gibi ötmek, ıslık gibi vızlayarak geçmek sastikad (z) zalimane, insafsızca sastiki (s) zalim, gaddar, insafsız, merhametsiz sastikoba gaddarlık, zulüm sastiki ieriSi hücum, saldırı sastiki winaaRmdegoba nefesli çalgılar sastumro (i) otel, motel sasule (i) boğaz, gırtlak sasuliero seminaria (i) ruhban okulu sasurvela (s) arzu edilen, istek duyulan, cazip, çekici sasursaTo maRazia alışveriş merkezi, dükkan sasursaTo sawyobi yiyecek anbarı, ardiye sasufeveli (i) cennet, aden, cennnet bahçesi, cennet gibi yer sasuqi (i) gübre sasuqis Setana (f) gübre katmak, atmak (i) gübreleme sasyideli (i) ödeme sasceno (s) sahneye yakışır, aktörce, sahneye ait saswavlebeli (i) okul umaRlesi saswavlebeli yüksek okul saswavlo nawili öğrenim bölümü saswavlo weli eğitim yılı saswavlo moedani çalısma alanı saswavlo TviTmfrinavi uçuş eğitimi, planörü saswaulTmoqmedi (i) harika çalışma, ölçerek düşünerek çalışma saswauli (i) harika, mucize, keramet saswori (i) tartı, dengeleyen, eşitleyen saswrafo (s) hızlı, çabuk, seri, tez, süratli saswrafo daxmareba ilk yardım saswrafod (z) hızlıca, çabukça, serice sasjelad ceza olarak sasjeli (i) ceza, penaltı satana (i) şeytan, iblis, kötü adam satanjveli (s) ızdırap çektiren, zahmetli, meşakkatli satacuri (i) kuş konmaz sataxto (i) metropolitan sataxto qalaqi tahtlığın bulunduğu şehir, başkent satevari (i) kama, hançer, bıçak satelegrafo (s) telgrafla ilgili satelefono (s) telefonla ilgili saterminologio (s) teknik terimler, terminolojik satexi (i) kırma aparatı satvirTo gemi yük gemisi satira (i) hiciv, taşlama, yergi, yerme, hiciv söyleme satirali (s) ağlanacak şey, acınacak durum satirikosi (i) taşlama yazarı, hicivci satiruli (s) hiciv niteliğinde satitulo (s) başlık, kitap başlığı, ünvan satkivari (i) hastalık, rahatsızlık, ağrı, sızı satranzito saqoneli transit mallar satranslacio xazi geçirme, nakil, gönderme sistemi satransporto kantora (i) sevkiyat acentası, ambar satransporto TviTmfrinavi nakliye uçağı satraqtoro qarxana traktör fabrikası satrfialo (s) aşikane, ateşli, sevgili, tatlı, şirin satrfo (i) aşık, seven kimse, yar, dost, aşkla ilgili satusaRo (i) hapishane, cezaevi, tevkifhane satyeo (s) ormana ait, ormanlara ait, ormanda yaşayan yada bulunan saubari (i) sohbet, konuşma, muhabbet (f) sohbet etmek saubedurod (z) talihsizce, ne yazıkki, maalesef sauzme (i) kahvaltı sauzmoba (f) kahvaltı etmek saukeTeso (s) en iyi saukeTeso msroleli en iyi atıcı (nişancı) saukune (i) yüzyıl, asır saukuno (s) edebi ve ezeli, başı ve sonu olmayan, daima baki, ölümsüz, yüz yıllık saukunod (z) ebediyen, daima,hep saukunoebrivi (s) ebedi, ezeli, başı ve sonu olmayan saunje (i) hazine, para hazinesi, biriktirilmiş şey, define sauravi (i) para cezası sauri yastık yüzü saurTierTo (s) karşılıklı saucxoo (s) mucize gibi, hayret verici, mükemmel saucxood (z) mucizevi, mükemmelen sauwyebo (s) kısımlara ait, bölümlere ait, daireye ait, şube safabriko komiteti fabrika idaresi safanti küçük içinde patlayıcı madde olmayan tüfek saçması, kurşun menzili, erim atım safari (i) örtü safasuri (i) paha, fiyat, kıymet, değer, mükafat safaRaraTo zeTi (i) hint yağı safeTqeli (i) şakak safeiqro (s) dokuma, tekstil, dokuma işlerine ait safeni (i) yaygı, kilim benzeri şeyler, örtü,yatak takımı saferfle (i) sigara tablası, kül tablası safexuri (i) basamak, ilerlemek için aşama safinanso (s) finansal, parasal kaynak saflavi (i) gömüt, kabir, mezar saflavis qva (i) mezar taşı safosto gemi (i) posta gemisi saflavisa mezara ait safosto yuTi posta kutusu safosto qaRaldi mektup kağıdı safosto ganyofileba posta bölümü safrTxe (i) tehlikeli, tehlike, tehlikeye maruz kalış safrTxobela (i) bostan korkuluğu, hırbani kılıklı kimse, korkuluk safrangeTi (i) fransa safuari (i) maya, bira mayası, coşkunluk veren, köpük safule (i) cüzdan, para kesesi safutkre (i) arı kovanı safuZveli (i) esas, kök, ana, temel safuZvlianad (z) tamamen, büsbütün, adamakıllı, enikonu, tam safuZvliani (s) esaslı, muntazam, katı, sağlam safqvavi (i) öğütülecek zahire saqarTvelos komunismuri partia gürcistan kominist partisi saqaTme (i) kümes saqalaqTaSoriso telefoni araç telefonu, şehirler arası telefon saqalaqo (s) şehre ait, belediyeye ait saqalo (s) kadın gibi, kadınsı, kadına yakışır saqaneli (s) rakkas, salıncak saqargavi (i) nakış, işleme, süs saqarTvelo (i) gürcistan saqarTvelos gürcistanın saqdesi gürcistan telgraf acentesi saqebi, saqebari (s) övgüye değer, takdire layık saqeifo adgili eğlence saqveyno (i) alenilik, aleniyet, herkes tarafından bilinen saqveynod (z) alenen, açıkça, herkesin önünde saqme (i) iş, dava, iddia saqmeba (f) kusmak, çıkartmak, püskürtmek, saçmak, savurmak (i) kusma saqmeTa mmarTveli ofisin yöneticisi saqmianad (z) faal olarak, aktif olarak saqmiani (s) faal, çalışkan, işleyen, aktif, meşgul, enerjik saqmianoba (i) çalışma, işleme, iş saqmis mwarmoebeli (i) katip, yazman, yazıcı, sekreter saqmis warmoeba sekreterin işi, sekreterlik,iş mektupları yazmak saqmosnoba kısıtlı çalışma saqmro (i) nişanlı, sözlü (erkek) saqoneli (i) sığır, mal, meta saqonelmcodneoba ticaret bilimi saqorwilo (s) düğün/nikah/evlilik/evlenme töreni ile ilgili saqsovi dazga (i) örgü tezgahı saqristiano (i) hıristiyanlık/hıristiyanlarla ilgili saqcieli (i) işleme, faaliyet, davranış, tutum saRaTas Zili (i) uyuşukluk saRamo (i) akşam saRamo mSvidobisa iyi akşamlar saRamos, saRamoTi akşamları, akşamleyin saRamoobiT akşam üzeri, akşamleyin, akşamları saRamo Jams (i) akşam vakti, akşam üzeri saRamuri (s) geceye ait, geceye özgü saRebavi (i) boya saRvTo (s) kutsal, mukaddes, mübarek saRvine (s) şarapla ilgili, şaraba ait saRvine Wika şarap bardağı saRi (s) sağlıklı, sağlam, aklıselim saRiazri aklıselim düşünce saRad moazrovne (s) aklı başında, salim fikirli saRore (i) domuz bölgesi, domuz yeri sayane (i) tarla alanı, tarla olabilecek yer sayaraulo (i) karakol, saat kutusu saydari (i) kilise sayelo (i) yakalık, gerdanlık, kuşak, halka, tasma sayvavile (i) çiçeklik, çiçek alanı sayvareli (s) sevgili, yar, yavuklu (i) seven, aşık sayveduri (i) sitem, eleştiri, azarlama, ayıplama sayveduris gamocxadeba sitemini açığa vurmak, azarlamak, ayıplamak sayveduris Tqma (f) sitem etmek, ayıplamak sayviri (i) fabrika sireni, bir çeşit nefesle çalınan perdesiz çalgı, boru sayinule (i) buz kutusu, dondurucu saylapavi (i) yutaç, yutak, boğaz saylapavi mili boğaz (yutma organı) saymawvilo seni çocuk hastalığı sayoveldReo (s) günlük sayovelTao (s) genel, evrensel, ortak, yaygın sayovelTao savaldebulo samxedro begara (i) mecburi askerlik sayofacxovrebo pirobebi hayat şartları sayrdeni (i) dayanak, yardım, destek, payanda sayuradRebo (s) dikkat çekici,önemli,dikkate değer sayure (i) küpe sayurebeli (i) gösteri, temsil, tiyatro oyunu, piyes saSarvle (i) pantolonluk, kumaş saSaqarlamo (i) şekerleme, şekerler, şekerci dükkanı, şekercilik saSaqre (i) şekerlik saSemodgomo (s) sonbaharlık, sonbaharla ilgili saSemosavlo gadasaxadi ürün vergisi saSeni masala inşaat malzemeleri saSeno tam sana göre saSvebi (i) müsade, ruhsat, yol tezkeresi, geçiş izni saSvilosno (i) döl yatağı, rahim saSinao (s) evle ilgili saSinao davaleba (i) ev ödevi saSineleba (i) dehşet, terör saSineli (s) korkulacak şey, korkunç, dehşetli saSinlad (z) korkunç olarak, korkunçca saSiSi (s) korkunç, tehlikeli saSiSroeba (i) korkaklık, tehlike saSleli (i) tellak, masajcı saSobao (s) isanın doğumu ile ilgili saSo (i) döl yatağı, rahim saSovari (i) kazanç, kar, artma saSrobi qaRaldi kurutma kağıdı saStato, StatSi myopi hizmetliler, kadro, maiyet saSualeba (i) çarearaç, vasıta saarsebo saSualebani yaşamak için gerekli şeyler (vasıtalar) saSualebiT (z) çare olarak, vasıtayla, nin sayesiyle saSualo (s) orta, saSualo skola ortaokul saSualod (s) şöyle, böyle, vasat, orta halli saSurveli (s) gıpta edilen, imrenilecek saCaie (i) çay deposu saCemo (s) bana göre, bana uygun saCeCeli (i) yün tarağı, tel tarak saCeCi (s) didilecek şey, didmeye yarayan araç saCvenebeli (s) işaret eden, gösteren saCvenebeli TiTi işaret parmağı saCveneblad göstermek için, göstermek amacıyla saCveno (s) bize göre, bize uygun saCivari (i) şikayet nedeni, şikayet, dert saCivris wigni şikayetname saCoTiro (s) korkunç, iğrenç, şok etkisi yapan saCuqari (i) armağan, hediye saCqaro (s) acil, acele, çabuk, üstün körü saCqarod (z) acil olarak, aceleyle saCxreki (i) ocak demiri, ocak yakmada kullanılan demir saCxubari (s) soruşturulabilir, tartışılabilir, kuşkulu sacavi (i) sayvan, kulübe, mahzen, ambar wignsacavi (i) kütüphane sacalfexo gza (i) patika sacdeli (s) deneye dayanan, tecrübeyle kazanılan, deneylerde kullanılan sacdel-saCvenebeli deneyle kanıtlanabilir, deneyle gösterilebilir sacekvao (s) dansla ilgili sacekvao skola dans okulu saceri (i) elek sacecxluri (i) buhurdan, buhurdanlık sacexveli (f) sallanmak, salınmak sacvali (i) çamaşır sacivi (gürcü yemeği) sacinari komik, gülünç sacilobeli (s) tartışılır, kuşkulu, kesin olmayan sacnobaro wigni tanıtım kitabı sacobi (i) tıkaç sacodavad (z) acınacak halde, zavallıca, talihsizce, sefaletle, ızdırapla sacodavi (s) acınacak halde, zavallı, talihsiz, fakir, garip, sefil, bedbaht sacodaoba (i) zavallılık, talihsizlik, sefalet sacole (i) gelin, evlenmek üzere olan kız, nişanlı kız sacolqmro (s) evliliğe ait, karıkocalığa ait sacoxneli (i) geviş, geviş getirmeyle ilgili sacoxni (s) çiğnenen şey, tükürük çıkarmak için çiğnenen şey sacuravi (s) yüzmeye yada yüzücülüğe ait sacxi (i) merhem sacxovrebeli farTobi yaşam süreci saZageli (s) nefret verici, iğrenç, alçak, rezil saZaglad (z) nefretle, iğrenerek, alçakca saZagloba (i) nefret, iğrenme, tiksinme saZiebeli (i) indeks, içindekiler saZrkveli (i) temel, ana, esas saZmo, Zmuri (s) kardeşlik, kankardeşi saZnelo (s) zor, sıkı saZovari (i) otlak, çimen saZraxisi (s) ayıp, utanç verici, yüz karası saZulveli (i) nefret edilecek olan, iğrenç sawadeli (i) dilek, arzu, istek sawamlavi (i) zehirleyen madde, zehir,ağı sawarmo (i) girişim, teşebbüs, üzerine alma sawarmoo praqtika endüstri tecrübesi, sınai eğitimi sawebeli (i) yapıştırıcı sawevro bileTi üyelik bileti sawevro gadaxadi üyelik aidatı saweri (i) yazı ile ilgili sawer-kalami (i) yazı kalemi saweri magida yazımasası saweri manqana daktilo sawvavi (i) yakacak, yakıt sawvavi zeTi kalorifer yakıtı sawveli furi (s) sağmal inek sawvimari (i) yağmurluk sawvrilmano savaWro (i) az ölçekli ticaret, dükkan sawigne ganjina (i) kitaplık, kitap rafı sawinaaRmdego (s) karşıt, zıt sawindari (f) pey, depozıto, kefil, teminat sawnaxeli (i) şaraplık üzümü sıkma yeri veya aparatı sawoli (i) yatak, karyola sawilo oTaxi yatak odası sawoni (i) tartı, tartı aleti, tartılacak şey sawuri (i) süzgeç sawuri qaRaldi filtre kağıdı sawyavi ölçü, miktar, herhangi bir ölçü sistemi (f) ölçmek, tartmak sawyali (s) zavallı, talihsiz, sefil sawyao (i) ölçü, miktar, herhangibir ölçü sistemi sawyeni (i) çirkin, iğrenç, kötü üzücü, yakışmaz, hakaret edici sawyisi (i) kaynak başlangıç, köken menşe, asıl, sebep, esas sawylad (s) merhametle sawyobi (i) ambar, ardiye, depo saWe (i) dümen, dümen takımı (denizcilikte) saWirboroto sagiTxi hararetli, güncel sorun saWiro (s) gerekli, lüzumlu, lazım saWiroeba (i) ihtiyaç, gereklilik saWmeli (i) yemek, yiyecek (s) yenilebilir, yenilen saWmlis mosanelebeli (s) hazma ait, hazmettirici, midevi saWurveli (i) silah, silahlandırılma saWurisi (i) hadım, hadım ağası saxazavi (i) cetvel saxazino (s) devlete ait, resmi, siyasi saxalxo (s) milli, halka ait, ulusal sasaxlo sasamaTlo halk mahkemesi saxamebeli (i) nişasta saxanZro razmi (i) itfaiye birliği saxarato (i) tornacılık, torna dükkanı saxarato dazga (i) torna tezgahı sasarbielo (s) gıpta edilen, istenilen, güzel, iyi saxareba (i) incil, dört incilden biri, iyi haber, müjde saxarjo fuli harçlık (para) saxatavi (i) çizilecel, resmedilecek saxe (i) yüz, lamazi saxis (s) güzel yüzlü saxedari (i) merkep, eşek saxeebiani (s) süslü, şekillenkirilmiş, maskelenmiş saxeiro (s) karlı, faydalı, avantajlı, yararlı saxelgami resmi yayın, devlet yayını saxelganTqmuli (s) tanınmış, ünlü saxelgatexili (s) adı kötüye çıkmış, rezil, kepaze saxeldaxelod (z) aceleyle, çabucak saxeldebuli (s) ismen varolan, sözde birinin ismini taşıyan, önemsiz saxeldobr (z) ancak, hemen-hemen, şöyleki, yani, kısaca, demekki saxelzmna (i) (gr) mastar saxeli (i) isim saxelis gatexa (f) iftira atmak, birisinin adını kirletmek saxelis darqmeva (f) isim vermek, isimlendirmek saxelmoxveWili (s) tanınmış, ünlü, meşhur saxelmZRvanelo (i) test-okul-çalışmaders kitabı saxelmwifo (i) devlet, memleket saxelmwifoebrivi (s) resmi, milli, devlete ait sahelmwifo vali milli borç saxelmwifo moRvawe devlet adamı saxelmwifo kontroli devlet kontrolu saxelo (i) elbise kolu,yen,manşon saxelobiTi brunva (gr) ismin halleri saxelovani (s) ünlü, şanslı saxelosno (i) imalathane, atölye saxelosno saswavlebeli endüstri okulu saxeluri sap, kulp saxelwodeba (i) adlandırma saxeoba (i) görünüş, gösteriş, suret, yüz, sima, çehre, bakış, görüş, nazar saxerxi (i) bıçkıhane saxesxvaoba (i) değişiklik, farklılık, karışım saxecvla (i) değişiklik, düzeltme, başkalaşma (f) değiştirmek, başkalaşmak saxecvlili (s) değiştirilmiş, başkalaştırılmış saxexi (i) rende saxvaliod yarın için, yarına saxvevi masala (i) giyim-kuşam malzemesi saxvewari (s) ricacı, niyaz eden, yalvaran saxvreteli (i) matkap, delme aparatı saxviTi (s) mecazi, simgesel, tasviri saxviTi xelovneba taklidi sanat saxifaTo (s) tehlikeli saxinkaro büfe saxkomsabWo sovyet halk komitesi komiserliği saxli (i) ev dasasvenebeli saxli dinlenme yeri sacxovrebeli saxli mesken saxlis mmrTveli evi idare eden kimse,kahya saxlis patroni ev sahibi saxl-kari (i) kapı-baca saxloba (i) aile, eş, karı-koca saxlSi (s) evde saxlSi wasvla eve gitmek saxmari (s) kullanışlı, faydalı saxnavi (i) sürülebilir, sürmeye elverişli saxnav-saTesi (i) sürülüp ekilecek olan saxnisi (i) saban, pulluk saxotbo (s) öven, övücü, övme kabilinden saxre (i) anahtar, şalter, demir yolu makası saxrCobela (i) darağacı saxsari (i) mafsal, eklem, mal, mülk, varlık, nafaka saarsebo saxsari nafaka, geçim saxsenebeli (i) söylenen, ifade edilen, ima edilen, bahsedilecek olan saxsovari (s) hatırat saxsovrad (i) hatıra olarak saxumaro (s) eğlenceli, şakacı, neşeli saxuravi (i) dam, çatı, örtü saxuroTmoZRvro (s) mimari sajavrebeli (i) kızılacak, sinirlenecek şey, sıkıntı sajarimo (s) cezaya ait, cezai sajaro (s) orduyla ilgili, aleni.açık sajarod (z) alenen, açıkca, herkezin önünde sajdomi (i) oturak, oturma yeri sajdoma cxeni binek atı sajinibo (i) ahır, ahırdaki atlar sahaero (s) havadar, havayla ilgili sahaero floti (i) hava filosu sahaero Tavdasxma (i) hava saldırısı sahaero Tagdacva (i) hava savunması sdeq! dur! seansi (i) seans, ara,fasıla sevda (i) acı, keder, üzüntü, dert, gam savdiani (s) kederli, üzgün, gamlı, dertli, acılı sezoni (i) mevsim, sezon sezonuri (s) mevsimlik seiri (i) tiyatro oyunu, temsil, gösteri, manzara, görünüm seirnoba (i) gezme, gezi grubu (f) gezmek sekundi, wami (i) saniye, an seleqcia (i) seçme, seçme parçalar, seçmeler seleqciuri, saseleqcio sadguri tohum ambarı seli (i) keten semestri (i) dönem, devre, sömestr semestruli (s) dönem sonuna ait, yarı yıllık seminari (i) öğrencilerin toplu çalışması, seminer seminaria (i) okul, papaz okulu (katolik) seminariuli papaz okulu öğrencisi senaki (i) hücre, petek gözü, küçük oda, zindan odası seni (i) hastalık gadamdebi seni bulaşıcı hastalık senis gadadeba (f) bulaştırmak, geçirmek (hastalık) sensacia (i) duyma, duyulanma, his, duygu, heyecan, merak sensaciuri (s) heyecan yaratan, müthiş, heyecan verici separatori (i) seperatör, bölme, paravan seri (i) tepe, uzunca ve yaslı dağ seria (s) seri, bölüm, takım, gurup, kolleksiyon seriozulad (z) ciddice, ciddi olarak seriozuli (s) ciddi, ağır başlı seriozuloba (i) ciddilik, ciddiyet, ağır başlılık seriuli (s) seri halinde, sıra takip eden, seri sesia (i) oturum,celse, toplantı, toplanma süresi sesxad ödünç olarak, kredili sesxeba (f) ödünç verme (i) ödünç verme sesxi (i) ödünç, ödünç alma, kredi açma, emanet para setyva (i) dolu (yağan) seqtemberi (i) eylül seqtori (i) daire dilimi, bölge, sektör, kesim seqcia (i) parça, küçük bölüm, fasıla, şube, bölge seqciuri (s) bölgeye ait, bölgesel, söküp-takılacak şekilde yapılmış svavi (i) akbaba, açgözlü kişi svaneTi (i) svaneti bölgesi svani (i) svan boyuna mensup kişi svanuri (s) svan dili sveli (s) ıslak sveleba (i) ıslanma (f) ıslatmak, ıslanmak svetebiani, svetiani (s) sütunlu sveti (i) sütun svia (i) şerbetçi otu, maya otu, afyon, sıçrama, sekme, dans, raks svla (f) gitmek, yürümek bir yöne hareket etmek svra (i) lekeleme, kirletme (f) kirletmek, lekelemek sia (i) liste, cetvel, defter, kadro moklulTa da daWrilTasia ölü ve yaralı listesi siiT gamozaxeba yoklama siave (i) zarar-ziyan, fenalık, kötülük siamaye (i) gurur, benlik, kibir, kendini beğenmişlik siamovneba (i) memnunniyet, hoşnutluk siamovnebiT memnuniyetle, hoşnutlukla siaruli (i) yürüyüş, yürüme (f) yürümek siaxle (i) yenilik, tazelik, yeni moda siaxloves (z) yakında, yakın sibere (i) yaşlılık sibereSi yaşlılıkta siberwe (i) meyvasızlık, kısırlık, verimsizlık, faydasızlık sibejiTe (i) çalışkanlık, gayretlilik sibinZure (i) kirlilik, paspallık sibnele (i) karanlık olma hali, karanlık siborote (i) kötülük, günahkarlık, hiyanet, kin sibraze (i) kızgınlık hali, öfke, hiddet sibraluli (i) acıma, merhamet sibriyve (i) bilgisizlik, cahillik sibrmave (i) körlük sibrtye (i) düzlük, yassılık sibrZne (i) irfan, akıl, hikmet sibrZnis kbili akıl dışı sigane (i) en, genişlik siganiT enlemesine sigeli (i) patent, ayrıcalık, kayıt, tutanak sapatio sigeli (i) diploma sigiJe (i) delilik, şaşkınlık siglaxe (i) beceriksizlik, sakarlık signali (i) sinyal, korna, işaret sigrile (i) gölge signalisti (i) bayraktar, sancaktar, filamacı sigrZe (i) uzunluk sigrZe-sigane (i) en-boy sigrZiv (z) boyunca, müddetince, boylamasına sidedri (i) kayın valide (damat için) sidiade (i) görkemlilik, haşmetlilik sidide (i) büyüklük sidinje (i) ciddiyet, ciddilik, ağırbaşlılık sivaJkace (i) erkeklik, yiğitlik siviwrove (i) darlık sivrce (i) kavramsal olarak genişlik yada büyüklük sizarmace (i) tembellik sizmari (i) düş, rüya sizuste (i) kesinlik, doğruluk siTamame (i) cesaret, kahramanlık, cesurluk siTbo (i) sıcaklık, ısı siTeTre (i) beyazlık siTxe (i) sıvı, mayi, sıvılık, akışkanlık siiafe (i) ucuzluk sikeTe (i) iyilik, hayırlılık sikerpe (i) inatçılık, dik kafalılık, huysuzluk sikvdilamde ölene kadar, ölene dek sikvdili (i) ölüm sikvdilianoba (i) ölümlülük sikvdiliT dasja (f) ölümle cezalandırmak (i) ölüm cezası sikvdilSemdgomi (i) ölümden sonrası sikoxtave (i) incelik, kibarlık sila (i) kum, kumsal, plaj silis gartyma (deyim) yüze vurmak, tokat atmak silamaze (i) güzellik silaCre (i) korkaklık, korku silurje (i) mavilik simagre (i) sertlik, katılık, peklik, metanet, sağlamlık, kale siper, istihkam, tahkimat simamace (i) cesaret simamri (i) kaynata (damat için) simarde (i) çabuk davranma, tam vaktinde, çabukluk, sürat simarTle (i) gerçek, doğruluk, haklılık simartive (i) kolaylık, basitlik limartove (i) yalnızlık, ıssızlık, tenhalık simarjve (i) ustalık, maharet, zeka, beceriklilik simaRle (i) yükseklik limaxvile (i) keskinlik, sivrilik simaxinje (i) çirkinlik simbolo (i) sembol, amblem, işaret simdidre (i) zenginlik, servet simebiani sakravi (i) bir tür telli çalgı aleti simetria (i) simetri, bakışım simetriuli simetrik, bakışık simTvrale (i) sarhoşluk simi (i) sicim, ip, şerit, bağ, kordon, tel simindi (i) mısır simkacre (i) sertlik, şiddet, ağırlık, (uslup) sadelik simkvaxe (i) keskinlik, şiddet, sivrilik simkvircxle (i) çabukluk, sürat simkvrive (i) katılık, sağlamlık, yoğunluk simokle (i) kısalık simpatia (i) sempati simpatiuri (s) sempatik simptomaturi (s) belirti niteliğinde, belirtili, belirteç simptomi (i) belirti, işaretz, alamet simJave (i) ekşilik, mayhoşluk simravle (i) çokluk, kalabalık simrgvale (i) yuvarlaklık simrude (i) eğrilik simsivne (i) şişlik, şişmiş yer, ur, şiş simsubuqe (i) hafiflik simsuqne (i) şişmanlık simtkice (i) metanet, sebatlılık, tahammül, dayanıklılık simulanti (i) simulatör, taklitçi simulacia (i) simulasyon, taklit simulireba (f) benzetmek, herhangibir eylemi gerçeği gibi taklit etmek simuxTle (i) vefasızlık, hainlik, ihanet simfonia (i) senfoni simfoniuri (s) senfonik simRera (i) şarkı simyrale (i) kötü koku simSveniere (i) tatlılık, şirinlik, harkuladelik, güzellik simSvide (i) rahat, rahatlık, barış, sukunet, sakinlik simSrale (i) kuruluk simCate (i) aydınlık simcire (i) ufaklık, küçüklük, azlık (kavramsal olarak) simZafre (i) gaddarlık, zulum, barbarlık simZime (i) ağırlık simZlavre (i) güçlülük, kuvvetlilik simware (i) acı, keder simwvave (i) yakıcılık, dokunaklılık simwvane (i) yeşillik simwife (i) olgunluk (meyva) simWidrove (i) yoğunluk simWleve (i) zayıflık simxdale (i) korkaklık simxece (i) vahşilik, vahşet, canavarlık, zulüm, işkence simxne (i) kuvvet, cesaret, yiğitlik simxurvale (i) sıcaklık, hararet, ısı sinaze (i) şevkat, yumuşak yüreklilik, hassaslık, naziklik sinaTle (i) nur, aydınlık, ışık sinamdvile (i) gerçeklik, doğruluk sinanuli (i) tövbe, pişmanlık, nedamet sinarnare (i) kolaylık, açıklık, kolaylaştırılmışlık sindisi (i) vicdan sindisis qenjna vicdan azabı sindisiani, sindisieri (s) vicdan sahibi, vicdanlı sindiyi, vercxlis wyali (i) civa sineste (i) nem, nemlilik, rutubet sinTezi (i) sentez, birtakım verileri birleştirerek bir sonuca ulaşma sinTezuri (s) yapay, sentetik, birtakım şeylerin birleştirilmesiyle oluşturulmuş sinTezuri rezini kauçuk yada lastik silgi sini (i) tepsi, sini, tabla sinodi (i) kilise meclisi, meclis toplantısı sinonimi (i) sinonim, eş anlamlı sinonimuri (s) eş anlamlı sinotive (i) nem, nemlilik, rutubet sinoyivre (i) besleyicilik, gıdalılık sintaqsi (gr) sözdizimi, sözdizimi kuralları sintaqsuri (s) sözdizimine göre sinjara (i) deney tüpü, cam tüp sinjva (i) imtihan, deneme, denetleme (f) sınamak, denemek, denetlemek sinji (i) tecrübe, deneme, sınav sio (i) hafif rüzgar, meltem sipatarave (i) küçüklük siraqlema (i) deve kuşu sirbile (i) yumuşaklık sirbili (f) koşmak sirma (i) galon, hacim ölçü birimi (4.54 litre) sirRme derinlik sircxvili (i) ar, utanma, utanç, ayıp sisadave (i) basitlik, sadelik sisavse (i) doluluk sisastike (i) şiddet, sertlik sisaZagle (i) hainlik, alçaklık, canilik sisawyle (i) zavallılık, talihsizlik sisvele (i) ıslaklık sisini (f) ıslık sesi çıkarmak (i) ıslık, ıslıkla yuhalanma sispetake (i) kusursuzluk sisrule (i) bütünlük, tamlık sisruleSi moyvana (i) yürürlüğe koyma, uygulatma, icra etme sistema (i) sistem sistematizebuli (s) sınıflandırılmış, düzenlenmiş sistematika (i) sistem sistematurad (z) sistematik olarak sistematuri (s) sistematik, metotlu sistemaSi moyvana (f) sisteme sokmak, sistemlemek sisulele (i) aptallık, salaklık, sersemlik, akılsızlık sisuste (i) zayıflık sisufTave (i) temizlik sisqe (i) kalınlık sisqele (i) kalınlık, kesavet, yoğunluk siswore (i) doğruluk (geo) düzlük, doğruluk, haklılık siswrafe (i) tezlik, hız, sürat, çabukluk sisxli (i) kan sisxlis aleba intikam almak, hıncını çıkarmak sisxlis aRreva (i) kan uyuşmazlığı sisxlis gamoSveba (i) kan kaybetme, kan akma sisxlis dena (i) kan akma, kan dökme sisxlis mimoqceva (i) kan dolaşımı sisxlismsmeli (s) kan içici, sülük, fahiş fiyat isteyen, tefeci sisxlismRvreli (s) kanlı, zalim, kanlanmış sisxlis samarTali (i) ceza hukuku, cürme ait sisxlis samarTlis damnaSave (i) suçlu, kabahatli kimse, cani sisxlis samarTlis saqme (i) ceza davası sisxlis Rvra (i) katliam, kan dökme sisxlis Caqceva (f) kan dökmek, kan akıtmak sisxlnakluli (s) kansız sisxlnakluloba (i) kansızlık sisxlZarRvi (i) kan damarı sisxlis wneva (i) kan basıncı tansiyon simsxo (i) kalınlık, sıklık, koyuluk sititvle (i) çıplaklık sitkbo, sitkboeba (i) hoşluk, tatlılık, sevimlilik sitlanqe (i) kabalık siturfe (i) cazibe, çekicilik, güzellik, alımlılık sityva (i) söz, kelime, konuşma erTi sityviT kısaca sityvis warmoTqma söz söyleme, konuşma, yapma sityvis Sesruleba sözünde durma sityvakazmuli literatura edebiyat türü sityvasityviT (z) kelime-kelime sityvasityviTi (z) kelime-kelime sityvawarmoeba (f) konuşma yapmak, nutuk atmak sityvieri (s) söze ait, sözlü, kelimesikelimesine aynı siuJeti (i) idare altına alma, hüküm altına alma, itiat ettirme siuxve (i) bolluk, çokluk, bereket sifarTove (i) genişlik sifaqize (i) temizlik, saflık, duruluk sificxe (i) kızgınlık, sıcaklık, çabuk öfkelenme sifrTxile (i) uyanıklık, dikkatlilik, tedbir sifxizle (i) ayıklık, uyanıklık, göz açıklığı, dikkat siqalwule (i) kızlık, bakirelik, iffet siqaCle (s) açık ifade, sözün açığı siqvrive (i) dulluk siRaribe bakirlik siRatake (i) yoksulluk, fakirlik, ihtiyaç, gammazlık siRrme (i) derinlik siRrmisa (s) derin siyalbe (i) hile, yalan, dolandırıcılık, sahtekarlık siyvaruli (i) sevgi, aşk siyviTle (i) sarılık, solgunluk, sönüklük siymawvile (i) gençlik hali siyoCaRe (i) cüret, cesaretlilik, yiğitlik siyrme (i) geçlik siyrue (i) sağırlık siSave (i) karalık siSiSvle (i) çıplaklık, çırıl-çıplak, anadan doğma siSore (i) uzaklık, mesafe siClunge (i) sıkıntı, kasvet siCume (i) sakinlik, suskunluk, sessizlik, sükut siCqariT (z) aceleyle, acilen sicariele (i) boşluk sicelqe (i) yaramazlık, kaba şaka, oyun, hile, düzen sicive (i) soğuk sicili (i) gülüş, gülme (f) gülmek sicotave (i) azlık sicofe (i) kuduzluk, öfke, hiddet, delilik, çılgınlık sicocxle (i) hayat, ömür, yaşam sicocxlis gawirva bir şeyin yoluna canını vermek, kurban olmak sicrue (i) yalan söyleme, aldatma, yalan söz, yalancılık sicxade (i) aşikarlık, alenilik sicxare (i) heyecan, şiddet, ihtiraslık, çabuk öfkelenme sicxe (i) sıcaklık, hararet, ısı sicxis sazomi ısı ölçer, termometre siZe (i) enişte, damat siZvele (i) eskilik, antikalık siZvire (i) pahalılık siZliere (i) kuvvetlilik, güçlülük siZnele (i) zorluk siZulvili (i) nefret, tiksinti, tiksinme siZunwe (i) hırs, tamah, bir şeye aşırı düşkünlük siwiTle (i) kırmızılık siwminde (i) saflık,temizlik siwynare (i) huzurluluk, istikrar, sessizlik, sakinlik, durgunluk siWabuke (i) gençlik, gençlik hali siWarbe (i) bolluk, çokluk, büyük servet, bereket siWrele (i) karışık renklilik, alacalık, rengarenklilik sixarbe (s) aç gözlülük, oburluk, hırs, iştah sixaruli (i) sevinç, neşe, zevk sixaruliT (z) sevinçle sixSire (i) sıklık ska (i) arı kovanı skami (i) sandalye skeptikuri (s) şüpheli skvinCa (i) ispinoz, sarı asma kuşu skvna (f) bağlamak, düğümlemek, zaptetmek skivri (i) sandık skola (i) okul skolis amxanagi okul arkadaşı dawyebiTi skola (i) ilkokul saSualo skola (i) orataokul slokini (i) hıçkırık, hıçkırık tutması (f) hıçkırmak slukuni (i) içini çekerek ağlama, hıçkırarak ağlama (f) hıçkırarak ağlamak sma (f) içmek sasmeli (i) içecek smena dikkat smena (f) dinlemek, işitmek (i) dinleme, işitme sneuleba (i) hastalık, rahatsızlık sneuli (s) hasta, fena, kötü, rahatsız sveli (s) ıslak soko (i) mantar soli (i) kama, çivi, takoz, kama şeklinde şey solidaroba (i) tesanüd, dayanışma, ittifak,birlik solisebri (s) çivi şeklinde, kama şeklinde solisebri damwerloba karakteristiği olan, çivi yazısı somexi (i) ermeni somxeTi (i) ermenistan somxeTis respubleka (i) ermeninistan cumhuriyeti somxurs (i) ermenice soro (i) in, mağara, mağara gibi harap ve karanlık oda sofeli (i) köy, taşra sofleli (i) köylü, taşralı soflis meurneoba (i) köy ziraati, çiftçilik soflis sabWo (i) sovyet köyü sofluri (s) köylüce, köylü biçiminde, kaba socialuri dazRveva sosyal sigorta socializmi (i) sosyalizm, toplumculuk socialisturi (i) sosyalist, toplumcu socialuri (i) sosyal, toplumsal socialuri uzrunvelyofs saministro sosyal sigorta bakanlığı sociologia (i) sosyoloji, toplum bilimi sociologiuri (s) sosyolojik socmSenebloba sosyalist yapı socSejibreba sosyalist mücadele soWi (i) köknar sparsuli (s) farsça spekulanti (i) vurguncu, fırsatçı spekulacia (i) spekülasyon, suistimal, nazariyecilik spetaki (s) saf, halis, has, temiz specializacia (i) bir konu hakkında ihtisas yapmak, ihtisas specializebuli (s) bir maksat için yetiştirilmiş, geliştirişmiş, ihtisaslı specialisti (i) uzman, mütehassıs specialoba (i) özellik specialurad (z) özellikle specialuri (s) özellikli, özel specifikacia (i) tayin, belirtme specifikuri (s) spesifik, belirli, özel specifikuri saSualeba çare, ilaç spectansacmeli iş pantalonu, iş elbisesi, iş tulumu, özel giysiler spilenZi (i) bakır spilo (i) fil spoba (f) harap etmek, yıkmak, imha etmek (i) imha, iptal, yok etme sporti (i) spor sresa (f) oğalamak, sürtmek, sürterek ses çıkarmak sriala (s) kaypak, hilekar, güvenilmez, kaygan sriali (f) kaymak, kayarak gitmek (i) kayak srola (f) silah atmak (i) atış srolis Sewyveta ateş kesmek srulebiT ara (deyim) birşey değil sruli (s) tamam, bütün, mükemmel, bitmiş sruliad sakavSiro bütün birleşikler sruluflebSiani (s) tam yetkili, ehliyetli sruluflebiani warmomadgeneli büyükelçi, tam yetkili sruluflebiani warmomadgenloba elçilik, tam yetki srulqmna, srulyofa (f) düzeltmek, yoluna koymak (i) terakki, ıslah, gelişme srulqmnili, srulyofili (s) tamamlanmış, gelişmiş, ıslah edilmiş srulwlovaneba (i) reşit olma srute (i) deniz geçidi, boğaz ssrk (i) s.s.c.b sr (i) gürcistan cumhuriyeti (saqarTvelos resfublika) stabiluri (s) sabit, sarsılmaz stadia (i) kürsü, konuşmacı kürsüsü, tiyatro sahnesi stadioni (i) stadyum stamba (i) basımevi, matbaa stamba-liTografia (z) matbaa ve basımevi stamburi wesiT (zm) matbaa kurallarına göre, basım kurallarına göre standarti (i) standart, norm standartuli (s) standart, normlara göre staJi (i) staj, tecrübe, deneyim, ihtisas, ehliyet statia (i) makale monawWnave statia baş makale statika (i) statik statikuri (s) statik statistika (i) istatistik, istatistik ilmi statistikuri (s) istatistiğe ait, istatiki stafilo (i) havuç stacionaluri (s) sabit, kımıldamaz, bir kararda kalan stenograma (i) işaretlerle çabuk yazma usulü, stenografi ile yazılmış yazı stenografia (i) stenografi stereometria (i) stereometri, sıvı cisimlerin hacmini ölçme usulü yada aracı stvena (f) tıslamak, ıslık çalmak (i) tıslama, ıslık çalma stviri (i) boru, kaval, pipo, tütün çubuğu, düdük stili (i) stil, moda, kılık, tarz stilisti (i) stilist, modacı stilistika stilistlik stilistlik bilimi stilistikuri (s) stilistik stipendia (i) ücret, maaş, talebeye verilen burs stipendianti burslu öğrenci stiqioni (i) unsur, eleman, cevher, cüz, esas stiqiuri (s) esaslı, esasi, ilkel, saf, halis stomaqi (i) mide, karın strategia (i) strateji strategi (i) strateji uzmanı strategiuli (s) stratejik striqoni (i) satır, yazıda striqon-striqon satır-satır strofi şiir kıtası struqtura (i) yapı, bünye, yapılış tarzı struqturuli (s) yapıya ait, yapısal studenti (i) öğrenci, üniversite talebesi studentoba (i) öğrencilik, öğrenciler studia (i) stüdyo stumarTmoyvare (s) misafirperver stmarTmoyvaruli (s) misafirperver stumarTmoyvareoba (i) misafirperverlik stumari (i) misafir, konuk stumroba (f) misafir olmak, ziyret etmek (i) ziyaret, misafirlik subieqti (i) subjekt, özne, fail subieqturi (s) bir maddeye ait, zati, şahsi, öznel, içe dönük olarak subieqturoba (i) subjektiflik, içe yönelik olma durumu subtropikuli (s) astropikal, sıcak bölge sınırındaki yerlere ait suki (i) etin fileto kısmı, biftek sul (z) hep savsebi (z) tamamen, bütün, çok sul mudam (z) her zaman, daima, sonsuza dek, hep sul cota çok az suladoba (i) beslenen çiftlik hayvanları sulgrZili (s) cömert, alicenap, necip, bol, bereketli, iyi kalpli, cömert ruhlu sulgrZeloba (i) cömertlik, iyi kalplilik suldgmuli (s) maişet, geçim yaşama, hayat tarzı suleli (i) aptal, sersem suleluri (s) aptalca, sersemce sulerTia aynısıdır, farketmez, tıpkısıdır suli (i) can, ruh sulieri (s) canlı, ruh sahibi, ruhi suliT avadmyofi can halinde suliko (i) canım, sevgilim sulis amorTmeva (f) can almak sulis amoxdoma, sulis daleva (f) can vermek, ölmek sulis mobruneba (f) dinlemek, rahat etmek, ölmek sulis moTqma (f) nefes almak sulis xuTva (f) boğulmak (i) boğulma, tıkanma, nefes alamamak, tıkanmak sulmokle (s) çok kısa, alçak, bayağı, rezil sulmdabali (s) çok alçak, bayağı, rezil sulmokleoba (i) alçaklık, adilik, rezillik sulmouTqmelad nefes almadan, dinlenmeden sulwasuli (s) sabırsız, tez canlı sulwasuloba (s) sabırsızlık sulis wasZleva sabredememek sumbuli (i) sümbül sunva (f) koklamak (i) koklama sunTqva (f) nefes almak, solumak (i) soluma, nefes alma suni (i) koku suniani (s) kokulu sunis dena (i) koku verme, koku yayma sura (i) testi, sürahi, ibrik suravandi (i) adi, alçak, iğrenç, iskorpit suraTebiani (s) resimlere ait, resimli, resimlerle süslenmiş, resimle süsleme suraTi (i) resim, portre, tasvir suraTis gadaReba (f) resim çekmek, fotoğraf çekmek surdo (i) nezle survili (i) arzu, dilek, istek (f) dilemek, arzu etmek, istemek surneleba (i) koku, güzel koku, rayiha, lavanta, esans, parfüm surnelovani (s) güzel kokulu, bahar gibi kokulu olan, aromalı suro (i) sarmaşık bitkisi sursaTi, sursaT-sanovage (i) yiyecek maddeleri, erzak, levazım, yemek sustad (z) zayıfca, eksikce, yetersizce susti (s) zayıf, dayanıksız susxva (i) arı vs gibi sokması iğne vs acıtma, ısırgan, biber vs. ile yakma susxiani (s) don ve ayaz gibi soğuk, ayazlı, kırağılı susxi hafif don, hafif soğuk suspi çorba sufTa (s) temiz sufTad (z) temizce, tertemiz sufTa wera (i) güzel yazı, hattatlık sufiqsi (i) ek, kelimenin sonuna eklenen edat, son ek sufra (i) sofra sasadilo sufra yemek masası sufruli (i) içki içme adabı, içkili sohbet suyvela hepsi, herkes sfero (i) küre, felek, dünya sferuli (s) küre şeklinde, küresel sqeli (s) kalın, koyu (sıvı) sisqe kalınlık, koyuluk sqelkaniani (s) vurdumduymaz, duygusuz sqema (i) sema, proje, tasarı, plan sqematuri (s)tasarı şeklinde, şematik sqesi (i) cinsiyet, seks sqesobrivi (s) cinsiyete ait, cinsi, seksi sqsobrivi sakiTxi cinsel sorun sqolio (i) dipnot scena (i) sahne scenari (i) senaryo swavla (f) öğrenmek, mütala etmek (i) öğrenim, mütalaa swavla-ganaTleba (i) eğitim-öğretim, tahsil swavleba (f) öğretmek (i) öğretim swavluli (s) bilgin, bilgili, bilim adamı sworad (z) doğrusu, haklı olarak, dürüstce, safca, düz olarak sworeba (f) doğrultmak, düzeltmek (i) düzeltme,doğrultma sworeba marcxvniv (ask) soldan hizaya gir ! swored (z) doğrusu, kesin olarak, aynen, hakkınız var swori (s) doğru, düzgün, haklı,dürüst sworkuTxedi (i) dikdörtgen sworupovari (s) taklidi yapılamaz, taklidi olmayan,eşsiz, rakipsiz sworuflebianoba eşitlik sworuflebianoba hakların eşitliği sworxazovani (s) doğru çizgili,düz çizgi swrafad (z) çabucak, hızla, süratle swrafi (s) çabuk, süratli, hızlı swrafmsroleli hızlı atıcı sxarti (s) kısa ve manalı, veciz, vecizeli söz söyleyen, kısa konuşan sxdoma (i) miting, konferans, oturum,bir kaç kişinin bir arada oturması sxeuli (i) vücut, beden, bünye, gövde sxva (z) başka, ayrı, değişik, farklı sxvagvarad (z) başka türlü, başka şekilde sxvadsxva (s) başka başka, muhtelif, çeşitli, farklı farklı, değişik, çeşitli sxvadasxvagvari (s) muhtelif, farklı farklı, değişik sxvadasxvagvaroba (i) başkalık, farklılık, değişiklik sxvadasxva droisa başka başka zamana ait, farklı zamanlara ait sxvadasxvamxrivi (s) çok yön, başka başka, değişik yollarla işin içinden çıkabilirlilik sxvadasxvanairi başka başka şekiller, muhtelif, çeşitli,türlü türlü, farklı sxvadasxvanairad (z) başka şekillerde, farklı farklı, muhtelif olarak, türlü türlü sxvadasxvaoba (i) başka başkalık, farklılık, muhtelif, çeşitlilik sxvadasxva saxisa başka yüzle, farklı şekilde, bir çok şekilde, çok yönlü sxvadasxvaferi (s) çok renkli, renk renk, rengarenk, çeşitli sxvaTa Soris bu münesebetle, aklıma gelmişken, sırası gelmişken sxvanairad (z) başkaca, başka türlü, başka şekilde sxvanairi (zm) başka şekil, başka, diğer, öbür sxvaoba (i) başkalık, değişiklik, farklılık sxveni (i) tavan arası, çatı arası oda sxvisi başkasının sxvla (f) budamak (i) budama sxivi (i) ışın, radyoaktif ışın, parıltı, ışıltı sxiviani (s) parıltılı, ışıltılı, ışıklı, ışık saçan sxleta (f) kaçmak, firar etmek sxma (f) dökmek, akıtmak, boşaltmak sxureba (f) serpmek, su vs serpmek sja-baasi (i) muhakeme, mantıki neticeler çıkarma, dialog, iki kişi arasında geçen konuşma, sohbet t tabeli (i) masa, tablo, liste, sicil tabiki (i) bağlantı civatası tabula (i) tablo, masa, liste, sicil taepi (i) mısra, nazım, beyit, şiir kıtası tavtologia (i) lüzumsuz söz tekrarı, başka sözlerle aynı şeyi tekrarlama tavtologiuri (s) lüzumsuzca takatuki (i) takırdama talaveri (i) çardak, yazlık ev talanti (i) allah vergisi, kabiliyet talaxi (i) çamur, pislik, kir talaxiani (s) çamurlu, kirli, pis talRa (i) dalga talRiani (s) dalgalı tanadi (s) yakışıklı, biçimli, endamlı tanadoba (i) yakışıklılık, biçimlilik, endamlılık tangaxdili (s) soyunmuş tandabali (s) alçak boylu tanvarjiSi (i) beden eğitimi, jimnastik tanT gaxda (f) soyunmak tanT Cacma (f) giyinmek tani (i) vücut, endam, gövde, ten tanisamosi (i) elbise, giysi tanki (i) tank, depo tanksawinaaRmdego iaraRi (i) tanksavar silahı tanmorCili (s) normalden küçük, cılız, cücemsi, cüce gibi, bodurca tansacmeli (i) elbise, esvap, giysi tanjva (i) ızdırap, eziyet, ızdırap çekme, eziyet verme (f) ızdırap çek(tir)mek,eziyet vermek tareba (f) 1. (zaman) geçirmek 2. (bir işi) işlemek, sürdürmek tari (i) sap (balta), kulp taro (i) (mısır) koçanı tarosi (i) iklim, hava durumu tarxuna (i) tarhun bileşikgillerden hekimlikte kullanılan ıtırlı (f) ızdırap çek(tir)mek, eziyet vermekbir bitki tartari (i) sohbet, (f) 1. (zaman) geçirmek 2. (bir işi) işlemek, sürdürmekhoşbeş, gevezelik tafa (i) tava (i) sap (balta), kulp taqsi (i) taksi (i) (mısır) koçanı taqti (i) rit (i) iklim, hava durumum, davranış inceliği, uyum, zamana, mekana yada (i) tarhun bileşikgillerden hekimlikte kullanılan kişiye göre davranabilme yeteneği taqtiani (s) ritimli, uyumlu, zamana göre davranabilen taqtika (i) taktik taqtikis ukairatesobiT gamarjveba iyi taktik kullanarak yenmek taqtikosi (i) taktikci taqtikuri (s) taktikce, taktikli taSi (i) alkış taSis dakvra, taSis cema (f) alkışlamak (i) alkışlama taSti (i) leğen, yalak, havza, çanak, taş, havuz taZari (i) tapınak, mabet, ibadethane, kilise taxi (i) vahşi yada ehil erkek domuz, vahşi yada ehil erkek domuz eti taxti (i) 1.taht, hükümdarların oturduğu koltuk, 2.kanepe, sedir, birkaç kişinin oturacağı genişlikte koltuk tba (i) göl, bataklık tbori (i) gölet, gölcük, küçük göl, herhangi bir sıvı birikintisi, kirli su birikintisi teva (F) tutmak, kavramak, belli bir biçimde tutmak, içermek içine almak tevadi (s) geniş, ferah, engin, bol tevadoba (i) kapasite, hacim, alış kabiliyeti tevri (i) çalılık, koru, çengel telegrama (i) telgraf telegramis gagzana (f) telgraf göndermek telegrafisa(s)telgrafa yada telgraf metinlerine ait bölüm, telgrafla ilgili televizori (i) televizyon televizia (i) televizyon yayını televizioni (i) televizyon teleskopi (i) teleskop telefoni (i) telefon telefoniT laparaki (f) telefonla konuşmak telefonis sadguri (i) telefon santrali telefiniT daZaxeba (f) telefon çalmak telefonograma (i) telefon mesajı temperatura (i) ısı ölçer, hararet derecesi, sıcaklık tendencia (i) eğilim, meyil, temayül teni (i) nem, rutubet, havada bulunan su buharı teniani (s) nemli, rutubetli tenianoba (i) nem, rutubet, su buharı terasa (i) teras, taraça, set teritoria (i) ülke, memleket, toprak, arazi, bölge teritoriuli (i) araziye ait, karaya ait, bölgesel termini (i) müddet, süre, vade, hudut, hat, sınır, devre, dönem, (matematikte) terim terminologia (i) terminoloji terminologiuri (s) terminolojik terori (i) terör, anarşi, terörizm teroristuli aqti (i) terörist hareketi terfi (i) taban teqnika (i) teknik teqnikosi (i) teknikci, teknisyen teqnikumi (i) teknik okul teqnikurad (z) teknikce, teknik olarak, fenni teqnikuri (s) teknik teqnologia (i) teknoloji teqnologi (i) tekniker, teknisyen teqnologiuri (i) teknoloji teqsti (i) metin,tekst teqstobrigi (s) metne ait, metinde bulunan, metinsel tvini (i) beyin tvirTva (f) yüklemek tvirTi (i) yük tivi (i) sal tivtivi (f) yüzmek, batmamak, su yüzünde gitmek yada durmak, yüzdürmek tiki, tikWora (i) deri şarabı tikina (i) oyuncak bebek, kukla tiktiki (f) gevezelik etmek, çocukca ve safça konuşmak, (i) gevezelik tili (i) bit tiliani (s) bitli tilo kuxeSic (i) çuval bezi, çul tipi (i) tip tipiuri (s) tipik tipuroba (i) tipiklik, tipik olma, tip olma hali tirani (i) zalim, gaddar, zorba, tiran tirania zorbalık yönetimi,zorba hükümet, gaddarlık, zulüm, zorbalık tiranuli (s) gaddarca, zalimce, acımasız, zalim tire (i) tire, çizgi tiria (i) sulu gözlü kimse, ağlamaklı, yaşlı tirili (f) ağlamak (i) ağlama, ağlayış tirifi (i) söğüt titanuri (s) dev gibi, muazzam titveli (s) çıplak, açık, yalın, sade, süssüz, çok az, kıt, silahsız titini (f) gevezelik etmek, saçmalamak (i) gevezelik, bos boğazlık, boş laf tituli (i) başlık, ad, baş sayfa, lakap, ünvan, isim tifi (i) tifüs, lekeli humma muclis tipi tifo, kara humma tixri (i) bölme, bölünme tkbilad (s) şekerli, tatlı, lezzetli, hoş, taze tkbileuloba (i) tatlı, şekerleme tkbili (s) tatlı, şekerli tkbilmoubari (s) pürüzsüz konuşan, düzgün konuşan, tatlı dilli tkboba (f) sevin(dir)mek, zevk vermek/almak, hoşnut etmek/olmak tkena (f) ağrımak, ağrıtmak, incitmek, canını yakmak tkepna (i) geminin pruvadan bir başka gemiye çarpması (f) çarpmak (geminin pruvadan bir başka gemiye) tkivili (i) ağrı, sızı, acı Tavis tkivili baş ağrısı tlanqad (z) kaba, kabaca, aşağı yukarı, yaklasık, ana hatlarıyla tlanqi (s) pürüzlü, pütürlü, cilasız, kaba, sert, nezaketsiz, aşağı yukarı tlapo (i) bataklık, çamur tlinkebis srola (f) tekmelemek, çifte atmak (i) tekme, topa vuruş, çifte tokva (f) yerinde duramamak, kıpır kıpır etmek tol-amxanagi (i) arkadaş, yaşıt toli (s) eş, eşit toloba (i) yaşıtlık, eşit olma hali tomara (i) çuval tomi (i) 1.kabile, boy, uruk 2.cilt pirveli tomi birinci cilt tomobrivi (s) ırksal, ırkla ilgisi olan, ırki, kabileye ait tona (i) ton toni (i) doğru ses perdesi, tonlama, seslem, konuşma biçimi, ses tonu tonuri (s) tonlu, vurgulu topografia (i) topografi topografiuli (i) topografik torola (i) tarla kuşu, çavuskuşu, şaka tortmani (f) durmadan yürümek yada aralıksız ayakta durmak toti (i) budak, dal trabaxa (i) övünen kimse (s) övüngen, kendini metheden trabaxi (f) övünmek, kendini methetmek trabaxiT (z) övünerek, övünçle, kıvançla trabaxoba (i) övünme, yüksekten atma tragedia (i) trajedi tragizmi (i) trajedi tragikomedia (i) trajikomedi, güldürülü trajedi tragikosi (i) trajedi yazarı yada aktörü tragikul (z) trajikce, trajik olarak tragikuli (s) trajik tradicia (i) gelenek, töre, anane, görenek, adet, sünnet, hadis tradiciulad (z) geleneksel olarak, ananevi olarak tradiciuli (s) geleneksel, ananevi tramali (i) bozkır, step tramvai (i) tramvay transkrifcia (i) kopya etme, transkripsiyon (radyo,teyp) kaydetme, kayıt translacia (i) geçirme, nakil, intikal, gönderme, taşıma transporti (i) nakliyat, taşıma, nakil, taşımacılık translacia (i) transmisyon, aktarma, vites, (radyo, tv) yayın trapecia (i) trapez, jimnastik trapezi trafareti (i) resim veya marka kalıbı, delikli kalıp şablon trafaretuli (s) adi,eskimiş, dile düşmüş, basma kalıp, kaşarlanmış traqtati (i) antlaşma, müahede traqtori (i) traktör traqtoristi (i) traktörcü, traktör sürücüsü triali (f) dönüp durmak, dönmek tribuna (i) kürsü, platform, tribün tribunali (i) mahkeme trigonometria (i) trigonometri trigonometriuli (i) trigonometrik trilogia (i) üçlü eser, triloji triumfi (i) zafer alayı, zarer, başarı, muvaffakiyet, galebe, zafer sevinci triumfaluri (s) zafere ait, zafer kabilinden tropikuli (i) tropikal trotuari (i) kaldırım trusva (f) yanmak, ışık saçmak, parıldamak, tutuşmak, yakmak, kavurmak trfiali (f) sevmek, aşık olmak, hoşlanmak (i) sevgi, muhabbet, aşk, trfoba (f) sevmek, aşık olmak tualeti (i) 1.tuvalet 2.elbise, kıyafet tubdispanseri (i) verem dispanseri tuberkulozi (i) tüberküloz, verem tura (i) çakal, başkasının hesabına alçakça iş gören kimse turbina (i) türbin turfa (i) sevgili, çok hoş, pek cazip tusaRi (i) tutuklu kimse, esir, tutsak, mahkum tutuci (s) sersem, şaşkın, budala, akılsız, divane, gülünç, saçma, sersemlik tuqsva (f) azarlamak, tekdir etmek, paylamak, sitem etmek tuSi (i) hint/çin mürekkebi tuxi (i) dudak tyavi (i) deri, pösteki tye (i) orman tyemali (i) can eriği, yabani erik tyve (i) esir tyved wayvana (f) esir almak samxedro tyve askeri esir tyveoba (i) esirlik, esaret tyvia (i) kurşun, mermi, saçma tyviisferi (s) kurşuni rengi tyviamfrqvevi (i) makinalı tüfek, mitralyöz tyvinakravi (s) yaralı (kurşun yarası) tyiani (s) ormanlık, ağaçlık, ağaç veya odun cinsinden oduna benzer, ahşap tyis kaci (i) gulyabani, cin tyis qaTami (i) dağ tavuğu tyorcna (f) atmak, fırlatmak, (hayvan) yavrulamak, (zar) atmak (i) atış, fırlatış tyuilad (z) boşuna, beyhude tyuili (i) yalan, aldatma, iftira tyuilis Tqma (f) yalan söylemek tyuilubralod (z) boş, beyhude, nafile, faydasız tyupi (i) ikiz, çift, çifte u uadgilo (s) 1-yersiz, yurtsuz, 2-işsiz, boş, açıkta uazro (s) amaçsız, başıboş, duygusuz, anlamsız, saçma, gülünç uazroba (i) amaçsızlık, duygusuzluk, anlamsızlık, saçmalık uamaTod bunlar olmadan uamindoba kötü hava uamravi çok, sayısız uangariSo (s) hesapsız,ekonamik olmayan uangaro (s) tarafsız, menfaat düşünmeyen uangaroba (i) tarafsızlık, menfaat düşüsmeme uaresi (s) en kötü uari (i) red, kabul etmeyiş uarisTqma (f) reddetmek, kabul etmemek (i) red etme, kabul etmeme, inkar uaroba red uaryofa (i) inkar, inkar etme (f) inkar etmek uaryofiTi (s) negatif, olumsuz, işe yaramayan uasako küçük, önemsiz, ikincil konu, yaş almamış uaRresad (z) son derece, aşırı, sınırsız uaxloesi (s) yakın, sıkı fıkı, içten, en yakın ubadlo (s) eşsiz, emsalsiz, rakipsiz ubadruki (s) acınacak halde olan, merhamet uyandıran, acıklı, sefil miskin ubani (i) mahalle, mıntıka, bölge ubaraqo (s) verimsiz, kısır,bereketsiz ubneli (s) mahalleli ube (i) 1-göğüs, sine, kucak 2-koy, küçük körfez ubedureba (i) belafelaket, şanssızlık, talihsizlik, uğursuzluk, mutsuzluk ubeduri (s) bedbaht, mutsuz, şanssız, talihsiz ubileTo (s) biletsiz ubinao (s) evsiz, barksız ubiwo (s) saf, safi, som, kusursuz, lekesiz ubodiSod (z) laubalice, senli benli olarak uboloo sonsuz ubralo (s) basit, sade, süssüz, zararsız, kolay ubraloeba (i) basitlik, sadelik, kolaylık, budalalık, saflık ugamonaklisod ayrım yapmaksızın, istisnasız ugegmo (s) plansız ugegmoba (i) plansızlık ugemovnoba (i) tatsızlık, lezzetsizlik ugemuri (s) tatsız, lezzetsiz ugvirgvino (s) taç giymemiş, resmi sıfatı olmayan, taçsız ugzooba yolsuzluk, doğru yolu bulamama, kötü yolda olma, ne yapacağını bilememe ugzo-ukvlod yol-yordamsızlık ugnuri aptal ugrZnobeli (s) duygusuz, anlamsız ugrZnoblad (z) duygusuzca, anlamsızca ugrZnobloba (i) duygusuzluk, anlamsızlık ugulebelyofa (f) ihmal etme, aldırmamak, saymamak, itibar etmemek ugulo (s) kalpsiz uguloba (i) kalpsizlik ugulod (z) kalpsizce ugunebod canı sıkkın, neşesiz ugunuri (s) akılsız, mantıksız, saçma, budalaca,anlamsız ugunureba (i) enayilik, akılsızlık, boş laf, anlamsızlık, budalalıkmantıksızlık udabno (i) çöl, sahra udanaSaulo (s) suçsuz, günahsız, masum udanaSauloba (i) suçsuzluk, günahsızlık, masumiyet udanaSaulod (z) suçsuzca, günahsız olarak, masumca udavo (s) davasız, tartışmasız, sorunsuz, muhakkak, reddedilemez udardelad (z) dertsizce, dertsiz olarak, ihmal ederek, düşüncesizce udardeli (s) dertsiz, dikkatsiz, ihmalci, kayıtsız, düşüncesiz udardeloba (i) dertsizlik, ihmalkarlık, dikkatsizlik, kayıtsızlık, düşüncesizlik udedmamo (s) anasız-babasız, öksüz ve yetim udedo (s) anasız udidesi en büyük udidesi siswrafe en hızlı udisciplino (s) disiplinsiz udreki (s) sert, haşin, hoşgörüsüz, eğilmez udroo (s) zamansız, yerinde ve zamanında olmadan, münasip olmayan udrood (z) zamansız olarak, münasebetsizce udReuri (i) düşük, olgunlaşmadan kurumuş çiçek, prematüre bebek uebari (s) yeri doldurulamaz, yenisi tedarik edilemez ueno (s) dilsiz, dili tutulmuş, sessiz, suskun uerTmaneTod birimiz olmadan uecari (s) rastlantıya bağlı, tesadüfi, dıştan gelen,ani,umulmadık uecrad (s) tesadüfen, umulmadık biçimde, süpriz olarak, aniden ueWvelad (s) şüphesiz, muhakkak ueWveli (s) şüphesiz, kesin uvado (s) vadesiz, süresiz uvargisi (s) uygunsuz, münasebetsiz, yanlış, yolsuz uvici (s) cahil, bilgisiz uvicoma (i) cehalet, cahillik uvneblad (z) güvenlikle, emniyetle, sağlamca uvnebeli (s) korumalı, zarar görmemiş, emniyetli, sağ salim uvnebloba (i) korumacılık, emniyet uzangi (i) üzengi uzarmazari (s) kocaman, hadsiz, hesapsız, tahmin edilemeyen büyüklükte uzbekuri (s) özbek uzenaesi (s) en yüksek, ulu, yüce uzenaesi sasamarTlo yüksek mahkeme uzmad (z) boş mide ile uzneo (s) ahlaksız, adi, günahkar, hayırsız uzneoba (s) ahlaksızlık, adilik, günahkarlık, hayırsızlık uzneod (z) ahlaksızca, günahkarca, hayırsızca uzomo (s) ölçüsüz, çok büyük, engin uzomod (z) ölçüsüzce, engince, çok büyük olarak uzrdelad (z) kabaca, terbiyesizce uzrdeli (s) kaba, terbiyesiz uzrdeloba (s) kabalık, terbiyesizlik uzrunvelad (z) ihmalkarlıkla, dikkat etmeden, düşüncesizce uzrunveli (s) ihmalkar, ilgisiz, kayıtsız, duygusuz, düşüncesiz uzrunveloba (i) ihmalkarlık, ilgisizlik kayıtsızlık, düşüncesizlik uzrunvelyofa (s) emin, korkusuz, tehlikeden uzak, kaygısız, kefil, teminat uzrunvelyofili (s) emniyetli, emin, korkusuz, tehlikeden uzak, kefilli teminatlı uTavbolo (s) akılsızca ve beyhude, ahmak, aptal, gülünç uTavboloba (z) akılsızlık ve beyhudelik, ahmaklık, aptallık, gülüçlük uTavbolod (s) akılsızca, beyhude, nasıl olursa öyle uTavo (s) budala, akılsız, kafasız, beyinsiz, ahmak, başsız uTanabro (s) eşit olmayan, düzensiz, oransız uTanabroba (i) denksizlik, eşitsizlik, oransızlık uTanasworo (s) eşitsiz, eşit olmayan, düzensiz uTanasworoba (i) eşitsizlik, düzensizlik uTanxmoeba (i) anlaşmazlık, ahenksizlik, ihtilaf uTvalavi (s) sayısız, sayıya gelmez, hesapsız, pek çok uTvalo (s) gözsüz uTvistomo akraba dışı, birbirine benzemeksizin, soy dışı uTo (i) ütü uTmo (s) saçsız, kılsız, tüysüz uTuod muhakkak, şüphesiz uTqvenod sizsiz, siz olmadan uiaraRo (s) silahsız uimaTad onlarsız, onlar olmaksızın uimedo (s) umutsuz uimedoba (i) umutsuzluk uimisod onsuz ukamaTod tartışmadan, görüşmeden ukan (z) geri, arkada, art ukanasknelad (z) nihayet sonunda ukanaskneli (i) son, kati, kesin sonuç ukanaskneli ambebi son haberler ukan gawveva (f) geriye çevirmek/çağırmak (i) geri dönüş, geri çağırma ukan dadevneba (i) takip etmek, izlemek, geri çağırma (i) izleme, takip ukan daxeva (f) çekilmek, geri çekilmek, uzaklaşmak, vazgeçmek, ricat ukan moxedva geriye bakmak ukanono (s) kanunsuz, yasa dışı ukanonoba (i) kanunsuzluk, yasa dışılık ukanonod (z) kanunsuzca ukacravad! pardon, afedersiniz! ukacuri (s) ikamet edilmemiş, ıssız, boş, tenha,ayak basmamış ukbilo (s) dişsiz ukeT, ukeTesad (z) en iyisi, daha iyisi ukeTesi (i) daha iyisi, en iyisi ukeTu (b) ise, eğer ukvalod (s) izsiz, iz bırakmadan ukvamlo (s) dumansız, duman çıkarmayan ukvdaveba (i) ölümsüzlük ukvdavi (s) ölümsüz ukvdavyofa (f) ebedileş(tir)mek, ölümsüzleş(tir)mek, (i) ebedileş(tir)me, ölümsüzleş(tir)me ukve (z) evvelce, şimdiden, halen, zaten, şimdiye kadar ukiduresad (z) ziyadesiyle, aşırı derecede, son derece, çok şiddetli ukiduresi (s) son derece, aşırı, en uçta veya kenarda olan, son, şiddetli ukidures SemTxvevaSi son çare olarak, başka çare yoksa ukiduresoba (i) uçsuzluk, nihayetsizlik, zirve, sınırsızlık ukiTxavad sormadan uklaso (s) sınıfsız uklaso sazogadoeba sınıfsız toplum uklebliv, uklebad(z) eksiksiz, tam, bütün ukmayofileba (i) memnuniyetsizlik, hoşnutsuzluk ukmayofilo (s) memnuniyetsiz, hoşnutsuz ukmexi (i) edepsiz,terbiyesiz, kaba/adam, herif, insan ukraina (i) ukrayna ukraineli (i) ukraynalı ukrainuli (s) ukrayna dili ukugdeba kabul etmemek, ret etmek, itmek, ıskartaya çıkarmak ukudo (s) kuyruksuz ukulturo (s) kültürsüz, kültüre ihtiyacı olan ukulturoba (i) kültürsüzlük, kültür ihtiyacı ukurnebeli (s) iyi olmaz, şifa bulmaz, devasız, düzelmez ukufena (i) aksetme, yansıma, refleks hareketi ukuqmedeba (i) tepki, karşı koyma, tepkime, mükabale, karşılık ukuqmedi (s) tepkisel, aksi tesir yaratan, karşıt, gerici ukuqceva (f) def etmek, geriya atmak, püskürtmek (i) defetme, püskürtme ukuqceviTi (s) dönüşlü ukukqceviTi zmna dönüşümlü fiil ukuRmarTi (z) ters ulazaTod (z) çirkince, çirkin yol ulamazo (s) güzel olmayan, çirkin ulaparakod (s) konuşmadan, görüşmeden, şartsız uleveli, ulevi (i) bitmez, tükenmez ulvaSi (i) bıyık ulmobeli (s) merhametsiz, taş yürekli, kalpsiz ulmobeloba (i) merhametsizlik ulmoblad (z) merhametsizce ulufa (i) kısım, parça, cüz, porsiyon ulufis fuli tahsisat, istihkak umagaliTo (s) örneksiz, örneği olmayan, modelsiz umaduri (s) nankör, iyilik bilmez umaduroba (i) nankörlük umavTulo (i) telsiz,telgraf veya telefon umal (z) yakında, neredeyse, çarçabuk, biraz, oldukça umanko (s) masum, suçsuz, kabahatsiz, günahsız umankoeba (i) masumiyet, suçsuzluk, safiyet, saflık umarTebulo (s) yakışıksız, edebe aykırı, edebsiz, hayasız, utanmaz, kaba umarTebuloba edepsizlik, hayasızlık, utanmazlık umaRlesi (s) en yüksek, yüksek, en mühim umaRlesi saswavlebeli yüksek okul umaxvilo (s) aksansız, vurgusuz umetes SemTxvevaSi (s) en kötü durumda umetesad (z) ekseriye, çok kere umetesoba (i)ekseriyet, çoğunluk, oy çoğunluğu umecari (i) cahil kimse umecreba (i) cehalet, cahillik umTavresad (z) başlıca, esasen umTavresi (s) asıl, esas, başlıca, ana umTvaro (s) mehtapsız, aysız umi (s) çiğ, pişmemiş umizezod (z) sebepsizce umizno (s) gayesiz, sebepsiz, amaçsız, anlamsız umiznoba (i) amaçsızlık, gayesizlik, anlamsızlık umiwawylo (s) arazisi olmayan, arazisiz, topraksız umniSvnelo (s) önemsiz, cüzi umorCilesad (z) alçak gönüllülükle, tevazu ile umoqmedo (s) hareketsiz, atıl, pasif,cansız, etkisiz, işe yaramaz, elverişsiz umoqmedoba (i) hareketsizlik, faaliyetsizlik, avarelik, elverişsizlik, etkisizlik umoZrao (s) hareketsiz umoZraoba (i) hareketsizlik umowyalo (s) merhametsiz, amansız, şefkatsiz umowyalod (z) merhametsizce, şefkatsizce umravlesoba (s) çoğunluk, çokluk, çoğulluk umtkivneulo (s) ağrısız umtkivneulod (z) ağrısızca umuSevari (s) işsiz, boş umuSevroba (i) işsizlik umciresad biraz olsun, az da olsa umciresoba (i) azınlık, reşit olmama umcrosi (s) en küçük (yaşça), daha genç, kıdemsiz, alt, ast umweo (s) kendisini idare edemeyen, çaresiz, aciz, kimsesiz umweoba (i) kendisini idare edememe, çaresizlik, acizlik, kimsesizlik umwikvlo (s) saf, safi, son halis, temiz umwifari (s) olgunlaşmamış, olmamış, kemale ermemiş umjobesad (z) daha iyisi umjobesi (s) daha iyi, daha güzel, tercih edilen unagiri (i) eyer unagiris dadgma (f) eyerlemek unaklo (s) eksiksiz, tam unamuso (s) namussuz, dürüst olmayan, şerefsiz, arsız, vijdansız unamusoba (i) namussuzluk, şerefsizlik, arsızlık, vijdansızlık unari, unarianoba (i) kapasite, yetenek unariani (s) muktedir, ehliyetli, kabiliyetli, yetenekli unayofo (s) verimsiz, faydasız, kısır, meyvasız unayofoba (i) kısırlık, meyvasızlık, verimsizlik unaxavi (s) görülmedik, görülmez unaxaoba (s) görülmezlik ungreTi (i) macaristan ungruli (i) macar ungruli ena (i) macarca, macar dili unda -meli,-malı me unda wavikiTxo okumalıyım undo (s) hain,güvenilmez, güven duyulmaz undoblad (z) güvenmeden, itimat etmeden, güvensizce undobloba (i) güvensizlik, itimatsızlık unebisyofo (s) zayıf, kuvvetsiz, mecalsiz, takatsiz uneblie, uneburi(s) tasarlanmamış, istemsiz uneblieT, uneburad(z) istenilmeden gayri ihtiyari uniadago (s) sebepsiz, temelsiz, asılsız univermaRi universaluri maRiziac (i) büyük mağaza universaluri (s) evrensel, dünya çapında, umumi, genel universaloba (i) evrensellik, umumiyet, dünya çapında, genel universiteti (i) üniversite, yüksek okel, kolej uniWo (s) kabiliyetsiz, yeteneksiz, hünersiz uniWoba (i) kabiliyetsizlik, yeteneksizlik, hünersizlik upartio parti üyesi olmayan upasporto pasaportsuz, kimliksiz upasuxismgeblo (s) laftan anlamayan, sorumsuz, mesuliyet duygusu olmayan upasuxismgebloba(i) laftan anlamazlık, sorumsuzluk, kişilik sahibi olmama upatiosno (s) şerefsiz, namussuz, haysiyetsiz, terbiyesiz upatiosnod (z) namussuzca, şerefsizce, haysiyatsizce, terbiyesizce upatrono (s) sahipsiz, evsiz, yurtsuz, terkedilmiş upiratesad tercihen upiratesoba (i) tercih, tercih hakkı veya yetkisi upiratesobis micema (f) tercih etmek, yeğlemek, daha çok beğenmek upirvelos yovlisa ilk önce, hepsinden önce, öncelikli olarak upiro (s) kişisel olmayan, şahsi olmayan upiro zmna fiilin şahıslara göre olmayan hali, mastar uprincipo (s) ilkesiz, prensipsiz uprincipoba (i) ilkesizlik, prensipsizlik uprocento (s) faizsiz upuroba ekmek ihtiyacı, yiyecek ihtiyacı ura, ulayi (i) damızlık at, aygır urgebi (s) faydasız, yetersiz, boş, nafile, elverişsiz, kullanışsız urdo (i) göçebe, aşiret kalabalık, sürü urduli (i) sürgü, kol demiri, sürgü kolu uremi (i) öküz arabası, kağnı urTierTdamxmare salaro yardımlaşma sigortası urTierTdaxmareba karşılıklı yardım, yardımlaşma urTierToba (i) münasebet, alaka, ilgi, karşılıklılık urTierTmoqmedeba(i) birbirine tesir etme,karşılıklı iş urTxeli (i) porsuk ağacı uria (i) yahudi urigo (s) kötü, münasebetsiz, namussuz, rezil uriTmo leqsi serbest şiir uricxvi (s) sayısız urna (i) ayaklı kavanoz veya vazo, semaver uro (i) çekiç urWo (s) bonnuzsuz, boynuzu olmayan uryevad (z) katiyetle, kuvvetle, kesinlikle uryevi (s) pek, katı, sert, pekişmiş, sağlam, sabit uryeoba (s) katılık, sertlik, pekişmişlik, istiksar, sağlamlık urCi (s) itatsız, asi, serkeş urCoba (i) itaatsizlik, boş kaldırma, serkeşlik urcxvi, usircxvilo (s) utanmaz, arlanmaz urcxvad, usircxvilod (z) utanmazca, utanmadan,arsızca, arlanmadan urwmuno, urjulo (s) dinsiz, inançsız, imansız (i) inançsız urwmunoeba (i) inançsızlık, imansızlık usagno (s) amaçsız, tarafsız, hedefsiz, konusuz usazRvro (s) sınırsız usazRvrod (z) sınırsızca usaTuo (s) kategorik, kesin, kati usaTuod (z) elbet, elbette, kesinlikle, katiyetle usamarTlo (s) haksız, adeletsiz usamarTloba(i) haksızlık, adeletsizlik, insafsızlık, hata, yanlış usamarTlod (z) haksız olarak, insafsızca, adaletsizce usargeblo (s) yararsız, faydasız, kullanışsız, işe yaramaz, elverişsiz usasrulo (s) sonsuz, bitmez, tükenmez, sınırsız usasrulod (z) sonderece, sonsuz,sınırsızca usasyidlod (z) ödemesiz olarak, bedava usafoTxo (s) tehlikesiz usafuZvlo (s) esassız, asılsız, temelsiz usafuZvlod (z) asılsız ve temelsiz olarak usafuZvloba(i) asılsızlık, temelsizlik usaqmo (i) işsiz, uğraşı olmayan, haylaz, tembel usaqmoba (i) işsizlik, başıboşluk, aylaklık, haylazlık, tembellik usaqmuri (s) işsiz, başı boş, aylak, haylaz, tembel usaSiSro (s) sağlam, emin, emniyetli, salim, güvenilir usaxelo (s) isimsiz, imzasız usaxlkaro (s) evsiz, barksız usiamovno (s) hoşnutsuz, huysuz usiamovneba(i) hoşnutsuzluk, sıkıntı veren şey, baş belası usinaTlo (s) ışıksız, kör usindiso (s) vijdansız, utanmaz, arlanmaz usindisoba (s) namussuzluk, vicdansızlık usindisod (z) utanılacak bir surette, rezilane, namussuzca usircxvilo (s) ayıp bilmez, utanmaz, arlanmaz, yüzsüz usistemo (s) sistemsiz usistemod (z) sistemsizce usisxlo (z) kansız usityvo (s) konuşmayan, sesiz, sakin usityvod (z) konuşmadan, sessizce, sakince usicocxlo (s) hayatsız, yaşam olmadan usixarulo (s) sevinçsiz, sevinmeden, neşelenmeden usmel-uWmeli (s) aç usruli (s) eksik, kusurlu, tamam olmayan, devam eden ustabaSi (i) şef, amir, reis (argo) patron ustari (i) harf, mektup, teskere usulgulo (s) ruhsuz, kalpsiz usulguloba (i) ruhsuzluk, kalpsizlik usulo (s) cansız ususuri (s) zayıf, kuvvetsiz, mecalsiz, takadsiz usufTao (s) hırpani, düzensiz, şapşal usufTaoba (i) hırpanilik, düzensizlik, şapşallık usqeso (s) seksi olmayan, sekssiz uswavleli (s) eğitimsiz, cahil uswavleloba (i) eğitimsizlik, cahillik uswormasworo (s) düz olmayan, pürüzlü, eşit olmayan uswormasworoba (i) eşitsizlik, farklılık, değişebilirlilik utaqto (s) nezaketsiz, kaba, patavatsız, zerafetsiz utaqtod (z) nezaketsizce, patavatsızca, kabaca utvino (s) beyinsiz, budala, akılsız, aptal utvinoba (i) beyinsizlik, budalalık, akılsızlık, aptallık utifari (s) cüretli, atılgan (i) her şeyi kötü gören, karamsar utifrad (z) cüretle, atılganlıkla utkivari (s) ağrısız, sancısız utolo (s) eşsiz, benzersiz utyvi (s) dilsiz, konuşamayan, dili tutulmuş utyuari (s) 1. itimata layık, güvenilir, doğru sözlü 2. amirane, yetkili otoriter uunaro (s) yeteneksiz, kudretsiz, iktidarsız uunaroba (i) kabiliyetsizlik, yeteneksizlik, ehliyetsizlik uuflebo (s) kanuna aykırı, azılı, kanunsuz uufleboba (i) yasa dışılık, kanunsuzluk ufali (i) efendi, sahip, mal sahibi, hakim, yaratıcı, var eden ufaso (s) değersiz, fiyatı olmayan ufasod (z) değersizce, parasız, değeri serbest bırakılarak, bedava uferulad (z) renksizce, solgunca, sönükce uferuli, ufero (s) renksiz, solgun, sönük uferuli cxovreba renksiz yaşam ufexo (s) ayaksız ufleba (i) kuvvet, yetkili, hak uflebaayrili (s) yoksun bırakılmış, mahrum edilmiş uflebamosili (s) yeterli, işin ehli, kabiliyetli, yetkili uflebrivi (s) kanuni, doğru, haklı, gerçek uformo (s) şekilsiz, biçimsiz ufrTo (s) kanatsız ufro (s) daha fazla ufrosebi (i) büyükler, atalar, otariteler, yaşlılar ufrosi (i) büyük, ata, yaşlı, reis, başkan, yönetici ufskruli (i) kanyon, darboğaz, yarık ufulo (s) parasız, meteliksiz, yoksul ufuloba (i) parasızlık, para ihtiyacı, yoksulluk ufxo (s) maharetsiz, hünersiz beceriksiz uqvemdebaro winadadeba şahıssız, cümle uqmad (z) tembelce, aylakca uqme (i) tatil, bayram veya yortu günü uqmoba (i) kutlama, bayram (f) kutlamak, bayram yapmak uqmro (s) bekar, evli olmayan (bayan) uqnara (i) boş gezen kimse uqonloba (i) varlıksız, yoksulluk, noksanlık, eksiklik, ihtiyaç uReli (i) boyunduruk, yük, ağırlık uReltexili (i) geçit (dağda) uRvTo (s) dinsiz, dine karşı olan, din dışı uRleba (i) (gr) fiil çekimi (f) çekmek uRirsi (s) layık olmayan, değersiz, yakışmayan uRirsad (z) değersizce, yakışmadan, layık olmadan uRmerTo (s) allahsız, tanrısız, inançsız, dinsiz uRmerToba (i) allahsızlık, tanrısızlık, ateizm, dinsizlik, inançsızlık uRono (s) kuvvetsiz, kudretsiz, elinden hiçbirşey gelmeyen uRonoba (i) zayıflık, kuvvetsizlik, iktidarsızlık uRrani (i) sık çalılık veya ağaçlık uRrublo (s) bulutsuz uyairaTo (s) ihtiyatsız, tedbirsiz, basiretsiz, müsrif uyoymanod tereddütsüz uyuradRebo (s) dikkatsiz,aldırış etmeyen uyuradReboba (i) dikkatsizlik, aldırışsızlık uyuradRebod (z) dikkatsizce, aldırmadan uSedego (s) boş, nafile, abes, beyhude uSemosavlo (s) karsız, yararsız, kazançsız, gelirsiz uSemosavloba (i) karsızlık, kazançsızlık, yararsızlık uSenod sensiz uSvelebeli (s) çok iri, kocaman, cüsseli, muazzam uSveri (s) yakışıksız, edebe aykırı, edebsiz, hayasız uSvilo (s) çocuksuz, uSviloba (i) çocuksuzluk uSinaarso (s) boş, anlamsız uSiSari (s) korkusuz, cesur, yiğit uSiSrad (z) korkusuzca, cesaretle, yiğitçe uSiSroba (i) korkusuzluk, cesur, yiğit uSiSroeba (i) emniyet, güvenlik, kefalet uSno (s) çirkin, yakışıklı olmayan uSnod (z) çirkince, kötü yolla uSnooba (i) çirkinlik uSreti (s) tükenmez, tüketilemez uSualo (s) şimdiki, hazır, derhal olan, elde mevcut, doğrudan doğruya, dosdoğru uSualod (z) hemen, derhal, doğrudan doğruya uSfoTveli (s) sakin, yumuşak, uysal, halim, salim uCemod bensiz, ben olmadan uCvevi (s) alışılmışın dışında, genel olmayan görülmedik, nadir, müstesna uCvenod bizsiz, biz olmadan uCveulo (s) görülmedik, nadir uCinari (s) gözle görülmez ucbad, uceb (z) birden, ansızın ucvleli (s) değişmez, değişemeyen ucilobeli (s)tartışılmaz, söz götürmez, su götürmez uciloblad (z) itiraz kaldırmaz derecede, tartışılmayacak kadar ucnaurad (z) garip şekilde, tuhaf biçimde, acayipce ucnauri (s) yabansı, garip, tuhaf, acayip ucnobi (i) tanıdık olmayan, yabancı (s) bilinmeyen ucnobeli yabancı, tanıdık olmayan ucodveli (s) günahsız, suçsuz ucodinari (s) bilgisiz, cahil ucodinaroba bilgisizlik, cahillik ucolo (s) karısız, eşsiz erkek ucolSvilo (s) çoluk çocuğu olmayan erkek, bekar ucxeno (s) atı olmayan, atsız ucxo (s) yabansı (i) yabancı ucxo enebi yabancı dille ucxoeTi yabancı diyar, yurt dışı, yabancı ülke ucxoeTSi (z) yurt dışında ucxoeli (i) yabancı, ecnebi ucxouri (s) ecnebi, yabancı uZilo (s) uykusuz uZiloba (i) uykusuzluk uZiro (s) tabansız, dipsiz uZleveli (s) yenilmez uZleveloba (i) yenilmezlik uZlureba (i) zayıflık, kuvvetsizlik uZluri (s) hasta, keyifsiz, zayıf, kuvvetsiz uZravad (z) hareketsiz olarak uZravad yofna (f) yerinde durmak, sabit kalmak, hareketsiz kalmak uZravi (s) hareketsiz uweso (s) kuralsız, töresiz, düzensiz, usule aykırı, yanlış uwesoba (i) kuralsızlık, karışıklık, düzensizlik uwesrigo (s) karışık, düzensiz, usule aykırı uwesrigoba (i) karışıklık, düzensizlik uwesrigod (z) karışık vaziyette, düzensiz olarak uwvero (s) sakalsız uwvrTneli (i) eğitimsiz uwigno (s) kitapsız uwignuri (s) okuma, yazma bilmeyen uwignuroba (i) okuma yazma bilmezlik uwin (z) çok önceleri, eskiden uwinares yovlisa ilk önce, birincil olarak uwindeburad vaktiyle, eskiden, eski zamanlarda uwindeli (s) çok önceki, sabık,eski, evvelki uwmawuri (s) yakışıksız, edebe aykırı, çirkin uwminduri (s) pis, kirli, düzensiz uwminduroba (i) pislik, kirlilik, düzensizlik uwyeba (i) ilan, ihbarname, haber, bildiri uweeba (f) bilgi vermek, haber vermek, söylemek, iletmek (i) bildiri, ilgi, haber uwyveti (s) devamlı, sürekli, fasılasız uwyvetliv (s) aralıksız, devamlı uwyinari (s) dokunmaz, incitmez, zararsız uwyisi (i) liste, bordro (maaş) uwylo (s) susuz, kurak, çorak, kuru uwyloba (i) susuzluk, kuraklık uWknobi (s) solmaz, rengi, uçmaz uWkuo (s) akılsız ahmak, aptal, gülünç (i) deli uWkuoba (i) akılsızlık, ahmaklık,aptallık uWmeli (s) yemez, yemeyen, aç uxaliso (s) isteksiz, gönülsüz uxalisoba (i) isteksizlik, gönülsüzlük uxalisod (z) istemeden ,gönülsüzce uxasiaTo (s) zayıf,karekterli,az istekli,iradesiz uxasiaToba zaaf, zaafiyet, iradesizlik uxeiro (s) hayırsız, kötü uxeirod (z) hayırsızca, kötü olarak, kötülükle uxerxulad rahat, refah isTavs uxerxulad gZnobda kendini rahatsız hissediyordu uxerxuli (s) beceriksiz, biçimsiz, sıkıntılı, acemi uxerxuloba (i) beceriksizlik, acemilik uxeSad (z) kabaca, şımarıkça, saygısızca uxeSi (s) kaba, şımarık, saygısız uxeSoba (i) kabalık, saygısızlık, şımarıklık uxvad (z) bol bol,bol miktarda uxvi (s) bol,bereketli,cömert,alicenap uxilavi (s) görülmez, görünmez, gözle seçilmez uxmari kullanılmamış uxmo (s) sessiz, dilsiz uxsovari (s) hartırlamaz, anımsamaz, hatırlanmaz uxrwneli (s) dürüst, ebedi, bozulmaz uxrwneloba (i) bozulmazlık, iyi ahlakını daima koruyabilir uxucesi (s) yaşça en büyük ujiSo saf kan hayvan (at) cins ujra (i) çekmece ujredi (i) 1-hücre, küçük oda, zindan 2-çekirdek, nüve ujrediani, ujredovani (s) hücresel uhaero (s) havasız ubaero sivrce (i) boşluk f fabrika (i) fabrika, imalathane fabrikati sonuçlanmış üretim fabula (i) bir piyes veya oyunun planı, hikaye faza (i) safha, aşama, evre faTeraki (i) talihsizlik, kötü şans fakultatiuri (s) ihtiyari, zorunlu olmayan, isteğe bağlı fakulteti (i) fakülte samedicino pakulteti tıp fakultesi filologiuri fakulteti eğitim fakultesi faifuri (i) çini porseleni falavani (i) şampiyon falsifikacia (i) tahrifat fanatizmi (i) fanatizm fanatikosi (i) fanatik fandi (i) kaçınma, kaçamak, baştan savma, hile fanduri (i) müzik aleti fandurze damkvreli panduri çalan çalgıcı fantazia (i) fantazi, hayal, hülya, tasavvur, icad kudreti fantastikuri (s) fantastik, hayali fantva (f) dağıtmak, yaymak, saçmak (i) dağıtma, yayma, saçma fanqari (i) kurşun kalem fanCaturi (i) yazlık tatil evi, çardak fanjara (i) pencere fara (i) çoban farani (i) fener, gemici feneri, porojektör faraja (i) kaput, büyük palto, aba farga (i) arabayı hayvanlara bağlayan hareketli kısım fargali (i) pergel farda (i) perde fardagi (i) halı, kilim fardi (i) pay, hisse fardis axda perdeyi kaldırmak fpardis daSveba perdeyi indirmek farduli (i) ahırda tek at için yapılmış bölge, satış sergisi farexi (i) koyun ağılı farva (f) kapamak, saklamak, örtmek farTali, farTleuli (i) kumaş, kumaş malzemeleri farTo (s) geniş farTobi (i) alan, parsel sacxovrebeli farTobi mesken, oda alanı farTod (z) genişçe farToliandagiani (i) büyük ölçekli geniş yol farTxali (f) çamura veya suya bata öıka yürümek (i) bata çıka yürüyüş fari (i) kalkan, siper farikao parmaklıkla çevirmek (i) eksrim, kılıç kalkan oyunu farisebri (s) tiroid farisebri jirkvali troid bezi fariseveli (s) iki yüzlü, riyakar farisevloba (i) iki yüzlülük, riyakarlık, hislaerini gizleme farisevlurad (z) iki yüzlü olarak, riyakarca farisevluri (s) iki yüzlü farmacevti (i) eczacı farsi (i) amiyane, komedi farulad (s) gizlice, örtülü olarak, gizlenerek faruli (s) gizli farSavangi (i) tavus kuşu farCa (i) işlemeli kumaş farcxva (f) sürgülemek (i) yürek parçalayıcı farcxi (i) tırmık, sürgü fasgadaxdili (s) ücreti ödenmiş olan fasgadaxdili pasuxiT hakkıyla cevaplayarak fasgadauxdeli ücreti ödenmeyen fasdadebiT para tesliminde fasdakarguli (s) değerini yitirmiş fasdakleba (i) değer kaybetme, değeri azalma, düşüş fasdaudebeli (s) hesaba sığmaz, paha biçilmez faseuli (s) değerli fasi (i) değer, paha, fiat fasis dedeba değer vermek, saygı duymak fasiani (s) fiatlı, değerli, pahalı fauna (i) bir memleket, bölge yada devreye özgü hayvanlar topluluğu fafa (i) yulaf lapası kaçamak fafari (i) yele, ölülerin ruhu, ruh fafaxi (i) koyun pöstekisinden yapılan uzun kafkas şapkası fafuki yumuşak, nazik faqizad (z) temiz, zarif olarak, muntazam faqizi (s) temiz, derli toplu, düzen sever, muntazzam, net, dikkatli hassas nazik faqsimile (i) faks faqti (i) fiil, vakıa, olgu, olay, hadise, keyfiyet faqtiurad (z) uygulama olarak, hemen hemen faqtiuri (s) uygulamalı, ameli, pratik, kullanışlı, elverişli, becerikli faqtori (i) faktör, etken, sebep faSati (i) kısrak faSvi (i) karın, alt karın facafuci (i) hışırtı, çıtırtı facxa küçük ev (söğüt dalından yapılmış baraka) federacia (i) federasyon federaciuli (i) federatif, federal feTeba (i) ani korku, korku, dehşet, endişe feTqebadi (i) patlayıcı feTqebadi nivTiereba (s) patlar, patlayıcı feTqva (f) hızla çarpmak, atmak, titremek (i) yürek çarpıntısı feiqari (i) dokumacı fena (f) kat, tabaka, sargi, katman fenebad dayofa (f) katmanlara ayırmak (i) katmanlara ayırma feodali (s) feodal feodalizmi (i) feodalizm feodaluri (s) feodal feradi (s) renkli feradi liTonebi metal olmayan gerçler ferad-feradi (s) renk renk ferdi (i) yokuş, bayır, yamaç, eğim, meyil, kenar, yan, taraf, böğür ferdobi (i) iniş, meyil, yokuş, bayır, yamaç fereba (f) okşamak, iyilik, iyi muamele, iltifat feri (i) renk ferismWamela (i) çil ferma (i) çiftlik, hayvancılık, hara fermixdili, fermkrTali (s) rengi kaçmış, soluk fermkrTaloba (i) solgunluk, beniz sarılığı fermweri (i) ressam, sanatkar ferfli (i) kül ferSali (i) cerrah doktorun yardımcısı, yardımcı asistan, elbiseci ferwasuloba (i) soluk renk, uçuk renk ferwera (i) ressamlık, nakkaşlık, resim yapma, boyalı resim ferxuli (f) halka oluşturarakşarkı söyleyip dans etme fesvgadgmuli (z) kökleşmiş, çoktan yerleşmiş, müzmin, köklü fesvi (i) kök fesvis gadgma kökleşmek fetvi (i) darI fexakrefiT siaruli (i) parmak ucuyla yürüme fexburTeli (i) futbolcu fexburTi (i) futbol fexdafex ayak ayak, adım adım fexT gaxda (f) ayağını çıkarmak (ayakkabı) fexT Cacma ayağına giymek (ayakkabı) fexi (i) ayak fexis TiTi ayak parmağı fexiT (s) ayakla, yürüyerek fexisadgili (i) ayakyolu, hela, aptesthane fexis adgma ayağa kalkmak, ayaklanmak, yürümeye başlamak fexisguli (i) taban, ayak veya ayakkabı tabanı fexmardi (s) çabuk, çevik, atik, tetik, tez fexmoqceuli (s) çarpık bacaklı, paytak fexmZime gebe, yüklü fexsacmeli (i) ayakkabı fexsawmendi (s) ayakkabı silicisi, hasır, keçe fexSiSvela çıplak ayakla fexSiSveli (s) çıplak ayaklı fexCacmuli (s) ayakları çıplak olmayan, giyinik fTila (i) kenar, kıyı, sahil fiala (i) tas, leğen, kase, çanak figura (i) figür, şekil, biçim figuraluri (s) figüratif, mecazi fizika (i) fizik fizikosi (I) fizikçi fizikuri (s) fiziki, fiziksel fiziologi (i) fizyolon fiziologia (i) fizyoloji fiziologiuri (s) fizyolojik fizionomia (i) fizyonomi fizkultura fizikuri kultura beden eğitimi, kültür fizik, jimnastik fizkulturuli (i) kültür fiziki, jimnastikle ilgili fiTri (i) ökse otu fila (i) (mutfakta) havan, yassı kaldırım taşı, mezar taşı filaqani (i) iri ve yassı kaldırım taşı filmi (i) 1.harç 2.film xmavani filmi sesli film filologia (i) filoloji, dil bilim filologi (i) filolog, dil bilimci filologiuri (s) filolojik, dil bilimsel filosofia (i) felsefe filosofiuri (i) felsefi filosofosi (i) filozof filosofosoba (f) filozofluk yapmak filtvi (i) akciğer filtri (i) süzgeç, filitre filtrSi gatareba (f) filitre etmek, süzmek veya süzülmek (i) süzme, süzülme finaliı (i) final finansebi (i) parasal kaynaklar, finans, sermaye finansTa saministro (i) maliye bakanlığı finansuri (s) parasal, finansal, sermaye cinsinden fingani ksafinanso gangofilebac maliye bölümü/dairesi/şubesi fineTi (i) finlandiya fineli (i) finli finia (i) fino köpeği finuri (s) fince finjani (i) fincan firma (i) firma, ticarethane firuzi (i) firuze, turkuaz, yeşile çalan açık mavi renk firfita (i) plak firdita gramofon fisi (i) sakız, çam sakızı, reçine fisiani (s) sakız nevinden, sakızlı, sakızdan çıkan, reçineli fistoni (i) piston, kapak, başlık fisunia (i) kedi fifqi (i) kar lapası, lapa lapa yağan kar fiqali (i) kaba siyah mermer, arduaz, kayağan taş fiqri (i) düşünce, düşünme, fikir (f) düşünmek fiqsacia (i) tesbit fiqsireba (f) sabit kılmak, pekiştirmek, zaptetmek, oturtmak, bağlamak fiqcia (i) hayal, hayal mahsulu, uydurma fiqciuri (s) uydurma, hayali, aslı olmayan fiCxi (i) çalılık, budanmış ince dallar ficari (i) tahta, tahta döşeme, kalas fici (i) yemin, adak ficis miReba (f) yemin almak, yemin etmek, (ask) tasdik etmek ficis gamtexi (s) yemin bozan, yeminden dönen ficis gatexva (f) yeminden dönmek, yemini bozmak (i) yemini bozma ficruli (s) kalın tahta, döşeme ficis qveS yeminli ficxi (s) ateşli, coşkun, heyacanlı fiWa (i) bal peteği fiWvi (i) çam fiWvnari (i) çamlık flavi (i) pilav flangva (f) emanet para veya mülkü zimmetine geçirmek, çalmak flangi (i) yan taraf, yan, kanat, cenah, kol flate uçuk toprak parçası fleqsia (i) bükülme, çevrilme, dirsek, bükülen yer, katlanan yer fligeli (i) kanadı kanada benzer, kanat işini gören şey, kol, yan flidi (s) habis, alçak adam, yaramaz, çapkın, hain, dolandırıcı, hain flidoba (s) alçaklık, hainlik, çapkınlık, canilik floba (f) sahip olmak, malik olmak (i) sahip olma, malik olma flora (i) bir bölgede yetişen tüm bitkiler floti (i) donanma, filo, kafile, grup samxedro floti (i) askeri donanma sahaero floti (i) hava filosu foTlovani (i) yapraklar, yeşillik foToli (i) yaprak foladi (i) çelik foladis muzaradi (i) askerlere ait çelik başlık, miğfer folklori (i) folklor, halk bilimi fondi (i) sermaye, mal, para, parasal, meblağ fonetika (i) fonetik, ses bilimi fonetika (s) fonetik foni (i) ırmağın geçit yeri, yürüyerek geçilen sığ yer forToxali (i) portakal forTxva (f) emeklemek, sürünmek fori (i) gözenek forma (i) (ask) üniforma, resmi elbise, biçim, kalıp, tarz, form, şekil formalizmi (i) şekil perestlik, şekilcilik formalisti (i) şekilci, şekil perestci, resmiyetci formaloba (i) resmi olma, resmiyet, formalite formalurad (z) resmi olarak, resmen,usulen formaluri (s) resmi, usule uygun, esasi şekli formati (s) büyüklük, hacim vs., kabiliyet vs., derecesi, format formula (i) formül, reçete formulireba (f) formüle etmek (i) formülleştirme fortefiano piyano fosta (i) postane, posta saposto yuti (i) posta kutusu fostio postayla, posta vasıtasıyla fostalioni (i) postacı fostis marka pul fosfori (i) fosfor fotokamera resim makinası fotoaparati (i) fotoğraf makinası fotografi (i) fotoğrafçı fotografia (i) fotoğraf fotografiuli (s) fotoğrafik fotosuraTi (i) fotoğraf, resim fotosuraTis gadaReba (f) fotoğraf çekmek fofxva (f) emeklemek, sürünmek (i) emekleme, sürünme foCi (i) tıraş fırçası focxveri (i) vaşak, kara kulak fraza (i) cümle, hüküm, karar, söz, fıkra frazeologia (i) cümle tertibi usulü, ifade tarzı, şive, cümle kitabı frangi (i) fransız franguli (s) fransızca frena (f) uçmak (i) uçuş frenburTi (i) voleybol frTa (i) kanat frTaSesxmuli (s) cesaretli, teşvik edilmiş frTebis Sekveca kanatları kırpmak frTiani (s) kanatlı frTxilad (z) dikkatle frTxili (s) dikkatli frTxoba (f) kor(kut)mak, dehşete düş(ür)mek (i) kork(ut)ma, dehşete düş(ür)me friad (z) çok, çokca,çoklukla, fazla, çoğunlukla friadi çok hoşnut edici, kafi friadosani (s) pek iyi, mümtaz, kusursuz, mükemmel, eksiksiz friali (i) hastalık nöbeti, sara frinveli (i) kuş fronti (i) ön, cephe frotnis sigrZe cephe frontze yopna yüz yüze durmak fronteli (s) ileri mevzi kuvveti, askeri frutuni (f) at gibi horuldamak (i) at gibi horuldama frqveva (f) göz yaşı dökmek /akıtmak/yaymak frCxilebi (i) parentez fsevdoklasikuri (s) sahte, klasik, klasik taslağı fsevdonimi (i) takma ad fsiti (i) bir çeşit dağ keçisi, dağ keçisi derisi, güderi fsiqika (i) insan ruhu, zihni fsiqikuri (s) insan ruhuna ait, zihne ait, akıla hastalıkları ile ilgili fsiqologia (i) psikoloji, akıl hastalıkları ile ilgili bilim dalı fsiqologiurad (z) psikolojik olarak fsiqologiuri (s) psikolojik, akıl hastalıkları ile ilgili fskeri (i) dip, alt, oturacak yer, temel, esas fugasi (i) madeni kabuk, sert kabuk fugasuri jurvi madeni kabuklu, sert kabuklu fuTa (i) bohça, çıkın, demet, deste, paket fuTi (i) 16,38 kilogram ağırlığında bir rus ağırlık ölçüsü fuladi (s) paraya ait, sikkeye ait, maddi, paradan ibare fuli (i) para fundamenti (i) temel, esas, zemin, tesis, müesese fundamentaluri (s) esaslı, başlıca, temel, kuvvetli, sağlam, ciddi funTuSa (i) ekmek somunu, somun, çörek funikuliori (i) koblo ile işleyen demir yolu funqcia (i) fonksiyon, görev, maksat funqcionaluri (s) fonksiyonel, işleyen funCula (s) tombul, dolgun, şişmanca, tıknaz funji (i) traş fırçası furTxeba (f) tükürmek furTxi (i) tükrük, salya furi (i) dana, dişi hayvan yavrusu furne (i) fırın furceli (i) 1. yaprak (kitap, gazete) 2. kanat, tabaka, levha furcvla yaprakları çevirmek fusfusa (s) rahat durmaz, daima kımıldar, meraklı fusfusi (i) fısıltı (f) fısıldamak, kımıldamak, taciz etmek futkari (i) arı futuro (s) çürük, bozuk, çürümüş, ahlakça bozuk fufuneba (i) lüks hayata dalma, saltanat, ihtişam, debdebe fuqsavati (s) beyinsiz, kalın kafalı, alık fuRuro (i) oyuk yer, kovuk yer (ağaçta) fuye (s) boş, manasız fuCeCi mısır talaşı fuZe (i) kök, temel, asıl, esas fuZemdebeli (i) ğn ayak olan kimse fuWad boş yere, nafile, faydasız, manasız fuWi (s) boş, faydasız, manasız, nafile, işe yaramaz fqva (f) öğütmek fqvili (i) un fSati (i) iğde ağacı, yabani zeytin ağacı fSuta TavTavi dolgun olmayan başak fSvinvieri (i) emel, iştiyak fcqvna (f) kabuğunu soymak, kabuğunu kırmak fxa (i) hacim, kapasite, verim fxana (f) kaşımak fxaWna (f) tırmalamak, pençelemek fxvieri (s) gevrek, tatlı, yumuşak fxvna (f) ufaltmak, parçalamak ufalamak fxvnili (i) toz, pudra, barut, toz halinde ilaç fxizeli (s) ayık, uyanık fxizlad (s) ayık olarak, uyanık olarak, dikkatlice fxiani (s) hünerli, mahir, kurnaz, açık göz q qada (i) çörek, gürcüstana mahsus çörek, qaageba (f) vaaz vermek, vaaz telkin etmek (i) vaaz, telkin, nasihat qavili (i) kaşıntı qaTami (i) tavuk qaTinauri (i) sitayiş, meth, iltifat qaTinauris Tqma iltifat etmek qaTqaTa çok beyaz qala (i) kafa tası, kafa kemiği qalamani (i) hasır ayakkabı, çarık qalaqgareT şehir dışında, şehir dışına qalaqeli (i) şehirli qalaqi (i) şehir deda qalaqi (i) başkent qalaqis Tavi belediye başkanı qalaqis sabWo (i) sovyet şehri qalaqis komendanti (i) şehir komutanı, garnizon komutanı qalaquri (s) şehir vari, kasaba, belediyeye ait qalaCuna (s) korkak, alçak, yüreksiz qalbatoni (i) bayan, hanımefendi qali (i) kadın, eş, kız evladı qaliSvili (i) kız evlat, kız qaluri (s) kadınca, kadınımsı, kadına özgü qalRmerTi (i) tanrıça qalwuli (i) kız, bakire, el değmemiş qalwuloba (i) kızlık, bakirelik qamari (i) kemer, kuşak, korse, bağ, kayış qameleoni (i) bukalemun qamris Semortyma (f) kemer takmak, kuşak bağlamak qanaoba (f) sallanmak (i) salınma qandakeba (i) heykel qandara (i) dehliz, tünek qanobi (i) eyimli yüzey veya hat, bayır, yokuş, iniş, meyil qanqara (i) rakkas, sarkaç, saat sarkacı qancgawyvetili (s) bitkin düşmüş, çok yorgun qaosi (i) kaos, karkaşa, karmaşa, düzensizlik,içinden çıkılmaz durum qaosuri (s) karma karışık, düzensiz, nizamsız qanCi (i) fındık, fıstık, ceviz gibi sert kabuklu yemiş, somun qaravani (i) kervan qarafSuta (s) düşüncesiz, saygısız, dikkatsiz, pervasız qarafSutoba (i) düşüncesizlik, saygısızlık, dikkatsizlik, pervasızlık qarbuqi (i) kar fırtınası qargva (f) üzerine nakış işlemek, süslemek (i) nakış, işleme, süs qarebi (i) romatizma qarva (i) kehribar, kehribar rengi qarvasla (i) kervansaray qarTuli (i) gürcüce qarTveli (i) gürcü qarTuli ena gürcü dili qari (i) yel, rüzgar qariani (s) rürgarlı qaris wisqvili (i) yel değirmeni qariylapia (i) kargı, mızrak, sivri uç qariSxala (i) fırtına kuşu qariSxali (i) fırtına şiddetli qartia (i) imtiyaz, berat Tavisuflebis didi qartia 1215 te ingilterede şahsi ve siyasi hürriyetleri temin eden kanun qarqaSi (i) kılıf, kın qarcecxlSi güçlük içinde, zorlukla qarxana (i) fabrika, atölye qato (i) kepek (kabuk kırıntıları) qafi (i) köpük qafuri (i) kafur, kafur ağacı qafqiri (i) kepçe qaRaldi (i) kağıt qaRaldis fuli (i) kağıt para qaSanuri (i) fayans, çini qaCali (s) kel, dazlak qaCloba (i) kellik, dazlaklık,saçsızlık qeba (i) övgü, methiye, övme (f) övmek, methetmek qeba-dideba (i) övme, yüceltme qedani (i) güvercin (vahşi) qedi (i) tepe, doruk, zirve, en yüksek nokta veya derece qedis moxra (f) kıvırmak, bükmek, eğmek, yola gelmek, itaat etmek (i) boyun eğme, yola gelme, itaat etme qedmaRali (s) mağrur, kibirli, kendini beğenmiş,küstah qedmaRloba (i) kibirlilik, kendini beğenmişlik qeifi (i) 1. içkili, gürültülü eylence, alem, 2. ruhsal durum, huykarakter qelexi (i) dümensuyu qeifad neşeli.eğlenceli qenjna ksindisisac (i) vicdan azabı qera (s) sarışın kadın, itfaiyeci (erkek) qeri (i) arpa qertli (i) (saçtan dükülen) kepek qerqi (i) kabuk qercvla (f) kabuğunu soymak, derisini yüzmek (i) derisini yüzme, kabuğunu soyma qercli (i) ölçek, gösterge, sıkala qercliani (s) ölçekli qesatoba (i) parasızlık, fakirlik, züğürtlük qeqva (i) kaşınmak, sivri birşey ile kazmak, toplamak, gagalamak, toplamak qeCa (i) keçe qeci (i) uyuz hastalığı qeciani (s) kaşıntılı, uyuzlu qva (i) taş qeabi (i) tencere, kazan qvakuTxedi (i) köşe taşı, temel taşı qvamarili (i) tuz taşı qvanaxSiri (i) taş kömürü qvasanayi (i) taş dibek, taş havaneli qvafenili (i) kaldırım, qveganyofileba (i) taş bölme qveda (s) aşağı, alt qvedanayofi (i) alt bölüm qvedatani (i) iç etekliği, jüpon qvevidan aşağıdan, alttan qveviTken,qveviT (z) aşağıya doğru, aşağıya qvevri şarap küpü qveiTad yaya olarak, yürüyerek, piyade olarak qveiTi (i) yaya, yaya giden kişi qveiTi jari (i) piyade, piyade bbirliği qveiTi jariskaci (i) piyade askeri, yaya asker qvekommisia (i) alt komite qvelmoqmedeba (i) insan severlik, hayır severlik, merhamet, iyilik qvelmoqmedi (i) insan sever, hayır sever qvemdebare (i) mevzu, konu (gram)özne, fail, tebaa, uyruk qvemexi (i) silah, top mZime qvemexi ağır silah savele qvemexi (i) sahra topu qvemexis baTqi selam topu qvemo (s) aşağı, alt, düşük, daha aşağıda qvemoaRniSnuli (s) aşağıda söylenen, aşağıda işaret edilen qvemodan aşağıdan, alttan qvemodasaxelebuli, qvemomoyvanili, qvemoxswnebuli (s) aşağıda adı geçen aşağıda bulunan, aşağıda anılan qvemoT (z) aşağıda,aşağı,aşağısında qvemore xelismomweri aşağıda imzası olan qvemZromi (i) alçak kimse, sürüngen hayvan, aşağılık, hilakar qvena (s) daha aşağı, daha alçak qveniadagi (i) toprak altı, qveJangi (i) zehir yerine geçen, zehir gibi etki yapan, paslanma qvesadgami (i) yardım, arka, destek qvesadguri (i) yer altı istasyonu, metro durağı, ara durak qvesaTauri (i) alt başlık qveseqcia (i) alt bölüm qveskneli (i) cehennem qveyana, qveyniereba (i) dünya, memleket, ülke qveS (z) altında, altta qveSagebi (i) yatak qveSevrdomi (i) uyruk, tebaa, bir devletin yönetimi altında olan kimse qveSevrdomoba (i) vatandaşlık qveSidan altından qveSqveSa alt alta qvecnobiereba (i) bilinç altı, şuur qvecnobieri (s) bilinç altında olan, şuur altındaki qvewarmavali (i) alçak kimse, aşağılık sürüngen qvewyobili winadadeba karmaşık cümle qvejgufi (i) alt grup qviani (s) taşlı, taş gibi qviT (s) fit olma qviTari (i) fatura irsaliye, teslim, onay, qviTini (f) hıçkırarak ağlamak (i) hıckırarak ağlama qviriTi kxizilalac (i) havyar qvisli (i) bacanak qvis mTleli (i) taş yontucusu, heykeltraş qvitkiris saxli (i) taştan örme bina, qviSa (i) kum, çakıllı kum qviSiani (s) kumlu qviSnari (i) kumluk qvija (i) dibek, havan qvrivi (i) dul qila (i) küçük toprak kap, göğeç, toprak kavanoz qimi (i) borda, borda ateşi, borda topları, şiddetli hücum qimia (i) kimya qmizacia (i) kimyasal işlem qimikosi (i) kimyacı qimiuri (s) kimyasal qimiuri omi (i) kimyasal savaş qinaqina (i) kinin, kınakına ağacı qinqla (i) tatarcık qinqli (i) hafif tüy, kırpıntı, kuş tüyü qinZi (i) kişniş, kişniş otu qinZisTavi (i) toplu iğne başı kadar şey qira (i) kira qiraoba (f) kiralamak qirdva (f) alay etmek (i) alay qirurgi (i) cerrah, operatör qirurgia (i) operatörlük, cerrahlık qirurgiuli (s) cerraha veya cerrahlığa ait, cerrahi qisa (i) tütün torbası qiSi (i) engel, mani, fren,qiSis gamocxadeba engeli bulmak qiSmiSi (i) kuru üzüm qiSpoba (f) rakip olmak, rekabet etmek (i) rekabet qicvi (i) balık pulu, qicviani (s) pul pul, pullarla kaplı, pullu qliavi (i) erik qlibva (f) eğelemek qlibi (i) eğe qlori (i) klor qmari (i) koca qmar-Svili (i) koca ve çocuklar, aile (kadın için) qmedeba,qmna yapmak qmnileba (i) yaradılış, hilkat, yaratma, qmriani (s) evli, kocası olan evli kadın qnari (i) (müz) harp qneva (f) attırmak, savurmak, sallamak (el, şapka, kanat) (i) el sallama, şapka sallama. kanat çırpma. qoba (i) kenar, hudut, sınır. qoTani (i) çömlek qola wiwila yeni doğmuş civciv qolga (i) şemsiye qomagi (i) patron, mal sahibi,hami qomagoba (f) korumak, muhafaza etmek, himaye etmek, patronluk yapmak qona, qoneba (f) sahip olmak qondari (i) kekiğe benzer bir çeşit baharat qondris kaci (i) cüce, bodur hayvan veya fidan qoneba (i) mal, variyet, varlık, mülk, emlak qonebrivi (s) birinin mülkü olan, hususi, mal sahipliğine ait, qoni (s) yağ (hayvan veya insanda) qoniani (s) şişman, semiz, yağlı qori (i) doğan (kuş), atmaca qorfa (s) taze, yeni,genç qorwili, qorwineba (i) düğün, evlenme, izdivaç qosa (s) sakalsız qofaki (i) adi köpek, terbiyesiz qoSebi (i) terlikler, pantuflar qoSini (i)( tıb) nefes darlığı,astım qoCora, qoCriani (s) ibikli, taçlı, tepeli, başlıklı qoxi, qoxmaxi (i) kulübe, asker barakası qrestomaTia (i) okuyucu, okur, düzeltmen, qrTami (i) rüşvet qrTamis micema.moqrTamva (f) rüşvet vermek qrTamis aReba (f) rüşvet almak qriste (i) hz. isa qristiani (i) hıristiyan qristianoba (i) hıristiyanlık qristianuli (s) hıristiyan vari qroba (f) söndürmek, bastırmak, ortadan kaldırmak, (i) söndürme, bastırma, yoketme qrola (f) esmek, üflemek, (i) esinti. qrolva (f) esmek qronika (i) tarih, vakayiname, yaşanılan olayların kayıt edilişi. qronikuli (s) kronik, müzmin, süreğen, yaşanılan,devam eden. qronologia (i) kronoloji, zamanın belirli devrelere ayrılması. qronologiuri (s) kronolojik, tarih sırasına göre qronometri (i) kronometre qseli (i) şebeke, ağ örgüsü, yayın istasyonları şebekesi qsenoni (i) ambulans, cankurtaran (ask) qsova (f) (iplik vb ile) örmek, dokumak (i)örme, dokuma. qsovili (i) örgü, kumaş qudi (i) şapka, kasket, başlık, kalpak, fes, takke, kep. qudis moxda şapka çıkarmak quTuTo (i) göz kapağı qula (i) uç, burun, nokta, gaye, maksat, belirli yer qunTruSa kızıl qura (i) demirci ocağı, demir hane, demir imalathanesi qurdbacaca (i) çalınan şeyler, çalıntı qurdi (i) hırsız,dolandırıcı qurdoba (i) hırsızlık (f) hırsızlık etmek,çalmak. qurdulad (z) hırsızca, çalarak, hırsız gibi qurumi (i) papaz, rahip, rahibe qurqi (i) kürk qusli (i) ökçe,topuk. quCa (i) sokak, cadde quCuri (s) saçma, abes, cüz'i, önemsiz,adi. quxili (i) gürleme qSinva (i) hırıltıyla soluma, hırıltılı ses(i)hırıltı,hışıltı. qceva (f) 1 davranmak, idare etmek, yürütmek 2 döndürmek dönüşmek, dönüştürmek değiş(tir)mek tanımlama, çeviri uyarlama, adapdasyon qceva (f) (gramer) fiilin,öznenin kendisine,başkasına veya hiçkimse için farklı çekimlerin olması durumu R Rala (i) vergi, resim, külfet, yük Ralati (s) kalleş, hain,ihanet,vefasızlık Ralatoba (f) kalleşlik, hainlik etmek, ele vermek, ifşa etmek RalRa (i) bıldırcın kılavuzu Rame (i) gece RamiT geceleyin Ramis gaTeva gecelemek Ramis ieriSi gece taarruzu Ramis gaTeneba geceden gündüze aydınlanması,aydınlanma Ramis Teva gecenin geçmesi Ramis saTevi bir gecelik kiralanan yer Ramura (i) yarasa RaJRaJa (s) gül gibi, gül renkli, kırmızı, kızıl Raribad (s) yoksulca, yoksul gibi Raribi (i) yoksul, fukara,fakir Ratakad (z) kıt olarak, eksik olarak, yoksullukla Rataki (s) çok az, kıt, eksik, dar, sınırlandırılmış, yoksul Rawvi (i) çene, alt çene Rebva (f) boyamak, reklendirmek (i) boyama, reklendirme Rebineba (f) kusmak, çıkarmak, püskürtmek, saçmak, savurmak Rele (i) dere Relva (f) 1. (deniz) dalgalanmak 2. heyecana kapılmak (i) 1. dalgalanma 2. heyecan Rerbi, gerbi(i) amblem saxelmwipo gerbi devlet amblemi Reri (i) parça, bölüm Rero (i) ağaç gövdesi, sap, kelimenin kökü RerRva (f) öğütmek, zulmetmek, ezmek, dişlerini gıcırdatmak RerZi (i) dingil, eksen, mil ReWva (f) çiğnemek (dişiyle) (i) çiğneme Rvari (i) sel, şiddetli akış RvarZli (i) kötülük, şirretlik, kin, kötü niyet RvarZliani (s) kötü, şirret, hain, kinci, kötü niyet RvarZlianoba (i) kötülük, şirretlik, hainlik, kincilik, kötü niyetlilik, Rvawli (i) değer, liyakat, meziyet, fazilet, erdem Rvedi (i) deri bant, kemer Rvezeli (i) börek RvTaeba (i) tanrısallık, tanrılık, tanrı, ilah, tanrı bilim, ilahiyat ReTaebrivi (s) ilahi, tanrısal RvTismetyveleba (i) tanrı bilim, ilahiyat, teoloji RvTismSobeli (i) meryem anaya verilen sıfat (tanrı doğuran) Rvia (i) ardıç Rvinisa (s) şaraplı,şarapa ait Rvinis sardapi (i) şarap mahzeni Rvino (i) şarap RviZli (i) karaciğer RviZli Zma öz, erkek kardeş Rvra (f) dökmek akıtmak, akmak, sel gibi akmak, akın etmek (kan ve gözyaşı) Ria (i) 1- açık, kapalı olmayan 2- açık renkli gulRia (s) açık sözlü, tok sözlü Ria baraTi (i) kartpostal Rili (i) düğme, gonca Rilkilo (i) düğme iliği Rimili (i) gülümseme, tebessüm (f) gülümsemek RinRli (i) yumuşak tüy RinRliani (s) tüylü havlu, tüyümsü, tüy gibi Ripi (i) karın, göbek Ripiani (s) göbekli Rirebuleba (i) değer, paha zedmeti ºRirebuli aşırı kıymet verme Rirseba (f) şeref duymak, lütfetmek, hürmet göstermek (i) değer,özellik Rirseulad (z) layıkıyla müstehak olarak, yakışır şekilde Rirseuli (s) değerli, layık, müstehak Rirsi (s) değer, hak ediş, layık oluş Rirsiani (s) değerli, kıymetli Rirssaxsovari (s) anılmaya değer, anılmaya layık RirsSesaniSnavi (s) muteber, dikkate değer, göze çarpan Ritini (i) gıdıklama, (f) gıdıklamak Rlavi, loqo (i) at balığı RiRini (i) şarkı söyleme (f) şarkı söylemek RmerTi (i) allah, tanrı, ilah RmeWa (i) yüzünü buruşturma, (f) yüzünü ekşitmek, yüzünü buruşturmak Rmuili (f) ulumak, bağırmak, bögürmek Robe (i) çit, parmaklık, tahta perde Roberi tel örgü,avla Robva (f) çit yapmak Robura (i) bent Romi (i) darı Rone (i) güç, kuvvet Ronemixdili (s) kuvveti kesilmiş, bitkin Ronivrad (z) kuvvetli olarak, kuvvetle Ronieri (s) güçlü, kuvvetli RonisZieba (i) ölçü, iş,tesir Rori (i) domuz Rormucela (i) obur, doymak bilmez Rormuceloba (i) oburluk, doymazlık Roroba (i) domuzluk Roruli (s) domuzca, domuz gibi RorRi (f) taş basmak, taşla sıkıştırmak Rorjo (i) dere iskorpiti veya buna benzer balık RoRva (f) sürünmek Ronji (i) fil vs.nin büyük dişlerinden herbiri Rre (i) sel ve yağmur suyu ile açılmış çukur, dar ve derin bir dere Rrena (f) ısırmak, hırlamak, koparmak (köpek) RreWa (f) sırıtmak, alay etmek Rriali (f) böğürmek, kükremek, bağırmak (i) göğürme, kükreme, bağırma Rrianceli (i) ses, gürültü, patırtı, şamata Rrma (s) derin Rrmad (z) derince, derinliğine, iyice Rrmad moxucebuli iyice yaşlı Rrmad pativcemulo sayın bay Rrmad pativcemuli derin saygı Rru (i) oyuk, çukur, çökük, kof, içi boş Rrubeli (i) bulut Rrubliani (s) bulutlu Rrublianoba (i) bulutluluk Rrutuni (f) homurdanmak, hırıldamak (i) hırıldama RrRna (f) kemirmek, ısıra ısıra yemek RrZili (i) zamk, sakız, sakız ağacı RrZili, RrZoba (f) yerinden çıkarmak, bozmak (i) yerinden çıkarma, bozma Ruza (i)gemi demiri, çapa, lenger Rumeli (i) soba, ocak, fırın Runva (i) kavis, dönemeç, viraj (f) bükmek, eğriltmek, kıvırmak RuRuni (i) güvercin ve kumru ötüşü (f) güvercin ve kunru sesi çıkarmak y yabalaxi (i) kalpak yabuli (f) kabul etmek, razı olmak, izin vermek, uygun görmek yadaRa (i) yasak, yasak emri yaeni (i) han, ünvan yavadani (i) cezve yava (i) kahve yavari (i) padavra, tahta kiremit yavarjeni (i) koltuk değneği, destek, sivri uçlu değnek yavaxana (i) kafe, kahvehane, kahve yavis safqvavi (i) kahve değirmeni yavisferi (s) kahverengi yazarma (i) kışla yazarmuli (s) kışlalı, kışlaya ait şey, kışla benzeri yazaxi (i) 1. köylü 2.kazak yaiTani (i) bağ, bağcık, dantela yaimi (i) berabere bitme yaimiT gaTaveba (f) berabere kalmak yairaTi (i) ekonomi, tutum, tasarruf, idare, kanaat yairaTiani (s) tutumlu, idareli, hesaplı, keseye uygun yalami (i) boya fırçası yalbi (s) sahte, düzme, taklit yalbis mqmneli (i) sahtekar, taklitçi yalibi (i) kalıp, dökme, döküm yalioni (i) ağızlık yalyze dgoma (f) şahlanmak, şaha kalkmak, hoplamak Tmayalyze midgeba saçlarım havaya kalkıyor yamiri (i) işlenmemiş yeni toprak, keşfedilmemiş topraklar yana (i) ekin tarlası, alan yanyrato (i) boğaz, gırtlak yanCa (i) balıkçıl (kuş) yanwi (i) boynuzdan yapılmış içki kadehi yarauli (i) kendini korumak için alınan pozisyon, nöbet, gözetleme yaraulis Secvla (i) nöbet değişimi yarauloba(f) gözetlemek yaryati (i) leylek yaryumi (i) kakım, kürkü değerli bir hayvan yasabi (i) kasap yaurma (i) sebzeli yahni yayani (i) gürültü, patırtı, şamata, velvele (f) şamata yapmak, gürültü yapmak, patırtı yapmak yayaCo (i) gelincik yaCaRi (i) haydut, eşkiya yaCaRoba (f) soymak, çalmak, hırsızlık yapmak (i) hırsızlık çalma, soyma yağmalama yaCaRuri (s) korsanvari, hırsız gibi, hırsızlığa ait yaWi (i) bükülmemiş ham ipek yba (i) çene ybadaRebuli (s) kötü tanınmış, dillere düşmüş, namlı ybayura (i) kabakulak hastalığı ybedi (i) boşboğaz, geveze ybedoba (i) boşboğazlık,dedikodu (f) boşboğazlık etmek, çene çalmak yda (i) cilt ydiani (s) ciltli yeenoba (i) cümbüş, alem yeli (i) 1. boğaz, kıstak, gırtlak 2. dar geçit yeliani Ceqma (i) bot yelis gamoWra (f) boğazını kesmek, boğazlamak yelze dadgoma (f) boğazında kalmak, tıkanmak yelstbami (i) gerdanlık yelsaxvevi (i) boyun bağı yelwiTela (i) kızıl boğazlı yelWirveba (i) kızıl hastalığı yefa (f) havlamak (i) havlama yeyeCi (i) dangalak, alık, bön, ahmak kimse, çocuksu kimse yvavi (i) karga yvavili (i) 1. çiçek 2. çiçek hastalığı yvavilnari (i) çiçeklik, çiçek bahçesi yvavilovani (s) çiçekli, fazla süslü yvedreba (i) sitem, eleştri, azarlama, ayıplama yvela herkes, hep, hepsi, her yvelaze meti :herşeyden çok, hepsinden fazla yvelaferi herşey yvelgan her taraf, her tarafa, her yer, her yere yvelganmyopi her yerde olan yveli (i) peynir yvelieri (i) et kesimi, apukurya, cümbüş, alemli günler, apakurya yveri (i) taşşak yveruli (i) kısırlaştırılmış horoz, öküz yviTeli (s) sarı yvinTva (i) dalma, dalış, pike, (f) dalmak, daldırmak yvinCila (i) yavru horoz yvirili (i) bağırma (f) bağırmak yvirilis atexa bağırtı koparmak, bağırmaya başlamak yvlefa (i) sömürme, işletme, kullanma (f) kullanmak, işletmek, sömürmek yidva (i) alım, alma, satın alma (f) almak, satın almak yivanaxvela (i) boğmaca yivili (f) ötmek (horoz) (i) ötme yinva (f) donmak (i) don, kırağı, ayaz yinviani (s) donmuş, buzlu, ayaz yinuli (i) buz yinuliani (s) buzlu yinulmtexi (i) buzkıran gemisi yinulovani okeane (i) kuzey buz denizi yinulovani xana (i) buz devri yiJina (f) çağırmak, seslenmek, bağırmak, haykırmak yiraze gadasvla (f) düşmek, devrilmek (i) düşme, yuvarlanma yirgizuli (s) kırgız yirimi (i) kırım yirimuli (s) kırımlı yiyini (i) karga veya kurbağa sesi (f) vak vak etmek, gak gak etmek yiyliyo i) karga, kargagillerden, kokoriko ylapva (f) yutmak (i) yutma, yudum, yutma sesi ylorti (i) dal, ağacın kollarından her biri ylupi yudum yma (i) köle, orta çağ köylüsü ymawvili (i) çocuk ymawvilkacoba (i) gençlik, çocukca davranış ymoba (s) kölelik ymuili (f) (hayvanlar) ulumak, (insanlar) inlemek, bağırmak ynosva (f) koklamak (i) koklama yovelgan tarafa, her yöne, her yer yovelgvari her şekilde her yoldan yovel dros (z) her zaman, daima yoveldRe her gün yoveldRiuri (s) yevmi, gündelik, günlük yovelTvis (z) daima, hep, herzaman yovelTviurad (z) aylık olarak,her ay yovelTviuri (i) aylık yoveli (s) her yovelkvireuli (s) her hafta için, haftalık yovelmxrivi (s) her taraf, çevre, etraf yovel nabijze her adımda yovelnairad her şekilde, her türlü yovelnairi her şekil, her tür, her yol yovel Jams hiç bir zaman, hiç bir şekilde yovel saaTSi (s) her saatte, saatte bir yovel wams her saniye, her an yovel wels, yovel wliurad (z) her yıl, yıllık yovelwliuri (s) yıllık yovlisSemZle (s) kadiri mutlak, her şeye kadir,tam ve mutlak güç yola (f) sahip olmak (canlıya) yorani (i) kuzgun, büyük siyah karga yore taş duvar yoruli otlak yofa (i) var oluş, varlık, mevcudiyet, yaradılış, yapı, insan,beşer yofacxovreba yaşama biçimi yofaqceva (i) davranış, tavır yofili (s) evvelki, eski, geçmiş, sabık yofna (f) olmak, bulunmak yoymani (f) tereddütüt etmek, duraklamak, çekinmek, (i) şüphe, tereddüt yoyoCi (s) kibirli, mahrur, azametli yoyoCoba (i) kibir, kibirlilik, gurur (f) caka satmak, kibirlenmek yoCaR (ün) bravo! çok iyi! aferim! yoCaRad (z) cesurca, yiğitce, korkusuzca, cürretle, yüreklice yoCaRi (s) cesur, yiğit, yürekli, korkusuz yoCi (i) koç yra (s) atmak, fırlatmak, serpmek, dağıtmak yrdnoba, dayrdnoba (f) meyletmek yriloba (i) kurultay yrma (i) gençlik, gençlik hali veya vakti yronti (i) gırtlak yroyini (f) anırmak, böğürmek (i) anırma, böğürme yru (s) sağır yrud (z) hava veya su geçirmeden,sıkıca, sıkı, su geçirmez yru-munji (s) sağır ve dilsiz kimse yua (i) sırt (baltanın, ekmeğin, kitabın sırtı) yua qvitrisa (i) defter koçanı yuTi (i) kutu sayumbare yuti kumbara kutusu yulaba (i) para kutusu, kasa, kese, kumbara yulfi (i) ilmek, ilik halkası yumbara (i) top mermisi, bomba yumbarSeni (i) bombacı, bomba uçağı yumbarmtyorcni (i) bomba fırlatan yumbarebis daSena (f) bombardıman etmek, topa tutmak (i) bombalama yumbarebis namtvrevebi (i) bombanın parçaladığı kırıntılar yunwi (i) iğnenin deliği, gözü, meyve sapı yuradReba (i) dikkat yuradRebiani (s) dikkatli, saygılı, nazik yuradRebis miqceva dikkatini vermek, dikkat etmek yuradRebiT (z) dikkatli, dikkatle yure (i) koy, küçük körfez yureba (f) bakmak, izlemek yurebis dacqveta kulakları deldirmek yuri (i) kulak yurisgdeba (i) kollama , gözünü üstünden ayırmama , gözetleme yurisdagdeba (f) kulak vermek,dinlemek yurmaxvili keskin kulak,hassas kulak yurmoWrili mona (i) esir,köle,cariye yurZeni (i) üzüm yurZnis krefa (f) üzüm toplamak yurZnis mtevani üzüm salkımı yurZnis wamloba (i) üzüm ilaçlama S SabaTi (i) cumartesi SabaToba (i) resmi olarak verilen tatil, resmi tatil SabaSi (i) rahat istirahat, dinlenme, yatma oturma Sabi (i) şap Sabiamani (i) bakır sülfatı Sablonuri (s) herkezçe bilinen, malum, adi, basmakalıp Sadrevani (i) çeşme, pınar, menba, fıskiye Savad (i) pürüzlü, kabaca, sertce Savad naweri kabaca yazılı taslak, müsvedde Savardeni (i) şahin, doğan Savgvremani (s) esmer tenli Savebi (i) matem, yas, SavebiT Semosva matem tutmak SavTvala (s) karagözlü SavTmiani (s) siyah saçlı Savi (s) kara, siyah, koyu Saviniadagi kara toprak Savi fuli bakır para Savi zRva karadeniz Savi muSa (i) acemi işçi, beceriksiz işçi Savi Rvino koyu şarap Savi qva (i) kara taş, manganez, mangenez filizi Savkaniani (s) kara, siyah, karanlık, zenci, kirli Savrazmeli geniş çaplı tepki (eski rusyada), gericilik akımı Savsieli (i) herhangi bir hak veya menfaatten mahrum eden kişi Savqliavi (i) kara erik Sairi (i) mısra, şiir, nazım, beyit Sairoba (i) şiir, nazım, şiir sanatı Sakiki (i) yarım baş ağrısı, kuruntu, merak SalaSini (i) çınar ağaçı, rende Saleuli (i) yünlü kumaşlar, yünlüler Sali (i) şal, omuz atkısı Sampanuri (i) şampanya Samfuri (i) şiş Sandali (i) şamdan SanTi (i) ateşten kıpkırmızı kesilmiş demir Sara, Saragza (i) yol, cadde Sarada (i) bir çeşıt bilmece,oynanılan bilmece Saravandedi (i) ışın, ışık SaravandediT Semosva (f) hakkında övgüyle bahsetmek, büyültmek, yükseltmek SarbaTi (i) şerbet, şurup Sarvali (i) pantalon Sari (i) bahane, manasız, itiraz, kusur bulma Saris modeba (f) hukiki işlerde hile yapmak (i) entrika, desise, hile Sariani (s) hileli SariSuri (f) hışırdamak (i) hışırdama SarJi (i) karikatür, kroki, taslak resim SarSan bıldır, geçen sene, geçen yıl SarSandeli geçen yılki Sauri beş kapik (rublenin yüzde biri) Saqari (i) şeker Saqris qarxana şeker fabrikası Saqris fxvnili toz şeker Saqris lerwami çubuk şeker Tavi Saqari şekerkellesi Saqris samtvrevi şeker maşası Saqaryinuli (i) akide şekeri Saqriani (s) şekerli SaSvi (i) kara bakkal, ardıç kuşu SaSxana (i) yivli tüfek SaSxi, lori (i) jambon, pastırma (domuzun) Saxti (i) lağım, lağım çukuru Sahi (i) şah Seberva (f) üflemek (i) üfleme Sebindeba karanlık olmak, akşam olmak Sebma (f) 1. mermiyi ağıza vermek 2. boyuna birşey takmak 3. dövüşmek, çarpışmak Sebmuli (s) koşulmuş at Sebneva (f) iliklemek, düğme koymak, asmak, el sıkmak Sebolva (f) tütsülemek, dezenfekte etmek (i) tütsüleme, dezenfekte Seborkva (f) ütülemek SeboWva (f) bağlamak, zapt etmek SeboWili (s) bağlı, bağ Sebraleba (i) merhamet, acıma (f) (birine) acımak, merhamet etmek Sebrawva (f) kızartmak, kebap etmek, kavurmak Sebrawuli (s) kızartma, kavurma Sebruneba (f) çevirmek, dön(dür)mek (i) çevirme, dön(dür)me sityvis Sebruneba itiraz, protesto SebrZoleba (f) mücadele etmek, savaş açmak, çarpışmak, dövüşmek SebRalva (f) mukaddesata hürmetsizlik etmek Segdeba (f) içeri atmak Segebeba (f) rast gelmek, tesadüf etmek, buluşmak, karşılamak Segvianeba (f) geç almak, gecikmiş olmak Segvianebuli (s) gecikmiş, geciktirilmiş, geç Segzavna (f) göndermek (içeriye) Segineba (f) mukaddesata hürmetsizlik etmek, küfretmek Segirdi (i) çırak Segirduli (s) talebeye ait, vesayet altında olan kimse Segneba (i) şuur, bilinç (f) bilinçlenmek Segnebulad (z) bile bile, bilinçli olarak Segnebuli (s) şuurlu Seugnebeli şuursuz Segoreba (f) yuvarlamak (içeriye) Segroveba (f) yığ(ıl)mak, biriktirmek (i) biriktirme, yığ(ıl)ma, kolleksiyon Segrovebuli (s) toplanmış, birikmiş SegrZneba (f) hissetmek (i) his, duygu Segubeba (i) su bendi, havuz, su haznesi (f) set oluşturmak Segueba (i) uygunluk, intibak, tatbik, uydurma (f) uydurmak, intibak etmek, uygulamak Seguebuli (s) uydurulmuş, uygulanmış Segulianeba (f) teşvik etmek, kışkırtmak (i) teşvik, kışkırtma, tahrik Sedaveba (f) münakaşa etmek, müzakere etmek Sedareba (f) kıyaslamak, karşılaştırmak (i) kıyas, karşılaştırma bağıntı SedarebiT (z) kıyasla, kıyas ederek (s) nisbi, kıyasi, bağıntılı SedarebiTi xarisxi kıyaslı derecelendirme Sedarebuli (s) kıyaslanmış, kıyaslı, nisbi, bağıntılı Sedgeba (f) ibaret olmak, oluşmak Sedgena (f) tertip etmek, teşkil etmek, düzeltmek, şekillendirmek, yazmak Sedgenili (s) tertip edilen, teşkil edilen, düzeltilen, şekillenen Sedgeniloba (i) oluşum, tertip, terkip Sedgma (f) alta koymak, bir yerin altına koymak Sedgoma (f) 1. durmak, mani olmak 2. üzerine almak, yüklenmek Sedeba (f) dürtmek, saplamak, dirsek vurmak, altına koymak, içine koymak Sedegi (i) netice, sonuç Sededeba (f) yoğunlaştırmak, koyulaştırmak (i) yoğunlaştırma, koyulaştırma SedRveba (f) yayık dövmek, çalkalamak (i) yayık ayranı SeerTeba (i) birleşme, birleştirme, (f) birleşmek, birleştirmek SeerTebuli (s) birleşmiş, birleştirilmiş amerikis Seertebuli Statebi (a.b.d) SeeWveba (f) şüphelenmek, şüphelendirmek Sevardna (f) içeriye fırlamak, içeriye hoplamak, içeriye dalmak Sevedreba (f) dilenmek, sadaka istemek, yalvarmak Severcxlili (s) gümüşe benzer, gümüşlü, gümüş kaplı Seviwroeba (f) eziyet etmek, zulmetmek (i) zulüm, işkence Seviwroebuli (s) zulmedilmiş, işkence görmüş Sevla (f) içeriye girmek, uğraşmak (i) içeri girme, meslek, iş Sevseba (f) doldurmak, tamamlamak, tekrar doldurmak (i) doldurma tamamlama Sevsebuli (s) doldurulmuş, tamamlanmış SezarxoSeba (f) hafif içkili olmak SezarxoSebuli (s) içkili Sezidva (f) ithal etmek (i) ithalat SezizReba (f) iğren(dir)mek, nefret etmek,hoşlanmak, tiksinmek (i) iğrenme, nefret kin, beğenmemezlik Sezneqili (s) iç bükey Sezrda (f) birleştirmek, birleşmek, örmek SezRudva (f) sınırlandırmak (i) sınırlama, sınır SeTavazeba (f) teklif etmek, arz etmek SeTavseba (f) birleştirmek, bütünleştirmek (i) birleştirme, bütünleştirme SeTanxmeba (i) anlaşma, itilaf (f) antlaşmak SeTavsebiT muSaob (f) toplu çalışmak (i) ekip çalışması SeTanxmebulad (z) anlaşmalı olarak, uyumla, ahenkle SeTanxmebuli (s) uyumlu, ahenkli SeTboba (f) ısıtmak (i) ısıtma SeTeTreba (f) beyazlatmak (i) beyazlatma SeTeTrebuli (s) beyazlatılmış SeTviseba (f) asimile etmek, benimsemek (i) uydurma, benimseme SeTvisebuli (s) asimile edilmiş, benimsenmiş, adapte edilmiş SeTvla (f) haber vermek, bildirmek SeTreva (f) içeri sürüklemek, çekmek SeTqmuleba (i) gizli plan, gizli anlaşma, gizli ittifak SeTqmuli, SeTqmulebis monawile (i) süikastçı SeTxeleba (f) inceltmek, yoğunluğunu azaltmak SeTxelebuli (s) inceltilmiş SeTxzva (f) 1. eser yazmak 2. işlemek, üretmek, imal etmek SeTxzuli (s) 1. yazılmış, vücuda getirilmiş 2. işlenmiş, ürün haline getirilmiş SeTxra (f) altını kazımak, temelini çürütmek SeiaraReba (f) silahlan(dır)mak, donatmak (i) silahlanma, donatma SeiaraRebuli (s) silahlanmış, silahlı Sekadreba (f) layık görmek, -e kalkışmak, cesaret etmek Sekaveba (f) önlemek, alıkoymak (i) önlem, sınırlama SekavSireba (f) bağlantı kurmak, birleştirmek (i) bağlantı, birleşme SekavSirebuli (s) bağlantılı, birleşik Sekazmva (f) 1. yiyeceği çeşnilendirmek 2. atı eyerlemek SekamaTeba (f) tartışmak SekeTeba (f) onarmak, tamir etmek (i) tamir, onarım SekeTebuli (s) onarılmış, tamir edilmiş Sekerva (f) dikiş dikmek Sekerili (s) dikilmiş, dikili SekveTa (i) sipariş, ısmarlama (f) sipariş etmek, ısmarlamak SekveTiT damzadeba ölçüsüne göre ve sipariş üzerine yapmak SekveTili (s) sipariş edilmiş, sipariş Sekveca (f) kısaltmak, kesmek, (i) kısaltma, kesme Sekvra (f) 1. bağlamak 2. iliklemek 3. paketlemek (i) bağlama, ilikleme, paketleme SekiTxva (i) soru, sual (f) sormak, sual etmek Sekonva (f) demetlemek, paketlekmek (i) demetleme, paketleme Sekreba (f) toplamak, biriktirmek (i) toplama, toplanma Sekrebili (s) toplanmış, biriktirilmiş, toplu SekreWa (f) kesmek, (saç) kırkmak SekreWili (s) kesilmiş, kırılımış SekrToma (f) ürkütmek, korkutmak Sekruli (s) sıkıştırılmış, paketlenmiş, iliklenmiş Sekruloba (i) peklik,kabızlık SekumSva (f) sözleşmek, mukavele yapmak (i) sözleşme, mukavele SekumSuli (s) sözleşmeli Selamazeba (f) güzelleştirmek, süslemek (i) süsleme Selaparakeba (f) tartışmak, kavga etmek Selaxva (f) şerefini tehlikeye atmak, uzlaşmak (s) uzlaşılmış Selesva (f) sıvamak (i) sıvama Selesili (s) sıvanmış, sıvalı Selocva (f) büyülemek, cezbetmek, dua ile tütsülemek Semadgeneli nawili (i) birleşen, bütünü tamamlayan parça Semadgenloba (i) bütünleşme, uyumlu bir bütün meydana getirme, eser, heyet SemaerTebeli (s) birleştirici, bağlayıcı (i) birleştiren, bağlayan Semaviwroebeli (i) sıkıştırıcı, zulmeden (s) sıkışık, zulme uğramış, rahatsızlık veren SemakavSirebeli (s) bağlayıcı, ilişkili, birleştirici emarigebeli (i) arabulucu, uzlaştırıcı, yatıştırıcı Semasmeneli (i) yüklem Semateba (f) artmak, artırmak (i) ileve, ek, zam, artış SemaRlebuli (s) yükselmiş, yükseltilmiş, yüksek SemaZrwunebeli (s) korkunç, ürkütücü, dehşetli Semawuxebeli (s) yerinde durmaz, rahatsız edici Sembralebeli (s) acıyıcı, acıyan, merhametli, şevkatli Semgulianebeli (i) yüreklendiren, cesaret veren, kışkırtan Semdgeneli (i) yazar, yapımcı Semdgom (z) sonra Semdgomi (s) sonrasında, aşağıdaki, takip eden Semdegi (s) sonraki, takip eden, aşağıdaki Semdeg sonra Semdegnairad aşağıdaki şekilde, aşağıdaki gibi Semecneba (i) kavrama, idrak, algı, anlama yeteneği, anlayış Semzadeba (f) hazırlamak (i) hazırlama, hazırlanma Semzaravi (s) korkunç, dehşetli SemzRudveli (s) kısıtlı, sınırlı, tahditli SemTbari (s) ısınmış, ısıtılmış, sıcak SemTvisebeli (s) benzeştiren, benimseyen, özümseyen, asimile eden SemTxveva (i) kötü olay, kaza, kötü durum SemTxveviT (z) kazayla, istemeyerek, şans eseri SemTxveviTi (s) tesadüfen, rastgele, şans eseri, kazayla Semkvreli (s) bağlayıcı, tutucu (eşyayı) Semkoba (f) dekore etmek (i) dekorasyon Semkrebi (i) kolleksiyoncu, biriktiren SemkrTali (s) ürkmüş, korkmuş, aklı karışmış, şaşkın Semkuli (s) dekore edilmiş, dekorlu Semmowmebeli (s) kontrol edilmiş, doğrulanmış, araştırılmış, kontrolör Semnaxveli (i) bekçi, muhafız Semnaxveli salaro banka Sesxaxveli salaros wignaki banka defteri Semobarva (f) etrafını kazımak Semogleja (f) elbise yıpratmak Semoglejili (s) yıpranmış, eskimiş, bitkin Semodgoma (i) güz, sonbahar Semodgomaze güzün, sonbaharda SemoerTeba (f) birleş(tir)mek, toplamak, bir araya getirmek (i) birleşme toplanma, bir araya gelme Semovardna (f) içeriye girmek, içeriye dalmak, baskın Semovla (f) 1. dolaşmak 2.içeri girmek Semovleba (f) 1. kucaklaşmak, sıkmak, kavramak 2. etrafını çevirmek kuşatmak Semozidva (f) ithalat dış alım Semokaveba (f) tutmak, yakalamak, kuşatmak (i) kuşatma Semokvra (f) yüzüne vurmak, tokat atmak Semokleba (f) azaltmak, eksiltmek, kısaltmak (i) azaltma, eksiltme kısaltma SemoklebiT (z) kısaca, özet olarak Semoklebulad (z) kısaca, özet olarak Semoklebuli (s) kısaltılmış, özetlenmişö özet, kısaltma Semokreba garSemo (f) birleşmek, toplanmak Semoqmedi (i) mucit, yaratıcı, yapımcı Semonaxva (f) saklamak, muhafaza etmek (i) sakalama, muhafaza etme Semopareba (f) gizlice sokmak Semorbena (f) koşarak girmek Semortyma (f) 1. kuşatmak 2. kuşanmak (kemer) Semosavali (i) gelir, irat, varidat, kazanç Semosavleli (s) dolambaçlı, dolaşık, dolaylı Semosavliani (s) kazançlı Semosasvleli (i) giriş Semosasvleli bleti giriş bileti Semoseva (i) hücum, saldırı istila (f) saldırmak, istila etmek Semosva (f) giydirmek, örtmek, giyinmek Semosvla (f) 1. girmek 2. olgunlaş(tır)mak Semosili giyinik, örtülü Semosuli qaRaldebis wigni kitap sayfalarına geçmiş olan Semotana (f) ithal etmek, içeri getirmek (i) içeri getirme, ithalat Semotanili (s) içeriye getirilmiş ithal edilmiş, ithal mal Semotareba (f) dolaştırmak, rehberlik etmek Semotyueba (f) kandırmak cezbetmek (i) çekicilik, kandırma Semofargvla (f) sınırlandırmak (i) sınırlandırma SemofleTili (s) yırtılmış, parçalanmış, yıpranmış, yırtık Semofrena (f) içeriye doğru uçmak Semoqmedeba (i) yapma, oluşturma, iş, faliyet SemoqmedebiTi (s) yaratıcı, yapıcı Semoqmedi (i) yaratıcı, yapıcı SemoRameba (i) akşam olma, akşam üzeri SemoReba (f) 1. açmak (bize doğru) 2.takdim etmek Semoyvana (f) birini içeriye getirmek, kılavuzluk etmek Semoyola herhangi biriyle gelmek Semoyofa (f) itmek, dürtmek, sokulmak (kendini) SemoSveba (f) içeri girmesine müsade etmek SemoCveva (f) alışmak, bizim olana alışmış olmak Semowmeba (f) sınamak, muayene etmek, kontrol etmek Semowmebuli (s) sınanmış, muayene edilmiş, konrol edilmiş SemoWera (f) örtmek, yaymak (i) örtü, yaygı SemoWra (f) 1. saldırmak istila etmek 2. kırkmak SemoWritineba bakı vermek, ani bakış Semoxedva (f) bakmak Semoxveva (f) 1. sarılmak 2. kucaklamak 3.kuşatmak Semojdoma (f) çıkıp oturmak, ata yada taşıta binmek Semparavi (s) düzgün pürüssüz konuşma, tatlı dilli Semrigebeli (i) arabulucu, uzlaştırıcı, barıştırıcı Semsrulebeli (i) yapan, yerine getiren (s) dikkatliö muntazam, icrai Semsubuqeba (f) hafifletmek, kolaylaştırmak (i) hafifletme, kolaylaştırma Semsubuqebuli (s) hafifletilmiş, kolaylaştırılmış Semtevi (s) saldırgan, mütecaviz Semurva (f) mumyalamak (i) mumyalama Semusvra (f) ezmek, parçalamak (i) ezme, parçalama, yıkım SemuSaveba (f) plan yada tasarıyı gerçekleştirmek SemuSavebuli (s) gerçekleştirilmiş olan Semfasebeli (i) değer biçen, değer koyan SemfuTavi (i) paketleyen, paketçi Semqmneli (i) yapıcı, oluşturucu, yaratıcı SemCneva (f) ihbar, ihtar (i) ihtar SemCneuli (s) ihbarlı, ihtarlı Semcdari (s) yanlış, hatalı, yanılgı Semcvleli (s) deyiştiren, deyiştirici, yerine koyan, bedel, vekil Semciveba (f) üşümek Semcivda üşüdüm Semcireba (f) azal(t)mak, eksil(t)mek, küçül(t)mek, hizmet dışı kalmak Semcirebuli (s) azalmış, eksilmiş, küçülmüş, hizmet dışı kalmış Semweoba (i) yardım Semwvari (s) pişmiş, kızartılmış, kavrulmuş, kızartma, kavurma Semwovi (s) emici SemWidroeba (f) yoğunlaştırmak, koyulaştırmak, sıklaştırmak, küçültmek bir hale koymak (dairei) Semxvedri (s) muhalif, aksi, uygun olmayan Semxvedri gegma karşı plan Semxvedri uriSi karşı taruz Sen (zm) sen, sana, seni Seni senin SenTan seninle Sengan senden Senadnobi (i) eritilmiş, eriyik, bileşke SenaerTi (i) birleşik, bileşke, eriyik Senakadi (i) refah içinde, zengin, bol Senakrebi (i) toplantı, birleşme, toplama, montajlı Senarevi (i) karışım, harman SenarCuneba (f) savunmak, korumak, (i) savunma Senayreba kahvaltı etmek Senacvleba (f) vekalet etmek, yerine geçmek (i) vekil, vekalet Senaxva (f) 1. (bir yere) saklamak, gizlemek 2. korumak, muhafaza etmek Senaxuli (s) 1. saklanmış 2. muhafaza edilmiş Sengreva (f) bozmak, kırmak, harap etmek Sendoba (f) affetmek, bağışlamak (i) af, bağışlama Seneba (i) inşaat, yapı (f), inşa etmek, oluşturmak Senebr, SenisTana senin gibisi Seneburad sence, sana göre, istediğin gibi Seneleba (f) gecikmek, geciktirmek, yavaşlatmak Seni (s) senin (zm) seninki SeniRbva (f) sakla(n)mak, kamufle etmek (i) saklanma, kamufle, etme maskeleme SeniRbuli (s) saklanmış, kamufle edilmiş, maskelenmiş SeniSvna (f) önemsemek, belirtmek, not düşmek, fark etmek (i) belirtme, önemseme fark etme SeniSnuli (s) önemsenmiş, belirtilmiş, not düşülmüş, fark edilmiş Senoba (i) bina, yapı SenZreva (f) sarsmak, itmek (i) sarsma, sarsıntı, çarpışma, darbe SenjRreva (f) çalkalamak, silkelemek, sarsmak (i) çalkantı, sarsıntı Separeba gizlice yapmak Separva (f) çalmak, aşırmak Sepireba (f) niyet etmek, söz vermek, ümit vermek, taahhüt etmek Sepirispireba (f) yan yana koymak, sıralamak, (i) yan yana durma Sepyroba (f) tutuklamak, durdurmak (i) tutuklama Serbena (f) koşup girmek Serbileba (f) yumuşatmak, yatıştırmak (i) yumuşatma, yatıştırma Serbilebuli (s) yumuşatılmış, boyun eğdirilmiş, itaat ettirilmiş Sereva (f) karış(tır)mak Serekva (f) içeri sürmek, sokmak (arabayı) Sereuli (s) karışmış, karışık SerTva (f) 1. katmak, karıştırmak (nehir) 2. birleşmek (eşle) Serigeba (f) barışmak, uzlaşmak (i) barışma, uzlaşma Seryeva (f) sarsmak, silkelemek, çalkalamak (i) sarsıntı, şok, yıkım Seryeuli (s) kırık, paramparça, yıkık SerCeva (f) seçmek, (i) seçim SerCena (f) kendine maletmek, zimmete geçirmek SerCeuli (s) seçilmiş, seçkin Sercxvena (f) utandırmak, çekinmek, mahçup olmak, rezil etmek Sercxvenili (s) utanmış, utanan, mahçup Serwymuli (s) birleşmiş, ortak Serwymuli winadadeba birleşik cümle Serxeva (f) ışık oyunu yapmak Sesabamisad (s) ona göre, bu nedenle, karşılıklı olarak, uygun olarak Sesabamisi (s) uygun yerinde, münasip Sesabmeli cxeni (i)çekim atı, yük atı Sesabralisi (z) acınacak halde, ağlamaklı, kederli Sesabralisad (zm) acınacak şekilde, ağlamaklı olarak, kederli şekilde Sesadgami (i) destek, dayanak, yardım, durma yeri Sesavali giriş, tanıştırma, önsöz (s) tanıtma amacı ile yapılan Sesakravi (i) bağ, toka, kapı mandalı, sürgü, fermuar, raptiye Sesakrebi (i) parça, eşya, haber, fıkra, ayrıntı (s) toplantı, ahali, ceraat, büzme Sesakrebi funqdi toplanma noktası toplantı yeti Sesamowmebeli (s) incelenerek, doğruluğu saptanacak olan SesamCnevi (s) dikkate değer, dikkat çeken, göze çarpan, Sesasvleli (i) giriş, giriş yeri Sesatani (i) katkı, katılacak şey, ücret, vizite, harç sawevro Sesatyani üyelik aidatı Sesatyvisi (s) eşit, müsavi, aynı,(i) yeterli,uygun,müsait Sesaferi, Sesaferisi (s) uygun elverişli SesaZlebeli (s) ihtimal dahilinde olan,mümkün olan,mümkün SesaZlebloba (i) ihtimal, imkan, olasılık SesaZloa (z) belki, muhtemelen, olabilir Sesaxeb (e) hakkında, dair,ilgili Cems ƒSesaxeb benim hakkımda Sesaxedavi (s) yakışıklı, güzel, cazip Sesaxedaoba (i) çehrenın güzelliği, iyi görünüş Sesaxvevi (i) dönemeç, viraj (s) giyilecek şey Sesaxvevi masala giysi ƒSesaxvevi funkti giyinme yeri Sesaxleba (f) yerleştirmek, yerleşmek, düzeltmek, ek Seseva (i) saldırı, istila (f) saldırmak, istila etmek Sesveneba (f) dinlenmek,mola vermek (i) dinlenme, tatil, mola, tenefüs Sesvla (f) girmek, orduya katılmak SesTavazeba sunma,verme Sesiveba (f) şişmek, kabarmak Sesivebuli (s) şişmiş, şiş, kabarmış Sesityveba (i) müzakere, görüşme, münakaşa (f) müzakere yapmak, görüime yapmak Sesma (f) içmek, ata binişi kolaylaştırmak Sesruleba (f) yerine getirmek, yapmak, bitirmek (i) yapıp bitirme Sesrulebuli (s) yerine getirilmiş, yapımış, bitirilmiş, eser Sesrutva (f) içine çekmek, emmek, emilmek işgal etmek (i) içme, emme, yutma, işgal etme SesunTqva (f) nefes alıp vermek (i) soluma Sesusteba (f) zayıflamak (i) zayıflama Sesustebuli (s) zayıflamış, zayıf Sesqeleba (f) kalınlaştırmak,, koyulaştırmak (i) kalınlaş(tır)ma, koyulaş(tır)ma Sesqelebuli (s) kalınlaştırılmış, koyulaştırılmış, koyu renkli Sesyidva (f) piyasa mevcudunun hepsinni satın almak Seswavla (f) öğrenmek, haber almak (i) öğrenim, eğitim, tahsil Seswavlili (s) öğrenilmiş, öğretilen, çalışkan, dikkatli Sesworeba (f) düzeltmek (i) düzeltme Sesworebuli (s) düzeltilmiş Sesxma (f) dökmek, akıtmak, boşaltmak (i) dökme, akıtma, boşaltma Sesxureba (f) iftira etmek, lekelemek, çamur atmak, iftira xotbis Sesxma övmek, meth etmek (i) övgü, methiye Setakeba (f) çarpışmak, takışmak, çatışmak,karakol müsademesi Setana (f) katmak, ilave etmek, şüphe etmek, şartlara haiz olmak Setaneba (f) delip girmek (i) delip girme Setanili (s) katık, ilave, sokulmuş, (listeye, kitaba, merasime) Seteva (f) ilerletmek, taaruz saldırısı (i) ilerleme, terfi etme Setrialeba (f) dondürmek, çevirmek Setyoba (f) farkına varmak, haber almak, tanımak Setyobineba (f) bildirmek, haber vermek (i) bildirme, haber verme Setyueba (f) kandırmak, aldatmak, ayartmak, cezbetmek Seubralebeli (s) acımayan, merhametsiz,amansız Seubraleblad (z) acımasızca, merhametsizce, amansızca Seugnebeli (s) şuursuz, bilinçsiz, baygın Seugnebloba (i) bilinçsizlik, farkında olmayış Seudarebeli (s) kıyas kabul etmez, emsalsiz, eşsiz Seudrekeli (s) eğilmez,çok sert, inatçı, sebatlı, bir kararda Seuvaloba (i) taaruzdan masuniyet, kişisel dokunulmazlık SeuzRudavi (s) sonsuz, sınırsız, sayısız, kısıtsız, SeuTavsebeli (s) uyumsuz, birbirine zıt, uyuşmayan SeuTavsebloba (i) uyuşmazlık, geçimsizlik, zıtlık, uyumsuzluk SeuTanaxmebeli (s) uyumsuz, ahenksiz SeuTanxmebloba (i) uyumsuzluk, uyuşmazlık, ahenksizlik, uyumsuzluk SeuTanxmeblad (z) ihtilaflı olarak SeuiaraRebeli (s) silahsız Seukavebeli (s) kontrol edilemez, engel olunamaz Seukazmavi (s) eyerlenmemiş, eyersiz at SeumCneveli (s) sezilemez, farkedilmez, hissolunmaz SeumCnevlad (z) farkedilmeden, sezilmeden, hissedilmeden Seumcdari (s) yanılmaz, şaşmaz, hata yapmaz Seunacvlebeli (s) değişmez, devamlı, yeri doldurulamaz, telafi edilemez Seupovari (s) inatçı, direngen, dik başlı (i) inatçılık, dik başlılık Seupovrad (z) inatla, dik başlılıkla Seuracxmyofeli (s) çirkin, iğrenç, yakışmaz, rezilane, onur kırıcı Seuracxyofa (i) hakaret, aşağılama (f) hakaret etmek, aşağılamak Seuracxyofili (s) küskün, darılmış Seurigebeli (s) uzlaştırılamaz, barıştırılamaz Seuryeveli (s) katı, sert, pekişmiş, sıkı, sabit, sarsılmaz Seusabamo (s) anlamsız, manasız, gülünç, saçma, boş söz Seusabamoba (i) anlamsızlık, manasızlık delilik, maskaralık Seusvenebliv dinlenmeksizin Seusrulebeli (s) yapılamaz, icra edilemez Seusrulebloba (i) icra edilemezlik, yerine getirilemezlik, planın gerçekleşmesi Seuswavleli (s) eğitimsiz, bilgisi olmayan (haberden) Seusustebeli (s) azalmaz, ufalmaz, zayıflamaz Seutyobineblad (z) haber vermeden, haber almadan Cems Seutyobineblad haberim olmadan, fikrimi almadan Seufasebloba (i) değer kaybetme, itibarsızlık Seuferebeli (s) uygunsuz, elverişsiz Seuferxebeli (s) engellenmemiş, engellenemez Seuferxeblad (z) serbestce özgürce, engel olmadan SeuSinebeli (s) korkusuz, cesur SeuSfoTebeli (s) sakin, soğukkanlı, kayıtsız SeuCerebeli (s) durmadan, aralıksız SeuCveveli (s) alışılmadık Seucdomeli (s) kusursuz, mükemmel, hatasız Seucvleli (s) yeri doldurulamayan, değişmez SeuZlebeli (s) imkansız, yerine getirilmesi mümkün olmayan SeuZlebelia imkansızdır SeuZlebloba (i) imkansızlık SeuZlod yofna iyi olmamak Seuwyvetliv (z) aralıksız, devamlı, fasılasız Seuwyveteli (s) kopukluk yapmayan, koparmayan, aralıksız, devamlı Seuwynarebeli (s) affedilemez, mazur göülemez Seuwyobeli (s) ayarlanmayan, uyumsuz, ahenksiz Sefardeba (i) nisbet, oran SefardebiTi (s) nisbi, izafi, göreceli, kıyasi Sefaseba (f) paha biçmek, değer vermek (i) paha biçme, değer verme Seferadeba (f) renklendirmek, boyamak (i) boyama, renklendirme Seferxeba (f) engellemek, mani olmak,durdurmak, (i) engel olma Sefiqrianebuli (s) düşünceli, rahatsız, sıkıntılı, zahmet içinde Seficva (f) yemin etmek, andiçmek Sefrena (f) içeri uçmak SefuTva (f) ambalaj yapmak, paketlemek (i) paketleme, ambalaj yapma (i) denkleştirme Seqeba (f) methetmek, övmek (i) övgü, methiye Seqmna (f) oluşturmak, yapmak, şekillendirmek (i) oluşturma, yapma SeRavaTi (i) ayrıcalık, imtiyaz, muafiyet SeRavaTiani bileTi (i) paso, şebeke, indirimli bilet Sreba hafifce açmak SeRebva (f) boyamak, renklendirmek (i) boyama, renklendirme SeRebili (s) boyanmış, boyalı, renklendirilmiş, renkli SeRmarTi (i) yokuş SeRobva (f) kapamak, hapsetmek, kuşatmak, çevirmek, çitle çevirmek SeRoneba (f) kederlenmek, içine kapanmak, hüzünlenmek SeRweva (f) sinmek içine işlemek, nüfuz etmek (i) sinme, işleme Seyeneba (f) durdurmak, altına yanaşmak, altına yerleştirmek (i) durdurma Seyvana (f) birini içeri götürmek, kılavuzluk etmek, takdim etmek Seyvareba (f) sevmek, sevdalanmak Seyvarebuli (s) sevilmiş, sevmiş, aşık, sevdalı, yavuklu SeyviTlebuli (s) sararmış Seyvireba (f) bağırmak Seyofa (f) itmek, dürtmek, sürmek, sokmak, kakmak Seyoymaneba (f) tereddüt etmek, duraksama (i) tereddüt etme Seyra (f) içeri atmak, hastalığı bulaştırmak, rastlamak, karşılaşmak SeSa (i) odun SeSveba (f) kabul etmek, içeri almak (i) içeri kabul etme SeSineba (f) korkutmak, endişelenmek (i) korku, kork(ut)ma, endişe SeSinebuli (s) korkmuş, korkulu,ürkmüş SeSla (f) işlerin kötüye gitmesi, delirmek, çıldırmak SeSlili (s) şaşkın, deli, beyin hastası SeSroba kurumaya yüz tutmak SeSureba (f) gözü kalmak, gıpta etmek, kıskanmak (i) gıpta etme, kıskanma, haset etme SeSfoTeba (f) rahatsız etmek, tedirgin etmek SeSxapuneba (f) sirayet ettirmek, bulaştırmak (su vb.) SeSxefeba (f) serpmek, saçmak, su sıçratmak SeCereba (f) durdurmak, ertelemek, duraklamak (i) durdurma, duraklama SeCveva (f) alışmak SeCveneba (f) lanetlemek (i) lanet, beddua, küfür SeCvenebuli (s) lanetli, kanlı SeCveuli (s) alışık Secdena (f) baştan çıkarmak, ayartmak (i) baştan çıkarma, ayartma Secdoma (i) yanlış, hata, yanılgı SecdomaSi Seyvana aldatmak, baştan çıkarmak beWdviTi Secdoma baskı hatası SecdomiT (z) yanlışlıkla Secva (f) kapsamak, içine almak Secvla (f) değiştirmek, vekalet etmek (i) yerine koyma, değiştirme, vekil, bedel Seciveba (f) soğutmak, humma, sıtma, hararet Secileba (i) kavga, münakaşa, tartışma, geçme, aşma (birbirini) Secodeba (f) acımak, günah işlemek Secoceba (f) içeri sürünmek, emeklemek Secureba (f) yüzmek (içeri) (kayıklarla olabilir) SeZageba (f) seslenmek, hoşlanmamak, nefret etmek SeZaxeba (f) çağırmak, parola sormak (i) çağrı, nida, sesleniş SeZaxili (s) sevinç, hayret nidası, ani sesleniş SeZena (f) ele geçirmek, elde etmek, kazanmak (i) elde etme, kazanma, kazanç SeZenili (s) kazanılmış, müktesep SeZleba (f) olabilirlik, mümkün olmak (i) baht, talih, kısmet SeZlebisamebr, SeZlebisdagvarad mümkün olarak, muhtemelen SeZlebuli (s) zengin, durumu iyi olan SeZleva (f) sunmak, teklif etmek (i) teklif, takdim, arz SeZroma (f) tırmanarak girmek, içeri sokuklmak (i) tırmanma, sokulma SeZrwuneba (f) dehşet vermek, korkutmak SeZuleba (f) nefret etmek, hoşlanmamak SeZRola (f) rehberlik etmek, kılavuzluk etmek, öncülük yapmak Seweva (f) içeri sürmek Sewevna (f) yardım etmek, imdadına yetişmek Sewera (f) yazmak (borcu), kaydetmek (i) borcu vs. kaydetme, kayıt Sewva (f) kavurmak, kızartmak Sewveva (f) davet etmek, çağırmak SewiTleba (f) kızarmak SewiTlebuli (s) kızarık Sewirva (f) iane etmek, teklif etmek, sunmak (i) teklif, bağış, kurban etme, fedakarlık Sewiruli (i) teklif, sunulan şey, hediye armağan Sewova (f) emmek, içine çekmek (i) emme, içine çekme Sewuxeba (f) sık(ıl)mak, düşmanı taciz etme (i) sıkıntı, dert, endişe Sewuxebuli (s) sıkkın Sewyaleba (f) affetmek, bağışlamak (i) af, bağışlama Sewydoma (f) durdurmak, duraklamak, bitmek, sona ermek, kesilmek Sewyveta (f) kopmak, durdurmak, yarıda bırakmak, kesmek (i) kesme durdurma Sewyoba (f) altına koymak, yaymak, sermek, altına yerleştirmek SeWma (f) yemek, yutmak, silip süpürmek SeWmuli (s) yenilmiş, yenik SeWmuxna (f) kaşlarını çatmak, hiddetle bakmak Sexameba (f) birleştirmek, karıştırmak (i) belirleştirme, bir araya getirme Sexeba (i) dokunma, temas (f) dokunmak, temas etmek Sexedva (i) bakma (f) bakmak erTi SexedviT ilk bakışta Cemi SexedulobiT, ÇCemi azriT benim görüşüm, bana göre Sexeduleba (i) manzara,görünüş, kanaat, fikir, bakış Sexvdoma (f) rastlamak, karşılamak, piyango vs isabet etmek Sexvedoa (f) karşılamak,karşılaşmak Sexveva (f) sargıyla sarmak, paketlemek, viraj almak Sexvewna (f) yalvarmak, dilenmek Sexla-Semoxla (i) anlaşmazlık, uyuşmazlık, ihtilaf, uyuşmazlık Sexorceba (s) şifa vermek, iyilesmek (i) iyileşme(yarada) Sexseneba (f) anmak, hatırlatmak (i) anma, hatırlatma Sexsna (f) çözmek Sextoma (f) atlamak, sıçramak, zıplamak SexuTva (f) boğ(ul)mak, tıka(n)mak, nefes almamak SexuWuWeba (f) bukleleştirmek, saçları kıvırmak Sejameba (i) özetlemek, hülasa etmek(i)özetleme, özet Sejaxeba (f) çarpışmak, tokuşmak, vurmak, çarpmak (i) çarpışma Sejgufeba (f) guruplamak (i) guruplama Sejdoma (f) (taşıta) binmek, üzerine çıkmak Sejereba (f) memnun etmek, tatmin etmek, ikna etmek Sejibreba (f) özenmek, rekabet etmek, yarışmak, taklit etmek Sveba (i) neşe, sevinç, memnunluk, zevk, haz, teselli SecRiRineba şarkıyla söylemek Svebuleba (f) bırakmak, terketmek, izin, hastalık izni Svebulebis gadacileba izin süresini aşmak Sveduri isveçce Sveicaria (i) isviçre Sveicareli (i) isviçreli Sveicaruli (s) isviçreye ait, isviçreli, isviçre dili Svela (f) kurtarmak (i) yardım Sveli (i) dağ keçisi, karaca Sveuli (s) dikey, düşey, şakuli Svecia (i) isveç Svidasi yediyüz (sayı) Svidi dRisa haftalık Svidi wlisa yedi senelik, yedi senede bir olan Svidi yedi Svidiani (s) yedili SvidsaaTiani samuSao dRe yedi saatli iş günü Svileba, Svilad ayvana (f) evlat edinmek, evlatlığa kabul etmek Svilebi (i) çoçuklar, evlatlar Svili (i) çoçuk, evlat SvilTaSvili ataların torunu SviliSvili (i) torun Svilobili (i) evlatlık Svria (s) yulaf STabeWdileba (i) etki, izlenim, intiba, kanı STabeWdilebis moxdena etkili olmak STagoneba (f) önermek, teklif etmek, akla getirmek (i) önerme,teklif STamomavali (i) aile üyesi, zürriyet, çoluk çocuk STamomavloba (i) gelecek kuşaklar, evlad StamomavlobiTi (s) miras olarak intikal eden, kalıtsal, irsi STanTqma (f) yutmak içine (i) içine çekme, yutma STanTqmuli (s) emici, yutucu Sie içinde, -de, -da, -ye, -ya Sig, SigniT içinde, içeri, içeride SigadaSig şurda burda( içinde), orda burda Signeuli, Sigani bağırsaklar Signidan içinden, içeriden Sida (s) içsel, dahil, Sikriki (i) haberci, kurye Silaflavi (i) sulu yulaf çorbası (etli yada pirinçli) SimSili (i) açlık SimSiloba (f) acıkmak, açlıktan ölmek, aç bırakmak (i) açlık, acıkma Sin evde Cem Sin varT biz evdeyiz Sina (s) iç, dahili, eve ait, ehli, evcil, yerli Sinaarsi (i) içindekiler, muhteva, içerik Sinaarsiani (s) muhtevası olan, içerik dolu, kapsamlı Sinagani (s) içsel, dahili, Sinagan saqmeTa saministro iç işleri bakanlığı Sinamosamsaxure (i) hizmetçi, hizmetli, uşak Sinamrewveli evde çalışan ev ustası, el sanatları ustası Sinamrewveloba evdeki el sanayii, ev üretimi Sinamrewveluri ev imalatı, evde yapılan Sinamjdomi (i) evde oturan, evde duran Sinaurebi evdekiler, aile Sinauri (s) evdeki, eve ait, ehil, yerli Sinaurulad nezaketsiz, kabaca, sade, şatafatsızca, samimiyetle Sinauruli (s) kaba, sade, şatafatsız, senli, benli Sinayma (i) hizmetçi Sindi (i) kızılcık Sindisferi (s) açık kırmızı Sinjva (f) muayene etmek, denemek, sınamak (i) muayene,deneme, sınamak Sifri (i) şifre Sifris ganyofileba şifreleme bölümü, kodlama merkezi SiSveli (s) çıplaklık,çıplak SiSvel-titveli (s) çıplak,çıplaklık SiSvlad (z) çıplak olarak, çırılçıplak SiSvleba (f) kılıncını kınından çıkarmak SiSi (i) korku, dehşet SiSina bgera (i) ıslıkvari çıkan ses türü SiSini (f) cızırdamak, (i) cızırtı SiSiszari (f) dehşete düşmek SiSnaWami (s) korkmuş, ürkmüş, korkulu SiSxini (i) cızırtı, (f) cızırdamak Skafi dolap Sla (f) açmak, çözmek, ( yazıyı) açıklamak, yıkmak (planı) Slami (i) çamur Slamiani (s) çamurlu Smagi (s) deli, çılgın, kızgın, kudurmuş, çılgın,azgın Smagoba (f) çileden çık(ar)mak, çıldı(rt)ma, delir(t)mek, az(dır)mak Smori (i) küf kokulu, kokuşmuş,bayat,ekşimiş Smoriani (s) küflü, bayat, çürümüş, kokuşmuş Snoiani (s) güzel, hoş Soba (f) doğurmak, dünyaya getirmek (i) doğum kutlu doğum, dünyaya getirme, yılbaşı Sobili (s) doğmuş, doğurulmuş Sovinizmi (i) şovenizm Sovinisti (is-s) şovenist, şoven Sovinisturi (s) şovenistce, şövence Sovna (f) bulmak, kazanmak, elde etmek (i) bulma, kazanma, elde etme SoTi puri gürcü ekmeği Sokoladi (i) çikolata Solti (i) kamçı darbesi, kırbaç cezası, kamçı Soreuli (s) uzak Soreuli warsulSi çok eskiden Soreuli aRmosavleTi uzak doğu Soriaxlo, Soriaxlos (z) yakınca, yakın Soridan uzaktan, uzun mesafeden Soris arada, arasında sxvaTa Soris hatırımda iken, ayrıca Sori uzak Sorisdebuli (i) (gr) ünlem, nida Sors uzakta, çok uzakta, belirli bir mesafede SorsmWvreteli (s) ön sezili, basiretli, tedbirli, ferasetli SorsmWvretloba(i) sağ görü, basiret, tedbir, ön sezi Sorsmxedveli (s) uzağı gören, ileriyi gören Sorsmxedveloba (i) ileri görüşlülük, ön sezi Sotlandia (i) iskoçya SoSia (i) sığırcık kuşu Spaleri (i) duvar kağıdı Srati (i) kesilmiş sütün suyu, serum Sre (i) katman, tabaka, kat Sriali (f) şırıldamak, hışırda(t)mak (i) hışırtı, şırıltı Sroba (f) kurumak (i) kuruma Sromis discilina iş disiplini Sroma dRe iş günü Sroma (i) emek, çalışma, zahmet (f) çalışmak, emek sarfetmek, zahmet çekmek Sromismoyvare (s) işgüzar, çalışmayı seven Sromismoyvareoba (i) işgüzarlık, çalışmayı sevme Sromis unari, Sromisunarianoba (i) tesir, yeterlik, ehliyet, kudret,verim Sromisunariani(s) tesirli, yeterli, ehliyetli, verimli Sromisuunaro (s) sakat, malül SroSana inci çiçeği, dere kıyılarında yetişen yabani zanbak Stabi (i) (askeri)kurmay,karargah Stati (i) bir müessese vs nin bütün memurları, devlet, eyalet StatgareSe (i) lüzumundan fazla, kadrodan fazla kişi Steri (i) ahmak, budala, saf dil Sto, toti (i) dal, kol, şube, branş Stoebiani (s) dallı, dalları çok, çok branşlı Sua (s) orta (i) merkez, ara (z)yarı Suaguli (i) tam ortası, merkez SuadRe (i) öğle SuaTana (s) ortanca SuaTiTi (i) orta parmak Suakaci (i) arabulucu, uzlaştırıcı Suakacoba (i) arabuluculuk Sualedi (i) aralık, fasıla, mesafe, müddet Suamavali (i) arabulucu, uzlaştırıcı Suamavloba (i) arabuluculuk Suamdgomloba (i) rica, müdafaa, araya girme (f) araya gırmek, şefaat etmek SuaRame (i) gece yarısı SuaRamisas (z) gecenin yarısında, gece yarısı SuaSi ortada Subi (i) mızrak, kargı Sublgarecxili (s) arsız, utanmaz, iffetsiz, açık saçık Subli (i) alın Sublmagari (s) kandırılmaz kimse, muhafazakar, tutucu Subosani (i) mızraklı, mızrakçı Suka toprak yol, kır yolu, taşra yolu Surduli (i) sapan, Suri, Surianoba (i) gıpta, imrenme, kıskançlık, haset Suriani (s) kıskanç, gıpta eden, haset SurismaZiebeli (i) öç, intikam, kin (s) intikamcı, kinci SurisZieba kendi kendine öc almak (i) öc, intikam, kin Suqi (i) ışık, ışın, şua SuqniSani ampül Suqura (i) fener kulesi Suqfari (i) gölge, siper, perde SuRli (i) düşmanlık, husumet SuSa (i) cam, sırça, şişe SuSabandi (i) cam tüp SuSxuna (i) hava fişeği (s) parlak, aydınlatıcı SfoTva (i) kızma, öfkelenme, gazaplanma SfoTi (i) kızgın, öfkeli SfoTiani (s) telaşlı, rahatsız, sıkıntılı Sxami (i) zehir Sxamiani (s) zehirli Sxapi (i) duş, hafif yağmur Sxefi (i) suyun sıçrama sesi Sxuili gürültü yapma (i) gürültü, patırtı, velvele, kargaşa C Cabareba (f) teslim etmek (i) teslim, dağıtım Cabarebuli (s) teslim edilmiş, dağıtılmış Caberva (f) üflemek ( içine) (i) üfleme (içine) Cabeqdva (f) damga veya nişan basmak, marka basmak Cabma CaTreva (f) sürüklemek, sokmak, çekmek Cabmuli (s) sürüklenmiş, sokulmuş, çekilmiş Cabneleba (f) karanlık basmak (i) karanlık basma Cabnelebuli (s) karanlık basmış, karanlık CabrZaneba (f) inmek, alçalmak, varmak Cagdeba (f) 1. aşağıya atmak 2. eline düşmek, ele geçirmek 3. tehlikeye maruz bırakmak Cagvra (f) sıkmak, sıkıştırmak, zulmetmek, canını yakmak (i) sıkıştırma, zulüm Cagzavna (f) aşağıya göndermek Cagoneba (f) telkin etmek,ileri sürmek, önermek, ilham etmek, esinlenmek. (i) telkin, ilham, teklif, ima, esin Cagoreba (f) aşağıya yuvarlamak Cagruli (s) sıkıştırılmış, zulüm altında kalmış, ezilmiş, işkence görmüş Cadgma (f) yerleştirmek, koymak, sokmak (i) yerleştirme, koyma, sokma Cadgmuli (s) sokulmuş, yerleştirilmiş, koyulmuş Cadgoma (f) yola koyulmak, sıraya koymak, başa almak, rüzgarın durulması Cadeba (f) içine koymak, sokmak Cadena (f) bitirmek, başarmak, kabahate devam etmek Cadri (i) peçe, yaşmak, örtü, beyaz baş örtü, namaz bezi Cavardna (f) aşağı düşmek, borçlu kalmak Cavardnili (s) düşmüş, düşük Cavla (f) geçmek, uğramak Cavleba (f) tutmak, yakalamak, zaptetmek (el ile) Cazneqa (f) kavislendirmek, kavis çizmek Cazneqili (s) kavisli CaTvla (f) 1.saymak 2.sınavı geçmek 3.hesaba katmak, düşünmek (i) sınav, test, muayene, teftiş CaTvlema (f) uyuklamak (i) hafif uyku CaTvliT (z) sayarak, hesaba katarak xutidan cxra gverdamde CaTvliT 5 den 9 uncu sayfaya kadar CaTreva (f) aşağı sürüklemek, içeri sokmak CaTreuli (s) sürüklenmiş, sokulmuş Cai (i) çay ÇCais buCqi (i) çay çalısı Cais plantacia (i) çay fidanlığı CaiT gamaspinZlebi (i) çay partisi Cinuri Cai çin çayı ceilonis Cai seylan çayı Cais servizi (i) çay takımı Cais finjani (i) çay fincanı Caixana çay evi Caidani (i) çaydanlık Cainiki çaydanlık Cakereba (f) dikmek, üzerine parça dikmek Caketva (f) kilitlemek, sürgülemek, çengel takmak Caketili (s) kilitli, sürgülü, çengelli Cakvdoma (f) ölmek, ölüvermek Cakvirveba (f) düşünceye dalmak, tasarlamak (i) düşünceye dalma Cakvirvebuli (s) düşünceli Cakvla (f) öldürmek, felce uğratmak Cakvra (f) 1. göz kırpmak, 2. içten kucaklamak 3.kafaya vurmak Cakmenda sesini kesmek, sakinleşmek Cala (i) sap, saman Calageba (f) yerleştirmek (i) yerleştirme Calagebuli (s) yerleştirilmiş, paketlenmiş, toparlanmış Calaparakeba (f) dile getirmek, söylemek Calewva (f) kır(ıl)mak, ezmek, parçalamak Calpoba (f) çürümek, bozulmak Camavali (s) iniş, yokuş aşağı Camalva (f) saklamak, gizle(n)mek Camarxva (f) kazmak, gömmek, saklamak Camarxuli (s) kazılmış, gömülmüş, saklanmış Camateba (f) ilave etmek (i) ek, ilave CamiCi (i) kuru üzüm Camlagebeli (s) yerleştirici, toparlayan CamTqnareba (f) esnemek Camobma (f) asmak Camobneleba (f) karanlık basmak, güneş veya ay tutulması (i) karanlık olma CamobrZaneba (f) misafir gelmek, gelmek, inmek, alçalmak (i) geliş Camodeba (f) yıkmak, yere sermek (i) yıkma, yere serme Camogleja (f) sökmek, yolmak, koparmak, kapmak Camoglejili (s) sökük, yırtık Camodgma (f) aşağıya koymak, yerleştirmek Camodgoma (f) bir tarafa çekilmek, yol vermek, varmak Camodnoba (f) 1. erimek, eriyip bitmek, zayıflamak 2. eritmek Camovardna (f) aşağı düşmek (bize doğru) Camovla (f) bize doğru gelmek, inmek, uğramak, ziyarete gelmek CamoTvla (f) birer birer saymak (i) sayma CamoTvlili (s) sayılmış, sayılı CamoTla (f) yontmak Camokideba (f) asmak (i) asma, takma Camomxmari (s) incelmiş, zayıflamış, kurumuş (bitki) CamonaWrebi(i) ince şerit gibi kesilmiş veya yırtılmış parçalar (f) parçalamak Camongreva (f) yıkmak, tahrip etmek, perişan etmek, al aşağı etmek Camongreuli (s) yıkık, harabe Camorbena (f) koşup inmek Camorecxva (f) yıka(n)mak CamorTmeva (f) el sıkmak, el koymak (i) el koyma, el sıkma CamorTmeuli (s) el konulmuş Camorigeba (f) sıralamak, dağıtmak, yaymak (i) dağıtma, sıralama, yayma CamorCena (f) geri kalmak, arkadan gelmek CamorCenili (s) gecikmiş,geri,geride, eski kafalı CamorCeniloba (i) gerilik, geride kalmak Camosavali (i) iniş yolu, yokuş aşağı Camosakidi (i) ağaç çivi, askı, asacak, mandal Camosvla (f) inmek, inip gelmek Camosma (f) indirmek, yere koymak, yolcu indirmek, karaya çıkarmak (i) iniş, karaya çıkma Camosrialeba (f) kayarak inmek (i) kayma Camosuli (s) gelmiş, inmiş Camosxma (f) şişeye koymak, dökmek, boşaltmak (i) şişeleme Camotana (f) getirmek, indirmek (eşyayı) Camotanili (s) getirilmiş, indirilmiş şey Camotareba (f) hizmet etmek, hizmetkar olmak, kulluk etmek, ibadet etmek, emrini tutmak, taşımak, götürmek, nakletmek Camofareba (f) örtmek, kapamak, muhafaza etmek CamofleTili (s) yırtık, kopuk Camofrena (f) uçup gelmek Camofxatva (f) tırmalamak (gözlerini) Camofxeka (f) kazımak, sıyırmak CamoqveiTeba (f) geri çağırmak, feshetmek, rütbesini düşürmek Camoqceva (f) yıkılmak, düşmek, parçala(n)mak, viran olmak CamoReba (f) aşağı almak Camoyalibeba (f) formül şeklinde ifade etmek, kesinleştirmek (i) formüle etme, kesinleştirme Camoyalibebuli (s) uzuvlaştırılmış,teşkil edilmiş, tertip edilmiş, teşkilatlandırılmış Camoyvana (f) birini getirmek, indirmek Camoyeneba (f) getirmek, başkasının yerine geçmek, davet etmek Camoyra (f) aşağı atmak, aşağı saçmak CamoSveba (f) aşağı çekmek, inmesine müsaade etmek (i) aşağı çekme, inmesine müsade etme CamoSoreba (f) uzaklaştırmak, uzaklaşmak, ayrılmak (i) ayrılma, uzaklaşma Camocvena (f) dökülmek, dökmek (saç, yaprak v.s.) Camocla (f) bir tarafa çekilmek Camococeba (f) sürünerek, kayarak inmek Camocureba (f) kayarak inmek, kay(dır)mak Camowera (f) yazmak, bir yerden kopya etmek, suretini almak, hesabı geçmek CamoWra (f) kesmek (i) kesme, kesiş CamoWknoba (f) solmak, rengi atmak (i) solma, sararma, renk atma Camoxerxva (f) biçmek (i) biçme Camoxmoba (f) zayıflamak, kurumak (bitki), bir deri bir kemik kalmak CamoxrCoba (f) asmak (daraağacına) (i) asma CamoxrCobili (s) asılmış, idam edilmiş (daraağacında) Camoxsna (f) çözmek, açmak Camoxtoma (f) aşağı hoplayıp inmek Camojdoma (f) binmek, oturmak Camtvreva (f) yıkmak, kırmak Camqrali (s) sönmüş, sönük, nesli tükenmiş CamCa (i) kepçe Camwareba (f) dünyadan nefret et(tir)mek, rahatı ve huzuru bozulmak Camweri (i) kayıt aygıtı Camwkriveba (f) yazmak, hazırlamak, tanzim etmek, tasarlamak CanarTi (i) ekleme, sokulmuş, sıkıştırılmış, ilave Canasaxi (i) cenin, döl, dölük, oğulcak, bir organizmanın ilk teşekkülü Canaweri (i) kayıt, vesika, sicil defteri, arşiv, tasdikli suret, Cangali (i) 1. sofra çatalı 2. elektrik fişi Cangi (i) cenk, bir çeşit harp Cangreva (f) yıkmak, kırmak, parçalamak Canergva (f) fideyi dikmek, gömmek, yerleştirmek (i) fide dikimi CanTa (i) çanta CanCali (f) zahmetle yürümek, yorgunlukla yürümek, (i) zahmetli yürüyüş CanCqeri (i) çağlayan, şelale Cabarva (f) gizlice inmek Carbena (f) koşarak inmek Cargva (f) dikmek (bitki) Careva (f) karışmak, araya girmek (i) karışma, araya girme Careqi (i) galonun dörtte biri olan hacim ölçüsü (1,14 litre) CarTva (f) akım düğmesini açmak, içine almak cartuli sityva (i) parantez, ayraç, ara cümle Caricxva (f) kaydetmek, listeye koymak, içine almak (i) katma, kayıt Caricxuli (s) içine alınmış, katılmış, kaydedilmiş, kayıtlı Cartyma (f) vurmak, çarpmak, darbe indirmek, yumruk atmak, çakmak CarCena (f) saplamak, sokmak, çakmak CarCi (i) vurguncu, simsar, resmmiyeti suistimal eden CarCo (i) çerçeve Carxva (f) bilemek, sivriltmek Carxi (i) çark taşı, biley taşı Casafreba (i) pusu, tuzak (f) pusu kurmak, tuzak kurmak pusuda beklemek Casacmeli (i) giysi Casaweri wignaki (i) not defteri Casaxva (f) gebe kalmak, anlamak, kavramak, idrak etmek, Casaxleba (f) yerleşmek, evlere asker yerleştirmek (i) yerleşme Casveleba (f) ıslanmak, ıslatmak Casveneba (f) tabutta beklemek, tabuta koymak Casvla (f) inmek (i) güneşin batışı Caskvnili (s) kütüklerle dolu, kısa, bodur, tıknaz erkek Casma (f) 1. sokmak, arasına sıkıştırmak 2. hapsetmek, zindana atmak Casoba (f) çakmak Casrialeba (f) kayarak inmek (i) kayma Casuli (s) inmiş olan, varmış olan CasunTqva (i) solukla içeri çekme, tenefüs (f) solukla içeri çekmek, tenefüs etmek Casuqebuli (s) besili, şişmanlatılmış, gübreli Casxdoma (f) yer almak, yer ayırtmak Casxma (f) dökmek, akıtmak, boşaltmak, şişelemek (i) dökme, şişeleme Catana (f) bir şeyi indirmek Catareba (f) taşımak, nakletmek, götürmek, sürdürmek, sürüklemek Cateva (f) koymak, içermek, içine almak, sığmak Catena (f) tıka basadoldurmak, tıkamak Catexa (f) kırmak, yontmak, çentmek Catexili (s) kırık, kırılmış Catydoma (f) kırılmak, parçalanmak Catyueba (f) cezbetmek, ayartmak Caurevloba (i) başkasının işine karışmama siyaseti, mudahale etmeme Cafena (f) sermek, yaymak Cafvla (f) gömmek Cafi (i) ölçü (18 litre) Cafiqreba (f) düşünmek, düşünceye dalmak, saygılı olmak (i) düşünme, saygı Cafiqrebuli (s) düşünceli, saygılı Caflaveba (f) harap etmek, mahvetmek, yıkmak, yok etmek, imha etmek Cafloba (f) saplamak, gömmek, hançerlemek Cafluli (s) suya batırılmış Cafrena (f) uçmak, uçarak inmek CafurTxeba (f) içine tükürmek CafuSva (f) harap etmek, mahvetmek, yıkmak, yok etmek, imha etmek Caqindvra (f) sarkmak, bükülmek, başı düşmek Caqindruli, TavCaqindruli (s) sarkık, halsiz, dermansız, başı düşük Caqneva (f) el sallamak, el vermek, tokalaşmak Caqolva (f) taş atmak, taşa tutmak, taşlayarak öldürmek Caqroba (f) sönmek, söndürmek (i) sönme, söndürme, sakinleşme Caqsova (f) örmek CaquCi (i) çekiç namgali da CaquCi orak- çekiç CaRmarTi (i) aşağı yokuş, aşağı meyil CaRrmaveba (f) derinleş(tir)mek (i) derinleş(tir)me CaRrmavebuli (s) derinleştirilmiş, derin CayviTlebuli (s) sararmış, sarımsı, sarıya dönmüş CayvinTva (f) suya dalmak, dalmak, batmak (i) dalış, batış Caylapva (f) yutmak Cayofa (f) daldırmak, sokuşturmak, sıkıştırmak, içine koymak, yerleştirmek Cayra (f) 1. birşeyin içine dökmek (taneli) 2. teemel atmak Cayuryumelaveba (f) suya dalmak, dalmak, batmak (i) dalış, batış CaSveba (f) bir şeyi bir yere indirmek, bir yere almak, gemiyi suya indirmek CaSla (f) bozmak, yıkmak, harab etmek (i) kes(il)me, bozulma, çökme, yıkılma CaSxamva (f) içine zehir katmak, zehirlemek, zehir içirmek CaCumeba (f) sesi kesmek, sessiz olmak CaCurCuleba (f) fısıldamak, fısıltı ile konuşmak, fısıldaşmak Cacema (f) hançerlemek, saplamak Cacvivna (f) yaprak dökümü, dökülmek Cacieba (f) 1. sık(ıl)mak, telaşlan(dır)mak 2. serinle(t)mek(i) 1. telaş, sıkıntı 2. serinlik Cacineba (f) gülümsemek Cacma (f) giymek, giyinmek Cacmul-daxuruli (s) giyinik ( ayakkabı, giysi) Cacmuli (s) giyinik (beden, ayak) Cacoceba (f) sürünerek inmek Cacureba (f) kayarak inmek CaZineba (f) uyumak, uykuya dalmak CaZirva (i) suda boğ(ul)ma, batırma (f) batırmak, suda boğ(ul)mak CaZiruli (s) batmış, batırılmış CaZroma (f) sürünerek inmek Caweba (f) ban(dır)mak, batırmak, daldırmak (i) banma, daldırma, dalma Cawebeba (f) yapıştırmak (i) yapıştırma Cawera (f) yazmak, kaydetmek (i) yazı, kayıt Cawvdoma (f) anlamak, idrak etmek, kavramak, iş ermek (i) anlama kavrama, idrak etme, CawveTeba (f) damlamak Cawvena dawvena (f) yat(ır)mak Cawixlva (f) tekmelemek (i) tekmeleme, tepme, çifte atma Cawola (f) yatmak Cawyoba (f) koymak, yerleştirmek, dizmek, kurmak (i) koyma, yerleştirme, dizme, kurma CaWideba (f) tutmak, yakalamak, zaptetmek, yaklaştırmak CaWra (i) sınavda başarısız olma, deşme, oyma, kesme Caxedva (f) aşağı bakmak CaxlarTva(f) 1.dolaştırmak, karma karışık etmek (saç-ip) 2.karışıklık içine girmek, karıştırmak (işin) Caxmaxi (i) tüfek horozu, tabanca horozu Caxmaxis Seyeneba horozu tetiğe almak Caxsna (f) bağını çözmek, gevşetmek Caxtoma (i) aşağıya atlatma, içine atlama Caxuteba (f) kucakla(ş)mak CaxSoba (f) sıkmak, kavramak, sıkıca tutmak, kenetlemek CaxSobili (s) sıkılmış, kenetlenmiş, sıkıca kavranmış Cajdoma (f) oturmak, yerini almak Ceka (f) kuluçka makinası ile civciv çık(ar)mak Ceki (i) çek, poliçe Cem mier benim tarafımdan çCemTan bana, benimle Cemi (s) benim (z) benimki CemTvis benim için Cemodani (i) bavul CemCo (i) meyva kabuğu Cerqezi (i) çerkez CerCeti (s) sersem, budala, ahmak, anlayışsız Ceqma (i) çizme, bot CeCa (f) giderken dökmek, saçmak (i) dökme, saçma Cexa (f) balta ile vurarak kesmek, yontmak, çentmek (i) vurma, yontma, çentme Cexuri (i) çek dili Cvari (i) paçavra, silgi bezi, çaput, lapacı Cveva (f) alışmak, alışkın olmak (i) alışkanlık Cven (zm) biz, bize Cveni (s) bizim (zm) bizimki CvenTan (z) bize, bizde Cveneba (f) göstermek (i) gösteri CvenebiTi (s) gösterere, gösteri usulü ile Cveuleba (i) alışkanlık CvenebiTi nacvalsaxeli işaret zamiri Cveuli alışmış Cveulebriv (z) geleneksel, yapıla gelen, genellikle, alışılmış Cveulebrivi (s) bayağı, adi, sıradan, genel Cvidmeti (sayı) on yedi meCvidmete on yedinci Cvili (s) nazik, yumuşak huylu, kibar, tatlı, ılımlı Cvili (i) minik, küçücük, ufak bebek Cia (i) cüce, bodur hayvan veya fidan (s) bodurca, oldukça kısa Cibuxi (i) çubuk, uzun ağızlık Civili (f) şikayet etmek (i) şikayet momCivani şikayetçi CiTi (i) pamuklu bez, pamuk (amerikan bezi) Cinebulad (s) pekala, mükemmelen Cinebuli (s) mükemmel, kusursuz, nefis CineTi (i) çin Cineli (i) çinli Cinuri (i) çince CiraRdani (i) meşale, asetilen lambası Cirgvi (i) çalı, çalılık, çalıya benzer şey Ciri (i) hoşaf, kurutulmuş meyve Cirqi (i) (tıb) cerahat, irin Cirqiani (s) cerahatlı, irinli Cirqis mocxeba (f) leke sürmek, rezil etmek, damgalamak Cirqmocxebuli (s) rezil olmuş, leke sürülmüş, damgalanmış Citbatona (i) saka kuşu, buna benzer birkaç sarı kuş Citi (i) kuş Citis rZe kuş sütü CifCifi (f) mırıldanmak (i) geveleme, mırıldanma Ciyvi (i) (tıb) guatr, guşa CiCaxvi (i) kursak, hayvan midesi CiCqna (f) dişleri kurcalamak Cixi (i) içinden çıkılmaz durum, kördüğüm cixirtma (i) et veya balık suyu, et suyuna çorba cixrixi pamuk işleme makinası cliqi (i) toynak, toynaklı hayvan ayağı Cliqiani, Cliqovani (s) çatal tırnaklı, şeytanca, toynak ayaklı Clungi (s) ağır, kafası işlemez, kalın kafalı, anlayışsız Cmaxva (f) teklifsizce konuşmak, samimi konuşmak, gevezelik etmek, sohbet etmek, gevezilik etmek Cmaxi (i) saçma şey, boş laf, önemsiz şey CogburTi (i) tenis Conguri (i) gürcü müzik aleti, çonguri ConCxi (i) iskelet, çatı, kuru kemik, leş, ceset CorTi (i) tırıs gitmek, koşmak, hızlı yürümek (i) tırıs, hızlı gidiş,koşuş Cofura (s) çiçek bozuğu, çopur CoCva (f) sürünmek, emeklemek (i) sürünme, emekleme CoCori (i) tay, sıpa Coxa (i) ceket, dış yelek, gürcü ceketi Cra (f) itmek, dürtmek, sürmek Crdili (i) gölge saCrdilobeli (s) gölgelik Crdiliani (s) gölgeli Crdilo amerika kuzey amerika Crdilo-aRmosavleTi kuzey doğu Crdilo-aRmosavleri kuzey doğu Crdilo-dasavleTi kuzey batı Crdilo-dasavleTuri kuzey batı CrdiloeTi (i) kuzey, şimal CrdiloeTis polusi kuzey kutbu CrdiloeTis ciali kuzey kutbu fecri CrdiloeTSi kuzeyde Crdiloeli (i) kuzeyli Crdilo kavkasia (i) kuzey kafkasya CrCili (i) güve Cumad (z) gizlice, sessizce Cumad yofna (f) sessiz olmak Cumi (s) sessizlik, sessiz CumCuma (s) uslu, yumuşak başlı, alçak gönüllü, çekingen Cum-Cumad (z) sessizlikle, sukütla, sessizce, gizlice CurCuli (i) fısıltı, fısıldama (f) fısıldamak CurCuliT fısıldayarak Cuqeba (f) bağışlamak, hediye etmek (i) bağış, hediye CuqurTma (i) oyulmuş sanat eseri, oyma CuqurTmiani (s) oymalı CuxCuxi (i) çağlama, fokurdama (f) çağlamak, fokurdamak Cqara (z) çabuk, hızlı, acele Cqari (s) süratli, hızlı Cqmalva (f) saklamak, gizlemek (i) saklama, gizleme Cqmeta (i) çimdik (f) çimdiklemek Cxavili (f) miyavlamak (i) miyavlama Cxaruni (f) takırdatmak, çatırdatmak, (silahla) yüksek sesle konuşmak (i) takırdama Cxvleta (f) delmek, sokmak, iğnelemek, kurcalamak Cxikvi (i) kara bakkal kuşu, ala karga Cxiri (i) çubuk, değnek, baston Cxreka (f) eşelemek, araştırmak, yoklamak, didik etmek (i) eşeleme, araştırma Cxriali (f) takırdamak, tıkırdamak (i) boş laf, takırtı Cxubi (i) kavga (f) kavga etmek moCxubari (i) kavgacı saCxubari (i) kavgalı c - c, ic, ca, mec wavikiTxav -de, bende okuyacağım - Tqvenca sizde mi isic mova oda gelecek - c ki, ara Tu is marto, miWsi megobrebic ki movidnen kendisinin dışında oğlanın arkadaşları da geldiler ca (i) gök calTvala (s) tek gözlü cali (i) tek, teki, sureti calke, cal-calke (z) tek, tek tek, ayrı ayrı calkeuli (s) bireysel, ayrı calmxriv tek yönden calmxrivi (s) tek yönlü calmxrivoba (i) tek yönlülük calobiT (z) perakende olarak calfexa, calfexi (s) tek ayaklı, tek ayak cal-calke (z) tek tek, ayrı ayrı camds gökyüzüne kadar cameti (sayı) on üç mecamete on üçüncü carieli (s) boş sacariele boşluk carizmi (i) çarlık carci (i) tebeşir cacia (s) solak cacuni kxelisac (i) okşama (eli) cacxvi (i) ıhlamur, ıhlamur ağacı caxcaxi (f) titremek, ürpermek (i) titreme cbiereba (i) hile cbieri (s) hileci, hilekar, yalancı cda (f) 1.test yapmak, sınav yapmak, deney yapmak denemek 2. çalışmak, çabalamak, 3. beklemek (i) 1.test, deney, sınav 2. çalışma, çabalama 3. bekleme cdena (f) hedefi vuramamak, kaçırmak cdena (f) aldatmak, yalan söylemek ceka, centraluri komuteti (i) merkezi, komite cekva (i) raks, dans, raksetme celva (f) biçmek, tırpanlamak (i) biçme, tırpanlama celi (i) tırpan celqi (s) yaramaz, afacan, oynak, neşeli, (i) erkek tabiyatlı kız celqoba (f) yaramazlık yapmak, oynamak (i) oyun, yaaramazlık, şeytanlık cema (f) dövmek, vurmak, kamçılamak (i) dövme, vurma, kamçılama cema-tyepa (f) hırpalamak, dövmek cementi (i) çimento centraluri (i) merkezi centraluri komiteti (i) merkezi komite centraluri sokontrolo komisia (i) merkezi kontrol komisyonu centri (i) merkez cerebze Sedgoma parmak uçları üzerinde durmak ceremonialuri marSiT gavla seramonik marşla geçmek (resmi geçiş) ceri (i) baş parmak cercvi (i) bakla ceti (i) rahatsızlık, sinirlilik, huzursuzluk ceceba kxelisac (f) el yardımı ile yürümek veya aramak, el yordamı cecebiT (z) el yardımı ile cecxlgamZle (s) ateşe dayanıklı cecxlgamZle aguri (i) ateşe dayanıklı tuğla cecxlgamCeni (s) yangın çıkarıcı cecxli (i) od, ateş cecxliani (s) ateşli cecxlis mokideba (f) ateşi yakmak, tutuşturmak cecxlis paras (i) ocak başında, ateş etrafında cecxlis siswrafe (s) ateş hızında, çok süratli, ateş gibi cecxlis wakideba (f) ateş almak (i) ateş alma, telaş cecxlmsroli iaraRi (i) ateşli silahlar cecxlmtyorcni alevli, alev saçan cecxlmqrobi (i) ateş söndürücü cecxlmqrobi razmi (i) itfaiye teşkilatı cecxlfareSi (i) itfaiye neferi, itfaiyeci cecxlwamkidebeli (s) ateş yakan, ateşçi, kundakçı, yangın çıkaran cexva (f) harman dövmek (i) harmanlama cva, dacva (f) beklemek, korumak, muhafaza etmek cvaleba (f) değiştirmek, tahvil etmek, aktarma yapmak cvalebadi (s) değişir, değişken, kararsız, sebatsız, şıp sevdi cvalebadoba (i) değişebilirlik cvari (i) çiy, şebnem cveTa (f) eskimek, eskitmek, yıpratmak (i) yıpratma (elbise) cvena (f) dök(ül)mek (yaprak, saç, v.s.) (i) dök(ül)me cvili (i) mum, balmumu cvilovani (s) mum gibi, mumdan yapılmış cvla, gamocvla (f) değişmek, değiştirmek cvlileba (i) değişim, değişiklik, tadilat cvriani (s) özlü, canlı, sulu (meyva) cdomili (s) haatalı, yanlış cduneba (i) günaha teşvik etme, baştan çık(ar)ma (f) günaha teşvik etmek, baştan çıkarmak, iğfal etmek ciali (f) ışık saçmak (i) parlaklık, ışık demeti cibruti (i) burgu, matkap ciga (i) yük taşımaya mahsus büyük kızak cida (i) karış, açıklık, inç, mesafe cieba (f) çok üşümek (i) ateş, humma ciebiani (s) ateşli, hararetli cieb-cxeleba (i) ateş, humma, sıtma civa soğuk var civi (s) soğuk civi iaraRi yalancı tabanca civilizacia (i) medeniyet, uygarlık cikli (i) devir, devre, yuvarlak şey, daire cikloni (i) kasırga, hortum, siklon ciklonuri (s) kasırga şeklinde, hortum biçiminde cikluri (s) devirli, devirsel, yuvarlak dairesel cila (i) albümin, yumurtanın beyazı cilindri (i) silindir şapka, silindir cilis dawameba (i) sözle iftira (f) iftira etmek cilismwamebeli (i) iftira eden kimse, iftiracı, müfteri cilismwamebluri (s) iftira kabilinden, iftira şeklinde ciliswameba (i) sözle iftira (f) iftira etmek cilovani (s) albüminli, yumurta aklı cimbiri (i) sibirya cimbirisa, cimbireli (s) sibiryalı cimcimi (f) donuk ışık yaymak, parıldamak, parlamak (i) parıldama, parlama, parıltı, titrek ışık cingli (i) yalancıktan, numaradan ağlama cinikuri (s) alaycı, mühtehzi, hor gören, kötü gözle bakan cirki (i) sirk cirkuliari (s) daireye ait, daire şeklinde, dairesel (i) yuvarlak cisartyela (i) gökkuşağı ciskari (i) şafak vakti cisterna (i) sarnıç, mahsen, su deposu cisferi (s) gök rengi açık mavi, havai mavi citata (i) bir eserden bir diğerine aktarma, iktibas citrusebi (i) turunçgiller ciuri (s) göğe ait, semavi, kutsal, ilahi, göksel cifri (i) şifre, rakam, şekil ciyvi (i) sincap cicinaTela (i) ateş böceği cicunia (i) kedi yavrusu, pisi cicxvi ağaç, kepçe cixe (i) hapisane, zindan, kale miuvali cixe zapt olunmaz kale, varılmaz kale cixis galavani (i) kale duvarı cixe-darbazi (i) kale, şato, hisar cixesimagre (i) kale, hisar, kermen, gözetleme kulesi, mustahkem yer cmacuni (f) kımıldatmak, oynatmak, haraket ettirmek (dudakla) cneba (i) fikir, görüş, san, zan cnoba (f) tanımak (i) bilgi, haber, mesaj, ruhsat, belge cnobaTa biuro soruşturma bürosu cnobari (i) referans, corafya lügatı, cep rehberi, bonservis cnobebi (i) malumat, bilgi, haber, mesaj cnobiereba (i) vicdan, anlam, mana, his, duygu, anlayış cnobili (s) malum bilinmiş, tanınmış, ünlü cnobismoyvare (s) meraklı cnobismoyvareoba (i) merak cidva (i) günah codvili (s) günahlı, günahkar ucodvili günahsız codna (i) bilgi, bilme (f) bilmek mcodne bilgili, bilen ucodinari bilgisiz, cahil coli (i) karı, eş, zevce colis gaSveba (f) boşanmak colis SerTva (f) evlenmek (kızla) coliani (s) evli erkek colisZma (i) kayınço colqmroba (i) karı kocalık, evlilik col-Svili (i) çoluk çocuk, aile comi (i) hamur cota (z) az biraz cotaodeni biraz cota ram az şey, birkaç şey cot-cota (i) azar azar cot-cota, cot-cotati, sotcotaobit (z) azar azar, derece derece, aşamalı cofi, cofianoba (s) öfke, hiddet, delilik, çılgınlık, kudurma cofiani (s) öfkeli, hiddetli, deli, çılgın, kuduruk cocva (i) sürünmek (i) sürünme cocxali (i) diri, canlı, sağ, tez canlı cocxali Zala insan gücü cocxal-mkvdari (s) yarı ölü cocxi (i) süpürge cocxlad (z) canlı olarak, parlak coxna (f) çiğnemek, geviş getirmek (i) çiğneme, geviş getirme cra (f) elemek (i) elenme cremli (i) gözyaşı, yaş cremliani (s) yaşlı, ağlamaklı, gözü yaşlı cru (s) sahte, yapmacık, taklit, yalan (i) yalancı sahtekar cruklasikuri (s) sözde klasik, taklit crumokavSireebi (i) yarı müttefik crumorwmune (s) batıl itikatlı, boş şeylere inanan crumorwmuneoba (i) batıl itikat, hurafe, boş inanç crumosaxele (i) hakkı olmadan birşey isteyen kimse, sahtekar crumowme (i) yalancı şahit crupentela (i) yalancı, sahtekar crurwmena (i) ön yargı, peşin hüküm, tarafgirlik cudad (z) kötü, kötü olarak cudi (s) fena, kötü culi (i) balta culis tari (i) balta sapı curva (f) yüzmek (i) yüzme curi (i) inek memesi cuRluti (i) boş gezen kımse, haylaz cuRlutoba (s) işşiz, aylak (f) boş gezmek cqera (s) bakmak cqvitad (z) çabucak, süratle, hızla, tez elden, derhal cqviti (s) çabuk, pratik, süratli cqrialeba şarıldama cxadad (i) aşikar, alenen cxaddeba (f) 1.ortaya çık(ar)mak, görünemek 2. bildirmek, ilan etmek cxadi (s) belli, zahir, aşikar, açık cxadliv (z) hakikat, gerçeklik cxadyofa (f) kanıtlamak, ispat etmek, doğruluğunu tesbit etmek cxare (s) acı, keskin, şiddetli (göz yaşı, içecek) cxeba (i) yağla(n)ma (f) yağlamak (merasim için yağlayarak takdir) cxedari (i) beden, vücut, ceset, gövde cxela sıcak var cxeli (s) sıcak cxeni (i) at cxenis Zala beygir gücü cxeniT at ile, atlı cxenosnebi (i) atlılar, biniciler cxenosani (i) atlı, binici, suvari cxenosani jari (i) atlı ordusu cxenosnoba (i) binicilik cxvari (i) koyun cxvira (s) iri burun, kocaman burunlu cxvir aweuli burnu havada cxviri (i) burun cxviris dacemineba (i) aksırık, aksırma (f) aksırmak cxvirismieri (s) buruna ait, genizden veya burundan gelen cxviria bgera burun sesi cxvirpirdaSvebuli (s) somurtkan, asık suratlı, küskün, huysuz cxvirsaxoci (i) mendil cxvir-xaxa (i) ağız-burun cxvris xorci (i) koyun eti cximi (i) yenmiyecek her türlü yağ cximiani, cximeuli (s) yağlı, şişman (motor yada et yağı) cxoba (f) pişirmek (i) pişirme cxoveli (i) hayvan cxovelmoqmedeba (i) faaliyet, fiil, amel, kuvvet, etki cxoveluri (s) hayvanca, canavarca cxovreba (i) hayat, yaşayış (f) yaşamak cxovrebis aRwera (i) hayat hikayesi, biyografi, özel yaşam öyküsü cxoneba (i) kurtuluş, selamet cxonebuli (s) mübarek, hayır dualı, takdirli, mesut, bahtiyar cxra (say) dokuz cxraasi (say) dokuz yüz cxrameti(say) on dokuz cxrili (i) ( tren v.s.) tarife tablosu, (mektup v.s.) ders proğramı cxuneba (f) ısıtmak, kızdırmak, ısınmak (i) ısıtma, ısınma, kızdırma Z Zabva (i) germe, gerilme, gerilim Zabri (i) huni Zageba (f) kınamak, ayıplamak (i) kınama, ayıplama ZagZagi (f) titremek (i) titreme, titreyiş Zala (i) güç, kuvvet, zor, şiddet Zaladoba (i) güçlülük, kuvvetlilik, zor, şiddet ZaladobiT (z) güçle, kuvvetle, zorla, şiddetle Zalauneburad (z) ister istemez, zoraki Zalaufleba (i) güç, kudret, kuvvet Zaldataneba (f) bozmak, ihlal etmek, baskı yapmak, güç kullanmak (i) güç, zor, şiddet, ihlal, tecavüz ZaldatanebiT (z) baskıyla, zorla, şiddet kullanarak ZaldatanebiTi (s) şiddetli, sert, zorlamalı Zalian, Zalze (z) pek, çok Zalmomreoba (i) şiddet, sertlik ZalmomreobiT (z) şiddetle, zorla ZalmomreobiTi (s) şiddetli, sert, zorlu Zal-Rone (i) güç, kuvvet Zamia, Zamiko (i) erkek kardeş ZarRvi (i) damar, sinir damarı ZarRviani (s) damarlı ZarRvmagari (s) güçlü, kuvvetli, sağlam, sert Zarcva (i) soygun, soyma, hırsızlık, yağma (f) soymak, yağmalamak Zarcva-gleja (i) soygun, yağmalama Zafi (i) iplik ZaRli (i) it, köpek ZaRlurad mokvda (s) köpek gibi öldü ZaRlyurZena (i) it üzümü, beyaz çiçekleri ve siyah, zehirli meyveleri olan, kimi ilaçların yapımında kullanılan bitki Zaxili (i) çağırma,bağırma, çağrı (f) çağırmak, bağırmak Zaxilis niSani (i) ünlem işareti Zgera (i) yürek çarpıntısı, nabız Zgereba (f) hücum etmek, saldırmak, fırlamak, hamle yapmak Ze (i) oğul, erkek evlat (soyadında kullanılır) Zebna (i) arama (f) aramak, araştırmak Zegli (i) anıt, abide Zeli (i) tahta Zera (i) çaylak Zerwva (i) model, örnek, modelcilik, şekilcilik (f) modelini yapmak, modellik etmek Zewkvi (i) zincir (saatin) Zexvi (i) sucuk, sosis, salam Zvali (i) kemik Zval-rbilSi gamjdari (s) kökleşmiş Zvelad (z) eskiden Zveleburi (s) eskiden olduğu gibi, eski, kadim Zveli (s) eski ZvelisZveli (s) çok eski, hatırlanmayacak kadar eski Zvirad (z) 1.pahallıca, kıymetli 2. az bulunur, nadir Zviri (s) 1.pahalı, kıymetli 2.az bulunur, nadir Zviroba (i) pahallılık, kıymetlilik Zvirfaseuloba (i) kuyumculuk, mücevherat, değerli şeyler Zvirfasi (s) değerli, sevgili Cemo Zvirpaso sevgilim, kıymetlim Zvirfasi qva (i) değerli taş Zvliani, Zvlisa (s) kemikli, kemikleri görünen, zayıf, kılçıklı Zvra (f) yerinden çıkma miwis Zvra (i) deprem, zelzele Zia (i) amca, dayı Zieba (f) aramak, araştırmak (i) araştırma, soruşturma Zili (i) uyku, uyuklama Ziras (s) altında, yaya Zireuli (s) kökten, radikal, köksel, esasi, temel, kaynak Ziri (i) 1.dip, alt, temel 2. kök, kökten 3. defter koçanı 4. taban, pençe (ayakkabı) ZiriTadi (s) asli, temel, ana, başlıca, en önemli Ziris gamoTxra (f) tabanını eşmek, altını eşmek, temelini çürütmek Zirkvi (i) kütük Zirmagara (i) sirpençe çıbanı Zirs (z) aşağı, aşağı doğru Zirs daSveba (f) yere sermek, yere vurmak, inmek (uçak için) Zirtkbila (i) meyan kökü Zirfesvianad amogdeba (f) kökünden sökmek (i) kökünden sökme ZiZa (i) dadı, süt nine Zleva (f) vermek Zlevamosilad (s) zafer kazanmış bir tavırla, gururla Zlevamosili (s) zafer kazanmış, galip, gururlu Zlier (s) çok, pek, gayet fazla Zliereba (i) kudret, güç Zlieri (s) güçlü, kuvvetli Zlivs (z) güçlükle, zorlukla ZlivZlivobiT (z) ancak, hemen hemen, olsa olsa, henüz, güçlükle Zma (i) kardeş, birader Zmadi (i) sağdıç Zmadnafici (i) enişte, bacanak Zmarva (f) yüzünü ekşitmek Zmari (i) sirke Zmis mkvleli (i) kardeş katili Zmiswuli (i) yeğen Zmis Svili yeğen Zmoba (i) kardeşlik, kardeş olma hali Zmurad (z) kardeşçe Zmuri (s) kardeşçe Zna (i) demet, deste Znelad (z) 1.zorlukla, güçlükle 2. seyrek, nadir olarak Zneli (s) güç, çetin, zor Zova (f) otlamak Zoveba (f) otlatmak, çobanlık yapmak ZonZi, ZonZebi (i) paçavralar, eski kumaşlar Zravi (i) motor hareket ettirici güç Zraxva (f) ayıplamak, kınamak (i) kabahat, ayıplama, kınama Zroba (i) çekme, çıkarma, seyirme (f) çekmek, çıkarmak, seyirmek Zroma (f) sürünmek, sürünerek ilerlemek, sessizce sokulmak Zroxa (i) inek Zroxis sorci (i) sığır eti Zrwola (f) tirtir titremek (i) titreyiş, titreme Zu (i) dişi (kadın) Zua (i) at kılı Zu daTvi (i) dişi ayı ZunZuli (s) hantalca, koşu Zunwad (s) hasisce, pintice Zunwi (s) cimri, pinti, hasis Zunwoba (f) kısmak, azaltmak, daraltmak ZuZu (i) meme ZuZus Tavi meme başı ZuZumwovari (s) 1.meme emen, henüz emme çağında 2.memeli hayvan ZuZus woveba (f) meme em(zir)mek ZRveni (i) armağan, hediye ZRvna (f) hediye vermek, armağan etmek ZRola (f) kılavuzluk etmek, götürmek, rehberlik etmek ZRoma (f) gidermek, tatmin etmek, doy(ur)mak (i) doy(ur)ma, doygunluk w wabaaseba (f) sohbet etmek (azıcık) wabarbaceba (f) sendeleyerek yürümek wabaZva (f) taklit etmek (i) taklit waberva (f) üflemek (biraz) wabilwva (f) saygısızlık etmek (mukaddes bir şeye), küfür wabli (i) kestane wablisferi (s) fındık rengi, vişne çürüğü rengi waborZikeba (f) tökezlemek, sürçmek wabrZaneba (f) askeri yürüyüş wagdeba (f) kapı dışarı etmek, sokağa atmak, dışarı atmak wageba (f) kaybetmek (i) kaybediş(oyun v.s.) wagebuli (s) kayıp, kaybedilmiş zarar wagrZeleba (f) uzatmak wadgoma, wardgoma (f) ortaya çıkmak, görünmek wadili (f) istemek, arzu etmek, dilemek, temenni etmek (i) arzu, istek, temenni, dilek wavi (i) vizon kürkü wavleba (f) ele geçirmek, el koymak wazneqa (f) eğmek, bükmek, eğilmek, bükülmek, kıvrılmak waTvlema (f) uyuklamak, kestirmek waTla (f) yontmak waTreva (f) sürütmek wakereba (f) üzerine dikmek wakvra (f) dirsekle dürtmek, itmek, dürtmek wakideba (f) ateşlemek, tutuşturmak (i) kavga, atışma, çekişme, bozuşma wakiTxva (f) okumak wakiTxuli (s) okunmuş wakuzva (f) sarkmak, kendini koyuvermek kambur gibi yürümek waldi (i) küçük balta walekva (f) su basmak, istila etmek (i) su baskını, sel, tufan walekili (s) su basmış, su baskını walkoti (i) bahçe, meyva bahçesi waluRludeba (f) mırıldanmak, söylenmek, homurdanmak, pepelemek wamali (i) ilaç wamateba (f) ilave etmek, katmak, eklemek (i) katma, ilave, zam wambaZveli (s) taklitçi wambaZveloba (i) taklit etme, taklitçilik wamgleji (i) gaspedici, rüşvet alan, rüşvet veren wamdauwum (z) her dakika, her an wameba (f) 1. eziyet etmek, işkence etmek 2. inanmak wamebuli (i) şehit (s) devamlı acı çeken, acılı wami (i) saniye, an wamkiTxveli (i) okuyucu wamlva, mowamlva(f) zehirlemek wamloba (f) bakmak, tedavi etmek (i) bakım, tedavi wamodgoma (f) ayağa kalkmak wamodeba (f) yakalamak, tutmak wamovardna (f) sıçrayarak ayağa kalkmak (i) sıçrama wamozrda (f) büyümek, yetişmek, yetiştirmek wamoTreva (f) sürüyüp getirmek, taşımak wamonTxeva (i) kusma wamoroSva (f) gevezelik etmek, sohbet etmek wamosasxami (i) kolsuz manto, pelerin, üzerine alınacak giysi wamosvla (f) gelmek wamosxma (f) arkasına alıvermek, omuzlarına atmak,örtünmek wamoqceva (f) devirmek, bozmak (i) devrilme, devirme, bozma wamoReba (f) taşımak, nakletmek, getirmek wamoyeneba (f) ilerletmek, terfi ettirmek,geliştirmek, ayağa kalkmak wamoyvana (f) birini getirmek, birine rehberlik etmek wamoyvireba (f) bağırmak, yırtınmak wamoyola (f) birisi ile beraber gitmek wamoyofa (f) çıkarmak wamocdena (f) gizli bir şeyi ağzında kaçırmak, sır vermek wamocma (f) giyinmek, üstüne almak, giyivermek (çabuk) wamoZaxeba (f) çağırmak, bağırarak çağırmak (i) bağırma, bağırtı wamoZaxili (i) çağırma, bağrırma wamoweva (f) kaldırmak, diklemek, arkadan yetişmek, terfi et(tir)mek wamowola (f) yatırmak (kısa bir süre için) wamowyeba (f) girişmek (i) teşebbüs wamoWra (f) problemden, dertten sıyrılmak wamoxtoma (f) sıçrayıp çıkmak (i) sıçraa wamoxurva (f) ört(ün)mek wamsve, imwamsve tam o anda wamqezebeli (i) kışkırtıcı wamyvani (i) birini götüren, rehber kılavuz (s) kılavuzluk, rehberlik wamZRvareba (f) tanınma veya açıklama yoluyla önceden belirtmek wamZRvarebuli (s) tanınan, belirtilen wamwami (i) kirpik wamxdari (s) bozulmuş, mahvolmuş wanamZRvari (i) tanıma veya açıklama yoluyla önceden belirten wanwali (f) sendelemek (i) sendeleme warbi (i) kaş warbis Sekvra (f) kaşlarını çatmak warbSekruli (s) kaşları sarkık, kalın kaşlı, çatık kaşlı wargzavna (f) göndermek, yollamak wargzavnili (s) gönderilmiş wardgena (f) takdim etmek, sunmak (i) başlangıç, takdim, sunu wardgenili (s) takdim edilmiş, sunulmuş warTmeva (f) elinden almak, mahrum etmek (i) alma, mahrum etme warTmeuli (s) elinden alınmış, mahrum edilmiş warmavali (s) geçici, süreksiz, fani, çabuk geçen warmarTi (s) putperest, dinsiz, kafir warmarToba (i) putperestlik, dinsizlik, kafirlik warmarTuli (s) putperest, dinsiz, kafir warmateba (i) başarı, muvaffakiyet (f) başarmak warmatebiani (s) başarılı warmetebis miRweva (f) başarmak warmatebiT (z) başarıyla warmatebiTi (s) başarılı warmodgena (f) temsil etmek, tasavvur etmek (i) temsil,tasavvur warmoeba (f) 1. üretmek, imal etmek 2. oluşturmak, türetmek, çıkarmak (i) mahsul, oluşturma, kurma, çıkarma warmoebuli (s) türemiş,çıkarılan, türev (gr) 2. üretilmiş, üretilen, çıkarılan, oluşturulan warmoTqma (f) söz söylemek, şerefe kadeh kaldırıken konuşmak warmomadgeneli (i) temsilci, firma temsilcisi, vekil, milletvekili, örnek, model warmomadgenloba (i) temsil, gösteri, vekalet, tasvir, temsilcilik warmosadegi (s) azametli, heybetli warmosaxva, warmodgena (f) tasavvur etmek, hayal etmek, farzetmek, sanmak (i) hayal etme, farzetme, tasavvur warmoudgeneli (s) düşünülemez, akla sığmaz, tasavvur olunamaz, hayret verici warmoSoba (f) üretmek, hasıl etmek, doğurmak (i) nesil, döl, üretim, meydana getirme warmtaci (s) çekici, cezbedici, büyüleyici warsuli (s) geçmiş, mazi warsuli dro geçmiş zaman warRvna (i) tufan, su basması, sel waryvnili (s) tahrip edilmiş, bozuk, baştan çıkarılmış, dininden döndürülmüş warCineba (i) ayırtetme, fark gözetme, ayırım, fark, üstülük warCinebiTi (z) mükemmel, harik warCinebuli (s) kusursuz, eksiksiz, mükemmel, tam warwera (i) yazma, kaydetme, kayıt, kitabe, yazıt (f) kaydetmek, yazmak warwerili (s) yazılmış, kayıtlı wasasmeli (i) sürülecek şey, merhem wasafarebeli (i) örtülecek şey, örtü, siper, sığınak wasvla (i) kalkış (f) gitmek, ayrılmak, kalkmak wasisianeba (f) (köpeği) birinin üstüne saldırtmak waskdoma (f) fışkırmak wasma (f) sürmek (sıvıyı), yağlamak (i) yağlama waugebeli (i) kaybetme olmayan şans oyunu watyueba (f) kandırmak, ayartmak,cezbetmek waforxileba (f) tökezlemek, sürçmek waqezeba (f) teşvik etmek, tahrik etmek, kışkırtmak (i) teşvik, tahrik, kışkırtma waqceva (f) düşmek, devrilmek waReba (f) (bir şey) götürmek, kaldırmak, çıkarmak waRebi (i) otel hademesi, ayakkabı temizleyici waRebuli (s) götürülmüş, kaldırılmış, çıkarılmış waRma (i) doğru(ters değil) karşı yön waRma-ukuRma (z) ters yüz, baş aşağı, alt üst wayvana (f) (canlılar için) götürmek, tutuklamak wayvanili (s) (canlılar için) götürülmüş, tutuklanmış, tutuklu wayola (f) (canlının) yanında gitmek, peşinden gitmek, evlenmek (kız için) wayrueba (f) sessiz durmak, sessiz kalmak waSla (f) ovmak, silmek (i) ovma, silme waSlili (s) ovulmuş, silinmiş waCxubeba (f) kavga etmek, çekişmek, bozuşmak, atışmak, ağız dalaşı yapmak waCurCuleba (f) fısıldaşmak wacxeba (f) değmek (boya vb), yağlamak (i) yağlama, bulaştırma waZineba, waTvlema (f) uyuklamak waweva (f) çıkarmak,kaldırmak, uzaklaştırmak warwera (f) yazmak, kaydetmek, (i) yazma, kaydetme, kitabe, kayıt, yazıt wawvetianeba (f) bilemek, keskinleştirmek, sivriltmek wawvetianebuli (s) keskin, sivri, bilenmiş wawyveta, waWra (f) koparmak, baş kesmek waxaliseba (f) cesaret vermek, teşvik etmek, özendirmek, yardım etmek (i) cesaret verme, teşvik, özendirme waxalisebuli (s) cesaret verilmiş, teşvik edilmiş, özendirilmiş waxdena (f) berbat etmek, boz(ul)mak, yıkmak, harap etmek, mahvetmek waxdoma (f) çirkinleşmek, biçimsizleşmek webva (f) yapıştırmak (i) yapış(tır)ma webo (i) yapıştırıcı webovani (s) yapışkan weva (f) içmek (sigara vb), çekmek, sürüklemek wevri (i) üye, aza sazogadoebis wevri cemiyet üyesi wevroba (i) üyelik, azalık welTaRricxva (i) kronoloji, zamanın devirlere ayrılması, hadiseleri tarih sırasına göre veren cetvel weli (i) 1.bel 2. yıl, sene welis tkivili (i) bel ağrısı, lumbado weliwadi (i) sene, yıl weliwadis dro (i) mevsim nakiani weliwadi (i) artık yıl am weliwadSi bu yıl wels bu yıl wera (f) yazmak (i) yazma, yazım jvaris wera (f) nikahla(n)mak (i) düğün merasimi pirjvris wera haç çıkarmak wera (i) kader, yazgı wera-kiTxva (i) okuma-yazma wera-kiTxvis mcodne, wignieri (s) okuryazar wera-kiTxvis mcodneoba, wigniereba (i) okur yazarlık wera-kiTxvis ucodinaroba, uwignuroba (s) okur yazar olmamak wera-kiTxvis codna (i) okuma yazma bilme weraqvi (i) külünk werili (i) mektup, yazı werilobiT (z) yazışarak werilobiTi (s) yazıyla wero (i) turna wertili (i) 1.nokta (gr), durma süresi 2. nokta, derece duRilil wertili kaynama noktası gayinvis wertili donma derecesi sayrdnobi wertili destek miktarı dnobis wertili erime noktası Sexebis wertili ilişki derecesi wertil-mZime (i) noktalı virgül werweta (s) incecik, narin, dal gibi wesdeba (i) düzenleme, kural, kaide, kanun, nizam, tüzük, talimatname wesi (i) kaide, adet, kural, anane, metod, düzen, nizam, dizin anbanuri wesi alfabetik dizin sabrZolo wesi savaş düzeni wesierad (z) düzenli olarak, doğru, geleneksel wesieri (i) düzenli, doğru, geleneksel wesiereba (i) düzenlilik, doğruluk, geleneğe uygunluk wesrigi (i) düzen, intizam, tertip dRis wesrigi (i) gündem wesrigis aRdgena(f) düzen almak wesrigis darRveva (i) düzen bozmak wesrigisaken düzen al! wes-Cveuleba (i) tören, merasim, ain weswyobileba (i) düzen, intizam, tertip, rejim wewva (f) karıştırmak, düzgünlüğünü bozmak (saçı) wva (f) 1.yanmak, yakmak 2.kızartmak, kavurmak (i) 1. yanma, yanma 2.kızartma 3. kalbine ateş düşmesi wvaleba (f) uğraşmak, didinmek, cefa, eziyet görmek, işkence etmek (i) cefa, eziyet, işkence, uğraşı wveva (f) çağırmak, davet etmek wveTa (f) damlamak (i) damlama wveTi (i) damla wvela (f) sağmak (i) sağma, sağım wveni (i) saf meyva suyu, çorba gibi türlerin sulu kısmı wvera (i) bir tür sakallı su balığı wveri (i) 1.sakal 2.uç,dağın tepesi, zirve, doruk wveriani (s) sakallı wvero (i) zirve, doruk wver-ulvaSi (i) sakal, bıyık wveti (i) zirve, uç wvetiani (s) zirveli, uçlu, burunlu wveuleba (i) akşam yemeği ziyafeti, yemek ziyafeti wvivi (i) incik wvivsakravi (i) jartiyer, çorap bağı, diz bağı, çorap askısı wvilad tam anlamıyla wvili detay ayrıntı wvima (i) yağmur wvims, wvima modis yağmur yağıyor didi wvimaa bardaktan boşanırcassına yağmur yağıyor xelovnuri wvima suni yağmurlama wvimis wyali yağmur suyu wvimisa yağmurlu wvimiani (s) yağmurlu, sağnak yağışlı wvintli (i) burun akması wvintliani (s) burnu akan wvlili (i) çok ufak şey, zerre wvna (f) (saç vs.) örmek (i) saç örgüsü, örgü wvniani (s) sulu, katı olmayan wvrTna (f) alıştırma yapmak, antreman yapmak (i) alıştırma, antreman, uygulama wvrilad (s) küçücük, ufacık, iyice, tamamen wvrili meurne ufak çiftlik, işletme wvrilburJuazia (i) küçük burcuva wvrili (s) ince, ufak, küçükö küçüçük, minik wvrili fuli bozuk para wvrilmani (i) küçücük, önemsiz wvrilmviliani (i) büyük bir aileye mensup wiaRi (i) göğüs, bağır, rahim dedamiwis wiali hayat yolunda bunebis wisRSi açık havada wignaki (i) kitapcık, broşür ubis wignaki not defteri wigni (i) kitap wignis maRazia (i) kırtasiye, kitapçı wignis garda kitap dolabı wigniereba (i) okuma, yazma kabiliyeti, okur yazarlık wignieri (s) okur yazar, okumuş wignsacavi (i) kütüphane wida (i) cüruf, mucur wivili (f) çığlık atmak, bağırmak, feryat etmek (i) çığlık, feryat wivil-kivili (i) çığlık, feryat wiTela (i) kızamık wiTelarmieli kızıl ordu mensubu wiTelgvardieli kızıl muhafız wiTeldroSovani kızıl bayraklı wiTeli (s) kırmızı, kızıl wiTeli zRva kızıl deniz wiTeli armia kızıl ordu wiTeli ploti donanma wiTeli jvari haç wiTeli droSa kızıl bayrak wiTeli gvardia kızıl muhafız wiTelkaniani (s) kızıl derili wiTldeba (f) kızılaşmak, kızarmak, utanmak wiTelloyeba (s) kırmızı yanaklı, al yanaklı wiladi (i) küçük parça, bölüm, kesim, kesir wili (i) hisse, pay, parça wilisyra(f) kura çekmek (i) tasnif etme win (z) ileri, ön, ileriye, ilerleyen wina önceki, önde gelen, evvelki winaaRmdeg (z) -e bakmayarak, -e karşın, -e rağmen (edat) karşıt, zıt, kaaarşı winaaRmdegi karşıt, zıt winaaRmdegobis gaweva (f) karşı koymak muhalefet etmek (i) karşıtlık muhalefet karşı koyma winaTgrZnoba (i) önsezi winadadeba (i) 1. cümle, cümlacik 2. teklif 3. sorun, hüküm martivi winadadeba basit cümle rTuli winadadeba bileşik cümle mTavari winadadeba ana cümle demokidebuli winadadeba bağımlı cümle winadadebis micema (f) teklif etmek (i) teklif wina dRe (i) önceki gün winadRes (z) önceki gün axali wlis wina dRes yeni yıl arifesi winaT (z) önceden, bir zamanlar, daha önce winaistoriuli (s) tarih öncesi winakapitalisturi (s) ilk kapital devri winamavali (s) önceki, evvel, mukaddem, önde giden, yukaridaki winamorbedi (i) müjdeci, haberci, öncü winamZRvari (i) amir, üst, reis, kıdemli winamZRoli (i) rehber, kılavuz, önder, lider, komutan winamZRoloba (f) yol göstermek, rehberlik etmek, götürmek, idare etmek, çekmek, başlatmak, komuta etmek (i) liderlik, yöneticilik winandeburad (z) evvelki gibi, önceki gibi, eskisi gibi winandeli (s) önceki, daha önceki, eski winapari (i) ata, köken, cet, dede winaprebi (i) atalar, soy wina piri (i) önyüz, çehre, sima, ön taraf wina piroba (i) sebep, neden, illet, delil, tanıt, akıl, fikir winarevoluciuri (s) devrim öncesi, devrimden önceki winarewarsuli namyo; winarewarsuli miş'li geçmiş zamanın hikayesi winasaarCevno (s) ön seçim winasaarCevno kreba ön seçim toplantısı winasadResaswaulo bayram veya tatil öncesi winasityvaoba (i) önsöz winaswar (i) mukaddeme kabilinden, başlangıç suretinde ilk olarak, öncelikle winaswarTqma (f) önceden haber vermek, kehanet etmek (i) kehanet, önceden bildirme winaswar Setyobineba önceden haber vermek, önceden bildirmek winaswarganzraxuli (s) kasden, teammüden, tasarlanmış winaswari (i) hazırlayıcı, başlangıç suretinde, ilk, ön winaswarmetyveli (i) peygamber, nebi, kahin winaswarmetyveleba (i) kehanet, keramet, ilham, peygamberlik winaswarmetyveluri (s) kahineye ait, kehanet veya fala ait, vahiyle gelen winaRoba (i) mukavemet, direnme, karşı gelme, muhalefet, direnç winaRmdegoba pretosto, ayaklanma winaRobis Zala direnme gücü, direnç winaSe (z) önde, önce, evvel, daha evvel winda (i) kısa çorap yeliani winda (i) çorap win da ukan ileri geri windauxedavad (z) dikkatsizce, pervasızca, uluorta windauxedavi (s) dikkatsiz, pervasız windauxedaoba (i) dikkatsizlik, pervasızlık,delice cesurluk windawin önceden, daha evvel windaxedulad (z) sağ görü ile, tedbirli olarak windaxeduli (s) sağ görülü, tedbirli windaxeduloba (i) sağ görülük, tedbirlilik windebuli (i) ön takı, ön ek, edat windebuliani brunva ön ekli çekim windisCxiri (i) örgü şişi winidan (z) önceden, önden winsafari (i) önlük, göğüslük winsvla (i) ilerleme, ileri gidiş, yükselme, gelişme, marş win waweva (f) ilerletmek, ileri götürmek, terfi ettirmek, fiat yükseltmek winwkvla (f) lekelemek, kirletmek, şerefini lekelemek winwklebi (i) 1.sıçratılmış çamur veya su, 2. tırnak işareti winwklebiani (s) lekeli, benekli wiri, xazi (i) çizgi, hat wisqvili (i) değirmen wisqvilis qva (i) değirmen taşı wifeli (i) kayın ağacı wiwaka/i (i) biber wiwviani, wiwvovani (s) kozalak veren, kozalaklı ağaç wiwila (i) piliç wiwila (i) yılan yavrusu wiwkana (i) baştan kara wiwkna (f) ot yolmak (i) ot yolma wiwmati (i) su teresi, tere otu wixlis kvra (f) tekmelemek, çifte vurmakk (i) tekmeleme, çifte vurma wkaruni (f) çalmak, çınlamak (çan v.s.) (i) (çan, zil veya çıngırak) sesi, çınlama wkepla, wkepli (i) ince dal, dayak sopası wkipurti (i) fiske wkipurtis kvra fiske vurmak wkmutuni (f) kesik kesik ve acı acı haykırmak (i) acı acı haykırma, feryat, çığlık wkriala (s) açık, parlak, berrak, temiz, basiretli, (ses) wlebi (i) yıllar, bir çok yıl wlevandeli weli (i) bu yıl wlis dro mevsim wlisTavi (i) yıl dönümü wliuri (i) yıllık wliuri Semosavali yıllık gelir wlovaneba (i) yaş, çağ wmenda (f) temizlemek (i) temizleme wminda (i) 1.aziz 2. temiz 3. ince 4. hassas wmindani aziz, dinsel wneva (f) sıkmak, ezmek, kısmak (i) sıkma, ezme, kısma,baskı wneli (i) ince dal, sürgün çubuk wnexa (f) baskı yapmak, sık(ıştır)mak (i) baskı sık(ıştır)ma wnexi (i) cendere, mengene, şarap baskısı wnuli Robe (i) söğütten yapılı, çit veya kapı, dal çiti wodeba (i) rütbe wodebiTi brunva ismin hallerinden, hitap hali wodebuli (s) anılan egreT wodebuli sözde, adlı, anlam wova (f) emmek (i) emiş woveba (f) em(zir)mek (meme) (i) em(zir)me (meme) wola (f) yatmak, uzanmak (i) yatma, uzanma wona (i) tartı, ağırlık (f) tartmak xalisi wona net ağırlık kuTri wona birim ağırlık wonasworoba (i) denge, muvazene wre (i) daire, çember, halka wrexa-zi (i) daire çevresi wrToba (f) sertleştirmek, katılaştırmak (i) sertleştirme, katılaştırma wripini (i) ciyak ciyak bağırma, cırlama, feryat, figan, çığlık wriuli (s) dairesel, çember biçiminde, halkalı wriuli brunva dairesel dönüş wruwuna (i) fare yavrusu, küçük fare wruwuni (f) bağırmak, cırlamak (i) feryat, figan, çığlık wrfeli (s) samimi, candan, açık sözlü wuTi (i) dakika, an wuTieri (s) ani, anlık wuTisofeli (i) geçici hayat, fani dünya, kısacık ömür wumpe (i) kirli su birikintisi, çamurlu gölcük, kumlu harç wumwuma, asanTi (i) kibrit wundebuli (i) defolu, üretim hatası wuni (i) kusur, sakatlık, eksiklik, ayıp, defo wunia (i) çabuk midesi bulunan, birşeyi beğenmez,fazla, titiz wunismdebeli (s) kusur bulan, kusurluyu-kusursuzu ayıran, tasnifçi wurbela (i) sülük wurva (f) süzmek (i) süzme wuwki (s) birşeye arzulu, haris, istekli wuwna (f) em(zir)mek (i) em(zir)me wuwuni (f) ağlar gibi söylemek, hıçkırarak ağlamak (i) hıçkırma wuxandeli ün geceki wuxel (i) dün gece wuxili (i) keder, ızdırap, dert, elem, acı (f) kederlenmek wyalbadi (i) hidrojen wyalgamyofi (i) havza, sırt wyalgauJonavi (s) su geçirmez, yağmurluk wyalgaRma (i) suyun karşısı, nehrin karşısı, nehrin öbür tarafı wyaldidoba sel wyali (i) su sasmeli wyali içme suyu wyalmanki (i) vücudun herhangi bir yerinde su birikintisi wyalmcenare (i) su bitkisi, deniz bitkisi, deniz yosunu wyaloba (i) muhabbet, şefkat, ihsan, hayırseverlik, hayır, sadaka wyalobiT yüzünden, sayesinde, ...den dolayı wyalsadeni (i) su akıntısı, su temini wyalsazomi (i) su ölçümü wyalsacavi (i) rezervuar, su birikintisi, baraj, gölet wyalqveSanavi (i) su altı gemisi, deniz altı wyalqveS su altında wyalwaRebuli (s) suda boğulmuş wyalwyala (s) sulu, sulak, suyu bol wyalwyva (i) tonaj, bir geminin taşıma kapasitesi, yerinde çıkarılma wyaro (i) 1.pınar 2. kaynak, asıl, menşe wyaros wyali (i) pınar suyu wyevla (i) ilenç, beddua, lanet (f) lanetlemek wyevla-krulva (f) lanet etmek, beddua etmek wyena (f) üz(ül)mek, inciltmek, zarar vermek (i) üzme, incitme, gücendirme wyenineba (f) gücen(dir)mek, darıl(t)mak, onurunu kırmak incitmek (i) hakaret, gücendirme, incitme wyeuli (s) lanetli, beddualı wyvdiadi (i) karanlık wyvilad (s) çift olarak, ikili, ikişer wyvili (s) çift, ikili wyvil-wyvilad (s) çifter, ikişer wylebi (i) sular (mineral) wyliani (s) sulu wylis xaki (i) su bendi wylis mili (i) su borusu wyluli (i) ülser, çıban, yara wynarad (zm) yavaşça, sessizce wyanarad susun! wynari (s) sessiz, sakin,hareketsiz, rahat, durgun wyoba (f) kurmak, yerleştirmek (i) yerleştirme, düzenleme wyobileba (i) düzen, nizam, sıra, dizi, usul, yol saxelmwifo wyobileba devlet düzeni wyroma (f) çok öfkelenmek, hiddetlenmek (i) öfke, hiddet wyurvili (i) susuz(luk), susama wyurvilis mokla (f) susuzluğunu gidermek, hareretini öldürmek (i) susuzluğunu giderme, hararetini öldürme W Wa (i) kuyu Wabuki (i) genç adam, delikanlı, genç Wabukoba (s) gençlik, delikanlılık Wabukuri (s) gençlik dolu, delikanlıca WaburRili (i) kuyu, sondaj deliği Wadari (i) bir tür ağaç Wadraki (i) satranç Wadrakis moTamaSe satranç oyuncusu Waki (i) kısrak Wala (i) koru, ormancık Wama (f) yemek (i) yeme Wama-sma (f) yemek, içmek WanWiki (i) sürgü WanWrobi (i) bataklık WanWrobiani (s) bataklık, sulak WanWuri (i) erik (macar) Waobi (i) batak, bataklık Waobiani (s) bataklık, bataklı, sulak Warbad (z) bol bol Warbi (s) fazla, lüzumsuz Warxali (i) pancar Sakris Warxali şeker pancarı WaRara (s) kır saçlı, saçları ağarmış WaRaramosili (i) kır saçlı (yaşlı) WaRaramoreuli (s) saça kırlar karışmış WaRi (i) avize Waxraki (i) sinir büzülmesi Wedva (f) (nal) çakmak, demir dövmek (i) (nal) çakma, demir dövme Weneba (f) fırlayıp koşmak, dört nala koşmak Werami (i) kayısı Weri (i) tavan, çatı WerqveS (i) tavan altında Weqa (f) gürlemek, (i) gürleme, gök gürlemesi Weqa-quxili (i) gök gürültüsü ve şimşek çakması WeSmaritad (z) hakikaten, gerçekten, doğrulukla WeSmariteba (i) hakikat, doğruluk, gerçek WeSmariti (s) hakiki, gerçek Wvavi (i) çavdar Wvali (i) karın ağrısı, birdenbire, nöbet tarzında gelen ağrılar, sancı Wvartvla (f) tüttürmek Wvartli (i) is, baca isi Wvreta (f) düşünüp taşınmak, gözden geçirmek Wia (i) solucan, kurt Wiamaia (i) hanım böceği, gelincik böceği Wiani (s) kurtlu, solucanlı Wianuri (i) keman benzeri bir alet (müzik) WianWvela (i) karınca Wiaferi (s) lal, açık ve parlak kırmızı Wiayela (i) toprak kurdu Widaoba (i) güreş, güreşme (f) güreşmek Widili (i) dövüş, mücadele, çarpışma, kavga (f) dövüşmek, çarpışmak WivWavi (i) karabaşlı, iskete WikWiki (i) cıvıltı, cıvıldama, (f) cıvılda(ş)mak Wilofi (i) hasır Wilyvavi (i) ekin kargası, gök karga Wimva (f) fazla germek, zorlamak, tavır takınmak WinWari (i) ısırgan otu WinWris cieba (i) ısırgan ateşi Wimva (f) germek, zorlamak, tavır koymak Wipi (i) göbek Wirveuli (s) kaprisli, maymun iştahlı, ani hevesli, sebatsız Wirveuloba (s) kaprislilik, maymun iştahlılık, ani heves, sebatsızlık Wiri (i) bela, musibet, felaket, kaza Wiriani (s) bulaşıcı melun ve menfur, belalı, vebalı Wirisufali (i) ilişki, akraba, çevre, ilgi, alaka, munasebet Wirnaxuli (i) ekin, ürün, hasat Wiqa (i) bardak Wiqa saini kap, kacak WiSkari (i) bahçe kapısı Wixvini (f) kişnemek (i) kişneme Wkvianad (z) akıllıca, zekice Wkviani (s) akıllı, zeki Wkvianoba akıllılık Wkvianurad (z) akıllıca, zekice Wknoba (f) rengi atmak, kurumak, sol(dur)mak Wkua (i) akıl Wkuaze SeSla (f) delirmek, çıldırmak (i) delirme, çıldırma Wkuaze SeSlili (s) akıldan noksan, delirmiş, çıldırmış Wkuamaxvili (s) zarif, nükteli, esprili, zeki, kurnaz Wkuamaxviloba (i) zeka, espri, kaabiliyetlilik, kurnazlık WkuiT yofna (f) akıllı olmak Wkuis saswavli aklın öğretisi, öğretici, ibret verici Wkuis swavleba (f) akıl öğretmek, akıl vermek Wleqi (i) verem Wleqiani (s) veremli Wmeva (f) yedirmek, başkasının karnını doyurmak, beslemek (i) besleme WmuWna (f) buruşturmak, karmakarışık etmek Wogri (i) dürbün savele Wogri (i) sahra dürbünü Wori (i) dedikodu, yalan Worikana (s) dedikodu, skandal Worikanoba (f) dedikoduculuk yapmak, koğuculuk (i) dedikoduculuk Worfli (i) çil, leke, benek Worfliani (s) çilli, lekeli, benekli Woti (i) baykuş (kafeste) Wra (f) 1 kesmek (et,ağaç,saç) 2. para basmak (i) kesim,para basma,kesme Wra-kerva kesip dikmek Wraqi küçük lamba, tütsü lambası Wreli (s) alaca, karışık renkli Wriali (i) gıcırtı (f) gıcırda(t)mak Wriloba (i) yara, bere, gönül yarası (derin) WriWina (i) cırcır böceği, küçük çekirge WriWini (i) çatırtı,çıtırtı (f) çatırdatmak, çıtırdatmak WroRa çakır göz Wuki (i) hindi palazı Wurvi (i) fırlatıcı atmayla meydana gelen, mermı WurWeli (i) bulaşık, kap kacak WurWleuloba (i) çanak, çömlek (toprak, çini, metal) WuWrutana (i) yarık, çatlak,delik WuWyi (i) çamur, pislik, sulukar WuWyiani (s) çamurlu, pis, sulu kar Wyapi (i) sulu çamur, yarı erimiş kar Wyivili (f) bağırmak, feryat etmek (i) bağırma, feryat Wyinti yveli (i) peynir, taze peynir, ham peynir Wyinti simindi (i) sütlü mısır Wyleta (f) ezmek, çiğnemek (ayakla) Wyumpalaoba (f) çamur veya su sıçratmak (i) sıçratılmış çamur veya su x xabazi (i) ekmekçi, fırıncı xaverdi (i) kadife, kadife gibi xaverdovani (s) kadife gibi, yumuşak xavsi (i) yosun, yosun öbeği xavsiani (s) yosunlu xazgasma (f) altını çizmek, vurgulamak (i) vurgu, altını çizme, önemini belirtme xazva (f) çizmek, resmetmek (i) çizme, resmetme xazi (i) çizgi, hat xazina (i) hazine, maliye dairesi, define xazinadari (i) haznedar, veznedar, kasiyer xazis gavleba (f) çizgi çekmek xazis gasma (f) altını çizmek (i) vurgu,altını çizme xaTri (s) saygı, itibar, hatır, hürmet xaTriani (s) hatırlı, saygılı, itibarlı, hürmetli xalaTi (i) bluz, bir tür giysi, üstlük xalasi (s) saf, safi, som, halis, has xalva (i) helva xali (i) (tendeki) ben xalisi (i) sevinç, neşe, heves xalisianad, xalisiT (z) isteyerek, seve seve, keyifle, neşeyle xalisiani (s) hevesli, sevinçli, neşeli, sevindirici, memnun edici xaliCa (i) halı xalxi (i) halk, insan topluluğu xalxosani (i) halktan biri, halk adamı, halkçı xalxuri (s) halk dili, halka ait, halk biçimi, tanınmış, sevilen, ulusal xalxuri simRera (i) halk müziği, türkü xamxami (i) göz kırpma xan xan (b) bazen...bazen, kah...kah xan icinis, xan tiris bazen gülüyor, bazen ağlıyor xan aq aris, xan iq bazen burda, bazen orda xana (i) devir, çağ, dönem, devre xangamoSvebiT (z) eşit olmayan zamanda, an be an, düzensiz aralıklarla xangrZliv, xangrZlivad (z) uzun süreyle xangrZlivi (s) uzun,uzun süren, yorucu xangrZlioba (i) devam, süreklilik, süre xandazmuloba (i) uzaklık xandaxan (z) bazen, arasıra,zaman zaman xani (i) 1.süre, zaman 2.han (ünvan) xanmokle (s) kısa süreli, geçici, fani, süreksiz xanmokleoba (i) kısa sürelilik, geçicilik, fanilik,süreksizlik xanSi Sesuli (s) çağına girmiş, yaşını başını almış, yaşlı, geçkin xanZari (i) yangın xanjali (i) kama, hançer xarabuza (i) bok böceği, (eski mısır) mukaddes böceği xarazi (i) kunduracı xarati (i) tornacı xaraCo (i) yapı iskelesi xaraxura (i) çerçöp, süprüntü, döküntü, değresiz şeyler, lüzumsuz eşya xarbad (z) aç gözlüce, oburca, harisce xarbi (s) aç gözlü, haris, tamahkar sixaxarbe aç gözlülük xareba (f) bildirmek, ilan etmek,müjdelemek (i) bildiri, ilan, müjde xarvezi (i) eksiklik, noksan, kusur sakatlık xari (i) öküz, boğa xarisxi (i) kalite, derece, aşama, rutbe, mertebe, sınıf xarisxovani, xarisxobrivi (s) kaliteli xarki (i) haraç, vergi, takdir, yardım, iane xarSva (f) haşlamak, piş(ir)mek (i) haşlama, piş(ir)me xarxari (f) kahkaha ile gülmek xarjva (f) harcamak, masraf etmek, israf etmek (i) masraf, israf xarjTaRricxva (i) tahmini hesap, kabaca değer, kıymet takdiri xarji (i) harç, masraf, gider saxarjo masraflık, harçlık xasiaTi (i) tabiat, mizaç, huy, keyif, hal xatva (f) resim çizmek (i) resim çizme, dizayn, resim boyama xati (i) resim, dini resim, ikona, şekil xafangi (i) kapan, tuzak, hile, dolap, xaWapuri (i) börek cinsi, gürcü böreği,peynirli börek xaWo (i) kesmik, lor, kesilmiş süt xaxa (i) boğaz, gırtlak xaxvi (i) soğan xaxviani (s) soğanlı xaxuni (f) ovmak, ovalamak, sürtmek (i) ovma, sürtme xaSi (i) işkembe çorbası xbo (i) buzağı xe (i) ağaç xedva (f) görmek, bakmak xedi (i) manzara,görünüş xedna (f) dehlemek (atı) xeva (f) yırtmak xevi (i) dağ geçiti, boğaz,dar ve derin bir dere xevsureTi hevsur bölgesi xevsuruli (s) hevsur dili xeivani (i) cadde, iki tarafı ağaçlı yol, (parkta) dar yol xeiri (i) kar,kazanç,istifade,yarar, fayda saxeiro hayırlı uxeiro hayırsız, yararsız xekakuna, kodala (i) küçük ağaçkakan xelada (i) testi xelaRebuli (s) umursamaz, pervasız, düşüncesiz, ümitsiz, vahim xelaxla (z) tekrar, yeniden xelbargi (i) küçük bavul, küçük bagaj, yol eşyası xelborkili (i) kelepçe xelgarjiloba (i) manuel, elle yapılan, otomatik olmayan xelgaSlilad (z) cömertce, el açıklığı ile xelgaSlili (s) cömert, eli açık xelgaSliloba (i) eli açıklığı,cömertlik xeldaxel (z) derhal, hemen xelebi aswieT (ünl) eller yukarı xelebi Sors dokunma xeleCo (i) keser xelTaTmani (i) eldiven xelTgdeba (f) el atmak, yakalamak, tutmak, kavramak, işgal etmek, gasp etmek (i) el atma, yakalama, tutma, kavrama, işgal etme, gasp xeli (i) 1.el 2.set, oyun (oyunda) xelSi Cagdeba (f) elde etmek xeli (z) defa, kez erTxel birkez orxel ikikez xelidan xelSi (s) elden ele xelis aReba (f) vaz geçmek, terk etmek, bırakmak xelis gadasma (f) eliyle okşamak xelis gamarTva (f) yardım etmek, kolaylaştırmak xelisguli (i) avuç içi, el ayası xelis davleba (f) elini gezdirmek, eliyle okşamak xelis dadeba (f) suçla(ndır)mak, itham etmek xelis dafareba (f) korumak xelis daWera (f) eliyle bastırmak xelis kvra (f) elle itmek, dürtmek xelis miyofa (f) başlamak xelis mokideba (f) el atmak, üzerine almak, girişmek xelis momarTva (f) yardım etmek, el vermek xelis momweri (i) abone xelis mowera (i) imza, abonelik (f) imzalamak, abone olmak, üzerine almak xelis moxveva (f) kucaklamak, kucaklaşmak xelis saponi (i) el sabunu, tuvalet sabunu xelis taceba (f) tutmak, yakalamak, kavramak xelisufali (i) vali, hükümdar, idareci, amir xelisufleba (i) iktidar sabWoTa xelisfleba sovyet iktidarı xelyumbara (i) bomba, gülle xelSemwyobi (s) musait, uygun, muvafık xelis SeSla (f) mani olmak, engel çıkarmak xelis Sewyoba (f) yardım etmek, desteklemek xelis CamorTmeva (f) el sıkmak xelis sleba (f) dokunmak, ellemek xelixelgayrili (s) el ele xelmarcxniv (i) sola xelmarjve (s) hemen, çabuk xelmarjved (z) çabucak, hemen xelmarjvniv (i) sağa xelmeored ikinciye, ikinci defa xelmisawvdomi (s) erişilebilir, yaklaşılabilir, yanına varılabilir xelmokle (s) fakir, yoksul muhtaç, zavallı, biçare, müflis xelmokleoba (i) fakirlik, muhtaçlık, müflislik xelmomWirne (s) tutumlu, iktisatlı xelmosaweri (i) imza listesi xelmowera (i) imza xelmowerili (s) imzalanmış, imzalı xelmoWerilad (z) tamahkarlıkla, harislikle xelmoWerili (s) haris, tamahkar xelmZRvaneli (i) lider, rehber, yönetici, müdür, amir xelmZRvaneli organo yönetim kademesi xelmZRvaneloba (i) liderlik, rehberlik, yöneticilik partiuli xelmÜZRvaneloba parti liderliği xelmwife (i) kral, devlet başkanı, hükümdar, imparator, prens xelnaweri (i) müsvette, el yazması xeloba (i) meslek, iş, sanat xelovani (i) ressam, heykeltraş, vb gibi görsel sanatlar ile uğraşan sanatçı xelovneba (i) hüner, marifet, ustalık, sanatkarlık xelovnebaTmcodneoba (i) güzel sanatlar eğitimi xelovnurad (z) yapmacılıkla, suni olarak, taklitle xelovnuri (s) yapma, suni, taklid, sanatsal, sanat eseri xelosani (i) zenaatkar, sanatkar, işçi, amele xelosnoba (i) sanat, meslek xelosnuri (s) endüstriyel xelsabani (i) el yıkama yeri xelsafqvavi (i) el değirmeni xelsaqme (i) el işi, işleme xelsayreli (s) el verişli, uygun, yaralı, faydalı xelsawyo (i) alet, el aracı, el aleti xelsaxoci (i) peçete, havlu, peşkir xeluxlebeli (s) dokunulmamış, bozulmamış xeluxlebeli maragi yedek stok xeluxlebloba (i) dokunulmazlık, bozulmazlık, muafiyet xelfasi (i) aylık ücret, maaş, aylık xelfexi (i) el-ayak xelfexSekruli (s) eli ayağı bağlı, sınırlandırılmış xelqveiTi (s) ikincil, ast, ikinci derecede xelqveiToba (i) ikincilik, astlık, bağlılık, bağlı olmak xelSekruleba (i) anlaşma, pakt, mukavele xelSekrulebis dadeba (f) anlaşma yapmak (i) anlaşma yapma xelSemSleli (s) uygun olmayan, müsait olmayan, elverişsiz, uygunsuz xelSemwyobi (s) uygun müsait, elverişli, avantajlı (i) yardımcı, destekleyen xelSeuxebeli (s) tam, tamam, bütün, parçalanmamış xelSewyoba (f) musait olmak, kolaylaştırmak, faydalı olmak xelSi Cagdeba (f) ele düş(ür)mek, ele geç(ir)mek, gasbetmek, işgal etmek xelCarTuli brZola kıyasıya çarpışma xelcarieli (s) eli boş xelwerili (i) el yazısı, müsfette xemayvala (i) çalı, böğürtlen xendro (i) bahçe çileği xeoba (i) derin vadi, boğaz, iki dağ arası xepre (s) kaba, aşağılık adi xirxemali (i) omurga, bel kemiği xerxemliani (s) omurgalı (hayvan) xerxva (f) testere ile biçmek xerxi (i) 1.testere 2. kurnazlık xetiali (f) gezinmek, başı boş dolaşmak (i) gezinme, dolaşma xe-tye (i) kereste xexva (f) diş fırçalamak (i) diş fırçalama, oğma, surtme xexili (i) meyve ağacı xexilis bali meyve bahçesi xvadi (i) erkek (kedi yada köpek) xval (z) yarın xvalzeviT (z) yarından sornra xvedri (i) pay, hisse, parça xvedreba (f) 1.hedefe isabet etmek 2.kısmetine düşmek, payına düşmek xvevna (f) kucaklaşmak xvela (i) öksürük xveleba (f) öksürmek xveta (f) 1.silip süpürmek 2. bol para kazanmak (i) silip süpürme xveuli (s) bükülmüş, burmak, yılan kavı xveuli kibe sarma merdiven (helozonik) xvewi (i) keski, çelik kalem, oyma kalemi xvewna (f) dile(n)mek, istemek, yalvarmak (i) yalvarış, dilenme xvixvini (f) kişnemek (i) kişneme xvliki (i) kertenkele xvna (f) tarla sürmek, çift sürmek (i) çift sürme xvna-Tesva (f) ziraat işi yapmak, çiftçilik yapmak svneSa (f) iç çekmek, ah etmek (i) iç çekme, ah etme xvra (f) kemirmek, çatlamak, yarılmak xvreli (i) delik, açıklık, ağız xvreta (f) delmek, sondajlamak (i) delme, sondaj xvrinva (f) horlamak, (i) horlama, horultu xiblva (i) cazibe, çekicilik, tılsım xidi (i) köprü xizani (i) yeni bir yere yerleşen, göçmen xizilala (i) havyar xiznva (f) yeni bir yere yerleşmek, göç etmek xiTxiTi (f) kıkır kıkır gülmek (i) kıkır kıkır gülme xilbostneuli (i) sebze ve meyva xili, xileuloba (i) meyva, meyvacılık, meyva türleri, ürün xilva (f) görmek, anlamak, farkına varmak,bakmak xilvadi (s) görülebilir, görünür, açık, belli xilvadoba (i) görünürlük, açıklık xili (i) meyva xilnari, xilis baRi (i) meyvalık, meyva bahçesi xiluli (s) görünür, açık, belli xinkali (i) hibe, bağış xis saxli (i) ahşap ev xis naxSiri (i) odun kömür xis (s) ağaçlı, ağaçtan xifaTi (i) tehlike xiSti (i) süngü xiwvi (i) kıymık xixini (i) boğuk kısık ses, boğuk konuşma xlarTva (f) örmek, kıvrım yapmak, (sac, hasır vs.) (i) örgü, örme xlarTi (i) sinir ağı, damar ağı xleba (f) 1.dokunmak, temas etmek 2. yanında bulunmak, yanında olmak xleCa (f) yarmak, uzun parçalara ayrılmak (i) uzun parçalara ayrılma xma (i) ses, ton, konuşma xma krinti! susun! xmis gavrceleba (f) söylenti çıkarmak xmaamouRebliv (z) sesini çıkarmadan, sessizce, konuşmadan xmadabla (s) alçak sesle, düşük tonla xmali (i) kılıç xmalSi gamowveva (f) düelloya davet, teke tek dövüşmek xmamaRali (s) yüksek sesli, tantanalı xmamaRla (z) yüksek sesle, gürültüyle xmamaRla molaparake (i) yüksek sesle konuşan xmareba (f) kullanmak (i) kullanış, kullanma xmauri (i) gürültü, kargaşa, kavga xmauriT (s) gürültüyle xmauroba (f) gürültü yapmak xmeleTi (i) kara parçası xmeleTis Wari (i) kara ordusu xmeli (s) 1.kuru 2. zayıf xmis gakmenda (f) sessiz olmak, sessiz kalmak, sesini kesmek xmis micema (f) oy vermek, (gizli) (i) oy verme xmoba (f) 1.kurumak, kuraklaşmak 2. seslenmek, çağırmak (i) 1. çağırma 2. kuruma xmovani (i) sesli harf xmovani (i) sesli (film), konuşmalı xnieri (s) yaşını başını almış, geçkin xnovaneba (i) yaş, çağ, devir, devre xnuli (i) işlenmiş toprak, sürülmüş toprak xolme (b) fakat, ama, lakin, ancak, halbuki (bunlardan sonra'devamlı' sözcüğü ile cümle bağlanır) xom değilmi, işte xom asea böyle değilmi xomaldi (i) gemi, samxedro xomaldi (i) askeri gemi, harp gemisi xorbali (i) buğday taneciği xorTumi (i) hortum, fil hortumu xorkli (i) pürüz, engebe xorkliani (s) pürüzlü, engebeli xorci (i) et sazarbazne xorci savaşta malzeme gibi harcanan adam xorciani (s) etli xorcielad (z) bedensel, bedeni, cismani, vucuda ait xorcis mWameli, xorciWamia (s) etobur xorcmeti (i) büyüme, gelişme, inkişaf, yetişme, artma xorxi (i) boğaz, imik, gırtlak xorxismieri bgera (s) gırtlağa ait sesler, gırtlaksı sesler xotba (i) methiye, övgü xotbis Sesxma (f) övmek, methetmek xocva (f) öldürmek, katletmek xocva-Jleta (i) katliam xoWo (i) böcek xoSkakali (s) dolu, dolu tanesi xoxva (f) sürünmek (i) sürünme xoxobi (i) sülün xrakva (f) kavurmak, kızar(t)mak (tavada ) xrami (i) sel ve yağmur suyu ile açılmış dere, dar ve derin dere xramuni (f) çatlamak, yarılmak, kırılmak xraxni (i) vida xreSi (i) çakıllı kum xriki (i) entrika, kurnazlık, şeytanlık xrinwi, xrinwianoba (i) boğukluk, kısıklık, boğuk seslilik xrinwiani (s) boğuk sesli, kısık sesli xrova (i) hayvan sürüsü, sürü, küme xrtili (i) kıkırdak xrtilovani (s) kıkırdaksı xrCoba (f) boğmak, boğulmak, bat(ır)mak,nefesını tıkamak xrColva (f) tütsülemek, tütsülenmek xrwna (f) baştan çıkarmak, bozmak, ayartmak (i) rüşvet yeme, bozulma xseneba (i) anma, zikir (f) anmak, zikretmek xsna (f) çözmek, kurtarmak xsnadi (s) çözünür, çözelti haline gelebilir xsnari (i) çözelti, çözüm xsovna (i) hatıra, anı xtoma (f) hoplamak, zıplamak, sıçramak xtunva (f) zıplamak, sıçramak, hoplamak xuTasi (say) beşyüz xuTi (say) beş xuTiani (i) beşli xuTmaneTiani (s) beş paralık banknot xuTsarTuliani (s) beş katlı xuTqimiani (i) beşgen, beş köşeli yıldız xuTSabaTi (i) perşembe xuTwledi (s) beş yıllık xuTjer (z) beş kez, beşkere xumara (i) soytarı, dalkavuk, palyaço, maskara xumroba (i) şaka, (f) şaka yapmak xumrobiT (z) şakayla xundi (i) güvercin yavrusu xurda (i) bozuk para xurva (f) örtmek xurveba (f) kızdırmak,ısıtmak (i) kızdırma, ısıtma, hararet xuroTmoZRvari (i) mimar xuroTmoZRreba (i) mimarlık xurtkmeli (i) bektaşi üzümü xurjini (i) sırt çantası xufi (i) kapak, tepe, zirve, örtü xucesi (i) papaz, rahip xucuri (s) kiliseye ait, dini xuWva (f) gözlerini kapamak xuWuWi, xuWuWTmiani (s) kıvırcık, kıvırcık saçlı xSirad (z) sık sık, sıkca xSiri (s) sık j jagari sert kıl jaglagi cxeni (i) lağar beygir jagrisi (i) fırça jado (i) büyü, sihir jadosani (i) büyücü, sihirbaz jadosnoba (f) hokkabazlık yapmak (i) büyücülük, sihir jadosnuri (s) büyülü, sihirli, büyüleyici javri (i) keder, elem, esef, üzüntü javris amoyra (f) intikam, almak (i) intikam alma javSani (i) zırh,özel şeylerin özel şeylerle kaplanması javSniani (s) zırhlı javSiniani avtomobili zırhlı oto jalabi, jalaboba (i) aile jalaTi (i) cellat jamagiri (i) aylık, maaş jambazi (i) cambaz, akrobat, soytarı maskara jami (i) 1.kase 2. miktar, tutar, yekün, meblağ jani (i) kuvvet, kudret, sağlık, sıhhat janiani (s) sağlıklı, sıhhatli, güçlü, sağlam janmrTeli (s) sağ, sağlam, esen, sağlıklı janmrTeloba (s) sağlık, sıhhat janmrTelobis saministro sağlık bakanlığı jansaRi (s) aklı başında, alim fikirli, oturaklı, ağlıklı jansaRoba (i) sağlık,sıhhat janyi (i) isyan, ayaklanma janjloba (f) ayrılamamak, gidememek, gecikmek, oyalanmak jara (i) çıkrık, jari (i) ordu jaris gadasxma ordunun karaya çıkışı arSi Caricxva (f)asker olmak, asker kaydetmek jarima (i) cereme, para cezası, ceza, penaltı jariskaci (i) asker jarisgacurad (z) asker gibi jafa (i) çalışma, iş, emek, çaba jayva (i) çakı, jaSuSi (i) casus jaSuSoba (i) casusuluk (f) casusluk yapmak jaWvi (i) zincir, kolye jgufi (i) grup jgufxeli (i) grup lideri, sınıf başkanı jdoma (f) oturmak jebiri (i) baraj, bent, set jeili (s) genç jeiloba (i) gençlik jeirani (i) ceylan jemi (i) marmelat jer (z) 1.kere,daha 2.henüz jeri (i) öğün, sıra, kuyruk, dizi jerovani (s) uygun, münasip, yaraşır jerjerobiT şimdilik, henüz, hali hazırda jejili (i) genç, yetişkin, yeni gelişmiş jvaredini (s) çapraz şekilli,çapraz jvari (i) haç, istavroz, çapraz jvariswera (f) haç çıkarmak (i) haç çıkarma jvarosanTa laSqroba (i) haçlı seferi jvarosani (s) haçlı mensubu jvarcma (f) çarmıha germek (i) çarmıha germe jibe (i) cep jibrze, jibriT (z) küçük görerek,hor görmeyle jildo (i) mükafat, ödül jinjili (i) çelik yelek jiriTi, jiriToba (i) cirit oyunu (f) cirit oynamak jirki (i) kesilmiş ağaç gövdesi, kütük, jirkvali (i) bez, beze jirkvlebiani (s) bezli, bezeli jiuti (i) ısrarlı, inatçı, dik kafalı jiutoba (f) ısrar etmek, üstelemek (i) ısrar, inat, ayak direme jiqani (i) inek memesi jiqi (i) beyaz pars, panter jiSi (i) çeşit, tür, nevi jiSiani (s) cins (at) safkan jiSnarevi (s) melez jixvi (i) avrupaya özgü bir tür öküz jixuri (i) telefon kulübesi jobna (f) geçmek, üstün olmak, ilerde olmak jogi (i) sürü jori (i) katır joxi (i) değnek, asa, sopa jojo (i) canavar jojoxeTi (i) cehennem xurRmuli (i) şehrin yoksul bölgesi juja (s) bodur, kısa boylu juja kaci (i)cüce adam jRabna (f) acele ve dikkatsizce yazmak, karalamak h ha (ün) ah! eyvah! haeri (i) hava haeredrom uçuş alanı, uçma yeri haerovani (s) havadar haeroforTi hava limanı hava (i) iklim halva helva hangi (i) nağme harmonia (i) armoni, uygunluk, uyum harmoniuli (s) arkonik, uyumlu he (ün) iyi, pekala, pekiyi heri, heri (emir) acele, çabuk hecTari (i) hektar higiena (i) hijyen, sağlık bilgisi higienuri (s) hijyenik, sağlığa uygun higrosqofiuli(s) hidroskopik hidroaerodromi (i) deniz dibi, deniz tabanı hidroelecTrosadguri hidroelektrik santrali hidroTviTmfrinavi su planörü hidromoierise (i) savaş uçağı hidroflani (i) deniz seviyesi, deniz sathı himni (i) marş, ağıt, dini şarkı, ilahi hiferbola (i) (geo) hiperbol hifoTeza (i) hipotez, varsayım ho (zm) evet, öyle holandia (i) hollanda holandieli (i) hollandalı holandiuri (s) hollanda dili, flamenkçe horizonTaluri (i) horizantal, yatay, ufki horizonTi (i) ufuk, ufuk hattı hosfiTali askeri hastane mudmivi hosfiTali genel hastane humanizmi (i) hümanizm, insan severlik humaniTaruli (s) insan severlik, insanlık, severlik humanuri (s) insani, insancıl, merhametli