Ücretsiz Oku
Transkript
Ücretsiz Oku
Güzel Ihlamur, Güzelleştiren Ihlamur Vücudumuzu Saran Muhteşem Yapı, DERİMİZ Nazım TANRIKULU Dr. Ecz. Levent ALPARSLAN 9 13 KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ YIL:1 SAYI:3 OCAK-ŞUBAT-MART 2016 YENİ YÖNETMELİĞE GÖRE Osmanlı ve Güzel Koku 4 Prof. Dr. Ayten ALTINTAŞ KLİNİK, ETKİNLİK VE GÜVENLİLİK ÇALIŞMALARI NELERDİR? • Kozmetik ürün veya hammaddelerinin etkinlik çalışmaları • Kozmetik ürün veya hammaddelerinin güvenlilik çalışmaları • Kozmetik ürün veya hammaddelerinin klinik araştırmaları • Merkez • Sorumlu araştırmacı • Bilgilendirilmiş gönüllü olur formu • Çalışma veya araştırma protokolü • Çalışma veya araştırmaların esasları 3 COSMOS STANDARDI Organik ve Doğal Kozmetik Standardı Asuman ERDEM ARKIŞ KOZMETİK ÜRETİCİSİNİN HUKUKİ YÜKÜMLÜKLERİ Av. Bülent ÇETİNMEŞE 8 Roma, ah Roma... Vedat OZAN 19 6 Aylin KAHRIMAN Yük. Kimyager Cosming Laboratuvar Genel Müdür aylin@cosming.com Kozmetik ürün veya hammaddelerinin etkinlik çalışmaları Tüketici algı testleri, eğitim almış katılımcılar tarafından yapılan algı çalışmaları veya aletsel test çalışmaları olarak yapılmaktadır. Kozmetik ürün veya hammaddelerinin güvenlilik çalışmaları Test edilen kozmetik ürün veya hammaddelerinin cilt ve mukoz membran gibi dokular ile uyumunun değerlendirildiği çalışmaları, Kozmetik ürün veya hammaddelerinin klinik araştırmaları Kozmetik ürünlerin klinik etkilerini ortaya çıkarmak ya da doğrulamak, istenmeyen etkilerini tanımlamak, emilim, dağılım, metabolizma ve atılımlarını tespit etmek amacıyla insanlar üzerinde yapılan çalışma veya araştırmaları kapsar. Merkez Etkinlik, güvenlilik çalışmaları veya klinik araştırmaların yapıldığı yeri, Sorumlu araştırmacı Çalışma veya araştırma konusu ile ilgili dalda, çalışma veya araştırmanın gerektirdiği seviyede eğitimini tamamlamış, çalışma veya araştırmanın yürütülmesinden sorumlu olan kişiyi, Bilgilendirilmiş gönüllü olur formu Çalışma veya araştırma hakkında ayrıntılı ve anlaşılır bilgiler verilerek araştırmalarda gönüllü olacak kişiden alınan rızayı yazılı şekilde ispatlayan belgeyi, Çalışma veya araştırma protokolü Etkinlik, güvenlilik çalışmaları veya klinik araştırmalarının amacını, yöntemini, uygulanacak istatistiksel yöntemleri ve çalışma veya araştırmaya ait düzenlemeleri detaylı olarak tanımlayan belgeyi tanımlar. YENİ YÖNETMELİĞE GÖRE KLİNİK, ETKİNLİK VE GÜVENLİLİK ÇALIŞMALARI NELERDİR? Çalışma veya araştırmaların esasları Çalışma veya araştırmanın önce insan dışı deney ortamında yapılmış olması gerekir. Çalışma veya araştırma, güvenlilik değerlendirmesi yapılmış olan kozmetik ürün veya hammaddeler için yapılır. Bu Yönetmelik kapsamında yapılacak çalışma veya araştırmalar için öncelikle Kuruma başvurulur. Kurum tarafından başvurulan çalışmanın veya araştırmanın hangi kapsamda yürütüleceğine gerekli görülmesi hâlinde bilimsel komisyonların da görüşü alınmak suretiyle karar verilir. Genel olarak kurumun bu yönetmelikte en önemsediği konu; Araştırma ve çalışmalarda “Gönüllü “ olacak kişiler hak ve güvenliği. “Çalışma veya araştırmaya katılmak üzere gönüllü olmak isteyen kişi veya yasal temsilcisi, çalışma veya araştırmaya başlamadan önce; çalışma veya araştırmanın amacı, yöntemi, beklenen yararları, öngörülebilir riskleri, zorlukları, kişinin sağlığı ve şahsi özellikleri bakımından uygun olmayan yönleri ve çalışma veya araştırmanın yapılacağı, devam ettirileceği şartlar hakkında ve çalışma veya araştırmadan istediği anda çekilme hakkına sahip olduğu hususunda yeterince ve anlayabileceği şekilde sorumlu araştırmacı tarafından bilgilendirilir.” “Gönüllünün, kendi durumu ve çalışma veya araştırmanın gidişatı hakkında istediği zaman bilgi alabilmesi ve bu amaçla irtibat kurabilmesi için çalışma veya araştırma ekibinden en az bir kişi görevlendirilir.” “Gönüllü, gerekçeli veya gerekçesiz olarak, kendi rızasıyla, istediği zaman çalışma veya araştırmadan ayrılır ve bundan dolayı herhangi bir yaptırıma veya kayba maruz bırakılamaz.” “…Çalışma veya araştırmanın sonunda elde edilecek bilgilerin yayımlanması durumunda gönüllünün rızası olmadan kimlik bilgileri açıklanamaz.” Araştırma ve çalışmaları yapabilecek merkezleri; yeterli teçhizat, personel ve laboratuvar imkanlarına sahip, gereğinde acil müdahale yapılabilmesine elverişli, üniversite sağlık uygulama ve araştırma merkezleri, üniversitelere bağlı onaylanmış araştırma-geliştirme merkezleri, Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastaneleri ile diğer laboratuvarlar olarak belirtilir. Etik kuruluna başvuru, mevzuata uygun şekilde; destekleyici, destekleyicinin görevlendireceği sözleşmeli araştırma kuruluşu veya sorumlu araştırmacı tarafından onay almak amacıyla, kurumun internet sitesinde yayımlanan başvuru formu ve üst yazı örneği ile etik kurulana başvuru yapılır. İlk başvuru, etik kurulun talep etmesi durumunda, Kurumun belirlediği ve Kurumun internet sitesinde yayımlanan başvuru ücretini geçmeyecek şekilde belirlenen ücretin kozmetik klinik araştırmalar etik kurulun kurulduğu kurumun/kuruluşun belirlediği hesaba yatırıldığına dair dekontun aslı ve bir örneğinin başvuru dosyasına eklenmesi gerekmektedir. Etik Kuruldan geçen ürünlerin, gönüllüler üzerinde kozmetik ürün veya hammaddeleri ile çalışma veya araştırmaların yapılabilmesi için Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Kozmetik Ürünler Daire Başkanlığı’na başvuru yapılır. Çalışma veya araştırma başlatıldıktan sonra, yürütülmesi esnasında değişiklik yapılmasına izin verilebilmektedir. Çalışma veya araştırma ile ilgili yapılacak önemli değişiklikler, Kurumun izni ve etik kurulun onayı olmadan uygulanamaz. Kurum, çalışma veya araştırmanın yürütülmesi sırasında çalışma veya araştırmaya izin verdiği mevcut şartlardan birinin ortadan kalktığını tespit ederse, çalışma veya araştırmayı derhal durdurur. Bu şartların belirlenen süre içerisinde yerine getirilmemesi veya yerine getirilmesinin mümkün olmadığının anlaşılması veya bu süre içerisinde gönüllünün sağlığının tehlikeye girmesi hallerinde çalışma veya araştırma doğrudan sonlandırılır. Çalışma veya araştırmanın durdurulması hâlinde sorumlu araştırmacının elinde kalan kozmetik ürün veya hammaddelerinin tamamı dağıtım yerlerinden derhal geri çekilir, bu durum on beş iş günü içerisinde belgeleriyle birlikte bir rapor hâlinde Kuruma bildirilir. Osmanlı ve Güzel Koku Prof. Dr. Ayten ALTINTAŞ İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp fakültesi Tıp tarihi ve Etik Anabilim Dalı. aaytenaltintas@gmail.com Osmanlılar güzel kokuyu çok sever ve çok önem verirlerdi. Bahçelerde güzel kokulu çiçekler yetiştirir, birbirlerine güzel kokulu çiçekler hediye ederlerdi. Güzel kokulu bitkilerden damıtılarak elde edilen sular ve uçucu yağlar parfüm gibi çok sevilir ve kullanılırdı. Gül esansı ve özellikle “gül suyu” Osmanlıların vazgeçemedikleri kokulardandı. Gül çiçeğinin yapraklarının damıtılması ile elde edilen gül esansının yanı sıra elde edilen gülsuyu (aqua rosae) daha hafif olan kokusu ile günlük hayatta çok kullanılıyordu. Gülsuyunun yanı sıra yasemin, kokulu menekşe, nergis, zambak gibi bir çok kokulu çiçek imbikten geçiriliyor, hem uçucu yağı hem de kokulu suları kullanılıyordu. İmbikten geçirilerek elde edilen kokulu sulara “buhur suyu” (güzel kokan su) deniliyordu. Çiçek sularının yanı sıra misk, amber, gibi hayvansal maddeler öd (lignum aquilariae, lignum aloes), kafur (camphora, Hediye olarak güzel koku camphor), santal (lignum santali) gibi ağaçlardan, asilbend (benzoes, gummi benzoe) gibi reçinelerden elde edilen güzel kokular da kullanılıyordu. Bu maddeler genellikle belli formüllerde karışımlar olarak hazırlanıyordu. Osmanlılar güzel kokulu yağları saçlarına, sakallarına sürüyorlar, kolye şeklinde hazırlanan katı parfümleri üzerlerinde taşıyorlardı. Banyolardan sonra güzel kokulu parfümler ve sular kullanılıyor, evler güzel kokularla tütsüleniyor, yemekler güzel kokulu otlarla lezzetleniyordu. Camilerde ve türbelerde güzel kokulu otlar tütsüleniyor ziyarete gelenlere gül suları ikram ediliyordu. GÜZEL KOKUNUN TAKDİMİ Osmanlılar evlerine gelen misafirlerine de güzel kokulu sular; gül suyu ve buhur suyu ikram ederlerdi. Eve gelen misafirlere kahve, şerbet ikramından sonra muhakkak güzel kokulu suları özel şişelerde misafirlerin ellerine döküyorlar ve sonra odaya buhur ( güzel kokulu bitki tütsüsü) ile oda kokulanıyordu. Bu şekilde evde misafirlere yapılan ikramlar aynen devlet daireleri ve resmi dairelerde de yapılıyordu. Kahve, şerbet, istenirse tütün çubuğu takdim ediliyor. 4 KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ Sonra da gül suyu veya buhur suyu ellerine dökülüyor, güzel kokulu maddeler ile oda tütsüleniyordu. Kahve, şerbet ve güzel kokulu suların sunulması sırasında misafirlerin dizlerine güzel işlenmiş peçeteler seriliyor sonra buhur suyu ellerine dökülüyordu. Resmi dairelerde bu ikramlar genellikle 15 hizmetçi ile eğer daha üst seviyede bir resmi yer ise ikramlar 40 hizmetçi ile yapılıyordu. Resmi dairelerde bu ikramlar öylesine büyük bir merasim ile yapılıyordu ki 1792 yılında Sultan III. Selim bu merasimleri sınırlandırmış ve daha basit şekilde yapılması için emirler vermişti. Bu emirden sonra resmi bürolara gelen misafirlere ikram şöyle yapılacaktı; Misafir gelince merasimsiz yalnız bir kahve ve misafir giderken yalnızca güzel kokulu sular (gül suyu, buhur suyu) ve tütsü ikramı. Osmanlıların klasik döneminde bayramlarda ve özel kutlama günlerinde de bu ikramlar yapılıyordu. Sarayda yapılan bayram kutlamalarında güzel kokulu sular ikramı vazgeçilmeyen bir gelenekti. Bütün yemek ziyafetlerinin sonunda kahve, şerbet ve güzel kokulu sular ikram edilirdi. Padişah kızlarının düğünlerinde, oğullarının sünnet düğünlerinde büyük ziyafetler verilir ve sonunda misafirlerin ellerine güzel kokulu sular dökülürdü. Bu düğünlerde verilen hediyelerin içinde de özel şişelerdeki kokulu sular önemli hediyelerdendi. Şehzade Sultan Ahmet’e 1675 yılında yapılan sünnet düğününde Edirne aktarlarının verdikleri hediyeler arasında 3 büyük şişe çiçek suyu, 3 büyük şişe buhur suyu, 6 büyük şişe gül suyu vardı. İstanbul aktarlarının verdikleri hediyeler içinde ise 4 şişe bitki suları, 18 şişe buhur suyu, 60 şişe çiçek suları resmi kayıtlara geçmişti. GÜZEL KOKU SATANLAR Osmanlı Devletinde güzel koku ticareti ile uğraşanlara da belgelerde rastlıyoruz. 17. yüzyılda İstanbul’da sadece gülsuyu satan 41 dükkân ve 70 çalışanı vardı. Geniş çaptaki araştırmalarda ise güzel koku satan dükkânların 2000 adet ve burada çalışanların 3005 kişi olduğu rapor ediliyor. Sarayda, resmi dairelerde veya evlerde kullanılan güzel kokular bu dükkânlardan satın alınıyor, bu dükkânlar genellikle ürünlerini kendileri imal ediyorlardı. Müslümanların kutsal toprakları olan Mekke ve Medine’deki kutsal mekânların güzel kokması için özel parfümler ve buhur suları her sene hac zamanından önce İstanbul’daki Topkapı Sarayı’ndan gönderiliyordu. Güzel koku olarak ilk sırada gülsuyu geliyorsa da çiçek suları ve özel olarak hazırlanmış buhur suları da çok kullanılan ve satılan parfümlerdendi. Gül suyu özellikle Edirne’den geliyordu. Edirne’de yetiştirilen kokulu güllerden bu konuda ihtisaslaşmış kadınlar gül yağı ve gül suyu imal ediyorlardı. Ayrıca diğer güzel kokulu çiçekler; menekşe, yasemin, nergis, zambak ve şebboy (Flos cheiranthi cheri) gibi çiçekler de bu amaçla kullanılıyordu. Topkapı Sarayı’nda kokulu sularda ve şerbetlerde kullanmak için ilkbaharda sadece menekşeden bir defada 400 kilo satın alındığını biliyoruz. gülabdablar gülsuyu şişeleri Güzel koku satıcısı OSMANLI SARAYINDA HAZIRLANAN BUHUR SUYU Osmanlı Sarayı’nda yaşayanlar güzel kokuları her zaman kullanıyorlardı. Bu kokular ya en iyi hazırlayan esnaftan satın alınıyor veya hazırlattırılıyordu. Bunların dışında Topkapı Sarayı’nda senede bir defa özel günlerde (Ramazanın 15. gününde) padişah ve saraylılara hediye edilmek üzere özel bir ekiple hazırlanan bir “buhur suyu” vardı. Bu çok özel ve çok güzel kokulu parfüm iki çeşitti. Biri sadece padişah ve çok yakınlarına hediye edilen “beyaz buhur suyu” bir de diğeri de saraylılara hediye edilen “kırmızı buhur suyu”. Bunların hazırlanması özetle şöyle idi; Beyaz buhur suyu: 1. aşama: Sarı sandal (lignum santal), buhuru meryem( tubera cyclamen), asilbend (gummi benzoe), öd ağacı (lignum aloes) belli ölçülerde alınır, ince özel bezlere ayrı olarak sarılır ve bağlanırdı. Belli ölçüde gül suyu içine özel kaplara konup 12 saat hafif ateşte kaynatılır. Sonra soğutulurdu. 2. aşama: Yukarıda hazırlanan kokulu su ayrı bir kapta; Sarı sandal( lignum santal), yağlı buhuru meryem (tubera cyclamen), öd ağacı (lignum aloes), kalenbek tozu (lignum aquilaria) ve asilbent (gummi benzoe) ile gene aynı şekilde 12 saat kaynatılır. Ateşten inince el dayanır sıcaklıkta içine az miktarda misk ve hazırlanan sıvı kadar özel çiçek suyu katılırdı. Kırmızı Buhur suyu: Ayrı bir özel kapta gül suyu koyup kaynatılır, kaynatılırken içine lotur (symplocos racemosa roxb) ve bir miktar çöğen tohumu (anthoenemum glaucum) konur ve gene kaynatılır. Ayrı bir kapta Sarı sandal, buhuru meryem, asilbend ve öd ağacının ince bezlerle sarıldıktan sonra gül suyu içinde 12 saat kaynatılıyor ve bu su alınıyor. ikisi karıştırılıyor ve içine kırmız (coccinellae) konup karıştırılıp ateşten indiriliyordu. Bu kokulu suları Topkapı Sarayı’nda “Seferli Odası” diye adlandırılan bir gurup saray görevlileri tarafından özel olarak hazırlanırdı. Bu imalata “Çamaşırcı başı” başkanlık ederdi. Bu şahıs sultanın çamaşır ve giyiminden sorumlu sarayda yaşayan bir üst görevli idi. Bu imalat yapıldıktan sonra Sultana, ailesine, önemli devlet yöneticilerine ve saray halkına özel bir merasimle takdim edilirdi. Bu takdim sırasında kullanılan şişeler özenle seçilir ve sipariş edilirdi. Genellikle Venedik’ten getirtilen altın yaldızla süslü şişeler kullanılırdı. Bu şişeler gene özenle seçilmiş ve desenlerle süslü tepsilerde sunulurdu. Bu “buhur suyu” nu alan Sultan ve saraylıların getirenlere değerli hediyeler vermesi adettendi. Mikrobiyolojik Analizlerde Güvenilir Yardımcınız... HER METODA UYGUN ÜRÜNLER; • Standart Metodlar; Dökme Plak, Yayma Plak (Dehidre Besiyerleri, Kullanıma Hazır Besiyerleri) • Membran Filtrasyon Sistemi Metodu STANDART METODLAR (Dökme Plak, Yayma Plak) Iso Standartları Yapılacak Analizler Kullanılacak Dehidre Besiyerleri Kullanıma Hazır Besiyerleri MAS-100® Eco ISO 21149 Toplam aerobik mezofilik bakteri analizi 105458 Tryptic Soy Agar 146004 Tryptic Soy Agar Hava Örnekleme Cihazı; ISO 16212 Maya küf analizi 105438 SABOURAUD 4% Dextrose Agar 146298 SDA w. Chloramphenicol ISO 22717 Pseudomonas aeruginosa analizi 105284 104092 113203 110988 146048 Cetrimide Agar 146024 Pseudomonas Agar P Staphylococcus aureus analizi 105406 Baird Parker Agar 103785 Egg Yolk Tellurite Emulsion 146011 Baird Parker Agar ISO 18416 Candida albicans analizi 105438 SABOURAUD 4% Dextrose Agar 146298 SDA w. Chloramphenicol ISO 21148 İdentifikasyon Testleri 113300 Bactident® Oxidase 111885 Gram-colorstaining Kit 113306 Bactident® Coagulase ISO 22718 Cetrimide Agar Glycerol Uvlamp Pseudomonas Agar P (base) MEMBRAN FİLTRASYON SİSTEMİ • • • • www.orlab.com.tr info@orlab.com.tr Tel: (0312) 286 40 70 Faks: (0312) 205 50 30 EZ-Fit™ Filtrasyon Unit (Filtre ve Huni entegre) EZ - Fluo™ Hızlı Tanı Sistemi EZ - Fit™ Manifold EZ-Pak® Dispenser Curve Uzman ekibimizden lütfen destek isteyiniz. mikrobiyoloji@orlab.com.tr COSMOS STANDARDI Organik ve Doğal Kozmetik Standardı Versiyon 1.1– 31 Ocak 2011 Version 2.0 – 21st October 2013 Asuman ERDEM ARKIŞ ETKO Ekolojik Tarım Kontrol Org.Ltd Şti. COSMOS-Başdenetçi ETKO Kalite Yönetim Sorumlusu a.asuman@gmail.com Bu Standart, Avrupa Birliği standartlarına uygun olarak, merkezi Belçika’da olan ve kar amacı gütmeyen uluslararası COSMOS-standard AISBL organizasyonun da kurucuları olan BDIH (Almanya), COSMEBIO & ECOCERT (Fransa), ICEA (Italya) ve SOIL ASSOCIATION (İngiltere) tarafından organic / doğal olan kozmetiklerin srtifikasyon kurallarını tanımlamak için gerekli olan ortak nitelikleri ve tanımları belirlemek üzere geliştirilmiştir. Standardın ana hedefleri kozmetik sektöründe halihazırdaki gelişmelerdeki yayılımlar ve bunlardaki başarısızlıklara yanıt vermektir. Kozmetik sektörü sürdürülebilir üretim ve tüketim için, işlenmemiş hammaddeden başlayarak, bitmiş ürünlerin dağıtımını da içeren bir çevrim içinde, koruma ve güvenlik prensipleri ile yönetilen bazı kurallar kullanmaktadır. Bunlar : • Organik tarımla elde edilen zirai ürünlerin kullanılmasının ve canlı çeşitliliğine önem verilmesinin desteklenmesi. • Doğal kaynakları sorumluluk duyarak ve çevreye saygılı bir şekilde kullanmak. • İnsan sağlığına ve çevreye saygılı üretim ve işleme yapılması. • “Yeşil Kimya” kavramını entegre etmek ve gelişmesini sağlamak. “Yeşil felsefe” yaklaşımı ve güvenilir gelişime aktif olarak katkıda bulunma ilkeleri doğrultusunda, kozmetik sektörü, organik ve doğal kozmetikler için bir standard tanımlamayı ve uygulamayı taahhüt etmiştir. Bu kuralların bir standart düzeyine dönüştürülmesi için, kozmetik ürünlerde bulunan beş çeşit içerik aşağıdaki gibi sıralanmıştır: 1. Su. 2. Mineral içerikler. 3. Fiziksel olarak işlenmiş zirai içerikler. 4. Kimyasal olarak işlenmiş zirai içerikler. 5. Diğer içerikler. Bu standartın kullanıcıları, tüm geçerli yasal düzenlemelere - AB kozmetik ürünler direktifi (EC No. 1223/2009), Reach Regulation yanı sıra ulusal ya da yerel bütün yasal zorunlulukları yerine getirmekle yükümlüdür. Kapsam COSMOS-Standardı, standardın yanısıra Kontrol El Kitabı, Etiketleme Kuralları ve Teknik Kılavuzu içermektedir. Bu standart organik ya da doğal olarak pazarlanan kozmetik ürünlerine ve organic içerikli katkı maddelerine uygulanmakta olup, sertifikalandırılabilmek için aşağıda tanımlanan kriterlere uymak zorundadır. • İçeriklerin kaynağı ve işlenmesi • Ürünün tam olarak kompozisyonu • Depolama, üretim ve ambalajlama • Çevre yönetimi • Etiketleme ve iletişim • İnceleme, Sertifikalandırma ve kontrol COSMOS-ORGANIC Sertifikası alabilmek için kozmetik üründeki zirai içeriklerin %95’i, ve ürünün tamamının % 20’si organik olmalıdır. Standardta verilen bazı önleyici prensipler mevcuttur. Bir içeriğin, teknolojik uygulamanın ya da işleme aşamasının bilimsel olarak insan sağlığına ya da çevreye karşı bir risk taşıdığı ispatlanırsa, o zaman koruyucu ilke uygulamasına geçilir ve sözü edilen riskli içeriğin uygulanmasına izin verilmez. Bu yüzden aşağıdakilerin kullanılması yasaklanmıştır. 1 Nanomateryaller 2 Genetik olarak Modifiye Organizmalar (GDO’lar) 3 Radyasyon Kullanımı 4 Hayvanların testlerde kullanılması Organik ve /veya doğal kozmetiklerde kullanılmasına izin verilen prosesler ve içerikler standardın eklerinde detayları ile verilmektedir. Ekler: 1. İzin Verilen Fiziksel İşlemler 2. Zirai İçeriklerin Üretiminde Kullanılmasına İzin Verilen Kimyasal İşlemler 3. İzin Verilmeyen İşlemler Için Örnekler 4. İzin Verilen Mineral Kökenli İçerikler 5. İzin Verilen Diğer İçerikler 6. Organik Olması Gereken Fiziksel Olarak İşlem Görmüş Zirai İçerikler 7. Organik Orijinli Zirai İçeriklerden Oluşan Kimyasal İşlem Görmüş Zirai İçerikler Daha fazla bilgi için: www.cosmos-standard.org. Gülmek kalbe iyi geliyor Gülmek sağlığa son derece faydalıdır ve bol kahkahalı bir sohbetten kimsenin şikayet edebileceği akla gelmez. Oysa gülerken hıçkırık tuttuğu için keyfi bölünen kişiler olabilir. Evet, gülmek hıçkırığa neden olabilir! Gülerken içimize çektiğimiz hava gırtlak kapağına değip diyaframla bağlantılı sinirleri uyarabilir ve bu durum hıçkırığa neden olur. Hıçkırık dışında gülmenin son derece faydalı olduğu da görüldü. Son yapılan araştırmalar günde en az 15 dakika gülmenin kalp için çok yararlı olduğunu doğruluyor. Kahkaha atmak, kan damarlarını genişletiyor, kan dolaşımını hızlandırıyor. Ancak uzmanlar bunun nedenini henüz belirleyebilmiş değil. Stresin kalbe, kan akışını sınırladığı, damarları sıkıştırdığıysa daha önce birçok araştırmayla kanıtlanmıştı. Bu araştırma, gülmenin damarları genişlettiğini doğruluyor. Kendisiyle barışık olan ve somurtmak yerine gülmeyi seçen kişilerin cinsel yaşamları çok daha hareketli oluyor. Gülmek cinsel yaşamın daha iyi olmasını sağlarken, çiftlerin mutluluğu birlikte 6 KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ yakalamasında da etken oluyor. Gülmek bağışıklık sistemini güçlendirdiği için birçok hastalığı da önlüyor. Soğuk algınlığından yüksek tansiyona, depresyondan alerjiye birçok hastalıkla baş etmenizi sağlıyor. Vücuttaki ağrıların geçmesine neden oluyor. Gülme ve kahkaha ile insan beyninde doğal morfin yerine geçen endorfin üretiliyor. Endorfin ise morfinden çok daha güçlü ağrı kesici özelliği taşıyor. Gülmek strese karşı en iyi ilaç. Gülünce anti-stres hormonlarının aktif hale geldiği ve vücut direncinin arttığı bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçek. Ürünün kullanımı ile meydana gelebilecek istenmeyen etki durumuna yönelik uyarılara da “Güneşe Güneşte kalacağı süreye uygun koruyuculu ürünler kullanması ile ilgili uyarılara yer verilmelidir. maruz kalmadan önce güneşten koruyucu ürün kullanınız” gibi talimatlara yer verilmelidir. Güneş Ürünlerinin Etiketi “Tüm gün koruma sağlar” gibi ima ve iddialara yer verilmemelidir. Nasıl Olmalıdır? Bebek ve çocuk için üretilen güneş koruyucu ürünlerde uyarılara yer verilmelidir. Güneşten koruyucu ürünler hem UVB hem de UVA ışınlarına karşı koruma sağlamalıdır. Ürünün stabilitesi ile ilgili bilgi verilmelidir. Cosming Laboratuvar Tarafından Hazırlanmıştır. İddia edilen etkinliğin ürünün cilt üzerine yeterli miktarda uygulanmasıyla sağlanacağına ilişkin “Uygulanması gereken miktarı azaltmak koruma düzeyini önemli ölçüde azaltacaktır.” gibi uyarılara yer verilmelidir. %100 koruma sağlamadığını belirten uyarılara yer verilmelidir. Güneş koruyucu ürünün uygulama şeklini, uygulama yerini, uygulamayı takiben ne kadar süre sonra güneşe çıkılabileceğini, hangi koşullar altında ne kadar koruma sağlayabileceği belirtilmelidir. Güneş koruyucu ürünün hangi koşullarda saklanması gerektiği ve son kullanma tarihi ürün üzerinde belirtilmelidir. Güneş Koruma Faktörleri Düşük = > 6 < F< 10 Orta = > 15 < F< 25 Yüksek = > 25 < F< 50 Çok Yüksek = 0 > + 50 SPF COSMİNG LABORATUVAR BİLGİ YÖNETİM EĞİTİM DANIŞMANLIK KOZMETİK SAN. TİC. LTD. ŞTİ. www.cosming.com www.cosminlab.com KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ 7 KOZMETİK ÜRETİCİSİNİN HUKUKİ YÜKÜMLÜKLERİ KOZMETİK ÜRETİCİLERİ VE ARAŞTIRMACILARI DERNEĞİ Av. Bülent ÇETİNMEŞE bulent@cetinmese.av.tr www.cetinmese.av.tr Kozmetik kavramı dilimize, Fransızcadan geçmiş olup, kavramın kökeni Yunanca kozmos (düzen veya güzelleştirme, çeki düzen verme) kavramına dayanır. Bu kökten Yunanca kosmein (güzelleştirmek,çeki düzen vermek) fiili ve kosmetikos kavramı türemiştir. Halen yürürlükte bulunan 5324 sayılı Kozmetik Kanunumuz ise herhangi bir kozmetik tanımı yapmamış ancak kapsamını çok geniş tutarak “Bu Kanun, insan vücudunun epiderma, tırnaklar, kıllar, saçlar, dudaklar ve dış genital organlar gibi değişik dış kısımlarına, dişlere ve ağız mukozasına uygulanmak üzere hazırlanmış, tek veya temel amacı bu kısımları temizlemek, koku vermek, görünümünü değiştirmek ve/veya vücut kokularını düzeltmek ve/veya korumak veya iyi bir durumda tutmak olan bütün preparatları veya maddeleri kapsar” şeklinde düzenlemiştir.(Kozmetik Kanunu Madde 2) Yine, kanun üretici kavramı da sözlük anlamı dışında çok geniş tutmuş “Bir kozmetik ürünü üreten, imal eden, ıslah eden veya ürüne adını, ticari markasını veya ayırt edici işaretini koymak suretiyle kendini üretici olarak tanıtan gerçek veya tüzel kişi; üreticinin Türkiye dışında olması halinde, üretici tarafından yetkilendirilen temsilci veya ithalatçı; ayrıca, ürünün tedarik zincirinde yer alan veya faaliyetleri ürünün güvenliğine ilişkin özelliklerini etkileyen gerçek veya tüzel kişi, bu Kanunun uygulanması bakımından üretici sayılır”şeklinde düzenlemiştir. (Kozmetik Kanunu Madde 4). Yani kanun sadece malı imal edeni değil, malı üretmemiş olsa bile bir kısım diğer kişileri de üretici saymış ve onlara da çeşitli yükümlülükler yüklemiştir. Kanunun 4. maddesinde üreticinin yükümlülükleri düzenlenmiş ve 5. maddesinde de bu yükümlüklere uymamanın cezaları tek tek belirtilmiştir. Buna göre 3.-4.ve 5.madde de belirtilen üreticinin yükümlülükleri ve bunlara uymamanın cezaları şu şekildedir; Üreticinin yükümlülükleri ve cezaları; MADDE 3.- Kozmetik ürünün piyasaya ilk kez arz edilmesinden önce Sağlık Bakanlığı’na bildirimde bulunulması zorunludur. Bildirimden sonra üründe veya üreticide meydana gelen değişikliklerin de bildirilmesi zorunludur. Bu Kanun hükümlerine göre eksik bilgi ve belge ihtiva eden bildirim, yapılmış sayılmaz. (İhlali halinde 5-a.maddeye göre 20 bin Türk lirası idari para cezası) MADDE 4-a) Sağlık Bakanlığı’na bildirimde bulunulmaksızın kozmetik ürün üretmek, ambalajlamak, ithalat müessesesi açmak veya işletmek veya ilk bildirimden sonra yapılan değişiklikleri bildirmeksizin bir müessesenin faaliyet sahasını genişletmek yasaktır. (İhlali halinde 5. madde b fıkrası 1-a gereğince 20 bin Türk lirası idari para cezası) b) Bu müesseseler sorumlu teknik eleman ile hizmetin gerektirdiği nitelikte personel istihdam edilmeden işletilemez. (İhlali halinde 5. madde b fıkrası 2-b gereğince 10 bin Türk lirası idari para cezası) c) Herhangi bir kozmetik ürün, ürün içerik ve konsatrasyon bilgisi Sağlık Bakanlığı Zehir Araştırma Merkezine bildirilmeden piyasaya arz edilemez. (İhlali halinde 5.madde b fıkrası 2-b gereğince 10 bin Türk lirası idari para cezası) d) Kozmetik ürün, normal ve üretici tarafından önerilen şartlar altında uygulandığında veya ürünün sunumu, etiketlenmesi, kullanımına dair açıklamalara veyahut üretici tarafından sağlanan bilgiler dikkate alınarak öngörülecek kullanım şartlarına göre uygulandığında, insan sağlığına zarar vermeyecek nitelikte olmak zorundadır. (İhlali halinde 5.madde b fıkrası 3-d gereğince 50 bin Türk lirası idari para cezası) e) Muhtevasında hiç veya belirli limit ve şartların 8 KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ dışında bulunmaması gereken maddeler içeren kozmetik ürünler piyasaya arz edilemez. (İhlali halinde 5. madde b fıkrası 4-e bendine göre muhtevasında hiç bulunmaması gereken maddeler içeren kozmetik ürünleri piyasaya arz eden üreticiye yirmi bin Türk Lirası, muhtevasında belirli limit ve şartların dışında maddeler içeren kozmetik ürünleri piyasaya arz eden üreticiye onbeşbin Türk Lirası, f) Kozmetik ürünlerin ambalaj ve etiket bilgilerinin yönetmelikte belirtilen esaslara uygun olması zorunludur. g) Kozmetik üretim yerinin Sağlık Bakanlığınca belirtilen esaslara uygun olması zorunludur. (İhlali halinde 5. madde b fıkrası bendine 5-g bendinde belirtilen yükümlülüğü ihlal eden üreticiye yirmi bin Yeni Türk Lirası, idari para cezası uygulanır şeklindedir. Yine kanuna göre bu idari para cezasını uygulayacak olan merci Sağlık Bakanlığı’dır. Kanun ayrıca idari para cezasını gerektiren fiilin tekrarı halinde idari para cezaları iki kat olarak uygulanacağını ve ayrıca ihlal edilen yükümlülüğün niteliğine göre gereken idari tedbirlerin ve müeyyideleri uygulanmasına engel olmaz hükmü getirmiştir. Bu idari tedbirlerin neler olduğu ise kanunun 6. maddesinde tek tek sayılmıştır. Buna göre; Diğer idari müeyyideler ve tedbirler Bu Kanun hükümleri ile bu Kanuna göre yürürlüğe konulan yönetmelik ve diğer düzenlemelerde belirlenen esaslara uygun olmadığı tespit edilen kozmetik ürünler ile ilgili uyarı, piyasadan toplatma ve imha için gereken işlemler ile kozmetik ürün üretim yerinin ıslahı ve gerektiğinde kapatılması ile ilgili bütün tedbirleri almaya ve uygulamaya Sağlık Bakanlığı yetkilidir. Bu Kanun ile bu Kanuna göre çıkarılan mevzuata uygunluğu belgelenmiş olsa dahi, bir ürünün genel sağlık yönünden güvenli olmadığına dair kesin belirtilerin bulunması halinde, bu ürünün piyasaya arzı, kontrol yapılıncaya kadar Sağlık Bakanlığınca geçici olarak durdurulur. Kontrol sonucunda ürünün genel sağlık yönünden güvenli olmadığının tespit edilmesi halinde, masrafları üretici tarafından karşılanmak üzere Sağlık Bakanlığı; a) Ürünün piyasaya arzının yasaklanmasını, b) Piyasaya arz edilmiş olan ürünlerin piyasadan toplanmasını, c) Ürünlerin, güvenli hale getirilmesinin imkansız olduğu durumlarda, taşıdıkları risklere göre kısmen ya da tamamen imha edilmesini, d) (a), (b) ve (c) bentlerinde belirtilen önlemler hakkında gerekli bilgilerin, ülke genelinde dağıtımı yapılan iki gazete ile ülke genelinde yayın yapan iki televizyon kanalında ilanı suretiyle risk altındaki kişilere duyurulmasını,sağlar. Risk altındaki kişilerin yerel yayın yapan gazete ve televizyon kanalları vasıtasıyla bilgilendirilmesinin mümkün olduğu durumlarda, bu duyuru yerel basın ve yayın organları yoluyla, risk altındaki kişilerin tespit edilebildiği durumlarda ise bu kişilerin doğrudan bilgilendirilmesi yoluyla yapılır. Bu idari tedbirler tek tek incelendiğinde görüleceği üzere, Sağlık Bakanlığının üretilen kozmetik ürünü ile ilgili çok büyük yetkileri mevcuttur. Hatta bir ürünün genel sağlık yönünden güvenli olmadığına dair kesin belirtilerin bulunması halinde, ürün mevzuata uygun üretilse dahi ürünün piyasaya sürülmesi geçici olarak durdurulabilmektedir. Yukarıda saydığımız idari para cezalarına ve idari yaptırım kararlarına (ürünün toplatılması, yasaklanması, imhası vs) karşı, üreticilerin de cezaların iptali veya idari yaptırımın kaldırılması ile ilgili olarak dava açma yetkileri olup,açılacak davada dikkat etmeleri gereken hususlar vardır.Kanunun 5.maddesinde sayılan idari para cezalarına veya 6.maddesinde sayılan idari yaptırım kararlarına karşı, üreticiler, Sulh Ceza Mahkemelerinde iptal davası açmalıdırlar. Zira Uyuşmazlık Mahkemesinin 2008/356 E.-2008/344 K. ve 17.11.2008 tarihli kararına göre idari para cezalarında Sulh Ceza mahkemeleri yetkilidir. (Anılan bu karara göre,idare mahkemesinin mi yoksa ceza mahkemesinin mi davaya bakacağı hususu Uyuşmazlık Mahkemesinin önüne dava olarak gelmiş, Uyuşmazlık Mahkemesi de Sulh Ceza Mahkemesinin görevli olduğuna dair kesin bir karar vermiştir. Anayasaya göre de Uyuşmazlık Mahkemesi kararları kesin olup diğer tüm yargı organları da bağlamaktadır). Uyuşmazlık mahkemesi bahsettiğimiz bu kararında 5326 sayılı Kabahatlar Kanuna atıf yapmış ve öngörülen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğunu, 5324 sayılı Kozmetik Kanunu’nda idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediğinden bahisle Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Kabahatlar Yasasının hükümlerinin dikkate alınacağından ve bu nedenle idari para cezasına karşı açılan davaların çözümünde, adli yargı yerinin (yani Sulh Ceza Mahkemesinin) görevli olduğu sonucuna varmıştır. Sonuç olarak kozmetik üreticilerimiz, Sağlık Bakanlığı’nın çok geniş yetkilere sahip olduğu ve mevzuata uyulsa bile, piyasaya arzın geçici durdurulmasına dahi karar verilebilen bir sektörde faaliyette bulunmaktadırlar. Bu nedenle,üreticilerimizin,sektörle ilgili mevzuatı çok iyi bilerek faaliyette bulunmalarının, işletmeleri açısından hayati önemde olduğunu, bir hukukçu olarak belirtmek isterim. Yıl: 1 Sayı: 3 Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Süleyman GÜLER Genel Koordinatör Levent KAHRIMAN Editör Taşkın EROĞLU Grafik Tasarım Özlem ALTAN DEMİR Reklam ve Halkla İlişkiler Betül ARSLAN İzmir ofis 5746/4 sok. No:24 MTK Sitesi Altındağ Bornova /İZMİR Tel: 0 232 431 11 21 cosmilife@gmail.com İdare Merkezi Oğuzlar Mah. 1374 Sok. No: 2/4 Balgat / ANKARA Tel: 0 312 342 22 45 Fax: 0312 342 22 46 Yayın Türü Yerel Süreli www.prosigma.net - info@prosigma.net Basım Yeri Başak Matbaacılık ve Tan. Hiz. Ltd. Şti. Anadolu Bulvarı Meka Plaza No:5/15 Gimat / ANKARA Tel: 0.312 397 16 17 Basım Tarihi Şubat 2016 - Ankara Üç ayda bir yayınlanır. Cosmilife gazetesinde yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Abonelik ücretsizdir. Nazım TANRIKULU Hekim Sinan Tıbbi Bitkiler Araştırma Merkezi www.nazimtanrikulu.com nazimtanrikulu@yahoo.com Güzel Ihlamur, Güzelleştiren Ihlamur “Ben sana çiçeklerle geleceğim.. Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.” Bahattin Karakoç Semtleri, sokakları ıhlamurla isimlendirmemiz Anadolumuzun ıhlamurla ne kadar hemhal olduğunu da gösteriyor. Çiçek açtığında ıhlamurlar yakınından geçip kokusundan nasiplenmek istemeyenimiz yoktur. Ihlamur çiçeği kokusu hepimizde sevgi duygularını çağrıştırıp kalplerimizi latifleştiriyor. Sanırım bu sebeple içinde ıhlamur geçen şiirler de kokusu gibi bizi mest ediyor. Kokusu kadar çiçeklerinin güzelliği ile de meşhur olan ıhlamur, şifalı bitkiler söz konusu olduğunda ilk akla gelen bitkilerden. Ihlamur çayı olmayan cafe, kahvehane ve hane neredeyse yok diyebiliriz. Latince adı Tilia’nın Yunanca “tilos – lif” kelimesinden geldiği düşünülmektedir. Herodot, bazı uygarlıkların dini törenlerde kullandıklarını belirtmiştir. Slavlar ve Germenler için de kutsal ağaçlardan olduğu için çocuğu dünyaya gelenlerin kısmetleri için ıhlamur diktikleri kayıtlıdır. Ihlamur cinsine ait 30 tür yetişmektedir. Avrupa ve Kuzey Amerika’da kültürü yapılmaktadır. Ülkemizde 3 türü doğal olarak yetişmekte ve ormancılık tarımı kapsamında Karadeniz Bölgesi’nde tarımı yapılmakta ve park ve bahçelerde, refüjlerde, alle yollarında peyzaj amaçlı yetiştirilmektedir. Park ve bahçelerde yetiştirilen ve ülkemizde doğal olarak yetişmeyen tür, küçük yapraklı ıhlamur (Tilia cordata)’ türüdür. Ülkemizde yetişen ıhlamur türlerini ve ayırt edici özelliklerini şöyle özetleyebiliriz: Kafkas ıhlamuru (Tilia rubra subsp. caucasica): Yapraklarının iki yüzeyi de yeşil ve tüysüzdür. Büyük yapraklı ıhlamur, yaz ıhlamuru (Tilia platyphyllos): Yaprakları büyük ve yaprak alt yüzeyi gümüşi tüylerle kaplıdır. Gümüşi ıhlamur, kış ıhlamuru (Tilia argentea, Syn: Tilia tomentosa): Yaprak alt yüzeyi gümüşsü yıldız biçimli tüylerle kaplıdır. FAO (Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatı) 2003 verilerine göre ıhlamur tarımında Meksika141.005hektarla 1. sırada, Hindistan 116.000 hektarla 2. Sırada yer almaktadır. Orman Bakanlığı verilerine göre ülkemizde 18.125 hektar alanda doğal olarak yetil kağıdın olmadığı dönemlerde kabukları yazı yazma aracı, Osmanlı döneminde İstanbul kayıkları yapımında kullanılmıştır. Ihlamur ağacı tıbbi ve kozmetikte kullanımının dışında, mobilya, süs eşyası, saz ve udların burguluk kısımlarının yapımında, peyzajda (alle), ayakkabı kalıplarında, oymacılıkta, kurşunkalem ve arı kovanı yapımında da kullanılmaktadır. Ayrıca ıhlamur popülasyonunun yoğun olduğu bölgeler de (Yalova, Artvin, Rize vd.) arıcılıkta değerlendirilmekte; elde edilen ballar ıhlamur balı olarak isimlendirilmektedir. Ihlamur, besin maddesince zengin, gevşek yapılı, nemli topraklarda iyi gelişim gösterir. Ilıman iklimlerde iyi gelişim gösteren ıhlamur sıcağı sever. Dona duyarlı olup soğuk iklimlerde yetişebilen türleri de bulunur. Ihlamur tohum, kök sürgünleri, kök çeliği ve dal çelikleriyle yetiştirilir. Tohumla ekimde çimlenme engelini aşmak için önemli bir nokta tohumların tam kahverengileşmeden toplanması ve hemen ekilmesi gerekiyor. Ağustos sonu tohum ekimi için uygun bir dönem. Tohum ekiminin katlama ihtiyacı için orman fidanlıklarında olduğu gibi dış alana yapılması tavsiye edilir. Böylece kış şartlarına hem soğuk ihtiyacını karşılamış hem de katlama yapılmış olacağından çimlenme daha güçlü olacaktır. Çelikle üretimde kök çeliği gövde çeliklerine göre daha başarılıdır. Yine kök sürgünlerinden de kolayca çoğaltılabilir. Toprağı koruyup su düzenini sağlayan ıhlamurun yaprakları kolay ayrıştığından dökülen yaprakların toprağın özelliklerini de iyileştirmektedir. Bu sebeple bahçelerimize ıhlamur ağacı dikmekte fayda var. Ihlamurun tedavide çiçekleri, yaprakları, odunundan elde edilen kömürü tıbbi kömür (Tiliae carbo, linden charcoal) ve uçucu yağı kullanılır. En yaygın kullanılan kısmı çiçekleridir. Çiçek sapıyla uzun ince dile benzeyen çiçek yaprakçığı (brakte) birlikte kullanılan kısmı (Tiliae flos cum bractea) ticarette “çiçek ıhlamur” adıyla bilinir ve kalite açısından ikinci sınıftır. Çiçek yaprakçığı bulunmayan sadece çiçeklerin (Tiliae flos) olduğu kısım ticarette “çiçek ıhlamur” adıyla bilinir ve birinci kalitedir. Çiçek ıhlamurda %1 oranında çiçek yaprakçığının bulunması kabul edilmektedir. Tedavide kullanılacak ıhlamur çiçekleri farmakopelere kayıtlı olan “yaz ıhlamuru, büyük yapraklı ıhlamur” ve “küçük yapraklı ıhlamur” türlerinden elde edilmiş olması tercih edilir. Ihlamur çiçeklerinin açıldıktan sonra 4 gün içerisinde, öğle saatlerinde toplanmalıdır. Kuruyan çiçeklerin nem miktarı %9’u aşmamalıdır. İyice kuruduğundan emin olunan çiçekler temiz, gölge ve havadar bir yerde kurutularak serin, ışık görmeyen, nemsiz bir yerde bez torbalarda saklanmalıdır. TSE’de ıhlamur standardı 3223 koduyla kayıtlıdır. Toplama yapılacak alan -bütün tıbbi bitkilerin hasadı için gerekli- fabrikalara, otoyola, ilaçlanan tarlalara, atık su kenarlarına yakın olmamalıdır. Çiçeklerde haşerat, küflenme olmamalıdır. Ihlamurda flavonoitler (hesperidin, kersitin, astragalin, rutin, hiperozit, tilirozit), müsilaj (arabino-galaktanlar), fenolik asitler (klorojenik, p-kumarik ve kafeik) kumarinler, tanenler ve eser miktarda uçucu yağ (%0,02 – 0,1) bulunur. Yaz ıhlamurunda uçucu yağ % 0,05 oranında bulunmaktadır. Eski hekimlerden Galen ve Plinius göz iltihapları, ağıziçi yaraları ve ayak çıbanları için kullanmış; Lonicerus odunundan elde edilen kömürü kan tükürme için önermiş; Leclerc çiçek çayını rahatlatıcı olarak kullanmış; Kneipp ise öksürük giderici ve balgam söktürücü olarak önermiştir. Terletici ve bağışıklık sistemini uyarıcı, kuru öksürükte rahatlatıcı, göğüs yumuşatıcı, uykusuzluk ve asabiyet durumlarında yatıştırıcı olarak kullanılır. Yüksek tansiyon, damar tıkanıklığı ve migren tedavisinde kullanılmaktadır. Ihlamur ile hazırlanan banyo sinirsel gerginlikte ve migren ataklarında tavsiye edilir. Çay olarak (infüzyon, sıcak haşlama) yetişkinler için günde 2-4 g kullanılabilir. 9-12 aylık bebeklerde 0,2 – 1 g; 1-4 yaş grubunda 1-2 gram kullanımı öneriliyor. IHLAMURUN KOZMETİKTE KULLANIMI • • • • • • • Kozmetikte çiçeklerinden elde edilen uçucu yağı, hidrosolü ve ekstraktı kullanılır. Çiçeklerinde bulunan müsilaj maddesi sebebiyle ciltte antienflamatuar, yumuşatıcı ve nemlendirici olarak kullanılır. Ihlamur nemlendirici, cilt aydınlatıcı, yumuşatıcı, dinlendirici maskeler olarak kuru ve hassas ciltlere uygulanabilir. Ayrıca yatıştırıcı, ferahlatıcı ve cilt çatlamaları cilt temizleyici ürünlerle birlikte kullanılabilir. Çatlak oluşan ve soyulma görülen ciltler ıhlamur özlü krem ve losyonlar kullanılabilir. Ihlamur uçucu yağı eser miktarda bulunduğundan hidrosol şeklide kullanılır. Ihlamur, bebek bakım ürünleri; ağız, yüz, vücut ve saç bakım ürünlerinde kullanılır. Duş jelleri, saç bakım şampuanları, cilt temizleme sütleri, diş macunları, cilt bakım kremlerinde ıhlamur kozmetikte yukarıda saydığımız etkileri sebebiyle kullanılabilir. Ülkemizde satışı yapılan ıhlamur özlü ürünlerin yerli üretim olmadığını görüyoruz. Yerli kozmetik üreticilerimiz adı ve kendisi güzel ıhlamuru, güzelleştirme ürünlerinde kullanarak Anadolu’nun kıymetli bitkisi ıhlamurun değerlenmesine katkıda bulunabilir. Uyarılar: Kalp rahatsızlığı olanlar, hamile ve emzirenler hekime danışmadan ıhlamuru kullanmamalıdır. Bazı kişilerde alerji yapabildiği bildirilmiştir. İdrar söktürücü özelliği olduğundan idrar söktürücü ilaçlarla birlikte kullanıldığında dehidratasyon riski bildirilmiştir. Lityum kullananlarda kandaki lityum düzeyini arttırır. Kaynakça: 1. Baytop, T. Türkiye’de Bitkilerle Tedavi; Geçmişte ve Bugün. Nobel Tıp Kitabevleri, İstanbul, 1999 2. Demirezer, Ö. ve Ark. FFD Monografları Tedavide Kullanılan Bitkiler. MN Medikal & Nobel Tıp Kitabevleri. Ankara, 2011 3. Hergen, G. En Son Bilimsel Verilerin Dışında Beslenme, Sağlık ve Hastalıkta Bitkiler, Nobel Tıp Kitabevleri, İstanbul, 2014 4. Mete, O. Kabalcı Şifalı Bitkiler Ansiklopedisi. Kabalcı Yayıları, İstanbul, 2010 5. Özpay, Z. Ihlamurun (Tilia L.) Tohum ve Çelikle Yetiştirilmesi İmkanları Üzerin Araştırmalar. Batı Akdeniz Ormancılık Araştırma Enstitüsü Araştırma Bülteni No: 2. Bolu, 1998 6. Saltan, F. Z., Kozmetik Amaçla Kullanılan Tıbbi ve Aromatik Bitkiler ve İçerikleri. Nobel Tıp Kitabevleri, İstanbul, 2015 7. Turna, İ., Ihlamur’un (Tilia L.) Doğu Karadeniz Bölgesi Agroforestry Uygulamalarında Kullanılabilirliği: Rize İli Örneği. ÇEV-KOR Dergisi Cilt 10 Sayı: 38 S.: 18-22. Trabzon, 2001 8. Uslu, J., Ihlamur Sektör Profili. İstanbul Ticaret Odası. İstanbul, 2004 9. Zeybek, U., Haksel M. Türkiye’de ve Dünyada Önemli Tıbbi Bitkiler ve Kullanımları. Zade Sağlık Yayınları, İzmir, 2010 10. Bruno Burlando, Luisella Verotta, Laura Cornara, Elisa Bottini- Massa. Herbal Principles in Cosmetics: Properties and Mechanisms of Action. CRC Press. 2010 11. CosIng: http://ec.europa.eu/growth/sectors/cosmetics/cosing/index_ en.htm KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ 9 TESTER OLARAK KULLANILAN VE KULLANILMAMIŞ RUJLARDA BAKTERİYEL KONTAMİNASYONUN ARAŞTIRILMASI Tülay AŞKIN ÇELİK a, Özlem Sultan ASLANTÜRK a, Necati GÜNAY b, Burçak YAVUZ a • a Adnan Menderes Üniversitesi, Fen- Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Merkez Kampüs, 09010- AYDIN • b Adnan Menderes Üniversitesi, BİLTEM, Merkez Kampüs, 09010 AYDIN tcelik@adu.edu.tr AMAÇ Aydın’da kozmetik ürünler satılan mağazalardan alınan tester rujlar ile tester rujlarla aynı marka olan ve orijinal paketinde bulunan açılmamış (kullanılmamış) rujlarda ve kişiye özel kullanılmış rujlarda bakteriyel kontaminasyonun olup olmadığının [4] araştırılmasıdır. MATERYAL-YÖNTEM Tester ruj (5 adet) Güzelleşmek için kullanılan makyaj malzemelerinin sağlığınızı tehdit edebileceği hiç aklınıza gelir mi? Kendi kullandığınız veya en yakın arkadaşınızın ruju ya da kozmetik reyonunda sürdüğünüz tester rujlar cildinizde bakteri ve mikrop kontaminasyonuna neden olabilir. GİRİŞ Kozmetik ürünler, bileşiminde bulunan hammaddeler ve suyun yanı sıra diğer katkı maddeleri ve çevresel faktörler birlikte, mikroorganizmaların üremesi için, elverişli ortamlar oluşturmaktadır. Kozmetik ürünlerin preparatı bozabilen mikroorganizmalarla kontamine olmasındaki asıl büyük tehlike, sağlığı tehdit eden patojenlerin bulunmasıdır [1]. Ürünlerin kullanıcılar için sağlık sorunlarına yol açması, üreyen mikroorganizmanın miktarına ve tipine bağlıdır [2]. Kontamine olmuş kozmetik ürünlerdeki mikroorganizmalar, bütünlüğü bozulmuş deriyi infekte edebilirler. Gram (-) negatif bakteriler ve diğer bakteriler tarafından üretilen endotoksinler ve diğer metabolitler; ciltte aşınma, irritasyon ve allerji yapabilirler. Özellikle deride yaralanma varsa, patojen hale gelerek, önemli sağlık sorunlarına yol açabilirler [3]. Geçen sayıda poster hazırlayıcılarının isimlerinin yazılmasında yapılan hatadan dolayı tekrardan basılmıştır. Değerli hocalarımıza, konu ile ilgili anlayışlarından dolayı teşekkür ederiz. 10 KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ SONUÇ VE ÖNERİLER Koagülaz (-) bakteriler normal vücud florası olarak, deride, orofarinkste ve gastroinstestinal kanal gibi bazı bölgelerde bulunurlar. Ancak, genel olarak yabancı cisim, katater, shunt enfeksiyonlarına da neden olabilirler. Rujların dudak derisini nemlendirmesi sonucunda değişen nem durumundan dolayı kontaminasyona zemin hazırlayabileceği ve çok fazla kişi tarafından tester olarak kullanılan rujların ciddi bir enfeksiyon kaynağı olabileceği göz önüne alınmalıdır. Kişiye özel kullanılmış ruj (2 adet) Denemede kullanılan her bir ruj örneğinde rujların uç kısmından derince sürüntü alınmış ve TSB (Triptic Soy Broth) içerisine konulmuştur. BULGULAR 1- Tester olarak kullanılan rujlarda yoğun şekilde bakteri kontaminasyonun olduğu saptanmıştır. 2- Tester’larla aynı marka olan ve ambalajı açılmamış rujlarda ise bir örnek hariç, bakteri kontaminasyonuna rastlanılmamıştır. 3- Kişisel olarak kullanılan her iki rujda da bakteriyel kontaminasyon olduğu saptanmıştır. 4- Bakteriyel kontaminasyon saptanan tester olarak kullanılan rujlar, ambalajı açılmamış rujlar ile kişisel olarak kullanılan rujlardan izole edilen bakterilerin, gram (+) özellik taşıyan ve katalaz (+), DNA’ase ve koagülaz (-) olan Staphylococcus sp. olduğu belirlenmiştir (Tablo 1, Şekil 1) . Tester ruj ile aynı marka orijinal marka ruj (5 adet) 1 dakika vorteksleme Ultrasonik su banyosunda 10 dakika bekletme Her bir örnekten 100 ml alınır Müler-Hinton Agar’a ekim Biyokimyasal Testler (Katalaz, Koagülaz ve DNA’ase) Gram boyama Tablo 1: Denemede kullanılan tester rujlar, orijinal kullanılmamış rujlar ve kişisel kullanılmış rujlarda mikrobiyal analiz sonuçları ve biyokimyasal testlerden elde edilen veriler Örnek No Mikrobiyal Üreme T1 T2 T3 T4 T5 O1 O2 O3 O4 O5 K1 K2 + + + + + + Gram Boyama Katalaz Testi Koagülaz Testi DNA’se Testi + + + + - - + + - - + + - - + + + + - - T: Tester rujlar; O: Açılmamış orijinal rujlar; K: Kişiye özel kullanılmış rujlar Şekil 1: Gram-boyama Staphylococcus sp, (X 1000) Kaynak: [1] Aylin, İ., Çarıkçı, Y.,Uçar, F., Yalçın, H. T. Elektronik Mikrobiyoloji Dergisi, 2008, Cilt 06. Sayı: 01, 1-16 [2] Özalp, M. T. Klinik Kozmetoloji, 1998, Vol.1, I. 3, 167- 176. [3] Lachapelle G, Gour L. Cosmetic and Toiletries,1982, Vol 97., 63-6 [4] Anelich, L.E. Int. J. Cosmet. Sci, 1996, Vol. 18, 25-40 6.Kozmetik Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi programı yayınlandı. 26-28 Şubat tarihleri arasında Antalya da gerçekleşecek olan kongreye sayılı günler kaldı. KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ 11 Kimya Haberleri Kozmetik iyi üretim uygulamaları kılavuzu yayınlandı Kimya Haberlerinin Adresi Merhaba, Kimya bilimi ve sektörü ülkemizde ve dünyada hızla gelişmekte, yeni ortaya çıkan her fikrin temelinde Kimya bulunmakta, gelecek Kimya ile şekillenmektedir. Amerika ve Avrupa ülkelerinde bu fikirler, isimlerini gayet yakından bildiğimiz kaynak ve platformlar ile geniş kitlelere ulaştırılmaktadır. Böylelikle yayıncı ve okur arasında karşılıklı “kimyasal” olarak tarif edebileceğimiz bir bağ oluşturulmakta insanların bilime ve sektöre olan güvenleri artmaktadır. Kimyahaberleri.com bu fikir ve düşünce ile 2013 yılında hayata geçirildi. Ülkemizdeki ve dünyadaki kimya bilimi ve sektöründe olup bitenleri bir araya toplamaya, derneklerin faaliyetlerine, fuar ve kongrelere destek vererek onları geniş kitlelere ulaştırmayı hedef olarak görerek, tüm bunların “Haber” mantalitesi altında paylaşılan bir platform olarak yayına alındı. Fikrimizin temelinde “Yenilikçi Kimya Haberleri” vardı. Yenilikçi olan şey bizim için değil ülkemiz için de geçerli idi. Biz sadece bilimsel haberler yayınlamıyoruz. Kimyanın yaşamın her alanında olduğunu bildiğimizden, alanımızda olan her şeye yer veriyoruz ve destek oluyoruz, farkımız bu bizim. Yerli ve yabancı haber kaynaklarını her gün araştırıyoruz. Yeni olan her şeyi bir araya getiriyoruz, birden fazla kaynakla harmanlayarak yayına sunuyoruz. Bugüne kadar 6 kongre, 24 fuara medya ortağı olduk. Elimizden geldiği kadar onlara destek olduk ve olmaya devam edeceğiz. Kurumlar ve derneklerin tanıtım ve haberlerinin de tek çatı altında toplama çalışmalarımız devam ediyor, bunlar ile ilgili olarak aradığınız her bilgiye de bizimle ulaşacaksınız. 3. yılımıza girdiğimiz bu yılda öğrenci fikri olarak yola çıkan platformumuz şu an ülkemizdeki ve dünyadaki birçok fuar ve kongrenin medya ortaklığını yapmaktadır. Uludağ Üniversitesi 4. Bilgilendirme ve Ar-Ge Günleri kapsamındaki öğrenci projeleri alanında 1’inciliğimiz ve İstanbul Üniversitesi tarafından 2014 yılında gerçekleşen 5. Kimya Öğrenci Kongresinden Poster ödüllerimiz var. Bunların haricinde birçok AR-GE Proje pazarına ve yarışmaya girişimcilik alanlarında katıldık. Yeni fikirlerimiz ile de bundan sonrakilere katılmaya devam edeceğiz. Bu platformlarda kendimizi tanıtma fırsatı bulmakta yeni fikirler elde etmekteyiz. Kimyayı en güzel şekilde temsil etmekten mutluluk duyuyoruz. Yapmak istediklerimizi de sırası ile gerçekleştiriyoruz; Sevgili meslektaşım Emre UYSAL’ın bizlere katılımı ile Kasım 2015 yılında CHEMPUBLİSH e-dergimizi yayına aldık. Sektörel röportaj, yurt içi ve dışı bilimsel haberler, sektöre yönelik bilgiler, iş ilanları dergimiz kapsamında yer alıyor. Ayrıca E-ticaret ile ilgili çalışmalarımız devam etmekte olup bu bildiğimiz e-ticaret sitelerinden farklı olacak. Yabancı bir kuruluşun teması konusunda araştırma ve yazışmalar yapıyoruz. Onlardaki sistemini bize uyarlamaya çalışıyoruz. Tamirden alım satıma, kimyasal ürün alt yapısının sektörel ayrımına kadar birçok etken bir arada olacak. Tabii bunlarla da sınırlı kalmayacak yapacaklarımız. Siz değerli Cosmilife okurlarını da web sitemize bekliyoruz, desteğiniz bizlere güç katacak. Saygılarımızla... Kimyg. Erdem MUTLU (Platform Kurucusu) 12 KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ IVEK Kongresi gerçekleşti Uluslararası İlaç ve Eczacılık Kongresi 27-29 Kasım 2015 tarihleri arasında İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşen kongre büyük katılım sağladı. Kongre “İlaç ve Eczacılıkta Küresel Bilgi Paylaşımı” sloganıyla yola çıkarak konusunda uzman birçok kişiyi bir araya getirdi. Bunun yanı sıra meslek hayatlarına yeni atılmakta olan öğrenci, akademisyen arkadaşlarımıza da yol gösterici, öğretici ve bilgilendirici bir kongreye olarak akıllarımıza kazındı. Kozmetiklerde Klinik Araştırmalar başlıklı oturumda Kozmetik Üreticileri ve Araştırmacıları Derneği Başkanı Sayın Levent Kahrıman da “Kozmetik Ürün İddiaları ve Üreticilerin Yaklaşımı” üzerine bilgi ve görüşlerini aktardı. İddiaların önemi ve kontrol edilebilmesi ile üreticinin bu iddiaları nasıl belirlediği ve kanıtlaması ile ilgili konulara değindi. Tüketicinin kozmetik ürünlere bakış açısı ve kullanımı ile ilgili istatistiksel verilere yer verdi. Sosyal medyanın kozmetik ürünler üzerindeki etkisi üzerinde durdu. “ Yerli üreticinin büyümesi için, tüketici sağlığı korunup ülkemiz koşullarına göre çözümler geliştirmek elzemdir “ diyerek konuşmasını sonlandırdı. Kozmetik ürünlerin ve üretim yerlerinin denetimleri yürürlükteki 5324 sayılı Kozmetik Kanunu, 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun ve adı geçen Kanunlar çerçevesinde çıkarılan Yönetmelikler kapsamında yürütülmektedir. Kozmetik Denetim Daire Başkanlığınca yürütülmekte olan denetimler sırasında; üretim yerlerinin İyi Üretim Uygulamaları (GMP) gerekliliklerine uygunluğunun değerlendirilmesi ve denetimlerde standardizasyonun sağlanması amacıyla uluslararası GMP standartları harmonize edilerek “Kozmetik İyi Üretim Uygulamaları Kılavuzu” hazırlanmış olup Kurum Başkanlık Makamının 30122015 tarihli ve İY 28819 - 2056553 sayılı Onayları ile yürürlüğe girmiştir. Denetimlerde bu Kılavuz esas alınacaktır. Söz konusu Makam onayıyla 2005 yılında yayınlanan “Kozmetik İyi İmalat Uygulamaları Kılavuzu” yürürlükten kaldırılmıştır. Gülçiçek kapılarını açtı Kozmetik ürünleri denetim verileri Yüzde yüz yerli sermayeli esans üreticisi MG Gülçiçek 65 milyon dolarlık yatırımıyla dünyanın tek bir çatı altındaki ilk entegre esans üretim tesisini kurdu. Sağlık Bakanlığı Denetim Hizmetleri Başkan Yardımcılığı Kozmetik Denetim Daire Başkanlığı tarafından 2015 yılı üçüncü üç aylık dönem (Temmuz-Ağustos-Eylül) toplamında kozmetik ürünler piyasa gözetim ve denetim faaliyetleri sonucunda teknik düzenlemeye aykırı ve güvensiz ürünler tespit edilmiş olup bu ürünlere idari yaptırımlar (idari para cezası, geri çekme, imha iş ve işlemleri) uygulanmıştır. Yüzde yüz yerli sermayeli esans üreticisi MG Gülçiçek (MG International FragranceCompany) 65 milyon dolarlık yatırımıyla dünyanın tek bir çatı altındaki ilk entegre esans üretim tesisini kurduğunu açıkladı. Dünyanın önemli markalarına esans tedarik eden MG International FragranceCompany yapmış olduğu yeni yatırımıyla bu alandaki hakimiyetini arttırmayı ve önümüzdeki 10 yıllık süreçte sektöründe dünyada ilk 10 sıra içerisinde yer almayı hedefliyor. MG International FragranceCompany dünyanın tek bir çatı altındaki ilk entegre esans üretim tesisi yatırımını Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde (GOSB) açtı. 65 milyon doları aşkın yüzde yüz yerli sermayeli yatırımıyla 8 kat büyüme göstererek 20 bin metrekarelik arazi üzerinde 45 bin metrekarelik bir tesis kuran kuruluş, dünyanın sayılı esans üretim tesislerinden birine sahip olmuş oldu. Esans üretiminde dünyada bu büyüklükte üretim gerçekleştirebilen otomatik üretim robotu da fabrikada bulunuyor. 5 bin metrekarelik alanı innovasyon, organik sentez ve araştırmalarına ayıran MG International FragranceCompany 5 yıl içerisinde üretmekte olduğu hammadde sayısını artırmayı hedefliyor ve 2015 sonunda MG International Ingredients olarak hammaddeleri ayrı bir yapı içerisinde dünya çapında satışa sunacak. Tespit edilen güvensiz ürünlere yönelik yaptırımları içeren rapor yayınlandı. • • • • Denetlenen kozmetik ürün sayısı: 245 Teknik düzenlemeye aykırı ürün sayısı: 176 Güvensiz ürün sayısı: 5 Teknik düzenlemeye aykırılık gerekçesi ile uygulanan toplam para cezası: 176.874 TL • Güvensizlik gerekçesi ile uygulanan toplam para cezası: 115.000 TL • Mevzuat çerçevesinde verilen diğer para cezası: 70.000 TL • Toplam para cezası: 361.874 TL Dr. Ecz. Levent ALPARSLAN Elaa Pharm Kozmetik A.Ş. levent.alparslan@drumay.com.tr Vücudumuzu Saran Muhteşem Yapı, DERİMİZ Kozmetik dünyasının en çok uygulama yapıldığı yer olan deri, yüzyıllar öncesinden itibaren hem sağlık imareleri için takip edilmiş hem de güzelleşmesi için sürekli çaba harcanmış bir organımızdır. O kadar özgündür ki tek yumurta ikizlerinde bile farklı hatlara sahiptir. Bu yüzden parmak izi sadece o kişiye aittir. İç organları koruma ve kaplamanın dışında emilim, vücut sıcaklığının düzenlenmesi, depolama, hissetme, beden elektiriğinin boşaltılması ve D Vitamini sentezi gibi çok önemli işlevlere sahiptir. Derinin temel yapısı üç ana bölümden oluşur; koruyucu olarak görev yapan ve yenilenmenin gerçekleştiği Epidermis, kıl foliküllerinin, ter ve yağ bezlerinin bulunduğu Dermis, enerji ve yalıtım işlevi olan Hipodermis. Epidermisin kalınlığı cinsiyet, ırk ve vücut yüzeylerine bağlı olarak değişir. Epidermis de beş katmana ayrılır. • Stratum bazale (Bazal hücre katmanı) • Stratum spinosum • Stratum granulosum • Stratum lucidum • Stratum corneum Şekilde görüldüğü gibi biyolojik olarak mükemmel bir bariyer özelliği gösteren deriye kozmetik olarak uygulanan ürünler genellikle tüm katmanları geçemez, yüzeyel etki gösterir. Vücudun % 70’i sudur ve su miktarının % 10-15’i epidermiste bulunur. Buradaki su-nem dengesinin sürekliğinin sağlanması cildin esnekliği ve canlılığı için önemlidir. Nem % 10 altına düştüğünde üst deri üzerinden yıkanarak arındırılmaları gerekir. sertleşir ve çatlamaya başlar. Bu nedenle cildi doğru nemlendiren ürünler cildin kurumasını, çatlamasını ve dökülmesini engeller, esneklik sağlar. Emülsiyon formundaki krem ve losyon gibi ürünler hem yağ hem su içerdikleri için cilde nemlendirme ve yumuşama kazandırırlar. Deri üzerinde cm²’de yaklaşık 1 milyon bakteri yaşar ve cilt florasını oluşturur. Floranın pH’nın değişmesi cilt üzerinde olumsuz etkiler oluşturur. Özellikle alkali sabunlar ve deterjanlar cildin kurumasına, incelmesine ve pul pul dökülmesine neden olur. Ayrıca yağlı ciltlerde yağ salgısını artırarak gözenekleri kapatır sivilce, çıban ve pişik gibi sorunlar görülür. Bu nedenle cilt temizliğinde asıl olan nem-yağ dengesi bozulmadan temizlik sağlanmasıdır. Sık olarak boya, koku, pudra ve fondöten gibi kozmetiklere maruziyet cilt gözeneklerinin kapanmasına ve oksijen akışının engellenmesine yol açtığından gün sonunda cilt Yaşlılık ile birlikte tüm organlarımızın işlevlerinde olduğu gibi deri üzerinde de değişimler görülür. Öte yandan bu süreçleri hızlandıran aşırı UV maruziyeti, kirli ve dumanlı hava, endüstriyel atıklar, stres gibi çevresel ve dış etmenler vardır. Yaşlanma ile birlikte kahverengi oluşumlar, kuruluk, esneklik ve his kaybı, yara iyileşiminin yavaşlaması, terlemenin azalması, düşük D vitamini sentezi ve hücre yenilenmesi görülmektedir. Sigara içmenin ve duman altı yerlerde bulunmanın deri yaşlanmasını hızlandırdığını ve belirgin kırışıklıklar oluşturduğunu göz ardı etmemek gerekir. Ayrıca alkol, fazla kafein, uykusuzluk ve yetersiz beslenme cilt sağlığını olumsuz etkiler. Cildin yaşlanmasını geciktirmek (antiaging etki) için antioksidan kullanımı, güneş koruyucular, nemlendiriciler, kollajen yapımını artıran ürünler, günlük temizlik ve düzenli beslenme önemli rol oynar. Güzellik ve sağlık birbirinden ayrılmaz iki olgudur. Kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlayan kozmetikler hem ruh sağlığımıza hem beden sağlığımıza olumlu etkiler kazandırır. Yaşam şartlarının her geçen gün ağırlaştığı ve zorlaştığı şu günlerde kozmetikler, zamanımızın daha moralli ve motivasyonlu geçmesine de yardımcı olmaktadır. Sağlık ve esenlik dileklerimle… Kaynaklar 1) YAZAN Y, Kozmetik Bilimleri, Nobel Kitap Evi, 2004 2) Önder, M., Deri yaşlanmasına etki eden faktörler. T.Klin. Kozm., 1,17-20 (1998). 3) BAYKAL C., Dermatoloji Atlası, 1. Baskı, Haziran, 2000. KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ 13 Bitkisel hammaddeler ve özütlemede alternatif teknoloji: Yrd.Doç.Dr. Göktürk AVŞAR Süperkritik Karbondioksit Ekstraksiyonu Mersin Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü gokturkavsar@yahoo.com Bölüm – 1 Bitkilerin tarihi… Bitkiler insanlığın var oluşundan itibaren hayatın vazgeçilmez temel kaynaklarından biridir. İlkçağlardan beri insanlar bitkileri çeşitli amaçlarla kullanmışlardır. Özellikle bitkilerin besin maddesi olarak kullanılmalarının yanında, koku ve tat verici özelliklerinden de faydalanmışlardır. Diğer yandan tedavi amaçlı olarak kullanımları ilk uygarlıklara kadar dayanmaktadır. üzerindedir. Dünya Bitkisel Pazarın Global Dağılımı görülmektedir. Bitkisel Pazarın Global Dağılımı Bitkilerden endüstriyel olarak elde edilmiş ilk etken madde afyon bitkisinden izole edilen morfin olup, 1805 yılında Alman Kimyacı Serturme tarafından bulunmuştur.1820’de kınakına kabuklarından kinin, 1868’de yüksük otu yapraklarından kalp yetmezliği tedavisinde kullanılan digitalin ve 1890 yılında söğüt dalı kabuğundan asetil salisilik asit izole edilmiştir.Zaman içerisinde bitkilerde bulunan daha birçok etken madde sentetik yollarla elde edilmeye başlanmış ve ilaç endüstrisi doğmuştur. İlaç sektörünün gelişmesiyle geleneksel metotlar bir kenara bırakılmıştır. Ancak son yıllarda,modern tıpta kullanılan sentetik ilaçların istenmeyen yan etkilerinin oldukça yüksek olması nedeniyle “alternatif tıp” adıyla bilinen geleneksel metotlara ve dolayısıyla bitkilere olan ilgi artmaya başlamıştır. Günümüzde ilaç, gıda ve kozmetik amaçlı kullanıma yönelik üretilen sentetik ürünlerin sağlık açısından zararları tartışılır hale gelmiş olup, yeniden bitkilere dönüşün gerekliliğiher platformda vurgulanmaktadır. Bitkilerden elde edilen “drog” adını alan özütler, yan etkiye sahip olmamalarının yanında, zengin etken madde içeriğine bağlı olarak geniş bir etki profiline sahip olup, biyolojik sistemlerle daha uyumludurlar. Bu nedenlerle bitkisel droglar sentetik olanlara göre daha caziptirler. Bütün bu olumlu sebepler neticesinde,çok sayıda üretici firma bitkisel kaynaklı üretime yönelmeye başlamış, araştırmacıları yeniden doğal kaynaklara itmiştir. Ayrıca Dünya Sağlık Örgütünce (WHO) hazırlanan raporda, tüm dünyada tıbbi amaçlı olarak kullanılan yaklaşık 20.000 çeşit bitkinin olduğu belirtilmiştir. Bunlardan 4.000 çeşit bitkisel drog yaygın şekilde kullanılırken, Avrupa’da 2.000 kadar bitkisel drog ticareti yapılmaktadır. Ülkemiz florasında ise 9000 kayıtlı bitki türü bulunmaktadır. Bunların 1000 kadarı ilaç ve baharat hammaddeleridir ve halk arasında özellikle çay veya çeşni olarak kullanılmaktadır. Ülkemizde iç ve dış ticareti yapılan tıbbi aromatik bitkiler, alt türler dahil olmakla birlikte 450 civarındadır. Bunların sadece 150 kadar türünün dış satımı yapılmaktadır. Bu bitkilerin büyük çoğunluğu genellikle floradan toplanmakta olup, bitki tarımının gerekliliği yeni yeni anlaşılmaya başlanmıştır. Dünyada yaşam standardı yükseldikçe tüketim de artmaktadır. Özellikle 1990’lı yıllardan sonra, bitkilerin yeni kullanım alanlarının bulunması, doğal ürünlere olan talebin artması; bitkilerin kullanım hacmini her geçen gün arttırmaktadır. Bu artış, tıbbi ve aromatik bitkiler için de geçerlidir. Bitkilerin başlıca kullanım alanları ilaç, gıda ve kozmetik olup, daha birçok alanda tüketilmektedir. Bitkisel pazarın durumu… Son verilere göre dünyada yaklaşık olarak 750.000 – 1.000.000 arasında bitki türünün bulunduğu tahmin edilmektedir. Bunların 500.000 kadarı tanımlanıp isimlendirilmiştir. Yaklaşık 3000 civarında bitki türü gıda amaçlı tanımlanmış olup halen kullanılmaktadır. Ancak tanımlanmamış gıda amaçlı kullanılan bitki türü 100.000’in 14 KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre, Dünya bitkisel drog ticareti son beş yılda ortalama 16,8 milyar dolar ihracat ve 18,6 milyar dolar ithalat olarak gerçekleşmiştir. Dünya bitkisel drog ticareti (Son 5 yılın ortalaması) Tıbbi aromatik bitki alımı yapan ülkelerin içinde ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Hollanda, Çin ve Hindistan gibi ülkeler yer almakta olup, bu bitkilerin dış satımını yapan ülkeler arasında Çin, Hindistan, ABD, Almanya, Meksika, Mısır, Şili, Bulgaristan, Singapur, Fas, Pakistan ve Türkiye bulunmaktadır. Dünya Tıbbi Aromatik bitki ihtiyacının %80’i bu 12 ülke tarafından karşılanmaktadır. Ülkemiz dış satım yapan bu ülkeler arasında %5’lik pay ile 12. sırada yer almaktadır. Türkiye coğrafi konumu, iklim ve bitki çeşitliliği, tarımsal potansiyeli, geniş yüzölçümü sayesinde bitki ticaretinde önde gelen ülkelerden biridir. Türkiye’nin bu önemi; gelişmiş ülkelerdeki yerleşmiş bitkisel ilaç, bitki kimyasalları, gıda ve katkı maddeleri, kozmetik ve parfümeri sanayilerinin girdisini oluşturan pek çok ürünü veren bitkilerin ülkemiz florasında bulunmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca endemik (sadece belli bir bölgede doğal olarak yetişen) bitki türleri bakımından da ülkemiz dünyada ilk sıralarda yer almaktadır. Bitkileri değerli kılan içerikleri; antioksidanlar vb… Bitkileri değerli kılan en önemli etken, içerdikleri değerli kimyasal bileşiklerdir. Bilindiği üzere, bitkiler en genel anlamda iki ana kimyasal bileşen içerir. Bunlar primer metabolitler olan, karbonhidratlar, yağlar, proteinler, vb., diğeri ise sekonder metabolitler olan, alkaloidler, tanenler, flavonoidler, fenoller, terpenoidler, vb. bileşiklerdir. Bu bileşiklerden özellikle sekonder metabolitler antioksidan özellik göstermektedirler. Gün boyu soluduğumuz kirli hava, zararlı güneş ışınları, bozulmuş besinlerdeki zararlı maddeler, katkı maddeleri, bilinçsiz beslenme ve hareketsizlik vücutta serbest radikal adı verilen maddeleri oluşturmaktadır. Serbest radikallerin yapısında, çoğunlukla oksijen yer almaktadır. Reaktif oksijen türleri (ROS), oksijen içeren küçük ve oldukça reaktif moleküllerdir. Serbest radikaller (ROS) kararsız bir yapıdadırlar ve kararlı hale gelmek için hücrelere saldırarak hasar oluştururlar. Sinnamik asit türevleri (ferulik asit) Fenolik bileşiklerin; antimutajen, antikarsinojen, antioksidan, antiviral, antibakteriyel, antitrombotik, antialerjik, biyoaktiviteleri bulunmaktadır. Dışarıdan gelen bu zararlı etkilerle kopan oksijen atomları, vücutta serbestçe dolaşmakta, hidrojen atomlarını kopararak doku tahribine yol açmaktadır. Serbest radikaller özellikle hücre ve bağışıklık sistemine saldırmaktadır.CalvinDavies’e göre oksidatif stres adıyla bilinen serbest radikallerin neden olduğu hasarlı hücreler, 70’den fazla kronik hastalığın kaynağıdır. α-tokoferoller, β-karoten, gallikasit ve ferulikasit gibi moleküller bitkiler de oldukça fazla miktarda bulunup, doğal birer antioksidan özelliği göstermektedir. Bu önemli etkileri nedeniyle uzun yıllardır yabancı ülkeler, ülkemiz florasında yetişen bitkilere yoğun ilgi duymakta ve hammadde kaynağı olarak kullanılabilir birçok bitki üzerine araştırma çalışmaları gerçekleştirmektedirler. Dünya kozmetik pazarında durum… Bitki ekstrelerinin kullanıldığı ilaç, gıda ve kozmetik alanlarından kozmetik sektörü son yıllarda parlayan yıldız konumuna gelmiştir. Dünya kozmetik pazarı, tüketici fiyatlarıyla yaklaşık 150 milyar Euro büyüklüğe sahiptir. Bu pazarın mali dağılımı tabloda görüldüğü gibidir. Serbest radikal oluşumunun, temelinde oksijen olduğu için, gerçekte bir oksidasyon (oksidan) faaliyettir. Vücuttaki serbest radikallerin etkisini minimuma indiren, bloke eden, pek çok hastalığa ve erken yaşlanmaya neden olabilecek zincir reaksiyonları önleyen moleküllere “antioksidan” denilmektedir. Vücudumuz, bu faaliyete karşı antioksidan’larla cevap vermektedir. Antioksidan moleküller, kanser, inflamatuar, kalp ve ateroskleroz gibi birçok hastalığın tetikçisi olan radikallere karşı vücudu koruma görevi üstlenen maddelerdir. Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsünden Dr. Richard Cutler’ın yaptığı bir araştırmaya göre;bir insanın yaşam süresi, vücudunda bulunan antioksidanların miktarı ile doğru orantılıdır. Bilindiği gibi antioksidanlar en çok yeşil ve kırmızı yapraklı bitkilerde bulunmaktadır. En yaygın antioksidanlar flavonoidler (α-tokoferoller, β-karoten, vb.) ve fenolik asitlerdir. En yaygın görülen fenolik asit türevleri ise benzoik asit (A) ve sinnamik asit (B) türevleridir. Benzoik asit türevleri(gallik asit) Dünya kozmetik pazarı Türkiye kozmetik sektörünün dünya pazarındaki payı da yaklaşık 1,5 milyar Euro ile %1, Türkiye’deki kozmetik firmalarının toplam dünya cirosundan aldığı pay ise %1,3 seviyelerindedir. Türkiye zengin florasıyla bu pazardan daha fazla pay alabilmelidir. Ülkemizin bitkisel hammadde ihracatının düşük olmasınedeniyle, bitkiler ham olarak balyalar halinde yurt dışına ihraç edilmektedir. Oysa ilaç, gıda, kozmetik vb sektörlerde antioksidan, antiviral ve antimikrobiyal hammadde girdisi olarak yine bu bitkilerin ekstreleri kullanılmakta olup malesef yüksek fiyatlarla ithal edilmektedir. Bitkisel hammaddelerinin yerli üretimi teşvik edilmeli… Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin hazırlamış olduğu Türkiye kozmetik sanayii sektör raporunda da açıkça belirtilen; bu kadar ekonomik kapasitesi yüksek olan bir sektörün, en zayıf noktası hammaddenin önemli oranda ithalata dayalı olmasıdır. Bu sebeple; ithalata bağımlılığı azaltmak için TOBB kozmetik sanayii sektör raporunda da belirtildiği gibi, teknoloji ve bilimsel katkı gerektiren önemli kozmetik hammaddelerinin yerli üretimi teşvik edilmelidi *TOBB Kozmetik sanayi sektör raporu Bitkilerden elde edilen özütlerin, kalite bakımından istenen düzeyde bulunmaması ihracatımızıolumsuz yönde etkilemektedir. Ülkemizin bu bitki zenginliğinin aksine bitkisel hammadde üretimine yönelik endüstriyel üretim yok denecek kadar azdır.Hali hazırdaki firmalar ise halen geleneksel yöntemlerle üretim yapmaktadır. Geleneksel yöntemlerin en büyük dezavantajı, üretim sırasında kullanılan toksik etkiye sahip çözücülerin tam olarak uzaklaştırılamaması ve elde edilen ürünlerin istenen kalite ve verimde olmamasıdır. Alternatif yöntem; Süperkritik karbondioksit ekstraksiyonu… Bitkisel hammadde üretiminde istenen kalite ve verimin yakalanabilmesi için alternatif üretim yöntemlerinin kullanılması bir ihtiyaç haline gelmiştir. Özellikle son yıllarda adını sıkça duyuran yeni teknoloji Süperkritik akışkan ekstraksiyon tekniği, alternatif yöntemler içinde en avantajlı olanıdır. Bilindiği üzere bitkilerden özütleme yapmak amacıyla farklı çözücüler kullanılmaktadır. Kullanılan tüm kimyasal çözücüler az veya çok toksik etkiye sahiptir. Ayrıca ne kadar iyi saflaştırma işlemi yapılsa da, ürünlerden çözücülerin tamamen uzaklaştırılması oldukça zordur. Diğer yandan çözücü olarak, toksik etkiye sahip olmadığı düşünülen su kullanıldığında ise, ilk andan itibaren bakteri oluşumu başlamaktadır. Bu sebeple elde edilen ürünlere koruyucu bileşikler katılmaktadır. Bütün bu etkiler göz önünde bulundurulduğunda hiçbir toksik etkiye sahip olmayan, yüksek çözme gücüne sahip “Süperkritik karbondioksit ekstraksiyon” yöntemi(SkCO2) en ideal yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. …(devam edecek…) - AlacaGüre, F. veArabacı, O. 2005. Bazıtıbbibitkilerdekidoğalantioksidanlarveönemi, Türkiye VI. TarlaBitkileriKongresi, (DerlemeSunusuCilt I, Sayfa 465-470), 5-9 Eylül, Antalya. - Aslan, İ. 2007. Bitkilervekozmetikbilimi, Fitomed,3:49-51. - Avşar, G. 2008. Ph.D. Tezi, ÇukurovaÜnv., Fen BilimleriEnstitüsü, Adana. - Baydar, H., Arabacı, O., 2013. Türkiye’ninkekiküretimmerkeziolanDenizli’dekültürkekiğinin (Origanumonites L.) tarımsalveteknolojik özellikleri.10. TarlaBitkileriKongresi, 10-13 Eylül 2013, Konya - Baytop, T. 1999. Türkiye’deBitkiler İle Tedavi, GeçmişteveBugün, İstanbul Üniversitesi, EczacılıkFakültesiDergisi, İstanbul, s:550. - Birinci, S. 2008. ÇukurovaÜniversitesi Fen BilimleriEnstitüsüYüksekLisans, TeziDoğuKaradenizBölgesindeDoğalOlarakBulunanFaydalıBitkilerVeKullanımAlanlarınınAraştırılması, Adana - Blumenthal, M., Busse, W. R., Goldberg, A., Gruenwald, J., Hall, T., Riggins, C. W., Rister, R. S. 1998. The Complete German Commission E Monographs - Therapeutic Guide to Herbal Medicines, American Botanical Council, Austin, Texas and Interactive Medicine Communications, Boston, Massachusetts, USA, p. 685. - Quillin, P.2005. Beating cancer with nutrition, Nutrition Times Press Inc. - Davies, C. 1995. Oxidative stress: The paradox of aerobic life, Biochem Society Symposium, 61, 1-31. - Develi, S. ve ark. 2014. Protective effect of Nigella sativa oil against binge ethanol-induced oxidative stress and liver injury in rats [J]. Chinese Journal of Natural Medicines, 12 (7): 495-499. - Inouye S., Takizawa T., Yamaguchi H. 2001. Journal of Antimicrobial Chemotherapy,47: 5, 565–573. - Lievre M, Marichy J, Baux S, Foyatier JL, Perrot J, Bossel JP. 1992. Controlled study of the three ointments for the local management of 2nd and 3rd degree burns. Clinical Trials and Meta Analisys. 28:9–12. - Karadeniz, T. 2004. ŞifalıMeyveler (MeyvelerleBeslenmeveTedaviŞekilleri). S: 66-67. BurcanOfsetMatbaacılıkSanayi – Ordu. - Koçyiğit, M. 2005. YalovaİlindeEtnobotanikBirAraştırma, YüksekLisansTezi, İstanbul ÜniversitesiSağlıkBilimleriEnstitüsü. - Marin, Petar D.; Rancic, Ana; Veljic, Milan; Skaltsa, Helen, 2007. Biochemical Systematics and Ecology vol. 35 p. 146-152 - O’Gara, E., Hill, D.J., Maslin, D.J. 2000. Activities of garlic oil, garlic powder, and their diallyl constituents against Helicobacter pylori, Appl. Environ. Microbiol., 66: 2269-2273. KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ 15 STIMULHYAL Cilt elastikiyeti için aktif Özge KURUOĞLU • Ecocert onaylı • Saf molekül • Patentli aktif Account Manager. Cildin biyomekanik niteliklerinde İyileşme (In vivo test) 22 kişiden oluşan bir panel testte %0,5 StimulHyal içeren krem ve placebo krem 28 gün boyunca günde 2 kere gönüllülere uygulanmış. Cilt elastikiyeti ve kütanöz yorgunluğu D14 ve D28’de cutometer yardımıyla ölçülmüştür. StimulHyal, yenilenebilir bitkisel türevli kaynaklar kullanılarak elde edilen bir karbonhidratın biyodönüşümü yoluyla meydana getirilen saf calcium 2-ketogluconate tozudur. Bu patentli aktif, özellikle cildin hyaluronik asit (HA) ve elastin üretimini tetikler ve cilt yaşlanmasının önüne geçer. Kütanöz yorgunluğu, ard arda deformasyonlara maruz kalan cildin ilk haline geri dönmesi için gösterebildiği iyileşme kabiliyetini ifade etmektedir. StimulHyal dermis tabakasında HAS2 sentezlenmesini stimule etmektedir. Cilt Elastikiyetinde Artış Stimulation of HA synthesis (Ex vivo test) Cilt Elastikiyetinde Artış %0,5 StimulHyal içeren krem D0, D2, ve D4’te cilt eksplantlarına uygulanmış ve D5’te Hyaluronik Asit, Alcyan mavisi ile boyanarak renk yoğunluğuna göre analiz edilmiştir. Aşağıda yer alan görüntülerde mavi renk yoğunluğundaki artış görülmektedir StimulHyal, ciltteki sarkmaların önüne geçer ve dudak kenarlarında oluşan çizgilerin oluşumunu önler. • Dermiste HA sentezlenmesindeki artış + % 92,7 • Dermiste elastin sentezlenmesindeki artış + %35,8 Kontrol-Uygulama yapılmamış StimulHyal cilt elastikiyetinde 28 günde gözle görülür iyileşme sağlar Cilt Yorgunluğunda Düşüş %0,5 StimulHyal uygulanmış cilt 35 yaşındaki bir gönüllünün cildinden alınan doku örneklerine (ex vivo) %0,5 StimulHyal içeren krem uygulanmış ve StimulHyal’in dermiste hyaluronik asit sentezini arttırdığı kanıtlanmıştır. HAS2 Sentezinin Stimülasyonu (In vitro test) Cilt eksplantlarından (kadın, 35 yaş) elde edilen insan fibrobastlar 100μg/ml StimulHyal ilave edilmiş ve edilmemiş olarak 37°C de inkübe edilmiştir. Uyarılmış gen ekspresyonunu ölçmek için, RNA molekülleri ekstrakte edilerek DNA’nın içine kopyalanmış ve qRT-PCR kullanılarak çoğaltılmıştır. Bu kopyalar, daha sonra istatiksel olarak analiz edilerek değerlendirilmiştir. 16 KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ StimulHyal tarafından tetiklenen mavi renk yoğunluğu Hyaluronik asit sentezlenmesindeki artışın bir sonucudur. StimulHyal dermiste Hyaluronik Asit sentezlenmesini stimüle eder. StimulHyal cilt yorgunluğunda önemli ölçüde iyileşme sağlar YÜZ KUSURLARI NASIL GİZLENİR? Pigment lekelerini kapatmak için Önce hafif bir arındırma yapın. Cilt tonunuza çok yakın bir kapatıcıyı lekelerin üzerine hafifçe vurarak uygulayın. Bu işlemi lekeler hafifleyene dek uygulayın. Kapatıcıyı uygularken lekelerin sınırını belirginleştirmemek için etrafına doğru biraz taşırın. Daha sonra fondöteninizi ve pudranızı uygulayın. Kızarıklık ve sivilceleri kapatmak için Yeşil renkte bir kapatıcıyı kızarıklık veya sivilcelerin üzerine hafifçe yayarak sürün. Kırışıklıkları gizlemek için Cilt tonunuzdan 1-1,5 ton açık bir kapatıcıyı kırışıklık boyunca sürün. Kapatıcıyı parmağınızla veya bir fırçayla yayıp teninize yedirin. Daha sonra fondöteninizi ve pudranızı uygulayın. Burnunuz uzunsa Burun ucunuza koyu renk fondöten uygulayın. Fondöteniniz kompakt fondöten olursa ve nemli süngerle uygularsanız çok daha iyi sonuç alırsınız. Fondöteni sınır yapmayacak şekilde iyice yedirdikten sonra küçük dokunuşlarla pudralayın. Burnunuz genişse Gölge ve ışığı kullanın: burnunuzun üzerine (burun kemiğiniz boyunca) daha açık tonda; burun kanatlarınıza ise daha koyu tonda fondöten sürün. Parmağınızla fondöteni iyice yayın ve 2 ton arasındaki sınırları yedirip yok edin, mat bir pudrayla pudralanın. Yüzünüzde hoşunuza gitmeyen görüntüler yüzünden kendinizi üzmeyin. Kusurlarınızı kapatın. İşte yüz kusurlarını örtmenizde size yardımcı olacak birkaç ipucu... Çeneniz çok küçük ve içeri doğruysa Çenenize açık renk bir fondöten sürün. Bu çenenizin hacmini artıracaktır. Koyu ve parlak renkte rujlar kullanmayın, dikkati başka yerlerde toplamak için göz makyajınıza önem verin. Çeneniz çok çıkıksa Çenenizin ucuna koyu renk bir fondöten uygulayıp pudralayın. Dudaklarınızı öne çıkaracak canlı renkte rujlar tercih edin, böylece çeneniz belirginliğini yitirecektir. Yuvarlak yüzü uzun göstermek için Yüzünüzün daha ince görünmesi için, şakaklarınıza, elmacık kemiklerinize ve çene altınıza büyük bir allık fırçası yardımıyla bronz allık sürün. Daha açık renk pudrayla alnınızı, burnunuzu ve çene ucunuzu vurgulayın. Göz çevresindeki çizgileri kapatmak için Kapatıcı bir kalemle veya ince bir fırçayı kapatıcınıza bulayarak çizgilerin üzerinden dikkatle geçin ve parmak uçlarınızla üzerlerine hafifçe vurarak cildinize yedirin. Bu arada kapatıcınızın fondöteninizden daha açık tonda olmasına özen gösterin. Yorgun ve uykusuzsanız Alt kirpiklerinizi rimellemeyin; aksi taktirde daha yorgun görünürsünüz. Dudaklarınız çatlamışsa Ruj sürmeden önce nemlendirin ve çok koyu tonlar kullanmayın. Kaynak: http://www.sag-lik.net/kadinca-hangi-yuz-kusuru-nasilgizlenir KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ 17 TAGRAVIT TM R1 Yaşlanma Belirtileri ile Savaşmada En Etkili Çözüm Aplikasyonlar Anti-aging Kırışıklık karşıtı Cilt yenileme Anti akne Cilt beyazlatma Tavsiye Edilen Kullanım Oranı: Retinol, kolajen üretimini arttırma, hücre yenilenmesini hızlandırma ve cildin keratinleşme prosesini normalize etme kapasitesi sayesinde anti-aging uygulamalar için bilinen en etkili vitaminlerden biridir. Düzenli kullanımı, cilt elastikiyetini arttırıp, cilt yüzeyini pürüzsüzleştirir ve daha genç ve sağlıklı bir cildin ortaya çıkmasını sağlar. Bununla birlikte retinol molekülünün oksidasyona açık olması formülatörler için büyük bir zorluk teşkil etmektedir. TagravitTM R1 formülasyonlarda %2’ye kadar tavsiye edilmektedir. INCI: 18 KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ Zaman (gün) Şekil.2: Tagravit ™ R1 mikro kapsülleri içindeki enkapsüle Retinol stabilitesinin serbest retinol ile karşılaştırması Retinol & Butylated hydroxytoluene & Tricaprylin & Polymethyl Methacrylate. Formülasyon (% 0.1 serbest retinol), 40°C ‘de bir O/W baz krem içine ilave edilmiş ve elde edilen sonuçlar ortalama Retinol miktarı yüzdesi olarak sunulmuştur. Tagravit™ R1 her türlü formülasyonda* kullanılabilir. Tagravit™ R1 mikro kapsülleri çok düşük hızda karıştırma altında, formülasyona son aşamada ilave edilmelidir. * Formülasyon toplamda %20’nin üstünde alkol ve/veya glikol ihtiva etmemelidir. Başlangıca göre ortalama fark (%), n= 25-28 kişi TAGRAVIT™ R1 Retinol’ün stabil olarak korunmasına olanak sağlar Tagravit™ R1 mikrokapsüllerinin dış kabuğu tek katlı bir polimerden oluşmuş olup, Retinol’ün en optimal şekilde korunmasını sağlar ve diğer hammaddelerle etkileşimini engeller. Retinol ısı, ışık, pH ve oksidasyon gibi etkilere karşı etkin bir şekilde korunur. Retinol, mikrokapsülün içinden, ürünün cilde sürülmesi sırasındaki etki gibi, mekanik bir etki uygulanması yoluyla salınmaktadır. Arttırılmış stabilitesi sayesinde uygulama anına kadar taze ve etkin kalır. (Şekil.2.) Şekil.1: Tagravit ™ R1 mikro kapsüllerinin SEM mikrografları. Oran: (A.) 5K / bar- 3µm and (B.) 0.5K / bar - 10 µm. Tagravit R1 Tagravit™ R1 mikro kapsülleri retinol stabilitesini arttırarak, bitmiş ürün etkinliğinde artış sağlar (Şekil.3.) ( ∆ ) – Değer (%) Tagravit™ R1 mikro kapsülleri (Şekil.1), benzersiz Release on Demand™ (RND™) teknolojisi sayesinde aktif Retinol salınımını gerçekleştirirken, aynı zamanda molekülün optimum şekilde korunmasını sağlar. Serbest Retinol Retinol miktarı ( başlangıç %) • • • • • Uygulama yapılmamış Gece kremi baz formül Tagravit R1 li gece kremi Rz Ra Şekil.3: Tagravit™R1 mikro kapsüllerinin (1.45%) ve kontrol gruplarının göz çevresine 4 hafta boyunca uygulanması sonucu ortaya çıkan fark. Negatif değerler göz çevresindeki iyileşmeyi göstermektedir. Brenntag Kimya Vedat OZAN vedato@yahoo.com Roma Hamamı Roma, ah Roma... Efendim, ilk iki sayıda hatırlarsanız beyaz ten ve cilt bakımından bahsetmiş, bu sayıda da Roma’da kişisel bakım nasıl oluyor ona değineceğiz demiştik. Roma’da temizlik anlayışı bugünkünden çok farklı biliyorsunuz. Sabunun henüz Keltlerden ve Alman kavimlerinden öğrenilip de yaygın olmadığı zamanlarda vücut temizliği meşhur Roma Hamamlarında gerçekleştiriliyor. Bizim Osmanlı Hamamlarına da ilham kaynağı olan hamam kültürü, aslında Roma’ya Yunanlılardan geçmiş ancak her konuda olduğu gibi Romalılar başka kültürlerden adapte ettikleri davranış biçimlerini kendi anlayışlarınca geliştirmiş, gerektiğinde de bunun fiziki altyapısını inşa etmekten çekinmemişler. Çeşit çeşit uygulama var haftanın belli günleri kadınlara, geri kalan zamanda da erkeklere ayrılan Roma hamamlarında. Ilıktan sıcağa, sıcaktan soğuğa (tepidarium-caldarium-frigidarium) geçiliyor, ardından gelen dinlenmeyi de kokulu yağlarla masaj takip ediyor. Herkese ücretli bu hamamlarda sadece çocuklardan para alınmıyor. Sadece beden değil ruh da temizleniyor denilebilir bu mekanlarda. İmparatorluk geleceğine dair politika üretmeye varan bir sosyal paylaşım alanı oluyorlar zira. İnternette direkt mesajlaşma aplikasyonları çıkmadan muhabbet döndürülen “chat room”lar vardı ya, aynı onlar gibi. Dedikodu yapılıyor, felsefe öğreniliyor, moda takip ediliyor, savaş haberleri tartışılıyor vesaire vesaire. Televizyon, radyo, gazete, internet, sinema gibi vakit geçirme ve sosyalleşme araçlarının mevcut olmadığı bir dönem için hayli önemli bir mekan diğer tüm sosyal alanlar gibi. Bütün bunların yanında esas maksat olan temizlik de ihmal edilmiyor elbette. Temizlik genelde kirli vücutların adaçayı gibi aromatik bitkilerle kokulandırılmış yağlar sürülerek kazınması şeklinde oluyor. Özel bir alet var cildi kazımak için: Strigil kullanımı Strigil Jenital bölge tüylerini traş eden Romalı kadın Roma Hamamı strigil. Halen atçılıkla uğraşanların “kaşağı” diye bildikleri nesnenin biraz daha düz ve eski bir modeli olarak düşünebilirsiniz strigil denilen aygıtı. Bakırdan, bronzdan veya başka bir metalden üretiliyor; içe dönük ve kıvrık bir yapısı var. Eğer hamamın sıcağında terlediyseniz, bu temizlik daha da verimli oluyor çünkü strigil sadece sürülen kokulu yağı değil, teri de kirle beraber kazıyarak daha da kaygan, daha da temiz yapıyor insanı. Eğer sıradan bir Romalı değil de bir atlet veya gladyatörseniz, yani hem muteber bir vücuda sahip, hem de celebrity sıfatını taşıyabilecek şöhrette bir erkekseniz, bu stirigil ile kir kazıma işinin şekli değişiveriyor. Strigil kullanan kölenin yanına küçük bir şişecikle bir başka köle daha yanaşıveriyor ve kazınarak sıyrılan kirli ter, o şişeciğin içine aktarılıyor. Gözyaşı şişesi denilen şişelere benzeyen bu küçük kaplarda toplanan ünlü ve sportif kişilerin nadir bulunan teri de cüzdanı dolgun Romalı asil hanımefendilere satılıyor. Ne yapıyor hanımefendiler bu yağlı karışımı? Ciltlerini nemlendirmek için kullanılyorlar elbette. Romalılar sadece temizliğe değil, sair bakımlarına da fazlaca düşkünler. Erkek veya kadın, vücutlardaki tüyler temizleniyor. Vücut tüyleri derken bunlara kadınlarda koltukaltı ve jenital bölgeler de dahil. Erkeklerdeyse zaten saç şart ama diğer tüyler, hele ki sakal neredeyse barbarlık göstergesi, asla kabul edilmiyor. Bu nedenle bazen keskin aletler traş için kullanılsa de genelde yolma işinde ustalaşmış köleler özel cımbızlarla yoluyorlar efendilerinin sakallarını. Sakal kadar genel olmasa da bazen erkeklerin vücudundaki diğer tüyler de cımbızlanıyor. Romalı erkek heykellerinde yüzleri bir gözünüzün önüne getirin, ne demek istediğimi anlayacaksınız. Peki, bu kadar bakımına düşkün bir kültür kirli giysilerle dolaşır mı sizce? Elbette hayır. “İyi de çamaşırlar nasıl yıkanıyor?” derseniz, amonyakla elbette. Baz olma özelliğinden dolayı kısmen asidik olan inatçı lekeleri dahi çıkartmakta birebir işe yarıyor amonyak. Elbette önce bekletiliyor, sonra suyla yoğunluğunu azaltıp iyice seyreltiyor, ondan sonra kullanılıyor. Nereden buluyorlar amonyağı peki? Roma gibi umuma açık tuvaletlerin bol olduğu kozmopolit ve kalabalık bir kentte idrardan bol ne var? Umumi tuvaletler de aynı hamamlar gibi ayrı sosyalleşme alanları zaten. Beyefendiler orada hem ihtiyaç giderip hem sohbet ediyorlar, ardından da ortak olarak kullandıkları ucu süngerli tahta çubuktan mamul bir fırçayla (spongia) taharetlenip temiz ve huzurlu bir halde çıkıyorlar dışarıya. Ama durun, temizlik bu, bedava olmaz. İdrarı üretene değil elbette ama hammadde haline getiren, yani umuma açık tuvaletlerden toplayıp gerek çamaşır, gerekse deri imalatında kullananlara satanlardan vergi alınması da ihmal edilmiyor. Bu ilginç vergiyi başlatan da İmparator Vespasian. Umumi tuvalette dolia curta-idrar kabı Hatta oğluyla aralarında bir tartışma geçiyor bu konuda. Titus (Vespasian’ın oğlu) bu verginin ilan edildiğini duyunca “Yahu baba, idrardan da vergi mi olur?” diyecek gibi oluyor. Vespasian da durur mu, elindeki madeni parayı oğluna doğru fırlatıp “kokla bakalım, kokuyor mu” diye soruyor. Titus “Yok baba, kokmuyor” deyince “Ama işte bu da idrar vergisinden gelenlerden. ‘Para kötü kokmaz’ (pecunia non olet/ money does not stink)” diye tarihe geçen ünlü cümlesini sarfediyor. Sadece tuvaletlerin önünden değil, çamaşırhanelerin (fullonica) önünden de toplanıyor bu içi idrar dolu taşınabilir kaplar (dolia curta) çünkü onlar da “gelen geçen sıkıştıysa işini görüp rahatlasın, ben de deterjan edineyim” zihniyetiyle kapılarının önlerine idrar kapları koyuyor, dolan kapları da içeri çamaşırhaneye alıveriyorlar. İdrarla yıkanan çamaşırlarda sadece beyazlar daha beyaz olmuyor, aynı zamanda renkliler de daha renkli hale geliyorlar. Bir mordan vazifesi görerek tohum yaprak, çiçek, yosun, kök ve kabuklardan elde edilen doğal boyaların kumaşın dokusuna daha iyi sabitlenmesini, tutunmasını sağlıyor idrar ve amonyak zira. Eminim “idrarla yıkanmış giysiyle nasıl dolaşılır?” diye bir soru geliyordur aklınıza kokusundan mülhem. Unutmayın, her şeyin kötü koktuğu yerde kötü koku yoktur. Farketmezsiniz bile, adapte olursunuz. Ayrıca emin olun zamanda yolculuk mümkün olsa da bir Romalıyı alıp bugüne getirsek, kentlerin yoğun yakıt ve egzos kokusunu idrar kokusundan bin beter bulacaktır. Oysa biz farkında bile değiliz; mutlu-mesut yaşıyoruz tüketim aşkına bu duman kargaşası içinde. Kaldı ki Romalılar da güzel kokulara düşkünler ve o kokuyla bırakmıyorlar giysilerini. Pek çok aromatik bitki, özellikle de lavanta sık sık kullanılıyor günlük hayatlarında. Hem ilaç niyetine içiyorlar, hem uçuculardan korunmak hem de güzel kokmak için kullanıyorlar. Savaşçılar misal, sefere çıkarken yaralarını ve muhtelif enfeksiyonu tedavi etmek için lavanta alıyorlar mutlaka yanlarına. Romalılar düşkün oldukları bu çiçeği çamaşır yıkama olayının içine de dahil ediyor ve son durulama suyuna bol bol lavanta çiçekleri atıyorlar. Belki de lavantanın Roma’da en yaygın kullanım şekli bu da diyebiliriz, zira lavare, latince “yıkamak” demek ve lavanta da lavare kökünden türeyen bir kelime olarak isim oluyor çiçeğe. Bir anlamda “yıkama çiçeği” gibi düşünebilirsiniz lavanta kelimesinin anlamını yani. Devam edeceğiz efendim, bir sayıda tek yazıyla kurtulamaz koca Roma İmparatorluğu elimizden. KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ 19 Kral Thestius’un kızı olan Leda, Tindareus adında genç bir kralla evlendirildi. Bu arada Tanrı Zeus’un gözü Leda’ya takıldı ve çapkın kraliçeye kuğu şeklinde göründü, kraliçe kuğuyu bağrına bastı ve hamile kalıverdi! Ama normal bir doğum yapmak yerine yumurtlamayı tercih etti, iki ‘yumurta’ doğurdu ve her bir yumurtadan iki çocuk çıktı. Yumurtaların ilkinde kocası Tindareus’tan olan çocukları; diğerinde ise Zeus ile münasebetinin meyveleri vardı: Sonradan Isparta’ya kraliçe olan Helen ve savaşçı Polideuces. Helen, annesinin kuğu ile olan kaçamağı sayesinde ‘yarı tanrı’ özelliklere sahipti ama insani vasıfları, tanrısal kimliğinden daha ağır basmadaydı. İlk gençlik yıllarından itibaren ‘dünyanın en güzel dişisi’ diye bilinirdi ve bu güzelliği yüzünden daha çocuk yaşındayken kaçırılıp bir yere kapatıldı ve olgun yaşa ulaşması beklendi. Uzun yıllar hapis hayatı yaşadıktan sonra başına bir iş gelmeden kurtarıldı ve annesine teslim edildi. Yunanistan’da hemen herkes artık dünyanın en güzel kadını kabul edilen Helen’e eş arama derdine düşmüştü. Talipler arasında bulunan Isparta Kralı Menelaos üzerinde karar kılındı, Helen anlı şanlı bir düğünle Isparta’ya gelin edildi ve birkaç sene sonra bir kızı oldu. Ama hem annesinden, hem de babasından aldığı çapkınlık genleri yüzünden etrafındaki erkeklerle ilgilenmeye başladı ve saraylarına misafir gelen Truva Kralı Priamos’un yakışıklı oğlu Paris ile beraber Truva’ya kaçıverdi. 20 KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ Troya kralı Priamos’un oğlu Paris, Afrodit’in yardımıyla Sparta’ya gider, Helen’i kaçırır, prensi olduğu Troya şehrine geri döner. Bunun üzerine hakarete uğramış Menelaos, Akha ordularını toplayarak Troya’ya savaş açar. Spartalılara göre Helen bir Tanrıçaydı. HELEN Yeryüzündeki en güzel kadın, Zeus ve Leda'nın kızı, Sparta Kralı Menelaos'un karısı Helen (Helene) veya Truvalı Helen, Menelaos’un karısı. Yunan mitolojisine göre Truva Savaşı’na neden olan dünyanın en güzel kadınıdır. Çeşitli efsanelere göre Zeus’un fani bir kadından olan tek kızıdır. Sparta kraliçesi Leda ile Tanrı Zeus’un kaçamağından doğan bir kızdır. Ve Truva’dan kaçabilmeyi de Zeus ve Aphrodite’e borçlu olduğu söylenir. İlyada’nın ve çevrim şiirlerinin başlıca kahramanlarından biridir. Helen daha çocukken Yunan Kralı Theseus tarafından kaçırılır ancak daha evlenecek yaşta olamadığı için kral onu annesi Aethra’nın yanına Aphidnae’ya yollar. Fakat Helen, ağabeyi Dioscuri tarafından kurtarılır, Dioscuri aynı zamanda Aethra’yı da esir alır. Helen evlenecek yaşa geldiğinde Yunanistan’daki bütün güçlü ve nüfuzlu erkekler onun peşine düşer fakat kalbi kırık damat adaylarının çıkaracağı sorunları düşünen babası kral Tyndareos, Odysseus’u dinler ve kızını istemeye gelen herkese Helen kimi seçerse seçsin, onun evliliğini ve mutluluğunu korumaya yemin ettirir. Daha sonra kral, Menelaus’ta karar kılar ve Helen onunla evlenerek ona Hermione isminde bir kız çocuğu verir. Ancak, on sene kadar süren mutlu bir evlilikten sonra Helen, Truva prensi Paris ile kaçar. Bunun üzerine kocası Menelaus diğer damat adaylarını, onlara yeminlerini hatırlatarak bir araya toplar ve tarihteki en büyük Yunan ordusu, Agamemnon komutasında efsanelere konu olacak savaş için Truva’ya gider. Truva yağma edilirken onu kızgın Yunanlıların eline bıraktı. Sonra Menelaos Heleni tekrar aldı, Sparta’ya getirdi. Helen dul kalınca Menelausun evlilik dışı çocukları Megapenthes ve Nikostratos tarafından kovuldu, Rodos’a sığınmak zorunda kaldı. Orada Kral Tlepolemosun karısı Argoslu Polykso Heleni öldürttü. Başka bir inanışa göre Zeus (Helen’in gerçek babası) ölen Helen’i tanrıların katına çıkardı ve onu yıldız yaptı. Bazı efsanelere göre de Mutlular Adasında Menelaos ile sonsuza kadar yaşayacaktılar. Helen’e birçok ülkede tapıldı. Ağzından çıkan son kelimelerin Paris, Baba (Baba olarak Zeus) olduğu rivayet edilir. Yunanlar için bir güzellik örneğiydi. Tarihte pantolonu ilk giyen kadındır. (Paris’in pantolonunu giymiştir.) Altın sarısı saçlara zümrüt yeşili gözlere sahip olduğu söylenmektedir. Aslen Spartalı olmasına rağmen o hep Truvalı Helen olarak anılmak istemiştir. Ve bugün Truvalı Helen olarak bilinir. Paris’ten 9 yaş büyüktür. Sadece bir tane çocuğu Hermione vardır. Kaynak: Vikipedia 5. DOĞAL DEFNE ŞAMPUANININ SAÇA ETKİSİNİN SEM ile İNCELENMESİ M. Kemal SANGÜN a, Levent KAHRIMAN b, Atilla ÇEKİÇ a , Selahattin SERİN c, Bilgehan GÜZEL c ve Güray KILINÇÇEKER c • a Mustafa Kemal Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 31024 Antakya HATAY • b LABER Kimya, 5746/6 Sok. No:23, MTK Sanayi Sitesi Altındağ Bornova İZMİR • c Çukurova Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 01330 Balcalı, ADANA ksangun@gmail.com 1. Giriş Son yıllarda üretilen kozmetik ürünlerin geliştirilmesi ve üretilmesi yanında analizlerinin yapılarak ürünlerin etkilerinin incelenmesi büyük bir gereksinim olmuştur. Bu çalışmada amaç doğal kozmetik bir ürünü geliştirip elde etmek ve ürünün saç üzerinde etkilerini araştırmaktır. Defne ya da Akdeniz defnesi, (Laurus nobilis), defnegillerden, her mevsim yeşil kalabilen, güzel kokulu hem meyve, hem yaprak yağının kullanım alanı oldukça geniş olan bir ağaç türüdür. Günümüzde piyasada doğal ve doğal olmayan defne (Laurus Nobilis) bitkisi yaprak uçucu yağından elde edilmiş şampuan türleri bulunmaktadır. Ar-Ge çalışmasıyla elde edilen doğal defne şampuanının etkileri saç üzerinde SEM cihazı ile araştırıldı. Bu alanda daha önce doğal kozmetik hammaddelerinin SEM cihazı araştırması yapılmıştır (1). 2. Materyal ve Yöntem Örneklerin Hazırlanması ve Uygulanması: Bu araştırmada Laber Kimya AR-GE laboratuvarında imal edilmiş doğal defne yağlı daha önce bu tür şampuan kullanmamış saçların üzerinde 1 ay süreyle denenmiştir. Şampuan kullanmadan önceki saç numuneleri ve şampuan kullandıktan sonraki saç numuneleri JEOL JSM5500LV Marka Taramalı Elektron Mikroskobu (Scanning Electron Microscobe-SEM) kullanılarak incelendi. Yaklaşık 220 ile 1100 defa büyütülerek elde edilen görüntüler incelendi. Çalışmamız kapsamında 20 numune SEM ile incelenmiştir. Her numunenin yaklaşık 10-12 adet fotoğrafı farklı büyüklüklerde SEM ile çekilerek elde edilen ortalama 250 fotoğrafın sonuçları birbiriyle karşılaştırılmıştır. SEM Cihazı: Bu çalışma da JEOL JSM-5500LV Marka Taramalı Elektron Mikroskobu (Scanning Electron Microscobe-SEM) kullanıldı (Figür 1). Örnekler genelde 30, 100, 250, 500 ve 1000 defa büyütülerek hammadde ve ürün içindeki değişimleri belirlendi. 3. Sonuçlar ve Tartışma info@laberkimya.com Fig2. Defne yağı Fig3. Defne Yağlı Şampuan Fig4. Saç Örneği (Önce) Fig5. Saç Örneği (Ö) Fig6. Saç Örneği (Ö) Fig7. Saç Örneği (Sonra) Fig8. Saç Örneği (S) Fig9. Saç Örneği (S) Fig10. Saç Kesiti (Ö) Fig11. Saç Kesiti (Ö) Fig12. Saç Kesiti (Ö) Fig13. Saç Kesiti (S) Fig14. Saç Kesiti (S) Fig15. Saç Kesiti (S) SEM cihazı ile elde edilen görüntüler karşılaştırılarak aradaki farklar ve sonuçlar değerlendirildi. Elde edilen sonuçlara göre, şampuan uygulanmaya başlandıktan sonra saç uçlarında ve saç bedeninde iyileşmeler olduğu gözlemlenmiştir. Saçta kepek ve kırılmaların etkisinin şampuan uygulandıktan sonra kaybolduğu görülmüştür. Figür 2. JEOL JSM-5500LV SEM 4. Referanslar [1] M.K. Sangün, A.Çekiç, Cosming ‘ Kozmetik Sektöründe Üniversite-Sanayi İşbirliği Çalışması: Kozmetik Hammaddelerin ve Ürünlerin SEM ile İncelenmesi’, 3.Kozmetik Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi, Antalya, Şubat, 2013. Bu çalışma sonucunda kozmetik ürünlerin saç üzerine etkileri ve saç kılı içinde nasıl etkileşim yaptığı incelenerek ürün hakkında bilgi edinilmesi için yeni projeler hedeflenmiştir. KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ 21 2016 Fuar Takvimi FUAR TARİHİ SEKTÖR FUARIN ADI VE AÇIKLAMA YER VE ORGANİZATÖR 04.03.2016 06.03.2016 Kozmetik Beauty International : Uluslararası Güzellik ve Kozmetik Endüstrisi Fuarı Düsseldorf Messe Düsseldorf 10.03.2016 13.03.2016 Kozmetik Güzellik & Bakım 2016 : 27.Güzellik, ve Bakım, Saç, Kozmetik ve Parfümeri Fuarı LutfiKirdar IST Interteks Fuarcılık 11.03.2016 12.03.2017 Kozmetik WORLD OF BEAUTY: 20. Uluslararası Kozmetik, Saç Dizaynı ve Saglıklı Yasam Fuarı Prag ÇEK CUMHURIYETİ 17.03.2016 20.03.2016 Kozmetik Cosmoprof : Parfumeri ve Kozmetik Fuarı Bologna SoGeCos 01.03.2016 Kozmetik SAUDI BEAUTY : 2. Uluslararası Kozmetik ve Güzellik Fuarı Riyad S.ARABISTAN 18.04.2016 21.04.2016 Kozmetik CHINA BEAUTY EXPO: 21. Uluslararası Kozmetik, Güzellik, Saç ve Estetik Fuarı Şangay ÇİN 21.04.2016 23.04.2016 Kozmetik Beauty Eurasia : 12.Uluslararası Kozmetik, Güzellik Kuaför Fuarı IFM Yesilkoy 1.E ve Platform Fuarcılık 15.05.2016 17.05.2016 Kozmetik Beautyworld Middle East : Guzellik ürünleri, Kozmetik ve Parfumeri Fuarı Dubai Messe Frankfurt 04.06.2016 06.06.2016 Kozmetik Premiere Orlando : Kozmetik ve Tuvalet malzemeleri Fuari Orlando Premiere Show Beauty Kenya : Uluslararasi Guzellik Fuari Nairobi Growexh 24.06.2016 26.06.2016 28.07.2016 29.07.2016 Kozmetik PROFESSIONAL BEAUTY JOHANNESBURG: 12. Uluslararası Kozmetik Ve Güzellik Fuarı Johannesburg GÜNEY AFRİKA 29.09.2016 02.10:2016 Kozmetik COSMETICS BEAUTY HAIR:21. Uluslararası Kozmetik, Kisisel Bakım, Saç Ürünleri Fuarı Bükreş ROMANYA 01.10.2016 03.10.2016 Kozmetik ARENA PROFESSIONAL: 18. Uluslararası Kozmetik Kisisel Bakım ve Güzellik Fuarı Sofya BULGARİSTAN 14.10.2016 16.10.2016 Kozmetik BEAUTY & FITNESS: 7. Uluslararası Kozmetik, Kisisel Bakım ve Güzellik Fuarı Kahire MISIR 10.09.2016 12.09.2016 Laboratuvar Teknolojisi Analytica China Sangay Bilgilendirme amaçlı düzenleyen firmaların verilerinden yola çıkılarak hazırlanmıştır. Fuar ziyaret ya da katılım planlaması yapmadan önce fuar resmi sitesinden doğrulama yapınız. 22 KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ Kozmetik ürünlere dikkat! Sağlık Bakanlığı, kozmetik ürünlerini ve tıbbi cihazları denetledi. 2015’in ilk 3 ayında yapılan bin 135 denetimde 470 ürünün uygunsuz, 15 ürünün ise güvensiz olduğu belirlendi Denetimlerde kadınlar tarafından kullanılan yılan yağı şampuanlarında mikrobiyal üreme tespit edildi. Tüy dökücü kremlerde “arsenik”, kil maskelerinde bir tür alerjen kimyasal olan “Methyldibromo glutaronitrile” adlı maddeye rastlandı. İlgili firmalara 290 bin 414 TL idari para cezası kesildi. Ürünler imha edilecek Ürünler için geri çekme ve imha kararı alındı. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun geçen yıl denetlediği 4 bin 311 kozmetik ürünün 2 bin 873’ü güvensiz çıktı. Ürünlerin bin 92’sine ise ‘teknik düzenlemeye aykırı’ damgası vuruldu. Güvensiz ve teknik olarak aykırı ürünler için firmalara 1 milyon 547 bin 663 TL para cezası kesilirken geri çekme, toplatma ve imha etme kararları verildi. Ürünler arasında maskara, tüy dökücü krem, parfüm, bebek pudrası, sabun, kil maskesi, cilt bakım kürü ve nemlendirici losyon yer aldı. Teknoloj ve iş stresi arasındaki bağ KOZMETİK ÜRÜNLERDE GÜVENLİLİK DEĞERLENDİRMESİ HAZIRLAMA EĞİTİMİ 15-16-17 ŞUBAT Kozmetik Üreticileri ve Araştırmacıları Derneği tarafından 15-16-17 Şubat tarihlerinde İZMİR’de “Kozmetik Ürünlerde Güvenlilik Değerlendirmesi Hazırlama” eğitimi düzenlenecek Kozmetik yönetmeliğine göre piyasaya sunulan imal veya ithal her türlü kozmetik ürünün piyasaya arzından önce ürün bilgi dosyası ve ürün güvenlik değerlendirme raporu hazırlanmış, gerekli testleri olumlu sonuçlanmış ve ürünün güvenli olduğuna karar verilmiş olması gerekmektedir. Kozmetik ürün güvenlilik değerlendirmesi hazırlayacak kişilerin, eczacılık diplomasına sahip bir kişi tarafından veya tıp, diş hekimliği, biyoloji, kimya, biyokimya, mikrobiyoloji veya eşdeğer diplomaya sahip toksikoloji dalında veya kozmetik ürün güvenlilik değerlendirmesi alanında sunulan teorik, uygulamalı ve sertifikalı bir eğitim almış olma şartı söz konusudur. Dolayısı ile “ Kozmetik Ürün Güvenlilik Değerlendirmesi Hazırlayıcısı “ sertifikasına sahip olmak yasal zorunluluk haline gelmiştir. Kozmetik Üreticileri ve Araştırmacıları Derneği’nin düzenlediği eğitim sonucunda katılımcılar, Sağlık Bakanlığı İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun yayınladığı kılavuz ve AB resmi kuruluşlarının verilerine göre bir kozmetik ürünün güvenlilik değerlendirmesini en detaylı ve doğru haliyle hazırlayabilme, hesaplamaları doğru verilerle yapabilme, yorumlama ve değerlendirme imkânına sahip olacaktır. Bu eğitimde görev alacak eğitmenler ve eğitim programı; Prof Kevser Özgen ÖZER Eczacılık Fakültesi Eczacılık Teknolojisi Bölümü, Farmasötik Teknoloji Ana Bilim Dalı Prof Hande GÜRER ORHAN Eczacılık Fakültesi Eczacılık Teknolojisi Bölümü, Farmasötik Teknoloji Ana Bilim Dalı Yüksek Kimyager Aylin KAHRIMAN Cosming Laboratuvar Bilgi Yönetim Eğitim Danışmanlık Eğitim Programı • Kozmetik Ürünlerde Güvenlik Değerlendirmesine Genel Bakış • Toksik Etkinin Belirlenmesi ve Doz Yanıt İlişkisinin Ortaya Konması • Maruziyet Değerlendirmesi ve Risk Karakterizasyonu • Kozmetik Ürünlerde Kalite Kontrol ve Stabilite • Kozmetik Bileşenlerin Dermal Emilimi • Ürün Güvenlilik Değerlendirmesinde GMP • Kozmetik Ürünlerde Maruziyet Ve Bileşenlere Ait Toksikolojik Profiller • Ürün Güvenlilik Değerlendirmesi Genel Esasları • Ürün Güvenliliğe Mikrobiyolojik Yaklaşımlar • Kozmetik Ürün Özellikleri ve Stabilite Çalışmaları • Kozmetik Ürünlerde Safsızlık, Kalıntılar ve Ambalaj Metaryali Hakkında Değerlendirme • Kozmetik Ürün Kullanımı İle İlgili Kavramlar • Bileşenlerin Dermal Emilim Hesaplamaları • Yetişkin, Çocuk ve 3 Yaş Altı İçin Değerlendirme Daha detaylı bilgi için; info@kuad.org 0232 431 11 21 / 0545 776 55 76 Future Work Centre isimli kuruma bağlı bir grup araştırmacı psikolog insanların profesyonel iş mailleri ile ilgili bir araştırma yürüttü. “Emailiniz var” isimli çalışmada iş maillerine evlerinde bakmayı bırakanlar ve bunu başaramayanlar arasındaki davranış farkları incelendi. Araştırmaya göre bunun temeli iş baskısı ve stresinin seviyesine dayanıyor. Sonuç raporunun yazarı Dr. Richard MacKinnon’a göre alınan maillerin sayısı çok önemli değil. “Maillerinizi sabahın erken veya gecenin geç saatlerinde kontrol etmeniz veya onlara gün boyu hiç bakmamanız onların önemiyle çok yakından alakalı. Ayrıca önemli olan kaç mail aldığımız değil onlara sürekli erişimimizin olmasıdır.” Birçok insan iş saatleri dışında dahi maillerine cevap verme zorunluluğu hissediyor. “Bunun kesinlikle doğru olduğunu düşünüyorum. Fakat sanırım bazı şirketler buna bir son vermek istiyor. Muhtemelen de sayıları olmasını istediğinizden azdır.” “Her zaman uygun olmak, her an maillere cevap verebilmek her gün farklılık gösteren iş yoğunluğuyla alakalı bir durum. Bu insanların istirahat vakitlerini çalıyor, iş ve özel hayat arasındaki sınırı bulanıklaştırıyor.” Mind adlı bir ruh sağlığı kurumu maillerin bazı ailelere kolaylık sağlayan ofis dışında çalışma imkanı sağladığını söylüyor. Ancak kurumun araştırma sonucu Future Work Centre’ın raporuyla hem fikir. Madeleine McGivern: “Ortaya çıkardığımız sonuçlar gösterdi ki teknoloji yüzünden iş ve özel hayat arasındaki denge bozuldu. Biliyoruz ki insanlar iş saatleri dışında, iş yerlerinde olmadıklarında dahi maillerini kontrol etme ihtiyacı hissediyor. Aynı zamanda birçok çalışan bunun işgücü ile alakalı bir sorun olduğunun farkında ve bir şeyler yapmak istiyorlar. Bu şekilde şikayetlerle bize gelenlerin sayısında artış var.” Radicati dijital piyasa analistlerine göre 2015 yılında cep telefonundan mail kullanan dünya çapında 1.1 milyar insan var. Bu sayı 2018 itibariyle ikiye katlanıp 2.2 milyara yükselecek. Kaynak: http://tr.euronews.com KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ 23