PDF SAYI 28 - Hayat Online
Transkript
PDF SAYI 28 - Hayat Online
28. sayi sayfalar 30.04.2009 14:30 Uhr IGMG Kuzey Bavyera “Kalem Eðitim Merkezi” dualarla açýldý Seite 1 HER GENCE BÝR MESLEK YERÝ MESLEK EÐÝTÝM KAMPANYASI Sayfa: 27`de Sayfa: 38`de Gersthofen DÝTÝB Eyüp Sultan Camii Ýbadete Açýldý Hessen Eyaleti Yabancýlar Meclisi AGAH Yeni Baþkanýný Seçti Sayfa: 28`de Sayfa: 32`de hayat He ss Ba en-N vy er RW a Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Aylýk Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Zeitung . Sayý/Nr.: 28 . Yýl/Jahre: 5 . Eylül-September 2008 / Ramazan 1429 Kur`an Ayý Ramazan Dr. Yusuf IÞIK Dosya Sayfa 5`te Ramazan Orucu’nun genel hükümleri Dosya Avrupa`daki Kitapçýnýz OKUSAN Binlerce Kitap, CD, VCD, DVD Hac Malzemeleri ve Hediyelik Eþyalar Tel: 06134565965-66 www.oku-san.de Hoþgeldin Ya Þehr-i Ramazan Ýlhan BÝLGÜ Sayfa 37`de RAMAZAN`IN TOPLUMA KAZANDIRDIKLARI Dosya Murat ÝLERÝ Sayfa 12`de Derdimiz de var dermanýmýz da... Dosya Bedelli askerliðin yerini seçenekli askerlik alacak Sayfa: 12`de Mahmut AÞKAR Sayfa 7`de Kitabý indiren O’dur ve yine O koruyacaktýr... Dosya Selma ÖZTÜRK Sayfa 11`de Hacarabýn Serüvenleri 15 Özel Köþe M. Salih AYDIN Sayfa 35`te Ruhsuz olimpiyatlar!!! Dosya Oðuz ÜÇÜNCÜ Sayfa 15`te KRM; Prof. Dr. Sven Kalisch ile yollarýný ayýrdý Sayfa: 16`da 28. sayi sayfalar 30.04.2009 14:30 Uhr Seite 2 28. sayi sayfalar 30.04.2009 14:30 Uhr editörden Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Sivil Ýslami Teþkilatlar Almanya için önemli rafýndan kaygý ile takip edilmektedir. Özellikle 11 Eylül`den sonra Almanya`da bulunan sivil Ýslami Teþkilatlara karþý yapýlan bu tür baský politikalarýný bir yerden sonra kabul etmek mümkün deðildir. Burada bulunan sivil Ýslami Teþkilatlar Almanya`nýn resmi prosedürüne kurulmuþ ve çalýþmalarýný bu doðrultuda yapmaktadýrlar. Ve bu teþkilatlarýn çalýþmalarý Almanya`nýn huzur ortamý için gerçekten büyük bir öneme sahiptir. Þu ana kadar hiçbir Ýslami sivil teþkilatýn çalýþmalarýnda toplum huzuruna ters hareketlere rastlanmamýþtýr. Zaman zaman ferdi hareketlerden kaynaklanan ufak sýkýntýlar yaþanmiyor deðil. Ama bu her toplumda yaþanan basit olaylardýr. Sivil teþkilatlar onbinlerce insanýn katýldýðý programlar düzenliyorlar. Bu programlarda hiç bir kayda deðer olaya rastlanmamýþtýr. Maçlar esnasýnda yüzlerce polis görev alýrken bile olaylar çýkmakta iken, sivil Ýslami Teþkilatlarýn düzenlediði programlarda býrakýn olay çýkarmayý polise görevi esnasýnda hiçbir iþ düþmemektedir. Bunu emniyet teþkilatýndaki görevlilerin bizzat kendileri söylemektedirler. Biz Almanya`da bulunan sivil Ýslami Teþkilatlarýn buradaki huzur ortamý için bir emniyet sübabý görevi gördüðü kanaatindeyiz. Tabiki buralarda bulunan in- 3 Eylül-September 2008 Ramazan 1429 sanlardan bazýlarýnýn zaman zaman sýkýntýlarý olmaktadýr. Ama bu sýkýntýlý durumlarý genele uyarlayarak bakmak doðru deðildir. Zaman zaman bu teþkilatlardan bazýlarýnýn üsuller dairesinde resmi makamlarýn kontrolünden geçmesinde bir mahsur bulunmamaktadýr. Aksine varsa bir eksikleri bu vesile ile bunu da öðrenip düzeltme imkanýna sahip olurlar. Ama son dönemde yapýlan baskýnlardaki üslup biraz üzücü. Herhangi bir sivil Ýslami Teþkilatýn merkezine yüzlerce polis eþliðinde baskýn yapmaya gerek yoktur. Zaten bu baskýnlarý gerçekleþtiren görevliler de buna gerek olmadýðýný bizzat müþahade etmektedirler. Yani kýsacasý sevgili Alman resmi makamlarýndaki görevliler; biz müslümanlar bazýlarýnýn göstermek istediði gibi zararlý deðil aksine bulunduðu toplumda daima faydalý olan insanlarýz. Ve Almanya`nýn bir hukuk devleti olduðuna inanan ve bu doðrultuda hareket eden insanlarýz. Zaman zaman ferdi yanlýþlýklarý genellemeden bize bakýþýnýzi deðiþtirmeyin. Burada yaþayan müslümanlar da buranýn vatandaþý mesabesindedir. Geçtiðimiz Aðustos ayýnda Türkiye`de haksýz bir þekilde ev hapsinde tutulan T.C 54. Hükümeti Baþbakaný Prof. Dr. Sayýn Necmettin Erbakan`ýn bu durumu ortadan kalktý. T.C. Cumhurbaþkaný Abdullah Gül yetkisini kullanarak bu affý yerine getirdi. Geçen sayýdaki yazýmýzda da belirttiðimiz gibi bu durum haksýz bir uygulama idi. Bu haksýz uygulamanýn kalkmasýndan dolayý memnuniyetimizi belirtiyoruz. Müslümanlar olarak Ramazan ayýnda üzerimize düþen görevler bulunmaktadýr. Zekat, fitre vs. gibi. Bu görevlerimizi de yerine getirmeyi unutmayalým. Bu konuda çalýþmalar yapan sivil Ýslami teþkilatlarýn bu çalýþmalarýna iþtirak edelim. Son olarak Ramazan`ýnýzý ve Ramazan Bayramýnýzý þimdiden tebrik ediyoruz. Ramazan tüm dünyadaki insanlarýn huzuruna ve barisa vesile olsun. Cenab-ý Allah çalýþmalarýmýzý bereketlendirsin, þuurlandýrsýn. Çalýþmak bizden baþarý Allah`tandýr. Allah`a emanet olun. hasbihal Sevgili dostlar! Ýzin sezonundan sonraki ilk sayýmýzla yine beraberiz. Bu sene Ramazan ayý Almanyadaki eyaletlerin izin dönemlerinin farklýlýðýndan dolayý biraz telaþlý geçiyor. Eylül ayý ortasý itibariyle daha izinden gelmeyen eyaletler bulunmaktadir. Türkiyemizde Ramazanýn ilk günlerini geçirip de gelen kardeþlerimiz biraz daha þanslý diye düþünüyoruz. Her sene Ramazan mevsimi geldiðinde tüm dünyada olduðu gibi Avrupa`da bulunan müslümanlarda da farklý bir hareketlilik yaþanmaktadýr. Bu hareket hem müslümanlarýn ailelerinde ve hem de bulunduklarý çevrede kendisini hissettirmektedir. Bizler müslümanlar olarak Ramazan ayýnýn güzelliklerini hem kendimiz yaþamak durumundayýz ve hem de Peygamber Efendimizin yaptýðý gibi komþularýmýza da yaþatmak durumunda olmalýyýz. Bu güzel ayda sadece kendi insanýmýza iftar davetleri vermemeliyiz. Çevremizdeki gayri müslim komþularýmýzý da bu davetlerimize çaðýrmalýyýz. Bu tür davetlerde dini vecibelerimizin yanýnda ecdadýmýzýn bizlere miras býraktýðý güzel adetlerimizi de devam ettirmeliyiz. Davetlerimizde gayri müslim misafirlerimize sadece güzel yemekler ikram etmemeliyiz. Bunun yanýnda Ramazaný hatýrlatacak hediyeler de ikram etmeliyiz. Çocuklarýmýza Ramazaný sevdirecek çeþitli hediyeler hazýrlamalýyýz. Bu noktada son zamanlarda hazýrlanan hediye çeþitleri takdire þayandýr. Çocuklarýmýzý mutlaka imkanlarýmýz dahilinde bayram alýþ veriþine götürmeliyiz. Kýsacasý ev halkýmýz Ramazaný ve bayramý her yönüyle hissetmelidir. Son dönemlerde Almanya`da bulunan sivil Ýslami Teþkilatlara karþý yapýlan çeþitli baskýlar gündemi meþgul etmektedir. Ýslam Kültür Merkezlerine karþý yapýlan baskýlar uzunca bir süredir devam etmektedir. Ayný þekilde ne hikmetse tam da Ramazan ayýna çok kýsa bir süre kala Ýslam Toplumu Milli Görüþ Teþkilatlarýnýn Genel Merkezine ve bazý Bölge Merkezlerine yapýlan son baskýnlar da Almanya`da bulunan insanýmýz ta- Seite 3 Impresium/Künye hayat Aylýk Ücretsiz Gazete Eylül-September 2008 Ramazan 1429 Sahibi ve Genel Yayýn Yönetmeni Sinan AKTÜRK Yayýn Kurulu Dr. Yusuf Iþýk, Ýbrahim Gümüþoðlu, Abdüssamet Temel, Bilal Demiroðlu, Fikret Ekin, Mahmut Aþkar, Sinan Aktürk, Ýshak Özen, Saim Ayas, M. Salih Aydýn Bölge Temsilcileri Münih: Ýshak Özen 0179-8335363 . ishakozen@yahoo.com Nürnberg: Erol Ergün 0157-72176636 . erol27@hotmail.de Ulm: Cengiz Aslan 0178-5333144 . yenidunya@gmx.de Bielefeld: Ufuk Ulun 0177-7211664 . uulun@aol.com Osnabrück: Mehmet Demir 0178-2063526 . mdemir62@hotmail.de Merkez Königsbergerstr. 16 . 61169 Friedberg Tel: 06031-162411 Fax: 06031-738644 E-Mail: info@hessenhayat.de Web: www.hayatonline.de Basýldýðý Yer: Sunprint Gmbh Gazetemizde Yayýnlanan Yazýlarýn ve Reklamlarýn Ýçeriðinden Sorumlu Deðiliz. 28. sayi sayfalar 30.04.2009 4 GMG Genel Baþkaný Yavuz Çelik Karahan, yaklaþmakta olan Ramazan ayý vesilesi ile bir mesaj yayýnladý. Genel Baþkan Karahan, özetle mesajýnda þu konulara vurgu yaptý: “Rahmet ikliminden cennet esintileri sunarak, bize yaklaþan Ramazan ayýnýn esenlik dolu gölgesini, üstümüzde iyice hissettiðimiz günlerdeyiz. Ramazan ayý onbir ayýn sultaný olan muazzam bir aydýr. Peygamber Efendimiz (as), Ramazan ayý için ‘Ümmetimin ayýdýr’ buyurmuþtur. Diðer taraftan Ramazan ayý ‘Oruç’ ayýdýr. Çünkü Ýslam’ýn beþ büyük þartýndan birisi olan oruç ibadeti bu ayda, Ramazan ayýnda eda edilir. Ramazan ayý ayný zamanda Kur’an’ýn kendisinde inmeye baþlamýþ olmasý sebebiyle, “Kur’an ayý” olma özelliðini taþýr. Bu önemli vasýflarýnýn yanýnda Ramazan ayý, bilhassa sosyal ibadetlerin her zamankinden daha çok eda edildiði, bereketlerle dolu bir aydýr. Ayrýca içinde bin aydan hayýrlý olduðu Kur’an-ý Kerim tarafýndan bildirilen Kadir Gecesi de I üslümanlarýn yeni bir manevi heyecan kazandýðý ve manevi duygularýnýn zirveye ulaþtýðý rahmet, maðrifet ve bereket ayý olan Ramazan ayýna ulaþmýþ bulunuyoruz. Ýslam Alemi, bu gün yeni bir Ramazanýn daha manevi idraki içinde ihya etmeye baþladý. Bu ayýn her gününü ve bu günlerin her anýný yenilenme hissiyle yaþayarak kendini de maddi ve manevi yönden yenileyecek ve geliþtirecek. Mümin için bunu yapmanýn en uygun zamaný da Ramazandýr. Yenilenme hayatýn her aþamasýnda vardýr ama Ramazanda kalpte hissedilebilecek manevi bir duyguya dönüþür. Çünkü Ramazan zamanýn baharýdýr ve bereketidir. Sosyal yardýmlaþma ve dayanýþmanýn pekiþtiði, sevgi, saygý ve kardeþlik duygularýnýn daha da güçlendiði, dini ve sosyal hayatýmýza en büyük etkisi olan bir kutlu bir zaman dilimidir. Bu ay insanlarý doðru yola ileten ilâhî kelâm Yüce Kitabýmýz Kur'an-ý Kerim'in indirildiði bir ay olmasý ve içinde M 1 Aðustos 2008 Pazar günü teravih namazýný birlikte eda ederek, 01 Eylül 2008 Pazartesi günü, evveli rahmet, ortasý maðfiret ve sonu da cehennemden kurtuluþ olan Ramazan ayýný idrak etmiþ olacaðýz. Mübarek olsun. Ramazan; sözlük anlamý itibariyle, günahlarý yakýp eriten, her türlü kötülüðü yok eden manalarýný ifade eder. Bu ayda yapýlan bütün dualar, hayýr ve hasenatlar Allah tarafýndan kabul edilir. Bu mübarek ayýn geceleri de, gündüzleri de çok deðerlidir. Peygamberimiz; (S.A.V.)“ farz namaz, sonraki namaza kadar; Cuma, sonraki Cumaya kadar; Ramazan ayý da sonraki Ramaz ayýna kadar olan günahlara kefaret olur“ buyurmaktadýr.(Taberani), 3 14:30 Uhr Seite 4 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Eylül-September 2008 Ramazan 1429 IGMG Genel Baþkaný Yavuz Çelik Karahan’ýn Ramazan Ay`ý Mesajý yine Ramazan ayýnýn bir diðer bereketidir. Bu bereketli ayýn son on gününde bir ibadet olan itikafa girilir. Farz namazlara ilave olarak adýna teravih namazý dediðimiz bir sünnet namaz daha kýlýnýr. Bu da mükafat üstüne mükafat demektir. Vücubiyyet þartlarýný üzerinde taþýyan Müslümanlar üzerine bir vecibe olan, ‘Fýtýr’ sadakasý da yine bu ayda eda edilir. Ýþte böyle mübarek, mukaddes ve muazzam bir aya girmek üzereyiz. Bu bir ay içerisinde bizim için hazýrlanmýþ olan manevi sofradan nasiplerimizi almak için, madden ve manen kendimizi hazýrlamalýyýz. Bu arada fert fert Müslümanlar olarak, düþünce yapýmýzla, ruhumuzla ve bütün benliðimizle Ramazan ayýna girmeyi planlamalýyýz. Böyle bir ruh hali ile oruç ayý Ramazan’a dahil olabilirsek, özellikle oruç ibadetinden beklediðimiz mükafatý, tam olarak alma imkanýmýz olacaktýr. Ramazan ayýna maneviyatý yükselmiþ olarak girmek, orucun zahiri ve batýni þartlarýnýn tamamýný gözeterek bir oruç tutma bahtiyar- lýðýna bizi ulaþtýrcaktýr. Aslýnda Müslümanlar, her zaman dikkatli bir ibadet hayatýna sahip olmalýlar. Ancak Ramazan ayýnda biraz daha dikkatli davranmak gerekir. Bunu da mümkün mertebe, cami ve cemaata devam ederek, ellerini ve dillerini boþ iþ ve sözlerden koruyarak; bol bol Kur’an-ý Kerim okuyarak; fakir fukaranýn hakký olan zekat, fýtra ve diðer mali yardýmlarýný mutlaka yerine getirerek, zamanlarý müsait olanlar itikafa girerek; Ýslam dünyasýnýn ve insanlýðýn barýþ ve huzura ermesi için dua ederek ve Allah’a yalvararak yapmalýlar. Onbir ayda bir gelen ve belki bir daha gelmesi mümkün olmayabilecek Ramazan ayýnýn, her gününü hasbahçeden demet demet gül toplar gibi, iba- ATÝB GENEL BAÞKANI SELAHATTÝN SAYGIN’IN RAMAZAN AY`I MESAJI "bin aydan daha hayýrlý olan Kadir Gecesi"nin bulunmasý, bu ayýn manevi deðerini deðerini vurgulamaktadýr. Yüce Allah Kur’an-ý Kerimde "Ramazan ayý, insanlara yol gösterici, doðrunun ve doðruyu eðriden ayýrmanýn açýk delilleri olarak Kur'an'ýn indirildiði aydýr..." buyururken, Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) de bu ayla ilgili olarak: "Bir kimse, inanarak ve sevabýný sadece Allah'tan bekleyerek, Ramazan orucunu tutarsa, geçmiþ günahlarý baðýþlanýr." buyurmuþlardýr. Oruç ayý olan Ramazan ayý, bir çok hikmetli sýrrý içinde barýndýrýr. Ýdrak etmekle manevi açýdan huzur bulduðumuz ve sevinç duyduðumuz bu ayda sayýsýz nimetlerin kýymetini hatýrlýyor, geçici beþeri duygulardan vazgeçip Yüce Allah'ýn emir buyurduðu oruç ibadeti ile sonsu- za dek sürecek manevi hazlara ulaþmanýn sýrrýna eriyoruz. Oruç; insanýn azim, sebât, kanâat, metânet ve sabýr gibi ahlâkî güzelliklere sahip olmasýna, aç kalarak nimetlerin kýymetini bilmesine ve bu vesile ile yoksullarýn halini düþünüp onlara merhamet ve þefkat duygularý ile yaklaþmamýza sebep olur. Ýþte bu özelliði ile Ramazan, nefislerin terbiye edildiði, yoksullarýn doyurulup gözetildiði, sevap ve mükafatýn arttýðý; af ve maðfiretin çokça ihsan edildiði bir aydýr. Bundan dolayý cimrilikten uzak durup, izzet ve ikram duygularýmýzý pekiþtirmeliyiz. Bu ayda yakýnlarýmýzla birlikte, beraber yaþadýðýmýz Avrupalý toplumun inançlarýna saygý duyarak, iftar sofralarýmýzda onlara da yer vererek Ramazanýn bereketini onlar ile de paylaþabilmeliyiz. Komþuluk iliþkilerimiz ve sosyal kaynaþmamýz ve birbimize olan güvenimiz ancak bu þekilde güçlenir. Tutulan oruçlarý, kýlýnan teravih namazlarý, okunan hatim ve mukabeleleri, iftar ve sahurlarý, dua, tövbe ve niyazlarý ile baþtan sona bir feyz, rahmet ve bereket DÝTÝB GENEL BAÞKANI SADÝ ARSLAN’IN RAMAZAN MESAJI Bir baþka hadis-i þerifte:“ Ramazan ayý mübarek bir aydýr. Allah’ü Teâlâ, size Ramazan orucunu farz kýldý. O ayda rahmet kapýlarý açýlýr, Cehennem kapýlarý kapanýr, þeytanlar baðlanýr. O ayda bir gece vardýr ki, bin aydan daha kýymetlidir. O gecenin (Kadir Gecesi’nin) hayrýndan mahrum kalan, her hayýrdan mahrum kalmýþ sayýlýr“ (Nesai), buyurarak, bu ayýn ne kadar faziletli bir ay olduðuna iþaret buyurmuþlardýr. Ramazan ayý sabýr ayýdýr. Ayný zamanda manevi bir eði- tim ayýdýr. Böyle faziletli bir ayda, kendimizi yetiþtirmek ve yüce Allah’ýn katýna yakýnlaþ- týrmak için sevgi, dostluk, fedakârlýk, arkadaþlýk, hoþgörü, baðýþlama gibi duygularý, nefret, kin, öfke, kibir, bencillik, hýrs ve þiddet gibi duygulardan üstün tutarak erdemliliðe ulaþmamýz gerekir. Bizler bu aylarda ve gecelerde, daha çok dua ederek, daha çok fakir, fukara ve öðrencilere yardýmda bulanarak, hem insanlýðýn kurtuluþuna, hem de kendi uhrevi hayatýmýzýn kazanýlmasýna vesile olabiliriz. Bu ayda, yüce Allah'ýn bütün insanlýðý doðal afetlerden, terör vahþetinden ve her türlü mesaj det çeþitleri ile süslemeliyiz. Ýbadetlerimizi de ihlas ve ihsan çerçevesinde yapmalýyýz. Hata ve kusurlarýmýz varsa, tevbe ve istiðfarý elden býrakmamalýyýz. Ramazan ayýnda da Müslümanlar olarak yaþadýðýmýz ortamlarda hoþgörü, sevgi, barýþ, ve dayanýþma gibi güzelliklerin temsilcisi olmalýyýz. ‘Ýnsanlarýn en hayýrlýlarý, insanlara faydalý olanýdýr’ düsturuyla, tüm toplumu kuþatacak hayýrlý ve faydalý iþler yapmaya devam etmeliyiz. ‘Þeytanlarýn bile baðlandýðý’ bu rahmet, af ve bereket ayýnda, þeytani düþüncelerden önce biz uzak duralým, sonra da bütün insanlýðýn huzuru için dualarýmýzý eksik etmeyelim. Ýþkence ve zulümlerin enva-ý çeþidine duçar olmuþ, kardeþlerimizin kurtuluþuna dualar edelim. Cenab-ý Hak, tekrar bütün Ümmet-i Muhammed’in Ramazan aylarýný berekeketli kýlsýn, tutacaðýmýz oruçlarýmýzý vesair ibadetlerimizi dergahýnda kabul buyursun ve daha nice Ramazanlar görmeyi hepimize nasip eylesin.” ayý olan Ramazan, Allâh'a olan kulluk þuurunu derinden hissettiðimiz; kardeþlik, milli birlik ve beraberliðimizin pekiþtiði mübarek bir zaman dilimidir. Dolayýsýyla Ramazan Ayýnýn kýymetini bilmeliyiz. Onu en güzel þekilde yaþamanýn ve deðerlendirmenin gayreti ve çabasý içinde olmalýyýz. Gönüllerimizi ferahlatan manevi havasýný hakkýyla solumalýyýz. Bunu fýrsat bilerek, geçmiþimizle yüzleþip derin bir nefis musebesi ile, kötülüklerden ve çirkinliklerden kendimizi uzaklaþtýrmalýyýz. Yapacaðýmýz iyilikler ve ibadetlerle Allah'ýn rýzasýný kazanmaya çalýþmalýyýz. Çünkü bu ay Kur'an ayýdýr, rahmet, fazilet ve günahlardan arýnma ayýdýr. Kur'an ahlakýný kendimize rehber edinme çabasýnda olabilmeliyiz. Bu duygu ve düþüncelerle Milletimizin, tüm Ýslâm aleminin, Mübarek Ramazan ayýný tebrik eder, birlik, beraberlik ve kardeþliðimize, birlikte yaþadýðýmýz topluma ve insanlýða barýþ ve huzur getirmesini Cenab-ý Hakk’tan niyaz ediyorum. kötülükten korumasý için sürekli dua edilmeli ve tüm olumsuzluklardan uzak durulmalýdýr. Sevgi, saygý ve hoþgörü asla vazgeçemeyeceðimiz temel erdemler olarak hayatýmýza hakim olmalý ve bu ayda kazanýlan güzellikler hayatýmýzýn bundan sonraki dönemlerinde de geliþerek devam etmelidir. Bu duygu ve düþüncelerle, bütün vatandaþlarýmýn Mübarek Ramazan ayýný tebrik ediyor, bu kutlu ayda Yüce Mevla’ya açýlan ellerin ve yapýlan dualarýn kabulüne, bütün Ýslam aleminin birlik, dirlik ve beraberliðine, insanlýðýn hidayetine, huzur ve barýþýna vesile olmasýný Cenâb-ý Hakk’tan niyaz ederim. 28. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya amazan ayý Kur`an ayýdýr. Bu ayda Rabbimiz bu muhteþem Kitabý indirmeye baþlamýþtýr. Yüce Rabbimizin biz kullarýna en güzel hediyesidir. Bizleri muhatab olarak kabul edip, söyleþmesi, dünya ve ahiret mutluluðu için yol göstermesi ve bunlarý da bir rehber ile örneklemesi çok büyük bir nimettir. Yýllardýr bir çok insan Allah`ýn kitabýný okuyor. Ama içeriðinden habersiz. Kaçýmýz onu anlamak için, kendimiz için okuduk. Çok defa hep baþkalarý için okuduk. Halbuki O, bizim için bize indirildi. Bize rehber ve yol kýlavuzu olarak gönderildi. Buna raðmen biz O`nu garip býraktýk. O da bizi yalnýz býraktý. Yolumuzu/yönümüzü kaybetmiþ olarak hep sendeledik. Elimizi uzatsak ulaþabileceðimiz bu rehberimizle aramýza hep engeller koyduk. Anlayamayýz dedik. Anlayýþýzlýðýmýza delil yaptýk. Anlamaya çalýþýrsak çarpýlacaðýmýza inandýk. Aslýnda O`nu anlamaya çalýþmamakla çarpýlmýþtýk. Lafzý muhkem yalnýz, anlaþýlan, Kur`an`ýn; Çünki kaydýnda deðil hiç birimiz mananýn. Ya açar Nazm-ý Celilin, bakarýz yapraðýna, Ya üfler geçeriz bir ölünün topraðýna. Ýnmemiþtir hele Kur`an, bunu hakkýyla bilin! Ne mezarlýkta okunmak, ne de fal bakmak için. Büyük Ýslam Þairi M. Akif Ersoy`un þiddetle eleþtirdiði bu yanlýþ tutum, ne yazýk ki, o günlerden bugüne pek fazla deðiþmemiþtir. Ýnsanýmýzýn büyük bölümü hala Kur`an`ýn anlamýný ve ruhunu anlamak ve yaþamaktan uzaktýr. Dahasý Kur`an-ý Kerim`in Türkçe tercümesini veya mealini okumanýn insanlarý yanlýþ istikametlere yönlendirip saptýracaðý! tarzýndaki saçma iddialar, Türkiye müslümanlarýnýn kafasýný bulandýrmýþ, Kitab`a inananlarla Kitap arasýndaki mesafeyi daha da açmýþtýr. Gerek bu tür saçmalýklarla gerekse diðer þeytani ve nefsani sebeblerle Muhammed Ümmetinin bü- R 14:30 Uhr Seite 5 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Eylül-September 2008 Ramazan 1429 Kur`an Ayý Ramazan yük çoðunluðu ellerinin altýnda bulundurmakta olduklarý veya evlerinin duvarlarýna asýlý tutmakta olduklarý Kur`an`ý ruh ve mana itibariyle “mehcur” býrakmýþ, yani terketmiþ durumdadýrlar. Muhammed Ümmetinin asýrlardýr içine düþtüðü periþan halin, çektiði sýkýntýlarýn, ýzdýraplarýn temelinde iþte bu Kur`an`ý terkedilmiþ býrakma “mehcur” tutma yani O`ndan ve O`nun getirdiði prensiplerden uzak durma, kaçýnma, hicret etme olgusu yatmaktadýr. Kur`an`ý “kutsal bir kitap” olarak el üstünde tutup da hayatlarýný O`nun ilkelerine göre düzenlemeyen, O`nun emirlerine boyun eðmeyen, yasaklarýndan kaçýnmayan, O`nun koyduðu yasalarý uygulamayanlar, isimleri “Müslüman” da olsa, bu sapmalarýnýn bedelini hem bu dünyada ödemektedirler, hem de Hesap Günü`nde en acý biçimde ödeyeceklerdir. Rabbimiz, Kur`an`da kalplerin `katýlaþmasý`, `paslanmasý`, `hastalanmasý` ve nihayet `kararmasý` tehlikesine karþý inananlarý sürekli uyanýk olmaya çaðýrýr. Bu uyarýlardan iþte birisi; “Ýnananlar için hala vakit gelmedi mi ki, kalpleri Allah`ýn zikrine (Kur`an`a) ve inen hakka huþu duysun ve bundan önce kendilerine Kitap verilmiþ, sonra da üzerlerinden uzun zaman geçmekle kalpleri katýlaþmýþ, çoðu da yoldan çýkmýþ kimseler gibi olmasýnlar” (Hadid: 16) Ayet dikkatle okunduðunda, kalplerin katýlaþmasýnýn sebebi açýkça anlaþýlýr. Allah`ýn Kitabýyla irtibatý kesmek, O`nun gönüllere þifa veren mesajlarýndan uzak kalmak... Bu ayetteki müthiþ uyarý, ashabýn Kur`an hocalarýndan Ebu Musa`nýn þu tavsiyesi ile daha bir anlam kazanýyor: -”Kur`an`dan uzun süre uzaklaþmayýn! Aksi halde Ehl-i Kitabýn kalplerinin Dr. Yusuf IÞIK katýlaþmasý gibi sizin kalpleriniz de katýlaþýr.” Kur`an-ý Kerim`le sürekli bir iliþkiye girmeyen, O`nun feyiz ve bereketiyle dolmayan, O`nun uyarý ve ikazlarýyla huþu ve hudu duymayan bir kalp zamanla katýlaþýp hissizleþmeye, kararmaya mahkumdur. Böylesi kalplerin sahipleri ise giderek duyarsýzlaþmaya ve yaþayan ölüler haline gelmeye baþlarlar. Ýnananlar olarak, tüm engelleri ve engellemeleri bir tarafa býrakarak ilk yapacaðýmýz iþimiz O`na elimizi uzatmak, O`nun yýllar önce uzattýðý eli tutmak, Allah`ýn ipine tutunmak olmalý. Kurtuluþumuz ancak böyle mümkündür. Yoksa yýllarca O`nun mübarek harflerine bakmakla, yaldýzlý örtülerle saklamakla, baþüstünde tutmakla hedefimize ulaþamayýz ve de ulaþamadýk da. Y ü c e Rabbimiz bizleri uyarýyor: -”...kim ki benim hidayetime uyarsa doðru yoldan sapmayacak ve bedbaht olmayacaktýr. Ama kim de benim zikrimden (Kur`an`ýmdan) yüz çevirirse, bilsin ki, O`nun dar bir hayat alaný olacaktýr; ve kýyamet gününde de onu kör olarak hasrederiz.” (Taha: 123124) Hz. Ali (r.a) ne güzel söylemiþ: -”Kur`an Allah`ýn saðlam ipidir, emin sebebidir. Gönüllerin baharý ondadýr, bilgilerin kaynaklarý O`ndadýr. Gönüle O`ndan baþka birsey cila olmaz; O`ndan baþka bir þey gönlü parlatmaz... O`ndan öðüt alanlar O`na uyup yol almýþlardýr, unutanlar unutmaya kapýlanlar yolda kala kalmýþlardýr. Bütün bunlardan anlaþýlan o ki; Kur`an-ý Kerim Ramazan ayýnda indirilmiþtir ve son derece önemli bir kitaptýr. Bu kitabý anlamak, yaþamak ve yaþatmak için O`nun okumak ve 5 sadece lafýzlardan çýkardýðýmýz anlamla hayatýmýza uygulamamýz yalýn olarak mümkün deðildir. O`nu hayatýmýza uygulamak, iyi anlamak ve O`nun hükümlerini, prensiplerini, ilkelerini yaþanýr hale getirebilmek Sünnete tabi olmakla mümkündür. Peygamberimizin mübarek sözleri anlamindaki Hadisler, Kur`an`ý tam olarak anlama konusunda en büyük dayanaðýmýzdýr. Bir bakýma Hadis-i Þerifler Kur`an`ýn tefsiridir. Resülullah`ýn sünneti ise, Kur`an`ýn yaþanan örneðidir. O bakýmdan bizler Kur`an-ý Kerimi tam olarak kavrayabilmemiz icin Resülullah`a kulak vermemiz ve O`nun sünneti seniyesine bakmamýz ve o þekilde hayatýmýza yön vermemiz kaçýnýlmaz bir zarurettir. Ýþte Ramazanlar, bu gerçeklerin bir kez daha anlaþýlmasý, kavranmasý ve yaþanýlmasý için birer vesiledir. Kur`an ve Oruç ayý Ramazaný Þerif tüm inananlarýn ve hatta tüm insanlarýn huzur, sükun ve mutluluklarýna vesile olsun düþüncesiyle nice Ramazanlara ve nice Bayramlara... 28. sayi sayfalar 30.04.2009 6 uzey Ruhr Bölgesi Detmold Þubesi bu yýl bir deðiþiklik yaparak tarihi Schieder þehrinin piknik alanýnda karne töreni yaptý. Açýlýþ Kur’an-ý Kerimi ile baþlayan program Cemiyet Baþkaný Ömer Ayhan’ýn yönetimi ile yaptýðý istiþareden sonra böylesine güzel bir havada karne töreni için öðrencileri ve ailelerini toplayarak bir deðiþiklik olsun düþüncesiyle hem eðlendirdi hem de ailelerin kaynaþmasýný saðladý. Baþkan katýlan ailele- K GMG. K. Bavyera Bölgesi Eðitim Baþkanlýðý, Jugendherberge Heiligenstadtta ve Treuchtlingen Medine Camiinde Düzenlediði Yaz Tatili Deðerlendirme Kurslarýnda; ‘Eðitim, Hakikaten Milli Görüþte bir baþka güzel’ dedirten güzellikteydi..! Bölge çapýnda, Eðitimde kaliteyi yakalamayý ve Allah (cc)`ün emaneti olan yavrularýmýza, ‘Ýslam Eðitimini Sevdirmeyi’ esas alan, anlayýþla düzenlenen Yaz Tatilini Deðerlendirme kurslarý, katýlým bakýmýndan teveccühün yoðun olduðu, katýlan çocuklarýn, hakikaten kelimelerle tarif edilemeyecek derecede sevdiði, sonuç bakýmýndan velilerinde çok memnun kaldýðý güzellikteydi. Kapanýþ Proðramýnda açýlýþ koumasý yapan, Tre- Ý 14:30 Uhr Seite 6 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Eylül-September 2008 Ramazan 1429 IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi Detmold Þubesinde Kýr Pikniði ve Karne Töreni IGMG Kuzey Bavyera 2008 Yaz Okullarý güzel geçti uchtlingen Medine Camii Cemiyet Baþkaný Adem Selman: “Herkesin tatil yaptýðý bir dönemde, istirahatlerinden fedakarlýk yaparak bu tadýmlýk kursu yapmamýzda emeði geçen herkese teþekkür ediyorum” dedi. Çocuklarýn sergilediði kapanýþ proðramý etkinliði, deðil 4 haftalýk kurs proðrama sýðdýrmak, 4 yýlda bile verilemez dedirten güzellikteydi. IGMG Kuzey Bavyera Bölge Gençlik Teþkilatý Baþkaný Zekeriya Kolu: “Çok faydalý bir kurs yaptýk. Bu gençlerimiz ile diyaloðumuz devam edecek ve yýl içinde bir kaç kez bir araya geleceðiz” dedi. Erkek Çocuklarýnýn Kurs kapanýþýna katýlan IGMG Genel Merkez Eðitim Baþkan Yardýmcýsý Ramazan Baþlýk Bey, yaptýðý kýsa konuþmada; ‘Çocuklarýmýza karþý olan sorumluluðumuzu anlatarak, teþkilat olarak bu sorumluluðu, bu kurslarýmýz, ürettiðimiz eðitim materyalleri ve her alanda yaptýðýmýz proðramlarla yerine haber re ve bir yýldýr devam eden talebelere teþekkür etti. Teþkilatlanma Baþkaný Nihat Köse ”Ýþte Milli Görüþün eðitim farký budur, hem karne töreni hem de piknik birarada geçti ve bundan çok mutluyuz!” dedi. Karnelerini takdim eden Nihat Köse eðitimcilere de sabýrlarýndan ve çocuklarý bilgilendirdiklerinden dolayý teþekkürlerini sundu. Program ziyafet ve aile hatýra fotoðrafýndan sonra sona erdi. getirmeye çalýþan en büyük ve en köklü organizeyiz. Siz velilerimizden, yeterince ilgi, alaka ve katýlým rica ediyorum” dedi. Proðramda bir deðerlendirme konuþmasý yapan, IGMG. Kuzey Bavyera Bölge Baþkaný Bilal Demiroðlu; “dört haftada ne alim yetiþir, ne de hafýz..! Ama müþahede ettiðiniz gibi, gözü, kulaðý ve nefsi, hertürlü olumsuz dünya þartlarýndan etkilenen yavrularýmýzýn, bu olumsuzluklardan dezenfekte edilmesine, bir ilaç tedavisi ve karantina iþlevi görmektedir. Duyarlý ve fedakar idareci, eðitimci ve velilerimizi, ayrýca sevgili yavrularýmýzý tebrik ediyor, emeði geçen herkese teþekkür ediyorum” dedi. Proðram, Kurs Eðitim ve Teþekkür Belgelerinin takdimi ve hatýra resimleriyle sona erdi. 28. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya eþerî, iktisadî ve hukukî hayatý paylaþtýðýmýz yerli toplumla ayný ülkenin (resmî, gayriresmî) vatandaþlýðýný da paylaþýyoruz. Paylaþtýðýmýz ve her iki tarafýn da paylaþmak mecburiyetinde olduðu müþterek dertlerimiz var. Müþterek dertlerimizin dermaný, bazen biz müslüman göçmenlerde veya Türklerde, bazen de bu ülkenin yerlilerindedir. Mutlaka ortak reçetelerimiz de var. Ýdrak ettiðimiz Ramazan ayý münasebetiyle, elimizde hazýr bulunan “reçete”lerden birisini, ‘niye kendimize saklýyor, bunu uygulama safhasýna geçirmiyoruz’un üzerinde durmaya çalýþacaðýz. Ýlk göçün üzerinden neredeyse yarým asýr geçti ama hâlâ yerli-çoðulcu toplumun, göçmenler içinde özellikle müslüman azýnlýða karþý önyargýsý eksilmeden devam ediyor. Zamanla kronikleþen bu önyargýlarýn bir kýsmýnýn vebali de, 1970’li yýllarýn sonundan itibaren burada ya Türkiye’yi yönetmek, ya da Türkiye’den yönetilmek gibi bir gayeyle kurulan irili ufaklý Türk derneklerine aittir. Özellikle 1980’li ve 1990’lý yýllarda Türk kuruluþlarýnýn ileri gelenleri, yaþadýklarý ülkenin hassasiyetlerini dikkate almadan, tamamiyle kendi taraftarýný tatmine yönelik icraatlarýnda çok büyük hatalar yaparak yerli toplumda bize karþý önyargýnýn pekiþmesine neredeyse böylece davetiye çýkardýlar. Bir tarafta Almanya gibi bir ülkede her an baþka mecralara çekilebilecek sözlü ve fiilî hatalar bize karþý önyargýlarý tetiklerken, diðer taraftan da, zaten gündeminde buradaki toplumu kurtarmaktan ziyade, bunlarýn sýrtýndan Türkiye’yi kurtarmak gibi bir hedefi olan öncülerimizin, bu menfî geliþmeler karþýsýnda tedbir almak yerine, adeta kulak týkamalarý, bugün itibariyle önümüzdeki meselelerimizin kronikleþmesine zemin hazýrladý. Aslýnda idrak etmeðe baþladýðýmýz Ramazanda artýk dinlemekten ve okumaktan bizar olduðunuz konularý tekrar tekrar gün- B 14:30 Uhr Seite 7 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Eylül-September 2008 Ramazan 1429 Derdimiz de var dermanýmýz da... deme taþýmak niyetiyle bu giriþi yapmadýk. Baþkalarýnýn deðil, kendi hata ve eksiklerimizden yola çýkarak, en azýndan içinde bulunduðumuz Ramazan ayýnýn bize sunduðu imkânlarý “nasýl projelendirebiliriz”i dikkatinize sunmak istiyorum. Müslüman bir toplumun içinde namaz kýlmayan birisi çevrenin dikkatini çekmez. Namaz kýlmayan kiþi de, bunu toplumdan gizli tutmak için özel bir gayret sarfetmez. Bir de bu durumu oruç tutan ve tutmayan için düþünün... Þu veya bu sebepten dolayý Ramazan ayýnda oruç tutmayan insan, mümkün olduðu kadar bu durumu toplumdan saklamaya çalýþýrken, oruçlu olmama hali de çevrenin dikkatini çeker. Özellikle baþka dinlere mensup insanlarla içiçe yaþayan bizleri ilgilendiren bir husus: Müslümanlar hac ibadetin yerine getirdikten sonra, gayrimüslimleri evine davet etmiyor veya onlar da, hacý olduðunuz dolayý ‘gelin bunu bir yemekte birlikte kutlayalým’ anlamýna gelecek size özel bir davetiye çýkarmýyor. Fakat Ramazanlýk süresince karþýlýklý iftar yemekleriyle oluþan dostluk ortamlarý, bu durumun sadece Ramazana özel bir hususiyet olduðunu belgelemiþ oluyor. Ýþte oruç tutmanýn diðer ibadetlerden böylesi farklý taraflarý var. Alman kamuoyu müslümanlarýn Ramazan orucuna duyduðu ilgi kadar diðer ibadetlere ilgi duymuyor. O halde bu ilgiyi iyi deðerlendirmek þarttýr. Ýddia sahibi olmak iyi, arkasýnda durmamak kötü! Bizim yerli toplum tarafýndan dýþlandýðýmýz, ötekileþtirildiðimizin temelinde, Hýristiyalýðýn dýþýnda, farklý bir dine (Ýslam) mensup oluþumuz yatmaktadýr. Önyargýlý tavýrlara karþý kendimizi savunurken; zengin bir Türk-Ýslam kültürüne sahip oluþumuza Mahmut AÞKAR vurgu yaparak, geçmiþte olduðu gibi bugün de mensubu olduðumuz medeniyetin insanlýða verebileceði çok þeyleri olduðunu iddia ediyoruz. Þimdiye kadar bu iddiamýzý bir türlü açamadýk, anlatamadýk ve hayata geçiremedik! Zengin bir kültüre sahip olanlar neredeyse kültür fukarasý oldular. Bu “zenginlik”ten ne kendimiz yeterince istifade edebiliyor, ne de baþkalarýna bu zenginlikten bir gýdým veriyoruz. Biz bu kadar kýskanç ve cimri miyiz?.. Hâkimkültür dayatmasýna karþýlýk, Almanya’nýn çok kültürlü bir göçmen ülkesi gerçeðine atýfta bulunarak, bu durumun herkes için bir “zenginlik” olduðunu iddia ediyoruz. Peki bu çokkültürlülüðü anlatmada kullanýlan “zenginlik”de biz iþin neresindeyiz; bu zenginlikten ne kadar istifade ettik, yararlandýk ve bu “zenginliðe” ne kadar katkýmýz, faydamýz oldu? Þayet, on dört asýrlýk bir medeniyetin temsilcileri sýfatý ve iddiasýyla; neredeyse asimile olmuþ “döner”iniz ve iftar sofralarýnda baþka dinlere mensup dostlarýnýza göðsünüzü kabartarak ikram edeceðiniz “baklava”nýzla bu iþi kotaracaðýnýza kendinizi inandýrmýþsanýz; sizinle konuþacak hiçbir þey yok! Çünkü sizin ne kendi toplumunuza ne de yerli-çoðulcu topluma verecek hiçbirþeyiniz yoktur... Kullanýlmayan reçete Bir yeriniz aðrýyor; doktora gittiniz, muayene ettikten sonra aðrýnýzý dindirecek ilacýn reçetesini yazdý ve; bunu eczaneden alýp kullanýn, dedi. Siz de, reçeteyi cebinize sokup, doktorunuzun muayenehanesinden ayrýldýktan sonra eczaneye gitmediðiniz için ilacý da alamadýnýz. Derdine verilen dermaný kullanmayanýn derdi de dert olarak devam eder. Siz de gerçi doktora gittiniz, reçeteniz de yazýldý ama ilacýnýzý alýp kullanmadýðýnýz için aðrýlarýnýz dinmedi. Ama siz hergün ‘vay baþým, vay karným’ deyip duruyorsunuz. Uzatmaya gerek yok, bizim durumumuz da bundan pek farklý deðil. Sizin yüksek ve zengin medeniyet deðerlerine sahip oluþunuz ama bu deðerleri hayata geçiremeyiþiniz; cebinde reçetesi olduðu halde aðrýlarla kývranan hastaya benziyor. Gün, ezilipbüzülme, kývranma hatta eðilme-büzülme günü deðil; dik durma günüdür! O gün; Ramazan günleri ve o yer; iftar sofralarýdýr. Davet ettiklerinize ve davet edenlerinize cebinizdeki reçeteyi çýkarýn: O reçete sizin projenizdir! O proje; din ve milliyet farký gözetmeden derdi olan her insan ve toplum içindir. O projeyi uygulamaya geçirmek; reçetedeki ilacý eczaneden almak ve kullanmak demektir. Dün onlar, bugün biz Bazý dertler farklý dinlerden oluþan toplumlarýn ortak dertleridir ama onun dermaný herkeste olmayabilir. Aile müessesi önce Almanlarda küçüldü küçüldü ve çökmeðe, daðýlmaya yüz tuttu. Biz, onlara acýdýk ve ‘saðlam aile yuvamýz’la övündük; biz öyle olmayýz, dedik. Nesiller yaþlandýkça yaþlandý; yaþlýlara evlatlar bakmadý, evlerde sahipsiz ve yalnýz kaldýlar; bizde ‘huzur evle- 7 ri’dir, burda ‘yaþlýlar yurdu’dur onun adý; yerden mantar biter gibi yaþlýlar için bakým evleri, yurtlar çoðaldý. Biz, hiçbir dünya malýyla ödenmesi mümkün olmayan ana-baba hakkýný iyi bilen biz; onlara acýdýk, üzüldük ve müslüman bizlerde asla böyle þeyler olmaz, dedik kendi kendimize ve üstelik bir de gurur payý çýkardýk bu dramatik manzaradan. Eskiden tren istasyonlarýnda, altgeçitlerde, köþebaþlarýnda uyuþturucu baðýmlýsý Alman gençleri görürdük; ‘vah zavallýlar vah’ derdik, ‘bunlarýn ailesi ana-babasý yok mu ki’ derken, içimizden de, ‘iyi ki bizim çocuklarýmýz böyle deðil, zaten müslüman saðlam aile yapýsý olan bizden asla böyle gençler çýkmaz’ý telefuz ederken, kendimize gayri ihtiyari bir övünme, böbürlenme payý çýkarýrdýk. Alman evliler arasýndaki boþanmalarýn oraný giderek arttýkça; vah vah, bunlarda da hiç karý-koca fedakârlýðý yok, küçük bir tartýþmada hemen mahkemenin yolunu tutuyorlar, diyor ve bizim kültürümüzdeki, “bir yastýkta kocayan eþleri” kendimize hem örnek ve hem de gurur kaynaðý olarak görürdük. Þimdi altalta bizim açýmýzdan yerli toplumun yukarýdaki dertlerini sýralayalým: -Yýkýlan aile ocaðý -Yalnýzlýða terkedilen yaþlýlar -Uyuþturucu, alkol baðýmlýsý gençlik -Boþanan çiftlerin giderek artmasý Ve þimdi de onlarý gören gözlerimizi kendimize çevirelim: Çok da gerilere gitmeðe gerek yok; 1980’li yýllarýn Almanyasý’ndaki Türklerin genel durumunu hafýzamýzý zorlayarak görmeðe çalýþalým: Aile yuvamýz, yaþlýlarýmýz, gençlerimiz ve evli eþlerin durumlarý. Þimdi o yýllardan bugüne kadar zikrettiðimiz konulardaki deðiþimi görmeðe gayret edelim. Özel bir gayrete de gerek yok; herkes kendi aile ve eþ-dost çevresindeki ve biraz da sokaktaki Türklerin durumunu gözden geçirse, gel- 28. sayi sayfalar 30.04.2009 8 diðimiz noktanýn biz Müslüman-Türkler için dehþet verici bir safhada, sanki fay hattý üzerinde olduðunu, bundan sonrasýnýn da giderek tehlikeli bir sürece girdiðini görecektir. Ýftar masasýna projenizi de yatýrýn Biz, komþuya gülmedik ama tedbir almadýðýmýz, gördüklerimiziden ders çýkarmadýðýmýz için þimdi aynýsý bizim de baþýmýza geldi ve yerli toplumla dert ortaðýyýz. Yalnýz bizim onlardan bir avantajlý tarafý- 14:30 Uhr Seite 8 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir mýz var: Bizim, uygulamaya konulduðu takdirde dermana dönüþecek reçetemiz var! On dört asýr önce yazýlmýþ bu reçete; farklý kavimlerde, coðrafyalarda ve zamanlarda uygulamaya konulmuþ, ‘kullanma talimatý’na dikkat edildiði takdirde, dün olduðu gibi bugün de, dertlerimize deva ihtiva etmektedir. Anadolu’daki bin yýllýk içtimai (sosyal) hayatýmýza bakýldýðýnda, saðlam temeller üzerine oturmuþ köklü bir aile ocaðýmýzý ve hayat Eylül-September 2008 Ramazan 1429 sadece Allah’ýn rýzasýný kazanmak ümidiyle yaþlýsýndan gencine, yetiminden, kimsesizine kadar uzanan elleri göreceksiniz. Ýlerlemiþ sanayi toplumunun olduðu kadar bu toplumla hayatý paylaþan bizlerin de, her coðrafya, zaman ve kültürde uygulama özelliðine sahip insanî deðerlerimizi, çokkültürlü toplumda hayata geçirme zamanýdýr. Bunun için en müsait zeminlerden birisi, iftar sofralarýdýr. Müþterek dertlerimize bir reçete, bir çözüm teklifi, bir iddialý adým da bizden olsun artýk! Cemiyetlerimizin bünyesinde oluþturulabilecek “Proje Üretme, Geliþtirme” birimleri, kendi kültürümüzden alacaklarý referanslar sayesinde ortama ve þartlara uygun projeler geliþtirerek ilgili kurum ve kuruluþlarla iþbirliðine gidebilirler. Zengin bir kültürün mirasçýlarý olarak bu zenginliðimizi laftan icraata dökmek ve ayný zamanda çokkültürlü toplumun kültü- dosya rel zenginliðinde en büyük payýn bizden olmasýný göstermek için harekete geçme zamanýdýr. Bu teklif, toplumun dertlerini paylaþmak ve çareler üretmek adýna, iddialý olabileceðimiz konularý, sivil kitle kuruluþlarýmýzýn temsilcileri ve Türk medyasý mutlaka Almanya’nýn gündemine taþýmalýdýrlar. Tekrar ediyorum: Ýftar sofralarý bu baþlangýç için en müsait ortamlardan biridir. Hayýrlý Ramazanlar.... 28. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya ice Kur’an-ý Kerim okuyucusu vahyin baþtan sona kadar vermeyi, fedakarlýkta bulunmayý vurguladýðýný tespit etmiþtir. Ýnfak, sadaka ve zekât kavramlarýyla yaklaþýk yüz ayette Allahû Teâlâ, kullarýna imanýn bir gereðini, ibadetlerin temellerinden birini ve þükretmenin açýk yolunu bildirmiþtir. Vahyin gelmeye baþlaðý ilk yýllardan risaletin son yýllarýna kadar her zaman gündemde olan zekat, infak ve sadakadan bahseden ayetlerde nelerden infak edileceði ([2:3] [2:267] [8:3] [13:22]), niçin infak edilmesi gerektiði ([2:261] [2:265] [2:272] [3:92] [4:38] [8: 60]), nerelere verilebileceði ([2:215] [2:271] [9:60] [9:71]), ne kadar verilmesi gerektiði ([2:219]), nasýl verilmesi gerektiði ([2:262] [2: 274] [13:22]), verilenin hangi hallerde geçersiz sayýlacaðý ([2:264]) ve daha bir çok hususta açýk beyanlarda bulunulmuþ, Allah için bu ibadetin nasýl yapýlabileðýnýn bir çok ayrýntýsý sayýlmýþtýr.1 Ýbadetlerin bir madolyon gibi dünyaya ve ahirete bakan iki yüzleri vardýr. Ýbadetler, herþeyden önce Allah’a ve ahiret gününe imanýn gereði ve bir anlamda ýsbatý hedefiyle gerçekleþtirilirler. Buýnun dýþýnda ibadetlerin hepsinin bu dünyaya iliþkin ulaþtýrmak istediði hedefleri ve hikmetleri de vardýr. Zaten tevhid inancýna göre dünya ve ahiret arasýnda sebep sonuç iliþkisinden oluþan ayrýlmaz bir bütünlük söz konusudur. Ýnfak Kavramý Ýslam’da vermenin genel adý olan infak; nafaka verip geçindirme, besleme, Allah yolunda harcama anlamýna gelmektedir. Bir terim olarak; gerek hýsýmlardan ve gerekse diðer insanlardan yoksul ve muhtaç olanlara para veya maiþet yardýmý yaparak, onlarýn geçimini saðlama, demektir. Ýslâm hukukunda infakýn kapsamý geniþtir. Aile reisinin bakmakla yükümlü olduðu kimselere harcama yapmasýný kapsadýðý gibi; diðer yoksul ve muh- N 14:30 Uhr Seite 9 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Eylül-September 2008 Ramazan 1429 Ýnfak, zekat ve sadaka Ýman, ihlas ve sadakatin iþaretleri Ahmet ARSLAN • ahmetasl@yahoo.de taçlara yapýlan zekât, sadaka ve benzeri yardýmlarý da anlamý içine alýr. Zekât gibi miktarý belirli yardýmlaþma hükümleri gelmeden önce, Ashâb-ý kiram yoksullar için ne kadar harcayacaklarýný bilmiyorlardý. Muaz b. Cebel ile Sa’lebe (ra), Hz. Peygamber (sav)’e “Kölelerimiz ve hýsýmlarýmýz var. Bunlara malýmýzdan ne þekilde ve ne miktarda harcayalým” diye sorduðunda, þu ayet inmiþti: “Ey Muhammed! Sana, hangi þeyi nafaka vereceklerini sorarlar. De ki: “Ýhtiyacýnýzdan artaný verin.” [2:219] Zekât farz kýlýnmadan önce, kazanç sahipleri, bu ayete göre, her günkü kazançlarýndan kendilerine yetecek kadarýný alýr, gerisini tasadduk ederlerdi. Altýn, gümüþ gibi nakit sahipleri de, bir yýllýk geçimini ayýrýr, geri kalanýný Allah yolunda harcarlardý.2 Kur’an-ý Kerîm’in pek çok âyetinde, varlýklý müminlere “Allah yolunda infak” emir ve tavsiyesinde bulunulmuþ, Allah yolunda harcayanlar övülmüþtür. “Ey iman edenler, kazandýklarýnýzýn ve sizin için yerden çýkardýðýmýz ürünlerin en helâl ve iyisinden Allah yolunda harcayýn (zekât ve sadaka verin).” [2:267]; “Mallarýný gizli ve açýk olarak gece ve gündüz harcayan kimseler var ya, iste onlarýn, Rableri katýnda ecirleri vardýr. Onlara hiçbir kortu yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardýr.” [2:274]; “Mallarýný Allah yolunda harcayanlarýn hâli, her baþaðý yüz daneli yedi baþak bitiren bir tohumun hâli gibidir. Allah dilediði kimseye daha kat kat verir. Allah’ýn ihsaný çok geniþtir. Her þeyi hakkýyle bilendir.” [2:261] Bakara Suresi’nin ilk ayetlerinde takvâ sahiplerinin vasýflarý sayýlýrken, “Allah yolunda harcayanlar”; gayba inanan ve na- maz kýlandan sonra üçüncü sýrada zikredilir (Bak. [2:3] [3:134]) Allah yolunda yapýlan harcamanýn, malýn sevilen çeþidinden yapýlmasý, kiþiyi “birr” derecesine ulaþtýrýr. Ayette þöyle buyurulur: “Sevdiðiniz þeylerden Allah yolunda harcayýncaya kadar Cennete ve iyiliðin en güzeline (birr) eremezsiniz.” [3:92] Bu ayet inince, Ebû Talha (ra) en çok sevdiði malý olan “Býrhâ” bahçesini Allah yolunda tasadduk etmek istemiþ, Hz. Peygamber’in; “yakýn hýsýmlarýna ve amcasýnýn oðullarýna vermesi” tavsiyesine uyarak böyle yapmýþtýr.3 Hz. Ömer Hayber’den hissesine düþen deðerli ganimet topraðýný vakfetmiþtir. Zeyd b. Hârise (ra) “Seyl” adýndaki ünlü atýný tasadduk etmesini Hz. Peygamber’den istemiþ, O da atý Usâme b. Zeyd (ra)’e vermiþtir. Hasan el-Basrî þöyle der: “Bir kimse sevdiði bir tek hurmayý bile Allah rýzasý için sadaka olarak verirse bu ayetteki “birr”e mazhar olmuþ olur.” Ömer b. Abdülaziz, yoksullara bol miktarda þeker daðýtýr ve sebebini soranlara da þu cevabý verirdi: Çünkü ben en çok þekeri severim. Ýnfakýn en fazîletlisi ve en önde geleni kiþinin muhtaç durumda bulunan hýsýmlarýna yaptýðý harcamalardýr. Ayette þöyle buyurulur: “Erkekler, kadýnlarýn koruyup kollayýcýlarýdýrlar. Çünkü Allah, insanlarýn kimini kiminden üstün kýlmýþtýr. Bir de erkekler kendi mallarýndan harcamakta (ve ailenin geçimini saðlamakta)dýrlar.” [4:34] Âile fertlerine yapýlacak harcama sadaka hükmündedir. Hadiste þöyle buyurulur: “Bir müslüman, aile fertlerinin geçimini, Allah’ýn rýzasýný umarak saðlasa bu, kendisi için sadaka olur.” Hadiste zikredilen aile fertlerine (ehl); karýsý, çocuklarý, nafakasý kendisine gerekli olan erkek ve kýz kardeþleri ile amcasý ve amcasýnýn çocuklarý, evinde beslediði yabancý yoksul çocuklar dahildir. Bir kimsenin bakmakla yükümlü olduðu kimseleri geçindirmesi, onun üzerine vaciptir. Eðer bu masraflarý yaparken Allah rýzasýný kazanmayý kastederse, sürekli sadaka ecri alýr. Ancak bu konuda Allah rýzasýný kasdetmezse, üzerinden borç düþer, fakat ayrýca bir ecir alamaz.4 Bu hususa, Sa’d b. Ebî Vakkas’ýn naklettiði þu hadis de delâlet eder: Veda Haccý yýlý Mekke’de hastalanan Sa’d b. Ebî Vakkas tek varisi olan kýzýna çok servet kalacaðýný düþünerek servetinin üçte ikisini vasiyet yoluyla baþkasýna býrakmak ister. Hz. Peygamber razý olmaz. Yarýsýný býrakmak ister. Resulullah (sav), “üçte birini vasiyet etmesi”ne müsaade eder ve þöyle buyurur: “Ey Sa’d! Senin mirasçýlarýný zengin býrakman, onlarý yoksul ve baþkalarýna avuç açar bir halde býrakmandan daha hayýrlýdýr. Sen, Allah rýzasý için harcadýðýn nafakadan dolayý ecir alýrsýn. Hatta, yemek yerken eþinin aðzýna verdiðin lokmadan ötürü de ecir alýrsýn.” 5 Ancak Sa’d, bu hastalýðýndan iyileþip uzun bir müddet daha yaþamýþ ve bu kýzýndan baþka çocuklarý olmuþtur. Buna göre, bir kimse, malýnýn üçte birine kadar olan kýsmýný vasiyet yoluyla Allah yolunda harcayabilir. Servetin üçte ikisi mirasçýlarýn korunmuþ hissesidir. Ancak, mirasçýlara vasiyetle mal býrakýlmasý hadisle yasaklanmýþtýr. Çünkü mirasçýlara Allahu Teâlâ belirli miras hisseleri tahsis etmiþtir.6 Zekat Arýn(dýr)maktýr Zekat; temizlik, artma, 9 bereket, bir malýn belli bir miktarýný, Allah’ýn Kur’âný Kerim’de saydýðý sekiz sýnýftan birisine veya bir kaçýna Allah rýzasý için vermek anlamýna gelen malî ibadetin adýdýr. Fakirin hakký çýkarýlarak malý, cimrilik kirinden arýndýrarak da þahsý temizlediði ve malda berekete sebep olduðu için bu malî ibadete zekât denilmiþtir. Nitekim Kur’ân-ý Kerîm’de “Ey Muhammed! Mallarýnýn bir kýsmýný kendilerini temizleyip arýtacak sadaka olarak al.” [9:193] ve “...Sarfettiðiniz her hangi bir þeyin yerine O daha iyisini koyar.” [34:39] buyurulur. Zekâta sadaka da denilir. Bu ismin verilmesinin sebebi zekâtýn malý temizleyip sýhhat ve kemaline sebep olmasý, zekât verenin de imânýndaki sadakat ve olgunluðuna delalet etmesidir. Ancak sadaka; hem farz hem de nafile olan malî ibadetler için kullanýldýðý halde zekât sadece farz olanýna mahsustur.7 Zekâtýn; zekât veren, zekât alan ve zekât alýnýp verilen toplumda saðladýðý faydalar göz önüne alýndýðýnda, onun ne derece büyük bir önem ifade ettiði ortaya çýkar. Zekât, her þeyden önce kulun Allah’ýn emrine itaat edip, kulluðunu göstermesinin en güzel niþanesidir. Çünkü, zekât vermeyi Allah emretmiþtir. Kulun vazifesi; öncelikle neden ve niçinini araþtýrmadan Rabbi tarafýndan emrolunduðu þeyi yapmaktýr. Müslüman; sevdiði, inandýðý Rabbinden aldýðý emri, canýnýn yongasý olan malýn hiç bir maddî karþýlýk beklemeden vererek, kulluk borcunu en güzel þekilde ödemiþ olur. Bunun yaný sýra zekât kiþiyi, günah ve cimrilik kirlerinden temizler. Ýnsandaki, mal sevgisini kýrýp, Allah sevgisinin ön plana geçmesine sebep olur. “Ey mü’minler! Sizi mallarýnýz ve çocuklarýnýz Allah’ý anmaktan alýkoymasýn, böyle olanlar hüsrana uðrayanlardýr.” [63:9] âyet-i kerîmesinin iþaret ettiði manayý gerçekleþtirir. Zekât fakirler açýsýndan da son derece önemlidir ve onlar için en büyük garan- 28. sayi sayfalar 30.04.2009 14:30 Uhr 10 tidir. Çünkü, o sadece fakirin hakkýdýr ve mutlaka fakire verilecektir. Zekâtýn, toplum açýsýndan önemi de; zekâtý veren ve alan açýsýndan öneminden daha aþaðý deðildir. Allah insanlarýn tümünü ayný kabiliyet ve güçte yaratmamýþtýr. Ýnsanlarýn fizikî yapýlarýnda olduðu gibi malî güçlerinde de farklýlýklar vardýr. Dünyanýn çeþitli yöreleÝTÝB Dinler ve Kültürler Arasý Ýliþkiler Müdürü Bekir Alboða tarafýndan, T.C. Münih Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþeliði ve DÝTÝB iþbirliði ile ortaklaþa düzenlenen, “Fahri Cami Rehberleri Yetiþtirme Semineri“nde baþarýlý olan kursiyerlere, Münih DÝTÝB Merkez Camii’nde sertifika töreni düzenlendi. Törene, T.C. Münih Baþkonsolosu Ali Rifat Köksal, T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, T.C. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý Ýç Denetin Birim Baþkaný Kemal Uludað, Münih Din Hizmetleri Ataþesi Mustafa Temel, DÝTÝB Genel Müdürü V. Mehmet Yýldýrým, DÝTÝB Dinler ve Kültürler Arasý Ýliþkiler Müdürü Bekir Alboða, kursiyerlerin aileleri ile çok sayýda davetli katýldý. Münih Merkez Camii Din Görevlisi Metin Avcý’nýn sunuculuðunu yaptýðý program, Ýstiklal Marþý ve ardýndan tilavet edilen Kur’an-ý Kerim ile baþladý. Münih Din Hizmetleri Ataþesi Mustafa Temel programda yaptýðý konuþmasýnda, “Bu faaliyetimizi çok önemsiyorum. Çünkü camilerimizde bu iþi profesyonelce yapacak arkadaþlara ihtiyacýmýz vardý. Bu eksikliðimizi de büyük ölçüde tamamlamýþ olduk”dedi. DÝTÝB Dinler ve Kültür- D lmanya’nýn Würzburg ve Kitzingen kentinde aþýrý saðcý parti NPD’nin astýðý, yabancý düþmaný afiþler toplatýldý Aþýrý saðcý parti NPD’nin Bavyera eyaletinde kullandýðý afiþlerde, yabancýlar uçan halýnýn üzerinde karikatürize edilerek, büyük puntolarla “Vatanýnýza iyi uçuþlar” yazýyordu. Würzburg Baþsavcýsý yaptýðý açýklamada, sözko- A Seite 10 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir rinde zenginlerin alabildiðine lüks ve israfa dalmalarý, sayelerinde kazanç saðladýklarý fakirleri düþünmemeleri, onlara yardým ellerini uzatmamalarý, fakirlerin kendilerine kýskançlýk ve kin duymalarýna sebep olmuþtur. Bunun neticesi olarak da toplumlarda sosyal patlamalar, huzursuzluklar ve isyanlar görülmüþtür. Ýþte zekât, hayat Eylül-September 2008 Ramazan 1429 bütün bu olumsuz hadiselerin önünde en güzel seddir. Toplum içerisindeki fertlerin düþecekleri dar durumlarda onlarý koruyan sosyal bir düzendir. Ýnsanlar arasýndaki dayanýþmanýn saðlanmasýna yardýmcý olur. Zenginlere fakirler arasýndaki mesafeyi daraltýr. Fakirlerin gönüllerinde zenginlere karþý doðabilecek kýskançlýk ve kinleri söndürür. Ýnsanlar arasýnda sevgi ve kardeþliði yayar. Böylece; hem fakirin aç, susuz ve çýplak kalmasýný önler hem de toplumun düzen ve huzurunun bozulmasýna engel olur. Kaynaklar: Genel Kaynak: Þamil Ýslam Ansiklopedisi, Ýnfak ve Zekat Maddeleri 1 Kur’an-ý Kerim Fihristi Arslan, Kursiyerlere Belgelerini Verdi ler Arasý Ýliþkiler Müdürü Bekir Alboða da yaptýðý konuþmada, 120 kursiyerin sabahýn erken saatlerinde, hem de Pazar günlerinde fedakarlýk yaparak bu seminerlere katýldýðýný ve baþarýlý olduklarýný söyledi. Alboða, bu seminer programýný Almanya Uyumdan Sorumlu Devlet Bakaný Böhmer’e sunduklarýný ve çok destek bulduðunu da dile getirerek, seminer boyunca kendisine yardýmcý olan Merkez Cami dernek yöneticilerine ve Din Görevlisi Metin Avcý’ya teþekkür etti. T.C. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý Ýç Denetin Birim Baþkaný Kemal Uludað’ýn yaptýðý konuþmanýn ardýndan, T.C. Berlin Büyükelçili- Almanya’da NPD’ye ait yabancý karþýtý afiþler toplatýldý nusu afiþlerle halkýn bir bölümünün kötü niyetle rencide edildiði, bu nedenle toplama kararýný hýzlandýrdýklarýný söyledi. Savcýlýk afiþleri toplattýktan sonra, parti hakkýnda halký kýþkýrttýðý gerekçesiyle soruþturma da baþlattý. Soruþturma sonu- cunda sorumlular bulunur ve suçlarý ispat edilirse, para cezasýnýn yaný sýra üç aydan beþ yýla kadar hapis cezasýna da çarptýrýlabilirler. Ayrýca Bamberg, Augsburg, Münih gibi Bavyera eyaletinin baþka þehirlerinde de benzer afiþlere rast- landýðý, ancak aþýrý saðcý parti NPD’nin Bavyera merkezinin internet sitesinden afiþlerin fotoðraflarýný kaldýrdýðý belirtiliyor. Bazý þehirlerde NPD’nin bürolarýnýn arandýðý, çok sayýda propaganda malzemesine el konduðu da kaydedildi. dosya 2 ez-Zebîdî, Tecridî Sarîh, Terc. K Miras, Ankara 1978, XI, 371 3 Buhârî, Zekât, 44, Vesâyâ, 17, 26; Müslim Zekât, 43; Ahmed b. Hanbel, III, 141, 256 4 bk. ez-Zebîdî, a.g.e, IV, 411-417, XI, 372, 373 5 Buhârî, Merdâ, 16; Mâlik, Muvatta’, Vasiyye, 4 6 bk. en-Nisâ, 4/11, 12, 176; el-Enfâl, 8/75 7 M. Hamdi Yazýr, Hak Dini, Kur’an Dili, II, 933 ði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, “Bu programlarý Almanya’nýn deðiþik yerlerinde uygulamaya devam ediyoruz. Zaten bu programlarýn önemi ortadadýr. DÝTÝB Dernekleri Cami Rehberlik Kurslarý’nýn altýncýsý Stuttgart Din Hizmetleri Ataþeliði’ne baðlý Feuerbach DÝTÝB Yeni Camii’de devam etmektedir. Bu baþarýlý çalýþmalarýndan dolayý Din Hizmetleri Ataþemiz Mustafa Temel ile bu programa sekiz hafta boyunca ev sahipliði yapan Merkez Camii derneðimize teþekkür ediyorum” dedi. T.C. Münih Baskonsolosu Ali Rifat Köksal, “DÝTÝB’i 1988’den buyana tanýrým ve bütün geliþimini bilirim. Ben o yýllarda Nürnberg Baþkonsolosluk görevinde bulunuyordum. DÝTÝB’in benim gönlümdeki yeri ve anlamý baþkadýr. Bütün çalýþmalarýný takdirle karrþýlýyorum. Bu program da DÝTÝB’e olan takdirimin bir göstergesidir. Bu seminerlere katýlan tüm kursiyerleri teker teker gözlerinden öpüyorum. Bizim size olan ihtiyacýmýz çok büyük. Hepinize baþarýlar diliyorum” dedi. Program, yapýlan konuþmalarýn ardýndan öðrencilere belgelerinin verilmesi ve DÝTÝM Merkez Camii Kadýn Kollarý tarafýndan hazýlanan ikramýn davetlilere sunulmasýyla sona erdi. Aþýrý saðcý partinin yabancý düþmaný afiþleri halkýn ve bazý sivil toplum örgütlerinin þikayeti üzerine savcýlýðýn dikkatini çekmiþti. Almanya’da iki ayrý eyalette meclise girmeyi baþaran NPD’nin kapatýlmasý hakkýndaki tartýþmalar da devam ediyor. Partinin kapatýlma kararý daha önce Anayasa Mahkemesi’nden geri dönmüþtü. 28. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya icr suresinin ( Kuran’ý - Kerim’in 15. suresidir) 9. ayetinde Allah-u Teala þöyle ifade buyurmaktadýr: “Muhakkak Zikr’i (Kuran’ý) Biz indirdik ve onun koruyucusu muhakkak Biziz.” Ýlk bakýþta bu Ayet-i Kerim’e herbirimiz için çok tabii ve doðal karþýlanacaktýr belki. Elbette ki Kur`an-ý Kerim Allah tarafýndan indirdirilmiþtir, aksisi düþünülebilir mi ki diyebiliriz. Lakin bu ayetin içeriði hakkýnda biraz daha derin düþüncelere dalýp, tefekkür edersek, bu ayetin ehemmiyetini ve önemini, emniyeti ve güvenini daha iyi anlamýþ olacaðýz. Herþeyden önce þöyle bir tespitte bulunmak mecburiyetindeyiz. Her ne kadar da Kur`an-ý Kerim’in Türkçe’ye ve diðer lisanlara tercümeleri mevcut ise de, bu tercümelerin kesinlikle bire bir çevirisinin olmadýðýný ve daima bir eksiz ve yetersiz tarafýnýn var olduðunu bilmemiz gerekiyor. Bir lisaný takribi bir þekilde baþka bir lisana çevirmek mümkündür elbet. Lakin çevirilerde daima bir eksiklik payý vardýr. Bu, Kur`an-ý Kerim tercümelerinde de böyledir. Yani yüce kelamý tam manasýyla Türkçe’ye veya baþka lisanlara çevrilmesi mümkün deðildir. Mümkün olmadýðý için de, onu kendi has diliyle, yani Arapça lugatýyla anlamak ve algýlamak daha müsait ve münasiptir. Dolayýsýyla Kur`an-ý Kerim’i tam anlamýyla anlamak için, onun üslubunu ve belagatýný hissetmek için orijinal lisanýna baþvurmakta fayda vardýr. Arapça lisaný geniþ ve zengin olmasýyla beraber ayný zamanda kýsa ve öz bir dildir. Baþka lisanlarda olmayan tek bir harf ile engin manalar ifade etmek gücüne sahip bir lisandýr. Mana bakýmýndan ise bu ayet iki önemli meseleyi ele almýþ ve iki mühim içerik taþýmaktadýr. Evvelen Allah-u Teala Kur`an’ýn kendisi tarafýndan indirildiðini beyan ediyor ve hemen bu beyanýn ardýndan indirmiþ olduðu o kitabý -kendisine ait olduðu için- kendisinin koruyacaðýný vurguyla açýklýyor. Kur`an’ýn sahibi O olduðu için, teminatýný (garantisini) de O veriyor. Ýlgi çeken hususlardan biride þu. Ayette Allah ki- H 14:30 Uhr Seite 11 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Eylül-September 2008 Ramazan 1429 Kitabý indiren O’dur ve yine O koruyacaktýr... mer (nahiv) açýsýndan taptan bahsederken tahlil edecek olursak, þu “Kuran” kelimesini kulsonuca varýyoruz. Allanmýyor da, “Zikir” dilah-u Teala cümleye yor, yüce kitabýný kas“Inna” kelimesiyle giriþ ten. Kur`an-ý Kerim’in yapýyor. “Inna” kelimebir çok ismi ve eþanlamsi aslen “Inne” ve “Na” larý vardýr. (Kitap, Beparçalarýndan ibaret bir yan, Nur, Furkan, Burkelimedir ve “Muhakhan vs. gibi). Burada Alkak Biz” anlamýný taþýr. lah kitabý kastedilirken Ardýndan “Nahnu” ya“Zikir” lafzýnýn seçilmeni “Biz” zamirini kullasi göze çarpýyor. Yani nýyor ve hemen bunun çok zikredilen, hatýrlapeþinden “Nezzelna” yan ve hatýrlatan anla“Biz indirdik” fiiliyle mýna gelen bir ifadedir Stj. Av. Selma Öztürk cümleyi noktalýyor. Yabu. Demek ki, Kur`an-î ni burada kýrýk mana Kerim insanlara sürekli birþeyleri hatýrlatýr ve on- (Biz yarattýk, Biz yaptýk gi- verecek olursak, þöyle bir çýkartabiliyoruz: larda mütemadiyen birþey- bi). Bunun sebebi ise iki tür- anlam leri tazeler. Sürekli yeniler dür. Birincisi, kendisinin “Muhakkak BÝZ, BÝZ ve yive bilinçlendirir insaný. Yü- büyüklüðünü ve yüceliðini ne BÝZ indirdik” diyor Alce Allah burada boþuna “Zi- tekrar belirleyip, vurgula- lah. Veya “Muhakkak kitabý kir” demekle Kuran’ý kas- mak için daha geniþ olan indiren BÝZÝZ, BÝZÝZ ve yitetmemiþ. Seçmiþ olduðu “Biz” kelimesiyle tarifte bu- ne BÝZÝZ” diyor. Zerre kaher kelimede ve bu seçimin- lunuyor ve böylece “Allah- dar þek ve þüphe, zerre kade belli bir sebep ve derin u Ekber” düsturunun altýný dar olumsuz tahmin býrakbir mana yatmaktadýr. Tabii bir kez daha çizmiþ oluyor. mayan bu ayetle kendisinin ki görene ve görmek isteye- Ýkinci unsur ise Kur`an-ý Kur`an-ý indirdiðini üç kez Kerim’deki edep ve ahlak peþ peþe vurgu üstüne vurne... Burada dikkat çeken bir anlayýþýnýn burada dile gel- guyla iþaret ediyor. Sýrf baþka unsur daha var. Allah mesidir. “Ben” yerine “Biz” “Nezzelnaz-zikre” de diyebu ayette ifadesini yapar- demekle Allah insanlara, bilirken, “Ýnna, nahnu, nezken, “Ben” demiyor da, yani Kur`an-ý okuyanlara zelnaz-zikre” diyor Allah. “Biz” diyor. Yani kendisi önemli bir mesaj ve gizli bir Cümlenin ilk kýsmý böyle. hakkýnda konuþtuðunda ikazda bulunuyor: “Allah-u Ýkinci kýsmýnda ise yine “Tek” ve “Vahid” olmasýna Teala bile kendisi hakkýnda “Ýnna” ile devam ediyor ve raðmen, tekil (müfret) deðil konuþtuðunda “Biz” diye- orada koruyucu, muhafaza de çoðul (cem) ifadesini biliyor da, O’na baðlý ve eden anlamýna gelen “Hafikullanýyor. “Ben” yerine O’na muhtaç olan insanoð- zun” (Ýsm-i fail) kelimesin“Biz” demeyi tercih ediyor luna ne oluyor, kibirlenip den önce bir lam harfini kove uygun görüyor. “Biz in- böbürleniyor ve “Ben” di- yuyor ve tek bir harf ile budirdik” ve “koruyucusu Bi- yerek enesini pofpofluyor rada bir te’kit (tekrarlama ziz” diyen yüce Allah Ku- acaba?” düþüncesi yatýyor ve saðlamlaþtýrma) daha yapýyor. Yani tek bir harfin r`an’ýn bazý yerlerinde böy- buradaki “Biz”in altýnda... Cümleyi birazda gram- vurgusuyla “Muhakkak”, le yapar, böyle ifadelendirir. 11 “Þüphesiz” anlamýný taþýyan bu lam harfi ile “Ýnna” kelimesini kuvvetlendirip saðlamlaþtýrýyor ve “Muhakkak onun koruyucusu Biziz.” diyor. Hiç bir tahrif, hiç bir eksik ve hiç bir fazlalýk içermeyen o yüce ve kutsal kitap budur iþte... Onun sahibi olan yüce Allah ise gücü ve kuvvetini, varlýðýný ve kudretini bu ayetle mükemmel bir þekilde kullarýna sunuyor ve inanan insanlarýn yüreðine adeta su serpiyor. Kýyamete kadar kitabýný ve dinini koruyacak olan ümit kaynaðýmýz Allah bizleri ferahlatýp rahatlatýyor adeta. Bizler ise bazen iþlerimizi yaptýðýmýzda yapanýn kendimizin olduðunu zannederiz. Zahirde bu belkide böyledir. Fail: BENDENÝZ. Ama batýnda (gizlide) daima yaptýran birinin olduðunu unutmayalým. Allah Rasulu de Bedir savaþýnda Mekke müþriklerinin yüzüne topraðý attýðýnda kendi elleriyle atmýþtý o topraðý ve atanýn kendisinin olduðu zannýna kapýlmýþtý belki... Lakin Allah Enfal suresinin 17. ayetinde (8:17) o topraðýn Rasulullah`ýn atmadýðýný, atanýn, daha doðrusu attýranýn Allah bizzat kendisinin olduðunu apaçýk bir þekilde ifade ediyor. Ayetten çýkaracaðýmýz öðüt ise þu: Allah nurunu tamamlayacaktýr! Biz istesek de, istemesek de bu böyledir. Bazýlarý istese de, istemese de Allah nurunu tamamlayacaktýr. Allah nurunu tamalayacaktýr, efendim! Çünkü güç güçten üstündür. Güçlü güçlü olduðunu zanneder. Belki de güçlüdür kendi anlayýþýna göre. Ama bilmez ki gücünün üstünde baþka bir güç daha olduðunu. Evet, Allah nurunu tamalayacaktýr. Bu böyledir! Burada önemli olan tek þey ise þudur: O nurunu tamamlayacaktýr elbette. Fakat O tamamlarken, O’nun nurundan payýmýzý almak ve bu tamamlama sürecinde bizimde payýmýzýn, katkýmýzýn olmasý önemlidir. Allah nurunu tamamlarken bizlere de bir gün ömrümüzün sonunda geriye dönüp baktýðýmýzda “Benim de bir kývýlcým kýymetinde dahi olsa, bir katkým ve payým oldu elhamdulillah!” diyebilmek vardýr... 28. sayi sayfalar 30.04.2009 12 rucuyla, yokluðu bir nebze bile olsa hissettiðimiz, mukabelesiyle kalbimiz ve sair azalarýmýzýn pasýný giderdiðimiz, verdiðimiz ve gittiðimiz iftarlarýyla gönül aldýðýmýz, kardeþlik ve dostluk bilincine vardýðýmýz, bu aydaki cömertliðimizle mazlum ve maðdurlarý sevindirdiðimiz, manevi duygularýn zirveye çýktýðý Ramazan`a kavuþtuk, elhamdulillah. Dünyada hareket halindeki her þeyin zaman zaman tazelenmeye, silkinmeye, arýnmaya ve adeta hayata yeniden baþlýyormuþ gibi dinçleþmeye ihtiyacý vardýr. Bu yüzden ara sýra akýp giden zamanýn, tükenen ömrün farkýna varmayý ve silkinmeyi saðlayacak özel dönemlerin olmasý gerekir. Beþ vakit namaz günlük hayatýmýzda bunu saðlar. Cuma namazlarý haftada bir, Ramazan ayý da yýllýk silkinmeyi, bir yýl içinde tutan paslardan arýnmayý, gevþeyen vidalarý sýkmayý ve böylece sahip olduðumuz inanç doðrultusunda bir diriliþ gerçekleþtirmeyi saðlar. Cenab-ý Hakk mübarek Ramazan ayýný özel olarak seçmiþ ve onu on bir ayýn sultaný yapmýþtýr. Onu özel olarak seçtiðinden dolayý son mesajýn indiriliþi de bu ayda gerçekleþmiþtir. Ýnsan denilen eþref-i mahluk ruh ve bedenden oluþur. Özellikle de çaðýmýzda tüm imkanlar, planlar programlar bedeni güzel göstermek, yani zahiri kurtarmak için yapýlýr. Bundan dolayý da baþta genç dimaðlar olmak üzere, toplumda O ükümet, çifte vatandaþ olan gurbetçilere askerlik konusunda yeni kolaylýklar getirmek için çalýþma baþlattý. Çalýþmaya göre askere alýnacaklara seçenekler sunulacak ve bedelli askerlik yapmak istemeyenlere alternatifler getirilecek. Getirilmesi düþünülen alternatifler arasýnda uzmaný olduðu konuda 1 yýl kamu hizmetinde çalýþma da bulunuyor. Hükümet, yurtdýþýnda yaþayan gurbetçilerin sorunlarýnýn çözümüne yönelik devrim niteliðinde bir çalýþma baþlattý. Dünyanýn çeþitli bölgelerinde yaþayan 5 milyon gurbetçinin sorunlarýný çözmek için üretilen projelere Devlet H 14:30 Uhr Seite 12 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Eylül-September 2008 Ramazan 1429 RAMAZAN`IN TOPLUMA KAZANDIRDIKLARI belli bir kesim ruhsal doyumu, içsel tatmini gayri ahlaki yollar ve anormal yöntemlerde aramaktadýr. Satan meclisleri, uyuþturucu, alkol partileri, þiddet hastalarý, fanatizm, gayr-ý meþru iliþkiler gibi ruhu bunalýma sokan, çoðu zaman da acý akibetlere, korkunç sonuçlara götüren marazlarý sýralýyabiliriz. Maalesef çaðýn etkin iletiþim araçlarý, tv, sinema oyun ve eðlence programlarýyla da bu iþin pazarý oluþturulmaktadýr. Ýþte Ramazan sadece saðlýklý olup oruç tutanlarý deðil, hasta gönülleri, kirlenmiþ beyinleri de paklamak ve de arýndýrmak için bir fýrsattýr. Oruçla midemizin yanýnda her türlü þehevi, nefsani isteklerimize de gem vururuz. Sabr, sebat, direnç, merhamet, zaafiyet ve paylaþým gibi KEMAL`e doðru yapýlan yolculukta, olmazsa olmaz azýklarýn temrini ve tedbiri içinde bu ay müstesna bir fýrsat olarak görülmeli, deðerlendirilmelidir. Yaratýcýmýz Kuran-ý Kerimin 26 yerinde Namaz ile Zekat`ý beraber zikreder. Bilindiði gibi Namaz ruhu Zekat ise servet ile bedeni arýndýrýr. Dolayýsýyla mümin bu aydaki düzenli ibadetleriyle Murat ÝLERÝ ruhi ve bedeni arýnmasýný gerçekleþtirmiþ olur. Yani iç ve dýþ dünyasýyla pak, berrak bir halde kamil insan olmaya namzet olur. Mevcut sistemler ve beþeri düzenlerin insana bakýþýný ise þöyle özetlemek mümkündür. Önce hasta yap, sonra tedavi et. Yani öyle insafsýz bir düzenki, her halukarda insaný sömürmekte, tabiri caizse kanýný emmektedir. Alkolu, sigarayý her türlü zararlý maddeyi piyasaya sürerler, sonra da meydana gelen zarar ve tahribatý gidermek için yine vatandaþýn sýrtýna vururlar. Hava kirliliði, zehirli atýklar, gýda sektöründeki kimyevi katkýlar, bedensel ve zihinsel tahribatlar ademoðlunu uçurumun kenarýna itmiþ, telafisi zor gedikler açmýþtýr. Basýndan da takip ettiðimiz gibi günümüzde bir çok trafik kazasýnýn, kavgalarýn, kargaþalarýn temelinde bu kötü alýþkanlýklar yatmaktadýr. Alkollüyken araç sürüp nice ocaklarý söndüren caniler, tacizler, gayri insani iliþkiler, sonucunda da adý duyulmamýþ, çaresi bulunmamýþ illetler. Daha neler neler... Artýk bu tür haberlerin günlük ajanslarda hayatýn bir parçasý haline geldiðini, köylere kadar indiðini, ilkokullara bile girdiðini görenler hala ibret almýyorlar mý.? Hala düþünmüyorlar mý.? Bir gün kendilerine, çevrelerine de bu pislikler bulaþamaz mý.? Oysa gelin Ýslam modeline bir göz atalým. Kur`an her þeyden önce insana KORUYUCU HEKÝMLÝK misyonunu yüklemiþtir. Zinaya yaklaþmayýn, Ýçkiye yaklaþmayýn, Kumara yaklaþmayýn ve benzeri buyruklarýyla toplumdaki menfi infiallerin, yýkýcý felaketlerin, kýsacasý her türlü fesadýn önüne aþýlmaz bir sed çekmektedir. Ýslam bu misyonuyla toplumda bir çok hastalýðý, daha ortaya çýkmadan önce önlüyor. Bedelli askerliðin yerini seçenekli askerlik alacak Bakaný Said Yazýcýoðlu start verdi. Yazýcýoðlu’nun kamu kurum ve kuruluþlarýnýn temsilcilerini toplayarak anlattýðý strateji belgesindeki düzenlemeler, 1 ile 8 yýlda hayata geçirilecek. Yeni getirilmesi düþünülen düzenlemelerin baþýnda askerlik ile ilgili kolaylýklar geliyor. Buna göre; çifte vatandaþlar için; zorunlu askerlik hizmetini kabul eden ülkelerle Türkiye’deki askerlik þartlarý eþit hale getirilecek. Bu konuda AB ül- keleri mevzuatýnda bulunan seçenekli askerlik hizmeti uygulamasýna geçilecek. Gurbetçi isterse Türkiye’de bedelini ödeyerek askerlik yapmak yerine yeteneðine göre belirli bir süre kamu hizmetinde buluna- bilecek. Bu süre 3-6 ay veya 1 yýl olabilecek. Yazýcýoðlu’nun hazýrlardýðý çalýþmaya göre diðer yenilikler þöyle: Kesin dönüþ yapanlarýn saðlýk sigortasý haklarý AB ile uyumlu hale getirilecek. Aile birleþiminin önündeki engellerin kaldýrýlmasý için çalýþmalara hýz verilecek. Gurbetçilerin yaþadýðý ülkelerin mezarlýklarýnda, Müslümanlar için özel bölümler tahsis edilecek. Gurbetçi vatandaþlarýn çocuklarýna din derslerinin Türkçe verilmesi saðlanacak. dosya Bunun en güzel örneklerini asrý saadette görmek mümkündür. Bunlardan birini sizlerle paylaþmak isterim. Rum imparator Herakliyus, Rasulullah`a gönderdiði hediyeler arasýnda bir de doktor olur. Peygamberimize hitaben þöyle der: “Efendim imparatorum beni hastalarýnýzý ücretsiz tedavi etmek üzere sizlere hizmet etmek için gönderdi”. Peygamberimiz (s.a.v) bu teklifi kabul eder ve kendisini misafir ederler. Uzun bir müddet kendisine baþvuran kimse olmayýnca, Rum doktor tekrar Efendimizin huzuruna çýkarak: “Efendim hastalarýnýzý tedavi için geldim. Ancak bu geçen süre içinde kimse gelip kapýmý çalmadý. Size yük olmakta istemem. Bu yüzden müsaade ederseniz ülkeme geri döneyim”, der. Efendimiz (s.a.v) tebessüm ederek: “Sen bilirsin. Eðer daha kalmak istersen sana en güzel þekilde ikramda bulunuruz. Yalnýz þunu iyi bilki burada senelerce kalsan sana kimse gelmez. Çünkü Ýslam hasta olmamanýn yolunu göstermiþtir. Ashabým temizlik konusunda son derece hassastýrlar. Acýkmadan yemez, doymadan da sofradan kalkarlar. Ayrýca yýlýn belli gün ve aylarýnda oruç tutarlar. Onun için hasta olmazlar”. Ýþte saðlýklý yaþamak için sunulacak en ucuz ve etkili reçeteyi gönüller tabibi böyle özetler. Ramazanýn hakkýný vererek, gerçek manada bayram etmeyi hak etmek ümidiyle emanetlerin sahibi olan Allah`a emanet olun. Gurbetçiler için müzeler kurulacak. Kurulacak sivil kuruluþlar, vatandaþlarýn bürokratik iþlemlerini yerine getirecek, hizmet bedelini devletten alacak. Töre cinayetleri ve vatandaþlarýn topluma uyumu konusunda çalýþma yapýlacak. Yurtdýþýnda üniversite açýlacak ve uluslararasý ilahiyat çalýþmalarýnýn kapsamý geniþletilecek. Gurbetçilere yönelik sosyal içerikli bilimsel çalýþma yapýlacak. Baþarýlý akademisyen ve öðrencilere karþýlýksýz burslar verilecek. Türk kültürü üzerine çizgi filmler hazýrlanacak. TRT’nin yayýnlarýnýn kalitesi artýrýlacak. Gurbetçilerin örnek baþarý hikayeleri kamuoyuna duyurulacak. 28. sayi sayfalar 30.04.2009 özel köþe riþenler için yine bir Ramazan ayý geldi, Bu Ramazanda önceki Ramazanlar gibi kimileri için çarçabuk geçecek, kimileri için geçmek bilmeyecek. Derdimiz kendimizle.. Kendini bilmeyen neyi bilir? Kendisiyle kavgalý olan kiminle barýþýktýr? Kendini kaybeden neyi kazanýr? Türkçe’mizdeki “oruç tutmak” Meseleyi anlatmak için kullanýlan ne güzel bir sözdür. Hep tutmuþumdur bu güzel tabiri. Ramazanda Oruç, “tutmak, zaptetmek, zaptý rapt altýna almak” manalarýna gelir. Neyi tutacagýz?, Neyi zapt edeceðiz? ve neyi zaptý rapt altýna alacaðýz ? Doðrusu soruya bir çýrpýda cevap vermek zor: Oruç bizi mi tutar, biz orucu mu tutarýz? Bizim orucu tuttuðumuzu iddia ediyoruz. Bir yere kadar doðru da? Ama doðru- E 14:30 Uhr Seite 13 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Eylül-September 2008 Ramazan 1429 Oruç = Kendini tutmak nun çok küçük bir parçasý bu. Asýl doðru þu olabilir mi?: Biz orucu, oruç bizi tutsun diye tutarýz. Aslýnda Oruç “kendini tutma” meselesidir. Ýnsanýn baþýna ne geliyorsa “kendini tutamadýðý” için geliyor. Günahlar hep kendini tutamamanýn ürünü. Her caninin cinayeti kendini tutamadýðý anýna denk geliyor. Ýnsan dilini tutamadýðý zaman kýrýyor ve kýrýlýyor. Elini tutamadýðý zaman kýrýyor, döküyor. Kendini tutamadýðý zaman, kendini yitiriyor, kendine yazýk ediyor, kendinden geçiyor? Etken olamýyor, edilgenleþiyor. Ýçgüdülerini dizginleyemiyor, aksine içgü- Aydýn ERSOY HDN Bilgi&Araþtýrma dülerinin esiri oluyor. Bilinçli davranamýyor, çünkü bilinci bilinçaltý tarafýndan denetleniyor. Oysa ki bilinç, bilinçaltýný denetimi altýnda tutmasý lazým. Belkide ilahi dinler, insanlar Kendini tutsun diye gönderildi, kimse kimseye zarar vermesin diye gönderildi. Oruç bizi iþte bu zor iþe çaðýrýyor. Kendisini tuttuðumuzu sandýðýmýz oruç, aslýnda bize kendimizi tutmayý öðretiyor. Yeme ve içme güdümüzü, þehvet güdümüzü denetim altýna almamýzý öðütlüyor. Oruç tutmak, içgüdüleri tutmak. Onlarý kontrol altýnda tutmak. Bilinçaltýnýn bilince egemen olma- 13 masý için, bilinçaltýný daima gözaltýnda tutmak. Böylece bilincin, ayartýcý benliðin esiri olmasýnýn önüne geçmek. Güdüler tutulursa, onlarýn bilinci tutsak almalarý önlenirse, bu hem bilincin hem de iradenin güçlendirilmesi sonucunu getirecektir. Bilinç güçlenirse, kiþilik güçlenir. Sorumluluk bilincini oluþturmanýn ve artýrmanýn yolu da budur. Kur`an-ý Kerim`de orucu farz kýlan ayet þöyle biter: “Umulur ki bu sayede sorumluluk bilincine ulaþýrsýnýz.” Ayetin bu kýsmý, orucun amacýný açýklýyor olmalý. Ýþte bu yüzden oruç tutmak kendini tutmaktýr. Kiþi orucu ne kadar tutarsa, oruç da kiþiyi o kadar tutar. Kendini tutanlarýn Bayramý olan Ramazan bayramýnýzý þimdiden tebrik ederim. 28. sayi sayfalar 30.04.2009 14:30 Uhr 14 übarek Ramazan ayýnýn Kadir gecesinde Peygamber Efendimize nazil olmaya baþlayan Kur´an- ý Kerim´i tanýmak, anlamak ve hayata tatbik etmek maksadýyla, IGMG Hessen Bölgesi Offenbach Þubesi Kadýn Kollarý ve Gençliðinin hazýrlamýþ olduðu “Hayatý Kur´an-ý Kerim ile yaþamak“ adlý sergi ziyarete açýldý. Ramazan boyunca açýk kalacak olan sergi, birkaç istasyondan oluþmak- Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir M rogram Lage Teþkilatý Genclik Baþkaný´nýn okuduðu aþrýn ardýndan yoklama ve bilgilendirme ile devam etti. Açýlýþ konuþmasý yapan Bölge Baþkaný Murat Ýleri geçmiþ bir yýlýn degerlendirilmesinde eðitime verilen deðeri ve alýnan baþarýyý anlattý: Sözlerimin baþýnda baþta aramýzda olmayan gönüldaþlarýmýza, Hakk`ýn Rahmetine kavuþan büyüklerimize, toplantýmýz ve çalýþmalarýmýzýn bereketli geçmesi için hepinizi bir fatiha okumaya davet ediyorum. Haftasonlarý þubelerimizdeki dershaneler eðitim gören talebelerin artýþý dershanelerin çoðalmasý yine haftasonu Ýslami Ýlimler Kursumuzun baþarýlar elde etmesi cemiyetlerimizdeki gönül ve huzur sohbetleri iþte bölgemizin gerçekleridir. Bundan dolayý gayret gösteren hatip ve hatibelerimize, talebelerimize ve ayrýca da bu eðitimlere katkýda bulu- P Seite 14 hayat Eylül-September 2008 Ramazan 1429 Hayatý Kur´an ile yaþamak ta. Ney sesi eþliðinde ilk önce genç kýzlarýn kendi emekleri olan Hat örnekleri göz kamaþtýrýyor. Daha sonra Vahyin ilk geldiði Nur Daðý, Hira Maðarasý karþýnýza çýkýyor. Burada Kur´an-ý Kerim hakkýnda çeþitli bilgi sunumundandan sonra, çeþitli Mushaflarýn sergilendiði istasyona geçiyorsunuz. Diðer bir istasyonda hayatýn sorularý- na Kur´an-ý Kerimden cevaplar aranýyor. Genç kýzlarýn hazýrladýðý sorulara gelen ziyaretçilerden cevap aramalarý rica edilirken, yardýmcý olarak da önlerine bir Kur´an-ý Kerim me- IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi Geniþletilmiþ Ýdareciler toplantýsý nan anne ve babalara çok teþekkür ederim. Cenab-ý Allah (c.c) onlardan razý olsun. Ayrýca bazý cemiyetlerimizin gençlik çalýþmalarý, orta eðitim yatýlýlarýna, haným kollarýnýn eðitim kurslarýna katýlýmlarý, diyalog ve tanýtma gayretleri, yine çoðu cemiyetimizdeki sýnýf sistemli, müfredatlý Kur`an kursu eðitim hizmetleri, geçen yýlýn güzide ve örnek aktiviteleri idi. Yine bizim için çok önemli olan Ý.Ý.K ilk mezunlarýmýzý verdik. Bu salonda yapýlan karne töreninde 26 haným diplomalarýný aldýlar, erkekler ise bu sene sonunda inþaallah mezun olacaklar. Avrupa`da ender olan erkek eðitim kurslarýna sahip olan bölgemiz, yeni sezonda genç kýzlarýmýza da yönelik özel kurs baþlatmýþtýr. Kayýtlarýmýz ise izin öncesi dolmuþtur. Yine Genel Merkezin verdiði hedefler doðrultusunda sosyal hizmetlerde, kurban, hac, cenaze fonu ve hizmetlerde artýþlar saðlandý. Allah`a hamd olsun geçen sezon çalýþma takvimimizdeki hedeflediðimiz programlarý uyguladýk. Yeni dönem hedeflerimizi ve takvimimizi de Allah`ýn inayeti ve sizlerin desteði ile gerçekleþtireceðiz. Önümüzdeki 1 yýlýn çalýþma takvimini yapacaðýmýz programlarý cemiyet baþkanlarýmýza takdim ettik. Sizleri Cenab-ý Allah´a emanet eder üstün çalýþmalarýnýzdan dolayý baþarýlar dilerim.’ diyerek sözlerine son verdi. Murat Ýleri yerini Türkiye´den programa katýlan misafir Motivasyon Uzmaný, Eðitimci Yazar Sýtký Aslanhan´a býraktý. Aslanhan: ‘Deðerli insan baþarýlý insan demektir. Baþarýya ulaþýlmalý ama, küstah olmadan, kýrýcý olmadan, kaba olmadan kazanç peþinde olmadan zorba kullanmadan baþarýya ulaþmalý insan. Önümüze koyduðumuz hedefimiz, ulaþmak istediðimiz nokta bütün insanlar için faydallý bir hedef deðilse bu insanýn kendisi içinde bir baþarý olmaz. Baþarýlý bir insan olmaya çalýþmayýn deðerli bir insan olmaya bakýn. Bizler bir yönetici olarak üzerimize düþen görev için daha fazla çalýþmalýyýz. Bize düþen sevgili dostlar, hangi iþi, neyi yapýyor olursak olalým, ona her- haber ali uzatýlýyor. Sergiden ayrýlmadan önce gözünüze bir soru takýlýyor. “Dua etmek ister misin?”. Burada da Kur´an-ý Kerimden seçme dualar çekip okuyabilirsiniz. Böyle mübarek bir ayda yapýlan bu güzel sergiye herkesin gitmesi gerekir. Adres: IGMG Mevlana Camii Sandgasse 45 63065 Offenbach þeyimizi vermek ve onun en iyisini yapmaya çalýþmaktýr. Baþarýlý insanlarý diðer insanlardan ayýran özelliklerden biri tutumlarýdýr. Bu dünyada hepimiz için yapacak þey vardýr.’ diyerek sözlerine toparladý. Bölge Gençlik Baþkaný Ufuk Ulun, gençliðe yönelik motivasyon konuþmasý yaptý ve yeni dönemde yeni aktivite örneklerini sundu. Daha sonra ‘Zekat, Fitre ve Afrika´da bölge adýna açýlan su kuyularý gösterime sunuldu. IGMG Sosyal Hizmetler Baskan Yardýmcýsý Süleyman Yýlmaz gösteri hakkýnda idarecileri aydýnlattý. IGMG Ýrþad Baþkaný Ahmed Özden; Ramazan ayýnýn bereketini, faziletini, davanýn anlamýný anlattý. Geçmiþ dönem baþkanlarý ve baþarýlý baþkanlara plaketler verildi. Bölge ziyafeti ardýndan program sona erdi. 28. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya ayýr, bu oyunlar, bu zamana kadarki en iyi oyunlar elbette deðildi, Uluslararasý Olimpiyat Komitesi Baþkaný, ev sahibi Çinlilerle milyarlarca dolar destek veren sponsorlara saygý sebebiyle tersini söylese de. Tam aksine, bu oyunlar, acýmasýz bir diktatörlüðün gölgesi altýnda ne bir heyecanýn, ne de bir atmosferin geliþmesine müsaade etmeyen oyunlardý. Bu milyarlýk sirkin tehlikeye girmemesi için Olimpiyat yöneticileri, oyunlarýn Pekin’e verilmesinden itibaren, oyun bozanlýk etmeyerek göz yumuyorlardý ve kabul edilemiyecek ödünler veriyorlardý. Devâsa spor alanlarýnýn rekor bir sürede inþa edilebilmesi için, fakirlerin en fakirinin mülklerinin zorakî kamulaþtýrýldýðýna þahit olundu. Doðanýn kalbinden sökülüp alýnan alanlara açýlan inþaatler, sularýn kirletilmesi ve Pekin’i kuþatan H ein, es waren bestimmt nicht die besten Spiele aller Zeiten, auch wenn der Präsident des Internationalen Olympischen Komitees aus Rücksicht auf die chinesischen Gastgeber und die milliardenschweren Sponsoren etwas anderes sagt. Ganz im Gegenteil, es waren Spiele, die im Schatten einer erbarmungslosen Diktatur weder Stimmung noch Atmosphäre entfalten konnten. Und um den milliardenschweren Zirkus nicht zu gefähr-den, haben die Olympiafunktionäre von dem Moment der Vergabe der Spiele nach Peking an gute Miene zum bösen Spiel gemacht und jede noch so große Kröte geschluckt. Man hat darüber hinweg gesehen, dass die Ärmsten der Armen zwangsenteignet wurden, um die gigantomanischen Sportstätten in Rekordzeit bauen zu kön- N 14:30 Uhr Seite 15 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Eylül-September 2008 Ramazan 1429 Ruhsuz olimpiyatlar!!! hava kirliliði gibi meseleler hakkýnda ise ölüm sessizliði hakimdi. Hatta, daha adaylýk sürecinde bile, dünyada en fazla idamýn gerçekleþtiði bu ülkedeki insan haklarý durumu dahi umursanmadý. Uluslararasý Olimpiyat Komitesi sorumlularýnýn, oyunlarýn baþlamaþýndan kýsa bir süre önce Çinli iktidar sahiplerinin, ülkenin etnik azýnlýklarýna karþý acýmasýzca sürdürdüðü muamele karþýsýndaki sessizlikleri dikkat çekiyordu. Dahasý, binlerce rejim tenkitçisinin içeri alýnmasý da hiç bir direniþ görmeksizin kabul edilebiliyordu. Hatta, sýk sýk tekrarlanan medya sansürü bile oyunlarýn selameti için baþka bir þekilde deðerlendiriliyordu. Bir otoriter rejimin Oðuz ÜÇÜNCÜ oyunlarý bu þekilde kullanmasýný aslýnda ilk defa görmüyoruz. Nitekim 1936 Berlin olimpiyatlarýnda da Nazi rejiminin olimpiyat oyunlarýný her açýdan üstün bir ýrk olma isbatýna araç olarak kullandýðýna þahit olmuþtuk. Ve o zamanki “medenî dünya”, yine olimpiyat oyunlarýnýn selameti adýna aþaðýlamayý görmezlikten gelmiþti. Bu tür bir sulh politikasýnýn sonucu hepimizce malum. Bu tecrübelerin ýþýðýnda, bir kaç onyýl sonrasnda acýmasýz bir diktatörlüðe neden bu kadar tavizler verildiðini kabullenmek zor. Bütün dünyanýn gözleri önünde Tibet’de olsun, Doðu Türkistan’da olsun, Çin’in baský altýnda tuttuðu bölgelerinde insanlar yaralanýyor, tutuklanýyor, hatta öldürülüyor. Bu gerçeklerin üzerini ne ihtiþamlý ve görkemli, yer yer abartýlý açýlýþ töreni, ne staddaki zoraki gülmekle görevlendirilmiþ seyirciler, ne de bol madalya toplayan “örnek çinli atletler” örtebilir. Böylece, Komünist partisi liderliðinin büyük bir propaganda ile kendi rejiminin üstünlüðü konusunda insanlýðý ikna etme giriþi- Olympia ohne Geist!!! nen. Der Raubbau an der Natur, die Wasserverschmutzung und der Smog in Peking wurden totgeschwiegen. Auch hat man die Situation der Menschenrechte in dem Land mit den meisten Hinrichtungen weltweit während der Bewerbungsphase konsequent ignoriert. Auffällig schweigsam waren die Verantwortlichen des IOC, als die chinesischen Machthaber im Vorfeld der Spiele unerbittlich brutal gegen die ethnischen Minderheiten des Landes vorgegangen sind. Darüber hinaus hat man widerstandslos hingenommen, dass tausende Regimekritiker vor dem Beginn der Spiele einfach weggesperrt worden sind. Selbst die offen praktizierte Medienzensur wurde wider besseres Wissen relativiert und zum „Wohl“ der Spiele in Kauf genommen. Dabei erleben wir diese Art der Vorgehensweise eines autoritären Regimes doch nicht zum ersten Mal. Auch bei den olympischen Spielen 1936 in Berlin hat das Nazi-Regime die olympischen Spiele für den Herrschaftsanspruch einer in allen Belangen überlegenen Rasse instrumentalisiert. Und die „zivilisierte Welt“ hat sich auch damals jede noch so große Demütigung, um des olympischen Gedankens Willen, gefallen lassen. Das Ergebnis dieser Art von Appeasement Politik ist uns allen bekannt, so dass es im Lichte dieser Erfahrungen schwer nachzuvollziehen ist, warum man ein paar Jahrzehnte später einer bruta- len Diktatur so viele Zugeständnisse macht. Vor den Augen der Welt wurden Menschen in Tibet, in Ost-Turkistan und anderen unterdrückten Regionen Chinas verletzt, verhaftet oder gar getötet. Darüber kann auch die imposante, teils groteske Eröffnungsfeier und das aufgesetzte Lächeln der in die Stadien abkommandierten Zuschauer, sowie die vielen Medaillen chinesischer „Modellathleten“ nicht hinwegtäuschen. Somit ist der Versuch der KPFührung mit einer großangelegten PR-Offensive die Menschheit von der Überlegenheit ihres Systems zu überzeugen, kläglich gescheitert. Tatsächlich haben sie mit ihren Maßnahmen den Sportbegeisterten der Welt die Stimmung 15 mi acýklý bir þekilde baþarýsýz oldu. Aslýnda, aldýklarý önlemlerle, bu dünyanýn spor sevdalýlarýnýn ruh halini de yerle bir ettiler. Þimdi, temel insan haklarýný ayaklar altýna alan ülkelerde oyunlar düzenlenip düzenlenmemesine karar verecek olanlar elbette ki olimpiyat komitesi sorumlularýdýr. Ve bu açýdan spor camiasýnýn da diktatörlüklerle iliþkilerinde çifte standart uygulamamalarý önemli. Her halde Vancouver’de Kanadalýlarýn, ya da Londra’da Ýngilizlerin, tekrar sporseverlere olimpiyat ruhu yaþatýp yaþatamayacaklarýný görmek için iki ya da dört yýl daha sabredip beklememiz gerekecek. 2014 yýlýnda Rusya’nýn Soçi þehrinde yapýlacak olan Kýþ Olimpiyatlarý da, Rusya’nýn Kafkaslardaki acýmasýz tavýrlarý baðlamýnda daha þimdiden can sýkýcý bir durum aldý. gründlich verdorben. Es ist nun an den Sportfunktionären des IOC zu entscheiden, ob es überhaupt noch zu verantworten ist, die Spiele in Länder zu vergeben, die fundamentale Menschenrechte mit Füßen treten. Ganz im Gegenteil ist auch der Sport gut beraten, in puncto Umgang mit Diktaturen nicht mit zweierlei Maß zu messen. So müssen wir uns weitere zwei bzw. vier Jahre gedulden und schauen, ob es den Kanadiern in Vancouver bei den Winterspielen oder den Briten in London gelingen wird, uns wieder für die Spiele und den olympischen Gedanken zu begeistern, denn auch die olympischen Winterspiele 2014 im russischen Sotschi, entfalten im Angesicht des martialischen Auftreten des russischen Bären im Kaukasus bereits jetzt einen faden Beigeschmack. 28. sayi sayfalar 30.04.2009 14:30 Uhr Seite 16 16 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Eylül-September 2008 Ramazan 1429 KRM; Prof. Dr. Sven Kalisch ile yollarýný ayýrdý lmanya’daki Müslümanlar Koordinasyon Kurulu’nun (Koordinierungsrat der Muslime, KRM) Münster Üniversitesi’nde Almanya’nýn ilk Ýslam Ýlahiyatý Kürsüsü Sahibi Prof. Sven Kalisch ile yollarýný ayýrdý. Hz. Muhammed’in varlýðýnýn kesin olmadýðýný savunan ve Kur`an-ý Kerim’in de Allah sözü olduðuna inanmayan Prof. Kalisch KRM’nin kendisi ile A GMG Kuzey Ruhr Bölgesi Bölgesinin düzenlediði sünnet þöleni tek kelime ile muhteþem geçti. Erkekliðe ilk adýmlarýný atan 13 çocuðun katýlýmýyla Steinhagen camisindeki merasim, çocuklarýn Kur’an okumasý ile baþladý. Sefer Ahmedoðlu Hocanýn duasýyla devam eden program çocuklar için özel olarak tutulan at arabasý ile konvoy halinde programýn icra edileceði salona gidildi. Salon giriþinde salondaki çocuklar ve görevliler sünnet elbiseleri ile Nasrettin Hoca yani Hüse- I yollarýný ayýrma kararý üzerine yaptýðý açýklamasýnda KRM altýndaki Ýslami teþkilatlarý çaðdýþý bir ilahiyat düþüncesine sahip olmakla suçladý. Ýslam ilahiyatýnýn Hýristiyan ilahiyatýnýn 19’uncu yüzyýlda bulunduðu noktada bulunduðunu savunan Kalisch, “Þimdi raylarý tarihi kritik metoda göre yapýlacak araþtýrmalara çevirmek lazým” þeklinde konuþtu. Kalisch KRM’nin artýk Müslüman öðrencileri Ka- lisch’in baþýnda bulunduðu kurumda okumalarýna tavsiyede bulunamayacaklarý yönündeki ifadesine ise, “Öðrenciler eleþtirel düþünce ve fikri baðýmsýzlýk sahibi olma noktasýnda getirilmeye çalýþýlýyor. Dar bir bilim anlayýþý olanlar zaten bu kürsüye gelip okuyamaz. Üniversitelerde bir dinin öðretilerinin aktarýlmasý veya bir profesörün görüþlerinin doðru görülüp görülmemesi deðildir. Söz konusu olan IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi Sünnet Þöleni düzenledi yin Goncagül karþýladý. Salona girdiklerinde tekbir sesleriyle 1500 kiþiyi aþkýn bay bayan salonu inletti. Program Avrupa Kur`an Tilaveti ikincisi Yunus Emre Çiftçi’nin güzel Kur’an ziyafeti ile baþladý. Programýn sunucusu IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi Gençlik Teþkilatý Eðitim Baþkaný Mahmut Engel programýn akýþýný takdim etti. Nasrettin Hoca 13 sünnet çocuðunu ve babalarýný sahneye aldý misafirlere takdim etti. Ardýndan selamlama konuþmasý yapmak için A. Büyükkörükçü sahneye çýkarak böyle güzel bir þölende bulunmanýn mutluluðunu misafirlerle paylaþtý. Nasrettin Hoca salondaki tüm çocuklarý sahneye davet etti. Her çocuða Bölge adýna hediyeler verildi. Ardýndan þiirler ve birbirinden güzel ilahiler okudular. Hüseyin Goncagül`le beraber Türkiye`den gelen Erkan ise enteresan gösterileri ile izleyenleri hayret içerisinde býraktý. Bir bölümünde ise çocuklarý kahkahaya boðdu. Daha sonra IGMG Kuzey Ruhr Bölge Baþkaný Murat Ýleri konuþmasýný yapmak üzere kürsüye çýktý. Ýleri konuþmasýnda Bölgede böylesine güzel, ilk defa yapýlan bir toplu sünnet þöleninde, baþta 13 yavrunun aileleri olmak üzere, salonu hýnca hýnç dolduran misafirlere teþekkürlerini sunarak, tebrik etti. Aile- baðýmsýz, sonucu açýk araþtýrmadýr” dedi. Prof. Sven Kalisch ayrýca KRM altýndaki teþkilatlarýn Müslümanlarýn azýnlýðýný temsil ettiklerini ima ederek, “Þimdi bu teþkilatlar tarafýndan temsil edilmeyen çoðunluðun nasýl tepki vereceðini görmek heyecanlý olacaktýr” dedi. Bu arada Münster Üniversitesi Rektörü Dr. Ursula Nelles ise KRM’nin kararýný üzüntü verici buldu, ancak Sven Kalisch’in baþýnda bulunduðu Münster Dini Araþtýrmalar Merkezi’nin (CRS) çalýþmalarýna herhangi bir etkide bulunmayacaðýný söyledi. de eðitimin üzerinde durarak gençlerin eðitimli ve de ahlaklý yetiþmeleri için teþkilatýn yaptýðý çalýþmalarý aktardý. Tüm etkin kiþiler ve çevreler hep beraber güzel ahlaký yaþatmak ve gelecek nesillere aktarmak için seferber olmalýyýz dedi. Daha sonra Abdullah Kodaman ve ekibi sahnede yerlerini aldýlar. Birbirinden güzel ilahileri ve ilahilere eþlik eden semazenleri ile programa ayrý bir renk kattýlar. Abdullah Kodaman ve ekibinin hazýrlamýþ olduðu eðlence oyunu da seyircileri çok güldürdü. haber Dünya Devleri BORPOWER`in peþinde Türk Þirketi NNT’nin dünyada ilk kez bor ve nanoteknolojiyle geliþtirdiði BORPOWER motor yaðlayýcýlarýnýn ArGe sýrrýný almak için ABD baþta pek çok ülkeden teklif geldi. Dünya devi þirketler, Türk þirketin uzun yýllar süren Ar-Ge ile ürettiði teknolojinin hammaddesini kullanarak ürünler geliþtirme düþüncesindeydi ancak þirket yetkilileri, bu teklifleri reddetti. NNT Nanoteknoloji Bor Ürünleri A.Þ Genel Müdürü Mehmet Can Arvas, NNT’nin Türkiye’nin bor madenlerini en ileri nanoteknoloji kullanarak geliþtirdiði uç ürünlerin benzerinin dünya genelinde yapýlamadýðýný söyledi. Tamamen yerli sermayeye ait þirketlerinin Ar-Ge personelinin uzun yýllar araþtýrmalarý sonucu ortaya çýkardýklarý ileri teknoloji ürünlerinin know-how’ýnýn, ABD’nin motor yaðlayýcý teknolojisindeki dev firmalarý tarafýndan satýn alýnmak istendiðini ifade eden Arvas, bu talebi reddettiklerini dile getirdi. Amerika’nýn bu teknoloji üzerine çalýþtýðý þirketlerin ürünlerinin mikron teknolojisi seviyesinde olduðunu belirten Arvas, sözlerini þöyle sürdürdü: “Bu þirketler, henüz ileri teknoloji olan nanoteknolojiyi kullanamýyorlar. Bu konuda yaptýklarý açýklamalarda 4 yýl sonra nano ölçekli üretime geçebileceklerini, bunun için 4-6 milyar dolar arasýnda yatýrým yapmayý planladýklarýný da resmi olarak açýkladýlar. Biz bu teknolojiyi dünyada üretebilen tek firma olduðumuzdan þirketimizden boru nanoteknoloji ile iþleyerek oluþturduðumuz Angstrom ve nano ölçek (MCDP) denilen hammaddeyi istediler. Bu bir anlamda Türkiye’de geliþtirilen ileri bir teknolojinin üretim sýrlarýný açýklamak anlamýna geliyordu. Bu hammaddeyi alarak geliþtirecekleri ürünleri çeþitli sektörlerde kullanacaklar ve piyasaya sunacaklardý. ‘Bu teknolojinin knowhow’ýný bize verin, biz üretelim, kendi markamýzý üretelim’ dediler ancak þirketimiz bu teklifi kabul etmedi” Arvas, “Fakat biz ürünümüzün hammaddesini vermedik. Çünkü bunu kendimiz kullanýyoruz. Ýç piyasaya ve yurt dýþýna ihraç ettiðimiz ürünlerin üretimi aþamasýnda bu hammaddeyi kullanýyoruz. Onlara cevabýmýz ise ‘Bizden hammadde deðil, ürün alabilirsiniz’ oldu” dedi. BAÞKA ÜLKELER DE ÝSTEDÝ Arvas, dünyada motor yaðlayýcý teknolojileri üzerine az sayýda þirketin çalýþtýðýný belirterek, BORPOWER ürünlerinin üretim teknolojisine iliþkin bilgileri alma konusunda ABD’nin dev firmalarýnýn yaný sýra Almanya ile pek çok Uzak Doðu ülkesinden de teklif geldiðini söyledi. Arvas, “NNT, bu teklifleri de reddetti. Biz, dünya bor rezervlerinin yüzde 70’ine sahip olan Türkiye’nin bor alanýnda dünya lideri olmasýný istiyoruz. Bu nedenle bu tekliflere de kapalýyýz” diye konuþtu. Arvas, BORPOWER ürünlerinin Ýngiltere’de ve Almanya’da satýlmaya baþladýðýný belirtti. BORPOWER Arvas’ýn verdiði bilgiye göre, BORPOWER teknolojisi araç motorlarýnda yüzde 20’ye kadar yakýt tasarrufu saðlýyor, araçlarýn rektefiye ve yað ömrünü 2 kat uzatýyor. NNT, bor ile ilgili 250 yeni proje yürütüyor. 28. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya Ramazan ayý takva ayýdýr Ramazan – en baþta – merhamet ayý deðil, takva ayýdýr. Ýkinci sýrada, takvanýn bir sonucu olarak sosyal husular gelmektedir. Kýssaca, Ramazanýn hedefi takvanýn artmasýdýr; Kur’an ile haþýr neþir olmak ve (nafile) namazlar araçtýr; merhamet, af vs. Ramazanýn sonuçlarýdýr. Bu husus Bakara suresinin 183. ayetinde açýkca þöyle ifade edlmektedir: “Ey iman edenler, sizden öncekilere yazýldýðý gibi, oruç, size de farz kýlýndý. Umulur ki sakýnýrsýnýz.” Burda – birçok tercümede olduðu gibi – “sakýnmak” diye tercüme edilen kelimenin aslý takvadýr. Muhammed Esed ayetin son kýsmýný doðru bir þekilde þöyle tercüme eder: “... Allah’a karþý sorumluluðunuzun bilincine varasýnýz diye.” (Muhammed Esed, Kuran Mesajý, Meal-Tefsir, Sure 2, s. 51) Bu tercüme biraz karýþýk ve alýþýlmamýþ fakat daha kapsayýcý olduðu için kelimenin anlamýný daha iyi ifade etmektedir. Oruç, insanýn, kendisini yemek, içmekten ve cinsellikten menederek doymaz nefsinin bilincinde olmasýný saðlar. Kuran tilaveti ve namazlar vasýtasýyla manevi olarak güç kazanan kiþi, Allah’ýn ve yaratýklarýnýn karþýsýndaki pozisyonunu belirleyebilecek ve bilincinde olacaktýr. Böylece muttakinin, yani Allah’ýn karþýsýnda sorumluluðunun bilincinde olan bir müslümanýn seviyesine ulaþacaktýr. Ýþte burda Ramazanýn sosyal boyutu baþlamaktadýr. Yalnýz, yaratýcý-yaratýlan iliþkisinin farkýnda olan bir kiþi diðer insanlar ile iliþkisini doðru ölçüde þekillendirebilir ki burda Ramazan kendine has özellikleriyle yardým etmektedir. Bundan dolayý orucu, yemek-içmekten mahrum kalmak olarak görmek ve iftarý günün sonu olarak algýlamak yerine 14:30 Uhr Seite 17 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Eylül-September 2008 Ramazan 1429 Ramazan ve Sosyal Hayat Ali METE • amete@igmg.de – Rasulullah’ýn örneði gereðince – kendini Kur’an’ý okumaya – ve tabi ki anlamaya – ve namazlara vermek gerekmektedir. Ramazan tevekkül ayýdýr Ramazan ilk sýrada toplumsal hareket ve aksiyon ayý da deðil, sekte ve tevekkül ayýdýr ki bu dýþtan bakanlar tarafýndan çoðu zaman atalet olarak algýlanmaktadýr. Dolayýsýyla Ramazanýn þahsiyetci bir karakteri vardýr. Bunu, Ramazanda – ve ondan önceki aylarda – namazlara ve Kur’an tilavetine önem atfeden Rasulullah’ýn uygulamasýndan da anlamak mümkündür. Yolculukta bulunanlar için oruçlrýný bozup, tutmadýklarý günleri sonradan kaza etme imkâný olsa dahi, hareketsizlik tercih edilmeli, çünkü ancak sukunet ve hareketsizlik tevekkül etmeyi mümkün kýlmaktadýr. Elbette bu, Ramazanýn sosyal taraflarýný görmezden gelmek demek deðil, – Ramazanýn hedefleri doðrultusunda – öncelikler belirlemektir. Ramazan sosyal baðlarý yenileme ve kuvvetlendirme ayýdýr Ramazanda sahur yemeði vasýtasýyla ailevi baðlar, iftar yemeði vasýtasýlyla akrabalýk baðlarý ve umumi iftarlar vasýtasýyla toplumsal baðlar yenilenir ve güçlendirilir. Ailevi ortamda özel bir atmosferin oluþtuðu için her Müslüman çocuk – oruç tutmasa dahi – özellikle sahur ve iftar yemeklerini sevinçle beklemektedir. Rasulullah’ýn þu hadisi doðrultusunda her akþam akraba, tanýdýk ve – gayrimüslim – arkadaþlarý iftara davet etme geleneði islam kültüründe yerini almýþtýr: “Kim bir oruçluya iftar verirse, oruçlunun sevabýndan hiçbir þey eksilmeksizin, oruçlunun sevabý gibi sevap alýr.” (Tirmizi) Rasulullah’ýn “Sofralarýn en kötüsü zenginlerin davet edilip fakirlerin ihmal edildikleri sofradýr” (Buhari) buyruðuna uygun olarak fakirlerin de mümkün oldukça zahmetsiz oruç tutabilmelerini saðlamak için bir birçok Müslüman toplumlarýnda her akþam iftar yemekleri verilmektedir. Böylece onlar da Ramazanýn bereketinden istifade edebilmekte ve takvalarýný artýrmaya çalýþabilmektedirler. Nitekim – cematle kýlýnan namazda olduðu gibi – fakir ve zengin arasýndaki farklarýn kaldýrýlmasý da oruç tutmanýn faydalarýndan sayýlmaktdýr, çünkü zenginlik veya fakirliklerine bakýlmaksýzýn herkez gündüzün yemek ve içmekten mahrum kalmakta ve iftarda yanyana oturmaktadýr. Tervih namazýný anmadan Ramazanýn toplumsal yönünden bahsetmek mümkün deðildir. Teravih namazý geleneksel þekliyle camilerde 8 veya 20 rekât olarak camaat ile yatsý namazýndan sonra kýlýnmaktadýr. Bu uygulama Teravih namazýný – bir kaç istisna haricinde - kendi baþýna eda eden fakat ashabýna cemaat ile kýlmayý da yasaklamayan Rasulullah’ýn sünnetine tam uygun olmasa dahi, Ramazanýn ön- de gelen özelliklerinden sayýlmaktadýr. Ancak, Rasulullah’ýn þöyle buyurduðunda þüphe yoktur: “Kim inanarak ve sevabýný umarak ramazan gecelerini ibadet ile geçirirse geçmiþ tüm günahlarý baðýþlanýr.” (Buhari) Bu hadisin doðrultusunda camiler dolmakta ve namaz kýlmayanlar dahi bu namazlara sürekli katýlmaktadýrlar. Zaman ile sabah veya ikindi namazýný mütakiben Kur’an okumak için bir araraya gelme ve hergün bür cüz okuma geleneði, yani mukabele geleneði oluþmuþtur. Kur’an otuz cüze ayrýldýðý için bir ay için de tamamen okumak mümkündür. Bütün bunlar, yani Teravih namazý, mukabele ve birçok cemiyetlerde her akþam verilen iftar yemekleri Ramazanda camilerin daha sýk ziyaret edilmelerine birer vesiledir. Ramazanýn finansal boyutu Herzaman verilebilen sadaka dýþýnnda Ýslamýn Ramazan’da iki finansal boyutu vardýr. Ýslamýn temellerinden biri olan zekât yýlýn baþka bir ödenebilinmesine raðmen bu çoðu kez Ramzanda yapýlmaktadýr ki – daha önce söylenildiði gibi – fakirler de mümkün oldukça zahmetsiz oruç tutabilsinler. Hz. Ömer’den gelen bir rivayete göre Fýtýr sadakasý Ramazan Bayramýndan önce her Müslüman tarafýndan ödenmesi gerekmektedir: “Rasulullah sadaka-i fýtrý Müslümanlardan büyük-küçük, kadýnerkek, her bir hür ve köle 17 üzerine bir sa’ hurma veya bir sa’ arpa olarak farz kýldý. Ve bu zekâtýn insanlarýn bayram namazýna çýkmasýndan önce verilmesini emreyledi” (Buhari) Böylece fakir ailelere neþeli bir Ramazan Bayramý imkâný verilmektedir. Bununla birlikte Müslümanlarýn Ramazan’da daha cömert olduklarý için cemiyetlerde Zekât ve Fýtýr sadakasýna yanýsýra fakirlere ve hayýr projelerine geniþ kapsamda yardýmlar toplanmaktadýr. Bunu yaparken müslümanlar “Mal sadaka ile eksilmez” (Muslim) hadisine uygun hareket etmiþ olmaktadýrlar. O halde Ramazanýn hedefi tevekkül etmek, Kuran’a odaklanmak ve nafile namaz kýlmakla artan takvadýr. Bunu, oruç tutanýn dünyadaki durmunun bilincine varmasý ve diðer insanlarla iliþkilerini buna göre þekillendirmesi izlemektedir ki bu maddi yardýmlar vsýtasýyla güçlendirilmekte ve ispatlanmaktadýr. Kur`an ayetleri, Rasulullah’ýn uygulamasýný gösteren birçok rivayet ve orucun “sizden öncekilere farz kýlýndýðý” gerçeði, yani nerdeyse her dinde oruç þekilleri bulunduðu, orucun þahýs ve toplum için deðer ve önemini tasdiklemekdedir. Fakat yalnýzca daha önce gösterilen hedef ve sýrada Ramazan orucun bir anlamý olabilir. Son olarak “salt” orucun faydasýzlýðýný gösteren iki rivayet zikredilecektir: “Oruç perdedir. Biriniz birg ün oruç tutacak olursa kötü söz sarfetmesin, baðýrýp çaðýrmasýn. Birisi kendisine yakýþýksýz laf edecek veya kavga edecek olursa “ben oruçluyum!’’ desin.’’ (Buhari) “Her kim yalan söylemeyi ve yalanla amel etmeyi býrakmazsa, o kimsenin yemesini içmesini býrakmasý na Allah için hiçbir ihtiyaç yoktur.” (Buhari) 28. sayi sayfalar 30.04.2009 18 nceki yýllarda olduðu gibi 2008 yýlý yaz tatili döneminde IGMG Eðitim Baþkanlýðý Yaz Tatilini Deðerlendirme Porgramlarýný baþarýyla tamamladý. IGMG Temel Eðitim Müfredatlarý çerçevesinde düzenlenen programlardan binlerce çocuk ve genç yararlandý. IGMG Genel Baþkan Yardýmcýsý ve Eðitim Baþkaný Mehmet Gedik programlarýn, binlerce çocuðumuzun, inanç yapýlarýný olgunlaþtýran, pedagojik ve didaktik metodlar dahilinde dinî eðitimi yapýldýðýný söyledi. Gedik, daha önce temel eðitim programlarýný tamamlamýþ olan 16 yaþ üzeri gençlerimizden bir grubun da, Gençlik Eðitim ve Tatil Programlarýyla, Türkiye’de yapýlan gezilerle, Umre ve Mýsýr’da yapýlan programlara katýldýðýný söyledi. 30 gün süren Mýsýr programýnda, eðitim ve geziler yapýlýrken, gençleri- Ö GMG Güney Bavyera Bölgesi Kadýn Kollarýnýn düzenlediði, Eðitimci Yetiþtirme Kursu ikinci dönemini karne töreniyle tamamladý. Kurs müfredatýnda, Kur`an-ý Kerim, Akaid, Fýkýh, Siyer, Ahlak, Dinler Tarihi, Eðitim metodlarý ve Materyalleri, Psikoloji ve Pedogoji dersleri bulunuyor. 2007 yýlýnda birinci döneminde, 20 kiþilik katýlýmla baþlanan kurs, 2008 yýlý ikinci dönemini 10 kiþilik ikinci sýnýf, 20 I 14:30 Uhr Seite 18 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Eylül-September 2008 Ramazan 1429 Yaz Okullarý baþarýyla tamamlandý miz, sabahlarý Kuran’ý- Kerim, Tecvit ve Ezber dersleri ile, günlük hayatta kullanabilecekleri pratik Arapça derslerini de uygulamalý olarak aldý. Mýsýr gezileri arasýnda Kahire, Ýskenderiye, Piramitler, Tur-i Sina, Nil nehri gezintileri, þehir turlarý ve çeþitli müze ziyaret programlarý yer aldý. Yaz Tatili deðerlendirme programlarýnda, dinî eðitim ve öðretimin yaný sýra, gerçekleþtirilen sosyal aktivitelerle, çocuklarýmýzýn sorumluluk duygusunu pekiþtirmek ve özgüven kazandýrýlarak, kiþiliklerinin geliþtirilmesi hedefleniyor. 2008 Yaz Okullarý hazýrlýklarý her yýl olduðu gibi Mayýs ayýnda, Bölge Eðitim Baþkanlarýnýn bilgilendirilmesi ve görev yapacak eðitim öðretmenlerinin hizmet içi eðitimlerinin yapýlmasý ile baþlandý. Yaz Tatilini Deðerlendirme Programlarý, Genel Merkez Kadýn Kollarý, Üniversiteliler ve Gençlik Teþkilatý eðitim birimlerinin de hizmet içi eðitimlerinin yapýlmasý ile baþlayan hazýrlýklarý takiben, ülke ve eyaletlerin tatil dönemine göre Haziran ayý sonundan itibaren baþladý. IGMG Eðitim Baþkanlýðý, Bölge ve Cemiyet Eðitim Baþkanlarý ile birlikte, programlarlarýn iþleyiþini izlemek ve denetlemek üzere programlarýn yapýldýðý yerleri ziyaret etti. Programlar, geçtiðimiz yýllarda olduðu gibi bu yýl da, Belçika, Hollanda, Danimarka, Fransa, Ýsveç, Ýsviçre, Avusturya, Ýtalya, Norveç, Ýngiltere gibi ülkelerde ve Almanya’nýn deðiþik eyaletlerinde gerçekleþtirildi. Bölgelerimizde yatýlý ve gündüzlü olarak düzenlenen Yaz Okullarý’nda kýz ve erkek olmak üzere yaklaþýk 20.000 çocuk ve gencimiz, mesleklerinde tecrübeli ve eðiticimlerin görev yaptýðý programa katýldý. Yaz Okullarý programlarýnda, bilmeyenler ve yeni baþlayanlar için Kur’an alfabesi öðretimi, Kur’an-ý Kerim, Tecvid ve Ezber derslerinin yaný sýra, Eðitim Baþkanlýðýmýz tarafýndan hazýrlanan Temel Eðitim IGMG GÜNEY BAVYERA`DA EGÝTÝMCÝ YETÝÞTÝRME KURSU kiþilik birici sýnýf talebesiyle dönem sonunu tamamladý. Talebeler, kendilerine ders veren hocalarýyla ve arkadaþlarýyla birlikte geçirdikleri heyecanlý ve güzel bir beraberliðin ardýndan, ayrýlýðýn verdiði buruklukla vedalaþtýlar. Þimdiden yeni dönem için heyecanla bekledik- lerini söylediler. IGMG Güney Bavyera Kadýn Kollarý Eðitim Baþkan Yardýmcýsý Serpil Yaðdý haným 15 kiþilik bir talebin olduðu taktirde yeni dönemde de birinci sýnýfýn oluþturulmasýyla, üç sýnýfýn ders göreceðini bildirdi. IGMG olarak gayemizin, insanlýða hizmette sýnýr tanýmadan, faydalý organizelerin devam edeceðini bildirdi. IGMG Güney Bavyera Kadýn Kollarý Baþkaný, Ayse Ergan haným da talebelere bu þekildeki organizelerden faydalandýklarý ve katýldýklarý müddetçe, hanýmlarýn gerçek manada ilimle meþgul olarak, mumine hanýmlarda olmasý gere- haber Müfredatlarýna uygun Dinî Bilgiler, Ahlak ve Adab-ý Muaþeret, Türkçe dil dersleri ile insanî iliþkiler dersleri veriliyor. Ayrýca, kimi programlarýmýzda, yerel lisanlarda Ýslam Din dersleri verilirken, öðrencilerimiz bir sonraki okul sezonuna da hazýrlandýlar. Program yerlerinin bulunduklarý þehirler ve bölgeler dikkate alýnarak yapýlan gezi programlarý, þehir turlarý, gemi gezileri, kýr ve teleferik gezileri ve müze programlarýndan oluþtu. Kurslara katýlan öðrencilere eðlenceli yarýþmalar, sinema programlarý, tiyatro oyunlarý, Phantasiland gibi eðlence ve gezi yerleri dahil edilerek, çocuklarýmýzýn eðlenmeleri saðlandý. Yaz Okullarýnda, kolejlerimizden mezun olan öðrencilerimizle sosyal bilimler dallarýnda okuyan üniversite öðrencilerimiz stajyer öðretmenler olarak görev yaptý. ken özellilerini bulacaklarýný söyledi. Eðitimin önemine deðinerek, talebelere katýlýmlarýnýn devamýný tavsiye de bulundu. Kursta eðitimcilik yapan diðer hocahanýmlarda duygularýný dile getirdiler. Akaid dersi hocasý Osman Aslantürk`ün eðitimin gayesiyle ilgili verdiði seminerin ardýndan, talebelerin karnelerini, hocalarýnýn elinden almasýyla ve yiyecek ikramýyla proðram sona erdi. 28. sayi sayfalar 30.04.2009 14:30 Uhr Seite 19 28. sayi sayfalar 30.04.2009 14:30 Uhr Seite 20 28. sayi sayfalar 30.04.2009 14:30 Uhr Seite 21 28. sayi sayfalar 30.04.2009 14:30 Uhr 1) BORPOWER® nedir? BORPOWER® olaðanüstü Tribolojik özellikleri olan nano teknolojik bir yaðlayýcýdýr. BORPOWER® tüm 4 zamanlý araçlarda kullanýlabilen, katý yaðlayýcýlar sýnýfýndaki en etkili nano yaðlayýcý katkýsýdýr. BORPOWER® etkinliðini, içerdiði nano kristal yapýdaki aktif maddeleri Bor Elmas Tozu (MCDP) ve Nano Bor (BNB)´un özellikleriyle ortaya koyar. BORPOWER® Bor Elmas Tozu (MCDP) ve Nano Bor (BNB)´un olaðanüstü özelliklerini kullanarak, motordaki sürtünmeyi, kaplama ve bilye yataðý etkisiyle minimum düzeye indirir. 2) BORPOWER ® kullanýmýnýn aracýma ve bana saðladýðý fayda ve kazanýmlar nelerdir? BORPOWER® olaðanüstü etkileri olan bir nano yaðlayýcýdýr. BORPOWER® motordaki aþýrý ýsýnmayý önleyerek, yað yakmayý ve buharlaþmadan kaynaklanan yað kaybýný önler, yaðýn kullaným ömrünü artýrýr ve bu ýsý dengelemesi ile optimal bir verim sunar. BORPOWER® sürtünme ve aþýnmalarý azaltarak; yakýt tüketimini azaltýr, motorun kullaným ömrünü artýrýr ve motorun daha sessiz çalýþmasýný saðlar. BORPOWER® egzoz gazlarýný minimum seviyeye indirerek ekolojik dengeye fayda saðlar. BORPOWER® motor iç yüzeyini 9 Mohs sertliðinde ve 6-8 atom kalýnlýðýnda bir film tabakasý ile kaplayarak; ýsý ve yüksek basýnçtan oluþan dislokasyon hareketlerini tamamen önler ve Metalin Dinamik-Termik direncini artýrýr. Sürtünme ve Aþýnmayý azaltan bu etkili koruma oluþan enerji kayýplarýný tamamen kazanýma dönüþtürerek performans artýþý saðlar. 3) BORPOWER® kullanýmý aracýmýn motorunda hasara yol açar mý? BORPOWER®da bulunan Aktif maddeler kimyasal etkileþim sunmazlar. Bu parçacýklar nano kristal özelliðindedir yani çok küçük boyutta olmalarýndan dolayý motorda hiçbir yeri týkamazlar. BORPOWER® ´da bulunan aktif maddeler motorda oluþan yüksek ýsý ve basýnçlarda bile özelliklerini kaybetmezler, stabil kalýrlar. Böylelikle BORPOWER® istenmeyen ve hasara yol açabilecek etkiler ortaya koymaz. 4) BORPOWER®´in piyasadaki diðer benzer ürünlerden farký nedir? BORPOWER® katý yaðlayýcýlar sýnýfýndaki en etkili nano yaðlayýcý katký maddesidir. Örneðin içerdiði aktif maddelerden biri olan Nano Bor katý yaðlayýcý maddeler arasýnda en düþük sürtünme deðerine sahiptir. BORPOWER® nano yaðlayýcý olarak tamamen fiziksel bir etkileþim tarzý ortaya koyarak piyasada bulunan diðer yaðlayýcý ürünler ile karþýlaþtýrýldýðýnda bir çok farklýlýk sergiler. Bu farklýlýklarý Ürünler - BORPOWER® bölümünde ayrýntýlý olarak inceleyebilirsiniz. 5) BORPOWER® kullanýmý motor yaðýnýn etkisini azaltýr mý? BORPOWER®´da bulunan nano parçacýklar, kimyasal reaksiyonlara girmeyip çok stabil yapýda olmalarýndan dolayý katýldýðý yaðlarýn etkisini azaltmasý söz konusu deðildir. Bilakis motor için saðladýðý fayda ve kazanýmlarýnýn yani sýra motor yaðýnýn ömrünü de %100 artýrýr. 6) Yüksek performanslý sentetik motor yaðlarýyla çalýþan motorlarda BORPOWER® kullanýmýnýn sonuçlarý nelerdir? BORPOWER®´da bulunan mineral yað bu yaðlarýn etkisini azaltýr mý? Motor yaðlarýnýn temel görevi Seite 22 -BORPOWERKAFA AUTO GÜVENCESÝYLE MÜÞTERÝLERÝMÝZE HÝZMET VERMEYE DEVAM EDÝYORUZ motorun hareketli parçalarý arasýnda yaðlayýcý bir film tabakasý oluþturup sürtünmeyi azaltmaktýr. Bu yaðlayýcý film ortadan kalkýp metal metal ile sürtünürse motordaki aþýnma ve sürtünmeden doðan ýsý oluþumu çok yükselir ve sonuçta kýsa sürede hasarlara yol açar. Maalesef motor yaðlarýnýn optimal bir yaðlayýcý film oluþturma kabiliyetleri büyük ölçüde yaðýn sýcaklýðýna baðlýdýr. Ýdeal bir motor yaðý, kýþýn motorun çalýþtýrýlmasýnda (-30°C) ve 250 Km/s hýzla otobanda (motorun hareketli parçalarýnda bir kaç yüz °C) hep akýþkan ve ayný zamanda kaplayýcý özelliðinde olup aralýksýz ve eþit yaðlayýcý bir film oluþturur. Çalýþma sýrasýnda stabil kalarak yanmaz. Reel bir motor yaðý hiç bir zaman bu taleplerin hepsini birden optimal karþýlayamaz. Piyasada bulunan motor yaðlarý bu taleplerin sadece belirli bölümlerini karþýlayabilmektedir. BORPOWER® kullanýmýyla motor, yað filminin yaný sýra katý yaðlayýcý bir katman tarafýndan korunur. Yað filminin koptuðu yerlerde bile çok sert, pürüzsüz, sýcaklýk ve basýnca dayanýklý Bor partikül tabakalarý birbiriyle sürtünür ve kapladýklarý metal parçalarý aþýnmadan korurlar. Oluþan sürtünme sýcaklýðýnýn iletilmesi için yaðlayýcý bir tabakanýn gerekliliði devam eder. BORPOWER® bu özellikleriyle motor yaðý BORPOWER`IN FAYDALARI - 15%`E KADAR YAKIT TASARRUFU SAÐLAR (ORTALAMA 10%) - MOTORUN GÜCÜNÜ YAKLAÞIK 9% ARTIRIYOR - MOTOR YAÐI`NIN KULLANIMI ÝKÝ KAT ARTIYOR. YANÝ 15.000 KM`DE BÝR YAÐ DEÐÝÞTÝRÝYORSANIZ BORPOWER`Ý KOYDUKTAN SONRA 30.000 KM`DE BÝR YAÐ DEGÝÞTÝRECEKSÝNÝZ. - MOTOR YAÐINDAN %100 TASARRUF. - YAÐ SICAKLIÐI %30 AZALIR. - MOTORDAKÝ SÜRTÜNMELER %70 AZALIR, BU BAKIMDAN HEM MOTORUN ÖMRÜ %100 UZAR HEM DE MOTORUN YAÐ EKSÝLTMESÝ EN AZA ÝNER. - MOTORDA MEYDANA GELEBÝLECEK PASLANMALAR EN AZA ÝNER. - SÜRTÜNME %70 AZALDIÐI ÝÇÝN, MOTORUN SESÝ AZALIR. - MOTORUN SICAKLIÐI DÜÞER VE MOTOR CONTASI (ZYLINDERKOPFDICHTUNG) ARIZALARI EN AZA ÝNER. - EKSOZ`DAN ÇIKAN KÝRLÝ GAZ CO2 %15 AZALIR VE DOÐAYA DAHA AZ KÝRLÝ GAZ BIRAKMAYI SAÐLAR. - TAKSÝCÝLER, TRANSPORT FÝRMASI OLANLAR VE ÇOK KÝLOMETRE YAPAN KÝÞÝLER DAHA FAZLA TASARRUR EDER. - PKW`LERDE 1000 EURO`YA KADAR LKW`LERDE 2500 EURO`YA KADAR YÝLLÝK TASARRUF IMKANI. Not: Bizden alýnan PORPOWER`in faydasýnýn olmadýðýný söyleyen müþterilerimize bir yað deðiþimini parasýz yapýyoruz. Böylece müþterimiz hiçbir maddi zarara uðramýyor. Sattýðýmýz ürüne güveniyoruz!. Ayrýntýlý bilgi için: www.nnt-nanotechnology.com Bor Power kullanýcýlarý Bor Power`dan kaynaklanabilecek hasarlara karþý 2 Milyon Euro`ya kadar sigortalýdýr. BAYERN`DE TEK YETKiLi SATICI Bayern`de bayilikler verilecektir. Nürnberg, Landshut, Ingolstadt, Kempten, Garmisch, Augsburg, Rosenheim, Regensburg, Passau, Coburg, Halle, Hof. KAFA AUTO (Fahrettin YAVUZ) DAIMLERSTR.10 . 85748 GARCHING bei MÜNCHEN Tel.: 089-327 07 738 . Fax.: 089-327 07 740 Handy: 0178-2696997 www.kafaauto.de . kafaauto@t-online.de için bir performans artýrýcý etki göstererek kullanýcýya daha az maliyetli ve yaðlama özelliði daha az olan konvansiyonel motor yaðlarýný kullaným olanaðýný sunar. Kullanýlan yüksek performanslý motor yaðý, yaðlama görevinin dýþýnda baþka görevler yerine getiriyor olsa bile BORPOWER®´da bulunan nano parçacýklar, kimyasal reaksiyonlara girmeyip çok stabil yapýda olmalarýndan dolayý katýldýðý yaðlarýn özelliðini deðiþtirmez. BORPOWER®´da bulunan mineral yað (bir þiþe BORPOWER®‘da yaklaþýk 162 cm³) yüksek performanslý motor yaðýna oranla çok az miktarda olduðundan katýldýðý yaðýn etkisini deðiþtirmez. 7) BORPOWER® gereðinden fazla kullanýlýrsa, örneðin 5 Litre motor yaðýna 250 ml.den fazla miktarda BORPOWER® eklenirse sonuçlarý ne olur? BORPOWER®´in fazla miktarda kullanýlmasý motorda hasar oluþturmaz. Aksine aþýnmalara karþý daha etkili bir koruma saðlar. Gerçi bahsi geçen daha fazla etkinlik normal kullaným miktarýna göre az bir farktýr. Yakýt tüketimini daha fazla düþürmesi de görülebilmektedir ama garanti edilemez. En düþük fiyata en optimal etki, öngörülen dozaj (5 litre motor yaðýna 250 ml. BORPOWER®) ile elde edilir. 8) BORPOWER ® kullanýmýnda dikkat etmem gereken noktalar nelerdir? Konuyla ilgili ayrýntýlý bilgiyi sitemizin Ürünler–Kullaný bölümünde bulabilirsiniz. 9) BORPOWER® motor içerisinde nasýl çalýþýr? BORPOWER® aktif madde olarak bor elmas tozu (MCDP) ve nanobor (NBN) içerir. MCDP-Kristalleri yüksek basýnç altýnda pürüzlü metal yüzeylere sýkýca preslenir, mikron mertebesinde boþluklarý doldururlar ve elmas sertliðinde, pürüzsüz koruyucu bir film tabakasý oluþtururlar. Nanobor bu yüzeyleri kaplayan MCDP katmanlarý arasýnda ayrýyeten bir katý yaðlayýcý etkisi gösterir. Preslenmemiþ olan MCDP-kristalleri MCDP tabakalarý arasýnda bilye yataðýnda gibi yuvarlanarak sürtünmeyi daha da azaltýr. MCDP-kristallerinin çapý 0,5 ila 5 nanometre arasýndadýr. 28. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya vrupa’da yaþayan vatandaþlarýmýz için tatilin ayrý bir yeri vardýr. Yaz tatili denildiðinde özellikle akýllara ilk Türkiye gitmek, Türkiye’de tatil yapmak gelir. 2008 yýlý yaz tatil döneminde de yine Batý Avrupa ülkelerinde yaþamlarýný devam ettiren bir çok vatandaþýmýz, bu yýl da tatillerini yapmak maksadý ile Anavatanlarýna giderek büyüklerini eþ-dost ziyaretlerini gerçekleþtirmiþlerdir. Tatillerin tabiki Türkiye’de yapýlýyor olmasý çocuklarýmýzýn üzerinde kimlikleri açýsýndan olumlu etkiler yapmaktadýr. Yoðun ama bir o kadar da zevkli koþturmacalarýn ardýndan tatillerini tamamlayan vatandaþlarýmýz yaþadýklarý ülkelere, eyaletlere geri dönmüþlerdir. Yeniden ayný alýþýk olduklarý yaþam içerisinde, alýþýk olduklarý tempo ile, çalýþanlar iþlerinin baþlarýna dönerken, talebeler de okullarýnýn yollarýný tutmuþlardýr. Bir tatil dönemini daha geride býrakmýþ olduk. Çocuklarýmýz için yine büyük bir heyecan, önemli sorumluluklarla geçecek olan 2008-2009 Eðitim Öðretim Yýlý baþladý. Bu eðitim ve öðretim yýlýnda da, yine çocuklarýmýz ya bir üst sýnýfa veya almýþ olduklarý karne ve diplomalarýn konumuna göre bir baþka okullara yönlendirilmiþlerdir. Yeni bir okula baþlamanýn heyecanlarýný yaþayanlarýn yaný sýra ayný sýnýfý tekrarlamak durumunda kalan veya Eðitim Sistemi içerisinde baþarýsýzlýkdan dolayý isteksiz olarak yönlendirilmiþ talebelerle de karþýlaþmak mümkündür. Eðitim sistemi içerisinde, çocuklarýmýzýn bulunduklarý eðitim sürecindeki bir çok olumsuzluklar, sistem içerisindeki bilinçsizliðimizden kaynaklanmaktadýr. Çocuklarýmýz genel olarak ellerinden gelen performansý göstermek isteseler de, yanlýþ yönlendirmelerden kaynaklanan sorunlarla karþý karþýya kalmaktadýrlar. Özellikle çocuklarýn gelecekleri ve neyi nasýl yapmalarý gerektiði noktasýnda veliler bilinçli bir þekilde hareket et- A 14:30 Uhr Seite 23 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Eylül-September 2008 Ramazan 1429 OKULLAR AÇILDI !.. mek durumundadýrlar. Her yýl öyle ya da böyle daha baþarýlý bir eðitimi yakalayabilmek maksadý ile mevcut eðitim sistemi içerisinde deðiþtirilen yasalar, eðitim kanunlarý, veliler tarafýndan anlaþýlmasý noktasýnda güçlük çekilmektedir. Özellikle göçmenler ve yaþadýklarý toplum içerisindeki yerleri açýsýndan yapýlmýþ olan bir çok araþtýrmalar, göçmen vatandaþlarýn karþýlaþtýklarý sorunlar arasýnda en önemlilerini, gerek ülke bazýnda gerekse eyalet bazýnda geliþmelerden yeteri kadar haberdar olmamalarýndan ve meselelerini aktuel olarak takip edememelerin kaynaklanmakta olduðunu ortaya koymaktadýr. Eðitim Sistemleri Eyaletlerin konumlarýna göre mutlaka kavranýlmalýdýr. Velinin çocuðu üzerindeki Anayasal eðitim hakký bilincinden hareket ederek, çocuðun eðitimi noktasýnda eðitim sürecinde veli belirleyici olmalýdýr. Ýþin dýþýnda kalan bir veli olmamalýdýr. Eyaletlerde eðitim sürecinde ayný baþarýyý yakalamak ve standartlarý oluþturmak maksadý ile Eyalet Eðitim Bakanlýklarý tarafýndan yapýlan imtihanlara çocuklarýmýzýn yeteri hadar hazýr olup olmadýklarý bilinci ile hareket etmeli ve varsa çocuklarýmýzýn bu eksiklikleri yardýmcý dersler aldýrýlarak giderilmelidir. Ýlk dönem karnesi çok önemlidir. Bu dönemde yarý yýl dönemine kadar alýnan karne notlarý ve ortalamalar dikkatlere alýnýr. Çocuklarýmýzýn diðer okulla- Dipl. Päd. Mehmet Gedik ra kayýtlarý yapýlmaktadýr. Yarý dönem karnesi ve okullardan aldýklarý tavsiye okul teklifleri ile talebeler bir sonraki yýlýn eðitim imkanlarýna yönlendirilirler. Onun için iyi bir okul, iyi bir meslek için bu yarý yýlda baþarýlý bir karne almak için gerekenler yavrularýmýz için yapýlmalýdýr. Sadece notlar yeterli gelmemektedir. Artýk son 2 yýldýr okuldan aldýðý kanaat notu da çocuklarýmýzýn geleceði noktasýnda belirgin bir rol oynamaktadýr. Karneye yansýyacak not ortalamalarýný, talebe ile ilgili olumlu yada olumsuz kanaatler karnede yer alabilmektedir. Onun için sadece derslerini yapan ödevlerini yapan bir talebe deðil, okulda da diðer so- rumluluklarýný yerine getiren talebeler olmalýdýr çocuklarýmýz. Bu vesile ile 2008 – 2009 Öðretim yýlýnýn çocuklarýmýz için daha baþarýlý geçmesini hedeflemekteyiz. Onun içinde çocuklarýmýzýn baþarýsýndaki en belirgin aktör Anne ve Babadýr. Yani velinin kendisidir. Çocuklarýnýn baþarmasýný ve bulunduklarý toplumda gerektiði þekli ile hak ettiði baþarýlý bir yeri almasýný hedeflerinden daima ayýrmamalýdýrlar veliler. Onun için de bazý önemli deðiþiklikleri ve duyurumlarýmýzý velilerimizin dikkate almalarýný IGMG Eðitim Baþkanlýðý olarak talep etmekteyiz. Genel olarak Ülke ve Eyalet eðitim sistemleri birbirleri ile farklýlýklar arzetse de, büyük oranla birbirlerine benzerlikleri daha çoktur. Belki birinci nesil geri dönüþ planlarý yapmalarýndan kaynaklanacak ki, Eðitim sistemlerinin anlaþýlmasý noktasýnda gereken çabayý gösterememiþlerdir. Sonuç olarak önlerine çýkan sorunlarý yaþayarak bazý acý tecrübeleri edinmiþlerdir. Ama þimdi ikinci ve üçüncü neslin daha iyi anlayabilmeleri ve meseleleri çözme noktasýnda daha duyarlý olmalarýný haklý olarak beklemekteyiz. Çünkü yýllar önce yeterince bilmemekten kaynaklanan ve olumsuz olarak hayatýmýzýn her noktasýna yansýyan eðitim sürecindeki eksiksizliklerin faturasýný bugünkü neslimiz çekmektedir. Bu mirasý bizden sonrakilere aldýðýmýz þekli ile býrakabilme þansýmýz olmamalýdýr. Geliþmenin ve 23 toplum içerisindeki hak edilen yerimizin olmasý gerektiði þekli ile oluþturulmasýný hep birlikte el ele vererek baþarmak durumundayýz. Tabi ki çocuklarýmýz; baþlamýþ olduklarý okullarýnda baþarýlý bir performans göstermeyi arzulamaktadýrlar. Ama neyi nasýl yapacaklarýný ve baþarabilecekleri noktasýnda yönlendirilmeleri gerekmektedir. Bunun için de anne ve babanýn desteklerine mutlaka ihtiyaç duymaktadýrlar. Veliler çocuklarýnýn okul baþarýlarý noktasýnda daima yapacaklarý iþlerin en baþýnda, çocuklarý ile ilgili okul ve sýnýf toplantýlarýna mutlaka katýlmalýdýrlar. Veliler toplantýsýna bir velinin katýlýmý ve çocuðu ile ilgili duyarlýlýk göstermesi okul tarafýndan da dikkat çekecektir. Sýnýf öðretmenleri ile diyalog halinde olmalý ve gerek toplantýda gerekse toplantýnýn dýþýnda sýnýf öðretmenlerinden randevü talep ederek çocuklarýnýn genel durumlarý hakkýnda görüþmelidirler. Bu görüþmelerde çýkan sonuçlar dikkate alýnarak çocuðun sorunlarýna zamanýnda müdahale edilmelidir. Ne yazýkki, yapýlan bir çok araþtýrma sonuçlarýna baktýðýmýzda, günümüzde çocuklarýn okul problemlerinin oluþmasý ve bu sorunlarýn kronikleþmesi noktasýnda en büyük sorun velilerin okul toplantýlarýna katýlmamalarý ve çocuklarý ile ilgili geliþmeleri yakinen takip etmemelerindendir. Herþeyden önce çocuklarýmýzýn bizim sevgimize ve desteðimize ihtiyacý vardýr. Onlarýn yanýnda olduðumuzu ve onlarýn hayatýnýn bizim için önemli olduðunu onlara karþý davranýþlarýmýzla tutumumuzla göstermeliyiz. Okul derslerini yakinen takip etmeli ve zayýf olan derslerinin karne dönemine kadar düzeltmelerini saðlamak açýsýndan derslerle ilgili çocuklarýmýza yardýmcý dersler aldýrarak, sorunlarýn büyümeden çözülmesi için veliler olarak zamanýnda müdahale etmeliyiz. 28. sayi sayfalar 30.04.2009 14:30 Uhr 24 Çocuðumuzun okulu, sýnýfý ve öðretmeni bizim bir bilinmeyenimiz olmamalýdýr. Ýþe buradan baþlayarak: - Anne baba olarak çocuðumuzun hangi okulda okuduðunu, buradan hangi okullara gidebileceðini araþtýrarak yönlendirmede bulunmalýyýz. - Okulda yapýlan veliler toplantýlarýna katýlarak çocuðumuz için gereken ilginizi göstermelisiniz. - Okulu arkadaþlarý, öðretmenleri ve diðer anlattýklarý ile ilgili konularda çocuðumuzu dinlemeli ve olumlu tepkiler vermeli, yol göstermeliyiz. - Çocuklarýmýza çok ça- .C. Münih Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþeliði’ne baðlý DÝTÝB camilerinde dört yýllýk görev sürelerini tamamlayan din görevlileri için Krumbach DÝTÝB’de veda programý düzenlendi. T.C. Münih Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþelik bölgesinde hizmet veren din görevlileri aylýk toplantýsýnýn da yapýldýðý veda programýna; T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, T.C. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý Ýç Denetin Birim Baþkaný Kemal Uludað, T.C. Münih Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Mustafa Temel, T.C. Karlsruhe Din Hizmetleri Ataþesi Dr. Dursun Aygün, DÝTÝB Genel Müdür V. Mehmet Yýldýrým ile Münih bölgesinde görev yapan din görevlileri ve aileleri katýldý. Veda programýnda, T.C. Münih Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Mustafa Temel; “Bugün burada görev sürelerini tamamlayarak aramýzdan ayrýlacak olan arkadaþlarýmýzýn hazýrlamýþ olduðu veda programýnda bulunmak için bir araya gelmiþ bulunmaktayýz. Görevlilerimiz dört yýllýk süre içerisinde sadece cami hizmeti ile kalmadýlar, bulunduklarý muhitlerde vatandaþlarýmýza yönelik sosyal, kültürel ve psiko- T Seite 24 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir lýþmayý deðil, planlý çalýþmayý öðretmeli, böylece oyun ve eðlenceye zamanlarýnýn kalmasýný saðlayarak bu haklarýný da kýsýtlamamalýyýz. - Mümkünse okullar bünyesinde oluþturulan, Okul-Aile Birliklerinde yer almalý. Çocuklarýn baþlýca sorunlarý ile yakýndan ilgilenerek, Okul ve Veli arasýnda köprü oluþturmalýyýz. Çocuðumuzun derslerdeki baþarýsý temel teþkil etmektedir. Baþarýlý olmanýn en etkili yolu ise okul dýþýnda çocuðumuzun zayýf derslerine ve ev ödevlerine yardým etmektir. Bu konuda IGMG olarak bir hayat Eylül-September 2008 Ramazan 1429 çok cemiyetimiz bünyesinde “Ev Ödevlerine ve Okul Derslerine Yardým Kurslarý” sunmaktayýz. Çocuðumuzu bu kurslara mutlaka göndermeliyiz. Veli Derneklerinin kurulmasý için bizzat çalýþmalara katýlmalý, bu konuda çalýþma yapabilecek kiþilerle iþbirliði yapmalýyýz. Çünkü bu derneklerin varlýðý ve hizmetleri çocuklarýmýzýn sorunlarýna eðilecek ve velilerimize psikolojik açýdan rahatlama getirecektir. IGMG Eðitim Baþkanlýðý olarak, çocuklarýmýzýn baþarýlý bir eðitim sürecinden geçmesi için gereken çalýþmalarýmýzý yapýyoruz. Zaman zaman Bölgelerde düzenlediðimiz Aile Eðitim Seminerlerinde bu gibi önemli konulara deðinerek, velilerin neler yapmalarý gerektiði hususlarýnda uyarýyoruz. Bölge Eðitim Baþkanlýklarýmýzý yapabilecekleri çalýþmalar ile alakalý olarak, yapýlmasý gereken eðitim hizmetleri projelerinin gerçekleþmesini saðlýyoruz. Okul Derslerine ve Ev Ödevlerine yardým kurslarýmýzý yoðunlaþtýrarak daha fazla talebeye ulaþmayý saðlýyoruz. Okul Aile Birlikleri ve Veli Derneklerimizi devreye sokarak, Aile Eðitim Programlarý oluþturmaktayýz. Bir yolu ile sadece kurumsallaþmak deðil, bunun yanýsýra çocuðunun gelece- DÝTÝB Din Görevlileri Veda Etti lojik açýdan da hizmet vermeye gayret ettiler. Bir din görevlisinde bulunmasý gereken bütün özellikleri sahip olarak, vatandaþlarýmýza yardýmcý olmaya çalýþtýlar. Din Hizmetleri Ataþesi olarak, hizmetlerinden ötürü kendilerine tekrar teþekkür ediyorum. Bu bir bayrak yarýþýdýr. Bundan sonraki görevlerinde üstün baþarý temennisiyle, aileleriyle birlikte saðlýk içerisinde uzun bir ömür diliyorum” dedi. Yurt dýþýndaki hizmetin, Türkiye’deki hizmetten çok farklý olduðunu belirten Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, “Cumhuriyetimiz’in en büyük kazanýmlarýndan birisi Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý’dýr. Bunu kuran iradaye þükran duyuyoruz. Türkiye’de iken bu kuruluþun büyüklüðünü yeterince fark edemiyorduk. Fakat yurt dýþý görevine gelince bu teþkilatýn büyüklüðü daha iyi hisse- diliyor. Bugün Baþkanlýðýmýz 34 ülkede hizmetlerini yürütüyor. Bilhassa Almanya, hizmetin yoðun olduðu ülkedir. Ne doðu dünyasýnda, ne de batý dünyasýnda böyle güzel teþkilat yoktur. Devletimizin ve Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý’nýn güvencesi altýnda bu hassas ve güzel din hizmeti görevini yürütüyorsunuz. Din hizmeti olmazsa olmazlarýmýzdandýr. Din Hizmeti sizin gibi ehil görevliler dosya ðinden emin olabilecek bilinçlenmiþ bir veliyi hedeflemekteyiz. Çocuklarýmýzýn geleceði, onlarýn saðlýklý eðitim süreçleri Allah c.c.’in de yardýmý ile bizlerin kendilerinin ellerinde. Onun için çocuðun eðitim sürecindeki geliþme zamanýnda, yapýlmasý gereken maddi ve manevi desteðin velisi tarafýndan mutlaka yapýlmalýdýr. Geç kalýnmýþ bir eðitim çocuðun geliþme sürecini olumsuz olarak etkileyecektir. Eðitimin geciktirilmiþ verilmesi de, istenilen baþarýnýn yakalanmasýný engellemektedir. Onun için herþey zamanýnda ve yerinde verilmelidir. tarafýndan yapýlmasý elzemdir. Bunun baþka bir alternatifi yoktur. Herþey fanidir, baki olan Cenab-ý Allah’týr. Dünya fanidir, içindekiler fanidir. Hizmetlerimizde fanidir. Burada kazandýðýnýz tecrübeleri hizmetlerinizi Anadolu’nun deðiþik yörelerine taþýyacaksýnýz. Münih bölgesindeki derneklerimizin önemli bir kýsmýný ziyaret etme imkaným oldu. 887’in üzerindeki derneðimizi de görev sürem içerisinde inþallah gezerek hizmetleri yerinde göreceðim” dedi. Görevlilerimiz, vatandaþlarýmýzý sadece dini konuda aydýnlatmakla kalmadýðýný ifade eden Arslan sözlerini þöyletamamladý: “Vatandaþýmýzýn her türlü ihtiyaçlarýna cevap vermeye çalýþtýnýz. Görevinizi herhangi bir olumsuzluða meydan vermeden tamamladýnýz. Bu ülkeyi tanýyan tecrübeli görevlilerimizin dil sorununu çözerek, tekrar yurtdýþý görevine gelmelerini istiyorum. Yapmýþ olduðunuz bu güzel hizmetlerinizden dolayý tekrar sizlere teþekkür ediyor, bundan sonraki görevinizde üstün baþarýlar diliyorum.” Veda programý, birlikte yenilen yemeðin ardýndan, plaket takdimleri ve vedalaþma ile sona erdi. 28. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya endisine, Müslümanlarýn “Onbir ayýn sultaný” dediði Ramazan ay’ý kendisinde eda edilen ve bu aya mahsus olan ibadetleri yönü ile de hem farklý hem de bereketlidir. Ramazan ayý farklýdýr; çünkü Kur’an-ý Kerim’imiz de ismi açýkça zikredilen ve kendisinden bahsedilen tek aydýr. Dünya ve ahiret sadetinin yegane anahtarý olan mukaddes kitabýmýz Kur’an-ý Kerim bu ay içerisinde indirilmiþtir. Yüce Rabbimiz: “Ramazan ay’ý öyle bir aydýr ki, insanlara doðru yolu gösteren, hidayeti ve hakký batýldan ayýrmayý açýklayan Kur’an, bu ayda indirildi”1 buyurmuþtur. Hakkýnda “Kadir gecesi bin aydan daha hayýrlýdýr”2 buyurulan Kadir gecesi bu ay içerisindedir. Dinimizin beþ temel ibadetinden birisi olan oruç ibadeti bu ayda üzerimize farz kýlýnmýþ ve Ramazan ayýnýn diðer aylardan hem farklý hem de bereketli olmasýna sebep teþkil etmiþtir. Nitekim Kur’an’ýmýzda “Sizden kim bu aya yetiþirse oruç tutsun”3 buyurulmuþtur. Ramazan ayýnýn bu özelliklerinin yanýnda diðer aylarda olmayan ve Ramazan ayýna mahsus olan ibadetleri yönü ile de farklýdýr. Ýþte bu yazýmýzda bu ibadetlerden kýsaca bahsetmek istiyoruz. Farz olan oruç ibadeti Yukarda da bahsedildiði gibi dinimizin beþ temel esasýndan ve dört temel ibadetinden birisi olan oruç ibadeti bu ayda eda edilir. Oruç, bedenle yapýlan ibadetlerden birisi ve her mükellef üzerine farz-ý aynla farz olan bir ibadettir. Resul-ü Ekrem (sav) efendimizin, “Bir kimse, baþka bir mükellefin yerine oruç tutmaz. Yine bir kimse, baþka bir mükellefin yerine namaz kýlmaz”4 buyurduðu bilinmektedir. Kur’an-ý Kerim’de; “Ey iman edenler!.. Sizden evvelki (ümmet)lere yazýldýðý gibi, sizin üzerinize de oruç yazýldý (farz kýlýndý). Ta ki, korunasýnýz”5 buyurulmuþtur. Ayrýca oruç ibadetinin farz kýlýndýðýna dair üm- K 14:30 Uhr Seite 25 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Eylül-September 2008 Ramazan 1429 Ramazan Ayý Ýbadetleri M. Hulusi ÜNYE • mhulusiunye@hotmail.com metin icmaý da sabit olmuþtur. Oruç ibadetinin yerine getirilmesi kulluk görevlerinden çok önemli bir vazifeyi daha yerine getirmek anlamýný taþýr. Nitekim Peygamber efendimiz (as), bir hadislerinde oruç tutan insanýn derece ve kýymetini ifade etmesi sadedinde þöyle buyurmuþtur: “Oruç bir kalkandýr. Oruçlu kötü (kem) söz söylemesin. Kendisiyle itiþmek ve dalaþmak isteyene iki defa ‘Ben oruçluyum’ desin ve uymasýn. Ruhum yed-i kudretinde olan Allahu Teâlâ (c.c)’ya yemin ederim ki; oruçlu aðzýn (açlýk) kokusu, Allah indinde misk kokusundan daha temizdir. Cenab-ý Hak buyurmuþtur ki: “Oruçlu kimse benim rýzam için yemesini, içmesini ve cinsi arzularýný býrakmýþtýr. Oruç doðrudan doðruya bana yapýlan (riya karýþmayan) bir ibadettir. Onun sayýsýz sevabýný da, doðrudan doðruya ben veririm. Halbuki baþka ibadetlerin hepsi on misliyle ödenmektedir”6 Oruç ibadetinin farz olduðunu bildiren yukardaki Bakara suresindeki ayette olduðu gibi, oruç, insaný takvaya eriþtirir ve onu korumaya alýr. Bunu gayet açýk bir þekilde ifade buyurarak Peygamber efendimiz (as) þöyle buyurmþtur: “Oruç insaný Cehennem ateþinden koruyan bir kalkandýr. Týpký sizi harpte ölüme karþý muhafaza eden bir kalkan gibi”7 Bu özelliði sebebiyle dir ki, oruç, oruç tutaný her türlü þehevi arzudan alýkoyan ve kulun ihlâsýný artýran bir ibadettir. Açlýk, susuzluk ve nefsin diðer arzularýna karþý mücadele etmek oldukça zor ve önemlidir. Oruç tutarak bunu baþaran bir Müslüman, büyük bir imtihaný geçmiþ olur. Bazan sýfýr, bazan da kýrk derecede oruç tutan bir Müslüman aslýnda “dondurucu bir soðukta veya kavurucu bir sýcakta bile; Allah’ýn emirlerini eda etmeye, O’nun emrine boyun eðmeye hazýrým” demektedir. Öyle ise, Allah’a kulluðun en önemli göstergelerinden birisi olan oruç ibadetinde gevþeklik göstermeden tam bir ciddiyetle bu muazzam ibadeti yerine getirmekte kusur göstermeyelim. Fýtýr Sadakasý Sadaka, nafile olarak yapýlan hayýr ve hasenâtý, insan ve hayvanlara yapýlan iyilik, lütuf ve ihsanlarý, hatta insan gönlünü hoþ eden güzel söz ve davranýþlarýn bütününü kapsayan bir ibadet çeþididir. Sadakaya, inanan insanlarýn Allah’ýn emirlerine uyma konusundaki “sadakatlarini” göstermiþ olmalarý sebebiyle “sadaka” da denilmiþtir. Ýþte bu sadaka çeþitlerinden birisi de Ramazan ayýnýn sonunda verilmesi vacip olan fýtýr sadakasýdýr. Fýtýr sadakasý, Ramazan ayýnýn sonuna yetiþen ve aslî ihtiyaçlarýnýn dýþýnda en az nisap miktarý bir mala sahip olan her Müslümanýn yoksullara vermesi gereken bir sadakadýr. Bu sadakaya kýsaca, “fitre” denir. Fitre, fýtrat sadakasý, yani sevap için verilen yaratýlýþ ihsaný anlamýna gelir. “Oruçlularý gereksiz ve çirkin sözlerden arýndýrmak ve yoksullara yiyecek saðlamak için hicretten sonra zekat farz olmadan önce vacib kýlýnmýþtýr.”8 Fýtýr sadakasýný, hür Müslüman ve asýl ihtiyacýndan fazla nisap miktarý bir mala sahip olan kiþiler verir. Akýllý ve erginlik çaðýna ulaþmak þart deðildir. Akýl hastalarýnýn ve delile- rin velileri onlarýn mallarýndan fýtýr sadakasý verirler. Ramazan ayýnda oruç tutmamýþ veya tutamamýþ olanlar da fýtýr sadakasýný verirler. Fýtýr sadakasýnýn vakti, Ramazan Bayramý sabahýdýr. Ancak bayram sabahýndan önce ve sonra her ne zaman verilebilir ve sahih olur. Bir farkla ki, sabah namazý ile bayram namazý arasýnda veya bayramdan birkaç gün önce verilmesi müstehaptýr. Bayramdan sonra fitreyi vermek caiz olmakla beraber, bir vacib ibadet geciktirilmiþ olacaðýndan dolayý bu doðru deðildir. Fýtýr sadakasý, malýn deðil, baþýn yani insanin kendisinin zekatýdýr. Onun için de bayram sabahý fitre vermeye imkan tanýyacak bir mala sahip olanlar bu görevi yerine getirirler. Böyle bir mala sahip olan bir Müslüman, kendisinin, balið olmayan çocuklarýnýn, hizmetinde bulunanlarýn, fitrelerini verir. Yanýnda bulunan büyük çocuðunun ve hanýmýnýn fitrelerini kendilerine sormadan verse bu da caiz olur. Fitre ödenirken fakirin menfaatine uygun olan þeyin tercih edilmesi daha faziletlidir. Zekat kimlere verilirse sadaka-i fýtýrda onlara verilir. Ancak bir fitrenin yalnýz bir fakire verilmesi uygun olur. Onun bir kaç fakire parçalanarak verilmesi doðru olmaz. Fýtýr sadakasý öncelikle mükellefin bulunduðu yerdeki fakirlere verilir. Fakat baþka yerlerde daha yakýn ve daha fakir insanlar varsa oralara göndermek daha da iyi olur. Sadaka-i fýtýr deyip geçmemek gerekir. Müslümanlar ciddi bir þekilde sadece Fitrelerini bir araya getirmiþ olsalar ve bir organize dahilinde bu ibadeti eda edecek olsalar, 25 Ýslam ülkelerinde fakirlikten iz ve eser kalmazdý. Ýtikaf Bir yerde bekleme, durma ve kendini orada hapsetme anlamlarýna gelir. Dini terim olarak ise, akýl bâlið veya temyiz gücüne sahip bir Müslümanýn beþ vakit namaz kýlýnan bir mescitte ibadet niyetiyle kýsa bir süre de olsa durmasý demektir. Ýtikâf, bir ibadettir ve hem Kur’an hem de sünnetle sabittir. Kur’an-ý Kerim’de Ramazan ayýnýn gecelerinden bahsedilirken “Camilerde itikâfta iken de hanýmlarýnýza yaklaþmayýn.” 9 buyurulur. Bir diðer ayette ise, “Ayrýca Ýbrahim ile Ýsmail’e þöyle ahid verdik: Beytimi, hem tavaf edenler için, hem ibadete kapananlar için, hem de rükû ve secde edenler için tertemiz tutun!” 10 buyurulur ve itikâf ibadetinin daha önceki ümmetlerde de yapýldýðýna iþaret edilir. Peygamber Efendimiz (as), özellikle Ramazan ayýnýn son on gününde itikâfa girerdi. Hz. Âîþe (ra) validemiz bu durumu þöyle anlatmýþtýr: “Resulullah (s.a.s) Ramazan’ýn son on gününde itikâf yaparlardý. Bu durum vefat zamanýna kadar bu þekilde devam etmiþtir. Daha sonra Hz. Peygamber’in zevceleri itikâfý sürdürmüþlerdir” 11 Ýtikaf müddetinin en azý hakkýnda Ýslam alimleri çeþitli ictihatlar ortaya koymuþlardýr. Buna göre, ibadet niyetiyle içinde beþ vakit namaz kýlýnan bir camide bir saatlik bir zaman diliminde bile itikafa niyet etmek, kiþiye itikaf yapmýþ olma sevabýný baðýþlayabilir. Mescidde yapýlan itikâf erkeklere mahsustur. Kadýnlar ise evlerinin bir köþesinde itikafa girebilirler.12 Ýtikaf, hükümleri itibariyle üç kýsma ayrýlýr: Vacip, sünnet ve mendup (müstehap). Adanmýþ olan itikafýn yapýlmasý vaciptir. Ramazan ayýnýn son on gününde itikafa girmek ise sünnettir. Vacip ve sünnet olmayarak, sair zamanlarda yapýlacak ititkaf ise müstehaptýr. Bunun belirli bir zamaný yoktur. Öyleki, camiye giren kimse çý- 28. sayi sayfalar 30.04.2009 26 kýncaya kadar itikâfa niyet ederse orada kaldýðý sürece itikâfta sayýlýr. Bu itikâfda oruç þart deðildir. Ýtikâfýn geçerli olmasý için þu þartlarýn bulunmasý gerekir: Niyet, içinde beþ vakit namaz kýlýnan cami, vacip ve sünnet itikaflarda oruçlu olmak, hayýz ve nifastan temiz olmak gibi. Baþlanmýþ olan bir itikafý, cinsel iliþkiye girmek, ihtiyaçsýz camiden çýkmak ve bayýlmak gibi þeyler bozar. Ýtikâfda olan kimsenin mescid içinde yemesi, içmesi, uyumasý ve ihtiyacý olan þeyleri satýn almasý caizdir. Ýtikâf sýrasýnda kötü ve çirkin söz söylememek, Ramazanýn son on gününü ve cemaatý kalabalýk olan mescidi tercih etmek, itikâf günlerinde Kur’an, hadis, Allah’ý zikir ve ibadetle meþgul olmak ve temiz elbise giyip güzel kokular sürünmek itikâfýn adabýndandýr. Teravih namazý: Ramazan ayýna mahsus ibadetlerimizden birisi de Teravih namazý kýlmak- 14:31 Uhr Seite 26 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir týr. Ebû Hüreyre (ra) þöyle anlatýyor: “Resulullah (sas)’in Teravih namazý hakkýnda þöyle buyurduðunu iþittim: Kim inanarak ve sevabýný umarak Allah rýzasý için teravih namazý kýlarsa geçmiþ günahlarý baðýþlanýr” 13 Bu hadis-i þerif ve benzeri hadislerden ve Ümmet-i Muhammedin icmaýndan anlýyoruz ki, Ramazan ayýnýn üstün faziletlerinden birisi de Teravih namazýný kýlmaktýr. Teravih namazý, Ramazan ayý gecelerine mahsus bir sünnet-i müekkede olan ibadettir. Dolayýsý ile ihmal edilmemesi gerekir. Ýbadet zevkini aþýlamasý sebebiyle de gençlerimizi bu namazlara hazýrlamamýz yerinde bir hareket olur. Ramazan ayýnda bolca Kur’an-ý Kerim okumak, hayýr ve hasenatta bulunmak: Ýbn Abbas (ra) der ki: “Resulullah (s.a.s) insanlarýn en cömerdi idi. Onun bu cömertliði Ramazan ay’ý girip de kendisiyle Cebrail (a.s.) karþýlaþtýðý hayat Eylül-September 2008 Ramazan 1429 zaman daha da artardý. Cebrail (a.s.) Ramazan ay’ý çýkýncaya kadar her gece Resulullah (s.a.s) ile buluþup, Resulullah (s.a.s) Kur’an’ý arzeder (okur) du. Resulullah (s.a.s) Cebrail (a.s) ile buluþtuðunda insanlara rahmet getiren rüzgardan daha cömert, daha faydalý olurdu” 14 Hadis-i þeriften anlaþýldýðý gibi, Ramazan ayýnda Kur’an-ý Kerim’i hatmetmek Peygamberimizin sünnetidir. Bunun yanýnda gücü yeten müminlerin çokça sadaka vermeleri, hayýr ve hasenatta bulunmalarý çok büyük sevaptýr. Nitekim Hz. Peygamber (sas)’e: “Hangi sadaka daha faziletlidir?” diye sorulunca, Peygamber Efendimiz (as), “Ramazan ayýnda verilen sadaka” buyurmuþtur. 15 Bundan dolayýdýr ki, Ýslam’ý çok iyi anlamýþ ve kavramýþ olan Anadolu Müslümaný, Ramazan ayýnda ödenmesi gerekli olan fýtýr sadakasýnýn yanýnda, farz olan ve yýlýn her mevsiminde eda edilebilecek zekat ibadetini de Ramazan ayý içinde ödemeyi adet edinmiþtir. Çünkü bu þekilde Ramazan ayýnýn özel bereketinden daha fazla nasip alma ve diðer insanlarý da nasiplendirme imkaný saðlanmýþ olur. Bu güzel uygulamayý Avrupa’ya taþýmak isteyen Teþkilatýmýz da, öteden beri Ramazan ayýna mahsus özel çalýþma planý çerçevesinde, bu mali ve sosyal ibadetlerimizi daha iyi deðerlendirme gayesi ile hareket etmektedir. Bu cümleden olmak üzere zekat, fýtra, maðdur ve mazlumlarla dayanýþma organizeleri oluþturmuþ ve bu ibadetlerin edasý için din kardeþlerine yardým etmek istemiþtir. Onun için de bütün kardeþlerimizden, ruhlarýn inceldiði, gönüllerin sevgi ve merhametle dolduðu, cömertlik damarlarýnýn fýþkýrdýðý, Ramazan ayýnýn feyiz ve bereketinin coþup taþtýðý bu dönemi çok iyi deðerlendirmelerini ve yapýlacak çalýþmalara dosya destek vermelerini istirham ediyoruz. Cenab-ý Hak, bütün Ümmet-i Muhammed’in ibadetlerini kabul, hata ve kusurlarýný maðfur ve bütün insanlýða Ramazan ayýnýn bereketiyle huzur ve mutluluklar ihsan buyursun. Kaynaklar: 1 el-Bakara, 2:185 2 el-Kadir, 97:3 3 el-Bakara, 2:185 4 Ýbnül-Hümam, Fethül-Kadir, Beyrut 1315, II, 85 5 el-Bakara, 2:183 6 Sahih-i Buharî Muhtasarý Tecrid-i Sarih Tercümesi, VI, 248, Hadis no: 897 7 Nesâî, Savm, IV, 167 8 Buhârî, Zekât, 70, 71, 77; Müslim, Zekât, 12, 13, 16; Ebu Dâvud, Zekât, 18, 20; Nesâi, Zekat, 31, 33; Ýbn Mace, Zekat, 21) 9 el-Bakara, 2:187 10 el-Bakara, 2:125 11 Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 67, 129; bk. Buhârî, Ý’tikâf, 1-18; Ezân, 12, 135; Hayz 10; Müslim, Ý’tikâf, 1-6; Ebû Dâvud, Ramazân, 3; Savm, 77 12 ez-Zebîdî, Tecrîd-i«Sarîh, Terc. Kamil Miras, Ankara 1984, VI, 323-326 13 Buhârî, Teravih,I; ayrýca bk. Teravih 14 Buharî, Savm, 7 15 Tirmizî, Zekat, 28 28. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya nceki yazýlarýmýzda bireyin en önemli dönemini teþkil eden, çocuklukla yetiþkinlik arasýnda köprü görevini gören ergenlik dönemini ve bu dönemde dikkate almamýz gereken konulara deðinmiþtik. Bugün ki yazýmýzla ergenlik konusuna þimdilik nokta komak istiyorum. Bu yazýmýzda ergene nasýl yardýmcý olabiliriz baþlýðý altýnda konuyu geniþ alarak iþliyeceðiz. Öncelikle, kýsaca tekrar toparlayalým. Ergenlik nedir? Ergenlik, yaþamýn çocuklukla yetiþkinlik arasýndaki dönemine verilen isimdir ve her ergende farklý olmakla birlikte, yaklaþýk 12 ve 22 yaþ arasýný kapsar. Ergenlik dönemi, bedensel, toplumsal ve biliþsel olgunlaþma dönemidir. Ergenin kimliðini arayýþý. Bu deðiþimlerin yaný sýra, toplumun da ergenden beklentileri deðiþmiþtir. Bütün bu deðiþimler ergeni adeta bir þeye yönlenmektedir: Kimliðini bulmaya. Ergeni kimliðini bulmaya Ö 14:31 Uhr Seite 27 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Eylül-September 2008 Ramazan 1429 Ergen ve Ýçinde Yaþadýðý Kültür ile Etkiþimi Ergenlik Dönemi-III Ýkbal NUR - Pedagog iten bu deðiþimleri üç baþlýk altýnda ele alabiliriz: Fiziksel deðiþimler; Zihinsel, duygusal ve davranýþsal deðiþimler ve Toplumsal beklentilerýn deðiþmesi. Fiziksel deðiþim nasýl geçer? Gençler, hýzlý beden geliþmelerine deðiþik tepkiler gösterirler. Yaþanan bu hýzlý fiziksel deðiþim, ergeni korkutabilir. Yeni bedenine uyum güçlülüðü yaþayabilir; bedeninden utanýp sýkýlabilir. Herkesin kendini gözlediðini sanabilir. Yakýnlarý ve ona yol gösterenler, fiziksel deðiþimlerini ve bu deðiþimlerini anlayabilirlerse, ergenin, deðiþen bedenini olduðu gibi kabul etmesine yardýmcý olabilirler. Çünki beden algýsý toplumdan etkilenir. Örneðin; toplumda ince ve narin bir beden yapýsý algýlamasý varsa, özellikle genç kýz buna uyma- ya çalýþabilir. Yemek yemiyerek kilo vermeye çalýþýr, yeteri kadar beslenemez vs. Bu durumda ebeveynin, ergene arkadaþca yaklaþmasý ve ona bu dönemin geçici olduðunu anlatmasý ve isterse bir diyetisyene gidebileceklerini söylemesi faydalý olur. Böylece ergen hem saðlýklý beslenir, hemde kilo almamýþ olur. Zihinsel, duygusal ve davranýþsal deðiþimler nasýl geçer? Ergenin davranýþlarý da, ruhsal ve bedensel olgunlaþmayla birlikte deðiþir. Tedirgin, kuruntulu, güç beðenen, çabuk üzülür, birden sinirlenir, olur olmaz þeyler sorun yapar, derslere ilgisi azalýr, bencilleþir, istekleri artar, konan yasaklarý saçma, kendisine tanýnan haklarý yetersiz bulur. Ýlgileri ve gel-geç hevesleri artmýþtýr. Gördüðümüz gibi, ergenin zihinsel yetileri, çocukluk dönemine oranla önemli bir geliþme hýzý gösterir. Gençlik çaðý ise, kimlik kavramýnýn öne çýktýðý çaðdýr. Genç, çocukluðunda dýþa dönük olan antenlerini kendi içine çevirmeye baþlar. Duygularýný, bedenini inceler, nasýl bir kiþi olduðu ve ne olmak istediði konusunda kafa yormaya baþlar. Bunlar kimlik arayýþýnýn belirtileridir. Önceki yazýlarýmýzda da bahsettiðimiz gibi, kendisini aþaðý görmek arasýnda gidip gelir. Çocuklukta ana-babsýyla özdeþlemek, kiþilik geliþiminde çocuða yetmektedir. Çünkü, çocuðun gözünde ana-babasý en akýllý, en sevimli, en güçlü ve yanýlmaz varlýklardýr. Ýlkokul çaðýnda ise, öðretmen en iyi, en üstün örnektir onun için. Oysa ergenlik çaðýnda 27 iþler deðiþir. Ana-baba artýk kusursuz örnek olmaktan çýkar. Kýsacasý genç, deneye deneye kendine en uygun kimliði bulmaya çalýþýr. Toplumsal beklentilerin deðiþmesi. Artýk ergen, çeþitli görevleri yapabilme yetisine sahiptir. Bu, toplumun ona daha çok sorumluluk vermesini saðlar. Binaenaleyh, ERGENE REHBER OLUNUZ! Ergenin en büyük yardýmcýsý anne-babalardýr. Bu nedenle, bu dönemi geçirmekte olan gençlerin yalnýzca bilgilenmeleri yeterli deðil, anne-babalarýn da yeterince bilgi sahibi olmalarý gerekmektedir. Ergenlik dönemi hýzlý bir deðiþimdir. Deðiþime ayak uyduramayan gençlerin kiþilikleri onulmaz yaralar alabilir. Bir rehbere son derece gereksinim duyarlar. Küçük bir yardým bile, ergenin hayatýna önemli artýlar kazandýrýr. Yetiþkinin bunun bilincinde olmasý, birey ve topluma neler saðlayacaðýný tahmin etmek zor olmasa gerek. IGMG Kuzey Bavyera “Kalem Eðitim Merkezi” dualarla açýldý Þakir Akkaya-Nürnberg GMG Kuzey Bavyera Bölgesi bünyesinde faaliyetlerini sürdüren Kalem Egitim Merkezinin yeni binasi yapilan güzel bir törenle hizmete acildi. Açýlýþ münasebetiyle Kalem Eðitim Merkezinde 04-0506.07.2008 tarihlerinde tanýtým ve eðlence programlarý tertiplendi.. Tanýtým günlerinde IGMG Kuzey Bavyera Bölge Baþkaný Bilal Demiroðlu misafirlere hitap ederek, ‘Sizin hedefiniz 1 yýl ise bir tohum ekin, çünkü bir yýlda bir tohum ancak I mahsül verir. Hedefiniz 10 yýl sonrasý ise bir fidan dikin. Çünkü 10 yýlda bir fidan büyür ve meyve verir. Ama sizin hedefinizde dünya ve ahiret saadeti varsa, yani asýrlar sonra rahmet devam etsin, cennette karþýma güzel bir mahsül çýksýn isterseniz, insana yatýrým yapýp, insan yetiþtirmeliyiz. Onun yolu da Ümmet olmak, cemaat ve dolayýsýyla insan yetiþtirmekten geçer. Ýþte Nürnberg Merkez Camiimizin kýymetli yönetici ve üyelerinin hedefi insan yetiþtirip, asýrlar sonra arkasýndan rahmetin ke- silmeyeceði, artarak devam edeceði bir adýmý gecikmiþlikle birlikte atmýþ oldu. Ýlgili kardeþlerimi tebrik ediyorum’ dedi. Misafir hatiplerden IGMG Genel Merkez Eðitim Baþkan Yardýmcýsý Ramazan Baþlýk, eðitimin önemine iþaret etti. Anasýnýf seviyesinden ihtisas seviyesine kadar eðitim verilmesinin ihtiyaç olduðunu, çocuklarýn eðitiminin birinci vazifemiz olduðunu vurguluyarak eðitim hizmetlerine gereken her türlü yardýmda bulunacaklarýný bildirdi. Nürnberg Merkez Camii Baþkaný Sadi Altuntaþ Eðitim Merkezinin inþaasýnda destek veren herkese teþekkür etti. Eðitim hizmetlerinde daha ka- liteli daha kapsamlý hizmetlerin verilebileceði bir çalýþmaya girdiklerini ifade etti. Türkiyeden gelen Araþtrmacý Yazar Ömer Vehpi Hatipoðlu ilim ve önemi hakkýnda misafirlere doyurucu bilgiler verdiler. Çaðrý Ýlahi grubu ve minikler ilahi gruplarý program günlerine ilahi ve müzikleri ile renk katarak misafirlerin beðenisini kazandý. Yaklaþýk 300 ila 350 kiþi tanýtým günlerine katýlarak dualarla açýlýþ kurdelasý kesilen Eðitim Merkezine hayýrlý hizmetler dilendi. 28. sayi sayfalar 30.04.2009 28 ünih bölgesi Gersthofen DÝTÝB Eyüp Sultan Camii, ibadet bölümleri, derslikleri ve diðer kültürel hizmet alanlarýyla birlikte tamamlanarak hizmete açýldý. Açýlýþ törenine; T.C. Münih Baþkonsolosu Ali Rifat Köksal, T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, T.C. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý Ýç Denetim Birimi Baþkaný Kemal Uludað, T.C. Münih Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Mustafa Temel, T.C. Karlsruhe Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Dr. Dursun Aygün, Gersthofen Belediye Baþkaný Jürgen Schantin, eski Belediye Baþkaný Siegfried Deffner, DÝTÝB Genel Müdür V. Mehmet Yýldýrým, Protestan Papaz Johenes Repky, Katolik Kilisesi yetkilileri, bölgede görev yapan din görevlileri, DÝTÝB derneklerinin yöneticileri ile çok sayýda Türk ve Alman davetli iþtirak etti. Planý Mimar Sedat Yýlbýrt tarafýndan çizilen, Osmanlý motifleriyle süslenen ve 2006’nýn Eylül ayýnda yapýmýna baþlanan DÝTÝB Eyüp Sultan Camii’nin açýþ programý, Türk ve Alman milli marþlarýnýn okunmasýnýn ardýndan, Dernek Baþkaný Mustafa Kabak’ýn Camii’nin yapým aþamalarý ile ilgili bilgi verdi. Gersthofen Belediye Baþkaný Jürgen Schantin de yaptýðý konuþmasýnda, Eyüp Sultan Camii’nin yapýmýndan duyduðu memnuniyeti ifade ederek, “Uyum karþýlýklý dinlerin birbirlerini anlamalarý ve saygý göstermelidir. Bugün birada uyum adýna bir adým atýlmýþtýr. Bu eserin þehrimize kattýðý güzelliðin yanýnda, Gershofen’in bir uyum ve diyalog merkezi olmasýnda önemli katkýlarý olacaktýr” dedi. Törende Katolik ve Protestan Kilisesi yetkilileri de, “Bu caminin içerisinde ýþýk var. Burasý Müslümanlarýn ve Hýristiyanlarýn buluþma 14:31 Uhr Seite 28 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Eylül-September 2008 Ramazan 1429 M Gersthofen DÝTÝB Eyüp Sultan Camii Ýbadete Açýldý yeri olacak” diyerek, eserin yapýmýnda emeði geçenlere teþekkür ettiler. T.C. Münih Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Mustafa Temel de, camilerin mana itibariyle “toplanýlan yer” manasýna geldiðini ifade ederek, “Buralarda bir araya gelinerek, halkýn istek ve arzularý doðrultusunda dini, milli ve kültürel anlamda programlar icra edilir” dedi. T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, Almanca olarak yaptýðý konuþmasýnda: “Bugün burada bölgemizde faaliyet gösteren camilerimizin bir yenisini açmýþ olmanýn verdiði mutlulukla toplanmýþ bulunmaktayýz. Bu açýlýþýn herkese hayýrlý olmasýný diliyorum. Cami sayýsýnýn artmasý, bir bakýma birlik ve beraberliðin en üst seviyede gerçekleþmesi anlamýna da gelmektedir. Teþkilatýmýzýn bu seviyeye gelmesinde gerçekten çok büyük emekler harcandý. Ben huzurlarýnýzda bir kez daha Alman Resmi makamlarýna, Alman komþularýmýza, dernek yetkililerimize ve bütün vatandaþlarýma teþekkür ediyorum. Cami, insanlarý bir araya toplayan, problemlerine ça- reler bulunduðu, insanlarýn kültürlerinin geliþtiði, insanlarýn dostluklarýnýn oluþtuðu, insanlarýn eðitim aldýklarý yer demektir. Camiler, sosyal faaliyetlerimizin, Alman dostlarýmýz ve komþularýmýz tarafýndan davet edilerek gösterildiði yerlerdir. Ayrýca camilerimiz, hanýmlarýmýzýn bir araya geldiði, eðitim aldýðý, aldýklarý eðitimi yine kendi dostlarýna, arkadaþlarýna aktardýðý yerlerdir. Bu anlattýðýmýz çerçevede, biz camilerimizi uyumun merkezleri olarak görüyoruz. Bunun dýþýnda, bizim camilerimizden dostluðu bozacak, toplumu huzursuz edecek herhangi bir faaliyet kesinlikle olamaz. Din, toplumlarýn hayatýnda son derece önemlidir. Ýnsanlýk tarihi incelendiðinde, hiçbir toplumun ya da hiçbir kavminfr dinsiz yaþadýðý görülmemiþtir. Hoþgörü, dinlerin kardeþliði bakýmýndan son derece önemlidir. Biz Türkiye olarak yüzyýllardýr barýþ içerisinde yaþamayý baþarmýþ bir milletiz. Ülkemizin birçok yerinde cami, kilise ve havra asýrlardýr varlýklarýný sürdürmekte, barýþ içerisinde faaliyetlerine devam etmektedirler. Burada þunu büyük bir mutlulukla ifade etmeliyim ki, bizler Almanya’da, gerek Alman resmi makamlarýndan, gerekse Alman dostlarýmýzdan her zaman büyük bir destek ve anlayýþ görmekteyiz. Kendilerine huzurlarýnýzda bir kez daha teþekkür ediyorum” dedi. Arslan, barýþa ve ve hoþgörüye sahip olmak adýna yapýlan bu eserin yapýmýnda ve desteðinde büyük emeði olan herkese ve özellikle kadýn kollarýna teþekkür ederek, bu güzel eserin hayata geçirilmesinde emeði geçenler adýna, Dernek Baþkaný Mustafa Kabak’a bir plaket taktim etti . T.C. Münih Baþkonsolosu Ali Rifat Köksal da konuþmasýnda, “Bu güzel caminin yapýmýnda emeði geçenlere teþekkür ediyorum. Dinimiz’in bütün güzelliðini ve zerafetini bünyesinde barýndýran bu güzel cami, içerisinde yapýlacak eðitimlerle bir kültür merkezi olacaktýr” dedi. T.C. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý Ýç Denetim Birimi Baþkaný Kemal Uludað da konuþmasýnda, “Türkiye’de çeþitli dinlere mensup insanlar; karþýlýklý anlayýþ, hoþgörü ve barýþ içerisinde asýrlardan beri yaþamýþlar ve bugün de yaþamaktadýrlar. Ülkemizde diðer din haber mensuplarý dün olduðu gibi bu gün de inançlarýný, ibadetlerini, dini gelenek ve eðitimlerini serbestçe sürdürebilmektedirler. Bu medeni anlayýþ bir çok benzerini de Almanya’da müþahede etmiþ olmamdan dolayý büyük mutluluk duymaktayým. Bu nedenle mabedin burada açýlabilmesi için gerekli anlayýþý, hoþgörüyü ve ilgiyi gösteren Alman yetkililerine hassaten teþekkürlerimi sunuyorum. Hem Ýslam, hem de Hýristiyan inancýna göre, bütün insanlar ayný baba ve annenin yani Hz. Adem ile Hz. Havva’nýn evlatlarýdýr. Ademoðullarý bir aile gibidir. Aileye ise kavga deðil, huzur ve barýþ yaraþýr. Bu mabede maddi ve manevi emeði geçenleri tebrik ediyor, camimizin Yüce Dinimiz, milletimiz ve Din kardeþlerimiz için hayýrlý, uðurlu olmasýný ve hayýrlý hizmetlere vesile olmasýný Cenab-ý Hak’tan niyaz ediyorum” dedi. Yapýlan konuþmalardan sonra, Gersthofen DÝTÝB Eyüp Sultan Camii’nin açýlýþ kurdelasý, T.C. Münih Baþkonsolosu Ali Rifat Köksal, T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, T.C. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý Ýç Denetim Birimi Baþkaný Kemal Uludað, T.C. Münih Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Mustafa Temel, Gersthofen Belediye Baþkaný Jürgen Schantin, eski Belediye Baþkaný Siegfried Deffner, DÝTÝB Genel Müdür V. Mehmet Yýldýrým, Protestan Papaz Johenes Repky tarafýndan kesilerek hizmete açýldý. Eyüp Sultan Camii kýz öðrencilerinin okuduklarý ilahi, þiir ve þarkýlarýn ardýndan folklor ekiplerinin yaptýklarý birbirinden güzel gösterilerileri, günün anýsýna plaket ve gül takdimleri devam eden program, Kadýn Kollarý’nýn hazýrladýðý ikramýn misafirlere sunulmasýyla sona erdi. 28. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya Anlamý... Bayram, “Dinî ve millî açýdan özel önemi olan ve milletçe kutlanan gün” demektir. Bayram kelimesinin Arapça’sý, sözlüklerde “adet halini alan sevinç ve keder; bir araya toplanma günü” anlamlarýyla karþýlanan îd’dir. (El-Iyd). Kelime, Kur’an’da sadece Maide Sûresi 114. ayette geçmektedir. Bu kelimenin aslýnýn ise ývd olduðu ve ‘tekrar dönmek’ anlamýný taþýdýðý, lügatçýlar tarafýndan, “çünkü o her yýl yeni bir sevinçle döner” þeklinde yorumlanarak mevsimlerin dönmesine baðlandýðý bilinmektedir. Türkçe’deki “bayram” kelimesinin aslý, Farsça “bezm-i râm”dan bozma “bezrâm”dýr. Zamanla halk dilinde bezram, bayram olarak söylenmeye baþlanmýþ. Bezram da “sevinç ve eðlence günü” manasýna gelmektedir. Geçmiþte… Hicretin 2. senesinden itibaren Müslümanlar biri Kurban, diðeri Ramazan olmak üzere yýlda iki bayram kutluyorlar. Bayramlar sevinç içinde, eþ dost ile bir þeyler yenilip içilerek geçirilen ferah günleridir. Onun için Efendimiz Ramazan Bayramý’nýn birinci ve Kurban Bayramý’nýn tüm günlerinde oruç tutmayý yasaklamýþtýr. Bayramlar, bütün bir milletin katýlýmý ile kutlanan, her seviyeden insanýn sevin(diril)diði, yardýmlaþma ve Ýslam kardeþliði duygusunun en fazla hissedildiði günlerdir kuþkusuz. Her bayramda, özellikle yaþý ilerlemiþ olanlardan, adetmiþ gibi özlem dolu þöyle bir nida yükselir; Ahh! Nerede o eski bayramlar? Sahi nerede o eski bayramlar? Böyle bir tez ortaya atýlýyor yýllardýr. Muhtemelen bugün çocuk olanlar da yýllar sonra böyle bir tez ile çýkacaklar ortaya Ahh! Nerede o eski bayramlar? Bizim zamanýmýzda þu vardý, bu vardý, insanlar þöyle yapardý! diyecekler. Zamanýn ilerlemesi ve adetlerin deðiþmesi ile ortaya çýkan, eskiye özlemlerin sonu hiç bir zaman gelmeyecektir. Nesil deðiþtikçe bir önceki neslin uygulamalarý özlemle yadedilecektir. Osmanlý Devleti’nde Bayram töreni ile ilgili ilk resmî düzenleme Fâtih Sultan Mehmed Hân tarafýndan yapýlmýþ; çýkardýðý ilk Osmanlý “Kânûnnâme”sinde 14:31 Uhr Seite 29 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Eylül-September 2008 Ramazan 1429 Bayramýnýz, “bayram” olsun! devletin yapacaðý Bayram töreninin âdab ve erkânýný da açýklamýþtý. Bayramýn birinci günü zevale kadar kabir ziyareti yapýlmasý sünnet–i seniyyeden olduðundan, kabristana gidilip sanki, evvelen ahirete irtihal eden büyükler ile bayramlaþýlýr; ruhlarýna aþr–ý þerifler okunarak da hediyyeleri takdim kýlýnmýþ olur. Eskiden þehir ve kasabalar bayramýn dört gününü mahallelere bölüþtürüp hangi mahallenin bayramýnýn hangi güne rastladýðýný da bayram namazýnda ilan ederlermiþ. Böylece her mahalleye tahsis edilen günde, o mahallenin eþraf ve halký evini terk etmez, ziyaretçiler de buna göre gittikleri evin sadece kapý–duvarýný görüp üzülmekten kurtulurlarmýþ. Ayrýca kýzartmalar kalýn ekmek dilimlerinin içine bol maydanoz ile birlikte konuyor ve bedava daðýtýlýyordu. Parasýný yüksek ve zengin þahsiyetler ödüyormuþ. Ayrýca, herkes istediði eve girer, sofraya oturur ve ikram görürdü. Fakir, zengin bütün Müslümanlar, evlerine gelen insanlarýn dini, ýrký, sosyal durumu ne olursa olsun, kendi varlýk durumlarýna göre ziyafet verirler, onlarý memnun etmeye çalýþýrlardý. Bayramýn ikinci ve üçüncü günleri de þenlik devam ederdi.” Bu adetlerin bazýlarý halen Anadolu’daki birbirine yakýn köyler arasýnda devam ettirilmektedir. Çocuklarýn ve bu vesile ile büyüklerin toplanýp eðlendikleri bu meydanlarda asma salýncaklar, dönme dolaplar, atlý karýncalar, at ve deve ile meydan turlarý, özel çadýrlarda teþhir edilen canlý mahluklar, egzotik canavarlar, deniz kýzlarý ve yine çadýrlarda icra–i san’at eyleyen eski zaman tiyatrocularý, karagözcüler, canbaz ve hokkabazlar. Mevsimine göre ciðer kebabý, pilav, aþure, keten helva, meyve, kuru yemiþ, þerbet, boza, dondurma vs. satan insanlar vardý. Bayram günleri, diðer dinlerden olanlar da Müslümanlar’ýn merasimine iþtirak ederler, onlarda bayram yaparlardý. Ýslamî merasime kalben katýlmayanlar için bile, bu bir bayramdý. Biraz daha nostalji yapalým. Eskiden, zamanlar Ramazan-ý Þerîf, Bayram Murat KURT ve kandil günlerine çok hürmet edilirdi. Bu mübârek günlerde herkes birbirini ziyâret eder, Kur’ân-ý Kerîm ve mevlid-i þerîf okunur, asýk yüzlülük, saygýsýzlýk ve nâdânlýk yoktu. Herkes þendi, güleryüzlü ve neþ’eli idi. Herkes hediyeleþirdi. Misâfirlere izzet ve ikrâm ile gönüller hoþ edilirdi. Zarûret olmadan büyüklerin ve hürmete þâyân kimselerin yanýnda yüksek sesle konuþmak, çok ayýp ve nezâketsizlik sayýlýrdý. Çocuklar âilelerinden aldýklarý terbiye îcâbý baþ köþeye oturmazlardý. Hulâsa o günler, bugün hayâl dahî edemeyeceðiniz demlerdi. Avrupa’da yetiþen çocuklarýmýza da ayný duygularý yaþatmak için çaba sarfetmemiz gerekmektedir. Belki çok eskilerdeki bir çok þeyi bulamayabiliriz ama nezaket, terbiye, saygý, deðerlerimizi önemseme ve onun gereðini yerine getirme gibi hasletleri çocuklarýmýza kazandýrabiliriz. Günümüzde... Bayramlar küskünlerin barýþtýðý, inanan insanlarýn birbirleriyle kaynaþtýðý günlerdir diye sürekli söylenir. Bu günlerde çocuklarýmýzýn bilinç altlarýna akraba hukukunu yerleþtirmek için, ayýrt etmeksizin tüm yakýnlarýmýzla ve dostlarýmýzla birbirimizi ziyaret ederek bayram kutlamalarýný ihmal etmemeliyiz. Bayramlarýmýz, her zaman söylendiði gibi birlik ve beraberliðimizin önemli bir niþanesi, küslerin barýþmasý, akrabalarýn, dostlarýn birbirini ziyaret etmesi, küçüklerin büyüklerin elini öperek saygý ve hürmet duygularýnýn ayakta tutulmasýna yardýmcý olan deðerlerimizden. Çocuklarýmýz, Avrupa’daki gelecek nesillerimizi oluþturacaðý için, bir çok manevî deðerlerimizle birlikte, bayramlarýmýzýn da bir çoþku vesilesi olarak onlara tattýrýlmasý önemlidir. Bunun için yeni ve deðiþik çalýþmalar üretmemiz gerekmektedir. Yine evlerimize ziyarete gelen yavrularýmýza bayram hediyeleri hazýrlayabiliriz. Onlara bayram þekeri ve oyuncaklardan oluþan paketler hediye edebiliriz. Bunlar gibi daha bir çok özgün çalýþmalar yapabiliriz. Kendi çocuklarýmýzý bayrama en güzel þekilde hazýrlarken, bir Müslüman olarak çevremizdeki ihtiyaç sahibi insanlarý ve onlarýn çocuklarýný da gözetmemiz gerekiyor. Muhtaç insanlar, varlýklý insanlara birer emanetttir. Bu hukuku da gözeterek hareket etmeliyiz. Bir yanlýþý düzeltme... Þekerden bahsetmiþken bir yanlýþý da düzeltmekte fayda var diye düþünüyorum. Mübarek Ramazan bayramýnýn, þeker bayramý olarak tanýmlanmasý gerçekten çok bilgisizce ve umursamazca bir tanýmlamadýr. Bizim bayramlarýmýz þeker ve et bayramlarý deðildir. Oysa ki Ramazan Bayramý’ný “bayram” eden bir aylýk ruhi bakým ve onarýmdýr. Müminin bayramý ruhunun beslendiði, imanýnýn kavileþtiði, yüreðinin onarýldýðý, iç dün- 29 yasýnýn zenginleþtiði, nefsinin terbiye edildiði, aklýnýn saflaþtýðý bir sürecin kutlanmasýdýr. Bilinmesi gereken bizim Ramazan ve Kurban isimli iki tane bayramýmýz olduðudur. Ýslam dünyasý... Son olarak mübarek Ramazan Bayramý’ný kutlarken Ýslam coðrafyasýnýn bazý yerlerinde mazlum, maðdur ve zulüm altýnda yaþayan Müslüman kardeþlerimizden de bahsetmek istiyorum. Yeryüzünde bir buçuk milyarlýk büyük bir öksüz ailemiz var. Balkanlardan uzakdoðuya, ortaasyaya, ortadoðudan kafkaslara kadar bir çok Ýslam coðrafyasýnda bayram da kutlansa gözyaþý ve sefalet var. Açlýk ve savaþ var. Çoðu zaman haberlerde dinliyoruz bugün kaç kiþi katledildi, bugün kaç ailenin ocaðýna yangýn düþtü diye. Ramazaný, kurbaný ile bayramlar, senede en azýndan iki defa, bizlere dünyanýn baþka yerlerinde sýkýntý çeken kardeþlerimizin olduðunu hatýrlatmasý bakýmýndan da çok önemli bir vesiledir. Her zaman hatýrlamak ve yardým elimizi uzatmak zorunda olduðumuz kardeþlerimizi, bu bayramlarý da vesile kýlarak maddî ve manevî olarak daha fazla kucaklamamýz ve kucaklayanlara destek vermemiz gerekmiyor mu? Bayramýnýzý kutlarken bir hocaefendi’nin güzel bir sözünü buraya almak istiyorum; “Hayatý Ramazan olanýn ahireti de bayram olur.” 28. sayi sayfalar 30.04.2009 30 rankfurt bölgesinde bulunan Kassel DÝTÝB Mattenberg Camii’nin temeli, düzenlenen bir törenle atýldý. Temel atma törenine, T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, T.C. Frankfurt Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Galip Akýn, Eski Maliye Bakaný ve Kassel Belediye Baþkaný Hans Eichel, DÝTÝB Hac, Umre ve Hayýr Ýþleri Müdürü Ali Özdemir, Frankfurt bölgesi DÝTÝB dernekleri din görevlileri ve dernek yöneticileri ile çok sayýda Türk ve Alman davetli iþtirak etti. Türk ve Alman milli marþlarýnýn okunmasýnýn ardýndan, Kur’an-ý Kerim tilaveti ile baþlayan Programýn açýlýþ konuþmasýný Kassel DÝTÝB Mattenberg Camii Dernek Baþkaný Zeki Demir yaptý. Cami inþaatý ve projesi hakkýnda bilgi veren Ýnþaat Mühendisi Yüksel Salim’de, Mattenberg Camii’nin Türk mimari tarzýnda olup, alýþ-veriþ merkezleri, eðitim, sosyal ve sportif amaçlý birimleri ihtiva edeceðini belirterek, 4800 m2’lik arsa üzerine, 1160 kiþinin ibadet edebileceði külliyede, 2400 m2’ye yakýn bir kýsmýnýn da hizmet alanlarý olarak kullanýlacaðýný, bir aksaklýk olmazsa 2010 yýlýnýn ilk baharýnda ibadete açýlacaðýný söyledi. Eski Maliye Bakaný ve Kassel Belediye Baþkaný Hans Eichel de konuþmasýnda: “Ben kurulduðu günden bu- F TÝB Heyeti NRW Eyalet Meclis Baþkaný Regina van Dinther ile bir görüþme yaparak, çeþitli konularda bilgi alýþveriþinde bulundu. Dýþ Ýliþkilerden Sorumlu Genel Baþkan Yardýmcýsý Yakup Tufan ve Siyasi Ýþlerden Sorumlu GYK Üyesi Ramazan Özdemir eþliðindeki ATÝB Heyetinin NRW Eyalet Meclisine yaptýklarý ziyaret, mecliste verilen sabah kahvaltýsý ile baþladý. Daha sonra meclis görevlileri ATIB Heyetine meclisi gezdirerek çalýþmalar hakkýnda bilgi verdiler. Meclis çalýþmalarý ile bigi alan ATÝB Heyeti, daha sonra Meclis Baþkaný Regina Van Dinther’i makamýnda ziyaret ederek, kendisi ile bir saatten uzun süren bir görüþme yaptý. Görüþme esnasýnda Regia van Dinther, NRW Eyaletinde yaþayan Türkler’in büyük A 14:31 Uhr Seite 30 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Eylül-September 2008 Ramazan 1429 DÝTÝB Mattenberg Yeni Camisine Kavuþuyor güne fýrsat buldukça, zamaným oldukça camiyi ziyaret ederim. Vatandaþlarla sohbet ederim. Bu güzel eserin þehrimize ayrý bir görüntü kazandýracaðý gibi, dinlerarasý ve kültürlerarasý diyaloðun geliþmesine de yardýmcý olacaktýr. Emeði geçen herkese teþükkür ediyorum. Farklý bir mimari tarzda inþa edilecek olan yeni camimiz Mattenberg’e hayýrlý olsun” dedi. Frankfurt Din Hizmetleri Ataþesi Galip Akýn da yapýlan her yeni caminin, Mescid-i Nebevinin bir þubesi olduðunu belirterek þunlarý söyledi, “Camiler merhametin, sevginin, birlik ve beraberliðin merkezleridir. Camilerimizin inþasýnda emeði olan herkesten Allah razý olsun. Bizim milletimiz dinlerine, inançlarýna, milli ve manevi duygularýna çok baðlý olan bir millettir. Mattenberg’de yaþayan insanlarýn bu konuda hayýr için yarýþacaklarýný göreceðiz. Bugün bizim için sevinçli bir gündür. Bu caminin yapýmýnda katkýlarý olan ve olacaklara teþekkürlerini sunuyorum. Hayýrlý ve uðurlu olsun” dedi. T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan da konuþmasýnda, “Bu önemli gününüzde aranýzda olmaktan çok büyük mutluluk duyduðumu ifade etmek ATÝB Heyeti NRW Meclis Baþkaný Ýle Görüþtü bir güç oluþturduklarýný, kendisinin de bu durumdan memnun olduðunu ve her sahada iþbirliði yapýlmasý gerektiðini dile getirdi. ATÝB Dýþ Ýliþkiler Baþkaný Yakup Tufan uyum, dostluk ve iþbirliðinden yana olduklarýný dile getirerek “ biz uyumdan birlikte düþünmeyi, birlikte tartýþmayý, birlikte þekillendirmeyi ve barýþ içerisinde birlikte yaþamayý anlýyoruz. Uyum ayný þartlar ve imkanlar içerisinde olmalýdýr” diyerek konuya açýklýk getirdi. Görüþme boyunca, dilden eðitime kadar bir çok mühim ve Türkleri yakýndan ilgilendiren konular dile getirildi. ATÝB Siyasi Ýþler Birim Baþkaný Ramazan Özdemir okullarýný bitiremeyen ve diploma almadan eðitimlerini yarýda kesen Türk gençlerinin durumlarýný dile getirerek, bu gençlere daha fazla yardým edilmesi gerektiðine deðindi. Eyalet Hükümetinin bu konudaki gayretini takdirle karþladýðýný belrttti. ATÝB Heyetinde bulunan ve Bochum Üniversitesinde mastýr yapan kýz öðrencileri ise görüþmeler esnasýnda, baþörtüsü meselesini dile getirerek þunlarý söylediler: “Bizler Müslü- haber istiyorum. Bizim vatandaþlarýmýzýn çok güzel hasletleri vardýr. Bunun da kaynaðý tabii ki Hz. Peygamberimiz (s.a.v.)dir. Mekke’den Medine’ye hicretlerinde ilk hizmeti cami inþasý olmuþtur. Çok þükür biz de bugün haným kardeþlerimizin, çocuklarýmýzýn, yetiþkinlerimizin kaynaþmalarý, komþularýmýzla bir araya gelmek, diyalog baðlarýný güçlendirmek için bu eðitim ve kültür merkezini inþa ediyoruz. Böyle bir eserin ortaya çýkmasýnda en büyük emek, en büyük pay sizlerindir. Ben de bu payýnýza dualarýmla iþtirak etmek istedim. Buralarda farklý kültürdeki insanlar bir araya gelerek çalýþmalar yapmaktadýrlar. Baþta dernek baþkanýmýz ve din görevlimiz olmak üzere, bu güzel caminin yapýmýnda emeði geçen herkese teþekkür ediyorum” dedi. Yapýlan konuþmalarýn ardýndan Kassel DÝTÝB Mattenberg Camii’nin temeline ilk harç, T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan ve T.C. Frankfurt Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Galip Akýn tarafýndan konuldu. Program, DÝTÝB Mattenberg Camii’nin kýz ve erkek çocuklarýndan tasavvuf musikisi ve sema gösterilerinin ardýndan, Kadýnlar Kolu tarafýndan hazýrlanan ikramýn davetlilere sunumuyla sona erdi. man Öðrenciler olarak yakýnda okullarýmýzý bitireceðiz. Biz bu topluma faydalý katkýlar yapmak istiyoruz. Yine biliyoruz ki, NRW de öðretmen açýðý var ve buna raðmen bizler bu mesleði içra edemeyeceðiz, zira bizim baþörtümüz var. Þimdi bizim durumumu ne olacak? ” Bu açýklamalar üzerine konu, baþörtüsü ile ilgili Türkiye’deki uygulamaya ortaya geldi. Tartýþmalar sonucu baþörtüsü meselesinin Türkiye’de çözüme kavuþmadýðý sürece, Almanya’da çözüme kavuþmasýnýn oldukca zor olacaðý görüldü. Yakup Tufan’ýn ATÝB olarak her sahada Ýþ Birliðine hazýr olduðunu belirmesinden sonra görüþmelerin devamý temennisiyle, ATÝB Heyeti NRW Meclis Baþkaný Regina van Dinther’e teþekkür ederek meclisten ayrýldý. 28. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya Ýmân-ahlâk-amel” bir baþka ifadeyle “deðer-davranýþ” bütünlüðü, ahlâkî deðerlerin kaygan zeminden kurtarýlarak, bir hayat biçimine dönüþmesini ifade eder. Bu bir anlamda ahlakýn soyutluktan somutluga dönüþmesi demektir. Esasen bu oldukça önemli ve kompleks bir konudur. Zira ahlâkî deðerler tek baþýna bir þey ifade etmez. Ahlâkî deðerlerin, hayatýmýzda vücut bulmuþ, yaþayan deðerler olmasý gerekir. Bunun için de konuþmaktan ziyade konuþulan imaniahlâkî deðerlerin bir süreç dahilinde davranýþ bilincine, hayat tarzýna dönüþtürülmesi esastýr. Tabiatýyla bu dönüþümde kiþinin iradesi, hayata bakýþý ve sorumluluk duygusu öne çýkar. Yani insanýn yalnýz kaldýðýnda da, temel ahlâkî deðerlere sahip çýkan ve ona göre davranan bir kiþi haline dönüþmesi, ahlâkî deðerlerin vicdanlarda kökleþmesini, tek baþýna da olsa düþünsel alanda dahi, ona aykýrý davranmayý bir bakýma insaniyetini, onurunu ve yaratýlýþ misyonunu kaybetme kadar tehlikeli görebilme bakýþýný kazanmasýdýr. Burada, deðerin davranýþa dönüþmesi ve bir irade gösterilmesi açýsýndan, Ýslâm Dîni ile ahlâk arasýnda kopmaz, köklü bir baðýn olduðunu görürüz. Çünkü Ýslam, bize davranýþlarýmýzýn kendi içimizde hesabýný verebilmeyi, hiç kimsenin olmadýðý bir yerde bile þeffaflýðý, kendimize karþý dürüstlüðü, kendimize karþý hesap verebilir olmayý, Allah Teâla’ya karþý hesap verebilir olmayý öðütlemektedir. Mesela Kur’an-ý Kerîm’de ve Hz. Peygamber’in Sünnet’inde çok özel bir ibadet olarak yer alan namaz ile ahlâk arasýnda, dikkatli okunmadýðýnda farkedilemeyen önemli bir irtibat kurulmaktadýr. Buna göre Kur’an’a göre namaz, insaný bütün kötülüklerden alýkoymalýdýr. Bir bakýma namaz bize, biraz önce ifade edilen ahlâkî deðerlere uygun davranýþ bilinci kazandýrmaktadýr. Günde beþ defa Allah Teâla’nýn huzuruna çýkýp “ 14:31 Uhr Seite 31 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Eylül-September 2008 Ramazan 1429 Ýmân-âhlâk-amel Deðer-davranýþ bütünlüðü Assoc. Prof. Dr. Özcan HIDIR • ohidir@hotmail.de iradesini ve O’nunla irtibatýný yenileyen kiþi, namazýn dýþýnda da bilincini ve O’nunla baðýný devam ettirir ve herkese karþý böyle bir sorumluluk içinde davranýr. Bu açýdan bakýlýrsa namaz ile ahlâkî davranýþlar, kötülükten kaçýnma ve iyiliði, güzelliði yeryüzünde egemen kýlma arasýnda kopmaz bir baðlantý vardýr. Oruç, hac, zekat gibi Ýslâm Dini’nin diðer temel ibadetleri ile ahlâk arasýnda da benzer þekilde iliþki kurmak tabiatýyla mümkündür. Mesela oruç konusundaki hadisler incelendiðinde, sadece aç kalan fakat insanlara kötülükte bulunan, kötülükten uzak durmayan, iyilik ve güzellik peþinde koþmayan kiþilerin orucunun yalýn bir aç kalma olarak nitelendirildiði görülür. Bu anlamda gerçek oruç, Yüce Yaratýcý ile kurulan baðýn davranýþlara yansýtýlabilmesi ve oruçlu geçen bütün zaman diliminin güzellikler zamaný, iyilikler zamaný, kötülüklerden kaçýnma ve kendi kendini denetim altýnda tutabilmesi yani manevîvicdanî oto-kontrol mekanizmasýný kurabilmesi ile deðer kazanmaktadýr. Bu itibarla hangi açýdan bakýlýrsa bakýlsýn Kur’an ve Sünnet gibi iki temel kaynaða dayanan Ýslâm Dini hep ahlâklý olmayý, ahlâklý davranmayý, ahlâkî deðerleri hayata yansýtmayý öðütlemektedir. Zira Kur’an ve Sünnet, zarif ve medenî bir toplumdan beklenen davranýþ ilkelerini (ahlâk) açýklamaktadýr. Zira medeniyet idraki, sonuçta fert ve toplumlarý medenî davranýþa yani ahlâklý ve zarif olmaya yöneltmiyorsa, hiç bir anlam ifade etmez. Kur’an-ý Kerîm, kendisine ilim verildiði halde hayatýna tatbik etmeyen veya bu ilmin tam tersi davranýþlar sergileyen kimselerin bu durumunu, verilebilecek en kö- tü misalle þöyle tavsif etmektedir: “Onlara, kendisine âyetlerimizden verdiðimiz ve fakat onlardan sýyrýlýp çýkan, o yüzden de þeytanýn takibine uðrayan ve sonunda azgýnlardan olan kimsenin haberini oku. Dileseydik elbette onu bu âyetler sayesinde yükseltirdik. Fakat o, dünyaya saplandý ve hevesinin peþine düþtü. Onun durumu týpký köpeðin durumuna benzer. Üstüne varsan da dilini çýkarýp solur, býraksan da dilini sarkýtýp solur. Hz. Peygamber de faydasýz ilimden Allah’a sýðýnmýþtýr. Ýlmin en baþta gelen faydasý, sahibinin davranýþýný olgunlaþtýrýp ahlâkýný güzelleþtirmesi, davranýþlarýný terbiye etmesidir. Resûlüllah (s.a.) þöyle buyurur: “Allah’ým! Faydasýz ilimden, korkmayan kalpten, tatmin olmak bilmeyen nefisten ve kabul edilmeyen duadan sana sýðýnýrým!” Þu halde erdemli/ahlâklý davranýþ, ferdi yücelten ve toplumun geliþip yükselmesine vesile olan her alanda anlam kazanýr. Yani bir toplumun fertleri manevî olarak ibadetle, fikir ve düþünce olarak ilimle, iktisadî açýdan çalýþmayla, ahlâkî olarak erdemle, sosyal açýdan karþýlýklý dayanýþma ve yardýmlaþmayla, maddî olarak da yeryüzünü mamur hale getirmekle geliþir ve yücelir. Ahlâk-amel bütünlüðünün ilk ve en önemli esaslarýndan biri, bir deðer olarak sahip olduðu ahlâkýný medeni davranýþa dönüþtürebilmesi, medeni olmayan kötü ve çirkin huylar ile insaný alçaltan davranýþlardan kaçýnmasýdýr. Tabiatýyla bu neyin iyi neyin kötü olduðunu bilmeyi gerektirir. “Ben, güzel ahlâký tamamlamak için gönderildim” ve “Muhakkak Al- lah, güzel ahlâký sever ve çirkin ve insaný alçaltan davranýþlardan da hoþnut olmaz” hadislerinde olduðu üzere Hz. Peygamber bazan, genel olarak güzel ahlakýn öneminden söz ederken diðer bazýlarýnda ise somut olarak neyin güzel ahlak neyin ise çirkin olduðunu belirtir. Özellikle ilk olarak zikredilen hadisinde Hz. Peygamber’in, “güzel ahlâk”ý risâletinin esas gâyesi olarak gördüðü belirtilmelidir. Bu ayný zamanda ahlakýn amelle bütünleþmesinde rol model veya örnek þahsiyetlerin önemini gösterir. Bu itibarla O’nun (s.a.) hayatýnýn her safhasýnda güzel ahlâk numunelerini görmek mümkündür. Hz. Peygamber’in güzel ahlaký risaletinin gayesi olarak deðerlendirilmesi, ahlaký, “dînimiz, dünyamýz ve âhiretimizin mamur olmasýna yol açan davranýþlar” olarak anlamamýza yol açar. Hz. Peygamber’in þu duasýný da böyle yorumlamak mümkündür: “Allah’ým! Bana iþimin ismeti olan dînimi ýslah et. Varacaðýmýz yer olan âhiretimi de ýslah et. Benim için hayatý her hayýr hususunda ziyade kýl ve bana ölümü her þerden rahat kýl.” Ahlâki özellikleri kazanmada ahlaký amele dönüþtürmede, yukarýda da deðindiðimiz gibi, “örnek þahsiyetler” ve “rol modeller” son derece önemi haizdir. Bu anlamda Hz. Peygamber, özelde Müslümanlar genel olarak da bütün insanlýk için örnek bir þahsiyettir. Zira Allah Teâla’nýn, geçmiþ peygamberlerin bir mîrasý olarak, güzel ahlâkýn bütün yönlerinin kendisinde mükemmel mânada temsil edilen ve Kur’an’da “üsve-i hasene=en güzel örnek” olarak taltif edilen ve hakkýnda “Muhakkak sen, yüce bir ahlâk üzeresin” buyuru- 31 lan Resûlüllah’ý Müslümanlara göndermesi, özelde bu ümmete genelde ise bütün insanlýða olan nimetlerin en büyüklerindendir. Zira Allah’tan aldýðý ilahi mesajlarý O (s.a.), harfiyyen hayatýna yansýtmýþtýr. Bu itibarladýr ki, Hz. Âiþe’ye (r.a.) Hz. Peygamber’in ahlâký sorulmuþ ve “Onun (s.a.) ahlâký Kur’an’dan ibarettir” cevabýný vermiþtir. Bu sözüyle Hz. Âiþe, Resûlüllah’ýn hayatýnýn, Kur’an’ýn canlý örneði olduðunu kastetmiþtir. Zira Hz. Peygamber, Kur’an’ý insanlara sözleriyle açýkladýðý gibi, hayatýnda da Kur’an’ýn gereðini uygulamýþtýr. Bu itibarla, geçmiþ peygamberlerin hayatlarýna dair bilgiler kaybolduðu halde, doðumundan vefatýna kadar Resûlüllah’ýn sîretinin en ince ayrýntýlarýna ait rivayet ve bilgilerin kaydedilerek nesilden nesile aktarýlmýþtýr. Özellikle Onun (s.a.) peygamberliði ile Medine’ye hicreti sonrasý döneme ait bilgi ve rivayetler çok daha ayrýntýlýdýr. Her asýrda bu konuda pek çok eser kaleme alýnmýþtýr. Kadý Ýyaz’ýn Þifâ-i Þerif’i bu konudaki en önemli ve bereketli kitaplardan biridir. Öte yandan ahlâkýn davranýþa dönüþmesinin en önemli tezâhürü, “medenî davranýþ”týr. Medenî davranýþ, esasen “âdâb-ý muâþeret”ten baþka bir þey deðildir. Bir anlamda “adâb-ý muâþeret”, medenî davranýþýn (ahlak) sosyal hayat içerisinde uygulayýþ biçimleridir. Hz. Peygamber aþaðýda mealini vereceðimiz hadislerindeki özlü ve kapsamlý sözleriyle, Rabbi, kendisi ve insanlarla olan iliþkisinin ölçüsünü ortaya koymuþ, bu açýdan medeni davranýþ modelleri (adab-ý muaþeret) sunmuþtur: “Müminlerin îman bakýmýndan en kemâle ermiþi, ahlâký en mükemmel olandýr. Sizin en hayýrlýnýz, kadýnlarýnýza karþý en hayýrlý ve ahlâklý olanýnýzdýr.” “Muhakkak kiþi güzel ahlâkýyla, geceleri ibadetle gündüzleri de oruçla geçiren kimsenin derecesine ulaþýr.” 28. sayi sayfalar 30.04.2009 32 “Nerede olursan ol Allah’tan kork; bir kötülük yaptýðýnýzda onun ardýndan bir iyilik yap ki, onu yok etsin. Ýnsanlara da güzel ahlâk ile muamelede bulunun.” Bu itibarla medenî davranýþýn yani güzel ahlâkýn Kur’an ve Sünnet’te yer alan en önemli hususiyetlerinden birinin, insanlara sertlikle deðil, þefkat, müsamaha ve yumuþaklýkla muamele etmek yani “geçimli insan olmak” olduðunu söylemeliyiz. Yine insanlarla muamelede kýzgýnlýða sebebiyet verecek davranýþlarla mücadele etmek, devamlý kendini haklý çýkarmamak, öfkesine hakim olmak, haklý olduðu bir durumda bile muhatabýna müsamahakâr ve dürüst davranmak, her hal ü karda dosdoðru olmak, þiddet ve zorluklar karþýsýnda yumuþaklýk göstermek, Sünnet’ten öðrendiðimiz güzel ahlâk örnekleridir. Allah Teala, Kur’an-ý Kerim’de “(Resûlüm!) Sen af yolunu tut, iyiliði emret 14:31 Uhr Seite 32 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir ve cahillerden yüz çevir” buyurur. Diðer bir ayette ise “Sana emredildiði gibi dosdoðru ol” buyurulmuþtur. Hz. Peygamber esasen baþka bir yol üzerinde olamazdý. Þu halde buradaki “ahlâkýn kategorik emr”i, esasen ümmet içindir. Yine Kur’an’da, “ibâdü’r-Rahmân= Rahman’ýn kullarý” diye nitelenen kimseler hakkýndaki, “Rahman’ýn (has kullarý onlardýr ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve kendini bilmez kimseler onlara laf attýðýnda (incitmeksizin) ‘Selam!’ derler (geçerler)” âyetinde de, Allah’ýn gerçek kullarýnýn ahlâkýnýn ipuçlarý vardýr. Ayný þekilde Allah’ýn, geniþliði yer ve gök kadar olan cennet hazýrladýðýný vadettiði müttaki kullarý hakkýndaki, “O takvâ sahipleri ki, bollukta da darlýkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanlarý affederler. Allah da güzel davranýþta bulunanlarý sever” âyeti de, sözünü ettiðimiz ahlâk-amel bütünlüðünde hayat Eylül-September 2008 Ramazan 1429 örnek þahsiyetlerin önemine iþaret etmektedir. Hz. Peygamber’in insanlara rýfk ve müsamaha ile davrandýðýnýn en önemli misallerinden biri de, þu hadistir: Ebû Hüreyre’nin bildirdiðine göre, bir bedevî mescidin duvarýna küçük abdest bozmuþtu. Orada bulunan sahâbîler, onu derhal bu fiilinden vazgeçirmek için oraya koþtular. Bunun üzerine Resûlüllüh (s.a.), “Küçük abdest bozduðu yerin üzerine bir kova dolusu su dökün” dedi ve þöyle buyurdu: “Muhakkak siz, zorlaþtýrýcý deðil, kolaylaþtýrýcý olarak gönderildiniz.” Þüphesiz bu ahmak ve kaba bedevînin davranýþýna karþý gösterilecek en güzel tavýr, kolaylýk ve geniþliktir. Enes’ten (r.a.) nakledildigine göre o þöyle demiþtir: “Bir keresinde Resûlüllah ile birlikte yürüyordum. Resûlüllah’ýn üzerinde saçaðý kalýn Necrân dokumasý bir kaftan vardý. Derken bir bedevî bize yetiþti ve Hz. Peygamber’in kaftanýndan tutup þiddetle çekti. Bu sýrada ben Resûlüllah’ýn boynu ile iki omuzu arasýna baktým. (Bir de ne göreyim?) Bedevinin kaftaný þiddetli çekiþinin etkisiyle kaftanýn (kalýn) kenarý Resûlüllah’ýn boynunda iz býrakmýþtý. Sonra bedevî, ‘Yâ Muhammed! Yanýnda bulunan Allah’ýn malýndan bana da verilmesini emret!’ dedi. Bunun üzerine Resûlüllah þefkatle bedevîye baktý ve gülerek, ona istediðinin verilmesini emretti.” Bu tavrýyla Hz. Peygamber, câhil, usûl ve âdap bilmez bu bedevînin yetiþme ortamýný dikkate alýp ona karþý medenî bir insandan beklenen tavrý ortaya koymuþtur. Netice olarak þunu söyleyebiliriz ki, ahlak-amel, deðer-davranýþ bütünlüðü son derece önemi haizdir. Ahlakýn amele dönüþmesinde ise iki husus özellikle öne çýkar: 1. Bir örnek þahsiyet, ahlak abidesi olarak Hz. dosya Peygamber, 2. Bu örnek þahsiyetin (Hz. Peygamber) Sünnetinin bütününde tezahür eden “edep/medeni davranýþ modelleri” Esasen bu iki husus, bir deðer olarak ahlakýný amele ve davranýþa dönüþtürmek isteyen kiþi için temel ölçüdür. Zira Kur’an’da, “üsve-i hasene” vurgusu ve “büyük bir ahlak üzere gönderildiði” bildirilerek Hz. Peygamber’in þahisyeti bir rol model olarak öne çýkarýrken diðer taraftan da Hz. Peygamber, hayatýyla bunu somutlaþtýrmýþ, ahlakýnýn tezahürlerini ortaya koymuþtur. Gayr-i müslim ülkelerde azýnlýk halinde yaþayan biz Müslümanlara düþen ise, bu davranýþ modellerini iyi özümseyip onlarla özdeþleþmek ve dolayýsýyla “Ýslamî temsil görevi”mizi en iyi surette yerine getirmektir. 1 Bu konuda geniþ bir araþtýrma için bk. http://www.islamhukuku.com/Uploads/Sayilar/sayi7__(p13-49)564.PDF 28. sayi sayfalar 30.04.2009 röportaj aman ne çabuk geçiyor. Son Ramazan ayýnýn izleri zihnimizden silinmeden yeni bir Ramazan ayýný ihya ediyoruz. Ramazan ayýnýn ardýndan Kurban Bayramý da, þüphesiz ayný hýzla misafirimiz olacak. IGMG’de Kurban Bayramý denilince akla gelen ilk þey, Kurban Kampanyasý organizasyonu. Pek de uzakta durmayan Kurban Bayramý’ný hesaba katarak, IGMG Sosyal Hizmetler Baþkaný Ali Bozkurt’a, yeni bir Kurban Kampanyasý öncesi Kampanya ile ilgili son durumu sorduk. Hayat: IGMG Kurban Kampanyasý 2008 hazýrlýklarýyla ilgili bilgi alabilir miyiz? Ali Bozkurt: Tabiî, öncelikle Kurban Komisyonu’nun yýl boyu toplantýlar yaparak altyapý hazýrlýklarýný takip ettiðini ifade etmem gerek. Önümüzdeki haftalarda gönüllüler, tanýtým ve hedef ülkelerle ilgili hazýrlýk çalýþmalarýmýz devam edecek. Tanýtým konusunda gerekli olan broþür, afiþ ve 5 dildeki DVD malzemelerimiz hazýrlanmýþtýr. Mübarek Ramazan ayýnda, geçen Z .C Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baskani Sadi Arslan, beraberinde T.C. Münih Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Mustafa Temel, T.C. Köln Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Hasan Çýnar, T.C. Karlsruhe Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Dr.Dursun Aygün, DÝTÝB Basýn-Yayýn ve Halkla Ýliþkiler Müdürü Ekrem Ceþen ve Ge- T 14:31 Uhr Seite 33 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Eylül-September 2008 Ramazan 1429 Hayýr yolunda Kurban Kampanyasý IGMG Kurban Kampanyasý 2008 hazýrlýklarý baþladý yýlki Kurban Kampanya’mýzda görevli olan kardeþlerimiz bu materyallerle cemiyetlerimizde tanýtým çalýþmalarýnda bulunarak, Kurban organizasyonu hakkýnda cemaatimizi ve toplumumuz bilgilendirecekler. Gönüllüler konusunda bölgelerimizden gelen müracaatlarý deðerlendirerek görevli kardeþlerimizi netleþtirme konusunda son aþamadayýz. Gönüllü olarak tespit edilen kardeþlerimizi ikinci aþamada gerek sorumluluklarý ve gereksede gidecekleri ülkeler hakkýnda eðiteceðiz. Hedef ülkelerle ilgili tespit ve iletiþim hazýrlýklarýmýzda ayrýca devam etmektedir. Hayat: Bu arada bu yýl kaç ülkede ne kadar kurban kesimi hedeflenmekte? Ali Bozkurt: Geçen yýl 73 ülkede 74 bin civarýnda kurban kesimi gerçekleþtirmiþtik. Bu yýl ülke sayýsýný 80’e ve hedef kurban sayýsýnýda 80 binin üzerine çýkarmayý planlýyoruz. Tabiî, bu arada biz 100 bin kurban kesimi gerçekleþtirmeyi 2010 yýlýna kadar hedefliyoruz. Önceki dönemlerde beþ yýllýk hedef olarak tespit ettiðimiz bu rakama tespit edilen sürede ulaþacaðýmýzý tahmin ediyorum. Hayat: Hedef ülkelerde görevli olan gönüllüler neye göre tespit edilmektedir? Ali Bozkurt: Hedef ülkede yapýlan çalýþmayý rapor haline getirmek, yine çalýþmalarý fotoðraf ve video olarak kayýt altýna almak ve belirli bir kurumun temsilcisi olmanýn bilincinde olmak, gönüllülerimizin üstlendikleri sorumluluklarýn baþýnda gelmektedir. Bölgelerden bize gelen baþvurularý bu sorumluklardan yola çýkarak deðerlendiriyoruz. Tabi bu arada, Avrupa’da yetiþen önemli bir genç ve üniversiteli kitleyi göz önünde bulundurduðumuzda, bu kesimden kardeþlerimizin görev almasýda bizim için önemlidir. Kurban gönüllüsü olmak onlar içinde ayrý bir birikimdir. Bu konuda Gençlik Teþkilatýmýzla olan iþbirliðimiz devam etmektedir. Hayat: Kurban Kampanyasýnýn anlamýný bir kez daha tazeleyecek olursak neler söylerdiniz? Ali Bozkurt: Öncelikle Kurban vacip olan bir ibadettir. Bu vacip ibadeti kurumsal hale getirdiðinizde ayrýca bir çok hayýrlara vesile oluyorsunuz. Ýþte teþkilat olarak bunu yapmaya çalýþýyoruz. Yardým ettiði- Arslan, Bu Çocuklar Bizim Geleceðimizdir 33 miz bölgede yaþayan insanlarýn refah düzeyinin ve toplumsal bilincinin artmasý bizim için önemlidir ki Kurban Kampanyasý buna vesile olan bir çalýþmadýr. Biz, bu yardýmlarýn o bölgelerdeki insanlarýn hayatlarýný diðer açýlardanda desteklemesini istiyoruz. Ýstiyoruz ki yardým edilen ihtiyaç sahibi sahibi insanlar yaþadýklarý toplumda söz sahibi olsunlar. Bizim burada bir kurum olarak yaptýðýmýz çalýþmalar gidilen ülkelerde kurumsallaþmayý teþvik eden bir etkide bulunuyor. Dikkat ederseniz dünyada bu çerçevede yaþanan yeni ve farklý bir hareketlilik söz konusu. Ýnsani yardým çalýþmalarýnda bulunun kurum ve kuruluþlarýn sayýsý geçmiþe kýyasla artmakta. Tabi bu sevindirici bir geliþme. Bir Kurban Organizasyonuyla siz diðer dünyalarý tanýyor ve iþbirliðine giriyorsunuz. Kurumlar arasý iþbirliðini artýrýyorsunuz. Örneðin Afrka ülkelerinde beraber çalýþtýðýmýz bazý kurumlar, ‘‘biz de böyle olamaz mýyýz’’ diyerek toplumsal sorumluluklarýný artýrýyorlar. nel Baþlýk Sekreteri Alaattin Salçýk ile birlikte Miesbach DÝTÝB Meydan Camii´ni ziyaret ederek, caminin Almanlara tanýtýmýnda bulunan çocuklarla bir araya geldi. Miesbach DÝTÝB Meydan Camii´nindeki çocuklarla sohbet eden Arslan, çocuklar bizim Almanya’da ve Avrupa’da kültürümüzün ve geleceðimizin garantisi olduklarýný belirterek, baþarýlarýnýn devamýný diledi. 28. sayi sayfalar 30.04.2009 34 KÖR TALÝH Talih adýnda bir þair, bir kaside yazýp Timurlenke takdim eder. Kasideyi beðenen hükümdar, huzuruna davet ettiði þairin bir gözünün kör olduðunu görünce, þaka olsun diye sorar: “Mahlasýnýz nedir?” Þair cevap verir: “Talih!” Timurlenk þöyle der: “Çok isabetli bir mahlas bulmuþsun; ‘talihin gözü kördür’ derler.” Þair de müphem bir cevap verir: “Hakkýnýz var Þahinþah! Gözü kör olmasaydý sarayýnýza girer miydi?” DÜNYA HAPSÝ Devrin padiþahý, bir suçluyu, “Suçun büyük, seni müebbet hapse mahkûm ettim!” demiþ. Mahkûm bunu duyunca heyecanla sormuþ: “Ey padiþahým! Muvakkat dünyada, müebbet hapis olur mu?” BASTON Bastona "Frenk Deðneði" denildiði zamanlarda, derviþin biri Kethüdazade Arif Efendinin bastonunu görüp sitemle sormuþ: “Bu Frenk deðneði de kimin?” Arif Efendi, cevap vermiþ: “Ben onu sünnet ettirdim…” KÜÇÜK YALAN Ýbni’s-Seken’in kýzý Esma (r.a.), Peygamber Efendimiz’e: “Yâ Resulallah, birimiz, canýnýn istediði bir þeye, ‘caným istemiyor’ dese, bu yalan sayýlýr mý?” diye sordu. Efendimiz (s.a.v.), Esma’nýn bu sorusuna karþý þöyle buyurdu: “Yalan, yalan olarak yazýlýr; küçük yalan da küçük yalan olarak yazýlýr.” GÖRMEME NÝMETÝ Hilâl-i Râî'nin, Kör Þair Beþþar diye tanýnan bir dostu vardý. Hilâl ona arasýra aðýrca þakalar yapardý. Hilâl-i Râî bir gün Beþþar’a sordu: “Cenab-ý Hak bir kimseyi görmekten mahrum ederse, onun yerine baþka bir nimet verirmiþ. Seninki nedir?” Beþþar biraz kýzarak cevap verdi: 14:31 Uhr Seite 34 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Eylül-September 2008 Ramazan 1429 komik yazýlar Hazýr Cevaplar “Senin gibilerin yüzünü görmemek...” PALTO Ressam Ýbrahim Çallý, bir kýþ günü terziden yeni paltosunu aldý. Ve o gün kendisine yeni bir palto alan bir arkadaþý ile karþýlaþtý. “Bak Çallý,” dedi arkadaþý. “Benim paltom seninkinden daha güzel.” Çallý, “Nesi güzel?” deyip dudak büktü. Arkadaþý paltosunun içini gösterdi: “Bak,” dedi, “benimkinin içinde kürk var.” Ünlü ressam yarý alaylý cevap verdi: “Benimkinin içinde de Çallý var.” YEDEK HAFIZA Bir gün, sahabeden birisi Peygamberimize (a.s.m.): “Hafýzam kuvvetini kaybetti. Ýþittiðim sözleri, aklýmda tutamýyorum!” deyip yardým istemesi üzerine Peygamberimiz (a.s.m.): “Sað elinden faydalan...” buyurdu. “Nasýl faydalanayým?” diye soran sahabesine Efendimiz (a.s.m.) þöyle cevap verdi: “Duyduðun sözleri, yazýp bir yerde sakla!” EÞSÝZ ESER 18. yüzyýlýn meþhur Fransýz þairlerinden A. Piron’a, yazar geçinen birisi bir gün þöyle demiþ: “Hiç kimsenin cesaret edemediði, etmeyeceði bir konuda eþsiz bir eser yazmak istiyorum, ne dersiniz?” Piron da ona þu tavsiyede bulunmuþ: “Öyle ise kendinize bir methiye (övgü) yazýn!..” KÝTABA GEÇMEK Babýâli’nin nüktedan simalarýndan Nurettin Artam, yolda karþýlaþtýðý Ahmet Muhip Dranas’a, “Tebrik ederim dostum,” demiþ. “Ýsminiz kitaplara geçmiþ bulunuyor.” Ahmet Muhip Dranas, merakla sormuþ: “Yok caným, nerde gördün?” Nurettin Artam, büyük bir ciddiyetle cevap vermiþ: “Telefon rehberinde.” MUTLU SON Necip Fazýl’dan, bir piyes hakkýnda bilgi istediklerinde: “Ýyi bir piyes,” demiþ. “Sonu iyi bitiyor.” “Nasýl yani?” diye sormuþlar: “Yani,” demiþ. “Perde kapanýnca herkes çok seviniyor.” PINARDAN KAYNAÐA Bestekâr Selâhattin Pýnar’a, yine kendi gibi bestekâr olan Saadettin Kaynak ile aralarýndaki fark sorulduðunda, þöyle mütevazi bir cevap verir: “Soyadlarýmýza bakýldýðýnda anlaþýlýr efendim. O koskoca bir kaynak, ben ise sadece bir pýnarým.” TEHLÝKE NEDÝR? Biri, Hz. Peygamberin arkadaþlarýndan Malik b. Bera’ya sorar: “Allah, Kur’an’da; ‘Kendinizi kendi elinizle tehlikeye atmayýn (Bakara, 195)’ buyuruyor. Burada sözü edilen tehlike nedir? Savaþ meydanýnda düþman karþýsýndaki tehlike midir?" Hz. Bera þu cevabý verir: “Hayýr, tehlike o deðildir. Tehlike, bir kiþinin günah iþledikten sonra artýk Allah beni affetmez diye zannetmesidir.” YETERLÝ OLAN Bir öðrencisi Konfüçyüs’e dedi ki: “Yaþadýðýn kentte seni herkesin sevmesi nasýldýr?” “Yeterli deðil,” cevabýný alan öðrenci bir daha sordu: “Peki, kentte seni herkesin sevmemesi nasýldýr?” Konfüçyüs þöyle cevapladý: “Yeterli deðil. Ýnsanlarýn arasýnda iyilerin seni sevmesi; kötülerin de sevmemesi daha iyidir.” AÇIK KAPI Allah dostlarýndan Salih Murri, bir sohbetinde sýk sýk: “Bir kimse Hakk’ýn kapýsýný durmadan ýsrarla çalarsa bu kapý bir gün ona mutlaka açýlýr,” diye tekrar etmektedir. Arka sýralarda sohbeti dinlemekte olan Rabia Hatun dayanamaz, Salih Murri’nin sözüne müdahale eder: “Daha kaç defa o kapý çalana açýlýr, deyip duracaksýnýz! O kapý ne zaman kapanmýþtý ki tekrar açýlsýn.” EN AKILLI OLAN “En akýllý kimdir?” diye soruyorlar Hz. Peygamber’e (asm). Þöyle buyurur: “En akýllýnýz, Allah’tan en çok korkanýnýz, emir ve yasaklarýna uyanýnýzdýr.” RUH NEREYE GÝDER? Ýbni Abbas’a soruyorlar: “Ölünce ruhlar nereye gider?” Cevap verir: “Mum söndüðünde ýþýðý nereye gider?” GÜNAHA MEYLETMEK Mehmet Zahid Koktu mutasavvýf ve arif bir kimseydi. O yaþayýþýyla ve konuþmaklarýyla insanlarý kendine çekerdi. Zeyrek’te otururdu. Sevenleri akýn akýn ziyaretine gider, sohbetini dinlerdi. Bir gün birisi sordu: “Hocam ben zikrimi artýrdýkça günahlara meylim de artýyor.” Þu cevabý verdiler: “Bir cisim havada ne kadar çok hýzla giderse atmosfer de ona o hýzla karþý koyar. Sen zikrine, ibadetine devam ettikçe elbette þeytan seninle uðraþacak. Ýbadetine devam edersen bu hal senden kalkacak. Daha güzel þeylere ulaþacaksýn.” OMLET George Orwell, bir komünizm sempatizanýyla Stalin’in baský rejimini tartýþmaktadýr. Sempatizan der: “Ama yumurtalarý kýrmadan omlet yapamazsýnýz ki.” George Orwell cevap verir: “Peki ama omlet nerede?” YORGAN Bir adam arkadaþýnýn evine gece yarýsý misafir gider. Kýþ mevsimi olduðundan gece yatakta titremektedir. O sýrada konaðýn harem kýsmýndan ney sesi duyulmaktadýr. Misafir duvarýna vurarak, ev sahibine: “Ne yapýyorsunuz?” diye sorar. Ev sahibi cevap verir: “Ýsfahan peþrevini çýkarmaya çalýþýyorum.” Misafir bunu duyunca dayanamaz ve þöyle baðýrýr: “Aman efendim býrakýn Ýsfahan peþrevini de bana bir yorgan çýkarýnýz.” PARANIN HAYIRLISI Hz. Peygamber’e (asm) sordular: “Bir paranýn hayýrlý olup olmadýðýný nasýl anlarýz?" Allah’ýn Resulü þöyle cevap verdi: “Hayýrlý para, insanýn kendisine, ailesine ve geçimine harcadýðý paradýr." TERSÝ VE DÜZÜ Picasso, Rodin'e yeni tamamladýðý bir tablosunu göstererek: "Bu eserim, hoþunuza gitti mi? Ona henüz imzamý koymadým, bu konuda fikrinizi almak isterim” diye sordu. Rodin, tabloyu evirip çevirdikten sonra fikrini söyledi: "Evet, dostum, tablonuza imzanýzý koymanýzý tavsiye ederim. Böylelikle hiç olmazsa tablonun neresinden asýlacaðý belli olur." TEKLÝF Ýmam-ý Azam Ebu Hanife’ye Kufe valisi tarafýndan en yüksek yargý makamý teklif edildi, imam reddetti. Kendisine hayli ricada bulunuldu dostlarý tarafýnda bu teklifi reddetmesi halinde can güvenliði bulunmadýðý hatýrlatýldý. Büyük Ýmam bu ýsrarlara þu cevabý verdi. “Bu dünyada cezalandýrýlmak, ahirette cezalandýrýlmaktan evladýr. Bir yöneticinin beni öldürmeye gücü yeter fakat tekliflerini kabul ettirmeye asla.” HERKES KENDÝNE GÖRE Bernard Shaw’ýn da hazýr bulunduðu bir toplantýda tiyatrodan söz ediliyor. Yazar herkesi dinledikten sonra þöyle demiþ: “Tiyatro dediðimiz gerçekten çok garip. Yazar kendine göre bir oyun yazar... Aktörler bunu kendilerini göre yorumlayýp oynarlar… Seyirciler de kendilerine göre ayrý ayrý anlamlar çýkarýrlar…” 28. sayi sayfalar 30.04.2009 özel köþe Yalnýzlýk Ýçimi Burar Bu dünya denen Âlemde kimler yalnýz kalmadý ki Hz Âdem de yalnýzdý. Bu silsilenin ilkiydi ve Nebiler hep yalnýz baþladýlar. Hak Davanýn yücelmesi için RABBÝMÝN ellerine verdiði sancaðý ileri götürebilmek ve Yaratýcýnýn rýzasýný alabilmek için ne çekmediler ki. Hep zoru seçerek yalnýzlýk vadisinde ilerlediler. Bir de yalnýzlýðýn öbür yüzü var ki acýlar, dertler dururken dünya uðruna sözünde durmayanlar var. Hz Hüseyin`e söz verip de Kerbela`da yalnýz býraktýklarý gibi söyledikleri ve savunduklarý kelimede ‘’Gönüllerimiz seninle ama kýlýçlarýmýz sana karþý’’ diyerek güya kendilerini savunmuþ oldular. Yalnýzlýk, gece gibi karanlýk, insanlarýn ruhuna yalnýzlýðý tattýrýr. Dost dediðin insanlarýn arkadan hançerledikleri gibi. Yalnýzlýk, dava sahibi insanlarýn liderini, zor zamanlarýnda býrakýp kaybolduklarý gibi. Yalnýzlýk aslýnda içimi burar bir ürperti oluþturur bende. Yalnýzlýk insanýn bir imtihanýdýr esasýnda. Velhasýl Hak davanýn ve haklýnýn savunucusu olmanýn zor ve engelli yollarda ilerlemek olduðunu bilerek yürümektir vesselam… BABAMIN EHLÝYET ALMASI Babamýn ehliyet almasýnýn Türkiye ve Almanya durumu olduðu için önce Türkiye penceresinden baþlayalým. Babam askere gitmeden önce Karaman`da aðýr vasýta ehliyetini almak için imtihana girer. Direksiyon ve yazýlý imtihan bittikten sonra sýra uygulamalý tamir ve sözlü imtihana gelir. Önce arabayý bozarlar babamý çaðýrýrlar ve: —Hacarap hadi arabayý çalýþtýr derler. Tabii babam kontaðý çevirir ama týk yok, hemen elektrik akýmýný takip eder bakar ki platinde kâðýt var çeker alýr ve araba çalýþýr. Bu sefer tutarlar sözlü imtihana ve sorarlar: —Hacarap karbüratö- 14:31 Uhr Seite 35 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Eylül-September 2008 Ramazan 1429 HACARABIN SERÜVENLERÝ-15 re pense düþse nasýl çýkarýrsýn. Babam da: —Muavin eksozdan girer alýr gelir deyince. Ýmtihaný yapan memur: —Kaybettin Hacarap muavin eksozdan girer mi sen bizle dalgamý geçiyorsun. Sen çok sinirlisin böyle durumda trafikte tehlikeli olursun deyince. Babamda: —Karbüratöre hiç pense düþer mi der. Tam olayý kapatacaklarý sýrada yani ehliyeti kaybedeceði zaman Karaman’ýn eþrafýndan biri elinde bastonla koþarak gelir ve onlara: —Bu garipten ne istiyorsunuz adam kazandýðý halde kaybettirmeye mi çalýþýyorsunuz. Ýlla cebinize bir þey mi koymasý lazým diye çýkýþýnca babam da ehliyeti cebine koyuyor. Tabii Almanya penceresinden bakýnca biraz daha gülünç oluyor. Babam tutuyor 1969 senesinin son aylarýnda sýfýr Ford 20 M alýyor. Tabii Türkiye ehliyetim var diye sürmeye devam ediyor. Bir gün arkadaþýnýn biri: —Hacarap senin ehliyetin var mý ki? Araba sürüyorsun deyince. Babamda: —Türkiye’den 2-3 ehliyetim var birini Konya’dan, birini Kars’tan birini de askerde aldým deyince. Arkadaþý: —Sen yine de bir sor diyor. Babam araþtýrýyor ehliyetleri kayýp tabii bir sürücü kursuna baþvuruyor. Babam içeri giriyor bakýyor içerde bir temizlikçi Babam: —Ben ehliyet için gelmiþtim diyor. M.Salih AYDIN Temizlikçide: —Birazdan gelirler diyor. Babamda: —Benim ehliyetim var ama kaybettim bu iþ nasýl oluyor diye çat pat derdini anlatýyor. Temizlikçi de doldurulacak test kâðýtlarýný gösteriyor. Babam durumu öðrenince oturup bekliyor. Beklerken aklýna bir fikir geliyor ve temizlikçi kadýna: —Bunun doðrularýný kalemin ucuyla noktala diyor kadýnda cetveli üzerine koyup noktalýyor babam da 10 DM veriyor. Adam gelince durumu ona da anlatýyor o da o test kâðýdýný çýkarýp veriyor. Babam da hemen dolduruyor. Adam babama soruyor: —Araba sürmesini biliyor musun? Babam da: —Uçak, tiren hariç hepsini sürerim deyince dýþarýda arabaya bindiriyor ve: —Hadi sür bakalým diyor. Babam bir bakýyor araba otomatik vites tabii hiç sürmediði bir araba: —Ben böyle araba sürmedim deyince adam gösteriyor babam da gazlýyor adam bakýyor iyi park yaptýrýyor o da tamam böylelikle ehliyeti alýyor. CÝMRÝLÝK BU KADAR ZOR Zamanýn birinde babam Tilkicilerin þoförü olmuþ. Sonra Morcalý Köyüne müþteri götürüyor. Babam arabayý sürerken Tilkicinin oðlu Osman babama diyormuþ: —Hacarap sen direksiyonu bana ver sen gazla vitesi idare et camdan dýþarýda. Tabii böyle devam ederken kamyon bozulmuþ bizim Tilkici çok cimri imiþ bahçede aðacýn altýnda et piþirtmiþ tam yiyeceðinde babam gelmiþ ve: — Araba bozuldu demiþ Tilkici de: —Kaç para tamiri? diye sorunca Babam da: —20 lira deyince Tilkici ekmeði yutamamýþ bo- 35 ðazýnda kalmýþ. Adamý ölmekten zor kurtarmýþlar oðlu Osman biraz sürmeyi öðrenince babama yolu göstermiþler. BABAMIN BESMELESÝ Babam parayý sevmediðinden cebinde para tutmaz yani para harcamada çok cömerttir. Bize de þunu söyler: —Cebimde para olmadýðý zaman rahatlýyorum. Onun için harcamalarý anneme býraktý. Para lazým oldu mu annem verir onuda az verince iþine gelmez. Babam anlatýyor: -Haným izinde harçlýðý az verince ben de hanýmýn bir yerlere gitmesini bekliyorum. Haným dýþarý çýkýnca cüzdaný sakladýðý yerden buluyorum ve içinden alýyorum ama besmelesiz almýyorum. Ben alýyorum þeytan da almasýn. Tabii haným gelince her þey ortaya çýkýyor ama deðer ben parayý çoktan aþýrdým bile. Babam bu güldürmek için bir þeyler bulur vesselam. Bugünlük de bu kadar dostlar saðlýcakla kalýn. 28. sayi sayfalar 36 30.04.2009 14:31 Uhr Seite 36 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Eylül-September 2008 Ramazan 1429 bulmaca 28. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya amazan ayý Hicrî takvimin 9.cu ayýdýr. Hicrî takvim, arabçada kamer denilen ayýn hareketlerine göre düzenlendiði için de kamerî takvim diye de bilinir. Bunun için Hicrî takvimi oluþturan aylara kamerî aylar da denir. Ramazan ayý da bu aylarýn dokuzuncusudur ve oruç ayýdýr. Ramazan ayý 29 ve bazen de 30 gün olur. Hicrî yýl 354 veya 355 gün olduðu için de her yýl ortalama 11 gün önce baþlar ve 36 yýlda bir 365 günlük takvime göre ayný aya ve zamana rastlar. Bakara Sûresi’nde “Orucun sayýlý günlerde...” [2:184] farz olduðu, bu sayýlý günlerin ise, “Ramazan ayý” olduðu bildirilmekte, bu yüzden de “Öyleyse sizden kim bu ay’a eriþirse, oruç tutsun” [2:185] emri ile Ramazan ayýnýn oruç ayý olduðu bildirildiði gibi, Peygamber Efendimiz (sav) de Ýslam’ýn beþ temel esesýný anlattýðý hadis-i þerifinde, farz olan orucu “.... ve Savmi Ramazane...“ (Ramazan orucu) diyerek de Oruç ayýnýn Ramazan ayý olduðunu bildirmiþtir. Oruç kimlere farzdýr? Orucun bir Müslümana farz olmasý için o kiþinin önce, Ýslamî olarak ibadetle mükellef olma þartý olan akil ve balið olmanýn yaný sýra, sýhhat ve ikamet sahibi (mukim) olmasý gerekir. Bakara Sûresi’nin 184. ayeti hasta ve sefer halindeki Müslümanlarýn Ramazan orucu ile ilgili hükmü þöyle bildirmektedir: “(Oruç) sayýlý günlerdir. Sizden her kim hasta yahut yolcu olursa tutamadýðý günler kadar diðer günlerde oruç tutar. (Ýhtiyarlýk veya þifa umudu kalmamýþ hastalýk gibi devamlý mazereti olup da) oruç tutmaya güçleri yetmeyenlere bir yoksulu doyuracak fidye gerekir.” [2:184] Orucun mahiyeti nedir? Oruç, bir müslümanýn Allah’ýn emrine ve O’nun rýzasýný kazanma amacýyla insanýn nefsine, yeme, içme ve eþlerarasý cinsel iliþki gibi normal zamanlarda meþru olan bu þeyleri belirli bir süre yasak etmesidir. Orucun Ramazan ayý içindeki vakti ise gündüz R 14:31 Uhr Seite 37 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Eylül-September 2008 Ramazan 1429 Ramazan Orucu’nun genel hükümleri vakitleridir. Gündüz vakitleri, sabahleyin oluþan Fecr-i Sadýk’ýn (þafak vakti) baþlangýcýndan itibaren, akþamleyin güneþin gurubuna (batýþýna) kadar olan vakittir. Ýslam alimlerinin bir kýsmý, oruca ihtiyaten birinci þafaktan (yalancý þafak) baþlanabileceðini söylemiþ iseler de aslolan fecr-i sadýktýr. Peygamber efendimiz (sav) orucu çok hikmetli bir þekilde tarif etmiþ, müslümanlar için bir koruyucu muhafýz olduðunu bildirmiþ ve karþýlýðýnýn da ancak Allah (cc) tarafýndan verileceðini haber vermiþtir. “Oruç insaný Cehennem ateþinden koruyan bir kalkandýr. Týpký sizi harpte ölüme karþý muhafaza eden bir kalkan gibi.” (Nesâî, Savm, IV, 167) “Oruç bir kalkandýr. Oruçlu kötü (kem) söz söylemesin. Kendisiyle itiþ mek ve dalaþmak isteyene iki defa “Ben oruçlu yum”desin ve uymasýn. Ruhum, yed-i kudretinde (kudret elinde) olan Allahu Teâlâ (c.c)’ya yemin ederim ki; oruçlu aðzýn (açlýk) kokusu, Allah indinde misk kokusundan daha temizdir. Cenab-ý Hak buyurmuþtur ki: “Oruçlu kimse benim rýzam için yemesini, içmesini ve cinsi arzularýný býrakmýþtýr. Oruç doðrudan doðruya bana edilen (riya karýþmayan) bir ibadettir. Onun sayýsýz sevabýný da, doðrudan doðruya ben veririm. Halbuki baþka ibadetlerin hepsi on misliyle öden mektedir.” (Buharî, 897) Oruca ne zaman ve nasýl niyet edilir? Oruç ibadetinin yerine getirilmesi için niyet þarttýr. Niyetin vakti ise, akþamdan ertesi gün kuþluk vaktine kadardýr. Genellikle sahur yemeðinden sonra niyet edilse de, niyetini unutan kimse kuþluk vaktine kadar niyetini gerçekleþtirebilir. Asýl niyet kalble Ýlhan BÝLGÜ olacaðý için Ramazan orucu tutmak amacýyla, sahura kalkan veya sahura kalkmadýðý halde gündüz oruç tutmayý düþünüp bu düþüncesini gerçekleþtiren kimse, dili ile niyet etmese de niyet etmiþ sayýlýr. Orucu bozmayan þeyler nelerdir? Peygamber Efendimiz (sav), unutarak yiyen ve içen bir sahabeye hitaben “Orucunu tamamla!. Sana ancak Allahu Teâlâ (cc) yedirdi ve içirdi.” buyurarak, oruç tutan bir mükellefin unutarak yer veya içerse orucunun bozulmayacaðýný bildirmiþtir. Ayrýca kan aldýrmak ve kendiliðinden kusmak ile ihtilam olmak da orucu bozmaz. Orucu bozan ve kefareti gerektiren haller nelerdir? Gýda alma/beslenme ve susuzluðun giderilmesi amacýyla vücuda yiyecek birþeylerin alýnmasý ve cin- sel iliþki orucu bozar. Bunun için, orucun bu þekilde kasten bozulmuþ olmasý halinde, mükellef Müslüman, hem bu orucu gününe gün kaza eder ve hem de ceza olarak arka arkaya olmak üzere iki ay oruç tutar. Bu iki aylýk oruca keffaret orucu denir. Bir mükellefe hem kaza, hem keffaret’in gerekli olmasý için þu durumlarýn meydana gelmiþ olmasý lazýmdýr: 1) Kasden orucu bozmuþ olmak þarttýr. 2) Mükellef, orucunu kendi iradesi ile bozmuþ olmalý; zorlama ile bozmamýþ olmalýdýr. 3) Oruçlu, oruca baþladýktan sonra hastalanmamýþ ya da sefere çýkmamýþ olmasý gerekir. 4) Oruçlu, geceden niyet etmiþ olmalýdýr. 5) Mükellef, orucunu bozarken, tabiî gýdalardan veya gýda yerine geçebilecek yiyecek ve içeceklerden faydalanmýþ olmalý veya cinsel iliþkide bulunmalýdýr. Orucu bozan ve sadece kazayý gerektiren durumlar nelerdir? Mükellefin herhangi bir kasdý olmadan, zorlama ve hata sonucu orucu bozulursa, gününe gün kaza etmesi gerekir. Meselâ Ramazan ayýnda oruca niyyet eden bir mümin, unutarak yeyip-içer veya cima eder, daha sonra da sýrf cehaleti sebebiyle orucunun bozulduðu zannýna kapýlarak iftar ederse; günü gününe kaza eder. Zorla iftar ettirilmiþ olan kimsenin veya hataen orucunu bozmuþ olan mükellefin de sadece kaza etmesi esastýr. Keffâret lâzým gelmez. Oruçlu misk ve gül gibi bir þey koklayabilir; gözüne sürme çekebilir, zayýf düþmeyecekse, kan aldýrabilir; misvak kullanabilir, aðzýný diþ macunu olmaksýzýn fýrça ile fýrçalayabilir, aðzýna su alýp gargara yapabilir, serinlemek ve hara- 37 reti gidermek için duþ alabilir veya ýslak beze sarýnabilir. Ramazan’da oruç tutmamayý mübah kýlan mazeretler nelerdir? Bakara Sûresi’nin 184. ayeti, Ramazan ayýnda oruç tutmamayý mübah kýlacak þartlarý açýklamýþ ([2:184]), Ramazan’da tutulamayan ve daha sonra da kazasý mümkün olmayan hallerde de her gün karþýlýðýnda bir fakirin doyurulmasýna yetecek kadar fidye ödenmesini emretmiþtir. Bunun için, mükellefin hasta olmasý veya seferî olmasý, Ramazan ayý orucu hususunda, mükellefi sorumlu tutmamýþ, ancak bunu kendisine býrakmýþtýr. Eðer mükellef oruc tutmaz ise, daha sonra bu orucu kaza eder. Oruç tutmaya gücü yetmeyen ihtiyar kimse demek olan Þeyh-i Fanî de oruç tutmakla mükellef deðildir. Bu durumdaki bir kimse, oruç tutmaz; ama, her gün için bir yoksula fidye verir. Ýyileþme durumu olmayan hastanýn hali de böyledir. Kadýnlarýn hayýz ve nifas hallerinde olmasý Ramazan orucunu tutmalarýna manidir. Bu durumdaki kadýnlar oruç tutmazlar, ancak bu halleri geçtikten sonra Ramazan orucuna devam ederler, tutamadýklarý oruçlarý da Ramazan sonrasýnda kaza ederler. Hamile ve çocuk emziren kadýnlar ise, isterlerse Ramazan orucunu tutarlar isterlerse tutmazlar. Ancak bunu daha sonra kaza ederler. Makbul olan Oruç Oruç, belirli bir süre sadece yemeyi, içmeyi býrakmak deðil, ayný zamanda her türlü kötülükten de uzaklaþmýþ olma durumudur. Bu haller, orucun gerçek manasýyla tutulduðunu gösterir. Oruç süresince Müslümanlar, dillerini yalandan; ellerini haram iþlerden; gözlerini harama bakmaktan; kulaklarýný yalan ve dedikodu dinlemekten; ayaklarýný da kötü iþler peþinde koþmaktan uzaklaþmak zorundadýr. Aslýnda bu durum ömür boyu böyle devam etmelidir. 28. sayi sayfalar 30.04.2009 38 ürk Alman Saðlok Vakfo, DÝTÝBe baðlý Giessen, Stadtallendorf, Neustadt, Biedenkopf, Gladenbach, Haiger, Dillenburg, Herborn, Ehringshausen, Butzbach, Friedberg ve Nidda cemiyetleri ile birlikte Türkiye Cumhuriyeti Frankfurt Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ateþesi Sayýn Galip Akýn`nýn bilgisinde özellikle Göçmen gençlerin meslek eðitimi olanaðý bulmada yaþadýklarý sorunlara çözüm olarak HER GENCE BÝR MESLEK YERÝ sloganý ile MESLEK EÐÝTÝM KAMPANYASINI Baþlatmýþtýr. Federal Eðitim Bakanlýðý, Avrupa Sosyal Fonu ve Federal Meslek Eðitim kuruluþu tarafýndan desteklenen Proje çerçevesinde ki bir yýl sürecek Kampanyanýn amacý baþta aþaðýdaki meslek dallalarý olmak üzere mümkün olduðunca Gençlere uygun meslek alanlarýna yönlendirme yapabilmek ve eðitime baþla- T aderborn Hicret Camii yeni binasýna taþýndý. Ýki bayramý bir arada yaþadý. Paderborn Cemiyet Baþkani Mevlüt Aydýn katýlan cemaate ve çok deðerli misafir hatiplere teþekkür ederken; yeni camideki yapýlanmayý ve faaliyeti anlatýrken duygulu anlar yaþadý. Bölge Eðitim Koordinatörü Zeki Seker Hocaefendi: ‘Eðitim temel esaslarýný oluþturan camilerdir, camiler ve cemaatimiz var oldukça eðitim de her daim var olacaktýr.‘ dedi. Genel Merkezden Ýrþad Baþkaný Ahmet Özden: ‘Ýþte bereketli ayýn en güzel bereketi de budur. Paderborn yönetimine, cemaatine ve tüm emeði geçen dostlarýmýza tesekkür ederim.’ diyerek geçmiþlerimizi de P 14:31 Uhr Seite 38 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Eylül-September 2008 Ramazan 1429 HER GENCE BÝR MESLEK YERÝ MESLEK EÐÝTÝM KAMPANYASI tabilmektir. Muhasebeci yardýmcýlýðý, Avukat ve Noter yardýmcýlýðý, Teknik ressamlýk, Veteriner yardýmcýlýðý, Diþ Doktoru yardýmcýlýðý, Diþ Teknikeri, Ortopedi Teknikeri, Gözlük ve Duyma cihazý teknikeri, Týp Dökümantasyonluðu, Kampanya süresince cemiyetlerin bölgelerinde Ailelere ve gençlere yönelik Meslekler hakkýnda ayrýntýlý bilgilendirmeler yapýla- cak, uzmanlar tarafýndan gençlerin biyografilerine, yeteneklerine, isteklerine uygun meslek seçimine destek olunulacaktýr. Ayrýca baþvuru dilekçelerinin hazýrlanmasý zamanýnda ve doðru adreslere gönderilmesi saðlanacaktýr. Gençlere ek olarak öngörüþmeye IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi Paderborn Hicret Camii açýlýþý rahmetle andý. ‘Camilerin süsü cemaattir. Avrupa´daki camiler Nuh´un gemisi misalidir.’ diyerek sözlerine son verdi. IGMG Kuzey Ruhr Bölge Baþkaný Murat Ýleri Paderborn`un cemiyet yöneticilerini bu verdikleri güzel ve özel hizmetten dolayý ve bu güzel günde el yapýmý olan Kabe resmini cemiyet baþkanýna hediye ederken; ‘Böyle güzel bir günde iki bayram Onbir ayýn Sultaný tüm müslümanlarýn bugün ilk Teravih namazýdýr. Müslümanlar camilere koþtu ca- mileri coþturdu. Bundan dolayý bizler de cemiyetimizin yeni binasýnýn açýlýþý için koþtuk buradayýz. Ne mutlu ki sizlere Kabe´nin bir þubesinin açýlýþýndayýz. Paderborn þehri hizmetini Hicret Camii´sinde müslümanlara açtý. Cenab-ý Allah haber hazýrlýk kurslarý verilecektir. Gereksinim durumunda son sýnýf ögrencilerin iyi bir not ortalamasý ile diplomaya ulaþabilmeleri için aktif danýþmanlýk yapýlacaktýr. Kampanya süresince kampanyaya katýlan cemiyetler de düzenli olarak konuyu duyaracaklar ve meslek seçimi sürecinde olan gençlerin tesbit edilmesini saðlýyarak gençler ile uzmanlarýn buluþmasýný aktif destekliyeceklerdir. Kampanya yürütücüsü kurumlar belirli dönemlerde buluþarak deðerlendirmede bulunacaklar ve aksaklýklarý gidereceklerdir. Ayrýca yapýlan çalýþmalarda ilgili resmi kuruluþlar bilgilendirilerek birlikte çalýþma yollarý aranacaktýr. Bir yýlýn sonucunda en çok gencin meslek eðitimi yeri bulduðu cemiyete bir dizüstü bilgisayar hediye edilecektir. Ayrýntlý Bilgi Ayla Gediz 0641 966 116 22 Ömer Aydýn 0172 19 78 169 (c.c) hepinizden razi olsun. ‘ diyerek sözlerini tamamladý. Bölge Hatibi Efe Hoca: ‘Bugün iki þey için buradayýz birincisi: Allah (c.c)´in rýzasýný kazanmak için ilk Teravih namazýmýzý kýlmak Cenab-ý Allah´tan af dilemek için saf tuttuk. Ýkincisi: müslümanlara hizmet etmek için Paderborn cemiyeti þehrin en güzel yerine Hicret Camii´sini hizmete sundular. Bizler de sizinle beraber olmaktan mutluyuz. Alemlerin Rabbi´ne hamdolsun.‘ diyerek camiinin açýlýþ duasýný yapan Efe Hoca cemaati coþturdu ve aðlattý. Hatira resmi ve ardýndan bir ziyafetle program sona erdi. 28. sayi sayfalar 30.04.2009 14:31 Uhr Seite 39 28. sayi sayfalar 30.04.2009 14:31 Uhr Seite 40