2020`ye BÜYÜK HAZIRLIK
Transkript
2020`ye BÜYÜK HAZIRLIK
SARTEN WORLD www.sarten.com.tr 2014 / Sayı: 07 Sarten Ambalaj iç iletişim yayınıdır 4 ayda bir yayınlanır 2020'ye BÜYÜK HAZIRLIK • Z eki Sarıbekir “Hedef bölgesel güç olmak” • Dev teknoloji yatırımı • Yeni bina yeni dönem 22 ASSAN GIDA’NIN KATLAMA PLANI 26 BP CASTROL’UN YATIRIM AJANDASI 30 GÜLER ELEKTRONİK’İN YENİ STRATEJİSİ 36 BAK-ON’UN İHRACATTA YENİ ARAYIŞI // editör 2020'YE DOĞRU İLERLERKEN… S arten Ailesi olarak 2014’te 42’nci yılımızı yaşamanın gururu içindeyiz. Şirketimizin 42 yıllık tarihinde, emeklerini ve tecrübelerini bizimle paylaşan çalışanlarımızdan müşterilerimize, iş ortaklarımızdan tedarikçilerimize teşekkürü bir borç biliriz. Başarımızda ve bugün geldiğimiz noktada, hiç kuşkusuz tüm paydaşlarımızın emekleri ve alın teri var. Sarten Ailesi olarak işin ehli insanlarla çalışma prensibimizin bizi başarıya götürdüğüne inanıyoruz. Önümüzdeki dönemde de bu prensibimizle hareket ederek üretmeye, yenilikçi olmaya ve değer yaratmaya devam edeceğiz. Çok çalışma, verimli çalışma, sosyal olma, üstün iş ahlakı, hep daha iyiye ulaşma gayreti, insanlığa ve ülkemize faydalı olma ilkesi gibi tüm değerlerimize sonuna kadar sahip çıkarak hepinizle birlikte yarın için çalışmayı sürdüreceğiz.Geleceğe dair önemli hedeflerimiz, hayallerimiz var. Şirketimizde bu hedefler doğrultusunda yenilikçi bir dönüşüm geçiriyoruz. 2013’ün başında aldığımız bir kararla ERP’ye (Kurumsal Kaynak Planlama) geçiş çalışmalarımızı başlatmıştık. SAP ile üzerinde çalıştığımız bu teknolojik dönüşümün ilk aylarını, başarıyla gerçekleştirdik. Siz Sarten World’ün bu sayısını okurken Sarten, ERP’de canlıya geçmiş olacak. İlerleyen sayfalarda da bu teknolojik değişimin öyküsünü, bu dönüşümde görev alan ekibimizin ağzından okuyacaksınız. ERP projesinin bizi 2020’li yıllara ilişkin hedeflerimize daha kolay ulaştıracağına inanıyoruz.Yeniliklerimiz sadece teknolojik değişimi kapsamıyor elbette. Türkiye büyüyor. Türkiye büyürken Sarten de bu büyümeden payını alıyor. Son 10 yılda 7 kat büyüdük. Türkiye’nin ve içinde bulunduğumuz ambalaj sektörünün büyümesinin süreceğine inanıyoruz. Trendler büyümeyi işaret ediyor. Biz de sektörümüzün lider temsilcisi olarak öncü, yenilikçi ve büyük bir şirket olmanın tüm unsurlarını yerine getirmeye çalışıyoruz. Sarten Ailesi olarak daha iyi bir ortamda çalışmanın önemli olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle 2014’ün başında yeni binamıza taşındık. Geleceğe yönelik önemli hedeflerimiz bulunuyor. Ambalajın süpermarketi olmak istiyoruz. Buna paralel olarak 2020’ye kadar bölgesel bir ambalaj şirketi olmayı da hedefliyoruz. O zaman 1 milyar dolarlık ciro eşiğini de yakalayabileceğimizi düşünüyoruz. Bütün bu hedefleri gerçekleştirirken en büyük gücümüz, siz paydaşlarımız olacaksınız. Yenilikçi, kaliteli ve verimli bir yaklaşımla geleceği sizlerle kucaklamak istiyoruz. Biz hazırız… İyi okumalar Sarten World Yayın Kurulu 3 İÇİNDEKİLER 12 08 06 Sarten’den haberler Sarten Nijerya’da 123 şirkete ulaştı Gençlere tam destek Balıkesir ödülleri sahiplerini buldu Sarten ihracatta 13 basamak atladı EMPAC’i tanıyalım Çevreye yatırım devam ediyor Metal ambalajda birincilik Sarten’den büyük hizmet 18 08 Türkiye’nin lider ambalaj şirketi Sarten, son 10 yılda 7 kat büyüdü. Şirket, ambalaj tüketiminin artmasına paralel olarak yatırımlarını ve büyümesini sürdürecek. Şirketin yönetim kurulu başkanı Zeki Sarıbekir, 2020 yılından sonra bölgesel bir şirket olabileceklerini söylüyor ve ekliyor: “Kontrollü büyümek istiyoruz.” “Hedef 50 milyon Euro’ya ulaşmak” Sarten Bulgaristan fabrikası, Bulgaristan’ın en büyük lokal metal 4 Dev proje ne getirdi? Sarten, 2013’te büyük bir yatırımla SAP projesini devreye aldı. Projenin ilk yılında 8 modülde canlıya geçiş süreci başarıyla gerçekleşti. İkinci fazın hazırlıklarının sürdüğü proje, şirketin iş yapış süreçlerini yeniden şekillendiriyor. Projenin geldiği aşamayı Sarten Ambalaj Metal Ambalajlar Direktörü ve SAP Proje Ekip Yöneticisi Avni Topsak anlattı. “Kontrollü büyümek istiyoruz” 12 Gıda, iç pazarda önemli bir oyuncu. Şirket, 70’in üzerinde ülkeye de ihracat yapıyor. Şirketin genel müdürü Hakan Koçoğlu, önümüzdeki dönemde yeni ürünlere, yeni kategorilere ve yeni pazarlara gireceklerini anlatıyor. ambalaj üreticisi. Bu fabrika, aynı zamanda Sarten’in Güneydoğu Avrupa’ya yönelik büyümesinin merkezinde yer alıyor. Sarten Bulgaristan Genel Müdürü Branimir Mladenov, 2020 yılında 50 milyon Euro’luk bir ciroya ulaşmak istediklerini söylüyor. 22 “3 yıl içinde işimizi 2 katına çıkaracağız” Kibar Holding’e bağlı olarak faaliyetlerini sürdüren Assan 26 “2,5 milyon dolarlık yatırım planlıyoruz” BP Castrol Gemlik Tesisi, 1960 yılında kuruldu. Tesisin müdürü Yakup Yavuz, Gemlik tesisinin BP dünyasında ilk 3 tesis içinde yer aldığına dikkat çekiyor. “Yaptığımız verimlilik çalışmaları bizi sektörde farklılaştırıyor” diyen Yavuz, 2014’te verimlilik için 2,5 milyon dolarlık harcama yapacaklarını anlatıyor. 30 “En büyük farkımız kalitemiz” Ortam kokulandırma sektörünün öncü şirketlerinden Güler Elektronik, Discover markasıyla ön plana çıkıyor. Güler Elektronik SARTEN WORLD - 2014/07 No: 07 Temmuz / Aralık SARTEN WORLD İmtiyaz sahibi SARTEN Ambalaj San. ve Tic. A.Ş. adına Zeki Sarıbekir Yayın kurulu 38 Zeki Sarıbekir Zeren S. Güzelbahar Banu Bayıksel Ege Tayman Editörler Banu Bayıksel, Ege Tayman Ayşe Işık, Nesrin Kaya Tasarım Korkut Çoruh Tolga Çoruh Yönetim Kurulu Üyesi ve şirketin ikinci kuşak temsilcisi Uğur Güler, sektördeki en büyük farklarının kaliteleri olduğunu söylüyor. Önümüzdeki dönem bu kaliteden ödün vermeden büyümeye devam edeceklerinin belirtiyor. 34 42 Üç kültürü yaşatan kent 48 Saatte Dünya adlı köşemizde bu sayımızda Azerbaycan Cumhuriyeti’nin başkenti Bakü’yü konu aldık. Tarihi binalarla modern binaların bir arada bulunduğu kent, üç kültürden izler taşıyor. “Dünyanın en büyük blanket ofisi olabiliriz” Türkiye’de baskı blanketi denince akla Bakon Mühendislik geliyor. İtalyan Vulcan’ın en büyük 3. ofisi ola Bakon, büyümede iddialı. Şirketin pazarlama ve satış yöneticisi Tamer Yenibeken, Vulcan’ın dünyadaki en büyük blanket ofisi olmak istediklerini söylüyor. Şirket, iki yıl içinde Avrupa’ya da ihracat yapmak istiyor. 38 konusunda benzersiz çalışmalar yapıyor. 2000 yılında ABD’den Türkiye’ye dönen sanatçı ile arp sanatını ve bu enstrümana yönelik çalışmalarını, albümlerini konuştuk. “Arpın önünü açmaya başladık” Türkiye’de yetişen, dünya çapında tanınan önemli arp sanatçısı Şirin Pancaroğlu, Türkiye’de arpın tanıtılması ve yaygınlaştırılması 44 Sağlıklı yaşam: İş’te kas sistemi hastalıklarına dikkat! 46 Kitap 48 Gezi: 7 bölge 7 butik otel 50 İngilizce Fotoğraf Çağrı Kılıçcı Baskı Karagön Ofset ve Matbaacılık Reklam San. ve Tic. Ltd. Şti. Cemal Nadir Sok. No:24 Eminönü/Cağaloğlu - İstanbul Tel: 0212 511 27 29 İletişim Müjde Kösemen SARTEN Ambalaj San. ve Tic. A.Ş. Merkez Tel : +90 212 275 76 60 Faks : +90 212 272 34 17 Adres Balmumcu Mah. Zincirlikuyu Yolu Sok. No:4 Beşiktaş / İstanbul Türkiye E-mail : sarten@sarten.com.tr www.sarten.com.tr 5 GENÇLERE TAM DESTEK EMPAC'İ TANIYALIM Sarten Ambalaj sosyal sorumluluk faaliyetleri kapsamında gerçekleştirdiği çalışmalara hızla devam ediyor. Şirketin sponsor olduğu ve geleceğin bilim adamları ve yöneticilerini yetiştirmek iddiasında olan S.D Fen Lisesi, genç erkekler voleybol müsabakalarında şampiyon oldu. Okul yetkilileri Sarten Ambalaj’a öğrencilerin sosyal gelişimine verdiği katkılardan dolayı teşekkür etti. S METAL AMBALAJDA BİRİNCİLİK İMMİB’in ( İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri ) her yıl düzenlediği İhracatın Yıldızları ödül töreninde Metal Ambalaj kategorisinde 1’incilik ödülünü Sarten aldı. 19 Şubat’ta düzenlenen ödül töreninde ödülü Sarten Yö- ÇEVREYE YATIRIM Sarten, çevreye verdiği önemi yeni yaptığı yatırımlarla sürdürüyor. Türkiye’de gerçekleştirilen ilk RTO (Regenerative Thermal Oxidiser) yatırımıyla şirket, Silivri Fabrikası’nda yapılan RTO yatırımıyla baca gazları değerlerinin ilgili Türk çevre mevzuatları ve uluslararası standartlarının belirttiği limitlerden çok daha düşük bir düzeyde olmasını sağladı. netim Kurulu Başkanı Zeki Sarıbekir, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’nin elinden aldı. arten Ambalaj’ın da üyesi bulunduğu EMPAC (Avrupa Metal Ambalaj Birliği), 200’den fazla üretici, tedarikçi ve ambalaj derneklerinden oluşan ve sert metal ambalajın tanıtımını yapmak ve kullanımını teşvik etmek amacıyla kurulmuş bir organizasyondur. EMPAC, üyelerinin 23 ülkede 70 binden fazla çalışanı bulunuyor ve her yıl 5 milyon ton çelik ve alüminyumdan, her gün tüketicilere ulaşan 70 milyar adet ambalaj üretiyor. Sarten CEO’su Zeki Sarıbekir’in yönetim kurulu üyesi olduğu EMPAC organizasyonunda yer alan teknik komisyonlar bünyesinde, Sarten temsilcileri de aktif olarak yer alıyor. Sarten yetkilileri kendi tecrübelerini diğer ülkelerle paylaşırken Avrupa Birliği nezdinde yapılmakta olan çalışmaları, Türkiye’de müşterileri ve bu konuda faaliyet göstermekte olan ilgili kuruluşlara da iletme imkanı buluyor. SARTEN İHRACATTA 13 BASAMAK ATLADI SARTEN’DEN BÜYÜK HİZMET Sarten, sosyal sorumluluk projeleri kapsamında Silivri Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’ne 420 metrekarelik kapalı alana sahip bir teknik atölye binası yaptı. Ocak ayında açılışı yapılan binanın içinde derslikler, takım odaları, öğretmen odaları ve eğitimde kullanılacak metal işleme ekipmanları bulunuyor. TİM 2013’ün İlk 1000 İhracatçı Şirketi’ni açıkladı. Sonuçlara göre 2012 yılında 220’nci sırada olan Sarten Ambalaj, 2013 yılında 13 basamak birden yükselerek 207’nci sırada yer aldı. Sarten Ambalaj’ın bu başarısının arkasında bölgesel güç olma hedefinin etkisi büyük. SARTEN NİJERYA'DA 123 ŞİRKETE ULAŞTI Mafpex Nijerya- 2’nci Uluslararası Makine, Tarım, Gıda&Ambalaj Fuarı, 6-8 Şubat 2014 tarihleri arasında Nijerya Lagos şehri Federal Palace Hoteli fuar alanında gerçekleştirildi. Fuarda Sarten Ambalaj, Tat, Burcu Gıda, Yörükoğlu gibi 17 Türk şirketi de dahil olmak üzere Nijerya, İtalya, Almanya ve Çin’de yerleşik makine, tarım, gıda ve ambalaj şirketlerinin stantları yer aldı. Mafpex Fuarı’na Sarten bünyesinden Sarten İhracat Direktörü Noemi Ulman ve Sarten Satış Temsilcisi Fatih Çeri katıldı. 123 yerel ve yabancı şirketle Sarten Ambalaj ayrı ayrı görüşmeler gerçekleştirdi. 6 SARTEN WORLD - 2014/07 // haber AMBALAJ SEKTÖRÜ BİRİKİMİNİ AKADEMİYE TAŞIDI Ambala j Sanayicileri Derneği 'ASD', geçen yıl yüzde 17 büyüyen sektörün eğitim ihtiyaçlarını KARŞILAMAK amacıyla ASD AMBALA J AKADEMİSİ'Nİ KURDU AMBALAJ AKADEMİSİ’NDE VERİLECEK DERSLER • Temel plastik malzemeler T • Cam ambalaj ürkiye ambalaj sektörünün mesleki bilgi ve yeterliliklerini artırmak ve geliştirmek amacıyla 22 yıldır eğitimler düzenleyen Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD), tüm eğitim faaliyetlerini ASD Ambalaj Akademisi çatısı altında topladı. Ambalaj Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sadettin Korkut, ASD Ambalaj Akademisi’nin sektörde birçok şirketin ihtiyaç duyduğu alanlarda destek sağlayacağını söylüyor. Bu akademiye neden gerek duyulduğunu ise şöyle açıklıyor: “Türkiye ambalaj sektörü, 2012 yılında üretim miktarı olarak 6,35 milyon ton ve ciro olarak 14 milyar dolara ulaştı. Bir önceki yıla göre değer olarak yüzde 17 oranında büyüme gösterdi. 2013 sonuçları dikkate alındığında ambalaj sektörünün yine aynı büyüme trendini koruyacağını öngörüyoruz. Dünyada 191 ülkeye ihracat yapıyoruz. 2013 yılının ilk 9 aylık dönemine baktığımızda, ihracatımızın bir önceki yılın aynı dönemine göre miktar bazında yüzde 6, değer bazında yüzde 14 artış gösterdiğini görüyoruz. Sürdürülebilir büyümemiz ancak iyi yetişmiş, teknik bilgi ve beceriye sahip ve kendisini yaşam boyu geliştirmeye hazır nitelikli personellerimizle gerçekleşebilir. ASD olarak bugüne kadar verdiğimiz eğitimlerimizi tek çatı altında topladık. ASD Ambalaj Akademisi bu nedenlerle sektörde önemli bir ihtiyaca cevap verecek. 22 yıllık bilgi ve deneyimiyle en iyi eğitimi, sektörden gelen deneyimli profesyonellerin liderliğinde Türkiye ambalaj sektörümüzün hizmetine sunacağız.” • Karton ambalaj • Fleksibıl ambalaj • Baskı teknikleri temel eğitimi • Flekso baskı teknikleri eğitimi • Ambalaj ve gıda güvenliği eğitimi • Ambalaj atıkları ve çevre mevzuatı • Ambalaj tasarımı ve fikri mülkiyet hakları • Ambalaj ve AB mevzuatı eğitimi • Ambalaj sektöründe iyi üretim uygulamaları ve hijyen eğitimi BAŞARILI AMBALAJlAR BURSLARLA DESTEKLENECEK Sadettin Korkut/ ASD YÖNETİM KURULU BAŞKANI TASARIMI DESTEKLİYORUZ Türkiye’de ambalaj alanında eğitim veren, akademik çalışmalar yapan üniversitelerle işbirliği geliştirmek istiyoruz. Özellikle tasarım eğitimi alan öğrencilerin ambalaj tasarımı alanına yönelmelerini ve sektöre katkı yapmalarını hedefliyoruz. İLK ÜÇE GİRENLER BURS ALACAK Derneğimiz ve Reed TÜYAP tarafından organize edilen Avrasya Ambalaj İstanbul Fuarı sponsorluğunda her yıl düzenlenen Ambalaj Tasarımı Ulusal Öğrenci Yarışması’nda ilk üçe giren proje sahipleri öğrenim hayatları boyunca ASD&TÜYAP Öğrenim Bursu ismiyle aylık burs alacak. Böylece son 2 yıldır WPO Dünya Ambalaj Örgütü’nün düzenlediği tasarım yarışmasında ilk üçte yer alma başarımızın da devam ettirilmesine destek olmayı amaçlıyoruz. 7 "KONTROLLÜ BÜYÜMEK İSTİYORUZ" Son 10 yilDA 7 kAt büyüyen SArten AmbAlAj, AmbAlAj tüketİmİnİn ArtmASinA pArAlel olArAk yAtirimlArini ve büyümeSİnİ SürDürecek. Şİrketİn yönetİm kurulu bAŞkAni zekİ SAribekİr, bölgeDe büyümenİn kenDİlerİ İçİn önemlİ olDuğunu Söylüyor. 2020'Den SonrA bölgeSel bİr Şİrket olAcAklArini AnlAtAn SAribekİr, "kontrollü büyümek İStİyoruz" Dİye konuŞuyor. S arten Ambalaj, son 10 yılda hızlı bir büyüme yaşadı. Öyle ki son 10 yılda 7 kat büyüme kaydetti. Bu büyümede, Türkiye’nin her alanda ambalaja olan ihtiyacının artması, kritik rol oynadı. Ambalaj tüketimin az olması, süpermarketlerin hızla gelişmesi ve ihracatın büyümesi, önümüzdeki dönemde ambalaja olan talebi daha da artıracak. Sarten Ambalaj Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Sarıbekir, bu trende paralel olarak kendilerinin de daha hızlı büyüyeceğini söylüyor. “Tüm bu trendleri düşünerek kendimizi de büyütmeye karar verdik” diyen Sarıbekir, şirket olarak büyük olmanın gerektirdiği davranışları da sergilemek üzere harekete geçtiklerini ve önümüzdeki 10 yıla ilişkin stratejik bir proje geliştirdiklerini anlatıyor. Bunun ilk adımı olan SAP 8 projesinde şirket, haziran ayında canlıya geçti. Ardından yılın başında şirket, yeni binasına da taşındı. Zeki Sarıbekir, “Çalışanlarımızın daha iyi bir ortamda çalışması için, büyük şirket olmak için mekanın da önemli olduğuna inanıyoruz” diye konuşuyor. Sarten Ambalaj Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Sarıbekir ile yeni dönemi, gelecek 10 yılı ve hedeflerini konuştuk: “Kontrollü büyümek istiyoruz. Ancak en uygun ambalaj türlerine bakıp yatırımlarımızı bu alanlara yapacağız.” 10 YILDA 7 KAT BÜYÜDÜK “Sarten sürekli büyüyen bir şirket. Bu yıl 42’nci yılımızı kutluyoruz. Türkiye büyürken biz de büyüdük. Özellikle son 10 yılda ciromuz, 50 milyon dolarlardan 350 milyon dolarlara çıktı. Yani 10 yılda 7 kat büyüdük. SARTEN WORLD - 2014/07 // yeni dönem SARTEN BÜYÜK HEDEFİn NERESİNDE? SÜPER MARKETTEN İLHAM ALIYORUM Ambalajın süpermarketi olmak gibi bir hedefimiz de var. Bu hedefin daha başındaolduğumuzu söyleyebilirim. Bu çizdiğimiz bir çerçeve. Süpermarket mantığı, bana çok ilham veriyor. Biz birçok dükkandan alacağımızdan daha uygun fiytlara, daha kaliteli alışverişi marketten yapabiliyoruz. Zamandan tasarruf da ediyoruz. Şu anda şirketler dünyasında da durum böyle. ÖNÜMÜZDE UZUN BİR YOL VAR Sonuçta ambalajı sadece bizden alırlarsa önemli bir tasarruf sağlamış olacaklar. Bugün bir müşteriye gittiğimiz zaman çok rahatlıkla diğer ambalaj ürünlerini de sunabiliyoruz. Şu anda sadece metal ve plastik ambalajlar üretiyoruz. Ancak bu ileride başka malzemelerden ambalaj üretmeyeceğimiz anlamına gelmez. Ancak söylediğim gibi kontrollü büyümek istiyoruz. Daha önümüzde uzun yollar var. En uygun ambalaj türlerine bakıp yatırımlarımızı bu alanlara yapacağız. 9 “Türkiye’den 2 saaTlik bir uçuş mesafesi içindeki ülkelerde büyümek isTiyoruz. çünkü lojisTik olarak ancak o kadar büyüyebiliyorsunuz.” Türkiye’nin ihracatına baktığımız zaman 35 milyar dolarlardan 165 milyar dolarlara çıkmış. Yani 5 kat büyümüş. Bizim büyümemizin bir kısmı ihracattan geliyor. Müşterilerimizin ihracatının artmasından ve dolu ürüne olan ihtiyaçtan kaynaklanıyor. Bunun yanında ambalaja da ihtiyaç büyüyor. İkincisi, artık Türkiye’nin alım davranışlarında önemli bir değişiklik var. Alışveriş önem kazanmaya başlıyor. Çocukken annemiz babamız, bakkala, kasaba, manava giderken şimdi sırf sosyalleşmek için bile süpermarkete gidiyoruz. Bütün bu gideceğimiz küçük yerlerden alacağımız ürünleri, daha uygun fiyata, daha kaliteli, daha hızlı ve daha iyi bir ortamda sosyalleşerek bu alımı gerçekleştiriyoruz. Bu nedenle çağ, yavaş yavaş süper market çağına gidiyor. Bu da bizi büyütüyor. Kimsenin büyük marketlerde de küçük marketlerde de peyniri keseyim, tartayım gibi bir vakti yok. Bu nedenle hızlı bir çağda yaşıyoruz. Bu da ambalaja olan ihtiyacı daha da artırıyor. Türkiye’de ambalaj tüketimi hala Avrupa’nın yarısından az. Amerika’nın 3’te 1’i, Japonya’nın 4’te 1’i kadar. Özetle tüketimin az olması, süpermarketlerin gelişmesi, ihracatın büyümesi ambalaja olan talebi daha da artıracak ve biz de daha da büyüyeceğiz. TAŞINMA DA BÜYÜMENİN BİR PARÇASI Tüm bu trendleri düşünerek kendimizi de büyütmeye karar verdik. Sadece üretim parkımızı büyüterek değil, şirket olarak büyük olmanın gerektirdiği davranışları da sergilememiz gerekiyordu. Bunun için önümüzdeki 10 yıla ilişkin stratejik bir proje geliştirdik. Bu projenin ilk aşaması, yazılım sistemimizi değiştirmemizdi. SAP sistemine geçiş yaptık. Geçen yıl 1 Haziran’da kick off toplantısını yapmıştık, 1 yıl içinde de canlıya geçmeyi başardık. Bu, bi- zim için çok önemliydi. Bu sayede maliyetlerimizi ve yönetimimizi daha fazla kontrol altında tutabileceğiz ve daha fazla çağdaş yönetim tekniklerini uygulayacağız. Bu sayede 2020’lere SAP’yle daha iyi ulaşacağımıza inanıyoruz. Sonra da binamızı değiştirmeye karar verdik. Kendimize ait bir binaya çıkalım istedik. Bu gördüğünüz binada 97 kişi çalışıyor. Yüksek kuleleri sevmiyorum. Bahçeli bir yer arıyorduk. Camı açılan, yeşillikler içindeki bu çevreci binamıza taşındık. Burada eskiden başka bir firma vardı. Sahibini tanıyorduk. Uzun zamandır da boş duruyordu. Teklif ettik ve kabul etti. Geçen ocak ayında da taşındık, 6 aydır buradayız. Çalışanlarımızın daha iyi bir ortamda olması için, büyük şirket olmak için mekanın da önemli olduğuna inanıyoruz. Makine, mekan, malzeme ve insan çok önemli. Burada hep beraberiz, tüm departmanları bir araya topladık. Genel müdürlük, yönetim, muhasebe, finansman, insan kaynakları, iç satış, dış satış, lojistik, planlama, satın alma departmanları aynı bina içinde yer alıyor. KALİTELİ ÇALIŞMAYA ODAKLANDIK Geldiğimizde bina aynen bu şekildeydi. Sadece bölmeler yaptık. Bir de en üst katta bir toplantı, eğitim salonu hazırladık. Geçen yıl eğitimlere 200 bin TL harcadık. Bu tutarın 100 bin TL’sini eğitimlerin verildiği otellere harcamışız. Çok ilginç bir durum bu. Bu nedenle kendimize ait bir salonumuz olursa eğitim bütçesinden daha fazla payı eğitime ayırabiliriz, eğitimin payını artırırız diye düşündük. Tabii yine otellerde eğitim olacaktır, ancak bunu minimize edeceğimizi düşünüyoruz. Bu sayede de şu anda bile daha fazla eğitim almaya başladık. Bütçeden eğitime düşen pay arttı, otele düşen pay azaldı. Bunun da çok faydasını gördük. “2014’TE 10 MİLYON DOLARLIK YATIRIM YAPACAĞIZ” 2013 İYİ BİR YILDI Sarten için 2013, iyi bir yıldı. Belki zor başladı ama yine de büyümeyi sürdürdük. Gıda, endüstriyel ürünler ve kozmetik olmak üzere 3 ayrı sektöre ambalaj üretiyoruz. Gıdaya baktığınız zaman sektörün yüzde 10’un üzerinde büyüdüğünü görüyoruz. Tarımsal anlamda iyi bir yazdı. Aynı zamanda turist sayısı da arttı. Daha çok ambalajlı ürünler kullanılmaya başladı. Endüstriyel ürünlerde tarım iyi gittiği için zirai mücadele ilaçları da iyi gitti. Nakliye bol oldu ve madeni yağ tüketimi arttı. İnşaatın iyi olması boya, malzeme tüketimine olumlu etki yaptı. Kozmetik ise zor düşüş yaşar. SEKTÖRLERİMİZ BÜYÜDÜ Baktığınız zaman ambalaj ürettiğimiz sektörlerin büyümesi, üretim ve satış olarak 2013’ü iyi geçirmemizi sağladı. İhracatta da iyi bir performans gösterdik. Belki Suriye’ye ihracatımız azaldı ama bunu Avrupa’ya ihracatımızla kompanse ettik. İhracat 500’de boş ambalaj üreterek 207’nci sıradayız. Özetle geçen yıl iyi ve kârlı bir yıldı. 2014’ÜN SEYRİ NASIL? Bu yıla da iyi başladık. Birinci çeyrek geçen yılın yüzde 10 üzerinde. Yatırım yapmamız lazım ve üç yatırım planlıyoruz. Birincisi matbaa yatırımı. Bunun dışında cam piyasası büyüyor. Camların metal kapakları var. Onunla ilgili bir yatırım düşünüyoruz. Manisa’daki SARKAP’ın kapasitesini artıracağız. Bunun dışında aerosol kutularının ihracatında Avrupa iyi gitti. Orada da kapasitemizi artırmak istiyoruz. Bu yıl 10 milyon doların üzerinde bir yatırım yaparız. 2 yıl önce bir tahvil çıkarmıştık. O tahvilin süresi bu yıl doluyor, onu uzatacağız. 2014’te tahminen yüzde 10 büyürüz. 10 SARTEN WORLD - 2014/07 // yeni dönem “ÖNCE BÖLGE SONRA DÜNYA” BÜYÜMENİN COĞRAFİ SINIRI 2020’ye kadar bölgesel bir ambalaj şirketi olmak hedefiyle ilerliyoruz. Biz olaya hep bölge olarak bakıyoruz. Bölge olarak da eski Osmanlı İmparatorluğu sınırlarını önümüze hedef koyuyoruz. Türkiye’den 2 saatlik bir uçuş mesafesi içindeki ülkelerde büyümek istiyoruz. Çünkü lojistik olarak o kadar büyüyebiliyorsunuz. Bunun üzerinde büyümeye başladığınız zaman ve merkeziniz İstanbul’da olduğu zaman lojistik problemler çıkıyor. Ana imalatınız Türkiye’deyse bu kadar büyüyebilirsiniz. 2020 SONRASINDA NE OLUR? Dünya şirketi olmak daha farklı bir şey. İlk etapta hedefimiz, 2020’e kadar bölgede başarılı olmak. 2020’den sonra yapacağımız 10 yıllık hedefte, nasıl dünya şirketi olabiliriz onu tartışırız. Ancak baktığımız zaman dünyada şu anda belli büyüme noktaları var. Bunlar Türkiye’nin bulunduğu yeni coğrafya, Güney Amerika, Asya Pasifik bir de eni yeni filizlenen Afrika. Şu anda bunlarda birinin içinde yer alıyoruz. Asya Pasifi ve Güney Amerika, şu an bizim için daha uzak pazarlar. Biz kontrollü bir şekilde büyümek istiyoruz. Ancak, 2020’li yıllarda çok rahat 1 milyar dolarlık bölgesel bir ambalaj şirketi oluruz diye düşünüyorum Bu binanın bizim büyüme hızımıza uygun olduğunu düşünüyorum. Çocuklara aileler elbise alırken “İnşallah büyüsün de küçük gelsin” der. Sarten’de umarım daha da büyür ve bu binaya da sığmaz oluruz. Verimli çalışmak da önemli. Kalite mi, kantite mi önemli, buna da bakmak lazım. Tabii ki büyümeyle birlikte departmanlar çoğalacaktır, daha fazla kişi olacaktır. Ancak biz daha kaliteli çalışmaya odaklanmış durumdayız. ERGONOMİYİ ÖNE ÇIKARDIK Taşınmanın bize toplam maliyeti 100 bin TL oldu. Biz taşınmanın çoğunu kendimiz yaptık. Nebi ustamız ve mimarımız Aysel Yavuz ihtiyacımız olan en uygun çözümleri bize hazırladılar. Aysel Yavuz, ödüllü bir mimardır. Zaten mobilyalarımızı olduğu gibi taşıdık. Fazla da malzeme almadık. Mesela eğitim odasının masalarını Nebi Usta yaptı. Ofis ortamında verimli çalışmak adına departmanları bir arada tutmaya çalış- tık. Ergonomiyi öne çıkardık. Girişe, dışarıyla teması fazlan olan lojistik, satın alma gibi departmanları topladık. Üst yönetim olarak biz yukarıya çıktık. Hemen onun altında pazarlama ve ihracat departmanı yer aldı. En alt katta da daha az dışarıyla ilişkisi olduğu için muhasebe, finansman, bilgi işlem departmanlarını koyduk. Farklı günler düzenliyoruz. Mesela haftada bir sinema gösterimi yapmayı planlıyoruz. Bazı yönetmenleri davet etmek istiyoruz. Kışa doğru belki yoga gibi dersler verilebilecek. Yukarıdaki eğitim salonumuz da insan kaynakları tarafından aktif olarak kullanılacak. Artık günümüzde gençler, bunları talep ediyor. Onların motivasyonu çok önemli. Dışarı çıktıklarında görüyorum parkta oturuyorlar, bahçemizde masalarımız var. Bu da çalışanları motive ediyor. Burası her yere de yakın. Beşiktaş İskelesi, metrobüsler, metrolar, Ortaköy hepsi buraya yürüme mesafesinde 11 "HEDEF 50 MİLYON EURO'YA ULAŞMAK" SArten bulgArİStAn, bulgArİStAn'in en büyük lokAl metAl AmbAlAj üretİcİSİ. Ayni zAmAnDA SArten DünyASinin güneyDoğu AvrupA'yA yönelİk büyümeSİnİn merkezİnDe yer Aliyor. SArten bulgArİStAn genel müDürü brAnimir mlADenov, büyümelerİnİ SürDüreceklerİnİn SİnyAllerİnİ verİyor. en büyük heDeflerİnİn İSe 2020 yilinDA 50 mİlyon euro'luk cİroyA ulAŞmAk olDuğunu Söylüyor. S arten Bulgaristan, Sarten Ambalaj’ın Güneydoğu Avrupa’ya açılan yüzü. Aynı zamanda Bulgaristan’ın en büyük lokal metal ambalaj üreticisi konumunda. Şirket, sadece Bulgaristan’a üretim gerçekleştirmiyor. Aynı zamanda bölgede yer alan önemli ülkelere de ihracatı söz konusu. Sarten Bulgaristan Genel Müdürü Branimir Mladenov, Bulgaristan pazarının henüz Sarten Bulgaristan fabrikasının kapasitesini dolduracak büyüklükte olmadığına söylüyor. Önümüzdeki dönem için de pazarda metal ambalaja olan talebin artmasını beklemediğini belirtiyor ve “Bu nedenle Sarten Bulgaristan olarak büyümek için ihracata odaklanmış durumdayız” diye konuşuyor. Mladenov’un 2020 yılına ait de iddialı hedefleri mevcut. En büyük hedeflerinin 50 milyon Euro’luk ciroya ulaşmak olduğunu söyleyen Mladenov, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bu, radikal kapasite iyileştirmeleri ve üretim maliyetlerinde kısıtlamayla ulaşılabilecek bir hedef. Stratejik hedefimiz ise Sarten Bulgaristan olarak bölgemizde metal ambalaj tedarikinde liderliği elde etmek.” Sarten Bulgaristan Genel Müdürü Branimir Mladenov’la Bulgaristan pazarını, Sarten’in bu pazardaki yerini ve fabrikanın gelişimini konuştuk: Sarten Bulgaristan kaç metrekarelik bir alana kurulu? Sarten Bulgaristan, operasyonlarına 2002 yılında başladı. Sarten tarafından onarım ve bakımdan geçtikten sonra eski bir konserve fabrikasının yerine kuruldu. Tesisin tüm 12 SARTEN WORLD - 2014/07 // fabrika altyapısı yenilendi. Üretim tesisleri daha modern, ergonomik, çevre dostu ve üretim gereksinimleriyle uyum içinde geliştirildi. Tamamen yeni bir ofis binası da inşa edildi. Fabrikamız 22 bin metrekarelik bir alan üzerine kurulu. Bunun 11 bin metrekaresi üretim binaları, depolar ve ofis binasına ayrılmış durumda. Fabrikanızda kaç kişi çalışıyor? Bunlardan kaçı üretimde görev alıyor? Fabrikamızda çalışan 210 kişi içinde 190 kişi direkt olarak üretimde çalışıyor. Sarten Bulgaristan, kurulduğu ilk günden itibaren kendi teknoloji departmanına sahip. Bu teknoloji departmanında alanında deneyimli ve uzman 9 mühendis ve usta görev yapıyor. Bu mühendislerin görevleri arasında üretim süreçlerindeki tamir ve bakım, makinelerin “Profesyonellik, sorumluluk ve disiPlin sarTen çalışanlarının sahiP olduğu en önemli karakTerisTik özelliklerdir.” kapatılması, müşterilere teknik destek gibi hizmetler yer alıyor. Fabrikanızda ne tür ambalajlar üretiliyor? Sarten Bulgaristan’da gıda endüstrisi ve kimya sanayi için hafif metal ambalaj üretiyoruz. Fabrikanız yılda ne kadarlık bir üretim kapasitesine sahip? Bu kapasite fabrika kurulduğu ilk yıldan bu yana ne kadar artırıldı? Fabrikamız yılda yaklaşık 120 milyon kutu üretim kapasitesine sahip. Vardiya sayısına bağlı olarak kapasitemizi artırmamız mümkün. Fabrikanın açılışından bu yana kapasitemizi en az 4 kez artırdık. Bunu da yeni hat ve ekipmanları devreye alarak ve üretimdeki verimliliği artırarak yaptık. Yıllık üretim hacminiz ve günlük üretim kapasiteniz nedir? Geçtiğimiz yıl 72 milyon adet üç parçalı kutu ve 15 milyon adet sıvama kutu üretimi gerçekleştirdik. Tabii ki müşterilerimiz arasında önemli bir grup olan konserve meyve ve sebze üreticilerinin durumuna bağlı olarak bizim üretim kapasitemiz de değişkenlik gösteriyor. Yüksek sezonda fabrikamızın günde yarım milyondan fazla kutu ürettiği de oldu. 13 “EN BÜYÜK FARKIMIZ MÜŞTERİ İLİŞKİLERİ” Sarten Bulgaristan’ın diğer fabrikalardan teknoloji, yenilik, Ar-Ge gibi konularda ne tür farklılıkları var? MODERN ÜRETİM Fabrikamızda modern üretim ekipmanları ve teknoloji kullanıyoruz. Diğer metal ambalaj üreten fabrikalarla kıyasladığımızda bizim pek çok farklılığımız olduğunu söyleyebilirim. PEK ÇOK FARKIMIZ VAR En büyük avantajlarımız ise modern bobin dilme hattı ve 4 renkli UV matbaa makinesine sahip olmamız, sürekli yenilenen kutu hatlarımızın olması, üretimdeki esnek yapımız, kaliteye verdiğimiz önem olarak sıralanabilir. ÇEŞİTLİLİK SUNUYORUZ Sürekli yenilenen kutu hatlarımız sayesinde farklı tipte ve çapta teneke üretme kapasitemiz de mevcut. Ar-Ge departmanımız, müşterilerimize profesyonel, hızlı ve kaliteli teknik destek sağlıyor. TALEPLERİ KARŞILIYORUZ Sarten Bulgaristan’ın en büyük avantajı ise müşterileriyle olan ilişkisi.... Bu sağlam ilişkiyi onlarla sürekli bağlantıda kalarak sağlıyoruz. Aynı zamanda onların taleplerinin tümünü karşılayabilen ve onlara tam destek verebilen yapımızla da fark yaratıyoruz. Sadece ihracat mantığıyla çalışan bir şirket değilsiniz. Bulgaristan’daki şirketler için de üretim yapıyorsunuz. Bulgaristan’da kaç şirketle çalışıyorsunuz? Sarten Bulgaristan olarak 50 Bulgar şirketine metal ambalaj malzemesi tedarik ediyoruz. Bu 50 şirket arasında Bulgaristan’ın en büyük konserve gıda üreticileri yer alıyor. Bulgaristan pazarında Sarten’in ürettiği ambalajların yeri nedir? Sarten Bulgaristan, Bulgaristan’ın en büyük lokal metal ambalaj üreticisi konumunda. Pazarda iki tane daha önemli oyuncu mevcut. Bunun yanında diğer üreticiler çok küçük üretime sahip ve pazardan çok az pay alıyor. Bizim rakiplerimize göre en büyük avantajımız ürün çeşitliliğimiz, yüksek kalitemiz ve müşteri memnuniyetine odaklanmamız diyebilirim. Fabrikanız Bulgaristan’ın hangi bölgesinde yer alıyor? Bu bölgeyi seçme nedeniniz neydi? Fabrikamız Bulgaristan’ın kuzeyinde bulunan ve önemli endüstri bölgelerinden biri olarak adlandırılan Plevne’de yer alıyor. Bu bölge ülkenin en verimli tarım alanlarından birine sahip. Daha önce de belirttiğim gibi Sarten Bulgaristan eski büyük konserve gıda sanayi oyuncularının bulunduğu yerde kuruldu. Plevne şehri zaten güçlü bir sanayi geçmişine ve eğitimli iş gücüne sahip. Ayrıca Sarten Ambalaj’ın sahipleri olan Sarıbekir Ailesi’nin de kökenleri Bulgaristan’a dayanıyor. Bu duygusal nedenle de burada bir fabrika kurulduğunu söyleyebiliriz. Fabrikanız üreticilerin kaynaklarına yakınlık bakımından ne durumda? Metal ambalaj ürünlerinde ulaştırma ana maliyet kalemini oluşturuyor. Fabrikamız görece olarak müşterilerine yakın bir bölgede. İhracat olarak bakarsak durum çok daha farklı. Sarten BG yabancı ülke ambalaj tedarikçileriyle rekabet etmek zorunda. Bu tedarikçilerin çok daha az ulaştırma giderleri oluyor. Bizim rekabet avantajımız ise esnekliğimiz, kalitemiz ve müşteriye verdiğimiz destek. “2020 için kesin bir hedefimiz var; o da 50 milyon Euro’luk ciroya ulaşmak. Bu, radikal kapasite iyileştirmeleri ve üretim maliyetlerinde kısıtlamayla ulaşılabilecek bir hedef.” 14 SARTEN WORLD - 2014/07 // fabrika Geçtiğimiz yıllarda fabrikaya yapılmış en büyük yatırım nedir? Sarten Bulgaristan olarak temel ilkemiz sürekli ve yeni, modern ekipman yatırımları yaparak büyümektir. Bu açıdan baktığımda son yıllarda yapılan iki büyük yatırımın önemli olduğunu düşünüyorum. Birincisi 2 milyor Euro’ya mal olan 4 renkli UV matbaa makinesi yatırımımız. Diğeri ise dikdörtgen metal kutular için otomatik üretim hattı.... Ekipman ve makine yatırımlarına paralel olarak şirketimiz, fabrikanın altyapısına da düzenli olarak yatırım yapıyor. Geçen aralık ayında Sarten Bulgaristan Plevne bölgesinde “Yılın Yatırımcısı 2013” ödülünü aldı. Önümüzdeki dönemde yeni yatırım planı var mı? Evet, şirketimiz yıllık bir yatırım planını her yıl izliyor. 2014 yılına ait yatırım planlarımız ve bu planların detayları da belirlenmiş durumda. Teknolojinin ve verimliliğin gelişmesi adına fabrikada yapılan çalışmalardan bahseder misiniz? Sarten Bulgaristan’ın birincil hedefi verimliliği artırmak ve maliyetleri azaltmaktır. Modern teçhizat ve makinelere yatırımın yanı sıra üretim organizasyonunun geliştirilmesine de büyük önem veriyoruz. Bunun yanında üretim programını optimize etmek, tamirat ve üretim molaları için ayrılan çalışma sürelerini azaltmak için de çalışıyoruz. Verimliliğin bir başka önemli unsuru iş gücünün yeterliliği ve kalitesidir. “sarTen bulgarisTan, bulgarisTan’ın en büyük lokal meTal ambalaj üreTicisi konumunda.” 15 “SARTEN’İN BÖLGEDEKİ BÜYÜME ÜSSÜYÜZ” Bulgaristan pazarının önemi nedir Sarten için? BÜYÜK ÜRETİCİLER MEVCUT Bulgaristan iki nedenle önemli bir pazar. İlk olarak konserve sebze ve meyve kategorisinde oldukça büyük üreticiler mevcut. BÜYÜMENİN MERKEZİNDEYİZ İkinci olarak Balkan bölgesinin ortasında olması ve AB’ye üye bir ülke olması, Bulgaristan’daki tesisimizi Sarten’in bölgedeki büyümesinin temeline oturtuyor. GENİŞ COĞRAFYAYA ULAŞIM Bir anlamda bu bölgedeki büyüme üssüyüz diyebiliriz. Sarten Bulgaristan’ın ürünleri Romanya, Yunanistan, Sırbistan, Makedonya, Polonya, Macaristan, Avusturya, Danimarka gibi ülkelere gidiyor. Sarten Bulgaristan olarak biz üretim personelimize yönelik yıllık olarak planladığımız eğitimler düzenliyoruz. Profesyonellik, sorumluluk ve disiplin Sarten çalışanlarının sahip olduğu en önemli karakteristik özelliklerdir. Teknolojik gelişmeleri Bulgaristan fabrikası ne kadar izliyor? Bu tür teknolojik yatırımlara ne kadar bütçe ayırıyorsunuz? Bu konuda Sarten Grup’un Ar-Ge departmanıyla yakın bir işbirliği içindeyiz. Nihai kararlar kurumun yönetimi tarafından veriliyor. Genel olarak baktığımızda şirketin bütçesinin yüzde 10’u teknolojik yatırımlara ayrılıyor diyebiliriz. kazandırdı. Son 4 yıldaki büyümemizin en büyük nedeni de bu yatırım oldu diyebiliriz. Sarten’in Bulgaristan fabrikasının 20’nci yılında ulaşacağı büyüklük ne olacak? Bu fabrika Sarten’in 1 milyar dolar ciro hedefine nasıl bir katkı sağlayacak? Sarten Bulgaristan’ın 2020 için kesin bir hedefi var, o da 50 milyon Euro’luk ciroya ulaşmak. Bu, radikal kapasite iyileştirmeleri ve üretim maliyetlerinde kısıtlamayla ulaşılabilecek bir hedef. Stratejik hedefimiz ise Sarten Bulgaristan olarak bölgemizde metal ambalaj tedarikinde liderliği elde etmek. 10’uncu yılınızı geride bıraktınız. O günden bugüne fabrika için dönüm noktaları neler oldu? Sarten Bulgaristan için en büyük dönüm noktası, 2008 yılında yaşandı. Avrupa’da ekonomik kriz başladı. Bu da şirketimizin cirosuna olumsuz yansıdı. Biz kurulduğumuz ilk günden beri sürdürülebilir bir büyüme gösteriyorduk. Bu dönemde şirketimizin satışları önemli ölçüde azaldı. Bu tepki de pazarlama ve satış politikamızı yeniden gözden geçirmemize neden oldu. Aynı yıl yeni modern UV yazıcı makinemizi satın aldık. 2009 yılında da bu makine faaliyete geçti. Bu yatırım hakikaten şirketimize yeni bir potansiyel “geçen aralık ayında sarTen bulgarisTan Plevne bölgesinde yılın yaTırımcısı ödülünü aldı.” 16 SARTEN WORLD - 2014/07 // fabrika “İHRACAT ODAKLI ÇALIŞIYORUZ” Üretiminizin ne kadarını iç pazara, ne kadarını yurtdışına gönderiyorsunuz peki? PAZAR BÜYÜK DEĞİL Üretimimizin yüzde 80’ini ihraç ediyoruz. Geri kalan kısmı ise Bulgaristan pazarı için üretiyoruz. Bu dağılım aslında oldukça normal. Sonuçta Bulgaristan pazarı henüz bizim fabrikamızın kapasitesini dolduracak büyüklükte değil. TÜKETİMDE DÜŞÜŞ VAR Üzülerek söylemem gerekiyor ki son dönemde Bulgaristan pazarında tüketimde de bir düşüş söz konusu. Bunun yanında konserve gıda üreticileri de ekonomik sorunlarla boğuşuyor. Bu nedenle de önemli büyümelere imza atamıyorlar. TALEBİN ARTMASI BEKLENMİYOR Önümüzdeki dönem için de pazarda metal ambalaja olan talebin artması beklenmiyor. Bu nedenle Sarten Bulgaristan olarak büyümek için ihracata odaklanmış durumdayız. Siz Sarten Bulgaristan’da ne zamandan beri çalışıyorsunuz? Sarten’le nasıl tanıştınız? Ben Sarten Bulgaristan’da 2010 yılından bu yana yönetim kurulu başkanı olarak görev yapıyorum. 2012 yılının başından itibaren de icra direktörünün görevleri de bende toplandı. Sarten’i uzun yıllardır tanıyorum. Geçmişte de Türk sanayisinin önde gelen ailelerinden biri olan Sarıbekir Ailesi’ne derin bir saygım ve takdirim vardı. Bulgaristan Dışişleri Bakanlığı’ndan emekli olduktan sonra Sarten ailesine katılma fırsatı elde ettim. Bu benim için hem profesyonel hem de kişisel olarak önemli bir meydan okuma oldu diyebilirim. Yine de aynı zamanda heyecanlı ve ödüllendirici bir deneyim de yaşıyorum. Sarten Bulgaristan’ın büyümesine devam etmesini ve metal ambalaj üretiminde Sarten’in Güneydoğu Avrupa bölgesinde amiral gemisi olmasını devam ettirmesini ümit ediyorum 17 DEV PROJE NE GETİRDİ? 2013'te başlayan SaP ProjeSİnİn İlk yılında 8 modülde canlıya geçİş başarıyla gerçekleştİ. Proje, şİrketİn İş yaPış Süreçlerİnİ yenİden şekİllendİrİyor. "tüm Süreçlere, bütün çalışanları naSıl dahİl edeceğİmİzİ Planlayarak yola çıktık" dİyen SaP Proje ekİP yönetİcİSİ avnİ toPSak, temel hedeflerİnİn SİStemİ tabana yaymak olduğunu Söylüyor. SAP projesinin, nisanda ilk fazının bitmesi planlanmıştı. Bugün projede hangi aşamadasınız? Projeye geçen nisan ayında başladık. Projenin 12 aylık bir gerçekleşme süreci oldu. Bu süre planlanan şekilde tamamlandı. İlk fazda hayata geçirmek istediğimiz 8 modülümüz vardı. Bunlar MM (malzeme yönetimi), SD (satış ve dağıtım), PP (üretim planlama ve kontrol), HR (insan kaynakları), FI (finans), CO (kontrol), QM (kalite yönetimi), PS (proje sistemleri) modülleriydi. Aslında çalışmalarımıza ilk başta 7 modülle başladık. Daha sonra Ar-Ge süreçleri için kritik olması nedeniyle proje yönetim modülünü de ekledik. Şu anda birinci faz tamamlandı ve ikinci faz çalışmalarına başladık. İkinci fazda hangi modüller yer alacak? BO ve BW (raporlama ve kontrol) , BPC (bütçeleme, planlama ve konsolidasyon), PM (bakım onarım) ve CRM (müşteri ilişkileri yö- 18 netimi) modüllerinin uygulamalarını gerçekleştireceğiz. Bu modülleri hayata geçirmek için nasıl bir zamanlama planınız var? Raporlama modülümüze hemen başladık. Bunun en önemli nedeni, raporlamalara ihtiyacımızın olması. Bütçe modülüne de haziran ayı içerisinde başlayacağız ve yıl sonunda tamamlanmış olacak. Bu sayede yeni yılın bütçesini, SAP üzerinde çalıştırabileceğiz. Diğer iki modülün çalışmaları ise yılın son çeyreğinde başlayacak. Birinci fazı canlıya geçirirken ne tür zorluklar yaşadınız? Zorluk, biraz göreceli bir kavram. Geriye doğru gittiğimizde şirketimizin 20 yıla varan bir ERP deneyiminin olduğunu görüyoruz. Ancak SAP’nin getirdiği pek çok yenilik var. Bunların en başında disiplin yer alıyor. Bu disiplinin yerine getirilmesi konusunda biz de çalışmalar yaptık. Eski sistem kullanım alışkanlıklarıyla bu sistemden maksimum faydayı elde etmek mümkün değil. Bu nedenle güçlü bir ERP kültürümüz olsa da eski alışkanlıklar zaman zaman zorluklar yarattı. Zaten amacımız da eski alışkanlıklarımızı ortadan kaldırmaktı. Bir sisteminiz varken neden SAP’ye ihtiyaç duydunuz? SAP’ye geçişte en kritik noktamız, MRP’nin (malzeme ihtiyaç planlama) çalıştırılmasıydı. Bütün kavramsal tasarım çalışmalarında da kurgu, buna göre yapıldı. MRP çalışmadan sistem çalışmayacak şekilde tasarlandı. ERP sistemi üzerinde MRP’nin çalışması gerekiyordu. Bu nedenle temel noktalarımızdan biri de ERP‘de sağlıklı bir şekilde MRP’yi çalıştırmaktı. Bunun için yapılması gerekenler sıralandı. Ortaya çıkan yatırım bütçesi de göz önünde bulundurularak SAP’ye geçmeye karar verdik. SARTEN WORLD - 2014/07 // yatırım Ersin Doğan, Başak Arslan, Selçuk Tonta Maliyet anlamında nasıl bir farklılık görmeye başladınız? Maliyet yönetiminde muhasebe departmanının çok yoğun çabaları vardı. SAP ile maliyetlerimizin detaylarına ulaşıp doğru yönetimsel kararları almaya başladık. Genel olarak maliyeti görüyorduk, ancak detaylarda sıkıntı vardı. Planlanan maliyet ve gerçekleşen maliyeti ayrı ayrı görme ve karşılaştırmamız mümkün oldu. Stokta nasıl kazanımlar gerçekleşti? Stoklarımızı, başlangıçta yüzde 10 oranında düşürme hedefimiz bulunuyordu. Bu hedef 2014’ü kapsıyor. SAP süreçleri, özellikle MRP’nin çalışmaya başlaması ile birlikte stoklarımızı yüzde 25 aşağı düşürmeyi planlıyoruz. Müşterileriniz arasında çok önemli şirketler var? Müşterilerinizin sizden böyle bir beklentisi var mıydı? Onların talepleri tabii ki bizi etkiledi. Bizim “EN BÜYÜK HEDEFİMİZ MALİYETLERİ DÜŞÜRMEK” ERSİN DOĞAN/SARTEN AMBALAJ MUHASEBE MÜDÜRÜ Birinci faz canlıya geçtikten sonra SAP’de amaçladığınız geçişi sağlayabildiniz mi? 2 ayda sonuçları görmeniz mümkün oldu mu? SAP sistemi, entegre bir sistem. Bütünlük varsa SAP’de işler yolunda gidiyor. Eğer bütünlük yoksa bölümlerden birinin iyi olması, hiçbir anlam taşımıyor. Biz 2 ay boyunca bunu gözlemledik. Bir bölüm işini aksattığı zaman diğer bölümlerin de işleri aksıyor. SAP ile ekip halinde çalışmanın zorunlu olduğunun farkına vardık. SAP projesiyle ilgili hedeferimiz şunlardı: Müşteri tatmini, ucuz ürün üretmek, zamanında ürünleri gönderebilmek, maliyetleri düşürmek… Satış fiyatları piyasa koşullarına göre gittiği için onu çok fazla etkileme şansımız yok. Artık bütün dünyada firmalar hep maliyet odaklı çalışıyor. Bizim de en büyük hedefimiz bunu başarmak. 19 “SARTEN’İN STANDARTLARINI ERP SİSTEMİMİZE AKTARDIK” BAŞAK ARSLAN/SARTEN AMBALAJ İÇ DENETİM MÜDÜR YARDIMCISI İÇ DENETİM İç denetim departmanında çalışıyorum. Bizim hiçbir operasyonel sürecimiz yoktur, ancak tüm operasyonel süreçleri kontrol etmekten sorumluyuz. Bu nedenle ERP’nin yapılandırılması sürecinde iç denetimden bir temsilcinin bulunması önemliydi. Sarten’in ilkeleri arasında şeffaf ve denetlenebilir olmak yer alıyor. Yeni ERP kurgumuzda da bunu esas aldık. Ben de bu süreçte birebir MM ve PP modül sorumluları ile çalışarak arkadaşlarıma destek vermeye çalıştım. DEĞİŞİM Bugüne kadarki gerçekleştirdiğimiz kontroller, bütçeye, geçen yıla ya da geçen aya göre yapılıyordu. Ancak ideal standartlara göre neredeyiz? Bunu ürün reçetesi için de düşünebilirsiniz, satış fiyatı için de, lojistik giderleri için de… Bunları detaylı bir şekilde göremiyorduk. SAP’de Sarten’in standartlarını oluşturmaya, standart süreçlerini ortaya koymaya çalıştık. Bundan sonra kontrollerimizi, hem iki tarih arası hem de Sarten’in olması gereken standartlarına göre yapacağız. SAP sistemine geçişimiz, özellikle çok uluslu müşterilerimizi mutlu etti. SAP’ye geçiş bu tip müşterilerin nezdinde itibar da kazandırıyor. Onlarla aynı dili konuşmaya başlıyorsunuz; çünkü SAP terminolojisi bütün dünyada yerleşmiş durumda. Şirket yönetiminin projeye desteği nasıl oldu? SAP’de canlıya geçince, 1 yıl boyunca her modülün kavramsal tasarım süreci ayrı ayrı yürüdü. Burada en kritik nokta, üst yönetimin sınırsız desteğiydi. Aslında hepimizin Sarten içinde kritik görevleri bulunuyor. Bu zor süreçte üst yönetimimiz tarafından sürekli desteklendik. Herkes sürece katkıda bulundu. Yönetim kurulu üyemiz Zeynep Oğuz, projenin tüm aşamalarında yönetimin gözü olarak aktif rol aldı ve destek sağladı. SAP’den birçok kazanımlar elde edeceğimizi düşünüyoruz. Ancak bunu en iyi canlıya geçince gördük. Tabii ki bu bir süreç, her modülü en ideale ulaştırmak belli bir süre alacaktır. Projenin tam olarak oturması ve hatasız işlemesi ne kadar sürer sizce? Birlikte çalıştığımız danışman şirket, canlı geçiş sürecimizin çok iyi olduğu ve kısa sürede çok yol aldığımız yönünde yorumlar yaptı. Bu tarz projelerde, genellikle ilk yılın sonunda her şeyin yoluna girdiği görülüyor. Biz ise canlıya geçiş sürecinden itibaren 34 ay içinde her şeyin çok iyi çalışmasını sağlamak istiyoruz. SAP projesine ne kadarlık bir yatırım yapıldı? Toplamda yaklaşık 2,5 milyon dolarlık bir yatırımdan bahsedebiliriz. SAP projesinde çalışanların yaklaşımı nasıldı? Genelde ERP konuları, bilgi işlemin bir işiymiş gibi görülür. Şirket içinde belli kişiler bu teknolojik sistemleri yönetir. SAP’nin kurgulanması sırasında en çok konuştuğumuz konu “vERİ ToPLAMAK İÇİN oToMASYoNA gEÇTİK” SELÇUK TONTA/SARTEN AMBALAJ BİLGİ İŞLEM MÜDÜRÜ VERİMLİLİK SAP ile birlikte fabrikalarda MRP sistemini çalıştırmaya başladık. Bu da fabrikalarda malzeme ihtiyaçlarının belirlenmesi, bunların tedarik edilmesi, üretim planının müşteri terminine uygun olarak yapılmasını sağladı. Bütün bunlar, hep SAP’nin getirdiği verimlilikler arasında yer alıyor. OTOMASYON SAP’ye geçişle birlikte fabrikalardan veri toplanması için otomasyona gittik. Her üretim hattımızın başına ve sonuna dokunmatik ekranlar kurduk. Fabrikalarda MRP çalıştıktan sonra üretim planı bu ekranlara düşmeye başladı. Hattın başındakiler ne üreteceklerini ekrandan görüyor. Hattın sonundakiler ise hangi ürünün çıkacağını görüyor. Üretim planlamadan gelen iş emirleri hat başındaki ekranlara düştükten sonra üretim süreçleri başlıyor. 20 SARTEN WORLD - 2014/07 // yatırım SAP NASIL KATKI SAĞLADI? SATIŞ DAĞITIM Sarten Ambalaj Yurtiçi Lojistik Operasyon Müdürü Serkan Koyuncu, projede satış dağıtım modülünde görev alıyor. Koyuncu, projeyi şöyle anlatıyor: “Müşterilerimize vermiş olduğumuz ürünün oluşturduğumuz izlenebilirlik yapısıyla ilk tedarik aşamasından son tüketiciye gittiği noktaya kadar tüm detaylarını takip edebiliyoruz. Her an kontrol edilebilir bir süreç yarattık. Bu da müşteri memnuniyetini artırıyor. Hem de lojistik maliyetlerimizde bir düşüş gerçekleştirebileceğimizi düşünüyoruz. Gerçekleştirilen optimizasyon çalışmaları ile satışın lojistik kısmında yaklaşık yüzde 10’luk bir maliyet düşüşünü planlıyoruz.” ÜRETİM PLANLAMA Sarten Ambalaj Üretim Planlama Müdürü Özgür Avcı, üretim planlama modül sorumlusu olarak görev yapıyor. Avcı’nın değerlendirmesi şöyle: “Biz sürekli büyüyen bir şirketiz. Bu nedenle her geçen gün daha fazla üretim gerçekleştiriyoruz. Proje ile malzeme ihtiyaç ve hazırlığı gibi süreçleri daha kolay ve etkin kontrol ederek stok seviyelerimizi minimize edebiliyoruz. SAP’ın üretim planlama departmanına çok büyük katkısı oldu.” PLASTİK PLANLAMA Sarten Ambalaj Plastik Planlama Müdürü Levent Şenyer, projeyle ilgili görüşlerini şöyle aktarıyor: “Plastik departmanımızda herkes sürecin içerisine dahil oldu. Önceden merkez planlama ve fabrikadaki az sayıda kişi bu işin içinde yer alırken şimdi fabrika müdürlerimizden operatörlere kadar herkes sürecin içinde yer almaktadır. Bu sayede çalışanlar işlerini daha bilinçli yapmaya başladı.” bu oldu. Biz tüm süreçlere, tüm çalışanları dahil ettik, çünkü sistemi tabana yaymak gibi bir hedefimiz vardı. Bunu gerçekleştirirken bütün düzeylerdeki çalışanlardan tam destek aldık. Zaman yönetimi anlamında bu projenin ne tür artıları oldu? Şu anda bütün departmanlarda herkesin normal işlerini SAP üzerinde yaptığı bir yapı var. Şirket içinde karar veren pozisyonda onlarca insan var. Fabrikadaki şefimiz de önündeki veriler ışığında karar veriyor. Bu kişilerin zaman yönetimi de önemli ve zamanları değerli. Bu kişiler karar vermek ve doğru veriyi oluşturmak için çok zaman harcıyorlardı. Hatta vakitlerinin yüzde 70’ini bu verileri oluşturmaya ayırıyorlardı. Şimdi iş tersine dönüyor. Bu veriler, zaten otomatik oluşmaya başladı. Ayrıca raporlama modülü çalışmaları da bir taraftan yürüyor. Saatlerce uğraşılan tablolar, artık herkesin önüne hazır gelecek. Karar vericiler, belki de zamanlarının yüzde 20’sini bu tür işlere ayırıp kalan zamanlarını karar almak için kullanacak SAP PRojESİNDE KİMLER göREv ALDI? Proje sponsoru Zeki Sarıbekir, CEO Zeynep Oğuz, Yönetim kurulu başkan yrd. Zeren S. Güzelbahar, Yönetim kurulu başkan yrd. Kenan Çakır, Genel müdür Proje yürütme kurulu Zeynep Oğuz, Yönetim kurulu başkan yrd. Avni Topsak, Metal ambalaj direktörü Selçuk Tonta, Bilgi işlem müdürü Ersin Doğan, Muhasebe müdürü Başak Arslan, İç denetim müd. yard. Modüller Üretim planlama (PP) Özgür Avcı, Üretim planlama müdürü Kamil Ersin, Fabrika müdürü Ersan Türk, Üretim şefi Selçuk Yıldız, Fabrika müdürü Hakan Özkan, Üretim şefi Levent Şenyer, Plastik planlama müdürü Özlem Şen, Planlama sorumlusu Fatih Yumak, Üretim planlama müd. yard.plastik İlyas Daltaban, Üretim planlama müd. yard. Zeliha Karapınar, Üretim planlama müd. yard. Hüseyin Albayrak, Üretim planlama uzmanı İnsan Kaynakları, bordro (HR) Cumhur Çetin, İK müdürü Müjde Kösemen, İnsan kaynakları uzmanı Fahrettin Arslan, İK şefi Kalite yönetimi (QM) Hakan Sertçe, Kalite güvence sistem müdürü Burcu Altınçapa, Kalite güvence şefi Hakan Oymacı, Kalite güvence şefi Feridun Karaca, Kalite güvence şefi Satış dağıtım (SD) Şener Gerdan, Satış ve pazarlama müd. yard. Selen Tabak, Satış ve pazarlama müd. yard. Ergican Özkaymak, Müşteri temsilcisi Seval Aydınlı, Pazarlama analiz uzmanı Ersin Gümüş, Ege Bölgesi lojistik şefi Seçil Göktaş, İhracat operasyon müdürü Behican Bozoğlu, Sevkiyat sorumlusu Maliyet muhasebesi, kârlılık analizi (CO) Emrah Yüksel, Muhasebe müdür yard. Ümit Tahta, Maliyet muhasebesi uzmanı Mali muhasebe, duran varlık yönetimi, nakit yönetimi, UFRS (FI) Yusuf Yıldırım, Finansman müdürü Samet Kayaköy, Muhasebe müdür yard. Mehmet Müftüoğlu, Muhasebe müdür yard. İrem Özsürücü, Finansman müdür yard. Eray Özkan, Finansman müdür yard. Malzeme yönetimi (MM) Yakup Fero, Satın alma müd. yard. Duygu Bakır, Satın alma müd. yard. Gülçin Çelikel, İthalat operasyon memuru Serkan Koyuncu, Yurt içi lojistik müdürü Yeliz Altınsaban, Lojistik şefi Yiğit Engül, Satın alma ve lojistik direktör sistanı Proje yönetimi (PS) Ömer Baran, Ar-Ge şefi Tufan Akar, Ar-Ge maaliyet muhasebe uzmanı Destek takımı (IT) Ozan Babacan, Bilgi işlem sistem destek uzmanı Harun Yıldız, Bilgi işlem teknik destek uzmanı Aytaç Günel, Ege bilgi işlem teknik destek uzm. 21 "3 yıl İçİnde İşİmİZİ 2 KATINA ÇIKARACAĞIZ" Assan gıda, bİr kİbar holdİng şİrketİ. İç pazarda önemlİ bİr oyuncu olan şİrket, 70'İn üzerİnde ülkeye de İhracat yapıyor. Şİrketİn genel müdürü hakan koçoğlu, önümüzdekİ dönemde yenİ ürünlere, yenİ kategorİlere ve yenİ pazarlara gİreceklerİnİ Söylüyor. A ssan Gıda, Türkiye’nin öne çıkan gruplarından Kibar Holding’in bir şirketi. Farklı sektörlerde faaliyet gösteren Kibar Holding, gıda işine de oldukça ciddi bir yatırım yapmış durumda. Assan Gıda, önümüzdeki dönemde atağa hazırlanıyor. Yeni ürünlere, yeni kategorilere ve yeni pazarlara giriş yapmaya hazırlanan şirket, her şey yolunda giderse 3 yıl içinde mevcut işini 2 katına çıkarmayı hedefliyor. Geçtiğimiz şubat ayında genel müdürlük koltuğuna oturan Hakan Koçoğlu, ekibiyle birlikte büyüme stratejilerini şekillendiriyor. Koçoğlu, ciddi bir bilgi birikimine sahip olduklarını ve bunu da hem iç pazarda hem dış pazarlarda uygulayacaklarını anlatıyor. Assan Gıda Genel Müdürü Hakan Koçoğlu, göreve gelişini, şirketin hedeflerini Sarten World’e şöyle anlattı: Şubat ayında genel müdür oldunuz. Öncelikle Assan Gıda ile yolunuzun kesişme hikayesini anlatabilir misiniz? 22 Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra 3 yıl ABD’ye gittim. Döndükten sonra kariyerime Unilever’de başladım. Burada satış departmanında başlayan kariyerim, daha sonra expat olarak Rusya’ya iş geliştirme müdürü olarak atanmamla devam etti. 3 yıl Moskova’da görev aldım. Dönüşte ise Wella’da bölüm müdürü olarak başladım. Ben başladıktan yaklaşık 3 yıl sonra da P&G, Wella’yı satın aldı. Wella’nın genel müdürü olarak yaklaşık 8 yıl P&G Professional’da görev yaptım. Ondan sonra da kısa bir süre bir yatırım fonuyla bir proje üzerinde çalıştım. Sonra Assan Gıda ile yollarımız kesişti. Aslında kariyerime ilk olarak gıdada başlamıştım. Assan ile kozmetikten sonra tekrar gıda sektörüne geri dönüş yapmış oldum. Assan Gıda’dan gelen teklifi kabul ederken sizi neler etkiledi? Assan Gıda’ya geçiş kararını nasıl aldınız? Kibar Holding, büyük bir grup. Oldukça farklı alanlarda faaliyet gösteren büyük şir- ketlere sahip. Holding, gıda işine de çok ciddi bir yatırım yapmış durumdaydı. Susurluk’ta ve İzmir’de çok iyi ve büyük fabrikaları bulunuyor. Hem iç pazarda hem de dış pazarlarda iyi işleri var. Dolayısıyla işin üretim kısmı, ihracat kısmı, işin yapılanması, bana çok heyecan verici geldi. Oldukça kurumsal bir firma. Kibar Holding’in diğer şirketlerinde olduğu gibi Assan Gıda’da da çok ciddi büyüme hedefleri var. Bu hedefler karar vermemde önemli bir rol oynadı. Nasıl hedefler bunlar? Ciddi büyüme planlarımız var. Bu hedefleri, ekibimle birlikte şekillendiriyoruz. Türkiye, çok büyük bir pazar. Assan Gıda’nın Kingtom, Oba, Colorado ve Merve markaları altında, salça, ketçap, mayonez ve soslar olarak 1.000’e yakın ürünü bulunuyor. Biz de iç pazarda ürün portföyümüzü çeşitlendirmek istiyoruz. Yani içinde bulunduğumuz salça, ketçap, mayonez ve sos kategorilerine yeni SARTEN WORLD - 2014/07 // gıda “2014’te özellikle yeni kategori ve kanalların devreye girmesiyle çift haneli büyüyeceğiz.” fabrikasına sahibiz. Bu fabrikada salça üretiyoruz. Ancak bunun yanında domates bazlı ürünleri de üretiyoruz. Yani aslında ketçap ve sos tarafına ciddi bir yatırımımız söz konusu. “hem iç Pazarımızın hem ihracaT Pazarlarımızın önümüzdeki 3 yıl içinde hızlı büyüyeceğini düşünüyoruz.” ürünler ekliyor olacağız. Türkiye’de var ol duğumuz segmentlerde daha iyi hizmet verirken yeni segmentlerde de yol alıyor olacağız. Yurtdışı ayağında iş hacmimizi artıracağız. Belki herkes bilmiyordur ama Avrupa’nın en büyük marketlerinin ürünlerini biz yapıyoruz. Oldukça yaygın distribüsyonumuz ve büyük hacimli işlerimiz var. Bunları artırıyor olacağız. Olmadığımız yeni ülkelere giriş yapacağız. Bir de kendi markamızla büyük pay aldığımız yurtdışı pazarlarımız var. Orada pazar sayımızı artırma hedefimiz bulunuyor. 3 yıl içinde yeni ürünlere, yeni kategorilere, yeni pazarlara girerek işimizi 2 katına çıkarma gibi bir hedefimiz bulunuyor. Yani işin katma değerli kısmı burada mı? Evet, orada çok ciddi bir katma değer var. Burada da bizim çok ciddi bir bilgi birikimimiz söz konusu. Uzun yıllardır Avrupa’daki marketlere de üretim yaptığımız için dünyadaki trendleri de yakından takip ediyoruz. Kuzey ülkeleri, yeni trendleri daha yakından takip ediyor. Mesela nişastasız ketçap bir örnektir, organik ürünler bir diğer örnektir. Tüketiciden gelen de ciddi bir istek var. AR-GE’miz de bu trendleri ciddi çalışarak yeni ürünler üretiyor. Bugün biz birçok ürünü Avrupa’dan edindiğimiz tecrübelerle yine oraya satıyoruz. Sos ve ketçap kategorilerinde Avrupa’dan da kaynaklanan çok ciddi bir bilgi birikimine sahibiz. Bu bilgi birikimini, şimdi Türkiye’deki pazara da uyarlamak istiyoruz. Bunun üzerine çok ciddi çalışmalarımız var. Geçen yılın ortalarında yeni markalarımız lanse edildi. Colorado markamız, şu anda piyasada. Yeni ürünlere gireceğinizi söylüyorsunuz. Ne tür yeni ürünlere gireceksiniz? İnovatif ürünler mi çıkaracaksınız? Bizim en temel işimiz, domatesten salça üretmek. Salça da birçok sosun ve ketçabın aslında hammaddesi. Türkiye’nin en verimli Anlattıklarınızdan Türkiye pazarında etkinliğinizi artıyor olacağınızı görüyoruz. Türkiye’ye baktığımızda nasıl bir pazar görüyoruz? Kârlılık çok yüksek değil. Yabancı ve yerli çok büyük şirketler pazarda rekabet ediyor. 23 “SARTEN TÜRKİYE’DEKİ İYİ FİRMALARDAN BİRİ” 15 YILLIK İŞBİRLİĞİ Sarten, 1999 yılından yani neredeyse kuruluşumuzdan beri teneke kutu ve plastik şişe gibi ambalajlarda birlikte çalıştığımız bir iş ortağımız. Biz aslında süreç içinde stratejik işbirliklerine çok inanıyoruz. Sarten gibi bizim ambalajımızı yapan firmalar d bu sürecin çok önemli bir parçası. Tüketiciye en iyi ürünü vermek için yaptığımız çalışmalarda da, ürünün geliştirilmesinden üretilmesine paketlenmesinden tüketicinin alabileceği rafa koyulmasına kadar geçen süreç bizim için çok önemli. İŞ ORTAKLARININ ROLÜ Orada bizim iş ortaklarımızla olan ilişkimiz çok kritik. Yeni ürünler geliştirmede, tüketiciye ulaşacak en iyi ürünü geliştirmede Sarten ile birlikte çalışıyoruz zaten. Bu yıl da oturduk, çok önemli planlar yaptık. Dolayısıyla bu bir zincir. Sadece ürünü üreten değil, zincirin tüm halkasının verimli ve iyi çalışması gerekiyor. Türkiye’de çok iyi firmalar var. Sarten de bunlardan biri… Bunların yanında orta ve küçük şirketlerin sayısı da bir hayli yüksek. Ben şuna inanıyorum: Günün sonunda işin paketinden ürün geliştirmesine pazarlama aktivitelerinden dağıtıma kadar zor bir süreç söz konusu. Bu artan rekabet içerisinde bu süreci en iyi yöneten şirketler, diğerlerinden bir adım önde oluyor. Globalleşen dünyada, diğer sektörlerde de olduğu gibi bu işleri en iyi yapanların ayakta kaldığı, bunları yapamayanların da elendiği bir sürece doğru gidiyoruz. İşini doğru yapan, katma değer yaratan ve en önemlisi de tüketicisinin isteğini anlayıp bunlara cevap verebilen şirketlerin haricindekiler ya birleşecekler ya da yok olacaklar. Bu alanda Tat, Assan Gıda gibi büyük şirketler var. Nasıl bir rekabet yaşanıyor? Şu anda gerçek anlamıyla kârlılık odaklı, ürün geliştirme odaklı, iyi hizmet vermeye çalışan büyük şirketler var. Ama bunun yanında uzun dönemdir zarar eden, uygulamalarıyla bunu sektöre de gösteren şirketler de var. Bu da sektörün içinde kötü bir rekabeti getiriyor. Büyükler Türkiye’de gerekli ölçeğe ulaştı mı? Ulaşma yönünde giden şirketler var ama belli bir yerden sonra pazar konsolide olacak. Eğer tüketiciye istediklerini veremezlerse, katma değer yaratamazlarsa küçük şirketlerin önemli bir kısmı oyundan çekiliyor olacak. Ekonominin kanunu böyle. Süreç böyle işliyor. Burada belki niş ürünler üreten, farklı bir şey yakalamış olan, katma değeri yüksek ürünler üreten firmalar ayakta kalabilir. Ama diğerlerine çok şans tanımıyorum. İşin bir de ihracat tarafı var. İhracat tarafında bütün şirketler gerekli altyapıya sahip değil. Mesela biz 70 ülkeye ihracat yapıyoruz. Bu bizim için büyük bir avantaj, her 24 firma bunu yapamıyor. Dolayısıyla biz işin sadece salça kısmında kalıp fabrikamızı 3 ay çalıştıran bir şirket değiliz. 12 ay boyunca çalışan, AR-GE’si, ihracatı, satış ve pazarlama organizasyonu çalışan bir şirketiz. AR-GE’ye, yeni ürüne yatırım yapmaya da zamanımız var. Bu da bize bir avantaj getiriyor. Dünyaya açıldıkça hem oradaki tüketici trendlerini takip edebiliyoruz hem belli marjları elde edebiliyoruz hem de ciddi bir know how oluşuyor. Bunu da hem Türkiye pazarına hem de yurtdışı pazarlara uygulayabiliyoruz. Şu an Assan Gıda ihracat ağırlıklı mı çalışıyor? Yüzde 50 ihracat, yüzde 50 iç pazar şeklinde çalışıyoruz. Avrupa, Afrika, Arap ülkeleri ve Amerika’ya ihracatımız var. Burada bir değişiklik hedefleniyor mu? Bu böyle devam eder. İkisi de hızlı büyüyeceği için yüzdesel olarak aynı kalır. Ama hem iç pazarımızın hem de ihracat pazarlarımızın önümüzdeki 3 yıl içinde hızlı büyüyeceğini düşünüyoruz. Yurtdışında henüz gitmediğiniz pazarlar var mı? Var, tabii ki. Ortadoğu’da karışıklıklardan dolayı bir süre ara verdiğimiz pazarlarımız söz konusu. Burada önümüzdeki yıllarda suların biraz daha durulacağını düşünüyoruz. Orada fırsatlar var, oraya tekrardan girişimiz söz konusu. Uzakdoğu’da enteresan bir pazar var. Oraları bizim için bir hedef. Mesela Afrika son dönemde çok konuşulan bir bölge. Sizin radarınızda var mıdır? Afrika bizim için de önemli bir pazar. Ancak şöyle bir durum söz konusu; orada çok düşük kaliteli, düşük fiyatlı ürünler satılıyor. Fakat pazarda segmentler oturmaya başladı. Dolayısıyla hakan koçoğlu, “büyüme sTraTejilerini ekibimle birlikTe şekillendirdik” diyor. SARTEN WORLD - 2014/07 // gıda ASSAN GIDA’NIN YENİ BÜYÜME PLANI orada da kaliteli ürünlere doğru bir ihtiyaç oluşmaya başladı. Kaliteli segment içerisinde bu bölge bizim de hedefimizde yer alıyor. Ancak, genel pazara baktığımızda düşük fiyatlı, düşük kaliteli ürünleri tercih eden bir ağırlık söz konusu. Assan Gıda’nın en büyük pazarı neresidir? Kendi markamızla en çok Cezayir’e mal satıyoruz. Ancak ihracat cirosu olarak bakarsanız en önemli pazarımız Avrupa’dır. Son 5 yılda gıda sektöründe 80’den fazla birleşme ve satın alma yaşanmış. Sizin bulunduğunuz kategoriler bu anlamda nasıl? Bizim kategorilere de böyle bir ilgi var. Sonuçta Türkiye, yurtdışı yatırımcısı için cazip bir pazar. Aslında Türkiye, yatırımcı için enteresan bir ülke. Gerek büyük nüfusu gerek gelir seviyesiyle. Gerçi milli geliri bir noktada kaldı ama yükselme trendi, önümüzdeki 5 yıl içinde devam edecek. Bu özellikleriyle Türkiye, yatırımcı için cazip. Gıda da temel tüketim maddesi olarak bence ilgilerini çekiyor. Şu aralar biraz gözlem döneminde olabilirler. Ama yurtdışından gelen ciddi bir ilgiden söz edebiliriz. Bunu takip edebiliyorum. Yeni yatırım planları var mı? Her zaman için ajandamızda yatırım planı var. Yeni stratejimiz, yeni yapılanmamız doğrultusunda ajandamızda duruyor. Hem kendi işimize yakın hem de gıda sektöründe farklı alanlarda yatırım olasılıklarına bakıyoruz. 1 Ciddi büyüme planlarımız var. Bu hedefleri, ekibimle birlikte şekillendiriyoruz. 2 İç pazarda ürün portföyümüzü çeşitlendirmek istiyoruz. Salça, ketçap, mayonez ve sos kategorilerine yeni ürünler ekliyor olacağız. 3 Türkiye’de var olduğumuz segmentlerde daha iyi hizmet verirken yeni segmentlere de yol alıyor olacağız. 4 Yurtdışı ayağında iş hacmimizi artıracağız. Oldukça yaygın distribüsyonumuz ve büyük hacimli işlerimiz var. Bunları artıracağız. 5 Olmadığımız yeni ülkelere giriş yapacağız. 6 Kendi markamızla ihracat yaptığımız pazarlarımızın sayısını artırma hedefimiz bulunuor. 7 3 yıl içinde yeni ürünlere, yeni kategorilere, yeni pazarlara girerek işimizi 2 katına çıkarma gibi bir hedefimiz bulunuyor. 8 Geçen yıl tek haneli büyüdük. Bu yıl ise özellikle yeni kategori ve kanalların devreye girmesiyle çift haneli büyüyeceğiz. 2013 yılına döndüğümüzde genelde sektörünüz, özelde şirketiniz yılı nasıl geçirdi? Sektörünüz ve siz ne kadar büyüdünüz? Geçen yıl tek haneli büyüdük. İşimizin bir kısmı ihracat olduğu için 2013, birçok sektör için zor bir yıl olduğu halde biz büyüme sağladık. 2014’e gayet iyi başladık. Çift haneli büyüme rakamlarına ulaştık. Özellikle soslar da bu sene ciddi bir büyümemiz var. 2014 yılına ilişkin sektör ve şirkete yönelik büyüme planları nasıl? Sektör 2014 yılında nasıl yol alır? Bunun size yansımaları nasıl olur? Bu yıl ise özellikle yeni kategori ve kanalların devreye girmesiyle çift haneli büyüyeceğiz. Pazar ise yaklaşık yüzde 4 5 ile büyüyor 25 "2,5 MİLYON DOLARLIK YATIRIM PLANLIYORUZ" yAkup yAvuz, bp cAStrol gemlİk mADenİ yAğ teSİSİ'nİn müDürü... bp'nİn cAStrol'le AnlAŞmASinDAn bu yAnA teSİSte görev yApiyor. gemlİk teSİSİnİn bp DünyASinDA İlk 3 teSİS İçİnDe yer AlDiğini Söyleyen yAvuz,"yAptiğimiz verİmlİlİk çAliŞmAlAri bİzİ SektörDe fArklilAŞtiriyor" Dİye konuŞuyor. B P Castrol Gemlik Tesisi 1960 yılında kuruldu. İlk faaliyet kapsamı akaryakıt lojistiği ve depolaması olan tesis, 1964 yılından bu yana madeni yağ üretimi yapıyor. Tesisin en belirgin özelliği, BP dünyasında verimlilik anlamında ilk 3 tesisten birisi olması. BP Castrol Gemlik Madeni Yağ Tesis Müdürü Yakup Yavuz, kendisine ait teknoloji merkezi olan ilk tesis olmasının da BP Castrol Gemlik Madeni Yağ Tesisi’ni farklılaştırdığını söylüyor. 3 yıldır sıfır kazasızlıkla çalışan tesisin 15 yıldır otomotiv ana üreticisi olan müşterilerinden tek bir şikayet bile almamış olmasına dikkat çekiyor. Yavuz, tesis bünyesinde verimlilik anlamında da pek çok çalışma yaptıklarına değiniyor ve bu çalışmaları şöyle özetliyor: “2008 yılında yalın üretim projeleri kapsamında tesisimizde 9 tane yeşil kuşak yetiştirdik. 6 Sigma uyguladık. Ben de bu yeşil kuşaklardan biriyim. 2011 yılında bir tazeleme sürecine girdik. 2013 yılında da tesisten 1 arkadaşımızı operasyonel mükemmellik lideri olarak tayin ettim. Bu arkadaşın tek işi tesisi verimli hale getirmek. Her bir departmana da bir ekip üyesi tayin ettim. Şimdi verimliliği artırmak için bir proje takımımız var. 2014 yılında verimliliği artırmak için 2,5 milyon dolarlık harcama planı yapıyoruz.” BP Castrol Gemlik Madeni Yağ Tesis Müdürü Yakup Yavuz’la tesisin nasıl kurulduğunu, önemli dönüm noktalarını ve mevcut kapasitesini konuştuk: Tesisiniz kaç yılında kuruldu? 1960 yılında kuruldu. Tesisin ilk faaliyet kapsamı akaryakıt lojistiği ve depolamasıydı. 1962 yılında buraya bir de madeni yağ tesisi yapıldı. Madeni yağ pazarı sektörüne BP bu tesisle birlikte girdi. 1964 yılında da madeni yağ üretimi başladı. “Gemlik, kendisine ait teknoloji merkezi olan ilk tesis olma özelliğini taşıyor.” Tesisinizin kapasitesi nedir? Tesisimiz 70 bin metrekarelik bir alana kurulu. Gemlik’te sahil tarafında ilk kurulan tesis. Hatta fabrikanın yolunu bile BP kendisi yapıyor. 1964 yılından bu yana kurulum kapasitesi 150 milyon litre. Biz bunun yaklaşık yüzde 50’sini kullanıyoruz. “gemlik’Te sahil Tarafında ilk kurulan Tesis biziz. 1964 yılından bu yana kurulum kaPasiTemiz 150 milyon liTre.” 26 SARTEN WORLD - 2014/07 // akaryakıt Neden Gemlik tercih edildi tesis için? Akaryakıt ve madeni yağ sektöründe ticaret yapan tüm şirketlerin, maliyetleri kontrol etmek için denize ve sahile sınırının olması gerekli. Diğer türlü rekabet etme şansınız kalmıyor. Bizim ürünlerimizin çoğu sıvı ve dökme. Bu malzemeler gemiyle taşınıyor. Bu nedenle limanı olan bir yerde olmamız gerekiyordu. Ancak her yerde liman var. Gemlik’in tercih edilme nedeni, hammaddenin ürüne dönüştükten sonraki satışıyla ilgili. Biz Castrol ve BP olarak özellikle benzinli motor ve yüksek teknolojik ürünlere odaklanmış bir markayız. Bu nedenle ürünlerimizin yüzde 50’sini Marmara Bölgesi’ne satıyoruz. Dolayısıyla Gemlik, o dönem için hammadde getirilmesi, pazarın bu bölgede yoğunlaşması ve ulaşılabilirlik açısından cazip bir yerdi. BP, özellikle emniyetli iş yeri ve çevresel hassasiyetlerinden dolayı da sanayinin merkezinden ziyade sanayinin dışında kendine özgü kompakt bir tesiste yer almak istedi. Tüm bu nedenlerle Gemlik tercih edildi. Bir yerin ilk tesisi olmanın maliyeti yüksek olmadı mı? Böyle bir tesisi Gebze Organize Sanayi Bölgesi’ne kurmakla burada kurmak arasında yüzde 20’lik bir fark olduğu muhakkak. Sonuçta buradaki altyapıyı da BP kendisi oluşturdu. Diğer yerlerde olmanın en büyük avantajı bu yerlerin ortak giderlerinin olmasıdır. Örneğin arıtma bunlardan biri. Bizim kendimize ait arıtmamız var. Güvenlik ve gümrükleme faaliyeti de aynı şekilde. Bu da maliyetleri artırıyor. “biz casTrol ve bP olarak özellikle benzinli moTor ve yüksek Teknolojik ürünlere odaklanmış bir markayız.” 27 Tesisinizin 1996 yılından bu yana geçirdiği önemli eşik noktaları neler oldu? Tesisimize 1996 yılından bu yana hammadde depolama kapasitesinin artırılmasına yönelik her yıl yatırımlar yapıldı. 1996 yılında BP Mobil’le bir işbirliği yaptı. O yıl BP tesisinin Mobil’in Selviburnu’ndaki tesisine taşınması kararı çıktı. BP, 1996 yılında burada bir çekirdek ekip bırakma koşuluyla oraya taşındı. 2000 yılına kadar madeni yağ üretimini Selviburnu’ndan yapıldı. BP akaryakıt arama, platform kurma ve boru hatları yapma ve altyapı konusunda çok Taşınmanın ardından tesiste yapılan yatırımlar neler oldu? 2000 yılında tesisimiz yaklaşık 1,5 yıl süren çok ciddi bir modernizasyona girdi. 250 kişi bu tesisin altyapısını hazırlamak için çalıştı. Bu modernizasyon çalışmalarından sonra neler değişti? BP Castrol’ü satın alınca Mobil’le ayrılma kararı aldı. O dönemde iki markanın birleşmesinin getirdiği pazar avantajını yakalamak adına tank sahası ciddi anlamda büyütüldü. Yaklaşık yüzde 70 oranında bir genişleme “bP global genelinde gemlik Tesisi, emniyeT ve yüksek Teknolojik verimlilik anlamında ilk 3’Te yer alıyor.” güçlü bir marka. 2000 yılında madeni yağ üretimini güçlendirmek için sadece bu işe odaklı çalışan Castrol’ü satın aldı. Ben o sırada Castrol’de çalışıyordum. Castrol’ün Körfez’de bir tesisi vardı. Bu tesisten denize iskelesi olmamasından dolayı vazgeçildi. Gemlik tesisimiz de o zamanlar aktif olduğu ve iskelesi de olduğu için yönetim bütün operasyonu buraya taşıtı. gerçekleştirildi. Castrol ve BP’nin dolum hatları tesise geri getirildi ve kuruldu. Yine 2000 yılında tesisimiz bünyesinde bir teknoloji merkezi kuruldu. Türkiye’de teknoloji merkezi olan başka tesisler var mıydı sizin sektörünüzde? Teknoloji merkezi olan tesis sayısı çok azdı. Castrol, yüksek teknoloji, verimlilik ve çevresel çıktılara odaklanmış bir marka. Böyle bir markanın lokal teknoloji merkezinin olması kaçınılmazdı. Eğer siz sadece merkezi teknolojiye bağlı kalırsanız ülkesel farklılıkları kaçırırsınız. Castrol’ün İngiltere, Almanya, Çin ve Hindistan gibi ülkelerde de merkezleri var. Bu merkezler ülke beklentilerini çok dikkate almaksızın sadece yüksek performans ve dünya çapındaki emisyonlara odaklanıyor. Merkezlerden çıkan reçete tasarımlı ürünler dünya çapındaki standartlara göre gerçekleştiriliyor. Fakat Türkiye’de kullanılanla Avrupa’daki kullanılan araç gamı ve motor yapısı aynı değil. Beklentiler de aynı değil. Türkiye’deki teknoloji merkezi de Türkiye ve bu bölgedeki müşterinin sesini dinleyerek onların beklentilerini İngiltere teknoloji merkezine aktarıyor. Oradaki standartları Türkiye’nin beklentilerine uyarlayarak çalışmayı ilke edindik. 2000 yılında ne kadarlık bir yatırım yapıldı? Yaklaşık 2 milyon dolar civarında bir yatırım planlandı. Daha sonra da her yıl en az 700 bin dolarlık ek yatırım yapıldı tesise. Emniyet teknolojisi bizim birinci önceliğimiz. İkincisi ürün kalitesi ve teknoloji, üçüncü olarak da servis kalitesini artırmaya yatırım yapıyoruz. Yakup Yavuz, Gemlik Tesisi’nin içinde yer alan Sarten Tesisi’nde, Sarten Ambalaj çalışanlarıyla birlikte. 28 SARTEN WORLD - 2014/07 // akaryakıt Bu yaptığınız yatırımlardan verimlilik anlamında nasıl bir geri dönüş elde ettiniz? BP global genelinde Gemlik, emniyet ve yüksek teknolojik verimlilik anlamında ilk 3’e giren bir tesistir. Türkiye içinde de örnek alınıyoruz. Bizim her yıl sektör içinden pek çok ziyaretçimiz oluyor. Biz de rakiplerimizi davet ediyoruz. Süreçlerimizi de anlatıyoruz. Bunu sosyal sorumluluk kapsamında görüyoruz. Emniyet ve sektöre fayda bizim gönüllük üzerine yaptığımız bir şey. Biz geçen yıl 400 müşteri ağırladık tesiste. Bizim ürünlerimizi kullanan Ford, Mercedes, BMW, Temsa gibi otomotiv sektöründen bu işin nasıl yapıldığına ilgi duyan, anlamaya çalışan herkese kapımız açık. BP dünyasında ilk 3’e girmenin anlamı ne? 3 yıldır sıfır kazasızlıkla çalışıyoruz mesela. 15 yıldır bir tane dahi otomotiv ana üreticisinden müşteri şikayetimiz yok. BP dünyası yaptığı verimlilik çalışmaları sonucunda 2013 yılında 1 milyon 200 bin dolarlık bir tasarruf elde etti. Bunun 800 bin doları Gemlik’ten kaynaklandı. Ne tür verimlilik çalışmaları yaparak bu tasarrufu elde ettiniz? Biz yatırımlar yaparak tasarruf elde etme yoluna gitmedik. Mevcut iş süreçlerimiz üzerinde çalıştık. 2008 yılında yalın üretim projeleri kapsamında bu tesiste 9 tane yeşil kuşak yetiştirdik. 6 Sigma uyguladık. Ben de bu yeşil kuşaklardan biriyim. 2011 yılında bir tazeleme sürecine girdik. 2013 yılında da tesisten 1 arkadaşımızı operasyonel mükemmellik lideri olarak tayin ettim. Bu arkadaşın tek işi tesisi verimli hale getirmek. Her bir departmana da bir ekip üyesi tayin ettim. Bu arkadaşları 2013 yılında Avrupa’ya eğitim almaları için gönderdim. Şimdi bir proje takımımız var. 2014 yılında verimliliği artırmak için 2,5 milyon dolarlık harcama planımız var. Madeni yağ pazarının kapasitesi nedir Madeni yağ pazarının kapasitesi 450-500 milyon litre civarında. Ancak pazarı segmentlere bölmek gerekiyor. Madeni yağ tek bir ürün değil. Madeni yağ dediğiniz zaman dizel motorlar, benzinli motorlar, endüstriyel yağların hakim olduğu bir pazardan söz ediyorsunuz. BP Castrol olarak biz, odaklan dığımız yüksek teknolojik ürünler pazarında ve benzinli motor yağlarında güçlü olmak istiyoruz. Pazarda bizi marka olarak tercih eden müşteriler genelde yüksek teknoloji üreten şirketler oluyor. Son kullanıcı olarak da aracını seven vatandaş bizim hedef kit- lemiz. Bizim ürünümüz yüksek teknolojik, verimli ve performanslı. Maliyetleri çok yüksek. Yüksek teknoloji ürünlerinde pazar payımız yüzde 29,2. PETDER verilerine göre de toplam madeni yağ pazarından aldığımız pay yüzde 21,6. İhracat yapıyor musunuz? Pazarı düşünürken sadece Türkiye pazarını düşünmemek gerekiyor. Özellikle son 3 yıldır ürettiğimiz ürünlerin yüzde 10’unu Rusya, Türki Cumhuriyetler, Kuzey Kıbrıs, Kazakistan, Yunanistan’a gönderdik. Hedefimiz bu pazarlarda daha da ciddi noktalara gelmek “TEK TEDARİKÇİMİZ SARTEN” Sarten’le ne zamandır çalışıyorsunuz? Sarten’le bu sektöre girdiğim 1999 yılından bu yana çalışıyorum. İlk kez Castrol’de işe başladım. O zaman Castrol kendi ambalajını kendisi üretiyordu. Daha sonra bu işi dışarıya verelim diye düşündük. Sarten zaten teneke üretimiyle ilgili arada bir çalıştığımız bir tedarikçiydi. BP ile de Sarten’in tanışıklığı daha eskilere dayanıyor. Sarten de, “Biz sizin makinenizi alır bu işi yaparız” dedi. Sarten de bize Gebze’deki plastik tesisinden ambalaj üretmeye başladı. Ben o zaman kalite güvence departmanında çalışıyorum. O günden bu yana çalışıyoruz birlikte. Bu tesis içinde Sarten’in bir üretim yeri var sanıyorum. Bu nasıl gelişti? Buraya geldiğim zaman yönetim maliyet avantajından dolayı Gemlik’te bir yer verme kararı aldı. Aynı işi Sarten yine yapsın ancak bizim tesislerimiz içinde yapsınlar istedik. Sarten’in burada kısıtlı bir alanda bir tesisi var. Biz bu kadar önemsiyoruz ambalajı. Bizim için ambalaj neden önemli: Castrol, hacminin çoğunluğunu odaklandığı segment itibarıyla küçük ambalajlı satar. Bu sektörde varil, bulk tankerlerle yüklenen, teneke ve bidonlar var. Sarten, yılların vermiş olduğu pozitif iletişimle bu işi çok iyi yapıyor. Süreci de biz kendi tesisimizde yönetebildiğimiz için Sarten kendi departmanımızdan farklı değil. Bu nedenlerle plastik ambalaj ve tenekede tek tedarikçimiz Sarten. 29 "EN BÜYÜK FARKIMIZ KALİTEMİZ" GÜLER ELEKTRONİK ORTAM KOKULANDIRMA SEKTÖRÜNÜN ÖNCÜ ŞİRKETLERİNDEN. EN FAZLA DISCOVER MARKASIYLA ÖNE ÇIKMIŞ DURUMDA. TÜRKİYE 'NİN İLK OTOMATİK SPREY PÜSKÜRTÜCÜ MAKİNESİNİ ÜRETEN GÜLER ELEKTRONİK'İN YÖNETİM KURULU ÜYESİ UĞUR GÜLER İLE KONUŞTUK . O rtam kokulandırma sektörünün Türkiye’deki geçmişi çok da uzun değil. 90’lı yılların başında bu alanda faaliyetlerine başlayan Güler Elektronik de Discover markasıyla bu alanın öncü şirketlerinden... Güler Elektronik Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Güler, uzun yıllardır bu işin içinde olmalarının kendilerinin avantajı olduğunu söylüyor. Yaygın bir pazarlama ağına sahip olmalarını da sektördeki farklarından biri olarak sıralıyor. Ancak Güler en fazla kalitelerine vurgu yapıyor ve şöyle devam ediyor: “Bizim en büyük farkımız kalitemiz. Bunun dışında ürün çeşitliliğimiz de bize avantaj sağlıyor. Bu çeşitlilik sayesinde farklı segmentlere ulaşabiliyoruz. Açıkçası bu ürün grubunda rakiplerimizde böyle bir skala yok.” Güler Elektronik Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Güler’le, ortam kokulandırma sektörlerindeki geçmişlerini, yeni dönem hedeflerini ve stratejilerini konuştuk: 30 Şirket ne zaman kuruldu ? 1979 yılında halen yönetim kurulu başkanımız olan babam Hasan Güler tarafından kurulan şirketimiz, 1990’lı yıllara kadar elektronik sektöründe faaliyet gösterdi. Bu dönemde radyodan kasetçalara, CD çalardan televizyona kadar birçok elektronik cihazı tüketicinin beğenisine sunduk. Bu kadar farklı bir sektörden aerosol sektörüne geçiş nasıl oldu peki? 1990’lı yıllara kadar babam Hasan Güler elektronik sektöründe devam etme kararı almıştı. 90’lı yılların ardından kozmetik sektörüne geçiş yapıldı. Kozmetik dendiğinde akla hep bayanların kullandığı ürünler geliyor ancak bizim orijinimiz elektronik olduğu için ortam kokulandırma sektörüyle kozmetiğe merhaba dedik. Bu sektöre ise o dönemde elektronik sektöründe rekabet farklı bir boyuta ulaştığı için geçtik diyebilirim. Zaten SARTEN WORLD - 2014/07 // kozmetik bir arayış içindeydik. Boşluk olan niş bir alana yatırım yapmak istiyorduk. Açıkçası Hasan Bey, bu tarz niş işleri tespit etmekte çok başarılıdır. Bu nedenle hem elektronik geçmişimizi kullanabileceğimiz hem de farklı bir alanda kendimizi göstereceğimiz otomatik sprey püskürtücülerle ortam kokulandırma sektörüne girdik. Türkiye’de otomatik parfüm sıkan makineyi üreten ilk ve halen tek şirketiz. Zaman içinde koku püskürtücü makineler bizim markamız olan Discover ile özdeşleşmeye başladı. Bu sektöre ilk girdiğinizde ne tür zorluklarla karşılaştınız? Bu pazar niş bir alan olduğu için hızlı ilerledik diyebilirim. Bu hızlı çıkışımız 2003 yılına kadar da devam etti. Piyasada kendi üretimini yapan tek şirkettik. Daha sonra pazara dünya markaları girdi. Bu dönemde rekabet daha da hareketlendi. Daha çok fiyat odaklı bir rekabet vardı. Biz de bu duruma göre kendimizi yeniden konumlandırdık. Kendi ithalat birimimizi kurduk, daha verimli ürün üretimi üzerine çalıştık. Bu sayede maliyet avantajı elde ettik. Başka hangi markaları üretiyorsunuz? Halen piyasada tek yerli üretici olarak yılda ortalama 2 milyon adet sprey püskürtücü üretiyoruz. Kazancımızı, öz sermayemize yatırarak her geçen gün daha da büyüyen şirketimiz farklı sektörlerde de ticaret yapıyor. Discover başta olmak üzere Exosual, Mascot, Jenix ve Nowa gibi herkesin aşina olduğu birçok tescilli markanın sahibiyiz. Sizin için rekabet neleri değiştirdi? Sektörde ciddi şekilde pazarlama kampanyaları yapılmaya başlandı. Bu noktada daha önce ürünle tanışmayan insanlar da pazara dahil oldu. Rakipler girince pastadan pay kapmak yerine, pastanın büyümesine neden oldular. Bu dönemde de biz sürdürülebilir büyümemizi sürdürdük. Hatta pasta büyüdüğü için çok ciddi satış artışları da yakaladık. 31 Rekabet çetinleştiğinde biz de ürün çeşitliliğimizi artırdık. Odağımız zaten artık elektronik sektöründen ortam kokulandırma ürünlerine tamamen dönmüş oldu. veriyorduk. Yine bu dönemde büyük toptancılarla çalışıyorduk. Şu anda ise bunlara ek olarak ulusal marketlerde de varız, toptancılarımızda yine perakende kanallarına satış yapıyorlar. Toplamda ise 2 bin noktaya ulaşıyoruz. İhracata ne zaman başladınız? Kozmetik sektörüne geçimizle birlikte ihracatımız da başladı. Kozmetikte 40’a yakın ülkeye ihracatımız var. Şirketiniz için dönüm noktası olarak adlandıracağınız Ağırlıklı olarak Ortadoğu’ya ürün gönderiyoruz. Avrupa’ya neler oldu? Biz piyasaya çok hızlı girdik açıkçası. Hiç olmayan bir ürün göndermek diğer bölgelere göre biraz daha zahmetli. ürünle başladık. Buradaki en büyük avantajımız da biYine de Avrupa ülkelerinden Almanya, İtalya, İngiltere ve zim üretici bir şirket olmamız. İthal mal ufak bir hatada Fransa’ya da satışlarımız var. Ancak odak bölgemiz Ortaelinizde kalabilir. Üretim bizim elimizde olduğu için biz doğu diyebilirim. Trendin nereye gideceği belli olmuyor. süreçleri çok iyi takip edebiliyoruz. Her türlü hatanın Avrupalı bu tarz ürünlere doymuş durumda. Ancak örnereden kaynaklandığını anında bulup düzeltebiliyoruz. neğin Afrika’da bu ürünler çok daha kıymetli. İhracatımız Bu da bize avantaj sağlıyor. Zaten bu şu anda ciromuzun yüzde 50’sini nedenle de arıza oranlarımız çok düoluşturuyor. Bu oranı daha da fazla Kozmetik şüktür. artırmayı hedefliyoruz. Piyasaya ilk girdiğinizde hangi kanalları kullandınız? Şu anda kaç noktaya ulaşıyorsunuz? İlk önce kendi toptancılarımıza ve perakende noktalarına ürün sektörüne geçİşimizle birlikte ihracatımız da başladı. 40’a yakın ülkeye ihracat YAPIYORUZ. İlk kez üretime geçişiniz ve fabrika açılışınız nasıl gerçekleşti? İstanbul Fatih’te kurulan şirketimiz, 2002 yılında üretim hattının tamamını Hadımköy’deki ilk fabrikamıza taşıdı. Bu tarihten itibaren ürünlerimizi 12 bin metrekarelik kapalı alana sahip bu fabrikamızda üretmeye başladık. 2008 yılında ise ikinci fabrikamızı satın aldık. 14 bin metrekare kapalı alana sahip olan bu fabrikamızla birlikte, artık ilk fabrikamızda aerosol dolumlar yapılırken, elektronik montaj, plastik enjeksiyon, kalıphane gibi süreçleri ikinci fabrikamızda yapmaya başladık. 2012 yılında ise genel merkezimizi Fatih’ten İstoç’a taşıyarak piyasanın hareketli olduğu bu ticaret merkezine gelmiş olduk. Rakiplerinizden nasıl farklılaşıyorsunuz? Bizim en büyük farkımız kalitemiz. Bunun dışında ürün çeşitliliğimiz de bize avantaj sağlıyor. Bu çeşitlilik sayesinde farklı segmentlere ulaşabiliyoruz. Açıkçası bu ürün grubunda rakiplerimizde böyle bir skala yok. Pazarda daha eski bir şirket olmamız da bizim avantajımız. Bu tecrübemiz de daha yaygın bir ağa sahip olmamıza neden oluyor. “İHRACATTA GÜÇLÜYÜZ” 40 ÜLKEYE İHRACAT Ürünlerimiz, başta Avrupa Birliği ülkeleri ile komşu ülkeler olmak üzere dünya genelinde 40’tan fazla ülkeye ihraç ediliyor. İhracat ayağında oldukça güçlüyüz. Başlıca ihracat yaptığımız ülkeler arasında Almanya, Arnavutluk, Azerbaycan, B.A.E, Bulgaristan, Cezayir, Danimarka, Ermenistan, Fransa, Gambiya, Gürcistan, Hollanda, Hırvatistan, Irak, İran, İsviçre, İtalya, Kamerun, Kıbrıs, Kırgızistan, Kosova, Libya, Lübnan, Makedonya, Mısır, Nijerya, Romanya, Rusya, Senegal, Sırbistan, Slovenya, Suriye, Tunus, Ukrayna, Ürdün, Yunanistan bulunuyor. GÜÇLÜ PAZARLAMA AĞI Türkiye’de de ürünlerimiz, Adese, Bauhaus, CarrefourSA, Tesco-Kipa, Koçtaş, Macro, Migros, Office 1 Superstore, Tansaş, Tekzen gibi zincir marketlerde, online alışveriş sitelerinde satılıyor. Ayrıca geniş pazarlama ağımız sayesinde tüketiciye kolaylıkla ulaşıyoruz. Ürünlerimiz ayrıca ihraç ülkelerinin birçoğunda da zincir marketlerde bulunuyor. 32 SARTEN WORLD - 2014/07 // kozmetik Bu pazarda sizi en fazla zorlayan konular neler oldu? Fiyat rekabeti çok çetin geçiyor. Bu durum da ürüne yansıyor. Tüketici elektronik sprey püskürtücü makineyi sürekli kullanmıyor. Her defasında yenisini alıyor, fiyatı uygun olduğu için algısı da değişmiş durumda. Makinelerin değeri kalmıyor. Hedeflerinizden bahsedelim. Farklı alanlara girmeyi planlıyor musunuz? Biz sürekli yeni ürünler çıkarıyoruz. Ancak bu tarz ürünleri her zaman bulup, yakalayıp, çıkarmak çok zor. Sonuçta siz bir ürünü burada Ar-Ge çalışmaları yaparak binbir zahmetle ortaya çıkarıyorsunuz, ondan sonra bu ürün çok kolay kopyalanabiliyor. Burada bir sorun var. Tescilli markalarımızdan tutunda, tasarım tescili bize ait olan şişelerimizi kadar kopyalayan birçok ürünümüz var. Bu nedenle bir ürünü ortaya çıkarmak çok zor, ancak hızlı koşan bir ürünü kopyalamak çok kolay. Ürün gamımızı genişlettiğimiz ve çeşitlendirdiğimiz için biz sürdürülebilir bir büyümeye de imza atmayı başardık. İhracat anlamında nasıl bir hedefiniz var? İhracatımızın cirodan aldığı payı yüzde 50’nin üzerine çıkarmayı istiyoruz. Yurtdışıyla çalışmak çok daha kolay ve zahmetsiz olabiliyor. Bu nedenle yurtdışına odaklanmak istiyoruz. Nakit çalışıyorsunuz, dolayısıyla ihracatta ne kadar büyürsek bizim için o kadar avantaj. En büyük farkımız müşteri memnuniyeti ve kalite diyorsunuz. Bu tam olarak ne anlama geliyor? Müşterilerimizin memnuniyeti bizim için her şeyden önemli. Kalite kontrol aşamasında alınan üretim raporları, ürünlere verilen lot numaralarıyla en küçük bir müşteri şikayetinde bile geçmişe dönerek şahit numunelerden üründeki problemin kaynağına ulaşabilecek durumdayız. Kalite ve fiyat dengesini iyi ayarlayarak müşterilerimize optimum faydayı sağlamaya çalışıyoruz. Kalite konusundaki yaklaşımınızdan bahseder misiniz? Ürünlerimize vermiş olduğumuz garanti sürelerimiz, ürünlerimizi nasıl bir özenle ürettiğimizin bir göstergesi. Piyasaya sunduğumuz ürünlerimizin plastik baskı aşamasından tutun da ambalajlanmasına kadar birçok kalite kontrol aşamasından geçmektedir. Zaten şirketimizi tanıyanlar Discover=Kalite felsefemizi bilir. Ürünlerimizin satışını yapan diğer şirketler ürünlerimiz çıkar çıkmaz numune talebi yerine gözleri kapalı olarak sipariş geçebilmektedir. Bu da bizim için büyük bir gurur. Ürünlerimizin REACH kayıtları gerçekleştirilmiş olup, TÜV Rheinland-Almanya’dan onaylı TÜV, CE, EMC, SGS ve GMP, ayrıca Intertek’ten onaylı RoHS belgeleri ile EC onaylı ISO 9001 ve ISO 14001 belgeleri bulunuyor. Sarten’le ne zamandır tanışıyorsunuz? Aslında kalitemizden bahsetmişken, bu başarıyı yakalamamızda bize büyük destek sağlayan fakat kamera ar- “HEDEF PAZARI BÜYÜTMEK” YENİ ÜRÜNLER EKLİYORUZ Yeniliklerde öncü olan şirketimiz Ar-Ge çalışmalarına, her dönemde olduğu gibi ağırlık veriyor. Ürün gamına olan ürünü üretmek yerine yeni ürünler eklemeyi tercih ediyoruz. Böylece pazarın küçülmesindense daha da büyümesini hedefliyoruz. REKABET İTİCİ GÜÇ Rekabet, şirketlerin kendisini dinç tutmasını, her zaman yarışta olduklarını unutmamalarını sağlayan itici bir güç. Adaletli olduktan sonra rekabetin olmasından yanayım. Fakat rekabet ederken başka şirketlerin ürün isimlerini veya tasarımlarını kullanmak rekabetten çıkarak ürün kopyalamasına giriyor. Bu da piyasayı kısır bir döngüye sokuyor. kasında kalan tedarikçilerimizi unutmamalıyız. Sarten de başarılı tedarikçilerimizin en büyüklerinden. Sektöründe tartışmasız lider olan Sarten, esnek termin süreleri, rekabet edilebilir fiyat anlayışı ve yüksek kalitede ürettiği ürünleri ile bizler için her zaman başarılı bir partner oldu, 20 yıldır başarıyla yürüdüğümüz bu yolda iş ortaklığı dışında da çok sıkı bir gönül bağımız olduğunu söyleyebilirim. Önümüzdeki döneme ilişkin hedefleriniz neler? Güler Elektronik her zaman hedeflerini yüksekte tutar. Her geçen yıl daha da büyüyerek tesisleşme, istihdam, üretim ve pazarlama alanında kendini geliştirmek en büyük hedeflerimiz. 2014 yılının ilk 5 aylık döneminde de ciromuzu yükselttik, bu yılki hedef ciromuz ise 20 milyon dolar. “Biz piyasaya çok hızlı girdik. Hiç olmayan bir ürünle başladık. Buradaki en büyük avantajımız da bizim üretici bir şirket olmamız.” Uzakdoğu’da da bir ofisiniz var. Bunun nedeni nedir? Herkesin malumu Uzakdoğu’dan gelen ürünler, tüketiciyi kalite olarak tatmin etmese de fiyat olarak insanları cezbediyor. Şu an halihazırda üretmiş olduğumuz ürünlerimiz fiyat anlamında Uzakdoğu ile rekabet edebilecek düzeyde olup, kalite anlamında açık ara öndedir. Oradaki gelişmeleri yakından takip edebilmek adına kurmuş olduğumuz ofisimiz oradaki gözümüz, kulağımız oldu. Özel markalı ürünler de üretiyorsunuz. Hangi sektörlere üretim yapıyorsunuz? Kendimize ait markalarımız altında üretmiş olduğumuz ürünlerin yanı sıra Türkiye’nin ileri gelen şirketleri için promosyon veya satış amaçlı üretmiş olduğumuz özel markalı ürünlerimiz var. Yine Türkiye’nin ileri gelen çeşitli ilaç firmalarına promosyonel ürünler üretiyoruz. Bunun yanı sıra yurtiçi ve yurtdışındaki ulusal zincir marketlere ve yurtdışındaki müşterilerimize özel markalı ürün üretimi gerçekleştiriyoruz 33 "DÜNYANIN EN BÜYÜK BLANKET OFİSİ OLABİLİRİZ" Türkİye'de baskı blanketİ denİnce akla Bak - On MühendİsLİk gelİyor. Üretİcİsİ İtalyan Vulcan'ın en büyük 3'üncü ofİsİ olan Bak - On, büyümede İddİalı. Şİrketİn pazarlama ve satış yönetİcİsİ Tamer Yenİbeken, Vulcan'ın dünyadakİ en büyük blanket ofİsİ olmak İstedİklerİnİ söylüyor. Şİrket, İkİ yıl İçİnde Avrupa'ya da İhracat yapmak İstİyor. B ak-On Mühendislik, baskı blanketleri pazarının yüzde 70’ine sahip. 20 yıllık şirket, son iki yıldır üreticisi Vulcan’ın dünyadaki en büyük 3’üncü ofisi olma başarısını gösterdi. Şirketin önümüzdeki döneme yönelik önemli hedefleri var. Bak-On Mühendislik Pazarlama ve Satış Yöneticisi Tamer Yenibeken, önümüzdeki iki yıllık süreçte Vulcan’ın dünyadaki en büyük blanket ofisi olmak istediklerini söylüyor. Planlar içerisinde Avrupa’ya ihracat da bulunuyor. Avrupa’dan ithal edilen yarı mamul ürünlerin işlenerek yine Avrupa’ya satılması ajanda da yer alıyor. Yenibeken, “İşimizi uzmanlaştığımız alanda büyütmeyi planlıyoruz. Önümüzdeki yıllarda hizmet verdiğimiz nokta ve ülke sayısını artıracağız” diye konuşuyor. Bak-On Mühendislik Pazarlama ve Satış Yöneticisi Tamer Yenibeken ile gerçekleştirdiğimiz söyleşimizin detayları şöyle: rerek bu alandaki en büyük kurumsal şirket unvanını aldı. Mekanik hizmetin ardından web baskının vazgeçilmez unsuru Vulcan disbritörlüğü ile büyüyen şirketimiz, bu yıl 20’inci yılını kutluyor. Şirketinizin nasıl bir kuruluş öyküsü var? Kim tarafından, ne zaman kurulmuş? Bak-On Mühendislik, 1994’te makine mühendisi Tacettin Varol ile elektrik mühendisi Fuat Tosun tarafından kuruldu. Şirketin ilk etapta amacı, gazetelerin web baskı makinelerine mekanik hizmet vermekti. Bak-On, Türkiye’de çalışan gazete baskı makinelerinin yüzde 70’inin kurulumunu gerçekleşti- Neden yabancı bir markanın distribütörlüğü alınmış? Ülkemizde baskı blanketi ile ilgili üretim yok. Türkiye, matbaacılıkta ithalatla yaşayan bir ülke. Zaman içerisinde muhtelif kimyasallar ve mürekkepler Türkiye’de üretilmeye başlandı. Fakat baskı blanketi, teknolojisi çok yüksek olan bir ürün grubu olduğu için Türkiye’de hala üretilemiyor. Bu konuda dünyanın en büyük üreticisi Vulcan’dır. O dönemde de kurucularımız Vulcan ile işbirliği yapmış. “Türkiye’nin her yerine ulaşıyoruz. Toplamda hizmet verdiğimiz müşteri sayısı 900 civarında. 55 ana ve tali bayimiz var.” 34 Peki böyle bir iş kurma fikri nereden geliyor akıllarına? Kurucularımız Hürriyet Gazetesi’nin eski teknik müdürleri. Zaten bu makineleri kuran ekibin başında görev alıyorlar. Hürriyet sonrasında gazetelere mekanik hizmet ver- SARTEN WORLD - 2014/07 // matbaacılık “AMBALAJA İLGİ ARTIYOR” NASIL BİR SEKTÖR? Türkiye’de kağıt matbaacılığının hem parkur olarak hem insan gücü olarak son derece yetenekli bir sektör olduğu söylenebilir. 75 milyonun çok daha üzerine hitap edebilecek bir parkur, yatırım var. Sektörde son 2 yıldır kağıttan, teneke ve plastik ambalaja doğru bir ilgi söz konusu. Çünkü kağıt tarafında pazarın çok da büyümeyeceği öngörülüyor. 75 milyonluk bir nüfusta okuma oranının düşük olduğu da dikkate alınarak yatırımcı ve üreticiler ambalaj tarafına daha fazla heyecan gösteriyor. Dolayısıyla biz de yönümüzü bu tarafa doğru çeviriyoruz. mek için şirketi kuruyorlar. Gazetelerin büyüme sürecinde olmasından ötürü önemli bir boşluk doldurulmuş oluyor. Diğer web makineleri ve Almanya baskı tesisleri ile birlikte konusunda uzman bir mühendislik şirketi yaratılmış oluyor. matbaalarına, ambalaj grubuna, teneke ofsete kadar matbaanın muhtelif branşlarına uzanıyor. Bugün itibarıyla Bak-On, 2011 ve 2012’de Vulcan bünyesindeki dünyanın en büyük 3’üncü satış ofisi oldu. Bunda Sarten Ambalaj’ın da büyük payı var. 1996’da Vulcan ile yapılan anlaşmadan sonra iş nasıl gelişiyor? Tüm baskı grupları için blanket önemli bir materyal ve makineye takmanız için çelik ya da alüminyum aparatlara ihtiyaç var. Bu mekanik işin Türkiye’deki ilk atölyesi Bak-On Mühendislik bünyesinde kuruldu. Dolayısıyla o dönemde bütün gazetelere, matbaa sektörüne, teneke ofset matbaalarına verilen bu hizmet çıtalama işiyle sağlanıyor. Bu gelişmeyle Bak-On, baskı blanketi konusunda Türkiye’deki önemli bir merkez oldu. Hem üreticinin büyük olması hem de BakOn’un sağladığı teknik mekanik hizmetle iş kendini büyütüyor. Şirket, Türkiye pazarının yüzde 70’ine hizmet verir hale geliyor. Gazetelerle başlayan bu iş, daha sonra kağıt Peki Vulcan dışında zaman içerisinde hangi ürünler devreye giriyor? Vulcan dışında Türkiye distribütörlüğünü yaptığımız 11 dünya markası bulunuyor. Bunların hepsi matbaa sektörünün çok yakından tanıdığı önemli üreticiler. Rollin, Dupont, Vanson, Planatol, Folex, Technotrans, Megtec, matbaacıların en çok ilgilendiği üreticiler. Ancak asıl branşımız Vulcan baskı blanketleri. AMBALAJIN YERİ Nüfusumuza göre ülkenin ambalaj konusunda küçümsenmeyecek bir hacimde olduğu anlaşılıyor. Artan tüketim ve paketli ürünlerin tüketiminin de artması ambalajın her branşında büyüme getiriyor. Biz de bütün branşlarda kendimize büyüme hedefleri koyduk. Tüm üreticilerimiz de ambalaj gruplarıyla ilgili çalışmalarını artırıyor. Yani dışarıdan bakınca da ülkemizde heyecan verici bir tablo var. BÜYÜME HIZI Bundan 3-4 yıl önceye kadar sektörün kağıt tarafı çok hızlı büyüdü. Bugün ise burada bir yavaşlama söz konusu. Talebin çok üzerinde bir arz var. Dolayısıyla bundan sonra kağıt tarafında bir büyüme öngörülmüyor. Buradaki yatırımların dışarıya yönelmesi gerekiyor ki bunu yapabilecek çok yetenekli matbaalarımız da var. Ambalaj cephesinde yapılan yatırımlar ve gelişmeler daha dengeli gözüküyor. Sanırım birkaç yıl daha yeni ambalaj yatırımlarını duymaya devam edeceğiz. Yani esas olarak Bak-On, baskı blanketi ile tanınıyor diyebiliriz... Evet, Bak-On, baskı blanketiyle anılıyor. İsmimiz daha çok “Vulcan” olarak telaffuz ediliyor. Yaptığımız iş ile anılıyor olmak da işimize verdiğimiz önemi ifade ediyor. 35 “ÜRETİCİMİZ SARTEN’E ÖZEL BLANKET ÜRETTİ” TERZİ USULÜ HİZMET Sarten ile olan baskı blanketi işbirliğimiz, 15 yıldır devam ediyor. Bütün fabrikalarının istedikleri ebatlara ve karakteristik taleplerine göre terzi usulü hizmet sağlıyoruz. İstanbul’daki matbaalara 2 saat içerisinde sevkiyat yapabilecek kadar hızlandık. Daha önce 2 gün olan sevkiyatımızı, artık gün içerisinde gerçekleştirebilecek yeteneği edindik. Sarten Ambalaj, kalite odaklı bir ekip ve onlara bu hizmeti hızlı bir şekilde veriyor olmak bizim için de keyif verici bir durum. SARTEN’LE BÜYÜDÜK Sarten ekibinin yüksek kalite beklentisi bizi de sürükledi. Bizi kalitemizi ve yeteneklerimizi artırmaya yönlendirdiler. Sarten ile beraber biz de büyüdük ve teneke ambalaj konusunda tecrübe edindik. İşbirliğimiz süresince tüm fabrikaların taleplerine cevap verebilmek adına üreticimizle birlikte ders çalıştık. Baskı blanketi gibi çok zor bir üründe, ilk defa üreticimiz, bir şirkete özel blanket üretti. Yani Vulcan AR-GE departmanı, Sarten’e özel blanket üretti. Son 3 yıl içerisinde yapılan test ve geliştirmeler doğrultusunda üretilen blanket, Sarten Ambalaj onayı ardından Avrupa ve Japon teneke baskı tesislerinde de olumlu sonuçlar aldı. Bugün Bak-On Mühendislik ne büyüklükte bir şirkettir? Bugün 35 kişilik bir ekibe sahibiz. Şirketimizin atölyeleri ve ofisi, 4 bin metrekarelik bir alandan oluşuyor. İki tane teknik mekanik atölyeye sahibiz. Bu atölyelerde yarı üretim dediğimiz bir süreç söz konusu. İthal ettiğimiz ürünleri, bir üretim sürecinden geçiriyoruz. Blanketlerin çıtalanmasıyla birlikte muhtelif kesim, ebatlama ve paketleme unsurları söz konusu. Günlük olarak 400 tane blanketin çıtalanarak matbaalara gönderilmesi gerçekleşiyor. Yine yarı mamul olarak gelen bazı ürünlerin işlenip pazarlanması söz konusu. Bunun dışında bizim ürünlerimiz ciddi stok gerektiriyor. Dolayısıyla büyük bir depo ve ürünlerin işlenebilmesi için bir alan gerekiyor. Biz 4 bin metrekarelik alanın her santimetresini kullanıyoruz. Kaç müşteriniz var? Hangi sektörlere hitap ediyorsunuz? Matbaa sektörünün bütün branşlarına hizmet veriyoruz. Gazete, dergi, kağıt matbaaları, karton ambalaj, sürekliform, teneke ambalaj, plastik ambalaj gibi baskının olduğu tüm branşlarda hizmetimiz var. Ambalaj son iki yıldır biraz daha ön plana çıktı. Özellikle teneke ve plastik ambalaj. Toplamda hizmet verdiğimiz müşteri sayısı 900 civarında. 55 ana ve tali bayiimiz var. Türkiye’nin her yerine ulaşıyoruz. Türk Cumhuriyetleri ve son 2 yıldır Arap ülkeleri de bizden hizmet alıyor. Ne kadarlık bir ihracatınız bulunuyor? Blanket konusunda tüm Avrupa ülkelerinde mümessillikler mevcut. Dolayısıyla sadece Türk Cumhuriyetleri ve Arap ülkelerine ihracatımız söz konusu. Adet bazında yıllık 2-3 bin adet blanket çıtalayarak ihraç ediyoruz. Türkiye’de ne kadarlık bir iç pazardan bahsetmek mümkün? Türkiye’de yıllık blanket tüketimi, ortalama 100 bin metrekare civarında. Bunun yüzde 60-70’ini hem direkt hem de bayisel bazda Vulcan ile sağlıyoruz. Geriye kalan pazar ise 5 veya 6 parçaya bölünüyor. Tamamı ithal edilen gruplardan oluşuyor. Blanket pazarı nüfusumuza göre Avrupa’nın oldukça gerisinde. Toplamda sattığınız kaç ürün var? Biz ürünlerimize grup olarak bakıyoruz. 11 distribütörlüğümüz var. Bunun dışında “İki yıl içinde Türkiye’de hizmet verdiğimiz ürünleri, işledikten sonra Avrupa’ya satmayı, ihraç etmeyi hedefliyoruz.” 36 distribütör olmadığımız, ithal ettiğimiz yaklaşık 10 farklı ürün kalemimiz bulunuyor. Yedek parça, kimyasal, mürekkep ve web ünitelerimiz de bünyemizde mevcut. Sadece Vulcan blanket çatısı altında 41 farklı seri bulunuyor. Toplamda 100 kalem farklı üründen bahsetmemiz mümkün. 2013 matbaacılık için nasıl bir yıldı? Herkes için zor bir yıldı. Matbaacılık, bütün alanlara hizmet veren bir sektör. İnşaattan otomotive tüm sektörlerle çalışıyor. Hepsinde bir yavaşlama yaşanınca bu matbaacılık sektörüne de yansıdı. Fakat sektörde doldurulması gereken boşluklar var. Yönünüzü iyi tayin ederseniz bu boşluklardan istifade ederek zor dönemlerden geçebileceğimizi öngördük. Burada da bizim çıkış noktamız ambalaj grubu oldu. Çünkü bütün sektörlerin bir ambalaj heyecanı var. Bu heyecandan istifade ederek zor ve sıkıntılı süreci geçirebildik. Hedeflerimizi şirket olarak yakalamayı bu sayede başardık. 2013, bizim için zor bir yıldı ama kötü bir yıl değildi. Ne kadar büyüdünüz? Geçmiş yıllarda yakaladığımız oranları yeniden görmek sektörün genelinde çok mümkün değil. Hedeflerimizi yakalayabildiğimizi söyleyebilirim. Ancak hedefler, sadece rakamsal değil hizmet verdiğiniz nokta sayısı azalmadan ve kayıp vermeden yılı bitirebilmek de çok önemliydi. Branşımızda yüzde 70 pazar payına sahip olmak için bugüne kadar çok hızlı büyüme kaydettik. Aynı oranda büyüme sağlamak için zor bir süreç. 2014 sonuna kadar yüzde 15 büyüme hedefimiz var. SARTEN WORLD - 2014/07 // matbaacılık “AVRUPA’YA İHRACAT YAPMAK İSTİYORUZ” HEDEFİMİZ BÜYÜK Son 2 yıldır blanket alanında dünya üçüncüsü olduk. Bundan sonra hedefimiz daha büyük. Çünkü önümüzde yine çok zor geçeceğini düşündüğümüz birkaç yıl daha var. Bu birkaç yılı, hizmetlerimizi, yatırımlarımızı daha da artırarak büyümeyi planlıyoruz. Türkiye’de hizmet verdiğimiz ürünleri, belki işledikten sonra Avrupa’ya satmayı, ihraç etmeyi hedefliyoruz. Önümüzdeki iki yıl içinde dünyanın en büyük blanket ofisi olma hedefimiz de bulunuyor. Üreticimiz ve hizmet verdiğimiz ekipler en büyük destekçimiz. Bütün sektörlerde kârlılık anlamında bir sıkıntı söz konusu. Sizin sektörünüzde durum nasıl? 2013 öncesinde de kârlılıklarda düşüş öngörülüyordu. Marjlar düşüyor. Eskiden 10 lira kazanabilmek için 30 liralık mal satılırken şimdi 50 liralık mal satmak gerekiyor. Dolayısıyla marjların aşağı düşmesi ve ticari koşulların gittikçe zorlaşması tüm sektörü yoruyor. Biz de şirket olarak Türkiye’deki şartlara ayak uydurmaya çalışıyoruz. Türkiye’de uzun bir vade kavramı var. Matbaacılık sektörü de bu uzun vadelerle yaşayan bir sektör. 2014’ün ilk 6 ayını geride bıraktık. Bu yıl nasıl gelişiyor? Türkiye, ilk 6 ayda bir seçim geçirdi. Seçim dönemleri, matbaaları heyecanlandıran dönemlerdir. Hizmet verdiğimiz alanlarda seçim öncesi, seçim hazırlıkları ve sonrası matbaaları hareketlendirdi. İlk 6 aylık periyotta hedeflerimizin üzerindeyiz. Bu da bizim için keyifli bir durum. Dolayısıyla ilk 6 ay iyi geçti. Bundan sonra yılın son 6 ayının daha keyifli olacağını düşünüyoruz. Önümüzde bir seçim daha var. Umarız bu da sektörümüze olumlu yansır. Ne kadarlık bir vadeden bahsediyoruz? Sektör, ortalama 4-6 aylık vadelerle çalışıyor. Ambalaj grubu bu konuda biraz daha iyi. Onlar marjları küçük olmasına rağmen daha makul vadelerle hareket edebiliyor. Ancak finans maliyeti ve ithalat riski kârlılığınızı sürekli tehdit eden önemli etkenler. Cumhurbaşkanlığı seçimi yerel seçim kadar hareket yaratır mı? Direkt olarak hareket yaratmaz. Ama hükümetlerin seçim dönemlerinde bir seçim politikası oluşuyor, ekonomiyi canlı tutmaya çalışıyorlar. Böyle bir ortamdan matbaaların da istifade edeceğini düşünüyoruz NOKTA SAYIMIZ ARTACAK Kapasitemizi artırarak hizmet vermeyi planladığımız, yatırımımızı buna göre yaptığımız çok özel ürünlerimiz var. İki yıllık periyotta Türkiye’ye verdiğimiz hizmeti artırmak ve bunun yanında ihracatımızı da büyütmek gibi bir planlama söz konusu. Avrupa’dan gelen malzemeyi işleyip tekrar Avrupa’ya satma durumu bizim için çok keyif verici. İşimizi uzmanlaştığımız alanda büyütmeyi planlıyoruz. Önümüzdeki yıllarda hizmet verdiğimiz nokta ve ülke sayısını artıracağız. Çalışmalar arasında Avrupa’nın önemli üreticilerine buradan destek sağlamak da bulunuyor. 37 "ARPIN ÖNÜNÜ AÇMAYA BAŞLADIK" Şİrİn Pancaroğlu, Türkİye'de yetİşen, dünya çapıNda tanınan önemlİ bİr arp sanatçısı. Onu benzerlerİnden ayıran en önemlİ özellİğİ İse arpın tanıtılması ve yaygınlaştırılması konusunda yaptığı benzersİz çalışmalar. 2000'de ABD'den Türkİye'ye dönen sanatçı, arpın gİrmedİğİ bİrçok yere gİttİ, konserler verdİ. Türkiye’de klasik müzik dinlenmiyor diye bir algı var. Uzun yıllar yurtdışında yaşadınız. Orada durum nedir? Hakikaten klasik müzik, elit bir kesimin müziği midir? Zor bir soru aslında. Bir defa klasik müzik dediğimiz zaman bunu doğu ve batı diye ayırmamak gerektiğini düşünüyorum. 5-6 yıldan beri hem klasik Türk müziği hem de klasik batı müziği çerçevesinde çalışmalar yapıyorum. Bunun dışında popüler müziklere yönelik de çalışmalarım var. Dolayısıyla Türkiye’de çalışan bir müzisyen olarak çalışma alanımı genişletmek ihtiyacı hissettim. Bunda meraklarımın etkili olduğu kadar Türkiye’de yaşayıp sadece klasik “Değerli sanatçılar mesleklerine küsmüş durumda. Çünkü sizi beğeniye taşıyacak mekanizmalarda aksaklıklar var.” batı müziği yapılırsa zorlanacağım düşüncesi de mevcut. Bir orkestra, eğitim kurumu gibi bir yerde kadronuz varsa kendinizi idame ettirebilirsiniz. Ama benim gibi tamamen bağımsız çalışan bir müzisyen için sadece klasik batı müziği icra edip Türkiye’de konser gelirleriyle ayakta kalmak mümkün değil maalesef. Bu, ekonomik açıdan bir gösterge. Benim motivasyonum ekonomik kökenli olmasa da iyi ki bir- 38 den çok müzik türüne meraklıyım dediğim çok oluyor. Tabii ki klasik müziğin dinleyici kitlesi az. Ama bir o kadar da lezzetli! Aslında iyi olan müziğin dinleyici kitlesi genelde azdır. Neden az kişi tarafından dinleniyor iyi müzik? Bu, hep biraz böyle oldu. Az demek “az” değil aslında. Nicelik mi nitelik mi? Sadece Türkiye değil dünyada böyle bir eğilim var. İnsanların daha çok tükettiği müzikler daha gündelik oluyor. Fast food gibi düşünün. Niye dünyada fast food bu kadar yaygın? Çünkü üretim maliyeti düşük, hazırlanma süreci uzun değil. İnsanlar bunu niye tüketiyor? Alternatif yok mu? Var... Ama muhakkak arkasında güçlü bir marka varlığı ile çok trendi hale geldiği için tüketiyorlar. Bu tür müzikler arasından da çok iyi örneklerin çıkabildiğini unutmamak gerekir. İyi müzik, bir elitin malı değildir. Şu da var: Pazar insanlara hızlı yaşamayı, yemeyi dayatıyor. Dolayısıyla hangi müziği dinlediğinizi de biraz pazar dayatıyor diye düşünüyorum. Eğer sosyal refahı yüksek bir ülkede yaşıyorsanız kaliteli, iyi müzikleri destekleme işini doğrudan kültür politikalarının, mevzuatlarının içine koyuyorlar. Türkiye’de de destekleyici mekanizmalar var tabii ki. Oralardan iyi sonuçlar çıkıyor mu, bu bir soru işareti. Ama tespitiniz doğru, klasik müziğin dinleyici SARTEN WORLD - 2014/07 // müzik kitlesi bellidir. Büyük sayılara ulaşmaz, böyle bir hedefi de pek yoktur. Cumhuriyet öncesi, Osmanlı’nın son dönemlerinde klasik batı müziği dinlenmeye ve icra edilmeye başlanmış bizde. Belli bir lezzet de oluşmuş zaman içinde. Ciddi bir yerel kültür de var. Ama Türkiye’de bu kültürü yukarı taşıyacak mekanizmaların eksik olduğunu düşünüyorum. Yani çok iyi işler var, çok iyi besteciler var. Ancak bunları ortaya çıkaracak bir sürü yan sektör Türkiye’de eksik. En basit örneği, büyük bir konserle ilgili gerçek bir değerlendirme yazısını gazetelerde göremezsiniz. Daha çok popüler müzik ana akım medyada yer bulabiliyor. Evet, işte bunlar hep ekonomik ilişkiler, trendlerle ilgili. Hepsi birbirini besliyor. Gönlünü bu yola adamış müzisyenlerin popüler olmak gibi bir gayesi genelde olmuyor. Fakat Türkiye’de çok fazla husumet var. Çünkü çok az sayıda insan, bu kısıtlı dinamiklerin belirlediği döngünün içerisinden sıyrılabiliyor. Dolayısıyla çok değerli sanatçılar mesleklerine küsmüş durumda doğal olarak. Çünkü bakıyorsunuz, ülkenin mekanizmaları çok topal. Sizi takdire ve beğeniye taşıyacak, üretmenizi sağlayacak mekanizmalarda çok ciddi aksaklıklar söz konusu. Bu Türkiye için üzerinde durup düşünülmesi gereken bir konu. Çünkü Türkiye’de kaynak var, fakat doğru yere kanalize olmuyor. Özel sektör de çok ciddi kaynak sağlıyor… Tabii somut örnekler var önümüzde. Bunlar daha çok uluslararası olup Türkiye’de gerçekleşen etkinlikler. Ancak yerel kültüre, buranın sanatçısına, müzisyenine gerçek anlamda destek bağımsız çalışan müzisyenler için kaynaklar yok gibi. 2007 yılında Arp Sanatı Derneği’ni kurdum. Bunun birden çok nedeni var tabii ki. Bunlardan biri de tüzel bir çatıya ihtiyacınız oluyor ki projeleriniz için fon başvurusu yapabilin. Ben bir albüm yapmak istiyorum diye bir plak şirketine gidin, neredeyse hiçbir masrafa katkıda bulunmuyorlar, zar zor basıyorlar. Bizden olan müzik üretimine hiç yatırım yok. Başbakanlık Tanıtma Fonu gibi bir kaynak var. Kültürel çalışmalar için oldukça ciddi kaynaklara sahip bir fon. Bizim gibi dernekler bu fona başvurabiliyor. Ancak hibe şeklinde değil. Şunu diyorlar: Harca, fatura et, ödeyelim. Biz Başbakanlık Tanıtma Fonu ile proje gerçekleştirdik. Bizim gibi 2011’de daha çiçeği burnunda sayılabilecek bir dernek için önemli de bir projeydi. Tamamen üretime dayalı, istihdam yaratan, yepyeni bir çizgisi olan bir projeydi. 39 eğitimi Türkiye’de başlıyor. Hükümetler arası anlaşmalarla İtalyan arp hocaları ders vermek üzere Türkiye’ye geliyor. Bu hocalar bir kuşağı tam olarak yetiştiremeden geri gönderiliyor. Ama tabii güzel atılmış temeller bunlar. Arpın ana vatanıyla ilgili değişik bilgiler var. Orada netleşme var mı? Aslında arp bütün medeniyetlerde var. Çünkü avlanmaktan esinlenerek ortaya çıkarılmış. Okun yaydan fırlatılırken çıkardığı sesten etkilenerek oluşturulmuş bir çalgı. Dolayısıyla Mezopotamya çok önemli. Bir bolluk simgesi olarak yer almış orada. Ortaçağda bir iktidar simgesi. Çin’de görüyorsunuz, Aztek’te var. Ama hangi tarafta daha öne çıkmışın hesabını yapmak bence mümkün değil. Antik bir çalgı. Dolayısıyla böyle bir çalgıya anavatan tespit etmek zor. Ama Antik Yunan’ın bunu tek başına sahiplenmesi doğru değil. Ortaçağ İslam kültürlerinde tamamen tasavvufi bütün bir değeri var. “Arp medeniyetlerde var. Avlanmaktan esinlenerek ortaya çıkarılmış. Tamamen antik bir çalgı.” Projeyi gerçekleştirmek adına inanılmaz cambazlıklar yapmamız gerekti. Veresiye çalışmamız demekti bu. Bizim gibi 50 üyesi olan bir derneğin özkaynakları ne olabilir ki? Bu tabii bizim gibi STK’ların boynunu çok büküyor. AB fonlarına bakalım. O fonlar hibeyle işliyor ama Avrupa, kendi katma değerlerini bize dayatıyor. Bizim Avrupai olmadan önce yerel olarak kalkınmamız gerekiyor. Bu fonlarda da bu bakış açısı eksik. Bu topraklarda arp, nasıl bir evrim geçirmiş? Onun izini sürebildiniz mi? 1610’dan sonra çeng bu topraklarda görülmüyor, yok oluyor. Birtakım küçük arplar, padişahlık döneminde sarayda kullanılmak üzere getiriliyor. Biz de arpın izini sürmek için dernek olarak bir rapor hazırlıyoruz. Türkiye’de geçmişe baktığımızda en önemli arp sanatçısının merhum Sevin Berk olduğunu görüyoruz. Benim de hocamdı. Ankara Devlet Konservatuarı kuruluyor ve o dönemde arp Arp Sanatı Derneği’ni kurduk dediniz. Orada eğitimler de veriyor musunuz? Ayda bir kere atölye çalışması yapıyoruz. Ama tabii burada şöyle bir sıkıntı var. Arp, çok geniş bir çalgı ailesine sahip. Aslında arp dediğimiz zaman bir sürü çalgıdan bahsediyoruz. Değişik ebatlarda, değişik maliyetlerde ve değişik kültürlerde kullanılan çalgılar var. 2000 yılında ABD’den Türkiye’ye döndüğümden beri bir şekilde çalarak epey bir iştah kabartmak bana nasip oldu. Hiç konser yapılmamış yerlerde konserler verdim. Arpın girmediği birçok noktaya girdim, görülmediği birçok yere gittim. Arp çalmak isteyen insanlar oluştu bu süreçte. Derneğin web sitesinden bize yazdılar hep. Bunlara bir türlü arzu ettiğimiz yanıtı veremedik. Çünkü benim çaldığım çalgıların maliyeti, 20 bin dolardan başlıyor. İnsanlara bunu söyleyemiyorsunuz. Mandallı, küçük arplar var ve 2005 yılında bunların ithalatının başlamasını sağladık. Bir firma ilgilendi, üreticiyle bağlantı kurduk. Onlar da Türkiye’ye getirdi. Ama yine de 3.500 Euro’luk bir maliyet var ki, Türkiye’de bu çalgıyı yaygınlaştırmak için çok yüksek bir rakam. “DÜNYADAKİ İLK ÇENG ALBÜMÜ OLACAK” HAZİRANDA ÇIKTI Sarten Ambalaj’ın destek olduğu çeng albümüm, “Çengnağme” raflarda yerini aldı. Önemli bir çalışma. Çeng unutulmuş bir Osmanlı çalgısı, bir arp . Hakikaten kültürel bir mirasın su yüzüne çıkması gibi bir şey. Dünyada ilk defa bir çeng albümü yayınlanmış olacak. Haziran başında albüm raflarda yerini aldı. Çeng albümü ile yurtdışında birkaç festivale katılacağız. Fransa, İtalya ve İran’a gideceğimiz kesinleşti ve tahminim artacak. SARTEN İLE İŞBİRLİĞİ Zeynep Oğuz ile kızının arp dersleri vesilesiyle tanıştık. Zeynep Hanım, bana yazarak eğitmen danıştı. Daha sonra derneğimizin üyesi oldu. Çeng albümü için sponsor aradığımı elektronik bültenimi okuyarak haberdar olmuş ve konuyu Sarten nezdinde paylaşmış. Çok güzel bir hareket tabii ki… İhtiyacı görüp seferber oldu Zeynep Hanım ve de Sarten’in bir kültürel mirasa sahip çıkmasına, çok tekil bir işe destek olmasını sağladı. Çok müteşekkirim. 40 SARTEN WORLD - 2014/07 // müzik İzmir’de Türk malı arp yapıldı diye haberler çıkmıştı. Evet, işte o bizim çalışmamızla oldu. İzmir’de çok değerli bir müzisyen arkadaşım Bora Uymaz’a sürekli anlatıyordum bu konuyu. İzmir’de Levent Güleç adında çok değerli bir kanun üreticisi olduğunu söyledi. “Ondan isteyebiliriz arp yapmasını” dedi. Yani Bora, ön ayak oldu. İşte sivil toplum da böyle bir şey. Herkes konunun bir ayağını sahiplenip çözebiliyor. İzmir’de yerli malı bir arp üretimi gerçekleşti. Bu da maliyeti düşürdü. İlk arpı bitireli çok kısa bir süre oldu. Yavaş yavaş siparişler gelmeye başlıyor. En son Kosova’daydım. Onlar da batıdan alıyorlar. “Bizden alın” dedim. Dolayısıyla çok mutlu ve heyecanlıyız bu konuda. Arpın önünü açtığımızı sonunda hissetmeye başladık. Peki arpla ilgilenenlerin size yazdığını söylediniz. Arpla ilgilenen nasıl bir kitle ve profil var? Gençler ilgileniyor. İş dünyasından da ilgi olduğunu memnuniyetle söyleyebilirim. Mesela Coca-Cola’nın genel müdürü Galya Molinas, amatör olarak arp çalıyor. Dernek üyelerimiz ve yönetim kurulumuzda iş dünyasından, ETS, Ernst&Young gibi firmaların üst düzey yöneticileri bulunuyor. Ya kendileri doğrudan ya da çocukları arp çalıyor. Yetişkinlerin bu enstrümana ilgi duyması bence çok önemli. Yetişkin amatörlerin varlığı, herhangi bir müziğin gelişmesi için bence çok önemli bir olgu. Çünkü bazen gençler veya çocuklar anne baba dayatmasıyla saz çalıyorlar. Ama ağırlıklı olarak kadınlar bu enstrümana ilgi duyuyor. “DERNEK ENERJİMİ YÜKSELTİYOR” GÜNLÜK HAYAT Evliyim ve bir oğlum var. Sabah oğlumu okula bırakıyorum. Sonrasında mutlaka sahilde yürüyüş yaparım. Çalışma hayatı zaten benim için bundan sonra başlar. 9:30-10’a doğru da kendi çalışmalarıma geçebiliyorum. Genelde bu çalışmalar için saat 15:00’a kadar da vaktim oluyor. Sonra oğlumu okuldan alıp onunla ilgileniyorum. Şehir dışı ve yurtdışı konserler olduğunda da ailemden destek istiyorum. ZAMAN YETMİYOR Akşamları da çalışmayı seviyorum. Ancak yalıtım olmadığı için evimde çalışamıyorum. Komşular şikayetçi oluyor. Bu da 2014’te çözmek istediğim bir konu zira geceleri de çalışabilmem gerekiyor. Haftanın birkaç günü derneğe geliyorum, burada çalışmalarımız oluyor. Zaman yetmiyor yani… Ama dernek çalışmaları, kendi projelerim kadar enerjimi yükseltiyor. Bu ülkedeki karamsarlığın panzehiri gibi benim için. OLUMLU ETKİLENİYORUM 23,5 metrekarelik bir alanımız var. Bunu da Beşiktaş Belediyesi’nin desteğiyle sağladık ki bunu almak kolay değildi. Ama belediye güzel bir hizmet yapmış oldu. Bütün bunlar bana çok değerli görünüyor. Beni olumlu etkiliyor. Birilerine dokunmak beni mutlu ediyor. Neticede popüler olmak için yola çıkmadık. Hizmet etmek için, evet. Atölye çalışmalarına kimler geliyor? 14 yıldır kabarttığımız iştahı doyuramamak benim içimde bir ukde olarak kalmıştı. Ama şimdi bu ihtiyaca cevap verebileceğiz. Ayda bir yaptığımız atölyede hiçbir ön koşul aramıyoruz. 5 yaştan 45’e kadar değişik yaş gruplarından katılımcılarımız arpla ilk kez tanışıyor. Bu yıl başladık çalışmalara ve güzel bir ortam oluştu. Atölyede müzikte iletişim nasıl kurulur, müzik nedir, müziğin dili nedir gibi konuları işliyoruz. Konuları çoğaltabiliriz de. İnsanlar severek gelmeye başladı. Başlangıçta bir gruptu. Şimdi yetmedi, ikinci bir gruba da eğitim verdiğimiz aylar oluyor. Önümüzdeki yıl 15 günde bir atölye yapmaya başlayacağız. Yavaş yavaş gidip belki kurumlarda da bu çalışmaları yapabiliriz. Çünkü iletişimi güçlendiriyor müzik. Konuşmadan müzik üzerinden nasıl iletişim kuruluyor, nasıl beraber çalışabiliriz gibi sorulara yanıt verdiği gibi, takım çalışmasını güçlendirecek egzersizleri de müzik doğal olarak barındırıyor. Atatürk demiş hani, “Hayatta insana müzik lazım değildir. Hayat müziktir” diye. Çok ilginç bence. Beden dilini okumak, geri çekilmek, gerektiğinde ileri atılmak gibi dinamikler üzerinden bir doğaçlama atölyesi bizimkisi. Rengarenk bir şey. Müzikle hikaye yazıyoruz. Bizim çok hoşumuza gidiyor. Yavaş yavaş bu fikirleri geliştirecek küçük bir proje ile özel sektörün desteğini alıp ihtiyacı olan kesimlere ulaşmayı istiyoruz. Örneğin okullarda böyle bir çalışma desteklenebilir ve çok da güzel bir sosyal sorumluluk projesi hayata geçer. İşte böyle temel şeyler hedeflemek gerekiyor. Türkiye’de bunlar eksik 41 ÜÇ KÜLTÜRÜ YAŞATAN KENT "BAKÜ'DE Expo Center"a doğru yol alırken İlk olarak gözümüze tarİhİ bİnalarla modern bİnaların bİr arada bulunması çarptı. A zerbaycan Cumhuriyeti’nin başkenti Bakü, Hazar Denizi’nin batı kıyısında yer alıyor. Bakü, Kafkasların en önemli kültür ve ticaret merkezlerinden biri olarak kabul ediliyor. Ayrıca kent, Hazar Denizi’nin de en önemli limanı durumunda. Azerbaycan, bir petrol ülkesi olarak öne çıkıyor. Petrol yatakları verimliliği açısından Hazar Denizi’nin dünyada üçüncü sırada olduğu söyleniyor. Nüfusun büyük çoğunluğunu Azeri Türkler oluşturuyor. Halkın yüzde 96’sını Müslümanlar ve yüzde 4’ünü Hıristiyanlar oluşturuyor. Sayıları az da olsa Yahudiler de yaşıyor. Geçtiğimiz aylarda bu ülkeye bir iş seyahati gerçekleştirdik. Seyahatimizin amacı Bakü’de 22-24 Mayıs 42 tarihlerinde düzenlenen 20’nci Uluslararası Gıda ve Gıda Sanayi Fuarı’nı (World Food Azerbaijan 2014) ziyaret etmekti. THY ile 2 saat 45 dakikalık bir uçuş sonrası Bakü Haydar Aliyev Havaalanı’na indiğimizde saatlerimiz gece yarısını gösteriyordu. Ülkeye giriş işlemlerimizi tamamladıktan sonra havalimanından taksi ile otelimize doğru yola çıktık. KÜLTÜREL ZENGİNLİK Ertesi sabah kahvaltıyı otelimizde yaptıktan sonra fuarın gerçekleştiği Expo Center’a doğru yola çıktık. Yolda ilk olarak gözümüze tarihi binalar ile modern binaların bir arada bulunması çarptı. Kentte hem Sovyet döneminin hem İslam dünyasının hem de Avrupa SARTEN WORLD - 2014/07 // 48 saatte dünya / bakü Oxana Jelezeglo, Natalia Urum ile birlikte Bakü’nün tarihi yapısı Kız Kalesi’nin önünde (solda). Oxana Jelezeglo, Sarten’in Bakü’deki müşterilerinden Intigam Hajiyev ile birlikte (ortada). Bakü’nün eski yerleşim bölgesi olan Eski Şehir (Old Street) ihtişamı ile gezilmeyi değer bir yer (üstte). AZERbAycan mutfağı, bizim damak tadımıza oldukça uygun. Azeri mutfağı, çok çeşitli pilav ve et yemekleriyle öne çıkıyor. mimarisinin eserleri bir arada bulunuyor. Birçok ülkeden temsilcilerin katıldığı fuara tarım, hayvancılık, balıkçılık, süt ve süt ürünleri ile ambalaj ve paketleme gibi sektörlerden şirketler iştirak etmişti. Bu fuarı ziyaret etmekteki temel amacımız, yeni müşteri ilişkilerimizi geliştirmekti. Ayrıca Azerbaycan pazarındaki payımızı artırmak da hedeflerimiz arasındaydı. Burada pek çok şirket temsilcisiyle temas etme fırsatı bulduk. EŞSİZ AZERİ MUTFAĞI Fuar ziyaretimizi tamamladıktan sonra akşam yemeği için müşterimizle buluştuk. Müşterimiz bizi Azeri restoranında ağırladı. Şehir manzaralı restoranı ve lezzetli Azeri mutfağının yemeklerini çok beğendik. Azerbaycan mutfağı, bizim damak tadımıza oldukça uygundu. Yoğurt, Azeri sofralarının olmazsa olmazı. Azeri mutfağı, sahip olduğu çok çeşitli pilav ve et yemekleri ile öne çıkıyor. Eşsiz lezzetlerin ve keyifli bir gecenin eşlik ettiği akşam yemeğinde müşterilerimizle işbirliğimizi konuştuk. Yemeğe ülkenin politik hareketliliğinden kültürüne kadar uzanan geniş bir yelpazede şekillenen sohbetimiz renk kattı. THY’nin 20:45 uçağı ile bu keyifli yolculuğumuza son vererek İstanbul’a döndük. KIZ KALESİ’Nİ MUTLAKA GÖRÜN Bakü seyahatimiz sırasında Kız Kalesi’ni de görme fırsatımız oldu. “Maiden’s Tower” olarak da anılan Kız Kalesi, Bakü’nün sem- bolü olmuş durumda. Kız Kalesi’nin, İstanbul’daki Kız Kulesi gibi pek çok hikayesi var. Rivayete göre Kız Kalesi yapıldığı dönemde Hazar Denizi’nin içindeymiş. Hazar’ın suları küresel ısınma etkisiyle azalınca kule karada kalmış. Kız Kalesi hakkında efsaneler arasında en yaygın olanı ise yerel bir hükümdarın kızının kalenin terasından suya atlamasıyla ilgili olan trajik hikayedir. Kalenin yüksekliği 28 metre, çapı 16-16,5 metre, duvarlarının kalınlığı dip tarafta 5 metre, yukarı tarafta ise 4 metredir. Kale, silindir biçimli asıl kaleden ve güney taraftan ona birleşmiş olan büyük destek duvardan oluşuyor. Sekiz kata ayrılan kalenin her katı, taş tavanlı ve kubbeli. Kalenin XII. yüzyılın birinci yarısında yapıldığı düşünülüyor 43 DR. TANSEL MAHMUT ŞİNAL "İŞ"TE İSKELET SİSTEMİ HASTALIKLARINA DİKKAT! Çalışanların en sık yaşadığı hastalıklardan biri de kas ve iskelet sistemindeki rahatsızlıklar... Öyle ki AB'deki çalışanların yüzde 24'ü sırt, yüzde 22'si kas ağrılarından yakınıyor. K as ve iskelet sistemi hastalıkları, neden hepimizin ortak önceliğidir? Kas ve iskelet sistemi hastalıkları, işle ilgili olarak Avrupa’da en sık karşılaşılan rahatsızlıklardır. AB’deki çalışanların yaklaşık yüzde 24’ü sırt ağrısından ve yüzde 22’si de kas ağrılarından yakınmaktadır. Her iki rahatsızlık da yeni üye devletlerde daha yaygındır. Sırt ağrısından yakınanların sayısı, çalışanların yüzde 39’unu ve kas ağrısı şikayeti olanların sayısı da çalışanların yüzde 36’sını oluşturmaktadır. Kas ve iskelet sistemi hastalıkları, sadece çalışanlara kişisel rahatsızlık vermek ve gelir kaybına sebep olmakla kalmayarak aynı zamanda işletmeleri ve ulusal ekonomileri de etkilemektedir. Kas ve iskelet sistemi hastalıklarını konu alan 2007 Avrupa Kampanyası’nın teması “Yükü hafiflet!” şeklinde seçilmiştir. Bu kampanya, tüm AB üye devletleriyle EFTA ülkelerini kapsamaktadır. HANGİ HASTALIKLARI KAPSAR ? İşle ilgili kas ve iskelet sistemi hastalıkları kas, eklem, tendon, bağ, sinir ve kemik gibi vücut yapılarında ve bunlara lokalize olmuş KAS VE İSKELET SİSTEMİNDE RAHATSIZLIĞI OLAN ÇALIŞANLARIN YENİDEN İŞ YAŞAMINA ENTEGRE EDİLMESİ KRİTİK ÖNEM TAŞIYOR. 44 kan dolaşım sisteminde görülen, yapılan iş ve işin yapıldığı ortamın etkisiyle gelişen ya da alevlenen bozukluklardır. İşle ilgili kas ve iskelet sistemi hastalıklarının birçoğu, kümülatif rahatsızlıklardır ve uzun bir zaman boyunca yüksek ya da düşük yoğunluktaki yüklere tekrar tekrar maruz kalmanın sonucunda ortaya çıkar. Ancak kas ve iskelet sistemi hastalıkları, akut travmalarla da oluşabilir (Bir kaza sonucunda oluşan kırıklar gibi). Bu hastalıklar genellikle sırt, boyun, omuzlar ve üst uzuvları etkilemekle birlikte alt uzuvları da etkileyebilir. Kas ve iskelet sistemi hastalıklarının gelişiminde, fiziksel ve biyomekanik faktörler, organizasyonel ve psikososyal faktörler, bireysel ve kişisel faktörler gibi çok değişik faktörler rol oynar. Bunlar hastalığın gelişiminde tek başına rol oynayacağı gibi çeşitli kombinasyonlar halinde de etki edebilir. NASIL MÜCADELE ETMELİYİZ? Kas ve iskelet sistemi hastalıklarıyla mücadele edebilmek için entegre bir yönetim yaklaşımı SARTEN WORLD - 2014/07 // sağlıklı yaşam POTANSİYEL FAKTÖRLER NELER? Fiziksel faktörler • Kuvvet uygulamak (Örneğin kaldırmak, taşımak, çekmek, itmek, araç kullanmak gibi) • Hareketlerin tekrarlanması • Biçimsiz ve statik duruşlar. (Örneğin ellerin omuz hizasından yüksekte tutulduğu duruş biçimleri ya da uzun süreli ayakta durmak veya oturmak) • Araç ve yüzeylerin lokal kompresyonu • Titreşim • Soğuk ya da aşırı sıcak • Kötü ışıklandırma (Örneğin kazaya sebep olabilir) • Yüksek gürültü düzeyleri (Örneğin vücudun gerilmesine sebep olabilir) Organizasyonla ilgili ve psikososyal faktörler gerekli. Bu yaklaşım, sadece yeni hastalıkların önlenmesini değil aynı zamanda halihazırda kas ve iskelet sistemi hastalıklarından şikayeti olan çalışanların iş yerinde tutulması, rehabilitasyonu ve yeniden iş hayatına kazandırılmalarını da içermelidir. Önleyici tedbirler, kas ve iskelet sistemi hastalıklarının gelişiminde rol oynayabilecek tüm faktörleri göz önünde bulundurmalı ve vücut üzerindeki toplam yükü değerlendirmelidir. Normalde, kas ve iskelet sistemi rahatsızlıklarına sebep olan tek bir faktör yoktur. Problemlerin ortaya çıkmasında rol oynayan stres, titreşim, soğuk ve iş organizasyonu gibi çok çeşitli faktörler bulunmaktadır. 9 KRİTİK ÖNLEM • İş yükünün çok fazla olması, gerçekleştirilen görevler üzerinde bir kontrol mekanizmasının bulunmaması ve otonomi düzeyinin düşük olması 1 Kas ve iskelet sistemi hastalıklarına • İş memnuniyetinin düşük olması YAKALANANLARA NELER YAPILMALI? Öncelikle rehabilitasyon olanakları sağlanmalı. Kas ve iskelet sistemi hastalıklarından şikayeti olan ya da geçmişte bu tür hastalıklar geçirmiş olan çalışanların, yeniden iş yaşamına entegre edilmesi de kritik önem taşıyor. Onların işlerine devam etmelerini sağlamak kritik önem taşıyor 9 Çalışanlarınıza uygun talimatlar verin sebep olabilecek risklerden kaçının 2 Kaçınmanın mümkün olmadığı durumlarda bu riskleri değerlendirin • Yüksek hızda, tekrarlı, monoton çalışma 4 Yapılan işi bireye göre uyarlayın • Meslektaşlardan, gözetmenlerden ve yöneticilerden yeterince destek alınamaması 5 Değişen teknolojilere ayak uydurun Bireysel faktörler 6 Tehlikeli olanları, güvenli olan ya da daha az tehlikeli olanlarla değiştirin • Geçmişe yönelik sağlık öyküsü 3 Risklere kaynağında müdahale edin 7 Vücut üzerindeki yükün tamamını ele alan tutarlı bir genel önleme politikası geliştirin 8 Bireysel koruyucu tedbirlerden önce toplu koruyucu tedbirlere ağırlık verin • Fiziksel kapasite • Yaş • Obezite • Sigara tiryakiliği 45 BİR TEK ŞEY G ary Keller ve Jay Papasan’ın kaleme aldığı kitap, olağanüstü sonuçların ardındaki şaşırtıcı yalın gerçek “Bir Tek Şey” diyor. Dikkatinizin daha az dağılmasını ve önünüzde yapacak daha az işinizin olmasını istersiniz. Oysa günlük e-postalar, mesajlar, tweet’ler, yazışmalar ve toplantılar önünüze birer engel olarak çıkıp dikkatinizi dağıtır, strese girmenize neden olur. İş ve aile hayatınızda sizden aniden talep edilen şeyler yüzünden ikileme düşersiniz. Peki, bunun bedeli nedir? İkinci sınıf işyerleri, zamanında yetiştirilemeyen işler, daha az kazanç, daha az terfi ama bol miktarda stres. Keller ve Papasan, hayatınızı odakladığınız bir tek şeyi bulmanıza yardımcı olma iddiasında. TERS İNOVASYON GELECEĞİ ÜRETENLER C hris Anderson’un kaleme aldığı, “Geleceği Üretenler” adlı kitap KoçSistem’in katkılarıyla Türkçeye çevrildi. Wired Dergisi’nin editörü olan Anderson, kitabında yeni bir sanayi devriminin yolda olduğunun sinyallerini veriyor. “Üretim internete taşındıktan sonra artık hiçbir şey eskisi olmayacak” diyen Anderson, girişimcilik ve inovasyonun hız kazanacağını ve pazarlara girişin önündeki engellerin ortadan kalkacağını anlatıyor. Anderson kitapta, dijital çağın üretim merkezlerinde, süreçlerinde özetle her aşamasında yaratacağı değişimi irdeliyor. V ijay Govindarajan ile Chris Trimbel tarafından kaleme alınan Ters İnovasyon adlı kitap, tüm dünyada büyük ilgi uyandırdı. Bu kitabın Türkçe çevirisi, Modus Kitap tarafından yayınlandı. PepsiCo Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Indria K. Nooyi’nin önsözünü yaptığı kitapta, inovasyona yepyeni bir bakış açısı getiriyor. Kitapta yazarlar, inovasyonun bütün dünyayı kucaklayan bir bakış açısıyla ele alınması gerektiğinin altı çiziyor. Yazarlar, kitaplarında dünyadan onlarca ilham veren ters inovasyon deneyimlerinden bolca örnek veriyor. Kitaptan çok etkilendiğini söyleyen General Elektrik CEO’su Jeffrey R. Immelt, “Govindarajan ve Trimble, küreselleşmenin bir sonraki aşaması için bir taslak öneriyor” diye konuşuyor. 21. YÜZYILDA ULUSLARARASI PAZARLAMA C em Kozlu, Türkiye’nin yetiştirdiği başarılı profesyonellerden biri. NCR, P&G, Komili, THY, gibi pek çok şirkette yönetici olarak görev alan Kozlu, Coca- Cola gibi pek çok şirkette de danışman ve yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmaya devam ediyor. Cem Kozlu, iş dünyasında elde ettiği bilgi ve deneyimleri kitapları aracılığıyla hay- 46 ranlarıyla paylaşıyor. Kozlu, geçtiğimiz aylarda “21. Yüzyılda Uluslararası Pazarlama” adlı kitabın genişletilmiş ve güncellenmiş 13. baskısını yayınladı. Yazar, bu kitabıyla uluslararası pazarlamaya yönelmiş firma yöneticilerine ve dış ticaretle ilgilenenlere uluslararası pazarlamanın temel kavramları ve uygulaması konusunda görüşlerini aktarıyor. SARTEN WORLD - 2014/07 // iş kitapları CEO HAZIM KANTARCI KARİYER VE VAROLUŞ S E abancı Holding’in eski CEO’larından Hazım Kantarcı’nın “CEO Hazım Kantarcı” adlı kitabının genişletilmiş yeni baskısı çıktı. 2000-2003 yıllarında Türkiye’nin en büyük grubu Sabancı’yı yöneten Hazım Kantarcı, kitabında Sabancı Topluluğu’ndaki 32 yıllık birikim ve anılarını okuyucularla paylaşıyor. Yazar, topluluğun gelişimini ve yükselişini, kurumsal yönetime geçiş arayışında yaşananları içeriden bir bakış açısıyla aktarıyor. Aile şirketlerinin kurumsal yönetim sürecinerehber olacak deneyimleri paylaşan Kantarcı, yöneticiler için sürekli gelişimin yaşanmış örneklerini aktarıyor. BÜYÜK YATIRIMCILAR lma Yayınevi, İş ve Yönetim Felsefesi Serisi’nden Daniş Navaro’nun “Kariyer ve Varoluş” adlı kitabını yayınladı. Daniş Navaro, yöneticilik yaşamının yanı sıra deneyimlerini koçluk ve yarı zamanlı öğretim üyeliği ile genç nesillere aktaran değerli bir profesyonel. Navaro kitabında, meslek seçimi öncesinde bulunanlar ve kariyer yaşamlarının başlarında bulunan yeni nesil için pek çok konuyu ele alıyor. Çalışma hayatı ve kariyer için gençlere felsefenin ışığında bir yol haritası sunuyor. Yazar, “Çalışma sorunu varoluşsal bir sorundur ve insanın kendisiyle hesaplaşmasını gerektiren önemde ve uzunlukta bir yaşam dönemini kapsar” diyor. BİZİM ŞİRKET T B ürkiye İş Bankası Yayınları Glen Arnold’un “Büyük Yatırımcılar” adlı kitabını okuyucuyla buluşturdu. Usta borsacılardan yatırım derslerinin anlatıldığı kitapta, Benjamin Graham, Philip Fisher, Warren Buffett, Carles Munger, John Templeton, George Soros, Peter Lynch, John Neff, Anthony, Bolton’dan oluşan 8 para sihirbazının servet edinme konusundaki sırlarını ortaya çıkarıyor. Yazar, bu yatırımcıların başarılarını, stratejilerini, tekniklerini ve onların deneyimlerini okurlarla paylaşıyor. izim Şirket” adlı kitap, Dr. Sevgi Perek tarafından yazıldı. Yazar, Türkiye’nin ekonomik anlamda motor gücü olan aile şirketlerinin geçmişine yolculuk ediyor. Bu süreçte ise birçok aile şirketinin yaşadığı gerçekleri göz önüne seriyor. Altın Kitaplar tarafından yayınlanan kitap, Türkiye’deki aile şirketleri araştırmalarını bir araya topluyor. Aile şirketlerinin çöküş nedenleri, yeni nesil için kariyer önerileri, aile anayasası, devir, emeklilik ve vasiyet planlaması gibi başlıklarda da bilgi ve tavsiyelerde bulunuyor. OKUMA KÖŞESİ Ünvan Zeliha Karapınar (Üretim planlama müdür yardımcısı) İrem Özsürücü (Finansman müdür yardımcısı) Ali Kalan (Dış ticaret operasyon uzmanı) Aziz Yağcı (Satınalma müdürü) Şükran Gürten (Muhasebe uzmanı) Selen Tabak (Avrupa ihracat müdür yardımcısı) En sevdiği kitap türü En sevdiği yazar En son okuduğu kitap Tavsiye ettiği kitap Polisiye Elif Şafak-Ahmet Ümit Kürk Mantolu Madonna (Sabahattin Ali) Olasılıksız (Adam Fawer) Polisiye-gerilim Jean Christophe Grange Kinyas ve Kayra (Hakan Günday) Da Vinci Şifresi (Dan Brown) Şiir Özdemir Asaf Kırılmadık Bir Şey Kalmadı (Özdemir Asaf) Öfke Tuzağı (Les Carter) Kişisel gelişim Mümin Sekman Sunum (Banu Gökçül) Ya bir yol bul ya bir yol aç ya da yoldan çekil (Mümin Sekman) Biyografi-roman Ayşe Kulin Hayal (Ayşe Kulin) Serenad (Zülfü Livaneli) Polisiye-psikoloji-kişisel gelişim Ahmet Ümit Ustam ve Ben (Elif Şafak) Kukla (Ahmet Ümit) 47 7 BÖLGE BUTİK OTEL tAtil mekAnı herkeS için kritik önem tAŞıyor. biz De bu neDenle SADece yAz için Değil her mevSim giDilebilecek, 7 Ayrı bölgeDe yer AlAn 7 butik oteli Sizler için bir ArAyA getirDik. LİKYA RESIDENCE HOTEL AKDENİZ / ANTALYA / KAŞ Antik Likya’nın bölgedeki esintileri ismini vermiş bu otele. Profesyonel ve güler yüzlü ekibi, bölgedeki en kaliteli hizmeti sunmak için yarışıyor. Onlar her şeyi düşünürken, size tatilin keyfini çıkarmak kalıyor. Otel politikası gereği sadece yetişkinlere hizmet veriliyor. Gözleri yormayan taş mozaiklerle bezeli sade iç mekanı, şık tasarımlı odalar ve SPA destekliyor. www.likyakalkan.com VILLAGE PARK COUNTRY RESORT MARMARA / İSTANBUL / BEYKOZ Riva Deresi’nin manzarası, çam ağaçlarının kokusu, spor yaparken bir yandan da hayvanlarınızla gönlünüzce vakit geçirebileceğiniz imkanlar sunuyor. Şömineli süitler, jakuzili ve Türk hamamlı odaları olan bu mekan, dinlenmek için ideal. Tüm odalar farklı renkte ve detaylarla dizayn edilmiş durumda. Hepsinde özel tasarlanmış seramik objeler, tablolar ve el boyaması örtüler kullanılmış olması da dikkat çekici. Village Park bünyesinde açılan Matsu SPA bedensel, zihinsel ve ruhsal arınma aromaterapi bakımları da vaat ediyor. Shiatsu, refleksoloji, Thai ve sıcak taş masajı, el-ayak bakımı yaptırabileceğiniz SPA’nın saunası çam ağaçlarıyla dolu oksijen bahçesine bakıyor. Jakuzi ve Türk hamamını da unutmayın... www.villagepark.com.tr 48 GRIFFON BOUTIQUE HOTEL EGE / İZMİR / FOÇA Yaklaşık 100 yıldır burada önce zeytinyağı fabrikası, sonra da marangozhane olarak hizmet veren binalar, aslına uygun restore edildi. Farklı konseptlere sahip odalarda tarih, günümüz konforu ile kucaklanmış durumda. Tüm odalar taştan ve 20-30 metrekarelik geniş bir alana sahip. Deniz sadece 200 metre uzaklıkta. Denize girerken her an yunusları görmek mümkün. Griffon Otel’de oda, kahvaltı hizmeti veriliyor. Alakart restoranda usta aşçıların elinden çıkan nefis Ege ve Akdeniz yemeklerini de tatmanız mümkün. www.griffonbutikotel.com SARTEN WORLD - 2014/07 // gezi AKŞEMSETTİNOĞLU KONAĞI KARADENİZ / BOLU / GÖYNÜK Hacı Nuri Efendi tarafından 19’uncu yüzyılın sonlarında bölgenin en iyi ustalarına inşa ettirilen Osmanlı konağı, 1993 yılında Nebiler Ailesi tarafından aslına uygun olarak restore ettirildi. Göynük’ün en büyük konağı olma özelliği taşıyor. Haremlik ve selamlıktan oluşan konak, mimari açıdan Göynük’teki diğer binalardan farklı olarak cumba veya benzeri çıkıntı taşımıyor. Konak, dört kattan oluşuyor. Sıcak yaz akşamlarında bahçesinde keyifli saatler geçirilebilir, dostlarınızla bir mangal ziyafeti yaşayabilirsiniz. Konak ayrıcı birçok film ve dizide de kullanıldı. ÖYKÜ E Vİ CAVE HOTEL KAR’S OTEL KAPADOKYA / ÜRGÜP KARADENİZ / BOLU / GÖYNÜK Eski ismi aravan, “Şehrin durgunlaştığı yer” anlamına gelen Ayvalı Köyü’nde, peribacaları ile şekillenmiş kaya odalarından oluşan özel bir adres. Geniş mağara odaların her biri farklı renklerin güzelliğine bürünmüş. Jakuzili yeşil, şömineli sarı ya da beyaz balayı süiti, aileler için mavi süit, mutfaklı kırmızı süit, kemerli turkuaz oda, eflatun deluxe oda bu mekanda bulabileceğiniz seçenekler. Üstelik tüm odaların kendine ait terasları mevcut. Kapadokya turunun ardından zengin DVD arşivinden bir film seçip odanızda sinema keyfi yapmanız da mümkün. www.oykuevi.com Yaklaşık 40 yıl Rusya yönetiminde kalan Kars’ta, günümüzde de özellikle mimaride Rus izlerini görmek mümkün. Ağaçlı caddeler boyunca küçük Petersburg havasında süslü konaklar sıra sıra dizili. Sanki Asya’nın tozlu bir köşesinde unutulup kalmış bir Çehov dekoru. O dekoru oluşturan yapılardan biri Kar’s Otel, 2013’te yenilendi. Beyaz bir kuğuyu andıran bir görünüm kazandı. Konsept cüretkar, iç mekan tamamen beyazın tonlarıyla döşeli. www.karsotel.com MARİDİN HOTEL GÜNEYDOĞU ANADOLU / MARDİN Çağların yaşam izlerini taş duvarlarında taşıyan görkemli Mardin Konağı... Muhteşem bir taş işçiliği gösterisiyle tarihi mimarisi korunarak ince ince restore edilmiş. Tarihin ruhunu yansıtan odalarında kendinizi o dönemlere ait hissedebilir, konforun da tadını çıkarabilirsiniz. Hamamı, saunası ve özel mağarada bulunan kuyu suyuyla dolu şok havuzu ise otelin içindeki gizemli sürprizlerden. www.maridin.com 49 "WE WANT TO GROW CONTROLLED" Sarten, is the leader package company of Turkey. The company grew 7 times in the last 10 years. It will survive its investments and grow parallel to the package consumption increasing. CHAIRMAN AND CEO Of The Company Zeki Sarıbekir mentions that the growth in the region is very important. He says that they can be a regional PLAYER after 2020 adding that "we want to grow controlled". 50 S arten Package, has grown very fast in the last 10 years. It has grown 7 times in the last 10 years. The need of Turkey has increased in every fields. This need has played a critical role in this growing. The improvement of the supermarkets and the growing of the export is going to increase the demand for package. The Management Board President Of The Company Zeki Sarıbekir says that they are going to grow faster as parallel to this trend. “We have decided to make us grow by thinking all of these trends” says Sarıbekir. He adds that they are showing all of the behaviours neede for being a great company. He says that they have developed a strategic Project fort he following 10 years. The first step of this is the SAP Project. I has been realized in June. After that, the company has been carried to its new building. Zeki Sarıbekir says that “we believe that th environment is also very important to become a great company and for our workers to work better”. We have talked to Zeki Sarıbekir fort he new period, their goals and the following 10 years. SARTEN WORLD - 2014/07 // english summary SUPERMARKET ERA Sarten is a continously growing company. We are celeberating our 42th year this year. When Turkey is growing, we are growing too. Especially, our thurn over has been increased from 50 Million Dollars to 350 Million Dollars in the last 10 years. That’s; we have grown 7 times in the last 10 years. When we look at the export figures of Turkey, It has increased from 35 Billion Dollars to 165 Billoin Dollars. That’s it has grown 5 times. A part of our growing is coming from the export. Secondly, There is an important change in the buying behaviours of Turkey anymore. Shopping is starting to gain importance. When we were children, our mothers, fathers, were going to grossey stores. Today we are going to supermarket even only for being socialized. We have the opportunity of buying more qualified, chepaer, more suitable products from better, greater places by being socialized. In the old times, we could only make shopping from the smaller places. That’s why; we are entering supermarket era slowly. This is making us grow. Nobody wants to waste time in the smalla markets. We are living in a very fast era. This era makes the need for the package more. The package consumption in Turkey is less than the half of the Europe, I over 3 of USA and 1 over 4 of Japan. Briefly; since the consumption is fewer, the improvement of the supermarkets, the growing of the exports are increasing the demand fort he package and we will grow more. Later on; we have decided to change our building. We wanted to have a building belonging to ourselves. 97 people are working in this building. I don’t like high towers. We searched for a building with garden. We have been carried to this green area having and open windov having building. There was another firm here in the old. We had known its owner. This building was empty for a long time. We have been carried last January, we are here for 6 months. We be- lieve that the working environment is very important fort he motivation and the concantration of our workers. This is a condition of being a great company. Machinery, environment, materials and people are very important. We are all together here. General management, administration, finance, H&R, inner selling, outer selling, logistic, planning, buyuing accounting departments are in the same building. 10 YEAR STRATEGIC PLAN We have decided to make us grow by thinking all of these trends. We had to show the behaviours to be grown as company, not only by making grow our production park. That’s why, we have developed a 10 year strategic plan. The first step of this Project was to develop our software system. We have passed to the SAP system. Last year, on June 1st; we had organized a kick off convention. We suceeded to pass to the live in 1 year. This was important for us. Thanks to this; we are going to apply contemporary management techniques more and we will be able to take our costs and management under control more. We believe that we will arrive 2020 better with SAP. 51 "WE WILL DOUBLE OUR JOB IN THE FOLLOWING THREE YEARS" Assan food is a Kibar Holding Company. The company is a very important player in the inner market. It makes exportation more than 70 countries. The general manager of the company Hakan Koçoğlu says that they will enter the new products, new categories and new markets in the following period. "We have a goal like doubling our job with these investments" says Koçoğlu, adding that they have very serious growth goals. A ssan Food is a company of Kibar Holding which is one of the best – known groups of Turkey. Kibar Holding is activating in different groups. It has also made very serious investments to the food sector. Assan Food is being prepared for the attack in the following period. The company is being prepared for the entrance to the new categories, new products, new markets. If everything goes on its way, the company is aiming to double its existing job in the following three years. Hakan Koçoğlu is one of the arthitects of this plan. He says that they had shaped their growth strategies with his team. He has sat down the management armchair in the last February. He says that they have 52 a serious information accumulation and they will apply this both in the inner market and in the outer market. Assan Food Genaral Manager Hakan Koçoğlu has told the Sarten World his coming to his duty and the goals of the company as follows: What has affected you when you accepted the offer you received from Assan Food? How did you decide your passage decision to Assan Food? Kibar Holding is a great group. It has companies which are activating in very different areas. The holding had made serious investments to the food sector. We have very good and great factories in Susurluk and İzmir. It has good jobs both in the inner market and in the outer market. As a result; the produciton, exportation parts of the job, realization of the job made me feel excited. It is a very institutional firm. Assan Food has serious growth goals just like in the other companies of Kibar Holding. These goals made me feel very excited. What kind of goals were these? We have serious growth plans. We are shaping these goals with my team. Turkey is a very big market. Assan Food has brands called Kingtom, Oba, Colorado and Merve. Under these brands; it has almost 1000 products as sauce, ketchup, mayonnaise and gravys. We also want to SARTEN WORLD - 2014/07 // english summary diversify our product portfolyo in the inner market. That is; we are going to add new products to the sauce, ketchup, mayonnaise and gravy categories. While we will serve better in the segments we are existing in Turkey, we will also take way toward the new segments. We will also increase our job volume in the abroad. Maybe everybody doesn’t know but we are making the products of the greatest markets of Europe. We have very broaded distribution and great volumed jobs. We will increase these. We have also markets where we are making exportation with our own brands. We are realizing exports in the great volumes. We are aiming to increase our market number. We have a goal to double our job by entering new products, new categories and new markets in three years. You talk about the new products. What kind of new products are you going to enter? Are you going to supply innovative products? Our fundamental job is to produce sauce from tomato. Sauce is also the real raw material of many gravy and ketchup. We have the most productive factory of Turkey. We are producing sauce in this factory. But, besides we are also producing tomato based products. I mean, indeed we have a serious investment to the ketchup and gravy side. 53 "WE ARE PLANNING 2,5 MILLION DOLLAR INVESTMENT" Yakup Yavuz is the manager of BP Castrol Gemlik Factory. He is serving in the factory since BP had negotiated with Castrol. That's why he domInates all of the details of the factory. Yavuz says that Gemlik factory is taking place in the first 3 establishment in the BP World. He declares that the productivity affairs they had done are making different themselves. He points out their assertive goals in the meaning of the investments belonging to the following era. He says that "we are making a 2.5 Million Dollar expenditure plan in 2014 to increase the PRODUCTIVITY. In which year was your factory founded? It was founded in 1960. The first activity context of the establishment was fuel logistic and storage. Additionallay, a metallic oil establishment was constructed here. BP has entered the metallic oil sector with this establishment. Metallic oil production has started in 1964. What is the capacity of the factory? Our factory is builded over a 70 Thousand metersquare area. It’s the first establishment founded in the coast side in Gemlik. Even, the way of the factory is being contructed by PB own. Its installation capacity is 150 Million litre since 1964. We are using nearly 50 percent of this. Why was Gemlik prefered fort he foundation of the establishment? All of the companies in the fuel and metallic oil sector are in need of having boundaries to the sea and coast to control the costs. Otherwise, you have no chance in the competition. Most of our products are liquid and casting. These materials are being carried with the ships. That’s why we should be in a place where there is harbour. But, there is harbour everywhere. Being prefered of Gemlik is about the sales of the product which is turned from raw material into processed product. We, as Castrol and BP, are a brand focused on especially benzinli engine and high – tech products. That’s why, we are selling 50 percent of our products to Marmara Region. Consequently Gemlik has been a suitable place for bringing raw materials, the concentration of the market in this region and the accessibility. BP has prefered in a kompakt and special own to the establishment out of the industrial region. Bp has not prefered a location in the center of the industry because of its environmental and secured working place sensitivenesses. Thet’s why Gemlik has been prefered. Hasn’t the cost of being first establishment been high? Absolutely; there is a % 20 difference between the foundation of such a establishment in Gebze Organized Industry Region and here. As a result; the infrastructure here 54 SARTEN WORLD - 2014/07 // english summary was composed by BP own. The greatest advantage of being in the other places is that these places have common expenditures. For example, refining is one of them. We have a refining belonging to us. The security and customs clearance activities are also the same. These are also increasing the costs. *What were the turning points of the factory since 1996? Investments were realized every year to increase the raw material storage capacity since 1996. There had been a cooperation with BP Mobil in 1996. It was decided fort he establishment to be carried to the place of Mobil in Selviburnu. BP was carried there in the condition of leaving a core team here in 1996. Metallic oil production had been realized in Selviburnu until 2000. BP is a very strong brand in the subjects of enforcing metallic oil production, constructing the pipelines and infrastructure. BP had bought Castrol working focused only on this work to enforce metallic oil production in 2000. I was working in Castrol in that time. There was a establishment of Castrol in the gulf. This establishment was forgone since it had no landing pier. Our Gemlik establishment was active had landing pier in that times and the management has carried all of its operations here. What had the investments been after being carried of the factory? Our factory has entered a very serious modernization process for about 1,5 year in 2000. 250 people has worked to prepare the infrastructure of this establishment. What has chnaged after these modernization affairs? When BP had bought Castrol, it decided to leave the cooperation with Mobil. Tank area has been seriously increased to catch the market advantage which the unification of this two brand in that period gave. An about 70 percent growth has been realized. The dolum lines of Castrol and BP was brought back and founded up again. Also a technology institute has been founded in the structure of our establishment in 2000. 55 "THE GOAL IS TO REACH 50 MILLION EURO" SaRten Bulgaria is the greatest local metal package producer of Bulgaria. In the same time, it is in the center of the growing of Sarten World aimed to Southeast Europe. Sarten Bulgaria Factory Manager BRANIMIR MLADENOV is giving the signals about they will survive their growing. He says that their greatest aim is to reach 50 Million Euro TURNOVER in 2020. How many meters squared area has Sarten Bulgaria been founded over? Sarten Bulgaria has started its operations in Bulgaria in 2002. Sarten was founded over an old konserve factory after a reparation and bakım by Sarten. All of the infrastructure of the establishment was updated. The production establishmentler was developed in accordance with the needs of production. These establishments are friendly with the environment and ergonomic. A completely new office 56 building was constructed too. Our factory is being founded over a 22 Thousand kilometer square area. 11 Thousand kilometer square area is left fort he production buildings, depolar and office building. How many workers are working in your factory? How many of them are working in the production? 210 people are working in our factory. 190 of them are working directly in the production. Sarten Bulgaria has its own technology department since its first foundation day. 9 expert and experienced in their own area engineer are on duty in this technology department. There are services like tamir and curing in the production processes, technical supports to the customers in the duties of these engineers. What kind of packages are being produced in your factory? We are producing light metal package SARTEN WORLD - 2014/07 // english summary for the chemical industry and food industry in Sarten Bulgaria. What is the production capacity of your factory per year? How much was the capacity of the factory increased since its foundation? Our factory has nearly 120 Million boxes production capacity per year. It’s possible for us to increase our capacity related with the labor shift number. We have increased our capacity at least 4 times. We have done this by using new equipments and new lines and by increasing the productivity. What is your production volume per year and production capacity per day? Last year, we have realized 72 Million three parted boxes and 15 Million deep boxes production. Of course, our production capacity shows changes up to the positions of the conserve fruit and vegetable producers who are important groups between our customers. Our factory has also made production more than half million boxes per day in the high season. You are not a company working only export logic. You are also making production fort the companies in Bulgaria. How many companies are you working with in Bulgaria? As Sarten Bulgaria, we are supplying metal package material to 50 Bulgarian company. The greatest conserve food producers of Bulgaria are existing in these 50 companies. What is the place of the packages which Sarten is producing in the Bulgaria market? Sarten Bulgaria is in the position of the greatest local metal package producer of Bulgaria. There are also two more important players in the market. Besides, the other producers have very little production and their market share is very little. I can say; our greatest advantage to our opponents is that we have product diversity, high technology and we are focusing to the pleasure of the customner. 57 // english summary "WE CAN BE THE GREATEST BLANKET OFFICE OF THE WORLD" Bank – On Engineering is being remembered first when press blanket is mentioned in Turkey. The company has 70 percent of the market. Italian Vulcan is the producer of Bank – On. It is the biggest 3rd Office of Vulcan. It has assertive growth goals. Bank – On Engineering Marketing and Sales Manager Tamer Yenibeken is telling that they are aiming extend their jobs in their experitse area. Being the greatest blanket Office of Vulcan all around the World, is existing in their plans. The company wants to be more active in export. It will sell product to Europe in the next two years. To increase the number of the countries and points which are göne, is also exisiting in the agenda. company is composed of a 4 Thousand m2 area. We have two technical mechanical workshop. A process we call “half production” is being realized. We are taking the products we had imported to a production process. Various cutting, sizing and packaging factors with the strip making of the blankets are being realized. 400 blankets are being strip makingk per day anda re being sent to the presses. Semi finished products are being processed anda re being marketed. Besides, our products are in need of serious stock. Consequently; a great wareroom and area for the processing of the products are needed an area. We are using every cm of the 4 Thousand m2 area. How many customers do you have? To which sectors do you hitap etmek? We are serving to all of the branchs of the press sector. In all od the branches of the press like newspaper, magazine, paper presses, cartoon package, constantform, tin package, plastic package we are serving. Package is coming first for last two years. Especially tin and plastic package. The number of the customers we are serving is about 900. We have 55 main and collateral dealer in produce. We are arriving everywhere of Turkey. Turkish Republics and Arabic countries are also taking service for two years. What is the amount of your export? We have representative offices about Blanket in the European Countries. Consequently, we have export only Turkish Republics and Arabic Countries. We are exporting 2.000-3.000 blanket by making strips. What is the foundation story of your company? When and by whom was it founded? Bank – On Engineering was founded by machine engineer Tacettin Varol and electric engineer Fuat Tosun in 1994. The first goal of the company was to give mechanical service to the web press machines of the newspapers. Bak – On has realized the installation of 70 percent of the newspaper press machines working on Turkey. 58 It has got the official title of the greatest institutional company in this area. Our company, which is celeberating its 20th year, is growing with Vulcan distributorship which is a unforgoable factor of the web press in addition to the mechanical service. What is the growth of Bank – On Engineering Company today? Today, we have a team composed of 35 people. The workshops and office of our How many products do you have which you are selling? We are looking at our products as group. We have 11 distibutorships. Besides; there are 10 different product kinds of us which we are importing. In those products, we are not distributors. Reserve material, chemical, ink and web units are existed in our structure. Only under the name of Vulcan blanket roof, there are 41 different series. It is possible for us to talk about 100 different kinds of products. SARTEN WORLD - 2014/07