zorunlu tasarrufun özelleştirmede kullanılması
Transkript
zorunlu tasarrufun özelleştirmede kullanılması
ZORUNLU TASARRUFUN ÖZELLEŞTİRMEDE KULLANILMASI VE KUPON YÖNTEMİ İLE ÖZELLEŞTİRME Çalışanları Tasarrufa Teşvik Hesabı (ÇTTH) ve Özelleştirme Bilindiği gibi “Zorunlu Tasarruf” olarak da bilinen Çalışanları Tasarrufa Teşvik Hesabı (ÇTTH)’nın tasfiyesi Hükümet tarafından kararlaştırılmış, bu çerçevede 1 Haziran 2000’den itibaren ise çalışanlardan yapılan kesintiler durdurulmuştur. Zorunlu tasarruf uygulamasının başlatıldığı 1 Nisan 1988’den 1 Aralık 2001’e kadar hesapta toplanan para miktarının 8,2 katrilyon TL olduğu açıklandı. Bu paranın 1,2 katrilyonunun bu yıl nema olarak dağıtılması öngörülmüştü. Devletin, çalışanlara olan bu dev borcunu nakden ödemek suretiyle tasfiye etmesinin imkansızlığı ortadadır. Diğer yandan, Türkiye’nin en hızlılardan biri olarak başladığı, ama günümüzde en gerilerde kaldığı ekonomik reform olan özelleştirme, tümüyle yeniden irdelenmek durumundadır. Türkiye, özelleştirme uygulamalarında eski doğu blok ülkelerinin bile gerisinde kalmıştır. Bu konuda atılım yapılabilmesi, ancak kitlesel özelleştirme yöntemlerinin geliştirilerek uygulanmasına bağlıdır. ÇTTH’da biriken tutarların, hak sahiplerinin seçme iradesini de dikkate alarak, özelleştirme uygulamaları ile entegre edilmesi, hem bu hesabın kolayca tasfiyesi edilmesi , hem de özelleştirmede büyük bir atılım yapılması açısından çok önemli bir fırsat oluşturmaktadır. ÇTTH hesaplarının kitlesel özelleştirme amaçlı kullanımı ise teknik olarak kolayca çözümlenebilir. Bu konuda örnek olması açısından kupon ile özelleştirme yöntemi iyi bir çıkış noktası olabilir. Konunun daha iyi irdelenebilmesi açısından kitlesel özelleştirme ve bunun en önemli aracı olan kupon yöntemini – bu konudaki eleştirileri de dikkate alarak yakından incelemek yararlı olacaktır: Kitlesel Özelleştirme Programı ve Kupon Yöntemi Bilindiği gibi, 1990’ların başları Doğu Avrupa’da özelleştirme faaliyetlerinin hızlandığı yıllar olmuştur. Merkezi planlı ekonomiden piyasa ekonomisine geçiş sürecindeki bu ülkelerdeki en önemli gelişme kupon yöntemiyle kitlesel özelleştirme programının uygulanmasıdır. Kitlesel özelleştirme programının amacı, minimum bedel olmaksızın mali yapıları ortalamadan daha iyi olan büyük ve orta ölçekli işletmelerin hızlı bir şekilde özelleştirilmesi ve piyasa ekonomisinin düzenleyici bir faktörü olarak sermayenin serbest dolaşımını ve kamu mallarının etkin dağılımını sağlamaktır. Bu programın en önemli aracı kupon dağıtımı yoluyla özelleştirmedir. Kupon, daha önce anonim şirkete dönüştürülmüş kamu işletmelerinin hisselerini satın almak için kullanılan özel amaçlı bir senettir. Kupon yöntemi ile özelleştirme sürecine halkın doğrudan katılımının sağlanarak, kamu mallarının özel kişi ve kuruluşlara devrinin sağlanması hedeflenmektedir. Ayrıca, kupon sisteminin kamusal varlıkların eski dönemde egemen olan güçlerin elinde toplanmasını önleyecek bir mekanizma olduğu düşünülmekteydi. Bu yöntemde kuponlar bedelsiz olarak veya çok düşük bir bedel karşılığında dağıtılır. Kuponun özellikleri ise ülkeden ülkeye değişiklik gösterir. Bazı ülkelerde hamiline yazılıdır ve serbestçe alınıp satılabilir. Bazılarında kayıt sistemi vardır ve kuponlar devredilemez veya yalnızca belirli durumlarda devir imkanı verilir. Bazı ülkeler kuponu kıymetli kağıt olarak yaratırken, diğerlerinde kupon yalnızca bir banka hesabı olarak mütalaa edilir. Kupon değerleri de parasal olarak veya –para arzına dolayısıyla enflasyona etki etmemesi açısından - puan olarak ifade edilebilir. Bazı ülkelerde de (Macaristan) kupon yalnızca komünist dönemde malları ellerinden alınan kişilere pazarda serbestçe kullanılmak üzere verilmektedir. Her ülkedeki kupon yöntemiyle yapılması öngörülmüş yüzdeler değiştiği gibi, çoğu zaman bu yöntem yöneticiye ve çalışana satış veya doğrudan yabancı yatırımcıya satış gibi diğer yöntemlerle birlikte kullanılmaktadır. Kupon ile teklif vermek iki şekilde yapılabilir. Yatırımcılar belirli bir şirketin hisselerini doğrudan talep edebilirler. Bu durumda hisse fiyatı gelen teklif miktarı ile belirlenir. Diğer bir yol ise, yatırımcıların kuponlarını bir yatırım fonu aracılığı ile kullanmalarıdır. Bu bazen bir ek imkan bazen de zorunluluktur. Burada yatırım fonu hisseleri kendi adına alıp yönetir. Kupon yönteminin kamu varlıklarının hızlı bir şekilde özel kesime aktarılmasını sağlayan bir araç olduğu uygulamada görülmüştür. Kuponlarla şirketlere teklif verilmesi aynı zamanda şirket değerlerinin de belirlenmesini sağlamıştır. Ayrıca, kamu mallarını temsil eden kuponların halka dağıtılması, ekonomik adaleti güvence altına alan bir sistem olarak görülmüştür. Buna karşın daha uzun süreç olan doğrudan yatırımın daha büyük yabancı payı ile sonuçlanması daha olasıdır. Aşağıda fiziksel olarak kupon sistemini uygulamış ülkeler listelenmiştir.(*) Eski Sovyetler Birliği Rusya Tataristan Moldova Belarus Kazakistan Azerbeycan Tacikistan Ukrayna Gürcistan Ermenistan 1993 1995 1993 1993 1994 1996 1997 1995-96 1995 1994 Diğer (eski) Sosyalist Ülkeler Mongolistan Çek Cumhuriyeti Slovak Cumhuriyeti Arnavutluk Romanya Hırvatıstan Bosna Bulgaristan Macaristan 1992 1992 (1995) 1995 1991-95 1997 1999 1996-99 1991 (*)İnternet kaynaklarından Çek Cumhuriyetinde Kuponla Özelleştirme Uygulaması Kuponla özelleştirme uygulamasında Çek uygulaması örnek olarak gösterilmektedir. Nitekim Çek uygulamasının ardından bir çok eski doğu blok ülkesi bu yöntemi kendi koşullarına uyarlamıştır. Çek Cumhuriyetinde 1992 de başlayan kuponla özelleştirmede 18 yaşından büyük tüm Çek vatandaşlarına 1000 puanlık kupon defteri 1000 Kron -yaklaşık 35 dolar bedellesatın alma hakkı verilmiştir. Bireyler istedikleri şirket hisselerine ilişkin bilgileri kitapçıktaki formlara doldurup, bilgisayar ortamında kaydedilmek üzere kayıt bürolarına iletirler. Kupon sahipleri, hangi şirketin hissesine başvurmak istediğini kendi puanlarını kullanarak belirlerler. Buna göre özelleştirilecek şirketin hisseleri için teklif edilen puanlar o şirketin göreceli değerini oluşturmaktadır. Bu puanlar rekabet ortamında satışa çıkarılan şirketlerin hisselerini satın almada kullanılabilir veya herhangi bir özelleştirme yatırım fonuna yeddi emin olarak verilebilir. Talebin hisse sayısını geçtiği durumlarda (%25 ve daha fazla), bu hisse için yapılan başvurular iptal edilerek daha yüksek bir fiyattan yeni bir ihale turu yapılır. Eğer talep yalnızca belirli şirketler üzerinde yoğunlaşmışsa şirket kupon özelleştirme planından çıkarılarak açık arttırma ile satışa gidilir. Talebi olmayan şirketler de belirli koşullar altında sembolik fiyatlarla satılır. Çek Cumhuriyetinde Ekim 1992- Haziran 1993 ve Ocak-Ekim 1994 olmak üzere iki dalga halinde yapılan kuponla özelleştirme programına yaklaşık 8,5 milyon çek vatandaşı katılmıştır. Katılımcıların büyük çoğunluğu, ihalenin karmaşıklığından çekinmelerine rağmen, kuponlarını yatırım fonlarına vererek özelleştirme sürecine katılmıştır. Nitekim ilk özelleştirme dalgasında en büyük 12 fon kuponların %40’ını toplamıştır. Kuponla özelleştirmenin yanısıra, potansiyeli yüksek şirketlerin stratejik yatırımcılara satışı ve varlıkların önceki (komünist rejim öncesi) sahiplerine veya belediyelere devri ile Çek Hükümeti 1995’e kadar yaklaşık 1.800 şirketin özelleştirilmesini tamamlamıştır. Eleştiriler Çek Cumhuriyeti örneğinde kuponla özelleştirme başarılı addedilmekle birlikte, aynı yöntem Rusya’da istenilen başarıyı verememiştir. Bunun nedenleri ülkeden ülkeye değişmekle birlikte, kupon sistemine getirilen eleştirileri genel olarak aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz. Kupon sistemi ile öncelikle Devlet özelleştirme gelirinden vazgeçmektedir. Bu yöntem yeni sermaye enjeksiyonu, çağdaş yönetim ve yeni teknolojiler vb. için ortam yaratmamakta ve çok yaygın olan hissedar tabanı nedeniyle şirket yönetişiminin (corporate governance) zayıflamasına yol açmaktadır. Bunun dışında bu tür özelleştirmede çalışanların (işçi ve yöneticiler) katılımı ön plan çıktığından eski şirket yöneticilerinin yeniden kontrol sağlaması kolay olabilmektedir. Yatırım fonlarının kontrolü şirket kontrolünü almasıyla, azınlık durumunda kalan kupon sahibi hissedarlar mağdur olabilmektedirler. Bazen çoğunluk hisseleri Devlete ait olan bankaların şirket kontrolünü ele geçirmesiyle almasıyla, şirketler bir yerde yeniden kamuya dönmüş olmaktadırlar. Çek Cumhuriyetindeki özelleştirme uygulamaları üzerine yapılan araştırmalarda, ihalelerde genellikle hakim bir grubun ortaya çıktığı, bunun da gelecekteki şirket yönetişimi açısından olumlu bir gösterge olması nedeniyle hisse fiyatını olumlu etkilediği gözlemlenmiştir. Buna karşın ihalelere katılan yatırım fonlarındaki ana oyuncuların hala devlet kontrolünde olan bankalar olması çeşitli sorunları beraberinde getirmiştir. Ali Güner TEKİN Ekonomistler Bülteni – Mayıs 2002