Kasım 2005
Transkript
Sayfa 1.qxp 28.10.2005 03:34 Seite 1 Su bulanýk ama balýðý avlayacaðýz 11 GÜVEN ÖZALP ‘O an’ Medeniyet belirtileri Ýstanbul’un sesi 15 5 16 ERDEM RESNE FÝKRET AYDEMÝR ÝLKNUR CENGÝZ Ünlü sanatçý KUBAT da Binfikir’de Okuyun, bir fikir edinin Sayý 1 - Kasým 2005 s.17 Deli mi dâhi mi? Noël Godin, nam-ý diðer Georges Gloupier ya da medyatik ünlülerin yüzüne kremalý pasta atan adam, yeni hedeflerini Leyla Ertorun’a anlattý M edyatik ünlülerin yüzüne pasta atan ve kendisini anarþist ve 68’li olarak tanýmla-yan, komik terörizm ve sembolik þiddetin kahramaný Noël Godin’in hedefleri arasýnda Papa ve Türkiye’nin darbecileri de var. Binfikir ile sohbet eden, Belçika’nýn dýþýnda en çok tanýnan Belçikalý olma ünvanýna sahip Godin, neden böyle bir eylem tarzýný seçtiklerini, eylem öncesi hazýrlýklarýný ve kimlerden yardým aldýklarýný açýkladý. Liège kökenli ve uzun yýllardýr Brüksel’de bir Türk mahallesinde yaþayan Godin’i Diojen’e benzetenler olsa da O, yirmi deðiþik karekterin sahibi. 12. ve 13. sayfalarda Alamancý Hababam Sýnýfý Burdur’da B infikir 5112 Avro’ya kýyýp, yazarýný Burdur’a dövizli askerlik yapanlarý yerinde izlemeye gönderdi. Yazarýmýz Erdinç Utku 21 günlük dene-yimini sizler için kaleme aldý. Ö editör’ aklaþýk 1.5 yýl önce Binfi-kir.be ekibi olarak Brüksel’in “Hyde Park”ý olmak sloganýyla yayýn hayatýmýza baþlamýþtýk... Devamý 3. sayfada PS’in aðýr topu Laurette Onkelinx Türk mahallesi Schaerbeek’ten aday oluyor 14. sayfada den Y Belçika’da yerel seçim rüzgârlarý S enatör Fatma Pehlivan ve milletvekili Cemal Çavdarlý ‘istihdam ve ayrýmcýlýk’ konusunu Binfikir’e yazdý... 19. sayfada nümüzdeki yýl, ekim 2006’da ki seçimlere bir yýldan daha az bir süre kala, satranç taþlarý yer degiþtirmeye baþladý bile. Bu seçimler diðer parlamentolarýn nabzýný tutmaya da yarayacak. Yapýlan çeþitli koalisyonlarýn devam edebilirliði buna baðlý olacak. 5. sayfada Sayfa 2.qxp 28.10.2005 20:38 Seite 1 Sayfa 3.qxp 30.10.2005 10:36 Seite 1 Kasým 2005 YORUM 3 Kurtlar vadisinde horon tepmek editör’den serpilaygun@binfikir.be Serpil Aygün Belçikalý bir gazetecinin de belirttiði gibi Avrupa’da Türklerle ilgili konularda meydan, ya “Vatan-Millet-Sakarya’cýlara”, ya da “Kahrolsun Faþist Türkiye”cilere býrakýlmýþ lk sayýmýzýn çýktýðý þu günlerde Türklerin Avrupa gündemine oturmasý ve Avrupa’daki Türk gazetecilik anlayýþýnýn tartýþýlmasý, aslýnda hoþ bir tesadüf oldu. Bize de yeni bir medya organý olarak bu olaylarý irdelemek ve kendimize yayýn yelpazesinde bir yer bulmak düþtü! AP üyesi Vural Öger’in de adýnýn karýþtýðý olayda, iþadamý Eray Serimözü’nün kaçýrýlýp, 8 gün rehin tutulduktan sonra serbest býrakýlmasýnýn ortaya çýktýðý günlerde, Ýngiltere’de insan kaçakçýlýðýna bulaþan 19 Türk de ekran ve gazetelere konu oldu. Üstelik bu olayýn Liege ayaðýnýn da bulunmasý, Bel-çika’daki gazetecileri de, Kurtlar Vadisi’ni aratmayacak senaryolar üretmeye götürdü. Siyaset, iþdünyasý, adam kaçýrma, silah, fidye, sahte gazeteci,... cazibesi yüksek olaylar. Türk televizyonlarýnda Kurtlar Vadisi dizisi izleyicileri ekran baþina kilitledi. Belçika’daki Türkler, Kurtlar Vadisi’ni Brüksel’de hayata geçirdi... Sizce, Belçika basýnýnýn ve özellikle de RTBF kanalýnýn bu üç haberi de ayný akþam yayýnlamasý, Belçika kamuoyunda ne gibi bir izlenim yarattý? Þu aþamada cevabý size býrakýyoruz, zira haberler her ne kadar negatif olsa da, yayýnlanacak cinstendi. Fakat bu olaylar, ayný gün patlak veren “Belçika ordusunda silah kaçakçýlýðý” skandalýndan daha mý önemliydi? Gelin görün ki Ýngiltere’de gerçekleþen insan kaçakçýlýðý da; toplumsal önemi daha düþük, þahsi çikar içeren bir olay, Eray Semirözü’nün kaçýrýlmasý da; vergilerin gaspedildiði ve toplumsal güvencenin tehlikeye atýldýðý silah kaçakçýlýðý olayýndan önce yayýna girdi. Art niyet nutuklarý atmayalým. Fakat en azýndan þu gözlemi yapabiliriz: Ý Orhan Pamuk Belçika devlet televizyonu bile, kasaba gazeteciliði misali, sansasyon içeren haberlere öncelik tanýyor Vural Öger devlet televizyonu bile, kasaba gazeteciliði misali, sansasyon içeren haberlere öncelik tanýdý... Yoksa küresel medya köyünü Türkleþtirdik mi dersiniz?! Diðer taraftan dikkatleri çeken diðer bir olay da, ‘Ermeni soykýrýmý’yla ilgili görüþlerinden dolayý çok tartýþýlan Orhan Pamuk’un nihayet bir televizyon programýnda görünmesiydi. Aslýnda program ve görüþlerinin içeriðiyle ilgili burada yorum yapmayacaðýz. Asýl ilgi çeken nokta, Orhan Pamuk’un bu sözlerinden dolayý Nobel Edebiyat Ödülüne aday gösterilmesiydi. Fakat yazar, Nobel Ödülünün sahibi açýklandýktan sonra konuþtu; düþüncelerinde yumuþama olduðu takdirde ödülü alma þansý azalacak mýydý? Sanatta eleþtirinin yeri hakkýnda bir diðer ünlü yazar Nedim Gürsel’in görüþünü hatýrladýk. Brüksel’de geçen sene ki söyleþisi sýrasýnda, arkadaþimýz Erdem Resne’nin sorusunu þöyle cevaplamýþtý: “Her sanatçýnýn bir þekilde eleþtirel olmasý gerekiyor, ancak sadece eleþtiri yetmiyor. Ben þahsen 70’li yýllarýn Türkiye’sini eleþtirdim, çünkü ifade özgürlügü kýsýtlýydý. Ve bunu yapmam da gerekiyordu. Ancak ülke son yýllarda büyük aþamalar kaydetti, ve gerektiðinde güzellikleri de belirtmek lazým. Bunu da yaptým, zira ülkem ve kültürümle güçlü baðlarým var. Asýl sorun, sadece ün kazanmak için yapýlan eleþtirilerdir. Ve maalesef yurtdýþýnda bu tutum genellikle daha çok raðbet görüyor.” Belçikalý bir gazetecinin de belirttiði gibi Avrupa’da Türklerle ilgili konularda meydan, ya “Vatan-Millet-Sakarya’cýlara”, ya da “Kahrolsun Faþist Türkiye”cilere býrakýlmýþ... Yazýnýn baþinda deðindiðimiz RTBF olayýyla, bu sanatsal eleþtiri konusunu birbirine baðlayýp, þöyle özetleyebiliriz: aslýnda bu kutuplaþmadaki sorumluluk payýmýzý da kabul etmek gerekir: eleþtiri ve özelestiri ile vatan sevgisi, daha ne kadar süre ‘uzlaþmaz kardeþ’ muamelesi görecek acaba? binfikir Ýmtiyaz Sahibi OPEN WINGS BVBA Genel Yayýn Yönetmeni Serpil Aygün Genel Yayýn Koordinatörü Erdem Resne Haber Koordinatörü Fikret Aydemir Yayýn Kurulu Ýlknur Cengiz, Leyla Ertorun, Serpil Aygün, Erdem Resne, Erdinç Utku, Fethi Gümüþ, Fikret Aydemir Mizampaj Deniz Aydýn REKLAM reklam@binfikir.be ADRES Max Roosstr. 39, 1030 Brussel TEL 0032 2 242 01 53 e-mail gazete@binfikir.be WEB www.binfikir.be Y aklaþýk 1.5 yýl önce Binfikir.be ekibi olarak Brüksel’in “Hyde Park”ý olmak sloganýyla yayýn hayatýmýza baþlamýþtýk. Baþlarken, Belçika’da yaþayan Türk toplumuna, doyduklarý ve çocuk ve torun sahibi olduklarý ülke olan Belçika hakkýnda haberler vermek amacýný taþýdýk. Yýllardýr bu ülkede yaþýyorduk ama bu ülkede olan bitenden ancak Türk TV ya da gazetelerinde haber olduktan sonra haberdar olabiliyorduk. Kimimiz burada doðup büyüyüp, eðitimini burada tamamlamýþ, kimimiz ise yýllar önce iþ veya eðitim nedeniyle Belçika’ya gelip yerleþmiþ kiþilerden oluþan Binfikir ekibi olarak bu açýðý kapatmak istedik. Bu nedenle Belçika’da yaþayan Türk toplumuna Belçika’nýn gündemini Türkçe olarak vermeyi hedefledik. Bu idealle baþladýðýmýz yayýn hayatýmýza bir de Belçika’ya, týpký Londra’da bulunan “Hyde Park” gibi Elinizdeki gazeteherkesin düþünce nin; haberiyle, ve inançlarýný özgürce açýklayabildiröportajýyla, kültürði; ancak kiþilere sanatý ve mizahý ile sataþmadan, araþtýrBelçika’yý ve burada ma, bilgi ve belgeye dayanan ve insan yaþayan Türk topluhaklarýný ihlal etmemunu yansýtan bir yecek þekilde görüþlerini ifade edegazete olduðundan bileceði “Serbest Bir emin olabilirsiniz. Kürsü (Speakers Corner)“ sunma idealini ekledik. Belçika’nýn “Hyde Parký” olmayý baþaran sitemizde görüþlerinin yayýnlanmasýný isteyen herkesin yazýlarýný sansürsüzce yayýnladýk. Sürekli artan okuyucularýmýzdan gelen talep ve basýlý yayýn organý ile daha çok insanýmýza hizmet verme arzumuzla bugünden itibaren aylýk Binfikir Gazete’si olarak sizlere “merhaba” demenin sevincini yaþýyoruz. Gazetemizde siteden farklý olarak “Siyaset Arenasý”, “Ayýn Röportajý”, “Sivil Toplum Örgütleri” gibi farklý bölümler bulacaksýnýz. Siyaset Arenasý, Belçika’da politika yapan Türk kökenli siyasetçilerimizin görüþlerini, program ve hedeflerini sizlerle paylaþabileceði bir platform olacak. Binfikir ekibi, Belçika’da yaþayan Türk toplumunu yakýndan ilgilendiren konularý belirleyerek, onlarýn temsilcileri olan siyasetçilerden, konular hakkýndaki fikirlerini bu arenada sizlerle paylaþmalarýný isteyecek. Bu bölümde her ay yerel ya da federal düzeyde iki veya üç politikacýnýn düþüncelerini okuma fýrsatý bulacaksýnýz. Sivil Toplum Örgütleri (STÖ) sayfasýnda ise STÖ’lerin tarihsel geliþiminden, tek tek federasyonlarýn, federasyonlara baðlý olmayan derneklerin, hemþeri örgütlenmelerinin ve spor kulüplerinin faaliyetleri, geçmiþ ve bugünleri hakkýnda kendileri ile yapýlan söyleþi sonucu ortaya çýkan yazýlarý okuyacaksýnýz. Orta sayfada ise Belçika’nýn tanýnmýþ ve önemli simalarý ile yaptýðýmýz röportajlara yer vereceðiz. Elinizdeki gazetenin; haberiyle, röportajýyla, kültürsanatý ve mizahýyla Belçika’yý ve burada yaþayan Türk toplumunu yansýtan bir gazete olduðundan emin olabilirsiniz. Belçika’nýn kültürel, yönetsel ve fikirsel karmaþýklýðý ve çeþitliliði içinde Belçika hakkýnda en azýndan bir fikir edineceðinizden de þüpheniz olmasýn. Sevgi, hoþgörü ve bilgiyle kalýn. sayfa 4.qxp 28.10.2005 03:42 Seite 1 Kasým 2005 GÜNDEM 41 Hem zeki, hem çevik, hem de ahlaklý... KISAHABERLER Böyle vekiller de var BELÇÝKA Valon bölgesinde hýrsýzlýk giderek artýyor Federal Polis'in 2004 yýlý suç rakamlarýna göre son 5 yýlda Valon bölgesinde gerçekleþen hýrsýzlýk olaylarý azaldý. Özellikle araba hýrsýzlýðýnda dikkat çekici oranda düþüþ gerçekleþti. 2000 Yýlýnda 20.336 araba çalýnmýþken, geçen yýl çalýnan araba sayýsý 9.201. Yanýnda silah bulunduran hýrsýz sayýsýnda da azalma görülürken, 2000 yýlýnda 2115 olan silahlý hýrsýz sayýsý 2004 yýlýnda 1427'ye düþmüþ. Evlere giren hýrsýz sayýsý ise 35.186'dan 24.227'ye düþmüþ. Ýnternetle uçuþ pahalý Havayollarý þirketlerinin websiteleri aracýlýðýyla satýlan biletlerini, genellikle websitesinde belirtilen fiyattan daha pahalýya sattýklarý belirlendi. Müþterilerden gelen þikayetler sonucu yapýlan arþtýrmada, bazý havayollarý þirketlerinin internet aracýlýðý ile yapýlan bilet satýþlarýnda ekstra ödeme talep ettikleri ortaya çýktý. Tüketimden Sorumlu Bakan Freya Van den Bossche, bunun kabul edilemez olduðunu ifade etti. Bazý havayollarý þirketleri bu sebeple para cezasýna çarptýrýlýrken, Ryanair ve Virgin Express ceza ödemeyi reddetti.Bu iki havayollarý þirketinin dosyasý mahkemeye sevkedildi. Belçika’da iki yýl önce senatör olan efsenavi futbolcu Marc Wilmots istifa etmek istedi. Fikret Aydemir Komisyonu Komiserlerinden Belçika eski Dýþiþleri Bakaný Louis Michel’in telkinleriyle siyasete soyunan milli futbolcu Wilmots’un istifa giriþimi böyle ‘vekiller’ de var dedirtti. Valon Liberal Partisi MR’den aktif siyasete giren Belçika Milli Takýmýnýn eski kaptanlarýndan Marc Wilmots, 18 Mayýs 2003’de senatör seçilmesinin üzerinden iki yýl geçtikten sonra “Siyaset bana göre deðil. Bunu anladým. Görevimden iftifa ediyorum” dedi. Ancak, senato istifasýný kabul etmedi. Koalisyon hükümetinin ortaðý olan Liberal Partisi MR’in çok sayýda bakan çýkarmasý nedeniyle yedek adaylarýnýn olmadýðýna dikkat çeken Belçika Federal Meclisi Baþkaný Herman De AB Croo, “Wilmots’un istifa etmesine yönetmelikler izin vermiyor. Bir kiþinin istifasý erken ara seçim anlamýna gelir. Bu da zor durumda olan Belçika ekonomisini daha zor duruma sokar” açýklamasý yaptý. 6121 Euro’luk maaþýný gençlere baðýþlýyor Senatör olarak aylýk 6121 Euro maaþ aldýðýný belirten Marc Wilmots, “senatörlük görevimi yerine getiremiyorum. Bu para haksýz kazanç. Hak etmediðim parayý kabul edemem” diyerek, siyasetçilere ahlak dersi verdi. Futbolculuk kariyerinde 70 defa milli takým formasý giyen Wilmots, almak zorunda kaldýðý 6121 Euro’luk maaþ için özel bir hesap numarasý açtýrdý. Belçika’da KV Mechelen, Standard Liege, Almanya’da FC Schalke 04 ve Fransa’da Bordeaux takýmlarýnda top koþturmuþ olan ve Belçika milli formasýyla 28 gol atan Marc Wilmots, basýna açýk olan Sosyal uzlaþma sistemi zorda Haber Merkezi Sigara paketlerinde caydýrýcý fotoðraflar Önümüzdeki yýl Kasým ayýndan itibaren Belçika'da sigara paketleri üzerinde sigara kullanýmýný caydýrýcý fotoðraflar basýlacak. Özellikle aðýr akciðer hastalarýnýn görüntüleri ile lekeli ve bozulmuþ diþ fotoðraflarýnýn kullanýlacaðý sigara paketleri ile sigara kullanýmýnýn azaltýlmasý hedefleniyor. Bugün Saðlýk Bakaný Rudy Demotte'nin sözcüsünün medyaya verdiði bilgilere göre tütün satýcýlarý 2006 Kasým ayýndan sonra altý ay daha stoklarýndaki fotoðrafsýz sigaralarý satabilecekler. bu hesaptan gençlik ve spor derneklerine yardým yapacaðýný açýkladý. osyalist Sendika ABVV-FGTB ile Hristiyan Sendika ACV-CSC; erken emeklilik, sosyal güvenlik sisteminin finansmaný ve sosyal ödenekler konularýný Hükümet'in tekrar deðerlendirmesini saðlamak amacýyla ortak eylem düzenlediler. Baþbakan, 11 Ekim’de açýkladýðý hükümet programýnda erken emeklilik yaþýnýn, 2008’e kadar kademeli olarak 58’den 60’a yükselmesini öngörürken, aðýr iþçiler ve uzun süre çalýþanlar için istisnalar olacaðýný belirtmiþti. Hükümet, programýný belirlerken sendikalarla uzlaþmaya varamamýþ, fakat iþverenlerin istediði vergi indirimini onaylayarak, iþçi kesimin tepki- S sini çekmiþti. Bunun üzerine eylem planlayan sendikalar, 28 Ekim’de tüm ülkede genel greve gitti. Belçika sosyal uzlaþma sisteminde ilk kez, taraflarýn ayrý düþtüðü bir plan, hükümet tarafýndan tek yanlý olarak belirlendi. Bilindiði gibi Belçika Toplu Sözleþme Sistemi, uzlaþmacý model esasýnda dayanýyor. Ýþçiler ve iþverenler, devlet denetimi altýnda kendileri anlaþýyor, hükümet ise sadece uzlaþma saðlanamadýðý zaman devreye giriyor. Sendikalarýn sert tavrý, bu kez iþverenleri de hare- kete geçirdi. Grev hakkýna karþýlýk çalýþma hakkýnýn da korunduðu Belçika’da genellikle grev günlerinde sendikacýlar, iþyerlerine giriþi engelliyor. Bu duruma karþý koymak amacýyla iþverenler örgütü FEBVBO, ilk kez bir avukat bürosuyla anlaþýp, grev sýrasýnda çalýþmak isteyen iþçileri engelleyen sendikacýlarla karþýlaþan þirketlerin destek alabileceði bir hukuk danýþmanlýðý kudu. Gün boyunca adli görevliler, þikayette bulunan þirketlerde çalýþma hakkýnýn engellendiðini tespit edip hukuki iþlem baþlattýlar. Bu durum aslýnda toplu sözleþme sistemi ve genel olarak Belçika sosyal uzlaþma modeline aðýr bir darbe vurdu. Sayfa 5.qxp 28.10.2005 03:44 Seite 1 Kasým 2005 GÜNDEM Ekim’de Saddam Hüseyin’in yargý süreci baþladý. Merak ve eðlence tarafý kenara býrakýlýrsa, davayla ilgili televizyondan ulaþan ilk görüntüleri dikkatle izleyen herkes, medeniyet belirtilerinin nerede gizlendiðini çok iyi sezebilir. Sözde demokrasi söylemleri, Amerika karþýtlýðý, savaþýn meþruiyeti gibi kavramlar tartýþýlýrken, ben sizlere iki misal verip bazý halklarýn neden kalkýnamadýðýný, bazýlarýnýnsa neden herþeye raðmen dimdik ayakta durduðunu açýklamak istiyorum. Tarih 5 Ekim 2000. Sýrp halký, Belgrat’taki meclis ve cumhurbaþkanlýðý saraylarýný basýp, katliamcý Miloseviç rejimini yýkýyor. Bir yýl sonra Slobodan Miloseviç, Kostunica yönetimi tarafýndan Lahey’deki Uluslararasý mahkemeye teslim ediliyor. Tarih 9 Nisan 2003. Amerikan askerleri Baðdat’ý ele geçirdikten sonra Irak halký, yýllarca ilahlaþtýrdýðý, uðruna “Allah, Kur’an, Saddam” diye baðýrdýðý diktatörünün heykelini, göstermelik olarak yýkýyor. Ýrade farkýný sezmiþsinizdir. Lakin dahasý var... Hatýrlatmak gerekirse, Amerikalýlar Yugoslavya’yý da yýllarca füzelerle vurmuþ, fakat yönetimi savaþla yýkmayý baþaramamýþtý. Ve Yugoslavlar o dönemde, ülkelerini korumak adýna Amerikan ordusuna, güçleri yettiði kadar karþý çýktý. Fakat bunu yaparken, tasvip etmediði liderinin insanlýk 5 19 erdemresne@binfikir.be Medeniyet belirtileri Bir yanda þeyhler-aðalar kavgasý arasýnda harap olmaya devam eden bir sürü; diðer yanda özeleþtiri cesaretine ulaþmýþ, kendi kaderini çizmiþ ve yürüyen bir toplum. dýþý politikasýna da göz yummayýp, sonunda devirdi. Irak’taysa halk, yýllarca kendisini sömüren Saddam’a “gýk” demekten ürktüðü halde, ilahlaþtýrýlan liderin ordularý, henüz ilk Amerikan kurþunu atýldýðýnda kaçmýþtý. “Kahrolsun Amerika” naralarý arasýnda süren savaþ bittiðindeyse, o lanetlenen Amerika’nýn askerleri kurtarýcý olarak baðýrlara basýlmýþ, bu kez “Kahrolsun Saddam” çýðlýklarýyla dev bir heykel yerle bir edilmiþ, akýllar baþlara sadece ve sadece petrol çalýnmaya baþlanýnca gelmiþtir. Ve nihayet gelelim o televizyon görüntülerine. Saddam’ýn yakalandýktan sonraki çaresiz ve korku dolu bakýþlarýný hatýrlarsýnýz. Burada Amerikan ordusundaki iletiþim ve görüntü uzmanlarýnýn da sinsi kurgusunu göz ardý etmiyorum. Ama Irak halkýnýn o denli korktuðu ve yücelttiði insanýn, doktorlar karþýsýnda bile nasýl titrediðini hepimiz gördük. Ki bu korku saçan insanýn en çok güvendiði, “vahþi ve sadýk” bilinen yakýn koruma timleri de, koruduklarý lider kadar pespaye ve ürkek olduklarýný daha ilk günden kaçarak göstermiþlerdi. Geçen ay baþlayan yargý sürecinin ilk duruþmasýndaysa Saddam, hakimin sorularýna cevap vermeyeceðini sinirlenerek söylerken, sömürü yýllarýný hatýrlatan hareketlerle, bir yandan Kur’an gösterip, diðer yandan da yaptýklarýnýn arkasýnda duramayacak kadar iradesiz olduðunu kanýtlayan sözlerle “suçsuzum” diyordu. Ve 12 þubat 2002’yi hatýrlayýn. Katil, hatta soykýrýmcý olan Miloseviç, Lahey’deki ilk duruþmada, bir katilden beklenmeyecek kadar þahsi onur gösterip: “Sýrpça tercüme olmazsa cevap vermem” diye diretiyor; ve suçsuz olduðunu savunmak yerine, “yaptýklarýmý yargýlamak sizlere düþmez” diyerek, en azýndan iðrenç davranýþlarýnýn arkasýnda duruyordu... Ýþte Yugoslav halký, böyle korkunç, inatçý, ve tehlikeli birine baþkaldýrdý. Irak halkýysa göstermelik heykel yýkýmý, Amerikalý askerlere karþý tutarsýz sevgi ve nefret ifadeleri arasýnda, kiþiliksiz bir lidere boyun eðdi. Bu iki katil arasýnda, hangisine baþkaldýrmýþ olmaktan gurur duyarsýnýz? Hangisine boyun eðmekten utanýrsýnýz? Bir yanda þeyhler – aðalar kavgasý arasýnda harap olmaya devam eden, yönetimini ve anayasasýný hâlâ belirleyemeyen bir sürü; diðer yanda, ayný þekilde ambargo görmüþ olmasýna raðmen özeleþtiri cesaretine ulaþmýþ, kendi kaderini çizmiþ, ve yürüyen bir toplum. Medeniyete ulaþmanýn toplumsal sýrlarý, iþte bu karelerde gizliydi... Belçika’da yerel seçim rüzgârlarý Haber Merkezi artilerin önemli þahsiyetleri satranç taþlarý gibi stratejik belediyeleri fethetmek üzere ikâmet deðiþtirmeye baþladýlar bile. CDH Baþkaný Joël Milquet’nin Brüksel Bele-diyesi, FDF Baskaný Olivier Maingain’in Woluwé Saint Lambert, Baþbakan Yardýmcýsý ve Adalet Bakaný, Sosyalist Laurette Onkelinx’in de Schaerbeek listesinin baþýný çekeceði kesinleþti. Önümüzdeki yýl, ekim 2006’da ki seçimlere bir yýldan daha az bir süre kala, satranç taþlarý yer deðiþtirmeye baþladý bile. Bu seçimler diðer parlamentolarýn nabzýný tutmaya da yarayacak. Yapýlan çeþitli koalisyonlarýn devam edebilirliði buna baðlý olacak. Eðer var olan durumdan pek farklý bir sonuç çýkmazsa güven yenilenmiþ olacak yoksa taþlar yeniden yerlerinden oynayacak. Bu arada partiler, stratejik manevralarýna baþladýlar bile. P Önümüzdeki yýl, ekim 2006’daki seçimlere bir yýldan daha az bir süre kala, satranç taþlarý yer degiþtirmeye baþladý bile. Bu seçimler diðer parlamentolarýn nabzýný tutmaya da yarayacak. Yapýlan çeþitli koalisyonlarýn devam edebilirliði buna baðlý olacak. Brüksel örneðine þöyle göz atacak olursak taa geçen yýldan beri FDF Baþkaný Olivier Maingain’in Woluwé Saint Lambert’e taþýnýp listeyi kendisinin çekmek istediðini herkes biliyor. Bu Belediye FDF’in kalesi ve yýllardýr Belediye Baþkanlýðý yapan Georges Désir’in yerini Baþkan Yar-dýmcýlarýndan genç ve dinamik Danielle Caron almayý planlýyordu. Geçen seçimlerde Valon Bölgesi’nden Schaerbeek’e taþýnan Liberal Parti-MR eski Baþkaný Daniel Ducarme’in da bu sefer Ixelles’e taþýnýp Belediye’yi sosyalistlerden geri alacaðý söyleniyordu. Ancak baþýna gelen bir takým olaylardan sonra, vergisini ödemediði için Brüksel Baþbakanlýðýndan istifasý ve hastalýðý politika forsunu söndürdü. CDH Baþkaný Joël Milquet de evinin iki cadde ilerisinde Brüksel Merkez Belediyesi sýnýrlarýnda yeni bir ev tutup seçimlere bu bölgeden katýlacaðýný açýkladý. Listenin baþýný çekeceðini, amacýnýn Brüksel Belediyesi Baþkanlýðý deðil ama var olan durumu iyileþtirmek ve koalisyonu daha güçlü devam ettirebilmek olduðunu söyledi. Görünen o ki sosyalist Baþkan Freddy Thielemans’ýn baþkanlýðýnda ki, yeþillerin de kolisyonda bulunduðu birliktelikten hoþnutlar. Zeytin aðacý dediðimiz sosyalistler, yeþiller ve eski sosyal hristiyanlar yani yeni CDH’lýlardan oluþan koalisyon modelini diðer bölgelerde de gerçekleþtirebilmek istiyorlar. Baþbakan Yardýmcýsý ve Adalet Bakaný, Sosyalist Laurette Onkelinx’in de Schaerbeek listesinin baþýný çekeceði kesinleþti. Sos-yalistler uzun yýllardýr ýrkçý politikalar izledikten sonra, makul bir koalisyonla yönetilen Schaerbeek’in yeteri kadar ilerici partiler ile yönetilmediðini düþünüyorlar ki en güçlü adaylarýndan birine oynuyorlar. Þu anki Belediye Baþkaný Bernard Clerfayt ile ilgili fazla karþý tepki yok. Ancak Laurette Onkelinx (PS), Isabelle Durand (Ecolo) ve Clotilde Nyssens (CDH) gibi güçlü haným adaylar daha fazla iktidara talipler. Ýlk iki aday Belediye Baþkanlýðýna oynuyor. Türk asýllý politikacýlardan da Emir Kýr’ýn Saint Jossse’ta mý kalacaðý yoksa oy potansiyeli daha yüksek olan Schaerbeek’e mi geleceði merak konusuydu. Son haber- lere göre kendi bölgesinde kalýyor. Bu arada geçen seçimlerde Saint-Josse’ta Yeþiller’den Belediye Meclisi’ne giren Nurinisa Balcý’nýn Schaerbeek’e taþýnmasýnýn da seçimlerle ilgili olduðu söyleniyor. Bu seçimlerde yabancýlar da ilk kez oy kullanacaklar. Partiler yabancý asýllý adaylarýn oylarýna daha da çok raðbet edeceklerdir. Valon Bölgesi’ndeki Türk asýllý adaylarýn da katýlýmýnýn bu dönem daha yüksek olabileceðini söyleyebiliriz. Ancak en önemlisi, Flaman Bölgesi. Vlaams Belang’ýn son seçimlerdeki yükseliþi devam ederse diðer partilerin onlara karþý koalisyon kurmalarý bile zorlaþabilir. Bu seçimlerde, þimdiye kadar federal seçimlere katýlmýþ Senatör Fatma Pehlivan, eski Senatör Meryem Kaçar ve seçilememiþ diðer Türk asýllý adaylarýn ellerini taþýn altýna koymalarý gerekiyor. Zira yerel yönetimde zihniyet deðiþikliði çok daha önemli. Sayfa 6.qxp 28.10.2005 03:46 Seite 1 Kasým 2005 AVRUPA 6 Türkiye Londra’da Kopenhag kýzdý Sadi Tekelioðlu / KOPENHAG leylaertorun@binfikir.be Akýn Olgun / LONDRA Ah güzelim Brüksel! h güzelim Brüksel, demiþ birileri. Biraz yaðmurlu, çoðunlukla sisli de olsa, yýl sonu pek güzel olur bu þehirde. Belçika’nýn baþkenti olduðunu Türkiye’de hatta Dünya’nýn herhangi bir köþesinde, sokaktaki adama sorsanýz bilmez belki. Ama Avrupa’nýn merkezinde önemli bir þehir olduðunu muhakkak bilir, hele hele Avrupa Birliði’ne odaklandýðýmýz þu günlerden sonra. Konya büyüklüðünde bir ülkedir Belçika. Belçika’da yaþayanlarý bölgesel ve toplumsal gruplara ayýrýrsak Flaman ve Valon olarak, ama dil ve kültürel toplumlar olarak ayýrdýBiraz ðýmýzda Flaman ve yaðmurlu, Frankofonlardan bahsetmek daha uygun oluyor. Zira çoðunlukla Brüksel’de yaþayan halkýn sisli de büyük bir kýsmý Fransýzca, diðer azýnlýk ise Flamanca olsa, yýl konuþmaktadýr Halbuki Brük-sel þehir olarak Flaman sonu pek Bölgesi sýnýrlarý içinde olmagüzel olur kla beraber idari açýdan özerk bir bölgedir. Zaten bu þehirde. Brüksel «Baþkent Bölgesi» diye tabir edilmektedir. Belçika’nýn baþkenti Brük-sel’in nüfusu en nihayet 1 milyona ulaþtý. Son çeyrek asýrdýr dýþarýdan gelen yabancý nüfusa raðmen Brüksel bir türlü bir milyona ulaþamýyordu. Bunun en büyük nedeni göç. Yaþam kalitesi daha iyi olduðu için þehrin sakinleri kenar semtlere, hatta Brüksel dýþýna yerleþmeyi tercih ediyorlardý. Bu arada hatýrlatmak gerekiyor ki Brüksel’in nüfusu gündüz 1 milyon 400 bini bulabiliyor. Çünkü hem baþþehir, hem de Avrupa Birliði’nin ve NATO’nun merkezi olarak bir taraftan kamu kurumlarýný, diðer taraftan da buna iliþik bu sektörde faaliyet gösteren þirketleri de barýndýrmaktadýr. Bu 400 bin faal insanýn bir kýsmýný Brüksel’in hemen sýnýrlarý dýþýnda, 20-30 km uzaklýkta ki villalarda yaþayan insanlar oluþturmakta, diðer önemli bir kýsmýný da Flaman Bölgesi’nden gelen kamu görevlileri olusturmaktadýr. Hem Federal Devlet Kurumlarý’nda hem de Brüksel Bölgesi’nde iki dil zorunluluðu olduðu için Flamanlar bu iþleri daha çabuk koparabilmekteler. Çünkü orta eðitim düzeyindeki bir Flaman, Fransýzcayý da konuþabiliyorken ne yazýk ki bir çok Frankofon Flamancayý yeterince konusamamaktadýr. Bu durumdan Brüksel halký çok þikayetçi zira bu iþ olanaklarýndan faydalanabiliyor olsalar iþsizlik düzeyi bu kadar yüksek olmayacaktýr. Üstelik Brüksel’de oturmak daha maliyetli. Bu da gelir düzeyi farklýlýklarýný arttýrmaktadýr. Bundan en büyük nasibi de göçmen kökenliler almaktadýr. Gelir farklýlýklarýnýn artmasýyla yoksulluk düzeyinin altýnda yaþamak zorunda olan Brükselliler, gündüz çalýþmaya gelenlerin vergilerini bu þehre býrakmalarý gerektiðini ve kamu görevlerinin, en azýndan belediyeler bünyesindekilerin bu þehrin sakinlerine verilmesini istiyorlar. A ü l t ü r e l Farklýlýklar Baðlamýnda Kadýn Ýnsan Haklarý Toplantýlarýnýn en kapsamlýsý Londra’da yapýlacak.Ýlki Hollanda – Lahey’de yapýlan ve Avrupa kamuoyunda oldukça ses getiren ilk toplantýnýn ardýndan ikincisi, ÝsveçStokholm’de yapýlmýþtý. Türkiye’de ve Avrupa’da Türk topluluklarýnda yaþayan kadýnlarýn sorunlarýný gündeme taþýyarak karþýlýklý çözüm önerileri geliþtirmeyi ve adýmlar atmayý hedefleyen Kültürel Tartýþmalar Giriþimi Londra’da sorunlarý masaya yatýracak. Türk Demokrasi Vakfý ve Dünyanýn en iyi on üniversitesi içinde bulunan London School of Economics’in (LSE) Kadýn Çalýþmalarý grubuyla ortak organize edilen toplantýya 27 Ekim 2005’te Ýngiltere’de yapýlacak Avrupa Birliði Devlet ve Hükümet Baþkanlarý Gayrý Resmi Toplantýsý’na katýlacak olan Baþbakan R.Tayyip Erdoðan, , Devlet Bakaný ve Baþ müzakereci Ali Babacan ve Devlet Ba-kaný Nimet Çubukçu’da bulunacak. Devlet Bakaný Nimet K Çubukcu daha önce Hollanda ve Ýsveç’te yapýlan toplantýlarda milletvekili olarak aktif çalýþmasý ve konuya vakýf olmasýyla oldukça takdir toplamýþtý. Ýsveç toplantýsýnýn hemen ardýndan Bakan olan Çubukcu ilk defa Bakan kimliðiyle Toplantý’nýn açýlýþýný yapacak. Ayrýca Devlet Bakaný Nimet Çubukcu’nun Bakan kimliðiyle bu Londra’yý ilk ziyareti olacak. Dört ana baþlýk altýnda yürütülecek olan toplantýnýn ana baþlýklarý ise þöyle: -Kadýna Yönelik Þiddet -Töre Cinayetleri -Kadýn Ticareti -Din mi, Kültür mü, Psikoloji mi? Kültürel Tartýþmalarýn üçüncüsü olan Londra toplantýsý ayný zamanda Türkiye’nin Avrupa Birliðine üyeliði sürecinde Avrupa ve Türkiye’de yaþayan kadýnlarýn sorunlarýnýn tartýþýlmasýna yönelik açýk bir platform niteliðinde olmasý çok önemli bir adým olarak görülüyor. Ayný gün Baþbakan R.Tayip Erdoðan’ýn bir ilke daha imza atarak LSE’de ‘Türk Çalýþmalarý Kürsüsü’ nün açýlýþýný da yapmasý bekleniyor. yllands-Posten gazetesi tarafýndan 12 çizere Hz. Muhammed karikatürleri çizdirilmesi olayýný protesto eden Müslüman ülkeler arasýnda Türkiye’nin de bulunmasý Danimarka Baþbakaný Anders Fogh Rasmussen’i kýzdýrdý. Rasmussen Türkiye’ye yaptýðý uyarýda, “Türkiye, Avrupa Birliði’ne üye olmak istiyorsa basýn özgürlüðü ve ifade özgürlüðü gibi kavramlarýn AB’de temel demokratik prensipler olduðunu kavramalý” dedi. Jyllands-Posten gazetesinde yayýnlanan ve ülkede yaþayan Müslümanlarýn sert tepkilerine yol açan Hz. Muhammed karikatürleri tartýþmasý giderek büyüyor. Danimarkalý siyasetçiler ve entellektüellerin olayý sýradanlaþtýrma çabalarýna raðmen uluslararasý kamuoyu olayýn peþini býrakmazken, protesto mektubuna imza koyanlar arasýnda Türkiye’nin Kopenhag Bü-yükelçisi Fügen Ok’un da imzasýnýn olmasý Baþbakan’ý kýzdýrdý. Öte yandan, protesto mektubuna imza koyan büyükelçiler bundan sonraki aþamanýn kendi ülke hükümetleri nezdinde takip edileceðini bildirdiler. Büyükelçiler, konunun uluslararasý platformda tartýþacaðýný beklediklerini söylediler. Bu arada son günlerde Danimarka kamuoyunda gündeme gelen; Danimarka Halk Partili Milletvekili Louise Frevert, Kültür Bakaný Brian Mikkelsen Müslümanlar hakkýnda yaptýklarý aþaðýlayýcý açýklamalar ve ýrkçý yayýn yapmakla suçlanan Radyo Holger konularýný dile getirmek için baþbakandan görüþme talebinde bulunan protestocu Büyükelçileri Baþbakan Ras-mussen reddetti. J Fransa’nýn Türkiye politikasýna tepki yürüyüþü Arzu Çakýr Molin / PARÝS vrupa’da yaþayan Türkler artýk Fransa ve Türkiye tartýþmalarýnýn “ýrkçý ve önyargýlý” bir düzlemde devam etmesin-den rahatsýzlar. Merkezi Pa-ris’te bulunan Türkiye Kökenli Yurttaþlar Giriþimi Fe-derasyonu (RACORT), Tür-kiye’nin AB’ye tam üyeliðine iliþkin tartýþmalarýn en yoðun yaþandýðý Fransa’daki Türki-yelileri harekete geçirmek için kampanya baþlattý. A Fransa’daki Türkler AB sürecinde TürkiyeFransa iliþkilerini tartýþmaya açýyor Fransa’daki Türkiye karþýtý kampanyada ele alýnan “gerçek dýþý ve önyargýlara dayanan popülist söylemi” protesto etmek amacýyla yaklaþýk 300 Türk kökenli Fransýz yurttaþý, geçen ay Strasbourg’da Kleber meyda-nýnda bir araya geldi. Miting’de “Tête de Turc” anlayýþýný sembolize eden kuklalar, üzerinde sloganlar bulunan siyah bluzlar ve davulzurna eþliðinde çekilen halaylar renkli bir tablo oluþturdu. Pankartlarda, katýlýmcý tüm derneklerin ortak belirlediði sloganlar “Türkiye ile daha sosyal ve çok kültürlü bir Avrupa”, “Anti-Türk kampanyasýna kar-þýyýz”, “Irkçýlýða, ayrýmcýlýða ve sýnýr dýþý edilmelere karþýyýz”, “Popülist sapmalara hayýr” sloganlarý yer aldý. Sayfa 7.qxp 28.10.2005 03:49 Seite 1 Kasým 2005 .beMLEKETTEN 7 Cumhuriyet resepsiyonu önemli isimleri buluþturdu Kurban kesimi için yeni önlemler mir Kýr, Brüksel’de her bayram temizlik ve saðlýk konularýnda sorun yaratan kurban kesimleriyle ilgili olarak aldýklarý önlemleri açýkladý. Brüksel Bölgesi Temizlik-ten Sorumlu Devlet Sekreteri Emir Kýr, Ocak 2006’daki bayram süresince geçici kesimhanelerin sayýsýný arttýracak. Bilindiði gibi geçmiþte Brüksel, Schaerbeek, Ýxelles, Molenbeek ve Anderlecht belediyeleri, sürekli kesimhanelerin dýþýnda, kesim hizmeti de sunan geçici kesimhaneler açýyordu. Fakat yasak olan evde kesim önlenemiyordu. Bu sene Molenbeek (Gare de l’Ouest) ve Schaerbeek’te (Gare de Josaphat) Bölge Hükümeti, 6000 kesim kapasiteli iki geçici kesimhane daha açacak. Burada uygulanacak koyun satýmý ve “kendin kes” sistemiyle, evde kesimlerin sayýsý azaltýlmaya çalýþýlacak. E Büyükelç çi Erkan Gezer Büyükelçilik konutunda gerçekleþtirilen Cumhuriyet resepsiyonu Brüksel’de yaþayan Türk toplumunun üst düzey temsilcilerini biraraya getirdi. Ece Ayaydýn umhuriyetimizin 82. yýldönümü münasebetiyle 24 Ekim Çarþamba gecesi Büyükelçilik konutunda göz kamaþtýrýcý bir resepsiyon verildi. Üst düzey Türk delegasyonu, çeþitli Türk dernek, federasyon ve vakýf temsilcileri ile bazý iþ adamlarýnýn C katýldýðý resepsiyona ilgi büyüktü. Büyükelçi Erkan Gezer, Bü-yükelçilik Müsteþarý Reyhan Akant ve Askeri Ateþe Topçu Kurmay Albay Haluk Yýldýzdan konuklarý karþýlayýp, tebrikleri kabul ettiler. Büyükelçi Erkan Gezer’in 2002 yýlýnda baþladýðý Belçika’daki görevini tamamlamasý nedeniyle de erkene alýnan geceye katýlan isimler arasýnda; Brüksel Baþkonsolosu Mehmet Özyýldýz, Anvers Baþkonsolosu Gürol Sökmensüer, Eðitim Müþaviri Ýhsan Zeren, Belçika Türk Koordinasyon Kurulu Baþkaný Enver Arslan, Belçika Türk Spor Federasyonu Baþkaný Hüseyin Dönmez, Belçika Atatürkçü Düþünce Derneði Baþkaný Mahir Pala, Mons Atatürkçü Düþünce Derneði Baþkaný Ýrfan Öztop, Turkish Lady Derneði Baþkaný Derya Alýç ve üst düzey Türk delegasyonundan birçok isim vardý. Doðuþ ‘engel’ tanýmýyor Anvers’te iftar buluþmasý Doðuþ Engelliler Vakfý 200’den fazla engelli aracýný Türkiye’nin deðiþik bölgelerindeki ihtiyaç sahiplerine ulaþtýrdý. Haber Merkezi oðuþ Engelliler Vakfý, bu yýl Temmuz ve Eylül aylarýnda iki týr dolusu engelli aracýný Türkiye’ye gönderdi. Bu týrlarda akülü ve standart engelli sandalyelerinin yanýnda hasta yataðý, banyo sandalyesi, tuvalet sandalyesi, bas ton, dirsek destekli baston, hastalar için þiþirme yatak, hasta bezleri, hastane önlükleri vs. toplam ikiyüzü aþkýn araç Türkiye’deki sahiplerini buldu. Van’dan Edirne’ye kadar tüm Türkiye’deki engellilere ulaþmayý baþaran Doðuþ D Engelliler Vakfý Temmuz ayýnda gönderdiði araçlarýn 31 ile daðýtýmýný Aksaray Valiliði aracýlýðý ve Sosyal Yardýmlaþma ve Dayanýþma Vakfý yardýmý ile gerçekleþtirdi. Eylül ayý sonunda yola çýkarýlan ikinci týr ile 21 ile yapýlan engelli araçlarý daðýtýmýnda ise Eskiþehir Valiliði’nin desteðini alan Doðuþ Vakfý, kendilerine yardýmcý olan Aksaray Sosyal Yardýmlaþma ve Dayanýþma Vakfý’ndan Ramazan Altundað ile Eskiþehir Yardýmlaþma ve Dayanýþma Vakfý’ndan Yasin Erdeve Bey’e Binfikir aracýlýðýyla teþekkürlerini iletiyorlar. Ayrýca Türkiye’de yardým yapýlacak engelliler hakkýnda yaptýðý araþtýrmalarla Doðuþ Vakfý’nýn gönderdiði araçlarýn doðru adreslere gönderilmesini saðlayan Emine Çelik ve yine Eskiþehir’de kendilerine yardým eden Fevzi Yalçýn bey’e teþekkürlerini iletiyorlar. Son olarak taþýmacýlýkta destek aldýklarý MNG ve Yurtiçi Kargo ile depolarýný kullandýklarý Beringen’den R&B Mode sahibi Ramazan Günay’a da minnettarlýklarýný ileten Vakýf yöneticileri bu desteklerle yollarýna devam edeceklerini belirtiyorlar. Serpil Aygün nvers’te faaliyet gösteren ve ayný çatý altýnda bulunan üç derneðin (Huzur-Akabe Gençlik Derneði ve ICVV Kadýn Derneði) birlikte düzenlediði Ýftar yemeði Belçikalý Dernek temsilcilerinin yoðun katýlýmý ile gerçek-leþti. Bu yýl dördüncüsü gerçekleþtirilen iftar yemekleri ile amaçlarýnýn Ramazanýn gereði olan sosyalleþmeyi gerçekleþtirmeye çalýþtýklarýný belirten gazete- A miz yazarý ve Huzur Derneði yöneticilerinden Adnan Yýldýz, “dernek çevresinde bulunan Belçikalý ve Türk komþularýmýzý davet ettik. Kendi kültürel yapýmýzý birlikte yaþadýðýmýz Belçikalýlara tanýtmak istiyoruz” dedi. Semazenlerin eþlik ettiði iftar yemeðinde, Belçikalý komþularýnýn sorularýný cevaplayarak, derneklerinde yaptýklarý faaliyetleri de tanýtan dernek yetkilieri, ayrýca Belçikalýlara Cami’yi de gezdirdiler. Sayfa 8.qxp 28.10.2005 03:51 Seite 1 Kasým 2005 .beMLEKETTEN 8 Silah, adam kaçýrma, ticaret, siyaset... Gerçekten film gibi erdincutku@binfikir.be Dost acý yazar ðer toplumun geliþmesine katkýda bulunacaksa, içinde yaþadýðý toplumda aykýrý olarak algýlanabilecek ya da tepki çekeceði belli olan konularý yazmak her toplumcu-yurtsever yazarýn görevi olmalýdýr. Bu yazarlar ilk bakýþta içinde bulunduklarý toplum tarafýndan sevimsiz olarak tanýmlanabilecek tavýrlar alýrlar ve onlarýn bu tavýrlarý, o toplumlarda bir süre sonra kanýksanýr. Toplumsal çeliþkileri, çarpýklýklarý ve yanlýþlarý, tepki çekeceðini bile bile yazmak ancak toplumunu seven, onun geliþmesini isteyen yürekli yazarlarýn iþidir. Sanýrým Özdemir Asaf yazmýþtý; yanlýþ bildiðini yazmaktan da kötüdür, bildiði halde yazmamak. Ortalýðýn yanar-döner reytingci yazar çizerlerle dolu olduðu bir toplumda, en kolayý herkesle “iyi E Gerçekler acýdýr ve toplumumuza da birilerinin çýkýp “Kral çýplak” demesi gerekir. Yoksa temcit pilavý yiye yiye toplum olarak fazla kilolardan gideceðiz. geçinen” , “öven”, çarpýklýklarý ve yanlýþlarý gördüðü bildiði halde yazmayan, kýsacasý “halkýný seviyor” kisvesi altýnda toplumun her yaptýðýný -yanlýþ olduðunu bilse bile- alkýþlayan halk dalkavuðu yazar olmaktýr. Böylesi tipler kýsa süreli alkýþ almaktan öteye geçemezler. Kim ne yaparsa yapsýn, ben “Kol kýrýlýr, yen içinde kalýr” diyerek, geleneklere saygý bahanesiyle toplumun yerinde saymasýnda suç ortaðý olmak istemiyorum. Toplumunu seven ve sorumluluk duygusu içinde yazanlar, bu toplumun bir dostu olarak acý söylerler/yazarlar. Gerçekler acýdýr ve toplumumuza da birilerinin çýkýp “Kral çýplak” demesi gerekir. Ýlk bakýþta bu tür yazýlar tepkiyle karþýlansa bile, zamanla aslýnda bu yazarýn, halkýný sevdiði için, onun geliþmesine katkýda bulunmak istediði için acý söylediði/yazdýðý anlaþýlýr. Köylü olmakla gurur duyarým ama hem de AB’nin göbeðinde “40 yýldýr hala köylü kalmayý” sorgularým. Belçika’da yaþayan Türklerin köy bültenlerinden ve kasaba gazetelerinden daha iyi yayýn organlarýna ve kasaba politikacýlarýndan daha iyi siyasetçilere layýk olduðunu düþünüyorum. Güneþ balçýkla sývanamaz, görünen postmodern köy de kýlavuz istemez zaten. Allahýn bildiðini kuldan saklamak, toplumun yanlýþlarýný yanlýþ olduklarýný bile bile bazý çýkarlar uðruna yazmamak ne kadar dostça bir tavýrdýr, sorarým sizlere... Tabii ki olumlu düþünelim ve küçük þeylerden büyük mutluluklar çýkarmasýný bilelim. Ne bardaðýn sadece boþ yarýsýný ne de sadece dolu yarýsýný ön plana çýkaralým; gerçekci olalým ve “bardaðýn yarýsýnýn boþ yarýsýnýn da dolu olduðunu” çekinmeden yazalým. Bunu yapmazsak toplumsal geliþmenin üzerine bir bardak soðuk su içmek zorunda kalýrýz. Þakþakcýlara “artýk karnýmýz tok” demenin zamaný geldi de geçiyor bile. Yoksa temcit pilavý yiye yiye toplum olarak fazla kilolardan gideceðiz. Dost acý da olsa gerçeði yazar. Yazarlarýnýz sizi aldatýyor. - Ýmza: Bir dost BELÇÝKA’nýn baþkenti Brüksel’de kaçýrýlan Türk iþadamý Eray Serimözü’nü AP milletvekili Vural Öðer’in kaçýrttýðý iddia edildi. Fikret Aydemir rüksel’de 5 kiþiyi gözaltýna alan polis, olayý yöneten ve yönlendirenin “Türk asýllý bir Alman Sosyalist Avrupa Parlamentosu üyesi” olduðunu doðruladý. AP’deki tek Türk kökenli Alman Sosyal Demokrat parlamenter olan Öðer yaptýðý açýklamada, “Olayla hiçbir alakam yok. Þu ana kadar ne polis ne de savcýlýk beni arayýp sormadý. Kaçýrýlan kiþi ile 1997 yýlýnda iþ yaptým, 1,5 milyon Euro alacaðým kaldý” dedi. Belçika Federal Adli Polis Müdürü Glenn Audenarde, düzenlendiði basýn toplantýsýnda, Brüksel'de ikamet eden ve büyük bir turizm þirketi sahibi olan bir Türk iþadamýnýn 22 Eylül'de saat 23.00'de evinin önünde kaçýrýldýðýný ve karýsýnýn bu olaya þahit olduðunu belirtti. Adý açýklanmayan iþadamýnýn, ‘Mediterra’ adlý turizm þirketinin sahibi Eray Serimözü olduðu belirtildi. Olayý “hassas ve son derece gizli” olarak nitelendiren polis müdürü Audenarde, Türk iþadamýnýn 22 Eylül gecesi saat 23.00 sularýnda Auderghem bölgesinde silahlý ve maskeli, ‘komando kýyafetli’ 4 kiþi tarafýndan kaçýrýldýðýný söyledi. Polis müdürü, kelepçelenerek arabaya bindirilen ve Bel-çika'nýn Arden daðlarý bölgesindeki Libin'de kiralanmýþ bir eve götürülen iþadamýnýn 8 gün boyunca bir yataða zincirli baðlý kaldýðýný, kendisiyle muhatap olan saldýrganlarý hep maskeli, eldivenli ve siyah elbiseli olarak gördüðü ve 30 Eylül günü Meiser meydanýnda serbest býrakýldýðýný ifade etti. Kaçýrýlan iþadamý Serimözü’nün fidye ödendikten sonra serbest býrakýldýðý ileri sürüldü. Audenarde, fidye ödenip ödenmediðini bilmediðini, ancak “'1,5 milyon Euro’dan söz edildiðini” söyledi. Polis operasyonlarý ve baskýnlar sonunda 4 kiþinin tutuklandýðýný belirten Audenarde, tutuklanan þahýslarýn üzerinde bir tabanca, 2 þarjör ve 36 B mermi bulunduðu belirtti. Bu kiþilerden birinin “Belçika'da daimi akreditasyonu bulunan Türk gazeteci Ahmet Yumrukya olduðunu ifade etti. Tutuklanan þahýslardan birinin de Tür-kiye'de ikamet ettiði ve Belçika'ya Almanya üzerinden geldiði belirtildi. Bu kiþinin de kýsa bir süre önceye kadar Baþbakanlýk Basýn Yayýn Genel Müdürlüðü’nde çalýþan Mehmet Kartal olduðu ileri sürüldü. Türk asýllý Alman AP milletvekili Basýn toplantýsýnda gazetecilerin ýsrarlý sorularý üzerine, olayý yöneten ve yönlendirenin “Türk asýllý bir Alman Sosyalist Avrupa Parlamentosu üyesi” iddasýnýn varlýðýný doðrulayan polis müdürü Audenarde, doku-nulmazlýðý bulunun bu AP’deki tek Türk kökenli Alman Sosyal Demokrat parlamenter olan Vural Öðer, “Olayla hiçbir alakam yok. Maðdur olan kiþi ile 1997 yýlýnda iþ yaptým, 1,5 milyon Euro alacaðým kaldý. Çünkü iflas ettiler. Ben de alacaðýmýn üzerine soðuk su içmek zorunda kaldým’ dedi parlamenteri sorgulama yetkisine sahip olmadýklarýný, adli ma-kamlarýn gerekli adýmlarý ata-caklarýný ifade etti. AP’deki tek Türk kökenli Alman Sosyal Demokrat parlamenter olan Vural Öðer, “Olayla hiçbir alakam yok. Þu ana kadar ne polis ne de savcýlýk beni arayýp sormadý. Katiyen olamaz. Maðdur olan kiþi ile 1997 yýlýnda iþ yaptým, 1,5 milyon Euro alacaðým kaldý. Çünkü iflas ettiler. Ben de alacaðýmýn üzerine soðuk su içmek zorunda kaldým. Sahneye bir olay konuluyor ve Eray Serimözü benim adýmda bu oyuna sokulmaya çalýþýlýyor. Olayýn arka planýnda baþkalarý da olabilir. Her iki taraf ta benim ismimi polise vermiþ olabilir. Kaçýrýlan kiþiden alacaðým olduðu için bunu kullanýyor olabilirler. Adý geçen Ahmet Yumrukaya ile de Brüksel’de tanýþtým. Birkaç defa selam verdiðim bir insan” dedi. Kaçýrýlan iþadamý Eray Serimözü’nün de verdiði ifadede “Öger’in böyle bir olayý yönlendireceðine inanmadýðýný” söylediði ileri sürüldü. Serimözü’nü kaçýran Ahmet Yumrukaya’nýn evlilik yoluyla Belçika’ya geldiði, bir dönem NTV televizyonuna ve Dünya gazetesine muhabirlik yaptýktan sonra uzun süredir iþsiz kaldýðý belirtildi. Gazetecilik yaptýðý dönemde edindiði çevresini daha sonra ‘dolandýrýcýlýkta’ kullandýðý ifade ediliyor. Eski AB Daimi Temsilcisi Büyükelçi Nihat Akyol’un 34 bin Belçika Frank’ýný dolandýrdýðý, Brüksel’de Beau Site Otel’ine ‘Ben NATO’da çalýþmak üzere Türkiye’den yeni geldim” diyerek bir süre kaldýðý ve faturayý da NATO Türk delegasyonuna gönderttiði, Brüksel’deki birçok Türk iþadamýndan borç para aldýðý ancak geri ödemediði ve son olarak da Eskiþehir’de bir avukattan “Benim tanýdýklarým var. Çevrem geniþ. Çocuðunu Belçika’da okuturum” diyerek 27 bin Dolar parasýný aldýðý idda edildi. Bunun üzerine Eskiþehirli avukatýn Yumrukaya hakkýnda dava açtýðý ve Türkiye’ye giremediði ileri sürüldü. Sayfa 9.qxp 28.10.2005 03:53 Seite 1 Kasým 2005 SÝZbize 9 Binfikir halkýn nabzýný tuttu Gazetemiz bugünden itibaren belirli aralýklarla Belçika'nýn deðiþik bölgelerinde, deðiþik meslek gruplarýndan Türklerle röportajlar yaparak, halkýn nabzýný tutacak. Ardýç Yaðmur burada annem, babam oruç tutuyorlar. Ben de dükkanda çalýþmadýðým zamanlar tutuyorum. Ýftar saatlerinde hep beraber sofraya otururuz, Televizyonda iftar programlarýný seyrederiz. Misafirlerimiz gelir iftara. Ama yinede büyüklerimiz Ramazanýn burada Türkiye'dekinden daha sönük geçtiðini söylüyorlar. Bu bayram, buradaki tanýdýklarýmýzla bayramlaþacaðýz ve daha sonra akrabalarýmýzý ziyarete Almanya'ya gideceðiz. nesil eðitimli olduðundan dinini daha düzgün yaþýyor. Ramazan aylarý herkesi bir araya toplar. Bizim ailemizde de böyle oluyor. Ýftar saatlerinde hep beraber sofraya oturulur. Zaten ailecek bir apartmanda beraber oturuyoruz. Bayramýmýzý da hep beraber geçireceðiz. Bence burada bayramlar Türkiye’dekinden daha güzel geçiyor. Çünkü tüm Avrupa’daki göçmenler içlerindeki özlemlerle daha çok birbiriyle buluþuyor, birlik olunuyor. Bayramda zekatýmýzý, fitremizi Türkiye’ye yolluyoruz. Burada da camilere yardým ediyoruz. (14, bir simit fýrýnýnda çalýþýyor) Annem çok küçük yaþlarda, babam ise on yedi yaþýnda buraya gelmiþ. Ben ve kardeþlerim burada doðduk. Bu nedenle Türkiye’deki ramazanlarý biz hiç yaþayamadýk. Bayramlarda da Türkiye'ye pek gidemiyoruz dükkan yüzünden. Ama Adnan Yücel (46, esnaf) Bence burada birçok þeyi Türkiye’deki hale getirebilir herkes. Burada hiçbir eksiðimiz yok. Gerek dinimizi gerek bayramlarýmýzý ayný Türkiye’de yaþadýðýmýz gibi yaþayabiliyoruz. Gün geçtikçe de iyiye gidiyor. Burada ramazan ayýnda ezan sesinden, davul sesinden baþka aradýðýmýz hiçbir þey olmuyor. Tabii ilk geldiðimiz seneler bu kadar rahat deðildik buralarda. Fýrýnýmýz bile yoktu. Ramazan ayýnda sýcak pideyi özlerdik. Yeni Mustafa Alper yavaþ yavaþ burada da bir þeyler yapýlmaya baþlandý. Biz de ailecek Ramazanda iftarlar sayesinde daha çok biraraya geliyoruz. Ama Türkiye’deki gibi olmuyor, her zaman buluþamýyoruz. Her sene zekatýmýzý Türkiye’deki ihtiyaç sahiplerine ulaþtýrýyoruz. Ama bu sene Pakistan’a yolla- (60, emekli) Bence gurbetin bayramý, bayram gibi olmuyor sönük geçiyor. Normal günden bir farký kalmýyor. Ýþten izin alýp bayram namazýna gidiyoruz. Türkiye’de bayramlar burayla kýyaslanamaz güzellikte. Aslýnda emekli olduðum için istesem bayramlarýmý Türkiye’de geçirebilirim ama çocuklarým artýk burada olduðundan oraya gittiðimde de eksiklik hissediyorum ve burayý özlüyorum. Gerçi dýk. Ece Ayaydýn sosyalsuleyman@binfikir.be Erken emeklilik u köþede sizlerden gelebilecek sosyal haklarýnýz ile ilgili sorularý (emeklilik, iþsizlik ödeneði, çocuk parasý, yabancýlar yasasý vs….) cevaplamaya çalýþacaðým. Ayrýca Sosyal Güvenlik mevzuatlarý sürekli deðiþen konular olduðu için, sizleri yeniliklerden en kýsa zamanda haberdar etmeyi prensip edindim. Ýlk olarak sizlere aktarmak istediðim konu ise, Ekim ayý içinde Belçika Federal Hükümet ile sendikalar arasýnda, meslek hayatýmýzýn sonunu ilgilendiren müzakereler. Bu müzakereleri, erken emeklilik olarak bilinen 55 yaþýnda emekli olabilme olanaðýný ve yeni þartlarý, özet olaSosyal rak sizlere aktarmak istiyoGüvenlik rum. Biliyorsunuz Belçika’da zor durumda olan mevzuatlarý þirketler, 55 yaþýna girmiþ sürekli deðiþiolan iþçilerini Çalýþma Bakaný’nýn onayýný da yor. Bu köþede aldýktan sonra erken emekliliðe gönderebiliyor. sizleri geliþmeMüzakerelerin pek kolay lerden habergeçmediðini biliyorsunuz veya hissetmiþsinizdir. dar etmeye Sendikalar (Sosyalist ve çalýþacaðým. Hiristiyan) müzakerelerde kendi aralarýnda fikir ayrýlýðýna düþtüler. Bunun neticesinde Sosyalist Sendikasý üyelerine ülke genelinde 7 Ekim günü 24 saatlik grev çaðrýsýnda bulundu. Bu fikir ayrýlýðý tabii ki Federal Hükümetin iþine yaradý, “Böl ve yönet” imkaný doðmuþ oldu. Sonuç olarak hükümet nihayi karara varabildi. Zor durumda olan iþyerleri için, yaþ üzerinden emekli yapma geçerliliði devam ediyor, fakat zorlaþtýrýlmýþ olarak. Þimdiki uygulamada bir iþçi, 58 yaþýný doldurmuþ ve 25 yýllýk iþçilik hayatý varsa erken emekli olabiliyor. Fakat yeni Toplu Ýþ Sözleþmeleri’ne (TSÝ) göre 2008 yýlýndan itibaren bir iþçinin, erken emekli olmasý için, 60 yaþýný doldurmuþ ve 30 yýl çalýþmýþ olmasý gerekecek. Bu T.Ý.S., 2012 yýllýndan itibaren 60 yaþ ve 35 yýl çalýþma þartý öngörecek. Bu genel T.Ý.S. uygulanmasýnda hükümet bazý istisnalarý kabul etmiþtir: aðýr iþte çalýþanlar (inþaat, demir çelik iþçiliði...) , yürürlükte olan T.Ý.S.’ten daha önce faydalanmýþ veya uzun çalýþma hayatý olan iþçiler. Bu anlaþma 2011 yýlýnda hükümet tarafýndan tekrar deðerlendirmeye alýnacaktýr. Hükümet istenilen sonucu elde edemediði takdirde erken emeklilik için çalýþma süresini, 40 yýla çýkartabilir. 2013 yýlýnda ikinci bir deðerlendirmede de istenilen sonuç elde edilmediðinde, hükümet anlaþýlan istisnalarý dahi iptal etmeyi öngörüyor. Yukarýda açýklamaya çalýþmýþ olduðum konu, zorda olan ve yeniden yapýlanmaya gitmek zorunda kalan iþyerleri için geçerlidir. Bu uygulama önceden Ford ve Renault gibi fabrikalarda uygulandý. Normal þartlarda Belçika’da emeklilik yaþý erkekler için 65, bayanlar için ise 01.01.2009 tarihinden itibaren 65 olacaktýr. B Sayfa 10.qxp 30.10.2005 10:42 Seite 1 Kasým 2005 GÜNDEM 10 Belçika’ya büyük suçlama adnanyildiz@binfikir.be Kesme Þeker Bayramý nvers’in güneyinde (Zuid) Brederodestraat’ta dolaþýrken büyük bir afiþ gözüme çarptý. Afiþte büyük bir kesme þeker ve altýnda ‘suikerfeest’ (þeker bayramý) yazýyor. Dikkatimi çekti, okudum ve gördüm ki o caddede Belçikalý Esnaflar Derneði mahalledeki esnaflarýn ‘Kesme Þeker Bayramý’ný kutluyor. Tüm yazýyý okuyunca anladým ki bizim Ramazan bayramýmýzmýþ meðer ‘Kesme Þeker Bayramý.’ Hani anlatýrlar ya; Nasrettin Hoca leyleði görünce “bu ne” demiþ. Yanýndakiler “bu bir tür kuþ”’tur, dediklerinde, Hoca leyleði istemiþ ve leyleðin gagasý ile ayaklarýný kesmiþ. “Ýþte þimdi kuþa benzedi“ demiþ Hoca. A Bizim 1426 yýllýk Ramazan Bayramý’ný önce “Þeker Bayramý”, þimdi Belçika’da da “Kesme Þeker Bayramý” yapmýþlar. Bunun gibi bizim 1426 yýllýk Ramazan Bayramý’ný önce “Þeker Bayramý”, þimdi de Belçika’da “Kesme Þeker Bayramý” yapmýþlar. Emin deðilim ama Türkiye’de Ramazan Bayramý’nda çocuklara çok þeker verildiði ve tatlý yendiði için bu bayrama “Þeker Bayramý” diyenler olmuþ. Belçika’ya geldiðimizde de bazýlarý Þeker Bayramýný (suiker feest)diye tercüme etmiþ. Hollandaca’da çayda kahvede kullandýðýmýz þekere “suiker” denir, fakat bizim çocuklara verdiðimiz türden þekerlere ise “snoep” denir. Eðer tercüme edilmesi gerekiyorsa, -bence gerekmez ama- o zaman “snoepfeest” diye tercüme edilmesi gerekir. Ramazan Bayramý, Müslümanlarýn iki büyük bayramýndan biridir. Ramazan ayýndan sonra Seval’in ilk 3 günü Müslümanlarýn Ramazan veya fitir bayramýdýr. Ramazan ayýnda oruç tuttuktan sonra sadakayý fitir verildiðinden (aydil fitr) “Fitir Bayramý” da denilir. Ramazan Bayramý, bir ay oruç tuttuktan sonra (Helal) yiyeceklerin, içeceklerin tekrar mubah olduðu Müslümanlarýn birbirlerini ziyaret ettikleri dargýnlýklarýn unutulduðu, insanlarýn barýþtýðý, çocuklarýn hediyelerle sevindirildiði, fakirlere sadaka verildiði, milli ve dini duygularýn, inançlarýn, örf ve adetlerin uygulandýðý, Müslümanlarýn birbirileriyle kardeþçe kucaklaþtýðý, sevme, sevilme, sevindirme günleridir. Bayramlarýmýz, millet olarak kimliðimizin önemli bir parçasýdýr; bu önemli parçayý gelecek kuþaklara aktarmak herkesin görevidir. Dünyadaki zulüm, iþgal, sömürge, iþkence ve ayný zamanda fakir fukaralarý düþünerek kendi halimize þükür, onlar için de dua etmeliyiz. Sevgi dolu ve huzurlu nice bayramlar geçirmek dileðiyle, RAMAZAN Bayramýnýz mübarek olsun. Allah, tuttuðunuz oruçlarý, verdiðiniz fitreleri kabul etsin. Fikret Aydemir elçika Senato Baþkaný Anne-Marie Lizin, Valon HümanistDemokrat Parti (cdH - Hýristiyan Demokrat) Baþkaný Joëlle Milquet, Ýstihbarat Servisi eski Baþkaný Bart Van Lijsebeth, ve üst düzey devlet memuru André Vandoren’a büyük suçlama. Senato Baþkaný Lizin’e tehdit mektubu göndermesinin ardýndan Brüksel polisi tarafýndan gözaltýna alýnan Cezayirli Adramed Z. adlý þahýs, Senato Baþkaný Lizin, parti baþkaný Milquet, istihbaratçý Van Lijsebeth ve Vandoren’ý, 29 B Haziran 1992 tarihinde öldürülen Cezayir eski devlet baþkaný Mohamed Boudiaf’ýn katili olmakla suçladý. Ýddialarýný hazýrladýðý internet sayfalarýna da taþýyan Adramed Z., ayný kiþileri, sübyancý çetesi tarafýndan kaçýrýldýktan sonra öldürülen Julie ve Melissa adlý çocuklarýn olayý ile de itham etti. Pazartesi günü Senato binasýna kadar giderek tehdit mektuplarý býrakan Adramed Z., Salý günü evinden çýkarken polis tarafýndan yakalandý. Adramed Z.’nin üzerinde silah bulan polis evde yaptýðý aramada da baþka ateþli silahlar bulunduðunu açýkladý. Soruþturma sürdüðü için herhangi bir açýklama yapmayan Brüksel polisi, Adramed Z.’nin cezaevinde tutulduðunu ifade etmekle yetindi. ‘Kaba kuvvet kullanmaktan’ dolayý daha önce kýsa bir süre cezaevinde yatan Adramed Z.’nin, 90’lý yýllarda tercüman olarak Brüksel emniyeti terörle mücadele dairesinde çalýþtýðý belirtildi. Terörle mücadele dairesinde çalýþtýðý dönemlerde Groupe Islamique Armé (GIA) dosyasý nedeniyle Cezayir istihabarat servisi ile iliþki kuran Adramed Z.’nin o dönemden sonra Cezayir istihbaratýna çalýþtýðý ileri sürülmüþ ve görevden uzaklaþtýrýlmýþtý. AP’de iftar yemeði Fikret Aydemir vrupa Parlamentosu’nda ilk defa iftar açýldý. AP’deki milletvekilleri lokantasýnda düzenlenen Ýngiliz, Alman ve Yunan katýldýklarý iftar yemeðinde Ýngilizce, Fransýzca ve Arapça dualar okundu. Belçika Türk Ýþadamlarý Derneði (BETÝAD) ve Kültür-lerarasý Diyalog Platformu’nun (IDP) düzenlediði ve AP milletvekili Cem Özdemir’in ev sahip-liði yaptýðý iftar yemeðinde yaklaþýk A 500 konuk, Konya Mevlevi Korosu’nun sufi müziði eþliðinde iftar açtý. AP’de bir ilk gerçekleþtirerek iftar yemeðine ev sahipliði yapan Alman Yeþiller milletvekili Cem Özdemir, “Ýslam dünyasýnýn kutsal ayý Ramazan sebebi ile bu kutsal ayýn bütün insanlýk ailesi ve bütün inananlar için barýþ, huzur ve mutluluða vesile olmasýný temenni ediyorum. Bu kutsal Ramazan ayýna mutlu bir tebessüm ve huzur içerisinde girmemiz için her zamankinden daha fazla neden var. Bu da AB ile Türkiye arasýnda müzakerelerin baþlama kararýnýn nihayet alýnmýþ olmasýdýr” dedi. AP’nin Alman milletvekili Armin Lachet, Ýngiliz milletvekili Claude Moraes ve Yunan milletvekili Yorgo Chatzimarkakis yaptýklarý konuþmalarda, ‘Ýslam dininin de AP’de yeri olduðunu gösterdiði için Cem Özdemir’e teþekkür ettiler. AP’deki iftar yemeðine ayrýca Amerika Birleþik Devletleri Kongre Üyesi Robert Wexter de katýldý. ABD kongre üyesi Wexter yaptýðý konuþmada, kültürlerarasý diyaloðun önemini vurguladý. Sayfa 11.qxp 28.10.2005 03:56 Seite 1 Kasým 2005 GÜNDEM Ekim’de Türkiye’nin müzakerelere baþlamasýyla tam üyelik-le sonuçlanmasý umulan süreçte önemli bir viraj alýnmýþ oldu. “Umulan” diyorum çünkü gelinen aþamada deðil Türkiye’nin üyeliðini Avrupa Birliði’nin yarýn ne olacaðýný kestirebilmek bile zorlaþmaya baþladý. Birlik sýnýrlarý içinde yaþayan ve genelde Brüksel’in verdiði kararlardan habersiz olan milyonlarca insan da bu soruya yanýt veremiyor. Ancak giderek güçlenen bir gerçek var. O da Avrupa Birliði’ne, kendi içinden yükselen bir tepkinin varlýðý... Belçika gibi küçük, toplumunun kuzeyi ve güneyinin birbirlerinden çok Avrupa Birliði’ni “sevdikleri”, ekonomisinin dönmesinde Avrupa Birliði’nin katkýsýnýn büyük olduðu ülkeler hariç “Brüksel hegemonyasýna” karþý bayrak açmaya baþlayanlarýn sayýsý azýmsanmayacak düzeyde. Bunun temelinde de Avrupa Birliði’nin hem “sokaktaki vatandaþýn kafasýndaki Avrupa’nýn” dýþýna çýkmasý hem de ayný vatandaþýn fikri alýnmaksýzýn gereðinden fazla derinleþmesi yatýyor. Ýþsizliði en aza indirecek yöntemler üretilememesi, Avrupa Birliði’ne üye olma nedeniyle her ürünün daha pahalý olduðu hissinin ve yine üyelik nedeniyle ülkesinin uluslararasý alanda daha güçsüz olduðunu düþünenlerin sayýsýnýn artmasý, kimlik kaygýlarý ve kültürel 11 3 guvenozalp@binfikir.be Su bulanýk ama balýðý avlayacaðýz Belçika gibi küçük, toplumunun kuzeyi ve güneyinin birbirlerinden çok Avrupa Birliði’ni “sevdikleri”, ekonomisinin dönmesinde Avrupa Birliði’nin katkýsýnýn büyük olduðu ülkeler hariç “Brüksel hegemonyasýna” karþý bayrak açmaya baþlayanlarýn sayýsý azýmsanmayacak düzeyde. sorunlar Avrupa Birliði’ne “sýcak bakýþ”ý frenleyen unsurlarýn baþýný çekiyor. Bu “donuk bakýþ”a günlük yaþamýn doðrudan etkilendiði hemen her alanda rastlamak mümkün hale geldi. Ýþte Türkiye böyle bir ortamda kimilerinin “sýnýf atlayarak” kimileri- Hava sahasý gece uçuþlarýna kapanýyor Haber Merkezi elçika'da bölgesel hükümetler arasýnda uzun zamandýr devam eden bir uzlaþmazlýk nedeniyle Brüksel hava sahasý bugünden itibaren gece uçuþlarýna kapatýlýyor. Belçika'da Valon, Flaman ve Brüksel bölgelerinin birer yerel hükümetiyle bir de ülke genelinde federal hükümet hizmet veriyor. Söz konusu hükümetlerin yetki ve faaliyet alanlarý yasalarla ve karmaþýk yöntemlerle belirlenmiþ bulunuyor. Brüksel uluslararasý havaalanýnýn iþletme ve kontrol yetkisi Federal Hükümet’in elinde kalýrken, kent üzerinde "gürültüyle mücadele" yetkisi Brüksel yerel hükümetine ait. Brüksel hükümeti, havaalanýna geceleri iniþ ve kalkýþ yapan uçaklara önemli kýsýtlamalar getirdi ve kent üzerindeki uçuþ pistlerini gece saatlerinde hizmete kapattý. Mahkeme kararýyla baþlatýlan uygulamaya saygý gösterilmemesi B Brüksel kenti üzerinde "gürültüyle mücadele" yetkisi Brüksel Hükümeti’ne verildi halinde, havaalaný yönetimi ihlal baþýna 25 bin avro ceza ödeyecek. Flaman hükümetiyse kendi bölgesinin hava sahasýna trafik getiren uçuþ pistlerinde yoðunlaþma olmasýna karþý çýkarak tavýr koyuyor. Flaman ve Brüksel yerel hükümetleriyle Federal Hükümet arasýnda uzlaþma arayýþlarý sürerken, bir yandan 100 bin Brüksellinin geceleri uyuyamadýðý, bir yandan da uçuþ pistlerindeki trafiðin deðiþtirilmesi halinde kaza tehlikesinin artacaðý üzerinde duruluyor. Brüksel Bölgesi’nde yasal olanaklarý deðerlendiren 100 bin kiþi dava açarak kanunlarýn uygulanmasýný ve kent hava sahasýnýn gece uçuþlarýna kapatýlmasýný istedi. nin “her þeyiyle teslim olarak” diye nitelendirdiði bir þekilde müzakerelere baþladý. Türkiye için çizilen yol haritasýnýn ve “oluþturulan” kurallarýn þimdiye kadar hiç kimse için uygulanmadýðý bir gerçek. Teknik boyutu aðýr basmasýna karþýn müzakere sürecinin, içine þimdiye kadar görülmemiþ oran- da “siyasi sos” katýlacaðý da bir gerçek. Bir baþka gerçek de yeri geldiðinde Türkiye’den bir þeyler koparmak isteyecek ülkelerin bu süreci çekinmeden kullanmak isteyecekleri. Bu tabloya bakýldýðýnda ve Avrupa Birliði’nin kuruluþundan bu yana “ötekilere” yönelik davranýþý göz önüne alýndýðýnda sürece inanmak gerçekten zor. Ama tüm bu tespitlere karþýn ben de bu sürecin Türkiye’ye olumlu katký yapacaðýna inananlardaným. Bu sürecin zor olacaðý, baþýmýzýn üstünde “Demokles kýlýçlarý” sallandýrýlacaðý, yeri geldiðinde kavga edileceði kesin ama Türkiye, sonuna kadar götürebilmesi halinde, bu süreçten standartlarýný yükseltmiþ, vatandaþlarýna farklý gözle bakan, temel hek ve özgürlüklerden þu ana oranla çok daha rahat yararlanýlan bir ülke olarak çýkacak. Avrupa Birliði’nin geleceðine yön verme sorunu yaþadýðýný, sürecin sonuna kadar Brüksel’de de köprünün altýndan çok sular akacaðýný ve Ankara’nýn bu sürecin kendisine çýkar saðlamadýðýna inandýðý an “Benden bu kadar” deme þansýna sahip olduðunu unutmayan, kulaklarýný provokasyonlara kapalý tutarak hedefine ulaþmaya odaklanan bir Türkiye’nin bu süreçten kazançlý çýkmamasý için gerçekten hiçbir neden yok. Belçika çevre raporundan zayýf not aldý Haber Merkezi ünyanýn en önemli 30 sanayi ülkesi üzerinde yapýlan bir çevre araþtýrmasýna göre Belçika Ame-rika'dan sonra en kötü puana sahip ülke oldu. Simon Fraser Üniversitesi ve David Suzuki Þirketi Çevre organizasyonunun ortaklaþa yaptýðý araþtýrma, Uluslararasý Ekonomik Ýþbirliðini Geliþtirme Organizasyonu'ndan alýnan 29 çevre kriterine dayandýrýlmýþ. Araþtýrma daha çok kiþi baþýna enerji ve su tüketimi, enerji kullanýmýnýn amaca uygunluðu, uzun süreli enerji oraný, karbondioksit atýðý, kiþi baþýna nükleer çöp üretimi, böcek ilacý ve gübre hammaddesi kullanýmý, doðal çevre ve büyük ve küçükbaþ hayvan hacmi esas alýnmýþ. David Suzuki Þirketi Çevre Oraganizasyonu'ndan Pierre D Sadýk, çevre konusunda Belçika'nýn aldýðý kötü puanýn Belçika'yý zor durumda býraktýðýný söylüyor. Yeniden kullanýlabilir enerji ve böcek ilaçlarýnýn kullanýmý konusunda Belçika en kötü ikinci sýrada. Ancak çöplerin yeniden kullanýmýnýn saðlanmasý konusunda sadece Türkiye Belçika'dan daha iyi. Bu konuda Polonya 4., Slovakya 5. sýrayý alýrken, bu ülkelerin daha iyi puan almasýnýn onlarýn zayýf ekonomilerine baðlý olduðu yorumu yapýlýyor. Çünkü sermaye baþýna düþen hammadde veya kirlenme dolayýsýyla daha az oluyor. Belçika'nýn çevre konusundaki bu kötü skoru baþka raporlarda da belirtilmiþ. Ýsviçre Dünya Ekonomi Forumu'nda Belçika, uzun süreli saðlýklý çevre konusunda 146 ülkeden 112. sýraya yerleþtirilmiþ. Sayfa 12.qxp 28.10.2005 03:58 Seite 1 12 SÖYLEÞTÝK Kasým 2005 Deli mi dâhi mi? nam-ý diðer Georges Gloupier ya da medyatik ünlülerin yüzüne kremalý pasta atan adam, yani «l’Entartreur», yani pasta eylemcisi. Bazýlarý O’nu Diojen’e bile benzetiyorlar. Belçika dýþýnda en çok tanýnan Belçikalý. Noël Godin Liège kökenli, uzun yýllardýr Brüksel’de, Kuzey Ýstasyonu mahallinde vitrinleri süsleyen kadýnlarýn bir iki sokak üstündeki Türk mahallesinde yaþýyor. Kendisini anarþist ve ‘68’li olarak tanýmlýyor. Komik terorizmin ve sembolik þiddetin adamý Noël Godin ile söyleþtik. Pasta kelimesinden nasýl «pastalamak» fiilini ve «pastalayan» sýfatýný türettirdi? Gelecek hedefler hangi ünlüler? Papa’yý ýskalamamak için ne gibi bir plan düþünüyor? Nasýl pasta atarak «silah doðrultmak» suçundan para cezasýna mahkum ettirildi. Türkiye’den ya da Türklerden kime pasta atardý? Bu eylemimizi politikacýlara ve finans çevresinden seçtiðimiz hedeflere yaymaya karar verdiðimizde, bu insanlarýn çevresinde korumalar olduðu için daha zor olacaðýný tahmin ediyorduk. Ancak bu insanlarýn yakýn çevresinden insanlarýn suç ortaklýðý yapmasýyla her þey daha kolay oluyordu. Leyla Ertorun H erkes sizi özellikle Bill Gates’in yüzüne attýðýnýz pastadan sonra tanýdý. Ama onun çok öncesi var öyle deðil mi? Her þey nasýl baþladý? 70’li yýllarda sinema eleþtirmeni olarak Film ve Televizyon Dostlarý diye bir katolik dergide yazýyordum. Belçika’da bu dergi ve Ciné Télé Revue haricinde sinema televizyon dergisi yoktu. Bizim dergi kilise çevresinde çok daðýtýlan bir dergiydi ve yazý iþleri müdürü de bana çok güveniyordu. 68 kuþaðý esprisinde kendi iþimi sabote ediyordum. Olmayan bir sürü haber uyduruyordum. Sahte röportajlar yapýyordum, sorularý ve cevaplarý ben uyduruyordum. Bir kaç tane takma adým vardý. Bazý yazý ve ropörtajlara bu isimler imzasýný atýyordu. Sinema festivaline gidip, olmayan filmlerin eleþtirilerini yapýyor, gerektiðinde uydurma fotoðraf çekip yazýyordum. Kimse bir þeyin farkýna varmýyordu. Amaç, biraz da medyanýn nasýl uydurup uydurup milleti uyuttuðunu kanýtlamaktý. Bu arada bir sinema yapýmcýsý yaratmýþtýk. Georges le Gloupier ismini taktýðýmýz bu uyduruk yapýmcý uydurduðumuz 20 sinemacýdan biriydi. Bir gün bu yapýmcýnýn sinemacý Robert Bresson’un yüzüne kremalý pasta attýðýný yazdýk. Ondan sonra ki sayýda da Bresson’un arkadaþý roman yazarý Marguerite Duras’ýn da arkadaþýnýn intikamýný almak için Paris’teki Chez Flor Cafe’sinin önünde gördüðü Georges le Gloupier’nin suratýna pasta fýrlattýðýný ve le Gloupier’nin «Madam, pastanýzý edebiyatýnýza tercih ederim» dediðini yazdýk. Bütün bunlar uyduruk bir þakadan ibaretti. Ama bir gün Marguerite Duras’ýn ikinci filmini tanýtmak için Belçika’ya Louvain’e geleceðini öðrendik ve uydurduðumuz bir þey olsa bile, kurguyu gerçeðe çevirmek istedik. Madem ki le Gloupier’ye pasta atmýþtý, biz de gittik O’na attýk. Ýlk gerçek pastamýz oydu. Y ýl 1974 deðil mi? Peki Marguerite Duras’a niçin bu kadar gýcýktýnýz, edebiyatýný mý sevmiy ordunuz, yoksa kendisini mi? Edebiyatýný beðenmiyordum ama þahsiyet olarak da pek hoþlanmýyordum. Pasta atmaya bizi teþvik eden de bir çocuk kaybolma olayýnda aldýðý saçma sapan bir tavýrdý. Bir çocuk kaybolmuþtu ve Marguerite Duras kalktý kendi baþýna açýklamalar yaptý. Çocuðun annesi tarafýndan öldürülmüþ olabileceðini, bir takým sinyaller aldýðýný, öyle hissettiðini falan söyledi. Bu iðrençti. Bir þüphe üzerine bir anne hakkýnda böyle saçma sapan iddialarda bulunmasý bizi çileden çýkardý. N için pastalý eylem? Öylesine…Sessiz sinemadan esinlendik. Onlar gibi mahsuscuktan yapýyorduk. Zaten bu ilk pastadan ve olayýn medyaya yansýmasýndan sonra pasta eylemlerimizin devamý geldi. Bizim kremalý pasta eylemlerimizin fotoromanýnýn üç serisi oldu. Ýlk seride kültür dünyasýndan þahsiyetleri seçmiþtik. Sinemadan Jean-Luc Godart, edebiyattan Margueritte Duras, dans dünyasýndan Maurice Béjart ve felsefecilerden Bernard Henri Levy gibi. Daha sonra medyacýlar serisi oldu. Ve 10 yýl sonra da finans, politika ve küreselleþme dünyasýndan þahsiyetteleri listemize ekledik. B ill Gates’i pastalamayý nasýl kafaya koydunuz? Genellikle kültür çevresinden seçtiðimiz ünlülere ulaþmak çok zor olmuyordu. Ancak bu eylemimizi politikacýlara ve finans çevresinden seçtiðimiz hedeflere yaymaya karar verdiðimizde, bu insanlarýn çevresinde korumalar olduðu için daha zor olacaðýný tahmin ediyorduk. Ancak bu insanlarýn yakýn çevresinden insanlarýn suç ortaklýðý yapmasýyla her þey daha kolay oluyordu. Bu ihbarlar olmasaydý ünlü Fransýz televizyoncu Patrick Poivre d’Arvor’un hangi saatte, nerede jogging yaptýðýný bilemezdik. Fransýz Ýçiþleri Bakaný Nicolas Sarkozy’nin Brüksel’deki Kongre Sarayýna geliþinin bütün detaylarýný bir yakýný ihbar etmeseydi, pastalama eylemimizi bu kadar rahat baþaramazdýk. Bir de bu eylemi insanlarýn hiç beklemediði bir anda gerçekleþtirmek gerekiyor. P astayý nereden temin ediyorsu nuz? Ünlü pastacýlar hariç her yerden. Pastaya hiçbir zaman para vermiyoruz, bize herkes seve seve pasta veriyor. Pasta masrafýmýz olmadýðý gibi bize pasta vermek için yarýþýyorlar. Ünlü pastacýlar da pasta teklif ediyorlar ama kabul etmiyoruz. Çünkü onlarýn reklamýný yapmak istemiyoruz. P eki pastayý nasýl taþýyorsunuz, sizi herkes tanýyor, güvenliðe falan takýlmýyor musunuz? Pastayý ben taþýmýyorum ki. Pasta eylemine karar verir vermez arkadaþla- Sayfa 13.qxp 28.10.2005 04:01 Seite 1 13 Kasým 2005 rýmýzý arýyoruz. Biz hep 20-30 kiþi birden eylem yerinde bulunuyoruz. Pasta suç ortaklarýndan birinde oluyor ve özellikle pastayý surata atmýyor, fýrlatmýyoruz. N asýl yani? Kesinlikle ýskalamamýz gerekiyor. Onun için, ben kurbanýmýzýn yakýn markajýndayken, suç ortaklarýmdan pastayý taþýyan yanýma yaklaþýp pastayý bana uzatýyor. Uzatmasýyla benim de pastayý kurbanýmýzýn yüzüne boca etmem gerekiyor. Her þeyin çok seri ve zamanlamanýn iyi olmasý gerekiyor. Ondan sonra hep birlikte glup glup glup diye savaþ çaðrýmýzý söylüyoruz. B u iþin bir riski de var aslýnda. Kurbanýnýzýn sinirlenip size hücum etmesinin yanýnda, ki bu oldu, silah lý korumalardan korkmuyor musunuz? Bunun bir risk olduðunu biliyoruz. Zaten güvenlik kordonunu geçmek, kurbanýmýzýn nerede ne zaman olacaðýný belirlemek, önceden tespit ettiðimiz þeyler. Her þey medyanýn önünde oluyor, bunu da unutmamak gerekiyor. O yüzden, çok tepki vermeden buna mizahla yaklaþanlarý artýk rahat býrakýyoruz. Bakýn Elio di Rupo’yu biz pastalamadýk ama O, biz zannedip gülerek karþýladý, üstelik n’olur n’olmaz diye kendisini buna hazýrlamýþ. Sonuçta ne oldu? Böyle davranmasý kendi popülaritesini arttýrdý. Bizim yapmak istediðimiz de bu, o anda ki tepkileri mizah anlayýþlarýný, egosantrik olup olmamalarýný da gösteriyor. Ama bazýlarý var ki pastaya doymuyorlar. B ernard Henri Levy gibi mi? Nam-ý diðer BHL, ünlü Fransýz düþünür-yazaryazarýný bir kaç kez pastaladýnýz herhalde? Üstelik bir kere sinde sizi yere atýp « hadi kalk, yoksa suratýný topuðumla parçalayacaðým» dedi. Tam söylediðiniz gibi. BHL, bir þeyi hesap etmemiþti. Bütün bunlarý oradaki kameralarýn kaydettiðini. Bana söylediði sözler onun kendi popülaritesine zarar verdi ve hüma- nizmden falan bahseden bir felsefecinin düstüðü acýklý gülünç durumu bütün kamuoyu gördü. T amam mý, devam mý? Tam 6 kez kendisini pastaladýk ve devam edeceðiz. Taa ki kendisinden söylemesini istediðimiz þarkýyý söyleyene kadar. Bu arada eski sessiz filmlerden ve çizgi film «Buggs Bunny»den bir melodiyi mýrýldanýyor. Bundan sonraki hedefler G elecek hedefler hangi ünlüler? Kara listeyi isterseniz size de yollayayým. Ama hedeflerimiz arasýnda Georges Bush’u, Berlusconi’yi, Tony Blair’i Dünya Bankasý Baþkaný ve Papa’yý sayabilirim. oluþturacaktý. Nitekim mahkemeyi kaybettim ve ne yazýk ki þimdi Fransa’da bir çocuk okul müdürünün baþýna kartopu atar, O da bunu mahkemeye taþýrsa, o çocuk kartopunu silah amacýyla kullanmaktan mahkum olabilir. Allah’tan Belçika’da ki hakimler bize sempatiyle bakýyorlar. Bir de her seferinde yakalanmýyoruz caným. N asýl yani Papa’yý da mý? Prezervatifi yasaklayan o katil tabii ki listemizde zaten. Bundan önceki Papa’yý da düþünmüþtük. 8 50 Euro ceza aldýnýz. Bunu ödediniz mi? Evet ödedik. Gece kulübü Mirano’da bir Glup Glup gecesi düzenledik. Ünlülerden tombalaya koymamýz için hediye yollayanlar bile oldu. Örneðin sarkýcý Lio, külotunu yollamýþtý, açýk artýrmayla sattýk. Toladýðýmýz paralarla cezayý ödedik. G üvenlik kordonunu aþýp Papa’ya ulaþmak o kadar da kolay olmamalý... O kadar da zor deðil. Papa bir yere gittiðinde, halkýn arasýnda en önde kimler oluyor? Sakatlar, malûller, yaþlýlar falan. Bunlar çoðunlukla en önde tekerlekli sandalye de oluyorlar. Ý nanamýyorum, onlarýn arasýna mý karýþmayý planlýyorsunuz? Uyarmalýyým, eylem planýnýzý açýklarsanýz yazarým, ona göre. Hiç önemli deðil biz bu tür þeyleri gönül rahatlýðý ile her yerde söylüyoruz. Böylece eyleme yararý dokunabilecekler de tek tek yardýmlarýný öneriyorlar. Ýþimizi kolaylaþtýrabilecek þeyleri bize sunuyorlar. Dolayýsý ile bu sayede sempatizanlar aðý- mýzýn büyüdüðünü ve ihbarlarýn da bize daha çabuk ulaþtýðýný görüyoruz. E ski Fransýz Bakan Jean Pierrre Chévènement’ý da pastaladýnýz. O’da sizi mahkemeye verip mahkum ettirdi, öyle deðil mi? Evet, pastayý silah aracý gibi kullanmaktan para cezasýna çarptýrýldým. Bütün hukuk yollarýný tükettik. Zira benim suçum diðerlerine de örnek T ürkiye’den ya da Türklerden kime pasta atardýnýz? Büyük bir olasýlýkla darbecileri ve iþkencecileri hedeflerdim. Ama pastanýn epeyce büyük olmasý gerekiyor, kremada biraz hafif kalýr gibime geliyor. Sayfa 14.qxp 28.10.2005 04:04 Seite 1 Kasým 2005 HAYIF-life 14 Alamancý Hababam Sýnýfý Burdur’da fethigumus@binfikir.be Yürüyüþ sýrasýnda, telefon kuyruðunda, yemekhanede veya kýþladaki herhangi bir yerde Almanca, Ýngilizce, Hollandaca, Fransýzca ya da anlamadýðýnýz baþka bir dilde konuþmalara ya da muhabbetlere rastlamanýz mümkün. Sonsuzluk Yaz gider, güz gelir. oldukça gevþetilmiþ de olsa “sivil yaþam”a göre aþýrý disiplin ve yoðun program insanlarý çileden çýkarýyor. Gidenler yok olmazlar, gelenler kalmazlar. Kalanlar giderler, bitenler yok olmazlar. kalýcý olan yok, sonu olan yok. Herþey geçici, çünkü deðiþken. Yok olmuyor hiç bir þey, Sadece þekil deðiþtiriyor. Tek deðiþmeyen: sonsuzluk. Güneþ gider, yaðmur gelir. Bulut su olur, Su buz olur, buhar olur. Aðaç odun olur, odun yanar, duman olur. Toprak tarla olur, toz olur. Tozlar uçup, çöl olur. Daldan düþen meyve çekirdek olur. Çekirdek kuþ’a yem olur. Sap gider, saman gelir. Ölümler, doðuþlarýn tohumlarýdýr. Çürümek, filizlere gübre olmaktýr. Ölmek, can vermektir, Yeni can vermektir, döllenmektir. Her eski, içinde bir yeni taþýr, Her son soluk, baþka nefese gebedir, Her son, yeni bir baþlangýçtýr. Kýrlangýç gider, ördek gelir. Ömürler geçici, ömürler sonsuz tekrarlama. Þu an yaþadýklarým, daha önce yaþanmýþ. Ýlk defa yaþýyorum, ama ilk deðilim. Geçmiþim var, geleceðim var, Geçmiþ zaman yok, gelecek zaman yok, Kaybedecek zaman hiç yok. Zaman hep var, hiç kaybolmaz zaman. Sýcak gider, soðuk gelir. Kaybedersem, baðrýmý yakar, Kavuþursam, gönlümü açar, Severim hayatý, ölümden korkmadan, Severim insanlarý, kötülere bakmadan, Severim yarimi, acýsýný takmadan. Baðlý kalýrým sevgime, baðlanmadan. Dört mevsimi yaþarým, yakýnmadan. Gelen gider, giden gelir. Önemli tesselilerim var benim: Ýlk ve tek deðilim, bir tekrarým Düþen tanelerim, tohum oluyor, Zaman dediðin, hiç kaybolmuyor, Son soluðum, yeni nefes oluyor, Yok olan yok, her þey deðiþiyor, Tek deðiþmeyen, sonsuzluk. Yýlda dört kez dünya Türkleri Burdur’da buluþuyor Erdinç Utku kadar yoðun ve curcunalý geçiyor ki yaþananlarý biran önce kaleme almazsam unutulup gidecek. Hatta biraz zaman ayýrsam “Alamancý Hababam Sýnýfý Asker’de” diye bir film senaryosu çýkar bu “21 günlük dövizli askerlik” deneyiminden! 15. günün sonunda bu amaçla kütüphaneye doðru yola çýkýyorum. Ben çýkarken “Telli turnam selam götür, sevdiðimin diyarýna” diye içli bir türkü çýðýrarak giriyor koðuþa 15 ay normal askerlik yapan bir er. Sevdiklerini, yavuklularýný, annebabalarýný, arkadaþlarýný ve dostlarýný doðup büyüdüðü diyarlarda býrakýp, bambaþka diyarlara askerlik yapmaya gelenlerin yanýnda bizim “21 günlük” dövizli askerlik hizmetimiz yarý turistik gezi bile sayýlabilir. Hem de her þey dahil. (5112 Avroya biraz pahalý deðil mi? – TSK’nýn uðurlu sayýsý 5112 olsa gerek!) O Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarýnda Dünya’nýn dört bucaðýndan Türk gençleri dövizli askerlik hizmetini yapmak üzere Burdur’da buluþuyor. 100. dönem dövizli askerlik hizmeti için 2005 Ekim ayýnda 55 ülkeden 3402 kiþi Burdur’a geldi. Malatyalý, Vanlý, Muþlu / Bir ranzada kurmuþ üçlü! Hangi ülkeden gelirseniz gelin, dünyanýn neresinde doðar- görüntülerine tanýk olabiliyorsunuz. Yürüyüþ sýrasýnda, telefon kuyruðunda, yemekhanede veya kýþladaki herhangi bir yerde Almanca, Ýngilizce, Hollandaca, Fransýzca ya da anlamadýðýnýz baþka bir dilde konuþmalara ya da muhabbetlere rastlamanýz mümkün. Yurtta “baðýþ”, dünyada “baðýþ”! Arkadaþým bana yanýmda en az 1000 Euro götürmemi önermiþti. Daha önceki yýllarda bu miktar çok daha fazlaymýþ. Özellikle dövizli askerlik hizmeti yapanlardan toplanan paralarla 58. Piyade Eðitim Alayý’na yapýlan binalar ve konferans salonlarý “döviz yumurtlayan tavuk” Mehmetçik-Mehmet bey Zaten 15 aylýk askerlere “Mehmetçik” denilirken, bizim “Mehmet bey” diye iðnelenmemizde de bunun payý var. Bir yolunu bulup askerlik yükümlülüðünden yýrtanlara da “Mehmet Paþa” deniliyormuþ! 21 Gün Deyip Geçmeyin! Evet öyle… Onu bir de bu zorunlu deneyimi yaþayanlara sorun. Dünyanýn deðiþik ülkelerinden (Özellikle de Almanya baþta olmak üzere Avrupa ülkelerinden) belirli bir sistem ve gönenç ortamýnda “insan”ý merkeze koyan bir anlayýþta yetiþen çoðunun yaþý 40’lara yaklaþan Türk gençlerine 21 gün soðuk duþ etkisi yapýyor. Türkiye’de 15 aylýk askerlik yapanlara göre sanýz doðun askerlikte sizin Türkiye’de nüfusa kayýtlý olduðunuz il geçerli. Alman-ya’nýn çeþitli kentlerinden gelen Malatyalý, Vanlý ve Muþlu Burdur 58. Piyade Eðitim Alayý koðuþlarýndaki bir ranzada üçlü kurabiliyor, çok kýsa sürede tanýþýp kaynaþý-yorlar. Deðiþik iþ alanlarýnda olanlar deneyimlerini paylaþýyorlar, ayný tür iþleri yapanlar askerlik sonrasýnda iþbirliði yapmak üzere anlaþýyorlar. ABD, Belçika, Hollanda, Almanya, Ýsveç, Gürcistan’dan arkadaþlarla benzeri deneyimleri paylaþtým. Dünyadaki Türklerin kalbi Burdur’da atarken çok renkli ve belki de sadece bizlere özgü “dostluk ve kaynaþma” Alamancý Türklerin eserleri. Ancak yapýlan baðýþlar ve yaþanan sorunlar nedeniyle bu uygulamaya son verilmiþ. 21 günlük askerlik boyunca baðýþlarla ilgili olarak yapýlan tek þey Mehmetçik ve Elele Vakýflarýnýn tanýtýlmasý ve Mehmetçik Vakfý yararýna düzenlenen konser oldu. Bu vakýflara baðýþ gönüllülük esasýna göre yapýlýyor. (Baðýþ yapanlarýn isimleri ve yaptýklarý baðýþ miktarlarý listeler halinde herkesin göreceði bir þekilde asýlýyor!) SÜRECEK Sayfa 15.qxp 28.10.2005 04:08 Seite 1 Kasým 2005 E S K Ý y a þ a m l a r E S K Ý m e k a n l a r HAYIF-Life «Tavuk yiyicileri»nin adak heykeli Erdem Resne rüksel’in meþhur iþeyen çocuðu Manneken Pis’ten sonra turistlerin en uðrak yeri, þüphesiz Grand-Place’ýn yakýnýndaki adak heykelidir. Peki herkesin okþayarak dilek tuttuðu o heykele dokununca, aslýnda Brüksel’in ilelebet hür kalmasý için dua ettiðinizi biliyor muydunuz? 1898 yýlýnda ünlü heykeltraþ Julien Dillens (1849-1904) tarafýndan tasarlanan eser, sanýldýðý gibi bir kadýna deðil, ortaçað Brüksel’inin kahraman vatandaþý Everard ‘t Serclaes’ýn anýsýna adanmýþtýr. 1355’te Brabant hükümdarý Dük III. Jean’ýn ölmesiyle büyük kýzý Jeanne ile eþi Lüksemburg’lu Wenceslas, hanedanýn baþýna geçer. Fakat Flaman Kont’u Louis de Male, III. Jean’ýn bir diðer kýzýyla evli olduðu için, Brabant Hanedaný’ný ele geçirmek ister ve Brüksel’i kuþatýp, Flaman bayraðýný, bugün adak heykelinin bulunduðu “L’Etoile” evine diker. Þehirden kovulan Jeanne ve Wenceslas’ýn tekrar Brüksel’e dönmesini, 5 kez encümenlik yapmýþ olan Everard ‘t Serclaes adlý bir kahraman saðlayacaktýr. 24 ekim 1356 gecesi ‘t Serclaes, Brüksel surlarýný yalýnayak týrmanýp Grand-Place’a ulaþýr, ve Flaman Kontu’nun flamasýný koparýp, yerine Brabant Dükleri’nin bayraðýný asar. Böylece düþmana karþý ayaklanan Brükselliler, fikretaydemir@binfikir.be ‘O an’ Brüksel’in meþhur iþeyen çocuðu Manneken Pis’ten sonra turistlerin en uðrak yeri, þüphesiz Grand-Place’ýn yakýnýndaki adak heykelidir. Peki herkesin okþayarak dilek tuttuðu o heykele dokununca, aslýnda Brüksel’in ilelebet hür kalmasý için dua ettiðinizi biliyor muydunuz? B 15 þehirlerini iþgalden kurtarýrlar. Heykelin üstünde bulunan üç kabartmanýn ilk ikisi, bu hikâyeyi anlatýr ve üzerlerinde bir yandan “Met hand en tand voor stad en land” (Þehir ve ülke için diþ ve týrnakla), diðer yandan Brabant Hanedaný’nýn savaþ parolasý olan “Le Brabant au riche duc” (Brabant ülkesi zengin Dük’ündür) yazar. En alttaki kabartmaysa, ‘t Serclaes’ýn þehit düþtüðü 1388 savaþýný anlatýyor. O sene, Brüksel’in yakýnýndaki Gaasbeek Kasabasý’nýn hükümdarý, þehri ele geçirmek için harekât hazýrlar. Bu duruma karþý koyan ‘t Serclaes, Lennik yakýnlarýnda iki Gaasbeekli tarafýndan yakalanýp hýrpalanýr ve dili kopartýlýp býrakýlýr. Yandaþlarý tarafýndan “L’Etoile” konutuna getirilen Everard ‘t Serclaes, burada ölür. Kýzgýn halk, Gaasbeek kalesine yüklenip kundaklama gerçekleþtirir. Bu kundaklama olayýnýn ilginç yönü, Brüksel halkýnýn lakabýnýn bu zamana dayanmasýdýr. Rivayete göre savaþa hazýrlanan Brükselliler, Gaasbeek’e giderken yanlarýnda yiyecek de götürürler. Vahþet sahneleri arasýnda, yanlarýnda bolca bulundurduklarý tavuklarý yiyen Brüksellilere, o gün bugündür Kiekefretters (tavuk yiyicileri) denir... Kadýn sandýðýnýz o bedeni okþayýp sevgili bulmayý dilediyseniz eðer, benden size bir tavsiye: bu dileðin üzerine bir bardak soðuk su için, bol tuzlu hazýrlanan Brüksel tavuðundan sonra ferahlatýr! Herþeyin ‘ilk’i zordur. Dünyaya ilk merhabamýzý ‘çýðlýk’ verir, Ýlk adýmý korkuyla atarýz. Ýlk okul günümüzde ‘korku’ duyarýz. Adýný ‘heyecen’ da koysak. Ýlk sevmelerde... Ýlk aþýk olduðumuzun farkýna vardýðýmýzda Dünyamýz deðiþir, Duygu, Düþünce, Amaç ne olurYürek, Ve kimyamýz sa olsun, tarolduðu gibi. týþmanýn olduElimiz, bedenimiz Sesimiz titrer. ðu, tecrübeleDuygularýmýz rin paylaþýldýfýrtýna olur, Alýr bizi girdabýna, ðý, iþbirlikleriÇeker bilinmezlerin koynuna. nin arttýðý Yok oluruz, ortamlar bütün Eski biz kalmaz ‘o an’dan sonra. taraflara o an geldiðinde fayda getirir ‘eþik’ geçilir, geri dönüþü olmaz. kanýsýndayým. “Ben sana mecburum bilemezsin Adýný mýh gibi aklýmda tutuyorum Büyüdükçe büyüyor gözlerin Ben sana mecburum bilemezsin Ýçimi seninle ýsýtýyorum Sevmek kimi zaman rezilce korkudur Ýnsan bir akþam üstü ansýzýn yorulur Tutsak ustura aðzýnda yaþamaktan Kimi zaman ellerini kýrar tutkusu Birkaç hayat çýkarýr yaþamasýndan” O ‘an gelir’ Attilla Ýlhan ölür... Ýlk yazýda kaðýt kalemi aldýðýmýzda elimize Yazacak kelime bulunmaz Cümleler oluþmaz. Bin yýldýr yazmak olsa da iþimiz. Ýlk yazý zordur, Yeni bir baþlangýçta olmak durumlarýnda. Böyle demlerde, Kaçýp, yok olmak isterim. Çoðukluðumda yaptýðým gibi, karýn koynuna sýðýnmak geçer içimden. ‘Beyaz’ karýn koynuna sýðýnmak, Beni korusun ‘kara’ kötülüklerden diye. “Yitirmiþ týlsýmýný ilk sevmelerin, Yitirmiþ öpücükleri, Payý yok apansýz inen akþamdan, Bir kadeh, bir cigara dalýp gidene, Seni, anlatabilsem seni... Yokluðun, cehennemin öbür adýdýr Üþüyorum, kapama gözlerini...” demiþ þair. Böyle demlerde, Ve ben hep, tepeden týrnaða hüzün olurum. Hoþgeldin hüzün, merhaba… Sayfa 16.qxp 28.10.2005 04:11 Seite 1 Kasým 2005 ARTfikir 16 “Derinin altýnda” tiyatro ilknurcengiz@binfikir.be Ýstanbul’un sesi ent Film Festivali’nde Türk filmeri de yer alýyordu ve bunlardan en çok dikkati çekenlerden biri de Fatih Akýn’ýn müzik aðýrlýklý yeni belgeseli ‘Crossing the bridge: The Sound of Istanbul’ idi. Fatih Akýn ve kamerasý, Alexander Hacke’ye eþlik ederek her köþesi müzikle hayat kazanan Ýstanbul’daki müzik sahnesinin bir portresini çiziyor. Alexander Hacke, Almanya’daki Einstürzende Neubauten grubunda basist. Istanbul’la tanýþmasý, Fatih Akýn’ýn ‘Duvara Karþý’ filmiyle olmuþ. Ýstanbul müziðindeki çeþitlilik ve burada buluþan doðu ve batý müziklerinin sentezi, Hacke’yi etkiler ve Ýstanbul’la tekrar buluþacaðýndan emindir. Elinde oniki mikrofonu, laptopu ve kayýt cihazlarýyla Hacke, Asya’nýn Avrupa’ya geciþ yaptýðý noktaya geri döner ve ‘Ýstanbul’u dinler’ gözlerini kapatmadan. Çünkü burada anlatýlmak istenen, yalnýzca bol nüfuslu bir þehrin bize müzikal açýdan neler verdiði deðil. Gerek Akýn gerekse Hacke, görüntü keþfine de çýkmýþlardýr. Hacke özel, zýt, karþýtlýk oluþturmayan, adeta uçuþan ve baþtan çýkaran dünyanýn içine giriyor ve gözlemlediklerinin, duyduðu seslerin ve sayýsýz yüzlerin býraktýðý izleri topluyor. Yaptýðý kayýtlar sýrasýnda kullanýlan tekniðe “sokak kaydý” adý veriliyor. Bu teknikle, nerede olursanýz olun, hem canlý müziði hem bulunduðunuz ortamdaki atmosferi profesyonel bir þekilde kaydetmek mümkün. Fatih Akýn bütün bunlarý iþlerken batý müziðinin 60 ve 70’li yýllardaki etkisini gözardý etmeden Erkin Koray’ýn Türk müziðindeki etkisine de yer veriyor. Belgeselde anlatýlmak istenen ‘çapraz kültürleþmenin’ diðer enteresan ismi de Kanadalý Brenna MacCrimmon. Yýllar önce tatil için geldiði Türkiye’ye yerleþme kararý alan MacCrimmon, Ýstanbul’a yerleþir ve Türklere 40’larýn ve 50’lerin aðýtlarýný tekrar keþfettirir. Gerek yeraltý kültürü, sokak müzisyenleri, Mevlevi muziði (son yýllarda popüler olan Mercan Dede) gerekse büyük starlar , belgeselde yer alýyorlar. Hacke ve Akýn, müzik yolundan geçerken halkýn arasýna giriyor ve farklý sosyal sýnýflarýn dünyasýna da uðruyorlar. Ýstanbul’un senfonisi çok çeþitli kültürlerin ve kimliklerin birarada olmasýndan kaynaklanýyor. Akýn, bir önceki filmi ‘Duvara Karþý’da da olduðu gibi bu renkliliði araþtýrarak bu þehirdeki müziðin, hoþgörüyü savunduðunu ortaya koyuyor. Benim dikkatimi çeken ve ‘maalesef’ dediðim tek nokta, büyük isimlere, daha organizeli ve keyif alacak þekilde hazýrlýklý çýktýklarý halde, çok az yer verilmiþ olmasýydý. Müzzeyen Senar’dan Haydar Haydar’ý yarým dinledikten sonra en azýndan tek parçada kalmamalýydý. Bu, Sezen Aksu ve Orhan Gencebay için de geçerli. Akýn’ýn genel olarak içinde kaldýðý çercevede tek müzik çeþidine aðýrlýk veriliyor; sokak müzisyenleri, rock gruplarý, hip hop ve rap. Aðýrlýk, ‘aðýr toplarda’ deðil. Kim bilir, belki bu da deðiþen Ýstanbul’un bir parçasýdýr. G En anlamsýz bulduðum þey, yabancý birine “yabancý tiyatro” yapýyorsun denmesidir. Ben sadece tiyatro yapýyorum. Sanatýn dili-kültürü yok.. Erdem Resne iyatroculara hayat, baþlý baþýna bir oyundur. Rolleri deðiþmek gerekince yadýrgamadan kaderlerine razý olurlar. Oyunculuk, yönetmenlik derken,... bir de bakarsýnýz ki artýk oyunu içeriden deðil, dýþarýdan yaþamanýz gerekir. Sanki gizli bir rejisör, sizi olmanýz gereken yere getirir, bazen kendinize raðmen. Týpký Mesut Arslan’ý alýp sürükleyip, 2006 Flaman Tiyatro Festivali jüri üyeliðine taþýdýðý gibi... Brüksel’e geliþini fýrsat bilip, Anadolu Tiyatro Grubu’nun (ATG) yönetmeniyle yeni görevi hakkýnda uzun uzun sohbet ettik. Daha ilk sözlerinde, rolünü kabullenmiþ görünüyordu: “Oyun, proje derken, bir de bu jüri haberi gelince iyice yoðunlaþtým. Sevdiðin bir uðraþ için sevdiðin baþka þeylerden de ödün vermek çok kötü. Ama hayat iþte, hayaller kurarsýn, sonra bambaþka yerlere varýrsýn.” Ýþte hayalleriyle, gerçekleriyle, bir tiyatrocu hikâyesi... T Türkçe oyunlarla uðraþan Mesut Arslan, nasýl oldu da Flaman mercilerin dikkatini çekti? Bugünlere nasýl geldi? Kendi oyunlarým dýþýnda da tiyatro izlemeye giderdim. Oyunlarda karþýlaþtýðýn insanlarla bir de bakýyorsun ki çevre edinmiþsin. Flaman Tiyatro Enstitüsü’yle (VTÝ) iletiþim kurdum. Geçen sene baþkanlarýyla Ýstanbul Tiyatro Festivaline gittik. Daha sonra VTÝ’de iþçi olarak çalýþtým ve Ýstanbul’da bir toplantýya kültür elçisi olarak gönderildim. Bu baðlar oluþ- Mesut Arslan tuktan sonra da Kültür Bakaný Bert Anciaux’un 2006’ya hazýrladýðý kültür planýný oluþturan uzmanlar komisyonuna, dýþ gözlemci olarak davet edildim. Anlatmak istediðim þeyler orada ilgi görmüþ, ve bu festivalin jürisi oluþturulduðunda da, aday olarak benim de adým geçmiþ. Festivalin koordinatörü de beni arayýp davet etti. Neden beni düþündüklerini merak ettim ve görüþmek istedim. Sadece “jüride bir Türk olsun” düþüncesiyle çaðýrsaydýlar, gitmezdim. Neden? En anlamsýz bulduðum þey, yabancý birine “yabancý tiyatro” yapýyorsun denmesidir. Sonuçta ben Türkçe oyunlar çýkardým, ama bu yüzden “Türk tiyatrosu” yapmýþ sayýlmam. Sadece tiyatro yapýyorum. Sanatýn dili- kültürü yok... Üstelik toplumlararasý uyumu pekiþtirmek için illa yabancý insanlar aramak da bana saçma geliyor. Bu aslýnda bir þekilde küçük görmek anlamýna geliyor. Ben buradaki insanlarla eþitsem, sadece sanatsal anlamda deðerlendirilmem gerekir. Ama Türk olduðun için yine de farklý bir bakýþ açýsý olmayacak mý? Sanatsal olarak inandýklarým doðrultusunda objektif olmaya çalýþacaðým. Yani kötü bir yabancý kökenli oyun gelirse ben onu sýrf yabancý olduðu için savunamam. Mesela ATGyle oynadýklarýmdan bir “Gýlgamýþ Destaný”ný bile oraya koyamam, olmaz. Seçici olmak gerekiyor. Söz açýlmýþken, ATG’ye devam edecek misin? ATG duruyor. Þu an yoðunluðumdan dolayý Türkçe oyun çýkaracak gücüm yok. Sadece oyun çýksýn diye uðraþmak istemiyorum. Kafamdaki tiyatro anlayýþý geliþiyor, ve bunlarý ortaya dökmek gerekiyor. Fakat yine de ATG devam ediyor, gelecekte yeni projeler olabilir. Ama en azýndan o oyuncularýn tiyatroyla uðraþmasýný gönülden diliyorum. Kabiliyetli insanlar var, ve bunlarý desteklemek lazým. Ama benim þu an profesyonel çalýþmalara, sadece sanatsal meselelerle uðraþmaya ihtiyacým var. Flamanca bir grup ve oyun projesi var. Nedir? Nasýl kuruldu? Sayfa 17.qxp 28.10.2005 04:13 Seite 1 Kasým 2005 Onderhetvel (Derinin altýn-da), ATG’den üç kiþiyle kurduðum bir taban. Bu insanlar yalnýzca eðlence peþinde ol-mayan, tiyatroyla ilgili gerçek duruþlarý ve duyarlýlýklarý olan insanlar. ATG zamanýnda bizi “sosyal içerikli, yabancý tiyatro yapýyorlar” diye tanýmladýlar. Bunu kýrmak istedik. Böyle olunca da ilk kez otoriteler, “yabancýlar bi’þeyler yapýyor yardým edelim” düþüncesiyle deðil, gerçekten bizi itecek þekilde arka çýktý. Tam anlamýyla profesyonel bir biçimde, sadece sanatsal yönüyle uðraþabileceðim bir ortam. Kim izler, kostümleri nerden temin edeceðiz; böyle þeylerle meþgul olmadan kendimi verebileceðim bir ortam. Ve bu þartlarda çýkaracaðým “Kamer en de Man” (Oda ve Adam), daha önce yaptýklarýmla hiç alakasý olmayan bir oyun... Oda ve adam? Özü nedir? Kýsacasý iliþkileri derin ARTfikir biçimde irdeleyen bir oyun. Her iki tarafýn da görüþlerini, yaklaþýmýný, duyarlýlýðýný, iki ayrý monolog olarak yansýtýyor. Neden “derinin altýnda”? Ben ATG’nin son dönemlerinde kendimi sorguladýðýmda, tiyatroyla ilgili düþüncelerimi kaðýda döktüm. Toparlayýnca da yazýlarýn sonunda “derinin altýnda” diye bir kavram çýktý, bilinç ve bilinçaltýnýn arasýnda bir þey. Yani ne düþünülen ne dokunulan, hissedilen birþey. Benim doðrularým. Sanatta herkesin kendi doðrusunu bulmasý esastýr. Biz Gýlgamýþ Destanýný sahneleyince, bir ara Gýlgamýþ ve Enkidu birbirlerinin üzerine yatýyorlar. “Ya bu oyunda bu yok, eþcinsel gibi duruyor” türünde eleþtiri aldým. Ama benim orada vermek istediðim, bir dokunuþun gücü. Onun adý yok, bir iliþkiye dayanmýyor, ve izleyenler orada ÝSTANBUL HATIRASI Berlin Film Festivali’nde «Duvara Karþý» filmiyle altýn ayý ödülü alan Fatih Akýn’ýn Cannes Film Festivali’nde alkýþlanan son filmi, Ýstanbul ve müziklerini iþleyen «Ýstanbul Hatýrasý»nýn galasý 9 Kasým Çarþamba günü saat 20:00 da Brüksel Auditorium 44 salonunda gerçekleþecek. Galayý bir konser ve kokteyl izleyecek. MASKELÝ BEÞLER Hababam Sýnýfý kadrosunun yeni komedi filmi, «Maskeli Beþler Ýntikam Peþinde» 9 Kasým’dan itibaren Kinepolis’te. Genis bilgi: www.kultursanat.be Program: www.kinepolis.be Tel : 0475 78 23 78 HÜSEYÝN TURAN KONSERÝ Tarih: 27 Kasým Pazar Saat : 20:00 Yer Kraankinderstraat 2 , 9000Gent De Centrale - turbinezaal 17 kendi fikirlerini edinebilir, istediði gibi hisseder. Önemli olan, bizim hissettiklerimizi yansýtmaktý. Ýþte o, “derinin altýnda”. Bir anlamda tekstten kopmak. Ortada bir senaryo duruyor, ama sen onu duygularýnla aþmalýsýn. Gerçeklere kendi rüyaný katmalýsýn. Geçmiþe göre ne farký var bu anlayýþýnýn? Ben Türkiye’de hep klasik tiyatro yaptým, devlet tiyatrosu. Kanlý Nigâr, Töre, Yanýk Ömer... Ama hep bir biçimde. Hocalarýmýz, “bu böyle oluyor” dediler, öyle yaptým. Buraya gelince bana, “senin tiyatro anlayýþýn nedir?” diye sordular. Baþta “ne biçim soru? Tiyatro, bana öðretildiði gibi yapýlýr” diyordum. Ama gözümü açtý bazý insanlar. Benim ne yapmak istediðim önemli olmaya baþladý, Yanýk Ömer’in farklý da yorumlanabileceðini öðrendim. Biletler MT Music Tel:02.215 44 70 Rue de Brabant 171, 1030 Brüksel Ýpekyolu Turizm Tel: 02.217 57 74 Chaussée de Haecht 107, 1030 Brüksel adreslerinden ve giriþte temin edilebilir. Büyükler: 8 Euro Çocuk ve öðrenciler: 6 Euro KAMER EN DE MAN (ODA VE ADAM) Kadýn erkek iliþkilerini konu alan ve Mesut Arslan’ýn yönettiði Holladaca oyun Kamer en de Man, Kasým ayýnýn sonunda izleyiciye sunulacak. 24-25-26 Kasým 2005 – saat 20:30 Cultuurcentrum Berchem (Anvers) – 03 286 88 25 30 Kasým 2005 – saat 20:30 Stadsschouwburg (Utrecht) – 0031 30 23 020 23 4 Aralýk 2005 – saat 20:30 Zcala (Den Haag – Lahey) – 0031 70 38 989 86 20-21 Ocak 2006 – saat 20:00 Oude Badhuýs (Anvers) – 03 272 31 40 24-25 Mart 2006 – saat 20:00 Nýeuwpoorttheater (Gent) – 09 223 00 00 18 Nisan 2006 – saat 21:00 Stuk (Leuven) – 016 320 320 24 Kasým 2006 – saat 20:30 Cultuurcentrum Berchem (Anvers) - 03 286 88 25 KARPUZ KABUÐUNDAN GEMÝLER YAPMAK ve Mehmet adýndaki iki arkadaþ film yönetmeni olma hayalini anlatýyor. Yönetmen Ahmet Uluçay’ýn 2002 yýlý yapýmý ”Karpuz Kabuðundan Gemiler Yapmak” filmi 11 Kasým’da De Centrale Kültür Merkezi’nde gösterime sunuluyor. 110 dakikalýk film, küçük bir kasabada oturan Recep Tarih: 11 Kasým Pazar Saat : 20:00 Yer Kraankinderstraat 2 , 9000Gent De Centrale – Kelderzaal kubat@binfikir.be Kubat’tan... erhaba sevgili Binfikir okurlarý, evet sizlere bir sürpriz yapýp, Binfikir Gazetesi’nin birbirinden güzel köþelerinin birinden seslenmek istedim. Ýnanýyorum ki Binfikir Gazetesi, Belçika’da yaþayan Türk toplumunu en iyi ve en doðru þekilBelçika’da yaþayan de aydýnlatýp Türk vatandaþlarýmýbilgilenderecektir ve de zýn, Binfikir ülkelerinde Gazetesi’ne sahip yaþadýðýmýz Belçika topluçýkacaðýndan hiç muna, Türk endiþem yok. Böylece milletinin tüm güzelliklerinin birbirimizle en güzel aynasý olacakiletiþimi saðlayýp, her týr. Bu baðlamda, Belçika’da daim birbirimizden ve yaþayan Türk özellikle de vatandaþlarýmýzýn, Binfikir GaBelçika’daki bütün zetesi’ne sahip geliþmelerden haberçýkacaðýndan hiç endiþem dar olacaðýz. yok. Böylece birbirimizle en güzel iletiþimi saðlayýp, her daim birbirimizden ve özellikle de Belçika’daki bütün geliþmelerden haberdar olacaðýz. Þimdi benimle ilgili çok güzel bir haberi, kendi aðzýmdan sizlere duyurmanýn heyecanýný yaþýyorum… Gerçekten heyecan verici çünkü 3 yýl gibi uzun bir zaman diliminden sonra, bende çok önemli bir yeri olan sevgili Ali Baðseven’in organizasyonuyla 26 Kasým 2005 tarihinde, Passage 44 salonunda gerçekleþecek olan Brüksel konserimi sizlerle paylaþacaðým ve þimdiden katýlýmlarýnýz için sonsuz tesekkürlerimi sunuyorum… Binfikir Gazetesi’ne uzun ömürler diliyorum. Þimdilik hoþçakalýn sevgili dostlar, konserde görüþmek dileðiyle… M ‘The Ýmam’ Brüksel’de ültür Sanat Vakfý giriþimiyle Brüksel'de gösterime sunulacak olan "The Ýmam" filminin 6 Kasým Pazar günü galasý yapýlacak. Film imam hatip kökenli, kimliðini saklayan bir bilgisayar mühendisinin, kansere yakalanan liseden arkadaþý köy imamýnýn isteði üzerine köyüne dönüp imamlýk yapan, uzun saçlý, motosikletli, deðiþik tipli, ama sevgi ve inanç dolu hitaplarýyla tüm köylülerin sevgisini kazanan imam Emre’nin hikayesini anlatýyor. Filmin baþ rol oyuncusu Eþref Ziya'nýn da katýlacaðý gala 6 Kasým pazar günü saat 18:00 ve 20:30’da Auditorium 44 salonunda yapýlacak. Biletler, MT music, Rue de Brabant 171 ve ÝPEKYOLU TURÝZM Chaussée de Haecht 107 adreslerinden ve giriþte temin edilebilir. K Sayfa 18.qxp 28.10.2005 04:16 Seite 1 Kasým 2005 18 Hayt Huyt Park Haydar Abi Üçüncü kuþak “Delikanlý adamýn köþesi... Lightlar ve yumuþaklar okumasýn!” Magandalýkla delikanlýlýk arasýnda kalmýþ, harbi yazarýnýz Haydar abi engin deneyimlerini sizlerle paylaþýyor. aurette Onkelinx Schaerbeek’ten aday olursa ben de adaylýðýmý korum arkadaþ. 2006 yerel seçimlerine daha çok var ama Schaerbeek’te ortalýk toz duman. Laurette Onkelinx’in Schaerbeek’ten aday gösterileceði söyleniyor. Bizim çocuklar ýsrar edince dayanamadým ben de adaylýðýmý koymaya karar verdim. Parti-marti önemli deðil, aday göstersinler yeter bana. Beni aday gösterecek olan partiye oy patlamasý yaptýrýrým valla. Tüm Türklerin oyunu alarým. Zaten bana oy vermeyenleri de bizim çocuklar OYarlar! L ALPEREN KÖSEOÐLU Bifikircilerin post-modernliðine posta koyuyorum Neymiþ efendim “Okuyun, bir fikriniz olsun”muþ. Yesinler sizin fikrinizi. Býrakýn bu post modern ayaklarýný... Bu entel-dantel triplerine son vermenin zamaný gelmedi mi? Bakýn, Halkýn Nabzý ve Sivil Toplum Örgütü bölümlerini gözüm tuttu. Türklerle ilgili haberleri de arttýrmýþlar. Haydar Abi’nizi dinleyin, okuyucunuz artsýn. Ýþte bu da benim slogan “Haydar abiye kulak verin, OKUNUN” Fikirhane Sanal alem (ve sanal sahtekarlar) delikanlýlýðý bozar Bizim alemdekiler sanal alemi, haber ve yazý araklamak için deðil manita araklamak ve chat-met ayaklarýna kullanýrlar. Ortalýkta sanal sahtekarlarýn cirit attýðý, çalma-çýrpma, kesme-yapýþtýrma web yayýncýlýðýnýn moda olduðu, uyduruk isimlerle ortalýðýn karýþtýrýldýðý bir alem bizi bozar. Harbi ol canýmý ye. Bu nedenle gazete Binfikir fikrini sevdim. Gazeteyi eline alacan, þöyle bi güzel ortadan ikiye acacaksýn... Sonra.. sonrasý gerekince masa örtüsü olarak, gerekince paketlemede, gerekince silahda parmak izi býrakmamak için, gerekince de cam kurulamada kullanacan... Kuþ gribi delikanlýya biþey yapamaz Tavuk vebasý (Kuþ gribi) lavuklarýn korkulu rüyasý. Bizim çocuklar da bazen “Haydar Abi, kuþ gribi kuþumuzu nasýl etkiler?” diye soruyorlar. Buradan yanýt veriyorum hepsine; delikanlý adama kuþ gribi hiç biþey yapamaz. Bu zaten kuþu ötmeyen enteldantellerin sorunu! Haydar Abi sorularýnýzý bekliyor AB-T.C. iliþkilerinden kadýn-erkek iliþkilerine; þomaj – dop basýmýndan sahte para basýmýna; gerdek gecesinden Kadir gecesine; beyaz ticaretinden beyaz kadýn ticaretine; babarazziden külüstür-sanata; silahlý çatýþmadan kuþak çatýþmasýna aklýnýza gelebilecek her alandaki tüm sorularýnýzý bekliyorum. Haydar abiye sorun, bir yanýt edinin! E-mail künyede. MEHMET KAHRAMAN Sayfa 19.qxp 28.10.2005 04:18 Seite 1 Kasým 2005 FATMA PEHLÝVAN on yýllarda dünyadaki geliþmelere bir göz atacak olursak, Berlin Duvarý’nýn yýkýlmasý, AB’nin geliþmesi, Ortadoðudaki Irak savaþý, terör olaylarý, Petrolün dolar bazýnda yükseliþi dünyada yeni ekonomik krizleri de beraberinde getirmiþtir. Bu durumdan birçok kesim etkilenmektedir. Bunun yanýnda Avrupa’da var olan ayrýmcýlýk giderek artmaktadýr. Tabii ki ayrýmcýlýktan en fazla etkilenecek olan kesim ise göçmenler olmaktadýr. Belçika’da ayrýmcýlýðýn önüne geçmek için pek çok yasa çýkarýlmýþtýr. Belçika’da var olan ayrýmcýlýðý asgariye düþürebilmek için çýkarýlan yasalar yine de yeterli gelmemektedir. Bu araþtýrmaya göre, Flaman Bölgesi’nde AB dýþýndan gelen göçmenlerde iþsizlik oraný son beþ yýlda %75 artmýþtýr. Ýþsizlik sayýsý 21.388’den 37.389’a yükselmiþtir. Ýþsiz olan bu göçmenlerin %50’sini Belçika vatan-daþlýðýný almýþ göçmenler oluþturmaktadýr. Belçika’lýlarýn ve AB ülkelerinden gelen göçmenlerin iþ olanaðý %60 S 19 Göçmenlerde iþsizlik sorunu olurken, AB dýþýndan gelen göçmenlerin iþ olanaklarý ise %30’dur. 2002 senesinde iþsizlik oraný Belçika’lýlarda %3.9, AB’den gelen göçmenlerde %6.7 olurken, AB dýþýndan gelen göçmenlerde iþsizlik oraný %15.4 olmuþtur. Belçika’lýlarýn ve AB ülkelerinden gelen göçmenlerle AB dýþýndan gelen göçmenler arasýndaki bu farklarýn olmasýnda bazý etkenler vardýr. Mesela dil sorunu, eðitim, uyum gibi. Bu sorunlarý hükümetler bir dizi çalýþmalar yaparak, olanaklar saðlayarak (dil kurslarý, meslek kurslarý gibi), çözmeye ve iyileþtirmeye baþlamýþlardýr. Bunlar þu anda belki yeteri kadar ihtiyaca cevap vermiyor ama en azýndan bir çalýþma ve gayret vardýr. Bu çalýþmalarla Belçika’lý ve AB ülkesinden gelen göçmenlerle AB dýþýndan gelen göçmenler arasýndaki iþsizlik oranýnýn azaltýlmasý saðlanabilir. Bunun yanýnda farklý bir isime, farklý bir renge, farklý bir inanýþa sahip olan bir insanýn ayrýmcýlýða uðramasý Belçika’daki (AB yasalarý) yasalara ters düþmektedir, suç sayýlmaktadýr. Ýþte bu konuda harekete geçmeli. Bunun üzerine yasalar çerçevesinde gidilmesi gerekiyor. Yüksek okul ve üniversite mezunu olan göçmenlerin bile iþ bulmada zorlandýklarý görülmektedir. Bu da diplomalý göçmenlerin iþ alanýnda ayrýmcýlýða uðramalarýnýn bir ifadesidir. Göçmenler bir taraftan iþ pazarýna girmekte zorlanmaktadýrlar, diðer taraftan ise belli bir sektöre yönlendirilmektedirler. Flaman Bölgesi’nde göçmenlerin tarým, hotel, restoran, kahve, sanayi temizliði, sokak temizliði ve çöp sektörlerinde yoðunlaþtýðý görülmektedir. Bunun yaný sýra tekstil sektöründe Türkler, metal sektöründe Ýtalyanlar, metalurji sektöründe ise Faslýlar yoðunlaþmýþtýr. Eðitim, saðlýk, kamu yönetimi, finans, posta ve telekomünikasyon, elektrik, gaz, su sektörlerinde ise göçmen iþçilerin oraný çok daha düþüktür. Üstelik göçmenlerin aylýk ücretlerinde de bir eþitsizlik görülmektedir. Ýstihdam ve ayrýmcýlýk CEMAL ÇAVDARLI ir ülkenin uluslararasý alandaki güven, itibar ve yaptýrým gücü elbetteki o ülkedeki toplumun siyâsî iradeye ve devlet olgusuna saygýlý ve kendisini de güvende hissetmesine baðlýdýr. Bu dengenin uzun vadeli devam etmesi ancak o ülkedeki istihdamýn seviyesi ile orantýlýdýr. Ne kadar çok istihdam var ise, ayný oranda da huzur ve refah seviyesi o ülkede geliþmiþ demektir. Peki Belçika’da iþ ve iþsizlik ne haldedir? Var olan iþ alanlarýný korumak, ve yeni iþ imkanlarýný hazýrlamak günümüz Belçika’sýnda en önemli sorunlarýn baþýnda geliyor. Son yýllarda baþta çok uluslu þirketlerin ve onlarýn izinden gitmeye çalýþan bazý firma ve fabrikalarýn iþçi maaliyetlerinin çok ucuz olduðu ülkeleri tercih etmeleri Belçika’daki iþsizlik sorununu da artýrýyor. Ýktidarda bulunan hükümetlerin de iþsizlik ile mücadele edip ülkeyi terk etmemeleri için iþverenlerle sýký pazarlýða girmesi kaçýnýlmaz. Bir yandan ülkedeki huzur, refah ve sosyal B güvence sisteminin devam edebilmesi için, iþverenlere cazip tekliflerle gidiyor, diðer yandan dünya genelindeki ekonomik sýkýntýlar, petrol fiyatlarýndaki aþýrý yükselmeler, dünyanýn belli bölgelerinde var olan savaþ ve katliamlar, tabii afetler, Belçika ekonomisini de etkiliyor. Son zamanlarda görülüyor ki Belçika’da iþ bulmak, önceki yýllara bakarak daha da zorlaþtý. Belçika’daki genç nüfusta belirgin bir artýþýn olmadýðý, ama yaþlý nüfusun çoðaldýðýný görüyoruz. Gelecekte çalýþan genç nüfus emekli olan yaþlýlara her zamankinden fazla katkýda bulunmak zorunda kalacak. Bunun da Belçika sosyal güvence sistemine aðýr yük olacaðý herkesce biliniyor. Bu baðlamda kamuoyunda sýkça gündeme gelen bir konu, Belçika’da yaþayan yabancýlarýn yerlilere oranla daha çok iþsiz olmalarý. Tabii ki bunun nedenlerini araþtýrýp sorgulamak gerekir. Maalesef bazý medya kuruluþlarýnýn bu konuyu sansasyonel bir þekilde haber yaptýklarýný biliyoruz ve yabancýlarý çalýþmak istemeyen, iþsizlik sisteminden faydalanan bir grup gibi göstererek, kamuoyunda önyargýlara yol açtýðýný görüyoruz. Üzülerek görüyoruz ki, Avrupa’ya 1960’lardan itibaren, ülkeler arasý anlaþmalar sonucu gelen yabancý iþçi- ler, son yýllarda ýrkçýlýða varacak kadar horlanmaktadýrlar ve iþsizliðin baþlýca sebebi olarak lanse edilmektedirler. Gerçekten yabancýlar çalýþmak istemiyor mu, yoksa olaylarýn altýnda baþka unsurlar mý var? Burada ayrýmcýlýk üzerinde önemle durmamýz gerekir. Birçok konuda ayrýmcýlýk yapýlýyor. Bunlarýn baþýnda ise etnik-kültürel ayrýmcýlýk geliyor. Yaþadýðýmýz ülkedeki ayrýmcýlýðýn korkunç boyutlarý maalesef araþtýrmalardan da anlaþýlýyor. Son rakamlar, iþ alanýnda Flaman bölgesinde %39, Brüksel bölgesinde %34, Walon bölgesinde ise %27 oranýnda etnik eksenli ayrýmcýlýk olduðunu gösteriyor. Bir diðer husus ise, iþlerin etnik kökene göre raðbet görmesi. Yani, yabanci iþçilerin daha çok iþçi statüsünde ve düþük maaþlý, inþaat, temizlik sektöründe ve interim, yani geçici iþlerde bulunduðu ortaya çýkmaktadýr. Oysa Belçika’li veya Avrupalý isçilerin daha çok memur statüsünde ve yüksek maaþli, finans, iletiþim, kimya, araþtýrma ve kamu sektöründe çalýþtýklarý görülmektedir. Belçika vatandaþlýðýna geçmek bile ayrýmcýlýðý önlemiyor. Kalýcý ve kaliteli iþ sahibi olmak ve iþinde yükselmek Flaman Bölgesi’nde gözlemlenen bir baþka durum ise Türk ve Faslý göçmenlerin daha fazla iþçi statüsüne sahip olmalarýdýr. Türk erkeklerinde bu oran %97, kadýnlarýnda %93’tür. Faslý erkeklerde ise bu oran %95 Faslý kadýnlarda %71’dir. Sonuç olarak göçmenlerin arasýndaki iþsizliði azaltmak istihdamý arttýrmak için bir takým önlemler almak ve bir takým yeni “katý” yasalar çýkarmak gerekmektedir. Öncelikle iþverenlerin göçmenlerle çalýþmalarý ve iþ olanaðý saðlamalarý konusunda hükümet tarafýndan desteklenmeleri gerekiyor. Ülkedeki göçmen sayýsýnýn yüzdesine göre sektörlerde yansýtýlmasýný saðlamak gerekiyor (bir bölgede %10 göçmen varsa o sektörde çalýþan 100 kiþiden 10 kiþisi göçmen olmalý). Göçmen giriþimcilerin de kendi iþ alanlarýnda eðitilmesi, bilinçlendirilmesi ve ülke pazarýnda ayný standartlarda üretim yapmalarýnýn saðlayarak, rekabet güçlerinin artýrýlmasý gerekiyor. Yukarýda özetlediðim sorunlarýn çözümü için hükümetlerin yasa ve düzenlemeler getirmesi gerekiyor. Bu yasalar çerçevesinde 2010’a kadar yapýlacak önlem ve çalýþmalar sonucunda bir deðerlendirme yapýlmasý ve olumlu sonuç alýnmazsa 2015’te daha katý bir yasa çýkarýlmasý gerekiyor. Ýþverenlere iþçi kotasý yasasýnýn uygulanmasýnýn saðlanmasý gerekiyor. için iþverenler dört faktöre önem veriyor: diploma ve beceri, cinsiyet, yaþ, uyruk veya etnik köken. Birçok yabancý asýllý diploma sahibi, diplomasý ve becerisinden düþük seviyedeki iþleri alýyor. Dolayýsý ile düþük diplomasý olan, veya diploma sahibi olmayanýn iþ bulmasý daha da zorlaþýyor. Ýþsiz kalan yabancýlarda ailevi, sosyal ve kamusal sorunlar ortaya çýkýyor ve ayrýmcýlýðýn yol açtýðý özgüvensizlik, hastalýk ve hatta þiddet baþ gösteriyor. Ekonomik alanda bu durum, sosyal, saðlýk ve finansal açýdan topluma bir hayli pahalýya patlýyor. Ayrýca sistematik ayrýmcýlýk yabancýlarda uzun vadede demokratik sisteme olan inancý azaltýp, adaletli ve eþit refah toplumuna karþý güvensizlik yaratýyor. Son olarak iþsizlikle ilgili þu rakamlarý vermek istiyorum. Nisan 2000 – Nisan 2005 arasý Flaman bölgesinde iþsizlik yerlilerde %31 artmýþtýr. Yabancýlarda ise bu rakam %75’dir. Ýþsiz olan Faslýlarý ve Türkleri ele alacak olursak, AB ülkeleri arasýnda bir rekorla maalesef karþý karþýyayýz: %38. Ümit ediyorum ki, Belçika’daki antiayrýmcýlýk yasasý pratikte ve güncel hayatta yaptýrým olarak uygulanýp, artýk bu konuda yabancýlarýn daha fazla maðdur olmasý engellenir. Yabancý toplum olarak da kendi özgüvenimizi yitirmeden, eðitimimize en iyi þekilde devam ederek, yasal ve hukuksal çerçevelerde haklarýmýzý aramaya devam etmeliyiz. Sayfa 20.qxp 28.10.2005 04:20 Seite 1 Kasým 2005 Sivil Toplum 20 Belçika’daki Türk Sivil Toplum Örgütlenmesi yilmazozcan@binfikir.be Doðuyla batýyý birleþtirebiliriz ugün benim için çok özel bir gün, bundan böyle Binfikir gazetesinde ben de yazmaya baþladým. Yazýma nasýl baþlayacaðým konusunda karar vermekte epey zorlandýðýmý itiraf etmek istiyorum. “Merhaba” mý, yoksa “Bonjour” veya “Goedendag” mý diye baþlayayým acaba…Tabii ki bu, 1964 yýlýnda, yeni yaþamýný sevdiklerinden 3200 kilometre uzaklýkta aramaya çýkan bir maden iþçisinin ortanca oðlu olan ve evli, 4 çocuk babasý, 47 yaþýndaki bir BelgoTürk için hiç de kolay olmadý. Bir iþçi babanýn, Anvers yöresinde ilk Türk gýda malzemeleri satan bir iþyeri açmasý ile yine çok küçük yaþlarda tanýma fýrsatý bulduðum ticaret hayatým yýllar sonra sahibi olduðum saygýn bir þir- B Bugün Avrupa ekonomisinde bizler de varýz diyoruz. Yerimizi belirliyor, kendi sahamýzý çizebiliyoruz. ketler topluluðu ile devam ediyor. Doðal olarak, Belçika’da ve batý Avrupa’da neredeyse 25 yýlý aþan iþ yaþamýmda edindiðim ve her gün yine edinmekte olduðum iþ ve yaþam tecrübelerim var. Birinci kuþak vatandaþlarýmýzýn hemen hepsi Belçika’ya iþçi statüsüyle geldiler, ardýndan Avrupa toplumlarýna entegre süreci baþladý ve bulunduðumuz ülkenin vatandaþlýðýna geçmeye, iþ yaþamýnda faal rol almaya baþlayarak birçoðumuz iþveren konumuna geçtik. Bugün Avrupa ekonomisinde bizler de varýz diyoruz. Yerimizi belirliyor, kendi sahamýzý çizebiliyoruz. Ýste köþemde iþlemek ve sizlerle paylaþmak istediðim konular; genel olarak Avrupa, özel olarak Belçika ekonomisi, bu ekonominin genel iþleyiþinde bizlerin þu anda edindiðimiz yerimiz, ulaþmamýz gerektiðine inandýðým hedeflerimiz, Türkiye ile olan ve olmasý gereken iliþkilerimiz, ithalat ihracatta faaliyet gösterebileceðimiz alanlar ve ülkeler üzerine analizler olacak. Türkiye’nin, sahip olduðu jeopolitik konumu nedeniyle aslýnda her þeyin baðlý olduðu ekonomik boyutu gözardý ediliyor gibi bir duyguya kapýlýyorum bazen. Sevgili okurlar, düþünebiliyor musunuz; Anadolu, onbinlerce yýldýr doðu ile batý arasýnda hemen hemen tüm ticaretin geciþ yolu olmuþ. Biz Türkiye kökenli Avrupalýlar, içimizde onbinlerce yýlýn birikmiþ ticari tecrübelerini Avrupa kültürüyle ve birden fazla bildiðimiz dillerle sentezleyip dünya ekonomisinde doðu ile batýyý kucaklaþtýran unsurlar olabiliriz. Önümüzdeki günlerde, geliþen ekonomik göstergeleri sizlerle beraber yorumlamak, her birimizin içinde yatan ticaret kaplanýný uyandýrmak ve elimden geldiðince yol göstermek istiyorum. Sevgili okurlarým, fikirleriniz ve önerileriniz benim için çok deðerli, sizlerden gelecek yazýlarý zevkle okuyacaðýmý ve mümkün olduðunca cevaplayacaðýmý bilmenizi istiyorum. Bu yazý dizimizde Belçika’daki Türk sivil toplum örgütleri, baþta federasyonlar olmak üzere çatý oluþumlarýndan baþlanarak çok geniþ bir yelpazede tanýtýlacaktýr u yazý dizimizde Liège Üniversitesi, Psikoloji ve Eðitim Bilimleri Fakültesi Öðretim üyesi, Göç Tetkik Enstitüsü Müdürü (GÖÇ-TE/IRFAM) Dr. Altay A. Manço'nun «BELÇÝKA'DA TÜRKLERÝN 40 YILI (1964-2004): SORUNLAR, GELÝÞMELER, DEÐÝÞMELER» baþlýklý çalýþmasýndan yararlanmakla birlikte akademik bir anlatým yerine konuyu «yaþamýn içinden» gözlem ve görüþmelerle ele alan bir yöntem izleyeceðiz. Bu giriþ yazýsýnda Belçika’ya Türk göçünün ve Türklerin örgütlenmelerinin kýsa tarihsel geliþimini verip, þu anki yelpa- B zeyi –durumu sunmaya çalýþacaðýz. Sonra da federasyonlardan baþlayarak sivil toplum örgütlerini (önce çatý örgütler) teker teker tanýtacaðýz. Söz hakký vereceðiz. Bu baðlamda, bu yazý dizimizde federasyonlar (Belçika Türk Federasyonlarý Koor-dinasyon Kurulu, Çaðdaþ Dernekler Federasyonu, Türk Dernekleri Birliði, Belçika Türk Fede-rasyonu, Türk Ýslam Federasyonu, Belçika Türk Spor Federasyonu, Belçika Alevi Dernekleri Federasyonu), Öðrenci Dernekleri ve Akademisyen Örgütlenmesi, Atatürkçü Düþünce Dernekleri, Kadýn Dernekleri, Ýþadamlarý Dernekleri (BETÝAD, TÖSED), Spor Kulupleri, Hayýr ve Yardýmlaþma Kuruluþlarý (DOÐUÞ Engelliler Vakfý), Hemþeri Örgütlenmeleri (Emirdaðlýlar Yardýmlaþma ve Dayanýþma Derneði, Emirdaðlýlar Vakfý), Kültür ve Sanat Örgütlenmeleri (Kültür Sanat Vakfý, Tiyatro Gruplarý, Diðer Sanat Çalýþmalarý) v.b. sivil toplum oluþumlarý ayrýntýlý bir þekilde tanýtýlacaktýr. Bu konuda daha geniþ analiz, bilgi, ve Belçika’daki Türk Derneklerin Listesi için www.binfikir.be’deki STÖ bölümünü ziyaret edebilirsiniz. Türk Dernekleri Birliði (TDB)-Anvers Sedat Kaya Fethi Gümüþ ederasyonun Yönetim Kurulu 2 yýlda bir seçiliyor. Her üye dernekten, 4 delege seçimlerde oy kullanma hakkýna sahiptir. Sedat Kaya aralýklarla toplam 3 yýldýr baþkanlýk görevini yürütüyor. TDB federasyonu aþaðý yukarý 12 yýldýr faaliyette. 7’si Limburg Bölgesi’nden, 7’si Doðu Flaman bölgesinden diðerleri Anvers’ten olmak üzere toplam 43 üye derneði var. Derneklerin toplam üye sayýsý baz olarak alýndýðýnda TDB, yaklaþýk 5000 insaný temsil ediyor. F Türk dernekleri, 1993’te Anvers’te bir futbol maçý sonrasý çýkan olaylardan sonra bir federasyon kurma gereði hissetti. Müsabakadan sonra Türklerle Belçikalýlar arasýnda kavga çýkmýþtý. O olaydan sonra var olan Türk dernekleri bir araya geldiler ve ortak bir çatýmýzýn eksikliði, ilk defa ciddi olarak konuþuldu. 1993-94 yýllarýnda 12 kurucu dernekle oluþtu, aralarýnda Cami dernekleri, Türk Kültür Merkezi, Milli Görüþ ve Halk Evi gibi dernekler bulunmaktaydý. Türk Dernekler Birliði, misyon olarak, tüzükleri gereði “Türk toplumunun öz benliðinden kopmadan, din, dil, ahlak, kültür ve deðer yargýlarýný yaþamak, yaþatmak ve gelecek nesillere aktarýlmasýný hedef edinmiþtir.” Baþkan Sedat Kaya, bu misyona aykýrý düþmeyen her derneðin TDB’ye üye olabileceðini özellikle vurguluyor. Buradaki Türk toplumunun, kendi kimliðini koruma açýsýndan fazla duyarsýz kalmasýndan yakýnan Baþkan, Federasyonun bu çerçevede Türkçe dil derslerine ve bu dersleri veren öðretmenlerin sorunlarýna, özel ilgi Lange Achteromstraat 32 2018 Antwerpen Tel: 03/289.91.13 Fax: 03/289.77.10 e-mail: info@utvweb.be Website: www.utvweb.be Baþkan: Sedat Kaya gösterdiðini iletiyor. “En büyük sýkýntýmýz özellikle çocuk ve gençlerimizde yaþanan kimlik dejenerasyonu. Bizim toplumumuzda, kimliðimizle ilgili vurdumduymazlýk var, duyarsýzlýk var. Bunun yaný sýra Belçika’da 30 yýldýr uygulanan entegrasyon politikasýnýn, daha fazla asimilasyona yönelik olduðunu ve bu politikanýn iflas ettiðini, Federasyon olarak defalarca Flaman Eþit Haklar Bakaný Marino Keulen’e (VLD) de söyledik. Bir devletin birlik ve bütünlüðüne zarar vermeden her toplum kendi kimliðini korumak zorundadýr. Yýllardýr ben de dahil, genellikle Türkiye’ye yönelik faaliyetlere önem verdik. Dernekçilikte buradan Türkiye’yi kurtarma politikalarý iflas etmiþtir. Buradaki yaþayan insanlarýmýzýn entegrasyonu, yani buradaki toplumla bütünleþmesi asýl önemli olan. Belçika’da bir sürü sorunlarýmýz var, bunlarýn üze- Sayfa 21.qxp 28.10.2005 04:22 Seite 1 Kasým 2005 Sivil Toplum rinde durup çözümler aranmalý.” Ve son olarak deðinmek istediði konu: “Aile içi sorunlar ve çatýþmalar artmakta, ama yetkili kurum ve kuruluþlardan yardým istemekte, uzmanlara baþvurmakta çok geç kalýnýyor. Biz Federasyon olarak dogru kurumlara yönlendirebiliriz, bilgilendirmek için faaliyetler yapabiliriz, bundan ötesi ailelerin kendi iradesine baðlý.” Proje ve faaliyetler: Ýlk etapta derneklere “pratik dernekçilik” konusunda yardýmcý olmak. Yasalara uygun tüzük hazýrlamak, lojistik destek saðlamak, resmi yazýþmalarda yardýmcý olmak, ihtiyaçlarýna göre en uygun makamlara yönlendirmek, parasal kaynak aramak ve baþvurularý için gerekli olan dosyalarý yazmak ... Federasyonun, buradaki Türklerin iþ bulma ve istihdam sorununu ele alarak, sadece bu projeyi gerçekleþtirmek amacýyla çalýsan ele- GÜLEN FÝKÝR GÜLEN ÇOCUK Filiz Tosyalý maný var. Bir de buradaki birinci kuþagýn, artýk yaþlanmasýndan kaynaklanan sorun ve ihtiyaçlarý var. “Yaþlýlar projesi” için de bir eleman çalýþýyor. Bunun yanýsýra aðýrlýk verilen faaliyetler, kültür, spor ve eðitimle ilgili. TDB, kendi çalýþmalarý doðrultusunda Anvers ve Belçika’daki baþka kurumlarla da iþbirliði yapýyor. Yaþlýlar projesi çerçevesinde Hollanda’dan bir kurumla, yaþlýlarýmýzýn ge-leceði, refahý ile ilgi- 21 li ortak çalýþmalarda bulunuyor. Özellikle huzur evleri konusunda Hollanda’daki kurumun deneyimlerinden faydalanmak istiyor, Federasyon. “Buradaki huzur evlerinde bizim yaþlýlarýmýzýnda yeri olmalý, kendi dillerinde konuþmaya, bildikleri yemekleri yemeye, falan hak-larý var. Bunu nasýl düzenleriz, nasýl saðlayabiliriz? Bu sorulara yanýtlar, çözümler, aramaktayýz.” Baþkan Kaya’nýn hissettiði Hepinize merhaba... Gülen Fikir gülen çocuk sayfasý sizin için hazýrlandý. Bu sayfa sizin sayfanýz. Yazýlarýnýzla resimlerinizle bu sayfayý doldurmanýzý istiyorum sizden. Sormak istediðiniz sorularý, sorabilir; düþüncelerinizi içinizden geldiði gibi yazabilirsiniz. Sizler Avrupa’da yaþayan çocuklarsýnýz. Belçika’da yaþamak, diðer ülkelerde yaþamaktan biraz farklý. Siz bütün Avrupa ülkelerine yakýnsýnýz. Her hafta sonunu baþka bir ülkede geçirebilirsiniz. Seyahat etmeyi seversiniz sanýyorum. Genelde çocuklar otelde kalmayý da severler. Siz acaba seyahat etmeyi biliyor musunuz? Uzun yolculuklara çýkarken valiz hazýrlamak bir eðitim iþidir. Valizinize koyacaðýnýz eþyalarý önce yazmanýz gerekir. Ben sizlere þu soruyu yöneltmek istiyorum; valiz hazýrlarken nelere dikkat edersiniz? Maillerinizi gönderin, sizin için sürprizlerimiz olacak. Fýkra:) Müzik aletleri geçiþi ÇOCUK Müziðe baþlamadan Aletleri tanýdýk Hepimiz birini alýp Yanyana oturduk Seçmek kolay olmadý Onca alet içinden Bakýn neler söyledi Her biri kendi fikrinden en önemli eksiklerden birisi de, kadýnlar çalýþmasý. Federasyon, kadýnlarla ilgili sorunlar ve çalýþmalarda henüz baþarýyý yakalayamamýþ. “Gençlere yönelik yapýlacak daha pek çok þey var, ama yeterince kadromuz yok. Dernek ve federasyonlarýmýzda henüz yeterli profesyonel idarecilik yapabilecek kadro oluþturamadýk. Derneklerimizin %70’i aradýklarý vasýflara sahip idareci bulamýyorlar.” KEMAN Keman omuzda durur. Ona bir yay dokunur. Notayla deðen yayýn Sesi güzel duyulur. GÝTAR Ud, cümbüþ mýzrapla; Kanun da çalýnýr. Bir konser düzenlense Hemen bir gitar konur. MANDOLÝN Org ve piano ile Müziðe baþlatýlýr. Bazý çocuklar için mandolin alýnýr. BÝR ÞEY BÝLMEYEN ÖÐRETMEN FLÜT Onlarý öðrenince Müzikle dost olunur. Sesleri düzenlerken Flüt de kullanýlýr. AKORDEON Akordeon boyunda Asýlý, þýk duruyor. Güzel sesler verirken Körüðü kývrýlýyor. Çocuk ana okuluna yeni baþlamýþtý. Eve çok kýzgýn geldi. Babasý, -Ne o Kerem, dedi, bir þey mi oldu? Kerem, -Bizim ana okulu öðretmenimiz hiçbir þey bilmiyor baba, dedi. Babasý hayretle sordu: -Bilmiyor mu? -Evet, hiçbir þey bilmiyor, her þeyi bize sorup söyletiyor. Sevgili çocuklar resim, þiir, öykü ve yazýlarýnýzý Rue Max Roos 39, 1030 Schaerbeek/Bruxelles posta adresine ya da info@binfikir.be e-posta adresine gönderebilirsiniz. Sayfa 22.qxp 28.10.2005 20:47 Seite 1 Sayfa 23.qxp 28.10.2005 20:52 Seite 1 Sayfa 24.qxp 28.10.2005 20:54 Seite 1
Benzer belgeler
Mart 2006 - Binfikir
sorumluluk payýmýzý da kabul etmek gerekir: eleþtiri ve özelestiri ile vatan sevgisi, daha ne kadar süre ‘uzlaþmaz kardeþ’ muamelesi görecek acaba? binfikir
DetaylıTemmuz 2006
politika yapan Türk kökenli siyasetçilerimizin görüþlerini, program ve hedeflerini sizlerle paylaþabileceði bir platform olacak. Binfikir ekibi, Belçika’da yaþayan Türk toplumunu yakýndan ilgilendi...
DetaylıŞubat 2007
taþlarý yer deðiþtirmeye baþladý bile. Bu seçimler diðer parlamentolarýn nabzýný tutmaya da yarayacak. Yapýlan çeþitli koalisyonlarýn devam edebilirliði buna baðlý olacak. Eðer var olan durumdan pe...
DetaylıEylül 2008
Ýmtiyaz Sahibi OPEN WINGS BVBA Genel Yayýn Yönetmeni Serpil Aygün Genel Yayýn Koordinatörü Erdem Resne Haber Koordinatörü Fikret Aydemir Yayýn Kurulu Ýlknur Cengiz, Leyla Ertorun, Serpil Aygün,...
DetaylıNisan 2006
toplumunu yansýtan bir gazete olduðundan emin olabilirsiniz. Belçika’nýn kültürel, yönetsel ve fikirsel karmaþýklýðý ve çeþitliliði içinde Belçika hakkýnda en azýndan bir fikir edineceðinizden de þ...
DetaylıAralık 2005
açýkladýðý hükümet programýnda erken emeklilik yaþýnýn, 2008’e kadar kademeli olarak 58’den 60’a yükselmesini öngörürken, aðýr iþçiler ve uzun süre çalýþanlar için istisnalar olacaðýný
Detaylı