BURAK TARACAR ŞİİRLERİ SEVGİLİYE (O`NA) BURAK
Transkript
BURAK TARACAR ŞİİRLERİ SEVGİLİYE (O`NA) BURAK
BURAK TARACAR ŞİİRLERİ SEVGİLİYE (O’NA) BURAK TARACAR Canımdan çok sevdiğim halde bir türlü kendisine sözle ifade edemediğim annem Aysel Yılmaz’a ithaf edilmiştir… Ne kadar anlatmak istediysem de anlatamadım… Anlattıklarımı da ben anlayamadım… buraktaracar@hotmail.com twitter@btaracar facebook.com//buraktaracarkitaplari/ buraktaracar.blogspot.com 1 YAZAR HAKKINDA Burak Taracar 1977 yılında Balıkesir’de doğdu. Ortaöğrenim ve lise yıllarını Balıkesir Sırrı Yırcalı Anadolu Lisesi’nde (SYAL) bitirdikten sonra 1996 yılında Uludağ Üniversitesi Elektronik Mühendisliğini kazandı. Sağlık sorunları sonucu birinci sınıfta okuldan ayrıldıktan sonra, 1999 yılında Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi’ni kazandı ancak hastalığının nüksetmesi yüzünden oradan da ayrılmak zorunda kaldı. Yazmak gibi sözel yetenek isteyen bir işle meşgul olmasına rağmen gördüğü sayısal eğitimin onun sözel mantık ve analiz yeteneğini geliştirdiğini söyler. Şu anda Ahlak ve Felsefe, Sevgiliye-O’na (şiir), Denemeler, Kuran’sal Arayışlar (Alak Suresi Analizi, Kalem Suresi Analizi, Müzzemmil Suresi Analizi, Müddessir Suresi Analizi, Fatiha Suresi Analizi, Kaf Suresi Analizi), Kurdun Duası (Yağmurlar, Kurdun Duası, Lara) adlı kitapları vardır. 2 GEL ARTIK Işıkların, coşkuların ve ateşlerin içinden… Gel artık Adını söyletme, diğerlerinden farksızsın Herkes gibi gel, her şey gibi gel, dağlar gibi gel, gökler gibi gel Gelmeyenden bir farkın olsun Ateşler tehdit için yana yana, yakılacak bir şey kalmadı Gel artık Rahman’ın yüzü seni bulsun Sevdaların, güneşlerin, mavilerin içinden gel Gel ki aşk ateşi seni bulsun… NEDEN Kim olduğumu bilmeden geçen on dokuz yıl boyunca Hep azap bekledim Ama yapmadın Neden mi? Ben biliyorum Kalbimin gerçek sevgilisi sendin… TESELLİ Herkese en sevdiğinin yüzüyle bakarmış Dilerim sana da benim yüzümle baksın Benim en sevdiğim sensin 3 SENDEN SONRA Seni anlamaya başladığımdan beri Kim olduğumu düşünmeyi bıraktım Ben de evrenin her zerresi gibi Senin farkında olmadan, seni tespih eden ayetlerden biriyim Artık denize girince Yüzmüyorum, kulaç atmıyorum Dalgalar beni nereye götürürse Ben de oraya gidiyorum Çimenliğe çıktığım zaman Senin ormanını kokluyorum İster gül kokusu olsun İster bir baykuş ötüşü Tavla oynadığım zaman Zar tutmuyorum artık Zar atıyorum Yenildiğim zaman üzülmüyorum Bazen rüyalarımda bir kuş olup Rüzgarın gittiği yere kendimi bırakıyorum Seni anlamaya başladığımdan beri Anladım ki Hayatın amacı Sonsuz uyumun uyumuna uymakmış 4 BURHAN’A Bir bilseydin senin için İçimde neler gizlediğimi Coşan ışıklar ve mavi siluetli gölgeler Aşılmayan bir duvarın arkasını görür gibi Yarın olsun, yarın olsun, hayır bugün olsun Yarını, yarimi bekleyemem tez bugünden olsun Bugün anlattıklarım senin kalbindeki ışık Bitmesin, yansın hepimizi aydınlatıncaya dek Kulaklarım çınlar sen her abi deyişinde Senin kalbinde olan benim kalbimde de gizli GÖLGELERİN EFENDİSİ Sen yanımda uzanıp gözlerini kapatmıştın Ve O’nu düşünüyordun O anda olması gereken oldu Gölgelerin efendisi sana ilham ettiğini ilham etti Sen gözlerini açtığında Sadece o ilhamı hatırladın Fakat kim olduğunu bilemedin Çünkü o gölgelerin, göklerin ve yerlerin efendisiydi… 5 BATAN SEVDALILAR ŞİİRİ Batan sevdalılar şiirinin altında Uzayan gölgelerimiz Birbirine sarılmış kollarımız Yanan dudaklarımız Bitmeyen umutlarımızla Beş yaşında çocuklar gibiydik Sevdasını nasıl söyleyeceğini bile bilmeyen Varsın dünya şöyle dursun Aşkına yananlar yine yansın Rabbini hatırlamayanlar Hesapları ahirete kalsın Akşamın olmasına yakın Batan sevdalılar şiirinin altında Sevdamız müebbetine olsun BURHAN’A Yeter artık gitme Burhan Ben kimseye söyleyemediğim gözyaşlarımı kalbime akıtırken Beni bırakıp gitme Ben önce “La ilahe illallah” Sonra “Burhan benim kardeşimdir” dedim Burhan Beni bırakıp gitme Sen kapkara gecelerde kaybolurken Ben ölüyorum Burhan, ben ölüyorum İçtiğin sigaranın tütünü gibi eriyorum Sen simsiyah giysilerinle karanlık gecelere göğüs gererken Ben kederimden kendimi karanlık merdiven altlarına atıyorum Yeter artık gitme Burhan 6 Beyaz kalbin aslında siyah gömleğinin içinde Beni bırakıp yalnızlığı seçme YAŞ ONSEKİZ Yaş on sekizi doldu evlat Büyümek güzel sanıyordun Artık savaşacaksın Yaş on sekizi doldu evlat Artık adam öldürsen bile katilsin Bir kadını sevsen de Yaş on sekizi doldu evlat Şimdiye kadar zamanı ileriye sarıyordun Artık geriye doğru saracaksın Amaçlarının ne kadar ileride olduğuna değil Elindekilerin daha ne kadar senin olacağına bakacaksın Yaş on sekizi doldu evlat Tanrı beni bekliyor diyordun Sen Tanrı’yı bekleyeceksin Doğduğundan bugüne on sekiz yıl etti On sekizinden ölünceye kadar ise sıfır CENNET YOLU Seni sevdiğimi senin yüzünü görünce anladım Hani sen bana o sevgilinin yüzüyle bakmıştın ya Ben o sevgiliyle milyarlarca kez seviştim Ve severken seni o saydım Yüzünde senin yüzünü gördüm, dudağında senin kelimelerini duydum O bana sen benim sevgilimsin dedi 7 Ben dedim Sen’in sevgilinim Cehennem kalbimde yanar, hasretin koru ayrılıkta Cenneti istemedim, senin yüzünü istedim Yüzün cennete vesile oldu Meğer aşk senmişsin, cennet benmiş… SEVGİLİMSİN Hasret’e gittim, dedim sen Hasret misin? Dedi ben Senem’im Senem’e gittim, dedim sen Senem misin? Dedi ben Gonca’yım Gonca’ya gittim, dedim sen Gonca mısın? Dedi ben Zuhal’im Zuhal’e gittim, dedim sen Zuhal misin? Dedi ben Çiğdem’im Çiğdem’e gittim, dedim sen Çiğdem misin? Dedi ben Nisa’yım Nisa’ya gittim dedin sen Nisa mısın? Dedi ben Sezen’im Dedim Rahman, Rahim? Dedi hayır öyle değil! Dedim Melik, Kudüs, Selam, Mümin, Müheymin, Aziz, Cebbar, Mütekebbir? Dedi hayır öyle değil! Dedim Haalik, Bari, Musavvir? Dedi hayır öyle değil! Dedim sen kimsin? Dedi ben senin sevgilinim… 8 MEĞER KİME AŞIKMIŞIM Özlemin kalbimde ayrılık sevdası Ayrılık hasreti hatırlatır seni Dişilere aşık olduğumu sanırdım oysa Aşkın ta kendisi tespih eder seni EVRENİN GÖZYAŞLARI Bir teselli diliyorum senden, evrenin tüm gözyaşlarına Akıtılmış kanlarına, uğruna verilmiş son nefeslerine Ecdadım boşuna yazmadı bu şanlı şerefli tarihi bana miras Elbet bir bilen bulunur Elbet bir kıymet bilen bulunur O akıtılmış kanların uğruna döküldüğü, iman kavramlarının tanımlayabileceği en yüce kudret için… Bir aşkından kendini ateşe atan bulunur NEYİM VAR Kİ? Neyim var ki? Seni sevmekten başka Ben çalışamıyorum Ben yiyemiyorum Hiçbir şey yiyemiyorum Ben içemiyorum Ben çay bile içemiyorum Hatta su bile Ben uyuyamıyorum Üç saat bile Ben yapamıyorum 9 Neyim var ki? Seni sevmekten başka… ACISI DİŞİLERDEN ÇIKSIN Acılar boyu çektiğim on iki yıl boyunca Hep sana tekrar kavuşmayı bekledim Hep senin yüzüne bir kez daha bakmayı Bir kez daha gözlerimin aydınlanmasını bekledim Eğer sen benim gülümsen Ben o gülün yaprağı altındaki dikenleri olurum On iki yıllık hasretin hırsı Gülün dikenlerinin zehri Dişilerden çıksın Sana olan aşkım ise Bulutlardan dökülen gözyaşları gibi Hep tertemiz kalsın GÖZLERİM KIYAMET Gözlerim kıyamet Nereye baksam kan, gözyaşı ve haram Sevgi unutulalı üzerinden uzun süre geçmiş Gözlerim kıyamet Rahmeti özlemeyi özledim Kan, vahşet ve zulümden önce Rahmet ve sevgi vardı Gözlerim kıyamet Kıyameti bekler onca acının içinde Rahman’ın isminin anılacağı günü bekler 10 Son nefesimi vereceğim günü… SON ÜMİDİM En gizli gecelerde koynumda sakladığım ümidin son sebebiydin sen Sen ve seninle başlayacak sonsuzluğun sonrası Sen biliyor muydun o son ümidin sebebinin kim olduğunu? Ama ben biliyordum o son ümidin beni hangi gerçek başlangıca ve sonrasına götüreceğini… CEZAMI ÇEKMİŞ SAY Diyorsun, nereden buluyorsun bu kadar aşk kelimesini? Canımdan çıkıyor canımdan Gün olur da bu canı verdiğim vakit Bu aşk sözcüklerinin sesi de yankılanır Aşkın, cehennem ateşinden daha sıcak boyutlarda tanımlandığı cennet bahçelerinde Senin aşkın da beni cehennem ateşinden daha fazla yaktı Bu yüzden beni cezamı çekmiş say Bilirsin bu ceza senin uğruna ölümün karşılığıdır Her biri ışıklar saçan yıldız kümelerini oluşturan peygamberlere kavuşursam Bir defa daha kendimi yakarım bu aşk ateşi beni yakmadı diye Senin yüzünün görüldüğü o yüksek Firdevslerde Senin yüzünün akislerinin görüldüğü düş bahçelerinde ONU DA SENİN GİBİ Sana kavuşmadan önce Allah’a kavuşursam 11 Bil ki O’nu da seni sevdiğim gibi severim… AŞKIN İNTİKAMI Sen geceler boyu karanlık odalara hapsettiğim kalbimin ilk göz ağrısı Sana nasıl varayım, neyi vereyim, neyi alayım diye zonklayan beynim Ara sıra sana da isyan eder, çaktırmadan bana da asi olarak Yolcu gemisi değil benim bindiğim Kara bayrak çekmiş korsan gemisi Hangi putu yıksam, hangi tabuyu parçalasam diye kudururken Oradan oraya sürüklenip durur kara kıyamet bayrağıyla Zaman zaman sana bile asi, nankör, inatçı olur bana da Öfkem o kadar büyür ki derim; “Eğer senden alınacak bir intikamım olsaydı… alırdım” Ama aşkın intikamı olmaz ki sevgilim, birtanem, ikigözüm, yarası saklım Derim bazen “Beni neden yarattın? Bu dünyayı tersine döndüremeyeceksem?” Kalbim aşkımdan kendini yok etmek ister Ve bilirim kıyametin hışmı da sonsuz cennetin mutluluğuna eş olacaktır O zaman yüzün gelir aklıma Ve anlarım ki; Sevmesen yaratır mıydın? EN AĞIR BEDEL Gülü koklamak isterken dikenleri battı Her güzelin bir bedeli var En güzelin bedeli en ağır 12 GECE KRALİÇESİ Sen en karanlık düşten uyanırken Ben seni bekliyordum Ne olurdu düşlerin kraliçesi Senin, onun için bir şeyler sakladığını bildiğini, sana anlatsaydı Hep karanlık düşte kalsaydık Ve hiç sabah olmasaydı Hep dünya hayatında yaşasaydık Ve ölüm hiç gelmeseydi… HİÇ DÜŞÜNMEDİM Yarim senden ayrı düşeli Yıllar geçti yollar geçti Ayrılık hasreti dindiremedi sensizliğin acısını Meğer ayrılık sevdanın bedeliymiş Yalnızlığı kendine yol seçene ayrılık bahaneymiş Yarim senden ayrı düşeli Hayalimde kurduğum seninle konuşur oldum Belki sen değilsin benle konuşan Ama bahane ayrılık olunca Bir hayalin bile yeter birilerini sen yapıp ona aşk-ı ilan etmeye O hayalde seni anmaya, seninle konuşmaya Yalnızlık ömür boyu, insanlar içinde olsan da Kendine alışsan da başka şehirlere gitsen de Hangi sevgiliye baksam senin yüzünü ararım Hani sen bana o sevgilinin yüzüyle bakmıştın ya Ben o sevgiliyi hiç düşünmedim O sevgiliyle birlikteyken seninle konuşuyordum 13 Sen anlıyordun benim dediklerimi Ama o kendini ulaşılmaz kraliçe sanıyordu ÜÇ GÜNLÜK ÖMÜR Bin dört yüz elli yıl tütün kokusu duydum, üç de fazlası var İstanbul’a ay mı indi, güneş mi indi, yıldız mı indi bilmem… Milyonlarca yıllık hayatın tanıkları kimdir, yüzü neye benzer? Bazen başını öne eğer bazen başını kaldırıp yeri şereflendirir Milyarlarca kilometre hızla giden yıldızlar hangi amaca hizmet eder bilmem Ama her biri de aşk ateşinden oluşur kesin bilirim, yaratılmanın ateşinden... İlk ateş düştü mü yere arkasından diğerleri izledi İnsanlara yol gösterdiler, tehdit ve azapla geldiler Son ateş düştü, bugün bin dört yüz elli yıl oldu Belki bizden sonrakileri de yakar kıyamete kadar Yazık oldu şu kullara, inanmıyorlardı Hatta belki bizim inanmıyor sandıklarımız da cennetliktir, kim bildiğini söyleyebilir? Üç beş yıllık ömrüm de avunmakla çalışır artık benden sonrasını sormayın… MEHMEDİM Mehmedim aç mısın tok musun? Bıraktığın sevgilin ardından ağlar Daha dünyaya gelmemiş bebeğin Babam diyeceği günü bekler 14 Mehmedim mektubun gelmez oldu Ne turnalardan haber var ne yıldızlardan İçimde bir korku var söylemem kimseye Belki şehid olursun üzülmem Mehmet Son bir selam gönder bileyim Duydum ki kanın toprağımızı sulamış Benim gözyaşım da kan gibi Mehmet Karışınca şehitlerin, ermişlerin, peygamberlerin arasına Haber ver kanın yerde kalmayacak Mehmet… GÜZEL YÜZLÜ ATEŞLİ IŞIKLI GÜZEL Ben güzeli kalbindeki ateşten tanırım Güzel yüzlü ateşli ışıklı güzel Ben kalpleri içindeki ışıktan tanırım Güzel yüzlü ateşli ışıklı güzel Ben dostları selamından, sabahından tanırım Güzel yüzlü ateşli ışıklı güzel Ben Rabbimi kalbimdeki şavkından tanırım Güzel yüzlü ateşli ışıklı güzel Güzel yüzlü beni aşkından deli etti Sanki bir nur çerağı kalbime doldu Bir de arşın üzerine bir yıldız koydu Güzel yüzlü ateşli ışıklı güzel Etrafındaki güneşler, yıldızın derdini dünyaya anlattı 15 Güzel yüzlü ateşli ışıklı güzel Kimse bilemedi yıldızın halini Güzel yüzlü ateşli ışıklı güzel Ahrette çıkar bunun hesabı Güzel yüzlü ateşli ışıklı güzel Bir peygamber bildi asıl gerçeği Kıyamette çıkar bunun hesabı ve pişmanlığı Şarkı sözü - Erkan Oğur için… SEN VE BEN Sen beni benim yüzüme bakarak öldürdün, ben düşünmem ki ölümü Ne hayallerim vardı, ne umutlarım Gece yatınca gördüğüm rüyalarım Mazideki şehirde kalan anılarım Sen beni benim yüzüme bakarak öldürdün, ben düşünmem ki ölümü Bir kardeşim vardı, bir ailem, yakınlarım Eşim, dostum, canımdan yakın bildiğim arkadaşlarım Dualarım vardı, planlarım, tuzaklarım Sen beni benim yüzüme bakarak öldürdün, ben düşünmem ki ölümü Debelenip dururdum yaşam denilen süreçler bütününde Bazen gözyaşından bazen sevinçten oluşan gidip gelmelerde Gelecekten korkardım hiç gelmeyecek diye Şimdi geçmişten korkuyorum bir daha asla yaşayamayacağım diye 16 Sen beni benim yüzüme bakarak öldürdün, ben düşünmem ki ölümü Şimdi ne ölümden kaçarım ne yaşamaktan Ne can vermekten korkarım ne can almaktan Bir gün olur da son nefesim gelir Canımı almandan kaçamayacağımı anladığım zaman Son nefesimde de bana beni öldürdüğün gibi bak Sen beni benim yüzüme bakarak öldürdün, ben düşünmem ki ölümü PRAY OF THE MARTYR I gave my blood for Turkey For rebellion, for justice and for the pray of the stars Look and see who we are We are the children of Mete, Fatih and Mevlana To make the world like a peaceful heaven We will give more and more blood despite their angry eyes Look and see what our children say if we not see When the time comes and darkness begin to smile Look at the sky at one night And see why the moon and stars shining like our prophet Muhammed’s face And say we will never turn back I’m ready to die for hunour, justice and revenge To turn this world for devil to deepest hell SENİ SEVİYORUM Seni seviyorum 17 Yapacak başka şeyim yok Seni sevmekten başka Belki sen de beni seversin diye Seni düşünüyorum Düşünecek başka şeyim yok Seni düşünmekten başka Belki sen de beni düşünürsün diye Ayetlerini okuyorum Tüm evrendeki ayetlerini Belki sen de içimden geçenleri okursun diye İnsanların yüzünde senin yüzünü arıyorum Belki denk gelir de Biri sen olursun diye Hepsini dinliyorum Belki senden bir ses gelir diye Ölürüm senin bir emrine Yapacak başka şeyim yok Senin emrin uğruna ölmekten başka Seni arıyorum Yapacak başka şeyim yok Sana varmaktan başka Beni İbrahim’in atıldığı ateşe at Ama bu kez o ateş Beni sadece sana kulluk adına kül haline gelmek için yaksın Üzerimdeki bütün fani pislik yok olsun diye İSYANKAR İsyan edilemeyecek güzellik Senin yüzünde Dudaklarında 18 Bakışlarında O kor gibi yanan gözlerinin alevinde Bir ömür Bir nefes Almak Ve vermek Kor gibi yanan gözlerine bakamazsam Ölümümde İsyan edilemeyecek güzellik Ve uğruna harcanan ömür Bir kibrit alevinin yanıp sönmesine benzer Bir anlık yanış Ve bir anlık ölüm Beni ölümüme isyan ettirme… TEK İSTEDİĞİM Eğer sen benim Rabbimsen Tek istediğim sana kul olmak Eğer sen duyuyorsan Tek istediğim sana seslenmek Eğer sen görüyorsan Tek istediğim sana Yavru bir kedinin yüzündeki masumluğu Ya da bir anne aslanın şevkatini göstermek Eğer sen seviyorsan Tek istediğim… BENİ ARAMA BEN SENDE YOKUM 19 Beni arama ben sende yokum Ne gökteyim ne yerdeyim, ne nehirlerde ne çöllerdeyim Ne geldiğin yerdeyim ne gideceğin yerde Senin özündeyim, kalbinin ta derininde Akan gözyaşının damlasıyım, alnının terinde Göğe yükselen duandayım, yağan yağmurlarda Rüyanda sana seslenen ses benim, sağ tarafında Ne isteklerinde varım, ne peşinden koştuklarında Kalbinin içindeyim, peygamberin sana olan duasında Beni arama ben sende yokum Ne gözyaşındayım, ne yağan yağmurlarda Tanrı’nın yüzündeyim, sana acıklı bir rahmet tattıran Peygamberin duasıyım, alev alev yanan, kendi kendini yakan Tanrı’nın bir sevdasıyım, alemleri rahmete boğacak olan… BURHAN’A En sevdiğim gecelerde yıldızların bakışlarını üzerinde hissettiğin anda Onların ne için yaratıldığını düşün Ve beni hatırla Çünkü ben O’nun için yaratıldım Alnımın kara yazgısı gibi Bir gün O’na bağlanırsan O’nu hiç bırakma SEVGİLİNİN HASRETİ Üç bin yıllık hayatın şarkılarının ahları 20 Kelam olmuş yarimin dudaklarına O dudaklar hala o şarkıları söyler Ben özlerken o sevgilinin dudaklarını SONBAHAR GÜLÜ Ben seni sonbaharda sevdim Sonbaharda açan bir gül gibiydin Bıraktım dikenlerini Yaprakların bile gizlemeye çalışırken senin baştan çıkarıcı güzelliğini Benim için yalnız sen vardın o gülün imgelediği… ASLINDA ÖYLE AŞIĞIM Kİ SANA Aslında öyle aşığım ki sana Hep kendimden sakladım Hiç kimse beni senin aşkın kadar yüceltmedi Aslında öyle aşığım ki sana İçtiğim sigaralarda bile senin aşkının korunu yaktım Kadınlarla bu yüzden ölümüne, ölesiye seviştim Aslında öyle aşığım ki sana Ne kadınlar ilaç oldu senin aşkına Ne ardı ardına içtiğim sigara Aslında öyle aşığım ki sana Yıldızların, senin ışığından, güzelliğinden utanacaklarını anladım 21 Aslında öyle aşığım ki sana Geceler boyu seni “Sevgilim” diye tespih edip Senin aşkına yandım Sonra düşününce neden bu kadar aşığım diye Söyleyecek tek bir söz bile bulamadım Sadece… Aslında öyle aşığım ki sana… İŞTE SEN DE ÖYLE Hani bir gülün goncası vardır Açılıp saçılmak için İnsanlara güzelliğini göstermek için Onları bir ömür boyu bekleten İşte sen de öyle Hani bir ateş vardır Kalplerde yanan Senin aşkın uğruna hayatların verildiği Ömürlerin tükendiği İşte sen de öyle Hani bir kadın vardır Örtüsüne gizlenmiş Gözlerinin içindeki yeşil ışığa bakınca Anlaşılan, hiçbir şey söylemese de Bir göz kırpışta o yeşildeki derinlikten ne dediği İşte sen de öyle Hani yıldızlar vardır Bir cümleleriyle kitleleri yola getiren Senin gönderdiğin Ateşli, parıl parıl sözler söyleyen İşte sen de öyle Hani bir ev vardı 22 Benim evim dediğin İnsanların gece gündüz pervane olduğu Ne kadar olsa da bitiremediği Senin kalbin de öyle Hani bir ömür vardı Seni severken yanmış Sonra küllerini bir daha yakmış, bir daha yakmış Aşkından kendini helak etmiş Henüz söylemedim o şarkıyı diyen Hedefi şaşırıp kadınlara vurulan İşte ben de öyle SEN Ne zaman seni düşünsem kendimden utanırım Seni insanların yüzünde ararım Bu dünyanın yollarında yürürüm Gelse de ölüm alsa canımı Kalbimi sana, yüzümü Kabe’ye çevirdim Küstüm insanlara, fizikle, mantıkla oynaştım Ayrılık hasreti beni kalbimden vurunca Kendimi terk ettim, yine sana doğru bir yol açtım Bana bakınca anladım, meğer sonu bilinen oyunmuş Aslan ceylana, kurt sürüye aşkından saldırırmış 23 Nice kötüler geçti behey dünya üstünden Alınan intikam değişmedi, sultanların dilinden Çok yedim çok içtim, az çalıştım çok yoruldum Kendimi Mevlana, Yunus sandım, sana iltifat etmeye kalktım Bu kadarının bile fazla olduğunu anlayınca Yönümü çevirdim, insan olmanın derdine düştüm SON NEFESİM Seni sevdiğimi anladığım günden beri Senden başka aşkım olmadı Eğer bir de senin aşkını kazanırsam Dilerim o gün ölüm günüm olsun Çünkü en son kaybetmek istediğim Sen ve senin aşkın NEDEN SEVEMEDİM Alnımdaki secde izi gözümdeki incilerle karışır hep Ve hep pişman olurum neden ben sevemedim diye İçimdeki gizli ses kederimi kalbime gömmeyi söyler Ve o an hatırlarım neden alnımda secde izi var diye DUHA SURESİ (Peygamberimiz için) Sen yalnızca O’nu incitmemek için dua etmedin Ama O seni biliyordu Bir tek sen bilirsin nedir yalnızca yıldızlara gölge olmamak için imanını gizlemek Sonsuz evrenin içinde yapayalnız kalmak 24 Ama O senin kalbinin içinde, ta derininde saklıydı Tekrar başını göğe çevirerek Yıldızların bakışları önünde ellerini kaldırıp da Bu bir sınavdı dediğin zaman Senin ışığın yıldızların ışığını boğduğu zaman Ve O, Rahman’ı hatırladığın zaman Secde edersen Beni geride bırak Bırak ki biraz daha demleneyim dünya azabında Bırak biraz daha küfredeyim Bırak ki biraz daha nankörlük edeyim Bırak biraz daha ümitleneyim Bırak biraz daha ağlayayım Senin arkandan gelenler senin gibi olmayacaklar HANÇER Karanlığa vurduğun hançer Siyah gökyüzünde yıldırımlar Akıyordu üstümüze Gürül gürül Sağanak sağanak Aynı toprağa yağmurun değmesi gibi Karanlıkta kalan insan Görünce şeytanı, nasıl işi bitiriyor Vurdu hançeri üstüne Kuran ile Allah’ı birlemekle La ile 25 İlahe ile İllallah ile Karanlığa vurulan hançer Şeytanın böğrüne saplandığı zaman Görülen… Ne bir aman dileme Ne bir imdat sesi Ne bir karşı koyabilme Sadece Pis bir sırıtma Ve günahların kusuluşuydu böğüre böğüre Gözlerin dönüşüydü Ayakların zangırdamasıydı Ellerin tutmaz hale gelmesiydi Beyinden irinin akışıydı Karanlığa vurulan hançer Eğer gerçekten karanlığa vurulursa Allah’ın birliğini ilan etmekti Alemlere Evrenlere Ve kendine La ile İlahe ile İllallah ile Ve gerisi ile Yalnızca Allah ile Ve yalnızca Kuran ile MASUM MUSUN? Yerler yarıldığında 26 Günahlar ortaya çıkartılıp Ufkunun görebildiği yere kadar giderken Günahlarını da bir bir sayarsın Gökkubbe delinip Ortalık katran karasına büründüğü zaman Bakmazlar adamın masumluğuna Ne yardım edecek bir dost vardır Ne bir anne, ne bir eş, ne bir kardeş Yerler yarılıp Hesap gününün geldiğini anladığın zaman İki seçenek vardır, bir tanesinin seçenek olmaması dilenen Sadece karıncayı incitmekle incitmemek arasındaki farka bakar Sevabınla ve günahınla baş başa kalırsın, tüm ateşinle ve tüm dehşetinle Bakmazlar adamın masumluğuna BELKİ KİRİNİ PASINI GİDERİR Ağlamak, hep ağlamak lazım Aksın kanlı gözyaşım Belki kalbimin kirini pasını giderir Geleceğin ümitsizliği Geçmişin pişmanlığı Bu anın çaresizliği Gözyaşı olup aksın kalbime Belki kirini pasını giderir GÖNLÜMÜN ÇİÇEĞİ Benim bir çiçeğim var 27 Ama bilmiyorum hangisi Gül müdür, sümbül müdür, lale midir? Bilinmez gizli bir yerdedir Benim bir çiçeğim var Hiç görmesem de Hiç koklamasam da Çok uzaklarda da olsa Aslında benim nefesimdir DERİN UYKULAR Derin uykularda Diplerde Bir şeyler var Hep rüyalarıma giren Sanki bir inci tanesi Denizin dibinde Işığıyla coştuğum Küfrüyle sevindiğim Şehadetiyle ferahladığım Yemin ettiğim imanlı ölmek için Derin uykularda bir şeyler var Denizin en dibinde Dokunamayacak kadar sakındığım Ölümümün ışığı, ölümümün rengi Kalbimin en gizli bahçesinde kimseye göstermediğim Delicesine özlemini çektiğim Hasret dolu gece yarılarında kabuslardan çıkıp gözyaşlarına boğulduğum O’nun sevgisi, O’nun özlemi Canına, cananına yandığım 28 Ateşlere savrulduğum, boranlarda yıkıldığım Ölmekten ötesini istediğim Derin uykularda beni en derinimden vuran Ve çekip giden KALBİMİN DALGALARI SÖNMEDİ HENÜZ Dalgalar vuruyor kıyılara İnatçı, celalli dalgalar Vuruyor ki kayalardan biraz daha tuz koparsın Vuruyor ki kendini biraz daha helak etsin Vuruyor kayanın tuzuyla biraz daha acılaşsın Sonra, her vuruştan sonra geri çekiliyor Biraz daha vurmak, biraz daha acı çekmek için, biraz daha dağlanmak için Kalbimin dalgaları sönmedi henüz SANA OLAN AŞKIM Sana olan aşkımı nasıl anlatsam, Kalbimin ateşiyle kendimi mi yaksam? KAHROLASI DÜNYA Kahrolası dünya Rezil etti insanları Sadece bir sınavdı Rezil etti insanları YASLI GEMİLERİN BACALARI 29 Karalık sularda Uykularda Yaslı gemilerin bacaları tüter Yaslı gemilerin bacaları İçimizdeki korun dumanı Her uyanışında yeni bir uykuya yatar Her uyuyuşunda yeni bir gerçekliğe Bu dünyanın aydınlığı yalan, bu dünyanın aydınlığı yok Yaslı gemilerin bacaları Karanlık suların közleri İçimizdeki gerçektir Kendini hiçbir şey bilmez sanırken Her şeyi bildiğinin resmidir Adım adım yaklaşırken kıyamete EN SEVDİĞİM KADIN Şu kadınlar var ya şu kadınlar Hiç mi bilmezler güzel olmayı Kimine Allah vermiş Kimi kendini koyvermiş Şu kadınlar var ya şu kadınlar En çirkini bile sanki bir içim su Kiminin saçı, kiminin gülüşü, kiminin kokusu Ama benim için en güzeli Beni en çok sevendir MAZİDEKİ ŞEHİR 30 Gözyaşlarıyla geride bıraktığım Mazideki şehirde Yıldızları özleyip, çimenlerle kucaklaşmak isterken Sadece gitmek istiyorum Sadece gitmek, hep gitmek Geçmişte sadece birkaç secde izi var loş şehrin unutulmuş camilerinde Bu dünyadan da göçüp gitmek Ve yıldızlara, ışıklara, umuda ulaşmak Varırsam o mavi denizin yosunlu kıyılarına Ardımda sadece alnında secde izi olanlar olsun Kalbimde bir ışık Rahman’ın yüzüne bakan Mazideki şehir ışıklara garkolsun… O ŞARKI Aslında hiç söylemedim o şarkıyı Yüreğimi delen, ışık yıllarına yayılan Kalbimde ayrılığın ve acının hırsı vardı Yılarca tükenmedi, yıllarca tükenmedi Hangi sevgiliye vurdumsa kendimi Ondan da binlerce yara, milyonlarca kılıç darbesi Derler ki, sevgi hayatın anlamıymış Felsefe, kavga ve nihayet yoksa Neyin anlamı kaldı nefislerin körlüğünde Yanan dudakların ve uzanan kolların boş debelenmelerinde 31 BEN DE Siyahın gölgesi Ardında bıraktığın ışık huzmesi Her şeye rağmen Ben de peşinden geleceğim O ANI BEKLERKEN Hiçbir şeyi özlemedim bu kadar çok Senin yüzünü özler gibi Ve fark ettim ki Hiçbir şeyi özlememişim bu kadar çok Senin yüzünü özlediğim kadar Dağlar neden sarsılır Dalgalar neden coşar Şelaleler neden taşar Yağmurlar neden yağar Celal ve cemalinin görüleceği O anı beklerken UZAĞIM OLMA Senden uzaklaşmak, seni kendimden uzakta tutmak için olmadım o kadınlarla ben Uzağım olma Dudağımdan dökülen aşk sözcükleri senin için çıktı O kadınlara söylerken Uzağım olma Kendimi bir din içinde tanımlamaya çalışırken Ve o dine göre bir hayat sürmeyi düşünürken Hepsinin boş olduğunu anladım 32 Uzağım olma Sen O’sun, sen Sevgili’sin, sen Herşey’sin Uzağım olma Kendimi koyun sürüsünden ayrı tutmak uğruna İnsanlıktan bile vazgeçerken Yaklaş bana, uzağım olma Din, peygamber kavgası değil benim kavgam Herkes o kavga içinde bocalamakta, zaman geçirmekte zaten Benim kavgam aşkının ve seni anlatmanın kavgası Kimler geldi kimler geçti bu dünya üstünden Eğer uğruna öldükleri şeyin Sen olduğunu bilselerdi Bir daha ölürlerdi Uzağım olma Beni sarıp kuşatabilirsin ama Uzağım olma… ÖYLE ÇOK Öyle çok sevdim ki seni Kimseye nasip olmadı böyle bir sevmek ŞİKAYET Allah’ım bu nasıl bir dünya İçinden zehir fışkıran bir rüya Güzelliğe ulaşmak için ille de ölmek mi gerek Kendini uzak tutmak için Girmemek için, bulaşmamak için Peygamberlerin güzelliklerini yaşatmak için 33 Bu dünyanın acısını ancak ateş alır Allah’a inanmadan Allah için yaşayanları yine Allah korur İki meleğin var biri iyiliği biri kötülüğü yazar Muhyi’ye inanmayana daha bu dünya bir mezar ANNEM Sen yaptın anne Bize rağmen Kendine rağmen Etrafındakilere rağmen Dünyaya rağmen Sen bizi adam ettin anne Bazen kendinden bile gizlediğin gözyaşlarını Kalbine akıtırken Söylemedin kimseye Kalbinden bile gizledin Yardım bile dilemedin Bize hep yarın her şey hallolacak dedin Kendine bile itiraf etmedin İmkansız olduğunu bile bile Izdırabın hak olduğunu bile bile Ama sen yaptın anne Kendini feda etmiş olsan da Bizi feda etmiş olsan da Her şeyi feda etmiş olsan da Sen yaptın anne Sadece sen yapabilirdin Sen bizi adam ettin anne ÖYLE SANDIM 34 Ben o kadını sen sandım da sevdim Öyle çok sevdim ki onu Onu sen sandım Sen sanıp sevdiklerimin nedeni yine sensin Peki onlar neden sen değil? Neden insan? HİÇBİR YAĞMUR Hiçbir yağmur Sana aşık olduğum zamanki gözyaşlarım kadar güzel akmadı İKİ DAMLA GÖZYAŞI Belki sen benim için milyarlarca yağmur damlası dökebilirsin Fakat ben senin sadece iki damla gözyaşı dökebilirim İki damla göz yaşı Gözyaşlarımın çaresizliğiyle… YALNIZLIK Herkes yalnızken korkar Hayır ben başka türlüyüm Ben başkalarıylayken yalnızım Yalnız değilim yalnızken Çünkü sen varsın Yalnızken seninleyim Meğer en sıcak, en samimi duygularımı yalnızken yaşamam Seninle birlikte olduğum içinmiş Herkes benim yalnız olduğumu zannediyor 35 Ama ben yalnız değilim Çünkü sen varsın Ne olur beni bırakma SON BİR KEZ Son bir kez bak yüzüme Belki bir şeyler görürsün Yaşanmışlıkları Ve yaşanmamışlıkları söyleyen Eskiden kalan Son bir kez daha bak yüzüme Belki bir şeyler görürsün Sen kokan ama bende saklı Kalbimin gizlediklerini gözlerime vuran Ve son bir kez daha bak ki Kahrolası gidişini gör Bir kez daha geri gelmeyecek gidişini Dünyaya her geçen gün yeni bir put dikilirken Yıldızların ve Ay’ın ışığında parıldayan kaderlerimizi… İN THE NİGHT When you look at the sky in the night You can’t see the dark But you can see the stars shining And when you understand why the stars shine You can understand the meaning of light The meaning of universe The meaning of love And the meaning of God’s name… 36 O BAKIŞ Ben her şeyden ümidimi kesmiştim Kendimden, dünyadan, ahiretten ve daha ötesinden Ama sen bana öyle bir baktın ki Sen bana öyle bir baktın ki Ben tamam dedim Üzerime kaynar sular dökseler yine de yanmam dedim Gözlerimi dağlasalar üzülmem, bağırmam dedim Kollarımı, bacaklarımı kesseler gıkım çıkmaz dedim Ateşlere atsalar ben ateşi yakarım dedim Dağları başıma yıksalar yine de ümit ederim dedim Sen bana öyle bir baktın ki Ben sadece senin yüzüne yanmışım dedim Güldüm sadece… Geçmişimi affettim, geleceğimi önemsemedim Sen bana öyle bir baktın ki Ben çoktan öldüm GÜLÜMSE Gülümse Ya değilse Ya nefsimin bana oynadığı bir oyunsa Bil ki O’nun yüzü insan nefsinin algılayabileceği doruk noktadaki güzelliktir Gülümse Eğer öyleyse Ben onun toprağı, dikeni, yaprağı olurum Gülümse 37 Çünkü o senin gülündür Suratını asma O ümitsizliği kabul etmiyor EĞER Gökyüzünde her müslüman için ayrı ayrı parıldayan binlerce yıldız var Ama benim için parıldayan bir tek Ay var Ki eğer dileseydi bir tek göz kırpmasıyla, onun için canımı verirdim Eğer bilseydi… SEVDA DAVASI Sen hep böyle güzel misin? Neden kimse sana dönüp bakmadı? Sen hep böyle güzel miydin? Yıldızlar neden utancından sönmedi? Meğer güneş senin aşkına yanarmış Meğer ay senin yüzüne dönermiş Eğer cehennem ateşi olmasa Peygamberler kendilerini ateşe atarmış Ağıtım sana değil seni anlamayanlara İnciyi takıp takıp ben güzelim diyenlere Meğer senin sevdan olmasa Burak bu davadan vazgeçermiş GÖZLERİN Gözlerin… Gözlerin benden başka kimsenin bilmediği 38 Gözlerin, ışık saçan, sadece senin ışığına benzeyen Anlamıyorum, anlatamıyorum, vuruldum, yandım, bittim, yenildim Gözlerin bir bakışıyla alemleri rahmete boğacak olan ÇANAKKALE ŞİİRİ Yüz elli bin Türk koşuyordu ölüme Allah Allah diye Artık ne bir geri dönüş var, ne bir varılacak sevgili Daha siperlerinden kalkmadan Azrail’e selam çakmışlardı Siperlerinden kalkarken de o en yüce Besmeleyi çekmişlerdi Mezar yerim bu siperlerdir diye sılaya çoktan haber yollamışlardı Yüz elli bin Türk koşuyordu ölüme Allah Allah diye Siperler savunulacak, can, kan, kafa, kol, bacak hak götüre, Düşenin yerine yenileri sıraya girecek Zemzem suyuna kanar gibi suya kanan güvercinler misali Bayrak ayakta kalacak, onun uğruna feda kavramına giren her şeyin gözden çıkarılması pahası Yüz elli bin Türk koştu ölüme Allah Allah diye Torunlar, oğullar şehit olmak nedir bilsinler diye Yüz elli bin Çanakkale şehidi kalktı mı mezarından Sorarlar, acaba içimizde bir eksik var mı diye TEK BİR GÖZYAŞI Bazen tek bir gözyaşı anlatır bütün olan biteni Tek bir gözyaşı Kimsenin bilmediği SÖNÜK KÜLLER 39 Seversen, beklersen, koklarsan, duyarsan Suç senin mi, benim mi, kadının mı, erkeğin mi? Bir ölüm ve bir doğum, öncesi ve sonrası Yirmi sekiz yıllık yaşamın sönük külleri Heyecanlar gitti, bilinç ve yalan geldi Sen de bilirsin şüphe imanı öldürür Şakakların zonklar bilgiyi heyecana feda etmemek için Mutlak olan asıl gerçek, küfrün adı üstünde Sadece bir put koyar bilincin önüne ALLAH İÇİN Her zaman namaz kılmak değildir ibadet Zekat vermek değildir, oruç tutmak değildir Alnının teridir, akıttığın gözyaşıdır Sevdiğine seni seviyorum demektir, öpmektir, koklamaktır Bir kenti bırakıp uzaklara göç etmektir Geçmişi özlemektir, geleceğe umutlanmaktır Kardeşine öyle olmadığı halde, bugün doğum günün sanıyordum demektir, çaktırmadan hediyesini verirken Bebeğinin gülümsemesidir, ilk yürüyüşüdür, ilk konuşmasıdır İçine çektiğin dumanın keyfidir, kendine yazık ettiğini bile bile Yoldan geçen kızın sevgilin olduğunu düşünmendir Sonra da ona evlenme teklif edeceğin anın hayallerine dalmaktır Hapiste bir gün daha geçti diye bir çentik daha atmandır Sonra her ay bitişinde bütün çentiklerin üstüne bir çizik atmandır Hacda, umrede bu ibadet cennette de var mı ki demendir Doğum gününde anneni kutlamandır, seni dünyaya getirdiği için Ertesi günkü matematik sınavına ölesiye çalışmandır Ve hatta sınavda bildiğin soruyu yapamamandır 40 Bir böceğin seni duyup anladığını sanıp onunla konuşmandır Her zaman ibadet değildir ibadet İbadet Allah için yapılandır GÜLBAHAR Adın senin gülbahar olsun Baharlarda aç sapsarı, yemyeşil Dökülürken sonbahar yağmurlarının ılık damlaları yapraklarına Yaprakların hayat versin hayatın sonsuz renklerine Solarken kayıtsız ol, umursama sakın Nasılsa her sonraki bahar yeniden açacaksın Köklerin kara toprağın ta derininde gizlense bile Açacaksın her baharda ta ölüme yakın… Ve bulacaksın ölene dek, o derinde yaşamının köklerini AĞLAYAN NAR Bir çiçek çağırdı beni Uzak diyarlardan Selamsız hesapsız aldı beni Görmedim böyle bir tecelli Gözyaşın yağmur olsun dedi Aktı kanlı gözyaşım Cennete pınar olsun diledi ARTIK SEN VARSIN Ben bilmezdim senin aşkının nelere kadir olduğunu 41 Kendimi yok edinceye dek Benden bir şey kalmadı, artık sen varsın Senin için yaşayacağım ölünceye dek AŞKIMIN “ş” HARFİ Aşkımın “ş” harfi senin “Şehid” isminin alnıma yazılışıdır Aşkımın “k” harfi senin “Kadir” isminin alnıma yazılışıdır “Şehid” ve “Kadir” isminin alnıma yazılışı da Senin isimlerinin uğruna öleceğimin alnıma yazılışıdır SÖYLETME Kimindi bana bakan bir çift ışık deryası Söyletme… Dileseydin bütün alemleri bir kuluna aşık ederdin Söyletme… Bir bana mı kaldı senin şiirlerini yazmak Varlığının derdiyle kendini ateşlere atmak Söyletme… BAŞKASI DEĞİL Ben senden başkasını sevemem ki Onlar vermedi ki bana iki göz iki dudak Onlar fısıldamadı ki kulağıma o aşk sözcüklerini Onlar vermedi ki bana iki el iki bacak Benim senden başka aşkım olmadı ki Ben senden başkasını sevemem ki 42 Kimse beni aşkın doruk noktasına çıkarıp oradan dünyaya küfür ettirmedi Kimse bana dünya kahrının içinde cenneti göstermedi Kimse bana yüzünü gösterip seni seviyorum demedi Kimse bana ölümü ve cenneti vaat etmedi Benim senden başka aşkım olmadı ki Ben senden başkasını sevemem ki Sen demedin mi aşk ateşiyle yakmazsam cehennem ateşiyle yakarım? Senden değil mi o alemlere rahmet olan peygamber? Senden değil mi o hıçkırarak okuduğum Kuran? Benim senden başka aşkım olmadı ki Ben senden başkasını sevemem ki Sen değil misin o mutlak Aziz, mutlak Rahim? Sen değil misin o Müteal, sonsuzca yüce? Sen değil misin o geceler boyunca secde etmek uğruna kendimi paraladığım? Sen değil misin o Vedud, en sevgili? Benim senden başka aşkım olmadı ki Ben senden başkasını sevemem ki Sen Allah’sın ki… BAKAMADIM Hani sen bana ilk kez cemalini göstermiştin ya… Ben yüzümü öne eğdim Bakamadım Utandım Bu kadar güzel miydin dedim… 43 Bakamadım Bu dünya… Bu cehennemin dibine fırlatılası dünya… Senin güzelliğine, cemaline, celaline yakışmıyor… Ben sadece yüzümü öne eğdim… Bakamadım Sadece tacını görebildim, yüzümü öne eğdim Bakamadım, çünkü hata yapardım Eğer baksaydım belki cemalin içinde kaybolurdum Ama kaybolduğum kadar da şımarırdım Şımarmaktan da öte, bağıra çağıra ağlardım Ben o kadar ağlamayı göze alamadım Bakamadım Ben… Sadece bu kadar güzel miydin dedim Başımı öne eğdim Bakamadım Senin baştan çıkarıcı, Işıkları karanlıktan daha karanlık yapan, Yıldızları yerle bir eden, Güneşten daha sıcak, Irmaklardan daha duru, daha serin, Okyanusların mürekkep olduğu kalemler tarafından bile yazılamayacak, Ay ışığından daha parlak, Sessizce gönlüme en ateşli aşk sözcüklerini söyleyen güzelliğine doyamadım… Bakamadım… GÖZYAŞLARIMA SOR BENİ Gözyaşlarıma sor beni 44 Senin için damla damla yanaklarımda dökülürken Yazdığım her şiir de gözyaşımın mürekkepi olup kurur Seni sevdiğimi kendime anlatmak isterken Her çekilen hasretin sancısı gözyaşı olup akar kalbime Gözyaşlarıma sor beni Senin için dökülen damlalar dindiremiyor hasretini Gözyaşlarıma sor beni Damla damla akarken kirpiklerimden yanaklarıma En büyük aşk neyin aşkı diye düşerler boşluğa YAKIN ZAMAN Yakın zaman tarihçileri Amerikan gemilerinin üstüne akan Japon intihar jetlerinin ardından İki atom bombası yazar Bıraktıktan sonra güle güle diyen Hiroşima’ya, Nagazaki’ye Ve yakın zaman tarihçileri Gördüğü her yahudiyi ve benzerini Yakmaya azmeden bir Alman köpeği yazar En sonunda ölümü kendine yazan Çıkar yol bulamayınca ırkçılıkla, faşistlikle Ve yakın zaman tarihçileri Öyle bir nesil yazar ki Türk neslinden Kürdüyle, Çerkeziyle Kırk bin belayla kırk bin koldan uğraşan Otuz bin şehidine ağlarken Hala biriz beraberiz diyen Ve yakın zaman tarihçileri öyle bir nesil yazacak ki Allah’ın sevdiği, kendisi de O’nu seven 45 Müminlere karşı boynu bükük Kafirlere karşı başı dik Hiçbir kınayanın kınamasından korkmayan Ve korkaklıktan da medet ummayan Elbette ki gelecekteki tarihi yazacaklar da bunlardır Allah’ın dilemesiyle… SAHTE GÖZYAŞLARI Sahte gözyaşları düşer gözlerden Hoca tehdit ederken cehennem ile gazap ile Ortada cehennem yok gazap yok Sana gazap ile bakan bir Allah yok Sahte gözyaşları düşer gözlerden Sana anlatırlarken Allah ne kadar sevgili Sen kendinin Allah’ı ne kadar sevdiğine bakmaz iken Ve sahte bir peygamber anlatırlar sana Sanki hayatının her anını kameraya çekmişler gibi Camiye sağ ayağıyla girişi ne kadar hikmetliymiş Sor kendine neden Sen onun tebliğ ettiği Kuran’ı okuyup anlamaya gelmez iken Sahte gözyaşları Seni o veya bu şekilde oyalamaya devam eder Ve sahte gözyaşları Seni o gözyaşlarını birilerinin makamı, mevkisi, efendiliği ve ceplerine girecek paralar yönünden de çeşitli yollar tutmaya sevkeder Sahte gözyaşları Kaybolan imanın ardındaki küfrün gözyaşlarıdır. SON PERDE 46 Dedim ayrılığın sebebi ne? Dedi bilmemekten Dedim bilmemenin çaresi ne? Dedi Kuran’dır Dedim kavuşmanın zamanı ne? Dedi sen bilince Dedim ey Sevgili! Sana seslensem sesimi duyar mısın? Dedi senin sesinin kaynağı benim Dedim ırmakları dinlesem sana erer miyim? Dedi o ırmakları çağlatan benim Dedim bu yüz, bu dudaklar, bu gözler niye? Dedi benim akislerimi üzerinde göresin diye Dedim peki benim akislerim senin yüzünde var mıdır? Dedi her kulum aslında yeryüzünde benim değişik bir tecellimdir Dedim sana varmanın kesinlikli ve şaşmayan yolu nedir? Dedi zamanı geldiğinde benim hidayet çağrıma cevap vermek Ve samimiyetten ibaret bir imanla Kuran ayetlerine uymaya çalışmak Ve son nefeste benim ismim üzere ölmektir KOCA MEMET Dağ gibi koca Memet Dağ gibi bir adamdı Bükse kolunu tersten çevirir Vursa dağları taşları yıkardı Dağ gibi koca Memet Ağır adamdı sevapları bakımından da Yetime malını mülkünü verir Fakir fukaranın görünmeyen koruyucusu 47 Karıncayı incitmezdi Ve bir gün dağ gibi koca Memet’in karşısına Dağ gibi ölüm meleği dikildi Sevaplarını aldılar yukarıya Günahları kalsın dediler Ve bir gün dağ gibi koca Memet Dağ gibi ölüm meleği karşısında Eridi gitti… BİR GÜN Günlerden bir gün Belki her gün gibi bir günken Artık geçmişini değiştiremeyeceğin Geleceğini belirleyemeyeceğin Sevdiklerine bir daha kavuşamayacağın Ve belki Son nefesini vereceğin gündür SİYAH VE BEYAZ Ben kendimi siyah gördüm Ahireti beyaz gördüm Vakit tamam olunca Ehl-i Hakkı pervane gördüm Ben kendimi siyah gördüm Dünyayı da beyaz gördüm Ahir zaman yakına gelince Alemi secdede gördüm Ben kendimi siyah gördüm 48 Suret-i Hakkı beyaz gördüm Suret-i Hakkı anlayınca Siyahı da beyaz gördüm SIR Sır nedir söyler misin Bilmediğini bilmektir Bazen bir güneşin doğumunda Gözyaşların akarken Bazen bir bebeğin kokusu Bazen elveda derken ağlamaktır Bir sevgiliden ayrılırken Bazen şükrederken Emeğinin ardından gelen her taze ekmeğe Ve bazen bir buğday tarlasına bakıp İç geçirmektir Ve öyle bir sırdır ki bu sır Şehit olan arkadaşının arkasından koşarken Kahpe dölünü indirmek için Yüzüne vurulan gerçektir Kimin ki yüreğinde yoktur bu sır Onun için ne dünya vardır Ne ahiret vardır Sırrın ilk fark ediliş anı Allah’a imanın ilk anlarıdır Ve bazen bu sır gözünde incilerle Allah’a secde ederken Allah’a olan aşkının gözlerindeki aksidir BİR KILIÇ BİN KALEM 49 Bir kılıç bin kalemden keskindir Bir ülke başbakanını öldürürken Bir kılıç bin kalemden keskindir Sivas’ta otuz yedi can diri diri yakılırken Ve bir kılıç bin kalemden keskindir Kuran’a gönüller verenlerin önüne, kendisine saygı duruşunda bulunulacak putlar konulurken Belki bir kalem de bin kalemden keskindir Bütün bu satrancın nasıl oynandığını bilirken SEVMEDEN SEVİŞMEK Sevmeden sevişmek Bir kadını aldatmak gibidir Ruhunu aldatırken vücuduyla zina yaparsın Ya da bereketsiz tohumlar dökmek gibi içine Tarla bu ya! Gerçeğini sahtesini ayırt etmez Ya da bir heykeli kutsal etmektir Oysa o sadece bir taş, bir tuğla Şeytanın bir ülkeyi betonlarla kaplayıp gözlerini kör etmesi için Kadın diye etin peşine düşer bazen erkek Daha sonra yaşayacağı pişmanlık ise Artık yalnız onunla nefsi arasındadır Sevmeden sevişmek Putlarla sevişip sonra ne kadar yücesiniz diye secde etmektir KALBİNİ BANA AÇ Kalbini bana aç Dökülsün tüm zehirlerin Umutların, acıların 50 Ve hatta kendinin bile farkında olmadığın cinayetlerin Kalbini bana aç ki silinsin gözyaşların Öfken, kibirin ve umursamazlığın Kalbindeki gözyaşlarını avuçlarına dökerken Gözlerini de aç Ve gör ki kalbini açtığın ben değildim Rabbinin ta kendisiydi BİN HAMD BİN BİR ŞÜKÜR Sana olan duygularımın Bini hamd Bin birincisi şükürdü ON DÖRT MİLYAR YIL Anlatamam derdimi Ne dilim söyler, ne kalemim yazar İçimden bir ses On dört milyar yılın hesabını sen mi vereceksin der Elbette ben vereceğim Suçluların ve suçsuzların İyilerin ve kötülerin Sevapkarlarla günahkarların Düşünenlerle düşünmeyenlerin Ve hatta zalimlerle masumların O hesabı vereceği gibi YÜZ ELLİ BİN YIL Yüz elli bin yıl geçti senin yüzünü gördüm göreli 51 Yüz elli bin yıl sandım senin yüzünü gördüm göreli Bir de öldüm ve gördüm ki Hiçbir şeymiş sana vardım varalı ÖYLESİNE Seviyorum seni öylesine Hiç kimsenin sevmediği kadar BANA İNAT ŞARKILAR Bana inat şarkılarda seni arıyorum Öylesine umarsız, öylesine fütursuz Bir flüt sesi gelse inceden Hah, diyorum, vuslatın solosunu yapacak Ya da bir keman içli içli Diyorum yine de yanamadı gerektiği kadar Arada bir şarkıcı “sevgili” diyor Ben diyorum hayır, O, sevgililer sevgilisidir Hiçbir kapı sana açılan yola bana inat şarkılar kadar kolay çıkmıyor Ben seni şarkılarda arıyorum Şarkılar bana inat seni çalıyor ŞİMDİ Ne söyleyeceksen şimdi söyle Çünkü ben darmadağın Ve biçare Ve küçük düşürülmüş bir vaziyetteyim Bana olan aşkını şimdi anlat 52 Çünkü sonra çok geç olacak Çünkü ben darmadağın Ve biçare Ve küçük düşürülmüş bir vaziyetteyim Ne emredersen emret, boynum kıldan ince Ölçüp biçmeden, sorgulamadan, tartmadan Çünkü ben darmadağın Ve biçare Ve küçük düşürülmüş bir vaziyetteyim Ayrılırken bana son kez yüzünü göster Ya da saçının bir telini Ki kalbim onların hatırasıyla yıllarca yanıp kavrulsun Çünkü ben darmadağın Ve biçare Ve küçük düşürülmüş bir vaziyetteyim ÇÜNKÜ SEN Bana yüzünün bütün ihtişamıyla Bütün duruluğuyla Bütün güzelliğiyle bakma Çünkü sen gözlerimin algılayabileceğinden çok daha güzelsin SENDEN BAŞKA Allah’ım Bazen öyle çok düşünüyorum ki Senden başka hiçbir şey düşünmüyorum 53 Bazen öylesine görmüyorum ki Gözüm senden başka hiçbir şey görmüyor Öylesine okuyorum ki Kuran’ı Kuran’dan başka her şeyi okuyorum Öyle çok ağlıyorum ki bazen Senden başka kimse teselli etmiyor HAPİSHANE DAMLARI Hapishane damlarının karanlığında Mahkumların karanlığı yazılıdır Kaderlerinin karanlığı Erkeklerin, kadınların, zindanların karanlığı Bir yemek pişer tuzu az,yağı az, pirinci az Belki bize de düşer Erkekler var, kadınlar var, hayalleri bin yıllık Bize göre belki beş, belki elli beş yıllık Gardiyanların korkusu rüyalara girer Belki oğlum da yanımda olsun dersin, belki sevgilin de Artık duvarlardır oğullar da sevgililer de İdamlığın ipinin çekileceği vakit geldiği zaman Belki geriye bir içimlik çay kalmıştır ya da bir helallik İdam sehpasının üstüne çıktığın zaman Son bir kez bakarsın geride kalacakların anlamsız yüzlerine Artık şehadetin ve gökyüzünün karanlığıdır seni ışıklara boğacak olan HER GECE Her gece senin aşkına yanıyorum bir bilsen Kuran’mı, şiir mi, roman mı, tozunu attırıyorum bir görsen 54 Bir de üstüne üstlük aynı şeylerden yazıyorum bir okusan Her gece düşünce performansının tozunu attırıyorum bir bilsen Bir de sigara tüttürüyorum üstüne bir seyretsen Her gece senin kahramanın oluyorum bir anlasan SENİ DÜŞÜNMEK Belki kendini bir rüyaya bırakmak gibi seni düşünmek Yıldızları gerçekten görmek gibi Boğulmak için atıldığın bu sularda Nefes alabilmek gibi Bir kısrağın rüzgarına kendini salmak gibi Öylesine özgür ve umarsızca Sadakat ve itaat konusunda master yapmak gibi Onca ihanetin içinde Kardeşinin katiline merhamet edebilmek gibi O merhamet katilin kalbini parçalarken Yunus Emre’ye seni dost edinemem demek gibi Sırf ayet “Allah! O’dur gerçek dost!” dediği için Ve bilmediğin dünyalarda Bilmediğin rüyalarda Bütün ümitlerini yitirip Her şeyden vazgeçmeye karar verince Allah’ım beni tut diye son defa yakarıp Ateşten uçurumdan aşağıya atladığında O’nun seni tutacağına güvenip O’nun seni tutması gibi O’nun cemalinin nurunu görüp Yatağında uyanmak gibi GERÇEKLER VE RÜYALAR 55 Allah’a olan aşk Rüyalardan öte gerçeklerden ibarettir O kadar eminim ki adaletinden Kellemi almanla beni nimete boğman Aynı anlama geliyor adalet ve lütuflanma bakımından SANA DAİR Kalbinde sana dair bir şey biliyorsun Ama bende saklı İkimizin de bilip Kimseye söylemediği Neden diğer insanlar gibi olmadım? Bir iş, bir aş, bir kadın ve bir yuva… Herkesin istediği gibi Herkesin beklediği Ama belki de bir şeyler bekliyorum Sana dair ve bende gizli Bana dair ve sende gizli Açığa çıkınca “meğer!!”miş denilecek Alemlerin sırrı herkesi hayrete düşürecek Herkes bizim için felaket tellallığı yaparken Nasir’in Nasr yardımı tam zamanında ulaşacak… SEVDİM BİR KERE Ben seni ilk kez sen yüzüme bakınca sevdim Işıklar, ateşler ve coşkular içinde Güneş batarken sevdim nasıl olsa yeniden doğacak diye 56 Alnımı secdeye koyarken sevdim, hala ölmedim mi senin için derken Yeşil kırlara uzanırken sevdim, kuşlar senin ismini anarken Yıldızlara bakarken sevdim, onlar göz kırparken, Hz. İbrahim gibi Cehennemini bile sevdim, eğer gereğince sevemezsem beni cehenneme at diye Ben sadece seni sevdim, bütün yollar sana çıkıyor diye Ben sadece seni sevdim, senden ötesi yok diye RAĞMEN YA DA KARŞIN Ben Allah dedim Her şeye rağmen Allah dedim O’nun yerine tapılmak istenen putlara Dinden en ufak bir pay alabilmek için orada burada cirit atan din adamlarına Kuran dışında var olan her şeyi ya da hiçbir şeyi bana kaynak olarak göstermek isteyen bozgunculara 7’lere, 77’lere, 777’lere, 7777’lere ve gerisine Neden hak olduğu bilinmeyen dört mezhebe O’nun dışında var olduğu öne sürülen bütün şefaatçilere Kendisine sorulsa kendi adına kurulan mezhep ve benzerlerini daha ilk olarak inkar ve telin edecek Ali’ye Ve en çok da her fırsatta, beni inkara ve Allah’ın birliğinden kaçmaya zorlayan kendi nefsime Kendi aklıma ve kendi egoma Uğruna canımı verebileceğim her şeye Anneme babama ve onların ve öncekilerin bütün öğretilerine Ve uzayda zaptettiğim bir buçuk metre karelik alana 57 Ve huzurunda boynumu kılıcının önüne eğip, yeterince iman edemedim diyeceğim peygambere Rağmen Allah dedim Ve dedim, bırak gerisi öyle gitsin Kıyametine gitsin Cehennemine gitsin Helakların sonsuzuna gitsin Hatta sekara, dönmeze gitsin Hatta O’nun dışında, o çok yüceltilenler, peygamberler, melekler, veliler, büyükler de onlarla birlikte gitsin Hasretle kucaklaşan sevgililer anın vuslatını yaşasın Bir yaz boyu yiyecek biriktiren karıncanın sevabı ağustos böceğine de yazılsın Sabah yıldızı, Tarık’ın ışığı bütün evrenleri, uzayları, yedi gökleri kaplasın Ama Allah bana kalsın Sadece bana kalsın İSYANKAR (BURHAN İÇİN) Burhan’ım, Asim, isyankarım, gem vurulamayanım Bir bak hayat ne hale koydu bizi Kimsenin ulaşamadığı göklerde uçarken Yürümek zorundayız artık Zorunda bırakıldık Çünkü iki seçimden birini yapmak zorundasın Ya uçacaksın ya yürüyeceksin Koşmak bile haram çapsızlar dünyasında Burhan’ım, 58 Asim, isyankarım gem vurulamayanım İsyan etmek için isyan edenim Her ne kadar bedenin yürüse de bu fani dünyada Aklın, kalbin ve beynin Bakışların bile yere değmesin Çünkü Tanrı katında bu dünya fani ve geçici olduğu için Yalnızca isyankarların ödülleri vardır Yalnızca isyankarların ödülleri verilir SEN VE BEN (BURHAN İÇİN) Sen ve ben Gözlerimizi kapatmış Karanlıklar ülkesinde Karanlığın gizemi ve korkusuyla Oyunlar oynarken Aklımıza çalınan sureti karanlık ve gizemli müzikler eşliğinde Karanlığın gizemini yakalarken Ve daha çok karanlıkların içine girmek isterken Ve tam karanlığın gizemini yakaladığımız anda Esas olanın aydınlık olduğunu anladığımızda Ve biz buna layık değiliz derken Cennetin kapıları bize açılsa Fena olmaz mıydı? ASLA Yapraklarında inciden damlalar vardı Asla senin güzelliğini anlatamayan Yaprakların, koyu yeşilli gölgeler gibi masum ve sessiz Ilık meltemlerde salınan 59 Asla senin güzelliğini anlatamayan Ve bir zümrüt misali iki çift inci, gözlerini bana dikmiş, asla ayırmayan Asla senin güzelliğini anlatamayan RABBİME Sırrın aşkının, aşkın sırrından daha büyük olduğunu anladığım zaman seni sevdiğimi anladım… Aşkın sırrının, sırrın aşkının dehşetini anlatmaya gücünün yetmeyeceğini anladığım günden beri… SEVDİĞİM KADINA Seni ilk gördüğüm zaman gözlerinde hissettiğim o anlamlı, derin ve sevgi dolu bakış, seni sevdiğimi anlayınca gözlerinden yavaş yavaş süzülecek gözyaşlarına benzeyen narin inci taneleri kadar güzeldi… Aynı senin gibi… SEVDİĞİM KADINA Benim için kalbinin derinliklerinde, var olduğunu bildiğin ama asla ulaşamayacağın yerde hissettiğin, kırmızıya çalan ney ışığı misali sezgiler, aslında senin Tanrı’ya olan aşkının, kulluğunun, kavgalarının ve son nefeste, geri alamayacağını bile bile ölümüne Allah’a ödünç verdiğin o sonuncu iç çekişin, bile bile verilip, ilahi sınavın bitiş anının beklendiği sonsuzluk anının, artık kor haline gelmiş, üzerinden asırlar geçilerek sönmeye yüz tutmuş küllerin kıyamet anında ortalığı aydınlatması gibi… 60 RAHMAN’A Göklerdeki yıldızların ışığı yetmedi senin isimlerinin sırlarının gölgelerinin manalarını gizlemeye… SÖZÜN SAZI Sazların sözlerin içinden Sazlı sözlü laflar ettim Kim anladıysa bu sazın sözünü Artık o çalsın bu sözün sazını BURAK TARACAR 61