Temmuz
Transkript
Temmuz
01 moda dekorasyon 09 05 bakım 13 seyahat teknoloji Temmuz 2013 18 müzeler ve ören yerlerimiz 22 Moda MODA PLAJLARDA… Bir mayo bir havlu yeter demeyin! Plaj modasını ihmal etmeyin. Yaza dair en sevdiğimiz şeylerden biri de, bizleri sıcak tutan ama bir o kadar da üstümüzde ağırlık yapan kabanların, montların, kaşkolların bir dahaki sezona kadar kaldırılması, yerini tek parça elbiselere, bir şort bir t-shirt’e bırakmasıdır. Yaz aylarının özgürlüğü her şeyden önce kıyafetlerimizle başlar. Özellikle güneşli günleri değerlendirmek için güzel bir koya, plaja ya da havuza gittiğimizde, çantamızda bir havlu ve bir güneş kremi olsa yeter diyebilirsiniz. Yalnız sahillerin de kendi modası olduğunu unutmayın deriz! Eminiz ki; renk renk pareolar, hasır şapkalar, hatta özel tasarım havlular sizin de çok hoşunuza gidecek… İşte Maximum Yaşam okurları için hazırladığımız plaj çantası… Pareo Önceleri biraz kilolu olan bayanların, daha rahat hareket edebilmek için kullandıkları pareolar, zamanla her yaşta ve kiloda olanların vazgeçilmezi haline geldi. Hem hafif hem de çantamızda çok az yer kaplayacak oluşu, pareoyu plaj çantamızın olmazsa olmazları arasına ekledi. Boynun arkasından, omuz üstünden, belden veya straplez… Pareonuzu vücut hatlarınıza göre istediğiniz şekilde bağlayabilirsiniz. Bir de tüyo verelim; evde kullanmadığınız geniş bir eşarp ya da tülbent de, pekala pareo olarak kullanılabilir! Plaj Havlusu Plaja tabi ki havlusuz gidilmez… Ama artık havlularda da devrim yaşanıyor! Adeta birer sanat eseri gibi sergilenmeye başladı plaj havluları. Ünlü ressamların tablolarından tutun da, 3 boyutlu görsellere kadar geniş bir perspektifte seçim şansınız var. Bu sezonun en gözde ürünleriyse, üstüne komik desenler uygulanmış, mizahi yaklaşımı olan havlular. Müzik Çalar Eğer niyetiniz “suya bir dalıp çıkmak” değilse, plajda geçireceğiniz uzun saatler için yanınıza mini bir portatif müzik çalar almanızı öneririz. Artık cep telefonları da bu işlevi son derece iyi bir ses kalitesiyle yerine getirebiliyor. Yalnız müzik zevkinizi mekânsal anlamda değişik bir ortamda, örneğin “suda ya da havuzda” yaşamak isterseniz, o zaman size Sony’nin suya dayanıklı mp3 player’ını tavsiye ederiz. Güneş gözlüğü Başlıca görevi sizi güneşin zararlı ışınlarından korumak olsa da, güneş gözlükleri renk ve model seçenekleri ile plaj modasının olmazsa olmazları arasında. Eğer hala bir gözlüğünüz yoksa ya da bu yaz için yeni bir gözlük almak istiyorsanız sizin için birkaç tavsiyemiz olabilir. Bu yaz güneş gözlüklerinde 80’ler modası esecek. Her şeyden önce yüz tipinize uygun olan bir model seçmeniz gerekse de, trendleri de ihmal etmemek lazım. Her markada, aynalı ve yuvarlak çerçeveli gözlüklere rastlamanız olası, çünkü aynalı gözlükler bu senenin trendleri arasında. Bir önceki sayımızda bahsettiğimiz “çiçek” etkisi gözlüklerde de kendini gösterecek ve çiçek desenli gözlükler de vitrinlerdeki yerini alacak. Ray-Ban, Adidas, Calvin Klein, Tommy Hilfiger, D&G, Prada gibi markalar kalite ve modelleri ile sezonun öne çıkanları arasında. Hasır şapka Hasır şapka hiçbir zaman hayatımızdan eksik olmadı ama hiçbir zaman da bu seneki kadar gözde olmadı. Hemen hemen her giyim markasının artık ihmal etmediği şapka üretiminde bu yaz “hasır” rüzgarı esiyor. Siz de tatil öncesi bir hasır şapka alarak, hem güneşten korunun hem de plaj modasına ayak uydurun! Bakım ARTIK TERCİHLER DOĞAL OLANLARDAN YANA… Sadece beslenmek için değil, estetik ihtiyacımız için de doğal ürünlere ulaşmak mümkün. Kabul etmek gerekir ki, son yıllarda hemen hemen her alanda “organik” kelimesi sıklıkla kullanılır oldu. Sebzelerden, hayvansal ürünlere, tekstilden, şampuana… Raflarda yer alan her ürünün bir de organik alternatifi bulunmakta. Tüketiciler de doğal olarak, kendileri için daha sağlıklı ürünlere eğilim göstermekteler. Bu eğilimleri iyi değerlendiren sektörlerden biri de; kozmetik. Direkt olarak cildimizle temas eden ürünlerin bulunduğu bir sektör olduğunu düşünürsek, kozmetik ürünlerde de doğal içerikli olanları tercih etmek, son derece mantıklı bir hareket. Bu geniş ürün yelpazesinde, günlük olarak kullandığımız ve doğal alternatifleri olan ürünlere bir göz atalım istedik… Fondöten Doğal içerikli seçeneklerine ulaşmadan önce en büyük tartışma konusu yaratan makyaj ürünlerinden biriydi fondöten. Gözenekleri kapatır, cildin hava almasını engeller denir, çoğu kişi de bu yorumlar nedeniyle kullanmamayı tercih ederdi. Artık markalar zihinlerdeki bu soruları ortadan kaldırmak için yeni ürünler geliştirmekteler. Örneğin Body Shop’un Extra Virgin Minerals serisinde yer alan %100 saf pigmentler ve soğuk baskı uygulanarak elde edilmiş fondötenleri gibi doğal içerikli olan ürünlere ulaşmak mümkün. Bu fondöten ciltteki pürüzleri kapatmasının yanı sıra koruyucu bir etki bile sağlıyor. Cilt Temizleyici Özellikle büyük şehirlerde yaşayanların, makyaj yapmasalar dahi gereksinim duydukları ürünlerden biri de, cilt temizleyicilerdir. Yüzümüzü sadece suyla yıkamak maalesef her zaman yeterli temizliği sağlayamayabiliyor. Cildin daha özenli ürünlere ihtiyacı oluyor. Sabun kullanmaksa bilindiği gibi cildi çok fazla kurutabiliyor. Sophyto, “Arındırıcı Temizleyici” ile bu sıkıntıyı ortadan kaldırıyor; tercih sebebi olacak bütün etkenleri bir arada topluyor. Cilde zarar vermeyen hatta yaşlandırma karşıtı etki sağlayan, hem makyajı hem de ciltteki kalıntıları çıkartan, nem dengesini koruyan propolis proteinleri içeren bu temizleyicinin bir diğer önemli özelliği erkekler arasında sıklıkla rastlanan testosterona bağlı yağlanmayı da düzenliyor oluşu. Güneş Kremi Güneşten korunayım derken, kullandığınız koruyucular ile cildinize daha fazla zarar veriyor olabilirsiniz. Bütün gün teninizde olan güneş kremleri, içerik anlamında en çok dikkat etmeniz gereken ürünler arasında yer alıyor. Markaların doğal ürünlere olan eğilimi fark etmeleri ve kozmetiğin hemen her alanında bu alandaki ihtiyacı karşılamaları sayesinde güneş yağı ve kremlerinin de yüzde yüz doğal içerikli olanlarına erişmek mümkün. Bu ürünler, güneşin zararlı ışınlarından sizi korumasının yanı sıra, doğal içerikleri sayesinde cildinize zarar da vermiyorlar. Şampuan En büyük tartışma konularından biridir: Hangi şampuanı kullanmak gerekir, saçıma hangisi iyi gelir? Aslında mevzu sadece saç değil, saçımızın derisidir. Uyguladığımız şampuanların içeriğindeki sentetik yani kimyasal maddelerin saç derimize nüfuz ettiğini unutmamak gerekir. Bu nedenle, içerikleri nispeten daha doğal olduğu için bebek şampuanı kullanmak pek çok kişinin tercih ettiği bir yöntemdir. Yalnız bebek saçının yapısı da yetişkinlerden farklı olduğu için bu durum da kalıcı bir çözüm olmaktan oldukça uzaktır. En iyi yöntem güvenilir bir markanın bizlere sunduğu doğal içerikli şampuanlar olacaktır. Saç bakımınız için içeriğinde paraben ve silikon bulunmayan şampuan ve kremleri tercih etmenizi öneririz. Dekorasyon EŞYALAR DEĞİŞİYOR, SÜSLERE DÖNÜŞÜYOR El emeği göz nuru, ev yapımı süs eşyaları… Renkli bir ambalaj kağıdı, bir kumaş parçası, bir pet şişe, eski bir karton… Belki fazla yer kaplıyor diye bir kenara atacağınız pek çok materyal, aklınıza gelmeyecek bir süs eşyasına dönüşebilir. Nesnelere bakış açınızı değiştirebilecek, evinizde geçireceğiniz zamanı daha keyifli hale getirecek uygulamalara bir göz atalım istedik. Dekoratif Mumluk Küçük boy desensiz bir cam bardak alın. Bir dergi ya da gazeteden keseceğiniz manzara veya şehir görselini bu cam bardağın içine tamamen kaplayın. Yalnız bardağın içine yerleştireceğiniz mumun (tercihen tea light olarak adlandırılan mumların) kağıda değmemesine dikkat edin. Mumu yaktığınızda, ortaya çıkan sonuçtan memnun olmamanız imkansız. Yapım süresi kısa, sonucu mükemmel! Plastik bardaktan bahçe süsüne… Genellikle yılbaşı ağaçlarını süslemek için kullanılan, küçük ampullü, birkaç metre uzunluğundaki kabloyu, kışa kadar saklamış olduğunuz yerden çıkarın… Piknikler için sakladığınız tek kullanımlık kağıt bardakları da yanınıza alın. Bir de yapıştırıcı ve renkli kağıtları. Bu kağıtların rengi, düz veya desenli oluşu, tamamen sizin zevkinize kalmış… Kağıtları bardakların etrafını kaplayacak şekilde kesin. Ardından hepsinin tepesine artı şekilde kesikler atın. Ardından bu kesik yerlerin içine kablonuzda olan küçük ampulleri tek tek geçirin. İşte karşınızda, bahçenizi hatta dilerseniz balkonunuzu süsleyecek salkım lambanız. Güle güle kullanın. Kağıttan Kalpler Yine sadece makas, dergi ve iplik yardımıyla son derece kolay bir şekilde yapılabilecek bir dekorasyon önerimiz var. Herhangi bir dergi sayfasından alt alta getirerek keseceğiniz ve kalp şeklini vereceğiniz kağıtları, istediğiniz uzunlukta bir ipe dizerek, evinizin ya da bahçenizin her yanına, enlemesine ya da boylamasına asabilirsiniz. Özellikle doğum günü partisi gibi özel günlerde tercih edilebilecek bu süslemelerin, hem yapımı kolay hem de sonucu son derece şirin. Kokteyl Şemsiyelerinden, Dekoratif Çelenk Genelde bir paketin içinde çoklu miktarlarda satılan kokteyl şemsiyeleri, evde süs eşyası yapımında kullanılabilecek, akla ilk gelen materyallerdendir. Bir iplikten başka ekstra malzemeye gerek duymadan yapabileceğiniz çelenk için sadece bol miktarda kokteyl şemsiyesine ihtiyacınız var. Bunları iç içe geçirmek kaydıyla istediğiniz boyutta, kapınızı süsleyecek bir çelenk oluşturabilirsiniz. Seyahat BODRUM BODRUM… Adı şarkılara geçen, tatil denilince akla ilk gelen yerlerden olan Bodrum, cazibesini korumaya devam ediyor… Muğla’ya bağlı bu eşsiz yarımadaya ulaştığınız anda, bembeyaz bir diyar karşılar sizi. Çünkü Bodrum’un yapılarına tek bir renk hakimdir: Beyaz. Güneşten korunmak gibi mantıklı bir sebeple uygulanan bu renk, zamanla bir geleneğe dönüşmüş ve onları süsleyen begonvillerle, maviye boyalı kapılarıyla bu evler, adeta “tatil” kelimesinin de simgesi haline gelmiştir. Eski adıyla Halikarnas olarak bilinen Bodrum, tarih içinde pek çok farklı medeniyetin de hakimiyetine girmiştir. Bölgenin ilk yerlilerinin Karyalılar, kurucularının ise “Dorlar” olduğu düşünülmektedir. Bu bilgi de, Halikarnas’ta doğmuş olan ünlü tarihçi Heredot’a aittir. M.Ö. 5’ci yüzyıldaysa, Halikarnas bir İyon şehri olmuştur. Daha sonra Perslerin, Romalıların, Bizanslıların, Rodos Şövalyelerinin, nihayet 16.yüzyıldaysa Türklerin eline geçmiş, Cumhuriyetin ilanından sonra da adı Bodrum olarak değiştirilmiştir. Daracık şirin sokakları, canlı gece hayatı, istediğiniz tarzda tatil yapma imkanına cevap veren çok sayıda tesisi ile Bodrum, müdavimlik yaratacak yerlerden biridir. İlçenin en önemli ve görülmesi gereken yerlerinin başındaysa Bodrum Kalesi gelir. 15.yüzyılda St. Jean şövalyeleri tarafından yaptırılan kale, içi içe 3 surdan ve 5 kuleden oluşmaktadır. Kalenin içini gezme ve surlarının ardından mükemmel Bodrum manzarasına bakma şansınız da vardır. Bodrum Kalesi’nin günümüz için en önemli özelliği; içinde yer alan Su Altı Arkeoloji Müzesi’dir. Bu müze 1964 yılında açılmış, dünyanın ve Türkiye’nin ilk ve tek su altı müzesidir. Oldukça geniş bir koleksiyona sahip olan müzede, üç ayrı batık geminin sergilendiği bölümler, turistlerin akımına uğramaktadır. Bodrum ilçe merkezinin dışında pek çok cazibe noktası sayılacak beldeye de sahiptir. Ortakent Yarımadanın batısında olan Ortakent, Bodrum’a en yakın olan beldelerdendir. Mandalina bahçelerinin, eski taş evlerin süslediği bu güzel belde, hala bir köy havasını koruyan bunu yanı sıra sahil şeridindeki otelleriyle yıllar içinde turistik potansiyelini artıran yerlerdendir. Gümüşlük Yarımadanın batı ucunda yer alan beldelerden bir diğeri de Gümüşlük’tür. Arkeolojik sit alanı olduğu için tarihi kalıntılara da ev sahipliği yapmaktadır. Bunlar arasında en bilineni Halikarnas Kralı Mausolos’un kurmuş olduğu Myndos kentinin kalıntılarıdır. Çoğu kısmı su altında kaldığı için artık ‘’Batık Şehir’’ olarak da anılmaktadır. Güneşin batışını izlemek ve beldenin güneyinde yer alan doğal plajda serinlemek için Bodrum’dan Gümüşlük’e kadar kısacık bir yolculuk yapmaya kesinlikle değer. Bitez Hem sakin sessiz bir tatil arayışı içinde olanlar hem de Bodrum’un hareketli yaşamından çok da uzak kalmak istemeyenler için Bitez biçilmiş kaftan. Peyzaj anlamında gözü hiç yormayan, son derece düzenli bir yerleşim alanına sahip olan Bitez, ekonomik olarak da daha makul fiyatlar sunması nedeniyle tatilcilerin sıklıkla tercih ettiği yerler arasında geliyor. Bitez aynı zamanda yarımadanın sörfe en uygun yerlerinden olduğu için de sporcuların akınına uğruyor. Torba Hani deniz çarşaf gibi denir ya… İşte o söz günün her saati Torba’nın suları için söylenebilir. Korumalı bir konumda bulunduğu için en sert rüzgarlarda bile koyları son derece durgun oluyor. Otelden, pansiyona her türlü konaklama imkanına sahip olan Torba, yine sakin bir tatil geçirmek isteyenlerin tercihi olabilir. Turgutreis Adını burada doğan büyük Türk denizcisinden alan Turgutreis, Bodrum’a yarım saat mesafededir. Birbirinden güzel pek çok koya ev sahipliği yapan Turgutreis, her zaman serin esen rüzgarıyla, yazın en sıcak günlerinde bir sizi bunaltmayacak bir havaya sahiptir. Bu rüzgar sörfçüleri de beraberinde getirmektedir. Dileyenler sahilde verilen kurslarla kısa sürede sörf yapmayı öğrenme şansına da sahipler. Gümbet Cıvıl cıvıl hareketli bir tatil isteyenler için doğru adres; Gümbet. Bodrum’a yürüme mesafesinde yer alan bu belde, çok fazla sayıda konaklama tesisine de ev sahipliği yapıyor. Hem gündüz hem de gece durmak bilmeyen bir hareketlilik, Gümbet’i diğer beldelerden ayıran en önemli özelliğini oluşturuyor. Yalıçiftlik Turizmin elinin değmemiş olduğu, tek başınıza bir koyda denize girebileceğiniz, halkının çiftçilikle geçindiği Yalıçiftlik, Bodrum’a sadece 4 km uzaklıkta yer almaktadır. Ziyaret için ideal bir yer. Göltürkbükü Eski bir Likya kenti olan ve neredeyse adı üstünde göl kadar durgun koylara ev sahipliği yapan Göltürkbük’ü, son yıllarda popülerliğini artırmış ve özellikle ekonomik seviyesi yüksek olan bir kitlenin gözde mekanlarından biri haline gelmiştir. Türkbükü Bodrum’a adımını bile atmamış olanların ismini bildikleri bir yerdir burası. Çünkü Türkbükü Bodrum’un sosyetik beldesi olarak anılır. Çok fazla sayıda yan yana dizilmiş mekanın, kendilerine özel iskeleleri vardır. Gün boyunca müzik eşliğinde bu iskelelerde güneşlenen kalabalık, akşam saatlerinde bar konseptine dönüşen mekanlarda eğlenceye devam ederler. Yalıkavak Bodrum’un gidenleri kendine hayran bırakan bu şirin beldesi özellikle rüzgarı ile meşhurdur. Bu rüzgar sayesinde sıcaktan bunalmadan, serin bir tatil geçirmek isteyenlerin de kaçış yeri olmuştur. Bodrum’un diğer beldelerine göre nispeten sakin atmosferi ile bilinen Yalıkavak, yenilenen marinası ile giderek canlanan bir sosyal yaşamın da kapılarını aralamıştır. Bir yandan ünlü markaların mağazaları diğer yanda birbirinden şık restoranların sıralı olduğu marinası, Yalıkavak’ın gece hayatına da renk katmıştır. Beldenin devamlı esen rüzgarından en fazla faydalanan da kuşkusuz rüzgar sörfüne meraklı olanlardır. Bu anlamda Yalıkavak sporcular için biçilmiş kaftandır. Akdeniz foklarının doğal yaşam ve üreme alanı olan Küdür Yarımadası da Yalıkavak’ın görülmeye değer yerlerindendir. Teknoloji SUALTI FOTOĞRAF MAKİNALARI Sınırları ortadan kaldıran teknoloji Tatil zamanlarının olmazsa olmaz teknolojik ürünlerinden biri de fotoğraf makinalarıdır. Bütün sene özlemle beklediğimiz bu değerli zamanları ölümsüzleştirmek, her anını karelemek çoğumuzun yaptığı bir harekettir. Tatil bitip evlerimize döndüğümüzde, bu kareler bizlere güzel günleri anımsatan, bize keyifli zamanlarımızı bir daha yaşatan anılar olarak albümlerimizdeki yerlerini alır. Gelişen teknolojilerle birlikte artık, kare kare dondurduğumuz bu anılara, denizaltı fotoğraflarını da eklemek mümkün. Fotoğraf keyfini bir adım öteye taşımak, farklı bir deneyimi yaşamak su altı fotoğraf makinası almak isteyenler için küçük bir araştırma yaptık. İşte seçeneklerden bazıları… Panasonic Lumix FT4 Lumix FT4’ün en büyük özeliklerinden biri 12 metreye kadar suya, 2 metreye kadar darbeye ve -10 dereceye kadar donmaya dayanıklı olması. Leica marka lens’e sahip olan makinanın çekim kalitesi de son derece üstün. Makinanın aynı zamanda dahili bir GPS sisteminin yanı sıra pusula, yükseklik ölçer ve barometre gibi açık hava sporlarına uygun özellikleri de bulunuyor. Rollei Sportsline 50 Fazla derinlere dalmıyor, amatör seviyede çekimler yapmak istiyorsanız, bu makine tam size göre. Özellikle havuz için tercih edebileceğiniz Rollei Sportsline 50, 3 metre derinliğe kadar su altında fotoğraf çekme imkanı sunuyor. 3 metre kulağa biraz az gelmiş olsa da, su altında video çekimi yapabilme özelliği bu dezavantajı ortadan kaldırmaya yetiyor. Kodak Çek-At Tek Kullanımlık Sualtı Fotoğraf Makinası Bu yazıyı okuyup konuya ilgisi uyananlar ama bir makine almak konusunda kesin kararını veremeyenler için Kodak, mükemmel bir çözüm öneriyor. Karada kullanmaya alışık olduğumuz Kodak’ın kullan at teknolojili makinaları, su altı için de mevcut. Hem de son derece uygun fiyat aralığında. Sony Cyber-shot DSC-TX10 Eğer kaliteden ödün vermek istemiyorsanız, dijital fotoğraf makinalarında yıllardır en çok tercih edilen markalardan biri olan Sony’nin su altı çekimlerine de imkan tanıyan Cyber-shot DSC-TX10 adlı makinasını almanızı öneririz. Hem karada hem denizde unutulmaz kareler yakalamak için ideal… Bu arada belirtmekte fayda var; karada kullanılan bazı fotoğraf makinaları için özel olarak satılan kılıflar da, onları su altında kullanmaya elverişli hale getirebiliyor. Müzeler ve Ören yerlerimiz MİMARİSİ VE AKUSTİĞİ İLE YILLARA MEYDAN OKUYAN BİR YAPI: ASPENDOS Günümüz ses teknolojilerine taş çıkaracak bir akustiğe sahip olan Aspendos, bütün heybeti ile ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor… Aspendos dendiğinde ilk olarak aklımıza anfi tiyatro gelse de, aslında burası M.Ö. 10. Yüzyıl’da Akalar tarafından kurulmuş bir antik kenttir. Bu antik kentten geriye kalan en göz alıcı yapı meşhur tiyatrodur. Türkiye’nin hatta dünyanın eşine az rastlanır güzellikteki Roma tiyatrosu örneklerinden olan Aspendos’un, Truva Savaşı’ndan sonra Pamphylia’ya gelen kahraman Mopsos liderliğindeki Argive kolonicileri tarafından kurulduğu düşünülmektedir. AntalyaAlanya karayolunun 44. km’sinden kuzeye dönen 1. yolun sonunda bulunan Aspendos, bir tepeye inşa edilmiştir. İki bölümden oluşan oturma sıralarında, üst kısımda yirmi bir, alt kısımda ise yirmi oturma sırası vardır. Yığma taştan yapılan Aspendos iki katlıdır ve alt katında sahne ve oyuncuların bu sahneye çıkması için beş kapı vardır. Günümüzde hala konserlere ve tiyatro oyunlarına ev sahipliği yapan bu tarihi yapının akustiği dillere destandır. Bir oyuncu sesini, yaka mikrofonu kullanmadan en arka sırada oturan seyirciye rahatlıkla duyurabilmektedir. Antik tiyatroyu ziyaret ettiğiniz zaman yalnız değilseniz bu gerçeği test etmenizi öneririz. 12 bin kişilik oturma kapasitesi bulunan tiyatronun havalandırma sistemi de bu zamanın yapılarına şapka çıkarttıracak cinstendir. Merdiven bölümleri arasında yer alan koridora girdiğiniz zaman, yazın en sıcak günlerinde bile sizi anında rahatlatacak serin bir havayla karşılaşırsanız şaşırmayın! Bu durum da Aspendos’un mimari başarısının örneklerinden biridir.