2014 - Makina Magazin
Transkript
2014 - Makina Magazin
MM KAPAKLAR NISAN 2014.indd 2-3 4/1/14 2:11 PM MM KAPAKLAR NISAN 2014.indd 4-5 4/1/14 2:11 PM İÇİNDEKİLER HABERLER 24 ARAŞTIRMA 40 Endüstriyel robotların önemi panelde anlatıldı 30 FUAR WIN Automation, 77 binden fazla ziyaretçiyi ağırladı Kalıp sektörü yurtdışı odaklı büyüyecek 88 MAKALE Ekonomik gelişme sürecinde lisansla zaman kazanmak 12 Makina Magazin ● NİSAN 2014 HABERLER ................................................................................................... 16 İMMİB Endüstriyel Tasarım Yarışması’nda ödüller sahiplerini buldu Çelik Teknoloji Semineri üçüncü kez düzenlendi Hakan Özcan: Ar-Ge yapmak artık daha kârlı Otomotiv endüstrisi ihracattaki liderliğini geri aldı BTSO, firmaları yurtdışına çıkaracak Cem Gönen: Çin ve Japonya’dan gelen ekonomik veriler tedirginlik yaratıyor Erdal Bahçıvan: Siyasi istikrar çok önemli Türkiye’nin Şubat ayı ihracatı yüzde 4,3 arttı TAYSAD 36. Genel Kurulu gerçekleştirildi FUAR ............................................................................................................... 38 Fastener Fair Hannover 2014 için geri sayım sürüyor ÜRÜN .............................................................................................................. 44 Zaman kazandıran makina Avena, batık gemilere hayat veriyor Havacılık sanayiinde kesici kenarın korunması İş parçası bağlama Küçük takım çaplarında yüksek ekonomiklik Gazaltı kaynak koruma spreyi Perfect Üç eksenli ivme kutusu TG400 yeşil lazer Yeni Capto™ bağlantılı Xtra·tec® Insert Drill ile hızlanın Tehlikeli bölgelerin emniyete alınmasında her açıdan etkin çözüm Daha fazla seçenek için daha iyi motorlar NZM3 devre kesici için yeni soket ünitesi EEC One, artık 17 platform dili içeriyor Rejeneratif DC sürücüler Yüksek performanslı yeni PH geometrisi Hidrostatik transmisyonlu yeni Tonero dizel forklift serisi Parafudurlarla ilgili şehir efsaneleri Dökme demir işlemede mükemmel verimlilik SLX elektrikli zincirli kaldırma tertibatı Yeni endüstriyel kablosuz LAN haberleşme ürünleri Mobil ve kolay kaynak için MMA akülü kaynak cihazı FİRMA HABERLERİ ......................................................................................78 3M, inovatif ürün ve çözümlerini tanıttı Ermaksan’ın Ar-Ge merkezi olma başvurusu onaylandı Sml Makina, İstanbul’da da showroom açacak Metrans’ın yeni binası, Türkiye’nin öne çıkan yapılarından biri olarak seçildi IAS, Türkiye’deki ofislerine bir yenisini daha ekledi Gedik Kaynak, çalışanları sertifikalandırmaya devam ediyor Hidropol Mühendislik, Bosch Rexroth’un Ankara bayisi oldu Viko, İSO İnovasyon Büyük Ödülü’nü kazandı Turck’ta bayrağı Bülent Giray devraldı AES Makina, Avrupa’daki pazar payını artıracak Yıl: 18 Sayı: 2014/04 Nisan 2014 © Copyright by MM Maschinenmarkt Vogel Business Media GmbH & Co. KG Würzburg - Almanya Kurucusu NEZİH DEMİRKENT •• İmtiyaz Sahibi DİDEM DEMİRKENT •• Yayın Koordinatörü ve Yazı İşleri Müdürü YALÇIN GÜR (Mak. Müh.) •• Editör ÖZKAN ÖZÇELİK •• Reklam Sorumlusu SİNEM BATURAY •• Grafik Tasarım HASAN ULUDAĞ •• Danışma Kurulu Prof. Dr. METİN AKKÖK Prof. Dr. ATİLLA ATAMAN Prof. Dr. OKTAY BODUR Prof. Dr. LEVON ÇAPAN Prof. Dr. MEHMET DURMAN Prof. Dr. NİLÜFER EĞRİCAN Prof. Dr. HAKKI ESKİCİOĞLU Prof. Dr. NURULLAH GÜLTEKİN Prof. Dr. TÜLAY HARZADIN Prof. Dr. ERDİNÇ KALUÇ Prof. Dr. ABDÜLKERİM KAR Doç. Dr. ERTUĞRUL DURAK METİN ÇAVUŞLAR ASLAN B. SANIR •• Bu Sayıda Katkıda Bulunanlar CANSU ZILGIN (İzmir Büro) SÜLEYMAN DEMİREL, KADER ÜNLÜ (Bursa Büro) HATİCE BAŞPINAR CARI (Konya Büro) HASAN TEKE (Kocaeli Büro) HASAN İLİŞ (Pendik Büro) ERKAN AKBALIK (Topkapı Büro) SERDAR ASLANTÜRK, FİKRET UYGUN (Ümraniye Büro) ÇAĞLAR BAKIR (Maslak Büro) •• Abone ve Dağıtım Müdürü MECİT YILMAZ •• Tanıtım ve Halkla İlişkiler Müdürü NİLAY ŞAHİNOĞLU DOYURAN •• Yayın Türü YAYGIN SÜRELİ Her ayın 1’inde yayımlanır DÜNYA SÜPER VEB OFSET A.Ş. MAKALE ........................................................................................................ 86 Satış örgütlerimizi değerlendirebilir miyiz? AL 5005’in delinmesinde işleme parametrelerinin çapak boyutları üzerine etkilerinin deneysel incelenmesi SARI SAYFALAR........................................................................................ 95 “GLOBUS” DÜNYA BASINEVİ 100. Yıl Mahallesi 34204 Bağcılar - İSTANBUL Tel: 0.212 440 28 66 - 67 Santral Tel: 0.212 440 24 24 Fax: 0.212 355 35 52 web site: www.makinamagazin.com.tr e-mail: makina.magazin@dunya.com Ücretsiz Danışma Hattı 0.800 219 20 24 ● 0.800 219 20 25 www.dunyastore.com •• Ofset Hazırlık ve Baskı DÜNYA YAYINCILIK A.Ş. •• Dağıtım DÜNYA SÜPER DAĞITIM A.Ş. NİSAN 2014 ● Makina Magazin 13 EDİTÖRDEN WIN Automation Fuarı 21’inci kez düzenlendi İ Özkan ÖZÇELİK İstanbul Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde 19-22 Mart tarihleri arasında düzenlenen WIN Automation Fuarı, bu yıl 21’inci kez kapılarını ziyaretçilerine açtı. Toplam 23 farklı ülkeden gelen katılımcıların yer aldığı etkinlikte, en son teknolojik yenilikleri barındıran ürünler tanıtıldı. 14 Makina Magazin ● NİSAN 2014 stanbul Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde 19-22 Mart tarihleri arasında düzenlenen WIN Automation Fuarı, bu yıl 21’inci kez kapılarını ziyaretçilerine açtı. Toplam 23 farklı ülkeden gelen katılımcıların yer aldığı etkinlikte, en son teknolojik yenilikleri barındıran ürünler tanıtıldı. Etkinlik kapsamında; otomasyon, elektrik-elektronik, akışkan gücü teknolojileri, taşıma, depolama, istifleme ve lojistik sektörleri tek çatı altında buluştu. Türkiye’den ve dünyadan toplam 77 bin 204 ziyaretçinin ağırlandığı WIN Automation Fuarı’nda, İtalya “Avrasya İş Ortağı” olarak yer aldı. 30 bin 684 metrekarelik bir alanda düzenlenen etkinlikte, Türkiye’den ve dünyanın farklı bölgelerinden gelen toplam bin 950 katılımcı ürün ve hizmetlerini sergiledi. WIN Automation Fuarı, yurtiçi ve yurtdışından toplam 87 kuruluş tarafından desteklendi. Etkinliği destekleyen kuruluşlar arasında; KOSGEB, TOBB, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı ve Orta Anadolu İhracatçıları Birliği de yer aldı. Etkinliğin ikinci fazı olan WIN Metalworking Fuarı ise, 5-8 Haziran tarihleri arasında yine Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Fuar; makina imalatı, metal işleme teknolojileri, birleştirme, kaynak ve kesme teknolojileri ile yüzey işleme teknolojilerini aynı çatı altında buluşturacak. Kalıpçılar Vadisi sektörün rekabet gücünü artıracak İhracatı 400 milyon dolar civarında olan Türk kalıp sektörü, 2020 yılında söz konusu miktarı 2 milyar dolara çıkarmayı hedefliyor. Otomotiv ve beyaz eşya gibi sektörlere paralel gelişen kalıp sanayii, geçen yıl yüzde 15 büyüdü. 2014’te iç piyasada daralma öngörülürken, sektörün yine de yılı büyümeyle kapatılması bekleniyor. Söz konusu büyümedeki temel etkenin yurtdışı kaynaklı projeler olacağı tahmin ediliyor. Şu anda yerli üreticilerin elinde yılın ilk yarısını yoğun şekilde geride bırakacak projeler bulunurken, iç pazardaki daralmadan dolayı yılın ikinci yarısıyla ilgili endişeli bir hava hakim. Döviz kurlarındaki artış, ihracat yapan firmalar için bir avantaj oluştururken, söz konusu durum, yatırım hazırlığında olan ve yatırım kararı almış firmaları ise olumsuz yönde etkiliyor. Çünkü, kalıp sanayiinde kullanılan takım tezgahları ile yazılımlar daha çok yurtdışı kaynaklı. Bu nedenle, döviz kurlarındaki artışın, gündemdeki yatırımların ertelenmesine neden olabileceği ifade ediliyor. Sektör için en önemli projelerin başında Kalıpçılar Vadisi geliyor. Söz konusu proje ile Türkiye kalıp üreticileri ihracatta rekabet avantajı yakalamayı hedefliyorlar. Ulusal Kalıp Üreticileri Birliği’nin (UKUB) geliştirdiği Kalıpçılar Vadisi projesi, 350 milyon dolarlık yatırımla, 350 dönüm arazi üzerinde, 2016 yılında Yalova’da faaliyete geçecek. ■ HABERLER İMMİB Endüstriyel Tasarım Yarışması’nda ödüller sahiplerini buldu İMMİB’in geleneksel hale getirdiği Endüstriyel Tasarım Yarışmaları 10. yılını doldurdu. Bu yıl dört farklı kategoride 336 tasarımcının 246 proje ile katıldığı yarışmada, 30 proje dereceye girerek ödül aldı. İ stanbul Maden ve Metaller İhracatçıları Birliği (İMMİB) tarafından düzenlenen Endüstriyel Tasarım Yarışması’nda ödüller sahiplerini buldu. Ödül töreni, İMMİB’in sektöre tasarımcı yetiştirmek amacıyla inşaa ettiği İMMİB Erkan Avcı Endüstriyel Tasarım Meslek Lisesi’nde gerçekleştirildi. Törene; Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, İstanbul Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) Başkanı Tahsin Öztiryaki, Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği Başkanı Fatih Kemal Ebiçlioğlu, İstanbul Kimyevi Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Murat Akyüz, Ekonomi Bakanlığı Daire Başkanı Bünyamin Kutlu, birlik yönetim kurulu üyeleri, tasarımcılar ve çok sayıda öğrenci katıldı. Tahsin Öztiryaki, “2008 yılından bu yana 17 tasarımcıyı yurtdışında prestijli akademilerde eğitime gönderdik” dedi. Öztiryaki: Ar-Ge sürekli gündemimizde Törende konuşan İMMİB Koordinatör Başkanı Tahsin Öztiryaki, ödül törenini, birlik tarafından yaptırılan Endüstriyel Tasarım Meslek Lisesi’nde yapmanın ayrı bir mutluluk olduğunu söyledi. Ar-Ge, inovasyon, tasarım, markalaşma ve katma de- 16 Makina Magazin ● NİSAN 2014 ğer kavramlarını sürekli gündemlerinde tuttuklarını kaydeden Öztiryaki, “Ekonomik büyümenin, istihdam artışının ve yaşam kalitesinin temel yolu bu kelimelerden geçiyor” dedi. 2005 yılında yarışmayı başlattıklarını kaydeden Öztiryaki, şöyle konuştu: “Yarışmanın amacı; öğrenci veya profesyonel Türk tasarımcıları sektöre kazandırarak, istihdam yaratmak, firmaların tasarım ile kazanabileceklerinin farkına varmalarını ve katma değerli ürünlerin ortaya çıkmasını sağlamak. 10 yıldır toprağa tohum atıyoruz ve meyvelerini de toplamaya başladık. Geçtiğimiz 10 yıla; 10 yarışma, 3 bin 300’den fazla başvuru, 300’den fazla ödül, 17 yurtdışı eğitim bursu, bir okul inşaatı, bir prototip merkezi, sayısız fuar ve sergi katılımı, yine sayısız workshop ve seminer sığdırdık. Yarışmalarımız sayesinde, en az 15 kişinin bu şekilde istihdam edildiğini öğrendik. 2008 yılından bu yana 17 tasarımcıyı yurtdışında prestijli akademilerde eğitime gönderdik. Şimdi bu tasarımcılar, yurtdışında ve Türkiye’de büyük firmalarda istihdam ediliyor. Belki de, yarın dünya trendlerine yön verecekler.” Büyükekşi: İnovalig projesi bizi heyecanlandırıyor Kısa vadeli dalgalanmalara prim vermediklerini, orta ve uzun vadeli düşündüklerini belirten TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi de, “2023 ihracat hedefimiz ortada. Bu hedefe ulaşmak için; Ar-Ge, inovasyon, tasarım ve marka konusuna önem veriyoruz. Şirketlerimizin kılcal damarlarına inovasyon kültürünü yerleştirmek için Türkiye’nin ilk inovasyon geliştirme programı olan İnovalig projesini hayata geçiriyoruz. Bu projemiz bizleri oldukça heyecanlandırıyor. Çünkü, bu projeyle Türkiye’deki firmaların ilk defa inovasyon karnelerini çıkaracağız. Dereceye girenler bizi Avrupa’da temsil edecekler” diye konuştu. Yarışma dört kategoride gerçekleştirildi İMMİB Endüstriyel Tasarım Yarışması 2014; Metal, Plastik, Elektrikli Küçük Aletler ve Konsept kategorisi olmak üzere dört kategoride gerçekleştirildi. Profesyoneller ve öğrenci dallarında ilk üçe girenler ile mansiyona hak kazananlar ödüllerini törenle aldılar. Profesyonel dalında birincilere 15 bin TL, ikincilere 10 bin TL, üçüncülere 7 bin TL ve mansiyon alanlara 4 bin TL ödül verildi. Öğrenci kategorisinde ise, birinciler 7 bin TL, ikinciler 5 bin TL, üçüncüler 3 bin TL ve mansiyon 2 bin TL alırken, toplamda 212 bin TL’lik ödül dağıtıldı. Konsept kategorisinde, Ezgi Yelekoğlu ve Altuğ Toprak “Orbits” adlı tasarımlarıyla ilk sırayı alırken, öğrenci dalında “Combo” isimli tasarımıyla Duygu Güloğlu birinci oldu. ■ HABERLER Çelik Teknoloji Semineri üçüncü kez düzenlendi ÇİB bünyesinde faaliyet gösteren Matil’in eğitim misyonu kapsamında sürdürdüğü Çelik Teknoloji Seminerleri’nin üçüncüsünde, “Çelik Üretiminde Maliyet Kontrolüne Yönelik Teknolojik Gelişmeler” konusu ele alındı. Ç elik İhracatçıları Birliği (ÇİB); çelik üretiminde maliyetleri azaltmak için dünyada kullanılan teknolojik yöntemleri mercek altına aldı. Bu yöntemlerden biri de, cüruf atıklarının değerlendirilmesi. Dünyanın birçok ülkesinde cüruf atıkları teknolojik gelişimle; kimyasal bileşimine bağlı olarak ayrıştırılabiliyor ve demiryolundan çimentoya, asfalttan çatı sistemlerine kadar birçok alanda tekrardan kullanılabiliyor. Üretim maliyetlerinde tasarrufu sağlayan diğer metotlar ise, metalurjik katkı malzemeleri ve hurda sahası yönetimi. ÇİB bünyesinde faaliyet gösteren Matil Malzeme Test ve İnovasyon Laboratuvarları A.Ş.’nin eğitim misyonu kapsamında sürdürdüğü Çelik Teknoloji Seminerleri’nin üçüncüsünde, “Çelik Üretiminde Maliyet Kontrolüne Yönelik Teknolojik Gelişmeler” konusu ele alındı. Açılışını ÇİB Başkanı Namık Ekinci’nin yaptığı seminere, seminer ortağı Harsco Metal ve Minareller Firması Genel Müdürü Franco Bruno ve firma temsilcilerinin sunumları ile devam edildi. Dünyanın birçok ülkesinde cüruf atıkları yönetimi, sistemleri geliştiren ve uygulayan Harsco Metal yöneticileri; bu konudaki uygulamaları, yöntemleri ve üretilen ürünler ile ilgili bilgileri, Türk çelik sektörü temsilcileri ile paylaştılar. Bugüne kadar atık olarak kabul edilen çelik üretim cüruflarının, artık teknolojik gelişmeler ile birlikte atık olmanın ötesine geçtiğini dile getiren yetkilliler, “Düzenli depolama alanlarında tutulan çelikhane ve pota ocağı cürufları, artık teknolojik yöntemlerin uygulanması ile çeşitli sektörlerde hammadde olarak de- Namık Ekinci, “Ürettiğimiz ürünleri dünyanın dört bir yanına ihraç ediyoruz” diye konuştu. 18 Makina Magazin ● NİSAN 2014 ğerlendirilebiliyor. Başta karayolları olmak üzere; depolar, park sahaları ve asfalt, beton bloklar, parke taşları gibi ürünlerde, tren yolu balastı, yol dolgusu gibi çok çeşitli uygulamalarda sentetik agrega olarak kullanılabiliyor. Buna yönelik olarak, Avrupa’da ve ABD’de standartlar geliştirilerek uygulamaya geçirildi” diye konuştular. “Metalurjik katkı malzemeleri üzerinde de duruldu” Seminerde, üretim maliyetlerini düşüren ana konulardan biri olan metalurjik katkı maddeleri üzerinde de durulduğunu aktaran yetkililer, şöyle konuştular: “Üretilen çeliğin kalite normlarına uygun olması ve nihai ürünün hedeflenen teknik özelliklere sahip olması için metalurjik katkı malzemeleri kullanılıyor. Bu malzemelerin geliştirilen yeni teknolojilerle etkin kullanılması ise, maliyetlerde düşüşü beraberinde getiriyor.” Maliyet kontrolü açısından en önemli maliyet kaleminin hurda olduğunu dile getiren yetkililer, “Hurda ile ilgili olarak; üreticileri tarafından entegre vinç sistemlerion line hurda taşıma ve boşaltma ile bilgisayar takip ve kontrolünden oluşan teknolojik gelişmelerin uygulanmasıyla, hurdayı doğru bir şekilde hazırlayıp ergiterek, önemli miktarlarda maliyet indirimi sağlanabilir” dediler. Ekinci: En önemli sektörlerden biri Türkiye ekonomisine en fazla katkı sağlayan sektörlerden biri olduklarını dile getiren ÇİB Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci, Türk çelik sektörünün üretimde dünyada sekizinci, Avrupa’da ikinci sırada olduğunu hatırlattı. Ekinci, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Ürettiğimiz ürünleri dünyanın dört bir yanına ihraç ediyoruz. Bu açıdan da, toplam çelik ihracatında yedinciliği, inşaat demiri ihracatında ise dünya liderliğini koruyoruz. Bu rakamlar bizi mutlu eden bir durum. Ancak, ihracat birim değerlerimiz açısından sıralamada istediğimiz seviyede değiliz. Özellikle, son iki yıldır uluslararası piyasalardaki rekabet koşullarının zorlaştığı hepimizin malumu. Bu nedenle, üretim maliyetlerimizi kontrol etmek, azaltma yoluna gitmek daha da önemli hale geldi.” “Katma değerli ürünler öne çıkıyor” Çelik sektörü üzerindeki diğer çevresel yükler nedeniyle, rekabet güçlerinin daha da zorlaştığını kaydeden Ekinci, bundan dolayı katma değeri yüksek ürünlerin üretilmesinin ve ihraç edilmesinin ön plana çıkmaya başladığını belirtti. Ekinci, “Bütün bu detayları göz önüne alarak, sektör temsilcilerimiz adına dünyadaki teknolojik gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Tüm dünyada kullanılan, maliyetlerimizi düşürecek metotlar ile katma değeri yüksek ürünlere ulaşarak, ihraç değerlerimizi yükseltmeye açığız. Gerek üretim, gerekse ihracat açısından dünyadaki yerimizi daha da üst sıralara çıkarmaya odaklandık. Bu doğrultuda, Matil şirketimiz ile birlikte; sektör temsilcilerimizin gelişimine katkı sağlayacak, merak edilen ve araştırılması istenen tüm konularda seminerler düzenlemeye devam edeceğiz” diyerek sözlerini noktaladı. ■ HABERLER Destek Patent Patent Bölüm Yöneticisi Hakan Özcan: Ar-Ge yapmak artık daha kârlı Yeni düzenlemeye göre, patentli üretim yapan şirketlerin yararlanacağı yüzde 50 vergi indiriminden, Ar-Ge çalışması yapmayan, ama patentini kiralayan firmalar da yararlanabilecek. P atentli buluşların ticarileştirilmesi ve üretimi için önemli vergi teşvikleri getiren düzenlemenin yürürlüğe girmesiyle, Türkiye’deki Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinin ülke ekonomisine katkı yapması yolunda büyük bir adım atıldı. Yeni düzenlemeye göre; patent hakkının kiralanması (lisanslanması), devri veya satışı sonucunda elde edilen kazançlar ile patentli buluşun üretime konu olacak şekilde pazarlanması sonucunda elde edilen kazançların yüzde 50’si için kurumlar vergisi veya gelir vergisi alınmayacak. Düzenlemenin getirdiği vergi avantajının, sadece Ar-Ge yapan şirketler için geçerli olmadığını belirten Destek Patent Patent Bölüm Yöneticisi Hakan Özcan, “Kendisine ait patenti olmayan, ancak başkasından patent kiralayarak üretim yapmak isteyenler de vergi teşvikinden yararlanabilecek” diye konuştu. Patent kiralaması hakkında da açıklamalarda bulunan Özcan, şöyle konuştu: “Lisans olarak adlandırılan patent kiralamasında, patent sahibi geliştirdiği teknolojiyi kullanmak isteyen herkese, koruma süresi boyunca kullanım izni verebilir. Bu da, teknoloji üretimi yapmayan bir şirketin, üretilmiş bir teknolojiyi ticari olarak değerlendirme imkânına sahip olmasını sağlar. Yani, yeni düzenlemeye göre; kendisi Ar-Ge çalışması yürüt- memiş olan bir firma, lisans alarak yaptığı üretim sonucunda da yüzde 50 vergi indiriminden yararlanacak.” Şimdiye kadar özellikle “patent mülkiyeti elde edilmesi” ile ilgili bazı kanunların kabul edildiğini söyleyen Özcan, yürürlüğe giren düzenlemenin ilk kez “patent kiralaması” için uygulamaya girecek olmasıyla büyük önem taşıdığını vurguladı. Özcan, “Uygulama ile patenti alınmış çok sayıda yeni teknolojinin üretilme imkânı da yakalanmış olmaktadır. Ayrıca bu süreç, Ar-Ge çalışmaları sonucunda firmaları patent almaya özendirerek, yerli patent sayılarının artmasına da destek olacaktır” diyerek sözlerini noktaladı. ■ Hakan Özcan, “Yeni düzenleme ile patenti alınmış çok sayıda yeni teknolojinin üretilme imkânı da yakalanmış olmaktadır” dedi. HABERLER Otomotiv endüstrisi ihracattaki liderliğini geri aldı Otomotiv endüstrisinde 11 aydır kesintisiz devam eden ihracat artışı, büyüme hızında Türkiye’nin genel ihracatını solladı. Şubat ayında 1 milyar 836 milyon dolar ihracat yapan sektör, Ocak ayında devrettiği ihracat liderliğini de geri aldı. O tomotiv endüstrisinde iç pazarda satışlarda sıkıntılar yaşansa da, sektörün yüzü ihracatla gülmeye devam ediyor. 11 aydır kesintisiz artış trendinde olan sektörün dış satışları, Şubat ayında da yüzde 3 büyümeyle 1 milyar 836 milyon dolar oldu. Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği’nin (OİB) ihracat verilerine göre, son 12 aylık dönemde 21 milyar 456 milyon dolarla Türkiye’nin artış hızını katlayarak yüzde 12,3 seviyesinde büyüyen otomotiv endüstrisi, Ocak ayında devrettiği ihracat liderliğini Şubat ayında geri aldı. Sabuncu: Gelecek için umutlarımız artıyor Otomotiv endüstrisinin ihracat artışında sürdürülebilir bir ivme yakalamasıyla, ana ve yan sanayiinin yüzünün gülmeye devam ettiğini ifade eden OİB Başkanı Orhan Sabuncu, şöyle konuştu: “Özellikle, en büyük ihracat pazarı AB ülkeleOrhan Sabuncu, “AB ülkelerine gerçekleştirilen ihracattaki yüzde 7 seviyesindeki artış, konjonktüre göre hayli olumlu” diye konuştu. 20 Makina Magazin ● NİSAN 2014 rine yönelik de son aylarda sürekli bir artış trendi yakalanması gelecek adına umutları artırıyor. AB ülkelerine gerçekleştirilen ihracattaki yüzde 7 seviyesindeki artış, konjonktüre göre hayli olumlu. Ayrıca, yan sanayiimizin de istikrarlı olarak büyümesine devam etmesi de; altyapı olarak, kaliteli üretim olarak geldiğimiz seviyenin gurur verici olduğunu gösteriyor.” Yan sanayiinin payı yüzde 43 Şubat ayı verilerine göre, ürün grupları incelendiğinde, yan sanayii yüzde 6 artış ile 798 milyon dolarlık dış satışa imza attı. Yan sanayiinin ihracat içindeki payının ise, yüzde 43 seviyesinde olması sektör dinamiklerinin göstergesi oldu. Binek otomobiller ürün grubu da, söz konusu dönemde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 1 büyüme ile 601 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar yüzde 2 azalış- la 331 milyon dolar, otobüs-minibüs-midibüs ürün grubu da, yüzde 1 gerilemeyle 74 milyon dolarlık ihracata imza attı. Diğer başlığı altındaki ürünlerde de, yüzde 24 büyümeyle 32 milyon dolarlık dış satış gerçekleştirildi. Yılın ilk iki aylık döneminde ise, yüzde 5 artışla 3 milyar 423 milyon dolarlık ihracat gerçekleşirken, yan sanayii yüzde 10 büyüme ile 1 milyar 601 milyon dolarlık ihracat yaptı. Binek otomobillerde ise, yüzde 8 yükselişle 1 milyar 94 milyon dolarlık dış satış yapıldı. Yine aynı dönemde, eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlarda yüzde 11 gerilemeyle 555 milyon, otobüs-minibüs-midibüs ürün grubunda yüzde 1 azalışla 122 milyon dolar ihracat gerçekleştirildi. Diğer başlığı altındaki ürünlerde de, yüzde 18 büyümeyle 50 milyon dolarlık ihracat yapıldı. Almanya liderliğini sürdürüyor Ülke bazlı ihracatta ise, Şubat ayında Almanya liderliğini sürdürdü. Bu ülkeye geçtiğimiz ay yüzde 14 artışla 290 milyon, Fransa’ya yüzde 5 azalışla 201 milyon, Birleşik Krallık’a da yüzde 7 büyümeyle 185 milyon dolarlık dış satış yapıldı. Ülke bazlı ihracatta Slovenya’ya yüzde 80 artışla 55 milyon, İspanya’ya ise yüzde 28 yükselişle 78 milyon dolarlık dış satış gerçekleştirildi. Yılın ilk iki ayında; Almanya’ya yüzde 19 yükselişle 569 milyon, Birleşik Krallık’a yüzde 13 büyümeyle 366 milyon, Fransa’ya ise yüzde 4 gerilemeyle 337 milyon dolarlık dış satış yapıldı. İki aylık dönemde, İsrail’e yüzde 141 artışla 98 milyon dolarlık ihracat yapılması ise, ülke bazında önemli bir gelişme oldu. ■ HABERLER BTSO, firmaları yurtdışına çıkaracak Yurtdışına çıkacak firmalara destek sağlayacak olan Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, öncelikli olarak 50 firmayı yurtdışına götürecek. Zehra ORUÇ / BURSA B ursa’daki 12 bin firmayı dört yıl içinde yurtdışına çıkarmayı hedeflediklerini belirten Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Başkanı İbrahim Burkay, “Dünya hem çok küçük, hem de fırssatlarla dolu. Bursalı firmalara bunu göstermeliyiz” diye konuştu. BTSO olarak, geçen yılın Eylül ayından itibaren 16 makro projeye start verdiklerini dile getiren Burkay, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Şimdiye kadar beş makro projeyi hayata geçirdik. Aynı zamanda, ‘Global Acency’ projesi ile de, Bursa iş İbrahim Burkay, “Yılda 3 bin firmayı yurtdışına götüreceğiz. Dört yıl içinde dünyasının ufkunu açmak için 12 bin firmayı dünya ile buluşturmayı yurtdışı turları düzenleyeceğiz. planlıyoruz” dedi. Yurtdışına çıkacak firmalara 1.000 TL destek vereceğiz.” Firmalara sadece maddi destek vermeyeceklerini söyleyen Burkay, aynı zamanda firmaların bakış açılarını genişletmeye yardımcı olmayı da hedeflediklerini vurguladı. Burkay, “Yılda 3 bin firmayı yurtdışına götüreceğiz. Dört yıl içinde 12 bin firmayı dünya ile buluşturmayı planlıyoruz” dedi. “Öncelikli olarak 50 firmayı yurtdışna götüreceğiz” Proje ile çok sayıda işadamının ilk defa yurtdışına çıkacağını aktaran İbrahim Burkay, şunları söyledi: “Öncelikli olarak, 50 firmayı yurtdışına götüreceğiz. Bu firmalar arasında ilk defa pasaport alan, daha önce yurtdışına çıkmamış işadamları var. BTSO olarak, iş dünyasının ufkunu genişletmek ve onların dünyada olup bitenlerden haberdar olmasını sağlamayı istiyoruz.” Yurtdışına çıkan firmaların en büyük sıkıntılarının karşılarında muhattap bulamamak olduğunu ifade eden İbrahim Burkay, “BTSO, burada öncü görev üstlenecek. Firmalara, yatırımcıları bulmaları konusunda yardımcı olacağız. Bu sebeple, sektör izleme şubesi oluşturduk” diye konuştu. ■ NİSAN 2014 ● Makina Magazin 21 HABERLER ALB Menkul Değerler Analisti Cem Gönen: Çin ve Japonya’dan gelen ekonomik veriler tedirginlik yaratıyor Çin ve Japonya’dan gelen verilerin piyasaları tatmin etmediğini söyleyen Cem Gönen, söz konusu rakamların; Amerika ve Avrupa henüz tam toparlanamamışken, Asya’da kriz mi çıkıyor? sorusuna neden olduğunu belirtti. A merika ve Avrupa henüz tam toparlanamamışken Asya’da kriz mi çıkıyor? ALB Menkul Değerler Analisti Cem Gönen’e göre dünyanın ikinci en büyük ekonomisi Çin’den ve Japonya’dan gelen veriler, piyasaları tatmin etmiyor. ABD’den sonra en büyük güç olarak gösterilen Çin ve Japonya’da açıklanan verilerin piyasaları tatmin etmediğini söyleyen Gönen, “Özellikle Çin, şu anda küresel piyasaların lokomotifi olarak adlandırılırken, son dönemde açıklanan büyüme rakamları, sanayi üretimleri, ticaret dengeleri ve Yuan’ın değer kayıpları piyasalarda tedirginlikle izleniyor. Diğer tarafta ise, Japonya 15 yıldır deflasyonla savaşmaya devam ediyor. Ancak, artık halkın fiyatların düşmesine alışması merkez bankasının önündeki en büyük engeli oluşturuyor. Japonya merkez bankası, deflasyon ile savaşına asgari ücretleri artırarak önlem almaya çalışsa da, halkın artık düşen fiyatlara alıştığı söylenebilir” diye konuştu. Cem Gönen, “Çin’de ve Japonya’da olası bir krizin patlak vermesi halinde, küresel piyasalar bu durumdan olumsuz etkilenecektir” dedi. “En büyük fark merkez bankaları rezervleri” Asya harici gelişmiş ülkelerle Asya ülkeleri arasında ortaya çıkan en büyük farkın, merkez bankalarının rezervleri olduğunu savunan Cem Gönen, konuyla ilgili şunları söyledi: “ABD ve Avrupa ülke rezervlerinin ortalama yüzde 70’inin altın olduğu ön plana çıkıyor. ABD’de bu oranın yüzde 76,3, Almanya, Fransa ve İtalya’da ise yüzde 72 civarında ol- 22 Makina Magazin ● NİSAN 2014 duğunu görüyoruz. Asya ülkelerinde ise daha farklı bir senaryo var şu an için. Çin ve Japonya’nın rezervlerine baktığımız zaman, ABD tahvillerine daha bağlı oldukları görülüyor.” Japonya ve Çin’in, ABD ekonomisinin en büyük destekçisi olduğunun, sahip oldukları ABD tahvilleriyle ortaya çıktığını kaydeden Gönen, “Çin, 2013 sonunda 1,314 trilyon dolarlık ABD tahvil rezervine sahip. Japonya’da ise, bu rakamın 1,186 trilyon dolara ulaştığı biliniyor. Piyasada şu an için 5,65 trilyon dolarlık ABD tahvili olduğunu varsayarsak, bunların yüzde 45’inin Japonya ve Çin’de olduğu ortaya çıkıyor” dedi. “Çin’in altın rezervi az” Çin’deki altın rezervleri ile ilgili de değerlendirmede bulunan Cem Gönen, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Çin’in şu an için dünyadaki en büyük ikinci ekonomi olduğunu biliyoruz. Dünyadaki üretim ve tüketimin en fazla olduğu Çin piyasasındaki en büyük sorun, altın rezervlerinin az olması. Çin, yıllık 413 ton üreterek dünya altın üretiminin yüzde 14,40’ını karşılarken, rezervlerinin sadece yüzde 1,7’sinin altın olması, gelecek yıllarda altına olan talebin artması ihtimaline işaret ediyor. Merkez bankasının altın rezervlerini ABD rezervlerine denk tutma isteği ve Japonya ile Çin’deki ekonomik durgunluğun, altında fiziksel talebe yönlendirmesi, uzun vadede altın fiyatlarını etkileyebilir.” “Çin ile ilgili durgunluk endişesi yaşanıyor” Endüstriyel üretimin öncüsü olan bakır fiyatlarının 2011 yılında yaşanan sert düşüş sonrasında toparlandığını ifade eden Gönen, “Ancak, yaşanan bu durgunlukla beraber, yeniden 2011 dip seviyelerini test ettiğini ve bu seviyelerin altında işlemlerine devam ettiğini görüyoruz. Bakırın en önemli özelliği, yüzde 100 kullanılır olması. Madenden çıkarılan her bakırın sanayide kullanılması ve taleplerin tekrardan azalması, acaba Çin’de bir durgunluk mu geliyor sorusunu ön plana çıkartıyor. Bu ülkede yaşanacak bir durgunluğun, küresel piyasalardaki risk algısını fazlasıyla artırabileceğini unutmamalıyız” diye konuştu. “Küresel piyasaları olumsuz yönde etkiler” Çin’de ve Japonya’da olası bir krizin patlak vermesi halinde, küresel piyasaların bu durumdan olumsuz etkileneceğini ifade eden Cem Gönen, şunları aktardı: “ABD tarafında ise, tahvil alımının kademeli azaltılarak devam ettiğini ve sonbaharda bitirileceğini biliyoruz. ABD endeksleri ise, tarihi zirveler yapmaya şu an için devam ediyor. Küresel piyasalardaki dolar bolluğu şu an için ABD endekslerine olan ilgiyi artırmaya devam ediyor. Ancak, Japonya ve Çin tarafında yaşanabilecek bir krizin küresel piyasaların tamamını etkileyebileceğini varsayarsak dikkatli olunmalıdır.” ■ HABERLER İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan: Siyasi istikrar çok önemli Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı’nda konuşan Erdal Bahçıvan, yükselen siyasi tansiyonun ekonomik risk taşıdığını ifade etti. İ stanbul Sanayi Odası (İSO) Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı, bu yılki ilk buluşmasını İSO Vakfı Mesleki Eğitim Kompleksi’nde gerçekleştirdi. İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay ve İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıya çok sayıda üye katıldı. Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, yılda iki kez yapılan meslek komiteleri ortak toplantılarının, sanayinin sorunlarının konuşulduğu önemli ve gelenekselleşmiş platformlardan biri olduğunu vurguladı. Üyelere, her meslek komitesinin çok önemli üç temel sorununun söz konusu toplantılarda dile getirilmesi çağrısında bulunan Bahçıvan, sözlerini şöyle sürdürdü: “İSO olarak, üyelerimizin düşünce ve sorunlarına önem veren bir yaklaşıma sahibiz. Meslek komitelerinin yakın ilişki içerisinde olması, sorunların doğru bir şekilde aktarılmasında önemli rol oynamaktadır. Bu kapsamda, kısa bir süre içinde açılacak yeni web sitesi ile her bir meslek komitesine ait oluşturulacak mikro siteler, meslek komitelerinin üyeleri ile ilişkilerini canlı tutacak.” İSO’nun yeni üyelerine daha iyi hizmet vermek amacıyla Yenibosna ve Ümraniye’de birer Erdal Bahçıvan, “Yabancı yatırımcılar temsilcilik açtığını da kaydeden yatırım kararı alırken, gözettikleri en önemli değişkenlerden birisi de siyasi Bahçıvan, böylece, oda üyelik istikrardır” dedi. müracaatından kapasite ve ekspertiz raporları talebine kadar birçok konuda hizmet vereceklerini kaydetti. “Türkiye’nin algısını olumsuz etkiliyor” Türkiye’de son dönemlerde yükselen siyasi tansiyonun, ekonomi açısından önemli riskler oluşturduğuna dikkat çeken Erdal Bahçıvan, “Söz konusu riskler, Türkiye’nin yurtdışındaki algısını olumsuz etkilerken, ekonominin iç ve dış kırılganlıklarını da artırıyor. Zira, yabancı yatırımcıların gelişmekte olan ekonomilere ilişkin yatırım kararı alırken gözettikleri en önemli değişkenlerden birisi de siyasi istikrardır. Özel sektörün omuzlarındaki 270 milyar dolarlık borç dikkate alınarak, finansal istikrarı bozacak siyasal istikrarsızlıktan kaçınılması gerektiğini bir kez daha ifade etmek istiyorum” dedi. ■ NİSAN 2014 ● Makina Magazin 23 HABERLER Endüstriyel robotların önemi panelde anlatıldı OSTİM’de düzenlenen panelde, endüstriyel robotların sanayideki önemi ve yatırım aşamasında dikkat edilmesi gereken konular anlatıldı. Etkinlikte ayrıca, TÜBİTAK, Kalkınma Ajansları ve KOSGEB’in endüstriyel robot yatırımları için destek verdiğinin de altı çizildi. E ndüstriyel robotlar, Türk sanayiinde de yerini alıyor. Aktif Sanayici ve İşadamları Derneği, OSTİM’de düzenlediği panelde, endüstriyel robotların sanayideki önemini ve bu kapsamda verilen teşvikleri sanayicilere anlattı. Panelin katılımcılarından İntecro firmasının kurucularından Ali Şen, endüstriyel robot yatırımı için öncelikle karar verilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Yapılacak yatırımın, sanayici ve çözüm ortaklarıyla değerlendirilmesi gerektiğini belirten Şen, “Partnerlerinizle oturup, yatırımı nasıl realize edeceğinizi adım adım görüşmeniz gerekir” dedi. İlk etapta verimlilik çok düşük de olsa, kısa vadede diğer adımların devreye girmesiyle verimliliğin artacağına işaret eden Şen, şöyle konuştu: “Bir yerden başlamalısınız ve bu kültürü kazanmalısınız. Eğer robotu bünyenize almak istiyorsanız, bir operatöre ihtiyacınız var. Tıpkı CNC operatörü gibi, robot operatörünüz olmalı.” “Robot yatırımları için destek de veriliyor” Robotların, maliyet anlamında erişilemez olmadıklarını dile getiren Şen, TÜBİTAK, Kalkınma Ajansları ve KOSGEB’in endüstriyel robot yatırımları için destek verdiğini aktardı. Şen, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Önce- 24 Makina Magazin ● NİSAN 2014 likle yatırımı doğru planlamak, sonrasında finansman kısmına bakmak gerekli. Sanayicilerin bu teşvikleri incelemesinde yarar var. Endüstriyel robotu; üç veya daha fazla eksenden oluşan, programlanabilir, yenilenebilir, öğrenebilir, beraberinde güvenlik unsurları, çevre ile iletişimi olan elektromekanik monipilatörler olarak tanımlayabiliriz. Farklı ülkelerde farklı tanımlar olsa da, robotun genel tanımı böyle ifade ediliyor.” Genel olarak ISO8373 standardının robotu tanımladığını dile getiren Şen, “Robotlar, bir işi yaparken insandan daha hassastır. Örneğin; yüzde 1 milimetre hassasiyetle iş yapabilirler. Aynı pozisyona milyonlarca kez gitme eylemini gösterebilirler. İnsanda böyle bir kesinlik elde etmek mümkün değil. Daha yüksek hassasiyetleri size sürekli verme garantisi sağlıyorlar. Ayrıca robotlar; acıkmaz, susamaz ve yorulmaz” diye konuştu. “OSTİM gizli bir sandık gibi” OSTİM OSB’nin, sanayi anlamında bir gizli sandık olduğunu anlatan Ali Şen, şöyle devam etti: “Küçücük bir yerde, devası bir pres yatırımı görüyorsunuz. Makina alınmış ve üretim yapılıyor. Ama onu iyileştirme adına, sürdürülebilirlik adına, rekabetçi olabilmek adına yapılan bir şey yok. Sanayici, makinayı kimse görmesin diye adeta saklıyor. Bu durumu henüz an- lamış değiliz. Ama bir sorun olduğu kesin, amacımız bu sorunları ortadan kaldırmak.” Türkiye’de robot uygulamaları yapan çok önemli firmaların olduğunu dile getiren Şen, sektörün çok genç olduğunu söyledi. İsveç’e ilk kez bir Türk firmasının, robot mühendisliği yapabilmek için şirket açtığını vurgulayan Şen, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yüzde 100 yerli bir firmanın böyle bir girişime imza atması gurur verici. Siz talepte bulunmadığınız sürece, endüstriyel robot üretimi yapan firmalar sizleri görmeyecektir. KOBİ’lerin gelişmesinde bu teknolojiler çok önemli. Dolayısıyla, bunları takip etmenizde fayda var.” “Çok farklı sektörlerde yer almaya başladı” Endüstriyel robotların çok farklı sektörlerde yer almaya başladığını kaydeden Ali Şen, “Robotlar artık parça işleyebiliyor. Mermer, ahşap, kalıpçılık, modelleme, dökümcülük çözümlerinde efektif çözümler yapabiliyorlar. Araştırdığınızda, robotların çok ekonomik olduğunu da göreceksiniz. Bir endüstriyel robotu, altı eksenli CNC gibi kullanabiliyorsunuz. Esnek üretim yapıyorsanız ve takım tezgahlarınız varsa, bir robotla üç tezgahı kontrollü vaziyette yönetebilirsiniz. Türkiye’de 100 bin kişiye düşen robot sayısı HABERLER 0,2’dir. Japonya’da bu rakam 100 binde 326, Almanya’da 100 binde 96 ve Kore’de yüz binde 112’dir. Türkiye’nin 2023 vizyonunda, katma değerli üretim, kalite, sürdürülebilirlilik ve tekrarlanabilirlik çok önemli bir yer tutuyor” dedi. “Geleceğin en önemli konularından” Robotların, geleceğin en önemli konularından biri olduğuna dikkat çeken Şen, şunları söyledi: “Bunu biz kabul etmesek de, dünya bu şekilde değerlendiriyor. Biz robot yapmaktan bahsederken, insanlar bunu bırakmış. İnsanlar robotları kullanarak üretiyor. Biz bugün bir endüstriyel robot üretebiliriz ama emin olun, bunu 1960’ta yapan firmalar kadar ucuz ve kaliteli yapamayız.” İkinci el robotlar konusunda da uyarıda bulunan Ali Şen, “Robotlar da özelliklerini kaybediyor. Almaya müsait bir taraf bulunursa satılıyor. Bedava bile verilse, ikinci el endüstriyel robotları fabrikanıza sokmanızı tavsiye etmiyoruz. İkinci el robotu işe yarar hale getirmek için yapacağınız harcama, sıfır robot maliyetini geçecektir” diye konuştu. Türkiye’de endüstriyel robot pazarının hareketlendiğine dikkat çeken Şen, bunun da iyi bir şey olduğunu söyledi. Şen, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “2008’den bugüne yüzde 400’lük artış söz konusu. Türkiye, 2001’de yılda 50 endüstriyel robot alırken, bugün 3 bin 200 civarında yıllık ortalaması olan bir robot entegrasyonuna sahip. Bu sayının ne kadarı verimli çalışıyor derseniz, o da ayrı sorun. Çünkü, sanayici robottan korkuyor ve robotlar atıl kalıyor. Her zaman risk vardır; fizibilite, proje çalışması bu yüzden çok değerlidir. Doğru partnerlerle çalıştığınız sürece, başarılı olmama şansınız yok.” “Robotlar insanları işsiz bırakmaz” Robotların niteliksiz, ağır işlerle birlikte, gerçekten insan fizyolojisinden çok yüksek kalitede işleri yaptığını belirten Ali Şen, robotların asla bir insanı işsiz bırakmadıklarını ifade etti. Şen, “Bu yanlış bir algı, eğer aksi olsaydı, bugün Japonya ve Almanya olmazdı. Robotların devreye girmesi demek, operatörlerin atılması demek değildir. Robotların devreye girmesi, operatörleri farklı birimlerde değerlendirmektir. Şu anda kim otomasyon sistemlerinde robotları kullanmaya başlarsa, üretkenlik anlamında öne geçme şansını yakalayacaktır. 25-30 yıl önce CNC’ler devreye girdiği gibi, bugünlerde de sanayide robotlar devreye giriyor” dedi. Üretim süreçlerinde endüstriyel robotların olması gerektiğinin farkına vardıklarını belirten Aktif Yönetim Kurulu Başkanı Ufuk Bayraktar ise, Türkiye’nin çok zaman kaybettiğini ve teknoloji transfer merkezlerinin bu anlamda önem taşıdığını kay- detti. Bayraktar, konuşmasına şöyle devam etti: “Sanayicilerimiz, Ar-Ge ve inovasyonla üretimlerini belli bir noktaya getirmiş ve kabuklarını kırmışlardır. Sanayicilerimiz artık; ürününü dünyaya nasıl satabileceklerini, nasıl rekabet edebileceklerini, üretim teknolojilerini kullanarak, üretim maliyetlerini nasıl düşürebileceklerini ve katma değeri nasıl yükseltebileceklerini araştırıyorlar.” Türkiye’de ileri teknolojik ürün yüzdesinin yüzde 3,5 olduğunu hatırlatan Bayraktar, bunun ihracattaki payının ise yüzde 3,7 olduğunu bildirdi. 2012-2013 değişiminde, ihracattaki payda pozitif bir gelişmenin olmadığına değinen Bayraktar, “Üniversite-sanayi işbirliğine inanmış bir oluşumuz. İşletmelerimizde otomasyonu, robotu nerede kullanacağımızı bilmiyoruz. Taşıma maliyetlerini nasıl azaltacağımızı bilmiyoruz. Bazen bir ustanın çıkarımıyla yönlendiriliyoruz. 10 yıl aynı yöntemi devam ettiriyoruz. Sonra hasbelkader yurtdışında rakip firmanın işletmesini gördüğümüz zaman; ‘Biz iyi ayakta kalmışız, iyi rekabet etmişiz’ diyoruz. Dolayısıyla, her şeyden önce, ürettiğimiz ürün ile ilgili fizibiliteyi iyi yapmalıyız. Sizleri öncelikle işletmelerimizde görmemiz lazım. Süreçlerimizde artık endüstriyel robotların olması gerektiğinin farkına vardık. Ülke olarak çok zaman kaybettik. Teknoloji transfer merkezleri de bu yüzden Türkiye için önem taşıyor.” ■ HABERLER Türkiye’nin Şubat ayı ihracatı yüzde 4,3 arttı Şubat ayında 12 milyar 93 milyon dolarlık dış satışa imza atan Türkiye, böylece yılın ilk iki ayında toplam 24 milyar 565 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Şubat’ta en çok ihracatı, 1 milyar 836 milyon dolar ile otomotiv sektörü yaptı. T ürkiye’nin Şubat ayında gerçekleştirdiği ihracat, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 4,3 artarak, 12 milyar 93 milyon dolar oldu. İlk iki aylık ihracat ise, yüzde 6,5 artarak 24 milyar 565 milyon dolar olarak gerçekleşti. Şubat ayı ihracat rakamları Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi tarafından, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin de katıldığı toplantıyla Denizli’de açıkladı. Şubat ayında en fazla ihracatı, 1 milyar 836 milyon dolar ile otomotiv sektörünün yaptığını aktaran Büyükekşi, “Hazırgiyim ve konfeksiyon sektörümüz 1 milyar 489 milyon dolar ihracat ile ikinci sırada, kimyevi maddeler sektörümüz ise, 1 milyar 449 milyon dolar ile üçüncü sırada yer aldı” diye konuştu. Söz konusu dönemde, en fazla ihracat yapılan üç ülkenin Almanya, Irak ve İngiltere olduğunu ifade eden Büyükekşi, şöyle konuştu: “Almanya’ya ihracatımız geçen yılın aynı ayına göre yüzde 7 artarken; Irak’a ihracatımız yüzde 19, İngiltere’ye ihracatımız da yüzde 7 artış gösterdi. Şubat ayında; (Soldan sağa): TİM Başkanvekili Mustafa Çıkrıkçıoğlu, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, DENİB Başkanı Süleyman Kocasert ve SSI Başkanı Latif Aral Aliş. 26 Makina Magazin Etiyopya’ya ihracatımız yüzde 235, Hırvatistan’a yüzde 188, Fas’a yüzde 97, Birleşik Arap Emirlikleri’ne yüzde 90, Şili’ye yüzde 86, Suriye’ye yüzde 81 ve Nijerya’ya yüzde 70 artış gösterdi. AB’ye ihracatımız yüzde 8 artarak, 5,4 milyar dolara yükseldi. Ortadoğu’ya ihracatımız yüzde 19, Afrika’ya ve Kuzey Amerika’ya da yüzde 5 artış gösterdi.” “Sakarya ihracatını yüzde 83 artırdı” En fazla ihracat yapan ilk 10 il arasında ihracatını en fazla artıran şehrin yüzde 83 ile Sakarya olduğunu vurgulayan Büyükekşi, “Bu ili; yüzde 14 ihracat artışıyla Gaziantep ve yüzde 8 ihracat artışıyla İstanbul takip etti. Ankara’nın ihracatı yüzde 7 artarken, Denizli’nin ihracatı yüzde 5, Manisa’nın ve Hatay’ın yüzde 1’er arttı. Bursa’nın ihracatında yüzde 2 gerileme yaşanırken, İzmir’in ihracatı yüzde 3, Kocaeli’nin yüzde 13 düştü. Denizli, Şubat ayında yakaladığı yüzde 5 ve yılın ilk iki ayında yakaladığı yüzde 9 ihracat artışı ile Türkiye ortalamasının üzerine çıktı” dedi. “Firmalarımız çok dikkatli olmalı” Dünya ekonomisinde yaşanan gelişmelere de değinen TİM Başkanı Büyükekşi, şunları söyledi: “Bu yılki gidişatı şekillendirecek önemli unsurlardan biri, daha önceki açıklamalarımızda da vurguladığımız gibi ABD Merkez Bankası FED’in parasal genişlemeden çıkışı. FED, küresel kriz sonrası başlattığı genişlemeci para politikasını terk ediyor. Gelişen ülkelerde ortaya çıkan sıkıntılara rağmen, ABD’deki ekonomik veriler iyi gelmeye devam ettikçe, FED parasal genişlemeden çıkış takvimini sürdürecek. Muhtemelen Mart-Nisan-Haziran ve Eylül aylarındaki toplantılarda da genişlemeyi kademeli olarak azaltacak. ABD’de, Ocak ayı konut satışları oldukça düşük çıktı. Bu ve benzeri gelişmeler neticesinde, FED’in politikalarında bir değişiklik öngörülmüyor. Ancak, olası oynaklıklara karşı ihtiyatlı olmak gerekiyor. Zira, Ukrayna’daki son günlerdeki kritik gelişmeler de, yakın coğrafyadaki dinamikleri olumsuz etkileyebilir. Firmalarımızın bütün bu riskleri gözeterek, kısa vadeli nakit akışı yönetimlerine ve kaynak kullanımlarına azami şekilde dikkat etmesi önem taşıyor.” “Önemli çalkantılar yaşandı” FED’in politikalarından dolayı finansal piyasalarda önemli çalkantılar yaşandığını ve yaşanmaya devam ettiğini belirten Büyükekşi, “Bununla birlikte, reel ekonomi tarafında ise çok önemli ve pozitif gelişmeler yaşanıyor. Dünya ekonomisi ve küresel talep bir normalleşme süreci içerisine girdi. Özellikle, gelişmiş ülkelerde büyüme beklentileri artıyor. ● NİSAN 2014 HABERLER çeyreğinde, yeni pazarlara girebildiklerini belirten firmaların oranı 16 çeyrek sonra tekrar yüzde 40’a ulaştı. İhracatçılarımız atılım yapmaya başladılar. İhracatçılarımızın 2014’e ilişkin büyüme beklentisi yüzde 4,2 olarak şekillendi ve istikrar ve öngörülebilirlik vurgusu da devam etti.” “Üzerimize düşen görevi yapıyoruz” Mehmet Büyükekşi, FED’in politikalarından dolayı finansal piyasalarda önemli çalkantılar yaşandığını ve yaşanmaya devam ettiğini söyledi. Gelişmiş ülkelerdeki büyüme eğilimi dünya genelindeki talebi de destekliyor. Avrupa Birliği ve Euro Bölgesi de, 2013 yılının son çeyreğinde büyümesini sürdürdü. Dünyanın en büyük 20 ekonomisi, beş yıl içinde 2 trilyon dolarlık üretim artışı ve 10 milyonlarca yeni istihdam oluşturma hedefini benimsediler. G-20 ülkeleri, 2014-2018 döneminde büyüme temposunu 2 puan artırmayı hedefliyor” diye konuştu. Bu yıl hem gelişmiş ülkeleri, hem de gelişmekte olan ülkeleri bekleyen güzel bir büyüme ve ticaret ikliminin olduğunu söyleyen Büyükekşi, Avrupa’da büyüme beklentilerinin pozitif yönde olduğunu ifade etti. AB’nin, üç çeyrektir bir önceki çeyrek döneme göre büyüdüğünü aktaran Büyükekşi, dünyadaki ekonomik gelişmelerden Türkiye’nin de maksimum derecede istifade edebilmesinin büyük önem taşıdığını vurguladı. “2014 yılından umutluyuz” Türkiye’nin 2014 yılı büyüme hedefinin yüzde 4 olduğunu hatırlatan Mehmet Büyükekşi, ihracat hedefinin de 166,5 milyar dolar olduğunu anımsattı. Döviz kurlarındaki artış ve altın ithalatının da azalması beklentisiyle cari açıkta 55 milyar dolar hedefine ulaşılabileceğini öne süren Büyükekşi, “2014’ün ihracatçı açısından 2012 ve 2013’e göre çok daha olumlu bir yıl olacağına inanıyoruz. 2014’te döviz kurlarının ulaştığı seviye de, ihracatı destekleyecek bir seviyedir. Bu olumlu koşulları lehimize çevirmek için; siyasi istikrar ve güven ortamını korumalı, ihracata yönelik destekleri çeşitlendirmeli ve artırmalıyız” dedi. 2013 dördüncü çeyrek eğilim anketi sonuçlarının, firmaların yeni pazarlara yönelik ciddi bir atılım içinde olduklarını ortaya koyduğunu söyleyen Büyükekşi, şunları söyledi: “Yılın dördüncü 2014 yılında, büyüme için tek kaynağın ihracat olarak görüldüğünü dile getiren Büyükekşi, “Firmalarımıza da, bu gerçeğin farkında olarak ihracata yönelmelerini tavsiye ediyoruz. İhracatçılar olarak, uzun vadeli hedeflere ve bu hedeflere yönelik çalışmalara devam ediyoruz. Bu doğrultuda, 58 bin ihracatçı firmayı temsil eden TİM olarak üzerimize düşen görevi aksatmadan sürdürüyoruz. Türkiye ekonomisinin hedeflerine ihracat ile varacağına inanıyoruz. Sürdürülebilir ihracat artışı yakalamanın yolunun ise, ihracatın katma değerini artırmaktan geçtiğini biliyoruz. Bu amaçla, katma değer artışının tüm bileşenlerine özel önem veriyoruz. Markalaşmadan tasarıma, inovasyondan Ar-Ge’ye Türkiye’yi yeni çağa adapte edebilmek ve yeni çağın öncü ülkelerinden yapabilmek için gece gündüz çalışıyoruz. Tüm birliklerimizle hayata geçirdiğimiz tasarım yarışmaları bu sene de devam ediyor. 2014 yılında da, pek çok sektörümüzde tasarım yarışmaları ve Ar-Ge proje pazarları düzenlemeye devam edeceğiz. Firmalarımızı markalaşmasını hızlandıran Turquality programımız, Ekonomi Bakanlığı’nın desteğinde hız kesmeden yoluna devam ediyor. Bunun yanı sıra, Türkiye Markası çalışmalarımızı da sürdürüyoruz” diye konuştu. “Çok önemli bir projeyi başlattık” İnovasyon konusunun, en fazla önem verdikleri konuların başında geldiğini ifade eden Büyükekşi, bu amaçla, Türkiye’nin geleceği açısından çok kritik olduğuna inandıkları bir projenin startını verdiklerini kaydetti. Büyükekşi, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Geçtiğimiz günlerde, Türkiye’nin ilk inovasyon geliştirme programı İnova-lig projesinin basın lansmanını AT Kearney firması ile birlikte yaptık. Üç yılda tüm Türkiye’de yaygınlaşmasını hedeflediğimiz İnovalig projemizle inovasyona değer veren şirketlerimizi yarıştıracağız. Bu proje ile; Türkiye’nin yüksek yaratıcılık potansiyelini, doğru inovasyon yönetimi yetkinlikleri ile katma değere dönüştürmek istiyoruz. Bu girişim, şirketlerimizin organizasyonlarına inovasyon kültürünü aşılamaları için çok önemli bir fırsat. Dolayısıyla, hem şirketlerimiz, hem de ülkemiz açısından açığa çıkarılmayı bekleyen büyük bir fırsat var. Yıllardan beri beklediğimiz an geldi. 2023 hedefleri açısından çok önemli bir imkânlar var. Bu projenin Türkiye’de yeni bir inovasyon stratejisine de temel olacağına inanıyoruz.” ■ NİSAN 2014 ● Makina Magazin 27 HABERLER TAYSAD 36. Genel Kurulu gerçekleştirildi Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği’nin seçimli 36. Genel Kurul’unda, tek aday olan TAYSAD Başkanı Dr. Mehmet Dudaroğlu, üyelerin desteğiyle yeniden başkanlığa seçildi. Toplantıda ayrıca, yeni Yönetim Kurulu da belirlendi. M arka ve katma değeri ile rekabet gücü yüksek öncü bir sektör hedefleyen Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği’nin (TAYSAD) seçimli 36. Genel Kurulu yapıldı. Seçimde tek aday olan TAYSAD Başkanı Dr. Mehmet Dudaroğlu, üyelerin desteğiyle yeniden başkanlığa seçildi. Yeni dönemde, kritik teknolojilerin Türkiye ekonomisine kazandırılması yönünde yeni bir projeye başladıklarını ifade eden Dudaroğlu, TAYSAD’ın geçmiş dönemdeki faaliyetleri hakkında da üyelere açıklamalarda bulundu. Gelecekle ilgili hedeflerinin de büyük olduğunu dile getiren Dudaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye ekonomisinde cari açığa da neden olan kritik teknolojilerin sektöre kazandırılabilmesi için Ekonomi Bakanlığı’nın desteğiyle önemli bir proje başlattık. Bu proje çerçevesinde, Türk otomotiv tedarik sanayiinin yatırım yapabileceği yeni teknoloji alanları belirlenecek ve bu yönde girişimler yapılacak.” “Lider ülkelerden biri olabiliriz” Türk otomotiv endüstrisinin, lider ülkelerden biri olma potansiyeli taşıdığını öne süren Dudaroğlu, “Bu potansiyelimizi, yüksek katma değerli teknolojik ürünler üretmeye yönlendirmemiz gerekmektedir. Bu yetkinliğimizi geliştirmemiz gereken ana ürün grupları ise; motor ve motor parçaları, güç ak- 28 Makina Magazin ● NİSAN 2014 tarma organları, elektrik-elektronik parçalar ve aktif-pasif güvenlik parçalarıdır” diye konuştu. Küresel bir TAYSAD vizyonu için, “TAYSAD 2023” projesini başlattıklarını kaydeden Dudaroğlu, karar vericiler nezdindeki etkinliklerini artırmak istediklerini ve Türkiye’nin küresel bir tedarik merkezi olabilmesi için çalışmalar yürüteceklerini söyledi. “Devletten beklentilerimiz var” Sektörün önünün açılabilmesi için devletten beklentileri olduğunu aktaran Mehmet Dudaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Üretimde Avrupa’da birinci olduğumuz hafif ticari araç segmentinde rekabetçi konumun korunmasını, parça test ihtiyaçlarının karşılanması için akredite test laboratuvarlarının oluşturulmasını, imalatçıların KKDF’den muaf tutulmasını ve Ar-Ge merkezlerinin tabana yayılabilmesi için eşdeğer çalışan sayısının 30 kişi olarak uygulanmasını talep ediyoruz.” Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın da katıldığı toplantıda, otomotiv endüstrisinin tüm sektör paydaşları bir araya geldi. Genel Kurul’da söz alan CLEPA Başkanı Arnaud De David-Beauregard, otomotiv endüstrisinin küresel verilerini paylaşarak, sektörün dünyadaki geleceği açısından umut verdiğinin altını çizdi. Yeni yönetim de belirlendi TAYSAD’ın seçimli 36. Genel Kurulu’nda, Dr. Mehmet Dudaroğlu Başkanlığı’nda görev yapacak yeni Yönetim Kurulu da belirlendi. Söz konusu kurul şu isimlerden oluştu: Başkan Vekili Alper Kanca,Yönetim Kurulu üyeleri; Mustafa M. Alaca, Gökhan Tunçdöken, Sinan Akın, Aptullah Saner, Hayri Kaya, Şekib Avdagiç, Albert Saydam, Perihan İnci ve Ayşegül Orhan. Genel Kurul’da ayrıca, “PatentFaydalı Model-Endüstriyel Tasarım” alanında başarılı olan Aktaş Hava Süspanyiyon, Yiğit Akü ve Olgun Çelik’e, “İhracat” alanında başarılı olan Bosch Sanayi, CMS Jant ve Federal Mogul Piston A.Ş.’ye, “Eğitim” alanında başarılı olan Farplas, Ecoplas ve Hexagon Studio’ya ödülleri Bakan Işık, Türk Patent Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Habip Asan ve TAYSAD Başkanı Dr. Dudaroğlu tarafından verildi. ■ FUAR WIN Automation, 77 binden fazla ziyaretçiyi ağırladı 19-22 Mart tarihleri arasında İstanbul Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen WIN Automation Fuarı’nda, 30 bin 684 metrekarelik bir alanda, bin 950 katılımcı ürünlerini sergiledi. Etkinlik, Türkiye’den ve dünyadan toplam 77 bin 204 ziyaretçiyi ağırladı. B u yıl 21’incisi düzenlenen WIN Automation Fuarı, sektörün karar vericilerini 19-22 Mart 2014 tarihleri arasında yeni iş bağlantıları kurmak için İstanbul Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde buluşturdu. Toplam 23 farklı ülkeden gelen katılımcılar, son trendlerini ziyaretçilere sergileme fırsatı yakaladılar. Birden çok sektörü tek çatı altında buluşturan etkinlik, bu yıl İtalya’ya “Avrasya İş Ortağı” olarak ev sahipliği yaptı. Fuarda, 30 bin 684 metrekarelik bir alanda, bin 950 katılımcı ürünlerini sergilerken, Türkiye’den ve dünyadan toplam 77 bin 204 ziyaretçi ağırlandı. 2023 ihracat hedefi içinde 100 milyar dolar paya sahip makina imalat sektörü liderleri, Automation Fuarı’nda bir araya geldi. Etkinlik; Ekonomi Bakanlığı ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından da desteklendi. Fuarın açılış konuşmalarında, özellikle WIN Automation’a katılan firmaların üretim gücü olmazsa, 2023 ihracat hedefine ulaşılmasının mümkün olmayacağı vurgulandı. Fuarın açılışına; İtalya Büyükelçisi Gianpaolo Scarante, ENOSAD (Endüstriyel Otomasyon Sanayiciler Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Sami Ömeroğlu, MÜSİAD Bilgi Teknolojileri Sektör Kurulu Başkanı Bekir Sami Nalbantoğlu, Hannover Messe Bileşim Fuarcılık A.Ş. Genel Müdürü Alexander Kühnel, Elektrik Tesisat Mühendisleri Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Alp Arslan Ok, İMDER (Türkiye İş Makinaları ve Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği) ve İSDER (İstif Makinaları Distribütörleri İmalatçıları 30 Makina Magazin ● NİSAN 2014 Derneği) Genel Sekreteri Faruk Aksoy, ZVEI (Alman Elektrik ve Elektronik Sanayiciler Derneği) Danışmanı Martin Uhlendorf, AKDER (Akışkan Gücü Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Haydar Atılgan da katıldı. Scarante: İtalya-Türkiye ilişkisi çok güçlü Avrasya’nın önde gelen endüstriyel etkinliği olan WIN Automation’da çok sayıda İtalyan firmasının bulunduğuna dikkat çeken İtalyan Büyükelçisi Gianpaolo Scarante, “İtalya, bu yılki fuarın ‘Avrasya İş Ortağı’ olarak seçildi. Bu da, Türk ve Avrupa-Asya pazarlarının İtalya için ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. İtalya ve Türkiye arasındaki ekonomik ilişki son derece güçlüdür. 2013’te karşılıklı ticaretimiz yaklaşık 20 milyar dolardı. Bu durum, İtalya’yı Türkiye’nin dördüncü en büyük ticari ortağı haline getirmiştir. Ayrıca, Türkiye’deki İtalyan şirketlerinin sayısı rekor bir seviye olarak bin 100’e ulaşmıştır” diye konuştu. FUAR Nalbantoğlu: Görünmezi görünür kılıyor WIN Fuarı’nın görünmezi görünür kıldığını dile getiren MÜSİAD Bilgi Teknolojileri Sektör Kurulu Başkanı Bekir Sami Nalbantoğlu da, etkinliğin alt yapı sektörüne üretim yapan ve çalışan üreticileri tek platformda buluşturduğunu söyledi. Nalbantoğlu, konuşmasına şöyle devam etti: “Bu tarz uzmanlaşma Bekir Sami Nalbantoğlu, “Türkiye’de bu tip fuar ve kongre etkinliklerinin düzenlenmesi, biz sektör temsilcilerini mutlu ediyor” diye konuştu. fuarları, kalıcı büyüme için ihtiyaç duyulan alt yapı ve tesislerin tanıtılması açısından büyük fırsat sağlıyor. Türkiye, dört saat içerisinde dünya nüfusunun yüzde 75’inin havayolu ile ulaşabileceği bir imkâna sahip. Ayrıca, ülkemiz gelişen ve büyüyen ekonomisi ile doğal bir pazara sahip. Türkiye’de bu tip fuar ve kongre etkinliklerinin düzenlenmesi, biz sektör temsilcilerini mutlu ediyor.” ➤ Faruk Aksoy, İSDER’in, bünyesinde ana üretici firmaları ve genel distribütörleri tek çatı altında toplayarak, güçlü bir sinerji oluşturduğunu söyledi. 32 Makina Magazin ● NİSAN 2014 Aksoy: İSDER 54 üyeye sahip Sektörün ihtiyacı ve talebinin bir sonucu olarak; İSDER’in 2006 yılında Türkiye’de kurulan ilk istif makinaları derneği olduğunu kaydeden İMDER ve İSDER Genel Sekreteri Faruk Aksoy ise, “Bünyesinde ana üretici firmaları ve genel distribütörleri tek çatı altında toplayarak, büyük ve güçlü bir sinerji oluşturan derneğimiz, kısa bir süre içerisinde sektörde önemli bir konuma geldi” diye konuştu. İSDER’in, şu an itibariyle 54 üyesi ile sektörün yüzde 70’ini elinde tuttuğunu aktaran Aksoy, şöyle konuştu: “Ülke ekonomilerinin büyümesi ile beraber; sanayileşme artmış, ihracat büyümüş, endüstri ve lojistik sektörlerinde çok büyük gelişmeler meydana gelmiştir. Bu çerçevede; üretim, taşıma, kaldırma, yükleme, boşaltma, depolama, istifleme faaliyeti yapan makina ve ekipmanlara talep her geçen gün artıyor.” “2013’te 11 bin forklift satıldı” Türkiye’de, 43 yılda yaklaşık olarak 117 bin adet istif makina- sı satışı gerçekleştiğini vurgulayan Faruk Aksoy; yedi yaş sınırında 63 bin forkliftin bulunduğunu açıkladı. 2013 yılında 11 bin forklift satışının gerçekleştiğini ifade eden Aksoy, “Avrupa’nın en büyük altıncı istif makinaları pazarı durumundayız. 2013 yılında sektör hacmi 1,8 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Türkiye ekonomisini de destekleyeceğimiz bir proje kapsamında, bakanlıklarla yapılan önemli görüşmelerin ardından leasingli satışlarda KDV oranını yüzde 1’e kadar düşürmeyi başar- FUAR Sedat Sami Ömeroğlu, “WIN Automation Fuarı’nda, ülkemiz adına kahramanların olduğu stantlar var” diye konuştu. Ömeroğlu: Fuar sektöre destek sağlıyor dık. Bundan sonraki amacımız ise, tüm makina satışlarında KDV’yi yüzde 8’e düşürmek” dedi. Kühnel: Önemli bir buluşma noktası 21’incisi düzenlenen WIN Automation Fuarı’nda, Avrupa’nın dördüncü büyük ekonomisine sahip olan İtalya’yı “Avrasya İş Ortağı” olarak ağırlamaktan mutluluk duyduklarını vurgulayan Hannover Alexander Kühnel, “WIN Automation Fuarı’nda, İtalya’yı ‘Avrasya İş Ortağı’ olarak ağırlamaktan dolayı mutluluk duyuyoruz” dedi. 34 Makina Magazin ● NİSAN 2014 Messe Bileşim Fuarcılık A.Ş. Genel Müdürü Alexander Kühnel, “Bu önemli etkinlik, İtalya ve Türkiye ilişkilerini daha da güçlendirecektir. Toplam 87 destekçimize ve özellikle; İSDER, ENOSAD, AKDER ve ETMD’ye teşekkürlerimizi sunmak istiyorum. Katılımcılarımızı destekleyen; KOSGEB’e, TOBB’ye, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na, Ekonomi Bakanlığı’na, Orta Anadolu İhracatçıları Birliği’ne teşekkürlerimizi sunarım” diye konuştu. WIN Automation’ın, ulusal ve uluslararası buluşma noktası olmaya devam ettiğini kaydeden Kühnel, konuşmasına şu şekilde devam etti: “T.C. Ekonomi Bakanlığı’nın destekleriyle bu yıl; Arnavutluk, Cezayir, Bosna Hersek, Bulgaristan, Hırvatistan, Ürdün, Sırbistan, Tunus, Özbekistan ve Yemen’den satın alma delegasyonlarını ağırlıyoruz. Anadolu satın almacı programlarımız da, her yıl olduğu gibi bu yıl da devam ediyor, Türkiye’de endüstriyelleşen şehirlerin katılımı bu yıl toplam 38’e çıktı. Bu, bizler için büyük mutluluk ve gurur kaynağı.” Fuarın, daha önceki etkinlikler gibi başarılı ve kazançlı geçmesi dilekleriyle konuşmasına başlayan ENOSAD Başkanı Sedat Sami Ömeroğlu da, “Özellikle ülkemiz adına kahramanların olduğu stantlar var. Bu dönemde, küresel şartlarda bunları başarabilmek ciddi önem taşıyor. Onlar, bu mücadelenin içindeki kahramanlar. Bu teknolojiyi yaratmaktaki en büyük destekçilerden biri de WIN fuarları. Etkinlik, onlara hem ülkemiz adına, hem de dünya adına destek oluyor. Önümüzdeki dönem, 2023 hedeflerine bugün burada yer alan firmalar olmadan ulaşmak mümkün değil. Endüstri otomasyon tek başına bir sektör ve gelecek dönem içinde çok net olmamakla birlikte, 60 milyar dolar civarında bir büyüklüğe ulaşacak. Şirketlerin bu konuda katkısı çok büyük” diye konuştu. Ok: Katılımcıları birçok konuda bilgilendiriyor 2000’li yılların başından itibaren sürekli bir büyüme ve farklılaşma içinde olan WIN fuarlarını desteklemeye devam ettiklerini aktaran Elektrik Tesisat Mühendisleri Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Alp Arslan Ok, şöyle konuştu: “Bu büyümeye sizlerle birlikte tanık oluyoruz. WIN, katılımcılarımızın ürünlerini tanıtabilmesinin yanı sıra, düzenlenen panel ve konferanslarla FUAR Alp Arslan Ok, WIN’in, uluslararası platformdaki yatırımcıları Türkiye’ye getirerek, bilgi akışını kolaylaştırdığını belirtti. da katılımcıların birçok konuda bilgilenmesin sağlıyor. Enerji, elektrik ve elektronik konularında hızlı bir teknolojik değişim yaşanıyor. Her türlü kaynağın en verimli değerlendirilmesi için yapılacak her çalışmaya destek vermeye hazırız. WIN fuarları, bu konuda uluslararası platformdaki yatırımcıları ülkemize getirerek, bilgi akışını da kolaylaştırıyor.” Teli: Fuardan çok memnun kaldık Fuar hakkında açıklamalarda bulunan Cosberg Automazioni E Sistemi Per L’assemblaggio (Cosberg Otomasyon ve Montaj Sistemleri) Pazarlama Müdürü Monica Teli, şunları söyledi: “Etkinlik ilk iki gün biraz yavaş başladı. Ancak, son iki gün ziyaretçi kalitesi konusunda tamamıyla memnun kaldık. WIN Otomasyon’a üçüncü kez katılmaktayız. Kurduğumuz bağlantıların çoğu yeniydi ve bu durum, pazara yönelik yeni fırsatların oluşmasını sağlayabilir. WIN fuarlarına katılmayı önümüzdeki yıllarda da sürdüreceğiz. Bu derece başarılı bir etkinlikte emeği geçen organizatörlere teşekkür ediyorum.” Bochenska: Bize iyi bir ortam sağladı Chicago Ticaret ve Yatırım Ofisi, Yüksek Uluslararası Ticaret Uzmanı Iwona Bochenska ise, fuar ile ilgili görüşlerini şöyle açıkladı: “IllinoisTicaret ve Yatırım Ofisi (Office of Trade and Investment) adına, İstanbul’daki WIN Otomasyon Fuarı 2014’te harika iş çıkardıkları için Hannover Fuarları Türkiye’ye teşek- 36 Makina Magazin ● NİSAN 2014 kür etmek istiyorum. USA Illinois pavilyon alanından ve profesyonel stant tasarımından çok memnunuz. Illinois şirketlerimizi tanıtmak ve sağlam iş ilişkileri kurmak için iyi bir ortam sağladı. Hannover Fuarları Türkiye, kendimizi çok özel hissetmemizi sağladı ve takımınızdan gördüğümüz yüksek ilgiyi takdir ediyoruz. Bu imkân, WIN Otomasyon 2014’te katılımcılar olarak amaçlarımıza ulaşmamızda bize yardımcı oldu. İşbirliğimizi sürdürmeyi ve gelecekte WIN’de başarılı olmayı dört gözle bekliyoruz.” Uhlendorf: Önemli iş bağlantıları kurduk Alman pavilyonunda yer alan 26 firmanın tamamının, fuarın sonuçlarından son derece memnun olduğunu aktaran ZVEI Services GmbH Ticaret Fuarları Takım Lideri Dr. Martin Uhlendorf da, “Önceki yıla göre ilk gün daha az sayıda ziyaretçi fuar alanındaydı. Fakat, daha sonra ziyaretçilerin sayısı giderek arttı. Alman katılımcılar, fuarın ardından iyi iş bağlantıları kuracaklarını düşünüyorlar.” Tasseva: Memnuniyet düzeyi çok yüksekti BSME (Bulgaristan Küçük ve Orta Ölçekli Girişimleri Destekleme Ajansı) Uluslararası İşbirliği Departmanı’ndan Mirella Tasseva, “BSME’nin desteğiyle yedi Bulgar firması etkinliğe katıldı. Her bir stant 5 ile 40 arasında iş bağlantısı oluşturmayı başardı. Çoğu firma, katılımlarının sonucu olarak kurdukları iş bağlantılarından daha fazlasını bekliyor. Bulgaristan pavilyonundaki bazı katılımcıların iş yaptığı distribütörler var ve pazarda yeni distribütörlerle bağlantı kurmayı umuyorlar. Bulgaristan ulusal pavilyonunda memnuniyet düzeyi çok yüksektir” diye konuştu. Bo: Seneye tekrar katılacağız CCPIT (Çin Konseyi Uluslararası Ticaret Makina Tanıtımı Alt Konseyi) Program Direktörü Liu Bo ise, fuarla ilgili şunları söyledi: “Yaklaşık 200 şirket ile yeni iş bağlantıları kurduk. Bizim için son derece başarılı bir etkinlikti. Gerek ziyaretçiler, gerekse katılımcılar oldukça profesyoneldi. Fuardan memnun kaldık ve seneye tekrar katılmayı düşünüyoruz. Organizatörlere teşekkürlerimizi sunmak istiyoruz ve başarılarının devamını diliyoruz.” ■ FUAR Fastener Fair Hannover 2014 için geri sayım sürüyor Mack Brooks Exhibitions tarafından düzenlenen Fastener Fair Hannover 2014, 8-10 Nisan tarihleri arasında Hannover Fuar Alanı’nda gerçekleştirilecek. 2012 yılında ilk kez düzenlenen etkinlik, 75 ülkeden toplam 4 bin 500 ziyaretçiyi ağırladı. 2 012 yılında ilk kez gerçekleştirilen Fastener Fair Hannover (Uluslararası Bağlantı ve Sabitleme Elemanları Teknoloji Fuarı), bu yıl 8-10 Nisan tarihleri arasında Hannover Fuar Alanı’nda ikinci defa düzenlenecek. Uzmanlar arasında fikir alışverişi için bir platform sunan etkinlik, gelecekteki endüstri eğilimleri için de bir kaynak niteliği taşıyor. Fuar; distribütörler, perakande satıcılar, tedarikçiler, mühendisler, parça alıcılarının yanı sıra, birçok endüstri sektöründen nihai kullanıcılar için de önemli fırsatlar sunuyor. Etkinliğin, bir önceki fuar ile karşılaştırıldığında, tekrar rekor düzeyde bir uluslararası katılım oranına ev sahipliği yapacağını aktaran Fastener Fair Hannover Fuar Müdürü Susanne Rauberger, “Başta Almanya, İtalya ve Türkiye olmak üzere, birçok Avrupalı katılımcı ülkenin yanı sıra, birçok Asyalı şirket de etkinlikte temsil edilecek. Bir önceki fuara, neredeyse yarısı Almanya dışından gelmiş olan 75 ülkeden toplam 4 bin 500 ziyaretçi katılmıştı” dedi. Fuarın organizatörünün Mack Brooks Exhibitions olduğunu kaydeden Rauberger, şunları söyledi: “Fastener Fair Hannover, bağlantı ve sabitleme elemanları endüstrisi için uluslararası ağ oluşturan bir iş platformudur. Fuar özellikle; 2013 yılının ortalarında bağlantı ve sabitleme elemanları endüstrisinin Güney Avrupa’daki ekonomik durumun ve Avrupa’nın tamamındaki güçlü fiyat baskısının halen etkisi altında olduğu göz önüne alındığında, oldukça önemli bir etkinlik. Ekonomik durum daha yeni yeni dengeye kavuşmaya başladı.” 38 Makina Magazin ● NİSAN 2014 “Sektör 2014 yılından umutlu” Bağlantı ve sabitleme elemanları endüstrisindeki şirketlerin çoğunun, 2014 yılı için umutlu olduğunu ifade eden Rauberger, “Endüstrinin karşı karşıya olduğu başlıca mücadeleler; dünyadaki pazarların tümünde yer alan zorlayıcı rekabet, artan çevre bilinci ve yükselen enerji giderleri. Endüstrideki teknoloji geliştirici etmenlerin temelinde yenilikçilik yatıyor. Bunun da ötesinde, süreçler kaliteyi artırmak ve giderleri azaltmak için yeniden düzenlenmekte. Endüstri; yeni yatırımlar yapmaya, yeni ürünler geliştirmeye ve müşterilerine sunulan hizmetleri iyileştirmeye yeniden başladı. Bunun yansımasını da, Nisan ayında Fastener Fair Hannover’de göreceğiz” diye konuştu. Fastener Fair Hannover’de, ilk defa distribütör ve perakende satıcılara, fuar alanında ücretsiz Wi-Fi erişimine sahip bir distribütör ala- nı sunulduğunu anlatan Susanne Rauberger, şöyle konuştu: “Bu da, diğer endüstri profesyonelleri ile rahat bir ortamda ağ oluşturma ve fikir alışverişinde bulunmak için iyi bir fırsat olacak.” Fuarın organizatörü olan Mack Brooks Exhibitions’ın, Fastener Fair Hannover 2014 için bir Çevrimiçi Fuar Ön İzleme yayınladığını aktaran Rauberger, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Fuar Ön İzleme, Hannover Fuar Alanı’nda sergilenecek olan geniş bir yeni ürün ve teknik yenilik yelpazesinin genel bir bakışını sunacak. Çok sayıda katılımcı profili, sergi kategorilerine ayrılmış tam bir katılımcı listesinin yanı sıra, bir salon planına da sahip olan Fuar Ön İzleme, etkinliğe yapılacak bir ziyareti planlamayı kolaylaştıracak. Fuar web sitesi; ayrıntılı yararlı ipuçları, etkinlik hakkında önemli bilgiler içeren çevrimiçi bir ziyaretçi broşürü, fuar profili, mekan ve açılış saatleri hakkında genel bilgiler sunmaktadır.” ■ ARAŞTIRMA Kalıp sektörü yurtdışı odaklı büyüyecek İhracatı 400 milyon dolar civarında olan Türk kalıp sektörü, 2020 yılında bu miktarı 2 milyar dolara çıkarmayı hedefliyor. Otomotiv ve beyaz eşya gibi sektörlere paralel gelişen kalıp sanayii, geçen yıl yüzde 15 büyüdü. O tomotiv ve beyaz eşya gibi sektörlere paralel gelişen kalıp sanayii, 2013 yılında yüzde 15 büyüdü. Türkiye kalıp üreticileri, ağırlıklı olarak Almanya’ya ihracat yaparken, son dönemde Almaya otomotiv sanayiindeki gelişmeler Türkiye’ye doğrudan proje olarak yansıyor. Şu anda yerli üreticilerin birçoğunda, önümüzdeki beş ila altı aylık süreci yoğun şekilde geçirecek projelerin bulunduğuna dikkat çeken yetkililer, Türkiye kalıp sektörünün bu sene özellikle yurtdışı kaynaklı projelerle büyüyeceğini ifade ediyorlar. Dünya genelinde pazar büyüklüğü 70 milyar dolar olan kalıpçılık sektörü, Türkiye’de önemli gelişmelere imza atıyor. İhracatı 400 milyon dolar civarında olan Türk kalıp sektörü, 2020 yılında bu miktarı 2 milyar dolara çıkarmayı hedefliyor. Otomotiv ve beyaz eşya gibi sektörlere paralel gelişen kalıp sanayii, geçen yıl yüzde 15 büyüdü. Geçen yıl; mevcut ekonomik durum, iç piyasada özellikle ticari araçlarla ilgili yapılan ÖTV artışları gibi etkenler, otomotiv sektörünü olumsuz etkiledi. Söz konusu gelişmelere bağlı olarak, otomotiv sektörünün bu yıl yaklaşık yüzde 25 oranında daralması ve bunun da kalıp sektörüne olumsuz yansıması bekleniyor. Sektör yurtdışı kaynaklı projelerle büyüyecek 2014’te iç piyasada daralma olacağını, ancak sektörün yine de yılı büyümeyle geride bırakacağını ifade eden yetkililer, söz konusu büyümedeki temel etkenin yurtdışı kaynaklı projeler olacağını dile getiriyorlar. Şu anda yerli üreticilerin 40 Makina Magazin ● NİSAN 2014 elinde yılın ilk yarısını yoğun şekilde geride bırakacak projelerin olduğunu kaydeden yetkililer, ilk yarıyılın hareketli geçeceğini vurguluyorlar. Yetkililer, “Ancak, iç pazardaki daralmadan dolayı yılın ikinci yarısıyla ilgili bir öngörüde bulunmak çok zor. Ayrıca, dövizdeki artış ihracat yapan firmalar için bir avantaj oluşturuyor. Bu durum, yatırım hazırlığında olan ve yatırım kararı almış firmaları ise olumsuz yönde etkiliyor. Çünkü, kalıp sanayiinde kullanılan takım tezgahları ile yazılımlar daha çok yurtdışı kaynaklı. Bu nedenle, döviz kurlarındaki artış, sektörün gündemindeki yatırımların ertelenmesine neden olabilir” diye konuşuyorlar. Kalıpçılar Vadisi için geri sayım sürüyor Otomotiv ve beyaz eşya sanayilerinin sahip olduğu potansiyeli iyi değerlendirerek, dünyanın önde gelen kalıpçılarından biri olmayı ARAŞTIRMA kotalar artırılabilir. Kalıbı üreten değil de, kalıbı yerli firmadan alan üreticiye teşvikler verilebilir. Önemli olan, firmaların yerli kalıp kullanmaya teşvik edilmesi. Bu destekler, Türkiye’deki yerli kalıpçılığı ulusal ve uluslararası alanda geliştirecektir.” “Özellikle Almanya’dan yoğun ilgi var” planlayan Türkiye, bu hedef doğrultusunda projelerini bir bir hayata geçiriyor. Sektör için en önemli projelerin başında Kalıpçılar Vadisi geliyor. Söz konusu proje ile Türkiye kalıp üreticileri ihracatta rekabet avantajı yakalamayı hedefliyorlar. Ulusal Kalıp Üreticileri Birliği’nin (UKUB) geliştirdiği Kalıpçılar Vadisi projesi, 350 milyon dolarlık yatırımla, 350 dönüm arazide 2016 yılında Yalova’da faaliyete geçecek. 71 adet büyük ölçekli kalıp fabrikasının ve 40 ila 50 civarında da küçük ölçekli kalıp firmasının faaliyet göstereceği Kalıpçılar Vadisi’nde; Ar-Ge merkezi, çıraklık eğitim merkezi, tersine mühendislik merkezi, simülasyon ve optimizasyon merkezi ile kalıpçıların işletme maliyetlerini de düşürecek ortak kullanım merkezi bulunacak. Şamil Özoğul, “Kalıbı üreten değil de, kalıbı yerli firmadan alan üreticiye teşvikler verilebilir” diye konuştu. Sektörün rekabet gücü artacak Kalıpçılar Vadisi’nin faaliyete geçmesiyle, sektördeki firmaların yatırım ve işletme maliyetlerini düşürmesi ve uluslararası rekabet gücünü de artırması bekleniyor. 10 bin civarında firmanın faaliyet gösterdiği Türkiye kalıpçılık sektöründe, yaklaşık 120 bin kişi de istihdam ediliyor. Sektörün toplam büyüklüğünün ise, yaklaşık 3,1 milyar Euro olduğu tahmin ediliyor. Toplam 400 milyon dolar civarında ihracat yapan Türkiye kalıp üreticileri, 2020 yılında söz konusu rakamı 2 milyar dolara çıkarmayı hedefliyor. Üretiminin 42 Makina Magazin ● NİSAN 2014 yüzde 60’ını ihraç eden sektör, en çok ihracatı da yüzde 80’lik bir oranla Almanya’ya yapıyor. İhracatın yanı sıra Türkiye, kullandığı kalıpların yüzde 60 ila yüzde 70’ini ise ithal ediyor. İthal edilen kalıpların büyük çoğunluğu Çin’den gelirken, son dönemde artan birim maliyetlerinden dolayı bu ülkeden alınan kalıplarda azalma görülüyor. Özoğul: Çin’i tehdit olarak görmüyoruz Birim maliyetlerini yükselmesiyle Avrupalı kalıp üreticilerinin Çin’den aldıkları kalıp sayısını azalttığını söyleyen UKUB Yönetim Kurulu Başkanı Şamil Özoğul, “Çin, ilk baştaki cazibesini yitirdi. Almanya’dan son yıllarda Türkiye’ye daha fazla proje gelmesinin sebebi de, aslında Almanya’nın Çin’den daha az kalıp tedarik etmeye başlamasıdır. Çin pazarını kalıp sektörümüz için tehdit olarak görmüyoruz” diye konuşuyor. Belli ülkelerden ithal edilen, düşük kaliteli ve düşük maliyetli kalıpların ülkeye girişinde kota uygulamasının doğru bir yaklaşım olacağını savunan Özoğul, Türkiye’ye kaliteli kalıp girişinin ise kesinlikle engellenmemesi gerektiğini vurguladı. Özoğul, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü, yerli üreticilerden birçoğu, kaliteli kalıplardan gördüklerini uygulayarak ve öğrenerek daha iyi kalıplar yapıyor. Düşük maliyetli ve düşük kaliteli kalıpların ülkeye girişinde vergi uygulanabilir ya da Dünya genelinde kalıpçılık sektörünün 70 milyar dolarlık bir büyüklüğe sahip olduğunu söyleyen Şamil Özoğul, Türk kalıp sektörünün ise, ihracatını 2020 yılında 2 milyar dolara çıkarmayı hedeflediğini aktarıyor. Yerli üreticilerin, kaliteli kalıp üretimi ve ihracatı bakımından dikkatleri üzerine çektiğini belirten Özoğul, Türk kalıpçılarına özellikle Almanya’dan büyük ilgi olduğunu belirtiyor. Alman firmalarının Türkiye’ye uygun bir tedarikçi bulabilecekleri öngörüsüyle geldiklerini ve büyük bir kısmının da Türkiye’deki firmalarla ortaklık kurduğunu söyleyen Özoğul, sözlerini şu şekilde sürdürüyor: “İlerleyen yıllarda doğrudan satın almalar da başlayabilir. Ayrıca, Türkiye’de yatırım yapmış olan Alman firmaları, başka ülkelerde yapacakları yatırımlarda Türk kalıpçılarını da tedarikçi olarak aynı yerde yatırıma teşvik ediyor. Yabancı firmalar, lojistik sıkıntıları yoksa Türkiye’yi bir tedarik merkezi olarak kullanıyor. Lojistik zorluk yaşayacaklarını düşünenler ise, yerinde üretimler için de çalıştıkları yan sanayilerin o ülkelere gidip yatırım yapmalarını teşvik ediyorlar. Yabancı ülkelerle iletişimi olan, müşteri portföyü olan büyük kalıp firmalarının, daha küçük kalıp firmalarını yan sanayii olarak kullanarak, daha fazla kalıp projesi alabilmesini sağlamayı hedefliyoruz. Böylece, büyük kalıpçılar hem kendi cirolarını artıracaklar, hem de yan sanayiilerini geliştirecekler. Önümüzdeki süreçte UKUB bünyesinde böyle bir network oluşturacağız.” Türkiye’de son yıllarda sadece kalıp üreten firma sayısının giderek azaldığını kaydeden Özoğul, kalıp yapan firmaların parça imalatı yapmaya başladıklarını da sözlerine ekliyor. ■ ÜRÜN Mükemmel konumlandırma: EMMS tip servo motor ekipmanları kamera önünde hareket ettiriyor. Otomatik kaynak dikişi kontrolü Zaman kazandıran makina otomasyon kullanıyor. Aygıt üreticisi uzmanları, metal parçadaki kaynak dikişlerini hızlı ve güvenilir şekilde kontrol eden yüksek performanslı bir test cihazı geliştirmiş. Önceden, parça dönmek durumunda kalıp malzeme kaybına neden olurken, tek parçaların kaynaklanması ve ardından kontrol mekanizması, aynı güvenilirliği çok daha az malzeme kaybıyla başarıyor. Hareket halinde kontrol Festo San. ve Tic. A.Ş. W örgartner’in tam otomatik yüksek performanslı test cihazı gerçek bir sprinterdir. Metal ekipmanın kaynak dikişlerini sadece 1,5 saniyede kontrol ediyor. Festo’nun otomasyon teknolojisi, hızlı ve güvenilir kullanım sağlıyor. Tyrolean şirketi Wörgartner, yüksek hassasiyette metal damga basan ve parçaları eğen, aynı zamanda da tecrübeli bir aygıt üreticisidir. 1985’ten bugüne CEO Peter Wörgartner ve 80 kişilik güçlü ekibi, dünya çapında endüstriyel firmalara kompleks metal parçalar sağlıyor. Wörgartner, “Çok yönlü otomasyon sayesinde, her yıl 3,000 ton çeliği işliyor ve bunu 100-150 milyon parça üretmek için kullanıyoruz” diye konuşuyor. En son projede şirket yine tam 44 Makina Magazin ● NİSAN 2014 Yeni geliştirilen handling sistemi, lazer kaynaklı parçaları döner indeks tablasına besleyen bir titreşimli besleyici kullanarak, doğru test konumunda olmalarını sağlıyor. Makina, tüm parçaları tabladan çıkardıktan sonra, onları döner bir ünitede konumlandırıyor. Dönme esnasında, endüstriyel bir kamera görsel kontrol yapıyor ve 300 milisaniye içinde çok sayıda fotoğraf çekerek bunları karşılaştırıyor. Görüntüleme sistemi, kaynak dikişlerindeki çıplak gözle görülmesi mümkün olmayan hataları anında tespit ediyor. Kontrol sonrası parçalar, döner indeks tablasına otomatik geri geliyor. Makina, düzgün parçaları montaj sistemine taşırken, kusurlu parçaları ayırıyor. Dakikada 40 parça Peter Wörgartner’e göre, sistemi geliştirirken en zorlayıcı konu hız idi. Test ünitesi, üretim prosesinin çevrim hızına ayak uydurmak durumundaydı. Döner indeks tablasından alma ve montaj sistemine aktarım sadece 1,5 saniye sürmektedir. Yeni makina, dakikada 40 parçayı kontrol edebiliyor. Wörgartner, bu konuyla ilgili şunları söylüyor: “Çok sayıda sekansı kısa sürede senkronize etmek için; Gerçekleştirme: Tam otomatik test ünitesi, metal parçaları doğru konumlara yerleştirir. pnömatik, kontrol teknolojisi ve servo teknolojisinin mükemmel kombinasyonunu bulmak zorundaydık. Bunu yapmayı Festo sayesinde başardık.” Materyal ve zaman kazancı Festo’nun yüksek kaliteli ekipmanları, handling sistemini hızlı ve güvenilir kılıyor. Buna, parçaları test alanına besleyen DHTG döner indeks tablası da dahildir. Görsel kontrol sırasında, CMMS motor kontrolörlü EMMS servo motoru ekipmanları kameranın önünde hareketli şekilde tutuyor. MPA-FB tip valf adası pnömatik aktüatörleri besliyor. CPX terminaline entegre CPX-CEC tüm elektriksel ve pnömatik prosesi kontrol ediyor. Wörgartner, şöyle konuşuyor: “Festo’nun ekipmanları mükemmel bir uyum içinde olduğundan, üretim tesisindeki test cihazı ve sistem kontrolü için CPX’i baz alan dağıtılmış ve bağımsız bir kontrol çözümünü tercih ettik.” Müteakip kontrollü yeni üretim yöntemi, materyal kazancı sağlıyor ve üretim hızı önemli ölçüde artıyor. ■ ÜRÜN Avena, batık gemilere hayat veriyor Faro Turkey K ültürel mirası koruma: Faro Edge ScanArm, su altı enkazlarındaki parçalara ait şekillerin kayıt süresi içinde kaydedilmesine imkân sağlar. Avena, yüzyıllardır su altında kalan gemilerin birebir kopyalarını oluşturmak amacıyla çoğunlukla karmaşık şekilleri olan orijinal parçaları kaydetmek için Faro Edge ScanArm cihazını kullanıyor. Batık gemiler üzerinde yapılan arkeolojik araştırmalar, sadece gemiler hakkında değil, aynı zamanda tarihleri hakkında da önemli fikirler veriyor. Aynı durum, 1985 yılında Brittany kıyısındaki Finistère’de, Aber Wrac’h 1 enkazında görüldü. Enkazdaki eşyalar toplandı; mimari detaylar geminin tarihi (14 yüzyıl sonu ile 15. yüzyıl başı arasında) olduğunu gösterdi ve geminin muh- 46 Makina Magazin ● NİSAN 2014 temelen Fransa ile İspanya arasında mal taşıdığı ortaya çıkarıldı. Bununla birlikte araştırmacılar daha fazla bilgi edinmek istediler. Çünkü, geminin uzun hatları ve boyutu (uzunluğu 26 metre, genişliği 7 metre) bakımından ortaçağa özgü olduğu kanısına varılmıştı. Grille: Yeniden inşasına büyük önem veriyoruz Université de Paris 1’te Lamop laboratuvarında bu keşifle ilgili bir tez yazan sualtı arkeoloğu Alexandra Grille, şöyle konuşuyor: “Araştırmamızda, geminin yeniden inşasına büyük önem veriyoruz. Bu da, batık parçaların ölçümünü gerektiriyor.” Araştırma artık Avena bünyesinde daha kapsamlı olarak yürütülüyor. Üzerinde özellikle fotogrametri tekniklerinin kullanıldığı ve çeşitli açılardan çekilen fotoğraflar, oluşturulacak olan geminin ön sayısal gösterimine imkân sağlamıştır. Grille, sözlerine şöyle devam ediyor: “Yeniden inşa konusunda daha da ileri gitmek ve orijinal parçalar üzerinde doğrudan üç boyutlu ölçüm yapmak istedik.” Parçaları kısıtlı zamanda denizin derinliklerden çıkartmaya yönelik Avena’nın idari yetkisi vardı. Bu kısıtlı zaman, inceleme ve kontrollerin yapılması açısından yeterliydi. FaroArm, batık gemilerin boyutlandırılan parçalarına özellikle uygundu. Doğruluk oranı, önemli bir kriter olmasa da, bu parçaların şekillerini (genellikle karmaşık olanlar) yeniden yaratabilmek önem taşıyordu. Bu işlem de, hemen orada ve kayıt süresi içinde yapılmalıydı (parçalar, parçalanma riskinden dolayı uzun süre suyun dışında kalamıyordu). Eski zamanlarda marangozlar balta ile çalışıyor, gövde ve dalların şeklini takip ediyorlardı. Böylelikle, yapısal parçalar karmaşık geometrilere sahip oluyordu. Avena, bu parçaları üç boyutlu olarak yeterli doğrulukta ve kayıt süresi içinde kaydetme konusunda Faro ölçüm kolunun, sualtı arkeolojik araştırmalarda standart aygıt haline geldiğini biliyordu. Faro ölçüm kolu özellikle, Wales Trinity Saint David Üniversitesi’nin araştırmacıları tarafından kullanılmıştı. Avena, Aber Wrac’h 1 ile birçok benzerlik taşıyan Newport gemisinin 2002 yılında keşfedilmesinden bu yana, Wales Trinity Saint David Üniversitesi araştırmacıları ile yakın ilişkiler kurmuştu. Avena, yeni kazılarında Faro Edge ScanArm ölçüm kolunu kullandı. Galli Toby Jones, Newport enkazında (2 bin parça incelenmiştir) kazandığı tecrübesinden faydalanarak, sürecin başına geçti. İki hafta içinde, taşıdığı öneme göre seçilen 30 parça, denizin derinliklerine dönmeden önce inceleme için yüzeye çıkarıldı. Bu parçalardan en küçüğünün boyutu 20-25 cm iken, en genişinin boyutu 2,3 m idi. Böyle bir durumda, doğruluk seviyesi sorun değildir. Asıl zorluk, parçayı ufalamadan (çünkü, parçalar suya geri bırakılıyordu) oldukça kısa bir zamanda kusursuz kayıtlar yapabilmektir. “Zor süreçleri basitleştirdi” Grille, “FaroArm sayesinde, bu zor süreçler basitleşti. Parça inceleme sırasında hareket ettirilse bile ölçümlerin doğruluğunu sağlamak için, incelenecek olan parçalar üzerine bir takım referans noktaları (paslanmaz çelik vidalar) yerleştirilmektedir. Ölçüm kayıtları ile bunların yeniden inşada kullanılan üç boyutlu yazılıma hızlı aktarımının inanılmaz faydaları vardır” diye konuşuyor. Söz konusu yazılım McNeel’in Rhinoceros yazılımı idi ve Faro ScanArm gibi sualtı teknolojisinin standart unsuru haline geldi. Faro ScanArm ile Rhinoceros yazılımı ayrılmaz bir ikilidir. ■ ÜRÜN Havacılık sanayiinde kesici kenarın korunması Sandvik Coromant H avacılık sanayii üretiminde yeni teknolojilerin ve malzemelerin ilerlemesi; yüksek ve ultra yüksek basınçlı kesme sıvısı dahil olmak üzere, yeni talaşlı imalat teknolojilerinin ileri gitmesi, geleceğin uçaklarının metalden kalplere ve omurgaya sahip olmasını sağlamaktadır. Bildiğimiz havacılık sanayii, yüksek çeşitliliğe sahip bir pazardır. Ticari havacılık, savunma ve uzay sanayilerini içerir ve tüm bunlar çok özel ihtiyaçlara sahiptir. Örneğin; her zaman olduğu gibi, daha çok yakıt tasarrufu sağlayan uçaklara yönelim konusunda gayretler devam etmektedir. Ancak, gerçekten yakıt tasarruflu ne anlama gelmektedir? Bence birçoğumuz; yakıt tasarrufunun daha düşük ağırlık anlamına geldiğini düşünüyoruz. Ve insanlar daha 50 Makina Magazin ● NİSAN 2014 hafif dendiğinde, otomatik olarak kompozitleri düşünüyor. Ancak, her zaman konu bu değil. Örneğin; bugünkü motor üreticilerine ve malzemelerden bazılarına baktığımızda, yapmaya çalıştıkları; daha sıcak, daha ekonomik yanmalı bir motordur ve bu da, daha iyi bir yakıt ekonomisi sunmaktadır. Yani, bunun amacı sadece ağırlığı azaltmak değil, aslında bu malzeme özellikleri ile etkileri arasında bir denge kurmaktır. Motor, en karmaşık olan kısımdır Her uçağın en önemli özelliği motordur. Motor, en karmaşık olanıdır ve en çok bağımsız parçaya sahiptir. Yani, günümüz havacılık sanayiinde yeni malzeme geliştirmelerin çoğu buradadır ve çoğunluğu metal alaşımlarıdır. Gerçekten zorlu kısımlara sahiptir ve malzemelerin çoğu daha hafiftir. Ancak, daha yüksek sıcaklıklara dayanma- ları gereklidir. 3800 °F (2.100 °C) sıcaklığa kadar ulaşan ekonomik yanmalı motorlar konusu, yeni malzemelere olan ihtiyacı gerçekten yönlendiren etkendir. Mevcut süper alaşımların erime sıcaklıklarının 3360 °F (1850 °C) civarında olduğu düşünüldüğünde, bu yüksek sıcaklıklara dayanacak olan malzemelerin bulunması gerçek bir zorluk olarak ortaya çıkmaktadır. Bu aynı zamanda, tüketilen takım ömrüne olan talebi de artırmaktadır. Motorlar, yüzey bütünlüğünün çok önemli olduğu uçak parçalarıdır. Özellikle, dönen parçalarda çok fazla talep ve çok fazla gerilim bulunmaktadır. Tolerans parametreleri, kesici uç geometrisi, kaplamalar, sertifikasyon ve artık gerilme olmadan kolay bir şekilde değiştirilemez. Yeni malzemeler veya yeni kullanımlar Gerçekten yeni malzemelerden ÜRÜN en öne çıkan, belki de alüminyum lityumdur. Bu malzeme, 7075 ve 7050 gibi havacılık pazarında kullanılan geleneksel alüminyumlara göre çok daha iyi özelliklere sahiptir. Temelde en yüksek mukavemetli ve düşük yoğunlukta bir malzemedir. Ayrıca, yüksek sertliğe, korozyon direncine sahiptir ve kaynaklanabilir. Ancak, havacılık sanayiinde alternatif metaller olarak bahsedilen yeni malzemelerin çoğu, örneğin; nikel 718, titanyum 6AL4V, paslanmaz 15-5PH ve alüminyum 6061, onlarca yıl önce geliştirilmişti. Örnek olarak titanyum alüminiti ele alalım. 1970 yılında meydana çıktı ve havacılık sanayiinde 2000’li yıllarda daha sık kullanılmaya başlandı. Bugün, motor 1100 °F (600 °C) sıcaklığın altında çalışmadığı sürece, motor genelinde birçok alanda kullanılmaktadır. Bu nedenle, kompresör kademesi için mükemmeldir. Gerçekten yeniden ortaya çıkmaya başladığı ve türbin kısmında nikel bazlı alaşımların bir kısmının yerine geçebileceği düşünülüyor. Titanyum 5553 daha fazla kullanılmaya başladı Titanyum 5553 aslında gerçekten yeni olmayan bir başka malzemedir. Ancak, özellikle iniş takımı parçaları başta olmak üzere, bugün birçok yerde bu malzemeyi daha fazla görmeye başladık. Eğer Boeing Dreamliner 787’ye bakarsanız; titanyum 553 bu uçakta yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Ancak, yine de bu malzemelerin tamamında olduğu gibi, tasarım ve verimlilik açısından yeni bir malzeme ortaya çıkardığımızda, kesme takımlarından beklentileri de artırıyoruz. Eğer titanyum 5553’ün işlenebilirliğine bakarsanız, geleneksel titanyum 6AL4V’nin fener mili hızının yüzde 50 ila 60’ı arasında bir hızda çalıştığını görürsünüz. Bu da, büyük bir fark anlamına gelmektedir ve kesici takım firmaları bu değerlerin üzerinde olmak için büyük çaba sarf etmektedirler. Yeni malzemelerde takım tezgahları Konu talaşlı imalat olduğunda, takım tezgahı endüstrisi de yeni malzemeler ve yeni kullanımlardaki gelişmeler doğrultusunda hızlı bir şekilde değişmektedir. Sektör, kompozitler gibi malzemelerde rekabetçi olmak için bunu yapmak zorundadır. Çünkü, bu malzemelerle çalışabilmek için gerçekten özel tezgahlara sahip olmanız gereklidir. 52 Makina Magazin ● NİSAN 2014 Takım tezgahlarının iyileşme sağladığı en önemli alan ise hassasiyet olmuştur. Modern bir takım tezgahının hassasiyeti gerçekten olağanüstüdür. Eğer eksen sayısındaki artışa ve Coromant Capto gibi gelişmiş fener millerine bakarsanız; beş adımda veya beş ayarda üretilebilen bir metal parçanın üretimi artık tek kademede veya ayarda mümkün olabilmektedir. Takım tezgahlarında hızlı değişimleri gördüğümüz diğer alanlar da, tork ve güç olmuştur. Titanyum gibi bazı yeni alaşımlarda metali, hızlı ve verimli bir şekilde boşaltabilmek için genel olarak çok düşük fener mili hızlarında çalışılmaktadır. Yani, modern takım tezgahlarında yüksek güç ve tork için güçlü bir ihtiyaç ve çaba söz konusudur. Bu sayede ilerlemeler 3 boyutlu baskı, sanal işleme ve kompozitler gibi yeni teknoloji alanlarında takım tezgahı endüstrisinin ve talaşlı imalatın ön sıralarda yer almasını sağlamıştır. Yükselen dalgalar tüm gemileri kaldırır Uygulamalar ve malzemeler arasındaki rekabet gerçektir. Ancak, bir kesici takım şirketinin sadece kesici takıma odaklandığı günler geçmişte kalmıştır. Şimdi birçok yeni teknoloji ile işbirliği halindeyiz. Neredeyse son şekline yakın parça üretimi yapan su jeti teknolojisi gerçekten teşvik edilmektedir. Bu, gerçekten CAM ortamını da zorlamaktadır ve ilerletilmesi gereklidir. Ek katkı ve ÜRÜN lazer henüz büyük yapılarda kullanılmamaktadır. Ancak, bunlar kritik olmayan parçalarda kesinlikle kullanılmaktadır. Soğutma tekniği (crygenics) veya sıvı nitrojen ile alternatif kesme sıvısı verme yöntemleri, bazı nikel bazlı alaşımlarda kullanılmaya başlanmaktadır. Ve lazerin kesme kenarından önce malzemeyi ısıttığı bir teknik olan lazer destekli işleme, titanyumda oldukça olumlu sonuçlar vermektedir. Yani, bu da havacılık sanayii tarafından teşvik edilmektedir. Rekabetçi bir ortamda dahi farklı teknolojiler arasında yapılan işbirliği gerçekten yeni tekniklerin ve yöntemlerin bulunmasını sağlamaktadır. Bu yeni gelişmelerden bir tanesi de, yüksek basınçlı kesme sıvısıdır (veya ultra yüksek 54 Makina Magazin ● NİSAN 2014 basınçlı kesme sıvısı). Talaşlı imalatın teknolojinin ön sıralarında yer almasını sağlayan bir başka faktör de budur ve özel takım tezgahı ekipmanlarında bir türbin diski gibi konularda gerçekten üstün bir çözümdür. Soğutma Eğer bu karmaşık parçaların çoğunun nikel alaşımlarından ve mikro yapıya sahip malzemelerden yapıldığı düşünülürse, yüksek basınçlı kesme sıvısı; yüksek seviyede üretkenlik sağlamak için doğru takım ve doğru programlama ile mükemmel bir uygulamadır. Yüksek basınçlı (HPC) ve ultra yüksek basınçlı kesme sıvısındaki (UHPC) ilerlemeler sayesinde, çok sayıda yeni tanımlamalar ve endüstri standartları ortaya çıkmıştır. Bugünkü anlamı ile HPC’nin 1160 psi (80 bar) basınca, UHPC ile 1400 psi’ye kadar daha yüksek basınçlar sunmaktadır. HPC uygulamalarında, kesme sıvısı tipi süper alaşımlı tornalama uygulamaları için önemlidir. Ancak, ne şekilde püskürtüldüğü çok önemlidir. Sandvik Coromant’ın yüksek hızlı kesme sıvısı yaklaşımını ele alalım. Bu tasarımda kesme sıvısı, normal kanaldan dümdüz kaplinin arka tarafına gitmektedir. Bu sayede, ek bir izolasyon yatırımının yapılmasına gerek kalmamaktadır. Yüksek hassaslıkta jet nozullarındaki sır, onların kesici kenara yakın konumlanmalarıdır (ve paralel katmanlı akış olarak tanımladığımız bir şey oluşturmaya çalışıyorsunuz). Bu aslında, talaşın kaldırılmasına, temas uzunluğunun azaltılmasına ve talaşı kırmak için bir hidrolik kama oluşmasına yardımcı olmaktadır. Nikel alaşımlar söz konusu olduğunda, bu talaşların kırılması çok zordur. Geleneksel HPC ile UHPC arasındaki fark ve UHPC yatırımının yapılması gerektiği zaman, çalışılan malzemeye bağlı olarak değişmektedir. Çentik aşınması, kesme bölgesinde aşırı ısı ve basınç nedeniyle oluşan problemli bir konudur ve Inconel 718 gibi gerçekten sert malzemelerde rastlanmaktadır. UHPC ile kesme kenarı aşınmasının azaltılmasının ve takım ömrünün uzatılmasının önemli avantajları bulunmaktadır. Bunun temeli, sıcaklığın azaltılması ve bir UHP hidrolik kama etkisi ile kesmenin desteklenmesidir. Aynı zamanda, üstün talaş kırma özellikleri sunar. HPC ve UHPC ile titanyumun tornalanmasındaki hedef minimum yüzde 30 daha yüksek fener mili hızıdır ve verimliliği, talaş kontrolünü ve takım ömrünü önemli oranda iyileştirir. Aslında, titanyumda yüzde 40’a kadar daha hızlı çalışılabilir ve daha düşük fener mili hızlarındaki aynı takım ömrüne sahip olabilir. Sadece kesici takımlarla sınırlı kalmayarak, talaşlı imalat teknolojisinin ön sıralarında kalarak ve aynı zamanda da, takım tezgahlarını da kapsayan daha bütünsel bir yaklaşımla bu malzemelerin üretilmesi ve bu malzemelerden parçaların yapılması alanındaki yeni teknolojilerden bazıları, havacılık sanayiindeki üretimin rotasını belirleyecektir. Eğer bu teknolojilerde önde yer alırsak ve metalleri yönlendiremeye devam edersek, bunlar her zaman herhangi bir uçakta kullanılabileceklerdir. ■ ÜRÜN İş parçası bağlama Ece TURLİN Schunk Pazarlama Uzmanı Ü rün kullanım ömürlerinin giderek kısalması ve alternatif ürünlerin hızla çoğalmasını göz önünde bulunduran birçok kullanıcı, mevcut iş bağlama teknolojilerini sorgulamaktadır. Hızlı palet değiştirme sistemiyle sağlanan yüksek verim artışı, ayarlanabilir iş bağlama teknolojisi ekipmanlarının ortaya koyabileceği potansiyeli açıkça gösteriyor. Schunk’un geniş kapsamlı iş bağlama teknolojisi ürün yelpazesine bakıldığında, üretimi esnek kılacak metotlar ayrı ayrı görülmektedir. Kıyaslandığında; diğer sistemlere göre basit, buna rağmen çok etkili çabuk çene değiştirme sisteminden, gelişmiş palet değiştirme sistemlerine kadar geniş bir çözüm aralığı bulunmaktadır. Üretim yapan işletmelerin rakiplerine karşı üstünlük sağlama yarışında, esnekliğin çok önemli bir faktör olduğu konusunda bütün uzmanlar hemfikirdir. Müşterilerinin talep ettiği gereken hassaslığa sahip ürünleri imal eden firmalar, müşterilerin taleplerini pahalı bir stok oluşturmadan hızlıca tedarik edebilmelidirler. Fakat, hangi iş bağlama teknolojisi en uygunudur? Hangisi verilen maddi değere karşılık en iyi sonucu sağlar? Bunun cevabı sıklıkla; uygulamaya göre değişir olacaktır. İş bağlama teknolojisi sistemi ve tutucu sistemlerde dünya lideri Schunk, bu yüzden size değişik seçenekleri çok dikkatlice karşılaştırmanızı tavsiye ediyor. Değişen iş parçalarına uygun sıkma ekipmanlarını hızlıca adapte edebilmek için gerekli olan temelde üç nokta vardır. Bunlar; sıkma çeneleri, iş bağlama ekipmanı veya komple sıkma sistemleridir. Hızlı çene değiştirme sistemleri Hızlı çene değiştirme sistemleri, daha yüksek bir esnekliğe ulaşılma- 56 Makina Magazin ● NİSAN 2014 sını sağlayan, ayna tornası teknolojisinde yıllardır kullanılan bir metot olmuştur. Sıkma çenesi seti değişimini yaklaşık beş dakikadan (geleneksel aynalar için) rahat bir şekilde bir dakikanın altına düşüren entegre hızlı değiştirme sistemine sahip torna aynaları özellikle kullanışlıdır. Bunun yanı sıra, uygulanması da kolaydır. Örnek olarak; Schunk Rota THW hidrolik ayna serisinde, sökme anahtarı kullanarak alt çene hatvesini serbest bırakmak için sadece çeyrek dönüş yeterlidir. Anahtarın geriye döndürülmesiyle yeni çeneler, “wedge bar” hatve ile birbirine geçmektedir. Yaylı mekanizma son olarak anahtarı dışarı vererek, anahtarın kazara ayna gövdesinde unutulmasını önler. Zaman tasarrufu sağlıyor Schunk Rota S-plus manuel aynalarda ek olarak, takım kullanımına gerek yoktur. Bunun yerine, değişim mekanizması tek bir düğme dokunuşuyla aktive olur. Gösterge pimi, çenelerin hızlı değişim süreci sonrası çenelerin güvenli olarak yerleşip yerleşmediğini gösterir. Zaman tasarrufuna ek olarak, Schunk hızlı değiştir aynalarının sunduğu bir başka bir özellik daha vardır. Çene değiştirmede yüksek tekrarlanabilirlik hassasiyeti 0.02 mm’den azdır. Son kez işlenmiş üst çeneler tekrar tekrar kullanılarak, geleneksel torna aynalarına kıyasla büyük maliyet kazancı sağlar. Her yumuşak çene seti için sadece 20 dakikalık yeniden işleme süresine çene değişimi süre tasarrufu yaklaşık olarak dört dakika alındığında, toplam geçen süre 24 dakikadır. Her gün için sadece bir çene değişimi ve saati 100 Euro’ya mal olan bir makina varsayıldığında, günlük 40 Euro tasarruf olacaktır. Yıllık 220 iş günü üzerinden, senelik birikim 8 bin 800 Euro gibi oldukça büyük bir miktara denk gelecektir. Schunk, yüksek kalitede hızlı değişim aynasına yatırım yapmak istemeyen veya var olan geleneksel ÜRÜN torna aynalarında ayna değişimi sürecini yalnızca hızlandırmak isteyen kullanıcıları için, Pronto hızlı çene değiştirme sistemini kısa bir süre önce piyasaya çıkardı. Çene başı sadece beş saniyelik değişim süresiyle bu yeni ürün, 1/16’’ x 90° ve 1.5 mm x 60° hatve seçeneklerine sahip, geleneksel 250 çapında torna aynalarının kurulma süresini dikkate değer bir oranda azaltmaktadır. Ham malzemelerin ve finiş yapılacak iş parçalarının sıkılması için kullanılan, destek ve değişebilir çenelerden oluşan hızlı değiştirme kiti kullanılır. Prensip gayet açıktır: Komple çenenin değişimi yerine alyen anahtarı kullanılarak, sadece çene eklentisini değiştirmek. Bu da, ana çeneyi değiştirmeksizin, 16 mm’ye kadar sıkma aralığını genişleterek, geleneksel torna aynalarından yüzde 300 fazla bir verim elde edilmesini sağlar. Ayrıca, yanlış pozisyonlama imkânsızdır. Güvenli pozisyondayken; altıgen form ölçüsü süreçte maksimum işlem devamlılığı, yüksek kuvvet ve tork transferine izin verir. Birbirinden farklı uygulamalara uygun olarak; küçük, orta ve büyük sıkma aralıkları için üç farklı destek çenesi mevcuttur. Sert batan çenelerle ilgili olarak yenilikçi aile firmamız, farklı çaplar ve sıkma aralıklarına uygun olan dört sert batan eklenti finiş işlemi yapılacak iş parça- ları için dört yumuşak eklenti tedarik eder. Bir kez çeneler finiş ölçüsüne getirildikten sonra, tekrar tekrar sistemde kullanılabilir. Sıkma kuvvet bloklarında da kullanılabilir Hızlı çene değiştirme sistemleri ayrıca sıkma kuvvet bloklarında da kullanılabilir. Aslına bakılacak olursa; Schunk’un Tandem sıkma kuvvet bloklarına sahip ek takımsız hızlı çene değiştirme sistemi, bir set çenenin kurulum süresini 30 saniyeden kısa bir süreye düşürür. Sıkma yüzeyinin konumunun değişmesini engellemek için, sıkmanın üst çene ile ana çene birbirlerine entegre ”wedge” mekanizması ile bağlıdır. Sıkma süreci sırasında ortaya çıkan kuvvetler, şekil bağlı hareketsiz yapısı sayesinde sönümlenir. 0,02 mm’den düşük çabuk çene değiştirme tekrarlanabilirlik hassasiyeti beklentileri oldukça karşılar. Kilitleme mekanizması; yukarıdan, arkadan veya iki taraftan tahrik edilebildiği için, hızlı çene değiştirme sistemi sınırlama olmaksızın kısıtlı alanlarda kullanılabilir. Esnek iş bağlama ekipmanı İş parçaları ve işleme şekilleri çeşitlendikçe, hassas iş bağlama ekipmanları da bir o kadar incelenmeye değer hale gelir. Schunk da, bunu dikkate alarak ürün çeşitliliğini artırdı. Schunk Kontex KSM2 çoklu sıkma mengenesi bu açıdan her işinizi gören gerçek bir kurtarıcıdır. Aynı anda, birçok parçayı yan yana 3, 4 veya 5 eksenli işleme merkezinde sıkabilir. Çıkıntısı olmayan yaklaşma yüzeye sahip ince çeneler, parçaların özellikle birbirine yakın olarak konumlanmasına izin vererek mükemmel erişimi sağlar. Diğer KSM2 çoklu sıkma mengeneleriyle birlikte geniş iş parçalarını sıkma performansı, en az bu kadar etkileyicidir. Hassas hatveler; maksimum güç, hassasiyet ve sürekliliği garanti eder. “Wedge” sıkma sistemi, iş parçasının boyutu ne olursa olsun, onun otomatik olarak tutulmasını sağlayarak, bu sayede yüksek hızlarda bile güvenli ve hassas bir frezeleme işleminin yürütülmesine imkân sağlar. Tutucunun ekipmanı özellikle yüksek verime sahiptir. Sadece tek bir tahrik anahtarıyla iş parçasını sıkıştırmak, sıkma çenelerini hızlı değiştirmek için yerinden çıkarmak veya iş bağlama sistemini hızla ve esnek bir biçimde iş parçaları için ayarlamak mümkündür. Maksimum işletme güvenliği sağlar Schunk, özellikle torna ve freze tezgahları üzerinde geniş iş parçası aralığında işleme yapan kullanıcı- 58 Makina Magazin ● NİSAN 2014 ÜRÜN ları için, yüksek bir esnekliğe sahip Rota-S manuel aynaları geliştirdi. Kendini kanıtlamış Rota-S plus serisi aynalar, uzatılmış desteklerle birleşerek, daha hafif torna aynaları olarak esnek kullanıma olanak sağlar. Geniş çaptaki parçaları sıkmak için kullanılan geleneksel torna aynalarına göre Rota-S flex’in ağırlığı yüzde 60 azaltılmıştır. Eşdeğer bir tabla yük kapasitesinde çok daha ağır iş parçaları işlenebilir ve düşük yüksekliği sayesinde, iş parçası ve takımlara yeteri kadar boş alan geriye kalır. Bunun yanı sıra, daha da küçük parçaların işlenebilmesiyle, uzatılmış yataklar rahatlıkla demonte edilebilir. Böylelikle, iş parçasına ulaşılabilirlik, geleneksel büyük aynalarla yapılan sıkma uygulamasına kıyasla dikkate değer derecede iyileşir. Özel yağlama sistemi, her iki seçenek için de devamlı, sürekli yüksek sıkma kuvveti uygulanmasını garanti eder. Toz contaları, iş parçasından çıkan talaş ve tozların aynaya girmesini engeller. Rota-S flex, makina tablasında kolayca monte edilir ve optimize edilmiş çabuk çene değiştirme sistemiyle, var olan sisteme yeni iş parçasının bağlanması sadece saniyeler alır. Ayna küçük parçaları da, en az büyükleri kadar güvenilir bir biçimde sıkar ve bu sayede, maksimum işletme güvenliği garanti eder. Uzun hizmet süresini garanti eder Schunk SPK çene kutuları da, inanılmaz esnek bir kullanıma uygun şekilde tasarlanmıştır. Frezeleme ve tornalama merkezlerinde dikey Bohrwerk’lerde ve torna tezgahlarınızda birçok fayda sağlar. Kanal genişliği ayarlanabilir olduğu için, T kanalları paralel olan tüm tablalarla uyumludur. 100 mm’ye varan geniş çene stroğu ve 75 Kn’ye kadar çıkan muazzam sıkma kuvveti sunar. Ayrıca, güvenli ve düşük tork uygulayarak, dahili ve harici iş bağlama imkânı sunar. Çelik gövde, tüm yüzeyi sertleştirilmiş hareketli parçaları ve özel yağlama sistemi, devamlı yüksek hassasiyeti ve uzun hizmet süresini garanti eder. Önde bulunan ek çene arayüzü esnekliği artırarak, alçak ve sürekli kurulumlar ortaya koyar. Alt çenelerde kanallı standart çene bağlantısı bulunduğu için standart sıkma çeneleri kullanılabilir. Prizma çene kullanılarak, kübik parçalar bile kolaylıkla sıkılabilir. Hızlı palet değiştirme sistemleri Schunk Vero-S hızlı palet değiştirme sistemi, iş parçasının daha esnek bağlanabilmesinde kesinlikle en 60 Makina Magazin ● NİSAN 2014 işe yarar seçenektir. Bağlama pimleri, farklı iş bağlama ekipmanlarının 0.005 mm’den düşük tekrarlanabilir hassasiyetinde radyal formdaki kayan pimler, sıkma pimlerini çekerek, kendiliğinden kilitlenen ve şekil bağıyla tutularak güvence altına alır. Patentlenmiş hızlı ve sıkma stroğuyla çekme kuvveti 40000 N’a kadar çıkar ki; bu, yanal en yüksek güçleri bile güvenilirce sönümleyen, özellikle rijit sıkmaya ulaşılması için beklenen ideal koşullardır. Gövde, bağlama pimleri ve kayar pimler gibi bütün fonksiyonel parçalar sertleştirilmiş çelikten yapıldığı ve talaş, toz, kesme sıvısından korunması için bütün modül contalandığı için, kullanım açısından ekstra dayanıklı olduğu kanıtlanmıştır. Schunk, standart olarak kayar pimlerin konumlarının takip edilmesi için opsiyonlar sunmaktadır. Bu da, her modülün otomatik olarak yüklenebildiği anlamına gelir. Doğrudan sıkma teknolojisine olan eğilim; halen yeni olmasına rağmen, küçük parçalar ve ufak serilerin üretiminde artık her zamankinden daha fazla sayıda kullanılmaktadır. İş parçaları Vero-S bağlama pimlerine direkt bağlanarak, ek bağlama ekipmanı olmaksızın direkt olarak hızlı palet değiştirme modüllerine bağlanır. Fayda ortadadır; çeneler, destekler ve pabuçların sebep olduğu ilave yaklaşma yüzeyleri oluşmaz. Hızlı palet değiştirme modülleri, standart modül yükseltme ünitelerinin üzerine konumlandırılırsa, iş parçalarına beş taraftan kısıtlama olmaksızın erişim sağlanır. Detaylı analiz Hassas bağlama ekipmanınızın potansiyelinden faydalanmak istiyorsanız, farklı metotları temel uygulamanızda karşılaştırmanız tavsiye olunur. Bir yanda, ufak bir yatırımla büyük çapta avantaj sağlamak mümkünken; diğer tarafta hızlı palet değiştir sistemi veya direkt bağlama sistemini içeren komple bir strateji değişimi de düşünülmeye değerdir. Efektif maliyetli veya uygun bir çözüm istiyorsanız; Schunk’un iş bağlama sistemleri uzmanları, her durumda size farklı sistemlerinin fizibilite çalışmalarını yapar ve size doğru iş bağlama sistemleri çözümünü tasarlamada yardımcı olur. ■ ÜRÜN Küçük takım çaplarında yüksek ekonomiklik WNT 1 6 ile 25 mm arasındaki çaplarda freze işleminde azami performanslar elde edilmek isteniyorsa, bu aslında sadece pahalı olan sert metal freze takımları ile mümkündür. WNT bu nedenle, yeni 06 boyut ile yüksek ilerlemeli freze operasyonlarında kullanılmak üzere HFC sistemine ilaveler yapmıştır. HFC-06’da, takım çapları 16 mm’den başlamakta ve bu şekilde, VHM takımlara bir alternatif sunmaktadır. Matkap ucu ebatları küçük olmasına rağmen, azami 0,8 mm’lik bir kesme derinliğinde diş başına 1,5 mm’ye kadar ilerleme hızlarına erişilebilmektedir. Pozitif montaj konumu nedeniyle, en yüksek talaşlı işleme verimleri garanti edilmiştir. Gerek içe vidalama frezeleri, gerekse parmak frezeler mevcut olup, her iki varyant da standart olarak dahili soğutma hattı ile donatılmıştır. İki farklı kaplamalı olarak mevcuttur Matkap uçları iki farklı kaplamalı olarak mevcuttur. Çelik kısmın tamamının üzerini örten HCN 1235’in yanı sıra, paslanmaz takımlar için olduğu kadar, yüksek sıcaklığa dayanıklı alaşımlar için de mükemmel şekilde uyumlu olan HCN 5235 de bulunmaktadır. Optimal hale getirilmiş olan talaşlı işleme kademeleri; olağanüstü yumuşak, vibrasyondan fakir ve az sesli bir kesme işlemini azami şekilde rahat çalışma ve azami ekonomiklikle birlikte sunmaktadır. HFC06 ile matkap uçları ile ilgili freze teknolojisinin gelişiminde büyük bir adım atılmışdır. Artık müşteriler, küçük parçaları işlerken, talaşlı işleme performansını artıran ve takım maliyetlerini düşük tutabilen bu etkin freze teknolojisinin avantajlarının keyfini sürmektedir. HFC-06 matkap uçları ve freze kafaları, 45 binden fazla başka ürün ile birlikte WNT kataloğunda bulunmaktadır. Ürünler, saat 19:00’a kadar sipariş verilmesi halinde üç iş günü içerisinde teslim edilebilmektedir. WNT’nin lojistik ve depo yatırımları sayesinde, takımlar en kısa sürede kullanılmaya hazır olduklarından, müşteriler daha verimli çalışabilirler. Total Tooling = Kalite x Hizmet² En yüksek seviyede müşteri memnuniyetinin formülü budur. HFC06 matkap uçlu freze. Verimlilik ve performans kalitesinde artış ve daha az zaman sarfiyatı. Bu nedenle, Total Tooling talaşlı işleme kuruluşları için ideal tedarik opsiyonudur. WNT’nin eşsiz pazarlama ve servis konsepti 45 binden fazla ürünü tek elden teslim ediyor: Bireysel danışmanlık, profesyonel hizmetler ve hızlı bir lojistik. WNT, merkezi Kempten/Almanya’da bulunan uluslararası faaliyet gösteren bir kuruluştur. Bugün 12 WNT pazarlama şirketi, tüm dünyada 17 ülkede talaşlı işleme takımları için çalışmaktadır. ■ Gazaltı kaynak koruma spreyi Perfect Würth W ürth gazaltı kaynak koruma spreyi, kaynak sıçramalarının metal yüzeylere, paslanmaz malzemelere ve kaynak torçlarına yapışmasını önler. Ürün, kaynak işinin en iyi şekilde yapılabilmesini sağlar. Akmaya karşı dayanıklı olan ürün, tiksotropik özelliği sayesinde, etki maddesi düşey yüzeylerde bile akma ve damlama yapmadan tutunur. 62 Makina Magazin ● NİSAN 2014 Organik madde oranının çok düşük olmasından dolayı rahatsız edici ayrışmalar önlenir. Böylece, kaynak kalıntıları zahmetsizce giderilir. Sonradan yapılacak galvanizleme ve boyama işlemleri sorunsuz şekilde gerçekleştirilir. Soğutucu etkisi sayesinde, paslanmaz malzeme kaynağında oluşan ısıl renklenmeler en aza indirilir. Würth gazaltı kaynak koruma spreyi Perfect silikon içermez. Malzemenin sonradan boyanmasında herhangi bir soruna yol açmaz. İnce film tabakası, aynı zamanda geçici korozyon koruması sağlar. Solvent içermeyen ürünün içeriğinde CKW ve benzeri çözücü maddeler yoktur. ■ ÜRÜN EtherCAT I/O sistemi: Üç eksenli ivme kutusu Beckhoff B eckhoff’un yeni EP1816-3008 EtherCAT kutusunun iki adet tümleşik üç eksenli ivme sensörü ve 16 dijital girişi bulunur. Zorlu ortamlar için kurulumu kolay I/O modülü, doğrudan sahada, uygun maliyetli titreşim ve şok/salınım izleme uygulamasında kullanılabilir. Makinaya monte edilebilen cihaz, aynı zamanda boyuna ve enine eğim izlemeye de olanak sağlıyor. IP 67 koruma sınıflı EP18163008 EtherCAT kutusu, iki adet tümleşik üç eksenli, 16-bit ivme sensörü barındırıyor. Bu sensörlerin hassasiyetleri; ±2 g, ±4 g, ±8 g ve ±16 g değerlerindedir. Örnekleme frekansı 1 Hz ile 5 kHz arasındadır. MEMS (mikro elektronik mekanik sistemler) adı verilen sistemlerin temelindeki çatal biçimli silisyum yapılar, hareket ettiklerinde veya titreştiklerinde, kapasitif değerlerinde değişiklik olur ve buna karşılık gelen bir sinyal elde edilir. Yeni EP1816-3008 EtherCAT kutusu, doğrudan makinalar üzerinde ve kontrol sistemine entegre şekilde, uygun maliyetli ivme ve açı ölçümüne olanak sağlar. Kompakt ve sağlam Kompakt ve sağlam EtherCAT kutusu, doğrudan sahada ivme ve açı ölçümünü destekliyor. Buna ek olarak, sinyallere doğrudan kontrol sisteminden erişilebiliyor. Geleneksel sensör ve ayrı veri örnekleme bileşimine kıyasla bu çözüm daha uygun maliyetlidir. Ayrıca, kurulumu ve tümleşimi de daha kolaydır. Diğer bir avantajı ise; 90° açıyla yerleştirilmiş iki sensör, EP1816-3008’i yedeklemeli bir ölçüm sistemi haline getiriyor ve ek olarak, sonuçlar kontrolör tarafından güvenilir biçimde doğrulanabiliyor. Üç eksenli ivme kutusunun tipik bir uygulaması, makinalarda ve binalarda titreşim ve şok/salınım izlemedir. Örneğin; robot kolların titreşimleri, az bir çabayla, ölçülen ivmeler üzerinden tam olarak izlenebilir. Hızar makinalarında, tezgaha monte edilen bir EP1816-3008, testere lamasının açı ayarının, hızlı sinyal toplama yoluyla güvenilir şekilde izlenebilmesine olanak sağlar. ■ TG400 yeşil lazer Technifor T echnifor, markalama ve izlenebilirliğin dünya markası olarak lazer çeşitlerini yeni teknoloji entegrasyonuyla genişletiyor: TG400 yeşil lazer. 532 nm dalga boyuyla bu yeni markalama çözümü Yag, YVO4 Fibre veya CO2 gibi diğer klasik lazer ekipmanlarının (yakın infrared 1064 nm kullanılarak) etkileşime girmediği materyallerin markalanmasına izin verir. Söz konusu çözüm, Technifor’un özel pazar ihtiyaçlarını karşılama arzusuyla üretilmiştir. Bunlar arasında; me- 64 Makina Magazin ● NİSAN 2014 dikal, elektronik, elektrik ve plastik sektörleri gösterilebilir. Bu çözüm ile; silikon, yansıyan metaller (bakır, gümüş, altın vb.), baskılı devre, seramikler ve geniş yelpazedeki plastikler gibi hassas materyaller de markalanabilir. Özel ince ışın (30 μm), benzersiz markalama kalitesi meydana getirir, küçük karakterler ve Data Matrix™ kodları için idealdir. TG400 lazer azaltılmış ısı etkili alan ile yüzey markalaması yapar; materyale zarar vermekten ve onu zedelemekten kaçınır. Gravotech Group tarafından özel olarak geliştirilen yazılım, TG400 yeşil lazeri çalıştırarak, üretim sürecindeki her tanımlama ve izlenebilirliğin hayata geçirilmesini sağlar. Sezgisel ve etkilidir, operatör birkaç tıklama ile veri tabanlarına ulaşır, kodları, görüntüleri ve logoları içe aktarır (barkod, Data Matrix™, QR kodu). Bu yeni markalama çözümü ile Gravotech Grubu, Technifor markasını nokta vuruşlu markalama devi ve know-how konusunda uzman bir dünya lideri haline getiriyor. ■ ÜRÜN Yeni Capto™ bağlantılı Xtra·tec® Insert Drill ile hızlanın Walter T alaşlı imalatta verimlilik artışı genelde doğrudan takım ile ilişkilendirilir. Ancak, takımın kullanımı da en az takım kadar önemlidir. Walter, iki yaklaşımı da dikkate alarak, yeni Walter Capto™ bağlantılı takma uçlu maktapları geliştirdi. Takma uçlu delik delme takımları, çok yönlü kullanımı ile mükemmel bir seçenektir. Çelik ve dökme demir malzemeden, paslanmaz ve zor işlenen malzemelere kadar geniş bir uygulama alanını kapsarlar. Zincirleme delme, eğimli veya dışbükey yüzeyler sorun olmaktan çıkar. Walter, başarılı Xtra·tec® Insert Drill ailesini; yeni Walter Capto™ bağlantılı modüler şaftlar ve Tiger·tec Silver® kesici uçlar ile genişletti. Böylece, kullanıcılara sunulan avantajlara; daha hızlı takım değiştirme ve poligon (çok köşeli) şekilli Walter Capto™ arayüzü sayesinde, daha yüksek güç aktarımı eklenmiş oldu. Eşsiz Tiger·tec Silver® kesme malzemesi ile delik delme takımı daha yüksek performans sergiliyor. Kesici uçların taşlanmış ve dört kesme kenarlı olması, yüksek kesme parametrelerine imkân sağlar ve takibindeki operasyon sayısını azaltır. Xtra-tec® Insert Drill ile işlenen deliklerin yüzey kalitesi, delik çapındaki Wiper ağızı (silici ağız) sayesinde mükemmel düzeyde sonuç verir. Kesici uçların TorxPlus cıvatalar ile pozitif sıkılması ise, yüksek iş süreci güvenilirliğini sağlar. Walter Capto™ bağlantılı Walter Xtra-tec® Insert Drill özeti: • Delme boyu: 3xDc, • Çap aralığı: 16 mm-45 mm, • Güvenilir talaş tahliyesi için en uygun talaş boşluğu, • Takım gövdesinin sert nikel kaplamalı yüzeyi korozyon ve aşınmaya karşı korur, • Üç farklı geometri ve dört kaliteden oluşan değiştirilebilir kesici uç programı. ■ Yüksek performanslı kesme malzemesi Tiger·tec Silver® ile yeni Xtra-tec® Insert Drill, yüksek düzeyde hassasiyete erişir ve daha ekonomik işlemeyi mümkün kılar. Tehlikeli bölgelerin emniyete alınmasında her açıdan etkin çözüm Pilz P ilz yeni PSENopt Advance ışık perdeleri, sahip oldukları yüksek kullanım esnekliğini gelişmiş multifonksiyonel tasarımından alır. İşletmelerin uygulama ihtiyaçlarına göre; muting, körleme ve kaskadlama işlemleri tek bir cihaz üzerinde uygulanabilir. PNOZmulti konfigüre edilebilir kontrol cihazı ile tüm fonksiyonlarından yararlanılabilir. Yeni PSENopt Configurator yazılımına eklenen ışık demetlerinin ayrı ayrı kontrol edilebilme özelliği sayesinde, cihazın hizalaması ve izlenmesi çok daha kolay hale getirilmiştir. Ayrıca, ışık demetlerinin algılama yeteneklerinde yapılan geliştirmeler ile tepki süresi en aza indirgenmiştir. Sıfır kör nokta oluşumu sağlanmaktadır PSENopt Advance ile gelen bir başka yeni özellik de, sürekli tek demet fonksiyonudur. Bu fonksiyon sayesinde, saha uygulamalarında en yüksek emniyet seviyesi için sıfır kör nokta oluşumu sağlanmaktadır. PSENopt Advance ışık perdeleri, üzerindeki LED göstergeleri ile hata teşhis süresini en aza indirerek, bakım süresinin minimum düzeyde olmasını sağlar. Böylece, işletmelerin duruş sürelerini en aza indirgemeyi amaçlar. Diğer üreticilerin arayüzleri ile uyumlu çalışabilme özelliği sayesinde, işletmede var olan kurulu kontrol sistemini korur ve ek maliyetleri minimize eder. Üst düzey koruma sağlar Geniş aksesuar yelpazesi ile PSE- Nopt Advanced ışık perdeleri, IP6k9k koruma sınıfı bağlantı elemanları sayesinde, yüksek hijyen gerektiren nemli ortamlar dahil endüstrinin tüm alanlarında emniyetten ödün vermeksizin kullanılabilir. İlave ışık perdesi kullanmaya gerek kalmaksızın, aynalar sayesinde daha geniş emniyetli bölgelerin oluşturulmasına olanak verir. Işık perdeleri ve aynalar için geliştirilmiş özel koruyucu kılıflar ile zorlu endüstriyel çalışma koşullarında; şoka, çarpmaya ve titreşime karşı üst düzey koruma sağlanmış olur. ■ NİSAN 2014 ● Makina Magazin 65 ÜRÜN Kollmorgen, Universal Robots’un daha hafif ve daha güçlü olmasını sağlıyor Daha fazla seçenek için daha iyi motorlar Ian YOUNG Kollmorgen Anahtar Hesap Yöneticisi U R 5 ve UR 10, Universal Robots’un endüstriyel üretimdeki eklem kollu robotların esnekliğini pekiştirmeyi hedeflediği iki modelin adıdır. Konvansiyonel robotların bugüne kadar çok büyük, çok pahalı ve çok gürültülü kabul edildiği çalışma alanlarına odaklanılmaktadır. Bu modeller, düşük ağırlıkları sayesinde ihtiyaç duyulan her yerde kullanılabilir. Altı eksenli eklemli robotların güç yoğunluğunun büyük bir kısmı, özel olarak adapte edilmiş Kollmorgen ürünü KBM motorlardan elde edilmektedir. Universal Robots, bu motorları, ilave muhafazalar gerekmeden doğrudan eklem eksenlerinin içine yerleştirmeyi başarmıştır. Universal Robots, UR5 ve UR10 modellerini özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler için geliştirmiştir. KBM motorlar, değişken ve modüler tasarımları sayesinde, servo eksenlerin yer optimizasyonu sağlayan biçimde yapılandırılmaları için büyük bir serbestlik sağlamaktadır. Altı eksenli robotlar, örneğin; işleme ve üretim tesislerinde kullanılmaktadır. Bu robotlar, tekrarlanan görevlerin yerine getirilmesi için kolayca programlanabilir. Tutma birimleri, beş ve 10 kilogramlık yükleri kaldırabilirler. Ancak, kendileri sırasıyla; sadece 18 ve 25 kilogram ağırlığındadır. Bu düşük ağırlık, birimlerin karmaşık alt bileşenler olmadan kolayca taşınabilmesine olanak vermektedir. Çok işlevli robotlar, kullanıcı dostu yazılımları dikkate alındığında, işletimde de aynı esnekliğe sahiptir. Bu çok işlevlilik özelliği, kullanıcı dostu bir yazılım ile bu Danimarka şirketini desteklemektedir. Bu yazılım kullanılarak, altı eksenli hafif robotlar yeni görevler için hemen hazır hale getirilebilir. Programlama için özel robot bilim bilgisi gerekli değildir. Modüler tasarım Eşsiz boş ağırlık/yükleme kapasitesi oranı, ihtiyaç duyulmayan hiç bir şeyi içermeyen sofistike hafif konstrüksiyonun sonucudur. Bu 66 Makina Magazin ● NİSAN 2014 minimalist strateji, sürücü teknolojisi açısından, Kollmorgen’in gövdesiz motorlarının doğrudan eklem eksenlerine entegre edilmesi anlamına gelir. Bu yapıldığında robot, motor muhafazasının işlevini üstlenir. Dişli birimi ise, aynı zamanda motorun primer yatağı görevini görür. Bir bütün olarak bakıldığında, UR tarafından kullanılan bileşenler, çoğu kez birden fazla işlev üstlenmektedir. Bu da sonuç olarak; rulmanlar, kaplinler ya da şaftlar gibi mekanik bileşenlerin sayısını, dolayısıyla toplam sistem ağırlığını ve şekil faktörünü önemli ölçüde azaltmaktadır. Aynı zamanda KBM motorlar, yüksek güç yoğunlukları ile UR5 ve UR10’un kaldırma kapasitesini artırmaktadır. KBM motor serisi, optimize tork ve asgari adımlama (cogging) ve harmonik bozulma için gelişmiş ÜRÜN elektromanyetik tasarımlar sunmaktadır. Bu avantajlar, geniş bir çalışma hızı aralığında sağlanmaktadır. Statordaki yüksek sıkıştırma yoğunluğuna sahip elektromanyetik teknoloji, torku artırmakta ve termal kayıpları düşük düzeyde tutmaktadır. Rotorda, 4,91 ila 12.812 newton metre tepe torkun yanı sıra, 1,45 ila 3.445 newton metre sürekli tork sağlayan yüksek mukavemetli nadir element mıknatıslar kullanılmaktadır. Universal Robots’un Teknik İş Müdürü Esben H. Östergaard, “Kollmorgen’i tercih etmemizin bir nedeni, bu motorların yüksek kalitesiydi” diye konuşuyor. Yüksek düzeyde hassasiyet KBM motorların robot muhafazasına entegre edilmeleri ve yüke doğrudan tahrik sağlamaları dikkate alındığında; robotlar, hareket ve güç kontrolü açısından yüksek düzeyde hassasiyet sağlamaktadır. Robotun farklı iş parçalarını yüksek değişkenlikle sürekli olarak mükemmel bir şekilde taşıması gerektiğinden, hedeflenmiş güç kontrolü bu açıdan çok büyük önem taşımaktadır. Robotlar, pratikte nesnelerin boyutunu ve elastikliğini tanımakta ve uygulanacak gücü bunlara göre ayarlamaktadır. Bunun yapılabilmesi için, bu güç 25 newtondan biraz daha fazla olmalıdır. Gerekli güç ve istenen konum, altı eklemin her biri için ± 10 newton hassasiyet ve ± 5 milimetre doğrulukla programlanabilmekte ve yürütülebilmektedir. Gürültüsüz ama yüksek enerji verimliliği ile çalışma Robotların diğer bir avantajı ise, düşük gürültü ve enerji tasarruflu çalışmadır. Toplam sahip olma maliyeti açısından bakıldığında; kaynakların ekonomik kullanımı, robotların genel olarak verimliliğini doğrudan artırmaktadır. Dolayısıyla, bu teknolojinin rekabet gücü de artmaktadır. Yüksek enerji verimliliğinin ilave bir avantajı, motorlardaki düşük kayıplar ile doğrudan bağlantılıdır. Verimlilik yüksek olduğundan, daha az ısınır. Bu da; motorların daha soğuk kalmaları, azami değerlerinin altında çalışmaları ve sonuç olarak UR 5 ve UR 10 tasarımlarında, Kollmorgen ürünü KBM motorlar kullanılmaktadır. Bu motorlar, bir muhafaza olmadan doğrudan eksen ekleminin içine entegre edilmiştir. daha uzun bir hizmet ömrüne sahip olmaları anlamına gelmektedir. Ayrıca, gelişmiş sıcaklık davranışı da, konstrüksiyonun tamamının ısınmasını önlemektedir. Östergaard, şöyle konuşuyor: “Geçmişte kullandığımız motorlar, sürekli çalıştıklarında oldukça ısınıyorlardı. Kollmorgen ürünü KBM motorlar ise, düşük kayıplar sayesinde daha soğuk kalıyor. Bu sayede, robotlarımızı değerleri düşürmeden sürekli işletimde kullanabiliyoruz.” Östergaard ayrıca, uzun çalışma sürelerinin ve nispeten yüksek yüklerin kullanıldığı test prosedürlerine de dikkat çekiyor. Yenilikçi bir teknoloji KBM serisi, Kollmorgen tarafından temin edilen yenilikçi bir gövdesiz doğrudan sürücü motor teknolojisidir. Gövdesiz motorlar, makina ve fabrika mühendislerine; azami esneklik, güç yoğunluğu, dinamiklik ve dayanıklılık derecesine sahip uygulamalar oluşturabilmeleri için geniş kapsamlı çözümler sunmaktadır. Bu ürünün sağladığı teknik avantajlara ek olarak, KB platformu; rekabetçi tedarik sürelerine sahip 14 gövde tasarımını ve ön-mühendisliği yapılmış birçok standart opsiyonu da kapsamaktadır. Östergaard, “Esasen istediğimiz sayıda motoru, istediğimiz zamanda ve istediğimiz şekilde sipariş edebiliyoruz. Universal Robots hızla büyüdüğünden, bu husus özellikle önem taşımaktadır. Bu yüzden, sürücü teknolojisi alanında bize uygun bir ortağa ihtiyaç duyuyoruz” diye konuşuyor. Kollmorgen, bu açıdan Danimarkalı robot uzmanlarını teslimat güvenilirliği ile etkilemiştir ve Çek Cumhuriyeti’nin Brünn kentinde UR’ye özel bir üretim hattı oluşturmuştur. Tutma uygulamaları dışında da kullanılabilir Senkron servo motorların sessiz çalışması ve yüksek kaliteli kontrolü, robotların tutma uygulamaları dışında da kullanılabilmelerine olanak vermektedir. Şu ana kadar Universal Robots’un odaklandığı nokta, robotların basit görevlerin yerine getirilmesine yönelik bir araç olarak kullanılmalarıdır. Östergaard, konuyu şöyle açıklıyor: “Bu nedenle, daha karmaşık görevlerle uğraşan diğer robot üreticileri ile doğrudan rekabet etmiyoruz. Bunun yerine, insanları yorucu ve monoton manuel işleri yapmaktan kurtarıyoruz.” Odense kentindeki bu şirketin, kontrol edilemeyen salınımları ve titreşimleri olmayan hafif konstrüksiyonu geliştirmesiyle, kaynaklama ve tutkallama gibi yeni uygulama olanakları ortaya çıkmıştır. Bu gelişmenin yanı sıra, sofistike güvenlik teknolojisi sayesinde, her iki model de ilave koruyucu olmadan kullanılabilecektir. Bu, personel ve teknoloji arasında güvenli ve rahat bir işbirliğinin yolunu açmaktadır. ■ İnsanlar ile yakın ortaklık: Bu Danimarkalı robotlar, üretimde işbirliğine dayanan çalışma için geliştirilmiştir. NİSAN 2014 ● Makina Magazin 67 ÜRÜN NZM3 devre kesici için yeni soket ünitesi Eaton Ç eşitli endüstriyel ürünler üreticisi Eaton, NZM3 devre-kesici için yeni bir soket ünitesi sunuyor. NZM3 soket ünitesi, kullanıcılara basit ve hızlı bir şekilde bir panodaki devre kesiciyi değiştirme imkânı sunuyor. Ayrıca, servis sırasında faydalar sunar. Çünkü, ilgili sistem bölümünün basit ve güvenli bir şekilde bağlantısı kesilebiliyor. Temelin muhafaza tasarımı NZM3’e uyarlanmıştır. Dolayısıyla, ana cihaz tarafından sağlanan tüm bağlantı seçenekleri temelde de uygulanabilir. Eaton için güvenlik en önde gelmektedir ve devre kesici bölüm çıkarıldığı zaman, temeldeki gerilim altındaki parçalar otomatik olarak direkt temastan korunur. Devre kesici On konumundayken veya devre kesiciye basıldığı zaman, montaj cıvataları gevşer gevşemez, devre kesici otomatik olarak bağlantıyı keser. Devre kesiciye basıldığı son durumda, devre kesici sadece devre kesici ve soket ünitesi arasındaki montaj cıvataları sıkıldığı zaman çalıştırılabilir. Ürünlerinde sunduğu bütün geniş kapsamlı özelliklere ve kabiliyetlerine rağmen, basit uygulama ve esneklik, Eaton için en yüksek önceliğe sahiptir: Sadece modifiye NZM3 soket ünitesi, kullanıcılara devre kesiciyi hızlı değiştirme olanağı sağlar. Böylelikle, sistemin daha fazla devrede kalmasını sağlar. 68 Makina Magazin ● NİSAN 2014 edilmiş NZM3’ü arka terminal cıvatalarıyla beraber kılavuzda gösterildiği gibi bağlayın, cıvataları sıkın ve sistem kullanıma hazır hale gelsin. Panoya yerleştirmeden test edilebilir Yardımcı kontrol devresi soket ünitesi de seçenek olarak sunulmaktadır. Bu, şönt açtırma veya düşük gerilim salınımı sağlar. Ayrıca, açtırma bobini ve motor mekanizmasının devre kesiciyi panoya yerleştirmek zorunda kalmadan test edilmesine imkân sağlar. Böylelikle, işletime almadan önce doğru operasyon test edilebilir. Ayrıca, kullanıcılar devre kesiciyi değiştirirken, elektrik şebekesini değiştirmek zorunda kalmazlar. Destek iletken fişi, temelinden basit bir şekilde çıkarılabilir, yeni terminal kablolar takılabilir ve işleme devam edilebilir. Teknik özellikler, endüstri sektörünün geniş kapsamdaki ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yapılandırılmıştır ve her yönden etkileyicidir. NZM3 üzerindeki yeni soket ünitesi, 40 °C’lik ortam sıcaklığına kadar, gerilim oranında azalma olmaksızın 250-500A arasında kullanılabilir ve bu çok çeşitli aksesuarları da içermektedir. Daha zor uygulamalar için NZM3’ün tam anahtarlama kapasitesi (415VAC’de 150kA’e Çeşitli endüstriyel ürünler üreticisi Eaton, NZM3 devre-kesici için yeni bir soket ünitesi sunuyor. NZM3 soket ünitesi, kullanıcılara basit ve hızlı bir şekilde bir panodaki devre kesiciyi değiştirme imkânı sunuyor. kadar) kullanılabilir. Devre kesici ayrıca, çeşitli pozisyonlarda, dik veya yatay olarak monte edilebilir. Uzman ve küresel bir şirket Eaton’ın elektrik sektörü; güç dağıtımı ve devre koruması, yedek güç koruması, kontrol ve otomasyon, aydınlatma ve güvenlik, yapısal çözümler ve kablolama cihazları, zorlu ve tehlikeli ortamlara yönelik çözümler ve mühendislik hizmetleri alanlarında uzman küresel bir liderdir. Firma, dünya çapındaki çözümleriyle günümüzün en kritik elektrik güç yönetimi sorunlarına yanıt verecek konumdadır. Eaton çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren ve müşterilerine elektriksel, hidrolik ve mekanik enerjiyi etkin bir şekilde yönetmeleri için yardımcı olan enerji verimliliği çözümleri sunan bir enerji yönetim şirketidir. Küresel bir teknoloji lideri olan Eaton, Cooper Industries plc’yi 2012’de devraldı. Birleşmiş şirketlerin 2012 yılı geliri tahmini olarak 21,8 milyar dolardı. Eaton’ın yaklaşık olarak 102 bin çalışanı vardır ve ürünleri 175’ten fazla ülkede satılmaktadır. ■ ÜRÜN EEC One, artık 17 platform dili içeriyor EEC One’deki farklı kullanıcı ortamları, kullanıcıya makro seçimi ve parametre belirlenmesinde destek olmaktadır. Eplan E plan Engineering Center One’ın (EEC One) yeni sürümü hazır hale gelmiştir. Detay mühendisliği ve buna bağlı mühendislik süreleri, kapsamlı sistemler ile büyük ölçüde azaltılabilir. 17 dilde mevcut olan yazılım, küresel pazarın önemli uluslararası standart ve normlarını desteklemektedir. 2013 yılındaki Hannover Ticaret Fuarı’nda; İngilizce, İspanyolca, Rusça ve Çince dilleri ile başlayan süreç genişlemeye devam ediyor. Çözüm sunucusu Eplan’ın otomasyon yazılımı olan EEC One, artık 17 platform dili içermektedir. Aynı zamanda, yeni bütünleşen sözlük işlevi Eplan sözlüğüne doğrudan erişim sağlamakta ve böylece, şematiklerin tüm belgelerinin mevcut diğer dillere çevrilmesini sağlamaktadır. Yine, genel koşulların, ifadelerin ve özel karakterlerin kullanımı sayesinde, tanımlarda da tutarlılık sağlamaktadır. Dil bariyerleri kaldırılmıştır ve yazılım kullanımının etkinlik seviyesi artırılmıştır. Özellikle, birden çok ülkede tesisi olan uluslararası şirketler bu avantajın değerini bileceklerdir. Kullanıcı dostu yazılım Verimli mühendislik, geliştirilmiş ve otomatik süreçlere yansıtılmasının yanı sıra, aynı zamanda yazılımın kullanıcı dostu olması için de yansıtılmaktadır. Dahası, EEC One ile Eplan sezgisel kullanıma olanak sağlayan denenmiş ve test edilmiş Excel ortamları kullanmaya devam etmektedir. Yeni renklendirme seçeneği hata arama işlevini desteklemektedir. Bunlara ek olarak, mevcut sürümde makroların konumu için önceki makroya ilişkin sabit bir değer belirtilebilmektedir. Bu da, hızlı ve açık konumlandırmayı desteklemektedir. Aktarım hataları önlenebilmektedir Eplan Platformu’nun derin bağlantısı, aynı zamanda bütünleşik par- ça seçimine de yansımıştır. EEC One, doğrudan Eplan parçaları veri tabanına erişmekte, parçaları ve referans verilerini aktarmaktadır. Otomatikleştirilmiş veri aktarımı sayesinde, aktarım hataları önlenebilmekte ve aynı zamanda etkinlik artırılmaktadır. Ayrıca, yeni EEC One sürümü mevcut Eplan Platformu 2.3 ve önceki sürüm olan 2.2 ile de uyumludur. Verimlilik bir zorunluluk haline geldi Günümüzde, çoğu şirket için mühendislik alanında verimli olmak tamamlayıcı bir fayda olmaktan çıkmış, ulusal ve uluslararası açıdan başarılı olabilmek için bir zorunluluk haline gelmiştir. Kullanıcıya rutin görevleri gerçekleştirmek için yardımcı olan yazılım araçları, verimli mühendislik sürecine giden yol için önemli bir yapı taşıdır. Bu da, yenilikçi gelişmeler ve sorun çözümleri için daha fazla zaman sağlamaktadır. Mevcut Eplan Platformu içerisinde standardizasyon için seçenekler sunan makro teknolojiye bağlı olarak, elektrik ve sıvı güç mühendisliğindeki şematik oluşumu EEC One aracılığıyla otomatikleştirilebilmektedir. ■ ➤ Çok dilli işlevselliği ile birlikte, EEC One uluslararası ortamda daha iyi bir otomasyon etkileşimi sunmaktadır. NİSAN 2014 ● Makina Magazin 69 ÜRÜN Rejeneratif DC sürücüler ➤ Sıcak haddehane uygulamaları, Sprint Electric DC motor kontrol cihazlarının kullanıldığı alanlardan biridir. Sprint Electric S print Electric, genişlemiş güç aralıklı PLX serisine, kısa süre önce üç fazlı rejeneratif dijital DC sürücüleri ilave ederek, seriyi bir adım daha ileri götürmüştür. Bu sürücüler; artık ara enerji depolama elemanları, sönümleme dirençleri veya güç köprüleri kullanmak gibi masraflı ve külfetli ekipmanlara ihtiyaç duymadan, frenleme sırasında ortaya çıkan enerjiyi elektrik şebekesine geri basabilmektedir. PLX DC motor sürücüleri; kompakt yapılı, performansı yüksek, esnek kullanımlı ve programlaması kolay olan cihazlardır. Sürücüler, 690 VAC değerine ulaşan besleme gerilimi ve 12 ila 2250 amper arasında değişen akım değerleriyle çok çeşitli uygulamalara cevap vermektedir. Dört bölge DC sürücülerde kullanılan iki tristör köprüsü her iki yönde de, motor ve frenli çalışmayı mümkün kılmaktadır. Bu şekilde, momentin yön değiştirmesi ile yükün yavaşca ya da çok ani olarak frenlenmesi enerjinin şebekeye geri basılması ile sağlanmaktadır. AC sürücülerden farklı olarak, sıfır hızda maksimum momentin sağlanması mümkündür. Böylelikle, herhangi mekanik fren Sprint Electric, genişlemiş güç aralıklı PLX serisine, kısa süre önce üç fazlı rejeneratif dijital DC sürücüleri ilave ederek, seriyi bir adım daha ileri götürmüştür. 70 Makina Magazin ● NİSAN 2014 düzeneği kullanmaya gerek kalmadan, güvenliğin özellikle önem kazandığı bobin sarma ya da vinç gibi uygulamalarda rahatlıkla kullanılabilir. Bu özellik, yüksek kalkış momenti ve düşük devirlerde hassas hız kontrolü gerektiren ekstruder, karıştırıcı ve merdane tahrik uygulamalarında DC sürücülerini ideal kılar. Aynı şekilde, kâğıt makinaları, tel çekme ve talaşlı imalat ta tipik uygulama alanlarıdır. Geniş çaplı ürün yelpazesi Sprint Electric, DC motor kontrol cihazlarında; hem tek fazlı, hem de üç fazlı, rejeneratif ve rejeneratif olmayan uygulamara uy- gun 150’den fazla modeli ile geniş çaplı bir ürün yelpazesi sunmaktadır. DC sürücülerin yanı sıra, ürün yelpazesinde; ikaz sargısı kontrol sistemleri, dijital bilezikli motor kontrol sistemleri, tristör sürücü kontrol üniteleri de mevcuttur. Sprint Electric’in ürün portföyü, akım aralığı analog ve dijital sürücüler ile beraber 12-2250 amper arasında değişmektedir. İster yenileme projeleri, ister OEM uygulamaları olsun, Sprint Electric DC sürücüleri; metal işleme, selüloz ve kağıt endüstrisi, lastik ve plastik işleme, kaldırma makinaları, gıda, eğlence sanayii gibi farklı birçok uygulamada kullanılmaktadır. ■ Sprint Electric hakkında: Merkezi İngiltere’de bulunan Sprint Electric Ltd. 1987 yılında kurulmuştur. Şirket, geniş bir yelpazede birçok doğru akım motor kontrol cihazı sunmaktadır. 150’den fazla model, hem tek fazlı, hem de üç fazlı, rejeneratif ve iki bölge uygulamaları kapsamaktadır. Sprint Electric, geniş bir güç aralığında tam dijital modelleri ile sayısız sanayi taleplerini karşılamaktadır. Örneğin; metal işleme, makina imalatı, kâğıt ve basım, lastik ve plastik, gıda maddeleri veya ecza ve kimya sanayiilerinde. Şirketin ürünleri dünya çapında pazarlanmaktadır. Sprint Electric, uluslararası ticaretteki icraatlarından dolayı Nisan 2009’da İngiltere’nin en önemli ekonomik ödüllerinden biri olan ‘’Queen’s Award for Enterprise“ nişanıyla ödüllendirilmiştir. ÜRÜN Yüksek performanslı yeni PH geometrisi Widia A tölyelerin her bir şirkete özel iş ve müşteri gereksinimleri dünya çapında farklı olabilir. Ancak, maliyetleri iyileştirme ve daha fazla işi güvence altına alma ihtiyaçları her şirket için geçerlidir. Widia Vida Açma, Oluk Açma ve Kesme Birimleri Küresel Ürün Müdürü Mark Filosemi, konu hakkında şunları söylüyor: “Mağazalar, daha fazla performans seçeneği istiyorlar. Ancak, aynı zamanda çoklu, işe veya malzemeye özel işleme çözümlerinin ürünlerini bağlamasını da istemiyorlar. Verimlilik söz konusu olduğunda, özellikle oluk açma kesme alanına ağırlık vermek için çok yönlü sistemlere sahip olmanız gerekmektedir. Widia WMT platformunun bu alanda başarılı olduğu kanıtlanmıştır. Çünkü, bu platform ile mağazalar daha fazlasını elde edebilmektedirler.” 35 HRC’den daha sert malzemelerin veya çeşitli iş malzemelerindeki aşırı ölçüde aralıklı kesiklerin daldırılması, tornalanması için tasarlanmış ve geliştirilmiş olan yeni yüksek perfor- manslı PH geometrisi ile birlikte platform genişlemeye başlamıştır. Kanıtlanmış özelliklerle uyum sağlamaktadır Yeni PH geometrisi, Widia’nın WMT platformunu oluk açma ve kesme işlemleri için temel bir program haline getiren kanıtlanmış özelliklerle uyum sağlamaktadır. Bir adet makina sapı, hangi ek geometriye ihtiyaç duyuluyorsa onu güvenli bir şekilde yerine oturtmaktadır: Daldırma ve tornalama için PT daldırma ve hat belirleme için PC, kesme için CM (veya silecekli CM-W) ve sert malzeme daldırma ve tornalama için yeni PH geometrisi. WMT makina sapı, mükemmel giriş dengesi için ekstra-uzun kelepçeleme alanı ile geliştirilmiştir. Tescilli “çift V” sistemi; en iyi giriş yerleşimi ve daha kuvvetli yan-yük direnci için makina sapı hücresindeki girişlerin güvenli bir şekilde oturtulmasını kolaylaştırmaktadır. Bu kadar hassas bir giriş yerleşimi ve genel sistem sağlamlığı, yapılması gereken işin yüz oluğu açma, ID oluğu açma, OD oluğu açma, daldırma veya profil çıkarma olmasına bakılmaksızın; hem oldukça gelişmiş hassasiyet, hem de alet ömrü sağlamaktadır. İlk tercih olmayı başarmıştır 900 üst ve alt kelepçeleme tasarımı, katı kesme kenarları ve pozitif geometrisi ile birlikte yeni PH WMT girişi sert malzeme daldırma ve tornalama işlemleri veya çelik, paslanmaz çelik, alüminyum, dökme demir veya yüksek sıcaklıklı alaşımlardaki aralıklı kesikleri düzeltme işlemleri için ilk tercihtir. Aralıklı kesme özellikleri için önerilen WU25PT sınıfı, daha uzun alet ömrü sağlayan ve her bir köşe için daha fazla parça eşitleyen gelişmiş bir PVD TiAlN kaplaması içermektedir. Mark Filosemi, “Şirketler tarafından WMT sistemi bilinse veya ilk defa karşılaşılsa bile değer aynı kalmaktadır: Bir makina sapı, çoklu seçenekler. Yeni PH geometrisinin sert malzeme daldırma ve tornalamasına veya aralıklı kesiklerin düzeltilmesine yaptığı katkı, mağazalara işlerini tamamlamak için daha fazla seçenek sunmaktadır” diye konuşuyor. ■ Widia’nın WMT platformu için yeni PH daldırma ve tornalama geometrisi. Ayrıntılı bilgi için: www.widia.com Hidrostatik transmisyonlu yeni Tonero dizel forklift serisi Toyota İstif Makinaları T oyota Material Handling Europe (TMHE) müşterilerine ekstra seçim hakkı veriyor. Artık Toyota Tonero dizel forkliftler, ihtiyaca ve isteğe göre, tork konvertör veya hidrostatik transmisyon sistemiyle tercih edilebilecek İlk etapta 2.0 ve 2.5 ton dizel forkliftlerde kullanılacak olan yeni nesil hidrostatik sistem, kademeli olarak tüm tonajlardaki Tonero serisi dizel forkliftlerde kullanılmaya başlana- cak. Yeni Toyota Tonero Hidrostatik, Japonya’da üretilen endüstriyel tip dizel motorun Almanya’da üretilen hidrostatik transmisyon ile Avrupalı mühendisler tarafından buluşturulduğu ve geliştirildiği bir forklifttir. Yeni hidrostatik sistem, mevcut Toyota Tonero serisi forkliftlerin sahip olduğu Toyota kalitesini ve dayanıklılığını aynen sunmaktadır. Toyota Üretim Sistemi (TPS) sayesinde, patentli Toyota SAS donanım paketi, alçaltılmış ağırlık merkezi sayesinde, kusursuz bir denge ve geniş görüş açıları ile güvenli, yüksek güvenilirlikli istifleme sunulmaktadır. Konu hakkında açıklamalarda bulunan Toyota Material Handling Ürün Direktörü Craig Walby, şunları söylüyor: “Hidrostatik transmisyonu piyasaya sunma fikri, müşterilerimizin istek ve beklentilerinden doğmuştur. Her kullanıcı ve koşula uyan forklift çözümleri üretmeyi amaçladık. Müşteri memnuniyetimizi üst seviyeye çıkarmak için; ürün ve servis hizmet kalitemizi, sürdürülebilir gelişmeler (Kaizen) ile artırmaktayız.” ■ NİSAN 2014 ● Makina Magazin 71 ÜRÜN Parafudurlarla ilgili şehir efsaneleri Alper ÇELEBİ ABB Alçak Gerilim Ürünleri DIN Rayı Ürünleri Ürün Müdürü G ünümüzde parafudurları her gün kullanmaktayız. Ancak, yine de konu ile ilgili pek çok şehir efsanesinin yol açtığı endişe ve şüpheleri taşıyoruz. Şimdi, bu şehir efsanelerinden birkaçına bakarak, bunları daha iyi anlamaya çalışalım. “Bir parafudurun deşarj akımı, bulunduğu panonun kısa devre akımına göre seçilmelidir” Bu inanç, bir yanlış anlaşılmadan kaynaklanmaktadır. Bir panonun kısa devre akımı ile parafudurun deşarj akımının her ikisi de kiloamper olarak ölçülmektedir. Ancak, kısa devre akımı normalde 50 Hz frekanslı bir sinüs dalgasına sahipken, parafudurun deşarj akımı ise sadece birkaç mikro saniyelik çok kısa darbeler biçimindedir. Dolayısıyla, bir kısa devrenin sahip olduğu enerji (l2t) ile deşarjın enerji içeriği bile birbirinden çok farklıdır. Bu yanlış anlaşılma giderildikten sonra, panonun Isc oranı ile bir parafudurun deşarj akımı arasında bir ilişki olmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Peki, o zaman parafudurun deşarj ve darbe akımını nasıl seçmeliyiz? Göründüğünden çok daha kolay: Tip 1 için seçilmesi gereken hiçbir şey yoktur, değer IEC 62305 standardı tarafından belirlenmektedir. Neredeyse tüm parafudurlar kutup başına 25 kA değere sahiptir. Bu nedenle, yürürlükteki standartların öngördüğü en kötü durum için donatılmışlardır. Tip 2 için ise, anma deşarj akımı (ln) için IEC 62305 standardında öngörülen değer 5 kA’dır. Bu nedenle, bir Tip 2 aşırı akım koruma cihazı en 72 Makina Magazin ● NİSAN 2014 az 5 kA ln’ye sahip olmalıdır. Pratik nedenlerden ötürü yeterince uzun bir kullanım ömrünün temin edilmesi için mutlaka en az 20 kA’lik ln değerindeki bir parafudurun seçilmesini öneririz. “400 V AC gerilime sahip bir üç fazlı sistemde, anma gerilimi 400 V AC olan bir parafudur kullanılmalıdır” Diğer bir yanlış. Tip 1 ve Tip 2 aşırı parafudurlar şebeke ve toprak arasına bağlamak üzere yani koruyacağı ekipmana paralel olarak bağlanacak şekilde tasarlanmıştır, seri olarak bağlanamaz. Bu nedenle, bir parafudurun “anma gerilimi”, aktif iletkenler (faz ve nötr) ile toprak iletkeni arasında ölçülen değerdir. Nötr faza sahip olan veya olmayan 400 V üç fazlı bir şebekede bu gerilim daima 230 V’a eşit olacaktır. Anma gerilimi Un 400 V olan parafudurların kullanılmasını gerektirecek tek istisnai durum IT şebekelerdir. Bu sistemlerde, birinci toprak arızası durumunda güç beslemesinin otomatik olarak kesilmesi öngörülmemektedir. 230 V gerilime sahip bir parafudur anma geriliminden çok daha yüksek bir faz/toprak gerilimine maruz kalacaktır ve bu nedenle, bir arıza veya yangın tehlikesi ortaya çıkacaktır. “Bir ana dağıtım panosunda daima en iyi seçenek, Tip 1 parafudurun kullanılmasıdır” Duruma göre değişir. Çok büyük bir devlet binasında veya bir sanayi tesisinde CEI 81-10 uyarınca yapılacak risk analizinde, muhtemelen bir paratoner veya Faraday ÜRÜN kafesi gibi bir “yıldırım koruma sistemi”nin montajı öngörülecektir. Bu durumda, binaya çarpan yıldırımın vereceği hasardan koruma için Tip 1 parafudurun kullanılması gerekecektir. Yıldırım koruma sistemi kurulmamış ve direkt yıldırım riski olmayan binalarda ana dağıtım panosuna Tip 1 aşırı akım koruma cihazının monte edilmesi hiçbir fayda sağlamaz ve önemli bir maliyet artışına yol açar. Yani, hiçbir zaman devreyi koruyamayacaktır. “Bir parafudurun korunması için kartuş sigortalar kullanılmalıdır, otomatik sigortalar uygun değildir” Bu da bir “şehir efsanesi”dir. Bazılarına göre, bir devre kesicisine seri bağlanan deşarj akımının taşıdığı endüktans, parafudurun verimini azaltmaktadır. Ancak doğrusu şudur ki; parafudur standardı olan IEC 61643-11’de anlatıldığı üzere, her üretici parafudur önüne koordinasyon kurallarına uygun olarak seçilecek koruma kesicisini sunmalıdır. Koruma kesicisinin akım kademesi laboratuvarda, farklı parafudurlar ve koruyucu cihaz kombinasyonları denenerek gerçekleştirilmektedir. ABB, ürünlerinin çoğunda otomatik sigorta veya kartuş sigorta kullanım imkânını sunmaktadır. Peki ya endüktans ne olacak? Hepimizin bildiği üzere, bir bobinin endüktansı frekansa bağlıdır. Bir otomatik sigortanın endüktansının atmosferik olaylar sırasındaki tipik frekanslarının (pek çok kHz değerinde) göz ardı edilebilir seviyede olduğunu göstermek için laboratuvarda yapılacak birkaç test yeterlidir. “Yıldırım düştüğünde ve parafudur bir kez koruma yaptığında daima değiştirilmelidir” Hayır, parafudurlar “kullanat” değildir. Ayrıca, öyle olsa bile, fırtına sırasında çok sayıda atmosferik deşarj meydana geleceği için parafudur tamamen etkisiz hale gelebilecektir. Gerçekte parafudurlar nominal deşarj akımlarına maruz kaldıkları takdirde en az 15 defa hiç kullanmamış gibi, eksi haline dönecek şekilde tasarlanmıştır. İstatistiksel olarak atmosfer olaylarının başlattığı deşarj akımının nominal akımdan daha az olduğu dikkate alındığında, parafudur “kullanım ömrü sonuna” ulaşıncaya kadar koruma yapabilir (triplenebilir). Bu nedenle, parafudurlar her gün monte edilmekte, ancak kullanım ömrünün sonuna gelmiş bir kartuş değişikliği nadiren görülmektedir. “Tip 2 parafudurlar, varistörden başka bir şey değildir...” Varistör, tüm Tip 2 parafudurların temel bir bileşenidir. Ancak, varistörlerin iyileştirmesi gereken iki özelliği olduğunu unutmamalıyız: Kısa devrede kullanım ömürleri sona erer ve küçük bir sürekli akım geçirirler. Kısa devrenin varistör ömrü üzerindeki etkilerini önlemek için parafudurun içine küçük, temel bir eleman ilave edilmiştir. Bu eleman, aşırı ısınma durumunda varistörü şebekeden izole eden, parafudurun güvenli bir kullanım ömrü sonunu temin eden bir termal ayırıcıdır. Endirekt temas riskini içerebilen daimi toprak akımını önlemek için bazı Tip 2 parafudurlara deşarj akımı toprak iletkenine doğru yönlendirmek için tasarlanan N-PE modülü bir varistör ile değil, PE’ye doğru akım akışını kalıcı bir şekilde önleyebilen bir gerilim anahtarlama tipi eleman (örneğin, spark gap teknolojili bir eleman) ile gerçekleştirilmektedir. Tüm ABB OVR T2 1N ve 3N aşırı akım koruma cihazları bu teknolojiyle gerçekleştirilmektedir. “Uzak gösterge sinyalizasyon kontağı parafudurun kesintiye uğradığı bilgisini iletir” Hayır, sinyalizasyon kontağı sadece parafudurun kullanım ömrünün sonuna ulaştığında kontak verir. Korumasız dağıtım panoları için çok yararlıdır. Bu bilgi, örneğin; kullanım ömrü sonunda gecikmeden kartuşu değiştirmek ve aşırı akımlara karşı yeniden koruma sağlamak için kullanılabilir. “Alternatif akım için tasarlanan bir parafudur doğru akım için de kullanılabilir; sadece anma geriliminin √2 ile çarpılması yeterlidir” 400 V’de alternatif akıma yönelik pek çok parafudurun hiçbir uyarı olmaksızın 600 V DC’de fotovoltaik için parafudur olarak kullanılmasının altında bu düşünce yatmaktadır. ABB’nin bu konudaki tutumu daima çok açık ve kesin olmuştur: Varistörler, er ya da geç kısa devre olurlar ve doğru akımda bir kısa devreye müdahale edilmesi alternatif akıma oranla çok daha zordur. Bu nedenle, alternatif akım için tasarlanan bir parafudurdaki termik ayırıcının bu cihaz bir fotovoltaik sisteme monte edildiğinde de, ayırma işlemini gerçekleştireceği garanti edilemez. UTE C 61 740-51 uyarınca imalatçı, ürünleri doğru akım koşulu altında test ederek, parafudurun özgül doğru akım özelliklerini beyan etmelidir. ABB’nin özellikle fotovoltaik uygulamalar için ürettiği OVR PV serisi parafudurlar, DC uygulamalarda tercih edilmelidir. ■ NİSAN 2014 ● Makina Magazin 73 ÜRÜN Dökme demir işlemede mükemmel verimlilik Kennametal K elepçeleme sistemi ve gelişmiş kesme malzemeleri, geliştirilmiş süreç güvenilirliği ve çıkışı sunmaktadır. Bu sayede, daha fazla parçanın daha düşük maliyetler ile işlenmesi sağlanmaktadır. Dökme demir gibi sertleştirilmiş demirli malzemelerin işlenmesine yönelik gelişmiş sert tornalama veya çok sert ve çok taneli küp bor nitrür (PCBN) kesme aletlerine, birçok kilit imalat sanayii tarafından önemli oranda talep vardır. Motorlu taşıtlarda, iş makinalarında ve diğer endüstrilerde, her yıl yüz milyonlarca fren diski, fren kampanası, volan ve tekerlek göbeğine yıl içerisinde ihtiyaç duyulmaktadır. Çok sert aletler, işlemesi zor olan parçaların tornalanmasını sağlamasına rağmen, mevcut zorlu koşullarda bu pahalı aletler parçalanarak ve kırılarak yok olmaktadır. Gelişmiş malzeme bilimi ve alet tasarımındaki yılların vermiş olduğu tecrübeyle Kennametal, bu durumun çözümü için (dökme demir işlemeye dair yeni zorluklara karşılık) Beyond Shield™ ürününü sunmaktadır. Amor: Daha uzun ürün ömrü sağlıyor Üst Düzey Küresel Ürün Müdürü Dr. Müh. Raoug Ben Amor, konu hakkında şunları söylüyor: “Gri dökme demirden fren diskleri ve fren kampanalarını işleyen müşteriler için, Kennametal´in Beyond Shield™ Kennametal’in Beyond Shield™ ürünü, dökme demirleri yüksek performanslı olarak işleme için sağlam ve güvenilir bir kelepçeleme sistemi sunmaktadır. PcBN ürünü devreye girmektedir. Ürün, kelepçeleme sistemindeki geleneksel yöntemlere kıyasla yüzde 20 oranında azaltılmış işleme masrafı ve yüzde 30 daha uzun ürün ömrü sağlamaktadır. Beyond Shield™ alan testleriyle kanıtlanmış olan sınıf özelliklerimiz içerisindeki mükemmel kullanım ve sertlik uyumu, aynı uygulamalarda daha küçük IC PcBN girişlerinin, daha büyük IC girişleri kadar iyi sonuç vermesini sağlayan dayanıklı bir kelepçeleme sistemini temin etmiştir.” Kelepçeleme zorluklarına çözüm Yüksek performanslı dökme demir işleme, önemli oranda yüksek mekanik ve termal yüklere neden olmaktadır. Çukur tipteki kelepçeler, doğrudan noktasal temas ile kesme girişini yerinde tutmaya çalışmaktadır. Bu da, yüksek basınç altında hem kelepçenin, hem de giriş kısmının kırılmasına neden olabilir. Beyond Shield, kelepçeleme zorluğunun; girişin önüne doğru ve kesme kenarına daha yakın bir yerde kelepçeleme gücü uygulayan ve çatlama veya bozulmaya neden olan titreşimleri önemli ölçüde azaltan üç noktalı kelepçe tasarımı ile üstesinden gelmiştir. Buna ek olarak, dökme demir işlemek sürekli olarak devam eden yonga borbardımanının kelepçe ömrünü azalttığı, oldukça agresif bir çevreye neden olmaktadır. Beyond Shield, kelepçe aşınma direncini yonga akışı üzerinden iyileştiren eşsiz Kennametal teknolojisi ile karbür kaplı kelepçeler sunmaktadır. Beyond Shield aynı zamanda, standart makina saplarına uyarlanabilmektedir ve maliyetlerin kontrol edilmesine yardımcı olabilmektedir. işleme zorlukları gösterirler. Dökme kalitesi önceden tahmin edilemeyebilir. Düşük sülfür içeriği alet ömrünü yüzde 60 oranında azaltabilir ve yüksek ferrit içeriği yüksek kimyasal aşınmaya neden olabilir ve aynı zamanda, alet ömrünü büyük ölçüde düşürür. Eşsiz “çoklu-doruklu” PCBN yapısı ile Kennametal´in KBK35™ sınıfı; hem haddeleme, hem de apreleme işlemlerinde artırılmış aşınma direncini ve daha uzun giriş ömrünü garanti eden küpsel bor nitrür içeriğini artırmıştır. Kimyasal buhar biriktirme (CVD) kaplaması, kimyasal aşınma direncine karşı koruma sağlamaktadır ve kaplama sonrası işlemler kesici kenar sertliğini iyileştirmektedir. Alan testleri; KBK35™ için yaşlandırılmış ve yaşlandırılmamış dökme demirlerde alet ömrünün iki katına çıktığını ve fren kampanaları gibi özel durumlarda, her giriş için tamamlanan parça sayısının 10 katına kadar (seramik bazlı çözümler ile karşılaştırıldığında) yükseldiğini göstermiştir. Yaşlandırılmış dökme demir içeren parçalar için Kennametal, aynı zamanda KB1340™ sınıfını da Beyond Shelf grubuna katmaktadır. Standart PCBN girişlerine karşı yapılan fren disk alan testlerinde, PCBN girişlerinin 1500 parçalık performansını KB1340™ 1700 parçaya kadar yükseltmiştir. Aynı testte, seramik girişlere karşı alet ömrü 120 parçadan 4200 parçaya yükselmiştir. Ben Amor, şöyle konuşuyor: “Kesme parametrelerini yükseltme ve süreç güvenilirliğini ve kontrol maliyetlerini de iyileştirme ihtiyacı ile karşı karşıya olan müşterilerin yüksek performanslı dökme demir işlemeleri için çözüm Beyond Shield™ ürünüdür.” ■ Yeni PCBN sınıfları Sert yapısına ek olarak, dökme demirler kesme aletleri için çeşitli 74 Makina Magazin ● NİSAN 2014 Ayrıntılı bilgi için: www.kennametal.com ÜRÜN SLX elektrikli zincirli kaldırma tertibatı Konecranes K onecranes, yeni geliştirilen SLX elektrikli zincirli kaldırma tertibatlarıyla, iş istasyonu kaldırma sistemleri yelpazesini genişletiyor. Entegre kaldırma invertörüne sahip yeni modeller, değişken kaldırma hızı ve otomatik ağırlık tespiti sayesinde, işlemlerin daha kısa sürede ve daha verimli yapılmasını destekliyor. Kullanıcı dostu kolay kullanımın yanı sıra, artan verimlilik ve daha uzun vinç hizmet ömrü, SLX’in özelliklerden bazıları olarak sıralanabilir. SLX elektrikli zincirli kaldırma tertibatları, iş istasyonu vinçlerinin yanı sıra, çeşitli endüstrilerde kullanılan montaj hücreleri gibi bağımsız uygulamalara da hitap ediyor. SLX ile, sistemlerinizin hizmet ömrünü en üst düzeye taşımak için, kaldırma ve indirme işlemleri akıcı ve kesintisizdir. Taşıma süreçleri de, daha yüksek kaldırma hızı sayesinde, kısmi yük altında daha verimlidir ve böylelikle, enerji tasarrufu sağlanır. Kaldırma teknolojisi ve bu teknolojinin gerektirdiği geniş kapsamlı servis hizmetleri konusunda dünya çapında uzman olan Konecranes, frekans dönüştürücü teknolojisini gittikçe daha fazla kullanıyor. Yeni geliştirilen SLX modelleri, 2500 kilograma kadar kaldırma kapasitesi ile sunuluyor. Daha geniş kaldırma hızı yelpazesi SLX elektrikli zincirli kaldırma tertibatları genişletilmiş hız aralığı (XESR) özelliği ile sunuluyor. XESR teknolojisi, akıllı otomatik ağırlık tespiti özelliği ile daha geniş bir kaldırma hızı yelpazesi sunuyor. Geleneksel elektrikli zincirli kaldırma tertibatları ile karşılaştırıldığında, örneğin; güvenli çalışma ağırlığı (SWL) sayesinde, daha hızlı hareket ettirilebiliyor. Zamandan tasarruf sağlar ve verimliliğin artırılmasına yardımcı olur. Ayrıca, büyük yüklerle çalışırken (şok ağırlık sönümlemesi sayesinde), kaldırma invertörünün yumuşak bir şekilde harekete geçmesi, vinçteki yükten kaynaklanan sistem gerilimlerini azalttığı için, vinç gerilimlerini de belirli bir düzeyin altında tutuyor. Bu sayede, daha uzun hizmet ömrünü, daha düşük enerji tüketimini ve tüm kullanım ömrü boyunca daha düşük bakım maliyetini desteklemiş oluyor. Ayrıca kaldırma hızı, serbest şekilde değişken olmasının yanı sıra, özel uygulamalara uyum sağlayacak şekilde ayarlanabiliyor. Çalışma istasyonu verimliliğine de katkı sağlıyor Son ama bir o kadar da önemli olarak, SLX elektrikli zincirli kaldırma tertibatları çalışma istasyonu verimliliğine de katkı sağlıyor. Fren, emniyet kavraması ve motor, her- hangi bir arıza durumunda, kaldırma işleminin durdurulabilmesi için sürekli elektronik olarak izleniyor. Ayrıca, elektronik yük koruyucusu (SWPL) çalışma ağırlığını sürekli kontrol ederek, hem mekanik, hem de elektronik aşırı yüklenmeye karşı koruma sağlıyor. SLX elektrikli zincirli kaldırma tertibatı, tasarım ve değer alanında red dot ödülünü kazanan çarpıcı alüminyum muhafazasıyla birlikte sunuluyor. Son derece güçlü olan SLX elektrikli zincirli kaldırma tertibatı, bir bakım ve servis kapağını da bünyesinde barındırıyor. Çeşitli uygulamalarda kullanılabilir Konecranes’in SLX elektrikli zincirli kaldırma tertibatları, hızlar tamamen değişken olduğu için çok çeşitli uygulamalarda kullanılabilir. Varsayılan hız programlanabilir olup, kısmi yüklerde daha yüksek kaldırma hızlarını seçmek mümkündür. Bu nedenle, SLX elektrikli zincirli kaldırma tertibatları, hız ve hassasiyet gerektiren işlerin yanı sıra, işleme sanayiinde kullanılan montaj hücreleri gibi bağımsız uygulamalar için de uygundur. SLX elektrikli zincirli kaldırma tertibatları, özellikle yüksek sıklıkta veya yüksek hızda yük taşıma işlemleri için ideal çözümdür. Kompakt tasarımıyla, iş istasyonu, döndürme ve gezer vinçler, XA ve XM sistemleri veya sabit çekiciler gibi pek çok kullanım alanı için uygundur. ■ NİSAN 2014 ● Makina Magazin 75 ÜRÜN Yeni endüstriyel kablosuz LAN haberleşme ürünleri Siemens Y eni Scalance W Access point ve client modülleri, kompakt Simatic dizaynında, IEEE 802.1n standardında 150 Mbit/s ve 300 Mbit/s hız seçenekleri, güvenilir ve dayanıklı tasarımları ile, saha seviyesi endüstriyel kablosuz LAN ürün portföyünü genişletiyor. Siemens, kabinler ve sahadaki ekipmanlarda kablosuz haberleşme uygulamalarını, endüstriyel kablosuz LAN (IWLAN) teknolojisine yönelik iki yeni ürün gamı ile zenginleştirdi. Yeni ürünlerden Scalance W761-1 RJ45 access point ve Scalance W721-1 RJ45 client modülü sayesinde kullanıcılar, örneğin; Simatic ET 200SP dağıtılmış giriş/ çıkışlar ile birlikte, kurulum maliyeti ve montaj alanından tasarruf sağlayabilirler Ayrıca, kabin dışındaki makinalarla kablosuz bir şekilde kolaylıkla haberleşme ağı kurulabilmektedir. IP20 koruma sınıfında tasarlanan tüm komponentler, 150 Mbit/s’ye varan veri iletim hızlarını destekliyor. Hızlı ve entegre kuruluma olanak tanır Yeni seri ikinci ürün grubu Scalance W774-1 RJ45 access point ve Scalance W734-1 RJ45 client modülleri, 300 Mbit/s’ye varan veri iletim hızları için özel olarak tasarlandı. Kompakt ve sağlam bir alüminyum kasa içine yerleştirilen bu cihazlar, Key-Plug W700 iFeatures veri aktarımı aracı için bir slota da sahip. Powerover-Ethernet (PoE) teknolojisini destekleyen bu ürün, iPCF gibi iFeatures olarak bilinen ek fonksiyonların, kurulumun ileri bir aşamasında key plug aracılığıyla devreye alınabilmesini sağlıyor. Simatic S7-1500 temelli cihaz tasarımı, doğrudan yeni Siemens kontrol aygıtları veya güçlü Simatic ET 200MP dağıtılmış giriş ve çıkışlarının yanında, hızlı ve entegre kuruluma olanak tanıyor. Geniş ürün portföyü daha da genişletildi... Siemens, bu iki yeni ürün gamıyla, özellikle üretim süreçlerinde emniyetli ve güvenilir kablosuz Siemens, kabinler ve sahadaki ekipmanlarda kablosuz haberleşme uygulamalarını, endüstriyel kablosuz LAN (IWLAN) teknolojisine yönelik iki yeni ürün gamı ile zenginleştirdi. haberleşme için tasarlanmış, endüstriyel kablosuz LAN (IWLAN) teknolojisine yönelik geniş ürün portföyünü daha da genişletiyor. Access Point ve Client modüllerinin yanı sıra, kontrolör bazlı maksimum 96 adet access point ile geniş bir kablosuz ağ iletişimine imkân veren WLAN kontrolörü sunan Siemens, tüm bu cihazları kapsamlı bir anten portföyü ile tamamlıyor. IEEE 802.11n standardına uygun, kullanılan MIMO (çoklu giriş, çoklu çıkış) anten teknolojisi, veri iletiminde yüksek düzeyde güvenlik ve hız sağlıyor. Zorlu ortamlarda kullanılabiliyor Siemens’in endüstriyel kablosuz ağları, hem kapalı, hem de zorlu ortamlarda kullanılabiliyor. Bu ağların tipik kullanım alanları arasında; yerel lojistik sektöründe kullanılan yüksek raflı depolar ve ulaştırma sistemleri, montaj hattı üretimi, vinçler veya eğlence parklarında kullanılan hareketli sistemler, vinçler gibi mobil ekipmanlar ve demiryolu uygulamaları bulunuyor. ■ Ayrıntılı bilgi için: www.siemens.com.tr/simatic-net 76 Makina Magazin ● NİSAN 2014 ÜRÜN Mobil ve kolay kaynak için MMA akülü kaynak cihazı Fronius İstanbul F ronius’un AccuPocket 150/400 cihazı, 11 kg olan toplam ağırlığı ve yüksek performanslı lityum-iyon aküsü sayesinde, manuel kaynak ve TIG kaynağında şimdiye kadar erişilmeyen hareket özgürlüğü sağlıyor. Tam dolu bir aküyle (400 Wh) sekiz adede kadar 3,25 mm çapında elektrot veya 18 adede kadar 2,5 mm çapında elektrot kaynatılabilir. AccuPocket’le birlikte teslim edilen ve AccuPocket’in özel taleplerine göre imal edilen ActiveCharger şarj cihazı, Fronius’un denenmiş Active Inverter Technology’sine dayanır. AccuBoost Technology’ye sahip akıllı bir kumanda, akü ve kaynak elektroniğinin mükemmel uyumunu sağlar. Bu, pratikte, şebeke bağlantılı elektrot kaynak cihazlarına kıyasla sürekli tekrarlanabilir mükemmel kaynak sonuçları anlamına gelir. AccuPocket 150/400 kaynak sistemi, ateşleme özellikleri, ark kararlılığı ve ark dinamiğindeki önemli iyileşmeleri, ileri kaynak teknolojisi ve entegre yüksek performans aküsü arasındaki optimal bağlantıya borçludur. Böylece entegre akü, kaynak esnasında ihtiyaç halinde kısa zamanlı olarak ortalamanın üstünde kısa devre akımları oluşturur ve bu sayede, elektrotların yapışması önlenir. AccuBoost elektroniği, aynı zamanda yüksek performansta yüksek kaynak gerilimi sağlar ve arkın kopmasını engeller, bütün bunları akünün şarj durumundan bağımsız olarak gerçekleştirir. Profesyonel kaynak için önemli bütün parametreler, bir potansiyometre sayesinde kademesiz olarak ayarlanabilir. Yüksek iç güvenlik ve çevre uyumluluğu Kullanılan aküler (lityum-demir fosfat, LiFePO4), geleneksel lityum-iyon aküleri ile karşılaştırıldıklarında, yüksek iç güvenlik ve çevre uyumluluğu ile düşük deşarj ve Memory efektinin bulunmaması gibi özelliklerle öne çıkar. Entegre akü yönetim fonksiyonlarına ve özel olarak geliştirilmiş Active Inverter Technology’ye sahip harici ActiveCharger (şarj aleti), akünün mevcut durumunu algılar ve mükemmel şarj karakteristiklerini uyarlar. Bundan dolayı, güvenli bir işletimi ve hücrelerin uzun ömürlü olmasını garanti eder. Akü, sadece 5,25 kg ağırlığa sahip olup, yaklaşık 400 Wh değerinde anma enerjisi sağlar. Cihazın kompakt yapısı (435 x 160 x 320 mm) ve sağlam konstrüksiyonu sayesinde AccuPocket, sarp arazilerdeki tamir kaynakları veya montaj işleri için, doğrudan şebeke bağlantısına gerek olmadan ideal çözüm sunar. Yüksek elektrik akım tehlikesi olan alanlar bile aküyle çalışan AccuPocket için tehlike arz etmez. Çünkü, iç yapısı sayesinde AccuPocket’teki azami gerilimin sürekli izin verilen azami değer olan 113 VDC’nin altında kalması sağlanır. Şarj esnasında bile hibrit modda çalışma AccuPocket, şarj esnasında bile hibrit modda çalışmaya devam eder. Bütün çalışma koşullarında (örneğin; şebeke gerilimi dalgalanmalarında) ark kararlılığını garantilemek için, çalışma sırasında akü enerjisi kullanılır. Kaynak molaları, akünün şarj edilmesi için kullanılır. Akünün tampon fonksiyonu sayesinde, şebekeye daha az yüklenilir ve böylece, inşaatlardaki performans koruma şalterinin gereksiz harekete geçmesi engellenir. Bunun yanı sıra, TIG modunda şebekeden 110 V ile 150 A’lık kaynak akımının veya MMA modunda 140 A’lık kaynak akımının tümü kullanılabilir. Ayrıca AccuPocket, çok küçük jeneratörlerle de kullanılabilir. Bununla birlikte, entegre akü gerekli yüksek akımı düşürür ve böylece, çok belirgin şekilde daha düşük güçte bir güç kaynağı kullanılabilir, 8 kV jeneratör yerine 2 kV jeneratör yeterli olur. Bu, daha az sermaye yatırımını ifade eder ve mobil kullanımı kolaylaştırır. AccuPocket, akü modu sayesinde, zahmetli kaynak ön hazırlık işlemlerini en aza indirir ve toplam çalışma ömrü açısından bakıldığında, birçok uygulama alanında geleneksel elektrotlu kaynak sistemlerine göre daha ekonomiktir. ■ ➤ Fronius’un aküyle çalışan AccuPocket 150/400 MMA kaynak sistemi, şebeke bağlantısız elektrik ark ve TIG kaynağı yapmaya olanak verir. NİSAN 2014 ● Makina Magazin 77 FİRMA HABERLERİ 3M, inovatif ürün ve çözümlerini tanıttı İstanbul Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen WIN AutomationElectrotech Fuarı’nda, inovatif ürün ve çözümlerini sergileyen 3M Türkiye, soğuk büzüşme teknolojisini fuar ziyaretçilerine tanıttı. 3 M’in inovatif ve verimli çözümlerini, kaliteli hizmetlerle birleştirerek sunduğu; kolay, hızlı ve hatasız bir montaj çözümü sağlayan soğuk büzüşmeli ürün gamı, WIN Electrotech Fuarı’nda tanıtıldı. Enerji kuruluşları, elektrik dağıtım operatörleri ve elektrik taahhüt firmaları tarafından tercih edilen soğuk büzüşme teknolojisi; devamlı bir sızdırmazlık basıncı, kolay ve hatasız montaj sonrasında büzüşme ve genleşme imkânı sunarak performansı artırırken, maliyetleri de düşürüyor. Firma olarak, inovatif çözümleriyle hayatı iyileştiren birçok ilke imza attıklarını dile getiren 3M Türkiye Elektrik Ürünleri Departmanı Satış Müdürü Mahmut Oğuzcan, şöyle konuştu: “Geliştirdiğimiz soğuk büzüşme teknolojisi ile sıcak büzüşme yöntemine göre; çok daha kolay, hızlı ve hatasız bir montaj çözümü sağlıyoruz. 3M tarafından bulunan soğuk büzüşme teknolojisinin temeli, 3M’in 40 yıldır araştırıp geliştirdiği özel silikon elastomerlerinin özelliklerine dayanıyor. 3M soğuk büzüşmeli ürünler, devamlı bir basınçlı sızdırmazlık ve montaj sonrasında büzüşme ve genleşme imkânı sunuyor. Bu 78 Makina Magazin ● NİSAN 2014 sayede, performans artıyor ve maliyet düşüyor. 3M’in soğuk büzüşmeli ürün gamında; soğuk büzüşmeli izolasyon tüpleri, soğuk büzüşmeli alçak gerilim düz kablo ekleri, soğuk büzüşmeli orta gerilim kablo ekleri, soğuk büzüşmeli orta gerilim silikon kablo başlıkları yer alıyor.” “Özel formüllü silikon kauçuk kullanılıyor” 3M soğuk büzüşmeli ürünlerin gövdesinin, özel formüllü silikon kauçuktan üretildiğini dile getiren Oğuzcan, konuşmasına şöyle devam etti: “Bu seçimin nedeni, silikonun özellikle harici tipte kablo başlığı uygulamaları için çok önemli olan hidrofobik (suyu itme) özelliği. Su, yüzey üzerinde dağılarak, atlamalara veya izolasyonun bozulmasına neden olabilecek iletken bir yol oluşturmuyor; damla şeklini alarak yüzden kayıp gidiyor. Aynı zamanda, ultraviyole ışınlarına dayanıklı silikon, yüzeyde kaçak akım veya ark oluşturabilecek iletken karbon yoluna yol açmıyor. Buna ek bir koruma olarak 3M, yüzey akımlarına karşı özel bir katkı maddesi de kullanıyor. Silikonun pürüzsüz yüzeyi, kirletici maddelerin en az düzeyde tutunma- 3M’in inovatif ve verimli çözümlerini, kaliteli hizmetlerle birleştirerek sunduğu; kolay, hızlı ve hatasız bir montaj çözümü sağlayan soğuk büzüşmeli ürün gamı, WIN Electrotech Fuarı’nda tanıtıldı. sına izin veriyor. Böylece, yüzey yağmurla birlikte temizleniyor, herhangi bir engelleyiciye gerek kalmıyor.” Söz konusu teknolojide kullanılan üstün materyaller sayesinde, izolasyon kablonun ömrü süresince esnekliğini sürdürdüğünü vurgulayan Mahmut Oğuzcan, “İzolasyon maddesi homojen bir şekilde kabloyu kavradığı için, soğuk büzüşmeli parça içinde korona boşalmasına yol açabilecek boşluklar oluşmuyor. 3M soğuk büzüşmeli ürünlerin montajı da oldukça kolay; özel alet, ısı veya alev gerektirmiyor. Dolayısıyla, montaj süresi ve işçilik maliyeti azalıyor. İşin sırrı tüm 3M soğuk büzüşmeli ürünlerde mevcut olan kolay sökülebilir spiral plastik göbekte yatıyor. Ürün, kablo üzerinde pozisyonlandırıldıktan sonra içteki spiral çekiliyor. İzolasyon tüpü önceden esnetilmiş çapına göre büzüşüyor ve kabloya tüm servis ömrü boyunca kalıcı dairesel basınç uyguluyor” diyerek sözlerini noktaladı. ■ FİRMA HABERLERİ Ermaksan’ın Ar-Ge merkezi olma başvurusu onaylandı 80 bin metrekarenin üzerinde bir üretim alanında, yıllık 3 bin adetlik sac işleme makinası üretme kapasitesine sahip Ermaksan’ın, Ar-Ge merkezi olma yolundaki başvurusu, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından onaylandı. S ektöründe yarım asırlık tecrübesini, yenilikçi teknolojilerle buluşturan Ermaksan’ın, geçen yıl yaptığı Ar-Ge merkezi olma yolundaki başvurusu, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından onaylandı. Konu hakkında açıklamalarda bulunan Ermaksan Genel Müdürü Ahmet Özkayan, 49 yıllık köklü bir firma olduklarının altını çizdi. 80 bin metrekarenin üzerinde bir üretim alanında, yıllık 3 bin adetlik sac işleme makinası üretme kapasitesine sahip olduklarını aktaran Özkayan, “Ermaksan, yenilikçi ileri teknolojiye sahip, katma değeri yüksek makina üretebilmeyi görev kabul etmiştir. Bu konuda, Ar-Ge yatırımlarımızı da artırdık” diye konuştu. 2013 yılında aldıkları karar sonrasında, Ar-Ge Merkezi başvurusu yaptıklarını dile getiren Özkayan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ar-Ge merkezleri, ‘5746 sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkındaki Kanun’ uyarınca, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı kriterlerine uygun şekilde düzenleniyor. Bu yılın Ocak ayında Ar-Ge Merkezi olarak onay aldık ve bunun mutluluğunu yaşıyoruz.” “Türkiye’de sadece 143 Ar-Ge merkezi var” Türkiye’de, şu anda kendileriyle birlikte sadece 143 Ar-Ge merkezinin bulunduğuna dikkat çeken Ahmet Özkayan, makina sektöründe Türkiye’de Ar-Ge merkezine sahip nadir firmalardan biri konumunda olduklarını söyledi. Özkayan, “Bizim amacımız; bugünden sonra Ar-Ge merkezimizin büyüyerek devam etmesidir. Ermaksan’ın sürdürülebilir büyümesinde büyük rol oynayacak merkezimizde önemli Ar-Ge çalışmaları gerçekleştireceğiz. Türkiye’nin ve sektörün ihtiyaçları doğrultusunda; yapılmayanı yapmayı, buluş ve patent sayımızı hızla artırmayı, yazılım, otomasyon, mekatronik, makina tasarım, optoelektronik alanında gelişime ve büyümeye devam etmeyi, Ermaksan’ı dünyada ve Türkiye’de teknoloji üreten şirketler seviyesine taşımayı hedefliyoruz. Bu bilinçle çalışmak, inovasyon ve tasarımı geliştirecektir. Bu şekilde, katma değeri yüksek ürünler ile firmamıza ve ülke ekonomisine ciddi katkıda bulunacağız. Yine üniversitelerle yapacağımız protokollerle; üniversite-sanayi işbirliklerimizi pekiştirecek, personellerimize verilecek yüksek lisans-doktora olanakları ile Ar-Ge personellerimizin yetkinliklerini artıracağız” dedi. tent çalışmaları ile 2023 yılına kadar minimum 50 patent hedeflerinin bulunduğunu açıklayan Ermaksan Genel Müdürü Özkayan, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Ar-Ge Merkezimiz; Türkiye’nin ekonomisinde geleceği belirleyecek, yüksek katma değerli ürünleri üretip geliştiren, nitelikli istihdama olanak veren, bilgi ve teknolojinin ön planda olduğu çalışmalara öncelik verecektir. Gerçekleştirilecek çalışmaların meyvesi, 2014 ve sonraki yıllarda Ermaksan’ın adının sıkça duyulmasını sağlayacaktır.” ■ Ahmet Özkayan, “Ermaksan’ın sürdürülebilir büyümesinde büyük rol oynayacak merkezimizde önemli Ar-Ge çalışmaları gerçekleştireceğiz” dedi. “Adımızın sıkça duyulmasını sağlayacak” Gerçekleştirilen pa- NİSAN 2014 ● Makina Magazin 79 FİRMA HABERLERİ Sml Makina, İstanbul’da da showroom açacak Alanında kendini ispatlamış markaların Türkiye temsilciliğini yapan Sml Makina, Bursa’dan sonra İstanbul’da da showroom açmaya hazırlanıyor. Satış sonrası hizmete büyük önem veren firma, komşu ülkelere makina satmayı da hedefliyor. Arzu ALP / İZMİR T akım tezgahları konusunda satış ve satış sonrası hizmet veren, sac işleme makinaları üretimi yapan Ermaksan’ın da Ege Bölge Bayisi olan Sml Makina, bu yıl hedeflerini büyüttü. Millstar, Tornos, Nakamura markalarının Türkiye temsilciliğini yapan firma, bu yıl bünyesine yeni markalar katmaya ve Bursa’dan sonra İstanbul’da showroom açmaya hazırlanıyor. Firma olarak, 2013 yılını çok başarılı bir şekilde geçirdiklerini söyleyen Sml Makina Takım Tezgahları Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. Şirket Müdürü Ercan Perker, “Geçtiğimiz yıl 10 milyon TL ciro yaptık. Bu yıl ise, 15-20 milyon TL ciro hedefliyoruz” diye konuştu. “2013’te yeni bir yapılanmaya gittik” 2013’te yeni bir yapılanmaya girdiklerini ve yurtdışında kendisini ispat etmiş markalarla işbirliğine gittiklerini ifade eden Perker, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Hem yatırım yapErcan Perker, “Bizi rakiplerimizden farklı kılan unsur; müşterilerimize verdiğimiz güven ve hızlı servis hizmetidir” dedi. 80 Makina Magazin ● NİSAN 2014 tık, hem de; Japonya’dan Nakamura, İsviçre’den Tornos, Tayvan’dan Millstar markalarının Türkiye temsilcisi olduk. 2009 yılından beri de, Ermaksan Sac İşleme Makinaları Ege Bölge Bayisi olarak, satış ve teknik servis konusunda hizmet veriyoruz.” 2013 yılında 60 Ermaksan ürünü sattıklarını dile getiren Perker, diğer ürünlerden de 100 olmak üzere, toplam 160 adet satış yaptıklarını aktardı. Sac işleme ve talaşlı imalat olmak üzere iki alanda satış yaptıklarını belirten Perker; otomotiv, medikal, makina, havacılık sanayii ve endüstriyel mutfak sektörlerine yönelik hizmet verdiklerini kaydetti. “Firmamız 2008 yılında kuruldu” Sml Makina’nın, 2008 yılında İzmir’de kurulduğunu ve 1. Sanayi Sitesi’nde faaliyet gösterdiğini dile getiren Ercan Perker, “Şu anda Bursa’da iki ve İzmir’de de iki yerimiz bulunmaktadır. Bu yıl İstanbul İMES’te, 200 metrekarelik yeni bir showroom açacağız ve tüm Türkiye’ye hizmet vereceğiz. Ayrıca, Konya, Ankara ve Adana’da bayilik sistemi oluşturmayı hedefliyoruz” dedi. Personel konusunda da yatırım yaptıklarını açıklayan Perker, 20 olan çalışan sayılarını 26’ya çıkardıklarını vurguladı. Hedeflerinin, söz konusu sayıyı 2014’te 30’a çıkarmak olduğunu vurgulayan Perker, bu yıl tüm Türkiye’ye makina satmayı amaçladıklarını ifade etti. Perker, konuşmasını şöyle sürdürdü: “İlerleyen zamanlarda da; Türk Cumhuriyetleri, Bulgaristan, Yunanistan, Ortadoğu’ya makina satmayı hedefliyoruz.” “Satış sonrası hizmete büyük önem veriyoruz” Sml Makina olarak, sadece satış odaklı bir firma olmadıklarını ve satış sonrası hizmete de büyük önem verdiklerini vurgulayan Perker, “Müşterilerimize 7 gün 24 saat servis hizmeti veriyoruz. Bizi rakiplerimizden farklı kılan unsur; müşterilerimize verdiğimiz güven ve hızlı servis hizmetidir. Hem ürün, hem hizmet, hem de personel kalitemiz bizi farklı kılıyor. Müşterilerimizle kuvvetli bir iletişimimiz var. Müşterimizin cebindeki parayı alma odaklı bir firma değiliz, müşterilerimizle bir aile gibiyiz” diye konuştu. Sektörde orantısız bir rekabet yaşandığını ileri süren Ercan Perker, hem kendilerinin, hem de imalatçıların istenilen kârlılığı yakalayamadığını ifade etti. Perker, sektörde kalifiye eleman sıkıntısına da işaret ederek, sözlerini şöyle noktaladı: “Kadromuzun yarısını biz yetiştirdik. Okullardan mezun olup veya alaylı olarak bize gelenleri uzman tekniker olarak yetiştirdik, yetiştirmeye de devam ediyoruz.” ■ FİRMA HABERLERİ Metrans’ın yeni binası, Türkiye’nin öne çıkan yapılarından biri olarak seçildi 2013 yılında Dilovası İMES OSB’deki yeni tesislerine taşınan Metrans’ın yeni binası, Mimarlık Arşivi ARKİV Seçkileri kapsamında, Türkiye’nin 2013’te öne çıkan 63 yapısından biri oldu. E ndüstriyel pompalar, tamamlayıcı ekipmanlar, paket sistemler ve servis-bakımları konusunda faaliyet gösteren sektörün öncü firmalarından Metrans, 2013 yılında Dilovası İMES OSB içindeki yeni binasına taşındı. Bina, Türkiye’nin Mimarlık Arşivi ARKİV Seçkileri kapsamında, Türkiye’nin 2013’te öne çıkan 63 yapısından biri seçildi. ARKİV Seçkileri’nin, Arkitera Mimarlık Merkezi tarafından Türkiye’deki mimarlık üretimini belgelemek amacıyla bu yıl yedinci kez gerçekleştirildiğini aktaran yetkililer, “ARKİV Seçkileri’nin amacı; Türkiye’de 2013 yılı içinde üretilen mimarlığı kayıt altına alıp, bir kaynak oluşturmak. Değerlendirmeyi Seçici Kurul üyeleri; İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü Öğretim Görevlisi Saitali Köknar, İstanbul Serbest Mimarlar Derneği’nden Yavuz Selim Sepin, İzmir Serbest Mimarlar Derneği’nden Turgut Çıkış, TSMD’den Tülin Çetin ve Arkitera Mimarlık Merkezi’nden Ömer Yılmaz yaptı. 2013 yılında uygula- ması bitmiş olan 117 proje içerisinde üç turda yapılan değerlendirme çalışması neticesinde, 63 proje seçkilerde yer almaya değer görüldü. Bu projelerin çoğunluğunu konut ve eğitim binalarının oluştururken, ofis binalarının oranının sadece yüzde 4 olduğu görülüyor” diye konuştular. Kirişçi: Proje iki yılda tamamlandı Müteahhitliğini Kosifler İnşaat’ın, iç mimarlığını ise SFG Mimari’nin gerçekleştirdiği projenin, toplam iki yılda tamamlandığını aktaran Metrans Genel Müdürü Vedat Kirişçi, yeni binanın sağladığı birçok avantaj ve yenilik olduğuna dikkat çekti. Kirişçi, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Yeni binamız ile, süregelen katma değerli hizmetlere yenilerini eklemek için gereken altyapıyı ve olanağı bulduk. Ayrıca, kendi bünyemizde kokulandırma, katkı maddesi enjeksiyonu gibi paket sistem üreteceğiz. Bununla birlikte, gelişen servis-bakım için daha büyük alan ve teknik olanağa sahip olduk. Metrans olarak; merkezde bakım, yerinde bakım, kestirimci bakım, lazerli ileri teknoloji cihazlarla kaplin ayarı, vibrasyon kontrolü, devreye alma, kullanım ve bakım eğitimi gibi hizmetleri sunuyoruz.” Kirişçi son olarak, yeni binaya taşındıklarından beri, müşterilerine lojistik açıdan daha yakın olduklarını da sözlerine ekledi. ■ Vedat Kirişçi, “Yeni binamız ile, süregelen katma değerli hizmetlere yenilerini eklemek için gereken altyapıyı ve olanağı bulduk” diye konuştu. NİSAN 2014 ● Makina Magazin 81 FİRMA HABERLERİ IAS, Türkiye’deki ofislerine bir yenisini daha ekledi IAS, yeni açılan Ankara Ofisi ile birlikte, Ankara ve yakın şehirlerdeki caniasERP müşterilerine artık daha yakından hizmet verecek. U zun yıllardır Ankara ve civar şehirlerinde müşterileri bulunan IAS, müşterilerine daha etkin hizmet verebilmek için İç Anadolu Bölge Ofisi’ni Ankara’da açtı. IAS’nin Ankara’daki ofisi ile büyümesine devam ettiğini dile getiren yetkililer, “Yeni açılan bu ofis ve bölgedeki çözüm ortaklarımız ile birlikte, Ankara ve yakın şehirlerdeki caniasERP müşterilerine artık daha yakından hizmet veriyor olacağız. Makina, elektronik, savunma sanayii, aydınlatma gibi birçok sektörden, aralarında; Bilkent Üniversitesi, Makro Market, Panelsan, Som Cıvata ve Moonlight Aydınlatma gibi firmaların da bulunduğu 35’in Behiç Ferhatoğlu, “İşlerini daha verimli yürütmeyi planlayan tüm firmaları, 25 ülkede 12 farklı dilde kullanılan caniasERP ile tanıştıracağız” dedi. üzerinde müşterimize de bu ofis ile hizmet vermeye devam edeceğiz” diye konuştular. Ferhatoğlu: Avrupa pazarında da büyüyeceğiz Bölgedeki yeni projeler için görüşmelerin devam ettiğini belirten IAS CEO’su Behiç Ferhatoğlu ise, şunları söyledi: “25. yılımızı kutladığımız 2014 yılına; Karlsruhe, İstanbul, İzmir, Dubai ofislerimizin ardından, açılışlarını gerçekleştireceğimiz Düsseldorf ve Ankara ofislerimizin heyecanı ile girdik. Dünyanın en büyük bilişim fuarı CEBIT Hannover’de yer alarak, Avrupa pazarında büyümeyi hedefliyoruz. Yine bu yıl içeri- sinde, yeni versiyonumuzun da lansmanını gerçekleştirmeyi planlıyoruz. İşlerini daha verimli yürütmeyi planlayan tüm firmaları, 25 ülkede 12 farklı dilde kullanılan caniasERP ile tanıştırmayı hedefliyoruz.” IAS’nin alanında uzman, güçlü ve deneyimli danışman kadrosu ile hizmet verdiğini kaydeden Ferhatoğlu, “Sunduğumuz kaliteli proje yönetimi, hizmeti, satış ve satış sonrasında müşteri memnuniyeti ve proje başarıları ile sektörümüzün öncü kuruluşlarından biriyiz” dedi. Ferhatoğlu son olarak, yatırımlarını artırarak Türkiye ve dünyada en yaygın kullanılan ERP yazılımı olmayı hedeflediklerini de sözlerine ekledi. ■ Gedik Kaynak, çalışanları sertifikalandırmaya devam ediyor TÜDEMSAŞ Kaynak Eğitim ve Teknolojileri Merkezi’nde, 105‘i yeni işçi olmak üzere toplam 173 işçi personele Gedik Test Merkezi tarafından eğitim verildi. G edik Kaynak, hem saha içinde, hem de saha dışında verdiği kaynak eğitimleriyle sektöre iş gücü sağlayacak kaynak personellerini sertifikalandırmaya devam ediyor. TÜDEMSAŞ Kaynak Eğitim ve Teknolojileri Merkezi’nde, 105‘i yeni işçi olmak üzere toplam 173 işçi personele Gedik Test Merkezi tarafından, elektrik ark kaynak yöntemleri ile ilgili uygulamalı ve teorik ders verildi. Eğitim sonunda, katılımcılara TS EN 287-1 Kaynakçı Sertifikası verildi. Sertifika töreninde konuşan TÜDEMSAŞ Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Koçarslan, 82 Makina Magazin ● NİSAN 2014 “Almış olduğunuz eğitimlerde, kaynak konusunda uzman eğitimcilerimiz sizlere tecrübelerini aktardı. Dünyanın her yerinde geçerli olan kaynakçı sertifikası almaya hak kazandınız. Sizleri tebrik ediyorum. Şirketimize, alacağınız bu belgeler ışığında daha verimli bir katkı sunacağınıza inanıyorum. TÜDEMSAŞ’ı hep birlikte yük vagonu ve onarımı alanında en üst noktalara taşıyacağız” dedi. Sivas için de çok büyük projelerinin olduğunu aktaran Koçarslan, şöyle konuştu: “Sivas’ta, demiryolu organize sanayi oluşturmak için çalışıyoruz ve bu sanayinin en büyük güvencesi siz, sertifikalı işçilerimiz olacaktır. Yönetim olarak, demiryolu sektöründeki gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Değişimlere ayak uydurmayan şirketlerin ayakta kalmasının zor olacağına inanıyoruz. Çalışanlarımıza aldırdığımız farklı eğitimlerle insana yatırım yapıyoruz. Bu eğitimlerle kolunuza altın bir bilezik taktığımızı düşünüyoruz. Sertifikalarınız hayırlı olsun.” Törene katılan Gedik Holding CEO’su Dr. Mustafa Koçak ise, şunları söyledi: “TÜDEMSAŞ’ın, işçisine yönelik başlattığı kaynak eğitimlerinin üretime kattığı değeri en kısa sürede hissedeceğine ve yük vagonu imalat sektöründe şirket olarak en iyi noktalara geleceğine inanıyorum.” ■ FİRMA HABERLERİ Hidropol Mühendislik, Bosch Rexroth’un Ankara bayisi oldu Tahrik ve kontrol teknolojileri alanında dünyanın önde gelen uzman şirketlerinden Bosch Rexroth’un Ankara’daki yeni bayisi Hidropol Mühendislik oldu. B osch Rexroth, Türkiye’deki satış zincirine yeni bir halka daha ekledi. Bosch Rexroth’un Ankara’daki yeni, Türkiye’deki 14. bayisi olan Hidropol Mühendislik, Ankara bölgesinde Bosch Rexroth’un tüm iş kollarında; danışmanlık, satış ve servis hizmeti verecek. Hidropol Mühendislik’in, 2006 yılında üç kişilik küçük bir kadro ile kurulduğunu dile getiren yetkililer, “Firma bugün Türkiye’nin yanı sıra, yurtdışı ofislerinde 250’ye yakın çalışanıyla sektöre hizmet veriyor. Ar-Ge’ye verdiği önemle tanınan Hidropol Mühendislik; hidrolik proje, elektrik-elektronik otomasyon, hidrolik silindir ve mekanik imalat dahil birçok alanda faaliyet gösteriyor“ diye konuştular. Firmanın, Türkiye genelinde tüm hidroelektrik santral bileşenlerinin millileştirilmesi amacıyla yürütülen Tübitak MİLHES projesinde yer aldığını aktaran yetkililer, şöyle konuştular: “Hidropol Mühendislik, ilgili proje kapsamında imalatı yapılacak francis tipi türbin çarkının üretimi görevini gerçekleştirecek en kuvvetli aday olarak gözüküyor. Firma ayrıca; Kazakistan, Azerbaycan ve Gürcistan’da da stratejik öneme sahip projeler yürütüyor.“ Firmalarının Bosch Rexroth bayisi olmasıyla ilgili bilgi veren Hidropol Mühendislik Genel Müdürü İsmail Cem Polat ise, “Sektörün en kaliteli ürünlerini üreten Bosch Rexroth ile işbirliği yapmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz. Bu işbirliğinden doğacak sinerjinin her iki firmaya ve sektöre büyük faydası olacaktır” dedi. ■ Viko, İSO İnovasyon Büyük Ödülü’nü kazandı İSO İnovasyon Büyük Ödülü’ne layık görülen Viko’ya ödülü, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık tarafından verildi. T ürkiye’de yerleşik sanayi kuruluşlarına yönelik olarak düzenlenen İSO İnovasyon Ödülleri’nin üçüncüsü, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın da katıldığı ödül töreninde sahiplerini buldu. Türkiye’nin önde gelen kuruluşlarının yer aldığı ödül sürecinde Viko, İSO İnovasyon Büyük Ödülü’ne layık görüldü. Apaydın: Ödül bizi çok mutlu etti Ödülü; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’tan alan Viko Genel Müdürü Nusret Kayhan Apaydın, şunları söyledi: “İçinde bulunduğumuz çağ, rekabet koşullarını hızla değiştirmeye devam ediyor. İnovasyon ise, bu rekabetçi ortamda avantaj sağlama, fark yaratma ve yeni değerler üretme adına her geçen gün önem kazanan bir kavram. 2010 yılından bu yana, faydaları ölçülebilen değerler üretmek ve rekabet avantajı sağlamak amacıyla Innoviko projesini yürütmekteyiz. Amacımız; çalışanlarımızca inovasyonun anlaşılması, inovatif fikirlerin üretilmesi ve tartışılması ve böylelikle, yenilikçiliğimizin sürdürülebilirliği için inovasyonun bir kurum kültürü olarak Viko DNA’sına yerleşmesiydi. İSO İnovasyon Büyük Ödülü, bizler için büyük gurur ve mutluluk kaynağı oldu. Ancak asıl önemli olan, inovasyonu kuruluş DNA’mıza yerleştirmek adına ne kadar doğru bir yolda olduğumuzdur.” ■ NİSAN 2014 ● Makina Magazin 83 FİRMA HABERLERİ Turck’ta bayrağı Bülent Giray devraldı 18 yıldır Turck bünyesinde farklı pozisyonlarda görev alan ve 2,5 yıldır Turck Türkiye’nin Genel Müdürlük görevini yürüten Stephan Thelen, 1 Nisan tarihi itibariyle Genel Müdürlük görevini Bülent Giray’a devretti. T urck Türkiye Satış ve Pazarlama Müdürü Bülent Giray, 1 Nisan 2014 tarihi itibariyle, son 2,5 yıldır Stephan Thelen’in yürüttüğü Genel Müdürlük görevini devraldı. Turck’un, 2011 yazında Türkiye’de faaliyete başladığını dile getiren yetkililer, “Thelen, Turck Türkiye’nin Nisan 2014 tarihine kadar Genel Müdürlük görevini yerine getirdi. Thelen, Türkiye endüstriyel otomasyon pazarında 2,5 yıllık başarılı bir başlangıcın ardından, görevini firmanın Satış ve Pazarlama Müdürü olan Bülent Giray’a devretti. 18 yıldır Turck bünyesinde farklı ülke ve pozisyonlarda görev alan Thelen, bundan sonra da, halen yürütmekte olduğu Turck Romanya’nın Genel Müdürlük görevini devam ettirecek” diye konuştular. Evli ve iki çocuk babası olan Giray’ın, 1998 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği bölümünden mezun olduğunu kaydeden yetkililer, şunları söylediler: “Giray, 16 yıldır endüstriyel otomasyon sektörü içerisinde aktif olarak yer (Soldan sağa): Stephan Thelen ve Bülent Giray. 84 Makina Magazin ● NİSAN 2014 almaktadır. Dört yıl çalıştığı Repkon Makina ile makina imalat sektöründe iş hayatına başlayan Giray, bir yıl Ford Otosan firması ile otomotiv sektöründe görev almıştır. Ardından, sekiz yıl boyunca Bosch Rexroth firmasında, Elektrikli Tahrik ve Kontrol Bölüm Müdürlüğü görevini yürütmüştür.” Wolf: Türkiye önem verdiğimiz bir pazar Firmanın Genel Merkezi Hans Turck’un Genel Müdürü ve Turck Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Christian Wolf da, konu hakkında şu açıklamalarda bulundu: “Türk sanayii ve endüstriyel otomasyon pazarı, Turck’un yüksek önem gösterdiği pazarlardan bir tanesidir. Böyle bir pazarda, dümene; sektörü, sektördeki dinamikleri ve yerel kültürü iyi tanıyan, güvendiğimiz bir Türk vatandaşının geçmesinden memnuniyet duymaktayız.” “Standartları belirleyen bir firma” Turck’un, 28 ayrı ülkede 3 bin 350 çalışanı ve 60 farklı ülkede temsilcileri ile bir aile şirketi olarak faaliyetlerini sürdürdüğünü dile getiren yetkililer, firmanın 2013 yılında yaklaşık 450 milyon Euro’luk ciro gerçekleştirdiğini söylediler. Yetkililer, konuşmalarını şu şekilde sürdürdüler: “15 binden fazla sensör çeşidinin, endüstriyel haberleşme modüllerinin, arayüz ekipmanlarının, bağlantı ve RFID sistemlerinin yer aldığı geniş ve çok yönlü ürün yelpazesi ile Turck, fabrika ve proses otomasyonu için yüksek verimli sistem çözümleri sunmaktadır. Firma; RFID sistem çözümü BLident, kayıp faktörü olmayan yenilikçi uprox®+ endüktif sensörler ve patlama riski olan alanlarda da kullanılabilen kompakt veya modüler fieldbus ve uzak I/O modüller gibi üstün özellikli ürünleri ile standartları belirlemeye devam etmektedir.” “Problemlere anında çözüm sunabiliyor” Turck’un, üretim teknolojileri ve küreselleşme konularında standartları çok önceden belirlediğini kaydeden yetkililer, “Problemlere anında çözüm önerme ve servis verebilme fikri doğrultusunda uluslararası faaliyet, henüz 1975 yılında Minneapolis, A.B.D.’de Turck Inc. firmasının kuruluşu ile başlamıştır. Almanya, İsviçre, A.B.D., Meksika ve Çin’de bulunan üretim merkezleri ile Turck, bugün yerel marketlerin koşullarına uyumu başarmıştır. Uluslararası faaliyetine rağmen, şirketin çekirdek yetenekleri ve son teknoloji makinaları ile donatılmış ana üretim üsleri gelecekte de Almanya’da kalacaktır” dediler. ■ FİRMA HABERLERİ AES Makina, Avrupa’daki pazar payını artıracak Bu yıl kuruluşunun 25. yılını kutlayan AES Makina, birkaç ay önce Belçika merkezli kurduğu AES Europe şirketi ile ihracatını artırmaya odaklandı. Avrupa’ya halihazırda distribütörlük aracılığıyla ürün gönderen firma, bu sayede söz konusu bölgeye direkt ihracat başlatacak. Zehra ORUÇ / BURSA D aha önce üretilmeyeni üretmek hedefiyle yola çıkan AES Makina, 12 kişilik Ar-Ge ekibi ile ürün gamında sürekli yeniliğe gidiyor. Her yıl, müşterilerine verimlilik ve tasarruf sağlayan ürünler sunan şirket, bu yıl ise üretimde ihracata odaklanacak. Geçtiğimiz yıl üretiminin yüzde 30’unu ihracata kanalize eden AES Makina, bu yıl kurduğu AES Europe şirketi ile Avrupa pazarındaki hakimiyetini artıracak. Kibar: Avrupa’ya satışlarımız artacak Belçika merkezli kurulan şirket ile ihracat hedeflerini yüzde 50’ye çıkardıklarını belirten AES Makina Satış Müdürü Volkan Kibar, Avrupa ülkelerine yaptıkları satışlarda önemli bir artış beklediklerini söyledi. Kibar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mevcut durumda, Avrupa’da distribütörlüklerimiz aracılığıyla zaten bir satış ağımız var. AES Europe ile pazarda mevcut olan payımızı daha da yukarılara çekmeyi planlıyoruz.” İhracatta yüzde 50 hedefini 2015-2016 yılları için belirlediklerini ve söz konusu şirket yatırımı ile hedeflerini revize ettiklerini belirten Kibar, “Bu yıl, bu şirketle Avrupa’da doğrudan yatırım yapma kararı aldık. Türkiye piyasası içinde alanında lider olan markamızın AES Europe ile dünya çapında lider markalardan birisi haline gelmesini hedefliyoruz. Bu hedef doğrultusunda, burada ilk etapta satış ve teknik destek sağlayaca- ğız. Sonrasında ise, üretimin bir kısmının Avrupa’ya kaydırılması hedefimiz var” diye konuştu. “Ürün gamımızı genişlettik” Mevcut makinalarında yenilikler yaparak, ürün gamlarını genişlettiklerini dile getiren Volkan Kibar, şöyle konuştu: “Ürünlerimizi Alman ve İtalyan teknolojisi ile geliştirip çeşitlendiriyoruz. Üretim yaptığımız alanlarda pazardan büyük bir pay edindik. İthal makinalarda önemli rakiplerimiz vardı. Ancak, gelinen noktada onlara karşı önemli avantajlar kazandık.” Üç farklı üretim alanı ile toplam 12 bin metrekarede imalat gerçekleştirdiklerinin bilgisini veren Kibar, özellikle mobilya sektöründe ihtiyaç olan ve daha önce yapılmamış makina üretimlerini gerçekleştirerek, sektördeki açığı kapatmaya odaklandıklarını vurguladı. Mevcut Raptor modelinin çalışma hızı ve hassasiyetini artırarak, geçtiğimiz yılın ikinci yarısı itibariyle Raptor Super modelini piyasaya sunduklarını anımsatan Volkan Kibar, söz konusu makina ile mevcut hızı yüzde 30 oranında artırdıklarının bilgisini verdi. “Matadoor, büyük ilgi gördü” Türkiye’de kapı sektörünün makina ihtiyacının yüzde 40’ını firmalarının karşıladığını ifade eden Volkan Kibar, “Kapı sektöründe verimliliği artırmak üzerine 2,5 dakikada bir kapı imal edebilen Matadoor satışımızı önceki yıllarda oldukça başarılı gerçekleştirdik. Söz konusu ürün, üç makinayla yapılan işlemi bir makinayla 2,5 dakikada yapabiliyor. Kapıda hem seri üretime geçişin öncüsü olduk, hem de firmaların üretim maliyetlerinde ciddi düşüş sağladık. Bu yıl da, iki dakikada kapı imalatı gerçekleştirebilecek yeni hatlar üretiyoruz” dedi. Mobilya sektörüne yönelik ise, Raptor, Vega ve Cabinet Vision makinalarının üretimini gerçekleştirdiklerini belirten Kibar, 2010 ve 2011’de yüzde 100, 2012 ve 2013’te de yüzde 40 büyüdüklerini ifade etti. Geçtiğimiz yıl üretimlerinin yüzde 30’unu ihracata ayırdıklarını kaydeden Kibar, bu yıl ise, yüzde 50 ihracat hedeflediklerini belirtti. Kibar son olarak, başlıca ihracat pazarlarının ise; Ortadoğu, Avrupa ve Güney Afrika olduğunu da sözlerine ekledi. ■ Volkan Kibar, “Ürünlerimizi Alman ve İtalyan teknolojisi ile geliştirip çeşitlendiriyoruz” diye konuştu. NİSAN 2014 ● Makina Magazin 85 MAKALE Satış örgütlerimizi değerlendirebilir miyiz? Ahmet Levent ÖNER SED (Stratejik Eğitim ve Danışmanlık) Uzman Eğitmen & Kıdemli Danışman İ şletmelerin lokomotifi olan, fakat çoğu zaman da şımarık çocuklar gibi davranan satış örgütlerimizi değerlendirebilir miyiz? Bir işletme; mevcut kapasitesini tam kullanmak, verimli bir şekilde çalışarak, kaliteli ve satılabilir çıktılar üretmek için kurulur. Bugün artık kâr kuruluşu olmayan bir işletmeden bahsederken bile; verimli, kaliteli sonuçlar üreterek, kuruluş amacına olabildiğince az fire ile (ideali sıfır kayıp ve sıfır firedir) ulaşan kuruluşları dikkate almak zorundayız. Kötü yönetilen ve gelir/gider dengesini ayarlayamayan her türlü kuruluş; (ister vakıf, ister devlet veya belediye olsun) zarar edecek, amaçlarına ulaşmakta sıkıntılar çekecek, kaybedecek ve belki de yok olacaktır. Özetlersek; kapasitesinin tamamını kullanarak, tam verimle ve kaliteli sonuçlar üretmek için çalışmak her tür işletme için esastır. Kıt kaynakların bilimi olan ekonomi; işletmelerde de en az 86 Makina Magazin ● NİSAN 2014 kayıp ile en az girdiyi, en kaliteli ve fazla çıktıya dönüştürmek olarak özetlenebilir. Biz buna performans göstermek de diyoruz. İşletmelerin genel performansı takım çalışması ile gelişir. Satın almadan üretime, üretimden satışa işletmenin esas fonksiyonları ve bunlara destek olacak her türlü bölüm ve birimin performansları, işletmenin nihai performansına katkı sağlar. Bugünkü konumuza giriş yapacak olursak, işletmelerde performansı en kolay ve en şaibesiz değerlendirilebilecek olan bölüm, hiç şüphesiz satış bölümüdür. Satış bölümleri, ölçülmesi en kolay unsur olan para ile doğrudan ilgili bölümlerdir. Bir işletmede, satın alınarak depolanan ve/veya üretilen ürünleri satmak sureti ile değerlendirerek, karşılığında para veya para ile ölçülebilen bir başka nesneyi işletmeye geri getiren bölüm elbette satış bölümüdür. Satıcılık, etkili iletişim kurabilmeyi gerektirir Satış işi veya satıcılık, iyi beşeri ilişkiler kurmayı, bunun için de et- kili iletişim kurabilmeyi gerektirir. Satış, dışa dönük bir iştir. Dışa dönük bir kişilik profili gerektirir. Satış profesyonelleri, ömürlerinin önemli bir kısmını işletme dışında, piyasada, müşterilerin yanında geçirmek durumunda kalan insanlardır. Bu özgürlük hemen her işletmede, satış dışındaki bölümlerce adeta kıskanılır, satış işi, kolay ve derinliği olmayan bir işmiş gibi görünür. Satıcıların neredeyse tamamı da, parayı kendilerinin getirdiğini hatta kazandığını düşünerek, diğer birimlerdeki çalışanları adeta işlevsizmişler ve kolay para kazanıyorlarmış gibi görürler. Aslında, birçok satıcı tam anlamı ile profesyonel çalışmamaktadır. Bu nedenle, aslında kendileri kolay para kazanmakta ve durumu idare etmektedirler. Zira, satıcıların çoğunluğu, müşterileri ile sadece iyi ilişkiler kurarak, sipariş memurluğu yapmak sureti ile günlerini geçirebilmektedirler. Sadece etkili iletişim kurmak yeterli değildir Gerçek satıcılar yani tam profesyonel diye adlandırılabilecek satıcılar, elbette önce etkili iletişimi ve insan ilişkilerini öğrenmiş kişilerden çıkar. Fakat bu özellik, kalıcı ve büyük satış başarıları için yetmez ve 100 satıcıdan sadece 20 kadarında aşağıda sayacağım şu özellikler de gelişmiştir: ■ Çok sık ve planlı müşteri ziyareti yaparlar. Zamanlarının yaklaşık yüzde 75’i, ofis dışında müşteri yanında geçer. Yurtdışında satış yapanlarda da bu oran yüzde 25’in altına düşmez. ■ İşletmelerinde bir sistem olarak kurulmamışsa bile, ABC analizi veya 80/20 kuralı olarak da bilinen Pareto Mantığı ile yaptıkları kişisel bir rut ya da ziyaret planları mutlaka vardır. ■ Müşterilerindeki görüşmeleri kendileri yönetir ve görüşmenin MAKALE çok verimli olmasını, gereksiz “geyik muhabbeti”nin uzamamasını sağlarlar. ■ Mutlaka yeni ve potansiyeli olan müşteriler bulur, işletmeye kazandırırlar. ■ Büyük müşterileri veya bayilerini eğitir: Yönetim bilimi ve insan idaresi konusunda onların da gelişip, daha da başarılı olmalarını sağlarlar. Ürünü nasıl satacaklarını bizzat yaparak, yani satışı yaparak gösterirler/öğretirler. ■ Kendi fikirleri ile müşterilerine gidip, müşterinin yönlendirilmesi ile gereksiz şikâyet ve ağlamaları ile dolup, fikirlerini satamadan, müşterilerinin fikirleri ile geri gelmezler. ■ Pazarlık tekniklerini çok iyi öğrenmiş ve içselleştirmişlerdir. İyi pazarlık eder, müşterilerini kırmadan en kârlı satışları yaparlar. ■ Paranın değerini çok iyi bilirler. Gerek açık hesap takip ederek kapatmakta, gerekse kısa vadeli kıymetli evrak almakta ustalaşmışlardır. Parayı çok hızlı geri çevirirler. Para istemekten çekinmezler. Tahsilat sihirbazı gibidirler. ■ Yeni ürünlerini çok iyi ve hızlıca öğrenirler. Müşterilerine sadece alıştıkları eski ürünleri değil, yeni lanse edilen ürünleri de satarlar. İkna yetenekleri çok gelişmiştir. ■ Müşterilerini önce kendilerine ve tabii sonra da işletmelerine bağlamışlardır. Aidiyet duygusu yaratırlar ve kendilerinde de bu duygu gelişmiştir. ■ Kısa, öz ve hikâyeden arınmış raporlar yazar ve piyasadan realist haberler verirken, yapıcı ve kazandırıcı öneriler de getirirler. Yukarıda saydığım bu nitelikleri eksik olan satıcılar; ■ Mutsuz ve şevksiz satıcılardır. ■ Bu tip satıcılar, rakiplerden, ürünlerden, trafikten, kısaca her şeyden şikâyet ederler. ■ Kaçamak dövüşürler ve hayatları bahaneler bulmakla geçer. ■ Buna karşılık, “gece karanlığında sokaklarda korktukları için şarkı söyleyen çocuklar” gibi sesleri ve havaları yüksektir. ■ Boş bir özgüven hatta bazen bir büyüklük kompleksi ve egoizm sergilerler. ■ Kendi eksikliklerini görmezler ve kimseleri beğenmezler… Performansı artırmak için neler yapılabilir? Durum üç aşağı, beş yukarı böyle ise, satıcıları hem motive etmek, hem de eksik yönlerini tamamlamalarını sağlamak ve performanslarını daha iyi takip ederek, işletmenin de nihai performansını artırmak için neler yapabiliriz? Bu sorunun cevabını takip eden satırlarda sizlerle paylaşmak istiyorum: ■ Satış örgütünün detaylı ve öğretici iş tariflerini mutlaka hazırlayınız. Mevcut iş tarifleri varsa, mutlaka geliştiriniz. ■ Satış profesyonellerinin performanslarını takip ederken bu iş tariflerinden yararlanınız ve en az yılda iki kez, madde madde iş tarifleri üzerinden geçerek, varsa eksik yaptıkları görevleri hatırlatınız. İş tariflerinin her bir maddesini; tam, yarım, çeyrek veya hiç yapılıyor şeklinde puanlayarak, bir iş tarifi performans puanı elde ediniz. ■ Satış profesyonellerinin, liyakat değerlendirmesi kapsamında mutlaka; ■ Zamanı verimli kullanmayı, ■ Empatik iletişim kurabilme becerisi ve ikna etmeyi, ■ Pazarlık kazanma becerilerine sahip olmayı katarak, bu konularda ağırlıklı puan vermek sureti ile değerlendirme yapınız. ■ En önemlisi de, her satış profesyonelinin aşağıda sayacağım konularda net ve rakamsal olarak değerlendirilmesini sağlayınız. Bu konular sırası ile; ■ Yıllık ciro hedefini tutturmak (Üçer aylık dönemlerde takip edilmelidir. Fakat, hedefler iyi tartışılarak, her yıl Aralık ayının son haftasında veya en geç ilgili yılın Ocak ayının ilk 10 gününde verilmelidir). ■ Belirlenmiş miktarda ciro yapacak yeni müşteriler bulunması. İşin, piyasanın ve dağıtım şeklinin durumuna göre, hedef verilecek yıllık yeni müşteri sayısı belirlenmeli ve bu hedefin de takibi sağlanmalıdır. ■ En önemli kriter olarak da, paranın hızlı geri dönüşü dikkate alınmalıdır. Fatura kesilmesinden itibaren, açık hesabın kapatılması, ortalama tahsilat süresi (alınan çek ve senetlerin ağırlıklı ortalamaları) bu kriteri oluşturur. Böylece, verilecek bu hedeflere göre, satıcıların performansı takip edilerek değerlendirilir. Bununla ilgili örnekler vermek istiyorum: ■ Örnek 1: Yeni satış noktaları bulunması istenen bir işletmede aynı zamanda tahsilat da önem arz ediyorsa; ■ Yıllık ciro hedefini tutturmak yüzde 30 ağırlık ■ X adet yeni müşteri bulmak yüzde 30 ağırlık ■ Parayı hedef zamanda çevirmek yüzde 40 ağırlık ■ Örnek 2: Ciro artırılması ve tahsilatın da iyileştirilmesi gereken bir işletme için; ■ Yıllık ciro hedefini tutturmak yüzde 50 ağırlık ■ Parayı zamanında çevirmek yüzde 40 ağırlık ■ Y adet yeni müşteri bulmak yüzde 10 ağırlık Bunlara ilave olarak, satış profesyonellerinin performanslarını ölçerken, konulabilecek bir başka kriter de, yeni ürünlerin satış cirosu ve adedi gibi konulardan seçilebilir. Ancak ben, az sayıda ve üzerinde iyi tartışılmış kriterlerlerin konulmasından yanayımdır. İşletmede var olan veya kurulacak bir ERP sistemi, tüm bu konuların hassas ve adeta hatasız takip edilmesini sağlayabilmektedir. Satıcılar, hedefsiz ve tabirimi lütfen mazur görün, “başıboş” bırakılırlarsa işletmeye en fazla zarar verebilecek olan insan gücünü teşkil ederler. Bu zararlar; ■ Verimsiz satışlar, ■ Küsen hatta kaçan müşteriler, ■ Geç gelen para ve uzayan tahsilat süreleri, ■ Boşuna harcanan vakit, ■ Sık sık değişen satıcılar şeklinde de kendisini göstermektedir. Satıcılar, işletmelerini abad etmede de, berbat etmede de başrol oyuncusudurlar. Bu gerçeği unutmaksızın; çalışan bir performans sistemi kurarak, bunu sürdürmeniz ve tabii sadece satış bölümünüz için değil, tüm bölüm ve birimlerinizin çalışanları için de bu sistemi peyderpey kurmanız çok yararlı olacaktır... ■ NİSAN 2014 ● Makina Magazin 87 MAKALE Ekonomik gelişme sürecinde lisansla zaman kazanmak Kemal YAMANKARADENİZ Destek Patent A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı İ letişim teknolojisinin hızla gelişmesi sonucunda, her türlü bilgiye kolayca ulaşılabilmekte ve üreticiler neredeyse aynı bilgiyi, teknolojiyi kullanmaktadır. Bu sebeple, ürünler arasında fark yaratmanın da giderek zorlaştığı günümüz ekonomisinde, tercih edilme kaygısı da gittikçe büyümektedir. Çünkü, ürün ve hizmetlerin kalitesi kadar, marka imajlarının etki gücü de önem arz etmektedir ki; bu imaj tüketicilerin tercihlerini belirlemektedir. Ancak, son yıllarda hayatımıza giren ve Türkiye’de de yaygınlaşmaya başlayan markalaşma kavramı da, diğer her şeyde olduğu gibi avantaj ve dezavantajları beraberinde getirmektedir. Taklit edilme riski her zaman vardır Marka sahibi, ürününü her türlü tehdit ve taklide karşı koruma altına almak zorunda kalırken, tüketici de, satın aldığı malın orijinal mi, yoksa taklit mi olduğundan emin olamamanın kaygısını yaşamaktadır. Marka ne kadar tanınmış olursa olsun, taklit edilme riski marka sahibini her zaman tehdit etmektedir. Markamızı tescil ettirmek ve patentle koruma altına almak biraz olsun bu tehdidin önüne geçilmesine katkı sağlayacaktır. Ancak; marka, patent ve endüstriyel tasarımların tescili uzun zaman aldığı için, yapılabilecek diğer işlemleri de göz ardı etmemek gerekir ki, bunların başında lisans gelmektedir. Lisansla taklit edilme riskinin önüne geçebilirsiniz Lisansla ihtiyaç duyulan hakların hemen alınıp uygulanabilmesi 88 Makina Magazin ● NİSAN 2014 mümkün olmaktadır. Tescilli markanın, patentin veya endüstriyel tasarımın kullanım hakkını belli bir süreliğine almak anlamına gelen lisans sayesinde, pazarı hazır olan ürünler hemen piyasaya sürülebilmektedir. Ülkemizde henüz tam anlamıyla bilinmeyen bu uygulama, gelişmiş ülkelerde çokça tercih edilmekte ve bu da, ekonomiyi geliştirip, zenginliği artırmaktadır. Lisans ile zaman kayıplarını en aza indiren firmalar, üretime odaklanmakta ve taklit edilme riskinin önüne geçebilmektedir. Ekonomimize büyük yarar sağlayacaktır Lisans veren açısından da, gelir modeli olan sistemde karşılıklı kazanım söz konusu olmaktadır. Patentlerin Korunması Hakkındaki Kanun Hükmündeki Kararname’nin 39. maddesi de, üç yıl içerisinde üretimde kullanılmayan patentlerin zorunlu lisans verme esasını getirerek, tekel hakkı tanınabilmesinin hiçbir zaman sürekli kullanımdan uzak tutulamayacağını hükme bağlamış bulunmaktadır. Marka, patent ve tasarım haklarının korunması, ekonominin dinamik bir yapıda değişmesini sağlayacaktır. Tescille sınırlı kalmayıp, bunları lisansla ekonomiye kazandırmanın ülkemiz ekonomisi adına büyük yarar sağlayacağı kesin bir gerçekliktir. ■ MAKALE AL 5005’in delinmesinde işleme parametrelerinin çapak boyutları üzerine etkilerinin deneysel incelenmesi Yrd. Doç. Dr. Erkan BAHÇE İnönü Üniversitesi Makina Mühendisliği Bölümü Doç. Dr. Cihan ÖZEL Fırat Üniversitesi Konstrüksiyon ve İmalat Anabilimdalı B u çalışmada; Al 5005 malzemesi, kuru kesme şartlarında farklı delme parametrelerine göre delindi ve delik çıkış bölgesinde oluşan çapak boyutları deneysel incelendi. Deneyler, HSS matkap uçları (5 ve 10 mm), devir sayıları (400, 800 ve 1200 dev/dak), ilerleme (0.1, 0.2 ve 0.3 mm/dev) ve uç açıları (90º, 118º, 130º ve 140º) kullanılarak yapıldı. Deneylerde, matkap çapı, ilerleme ve devir sayısı arttıkça çapak boyutlarının arttığı, uç açısının artmasına paralel olarak da, çapak boyutlarının azaldığı tespit edildi. Matkap uç açısının 90º ve 118º olması durumunda, düşük devir sayısı ve ilerleme değerlerinde üniform, yarı sürekli ve taç çapak oluşurken, yüksek devir sayısı ve ilerleme değerlerinde de taç ve yarı sürekli çapak oluştuğu görüldü. Matkap uç açısının 130º ve 140º olması durumunda ise, üniform çapak oluştuğu tespit edildi. Anahtar kelimeler: Delme işlemi, alüminyum, çapak oluşumu, çapak boyutları. 1. Giriş Metal malzemelerin delinmesinde, çapak oluşumu ve deformasyon sıkça görülen bir durumdur. Özellikle, alüminyum malzemelerde çapak oluşumu ve oluşan çapakların minimum seviyeye indirilmesi gün geçtikçe önem kazanan bir problemdir. Çün- kü, çapak oluşumu iş parçasının hassasiyetini ve kalitesini önemli derecede etkilemektedir. Örneğin; kenar kısımlarda çarpılma payı oluşturması, montajı zorlaştırması ve bir sonraki talaş kaldırma işleminde, işlenmiş yüzeyde deformasyonlar oluşturması gibi birçok alanda etkisini göstermektedir [1]. Delme işleminde oluşan çapak, delme şartlarından (tezgahın titreşimi, devir sayısı, ilerleme, kesme sıvısı kullanılıp kullanılmadığı gibi), iş parçasından (sertliği, sünekliği, mekanik dayanımı, kalınlığı ve geometrisi gibi) ve kesici takımdan (geometrisi, takım aşınması, çapı ve malzemesi gibi) önemli derecede etkilenmektedir [2-3]. Çapak şekli ve boyutu da oldukça önemlidir. Çünkü, bunlar deliğin hassasiyeti ve parçanın karmaşıklığına bağlı olarak maliyeti artırmaktadır. Çapak temizleme maliyeti, yüksek hassasiyet gerektiren uçak motorları gibi parçalarda, üretim maliyetinin yüzde 30’unu, otomobil parçalarının üretiminin ise yüzde 14’ünü oluşturur. Bu maliyeti azaltmak için en iyi stratejilerden biri, çapak oluşumuna neden olan temel olayları tespit ederek, bu olaylara karşı önlem almaktır [4-6]. Çapak oluşumunun engellenmesi ile ilgili yapılan çalışmalar incelendiğinde, Kim ve Dornfeld [2], sünek malzemelerin delinmesinde iş parçasının davranışlarını gözlemleyerek, çapak oluşumunu önlemeye yardımcı bir analitik model önermişlerdir. Dornfeld ve Park [7], sonlu elemanlar yönteminden yararlanarak, 304 paslanmaz çelik malzemede çapak oluşumunu; kararlı durum, çapak başlangıcı, gelişimi, ilk kırılma ve ça- pak oluşumu olmak üzere beş kısma ayırmıştır. Nouari ve arkadaşları [8], 2024 T351 alüminyum alaşımını kuru delme işlemine tabi tutmuşlar ve işlenen yüzeyin hem boyutsal doğruluğunun iyi olması, hem de kesici takım ömrünün uzun olması için deneysel olarak analiz ve optimizasyon yapmışlardır. Lin ve Syhu [9], farklı kaplamalı matkap uçları ile paslanmaz çeliklerin delinmesinde takım ömrünün ve çapak oluşumunun iyileştirilmesi üzerinde çalışmışlardır. Gillespie ve Blotter [10], talaşlı işleme sonucu oluşan çapakların özellikleri ve şekli üzerine yapmış oldukları çalışmada; takım geometrisi, delme parametreleri ve malzemeye ait özelliklerin çapak üzerine olan etkilerini incelemiş ve oluşan çapakları şekillerine göre sınıflandırmışlardır. Kılıçkap [11-12], Al 7075 alaşımı bir malzemenin delinmesi esnasında delik çıkışında oluşan çapak yüksekliği ve delik yüzeyinin yüzey pürüzlülüğünü incelemiştir. Sofranos ve Steve [6], çelik ve benzeri malzemelerde matkap geometrisi ile kesme parametrelerine bağlı olarak, çapak kalınlığı ve yüksekliğini minimum yapmak için bazı varsayımlar yaparak bir analitik model önermişlerdir. Stein ve Dornfeld [13], paslanmaz çeliklerin delinmesinde oluşan çapağın yüksekliği, kalınlığı ve geometrisi üzerine bir çalışma sunmuşlardır. Tosun [14], yaptığı çalışmada gri ilişkili analiz (Grey relational analysis) yöntemini kullanarak; AISI 4140 (DIN 42CrMo4) çelik malzemesinin yüzey pürüzlülüğüne ve çapak yüksekliğine etki eden delme parametrelerini farklı matkap malzemelerini, kesme hızları- NİSAN 2014 ● Makina Magazin 89 MAKALE Tablo 1. Deneylerde kullanılan parametreler ve değerleri. nı, matkap uç açılarını ve devir başına ilerlemelerini göz önüne alarak optimize etmiştir. Lee ve Dornfeld [15], 304 paslanmaz çelik malzemeyi delmek amacıyla tungsten karbür kaplamalı parmak freze çakıları kullanmış ve deliğin üst kısmında oluşan mikro çapakların boyutunu ve tipini, kesme hızı, devir başına ilerleme ve takım uç yarıçapı gibi parametreler açısından incelemişlerdir. Kim vd. [16], delme ve dış çapak temizleme işleminin bir arada daha rahat yapılabilmesi amacıyla, matkap ucuna entegre edilmiş çıkarılabilir çapak temizleyiciden oluşan bir mekanizma önermişlerdir. Bu mekanizma, Al 6061-T6 alüminyum alaşım malzemesi üzerinde farklı devir başına ilerleme hızları için uygulanarak analiz edilmiştir. Ko ve Chang [17], delme işleminde çapak oluşumunu azaltmak için; SM45C, SS200, Al 6061 ve Al 2024 malzemelerde değişik geometrili matkaplardan yararlanmışlardır. Delme deneylerinde tasarlamış oldukları matkabın, klasik matkaplardan farklı olarak; hem sertliği, uç açısı ve kesici ağız sayısı artırılmış, hem de malzemenin kesilme direnci azaltılmıştır. Min vd. [18], AISI 4118 paslanmaz çeliğin helisel matkap ucu kullanılarak delinmesinde oluşan çapak boyutlarını minimum yapmak için ağ tabanlı bir sistem geliştirmişlerdir. Bu sistem, çapak kontrol tablosu Tablo 2. Al-5005’in kimyasal bileşimi ve mekanik özellikleri. 90 Makina Magazin ● NİSAN 2014 ve çapak veri tabanından oluşturulmuştur. Çapak kontrol tablosu, kesme hızı ve devir başına ilerleme gibi kesme parametrelerinin seçilmesini sağlayarak, çapak boyutlarının tahmin edilmesine yardımcı olmuştur. Çapak veri tabanına ise, takım geometrisi, iş parçası, kesme parametreleri ve oluşan çapaklar hakkındaki bilgiler kaydedilmiştir. Pande ve Relekar [19], malzemenin sertliğinin, matkap uzunluğunun çapına oranının, devir başına ilerlemenin ve matkap çapının, çapak yüksekliği ve kalınlığı üzerine etkisini araştırmışlardır. Matkap çapının 8 ile 10 mm arasında olması durumunda, çapak yüksekliğinde önemli derecede bir azalma gözlemlenmiştir. Devir başına ilerleme ile talaş boyutunun doğru orantılı olduğu ve L/D oranın 0.45 ile 0.75 aralığında çapak boyutunun nispeten daha düşük olduğu görülmüştür. Kim vd. [20], metallerde mikro delme işlemi sırasında ortaya çıkan çıkış çapaklarını önlemek amacı ile yapışkan malzeme kullanılmasını önermişlerdir. Bu çalışmada, iş parçasının çıkış yüzeyi, cyanoacrylate yapıştırıcı malzeme kullanılarak, bir kopya kâğıdı ile homojen bir şekilde kaplanmıştır. Çalışmada, destek olarak bu şekilde bir kaplama yapıldığında, deliğin etrafında oluşan gerilimin, akma gerilmesinden daha büyük olduğu ifade edilmiştir. Alüminyum ve bakır gibi sertliği düşük metallerde, çıkış çapağının önlenmesinde cyanoacrylate yapıştırıcının etkili olduğu gözlemlenmiştir. Ancak, 304 paslanmaz çelik gibi daha sert malzemelerde cyanoacrylate yapıştırıcının çapak oluşumunu önlemediği görülmüştür. Wang ve Zhang [21], pirinç bir plakanın frezeleme işleminde kesme yönünün çapak oluşumuna etkisini araştırmışlar ve ilgili teorileri analiz etmişlerdir. Kritik talaş derinliğinin, çapakların oluşmasını sağlayan ana faktörlerin belirlenmesi ve kesme yönünde oluşan çapakların azaltılması için önerilerde bulunmuşlardır. Daha önce yapılan çalışmalar göstermektedir ki; çapak boyutunun azaltılması mümkündür, ancak tamamıyla yok edilmesi mümkün değildir [22]. Bu durumda, çapak oluşumu engellenerek veya minimum düzeyde tutulması sağlanarak maliyetleri düşürmek kaçınılmazdır. Yukarıdaki çalışmalar incelendiğinde, genellikle 2000, 6000 ve 7000 serisi alüminyum alaşımları ile paslanmaz çelik malzemelerin işlenmesinde kesme parametrelerin çapak oluşumları üzerine etkileri incelenmiştir. Ancak, havacılık, denizcilik ve otomotiv gibi daha pek çok endüstriyel alanlarda yaygın olarak kullanılmakta olan 5000 serisinden alüminyum alaşımlar ile ilgili olarak araştırmaların yeterince yapılmadığı dikkati çekmektedir. Bu çalışmada; Al 5005 malzemesi kuru delme şartlarında, farklı devir sayıları, ilerlemeler ve matkap uç açıları gibi işleme parametrelerinin delik çıkış bölgesinde meydana gelen çapağın boyutları üzerindeki etkisini belirlemek için CNC freze tezgahında bir dizi deneysel çalışma yapılmıştır. 2. Materyal ve metot Bu çalışmada, Al 5005 alaşımına iki farklı çap, dört farklı uç açısı, üç farklı ilerleme ve devir sayılarında delme deneyleri uygulandı. Deneylerde, dik işleme merkezli CNC freze tezgahı (Taksan, TMC 700 V) kullanıldı. Tezgahın iş mili gücü 5.5 kW olup, devir sayısı 50-8000 dev/dak, devir başına ilerlemesi 0.1-0.6, iş tablasının X, Y ve Z eksenlerindeki ilerleme değerleri ise sırasıyla; 40-500, 20-600 ve 40-450 mm aralıklarındadır. Deney tasarımı, faktöriyel (çarpımsal) tasarım dikkate alınarak yapıldı. Faktöriyel tasarımda, MAKALE genelde değişik ve birbirleri ile ilişkili olmayan faktörlerin belirli bir karaktere olan etkileri inceleme konusu yapılmaktadır. Faktöriyel tasarımda deney tasarımı, değişken parametrelerin (düzeylerinin) çaprazlama uygulaması sonucu ile ortaya çıkmaktadır [23]. Bu çalışmada, matkap çapı için 2, uç açısı için 4, devir sayısı ve ilerleme için ise 3 seviye kullanılarak, toplam 21.32.41= 72 farklı kombinasyon ile deneyler yapıldı. Deneylerde değişken olarak kullanılan parametrelerin değerleri ise, konu ile ilgili benzer çalışmalar dikkate alınarak tablo 1’deki gibi seçildi. Bu çalışmada, kesme sıvısı; gerek delme parametrelerinin delik çıkış bölgesinde oluşan çapakların boyutuna etkisini tam olarak gözlemlemek, gerekse talaşlı imalata ekstra maliyet katmasından [24] dolayı kullanılmadı. Deneylerde kullanılan Al-5005 malzemesi 10 mm x 70 mm x 400 mm boyutlarında olup, kimyasal ve mekanik özellikleri tablo 2’deki gibidir. Malzemenin mekanik özellikleri ve kimyasal bileşimleri alaşımın temin edildiği firma tarafından belirtilmiştir. Deney numuneleri üzerindeki delme deneyleri, her bir deliğin eksenleri arasındaki mesafe 20 mm olacak şekilde yapılmıştır (şekil 1). Deneylerde, N tipi, 30º helis açısına sahip iki ağızlı DIN 338/RN HSS matkap uçları kullanıldı. Bu kesici takımların sertlik değeri ise 65 HRc’dir. Deneylerde, her bir kesici takım bir kez kullanıldı ve her bir deney benzer çalışmalar dikkate alınarak [9-15] üç kez tekrarlandı. Delme işlemleri sonucunda, delik çıkış bölgesinde meydana gelen çapak boyutlarının ölçümleri, Leo Evo 40 marka Taramalı Elektron Mikroskop (TEM) ve Leica MZ 7.5 marka mikroskop kullanılarak yapıldı. Bunun için deney numunesinden her iki mikroskoptan da anlık görüntüler alındı ve bu görüntülerden ilk önce deliğin çevresi boyunca meydana gelen çapak profilinin türü (üniform, taç ve değişken çapak) belirlendi. Daha sonra, bu çapak türlerine göre delik çevresinde oluşan çapakların boyutları literatüre uygun olarak [24-26], yükseklik ve kalınlıklarını hesaplamak için çapak profili dört farklı bölgeye ayrıldı ve her bir bölgeden ölçülen maksimum a ve mi- nimum b değerlerinin ölçümleri yapıldı (şekil 2 ve 3). Sonuç olarak, ölçülen bu değerlerin aritmetik ortalaması alınarak bir deliğin çevresinde oluşan çapağın ortalama yüksekliği ve kalınlığı belirlenmiştir. 3. Sonuçlar ve tartışma Al 5005 malzemesinin soğutma sıvısı kullanılmadan, farklı çaplarda, uç açılarında, ilerleme oranlarında ve devir sayılarında yapılan deneyler sonucunda, delik çıkış bölgesinde oluşan çapakların yükseklik ve kalınlık değerleri sırasıyla şekil 4 ve şekil 5’teki grafiklerde verilmiştir. Grafikler incelendiğinde, devir sayısının artmasına bağlı olarak, çapak yüksekliği ve kalınlığı artmaktadır (şekil 4 ve 5). Bunun sebebi, devir sayısının artmasına bağlı olarak, ısı miktarının artması ile açıklanabilir. Çünkü matkap, delik çıkışına doğru ilerlerken, ısı miktarı arttığından kesme bölgesindeki malzemenin sünekliliğini artırmaktadır [28]. Bu da, fazla olduğu görülmektedir. Çapak kalınlığı da, bu durum ile benzerlik göstermektedir (şekil 6 d, e ve f). Şekil 6’daki TEM görüntüleri, çapak boyutlarının en belirgin elde edildiği delme parametreleri dikkate alınarak verilmiştir. Diğer parametreler için verilmemiştir. Ayrıca, gerek çapak yüksekliklerinin, gerekse çapak kalınlıklarının TEM görüntülerinde aynı büyütme oranı uygulanmasına dikkat edildi. Şekil 4 ve 5’te; a, b ve c grafikleri incelenirse, ilerlemenin artmasına bağlı olarak, çapak yüksekliklerinin ve kalınlıkların da arttığı görülmektedir. Şekil 1. Delme eksenleri arası mesafe (kalınlık 10 mm). Şekil 2. Çapak yüksekliklerinin ölçümleri (kesit görünüş). Şekil 3. Çapak kalınlıklarının ölçümleri (perspektif görünüş). plastik deformasyonun artmasına neden olmaktadır. Bu durum, şekil 6’da verilen çapak yüksekliklerinin ve kalınlıklarının TEM görüntülerinde açık bir şekilde görülmektedir. Yine matkap, delikten çıkmaya başladığı anda malzemedeki kopmayan en son ince tabakadaki kaymaların düzensiz olduğu ve devir sayısının artmasına bağlı olarak daha da arttığı görülmüştür. Şekil 6 a, b ve c’ deki çapak yüksekliklerinin değişimleri incelendiğinde, devir sayısının artması ile çapak yüksekliklerinin birbirine yakın olduğu, ancak yüksek devir sayısında (1200 dev/dak) delik çevresinde deformasyona uğramış miktarın daha Bu durum, ilerlemenin artması ile kesilen malzeme miktarındaki artışın bir sonucu olarak, yine kesme bölgesindeki deformasyon ve sıcaklıklardaki artış ile açıklanabilir. İlerlemenin artmasına bağlı olarak ilerleme kuvvetlerindeki artış, deformasyona uğrayan alanların artmasına neden olmaktadır [29]. Bu durum, delik çıkış bölgesinde, kesme işlemine maruz kalmadan deformasyona uğrayan alanın dışarıya çıkmasına neden olmaktadır (şekil 7). Ayrıca, şekil 7 a, b ve c’de çapak yüksekliklerinin değişimleri incelendiğinde, ilerleme miktarının artması ile çapak yüksekliğinin arttığı ve çapak şeklinin ise giderek kararsız NİSAN 2014 ● Makina Magazin 91 MAKALE Şekil 4. Delme parametrelerine göre çapak yüksekliklerinin değişimleri. Şekil 5. Delme parametrelerine göre çapak kalınlıklarının değişimleri. bir yapıya dönüştüğü görülmektedir. Yine bu durum, şekil 7 d, e ve f’de çapak kalınlıklarının değişimlerinde de görülmektedir. Şekil 7’deki TEM görüntüleri de, çapak boyutlarının en belirgin elde edildiği delme parametreleri dikkate alınarak verilmiştir. Diğer parametreler için verilmemiştir. Benzer şekilde, matkap uç açı- 92 Makina Magazin ● NİSAN 2014 sı arttıkça, çapak yüksekliklerinin ve kalınlıklarının azaldığı görülmektedir (şekil 4 ve 5). Özellikle, uç açısı 90˚ olan matkap ile yapılan delme işleminde meydana gelen çapak yüksekliklerinin uç açısı 118˚, 130˚ ve 140˚’lik matkap ile elde edilen çapak yüksekliklerinden daha büyük olduğu görülmektedir. Bunun sebebi, uç açısı azaldıkça, kesme ağzı uzunluğunun artması ve deformasyona uğrayan alanın artmasındandır. Ayrıca, matkap uç açısı azaldıkça kesme enerjisinin azalmasına [28,29] paralel olarak, delik çıkış tabakasındaki ilk kırılma, delik ekseninde gerçekleşmekte ve deformasyona uğrayan alanın yine kesme işlemine maruz kalmadan dışarıya çıkmasına neden olmaktadır (şekil 8-a, b, e ve f). Uç açısının artmasına bağlı olarak, ilk kırılmanın ise kesme kenarında oluştuğu ve çapak yüksekliği ile kalınlığının azalmasına neden olduğu görülmüştür (şekil 8-c, d, g ve h). Şekil 8’deki TEM görüntüleri de, çapak boyutlarının en belirgin elde edildiği delme parametreleri dikkate alınarak verilmiştir. Diğer parametreler için verilmemiştir. Yine, Ø10 mm’lik matkap ile yapılan delme işleminde meydana gelen çapak yüksekliğinin ve kalınlığının Ø5 mm’lik matkaba göre daha fazla olduğu görüldü (şekil 4 ve 5). Bu durum, kesici ağzı uzunluğunun artması ile ilişkili olarak, kuvvetlerin artması [30] ve buna bağlı olarak da, deformasyona uğrayan alanın artması şeklinde açıklanabilir (şekil 9 a ve c). Ø5 mm’lik matkapta ise, deformasyona uğrayan alan daha azdır (şekil 9 b ve d). Çapak temizleme maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle, çapağın boyutuna bağlı çapak şeklinin belirlenmesi önemlidir. Çapaklar daha önceki araştırma sonuçlarına göre; üniform çapak, yarı sürekli (yarı taç çapak) ve taç çapak olmak üzere üç şekle ayrılmıştır [7, 19]. Bu çalışmada, Al 5005 malzemesinin delinmesinde farklı çaplar, devir sayıları, ilerleme oranları ve uç açılarında oluşan çapak şekillerinin TEM görüntüleri şekil 10’da verilmiştir. Matkap uç açısı 90º ve 118º olması durumunda, düşük ilerleme ve devir sayılarında yarı sürekli çapak ile taç çapak oluşurken, yüksek devir sayısı ve ilerlemede ise taç çapak oluştuğu görülmüştür (şekil 10 a ve b). Bu; matkabın deliğin çıkışında plastik deformasyondan dolayı meydana getirdiği çıkıntı bütün yönlerde büyüyerek genişlemesinden ve çıkıntı maksimum noktasına kadar ulaştıktan sonra ilk kırılmanın deliğin ekseninde meydana gelmesin dolayı gerçekleş- MAKALE miştir [32]. Ayrıca, uç açısı 118º’de düşük ilerleme ve devir sayılarında yer yer üniform çapak oluştuğu görülmüştür (şekil 10’c). Matkap uç açısı 130º ve 140º olması durumunda ise, üniform çapak oluştuğu görülmüştür (şekil 8-c, d ve 10 c). Bunun sebebi ise, ilk kırılmanın, kesme kenarında meydana gelmesidir. Şekil 6. 0.2 mm/dev, 90˚ ve Ø10 için çapak boyutlarının TEM görüntüleri. Şekil 7. 800 dev/dak, 130˚ ve Ø5 için çapak boyutlarının TEM görüntüleri. 4. Sonuçlar Bu çalışmada; Al 5005 alaşımının CNC freze tezgahında delinmesi işleminde devir sayısı, ilerleme oranı ve matkap uç açısının etkisine bağlı olarak, iş parçasında oluşan çapak boyutları hem deneysel, hem de YSA model kullanılarak incelenmiştir. Buna göre, çalışmadan aşağıdaki sonuçlar çıkarılmıştır: ■ Matkap uç açısı artarken, çapak boyutlarının düştüğü görülmüştür. ■ Matkap uç açısının 90º ve 118º olması durumunda, düşük devir sayısı ve ilerleme değerlerinde üniform, yarı sürekli ve taç çapak oluşurken, yüksek devir sayısı ve ilerleme değerlerinde de taç ve yarı sürekli çapak oluştuğu görülmüştür. ■ Matkap uç açısı 130º ve 140º olması durumunda ise, genel olarak tüm işleme parametrelerinde üniform çapak oluştuğu görülmüştür. ■ En düşük çapak yüksekliği ve kalınlığı 400 d/dak devir sayısında, 0.1 mm/dev ilerleme oranında ve 1400 uç açısına sahip kesici takımla ulaşılmıştır. ■ Çapak boyutları üzerinde en etkin parametrelerin önem derecesine göre sırasıyla; matkap çapı, uç açısı, ilerleme ve devir sayısının olduğu görülmüştür. 4. Kaynaklar [1] Dornfeld, D., 2005 “Micromachining and Burr Formation for Precision Components”, Proc. MTTRF 2005 Meeting, San Francisco, July 7, pp. 66-80. [2] Kim, J. ve Dornfeld, D. A., Development of an Analytical Model for Drilling Burr Formation in Ductile Materials, Transactions of the ASME, Vol. 124, 2002:192-198. [3] Costa, E. S., Silva, M. B. ve Macdhado, A. R., Burr Produced on the Drilling Process as a Function of Tool Wear and Lubricant- Coolant Conditions, J. Of Braz. Soc. Of Mech. Sci.&Eng., 2009: XXXI, 57-63. [4] Dornfeld, D., 2004. “Strategies for Preventing and Minimizing Burr Formation”, Codef: 1-18. [5] Amanta, A., 1998, “Analyzing Singnifiacance of Drill Bit Geomtry using Artificial Neural Networks”, Department of Industrial and Manufacturing Engineering, Wichita State University. [6] Sofronas, Steve A., 1975. “The formation and Control of Drilling Burrs”, Ph. D. Thesis University of Detroit. [7] Min, S., 2001. “Modeling of Burr Formation and Development of Expert System”, Ph.D. Dissertation, University of California, Berkeley. [8] Nouari, M, List, G., Girot, F. ve Coupard, D., Experimental analysis and optimisation of tool wear in dry machining of aluminium alloys, Wear, 255,2003:1359-1368. [9] Lin, T. R. Ve Shyu, R.F., İmprovement of Tool Life and Exit Burr using Variable Feeds when Drilling Stainless Steel with Coated Drills, Int. J. Adv. Manuf. Technol, 16, 2000: 308-313. [10] Gillespie, L.K.ve Blotter, P.T., The Formation and Properties of machining burs, J. Eng. Ind. Trans. ASME. 98 (1976) 66-74. [11] Kılıckap, E., Modeling and optimization of burr height in drilling of Al-7075 using Taguchi method and response surface methodology, Int J Adv Manuf Technol, DOI 10.1007/s00170-009-2469-x. [12] Kılıçkap, E., Al-7075’in Delinmesinde Oluşan Çapak Üzerine Delme Parametrelerinin Etkisinin İncelenmesi, I. Ulusal Talaşlı İmalat Sempozyumu, İstanbul, 2-3 Ekim 2009, 142-150. [13] Stein, J., David D., 1997. Burr Formation in Drilling Miniature Holes, Annals of the ClRP 46, 7, 7997. University of California, Berkeley, [14] Tosun, N., 2006. Determination of optimum parameters for multi-performance characteristics, in drilling by using grey relational analysis, Int J Adv Manuf Technol 28, 450455. [15] Lee, K., Dornfeld D., 2005. Micro-burr formation and minimization through process control , Precis Eng, 29, 246–252. [16] Kim, K H., Cho C H., Jeon S Y., Lee K.and Dornfeld D A., 2003. Drilling and deburring in a single process, Proceedings of the Institution of Mechanical Engineers, Part P I Mech Eng B-J Eng , 217, 9, 1327-1331. [17] Ko, S. L., Chang J.E. and Kaipakjian S., 2003. Development of Drill Geometry for Burr Minimization In Drilling Cirp Ann-Manuf Techn , 52,1, 45-48. [18] Min, S, Dornfeld, D.A., Şekil 8. 1200 dev/dak, 0.1mm/dev ve Ø10 için çapak boyutlarının TEM görüntüleri. NİSAN 2014 ● Makina Magazin 93 MAKALE Şekil 9. 1200 dev/dak, 0.3 mm/dev ve 1180 için çapak boyutlarının TEM görüntüleri. Şekil 10. Al 5005’in delinmesinde oluşan çapak şekilleri. 1998. Consortium on Deburring and Edge Finishing, University of California at Berkeley. [19] Pande, S., Relekar, H., 1986, “İnvestigations on Reducing Burr Formation and Prevention of it” Technical Paper, Society of Manufacturing Engineers, page MR 75-480. [20] Sudakaram, S., 1999. Effect of Drill Geometry on Burr Height in Drilling of Aluminum 20204-T3, Ph. D. Thesis, Wichita State University. [21] Wang, G.C., and Zhang C.Y., 2004. Mechanism of Burr Formation in Milling Adv Eng Mater. 78281,259-260. [22] Stringer, P., Byrne, G. ve Ahearne, E., Tool design for burr re- 94 Makina Magazin ● NİSAN 2014 moval in drilling operations, http:// www.ucd.ie/mecheng/ams/news_ items/Peter%20Stringer.pdf, erişim tarihi:25.04.2010, 1-7. [23] Tosun, N., Kuru C. Altıntaş E . ve Erdin E. , 2010., J. Fac. Eng. Arch. Gazi Univ. Vol 25, No 1, 141-146. [24] Obikawa, T., Kamata, Y., Shinozuka, J., High-speed grooving with applying MQL, International Journal of Machine Tools & Manufacture, 46, 1854–1861, 2006. [25] Kim, J. S., 2000, “Optimization and Control of Drilling Burr Formation in Metals”, Ph.D. Dissertation, University of California at Berkeley. [26] Leopold, J. SChmidt, G., 2004, “Methods of Burr Measurement and Burr Detection”, VDIBericht. No:1860, pp.223-230. [27] Lim, Ko. S., Kim, W., 2001 “Development of Effective Measurement Method for Burr Geometry”, Department of Mechanical Design and Production Engineering, Konkuk University. [28] Çengel, Y., 2001 Talaş Kaldırma prensipleri I-II, Nobel Yayın Dağıtım, İstanbul. [29] Çakır, C., 1999, Modern Talaşlı İmalatın Esasları, Ceylan Matbaacılık, Bursa. [30] Kurt, M., Kaynak Y., Bakır B., Köklü U., Atakök G., Kutlu L., 2009, “Al 2024-T4 Alüminyumun Elmas Benzeri Karbon (DLC) Kaplanmış Matkaplarla Delinmesinde Kesme Parametrelerinin Deneysel İncelenmesi ve Taguchi Optimizasyonu”, 5. Uluslararası İleri Teknolojiler Sempozyumu (IATS’09), 13-15 Mayıs 2009, Karabük, Türkiye. [31] Min, S., Dorfeld D, 1998, Research Report, Consortium on Deburring and Edge Finishing, University of California, Berkeley. [32] Dornfeld, D.A., 2001, Research Reports “Three-Dimensional Finite Element Modeling of Drilling Burr Formation”, Consortium on Deburring and Edge Finishing, University of California at Berkeley. ■ Kaynak: VI. Makina Tasarım ve İmalat Teknolojileri Kongresi. SARI SAYFALAR Börse M ASCHINEN M www.used-machines.com ARKT B O R S A No: 213 Sarı Sayfalar BORSA BU SAYFADA YER ALMAK İÇİN: ■ Formu doldurun veya bu bilgileri içeren bir metin gönderiniz (ilanlarınızda logo vb. kullanılması durmunda logo tarafımıza iletilmelidir.) FİRMA ADI : ADRESİ : TELEFON : İLGİLİ KİŞİ : FİRMA V.D. : Garanti Bankası Kavacık Şubesi Hesap No: (389) 1201 126 IBAN NO: TR25 0006 2000 3890 0001 2011 26 V. NO. : T. İş Bankası Altunizade Tic. Şb. Hesap No: (1390) 14739 IBAN NO: TR57 0006 4000 0011 3900 0147 39 BOYUTLAR (st x cm) : METİN : ■ İlan bedelini banka hesabına yatırınız. İlan formunu ve banka dekontunu bize iletiniz. Dünya Süper Veb Ofset A.Ş. Hesap No: Yapı Kredi Matbaacılar Sitesi Şb. Hesap No: (692) 71960818 IBAN NO: TR48 0006 7010 0000 0071 9608 18 Adres: “Globus” Dünya Basınevi 100. Yıl Mahallesi 34204 Bağcılar - İSTANBUL Tel: 0212 440 28 66 - 67 Fax: 0212 355 35 52 E-mail: makina.magazin@dunya.com NİSAN 2014 ● Makina Magazin 95 MM KAPAKLAR NISAN 2014.indd 4-5 4/1/14 2:11 PM MM KAPAKLAR NISAN 2014.indd 2-3 4/1/14 2:11 PM