Tamamını görüntüle

Transkript

Tamamını görüntüle
SEYAHAT / TRAVEL STORY
Likya yolu
Doğanın içindeki tarih
Likya Yolu, tarihin şekillenmesinde büyük
rolü olan Likyalıların yıllar boyu yaşadıkları
şehirleri koynunda saklayan, ünü ülke
sınırlarını aşmış bir yürüyüş rotası.
HISTORY AMID NATURE: THE LYCIAN WAY
The Lycian Way is a world famous hiking route that merges nature
and history along an ancient trail which once connected the
various cities of Lycia. Named after the ancient civilization of
Lycia, which means “the Land of Sun”, the Lycian Way is a 509 km
path that is perfect for those who’d like to add some history and
adventure to their trip down south, and who are looking for one of
the best hiking routes in the world.
YAZI/WORDS - FOTOĞRAFLAR/PHOTOS: Xavier Allard
96 >> JetLife >> Haziran | June 2012 >>
Haziran | June 2012 >> JetLife >> 97
SEYAHAT / TRAVEL STORY
Ü
lkemizin güneyi denince, aklımıza özellikle yaz
aylarında turist akınına uğrayan cezbedici sahillerin uzandığı kıyıları, göz alıcı güzelliğiyle bir
görenin hemen âşık olduğu masmavi suları ve
sanki en pırıltılı ışıklarını Akdeniz için özel olarak ayırmış, gökkubbeden hiç inmeyecekmiş gibi
duran güneşi gelir. Tüm bunlar doğrudur doğru olmasına ancak,
deniz-güneş-sahil üçlüsünün en uyumlu şekilde birleştiği yer olmasının yanında bir başka önemi daha vardır Anadolu’nun bu
parçasının: Antikçağın en önemli medeniyetlerinden biri olan
Likyalıların bir zamanlar yaşadığı topraklardır burası. “Özgürlük” duygusunu ta içlerinde duymuş ve ona ulaşmak için her durumu göze almış olan bu halk, tarihin ilk demokratik birliklerinden biridir. MÖ 3. bin yılın ikinci yarısında, bugün Teke Yarımadası olarak adlandırdığımız bölgede yeşermeye başlayan bu
şanlı uygarlık, 2. bin yıl boyunca da Anadolu’nun güneyinde varlığını sürdürmüş, sayısı 70’e varan şehirler kurmuş ve bir federasyon olarak yaşamış. Savaşçı, gözü pek ve denizci sıfatıyla
anılmış. Likyalıların en büyük özelliği, farklı şehirlerden bir araya gelmiş olmalarına rağmen ortak bir kültür yaratmaları olmuş. Likya Yolu ise, tarihin şekillenmesinde önemli rol oynayan
bu başına buyruk halkın, yıllar boyu yaşadığı şehirleri koynunda saklayan, ünü ülke sınırlarını aşmış bir yürüyüş rotası. Adını
ışığın ülkesi Likya’dan almış 509 kilometrelik bu yol, güneye inmişken tarihi de es geçmek istemeyenlere, geçmişin saklı kalmışlarını keşfedecekleri enfes bir yürüyüş rotası olarak ön plana çıkıyor.
Aslına bakacak olursanız, Likya Yolu, şimdiki ününü Kate Clow
adındaki bir İngiliz kadına borçlu. Öyle ki 1990’lara kadar “turistlerin ziyaret edebileceği doğada bir yürüyüş rotası fikri”
Türkiye’de pek tanınmamış bir kavramdı. Ta ki Kate Clow, bir
98 >> JetLife >> Haziran | June 2012 >>
>> Likyalılar
farklı şehirlerden
bir araya gelmiş
olmalarına
rağmen ortak bir
kültür yaratmayı
başarmışlar.
>> Lycians were
comprised of
many separate
cities, still they
were able to
unite and form a
common culture.
W
hen you think of the south
of our country, you think
only of alluring beaches
filled with sunbathing tourists, beautiful blue waters,
and an omnipresent sun
that seems to have reserved its most powerful
rays for the Mediterranean. These may all be
true, but besides sun-sand-sea, these part of
the country also harbors a fourth factor: this
is where the ancient Lycian civilization lived
and thrived. Known for their independent and
freedom-loving spirit, Lycia was one of the
world’s first democratic entities. The civilization began around the third millennium B.C.E.
on what is known today as the Teke peninsula,
lasting about 2000 years in the south of Anatolia, where they built a federation of 70 cities. They were known as warriors, as expert
seafarers, and were famous for their boldness.
The most distinguishing characteristic of the
Lycians is that although they were comprised
of many separate cities, they were able to
unite and form a common culture. The Lycian
Way is a world famous hiking route which passes through the ancient Lycian country and the
remnants of its once glorious cities. Named after “the land of sun” Lycia, this 509 km trail is a
must for the adventurous who’d like to experience some history and adventure while taking
in some of the most breathtaking scenery in
Haziran | June 2012 >> JetLife >> 99
SEYAHAT / TRAVEL STORY
banka sponsorluğunda gerçekleştirilen, turistik potansiyele sahip yerleri ortaya çıkarmak için düzenlenmiş bir yarışmada çevre kategorisinde derece elde edene kadar... Bu başarıyla, nihayetinde Clow’un uzun zamandır üzerinde düşünüp durduğu hayalini gerçekleştirme şansı doğdu. Böylece yol işaretleme çalışmaları 2000 yılının ilkbaharında başladı. Alanda yapılan çalışmalar sonucunda yürüyüş rotalarına tabelalar konuldu ve bu doğal patika, doğa meraklıları için keşfetmesi kolay hale getirildi.
Likya Yolu’nun uluslararası standartlara göre işaretlenip yürüyüş rotası olarak ün yaptığı o günlerden beri Türkiye’de olduğu
kadar, Norveç’ten Avustralya’ya, Amerika’dan İsrail’e kadar gazetelerde ve dergilerde rotanın güzelliğinden dem vuran onlarca yazı yayımlandı. Yine aynı şekilde, “Lonely Planet” ve “Rough
Guide” gibi dünyanın en çok satan gezi rehberlerinin Türkiye’yi
anlatan sayılarında, Likya Yolu mutlaka gidilmesi gereken muhteşem bir yürüyüş rotası olarak tavsiye ediliyor.
Fethiye’den başlayarak Antalya’ya kadar süren, keyifli olduğu kadar zaman zaman zorlu da olabilen bu patikanın ilk bölümünde Faralya Köyü, Kelebekler Vadisi, Kabak Koyu, Yedi Burunlar, Sdyma, Pınara, Letoon ve Ksantos antik kentleri yer alıyor.
Kaş’tan başlayan ikinci bölümü ise Apollonia, Simena, Myra, Yanartaş ve Olympos’u kapsıyor ve Antalya’da son buluyor.
Tüm hazırlıklarımı tamamlayıp Fethiye’den yola koyuluyorum.
Henüz gezinin başındayım; hem dinç hissediyorum hem de hep
duyduğum ve ilk kez adımladığım bu patikayı keşfetmeye karşı
büyük bir heves duyuyorum içimde. Hızlı adımlarla ilerleyerek,
Baba Dağı’nın yüksek yamaçlarına varıyorum. Yukarıdan gördüğüm manzara, tüm yorgunluğumu unutturuyor birden: Aşağıdaki sahillerde güneşlenen, sımsıcak suların tadını çıkaran tatilciler, o kadar küçük görünüyorlar ki, bir karınca kolonisini andırıyorlar adeta. Bu manzarayı geride bırakıp yamacın yukarı kısım100 >> JetLife >> Haziran | June 2012 >>
>> Likyalılar 2.
bin yıl boyunca
Anadolu’nun
güneyinde
varlığını
sürdürmüş.
>> Lycians lasted
in Anatolia for
2000 years in
the South of
Anatolia.
the world.
The person who made the Lycian Way famous
is an English lady, Kate Clow. Until the 1990’s,
the idea of a nature hike for tourists wasn’t
very well known in Turkey. That was until Kate
Clow won an award in a competition for bringing out the eco-tourism potential of areas rich
in natural beauty. Thanks to this success, she
was able to realize a longstanding dream. In
spring 2000 work began on marking out the
trail, signs were put up and this natural path
was open to nature enthusiasts. Ever since
that day, there’s been a plethora of articles
written about the Lycian Way in magazines
from Norway to Australia, from the U.S. to Israil. Also in the world’s most popular travel
guides like “Lonely Planet” and the “Rough
Guide”, the Lycian Way was described as fantastic hike and a definite “must see”.
The Lycian Way begins in Fethiye and ends
in Antalya. It’s not only a very enjoyable and
beautiful hike, it’s also at times quite demanding. The first part of the trail features Faralya
Köyü (Faralya village), Kelebekler Vadisi (The
Valley of Butterflies), Kabak Koyu (Kabak Bay),
Yedi Burunlar, and the ancient cities of Sdyma,
Pınara, Letoon and Ksantos. The second part of
the trail starts in Kaş and includes the ancient
cities of Apollonia, Simena, Myra, Yanartaş
and Olympos, ending in Antalya. I complete my
preparation and begin in Fethiye. I’m just at
Haziran | June 2012 >> JetLife >> 101
SEYAHAT / TRAVEL STORY
Limanında birbirinden şirin balıkçı
lokantalarının ardı ardına
sıralandığı Üçağız’ın en etkileyici
köşesi kuşkusuz Simena.
Üçagiz features a strong of
quaint fish restaurants that
line its bay, the most precious
part of which is Simena
larına doğru yürümeye devam ediyorum. Yükselti arttıkça bitki
çeşitliliği de azalmaya, alana çöle benzer bir görüntü hâkim olmaya başlıyor. Yanıma aldığım su neredeyse bitmek üzere; üstelik etrafta bu isteğimi karşılayabileceğim herhangi bir yer çarpmıyor gözüme. Şanslı olduğumu anlamam için biraz vakit geçmesi gerekiyor. Yaklaşık bir saat sonra ahşap bir ev çıkıyor karşıma. Etrafı şeftali ağaçlarıyla çevrelenmiş bu şirin evde yaşayan yaşlı çift, o an bana en büyük iyiliği yapıyor, buz gibi suya
doymamı sağlıyorlar. Sadece bununla da kalmayıp, bahçelerinde yetişen mis kokulu meyveleri bir poşete doldurup elime tutuşturuyorlar.
Likya Yolu’na her yıl yolu düşen ortalama 12 bin ziyaretçiden biriyim ben de. Sık sık önüme çıkan, belli aralıklarla taşların ve
ağaçların arasına yerleştirilmiş işaretler de olmasa buralara ilk
ayak basanın kendim olduğuna inanacağım neredeyse.
Issız yollar beni Kabak Koyu’na götürüyor, bembeyaz kumlarla
kaplı kuytu bir plaja kurulmuş bir kamp alanında buluyorum kendimi. Her türlü gürültüden uzak bu ıssız köşe, gün geçtikçe zorlaşan yürüyüşüme kaldığım yerden devam etmeden vereceğim
küçük mola için ideal bir nokta. Deniz kenarından beni yükseklere taşıyacak olan yol, daralıp dikleşiyor; bir yılan gibi kıvrıla
kıvrıla gür çam ağaçlarının ortasından geçiyor. Temiz hava başımı döndürüyor, adımlarım bir süre sonra yavaşlamaya başlıyor. Nihayet karşıma taptaze, gürül gürül sularıyla bir pınar çıktığında, insanı önce yorup sonra mutlu etmenin Likya Yolu’na
102 >> JetLife >> Haziran | June 2012 >>
the beginning, but I feel strong and very keen
to begin discovering this trail. I set a fast pace
and arrive at the slopes of Baba Dağı mountain. The view from up there takes all the weariness out of me. Below, there are sunbathing
tourists, people swimming in the warm clear
waters, and they all look so small, like a colony of ants. I leave this view behind and start
climbing the slopes as I find the flora becoming less abundant, and I eventually arrive at
what resembles a desert landscape. I’m almost
out of water, and I don’t see any water sources
around me. It takes some time before I realize
I’m in luck. About an hour later I come across
a wooden lodge that’s surrounded by peach
trees and inhabited by a cute old couple, who
do me a huge favor and hand me a nice cold
glass of water. After having sated my thirst,
they fill me a bag full of fresh fruit picked from
their garden, and send me on my way.
I’m one of approximately 12,000 people a year
who hike the Lycian Way. If it weren’t for the
occasional signs amid the rocks and trees, I
would be tempted to think that I was the first
person to discover this route. The path evenHaziran | June 2012 >> JetLife >> 103
SEYAHAT / TRAVEL STORY
>> Doğa ve tarihin bu denli birbirinin
içine girdiği bir coğrafyayı keşfetmek
tarifsiz bir mutluluk.
>> To discover this trail where nature
and history intertwine is a sense of
inexpressible joy.
has bir özellik olduğuna kanaat getiriyorum. Tüm susuzluğumu
ve yorgunluğumu berrak sularıyla birden alan bu tılsımlı ırmağa, içimden tüm teşekkürlerimi sunup yoluma kaldığım yerden
devam ediyorum.
Tarihin doğayla birleştiği topraklarda ilerliyor ve zaman zaman
Likyalıların gözden ırak kalmış mezarlıklarına ve kalıntılarına
rastlıyorum. Yol, Fethiye’de ilk başladığım güne oranla zorlaşıyor. Likya Yolu’nun zorluk derecesi rehberlerde de geçtiği
üzere, orta ve zor olmak üzere derecelendirilmiş. Bunun önemli
bir sebebi, yolun kimi zaman dikleşip engebeli bir hal alması,
kimi zamansa denize yakınlaşıp alçalması ve düzleşmesi. Neyse ki tavsiyelere uyup baharda çıkıyorum yola. Yaz aylarında
Likya Yolu’nda yürümenin, gölgelik alanlara rağmen çok yorucu
olacağına eminim. İnsandan çok keçi, eşek ve katırların ayak
bastığı patikaları aşıyorum, bir köylü eşliğinde gezen keçi sürüsüne rast geldiğim oluyor arada. Üzerinde yürüdüğüm kalker
ve taştan oluşan sert yol, Ksantos yakınlarında bulunan bir zamanların muharebe alanı, şimdinin domates tarlası olan geniş
ovaya çıkarıyor beni. Ne mutlu ki tam da hasat zamanı buradayım. Tarlada çalışanlardan biri, Likya Yolu’nu yürüdüğümü anlamış olacak, uzaktan sesleniyor ve kıpkırmızı domateslerden
bir tane koparıp uzatıyor bana. Domatesin tadı öyle lezzetli
ki, ışığın ülkesinin topraklarının büyülü olduğuna iyiden iyiye
inanmaya başlıyorum.
Gün geçip ben parkurda biraz daha ilerledikçe, Likya Yolu’nun
tually leads me to Kabak Bay, where I find myself in a camp
ground on a hidden white sandy beach. Far from all noise and
busyness, this isolated spot is the perfect place to rest and recoup some strength, because this hike is getting tougher by
the day. The trail takes me from the seaside back up high where
it narrows and gets steeper, winding amid pine trees. The clean
air fills my lungs as I climb, and eventually my steps get slower.
Finally, when I’m confronted by a crystal clear spring, I quench
my thirst and realize that the Lycian Way is designed to wear
you out before replenishing you with happy moments at regular intervals all along the route. I rest and recuperate by the
spring, offer my thanks to this happy interlude, and get back
to my hiking.
I proceed on a path where history meets nature, and where,
from time to time, I come across ancient tombs and other remains of the Lycians. The trail progressively gets harder. As
the guides also point out, the Lycian Trail is graded as either a
medium difficult or difficult hike, because the trail alternates
between steep heights and low drops that take you right to
the sea. Fortunately, I follow advice and set out on the trail in
spring. Despite occasional shade, I have no doubt just how hard
this hike would be in summer. I pass the trails that probably
featured mostly by goats, donkey and mules, and I come across
a goatherd with his goats. The stone and limestone road I’m
walking on takes me to an ancient battle site near Ksantos, a
104 >> JetLife >> Haziran | June 2012 >>
Haziran | June 2012 >> JetLife >> 105
SEYAHAT / TRAVEL STORY
Likya Yolu, “The Sunday Tımes”
tarafından dünyanın en iyi 10
yürüyüş rotasından biri olarak
gösteriliyor.
The Lycian Way was listed among
the world’s best ten hiking routes
by “The Sunday Times” and along
the world’s best 15 walking routes
by “Britain’s Country Walking
Magazine”.
hem yurtiçi hem de yurtdışından nasıl bu kadar çok ziyaretçi çektiğini anlamaya başlıyorum. Türkiye’nin güneyinin tüm
Akdeniz’in tartışmasız en harika kıyılarına sahip olduğu kuşkusuz. Bir de karşıma aklımı başımdan alan muhteşem manzaralar
çıkınca artık buranın sırrını iyice keşfediyorum. Başına beyaz
kardan bir şapka takmış izlenimi yaratan dağların dorukları
turkuaz rengindeki denizin arkasından ışıltı saçıyor, sanki kartpostaldan kopmuş misali Likya Yolu’nu yürümeye gelmişleri büyülüyorlar. Doğallığını kaybetmemiş heybetli çamlar, zirvelere
tutunmuş sedir ağaçları, ele avuca sığmaz afacan bir çocuk
misali, dal budak salmış yabani çiçekler ara ara yolumu kesip
bitki örtüsünün çeşitliliğini kanıtlamak istiyorlar sanki bana.
Tam vaktinde karşıma çıkan koylar, serin sularıyla her seferinde
place where now tomatoes are grown. Thankfully I’m here right at harvest time. I guess one
of the harvesters has seen that I’m a hiker and
he calls me over and gives me a ripe delicious
red tomato. The tomato tastes so good that I
really do believe that this “land of the sun” is
indeed enchanted.
As I proceed along the trail, I understand why
the trail attracts so many people from Turkey
and abroad. Southern Turkey undoubtedly has
the most beautiful waters and coastline in
the entire Mediterranean. As I come across
one breathtaking vista after another, I really
get a sense of the treasures that lie all around
me. The light that shines off the white snowy
mountain peaks radiates along the turquoise
waters below, illuminating the Lycian Way, and
creating postcard scenery with virtually every
step. I see pine and cedar trees, wild flowers
and an abundance of diverse flora that accompanies me all along the hike. I come across the
bays just in time, and the clear cool waters
once again strip all the day’s weariness right
106 >> JetLife >> Haziran | June 2012 >>
Haziran | June 2012 >> JetLife >> 107
SEYAHAT / TRAVEL STORY
yorgunluğumu söküp atıveriyorlar bedenimden. Yörüklerin koyun sürülerini otlattığı geniş yaylalarda uzanan çayırlar, asmaların gölgesinde miskin bir uykuya
dalmış gibi görünen köyler, kıyılarda uzanan özgün tatil yerleri ve yöre insanının
misafirperverliği, sadece benim değil, her Likya Yolu yürüyüşçüsünün hafızasında unutamayacağı görüntüler bırakıyor.
Az gidip uz gidiyorum ve günler sonra son durağım, Likya Yolu’nun en öne çıkan
yerlerinden biri olan Olympos’a varıyorum. Muhteşem plajının yanında eski bir
yerleşim yerinin kalıntılarının da bulunduğu site, köydeki yapıların iki asır önce
nasıl göründüğünü fısıldıyorlar bakmasını bilenlerin kulağına. Likya Yolu yolculuğum, işte burada sonlanıyor. Bir zamanlar Likyalıların ayak bastıkları topraklarda yürümek, onları tanımlayan özgürlük duygusunu yaşamamı sağlıyor. Doğa ve
tarihin iç içe geçtiği bir coğrafyayı keşfetmek içime tarifsiz bir mutluluk salıyor.
Yolculuğumu bitirirken Likya ülkesinin ışığını hissediyorum tüm benliğimde.
out of my body. The sight of shepherds with their flock spread out over fields, of
grapevines hanging over cool shades where people cool down through the hot
hours of the day, the unique holiday spots along the shores and the hospitality
of the local villagers are all happy moments etched in your memory for the rest
of your life.
I stop and go, rest and hike, until I finally arrive at the last stop of my journey,
Olimpos. This place has both a beautiful beach and impressive ancient ruins,
as well as a village that carries the traces of a two hundred year-old past. This
is where my Lycian Way adventure comes to an end. Having trod on this path
where the ancient Lycians once trod enables me to get a sense of the spirit of
freedom that they once felt, and which they were once famously renowned for.
To have discovered and experienced this trail where nature and history intertwine has infused me with a sense of inexpressible joy. As I end my journey, I
feel the sunlight of the Lycian country all over my body.
108 >> JetLife >> Haziran | June 2012 >>
Haziran | June 2012 >> JetLife >> 109
SEYAHAT / TRAVEL STORY
Yemek & Konaklama
Food & Accommodation
Kekova Pansiyon
Deniz ve Likya yolu manzaralı geniş odaları ve banyoları,
begonvillerle süslü balkonda servis edilen enfes kahvaltısı ve
akşam yemeğiyle Üçağız taraflarında kalabileceğiniz şirin bir
pansiyon.
Üçağız Köyü, Kekova Bölgesi, Demre-Antalya
(0242) 874 22 59
www.kekovapansiyon.com
Kekova Pansiyon
Located near Üçagiz, their rooms feature a sea view and a view
of the Lycian Way. The rooms and bathrooms are spacious, and
they serve a delicious breakfast and dinner on their balcony
which is teeming with bougainvilleas.
Üçagiz Köyü, Kekova Region, Demre/Antalya
(0242) 874 22 59
www.kekovapansiyon.com
Papermoon Hotel & Apartments
Papermoon Hotel & Apartments
Sıcak ve enerjik personeli, havuzu ve geniş bir çeşitlilik sunan
akşam yemekleriyle öne çıkan oteli Kalkan’a yolunuz düşerse
gönül rahatlığıyla tercih edebilirsiniz.
Cumhuriyet Cad, No: 63, Kalkan-Antalya
(0242) 874 22 59
If you happen across Kalkan, you could stop over at this relaxing
and comfortable hotel with its warm and friendly staff, swimming pool and delicious variety of food.
Cumhuriyet Cad. No:63, Kalkan/Antalya
(0242) 874 22 59
Moonlight Bir aile işletmesi olan bu küçük ve samimi restoranın yemekleri mekân sahibi Osman Özkan’ın annesi tarafından hazırlanıyor ve son derece leziz. Muhteşem bir Kalkan manzarasına sahip restoranda fiyatların da oldukça makul oluşu
Moonlight’ı Kalkan’ın en tercih edilir restoranlarından biri yapıyor.
Kalamar Yolu, No 9, Kalkan-Türkiye
110 >> JetLife >> Haziran | June 2012 >>
Moonlight This family establishment offers a small and cozy restaurant
where the mother of owner Osman Özkan prepares delicious
homemade meals. It offers a breathtaking view of Kalkan and
prices are very reasonable, making Moonlight one of the best
and most popular restaurants in Kalkan.
Kalamar Yolu, No 9, Kalkan/Türkiye
Haziran | June 2012 >> JetLife >> 111

Benzer belgeler

PalErMo

PalErMo Catacombe dei Cappucini shown as one of the places “that must be seen” in guides, is on one of the outer districts of Palermo. The catacomb on the entrance of a cemetary is a dungeon where dead bod...

Detaylı

futbol şöleni

futbol şöleni maçlarının bir bölümü Polonya’nın dört kentinde oynanıyor. Futbol şöleni sunan ve aynı zamanda görülmeye değer güzellikleri olan bu dört kenti, Varşova, Poznan, Wroclaw ve Gdansk’ı tanımak ister mi...

Detaylı

Yazdan kalma sıcak bir eylül günüydü. Yaşlı kadın ikindi namazı için

Yazdan kalma sıcak bir eylül günüydü. Yaşlı kadın ikindi namazı için gibi açılmış, umulmadık bir hızla kuzinenin dibindeki maşayı kapıp, akrebi kuyruğundan tuttuğu gibi cayır cayır yanan ateşin içine attı. Akrep cızırdaya cızırdaya, kıvrıla büküle yandı... Akşam olu...

Detaylı