Full Text - Sosyal Bilimler Dergisi
Transkript
Full Text - Sosyal Bilimler Dergisi
Yıl: 2, Sayı: 2, Mart 2015, s. 53-72 Ayna İSABABAYEVA APAYDIN1 ANTİK EDEBÎ VE FELSEFİ KAYNAKLARDA AULOS VE SYRİNX VE TERCÜME PROBLEMLERİ2 Özet Antik Yunan edebiyatı ve felsefesinde herhangi bir çalgı her şeyden önce sembolik bir objedir. Bu döneme ait metinlerde birkaç nefesli çalgıya tanık oluyoruz. Bunlar; aulos (αὐλός), syrinx (σῦριγξ) ve salpinx (σάλπιγξ)’tir. Ancak, aulos konusu ve bu konunun gelişimi antik Yunan felsefesinde ön plana çıkmaktadır. Bunun en önemli sebebi ise bu çalgının dünyevi, ekstatik ve hatta trajik bir anlamla karakterize edilmesidir. Syrinx, ruhani canlandırılma ve etik özelliklere atfedilmesi açısından, felsefe tarafından derin geliştirilmeye uğrayan başka bir çalgıdır. Antik Yunan felsefesi bu iki çalgı karşı karşıya koymaktadır. Çalgıların arasındaki tüm bu felsefi ilişkileri ve bu çalgıların birbirine karşı pozisyonlarını incelemek pek karmaşıktır ve burada en büyük problemi antik Yunancadan yapılan yanlış tercümeler oluşturmaktadır. Bu çalışmanın esas amacı, bu iki antik nefesli çalgının net olarak belirlenmesi, bunun sonucunda günümüzdeki kaval ile ilişkisinin olup olmadığı ve var ise bu ilişkinin ne düzeyde olduğunu göstermektir. Antik Yunan çalgıları aulos ve syrinx’in fiziki niteliklerinin araştırılmasının yanı sıra onların, ilk olarak mitolojide çizilmiş, ardından felsefe alanında çok net ve derin olarak belirlenmiş etik statüleri de aydınlatılacaktır. Anahtar kelimeler: syrinx, aulos, kaval, flüt, antikite, felsefe. Yrd.Doç.Dr., Erciyes Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Müzik Bölümü, e-mail: isababayeva@erciyes.edu.tr 2 Bu makale, 20-21 Şubat 2014 tarihleri arasında İstanbul Teknik Üniversitesi'nde düzenlenen I. Uluslararası Kaval sempozyumunda sözlü bildiri olarak sunulmuştur. 1 Ayna İsababayeva Apaydın AULOS AND SYRİNX IN THE ANCIENT LITERARY AND PHILOSOPHICAL SOURCES AND TRANSLATION’S PROBLEMS Abstract Any wind instrument in the literature and philosophy of ancient Greece is, first and foremost, an important symbolic object. We meet with mentions of several wind instruments. These are aulos (αὐλός), syrinx (σῦριγξ) and salpinx (σάλπιγξ). Subsequently, however, topic of aulos and its development comes to the fore. The main reason for this was the imbuing this instrument with earthly, ecstatic and even tragic beginning. Another instrument that has been developed deeply in the philosophy in the sense of spirituality and providing the ethical qualities is Syrinx. The ancient greek philosophy put these two instruments in opposite to each other. The exploration of all these oppositions and philosophical relations between musical instruments of Antiquity is extremely difficult. The main difficulty is in the wrong translation of the names of these instruments from the ancient Greek language. This work aims to provide a precise definition of these two instruments, and as a result to identify whether there is a relationship with a modern Kaval and how close it is. Along with the consideration of the physical properties of these instruments will be considered their ethical status that was sketched in the ancient mythology and defined in the philosophy perfectly and deeply. Key words: syrinx, aulos, reedpipe, flute, antiquity, philosophy. Giriş Antik medeniyetin tarihsel ve zamansal uzaklığı, antik Yunan dilinin uzun zaman aktif olmaması ve buna bağlı antik Yunan metinlerin yorumlama problemi, bir dizi yanlış kavramlar, eksiklik ve doğru olmayan tercümeleri doğurmuştur. Yüzyıllar boyunca antik Yunan çalgıları konusu hep geçilmesi zor olan bir engel olan antik edebî ve felsefi eserlerin heterojen tercümelerine çarpmaktadır. Sıkça antik bir metinde bahsedilen bir çalgı farklı tercümelerde değişik çevrilmektedir. Bu problemin ana kaynağı ise şudur: Tercümanlar, antik bir çalgının ismini orijinal haliyle bırakmak yerine o çalgıya tüm modern çalgılar çeşitliliğinden eşdeğer bir çalgı bulmayı amaçlamaktadırlar. Neticesinde, antik çalgılara tahminî, bazen de tamamen yanlış, çağdaş bir benzeri bulunan çok sayıda tercüme ortaya çıkmış ve çıkmaya devam etmektedir. Bu problemi daha net belirtmek için birkaç örnek verelim. Bunun için zamanımıza ulaşan antik Yunan nefesli çalgılarından bahseden tarihte ilk olan Homeros’un eserlerine yönelelim. Homeros’ta üç nefesli çalgı anılmaktadır: aulos, syrinx ve salpinx. Biz aulos ve syrinx3 ile ilgili örnekleri inceleyeceğiz. Bu iki çalgıdan İlyada’nın X. bölümünde bahsedilmektedir. Bölümünün en başında çar Agamemnon düşmanın kampını izlerken Troyalıların coşkunluğuna şaşırıyor, özellikle de Salpinx örneği de tercüme açısından ilgi çeken bir konudur, çünkü bu çalgı geleneksel olarak esası olan boru değil, trompet olarak tercüme edilmektedir. Ancak salpinx teması bu çalışmanın dışına çıktığı için onu burada incelememek doğru olacaktır. 3 SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı: 2, Mart 2015, s. 53-72 54 Antik Edebî ve Felsefi Kaynaklarda Aulos ve Syrinx ve Tercüme Problemleri kulağına gelen aulos ve syrinx seslerine: “αὐλῶν συρίγγων τ᾽ ἐνοπὴν ὅμαδόν τ᾽ ἀνθρώπων” (Il. X 13). Bu parçanın bazı tercümelerine göz atalım. Türkçe tercümelerinden biri (İngilizceden ter. Derya Öztürk’ün) diyor ki, Agamemnon: “Troya ovasına baktığında İlyon ili önünde yanan bir sürü ateşi görünce ve boruların ve flütlerin sesini ve insanların çıkardığı mırıltıları duyunca şaşırdı” (Homeros, Il. 2012). Burada net bir şekilde aulos boru olarak (ki antik Yunanca aulos boru demektir), syrinx ise flüt olarak tercüme edilmiştir. Bir başka Türkçeye tercümesi (eski Yunancadan Azra Erhat ve A.Kadir’in tercümesi) şunu diyor: Çar Agamemnon: “Bakıyordu Troya Ovası'na Görüyordu İlyon önünde ateşi, Kaval sesleri, insan uğultusu geliyordu kulağına” (Homeros, Il. 2012: 270). Bu çeviride iki çalgı yerine sadece bir çalgı vardır, o da kaval. Bazı yabancı tercümeleri de inceleyelim. İngilizceye bir çeviri (ter. Alexander Pope) diyor ki, Agamemnon: “Hears in the passing wind their music blow” (Homeros, Il. 2006: 296). Bir diğer çeviri (ter. James Morrice): “Whilst martial music victory proclaimed” (Homer, Il. 1809). İkisi de genel olarak Çar Agamemnon’un müzik sesleri duyduğunu işaretlemektedir. Bu, edebî çevirisi denilen, bire bir olmayan bir tercümedir. Diğer tercümeleri çok daha nettir. Burada çalgıların isimleri verilmektedir. İlk üç olan çar Agamemnon’un kaval seslerini duyduğunu söyler: “The voice of their pipes reach his ears” (Ter. James Macpherson) (Homer, Il. 282). Agamemnon: “heard pipes, and recorders” (Ter. William Cowper) (Homer, Il. 1860). Rusçaya olan bir tercümesinde de aulos ve syrinx svirel (Rus. Свирель) ve zevniza (Rus. Цевница) denilen eski Rus çalgıları olarak çevrilmiştir (Homer, Il., Od. 1967). Tüm bu tercümeler tam olarak doğru değil, çünkü pipes, recorders, svirel ve zevniza eşanlamlı çalgılardır ve yalnız kavalı izah ederler. Böylece burada Homeros’ta geçen iki çalgı yerine tek çalgı verilmektedir. Diğer tercümelerde kavala ilave olarak flüt de vardır. Aulos, flüt olarak çevrilmektedir: “the sound of flutes and pipes” (ter. Buckley, Theodore Alois) (Homer, Il. 1873). “of pipes and flutes He heard the sound” (ter. Edward, Earl of Derby) (Homer, Il. 2004). “the sound of flutes and pipes” (ter. Andrew Lang) (Homer, Il. 2002). “the sound of pipes and flutes” (ter. Samuel Butler) (Homer, Il. 2000). “the sound of pipes and flutes” (ter. Murray, A.T. ) (Homer, İl. 1928). Bir sonraki tercümesi diğerlerinden farklı ki burada aulos yerine darbuka vardır: “tumult of men and of pipes and of tabors” (ter. J.Henry Dart) (Homer, Il. 1865). Gördüğümüz gibi tüm bu tercümeler tam olarak doğru değil ve bilimsel taleplerine uygun sayılmazlar. Ancak esas ve en zor problem, aulos ile ilgili oluşan bir gelenektir. Birkaç yüzyıl aulos modern dillere flüt olarak tercüme edilmektedir (Daubeny 1919: 24), (Weber 1891). Bu hata, büyük bir ihtimalle, en başta bu çalgının tabiatının yanlış tanımlanması yüzünden meydana gelmiştir. Bu hatalı geleneğin hangi tercüme metninden başladığını söylemek zordur, ancak günümüzde hem edebî hem de felsefi antik metinlerin SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı: 2, Mart 2015, s. 53-72 55 Ayna İsababayeva Apaydın Avrupa dillerine tercümeleri bu geleneğin düzeninde devam edilmektedir. Bu, karışıklık birçok problem ve soru doğurmaktadır. Örneğin; antik ve ortaçağ eserlerinin çoğunda aulos negatif, bazen de aşırı negatif olarak nitelendirilmektedir. Tercümelerde de aulos flüt olarak çevrildiği zaman aulos’un bu tür negatif vasıflandırılmaları flütün üzerine geçer. Sonuç olarak anlam bozukluğu ortaya çıkmaktadır ve bu problem ancak modern tercümeleri orijinal metinleri ile karşılaştırıp kontrol etmek ile çözülebilir. Aulos’un tercüme problemi karakterize eden yine Homeros’tan bir metin gösterebiliriz. Bu sefer Oysseia’nın X. bölümün başlangıcı. Homeros burada bir şölenden rengârenk bir tablo çizmektedir. Bu eserin Türkçeye tercümesine bir göz atalım: “Kaval sesleriyle çınlar dururdu ev bütün gün” (Homeros, Odysseia 1984, 168). Gördüğümüz gibi aulos burada kaval olarak tercüme edilmektedir. Aynı antik metnin başka bir tercümesine bakalım: “...bütün ev gençlerin sesleriyle çınlardı” (Homeros, Od. 1957: 153). Bu tercümede sadece bir çalgı değil, genel olarak müzik ile ilgili herhangi bir şey anılmaz. Bu tercüme probleminin genel ve global olduğunu daha iyi anlamak için aynı metnin bir yabancı dile nasıl çevrildiğini de görelim. En iyi ve kaliteli bir Rusçaya tercümesi şunu diyor: “Ev, güzel yemeklerin kokusu ile dolar ve flüt sesi ile çınlardı” (Homer, Il., Od. 1967: 527). Homeros ise burada aulos’tan bahsederdi: “κνισῆεν δέ τε δῶμα περιστεναχίζεται αὐλῇ” (Homer, Il., Od. 1967: X 11). İncelemek gereken bir sonraki metin – yine İlyada’dan bir parça (XVIII 526). Burada sadece syrinx’in adı geçmektedir: “τερπόμενοι σύριγξι· δόλον δ᾽ οὔ τι προνόησαν” (Il. XVIII 526). Farklı tercümanlar bu metin ile ilgili hemfikirler ve neticesinde yapılan tercümelerin arasında ne birbirine uymama ne de orijinal metin ile bir çelişki vardır. Antik Yunancadan Türkçeye tercümanlar syrinx’i kaval, İngilizceye pipe, Rusçaya da aynı şekilde svirel ya da zevniza olarak çevirmektedirler: “kıvrık boynuzlu koyunları göründü, iki çoban geliyordu arkalarından, kaval çalıp duruyorlardı…” (ter. Azra Erhat ve A.Kadir) (Homeros, Il. 2012). “Hayvan sürülerin arkalarında iki çoban kavallarını çalarak… gelmek üzereydi” (ter. Derya Öztürk) (Homeros, Il. 2012). “two shepherd go … piping on their reeds” (ter. Alexander Pope) (Homeros, Il. 2006: 569). “Two shepherds lead the sheep on with jocund pipe” (ter. James Morrice) (Homer, Il. 1809). “Two innocent herdsmen behind them follow and play on the pipes” (ter. J.Henry Dart) (Homer, Il. 1865); (ter. Andrew Lang) (Homer, Il. 2002). “Two shepherds who were playing on their pipes” (ter. Samuel Butler) (Homer, Il. 2000). Farklı zamanlarda ve dillerde çalışan çevirmenler bu konuda şaşırtacak kadar aynı yaklaşımı göstermektedirler. Bunun açıklamasını Homeros’un metninde bulabiliriz. Gördüğümüz gibi Homeros’ta syrinx’i çobanlar çalıyor. Böyle bir durum bir tercüman için ciddi bir ipucudur. Tüm dünyada çoban kaval ya da ona benzer çalgılar çalar. Bundan dolayı da farklı tercümanlar syrinx’i kaval olarak görmekte ve çevirmektedirler. Buna benzer durumlarda, yani orijinal metinde anlamı netleştiren ipuçları varsa, genel olarak tercüme ile ilgili hiçbir problem oluşmuyor. En önemlisi burada tercüme objesi ile ilgili olan detayları doğru tespit etmek ve algılamaktır (ki herhangi bir antik Yunan çalgısı her zaman tarih, mitoloji, coğrafi, sosyal hayatının belirli olgulara bağlıdır) – doğru bir tercüme ancak bu şartın sağlanması ile ortaya çıkar. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı: 2, Mart 2015, s. 53-72 56 Antik Edebî ve Felsefi Kaynaklarda Aulos ve Syrinx ve Tercüme Problemleri Modern dillere sıkça kaval olarak tercüme edilen antik Yunan nefesli çalgıları ile ilgili yukarıda bahsedilen bu önemli faktörleri inceleyelim. Bu tür konulara mitolojiden başlamak her zaman en doğru bir yöntemdir, çünkü antik Yunan kültüründe her şey mitosa dayanır ve her şey mitosla açıklanır. Schelling’in dediği gibi: “Mitoloji, her türlü sanatın en önemli şartı ve öncelikli malzemesidir” (Schelling 1966: 105). Nefesli çalgıların doğması ile ilgili mitoslar Hem syrinx hem aulos antik Yunan toplumunda önemli fonksiyonları taşıyan çalgılar idi. Bu çalgıların karakteristik özellikleri ise, onların doğmasını kısaca anlatan mitoslardan öğrenmekteyiz. Syrinx ile ilgili mitos şunu anlatmaktadır: Bir su perisi Syrinx – nehir tanrısı Ladon’un kızı ve Artemis’in arkadaşı imiş. Tanrı Pan ona âşık olmuş ve her yerde onu takip edermiş. Ondan kurtulmak için Syrinx bir kamışa dönüşmüş. Bu kamıştan Pan kendisine syrinx çalgısı yaparmış4. Bu mitosta, syrinx’e (çalgıya) olan hem antik hem ortaçağ felsefesinin ve dinin sonraki pozitif yaklaşımının temelini rahatça görebiliyoruz. Pitoresk mitolojik hikâyeye kaplı ideolojik fikri şudur: İffet ve masumiyet hayattan bile daha önemli ve değerlidir. Bu fikir syrinx’i daimi olarak ilahi saflık tonlarına boyamıştır. Syrinx’i anlatan mitos saflık ideasını canlandırıyorsa, aulos’u anlatan mitos ise – tam tersi. Bu mitosta aulos’u yaratan Atina, onu çalarken, suda kendisinin yansımasını görmüş ve gördüğü yanakları o kadar çirkin şişmiş ki, iğrenerek aulos’u yere atmıştır. Bununla birlikte Atina, aulos’u yerden alıp çalmaya cesaret eden herkese lanet edermiş. Bundan sonra ise: Efsaneden bilindiği üzere, Marsyas isimli satir Atina tarafından atılan flütü bulmuştur. Flüt çalmayı öğrenmiş ve bu sanatın ustası olduktan sonra kitharadaki ustalığı ile ünlü Apollon’u yarışmaya çağırmıştır. Yarışmanın hakemleri Apollon’u üstün saymışlar ve Apollon, Marsyas’ın derisini yüzmüştür. Apollon’un bu durumda flüt çalmasına rağmen, onu temsil eden çalgı khitaradır. Bu mitosun Phylostratus tarafından anlatımında, sadece Apollon değil, onun khitarası da kazanmıştır, sadece Marsyas değil onun flütü de kaybetmiştir. Bu şekilde büyük kayıptan sonra, flüt yerlerde sürünmekte khitara ise Apollon’un elinde çalmaya devam etmektedir” (Losev 1996: 458). 5 6 Böylece, syrinx mitosundan farklı olarak, bu mitos aulos’un negatif ethos’unu göstermekte ve bundan dolayı da bu çalgıya tarihsel olarak zor bir kaderi yaratmaktadır. Aulos’un o kadar kötü bir imajı vardır ki, antikite’de onunla ilgili atasözü bile yaratılmıştır: “bilgelik aulos çalmazmış”. Ancak bu mitosa bir kere daha göz atalım, onun Türkçeye çevrilmesine: “...kavalı asıl bulan tanrıça Atina'dır. Atina, bir gün kavalını çalarken derede yansımasını görür. Kavalını, yanaklarını şişirip çirkinleştirdiği için Geç Antik filozof Atinaus ise syrinx’in yaratıcısı olarak Hermes’i göstermektedir (Athenaeus 2010, IV 184a). 5 Satir: Antik Yunan mitolojisinde yarı insan yarı teke, kır ve orman tanrısı. 6 Burada yine aulos’un flüt olarak tercüme edilmesini görüyoruz. 4 SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı: 2, Mart 2015, s. 53-72 57 Ayna İsababayeva Apaydın dereye atar” (Mustafa Dönmez vd. 2011). Burada biz şunu öğrenmekteyiz: Atina aulos’u değil, syrinx’i yaratmıştır. Bu mitosun üç farklı tercümesi ve üç farklı çalgıyı görmüştük – orijinal metinde geçen aulos’u, tercümelerde olan flüt ve kavalı. Hangisi doğrudur? Bu soruya yanıt küçük, ama önemli bir detayda saklıdır. Bu detay – mitosun ana çekirdeğidir. Hatırladığımız gibi, Atina’nın yanakları o kadar çirkin şişmiş ki, tanrıça kendi yansımasından dehşete düşüp çalgıyı fırlatmıştır. 58 Resim 1. Musa ve Sirenalar arasında müzik yarışmasını tasvir eden lahit (detay) M.S. III. yy. (http://ancientrome.ru/art/artwork/img.htm?id=5543) [Erişim:18.12.2014]. Ancak kaval çalma tekniği tam tersini göstermektedir. Bildiğimiz gibi, kaval çalanın yanakları içe çökmektedir. Maalesef, yukarıdaki çalışmada (Mustafa Dönmez vd. 2011), bu metnin, tercüme tarihçesini takip etme imkânı sağlayabilen kaynağı verilmemektedir. Ancak biz bu mitosun ilk antik kaynaklarından birine, Aristo’ya başvurabiliriz. Bu, istediğimiz metnin Türkçeye çevirisi: Eskilerin üflemeli çalgılar hakkında anlattıkları efsanenin de anlamlı bir yanı vardır – bunları Atina icat etmiş, sonra fırlatıp atmış. Efsanenin dediği gibi, tanrıça onları çalmanın yüzü çirkinleştirmesinden ötürü böyle yapmış olabilir. Ama çok daha olası bir neden, üflemeli çalgıları öğrenmenin zihnin eğitilmesine hiçbir katkı yapmamasıdır; her şey bir yana, Atina’nın parmaklarına çabuk olduğu gibi, zeki de olduğuna inanmıyor muyuz? (Aristoteles 2002: 244). SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı: 2, Mart 2015, s. 53-72 Antik Edebî ve Felsefi Kaynaklarda Aulos ve Syrinx ve Tercüme Problemleri Maalesef bu tercümede de sorumuza yanıt bulamadık, çünkü gördüğümüz gibi, burada net olarak bir çalgının ismi verilmemektedir. Daha detaylı tercümesi için İngilizceye olan çevirisine bakalım: ... and all the instruments that require manual skill. And indeed there is a reasonable foundation for the story that was told by the ancients about the flute. The tale goes that Atina found a flute and threw it away. Now it is not a bad point in the story that the goddess did this out of annoyance because of the ugly distortion of her features; but as a matter of fact it is more likely that it was because education in flute-playing has no effect on the intelligence, whereas we attribute science and art to Atina. (http://www.perseus.tufts.edu/hopper/text?doc=Aristot.+Pol.+8.1341b&fromdoc=P erseus%3Atext%3A1999.01.0058) [Erişim:18.12.2014]. Burada aulos flüt olarak gösterilmektedir. Aynı yöntem Rusça olanda da buluyoruz: “Flütlerle ilgili antik mitos son derece zekice oluşturulmuştur. Derler ki, Atina, flütü yarattıktan sonra onu bir tarafa atmıştır. Buna uygun bir sebep de bularak da, sanki Atina flütü çalarken yüzünün aldığı şekle kızmıştır. Halbuki asıl sebep ise tabii ki şudur: Atina aslında bilim ve sanat tanrıçasıdır, oysa flüt çalma eğitiminin zihinsel gelişimle hiçbir alakası yoktur” (Aristo, Soçineniya 1983: 640–641 [Polit. VIII, VI 8; 1341 b 2–9]). Burada da hâlâ bizim sorumuza cevap bulamadığımız için nihai açıklamaları için antik Yunancada olan Aristo’nun orijinal metine bakalım: “καὶ πάντα τὰ δεόμενα χειρουργικῆς ἐπιστήμης. εὐλόγως δ᾽ ἔχει καὶ τὸ περὶ τῶν αὐλῶν ὑπὸ τῶν ἀρχαίων μεμυθολογημένον. φασὶ γὰρ δὴ τὴν Ἀθηνᾶν εὑροῦσαν ἀποβαλεῖν τοὺς αὐλούς. οὐ κακῶς μὲν οὖν ἔχει φάναι καὶ διὰ” (http://www.perseus.tufts.edu/hopper/text?doc=Perseus%3Atext%3A1999.01.0057%3Ab ook%3D8%3Asection%3D1341b) [Erişim:18.12.2014]. Burada biz nihayet, Atina’nın hangi çalgıyı yarattığını ve yere attığını net olarak öğrenmekteyiz. O – aulos’tur. Gördüğümüz gibi antik mitos’ta aulos hem kaval, hem flüt olarak çevrilmektedir. Ancak bunlardan hiçbiri aulos’un gerçek anlamını yansıtmaz. Bundan dolayı antik eserleri esas alarak, syrinx ve aulos’un ne tür çalgılar olduğunu ve onların özelliklerini belirtmeye çalışalım. Syrinx ve aulos’un yapısı, türleri ve ses özellikleri Antik kültürde bu iki çalgıya yaklaşım çok eşitsiz bir şekilde oluşturulmuştur. Syrinx çok sade ve anlaşılır bir çalgı iken, aulos çelişkili duyguları yaratan, negatif ethos’u olan bir çalgı olduğuna inanılmaktaydı. Bu, antikite’de aulos’un tüm özelliklerine – niteliksel-teknik, tarihsel ve hatta coğrafik taraflarına – atfedilmiştir. En başta bu iki çalgının arasında farklılık, onların alternatif türleri sayısının orantısızlıkta gözlenmektedir. Örneğin, günümüze sadece iki tür syrinx’ten bilgi ulaşmıştır. Onlar – tek kamışlı syrinx (σῦριγξ μονοκάλαμος 7) ve çok kamışlı syrinx 7 Κάλαμος – kamış (Dvorezkiy 1958: 864). SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı: 2, Mart 2015, s. 53-72 59 Ayna İsababayeva Apaydın (σῦριγξ πολυκάλαμος). Bu bilgi syrinx’in yavaş gelişmesine işaret etmektedir. Aulos ise, tam tersi, tüm tarihçesi boyunca hızlıca gelişmiş ve sonuç olarak çok sayıda ve farklı türleriyle bilinmektedir. Aulos’un türlerine göz atalım. Atinaeus μόναυλοϛ 8 isimli çalgıdan bahsetmekte ve onu İskenderiyeli9 olarak isimlendirmektedir. Olabilir ki, prefiks μόν, bu çalgının tanımlama ve sonradan ortaya çıkan aulos’un yeni türlerinden (örneğin Diaulos) ayırma çabasının bir belirtmesidir. Monaulos’un diğer isimleri de vardı – titirin ve kalamaulos10, yani kamış aulos’u (Athenaeus 2010: IV 176c). Yukarıda gösterilenin dışında Atinaeus aulos’un şu türleri de gösterir: kız aulos’u, çocuk aulos’u, erkek “tam” aulos’u, kithara’ya eşlik için aulos, elim adlı aulos – onu Atinaeus Frigyalı olduğunu sayar. Bunların yanı sıra iki delikli auloslar, orta ve alçak delinmiş auloslar da varmış (Athenaeus 2010: IV 176e–177). Normallerinden kısa, yarım auloslar da vardı. Bunlara “çocuk aulos’u” denir çünkü “onlar yarışma için uygun değiller, sadece ev şölenlerinde kullanılırmış, tam bundan dolayı da Anacreon11 onlara kibar12 dermiş” (Athenaeus 2010: IV 182c). Ahşap aulos’ların dışında Atinaeus hayvanların – geyik ve fillerin – kemiklerinden yapılmış olan aulos’lardan da bahseder (Athenaeus 2010: IV 182e). Bir çalgının bu kadar farklı türlerinin var olması aulos’u syrinx’ten uzaklaştıran bir durumdur. Bu iki çalgının müzik materyali ve onun ifade etme usulü da farklı idi. Marchetti'de Aristoxenus'un şunu dediğini okuyoruz: “Aulos o kadar hızlı çalıyor ki, bilincimiz sesleri ayırt edemiyor; öyle geliyor ki sanki sesler dağılıyormuş gibi” (Marchetti 2009: 127). Platon da aulos’un “tonların birbirine karışması”ndan bahseder ve bunu çok negatif bir şekilde değerlendirerek İdeal Devletinden “kovmayı” teklif eder aulos’u (Platon, Sobraniye Soçineniy (Eserler) III/1994: 399 сd). Aulos’un çalma tekniği, sürekli ve arasız seslendirme prensibinde yatıyor olsa gerek. Sürekli çalma ise şu şart ile mümkün olur – aynı zamanda burunla hava alma, ağızda hava biriktirme ve o havayı çalma için kullanılması. Üstelik aulos’un, syrinx’ten farklı olarak, aşırı güçlü sesi vardı. Unutmamak lazım ki, aulos bayramlarda yani insanların kalabalık (bazen binlerce) olduğu yerlerde kullanılırmış. Bunun yanı sıra aulos’un ses keskinliğinden bahsetmemiz gerek: “İon aulos’a horoz dermiş” (Athenaeus 2010, IV 185a). Aulos’un bu özelliğe antik felsefe tarihçesi A. Losev de dikkatimizi çeker ve özellikle de bu niteliğinden dolayı aulos’un flüt olarak tercüme edilmesinin yanlış olduğunu vurgular: “O keskin, bizim bakır Αυλός – boru (Dvorezkiy 1958: 264). Aulos’un yabancı olduğuna dair diğer bilgiler da mevcut: “…mısırlılar monaulos Oziris’in icadı olduğuna inanıyorlar. Aynı şey photinx (φῶτιγξ) isimli yan aulos için geçerlidir” (Athenaeus 2010: IV 175e). “Bun çalgının başka ismi de var – lotus aulos’u, çünkü o Libya’da yetişen lotus denilen bir ağacının ahşabından yapılmaktadır” (Athenaeus 2010: IV 182e). 10 Antik kalamaulos’un ortaçağın kalamos’a dönüştüğünün ihtimali yüksek, ancak bu fikir kalamos’un etik karakteristiği ile ilgili bazı detaylarla yıkılabilir. 11 Anacreon (Ἀνακρέων) M.Ö. 570/559-485/478 – Antik Yunan lirik şairi. Eserleri lir eşliğinde okunurmuş. 12 Burada τέρενας (yumuşak, tatlı, nazik, kibar) (Dvorezkiy 1958: 1616) kelimesi kullanılmış. 8 9 SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı: 2, Mart 2015, s. 53-72 60 Antik Edebî ve Felsefi Kaynaklarda Aulos ve Syrinx ve Tercüme Problemleri çalgıların sesine benzer metalik sesler çıkarmaktaydı, bu yüzden de Yunanca “aulos” “flüt” olarak değil de, daha ziyade “klarnet” olarak tercüme edilmelidir” (Losev, 1996: 456). Syrinx ise tüm yukarıda bahsedilen özelliklerinin tam tersini taşımaktadır. Ayrıca, aulos’un yapısında, syrinx’te olmayan bazı detaylar vardır. Onları bilerek bu iki çalgıyı; özellikle de resimlerde birbirinden ayırt edebiliyoruz. Yapı özelliklerinin en önemlisi olandan bahsedelim ilk önce. Bu, tabii ki özel ağızlığın olmasıdır. Örneğin, Paul Guiraud’nun kitabında Vie privée et la vie publique des Grecs (Private and public life in ancient Greece) (Guiraud 1913: 282) böyle bir resim verilmektedir: 61 Resim 2. Paul Guiraud’nun Vie privée et la vie publique des Grecs (Private and public life in ancient Greece) adlı kitabından aulos’un resmi (Guiraud 1913: 282). Bu resimde ağızlık çok net görünmektedir. Gördüğümüz özellik bu çalgının aulos’un olduğunu işaret etmektedir. İlginçtir, ancak resmi açıklayan metin bu çalgının flüt olduğunu belirtiyor. Aşağıda verilen resimde de iki aulos’u ve ağızlıklarını görmekteyiz: SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı: 2, Mart 2015, s. 53-72 Ayna İsababayeva Apaydın Resim 3. İki aulos. (http://vkarp.com/wp-content/uploads/2012/03/w400.jpg) [Erişim:18.12.2014]. Maalesef, fresk ya da resimlerde bir çalgıyı bu kadar iyi belirten detayı her zaman ayırt etmek mümkün olmuyor. Bu halde diğer özelliklere de başvurabiliriz. Örneğin, aulos’u karakterize eden bir özellik daha vardır. O – çalgının ucunun genişlenmesi yani kalaktır13. Bu – olmazsa olmaz bir şart değil, çünkü düz aulos’lar da vardı, ama en önemlilerinden biri. 62 Resim 4. Çifte aulos (diaulos). (http://vkarp.com/wpcontent/uploads/2012/03/w400.jpg) [Erişim:18.12.2014]. Aulos’u belirtilen bir önemli özellik daha vardır – onun çifte türü: yani diaulos. Çok antik resimlerde bu çifte aulos’u görebiliyoruz. Diaulos – çok yaygın ve popüler, Burada aulos’u salpinx ile karıştırılma tehlikesi vardır. Çünkü bu ağız genişliği salpinx’te de mevcut. Böyle bir şüphe varsa diğer özellikleri de incelemek gerek. 13 SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı: 2, Mart 2015, s. 53-72 Antik Edebî ve Felsefi Kaynaklarda Aulos ve Syrinx ve Tercüme Problemleri sade aulos’tan daha geç ve gelişmiş bir çalgıdır. Aynı zamanda hem melodi hem de ona eşlik edebilecek bir çalma tekniğine sahiptir. Resim 5. Diaulos çalgıcı. M.S. II. yy. (http://ancientrome.ru/art/artwork/img.htm?id=3486) [Erişim:18.12.2014]. Aulos’un başka bir özelliğinden de bahsetmek lazım – aulos’u çalanın ağzında sabit tutan ve kafasının arkasında bağlanan iki kayıştan. Plutarch’ta bir auletes’in hazırlanışını anlatan şu sözleri buluyoruz: “Şişmiş yanakların çirkinliğini yumuşak altınla gizleyerek ve arkadan bağlanan kayışı ağzına yerleştirerek…” (Gertzman 1995: 103). Resim 6. Diaulos çalgıcı. (http://commons.wikimedia.org/wiki/File:Auloscrotala.jpg?uselang=ru) [Erişim:18.12.2014]. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı: 2, Mart 2015, s. 53-72 63 Ayna İsababayeva Apaydın Aulos’u karakterize eden tüm bu yapı detayları, çalgının geliştirmesinin faktörüdür. Bu da aulos’un profesyonel olduğunun belirtmesidir. Bu çalgının profesyonel olarak değerlendirilmesi için diğer sebepleri de gösterelim. Profesyonel özdeşlemeleri Syrinx, aulos’tan daha eski bir çalgıdır. Bu fikir, syrinx’in aulos’a göre her anlamda çok daha sade ve basit olduğunu kanıtlayan tarihsel belgelere dayanır. Syrinx’in sanatsal nitelikleri de çok sade idi: “Panflütün belirli melodi yapısı vardır – ilk prototip temasının varyasyon şeklinde renklendirilmesidir” (Gruber 1941: 107). Tarihin bir etapta sadece tek olan melodik gelişmesi tipi, sanatçının müzik-estetik isteklerini karşılamamaya başlamıştır. Müzik sanatının hızlı gelişmesi, yeni ve daha yüksek seviyelere uygun olan yeni çalgıların icat edilmesine sebep olmuştur. Bu şekilde, imkânların daha geniş yelpazesine sahip aulos meydana gelmiş ve syrinx’i müzik arenasından itmiştir. Curt Sachs der ki, obua tipli çalgıların (yani aulos) gelişmesiyle syrinx ve ona benzeyen çalgılar sosyete kullanışından çıkmıştır (akt. Gruber 1941: 179). Bu şekilde, antikite’nin erken dönemlerinde nefesli çalgılar profesyonel ve amatör sınıfa ayrılmıştır. En başta bu, aulos’un bir kent çalgısı, syrinx’in de bir köy çalgısı olarak nitelendirilmesidir. Gitgide basit çalma tekniği olan syrinx çoban çalgısı olmuştur14. Aulos ise zaman ile sadece profesyonel müzisyenlerin kullandığı bir çalgıya dönüşmüştür. Yani gelişmesiyle birlikte profesyonel nitelikli bir çalgı olarak kullanılmayı başlanmıştır. Antik kaynaklarda aulos genel olarak şölen, bayram gibi etkinlikleri anlatan metinlerde rastlanmaktadır: “photinx ve monaulos’lar gezmelerde uygun, savaşta değil15” (Athenaeus IV 176b). Tabii ki, aulos’un sosyal-estetik fonksiyonu ve bu çalgının gitgide ilerleyen popülaritesi, onu profesyonelliğe getirmiştir. En başta bu, auletes’lerin işini değerlendirme ve ödeme kriterlerinin ortaya çıkması ile işaretlenmiştir. Frigya bölgesinde bulunan bir mermer parçasında şu sözler çizilmiştir: “Salpinx çalana – 150 denarius Tellal’e – 150 denarius Kitharod – erkek çocuğa – 150 denarius Piphya auletes’e – 200 denarius Kyklikos16 auletes’e – 150 denatius Auletes’e – 500 denarius Koro kitharist’e – 500 denarius Koro auletes’e – 750 denarius Kitharod’a – 1500 denarius” (Gertzman 1995: 175-176). Athenaeus’a göre: “Aristoxenus yaylı ve vurmalı çalgıları tercih eder, çünkü nefesli çalgılarda çalmak çok kolaydır: aramızda çoğu, hiç eğitim almadan aulos ve syrinx çalabiliyorlar, çobanlar bile” (Athenaeus IV 174e). 15 Antik kaynaklarına göre savaşta uygun olan salpinx’tir. 16 Seyyar 14 SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı: 2, Mart 2015, s. 53-72 64 Antik Edebî ve Felsefi Kaynaklarda Aulos ve Syrinx ve Tercüme Problemleri Bu şekilde aulos çalması zamanla bir mesleğe dönüşmüş. Syrinx ise amatör bir çalgı olarak kalmış ve genellikle çobanın zamanı geçirmesi için kullanılmıştır. Bu, iki çalgının sınıflamasına XXI. yüzyıldan kuru bir bakıştır. Ancak unutmamamız lazım ki, antikite onların pozisyonlarını farklı açıdan değerlendiriyordu. Antik kültürü ve özellikle felsefe aulos’un profesyonelliği ve syrinx’in amatörlüğünü etik açısından karşı karşıya koymuştur. Bu kadar komplike bir neticeyi algılamak için klasik Yunan filozoflarının mantık stilini göz önünde bulundurmak gerekir. Örneğin, Platon, belirli düşünürler (onların arasında Sokrates ve Damon var) grubunun bu soruna bakışlarını yansıtarak Yunanlıların sosyal hayatından bazı çalgıları yok etmesini ısrarla tavsiye etmektedir. O çalgıların başında aulos vardır. İlginç ki, aulos’u bu kadar sert eleştirirken ve hatta yok etmeye çalışırken, syrinx’e karşı negatif hiçbir şey söylememiştir. Syrinx’i çobanların kullanması için bırakıyor: “Sitemizde sadece lir ve kithara kullanılabilir … tarladaki çobanlar ise kaval” kullanabilirler (Platon, Devlet 2006). Bu metnin İngilizcesi: “There remain then only the lyre and the harp for use in the city, and the shepherds may have a pipe in the country” (Plato 1892: Rep. III.399d) ve antik Yunancası: “Λύρα δή σοι, ἦν δ’ ἐγώ, καὶ κιθάρα λείπεται [καὶ] κατὰ πόλιν χρήσιμα· καὶ αὖ κατ’ ἀγροὺς τοῖς νομεῦσι σύριγξ ἄν τις εἴη”. Neden Platon aulos’u kendi İdeal Devletinden kovmakta ve syrinx’i bırakmaktadır? Bu soruya cevabını çalgılara antik Yunan filozofu gözüyle baktığımızda alabiliriz, yani o çalgının onların ethos’larını inceleyerek. Ahlaki özdeşlemeleri Antik Yunan kültürü bu iki çalgıya tamamen farklı etik karakteristiği atfederken, onların ethos’larını karşılaştırıp birbirine zıt pozisyonlara yerleştirmiştir. Bununla ilgili bir açıklama yapmak gerekmektedir: Antik kültürde bir çalgı kendi müzik-estetik fonksiyonlarının yanı sıra sembolik, felsefi ve etik anlamlar da taşımaktadır. Genelde her çalgının kendi statüsü vardı ve ona göre o çalgı ya negatif ya da pozitif olarak değerlendiriliyordu. Neticede felsefe, toplumda bu çalgının kullanılabileceğine ya da tam tersine bir teklif (çoğu zaman sert talep şeklinde olan) sunuyordu. İlginçtir, ama felsefe bu neticeleri halk kültüründe oluşan çalgıların imajlarının temelinde geliştirirdi. Burada, tabii ki, mitoloji geleneği söz konusudur. Yukarıda belirttiğimiz gibi, hem aulos’un hem syrinx’in doğuşu mitolojik tanrılarla özdeşleştiriliyordur. Bu mitolojik karakterlerin ahlaki değeri, onlara atfedilen çalgıların ethos’una da yansımıştır. Bu ahlaki değer çok sert ve ciddi sonuçlara ve tekliflere yol açmıştır. Örneğin, Platon şunu der: “Apollon’u ve onun çalgılarını, Marsyas ve onun çalgısının üstüne koyduğumuzda biz olağan olmayan herhangi bir şey yapmıyoruz” (Platon, III/1994:. 166 [Rep. III 399e]). Aulos, tüm tarihçesi boyunca zaman zaman farklı ama hep mitolojik şahıslarla özdeşleştiriliyordu ve onlar hepsi dünyevi kültlerin karakterleri idi. En başta aulos Kibele kültünde korybantes17 tarafından kullanılıyordu. Orada çalınan müziğin18 en büyük özelliği – inanılmaz sesi ve gürültüsü idi. Bu özelliğe Platon Korybantes (κορύβας – esrime) – tanrıların annesi Kibele kültünün dansla ve müzikle ayini idare eden mistik karakterler. 17 SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı: 2, Mart 2015, s. 53-72 65 Ayna İsababayeva Apaydın Crito diyalogunda vurgu yapmaktadır. Günümüzden bu antik metin nasıl algılandığına da bakalım. Onu Rus bir filozof anlatmaktadır. Dikkat edelim ki bu tercümede de aulos flüt olarak verilmiştir: “Flüt Antikite’de öyle güçlü bir sese sahiptir ki, Crito isimli diyalogunda Platon kendi durumunu, flüt sesinden başka hiçbir sesin duyulmasına izin vermeyen koribantların durumuyla kıyaslamaktadır” (Platon, 1990: [Crit. 54d]). Bunun gibi metinlerde aulos’un flüt olarak çevrilmesi anlam bozukluğa yol açıyor. Antik tarihin sonraki dönemlerinde aulos Diyonisos kültüyle sıkı bağlı idi. Diyonisos kültü, tıpkı Kibele kültü gibi, insan varlığının fizyolojik taraflarını fetişleştirmeye dayalı idi. Bu kültün kutlamaları, aşırı yemek, içki ve bedensel ilişki (yani tüm dinler tarafından kısıtlanması teklif edilen şeyler) ile geçer; aulos ve tympanum’ları ise buna eşlik ederdi. Antik felsefe bununla ilgili çok ilginç bir neticeye ulaştı – tüm bu “günahların” suçlusu müziği ve özellikle aulos’u gösterdi. İlk bakışta ne kadar saçma olduğu görünse de bunun da kendi mantığı mevcut. Çünkü müziksiz tüm bu faaliyetler insan için anlamını ve cazibesini yitirirdi. Demek ki, antik bir filozofun (daha çok yüksek klasik dönemin, yani etik bilimin doğduğu zamanın düşünürleri için geçerli) aulos’u ahlaksız olayların katalizörü olarak görmesi haklı idi. Felsefe bu eylemin mekanizmasını çok iyi anlıyordu ve dönemine uygun çözümler bulurdu. Bunu hem Platon’da ve Aristo’da, hem daha sonra ortaçağ filozoflarında okuyabiliriz. İlginç, ama aulos, sadece neşe ve coşku ifade eden bir çalgı değil, bir de ona tam zıt bir duygu ifade eden bir çalgı idi. O da – keder. Aulos’un, eski çağda Mezopotamya’da defin ritüeli çalgısı idi (Turayev 1936, 136). Orada dilcikli nefesli çalgılara “keder kavalı” denirmiş (Gruber 1941: 192). Neden aulos defin-ritüelli fonksiyonu taşıyordu? Bazı müzikologların arasında şu fikir vardır: Çünkü nefes alma, yani yaşamın ve nefesli çalgı çalmanın tabiatı ve mekanizması aynıdır (Gruber 1941). Ancak bu tartışılabilen bir konudur, çünkü yukarıda belirtilen fonksiyonlar tüm o zamanlarda bilinen nefesli çalgılara değil, sadece aulos tipli çalgılara atfedilmekte idi. Ayrıca bu çalgıların dayanak özelliklerini unutmamak gerek – onların insanın psişiğine üzüntü ve hüzün etkisi eden ethos’u”. Örneğin, Atinaeus şunu der: “Bu çalgı neşeden ziyade ıstırap yaratır” (Athenaeus: IV 174b). Antikite’de definede kullanılan gingras (γίγγρας) 19 adlı, aulos’un bir türü vardı. Gingras – boyut olarak küçük, sesi keskin bir çalgı idi. Büyük ihtimalle çok hüzünlü ethos’a sahip idi: “aulos-gingras karış kadardır, sesi yüksek ve hüzünlüdür, genellikle Fenikeliler ve Karyalılar tarafından ağıtlarda kullanılmıştır” (Athenaeus: IV 174f). Bunun yanı sıra Atinaeus belirli melodilere “gingrik ağlamaları” der (Athenaeus: IV 175b). Özellikle felsefe aulos’u kabul etmemek için başka bir sebep yaratmıştır. İnsanın psişiğinin herhangi bir uç durumu – ağlama ya da coşku, felsefe tarafından ruhun ideal sakin durumundan uzaklaşılması olarak değerlendiriliyordu. Bu sebepten dolayı da felsefe, insan ve toplum için tehlikeli olarak gördüğü bazı olaylardan ve objelerden Bilinmektedir ki, Kibele ayinlerde “metroa” (μητρώα kelimesi μήτηρ; yani ana kelimesinden üretilmiştir) denilen aulos ve tympanum eşliğinde şarkılar söyleniyordu. Bu bilgi PseudoLucian’ın On the Syrian goddess eserinde bulunabilir (akt.Gertzman 1995: 64). 19 Gingras – Adonis’in Fenike adı. O, yıllık çürüme ve doğanın dirilişi cisimleştiren bir bahar tanrısı idi. 18 SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı: 2, Mart 2015, s. 53-72 66 Antik Edebî ve Felsefi Kaynaklarda Aulos ve Syrinx ve Tercüme Problemleri kaçmak gerektiğini tavsiye ediyordu. Negatif olarak değerlendirilen müzik objelerinden en tehlikeli olan da aulos’u belirtmiştir. Gördüğümüz gibi, syrinx ve aulos antik kültür tarafından birbirine o kadar uç durumlara konulmuştur ki, onların iyilik ve kötülük gibi zıt kavramları somutlaştırdığı inanılmaya başlanmıştır. Mitoloji ve felsefenin yarattığı bu imajı din hem desteklemiş hem de kendi menfaati için her anlamda kullanmıştır. Aulos’un ve syrinx’in dinde yeri ve önemi Daha antik medeniyetin çok önce, insan şunu anlamış: Müzik ona ve etrafındaki dünyaya belirli bir şekilde etki eder ve bu etkinin karakteri büyük anlamda kullanılan çalgıya bağlıdır. Örneğin, önce insan, davulun güçlü sesleri ve bağırış sesleri (ilk önce – rastgele olan, sonra ise müzikal olarak organize edilmiş) vahşi hayvanları ve düşman kabilelerini korkuttuğunu; syrinx tipli çalgılar ise tam tersi, insanları ve hayvanları sakinleştirdiğini anlar. Daha sonra syrinx’in bu kabiliyeti tapınak ayinlerinde kullanılmaya başlanmıştır: “Hükümdar Gudea (Sümer A.İ.) M.Ö. üçüncü binyılın ikinci yarısında “flüt20 çalmaya özen gösterilmesine ve tapınağın eşiğini sevinçle doldurmayı” teklif etmektedir” (Gruber 1941: 192). Genel olarak ise syrinx çobanlar tarafından kullanılıyordu. Çobanın syrinx’i çok fonksiyonlu bir enstrümandır. Syrinx’in en basit ve pratik anlamının yani çobanın eğlendirilmesinin yanı sıra bir önemli fonksiyon daha vardır. Onun sesi, sürüyü sakinleştirmeye, çobanın etrafında toplamaya ve onu yönetmeye yardım ediyordu. Bu fonksiyon ilk bakışta ne kadar pratik görünse de dünyanın birçok kültüründe mistik olarak vasıflandırılmıştır. Bunun temeli şudur: Birçok dinlerde çobanlık en saygıdeğer mesleklerden biridir. Çünkü bir çoban ruhani anlamda insanlara yol gösteren Tanrı ya da peygamber ile ilişkilendirilmektedir. Bundan dolayı, insanlık tarihinin ilk etaplarında çoban hemen hemen bir aziz olarak değerlendirilmekte ve tabii ki çobanlık ile ilgili her şeye aynı nitelikler atfedilmektedir. Bu, öncelikle çobanın ebedî arkadaşı olan kaval için geçerlidir. Asırlar süren bu kavalın yüceltme geleneği hem edebiyat ve sanat, hem din ve felsefeye yansımıştır. Antik kültürün en önemli ahlaki neticelerini benimseyen Hıristiyanlık, kavalın bu ahlaki saflık idealini de kullanmıştır. Kaval’a ve ona benzeyen çalgılara Ortaçağda ruhani vazifeler de yüklenmiştir. Bundan dolayı da biz bu çalgıyı Ortaçağ dinî resimlerinde görebilmekteyiz. Burada syrinx tipli çalgıdan bahsedilmektedir. Bu kitabın yazarı şu şekilde syrinx’i açıklar: “performansında dikey olarak yer alan basit bir kamış borusu” (Gruber 1941: 192). 20 SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı: 2, Mart 2015, s. 53-72 67 Ayna İsababayeva Apaydın Resim 7. Pere Serra (active 1357-1406), centre of an altarpiece, The Virgin and child with angels, painted (1385) for the church of Santa Clara, Tortosa. Bu ikonda temsil edilen çalgıların tümü kendilerini tarihte etik ve ahlaklı çalgılar olarak kanıtlamıştır. Onların arasında syrinx’i de görüyoruz. Bu şekilde, syrinx’in, hem tanrı çalgısı hem tanrı için çalgı olduğu geleneksel anlayışı, ilk kez dogmatik olarak Hristiyanlık ortaçağında sağlamlaştırılmıştır. Aulos ise ortaçağda tam tersi bir karakteristiği kazanmıştır. Burada yine, bu çalgının Antik dönemde oluşan negatif imaj etkisini devam ettirmişti: “…aramızda bazıları var ki, özellikle bu tür bayağı şarkılara yönelirler ve şarkı söylemeyi süslerler; onlar Kilise anamız tarafından belirlenen tanrısal şarkı söylemeyi neredeyse göz ardı ederler ve tüm hayatları boyunca farklı uzunluktaki notaların, figürlerin ve övgüye değeri olmayan şeylerin peşine takılırlar… Kime mi benzerler? Ancak flütçülere!” (akt. Şestakov, 1966: 354). Genel olarak aulos ortaçağ Hristiyanlığında negatif olarak değerlendirilmiştir, kilise pederleri onun günahkâr olduğunu ilan etmişlerdir. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı: 2, Mart 2015, s. 53-72 68 Antik Edebî ve Felsefi Kaynaklarda Aulos ve Syrinx ve Tercüme Problemleri Resim 8. Mezmurlar kitabın baş sayfası, Abbey of Saint-Rémi and Palace of Tau, Reims, XII yy. (http://art.1september.ru/view_article.php?id=200901313) [Erişim:18.12.2014]. Bu resimde biz Hristiyan dininin farklı çalgılarının nasıl değerlendiğini görüyoruz. Kutsal ve günahkâr çalgılar burada ayrı yerleştirilmiştir. Ancak hem yukarıdaki hem aşağıdaki resimde biz birbirine benzeyen iki çalgı görüyoruz. Bu iki çalgının arasında, onların bu kadar zıt değerlendirilmesi için o kadar fark görünmüyor ilk bakışta. Ancak resme daha dikkatli bakarsak, ressamın, tüm bu resmin primitifliğine rağmen, bu çalgıları karakterize eden en önemli ve esas özelliğini ifade edebildiğini görebiliyoruz. Bu özellik – çalma sırasında yüzün durumu. Athina’ya aulos’u yere attıran yüzün hali, yani şişmiş yanakları aşağıdaki resimde rahatça görüyoruz. Bundan dolayı biz bu çalgıyı aulos olarak belirtebiliriz. Yukarıdaki resimde ise müzisyenin yanakları çökmüş durumda ve o syrinx’i çaldığını ifade eder bizim için. Neticede, hem antik, hem ortaçağ dini, katiyen aulos’u ahlak açısından zararlı olarak, syrinx’i ise faydalı olarak görmektedir. Bu tarihî şartlar tercüme yapılırken göz önüne alınmalıdır. Sonuçlar Yukarıdaki açıklamalara dayalı olarak, şu sonuçları elde etmiş olduk: Antik çalgıların modern dillere tercümesi ciddi bir problem oluşturur. Antik müziğin araştırmacısı şu problemlerle karşı karşıya gelebilir: SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı: 2, Mart 2015, s. 53-72 69 Ayna İsababayeva Apaydın 1. Antik metinde sözü geçen çalgının tercüme metninde olmamasıdır. Homeros örneğinde gördüğümüz gibi bazı tercümanlar çalgının adı geçmeyen genel bir tercüme vermektedirler. Sonuç olarak metinde, orijinal metne başvurmadan doldurulması son derece zor olan bir boşluk oluşmaktadır. 2. Antik çalgının modern eşdeğer bir çalgı olarak çevrilmesi. Tercümanlar, çoğu zaman antik bir çalgı yerine, günümüzde olan çalgıları göstermektedir. Daha önce yapılmış tercümelere dayanarak da oradaki hataları tekrar etmektedirler. Bunun en parlak örneği aulos’un asırlarca süren flüt olarak tercümesi hatası. Antik müzik ile ilgilenen bir araştırmacı mutlaka tüm bu faktörleri hesaba katmak zorundadır. Eski metinlere ancak dikkatli ve saygılı ilgisi, eski hataları düzeltmeyi ve yeni yaratmamayı sağlar. Bu konuyu araştıranlara şu tavsiyeler verilebilir: Herhangi bir antik metnin tercümesinde modern çalgı adının geçmesi şüphe doğurmalı ve orijinal metne başvurması için bir sebep oluşturmalıdır. Belirli sebeplerden bu mümkün değilse, antik çalgıya mutlaka eşlik eden belirli özellik ya da özelliklerinin var olmasının bilinmesi ve hesaba katılması gerekmektedir. Yani, çalgının adı geçen metinde mutlaka onunla ilgili ipuçları vardır. Antikite’nin tarihini ve felsefesini iyi bilerek metinde hangi çalgıdan bahsedildiğini anlamak zor değildir. Antikite’nin herhangi bir çalgının karakteristiği – özelliklerinin emsalsiz kombinasyonudur ve onların dikkatli analizi – bir çalgının doğru tespiti için güvenilir bir üsluptur. En karakteristik olanlar şu gruplara sınıflandırılabilir: 1. Mitolojik bilgiler. Eğer metinde herhangi mitolojik obje ya da karakterin adı geçiyorsa, onu güvenle belirli bir çalgıya bağlayabiliriz. 2. Çalgının türleri ve yapısı. Metinde ya da resimde bir çalgının yapı detayları ya da türleri varsa bu da çalgının ne olduğunu tespitinde yardımcı bir faktördür. 3. Profesyonellik. Bir çalgının profesyonel ya da amatör olarak kullanılması ile ilgili bilgiler mevcut ise, metinde hangi çalgıdan bahsedildiği ile ilgili önemli bir ipucudur. 4. Ahlaki karakteristiği. Bir çalgı için en önemli belirten faktörlerden biridir, çünkü Antik Yunanistan’da herhangi bir müzik objesi, özellikle de çalgıların net ethos’u vardı. 5. Din ile ilgili bilgiler yine çalgının belirlenmesi için önemli bir kriter sayılabilir. Şimdi tam tersi bir problem önümüze koyalım ve onu çözmeye çalışalım. Hareket noktası olarak çalgıların orijinal dilinde isimlerini alıp modern dillerimize çevirmeye çalışalım. Tercümenin objesi olarak bu çalışmada adı geçen iki çalgı olabilir. Aulos ve syrinx için modern eşdeğer bir çalgı bulunabilir mi? Syrinx’in, özelliklerinden (ses, yapısı ve diğerleri) dolayı kavala en yakın olduğu görünmektedir. Aulos’a ise, çalgı yapısı, çalma tekniği, müzik materyalin ifade şekli (seslerin aşırı hızlı seyredilmesi) ve ses özelliklerinden dolayı günümüzdeki çalgılardan en yakın olan zurnayı gösterebilirim. Ancak syrinx ve kaval, aulos ve zurna birbirine ne kadar benzese de çalgıların antik orijinal dilindeki isimler tercih edilmektedirler. Yani, bir çalgının kendi eski adının tercümede verilmesinin hiçbir sakıncası yoktur, hatta çalgının karakterini ve tarihte yerini daha iyi temsil etmektedir ve bundan dolayı bir tercüman tarafından tercih edilmelidir. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı: 2, Mart 2015, s. 53-72 70 Antik Edebî ve Felsefi Kaynaklarda Aulos ve Syrinx ve Tercüme Problemleri Antik metinlere ve kaynaklara ancak dikkatli bir yaklaşım (lengüistik incelemeleri, kelimenin tarihi ve coğrafyasının analizi) ve araştırılırmış dönemle ilgili derin bilgiler (mitolojik, dinî, felsefi ve tarihsel temelleri) antik müzik konulu çalışmaları günümüz için faydalı ve bilimsel kılabilir. KAYNAKLAR Aristoteles. (2002). Politika. Çev. Mete Tunçay. İstanbul: Remzi Kitabevi. Athenaeus. (2010). Pir Mudrezov (The Deipnosophists). Moskva: Nauka. Daubeny, Ulric. (1919). Orchestral Wind Instruments. London: The New Temple Press. Dvorezkiy, I.H. (1958). Antik Ynanca – Rusça Sözlük. Moskva: Gosudarstvennoye izdatelstvo inostrannıh i nazionalnıh slovarey. Gertzman, Y.V. (1995). Muzıka Drevney Grezii i Rima (Antik Yunanistan ve Roma müziği). S.Petersburg: Aleteya. Gruber, R.İ. (1941). İstoriya Muzıkalnoy Kulturı (Müzik Kültürün Tarihi). Cilt I. Moskva: Muzıka. Guiraud, Paul. (1913). Private and public life in ancient Greece. Çev. N.I. Lihareva. S.Petersburg: T-vo Popovoy. Homer. (1809). Iliad. Çev. James Morrice. London: Richard Taylor and Co.. —. (2004). Iliad. Çev. Edward Earl of Derby. The Project Gutenberg eBook. —. (2002). Iliad. Çev. Andrew Lang. The Project Gutenberg EBook. —. (2000). Iliad. Çev. Samuel Butler. The Project Gutenberg EBook. —. (1865). Iliad. Çev. J. Henry Dart. London: Longmans, Green and Co. —. (tarih yok). İliad. Çev. James Macpherson. London: T.Becket and P.A. de Honelt. —. (1967). Iliad, Odyssey. Moscow: Hudojestvennaya Literatura. —. (1860). Iliada. Çev. William Cowper. New-York: D. APPLETON & CO. —. (1928). İliada. Çev. A.T. Murray. London: William Heinemann. —. (1873). The Iliad. Çev. Theodore Alois Buckley. London: Bell and Dadly. Homeros. (2006). Iliad. Çev. Alexander Pope. The Project Gutenberg EBook. —. (2012). ILYADA. Çev. Azra Erhat, & A. Kadir. İstanbul: Can Sanat Yayınları. —. (2012). ILYADA. Çev. Derya Öztürk. İstanbul: Paraf Yayınları. —. (1984). Odysseia. Çev. Azra Erhan, & A. Kadir. İstanbul: Can Yayınları. —. (1957). Odysseia. Çev. Ahmet Cevat Emre. İstanbul: Varlık Yayınevi,. Losev, A.F. (1996). Mifologiya grekov i rimlyan (Yunanlıların ve Romalıların Mitolojisi). Moskva: Mısl. Marchetti, Christopher C. (2009). Aristoxenus. Elements of rhythm: text, translation. New Brunswick: The State University of New Jersey. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı: 2, Mart 2015, s. 53-72 71 Ayna İsababayeva Apaydın Mustafa Dönmez, Banu, ve Zafer Kılınçer. «Müziğin yunan mitolojisi ve batı kültürü içindeki algılanışı.» İnönü Üniversitesi Sanat ve Tasarım Dergisi, 2011: 101-113. Pausanias. (2002). Description of Greece. Çev. S.P. Kondratyev. Moskva: AST. Plato. (1892). The Dialogues. Çev. B. Jowett. London: Oxford University Press. Platon. (2006). Devlet. Çev. Işık Soner. Istanbul: Kaynak Yayınları. —. (III/1994). Sobraniye Soçineniy (Eserler). Cilt 3. Moskva: Mısl. —. (1990). Sobraniye Soçineniy (Eserler). Cilt 1. Moskva: Mısl. Schelling, F. W. J. von. (1966). Filosofiya İskusstva (Sanat felsefesi). Moskva: Mısl. Weber, F. (1891). History of Music from the Earliest Times. London: AUG. SIEGLE. Turayev, B.А. (1936). Antik Doğu'nun Tarihi. Leningrad: OGİZ. http://ancientrome.ru/art/artwork/img.htm?id=5543 [Erişim:18.12.2014]. http://www.perseus.tufts.edu/hopper/text?doc=Aristot.+Pol.+8.1341b&fromdoc=Perseus%3Atext%3A1 999.01.0058 [Erişim:18.12.2014]. http://www.perseus.tufts.edu/hopper/text?doc=Perseus%3Atext%3A1999.01.0057%3Abook%3D8%3A section%3D1341b [Erişim:18.12.2014]. http://vkarp.com/wp-content/uploads/2012/03/w400.jpg [Erişim:18.12.2014]. http://vkarp.com/wp-content/uploads/2012/03/w400.jpg [Erişim:18.12.2014]. http://vkarp.com/wp-content/uploads/2012/03/w400.jpg [Erişim:18.12.2014]. http://ancientrome.ru/art/artwork/img.htm?id=3486 [Erişim:18.12.2014]. http://commons.wikimedia.org/wiki/File:Aulos-crotala.jpg?uselang=ru. [Erişim:18.12.2014]. http://art.1september.ru/view_article.php?id=200901313 [Erişim:18.12.2014]. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı: 2, Mart 2015, s. 53-72 72