nisan 2014 - Meb.k12.tr
Transkript
nisan 2014 - Meb.k12.tr
, | KONU Yaşlı Palyaço Neşesaçan, ilgisizlikten, unutulup bir kenara atılmış olmaktan ötürü derin bir üzüntü duyar. Bu nedenle yaşadığı yeri terk etmeye karar verir. Fakat karşısına çıkan Melek, onu kalmaya ikna ederek birbirinden güzel öyküler anlatmasını ister. Çünkü tüm insanlar öykü dinlemeyi severler, hele çocuklar bayılırlar. Neşesaçan da Kukla Mala ve Uyku Güzeli'nin dostluk ve sevgi üzerine kurulu macera dolu öyküsünü anlatarak kalmaya karar verir. Yönetmen: Darren Aronofsky Oyuncular Russell Crowe, Emma Watson, Logan Lerman, Jennifer Connelly, Anthony Hopkins Tür: Drama, Fantastik Yapım Yılı: 2014 FİLMİN ÖZETİ Oscar adayı Darren Aronofsky’nin yönetmen koltuğunda oturduğu, başrolde Akademi Ödüllü Russell Crowe’nin Nuh peygamber olarak karşımıza çıktığı Noah'ın çekimleri devam ediyor. NİSAN AYI 1 NİSAN 1918: Nigâr Hanım öldü. 1978: Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu öldü. 2 NİSAN 1840: Emile Zola doğdu. 1891: Ahmet Vefik Paşa öldü. 1948: Sabahattin Ali öldürüldü. 1985: Behiç Duygulu öldü. 7 NİSAN 1600: Baki öldü. 8 NİSAN 1763: Ragıp Paşa öldü. 9 NİSAN 1821: Charles Baudelaire, Paris'te doğdu. 1882: Dante Gabriel Rossetti öldü. 1988: Şevket Rado öldü. . 11 NİSAN 1980: Yazar, folklor araştırmacısı ve radyo programcısı Ümit Kaftancıoğlu öldürüldü. 12 NİSAN 1712: Nabi öldü. 1937: Abdülhak Hamit Tarhan öldü. 13 NİSAN 1893: Muallim Naci öldü. 1914: Orhan Veli Kanık doğdu. 1942: Ataol Behramoğlu doğdu. 15 NİSAN 1843: Henry James doğdu. 1945: Pınar Kür doğdu. 1980: Jean Paul Sartre öldü. 16 NİSAN 1916: Behçet Necatigil doğdu. 17 NİSAN 1790: Benjamin Franklin öldü. 18 NİSAN 1980: Suut Kemal Yetkin öldü. 1988: Oktay Rifat öldü. Ertesi gün, İlhan Berk günlüğüne şunları yazdı: "Oktay Rifat öldü. Dünya güzeli bir adamdı... Yazdıkları üstüne başına benzeyen o halis şairlerdendi. Cumhuriyet ilk klasiklerinden birini, dünya da büyük bir şairini yitirdi." 19 NİSAN 1882: Charles Darwin öldü. 1993: Sabahattin Kudret Aksal öldü. Ölmeden önce "Batık Kent" adıyla yayına hazırladığı son şiirleri aynı yılın Kasım ayında çıktı (YKY). 20 NİSAN 1912: Dracula'nın yazarı Bram Stoker öldü. 1923: Oktay Akbal doğdu. 21 NİSAN 1816: Charlotte Brontë doğdu. 1973: Kemal Tahir öldü. 22 NİSAN 1724: Immanuel Kant, Prusya'daki Königsberg kentinde doğdu. 23 NİSAN 1564: William Shakespeare'in bugün Stratford-upon-Avon'da doğduğu sanılıyor. (1616 yılında aynı gün aynı yerde öldüğü ise kesin olarak biliniyor.) 1616: Shakespeare doğum yeri olan Stratford-upon-Avon'da (olası elli ikinci doğumgününde), Miguel de Cervantes Saavedra ise Madrid'de öldüler. 24 NİSAN 1815: Anthony Trollope doğdu. 25 NİSAN 1976: Şevket Süreyya Aydemir öldü. 26 NİSAN 1731: Daniel Defoe öldü. 1936: Sami Paşazade Sezai öldü. 27 NİSAN 1759: Mary Wollstonecraft doğdu. 1932: ABD'li şair Hart Crane, bir Guggenheim bursu aldığı Meksika'dan gemiyle dönerken denize atlayarak intihar etti. 34 yaşındaydı. Moby Dick yazarı Herman Melville için yazdığı şiiri şu dizeyle bitirmişti: "Bu destan yaratan ulu gölgeyi deniz koruyabilir ancak." (Cevat Çapan) 28 NİSAN 1925: T.S. Eliot, Faber & Faber'da, kendisini Lloyd Bank'taki sıkıcı işinden kurtaracak bir görevi kabul etti. 1926: (Nelle) Harper Lee Alabama'nın Monroeville kentinde doğdu. Putizer ödüllü romanı Bülbülü Öldürmek'teki (To Kill a Mockingbird) Dill için çocukluğundaki komşu çocuğu Truman Capote'yi örnek alacaktı. 29 NİSAN 1809: Sümbülzade Vehbi öldü. 1933: Yunanlı şair Konstantinos Kavafis, Mısır'ın İskenderiye kentinde 70 yaşında öldü. 30 NİSAN 1844: Henry David Thoreau, Concorde yakınında balık avlarken, kazayla 300 dönümlük bir ormanı yaktı, 2.000 dolarlık zarara yol açtı. 1877: Alice B. Toklas, San Francisco'da doğdu. SABAHATTİN ALİ Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı’nın önde gelen öykü ve roman yazarlarından biri olan Sabahattin Ali; köy, kasaba ve kent gerçeklerini ilk defa toplumcu gerçekçi ve gözlemci bir anlayışla eserlerinde yansıtmıştır. O’na göre edebiyatın amacı insanlarda daha iyiye daha güzele yükselmek arzusu uyandırmak olmalıdır. Roman ve hikayelerinin teması köy, kasaba, kent insanlarının gündelik yaşamıyla yakından ilgilidir. O, romanlarındaki insanların bireysel yaşamlarını ardındaki toplumsal sorunlarla ilgilenmektedir. Okuyucuyu bu sorunlar üzerinde düşünmeye yöneltir. “Kuyucaklı Yusuf”, bir Anadolu kasabasının gelişen ve değişen ekonomik, toplumsal değerlerle biçimlenen yeni yaşamının ruhsal yapısını sergiler. “İçimizdeki Şeytan”, İkinci Dünya Savaşı öncesinde üniversite, kültür ve sanat çevrelerindeki farklı siyasal toplumsal eğilimleri eleştirir. “Kürk Mantolu Madonna”, çevresiyle uyum sağlayamayan verdiği sözü tutamayan bir aydının suçluluk ve utanç duygusunu yansıtır. Sabahattin Ali gerçek yaşamdan seçtiği olay ve kişilere edebi gerçeklik kazandırabilen bir yazardır. Kişileri toplumsal çevreleri içinde betimler, sloganın kolaylığından kaçınır. Gözlem gücü ve ayrıntıyı verme becerisi gerçekliğine oluşturan ögelerdir. Dilinin sağlamlığı anlatımın yalınlığı, amaçladığı etkiyi kolaylıkla yaratır. Nesnel gerçeklik ile sanatsal gerçeklik arasında göreceli bir denge kurmasını bilen, toplumsal çelişkilere tepkisine sanat yoluyla gösteren yetkin bir yazar olmayı başarmıştır. Sabahattin Ali’nin yaşamında şiirin ayrı bir yeri vardır. Edebiyata ilk adımlarını şiirle atar, şiirleri konu ve anlamsal açıdan, hikaye ve romanları gibi geniş bir alanı içerir nitelikte değildir. Özellikle hece ölçüsüyle yazdığı şiirleri başarılıdır. Kafiyeye önem vermesi aruz ölçüsünün yanında serbest nazımı da kullanması onun şiirsel yetkinliğinin göstermektedir. Şiirlerinde ana konu olarak; doğa, insan, aşk, umut ve umutsuzluğu tercih etmiştir. Şiir: Dağlar ve Rüzgâr (1934) Değirmen Dağlar ve Rüzgâr (1965) Dağlar ve Rüzgâr, Kurbağaların Serenadı, Öteki Şiirler (1988) tüm şiirleri Roman: Kuyucaklı Yusuf (1837-1988) İçimizdeki Şeytan (1940-1982) Kürk Mantolu Madonna (1943-1988) Öykü: Değirmen (1935) Kağnı (1936-1983) Ses (1927-1972) Yeni Dünya (1943-1982) Sırça Köşk (1980) Oyun: Esirler (tefrika 1936, basım 1966) ATAOL BEHRAMOĞLU 13 Nisan 1942’de İstanbul Çatalca’da doğdu. İlköğrenimini Kars ve Çankırı'da yaptı. 1966'de Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Rus Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi. 1962'de Türkiye İşçi Partisi'ne girerek ilk örgütlenme çalışmalarına katıldı. "Fikir Kulüpleri Federasyonu"nun (FKF) kurucuları arasında yer aldı. "Dönüşüm" dergisininin kuruluş çalışmalarına katıldı, sahipliğini üstlendi. 1970'te İsmet Özel’le birlikte "Halkın Dostları" dergisini çıkardı. Aynı yıl İngiltere'ye, daha sonra Fransa'ya gitti. Paris'te gece kulübü bekçiliği, otel katipliği, öğretmenlik yaptı. 1972'de Moskova Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde Sovyet edebiyatı üzerine inceleme yaptı. 1974'te Türkiye'ye döndü. İstanbul Şehir Tiyatroları'nda dramaturg olarak çalıştı. 1975'te kardeşi Nihat Behram’la birlikte "Militan" dergisini kurdu. "Sanat Emeği" dergisinin kurucuları arasında yer aldı. 1979'da Türkiye Yazarlar Sendikası'nın genel sekreteri oldu. Yayınevlerinde çalıştı. 12 Eylül harekatından sonra 1982’de Barış Derneği Davası nedeniyle 10 ay tutuklu kaldı. 1984’te Fransa’da Sorbonne Üniversitesi’ne bağlı Centre de Poetique Comparee bölümünde Türk ve Dünya Şiiri üstüne seminerler izledi, çalışmalar yaptı. İlk şiirleri "Ataol Gürus" takma adıyla Yeni Çankırı, Yeşil Ilgaz, Çağrı gibi yerel gazete ve dergilerde yayınlandı. Yükseköğrenimi sırasında Yapraklar, Dost, Evrim, Ataç gibi dergilerde çıkan şiirleriyle dikkat çekti. Bu dönemin şiirlerini biraraya getiren ilk şiir kitabı "Bir Ermeni General" 1965'te basıldı. Gençlik dönemi şiirlerinde Orhan Veli, Attilâ İlhan ve İkinci Yeni şiirinin ortak özellikleri etkin. Gerçek şiir kimliği 19651971 arasında Papirüs, Şiir Sanatı, Yeni Gerçek, Yeni Dergi ve Halkın Dostları'nda çıkan şiirleriyle oluştu. Bu şiirlerde toplumcu, etkin bir edebiyat anlayışının örnekleri yer aldı. Toplumcu gerçekçi şiir ilkelelerine yöneldi, şiirini yeni biçim ve tema arayışlarıyla besledi. Çevirileriyle de dikkat çekti. Edebiyat ve kültür üzerine yazdıkları, antoloji ve diğer çalışmalarıyla kuşağının önde gelen yazarları arasına girdi. Şiir: Bir Ermeni General (1965) Bir Gün Mutlaka (1970) Yolculuk Özlem Cesaret ve Kavga Şiirleri (1974) Ne Yağmur... Ne Şiirler... (1976) Kuşatmada (1978) Mustafa Suphi Destanı (1979) Dörtlükler (1983) İyi Bir Yurttaş Aranıyor (1983) Eski Nisan (1987) Türkiye Üzgün Yurdum, Güzel Yurdum (1985) Kızıma Mektuplar (1985) Şiirler 1959-1982 (1983) Bebeklerin Ulusu Yok (1988) Bir Gün Mutlaka (1991) Sevgilimsin (1993) Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var (1991) 57. Bir insan hayatı boyunca, ortalama iki yılını telefonda konuşarak harcıyor... 58. 18 Şubat 1979 tarihinde sahra çölüne kar yağmıştı. 59. Bir big mac hamburgerin ekmeğinde, ortalama 170 adet susam bulunuyor. 60. Amerikan havayolları, uçuşlarda yolculara sunduğu kahvaltılarda, her tepsiden bir zeytini kaldırarak, 1987 yılında, 40 bin dolar kâr etmiştir. 61. Ödemeli telefon konuşmalarının çoğu, babalar gününde ediliyor. 62. Sadece insanlar ve yunuslar zevk için cinsel ilişkide bulunurlar. 63. Galatasaray’ın Ankaragücüne attığı bir golde topa değen son 6 kişi Ankaragücü’lü futbolculardı. 64. Köpeklerin Gözleri Sadece Siyah Beyaz Görür Tıpkı Eski Türk Filmleri Gibi 65. Bir çocuğun ağzındaki mikrop sayısı köpeğin ağzındaki mikrop sayısından daha fazlaymış 66. Bir timsahın gözlerinin arasındaki mesafe, ayaklarının büyüklüğüne eşittir 67. Toprak solucanları dondurulduktan sonra, oda ısısında tekrar hayata döndürülebilir. 68. Brine karideslerinin yumurtaları kurutulduktan sonra dahi, tuzlu suda canlandırılabilir. 69. 1 erkek devekuşu 6 dişiyle 1 günde çiftleşebilir ,bütün dişiler aynı yuwada kawga etmeden yaşarlar,ve en önemlisi yavrular çıkana kadar yumurtaların üstünde erkek devekuşu oturur.. 70. Zürafaların ses telleri yoktur OTİZM NEDİR? Otizm, doğuştan gelen ya da yaşamın ilk üç yılında ortaya çıkan karmaşık bir gelişimsel bozukluktur. Otizmin, beynin yapısını ya da işleyişini etkileyen bazı sinir sistemi sorunlardan kaynaklandığı sanılmaktadır. Çocuğunuzda aynı yaştaki diğer çocukların davranışlarından farklı davranışlar gözlüyorsanız kaygılanabilirsiniz. Bu davranışların otizm belirtisi olabileceğini düşünüyorsanız otizmin ne olduğunu, sizi ve ailenizi ne şekilde etkileyeceğini bilmek isteyebilirsiniz. Otizm farkındalığı her zamankinden daha önemli - otizmin görülme sıklığı, 5 yılda % 78 oranında arttı ve artmaya da devam ediyor. Bu artış, sadece gelişmiş tanı ve farkındalık ile kısmi olarak açıklanabilmekte. Bugün dünyada her 88 çocuktan biri otizmli. Birleşmiş Milletler tarafından 2008 yılında Nisan ayı “Dünya Otizm Farkındalık Ayı”, 2 Nisan ise “Dünya Otizm Farkındalık Günü” olarak ilan edilmiş ve tüm dünyada kabul görmüştür. Her yıl 2 Nisan günü, Autism Speaks organizasyonunun girişimi ve Uluslararası Otizm Topluluğu’nun desteği ile farklı pek çok kent simgesi, otel, konser salonu, müze, köprü vb. noktada otizmin simgesi haline gelen mavi renkli aydınlatma kullanılması sağlanarak otizme yönelik ortak bir mesaj yaratılmaya çalışılıyor. New York’ta Empire State Binası, Los Angeles’ta Universal Stüdyo binası, Brezilya’da Kurtarıcı İsa Heykeli, Avustralya’da Sidney Opera Evi bu zamana kadar mavi ışığın yakıldığı en bilinen noktalar arasında. Sizin hatanız değil! Otizme neler yol açar? Bugün için bu soruya verilebilecek en doğru yanıt Otizme nelerin yol açtığı bilinmiyor yanıtı olacaktır.Otizmin anne-babadan kalıtım yoluyla geçmiş olabileceğinden kuşkulanılmaktadır. Dolayısıyla, bu yönde pek çok araştırma yapılmaktadır. Ancak, henüz otizmin geni bulunabilmiş değildir. Otizmin çevresel faktörlerle tetiklendiği düşünülmektedir.Otizme her çeşit toplumda, ırkta ve ailede rastlanmaktadır. Dolayısıyla, bu özelliklerin hiç birinin otizmle ilişkili olmadığı kabul edilmektedir. Öyleyse, otizmin çocuk yetiştirme özellikleriyle ya da ailenin ekonomik koşullarıyla ilişkisi yoktur. ESRA DEMİR REHBERLİK SERVİSİ OBEZİTE NEDİR? Obezite, insan vücudunda yağ hücresi(leri)nde depolanan doğal enerji rezervlerinin ciddi risk oluşturacak düzeyde artması ve sonuçta ölüm oranlarının kaçınılmaz olarak yükselmesi ile karakterize bir hastalıktır. Yağ dokusu rezervlerindeki bu artış kişinin biyolojik özellikleri, psikolojik yapısı ve çevresel faktörlerin henüz aydınlatılamamış kompleks ilişkisi sonucunda ortaya çıkmaktadır. Vücut ağırlığındaki fazlalığın Koroner kalp hastalıkları, Tip 2 Diyabet, İnme (beyin damarlarının tıkanması sonucunda gelişen felç), Uyku Apnesi, Osteoartrit ve Sosyal izolasyon gibi ciddi hastalıklarla olan ilişkisi bilimsel çalışmalarla ispatlanmıştır. Obezite geleneksel yöntemler ile tedavi edilebilen basit bir fazla kilo sorunu değildir, yüksek sağlık riskleri taşıyan ciddi bir klinik hastalık ve tehlikeli bir toplumsal sağlık sorunudur Vücut kitle indeksi (VKİ) insanlarda fazla vücut yağ fazlalığının değerlendirilmesi için en yaygın kabul edilmiş parametredir. VKİ tedavinin etkinliğinin ve kişinin taşığı riskin değerlendirilmesi için klinik çalışmalarda ve epidemiyolojik (toplumsal) araştırmalarda özellikle kolay uygulanabilirliği nedeniyle kullanılmaktadır. Basitçe VKİ = vucut ağırlığı (kg) / boy (m)2 olarak formülize edilmiştir. VKİ tek başına kesin tanı koydurabilen bir yöntem değildir, bu nedenle tıp profesyonelleri klinik ortamda kişinin yaş, cinsiyet, kas kitlesi, etnik kökeni ve vücut yapısını çeşitli antropometik ölçümler ile inceleyerek risk oranlarını belirlemektedir. Ancak bu oran kişinin karşı karşıya oldugu durum hakkında mantıklı bir fikir vermektedir. VKİ klinikte kullanılan pratik bir formül olmasına rağmen, kişinin yağ doku / kas dokusu oranı hakkında bilgi verememektedir. Vücut kompartmanlarının belirlenmesinde direkt ve indirekt ölçüm yöntemleri yapılmaktadır. Direkt Ölçüm Yöntemleri Aktivasyon analizleri bu gruptadır. Ayrıca profosyonel destek almanız gerekmektedir. İndirekt Ölçüm Yöntemleri Bu yöntemler de klinik araştırmalar dışında genel pratikte kullanımı sınırlıdır. Vücut total su ölçümü (işaretli su kullanılarak), ultrasonografi, Bilgisayarlı Tomografi,(CT,BT), Magnetik Rezonans Görüntüleme (MRI), Dual foton absorbsiyometresi indirekt yöntemler arasındadır. Bel çevresindeki yağ artışı ile karakterize olan Santral Obezite'nin özellikle Kalp Hastalıkları ile olan ciddi ilişkisi son derece güçlü istatistiksel analizlerde gösterilmiştir. Santral Obezite Erkeklerde bel çevresinin 102 cm'den (40 inç) fazla olması, kadınlarda ise 88 cm'den fazla olması (35 inç) veya Bel çevresi / kalça çevresi oranının Erkeklerde 0.90 dan Kadınlarda ise 0.85 den fazla olması, Santral Obezitenin dolayısıyla artmış kalp hastalığı riskinin belirleyicisidir. MANEVİYAT Bu Ayki Gazetemizin Maneviyat adlı köşemizde ilk olarak birkaç soruyla köşemizin adından yani maneviyatın ne anlama geldiğinden, neden son zamanlarda bu kadar çok konuşulduğundan ve en önemlisi insan yaşantısında maneviyata ihtiyacın olup olmadığından bahsetmek istiyorum. Maneviyat kelime olarak maddi olmayan, manevi anlamlarına gelip insanı huzura erdiren pozitif hislerdir aslında. İşte bu hislere sahip olabilmek insanı mutlu kılmaktadır. Ağızdan ağza dolaşan bu kelimenin giderek yaygınlaşması da insanların dolaylı olarak huzuru arayıp mutlu olmak istemesinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle böyle baktığımızda diyebiliriz ki her insanın maneviyata ihtiyacı olup bunu elde etmeye çalışması da gayet doğaldır. İnsanların Maneviyat denince akıllarına ilk gelen ise kişinin İslam dinine olan bağlığı ve onu ne kadar yaşadığıdır. Bu kanı bir nevi doğrudur fakat kişinin dinle ilgisinin olmaması halinde dahi fıtrat gereği kendinde bulunan bazı değerler sayesinde maneviyatının güçlü olması olağandır. Kişi kendinde bulunan değerlerle ya da değerlerinin farkında olmadan dinin kendisine kazandırdıklarıyla ve ya en güzeli olan hem fıtratının farkında hem de dinin güzellikleriyle bir araya gelen insanın yaşantısında elbette huzur ve mutluluk olacaktır. Bu nedenle maneviyatın dini yaşayanlarda kesinlikle var olduğunu söyleyemiyoruz. O zaman neden Maneviyatı İslam dininde ya da dine bağlılıkta görmekteyiz diye soracak olursak diyebiliriz ki bu pozitif hislerin oluşabilmesi ya da insan yaşamındaki bu değerlerin insana mutluluk katabilmesi ancak ve ancak YARADAN ‘A yani ALLAH’A olan bağlılıkladır. Bu da en doğru şekilde öğrenilen ve en doğru şekilde yaşanılan İslam diniyle iç içedir. Bu iç içelik işte şekilsel değil kalbendir.Bu noktada da kalp ,vicdanın sesini dinleyip bu yönde aklını kullanırsa her daim doğruya yönelir ve kişiyi daima Allah’a yakınlaştırıp onu mutlu kılar. Bu sayımızda kısaca bahsettiğimiz Maneviyatın, daha birçok kelimeyle ilişkilendirilebileceğini söyleyip bir dahaki sayımızda Tasavvufla bağlantısının neler olduğuna değineceğiz. Figen GÜNAY DKAB ÖĞRT. ANNEME BİR GÜN UZANMAK İSTERDİM GÖKYÜZÜNE KANAT ÇIRPMAK GÖÇMEN KUŞLARLA UZAKLARA HUZUR BULMAK, DOLU DOLU YAŞAMAK HAYAT BULMAK SEVDİKLERİMLE NEFES ALMAK ONLARIN BAKIŞLARINDA TIPKI AY IŞIĞINDA PARLAYAN YILDIZLAR GİBİ GÜLÜMSEYEN BİR YÜZ GÖRMEK OKŞAMAK GÜNEŞİN PARLAKLIĞINI ISINMAK İNSANLARIN TEBESSÜMÜNDE BARIŞ, SEVGİ VE DOSTLUKLA OLMAK HAYKIRIŞIMIZDA DAHİ, HEP AYNI ŞARKIYI SÖYLEMEK AĞLARKEN BİLE AYNI TONDA ÇALMAK, SENİN YANINDAYKEN DAHİ ÖZLÜYOR OLMAK SENİ HASRET ÇEKİP YİNE DE HASRET ÇEKEREK KALMAK VE HER ŞEYDEN “SEN OLMAK“ SENİ BULMAK ANNECİĞİM… HİCRET KIZILŞEKER 10- A 12 MART İSTİKLAL MARŞI’NIN KABULÜ VE MEHMET AKİF ERSOY’U ANMA GÜNÜ 12 MART İSTİKLAL MARŞI’NIN KABULÜ VE MEHMET AKİF ERSOY’U ANMA GÜNÜ MÜNASEBETİYLE OKULUMUZ KONFERANS SALONUNDA BİR TÖREN DÜZENLENDİ. OKULUMUZ EDEBİYAT ÖĞRETMENLERİ SELDA K. ESEN VE KENAN DEMİR’İN ORGANİZATÖRLÜĞÜNDE; OKUL ÖĞRENCİLERİMİZİN OKUDUĞU ŞİİR VE KOMPOZİSYONLARLA DEVAM EDEN TÖREN “ŞİİRİ TOPLUM İÇİN VE BİR DAVA ADINA YAZAN, AMA ŞİİRİ ŞİİR YAPAN ÖZELLİKLERDEN VAZGEÇMEYEN, DİLİN BÜTÜN İMKÂNLARINI USTALIKLA KULLANAN, ÇAĞININ TANIĞI VE VİCDANI OLAN BÜYÜK ŞAİR “ MEHMET AKİF ERSOY’UN SLÂYT GÖSTERİSİYLE SON BULDU. EMEĞİ GEÇEN TÜM ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİLERİMİZİ KUTLUYORUZ. 16 MART ÖĞRETMEN OKULLARININ KURULUŞ YILDÖNÜMÜ ÖĞRETMEN OKULLARININ KURULUŞUNUN 166. YIL DÖNÜMÜ DİCLE ÜNİVERSİTESİ KONFERANS SALONU’NDA DÜZENLENEN TÖRENLE KUTLANDI. TÖRENE, VALİ YARDIMCISI ZAFER ENGİN, İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ MEHMET HADİ AĞIRBAŞ, ZİYA GÖKALP EĞİTİM FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. SAİT YÜCEL, EĞİTİM FAKÜLTESİ ÖĞRETİM GÖREVLİSİ YRD. DOÇ. DR. MÜNİR ERTEM, İMKB, SİLVAN VE ERGANİ ANADOLU ÖĞRETMEN LİSESİ OKUL MÜDÜRLERİ İLE ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİLERİ, KURUM MÜDÜRLERİ İLE ÇOK SAYIDA OKUL MÜDÜRÜ, ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİLER KATILDI. TÖREN, ZİYA GÖKALP EĞİTİM FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. SAİT YÜCEL VE YRD. DOÇ. DR. MÜNİR ERTEM’İN KONUŞMASININ ARDINDAN İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ MEHMET HADİ AĞIRBAŞ’IN KONUŞMASIYLA DEVAM ETTİ. ÖĞRETMEN OKULLARININ KURULUŞ YILDÖNÜMÜ DOLAYISIYLA TÜM ANADOLU ÖĞRETMEN LİSESİ ÖĞRENCİLERİ ARASINDA DÜZENLENEN ŞİİR VE KOMPOZİSYON YARIŞMASINDA DERECEYE GİREN OKULUMUZ 11-A SINIFI ÖĞRENCİSİ ELİF NUR TUNÇ YAZMIŞ OLDUĞU ŞİİRİ OKUDU. TÖREN, ŞİİR VE KOMPOZİSYON YARIŞMASINDA DERECEYE GİREN ÖĞRENCİLERE ÖDÜLLERİN VERİLMESİNİN ARDINDAN ANADOLU GÜZEL SANATLAR LİSESİ ÖĞRENCİLERİNİN HAZIRLADIĞI TÜRKÜ ŞÖLENİ VE HALKOYUNLARI GÖSTERİSİYLE SONA ERDİ. 18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ 1915 ÇANAKKALE ZAFERİNİN 99. YIL DÖNÜMÜ, OKULUMUZ KONFERANS SALONUNDA ZAFER RUHUNUN İŞLENDİĞİ ÇEŞİTLİ ŞİİR VE YAZILARIN OKUNMASIYLA KUTLANDI. ETKİNLİK, OKULUMUZ EDEBİYAT ÖĞRETMENİ M.SİRAÇ AKKIŞ VE TARİH ÖĞRETMENİ GÜLTEN KANAŞ ORGANİZATÖRLÜĞÜNDE GERÇEKLEŞTİ. 9-D SINIFINDAN SULTAN ALYU, ESRANUR YILDIRIM, FATMA GÜNER, 9-A HAVVA YILDIZ, 10-A MERVENUR SAYAN, ZERGEN YILDIRIM VE 10-B ESRA ATASOY ADLI ÖĞRENCİLERİN HAZIRLAMIŞ OLDUĞU PROGRAM, DUYGULU ANLARIN YAŞANMASINI SAĞLAYAN “ÇANAKKALE MARŞI”NIN OKUNMASIYLA DEVAM ETTİ. SLAYT GÖSTERİSİYLE SON BULAN PROGRAMDA EMEĞİ GEÇEN ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİLERİMİZİ KUTLUYORUZ. YEŞİLAY HAFTASI YEŞİLAY HAFTASI MÜNASEBETİYLE OKULUMUZ DİN KÜLTÜRÜ ÖĞRETMENİ FİGEN GÜNAY, ALMANCA ÖĞRETMENİ BENİAN ÜZER, TARİH ÖĞRETMENİ GÜLTEN KANAŞ’IN ORGANİZATÖRLÜĞÜYLE, OKULUMUZ KONFERANS SALONUNDA BİR ETKİNLİK DÜZENLENDİ. ETKİNLİKTE 10-A SINIFINDAN RAMAZAN DÖKER, 10-B FIRAT DEMİR, 10-E DİLAN İLA, 11-C BAHAR BAKAÇ, KEREM TURAN, 11-D ASLI ALTINBAŞ, TUĞBA DENİZ, ÖZGÜR ARSLAN ADLI ÖĞRENCİLERİMİZ GÖREV ALDI. YEŞİLAY HAFTASIYLA İLGİLİ ŞİİRLERİN, SKEÇLERİN, ÖĞRETMENLERİMİZLE YAPILAN VİDEO-RÖPORTAJLARIN YER ALDIĞI PROGRAM, SLAYT GÖSTERİSİYLE SON BULDU. EMEĞİ GEÇEN TÜM ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİLERİMİZİ KUTLUYORUZ. MÜNAZARA OKULUMUZDA SINIFLAR ARASI MÜNAZARA ETKİNLİĞİ DÜZENLENDİ. OKUL MÜDÜR YARDIMCISI HÜSEYİN KAYA VE EDEBİYAT ÖĞRETMENİ SELDA K. ESEN KOORDİNATÖRLÜĞÜNDE GERÇEKLEŞTİRİLEN ETKİNLİK ÇOK ÇEKİŞMELİ VE EĞLENCELİ GEÇTİ. ÇEŞİTLİ SOSYAL VE KÜLTÜREL KONULARIN TARTIŞILDIĞI MÜNAZARADA JÜRİ ÜYELERİ ARASINDA OKULUMUZ TARİH ÖĞRETMENİ GÜLTEN KANAŞ, FELSEFE ÖĞRETMENİ SEVİNÇ SÜRER VE ÖĞRETMENLİK MESLEK BİLGİSİ ÖĞRETMENİ EBEDİ MORSÜMBÜL YER ALDI. MÜNAZARA SONUCUNDA 9.SINIFLAR ARASINDAN 9-D SINIFI;10.SINIFLAR ARASINDAN 10-B, 11.SINFLAR ARASINDAN İSE 11-A SINIFI BİRİNCİ OLDU. KENDİLERİNİ TEBRİK EDİYORUZ. JÜRİ ÜYELERİMİZE VE EDEBİYAT ZÜMRESİNE TEŞEKKÜR EDİYORUZ.
Benzer belgeler
Şubat - bağlar - imkb fen lisesi
sonra Fransa'ya gitti. Paris'te gece kulübü bekçiliği, otel katipliği, öğretmenlik yaptı. 1972'de Moskova Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde Sovyet edebiyatı üzerine inceleme yaptı. 1974'te Türkiy...
DetaylıMart - Meb.k12.tr
İşçi Partisi'ne girerek ilk örgütlenme çalışmalarına katıldı. "Fikir Kulüpleri Federasyonu"nun (FKF) kurucuları arasında yer aldı. "Dönüşüm" dergisininin kuruluş çalışmalarına katıldı, sahipliğini ...
Detaylı