İlla ki s olmak
Transkript
İlla ki s olmak
58- sigortacı / ekim 2012 12 EKİM 10 EKİM 6 EKİM 5-7EKİM 5 EKİM Ş u an geriye dönüp baktığımda çalışma hayatımda sigortacı (hasar) yöneticisi olarak birçok hata yapmışım. Hani derler ya “şu anki aklım olsa kesinlikle o gün verdiğim kararları vermez o gün yaptığım şeyleri yapmazdım” Ancak insan hem gençliğin verdiği enerji ile hem de işine olan saygısı ve sevgisi nedeni ile bazen kantarın topuzunu kaçırıyor, kraldan fazla kralcı oluyor… Bunları neden anlatıyorum? Geçen gün öğlen saatlerinde TV haberlerini izlerken büyük bir deponun yandığını gördüm. Alevler göklere çıkıyor itfaiye büyük depo binalarının yanına bile yaklaşamıyordu. Tabii sigortacı olarak ilk aklımıza gelen yanan yerine sigortası var mı, var ise hangi şirkette? Gece son ajans haberlerini de izledim. Yangın söndürülmüş binalar, mallar hatta çevre ağaçları bile yanmış kül olmuş. Daha doğrusu o alandan geriye kara bir delik kalmış. Bugünlerde gerek İstanbul’da gerek Anadolu’nun sanayileşmiş kentlerinde benzeri yangınları görünce eski huyum depreşti, acaba dedim uzmanların öngörüde bulunduğu 2013 yılı ekonomik kriz tahminlerine inanan bazı işadamları aşırı stoklarından kurtulmak mı istiyor ? Tüm bu soru işaretlerini genç sigortacı arkadaşlarımıza bırakıp geçmiş yıllara döndüm… Anılarımın koridorlarında geziniyorum… Yine ekonomik kriz yine sahte hasarlar yine sorunlar yine tehditler yine uykusuz geceler… İşin ilginci siz hasar yöneticisi olarak işinizi yaparken diğer şirket yöneticileri vur patlasın çal oynasın hayatlarından memnun günlük işlerini yapıyor, sorunların çözümüne sıra geldiğinde sizi adeta aslanların önüne atıyorlar… O dönemde (90’lı yılların ortası) birçok sahte hasar ile boğuşurken bu kez büyük çok büyük bir sorun önümüze geliyor. Bir yıldır çalışmayan sigorta bedeli yüksek bir tekstil fabrikası tüm makine, bina ve stokları ile yanıyor. İşte bu nokta bizim de yandığımızın resmidir. Sigortacı olarak bizim ilk görevimiz zarar görenin zararını ödemektir. Asla kimseyi suçlu yerine koymak değildir. Ancak yılların verdiği deneyimle bazı hasarların niteliğine baktığınızda adeta “sahte hasar” diye bağırdığını duyar gibi olursunuz. Bu ön yargılı, subjektif bir değerlendirme ama ön sezilerinizle siz o hasarın sahte olduğunu bilirsiniz… Bilmek yetmiyor tabii TTK Md.1281 gereğince bunu resmi belgeler ile de kanıtlamanız gerekmektedir. Kim kanıtlayacak olayın aksini? Tabii ki hasarı yöneten kişi olarak siz… Hasarla ilgili bize sunulan ticari kayıtları dikkatle ve birbiri ile karşılaştırmalı olarak incelediğimizde birçok çelişki ve soru işareti ortaya çıktı. Bir yıldır çalışmayan tekstil fabrikasına son bir ayda 5 milyon TL tutarında tekstil emtiası girişi yapıldığını görünce soluğu ilgili vergi dairelerinde aldık. Onlardan aldığımız bilgiler tam düşündüğümüz gibiydi, fatura kesenler paravan kuruluşlardı ve faturalar da naylon fatura denilen sahte faturaydı. Biz bu bilgileri sigortalılar ile paylaşınca o ana kadar avukatları ile toplantı ve görüşmelere katılan sigortalı taraf bir anda hukukçuları aradan çıkararak kendileri doğrudan bizimle muhatap olmaya başladılar. Hasarın kasıt unsuruna bağlı olarak ödenmeyeceği yönünde görüş oluşunca sigortalıların söylemleri de ölüm tehditlerine dönüşmeye başlamıştı. Ölüm tehditlerinin hiç şakası yoktu… Hadi bakalım siz karar verin, bundan sonra ne yapmanız gerekir. Sevgili meslektaşlarım sakın şirket yönetimi sizi her türlü hukuki önlemi alarak korumuştur, filan gibi tahminler yapmayın. Şirket yönetiminin bu tehdit karşısında kılını bile kıpırdatmadığını üzülerek söylemeliyim. Bu aşamada iki yol vardır ya istifa edersiniz ya da tehditlere boyun eğersiniz… İstifa etmedim ama bu olayda tesadüfler ve şans benden yanaydı. Beni telefon ile tehdit eden kişi on gün sonra Moskova'da Kızıl Meydan’da Çeçen mafyası tarafından öldürüldü… Devreye giren ve aynı tavrı sürdüren diğer iki ortak ise aynı süreçte kendi ortakları ile tartıştıktan sonra diğer ortaklarınca öldürüldü… Son iki ortak ise vergi borçları ve kara para aklama suçundan yurt dışına kaçtılar… Hasarcı meslektaşlarıma buradan sesleniyorum: Sakın benim yaptığımı yapmayın, kraldan fazla kralcı olmayın… Çünkü ne üst düzey yöneticiniz ne de patronunuz sizi korumak için risk alır… Belki de doğrusu budur. Karşınızda Cem Adrian Ses telleri normal bir insanın üç katı uzunluğunda olan ve 4.5 oktavlık bir sese sahip, beş stüdyo albümüne imzasını atmış Cem Adrian’ı, ekim ayında Beyoğlu’nda Jolly Joker’de izleyebilirsiniz. Mine Artu’dan kahkaha seli Mehtap Bayri ile Necmi Yapıcı’nın yorumuyla, Mine Artu’nun yazdığı “Benimle Delirir Misin?” evlilik ilişkilerinin trajikomik hallerini Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde izleyiciye sunuyor. Yepyeni şarkılarıyla Yeni Türkü Derya Köroğlu, Erkin Hadimoğlu, Serdar Barçın ve Furkan Bilgi hem yepyeni şarkıları, hem de klasik Yeni Türkü repertuarı ile Beyoğlu’nda Jolly Joker sahnesinde hayranları ile buluşacak. Poyrazoğlu’ndan yeni güldürü Ali Poyrazoğlu ve Nilgün Belgün’ün rol aldığı, ayrılan ama birbirlerinden kopamayan sevgilileri anlatan “İyi Günde Kötü Günde”yi Bakırköy Yunus Emre Kültür Merkezi’nde izleyebilirsiniz. 13 EKİM FARUK ÖMRÜUZAK fomruuzak@yahoo.co.uk 13 EKİM Akıllardan silinmeyecek bir şov Herkesin şovun bir parçası olması için izleyicilerin de alt ve üst kıyafetlerini beyaz giyme zorunluluğu olan dünyanın en büyük dans gösterisi Sensation, İstanbul Ataköy Atletizm Arena’da düzenlenecek. İstanbul’da Balkan havası esecek 18 EKİM Kraldan fazla kralcı olmak Başarılı virtüöz Tuluyhan Uğurlu, 2006’dan beri seslendirdiği Dünya Başkenti İstanbul isimli eserinin 300. konserini geniş bir müzisyen kadrosu eşliğinde Aya İrini Müzesi’nde verecek. Makedonya, Yunanistan, Türkiye ve Amerika’nın çağdaş müzik ortamlarında yetişen, Balkanlar’ın Çingene ruhunu funk’la birleştiren New York Gypsy All-Stars’ı Hayal Bistro’da dinleyebilirsiniz. Scorpions efsanesi yine Türkiye’de 19 EKİM timucinalpay@gmail.com İtalyan virtüöz Paolo Restani, Riccardo Muti ekibi olarak bilinen seçkin müzisyenler çevresinin üyesi ve ünlü orkestra şefinin favori piyanistlerinden biri olmasının yanı sıra, özellikle romantik dönem repertuarındaki usta yorumları ile dünya çapında hatırı sayılır birkaç isimden biri. Restani, büyük beğeni toplayan kayıt ve albüm çalışmaları arasında Avrupa ağırlıklı olmak üzere Güney Amerika'ya ve dünyanın farklı noktalarına uzanan resital ve konserlerini sürdürüyor. Sanatçının bugüne kadar yayımlanmış 15 albümü bulunuyor. Bir kez dinleyince bir daha unutamayacağınız bu piyano virtüözünü Sakıp Sabancı Müzesi’nde dinleyebilirsiniz. Tuluyhan Uğurlu Aya İrini’de 46 yıllık müzik serüvenlerinin sonunda 2010 yılında dağılma kararı alan Scorpions, hâlâ sürmekte olan veda turneleri kapsamında sevenlerinin yoğun talebi üzerine tekrar Maçka Küçükçiftlik Park’ta. Büyüleyici bir tango gecesi 19-20 EKİM TİMUÇİN ALPAY Unutulmayacak virtüöz Restani İstanbul’da Mariela Maldonaldo ve Pablo Sosa, 23 kişilik bir ekipten oluşan Buenos Aires kökenli gösterileri “Tango Legends” ile Türker İnanoğlu Maslak Show Center’da sahne alacak. Dünya starı Iglesias İstanbul’da 24 EKİM 4 EKİM ETKİNLİKLER - EKİM AJANDA Muhteşem sahne şovları ve olağanüstü performansı ile Enrique Iglesias, 24 Ekim akşamı İstanbul Küçükçiftlik Park’ta sevenleriyle buluşacak. Son albümü ile satış rekorları kıran ünlü sanatçının “Tonight” şarkısı ile yakaladığı başarı onu Billboard listelerinin Michael Jackson’dan sonraki kralı haline getirdi. Eşsiz bir vokal olmasının yanı sıra, sahnede yarattığı atmosfer de Enrique’yi tanrılaştıran hayranlarını haklı çıkaran cinsten. Her performansında hayranlarını şaşırtacak bir sürpriz yapan Iglesias’ın İstanbul konserinde neler olacağı da şimdiden merak konusu... MFÖ coşkusu Jolly Joker’de Mazhar Alanson, Fuat Güner ve Özkan Uğur’un kurduğu, aldıkları ödüller ve getirmiş oldukları yeniliklerle Türkiye pop müzik tarihinin simgesi olan MFÖ, ekim ayında Beyoğlu’nda Jolly Joker’de. İlla ki sağlık olsun T atilden döndük. Boşuna dememişler her güzel şeyin bir sonu vardır diye… Neyse, sağlık olsun, kısmetse yine gideriz. Bir yandan üstümüzdeki miskinliği atıp bir yandan da tantanalı şehir hayatına geri dönmenin yollarını aramaktayız. Diğer taraftan Art Direktörümüz Feyza Hanım şimdiden bir yazılı bir de sözlü hatırlatmada bulunup yazımızı istemekte. Ne yapsın, o da haklı… İşte tam böyle bir durum içindeyken, geçmiş dönemlerde sektörün denetiminden sorumlu, şimdi emeklilik keyfini çıkardığını umduğum değerli bir büyüğümden bir mesaj aldım. Üstadım yazılarımı okuduğundan bahisle hal hatır ediyor; ayrıca geçen sayımızda çıkan yazılar ve haberlerle ilgili görüşlerini dile getiriyor. Şükürler olsun, demek yazılarımı zorla okuttuğum aile fertlerinden başka okuyan kişiler de varmış. Üstat, özellikle Timuçin kardeşimin “Bir Garip Ferdi Kaza” başlıklı yazısını ilginç bulduğunu belirtiyor. (Bir de ülkemizde sigorta bilinci gelişmemiş derler… Yazıyı okumadıysanız okuyun da sigorta bilincinin ne kadar geliştiğine siz de tanık olun.) Sonra da, “Emeklilikte Yapılabilecek En Tatlı 50 Şey” başlıklı haberde konu edilen kampanyayı yorumluyor. Yazıyı bir defa daha okudum; üstadın dediği gibi hayaller ilginç… Bir SSK emeklisi olarak aklıma Selahattin Pınar’ın şarkısı geldi. Hayal Dünyasına ben bazı bazı Dalmasam bir türlü, dalsam bir türlü Derdime aşina olan bu sazı Çalmasam bir türlü, çalsam bir türlü… Kardeşim, biz de bu ülkenin emeklilik şerbetini içmiş kişilerinden biriyiz, 30 yılı aşkın prim ödemişliğimiz var. Ama gerçekler başka. Ne demişler, ümit fakirin ekmeği, ye Memet... Neyse iyi kötü bir emekli olduk ya, buna da şükür. İntibak ümidi içinde geçinip gidiyoruz. Onu da ileride emekli olacaklar düşünsün. Biz bundan sonra sağlığımıza bakalım. Sağlığımıza bakalım dedim de aklıma Can Yücel’in Sağlık Olsun şiiri geldi. Şiirde emeklilere güzel mesajlar var… Hiç işin olmasa da öğle üzeri dışarı çık Yağmur varsa ıslan, güneş varsa ısın, hatta üşü hava soğuksa... Yürü, yürürken sağa sola bak, öylesine değil, görerek bak Çiçek görürsen kokla, köpek görürsen okşa çocuk görürsen yanağından makas al. Sonra, şöyle bir düşün, kimler sana yol açtı, sen çok darda iken kimler seni ferahlattı, hani kapını kimsenin çalmadığı günlerde kimler kapını tıklattı? Ne kadar uzun zamandır aramadın onları değil mi? Hadi hemen uğrayabilirsen uğra, arayabilirsen ara Hatırlarını sor, öyle laf olsun diye değil, kucaklar gibi sor.. Bu sadece onların değil, senin de yüreğini ısıtacak, yüzünde güller açtıracak. Günün güzeldi değil mi? Akşamın da güzel olsun.. Yemeğin ne olursa olsun, masanda illaki kumaş örtü olsun.. Saklama tabakları, bardakları misafire Sizden ala misafir mi var bu dünyada Ailecek kurulun sofraya, öyle acele acele değil, vazife yapar gibi hiç değil, Şöyle keyife keyif katar gibi, lezzete lezzet katar gibi, eksik bıraktıklarını tamamlar gibi tadına var akşamının. Gece evinde, dostların olsun Sohbetin yemeğin, kahkahan olsun. Arkadaşım, hayat bu daha ne olsun? Ama en önce ve illa ki sağlık olsun! www.sigortacigazetesi.com.tr www.sigortacigazetesi.com.tr sigortac› / ekim 2012 - 59