Kamu Yönetim Sisteminde Köy Koruculuğu ve Kırsal Alan Güvenliği
Transkript
Kamu Yönetim Sisteminde Köy Koruculuğu ve Kırsal Alan Güvenliği
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Bahar 2013, Cilt:13, Yıl:13, Sayı:1, 13:155-187 KAMU YÖNETİM SİSTEMİNDE KÖY KORUCULUĞU VE KIRSAL ALAN GÜVENLİĞİ Güven ŞEKER* VILLAGE GUARD AND RURAL AREA SECURITY IN PUBLIC ADMINISTRATION Öz Köy korucuları, köy idari alanında bütün kamu güvenlik hizmetleri ve köy çevresi güvenliği ile sorumludurlar. Köy Kanunu ile köy koruculuk sistemi 1924 yılından beri ülkemizde uygulanmaktadır. Kanun yolu ile köylünün mecbur yapacağı işler arasında sayılan korucu tutma köy muhtarının sorumluluğunda köyün dirlik, düzen ve güvenliğinin sağlanabilmesini amaç edinmiştir. Güvenlik hizmeti kavramı içerisinde kent, kasaba, kırsal alan polislik faaliyet alanları bulunmaktadır, her birinin durumu ile ilgili ayrı ayrı düşünülerek çalışma yapılmalıdır. Kırsal alan polisliği dar alanda idare edilen bir kolluk faaliyetini ifade etmektedir. Bu gün Avrupa, Amerika, Kanada gibi gelişmiş ülkelerde uygulanan kırsal polislik alanında ciddi faydalar sağlayan örnek uygulamalara sahiptir. Kırsal polis topumdaki küçük olayları sosyal ilişkiler kullanarak çözebilme başarısını gösteren ve halka yakın, halktan biri olarak davranabilen kolluk görevlilerini ifade etmektedir. Çalışmada ortaya konan kırsal alan polisliği kavramı, çalışma yapılan alandaki ulusal ve uluslararası kaynakların yetersizliğine rağmen kent polisliği kavramı ve teorik yapısı ile ele alınarak kırsal alan, koruculuk gibi ilgili bazı teorik gerçekliklerle geniş bir bakış açısı ile ele alınmıştır. Anahtar Kelimeler: Köy Koruculuğu, Kırsal Alan Polisliği, Koruculuk, Kamu Yönetimi, Güvenlik Abstract Village guards work in village administrative area where public security services and village security are responded its’ area. Village Law and Urban Guard system has been used in Turkey since 1924. Villagers have to rent guard is under Village autonomous mukhtar responsibility, this propose aim is villages’ order, security and unity. * Yrd. Doç. Dr., Celal Bayar Üniversitesi, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, Kamu Yönetimi Bölümü, e-posta: guvenseker@gmail.com 155 AIBU Journal of Social Sciences, Spring 2013, Vol:13, Year:13, Issue:1, 13:155-187 In security concept urban, province and rural areas are include and covering policing actions, there should be work and to think on each one. Rural are policing is highlighted security activity to work in narrow area. Today Like Europa, America, Canada developed countries have got rural policing best practice which provided serious benefit. Rural police solve the minor events with social ties whom works close to community as themselves is mentioned security officers. In work, urban policing concept which held on, despite the poor both national and international resource, with the help of urban policing and its’ theorical body, It is handled from wide perspective. Key Words: Village Guard, Rural Area Policing, Guard, Public Administration, Security Giriş 442 sayılı 18.03.1924 tarihli Köy Kanunu ile köy koruculuk sistemi 1924 yılından beri ülkemizde uygulanmaktadır. Kanun yolu ile köylünün mecbur yapacağı işler arasında sayılan korucu tutma köy muhtarının sorumluluğunda köyün dirlik, düzen ve güvenliğinin sağlayabilmesini amaç edinmiştir. Kanun “köylünün ırzına ve canına ve malına el uzatan ve hükümet kanunlarını dinlemeyen kimseleri köy korucuları ve gönüllü korucularla yakalattırarak hükümete göndermek” görevini köy muhtarına özel kolluk amiri gibi görevlendirme yaparak ortaya koymuştur. Köy kanunu yolu ile az gelişmiş, kırsal alan ikamet sahiplerine koruma hizmeti köy korucuları eli ile sağlanmak istenirken zaten bütçesi kısıtlı köy ikamet sahiplerinin bu hizmeti sağlamak için ayrıca bütçe ayırıp köy muhtarının koordinesinde koruculuk faaliyetini sürdürmedikleri, bu faaliyetin ancak devlet parasal desteği ile olağan üstü hal durumu olan 1 ülkenin doğu ve güney doğu Anadolu bölgesinde “geçici ve gönüllü köy korucusu” adı altında yerine getirildiği görülmektedir. 1 Köy Kanunu, Madde 74/ (Ek fıkralar: 26/3/1985-3175/ 1 md Değişik:7/2/1990-3612/2 md) ile “Bakanlar Kurulunca tespit edilecek illerde olağanüstü hal ilanını gerektiren sebeplere ve şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin köyde veya çevrede ortaya çıkması veya ne sebeple olursa olsun köylünün canına ve malına tecavüz hareketlerinin artması hallerinde de valinin teklifi ve İçişleri Bakanlığının onayı ile yeteri kadar “geçici köy korucusu” görevlendirilebilir” denilmektedir. 156 AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Bahar 2013, Cilt:13, Yıl:13, Sayı:1, 13:155-187 Köy korucuları, köy idari alanında bütün kamu güvenlik hizmetleri ve köy çevresi güvenliği ile sorumludurlar. Benzer şekilde gelişmiş ülke kırsal alanında faaliyet gösteren korucular, ortaya çıkabilecek yaya ve araçlı devriye ile ilk müdahaleci ekip olarak gider ve duruma göre diğer müdahale ekiplerinde davet eden birim olmaktadır. Aynı zamanda ekipman ve eğitim olarak ortaya çıkan küçük problemleri de başa çıkabilecek durumdadırlar. Kırsal alan olarak ifade edilen Alaska bölgesinde cinayet ve kaza ile ölüm oranları yakın ilçe çapındaki oranlardan 10 kat daha fazladır. Zor tabiat şartları, yol ve erişimin kırsal alanlara güçlüğü veya olmaması klasik koruculuk işine uygun olmayan bir durumu ortaya çıkartmaktadır. Birçok köyde klasik/ polis yerine köy kamu güvenliği memurları hizmet vermekte, kolluk faaliyetleri, su güvenliği, itfaiyecilik, tıbbi yardım, arama kurtarma faaliyetlerini yürütmektedir. Bu köy kamu güvenliği görevlisi “on parmağında on marifet olan kişi” olarak da adlandırılabilen kişi haline gelmiştir (Wood 2001, 18). Ancak bu kadar marifetli korucu için olmazsa olmaz şartlardan biriside eğitimdir, eğitim olmadan günümüz modern kamu güvenlik hizmetlerinin verilemeyeceği öngörülmektedir. Çalışmada ortaya konan kırsal alan polisliği2 kavramının, kent polisliği kavramı ve teorik yapısı ile ifade edilmesi pek uygun görünmese de 3 çalışma yapılan alandaki ulusal ve uluslararası kaynakların yetersizliği, konunun fazlaca ele alınmaması yanında kırsal alan ile ilgili bazı teorik gerçekliklerle konu geniş bir bakış açısı ile ele alınacaktır. 1. Kırsal alanda Güvenlik Hizmeti Güvenlik hizmeti kavramı içerisinde kent, kasaba, kırsal alan polislik faaliyet alanları bulunmaktadır, her birinin durumu ile ilgili ayrı ayrı 2 Polislik terimi bütün kolluk faaliyetlerini ifade eden genel şemsiye kavram olarak kullanılmaktadır, bu konu ile ilgili bkz. ŞEKER, Güven, DERDİMAN Ramazan C., (2013). “Polislik” Terimine Farklı Bir Bakış ve “Toplum Destekli Polislik” Yöntemlerinin Özel Güvenlik Faaliyetlerine Uyarlanabilirliği”. III.Özel Güvenlik Sempozyumu. Yayınlanmamış Çalışma, Gaziantep, 01-02 Mart. 3 Kırsal alan polisliği ile ilgili lütfen bkz. Derounian, 1993; Jobes, 2003; Moody, 1999. 157 AIBU Journal of Social Sciences, Spring 2013, Vol:13, Year:13, Issue:1, 13:155-187 düşünülerek çalışma yapılmalıdır. Nitekim Liederbach (2005, 419), tarafından yapılan sistematik gözlem çalışmasında kasaba polislerinin kendilerini kırsal ve kent polisi arasında gördükleri tespit edilmiştir; işlerini çözerken daha çok kent polisinin izlediği suçla mücadele tarzı ile çalıştıkları, diğer zamanlarda resmi olmayan ve daha çok kişisel kırsal alan polislik tarzlarını kullandıkları tespit edilmiştir. Kırsal polis topumdaki küçük olayları sosyal ilişkiler kullanarak çözebilme başarısını göstermeli ve halka yakın, halktan biri olarak davranabilmelidir. Zaten bu görevi yapan kişiler toplum içinde kilise üyesi, takım kaptanı gibi işleri yapmaktadırlar ve kent polisinin tersine birbirlerini toplum içinde çok iyi bildiklerinden dolayı küçük problemleri kolaylıkça çözebilmektedirler. Bu durumda görev yapan kırsal polis olayın içine girdiği zaman dışarıdan biri olarak durmaktadır. Çünkü çalıştıkları topluluğun içine girip de yaşama büyük kent bütünlüğünde mümkün olmasa da kırsal alanda daha olası bir durumdadır. Örneğin; kırsal alan polisliğinde devriye faaliyetlerinin yapısı temel olarak farklılıklar göstermektedir. Kırsal alan devriyeleri göreve çıktıklarında takviye birimlerin görev yerine gelmesi zaman ve mesafe açısından çok zaman alacağından aynı görevi yapan kent polisleri gibi kendilerini güçlü şekilde tehlikede hissetmeme duygusunu yaşamamaktadırlar. Christensen ve Crank (2001, 78), etnografik çalışmalarında polis işi ve kültürü ile ilgili kırsal alan durumlarını ortaya koymuşlar, çalışmalarında kasaba ve kırsal alan polisliği ile ilgili bilimsel çalışma eksikliği bulunduğunu belirtmiştirler. Bu çalışmada tüm polis yapılarının bir organizasyon etrafında oluştuğu, kırsal alan polisliğinde bazı önemli noktaların olduğu ve bunların mutlaka ele alınması gerektiği belirtilmiştir. Kent araştırmalarında yapılan genellemeler daima kırsal ve /veya kasaba güvenlik uygulama durumlarına çevrilerek ele alınamazlar. Polisliğin her zaman her alan için uygulamada eşit bir durum oluşturmadığını ortaya koymuşturlar. Örneğin; kırsal alan polisliğinde kullanılması gereken aletlerde de temel farklar bulunmaktadır. Kent alanında diğer hizmet alanlarına destek amaçlı olarak erişilebilmesi daha kolay iken kırsal alanda görev yapan polisin her işini kendi yapacak şekilde donanımlı olması açılamayan kapıyı çilingir edası ile açması gerekmektedir. Alaska’da 1959 yılından beri kır polisi görevine görevli ataması yapılmasının gerçekten çok zor olduğu ortaya konulmuştur. 2001 yılı itibari ile Alaska yerli köy polisi birimlerinde yıllık %500 gibi büyük bir 158 AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Bahar 2013, Cilt:13, Yıl:13, Sayı:1, 13:155-187 rakamda görevli kaybı yaşanmıştır. Amerika’ da birçok yere küçük ve kırsal polis birimleri benzer problemlerle karşılaşmaktadırlar. Kırsal alanda görev yapan polisler kasaba ya da kentlerde benzer görevi yapan meslektaşlarından daha az hizmet etmektedirler. Küçük polis birimlerinde iş bırakma büyüklerine göre daha fazla olmaktadır. Halktan alınan düşük vergilerden dolayı bu görevliler daha az sosyal hak, maaş ve ekstra kazanç sağlamaktadırlar, bundan dolayı işten ayrılmalar olmaktadır (Wood, 2001, 16). Walker (2005), polislik çalışmalarının bütününün (hatta tamamen hepsinin) kent polis yapısı üzerine kurgulandığı buna da “büyük kent tabanlı” polis teorik yapısı denilebileceği belirtilmiştir. Liederbach (2005), bugünkü yapıda çok önemli bir şeyi tespit etmiş ve toplum destekli polislik çağında daha fazla insanın yaşadığı yerdeki insanlar ile ilgili çalışma eksikliği olduğunu belirtmiş, bunun yanında diğer alanların zaten el değmemiş olduğunun altını çizmiştir. Kırsal alanda çalışan görevliler tam olarak tanınamaz ise bunlar ile ilgili nasıl bir araştırma ve çalışma yapabilir? konusunda çalışma yapmak gerekmektedir. 1.1.Kırsal Alan Güvenliği ve Türkiye Kırsal alan kültürü kent kültüründen sosyal, ekonomik, etkinlik ve coğrafik olarak farklılaşmaktadır. Kırsal alanlar resmi olmayan sosyal kontrol ile kentsel alanlardan daha fazla koruma altındadır. Kent alanında çok görülen ancak kırsal alanlarda alışveriş arabasından ve çalışanların hırsızlığı suçlarından rapor edilen olaylar bulunmamaktadır. Avustralya’ nın kırsal alanlarında özellikle intihar suçları gibi özel problemlere karşı daha fazla dikkat etmektedir (Jobes 2003, 5). Tablo 1’den anlaşılacağı gibi Türkiye’de kent (il ve ilçe) ve kırsal (belde ve köy) genel nüfus oranları 2007 yılından sonra kent nüfusu artmasına rağmen kırsal alan sabit şekilde varlığını sürdürmektedir. Kentte yaşayan insanların nüfusları artmamasına rağmen, kentsel nüfusun göçler ile arttığı düşünülmektedir, bu rakamların önümüzdeki zamanlarda farklı nedenlerden dolayı dinamik şekilde yukarı ve aşağı değişebileceği söylenebilir. Özellikle kırsalın ekonomik nedenlerle çekme gücü oluşturma ihtimali nedeni ile bu alanlara doğru göç, durumları geliştiğinde kırsal alan güvenliği bu alanlardaki düzensizlik, suç konuları kamunun önünde çözülmesi gereken konular olacaktır. Bundan dolayı 159 AIBU Journal of Social Sciences, Spring 2013, Vol:13, Year:13, Issue:1, 13:155-187 zamanında ve zemininde uygun sistem çalışmaları yapılması gerektiği düşünülmektedir4. Tablo 1. İl / İlçe Merkezi, Belde / Köy Nüfusu ve Yıllık Nüfus Artışı Türkiye göç ve yerinden olmuş nüfus araştırması kapsamında önemli bir yer tutan güvenlik ile ilgili göçler kategorisinde, can ve mal güvenliğine ilişkin kaygı, güvenlik kuvvetlerinin küçük yerleşim yerlerinde yaşayanların güç coğrafi koşullar gibi nedenlerle güvenliğini sağlamakta zorlanmaları nedeniyle bu tür yerleşim yerlerinin boşaltılması talebi, terör örgütüne katılma baskısı, korucu olunması yönündeki talep, denetimli gıda geçişi ve can ve mal güvenliğinin sağlanmasında ortaya çıkabilecek sorunlar nedeniyle yayla yasağının olması gibi nedenler bulunmaktadır (HÜNEE, 2006). Aslında ülke de ciddi anlamda güvenlik ihtiyacından kaynaklanan problemler bulunmaktadır, en ciddi ve yoğun beklenti ise doğu ve güney doğu Anadolu bölgesinde bulunan köyde ikamet eden vatandaşların güvenli alan, mekan beklentisidir. “Türkiye’deki Köy koruculuğu sisteminin neden ve sonuçları” isimli çalışmasında Balta (2004), Türkiye’deki PKK ile mücadelede siyah kutu olarak “Köy koruculuğu” sistemini belirtmektedir. Köy korucularını komşularına karşı cinayet işleyen, işkence yapan ve onlara eza cefa çektiren kişiler olarak belirtmektedir. Köy koruculuğu sistemini devletin zayıf tarafının işareti olarak ortaya koymuştur. Bu zayıf tarafın modern uygulamalar ile güçlendirilerek görev alanına çıkması köyde yaşayan 4 İl ve Cinsiyete Göre İl/İlçe Merkezi, Belde/ Köy Nüfusu ve Nüfus Yoğunluğu, http://tuik.gov.tr, (E.T.16.01.2013). 160 AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Bahar 2013, Cilt:13, Yıl:13, Sayı:1, 13:155-187 vatandaşın kendini güvende hissetmesi açısından önemli bir durum olacaktır. 2. Kırsal Alan Sistemi, Polislik Faaliyetleri James Q. Wilson (1968), polis örgütünün standart sınıflamasını yapmış ve polisi koruma, adli, idari polislik faaliyetleri olarak polisin üç çalışma tarzını ortaya koymuştur. Wilson’ a göre memurlar koruma tarzını kullanırken; daha çok usulsüzlüğe bulaşmakta, adli tarzı kullananlar daha fazla güç kullanmakta ve bu durum idari tarza yönelimi daha da azalmaktadır. Bu tespit 1980’ de Friderich’ in yaptığı çalışma ile de ispatlanmıştır. Köy korucuları da bekçilik, koruculuk, koruma faaliyetleri yaptıklarından Wilson sınıflandırmasına göre usulsüzlüğe açık bir alanda hizmet vermektedirler. Kırsal alan polisliği dar alanda idare edilen bir kolluk faaliyetini ifade etmektedir. Worden (1996, 28), adli birimlerin bürokratik hizmet veren müdürlüklerinden daha fazla suçla mücadeleye odaklandıkları dolası ile güç kullanmaya daha çok meyilli olduklarını tespit etmiştir. Worden’ın teorisine göre daha küçük ve bürokratik hizmet sunan müdürlüklerde güç kullanım oranları düşük olabilir. Çünkü bu hizmet birimlerinde yöneticiler alt birimlerini kolaylıkla izleyerek verilen hizmeti yönlendirebilmektedirler. Bazley, Lersch ve Mieszkawski (2006), güç kullanımı ile ilgili yaptıkları çalışmalarında konuya bakışı değiştirerek daha önceden devriye polisleri ile ilgili yapılan bilimsel çalışmalardan farklı olarak polis görev alanında görev yapan dedektifler (uzmanlık birim polisleri) üzerine çalışmışlardır ve onlarında güç kullanma ile ilgili görev raporları bulunduğunu görmüşlerdir. Dedektiflerin genellikle ve görev aldıkları araştırmalarda güç kullanmayı nasıl yerine getirecekleri ile ilgili önceden plan yaptıklarını tespit etmişlerdir. Bu durum devriye polislerinde farklıdır, devriye polisleri ani gelişen olaya müdahale etmekte ve olay sonunda ne olacağını tahmin edememekte ve olay sonucunda beklenenden farklı bir durum ortaya çıkabilmektedir. İlginç şekilde dedektiflerin kendi devriye işi yapan meslektaşlarından daha fazla güç (yaptıkları işte planlama var olmasına rağmen) kullandıkları ortaya çıkmıştır. Benzer şekilde köy korucuları da bireysel şekilde görev yapan birim olduğundan ülkede 161 AIBU Journal of Social Sciences, Spring 2013, Vol:13, Year:13, Issue:1, 13:155-187 kırsal alanda görev yapan jandarma dan farklı olarak münferit farklı davranışlar sergile(yebileceği)diği ifade edilmektedir5. Grant ve Grant (1996), memur seçme ve güç kullanmada gereksiz şiddet kullanılması konusunda çalışma yapmışlardır. Yaptıkları çalışmada gelecekte ortaya çıkacak şiddetin önceden yapılan psikolojik testler ile ortaya çıkartılamayacağını ortaya koymuşlar, ancak personelin eğitim, asalet tasdiki süreçleri içinde izlenme ve performansının ortaya konulması takip edilirken yapılacak tespitlerin önemli olduğu belirtilmiştir. Yapılan çalışmalar göstermiştir ki, memurların kariyer gelişim süreçlerinde sürekli psikolojik olarak yapılacak izlemeler vatandaşa karşı gereksiz veya aşırı güç kullanımını azaltmaktadır. Ne yazık ki kırsal alanda görev yapan köy korucusunun sistem içinde takibi pek mümkün ve gerekli görülmediğinden süreçte idari takip yapılarının geliştirilmesi önemlidir. Polis memurlarının grup sosyalizasyonu içinde, bireysel olarak güçlü sosyal etkinin olduğu bu etki ile genel olarak halktan kendilerini resmi olmayan şekilde soyutlayan ve ayrıştıran bir yapıda hareket ettikleri ortaya konmuştur. Westley (1953), Şiddet ve Polis isimli çalışmasında grup dayanışması içinde bulunan polisin vatandaş ile iletişimde şiddeti nasıl algıladığı ortaya konmuştur. Çalışmada görev yapan polislerce şiddetin normal ve işin gereği olarak görüldüğü belirlenmiştir. McNamara (2002), yaptığı çalışmada polis alt kültürünün neden güçlü olduğu ile ilgili sebepleri detaylı olarak ortaya koymuştur. Çalışmada polis memurlarının eğitimlerinin dış dünyadan gelebilecek tehditlere karşı birbirlerini koruma ve kollama üzerine kurulduğu ortaya koymuştur. 5 Human Rights Watch, (2012). Türkiye’de Doksanlarda Gerçekleşen Faili Meçhul Cinayetler ve Kayıplar İçin Cezasızlığın Sona Erdirilmesi, U.S.A., erişim: http://www.hrw.org/sites/default/files/reports/turkey0912tuwebwcover.pdf, (E.T.13.02.2013).; Kurban, Dilek (2009), “Bir Güvenlik Politikası olarak Korucu Sistemi”, (ed.) Ali Bayramoğlu ve Ahmet İnsel, Almanak Türkiye 2006-2008 Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim, TESEV: 253-260.; Akay, Hale. (2009). Türkiye’de Güvenlik Sektörü, Sorular, Sorunlar, Çözümler. İstanbul: TESEV Yayınları.; Kurban, Dilek Yükseker, Deniz, Ayşe Betül Çelik, Turgay Ünalan ve A. Tamer Aker, “Zorunlu Göç” ile Yüzleşmek: Türkiye’de Yerinden Edilme Sonrası Vatandaşlığın İnşası, İstanbul: TESEV, 2006; Kurban, Dilek, Ayşe Betül Çelik ve Deniz Yükseker, Güvensizlik Mirasının Aşılması: Devlet ve Yerinden Edilen Kişiler Arasında Toplumsal Mutabakata Doğru, Cenevre ve İstanbul: NRC/IDMC ve TESEV, 2006. 162 AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Bahar 2013, Cilt:13, Yıl:13, Sayı:1, 13:155-187 Memurlar suçlular ile politikacılar ve genel olarak halk ile sürekli çatışma içindedirler. Aynı zamanda görevini yaparken her yaptıklarını da içsel olarak doğrulayarak kendilerini yüksek ahlak sunucuları olarak gördükleri belirlenmiştir. Aslında bu durum toplumu koruma ve onlara hizmet etme görevi olan polisin bu yol uğrunda şiddet kullanmanın da kabul edilmesi gereken bir konu olduğu görüşüne sahip oldukları ortaya konmuştur. Özellikle eğitim ve kurum kültürü çalışmalarında personele yönelik bilgilendirme ve eğitim çalışmalarında güç kullanma, şiddet, topluma hizmet kültürü gibi konularda yoğun çaba harcanarak verilen hizmetin kabul edilebilir seviyelere getirilebileceği düşünülmektedir. Nitekim Terril, Paoline ve Manning (2003), polis davranışları ile polis kültürü ve onun davranış kalıpları arasında ilişki olduğunu bu ilişkinin de olası güç kullanımı durumlarında ortaya çıktığını tespit etmiştirler. Amerika’da farklı polis birimlerinde yapılan çalışmalarda evrensel paylaşılan polis kültürü olmadığı fakat daha çok sokakta görev yapan polislerin daha fazla geleneksel polis kültürüne sahip oldukları ortaya konmuştur. Bu alanda görev yapan memurların her şey, her durum ile ilgili saldırgan tarzda, aktif suç mücadelesi yapılması gerektiği ayrıca halktan da kendi suç ile mücadele metotlarına katılmayan ve desteklemeyenler ile ilgilide karşı durma ve onlarla çatışma fikirlerinde oldukları ortaya koymuştur. Özellikle ön cephelerde bulunan görev alanı ile ilgili benzer karakteristik yapısı bulunan korucuların da polislerde olan benzer alt kültür ve toplum ile çatışma risklerine karşı farklı çalışmalar yapılması gerekir. Cancino, (2003, 156), polis işi ile ilgili yaptığı 50 yıl önceki durum ile bu günkü durum karşılaştırarak yaptığı analiz de; “50 yıllık sürede yeni polis alımı, seçimi, eğitimi ve demografik karakteristiğinin değiştiği, ancak polis işinin gerçeklerinin halen aynı olduğunu” ortaya konmuş ve aynı gerçeğin polis alt kültürü içinde geçerli olduğunu belirtmiştir. Görüldüğü gibi silahlı sivil görev alanı içinde teknoloji gelişse de gerçeklikler değişmemektedir. Değişmeyen gerçeklikleri göz önüne alarak sisteme uygun idari düzenlemeler yapılması gerekmektedir. Fyfe (1981), polisin ateş etmesi ile ilgili ırk ve farklı açılardan konunun değerlendirmesini yapmıştır. Çalışmasında sahip olunan ırkın ateş etmeye etkili olduğunu ortaya koymuştur. Konunun düşünce yapısında bulunanın tersine beyaz memurlar, siyah memurlardan daha fazla bir şekilde azınlıklara yönelik ateş etmede hızlı davranmamaktadırlar. Bu çalışmada “azınlık memurlarının polis içinde ateş etme olaylarında konu daha çok 163 AIBU Journal of Social Sciences, Spring 2013, Vol:13, Year:13, Issue:1, 13:155-187 görevlendirme, sosyalleşme ve yerleşim konuları ile ilişkili olduğu tespit edilmiştir. Fyfe siyah polis memurlarının daha çok fazla azınlıkların bulunduğu mahallelere görevlendirildikleri ve bu durumunda daha fazla ateş etme oranına etki edebileceğinin altı çizilmiştir. Bu anlamda aslında görev alanından aynı sosyo-kültürel yapıdan gelen korucuların görevlendirilmesi yolu ile istenmeyen davranışların çıkmasının azaltılabileceği aynı zamanda tersi durumlarda da vahim olayların ortaya çıkmasının mümkün olabileceği düşünülmektedir. Diğer başlık altında bu konu detaylı olarak ele alınacaktır. 3. Kırsal Polislik Faaliyetleri Kırsal topluluğun doğası ve şartları tarif etmelerine göre yerel polis kendi görevini yerine getirir, burada standart eğitim, rollerin standart şekilde tarif edilen, polis tarafından uygulanan birimin bürokratik yapısına uygun olarak tekil hareket tarzları olmalıdır (Jobes, 2003). Toplum içinde yaşayan yerel insan ve grupların polis ile iletişime sık sık geçmeleri, yerel lider ve vatandaşlarca desteklenen geniş, sosyal sistem polisin kendine yapılan çağrılara nasıl cevap vermesi, kamu güvenliği ile ilgili hizmeti nasıl verecekleri tüm bu durumlara göre şekil almaktadır (Jobes, 2003; Hagan, 1989) . Yapılan çalışmalarda kırsal bölgede yaşayan vatandaşlar görev yapan memurları ilk olarak yerel toplumun üyesi olarak görmekte (vatandaş gibi) ikinci olarak polis memuru olarak görmektedirler. Weisheit, Falcone ve Wells, (1999, 11) “Küçük kasaba memurları eğer ben ……. Kulübün ya da grubun üyesi olursam insanlar bana daha çok yardım ederler”, şeklinde fikrine sahip olduklarını ifade etmektedir. Cordner ve Scarborough (1997), yaptığı çalışmada kırsal polislerin toplumdaki temel organizasyonlar ile uzun süreli ilişkiler kurduklarını (özellikle kilise ve gençlik kulüpleri gibi) gözlemlemiştir. Kırsal polis Alaska ve Doğu Kanada Antartika bölgesinde polis, itfaiye, acil tıbbi hizmetler ve bazı sosyal hizmetleri vermektedirler. Başka ifade ile eğer birinin bir problemi olursa ve kendi başına veya arkadaşı, aile, komşularının yardımı ile bu problemi çözmezse polisi çağırmaktadır (bu çağırma işi daha çok arkadaş ya da komşu çağırma gibi bir şeydir.) Avustralya’ da kırsal polisin sosyal durumu yerel, toplum içinde yerleşimi polis organizasyonunun örgütlenme şeklinden farklılık göstermektedir. Avustralya’ da polis hizmetleri her bir eyalette merkezi 164 AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Bahar 2013, Cilt:13, Yıl:13, Sayı:1, 13:155-187 şekilde kontrol ve organize edilen bir yapıdadır. Newsouth Wales eyaleti 80 yerel alan yönetimine bölünmüştür, her biri bir ya da iki polis merkezine sahiptir (New South Wales Police Service, 2001). Polislerde değişik yerel alan yönetiminde de polis merkezinden diğer polis merkezine gerektiğinde tayin olmaktadırlar. Avusturya’ daki bu benzer kırsal polis yapısı Kanada ve Amerika’ deki yapılara benzemektedir. Jobes ve ark. (2000), toplumda etkili olabilmek için polisin yerel yerleşimcilerinin bilgilere ulaşılabilmelerinin mümkün kılınmasının önemli olduğunun altı çizilmiştir. Bundan dolayı, toplumun iyi bir çalışma ilişkisi sağlanabilmesi için kendi taraflarına alınması önem arz etmektedir. Örneğin küçük kırsal topluluklarla yerel polis eğer komşu kasabada yerel ikamet sahipleri küçük suçlardan dolayı yakalanırsa, (Örneğin; içkili araç kullanma) bu durumda vatandaşı ile diğer hukuk adamı arasında arabuluculukta bulunarak yardımcı olmaya çalışmalıdır. Ayrıca bu özel hizmetlerin ötesinde ilişkilerin daha iyi olması için daha fazlası da gereklidir. Jobes (2003), hizmet edilen insanların polisin kabulünü sağlayabilmesi için iş ile ilgili olmayan hizmet görevlilerinde yerine getirmelidir. Bu hizmetler sürekli yerine getirilmediği zaman daha sonraları yerel olaylar ile ilgili bilgi bulmaları ciddi anlamda zor olacaktır. Bu durumda kırsal polislerin bir hukuk adamı olarak toplum içinde yaşamaları ciddi sıkıntılı bir konudur. Polis ve ailesi toplum üyeleri içinde ciddi şekilde görünür durumdadırlar. Bu konu ile ilgili bir memur “yakaladığım insanlar ailemden benim çocuklarımın okulundan, ya da birlikte top oynadıkları arkadaşlarının akrabaları olabilmektedir” diye ifade etmiştir. Cuneen ve Libesman (1995), polisiye bir konu olduğunda kırsal alanda görev yapan polislerin olayı kendi yaklaşımı ile çözmesi konusunu tartışmış bunun polise belli seviyede esneklik sağladığı ve adaletsizlikten uzak tutacak bir etki sağlayabileceğini belirtmiş ise de aynı zamanda adaletsizliği de arttırabileceği belirtilmiştir. 3.1.Kırsal Alanda Suç ve Suçların Önlenmesi Suç ile ilgili bilimsel çalışmalar zenginleşmiş ve alt disiplinlere ayrılmıştır (Evans ve Herbert, 1989; Pain, 2000), suç ile ilgili bu zengin çalışmalara rağmen kırsal alanlarda suç konusunda çalışma yapılmamıştır (Bottoms ve Wiles 1997; Moody, 1999). Kentlerdeki suç oranında ülke 165 AIBU Journal of Social Sciences, Spring 2013, Vol:13, Year:13, Issue:1, 13:155-187 oranları düşük olsa da kırsal suç oranlarının artması İngiltere’ de önemli konu olmaya başlamıştır (Dingwall ve Moody, 1999). 1990’ lar öncesi genel geçerli görüş kırsal alanlardaki suçların artması konusu olmuştur (Derounian, 1993). Daha sonralarında bile ülkenin sahil bölgeleri etkili şekilde polis kontrolünde bulunmamaktaydı. Ülkenin sahil kesimlerinin suç olmayan yerler haline getirilmesi fikri önemli bir fikir olarak ortaya çıkmıştır (Mingay, 1989), ancak suç bu bölgelerde olmaya devam etmiştir. Bu neden ile bu bölgelerde yaşayan insanlar göçü etkilemiş, kentlerde aktif vatandaşlık yolu ile politikalar üzerinde baskın mekanizmalar oluşturmaya başlanmıştır. Bu baskılar doğrultusunda gönüllü polis şekilleri, komşuluk gözetim programları gibi yeni oluşumlar başlamıştır (Shapland ve Vagg, 1988; Yarwood ve Edwards, 1994), bu faaliyetlerin amaçları suça karşı kırsal alanların korunmasını sağlamak olmuştur. Çevresel kriminoloji suçun coğrafik olarak ele alınması konusunda çalışmaktadır. Bu çalışmalar bireyin suç, yer ve organizasyonları çok geniş alanda bulunan faktörlerden etkilenme yolları üzerindeki ilişkiler konularına yoğunlaşmıştır (Bottoms ve Wiles, 1997). Bu çalışmalar alan ile ilgili risklerin tespit edilmesine ve alan tabanlı suç önleme ölçütlerini üretme yolu ile ilgili suç yada riski azaltmak için çevrenin düzenlenerek yapılandırılması konularında gayret sarf etmektedir (Newman, 1972; Coleman ve ark., 1985; Evans, Fyfe ve Herbert, 1992). Bu anlamda özellikle kırsal alanlarda basit düzenlemeler yolu ile suça karşı önlemler alınabilecektir, ancak alınacak bu önlemleri tespit edecek bu konuda modelleme yapabilecek bilgi, deneyime sahip görevlilere ihtiyaç bulunmaktadır. Kırsal alandaki suç ile ilgili önemli ve hassas başlangıç noktası kırsal alandaki suçun biçimidir. Bunun iki ana nedeni vardır; ilki kırsal alanda suç oranlarının yüksekliği ile ilgili büyük toplumsal dedikoduların bulunmasıdır. Bulunan suç çeşitlerinin deneysel yollar ile analizi kırsal alanlara yönelik suç tehdidinin değerlendirilmesi, belirlenmesi ve ölçülmesini sağlayabilecektir. Bu tip analiz kırsal suçun doğası ile ilgili çok şeyi ortaya koyacaktır. Özellikle kentsel alandaki yerel uygulamalar bağlamında deneyimlenen uygulamalarda farklılıkları belirleyecektir. Örneğin; Anderson (1997, 1999), Londra kırsalında yaptığı çalışmada suç oranları kırsal semtlerde benzeri kent bölgelerine göre düşük kaldığı, bu aralığın daraldığı ve 1990’ larda kentsel alanda meydana gelen düşüş kadar hızlı düşme yaşanmadığını ortaya koymuştur. Amerika bağlamında 166 AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Bahar 2013, Cilt:13, Yıl:13, Sayı:1, 13:155-187 kırsal bölgelerde Wiesheit, Falcone ve Wells (1999), kültürel olarak ayrışmış topluluklarda da görülebilecek türden suçların olduğunu belirtmiş ve bu suçların; yasa dışı uyuşturucu etkisi olan hap üretimi, militan grupları sayısında artış, ruhsatsız silah sahipliği ve kullanımı konularında farklı davranışlar bulunurken, eşyaya zarar verme (Vandalizm), araç ve benzin hırsızlığı gibi suçlar olduğunu ortaya koymuşlardır. Kent dışı bölgelerde kırsal alanlarda suç oluşması ile ilgili iki yaklaşım bulunmaktadır. Birincisi birçok suç kent merkezlerinde işlemektedir (Anderson, 1999). Bunun anlamı hırsızlık, araç hırsızlığı gibi suçları hedefin zorlaştırılması gibi teknikler nedenleri ile kent ortamında bu suça izin verilmemesi ve suçlar ile ilgili farkındalığın fazlası ile artmış olması nedenleri ile kent merkezinde edindikleri suç ile ilgili tecrübeler onları farklı arayışlara yönlendirmektedir. Bu durumda suçlular dikkatlerini suça karşı korumanın az olduğu kırsal alanlara çevirmektedirler (Meyer ve Baker 1982). Kırsal alanda işlenen suç ile ilgili ikinci yaklaşım fakirliğin artması, dışlanmışlık ve farklı yapılardaki yerleşimcilerin kırsal alanlarda olmasının sonucu kırsal alanda işlenen suçlar ortaya çıkmaktadır (Petee ve Kowalski, 1993). Sonuç olarak kırsal alanda oturan suçlular kendi yerel ortamlarında bu suçları işlemektedirler. Kırsal bölgelerde suç kentsel bölgelere göre daha az bulunmaktadır, buralarda yaşayan insanlar için suç çok önemli bir konu değildir. Kırsal alanları ziyaret eden ya da orada yaşayanların gözleri ile suç kavramının yeniden ele alınarak üzerinde çalışma yapılması gerekmektedir (Yarwood, 2001). 3.2.Kırsal Alan Suçları İle Mücadelenin Gelişimi İngiltere’de soğuk savaş döneminde İngiliz polis teşkilatı radikal değişiklikler yaparak yerel yapılarda değişiklikler ortaya koymuş, bunun sonucunda kentsel ve kırsal alanlarda kolluğa bildirilen olaylar ile mücadele eden memurlar etkilenmiştir. 1964 yılında polis kanunu ile polis uygulamalarında yeni radikal düzenlemeler yapılmış, bu düzenlemeler ile polisin etkililiği arttırılmaya çalışılmıştır. Sonuçta İngiltere ve Galler’de polis birimleri sayısı 158’den 43’e inmiştir. Bu yapı ile geniş alanlar için merkezi yönetimin etkinliği arttırılarak daha çok insan ile ilgilenecek polis yapısı oluşturulmuştur. Bu yol ile sadece beş polis birimi İngiltere’nin % 30 nüfusuna hizmet etmeye başlamıştır (Fyfe, 167 AIBU Journal of Social Sciences, Spring 2013, Vol:13, Year:13, Issue:1, 13:155-187 1991). Bu değişim sayesinde birçok polis gücü sistem içini görerek olaylara müdahale etmeye başlamış ve birbirine uyum sağlayabilen esnek ve dinamik yapı bir yapı ortaya çıkmıştır. Bazılarına göre, bu değişim polisi kamudan uzaklaştırarak, yerel düzeyde daha az sorumlu olmalarına neden olmuştur (Fyfe, 1995). Aslında kırsal alanlar bu durumdan en çok etkilenen alanlar olmuştur. Bir olay olduğunda hızlı müdahale mantığı ile yapılan örgütlenme mantıksal olarak daha çok memur, polis karakolu diğer birimleri kentsel alanda örgütlendiren bir yapı ortaya çıkarmış, temelde daha çok nüfus ve daha çok olay ile ilgilenebilmek için yapılan bu uygulama sadece kırsal bölgelerin yüzde ikisine yönelik sürekli görevlendirilmiş, memurları içeren bir yapıyı ortaya koymuştur (Lievesley ve Maynard, 1991). Sorumluluk alanı olarak geniş alanda görev yapmanın sonucu kırsal alanda olaylara müdahale kentsel alanlardan daha yavaş olmaktadır. Kırsal alanlar ile ilgili olarak medyada ortaya konan haberler kaynak ve ilgi, komşu güvenlik birimleri ile işbirliğinin eksikliklerinden (Young, 1993) dolayı polis birimlerinin etkin olarak çalışmamasından kaynaklanmaktadır. Bu tür problemler Amerika’da olduğu gibi tüm dünyada da buna benzer şekilde olduğu öngörülmektedir. Kırsal alan polisleri “sınırlı finansal kaynaklar, yüksek işten ayrılma oranları, eğitim programlarının küçük birimlerin ihtiyaçlarına uygun hizmet üretmemesi, personel yokluğu ve geniş adli sorumluluk alanları” konularında sıkıntı yaşamaktadırlar (Meyer ve Baker, 1982, 178). Bu tartışmanın bir diğer yönü de kırsal alanların sürekli görev yapan polis birimlerine daha az ihtiyaç duyulması konusudur. Kamu kurumlarının hizmet alanı içinde güçlü bir yeri olması beklenilen “köy polisi” kavramı bir fikir olarak bulunmaktadır. Bu kavram bay ya da bayan polisin aynı yapı içinde bulunduğu, o yapının bir parçası olan kırsal toplumun parçaları olan polis memurlarını ifade etmektedir. Bu yaklaşım polis ile toplum arasında yakın ilişkide bulunmayı, sosyal hayat, suç ile ilgili konuların polis ile ilgili olmasını ifade etmektedir. Kırsal polislik etkililik ve toplumun ihtiyaçları bağlamlarında yürütülmelidir. Birçok ülkede bu konu daha çok toplum destekli polislik yaklaşımları ile çözülmektedir (Hope ve Shaw 1988; Friedmann 1992). Osmanlı döneminde ’de Aydın vilayeti yerel yönetimi tarafından hububat kayıplarının önlenebilmesi amacı ile kazanç getirisi olan hububatın zararziyandan, ağaçların da kesilip tahrip edilmekten korunması gayesiyle desteban olarak adlandırılan kır bekçiliği müessesesinin faaliyetleri 168 AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Bahar 2013, Cilt:13, Yıl:13, Sayı:1, 13:155-187 başlatıldı. 28.Ocak.1910–17.Mart.1910 tarihleri arasında yürürlüğe konulan kararla desteban olarak adlandırılan kır bekçilerinin atamalarının vilayeti yönetenlerin onayına dayanılarak yapılması, bekçi olarak istihdam edilenlerden görevini kötüye kullananların derhal görevden çıkarılmaları hususunda vilayet dâhiline bir genelge yayınlandı (Şahin, 2005, 279). 4.Kırsal Alan Güvenlik Hizmeti mi? Askeri Hizmet mi? Kırsal alanda güvenlik hizmeti farklı ülkelerde farklı birimler tarafından yerine getirilirken ülkemizde bu faaliyet 442 Sayılı Köy Kanunun Sekizinci fasıl olan "Köy korucuları ve göreceği işler" başlığının 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81 ve 82. Maddelerinde köy koruculuğu sistemi düzenlenerek yürütülmektedir. Özellikle Madde 73 “Korucular silahlıdırlar kendilerine karşı gelenler jandarmaya karşı gelmiş gibi ceza görürler” ve Madde 78 “4-Korcuların taşıyacakları silahların cinsi harp silahlarındandır” maddeleri ile köy korucularının askeri bir teşkilatlanma olduğu köy kanunu ile ortaya konulmuştur. Görev yapılması hedeflenen köy alanı sivil bir alan olmasına rağmen askeri yapılanmaya benzer sivil şahısların görevlendirildiği bir yapı oluşturulmuştur. Asker sivil görev alanlarının güvenlik boyutlu değerlendirilmesi yakın zamanda özellikle Amerika’da ciddi şekilde ele alınmaktadır. Amerika’da 11 Eylül sonrası ordunun ülke güvenliği için daha aktif olarak izleme, araştırma ve teröristlerin peşine düşme gibi faaliyetlere girmesi Amerika’da görülmemiş bir değişim olarak ortaya çıkmıştır. Bu değişimin ortaya çıkmasının altında bazı önemli sebepler bulunmaktadır. İlk olarak en önemlisi kamuda Amerikan askeri yapısı oldukça etkili bir organizasyondur, ordu Amerika’da en büyük ve en fazla fon ayrılan kamu kuruluşudur, çok yetişkin ve yetkin personelin bulunduğu Amerikan vatandaşlarını terörizme karşı koruyacak kaynaklara sahip olan kurumdur. Milli Savunma Bakanlığı diğer sivil otoritelerde bulunandan daha geniş karmaşık uydu ve diğer keşif kapasitelerine sahiptir. Ordu olasılıklı planlama ve hızlı kuvvet konuşlandırmada tecrübe sahibidir. Ayrıca bir alanın teknik imkanlar sayesinde hızlıca kontrolü, kişi ve eşyanın hareketlerini gözlemede uzmandırlar (Brooks, 2008). Bu doğrultuda teknik boyutlu işlerde askerden faydalanmak yapılacak operasyonel faaliyetlerin başarısını arttırabilecektir. 169 AIBU Journal of Social Sciences, Spring 2013, Vol:13, Year:13, Issue:1, 13:155-187 Özellikle insan hakları savunucuları gibi gruplar askerlerin rolünü kanun koruyucular içinde genişleterek önde gelen bir rol olup olmaması konusunu tartışabilirler. Aslında ordu ve milli korumalar yasalara göre toplumsal olaylar, sivil ayaklanmalar ve diğer olağanüstü hal durumlarında önemli rol oynamaktadırlar. Askeri personel sınırlarda devriye görevi, istihbari bilgi sağlama ve diğer güvenlik güçlerinin desteklemeleri konularında görevlidirler. Özellikle Amerikan ordusu milli felaketlerin kötü sonuçlarından sonra insani operasyonlarda önemli görevler üstlenmektedirler. Amerika’da kongre bütün silahlı kuvvetleri sivil otoritelerin pasif şekilde desteklenmesi için yetkilendirilmiştir6. Askeri yardım olarak silahlı kuvvetler kendi araçlarını ve imkanlarını paylaşabilir, araçların kullanımı için sivil kişileri eğitebilir, izleme ve iletişim araçlarını kullanmak için teknik yardım yapabilirler. Amerikan sistemi içinde terörizm ile mücadelede görev alan güç olarak askerin yasal, uygulama rolü bulunmaktadır (Brooks, 2008). Benzer şekilde Güneydoğu Bölgesi'nde 70 binden fazla gönüllü ya da geçici köy korucusunu bünyesine alan Türk Silahlı Kuvvetleri, bu sistemin terör örgütü ile mücadelede hayati öneme sahip olduğu görüşündedir. Avrupa Birliği’nin köy koruculuğu sistemine ilişkin eleştirilerini değerlendiren askeri kaynaklar "bu sistem içinde elbette hata yapanlar olmuştur, bunlar yargılanır; ama tüm sistemin kaldırılmasına gerek yoktur. Avrupa Birliği’nin eleştirdiği bu sistem ABD tarafından bugün Afganistan'da kullanılmaktadır. Bu insanların devletin yanında olması çok önemlidir" ifadesini kullanmışlardır (Karataşoğlu ve Akpınar, 2011) . Amerika’da görev yapan korucuların göreve hazır olarak tutulması için daha az engel bulunmaktadır. Er ve erbaş askerlerde olduğu gibi, korucuların çoğu sivil işlerde çalışmaktadırlar, ayrıca yerel tabanlı birimlerde toplumla güçlü bağlantılar içinde görev yapmaktadırlar, sonuç olarak siviller ile etkileşimde olan çok iyi hazırlanmış birim olarak iç güvenlikte önemli rol oynamaktadırlar. Amerikan Savunma Bakanlığı yedek, aktif görev gücü ve korucular arasındaki sorumlulukları ayarlayarak yedek ve korucuların operasyonel sorumluluk almalarını sağlayabilecek düzenlemeler yapmaktadır (Brooks, 2008). 6 Aktif olarak yer alma kavramı yasadışı olarak (arama, el koyma ve yakalama gibi) belirtilmiştir. 170 AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Bahar 2013, Cilt:13, Yıl:13, Sayı:1, 13:155-187 Askerin daha fazla içişleri güvenliğinde yer alması asker-sivil ilişkileri açısından kötü sonuçlar doğurabileceği değerlendirilmektedir. Amerika’da sistem askerin politikadan uzak tutularak kendi profesyonel sorumluluklarına yoğunlaşmasının sağlanmasına yöneliktir. Samuel Huntington Asker-sivil ilişkilerinin en ünlü teorisyeni içi güvenlik konularında, ordunun rol alması konusunun tehlikesi ile ilgili uyarıda bulunmuştur. Bu durumu ordunun yerel politikada kötü duruma düşürülerek politikleşmesi dolayısı ile savaşta başarı durumlarını olumsuz etkileyebileceğini ortaya koymuştur (Huntington, 1957). Farklı gelişmiş ülkede akademik çalışma yapan uzmanlar ordunun iç güvenlikte aktif olarak rol almasının tehlikelerini çalışmalarında ortaya koymuşlardır. Askerin iç güvenlikte olması sivil faaliyetlere yavaş yavaş zarar vererek, bu faaliyetlerin gelişmesini zayıflatacağı belirtilmiştir. Örneğin; Louis Goodman ordunun topluma bu tür faaliyetlerde bulunabileceğini taahhüt etmesi ile ilgili uyarmakta ve bu durumun sivil aktörleri “engelleyerek” onlarda “kritik becerilerinin gelişmesi ve faaliyetlerinin genişleyememesi” sonuçlarının doğuracağını belirtmiştir (Goodman, 1996, 39; Desch, 1996, 14). Ülke güvenliği konusunda bazı roller ordu için tartışmalı şekilde uygun ve arzu edilirken bu rolün tarif edilmesi amacı ile bir dizi hareket yerine getirilmelidir. İlk olarak Anayasa’da kapsamlı sivil-asker ilişkileri ile ilgili prensiplerin düzenlenmesi ve sınıflandırılmasına ihtiyaç vardır. Amerika’da Kongre geleneksel olarak amaca özel kanun çıkarmaktadır. Bu doğrultuda 1980’lerde de askerin uyuşturucu kaçakçılarında rol alması ile ilgili düzenleme yapılmış ve 1990’larda da bir dizi hukuki öncelikler verilmiştir (Taylor, 1998). Ancak Amerika’da korucular etkin görev gücü ve yedekler gibidirler, hiçbir zaman kolluğa ek destek birimi olarak siviller ile ilgili inceleme, izleme, araştırma görevlerinde bulunabilecek bir kabiliyete sahip olmadıklarından dolayı bu görevler verilemez (Brooks, 2008). 4.1.Kırsal Alan Güvenliği Bir Askeri Sistem Olan Köy Koruculuğu Türkiye’de aslında 1924’den bu yana köy kanunu ile yürürlükte olan köy koruculuğu sistemi, 1985 yılında “geçici köy koruculuğu” nun kabul 171 AIBU Journal of Social Sciences, Spring 2013, Vol:13, Year:13, Issue:1, 13:155-187 edilmesi ile yoğun olarak gündeme gelmiştir7. 27 Haziran 1985 tarihinde geçici köy koruculuğu uygulamaya konulmuştur8. Geçici köy koruculuğunu yürürlüğe koyan 26 Mart 1985 tarihli yasal değişiklik, uygulamanın gerekçesini, “Bakanlar Kurulunca tespit edilecek illerde; olağanüstü hal ilanını gerektiren sebeplere ve şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin köyde veya çevrede ortaya çıkması veya ne sebeple olursa olsun köylünün canına ve malına tecavüz hareketlerinin artması” olarak belirlemiştir. Geçici köy korucuları, kanunda öngörülen illerde, yani olağanüstü hal kapsamındaki illerde, görev yapan valilerin teklifi ve İçişleri Bakanlığının onayı üzerine Bakanlar Kurulunun kararı ile göreve alınır9. İdari olarak köy muhtarına bağlı bulunan geçici köy korucuları, mesleki olarak ise görev yaptıkları köyün bağlı bulunduğu jandarma komutanına tabidir (Bayramoğlu ve İnsel, 2009). 7 Köy Kanununa 26.03.1985 tarih 3175/ 1 md sayılı kanun ile ve Değişik:07.02.1990tarih ve 3612/2 md ile ek paragraflar kabul edilmiştir Madde 74-Köy muhtarı ve ihtiyar meclisi mahsul zamanlarında çapulcular ve eşkıya türemiş ise yağmadan köy halkını korumak için köylünün eli silah tutanlarından lüzumu kadarını gönüllü korucu ayırarak bunların isimlerini bir kağıda yazıp kaymakama götürür. Kaymakam müsaadesi olursa bu gönüllü korucular asıl korucularla beraber yağmacılara ve eşkıya ya karşı köy ve köylüyü korurlar. Bakanlar Kurulunca tespit edilecek illerde olağanüstü hal ilanını gerektiren sebeplere ve şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin köyde veya çevrede ortaya çıkması veya ne sebeple olursa olsun köylünün canına ve malına tecavüz hareketlerinin artması hallerinde de valinin teklifi ve İçişleri Bakanlığının onayı ile yeteri kadar “geçici köy korucusu” görevlendirilebilir. Bu şekilde görevlendirilen geçici köy korucularına görevleri süresince ödenecek ücret ile hizmetin bitiminde verilecek tazminat miktarı ile giyim bedelleri İçişleri ile Maliye ve Gümrük Bakanlıklarınca müştereken tespit edilir ve Maliye ve Gümrük Bakanlığı bütçesinin ilgili transfer harcamaları bölümünden İçişleri Bakanlığı bütçesine aktarılacak ödenekten bu bakanlıkça karşılanır. 8 Bakanlar Kurulu, 27 Haziran 1985 tarih ve 9632 sayılı karar. İçişleri Bakanlığı’nın CHP Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer’in 26 Mayıs 2003 tarihli yazılı soru önergesine verdiği 20 Haziren 2003 tarih ve B050TİB00000001/285 sayılı yanıt. 9 “6136 Sayılı Kanuna 4178 Sayılı Kanunla Eklenen Geçici 9 uncu Maddenin Uygulanmasını Gösteren Yönetmelik”, Resmi Gazete No. 22763, 20 Eylül 1996, Madde 3(k): “Geçici köy korucusu: 442 sayılı Kanunun 74 üncü maddesine göre Bakanlık onayı ile atanan korucular.” 172 AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Bahar 2013, Cilt:13, Yıl:13, Sayı:1, 13:155-187 Muhtarın teklifi, kaymakamın kabulü ile Gönüllü Köy Korucusu (GÖKK), Valiliğin teklifi ve İçişleri Bakanının onayı ile de Geçici Köy Korucusu (GKK) görevlendirilmektedir (Karataşoğlu ve Akpınar, 2011). Köy korucusunun özellikleri ve sınıflandırması Şekil 1’de gösterilmiştir. KORUCULUK (1924’den Günümüze) Geçici Köy Koruculuğu (1985 kabul tarihi) Bakanlar Kurulu Kararı, İçişleri bakanlığı Onayı İle Görevlendirme Düzenli Maaş Harp Silahlı Köy dışında operasyona katılabilir Gönüllü Köy Koruculuğu (Köy Kanunu Madde 741924’den günümüze düzenleme) Köy Muhtarı ve ihtiyar heyetinin teklifi ve Kaymakamın onayı ile görevlendirme Maaşsız Harp Silahlı Köyde silah taşıyabilir, köy dışı asker denetiminde taşıyabilir Şekil 1. Koruculuk sistemi Hizmete alınacak köy korucularının görev ve sorumlulukları yönetmelikte düzenlenmiştir. Aynı yönetmelik, korucularda aranan şartları şöyle düzenlemiştir: 1) T.C. vatandaşı olmak, 2) Türkçe okuryazar olmak, 3) Askerliğini yapmış olmak, 4) 22 yaşından küçük, 60 yaşından büyük olmamak, 5) Kamu haklarından mahrum bulunmamak, 6) Bir suçtan dolayı hüküm giymiş olmamak, 7) Yıkıcı, bölücü ve irticacı faaliyetlere karışmamış olmak, 8) İyi huylu tanınmış bulunmak ve herkesle kavga çıkarmak, sarhoşluk gibi huysuzluklara sahip olmamak, 9) Görev yapacağı köyde ikamet ediyor olmak, 10) Görevini yapmasına engel olacak vücut veya akıl hastalığı veyahut vücut sakatlığı ile özürlü bulunmadığını sağlık raporu ile belgelemek10 (Bayramoğlu ve İnsel, 2009). 10 “Köy Korucuları Yönetmeliği,” Madde 5. 173 AIBU Journal of Social Sciences, Spring 2013, Vol:13, Year:13, Issue:1, 13:155-187 Geçici korucuların aksine devletten düzenli maaş almayan, gönüllü köy korucusu Köy Kanunu’na göre alınmaktadır. Kanunun 74. maddesine göre: “Köy muhtarı ve ihtiyar meclisi, mahsul zamanlarında çapulcular ve eşkıya türemiş ise yağmadan köy halkını korumak için köylünün eli silah tutanlarından lüzumu kadarını gönüllü korucu ayırarak bunların isimlerini bir kâğıda yazıp kaymakama götürür. Kaymakamın müsaadesi olursa bu gönüllü korucular asıl korucularla beraber yağmacılara ve eşkıyaya karşı köy ve köylüyü korurlar”. Bir kişinin gönüllü köy korucusu olabilmesi için, kaymakamlığa kendisinin ve ailesinin güvenliğinden endişe ettiği gerekçesiyle bu yönde bir talepte bulunması ve sicilinin temiz olması yeterlidir. Bu koşullar sağlandığında, güvenlik güçlerinin (jandarmanın) kişinin yaşadığı köyde güvenlik sorunu bulunduğuna dair onayının alınmasıyla kişi gönüllü köy korucusu olmaktadır. Geçici korucular jandarma öncülüğünde kendi köylerinin dışındaki yerlerde yapılan operasyonlara katılabilirken, gönüllü korucular sadece kendi yaşadıkları köylerde kendilerinin ve ailelerinin güvenliğini sağlamak amacıyla silah taşıyabilmektedir. Özellikle terörün yoğun olduğu dönemlerde toplam köy korucu sayısı 77 bini bulduğu olmuştur. İçişleri Bakanlığı'nın verdiği bilgilere göre, 2009 Mart ayında 48 bini kadrolu, 23 bini gönüllü olmak üzere toplam 71 bin Köy Korucusu vardır. 1985-2009 yılları arasında 123 bin Köy Korucusu görev yapmıştır (Karataşoğlu ve Akpınar, 2011). 2003 yılı itibariyle Türkiye’de 58.511 geçici, 12.279 gönüllü köy korucusu görev yapmaktaydı. 2 Haziran 2007’de TBMM’de kabul edilerek yürürlüğe giren Köy Kanunu’nda değişiklik yapan yasada, hükümete “olağanüstü hal ilanını gerektiren sebeplere ve şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin köyde veya çevrede ortaya çıkması veya her ne sebeple olursa olsun köylünün canına ve malına tecavüz hareketlerinin artması hallerinde, valinin teklifi ve İçişleri Bakanı’nın onayı ile” 60.000’e kadar ek geçici korucu alımı yetkisi tanınmaktadır. 174 AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Bahar 2013, Cilt:13, Yıl:13, Sayı:1, 13:155-187 Geçici köy koruculuğu kurumu, 26 Mart 1985 tarihinde, 3175 sayılı yasa ile 1924 tarih ve 442 sayılı Köy Yasası’na bir hüküm eklenmesi yoluyla oluşturulmuştur11. Köy korucuları, İçişleri Bakanlığı’nın talebi üzerine, Bakanlar Kurulu kararı ile görevlendirilmişlerdir. Halen bu uygulama 22 ilde geçerlidir. 3175 sayılı yasanın uygulanmasına ilişkin yönetmelik “ulusal güvenlik” ile ilgili olduğu gerekçesiyle gizli tutulduğundan, köy korucularının hangi esaslara göre görevlendirildikleri ve görevden alındıkları, görevlerinin tam olarak ne olduğu konusunda kamuoyu fazla bir bilgi sahibi değildir12. İçişleri Bakanlığı tarafından verilen bilgilere göre, 7 Nisan 2006 tarihi itibariyle bölgede 57,174 geçici köy korucusu bulunmaktadır. Aslında, 2000 yılında yayımlanan bir hükümet kararnamesi ile, gerek geçici gerekse gönüllü köy korucusu alımına son verilmiştir. Bununla birlikte, son dönemlerde yerel basında yer alan haberlere göre, Batman’ın Sason ilçesinde 650 gönüllü köy korucusu alımı yapılmıştır. Bir İçişleri Bakanlığı yetkilisi, TESEV Araştırma Grubu’nun bu konudaki soruları üzerine, “bu kişilerin köylerini korumak amacıyla gönüllü olduklarını,” kaymakamlığın ise yalnızca bu kişilerin adlarını kaydettiğini ve gönüllülere silah verilmediğini belirtmiştir. Yetkili, 2000 yılından bu yana bölgede köy korucusu alımının yasal olmadığını tekrarlamıştır (Çulhaoğlu, 2006). 1985 yılında 22 ilde geçici köy koruculuğu uygulaması başlatılmıştır. Terörün tırmanmasına ve çatışmaların artmasına paralel korucu sayısı da yükselmiştir. 1988 yılında 14 bin olan korucu sayısı, 1992 yılında koruculara maaş bağlanmasından sonra rakam hızla artmıştır. 2005 yılında koruculara ve ailelerine yeşil kart verilmesi kararlaştırılmıştır. 2008 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla 10 bin korucu daha alınmış; 2007 yılında 5673 Sayılı Kanun ile korucuların kadroları ve maaşları düzenlenmiştir (Karataşoğlu ve Akpınar, 2011). Köy Kanunu’nda yaptığı ve 2 Haziran 2007’de yürürlüğe giren bir değişiklikle, hükümete 60.000’e kadar korucu alım yetkisi verdi. Bu değişiklikle hükümet, “olağanüstü hal ilanını gerektiren sebeplere ve şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin köyde veya çevrede ortaya 11 Köy Kanunu’nun 74’üncü Maddesine İki Fıkra Eklenmesine Dair Kanun, no. 3175, 26 Mart 1985. Bu bilgi, 3175 sayılı yasanın iptaline yönelik bir talebin reddine ilişkin, 21 Ocak 1986 tarih ve 18995 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan bir karara dayanmaktadır. 12 Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in milletvekili Mesut Değer’in soru önergesine verdiği yanıt, 2 Haziran 2005, http://www2.tbmm.gov.tr/d22/7/7-5667c.pdf. 175 AIBU Journal of Social Sciences, Spring 2013, Vol:13, Year:13, Issue:1, 13:155-187 çıkması veya her ne sebeple olursa olsun köylünün canına ve malına tecavüz hareketlerinin artması hallerinde, valinin teklifi ve İçişleri Bakanının onayı ile” yeni geçici köy korucu almakla yetkilendirildi. Geçici köy koruculuğu, bugün hâlâ 22 ilde yürürlüktedir. Bunun yanı sıra, bölgede gönüllü korucular da görev yapmaktadır. 2008 yılı itibari ile geçici köy korucuları devletten ortalama 365 YTL aylık maaş almakta, sadece kendi köylerinde değil, başlarında jandarma görevlileri olması kaydıyla, diğer köylerde de operasyonlara katılabilmektedir (Kalaycıoğlu ve Ege, 2008). Avrupa Birliği ilerleme raporu Siyasi Kriterler başlığı altında, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki durum ifade edilirken; Devletten maaş ve silah alan köy korucuları sorunuyla ilgili olarak adım atılmamıştır. Resmi rakamlara göre, Türkiye’deki toplam korucu sayısı 45.000’in üzerindedir. Sonuç olarak, 2009’da başlayan ve özellikle Kürt meselesini ele alan demokratik açılımın sonu getirilememiştir. Terör saldırıları yoğunlaşmış olup, Avrupa Birliği tarafından sürekli kınanmaktadır. ………Güneydoğu’da 1980’li ve 1990’lı yıllarda gerçekleşen yargısız infaz ve işkenceler hakkındaki gerçekler yasalar çerçevesinde aydınlatılması beklenmektedir. Kara mayınları ve köy koruculuğu sistemi endişe kaynağı olmayı sürdürmektedir (ABSG, 2010, 41) denilerek köy koruculuk sistemi endişe kaynağı bir uygulama olarak belirtilmiştir. 4.2.Kırsal Alan Güvenliği Korucuların Eğitim Konusu ve Yetkileri Amerika’da görev yapan korucuların yerel halk ile hatta sivil görev yapan kolluk ve acil durum hizmet birimleri ile belirli bağları bulunmaktadır. Korucular barajlar, nükleer santraller de ek koruma gücü olarak bulunulması gibi alanlarda görev almaktadır. Ancak korucular halen askeri güçtür bu gücün üyeleri sivillerin korunması ve sivil özgürlükler konularında eğitimli değildirler (Brooks, 2008). Kolluk yapısına yardımcı olarak hizmet sağlayan özel güvenlik alanına bakıldığında Avrupa Birliği ülkelerinde özel güvenlik çalışanı olacaklara yönelik belirli bir standart sistem ve yapı oluşturma gayreti bulunmaktadır. Özel güvenlik personeli olmak için bazı ülkelerde devlet bakanlıkları tarafından düzenlenen eğitimlere katılma zorunluluğu vardır (İspanya gibi). Bazı ülkelerde de gönüllü olarak şirketin vereceği eğitim 176 AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Bahar 2013, Cilt:13, Yıl:13, Sayı:1, 13:155-187 yeterli görmektedir (İtalya gibi). Danimarka ve İspanya gibi ülkeler de asgari 11 ile 240 saat arası eğitimi yeterli görülmesine karşın Fransa’da 32 saat eğitim yeterli olmaktadır (Weber, 2002). Aynı zamanda çalışanların her yıl alması gereken zorunlu eğitim saatlerinde farklılıklar bulunmaktadır. Bu konuda Avusturya eğitimde zayıf düzenlemesi olan ülkelere örnektir, gerçekten süre ve içerik şirket tarafından düzenlenmekle birlikte bu konunun takibi için hukuki bir takip sistemi bulunmamaktır. Almanya’ da bu konuda farklı bir örnektir ve ticaret birliği tarafından çalışan görevlilere en az 40 saat eğitim verilmektedir. Malta gibi ülkelerde “eğitim gereklidir” gibi bir düzenleme bulunmakla birlikte konunun nasıl olacağı ortaya konmadığı gibi, süresi, kim tarafından yapılacağı? belli değildir (Born, Caparini ve Cole, 2007, 26). Avrupa Birliği tarafından suç problemi ile ilgili hazırlanan raporun gereklilikler başlığı altında ortaya konduğu kadarı ile özel güvenlik alanında Avrupa Birliği bağlamında eğitimde standartlaşma, sertifika alınması ve hizmet içi eğitim gereklidir. Temel eğitimde şu başlıklar öngörülmüştür; güvenlik görevlilerinin rolü, zor kullanma ve sınırları, iletişim ve rapor yazma, halka ilişkiler ve müşteri hizmetleri, acil durum ve afet yönetimi, giriş kontrol, güvenlik ve kimyasal maddeler, aynı zamanda hizmet verilen yere uygun eğitim konuları. Daha ileri eğitimler, evde eğitim konuları, yenileme eğitimleri, hizmet içi eğitimler gibi eğitim desteklenmeli aynı zamanda özel güvenlik yöneticilerine de eğitim düzenlenmelidir. Eğitimlerde sınav yapılarak sonuçlar görevlinin dosyasında saklanmalıdır. Bu sonradan görevlinin bir suç işlemesi durumunda nasıl eğitim verildiği vs. durumlarını ortaya koyabilecektir. Etik eğitimi önemlidir. Sektör etik kuralları, profesyonel çalışma standartları ve ayrıca yeni üyelere çalışma ölçütleri öğretilmelidir. Aynı zamanda özel güvenlik yöneticilerine yönelik de benzer etik kurallar ortaya konmalıdır (Born, Caparini ve Cole, 2007, 34). Benzer şekilde özellikle köy koruma faaliyetinde görev alacak köy korucularına ilgili Köy Kanununda ve Bazı 177 AIBU Journal of Social Sciences, Spring 2013, Vol:13, Year:13, Issue:1, 13:155-187 Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun13, Madde 1 Köy Kanununun EK Madde 18’ ini “ …., eğitim ve denetim usul ve esasları, ….. Bakanlar Kurulunca çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir." denilmiştir. Kanunun atıf yaptığı Köy Korucuları Yönetmeliği “Bağlılık, Eğitim ve Denetimleri” başlığı altında Madde 11 “Köy korucuları; idari bakımdan köy muhtarına bağlı olup, onun gözetim ve denetimine tabidir. Köy korucuları, mesleki bakımdan görev yaptıkları köyün bağlı olduğu Jandarma Komutanının emir ve komutası altındadır. İlçe Jandarma Komutanı köy korucuları teşkilatının eğitim ve özlük haklarını yürütmek, görevlerini etkin bir biçimde yapmalarını sağlamak ve denetlemekle mülki amir adına sorumludur. Köy korucuları, göreve başlamadan önce ve görevde ihtiyaç duyulan hallerde Jandarma Genel Komutanlığınca belirlenecek usul ve esaslara göre en yakın birlikler tarafından belli bir süre eğitime tabi tutulurlar”14 ancak ne yazık ki verilecek eğitimin şekli, süresi, içeriği yönetmelikte belirtilmemiştir. Asker ve polis gibi resmi güvenlik güçlerinin aksine silah kullanımı, suçluların yakalanması, kovuşturma, çatışmalarda sivillerin güvenliğinin gözetilmesi gibi temel konularda etik, teknik ve diğer eğitimlerden geçmeyen korucuların aldıkları tek eğitim, göreve başlamadan önce ve görevde ihtiyaç duyulan hallerde “belli bir süre” tabi tutuldukları eğitimdir. Bu eğitimin süresi belirlenmemişken, usul ve esasları da Jandarma Genel Komutanlığı’nın takdirine bırakılmıştır. TESEV Ülke İçinde Yerinden Edilme Araştırma ve İzleme Grubu’nun yoğun bir korucu nüfusu barındıran Batman’ın Sason ilçesindeki saha çalışmaları sırasında görüştüğü korucular, bu eğitimlerin 15 gün sürdüğünü, sadece erkek korucuların ‘eğitim ’den geçtiğini, kendileri de silah taşıyan korucu ailelerinin kadın ve çocuk mensuplarına ise güvenlik görevlilerince herhangi eğitim verilmediğini belirtmişlerdir (Kurban, 2009). Benzer şekilde Van ilinde görev yapan korucular ile yapılan görüşmelerde bir hafta ile on beş gün arası bir eğitim alındığı bu eğitimlerde de ne yazık ki çok az bilgi yoğun ders verildiği genellikle yürüyüş düzenleri çalışmalarının yaptırıldığı ortaya konulmuştur. 13 14 K.N. 5673. T, 27.05.2007. Bkz., RG. 02/06/2007, S. 26540. Bkz. R.G. 01.07.2000, R.G.N. 24096. . 178 AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Bahar 2013, Cilt:13, Yıl:13, Sayı:1, 13:155-187 Balta (2004), yaptığı çalışmada köy koruculuğunda gücün önemli bir etken olduğunu, bunun sadece ekonomik anlamda değil sosyal anlamda da güç öğelerini ifade ettiğini ortaya koymuştur. Bu gücü elde eden kişi otorite olarak güçlü olduğunu ifade etmeye başlamıştır. Özellikle köy korucularının işledikleri politik olmayan suçlara bakıldığında bunun anlaşılabileceğini ortaya koymuştur. Bu doğrultuda aslında kişisel gelişim, eğitim yolu ile kırsal alanda ortaya çıkan/çıkacak suç(lar) her türlü konunun üstesinden gelinerek dirlik ve düzenin sağlanabileceği düşünülmektedir. İnsan Hakları Derneği tarafından yayımlanan bir özel rapora göre, korucuların 1990-2009 tarihleri arasında gerçekleştirdiği hak ihlallerinin dökümü şöyledir: Köy yakma (38), köy boşaltma (14), taciz ve tecavüz (12), kaçırma (22), silahlı saldırı (294), öldürme (183), yaralama (259), kaybetme (2), infaz (50), gasp (70), işkence ve kötü muamele (562), gözaltına alma (59), intihara sebebiyet verme (9), orman yakma (17). Gönüllü köy korucularının işlediği suçlara dair de bazı resmi veriler bulunmaktadır. Aralık 2003 itibarıyla toplam sayıları 12.279 olan gönüllü köy korucularının 264’ü “adam öldürme ve öldürmeye teşebbüs, 6136 sayılı Kanuna Muhalefet, meskûn mahalde silah atmak, orman kaçakçılığı ve silah kaçakçılığı gibi adi suçlardan”, 78’i ise PKK’ya yardım ve yataklık suçundan hüküm giymiştir (Bayramoğlu ve İnsel, 2009). Ancak Karataşoğlu ve Akpınar (2011), yaptıkları çalışmada elde edilen sonuçlara göre İlkokul mezunu %70.3 (n=868), Lise Mezunu %7.6 (n=93), okuma yazma bilmeyen %4.8(n=60)olarak ortaya çıkmıştır. Korucuların büyük bölümünün az yada hiç eğitimli olmadığı görülmektedir. Geçici köy korucularının %71’i (n=879) işsizlik nedeni ile bu işi yaptıklarını belirtmişlerdir. %92’si (n=1136) 4 ve üzeri kişi hanede yaşıyor bunların %46’sı (n=568) 7 ve 10 kişinin yaşadığı geniş ailedir. Bahse konu görevlilerin %83.8’i (n=1021) 1-6 öğrencinin bulunduğu ailelerdir. Yoksunluk ve yokluktan kaynaklanan nedenler ile bu iş yapılmakta aynı zamanda hanede bakılan kişi sayısının çok olması, okuryazarlığın düşüklüğü, okuyan öğrencinin çok olması gibi nedenler topluca değerlendirildiğinde bu korucu ailelerin kolaylıkla (zorlama neden ve gelenek görenek konuları hariç) suç işleyebilecekleri düşünülmemektir. 179 AIBU Journal of Social Sciences, Spring 2013, Vol:13, Year:13, Issue:1, 13:155-187 Sonuç Çalışmada kırsal alan polisliği olarak ele alınan koruma, kollama, adli işlem yapma, önleme faaliyetinin öznesi olan kırsal alan polisi Türk güvenlik hizmet alanında köy kanununa göre örgütlenen köy koruculuk sisteminin karşılığı olarak düşünüldüğünde çalışmada ortaya konan modern örneklerin çok gerisinde kalan askeri bir yapı bulunmaktadır. Köy koruculuk sistemi köy kanununa göre hizmet verdiği alan olarak ülkede pek de yaygın olmayan bir alanda (doğu ve güney doğu Anadolu) görevini yerine getirmektedir. Bu kavram bu güne kadar özellikle İnsan hakları Dernekleri, Sivil Toplum Dernekleri, Siyasi Partiler tarafından siyasi söylemler ile ele alınarak üzerinde yazılıp çizilmiştir, oysa çalışma ile kavrama kırsal güvenlik açısından yaklaşarak köy mahalli idari yapılanmasında kırsal güvenliğin karşılaştırmalı örnekler ele alınmıştır. Ordu sivil ilişkileri ve koruculuk konusunda iyi bir örnek olan Amerika uygulaması çalışmada ele alınmıştır. Amerika da amaca özel kanunlarda askerin ülke içinde kullanımı ile ilgili kolay anlaşılır bir tanımlama bulunmamaktadır. Yeni bir düzenleme ile geniş kapsamlı nasıl ve ne zaman ordunun Amerikan toplumunu terörist faaliyetlere karşı koruyacağının kılavuzları belirlenerek, bu yapı ile hukuki koruma duvarı oluşturulmuştur. Bu koruma duvarı ordunun ülke iç güvenliği rolü nedeni ile yavaş erozyona uğrayabilmesine karşı alınmış olan önlem olarak ortaya çıkar. Ordu ve sivil otoriteler güvenlik uygulamalarında açıkça neyin olup, neyin olamayacağı ile ilgili sınırları açıkça görmelidirler. İkinci olarak; yeni oluşturulacak prensiplerde aktif görev gücü, yedek ordu kuvvetleri ve tüm sınıflar mantık olarak en son araç çare olmalıdır. Ordu ancak başka hiçbir güç görev alamaz ise son çare olarak görülmeli, günlük koruyucu güç olarak görülmemelidir. Bu konu ile ilgili olarak konunun gizli tehlikeleri nelerdir?, konusunda araştırma yapılması ve doktrinsel olarak en iyi şekilde hangi askeri birimler tarafından kanun koruyucu birimlerin, hangi faaliyetler desteklenebilir konuları detaylı olarak ortaya konmalıdır. Diğer türlü kriz zamanlarında askeri otoriteler yapacakları faaliyetler ile sivil kanun koruyucuları ile beceriksizce bir arada olur, hata yaparlar. Üçüncü olarak; tüm bu durumlara rağmen ulusal koruyucuların iç güvenlikte bazı rolleri alması uygun olabilir, ancak bu durumun sınırları belli olmalıdır. Örneğin; korucuların sivil altyapı tesislerinin korumasında, kent üzerinde hava devriyelerinde, bu faaliyet ile ilgili 180 AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Bahar 2013, Cilt:13, Yıl:13, Sayı:1, 13:155-187 rollerini yerine getirirken belirli şekilde sivil alana mesafeli olarak görevlerini yerine getirmelidirler. Korucular görev için iyi donanımlı olmalı, sivil nüfus ve toplum ile mesafeli şekilde iletişimde olmalıdırlar. Bu durum barış zamanı komuta sistemi için geçerlidir, ayrıca il yöneticilerine karşı hesap verme sorumluluğu bulunmaktadır. Dördüncü olarak; Amerika’ da kamu kendini sivil kolluğa sorumluluk vermek zorunda görmektedir. Amerika’da eğer en kötü işleri çözebilecek iyi hazırlanmış sivil kamu gücü olmaması durumlarında en son çare olarak asker kullanma niyetinde bir yapı bulunmaktadır. Amerika’nın bütününde görev alabilecek içişleri polis gücü gibi farklı özel birimlerin kurulması teorik olarak düşünülebilir. Halkın kontrol ve baskısı sivil istihbarat birimleri üzerinde sürekli olmalıdır, böylelikle verilen güvenlik hizmetlerinden yüksek standartlar yakalanabilecektir. Yüksek teknolojik araçlar (uyudu takibi ve diğer faaliyetler) sadece askeri birimlerin elinde ve kontrolünde olmadan açık, anlaşılır ne zaman, nasıl kullanılması gerektiği ile ilgili açıklamalar hazır olmalıdır. Aynı zamanda bu malzeme ve tekniklerin kullanımı eğitimleri sivillere verilmelidir, böylelikle ordu her defasında uçakları uçurma ya da bilgisayarları çalıştırma gibi nedenler ile görev yerlerine çağrı ile gelmesin. Son olarak ve en önemlisi sivil-asker arasında daha iyi diyalog kurulmalıdır. Ordunun politikacıların, toplumun sürekli iletişimde olarak nasıl ve ne zaman ordunun terör ile mücadelede kullanılacağı detaylı ve net olarak belirtilmelidir. Sivillerin bu konularda duyarlılığın artması/arttırılması gibi konularda kendilerini eğitme gibi bir görevleri bulunmaktadır (Brooks, 2008). Görüldüğü gibi sivil asker ilişkili güvenlik alanında faaliyet gösterilmesi durumlarında hassas davranılarak kurallara uygun askeri gücün kullanılması ve nadir olarak tercih edilmesi beklenilen davranış olarak ortaya çıkmaktadır. Çalışmada ortaya konulduğu gibi ülkemizde uygulanan köy koruculuğu kırsal güvenliği sağlamadan öte kırsalın dışında kalan alanlarda terörizm ile mücadelede kullanılan bir unsur olarak görevini sürdürmektedir. Pamukoğlu (2003), köylülerin devletin “zayıf” olduğunu güçlü olmadığını, bundan dolayı devlet bir şey yapamıyorsa köylü ne yapsın anlamında fikirlerin geliştiğini ortaya koymuştur. Dolayısı ile konu ile ilgili kamuoyunu bilgilendirici çalışmaların yapılmasının da önemli olduğu ortadadır. Aynı zamanda bu güne kadarda devlet görevlileri 181 AIBU Journal of Social Sciences, Spring 2013, Vol:13, Year:13, Issue:1, 13:155-187 tarafından (özellikle askeri görevliler) güvenlik güç boyutlu ele alınmıştır oysaki güçten öte daha stratejik, farklı boyutlar bulunmaktadır. Kırsal alan güvenliğinde korucu kavramı terör ile mücadele boyutlu, güç kullanma, mücadele etme amacı ile askeri bir yapıda kullanıldığından farklı çalışmalarda da zorunlu olarak göç ettirilme kavramına neden olan bir etkide olduğu belirtilmiştir. Bu doğrultuda zorunlu olarak korucu olma ya da göç et(tiril)me gibi sonuçlar ile dönemsel olarak karşılanabildiği belirtilmiştir. Ancak çalışmada da ortaya konulduğu gibi genelde çok ciddi bir eğitim alt yapısı olmayan köy korucuları farklı çalışmalarda çoğu zaman taraflı olarak değerlendirilen bir güvenlik kavramı olarak ele alınmaktadır. Nitekim korucuların karıştığı olaylar genel itibari ile bireysel suçlar olup organize ve terör suçlarına daha az rastlanıldığı düşünülmektedir. Köy koruculuğu sistemi Avrupa Birliği ilerleme raporunda (ABSG, 2010, 41) endişe kaynağı olarak belirtilirken aslında bu alanda kısa zamanda yapıla(bilecek)cak düzenlemeler ile kırsal alan güvenliğini sağlayacak kırsal alan polis gibi profesyonel kadrolar oluşturulabileceği düşünülmektedir. Kaynakça ABSG (Avrupa Birliği'nin (AB) 2011 İlerleme Raporu), erişim: http://www.abgs.gov.tr/files/AB_Iliskileri/AdaylikSureci/Ilerleme Raporlari/2011_ilerleme_raporu_tr.pdf, (E.T.13.02.2013). ANDERSON Simon, A Study of Crime in Rural Scotland, The Scottish Office, Edinburgh 1997. ANDERSON Simon, “Crime and Social Change in Scotland”, (Ed. Gavin DINGWALL ve Susan R. MOODY), Crime and Conflict in the Countryside, University of Wales Pres, Cardiff 1999, s.45-59. BALTA Evren, “Causes And Consequences Of The Village Guard System In Turkey”, Mellon Fellowship for Humanitarian and Security Affairs Conference, 2 December 2004, CUNY- Graduate Center, New York, BAYRAMOĞLU Ali ve İNSEL Ahmet, Almanak Türkiye 2006-2008 Güvenlik Sektörü Ve Demokratik Gözetim, Tesev Yayınları, İstanbul 2009. 182 AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Bahar 2013, Cilt:13, Yıl:13, Sayı:1, 13:155-187 BAZLEY Thomas D., LERSCH Kim M. ve MIECZKOWSKI, Thomas, “ Police Use of Force: Detectives in an Urban Police Department”, Criminal Justice Review 31/3 (2006), s. 213-229. BORN Hans, CAPARINI Marina, ve COLE Eden, Regulating Private Security Companies in Europe: Status and Prospects. Geneva Centre For The Democratic Control Of Armed Forces (Draft) European Committee On Crime Problems, Strasbourg, 11 September 2006, Council for Police Matters. BOTTOMS Anthony ve WILES Paul, “Explanations of crime and place”, (Ed. David J. EVANS, David T. HERBERT, and Nicholas R. FYFE), Crime, Policing and Place: Essays in Environmental Criminology, Routledge, London 1992, s. 11–35 BOTTOMS Anthony ve WILES Paul, “Environmental criminology”, (Ed. MAGUIRE, Mike, Rodney MORGAN, and Robert REINER), The Oxford handbook of criminology second edition, Clarendon Pres., Oxford 1997, s. 305–349. BROOKS Risa A., “Military and Homeland Security”, (Ed. WEBER Jeffrey A. ve ELIASSON Johan), Handbook of Military Administration, Taylor & Francis Group, Newyork 2008, 221-235. CANCINO Jeffrey M. “Breaking from Orthodoxy: The Effects of Social Disorganization on Perceived Burglary in Nonmetropolitan Communities”, American Journal of Criminal Justice 28/1 (2003), s.125-142. CHRISTENSEN Wendy ve CRANK John P., “Police Work and Culture in a Nonurban Setting: An Ethnographic Analysis”, Police Quarterly 4/1 (2001), s. 69-98. COLEMAN Alice, Utopia on trial: Vision and reality in planned housing, Hiliary Shipman, London 1985. CORDNER Gary W. ve SCARBOROUGH Kathryn E., “Operationalizing Community Policing in Rural America: Sense and Nonsense”, (Ed. Quint C. THURMAN ve Edmund F. MCGARRELL), Community Policing in a Rural Setting, Anderson, Cincinnati 1997, s. 9–18. CUNEEN Chris ve LIBESMAN Terry, Indigenous People and the Law in Australia. North Ryde Butterworths, New South Wales 1995. 183 AIBU Journal of Social Sciences, Spring 2013, Vol:13, Year:13, Issue:1, 13:155-187 ÇULHAOĞLU Metin, Güvensizlik Mirasının Aşılması: Devlet ve Yerinden Edilmiş Kişiler Arasında Toplumsal Mutabakata Doğru, Tesev, İstanbul 2006. DEROUNIAN James, “Rural Crime and Rural Criminals”, Rural Viewpoint 55/6, (1993). DETR (Department of Environment, Transport and the Regions), Our countryside: the future – a fair deal for rural England, HMSO, London 2000. DESCH Michael C.,Civilian Control of the Military: The Changing Security Environment, The Johns Hopkins University Pres, Baltimore, MD 1999. DINGWALL Gavin ve MOODY Susan R., Introduction in MOODY, Susan R. ve Gavin DINGWALL. (eds.) Crime and Conflict in the Countryside, University of Wales Pres, Cardiff 1999. EVANS David J., FYFE Nicholas R. ve HERBERT David, Crime, policing and place: essays in environmental criminology, Routledge, London 1992. FRIEDMANN Robert R., Community Policing, London : Harvester Wheatsheaf 1992. FYFE James J.. “Who shoots? A look at officer race and police shooting”, Journal of Police Science and Administration, 9 /4, (1981), s. 367-383. FYFE Nicholas R. “The Police, Space and Society: The Geography of Policing”, Progress in Human Geography 15, (1991), s. 249–267. FYFE Nicholas R., “Law and Order Policy and The Spaces of Citizenship in Contemporary Britain”, Political Geography 14, (1995), s. 177– 189. GRANT J. Douglas ve GRANT Joan, “Officer Selection and The Prevention of Abuse of Force”, (Ed. GELLER W. ve TOCH H.), Police Violence: Understanding and Controlling Police Abuse of Force, Yale University Pres, New Haven, CT 1996, s.150-164. GOODMAN Louis W., “Military roles past and present”, (Ed. Diamond L. ve Plattner M.), Civil–military Relations and Democracy, Johns Hopkins University Press, Baltimore, MD 1996, s. 30–46. 184 AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Bahar 2013, Cilt:13, Yıl:13, Sayı:1, 13:155-187 Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü (HÜNEE), Türkiye Göç ve Yerinden Olmuş Nüfus Araştırması, İsmat Matbaacılık Yayıncılık, Ankara 2006. HAGAN John, Structural Criminology, Rutgers University Pres, New Brunswick, NJ 1989. HOPE Tim ve SHAW Margaret, Communities and crime reduction, HMSO, London 1988. HUNTINGTON Samuel, The Soldier and the State, Harvard University Pres, Cambridge 1957. JOBES Patrick, “Human Ecology And Rural Policing: A Grounded Theoretıcal Analysis Of How Personal Constraints And Community Characteristics Influence Strategies Of Law Enforcement In Rural New South Wales, Australia”, Police Practice And Research, 4/1, (2003) s.3-19. JOBES Patrick C., “Policing in Rural New South Wales: A Subjective Account of Problems and Strategies Among Rural Police Officers”, Police Practice and Research: An International Journal, 4, (2003), s. 3–19. JOBES Patrick C., DONNERMEYER, Joseph F., WEINAND, Herb ve BARCLAY, Elaine A., Qualitative and Quantitative Analysis of the Relationship Between Community Cohesiveness and Rural Crime, Part 1. Armidale,: The Institute for Rural Futures, University of New England, New South Wales 2000. KALAYCIOĞLU Elif ve EGE Ege, Zorunlu Göç İle Yüzleşmek:Türkiye’de Yerinden Edilme Sonrası Vatandaşlığın İnşası, TESEV, İstanbul 2008. KARATAŞOĞLU Soner ve AKPINAR Mahmut, “Geçici Köy Koruculuğu Sistemi Üzerine Bir Saha Çalışması: Beytüşşebap Örneği”, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi / Electronic Journal of Social Sciences, 10 /38, Güz 2011, s. 367-396. www.esosder.org, KURBAN Dilek, Bir Güvenlik Politikası olarak Korucu Sistemi”, Almanak Türkiye 2006-2008 Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim (Ed. Ali Bayramoğlu ve Ahmet İnsel), TESEV, İstanbul 2009, s. 253-260. LIEDERBACH John, “Addressing the “Elephant in the Living Room”: An Observational Study of The Work of Suburban Police”, 185 AIBU Journal of Social Sciences, Spring 2013, Vol:13, Year:13, Issue:1, 13:155-187 Policing: An International Journal of Police Strategies & Management, 28/3, (2005), s. 415-436. LIEVESLEY Keith ve MAYNARD Warwick (1991) Survey of Rural Services. London: Rural Development Commission. MCNAMARA, Robert P., “From Report Takers to Report Makers: Understanding the Police and Violence”, (Ed. Burns R.G ve Crawford C.E.), Policing and Violence, Prentice-Hall, Inc. Upper Saddle River, N.J. 2002, s.52-72. MEYER Fred ve BAKER Ralph, “Problems of Developing Crime Policy for Rural Areas”, (Ed. William P. BROWNE ve Don F. HADWINGER), Rural Policy Problems: Changing Dimensions, Lexington Boks, Lexington 1982, s.171–179. MOODY Susan R., “Rural Neglect: The Case Against Criminology”, (Ed. Gavin Dingwall ve Susan Moody), Crime and Conflict in the Countryside, University of Wales Pres., Cardiff 1999, s.8–29. NEWMAN Oscar, Defensible Space. Macmillan, New York 1972. NEW SOUTH WALES POLICE SERVICE. (2001) New South Wales Police Service Annual Report 1999–2000, erişim: https://www.opengov.nsw.gov.au/publication/11428, (E.T.13.02.2013). PAIN Rachel "Place, Social Relations and The Fear of Crime: A Review”, Progress in Human Geography, 24 (2000), s. 365–387. PAMUKOĞLU Osman, Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok Hakkari ve Kuzey Irak Dağlarındaki Askerler, Harmoni Yayıncılık, İstanbul 2003. PETEE Thomas A. ve KOWALSKI Gregory S., “Modelling Rural Violent Crime Rates; A Test of Social Disorganisation Theory”, Sociological Focus, 26, (1993), s.87–89. ŞAHİN Eyüp, “Özel Güvenlik Teşkilatı, Halk Tarafından Benimsenme Konusunda Geçmişimizdeki Özel Bekçi Teşkilatını Yakalayabilir mi?”, II. Ulusal Özel Güvenlik Sempozyumu, 2005, Kocaeli Üniversitesi Matbaası, Kocaeli. SHAPLAND Joanna ve VAGG Jon, Policing by the Public, Routledge, London 1988. 186 AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Bahar 2013, Cilt:13, Yıl:13, Sayı:1, 13:155-187 TAYLOR Scott, Analysis of the Military Role in America’s Domestic Counterdrug Effort: Army War College, Carlisle Barracks, PA 1998. TERRILL William, EUGENE Paoline A. ve MANNING, Peter K., “Police Culture and Coercion”, Criminology, 41/4, (2003), s.10031034. YARWOOD Richard ve EDWARDS Bill, “Voluntary Action in Rural Areas: The Case of Neighbourhood Watch”, Journal Rural Studies 11, (1994), s. 447–461. YARWOOD Richard, “Crime and Policing in the British Countryside: Some Agendas for Contemporary Geographical Research”, Sociologia Ruralis, 41/2, (2001), s. 201-219. YOUNG Malcolm, In the Sticks: Cultural Identity In A Rural Police Force, Clarendon Press., Oxford 1993. WALKER Samuel, The New World of Police Accountability, Sage Publications, Inc., Thousand Oaks, CA 2005. WEBER Tina (2002) A Comparative Overview of Legislation Governing The Private Security Industry in The European Union, Birmingham: ECOTEC Research and Consulting. WEISHEIT Ralph A., FALCONE David N., ve WELLS L. Edward, Crime and Policing in Rural and Small-town America (2nd ed.). Prospect Heights,: Waveland Press., IL 1999. WESTLEY William A., “Violence and the Police.” American Journal of Sociology, Vol. 59, (1953), s.34-41. WILSON James Q., Varieties of Police Behavior: The Management of Law and Order in Eight Communities, Harvard University Press., Cambridge, MA 1968. WOOD Darryl S., “Police Turnover in Isolated Communities: The Alaska Experience.”, National Institute of Justice Journal, 246 Jan 2001, s. 16-23. WORDEN Robert E., “The Causes of Police Brutality: Theory and Evidence on Police Use of Force”, (Ed. Geller W. veToch H.), Police Violence: Understanding and Controlling Police Abuse of Force, Yale University Press., New Haven, CT 1996, s.23-51. 187 AIBU Journal of Social Sciences, Spring 2013, Vol:13, Year:13, Issue:1, 13:155-187 188