Ahmet FİDAN - Buhara Medya
Transkript
Ahmet FİDAN - Buhara Medya
EDİTÖRDEN... Buhara Dergisi ailesi olarak yeni ışıltımızla sizlerle tekrar buluşmaktan mutluluk duyuyoruz. Burcu DEMİRSOY buharamedya@gmail.com +90 (533) 085 43 11 Bu sayımızda müzik dünyasının asi ve asil sanatçısı Niran Ünsal ‘ın başarılı müzik hayatından, aile yaşantısına kendi dünyasının kapılarını araladık. Keyifli ve samimi sohbeti ile dergimize konuk ettik. Eskimeyen duygusal şarkıların altına başarılı imzasını atan Metin Özülkü ve Başkentimizin her geçen gün besteleri ve yorumuyla dikkatleri üzerine çeken Veli Erdem Karakülah ile keyifle okuyacağınız söyleşilere yer verdik. İş dünyasından; Otomotiv sektörünün önde gelen isimlerinden Ali Uğurlu Fiat Ana Bayisi ‘nin Yönetim Kurulu Üyesi başarılarıyla adından söz ettiren genç iş adamı Ali Uğurhan Uğurlu araç alımı ve servis ağı hakkında bilgiler verdi. Meddata yazılım firması Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Sait Sarı ile yazılım ve bilişim sektörü üzerine çalışma alanları ve yazılım sektörünün incelikleri üzerine sohbet ettik. Yatırımcıların dikkatine! Kazançlarını doğru yatırımlarla değerlendirmek isteyen okurlarımız için Nüve Emlak Gayrimenkul Yatırım Uzmanı Yaşar Kaplan ile yatırımcıların arsa alım ve satımı üzerine dikkat etmeleri gereken bütün püf noktalarına yer verdik. Eğitim ve öğrenim hayatımız aslında bütün yaşantımızın temelini oluşturan ve bütün yaşam sürecimizi etkileyen önemli bir unsurdur. Dershanelerin kapanmasıyla birlikte artış gösteren Kolej sayısı ile anne ve babaların olduğu kadar çocuklarımızın da kafası karışmış durumda. Doğru adresten net bilgiler almak adına Kıraç Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kıraç ile eğitim ve öğrenim üzerine aydınlatıcı bilgiler edindik. Van’da dünyaya gelerek doğduğu topraklara yatırım yaparak istihdam yaratan, kazandığı ekmeğini toprağının kardeşleriyle paylaşan güçlü ve başarılı iş adamı Ahmet Fidan ile Van ve ülkemizin Doğu Anadolu Bölgesi’nin sorunları sıkıntılarına üzerine söyleşi düzenledik. Doğuştan var olan ya da sonradan oluşan konuşma bozuklukları ve işitsel kayıplar üzerine Odyolog Başak Özkişi ile işitme kaybı, buna sebep olan etkenler ve tedavi süreci hakkında bütün merak edilenleri sorduk. Bizler yeni sayımız için hırslarımızı aklımızın önüne geçirmeden, kendi doğrularımızla harmanlanmış ahlak anlayışımızdan ödün vermeden her kişiye değil doğru kişilere ulaşmaya devam edeceğiz. Tabi ki, saygıdeğer siyasetçilerimiz ile iş dünyasının dev isimlerini buluşturmaya devam ederek sizlerle yeni sayımızda yeniden bir araya geleceğiz. Sevgiyle kalın... BUHARA SAYI: 33 MEDYA GRUP 8 26 MURAT KIRAÇ 14 METİN ÖZÜLKÜ 20 NİRAN ÜNSAL ALİ UĞURHAN UĞURLU 34 58 BUHARA MEDYA GRUP Sayı:33 İmtiyaz Sahibi Berçin Hava Öztürk Yazı İşleri Müdürü Berçin Hava Öztürk Yazı İşleri Ali Kocabel Genel Yayın Yönetmeni Serkan GENÇTÜRK AHMET FİDAN VELİ ERDEM KARAKÜLAH 50 44 Editör Burcu DEMİRSOY Reklamlar Çağrı Yılmaz Kapak Fotoğrafı ve Diğer Fotoğraflar Serkan Gençtürk Grafik Tasarım Tolga Toktaş Tamer Bozdemir Katkıda Bulunanlar Ahmet Sağlam Sevda Türksev Hukuk Danışmanları Av. Gül Sunay Afşar Av. Gamze Kurban Yönetim Yeri Bahriye Üçok Caddesi No:9/4 Bahçelievler/ANKARA Tel: 0312 213 80 20 Fax: 0312 213 80 30 Baskı Grup Matbaacılık İletişim ve Yönetim Yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir. Yazıların sorumluluğu yazarlara aittir YAŞAR KAPLAN BAŞAK ÖZKİŞİ RÖPORTAJ Röportaj: Burcu DEMİRSOY Fotoğraflar: Serkan GENÇTÜRK Özel Onur Kolejİ Yönetim Kurulu Başkanı MURAT KIRAÇ 10 SAYI 33 Milli Eğitim Bakanlığı’nın çeşitli kademelerinde 37 yıl çalışmış bir bürokrat olarak hayatım eğitim odaklı devam edegelmiştir. 1986 – 2000 yılları arası kamuda geçen hizmetim Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü bünyesinde özel okulların Türkiye’deki mevzuatını hazırlama sürecinde genel müdür yardımcısı olarak görev aldım aynı süreçte bir çok özel okulla fahri danışmanlık yaparak, Türkiye’de özel okulculuğun gelişiminde aktif rol oynadım. Eğitimde duayen tanımlamanız için teşekkür ederim. Eğitim ömür boyu süren heyecanı ve gelişimi yönüyle muhatabını hep canlı tutan bir sektördür. Ben de bu sektörün içinde aktif olarak bulunmaya devam etmektedir. Özel okulculuğun gelişiminde oynadığınız aktif rolü okuyucularımız için biraz açar mısınız? Özel Öğretim Kurumları çerçevesinde; Eğitim Yönetimi, Teftiş Teknikleri, Kalite, Ders Geçme ve Kredi Sistemi, Uluslararası Kalitesi gibi konularda özel okullara katkı kazandıran sempozyumlar, seminerler ve konferanslarda konuşmalarım , sunumlarım oldu. Türkiye’de Özel Öğretim Kurumlarının Geleceği ve Özel Öğretim Kurumlarının Dünü ve Bugünü, 4306 Sayılı Kanununun Azınlık ve Yabancı Okullara Yansıması başlıkları altında bildiriler hazırladım.Dünden Bugüne Özel Öğretim Kurumları, Ders Geçme ve Kredi Sistemi Mevzuatı, Özel Öğretim Kurumları Mevzuatı gibi konularda yayınlarımla katkı sağladım. Aslında hayatımın her döneminde özellikle Türkiye’de özel okulculuğun gelişmesi ve yaygınlaşması merkezinde eğitime adanmış bir ömür sürdürdüğümü rahatlıkla söyleyebilirim. Bildiğiniz gibi son zamanlarda dershanelerin de kapatılma süreci ile birlikte özel okul sayısında fark edilir bir artış başladı. Bu sayısal artış uzmanlık ve profesyonellik boyutunda da beklentileri karşılık gelecek mi endişesini de beraberinde getirdi. Çünkü özel okulculuk her ne kadar da ticari bir kurum olsa da bir hizmet sektörü olmasından dolayı sosyal sorumlulukları ve toplumsal beklentileri olan bir boyuta da sahiptir. Buna bağlı olarak özel eğitim kurumlarında kurucularının eğitimin içinden gelen , deneyimleri ile geniş vizyona sahip bireylerden olması kuruma artı bir avantaj sağlar mı sağlarsa bu kuruma nasıl yansır? Ülkelerin bilgi toplumuna dönüşmesiyle birlikte, meydana gelen hızlı bilimsel ve teknolojik gelişmeler özel okulların, yönetim ve uygulanan programlar açısından önemli anlayış ve yapılanma alanında radikal değişimini de zorunlu kılmaktadır. Özellikle eğitimin büyüyen en önemli paydaşlarından biri olan özel sektör bunu inovasyon ve paradigma alanında gerçek- ten başarabilmesi için yapısını eğitim geçmişi olan bir kurucu ile başlatması sektörde güçlü farklı ve sağlam bir yer edinmesine yardımcı olacaktır. Unutmayalım ki bir kurum sahibinin geleceğe yönelik bakış açısını onun sahip olduğu vizyon belirler. Okul kurucusu okulun kültürel, politik, akademik, moral, ekonomik ve sosyal amaçlarını belirleyecek bir bilgi birikimi donanım ve tecrübeye sahip olması bu yönüyle öğrenci ve veli için gerçek bir avantaj sağlayacaktır. Sonuç olarak okul sahibi olan kişi , eğitim alanında hangi yenilikler yenilikler gerçekleştirilebilir, uluslar arası düzeyde hangi projeler kabul görür, küreselleşen dünyanın seyrine eğitim sistemimiz nasıl ayak uydurabilir gibi sorulara cevap verecek vizyon ve misyona sahip olmalıdır. Bundan dolayıdır ki okul kurucusu hem öğrencilerin hem de velilerin gelecekte beklentilerine cevap verebilecek bir eğitim öğretim ortamı hazırlanmasında , planlanmasında uygulanma ve yenilemesinde yeterli alt yapıya sahip olmalıdır. Doğal olarak böyle bir kurucunun sahip olduğu kurumundaki veliler ve öğrenciler gerçek bir ayrıcalık ve avantajların sahibi olacaktır. durum, öğrencilerin okuldaki programlardan daha çok, okul dışı öğrenme ortamlarının fonksiyonları gelişti. Toplumsal beklentiler ve ihtiyaçların farklılaşması da, okulun yeniden tanımlanma ihtiyacını ortaya çıkardı. Şu ana kadar geçerli olan okul teorileri ihtiyaçları karşılar nitelikte değil. Zaten Türk Eğitim Sistemi, yıllarca gelişen şartlar ve değişen ihtiyaçlar göz önünde tutulmadan statik ve dar kalıplarla sürdürülmeye çalışıldı. Bu süreç ben dahil herkesi yıllarca etkisi altına altı. Bu statik yapı ve dar kalıplar bizi öylesine kontrol ediyordu ki 20 yıl öncesine kadar şu anda eleştirdiğim uygulamalar ve kararlar çerçevesinde RÖPORTAJ Özel Onur Koleji Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Murat Kıraç uzun zamandır aktif olarak eğitim dünyasının içinde bulunan bir duayen olarak öncelikle okurlarımıza sizi tanıtmak istiyoruz. Özellikle eğitim merkezli yönüyle Murat Kıraç kimdir. Ülkemizde uygulanan Özel Okullara devlet teşvikini Özel okul kurucusu bir duayen olarak nasıl yorumluyorsunuz? Bu teşviğin özel kurumların özğrenci mevcuduna ciddi katkıları oldu mu- olacak mı? Öncelikle bu soruyu sayısal verilerle değerlendirelim. Özel okula devam edecek öğrencilere yönelik eğitim-öğretim desteğinden yararlanan -Özel okul sayısı: 3 bin 859 -Öğrenci sayısı: 167 bin 942 Devletin yapacağı katkının maliyeti ise: 534 milyon 326 bin 500 TL Söz konusu teşvikle öğrenci sayımızda elbette artış oldu. Ancak, Eğitim-Öğretim Desteğine Mayıs-Haziran ve Eylül aylarında olmak üzere 2 dönemde müracaat edilmesi sağlanır ve destekten özel okulda halen teşvik olmadan önceden beri okuyan öğrencilerin de faydalanması için gerekli düzenlemelerin yapılırsa teşvik daha yerinde ve daha geniş bir çapta yapılmış olur. Bunun sonucunda da eğitim sektöründe artan öğrenci sayısıyla beraber özel okulculuğun payının da yadsınamayacak düzeyde artmış olduğunu görürüz. Özel okulculuğun gelişiminde oynadığınız aktif rolü okuyucularımız için biraz açar mısınız? Toplumsal değerlerin en önemli özelliklerinden birisi, dinamik oluşudur, toplumunun değerlerini, okulun paradigmalarını belirler. Dört duvarlı, bir tavanlı, bir tabanlı sınıfları ve okul modellerini artık pek çok ülke tartışmaya açmış durumda. Çünkü bu okul profili, artık beklentilere cevap veremiyor. Okul dışındaki gelişmeler, okuldaki eğitim-öğretim süreçlerinden daha ilginç ve daha dikkat çekici hale geldi. Bu hükümler veriyor raporlar hazırlıyordum. Ama itiraf etmek gerekirse bildiğimiz şeyleri yapmak bizi rahatlatıyor riskten uzak tutuyordu belki ama sorunumuzu çözmüyordu. Son yirmi yıldır en yeni okul teorisi nasıl olabilir? Eğitim öğretim dünyasında yeni yaklaşımlar yeni beklenti ve çözümler nelerdir? Dünya eğitimde nereye gidiyor? Eğitimde inovasyon nasıl olmalıdır? Nasıl bir paradigma değişikliği çağa ayak uyduracaktır? Sürekli beni meşgul eden sorulardı. Yeni bir okul teorisini nasıl yaratabiliriz?’ sorusu temelinde buna SAYI 33 11 RÖPORTAJ cevap olacak ilk başlık bu okulun sahip olacağı özellikleri netleştirdim. eni bir okul teorisinde, okula has bir yapılanma ihtiyacı vardı. Estetik olarak da uyum sağlayıcı olması gerekir. Öğrenci, okula geldiği zaman ‘Bu fiziksel mekânlar, bu eşyalar, bu dizayn hakikaten güzel ve hoş, ben burada kalmalıyım’ algısına sahip olmalıydı. Yeni okul teorisi, fikir temelli ve manevi bağlara dayalı olarak odaklanılması gerekiyordu. Neden? Çünkü Okul teorisinde örgütlenme biçimini, müfredat, sınıf ortamına ilişkin tüm faktörler , disiplinler arasındaki güçlü bağlara, şartlara göre yenilenen ilkelere ihtiyacı vardı. Uzmanlardan oluşturduğum Ar-Ge birimi kurmakla başladım. Sağlam bir Proje oluşturuldu. Altı aylık bir süreç sonunda Onur Koleji’ni hayata geçirme aşamasına geldik. Buradan hareketle, mimarla birlikte fiziki mekânlarımızı oluşturduk ve bu fiziki mekânlara uygun eğitim, öğretim, program, araç, gereç, donatım, yönetici, öğretmen, personel istihdam ederek Onur Koleji’nin bugünkü yapısını oluşturduk. Onur Koleji ayrıcalıklarını sizden dinlemek isteriz? Edindiğiniz deneyimlerin kurumsal yapımızda doğru, yararlı, memnuniyet verici takdir ve kabul görücü sonuçlar sağlıyorsa evet diyorsunuz bu yaptığımız herkesi mutlu ediyor. Yılların deneyimi ile süzdüğümüz ve biriktirdiğimiz edinimleri kurumumuza yerleştirirken o güne kadar ki gözlemleriniz hep size rehberlik eder. Onur Koleji hem bizler için hem çalışanlar , öğrenciler , veliler için motive edici beklentileri sağlayıcı olmalı anlayışı ile yola çıktık. Güzel bir okul inşa ettik. Okulumuzu asıl malzememiz insanı bütünüyle kapsayıcı ve geliştirici yapmalıydık bunun için hiçbir masraftan kaçınmadık. Sosyal , kültürel ve akademik ihtiyaç ve beklentileri en yüksek düzeyde karşılamalıydık. Konseptimizi oluştururken ayrıcalıkların okulu olmayı hedefledik. Mekanlarımız da kaliteden konfordan maksimum hizmet veriminden ödün vermedik. Ortaya drama salonundan bale salonuna, buz paten pistinden dart odasına kadar mekan çeşitliğinin yanı sıra hijyenik lavabolardan, aydınlık ve ferah galeri boşluğu iç açıcı yemek salonundan kendi mutfağımıza kadar gerçekten gururlandığımız bir eser ortaya çıktı. Eğitim kadronuz hakkında bilgi alabilir miyiz? Konseptimiz az sayıdaki öğrenciye en yüksek hizmeti sunmak. Bir anlamda VIP kurum olmak. Tabi ki bu konsepte asıl enstrüman olan eğitim kadrosu ister istemez yüksek beklentilere karşılık gelecek düzeyde olmalıdır. Ülkemizde herkesin mezun olup öğretmen etiketi ile iş aradığı ama bu adayların hepsinin gerçek bir öğretmen beklentilerine karşılık geldiğini söylemek mümkün değil. Kadromuz bu açıdan ince eleyip sık dokuduğumuz süreç sonunda oluştu. Kadromuza iki yönden baktık. Sınav odaklı ortaokul ve lise grubumuz için sınav deneyimi yüksek eğitimcileri bir araya getirdik. Bunu en iyi ifade eden dershane deneyimi olan aynı zamanda kurumsallık geçmişine de sahip eğitimciler. 12 SAYI 33 Ön okulumuz ve ilkokulumuzda ise takım ruhuna ve kurumsal geçmişe sahip öğretmenlerimizi bir araya getirdik. Tabiki bu sürecimizi gerçekleştirirken görüşmeler , sunumlar , örnek dersler, zümre gözlemleri gibi kurumsal basamaklarımızdan da adaylarımızı geçmesi gerekti. RÖPORTAJ Öğrenimin yanı sıra öğrencileriniz için bir çok sosyal aktiviteler düzenlediğinizi biliyoruz. Bunlar hakkında bilgi verir misiniz? Eğitim ve öğretim faaliyeti yapıyorsanız ana malzemenizin insan olduğunu hep göz önünde tutmalısınız. Her insan ayrı bir dünya kendine özgü özellikleri ile ayrı bir malzemedir. Bu sizi her öğrencimiz tek öğrencimiz anlayışı ile kişisel odaklı programlamalara dikkat etmenizi gerekli kılıyor. Dinamik sınıf ortamını esnek ve çeşitli mekan ve uygulamalarla destekledik. Öğrencimiz sınıfına sabitlenmiş bir öğrenme sürecinden uzak sınıf dışı öğrenme ortamları ile yetenek ve becerilerine uygun bir eğitim öğretim süreci yaşamaktadır. Akademik derslerimizi destekleyen teknolojik donanımımız üç boyutlu sinema salonumuz , laboratuvarlarımız, kişisel öğrenme taleplerinin dikkate alındığı bireysel etütler, akademik sürecimizin köşe taşlarıdır. Mutlu insan öğrenir. Buna inandığımız için öğrencilerimizi mutlu edecek zengin aktiviteler uygulamaktayız. Bale salonu, dart salonu , drama salonu, satranç sınıfı, buz pateni, zeka oyunları odamız, yaşam becerileri evi, ayrıcalıklı mekanlarımızdandır. Spor salonumuz , tiyatro ve konferans salonumuz , kafeteryamız, resim , müzik ve görsel sanatlar atölyemiz öğrencimizin hizmetindedir. Okçuluk yüzme gibi sportif keman , piyano gibi enstrüman çalma, ebru , takı tasarımı robotik gibi sanatsal bilimsel uygulama, gibi bir çok program ve uygulamalar kulüpler sosyal etkinlikler ve ders dışı kurslar aracılığıyla öğrencimize sunulmaktadır. Onur Koleji olarak yeni şubelerin projeleri söz konusu mudur? Onur Koleji aynı anda bir çok şube ile ani çoğalma taraftarı değildir. Evet yeni projelerimiz şubelerimiz planlandı ve süreç içinde uygulamaya koyulacak. Fakat standartlarımız yüksek olduğu için bir şubenin planlanması ve kurulma sürecini titizlikle takip etmeniz gerekmektedir. Mekanın lokasyonu iyi edüt edilmeden lansmanını profesyonelce hazırlamadan şubeleşmeye gitmemekteyiz. Eryaman’da arsamızı aldık. Projemizi hazırlanmasına başladık. 2016- 2017 yılında hayata geçirecek şubemizin müjdesini şimdiden verebiliriz. Son olarak okurlarımıza ve özellikle anne babalar için söylemek istedikleriniz nelerdir? Eğitim bir toplumun yenilenme ve ilerleme sürecinde temel lokomotiftir. Böylesi hayati öneme sahip olan eğitim ve öğretim faaliyetinde ilgili tüm paydaşlar hassas ve dikkatli olmak zorundadır. Biz kendi çocukları torunları da bu sürecin içinde olan insanlarız. Özellikle çocuklarının eğitimi için sıklıkla karar değiştiren sorunlarla uğraşmaktan yorulan ve okul beklentisi daima düşüren anne ve babaların temel hareket noktası doğru eğitim doğru bir kurumda sağlanır. Gelecek seçimizi eğitim temelinden etkiliyorsa ki etkiliyor bunda okul seçiminin de payını doğru değerlendirmeliyiz. Yanlış bir seçim zincirleme olarak toplumu etkiler. Anne ve babalar çocuklarının eğitimi konusunda kesinlikle seçici hassas ve talepkâr olmalılar. Kurumların doğru değerlendirmeli. En iyi okul yakın okuldur anlayışını sorgulamalılar. Çocukları için talep ve beklentilerinin arkasında olmalılar. Eğitimde hata yapma lüksü olmadığı gibi yapılanların göz ardı edilmesinin de haklı gerekçesi olamaz. Bunun için veliler şeffaf kurumlar tercih etmeliler. Kadro , alt yapı , anlayış program her yönden incelenmeli akla yatmayan konular sorgulanmalıdır. Sıradan bir alışverişte bile ince eleyip sık dokurken çocukları konusunda hassa davranmaktan hiç vazgeçmesinler. Toplumsal değişim süreci içerisinde eğitim sistemi ve özel okullardan kısaca bahseder misiniz? Eğitim dinamik ve sürekli gelişen değişen yaşayan bir olgudur. Ve öyle bir etkiye sahiptir ki toplumun temel yapı taşlarını etkiler. Bu itibarla eğitim meselesi toplum meselesidir. Özel ya da kamu kurumları bu sorumluluk ve bilinçle hareket etmelidir. Özel okul yönünden baktığımızda kurumlarımız Milli Eğitim Bakanlığı’nın denetimi ve gözetimi altında olan ve 5580 Sayılı Kanun gereğince kurulup yönetilen eğitim öğretim müesseseleridir. Bu kurumlar faaliyetlerini sadece kazanç sağlamak için düzenlemezler. Türk Milli Eğitiminin kalitesini yükseltmek, gelişmelerine fırsat ve imkân verecek yatırımlar ve hizmetler yapmak üzere faaliyetlerini sürdürürler. Ayrıca T.C. Anayasasının 42. Maddesinde “Özel ilk ve orta dereceli okulların bağlı olduğu esaslar devlet okulları ile erişilmek istenen seviyeye uygun olarak kanunla düzenlenir” denmektedir. Onur Koleji’ne devam eden öğrenci okulun hayatına kalite kattığına inanmaktadır. Öğretmenlerimiz öğrencilerinin ihtiyacı olan bilgileri doğru verdiği konusunda güven sağlamaktadır. Bu okulda en iyi okul iklimi karşılıklı güven ve saygıdır. Öğrencilerimiz okul eğlencelidir diyorsa bundan mutlu oluruz. Oluşan okul kültürü ile Onurlu olmak Onur Kolejinin öğrencisi olmak bir markaya dönüştüğünde işimizi hakkıyla yapmış olacağız. SAYI 33 13 RÖPORTAJ İ ey m v e s ’ ’ e m v u kı ş ‘ ‘A e v İ yor s Röportaj: Burcu DEMİRSOY METİN ÖZÜLKÜ Romantik şarkıların bestecisi denilince aklımıza gelen ilk isimler arasında hep O vardı. ‘ ‘Yaptığım bestelere gelince yalnızca kendi hayatım ilgili değil bütün çevremde olan biten herşey beni etkiliyor’ ’ 16 SAYI 33 Romantik şarkıların bestecisi denilince aklımıza gelen ilk isimler arasında hep oldunuz. Albüm çalışmalarınıza ara verdiğiniz dönemlerde dahi bu hiç değişmedi. Bunun sırrı nedir? Albüm çalışmalarınıza neden bu kadar uzun soluklu ara verdiniz? Aslında albüm çalışmalarına hiç ara vermedim ama işin mutfağındaki yoğunluğumuzdan, başka sanatçı arkadaşlarımızın albümlerini yaparken kendi albümlerimizi biraz aksatmış gibi durduk. Fakat bu nisan ayı ortalarında güzel bir sürprizle sevenlerle buluşacağız RÖPORTAJ Herhalde karakterimle ilgili birşey. Aşkı ve sevmeyi seviyorum. Yaptığım bestelere gelince yalnızca kendi hayatım ilgili değil bütün çevremde olan biten herşey beni etkiliyor. Bence bugünkü Türkçe pop müziğin atasıdır. Birçok ilke imza atmıştır. Ve ömrünün son anına kadar yeni şeyler üretmek ve topluma birşeyler katabilmek için uğraşmıştır. Bugünkü gençliğin, onun yaptıklarının farkında olmadıklarını düşünüyorum. muş olacağız. Düzce ekonomisine can vereceğine inandığımız bir diğer projemiz ise “Uluslararası Kongre ve Fuar Merkezi Projesi.” Kültür ve sanat şehri olma yolunda ilerleyen Düzce için heyecan verici bir proje olduğunu düşündüğümüz “Uluslararası Kongre ve Fuar Merkezi Projesi” ile Düzce’nin uluslararası kongrelere, fuarlara ev sahipliği yapmasını amaçlıyoruz. Uluslararası Kongre ve Fuar Merkezi’nin yanında Medya Center, Bilim Merkezi ve 15.000 kişilik büyük Metin Özülkü Büyük Orkestrasını kurdunuz. Çalışmalarınız ve ekibiniz hakkında bilgi verir misiniz? Metin Özülkü Orkestrası aslında 7-8 senedir var. Bütün TV yarışma programlarında, özel günlerde Metin Özülkü Orkestrasını seyrettiniz. Ama bu sene, uzun yıllardır beraber çalıştığımız müzisyen arkadaşlarımızla birlikte dünya ve Türk müziklerinden örneklerin yer aldığı nefis bir sahne repertuar hazırladık. Ve televizyon projelerinde yer alan orkestramızı sahneye taşımaya karar verdik. Özel Kanalların bilhassa özel müzik kanallarının açılmasıyla birlikte,Türk pop müziğinde de gelişme yaşandığını söyleyebiliriz sanırım.Bununlar birlikte ‘’Bir başka gece’’ gibi TRT yapımı kaliteli müzik eğlence programlarının yaşamını sürdüremediğini gördük. Bunu neye bağlıyorsunuz? Sanat toplumların aynasıdır. Sosyal anlamda bütün konularda halkımızın geldği nokta, sanattaki gelişmeleride artılarıyla eksileriyle yansıtır. Bu durumun sebeblerini sosyolojik olarak incelersek sorunun cevabını bulabiliriz. Sizce Türk Müziğine katkı sağlayan en değerli müzisyenlerimiz kimdir? O kadar değerli isim varki. Bestecisi, söz yazarı, aranjörü yorumcusu saymakla bitmez Yakın bir tarihte kaybettiğimiz bir döneme damga vuran sanatçımız Erol Büyükburç’un Türk pop müziğinde yeri nedir? Babam, müzik hocam, hayat hocam ve sahne arkadaşım. Daha 7 yaşındayken onun sahnesinde mandolin sonrada bass gitar çalarak müzik kariyerime başladım. O dönemleri yaşadığım ve gördüğüm için Erol Büyükburç’un müziğe ve hayata bakış açısı çok farklıydı. Türkçe sözlü pop müziği başlatan adamdır. SAYI 33 17 RÖPORTAJ Bence bugünkü Türkçe pop müziğin atasıdır. Birçok ilke imza atmıştır. Ve ömrünün son anına kadar yeni şeyler üretmek ve topluma birşeyler katabilmek için uğraşmıştır. Bazı TV kanalların da müzik yarışmaları yapılıyor. Bu yarışmalardan çıkan başarılı sanatçı örnekleri çok az. Sizce yarışmalar amacına ulaşıyor mu? Bence bunun en büyük sebebi hemen meşhur olma isteği, teknolojinin ilerlemesiyle birlikte insanların hızlı tüketimi. Ve sizin sorunuzdada belirtiğiniz gibi tek bir şarkı ile patlaması yani alt yapısı olmayan bir başlangıç. 2000’li yıllarda itibaren birçok kanalda yarışma programı seyrediyoruz. Bunları iki taraftan da düşünürsek. Yapımcı için bunlar müzikden daha çok show ağırlıklı programlardı. Eğer reyting iyiyse başarılılardı. Ama katılan yarışmacıların tarafından bakarsak sabun köpüğü gibi meşhur olan birçok genç hafızalardan silindi. Ama hepsini de bir kefeye koymamak gerek. İçlerinde hem görsel hem de ses kalitesine dikkat eden, yarışmacılarının sosyal ve psikolojik hasar görmemesi için ellerinden geleni yapan bazı yapımcılar var. Onların yaptığı programlardan, sayısı azda olsa gençlerimiz çıkıyor. Sizin gibi usta bir sanatçıdan genç arkadaşlara tavsiyeleriniz neler olacaktır? Mutlu evliliğiniz ile örnek çiftler arasındasınız. Mutlu evliliğin sırrı sizce nedir? Ben tekrar dünyaya gelsem yine müzikle ilgilenirdim çünkü çok seviyorum. Gençlerimizede naçizane tavsiyelerim. Sabılı olmaları, duygulu olmaları ve çok sevmeleri. Ayrıca bıkmadan usanmadan ve yılmadan çalışmaları. Elbet bir gün bir kapı aralanacaktır, ve bu kapı aralandığında siz hazır olmalısınız. Sevgi, saygı, huzur ve beklentilerin mümkün olduğu kadar ortak bir noktada buluşabilmesi.Bütün bunların oluşması içinde gerektiği zaman bireylerin özel çaba gösterebilmesi çok önemlidir. Gün geçmiyor ki yeni bir sanatçı yeni bir albüm çıkmıyor. Bunların hemen hemen hepsi tek bir şarkı ile patlıyor ve kısa bir süre içinde unutuluyor. Bunu neye bağlıyorsunuz? Eda Hanım ile birlikte tekrar düet albümü düşünüyor musunuz? Tabiki düşünüyoruz. Nisanda çıkacak albümde ayrı ayrı 2 parça seslendiriyoruz. 1-2 sene içinde düet 18 SAYI 33 yapıcağımız bir albümde düşünüyoruz, ama sahne programlarımız ve hayatımız hep düet. Volkan ve Baran ikizlerinizle beraber hayata bakış açınızda değişiklik oldu mu?Çocuklarınızın sanata karşı bir ilgisi var mı ? Volkan ve Baran evliliğimizin 16. yılında hayatımıza girdi. Tabi evin düzeninden tutun, hayatımızda birçok şey değişti. En başta hayattaki beklentilerimizin 1. Sırası onlar oldu. İkisinin de müzikle arası çok iyi. Yaklaşık 4 senedir solfej ve piyano eğitimi alıyorlar. Kendi çaplarında söz yazıyorlar beste yapıyorlar. Bu da hem annelerini hemde beni çok mutlu ediyor. METİN ÖZÜLKÜ SANAYİ Sanayi ve Kalkınma Bakanlığı kuruluyor AK Parti’nin seçim beyannamesinin ayrıntıları ortaya çıktı. Gümrük ve Ticaret ile Ekonomi, Sanayi ile Kalkınma Bakanlıkları birleştirilecek. Kalkınma icranın içine girecek 7 Haziran seçimleri öncesinde siyasi partiler tek tek seçim beyannamelerini açıklamaya başladı. AK Parti de seçim beyannamesiyle ekonomide yeni bir modeli hayata geçirmeye hazırlanıyor. Önümüzdeki dönemde Türkiye ekonomisi 4 ana kolon üzerinde yükseltilecek. Bu model için kalkınma ve sanayi ağırlıklı bir dizi reform hamlesi yapılacak. Ekonomiyi taşıyan kolonlar, “kalkınma, istihdam, sanayi-ticaret ve Ar-Ge” olacak. Bu çerçevede bakanlıkların yapısı da değişecek. Kalkınma için farklı bakanlıklarda çalışan birimler yeni kurulacak bakanlıkta birleşecek. Ekonomide en önemli değer olan insan kaynağı için eğitim ve Ar-Ge özel olarak ele alınacak. Tüm ekonominin önceliği sanayide sıçrama ve yenilikçilik olacak. AR-GE’YE YENİ BAKANLIK Ekonomideki reform kapsamında bakanlıklar da yeniden düzenlenecek. Bakanlıkların sorumluluk alanla- 20 SAYI 33 rı, daha uyumlu çalışma ve sonuç odaklı planlamayla yeniden ele alınacak. Sanayi ve kalkınma hamlesi için Bilim, Sanayi ve Teknoloji ile Kalkınma Bakanlıkları birleşecek. Ekonominin bel kemiğini oluşturacak “Sanayi ve Kalkınma Bakanlığı” kurulacak. Kalkınma daha fazla icranın içine girecek. Bilim ve teknoloji alanında ise diğer bakanlıkların içindeki birimleri de kapsayacak ve kamunun Ar-Ge yükünü üstlenecek yeni bir bakanlık kurulacak. GÜMRÜK-EKONOMİ BİRLEŞECEK Ekonomi Bakanlığı da yeniden ele alınacak. Gümrük ve Ticaret ile Ekonomi Bakanlığı tek çatı altında birleştirilecek. İç ve dış ticaret bir bütün olarak ele alınarak daha etkili bir model oluşturulacak. Artık iç ticaret ayrı bir bakanlıkta, dış ticaret ayrı bir bakanlıkta olmayacak. Gümrük bir bakanlık alanından çok, güçlü bir destek birimi haline getirilecek. Bu birim, ekonomik kurumlar kadar güvenlik birimleri ile yoğun koordinasyon içinde olacak. BALTIK ÜLKELERİ MODELİ AK Parti iktidarlarının 12 yılda gerçekleştirdiği yükselişte büyük rol oynayan “kazanımın eğitime yatırılması” prensibi daha etkili uygulamaya geçecek. Ar-Ge yükünü üstlenecek yeni bakanlık, bilim ve teknoloji alanlarını da bünyesine alacak. Yatırım ve kalkınma odaklı yaklaşım, teknoloji ve istihdam odaklı gündemle desteklenecek. Eğitimde Fatih Projesi ve akıllı tahta uygulamalarının ileri seviyeye taşınması, teknoloji öncelikli müfredat uygulanması, basit yazılım dili ve programlamanın üniversitelerden önceki aşamalarda öğretilmesi ile yazılım alanında sıçrama yapılması öncelikli hedefler arasında olacak. Özellikle Baltık ülkelerindeki gibi bilişim teknolojilerine önem veren bir planlama hayata geçirilecek. ENFLASYON HERKESİ ŞAŞIRTTI HABER Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) martta yüzde 1,19, Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yüzde 1,05 arttı. Yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 7,61, yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 3,41 oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, mart ayı itibarıyla 12 aylık ortalamalara göre tüketici fiyatları yüzde 8,7, yurt içi üretici fiyatları yüzde 8,03 arttı. Beklentiler AA Finans Enflasyon Beklenti Anketi’ne katılan ekonomistler, TÜFE’de martta yüzde 0,86 artış öngörmüşlerdi. Ankete katılan 21 ekonomistin yıl sonu enflasyon beklentileri en yüksek yüzde 8, en düşük yüzde 5,9 aralığında yer almıştı. Bu arada, şubatta TÜFE yüzde 0,71, Yİ-ÜFE yüzde 1,2 artmıştı. Yıllık enflasyon ise söz konusu ayda TÜFE’de yüzde 7,55, Yİ-ÜFE’de ise yüzde 3,10 olarak gerçekleşmişti. Zam şampiyonu karnabahar Tüketici fiyatları bazında mart ayında en yüksek fiyat artışı yüzde 31,31 ile karnabaharda gerçekleşti. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, fiyat artışında karnabaharı yüzde 30,59 ile sivri biber, yüzde 23,89 ile portakal izledi. Fiyatı en çok artış gösteren diğer ürünler arasında yüzde 22,21 ile beyaz lahana, yüzde 21,25 ile patates, yüzde 15,67 ile yer fıstığı, yüzde 12,57 ile yurt dışı bir hafta ve daha fazla süreli turlar, yüzde 9,42 ile ayva, yüzde 9,36 ile zeytinyağı, yüzde 9,32 ile LPG dolum ücreti, yüzde 9,17 ile muz yer aldı. En çok salatalık ucuzladı Geçen ay fiyatı fazla düşen ürünlerin başında ise salatalık geldi. Martta salatalığın fiyatı yüzde 17,86 düştü. Bu ürünü, yüzde 16,50 ile kabak, yüzde 6,52 ile erkek kazağı, yüzde 5,72 ile kadın botu, yüzde 5,60 ile erkek yünlü kaban, yüzde 5 ile erkek ceketi, yüzde 4,90 ile kadın çizmesi, yüzde 4,68 ile kadın hırkası, yüzde 3,67 ile kadın kazağı izledi. SAYI 33 21 RÖPORTAJ ALİ UĞURHAN UĞURLU ALİ UĞURLU FİAT ANA BAYİ YÖNETİM KURULU ÜYESİ 22 SAYI 33 Fiat sıfır araç kampanyalarınız hakkında bilgi alabilir miyiz? Öncelikle ziyaretiniz ve gerçekleştirdiğiniz röportaj için teşekkür ederim. 1987 Ankara doğumluyum. Lisans eğitimimi 2009 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat bölümünde tamamladıktan sonra İngiltere’de işletme bölümü yüksek lisansı yaptım. Ardından aile şirketlerimizden, Fiat Ana Bayi olarak hizmet vermekte olan Ali Uğurlu A.Ş ‘de çeşitli görevlerde bulundum. Şu anda aynı şirketin genel müdürü pozisyonundayım. 1930’lu yıllardan bu yana çeşitli sektörlerde ticaretle uğraşan bir ailenin 4. nesil üyesi olarak ticaret hayatına girmiş bulunmaktayım. Firmamız 13 bin metrekare kapalı, 3 bin metrekare açık alanda, 150 çalışanıyla, Fiat marka sıfır araç satış ve servisi, kaporta, boya, toptan yedek parça, sigorta ve 2. el araç satışı konularında hizmet vermektedir. Geçmişinde sıfır model Fiat ticari araç sahibi olan müşterilerimize 1000TL’ye kadar araç kaskosu hediye ediyoruz. Ticari taksilere özel Linea modelimizde %8 indirim uyguluyoruz. Bu oran yaklaşık 5000TL’ye varan indirim sağlıyor. Kobi ve esnaflara yönelik ticari araçlarda %4 ve %6 arasında indirim kampanyamız da bulunuyor. Ayrıca nakliye firmalarına, çeşitli gıda bayilerine ve Denizbank ile ortaklaşa emlak ofislerine yönelik de kampanyalarımız var. Gecen yıllara göre sıfır araç satışları hakkında kıyaslama yapabilir misiniz? Otomobil ve hafif ticari araç satışları geçen yılın ilk 3 ayına göre yaklaşık %50 civarında bir artış gösterdi. Bu oranı belirttikten sonra 2014 yılının ilk çeyreğinin otomotiv yetkili satıcıları için zorlu geçtiğini de söylemek gerekir ki sağlık bilgi vermiş olalım. Bildiğiniz gibi 2014 yılında BDDK’nın yaptığı uygulamalar nedeniyle kredi kullanım oranının düşmesi, faizlerin artması ve yıla ÖTV zammı ile başlamamız o dönemki satışları çok olumsuz etkilemişti. Dolayısıyla bu yıl ilk çeyrekte böyle bir artış bekleniyordu. Tabi bunda bir önceki seneden ertelenmiş taleplerin ve kurdaki dalgalanmaların da etkisi var. Dövizdeki dalgalanma müşterilerde, olası fiyat artışı öncesinde aracı erkenden alma yönünde bir eğilim sağladı. Bu yılın ilk çeyreğini 2013 yılının ilk çeyreğiyle kıyasladığımızda ise %13’lük bir artış söz konusu. Fiat sıfır araçlar için oluşturduğunuz kredileriniz hakkında bilgi alabilir miyiz? RÖPORTAJ Uğurhan Bey okurlarımız için öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Ticari araçlarda 24.000TL, 24 ay, sıfır faiz veya 60.000TL, 36 ay, %0.79 faizli kredi seçeneği sunuyoruz. Otomobillerde ise 20.000 TL 20 ay sıfır faizli kredi kampanyamız bulunuyor. Sıfır araçlarda kaç yıl garanti veriyorsunuz? Ducato aracımızın garantisi 2 yıl sınırsız kilometredir. Ducato dışındaki araçlarımıza mekanik 3 yıl ya da 150.000 km (hangisi önce biterse) garanti veriyoruz. Ayrıca tüm araçlarımızda 3 yıl boya, 8 yıl da paslanmazlık garantisi var. Müşterilerimize 150.000 km sınırı geçerli olmak kaydıyla 1 veya 2 yıl daha garantilerini uzatma imkanı da sunuyoruz. SAYI 33 23 RÖPORTAJ Sizce sıfır araçlarda devletin uyguladığı vergi oranı yüksek mi? Bu oran satış rakamlarınız üzerinde etkili midir? Sıfır araçlarda devletin motor hacmine ve aracın mahiyetine göre uygulamış olduğu kademeli bir vergi sistemi bulunmakta. Özel Tüketim Vergisi olan bu vergi, Fiat marka araçlarda genelde otomobilde %45, ticari araçlarda ise %15 oranında gerçekleşiyor. Bunun yanında yüzde 18 katma değer vergisi de mevcut. Devletimiz cari açık konusunda bazı önlemler almak amacıyla ithal mal yoğunluğunun bulunduğu sektörlerde diğer sektörlere nispeten yüksek vergilendirmeler uyguluyor. Bu yüksek oranlar ve satışlar üzerinde mutlaka olumsuz bir etki oluşturuyorlar. Daha önceki yıllarda uygulanan vergi indirimleri satışlarımızda ciddi artışlar yaşanmasını sağlamıştı ve eski model araç sahiplerini sıfır araç almaya teşvik etmişti. Fiat araçlarının ülke içinde üretimi hakkında bilgi verebilir misiniz? Yedek parça üretimi ülke içinden destekleniyor mu? Fiat marka araçların %40’ı yerli üretimdir. Markamız geçen sene iç pazarda 92.000 adetlik bir satışa ulaştı ve bunun %84’ünü Bursa fabrikada üretilen modeller oluşturuyor. Bu da demek oluyor ki sattığımız her 5 arabanın 4’ü yerli üretim. Doblo , Fiorino , Linea ve Pratico modellere ait olan yedek parçaların büyük çoğunluğu Tofaş tarafından imal edilmekte ve bir kısmı ise dünya çapında isim yapmış global firmalardan tedarik edilmektedir. Dolayısı ile iç pazara destek olunmakta, bulunabilirlik ve temin sürecinde sorun yaşanmaksızın kaliteli ve uygun fiyatlı parça nihai tüketiciye ulaştırılmaktadır. Diğer araç markalarıyla kıyaslayınca pazarın yüzde kaçına sahipsiniz? Bunun artırımı için uyguladığınız çalışma politikanız hakkında bilgi alabilir miyiz? Fiat markası pazarda %12’lik bir paya sahip. Biz de bayi olarak 2014 yılında yüzde 5’lik bir penetrasyona sahip olduk. Bu payı artırmak adına yakın zamanda piyasaya çıkan ve yılın son çeyreğinde çıkması beklenen yeni modellerimiz mevcut. Yılbaşında lansmanı yapılan sınıfının en çok satılan aracı olan Doblo yeni yüzüyle satışa sunuldu. Yine lansmanı yakın zamanda yapılacak 500 ailesinin yeni üyesi 500X B-SUV segmentinde daha güçlü ve çok daha geniş bir kitleye hitap eder hale gelecek. Yılın son çeyreğinde ve 2016 yılının ilk çeyreğiyle çıkacak yerli modellerimizle pazarda daha güçlü bir pozisyon hedefleniyor. Sıfır model Fiat ticari araç sahibi olan müşterilerimize 1000TL’ye kadar araç kaskosu hediye ediyoruz. Ticari taksilere özel Linea modelimizde %8 indirim uyguluyoruz. Bu oran yaklaşık 5000TL’ye varan indirim sağlıyor. Kobi ve esnaflara yönelik ticari araçlarda %4 ve %6 arasında indirim kampanyamız da bulunuyor. Ayrıca nakliye firmalarına, çeşitli gıda bayilerine ve Denizbank ile ortaklaşa emlak ofislerine yönelik de kampanyalarımız var. 24 SAYI 33 RÖPORTAJ Mazot ve benzin arasındaki makasın giderek daralması sıfır araç satışlarında ne gibi bir etki yaratıyor? Bölgenizdeki müşteri profili kimlerden oluşuyor? En çok ilgi gören modeller hangileri? Benzinli araçlar bu daralma sayesinde öncekine kıyasla daha çok tercih edilir hale geldi. Ancak bizim ürün gamımızdaki araçların ticari ve dizel ağırlıklı olması nedeniyle bu durumun araç satışlarımızı çok fazla etkilediğini söyleyemeyiz. Genel tabloya baktığımızda petrol fiyatlarındaki düşüş ilk çeyrekte dizel araç payında hafif bir düşüş oluşturdu denebilir Müşteri profilimizi ağırlıklı olarak esnaf, küçük ve orta ölçekli şirketler oluşturmaktadır. Dolayısıyla, en çok ticari araç modellerimiz talep görmektedir. Faaliyet bölgemizi ise sırasıyla Keçiören, Altındağ, Mamak, Çankaya ve Yenimahalle ilçeleri oluşturmaktadır. Tercih edilen modellerimiz arasında Doblo ilk sırada yer alıyor. Doblo modelini ise Linea, Fiorino ve Ducato takip ediyor. Sıfır araçların periyodik bakım ücretleri hakkında okurlarımıza bilgi verebilir misiniz? Müşteri memnuniyeti için bayiinizin yapmış olduğu özel uygulamalar var mı? Orijinal yedek parça kullanılarak eğitimli personel tarafından yapılan periyodik bakım ücretlerimiz araçların motor gücüne göre değişiklik göstermekle birlikte yaklaşık olarak 400 TL ile 600 TL arasında değişiklik göstermektedir. Müşteri memnuniyetinin en başta bilinçli ve eğitimli personelle daha sağlam oluşturulacağını Yılın ilk çeyreğindeki ikinci el piyasasıyla ilgili genel bir değerlendirme yapabilir misiniz ? Bildiğiniz gibi aralık ayı sıfır araç satışlarının zirve yaptığı aydır. Bu nedenle 2 el araç satışlarının nispeten düşük olduğu, araç parkındaki stokların arttığı bir dönem olur. 2015 yılının ilk çeyreği, ocak ayı yüksek stok maliyeti ile geçti. Şubat ve mart aylarında talep artışı ile stoklarımızı önemli ölçüde azalttık. İkinci el araç satışları için yaptığımız yatırımlar ve ikinci el plazamız, geniş 2. el portföyümüz, müşterilerimize sunmuş olduğumuz kampanyalı kredi desteği, 2. el araç garantisi ve firmamıza olan güven 2015 ilk çeyreğinde ön görmüş olduğumuz hedefleri yakalamamızda önemli rol oynamıştır. Bu durumun şirketimizi, Ankara’da ikinci el konusunda iddialı bir pozisyona getirdiğini söyleyebilirim. düşünüyoruz. Bu nedenle Tofaş eğitimlerine ek olarak kendi bünyemizde mutfaktan satışa, servisten sigortaya tüm personelimizin beden dili ve motivasyon eğitimleri almasını sağladık. Bayimize ulaşan müşteri şikayetlerini en kısa sürede değerlendirerek ilgili birimlerle işbirliği içerisinde çözüme ulaştırıyoruz. Gerektiği noktada müşteri ilişkileri sorumlusu ve ilgili birim müdürü müşterilerimize aktif ziyaretlerde de bulunuyorlar. Ayrıca birimler arası müşteri bilgi akışının kolaylığını sağlamak ve müşterilerimizin en rahat ve hızlı şekilde ilgili tüm birimlerden hizmet alabilmesini kolaylaştırmak adına 2014 yılı itibariyle yeni bir yazılım geliştirmekteyiz. Bu program sayesinde müşteri portföyünü daha güncel ve aktif tutup, şirket içi tüm verilere hakim olacağız. Şirket içi bilgi bütünlüğü bize daha iyi bir yönetim ve hedef planlaması için yol gösterecektir. SAYI 33 25 RÖPORTAJ n a r i N l a s n Ü n ü ün Sektör m ik iyi z l ü a M en ener B G Hür 28 SAYI 33 RÖPORTAJ SAYI 33 29 Subliminal Tehlike projeniz hakkında bilgi alabilir miyiz? RÖPORTAJ 14 ağustos 2014 ‘te Niran Ünsal Farkındalık ve Uyanış kapsamında Niran Ünsal Sivil Hareketi olarak bilinen başlattığım bir uyanış projesidir Niran Ünsal Farkındalık ve Uyanış Projenizi oluşturdunuz. Peki sizin hayatınızdaki uyanış ne zaman oldu ve bu uyanışı oluşturmanızın nedeni neydi? Bu farkındalığı oluşturmamın nedeni; Türkiye ‘de sanat kisvesi altında medya da ya da sanal medya da yoğunlukla kullanılan erotik pornografik materyallerin sıklıkla her alanda işleniyor olmasıdır. Medyadaki yazılı, görsel ve işitsel basın bunun içerisine izlediğimiz reklamlar diziler klipler, çizgi filmler bunların hepsi maalesef subliminal içeriklidir. Subliminal mesaj yanı ; başka bir objenin içine gömülü olan bir işaret ya da mesajdır ve normal insanın algısı limitlerinin altında kalmak, o anda fark edilmemek üzere tasarlanmıştır. Türkiye ‘de sanat kisvesi altında erotizmin ve pornografik şiddetin çok yoğun biçimde kullanıldığını görüyorum. 14. Ağustos 2014 benim , ailemin ve türk örf ve adetlerimize tamamen uzaktan olan ama bize içten içe aşılanmaya çalışan bu mesajlar için artık taşma noktam olmuştu.tizmin pornografinin şiddetin çok yoğun bicimde kullanıldığını görüyorum ve artık bu rahatsızlığımın tasma noktası ıdı. 14 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ‘a Ulusal Algıyı Koruma Yasası projenizi sundunuz. Sunduğunuz yasa projesinin içeriği ve oluşum sürecinden bahseder misiniz? BBu yasa onaylandığı ve tüzüğü girdiği anda artık çocuklarımızın eline rahatlıkla bilgisayarları verebileceğiz. Ailemizle utanmadan televizyon programlarını, reklamları ve klipleri izleyebileceğiz. Utanmadan diyorum dikkatinizi çekerim. Sayın cumhurbaşkanımıza 48 sayfadan oluşan yasa taslağı hazırladık. Türkiye’nin önde gelen akademisyenleri 2003 yılında bu taslağı hazırladılar aslanda. Bu proje meclise kadar o yıllarda geldi. Fakat ülkemin o dönem ki kargaşası sonucunda maalesef ki bu yasa taslağı ötelendi. Biz ekibimizle ile ve Sayın akademisyenlerimiz ile birlikte oluşturulan bu taslağı tozlu raftan indirdik güncelleyerek doğru kişiye Sayın Cumhur- 30 SAYI 33 başkanımıza sunduk. ‘Ahlaklı ve düzgün siyaset yapan tek isim; Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır. RÖPORTAJ Sunmuş olduğunuz yasa taslağına Sayın Cumhurbaşkanımızın tepkisi nasıl oldu? Türk toplumunu ilgilendiren projemiz ile 7 aydır uğraşıyorum. Mücadelem zor ve ağır. Cumhurbaşkanımız ile olan görüşmemiz çok olumlu ve verimli geçti. Desteklerini bizden esirgemeyeceklerini dile getirdiler. Cumhurbaşkanımız çok zarif ve sağduyulu bir insan. Siyaset yapan bir çok siyasetçimiz var fakat ülkemde ahlaklı ve düzgün siyaset yapan tek bir isim var o da Sayın Tayyip Erdoğan dır. Ülkemizde çok büyük devrimlerin altına imza atmıştır. Kendisine ve eşi Emine Hanım ‘a sevgi ve saygım sonsuzdur. Reis, usta, başkan... gönülden gelen kutsal en güzel tanımların tek sahibidir. Savunduğum davam da yanımda olduğu ve desteklerini esirgemediği için sonsuz minnettarım kendilerine. Peki ileride sizi siyasette görecek miyiz? Ben çok açık söyleyebilirim ki siyasetten anlamıyorum. Siyaseti seviyorum ve yakından takip ediyorum ama bu demek değil ki içerisinde yer alıyım. Siyaset gerçekten çok zor ve meşakkatli bir zanaat. Herkes en iyi olduğu işi yapmalı. Ben bestelerimi yapıyım sanatımı düzgün ve ahlaklı icra edebileyim. Tek gayem bu. Nü Müzik Yapım Organizasyon ‘u kurdunuz. Müzik piyasasında ihtiyaç olduğunu düşündüğünüzden kurduğunuz şirketinizi sizden dinleyelim? Müziğe 8 yaşında Trt İzmir radyosu çocuk korosu daha sonra ileri koro çok sesli koro ile Türk Musikisi üzerine eğitimler aldım. İlk sahne deneyimim 91 yılında oldu. 100 ‘ün üzerinde bestem var. Türkiye2nin bir çok önemli yorumcusuna beste verdim. 1995-2006 yılları arasında bir çok firmayla albüm yaptım. Maalesef müzik yapım şirketleri birlikte iş yapacağı yorumculara birçok vaatlerde bulunuyorlar ve bunun sonucunda sözleşme imzalatıyorlar. O sözleşmenin yılı bitse dahi geçerlilik süresi bitmiyor. Böylelikle icra ettiğiniz ve bestelediğiniz şarrkılar5 üzerinde bile hak talep ede- mediğiniz gibi köle izohara muamelesi görüyorsunuz. Firmalarla aramda yaşadığım sıkıntılar sonucunda 2006 yılında 42 bin dolar ‘a özgürlüğümü satın aldım. Ben bizim sektörün hür generaliyim.. Peki ileride sizi siyasette görecek miyiz? Babam Ahmet Canevi ile Hafız Burhan kardeş çocukları idi. İstanbul Üsküdar da Kuşlu Camiinde çok uzun yıllar müezzinlik yapmıştır. Ailem akrabalarım Kuran-ı Kerim ‘i Arapça okurlardı. Ben böyle güzel yürekli insanların arasında yetiştim. Tabiki tasavvufla yakından ilgileniyorum. Çocukluğumda İzmir ‘de başörtülü hanımlarımızla şapkalı beylerimiz yolda karşılaştıklarında birbirlerine selam verirlerdi. Şimdi maalesef açıklığın adı özgürlük kapalılığın adı yobazlık oldu. Böyle düşünen ve yaşayan zihniyeti kınıyorum. Dünyada hala ülkeler arasında dahi sınırlar varken sınırsız özgürlük diye bir tanım ve yaşayış bizim hayatımızda yer alamaz. Dil, din, ırk, mezhep ayırmaksızın lazı, çerkez’i, kürtü, abazası, boşnağı aklınıza gelebilecek aklınıza gelebilecek bütün kültür ve inançlarla renkli bir mozaiğimiz var. Kendi özümüze köklerimize birlik ve beraberlik içinde devam ederek yaşamalıyız. SAYI 33 31 RÖPORTAJ Eşarp size çok yakıştı bunu gördük. Peki tamamen kapanmayı düşünüyor musunuz? Örtünmek Allah’ın ayetidir. Bunu hayatıma geçirmeyi tabiki düşünüyorum. 38 yaşındayım ve dört tane evlat sahibi bir anneyim. Dünya ya gelen her yavrum benim hayata ve yaşantıma dair farkındalığımı arttı. Çocuklarım bana çok şey kattı. Hepimiz ölümlüyüz geriye ne bırakacağız. Sanata ve insanlığa dair bunu sorgulamaya başladım. Dostluklarım maalesef beni hayal kırıklığına uğrattı. Ben sanat için soyunma dediğim gün yanımda uzaklaşacak kadar acizleşen arkadaş dost bildiklerim. Sanat için soyunun deseydim beni alkışlarlardı. Artık dünya çapında bir yarışma olan Miss World Güzellik yarışmasında bikinili defile kaldırıldı buna sebep olarak biz onların dış görüntüleriyle değil onların düşünceleriyle ilgilenmeyiz diyerek bir karar alındı. İşte bu bir devrimdir. Aynı devrimi sektörel bazda da biz gerçekleştirmeyi istiyoruz. ‘Kendi işimin hem işçisi hem de patronuyum Ben müzik sektörünün hür generaliyim.’ 32 SAYI 33 Aileniz ile birlikte köy evine yerleştiniz. Şehrin kalabalığından uzak durmayı mı tercih ediyorsunuz? RÖPORTAJ Ben her zaman sakin ve sesiz bir hayat tercih ettim ve öyle yaşadım. Çok gürültülü bir hayatın içinden geldim. 38 yaşındayım ama ruhum yaşlanmış gibi hissediyorum. Yine de içimdeki çocuk tarafımı öldürmemeye çalışıyorum. Hayatın getirdiği olumlu ya da olumsuz her şeyi tevekkül ederek yaşamaya çalışıyorum. İnancımızı kaybetmeyerek, dürüst yaşayarak, ahlaklı ve düzgün yaşamaya çalışıp yaşadığım her şey Rabbimdendir diyorum. Sıkıntılar üzüntüler her şey insan için mesela ben babam vefat ettiği gün sahneye çıkmak zorunda kaldım acımı dahi yaşayamadan. Ama yine de sabır ettik şükrettim. Nefsimi içimde öldürmeye çalışıyorum. Allah’ım nefsimizi ayak altı etmeyi nasip etsin herkese. 4 çocuk sahibi olmak kariyerinizi etkiledi mi? İlk iki çocuğumda annem ve anneannem hayattaydı. Dolayısıyla iki çocuğumun büyümesi sürecinde biraz daha rahattım. Şimdi ise bebeklerimin büyümesinde en büyük yardımcım sağ olsunlar eşim ve kıymetli ailesidir. Uzun süredir aileme ve evlatlarıma vakit ayırdığım için albüm çalışmam olmadı. Ama yakın zamanda çalışmalara başlayacağız. * Röportajımıza ve çekimlerimize ev sahipliği yapan Mavi Tuna’ya ve sahibi Metin Gülbahar’a teşekkür ederiz Röportaj: Burcu DEMİRSOY Fotoğraflar: Serkan GENÇTÜRK SAYI 33 33 RÖPORTAJ Memleketimi çok seviyorum. Van benim sevdam. Şirketlerimde 3.200 kişiye iş verdim Türkiye’yi ve Van’ı büyütme mücadelesinde daha çok ter dökmek istiyorum. Van’a, yurduma; iş,aş, huzur getirmek istiyorum Bu,evlatlarıma bırakacağım en güzel miras olacak. Paraya, şöhrete ihtiyacım yok Van’ın kaderini değiştirecek, refahı büyütecek bir katkım olursa, dünyalar benim olur . Özel ekiplerle, uzmanlarla Van üzerine sorunları ve çözüm yolları üzerine çalışıyoruz. Çünkü hayali ‘Van Canavarı’na değil projelere ihtiyacımız var. Ahmet FİDAN İş Adamı Röportaj: Burcu DEMİRSOY Fotoğraflar: Serkan GENÇTÜRK “VAN CANAVARI’NA DEĞİL, PROJEYE İHTİYACIMIZ VAR” 36 SAYI 33 Ahmet Fidan kimdir? Neden siyaset? Memleketimi çok seviyorum. Van benim sevdam. Şirketlerimde 3.200 kişiye iş verdim.. Türkiye’yi ve Van’ı büyütme mücadelesinde daha çok ter dökmek istiyorum. Van’a, yurduma; iş,aş, huzur getirmek istiyorum. Bu, evlatlarıma bırakacağım en güzel miras olacak. Paraya, şöhrete ihtiyacım yok. Van’ın kaderini değiştirecek, refahı büyütecek bir katkım olursa, dünyalar benim olur. Özel ekiplerle, uzmanlarla Van Somut olarak neler olabilir?. Projelerinizde neler yer alıyor? üzerine ; sorunları ve çözüm yolları üzerine çalışıyoruz.Çünkü hayali ‘Van Canavarı’na değil, projelere ihtiyacımız var... Sınır ticaretinin kapsamı genişletilecek. Bunu Ankara’da önemli bir mesele olarak iletiyorum yetkili mercilere 2)İhracata konu olacak üreKentinizin en önemli sorunları nelerdir? Özel ekiplerle, uzmanlarla timi teşvik edeceğiz. Burada üretilen , bize özgü ürünlerden katma çalıştığınızı söylediniz biraz açar mısınız? değer yaratmamız lazım. Bal bizim balımız, bunu Türkiye’ye tanıtacak entegre tesisleri getirmeliyiz. Önce, iş ve aş meselesini daha iyi noktaya taşımalıyız. Van’ın nüfusu 3) İnci kefalini ticari bir ürün olarak işleyip satışı yapmalıyız 4) YY Üni1.5 milyona doğru gidiyor. Ak Parti çözüm projesiyle, huzurla, istikrar- versitesi’nin TEKNOKENT’ini cazip hale getirmeliyiz 5) Tekstilkent’i la, turizmle bölgeyi önemli bir noktaya taşıdı. 10 yıl öncesine göre 6-7 canlandırmalı, büyütmeliyiz. kat büyüdük. Huzur ortamı tesis edildi. Bu kök saldığında, artık bizi 6)İhratacatımız 2013’te 30 milyon doları geçti. Ve ilk kez 1.7 milyon kimse tutamaz. İşte bu noktada, akademisenlerden, bürokratlardan, dolarlık kısmını ,tarım ve ormancılık ürünlerinden elde ettik. Bunu büsiyasal iletişimcilerinden oluşan bir ekiple proje üretiyoruz. yütmeliyiz.İhracatı çeşitlendirmeliyiz. Sınır ülkelerle daha büyük ticaret hacmi hedeflemeliyiz. İlk hedef 3 yıl içinde 250 milyon dolara çıkarmalıyız. 7) Erciş’e Organize Sanayi Bölgesi kazandırmalıyız. RÖPORTAJ Vanlıyım. Burada doğdum burada okudum. 13 çocuklu bir ailenin evladıyım. İlkokul, ortaokul ve liseyi Van’a bitirdim. Nahçıvan Devlet Üniversitesi’nde Mimarlık Fakültesi’nden mezunum. Kurduğumuz aile şirketleri, hizmet sektöründe faaliyet gösteriyor. Şu anda 3.200 sigortalı personelimiz var. Evli ve 4 çocuk babasıyım. Bu yıl nasıl bir beklentiniz var ? Turist sayısı ne olur? Bu yıl çok şükür harika başladık. Ocak’ta Van’a 55 bin turist geldi Geçen yıla göre yüzde 20 artış var,aylık bazda. Bu yıl 1 milyonu geçeceğiz inşallah. 5 yıl içinde hedef 3 milyon turist. Buna göre planlama yapıyoruz. Turizm altyapısı , turistik tesisler, nitelikli personel yetiştirme, restorasyon, inanç turizmi gibi önceliklerimiz olacak. Ayrıca Van Kalesi çevresindeki eski Van’ın tarihi mirasını yeniden canlandıracak projeler üzerinde çalışıyoruz. Turizme önem veriyorsunuz anlaşılan. Nedir kentteki son turizm hareketliliği? Biliyorsunuz, bacasız sanayidir turizm. Her hane, turizmden payını alır. Çocuk kartpostal satar, ablası nakış işler, abisi taksicilik yapar, annesi yoğurt yapar, baba otelde iş bulur... Böyle zincirleme olumlu etkileri olur. Şimdi çok iyi gidiyor maşaallah. 2004 yılında 178 bin kişi gelmişti. Bunun 18 bini yabancıydı. 10 yıl içinde bu rakamı 5 kat büyüttük. Geçen yıl Van’a gelen turist sayısı 847 bine çıktı. Bunun içindeki yabancı turist sayısı 187 bini buldu. Yabancı turistte 10 kat büyüme var. Bu muazzam bir gelişme. Bu Ak Parti’nin barış için sürdürdüğü kararlı adımlarla oldu. Önce OHAL’i kaldırdık, yol kesmelere son verdik, seyahat etme özgürlüğü sağlandı. Yasaklara son verdik, yatırım yaptık, yol yaptık. İnkar politikaları sona erdi, kardeşlik iklimi geldi bölgeye. SAYI 33 37 RÖPORTAJ Van AMATEM’i daha etkin hale getirmenin yanında gençlerimizi rehabilite edecek birimler oluşturmayı planlıyoruz! Komşu ülke İran’ın Van’a ilgisi artıyor mu ? Evet, bu çok önemli. Van Shopping Fest Nevruz döneminde çok önemli bir etkinlik olarak göz doldurdu. İranlılar şehrimize akın etti. Van kazandı, misafirlerimiz mutlu ayrıldı kentten. Böyle projeleri artıracağız. Sınır kapısı Kapıköy’ün modernize edilmesi var önümüzde..Yetmiyor. Burada memur takviyesi ve fiziki iyileşmeler yapacağız. Ankara’da takipçisi oldum, Bakanlığa bu konuda resmi başvuru yaptım. Başkale’den Gelincik sinır kapısı açılması için çalışmalar var bunu hızlandıracağız. Çaldıran’dan da Çili sınır kapısı açılması planlanıyor. Bunları önemsiyoruz, takipçisi olacağım. Van hayvancılıkta bir zamanlar liderdi. Şimdi durum nedir? Hayvancılıkta bir dönem en önemli 3 kentten biriydik. Terör ve çatışma ortamı vurdu hayvancılığı.. Şu anda canlı hayvan zenginliği olarak Türkiye’nin 5.büyük şehriyiz. Canlı hayvanlarımızın değeri; Erzurum, İzmir, Balıkesir ve Konya’dan sonra 5.sıradayız. Terör nedeniyle canlı hayvancılık doğudan batıya kaydı. Biz yine birinci sıraya çıkmalıyız. Et işleme tesislerine önem vereceğiz. Teşvik ve prim sistemi hayata geçirilecek. Sosyal konularda neler var gündemenizde? Van uzun süre göç aldı, büyüdü ve nüfusu 1 milyon 100 bine çıktı. Sonra göç vermeye başladı. Türkiye’nin en büyük 19.’uncu iliyiz. Böylesine hareketliliğin yaşandığı, dönemsel olarak müthiş değişimin gözlendiğiı kentte gençler mağdur oldu. Yüzlerce genç, komşu ülkelerden getirilen uyuşturucu ile tuzağa düşürüldü. Madde bağımlılığı hızla arttı. Başlama yaşı 14, maalesef.. Ve ortalama yaş 23. Bir yılda binden fazla genç tedai için AMATEM’e başvurdu. Bununla mücadele edeceğiz. Van AMATEM’i daha etkin hale getirmenin yanında gençlerimizi rehabilite edecek birimler oluşturmayı planlıyoruz. Eğitim dünyası ve aileleri birlikte hareket etmek için buluşturacağız. Gençlere, becerilerini göstereceği kurslar açacağız. Spor yapmalarını teşvik edeceğiz 38 SAYI 33 RÖPORTAJ Kent halkı ne talep ediyor? Ekipleriniz neler tespit etti? Evet halkın nabzını tutmaya özen gösteriyoruz. Kentte, ilçede, köyde arkadaşlarımız kendilerini tanıtmadan, dostca gündemi öğrenmeye çalışıyor. Halk, vergi terkini istiyor. Deprem sonrası borçlarını ödeyemiyorlar. Sıkıntı var. Sakarya depremi sonrası çıkarılan kanun gibi bir kanun çıkarmamız şart. TOKİ borçları da var. Nisan 2015’te başlayacak ödemelerde ayda 8 milyon TL ödenmesi gerekiyor. Van’dan bu paranın çıkması, şehri, ekonomiyi olumsuz etkiler. Geri ödemelerin yeniden yapılandırılması gerekiyor. Kentin, esnafın, deprem sonrası TOKİ’den konut alanların böyle bir süreye ihtiyacı var. Borcu ötelemeyiz. Bu konuda Van’ın da özel bir ilgiye ihtiyacı var. Kentin nefes alması, sosyal problemlerin en aza inmesi için bunlar çok önemli. Ankara’ya bu sorunların çözümü için gitmeyi istiyorum. AHMET FİDAN KİMDİR? Vanlıyım. Burada doğdum burada okudum. 13 çocuklu bir ailenin evladıyım. İlkokul, ortaokul ve liseyi Van’a bitirdim. Nahçıvan Devlet Üniversitesi’nde Mimarlık Fakültesi’nden mezunum. Kurduğumuz aile şirketleri, hizmet sektöründe faaliyet gösteriyor. Şu anda 3.200 sigortalı personelimiz var. Evli ve 4 çocuk babasıyım. SAYI 33 39 GEZİ GEZMEK BRÜKSEL bahane LEZZET sahane Brüksel yeme-içme açısından Avrupa’nın en zengin şehirlerinden birisi ve şanı Dünya’ya yayılmış fazlasıyla ürünleri var... Brüksel şehir içi ulaşımın oldukça kolay sağlandığı bir şehir. Geniş bir metro hattına sahip olmasının yanısıra şehir merkezindeki çoğu yere yürüyerek rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Şehir hakkında ilk izlenim olarak şehrin Avrupa’nın bir kavşak noktası olduğunu söylemek fazlasıyla mümkün. Fransızca ile Felemenkçe’nin iki ana dil olduğu Belçika’nın başkentinde her milletten insan görmek oldukça doğal, metrolarında farklı milletlerden insanların konuştuğu birbirinden farklı diller kendinizi Brüksel’de dışarıdan gelmiş bir yabancı değil tam tersine bu kavşaktaki insanlardan herhangi biri gibi hissedip şehrin havasına bir anda adapte olmanızı sağlıyor. Bulunduğum dönem içinde (Şubat ayının ilk günleri) fazlasıyla rüzgarlı ve kar yağışlıydı, bu mevsimde gidecek olanların her türlü donanımla gelmesi oldukça gerekli. 2015 42 SAYI 33 GEZİ Şehrin merkezi Grand Place( Gross Markt) Cathedral of Our Lady Öncelikle Brüksel’e Türkiye’den nasıl erişebileceğinden başlayalım.Brüksel’e İstanbul üzerinden Pegasus ve THY’nn uçuşlarıyla erişilebiliyor. Pegasus Brüksel’e daha uzak olan(otobüsle bir saat) Charleroi Havaalanı’nı tercih ederken Türk Hava Yolları daha yakın olan (otobüsle ve trenle ortalama 25-30 dk) Brüksel Havaalanı’nı tercih ediyor. Charleroi Havaalanı’ndan gelecekler Bruxelles-Midi’ye giden otobüsü (17 euro) kullandıktan sonra metro (2 euro- 4 dk) ile şehrin merkezi Grand Place’e geçebilir. Brüksel Havaalanı’ndan gelecekler ise 12 numaralı otobüsle (2 euro) veya tren vasıtasıyla ( 8 euro) Bruxelles-Schuman’a eriştikten sonra metro ile şehrin merkezine geçebilir.Brüksel şehir içi ulaşımın oldukça kolay sağlandığı bir şehir. Geniş bimetro hattına sahip olmasının yanısıra şehir merkezindeki çoğu yere yürüyerek rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Şehir hakkında ilk izlenim olarak şehrin Avrupa’nın bir kavşak noktası olduğunu söylemek fazlasıyla mümkün. Fransızca ile Felemenkçe’nin iki ana dil olduğu Belçika’nın başkentinde her milletten insan görmek oldukça doğal, metrolarında farklı milletlerden insanların konuştuğu birbirinden farklı diller kendinizi Brüksel’de dışarıdan gelmiş bir yabancı değil tam tersine bu kavşaktaki insanlardan herhangi biri gibi hissedip şehrin havasına bir anda adapte olmanızı sağlıyor. Bulunduğum dönem içinde (Şubat ayının ilk günleri) fazlasıyla rüzgarlı ve kar yağışlıydı, bu mevsimde gidecek olanların her türlü donanımla gelmesi oldukça gerekli. Kalacak yer konusunda ise oldukça fazla seçenek mümkün, ulaşımın kolaylığı da gözönüne alındığında şehrin merkezinde olmayan oteller veya hosteller de Brüksel’de tercih edilebilir. Kalacak yer olarak şehrin kuzeybatısında Jette bölgesinde(Simonis durağından metroyla şehir merkezine ulaşım 15 dk) bir oteli tercih ettim ve oldukça memnun kaldım.Temel bilgilerden sonra biraz daha şehrin içine girip gezmeye başlayabiliriz. Şehrin merkezi Grand Place, diğer adıyla Gross Markt çevresinde şekillenmiş pozisyonda. Grand Place şehir kulesinin ve 300 yıllık tarihi binaların çevrelediği oldukça görkemli bir meydan, ve turistlerin en uğrak yeri. Meydanda yüzlerce fotoğraf çekinen turiste rastlayabilirsiniz. Grand Place’den ufak bir yürüyüşle şehrin sembolü Manneken Pis ( işeyen çocuk) heykelini görebilirsiniz. Heykelin kökenine dair oldukça rivayet mevcut ve bildiğim kadarıyla ciddi bir kaynak bulunamamakta, o sebeple kökenini sorduğunuz insanların hepsinden birbirinden oldukça alakasız yanıtlar almanız oldukça olası. 2015 SAYI 33 43 GEZİ Brüksel yeme-içme açısından Avrupa’nın en zengin şehirlerinden birisi ve şanı Dünya’ya yayılmış fazlasıyla ürünleri var. Öncelikle patates kızartmasından başlayalım. Normalde “French Fries” denilen patates kızartmasına “French” ekinin gelme sebebi bu, çünkü patates kızartması Belçika menşeili aslında. Şehrin her bölgesinde adım başı binbir çeşit sosla patates kızartması satan dükkanlar bulabilirsiniz, genelde büyük bir külahın içinde patates ve yanında soslarla servis ediliyor. Denediklerim arasında dükkan olarak diğerlerine göre daha salaş olmakla beraber mükemmel bir tada sahip olan Rue Di Midi sokağındaki Manneken Frites’i önerebilirim. Patates kızartması ve soslar Brüksel’de kaçırılmaması gereken şeylerden biri Rue Di Midi Grand Place’e Yakın olmasının yanısıra şehrin en zevkli sokaklarından birisi, oldukça uzun olan bu sokakta ikinci el çizgi roman satan mağazalara, Erkin Koray plaklarına kadar geniş koleksiyonlara sahip plakçılara rastlayabilirsiniz. Midye ( Moules Frites) 44 SAYI 33 Brüksel Çikolataları GEZİ Ve tabii ki, Brüksel’e tatile gelmeden önce araştırma yapan herkesin karşılaşacağı ilk şey, çikolatalar. Çok fazla çikolata seven biri olmamama rağmen söyleyebilirim ki cidden çok lezzetli ve binlerce çeşit çikolataları var ve burada adım başı çikolata dükkanlarına rastlamak mümkün, ve aynı zamanda bir çoğunda içeride fotoğraf çekmek yasak. Her yerde çikolata dükkanı olduğu için tavsiyem birkaç yerde denedikten sonra almaya karar vermeniz. Klasik bir seçim olmakla birlikte en çok Godiva’yı öneririm, ama benim tatlı zevkimin çok da iyi olmadığını da belirtmeden geçemeyeceğim. Zevkime güvenmediğim bir diğer konu da waffle. Brüksel sokaklarında yürürken waffle kokusuna alışacaksınız. Waffle Factory bu konuda nam salmış bir firma ama, çevremdeki insanların da fikirlerini ekleyerek Dandoy’u öneririm. Brüksel, Türkiye ile karşılaştırdığımızda Avrupa’nın çoğu yerinde olduğu gibi bizim için çok da “mükellef” olmayan bir kahvaltı kültürüne sahip, ancak Dansaert’teki Le Pain Quotiden’e gitmenizi şiddetle öneririm. Özellikle kahve, marmelat ve reçellere ilgisi olanların burayı kesinlikle kaçırmaması lazım. Brüksel’de müzeleri gezmek isterseniz, Brussels Pass kullanmanız size oldukça yararlı olacaktır, bu kart ayrıca şehir içi ulaşımda ve bazı restoranlarda indirimli olarak ödeme yapmanızı sağlıyor. İnternet üzerinden satın almak için http://visitbrussels.be/bitc/front/content/displayDetail/group/CONTENT/id/529.do sitesini kullanabilirsiniz. Ve son olarak Brüksel’in diğer bir sembolü olan Atomium’a gitmenizi şiddetle öneririm. Şehir merkezinden metroyla Heyzel durağına giderek erişilebilir. 1958 yılında bir fuar için Andre Waterkeyn tarafından tasarlanmış , demirin kristal kafes yapısından esinlenerek dokuz çelik kürenin birleştirilmesiyle oluşturulmuş bu yapı sadece 6 ay durması planlanırken şu anda Brüksel’in sembolü haline gelmiştir. Kürelerin arası geçişlerin yürüyen merdivenlerle sağlandığı bu müzeden tüm Brüksel’i rahatlıkla izleyebilir, aynı zamanda uzay çağına gönderme yapan geleceğe dair tasarım sergilerinde birbirinden ilginç eserlere rastlayabilirsiniz. Brüksel sembolü Atomium SAYI 33 45 RÖPORTAJ Röportaj: Burcu DEMİRSOY Fotoğraflar: Serkan GENÇTÜRK BAŞAK ÖZKİŞİ ODYOLOJİ VE KONUŞMA BOZUKLUKLARI UZMANI İşitme kaybı,zamanla oluşturduğu gibi doğuştan da var olabilen kişinin tüm hayatını etkileyen bir hastalık türüdür. Sahibken bize ait olan zenginliklerimizin farkına varmadığımız gibi maledef duyma duyumuzun da kıymetini bilemiyoruz. İşitme engelli kişiler duymadıkları içinkonuşma yetilerini de gün geçtikçe kaybediyorlar. Dilleri parmakları,sesleri ise parmak işaretleri oluyor. Ama artık bize parmaklarda önce sesinize yönelin diye Odyoloji ve Konuşma Bozuklukları Uzmanı Sayın Başak Özkişi var. Peki bu yöneliş nasıl olmalıdır? İşitme kaybı etkenleri nelerdir?Hastalık süresi kaybı etkenler nelerdir? Hastalık süreci nedir? Biz sorduk Başak Hanım bilgi ve tecrübelerini aktardı. Keyifli okurlar. 46 SAYI 33 Başak Hanım okurlarımız için sizi tanıyabilir miyiz? RÖPORTAJ 4 Temmuz 1982’de Diyarbakır’da doğdum. Lisansımı Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde İşitme Engelliler Öğretmenliği bölümünde tamamladım. 2010-2013 yıllarında Gazi Üniversitesi bölümünden mezun oldum. Diyarbakır’da İşitme-Konuşma Bozuklukları olan çocuklarla bir yıl süreyle çalıştım. Ankara ‘da işaret dili eğitimlerine katıldım ve özel bir merkezde işitme engelli çocukların rehabilitasyon sürecinde işitme-konuşma üzerine terapiler yaptım. Türkiye Odyoloji ve Konuşma Bozukları Derneğinde aktif alarak görevime devam etmekteyim. Sahibi olduğum işitme cihazı uygulama merkezinde, duyma ve konuşma sorunları ile ilgili yetişkin ve çocuk hastalara hizmet vermekteyim. Odyoloji ve Konuşma Bozuklukları Uzmanı olarak `Odyoloji` nedir? Odyoloji işitme ve denge ile ilgili çalışmaların yapıldığı , işitme ve denge kayıplarının tespit ve rehabilitasyonuyla ilgilenen bilim dalıdır. Odyologlar derneği hakkında bilgi verir misiniz? Odyologlar, master (bilim uzmanlığı) yada doktora (bilim doktorluğu) lisansı almış olan profesyonellerdir. Ülkemizde yaklaşık 40 yıldır üniversitelerin bahsettiğimiz programlarını tamamladıktan sonra elde edilen bu unvan , 2012 yılından itibaren üniversitelerin lisans programlarına yerleşerek odyolog ünvanı alınabilmektedir. Odyoloji konuşma ses uzmanları derneği İstanbul merkezli olarak 1995 yılında kurulmuştur.2003 yılında Ankara merkezli oarak çalışmaya başlamıştır.Yeni dönem başkanımız Özlem Konukseven hanım beraberlğinde odyoloji nedir tanıtmak, yaygınlaştırmak ve üniversitelerde bilgilendirme faaliyetleri ile genç odyolog arkadaşlarımız için çalışmalarını sürdüren bir dernektir. Odyoloji ve Konuşma Bozuklukları Uzmanı olarak `Odyoloji` nedir? Odyoloji işitme ve denge ile ilgili çalışmaların yapıldığı , işitme ve denge kayıplarının tespit ve rehabilitasyonuyla ilgilenen bilim dalıdır. SAYI 33 47 RÖPORTAJ İşitme kaybının tipinin ve derecesinin tespiti , orta kulak koklear , retrokoklear patolojilerin ayırıcı tanısı , vestibüler sistemin değerlendirilmesi işitme taraması , uygulaması endüstri odyolojisi alanında işitme taraması ve gürültü tespiti çalışmaları , işitme cihazı uygulamaları , rehabilitasyon koklear implant aday değerlendirme , rehabilitasyon süreci programlama ve takibi bilgilendirme ve danışmanlık. İşitme kaybı tanılanan hastaları nasıl süreçler beklemektedir? İşitme kaybı oluşum zamanı olarak 3 ayrı dönem vardır : a) Doğum öncesi b) doğum esnası c) Doğum sonrası Doğum sonrası dönem için yüksek ses , ototoksik ilaçlar , kulak enfeksiyonları gibi nedenleri sayabilirim. Erken tanı ve rehabilitasyon tedavisi her hastalıkta olduğu gibi işitsel sorunlarda da önem kaydediyor mu? Tanı alan hasta öncelikle işitme cihazı uygulaması alabileceği,bünyesinde uzman odyolog bulunan doğru cihaz uygulaması yapabilecek,güvenilir olması çok önemli olan bir merkez seçmelidir.Sonrasında psikolojik ve bilşsel olarak alışma ve kabullenme süreci başlar.Ülkemizde hastalar işitme kaybının derecesine göre rehabilitasyon merkezlerinede yönlendirilebilirler. Erken tanı işitme kaybının ilerlemesinin kontrol altına alınarak tıbbı medikal müdahalede , ve daha önemlisi duyduğunu anlama zorluğunun önüne geçmek için oldukça önemlidir.Hastalar duyduğu sesleri ayırt etmekte güçlük çekerken,erken tanı ve erken rehabilitasyon tedavisine başlayan hastalar anlama zorluğunu en alt seviyede yaşarlar. 48 SAYI 33 RÖPORTAJ İşitme engelliler kendi içinde doğuştan işitme engelli ve sonradan işitme engelli olarak ayrıldığını biliyoruz. Peki konuşma ihtimali olarak hangi grubu daha sanslı buluyorsunuz? İşitme kaybı ile tanılanan hastaların, ne zaman işitme kayıplı olduğu kadar işitme kaybından etkilenme dereceleride önemlidir.İşitme kaybında her iki grupta sözlü iletişim sağlayabilir.Tabi bunun için ne zaman tanılandıkları, işitme kaybı teşhisinden sonra uygun cihazla cihazlandırılmış olmaları,rutin takiplerinin yapıldığı merkezin donanımı,rehabilitasyon süreci oldukça önemlidir.Sonradan işitmesini kaybetmiş ve İşitme kaybından uzun süre etkilenen bir hasta doğru cihazlandırılıp,rehabilitasyon eğitimini doğru alamamışsa erken tanı alıp doğru tanılanan doğuştan işitme kayıplı bir hastaya göre dil gelişiminde ve telafuzunda yetersizlikler yaşayabilir. Son olarak eklemek istediklerinizi alabilir miyiz, lütfen? Ülkemizde sağlık güvencesi olan her hasta işitme cihazı ve rehabilitasyon süreçlerinde ücretsiz destek alabilmektedir.Bununla ilgili doğru uzmanlara ulaşmak,hastanın işitme kayıplı olarak yaşadığı süreci daha kaliteli yaşaması için oldukça önemlidir. SAYI 33 49 SAĞLIK BAHAR AYLARINDA DEPRESYON RİSKİ YÜKSEK 50 SAYI 33 BAHAR AYLARINDA DEPRESYON RİSKİ YÜKSEK Bahar mevsimi, kişinin psikolojik durumunu da etkiliyor. Bahar depresyonu, mevsimsellik göstermesi dışında genel olarak diğer depresyonlara benzer belirtiler taşıyan bir hastalık. Yetersiz güneş ışığı almanın beyinde bazı kimyasal maddelerin düzeylerini ve dağılımlarını bozduğunu hatırlatan Dr. Bos’un, hem bahar depresyonuyla hem de baharda artan diğer hastalıklarla başa çıkma yolları hakkında söyledikleri şöyle: SAĞLIK zenini olumsuz etkiler. Uyku düzenindeki bu değişiklikler; vücudun yeterince dinlenememesine, sürekli yorgunluğa, konsantrasyon bozukluklarına ve unutkanlığa yol açar. Özellikle yoğun iş temposuna sahip olanlar, stresli kişiler sadece baş ağrısı değil; sırt, boyun, omuz kaslarında ve vücudun çeşitli eklemlerinde ağrılar hisseder” diyor. “Bu hormonlar kişinin vücut ısısı ayarlanması ve uyku-uyanıklık düzeninde önemli rol oynar. Biyolojik saatin bozulması ile kişi depresyona daha açık hale gelir. Güneşli havalarda daha neşeli, kapalı havalarda cansız ve melankolik olan kişilerde, çoğu zaman biyolojik saatte aksamalar söz konusudur. Genetik yatkınlığı olan kişilerde bu durum daha çabuk ortaya çıkar, intihara kadar gidebilir Dikkat, bahar çarpmasın! Kıştan bahara geçiş döneminde, havadaki ısı, nem, basınç, rüzgar gibi etkenlerin ani değişimi, bağışıklık sistemini etkiliyor, bu da hastalıklara yatkınlığı artırıyor. Halsizlik, yorgunluk ve mutsuzluk hissi, tüm vücutta özellikle kaslarda ağrılar, uykuya dalamamak, uyanamamak ve sürekli sıkıntı hali bahar yorgunluğunun belirtileri arasında. Bu da, iş performansının ve hayat kalitesinin düşmesine sebep olabiliyor. Bahar yorgunluğu zannedilen bazı belirtilerin altından kansızlık, hipotiroidi (tiroid bezinin az çalışması) gibi başka hastalıkların da çıkabileceğini belirten Dahiliye Uzmanı Dr. Serap Bos, bu nedenle belirtiler uzadığında mutlaka bir doktora gidilmesi gerektiğini söylüyor. Bahara uyum sağlamaya çalışan vücudun, daha uzun süre gün ışığına maruz kaldığını vurgulayan Dr. Bos, “Gecelerin kısalması ve günlerin uzaması, saatlerin ileriye alınması gibi faktörler vücudun hormon dengesini değiştirerek uyku dü- MİDE HASTALIKLARI DA ARTIYOR Özellikle bahar ve yaz aylarında en sık rastlanan sorunların başında; ülser, reflü ve gastrit gibi mide hastalıkları gelir. Mide ve onikiparmak bağırsağı ülserleri de bahar aylarında daha çok görülür. Nem ve güneş ışığı faktörleri, ülser şikayetlerini artırır. Hazımsızlık sorunu yaşayan bazı hastalarda ise bahar aylarında daha fazla tüketilen çiğ sebze ve meyvenin bu soruna neden olduğu düşünülmektedir. Bazen bu sorunlar mide kanamasına kadar gidebilir. DÜZENLİ BANYO YAPMAK SOĞUK ALGINLIĞINDAN KORUR Mevsim değişikliğine uyum sağlayamayan vücudun soğuk algınlığına yakalanma riski de bahar aylarında yüksektir. Özellikle risk gurubunda bulunan bebekler, 65 yaşın üzerinde olan kişiler, astım dahil kronik akciğer hastaları, kalp ve böbrek hastalıkları olanlar ve bağışıklık sistemini zayıflatan ilaç kullanan hastalar risk grubundadır. Hastalıktan korunmanın yolu bağışıklık sisteminin güçlü tutulmasıdır. Dengeli beslenmek, düzenli uyumak, stresten uzak durmak, spor yapmak, her gün düzenli banyo yapmak ve sigara içmemek en önemli korunma faktörleridir. ALERJİK HASTALIKLARA DİKKAT Bahar aylarında polenlerin ortaya çıkmasıyla beraber alerjik astım ve alerjik rinit de sık görülür. Burun hücrelerindeki alerjik değişimler; burun akıntısı, tıkanıklık, gözlerde yaşarma gibi belirtilere yola açar. Tedavi edilmeyen kişiler çok yüksek oranda (%20 civarında) astıma yakalanabilir. Alerjiyi oluşturan sebebin bulunması durumunda, hedefe yönelik tedavi yapılabilir.” SAYI 33 51 RÖPORTAJ Röportaj: Burcu DEMİRSOY Fotoğraflar: Serkan GENÇTÜRK YAŞAR KAPLAN GAYRİMENKUL YATIRIM DANIŞMANI 52 SAYI 33 Yaşar Bey sizi tanıyabilirmiyiz? RÖPORTAJ 1970 Ankara Güdül doğumluyum. İş hayatıma 24 yaşında bayan ayakkabı ve ayakkabı özel tasarımı yaparak başladım. 17 yıl ayakkabı sektöründe hizmet verdim. Daha sonrasında Nüve Restaurant ve Nüve Gayrimenkul ile hizmet vermeye başladık. Şimdi ise ailemize yeni üyemiz Risus katıldı. Onun heyecanını yaşıyoruz. İncek’te kapalı ve açık düğün salonu yoktu. Var olan ihtiyacı karşılama adına Risus düğün Salonunu hizmete açmaya karar verdik. Yaşar Bey, iş hayatınızdaki başarınızın temelinde yatan aslında gayrimenkul danışmanlığı. Peki yatırımcılar arsa alırken nelere dikkat etmelidirler? Arsa günümüze Türk halkının tercih ettiği yatırım araçlarından biridir. Bunun en önemli nedeni ise; arsanın bitmiş bir gayrimenkule göre daha ucuz ve farklı gelir gruplarına hitap etmesidir. Ayrıca arsa bir çok etkene bağlı olarak gayrimenkul araçları içerisinde çoğunlukla en hızlı prim yapan grubu oluşturuyor. Yatırımcılara önereceğiniz püf noktaları nelerdir? Gayrimenkul danışmanları tarafından yatırımcılara önerilen arsaların fizibilite raporuna dikkat etmelidirler. Tapu sicil müdürlüğünde gösterilen arazinin aynı yerde olup olmadığı sorulmalıdır. Tapu kütüğüne bakarak arsa’nın üzerinde satışla ilgili aleyhte şer ve icra olmadığını kontrol etmelidirler. Satış bedeli emlak beyan değerinin üzerinde yapılmalıdır. Arsa’nın hisseli olup olmadığı sorulmalıdır. Arsa ve arazinin imar durumu da belediye ye sorulması da önemlidir. Mümkün oldukça ana yollara yakın düz ve az eğilimli yola cephesi uzun alanlar tercih edilmelidir. Özellikle belirtmek isterim ki ; Emlak Meslek Odalarına kayıtlı sözleşme olmalıdır ve kesinlikle sözleşmesiz işlem yapılmamalıdır. Satış esnasında hangi belgeler gerekmektedir? Alıcı ve satıcı nüfus cüzdanları, her iki tarafında güncel fotoğrafları ve belediye raiş bedeli alınmak zorundadır. Nüve Gayrimenkul olarak yatırımcıların sizi tercih etmelerindeki en önemli etken nedir Nüve Gayrimenkul olarak ve Gayrimenkul Uzmanı Yaşar Kaplan olarak dikkat ettiğim temel prensibimiz; gayrimenkul satışa çıkarıldıktan sonra satıcı müşterimi satış sürecindeki gelişmelerde konusunda bilgilendirmek temek görevimdir. Böylelikle yatırımcımızın kazancını kendinden daha çok düşünme politikamız ile onun için en doğru hamleleri yaparak, içinin rahat ve güvenli olmasını sağlarız. Cevaplarınız için teşekkür ederiz. 2015 SAYI 33 53 HABER AKYURT 56 SAYI 33 HABER YERİNDEN OYNADI D ünya Kadınlar Günü sebebiyle Belediyemizin düzenlediği konserde Veli Erdem Karakülah ve ünlü şarkıcı Alişan İlçemizdeydi. Ankara ilçeleri içerisinde tek kadın başkan yardımcısı olan Ayla Can konser öncesi konuşma yaptı. Can konuşmasında “8 Mart 1857 yılında Abd’nin New York kendinde başta 16 saatlik çalışma süresi ve düşük ücretler olmak üzere verdikleri ve kan ve gözyaşı ile sona eren mücadelenin yıldönümüdür. O günün mücadelesi adına 1910 yılından beri emekçi kadınlar günü olarak anılmaktadır. 8 Mart dünya emekçi kadınların eşitlik, bağımsızlık, özgürlük politik ve ekonomik haksızlıkların giderilmesinde, cinsel ayrımcılığın sona erdirilmesi, kadınlara uygulanan her türlü şiddetin önlenmesi, saygın yaşam ve insan onuruna yaraşır çalışma koşullarının sağlanması yolunda verdikleri mücadelenin simgesi olduğuna inanıyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle kadınlar gününüzü kutluyor, iyi eğlenceler diliyorum.” Diye konuştu. SAYI 33 57 HABER Konsere katılan ve İlçemizdeki kadınlarla bu günü kutlayan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in eşi ve Sosyal Hizmetler Eğitim ve Yardım Vakfı Onursal Başkanı Nevin Gökçek de konuşma yaptı. Nevin Gökçek kadınların annelik yönüne vurgu yaparak “Vakıf çalışmalarında karşılaştığımız manzaralar, kadınlarımızın zorluklarla evlerini geçindirdiğini, eşlerinden şiddet gören kadınların hayattan kopma noktasına geldiğini, çocuklarının karınlarını doyuramadan yattıkları geceleri bize gösterdi. Elimizden geldiğince her kapıyı çalıp, yardıma ihtiyacı olan kadınlarımıza sosyal ve ekonomik yardımlarda bulunmaya çalışıyoruz. Bu zor koşullardan daha iyi duruma gelen insanlarımız, ailelerimiz oldu. Sizlerin sevgisi, yardımı ve inancıyla bunu başarıyoruz. Hepinizin kadınlar gününü kutluyorum.” İfadelerini kullandı. 58 SAYI 33 HABER K onuşmaların ardından genç kızların yoğun ilgisiyle karşılaşan Veli Erdem Karakülah sahne aldı. O anlarda deyim yerindeyse salon adeta yıkıldı. Merdivenlere taşan izleyiciler oyun havalarıyla kendinden geçip, hep bir ağızdan türkülere eşlik ettiler. Sahnesini tamamlayan Veli Erdem Karakülah, ilgiden ve türkülerini tekrar söylemesini isteyenlerden dolayı sahneden uzun süre ayrılamadı. Konserin asıl beklenen kısmı ünlü şarkıcı Alişan’ın sahne almasıydı. Alişan yeni albümünden parçalar söylediği konserde Akyurtlulara unutamayacakları bir gün yaşattı. Çocuklarla sahnede halay çeken Alişan sahneden ayrılırken yazın halk konserine gelme sözü verdi. Belediye Başkanımız Gültekin Ayantaş’ın eşi Şenay Ayantaş’ın, Nevin Gökçek ve Alişan’a tablo hediye edip ve plaket vermesiyle bu büyük gün son buldu. SAYI 33 59 RÖPORTAJ Veli Erdem Karakülah ‘‘Yaşantımı ve yaşanmışlıklarımı bir ağaç olarak görürsek eserlerimde bunların birer dalı ve yaprağıdır’’ Her eserimin ayrı ayrı bir anısı olduğunu düşünmüyorum. Yaşantımı ve yaşanmışlıklarımı bir ağaç olarak görürsek eserlerimde bunların birer salı ve yaprağıdır. Ankaralı sanatçıların oyun havaları şarkılarındaki şarkı sözleri nedeniyle eleştirilere maruz kaldığını biliyoruz. Konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Ankara oyun havası örf adet ve etik kurallara uygun bir süreçle oluşmuştur.. Yalnız son dönemlerde argo ve bel altı nitelikle anılması ben ve benim gibi eser yazan kardeşlerimizi bu konuyla ilgili bir şeyler yapmaya itmiştir.. Bende Ankara’ya yakışır eserler yapmak için elimden ve gönlümden gelen çabayı gösterdiğimi söylemek isterim. Yakında yeni bir albüm çalışması düşünüyor musunuz? Yeni bir albüm çalışmalarına yaklaşık 1 ay önce start verdik.. Çok güzel bir repertuar hazırladık her kesimin dinleyeceği kendinden bir şeyler bulacağı bir albüm olmasını umut ediyoruz 60 SAYI 33 Veli Bey öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Turizm sektöründen müzik hayatına geçiş sürecinizden bahsedebilir misiniz? Dediğim gibi aldığım eğitimden dolayı turizm işiyle uzun bir süre ilgilendim. En son olarak Ankara da bir otelde resepsiyonistlik yaparken ani bir kararla işi bıraktım. Müzikte mutlu olacağımı düşünüp bu işe baş koydum. Kaç yıldır müzik sektöründesiniz? Aslında kendimi bildim bileli müzik ile ilgileniyorum ama profesyonel olarak 3 senedir diyebilirim Ankaralı sanatçılar içerisinde son zamanlarda en çok ismini duyduğumuz isim sizsiniz. Bu ilgiyi neye bağlıyorsunuz? Öncelikle dinleyenlerime beni sevenlere teşekkürü borç bilirim.. Kendilerine yakın görmeleri yazdığım eserleri benimsemeleri ve değişik bir tarzım ve görüntüm olduğunu bu soruya cevap olarak verebilirim. Ahtım var o nazlı yardan... Belli ki nazlı yar’ın bir anısı var. Şarkının bestecisi olarak hikayesini sizden dinleyebilir miyiz? Her eserimin ayrı ayrı bir anısı olduğunu düşünmüyorum. Yaşantımı ve yaşanmışlıklarımı bir ağaç olarak görürsek eserlerimde bunların birer salı ve yaprağıdır Aslında yazdığım oyun havası adı altındaki eserler çoğunlukla slow olarak yazılmış bestelenmiş oyun havası formatına çevrilmiş eserlerdir.. İlerleyen zaman ne gösterir bilemeyiz Ama işimle ilgili önemli gelişmeler ve değişmeler oluyor.. Bunu da zamanla nasipse hep beraber göreceğiz. Yakında yeni bir albüm çalışması düşünüyor musunuz? Yeni bir albüm çalışmalarına yaklaşık 1 ay önce start verdik.. Çok güzel bir repertuar hazırladık her kesimin dinleyeceği kendinden bir şeyler bulacağı bir albüm olmasını umut ediyoruz. RÖPORTAJ 1987 Ankara doğumluyum ilk ve orta öğrenimimi Sincan da yaptım üniversite yıllarım samsunda geçti. Oradaki eğitimim bittikten sonra Ankara’ya geri dönüş yaptım. Türkiye’nin çeşitli tatil bölgelerinde çeşitli departmanlarda Turizm işiyle uğraştım son 3 senedir de profesyonel olarak müzikle uğraşıyorum Ahtım Var, Balım gibi Ankara havası şarkılarınızın yanında Alda Git gibi de Duygusal şarkıları besteliyorsunuz. İleriki süreçte tarzınızı değiştirmeyi düşünüyor musunuz? Ankaralı sanatçıların oyun havaları şarkılarındaki şarkı sözleri nedeniyle eleştirilere maruz kaldığını biliyoruz. Konu hakkında ne düşünüyorsunuz.? Ankara oyun havası örf adet ve etik kurallara uygun bir süreçle oluşmuştur.. Yalnız son dönemlerde argo ve bel altı nitelikle anılması ben ve benim gibi eser yazan kardeşlerimizi bu konuyla ilgili bir şeyler yapmaya itmiştir.. Bende Ankara’ya yakışır eserler yapmak için elimden ve gönlümden gelen çabayı gösterdiğimi söylemek isterim. Şarkıcı kimliğinizin yanı sıra Ankara Oyun Havası sanatçılarıyla birlikte çekmiş olduğunuz internet diziniz var. “Ankara Kepçe Biz Kazan” dizinin oyuncuları ve genel hikayesi hakkında bilgi alabilir miyiz? Ankara kazan biz kepçe sanatçı abi ve kardeşlerimle beraber ortak projemizdir.. Sefa Özçelik hocamızın bizleri bir araya topladığı birlik ve beraberliğimizi sağladığı bu dizi Hüseyin Kağıt ve kadrosunun başında geçen trajik ve gerçekçi bir konuyu ele almasıdır.. İyi kötü denkleminin hesaplaşmalarını göstermektedir. Nasip olursa sinema filminde de gerçekleri hepimiz izleyip görmüş olacağız. Cevaplarınız için teşekkür ederiz. SAYI 33 61 HABER TÜRKİYE’NİN İLK ENERJİ ÇOCUK MÜZESİ YAPILIYOR Çocukları enerji verimliliği konusunda bilinçlendirmeyi hedefleyen Türkiye’nin ilk Enerji Çocuk Müzesi’nin yapımına başlandı. ENVER ile Ankara Çocuk Müzesi arasında imzalanan protokol çerçevesinde kurulacak merkez, sadece ülkemiz için değil dünya için anlam taşıyor. 62 SAYI 33 YAŞAYARAK ÖĞRENECEKLER HABER Enerji Verimliliği Derneği (ENVER) ile Ankara Çocuk Müzesi arasında, geleceğimizi yakından ilgilendiren çok önemli bir anlaşma imzalandı. Anlaşma çerçevesinde küresel ısınmadan sera gazı etkisine, iklim değişikliğinden enerji verimliliğine kadar birçok konuda öğrenmeyi kalıcı kılmak adına Türkiye’nin ilk Enerji Çocuk Müzesi’nin yapımına başlandı. Söz konusu müze, MTA Genel Müdürlüğü yerleşkesinde yer alan Enerji Park içinde kurulacak. İmza töreninde bir konuşma yapan Enerji Verimliliği Derneği Ankara Şube Başkanı Av. Süleyman Boşça, yaşadıkları mutluluğu şu sözlerle dile getirdi “Çocuklarımızın enerji verimliliği konusunda bilinçlenmesinin tüm dünya için çok olumlu sonuçları olacak. Daha yaşanabilir bir dünya için Türkiye’nin bu ilk projesini hayata geçirmekten gurur duyuyoruz.” Proje yüklenicisi olan Ankara Çocuk Müzesi ve Bilim Merkezi Kurucusu Kubilay Yalçın da törendeki konuşmasında, yaşayarak öğrenmenin önemine dikkat çekti. Yalçın, “Öğrenmenin yaparak, yaşayarak mümkün olduğu çağımızda Enerji Çocuk Müzesi’nin, çocukların farkındalığının arttırılmasına katkıda bulunacak bir proje olduğuna inanıyoruz. Ülkemiz için örnek proje olmasını umduğumuz Enerji Çocuk Müzesi sayısının artması, hepimizin ortak dileği” dedi. SAYI 33 63 RÖPORTAJ Röportaj: Burcu DEMİRSOY Fotoğraflar: Serkan GENÇTÜRK Çalışmış olduğumuz yaklaşık 400 civarı kurumun büyük çoğunluğunu özel sağlık kuruluşları oluşturmaktadır. DR.SAİT SARI MEDDATA YÖNETİM KURULU BAŞKANI 64 SAYI 33 Sait Bey öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? RÖPORTAJ Merhaba 1971 Tarsus doğumluyum. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunuyum. Radyasyon Onkolojisi uzmanlığını aldım. Meddata şirketinin kurucusuyum. Doktorluğu bırakıp neden yazılım sektöründe yer almayı tercih ettiniz? Tarafımdan kutsal bir meslek olarak gördüğüm doktorluğun yanı sıra kendimi yazılım bölümünde de geliştirmek amacıyla Meddata şirketini kurdum. Sağlık sektöründeki bilgi ve tecrübelerimin etkisiyle yazılım sektöründe güzel bir seviyeye geldim. Şirkette daha uzun süre çalışabilmek ve işin koordinasyonunu tam anlamıyla sağlayabilmek amacıyla hekimlik görevimi belli bir süreliğine ara verdim MedData olarak yazılım sektöründeki hedefleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz? Yazılım sektöründe şu an Türkiye’de faaliyet gösteren özel sağlık kuruluşların yaklaşık %25 ine hizmet vermekteyiz. Amacımız bu sayının daha da artırılması ve “Meddata” marka değerinin daha da ileri bir noktaya taşınmasıdır. Aynı zamanda yazılımımızı yeni teknolojilere uygun ve müşteri memnuniyeti üst seviyede bir duruma getirmeyi hedefliyoruz. Türkiye genelinde sağlık sektöründe yazılım sorunları var mıdır? Çözüm önerileriniz nelerdir? Evet. Sağlık Bakanlığı verilerine göre 150 civarı hastane yazılımı mevcut. Bu programlardan birçoğu sadece yazıldığı merkezin ihtiyaçlarına göre şekillenmiş durumda. Bu sebeple merkezlerin yazılımda hareket alanlarının dar olduğunu düşünüyorum. Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nun akredite yazılımlar sistemini devreye aldığında bu sorunların ortadan kaldırılabileceğini düşünüyorum Çalışmış olduğunuz hastaneler genellikle devlet hastaneleri mi yoksa özel hastaneler midir? Çalışmış olduğumuz yaklaşık 400 civarı kurumun büyük çoğunluğunu özel sağlık kuruluşları oluşturmaktadır. Özel sağlık kuruluşlarının da önemli bir kısmını hastaneler oluşturuyor SAYI 33 65 Yazılımsal sorunlar her zaman oluşur. Yaşanılan problemi hızlı şekilde çözecek çalışma ekibiniz var mıdır? RÖPORTAJ Yazılım ve ar-ge ekibimiz çalıştığımız kurum ve kuruluşların talepleri ve mevzuatsal gerekleri hızlı bir biçimde çözmekte ve yani versionları duyurmaktadırlar.Dinamik bir yapı olduğu için tabiki talepler yaşanmakta. Önemli olan bu sorun ve taleplere hızlı çözümler geliştirebilmekte. Ar-Ge ekibimiz bu konuda fazlasıyla hassas ve profesyonel bir çalışma yürütüyor. Çalışma şekilleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz? Meddata Hastane Otomasyon Programımızın satış ve görüşmelerini Satış ekibimiz titizlikle yürütmektedir. Yapılan demo ve görüşmeler sonucu protokoller yapılmakta ve Eğitim Destek ekibimize iletilmektedir. Eğitim Destek Müdürümüz tarafından yapılan analiz ve fizibilite çalışmalarıyla bir proje ekibi belirlenir. Proje ekibi gerekli eğitim ve kurulum çalışmalarını kurum büyüklüğü dikkate alınarak tamamlanır. Program hastanede başlatıldıktan belli bir süre sonra merkeze dönerler. Bu aşamadan itibaren kurumlarımızın tüm sorunlarını çağrı merkezi ve eğitim destek ekibi yerinde veya uzak bağlantılarla çözmektedir. Destek verdiğiniz hastaneler ve polikliniklerde her hastane için ayrı bir ekiniz var mıdır yoksa tek ekip çalışma yaptığınız bütün hastanelere mi bakıyor? Genel olarak desteği Call center ekibimiz yapmakta. Aynı zamanda proje bazında sorumlu personellerimizde bulunmakta ve Tüm ekip koordine bir şekilde çalışmaları yürütmekte. Veri tabanı depolama gibi hassa bir konu üzerinde çalışmalar yapıyorsunuz. Firma çalışanlarınız da güvenilirlik esasını ön planda tutuyor musunuz? Evet. Teknolojik olarak güvenlik üst düzey olacak şekilde server larımızda veriler tutulmakta. Tüm personellerimiz yetkileri dahilinde ilgili birimlere ve dosyalara ulaşabilmekte. Aynı zamanda personel birimimiz gerekli prosedür ve kontrolleri anlık olarak yapmakta. Yazılım dışında hastanelere özel projeler sunduğunuzu biliyoruz. Bu konu hakkında bilgi alabilir miyiz? Meddata hastane Otomasyonu yanı sıra Meddata Pacs, muhasebe entegrasyonları, personel insan kaynakları, web modülleri tabletlere özel uygulama yazılımları ve entegrasyonlarıyla da hizmet vermekteyiz Bünyenizde çalışan toplam eleman sayınız nedir? Bünyemizde 50 personel çalıştırmaktayız. Ancak Türkiye çapındaki iş ortaklarımız ve bölgelerimiz dikkate alındığında toplam personel sayımızı 100 olarak belirtmekte fayda görüyorum. 66 SAYI 33 TEKNOLOJİ Zaman… Sabır… Beceri ve hayal gücü… 3D STUDIO MAX Kısaca bu 4 unsuru bir araya getirirseniz önünüzde engel yoktur! 68 SAYI 33 3D Studio Max şu anda dünyada en çok kullanıcısı bulunan programdır. Diğer programlara göre kullanım kolaylığı ve öğrenmede bulunabilecek kaynak bilgiler açısından oldukça doyurucudur. 3 Boyut dünyasına ilk girdiğinizde karşınıza çıkacak sorulardan biri de “hangi programı kullanmalıyım ?” sorusu olacaktır. TR3D sitesi olarak size bu konuda yardımcı olamayız. kullanmak istediğiniz programı seçecek olan sizsiniz. Çeşitli zamanlarda bu programlarda birbirine üstün olacak yenilikler yapmaktadır, fakat bir sonraki sürümleri çıktığında bu özellikler diğer programlara da eklenmektedir. Programların özelliklerini öğrenmeye başladığınızda çok fazla ortak yönleri olduğunu siz de göreceksiniz. Birbirlerine olan üstünlüklerini anlamanız için ise ileri seviye bir kullanıcı olmanız gerekmektedir. O seviyeye geldiğinizde ise komutları öğrendikten sonra diğer programları da kolayca kullanabilirsinizProgramın şu andaki satıcısı Discreet firmasıdır. Ülkemizde şu anda 3D Studio Max ile ilgili firma ise Sayısal Grafik firmasıdır. firmadan demo sürüm istediğinizde büyük ihtimalle sizi geri çevirmeyeceklerdir Gelişmiş eklenti desteği ve kolay kullanımı ile 3DS Max, 3B modelleme yazılımları arasında en yaygın kullanıma sahip uygulamalardan biridir. Gelişmiş karakter modelleme özellikleri ile oyun geliştiricilerinin gözdesi haline gelmiştir. Film özel efektleri, mimari sunumlar ve endüstriyel tasarım sunumları gibi alanlarda da yaygın olarak kullanılmaktadır.DS Max, parçacık sistemleri, karakter modelleme araçları, hareket yakalama araçları ve gelişmiş denetçiler gibi özellikleriyle tek bir pakette çok sayıda özelliği sunmaktadır. Ayrıca MAXScript adında tümleşik bir programlama dili vardır.3DS Max çok sayıda temel nesneyi hazır olarak sunar. Mimari tasarımlar için de duvar, kapı, pencere ve merdiven gibi bileşenleri ölçülerini kolayca değiştirerek projeye eklemek mümkündür. 3DS Max ayrıca poligonal modelleme, NURBS modelleme, yüzey modelleme gibi teknikleri destekler. 3DS Max’in animasyon kontrolleri ile nesnelerin tüm özellikleri, materyaller, kameralar, ışıklar ve çevre özellikleri zaman içinde değiştirilebilir ve Curves Editor ile tüm bu özellikler üzerinde tam bir kontrol sağlanabilir. Değişken grafiklerinin Bezier eğrileriyle kontrol edilebildiği bu editör ile karmaşık animasyonların üstesinden gelmek mümkündür.Ters Kinematik çözümleyicisi ile birbirleriyle bağlantılı hareket eden objeler arası ilişkiler kolayca çözümlenir ve kare anahtarlama yöntemi ile kompleks mekanizmaların animasyonu yapılabilir. Ayrıca, pozisyon, bakış, yüzey, bağlanma, tutunma ve yönelme kısıtlayıcılarıyla gelişmiş animasyonlar yapılabilir.Animasyon için kullanılabilecek diğer özellikleriyse uzay saptırıcıları ve niteleyicilerdir. Uzay saptırıcıları kendilerine bağlanan objelere, bükme, patlatma, rüzgar ve yerçekimi gibi etkileri uygularlar. Niteleyiciler ise modellemede kullanıldıkları gibi animasyon için de objeleri zaman içinde değiştirmede kullanılabilirler. 3DS Max’in en güçlü özelliklerinden biri de Havoc tarafından yazılan ve pek çok oyunda kullanılan ünlü fizik motoru Rreactor’dür. Reactor ile yerçekimi etkisiyle düşme, esneme, sıçrama gibi fizik benzetimleri yapılabilir. SAYI 33 TEKNOLOJİ 3D Studio Max dünyada en çok kullanılan üç boyutlu grafik ve animasyon programıdır. Üç boyutlu programlar ile filmlerde ve reklamlarda gördüğünüz birçok görsel efekt yapılabilir. Bu alandaki diğer programlardan en çok kullanılanlar Maya , LightWave, SoftImageXSI ‘dir. Bu programların birçok ortak yönü ve birini diğerine üstün kılan ince noktaları vardır. Fakat amaçları aynıdır “Hayallerinizi gerçek dünyaya taşımak”. 69 GEZİ EDREMİT / GÜRE G üre, Balıkesir’in Edremit ilçesine bağlı Edremit Körfezi’nde bulunan küçük bir beldedir. Edremit’e 12 kilometre uzaklıktadır . Beldede yerleşim, MÖ 300’lü yıllara dayanmaktadır. Güre Kaplıcası, Tahtakuşlar Etnografya Müzesi, Pınarbaşı ve Kazdağı Millî Parkı beldenin bilinen yerleridir. Bölge dünyanın en çok oksijen üreten ikinci yeri olan Kazdağı Millî Parkı’ nın eteklerinde bulunması ve Ege Denizi’ ne kıyısı olması sebebiyle turistler tarafından oldukça rağbet görmektedir. Ayrıca ülkemizin dört bir yanından sağlık turizmi için gelen insanlar da bulunmaktadır. Çamlıbel Köyü Çamlıbel Köyü 70 Güre Aqua Park SAYI 33 Kaz Dağları GEZİ Güre Balıkçıları E ge’nin kuzeyinde Marmara denizine doğru uzanan, Çanakkale ile Edremit arasında bulunan Güre huzur dolu bir kaçamak yapmak isteyenlerin ilk uğrayacağı beldedir. Güre’de faaliyet gösteren tüm işletmeler doğal yapının bozulmaması için el birliği yapmaktadır. Doğayla uyuma özen göstermiş Güre’de zeytin ağaçları ile kaplanmış konaklama yerleri herkezin huzur içinde tatil yapabilmesi için tasarlanmıştır. Güre sahilinde bwulunan Termal tesisler yılın 12 ayı konuklarına kaplıca hizmeti vermektedirler. Son yılarda Güre’nin sembolü haline gelen kaplıcalar 10 günlük kürler uygulamaktadırlar.Güre kaplıcalarının şifalı suyu bir çok rahatsızlığa iyi gelmektedir. Güre sahilde bulunan zeytinevi yörede yetişmiş her tür zeytin çeşidi ve zeytinyağını, baharatları bulabileceğiniz Güre zeytin evi adeta bir zeytin müzesi. Kazdağları’nın yeşili sahilde Ege’nin masmavi denizi ile buluşur. Güre Belediyesi’nin yapmış olduğu yürüyüş yolu ile istediğiniz yerden denize girebilirsiniz. Güre çevresinde bir çok doğa güzelliği yer alıyor. Geniş vadiler arasında çam, söğüt, ıhlamur ağaçlarının yoğun bulunduğu bölgelerin başında Pınarbaşı gelmektedir. Pınarbaşı piknik yapabileceğiniz mesire yeri. Pınarbaşı, Güre’ye gelmeden Taşköprü mevkiinden kıvrılarak buraya ulaşabilirsiniz. Güre’de kanyon ve şelaleri keşfetmek yapabileceklerinizden bazıları. Güre sahildeki balıkçılar her sabah erken saatlerde denize açılır ve bölgenin en nefis balıkları tezgahlarında sunarlar. Güre ‘de her yıl Sarıkız şenlikleri yapılmaktadır. Güre amfi tiyatro da ise her yıl ünlü tiyatro grupları sahne almaktadır. Güre her yıl düzenlenen Geleneksel deve güreşlerinede ev sahipliği yapmaktadır. Güre’nin Tahta Kuşlar köyünde Türkiye’nin ilk etnoğrafya müzesi yer almaktadır. Güre’de geceleri, birçoğu eski zeytinyağı fabrikalarında kurulmuş bar, disco ve restauranlarda her tür eğlenceyi bulmanız mümkündür. Güre 11 km. sahil şeridi ile Kazdağları ve Termal kaynakları ile tam bir cennet. Güre, Edremit körfezinde Kazdağları’nın eteklerinde yeşilin mavi ile kucaklaştığı, oksijen cenneti yörenin kalbinde şifalı sıcak ve soğuk suları ile her tür turizm faaliyetine imkan sağlayacak koşullara sahip cennet bir beldedir. Güre, köyden kente dönüşüm yapan şirin bir beldedir. Güre’de tabiat oldukça bonkördür. Yeşili zeytin ağaçları, endemik bitkiler, çam ve köknar ağaçları oluşturur. Güre’de Patlak Çınar, Ağlayan Şelale, Pınarbaşı görülmesi gereken mesire yerlerindendir. Sütüveren Hasan Boğuldu Şelalesi Çamlıbel Çamlıbel Köyü Hasan Boğuldu Güre Beldesi SAYI 33 71 Güre, Çamlıbel Köyü G GEZİ üre nin küçük,sakin ve huzurlu köyü, Bu üç kelime ile anlatabilirim sanırım Çamlıbel Köyü nü.Güre ye yaklaşık 5 km uzaklıktadır.Buraya gitmek için once kavisli dik bir yokuşu geçmek zorundasınız.. Korkmayın !! okadar da zor değil,yokuşu yarıladığınız zaman arkanıza dönün ve bakın,muhteşem bir manzaranın size doğru baktığını göreceksiniz.Edremit in bütün beldeleri ayaklarınızın altın da olacak.Köye doğru yaklaştığınız da bir mezarlık gözünüze çarpacak bildiğimiz köy mezarlığı demek isterdim ama Usta sanatçı büyük tiyatrocu Tuncer Kurtiz in mezarını görene kadar.Mezarına bir su dökmek de bana nasip oldu. İstanbul’daki evinde fenalaşıp hayatını kaybeden Türk sineması ve tiyatrosunun usta ismi Tuncel Kurtiz’in vasiyetini doğrultusunda ailesi, cenazeyi Edremit Devlet Hastanesi’nden alıp Edremit İlçesi’nde, Kazdağları eteklerindeki Çamlıbel Köyü’ndeki evine getirdi. Ünlü oyuncunun sevenleri ve bir çok sanatçı da köye akın etti. Türk sineması ve tiyatrosunun usta isimlerinden Tuncel Kurtiz’in cenazesi vasiyeti üzerine Kazdağları eteklerindeki bu köhne,ufak ve sakin köy de toprağa veriliyor. Kurtiz için köy mezarlığında yine vasiyetinde belirttiği gibi deniz manzaralı yola yakın bir mezar kazıldı. Sabah erken saatte kalkın ve bu köye gidin.Sıcaktan uzaklaşmış bir ortam da doğa ile iç içe olan bu köyü ziyaret edin. İstanbul daki evinde fenalaşıp hayatını kaybeden Türk sineması ve tiyatrosunun usta ismi Tuncel Kurtiz’in vasiyetini doğrultusunda ailesi, cenazeyi Edremit Devlet Hastanesi’nden alıp Edremit İlçesi’nde, Kazdağları eteklerindeki Çamlıbel Köyü’ndeki evine getirdi. Ünlü oyuncunun sevenleri ve bir çok sanatçı da köye akın etti. Türk sineması ve tiyatrosunun usta isimlerinden Tuncel Kurtiz’in cenazesi vasiyeti üzerine Kazdağları eteklerindeki bu köhne,ufak ve sakin köy de toprağa veriliyor. Kurtiz için köy mezarlığında yine vasiyetinde belirttiği gibi deniz manzaralı yola yakın bir mezar kazıldı. Sabah erken saatte kalkın ve bu köye gidin.Sıcaktan uzaklaşmış bir ortam da doğa ile iç içe olan bu köyü ziyaret edin. Çamlıbel SaklıBahçe 72 SAYI 33 Tuncel Kurtiz GEZİ Çamlıbel Köyü Çamlıbel Köyü Güre iskelesi SAYI 33 73 GEZİ Hasan Boğuldu Hüzünlü bir hikaye Onların türküsü İda dağında, Sutüven şelalesinde, Zeytinlik’te halen söylenir durur. Yeryüzünde karasevdaya tutulan bütün sevdalıların türküleri gibi… Sütüveren Şelalesi Sütüveren Şelalesi Hasan Boğuldu ya da diğer adıyla Sutüven Şelalesinin türküsü yürek yakan bir ezgiyle söylenir Kaz dağlarında. Öyküsü de yürek yakıyor çünkü. Hasan Boğuldu Şelalesi, Güre yakınlarındadır. Altınoluk-Edremit yolunun 20. km’de sola dönen yol kavşağından önce Zeytinlik köyüne ulaşılır. Zeytinlik’ten, Sutüven’e ulaşımı dolmuşlar sağlıyor. Şelale, Kaz Dağlarına tırmanınca, Beyoba köyüne varmadan sola sapan yolun sonundadır. Yukarılardan gelen ak köpüklü sular, ulu çınar ağaçlarının serin gölgesinde uçuşuyor, bir ferahlık veriyor insana. Kuş sesleri, yaprak hışırtıları, kayalara çarpan suların sesi alıp insanı başka diyarlara götürüyor. Bir akşamüstü çıktım Sutüven şelalesine. Yol boyunca yaşlı adamın anlattığı Hasan ile Emine’nin öyküsü şelalede daha bir anlaşılır oldu. Yukarıdan gelen, kayalara çarparak gizemli sesler çıkaran su sesinde Hasan’ın, Emine’nin çığlıklarını duydum. Koca çınarların dallarında intihar izleri aradım. Aşıkların öyküsü şöyledir; 74 SAYI 33 E Gel zaman git zaman, iki genç evlenmeye karar vermişler. Ancak oba kızı olan Emine’nin ailesi, ovada yaşayan delikanlıya kızlarını vermek istememiş, delikanlıyı bir sınavdan geçirmeye karar vermişler. Eğer Hasan, altmış kiloluk tuz çuvalını sırtlayıp Zeytinlik köyünden obaya kadar taşıyabilirse kızla evlenebilirmiş. Hasan çuvalı sırtlamış, dağı çıkmaya başlamış. Kızılkeçili çayı üzerinde bulunan Sutüven şelalesine geldiğinde dermanı kalmamış, ayakları titremeye başlamış, ayrıca tuz çuvalı sırtını fena halde yakıyormuş. Emine’ye yalvarmış, “Gel, buralardan gidelim, kendimize başka yerde, yeni bir hayat kuralım,” demiş. Emine obasını karşısına almaya yanaşmamış, onun bu teklifini kabul etmemiş. Çuvalı sırtlayarak dağa tırmanmaya devam etmiş. Hasan ardından, “Emine! Emine!” diye bağırmış, çığlıkları şelalede, vadide yankılanmış. Emine ardına bile bakmamış. Ancak obaya ulaştığında çok pişman olmuş, Hasan’ı orada bıraktığı için kendini suçlamış durmuş. Sonunda yeniden şelaleye koşmuş, “Hasan! Hasan!” diye bağırmış ama ses veren olmamış. Şelalenin kenarında Hasan’ın çevresini görmüş. Almış koklamış, ağlamış. Oğlanın bu durumu gururuna yediremeyip, suya atladığını, boğulduğunu anlamış. O da Hasan’nın çevresini bir çınarın dalına bağlayarak kendini asmış. SAYI 33 GEZİ dremit pazarı her Çarşamba günü kurulan, yörenin en büyük pazarıdır. Eski zamanlardan beri İda dağının eteklerindeki tüm dağ köyleri, mallarını bu pazara getirir, satar, karşılığında ihtiyaçlarını alır, obalarına dönermiş. Kazdağının doruğuna yakın bir yerde kurulu çadırlarında yaşayan obanın en güzel kızı Emine de pazara süt, peynir, yoğurt, bal gibi yiyecekleri götürür, satar, ihtiyaçlarını alarak yeniden obaya dönermiş. Emine, bir gün Zeytinlik köyünün yakışıklı delikanlısı Hasan ile karşılaşmış. İki genç bakışmışlar, ilk görüşte birbirlerine aşık olmuşlar. İkisi de Çarşamba günlerini iple çeker olmuş. Pazarda buluşur, konuşurlarmış. Emine getirdiği malları Hasan’a verir, karşılığında ondan sebze, meyve alırmış. Pazardan Zeytinlik köyüne kadar birlikte yürürlermiş. Hasan köyde kalır, Emine üç dört saat daha sürecek yolculuğuna devam edermiş. 75 ADVERTORIAL Özel Okullar için Akıllı Çözümler Günümüzde sıkça rast geldiğimiz ifadelerden biri de “akıllı” cihazlar… A kıllı telefonlar, ev eşyaları, otomobiller derken, her geçen gün bir öncekini hızla geride bırakan bir akıllı teknolojiler çağında yaşıyoruz. Eğitim ve öğretim kurumlarının da bu hızlı değişime ayak uydurma çabaları Kaçınılmaz görünüyor. “Akıllı Okul Yenilenebilir Enerji Koleji” Türkiye’de bu yeniliğin öncülüğünü yapan kurumların Başında geliyor. Akıllı Eğitim İş Geliştirme Koordinatörü Serkan Uğur ile yeni nesil okullarının diğer eğitim kurumlarından farklı yanlarını ve enerji sektörüne yönelik istihdam potansiyelini görüştük. Öncelikle, “Akıllı Okul” başlığını biraz daha açalım isterseniz. Neden “Akıllı okul” ve bu okullar diğer eğitim kurumlarından farklı olarak öğrencilerine ne gibi olanaklar sunuyor? Akıllı Okullar Türkiye çapında Villa, Stüdyo ve Tematik konseptine sahip 14 adet okulumuz ve diğer illerdeki isim hakkı verdiğimiz okullarımızla birlikte Akademik ve Mesleki/ Teknik eğitimde referans olan büyük ve kurumsal bir okul zincirini oluşturmaktadır. “Akıllı Eğitim Kurumları” olarak; birey, aile, kurum ve kuruluşlara profesyonel hizmet götürebilecek altyapısı, donanım ve 18 yıllık tecrübesiyle “Özel Okullar için Akıllı Çözümler” sunarak Kurumların yeni tesis süreçleri ve gereksinim duyduğunuz ürün ve hizmetleri Paket halinde veya anahtar teslimi olarak karşılamaktadır. Türkiye’nin ilk akıllı okul projesi olan “Yenilenebilir Enerji Teknik Lisesi”nin açılma kararı nasıl alındı? Kuruluş süreci hakkında bilgi verebilir misiniz? Ülkemizde tüketilen toplam enerjinin % 74’ünün ithal edildiği ve fosil yakıtlara dayandığı; ayrıca cari açığımızın hemen hemen tamamının ithal edilen bu enerjiden kaynaklandığı düşünüldüğünde, sürdürülebilir bir yaşam ve çevre için enerji kaynaklarının yenilenebilir kaynaklara dayandırılması önem arz etmektedir. Ülkemiz de 2023 hedeflerine yenilenebilir enerjinin payının %30’lara varan oranlarda arttırılması “Elektrik Enerjisi Piyasası ve Arz Güvenliği Strateji Belgesi”nde duyurmuştur. “Elektrik Piyasası Kanunu” ile birlikte Ülkemizde enerji üretiminde kaynak çeşitliliğine gidilmesinin yolu açılmış, bu politikaya paralel 18 Mayıs 2005 tarihinde ülke tarihinde ilk defa Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına İlişkin Kanun yayınlanmıştır. Hem rüzgar hem de güneş enerjisi yatırımlarının hızla artış gösteriyor olması kamu ve özel sektör tarafında ara eleman ihtiyacını had safhaya çıkarmaktadır. Farklı uzmanlıklarda yetişmiş kişiler şu an bu görevleri üstlenmekte, verimlilik ve performans açısından bu durum tolere edile- 76 SAYI 33 memektedir. İhtiyaçların karşılanmasını için her yıl sektöre 1000-2000 arasında yeni istihdam arzı gerektiği hesaplanmaktadır. Akıllı Okul Yenilenebilir Enerji Koleji sayesinde sektörel kaliteli iş gücünün karşılanması amaçlanmaktadır. Yenilenebilir Enerji Teknik Lisesi’nde verilen belli başlı dersler ve çalışma alanları nelerdir? 9. sınıfta temel verilmektedir. 10. Sınıf itibariyle güneş enerjisi ve rüzgar enerjisi olarak öğrenciler bölüm seçimlerini gerçekleştirmektedirler. Atölye çalışmaları, yabancı dil dersleri ve temel derslerden oluşan oldukça zengin bir içeriği öğrencilerimize sunmaktayız. “%100 Eğitim Burslu Enerji Koleji” başlığı ile pek çok önemli tanıtımda sizleri görüyoruz. Okulunuza başvuru süreci ve burs imkanları hakkında bilgi alabilir miyiz? Kayıt sürecine hazırlanan öğrencilerin ve velilerin yapması gerekenler nelerdir? Okulumuza kayıt süreci şu şekilde gerçekleşiyor. Kayıt kabulde TEOG sınav sonucu aramıyoruz. Aradığımız temel 2 kriter var. Birincisi disiplin diğer ise uzman psikologlarımızın yaptığı testler sonucunda öğrencinin okula uygun olup olamadığı kriteridir. Kayıt süreci ile ilgili ayrıntılı bilgilere ulaşmak isteyen veliler ve öğrenciler http://www.enerjikoleji.com/v1/ web adresimizi ziyaret edebilir veya 444 31 25 nolu telefonumuzu arayarak bize ulaşabilirler. Bu arada 2015 yılı kayıtlarımız başladı. Erken kayıt için başvurularını şimdiden yapabilirler. Ülkemizde gerçekleştirilen mesleki eğitim faaliyetleri son yıllarda hızla artıyor. Siz de enerjiye özgü eğitim başlıklarınızın yanı sıra “Uluslararası Mesleki Yeterlilik” konusuna yer veriyorsunuz. Bu konunun önemi ve ülke istihdamına katkısı sizce nedir? Avrupa Birliği uyum yasaları ve uluslararası standartların her geçen gün gelişip önem kazanması eğitimde kaliteyi artırıcı unsurlar olmuşlardır. Bu bağlamda Mesleki Yeterlilik Kurumu ile yakın temas içerisindeyiz. “Uluslararası Mesleki Yeterlilik” kapsamında İş güvenliği, iş bilgisi ve iş ahlakı gibi konularda önem verdiğimizden dolayı ülkemizde birçok kuruma örnek olduğumuzu düşünüyoruz. Akıllı Okulların oldukça interaktif bir eğitim anlayışı ile hareket ettiğini söylemek mümkün. Bu kapsamda planlanan yurt dışı ile bağlantılar, teknolojik destek ve mesleki geziler hakkında bilgi alabilir miyiz? “Akıllı Okul” öğrencilerin sınav kaygısı taşımadan, yaparak, yaşayarak öğrendiği bir eğitim ortamı sunulmaktadır. Ez- berden uzak, öğrenmeyi öğrenen, eleştiren, sorgulayan, değerlendiren, analiz eden ve sentezleyen bir eğitim anlayışını benimsemektedir. Bu bağlamda Genel Müdürlüğümüz bünyesinde proje ofisi ve bu ofiste bağlı çalışan koordinatör öğretmenlerden oluşan bir yapı kurduk, öğrencilerimize de aktif görevler verdik. Avrupa Birliği, TÜBİTAK ve Kalkınma Ajansları için projeler hazırlıyoruz. 2015 Yaz mevsiminde bir grup öğrencimiz Almanya’da teknik eğitim programına katılacaklar ve bu program 20 gün sürecek. Her sene bu programları tekrar etmeyi düşünüyoruz. Ayrıca yurtiçinde oldukça yoğun teknik ve mesleki gezi programlarına katılım gösteriyoruz. Fuarlar , müzeler ve üniversitelerde gibi bir çok yerde teknik gezi programı uyguladık, uygulamaya devam edeceğiz. Yenilenebilir Enerji Lisesi’nden mezun olan bir öğrenci ne tür vasıflara sahip olarak sektöre dahil olacak? Özellikle ülkemiz yenilenebilir enerji alanındaki iş potansiyeli açısından konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz? Yenilenebilir Enerji Lisesi’nden mezun olan bir öğrenci teknoloji etkili şekilde kullanan, yeterli düzeyde İngilizce bilgisine sahip, stajını tamamlamış ve sektörü yakından tanıyan bir birey olarak iş hayatına atılacaktır. Mezuniyet sonra akademik eğitimine devam edebileceği gibi enerji sektöründe iş başı yapabilir. Ayrıca yapılan istihdam analizlerinde 2030’lu yıllara kadar sektörde ciddi bir insan kaynağı gereksinimi olduğunu söyleyebiliriz. Enerjinin yanı sıra pek çok başlık altında eğitim veren okullarınız var. Genel olarak baktığımızda, akıllı okulların ülke istihdamına katkısı sizce nasıl olacak? Enerji Lisesi dışında Sağlık Lisesi, Sivil Havacılık Lisesi ve Teknik Liselerimizde bulunmaktadır. Zaten okullarımızı açarken gelecekte ihtiyaç duyulan meslek gruplarını tespit edip ona göre planlama yapıyoruz. Akıllı Okullardan mezun olacak öğrenciler ekonomideki kilit sektörler olan sağlık, havacılık ve üretim sektörlerinde faaliyet gösterecekler. Kariyerine enerji sektöründe başlamayı düşünen birine önerileriniz nelerdir? Bu konudaki önerilerimi ancak lise çağına gelmiş gençler için yapabilirim. İvedik OSB Yenilenebilir Enerji Lisesi enerji sektörüne kaliteli ara iş gücü ve geleceğin yönetici adaylarını yetiştirmeyi amaç edinmiştir. Enerji sektörünün 2030’lu yıllara kadar istihdam açığı olduğu göz önüne aldığımızda gençleri parlak bir kariyerin beklediğini söyleyebilirim. HABER BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI MELİH GÖKÇEK VE EŞİ NEVİN GÖKÇEK’İN EV SAHİPLİĞİNDE GERÇEKLEŞEN KUTLAMAYA CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN EŞİ EMİNE ERDOĞAN, AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM, DANIŞTAY BAŞKANI ZERRİN GÜNGÖR VE ÇOK SAYIDA DAVETLİ KATILDI EMİNE ERDOĞAN: BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’NİN KADINLARA YÖNELİK PROJELERİ BİRÇOK BELEDİYEYE ÖRNEK OLDU BAKAN AYŞENUR İSLAM: KADINA ŞİDDET KONUSUNDA HERKESİN MÜCADELE ETMESİ GEREKİR” BAŞKAN GÖKÇEK: KADINA UYGULANAN ŞİDDET, BİZ ERKEKLERİ UTANDIRIYOR” NEVİN GÖKÇEK: KADINLARIN ÖTELENMESİNE, DIŞLANMASINA, TACİZE VE ŞİDDETE MARUZ KALMASINA BİRLİKTE ENGEL OLMALIYIZ 78 SAYI 33 A EMİNE ERDOĞAN’DAN BAŞKAN GÖKÇEK VE NEVİN GÖKÇEK’E TEŞEKKÜR 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün Türkiye Dünya Kadınları için hayırlara vesile olması dilekleriyle konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, “Bu güzel programı düzenleyerek bizleri bir araya getiren Sayın Melih Gökçek ve değerli Hanımefendi Nevin Gökçek’i tebrik ediyor, kendilerine teşekkürlerimi sunuyorum. Bu vesileyle tüm vefakar, cefakar, çilekeş mazlum ve mağdur kadınları yürekten selamlıyorum” dedi. Kadınlar Günü vesilesiyle bir hafta süreyle kadın sorunlarının tartışılacağını ifade eden Emine Erdoğan, “Kadın sorunları bir haftaya sığdırılamayacak kadar önemlidir. Özellikle kadın sözcüğünün şiddetle yan yana geldiği böylesi bir çağda, kadına karşı şiddet başta olmak üzere mücadele etmemiz gereken nice meseleler var” diye konuştu. ‘’MAĞDURLARA ÜLKEMEZİN YAPTIĞI YARDIMLARDAN ONUR DUYUYORUM’’ Emine Erdoğan Suriye’de bir insanlık dramı yaşandığına dikkat çekerek, “Ben her şeyden önce bir vatandaş ve kadın olarak mazlum ve mağdurlara ülkemizin yaptıklarından onur duyuyorum. Ülkemiz Suriye’den Irak’tan ölümden kaçıp bize sığınan bu insanlara sadece kapı açmakla kalmadı. Çocuklara eğitim, kadın ve gençlere meslek edindirme kursları açarak savaşın mağdur ettiği insanlara cömertçe el uzattı” dedi. EMİNE ERDOĞAN’DAN BÜYÜKŞEHİR’E ÖVGÜ Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin 20 yıla yakın bir süredir Ankara’nın yanı sıra kadınlara da çok özel hizmetler yaptığını hatırlatan Emine Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “ Büyükşehir Belediyesi’nin kadınlara yönelik pek çok projesi diğer belediyelerimize örnek oldu. Hayat karşısında direncini yitirmiş kadınlarımıza sunduğu konukevi hizmetleri, engellilere hizmet ve rehabilitasyon merkezleri ve yaşlılara destek ünitelerine kadar sosyal belediyecilik anlayışının en güzel örneklerini verdi. 18 yaş üstü kadınlarımızın sosyal kültürel ihtiyaçlarına cevap veren Hanım Lokalleri önemli hizmetlerden biridir. Bu mekanlar, kadınlarımız için önemli sosyalleşme alanları olmuştur. Belediyemizin çok önemsediğim bir diğer hizmeti ise BELMEK projeleridir. ‘Her ev bir atölye olacak’ sloganıyla toplumumuzda kültür, sanat, estetik bilincini yaygınlaştırarak, ebrudan, gümüş işlemeciğine kültürel zenginliklerimizi koruyup geliştirmeye büyük katkı sağlamaktadır.” BAKAN İSLAM’DAN ŞİDDETLE MÜCADELE MESAJI Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam da yaptığını kısa konuşmasında kadına yönelik şiddetin, toplumsal şiddetin çok önemli bir parçası olduğuna dikkat çekerek, Bakanlık olarak bu çalışmaların koordinatörü durumunda olduklarını ifade etti. Sadece kendi Bakanlığı’nın bu kadar yaygın bir toplumsal sorunu ortadan kaldırmasının mümkün olmadığına değinen İslam, “Onun için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı özellikle şiddet konusunda mücadelesini sürdürürken başta Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız olmak üzere ilgili tüm bakanlıkların yardım ve desteğini almaktadır. Kurumsal çalışmaları biraz daha sıkılaştırabilmek için fiili uygulamaları daha görünür hale getirebilmek için yaptığımız bir dizi çalışmanın önümüzdeki dönem sonucunu alacağımızı umuyorum” dedi. BAŞKAN GÖKÇEK: “KADINA ŞİDDET BİZ ERKEKLERİ UTANDIRIYOR” Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek konuşmasına, “Dünya Kadınlar Gününüz kutlu olsun. Teşriflerinizden dolayı hepinize teşekkür ederim “diyerek başladı. Kadına şiddetin, gündemin en önemli konularından birisi olduğunu ifade eden Başkan Gökçek, “Biz erkekleri utandıran, kadınlara karşı şiddet kullanma olayı bizi derinden etkiledi. Bu konudaki Sayın Cumhurbaşkanımızın, Sayın Başbakanımızın hassasiyetleri için bütün kadınlarımız adına ben de buradan teşekkür ediyorum” dedi. Büyükşehir Belediyesi olarak kadınlara yönelik pek çok faaliyetleri olduğunu kaydeden Başkan Gökçek, “Bu sene itibariyle bitirilen bir proje var. Bu projeyi de Emine Erdoğan’ın isteği üzerine başlattık. Gazi Üniversitesi ile yaptığımız Anne Üniversitesi projemizden de ilk mezunları verdik. Hanım Lokalleri’nde her türlü rehabilitasyonu bulabilirsiniz.Dar gelirli kadınların da belediye olarak her zaman yanlarında olduğunu ve her zaman desteklediklerini kaydeden Başkan Gökçek, “İnşallah bundan sonraki günlerde de hayatınız hep güzel olur. Bu vesile ile Dünya Kadınlar Gününüzü bir kez daha kutlar, hepinize saygılar sunarım” diye konuştu. HABER nkara Büyükşehir Belediyesi, Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri kapsamında bu yıl da kadınlara özel bu günü muhteşem bir programla kutladı. Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile eşi Nevin Gökçek’in ev sahipliği yaptığı kutlama programına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, büyükelçi ve bürokrat eşleri, kadın milletvekilleri, her meslekten bürokrat ve iş kadınları, sanatçılar ve çok sayıda davetli katıldı. NEVİN GÖKÇEK: “KADINA ŞİDDETE BİRLİKTE ENGEL OLMALIYIZ” Programda konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in eşi ve SOS Onursal Başkanı Nevin Gökçek de “Ne zaman bir kadının cesaret ve inancıyla yol alırsa başarıya ulaşır” sözleriyle başladığı konuşmasında, kadınların; çocuğun, ailenin, toplumun ve ülkelerin gelişimde başrol sahibi olduğunu söyledi. Bu nedenle kadınların sadece bir gün değil 367 gün hatırlanması gerektiğini ifade eden Nevin Gökçek, yıllardır ev ev dolaşarak çaresiz ve hayat mücadelesini yarıda bırakmış kadınları güçlendirdiklerini söyledi. Bu çabaların yeterli olmadığının da altını çizen Nevin Gökçek, şunları söyledi: “2015’in ilk ayında kadınlar yüzde 70 oranında kendi hayatına dair karar almak isterken, öldürüldü. Geçtiğimiz yıl öldürülen kadın sayısı ise 300’e yakın. Kadınların yüzde 40’ından fazlası ise, fiziksel ve cinsel şiddet kurbanı. Kimi ayrılmak, kimi çalışmak, kimi sadece fotoğraf çekmek istedi. Sarai Siera isimli kadın sadece turist olarak geldi ve fotoğraf çekmek istedi ve öldürüldü. Ayşe Paşalı, eski kocası tarafından şiddete uğradı yetmedi, öldürüldü. Üniversiteli Fatma Nur Çelik ise eve gelen bilgisayar tamircisi tarafından öldürüldü. Son olarak da Özgecan kızımız evine giderken erkek terörüne maruz kaldı ve öldürüldü” dedi. Kadınların ötelenmesine, dışlanmasına, tacize ve şiddete maruz kalmasına birlikte engel olunması gerektiğinin altını çizen Nevin Gökçek, “Erkek olsun, kız olsun, çocukların aklının karanlık yerine, ayrımcı söylemleri kazımadan, adaleti, merhameti ve Allah korkusunu öğreterek, yetiştirilmeliyiz” diye konuştu. IŞIN KARACA KONSERİ Konuşmaların ardından ünlü ses sanatçısı Işın Karaca’nın muhteşem konseriyle devam eden programa katılan tüm Başkentli kadınlar, Karaca’nın şarkılarına eşlik ederek, unutulmaz bir gün yaşadılar. Konserde sahneye çıkarak, gelini Hülya Gökçek’in bugün doğum günü olduğunu ifade eden Nevin Gökçek, konuklar içinde doğum günü olanları da sahneye davet ederek, geliniyle birlikte konukları içinde sürpriz doğum günü pastasını hep birlikte kestiler. SAYI 33 79 HABER BİNGÖLLÜ BALCILAR, SEMİZ’İ YILIN KADIN YÖNETİCİSİ SEÇTİ Bingöl Ulusal Altın Bal Ödülleri, Ankara’da düzenlenen bir törenle sahiplerini buldu. ANGİAD Başkanı Fatma Semiz de törende, “Yılın Kadın Yöneticisi” ödülünü aldı. 80 SAYI 33 YURDUN HER KÖŞESİ BİZİM İÇİN DEĞERLİ HABER Ankara Genç İşadamları Derneği (ANGİAD) Başkanı Fatma Semiz, aldığı ödüllere bir yenisini daha ekledi. Göreve geldiği süre zarfında yurt içinde ve yurt dışında çeşitli kuruluşlar tarafından “Yılın İş Kadını”, “Yılın STK Başkanı” veya “Yılın Kadını” seçilen Başkan Semiz’e bu defa da Bingöllülerden ödül geldi. Bingöl SAYDES İl Başkanlığı, Bingöl Arıcılar Birliği ile Ankara İNYAR tarafından organize edilen ve komite başkanlığını Rıdvan Tartar’ın yaptığı Bingöl Ulusal Altın Bal Ödülleri, Ankara Hilton Otel’de sahiplerini buldu. Törende, ANGİAD Başkanı Fatma Semiz de “Yılın Kadın Yöneticisi” ödülünü aldı. Bu yıl ilki gerçekleşen Bingöl Ulusal Altın Bal Ödülleri etkinliğini geleneksel hale getirmeyi amaçladıklarını söyleyen Komite Başkanı Rıdvan Tartar, “Amacımız balı ile ünlü Bingöl’ü ulusal alanda tanıtmak” dedi. Ödüle layık görülen isimler arasında bulunan ANGİAD Başkanı Fatma Semiz de Türkiye’nin her köşesinin kendileri için çok değerli olduğunu ifade etti. Semiz, “Kentlerin sahip oldukları potansiyeli ortaya çıkararak kalkınmasına katkıda bulunmak zorundayız. Bingöl de balıyla ünlü bir kentimiz. Ancak bu ününün daha fazla ekonomiye yansıması gerekir” diye konuştu. Başkan Semiz, kendisini “Yılın Kadın Yöneticisi” seçenlere de teşekkür ederek, “Çalışma azmimiz, tempomuz, üretkenliğimiz devam edecek” dedi. SAYI 33 81 SAĞLIK DİŞE DOKUNUR ŞEYLER Can Engin DURMAZ Ağız Diş Çene Hastalıkları ve Cerrahisi Uzmanı Özel Çankaya Hikmet BOZYEL Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği Tel:312-4422057-58 http://hikmetbozyelankara.com A D UMA R O NI K SAĞLIĞI DİŞ R LLA O Y N İ K T E Geçen ayki sayımızda ülkemizde ağız ve diş sağlığının durumundan bahsetmiş ve genel durumun pekde iç açıcı olmadığını vurgulamıştık. Aslında ağızımızda başlayan iki temel sorun, diş çürüğü ve dişeti problemleridir. Her iki majör probleminde çözümü aslında yeterli ve etkin diş bakımı ile zamanında diş hekimi kontrolüdür. Kişisel olarak yapacağımız en etkin koruma yolu ise diş fırçalamadır. İçinde fırçalama olmayan hiçbir bakım, diş sağlığımız için yeterli değildir. Fırçalama ile ilgili üç temel şey, uygun diş fırçası,uygun diş macunu ve doğru diş fırçalama tekniğidir. Aslında piyasada satılan diş fırça ve macunlarının çoğu bizim için uygundur ve çok ucuza kaçılmazsada yeterli olacaktır. Bu fırçalardan kimisi yumuşak kıllara, kimisi sert veya orta sert kıllara sahiptir. Ayrıca diş fırçasının başlık büyüklüğü de değişmektedir. Büyük başlıklı veya orta büyüklükte ya da çocuklar için küçük başlıklı fırçalar vardır. Fırça seçimi, alışkanlıklara bağlı değişebilir. Dişlerini farkında olmadan çok bastırarak fırçalayanlar, hassas diş ve diş etine sahip bireyler, düzenli fırçalıyorlarsa, yumuşak kıllı fırçaları tercih etmelidirler. Bende genel olarak hastalarıma yumuşak bir diş fırçası önermekteyim. Sert kıllı fırçalar,bu kişiler de dişetlerinde çekilmelere neden olur. Çünkü sert kıllı fırçalar, dişetlerini daha çok travmaya uğratır ayrıca dişlerde de aşınmalar yapabilir. Bu kişilerin yumuşak kıllı fırçalar kullanmaları daha doğru olur. Sert kıllı fırçaları,daha çok sigara kullanan yada diyetinde, çay- kahve gibi boyayıcı gıdaları fazla tüketen kişilerde, tavsiye edebiliriz. Bazı kişilerin ağız yapıları küçüktür ve arka kısımları fırçalarken bulantı ve öğürtü refleksleri fazla olabilir. Böylesi durumlarda, büyük başlıklı fırçalar yerine, orta boy yada küçük başlıklı fırça kullanmak, ağzın arka bölgelerine ulaşmayı kolaylaştırır. Ayrıca fırça saplarının elden kaymayan, kolay kavranabilir, ergonomik olması avantajlıdır. Fırça kıllarının diş eti ve diş yüzeyi gibi girintili çıkıntılı bölgeleri rahat temizlemesi için asimetrik farklı şekil ve yüzey özellikleri, temizleyiciliği arttırır. Bazı fırçalarda temizlenmesi gereken dil yüzeyi temizleyici, kısımlarda vardır. Ayrıca döner başlıklı fırçalarda tercih edilebilir. Bu tarz fırçaları özellikle ekstra hijyen gerektiren, ortodonti ve implant tedavileri sırasında ve el manüplasyonunu yeteri kadar kullanamayan hastalarda özellikle tavsiye ederiz. Bu fırçalarla elle kullanılan standart fırçalara göre arka bölgedeki dişlere ulaşmak daha rahat olur. Ayrıca dişlerin arka kısımlarını yani dil yüzeyine bakan kısımlarını temizlemek daha kolay ve etkin olur. Fırçalamada en önemli husus fırçanın üst çenede aşağıdan yukarı, alt çenede ise aşağıdan yukarı doğru hareket etmesidir. Yani hep kırmızı dişetinden beyaz olan dişe doğru olamalıdır. Kısaca kırmızıdan beyaza diye tarif etmek doğru olacaktır. Diş fırçası dişetine 30 derecelik açıyla ve sert bir püskürtme hareketi ile artıkları dişetinden dişe ve oradanda ağız boşluğuna doğru süpürmelidir. Mümkünse susuz ve mercimek büyüklüğünde bir macun kullanmak yeterli olacaktır. Her bir yüzeyde toplam üç kez süpürme hareketi ve toplamda ağızda üç dakikalık bir fırçalama yeterli olacaktır. Bu temel ve günde üç kez yapabileceğimiz basit temizleme işlemi tüm ağız ve diş sağlığının temelidir. Bunun yanında diş ipliği kullanımı,özellikle karbonhidratlı yiyeceklerden sonra hemen ağız çalkalama,ve altı aylık diş hekimi kontrolleride son derece önemlidir. Hepinize sağlıklı dişler,sağlıklı gülüşler. 82 SAYI 33 HABER ÜNLÜ DİYETİSYENDEN VEKİL ADAYLARINA “BESLENME” UYARISI - Kahvaltıyı atlamayın, mutlaka yumurta yiyin - Ziyaretlerdeki ikramları mümkün olduğunca geri çevirin - Bol su tüketin, çay-kahveyi abartmayın… Seçimlere kısa süre kala çok yoğun bir tempoda siyasi faaliyetlerini yürüten milletvekili aday adaylarına, Uzman Diyetisyen Duygu Öztürk Güner’den uyarı geldi. Güner aday adaylarına, 8 beslenme önerisinde bulundu. 84 SAYI 33 Seçimlere kısa süre kala çok yoğun bir tempoda siyasi faaliyetlerini yürüten milletvekili aday adaylarına, Uzman Diyetisyen Duygu Öztürk Güner’den uyarı geldi. Güner aday adaylarına, 8 beslenme önerisinde bulundu. - “Güne çok erken saatlerde başlanan bu süreçte kahvaltı yapmadan çalışmaya başlamayın. Yoğun ve stresli bir tempoda kahvaltı sizi güne daha enerjik başlatacaktır. Kahvaltınızda yumurta tüketmeye özellikle özen gösterin. Çünkü yumurta hem sizi uzun süre tok tutacak hem de vücut direncinizi koruyacaktır. - Ana öğünleri atlamamaya özen gösterin. Ana öğünleri düzenli tüketmek yorulan bedeniniz ve zihniniz için size gerekli olan enerjiyi sağlayacaktır. Böylelikle daha az yorgunluk hissedecek, daha yüksek konsantrasyonda çalışabileceksiniz. Ayrıca ana öğünleri atlamamak bir sonraki öğüne sizi çok acıkmadan taşıyacak ve fazla yemenize engel olacaktır. Ancak ana öğünlerinizde sağlıklı tercihler yapmanız da son derece önemlidir. Öğünlerinizde tavuk, balık, hindi, bakliyat ve sebze yemeklerine sıklıkla yer verebilirsiniz ama bunların sağlıklı pişirme yöntemleri ile pişirilmiş olmasına dikkat etmeniz gerekmektedir. Kırmızı eti ise daha seyrek ve yağsız halde tüketmeniz sizin için sağlıklı olacaktır. - Mümkün olan zamanlarda ara öğün yapmaya gayret gösterin. Ara öğünlerinizi sağlıklı tercihler olan süt, yoğurt, ayran, yaş ya da kuru meyveler, çiğ badem, fındık, ceviz gibi kuruyemişlerden oluşturabilirsiniz. Bu besinler sizin için gerekli olan enerjiyi sağlayacak, zihinsel fonksiyonlarını arttırarak unutkanlıkları azaltacaktır. - Yemek yemeyi stresten uzaklaşmak için bir araç olarak düşünmeyin. Stresten uzaklaşmak için beslenmek aşırı miktarda yemek yemenize neden olurken bilincinizde de böyle bir alışkanlık yaratmanıza neden olabilir. - Günlük su tüketiminizi 2-3 litre civarında tutun. Yeterli miktarda su tüketmek yaşamın devamlılığı için elzem bir unsurdur. Suyun vücuttan toksinlerin atılması, besinlerin sindirilmesi, vücut ısısının dengesi, kilo kontrolü, eklemlerdeki kayganlığın sağlanması gibi birçok görevi vardır. Yetersizliğinde vücutta birçok nokta sinyal vermeye başlar. Yetersiz su tüketiminin unutkanlığı arttırması, vücut direncini düşürmesi sebebiyle temponun arttığı bu dönemde de performansı düşürmesi kaçınılmazdır. Yeterli suyu tüketip tüketmediğinizin en güzel göstergesi ise idrar rengidir. İdrar renginin koyu olması yeterli su tüketilmediğinin göstergesidir. HABER Ankara’nın tanınmış diyetisyenlerinden Duygu Öztürk Güner, milletvekilliği genel seçimlerine hazırlanan adayların yoğun tempo içinde ciddi enerji harcadıklarını ve uykusuz kaldıklarını söyledi. Bu dönemde alınabilecek bazı beslenme önlemleri ile süreci daha enerjik ve sağlıklı tamamlamanın mümkün olduğuna dikkat çeken Güner, adaylara beslenme konusunda şu tavsiyelerde bulundu: - Sizlere ikram edilen yüksek kalorili besinleri geri çevirmeye özen gösterin. Biliyoruz ki bu dönemde fazlaca yapılan ziyaretler ve bu ziyaretlerde sunulan besinlerin kalorileri çok yüksek. Özellikle kuru pastalar ve çikolatalar çok yaygın. Gün içinde bu ikramları sıkça tüketmek kilo almanıza (özellikle bel çevresinden) hatta kan kolesterol seviyelerinizin yükselmesine sebebiyet verebilir. - Çay ve kahve miktarını abartmayın.. Çay ve kahveyi fazla tüketmenin taşikardi, besin öğelerinin emiliminde bozukluk, uykusuzluk gibi sorunlara neden olduğu bilindiğinden ılımlı miktarlarda tüketmeye özen gösterin. - Bahaneler üretmeyin… Ana öğün ya da ara öğünleri tamamlamamak, yeterli miktarda su tüketmemek için bahaneler üretmeyin. Zamansızlık, yoğun tempo, aç hissetmemek bahaneleriniz olmasın. Unutmayın sağlığımız en önemli sorumluluğumuzdur.” SAYI 33 85 SİNEMA SİNEMANIN İKİ FARKLI TADI KOCAN KADAR KONUŞ VE THE GUNMAN Hayatın en renkli anlarından birisidir SİNEMA.Düşledimiz, ama bir yandan da yaşadığımız şeyleri bizlere gösterir. Hani ‘‘Bir film izledim,hayatım değişti.’’ diye bir söz vardır ya,aslında onu ‘‘Bir film izledim,hayatıma ayrı bir renk geldi.’’diye değiştirebiliriz.Her filmin ayrı bir rengi ayrı bir yadı var aslında.Buhara Dergisi’nin bu yazısının sinema köşesinde sizlere, Birbirinden farklı tadlara sahip iki ayrı ülkenin filmlerinden bahsedeğim.Bunlardan birisi, bizim ülkemizden bir yapım.Yönetmenliğini Kıvanç Baruönü’nün yaptığı ‘‘Kocan Kadar Konuş’’ adlı film vizyona girmiş bulunuyor. Bir diğeri de ünlü aktör Sean Penn de başrolde olduğu 2015 Fransa yapımı ’‘The Gunman’’yani Silahlı Adam. 90 SAYI 33 SİNEMA Şebnem Burcuoğlu’nun aynı adlı romanından beyazperdeye uyarlanan öykü, çevresindeki her kadın hızla evlilik hazırlığına girişip gelinlik giyme hayalleri kurarken; hayatına girmesini istediği doğru adamı bir türlü bulamayan bir kadının, Efsun’un hikayesini anlatıyor! Efsun 30lu yaşlara gelmiş ve halen evlenememiş biridir. Kendinden yaşça küçük kuzeninin de evlenme hazırlıklarına başlaması ile kendi aşk hayatını sorgulamaya başlıyor ve koca arayışları içine giriyor. Buna mahalle baskısı da diyebilirsiniz yada her gittiğiniz misafirlikte yada düğünde o yaşta bekar bir kıza koca bulma muhabbetleri de diyebilirsiniz. Efsun’un hayatında sevgilileri olmuştur. Ya evlenilemeyecek kadar kapa yada kendi deyimi ile hanzo yada kendisin aldatmış kişilerdir. Koca arayışına girince de hem komik hem de depresif olaylar geliyor başına. Tabi burada çevresindeki herkesin mükemmel bir sevgili yada evlilik uzmanı olmasının etkisi büyük. Herkes her şeyi en iyi bildiği için başlıyor tavsiyeler vermeye. Tabi olan Efsun’a oluyor. Kocan Kadar Konuş aslında Türkiye’de her kızın başına gelen bir evliliğe yönlendirme macerası diyebiliriz. Sanki Türkiye’de gizli bir güç kızları evlendirmek için var ve herkes bu gücün kontrolü altına girmiş bekar bir kız görünce başlıyorlar evlilik muhabbetlerine. Bu da ister istemez kızlar üzerinde bir baskı yaratıyor. Efsun İzmirli bir ailenin en büyük kızıdır. Annesi Gönül, babası Oktay ve kardeşleri Ceren ve Tuğçe ile birlikte küçük yaşlarda İstanbul’a gelmişler ve orada yaşamaya başlamışlardır. Aynı apartmanda anneannesi Peyker, teyzesi Nur ve kızları Merve ve Alara, anneannesinin ikiz kardeşleri Üresin ve Türesin de oturmaktadır. Efsun’un ailesindeki tüm bu kadınların ortak özelliği Efsun’a evlenmesi için baskı yapmalarıdır. Efsun 30 yaşına gelmiş ama hala bekâr olduğu için onların gözünde artık evde kalmıştır ve hayırlı bir kısmet bulabilmek için daha fazla gecikmemelidir. Kendinden küçük olan kardeşleri bile ona bu konuda öğüt verirler. Efsun ise bekâr halinden memnundur. Bir yayınevinde çalışır ve tüm zamanını kitaplarla birlikte geçirir. Başucu kitabı ise Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna adlı eseridir. Sabahattin Ali ile hayali bir arkadaşlığı vardır. Birkaç erkek arkadaşı olmuş ama hepsi Efsun’u aldatmış ve aldattıkları kızlarla da evlenmişlerdir. Efsun erkeklere evlilik bakısı yapmadığı için kimsenin kendisiyle birlikte olmak istemediğini düşünür. SAYI 33 91 SİNEMA THE GUNMAN Filmin Konusu : The Gunman, eski bir ajan olan Jim Terrier geçmişte bulaştığı tehlikeli işleri bırakmak üzereydi. Geçmişte örgütlerin emrinde çalışmış veba örgütler tarafın- dan ihanete uğratılmıştır. Kendi dünyasında yeni sayfalar açmaya başlayan Terrier ,sevgilisi Anne ile evlenmeye hazırlanırken, örgütlerden adam- lar yani eski iş arkadaşları ve patronları tarafından izlendiğini fark eder. Terrier için artık durumlar değişti. Düşmanlarıyla yü- zleşip hayatta kalmaya çalışacak. Dünyanın en güçlü ve donanımlı kadrolarından oluşan örgütün kara listesinin en başında yer almaktadır. Terrier hayat- ta kalmaya çalışırken, canı tehlikede olan kişinin yalnız kendisi değil, sevgilisi Anne de artık aynı durumdadır. Artık bütün mü- cadelesi sevgilisi Anneyi korumak olacaktır. Terrier’in müthiş aksiyon dolu sahneleriyle beyaz perdede. 92 SAYI 33 Filmin Künyesi Filmin Türü : Aksiyon , Dram , Gerilim Filmin Yapımı : 2015 - ABD , Fransa , İspanya Filmin Süresi : 1 Saat 55 Dakika Filmin Senaristi : Pete Travis Filmin Yönetmeni : Pierre Morel Filmin IMDB Puanı : 7.3 Filmin Vizyon Tarihi : 20 Mart 2015 Filmin Başrol Oyuncuları : Javier Bardem , Sean Penn , Iris Elba , Ray Winstone , Jasmine Trinca Filmin Orrijinal Adı : Prone Gunman, The Gunman SİNEMA SAYI 33 93 SİNEMA 94 MART 2015 ASTROLOJİ 2015 AstrolojI KOÇ ( 21 MART-19 NİSAN ) BOĞA ( 21 NİSAN-20 MAYIS ) Tam ay tutulmasının görünümlerine baktığımızda Koç’lar için iş hayatı oldukça önemli. Bu ay tutulmasında başkalarının fikirlerine ve iş hayatının sorumluluklarına aldırış etmeden hareket edersek, Koç’lar ay tutulmasında problem yaşayabilir. 20 Nisan tarihinde güneş boğa burcuna seyrine başlıyor. Maddi ve manevi güvenlik konularında mutlaka dikkatli olunmalı, hesabınızı bilmeli ve ilişkilerinizde yaşadığınız kıpır kıpır enerjinin arka planında güvenilirliği önemsemelisiniz. Sağlık konusunda kilo verme isteği olurken insanlarla olan ilişkiler de uyumlu olmaya çalışılacak. Gerginlik sağlık açısından olumsuz durumlar yaratacağından sakin olunmaya çalışılmalı ve etrafınızdaki insanları nazikçe uyarmalısınız. 20 Nisan tarihinde güneş Boğa burcunda olacak. Kişisel merkezinizde sağlamlık ve güvenilirlik ilkesini yerleştirecek ve kendinizi daha iyi ifade edebileceksiniz. Yeni ayın görünümlerine baktığımızda ailevi konular üzerinde etkili olacağını göreceğiz. Ev değiştirmek, ev yatırımına girmek gibi konularda artıyı eksiyi iyi hesap etmeniz gerekecek. İKİZLER ( 21 MAYIS-21 HAZİRAN ) YENGEÇ ( 21 HAZİRAN-22 TEMMUZ ) Tam ay tutulmasının görünümlerine baktığımızda, özellikle maddi konularda zorlayıcı bir etki söz konusu olacak. Yaklaşık 6 aylık süre içerisinde sizlere tavsiyem hedeflerinizi, toplumsal ve özel ilişkilerinizi belli bir forma getirmeniz yönünde olacak. Acele ve çabuk karar vermeye alışmış olan İkizler için bu etki biraz sıkıcı gelebilir fakat bu etki yanlış karar vermenin önüne geçecektir. Nisan ayının genelinde fikirsel alışverişler, kararlar, her anlamda bekle ve gör hali etkili olacak. Evli Yengeçler için eş ile olan paylaşımlar kıymetli olurken, huzur duygusu hissedilmek istenecek. Önümüzdeki 6 ay içerisinde aile içerisinde bir rahatsızlık var ise huzuru iyi kurgulamanız gerekecek. Tam ay tutulmasındaki başka bir görünüm ise aile içindeki güvenlik ve emniyetin son derece önemli olduğunu vurgulamakta. 20 Nisan tarihinde güneş Boğa burcunda seyrine başlayacak. Riskten uzak bir şekilde ilerlemenizi sağlayan bu etki huzur verir ve Nisan ayını rahat geçirmenizi sağlar. ASLAN (23 TEMMUZ-22 AĞUSTOS BAŞAK (23 TEMMUZ-22 EYLÜL ) Sağlığa da özen gösterilecek bir dönem olmakla birlikte iş hayatınızda da yeni bir karar dönemi olabilir. 13-19 Nisan arası: 15 Nisan tarihindeki Venüs-Satürn karşıt görünümü nedeniyle, şu sıralar iş, eğitim, yolculuklar, yakınlarımızla ilgili konular nedeniyle hem sosyal hayatta hem de aşkta ilgisiz ve mesafeli davranabiliriz. Aklımız daha ciddi konulara takılmıştır. Öylesine konuşmak, dışarı çıkmak, yeni biriyle tanışmak istemeyiz. Merkür-Boğa burcunda ilerlediği için, iş hayatında huzurlu, mali açıdan doyurucu işlere yöneliyoruz. 96 SAYI 33 13-19 Nisan arası: 14 Nisan tarihinde Merkür-Boğa burcunda ilerleyecek ve sizler eğitimden iş hayatına kadar olan geniş bir alanda kendi görüşlerinize uygun olan kişilerle konuşmayı, onlarla ilişki içinde olmayı tercih edebilirsiniz. Hatta bazen oldukça mesafeli davranabilirsiniz. Ancak bu geçişi yöneten Venüs-İkizler burcunda ilerlediğine göre, karşınıza farklı seçenekler çıkabilir. İletişime açık olmak, sosyalleşmek, dinlemek, tanımak, görmek ilgi çekici olabilir. Tutkulusunuz. Kafanızın içindeki soru işaretleri gideren gelişmeler yaşanabilir. 2015 ASTROLOJİ TERAZİ ( 23 EYLÜL-22 EKİM ) AKREP ( 23 EKİM-21 KASIM ) Beraberliği olmayanlar etkin rol oynayan partnerlerden pek hoşlanmadıkları için farklılıkların güzelliklerini dengeli bir şekilde kurguladıkları kişilerle beraber olmayı tercih edecekler. 13-19 Nisan arası: 18 Nisan tarihinde Koç burcunda oluşacak Yeniay, yeni hedefler belirlemek, ilişkinizle ilgili meseleleri çözüme kavuşturmak arzunuzu işaret eder. Fakat partnerinizin de bencil düşünmek yerine, Biz olma prensibine saygı göstermesi gerekir. Eğer problemli bir ilişki yaşıyorsanız, ilerisini göremiyorsanız, sürdürmekte zorlanıyorsanız Yeniay, bir şeylerin değişmesi gerektiğini düşündüğünüz bir zamandır sorun yaratabilir. 13-19 Nisan arası: 18 Nisan tarihinde Koç burcunda oluşacak Yeniay başta kariyerinizi ilgilendiren konular olmak üzere, iş ortamınızdaki ilişkilere, görev dağılımına, sizden beklenenlere, üstünüze düşen ne varsa ona özenle eğilmeniz gerekecek. Yeniayın, Mars-Jüpiter ile olan görünümü, işveren konumundaki kişilerle veya iş ortaklıklarında huzursuzluk ve inatlaşmalara neden olabilir. Partnerimiz kendi görüşlerini bize dayatmaya, ısrarla kabul ettirmeye çalışabilir. Ancak böyle yaklaşımlarda bulunması ilişkimizi zorlayabilir. YAY ( 22 KASIM-21 ARALIK ) OĞLAK ( 22 ARALIK-19 OCAK ) Yeniayda, genel olarak kendimize göre hareket etmek arzumuzun işaretçisidir. Sosyal yaşamınız renklensin, dostluk ilişkileriniz güçlensin, arzu ettiğiniz gibi özgür bir şekilde hayatınızı yaşamayı tercih edersiniz. Bu aşk hayatınızla ilgili konularda da böyledir. Ancak bu Yeniay, Mars-Jüpiter görünümüyle örtüştüğü için, aceleci olmamak, enine boyuna düşünmek, artı ve eksilerine iyi bakmak gerektiğini gösteriyor. İlişkilerimizde gerek bizim gerekse karşı tarafın belli bir mesafe koyarak düşünme halidir. 14 Nisan tarihinde Merkür-Boğa burcunda ilerleyecek. Aşkta gerçekçi, dürüst, güvenilir, sağlamcıyız. Bu yönde düşüneceğiz ve buna göre ilişkileri değerlendireceğiz. Düşünce yapımıza uyan kişiyi tercih edebiliriz. Fikirlerimizin doğruluğundan taviz vermeyiz. Huzur ararız ve ilişkilerde belli ölçümüz vardır. Bu ölçünün şaşmamasına gayret ederiz. Ancak bu geçişin yöneticisi Venüs-İkizler burcunda ilerliyor. Biraz daha rahat olmak, sohbetler etmek, sosyalleşmek, inatlaşmamak lazım. Öyle insanlar karşımıza çıkar ki, farklı görüş yapıları, düşünceleriyle bizi şaşırtabilirler. KOVA (21OCAK-18 ŞUBAT ) BALIK (19 ŞUBAT-20 MART ) 15 Nisan tarihindeki Venüs-Satürn karşıt görünümü, aşk hayatımız ve sosyal ilişkilerimizde mesafeli davranmaya neden olabilir. İçe yönelerek, belli bir tavır alarak hatta oldukça seçici davranarak karşı cinsle veya diğerleriyle aramıza sınır koyabiliriz. Fikirlerimizi, duygularımızı belli etmekten çekinebiliriz. Kriterlerimiz, önceliklerimiz, düşündüklerimiz ve planlarımız gereği bize uymayan, güven vermeyen, köklü olmayan hiçbir şeyin içinde yer almak istemeyeceğiz. Bunun biraz da nedeni, hayatımızı garanti altına almak arzumudur. Boşa zaman kaybetmek istemeyeceğiz. 14 Nisan tarihinde Merkür-Boğa burcunda ilerleyecek. Çevremizde bulunan kişilerle veya genel olarak insanlarla belli bir mesafeye özen göstererek iletişimde bulunabiliriz. Sağlam ve tutarlı işlere yöneliriz ve başarılı sonuçlandırmak isteriz. Bu geçişin yöneticisi Venüs-İkizler burcunda ilerlediği için, konusunda uzman kişilerle konuşmak, onların izlediği yöntemleri öğrenmek yararlı olur. Sonra da topladığımız tüm bu bilgiler çerçevesinde ilerleyebiliriz. Bu dönemde ev içinde, ofis ortamında hareketlilik bir hayli yoğunlaşacağa benziyor. SAYI 33 97