Dişhekimi 46. Sayı - İzmir Dişhekimleri Odası
Transkript
Dişhekimi 46. Sayı - İzmir Dişhekimleri Odası
dişhekimi haber 1 haber 2 dişhekimi dişhekimi haber 1 haber 2 dişhekimi dişhekimi haber 3 haber 4 dişhekimi dişhekimi haber 5 haber 6 dişhekimi dişhekimi haber 7 haber 8 dişhekimi dişhekimi haber 9 haber 10 dişhekimi dişhekimi haber 11 editör dişhekimi Merhaba, Özlem KEKEÇ ozkekec@gmail.com SGK’nın ortodonti ve endodonti sevkleriyle ilgili garip ve keyfi uygulamaları meslektaşlarımız ve hastalarımız tarafından şaşkınlıkla karşılanıyor. SGK, ortodonti tedavisine 15 yaşında başlanan ve 18 yaşında tamamlanan bir hastanın tedavi ücretini fatura tarihinde yaşını doldurmasını gerekçe göstererek ödemedi. Endodonti sevklerine yapılan ödemelerde ise kesilecek en düşük faturayı baz almaya başladı. Bu durumda cebinden çıkacak olan para miktarı büyüdükçe hasta kanal tedavisi sevki istemeyecek. SGK yaptığı bu gayriciddi uygulamayla hem halkın sağlığına zarar vermekte hem de devletin sosyal niteliğini bilinçli bir şekilde zedelemektedir. Kamuda çalışan uzman meslektaşlarımızın özlük hakları ve ücretlendirme ile ilgili belirsizlik sürerken Uzman dişhekimlerinin Döner Sermaye kadro unvan katsayılarının 2.5’den 1.3’e düşürülmesi tepkiyle karşılandı. Meslektaşlarımız İzmir, Ankara ve İstanbul’da gruplar oluşturularak yürütmenin durdurulması ve katsayının artırılması istemiyle Danıştay’a dava açtılar. Sağlık Bakanlığı’nın, meslektaşlarımızın polikliniklerde ancak o polikliniğe ortak olmaları halinde çalışabilmelerine ilişkin hukuk dışı uygulaması İzmir’deki bir meslektaşımız tarafından yargıya taşındı. Poliklinikte çalışma başvurusu İl Sağlık Müdürlüğü’nce reddedilen meslektaşımız Özgül Gülenç tüm meslektaşlarımızı duyarlı olmaya ve mesleğimize sahip çıkmaya çağıra- 12 rak konuyla ilgili hukuk sürecini başlattı. Oda seçimlerinde geri sayım başladı. Ülkemizin çeşitli illerinde yaşayan meslektaşlarımız meslek odalarından beklentilerini dergimizle paylaştılar. Ayrıca İstanbul Odası için mücadele edecek olan İdealist Grup ve Demokratik Katılım Grubu ile projelerini ve sorunlarımızın çözümüne ilişkin önerilerini konuştuk. 19-22 Nisan tarihleri arsında Sueno Hotel Beach Side Antalya’da gerçekleştirilecek olan Ege Bölgesi Dişhekimleri Odaları’nın 17. Uluslararası Bilimsel Kongre ve Sergisi için geri sayım başladı. Meslektaşlarımız teorik ve canlı sunumlar, paneller ve çok sayıda kursun yanı sıra, uzun ve yorucu bir kış mevsiminin yorgunluğunu konforlu ve keyifli bir ortamda atma şansını da yakalamış olacaklar. Sis ve rüzgar adlı ikinci romanı okurla buluşan meslektaşımız Efe Erginer ile yaptığımız röportajı, dergimizin sürekli yazarları arasında olan Prof. Dr. İlter Uzel’in geçtiğimiz günlerde yayınlanan “Dişhekimliği Biliminde ‘İlk’ler” adlı kitabı ile ilgili olarak kendisiyle yaptığımız görüşmeyi ve çocukluğundan beri ilgi duyduğu dövüş ve savunma sanatlarında, öğrenci yetiştirme düzeyine gelmiş usta bir eğitici olan meslektaşımız Alkan Bilginer ile yaptığımız söyleşiyi ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz. Yeniden buluşacağımız güne dek sevgiyle kalın… dişhekimi haber 13 içindekiler 16 dişhekimi SGK’dan sosyal güvenlik anlayışından uzak, mantık dışı bir uygulama: 15 yaşında ortodonti uzmanına sevk edilen hastanın tedavisi, 18 yaşını doldurduktan 1 ay sonra tamamlandığı için; SGK’nın ödemediği fatura davalık... Oda seçimleri yaklaşırken, 46 Meslektaşlarımız beklentilerini dile getirdi Ege Bölgesi Dişhekimleri Odaları Uluslararası 18 Bilimsel Kongre ve Sergisi Katsayı tartışması Danıştay’a taşındı Aegean Region Chambers of Dentist International Scientific Congress and Exhibition İstanbul Milletvekili Dişhekimi Kadir Gökmen Öğüt sordu: 3 Sağlıkta Dönüşüm Politikalarının mağdurlarına ne olacak? 3 Özel muayenelerden hizmet satın alınacak mı? 3 Uzman meslektaşlarıma kadro verilecek mi? Uzman maaşı alacaklar mı? 24 34 Doktorlar mutsuz ve umutsuz Hükümet’in eli vatandaşın cebinde 36 Canlı sunumlar yine damgasını vuracak 38 Meslektaşlarımızdan ‘engelleri kaldırmak’ yolunda anlamlı bağışlar 58 70 “Bu bir spor Alkan Bilginer değil, gerçek bir savunma ve hayatta kalma sanatıdır“ Reklam İndeksi Bego..........................................17 Colgate............. 76 - Arka kapak içi Dental Labor.......... Ön kapak içi - 1 Drogsan.....................................65 EDAD.........................................67 GC.......................................... 4-39 GSK........................................ 7-37 Gülsa.................................... 43-55 Hakgönül Dental........................72 Hamle.............................. 59-63-69 Heraeus.....................................51 İdex Fuarı...................................75 İnci Sigorta.................................78 İpana...........................................9 İztomer......................................74 Oral - B................................. 23-27 Yay›n Kurulu Turgan Ülker, Cenk Celep 14 Sahibi İzmir Dişhekimleri Odas› ad›na Yönetim Kurulu Başkan› Turgan Ülker Haber Sorumlusu Erdal BİLİCİ Sorumlu Yaz› İşleri Müdürü Özlem Kekeç Görsel Yönetmen Birsen BAĞARDI KÖSEOĞLU Kuraray .....................................70 Lider Diş....................................29 Nucleoss....................................21 Ortotek..................................... 3-5 Tekka................................... 32-33 Turkuaz Dental............................2 Ünaldı Medikal............Arka Kapak W&H.........................................15 Baskı Tükelmat Ticaret Gazetesi Tükeller Mat. Sanayi ve Ticaret AŞ 1571 Sokak 16, Çınarlı - İZMİR Tel: 0.232 461 96 42 Bas›m Tarihi: Ocak 2012 Yay›n Türü: Yayg›n Süreli Yay›n İletişim Adresi Anadolu Caddesi 40, Tepekule İş Merkezi D: 209 /210 /211 Bayrakl› İzmir Telefon 0.232 461 2152 - 461 3615 - 461 1571 Faks 0.232 461 3759 izdo@dishek.org Dergide yer alan yaz›lar›n hukuki sorumluluğu yazar›na aittir. Dişhekimlerine ve dişhekimliği fakültesi son s›n›f öğrencilerine ücretsiz dağ›t›l›r. dişhekimi haber 15 haber dişhekimi SGK’dan sosyal güvenlik anlayışından uzak, mantık dışı bir uygulama: 15 yaşında ortodonti uzmanına sevk edilen hastanın tedavisi, 18 yaşını doldurduktan 1 ay sonra tamamlandığı için; SGK’nın ödemediği fatura davalık... Sosyal Güvenlik Kurumu, tedavisi 15 yaşında başlayıp 18 yaşında sona eren SGK’lı hastanın, fatura tarihinde yaşını doldurmasını gerekçe göstererek tedavi masrafını ödeyemeyeceğini bildirdi. Bergama’da yaşayan Hamit Benli kızının dişlerindeki düzensizlik sebebiyle 2009 yılında resmi bir sağlık kuruluşuna gitti. İlçede bu tedavinin yapılamayacağını öğrenen Benli, kızı Ece Benli ile birlikte Ege Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi’ne gitti. Burada tedavinin yapılabileceğini ancak randevu tarihinin 5-6 yıl sonrasına verileceğini öğrendi. Bu kadar zaman beklendikten sonra tedaviye başlanırsa yanıt alınamayabileceği söylendi. Ardından Diş Hastanesi’ne gitti. Burada kendisine 45 günde tedaviye başlanamayacağı söylendi ve tedavinin estetik olmadığı yazısıyla birlikte özel bir kliniğe sevk edildi. Ortodontist Kerim Türkoğlu’na giden Hamit Benli ve kızı Ece Benli muayenenin ardından uzun sürecek tedaviye başladı. 2012 Ocak sonuna kadar tedavisi sürdü. Ortodontist Kerim Türkoğlu 06.02.2012 tarihli faturayı kestikten sonra Benli fatura ile birlikte tedavi masraflarının ödenmesi için SGK’ya başvurdu. SGK 08.02.2012 tarihli yazıyla, ‘’2010 yılı Sağlık Uygulama Tebliği’nin 4.5.1 Diş Tedavileri başlığının 4. maddesi gereğince tedavi bitiminde kızınızın 18 yaşını doldurmuş olması sebebiyle tarafınıza herhangi bir ödeme yapılması mümkün bulunmamaktadır’’ cevabını verdi. Hamit Benli bu uygulamanın haksızlık olduğunu belirterek dava açmak için hazırlık içerisinde olduklarını belirtti. Benli, kızımın 16 tedavisi başladığında 15 yaşındaydı, ortodonti tedavileri uzun sürüyor. Kızımın rahatsızlığının bu kadar zamanda tamamlanmış olması bizim suçumuz değil. Bu haksızlığın giderilmesi için hukuki açıdan ne gerekiyorsa yapacağım. Fatura tarihini gerekçe gösteren SGK sevk tarihini hiçe sayıyor’’ dedi. dişhekimi haber 17 haber dişhekimi Katsayı tartışması Danıştay’a taşındı Uzman dişhekimlerinin Döner Sermaye kadro unvan katsayılarının 2.5’den 1.3’e düşürülmesi tepkilere neden oldu. İzmir, Ankara ve İstanbul’da yürütmenin durdurulması ve katsayının artırılması istemiyle Danıştay’a dava açıldı. Dişhekimliğinde 8 ana bilim dalında uzmanlık tanındı ve bu dallarda doktora yapmış dişhekimleri uzmanlık belgelerini aldılar. Doktoralı dişhekimlerinin alanlarındaki uzmanlıklarının tescili yaklaşık 6 ay önce tamamlandı ancak kamuda çalışan uzman dişhekimleri için özlük hakları ve ücretlendirme açısından henüz bir düzenleme yapılmadı. Belirsizlik sürerken uzman meslektaşlarımızın unvan katsayılarının 2.5’den 1.3’e düşürülmesi tepkiyle karşılandı. İzmir, Ankara ve İstanbul’da gruplar oluşturularak yürütmenin durdurulması ve katsayının artırılması istemiyle Danıştay’a dava açıldı. İzmir’de iki grup uzman dişhekimi, iki ayrı dava açarak katsayının düşürülmesine ve uzman tıp hekimleri ile uzman dişhekimleri için belirlenen katsayı oranındaki haksızlığa itiraz ettiler. İzmir Eğitim Diş Hastanesi’nde Endodonti Uzmanı olarak görev yapan Meral Gül Uzman, dava açan meslektaşlarımız arasındaydı. Kendisiyle davanın gerekçeleri ve uzmanlık konusunda düşünceleri hakkında konuştuk. Uzman dişhekimliğinde döner sermaye katsayısı nasıl değişti? 12/05/2006 tarihli ve 26166 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Sağlık Bakanlığı’na Bağlı Sağlık Kurum ve Kuruluşlarında Görevli Personele Döner Sermaye Gelirlerinden Ek Ödeme Yapılmasına Dair Yönetmelik”te uzman diş hekimlerinin kadro unvan katsayısı Uzman Tabiplerle aynı şekilde 2.5, uzmanlığı bulunmayan hekimler ve dişhekimleri için 1.1 olarak belirlenmişti. Ancak 06/07/2011 tarihli ve 27986 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan aynı başlık altındaki yönetmelik ile 01/08/2011 tarihinden geçerli olmak üzere bazı değişiklikler yapılmış ve Hizmet Alanı-Kadro Unvan Katsayılarını gösteren Ek-2 ve Ek-3 sayılı tablolarda “uzman diş ta- 18 bipleri” için katsayı 1.3, dişhekimleri için ise 1.1 olarak belirlendi. Uzmanlığı bulunmayan hekimler ile dişhekimleri için katsayı aynı oranda değerlendirilirken uzman hekimler ile uzman dişhekimlerini ayırıcı bu uygulama, öncelikle dişhekimliğine saygı, dişhekimliğinin ne kadar önemsendiği konusunda tartışma yaratmaktadır. Hiçbir açıklama yapılmadan katsayılar arasında bu kadar çarpıcı farklılık yaratılması mesleğimiz adına üzücüdür. Bu konu sadece uzman dişhekimlerinin değil tüm dişhekimlerinin, Endodonti Derneği, Periodontoloji Derneği gibi uzmanlık alanlarında örgütlenmiş uzmanlık derneklerinin ve tüm dişhekimlerini temsil eden TDB’nin de sorunudur diye düşünüyorum. dişhekimi Uzmanlık kadronuz geldi mi, maaşlarınızda bir değişiklik oldu mu? Uzmanlık kadromuz gelmedi; ne zaman geleceği konusunda da bilgimiz yok. Uzmanlığın tescili şimdilik hiçbir şeyi değiştirmedi. Hatta beğenmediğimiz 1.3 katsayısı bile uygulanmıyor. Performans sistemi ile birlikte son yıllarda uygulanan ve tartışma yaratan kota sistemi hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizi nasıl etkiledi bu uygulama? Üzerinde çok düşünmeden değerlendirilirse ilk bakışta anlamlı bir uygulama gibi görünüyor. Kotanın pratikteki yansımasına tanık olunduğunda bu tasarının masa başında planlandığı anlaşılıyor. Amaç istatistiklerdeki sayıların şişirilmesi ise evet bu konuda başarılı olundu. Kota uygulamasının özü, dişhekiminin tedavilerini yönlendirmek, belli tedaviler için istenilen orana ulaşılamadığında döner sermaye katsayısını düşürerek hekime parasal ceza vermektir. Çok kaba olacak ama “parayla terbiye etmek” yolu seçilmiştir. Bana göre hekimleri küçümseyici bir uygulamadır ve hastalarımıza maalesef bir faydası olmamaktadır. Bu konuda kendi alanımdan örnek vermek isterim: Uzun süredir kongrelere katılmamış, hiç endodontik tedavi yapmamış bir dişhekimi, bu uygulama sonrası mezun olduğu dönemden hatırlayabildiği endodonti bilgileri ile tedavi yapmaya başlıyor; döner sermaye çarpanı 0.93 olmasın diye. “Endodonti bir deneme tedavisidir, size de bir deneyelim, kurtarabilirsek iyi olur, olmazsa çekeriz.” sözleriyle başlayan endodontik tedavi tanımlanmasının ardından tedaviye başlanıyor. Sorun çıkan dişlere çekim uygulanıyor. Çektirmek istemeyen, üzerinde yeni yapılmış köprüsü olan veya hastanede çalışan bir tanıdığı olan hastalar, bizlere ulaşıyor, biz de kanal tedavisini yeniliyoruz. Önceki tedaviyi yapan hekim arkadaşım puanını almış oluyor, o ayın endodontik tedavi kotası için çalışma yapılmış, istatistiklerde kanal tedavi sayısı artmış görünüyor. Kim kazandı? Çok da emin olamadığı tedaviyi yaparak kotasını dolduran ama eminim huzursuz olan hekim mi, hasta mı? Bu dergide biz bize olduğumuz için daha açık konuştum. Sorunlarımızı tanımlayamaz ve dürüst davranamazsak çözümlere ulaşamayacağımızı düşünüyorum. Tam bu noktada, uzman dişhekimi ve dişhekimi işbirliği gündeme gelmektedir. Bu işi bilen ellerde endodontik tedavi deneme tedavisi değildir, implanta alternatifdir ve ülke ekonomisine çok ciddi bir katkıdır. Endodonti uzmanları için belirle- haber nen kota; aylık performans puanının %20’sinin molar dişin endodontik tedavisi ile kazanılması zorunluluğu. Çalıştığım hastane, Ege Bölgesi’nin en donanımlı ve en büyük diş hastanesi. Çevre il ve ilçelerden çok sayıda hasta yönlendiriliyor. Vital dişleri dişhekimi arkadaşlar yapıyorlar; çok şiddetli ağrı ve/ veya şişliği olan hastaları, lezyonlu ve kanal tedavisinin yenilenmesi gereken dişleri arkadaşlar bizlere yönlendiriyorlar. Hasta sayımız yüksek; kotayı doldurmak için molar dişlerin kanal tedavisini yaptığımızda randevu süreleri çok uzuyor. Ben, sağlık personeli, kendi hastane çalışanlarımız ve onların birinci derece yakınları ile sınırladım yapacağım molar diş endodontik tedavisini; dolayısıyla kotamı dolduramıyorum, aylık puanım %85 ile çarpılıyor ve hemşire arkadaşlardan daha düşük döner sermaye almaktayım. Ankara Dişhekimleri Odası kotanın kaldırılması için dava açtı ve henüz bir sonuca ulaşı- Kota uygulamasının özü, dişhekiminin tedavilerini yönlendirmek, belli tedaviler için istenilen orana ulaşılamadığında döner sermaye katsayısını düşürerek hekime parasal ceza vermektir. Çok kaba olacak ama “parayla terbiye etmek” yolu seçilmiştir. Bana göre hekimleri küçümseyici bir uygulamadır ve hastalarımıza maalesef bir faydası olmamaktadır. lamadı. Uzmanlık; deneyim, bilgi, beceri ve bilimsel gelişmelerin aydınlığında çalıştığınız alanda belirleyeceğiniz yol haritasıdır. Sorumluluğu yüksektir, dişhekiminin hastası için düşündüğü plan hesaba katılarak uzmanlık gerektiren alanda çalışılır ve hasta dişhekimine teslim edilir. El birliği ile hasta için gereken yapılmıştır, elde edilen sonuç herkes için daha iyi olacaktır. Dişhekimliğinde uzmanlığın tanınması dişhekimliğinin önünü açacak dişhekimi-uzman dişhekimi işbirliği hem mesleğimizin saygınlığını artıracak, hem de bizlere mesleki mutluluk verecektir. Meslek örgütümüz TDB ve dişhekimliğinde uzmanlık tanınmasını istemeyen dişhekimi arkadaşlarımız arasında uzmanlık konusu halâ tartışılıyor olsa da halkımızın daha iyi ağız –diş sağlığına kavuşması yolunda birlikte çalışacağız. Ben inanıyorum, şimdilik masalsı gelen bu öngörüm zaman içinde gerçekleşecektir. 19 haber dişhekimi Sağlık Bakanlığı’nın, meslektaşlarımızın polikliniklerde sigortalı olarak çalışmayacağı, ancak polikliniğe ortak olması halinde çalışabileceğine ilişkin hukuk dışı uygulamasına bir tepki de poliklinikte çalışma başvursu İl Sağlık Müdürlüğü’nce red edilen meslektaşımız Özgül Gülenç’ten “Ya muayenehane aç, ya polikliniğe ortak ol ya da mesleğini yapma! Böyle bir zorlamaya sessiz kalmak istemiyorum” Poliklinikte çalışmak için başvuruda bulunan ve “ortak olmazsan çalışamazsın” cevabını alan meslektaşımız Özgül Gülenç; söz konusu uygulamanın durdurulması için dava açıyor. Sağlık Grup Başkanlığı’na poliklinikvap geldi. Poliklinik tanımında en az te çalışmak için başvuran ancak Sağiki hekimin ortaklığı ile kurulduğu ve lık Bakanlığı tarafından yapılan hudiğer hekimlerin de çalışan değil orkuki yorum ardından ortak olabilditak olarak mesleklerini yapabilecekleği takdirde çalışma izni alabileceğiri belirtildi. “Bir meslek sahibi oluyorni öğrenen meslektaşımız Özgül Güsunuz iş alanınız tamamen sınırlanlenç dava açmaya hazırlanıyor. Böyle dırılmış, kısıtlanmış durumda. Sermabir zorlamanın mesleki açıdan endişe ye sahibi değilsen çalışma, mesleğini verici olduğunu belirten Gülenç yaşayapma der gibi bir zorlama. Ya muadıklarını şöyle anlattı: yenehane aç ya polikliniğe ortak ol ya Poliklinikte çalışmak için izin belgeda mesleğini yapma” si almak istedim odadan orada çalışBu durumu bir de işveren açısından tığıma dair evraklarımı alıp belgeleridüşünecek olursak yaptığım tüm mi tamamlayarak işyerine ait üst yazı emeğe, kurduğum düzene neden çaile birlikte Sağlık Grup Başkanlığı’na lışacak birini ortak edeyim. İnsanları başvurdum. Başvurudan yaklaşık bir zorlamak gibi bir şey bu. Hukuki yola Özgül Gülenç hafta sonra İl Sağlık Müdürlüğü’nden başvurmayıp bunu yapanlar olduğuaradılar, ”poliklinik olduğu için siz bunu da duydum. Kağıt üzerinde ortak rada çalışamazsınız” dediler. Poliklinikte çalışmaya baş- gösterilip çalışanlar da var. Ama bu çözüm değil. Yanlılamıştım, bu yanıt şok etkisi yarattı. Yeni düzenleme- şı yamamak. Ben aynı zamanda tazminat talebinde de ler gereği ya benim polikliniğe ortak olmam gerektiği bulunacağım. Şu an çalışıyorum ama şanslıyım, iş buya da çalıştığım yerin merkeze dönüşmesi gerektiği iş- lamasaydım ne olacaktı. İş buldum diye bu konuya sesyeri sahibine bildirildi. İşyeriyle konuştum ortak olmam siz kalmak istemiyorum. Çoğu iş ilanı bu sebepten geri mümkün değildi. Polikliniğin de fiziki koşullardan dola- çekilmiş durumda; mesleki açıdan endişe verici bir duyı merkeze dönüşmesi imkansızdı. Ben işten ayrılmak rum. Polikliniklerde olan bu kısıtlama özel ADSM’lerde zorunda bırakıldım daha doğrusu işime son verildi. İz- yok. Ancak İzmir’de çok sayıda merkez de yok. Meslemir Diş Hekimleri Odası ile görüştüm bununla ilgili di- ğimizi böylesine ilgilendiren bir konuya meslektaşlarırekt bir yasa ya da kararnamede direkt bunu engelle- mın sessiz kalması da beni rahatsız ediyor. Hem işyeyen bir düzenleme olmadığını öğrendim. Hukuki yar- ri sahibi hem de bu mesleği yapacaklar için büyük bir dım aldıktan sonra bu gerekçenin yazılı olarak bildiril- kaos. Öte yandan, ne bir tepki ne de birlik olma var. mesini istedim. Belgelerimin tam olduğunu ancak söz- Meslektaşlarımın ve meslek adaylarının duyarlı olmalü olarak reddedildiğimi ve bana reddedilme gerekçe- sı ve mesleğimize sahip çıkması gerektiğini düşünüyolerini yazılı olarak bildirilmesini dilekçe ile Sağlık Grup rum. Sizin aracılığınızla meslek örgütümüze de bu koBaşkanlığı’ndan talep ettik. Yaklaşık 15 gün sonra ce- nuyla daha fazla ilgilenme çağrısında bulunuyorum. 20 dişhekimi haber 21 haber dişhekimi Endodonti sevklerine yapılan ödemelerde kesilecek en düşük faturanın baz alınması uygulaması başlatan SGK’nın bu gayri ciddi uygulaması Hem sosyal devlet anlayışına hem de kamu ciddiyetine YAKIŞMIYOR! İzmir SGK’nın, Sosyal Güvenlik Kurumu Genel Müdürlüğü’ne yazı yazarak Asgari Ücret Tarifesi’nin Rehber Tarife’ye dönüşmesinden sonra ödemelerin nasıl yapılması gerektiğini sorması üzerine, Sosyal Güvelik Kurumu Genel Müdürlüğü’nün, bütün ödemelerin kesilecek en düşük fatura tutarından yapılması yönündeki görüşü hem hastaları hem de meslektaşlarımızı çileden çıkardı. 22 Bu yazışmanın üzerinden çok geçmeden muhtemelen SGK İl Müdürülüğü ile danışıklı olarak bir meslektaşımızın üç köklü kanal tedavisi ve üzerine yapılan bir dolgu için KDV dahil 80 TL civarında bir fatura kestiği ve SGK’nın bu olaydan sonraki bütün endodonti sevklerinde hastalara aynı parayı ödemeye başladığı meslektaşlarımız tarafından yoğun olarak odamıza iletilmiştir. Bu uygulama en hafif deyimi ile sosyal güvenlik anlayışından uzak, kamu ciddiyetine yakışmayan, hem hastalar hem de meslektaşlarımız için kabul edilemeyecek bir uygulamadır. fazla yükseltmek amacıyla; eskiden ağız ve diş sağlığı hizmetlerini özele sevk etmek konusunda engel olarak gördüğü asgari ücret tarifesninin ortadan kalkmasını fırsat bilerek, TDB ve odalarla sıkı bir pazarlık sonucu oluşturulacak bir bedelden veya belki de kamusal kuruluşlara ödeme yaptığı sağlık uygulama tebliğlerindeki fiyatlar üzerinden SGK şemsiyesi altındaki vatandaşlara, özel sağlık kuruluşlarından hizmet alımının önü açılabiliridi. Ciddi, halka ve ağız diş sağlığı hizmeti üretenlere karşı sorumluluklarını bilen bir yönetim ne yapmalıydı? Asgari ücret tarifesini zorunlu olmaktan çıkarıp, tavsiye niteliğindeki rehber tarifeye dönüştüren yasama faaliyetinden sonra, SGK yönetimi öncelikle halkı ve ağız diş sağlığı üreten meslektaşlarımızı tedirgin etmeden en son uyguladığı 2007 yılı asgari ücret tarifesini aynen uygulamayı sürdürmeliydi. Bundan sonra atacağı adım ise; Türk Dişhekimleri Birliği, dişhekimleri odaları ve dişhekimliği dernekleri ile bir araya gelerek kamudan özel sağlık kuruluşlarına yapılan sevklere ilişkin ödeme tutarlarında bir anlaşma aramak olmalıydı. Sosyal Güvenlik Kurumu kamusal bir ağırbaşlılıkla sorunu bu şekilde ele alıp, çözümler üretip sonuçlarını kamuoyuna açıklamalıydı. Hatta belki, daha da ileriye giderek, hasta sayılarının artması nedeniyle ürettiği ağız diş sağlığı hizmetlerinin niteliklerinin düştüğü bilinen kamusal ağız ve diş sağlığı üreten kuruluşların üzerindeki yükü azaltmak ve halkımızın ağız ve diş sağlığı seviyesini daha 3 Endodonti için özel sağlık kuruluşlarına sevk edi- Sosyal Güvenli Kurumu’nun bu akıl dışı uygulaması nelere yol açıyor / açabilir? len hastalar kendilerine sadece 80 TL ödendiğinde özel hekimin asgari ücreti ile aradaki farkı kendi cebinden ödeyeceğinden yani devletin ödediği paranın kendi cebinden çıkacak paranın çok çok altında olması durumunda özele sevki istemeyecek. 3 Bu durumda hasta kanal tedavisinde ısrar ederse, zaten mevcut hastalarının sorunlarını çözemeyen kamusal ağız ve diş sağlığı kuruluşlarının iş yükü, kaldıramayacağı kadar ağırlaşacak. 3 Hasta kanal tedavisinde ısrar etmezse, bu durumda kurtulabilecek bir dişi çektirerek hem daha sağlıksız ağızlara sahip olacak hem de çekilen dişlerin yerine yapılacak protezlerle kamunun ağız ve diş sağlığı hizmeti için yaptığı harcamalar daha da artacak. 3 Muayenehanesi olan meslektaşlarımız da kamunun ödediği fiyatın üstündeki miktarı hastadan talep edemeyecekleri için endodonti sevklerine ka- haber dişhekimi yıtsız kalacaklar ve endodonti tedavilerini üstlenmek istemeyecekleridir. Son söz; bir sosyal güvenlik kurumu olan SGK yaptığı bu uygulamayla hem halkımızı sağlıksızlaştıracak hem de devletin sosyal niteliğinin bilinçli bir şekilde göz göre göre yok olmasına neden olacak. İzmir Dişhekimleri Odası olarak ne yaptık? İzmir Dişhekimleri Odası Yönetimi olarak Sosyal Güvenlik Kurumu Genel Müdürlüğü’ne bir yazı yazarak yaptıkları bu uygulamanın yaratacağı olumsuz sonuçları belirterek, bu sosyal güvenlik mantığından uzak, gayri ciddi uygulamalarına bir son vermelerini belirttik. İzmir Dişhekimleri Odası Yönetimi olarak; söz konusu uygulamada geri adım atılmazsa yazışmalarla sorunu çözme nezaketimizi bir kenara bırakıp, söz konusu uygulamayı yargıya taşımakta kararlıyız. Sağlık Bakanlığı bu “yanlışlığı” düzeltir mi? Dişhekimliğine 8 dalda uzmanlık getiren yasayla 1219 sayılı yasaya getirilen geçici bir maddede “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte ağız ve diş teknikerliğine ilişkin iş ve işlemleri en az bir yıldan beri yürütmekte olup en az lise seviyesinde eğitimi bulunanlardan, usul ve esasları Sağlık Bakanlığı’nca belirlenen eğitimleri alan ve açılacak sınavlarda başarılı olanlar ağız ve diş sağlığı teknikeri yetkisi ile çalışabilir” hükmü bulunmakta. Bu madde ile yasa koyucu “diş teknikerliği” ismi ile dişhekimi yardımcı personeline bir statü yaratmakta ve kişilerin bu ünvanı almasını sağlamak için en az lise mezunu olma ve en az bir yıl dişhekimi yanın- da sigortalı olarak çalışıyor olmak koşulu getirmekte. Yasa koyucu, getirdiği bu koşullarla bu ünvanı herkesin değil, hak eden kişilerin almasını güvence altına almaya çalışmakta. Ancak, yardımcı personel olarak çalışan bir kişi İzmir Dişhekimleri Odası’na başvurarak, kendisinin aynı dişhekiminin yanında 9 sene çalıştığını, doğum yaptığı için yasanın çıkma tarihinden önceki bir yıl içinde sigortasının 3 aylık bir kesintiye uğradığını ve 3 ay sonrasında aynı dişhekiminin yanında sigortalı olarak çalışmaya devam ettiğini belirterek, ”Sağlık Bakanlığı’na başvurduğumda, yasadan önceki son 1 yılda sigortalı görünmediğim için eğitime alınmayacağım söylediler” dedi. Eğitim alamayacağı için 9,5 yıldır bir dişhekiminin yanında sigortalı çalıştığı ve lise mezunu olduğu halde “diş teknikerliği” ünvanını alamayacak olan kişi bu durumun düzletilmesi için odamızdan destek beklediğini belirtti. Oda yönetimimiz kişinin başvurusunu değerlendirmiş ve haklı bulmuştur. Bu çerçevede “kişilerin haklarının korunması, yasanın ruhuna uygun olarak ‘diş teknikerliği’ ünvanını alması gereken kişilerin şekilsel bir değerlendirme ile haklarınının ellerinden alınmaması ve eğitime davet edilmesi gerekliliği”ni belirten bir yazıyı Sağlık Bakanlığı’na göndererek hakkaniyete aykırı olan bu uygulamanın durdurulmasını istedik. Artık, lokal anestezik solüsyon almak için; İlaç takip sistemine kaydolmak zorunlu Belli bir süreden beri ilaca güvenle erişiminin sağlanması ve bunun garanti altına alınması, sahte ilacın önüne geçilmesi, küpür sahteciliğinin ortadan kaldırılması, akılcı ilaç kullanımı süreçlerinin desteklenmesi ve piyasa kontrolü için ilaçlar hakkında veri sağlanması, her kutu ilacın ancak bir defa ödenmesini sağlamak, fiyat dengesizliğini (karaborsayı) engellemek hedefiyle T.C. Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü tarafından İlaç takip sistemi uygulanmaktadır. İlacın üretim ya da ihracat aşamasından son kullanım aşamasına kadar kayıt altında olması biçimde yapılan- dırılan ilaç takip sistemi nedeniyle artık meslektaşlarımızın da başta anestezik solüsyonlar olmak üzere Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmış olan ve tedavide kullandıkları ilaçları satın alabilmeleri için sisteme kaydolarak bir numara almaları gerektiği bilgisi Odamıza ulaştı. Konu ile ilgili İzmir Valiliği il Sağlık Müdürlüğü’nden yazı ile konu hakkında bilgi istedik. Yazımıza verilen yanıta göre; “GLN” adı verilen bu numarayı almak için meslektaşlarımızın bağlı bulundukları Sağlık Grup Başkanlıklarına başvurarak bir form doldurmaları ve İlaç Takip sistemine kaydolmaları gerekmektedir. 23 haber dişhekimi İstanbul Milletvekili Dişhekimi Kadir Gökmen Öğüt sordu: 3 Sağlıkta Dönüşüm Politikalarının mağdurlarına ne olacak? 3 Özel muayenelerden hizmet satın alınacak mı? 3 Uzman meslektaşlarıma kadro verilecek mi? Uzman maaşı alacaklar mı? İstanbul Milletvekili Dişhekimi Kadir Gökmen Öğüt, TBMM Genel Kururlu’nda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile Sağlık Bakanı Recep Akdağ’a dişhekimleri ve buna bağlı sağlık kuruluşlarında görev yapan çalışanların sorunları ile ilgili sorular sordu. Kadir Gökmen Öğüt; “İktidarın uyguladığı sağlıkta dönüşüm adı altında uygulanan politikalar sonucu, binlerce doktor ve dişhekimi muayenehaneleri kapandı... Binlerce hekim ve onlara bağlı çalışan laboratuvar çalışanları, diş teknisyenleri, sekreterler işsiz kaldı. Bu mağduriyeti yaşayan binlerce kişiye kamuda iş olanağı veya prim ödemelerinde kolaylık sağlamayı düşünüyor musunuz” diyerek Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın, bu konudaki sorularını cevaplamasını istedi. Özel Muayenehanelerden Hizmet Satın Alınması ile ve uzman meslektaşlarımızın kadro sorunlarıyla ilgili olarak da Sağlık Bakanı’na sorularını ileten Öğüt, kamuda çalışan meslektaşlarımıza yeteri kadar kadro verilmediğini, kadrolarının karşılığını da alamadıklarını, bu konuda hükümetin elinden gelen çabayı göstermesini ve uzman dişhekimlerinin kadrolarına geçirilmesini istediklerini söyledi. Sağlık Bakanlığı otellerde muayenehane açmaya izin veriyor Dergimizin bir önceki sayısında yayınlanmış olan; “Otellerde Muayenehane Açmak Artık Mümkün” başlıklı haberimiz hakkında haberi yanlış temellere oturttuğumuz yolunda eleştiriler geldi. Haberimizde 3 Ağustos 2011 tarihinde Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları hakkındaki yönetmelikte yapılan değişiklik ile otellerde muayenehane açılmasının önündeki engelin kalktığını belirtmiştik. Eleştriler, bu yönetmeliğin doktor muayenehanelerini ilgilendirdiğini, bizim muayenehanelerimizin açılış koşullarının “Ağız Ve Diş Sağlığı Hizmeti Veren Özel Sağlık Kuruluşları Hakkındaki Yönetmelik” tarafından belirlendiği üzerine odaklanmaktadır. Eleştriler haklı gibi görünse de, otellerde muayenehane açılacağına ilişkin getirilen düzenlemeyi Sağlık Bakanlığı hekim ve dişhekimleri için de uygulamaya başlamıştır. Yani Sağlık Ba24 kanlığı, otellerde hekimlerin ve dişhekimlerinin muayenehane açmalarına artık izin vermektedir. Bu çerçevede Bakanlık, hangi düzenlemeyle gelmiş olursa olsun hekim ve dişhekimi muayenehanelerini ayrı tutmamaktadır. Haberimiz bunun üzerinedir. Burada asıl sorulması gereken soru şudur: “Otellerde dişhekimi muayenehanesinin açılmasını yasaklayan Sağlık Bakanlığı’nın eski görüşü mü doğrudur, yoksa yeni yönetmelikle getirilen, bu eski hatalı uygulamayı düzelten ve meslektaşlarımıza da uygulanan yeni açılım mı daha doğrudur?” Hiç bir somut hukuksal dayanağı olmayan otellerde dişhekimi muayenehanesini açılmasını yasaklayan Bakanlık eski görüşünün değişmiş olması ve meslektaşlarımız için otellerde muayenehane açılmasına izin verilmeye başlanması, konunun ilgilendirdiği meslektaşlarımız açısından haber değeri taşımaktadır. Dişhekimi Dergisi olarak eleştrileri saygıyla karşılamakla birlikte haberimizin arkasındayız. dişhekimi haber 25 oda seçimleri dişhekimi Oda seçimleri yaklaşırken, Meslektaşlarımız beklentilerini dile getirdi Türkiye’nin çeşitli illerinden meslektaşlarımıza, yaklaşan oda seçimlerini ve yeni oda yönetimlerinden beklentilerinin neler olduğunu sorduk. Meslektaşlarımız meslek odalarının meslek sorunlarının çözümünde etkin olmadığı konusunda hemfikir. “Odaların etkisizleştirildiğine inanıyorum” Lütfi Varış (Amasya): Odalar ne söylerse söylesin hükümet ve yöneticiler konulara tam vakıf olamadıkları için kendi kafalarına göre KHK’ lerle istediklerini yapıyorlar. Odaların bir çabası olması gerektiğine elbet inanıyorum ancak, örnek verecek olursak oda yöneticilerimiz bakanlarla görüşmelere katıldılar. Ancak bu tarz görüşmelerde hükümet temsilcileri herkesi muhalefet gördükleri için dinlemiyorlar bile, konu dışında her şeyden konuşuyorlar. Bu şekilde görüşmelerde de anlaşma olması mümkün değil. O yüzden odaların etkisizleştirildiğini düşünüyorum. Bu yüzden odalardan sorunlarımız ile ilgili bir beklentim yok diyebilirim. Oda yönetimlerinin değişse dahi bazı konularda etkisinin olacağını düşünmüyorum. Odaların önü kesiliyor, yeni kararnamelerle artık odalarında hiçbir öneminin kalmayacağını düşünüyorum. “Bulundukları şehrin dışındaki odalarla da ilgilensinler” Gülbahar Bülbül (Kırıkkale): Ben İstanbul’dan buraya gelen bir hekimim burada inanılmaz bir düzensizlik var. Ankara Dişhekimleri Odası burayı tamamen unutmuş. Denetimsizlik had safhada korsan dişhekimi mi ararsınız ne ararsanız var, biz burada büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Tabela standartı diye bir şey, yok tabelalar rengarenk, ölçüleri belli değil, dev gibi renkli harflerle yazılmış tabelalar var. Işıklı tabela dahi var burada. Eski usul teda26 vi yöntemleri kullanılıyor, herkes kafasına göre bir fiyat belirlemiş, odanın buraya el atmadığı ortada. İstanbul’da bölge temsilcileri vardı yeni gelişmelerden teknolojiden haberdar ediyor ve burada çalışan dişhekimlerinin sıkıntıları ile ilgileniliyordu. Mesela hangi bölgedeysek bölge temsilcileri nerede seminer var nerede bir eğitim fırsatı var, haberdar ediyorlardı. Burada da aynı sistem uygulanabilir, bu çok zor bir olay değil. Eğer yönetim değişecekse ya da bu yönetim devam edecekse bulundukları şehir haricindeki illerle de ilgilenmelerini istiyorum. “Özlük haklarını koruyucu ciddi çalışmalar yapılmasını isterim” Berkay Güzel (Çanakkale): Oda çalışmalarının her meslektaşım gibi ben de daha iyi olmasını bekliyorum. Şimdiki çalışmaların yeterliliği tartışılır. Ancak bu şartlarda bizim belli isteklerimiz olsa da ne ölçüde bunları karşılayabileceklerinin bilincindeyim. Dişhekimlerine uygulanan politikalar da ortada. Ancak doğru politikalarla yine de odaların etkisinin olabileceğine inanıyorum. Ancak bu bizim de desteğimizle olmalı. Bir birlik içerisinde odalar ve odaların bağlı olduğu birlik beraber hareket etmeli. Ancak bu beraberliği de görmek mümkün değil. Benim bağlı bulunduğum odada yönetim değişecekse ya da eski yönetim yeniden çalışmaya devam edecekse dişhekimlerinin özlük hakla- dişhekimi rını koruyucu ciddi çalışmalar yapılmasını isterim. Şu an dişhekimleri yalnızlığa itiliyor gibi, onların önüne geçmek gerekiyor. Bu da odaların ciddi çalışması gerektiği bir durum ortaya çıkarıyor. Siyaset yapma anlayışı değil, hekimleri koruyan bir anlayış istiyorum. “Birlik ve bütünlüğü sağlayacak bir oda ve birlik istiyorum” Cihangül Erdoğan (Balıkesir): Ben odaların sadece aidat toplayan bir kuruluş olmaması, aktif olarak çalışması gerektiğini düşünüyorum. Ben bağlı bulunduğum odanın bilimsel aktivite ve gelişmeleri daha iyi takip edeceğini düşünerek beni haberdar etmesini isterim. Bu örneğe dayanarak ben odadan daha aktif bir şeyler bekliyorum. Sadece bağlı olduğum bir kuruluş ismi olarak durmasını istemiyorum. Odaların bir şeyler yapıyor olması ve üyelerine de bir yararı olması gerekir. Oda olmanın gerekliliği yılda bir kere yürüyüş olduğunda beni temsil etmek, sizin haklarınızı koruyoruz demek olmamalı. Nasıl olmalı derseniz mesela eczacılar bir birlik olup eczaneleri kapatıyorlar ama bizde bu bütünlüğü birlikteliği sağlayacak bir oda anlayışı yok. Dişhekimleri arasında dayanışma yok, bir birliktelik sağlayamıyorlar. Tüm odalar birbirleriyle sanki çatışma içerisinde. TDB’ye de bu anlamda çok iş düşüyor. Fiyat tarifesi diye bir olay yok. Biri üç liraya çalışıyorsa diğeri on liraya çalışıyor, bunun ortalamasını kimse bulmuyor. Odanın bir toparlayıcılığı yok, herkes bireysel olarak bir şeyler yapmaya çalışıyor. Oda ise isim olarak varlığını sürdürmek ötesine gidemiyor. Benim yeni yönetimden beklentim birlikteliği sağlaması, bilimsel olarak aktif olması. “Odaların görevi aidat toplayıp 2 yılda bir seçim yapmak değildir” Mustafa Yargıç (Kars): Kars’ta emekli olduktan sonra serbest olarak çalışmaya başladım. Odaların görevi aidat toplayıp 2 yılda bir seçim yapmak değildir. Daha önce Erzurum oda başanlığı görevi ve bir çok yöneticilik görevinde bulundum. 2005 yılından bu yana yeni yönetimde bulunanlar aidat dışında arayıp sormuyorlar bile. Odaların en az yılda bir kez bağlı bulunan illerdeki meslektaşlarını ziyaret etmesi gerekir. Odaların belli başlı sorum- oda seçimleri lulukları vardır. Seminer düzenlemek, akademisyenlerle söyleşiler gerçekleştirmek, Dişhekimleri Haftası’nda aktivite yapmak, yeni teknolojilerden haberdar etmek adına çeşitli aktiviteler düzenlemek. Ama bunların hiçbiri yapılmıyor . Bunlar yapılmadığı gibi haliylen hiçbir sorunlada ilgilenilmiyor. Bir akademisyen ile anlaşılıp sadece uçak biletini karşılayarak birçok aktivite yapılabilir Çok değerli hocalarla görüşüyorum söyledikleri şu bize herhangi bir talep gelmiyor gelirse see seve katılırız. Elimizden ne geliyorsa yaparız. Ancak böyle bir talep olmazsa hocalar kendi kendilerinemi gelecekler. Onun için yeniden söylüyorum oda gerekliliğini yerine getirmiyor. 7-8 yıldır ne arayan var ne soran sadece seçimlere katılın, cezası var diyorlar tek diyalog bu. “Gelecek yönetim, bu mesleği saygın hale getirmeli ve bir çantacının mesleği halinden çıkarmalıdır” Mehmet Altun (Hatay-İskenderun): Odaların etkisiz bir eleman olduğunu yaşayarak gördüm.Görevlerini yeterince yerine getirebildikleri kesinlikle söylenemez. Haklarımızı hiç ama hiç koruyamadığını gördüm ıspat isterseniz ıspatıda var..Mesela burda 20 yıldır çalışan bir teknisyene hiç kimse engel olamadı. ikincisi burda çalışan bir diş hekimi karşı komşusundaki telefoncunun camına eski liste fiyatımızın en az yarı fiyatı kadar bir liste fiyatını cama yapıştırıp benimle rekabete bu şekilde girmeye çalışmıştır. Videoya çekilen listeyi gören oda ve il sağlık şubesi bile cezalandırmaya yetmediyse hiçbir kurum veya kuruluşun vazifesinin yerine getirildiği söylenemez. Gelecek yönetimden bu mesleği saygın hale getirmelerini ve bir çantacının mesleği halinden çıkarma işlemine başlamadırlar. Odalar Hekimlerle iş birliği içinde olmaları ve hekimleri birbirlerine yaklaştırma amaçlı geziler yemekler verilip onların fikirleri dinlenmelidir. Sadece hükümetin kararlarını alıp bizi onlarla zorlamamalıdır. Tam 6 senedir hizmet satın alımı yasasının çıkmasını bekliyoruz ve daha çok bekleriz gibime geliyor.istanbulda kongrede yürüyüş yapıyoruz bize itibar eden yok bu neyin göstergesidir bilmem .Ne gazete yazdı ne tv ler konuştu bizi neden dir acaba. Ankara’da ki merkezimizi arayıp bu tv lerde yapılan reklamları sordum ve bana doğru dürüst anlaşılmayan bir mail geldi. Yorumu meslektaşlarıma bırakıyorum. 27 oda seçimleri dişhekimi İstanbul Dişhekimleri Odası seçimleri yine kıran kırana geçecek. 2010 seçimlerine katılan üç grup, 2012 seçimlerinde tekrar yarışacak. Mevcut yönetime muhalif iki grubun temsilcileriyle mesleğin ve meslek odalarının geleceği ve seçimler üzerine konuştuk. İstanbul Dişhekimleri Odası Başkan Adayı, İdealist Grup Başkanı Ömer Faruk Şarkbay nasıl bir meslek örgütü düşlediğini ve nelerin yapılabileceğini dergimize anlattı. “Bizim en önemli farkımız, yeniliği ve değişimi temsil ediyor olmamızdır” Sizce mesleki birliğin anlamı nedir ve siz grup olarak nasıl bir fark yaratmayı hedefliyorsunuz? Meslek odaları öncelikle meslektaşlarının sorunlarını çözmek için kurulmuş yarı resmi kuruluşlardır. Bunun yanı sıra meslektaşlarına yeni ufuklar açar ve çağın yeniliklerini yakalama ortamı oluşturur. Diş hekimliği tüm dünyada en hızlı gelişen mesleklerden bir tanesi. Ayrıca uygulama olarak bizler dünya standartlarını ülkemizde yakalayabiliyoruz. Bu hızlı değişime ayak uydurmak ancak yenilikçi bir vizyon ve sürekli gelişim anlayışına sahip bir yönetim ile mümkündür. Bizim en önemli farkımız bu yeniliği ve değişimi temsil ediyor olmamızdır. İdealist Grup Başkanı Ömer Faruk Şarkbay, MHP Grup Başkan vekili Oktay Vural’la... 28 Özelden hizmet satın alımı çok uzun süredir tartışılan bir konu. Engeller neden aşılamadı? Bu oldukça uzun bir konu ancak şu hususları özellikle belirtmem gerekir. Yaklaşık 8 yıldır özel sektörden pek çok temel sağlık hizmeti satın alınıyor. Bunun tek istisnası Ağız ve Diş Sağlığı hizmetleridir. Diş hekimliği hizmeti tabiatı gereği diğer sağlık sektörlerinden bazı farklılıklar gösterir. Burada, TDB ve hükümet, karşılıklı diyalog ile çözüm üretmek zorundalar. Fakat özellikle son 10 yıldır TDB yönetimi, meslek çıkarlarını korumak yerine, adeta bir siyasi parti gibi çalışmış, iç politikadan dış politikaya pek çok konuda tavır ve eylem ortaya koymuş bunun sonucunda da meslek sorunlarımızı ihmal etmiştir. Özellikle hizmet alımı safhasında meslekle alakasız konularda İDO ve TDB ortamı, ideolojik kavga zeminine dönüşmüştür. Çözümsüzlüğü, çözüm olarak sunmuşlardır. Hâlbuki “15 bin hekim” ve “15 bin ticari müessese” yi temsil eden meslek birliği ve bu hekimlerin hitap ettiği halkımız düşünülürse, oy ile seçilen ve yine oy ile giden her hükmet ve siyasi parti karşısında çatır çatır pazarlık yaparak haklarını almalıydılar. Salt ideolojik bakış açısına sahip eskimiş bir yönetim anlayışından da çözüm beklememiz ne kadar doğru olabilir? Peki sizin gerçekte uygulanabilir, ön çalışmasını yaptığınız bir çözüm öneriniz var mı? Elbette, İdealist Grup olarak her kesimden diş hekimi meslektaşlarımızla diyalog halindeyiz ve sorunlarımızı paylaşıyoruz. Arkadaşlarımız yıllardır birçok farklı diş hekimliği dernek ve vakıfları, sağlık dernekleri ve sağlık sendikalarında görev almaktadır. Geçen iki yıl içinde görev aldıkları dernek çatıları altında Sağlık Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı, SGK ile görüşerek, fikir alış verişlerini ve meslek sorunlarımızı rapor haline getirerek dişhekimi oda seçimleri sunmuşlardır. Diş hekimliği mesleğinin karşı karşıya olduğu sıkıntıları biz de yakından biliyor ve yaşıyoruz. Özellikle yeni muayenehane açmış genç meslektaşlarımızın sıkıntılarını farkındayız. Bu sorunların çözümü için çalışma raporları ve çözüm planları hazırladık. 28 Şubat 2012 tarihinde bu önerilerimizi görüşmek için Sağlık Bakanı Recep Akdağ ve Çalışma ve Sosyal güvenlik bakanı Faruk Çelik’i ayrı ayrı makamlarında ziyaret ettik. Ziyaretlerimiz planlanan zamanın çok üstünde sürdü. Görüşmelerimiz oldukça verimli geçti. Ortak bir çözüm anlayışı oluştu mu? Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, hizmet alımı sürecinin uzun zamandır konuşulduğundan ve bu konuda 8 yıldan beri görüşmeler yapıldığından bahsetti. TDB ile yaşadıkları sıkıntılardan örnek veren Bakan Çelik, meslek örgütüyle masa başında sağlanmış olan bazı mutabakatların, toplantı sonrası sanki hiç görüşülmemiş gibi tam tersine bir tutum sergilendiğine şahit olduklarını söyledi. Sağlık Bakanı Recep Akdağ ise diş hekimliği hizmetlerinin özelden satın alınması ile ilgili şu an yılda 50 milyar TL lik sağlık bütçesine ilaveten ortalama 1,5 milyar daha yük gelmesinin kabul edilebilir olduğunu belirtti. Serbest çalışan 15 bin diş hekimi için aylık ortalama 1015 bin liralık çalışma düşünülürse, Maliye’nin geri alacağı vergiyle bütçeye ortalama 1-1,5 milyar bir ek maliyetin sıkıntı oluşturmayacağını söyledi. Ayrıca Bakan Akdağ toplumun ağız diş sağlığında meydana gelecek iyileşmelerin, genel vücut sağlığına olan olumlu etkilerinden, diğer sağlık harcamalarında azalmalar olacağını ifade etti. Sağlık Bakanı Akdağ, serbest çalışan diş hekimlerinden hizmet alınmasını desteklediğini, bu sürecin daha işlevsel olması adına, ideolojik davranmayan, nötür ve şeffaf olan, kendi partileri de dahil hiçbir siyasi oluşuma endeksli kalmayan, sadece mesleki konulara yönelik bir Meslek Birliği olması gerektiğini belirtti. Bunun sonucunda muayenehanelerden hizmet alımına dönük fikir birliğine vardık ve çözüm sözü aldık. Ayrıca 8 Mart 2012 tarihinde de MHP grup başkanvekili Oktay Vural’a bir ziyaret gerçekleştirdik. Kendisiyle ağız ve diş sağlığı hizmetlerine yönelik kanun çalışmaları hususlarında görüş alışverişinde bulunduk.. Görüşmemiz esnasında TDB yönetimi içindeki “doğal delegelik sistemi”nin antidemokratik bir durum olduğu, 25 kişiden oluşan bu doğal delegelik sisteminin ne Türk Tabipler Birliği’nde ne de Eczacılar Birliği’nde mevcut olmadığını anlattık. Bu doğal delegeliğin kalkması için kendisinden destek istedik. Diş hekimlerinin sorunlarını ve bunun halkımıza olan yansımasını çok anlamlı bulan Sayın Vural, bize mecliste tam destek sözü verdi. Şunu özellikle belirtmek istiyorum ki, bu görüşmeleri biz, ilk defa yapmadık. Geçen iki yıl içerisinde ge- Ömer Faruk Şarkbay, Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile birlikte... rek Bakanlar, gerekse Bakan Müsteşarları, SGK Başkanı, GSS Genel Müdürü, SGK İstanbul İl Müdürü, İstanbul İl Sağlık Müdürü gibi birçok bürokratla görüştük, konuyu panellerde tartıştık, sunum yaptık, raporlar hazırladık ve sunduk. Bu raporları birçok meslektaşımız bilmektedir. Çalışmalarımızda buradaki süremize sığdıramayacağımız ayrıntılar var ancak bu konudaki hassasiyetimiz biraz olsun anlaşılmıştır herhalde. Bizler, hepimiz için, hekim arkadaşlarımızın sorumlulukla beraber bize yetki de vermesini istiyoruz. Mesleğimizi kurtarmak adına ne kadar çalışsak ve çabalasak da “mühür kimdeyse Süleyman odur”. Sözün özü bu çalışmalarımızın hayata geçmesi için meslektaşlarımızdan bize görev vermelerini bekliyoruz. Bir diğer önemli sorun, uygulamalardaki tıkanıklığın yanı sıra, büyük kurumların da artmasıyla varlığını sürdürmekte zorlanan muayenehanecilik. Muayenehanelerin kapanmasının önüne geçilebilir mi? Büyük kurumlardan kasıt herhalde şunlar olsa gerek. ADSM’ler, Fakülte Uygulama ve Araştırma Merkezleri ve Özel Ağız ve Diş Sağlığı Merkezleri. Öncelikle biz İdealist Grup Olarak ADSM’ lere karşı değiliz. Buralarda halkımıza ücretsiz veya çok az ücretler karşılığı tedavi hizmeti sunuluyor. Ancak tedavi kalitesinin artırılması ve performans uygulamasının daha makul hale getirilmesi zorunludur. Tüm kamu kurumlarında çalışan meslektaşlarımızın da odaya üye olmaları sorunlarının çözümü için elimizi güçlendirecektir. Hazırladığımız projelerin beraberce takipçisi olacağız. Fakülte UAM’ nin ise, asli görevleri olan araştırma ve öğrenci yetiştirmeye ağırlık vermeleri gerekli. Fakülte UAM’ lerinin SGK ile anlaşma yapmaları muayenehaneler karşısında hak- 29 oda seçimleri dişhekimi Ömer Faruk Şarkbay, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile beraber... sız rekabete neden olmaktadır. Özel Ağız ve Diş Sağlığı Merkezlerinde bizim teklifimiz “Hekim Bazlı SGK anlaşması” yapmaktır. Bu sayede muayenehanelerin kapanması önlenebilir, poliklinik ve merkezlerde çalışan meslektaşlarımızın da itibarlarını yükseltir. Özel Diş Hastaneleri ve büyük çaplı Özel ADSM’lerin muayenehanelerin yoğun olmadığı yerlerde planlanmasının daha doğru olacağı düşüncesindeyiz. Zaten bu konuda bir planlanma yapılıyor. Büyük ölçeklikteki bu merkezler öncelikle sağlık turizmine teşvik edilmelidir. İdealist Grubun ideal çözüm hedefi, AB standartlarının sağlanmasıdır. Özellikle AB’ nin ileri gelen ülkelerindeki çalışma sistemi örnek alınarak, muayenehanelerden hizmet alımı, kamuda çalışan meslektaşlarımızın çalışma şartlarının düzeltilmesi sağlanacaktır. Muayenehanelerin, internet sitelerinde rekabeti olumsuz etkilemeyecek şekilde, kendilerini ifade etmesine fırsat verilmelidir. Yasaklar Avrupa Kriterlerine uygun olarak getirilmeli. ‘Her şey yasak’ mantığı aşılmalıdır. Toplum sağlığı açısından da koruyucu dişhekimliği uygulamaları ve meslek kalitesinin topyekun yükseltilmesi de bu surette gerçekleşebilir. Bu konuların detaylarını öğrenmek için meslektaşlarımız www.idealistdishekimleri.com adresini ziyaret edebilirler. Üyelerin karar süreçlerine katılımı konusunda neler düşünüyorsunuz? İdealist Grup olarak yepyeni bir, interaktif ve âdemi merkezi, yönetim şekli oluşturacağız. Ayrıca kuracağımız veri bankası sayesinde ve bilişim imkanlarından yararlanarak meslektaşlarımızın oda yönetimine katılımını sağlayacağız. İstanbul birçok ülkenin nüfusundan 30 daha fazla nüfusa sahip olduğundan Odanın tek merkezden idare edilmesi neredeyse imkânsızdır. Bölge temsilciliklerimiz sayesinde “her bölgede bir oda “anlayışı oluşturulacak. Tabii ki bunun maddi bir külfeti mutlaka olacaktır. Bunun çözümü için şeffaf yönetim sistemi oluşturacağız. Profesyonel danışmanlık sayesinde verimli bir yönetim yapısı kuracağız. Bugüne kadar mevcut yönetim bu konuyu ne kadar hayata geçirebilmiştir, bu bir merak konusudur. Yaptığımız hesaplarla şu anki aidat gelirinin yarısı ile bunları gerçekleştirmemiz mümkün olacaktır. Farklı fikirler, farklı yaklaşımlara kapınız açık mı? Ya da başka bir ifadeyle herkesi kucaklayabilecek misiniz? Bizim ideolojik ön yargılarımız hiç yok. Doğru olan her görüş bizim görüşümüzdür Yenilik ve değişimden yana olan her meslektaşımız bizim doğal üyemizdir. İdealist grup olarak çok geniş bir yelpazeye sahibiz. Korku paranoyası oluşturarak bu yeni anlayışı engellemeye çalışan statükocu zihniyet her zaman vardır ve var olmaya devam edecektir. Nasıl ki siyasi görüşümüzü muayenehaneye girince bir kenara bırakıyorsak, mesleki bir örgüt olan İstanbul Dişhekimleri Odası’nın kapısından girer girmez üst kimliğimiz dişhekimliği olacaktır. Bu düşünce ile yola çıkan bu grup mesleğini seven tüm dişhekimlerini hiçbir bahane üretmeden 29 Nisan’da oy kullanmaya beklemektedir. Çeyrek asırdır denediğimiz şu anki yönetim artık misyonunu tamamlamıştır. Sıra denenmemiş genç kadrolarındır. Gelin, yeni bir çağ açalım, Odamıza sahip çıkarak, yenilikçi ve idealist dişhekimlerine şans tanıyalım. dişhekimi haber 31 oda seçimleri dişhekimi Demokratik Katılım Grubu sözcüsü M.Muzaffer Demirci’yle yaklaşan İDO seçimlerini ve mesleki sorunlarımızı konuştuk “Yok aslında birbirlerinden farkları” Sayın Demirci ; İDO seçimlerine katılacak olan üç gruptan birisiniz ;sizin diğer gruplardan farkınız nedir? Sizinde belirttiğiniz gibi İDO seçimlerine bu günkü yönetimi oluşturan Birlik Grubu Siyasal iktidara düşünsel anlamda yakın İdealist Grup ve biz yani DKG (Demokratik Katılım Grubu) üç grup katılacak gibi gözüküyor. Ayrıca Serbest Dişhekimleri Derneğini kurmaya çalışıp sonra bundan vazgeçen çevrelerde var. Bunlar grup ya da bireysel olarak seçimlere girecek mi? şu anda bilmiyoruz. yani aslında dört farklı çevre var. Sorunuza gelirsek dışımızda ki bu üç grup genel anlamda dünyaya bakışları çok farklı çevrelerden oluşmaktadır. Ancak “mesleki politikalar” açısından aynı şeyleri biraz farklı biçimde söylemektedirler. Nasıl yani? Şöyle ki; sadece “Muayenehane Hekimliğini” esas alan konuya bütüncül bakmayan yaklaşımları çok benzer. Birlik Grubu bu gün yönettikleri Odaya ve Meslek Örgütüne doğal olarak sahip çıkıyor ancak işlevsel olarak Meslek Odamızı ; “Serbest Dişhekimleri Odası”olarak görüyorlar.İdealist Grup ve SDD çevreleri ise olaya aynı bakışla yaklaşıyor ancak onların gözü daha kara ve gerektiğinde meslek örgütümüzün ortadan kaldırılmasını ve çalışma biçimlerine göre farklı örgütlenmeler önerdikleri de oluyor. Ayrıca bunlar mesleki sorun dediğimizde “hizmet alımı” dışında başka bir şey söylemiyorlar. Bu arada Bakanlarla çekilen resimler ben daha samimiyim daha kolay hizmet alırım mesajları kırla gidiyor. Seçim sath-ı mahalinde önce TDB ziyareti Bakanlarla verilen pozlar, demeçler sonra İdealist Grup ziyaret ve resimleri. Sonra “Hayır efendim Bakan öyle demedi böyle dedi gelenleri tanımıyor basit bir randevuydu” tartışmaları. Sonra “bizden bu kadar biz her şeyi yapıyoruz ama Bakanlık istemiyor” söylemleri. Diğerleri ise”suç ideolojik davranan TDB’de Bakanlık yoksa bu işten yana “demeye başladı. Yani olumsuz sonuçta sorumluluk kimde tartışması dışında aynı şeyleri söylüyorlar. Hani “teşpihte hata olmaz” demiş atalarımız. Anayasa referandumundaki kodlamalar- 32 la konuşursak Sağlıkta Dönüşüm meselesinde Birlik Grubu“yetmez ama evet’çi” İdealist Grup ve SDD çevreleri evetçi. Sonuç ise malumunuz 10 yıldır havanda su dövüyoruz. Hani eski bir banka reklamında ki gibi “yok aslında birbirlerinden farkları.” Bu arada bu anlamsız sonuç almayan tartışmalar yüzünden olan bizlere oluyor ve olmaya da devam ediyor. Sağlıkta Dönüşüm ve sonuçlarını bir türlü konuşup görüşemiyoruz . Bu süreç bizleri sadece hizmet sunucusu ve üreticisi olarak değil; hizmetten yararlanan sade bir vatandaş olarakta çok kötü etkiledi. Egemen medya ve söylem nedeniyle bir devrim olarak nitelenen ve böyle algılanması istenilen bu reformların gerçek yüzü yeni yeni görülmeye başlandı. Sağlık hizmeti üreten bizler ve bu hizmetten yararlanan sade vatandaş bu reformların gerçek mağdurlarıdır. Bu işin kazananları ise İlaç Tekelleri-hastahane zincirleri-Tıpbi cihaz üreten dev çok uluslu şirketler. Grup olarak siz ne öneriyorsunuz ? 10 yıldır benzeri şeyleri konuşuyoruz. Bir tek yeni hak almadık kaybettiklerimiz ise ortada. O halde hiç dişhekimi oda seçimleri değilse şimdi başarı kazanmayan bu politikalarımızı kim muayenehanesinden sadece 8.000 tanesi ayaksorgulama zamanı gelmedi mi? Arkadaşlarımız sa- ta kaldı. Tıp Merkezleri ve Poliklinikler de hızla yok dece Muayenehaneler üzerine politika yürüttüler so- olmakta. nuç olarak onlara bir faydaları dokundu mu? Bu ba- Eczanelerden de hizmet alınıyor ama 24.000 eczaşarısız sonuçta suçlu Bakanlıktı-TDB’dir diyeceğimi- neden 2000 tanesi şimdiden battı 8000 tanesi de ze birde acaba önerme ve söylemlerimizde bir yan- batmak üzere. “Zincir Eczane” meselesi de demoklışlık var mı diye sormayalım mı? İşte biz bu fasit da- lasin kılıcı gibi kafalarında sallanmakta. Tabip-Eczacıire dışında başka çözüm yoları da olduğunu söylü- Dişhekimleri Odalarının üye profillerine baktığımızyoruz.Bizim farkımız bu !! Öncelikle biz olaya bü- da çalışmayan-işsiz üyeler %10’u geçmeye başlamıştüncül mesleki baz da balkıyoruz. Yani kamu-özel , tır artık. Bu işsizlik ve ekonomik hak kaybına rağakademisyen-pratisyen ayrımına gitmeden tüm mes- men TIP-Eczacılık ve Dişhekimliği Fakülte sayısı hızla lektaşlarımızın sorunlarına sahip çıkıyoruz. Evet ha- üçe dört’e katlanmaktadır. Yetmiyor “İthal Doktor” len üye profilimizdeki ağırlık muayenehane ve polik- uygulaması hayata geçiriliyor. Büyük kurumsal işletliniklerde çalışan meslektaşlarımızda. Elbette onların melere her türlü teşvik olanak ve serbestliği sağlanırsorunlarına sahip çıkacağız ama diğer kesimleri yok ken muayenehane-Poliklinik-Eczane gibi küçük işletmu? sayalım.Yine olaya sadece Dişhekimliği pence- melere her türlü zorluk ve yeni yaptırımlar getiriliyor. resinden bakmakta bizleri çözümsüzlüğe mahkum Yani haksız rekabet ortamı yaratılıp ,derinleştiriliyor. ediyor.Yani olaya tüm sağlık hizmetleri ve meslekleri Örneğin: Unkapanı’nda Tekel binası ve arazisi çerçevesinden bakmak gereklidir. Hekim-Dişhekimi- nasıl ve kimlere peşkeş çekildi ? Eczacı ve tüm sağlık personelinin Buraya vakıf adı altında özel bir hasaynı gemide olduğunu unutmadan tahane zincirince açılan Dişhekimligüçlerimizi birleştirmeliyiz. ği Fakültesini niye konuşmuyor bu Genel Tıp hizmetlerinde gruplar. Hani bir halk deyişindeki hizmet alımı gerçekleşti Hizmet alımına karşı mısınız? gibi “etinden sütünden kılından tüama şu an sadece Burada ki doğru soru bence; Sağyünden” yani arsa bedava vakıf olhastahane zincirleri lık Hizmetlerinde Piyasalaşmadan muş vergiden yırtmış. Öğrenciden bu hizmeti veriyor. yana mısın? karşı mısın? olmalıdır. gelir SGK’dan hasta sevki ,daha ne 24.000 Hekim Diğer gruplardan Sağlıkta Piyasaolsun yağma Hasan’ın böreği. Sizmuayenehanesinden laşmaya karşı bir söylem ve buna de hala uğraşın durun hizmet alınasadece 8.000 tanesi yönelik bir eylem göremiyoruz. Farcak diye ! Elin oğlu malı götürmüş ayakta kaldı. Tıp kımız; biz ağırlaşan mesleki sorunbize de hani bana hani bana demek Merkezleri ve larımızın “Sağlıkta Dönüşümle” birdüşmüş. Daha dün dişhekimi olan Poliklinikler de likte hayata geçen “sağlıkta piyasaünvanımız bir anda “Pratisyen Dişhızla yok olmakta. laşmadan” kaynaklandığını düşünühekimine” dönüştürülüyor. Bu azEczanelerden de hizmet yoruz. gın Piyasa saldırısına karşı mücadealınıyor ama 24.000 Bu olumsuz gidişi durdurmak içinle araçlarımız elimizden alınmaya eczaneden 2000 tanesi de Sağlıkta Piyasaya karşı çıkmak çalışılıyor. Yani Meslek Örgütlerimiz şimdiden battı 8000 gerektiğini söylüyoruz. Serbestyetkisizleştirilip değersizleştirilmek tanesi de batmak Piyasada küçük işletmelere yer yok. isteniyor.(Bkz son KHK) üzere. “Zincir Eczane” Tüm dünyadaki uygulamalarda bize Sonuç olarak; biz Hizmet alınmayameselesi de demoklasin bunu gösteriyor. cak demiyoruz tam tersine bu Pikılıcı gibi kafalarında Evet halen kimi Avrupa ülkelerinde yasacı yaklaşımların temeli özelden sallanmakta. özel muayenhanelerden bazı ağızhizmet alımıdır. Biz sadece muayediş sağlığı hizmetleri alınıyor. Annehanelerden hizmet alınmayacak cak karıştırmayalım bu uygulamalar çünkü bu dayatılan politikalar bunu geçmiş Sosyal devlet (Keynezyen politikalar) uygula- öngörmüyor, aksine Muayenehaneler-küçük işletmemalarından arta kalanlardır. Çoğu yok edilmiş kap- leri yok etmeyi hedefliyorlar diyoruz. Muayenehanesam daraltılmış olsa da orada kazanılmış haklarla il- lerden Hizmet alındı da biz mi? yok dedik!!! Üstelik gili gelişen dirençler nedeniyle halen bu uygulamalar bunu sadece bir ideolojik yaklaşım olarak değil sohayat hakkı bulmaktadır. mut dünya ve ülke gerçekleri ve gelişmeler ışığında Kısaca bu örneklerin Piyasacı yaklaşımlarla bir ilişki- sürekli yazıp söyledik. si yoktur. Bu rüya on yıldır bizleri meşgul ediyor ama sonuçlar ortada. Bu meseleyi sürekli gündemde tu- Son söz olarak ne söylemek istersiniz tarak birileri bizlere “Cambaza bak “diyerek olanı bi- Tüm meslektaşları sorunlarımıza sahip çıkmaya teni görmemizi engelliyor olmasın sakın. Genel Tıp İDO genel Kuruluna katılmaya davet ediyoruz. hizmetlerinde bu alım gerçekleşti ama şu an sadece Onlardan sadece destek değil katılıma çağırıyohastahane zincirleri bu hizmeti veriyor. 24.000 He- ruz. Değerli Meslektaşlar Katılın değiştirelim. 33 haber dişhekimi Doktorlar mutsuz ve umutsuz İzmir Tabip Odası’nın Ocak 2012’de yaptığı ankete katılan 817 hekimin yüzde 43.4’ü ‘’Hekim olmaktan mutlu musunuz?’’ sorusuna olumsuz yanıt verdi. İzmir Tabip Odası’nın anketine göre, doktorların yüzde 65’i, mesleklerinin kendilerini en mutlu eden yönü olarak ‘’Hekimlik onuru’’nu ilk sırada işaretledi; sadece yüzde 10.8’i, ‘’maddi gelir’’ seçeneğini ilk sıraya yerleştirdi. Bu oran, hekimlerin mutlu olmak için maddi geliri ön planda tuttuklarını gösterdi. Hekimlerin yaklaşık yüzde 40’ı ‘’Hekimlik yaparken sizi en mutsuz eden nedir?’’ sorusunda ‘’şiddet görme’’ seçeneğini işaretledi. Hekimler, kendilerini en mutsuz eden bir diğer neden olarak yüzde 38.9 oranında ‘’Mesleki bağımsızlığın olmayışı’’nı gösterdi. Mutsuzluk nedenlerinden “hor görülme”, “güvencesiz ücret” ve “güvencesiz iş” seçenekleri de hekimler tarafından yüzde 20’li oranlarda işaretlendi. Tabip odalarının yapması gerekli eylem biçimleriyle ilgili soruda hekimler yaklaşık yüzde 46 oranında, “süresiz grev” seçeneğini işaretlediler. Öte yandan hekimlerin çalıştıkları kurumlara ve statülerine göre anket sorularına verdikleri yanıtlarda farklılıklar ortaya çıktı. Örneğin; üniversite hastanelerinde çalışan öğretim üyelerinin yüzde 73’ü “Hekim olmaktan mutlu musunuz?” sorusuna “evet” yanıtını verdiler. Burada çalışan hekimlerin eylem biçimi olarak “süresiz grev” tercihinde oran yüzde 55.5’e yükseldi. Devlet hastanesi doktorları mutlu değil Sağlık Bakanlığı hastanelerindeki hekimlerin yüzde 61’i ise hekim olmaktan “mutlu olmadıklarını” belirttiler. Bu hastanelerde hekimlerin yüzde 55’i tabip odalarının eylem biçimi olarak “süresiz grev” seçeneğini işaretledi. Aile hekimlerinin yüzde 49.5’i “hekim olmaktan mutlu musunuz?” sorusuna “hayır”, yüzde 50.5’i ise “evet” yanıtı verdiler. Aile hekimleri tabip odalarının eylem biçimi olarak “basın açıklaması yapması”nı yüzde 63 oranında be34 nimserken, “süresiz grev” seçeneğini yüzde 25 oranında işaretlediler. Özel hastane çalışanı olan hekimlerin yüzde 55’i hekim olmaktan mutlu olduklarını, yüzde 45’i ise mutlu olmadıklarını bildirdiler. Yüzde 81’i ‘süresiz grev’ dedi Üniversite hastaneleri ile Sağlık Bakanlığı Eğitim Araştırma Hastanelerinde asistan olarak görev yapan hekimlerin sorulara verdikleri yanıtların oranlarında belirgin farklılıklar gözlendi. Asistanlar “hekim olmaktan mutlu musunuz?” sorusuna yüzde 51 oranında olumlu yanıt verdiler. Kendilerini en mutlu eden seçenekler arasında “hekimlik onurunu” yüzde 40 oranında tercih eden asistanlar, “maddi gelir” seçeneğini de yüzde 20 oranında işaretlediler. Asistanlar, tabip odasının eylem biçimi olarak “süresiz grev” seçeneğini yüzde 81.3 oranında işaretlediler. Asistanlar üniversitelerde huzur buluyor Asistanlarla ilgili bir diğer çarpıcı sonuç ise çalıştıkları kurumlara göre ortaya çıktı. Üniversite hastanelerindeki asistanların yüzde 62.5’si hekim oldukları için “mutlu” iken, Sağlık Bakanlığı Eğitim Araştırma Hastanelerinde çalışan asistanların yüzde 61.5’i hekim olmaktan dolayı “mutsuz” olduklarını belirttiler. En çok şikâyet şiddetten Sağlık Bakanlığı Eğitim Araştırma Hastanelerindeki asistanların mutsuzluk nedeni olarak en çok “şiddet görme”yi işaretlemeleri dikkat çekti. “Güvencesiz ücret” ile “hor görülme” seçenekleri de bu hastanelerdeki asistanların en çok şikâyet ettikleri konular arasında yer aldı. dişhekimi haber 35 haber dişhekimi Hükümet’in eli vatandaşın cebinde Son dönemde sağlık alanında iki önemli yasa değişikliği yaşandı. İlk olarak 6262 Sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 23 Aralık’ta mecliste kabul edildi. İkinci olarak ise 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun ertelenen hükümleri 1 Ocak’ta yürürlüğe girdi. Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi, bu değişikliklerle AKP’nin “Sağlık Reformu”nun geldiği aşamayı “Hükümetin eli vatandaşın cebinde” diye niteledi. TTB tarafından yapılan açıklamada, bu iki yasal düzenlemenin getirdiği başlıca uygulamalar şöyle sıralandı: 3 Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), aile hekimlerince yazılan reçeteler dâhil olmak üzere reçetede yer alan üç kaleme/üç kutuya kadar ilaç/ilaçlar için 3 Türk Lirası, ilave her bir kalem/kutu ilaç için 1 Türk Lirası olmak üzere katılım payı tahsil etmeye yetkili olacak. 3 3 Yeşil Kartlı vatandaşlar SGK kapsamına alınacak. Genel Sağlık Sigortası (GSS) primi ödeme gücü olmayan vatandaşlar sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarına başvurarak gelir testi yaptıracaklar. 3 Sadece kişi başına düşen aylık geliri 295 TL’den az olan vatandaşlar fakir olarak kabul edilecek ve primleri devlet tarafından ödenecek. 3 Aile içindeki kişi başı geliri asgari ücretin üçte birinden fazla olan bütün vatandaşlar bundan sonra Genel Sağlık Sigortası primi ödemek zorunda kalacaklar. Geliri asgari ücretin üçte biri (295 TL) ile asgari ücret (886,5 TL) arasında olanlar aylık 35,4 TL; asgari ücret ile asgari ücretin iki katı (1.773 TL) arasında olanlar aylık 106,38 TL, asgari ücretin iki katından daha fazla olanlar 212,76 TL tutarındaki zorunlu primlerini ödeyecek. 3 Her türlü sağlık hizmeti SGK tarafından “kurumca finansmanı sağlanmayacak sağlık hizmetleri” olarak tanımlanabilecek ve SGK tarafından “Temel Teminat Paketi” dışına çıkarılabilecek. (Bu durumda bütün bedel vatandaşlar tarafından ödenecek.) Bu değişiklikler hastalar için ne anlama geliyor? TTB, son gelişmelerin hastalar için ne anlama geleceğini ise şöyle özetledi: 3 AKP Hükümeti’nin Genel Sağlık Sigortası’yla ilgili “Gelir düzeyi ne olursa olsun bütün vatandaşlar doğumdan ölüme kadar sağlık sigortasına sahip olacak.” propagandası tam bir aldatmacadır. 3 1 Ocak 2012’den itibaren aylık geliri asgari ücretin üçte birinden fazla olan bütün vatandaşlar her ay düzenli olarak GSS primi ödemek zorundadırlar. Ödenmesi zorunlu olan primler, ödenmediği takdirde sürekli olarak birikecek ve daha sonra faizi ile birlikte vatandaştan tahsil edilecektir. 3 GSS’de yapılan bu düzenlemelerle birlikte vatandaşlar için sağlık güvencesi artık ancak prim ödeme ile mümkün hale gelmiş; yurttaşlık hakkı olan sağlık hizmeti “paran kadar sağlık”a dönmüştür. Parasını ödeyemeyen yurttaşlar yoksul olduğunu devlete ispat etmeye mecbur kılınmakta ve “sadaka” niyeti ile hizmet almaya mahkum edilmektedir. 3 Keza; Sosyal Güvenlik “Reformu”nun gerekçesi olarak kullanılan “norm ve standart birliğini sağlamak” iddiası boş bir yalandan ibarettir. AKP Hükümeti açısından GSS primi ödeyebilenlerle ödeyemeyenler hiçbir şekilde eşit olarak kabul edilmemektedir. 3 3 3 3 Gelir testi yaptırmayan vatandaşların aylık geliri asgari ücretin iki katından (1.773 TL) fazla kabul edilecek ve aylık 212,76 TL prim alınacak. SGK kapsamındaki diğer vatandaşlardan farklı olarak aylık geliri 295 TL’nin altında olanlar ile “65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimse- 36 siz Türk Vatandaşları” üniversiteler ile “istisnai hallerde” özel sağlık hizmeti sunucularına ancak SGK tarafından belirlenecek koşullarda müracaat edebilecek. Yapılan düzenlemeler başta yoksullar olmak üzere bütün vatandaşlarımızın sağlık hakkı için çok ciddi tehdit oluşturmaktadır. Hükümetin eli vatandaşların cebindedir ve bu elin gün geçtikçe daha derinlere ineceği anlaşılmaktadır. dişhekimi haber 37 17. Kongre dişhekimi Canlı sunumlar yine damgasını vuracak Ege Bölgesi Dişhekimleri Odaları Uluslararası Bilimsel Kongre ve Sergisi Aegean Region Chambers of Dentist International Scientific Congress and Exhibition Ege Bölgesi Dişhekimleri Odaları’nın 17. Uluslararası Bilimsel Kongre ve Sergisi 19-22 Nisan tarihleri arsında Sueno Hotel Beach Side Antalya’da gerçekleştirilecek. Kongre’nin bilimsel programında teorik sunumların yanı sıra değişik konularda paneller, çok sayıda kurs ve Ege Bölgesi Dişhekimleri Odalar’nın ayırıcı özelliği olan canlı sunumlar yer alacak. Miambe Sistemi İle Sinuse Yeni Bir Yaklaşım Dr. Haşmet Gökdeniz Serbest Dişhekimi - İstanbul Üst çene tüber bölgesinde implant yaptırmak için başvuran hastalarımızın en az % 30’unda sinus tabanı ile kret tepesi arasındaki mesafe bu bölgeye ek bir işlem yapmadan implant yapmamıza imkan vermemektedir. İşte bu yüzden dişhekimleri son 20 yıldır önce sinuse bir müdahalede bulunup ondan sonra implant yapmakDr. Haşmet Gökdeniz tadırlar. Ama yapılan açık ya da kapalı tekniklere rağmen bu vakaların bir kısmında sinusü ilgilendiren dolayısıyla implant yapılan ağız bölgesini de içine alan bir takım komplikasyonlarla uğraşmak mecburiyetinde kalmışlardır. Bunların bir kısmı çözülebilmiş bir kısmında ise kesin başarısızlık oluşmuş implantlar kaybedilmiş ve bununla beraber hastalarda akut sinuzit 38 tablosu gelişmiştir. Yaşanan komplikasyonlar sinus cerrahisi ile uğraşan meslektaşlarımızın tatsız günler geçirmesine sebeb olmuş hatta bir daha yapmamaya karar verdirmiş ve hatta bu işi yapmaya niyet eden meslektaşlarımızın da kararlarını gözden geçirmeye ve yapmama kararı almasına neden olmuştur. Yukarıda anlattıklarım açıkça göstermektedir ki ortada bir problem var ve bu problemin bir kısmı hekim kaynaklı ama bir kısmı da yapılan operasyonun doğasından kaynaklıdır. Bu da göstermektedir ki dersimize daha iyi çalışmalıyız. İşte bunun için bu kongrede canlı sunumunu yapacağım Miambe Sistemi risklerin, yıllardır elde edilen tecrübelerin ışığında minimalize edilen bir sistem olarak günümüz pratiğinde kullanılmaya başlanmıştır. Eğer sistemin uygulanışını öğrenip limitleri zorlamazsak post operatif komplikasyonlarla karşılaşma yüzdesini de azaltmış olacağız. Miambe Sistemi (Minimal invaziv antral membran balon elevasyonu) Dr. Ziv Mazor ve ekibi tarafından geliştirilmiş ve son yıllarda sıklıkla tüm dünyada uygulanmaya başlanmıştır. Hastalara ameliyat sonrası koyacağımız kısıtlamaların az olduğu bir tekniktir. Uygulaması daha kolay bir tekniktir ve sinus membranına zarar verme olasılığının düşük olduğu bir tekniktir. Zaman içinde bu tekniği uygulayan hekimlerin tecrübelerini ortaya koyması sistemin gelişmesine de yardımcı olacak- 17. Kongre dişhekimi tır. İşin özü bu sistem belki açık sinus lifting tekniğini literatürün tozlu sayfalarında bırakacaktır. Eğer bu gerçekleşirse sinus lifting; implant yapılan tüm kliniklerde rutin uygulama listesine girecektir ve son derece başarılı vakalar meslektaşlar tarafından yapılacaktır. Transkortikal ve Osteosantral Anestezi Teknikleri Yrd. Doç. Dr. Yener ÖZAT SDÜ Diş Hek Fak. Periodontoloji AD Dişhekimliğinde lokal anestezi uygulamaları, sık tekrarlanan ve teorik bilginin yanı sıra el becerisi ve duyarlılığı gerektiren yaklaşımlardır. Hasta açısından baktığımızda ise diş hekimine gitmemenin ve tedavi yaptırmamanın en öncelikli nedenlerindendir. Bu konuda hekim açısından klinik uygulama kolaylığını arttıran, hasta açısından ise anestezi ile Yrd. Doç. Dr. Yener Özat ilgili korku, ağrı, duyarlılık ve memnuniyetsizliği azaltan alternatif cihaz ve tekniklerin üzerinde durmak gerekir. Bu nitelikli bilimsel organizasyonun bize ayrılan bölümünde katılımcılarımız ile alternatif anestezi cihaz ve yöntemleriyle ilgili yakın dönem gelişmeleri konuşup, klinik uygulamalardan örnekler vereceğiz. Teorik bilgilendirmeyi takiben vaka üzerinde canlı uygulama sunumu ile devam edeceğiz. Konservatif Estetik Yaklaşım: Porselen Laminate Veneer Duygu Karaosmanoğlu Serbest Dişhekimi Diş hekimliğinin her alanında güncel yaklaşım minimal invaziv tedavilerdir. Estetik diş hekimliğinde de minimal invaziv tedaviler doğru analiz ve planlama ile başlar. Tedavi planlaması hasta ile birlikte şekillen- dirilir (mock-up). Bu planlama çerçevesinde laboratuar tarafından hazırlanan mum modeller(wax-up) ise kesim esnasında minimum preparasyon için kullandığımız en önemli yardımcılarımızdır. Diş hekimliğinin, tüm dallarını kullanarak sağlanan mekaniğin, biyolojinin ve estetiğin birbiri ile uyumu, tedavide başarının anahtarıdır. Hastanın problemini ve Duygu Karaosmanoğlu ihtiyacını anlamadan yapılacak her türlü tedavi başarısız olacaktır. İstenildiği kadar başarılı bir kesim, kusursuz bir ölçü alınsın, yüzün bütünü ile uyumlu sonuçlar elde edilmeyip, hastanın beğenisi kazanılmadıkça başarıyı yakalamak mümkün olamaz. Bu sunumda, estetik diş hekimliğinde doğru teşhis ve planlama için genel olarak bilinmesi gerekenler, ayrıca başarıda medikal estetiğin de ne kadar önemli olabileceği konuları üzerinde durulacaktır. Üç Boyutlu İkna (mock-up) ve Laminate Veneer Kesim Prensipleri Elif Özcan Serbest Dişhekimi Hastalarımız çoğu zaman nasıl bir değişikliğe ihtiyaç duyduklarını tam olarak ifade edemezler. Hastalarımızı tam olarak anlamak ya da onlara neye ihtiyaç duyduklarını net olarak anlatabilmek için elimizdeki en önemli araçlardan biri ağız içinde uygulanan ve kompozit ile yapılan basit bir ön şekillendirme işlemidir (mockElif Özcan up). Bu tekniği öğrenmek ve günlük pratiğine katmak her diş hekimi için büyük bir avantajdır. Mock-up işlemi aynı zamanda yapacağımız preparasyonun da temel bilgilerini oluşturur. Bu sunumda konservatif bir preparasyon için uyulması gereken kurallar ve teknikler anlatılacaktır. 39 17. Kongre dişhekimi Sub-Epitelial Bağ Dokusu Grefti Prof. Dr. Aslan Y.Gökbuget İÜ Diş Hekimliği Fakültesi Periodontoloji Anabilim Dalı Langer&Langer tarafından 1985’de tanımlanmış bir tekniktir. Lokalize derin dişeti çekilmelerin (Miller I ve II) kapatılması, ince biotipli hastalarda dişeti kalınlığını artırmada ve implant çevresi yumuşak doku kalınlığını artırmada kullanılır. Miller III ve IV. sınıf defektlerde kontraendikedir. Cerrahi teknik; lokal anestezi altında Prof. Dr. Aslan Gökbuget önce alıcı bölgede tam veya yarım kalınlıkta flep hazırlanır. Genellikle dikey insizyonlar yapılır ve bağ dokusu yerleştirildikten sonra flep kuronale yerleştirerek primer kapatılır. Greftin %50’sinden daha az bir bölümü açıkta kalabilir. Verici bölge çoğunlukla sağ veya sol palatinal çiğneyici mukozadır. Uygunsa tüber bölgesinden de alınabilir. Genellikle zarf kapağı benzeri bir insizyon yapılır daha sonra gerekli miktar belirlendikten sonra bağdokusu bistüri yardımı ile kesilerek serbest hale getirilir ve alıcı bölgeye transfer edilerek rezorbe olan dikişlerle sabitlenir. Daha sonra flep kuronale kaydırılarak kapatılır. Verici bölge 4/0 dikişle kapatılır. Kanama kontrolü sağlandıktan sonra operasyon sona erer. Varsa önceden hazırlanmış pasif bir palatinal plak ağıza yerleştirilir. Bunda amaç hastanın beslenmesini kolaylaştırmak ve kanama kontrolüne destek olmaktır. Postoperatif olarak hastaya sadece ağrı kesici ve antiseptik gargara önerilir. Antiseptik mümkünse sprey şeklinde olmalıdır. Antibiotiğe gerek yoktur. Tek Seansta CAD-CAM Tam Seramik Restorasyonlar Prof. Dr. Çetin Sevük İÜ Diş.Hek. Fak. Protetik Diş Tedavi A.D. Dr. Zeynep Sevük İÜ Diş.Hek. Fak. Ağız Diş-Çene Cerrahisi A.D. Hastaların beklentileri çoğu zaman diş hekimi tarafından başarı ile karşılanabilmekte, bu beklentilerin 40 Prof. Dr. Çetin Sevük / Dr. Zeynep Sevük başında fonksiyon ve estetik gelmektedir. Fakat üçüncü ve gittikçe daha fazla önem kazanan zaman faktörü de beklenti kervanında hemen yerini almıştır. Artık hastalar iyi bir fonksiyon ve estetik yanında kliniğe geldiklerinde , hemen işlerinin tamamlanmasını , hatta aynı seansta bitirilmesini arzu etmektedirler. Günümüzde gelişen teknoloji, bütün bu beklentileri olabildiğince çözümleyebilmekte ve hem hastayı hem de hekimi tatmin eden sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Bu amaçla, CAD-CAM tekniğinin avantajlarının kullanılacağı bu canlı sunumda, tam seramik kuron protezi için diş kesimi yapılarak, dijital ölçü tekniği ile alınan ölçüye göre CAD-CAM yöntemi ile üretilen kuron protezi, glazür işleminden sonra, kesimi yapılan yapılan dişe simante edilecektir. Bir Hasta Üzerinde Adeziv Köprü Spliting Yapıştırılması Uzm. Dr. Orhun Bengisu Serbest Dişhekimi Adeziv Köprü Spliting Yapıştırılması adlı kongre sunumunda hasta üzerinde canlı olarak yeni nesil adeziv yapıştırıcılarla klinik uygulamalar gösterilecektir. sunumda, periodontal problemli, horizontal kemik kaybı bulunan bir hastanın alt ön bölgesine sabit splint yapılacak, diş kaybı varsa eksiklik, splinte ilave edilecek hastanın kendi dişi ile giderilecektir. Uzm. Dr. Orhun Bengisu 17. kongre dişhekimi Dişeti Çekilmelerinin Tedavisinde Mikrocerrahi ile Bağ Dokusu Grefti Uygulanması Dr. Nejat Nizam Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Periodontoloji AD Dişeti çekilmesi, dişeti kenarının çeşitli nedenlerle mine-sement birleşiminin apikaline doğru yer değiştirmesi ile oluşmaktadır. Dişeti çekilmesi sonucu kök yüzeyinin açığa çıkmasına bağlı olarak estetik ve hassasiyet şikâyetleri oluşmakta, plak kontrolünün sağlanması zorlaşmaktadır. Çeşitli restoratif tedavi yöntemler bulunmasına karşın, gün geçtikçe artan estetik beklentiler, hastaların cerrahi tedavi yöntemlerini tercih etmesine neden olmaktadır. Açığa çıkan kök yüzeyinin kapatılmasına yönelik pek çok yöntem ve bu yöntemlerin modifikasyonları tanımlanmıştır. Yapılan çok sayıdaki çalışmada her bir yöntemin kendine özgü avantaj ve dezavantajları irdelenmiştir. Bağ dokusu grefti kullanılan yöntemler, kök yüzeyi örtme oranları, öngörülürlükleri ve estetik sonuçları bakımından oldukça tatmin edici bulunmuş ve günümüzde en sık kullanılan uygulamalar olmuştur. Nöroloji, göz ve plastik cerrahi gibi tıp dallarında başarı oranı yüksek mikrocerrahi tekniklerinin kullanılması, periodontal plastik cerrahide de mikrocerrahi yöntemlerin kullanılmaya başlanmasına neden olmuştur. Böylece hem hekimlerin başarı oranları yükselmiş hem de hastaların beklentileri daha rahatlılıkla karşılanabilir olmuştur. Bu bağlamda, EBDO’nun düzenlediği 17. Uluslararası Bilimsel Kongre ve Sergisi’nde bağ dokusu greftinin kök yüzeyi örtülmesindeki yeri ve mikrocerrahi yöntemlerin periodontal plastik cerrahideki kullanımı canlı cerrahi uygulaması ile gösterilecektir. Bu sunumda, mikrocerrahide kullanılan ekipman tanıtılacak, bağ dokusu greftinin alınması, dişeti çekilmesi olan bölgeye adapte edilmesi gösterilecek ve uygun flep dizaynı ile dişeti çekilmesinin kapatılma yöntemi anlatılacaktır. Yaşam Koçu Özlem Otur “17. Kongre’de ‘Evet yapabilirim, çünkü…’ konulu konuşmamda ‘motivasyonun’ önemini, ‘Zihnin Çalışma Prensipleri ve Zihnin Sahip Olduğu Mucizeler’ üzerinden anlatmaya çalışacağım.” 17. Ege Bölgesi Dişhekimleri Odaları Uluslararası Bilimsel Kongre ve Sergisi’nde Kurumsal ve Bireysel Gelişim Danışmanı uluslararası profesyonel koç Özlem Otur, meslektaşlarımıza bir konferans verecek. Otur, konferansta meslektaşlarımıza meslek yaşamlarında karşılaştıkları güçlüklerle nasıl baş edebileceklerini anlatacak. Özlem Otur konferansında öne çıkaracağı noktaları şöyle özetledi: Kurumsal ya da bireysel olan tüm gelişim süreçlerinde, aslında tek gerçek olan, bireyin kendisidir. İşte bu sebeple de, bireyden yola çıkarak, çoğunluğa ulaşmak, kurumu daha uzun ömürlü bir sonuca, yani kalıcılığa götürür. Bireyin yapısının güçlendirilmesi, ona verilen değer ve yapılan yatırım ile alakalı olup, kurumsal gelişim ve kalıcılık için bireysel gelişimin gerekliliği bilinmelidir. Bulunduğumuz noktadan daha farklı, daha yüksek bir noktaya ulaşırken, hele ki içimizde de yeterince gelişim isteği varsa, yolun uzunluğu ya da zorluğu ile çok fazla ilgilenmiyor, hatta gerek de görmüyoruz. Çünkü sonucun gerçekleşeceğine duyulan güçlü inanç ve hayal etme yetisi, bizi bu ilgiden uzak tutuyor aslında. “Bittim, herşey buraya kadarmış”, “Artık bundan başka hiçbirşey yapamam, imkansız....” dediğiniz o “an” larda bile, oraya kadar gelmenizi sağlayan ve sizi bir o kadar daha götürecek olan enerjiye ve potansiyele sahipsinizdir aslında. İnsanın bildiği, sahip olduğu ama uygulayamadığı ya da bildiğinin farkında olmadığı birçok özelliği vardır. 41 haber 42 dişhekimi dişhekimi haber 43 haber dişhekimi İzmir Dişhekimleri Odası’nda gerçekleştirilen Perşembe Akşamı Seminerleri devam ediyor Dr. Ilgın Akçay Prof. Dr. Güniz Baksı Şen Doç. Dr. Uğur Tekin 44 İzmir Dişhekimleri Odası’nda gerçekleştiril en Perşembe akşamı Seminerleri devam ediyor. Perşembe akşa mı seminerlerinin 5 Ocak akşamı düzenlenen bölümünde Dişh ekimi Cansun Mert “Klinikte Malzeme Seçimi ve Verimli lik’’ konusundaki sunumunu gerçekleştirdi. 19 Ocak akşa mı ise Prof. Dr. Güniz Baksı Şen, “Dental Volumetrik Tomogr afiye Bakmak”, 16 Şubat akşamı Doç. Dr. Uğur Tekin “Pie zo Sistem ile Sinüs Lifting ve İmplant Uygulaması”nı önc e teorik, sonra canlı sunumla hasta üzerinde pratik olarak sun du, 1 Mart akşamı Dr. Ilgın Akçay “Kök Kanallarının Dez enfeksiyonu dünü, bugünü ve yarını”, 15 Mart akşamı Denizli İl Sağlık Müdürlüğü Kalite Yönetim Direktörü Gülten Uygun “Dişhekimliği, Enfeksiyon Kontrolü, sterilizasyon ve dezenfeksiyon süreçlerinin neresinde?” konularını izley icilere aktardı. Seminerlerde katılımcılar sunum sonunda mer ak ettiklerini öğrenme şansının yanı sıra bir çok konuyu tart ışma fırsatı buldu. Dişhekimi Cansun Mert rü ğü Kalite Yönetim Diretö Denizli İl Sağlık Müdürlü y Karademirci Ülkü verdi. Gülten Uygun’a plaketini İlka dişhekimi haber 45 haber dişhekimi A’dan Z’ye İmplantoloji Kursu’nda Kursiyerler ilk kez hasta üzerinde implant uygulaması yaptılar İzmir Dişhekimleri Odası’nda gerçekleştirilen A’dan Z’ye İmplantoloji Kursu’na katılan meslektaşlarımız ilk implant uygulama deneyimlerini yaşadılar. Doç. Dr. Fatih Arıkan, Dr. Buket Han ve Dr. Tolga Bıçakcı’nın eğitmenliğini yaptığı 2 aşamalı A’dan Z’ye İmplantoloji Kursu tamamlandı. İki aşamalı ve toplam 6 günde gerçekleştirilen kursun ilk üç gününde Güncel İmplant, İmplant ve Çevre Dokuları, Hasta Seçim Kriterleri, Radyografi ve Anatomik Komşuluklar, Muayenehane Pratiğinde Sterilizasyon, İmplant Cerrahisine Giriş konuları sunuldu. Kursun ikinci aşamasında İmplant Üstü Protez Seçenekleri, Cerrahi Stent ve İmmediat Protez Yapımı, Ölçü alma teknikleri, Periimplantitis ve Tedavisi, İmplant Uygulamalarında Komplikasyonlar konularında teorik bilgiler verildi. Canlı uygulamaların da yapıldığı kursun son gününde kursa katılan tüm meslektaşlarımız hasta üzerinde canlı implant uygulaması gerçekleştirdiler. Kursu başarı ile tamamlayan meslektaşlarımız sertifikalarını kurs eğitmenlerinden aldılar. Doç. Dr. Fatih Arıkan 46 Dr. Tolga Bıçakcı ız uygulama yaparken... Kursiyer bir meslektaşım haber dişhekimi KATILIMCI GÖRÜŞLERİ Fatma Bilen (Gaziantep): Bu kursa katıldım çünkü İzmir’de kurslara katılan arkadaşlarımdan olumlu şeyler duydum. İzmir’de yapılan etkinliklerin çok olması ve konu fazlalığı buraya gelmemde etkili oldu. Ayrıca Ege Üniversitesi mezunuyum ve hocaların bu konudaki bilgi birikimlerini biliyorum. Özellikle kurs hocalarının isimlerinin de büyük etkisi oldu. Bu iki aşamalı kursta çok fazla şey öğrendim. Çok keyifli bir kurs oldu. Kursun son gününde implant uygulama şansını da bulmam güvenimi arttırdı. Arif Necati Koç (Kırklareli): Ben İzmir’e özellikle geldim. Doç Dr. Fatih Arıkan’ın bu konuda ki bilgi birikimini yakından takip ediyorum. Bizim bağlı olduğumuz oda da bu tür etkinlikler yapılmıyor. Bu sebepten İzmir’i tercih ettim. Burada gördüğümüz kursta ayrıntılı bilgiler ve ipuçları öğrenme şansını buldum. İmplant uygulamasını artık yapabilmek, en azından deneyim kazanmak için girişimde bulunmak mesleğimiz açısından heyecan verici. Başak Koşargelir (Muğla): Kurstan önce İzmir Dişhekimleri Odası’nın bize gösterdiği ilgiden dolayı memnuniyetimi dile getirmek istiyorum. Kurs eğitmenleri en üst düzey bilgiyi bize aktarma konusun- da oldukça iyiydiler. Bu kurs implanta bakış açımı değiştirdi. Bu uygulamaları yapabilmek için yeterli bilginin yanı sıra püf noktaları da öğrenme şansı bulduk. Canlı olarak edindiğimiz bilgileri uygulayabilmek kursun en iyi yanıydı. Cemile Öcal (Isparta): Bu kurs bakış açımı değiştirdi. Bildiğim birçok bilginin yanı sıra ufak ve önemli ayrıntıları öğrenmek faydalı oldu. Benim için en önemli yanı kurs sonrası canlı olarak hasta üzerinde uygulama yapabilmekti. Belki birkaç gün sonra bu pratiği yapmak zor olabilirdi. Bu kurs benim için oldukça faydalı oldu. Diğer arkadaşlarım için de öyle olduğunu düşünüyorum. Feray Kiraz (Gaziantep): Bu kursun beni cezbetmesinin birinci sebebi, A’Dan Z’ye implant oluşu ve eğitmenlerin ismi. 2006’dan beri implant eğitim ve seminerlerine katılıyorum. Buradaki fark; hocaların yaklaşımı ve cesaretlendirmesi. İlk kez pratik anlamda implant yaptım. Birçok bilgiye sahiptim ancak ilk kez pratiğe döktüm. Çok da verimli geçtiğine inanıyorum. Önemli ipuçları öğrendim bunun için oldukça keyifliyim. Dr. Buket Han ve meslektaşlarımız hands-on uygulama yaparken... 47 haber dişhekimi Yeni başlayanlar için 2. seviye kursu başarı ile tamamlandı Doç. Dr. Bahar Sezer ve Doç. Dr. Övül Kümbüloğlu Yeni başlayanlar için implant uygulamaları 2. Seviye kursu İzmir Dişhekimleri Odası Eğitim ve Konferans Salonu’nda tamamlandı. Doç. Dr. Bahar Sezer ve Doç. Dr. Övül Kümbüloğlu tarafından verilen kursun ilk gün teorik olan bölümünde dental implantolojide temel kavramlar, tedavi planlaması, dental implant cerrahisi, implant üstü protez kavramı, klinik vakalar üzerinde sabit ve hareketli protezlerin yapım aşamaları, cerrahi ve protetik açıdan başarıyı etki- 48 leyen faktörler ve dikkat edilecek hususlar anlatıldı. Kursun ikinci günü pratik bölümünde ise çene modelleri üzerinde kursiyerler tarafından cerrahi ve protetik implant yapılırken, canlı uygulamalı vaka üzerinde gerçekleştirilen operasyonda alt tam dişsiz hastaya implant yerleştirilmesi, total proteze sabitlenmesi. Son olarak yine canlı uygulamayla posterior bölgeye 2 adet implant yerleştirilmesi ve üzerine geçici köprü uygulamaları yapıldı. haber dişhekimi KATILIMCI GÖRÜŞLERİ Cahide Meral Tüzüner (Çanakkale): Birinci seviye kursuna da katıldım. Kursu çok yararlı buluyorum, kurs eğitmenleri hiç bir sorumuzu geçiştirmiyorlar, hepsini ayrıntılı bir şekilde anlatıyorlar. Süre olarak biraz uzuyor ama hiç sıkıntı duymadım bu konuda, temel eğitimi aldığımızı ve bildiklerimizi yeniden pekiştirdiğimizi düşünüyorum. Kitaplardan okurken buradan pratiğini almak doyurucu oluyor. Ünal Kaçar (Denizli): Benim ikinci katılışım, anlatımlar ayrıntılı ve güzel. Sanki o anda olayı yaşıyorlar gibi anltıyorlar. Özellikle Övül Kümbüloğlu’nun anlatımları esprilerle birlikte keyif veriyor. Anlatım esnasında soru sorabilmek işin diğer güzel yanı. Bazı sunumlarda kurs bittikten sonra soru sorabiliyorsunuz ancak bu kursta sıcağı sıcağına soru sorup ayrıntılı olarak cevabını alabilmek daha verimli oluyor. Keziban Temiz (Mersin): Daha öncede bu tür eğitimlere katıldım, İzmir Dişhekimleri Odası’nın eğitimlerini sürekli takip ediyorum ve katılmaya çalışıyorum. Hocaların ayrıntılı anlatımı gayet verimli. Daha önce katıldığım eğitim programla- rına göre daha kapsamlı olduğunu söyleyebilirim. İmplant yapmaya başlamayı düşünüyorum yavaş yavaş güvenimi de kazandım. Seher Uysal (Antalya): Kurs eğitmenlerinin ayrıntılı anlatımı öğrendiklerimizi pekiştirmek açısından gayet iyi. İmplant yapmak için başlangıç seviyesi açısından yeterli olduğunu düşünüyorum. Özellikle canlı uygulamalarda öğrendiklerimizi pratik olarak görmek sıcağı sıcağına bilgileri pekiştirmek verimli oluyor. Diğer seviye kurslarından sonra implant yapmaya başlayacağıma inanıyorum. Mehmet Osman Oğuz (Hatay): Ben Hatay’dan geliyorum, özellikle İzmir’deki kursları tercih ettim. Daha önce bu kurslara katılanlardan duyduğum kadarıyla ayrıntılı bilgiler verildiğini ve canlı uygulamaların kapsamlı olduğunu duymuştum. Gerçekten öyle olduğunu gördüm anlatım ve uygulamalar gayet iyi. Özellikle diğer meslektaşlarımızla da deneyimleri paylaşma fırsatı bulmak bir başka güzel yanı. Biraz az ara veriliyor ama çok büyük sıkıntı değil genel anlamda memnunum. Kurs Salonundan görüntüler... 49 haber dişhekimi Uygulamalı Lazer Kursu’na meslektaşlarımızdan yoğun ilgi Dr. Esra Fırat Dr. Koray Saadettinoğlu 10-11 Mart tarihlerinde İzmir Dişhekimleri Odası’nda gerçekleştirilen ‘’Uygulamalı Lazer Kursu’nun moderatörlüğünü Prof. Dr. Murat Türkün yaptı. Kursun ilk günü Dr. Esra Fırat; Lazer fiziği, doku etkileşimi, lazer güvenliği, dişhekimliğinde lazer kullanımı konularını anlatırken hasta üzerinde canlı olarak sunum gerçekleştirdi. Ardından Prof. Dr. Sevil Gürgan; konservatif dişhekimliğinde lazer uygulamaları konusunu anlattı. Prof. Dr. Hakan Özyuvacı ise Cerrahide Lazer Uygulamaları konusunu anlattıktan sonra Dr. Koray Sadettinoğlu ile birlikte canlı sunum gerçekleştirdi. Kursun ikinci günü Prof. Dr. Bahar Gürsoy, LLLT (Low Level Lazer Theraphy) Biostimulasyon, Dr. Nükhet Berk Dişhekimliği pratiğinde lazer uygulamaları, Doç. Dr. Tosun Tosun İmplantitis ve lazer destekli tedavi, Prof. Dr. Leyla Kuru Lazer destekli periodontoloji, diyod lazer uygulamaları konularını Doç. Dr. Tosun Tosun Prof. Dr. Hakan Özyuvacı kursiyerlere aktardı. Kursun son bölümünde Doç. Dr. Tosun Tosun ile Dr. Koray Sadettinoğlu hasta üzerinde canlı sunumda benzer vakaların tedavisini gerçekleştirdi. Prof. Dr. Leyla Kuru Dr. Esra Fırat ve Prof. Dr. 50 Sevil Gürgan haber dişhekimi Dr. Nükhet Berk Prof. Dr. Bahar Gürsoy KATILIMCI GÖRÜŞLERİ Özge Erdoğan (İstanbul): Protez uzmanlığı konusunda doktora alıyorum, kullanım alanı kısıtlı ancak sıfırdan bu bilgileri almak için oldukça faydalı buldum. Teknolojiyi takip etmek açısından oldukça verimli. Hocaların ilgisi, bıkmadan usanmadan sorulara cevap vermesiyle her şey dört dörtlük geçti benim adıma. İçerik olarak dolu doluydu, görüntü ses ve teknik açıdan da İzmir Dişhekimleri Odası’nı kutluyorum. Daha önce de birçok canlı sunuma katıldım ancak arada çok fark gördüm. Özellikle ikramlarınızdan bahsetmeden geçemeyeceğim. Sezgi Şenol (Ankara): İzmir Dişhekimleri Odası kurs, seminer ve kongre konusunda çok aktif. Bu tür aktiviteleri sürekli derginiz aracılığıyla takip ediyorum. Benim için güzel oldu hem İzmir’i gezme şansı buldum hem önemli konularda ayrıntılı bilgiler edindim. Burada farklı illerden meslektaşlarım ve farklı bölgelerden akademisyenlerle bir arada olup konuları tartışma fırsatı bulmak büyük şans. Ben ilk kez buradaki organizasyona katıldım, açıkçası beklediğimin ötesinde buldum. Tekdüze geçeceğini sanıyordum özellikle görsel anlamda oldukça zengin buldum. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Özcan Akbudak (Gaziantep): Kurs başarılı geçti, birçok püf noktasını öğrenme şansı buldum. Lazer çok yeni gelişen bir teknoloji. Hocalarımız bu konuda fazlasıyla ayrıntılı bilgiler vererek bu teknolojiyi kullanmamız için özgüven ka- zandırdılar. Özellikle görsel açıdan çok güzeldi. Canlı uygulamalarda vakaların çeşitliliği bize bu konuda daha çok şey öğrenme fırsatı kazandırdı. İzmir Dişhekimleri Odası’nın bu tür bilimsel aktivitelerini, organizasyonlarını sürekli takip ediyorum. Teknolojiyi takip etmek açısından bu tür aktivitelerin yararı tartışılmaz, tüm hocalara ve emeği geçenlere teşekkürler. Çağatay Çekiç (Mersin): Ben Mersin’den geliyorum, İzmir Dişhekimleri Odası’nı bu konuda çok çok başarılı buluyorum. Bunu samimi olarak söylüyorum, hatta oda kaydımı bile buraya aldırmayı düşünüyorum. Bilimsel aktivite olarak olması gerektiği gibi çalışıyorlar. Bugünkü kurs, teknolojiyi takip etmek açısından oldukça faydalıydı. Özellikle hocalar konuları ayrıntılarıyla anlattılar. Canlı sunumlarda öğrendiklerimizi vakalar üzerinde görerek pekiştirmek çok güzel. Canan Duman (İstanbul): Kursa Marmara Üniversitesi’nden katılıyorum, oldukça faydalı buldum, birçok önemli ayrıntıyı öğrenme şansı buldum. Benim İzmir’i tercih etmemin iki sebebi var. Birincisi İstanbul’da yaşıyorum ama ailem Söke’de yaşıyor ikincisi özellikle kurslarınızı takip ediyorum, konuların dolu dolu olması sebebiyle burayı tercih ediyorum. Özellikle konu anlatımları ve odanın teknik anlamda imkanları çok etkileyici. Daha önce de bir kaç kursa katılmak istemiştim ama vakit bulamamıştım. Bugünkü kursta ayrıntılı anlatımlar ve canlı sunumlardaki vakalar oldukça yararlı bilgiler edinmemize yardımcı oldu. Benim için güzel bir kurs oldu. 51 haber dişhekimi İntensif İmplantoloji Eğitimi’nin 3 aşaması tamamlandı Dr. Orhun Bengisu lu Doç. Dr. Erhan Çömlekoğ İzmir Dişhekimleri Odası’nda 4 aşamada tamamlanması planlanan İntensif İmplantoloji Eğitimi’nin 3 aşaması başarı ile tamamlandı. Prof. Dr. Tayfun Günbay, Doç. Dr. Erhan Çömlekoğlu, Doç. Dr. Mine Dündar Çömlekoğlu ve Dr. Orhun Bengisu’nun eğitmen olarak katıldığı kursa meslektaşlarımız yoğun ilgi gösterdi. Kursun ilk aşaması iki gün yapıldı. İlk gün Doç. Dr. Tayfun Günbay ile Dr. Orhun Bengisu dental İmplantolojiye giriş, dental implantolojide biyolojik kavramlar, hasta seçim krtiterleri, implant seçim krtiterleri ve klinik değerlendirme konularını anlattı. İkinci gün Doç. Dr. Erhan Çömlekoğlu ve Doç. Dr. Mine Dündar Çömlekoğlu’nun da katılımıyla tanı ve tedavi planlaması, protetik değerlendirme ve planlama konuları ile birlikte hasta üzerinde canlı olarak tedavi planlaması sunuldu. İkinci aşamada implant cerrahisi ve cerrahi öncesi hazırlık, cerlu rahi sonrası dönem oğ ek ml Çö Doç. Dr. Mine Dündar ve Hands-On cerrahi ile katılımcıların mo52 Prof. Dr. Tayfun Günbay del üzerinde demo implant uygulaması gerçekleştirildi. Üçüncü aşamada total dişsizlikte implant uygulaması, kısmi diş eksikliklerinde implant uygulaması, ön bölgede estetik implant uygulamaları, yumuşak doku manüpilasyonu, implant yerleştirme ve yükleme protokolleri eğitimciler tarafından aktarıldı. Üçüncü aşamada ikinci gün canlı cerrahide hasta üzerinde implantların üstünün açılması, iyileştirme başlıklarının takılması canlı olarak kursiyerlere aktarıldı. Tüm kurslar sonunda canlı uygulamalarla anlatılanlar pekiştirilirken soru cevap şeklinde tartışma bölümleri de gerçekleştirildi. Kursun 4. aşaması yapıldıktan sonra kursiyerler sertifikalarını alacaklar. dişhekimi haber KATILIMCI GÖRÜŞLERİ Özgün Özalay (Samsun): Ben Samsun’dan geldim, özellikle İzmir’deki kurslara katılmak istiyordum. Arkadaşlarımdan buradaki kursların kapsamlı olduğunu öğrenmiştim. Kurs eğitmenleri A’dan Z’ye tüm ayrıntıları anlatıyorlar. Kurs 4 aşamalı, çok geniş bir zamanımızı ayırıyoruz ama fazlasıyla karşılığını alıyorum. Benim için çok yararlı geçiyor. Eren Dikilitaş (Van): Ben bu tür aşamalı kurslara konuyla ilgili bilgim olsa da katılmaya çalışıyorum. Burada yeni püf noktalarını öğrenme şansımız oluyor. Meslektaşlarımın bildikleri konularda dahi bu tür aktivitelere katılmasında yarar olduğunu düşünüyorum. Kurs eğitmenleri oldukça ayrıntılı bilgiler veriyor. Van’dan buraya geliyorum ama geldiğime değdi. Buradaki meslektaşlarımla da fikir alışve- rişinde bulunuyorum, herkese teşekkür ediyorum. Emine Güniz Yusufoğlu (Uşak): Özellikle bu kursu tercih etmemin sebebi her bölümü uzmanının anlatmış olması. Protezi protezcilerden, radyolojiyi oral diagnoz uzmanlarından dinlemek güzel. 4 aşamalı bir kurs olması da oldukça iyi, tam anlamıyla konuları pekiştirmemizi sağlıyor. Gülnaz Aydın (Aydın): Kesinlikle faydalı bir kurs. Daha önce de birçok kursa katıldım. İlk iki aşamasında ayrıntılı bilgiler edindik, eğitmenler en ince ayrıntıya kadar bıkmadan anlatıyorlar. Daha önce implant yapmadım, bu kursla beraber yapmaya başlayacağım, hem cesaret topladım hem kendime implant konusunda güvenimi kazandım. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum. İDED-İZDO Ortak Sempozyumu İzmir Dişhekimleri Odası’nda gerçekleştirildi İstanbul Dişhekimliği Enstitüsü Derneği (İDED) ilk şehir dışı sempozyumunu gerçekleştirdi. İleri teknolojiyi kullanan dişhekimleri arasında bilgi paylaşımı yapmak için kurulan derneğin üyeleri ve yöneticileri İzmir Dişhekimleri Odası’nda gerçekleştirilen ortak sempozyumda Ege Bölgesi’nde bulunan meslektaşlarımız ile bir araya geldi. İleri teknoloji uygulamalarının anlatıl- dığı sempozyumda; Dr. Serdar Gözler, Artikülasyon kağıdının acizliği, Dijital Oklüzyon, Oklüzyonda devrim; Dr. Habip Şen, Endodontide mikroskop ve lazerin işbirliği, Dr. Ahmet Kığılı, Paradigma Shift (Ezber Bozmak) İmplant Üstyapı Sistemleri konularını anlattı. Öğle arasının ardından ise Dr. Cem Uygur, Kinikte Cad/Cam Uygulamaları, Doç. Dr. Tosun Tosun, Dişhe53 haber dişhekimi kimliğinde Botoks ve Dermal Filler’lar, Dr. Ebru Okan, Er:YAG ve Diode Laser uygulamaları hakkındaki deneyimlerini meslektaşlarına aktardı. Yoğun katılımın gerçekleştiği sempozyumun sonunda kısa bir değerlendirme ve merak edilenler konuşuldu. Sempozyum hakkında İDED üyeleri ve yöneticilerinin yanı sıra katılımcıların görüşlerini aldık. Dr. Ebru Okan / İDED Başkanı Bir grup meslektaşımızla İstanbul Dişhekimliği Enstitüsü Derneği’ni (İDED) 2009 yılında kurduk. Amacımız muayenehanelerde yaptığımız vakaları birbirimizle paylaşmaktı. Hepimiz ileri teknolojiyi kullanan hekimlerdik, bu teknoloji ve bilgiyi birbirimizle paylaşarak kendimizi geliştirme sevdası ve hevesindeydik. Bunu da gerçekleştirmenin keyfini yaşıyoruz. Şu an 28 üyemiz var. Çok yavaş büyüyoruz çünkü hedefimiz, bizimle beraber paylaşacak bir şeyleri olan hekimleri bulup birlikte büyümek, birlikte gelişmek. Bu yolda İzmir Dişhekimleri Odası’nın da bize desteği oldu. Aslında 2009 yılından bu yana birçok toplantılar düzenleyip paylaşımlarda bulunduk. İzmir’de ilk İstanbul dışı toplantımızı gerçekleştirmenin keyfini yaşıyoruz. İzmir’den de ilk üyelerimizi enstitümüze ilave ettik. Bu sene Aralık ayında bir kongre düşünüyoruz, ayrıca 3 basamaklı master öncesi lazer diploma programını Cenova Üniversitesi ile anlaşmalı olarak gerçekleştireceğiz. Bu kâr amacı edinmeyen bir oluşum, herhangi bir kazancımız yok bu projelerde. Orada bulunan bu konuda uzman meslektaşlarımızın bilgisinden yararlanıyoruz. Bu kursun ilk iki aşaması İstanbul’da gerçekleştirilecek, son aşaması ise İtalya’da olacak. Aynı zamanda İtalya’da uluslararası Lazer kongresi var, bu kurs programı kongreye dahil olacak. Dt. Tibet Yılmazer / İDED Üyesi İDED olarak bir çok sempozyum ve kongre düzenledik, hatta uluslararası sempozyumlara da imza attık. Ancak ilk kez İstanbul dışında bir organizasyon olması açısından İzmir Dişhekimleri Odası’nda gerçekleştirdiğimiz sempozyum bizim için bir ilk. Yaklaşık 3 yıldır organizasyonlar düzenliyoruz fakat bu organizasyon ilk olması açısından ayrı bir heyecan kattı diyebilirim. İzmir’den üye kaydı yapmamız da bizi ayrıca memnun etti. 54 Doç. Dr. Tosun Tosun / İDED Kurucusu İstanbul Dişhekimliği Enstitüsü Derneği olarak bugüne kadar eksikliği olan bir alana, ileri teknoloji ile yapılan dişhekimliği uygulamaları konusuna el atmış bir derneğiz. Bunlar içerisinde Cad-Cam sitemleri, Kombin teknolojisi ile yapılan röntgen uygulamaları, Lazer uygulamaları, implant uygulamaları, navigasyon ile yapılan implant uygulamaları gibi yüksek teknolojiye dayalı dişhekimliği uygulamalarını sıralayabiliriz. Amacımız da bu konuda meslektaşlarımıza eğitim olanakları sağlayan çeşitli bilimsel aktivitelerde bulunabilmek. Bugün İzmir’e gelerek Egeli meslektaşlarımızla hoş saatler geçirdik. Gerçekten büyük keyif aldık. İlk İstanbul dışı seminer olması sebebiylede ayrı bir heyecan duyduğumuzu belirtmek isterim. Bu alana ilgili Egeli meslektaşlarımızın katılımını gördük, bunun için bizim adımıza verimli geçtiğini düşünüyorum. Dr. Esra Zeyrek Genel (Katılımcı); Dişhekimliğinde çok güncel fakat henüz çok da derinleşmemiş bilgileri edindik. Biz İzmirli dişhekimleri olarak bakış açımızı fazlasıyla değiştiren bir toplantı oldu. Üst teknolojiyi kullanan dişhekimleri arasında böyle bir oluşumun olmasından memnuniyet duyuyorum. Bilgi ve birikimin paylaşılmasının yararını fazlasıyla gördüm. Ümit Bayraktaroğlu (Katılımcı); Çok renkli ve çok yararlı bir sempozyum oldu. İleri Dişhekimliği için de mükemmel olacağını düşünüyorum. Sunumlar gayet yönlendirici, günlük teknolojiye uygun, gerek lazer gerek cad cam gerek okluzyon konusundaki sunumları ilerisi için yol gösterici tarzda ve başarılı buldum. Bu oluşumda katkısı olan arkadaşları kutluyorum. İzmir Dişhekimleri Odası’na da bu oluşuma destek olduğu için teşekkür ediyorum. dişhekimi haber 55 haber 56 dişhekimi dişhekimi haber 57 haber dişhekimi Meslektaşlarımızdan ‘engelleri kaldırmak’ yolunda anlamlı bağışlar 2011 Ağustos ayında sonsuzluğa uğurladığımız meslektaşımız Levent Karaoğlu, rahatsızlığı sebebiyle muayenehanesini kapatan dergimiz yazarı Mavisel Yener ve meslektaşımız Filiz Yumak aleletlerini, ünite ve sarf malzemelerini Ege Ağız Diş Sağlığı ve Diş Hekimleri Derneği’ne, bağışlamaları sebebiyle hem dernek yönetimince hem de İzmir Valiliği Engelliler Merkezi tarafından plaketle ödüllendirildi. Dişhekimi Dergisi olarak katıldığımız törenin ilk bölümünde, İzmir Valiliği Karşıyaka İş Okulu içindeki diş kliniğinden yararlanan zihinsel engelli çocuklar ve aileleriyle yapılan buluşma gerçekleşti. Ege Ağız Diş Sağlığı Eve Dişhekimleri Derneği Kurucusu ve E.Ü Dişhekimliği Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ertuğrul Sabah, engellerine rağmen hayata dört elle sarılmış zihinsel engelli çocuklar ve ailelerine ağız ve diş sağlığı konusunda bilgiler verdi. Kısa bilgilendirmenin ardından plaket törenine geçildi. Ağustos 2011’de sonsuzluğa uğurladığımız meslektaşımız Levent Karaoğlu’nun muayenehanesindeki ünit ve tüm sarf malzemeleri ailesi tarafından Ege Ağız Diş Sağlığı ve Dişhekimleri Derneği’ne bağışlandı. Dernek ve valilik tarafından verilen plaketi Karaoğlu’nun annesi Fatma Karaoğlu aldı. Meslektaşımız, dişhekimliğinin yanı sıra İzmir’de pek çok dernekte aktif hizmetler yapıyor, sanatsal etkinliklere katılıyor, haberhurriyeti. com’da köşe yazıları yazıyordu. Karşıyaka İş Okulu Diş Tedavi Merkezi’nde Levent Karaoğlu anısına bir köşe hazırlandı. Karaoğlu’nun annesi, zamansız yitirdiği oğlunun muyanehanesindeki tüm aletlerin engellilerin tedavisinde kullanılacak olmasından duyduğu huzuru dile getirdi. Değerli meslektaşımızı bir kez daha sevgi, saygı ve rahmetle anıyoruz. Zihinsel engelli hastaların ağız ve diş muayenelerini yapmak, gerekli tedavi yöntemleri58 ni uygulamak için çaba gösteren Ege Ağız Diş Sağlığı ve Dişhekimleri Derneği’ne anlamlı bağışlardan bir diğerini de dergimizin de sürekli yazarlarından olan yazar ve diş hekimi Mavisel Yener yaptı. Hastalığının çok sevdiği mesleğini bırakmasına neden olduğunu dile getiren Yener, muayenehanesindeki tüm el aletlerini, ünit ve sarf malzemelerini derneğe bağışladı. Plaketlerini dernek başkanı Dr. Alphan Özen ve İzmir Valiliği Engelliler Merkezi Koordinatörü Rıza Mutkilioğlu’ndan alan Yener, “Engelli vatandaşlarımıza yardım edebilmek için önce kendi beynimizdeki engellerden kurtulmalıyız” sözleriyle düşüncelerini dile getirdi. Ankara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi’nden 1984’de mezun olan meslektaşımız Filiz Yumak da el aletleri ve sarf malzemelerini bağışladığı için dernek ve valilik tarafından teşekkür plaketiyle onurlandırıldı. İzmir Valiliği Karşıyaka İş Okulu Müdürü Cuma Okday Serin, engelliler için bütün bağışlara açık olduklarını bildirdi. İzmir Dişhekimleri Odası eski başkanlarından Mustafa Oral ve tedavi merkezinde çalışan gönüllü genç diş hekimleri de törende hazır bulundu. Zihinsel engelli bireylerin yaşam kalitelerinin yükseltilmesi yolundaki çabaların devam etmesini dileriz. dişhekimi haber 59 haber dişhekimi İzmir’de dişhekimliği eğitimi için, iki yeni fırsat 1968 yılında kurulan Ege Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi, 42 yıl boyunca Ege Bölgesi’nin tek dişhekimliği fakültesi olma özelliğini korudu. 2010 yılında kurulan Katip Çelebi Üniversitesi ve Şifa Üniversitesi Dişhekimliği fakülteleri, hem dişhekimliği fakültelerini çeşitlendirdi hem de dişhekimi olmak isteyen öğrencilere farklı seçenekler oluşturdu. Şifa Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi İzmir’in 9’uncu yükseköğretim kurumu olarak kurulan Şifa Üniversitesi, bu yıl tıp, diş hekimliği, sağlık bilimleri fakültesine alacağı toplam 250 öğrenci ile eğitim hayatına başladı. Şifa Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi dekanı Prof. Dr. H. Hüseyin Yılmaz, teknolojiyi takip ederek öğrenci eğitimini ve hasta tedavi hizmetlerini en iyi şekilde vermeyi amaçladıklarını ifade etti. Prof. Dr. H. Hüseyin Yılmaz ile ve daha ilk yılında öğrenci almaya başlayan fakültenin genel yapısını ve misyonunu konuştuk. Kısaca kendinizi tanıtır mısınız? 1971 yılında Ankara’da doğdum. İlk, orta ve lise eğitimöğrenimimi Ankara’da tamamladım. Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nden 1994 yılında mezun oldum. 2001 yılında “Osteoporozun Çene Kemiklerindeki Radyografik Bulgularının Bilgisayar Yardımı ile Değerlendirilmesi” konulu doktora tezini Selçuk Üniversitesi’nde tamamlayarak Bilim Doktoru unvanını aldım. 2003 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Oral Diagnoz ve Radyoloji Ana Bilim Dalında Yardımcı Doçent Doktor, 2006 yılında Doçent Doktor, 2011 yılında da Profesör Doktor unvanlarını aynı üniversitede aldım. Ana Bilim Dalı Başkanlığı, Dekan Yardımcılığı, Fakülte ve Enstitü Yönetim Kurulu Üyelikleri, Üniversite Döner Sermaye Yürütme Kurulu Üyeliği gibi birçok idari görevde bulundum. 2012 yılının başında da Türkiye’nin sağlık üniversitesi olan Şifa Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi’ne dekan olarak atandım. Kaderin cilvesine bakın ki Dekan Vekili olduğu 1996 yılında beni Araştırma Görevlisi olarak üniversiteye kazandıran değerli hocam Şifa Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Erdoğan yıllar sonra bu kez Dişhekimliği Fakültesi Dekanlığına layık görmüştür. Fakültenizle ile ilgili kısa bir bilgi verebilir misiniz? 1979 yılında Türkiye Tabipler Vakfı kurulduğunda, tü- 60 Şifa Üniversitesi Dişhekim liği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. H. Hüsey in Yılmaz züklerindeki “üniversite açmak” ibaresi belki kuranlar tarafından bile hayal gibi geliyordu. Oysa vizyon sahibi birisinin yazdırdığı bu ibare Türkiye’nin ilk tematik üniversitesi olan Şifa Üniversitesi’nin 2010 yılında kurulmasıyla gerçekleşecekti. Hepinizin malumu olduğu üzere Şifa Hastaneler Grubu İzmir’de bir markadır. Bu üniversiteyle de yalnız İzmir’e değil Türkiye’ye belki de dünyaya şifa dağıtmak için yola çıkmıştır. Dekanı yeni atanmış, 11 öğretim üyesi, 3 diş hekimiyle hizmete başlamış çiçeği burnunda olan fakültemiz daha ilk yılında öğrenci almaya başlamış, tercihler konusunda yerleştirme puan türüne göre Türkiye 4’sü olmuş durumdadır. Şu an Bornova Şifa Uygulama ve Araştırma Hastanesi bünyesinde hasta hizmeti de vermektedir. Bu yıl içerisinde eğitim-öğretim faaliyetlerine ve hasta hizmetlerine yeni binamıza taşınarak devam edeceğiz. dişhekimi Fakültenin misyonunu ve vizyonunu nasıl değerlendiriyorsunuz? “Ağız, sağlığın aynasıdır” der Hipokrat. İnsan sağlığı bir bütün olarak düşünüldüğünde bu veciz cümle mesleğimizin ne kadar önemli olduğunu vurgulamaktadır. Diş hekimliği, eğitim ve öğretiminin fevkalade zor olduğu, bilim ve etiğin, estetik ve sanatın iç içe olduğu mesleklerden biridir. Fakültemiz, teknolojiyi takip ederek öğrenci eğitimini ve hasta tedavi hizmetlerini en iyi şekilde vermeyi amaçlamaktadır. Aldıkları eğitim ve çalışma- haber larıyla genç ve dinamik akademik kadromuz, bu işin altından kalkabilecek güçtedir. Bu genç ve dinamik kadronun hedefi Şifa Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ni, Türkiye’de ve dünyada saygın bir kurum haline getirmek, eğitimin en iyisini veren, hizmetin en kalitelisini sunan, her türlü teknolojiyi kullanan, araştıran ve sorgulayan, bilim dünyasına ve insanlığa katkıda bulunan uluslararası bir fakülte, bir Şifa Ekolü oluşturmaktır. Üniversitemizin şu sloganı bizim de hedefimizdir: “Bildiğimiz işi yapacak, yaptığımız işin eğitimini vereceğiz”. Katip Çelebi Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Devlet üniversitesi olarak 2010 yılında kurulan İzmir Katip Çelebi Üniversitesi bünyesinde oluşturulan Dişhekimliği Fakültesi, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp ve Sağlık Bilimleri Fakülteleri ile ortak kullanılacak olan Çiğli Aydınlıkevler Sağlık Kompleksi’nde oluşturuldu. Bu yerleşkede Dişhekimliği Fakültesi’ne ayrılan 4500 m2’lik kapalı alanda her anabilim dalına ait içinde yaklaşık 10’ar diş ünitinden oluşan 8 adet klinik, aynı zamanda 40 öğrencinin çalışabileceği fantom ve preklinik laboratuarları, 3 adet 60’ar kişilik derslik, 1 adet 125 kişilik konferans salonu, 2 adet okuma salonu/kütüphane, kantin ve yemekhanenin yanı sıra ortak kullanım için ayrılmış açık hava sosyal alanları bulunuyor. Koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerinin yanı sıra lisans, doktora ve uzmanlık eğitimi verecek olan, bu faaliyetlerine 2012 Mart ayından itibaren 1 Profesör, 13 Yardımcı Doçent, 1 Öğretim Görevlisi ve 23 Araştırma Görevlisi’nden oluşan genç ve dinamik akademik kadrosuyla başlayacak olan Katip Çelebi Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi dekanı Prof.Dr. Tancan Uysal fakültenin misyonunu ve projelerini dergimize anlattı. Fakültenin farklı branşlara ait klinikleri ile birlikte Türkiye’nin modern ve çağdaş eğitim ve sağlık kurumları arasında en ön sıralarda yer almaya aday olduğunu belirten Prof. Dr. Tancan Uysal şöyle konuştu: “Burada en önemli yola çıkış sebebimiz yabancı dilde eğitim. Toplam 40 kontenjan istedik, 10 öğrenci yabancı uyruklu olacak. Direkt yabancı ülkelerden Türkçe eğitimi almadan eğitime başlayacaklar. Ayrıca bu süreçte yabancı uyruklu öğretim üyeleri ile irtibatımız var. İkinci önemli husus 2012 yılı itibariyle, Dişhekimliği Uzmanlık (DUS) sınavı sonuçlarına göre uzmanlık öğrencisi alımı planlanmaktadır. Bu kapsamda anabilim dallarından istenen asgari nitelikler oluşturulmuştur. Ayrıca fakülte bünyesinde doktora eğitimine devam edilmesi de düşünülmektedir. Bu bağlamda ilk olarak Kırıkkale Üniversitesi ile hazırlanan ve YÖK tarafından kabul edilen ortak doktora programı kapsamında Katip Çelebi Üniversitesi Diş hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tancan Uysal 4 adet doktora öğrencisi Diş Hastalıkları ve Tedavisi Anabilim Dalında eğitimlerine başlamışlardır. Bunun yanı sıra birçok üniversitede bulunmayan klinik öncesi eğitim, modern fantom ve preklinik laboratuvarlarında gerçekleştirilecek. Görüntü ve ses sistemiyle dizayn edilmiş fantom laboratuvarlarında her öğrenci için yapay kafa ve dişler içeren modeller ve bilgisayar monitöründen oluşan üniteler yer alacak” Hedeflerinin ulusal ve uluslararası düzeyde yüksek eğitim kalitesi ile lisans ve lisansüstü eğitimde lider merkezler arasında yer almak olduğunu söyleten Uysal; “Kendisine ‘Farklı Fikirlerin Sesi’ ve ‘Şimdi Değişim Zamanı...’ sloganlarını seçen üniversitemiz ve fakültemiz, genç ve dinamik kadrosuyla en gelişmiş yöntem ve tekniklerin ışığında; ülkemiz insanının ağız-diş sağlığı gereksinimlerini karşılayabilecek, yeniliklere açık, mesleki etiğe ve hasta haklarına saygılı, sorumluluk sahibi diş hekimleri, uzmanlar ve akademisyenler yetiştireceği ve Diş Hekimliği açısından İzmir İli ve Ege Bölgesine farklı bir bakış açısı getireceği inancındadır’’ dedi. 61 haber > Serdar Sıralar dişhekimi Prof. Dr. Gündüz Bayırlı Yeditepe Üniversitesi’nde özel bir törenle emekli oldu Geçen sene Yeditepe Üniversitesi Diş hekimliği Fakültesi’nde Prof. Dr. Senih Çalıkkocaoğlu hocamız için düzenlenen emeklilik töreninin tatlı burukluğu henüz sıcaklığını kaybetmeden, son 50 yıldır binlerce diş hekimliği öğrencisine eğitim veren diğer bir büyük hocanın, Prof. Dr. Gündüz Bayırlı’nın emeklilik töreni yine aynı fakültede 24 Şubat 2012 Cuma gecesi gerçekleştirildi. Törende yaptığım konuşma ile katılanlara aktardığım duyguları sizlerle paylaşmak istedim: Değerli hocalarım, sevgili meslektaşlarım, sayın konuklar; Geçen sene bu zamanlar, yine bu salonda, yine bir büyük hocanın, Prof. Dr. Senih Çalıkkocaoğlu’nun emeklilik töreninde eski öğrencileri adına konuşma gururunu yaşamıştım. Bu sene de Gündüz hocam için konuşmam istenince emin olun gözlerim doldu. Çünkü Gündüz hocam da, yarım asırdır öğrencilerine sadece diş hekimliği eğitimi vermekle kalmamış, istisnasız her birinin yüreğine sevgiyle dokunmuş bir büyük hocamız. Bu yüzden hocamızın binlerce öğrencisi adına konuşmak hem büyük bir onur hem de büyük bir sorumluluk. Yalnız bu benim emeklilik konuşmaları böyle devam ederse, ismim şaka malzemesi olabilir, belli bir yaşın üzerindeki hocalar birbirlerine: Hocam senin için Serdar Sıralar’ın konuşma yapmasının zamanı geldi, diyebilirler. Peki büyük hoca ne demek? Ben yine kendi üslubumca anlatacağım. İlkokula erken başladığım için 62 ben fakülteye başladığımda 16 yaşındaydım. Yani Gündüz hocamı tanıdığımda çocuk denecek yaştaydım. O zamanlar fakültede “Büyük hoca” denince benim aklıma Shaolin tapınağındaki o nirvanaya ulaşmış hocalar geliyordu. Aslında zaten diş hekimliği fakültesi deyince de aklıma Shaolin tapınağı geliyor. Birçok benzerlik var. Her ikisinde de öğrencilik uzun ve oldukça zor, meşakkatli bir süreç. Shaolin öğrencileri her gün tapınağın yüzlerce merdiveninden su ve odun taşıyarak inip çıkar, diş hekimliği öğrencileri de ellerinde çantaları, malzemeleri, modelleri, klinik merdivenlerinde koşuştururlar. Tapınaktaki öğrenciler kung fu dersinde ellerini sıcak kumlara sokarlar, elleri yanar, bizde lehimden, dökümden, ateş pensinden elin yanar. Tapınak öğrencileri hocalarına “Biz ne zaman kung fu öğreneceğiz?” diye sorduğunda hoca “Al şu süpürgeyi yerleri süpür, al bu fırçayı duvarları boya” gibi temel hareketleri çalıştıran ama öğrenciye angarya gibi gelen görevler verir. Diş hekimliği öğrencisi “Biz ne zaman köprü, dolgu yapacağız?” dediğinde hoca “Al şu mesing levhayı, eğeleyerek çiçek çıkart” der. Ortamlar da aynıdır. Tapınak da diş hekimliği fakültesi de mistik, ruhani bir havaya sahiptir. Tapınakta bunu sağlayan her tarafta yanan tütsülerdir. Bizde ise beklerden sızan gaz, akrilik likidinin buharı, asit fenik, krezoform, öjenol. Bunların özel bir karışımı var. Sen fakülteye girip bunu soluduktan bir süre sonra hayata bakışın değişmeye başlar. Büyük hocalar da aynıdır. Aynı ortamda yetişip bir de 30 yıl, 40 – 50 yıl o ta- dişhekimi haber pınağın, fakültenin havasını solumaktan filozof olurlar. Büyük hocaların mutlaka aklımıza kazınmış özdeyişleri vardır. Tapınakta öğrenci sorar “En etkili vuruş tekniği hangisidir?”. Hocanın cevabı “En etkili vuruş hiç dövüşmemektir Çekirge”. Gündüz hocaya sorarsınız “Hocam, en iyi kanal dolgu maddesi nedir?” cevap “Pulpanın kendisidir evlat”. Hocamızın bir diğer sözü “Pulpa, bir genç kızın kalbi gibidir. Onu korumak için bütün hünerinizi gösteriniz.” İronideki asalete bakar mısınız? Tüm profesyonel hayatını pulpayı parçalayarak çıkartmaya adamış bir endodontistin, pulpaya duyduğu saygı ve merhamet. Biz çocukların gözünde hocamız yalnız felsefi olarak değil, el becerileri konusunda da Shaolin hocalarından farksızdı. Shaolin hocası üç tane oku bir seferde fırlatıp üç kişinin alnına saplarsa, Gündüz hoca da üç kongütayı birden fırlatıp aynı anda üç kanala sokabilir. Dedim ya çocuk yaştaydık hepimiz. Çocukların diye sordu. “Hocam” dedim, “Ben herhangi biri değihayran oldukları doğaüstü güçlere sahip kahramanlim. Ben Gündüz Bayırlı’nın öğrencisiyim”. lar vardır, Süpermen gibi. İşte büyük hocalar böyleyGündüz hocamın çok büyük bir endodonti arşivi vardi bizim gözümüzde. Yani o zamanlar Gündüz hoca dır ve hastalarını yıllarca takip eder. Derste anlatmafakülteye uçarak gelse hiç birimiz şaşırmazdık. yı da çok sever. Biz de dinlemeye bayılırdık. Bu araMezuniyetten sonra bir gün, Günda öğle yemeğinden sonraki bir düz hocamın bir tartışma toplantıders ise hafif rehavet çöken, gözsında başka bir tapınağın hocası ile Gündüz hocaya leri kapanan öğrenciler olurdu. Hodüellosuna tanık oldum. Diğer hoca sorarsınız “Hocam, cam hiçbir öğrenciyi azarlamazdı. iyodoform patını savunuyor, Günen iyi kanal dolgu Çok kibar bir yöntem geliştirmişti. düz hocam da “Vaktiyle kullandık maddesi nedir?” Aniden sesini yükseltirdi. “Şimdi bu ama artık geçerliliğini yitirmiştir” dicevap “Pulpanın hasta bana geldiğinde 16 yaşında yor. Bir ara diğer hoca baktı ki dükendisidir evlat”. genç bir kızdı bu. Radyografide üst elloyu kaybedecek, centilmenlik dışı Hocamızın bir diğer sağ orta keser dişin…” Birinin gözbir şekilde kılıcını çekti. “İyodoforsözü “Pulpa, bir genç leri kapanmışsa bu arada, “Santmun olumsuzluğuyla ilgili bir belge kızın kalbi gibidir. Onu ral demiyoruz” diye bağırır, “Santgösteremezsiniz” dedi. Hocam elkorumak için bütün ral elektrik santralinde olur. Üst sağ bette bir çok belge gösterirdi ama hünerinizi gösteriniz.” orta keser dişin kök ucunda lezyon toplantının yapısı gereği yanında İronideki asalete vardı. Ben bu dişin kanalını güzeldoküman yoktu. Hocama oradan bakar mısınız? Tüm ce boşalttım, genişlettim, güzelce bir Shaolin sopası uzatmam gerekprofesyonel hayatını yıkadım, kuruttum, güzelce doldurtiğini hissettim. Söz alıp, “Hocam pulpayı parçalayarak dum. Bir sene sonra bu hasta başbize fakültede tek köklü bir dişe, çıkartmaya adamış ka bir dişi için bana geldi. Lezyon takongüta da koymak suretiyle iyodobir endodontistin, mamen iyileşmişti. Sonra bu kız ecformla yapılmış taşkın bir kanal dolzacı çıktı. Sonra evlendi. Sonra çopulpaya duyduğu saygı gusu radyografisinin slaytlarını göscuğu oldu bunun. Kızı oldu. Kızını ve merhamet. termiştiniz. Sonraki kontrol filminde da bana getirdi.” yalnız taşan kısım değil, kanal içinSayın hocam, siz de çok iyi biliyordeki tüm iyodoform patı da rezorbe olmuş, kongüta sunuz ki, çocukların hayran olduğu, doğaüstü güçlekökün içinde dımdızlak kalmıştı” dedim. Gündüz ho- ri olan kahramanlar asla yaşlanmazlar ve emekli olcam uzattığı Shaolin sopasını bir aldı……. Sonra ya- mazlar. Bugün burada, bu fakülteden akademik olanına gittiğimde “Aferin Serdar, çok iyi bir örneği tam rak emekli olabilirsiniz ama size hayran olan biz çoyerinde verdin. Ama bunca yıl sonra, hem de yüzler- cuklarınızın kalbinden asla emekli olamayacaksınız. ce slayt arasından o radyografileri nasıl hatırladın?” Tüm evlatlarınız adına ellerinizden öperim. 63 haber dişhekimi Meslektaşımız Efe Erginer’in son romanı Sis ve Rüzgar okurla buluştu Dişhekimi ve yazar Efe Erginer “Sis ve Rüzgar” adlı romanının imza gününde okuyucularıyla buluşt. Arma Kitap Cafe’de gerçekleştirilen imza gününde Erginer’i yakın dostları ve meslektaşları da yalnız bırakmadı. “Sis ve Rüzgar” isimli romanının “Leyla ile Mecnun” ve “Ferhat ile Şirin”in çağımızdaki bir iz düşümü olduğunu belirten meslektaşımız sorularımıza içtenlikle cevap verdi. Yazarlık serüveniniz nasıl başladı? 2007 yılında, İzmir Atatürk Lisesi mezunu yazar Sadık Yemni’nin “Durum 129” adlı kitabını okumuştum. Kitap 1970’lerin başındaki Atatürk Lisesi anılarından oluşuyordu. Bu lisenin 1966 mezunu olarak okuduklarımdan çok etkilendim. İlerleyen zaman içinde Sadık Yemni’yle tanıştım. Sadık, muayenehaneme geldiğinde kitabını, yazarlık işini uzun uzadıya konuştuk. Kendisine; Atatürk Lisesi’nde yatılı okuduğumu, uzun okuduğumu, o yüzden okulla ilgili birçok anımın olduğunu söyledikten sonra da birkaç anımı da Sadık’la paylaştım. Sadık, bu anılarımdan çok etkilendi ve bana “Yaz ağabey, yaz. Çekinmeden yaz bunları. Çok güzel anılar bunlar. Harika olur, yaz. Bakarsın ilerde kitabımı tekrar ele alırım, senin anılarını da ilave ederek yeniden çıkarabilirim” dedi. Benim yazarlığa başlamam işte böyle oldu. Yazar Sadık Yemni’nin teşvikiyle. Liseden, sınıf ve dönem arkadaşlarım da benim edebiyatımın iyi olduğunu, sınıfın edebiyat kolu başkanı olduğumu bildiklerinden, ciddi bir şekilde ‘Lise anılarımı’ yazmamı istediler. Baktım ısrarlar ciddi ve sürekli, ben de oturdum lise anılarımı yazmaya başladım. “Yazmaya o kadar kaptırmışım ki; 4 yıl içinde 5 kitap dosyası ortaya çıkmış” Yazmaya kendimi o kadar kaptırmışım ki yazmayı bitirdiğimde bir de baktım ki aradan 5 ay geçmiş ve ortaya ciddi bir kitap çıkmış. “MOR SARI” İzmir Atatürk Lisesi anıları. Bu ilk kitabım çok beğenildi ve hemen lise vakfınca basıldı. Kitap basıldıktan sonra hiç ummadığım bir ses getirdi, müthiş beğenildi. Birbir- 64 lerini tanımayan kişiler sanki ağızbirliği etmişçesine “Sen niye yazmıyorsun? Bu kadar güçlü bir kalemin var yazsana. Diş Hekimliğini bırak, yaz… Senin dünyaya geliş sebebin yazarlık, ama sen farkında değilsin” gibi bana son derece iddialı gelen sözler söylemeye başladılar. Bunları söyleyenlerin içinde Edebiyat Fakültesi’nde akademisyenler ve şairler de vardı. Ben de; Birbirini tanımayan bu kadar insan durduk yerde neden bana yalan söylesinler?” diyerek yazmaya başladım. Başımı yazmaktan kaldırdığımda bir de baktım ki aradan dört sene geçmiş, önümde beş tane kitap dosyası duruyor. Bunlardan biri Atatürk’ten Anılar, diğerleri dört aşk romanı. İşte ben yazarlık serüvenine böyle başladım. Dişhekimliği ve yazarlığı bir arada yürütmek kolay oldu mu? Bir yol ayrımına geldiğinizi hissettiğiniz anlar oldu mu? İkisi bir arada tabii ki olmadı. Yazarlık biraz ağır bastı. Aynı zamanda dişhekimliği mesleğimi de icra ettim. Ancak yazarlık hep aklımın bir köşesinde kaldı. Tüm boş vakitlerimde yazmaya çalıştım. Belirli bir zaman sonra artık yavaş yavaş dişhekimliğinden uzaklaştım. Yazmaya yoğunlaştıkça, diş hekimliğinden haber dişhekimi uzaklaşmaya, başladım. Muayenehanemde, bilgisayarda yazıyorum. Öğleden sonra 16:00 gibi yazmaya başlıyor; 21:00’e kadar, bazen 22:00’ye kadar aralıksız yazıyorum. Yazarken kapı çaldığında içimden “İnşallah kapıyı çalan bir hasta değildir” diye dua eder duruma geldim. “Yazarlık geç keşfettiğim şansım” Nihayet diş hekimliğinde kırkıncı yıl plaketimi de alıp, 31 Mayıs 2011 tarihinde de resmen mesleği bıraktım. Şimdi tamamen kendimi roman yazmaya adadım. Profesyonel anlamda bu iki işi beraber yürütmek imkansız. Dişhekimliğinde yıllarım geçmişti. Son yıllarda tüm muayenehanelerde olduğu gibi benim de hastalarımda bir azalma oldu. Ben bu zamanı yazarak değerlendirmeye çalıştım. Yazabilmek benim için geç keşfettiğim bir yanımdı. Bir şanstı. Ve sonunda dayanamayıp dişhekimliğini tamamen bırakmak zorunda kaldım. ken; kendilerine, ailelerine ve hobilerine mutlaka zaman ayırıp dinlenmesini de bilsinler. Zaman o kadar hızlı geçiyor ki. İnsan yaşamın tozu dumanı içinde gözünü açıp nerelerde olduğunu göremiyor. Gözünü aralayıp etrafı görmeye başladığında da………… Bu noktalı kısmı her meslektaşımın kendisinin yazmasını isterim. Sevgili meslektaşlarıma bir şeyler anlatma fırsatını bana verdiğiniz için size kalbi teşekkürlerimi sunarım. Meslektaşlarınıza neler söylemek istersiniz? Dünyanın en ağır işlerinden birini yapmakta olduklarının farkına varsınlar. Bunun için kendilerini; hem bedenen, hem ruhen, hem de ekonomik olarak iyi hazırlasınlar. Tam bir profesyonel gibi düşünüp yaşasınlar. Çeşmeler akarken testilerini doldurmaya bakar- Efe Erginer Kimdir? 2 Temmuz 1947’de İzmir’de doğdu. 1966’da İzmir Atatürk Lisesi’ni bitirdi. 1971’de İstanbul Nişantaşı Diş Hekimliği Yüksekokulu’nu bitirip, Diş Hekimi olarak hayata atıldı. 1973’de askerlik görevini tamamlayan Efe Erginer, aynı yıl Alsancak’ta serbest diş hekimi olarak çalışmaya başladı. 1974’de Yörük Ali Efe’nin torunu Şahika hanımla evlendi. 1975’de kızı Arkeolog Elif, 1977’de oğlu Gemi İnşaat Mühendisi Dr. Emrah Erginer dünyaya geldiler. 2011 Mayıs ayına kadar diş hekimliği mesleğini sürdüren Efe Erginer, bu tarihten itibaren tüm zamanını Alsancak’taki bürosunda roman yazmaya ayırdı. Serdar Sıralar, “stand up”lara son hızıyla devam ediyor Dergimiz yazarı diş hekimi Serdar Sıralar, bir yılı aşkın süredir çeşitli etkinliklerde sergilediği ve “Bir acayip meslek” adını verdiği stand up gösterisini son olarak Bursa Diş hekimleri Odası tarafından düzenlenen 21. Uludağ Sempozyumu’nda gerçekleştirdi. Sempozyumun ikinci günü olan 21 Ocak cumartesi gecesi, sosyal program çerçevesinde otelin büyük salonunda toplanan meslektaşlarımızın bir bölümü, katılımın yoğunluğu nedeniyle gösteriyi ayakta izledi. Daha önceki gösterilerinden farklı olarak Serdar Sıralar bu defa, biraz da sempozyumda sunum yapan akademisyenlere nazire olarak stand up’ına kendisinin hazırladığı bir slayt sunumuyla başladı. Bu sunumda Comicodontologia adını verdiği, mesleğimizin komik yanlarını ele alan bir bilim dalı keşfettiğini belirten meslektaşımız daha sonra bir saatten uzun süren gösterisine devam etti. Kahkahaya doyulan gecede özellikle izleyicilerin arasında çocukların bulunması ve hiç dağılmayan ilgileriyle büyüklerle birlikte gülmeleri unutulmaz bir anı olarak belleklere yer etti. Diş hekimliği ile ilgili ürünler pazarlayan bir firmanın, 2012 yılı içerisinde ülkemizin birçok şehrinde meslektaşlarımız için ücretsiz olarak düzenleyeceği bilimsel kurs ve sunumları renklendirmek amacıyla, söz konusu etkinliklere stand up gösterileriyle katılarak çalışmalarını profesyonel boyuta taşıyacak olan meslektaşımız Serdar Sıralar’ın başarılarının artarak devam etmesini diliyoruz. 65 haber dişhekimi Prof. Dr. İlter Uzel’in Diş Hekimliği Bilimi’nde ‘İlk’ler kitabı okurlarıyla buluştu Dergimizin de sürekli yazarları arasında olan Prof. Dr İlter Uzel’in Dişhekimliği Biliminde “İlk”ler adlı kitabı, İstanbul Aydın Üniversitesi’nin 1 no lu yayını olarak okuruyla buluştu. Soru-cevap tarzında planlanmış, bolca görsel destekli, sert kapak ve birinci kuşe kağıda basılan kitap, konuyla ilgili çok önemli bir boşluğu doldurur nitelikte. Bugüne kadar yayınlanan dişhekimliği tarihi ile ilgili eserlerin, tıp ve tıp bilimi eğitimi almış fakat dişhekimi olmayan kişilerce yazılmasının diş hekimliği eğitimine olumsuz etkileri olduğunu dile getiren Uzel ile, kitabın içeriği, amacı ve özellikleri ile ilgili konuştuk. Bu kitabı neyi hedefleyerek kaleme aldınız? Ocak 2012’de İstanbul Aydın Üniversitesi’nin 1 no lu yayını olarak çıkan bu eseri iki nedenle kaleme aldım. Birincisi; dişhekimliği fakültelerinin sayısı 41’i buldu. Şimdi sırada yenileri varmış. Bu fakültelerin hepsinin programında Dişhekimliği Tarihi dersi yer alıyor. Fakat hem tıp tarihi hem etik doktoralı, bu dersi verebilecek hoca sayısı çok az hem de yazılan dişhekimliği tarihi ders kitapları öğrenciye ve meslektaşa meslek bilinci verecek ve ufkunu açacak nitelikte değiller. Bunlar çoğu amatör yazarlar tarafından yapılan derlemeler ve ya ders notları niteliğinde. Dolayısıyla bu dersi vermekle yükümlü öğretim elemanlarına ve öğrencilere kısa, öz, fakat meslek bilinci ve bilimde felsefi bakış açısı kazandıracak özet bir kitap yazmak istedim. İkincisi; belki bence en önemlisi, yukarıda açıkladığım nedenle dişhekimliği tarihinin küçümsenen bir alan haline gelmesidir. Oysa dişhekimliği tarihi, sanayi devriminden sonra, yaklaşık 200 yıldır bilim ve teknolojinin en çok yansıdığı sağlık alanlarının başında gelmektedir. Dişhekimliği tüm tıbba koşut teorik ve pratik birikim ve uygulama içeren bir bilim alanıdır. İşte bu kitapçıkla ben öğrencilere ve meslek heyecanı ile dopdolu genç meslektaşlara bunu empoze etmeyi düşündüm. Dişhekimliği Tarihi dersi bir kültür dersi midir? Bence hayır. Bu kitabı hazırlarken iki Fransız bilginin, ki bir tanesi ünlü bir matematikçi ve filozof, diğeri hekim ve dilbilimcidir) özdeyişi rehberim oldu. Kitabın iç kapağına bunları koydum. Birincisi; Auguste Comte’nin “bilim ancak geçmişi iyi öğrenilirse öğrenilebilir” sözü; diğeri de Emile Littre’nin “tıp sıradan bir zanaat düze66 yine inmek istemiyorsa tarihi ile ilgilenmek zorundadır” sözüdür. Bu sözlerden de anlaşılacağı gibi, dişhekimliği tarihi bir nostaljik öyküler manzumesi değildir. Aksine bize, “bu meslek nereden başladı, şimdi neredeyiz” i açıklar. Bu ise yarın nereye varmak istediğimizin habercisidir. Dolayısıyla meslektaşa meslek bilinci aşılayan, tam anlamıyla işlevsel ve dinamik bir alandır. İşte tüm bu nedenlerle kitabıma “Dişhekimliği Biliminde ‘İlk’ler” adını verdim. Kitabınızı nasıl tasarladınız, nelere dikkat ettiniz? Neye özen gösterdiniz? Kitap ayrıntı içermiyor. Bilgiler özet, fakat konuyu vurgulayıcı komprime bilgiler var. Meslektaşın ayrıntıya boğulmaması, hoca ve öğrenciye kolaylık için kitabı soru- cevap tarzında hazırladım. Toplam 10 bölüm ve yaklaşık 120 soru var. İlgi çekmesi için cevapların yanına resimler koydum. İçeriğin planı şöyle: Bilim tarihi nedir?, antik uygarlıklarda diş hekimliği, ortaçağda İslam dişhekimliği, Rönesans dişhekimliği, modern dişhekimliği, diş hekimliğinde uzmanlaşma ve Türk dişhekimliği. 120 soru ve yanıtın yer aldığı kitaptan bazı ilginç soruları sizler için seçtik. 3 Anadolu’da dişhekimliği ile ilgili ilk belge nerede bulunmuştur? 3 Türkiye’de yayınlanan ilk dişhekimliği periyodiğinin ismi nedir? 3 Hitit toplumunda dişhekimliği nasıldı? 3 Dişhekimliği tarihinde doğal dişler yerine kullanılan yapay dişler nelerdir? 3 Müslümanların dişhekimliğine katkısı nedir? 3 Dişhekimliği ile doğrudan ilgilenen Leeuwenhoek’in iki buluşu nedir? 3 Romalı Celsus’un çalışmalarının dişhekimliği tarihindeki önemi nedir? 3 Hangi kitap dişhekimliği literatürünün temel taşı olarak kabul edilir? 3 Neden Fauchard modern dişhekimliğinin babası olarak gösterilir? 3 Ağız cerrahisinin babası olarak kabul edilen kişi kimdir? 3 .20. yüzyılın başında dişhekimliği alanında önemli gelişme sağlayan katkı nedir? dişhekimi haber 67 oralmoral dişhekimi Bir diş hekimi rüyası Serdar SIRALAR siralar@gmail.com Bunca şatafatlı tuvalet giymiş bayanın, bunca smokinli adamın ortasında, böylesine muhteşem bir salonun göbeğinde, altımda çizgili pijama, üstümde fanila, aptal aptal etrafa bakınmak gerçekten utanç verici. Hayır, burada ne aradığımı bilmiyorum ama neden bu kıyafet içindeyim onu hiç anlamadım. Sahnedeki kürsüde bayan bir sunucu var. Mikrofona eğilip konuşuyor: “Şimdi de sıra bu yılki tıp Nobel’ini alan bilim insanında. Diş hekimliğinde çığır açan buluşuyla karşınızda Türk diş hekimi Serdar Sıralar”. 10 dakika süreyle inhibe etmektedir”. Sonra kamera hasta gencin ağzına zum yapıyor. Prognati inferior öyle hazin bir noktada ki, yağmurlu havalarda kesin su kaçıyordur çocukcağızın ağzına. Öpüşecek kız bulamıyordur garanti. Ne zaman buna kalkışsa alt çenesi kızın dudağına çarpıp morartır maazallah! Kesin üst ileri itimli bir sevgili bulması lazım yani. O zaman cuk oturur. Ben de Nobel töreninde nelere kafa yoruyorum bak! Neyse tek sorun alt ileri itim değil. Çapraşıklık da had safhada. Görüntüm konuşmaya devam ediyor: Alkış kıyamet. Yahu bu kadın uluslararası böyle bir törende neden Türkçe konuşuyor? Ben ne buluşu yapmışım da kazanmışım Nobel’i? Hadi hepsini geçtim, ben bu kıyafetle nasıl sahneye çıkacağım? Önümdeki masanın örtüsü siyah Allahtan; onu alıp sarınıyorum bir acele. Hani profesörler falan siyah pelerin giyerler ya. Alkışlayanları başımla selamlayarak çıkıyorum merdivenleri. Sunucu ile tokalaşıyoruz. Kadın konuşmaya devam ediyor: “İşte sayın Sıralar’ın ortodontide devrim yaratan buluşu”. “Gördüğünüz gibi bu vaka, ameliyatlar ve 6 senelik bir ortodontik tedavi sonrası bile zor düzelir. Oysa ben şimdi bu vakayı 10 dakikada tamamen düzelteceğim”. Elimdeki enjektörle her iki tarafa mandibuler, üst çenede de birkaç yere enjeksiyon yapıyorum. Birden çocuğun suratının alt kısmı soyut resim gibi oluyor. “İşte şu anda kemiklerdeki kalsiyum geçici olarak inhibe oldu ve çene kemikleri oyun hamuru kıvamına geldi. Periodontal aralık nedeniyle ilaçtan etkilenmeyen dişler hala sert”. Elimle hastanın alt çenesini geri itiyor, sonra da parmaklarımla tüm dişleri tek tek hizaya sokuyorum. O vaziyette kapatmasını söylüyorum. 10 dakika dolduğunda kemikler sertleşiyor ve çocuk muhteşem bir diş dizilimiyle gülümsüyor. Salon kararıyor. Arkamızdaki dev ekranda görüntüm beliriyor. Aaa! Burası benim muayenehane yahu. Koltukta 18 yaşlarında genç bir çocuk var. Ne zaman çekildi ki bu film? Konuşmaya başlıyorum filmde: “Elimde gördüğünüz bu enjektörün içerisindeki çingene pembesi sıvı, siklo pentano per hidro fenantren halkasına sodyum bi karbonat ve uranyum klorür ilavesiyle elde ettiğim bir müstahzardır. Bu karışım kemiklerdeki kalsiyumu 68 Bütün salon ayakta alkışlamaya başlıyor. Biraz mahcubiyet hissediyorum ama şu uranyumu nereden buldum da klorla karıştırdım, aklım ona takılmış. Sunucu kürsünün üzerinde duran bir ödül heykelciğini alıp bana uzatıyor. Som dişhekimi oralmoral ediyorum, beeeen!” diye bağırıyor övünerek. Farkındayım; günün mana ve ehemmiyetine binaen bir konuşma yapmalıyım. Ama bir elimde ödül heykelciği var ve öbür elimle de üzerime sardığım siyah örtüyü tutuyorum. Mikrofonu tutmaya kalksam örtü düşecek, rezil olacağım. Ya ne zor şeymiş Nobel’e layık olmak. Şimdi evde ayağımı uzatıp çekirdek çitleyerek Hürrem’i seyretmek varken, girdiğim strese bak. altından bir azı dişi heykeli ve kırmızı bir kanal eğesi dişin oklüzalinden girip distal kökü ortasından perfore ederek dışarı çıkmış. Bak şimdi! Olacak şey mi? Ben ortodonti dalında buluş yapıyorum, bunlar bana endodonti ile ilgili ödül veriyorlar. “Bir şeyler söylemek ister misiniz?” diye soruyor sunucu. “Sizin şu ayrık ön dişlerinize lamina yapmak isterim bir gün. Sonra da yemeğe çıkarız; hani laminaları test etmek için. Bakalım ısırabiliyor musunuz diye” diyorum. Seyircilerin arasında bir bayan el kaldırıyor. “Serdar beye bir sorum olacaktı. Ben bu yaptığınız dişlerle geviş getiremiyorum. Ne olacak benim bu halim?”. Aaaa! Bu bizim Gönül hanım yahu. Ne iyi hasta be! Tören için kalkmış ta memleketten buraya gelmiş. Bizim malzemeci Yusuf bey çıkartmış papyonunu, almış eline seyircilerin arasından bana doğru sallıyor. “Ona uranyumu ben tedarik Sunucu ısrarla uzatıyor bu defa mikrofonu: “Lütfen. Herkes sizden birkaç söz bekliyor. Mesela diş hekimliği alanında başka buluşlar üzerine de çalışıyor musunuz?”. Eh! Günah benden gitti. Alıyorum mikrofonu. Örtü düşüyor. Bu defa nedense pijama altı da yok. Calvin Klein’in iç çamaşırı defilesinde baş manken gibiyim. Kimsenin de şaşırdığı falan yok ha! “Evet var” diyorum. “Hasta takip programı geliştiriyorum”. Gülüyor sunucu hanım: “Aman efendim. Bu tür programlar artık çoluk çocuk tarafından bile yazılıyor. Bir özelliği kalmadı ki!”. Kızıyorum tabii. “Bu başka hasta takip hanımefendi. Hastaların dolgularına, köprülerine ya da protezlerine gizlice çip koyup, GPS sistemi ile sürekli nerede olduklarını uydu aracılığıyla takip etmek mantığına dayanıyor. Böylece hastalar bize borç takıp kaçamayacak. Ya da belalı bir hasta randevusuz olarak muayenehanemize gelmeye kalkarsa, bilgisayar bunu cep telefonumuza acil mesaj olarak geçecek ve erkenden görüp sıvışmak mümkün olacak. Aslında sistemin prototipini yaptım bile”. Cep telefonumu külotumun içinden çıkartıp birkaç tuşa basıyorum. “Bakın. Sistem Gönül hanımın çok yaklaştığı uyarı mesajını bir saat önce cep telefonuma atmış. Ancak tören yüzünden sessize alınca duymamışım”. Gönül hanım seyircilerin arasından fırlayıp üzerime atlıyor. “Bu dişler yine beyaz olmadı. Geviş getiremiyorum. Ortadakiler daha da uzun olsun. Daha da uzun olsun. Tavşan diş değil deniz aslanı modeli istiyorum. Hueeeeeee!” Kan ter içinde uyandım. Çok şükür rüyaymış. Nobel ödülü falan almamışım. Aman iyi iyi. 69 hobi röportaj > Özlem Kekeç “Bu bir spor değil, gerçek bir savunma ve hayatta kalma sanatıdır“ İstanbul’da yaşamını sürdüren meslektaşımız Alkan Bilginer çocukluğundan beri ilgi duyduğu dövüş ve savunma sanatlarında, öğrenci yetiştirme düzeyine gelmiş usta bir eğitici. İlk kılıcını 3 yaşındayken kendisi yapan ve küçücük bir çocukken bir gün Bruce Lee gibi olabilmeyi hayal eden Bilginer ile yaşamının önemli bir bölümünde yeri olan bu zor ve özgün öğreti ile ilgili konuştuk. Kendinizi kısaca tanıtır mısınız? 1965 yılında Bulgaristan’da doğdum. Küçük yaşlardan itibaren savaş ve dövüş işlerine hep meraklı oldum. Hatta ilk kılıcımı 3 yaşındayken kendim yaptım. Uca doğru incelen büyükçe bir ağaç kıymığına, bulduğum ortası delik yuvarlak bir pul oturtunca onu da siper yaptım ve çizgi filmde gördüğüm çizmeli kedi kılıcımı yapmış oldum. 1973’te Türkiye’ye göç ettik. Ortaöğrenimimi burada bitirdikten sonra Heybeliada Deniz Lisesi’ne girdim.1984’te mezun oldum. Babam doktor olmamı çok istiyordu. Ben de onu kıramadım istifa ettim. Bir sene boşta kalıp üniversiteye hazırlandım ve Marmara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi’ne girdim. Dövüş sanatına ilginiz nasıl başladı? Bulgaristan’dan Türkiye’ye iltica etmek suretiyle geldiğimiz için maddi durumumuz çok kötüydü. Doktor olan babam hayata sıfırdan başladı. Çocukluğum varoşlarda geçti. 70’lerde mahalle aralarında hep Bruce Lee ve Cüneyt Arkın’ın karate filmleri oynardı. O filmleri hep seyreder ve bir gün Bruce Lee gibi olma hayalleri kurardım. Bir sene boşta kalıp üniversiteye hazırlandığım dönemde Bu sırada da küçüklükten beri hayalini kurduğum bir kung-fu kursuna yazılma imkanı buldum. O zamanlar ben bilmiyordum tabii Türkiye’deki bütün kung-fu kursları sahteydi. Bir takım adamlar ki hala onlardan bir sürü var, filmlerden gördüklerini gençlere gösterip bir şeyler yapıyorlardı. Ama benim başladığım yer tesadüfen o yıl Türkiye’ye yeni gelmiş olan bir Wing Tsun kursuydu. Böylece beni bugünlere 70 taşıyan yeni hayatım başlamış oldu. Bir yandan dişhekimliği okurken bir yandan da wing tsun mu çalıştınız? Hayır, dişhekimliği eğitimi zordu, 5 sene kadar o işe ara verdim ve 1990’da tekrar başladım. Arada bazı sakatlıklar geçirdim, aralar vermek zorunda kaldım ama bu bende bir bağımlılık yaptı ve 12 öğrenci programını bitirip eğitmen olunca hocam bana bir sınıf verdi. Ben de bu sefer eğitmenliğe başladım. Sonra tecrübem ve sorumluluğum gittikçe arttı, elimi verdim kolumu bacağımı kaptırdım bu işe. O gün bugün eğitmenlik yapıyorum. Türkiye’de bulunan belli başlı eğitmenlerin başında geliyorum. Wing Tsun kung fu ve escrima öğretiyorum. Kung fu’yu az çok duymuştum ama Wing Tsun ismini ilk kez duydum? Nedir Wing Tsun kung fu? Wing tsun kung fu 18. yy da Mançuların Şaolin tapınağını basması sonucu oradan kaçan bir kadın rahibenin o güne kadar güce dayalı klasik dövüş sistemlerini daha az kuvvetle ve sürpriz stratejilerle yenmenin yollarını araması ve bu yönde çalışması sonucu geliştirdiği bir dövüş sistemidir. Bunu da ilk öğrettiği kişi Yim Wing Tsun adlı genç bir kızdır. İsminin anlamı güzel ilkbahar. Yani ben bir kadın stili dövüş sanatı uzmanıyım. Erkekleri kadın gibi dövüşerek yenebilirim. İşin şakası tabii. Wing Tsun çok öz, çok kısa, çok yakın mesafede çok hızlı ve seri saldırılarla karşımızdaki düşmana fırsat vermeme sanatı- dişhekimi dır. Benim çalıştığım Wing Tsun ise Almanya’da yaşayan ustam Salih Avcı’nın özellikle daha da pratikleştirip günümüz koşullarına uyarladığı ve yer dövüşü, silah kullanımı gibi bazı tekniklerin eklendiği bir sistemdir. Biz bu sistemde aynı zamanda avcı sistem denen profesyonel birimlere öğretilen teknikleri de çalışıyoruz ve daha çok hedef kitlemiz bu profesyonel birimlerdir. Tabii ki bir de sokaktan eve sağlam gelmek isteyen herkes. Bu sporun Türkiye ya da dünya ölçeğinde yarışmaları ya da turnuvaları var mı? Öncelikle bu bir spor değil, gerçek bir savunma ve hayatta kalma sanatıdır. Müsabaka, derece gibi şeyler yoktur, mümkün değildir. Galip neye göre tayin edilecek belli değil. Biri yumruk, yer kafası sarsılır ama aynı zamanda karşısındakinin aşil tendonunu koparır. Ustam Salih Avcı Alman İçişleri Bakanlığı’ndan üstün hizmet nişanına sahip bir Türktür. Halen Alman özel timleri, Alman polisi, gardiyanlar ve gümrük muhafaza memurlarının hocalarını eğitmektedir. Biz Türkiye’deki bazı birimleri de eğitmeye başladık. Şimdi reklam olmasın ama benim sınıfımda bir grup gardiyan var. Onların işi daha zor, onlara kırıp dökmeden insancıl bir şekilde, zarar vermeden azılı mahkumları kontrol edebilmeyi öğretiyorum. Çok memnunlar. Bu çalışmalara ne kadar zamanınızı ayırıyorsunuz? 1994 ten beri haftada 3 kez derse gidiyorum diğer zamanlarda da elden sopa kılıç düşürmüyorum. Boş zamanlarımda tv dahi seyrederken kalkıp kum torbasına vuruyorum. Muayenehanede wooden dummy denen bu sanatın bir tahta mankeni mevcut, sıkılırsam onunla çalışıyorum. Bakış açım tamamen su gibi ol, girdiğin ka- hobi röportaj bın şeklini al, önünde engel varsa ve çok güçlüyse direnme yolunu değiştir; engel zayıfsa sel gibi ez geç, güçlüyse etrafından dolaş. Bir de escrima öğrettiğinizden bahsettiniz. Nedir escrima? Escrima da Filipin kökenli bir dövüş sanatıdır, genelde sopalarla çalışılır ama insana öğrettiği; uzun bir sırıktan, bir kılıçtan tutun da küçük bir bıçak, sopa, şişe, çanta, bir dergi, şemsiye, toka, kalem aklınıza ne gelirse, bir cismi kullanarak kendini savunabileceğidir. Hatta bir de şöyle bir rivayet de vardır: Filipinler’deki müslüman kesim o dönem halifeden yani Osmanlı Sultanı’ndan İspanyollara karşı yardım isterler. Osmanlı da oraya kılıç ustaları yollar. İşte bugünkü Filipin escrimasının da temeli bu Osmanlı kılıç ustalarından öğrenilen tekniklermiş. Yani diyebiliriz ki; günümüzde kayıp zannedilen bazı sanatlar aslında bir yerlerde yaşamış ve tekrar bizlere dönmüş. Özellikle yatağan kullanımı için escrima çok uygun bir sistem. Benim şu anda 2 sınıfım var İstanbul’da Beylikdüzü ve Esenkent.. Ayrıca diğer büyük şehirlerde de şubelerimiz var. İzmir’de de şubelerimiz var. Ben şu 3 sistemi derslerimde öğretiyorum: avcı wing tsun, avcı sistem (profesyonel birimler için) ve avcı escrima. Bu öğretmenliğini yaptığınız sistemlerde derecelendirmeler mutlaka vardır. En üstün derece hangisi ve bunun için ne yapmak gerekiyor? Bizim sistemimizde 12 tane öğrenci programı ve 5 tane de öğretmen programı var. Bir de Sifuluk var ki bu çok farklı, öğrenci yetiştirmek ile ilgili bir kavram. Sifu (baba) seviyesi bana ustam tarafından verildi. Sifu için bıçak değil iyi bir biley taşı olmak gerekiyor. Öte yandan iyi bir dövüşçü olmanın sırrı da öğrenci yetiştirmekten geçiyor aslında. Sifu olmak için en az ikinci öğretmen derecesini almış olmak lazım. Kalabalık bir sınıfı yıllardır çalıştırıyor olmak, en az iki öğrencisini öğretmen dereceye kadar yetiştirmiş olma, en az 10 senedir Wing Tsun yapmak, en az 30 yaşında olmak gerekiyor. Ve bu sadece bizim organisazyon için geçerli. Gerçek hayatta da çocuk sahibi olmak, çünkü Sifu demek baba demektir. Bu tehlikeli sanatı öğretirken bir baba şefkati ve olgunluğu gerekmektedir. Sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı? Diş hekimliğinin stresi yorgunluğu ile geçen bir günün ardından eve dönüp tv veya internet karşısında abur cubur atıştırıp oturmak yerine derslerime gidip öğrencilerim ve asistanlarımla çalışmak ve kendimizi geliştirmek beni gerçekten dinlendiriyor ve genç hissetmemi sağlıyor. Bu tür uğraşıları, hangisi olursa olsun, tüm meslektaşlarıma tavsiye ederim. 71 okur mektubu dişhekimi Dişhekimliğinde uzmanlık ve DUS Prof. Dr. İlter Uzel Türkçe Sözlük uzman kelimesini, “bir alanda bilgi, görüş ve becerisi çok olan (Eksper Kompetan)” ve “bir bilim dalında lisanstan ileri bir öğrenim derecesine sahip (Master of Science)” olarak tanımlar. Önümüzdeki Nisan ayında Sağlık Bakanlığı, dişhekimliğinde tam 8 bilim dalında uzmanlık giriş sınavı yapacak (DUS). Genç meslektaşlarım şimdiden harıl harıl sınava hazırlanıyorlar. Duyumlarımıza göre soruların yarısı temel bilimlerden olacakmış. Doğal olarak uzmanlık sınavlarına hazırlayan dershaneler bu tatlı pazara hemen ilgi duydular. Yayımcılar şimdiden soru -cevap kitapları hazırlamakla meşguller. Meslek ulemamız da -herhalde -büyük bir gizlilik içinde meslek tarihimizdeki bu çok önemli dönemeç için ‘’Altın Sorularını’’ hazırlıyorlar. Yine söylendiğine göre en çok istek ortodontiye olacakmış. Bunu ya cerrahi ya da periodontoloji izleyecekmiş. En az isteğin restoratif diş hekimliğine olacağı da söylentiler arasında. Değerli meslektaşlarım, Ben bu mektubumda sizlerle Türkiye’deki tıp dallarındaki uzmanlıktan başlayarak diş hekimliğinde uzmanlığın önce tarihsel perspektifini tartışmak sonra da neler getireceğini irdelemek istiyorum. l Türkiye’de modern tıp eğitimi 1839’da tıp ve cer- rahlık eğitimi alarak zaten ayrı ayrı başlamıştır. Böylece daha başlangıçtan bugünkü anlamıyla iki tıp dalının uzmanlık olarak başladığını söyleyebiliriz. Ancak burada unutulmaması gereken, tıp eğitiminde başarısız olup sınıfta kalanların cerrahlığa ayrıldıklarıdır. l Dişhekimi eğitimi ise tıp eğitimi içerisinde hiçbir zaman yer almamış, 1909’da ‘’ Tıp Medresesi’’ ne bağlı ebe-hemşirelik ve eczacılık için birleşik olarak açılan ‘’Mektep’’ te dişhekimi yetiştirmek için ne yazık ki diş teknisyenliği programı uygulanmıştır. l Şimdiki gibi o zaman da yönetimde söz sahibi olan tıp doktoru meslektaşlarımız diş hekimliğini diş çekip diş takan bir ‘’esnaflık’’ olarak görmüşlerdir. (Bu konuya itirazı olanların Cemil Topuzlu’nun , ‘’ 80 Yıllık Hayat ve Hatıratım’’ eserini okumalarını öneririm) l Dişhekimi dergisinde yayınlanan daha önceki 72 mektuplarımı okuyan meslektaşlarımdan özür dileyerek tekrar hatırlatıyorum. Dişhekimliği eğitiminin yukarıda belirttiğim şekilde yanlış başlaması beraberinde pek çok olumsuz sonucu getirmiştir. Bunlara tekrar değinmeyeceğim. İlgilenenlerin 10 başlıkta toplanan bu sonuçları, 2009 yılında basılan ‘’Yüzüncü Yılında Türk Dişhekimliği Eğitiminin Eleştirisi’’ eserimde okuyabilirler. Eğitimde mutlaka esaslı bir reform yapılıp sil baştan 3+3 6 yılda DİŞ DOKTORLUĞU çözümünü önermiştim. Böylece eğitimin kalitesi çok yükselecek, uzmanlıkdoktora ve unvan - yetki tartışmaları sonlanacak, deyim yerindeyse taşlar yerine oturacaktı. l 1924 yılından başlayarak Türk Dişhekimliği literatürünün % 90’ına sahibim. Buradan tespit edebildiğim kadarıyla sorunlar daha o zamanlardan başlayarak gündeme getirilmiş, fakat kalıcı çözüm önerilmediğinden sorunun çözümü hep sürüncemede kalmıştır. l Bu arada eğitimde iyileştirmeler yapılsa da iki yıl olarak başlayan eğitim süresi 5 yıla çıkarılsa da, KURULUŞ FELSEFESİNDEKİ YANLIŞLIK nedeni ile meslektaşın formasyonu, mesleğine bakış açısı aynı kalmış, bu da toplumun bize bakış açısı olarak yansımış, geri dönmüştür. (Dişçi-Dişhekimi ikilemi olarak) l Şu örnek çok ilginçtir, Cumhuriyetin ilk yıllarında hekim sayısı çok azdır. Fakat milli mücadelemizi yürüten savaş meclisi ilk TBMM’nin kurduğu ilk bakanlıklardan biri sağlık bakanlığı olmuştur. Bu, yönetimin sağlığa verdiği önemin en iyi kanıtıdır. Bu yönetim hiçbir zaman aşıcı ya da pansumancıları bir sınavdan geçirerek doktorluk belgesi vermeyi (o günün yoksul şartlarında bile ) düşünmemiştir. Fakat aynı yönetim 1928’lerde dişçi kalfalarını sözde bir sınavdan geçirerek dişhekimi ile aynı yetkiye sahip olacakları belgeyi (Permi) vermiştir ve yarım yüzyılı aşkın çalıştırmıştır. (Tıbbi Deontoloji Nizamnamesinde hala adları geçen ‘’Dişçiler’’) Kısacası Türkiye’de klinik diş hekimliği okulda öğretildiği kadarıyla, hatta bazı konularda ( Porselenin çok geç girmesi, inlayın hiç girmemesi, rubber-dam’ın hiç uygulanmaması, 150 yıllık geçmişi olan artikülatöre başvurulmaması örnekleri gibi) daha da geri kalmıştır. (Prostodonti adına öğretilenlerin dökümcülük, akril pişirmecilik olduğunu hatırlatırım) dişhekimi UZMANLIK KONUSUNA GELİNCE Sevgili meslektaşlarım; Yukarıda dişhekimliği lisans eğitiminin, kuruluş felsefesindeki süregelen yanlışlık nedeniyle halen yetersiz verildiğini vurgulamaya çalıştım. Mesleğimizde şimdiye kadar uzmanlık var mıydı? Özellikle konuyu yaşamayan genç meslektaşlarımla onu paylaşmak istiyorum. Tıp dallarındaki uzmanlıklarda sürekli yenilenme ve gelişmenin aksine diş hekimliğinde sadece iki alanda uzmanlık var olagelmiştir. Bunlar, adları zaman zaman değişen ortodonti ile çene yüz protezi idi. Sanırım 1954’lerde çocuk dişleri (Pedodonti) uzmanlığı kısa süre için gündeme geldi, sonradan kaldırıldı. Bu alanda kimseye de uzmanlık verilmedi. Üniversiteler belki de içgüdüsel bencillikle uzmanlığa sıcak bakmadılar. Asker diş hekimlerine GATA’ da yukarıdaki iki dalda uzmanlık verildi. Fakat daha sonra GATA Tıp Fakültesi’nin açılıp Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nün kurulmasıyla onlar da doktora eğitimine yöneldiler. Şimdi artık son yayımlanan tüzükle 8 alanda uzmanlık eğitimi başlayacak. Aslında fakültelerin verdiği doktora eğitimi gerçekte uzmanlık eğitimi içindi. Fakat Sağlık Bakanlığı onları uzman olarak kabul etmiyordu. Fakat doktoralı meslektaşlar alanlarında kariyer de yapsalar Bakanlık onları “Diş Hekimi” olarak görüyordu. (Şimdi bu durum tüzükte bir geçici madde ile düzenlendi.) Sağlık Bakanlığı uzmanlaşmayı bilimde gelişme olarak varsaymaktadır. Oysa mektubumun başında verdiğim tanımda görüldüğü gibi, tıp gibi uygulamalı bilimlerde uzmanlaşma uygulama ile ilgilidir. Saf bilimle ilgili değildir. Bu çok önemli nüans bir türlü fark edilememektedir. Meslek örgütlerimiz konuyu enine boyuna tartışıp irdeleyerek, başka ülkelerde karşılaştırılacak çalışmalar yapamadılar veya bunu kamuya yansıtamadılar. Diş hekimliği fakültelerimizde aynı hazırlık, bencillik ve duygusallıkla fakültelerindeki tüm ana bilim dallarını diş hekimliğinde uzmanlık alanı olarak önerdiler. Şimdi, tüzük yayınlanıp, uzmanlık dalları, sınav tarihi bile belli olduğuna göre bu gerçeğin artık getirilerini tartışabileceğiz. Ancak: >> Dileğimiz bu önemli sınavda hiçbir şaibenin olmamasıdır. Sınav sonrası eğitim verecek kurumlar gerekli titizliği gösterirlerse hazırlanan eğitim programı uzmanlık öğrencilerine bir formasyon verecektir. >> Uzmanlık pek çok meslektaşı (muayenehane diş hekimliği dahil) bilgi ekran tekrarı ve bilgi yenilemesine götürecektir. Hatta bu bilimsel çaba sına- okur mektubu va girip kazanamayanların bile bilimsel bakış açılarına ve klinik uygulamalarına yansıyacaktır. >> Meslek hayatını pratisyen olarak sürdürecek meslektaşlarımda da uzmanlık olayı mesleki rekabeti kamçılayacaktır. Dolayısıyla kurslara, bilimsel toplantılara talep artacaktır. >> Uzmanlık ortamı tıpta olduğu gibi bizde de kaçınılmaz olarak bilimsel düzeyi yükselteceğinden günümüzde enflasyonu yaşanan kongre, kurs ve seminerlere de çeki düzen getirecek, bu da malum sponsor firma ve kuruluşları rahatlatacaktır. >> Türk Diş Hekimleri Birliği’nin özellikle serbest çalışan muayenehane sahibi meslektaşların haklı endişelerini giderecek önlemler alması gerekmektedir. (Mesela uzman olup serbest çalışan meslektaşların yalnız uzmanlık alanlarında pratik yapmalarının düzenlenmesi gibi. ) >> Uzmanlar hiçbir zaman “Bilim Doktoru” olamadıklarından bu unvanı kullanamayacaklardır. Doçent veya Profesör olabilecekler fakat isimlerinin önüne “Dr.” getiremeyeceklerdir. (Böylece, şimdiki ulemanın yabancı yayınlarında adlarının başına haksız olarak getirdikleri “DDS” ve “PhD” gibi sanları da olmayacaktır. Heyhat!) >> Uzmanlık statüsü Sağlık Bakanlığınca belge ile (diploma değil, bunun ayrımını yapmamız gerekir) sağlanacaktır. Dolayısıyla uzmanlıkları bu bakanlık nezdinde geçerli olacaktır. Fakat kariyer yapmak isteyen meslektaşları temel bilimler alanlarında Bilim Doktorası yapmaya yönlendirecektir ki bu gelişmiş ülkelerdeki “Oral Biyoloji” alanının bizde de ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Değerli Meslektaşlarım Mektubumun birinci bölümünde yanlış kuruluş felsefesi sonucu yetersiz eğitim aldığınızı söylemiştim. Lisans eğitiminde gerekli düzenlemeleri yapmadan (Mesela öteden beri önerdiğim, birçok sorunu kökünden çözecek 6 yılda Diş Doktorluğu uygulamasına geçmeden, tepeden inme bir kararla uzmanlık eğitimine başlanacak. Başka deyişle bu karar, tabandan gelen ihtiyaçtan alınan bir karar değildir. Fakat bizce tek ve önemli getirisi, diş hekimliğinde bilimleşmeye (gerçek bilimleşme) ivme kazandıracağıdır. Uygulamada aksaklıklar olursa ne olur? Veya mektubumda aklıma gelmeyen başka konular gündeme gelirse ne olur? Unutulmamalıdır ki tüzükler yasalar gibi bile değillerdir. İhtiyaca göre yeniden düzenlenir. Nitekim doktorasız “Doktor” tıp doktoru “Meslektaşlarımız” tüzüklerini bazen bir yılda iki kez değiştirtmişlerdir. Saygılarımla... 73 okur mektubu dişhekimi Nasıl Bir TDB ve Oda İstiyorum? Hakan KIZILAY Türkiye’de genel anlamda diş hekimleri ve diş hekimliği hakkında düşünmek yerine çok dar konularda büyük tartışmalar yapmayı seviyoruz. O kadar dar alanda bu kadar büyük tartışma ise kısa sürede yerini garip bir sessizliğe bırakıyor. İnsanların ateş topu gibi parlayan gerginlikleri adeta nadasa bırakılıyor ta ki yeni bir dar alan bulunana dek! Belki bu bir Türkiye klasiği. Bir konuyu etraflıca ele almak, stratejik bir tartışma süreci sürdürmek bize zor geliyor. Ancak dünyada işler böyle yürümüyor. Sorunlarını gerçekten çözmek, daha kaliteli bir hayat sürmek isteyen ülkeler, tartışmayı bilinçli olarak bir sürece yayıyor. Soruna olabildiğince kapsamlı, uygulanabilir, katılımcı ve sürdürülebilir bir çözüm getirmeye çalışıyor. Bu yazıda “nasıl bir TDB ve Oda” sorusuna stratejik örgüt modeli (SÖM) çerçevesinde bir yanıt getirmeye çalışacağım. Bu açıdan ortaya çok açık ve net ilke/hedefler ortaya koyacağım. SÖM açısından çeşitli uygulama önerilerinde bulunacağım. Yazıyı okumayı bitirdiğinizde “nasıl bir TDB ve oda” istediğimi gözünüzün önünde somut bir biçimde canlandırabilmeyi başaracağımı umut ediyorum. TDB ve Odalar İçin İki Ana İlke/Hedef Benim düşlediğim oda ve TDB’nin varoluşunu belirleyip yönlendiren iki tane ana ilke/hedef olması gerektiğini düşünüyorum: 1)TDB ve odalar sadece diş hekimleri ve diş hekimliği için var olmalıdır. 2)TDB ve odalar “diş hekimliği fakültesini tercih etmede etkili olmaktan başlayarak ölene dek” diş hekiminin yanında olmalıdır. Bu ilke ve hedeflerin hayat bulması için ise gereken “stratejik organizasyondur.” Aşağıda öncelikle kısa ancak konunun benim anlayışıma göre tam olarak anlatılabilmesi için önemli bir “strateji” tanımlamasından sonra yazının girişinde TDB ve odalar için bahsettiğim öneri ve tezlerden örnekler bulacaksınız. 74 Strateji ve Organizasyon Strateji, hedef ve ilkelerinizin gerçekleşmesi doğrultusunda oluşturacağınız organizasyonun bütünüdür. Odanın kapısının zilinden başlayıp TDB başkanının açıklamasını da içine alan bir bütünlükten söz ediyorum. Stratejisi olmayan ve el yordamıyla yaşamaya çalışan bir organizasyon “ayakta kalmaya çalışır” ve genellikle belli bir sürenin sonunda ölür; stratejisi olan ve bunu başarıyla uygulayan organizasyonlar ise “canlı ve doğurgan” biçimde yaşar, büyür, gelişir; hatta içinden yeni organizasyonlar çıkartır. TDB ve odaların yukarıda ifade edilen strateji tanımına göre gene yukarıda belirtilen hedef/ilkeler ekseninde uygulamasını önerdiğim stratejik uygulamalar ise şunlardır: Stratejik Uygulamalar Stratejik uygulamaları iki ana bölüme ayırıyorum: Birinci olarak diş hekimlerine dönük uygulamalar; ikinci olarak “diş hekimliğine dönük” uygulamalar. 1)Diş Hekimlerine Dönük Uygulamalar Bu uygulamalar fakülte öncesi dönemden başlamalıdır. Gençleri diş hekimliğini tercih etmeye teşvik eden bir çalışma hem diş hekimliğine dönük itibarı yükseltecek, hem diş hekimlerinin öz güvenini, hem toplumun diş hekimliği ve hizmetlerine dönük farkındalığını hem de müstakbel diş hekimlerinin sadakatini artıracaktır. Fakülte öncesi dönem Lise öğrencileri ve mezunları için diş hekimliği ve bileşenlerinin mesleklerini tanıtma programı; bir web sitesi, emekli ve çalışan diş hekimlerinden ve diş hekimliği bileşen mesleklerinden kişilerden oluşturulacak ekiplerin yapacağı okul ziyaretleri ve okullardan gelen talep üzerine diş hekimliği fakülteleri ve diş hekimliğine ait çalışma alanlarına ziyaretlerinin düzenlenmesinden oluşacaktır. Fakülte Dönemi TDB ve odalar tarafından en yoğun biçimde değerlendirilmesi gereken dönemdir. Genç öğrencinin yanında olan, ona yol gösteren, yordam öğreten bir TDB ve oda kadar bağlanacağı başka ne olabilir? okur mektubu dişhekimi Fakülte dönemini üç kısımda değerlendirmek gereklidir: Birinci dönem Fakülteye Başlangıç Dönemi, ikinci dönem Fakülte Klinik Dönemi ve üçüncü dönem ise Fakülte Mezuniyet dönemi! Neden üç dönem? Bu dönemler aslında neredeyse bütün diş hekimliği fakültesinde okuyanların geçirdiği birer gelişim sürecidir. Öğrenciler bu dönemlerde gerçek anlamda uyum ve gelişim sorunu yaşar. TDB ve odalar, bahsedeceğim uygulama ve programlar ile fakülte dönemini diş hekimi adaylarını hem mesleğe hem hayata hem de odalara ve birliğe hazırlamak anlamında kullanabilir. Fakülteye Başlangıç Dönemi Fakülte kayıt haftası öğrenci ve aileleri için fakültelerde TDB ve odaya ait “hoş geldiniz çadırı veya masası” kurulması; dersler, kayıt, burslar, yurtlar hakkında bilgilendirmeler, orientasyon vb çalışmalar. Yeni bir fakülte yeni bir dünya demektir. Özellikle genç için bu çok zorlu bir dönemdir. Bu noktada gencin donanımlı, iletişim kurma yeteneği yüksek diş hekimleri ve diş hekimliği öğrencileri tarafından fakülteye kayıtta karşılanması kadar olumlu ne olabilir? TDB ve odalar bu çalışma ile gelecekteki üye adayları için sağlam bir temel atmış olur. Öğrenci veri tabanı çalışması ve paylaşılması: Bu çalışma öğrencilerin özelliklerini, yeteneklerini, hobilerini vb veri tabanına işleyerek diş hekimliği camiası açısından en verimli olarak faydalı olmalarını sağlayacak ve diş hekimleri arasında ortak özellikler ve ilgi alanları olanları birbirine daha sıkı bir şekilde bağlayacaktır. “Fakülte iş planı” doğrultusunda fakültelerde TDB ve odalar adına çalışacak danışman öğrenciler, öğretim üyeleri ve sorumlu temsilcisi belirlenmesi: Elbette bir “hoş geldin masası” ile fakültede yapılacak “çalışmalar” bitmez. Mutlaka hem “akademik yılı” hem de “yaz tatili” dönemini de kapsayacak şekilde fakülte yıllarını kapsayacak bir “iş planının” çıkarılması ve uygulanması şarttır. Bu iş planı mutlaka yoğun bir takvimlendirme, iletişim planı, işleyiş planı ve görev tanımları ile somut hale getirilmelidir. Bu çalışma ile diş hekimliği öğrencileri için çok değerli bir katkı sağlanırken “usta diş hekimleri” için de ayrı bir isteklendirme söz konusu olacaktır. Usta diş hekimi olmanın ölçütleri TDB tarafından belirlenecektir. Ölçütleri sağlamayan diş hekimlerinden “usta diş hekimi” unvanı geri alınabilir. Öğrenci yaz okulu programı: Yaz döneminde diş hekimliği fakültesi öğrencilerinin ülkenin farklı yerlerindeki çalışma koşullarını görmeleri, fikir, görgü ve tecrübe kazanmaları için TDB idaresi ve kontrolünde uygulanan bir yaz eğitim programıdır. Bu programda hem “usta diş hekimleri” hem de bölgelerdeki diş hekimliği fakülteleri kullanılacaktır. Fakülte Mezuniyet dönemi Kariyer planlama programı: Diş hekiminin ve ailesinin hayatta en yalnız bırakıldığı anlardan birisi mezuniyet dönemidir. Her bir diş hekiminin hayatının en önemli kararını vereceği bu dönemde ona TDB ve odalar yardımcı olmalıdır. Kariyer Planlama Programı ile bir diş hekiminin bu en değerli kararını vermesine en net ve önemli katkıyı verilecek: “Önce askerlik mi, iş mi? DUS sınavı mı yoksa yurtdışı eğitim mi? Kamu mu özel mi? Muayenehane mi, klinik mi, merkez mi vb? Muayenehane ise en uygun yer neresi? Nasıl bir muayenehane veya klinik?” Ve benzeri soruları yanıtlayacak, birlikte planlayacak bir program. Meslek İcra Dönemi Meslek icra dönemi de aynı mezuniyet dönemi gibi diş hekimlerinin en yalnız bırakıldığı dönemlerden biridir. En başta belirttiğim ilkeler doğrultusunda diş hekimlerine en yoğun desteğin verilmesi gereken dönem mesleği icra ettikleri dönemdir. Diş hekiminin mesleki anlamda tercih edeceği yol ne olursa olsun aynı fakülte hayatında olduğu gibi üç dönemden geçmesi kaçınılmazdır. Aşağıda bu üç dönemin ekseninde TDB ve odalar için önerdiğim program ve çalışmaları bulacaksınız: Fakülte Klinik Dönemi Diş hekimliği fakültesi öğrencisinin yaşamak zorunda olduğu güç bir dönem olan klinik dönem TDB ve Odaların diş hekimliği öğrencisinin belki de en yoğun biçimde yanında olması gereken zamandır. Bunun için önerilerim şunlardır: Usta diş hekimi programı: Öğrencilerin klinik çalışmaya geçmelerinden itibaren oda üyesi bir “usta diş hekiminin” yanında görgü ve tecrübelerinin artırılmasını hedefleyen çalışma. Mesleğe Giriş Dönemi Diş hekimi adeta yüzmeyi öğrenir öğrenmez okyanusta yüzme yarışına katılması istenen bir yüzücü gibi iş hayatına atılmaktadır. Diş hekimlerinin böylesine donanımsız iş hayatına atılması kabullenilemez. Bu açıdan bazı öneriler getirmek istiyorum: Mesleğe giriş sertifika programı: Hiç bir katılım zorunluluğu olmayan ancak yeni mezun diş hekimlerinden “kariyer planlama programına” katılanlara 75 okur mektubu dönük olan ve şu unsurları içeren paket programdır: 1.) Kişisel gelişim; sözlü ifade, beden dili, kişilik analizi vb. 2.) İşletme yönetimi; muayenehane, klinik vb kuruluşların yönetimi, püf noktaları vb. 3.) Hasta ilişkileri yönetimi. 4.) Kamuda sosyal haklar ve sorumluluklar eğitim programı. 5.) Özelde sosyal haklar ve sorumluluklar eğitim programı. Oda ve TDB üyelik eğitim programı: TDB’nin ve odaların tarihçesinin, verdiği mücadelelerin, elde ettiği kazanımların, üyelik avantajlarının, sunduğu olanakların anlatıldığı; uygulamalı örneklerin gösterildiği bir çalışmadır. TDB üyesi olan her diş hekiminin mutlaka bu programı alması hedeflenmeli; bunun için gerekli her türlü teşvik, çağrı ve farkındalık yaratma çalışması yapılmalıdır. Diş hekimi veri tabanı çalışması ve paylaşılması: Bu çalışma diş hekimlerinin özelliklerini, yeteneklerini, hobilerini vb veri tabanına işleyerek diş hekimliği camiası açısından en verimli olarak faydalı olmalarını sağlayacak ve diş hekimleri arasında ortak özellikler ve ilgi alanları olanları birbirine daha sıkı bir şekilde bağlayacaktır. Bu veri tabanı çalışmasının güncellemeleri kadar elde edilen sonuçların üyelerle paylaşılması da önemlidir. Meslekte Ustalık Dönemi Diş hekimlerinin giderek daha da yalnızlaştığı; moda tabiriyle “iyiden iyiye atomize” olduğu bir dönemdir. Oysa bu dönemde diş hekimine verilecek her türlü destek ve gösterilecek dayanışma “hayati” değer taşımaktadır. Kendini geliştirmek, monotonluğu aşmak, belki “yeni bir hayat kurmak”, hatta hayatını gözden geçirmek, meslekten soğumak, iş – aile dengesini kurmak, aşırı çalışmak ve benzeri birçok soru ve sorunla baş etmek zorunda kalan diş hekimleri için TDB ve odaların yapabileceğini düşündüğüm çalışma ve politikalar şunlardır: Sürekli diş hekimliği eğitimi: Sürekli diş hekimliği eğitimi zaten var olan bir uygulama ancak bu uygulamanın mutlaka dönüştürülmesi gerekiyor. İçerik diş hekimlerinin talepleri doğrultusunda oluşturulacaktır. Sıklığı artırılacaktır. Tüm Türkiye coğrafyasına yayılacaktır. Bütün eğitimler “çevrimiçi” olarak isteyen diş hekimi tarafından TDB ve Oda üyesi olması şartıyla tekrar ve tekrar izlenebilecektir. Eğitimlere canlı katılım teşvik edilecek aynı zamanda eğitimlerin canlı olarak internet üzerinden izlenmesi sağlanacaktır. 76 dişhekimi Mesleki koçluk destek programı: Diş hekimleri hem devlete hem millete hem ailesine hem de kendisine büyük yükler getirerek yetişmektedir. Bu yükler türevleri ile beraber hesaplandığında belki de beklenenden çok daha fazla bir maliyet oluşturmaktadır. Böylesi bir bilançoya sahip mesleği yapanların “koçluk desteği almaması” akıldışı bir tutumdur. Bu program sayesinde diş hekimlerine verilecek destek ile hem toplam kalitenin inşası ve verimliliğin artırılması, hem diş hekiminin karşılaştığı zorluklarla başa çıkabilmek için bireysel seçeneklerini görebilmesi, bunları kullanabilme yeteneğini geliştirmesi ve mesleğinden keyif alması amaçlanmaktadır. Usta diş hekimi programı: Öğrencilerin klinik çalışmaya geçmelerinden itibaren oda üyesi bir “usta diş hekiminin” yanında görgü ve tecrübelerinin artırılmasını hedefleyen çalışma. Bu çalışma ile diş hekimliği öğrencileri için çok değerli bir katkı sağlanırken “usta diş hekimleri” için de ayrı bir isteklendirme söz konusu olacaktır. Usta diş hekimi olmanın ölçütleri TDB tarafından belirlenecektir. Ölçütleri sağlamayan diş hekimlerinden “usta diş hekimi” unvanı geri alınabilecektir. Emeklilik Dönemi Ülkemizde bir meslekten “emekli olanlara” adeta ıskartaya çıkartılmış muamelesi yapılmaktadır. Oysa “emekliler” toplam kalite ve verimlilik konularında çok hızlı mesafelerin kat edilebilmesi için müthiş birer insan kaynağıdır. Öte yandan mesleğin sürekliliği, geleneklerinin oluşması ve itibarı açısından da emeklilerden yararlanmak çok önemlidir. Ve elbette bir mesleğin emeklilerinin yaşam koşullarının her açıdan iyi olması da çok değerlidir. Mesleki koçluk destek programı: Ustalık dönemindeki çalışan diş hekimlerine koçluk desteğini en iyi sunabilecek gruplardan birini elbette emekli diş hekimleri oluşturmaktadır. Bu program sayesinde diş hekimlerine verilecek destek ile hem toplam kalitenin inşası ve verimliliğin artırılması, hem diş hekiminin karşılaştığı zorluklarla başa çıkabilmek için bireysel seçeneklerini görebilmesi, bunları kullanabilme yeteneğini geliştirmesi ve mesleğinden keyif alması amaçlanmaktadır. Kariyer planlama programı: Diş hekiminin ve ailesinin hayatta en yalnız bırakıldığı anlardan birisi mezuniyet dönemidir. Her bir diş hekiminin hayatının en önemli kararını vereceği bu dönemde ona TDB ve odalar yardımcı olmalıdır. Kariyer Planlama Programı ile bir diş hekiminin bu en değerli kararını vermesine en net ve önemli katkı verilmiş olacaktır. Bu programın işletilmesinde program eğitiminden geçi- okur mektubu dişhekimi rilmiş “emekli diş hekimleri” de en büyük destekçi olacaktır. Lise öğrencileri ve mezunları için diş hekimliği ve bileşenlerinin mesleklerini tanıtma programı; Emekli diş hekimlerinin en verimli olacağını çalışmalardan birisinin bu program olacağı açıktır. Bu programın doğası gereği en genç aday diş hekimi ile emekli bir diş hekiminin karşılaşması tam anlamıyla orientasyona giriş etkinliğine benzetilebilir. 2) Diş Hekimliğine Dönük Uygulamalar Burada önerilen uygulamalar da birinci bölümdeki uygulamalar gibi hem kendi gözlem ve düşüncelerime hem de dünyada çeşitli biçimlerden yapılan uygulamalara dayanmaktadır. Amaçlanan diş hekimliği mesleğine dönük yeniden bir yapılanmanın sürdürülebilir ve kendi kendini yenileyebilir bir sistemin kurulmasıdır. A) Diş Hekimliği Akademisi (DAK) Diş hekimliği akademisi aslında bir “diş hekimliği bilimler akademisidir.” Mevcut bilimsel gelişmeler ve uygulamalar çerçevesinde oluşturulacak bu yapı aşağıda yer alan üç ana alanda tavsiye niteliğinde “bilimsel düşünceyi” ortaya koyarak hem konularla ilgili ortak bir dil oluşturulmasına hem de her türlü tartışmada “ağırlığı olan sözü” söyleme makamının meydana getirilmesine imkân sağlayacaktır: *Diş hekimliği fakülte eğitim müfredatı ve uygulamalarını geliştirme *Diş hekimliği sürekli eğitim müfredatı ve uygulamalarını geliştirme *Diş hekimliği bileşenleri eğitim müfredatı ve uygulamalarını geliştirme B) Diş Hekimliği Malzeme ve Cihaz Standartları Enstitüsü (DSE) Diş hekimliği malzeme ve standartları ile ilgili olarak ayrı bir enstitünün kurulması hem bugün hem de gelecek için son derece gereklidir. TSE’nin hem konunun özgünlüğünden kaynaklanan sıkışıklığı, hem bürokratik anlamda bu konuda bir tutarlılığın olmaması Türkiye’nin bugün olduğu gibi gelecekte de ciddi bir enstitüye ne kadar ihtiyacı olduğunu ortaya koymaktadır. Bu enstitü sayesinde aynı zamanda Türkiye’de üretim yapan kişi ve firmaların da ciddi bir destek bulacakları şüphesizdir. C) Türkiye için Diş Hekimliği Politikaları Enstitüsü (TDPE) Ülkemizin eğitim ve sağlık politikaları en sık değiştirilen politikalardır. Bu sıklığın en büyük nedenlerin- den birisi ülke sağlık politikalarına odaklanan enstitülerin bulunmayışıdır. Bu enstitü sürekli olarak bu alanda çalışıp; veri, analiz üretip ve bilgilendirmeler yaparak ülkemizdeki diş hekimliği politikalarının sağlıklı ve sürdürülebilir olarak oluşturulması için ciddi katkı sağlayacağı gibi; fikri alınmadan kimsenin politika geliştirmek istemeyeceği bir kurum haline de gelmelidir. D) Diş Hekimliği Senatosu (SENATO) Senatolar aslında “akil insanların toplandığı” yerler olarak Batı dünyasında Roma imparatorluğundan beri kabul görmüş yapılardır. Bizim geleneklerimizde buna benzer yapılar yer alsa da Batı’daki gibi kurumsallaşmamıştır. Diş hekimliği senatosunun amacı hem üretilen projeleri, hem yapılan çalışmaları hem de güncel tartışmaları soğukkanlılıkla ve günün aceleciğine düşmeden değerlendirmek ve fikir bildirmektir. Senato diş hekimliğine; TDB’ ye ciddi bir derinlik ve kurumsallık katacaktır. E) TDB ve Odalarda Profesyonel Yöneticilik Reform Programı (TDB-REFORM) TDB ve odalarda profesyonel yöneticilik reformu şarttır. İletişimin ve yönetişimin geliştirdiği bunca yol, yöntem ve aracın diş hekimleri tarafından bilinip kullanılması hem imkânsızdır hem de gereksizdir. Profesyonel yöneticilik reformunu bir program doğrultusunda sürekli kılmak açısından bu program önerilmektedir. Bu program sayesinde organizasyon “profesyonel yöneticileri” denetleyebileceği gibi bunu hem nesnel kıstaslara dayandıracak hem de karşılaşılan gelişmeler karşısında yeni adımlar atılıp yeni politikalar üretilmesine imkân sağlanacaktır. Sonuç Bütün bu yazıdaki öneri ve tezleri gün ışığına çıkaran soru şu idi: “Fakülte tercihinden ölene dek diş hekiminin yanında olan bir TDB ve oda nasıl olmalıdır?” Bu yazıda diş hekimliği ile ilgili olarak değinilmeyen birçok konu var. Ancak amacım her soruya bir yanıtı olan inanılmaz detaylı bir makale yazmak yerine “nasıl” sorusuna karşılık olarak kolayca gözümüzün önünde şekillenecek bir yapı örneği sunmak. Mesleğimizin “itibarsızlaştırılmasında” dış etkenler kadar hatta daha çok biz diş hekimlerinin “ihmali” olduğunu düşünüyorum. Mesleğimizde yaşanan krizden ayakları yere basan, insanlara umut vaat eden, somut öneriler getiren ve sağlam tezler içeren bir düşünce sistemi ile çıkabileceğimizi düşünüyorum. 77 okur mektubu dişhekimi Meslekten Hatıralar 1949 yılında İstanbul Dişhekimliği Yüksek okulu’ndan mezun olan ve halen Ankara’da yaşamını sürdüren meslek büyüklerimizden Cemal MERİÇ’in dergimize ulaştırdığı mektubu sizlerle paylaşıyoruz. Ülkemizde bilimsel dişhekimliğinin 1908 olarak bilinen kuruluşunun üzerinden 103 yıl geçmiştir. Bu geçen yılların diş hekimliği alanında yaptığı değişmeler ve gelişmeler epey ileri safhadadır. Ben sizlere 63 yıllık dişhekimliği yaşamımın 50 yıllık bir dönemi hakkında bilgiler iletmek istiyorum. Sizleri birkaç dakika içinde zaman tünelinden geçirip eski yıllara götüreceğim. 1908 yılında kurulan okulumuz Galata’da üç katlı bir binanın orta katında bulunuyordu. Üst kat eczacı okulu, alt kat erkek hastabakıcı okulu idi. Havan ilaçları revaçta olduğu için eczacılarla ilaç bilgisi, hasta bakıcılarla ilk yardım, acil yardım, yara bakımı v.s tıbbi konular ortak okutulurdu. Meslek en iptidai dönemini yaşıyordu. Ziya Cemal hocamız bu döneme “ilacihu ihracihu” (en iyi ilaç çekimdir) dendiğini söylerdi. Bu haliyle bile Balkanlarla doğumuzdaki ve güneyimizdeki ülkelerin tek okulu idi. Daha sonraki yıllarda Romanya, Afganistan, İran, Yugoslavya’daki okulları bizden mezun olan meslektaşlarımız kurmuşlardır. 1933 yılında Türkiye’ye gelen Alfred Kanterovich büyük reformlar yapmış, mesleği çok geliştirmiştir. Okul Beyazıt’taki eski bir süvari kışlası olan binaya taşınmıştı. Bu bina üç katlı idi. İki katı diş hekimliği, üst katı Eczacılık Yüksek Okulu’na tahsis edilmişti. Kanterovich işe başlamadan Anadolu’yu dolaşmış, Ankara ve İstanbul’dan başka yerlerde elektrik olmadığını görmüştü. İstanbul’un Beyoğlu bölümü 110 V, diğer bölümleri ve Anadolu 220 V elektriğe sahipti. Elektrikli bir cihaz aldığımız zaman kocaman bir transformatör almamız gerekmekteydi. Kanterovich Anadolu’ya gidecek genç dişhekimlerinin bu elektrik yokluğunda sıkıntı çekmemeleri için okulda elektrikle çalışmalarını yasaklamıştı. 1950 yılına kadar bu okuldan mezun olan dişhekimlerinin, sayıları 55 oldu. Ayak turlarıyla tedavi ve protez yapmaktaydık. Ölçüler alçı ve stent ile alınırdı, alçı ölçüler bize ve hastaya zulümdü. Bizden önceki dönem- 78 de ise protezler kauçuk ile yapılırdı. Dolgu maddeleri amalgamdı, kanal dolgusu iyodoform ile yapılır, tedavi aracı olarak asit fenik kullanılırdı. Muvakkat dolgu maddeleri ise çok değişik basit maddelerdi. Aletler servislerde bulunan ve devamlı kaynayan büyük küvetlerde sterilize edilirdi. Her öğrenci aletlerini lastiklerle bağlayarak bu küvetlere atardı. Cerrahi bölümünde ise okula ait aletler vardı. Okul iç içe dört büyük oda, iki amfi ve idari bölümün bulunduğu üç odadan ibaretti. Hoca kadromuz 2 ordinaryüs profesör, 3 profesör, 2 doçent ve 4 asistandan ibaretti. Kanterovich’in yazıp bastırdığı tedavi ve cerrahi kitaplarından başka kitap yoktu. Bizden evvelki öğrencilerin teksir edip sattıkları notlardan faydalanıyorduk. Size Kanterovich’i anlatmak istiyorum, bizim sınıf onun Türkiye’de okuttuğu son sınıftı. Kanterovich 5560 yaşlarında, orta boylu, sarışın, sevimli bir insandı. Bebek Parkı’nın sonundaki apartmanda otururdu. Okula tramvayla gelir, tramvaya atlayarak biner ve inerdi. Sonbaharda Florya’da denize girerdi. Ameliyatlarını hastanede yapar, yanında Kemal Bey olurdu ve ameliyatlarını kimseye göstermezdi. Eskiden ağrıyan dişler arsenikle öldürülür, ekskavatör ya da başka bir aletle pulpa kazınır, boşluğa timol doldurulur, hasta aylarca gider gelirdi. Türkiye’ye kanal dolgusunu Kanterovich getirmiştir. Kanterovich protezde de kendi ismiyle anılan ölçü alma şekilleri uygulardı; ağız cerrahisine ait ameliyatlar yanında çok enteresan estetik ameliyatlar da yapardı. Bu ameliyatları hiç kimseye göstermezdi. Mezun diş hekimlerine ayda bir mezuniyet sonrası dersleri, konferansları verirdi ve bu vakaları gösterirdi. 1950 yılında Kanretovich Almanya’ya geri döndü. Elektrik kullanma serbest oldu. Singer motorların ucuna tur kolları kaynatılıyor ve böylece elektrikli motorlara kavuşmuş oluyorduk. 1949 yılında okulu bitirdim, yedek subay olarak Ankara’ya geldim. Muayenehanemde duvara yerleştirdiğim 2500 devirlik tura hep hayranlıkla bakmışımdır. Talebe Cemiyeti’nde başkanlık görevindeydim, Ankara’ya gelince burada 1947 yılında kurulmuş bulunan Ankara Dişhekimliği Derneği’ne girdim. 50 yıl bu dernekte 20 yılı başkanlık olmak üzere çalıştım. Üç dönem Ankara Tabip Odası’nda bir dönem Ankara Dişhekimleri Odası yönetiminde, iki dönem Dişhekimleri Vakfı’nda çalıştım. Cemiyetimiz mesleğe pek çok hizmetler yapmıştır. Bunlardan en önemlisi T.D.T.B’nin kuruluşunu sağlamaktı. Bu başarımız İzmir Dişhekimleri Derneği ve onun kıymetli başkanı Sevil Hanım’la ortak çalışmalarımızın bir semeresi olmuştur. dişhekimi haber 79 mavi köşe dişhekimi Yoksun Lan Sen Mavisel YENER maviselyener@gmail.com www.maviselyener.com 80 Yaşasın! Dalmaçya kıyılarına gidiyorum. En çok da sokakta dalmaçyalı köpekler mi dolaşıyor diye meraktayım. Uçak, İzmir’den 9.30’da kalkacak, 10.30’da Atatürk havaalanında olacak. 12.00’de Zagrep’e oradan da Split’e uçacağım. Zamanlama pek güzel; her şey yolunda, nasıl olsa uçuşları bağlantılı olarak aldık. Yoo, bunun için sevinmemek gerek! İzmir’den zamanında kalkmayan, bir buçuk saat gecikmeyle İstanbul’a indiği halde özür dilemeyen Türk Havayolları, kendi şirketinin Zagrep’e giden uçağını size kaçırtabilir. Uçarcasına koşarak dış hatlara geçersiniz, pasaport kontrolünden başarıyla mezun olursunuz, yine koşarak uçağın kalkacağı kapıya gidersiniz. (Bunu güruh halinde yapıyorsunuz, çünkü bağlantılı uçacak başkaları da var.) ‘Kapı şimdi kapandı alamayız’ derler. E, hani bağlantılıydı? Yanımdaki kadın bağırıyor: ‘Aha işte orada uçak, kalkmamış.’ Arap kadın hırıldıyor. Görevli kararlı: ‘Ben o işe karışmam, kapı kapandı. Şu koridordan gidin, asansöre binin alt kata inin, oradaki deske anlatın derdinizi!’ Aktarmalı mağdurlarından ikisi Türk, diğerleri farklı ülkelerin vatandaşları. Adamın ne dediğini anlamıyorlar, ellerde biletler sallanıyor, bağırıp çağırıyorlar, Arap kadın ağlamaya başlıyor, anlamadığım dilden konuşan biri havayı tekmeliyor. Ben umutluyum, uçak orada nasıl olsa; görevli telsizle haber verecek, ‘aktarmalı yolcular geldi,’ diyecek. Bizi alt kattan bir yerden uçağa alacaklar. Herkesi toparlayıp ‘koşun’ diyorum; asansörü bulup tıkışıyoruz; aşağıda bir görevli var. Derdimizi hızla anlatıyorum. ‘Yanlış yere gelmişsiniz, burası değil’ diyerek bir kat yukarı gönderiyor. Bir kat yukarıda sorun elbette çözülmüyor, biletleriyle oradan oraya koşuşturan yolculara Türk hava yolları sahip çıkmıyor. Sonunda bir yetkili bulunuyor ‘ Sizi bu gece İstanbul’da misafir edelim’ diyor. ‘Niye?’ ‘E, Zagrep’e başka uçuş yok bugün. Yarın yollayalım sizi, hem İstanbul’u görmüş olursunuz!’ Her kafadan bir ses çıkıyor… Bağlantılı uçağın niçin bağlantılı yolcuları almadan kapıları kapattığını sorguluyorum hâlâ. Aldığım yanıt çarpıcı: ‘THY yurtdışı uçuşlarını tam zamanında yapar!’ ‘Nasıl yani? E, İzmir’de bir buçuk saat gecikmeniz var, hiçbir açıklama yapılmadan üstelik?’ ‘Ama o iç hat uçuşu’ ‘Ne fark eder?’ ‘THY politikası böyle. Asla rötar yapmayız yurt dışı uçuşlarda.’ Uzun geniş sakallı Hintli adam ‘asla rötar yapmayız’ bölümünü anlamış , inanmış da zavallım. İzmir’deki gecikmenin sıra dışı bir şey olduğunu geveliyor, sakalını sıvazlıyarak ‘şanssızlık’ deyip duruyor. Görevli gururla yineliyor: ‘Dış hatlarda rötar olmaz!’ İzmir’de ne işi vardı diye soruluyor Hintliye. Sinirimden ellerimi yumruk yapıp yüzümü kapatıyorum ama sıra bana da geliyor. ‘Zagrep’te ne işiniz vardı? Gezmeye mi?’ dişhekimi ‘Bu akşam konuşma yapmam gerek orada’ diyorum. ‘Otele yollarım sizi orada konuşursunuz’ diyor adam. ‘Konuşma derken… söyleşim var yani…’ diyecek oluyorum kaşlarını kaldırıyor. Arap kadına bir şey soramıyor çünkü İngilizcesi yok kadının. Dillerini anlamadıklarım Bulgarmış meğer; pek tepkisizler. Bağlantılı uçuşu kaçırdıklarına seviniyor gibiler; anlaşılan İstanbul’da gecelemek hoşlarına gidecek. Sonunda sabrı tükeniyor, bağırmaya başlıyor görevli: ‘Biz de istemeyiz böyle olmasını. Hem böyle daha pahalıya geliyorsunuz hava yollarına. Yedir, içir, yatır…’ Ezildim, kendimi kötü hissettim, şirketlerine yük olacağım bak şimdi. ‘Benim Zagrep’ten sonra bir uçuşum daha var; onu da şirketiniz yüzünden kaçırdım, ne olacak?’ diye soruyorum. ‘Biz sizi Zagrep’e ulaştırmakla görevliyiz. Sonraki işleriniz bizi ilgilendirmez!’ ‘Ama o uçuş için de uçuş kartı vermiş bana şirketiniz.’ ‘Biz öyle veririz ama sorumlu değiliz!’ derken gözü bilgisayarında. Pırıldıyor bakışları ‘Bir dakika’ diyor, ‘Sizi Viyana’ya yollayalım mı? Dörtte Viyana uçağı var.’ ‘Ne işim var orada?’ Olumsuz yanıtıma bozuluyor. ‘Belki oradan Zagreb’e uçak vardır. Ama garantisi yok, yer olmayabilir de. Viyana isterseniz…’ Arap kadın danalar gibi böğürüyor, ne dediğini anlayamıyoruz. Bakışlarındaki çaresizlik unutulacak gibi değil… İngilizce bilenlerin bu duruma öfkelenmeye hakkı var da onun yok sanki. ‘İngilizce bilmiyorsan benim yapacak bir şeyim yok!’ diyor görevli. Kadın onu da anlamıyor… Bağırarak çekip gidiyor, kim bilir nereye… ‘Peki, mecburen otelde kalıp yarınki uçağı bekleyeceğiz, çare yok; hadi gidelim!’ diyorum. Kolay mı gitmek? Pasaportlar yemiş damgayı, mavi köşe yurtdışında görünüyoruz, yeniden damgalatmadan ayak basamazsın ülkene. ‘Gittin sen artık, yoksun lan burada, yoksun!’diyor içimdeki terbiyesiz. Ülkeye yeniden giriş yapmak, o arada kaybolan bavulları bulmak, havaalanındaki ‘otel desk’ine ulaşmak üç saatimizi alıyor. Gözlerimin önünden tuhaf yaratıklar geçmeye başlıyor. ‘Yoksun lan yoksun ülkede…’ diye nanik yapıyorlar utanmadan. Biter mi? Bitmeeez… Otel rezervasyonu, arabanın gelip yolcuları alması, İstanbul trafiği, iki saatimizi alıyor! Otele ulaşınca biter mi? Bitmeeez… Kadınları aynı odaya tıkıştırmışlar. Allah’ı var, resepsiyon görevlisi şerbetli! Meğer THY mağdurları hep oraya getiriliyormuş, adam deneyimli. ‘Ölüm yok ya ucunda hanımefendi, bakın keyfinize, misafirimiz olun. Ama odadaki buzdolabında su içerseniz onu THY ödemiyor, bilginiz olsun’ diyor. ‘Tanımadığım biriyle aynı odada kalmam’ diye ciyaklayınca, beni ‘belalı’ belleyip isteğimi yerine getiriyor neyse ki. Sabah beşte uyandırılıp havaalanına yeniden götürüleceğiz… ‘Zamanında uyanın ama…’ diyor adam. Mağdurlar, bakışıyoruz ebleh ebleh… İnsanoğlu işte, hiçbir şeyden memnun olmuyor, bedava otel, otele bedava ulaşım, bedava kahvaltı, İstanbul’da felekten bir gece çalma olanağı, bak keyfine hanıııım… Annemi arıyorum ‘ uçağı kaçırdım anne’. ‘Uçak kaçırdım’ anlıyor… İşte o anda bende ipler kopuyor. ‘Evet anne uçak kaçırdım, haberleri aç izle beni. Yanımda bir Türk, bir Arap, bir Hintli, iki de Bulgar var! Toplu olarak yaptık biz bu işi!’ 81 advertoryel dişhekimi GC Laboratuar ürünleri, İzmir Bölgesi’nde Berka Dental İle... TriadentSağlık Cihazları yaptığı anlaşma ile GC laboratuar ürünlerini Berka Dental ile İzmir bölgesinde dağıtma kararı aldı. GC kaliteli ürün gamını artık laboratuar sektöründe tecrübeli ekibiyle siz- lere ulaştırmayı hedefliyor. GC Ürünleri hakkında soru ve eğitim talepleriniz için İzmir Bölgesinde Berka Dental’den Erkan Eryener ile iletişime geçebilirsiniz... 0232 404 6004 Dental Travmatology Derneği’nden (IADT) çağrı Dental travma vakaları, tüm meslektaşlarımızı ve birçok uzmanlık dalını ilgilendiren klinik bir durumdur. Acil müdahale gerektirmesi ve prognozun doğru ve hızlı tedavi ile yakından ilişkili olması dental travma konusunda bilgilenmenin önemini artırmakta. Dental travma konusunda dünya diş hekimlerini bir araya getiren bir organizasyon olan Uluslararası Dental Travmatology Derneği (IADT) Türkiye’den değerli meslekdaşlarımızı bu organizasyona destek vermeye davet ediyor. Uluslararası Dental Travmatology Derneği (IADT) çıkardığı klavuzlarla ve Dental Travmatoloji Der- gisi ile konu hakkında çalışmalarını yoğun bir şekilde sürdürmekte. Derneğin uluslararası kabul gören klavuzları, multidisipliner uzmanların klinik deneyimleri ve kanıta dayalı araştırmalarla güncellenmekte. Dünya çapında kongre ve sempozyumlar düzenleyen dernek, ilerideki yıllarda daha fazla Türk meslektaşımızı bünyesinde görmeyi ve Türkiye’de bir organizasyon yapmayı amaçlıyor. Dernek yetkilileri, meslektaşlarımızın daha fazla bilgi almak ve üye olmak için www.iadt-dentaltrauma.org internet sitesini ziyaret edilebileceklerini bildiriyor. Güney Diş’ten Basın Açıklaması “Kodak Ürünlerine yönelik basın haberleri” Son zamanlarda Kodak firmasının finansal durumuna ilişkin basında yeralan haberlerin,Türkiye’de satışpazarlama ve aynı zamanda teknik servis temsilciliğini yürüttüğümüz Carestream Dental-Kodak markalı dijital görüntüleme cihazları ile alakalı, camiamızda yaratmış olduğu yanlış ve olumsuz intiba sebebiyle, firmamızın Carestream Dental ürünleri kullanıcıları ve hizmet alanlarını bilgilendirme ihtiyacı hasıl olmuştur. Kamuoyunun malumu olduğu üzere, bireysel kullanıcılara yönelik geliştirdiği fotoğraf filmi,dijital fotoğraf makinaları, aksesuarları ve baskı cihazları gibi pekçok ürün portföyünü bünyesinde barındıran Kodak şirketi, ürünlerini uzun yıllardır Türkiye pazarında tüketici ile buluşturmuştur.Bu ürünlere ait portföyler dünyada Eastman Kodak şirketi tarafından üretilmekte ve doğru yada dolaylı olarak dünya pazarına dağıtılmaktadır. Sözkonusu haberler,içeriğinde de belirtildiği gibi Eastman Kodak şirketine yönelik yapılmış haberlerdir. 82 Bilindiği üzere Carestream Dental şirketi, 2007 yılından bu yana satınalmasını gerçekleştirdiği Kodak Eastman şirketinin medikal ve dental sağlık departmanları ve Trophy üretim tesisleri ile görüntülemede CarestreamKodak markası ile dental amaçlı digital görüntüleme cihazlarını üretmekte ve 40 ülkedeki yerleşik operasyonu ile dünyada 150’den fazla ülkede pazarlamaktadır. Carestream Dental tamamen bağımsız uluslararası bir şirket konumundadır ve haberlerde bahsi geçen Kodak Eastman şirketi ile herhangibir iş bağı yada ilişkisi bulunmamaktadır. Bu vesile ile basında yeralan haberlerin, Carestream Dental şirketi ve ürün portföyü ile alakalı olmadığını, Eastman Kodak şirketinin finansal durumuna ilişkin gelişmelerin,Dijital Görüntüleme Cihazlarını temsil ettiğimiz Carestream Dental ürünlerini,servis ve hizmetlerini doğrudan yada dolaylı ve gerek olumsuz gerekse de olumlu etkileme ihtimali olmadığını değerli müşterilerimiz ve kamuoyu ile paylaşırız. dişhekimi haber 83 ödüllü bulmaca > Sinan Şahan 1 2 3 SOLDAN SAĞA 1)Diş etinin soyulması -Çirozna- 1 me adlı şiiriyle tanınmış Fransız şairi.2)Genel kullanıma açık 1943 yılın- 2 da geliştirilen ilk elektronik bilgisa- 3 yar -Mersin’deki antik bir kent -Büyük Okyanus da yer alan,dünyanın en de- 4 rin çukuru.3)Anket -Müslüman olma5 yanların tapınağı.(Kilise,sinagog gibi) -Bir şiiri topluluk önünde yüksek sesle 6 ve gerektiği biçimde okuma.4)Bilardo oyununda isteka ile vurulan bilye- 7 nin öbürlerine dokunması -Tavan res- 8 mi.5)Budun ön kısmından elde edilen ve kızartmaya elverişli olan dana eti 9 -Ulus ve vatan temalarını etkileyici bir 10 biçimde kullandığı opera ve senfonik şiirleriyle tanınmış çek besteci -Borsa- 11 da menkul değer alıp satmak amacıyla aracılara yazılı ya da sözlü biçimde 12 yapılan bildirim.6)Kimi yörelerde kül- 13 de pişmiş mayasız ekmeğe verilen ad -Eski dilde bağırsaklar -Kasılabilir bir 14 organda, kas gücünün azaması ya da 15 yok olması.7)Araba okunun ekseni -Bir cetvel - Enis Batur’un bir şiir kitabı 16 - On iki hayvanlı eski Türk takviminde timsah yılına verilen ad.8)Caddelerde kutlama için kurulan süsler -Bir bağlaç -................ EYÜBOĞLU Geleneksel Anadolu yaşamını yansıtan yapıtlarıyla tanınmış kadın ressamımız.9) Çavuşkuşu,hüthüt gibi adlar da verilen bir kuş -Bağsız ayakkabı.10)Güney Afrika Cumhuriyetinin plakası -Vücut parçası, organ En küçük izci kuruluşu.11)Fasıla-Akdeniz Bölgesi’ndeki Aladağlar’ın batı yüzünde ormanlık bir vadi -ABD Başkanı Eisenhower’in takma adı.12) -’’Uygarlık Tarihi’’, ‘’Yüzyılların Gerçeği ve Mirası’’, ‘’Din ve Politika’’ gibi kitaplarıyla tanınmış yazarımız - Kale duvarı.13) Yağlı, mayalı ya da mayasız hamurdan yapılan, külde pişirilen çörek -Beyoğlu semtinin eski dönemdeki adı - Deniz ürünü olan tarak’ın yenen bölümü.14)Hayvanı otlatmak -Molibdenin simgesi -Gösteriş, şatafat.15)Nanogram -Yunan mitolojisinde ay tanrıçası -Güzel,hoş (kadın) -Arapça zarf yapan gibi anlamında benzetme öneki.16) ERSİN ............. Daha çok doğayı yansıtan fotografları ve Türkiye’nin kuş insanları, zoma, çölde fırtına gibi belgesel filmleriyle tanınmış fotograf sanatçımız -Bulmacada resmi bulunan yazarımız. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1)Ağrıya sebep olan uyarıcıları bloke ederek dişlerde hassasiyeti azaltma.2)BRİAN ........roxy music denen bir kavram yaratmış ambient müziğin babası - Çeşitli gösterilerin yapıldığı eğlence yeri - (tersi)Yemin.3) Çalma, hırsızlık - Bir bağlaç - Sırta alınan yük.4) Gemilerde yolcuların dişhekimi 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 hizmetine bakan görevli -Baryumun simgesi -Açık bir kitabın solda kalan sayfası, arka sayfa.5)Belirti, ipucu” anlamında yerel bir sözcük - Düzeltmek, yenilemek.6)Gösteri sanatlarında oyunculardan oluşan topluluk -Birimlerin başına konulduğunda on katı gösteren bir ek -Brezilyanın para birimi.7)Belli kurallara uyarak bir insan adı çıkacak biçimde düzenlenmiş manzum bilmece -Satrançta bir taş -Sarp dağların eteğindeki patika.8)Bir organik bileşik formülünde aril kökünün varlığını gösteren simge - Berilyumun simgesi - ABD Haber Ajansı - Bir olumsuzluk öneki.9) Baltalama - İğdiş etmek.10)Bir davanın mahkemece nasıl bir hükme bağlandığını gösteren resmi belge - JOAN .........İspanyol ressam ve heykelci.11) Kalça kemiği -Sık sık hastalanan, sağlıksız kimse - Nijer’in plâka imi.12)Sodyumun simgesi - Eski dilde ayak -Kütük ve tomrukları çekmek için uçlarına çakılan halkalı çivi -Vilayet - Oyuna komiklik ve neşe katan beklenmedik söz veya hareket, gülüt.13)Deniz tarafından ırmak ağızlarında yada akarsuların kazdığı derin vadilerin aşağı kesimlerinde oluşan yüksek kenarlı kıyı biçimi –Rahmaninov’un tek perdelik operası -Balıkesirin Havran ilçesinde bir mağara.14)Vladimir Nabokov’un bir romanı -Haber veren, haberci - Sanayi, endüstri.15)Akira Kurosava’nın bir filmi -Konya ilinde, Hitit dönemine ait bir höyük.16)(tersi)Boyuna iki düşey düzlem arasında inşa edilmiş kemer parçası - Cılız, zayıf - Arşimet’e atfedilen ünlü bir ünlem.17) Yergi ile ilgili,yergisel - Nikelin simgesi - Doğu Anadolu’da kullanılan bir tür küçük zurna. BULMACAYI ÇÖZEN HER MESLEKTAŞIMIZA; VOCO Firması tarafından, VOCO Remin Pro hediye edilecektir. 84 dişhekimi haber 85 duyuru dişhekimi Mutlu Günlerimiz Başsağlığı Meslektaşlarımızdan; Meslektaşlarımızdan; > Dişhekimi Mehmet Kutlu’nun torunu, oğlu Orçun Kutlu ve gelini Hande Kutlu çiftinin “Doğa”isminde kızları dünyaya gelmiştir. > İlkay Karademirci Ülkü’nün babası, > Bünyamin Sağır’ın annesi, > Prof. Dr. Orhan Güven’in annesi, > Aylin Yavuz Çağlaşan’ın babası, Tebrik ediyoruz. vefat etmiştir. Merhumlara Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileriz... Satılık ve Kiralık Geçmiş Olsun > “Adres değişikliği nedeni ile tam donanımlı Alsancak’ta devren satılık muayenehane“ Gülşah Gül - 545.465-2588 Meslektaşlarımızdan; > “Kuşadasında Muayenehane Devir Edilir” Hasan Özdipçin 532.362-3411 > Yaşar Şen Barçın’a > Nursun Özler’e > Ülkü Belkıs Ayaz Karlı’ya > Doç. Dr. Zeliha Aslı Öcek’in annesi > İlkay Begeç’e ve Oğlu’na > Figen Demirtola Durgun’nun oğluna > Adres değişikliği nedeni ile tam donanımlı Alsancak’ta muayenehane aletleri devredilir. Gülşah Gül - 545.465-2588 Rahatsızlıklarından dolayı geçmiş olsun dileklerimizi iletiriz. > “Ata Caddesi No:72/2 Balçova/İzmir adresinde 40 yıllık muayenehane devren satılıktır. Ücret konusunda yardımcı olunacaktır. “ Nuri Erdem Okgil - 232.259-9028 Yine kamuda çalışan meslektaşımıza hakaret; Hasta ceza aldı Isparta Dr. Sadık Yağcı Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nde çalışan Dişhekimi Uğur Emre Karaturgut’un kendisine hakaret den hastası hakkında yapmış olduğu şikayet üzerine açılan ceza davasında, hastanın 7.300 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hastanın duruşmadaki tavrı ve daha önceden bir cezası bulunması nedeniyle indirim ve erteleme yapılmamasına karar verildi. 45. sayıdaki bulmacanın çözümü 45. say› bulmacam›z› çözerek hediye kazanan meslektaşlarımız; > Esra Özatay / İzmir > M.Sılay Yapıcıoğlu / İzmir > Erkan Aydın / İzmir > Levent Şanlı / İzmir > Leyla Aydın / İzmir > Burcu Sarıyar Peker / İzmir > Şükran Çizmecioğlu / İstanbul > Birinduşa Sarlar / Finike > Adil Ersoy / İzmir > Dinçer Naim / Bolu > Selim Yıldız / İstanbul > Oktay Kılıç / Kayseri > Hayriye Sönmez / Ankara > Aynur Ürkmez / Tokat > Nilgün İkiz / İstanbul > Özgür Köybaşı / Tokat > Turgay Aksoy / Tokat > Ayla Tanzer Kulalıgil / İzmir > İlkay Taşdemir / İzmir > Makbule Sönmez / Tokat > Musa Sönmez / Tokat > Hülya Doyurum Dallı / İzmir > Zeynep Cengiz / Balıkesir > Elif Karaca / Balıkesir > Gülçin Kamalı / Balıkesir > Yavuz Ayaz / Balıkesir > Volkan Çelen / Balıkesir > Nazlı Çelen / Balıkesir > M. Gülüm Cantürk / İzmir > Hazal Ergün / İzmir Duyuru sayfamızda yer alan haberler odamıza ulaşan bilgilerle sınırlı kalmaktadır. Sayfamızda yer almasını istediğiniz kendiniz ve diğer meslektaşlarımız hakkındaki haberleri lütfen bize iletiniz. Tel: 232.461-2152 86 dişhekimi haber 87 karikatür 88 > Dişhekimi Mete Ağaoğlu dişhekimi dişhekimi haber 89 haber 90 dişhekimi dişhekimi haber 91 haber 92 dişhekimi dişhekimi haber 93 haber 94 dişhekimi dişhekimi haber 95 haber 96 dişhekimi dişhekimi haber 3 haber 4 dişhekimi