Rehber - Çanakkale Valiliği
Transkript
Rehber - Çanakkale Valiliği
Rehber AYVACIK AYVACIK REHBERİ © Türkiye Cumhuriyeti, Çanakkale Valiliği www.canakkale.gov.tr EDİTÖR Ümit Yaşar Gözüm METİN YAZARLARI Ümit Yaşar Gözüm İlhan Akşit (Arkeolog) Veysel Tolun (Yrd. Doç. Dr.) Ferah Özkök (Doç. Dr.) Ahmet Kaşıkçı FOTOĞRAFLAR Berica Nevin Berberoğlu ASİSTAN Şükrü Akcan BASKI Mas Matbaacılık San. ve Tic. A.Ş. Hamidiye Mah. Soğuksu Cad. No: 3 Kâğıthane 34408 İstanbul +90 212 294 10 00 kitap@masmat.com.tr Sertifika No: 12055 TASARIM Monroe Creative Studio Doğukan Karapınar www.monroeistanbul.com BİRİNCİ BASKI 5000 adet © Bütün hakları, Türkiye Cumhuriyeti Çanakkale Valiliği’ne aittir. Kaynak gösterilmek kaydıyla, tanıtım amaçlı kısa alıntı dışında yayımcının yazılı izni olmadan hiçbir yolla çoğaltılamaz. Yayımlanan yazıların ve fotoğrafların sorumluluğu yazarlarına ve sanatçısına aittir. ISBN-978-605-149-581-1 Rehber AYVACIK İÇİNDEKİLER 6 12 14 24 36 42 Ayvacık Köyler Tarihi Eski Osmanlı Köyleri Antik Kentler Küçükkuyu Beldesi 48 50 58 60 62 63 Kültür Sanat Etkinlikleri Kıyı Turizmi Termal Turizm Mutfak Kültürü Ulaşım İletişim AYVACIK Ayvacık ilçesi 83 kilometrelik sahil şeridiyle Çanakkale’nin en uzun sahil kesimlerinden birine sahiptir. Yüzölçümü 874 km² olan ilçenin % 52’si ormanlıktır. Denizden yüksekliği 270 metredir. İlçenin ovaları Tuzla, Kösedere ve Babakale ovalarıdır. Dağları denize paralel olarak uzandığından, sahil şeridinde olağanüstü güzel koylar birbirini izlemektedir. Son yıllarda yoğun ilgi gören bu koylar, turizm için cazibe merkezidir. Ayvacık ilçesinin Edremit Körfezi’ne bakan güney kıyısı Akdeniz ikliminin, iç kısımlar ise Marmara ikliminin etkisindedir. 6 AYVACIK Kadırga Koyu Yerli ve yabancı gezginlerin her zaman ilgisini çeken Assos antik kenti; Gülpınar Apollon kutsal alanı; son yıllarda büyük kentlerden gelenlerin yerleştiği Behramkale, Adatepe, Yeşilyurt gibi köyler; ilk dönem Osmanlı mimari yapılarını barındıran Tuzla, Babakale köyleri; Anadolu’nun ve aynı zamanda Asya kıtasının en uç noktası olan Bababurnu gibi özel yöreler Ayvacık ilçesini çok özel kılmaktadır. Turizmin yanı sıra zeytincilik ve zeytinyağı üretimi, halı dokumacılığı, peynir ve hayvancılık önemli gelir kaynakları arasındadır. Yöre halkı, oldukça zengin bir kültür yapısına sahiptir. Oğuz kökenli Yörük ve Türkmen köyleri kendilerine özgü kültürel yapılarını korumaktadır. AYVACIK 7 8 AYVACIK Assos Athena Tapınağı Ayvacık’ta Bir Tarla Ayvacık halkı, ilçe coğrafyasını üç bölüme ayırmıştır. Kazdağı eteklerindeki orman köylerine “Dere Kolu”, deniz kıyısında yer alan köylere “Yalı Kolu”, Bababurnu bölgesindeki köylere de “Kıran Kolu” ismini vermişler. Dere Kolu denilen Kazdağı etekleri, alabildiğine çam ağaçlarının coşkun yeşilliği, Yalı Kolu, tamamen zeytin ağaçlarının koyu yeşilliği, Kıran Kolu ise meşe ağacı yapraklarının müthiş uçuk yeşilliği ile kaplıdır. Ayvacık, yeşilin üç tonu ile sırtını efsanevi Kazdağı’na yaslamış, Ege kıyısındaki Mıhlı, Adatepe, Küçükkuyu, Yeşilyurt, Nusratlı, Arıklı, Ahmetçe, Kayalar, Sazlı, Kozlu, Kadırga, Assos, Sivrice, Sokakağzı, İmbat, Babakale ve Ak Liman koyları ile mavinin her tonunu içimizde hissettiren bir doğa harikasıdır. AYVACIK 9 10 AYVACIK Behramkale Osmanlı Köprüsü AYVACIK 11 KÖYLER • Adatepe • Behram • Demirci • Ahmetçe • Bektaş • Dibekli • Ahmetler • Bilaller • Erecek • Akçin • Budaklar • Güzelköy • Arıklı • Büyükhusun • Hüseyinfakı • Babadere • Cemaller • İlyasfakı • Babakale • Çakmaklar • Kayalar • Bademli • Çaltı • Keçikaya • Baharlar • Çamkalabak • Kestanelik • Bahçedere • Çamköy • Kırca • Balabanlı • Çınarpınar • Kısacık 12 AYVACIK Kadırga Koyu • Kızılkeçili • Naldöken • Tartaşık • Kocaköy • Nusratlı • Taşağıl • Korubaşı • Paşaköy • Taşboğaz • Koyunevi • Pınardere • Tuzla • Kozlu • Sapanca • Tuztaşı • Kösedere • Sazlı • Uzunalan • Kulfal • Söğütlü • Yeniçam • Kuruoba • Süleymanköy • Yeşilyurt • Küçükçetmi • Şapköy • Yukarıköy • Küçükhusun • Tabaklar • Misvak • Tamış KÖYLER 13 TARİHİ Selçuklu döneminde pek çok Oğuz ve Türkmen boyunun Ayvacık yöresine yerleştirildiği, bu boyların Haçlı seferleri sırasında bölgeden geçen Haçlı ordularına karşı koydukları, 1296’da Balıkesir’i başkent yaparak beyliğini kuran Karesi (Kara İsa) Bey’in Bayramiç, Ezine ve Ayvacık civarını da topraklarına kattığı söylenmektedir. I. Murat zamanında Ayvacık bölgesi Osmanlı topraklarına katılmıştır. Karesi Bey’in kurduğu Kızılca Tuzla kazası I. Murat devrinden itibaren bölgenin merkezi haline gelmiştir. Fakat ulaşım güçlüğü sebebiyle ilçe merkezi, 1876’da Ayvalıoba’ya (bugünkü Ayvacık) nakledilmiştir. 14 AYVACIK Babakale Kalesi Ayvacık’ın kuruluşu hakkında yaygın bir rivayete göre “Kızılca Tuzla’ya bağlı küçük bir yerleşim yeri olan Ayvalıoba’dan bir genç 1514 yılında Çaldıran Savaşı’na katılır. Osmanlı ordusuyla Tebriz’e gider. Tebriz’de dinlenmekte olduğu hanın sahibesi olan Tebrizli Ümmühan Hatun’la tanışır Tebrizli Ümmühan Hatun, askerde ölen kocasına çok benzettiği adsız kahramanla evlenerek oradaki bütün mal varlığını satar ve gelip gencin yaşadığı Ayvalıoba’ya yerleşir. Ümmühan Hatun ve eşi, ilk iş olarak çevre köylerde yaşayanları Ayvalıoba’ya davet etmişler ve bu obaları kaynaştırıp bütünleştirmişlerdir. Ümmühan Hatun, kendi parasıyla adını taşıyan, bugün yeniden yapılmış olan Ümmühan Hatun Camii’ni yaptırmıştır. Daha sonra, yaklaşık 10 km. mesafeden kasabaya su getirmiş, bir de hamam yaptırarak yerleşen obalara rahat bir ortam sağlamıştır”. Daha önceleri Kızılca Tuzla olan kasabanın adı geçen yüzyılın başlarında Ayvacık olarak değiştirilmiştir. Uzun yıllar ilçe olarak kalan Ayvacık, 1926’da Ezine’ye bağlanmış, 1928’de Milli Mücadele’ye katkılarından dolayı, tekrar müstakil ilçe haline getirilmiştir. TARİHİ 15 Adatepe Köyü Küçükkuyu beldesinin kuzeyinde, yüksekçe bir tepenin içinde vadiye yerleşmiş, bir zamanlar Türklerin ve Rumların birlikte yaşadığı köydür. 1924 yılındaki Büyük Mübadele’de buradaki Rumlar Yunanistan’a giderken yerlerine Girit’ten Müslüman Türkler köye yerleştirilmiştir. Kazdağları’nın güney eteklerinde zeytinliklerle çevrili taş evleri ve serin gölgeli sokaklarıyla bir rüya beldesidir. Genellikle iki katlı taş yapılarıyla dikkat çeken köyde, bütün yapılar iç avlulu ve bahçelidir. Ana binaları iki katlı olup, yaşam alt katta geçmekte, üst katta ise yatma bölümleri bulunmaktadır. Çatılar kiremitlidir, ancak toprak dam olan yapıların çatıları, yazın kışlık erzak kurutmak için kullanılır. Adatepe, 1980’li yıllarda, büyük kent yaşamından kaçan bir grup tarafından keşfedilmiştir. Bu grup, köyde harabe sayılabilecek yapıları satın alıp, geleneksel mimariye sadık kalarak binaları yaşanılan mekânlara dönüştürmüşlerdir. Bugün köyün yerlileriyle dışarıdan gelenler uyum içinde yaşamaktadırlar. İki yaşlı çınarın yer aldığı meydan, köyün kalbinin attığı yerdir. 1989 yılında kentsel SİT alanı ilan edilen köy, bölgedeki tek korunan köy olma özelliğini de taşımaktadır. Hemen yakınında “Zeus Altarı” olarak ünlenen sunak yeri vardır. Çevreye hâkim bir tepede olan sunak yerinde, taş bir oda ve su dolu bir sarnıç bulunmaktadır. Zeus Sunağı’nın bulunduğu tepeye çıktığınızda, doyumsuz bir manzara ile karşılaşırsınız; kıyısındaki köylerden dört mevsim dumanlar yükselen Edremit körfezi, Ayvalık civarındaki adalar ve bütün baştan çıkarıcılığıyla Midilli adası durmaktadır. Homeros, Troia Savaşı’nda Baştanrı Zeus’un savaşı buradan izlediğini söylemektedir. 16 AYVACIK Adatepe Köyü TARİHİ 17 18 AYVACIK Adatepe Zeytinyağı Müzesi Adatepe Zeytinyağı Müzesi Küçükkuyu’nun Çanakkale girişinde, eski bir sabunhane, 2001 yılında Adatepe Zeytinyağı Müzesi’ne dönüştürülmüştür. Müzenin giriş ve birinci katında zeytin, zeytinyağı ve sabun üretimi ile ilgili objeler çevre köylerden toplanmış, çevredeki pek çok yetiştirici de ellerindeki zeytinle ilgili objeleri müzeye bağışlayarak sahip çıkmaktadır. Bahçesinde zeytinden üretilmiş pek çok ürünü alabileceğiniz yaşayan bir müzedir. Müzede eski ahşap zeytinyağı presleri, zeytin toplama aletleri, taşıma ve saklama kapları, çeşitli folklorik objeler görülebildiği gibi, aynı zamanda geleneksel usulde zeytinyağı ve sabun yapım tekniği de açıklamalı olarak sergilenmektedir. Müzedeki bilgi panolarında zeytinyağının üretim aşamaları, saklanması, aktarılması, filtre edilmesi gibi zeytinin dalından soframıza geliş öyküsü de izlenebilir. Adatepe Zeytinyağı Müzesi, modern müzecilik anlayışıyla düzenlenmiştir. Müzede sergilenen objeler için Türkçe ve İngilizce açıklama metinleri bulunmakla birlikte, daha meraklı ziyaretçilerin arzu etmesi halinde müze personeli tarafından ayrıntılı bilgiler de verilmektedir. Müze haftanın yedi günü 8.3018.30 saatleri arasında açık olup, giriş ücretsizdir. Zeytinlik TARİHİ 19 Halı Sergisi Ayvacık Halıları Ayvacık köylerindeki evlerin çoğunda halı ve kilim dokumak için, her zaman kullanılmasa da bir tezgâh bulunmaktadır. Onbeşinci yüzyıldan itibaren, Orta Asya’dan bu coğrafyaya göçen Yörük ve Türkmenlerin marifetli kadınlarının parmakları sayesinde düğüm düğüm halılar dokunmaya ve bu sanat yaşatılmaya devam etmektedir. Ayvacık halıları, genellikle dikey sarma tezgâhlarda dokunmakta ve tezgâhlar göçebe kültürünün izlerini taşımaktadır. Dokumadaki gereçlerin hepsi geleneksel yollarla elde edilir. Köylüler ham madde halindeki yapağıyı ellerinde bükerler, ipliklerini çıkrıkta eğirip bükerler. Bükülen iplikler, yaygın olarak kırmızı, mavi, sarı, yeşil, beyaz renkle önce boyanırlar. Ayvacık halılarının desenleri geometrik ve sembolize edilmiş 20 AYVACIK geleneksel motiflerden; kuş motifleri, çiçekler, karanfiller, çınar yaprakları, stilize bitki ve hayvan motifleri ile çengellerden oluşmaktadır. Motiflerin yöresel adları, kendileri kadar ilginçtir. Turnalı, Sarıbaş, Yeşilbacak, Bostan, Kızıllı, Çarklıelekli, Baratlı, Karabudak, Dokuz Çiçek, Altın Tabak, Türkmengülü, Kurt Tabanı, Burmalı, Eli Belinde (Boynuzlu), Üzümlü-Lambalı, Yıldızlı (Çakmaklı), Oklu, Hayat Ağacı, On İki Çiçek, Kozaklı, Türkmen Aynalı, Sekizgen Madalyonu gibi isimleri bulunmaktadır. Günümüzde Ayvacık halıları kooperatifler kanalıyla dokutularak yurtdışına ihraç edilmektedir. Yerel yönetimler ve yöre halkı bu değerli el sanatının yaşaması için yoğun çaba göstermektedir. Halı Dokuyan Kadın TARİHİ 21 El Sanatları Ayvacık’ta el sanatlarının yapıldığı köy sayısı azalmasına rağmen turizmin gelişmesiyle birlikte el sanatları yeniden canlanmaya başlamıştır. Özellikle “cacala” olarak adlandırılan yaygı ile erkek pantolonu ve ceketi için yapılan “pırpıt” ve “şayak” adlarında kumaşlar yörenin geleneksel dokuma kültüründendir. Ağaç oymacılığı, bıçakçılık, çarıkçılık, çorap örücülüğü, çömlekçilik, doğal boyamacılık, dokuma tezgâhı yapımı, keçecilik, kilimcilik, El Yapımı Hediyelik Eşyalar 22 AYVACIK kolan dokumacılığı, nakış işleri, nazarlık (çılkak) yapımı, oya-iğne işleri, semercilik, süpürgecilik, tahta kaşıkçılık, taş işlemeciliği, tığ işleri yörede gerçekleştirilen diğer el sanatlarındandır. Özellikle halıcılık, bıçakçılık, kumaş dokumacılığı ve çetik, çorap işleri yöreye özgü desen ve özellikleri nedeniyle devamlılığının sağlanması gereken el sanatlarıdır. Devecilik Meşe Palamudu Taşınmasıyla Başladı Ayvacık Deve Güreşleri Ayvacık’ta 1850’lerden itibaren Behramkale’de bulunan limandan karşıya, Yunanistan’a ve Midilli adasına meşe palamudu ticaretinin yapıldığı, bunun için Ayvacık’ın her yanından develerle limana meşe palamudu taşındığı, bunun 1950 yılına kadar devam ettiği bilinmektedir. Yük taşımacılığında deve, eşek gibi hayvanların kullanıldığı o dönemlerde Ayvacık yöresinde yoğun miktarda deve yetiştiriciliği deve güreşlerini başlatmıştır. Deve katarlarının başında bulunan erkek tülü develer kış aylarında birbirleriyle mücadele ettiklerinden, deveciler önceleri kendi mahal- le ve köyleri arasında develerini güreştirmeye başlamıştır. Zamanla develerin taşımacılıkta kullanılmaları sona erdiğinden günümüzde sadece güreştirmek için deve yetiştirilmektedir. Develerin en kızgın olduğu ocak, şubat ve mart aylarında, enerjilerini sarf etmeleri için yapılan ve kanın dökülmediği bu güreşlerde, sadece güç gösterisi vardır. Güreş alanını terk eden deve yenilmiş sayılır. Ege ve Marmara bölgesinde, bu bağlamda Çanakkale merkez çevresi, Biga, Çan, Ezine, Ayvacık, Bayramiç ilçeleri ve beldelerinde deve güreşleri organize edilmektedir. TARİHİ 23 ESKİ OSMANLI KÖYLERİ Babakale Biga Yarımadası’nın güney batı ucunda yer alan Babakale Köyü yerleşim tarihi ve barındırdığı mimari yapılarıyla ilgi çekicidir. Burası aynı zamanda Asya Kıtası’nın da en batı ucudur. Günümüzde Babakale Köyü nefis balıkları, kalesi ve doğasıyla özel bir coğrafyadır. Köyün yeri hakkındaki ilk bilgilere Piri Reis’in Kitab-ı Bahriye’sinde rastlıyoruz. Kitab-ı Bahriye’de bir burnun ucunda yer alan Emek Yemez Baba adlı bir velinin kabrinden bahsetmektedir. Yaygın rivayet, “yöre halkının korsanlardan korunmak üzere sultan III. 24 AYVACIK Babakale Kalesi Ahmed’e başvurarak burada bir kale yapılmasını istedikleri, bunun sonucu başlayan kalenin inşaatında mahkûmların çalıştığı, kalenin inşaatı bitince tüm mahkûmların özgürlüklerine kavuştukları yönündedir.” Bir başka rivayet; “köyün önünde zorunlu olarak rüzgâr yüzünden demirleyen Osmanlı gemilerinde, ermiş bir Behramkale zat olarak tanınan Sultan Baba vefat ederek buraya gömülür, daha sonraki denizciler buradan geçerken Bababurnu ismini takarlar” şeklindedir. binalar yaptırdığı anlaşılıyor. Günümüzde kalenin dışında bir cami, hamam ve çeşmeler görülebilmekte, diğer yapılardan ise pek bir şey kalmamıştır. Araştırmacılar, Babakale Köyü’nü Lale Devri’nin ünlü sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın damadı olan Kaptan-ı Derya Kaymak Mustafa Paşa ile ilişkilendirirler. Mevcut yapılarda yer alan kitabelerde, köy ve yapılar hakkında bilgiler verilmektedir. Gelibolu doğumlu olan paşanın günümüze gelebilen vakfiyesinden, Mustafa Paşa’nın, kalenin içinde hamam ve cami, dışında ise hamam, cami dükkânlar ve evler ile limanda Babakale ESKİ OSMANLI KÖYLERİ 25 Babakale Camii Kalenin karşı tarafında yer alan cami avlusunun ortasında bir şadırvan yer alır. Cami kare planlı kırma çatılı ve tek minarelidir. Dış cephesinde iki sıra pencere camiyi aydınlatır. Kuzey cephesinde yuvarlak kemer alınlıklı kapı vardır. Kuzey cephesinde ahşap direkler üzerinde düz ahşap tavanlı son cemaat yeri yer alır. Minaresi taş kaide üzerine yine taştan silindirik gövdelidir. Caminin güneydoğu tarafındaki çifte hamam bugün harabe durumda olmakla birlikte, duvarlar, kubbe gibi mimari unsurlar ayaktadır. Yapı adeta restore edilmeyi beklemektedir. Bunun dışında köyde altı Osmanlı çeşme kalıntısı yer almaktadır. Limanda yer alan çeşme eski gravürlerde de görülen en önemli çeşmedir. Köyün suyu olmadığından beş km. uzaktan künk döşeyerek limanda yapılan çeşmeye dağlardan su getirilmiştir. Osmanlı donanmasının her sefere çıkışta aldığı suyla birkaç ay idare ettiği 1726 yılında yapılan çeşme, konumu itibariyle Osmanlı donanması için oldukça önemliydi. Günümüzde akmayan suyunun, uzun süre zarfında bozulmayacak kadar dayanıklı olduğu söylenir. Babakale Kalesi Babakale Kalesi, ülkemizin en batı ucundaki Osmanlı kalesidir. Osmanlı Devleti’nin tarihinde inşa ettiği son kale olması bakımından da özel bir yere sahiptir. Hem kalenin hem caminin, kitabeleri sayesinde 1723-26 yıllarında Kaptan-ı Derya Kaymak Mustafa Paşa tarafından inşa ettirildiği bilinmektedir. Aynı zamanda kale içinde cami, hamam ve çeşmeler; dışında ise halen ayakta olan Ulu Cami, çifte hamam ve çeşmeler yaptırılmıştır. Köy kalenin etrafında gelişmiştir. Baba Burnu üzerindeki kale düzgün kesme taştan horasan tarzı kireç kum karışımı malzeme kullanılarak dikdörtgen planlı olarak inşa edilmiştir. 26 AYVACIK Babakale Camii 27 ESKİ OSMANLI KÖYLERİ Kare şeklinde dört burca sahip olan kalenin her burcunda on adet top yeri, çıkıntılı olan kalenin üzerinde mazgal delikleri bulunmaktadır. Kuzeydoğu cephesinin ortasında da yuvarlak kemerli sağır bir niş içerisine açılmış kale kapısı yer almaktadır. İlk girişte büyük bir dehlizden sonraki kapıdan kalenin içine girilir. Kale kapısı sivri kemerli olup kemerin ortasında inşa kitabesi vardır. Kalenin içerisine girildiğinde hemen sol tarafta günümüzde akmayan çeşmesi yer almaktadır. Yaşayan halkın ve askerin ihtiyaçlarını karşılamak için, kalenin içine yapılan cami ve hamamdan günümüze sadece temel kalıntıları ulaşabilmiştir. Kalenin surlarına güneybatı yönündeki düz bir merdivenle çıkılmaktadır. Bababurnu’nda yer alan kalenin ismi Babakale olarak kalınca köy de aynı isimle anılmaya başlar. El Yapımı Bıçaklar Babakale Bıçakçılığı Babakale el yapımı bıçaklarıyla da ünlüdür. Bir zamanlar Babakale’de yirmi kadar bıçakçı dükkânı bulunmaktayken, günümüzde bu işi sadece bir-iki usta sürdürmektedir. 1700’lü yıllara uzanan Babakale bıçaklarının en büyük özelliği tamamen el yapımı olması. İsteğe göre yüzü krom çelikten ya da dövme çelikten kabzaları ise sarı pirinçten yapılabiliyor. Bıçağın sapı iki veya altı parçalı olabildiği 28 AYVACIK Behramkale Köyü gibi, büyük bıçakların yüzü desenli olabilmekte ve desenin güzelliği ustasının maharetini göstermektedir. Babakale bıçaklarının sapları boynuzdan, plastikten ve ağaçtan, kulaklı veya kulaksız yapılabilmektedir. Bıçakların kını ağaçtan yapılıp üzeri deri ile kaplanmaktadır. Behramkale Köyü Behramkale Köyü’ne Ayvacık’ın içinden kıvrıla kıvrıla giden eski yoldan ulaşılabildiği gibi, sahile bağlanan yeni ve asfalt yoldan da gidilebilmektedir. 238 metre yükseklikteki sönmüş volkanik kaya üzerine kurulmuş olan köy ve antik Assos şehrinin harabesi karşıdan bakıldığında hemen fark edilmektedir. Behramkale bir Osmanlı köyüdür. Ayvacık’ın içinden köy yoluyla Behramkale köyüne gelindiğinde sizi Tuzla Çayı üzerinde gösterişli bir Osmanlı taş köprüsü karşılar. Dört gözlü olarak yapılmış olan kitabesi bulunmayan köprü, yöredeki diğer yapılar gibi, erken Osmanlı döneminde inşa edilmiş olmalıdır. Uzunluğu 80 metre, genişliği 3,5 metre, en geniş kemer açıklığı da 15 metredir. Antik surların önünde köye dönen küçük meydanda yer alan Aristoteles heykeli, filozofun antik kentle olan ilgisini göstermektedir. Köyün girişinde daha ESKİ OSMANLI KÖYLERİ 29 büyük meydanda araçlarını park eden turistler, köyü ve yukarıdaki antik kenti yürüyerek gezerler. Köy, Assos antik kentinin yer aldığı tepenin kuzeye bakan yamacında denize arkasını dönecek şekilde gelişmiştir. Antik kentin surları içinde gelişmiş olmasından dolayı sit alanı olan Behramkale Köyü’nde yapılaşmada kısıtlılıklar vardır. Bu nedenle köyün girişinde yeni yerleşim alanı oluşmuştur. Köydeki binalar da koruma kurulu izniyle restore edilebilmektedir. Köyün içindeki köy evleri yerli bazalt taşından yapılmıştır. Genelde taban alanları küçük olup, ısı kaybına karşı odalar ve pencereler de küçüktür. Ev pansiyonculuğu yaygın olan köyün kahvesi ören yerini gezenlerin soluklanma mekânıdır. Köy evlerinin arasından akropole çıkan dik yolun kenarlarında çeşitli hediyelik eşyalar yanında zeytin, zeytinyağı gibi, organik ürünler satan Behramkale köylüleri renkli tablolar oluştururlar. Murat Hüdavendigâr Camii Antik ören yerinin girişinde Behramkale Köyü’nün en yüksek noktasında yer alan Hüdavendigâr Camii minaresiz oluşuyla da ilgi çeker. Cami dikdörtgen planlı, sütunlu girişi olan kubbeli bir yapıdır. Devşirme malzeme ile inşa edilmiştir. Girişte kapı üstü lentosu üzerinde bir kiliseden getirilen ve dini mekâna yapılan bir bağışı anlatan Grekçe yazıtlı parça ile cami içinde duvar yüzlerine boyayla çizilmiş kadırga resimleri ilgi çekicidir. Meydandan sola dönüp sağınızda muhteşem deniz manzarasını, solunuzda antik kentin kalıntılarını izleyerek iki kilometrelik dik ve kıvrımlı bir yolun sonunda limana inilmektedir. Sahilde çok dar bir kıyı şeridi vardır. Burada balıkçı teknelerinin barındığı bir liman ve turistik amaçlı moteller yer almaktadır. Bir zamanlar boya sanayinde kullanılan meşe palamudu depoları bugün turistik 30 AYVACIK Tuzla birer mekâna dönüşmüştür. Limandaki taş duvarlı yapılarda koruma kurulu kararı olmadan inşaat yapılamamaktadır. Limanda 1950’lere kadar aktif olan küçük bir ihraç iskelesi, depolar ve gümrük binası bulunmaktaydı. Kimyasal boyaların çıkmasıyla bu ihracat sona ermiştir. Limanın sit alanı olmasından dolayı yapılaşma kısıtlıdır. Bu nedenle yeni otel ve moteller Kadırga bölgesinde yapılanmışlardır. Liman, çok temiz denizi, lezzetli balıkları ve muhteşem doğası ile Assos ören yeri ile bütünleşerek küçük, sakin ve çok özel bir tatil beldesi özelliği kazanmıştır. Tuzla Tuzla da Behramkale gibi eski bir Osmanlı köyüdür. Buradaki cami en erken Osmanlı örneklerinden biridir. Kaplıcalarıyla da önemli bir yerleşim yeri olan Tuzla, Karesi Beyliği döneminde kurulan köylerdendir. Asıl adı Kızılca Tuzla olan köy, tuz ticaretiyle de önemli bir merkezdi. Tuzla’nın iki kilometre doğusundaki Gülpınar Apollon Smintheus ESKİ OSMANLI KÖYLERİ 31 Tapınağı ve köyün çevresinde yer alan Bizans yapı kalıntıları, köyün yerleşiminin Bizans dönemlerine kadar gittiğini gösterir. I. Murat Hüdavendigâr tarafından Osmanlı toprağı olan Tuzla’da cami, hamam ve bir de medrese inşa edilmiştir. Bunlara gelir sağlaması için de bir ılıca yapılmıştır. Tuzla Hüdavendigâr Camii Tuzla Murat Hüdavendigâr Camii ve Külliyesi 1366 yılında yaptırılmıştır. Bina moloz taş, tuğla ve devşirme malzemeyle inşa edilmiştir. Üç gözlü son cemaat yerine sahip cami kare planlı, tek kubbelidir. Kuzey cephesinde son cemaat yerinin zemininde Apollon Smintheus Tapınağı ve çevresinden getirilen devşirme parçalar kullanılmıştır. Yumurta ve boncuk bezekleriyle süslü antik bir mermer parçası da kapı lentosu olarak kullanılmıştır. Caminin kapısı üzerindeki dört satırlık mermer kitabesinden Sultan Murat emriyle 1366 yılında Emir Hacı bin Süleyman tarafından yaptırıldığı anlaşılır. Külliyeyi oluşturan medrese, caminin 50 metre güneyindedir. Tamamen tahrip olmuştur. Buradaki medreseye dönemin önemli isimleri müderris olarak gönderilmiş, önemli bir merkez haline getirilmiştir. Caminin haziresinde burada görev yapan müderrislerin mezarları ve mezar taşları yer almakta, hamam ise kısmen tahrip olmuştur. 32 AYVACIK Tuzla Hüdavendigâr Camii ESKİ OSMANLI KÖYLERİ 33 34 AYVACIK Assos ESKİ OSMANLI KÖYLERİ 35 ANTİK KENTLER Dünyada İlk Felsefe Okulunun Açıldığı Bilgi Bahçesi: Assos Ayvacık ilçesinin dünyaca meşhur antik kentlerinden biri de Assos’tur. Strabon’un anlatımına göre M.Ö. 2.000’li yıllarda Lelegler tarafından kurulmuştur. Midilli adasından gelen göçmenlerle zenginleştirilmiştir. Daha sonraki yıllarda Lidyalılar ve Perslerin hâkimiyeti altında kalmıştır. M.Ö. 348 ile 345 yılları arasında Aristoteles, Kral Hermias’ın daveti üzerine buraya gelmiş ve dünyada bilinen ilk felsefe okulunu burada açmıştır. Dönemine göre, büyük bir kültür 36 AYVACIK Assos Antik Tiyatro merkezi olan Assos’ta, Aristo “Erdeme Övgü” adlı eserini de kaleme almıştır. Büyük İskender’den sonra Bergama ve Roma hâkimiyetine giren bu bölge, 1. Murat ile Osmanlı topraklarına katılmıştır. Assos Antik Kenti Assos Antik Kenti Behramkale Köyü ile iç içe olan antik Assos kenti bir volkan konisi üzerinde konumlanmıştır. Akropolis (yukarı şehir) ve güneye doğru inen teraslar üzerinde diğer yapılar bulunmaktadır. Assos antik kentinin çevresi yüksekliği yer yer 20 metreye kadar ulaşan sekiz kule ile on iki değişik kapının yer aldığı yaklaşık 4 km. uzunluğundaki surlarla çevrilidir. Şehrin iki ana kapısı olan doğu ve batı kapılarının önünde nekropoller-mezarlık alanlarıvardır. En üst noktada yer alan ve Tanrıça Athena’ya adanmış tapınak M.Ö. 540 yıllarına tarihlenmektedir. Şehrin merkezi olan agora, güney yamaçlarında teras üzerindedir. Sütunlu gezinti yerleri olan kuzey stoası iki katlı, güney stoası dört katlıdır. Kısmen restore edilen tiyatrosu 5000 kişiliktir. Assos ilk kez 1881- 1883 yıllarında Amerikalı arkeologlar tarafından kazılmış, yapılan çalışmalar bir kitapta yayınlanmıştır. Bu tarihten yüzyıl sonra 1980-2005 yılları arasında Prof. Dr. Ümit Serdaroğlu’nun başkanlığında yeniden ANTİK KENTLER 37 38 AYVACIK Assos Athena Tapınağı ANTİK KENTLER 39 kazı ve restorasyon çalışmalarına sahne olmuştur. Arkeolojik çalışmalar, 2005 yılından bu yana Prof. Dr. Nurettin Arslan tarafından sürdürülmektedir. Kente ait arkeolojik buluntular, Boston Güzel Sanatlar Müzesi, Louvre Müzesi, İstanbul ve Çanakkale Arkeoloji müzelerine dağılmıştır. Apollon Smintheus’tan detay Gülpınar Apollon Smintheus Kutsal Alan Tanrı Apollon’a adanmış kalıntılar Gülpınar beldesinde, Aleksandreia Troas kenti tarafından kullanılan bir kutsal alandı. M.Ö. 2. yüzyılda yapılmış İon düzenindeki tapınağı ve su yapılarıyla önemli bir kehanet ve sağlık merkeziydi. Üzerinde Homeros’un İlyada destanında anlattığı Troia Savaşı’na ait kabartmalı sütunlar ve frizler taşıyordu. Burası 1980 yılından beri Prof. Dr. Coşkun Özgünel tarafından kazılmaktadır. Son dönem kazılarında yakınlarda bir Roma hamamı, su yapıları kutsal yolun bir kısmı ve neolitik döneme kadar inen bir yerleşim yeri de bulunmuştur. Kutsal alanın içinde, burada yapılan kazılarda çıkarılan eserlerin korunduğu küçük bir depo müze vardır. Müze sadece yaz aylarında kazı mevsiminde ziyaret edilebilmektedir. Apollon Smintheus 40 AYVACIK Apollon Smintheon Kutsal Yol ANTİK KENTLER 41 KÜÇÜKKUYU BELDESİ Deniz kıyısında eski bir Rum balıkçı köyü olan Küçükkuyu’ya 1924 yılındaki Büyük Mübadele’de Girit ve Midilli’den gelen Müslümanlar yerleştirilmiştir. Hemen her yeri zeytin ağaçları ile kaplı Küçükkuyu için, zeytin ve zeytinyağı hayati önemde olup zeytinyağının ünü çoktan sınırlarını aşmıştır. Küçükkuyu’da gezerken her yerde zeytin ürünleri satan işletmelere rastlamak mümkündür. Hatta bir müzesi bile vardır. Yakın zamanlara kadar küçük bir köy özelliğini taşıyan Küçükkuyu sahip olduğu çok özel iklim özellikleri ve coğrafyası 42 AYVACIK nedeniyle keşfedilerek turistik bir beldeye dönüşmüştür. Gülpınar beldesinin batısında, kumuyla meşhur olan Ak Liman’dan, Küçükkuyu beldesinin Mıhlı Çayı’na kadar uzanan sahil şeridinde özgürce denize girebilir, Kazdağı’nın bol oksijenli havasını içinizde hissedebilir, gözlerinizi kapattığınızda antik ve yakın tarihin anılarını fısıldayan dalgalarla karşılaşabilirsiniz. Bugün belediye olan Küçükkuyu sahilinde 2012 yılında kentin ilk mübadillerinin anılması amacıyla bir anıt dikilmiştir. Biri önünde, biri kucağında çocuğuyla ayakta duran mübadil kadınının arkasında başında fesiyle eşi Küçükkuyu ayakta durmakta ve sevgiyle eşini kucaklamaktadır. Anıt her iki yakadaki mübadillerin anısına adanmıştır. Mıhlı Çayı Köprüsü Balıkesir- Çanakkale sınırında çevresi ormanlık olan bu dere kenarı, Altınoluk’tan 5 km. içeridedir. Patika yoldan, önce Rumlardan kalma restore edilmiş Başdeğirmen mıntıkasına ulaşılmaktadır. Değirmenin karşısında günümüzde de kullanılan kemerli Roma köprüsü Başdeğirmen Köprüsü bulunmaktadır. Günümüzde trekkingcilere ve zeytincilere yol veren köprünün çevresi çam, çınar, zeytin, tesbih, defne, incir, ayva, armut ağaçları ve kekik, böğürtlenle doludur. Mıhlı Çayı Değirmenden yukarı doğru yol bulunmadığından, dere içinden, kıyısından, bazen de kayalar üzerinden akış yönüne doğru ilerlemek gerekiyor. Kademe kademe yükselirken önünüze irili ufaklı şelaleler çıkmakta ve sonunda yüzülebilir çap ve derinlikte bir gölete ulaşılmaktadır. Ama asıl güzellik; gölün arkasında, 15-20 metre ilerleyince dik kaya duvarlarla çevrili bir odaya giriyor izlenimi veren ve kulaklarınızı KÜÇÜKKUYU BELDESİ 43 uğuldatarak göle dökülen şelaledir. Tabanın koyulaşan renginin ürkütücülüğünden, gölün derinliğini algılayabiliyorsunuz. Yazın sıcak günlerinde göle girip, şelale altında bir süre kalmak mümkün, ancak suyunun yazın da buz gibi olduğunu unutmamalı. Küçükkuyu’da Zeytincilik Küçükkuyu zeytin üretimi bakımından Çanakkale’de ikinci sırada yer almaktadır. Kazdağları’nın eteklerinde ve oksijen merkezi olması, denizden gelen iyot etkisi, toprakların kıraç ve kireçli olması, kuzey rüzgârlarına kapalı olması, güneşin dik yamaçlara direk vurması, bölgenin ılıman iklim bölgesi olması ve lodos rüzgârlarına açık olması bu bölge zeytinini nitelikli kılmaktadır. Nusratlı rampasından Mıhlı Mevkii’ne kadar olan bölgede ilaçlama yapılmadığından Küçükkuyu bölgesi organik özelliklere sahiptir. Türkiye’de nadir olarak organik zeytin ve zeytinyağı yetiştirilen bir bölgedir. Ova bölgesinde yaşlı ağaçların bulunması sebebiyetiyle de E vitamini yönünden çok zengindir. Küçükkuyu’da üretimi yapılmakta olan zeytinyağı kalite bakımından dünya literatüründe ilk sıralarında yer almaktadır. Zeytinyağı Fabrikaları Behramkale Küçükkuyu arasında çok sayıda zeytinyağı fabrikası bulunduğundan seri üretim yapılmakta, böylece zeytin fermantasyona uğramadan üretilmektedir. Bu sebeple asit değerleri düşük, kaliteli ve nefaseti yüksek zeytinyağı elde edilmektedir. Daha çok sahil kısmında yer alan fabrikalar içlerindeki mekanik donanımlarıyla birlikte korunmaktadır. Gittikçe yoğunlaşan yapılaşmalar karşısında zorluklar yaşayan bu eski fabrikalar tespit edilmeyi ve korunmayı beklemektedirler. Bu fabrikalardan biri müze olarak düzenlenerek kurtarılmıştır. 44 AYVACIK KÜÇÜKKUYU BELDESİ 45 46 AYVACIK Yeşilyurt Camii Yeşilyurt Köyü Eski adı Büyük Çetmi (Çepni) olan ve 500 yıl önce Horasan civarından gelen Çepni Türkmenleri’nin yerleştiği bir köydür. 1940’ların sonunda köy ismi Yeşilyurt olarak değiştirilmiştir. Köyde Rumlar ve Türkler büyük mübadeleye kadar yüzyıllarca birlikte yaşamışlardır. Çanakkale iline 95 kilometre, Ayvacık ilçesine 21 kilometre uzaklıkta, Kazdağları’nın eteklerinde, tescilli olmamasına rağmen, köy halkının ortak kararı sonucu doğal yapının korunduğu ender yerleşim yerlerinden biridir. Adatepe Köyü gibi, büyük yerleşim yerlerinden insanları bünyesine çeken köy, yakındaki Nusratlı’dan çıkarılan taş ile yapılmış evleriyle doğayla uyum içerisindedir. Türkmen ve Yörük kültürünün yaşatıldığı köye, son yirmi yıldır büyük kentlerden gelen doğaseverler de yerleştiğinden ayrı bir şehir kültürü de oluşmuştur. Köyün ekonomisi turizm, otelcilik, pansiyonculuk ve zeytinciliğe dayalıdır. KÜÇÜKKUYU BELDESİ 47 KÜLTÜR SANAT ETKİNLİKLERİ Assos Gösteri Sanatları Festivali Assos Vakfı tarafından her yıl ekimin ilk haftasında gerçekleştirilmektedir. Uluslararası Kültür ve Sanat Festivali Ayvacık Belediyesi tarafından her yıl temmuzun üçüncü ve ağustosun birinci haftası arasında düzenlenmektedir. 48 AYVACIK Assos Antik Kenti Apollon Smintheon Şenliği Gülpınar Belediyesi tarafından her yıl 1-15 Ağustos tarihleri arasında düzenlenmektedir. Zeus Kültür ve Sanat Festivali Küçükkuyu Belediyesi tarafından her yıl 15-17 Ağustos tarihleri arasında düzenlenmektedir. KÜLTÜR SANAT ETKİNLİKLERİ 49 KIYI TURİZMİ Ayvacık kıyı turizminde, özellikli yerlerin başında Assos gelmektedir. Assos kıyıları mavi bayraklı plajları, doğal güzellikleri ve butik otelleri ile ziyaretçilere muhteşem bir tatil olanağı sunmaktadır. Assos kıyıları, plajları, temiz ve serin sularıyla cazibe merkezlerinden biridir. Assos’ta bulunan Antik Liman Plajı, Kadırga Koyu, Yeşil Liman, Sivrice ve Kuruoba sahili gibi plajlar, keyifli zaman geçirip, denizin ve doğanın tadının çıkarılabileceği yerlerdendir. Dalış yapmak isteyen ziyaretçiler için de Assos bulunmaz olanaklara sahiptir. 50 AYVACIK Assos Sivrice Koyu Kadırga Koyu Kadırga Koyu Assos’un mavi bayrağa sahip, berrak denizi ve uzun plajı ile en gözde koylarından biridir. Koyda ziyaretçilere konaklama ve yeme içme olanağı sunan tesisler bulunmaktadır. Denizde balıklarla birlikte, serin sularda yüzmenin keyfini çıkarabilirsiniz. Assos Liman Plajı Antik Liman Plajı, butik otellerin ve kamping alanlarının önünden denize girilebilecek, huzur, dinginlik ve rahatlığı hissedebileceğiniz küçük ve etkileyici yerlerdendir. Denize sıfır tesislerin önünde tahtadan basit iskelelerden atlayarak denize girebilmeniz mümkündür. Assos Yeşil Liman Yeşil Liman, turistik tesisin bulunmadığı, doğallığın bozulmadığı bakir bir koydur. Çok bilinen bir koy olmadığından yol tarifi gerekebilir. Assos’tan Babakale yönüne doğru giderken solda karşınıza çıkacak ilk sapaktan Yeşil Liman’a ulaşılmaktadır. KIYI TURİZMİ 51 52 AYVACIK Assos Antik Liman KIYI TURİZMİ 53 Assos Koruoba Sahili Assos Sokakağzı Kuruoba Köyü’nün sahili olarak düşünebileceğiniz bu koyda bir tesis ve otel bulunmaktadır. Assos’tan Babakale yönüne doğru giderken, Yeşil Liman tabelasından sonra denize doğru inen 2. sapaktan Kuruoba sahiline ulaşabilirsiniz. Assos’dan Babakale’ye doğru giderken 11. kilometrede Balabanlı Köyü’ne girmeden sola dönüp denize doğru 3,5 km. gidildiğinde geniş ve kumluk bir plajı bulunan Sokakağzı Koyu’na ulaşılmaktadır. Buradaki tesislerde konaklayabilir, tesislerin sunduğu doğal ve lezzetli tatlara ulaşabilirsiniz. Assos Sivrice Assos’tan Babakale’ye doğru giderken 9 km. sonra Bektaş Köyü’nü geçip denize doğru 3 km. daha giderek ulaşılan Sivrice Plajı, dar ve taşlık olduğundan denize tahta iskelelerden girilmektedir. Sokakağzı Plajı 54 AYVACIK Akliman Koyu Assos’un dışında Ayvacık ilçesinde farklı bir yerde denize girmek isteyenler için Akliman Koyu önerilebilir. Tuzla Çayı deltasının 5 km. güneyinde, Gülpınar-Babakale arasında yer alan Akliman Koyu denize girmek isteyenler için bulunmaz yerlerdendir. Doğal bir plaj olması, ince ve altın sarısı kumu, rüzgârsız ve sığ oluşu Akliman Koyu’na ayrı bir çekicilik katmaktadır. Küçükkuyu Edremit Körfezi’nin ve Ayvacık’ın turizm cennetlerinden biri olan Küçükkuyu, temiz sularda yüzüp, balık, zeytin, zeytinyağının ve güzel ot yemeklerinin tadına bakabileceğiniz bir destinasyon sunmanın yanı sıra küçük bir balıkçı limanına sahiptir. KIYI TURİZMİ 55 56 AYVACIK Sivrice Koyu KIYI TURİZMİ 57 TERMAL TURİZM Küçükçetmi (Afrodit) Kaplıcaları Efsaneye göre cüzzam hastalığına yakalanarak güzelliği kaybolan Afrodit, Tanrı Zeus tarafından yanından uzaklaştırılır. Afrodit şifa aramak için, İda Dağı’nda gezerken bir kurdun suyun çıktığı mağaraya girdiğini görür. Buradan çıkan şifalı sularda her gün yıkanan Afrodit cüzzamdan kurtularak eski güzelliğine yeniden kavuşur. 58 AYVACIK Tanrıça Afrodit Kaplıcaları’nda beş kişilik bir havuz ile beş tane küvetli banyo odası bulunmaktadır. Su sıcaklığı 42°C, Ph değeri 7’dir. Bol oksijenli, çam, zeytin ve meyve ağaçları arasında konaklama olanağı bulunan kaplıcalar sakin, sessiz ortamıyla adeta huzur dağıtmaktadır. Henüz turizm açısından çok gelişmemiş olmasına rağmen taş ve tahtanın bir arada kullanıldığı tarihi evlere sahip Küçükçetmi Köyü’nde bulunan kaplıcalar, sağlık açısından aranılan bir yerdir. Tesislerde hamam, otel ve havuzlar mev- cut olup, 42°C su sıcaklığı ile termal turizm ve sağlık turizmi açısından önemli kaynaklardan birisidir. Tuzla Kaplıcaları 2006 yılında Termal Turizm Merkezi olarak ilan edilerek Çanakkale Valiliği tarafından kaplıca olarak değerlendirilen Tuzla Köyü’nün doğusunda bulunan ve içerisinde 80 derecelik termal suyu ve tesisleri olan Tuzla Kaplıcaları’nda sıcak su kaynağının yanında, çamur banyosu da yapılabilmektedir. TERMAL TURİZM 59 MUTFAK KÜLTÜRÜ Yörede yemekler et ve hamur işleri ağırlıklıdır. Nohut ekmeği (lokum), kuş otu gözlemesi, gödek (pişi), yumurta lokması (kuru lokma), kapaçma börek, kartala, çullama (çırpmalı), bakla keşkeği, tarhana ve kuskus yörede tüketilen hamur işlerindendir. 60 AYVACIK Yöresel ürünler Sütlü göce, çiğ üstü, ağız ise süt ürünlerindendir. Sebze ve ot yemekleri içinde bakla kavurması, kuş otu kavurması ve kazayağı kavurması, daha çok kutlamalar ve törenler için hazırlanan tatlılara da basma helva (dünür helvası), höşmerim tatlısı, kavurma, helva ve kalburdan çekme örnek verilebilir. Basma Helva (Dünür Helvası) Bir tencerenin içine yarım kilo zeytinyağı ve 1 kg su eklenir ve kaynatılır. Alabildiği kadar un eklenir. Hamur haline gelince kalburdan geçirilir. Daha sonra tavada kavrulur ve büyük bir tepsiye yerleştirilerek ayrı bir kapta su ve şekerle hazırlanan şerbet üzerine dökülür. MUTFAK KÜLTÜRÜ 61 ULAŞIM Ayvacık, Çanakkale, İzmir karayolu üzerinde hem karayolu, hem de Edremit Körfez Havalimanı’yla havayolu ile ulaşabileceğiniz, yılın oniki ayı ulaşımı mümkün olan transit yol üzerinde bir ilçedir. Çanakkale Ayvacık arası yaklaşık 84 kilometredir. Ayvacık’ın en önemli turizm merkezlerinden Assos’a ulaşmak için İstanbul’dan gelinmesi durumunda Çanakkale’ye Gelibolu veya Eceabat’tan feribotla, Kilitbahir’den motorla, İstanbul’dan Çanakkale ya da Edremit’e uçakla seyahat edip, Assos’a aktarmalı minibüsler ya da taksi ile ulaşabilirsiniz. 62 AYVACIK İLETİŞİM REHBERİ Kurum İletişim İlk yardım 112 Polis İmdat 155 Jandarma 156 Sahil Güvenlik 158 Ayvacık Kaymakamlığı (286) 712 10 07 Ayvacık Belediye Başkanlığı (286) 712 18 93 – 94 63 AYVACIK Ayvacık; yeşilin üç tonu ile sırtını, efsanevi Kaz Dağı’na yaslamış, Ege kıyısındaki Mıhlı, Adatepe ,Küçükkuyu, Yeşilyurt, Nusratlı, Arıklı, Ahmetçe, Kayalar, Sazlı, Kozlu, Kadırga, Assos, Sivrice, Sokakağzı, İmbat, Babakale ve Ak Liman koyları ile mavinin her tonunu içimizde hissettiren bir doğa harikasıdır. Assos antik kenti, Gülpınar Apollon Kutsal Alanı, Behramkale, Adatepe, Yeşilyurt, Osmanlı’nın ilk dönem mimari yapılarını barındıran Tuzla, Babakale, Anadolu'nun ve aynı zamanda Asya kıtasının en uç noktası olan Bababurnu, Ayvacık’ı kültür ve kıyı turizminde özellikli yörelerden birisi yapmıştır. ISBN-13: 978-605-149-5811 ISBN: 978-605-149-5811 9 786051 495811