istanbul odtü mezunları derneği yayınıdır ocak
Transkript
istanbul odtü mezunları derneği yayınıdır ocak
İSTANBUL ODTÜ MEZUNLARI DERNEĞİ YAYINIDIR OCAK-NİSAN 2016 LEITZ STYLE MÜKEMMELLİK AYRINTILARDA GİZLİDR Kutup Beyazı Garnet Kırmızısı Seramik Yeşili Titan Mavisi Saten Siyahı Özgün aksesuarlar fark yaratır. Bu masaüstünüz için de geçerlidir. Leitz Style Serisi, zamansız ve göz alıcı detaylarıyla gerçek anlamda lüks hissini çağrıştırır. Seri, günümüz ofislerinin manuel ve dijital süreçlerinde anahtar rolu oynayan, gelecek nesil masaüstü aksesuarlarını temsil eder. www.leitz.com/style Uyumlu tasarım ve renklerde geniş bir ürün çeşidi mevcuttur İÇİNDEKİLER SUNUŞ 60. YIL 5 UNUTMAYACAĞIZ..................................................................................... 4 Dünden bugüne ODTÜ.............................................................................. 5 Sevgili Baraka okurları, ‘’Ülkemiz zor günlerden geçiyor.’’ Kuruluş yıllarında ODTÜ............................................................................. 6 İstanbul ODTÜ Mezunları Derneği Yayın Organı Nice yıllara ODTÜ!....................................................................................... 8 Ocak-Nisan 2016 ODTÜ yurtdışı buluşmaları.......................................................................10 Yayın Türü: Yerel Süreli Yayın Basım Yeri ve Tarihi: Nisan 2016 ODTÜ Anılarım............................................................................................11 Dernek Adına İmtiyaz Sahibi Yener Aydın (EE’76) Cumhuriyet Caddesi Platin Apartmanı 21/4 34437 Taksim Beyoğlu/İstanbul Araştırma, ODTÜ’nün ağırlıklı bir yönü olarak gelişiyor.....................12 Endüstri Mühendisliği Bölümü................................................................16 Sorumlu Müdür: Uğur Ayken (ME’76) Cumhuriyet Caddesi Platin Apt. 21/4 34437 Taksim, Beyoğlu / İstanbul Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü........................................................18 Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü........................................19 Matematik Bölümü.....................................................................................20 Geçmişten yarına idari ilimler..................................................................21 60 yıllık muhalif: ODTÜ.............................................................................22 8 ODTÜ’lü sanatçılar.....................................................................................26 60 Yaşındaki Aydınlanma Çınarı ODTÜ’nün Gölgesinde 58 Yıl: ODTÜ - THBT Türk Halkbilimi Topluluğu.............................................28 ODTÜ 60. Yıl haberleri.............................................................................30 Banka Hesap No: Aidat Hesabı Denizbank Mecidiyeköy Şubesi 3260 – 1441947 – 351 TR330013400000144194700013 EDEBİYAT Mıgırdiç Margosyan ile birlikteydik.........................................................31 ANMA Akl-ı selim ve demokrat olmanın cisimleşmiş hali: Yayın Çalışma Grubu Mehmet Ali Acartürk (MAN’78) Feyzan Aliefendioğlu (CHE’78) Uğur Ayken (ME’76) Seçil Başkaya (SOC’03) Yasemin Civelekoğlu (CHE’78) Cihan Ürtiş (MAN’99) Özay Yaşar (SOC’80) Burs Havuzu Hesabı Denizbank Mecidiyeköy Şubesi 3260 -1441947 – 599 TR110013400000144194700021 12 Tosun Terzioğlu...........................................................................................32 Yönetim Yeri Adresi Cumhuriyet Caddesi Platin Apartmanı 21/4 34437 Taksim Beyoğlu/İstanbul 22 Bir bilim insanı: Tosun Terzioğlu.............................................................33 Dernek Telefonları Tel: +90 0212 274 68 60 Fax: +90 212 274 67 87 www.istodtumd.org dernek@istodtumd.org e-mailinizi bize bildirin, aylık etkinliklere ve duyurulara daha çabuk erişin ODTÜ’DEN.................................................................................................34 Yayın Hazırlık HABER.........................................................................................................35 DERNEKTEN www.tetrailetisim.com Grafik Tasarım: Serkan Bengin YENİ YÖNETİM KURULUMUZ BELİRLENDİ....................................36 Kapak Tasarımı ve Kolaj: Alper Baysal - Uğur Ceylan MasterGames başlıyor..............................................................................40 Kolaj içinde yer alan Fotoğraflar: Abdulla Sert(1), Alper Baysal(1), Kadri Sina Dülgeroğlu(4), Nergiz Sarvan Ovacık(4), Uğur Ceylan(2), Yüksel Altun(2). FOTOĞRAF ÇALIŞMA GRUBU Baskı Şan Ofset Matbaacılık Hamidiye Mah. Anadolu Cad. No:50 Kağıthane/İstanbul Tel: 0212 289 24 24 ODTÜ Ortak Paydasında Fotoğraf........................................................42 BURS HAVUZU ÇALIŞMA GRUBU Emek emek yaratılan Burs Havuzu Çalışma Grubu (BHÇG).........44 2 28 Baraka dergisinde yayımlanan yazı ve fotoğrafları yayma hakkı İstanbul ODTÜ Mezunları Derneği’ne ait olup kaynak gösterilse dahi, hak sahiplerinin yazılı izni olmaksızın ticari amaçla kullanılamazlar. Dergimizin son birkaç sayısını gözden geçirenler bu cümleye, ya da benzerlerine birçok kez rastlayacaklardır. Çünkü bu basit cümle, çıplak gerçeği ifade ediyor. Yurdun birçok yerinde insan hayatları tehlikede, düşünce özgürlüğü tehlikede, ifade özgürlüğü zaten bir süredir yok, doğal çevre ağır tehdit altında. Yener Aydın (EE’76) Tüm bunlara son haftalarda tanık olduğumuz sokak bombalamaları eklendi. Ankara’da 13.03.2016 tarihindeki vahşi ve kör terör eyleminde yitirdiğimiz 37 canın içinde ODTÜ öğrencileri Berkay Baş ve Ozancan Akkuş da vardı. Ateş düştüğü yeri yaktı ve yüreğimiz çok derinlerinden yandı; Acı ölüm genç ölüm, Bu nasıl gitmek, gülüm. Kara haber tez geldi, Kırdın kanadım kolum. Çocuklarımız için duyduğumuz acı ve kederi bir pankart ile dernek binamızın cephesinden haykırmakta iken, İstanbul’da patlayan bir başka vahşi bomba da yüreğimizi yaktı. Bu kez saldırıyı bir başka terör örgütü yüklendi ama, aslında yoktu birbirlerinden farkları. Değerli dostlar, Baraka’nın bu sayısı, işte böylesine olumsuz bir ortamda çıkıyor. Yaşadığımız bütün bu olumsuzluklar biz ODTÜ’lülerin ümidini, yaşam sevincini kıramayacak. Aksine daha kararlı, daha coşkulu olarak okulumuzun 60. Yılını kutlamaya devam edeceğiz. Çünkü ODTÜ Türkiye’nin olmazsa olmazlarındandır. ODTÜMİST Yönetim Kurulu Başkanı Geçtiğimiz günlerde yitirdiğimiz Tosun Terzioğlu hocamızı da 2 yazı ile anıyoruz. Dergimizin bu sayısında ayrıca, Yasemin Civelekoğlu arkadaşımızın yazar Mıgırdiç Margosyan ile yaptığı ilginç bir röportajı ve üniversitemizin çeşitli bölümlerinin tanıtım yazılarını da okuyabilirsiniz. Dergimizin her sayısında yer alan duyurular, bildirimler ve haberler de ilginizi bekliyor olacak. Şimdi, tekrar baş taraftaki cümleye dönüyor ve bu sayıyı okuyan her dostumuzu bizlere destek olmaya çağırıyorum. Bize olan desteğinizi derneğimizin daha fazla etkinliğine daha yoğun katılarak, daha fazla burs vererek, üye olmayan arkadaşlarınızı derneğe yönelterek yapabilirsiniz. Bu karanlığı ancak birlikte aşabiliriz, birlik olmak için, güçlü olmak için yardımınıza ihtiyacımız var. Çok önemli görevlerimiz, sorumluluklarımız var. Aslına bakarsanız, ODTÜ’lü olmak, bu sorumluluğu zaten bize yüklemiştir. Mezun derneklerine üye olarak sadece bu sorumluluğu yerine getirmenin yöntemine kavuşuyoruz. Yakup Kepenek hocamızın dediği gibi; Hep birlikte haykırıyoruz; ‘’İyi ki ODTÜ var!’’ Sevgili Rektörümüz, Bölüm başkanlarımız ve bazı ODTÜ mezunu sanatçıların 60. Yıla ilişkin görüşlerini yansıtan ve ODTÜ’deki 60 yıllık gençlik hareketlerinin özetleyen yazıları sayfalarımızda bulacaksınız. Sevgili Uğur Ersoy hocamızın üniversitemiz kuruluş yılları ile ilgili anıları da bu çerçevede görülmelidir. “ODTÜ Türkiyeleşmeyecek, görevimiz Türkiye’yi ODTÜ’leştirmektir.” Çağrımız bunun içindir: Koşun, Kurşun, Erit meğe çağırıyoruz. 3 60. YIL 60. YIL UNUTMAYACAĞIZ Dünden bugüne ODTÜ Aydın Tiryaki (CHE’81) Ömer Yağız (MAN’62) Ömer Yağız (MAN’62) Aydın Tiryaki (CHE’81) Aydın Tiryaki (CHE’81) Seçil Başkaya (SOC’03) 18 Mart - 27 Mart 2016 tarihleri arasında dernek merkezimizin görünüşü 4 5 60. YIL 60. YIL Kuruluş yıllarında ODTÜ ODTÜ’nün kuruluş yıllarının tanığı ve bir dönem vekaleten rektörlük de yapmış olan ODTÜ Eski Öğretim Üyesi ve Rektör Yardımcısı Uğur Ersoy, okulumuzun kuruluş yıllarına ilişkin anılarını paylaştı. Uğur Ersoy (ODTÜ Eski Öğretim Üyesi ve Rektör Yardımcısı) ODTÜ’de bir rastlantı sonucu göreve başladım. 1959 yılının başlarında yedek subay olarak görev yaptığım Genel Kurmay Başkanlığı’ndan çıkıp Milli Müdafaa caddesinde yürürken Prof. Woolrich’e rastladım. W. R. Prof. Woolrich öğrenci olduğum dönemde Texas Üniversitesi’nde Mühendislik Fakültesi dekanıydı. Ankara’da ne yaptığını sorduğumda yeni bir üniversite kurmakta olduklarını söyledi. Adı Orta Doğu Teknik Üniversitesi imiş. Uluslararası bir nitelikte olacakmış. Sonra beni beş-altı barakadan oluşan geçici yerleşkeye götürdü. Woolrich bana bu üniversitede görev almamı önerdi, ben de kabul ettim. İki gün sonra iş çıkışında Prof. Woolrich’in ofisine uğradım. Woolrich hocam Ferguson’la görüşmüştü. Çok olumlu referans almış ki, bana rektör yardımcılığı teklif etti. Böylece 1959 yılında, 27 yaşında ODTÜ’nün ilk rektör yardımcısı oldum. Rektör yardımcısı olarak 1959’dan sonra kuruluş yıllarının her oluşumunun içinde yer aldım. 1959 öncesini de kuruculardan dinledim. 1950’li yılların başlarında İmar İskan Bakanlığı’na Birleşmiş Milletler projesinden bir şehircilik uzmanı geliyor, Rof. C. Abrams. Abrams çalışmalarını yürütürken Türkiye’de iyi yetişmiş şehircilik uzmanı bulamamaktan şikayetçi. Bu konuyu Bulvar Palas’ta bir akşam yemeğinde bakanlık müşteşarına açıyor ve ABD’ye dönüşünde BM ile temas edip Ankara’da çağdaş bir şehircilik okulu kurulması için çaba harcayacağını söylüyor. O sırada yan masada konuşmalara kulak misafiri olan Vecdi Diker, kalkıp onların masasına giderek kendini tanıtıyor. T.C. Karayolları’nın kurucusu olan Vecdi Diker, sınırsız hayal gücüne sahip bir eylem adamı. Diker, Ambrams’a büyük düşünmeleri gerektiğini söylüyor. Türkiye’nin ihtiyacının yalnız şehirci olmadığını, her dalda mühendise, yöneticiye ve işletmeciye gereksinme olduğunu vurguluyor. Bunun bir üniversite projesi 6 olarak ele alınmasını ve yalnız Türkiye’ye değil bölgeye hitap etmesi gerektiğini söylüyor. Vecdi Bey o gün C. Ambrams’ı devlet bakanı olan arkadaşı Fatin Rüştü Zorlu’ya götürüyor. Zorlu, Vecdi Beyin projesini hararetle destekliyor ve konu Başbakan Adnan Menderes’e intikal ettiriliyor. Başbakan’dan da projeyi destekleme sözü alınıyor. Türkiye hükümetinden onay alındıktan sonra Türkiye ve ABD’deki çalışmalar başlıyor. Ambrams, Diker’i Pennsylvania Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı Perkins ile tanıştırıyor. Perkins, Birleşmiş Milletler tarafından desteklenen ODTÜ projesini çok çekici buluyor. İlk aşamada Ankara’ya güvendiği adamı Prof. Godfrey’i yolluyor. Perkins bu projede her konuda söz sahibi olmak istiyor. Bu arada başlangıçta projeye olumlu bakan ABD birden yön değiştiriyor ve hiçbir maddi katkıda bulunmayacağını beyan ediyor. 1956 yılında ODTÜ Mimarlık Fakültesi ile öğretime başlıyor. Yasa henüz çıkmamış olduğundan, üniversite Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olarak faaliyet gösteriyor. Yasasının hazırlanması için Perkins senatör H. Stassen’ı öneriyor. Stassen, iki ayrı üniversitenin rektörlüğünü yapmış, eyalet valisi seçilmiş, başkan adayı olmuş bir akademisyen ve politikacı. Hem akademik çerçevelerde hem de politikada çok sayılan ve ağırlığı olan bir kişi. Yani bu görev için biçilmiş kaftan. Stassen 1958 yılında yasa yapma görevini kabul ediyor. Çalışma arkadaşı olarak yeni emekli olan Prof. W. R. Woolrich’i seçiyor. Yasa 1959’da tamamlanıyor ve Galip Kardam tarafından Türkçeye çeviriliyor. 7307 sayılı ODTÜ Yasası 1959 yılının Mayıs ayı sonunda TBMM tarafından kabul ediliyor. Yasanın kabulünde Başbakan Menderes’in ve milletvekili Ahmet Tokuş’un büyük katkıları oluyor. 7307 sayılı ODTÜ yasası alışılmışın dışında bir yasa, çok kısa. 19 maddeden oluşuyor. Her türlü yetki ve sorumluluk Bakanlar Kurulu’nca atanan ve Cumhurbaşkanı’nca onanan 9 kişilik mütevelli heyetinde. Mütevelli heyet üyelerinin görev süresi 6 yıl. Ancak ilk görevlendirmede üç üye iki yıl, üç üye 4 yıl, üç üye ise 6 yıl için atanıyor. Yasa, 9 üyeden en fazla üçünün kamu görevlisi olmasına izin veriyor. Yasanın getirdiği en önemli özellik, üniversitenin özel hukuk hükümlerine tabi olması ve mali özerklik. 7307 sayılı yasaya göre ODTÜ Sayıştay denetiminden, ihale, artırma, eksiltme yasalarından muaf. Mali denetim KIT’lerinkine benzer bir biçimde gerçekleşiyor. İlk mütevelli heyeti 1960 yılı başında atandı. Başbakan Adnan Menderes de mütevelli heyette yer alıyordu. Heyette ilk kurucular olan Vecdi Diker ve Ahmet Tokuş’un yanı sıra Vehbi Koç da vardı. Woolrich, Stassen’in önerisi ile Danışman ve Geçici Rektör olarak atanmıştır. ODTÜ’ye sahip çıkmayı planlayan Dean Perkins bu atamayı beklemiyordu. Stassen’ın ABD’de hem politik, hem de akademik çevrelerde büyük ağırlığı vardı. Bu nedenle Perkins Stassen ile çatışmayı göze alamadı ama kendisini çok seven Vecdi Diker ve Ahmet Tokuş’u Woolrich aleyhine doldurmaya başladı. Bunun sonucu olarak bir by-pass operasyonu yapılarak Woolrich dışlandı. Halbuki örnek alınan ABD eyalet üniversitesi sistemini doğru dürüst bilen tek kişi Woolrich’di. Stassen ve Woolrich yasayı tamamladıktan sonra “Initial Policies and Program Complementary and Supplemantary to the Charter of METU” adlı bir doküman hazırlamışlardı. Bu dokümanda ODTÜ’nün misyonu ve akademik sistem tanımlanıyordu. Mütevelli heyet tarafından dışlanan Woolrich bu dokümanı temel alarak ayrıntılı raporlar hazırlayarak ODTÜ eğitim sisteminin temellerini atıyordu. Mütevelliler bu raporları dikkate almadığından, Woolrich de beni ve ikinci rektör yardımcısı Sabahattin Fenmen’i büyük bir titizlikle eğitiyordu. heyetin aynı anda 6 yıl için atamasıydı. Bu değişiklikler, özellikle de ikincisi, daha sonraki yıllarda ODTÜ’de yaşanan krizlerin ana nedeni olacaktır. Feyzioğlu dönemi Woolrich’den sonra Mr. Burdell danışman ve geçici rektör olarak atanmıştı. Burdell henüz hiçbir icraat yapmadan Milli Birlik Komitesi ODTÜ’ye Prof. Turhan Feyzioğlu’yu ilk Türk rektör olarak atadı. Feyzioğlu, o günlerde bana ve Sabahattin’e biraz soğuk davrandı. Bir ay içinde bu soğukluk sona erdi ve Feyzioğlu ile iyi anlaşır olduk. Bu arada Feyzioğlu bana önemli bir itirafta bulundu. Buraya ODTÜ’yü fazla sorun çıkarmadan kapatmak misyonu ile geldiğini, ancak ODTÜ’yü tanıdıkça görüşlerinin değiştiğini ve artık ODTÜ’nün bir numaralı savunucusu olacağını söyledi, öyle de oldu. Menderes’i mütevelli heyete dahil ederek ODTÜ’yü Türkiye’de güvenceye alan mütevelli heyet, Woolrich’in ayrılması ile boşalan rektörlüğe ABD başkanı Eisenhower’in oğlunu getirmeyi planlamıştı. Ancak oğul Eisenhower’in bu görevi kabul etmemesi sonucu plan suya düştü. Feyzioğlu göreve başladığında akademik ve idare teşkilat yoktu. Üniversite içi yazışmalar İngilizce yapılıyordu. Dört dekandan üçü yabancıydı. Yönetmelik yoktu. Feyzioğlu döneminde ODTÜ millileştirildi. Türk hukuk sistemi ve kamu işleyişi ile uyum sağlandı. Dekanlık ve bölüm başkanlıklarına T.C. uyruklular getirildi. Birçok konuda yönetmelik çalışmaları başlatıldı. 27 Mayıs 1960 askeri müdahalesi ODTÜ’yü çok etkiledi. Üyelerden Menderes ve Tokuş tutuklanarak Yassı Ada’ya gönderilmişti. Vehbi Koç ve iki üye istifa etmişti. Yasaya göre tüm yetki mütevelli heyette olduğundan üniversite tam anlamıyla felç olmuştu. Bir gün başbakanlık müsteşarı K. Albay Alpaslan Türkeş’ten randevu alarak durumu anlattım. İki gün sonra bir kararname ile ODTÜ’nün mevcut mütevelli heyeti feshedildi. Yeni mütevelli heyeti atanırken yasada iki değişiklik yapıldı. Bunlardan biri mütevelli heyet atamasında kamu görevlisine konulan sınırlamanın kaldırılmasıydı. İkincisi ise ilk atamanın 2, 4 ve 6 yıl yapılması yerine, tüm Feyzioğlu’nun Kurucu Meclis çalışmaları ile ilgili olarak ayrılması üzerine rektörlüğe Siyasal Bilgiler Fakültesinden Prof. Seha Meray atandı. Seha Bey saygın bir akademisyen, çok kültürlü rafine bir insandı, ama yönetici değildi. O günlerde sık sık yaşanan krizler, belirsizlikler ve baskılar onu çok yıprattı. İlk öğrenci boykotuna yıpranan sinirleri dayanamadı ve Seha Bey istifa ederek ayrıldı. Seha Meray’ın rektörlüğünde Feyzioğlu döneminde başlayan iki önemli yönetmelik tamamlandı. • Akademik Teşkilat Yönetmeliği • Akademik Personele Verilecek Ünvanlar ile Görevlendirme Usulü ve Şartları Hakkında Yönetmelik Kemal Kurdaş dönemi Seha Bey döneminde kurulan ve bugünkü Senato yerine geçen “Akademik Konsey” tüm zamanların en demokratik kuruludur. Bu konseyde dekanlar, rektör ve her fakülteden seçilen ikişer üye yer alıyordu. Seçilen üyeler için bir ünvan sınırlaması yoktu. Seha Meray’ın istifası üzerine mütevelli heyeti beni vekaleten rektör olarak atadı ve rektör arayışına başladı. Rektörlüğe vekalet ettiğimde henüz 29 yaşındaydım. Genç yöneticiler, ODTÜ’nün kuruluş yıllarının önemli bir özelliğiydi. Rektörlük için ilk teklif Prof. Erdal İnönü’ye yapıldı. İnönü’nün görevi kabul etmemesi üzerine ikinci teklif İstanbul Teknik Üniversitesi’nin efsanevi hocası Prof. Mustafa İnan’a yapıldı. Prof. İnan’dan da olumlu yanıt alınmaması üzerine üçüncü seçenek olarak Maliye Bakanı Kemal Kurdaş’a teklif yapıldı. Kurdaş’ın bu teklifi kabul etmesi ODTÜ için bir dönüm noktasıdır. Kemal Kurdaş 1961 yılı sonunda göreve başladığında ODTÜ’nün durumu şöyle özetlenebilir. 40.000 dönümlük arazinin istimlakı hemen hemen tamamlanmış, yerleşkenin yeri belirlenmiş ve yapılan yarışma sonuçlandırılmıştı. Akademik ve idari teşkilat oluşturulmuş ve kadroların çoğu kaliteli elemanlarla doldurulmuştu. Dört fakültenin başında saygın ve yetenekli dekanlar bulunmakta, akademik sistem yerleşmiş, başka bir deyişle uçak yakıtını almış, piste çıkmış, kendini havalandıracak cesur bir pilot bekliyordu. O cesur pilot Kemal Kurdaş oldu. Kurdaş, 7307 sayılı yasada yer alan mali kolaylıklardan büyük bir cesaretle sonuna kadar yararlanan ilk ve son rektördür. Onun döneminde yerleşkedeki binalar hızla tamamlandı. Ağaçlandırma bir seferberliğe dönüştürüldü. Kurdaş’ın yaptığı söyleşiler ve yapılan röportajlarla ODTÜ büyük saygınlık kazandı. Kurdaş gerek öğrencilerle, gerekse akademisyenlerle çok iyi bir ilişki içinde ODTÜ’yü zirveye çıkardı. 1960-1971 arasında ODTÜ’de Woolrich, Feyzioğlu, Meray, Kurdaş, İnönü ve Erensü rektörlük yaptı. Ne kadar ilginçtir ki, ODTÜ’nün kuruluş yıllarında doğru rektör doğru zamanda gelmiştir. Tümü bu dünyadan göçmüş olan bu rektörlerimizi minnet ve rahmetle anıyorum. 7 60. YIL 60. YIL Nice yıllara ODTÜ! ODTÜ Rektörü Prof.Dr. Ahmet Acar’ın, okulumuzun 60. yılına ilişkin kaleme aldığı yazısını sizlerle paylaşıyoruz. Sevgili Mezunlarımız, Üniversitemiz, 2015 yılının Ekim ayında 60. akademik yılına başladı. Akademik yıl boyunca çok farklı etkinliklerle ODTÜ’nün 60. yılını kutluyoruz. Bu yıl, 27 Mayıs Cuma günü düzenleyeceğimiz “ODTÜ Günü” Üniversitemizin kuruluşunun 60. yıldönümünü kutlayacağız. “Nice yıllara ODTÜ!” Orta Doğu Teknik Üniversitesi, eğitim-öğretime 1956 yılında barakalarda başladı; ilk yıl 40 öğrencisi vardı. 60. yılımızda yaklaşık 30.000 ODTÜ’lü, Ankara, Kuzey Kıbrıs ve Erdemli kampuslarımızda öğrenim görüyor. Öğrencilerimizin yaklaşık 1/3’ü yüksek lisans ve doktora programlarımızda. Bugün sayısı 125.000’e ulaşan mezunlarımızın dünyanın her köşesinde elde ettikleri başarılarıyla büyük gurur duyuyoruz. ODTÜ, kurulduğu ilk yıllardan başlayarak, eğitim, bilimsel araştırma, bilgi transferi ve topluma hizmet alanlarındaki başarılarıyla, ülkemizde öncü ve lider bir üniversite konumuna ulaştı. Yükseköğretim ve teknoloji alanında ülkemize çok sayıda yeniliği getirdi. Yabancı dilde eğitim veren ilk devlet üniversitesi oldu. Akademik bölüm yapısının, ders ve kredi sisteminin yükseköğretim sistemimizde yerleşmesinde öncülük yaptı. Türkiye, ODTÜ aracılığıyla internete bağlandı. İnternet üzerinden ilk radyo ve televizyon yayınlarını da ODTÜ yaptı. Elektrik-elektronikten havacılığa, kimyadan savunma sanayine, makinadan bankacılıktan inşaata kadar, çok sayıda sektörde lider firmaların kuruluşunda ve gelişmesinde kritik rol oynadı. İlk üniversite teknoloji geliştirme bölgesi olan ODTÜ Teknokent’i kurdu. Türkiye’nin en yenilikçi teknoparkı bünyesinde, sanayi işbirliği ile teknoloji geliştirme alanında bugün de örnek olmayı sürdürüyor. ODTÜ’nün insiyatifi ile başlayan “Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP)” yıllar içinde tüm ülkeye yayıldı. ÖYP kapsa- 8 sını titizlikle koruduğumuz “Eymir Gölü”, topluma ve doğaya karşı sorumluluğumuzun iki eseri. Bu eserlerimizle haklı olarak gurur duyuyoruz. Yaklaşık iki yıl önce başlattığımız “Bir Ağaç Sizden, Bir Orman Bizden” kampanyasının 300.000 ağaç hedefine mezunlarımızın ve doğa dostlarının katkısıyla ulaştık. Bu yıl Mayıs ayında düzenleyeceğimiz geleneksel “ODTÜ Ağaç Dikme Şenliği”nde 300.000’inci ağacımızı hep birlikte dikeceğiz. ODTÜ olarak, insana, doğaya ve demokrasiye sahip çıkmayı, verdiğimiz eğitim, yürüttüğümüz bilimsel araştırmalar, geliştirdiğimiz teknolojiler kadar önemli, gerekli gördük. İyi donanımlı ve aynı zamanda insanlara ve doğaya karşı sorumluluk taşıyan, etik değerlere sahip ve çoğulcu demokrasi ilkelerini içselleştirmiş “iyi vatandaş”ların yetiştirmeyi önemsedik. İnsan haklarını, temel özgürlükleri, laikliği, hukukun üstünlüğünü ve bilimin doğrularını titizlikle savunduk. Toplumun gelişmesine ve refahına uzun vadeli, kalıcı katkı sağlamak için bu sorumlulukların hepsine sahip çıkmak gerektiğini hiç unutmadık. Prof. Dr. Ahmet Acar / Rektör mında ODTÜ’den diploma alan 550’den fazla öğretim üyesi bugün ülkemizin birçok üniversitesinde görev yapıyor; halen 500 genç akademisyen de lisansüstü eğitimlerini üniversitemizde sürdürüyor. Üniversitelerimizin çok ihtiyacı olan nitelikli öğretim üyelerini yetiştirmenin yanı sıra, sanayi için araştırmacı kadroların yetişmesi için sürekli olarak yeni programlar geliştiriyoruz. “Sanayi için Araştırmacı Yetiştirme Programı (SAYP)” uygulamamız başarılı örneklerden sadece birisi. İlk kez ODTÜ’nün başlattığı “Sanayi Tezi (San-Tez)” programı, diğer üniversitelerin de sanayi işbirliği için kullandığı bir modele dönüştü. Türkiye ve KKTC hükümetlerinin talebiyle, 2005 yılında eğitim-öğretime başlayan “ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu” ile yurt dışında kampus kuran ilk Türk üniversitesi olduk. Geçtiğimiz yıl, Türkiye’nin en kapsamlı disiplinlerarası üniversite araştırma merkez binası olan “ODTÜ Araştırma Parkı”nın inşaatı başladı. Ankara’yı ve Türkiye’yi bilişim ve telekomünikasyon alanında bir küresel Ar-Ge odağı haline getirmeyi hedefleyen “ODTÜ Teknokent Bilişim İnovasyon Merke- zi”nin de yapımı sürüyor. ODTÜ olarak eğitim, araştırma ve uygulama alanında süren başarılarımız, uluslararası platformlarda da artan düzeyde tanınırlık ve saygınlık getirdi. Birçok uluslararası sıralamada, dünyanın “en iyi” üniversiteleri arasına girerek ülkemizi de başarıyla temsil ediyoruz. Mezunlarımızın gurur duyduğu bir üniversite olmayı sürdürme hedefiyle çalışırken, mezunlarımızla da büyük gurur duyuyoruz. ODTÜ’nün bugünkü başarı düzeyine ve saygınlığa ulaşmasındaki en büyük paylardan birisi hiç kuşkusuz siz değerli mezunlarımızın. Dünyanın her bölgesinde çalıştığınız kurum ve kuruluşlarda örnek başarılara ulaşmış ve ülkemizin büyük çağdaşlaşma projelerinde öncü roller üstlenmiş insanlar olarak, ODTÜ’nün 60 yıldır artan saygınlığındaki büyük katkınızdan dolayı gurur duymak en doğal hakkınız. Üniversitemiz, ülkemizde eğitimin, bilimin ve teknolojinin gelişmesi için çalışırken; toplumun “dün”üne, “bugün”üne ve “yarın”ına karşı diğer temel sorumluluklarını da hiç unutmadı. “Önce insan” dedik, doğaya da sahip çıktık. ODTÜ’lüler olarak yoktan var ettiğimiz “ODTÜ Ormanı” ve doğal yapı- ODTÜ, hiç kuşkusuz, kendisiyle özdeşleşen bu temel ilke ve değerlerden gelecekte de ödün vermeden, bilime ve topluma daha fazla katkı sağlamak için var gücüyle çalışmaya devam edecektir. Üniversitemiz, önümüzdeki on yıllarda da eğitim, bilimsel araştırma ve bilgi transferi alanlarında getireceği yenilikler ve yapacağı atılımlarla toplumun kalkınmasında ve refahında yüklendiği görevleri başarıyla sürdürecektir. Üniversitemizin 60. akademik yılını başlattığımız 2015 yılında “ODTÜ Mezunlar Derneği”nin 50. kuruluş yıldönümünü kutladık. ODTÜ, bugün Türkiye’nin en çok ilinde mezun derneği olan üniversite ayrıcalığını taşıyor. Mezunlarımızın, yurt içinde 19 dernek ve temsilcilik bünyesinde kendi aralarında sağladığı dayanışma ve Üniversitemize yönelik destek bize mutluluk ve güven veriyor. Yurt dışında ise bir Mezun Derneği ve 21 temsilcilik bu dayanışmaya katkı sağlıyor. Mezun Derneklerimizin oluşturduğu “ODTÜ Mezunlar Konseyi”nin her yıl farklı illerde gerçekleştirdiği toplantılarda birkaç kez bir araya geliyoruz. İstanbul ODTÜ Mezunları Derneği’mizin, son dönemde yelpazesi genişleyen projeleri ve gelişen kurumsallığı ile daha da etkili olduğunu memnuniyetle görüyoruz. Yaşamlarını İstanbul’da sürdüren mezunlarımızı ODTÜ bayrağı altında bir araya getiren ve üniversitemizle mezunlarımız arasında bir köprü oluşturan ODTÜMİST, bu çok önemli görevlerini başarıyla sürdürüyor. Mezunlarımızın ODTÜMİST aracılığıyla verdiği burslar, maddi koşulları yetersiz olan öğrencilerimizin öğrenimlerini başarıyla tamamlayarak geleceği yakalamasına olanak sağlıyor. ODTÜ mezunlarının ODTÜ öğrencilerine bu şekilde sahip çıkması, manevi açıdan da, öğrencilerimiz ve Üniversitemiz için özel bir değer taşıyor. Daha çok sayıda mezunumuzun ODTÜMİST etkinliklerine katıldığını ve burs desteği verdiğini görmekten büyük mutluluk duyacağız. “ODTÜ 60. Yıl” etkinlikleri hakkında sizleri bilgilendirmek ve bu süreçte sizlerle sürekli iletişim sağlamak için http://60yil.odtu.edu. tr web sitesini oluşturduk. Bu site üzerinden sorularınızı, önerilerinizi, anılarınızı ve fotoğraflarınızı bize ulaştırabilecek, 60. yılımızı beraber kutlamak için ODTÜ akademik-idari birimlerinin, mezun derneklerimizin, öğrenci topluluklarımızın ve vakıf kuruluşlarımızın düzenleyeceği etkinliklerden haberdar olabileceksiniz. “ODTÜ 60. Yıl” etkinliklerinde hep birlikte olmak üzere, sevgi ve saygılarımla, 9 60. YIL 60. YIL ODTÜ mezunları Londra’da buluştu İngiltere’de yaşayan ODTÜ mezunları, 60. kuruluş yıl dönümünü etkinlikleri kapsamında Londra’da düzenlenen toplantıda bir araya geldiler. ODTÜ Birleşik Krallık Mezunları Derneği tarafından Londra’nın finans merkezi Canary Wharf’ta düzenlenen toplantıya, KKTC’nin Londra Temsilcisi, Büyükelçi Oya Tuncalı, Türkiye’nin Londra Büyükelçiliği Ekonomi Müşaviri Çiğdem Koğar, ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar, Birleşik Krallık yerleşik ODTÜ mezunları ve eğitim camiasının üyeleri ile çeşitli derneklerin temsilcileri katıldı. Türkiye ve yurtdışındaki ODTÜ mezunları dernekleri tarafından düzenlenen ve özellikle ODTÜ’nün 60. yılı kapsamında gerçekleştirilen toplantılarda, ODTÜ burs fonuna destek sağlanarak, birçok öğrenciye yardımcı olmak amaçlanıyor. Müzik dinletisinin yapıldığı etkinlikte ayrıca burs fonuna katkı sağlanması çerçevesinde ODTÜ armalı şapka, tişört, kupa, anahtarlık ve kırtasiye eşyaları satışa sunuldu. ODTÜ mezunları Malezya’da buluştu Aysu Dağlı ODTÜ mezunları olarak Malezya’da buluştuk. Türk yemekleri eşliğinde ODTÜ’nün 60. yılını kutladık. Kuala Lumpur’da yaşayan ve buluşma tarihinde uygun olan mezunlarımızla bir araya geldik. 10 kişinin katılım gösterdiği buluşmada çok güzel vakit geçirdik. Anılarımızı paylaştık ve güzel günlerimizi andık. ODTÜ gibi köklü bir okuldan mezun olmanın önemini bir kez daha anladık. Malezya’da yaşayan mezunlar olarak hepimiz ODTÜ’yü özlemle andık. Malezyadan herkese sevgilerimizi iletiyoruz! 10 ODTÜ Anılarım 1977-1979 Döneminin Rektörü Prof. Dr. Nuri Saryal’ın ODTÜ anıları... Nezih Yaşar (IE’82) Eski rektörlerimizden Prof. Dr. Nuri Saryal 2014 yılında yayımladığı kitabında ODTÜ anılarını anlatmış. Bu anılar ülkemizde bir bilim insanının çok yabancı olduğu konularla karşı karşıya bırakıldığının iyi bir örneğini veriyor. Sen Robert Kolej Mühendislik okulunu şeref öğrencisi olarak bitir, makina mühendisliği; Purdue Üniversitesi’nden yüksek lisans, Berlin Teknik Üniversitesi’nden Doktor Mühendis diplomalarını al; “ısıl gerilimlerin elektrik analojisiyle tespiti” konusunda tezler hazırla, kitaplar yayımla; sonra bir üniversitenin kapatılmış olmasıyla ve açılması için uğraşırken katlandıklarını bir tart... dönem ve özellikle ODTÜ’nün 9 ay gibi uzun bir süre kapalı kaldığı ve güçlükle eski canlılığına kavuşturulduğu süreçtir.” Çok uzun bir dönem Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde öğretim üyeliği ve yöneticilik yapmış olan Nuri Saryal’ın kitabındaki ilginç başlıklardan biri: “ODTÜ’nün En Sancılı Dönemi: Hasan Tan’ın Rektör olması”dır. Nuri Saryal ODTÜ’nün kapatılması girişimlerinden biri olarak gördüğü bu dönemle ilgili olarak şunları yazar: O dönemde işçi kategorisinde ODTÜ’ye doldurulan faşist kadroların yaptıklarını kendi yaşadıklarıyla örnekliyor. ODTÜ’nün yeniden öğretime açılması için verilen mücadele sırasında, çocukları üzerinden aldığı tehditlerden tutun, mütevelli heyetindekiler dahil evlere atılan bombalara kadar baskı ve şiddetin çeşitli biçimleriyle karşılaştıklarını anlatıyor. “Hayatımın otuz sekiz yılını geçirdiğim ve bilimsel çalışmalarımla ilgimin devam ettiği Orta Doğu Teknik Üniversitesi 5. yılını aştığı bu dönemde, geçmişi düşündüğümde acı-tatlı, üzücü-sevindirici pek çok olayı hatırlıyorum: Türkiye’nin aydın geleceğini hazırlayan, güçlü bir ekonomiye ve uluslararası saygın bir konuma ulaşmasını sağlayacak kadroları yetiştiren bu bilim yuvası, bazı çevreleri rahatsız etmiş olacak ki geçmişte, basın yoluyla kasten ve gerçek dışı haberlerle ‘komünist yuvası’ olmakla itham edilmişti. Bu çevreler, Türkiye ekonomisine GAP projesinin birkaç katı güç kazandırmakta olan Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ni susturmak, bilimsel düzeyini düşürerek sadece Türkçe bilen, teknisyen ve kalfa yetiştiren bir ‘okul’ haline getirmek istemişler ve bu yönde birkaç kez harekete geçmişlerdir. Bunlar arasında en kritik ve sancılı olanı, 1976-1979 yılları arasındaki Hasan Tan’ın rektör olarak atandığı dönemi anlatan çok kişinin öyküsünü çeşitli biçimlerde yanlı bulabilirsiniz. Fakat o dönemde ODTÜ’ye yapılmak istenenleri daha iyi anlayabilmek için Nuri Saryal’ın yazdıklarından çok önemli çıkarımlar yapmak mümkün. Nuri Saryal’ın rektörlük döneminin anıları üniversitenin Hasan Tan döneminde uğradığı kayıpların giderilmesi için gösterilen yoğun çabaları da kapsıyor. Sonrasında Türkiye’deki üniversite sisteminin YÖK ile uğradığı değişim dönemindeki ilginç kulis bilgilerini de öğrendiğimiz anı kitabında İhsan Doğramacı’nın da anılmadan geçilmesi beklenmezdi. Nuri Saryal, İhsan Doğramacı’nın iyi bulduğu yanlarını anlatmaya özel bir çaba harcamış görünüyor. Fakat YÖK döneminde reddettiği YÖK Başkan yardımcılığı ve ODTÜ Rektörlüğü ile ilgili tekliflerin arka planındaki “ODTÜ’den uzaklaştırılması gerekenler” listesi, yaşanılan dönemin sorunlarından bazıları için de ipuçları veriyor. Nuri Saryal’ın kitabında dönemin çeşitli özellikleri hakkında çok fazla ipucu var. Bunlardan biri de Türkiye’de savunma sanayisinin bugün bulunduğu durumunu göz önüne aldığımızda Nuri Saryal’ın kitabında önemli bir yer ayırdığı ORDOT Projesi belki de ciddi bir çalışmaya bağlı olarak filmi de çekilebilecek bir çalışmaymış gibi duruyor. ODTÜ’nün aşması gereken çok sorunlu bir döneminde görev yapan eski rektörümüz Prof. Dr. Nuri Saryal’ın yıllar öncesinin öyküleri içinde çok sayıda başlangıç noktasını da bulundurmuş görünüyor. Başka nereden edinilir bilmiyorum ama İstanbul ODTÜ Mezunları Derneği’nden sağlanabilen kitabın gelirinin Burs Havuzuna aktarıldığını biliyorum. İyi okumalar... 11 60. YIL 60. YIL Araştırma, ODTÜ’nün ağırlıklı bir yönü olarak gelişiyor Bir üniversitenin araştırma-geliştirme yoğunluğu belirlenirken, yürütülen ar-ge projelerinin sayısı-bütçesi, üniversite bütçesi içindeki payı, lisansüstü öğrenci sayısı, araştırma çıktıları (yayınlar, patentler vb.) ve çıktıların “etkisi” (atıflar, sosyo-ekonomik etkiler vb.) göz önünde bulundurulmaktadır. Prof. Dr. İrem Dikmen Toker Rektör Danışmanı Araştırmalar Koordinatörü ODTÜ Araştırmalar Koordinatörlüğü; 1994 yılında üiversitenin araştırma potansiyelini tanıtmak, konularında uzman olan akademik personel ve birimlerin, araştırma merkez ve laboratuvarlarının sanayi ile ilişkilerini güçlendirmek, üniversitede yürütülen ulusal ve uluslararası destekli araştırmaları koordine etmek için kuruldu. da, Türkiye’de en fazla sayıda projeyi ODTÜ yürütmüş ve 700’den fazla uluslararası kuruluşla işbirliği yapmıştır. Herhangi bir zamanda ODTÜ’de yürütülmekte olan ulusal ve uluslararası destekli projelerin sayısı yaklaşık 500’dür. ODTÜ 60. kuruluş yılını kutluyor. Bilimsel yaklaşım, evrensel etik değerler, akademik özgürlük ve katılımcı yönetim ilkeleri üzerine kurulmuş olan yapısı ile ODTÜ, öğrencileri, çalışanları, mezunları ve ODTÜ dostları ile birlikte, ODTÜ Manifestosunda da vugulandığı üzere “tüm dünyayı değiştirebileceğine inanıyor”. Dünyayı değiştirme vizyonu ODTÜ’yü tanımayan çoğu kişi için oldukça iddialı bir söylem olarak görülebilir, ancak bu söylem ODTÜ’nün gücünü akıl ve bilimden aldığını ve bu güçle yarattığı toplumsal etkiyi bilenler için şaşırtıcı değildir. ODTÜ etkisinin en önemli bileşenlerinden biri ise yürütülen araştırma-geliştirme faaliyetleri ve bunların çıktılardır. Bu yazıda, 60. yılında ODTÜ’nün araştırma gündemini aktarmaya çalışacağım. 60. kuruluş yılında ODTÜ bir “araştırma üniversitesidir”. Araştırma üniversiteleri, bilimin gelişmesinde önemli rolü olan araştırma çıktıları ile birlikte, eğitim-öğretimden bilgi transferi faaliyetlerine, kamu ve sanayi ile işbirliğinden uluslararası işbirliklerine kadar yansıyan araştırma 12 ▪ Nitelikli mezunları ve ar-ge ortaklıkları sayesinde uluslararası düzeyde tanınırlık kazanmış ve dünyanın ilk 100 üniversitesi arasına girmeyi başarmış (Times Higher Education Sıralaması) bir üniversitedir. ▪ Prof. Dr. İrem Dikmen Toker önceliğine ve kültürüne sahip üniversiteler olarak tanımlanmaktadır (Hefei Statement, 2013) . Araştırma üniversitesi, eğitim-öğretim ve diğer faaliyetlere önem vermeyen, bunların ikinci planda kaldığı bir üniversite anlamına gelmemektedir. Tam tersine, bu durum yapılan araştırmaların bulguları ile eğitim programlarının zenginleştiğine, sürekli gelişen bilgi birikiminin öğrencilere ve diğer paydaşlara aktarıldığına işaret eder. Araştırma üniversiteleri, ulusal düzeydeki etkilerinin yanısıra, uluslararası araştırma alanına da katkıda bulunan ve bu düzeyde tanınan üniversitelerdir. Bir üniversitenin araştırma-geliştirme yoğunluğu belirlenirken, yürütülen ar-ge projelerinin sayısı-bütçesi, üniversite bütçesi içindeki payı, lisansüstü öğrenci sayısı, araştırma çıktıları (yayınlar, patentler vb.) ve çıktıların “etkisi” (atıflar, sosyo-ekonomik etkiler vb.) göz önünde bulundurulmaktadır. 2016 yılı itibariyle ODTÜ, Yürüttüğü araştırma-geliştirme faaliyetleri ile yıllık bütçesinin %3035’ini rekabetçi ulusal ve uluslararası araştırma fonlarından sağlamaktadır. Avrupa Birliği Çerçeve Programların- ▪ ODTÜ’nün önemli farklarından biri araştırmada yeterli genişliğe ve derinliğe sahip olmasıdır. Artık dünyada araştırmacılar dünyanın öncelikli sorunlarına çözüm bulmak için birlikte çalışıyor. Enerji, sürdürülebilirlik, sağlık, afetler ve benzeri konularda, mühendislik, temel bilimler, tasarım, sosyal ve beşeri bilimlerden araştırmacılar birlikte çalışıp çok disiplinli çalışmalar yaparak “etkisi yüksek” araştırma çıktılarına ulaşabiliyorlar. ODTÜ’deki disiplinlerarası çeşitlilik araştırma-geliştirme faaliyetlerini güçlendiriyor, araştırma çıktılarımızın niteliğini artırıyor (yayınlar, atıflar vb.). Özellikle, araştırma önceliği olan 1 enerji, biyomedikal, elektronik-MEMS, havacılık ve uzay alanlarında büyük ölçekli çok disiplinli projeler yürütülüyor. ▪ Araştırma üniversitelerinin ayırt edici özelliklerinden biri de nitelikli doktora programlarıdır. ODTÜ’de toplam öğrenci sayısının %30’undan fazlası yüksek lisans ve doktora öğrencisidir. Her yıl yaklaşık 250+ doktora mezunu verilmektedir. Ayrıca, araştırmacı yetiştirme programları ile kamu-sanayide çalışmakta olan ve aynı zamanda ODTÜ’de lisansüstü eğitim alan kişiler lisansüstü programlar aracılığıyla “araştırmacı” olarak yetiştiriliyor. 2016 yılı itibariyle ODTÜ’de yürütülen “Savunma Sanayi için Araştırmacı Yetiştirme Programında” 50’den fazla araştırmacı bulunmaktadır. ODTÜ, modelini kendisinin geliştirdiği “Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı” kapsamında Türkiye’deki gelişmekte olan üniversiteler için son 10 yılda 500’den fazla öğretim üyesi yetiştirdi, önümüzdeki yıllarda ÖYP mezunlarının sayısı 1000’e ulaşacak. ▪ Yoğun araştırma faaliyetleri sonucunda, ODTÜ’de “araştırma-ağırlıklı lisans eğitimi” sunulmaktadır. Lisans eğiti- http://www.leru.org/files/news/Hefei_statement.pdf minde kazandıkları araştırma becerileri ve hevesi ile, lisans mezunlarından %40’ından fazlası lisansüstü eğitime devam etmektedir. ▪ Ülkemizde üniversitelerin başarısı, ar-ge faaliyetlerinin yoğunluğu, sanayi ile işbirliği düzeyi ve ar-ge çıktılarının ticarileşme oranı esas alınarak, her yıl Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından ilan edilen “Girişimci ve Yenilikçi Üniversite” endeksi ile ölçülüyor. ODTÜ bu endekse göre her yıl en üst sıralardadır. Türkiye’nin ilk ve en başarılı teknoparkı ODTÜ Teknokent’dir. Teknopark şirketleri ile birlikte çalışma imkanı üniversitemizdeki araştırmaları güçlendirmektedir. Üniversitemizdeki ar-ge faaliyetlerinin önemli bir kısmı, farklı fakültelerden öğretim üyelerinin biraraya gelerek, dış paydaşlar ile birlikte büyük ölçekli araştırma-geliştirme projeleri yürüttüğü “Uygulama ve Araştırma Merkezlerinde” gerçekleştirilmektedir. 2016 yılı itibariyle Rektörlüğe bağlı olarak çalışan 27 araştırma merkezi bulunmaktadır. Bu araştırma merkezlerinin gündeminde olan çalışmaların yalnızca bir kısmını özetlemeye çalıştım, bu merkezlerin 13 60. YIL mezunlarımız arasında bilinirliğini ölçmek için de yazının sonunda küçük bir “bunları biliyor musunuz” bölümü hazırladım. “Araştırma ve ODTÜ deyince öne çıkanlar” başlıklı bölümde “Biliyor musunuz?” diye biten soruların cevaplarının hepsinin “Evet” olmasını umuyorum. Araştırma merkezlerinde yapılanlar üniversitede yürütülen çalışmaların yalnızca bir kısmını oluşturuyor. Akademik birimlerde (fakülte ve enstitüler) yapılan çok çeşitli araştırmaları birkaç satırda özetleyebilmek çok zor. Üniversitemizde robotikten, kadın çalışmalarına, havacılık ve uzay çalışmalarından, kanser araştırmalarına, deniz bilimlerinden, enformatiğe kadar pek çok alanda araştırmalar yürütülüyor. Ar-ge faaliyetlerinin koordinasyonunu sağlamak üzere kurulmuş olan, Araştırmalar Koordinatörlüğü, Proje Destek Ofisi ve Bilgi Transfer Ofisi gibi idari birimlerimizde 30’dan fazla uzman çalışıyor. ODTÜ’de yapılan çalışmaları duyurmak, altyapıları tanıtmak ve yeni ar-ge insiyatifleri başlatmak bu birimlerin görevlerinden bazıları. ODTÜ ile ortak ar-ge projeleri gerçekleştirmek ve/veya hizmet almak isteyen, ODTÜ’de ar-ge faaliyetlerinin daha da geliştirilmesi için önerileri olan mezunlarımızı Araştırmalar Koordinatörlüğü’ne davet ediyoruz. Bilimin gücüne ve bu güçle dünyayı hep birlikte değiştirebileceğimize inanan ODTÜ ailesinin 60. Yılı kutlu olsun. 14 60. YIL Araştırma ve ODTÜ deyince öne çıkanlar □ Biyomalzeme ve Doku Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi (BİOMATEN), ülkemizin ihtiyaç duyduğu medikal malzemeleri geliştiren, analiz ve karakterizasyonunu yapan, prototiplerini üreten bir mükemmeliyet merkezidir. BIOMATEN’in hastaya özel biyobozunur/bozunmaz implantlar, hızlı prototipleme yöntemi ile kemik dolgu maddesi, kemik plakası ve çimentosu, ilaç salım sistemleri, yara örtüsü geliştirdiğini, ilaç geliştirme ve yumuşak doku analizi çalışmaları yürüttüğünü biliyor musunuz? □Güneş Enerjisi Araştırma ve Uygulama Merkezi (GÜNAM) laboratuvarların- da, kristal silisyum teknolojisinden, ince film teknolojileri, organik hücre teknolojileri ve henüz Ar-Ge aşamasında olan yeni nesil güneş hücresi teknolojileri ve odaklanmış ısıl enerji teknolojisine kadar birçok farklı alanda çalışmalar sürdürülmektedir. Türkiye’nin endüstriyel boyutta ilk yerli güneş hücresi ve paneli GÜNAM araştırmacıları tarafından geliştirilmiştir. GÜNAM’ın Milli Güneş Enerjisi Santrali Geliştirilmesi (MİLGES) projesinde hücre teknolojisini geliştirdiğini ve proje sonunda Urfa Ceylanpınar’da 10 MW gücünde bir enerji santralinin kurulacağını biliyor musunuz? □2008 yılında uluslararası bir mükemmeliyet merkezi olarak kurulmuş olan Mikro-Elektro-Mekanik Sistemler Merkezi’nde (MEMS) gece görüş dedektörleri, dönü ve ivme ölçerler, RF MEMS, MEMS tabanlı enerji üreteçleri, biyomedikal uygulamalara yönelik mikrosistemler gibi geniş bir yelpazede ileri teknolojiye dayanan ürün prototipleri geliştirilmektedir. Bu projeler Kalkınma Bakanlığı, TÜBİTAK, Savunma Sanayi Müsteşarlığı, AB Çerçeve Programları, NATO vb kurumlarca desteklenmiş, Intel, ASELSAN ve ARÇELİK gibi ulusal ve uluslararası pek çok şirketle ortak projeler gerçekleştirilmiştir. Merkez araştırma faaliyetlerinden 14 patent tescil edildiğini, 2 start-up, 4 spin-off şirket kurulduğunu biliyor musunuz? □ODTÜ Tasarım Fabrikası’nda Avrupa ve ABD’deki benzer merkezlerle birlikte “design thinking-tasarım odaklı düşünce” alanında çalışmalar yapıldığını ve “Disiplinlerarası Tasarım Stüdyoları” düzenlenerek farklı disiplinlerden (mühendislik, mimarlık, temel bilimler, sosyal ve idari birimler) öğretim üyeleri ve öğrencilerin, kurumların/şirketlerin belirlediği sorunlara yenilikçi çözümler ürettiğini biliyor musunuz? □Türkiye’nin ilk “Hasarsız Çarpışma Test Laboratuvarı’nın”, BİLTİR Merkezi’ne bağlı olarak ODTÜ’de kurulduğunu biliyor musunuz? “Trafik Kazalarında Sıfır Ölüm” hedefine ulaşmak üzere taşıt güvenliği testleri ve ar-ge faaliyetleri gerçekleştiren BİLTİR’de “Akıllı Ulaşım Sistemleri” alanında projeler gerçekleştiriliyor ve ilk uygulamalar ODTÜ kampüsünde yapılıyor. □Bilim ve Teknoloji Politikaları Uygulama ve Araştırma Merke- zi’nde (TEKPOL) bilim ve teknolojinin sürdürülebilir ekonomik büyümedeki katkısını incelemeye yönelik araştırmalar yapılıyor. TEKPOL’ün bu alanda araştırma ve eğitim faaliyetlerini birlikte yürüten Türkiye’deki tek araştırma merkezi olduğunu ve Merkezin yürüttüğü “Bilim ve Teknoloji Politikası Çalışma- ları” lisansüstü programında, başta Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı olmak üzere kamu sektöründe ve özel sektörde çalışan çok sayıda uzmanın yetiştirildiğini biliyor musunuz? □ODTÜ Merkez Laboratuvarı (MERLAB), Devlet Planlama Teş- kilatı tarafından desteklenen ilk merkez laboratuvarı projesidir. Ülkemizde kurulan diğer merkez laboratuvarlara eğitim veren ve kamu-özel sektöre “Ar-Ge Eğitim ve Ölçme Merkezi” ve “Moleküler Biyoloji ve Biyoteknoloji Ar-Ge Merkezi” olarak hizmet sunan MERLAB 2013 yılında Türk Akreditasyon Kurumu tarafından akredite edilmiştir. MERLAB’dan, ODTÜ araştırmacıları ile birlikte, 70’den fazla üniversitenin faydalandığını, yılda 2000’den fazla başvurunun olduğu Ar-ge Eğitim ve Ölçme Merkezi’nden faydalananların yaklaşık %15’inin sanayi kuruluşları olduğunu biliyor musunuz? □Türkiye’nin rüzgar enerjisi konusunda ortaya koyduğu ulusal hedeflere ulaşabilmesini ve bu hedeflere ulaşırken teknolojik dışa bağımlılığı en aza indirmeyi amaçlayan ODTÜ RÜZGEM, Türkiye’de rüzgar enerjisi alanındaki ilk ve tek araştırma merkezidir. RÜZGEM’in en büyük altyapı yatırımlarından biri olan “Büyük Rüzgar Tüneli’nin” Türkiye’de ve Avrupa’da bulunan sayılı rüzgar tünellerinden biri olarak ODTÜ’de inşa edilmekte olduğunu ve enerji sektörünün yanı sıra havacılık ve inşaat sektörlerine hizmet verecek şekilde tasarlandığını biliyor musunuz? □Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (BİLTEMM) 2015 yılında kuruldu. BİLTEMM’in, ülkemizde STEM alanlarında yeni eğitim programlarının geliştirilmesi, eğitim kaynaklarına adil erişimin desteklenmesi ve nitelikli öğretmen yetiştirmeye katkı sağlanması için ilgili kamu kurumları ile ortak projeler gerçekleştirdiğini biliyor musunuz? 15 60. YIL 60. YIL Endüstri Mühendisliği Bölümü Teknolojik gelişmeyle verilerin görselleştirilmesinin kolaylaşması, karar vermede Endüstri Mühendisliği yöntemle- rinden yararlanmayı daha cazip kılarken, veri ölçeğinin ve karmaşıklığının artması, kantitatif analizi zorlaştırmaktadır. Bu ihtiyaçların yansımalarının eğitimde çeşitli yeniliklere yol açması beklenmelidir Prof. Dr. Murat Köksalan (IE’79) ODTÜ Endüstri Mühendisliği Bölümü 1969 yılında Türkiye’nin ilk Endüstri Mühendisliği bölümü olarak kuruldu. Müfredatta kuruluş yıllarından sonra yöneylem araştırması ve üretim yönetimi konularının ağırlığı hızlı bir şekilde arttı. Müfredat zaman içinde belirli aralıklarla değişikliklere uğradı. 1998 ve 2004’te iki kapsamlı değişiklik yapıldı. 1998 yılında yapılan değişikliklerle program daha esnek bir yapıya kavuşturuldu. Çok sayıda seçmeli ders sunularak öğrencilerin ilgi duydukları alanlarda uzmanlaşmasına olanak sağlandı. Sistem Tasarımı dersinde dört-beş kişilik öğrenci grupları iki öğretim üyesinin ve ilgili organizasyonun çalışanlarının danışmanlığında gerçek problemlerle ilgilenmeye başladılar. 1998-2001 yılları arasında bölüm ABET akreditasyon değerlendirmesinden geçti. Bu süreçte programın toplam kredi yükü azaltılıp ABET’le uyumlu hale getirildi. 2004 değişikliği ile öğrencilerin temel endüstri mühendisliği derslerine daha erken başlaması, kantitatif analiz ve model kurma içeriğinin artması sağlandı. Bölüme özgü bir Sistem Düşüncesi dersi geliştirilip zorunlu derslere eklendi. Sistem Tasarımı dersi iki döneme uzatıldı ve projelerin içeriği daha zenginleşti. Her yıl imalat, sağlık, belediyeler, bankalar, enerji, ulaşım, telekomünikasyon gibi çok çeşitli alanlarda projeler yapılmaktadır. Öğrencilerimiz bu projelerle ulusal ve uluslararası yarışmalarda çok sayıda ödül almaktadır. Bu değişikliklerle programımız kendine özgü ve yenilikçi bir karakter kazandı. En son 2015 yılında yapılan değişikliklerle programın esnekliği daha da artırıldı, öğrencilerin değişim programları ile yurt dışına gittiklerinde mezuniyetlerinin gecikmemesi için önlemler alındı. Dünyadaki değişikliklere paralel olarak Endüstri Mühendisliği’nin konuları da zenginleşmekte, her türlü örgütlü insan etkinliğinde, karmaşık karar verme problemi ilgi alanına girmektedir. Yıllar içinde, üretim sistemlerine ek olarak servis sistemleri ve geniş ölçekli tedarik zincirleri önem kazandı. Müfredatımız, bu konuları zorunlu derslerde işlemenin yanısıra Sürdürülebilirlik, Yalın Üretim, Veri Madenciliği, Güvenilirlik ve Bakım, Sağlık Sistemlerinde Karar Verme, Fiyatlandırma ve Gelir Yönetimi, İnsani Yardım Lojistiği, Kapalı Devre Tedarik Zincirleri, Finansal Optimizasyon, Davranışsal Karar Analizi gibi yeni seçmeli dersler açılarak zenginleştirildi. ODTÜ Endüstri Mühendisliği Bölümü lisans derecesine ek olarak, Endüstri Mühendisliği ve Yöneylem Araştırması tezli yüksek lisans ve doktora dereceleri ile Endüstri Mühendisliği lisans derecesi olmayanlar için bir Mühendislik Yönetimi tezsiz yüksek lisans derecesi vermektedir. Kuruluşundan bu yana toplam 3500 civarında lisans, 1200 civarında yüksek lisans ve 53 doktora diploması vermiştir. Yakın geçmişte yılda yaklaşık 100 lisans, 70 yüksek lisans ve 3 doktora öğrencisi mezun olmaktadır. Hem öğrencilemizin çok nitelikli olması, hem de Endüstri Mühendisliği Bölümünün ve ODTÜ’nün sunduğu zengin olanaklar sonucunda iyi bir eğitim alan mezunlarımız her sektörde rağbet görmekte, başarılı olmakta- 16 dır. Bu husus ABET akreditasyon değerlendiricilerinin raporlarında da belirtilmektedir. Öğrencilerimizin bir kısmı henüz eğitimlerini tamamlamadan yarı zamanlı çalışmaya başlamakta, birçoğu mezun olmadan Sistem Tasarımı projesi yaptıkları firmalardan ve diğer firmalardan cazip iş teklifleri almaktadır. Lisans ve yüksek lisans mezunlarımızdan birçoğu her yıl Avrupa ve Kuzey Amerika’daki seçkin üniversitelerden doktora bursu almakta ve doktora sonrasında da dünyanın seçkin üniversitelerinde veya araştırma kuruluşlarında görev yapmaktadır. Doktora mezunlarımızın çoğu Türkiye, Avrupa ve Kuzey Amerika’daki üniversitelerde öğretim üyesi olarak çalışmakta, bir kısmı ise çeşitli ulusal ve uluslararası kuruluşlarda görev yapmaktadır. Yüksek lisans ve doktora mezunlarımızın araştırma sonuçları alanımızın seçkin dergilerinde yayımlanmaktadır. Mezunlarımız imalat ve servis sektörlerinde mühendislikten en üst düzey yönetici seviyesine kadar her kademede çalışmakta, klasik endüstri mühendisliği konularının yanısıra gelişmekte olan konularda da önemli katkılar yapmaktadır. Bunların da ötesinde, mezunlarımız, sistemlerin bütününü göz önünde tutan yaklaşımları ile birçok firmanın kurumsal kültüründeki değişime katkı sağlamıştır. Öğretim üyeliği yapan ve araştırma kurumlarında çalışan mezunlarımız, mesleğimizin gelişmesine katkıda bulunmaktadır. Bölümümüz kuruluşundan beri uygulamalı araştırmaları çok önemsemiştir. 1970-90 yılları arasında Sistem Bilimleri Araştırma Enstitüsü (SİBAREN) aracılığı ile atık yönetimi, finansal planlama, kalite yönetimi gibi çeşitli konularda çok sayıda büyük ölçekli disiplinler arası araştırma projesi yürütmüştür. Modelleme ve simülasyon teknolojilerinin savunma alanındaki uygulamaları konusunda ileri seviyede araştırmalar yapmak ve projeler geliştirmek üzere Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ile ortak olarak kurulan TSK Modelleme ve Simülasyon (MODSIM) merkezinin kuruluş aşamasından itibaren çalışmalarına önemli katkılar sağlamıştır. ASELSAN, ROKETSAN gibi kuruluşlarla 2005 yılından beri savunma sistemleri tasarımı ve ürün geliştirme projeleri yürütülmektedir. Öğretim üyelerimiz ODTÜ BİLTİR merkezi aracılığıyla otomotiv sektöründe çizelgeleme, hat dengeleme ve ürün tasarım ve geliştirme konularında projeler yürütmüş, Petrol Araştırma Merkezi (PAL)’de Türkiye’nin doğalgaz talep tahmini projesine katkı sağlamıştır. Bunların yanısıra, öğretim üyelerimiz ve araştırma görevlilerimiz çeşitli kuruluşlara çok sayıda uygulamalı araştırma projesi yapmış ve çok sayıda bilimsel araştırma projesi gerçekleştirmiştir. Mezunlarımızı, düzenli olarak kendileriyle ve işverenleriyle anketler yaparak, odak grubu çalışmalarıyla, endüstriyel danışma kurulumuzla yaptığımız görüşmeler, katıldığımız konferanslar, projeler, tanıtım fuarları ve sosyal medya gibi çeşitli yollarla izliyoruz. Bunların sonuçlarına göre mezunlarımız imalat, savunma, bilişim, danışmanlık, eğitim, ulaştırma, telekomünikasyon ve kamu gibi çeşitli alanlarda mühendis, uzman, birim yöneticisi, üst düzey yönetici ve danışman gibi roller üstlenmektedir. Çalıştıkları kuruluşlarda eleştirel bakışa sahip, sistem düşüncesi ve yaklaşımını anlayan ve uygulayan, sistem tasarımı ve problem çözümünde etkili ve liderlik sağlayabilen, gelişmeye açık, iletişimi güçlü profesyoneller olarak görülmektedirler. Mezunlarımız yurt içinde ve dışında endüstrinin çeşitli kollarındaki kuruluşlarda çeşitli pozisyonlarda, seçkin üniversitelerde lisansüstü öğrenci ve öğretim üyesi olarak öncelikle tercih edilmektedir. İş hayatlarında üstlendikleri görevleri başarı ile yerine getiren, kurumlarına katma değer sağlayan, çevre ve toplum sorunlarına duyarlı, sosyal sorumluluk sahibi bireyler olarak takdir edilmektedirler. Endüstri Mühendisliği eğitiminde başlangıçtan bugüne önemli bir yer tutan eleştirel akıl, kantitatif analiz ve Yöneylem Araştırması’nın üç ilkesi; bilimsel yaklaşım, disiplinlerarası çalışma ve sistem düşüncesinin öneminin önümüzdeki süreçte artarak devam edeceğini söyleyebiliriz. Ancak, değişmekte olan koşullara koşut olarak Endüstri Mühendisliği eğitiminde önemli değişikliklere ihtiyaç duyulacağını öngörüyoruz. Otomasyon, robotik ve dijital alanlardaki gelişmelerden etkilenen tüm sektörlerde karar destek sistemlerinin geliştirilmesi, özellikle imalat sistemleri gibi gittikçe karmaşıklaşan sistemlerin otomasyonunun gerçek zamanlı yönetilmesi ihtiyacı artacaktır. Teknolojik gelişmeyle verilerin görselleştirilmesinin kolaylaşması, karar vermede Endüstri Mühendisliği yöntemlerinden yararlanmayı daha cazip kılarken, veri ölçeğinin ve karmaşıklığının artması, kantitatif analizi zorlaştırmaktadır. Bu ihtiyaçların yansımalarının eğitimde çeşitli yeniliklere yol açması beklenmelidir. Mezunlarımızın niteliği ve aldığı eğitim onlara, karmaşık problemlere sistem yaklaşımı ve disiplinlerarası çalışmalar vasıtasıyla katkı sunabilecekleri birikimi sağlamaktadır. Artan kentsel nüfus ve sera gazı salınımına bağlı iklim değişikliği, enerji kaynaklarının planlaması ve yönetimi, okul öncesinden başlayarak tüm eğitimin planlanması, küresel, bölgesel ve kentsel insani lojistik sorunlarının çözümü, işçi sağlığı ve iş güvenliği gibi konulara bütüncül bir yaklaşımla çözümler getirilmesi gibi ülkemizin ve dünyanın önemli sorunları mezunlarımızın önünde zorlu bir görev ve sorumluluk olarak durmaktadır. 17 60. YIL 60. YIL Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü Amacımız mezunlarımızın, yerel ve küresel tasarım camiasının yaratıcı, öngörülü, sosyal ve çevresel farkındalığa sahip üyeleri olmalarıdır. 1963 yılında Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Parlar’ın talimatı ile Makine Mühendisliği Bölümü öğretim üyeleri Dr. Mustafa Doruk ve Prof. Ariel Taub, Metalurji Mühendisliği Bölümü’ nü kurma çalışmalarına başladılar. 1964 yılında çekirdek kadro tamamlandı (Mustafa Doruk, Tarık Oğurtanı, Alpay Ankara, Erdoğan Tekin). Prof. Dr. Gülay Hasdoğan (Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü) Prof. Dr. C. Hakan Gür (Metalurji Mühendisliği Bölüm Başkanı) Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’müzün topluma ve bilime katkıları iki ana alanda gruplanabilir. Birincisi Türkiye’de Endüstri Ürünleri Tasarımı eğitiminin ve mesleğinin temellerinin atılması için yürütülen çalışmalar, ikincisi ise özellikle üniversite-endüstri işbirliği projeleri ile mesleğin uygulama pratiklerinin endüstride yaygınlaştırılması. ABD kaynaklı bir gelişim programının görevlendirdiği tasarımcı David K. Munro’nun ODTÜ Mimarlık Fakültesinde 1969-72 yılları arasında açtığı Endüstriyel Tasarım dersleri Türkiye’de bu alanda verilen ilk derslerdi. Bu dersleri alan ve yüksek lisans tezlerini Munro’nun danışmanlığında yapan öğrencilerden ikisi Mehmet Asatekin ve Güner Mutaf daha sonra öğretim görevlisi oldukları Mimarlık Fakültesi’nde 1979 yılında Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümünü kurdular. 1972’de David K. Munro’nun düzenlediği “Endüstriyel Tasarım Dünyası” isimli sergi, bu alanda Türkiye’deki ilk sergiydi. ODTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü, kuruluş çalışmaları sırasında gerçekleştirdiği bu etkinliklerle Türkiye’de bir meslek ve disiplin olarak endüstriyel tasarımın tanıtılması ve işleyiş ilkelerinin oluşturulmasına önemli katkılar verdi. Bölümün ilk mezunları 1988 yılında Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşunu (ETMK) kurarak mesleği endüstriye tanıtan etkinlikler düzenlediler. ETMK, bugüne kadar devletin tasarım politikalarını yönlendiren, toplumda ve sanayide tasarım farkındalığını artırmaya yönelik etkinlikleri düzenleyen öncü örgüt oldu. ODTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü, 1994 yılında Türkiye’de bu alandaki ilk uluslararası akademik etkinlik olan “Tasarım, Endüstri ve Türkiye” başlıklı sempozyumu düzenledi. Sempozyum beraberinde ETMK’nın “Designer’s Odyssey” başlığı ile düzenlediği Türkiye’deki endüstriyel tasarım pratiğinin çıktılarını oluşturan ilk ürün tasarımı sergisi yer aldı. 18 ODTÜ Mütevelli Heyeti, 30 Haziran 1966’da Metalurji Mühendisliği Bölümü’ nün kurulması kararını verdi. Bölümün ilk sınıfı, Makine Mühendisliği Bölümü‘ nün 2. sınıfından gönüllü gelen 11 öğrenciden oluşturuldu. 1965-1973 arasında UNESCO ve CENTO programları ile gelen uzmanlar önemli katkılar yaptılar. Zamanın ODTÜ Rektörü Kemal Kurdaş’ın desteği ile öğretim üyesi ihtiyaçları belirlendi. Doktora tez çalışmalarını yurtdışında tamamlayanlar bölüme kazandırıldı (Muharrem Timuçin, Ekrem Selçuk). ODTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü kuruluşundan itibaren zorunlu yaz stajları, endüstri gezileri ve endüstriye yönelik eğitim projeleri ile eğitim müfredatının endüstri ile doğrudan bağlantı kurmasını sağladı. Bu doğrultuda, 2002 yılından itibaren bitirme projelerini düzenli olarak endüstri kuruluşlarının danışmanlığında yürüttü. Bugüne kadar 518 bitirme projesini 167 kuruluşla yürüten ODTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü her yıl bu projeleri ODTÜ ve Kültür ve Kongre Merkezinde sergileyerek kamuya açtı. Üniversite-endüstri işbirliği çerçevesinde yürütülen projeler Türkiye İnovasyon Haftası, tasarım haftaları gibi ulusal etkinliklerde düzenli olarak sergilenmekte, öğrencilerimiz bu projelerle Red-Dot, iF, Braun-Prize, G-Mark, A-Design Award gibi prestijli tasarım ödülleri almaktadır. Son yıllarda bölümümüz, sürdürülebilirlik için tasarım yaklaşımını eğitim anlayışına katmak için önemli adımlar atmıştır. Gerek endüstri, gerekse sivil toplum kuruluşları ile yürütülen projelerde, tasarım ve sürdürülebilirlik konularında toplumsal farkındalık geliştirmeye yönelik kullanıcı katılımı ile tasarım gibi yöntemler uygulanmakta, tasarımın öncelikle toplumun ve bireylerin bugüne kadar çözülmemiş gereksinimlerine cevap araması amaçlanmaktadır. Amacımız mezunlarımızın, yerel ve küresel tasarım camiasının yaratıcı, öngörülü, sosyal ve çevresel farkındalığa sahip üyeleri olmalarıdır. 1970’ lerde Ahmet Geveci, Necmi Bilir, Ergin Tiryakioğlu, Ertuğrul Atasoy, Salim Çıracı, Eti Uygur, Naci Sevinç, Turgay Ertürk, Haluk Atala, Tuğrul Müftüoğlu, İlhan Aksay, İbrahim Gündiler, Prof.Dr. Otto Hill; 1980’ lerde Hürman Eriç, Şakir Bor, Filiz Sarıoğlu, Macit Özenbaş, Yavuz Topkaya, Tayfur Öztürk, Rıza Gürbüz, İshak Karakaya; 1990 ’larda Cüneyt Taş (1993-2002), Vedat Akdeniz, Ali Kalkanlı, Abdullah Öztürk, Amdulla Mekhrabov, Bilgehan Ögel, Cevdet Kaynak, C. Hakan Gür, Kadri Aydınol; 2000’ lerde Caner Durucan, Arcan Dericioğlu, H. Emrah Ünalan; 2010’ lu yıllarda Y. Eren Kalay, Yener Kuru, Bilge İmer, Mert Efe ve Batur Ercan bölüm kadrosuna katıldılar. Şu anda Bölümümüzde 14 profesör, 2 doçent ve 3 yardımcı doçent, 24 araştırma görevlisi ve 8 Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı araştırma görevlisi mevcuttur. Başlangıçta makine ve imalat mühendisliği izlerini taşıyan lisans programına 1967 yılından itibaren üretim metalurjisi ve malzeme bilimi unsurları eklenmeye başlandı. 1970’ li yılların ikinci yarısından itibaren polimer matrisli kompozitler, seramik şekillendirme ve üretim teknolojileri bölümün araştırma alanı kapsamına girdi. 1990’ larda cam ve cam seramikler, kaynaklı imalat, tahribatsız muayene, modelleme alanlarında araştırmalar başlatıldı. 1995 yılında Bölümün adı “Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü” olarak değiştirildi. 1996 ‘da lisans programımız, ABET tarafından akredite edildi. 2000’ li yıllarda biyomalzemeler, manyetik ve optik malzemeler, intermetalikler, enerji depolama, ince filmler, nanomalzemeler ve elektronik malzemeler alanlarında çalışmalar başlatıldı. Bölümümüzün lisans programı mezun sayısı 2.928, yüksek lisans programı mezun sayısı 651, doktora programı mezun sayısı 78 ‘dir. Bölümümüz, üniversite giriş sınavında alanında en yüksek puanla öğrenci alan bölümdür. 2015 LYS sonucunda kayıt olan 72 öğrencinin MF-4 puanına göre sıralamadaki yerleri 7.680 ile 19.507 arasındadır. Ocak 2016 itibarı ile, hazırlık okulu hariç, 366 öğrenci lisans, 109 öğrenci yüksek lisans, 33 öğrenci doktora eğitimine devam etmektedir. Ülkemizdeki ilk ve dünyada az sayıda örneği bulunan lisans öğrencilerinin bilimsel araştırmaların yayınlandığı “MATTER” dergisi Bölümümüz tarafından Ocak 2014 tarihinden beri yayınlanmaktadır (http://matter.mete.metu.edu.tr ). Bölümümüzün 50. yılını, üniversitemizin 60. kuruluş yılı ile birlikte kutlamaktan kıvanç duyuyoruz. 29 Haziran 2016’da ODTÜ Kültür Kongre Merkezi’ nde meslek alanımızın 50 yıllık değerlendirmesi ve gelecek önerilerinin ele alınacağı bir sempozyum düzenlenecektir. Andaç, “Zaman Kapsülü” projesi ve video belgesel çalışmaları devam etmektedir. Eylül ayında İstanbul ‘da düzenlenecek 18. Uluslararası Metalurji ve Malzeme Kongresi’ nde 50. yıl özel oturumu planlanmaktadır. 50. yıl etkinlikleriyle ilgili duyurulara aşağıdaki adreslerden ulaşılabilir: https://www.facebook.com/metumetE http://www.mete.metu.edu.tr https://www.youtube.com/watch?v=oD2X2q3xfss 19 60. YIL 60. YIL Matematik Bölümü Geçmişten yarına idari ilimler Matematik Bölümü öğretim üyelerinin eğitime verdiği önemi 1975 ve sonrasında yayımladıkları 25’ten fazla kitapta da görmek mümkündür. Gerek araştırma gerek eğitim-öğretim bakımından özgün ve başarılı bir tanınırlığa sahip olan İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nin birçok değerli mezunu bulunuyor. Derleyen: Nezih Yaşar (IE’82) Üniversitemizin kuruluşunda diğer bölümlere servis amacı ile küçük bir birim olarak yer alan Matematik Bölümü, 1959 yılında Fen-Edebiyat Fakültesi’ne bağlı ayrı bir bölüm haline gelmiştir. Her dönemde iyi matematikçileri kadrosuna katma özeni göstermiş olan Matematik Bölümü Cahit Arf ve Masatoshi Gündüz İkeda’ya sitesinde özel bir bölüm açmıştır. Kendi tarihinin 1970’lerin sonuna kadar olan bölümünü Kuruluş Dönemi, 1990’ların başına kadar olan dönemi de gelişme dönemi olarak tanımlayan Matematik Bölümü 1990 sonrasında kurumsallaşmayı tamamladığını kabul etmektedir. Kuruluş ve Gelişme dönemlerinde Cahit Arf ve Masatoshi Gündüz İkeda’nın varlığından büyük güç sağlayan Matematik Bölümü’nde 1991’de lisans programı öğrencilerimizin de katılımı ile yeniden gözden geçirilmiş, zorunlu derslerin sayıları azaltılarak seçmeli ders sayısı arttırılmış, örneğin dördüncü sınıf dersleri tamamen seçmeli derslerden oluşan bir program haline getirilmiştir. Değişiklikle matematiğin değişik dalları arasında daha esnek sınırların oluşturulmasını ve öğrencilerin değişik alanlara yönelmesini sağlayacak zengin bir seçmeli ders listesinin sunulmuştur. Matematik Bölümü’nün üniversite yönetimine sunduğu Çift Anadal Programı Projesi ise üniversitede bir ilk olmuştur. Artık olgunluk döneminde olan ODTÜ Matematik Bölümü ulusal ve uluslararası ilişkiler içerisinde ülkemiz biliminde kurum olarak önemli roller üstlenmeye başlamıştır. Örneğin, ODTÜ Matematik Bölümü ulusal matematik sempozyumlarının düzenlenmesinde bu dönemde aktif bir rol almış ve o zamana kadar çeşitli üniversitelerde düzenlenen ulusal matematik sempozyumlarının Türk Matematik Derneği’nin ve bir bilim kurulunun denetiminde düzenlenen ilk ulusal matematik sempozyumu 1988 yılında ODTÜ’de düzenlenmiştir. Sovyetler Birliği’nin dağıldığı ortamda Azerbeycan Bilimler Aka- 20 Cahit Arf sadece dünya çapındaki bilimsel başarılarıyla değil, kritik dönemlerde dış müdahalelere karşı üniversitedeki bilim ortamının korunmasındaki öncü rolüyle, cesaret ve özverisiyle de bilinir. 1977’de ODTÜ’nün içine düşürüldüğü bunalım sırasında toparlayıcı tutumuyla Cahit Arf çok önemli bir görev üstlenmiştir. Can güvenliğinin ortadan kalktığı bir ortamda Cahit Arf kaba kuvvetin yazılı, sözlü tehditlerine aldırmadan doğru bildiğini yapmakta, üniversitenin haklı mücadelesini kamuoyuna anlatan basın duyuruları, kaleme almaktadır. Bu karanlık dönemde öğretim üyeleri sıcak gülüşü, babacan görünümü ve tükenmez enerjisiyle Cahit hocalarını başlarında görmekten güç almışlardır. Özerk ve demokratik üniversite için yaptığı çalışmalar ve katkılarından ötürü, Tüm Öğretim Üyeleri Derneği’nin değerli bilim adamımız Prof. Seha Meray adına koyduğu ödül Cahit Arf’a verilmiştir. demisi’nden bir grup matematikçinin Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde görev alması gerçekleştirilmiştir. Sonraki yıllarda Bölüm çok sayıda bilimsel toplantının yürütücülüğünü yapan bir konum elde etmiştir. Kurumlaşma döneminde ODTÜ Matematik Bölümü 1998 sonlarına doğru kendisini evrensel ölçütlerle değerlendirilmesini amaçlayan bir “dış değerlendirme” sürecinden geçmiştir. Resmi bir akreditasyon amacı taşımayan ancak bölümün eğitim, araştırma ve destek programlarındaki zayıf ve kuvvetli yanların belirlenmesi, üniversitenin diğer akademik birimleriyle ve üniversite yönetimiyle ilişkilerinin incelenmesi, bölümün büyüme ve gelişmesine yönelik planlama için gerekli saptamaların yapılmasını hedefleyen bu süreçle ilgili olarak yurtdışında özellikle Amerika Birleşik Devletleri’ndeki üniversitelerin deneyimlerinden yararlanılmıştır. American Mathematical Society’nin bu süreçle ilgili olarak hazırlatılmış dokümanlar da gözetilerek bu değerlendirmeyi eleştirel olarak yapabilecek, uluslararası saygınlığa sahip, deneyimli matematikçilerden kurulu bir dış değerlendirme ekibi oluşturulmuştur. Bu bağlamda Robert Langlands (Princeton University), Robion Kirby (University of California, Berkeley), Ronald Stern (University of California, Irvine) ve Avner Friedman (Minnesota University) kurulu “Dış Değerlendirme Komisyonu”nu (DDK) bir rapor hazırlamıştır. Ardından, sürecin bir parçası olarak, bölüm öğretim üyelerinden oluşan “İç Değerlendirme Komisyonu” zaman içerisinde gerekli düzenlemeleri de yaparak DDK raporu değerlendirilmesi dahil, bölüm elemanları, öğrenciler, mezunlar, yöneticilerle görüşmeler yapmış, programları ve alt yapıyı incelemiş, değerlendirme, eleştiri ve önerilerini bir rapor olarak sunmuştur. Rapordaki önerilerin uygulamaya konması bölümdeki çalışmaları büyük ölçüde geliştirmiştir. Uygulamalı Matematik Enstitüsü böyle bir süreç sonucu ortaya çıkmıştır. 2000’li yıllarda lisansüstü öğrenci sayısının büyük bir artış göstermesi sonucu, bölüm lisansüstü programları tekrar ele alınmış, lisansüstü ders programları ve sınavlar yeniden yapılandırılmıştır. Matematik Bölümü elli yıllık dönem içerisinde 2054 lisans mezunu, 217 yüksek lisans mezunu ve 56 doktora derecesi mezunu vermiştir. Matematik Bölümü öğretim üyelerinin eğitime verdiği önemi sık sık güncelleştirilen eğitim programlarının yanı sıra 1975 ve sonrasında yayımladıkları 25’ten fazla kitapta da görmek mümkündür. Prof. Dr. Özlem Özdemir (Man’94) (ODTÜ - İİBF Dekanı) Çok değerli okuyucu, öncelikle şunu belirtmek isterim ki ben de 1994 ODTÜ İşletme Bölümü’nü bitiren bir Fakültemiz Mezunu olmaktan her zaman ve her fırsatta gurur duyuyorum. Türkiye’de ve dünyadaki diğer bütün ülkelerde, üniversitemiz veya fakültemizin adını söyler söylemez kaliteli eğitim, çalışkan, disiplinli ve zeki öğrenci, düşünce özgürlüğü, etik davranış, gönüllü katılım ve bilimsel yaklaşım akla gelen ilk özelliklerdendir. Bunun yanında tabi unvanınız, cinsiyetiniz, ırkınız, ülkeniz ve yaptığınız iş ne olursa olsun “Hoca” olmanız da ODTÜ kültürünün özgünlüğüdür. 1957 yılında “İdari İlimler Fakültesi” olarak kurulan fakültemiz, o yıllarda, İş İdaresi, Amme İdaresi, Endüstri İdaresi bölümlerinden oluşmaktaymış. Bu bölümlere 1959 yılında, Ekonomi-İstatistik Bölümü eklenmiş ve daha sonra, İstatistik Bölümü, Fen ve Edebiyat Fakültesi bünyesine taşınmış. 1975-76 akademik yılında Ekonomi Bölümü’nün ismi İktisat Bölümü; Amme İdaresi ismi de önce Kamu Yönetimi daha sonra ise Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi (SBKY) olarak değiştirilmiş. 1985 yılında, SBKY bölümümüz kendi içinde bölünerek Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü oluşturmuş. Fakültemizin ilk Dekanı Değerli Hocamız Fuat Çobanoğlu’dur. 59 yıllık bir geçmişi olan Fakültemizde bugün İşletme, Uluslararası İlişkiler, İktisat ile Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümleri olmak üzere dört bölümümüz bulunmaktadır. Bu bölümlerden ilk ikisi 2000 senesinde inşa edilen B binamızda, diğer iki bölümse fakültemizin kuruluşundan beri var olan eski İİBF Binası yani A binamızda eğitim ve öğretim vermektedir. 2003 yılında Binghamton Üniversitesi, ABD ile gerçekleştirilen ortak diploma programı çerçevesinde İşletme Bölümü SUNY-BAS; Uluslararası İlişkiler ve SBKY Bölümlerinin SUNY-GIA (Küresel Siyaset ve Uluslararası İlişkiler) katılımıyla Fakültemizde toplam altı lisans programı mevcuttur. 2015 yılı itibariyle, 728 lisansüstü ve doktora olmak üzere 2579 öğrencimiz eğitim görmekte ve Erasmus/ Mevlana programlarıyla yılda ortalama 100 lisans öğrencimiz, en az bir dönemlerini işbirliği yaptığımız yurtdışındaki saygın üniversitelerde geçirmektedir. Fakültemizde 94 tam zamanlı, 43 yarı zamanlı öğretim üyesi/görevlisi, 69 araştırma görevlisi ve 38 idari personel görev yapmaktadır. Öğretim üyelerimizin araştırma çıktılarının (gerek uluslararası gerekse ulusal dergilerde yayınlanan makaleler, yürütülen projeler, basılan kitaplar ve konferans bildirileri, düzenlenen çalıştaylar/konferanslar) Türkiye ortalamasının çok üzerinde olmasının yanı sıra, aldıkları uluslararası ve ulusal ödül ve bursların sayısı da oldukça yüksektir. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi olarak Türkiye’nin en başarılı teknoparkı ODTÜ Teknokent başta olmak üzere birçok uluslararası ve ulusal kurum ve şirketlerle çok kapsamlı işbirlikleri yapmaktayız. Bununla beraber, üniversite kapsamında birçok disiplinler arası program ve araştırma merkezde yer alarak ve sosyal sorumluluk projeleri yaparak ülkemizin en gözde İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi olmaya devam etmekteyiz. Gerek araştırma gerek eğitim-öğretim bakımından özgün ve başarılı bir tanınırlığa sahip olan Fakültemizin birçok değerli mezunu bulunmaktadır. Bunların çoğunluğu ulusal ve uluslararası itibarlı birçok kurum ve kuruluşun başında olan kişiler- den ünlü yazar, sanatçı, müzisyenlere kadar geniş bir yelpazede hizmet veren ve ortak özellikleri hep liderlik vasfı olan mezunlarımızdır. Fakültemiz, uluslararası yüksek standartlarda araştırma ve eğitim ve öğretim faaliyetlerinin yanında, topluma ve itibarlı kurum ve kuruluşlara çeşitli hizmetler sunmaktadır. Bunları yaparken zamanın gerektirdiği sürdürülebilir başarı ölçütlerini takip etmektedir. Bu doğrultuda gerek araştırma gerekse eğitim alt yapısı, yeterli teknolojik donanıma sahip olacak şekilde yenilenmektedir. Bununla beraber, gittikçe dinamik ve teknoloji odaklı gelişen piyasalarda takım çalışmasının ve teknik eğitim-bilgi seviyesinin öneminin bilincinde bir fakülte olarak, bunu eğitim ve araştırma süreçlerine dâhil edebilmeyi başardık. Ayrıca, disiplinler arası etkileşimin, üniversite - sanayi işbirliğinin ve üniversiteler/araştırma merkezleri arası ortak girişimlerin bütün dünyada olduğu gibi bizim fakültemiz için de akademik başarının olmazsa olmazı olduğunun farkındayız. Geleceğin İİBF mezunları, mutlaka dil eğitimi almış (ortak dilin oluşması açısından dünyada en çok kullanılan İngilizceyi üst seviyede bilen), uzmanlık alanında yetkin ama en önemlisi iletişim yeteneği yüksek aynı zamanda liderlik nitelikleri olan kişilerden oluşacaktır. Sizlerin de benim gibi üniversitede okuduğunuz dönemlerdeki bilgiler, tecrübeler, anılar, arkadaşlıklar, dostluklar, kantindeki koyu sohbetler, FAUD amfisindeki dersler, fotokopiler, kapısında unvan yazmayan Hoca ofisleri, çay ocağındaki görevli hayat boyu aklınızdan çıkmıyordur... Mezun olduğunuz Fakültemizi ziyaret amacıyla sizleri “Mezunlar Günümüz” ve daha birçok faaliyetimizde görmek isteriz, onun dışında tecrübe ve birikiminizi mevcut öğrencilerimize aktarabileceğiniz seminerler düzenlemeniz ve öğrencilerimize çalıştığınız kurum aracılığıyla staj yapma olanağı ve burs verme imkânı sağlayabilmeniz, ayrıca Fakültemizin bakım-onarım giderlerinin karşılanabilmesi için bağış yapabilmeniz mümkün…Sizlerle sağlıklı, huzurlu ve mutlu günlerde daha sık görüşmek dileğiyle, Sevgi ve Saygılarımla... 21 60. YIL 60. YIL 60 yıllık muhalif: ODTÜ ODTÜ her ne kadar bir ABD projesi olarak başladıysa da, kendi doğal mayalanmasının içinden bambaşka bir sonuç ortaya çıktı. Yalçın Bürkev1 iç içe geçen bir başka modernist gelenek oluştu. Bu özgün ve yakından incelenmesi gereken bir modeldir. Bu nedenle ODTÜ 60 yıldır daima Türkiye’de sistemin sınırlarını zorlayan, zaman zaman sistemi aşan bir model olmuştur. Bu modelin baskın yönü bu iki akım arasında gidip gelmiştir ama ODTÜ her daim sisteme muhalif kalmıştır. Ülkemizde bu özelliklere sahip, istikrarlı biçimde muhalif kalabilmiş bir başka kamusal kurumun varlığından sanırım söz edilemez. Osmanlı’nın son, Cumhuriyetin ilk dönemlerinde “Batılılaşma”, “muasır medeniyet seviyesi” söylemleriyle dile gelen güçlü bir modernleşme çabası mevcuttu, özellikle de eğitim alanında. Konservatuar örneği tipiktir, hatta Köy Enstitüleri bu açıdan özgün bir yer tutar. Bunlar modeli alınıp kendimize uyarlanmasıyla oluşmuş örneklerdir. ODTÜ’nün kuruluşunda da benzer bir modernleşme arzusunun rol oynadığını görüyoruz. ODTÜ’nün kuruluşunda var olan bu burjuva modernleşme çabası, kuruluşa denk gelen 22 1960’lı yılların muazzam sosyal değişim atmosferi içinde solla buluşarak kendi kuruluş ufkunu aştı ve ortaya bambaşka bir sentez çıktı. Bu sentez, burjuva modernleşmesi ile devrimci mücadelenin bileşiminden doğmuş, son derece özgün bir modeldir. Bu iki akım birçok yerde birbiriyle çatışsa da, ODTÜ’de güçlü bir kaynaşma oluşturabildiler. Bu nedenle ODTÜ’nün tarihi bir yönüyle solun tarihi, diğer yönüyle Türkiye’deki burjuva modernleşmesinin tarihidir. Genel olarak gericileşen burjuva modernizmi karşısında; ODTÜ’de sosyalist mücadeleyle Bir anlamda okulun genetik kodları içine yerleşmiş olan iki temel dinamik bu özelliği sağlamıştır: 1) Devrimci mücadele ile daima çok güçlü bağları olan, hatta devrimci mücadelede öncü konumlarda rol oynamış bir öğrenci gençlik hareketinin ODTÜ’de bir gelenek yaratabilmiş olması. 2) 1968 döneminin mayalanma süreci içinde yetişen akademisyen kuşağının, ODTÜ’nün kuruluşundan itibaren, yarattığı özgürlükçü bilimsel gelenek. Bu iki dinamik, kuruluştaki Amerikan modelinin avantajlı, özgürlükçü yanlarını benimserken, onun gerici yanlarını dışlamış ve Türkiye’ye özgü bir model yaratabilmiştir. 60 yıl içinde ODTÜ’deki öğrenci hareketinin bir gelenek oluşturabilmesini sağlayan, yenilikçi yönleri öne çıkan, dönem açan, kritik eylemler, süreçler, örgütlenmeler oldu. 1960’lar: Komer’in arabası yakılıyor “6 Ocak (1968) öğlen civarı, barakalardaki SFK odasında oturuyoruz, 10-15 kişiyiz. Bir İranlı arkadaşımız koşarak geldi, ‘Arkadaşlar, Komer Rektörlüğün önünde.’ Atladık gittik, hakikaten de arabası oradaydı. Şoförü arabadan dışarı çıkardık. Ters çevirdik arabayı. Kısa sürede yüzlerce öğrenci geldi. Okulun içerisinde polis jandarma yoktu henüz. Tabii araba devrilince benzin deposundan benzin sızmaya başladı. Hüseyin İnan, Sinan Cemgil’in atkısını aldı, benzine sürdü, kibrit çakıldı. Alkışlar sloganlar, ‘Yankee go home’, ‘Kahrolsun Kurdaş, Kahrolsun Komer’... ‘Vietnam Kasabı’ diye nam salan Komer’e karşı bu protestoyu bütün ODTÜ öğrencileri sahiplendi. Dönemin Amerikan karşıtlığının antiemperyalizme dönüşmesinde kritik dönemeç olan Komer olayıyla, ODTÜ tüm gençlik hareketinin öncü üssü haline geldi.” (Tuncay Çelen) Üniversite işgali “1968 Nisan’ında Üniversiteyi işgal kararının alınışı ODTÜ öğrenci hareketi içerisindeki en önemli momentlerden bir tanesidir. Bu karar her fakülteden her sınıftan kişilerin katılıp stadyumda yapılan forumda karara bağlandı. Bütün üniversite statta toplandı ve saatlerce tartıştıktan sonra üniversitenin işgal edilmesine karar verildi.” (Ertuğrul Kürkçü) “Biz üniversitenin her şeyine el koymuştuk. Mesela kafeteryada öğrenciler yemek yapıyordu. Hatta biri acemilikten tuz yerine deterjan koymuş diye anlatılır. Rektörlük binasında Öğrenci Birliği eski başkanı Muammer Soysal ve SFK’dan arkadaşlarla, Rektörlük salonunda kimisi yerde oturmuş, kimisi masanın üstüne, “Ne yapacağız? Bunu sürdürecek miyiz? Ne kadar sürdürebiliriz?” diye tartışıyorduk. İşgal bir aya yakın sürdü.’’ (Metin Çulhaoğlu) “Şimdi bu işgal dönemini hatırlayınca, insanların kendi kendilerini ne kadar güzel örgütleyebileceğini, yönetebileceğini görüyorum. İnsanların kendiliğinden ne kadar kolayca Yalçın Bürkev, İşletme 1975 girişli olup, son sınıftan terkdir. Bu yazı ise kuruluşundan bugüne dek birinci derece aktörler aracılığıyla “ODTÜ Tarihi” üzerine Yalçın Bürkev’in hazırladığı ve önümüzdeki aylarda NotaBene Yayınlarından çıkacak olan bir kitap çalışmasından yararlanarak hazırlanmıştır. 1 23 60. YIL 60. YIL örgütlenebileceğini ve bir oyun gibi ne kadar yaratıcı, eşit ve özgürlükçü bir şekilde örgütlenebileceğini yaşadık.” (Ali Artun) Çok büyük uzlaşmalarla oylandı ve ardından üniversite yönetimi tarafından kabul edildi.” (Cumhur Aytulun) “İşgal eylemi bizi ilk kez devlet ile karşı karşıya bırakmıştı. Komer olayı nedeniyle hem öfkeli hem de yıpranmış olan Rektör Kemal Kurdaş bu sefer Hükümete teslim oldu. Jandarma ODTÜ’ye ilk kez girdi ve işgali bastırdı.” (Ertuğrul Kürkçü) “ÖTK’nın örgütlenmesi, oradaki konseyin pozisyonu, tüzük, tüzükte devrimcilikle seçimin dengelenmesi gibi tartışmalar siyaset bilimi açısından bugünkü anayasa tartışmalarındaki düzeylerden daha üst seviyedeydi. Bunu yapan da 20-25 yaşlarındaki gençlerdi.” (Bülent Forta) 1970’ler: 6 aylık boykot, 9 aylık direniş ve ÖTK “6 aylık boykota yol açan sorunlar ana hatlarıyla; Rektörlüğün ODTÜ-DER’i ODTÜ öğrencilerinin örgütü ve temsilcisi olarak tanıması; 12 Mart faşist baskı döneminden kalan baskıcı uygulamaların, cezaların kaldırılmasıydı. 15 Mayıs 1975 günü stadyumda yapılan forumla alınan kararla boykot başladı. Boykota katılım yüzde yüz oldu.” (Hüsnü Solmaz) “Sonbaharda Rektörlük taleplerimizi önemli ölçüde kabul etti. Bu çok önemli bir başarıydı. Yine bir forumla boykotu bitirip derslere başlama kararını tüm öğrencilerle birlikte aldık. Bu kritik dönemeç aşılınca, kısa bir sürede ÖTK yasallaştı.” (Uğur Ayken) “Fransa, Almanya gibi ülkelerdeki öğrenci örgütü modellerini inceledikten sonra ÖTK tüzük taslağını oluşturduk. Yurtdışındaki tüzükleri kopyalamadık. Her öğrenci 4 oy kullanıyor ve sınıf temsilcisini, bölüm temsilcisini, fakülte temsilcisini, bir de ÖTK-Yürütme Kurulunu seçiyordu. Bu tabii, YK’ya olağanüstü bir güç veriyordu. Bizim modelin iki özelliği vardı. Hem doğrudan demokrasiye yakındı. Hem de Marksist literatürdeki demokratik merkeziyetçi işleyişi barındırıyordu. ÖTK amfilerde, oldukça yüksek katılımla toplanıyordu. Taslak, 2-3 ay, her maddesi tek tek tartışılarak ele alındı. Her maddede aleyhte ve lehte görüşmeler, oylamalar yapıldı. Siyasal farklar çok rol oynamadı. “1977’nin Ocak ayında MHP’li Hasan Tan rektör olarak atandı. Hani hükümet, kendini sokturmak için arı kovanına gidip tekme atsa daha iyiydi. Türkiye’nin o günkü koşullarında, boykot kıvamında bir direnişten başka bir tepki zaten mümkün değildi. Okulu öğrencilerin tatil ettiği algısından kaçınıyorduk. Hatta Hasan Tan okulu kapatana dek dersleri kendimiz sürdürdük. O nedenle bu sürecin formel adı boykot değil, 9 aylık direnişti. Nisan’da işçi adı altında 600 faşist işe alındı. Çok sert bir süreç yaşandı. Direniş boyunca 5 arkadaşımız öldü, yüzlercesi yaralandı. Ekim sonunda okul açıldı. 2 Aralık’ta üzerimize bomba atılıp, tarandığımız olay ise nihai meydan savaşı oldu. Faşistler okuldan tamamen atıldı. Eğer bugün ODTÜ varsa ve akademik olarak uluslararası düzeyde bir yerde olabiliyorsa, hiç unutulmasın ki, burada 9 aylık direniş çok önemli bir köşe taşıdır. Aksi takdirde, ODTÜ ya hiç olmaz ya da şimdiki Gazi Üniversitesi gibi bir yer olurdu.” (Ahmet Asena) 1980’ler: ODTÜ-ÖD’nin kurulması ve ilk protestolar “1982 Anayasası ülke genelinde yapılan referandumda % 92 ‘Evet’ oyu ile kabul edilmişti. Ülkedeki bu teslimiyet havasına karşın ODTÜ’de ‘Hayır’ oyları, % 70’lere yakındı. Bu sonuç, ODTÜ’deki yapının askeri darbeye rağmen, çok da bozulmadığının kanıtıydı. 1984’de Ankara Hukuk’tan sonra ODTÜ’de de dernek kurmak için toplantılar başlatıldı. Gerekli başvurular yapıldı. Rektör Gönlübol’un bizi muhatap almamasına rağmen, Emniyet’in Hukuk Fakültesi Öğrenci Derneği’nin tüzüğünü onaylamasından ardından ODTÜ-ÖD’nin de tüzüğü onaylandı ve dernek kurulmuş oldu.” (Aydın Bodur) “1-2 ay gibi bir süre içinde, üye sayımız 2 bini buldu. 87 baharında, hem Türkiye hem de Ankara çapında “Dernekler Platformu” 24 organizasyonumuzla eylemler örgütlüyorduk. Eylemlerin de ana nedeni “Tek Tip Öğrenci Derneği Yasası” hazırlığıydı. O gün ODTÜ’de yemek boykotu yaptık. Jandarma beni ve birkaç kişiyi daha gözaltına aldı. Buna karşı beklemediğimiz, kendiliğinden kitlesel bir tepki oluştu ve 300-400 kişi Mimarlığın önünde oturma eylemine başladı. Talepleri, gözaltına alınan arkadaşlarının bırakılmasıydı. Bu arada jandarma birlikleri artırıldı, grubu çembere aldılar. Saatlerce süren pazarlıklar esnasında jandarma akşam vakitlerinde müdahale etti. Grubu dipçiklerle dağıttı. Ertesi gün gazetelerin baş sayfalarında bu müdahale vardı. Olay gazetelerde çıkınca, öğrencilerde ciddi bir hareketlilik oldu. İstanbul’da öğrenciler bir gün sonra bir yürüyüş gerçekleştirdiler Beyazıt’ta. Biz de ardından diğer üniversitelerle birlikte Kızılay’da 5-6 bin kişilik bir yürüyüş gerçekleştirdik. Bu tepkiler sürdü ve öğrenciler üzerindeki baskıcı ortam kırılmış oldu.” (Taner Yüzgeç) “80’li yıllarda ODTÜ’deki demokratik öğrenci hareketi, üç saldırı dalgasıyla birlikte değerlendirilmelidir: 1) 12 Eylül’ün halka, işçi sınıfı hareketine, üniversiteye, akademiye, üniversiteli gençliğe saldırısı, 2) Sosyalizmin geri çekilmesi ve sosyalist sistemin çözülmesi, ki bunun etkileri özellikle ideolojik boyutta çok ağırdı, 3) Neoliberal saldırı dalgasının başlangıç adımları. Üniversitenin yapısal dönüşümü, piyasalaştırılması, bilginin metalaşması, akademinin ve akademisyenlerin aydın kimliğinin deforme edilmesi, öğrenci kimliğinin değişimi... Dolayısıyla o dönemin öğrenci hareketi bu üçlü dalgaya karşı direniş hareketi olarak gelişti. İlk dönem öncelikli olan baskılara karşı demokrasi mücadelesiydi.” (Menderes Tutuş) “ODTÜ’de gördüğüm en büyük eylem, 1 Mayıs’ta (1989) vurulan Mehmet Akif Dalcı için yapılan yürüyüştü. Çok büyük bir eylem oldu, İdari’nin önünden yurtlara kadar devam etti ve çok kalabalıktı.” (Murat Gültekin) 1990’lar: Feminist hareketin, LGBT grubunun oluşumu “Ben ODTÜ’ye geldikten sonra ilk kadın eylemi 1996’da Mediko’yla ilgiliydi. Bir doktor jinekolog, o dönemde ‘Hamile olduğunuzu ailelerinize söyleyeceğim’ diye kadınları, özellikle de solcu kadınları tehdit ediyordu. Ona karşı kadınların da bulunduğu, ama erkeklerin de var olduğu genişçe bir eylem yapılmıştı. Haber Gülcan’ın muhabir olduğu ATV’de yayınlanmıştı. Sonra 1997-1998’de ‘ODTÜ’lü Kadınlar’ diye bir grup kurduk ve alternatif şenliklerde bir stant açtık. Alternatif şenlikte iki feminist stant açılmıştı. ‘Farkındayım’ diye bir oyun oynamıştık. Sonraları Feministler olarak kitaplar okuyor, filmler izliyorduk. O dönem LGBTİ hareketiyle de tanışmaya başlamıştık, oradan arkadaşlarımız da vardı. Feminist hareketle LGBTİ hareketin ortak zemininin önemini fark ettiğim bir dönemdi. Hatta o dönemin sonrasında ‘Sapho’nun Kızları’ adında feminist lezbiyen bir oluşum vardı. Onlarla da toplantılarımız olmuştu. 1999 Baharında bir kadın, feminist olduğumuz için bize gelip, kampusta tacize uğradığını söylemişti. Başka olayların da olduğunu duyduk ve tacizlere karşı bir kampanya örgütlemeye başladık. Kampus yaşamının güvenli hale getirilmesi ve ışıklandırmayla ilgili taleplerimizi dillendirdik. ‘Tacize uğradığın an neler yapmak gerekiyor?’ diye el ilanları hazırladık. Yine bir imza kampanyası başlattık. Bahar aylarında eylem yaptık. O dönem ODTÜ’de çok kalabalık eylemler olmazdı. Bizimki ise 400-500 kişiydi ve çok iyiydi. İdari’den bendirlerle, darbukalarla başladık, yemekhaneye kadar. Feminist sloganlarla bu kadar geniş katılımlı bir eylem daha önce olduğunu sanmıyorum. O eylem çok ses getirdi gerçekten. Ardından çok kalabalık toplantılarımız olmaya başladı ve soruşturmalar da gelmeye başladı (bana 3 tane geldi). Yine bir alternatif şenlikte ‘ODTÜ’lü Kadınlar’ olarak stant açmıştık. Biz dans ediyor, eğleniyorduk. Yan standdaki TKP’liler ‘ne yapıyor bunlar?’ diye bakıyorlardı. Solun gündeminde olmayan, bedenin özgürleşmesi, ahlakın sorgulanması, hepsi gündemimizdeydi. Feminist örgütlenmenin ODTÜ’de küçük arkadaş gruplarından çıkıp, açık çalışmaya dönüşerek yaygın bir etki alanı yaratmaya yönelmesi o dönemde gerçekleşti.” (İlknur Hacısoftaoğlu) 2000’ler: MC Donalds kampanyası “ODTÜ’de Mc Donalds’ın varlığı hem ODTÜ’nün devrimci gelenekleriyle taban tabana zıt bir durumdu hem de bizim antiemperyalist bir mücadeleyi başlatabilmemiz, öğrenci hareketinde canlanma yaratabilmemiz açısından önemliydi. ODTÜ’de Mc Donalds’ın açılırken, 1997’de çeşitli eylemler olmuş ama başarıyla sonuçlanmamıştı. Biz 2001’de bu işi tekrar başlattık. Boykot lafını hiç kullanmadık, Mc Donalds’ın kapatılmasını hedefleyen bir kampanya yürüttük. Başlangıçta çok kitlesel işler yaptığımızı söyleyemem. Yemekhanede yaklaşık 300-400 kişilik bir toplantıyla bu işi başlattık. Çeşitli eylemlilikler, bildiriler, broşürler, afişlerle kampanyayı sürdürdük. Kongre merkezinde iki büyük, biner kişilik, etkinlik yaptık. Birine çeşitli sanatçılar katıldı, diğerine de Bergamalı köylüler. Aynı süreçte 2001 krizinde operasyonla ekonominin başına getirtilen Kemal Derviş’i de protesto ettik. Bunlar basında bayağı gündem oldu. Ve en kalabalık eylem, ODTÜ’de bahar şenlikleri sırasında yaklaşık 1500-2000 kişinin Mc Donalds’ın önüne bir yürüyüş gerçekleştirmesi oldu. Artık öğrencilerin ayağı Mc Donalds’dan kesilmişti ve 2002 başında şirket ODTÜ’den çekilme kararı aldı. Yaklaşık bir senede başarı sağlamıştık. Bu eylemlilik süreci üniversitelerdeki son 2-3 yıllık dinginliği kırmıştı.” (Doğan Ergün) 2010’lar: “Başkaldırıyoruz” “15 Aralık 2010’da dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan ODTÜ’ye binlerce polis eşliğinde bir ziyaret gerçekleştirdi. Bunun ardından birtakım eylemler oldu. Sonraki dönemlerde öğrenci hareketinde simgeleşen ve kalkanlarında ‘Başkaldırıyoruz’ yazan 5 Ocak 2011 eylemi de bu sürecin sonunda gerçekleşti. Eylem hazırlığı çok şevkli ve kolektif bir şekilde yapılmıştı. Yaklaşık 120 kişinin katıldığı ve çok hararetli, saatler süren bir forumun ardından böyle bir karar alınmıştı. Rektörlükten A1 kapısına kadar kalabalık biçimde yürüdük. Orada polis saldırısı ve çatışma başladı. Bizim niyetimiz yürüyerek AKP genel merkezine ulaşmaktı. Tabii polis yürütmeyince saatlerce çatışma sürdü. Biber gazı çok yoğun kullanıldı. Bu olayda sadece üniversite öğrencilerinin değil, uzun bir süre sonra yine tüm Türkiye’nin gözünün ODTÜ’ye döndüğünü fark ettik. Bunun nedeni, eylemin uzun zamandır gerçek bir muhalefete duyulan açlığı ve özellikle gençliğin AKP’ye karşı birikmiş öfkesini yansıtmasıydı.” (Çağdaş Ersoy) 25 60. YIL 60. YIL ODTÜ, bütün erdemlerimizin ODTÜ’nün sanat doğduğu yer yaşamımdaki yeri ODTÜ bana ne kazandırdı? 1967 yılında ODTÜ’ye adımım attığımda 19 yaşındaydım. ODTÜ, bütün erdemlerimizin doğduğu yer olan vicdanımın derinleştiği, bana kişisel cesaretin anlamsızlığını, cesaretin ancak toplumsal ve ahlaki kaygılar taşıyanının makbul olduğunu öğreten yerdir. Bir sanatçının taptığı put, vicdanını ve adalet duygusu olmalıdır. Ve sanatçı ölümsüzlüğe, yani geleceğe ancak isyana açılan büyük kapıdan geçerek ulaşabilir. Benim için o kapının kanadı ODTÜ’de aralandı. Özetle bana aşkı da, isyanı da öğreten ocak, stadyumundaki DEVRİM yazısını bunca yaz ve kışın, en az iki faşist darbenin silemediği ODTÜ’dür. ODTÜ’de Makina Mühendisliği okudum. Ama enstrümanım ve müzik bilgim üzerine en büyük gelişmeleri ODTÜ öğrenciliğim döneminde kaydettim. Benim öğrenciliğim sırasında ilgilendiğim müzik türlerine ulaşmam pek mümkün değildi. Ancak üniversitede müzik zevklerimiz ortak olan arkadaşlarımız vardı. O dönemde okul 2 kere uzun süre kapalı kaldı, ben de kendimi eve kapayıp sürekli müzik çalıştım, metotlar bitirdim. Dolayısıyla ODTÜ Makina Mühendisliği diploması aldığım zaman aynı zamanda profesyonel caz gitaristi de olmuştum. Mehmet Eroğlu (CE’71) Önder Focan (ME’78) Hayatta en çok, sırt .çantamla dünyayı dolaşmayı ve yazmayı isteyen bir genç kızdım. Bu iki dileğin içi macera ve entelektüel beklentilerle doluydu, heyecandan ve korkudan titreyerek hayal edi-yordum... Bu dilekleri gerçekleştirebilmem için tek kaynağımsa sadece burslar, beni manen destek-leyen annemle babam, bazı sevdiklerim ve bitmek bilmeyen merakımdı. Benim farklı kıtalarda ve farklı üniversitelerde hepsi sayısal/fen/ bilim/ müh. alanlarında uzun yıllar burslu öğrencilik yapmamın asıl nedeni budur. Okuduğum veya bilim insanı olarak çalıştığım üniversiteler içinde Avrupa ve Amerika kıtasında olanlar da var. Ancak ben hayatta kendimi hep ODTÜ’lü hissettim. Çünkü ODTÜ’lü olan her genç; kampüste işçisinden profesörüne kadar herkese “Hocam” diyebilmenin, insan olarak eşit olduğumuzun pratiğiyle okula başlar ve düşüncelerine yasak ile günah sınırı kon-madan tartışabileceği çok ender bir Orta-Doğu ve Türkiye atmosferinde ne kadar yaratıcı ve üretken olunabildiğini bizzat yaşar. Elbette olumsuz istisnalar olmuştur, olacaktır da... Ancak ODTÜ’yü farklı kılan, ODTÜ’lüleri birbirine kenetleyen de bu eşitlikçi ve özgür ortamıdır. Okullarım arasında da başarı ve sevinçlerimi en çok ODTÜ paylaşmış, bana sahip çıkmıştır. Bugün hem benim maceram, hem de ODTÜ’nünki hâlâ devam ediyor. ODTÜ’yü evrensel başarı değerlerine uygun bir üniversite olarak Türkiye’nin gururu yapmaya devam edecek gençlerle bu müthiş macera “yurtta barış, dünyada barış”a sonuna kadar desteğini sürdürecek, diye diliyor ve umuyorum. Doğum yerim ODTÜ 1974 yılında, Milas gençliğinin yurtsever düşüncelerle tanışmasına öncülük eden Mehmet Mete ile Milas-Ankara arası otobüs yolculuğu yapmıştık. 3 ve 4 numaralı koltuklarda oturuyorduk tam Ankara girişinde otobüsün lastiği patladı. Mete Abi sağ tarafta bir yeri işaret etti, dedi ki; Mehmet Mete - Buranın ne olduğunu biliyor musun? Tolga Çandar - Yok abi bilmiyorum. Mehmet Mete - Burası Ortadoğu Teknik Üniversitesi. Tolga Çandar - Ana yapma la abi orası burası mı abi? Mehmet Mete - Ha ya, burası, bak gireceksen ilk sırayı buraya yaz hangi bölüm olursa olsun… 15 yaşının coşkusu ve inancıyla kafaya takmıştım ODTÜ’yü. Benim biyolojik doğum yerim Milas’tır. Ama birey, insan olarak doğum yerim ise ODTÜ’dür. Bağlamayı gelişi güzel çalardık elbette memlekette ama bağlamanın bir sistemi olduğunu eğitim gerektiğini THBT’de öğrendim. Rahmetli Nida Tüfekçi, Mehmet Ali Gürsoy gibi hocalardan öğrendim bağlamanın ne olduğunu. Mühendislik tamam ama ODTÜ’nün bize 26 verdiği mühendislik diplomasından daha önemli olan şey bir şeylere sahip olabilmek için çalışmak gerektiği bilincidir. Dünyanın birçok yerinde konserler verdim. Bu, aşırı derecede güven gerektiren bir iştir. Bu güveni bize sağlayan ODTÜ bilincidir. Hani cunta lideri Gülhane’de doktorlara “siz önce asker sonra doktorsunuz” gibi zekâ yoksunu bir laf etmişti ya, ben de buna benzer bir laf edeyim izninizle; “ben önce ODTÜ’lüyüm sonra ekliyiverin gari gerisini” Betonarme hocam Prof. Dr. Uğur Ersoy anlattı: “Tolgacım, seçtiğin mesleklerin tamamı riskli meslekler: Havacılık demişin; hata yaparsan düşer şehit olursun. Sanat demişsin; bir hata yapsan şu cdleri bana geri verin düzelteyim de size iade edeyim deme şansın yok. Mühendislik demişsin; hata yapsan abide gibi ortada durur. İşte Pisa Kulesi zemin analizi hatasıdır… Keşke doktor olsaydın be oğlum; hata yaparsan gömülür.” Biz hatalarıyla, sevaplarıyla, günahlarıyla her şeyden önce ODTÜ’lüyüz hocam! Saygılarımla… Tolga Çandar (CE’88) ODTÜ’de sanat Bilim adamı; şüpheci, meraklı, öğrenmeye aç, donanımlı, hayal kuran, hipotezler oluşturan, deneyler yapan, sonuç almaya gayret eden, ulaşabildiği takdirde sonucun kesinliğini ispatlayan ve en önemlisi bu sonucu toplumla paylaşandır. Buna kısaca “kültür” oluşturma çabası denebilir. Zira kültür “paylaşılan bilgi”dir. Günümüzde oldukça sulandırılmıştır. Kültürü oluşturan iki ayaktan birisi bilim diğeri ise sanattır. ODTÜ de bu emelle kurulmuş ve 60 yıldır ülkemiz ve uluslararası platformda saygın bir yer edinmiş ve duruşunu daima daha yukarıya çekmiştir. Sanatçı da aynı bilim adamı davranışlarına sahiptir. Bu durumda ODTÜ’de sanat kabul edilir, önemli ve başarılı sonuçlar veren bir olgudur. 60 yıllık geçmişinin son 40 yılında kurumsallaşmış ve önemli sanat olaylarına adını yazdırmıştır. ODTÜ’de eğitim almış müzik, dans ve plastik sanat dallarında dünyada haklı başarılar kazanmış bilim adamı-sanatçılar vardır. Bunun bir tesadüf olması kabul edilemez. Ayrıca sanatta ismi duyulmamış ama çalıştığı alanda önemli başarılara ulaşmış ODTÜ’lüler de; sanata saygı duyan, sanatsever bireyler olarak; adeta sanatı yok etme çabası içerisinde olan sanayi toplumları arasında ışık veren, cesaretlendiren kaynak olmuşlardır. Kanımca insan hayatını bile hiç sayabilen güçler karşısında doğaya saygılı “Bilim, Sanat Egemen” bir yaşamın özlemini duyduğum günümüz dünyasına en önemli katkıyı yapacak olan ODTÜ zihniyetidir. Saygılarımla. Ahmet Kanneci (ARCH’80) Buket Uzuner ODTÜ ruhu ODTÜ’lü olmak, olunabilecek şeyler arasında fena bir şey sayılmaz. İnsan içinden ‘iyi ki olmuşum’ diye geçirir. Bir kez ODTÜ’lü olursan sonra hep ODTÜ’lü olursun. 40 yıl sonra bile öğrenci gibi hissedersin kendini. O yüzden hep hazır olursun: Forum var, yürüyüş var, direniş var, bildiri basılacak, korsana gidilecek, yurt nöbeti tutulacak. Ruh dedikleri böyle bir şey işte. Yaşlanırsın, saçların dökülür, sakalların ağarır, ama ruhun dökülmez, ağarmaz, yaşlanmaz, hep ODTÜ’lü kalır. Ne bahtiyarlık! Haydar Ergülen (SOC’82) 27 60. YIL 60. YIL 60 Yaşındaki Aydınlanma Çınarı ODTÜ’nün Gölgesinde 58 Yıl: ODTÜ - THBT Türk Halkbilimi Topluluğu ODTÜ 60. yaşını kutluyor. O bizim Cumhuriyet çınarımız. Bütün kırmızı çizgilerimizi, yaşama karşı duruşumuzu öğrenip hayata geçirdiğimiz ana kaynağımız. Bütün çözümsüzlüklerin bir çözümü olacağının umudunu bize aşılayan çınar. Gölgesinde soluk alıp verdiğimiz, büyüyüp yaş aldığımız, çevremizde ODTÜ’lü olmayan arkadaşlarımızın bizde fark ettiği özgüvenimiz. Hasan Karabulut THBT Mezunları 2015-2016 Çalışma Dönemi Dönem Sorumlusu Neredeyse ODTÜ ile yaşıt olan THBT ise bu büyük çınarın yanından çıkan sürgün. Çınardan beslenen, onun kökleri ile kök salan bir başka eğitim ve kültür topluluğu. Araştırmayı, sorgulamayı ve bize dayatılan her şeyi kabul etmemeyi öğrendiğimiz yaşam alanımız. Bu topraklarda yaşayan halkların kültürünü, sanatını öğrenip, bu kültür ve sanatı sergileyerek sadece ODTÜ ile değil tüm ülkemizle paylaşmayı görev edindiğimiz topluluğumuz. Öncelikle halkbilimine, halk kültürüne ve sanatına ancak elbette tüm toplumsal konulara duyarlı olan THBT ailemiz. Nasıl “THBT” olduk Başlangıcımızı 1958’de kurulan Halk Müziği ve Türk Sanat Müziği çalışmalarını birlikte yürüten Müzik Kulübü ile 1961 de kurulan TFK-Türk Folklor Kulübü olarak iki kulüp üstüne oturtabiliriz. Bu iki kulüp birlikte hiçbir faaliyet göstermemiş, çalışmalarını ayrı topluluklar olarak sürdürmüşlerdir. 28 1965’te Öğrenci Birliğinin kurulması ile bütün kulüpler bu çatı altında toplanmıştır. 6 Mayıs 1967’de yapılan TFK genel kurulunda kulübün adı THBK-Türk Halk Bilimleri Kulübü olarak değiştirilmiştir. Müzik kulübü 1963’te dağılmış, halk müziği çalışmaları 1967’den sonra THBK bünyesinde, saz çalan üyelerin gelmesi ile tekrar başlamıştır. Bütün kulüpler 12 Mart 1971 muhtırası sonrası Öğrenci Birliği’nin lağvedilmesi ile Üniversite bünyesinde Rektör Yardımcısı Yuluğ Tekin Kurat’a bağlanmış ve THBK bugünkü ismi THBT adını almıştır. Böylece 1961’ de kurulan TFK kesintisiz olarak günümüze kadar gelmiş ve halen THBT olarak devam etmektedir. THBT’nin 1961-1964 dönemi kuruluş yıllarıdır. Sosyal işlerden sorumlu Mustafa Parlar’ın desteği ve Rektör Kemal Kurdaş’ın onayı ile kulüplere oda verilir, tabelaları asılır ve öğrencilere çalışmalara davet duyuruları yapılır. TFK 12 Mayıs 1963’te ilk göl bayramında 2 ekiple gösteri yapar. 1963 de ilk Elazığ yöre giysisi diktirilir. İlk çalışılan yöreler Ege, Gaziantep ve Elazığ’dır. 1964-1968 arası topluluğun tanınması yaygınlaşması ve kurumsallaşmasını tamamladığı yılardır. Yurtdışı gezileri THBT’nin popülerliğini artırmış, üye sayısı hızla çoğalmış, çalışmalarda ve etkinliklerde nitelik ve nicelik artışında sıçrama yapmış, yapısal gelişimini tamamlamıştır. 1968 sonrasında THBT kendi kimliğini sorgulama dönemine girer. Toplumcu bir kimlik oluşturularak alan gezileri, yöre araştırmaları, senaryolu gösteriler, dergi, halkoyunları şenlikleri, sempozyumlar gibi çalışmalar gerçekleştirilir. Araştırma ve eğitim, halk tiyatrosu gibi yeni kollar kurulmuş, Halk müziği çalışmaları bu dönemde tek başına koro konserleri verme ve gezilere gitme profesyonelliğine ulaşmış, “Sazımız-Sözümüz” konser dizisi başlatılmıştır. ODTÜ nün kapatıldığı dönemlerde de başka mekanlarda çalışmalar devam etmiştir. THBT mezunları Her yıl THBT mezunlarından; fosillerden; biri o dönem yapılacak faaliyetlerin ve THBT’li öğrencilerimize; çaylaklara; yapacağımız katkı ve desteğin planlanması ve uygulanması için, dönem sorumlusu olarak görevlendirilir. Ona bağlı olarak gönüllü çalışmak isteyenlerden çalışma grupları oluşturulur. Bu iş bölümü yurt içinden ve yurt dışından gelen THBT mezunlarının katılımıyla, yılda bir defa ODTÜ’de yapılan geleneksel “ÇAĞRI” buluşması ve aynı günün akşamı ODTÜ kafeteryada yapılan “ÇAĞRI” yemeğinde gerçekleşir. THBT mezunları ODTÜ’de bir ilke imza atarak, aralarında topladıkları bağışlarıyla THBT’li öğrencilerin kullandığı mekanların yapılmasına nakdi destek sağlamışlardır. Mezunlar, THBT’li öğrencilerin toplulukla ilgili ihtiyaçlarına katkı sağlamanın yanı sıra, öğrencilere eğitim bursu vermektedir. Böylece ODTÜ’de bir öğrenci topluluğunun mezunları, kendi topluluğunda çalışan öğrencilere burs vererek başka bir ilki de gerçekleştirmiştir. ODTÜ’nün her yıl düzenlediği mezunlar gününde, THBT mezunlarının halk oyunları gösterileri bizim için önemli bir etkinlik ve mezunlar gününe bir katkıdır. mızın ve öğrencilerimizin aylar süren özverili çalışmaları sonunda ortaya çıkar. Günlük hayatlarımızdan arttırdığımız zamanları THBT ve THBT dostları ile paylaşmanın keyfini kelimelere dökmek zordur. THBT mezunları olarak sadece İstanbul’da değil, Ankara ve İzmir’de de hafta sonları bir araya gelerek halk müziği ve halk oyunları çalışmaları ve aylık yemekler yapmaktayız. Bu yemeklerde tüm kimliklerimizi bırakır yan yana halaya durur, saz çalıp türkü söyleriz. Her yıl mutlaka bir büyük gezimiz ve birkaç küçük gezimiz olur. Aramızdan ayrılmış olan THBT’lilerin anısına ağaç diker, dinleti düzenler, geride kalanlarını yalnız bırakmayız. THBT mezunları sadece THBT’li öğrencilerle değil, ODTÜ ve diğer ODTÜ mezunlarıyla ve mezun dernekleriyle dayanışma içinde ve beraber çalışmaya önem vermiştir. Biz Kocaeli ve Van depremlerinden sonra yapılan çalışmalara katılır, Burs için koşar, ihtiyaç sahibi okullarda görev yapan öğretmenlerimize katkı sağlamak için imece yapar, AB Projelerinde yer alır, Üniversitemizin her destek çağrısına cevap veririz. THBT’yi var eden ve günümüze taşıyan üniversitemizdir. Eğer ODTÜ olmasaydı, THBT’de olmazdı. İyi ki ODTÜ var. Ve şüpheniz olmasın, her zaman da var olacak. Biz bu ülkenin, bu Üniversitenin halkbilimi sevdalısı THBT’lileriyiz ve elbette bilinsin isteriz ki bu yapabildiklerimizin hiç birinden de vazgeçmeyiz. 2003 yılından beri gelenekselleşen, Türkiye’nin her tarafından ve yurt dışından gelen THBT mezunlarının gerçekleştirdiği temalı gösterimiz daha önce olduğu gibi İş Bankası KSM salonlarında bu yıl 14 Mayıs günü yapılacaktır. Bu gösteriler mezunları- 29 60. YIL EDEBİYAT ODTÜ Spor Şenliği’ne ODTÜ fotoğraflarınızı davetlisiniz! bekliyor ODTÜ’nün 60. Yıl Etkinliklerine yönelik özel organizasyonu olan ODTÜ Spor Şenliği, 18-22 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek. ODTÜ’nün 60. Kuruluş Yılında görsel arşivini geliştirmek amacıyla başlattığı fotoğraf derleme çalışması sürüyor. ODTÜ ile ilgili fotoğrafların dijital ortamda derlenmesi için hazırlanan ODTÜ Fotoğrafları sayfası ile Üniversitenin kuruluşundan bugüne kadar geçen zaman diliminde ODTÜ kampuslarındaki çok yönlü yaşamı, eğitim, öğretim ve sosyal etkinlikleri, çevresel ve mekânsal değerleri gösteren fotoğrafların gönderilmesi bekleniyor. ODTÜ öykünüzü paylaşmak ister misiniz? Aşağıdaki sorulara cevaben hazırlayacağınız 200 – 300 kelimelik ODTÜ öykünüz, üniversitenin 60. yıl özel sayfasında yayımlanacak. Ne dersiniz? • Hangi bölümden hangi yıl mezun oldunuz? Şu anki pozisyonunuz nedir? • ODTÜ’de geçirdiğiniz yılların size akademik anlamda ve kişisel gelişiminiz açısından neler kattığını düşünüyorsunuz? • Mezuniyetiniz sonrası, özellikle profesyonel hayatınızda, ODTÜ’lü olmanın etkilerini nasıl hissettiniz? • ODTÜ ile bağlarınız devam ediyor mu? Nasıl? • Öğrencilerimize söylemek istedikleriniz nelerdir? Mıgırdiç Margosyan ile birlikteydik Edebiyatımızın güçlü isimlerinden Mıgırdiç Margosyan 9 Aralık 2015 Çarşamba toplantımızın konuğu oldu. Hem Ermenice hem de Türkçe yazan, her iki dile de hakim Margosyan, derneğimizdeki söyleşisini zaman zaman Diyarbakır şivesi ile gerçekleştirerek, edebiyat akşamımızı zenginleştirdi. Dilek Gürel (MAN’99) Mıgırdiç Margosyan’ın büyüdüğü Diyarbakır pek çok farklı grubun bir arada yaşadığı bir mekan, Ermeni, Keldani (Asur’luların Katolik olan kısmı), Süryani, Kürt, Yahudi ve Türklerden oluşan, ve sokakta Türkçe dışında bir dilde konuşulmasının kesinlikle dikkat çekmediği, doğal karşılandığı bir şehir. Ailesi, Diyarbakır’ın Piran (yeni adıyla Dicle) kazasının Heredan (Kırkpınar) köyünden 1915’te tehcire çıktıktan sonra çeşitli badireler atlatıp, keza ailenin iki çocuğunun bu göç esnasında kötü koşullar altında ölümüyle noktalanan bu acı olayların ardından Diyarbakır’a yerleşirler. Evlerinde Zazaca, Kürtçe,Türkçe ve Ermenice konuşulur. Mıgırdiç Margosyan’ın babası tahta bavulu ile katır sırtında köy köy dolaşan bir dişçi. Ama tabii dişçiliği okulda değil, bir zanaat gibi öğrenir. Elinin çok hafif, yani işini iyi yapan bir usta olduğu söylenir, ve bu şekilde kazandığı parayla çok iyi şartlarda olmasa da 7 çocuklu ailesine bakabilir. Göç ve zor hayat koşullarından dolayı hiçbir okula gitme şansı olmadığından, çocuklarının okumasına çok önem verir, her zaman elinden gelenin en iyisini temin etmeye çalışır. Mıgırdiç Margosyan, şu günlerde asayiş nedeniyle kapalı olan Süleyman Nazif İlkokulu’ndan 1950 yılında mezun olur. Öğrencilik döneminde öğretmenler sık değişir ve her yeni gelen öğretmene -öğretmenin hiçbir art niyeti olmasa dahi- ilk seferde kesinlikle anlaşılamayan ismini söylerken zorluk yaşar. O günlerin Diyarbakır’ında 8-9 yaşından itibaren bütün çocuklar birilerinin yanında bir zanaat öğrenirler. Mıgırdiç de pek çok yaz tatilini demirci ustası olan dayısının yanında çalışarak geçirir. Mıgırdiç’in babası Sarkis, yazları işten kalan zamanında da Ermeni papaza gidip Ermeni harflerini ve yazımını öğrenmesini ister. O günlere dair M. Margosyan, Müslüman olan yaşıtlarının zaman zaman kendisi gibi “gavur”“ olanları “hak din”e, yani Müslümanlığa geçirmek için uğraştıklarından, “Gavur Mahallesi”’nde yaşıyor olmalarından, anne ve babasının çocukların anlamalarını istemedikleri konularda gizlice Zazaca konuşmalarından da bahsetti. Ayrıca Ermeniler arasında Dikran isminin çok yaygın olmasının nedenini, M.Ö. 95 yıllarında Diyarbakır’da yaşa- 30 tanbul’a gelip okuması için önayak olan Tıbrevank (Ruhban okulu) na, 1966-1972 yıllarında müdür olur. Despot, otoriter bir müdür diye nam salar, ancak despotluğu, yatılı ve aynı zamanda da mevcudu iki yüz elliyi bulan okula, gece yarıları asayişi kontrol etmek için ani baskınlardan kaynaklanır. Daha sonraları bu lisede öğrencileri olmuş olan kişilerle Aras Yayınlarını kurar. Hrant Dink de bu öğrencilerden biridir. Hrant Dink daha sonra Agos gazetesini kurar. Genelde 1950’li yıllarla başlayan bir tanıklık edebiyatı olarak tanımlayabileceğimiz eserlerinde bir arada yaşayan farklı kökenli Anadolu insanının ortak yaşam hikayelerine odaklanan yazarımızın sohbetinde, kadim halkların yüreğini hissettik, sesini duyduk, ortak değerlerimizi hatırladık. yan ünlü Ermeni kralı Dikran’a dayandığını belirtti. Diyarbakır’ın eski ismi de bu nedenle -Dikran’ın inşa ettiği şehir anlamında olan-Dikranagert’tir. Mıgırdiç Margosyan ortaokul son sınıfta, 15 yaşındayken bir dersten bütünlemeye kalır, ve sözlü bütünleme sınavında 10 sorudan 9’unun cevabını biliyorsa da, hoca o bilmediği bir soru üzerinden sorunca, sınıfı geçemez. Sınıfı tekrar okuyacağını düşünürken, o günlerde İstanbul’dan Ermeni bir rahip gelir ve isteyen ailelerin çocuklarını hiçbir maddi talep beklemeden İstanbul’da yeni açılan yatılı bir okulda okumalarını temin için kayıt edebileceğini söyler. Pek çok aile buna şüpheyle yaklaşıp uzak dururken, Mıgırdiç Margosyan’ın babası, Mıgırdiç’i büyük hevesle gönderir. Onun gibi 3-5 çocuk da İstanbul denilen bir bilinmeze doğru 1953 yılında yola çıkarlar. O dönemde İstanbul ile ilgili bildikleri tek şey sinemalardaki yerli filmlere dayanır. Uzun, iki gün iki gece süren kömür isiyle dolu meşakkatli bir tren yolculuğundan sonra geldikleri ilk yer, İstanbul Şişli’deki Ermeni Karagözyan Yetimhanesidir. Mıgırdiç ve diğer çocuklar için büyük bir hayal kırıklığı olur tabi bu, “bizim anamız, babamız hayattayken niye yetimhanede kalalım” diye üzülürler. Bu arada Sivas’tan Kayseri’den ve farklı doğu illerinden de 3er 5er çocuk da gelmiştir. Tabi her biri Türkçeyi kendi yöresel şiveleriyle konuşurlar. Yetimhanede kalan İstanbullu yetim çocuklar bunların kendi aralarındaki bu “kaba saba”konuşmalarını duyunca, birbirlerine haber verip seslenirler: “ Koşun, koşuun Anadolu’ dan Kürtler gelmiş!” Mıgırdiç Margosyan bunu, “Oralarda gavurduk, burada Kürt olduk” diye ifade etti. İstanbul’da önce Bezciyan Ortaokulu sonra Getronagan Lisesi’nde okur. Daha sonra İstanbul Üniversitesi’nde Felsefe bölümünde okur, ancak o dönemde böyle olduğu üzere Psikoloji, Sosyoloji ve Pedagoji sertifikaları da alır. Erzurum Oltu’da yaptığı askerlik sonrası, Diyarbakır’dan İs- Sonraki yıllarda müdür olduğu dönemlerin mezunlarının dünyanın dört bir yanına dağıldığını, ancak her sene içlerinden birkaçından özel davetler aldığını, bu şehirlerdeki kimi derneklerde söyleşiler yaptığından ve çok güzel ağırlandığından da bahsetti. Mıgırdiç Margosyan’ın o akşam anlattığı pek çok anekdottan biri olan şu anekdotu paylaşmak istedim... Oltu’da yedek subay olarak yaptığı askerliğinde Mıgırdiç Margosyan’a kantin subaylığı da dahil olmak üzere kendi deyişiyle pek çok “angarya ve boş iş”in sorumluluğu verilir. Karlı bir kış günü kantinin eksiklerini tamamlamak üzere yanında 3-4 er ile Erzurum’a doğru yola çıkar. Yolda tipiye tutulurlar ve askeri araç artık ilerleyemez olur. Mıgırdiç erlere, siz arabada bekleyin, ben gidip yardım getireyim der. Zar zor yürüyerek Karayolları Bakım ve Onarım binasına güçlükle varır. Binada kendisi gibi yolda kalmış ve birbirini tanımayan pek çok insan içerde endişe içinde bekleşiyor. Araçta erlerin kaldığını ve bir an önce araca yardım edilmesini söylese de oradaki görevliler bu havada çıkarlarsa yardım araçlarının da yolda kalacağını söyleyip yapılacak en iyi şeyin tipinin geçmesini beklemek olduğunu söylerler. Çaresiz beklemeye başlar Mıgırdiç de. Aradan saatler geçer, yavaş yavaş acıkmaya başlayan insanlar, çantalarından çıkardıkları yiyeceklerini birbirlerinden gizleyerek yemeye başlarlar. Kimse kimseye aç mısın, ister misin diye sormaz. Mıgırdiç’in de yanında hiç yiyecek yoktur, ancak onun aklı araçta kalan askerlerde. Yanına Laz şivesiyle konuşan biri yaklaşır, “Teğmenim aç mısın?” diye sorar. Mıgırdiç de “yok, iyiyim aç değilim” demesine rağmen bu kişi sarı, ekmeğe benzeyen bir şeyi Mıgırdiç’e uzatır. Ayıp olmasın diye bir ısırık alan Mıgırdiç, mısır ekmeğinin tadını beğenmese de teşekkür eder, ve yemeye devam ederken, “ya bunlar ne biçim insanlar görüyor musun, hiç soruyorlar mı aç mısın tok musun, ne kötü insanlarmış bunlar be teğmenim” diye söylenmeye başlar, “sanki sanırsın Ermeni Mahallesi” der… 31 ANMA ANMA Akl-ı selim ve demokrat olmanın cisimleşmiş hali: Bir bilim insanı: ODTÜ’ye girdiğim yıllarda bölümü ne olursa olsun her öğrencinin adını bildiği, onlardan ders almasak bile yolda gördüğümüzde saygıyla ve hayranlıkla baktığımız bazı hocalarımız vardı. Bunlardan ikisi tesadüfen aynı bölümden, Matematik’tendi: Cahit Arf ve Tosun Terzioğlu. Türkiye’nin sayılı bilim insanlarından Profesör Tosun Terzioğlu ile gazeteci olarak karşılıklı iki kere röportaj yapma imkanı buldum. Bir kaç kez de küçük basın gruplarıyla yaptığı toplantılarda görüşme fırsatım oldu. Ahmet Asena (IE’78) Barçın Yinanç (IR’91) Cahit Arf ve Tosun Terzioğlu, yıllar içinde de birbirinden hiç kopmadı. Matematik çalışmalarında da, insani olarak da bir birleriyle hep yakın oldular. Hasan Tan boykotu sırasında her ikisini de yakından tanıma fırsatı buldum. Dünyanın en ünlü üniversitelerine “biz geldik” diye gidebilecek bu iki insan ODTÜ’yü teslim almak isteyen karanlığa karşı duruşun sembol isimlerinden oldular. ODTÜ ÖTK öncülüğündeki öğrenci direnişine, bizlerle aynı ideolojiyi paylaşmasalar, kimi davranışlarımızı onaylamasalar bile her türlü tehdide rağmen destek verdiler. Bu yılları yaşamamış genç arkadaşlarımıza bu desteğin önemini anlatabilmek için “tehdit” denince üniversiteden atılmak değil doğrudan hayatlarına kast eden bombalama ve suikast gibi eylemlerden söz edildiğini vurgulamak gerekir sanırım. Hocamızla kendisi TÜBİTAK başkanı; bense çiçeği burnunda diplomasi muhabiri olarak çalıştığım Ankara’dan tanışıyorduk. Biraz mesafeli bir tavrı vardı; ama bunu olumsuz anlamda söylemiyorum. Karşınızda çok saygın, değerli bir insan olduğunu hemen anlardınız; bir silkelenip kendinize getiren cinsten bir etkisi vardı. Tosun Terzioğlu Tosun Hoca bu dönemde sakinliği ve bilgeliğiyle birçok yanlışımızı engelleyen bir isim oldu bizler için. Uzaktan bakıldığında mesafeli gözüken hocamın, bizlerin kılına zarar gelmesin diye harcadığı çabaları yakından yaşadım. En tehlikeli anlarda bile soğukkanlılığı korumanın, akl-ı selim olmanın ve analitik düşünmenin mümkün olduğunu O’ndan öğrendim. Karşındaki insanı ikna edebilmenin ilk adımının söylediklerini dinlemek olduğunu bize ilk öğretenlerden birisi de O oldu. Boykot bitince ODTÜ’ye yeni bir rektör atamak gerekiyordu. O günlerde öğrenciler ve onların örgütü olan ÖTK tarafından kabul edilmeyecek birinin atanması mümkün değildi. Bizim aklımızda olan isimler ise belliydi; Cahit Arf ve Tosun Terzioğlu. Bir akşam Cahit Hoca’nın evine gittik. Kendisine rektörlük teklif ettik. Yaşını ve yapmak istediklerini öne sürerek kabul etmedi. Saatler süren 32 Tosun Terzioğlu Ben derinden derine muzip bir yapısı olduğunu düşünmüşümdür; ama gerek basın buluşmalarında olsun gerekse iki röportajımda da konuştuğumuz konuların ciddiyeti, ihtimal bu muzip yapının önüne geçti. İkinci ve son röportajı Ekim ayının sonunda yaptık. Bir yandan Aziz Sancar’ın Nobel’i kazanmış olması diğer yandan yerli otomobil tartışmaları üzerine Hürriyet Daily News Genel Yayın Yönetmeni Murat Yetkin - ki o da bir ODTÜ’lüdür- Tosun hocayla konuşmamı önerdi. ikna çabalarımız hiçbir sonuç doğurmayınca ikinci ismi, yani Tosun Terzioğlu’nu önerdik. Sakinliğiyle bildiğim Cahit Hoca hışımla ayağa kalktı ve neredeyse bağırarak “O’nun matematikte yapacağı daha çok iş var. Böyle bir matematikçiyi bu kadar gençken idari göreve boğmanıza asla izin vermem” diyerek tartışmayı bitirdi. Yıllar sonra Sabancı Üniversitesi kurulunca, öğrencilerini kıskanmadım dersem yalan olur. Bizim başaramadığımız hayatın akışı içinde gerçekleşmiş ve Tosun Hoca rektör olmuştu. Sabancı Üniversitesi öğrenci ve akademisyenlerine tanıdığı özgürlükleri ve sağladığı demokratik ortamı dışarıdan bile görmek mümkündü. O günlerde Sabancı Üniversitesi yurtlarında yer sıkıntısı doğmuş ve bir kısım öğrenci yurtlara kabul edilememişti. Aralarında oğlumun da bulunduğu bir grup öğrenci imza toplayarak örgütlenmeye başladı. Oğluma onlar daha imzaları veremeden bazı çalışma salonlarının yatakhaneye çevrileceğini söyledim. Nedenini sorduğunda bizim ODTÜ’de aynı sorunla karşılaştığımızda bu şekilde çözdüğümüzü söyledim. Gerçekten de Sabancı Üniversitesi’nde de öyle oldu. Birkaç gün sonra Tosun Hoca’yı ziyarete gittiğimde bana gülerek “ODTÜ’de babasından sonra Sabancı’da oğlunu çekemezdim, sizden ders almışım değil mi?” deyişine oğlum da şahit oldu. Giderek körelen akademik dünyamızın, her uçuşunda bilgi ağacının tohumlarını yeryüzüne saçan Simurg Kuşu gibi insanlarından birisini daha kaybettik. Umarım kadim dostu Cahit Arf’la buluşmuşlardır. Sabancı Üniversitesi’nde bir araya geldiğimizde ayrıntı bilmemekle birlikte ciddi bir tedavi sürecinden geçtiğini haber almıştım; zaten karşılaştığımızda bir sağlık sorunu olduğunu fark etmemek imkansızdı. Düşünceli ama iyimser tavrı dikkatimi çekmişti. Tosun Hoca Mardin doğumlu Sancar’ın kimya dalında Nobel almasının ardından kimliğiyle ilgili yapılan tartışmaları anlamsız bulduğunu, Orhan Pamuk Nobel’i kazandığında ne kadar çok sevindiyse aynı sevinci Sancar’da da yaşadığını vurgulamıştı. Orhan Pamuk’un Türkiye’ye dönük eleştirileri nedeniyle edebiyat alanında kazandığı Nobel’e tepki duyanların olduğu hatırlanırsa, Pamuk’u özellikle gündeme getirdi diye düşünmüştüm. Nobel ödüllerinin bir iki kişiyle sınırlı kalmaması için Türkiye’nin çok daha fazla bilim ve teknolojiye, araştırma ve geliştirmeye yatırım yapması gerektiğini vurgulayan Terzioğlu, eskiden olduğu gibi konunun önce olumlu boyutundan başlayıp sonra da eleştirisini dile getirmekten de geri kalmadı. Örneğin TÜBİTAK’ın son yıllarda bütçesinin büyük artış göstermesinin sevindirici olduğunu ancak matematik, fizik, biyoloji gibi temel bilimlere eskisine göre daha az önem vermesini eleştirmişti. Matematikçi olduğu için temel bilimlere vurgu yaptığı düşünülebilir; halbuki 360 derecelik bir bakış açısı vardı. Türkiye’nin bazı alanları öncelikli ilan etmesini yanlış bulduğunu belirtirken araştırma geliştirmenin her alanda olması gerektiğini söylemiş ve eklemişti, “Örneğin tarım daha az önemseniyor; bu doğru bir yaklaşım değil” demişti. Gençlerin bilime daha az ilgili olmasını ise Türkiye’deki üniversiteye giriş sınavlarına bağlamış; bu sistem ve ona bağlı her şeyin toptan değişmesi gerektiğini savunmuştu. Yerli otomobil tartışmalarını da yapıcı bir dille değerlendirmişti. Tartışmaların yanlış bakış açısıyla yapıldığına şu sözlerle dikkat çekmişti: “Bu bir sembol. Doğru ya da yanlış bunu tartışmayalım. Benim gençliğimde ‘Türkiye’de biz bunu yapamayız’ denirdi. Turizmde Yunanlılara hayrandık; şimdi pek çok şey değişti. Arabanın nasıl göründüğünü tartışıyoruz; o önemli değil. Önemli olan nasıl bir teknolojiye sahip olduğu.” Hocamız milli araba fikrini “yapabiliriz” şeklinde bir özgüven kazanmamız açısından önem taşıdığını vurgulamıştı. İçinde bulunduğu sağlık sorunu nedeniyle eleştirilerinde daha keskin, dünya ve ülkenin genel gidişatı hakkında daha kızgın ve kırgın olabileceği beklenebilirdi. Tersine; son röportajında iyimser mesajlar vermeyi tercih etti. Türkler olarak bardağın hep boş tarafına bakıyoruz; bardağın dolu tarafını görmesini de bilelim dedi. Bizi yalnız bırakmadan önce böyle iyimser mesajlar vermek de Tosun hocaya yakışan bir vasiyet oldu. Ailesinin, ODTÜ camiasının ve tüm sevenlerin başı sağolsun. 33 ODTÜ’DEN HABER ODTÜ 12 alanda ODTÜSanat 17 dünyanın en iyi programı büyüledi üniversiteleri arasında İngiltere merkezli Quacquarelli Symonds (QS) kuruluşu, dünya üniversitelerinin bilim alanlarına göre sıralaması 2016 sonuçlarını ilan etti. QS, bu sıralama için dünyanın önde gelen 4,226 üniversitesini değerlendirdiğini ve 42 ayrı bilim alanındaki performansları ölçerek bu alanlarda en başarılı 945 üniversiteyi belirlediğini duyurdu. http:// www.topuniversities.com/subject-rankings adresinden ulaşılabilen sıralamalarda, ODTÜ toplam 12 bilim alanında dünyanın “seçkin” üniversiteleri arasına girerek Türkiye’yi en fazla alanda temsil eden üniversite oldu. Geçtiğimiz yıl Türkiye’den 10 alanda listeye giren ODTÜ’nün, bu yıl alan sayısını artıran tek Türk üniversitesi olduğu görüldü. 2. ODTÜ Sinirbilim Günü 24 Nisan’da ODTÜ KKM’de 24 Nisan’da 09:00-11:00 saatleri arasında gerçekleşecek 2. ODTÜ Sinirbilim Günü, Türkiye’de ve yurtdışında, Sinirbilim alanlarında araştırmalar yürüten akademisyenlerin sunumlarıyla bu konulardaki genel farkındalığı ve bilinci arttırmayı hedefliyor. ODTÜ, Ankaralıları, 11 Mart – 10 Nisan 2016 tarihleri arasında Kültür ve Kongre Merkezi’nde açık kalacak sergiyi görmeye ve gerçekleştirilecek konserler, tiyatro temsilleri, film gösterimi, atölye çalışmaları, paneller ve söyleşilere katılmaya davet etti. ODTÜSanat 17 Sergisi kapsamında bu yıl 83 sanatçının 90’dan fazla yapıtı bir ay süre ile ODTÜ KKM’de sergileniyor. ODTÜSanat 17’de ise Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, İdil Biret, Angèle Dubeau & La Pietà, Duo Salvatore, Lombardi – Giulio Tampalini, Hava Kuvvetleri Bandosu ve Cazın Kartalları Orkestrası, George Dalaras, Emrehan Halıcı ve Ankara Müzisyenleri, Michael Prins, Duo Carmesí konserleri; Genco Erkal şiir dinletisi; Son Tango, Bardakçı Baba, Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım oyunları; Rüzgarın Hatıraları film gösterimi ve yönetmeni Özcan Alper ile söyleşi; Hasan Pekmezci ve ODTÜ GİSAM Gif-Sinemagraf atölye çalışmaları ile paneller gerçekleştiriliyor. ODTÜ logolu ürünler odtuden.com.tr’de ODTÜ logolu ürünlerin internetten satışının yapılacağı “odtuden. com.tr” alışveriş sitesi 7 Nisan’da hizmete açıldı. ODTÜ’lü sevdiklerinize bir sürpriz yapmaya ya da kendinizi şımartmaya ne dersiniz? ODTÜ Mezunları Konseyi Adana’da toplandı ODTÜ Mezun Dernekleri yönetim kurulu üyeleri 27-28 Şubat tarihlerinde Adana’da buluştu. Böylece Adana ODTÜ Mezunlar Derneği’nin 27 Şubat 2016 akşamı Adana Seyhan Otelinde düzenlediği ODTÜ’nün 60. yılı balosuna da katılma fırsatları da oldu. Konsey toplantısına katılan Mezun Dernekleri Başkan ve Yönetim Kurulu üyeleri son toplantıdan bu yana yaptıkları çalışmalar hakkında bilgiler verdiler. Yaklaşan rektör seçimlerinin süreci hakkında bilgi aldılar. 60. yıl kapsamında yapılacak etkinlikleri tartıştılar. Konsey toplantısı akşamı Adana’daki mezunlarla birlikte ODTÜ’nün 60. yılı balosuna iştirak edildi. Çok güzel hazırlanmış bir geceydi. Sayın rektörümüz Ahmet Acar baloya katılan herkes ile görüşmeye çalıştı. Sohbet ve eğlencenin birlikte olduğu güzel bir gece geçirildi. Ertesi gün için Adana mezunlar derneği Adana’da bir şehir turu düzenledi ve Adana’nın meşhur kebabının tadına baktırttı. Adana dernek üyelerinden iki kişi şehir turu süresince konsey üyelerine Adana’da her misafirin kolayca ulaşamayacağı bilgiler verdiler. Tabii ki bir gün de Adana’yı her yönüyle gezmek, öğrenmek mümkün değildi. Ama merkezdeki tarihi noktalar, Çukurova Üniversitesi kampüsü, Baraj etrafı, kebaplar derken gün bitiverdi. Konsey üyeleri Nisan ayında Bursa’da buluşmak üzere Adana’ya ve birbirlerine veda ettiler. Mezunlar Günü 25 Haziran’da Değerli Mezunlarımız, 25 Haziran 2016 Mezunlar Günü’nde madalya almaya hak kazanan mezunların listesi aşağıdaki linkte paylaşılmıştır. Madalyanızın adınıza üretilmesi için aşağıdaki linkteki formdan adınızı bulup “Madalya almak için başvur” butonuna tıklamanız gerekmektedir. Bu yıl madalya almaya hak kazanan ancak talebini belirtilen şekilde gerçekleştirmeyen mezunlarımıza isimli madalya verilemeyecektir. Sistem yalnızca bir kez işlem yapmanıza izin vermektedir. Eğer yanlış bir işlem yapıp başkası adına madalya talep ederseniz lütfen konuyla ilgili mezun@metu.edu.tr adresine mail gönderiniz. https://kpm.metu.edu.tr/sites/all/themes/kpm/mezun/liste.php Saygılarımızla, Mezunlarla İletişim Müdürlüğü 34 35 DERNEKTEN DERNEKTEN YENİ YÖNETİM KURULUMUZ BELİRLENDİ 13 Mart 2016 Pazar günü gerçekleştirilen 16. Olağan Genel Kurul sonucu dernek kurulları şöyle oluşmuştur: • Başkan, Yener Aydın (EE’76), • 2. Başkan, Seçil Başkaya (SOC’03), • Genel Sekreter, Selda Başbuğoğlu (ARCH’87), • Sayman, A. Nebil Göğüş (MAN’79), • Üye, Cihan Ürtiş (MAN’99), • Üye, Cem Tüzün (IE’88), • Üye, Uğur Ayken (ME’76) Yönetim Kurulu Yedek Üyelikleri: Oya Tığlı (SOC’83), Melek Yaşar (CHE’76), Büşra Aydın (SOC’13), Fatma Şebnem Karagöl (EE’79), Zeliha İlke Selvi (CENG’85), Nergiz Ovacık (IE’72) Denetim Kurulu Asıl Üyelikleri: Ümmüşen Gürsoy (MAN’79), Mehtap Mertdoğan (MATH’89), Nilüfer Ağırdır (MAN’79) Denetim Kurulu Yedek Üyelikleri: Cihanşah Muratoğlu (ECON-STAT’83), Türkü Karan (MAN’91), Şefika Caculi (CE’85) Disiplin Kurulu Asıl Üyelikleri: Feyzan Ali Aliefendioğlu (CHE’78), Yasemin Civelekoğlu (CHE’78), İsmail Işık (CE’76) Disiplin Kurulu Yedek Üyelikleri: Ali Aydağ (ARCH’80), Ali Torun (MATH’76), Necla Burcu Kayhan (CHE’00) Başkan, Yener Aydın (EE’76) 1968 yılında ODTÜ’ye hazırlık okulundan başladım. 1976 yılı ek dönemde Elektrik Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Öğrenciliğim sırasında, tiyatro kulübü, THBT (Türk Halk Bilimi Topluluğu) gibi etkinliklere katıldım. Öğrencilik yıllarımda Ankara Sanat Tiyatrosu’nda profesyonel olarak çalıştım. Profesyonel çalışma hayatıma TEK (Türkiye Elektrik Kurumu), BOTAŞ, İGDAŞ gibi kamu enerji şirketleriyle başlayıp, yine enerji alanında çalışan bir özel sektör inşaat şirketinde devam ettim. Özel sektör inşaat şirketindeki çalışmalarımın tümü yurt dışında geçti. BOTAŞ’taki hizmetim sırasında BOTAŞ Spor kulübünün kuruluşunda görev aldım ve yıllarca yönetici ve basketbol antrenörü olarak çalıştım. 2014 yılında emekli oldum ve İstanbul’da devamlı ikamete başladım. Yıllardır THBT mezunlarının oluşturduğu toplulukta yer alıyor, halk müziği ve halk oyunları çalışmalarına aktif olarak katılıyorum. 2014 yılından bu yana Eymir Kültür Vakfı yönetim kurulunda görev yapıyor ve vakfın bir etkinliği olarak ‘’Okuduğum Kitaplar’’ adı altında bir kitap tanıtım çalışmasına katkı veriyorum. 2. Başkan, Seçil Başkaya (SOC’03) Kadıköy Anadolu Lisesi’nden sonra ODTÜ Sosyoloji’de lisans eğitimimi tamamladım. Mezuniyetin ardından yüksek lisans yapma fikrini erteleyerek İstanbul’a döndüm ve CNNTÜRK’te çalışma hayatına ilk adımımı attım. Editör olarak yaklaşık dört yıl süreyle çalıştığım CNNTÜRK’ten istifa ederek 2008’de Galatasaray Üniversitesi’nde yüksek lisansıma başladım ve 2010’da MBA diploması ile mezun oldum. Bu süreçte Dünya Su Konseyi ile birlikte yürütülen 5.Dünya Su Forumu’nda Web Koordinatörü ve Medya İlişkileri Sorumlusu olarak çalıştım. Sonrasında TRT’den aldığım teklif üzerine Çocuk Kanalı’nın kuruluşunda yer aldım ve iki yıl süreyle Türkiye’nin 9-15 yaş çocuklara özel ilk canlı haber bülteni olan ve ‘İsmail Cem Özel Ödülü’ne değer görülen ‘Haberin Olsun’un tüm koordinasyon ve yönetimini üstlendim. Kurumsal İletişim alanında çalışma arzusu ile 2010-2012 yılları arasında Ünite İletişim’de ağırlıklı olarak Soyak Holding için çalışmalar yürüttüm. Medya sektöründeki kariyerimi ise 2013 yılında NTV’de gayrimenkul sektörüne yönelik yaptığım haberler ve CEO özel röportajlarıyla noktaladım; son olarak ise %100 İsviçre sermayeli bir gayrimenkul şirketinde Kurumsal İletişim Yöneticisi olarak çalıştım. Kurumsal Pazarlama alanında çalışmalar yürütmeyi planladığım profesyonel iş yaşamım dışında 2004’ten bu yana Yayın Kurulu ve son yıllarda Sosyal Komite üyesi olarak çalışmalarımı yürüttüğüm İstanbul ODTÜ Mezunları Derneği’nde 2008-2010 yılları arasında Yönetim Kurulu üyesi, 2014- 2016 yılları arasında Denetim Kurulu üyesi olarak görev aldım. İlk kitabımı yazdığım bu günlerde en sevdiğim hobilerim ise heykel yapmak, tenis oynamak, yüzmek ve yurt dışı seyahatlerine çıkarak fotoğraf çekmek. 36 Genel Sekreter, Selda Başbuğoğlu (ARCH’87) 1966 yılında Ankara’da doğdum. Lisans eğitimimi 1987 yılında ODTÜ Mimarlık Fakültesi Mimarlık bölümünde, yüksek lisans eğitimimi aynı bölümde 1990 yılında tamamladım. Üniversite yıllarından başlayarak çeşitli mimarlık ofislerinde çalıştım. Ankara’da Tepe Prefabrik İnşaat A.Ş. ve Emi İnşaat A.Ş. de ihale, teklif, satış yöneticiliğinin ardından İstanbul’da Türkiye İMSAD İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği Genel Koordinatörlüğü görevinde bulundum. İnşaat sanayisinde AB tarafından fonlanan çeşitli uluslararası ve ulusal projelerde liderlik yaptım. Yapı Araştırma Derneği, TEMA, WWF ve Argüden Yönetişim Akademisi gibi kuruluşların gönüllü üyesi ve destekçisiyim. Sayman, A. Nebil Göğüş (MAN’79) 1979 Kasım döneminde İşletme Bölümünden mezun oldum. 1980-2004 yılları arasında; Askerlik öncesi Ereğli Demir Çelik Fabrikaları /Kdz. Ereğli de ve takiben BEKOTEKNİK/İstanbul, AKÇİMENTO-AKÇANSA/İstanbul şirketlerinde Dış Satınalma, Planlama ve Yatırım Harcamaları fizibilite çalışmaları, teşvik belgeli yatırım projelerinin değerlendirilmesi, takibi ve raporlanması görevlerinde çalıştım. 2005-2011 yılları arasında Tekstil Boyahaneleri (TTTSD) Derneğin’de/ İstanbul profesyonel olarak Genel Sekreterlik görevi yaptım. 2011 yılından itibaren dönemsel olarak bazı Sivil Toplum Derneklerinde danışmanlık yapıyorum. Eşim Serap Aybar Göğüş ODTÜ Matematik Bölümü 1983 yılı mezunudur. Kızım İrem Göğüş-1990 doğumlu, bankacılık sektöründe çalışmaktadır. Üye, Cihan Ürtiş (MAN’99) 1976 Eskişehir doğumluyum. 1994 Eskişehir Anadolu Lisesi, 1999 İşletme mezunuyum. ODTÜ’de bir çok toplulukta görev almama rağmen okulun ilk yıllarında en yoğun ve yönetim deneyimim ADT’de olmuştur. Bir dönem de Başkanlık yaptım. ODTÜ Mezunları Derneği ile irtibat halinde olmam öğrencilik yıllarında part-time da olsa İş Bankası’nda çalışmama imkan vermiştir. Askerlik sonrası Eskişehir’de 528 hafta Sarar Giyim’de çalıştım. Kısmen emeklilik ve bir aradan sonra 162 hafta İstanbul’da Peyman Kuruyemişte çalıştım. Şimdi yine bir geçiş dönemi. Ya girişimci olacağım, ya da tekrar profesyonel iş hayatında devam etmeye çalışacağım. Aynı zamanda 2002’den beri Eskişehir’de ODTÜ Mezunları Derneği Yönetim Kurulu üyeliğim devam etmektedir. 2015 Haziran’da kurucu başkanın ani vefatından sonra YK Başkanlığı görevindeyim. 2014-2016 dönemi ilk ODTÜMİST YK deneyimimdi, şimdi 2nci dönemim olacak. Üye, Cem Tüzün (IE’88) 1964 İstanbul doğumluyum. Ciklet satmak, işportacılık, garsonluk, Tahtakale’de bir tefecinin (şimdi factoring deniyor) yanında çalışmak gibi işleri öğrenimime koşut sürdürdüm. 1979’dan itibaren hem kendimin, hem aile üyelerimin siyasi nedenlerle gözaltı ve tutuklanmaları bu döneme eşlik etti. 1988 yılında ODTÜ Endüstri Mühendisliği bölümünü bitirebildim. ODTÜ’lü bir kıza aşık oldum. Hala aşığım. Bir kızımız oldu. Ona da aşığım. İTÜ’de yüksek lisans yaptım. İnşaat, yerel yönetim, bilgi teknolojisi, turizm, tekstil, havayolu taşımacılığı alanlarında çalıştım. Uzun yıllardır (ve halen) yurt dışında çeşitli ülkelerde rehberlik de yapıyorum. Birçok demokratik kitle örgütüne, meslek örgütlerine üyeyim. Halen siyasi nedenlerle soruşturmalara uğruyorum. Zaman buldukça Çanakkale’de çiftçilik yapmaya çalışıyorum. 37 DERNEKTEN DERNEKTEN Üye, Uğur Ayken (ME’76) !953 Isparta doğumluyum. İlkokulu Karaman’da, ortaokulu ve liseyi Kayseri’de bitirdim. ODTÜ’ye 1971 yılında başladım ve 1976 yılında ODTÜ Makina Mühendisliği bölümünden mezun oldum. ODTÜ’deki öğrenciliğim sırasında ODTÜ-DER ve ODTÜ-ÖTK yönetim kurullarında görev aldım. Mezun olduktan sonra bir dönem TMMOB Makina Mühendisleri Odası yönetim kurulunda görev aldım. 12 Eylül’ün gazabına uğrayana kadar kamuda 1984’ten sonra da özel sektörde çalıştım. Bu arada 1985 yılında ODTÜ Makina Mühendisliği Bölümünde mastır çalışmamı bitirdim. 1987 yılından beri Bina Otomasyon Sistemleri konusunda çalışıyorum 1997-2001 yıllarında bir dönem YK başkanı olarak bir dönem YK üyesi olarak İstanbul ODTÜ Mezunları Derneği yönetiminde bulundum. Oya Tığlı (SOC’83) 1959 yılında İstanbul’da doğdum. İlk ve orta öğrenimimi İstanbul’da, liseyi Ankara’da bitirdim. 1983 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümünden mezun olduktan sonra İstanbul’da PİAR(1984) ve BİLEŞİM(1985) Araştırma Firmalarında Pazar araştırmacısı olarak çalıştım. 19851990 yılları arasında LETA Turizm firmasında yurtiçi ve yurtdışı turlar koordinatörlüğü yaptım. 1990 ile 2005 yılları arasında Yapı Kredi Bankasında pazar araştırma uzmanı ve Müşteri Memnuniyeti İzleme Yönetmeni olarak görev yaptım. 2005-2013 yılları arasında Birleşik Araştırmacılar şirketinin ortağı ve araştırma yöneticisi olarak çalıştım. Profesyonel yaşamım dışında 2003 yılında TEMA vakfının kırsal kalkınma projeleri için Trakya bölgesinde incelemelerde bulundum. 2005 yılında Kızılay için ODTU Mezunlar Derneği adına rahmetli Fatih Uğurlaş ve TMMOB ve Türk Tabipler Birliği temsilcileriyle birlikte Banda Aceh ve SriLanka’ya giden ekipte sosyolog olarak görev aldım. Eymir Kültür Vakfı kurucu üyelerindenim. Halen pazar ve toplumsal araştırmalar üzerine serbest danışman olarak çalışmaktayım. Fatma Şebnem Karagöl (EE’79) İlk, orta ve lise (EKL) öğrenimimi İstanbul’da tamamladıktan sonra I979 yılında ODTÜ Elektrik Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Ardından İTÜ Elektronik ve Haberleşme bölümünde yüksek lisans yaptım. Çalışma hayatına Netaş’ta Donanım Yazılımı Mühendisi olarak başladım. Epson – Romar’ın kuruluşunda kurulum ve bakım onarım mühendisi olarak görev aldım. Uzun yıllar yöneticilik yaptığım aile şirketinden emekli olduktan sonra küçük bir Ege köyünde sahibi olduğum Butik Otel’i işletmekteyim. Assos Behram Köyü Kültür ve Tanıtım Derneği kurucu üyesiyim. Ortaokul ve lise yıllarında sporun çeşitli dallarında, ODTÜ ’de de Eskrim Topluluğunda çalışmalar yaptım, müsabakalara katıldım. ODTÜ THBT’de (Türk Halk Bilimi Topluluğu) halk oyunları ve halk müziği dallarında çalıştım. Halen THBT İstanbul sorumlusuyum. 2006’dan bu yana EKV yönetim kurulu üyesiyim. Heykeltıraş Ali ile sahne dekor ve kostüm tasarımcısı Ayşe’nin annesiyim. Zeliha İlke Selvi (CENG’85) 1962 Gördes/Manisa doğumluyum. İlkokulu ve Ortaokulu İzmir’de, Liseyi Ankara’da okudum. Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Bilgisayar Mühendisliği Bölümünden 1985 yılında mezun oldum.Öğrencilik dönemimde ODTÜ Türk Halk Bilimi Topluluğu halk oyunları çalışmalarında bulundum. Mezuniyet sonrası iş hayatına İş Bankası’nda başladım. 1990-1991 yılları arasında BİMSA’da çalıştım. 1991 yılında yeniden İş Bankası’nda çalışmaya başlayıp, 2013 yılında emekli oldum. Melek Yaşar (CHE’76) ODTÜ Kimya Mühendisliği Bölümünden 1976 yılında mezun oldum. 1977 yılında Ankara’da TÜMAŞ, Türk Mühendislik, Müşavirlik ve Müteahhitlik A.Ş.’de işe başladım. 1995 yılına kadar kimya, petrokimya, gübre ve doğal sektörlerinde sektör v pazar araştırmaları ve fizibilite etüdleri yaptım. 1992-1994 arasında Gazi Üniversitesi’nde İşletme Yüksek Lisansı yaptım. 1995 yılında İstanbul’a taşındım ve bir Belçikalı tekstil firmasının Türkiye master franchisor’ı olarak mağazacılık yapmaya başladım. 2013 yılından beri emekliyim. Bu arada Osmanlıca ve Rusça öğreniyorum, fotoğraf çekiyorum. UFRAD (Uluslararası Franchise Derneği) ve RKMD (Robert Kolej Mezunlar Derneği) üyesiyim. Büşra Aydın (SOC’13) 23 Mayıs 1991 tarihinde İstanbul’da doğdum. Eğitim hayatına VKV Koç Özel İlköğretim Okulu ve Lisesi’nde başladım ve 2009 yılına kadar sürdürdüm. 2009-2013 seneleri arasında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji bölümünde eğitimime devam ettim. ODTÜ’de EuroSima’12 ve mezuniyet balosunun organizasyon komitelerinde bulundum. Çeşitli topluluklarda ve spor etkinliklerinde yer aldım. Yüksek lisansımı Sabancı Üniversite’sinde işletme üzerine yaptım. Şu anda Parıltım Yemek A.Ş. şirketinde endüstriyel toplu yemek üretimi sektöründe çalışmaktayım. 38 Nergiz Ovacık (IE’72) 1972 yılında Endüstri Mühendisliğinin ilk mezunlarındanım. İzmir belediyesine bağlı ESHOT’un bilgisayara geçmesi çalışmalarını yürütürken 1982 yılında 1402 ile işten atıldım. Ebim,Kutlutaş,Etap Plastik,Meptaş ve Çimentaş gibi değişik İzmir firmalarında planlama müdürlüğü, genel müdürlük gibi görevlerde çalıştım. 2009 senesinde Genel Müdür Danışmanı olarak çalıştığım İZSU’dan emekli oldum. İzmir Memurlar Derneği, Çağdaş Kadın Derneği Yönetimlerinde çalıştım.İzmirli Kadınlarla Cımbız isimli bir fanzin çıkararak kadın özgürlük hareketine katkıda bulunmaya çalıştık. 1990 yılından beri fotoğrafla ilgileniyorum ve seyahat ediyorum. 50 civarında ülkeyi gezdim. Fotoğraf sergileri açtım,gösteriler yaptım ve yapmaya devam ediyorum. Kışları İstanbul’da yazları İzmir Foça’da yaşıyorum. İki fıstık kızım,bir güzel torunum ve yakışıklı bir damadım var. 39 DERNEKTEN MasterGames başlıyor Amaç; okul günlerindeki gibi birlikte spor yapmayı teşvik etmek, gittikce zayıflayan bağları sağlamlaştırmak ve toplumumuzu daha aktif yaşamaya, spor yapmaya teşvik etmek. Hayalimiz; şampiyonayı farklı spor dalları ile zenginleştirmek, her dalda yüzlerce mezunun katıldığı, uluslararası boyuta getirerek, MasterGames’i her sene farklı ülkelerde üniversitelerin ev sahipliği yaptığı büyük bir şenlik haline getirebilmek. Hedef; daha çok üniversite mezunlar derneği ve daha çok mezun ile büyüyen gelişen bir etkinlik haline gelmek. Bu nedenle organizasyon yapısı da mezunlar derneklerinin “ortak spor platformu” haline getiriliyor. Önde gelen üniversitelerin üye olarak bulunacağı, her sene minimumu 7 üniversite ile kurulacak platform, şampiyonanın tüm yıl boyunca stratejisini kurgulayacak, organizasyonunu, iletişimini ve finansal desteğini sağlayacak. Neden MasterGames’e katılmalısınız? MasterGames ilk kez üniversite mezunları arasında düzenlenen bir şampiyona ve sadece Türkiye değil, diğer ülkelere de örnek olacak bir organizasyon. Tamamen amatör ruh ve kar amacı gütmeyen bir yapı olmakla birlikte, mezunları bir araya getiren ve bağları güçlendirecek bir organizasyon. Etkinlikler farklı üniversite kampüslerinde ve üniversitelerin mezunlar gününde organize ediliyor ve web siteleri ve sosyal medya hesapları üzerinden de paylaşılıyor. Nola’da buluştuk ODTÜ’lüler, 29 Ocak gecesi Galata’nın popüler mekanlarından Nola’da buluştu ve yeni arkadaşlıklarını kutladılar. 23.00’e kadar derinden gelen müzik eşliğinde sohbet yerini mekanın ünlü DJ’ine bıraktı. Artık dans zamanı... 40 C M Y CM MY CY CMY K FOTOĞRAF ÇALIŞMA GRUBU FOTOĞRAF ÇALIŞMA GRUBU ODTÜ Ortak Paydasında Fotoğraf Baraka Dergimizin 60. yıl Özel sayısında Fotoğraf Çalışma Grubu (FÇG) olarak ne yapabilirdik? Ne yazmalıydık? Bu önemli dönüm noktasında sizlerle paylaşacağımız duygular ne olmalıydı? Derleyen: Alper Baysal (ENVE’93) tecrübelerin bana çok şey kazandırdığını düşünüyorum. Yıllar sonra İstanbul’a geldim ve burada fotoğraf hobimden dolayı FÇG’li arkadaşlarla tanıştım ve sanki yıllardır tanışıyoruz gibi kendimi evimde hissettim. İşte bence bu ODTÜ’lü ruhudur. Baraka Dergimizin 60. yıl Özel sayısında Fotoğraf Çalışma Grubu (FÇG) olarak ne yapabilirdik? Ne yazmalıydık? Bu önemli dönüm noktasında sizlerle paylaşacağımız duygular ne olmalıydı? İlk önce hadi hatırlıyalım bizler kimdik, ne yapardık. FÇG yaklaşık 200’e yakın üyesi olan 15 yıldan beri İstanbul Mezunlar Derneği çatısı altında Fotoğraf alanında çalışmalarını devam eden; üyeleri genellikle ODTÜ mezunu olan (bu bir gereklilik değil Mezunlarımızın haricinde de Fotoğraf gönüllülerine kapımız açık sadece Derneğe üye olmalarını “tavsiye” ediyoruz), Ortak paydası Fotoğraf olan, artık yaptığı Sergi, Gösteri, Sunum ve gelenekselleşmiş yapısıyla belki de ilk ticari amaç gütmeyen bir Fotoğraf Festivali ile Ciddi ve Kurumsal bir Fotoğraf topluluğuyuz. Bazı arkadaşlarımız kızacak bana ama yaş ortalamamıza baktığımızda üyeleri 40’lı yaşları devirmiş bir grubuz birazda Nostalji dedik ve üyelerimize sorduk. ODTÜ ve Fotoğraf sizlere ne ifade ediyor diye? 42 Toktağan Eren Karacaoğlu (ADM’93) Benim için ODTÜ; Havasını solumuş olmaktan bile gurur ve onur duymak, ayrıcalıklı olduğunu hissetmek, ODTÜ ruhunun DNA’larına kadar işlemiş olması demek. ODTÜ’nün haricinde başka bir yerde olmayı, kesinlikle istememek demek. Geriye dönüp baktığımda, gençliğimin en güzel yılları demek. Güzel okulumun bana sunduğu sayısız fırsatlardan biri de, okuldayken TBHT (Türk Halk Bilimi Topluluğu) ile, mezuniyetimde de FÇG (Fotoğraf Çalışma Grubu) ile beni tanıştırmasıydı. Hem THBT ile, hem de FÇG ile, birbirine görünmez bağlarla bağlı ve yıllarla daha da perçinlenen harika ve zamansız dostluklar kurmanın, dünyanın neresinde olursak olalım, aynı yürek ritmiyle atmanın, hayata aynı pencereden bakmanın, ortak bir geçmişin mirasıyla ortak keyifleri yaşamanın verdiği sevinç ve mutlulukla, iyi ki ODTÜ’lü olmuşum diye tekrar tekrar şükretmek... İşte benim neredeyse 30 yıllık ODTÜ serüvenim... Abdulla Sert (Mech’78) ODTU sayesinde fotoğrafa başladım ve ilk fotoğraflarımı orada çektim. ODTU sadece akademik değil sosyal bilgilerimi geliştiren ve güzel bir hobi kazandıran ve daha sonra İstanbul’ da FCG nin kurulmasına olanak sağlayan bir kurum oldu benim için. İyi ki var. Nergiz Sarvan Ovacık (End`72) Ben 1967 1972 tarihleri arasında Odtü’nün en önemli günlerinde öğrenciydim. Forumlar, Boykotlar, Komer’in arabasının yakılması, hakimlerin cübbeleriyle yürüyüşleri, mitinglerle geçen günler.. Deniz, Hüseyin, Ulaş, Sinan ve daha nice Devrimciler bu dönemde ODTÜ’de idi. Ben de pek çok devrimci gibi 1972 de cezaevindeydim ve 1974 de afla çıktım. Bu Cem Sarvan, (MINE’89) Geriye dönüp bakınca hayatımdaki şansların başında ODTÜ’ye girmem (o yıllarda üniversiteye girmek çoktan ve her telden tercihlerle biraz da şans işiydi) ve ardından da fotoğrafla buluşmam gelir. Birincisi hayatımın yörüngesini ve diğer tüm güzelliklerle tanışmamı sağlarken; fotoğraf ise en keyif aldığım hobim olmasının yanı sıra, okul döneminde ıskaladığım birçok arkadaşımı uzun yıllar sonra benimle buluşturdu. İşin en zor kısmı ise hayatımın bu iki önemli güzelliğini tek bir fotoğrafla anlatabilmek… ODTÜ hiçbir zaman tamamıyla fotoğraflayamayacağım ender güzelliklerden birisi olarak kalacak. Bizler devrimi sanki sadece ODTÜ’de gördük, tanıdık ve yaşadık. İyi ki varsın ODTÜ. M. Yüksel Altun (Psikoloji’86) Benim ODTÜ’ye girişim bir zorunluluk oldu. Meslek lisesinde okumuştum ve belirli üniversitelere girebiliyordum. ODTÜ 5. Tercihimdi. Kayıt sonrası, benim için milad oldu diyebilirim. Önüme farklı bir pencere açıldı, buradan geçip yeni ufuklara açıldım. Okulumun verdiği kültürle, yeni ufuklardaki yolculuğum 30 yıldır devam ediyor. Evet 2016 yılı mezuniyetimin 30. Yılı olacak ve madalyamı gururla taşıyacağım Fotoğrafı artık doğru yapıyorum duygusuyla Fotoğraf hobime devam ediyorum. Teşekkürler ODTÜ, teşekkürler FÇG. Alper Baysal (ENVE’93) Yüksel hocam gibi bende Meslek Lisesi mezunuyum benimkisi ise zorunluluk değil tam bir takıntıydı ODTÜ’ye girmeliydim 2 yıl ve 3 sınav sonra bile olsa :) Meslek lisesinin etkileri bende hem artı hem de eksiler yaratmıştır, Disiplinim şükür ki Kimya, İnşaat ve Biyolojinin bir ortak disipliniydi her kimya orjinli dersim AA’ydı (hem de hiç çalışmadan) ve ne yazık ki Meslek Lisesi müfredatından neredeyse tüm Matematik ve Fizik derslerini çifte kavrulmuş olarak bünyeme sindirdim :) sanırım 9. Döneminde benim kadar 1’inci, 2’inci, 3’üncü ve 4’üncü sınıf dersini bir arada okuyan yoktur :) Benimde ODTÜ yıllarım ufkumun açıldığı harika zamanlarım olarak hatıralarımdadır. ODTÜ bana hem bir dünya gözü hem de sosyalleşme imkânıydı. O dönemlerde harika zamanlar geçirdiğim birçok alternatif sporla tanışmama vesile oldu Dağcılık gibi; Dağcılık benim için o kadar farklı bir aktiviteydi ki içimdeki dokümante etme duygusuyla bunun en iyi yolunun Fotoğraf olacağına karar verdim. O yıllarda sadece fotoğraf makinası edinmeyle dindirebildiğim bu içgüdü, sonrasında bir başka harika aktivitem olan Sualtı dalgıçlığında, biraz daha teknik bilgi gereksinimi ihtiyacı ve arayışlarım neticesinde bu işi ben yine en iyi ODTÜ bünyesinde yaparım, diyerek FÇG’yle tanışmama vesile oldu. O zamandan beridir ki sağlam bir arkadaşlık ve paylaşım içinde Mustafa Özçilingir (CENG ’87 & ‘90) Ortaokul yıllarında gördüğüm bir filmde veri merkezi, içinde kocaman bilgisayar ve teypler, beyaz önlüklü insanlar gelecekteki mesleğime kararlı bir şekilde odaklanmamı sağladı. Ancak, İzmirli biri için ODTÜ uzakta ve erişilmesi çok zor olan bir okuldu. Herkes kazanamayacağımızı, kazansak bile başarılı olamayacağımızı anlatır bizi korkuturdu. Rehberlik hocamın ısrarı üzerine yazdığım Bilgisayar Mühendisliği bölümünü kazanmama hem çok şaşırmış hem de çok sevinmiştim. Hazırlık yılının balayı olduğu okulumuzda tenis oynamayı, jimnastik yapmayı, dağcılık sporuyla doğanın güzelliklerinin farkına varmayı, gitar kulübünde klasik müzik eserlerini dinlemeyi öğrendim. Ve tabii ki ODTÜ Amatör fotoğraf topluluğu ile ilk karanlık odayla tanışmam mümkün oldu. Mezun olduktan sonra Ankara’da kaldığım süre içinde Ankara Fotoğraf Sanatçıları Derneği’nin kurslarına giderek daha ciddi olarak fotoğraf çekmeyi, fotoğraf tartışmayı ve fotoğrafın getirdiği sıcak ortamdaki arkadaşlıkları yaşadım. İstanbul’a geldiğimde bu sıcak ortamı bana ODTÜ-FCG fazlasıyla verdi. Topluluğumuzda hem ODTÜ’lü hem de fotoğraf sevdalısı olan kişilerle tanışmamız sağlam ve uzun soluklu dostlukların kurulmasını olanak tanıdı. Artık İstanbul Mezunlar Derneği ODTÜ-FCG ile birlikte daha dolu ve anlamlı... 43 BURS HAVUZU ÇALIŞMA GRUBU BURS HAVUZU ÇALIŞMA GRUBU Emek emek yaratılan Burs Havuzu Çalışma Grubu (BHÇG) birliktelikleri yaşanırken, herkes çok haklı bir gurur yaşıyordu. ODTÜ’lü öğrenciler bir imkansızı başarmıştı. Büyükavşar Köyü öğrencileri, SHÇEK çocukları ve ODTÜ’lü bursiyerler kırk gün, köy okulunda yaşadılar ve proje bir sonraki sene yılın projesi ödülünü kazandı. Bütün bunların yanısıra BHÇG İstanbul’da da bir dizi gelir getirici etkinlik peşindeydi. En iyi örneklerden birisi 2003 yılındaki Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu’nun, burs yararına yaptığı gösteriydi. Aynı yıllarda Sami Caner’in ( CHEM’ 78) genel müdürü olduğu Borusan İstanbul Filarmoni orkestrası konserlerinde, düzenli olarak BHÇG yararına bilet satışı yapıyordu. Canla başla çalışılan birçok projenin tek amacı BHÇG içindeki bursiyer sayısını ve olabilecek her yolu deneyerek burs gelirlerini çoğaltmaktı. BHÇG nin kurucusu Murat Argon ( Man’70) 1997 senesinde, sürekli kendisine sorduğu “Ne yapmak lazım” sorusunun cevabını, Atilla Tezkan, Birsen Kartal, Kemal Günal, Rasim Türkay, Necmiye ve Refik Melikoğlu gibi ODTÜ’lü arkadaşları ile BHÇG nin ilk nüvesini oluşturarak vermiş. Çare: Burs vermek. Katkıda bulunanlar: Murat Argon ( Man’70) , Nilüfer Ağırdır ( Man’79), Cem Sarvan( Mine’89) , Hasan Demirel (CHEM’87) BHÇG Kurucu Başkanı Murat Argon (Man’70) Toplanan kaynakların 1/3 ü Eymir Vakfı üzerinden , ve 2/3 ü İstanbul ODtü Mezunları Derneği üzerinden burs olarak öğrencilerin hesaplarına gönderiliyordu. 2004 yılında, BHÇG Dernek çatısı altında çalışma kararı aldı ve bunun sonucunda dernek tarafında kalan bursiyer öğrenci sayısı 360 dı . O yıl Vakıf 100 bursiyere burs vermeye devam etti. BHÇG –KÖPRÜ buluşması Öğrencilerimizle ilişkilerimizin artırılmasına yönelik son buluşmamız 100 öğrencimiz ve BHÇG den bir mezun grubunun katılması ile yapıldı. 21 Şubat 2016 – Ankara Vişnelik. BHÇG nin kurucusu Murat Argon (Man’70) 1997 senesinde, sürekli kendisine sorduğu “Ne yapmak lazım” sorusunun cevabını, Atilla Tezkan, Birsen Kartal, Kemal Günal, Rasim Türkay, Necmiye ve Refik Melikoğlu gibi ODTÜ’lü arkadaşları ile BHÇG nin ilk nüvesini oluşturarak vermiş: Çare: BURS Vermek. 1997-1998 akademik yılında 4 öğrenciye 5.000.000 TL/AY burs vererek başlıyorlar. Dernek Başkanı Uğur Ayken’in desteği ile Dernek Projeye sahip çıkıyor. 1998 yılından itibaren burs bağışları Dernek hesabına yatmaya başlıyor. 44 BHÇG hızla büyürken 17 Ağustos 1999’ta yaşanan Cumhuriyet tarihinin en büyük felaketlerinden birisi karşısında, ODTÜ mezunları da yaraları sarmak üzere çareler aramaya başladılar. ODTÜ Mezunlar Derneği İstanbul Şubesi ( İstanbul, O zaman Ankara’daki Derneğin bir şubesi idi) ve Eymir Kültür Vakfı bir araya gelip büyük bir projeye imza attılar. Barakakent. Proje, İzmit’te 3 yerleşkede yapılan 440 prefabrik konut, 3 sosyal merkez, 1 gösteri ve toplantı merkezi, spor ve çocuk oyun alanlarından oluşuyor ve maddi ve sosyal yardımlar, teknik ve psikolojik destekle depremzedelerin yanında olunuyordu. Bu projenin kaynak yaratma ekibi henüz proje sürerken, Murat Argon’ın çağrısı ile BHÇG de buluştu ve burs için çalışmaya başladı. Depremin etkisi ile oluşan duygusal atmosfer, herkese insan olmanın gereklilikleri konusunda hafıza tazeletmişti. Bu tazelenmenin, BURS projesine büyük yararı oldu. Depremin akabinde, Eski gruptan kalan iki kişiye, Arif Aygündüz ( Man’70), Nilüfer Ağırdır (Man’79) , Mehlika Bulut (Man’80) Turgut Onur (Econ’79), Burcu Taşoluk (Econ’98)’un katılımıyla, kuvvetlenen BHÇG nin hedefleri büyüktü. Depremin yarattığı atmosferde ivmelenen bağışlar sonucu bursiyer sayımız 2001 yılında 500 e çıktı. O zamana kadar faks, telefon ve e-postayla yürütülen iletişim platformu 6 Nisan 2001 de yahoo mail grup ortamına taşındı. 31/12/2003 tarihi itibariyle BHÇG hesapları bağımsız denetim görmeye başladı. 2004 yılında çalışmaların yoğunlaşmasına paralel olarak Derneğe burs konusunda çalışan bir profesyonel çalışan alındı. 2000 li yılların ilk yarısında, BHÇG her hafta Dernekte , Vakıfta , BHÇG üyelerinin, iş yerlerinde veya evlerinde toplanıyor, çeşitli aktiviteler düzenlenerek kaynak yaratılıyor ve bu kaynaklar çoğunlukla burs ve zaman zaman da öğrencilerin sosyal aktiviteleri için kullanılıyordu. 2002 yılında, birçok STK’nun yeraldığı bir platformdaki etkinlikler sonrasında Dernek, İzmir’de 40 değişik kurumun katıldığı uluslararası bir toplantıda, seçilen 5 STK’dan biri olarak bir AB Projesi’ne katılma kararı aldı. Sırada İspanya’da yapılacak olan bu proje için, öğrencilerin seçimi vardı. Yeri geldiğinde aileleriyle uzun konuşmalar yapılarak onaylar alındı ve İstanbul’dan Murcia’ya uğurlanırken 10 öğrencimizin bakışlarında bir bilinmez, heyecan ve gurur vardı. Başarılı Murcia deneyimi sonrasında, sırada kendi hazırlayacağımız projeler vardı artık. “Önyargıları Yıkmak” gençlik değişimleri projesini, bursiyerlerimizle başlattığımız Toplumsal Duyarlılık Projeleri (TDP) izledi. Sabancı Üniversitesi’nde kullanılan bir model bursiyerlerimize aktarıldı. Ögrenciler hırsla sarıldılar projelere. Körler Vakfı için kitap okumayla başlayan projeler izleyen yıllarda, farklı 10-15 kurumla çalışmaya kadar uzandı. 2005 yılında Büyükavşar’da gerçekleştirilen Kardeş Köy Projesi son iki senenin beklenen meyvesini vermişti. Projeye onay veren proje partnerlerinin bile gerçekleşmez dediği bu proje kırk gün sonunda Büyükavşar Köyü semalarında kemanla Bethooven çalınırken, Kardeş Köy okulunda capoero dansı yapılırken birbirinden farklı sanat Öğrencilerimizin faaliyetleri, yine o yıllarda ilk fikirleri filizlenen Kütüphane projeleriyle farklı bir alanda sesini duyurdu. Onlar, bir kütüphanenin özlemini en iyi bilen gruptu. Topladıkları kitapları yıllarca kütüphaneleri olmadığından yurt odalarında koruyan, kendi aralarında değişimlerini bir sistem içinde sağlayarak yapan ve bu sisteme de son derece mizahi yaklaşımla “Mekansız Kütüphane” adını koyabilen okumayı seven öğrenciler, bir başka yerdeki kitapsızlığa çare olarak kütüphane kurma projesini ürettiler. Yaklaşık on yıldır her sene en az bir köyde veya kasabada, kütüphane kuruluyor, bursiyerlerimizin çabalarıyla, hiç bilmediğimiz bir yerde küçük çocuklarla kitaplar buluşuyor. O köyde bir kütüphanenin üstünde Köprü Grubunun adı kalıyor uzun yıllar, belki de o köydeki çocukların okudukları ilk kitaplar o kütüphanedekiler oluyor. Köydekiler Köprü Grubuyla tanışıyor, bazı dernek üyelerinin halen bilmediği Köprü Grubu Anadolu’da bir köyün en iyi bildiği en çok yardım aldığı yıllarca sevgiyle andıkları bir grup olabiliyor. 45 BURS HAVUZU ÇALIŞMA GRUBU Vizyonumuz: • Eğitimde fırsat eşitliğine katkıda bulunmak • Bursi sayısının geometrik olarak artırılmasını sağlamak ve mezun tabanına yaymak, bursiyer sayısını ve burs tutarını reel olarak artırmak • BHÇG nin güçlendirilmesi, paydaşları ile ilişkilerinin organikleşmesi, felsefesini Köprü’nün iki yakasında içselleştirmek, burs projesini sadece rakamlarla ifade edilir olmaktan çıkarıp bursiyerlerimizin nabzını tutup, özel durumlarına göre değerlendirmeler yapabilir hale getirmek. • Öğrencilerimizin demokratik, özgür düşünceli , dünyayı izleyen, dünyayı değiştirmek isteyen, çevre duyarlılığı yüksek insanlar olarak yetişmelerine destek olmak ve onları bu doğrultuda yaşama hazırlamak • Mezun olan bursiyerlerimizin, dernek ve bursi tabanına ve dayanışmamıza eklemlenmesini, sağlamak • Dünyanın evrildiği tarafa göre yeni hedefler belirlemek ve yönetmeliğini buna göre dinamik tutmayı sağlamak. Vizyonumuza yönelik yeni faaliyetler: Maraton Koşuları- BHÇG’nin belirlenen vizyonu çerçevesinde, İstanbul ODTÜ Mezunları Derneği 2013 yılından itibaren, ODTÜ mezunlarının burs yararına İstanbul Maratonu’nda koşmasını organize ediyor. Mezun veya destekçi koşucular 2015 maratonunda, 1.000 üzerindeki bağışçının BURS HAVUZU ÇALIŞMA GRUBU SİZ DE İSMİNİZİN BURADA YER ALMASINI İSTER MİSİNİZ? Sivas-Zara kütüphane kuruluşu - 2015 150 TL VE ÜZERİ AYLIK DÜZENLİ BURS VERENLER SEVDİKLERİNİZİN ANISINA desteği ile burs bütçesinin yaklaşık % 25 ini yarattılar. Mentorluk Projesi Bursiyerlerimizin, kariyer gelişimine ve mezun olduktan sonra, Derneğimiz etrafındaki dayanışmaya destek vermesini sağlamak için başlatılan projede 20142015 akademik yılında 25 mentor –menti eşleşmesi ile pilot bir uygulama yapıldı. 2015-2016 akademik yılında 50 eşleşmeye çıkılması planlanıyor. Projeye katılan öğrencilerin, kariyer ve kişisel gelişim konusunda desteklenmeleri ve Dernek etrafındaki dayanışma ağına katılmaları bekleniyor. BHÇG Başkanları 1) Murat Argon (Man’70) : 1997-2003 2) Cem Sarvan (Mine’89) : 2003-2011 3) Filiz Yağmurlu (FLE’2003) : 2011-2013 4) Fatma Kesik (EE’2010) : 2013-2014 5) Nilüfer Ağırdır (Man’79) : 2014Bu dönem oluşturulan özel burs fonları 1987 ve sonrası Matematik Bölümü mezunları tarafından oluşturulan Prof. Dr. Tosun Terzioğlu Bursu- 2 Matematik bölümü öğrencisi Tüpraş ODTÜ Mezunları tarafından oluşturulan - Ozancan Akkuş (EEE ) ve Berkay Baş ( METE) Burs Fonu -2 Mühendislik Fakültesi öğrencisi Altındağ - Ankara Büyükavşar YİBO - Delice/Kırıkkale Akyurt Cücük Köyü İlkokulu - Ankara IlgınBeykonak Kemal Altınkaynak İlköğretim Okulu - Konya Haymana Yenice İlköğretim Okulu - Ankara Bala Tunalı İlköğretim Okulu - Ankara Kaman Savcılı Büyükkoba İlköğretim Okulu - Kırşehir Pınarbaşı Çelikhan - Adıyaman (Pınarbaşı Kasabası’nda bir bina tadile edilerek 2 kütüphane, 1 çalışma salonu, 1 bilgisayar odası yapıldı) 2012- Pınarbaşı Şehit Ramazan Akkaya YİBO- Kastamonu 2013- Derinkuyu Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulu - Nevşehir 2013- Kızılca Atatürk İlköğretim Okulu - Bor/Niğde 2014- Elbistan Karahüyük İköğretim Okulu - Kahramanmaraş 2014- Çağlayancerit İstiklal YİBO - Kahramanmaraş 2015 - Zara Şehit Teğmen HAcı Bayram Elmas YİBO - Zara Gazi İlkokulu - Sivas 46 SEMİH ERBEK ANISINA BURSU 3.256,00 “RSY” ANISINA BURSU 2.000,00 F.NECLA KOLOĞLU ANISINA BURSU 1.500,00 PROF. DR. TOSUN TERZİOĞLU ANISINA BURSU (MATH-1987 VE SONRASI MEZUNLARI) 600,00 CANAN GÜRMAN MURTHY ANISINA BURSU 500,00 SERTAÇ KENDİRCİ ANISINA BURSU 500,00 ALİ-FERİHA GÜLEN ANISINA BURSU 440,00 ÖNER ESKİL ANISINA BURSU 300,00 NEZAHAT ÇİNER ANISINA BURSU 225,00 İLKER VE GÖKÇEN UTKUN ANISINA BURSU 200,00 BÜLENT FİDAN ANISINA BURSU 165,00 SERDAR ÖZGERÇİN ANISINA BURSU 160,00 AYSEN ALTANLAR ANISINA BURSU 150,00 ERTUĞRUL KARAKAYA ANISINA BURSU 150,00 GÜLİZAR NOYAN ANISINA BURSU 150,00 ADINA BURSLAR TUTAR/TL KARAKAŞ BURSU 5.000,00 KURUMSAL BURSLAR Bursiyerlerimizin oluşturduğu KÖPRÜ Grubu’nun kurduğu kütüphaneler 20042005200620072008200920102011- 150 TL VE ÜZERİNDE BAĞIŞ YAPANLAR TUTAR/TL TUTAR/TL TUTAR/TL MİMARLIK 1983 MEZUNU 2.000,00 AKIN ÖNGÖR (MAN’67) 1.000,00 FİGEN KORUN (ECON’68) 1.000,00 HÜSNÜ AKHAN (MAN’76) 1.000,00 MEHMET-MUTENA SEZGİN (MAN’84) 1.000,00 OSMAN CENGİZ BİRGİLİ (CE’78) 1.000,00 SALİM ALTUNÖZ (CE’80) 1.000,00 SELMA YURTSEVER (IE’81) 1.000,00 TUNCAY ÖZYÜREK (ADM’68) 1.000,00 TURGUT ONUR (ECON-STAT’79) 750,00 ALİ GÜRELİ (MAN’79) 600,00 İSMİNİ AÇIKLAMAK İSTEMEYEN 600,00 OĞUZ UNCU (CENG’87) 600,00 F.MİNE-DENİZ ÖZGENTAŞ (MAN’82) 550,00 ARSLAN SALMAN (EE’68) 510,00 ABDULLAH AYDIN (ME’69) 500,00 CUMHUR ÖZDEMİR 500,00 İSMAİL IŞIK (CE’76) 500,00 NECAT KAMİL KONUKÇU (METE’79) 500,00 NURAN-İSA ÜLKER (CHED’91-ECON’83) 500,00 HASAN FİKRET SOYCAN (METE’80) 450,00 İLHAN ÇETİNKAYA (GEOE’68) 450,00 GENEL ENERGY 1.804,00 OSMAN SARI (CE’70) 450,00 TREK TURİZM (FİKRET GÜRBÜZ ME’78) 1.000,00 ALİ ARİF ERİÇ (ME’82) 400,00 BEREKET ENERJİ ÜRETİM A.Ş. 968,00 OKTAY GÜMRÜKÇÜ (METE’90) 400,00 EVRE GIDA LTD.ŞTİ.(BÜNYAMİN ÖZDALYAN FDE’87) 750,00 M.COŞKUN BULAK (ADM’84) 330,00 TEKNOTHERM KİMYA VE MAKİNA SAN. LTD. ŞTİ. (LÜTFÜ AKALIN CHE’81) 540,00 AHMET ATİLA DURUK (MAN’78) 300,00 BÜLENT OLTU (CE’73) 300,00 ÖZEL DENİZATI İLKÖĞRETİM OKULU (MURAT ATCI PHYS’85) 500,00 CANAN-CEM SARVAN (CHE’95-MINE’89) 300,00 ÖZGÜN ŞİRKETLER GRUBU (CAHİT KARAKULLUKÇU GEOE’79) 500,00 DENİZ FEVZİYE KUTLUSOY (ECON’84) 300,00 PROTEM ELEKTRONİK MAKİNA SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. (SEMİH ÖZBEK ME’88) 500,00 EKREM YALÇIN YÜMLÜ (ME’92) 300,00 HİLAL-ERSİN ÖZİNCE (MAN’75) 300,00 TESTO ELEKTRONİK VE TEST ÖLÇÜM CİH. DIŞ TİC. LTD.ŞTİ. (SELMAN ÖLMEZ EE’82) 500,00 İRFAN ÇETİN (MAN’00) 300,00 MEHMET SEÇİL UZUNER (CE’69) 300,00 DATA MARKET BİLGİ HİZMETLERİ LTD.ŞTİ. (MURAT BOYLA) 300,00 MEHTAP-CÜNEYTHAN MERTDOĞAN (MATH’89-ECON86) 300,00 REMEKS LTD.ŞTİ.(REMZİ SOLAK CHE’85) 150,00 MURAT ÇAVUŞOĞLU (ME’90) 300,00 NUR-SERHAT KURAK (CENG’87-ME’87) 300,00 SERDAR ERDAĞ 300,00 TOYGUN ÖVÜL 300,00 YUSUF KÖSE (ECON-STAT’79) 300,00 SEÇKİN NUZUMLALI (ME’78) 270,00 TAYFUR CİNEMRE (ME’78) 270,00 FERİDE DEMİRTAŞ (ECON-STAT’79) 260,00 AHMET FUAT AYLA (MAN’88) 250,00 ALPER HAKAN YÜKSEL (IE’91) 250,00 İRFAN ÇELİMLİ (ME’80) 250,00 KAYA ÖZGÜL (MAN’80) 250,00 MEHMET ALİ ACARTÜRK (MAN’78) 250,00 MEHMET ÖZDEŞLİK (EE’78) 250,00 MELİH YÜKSEL (METE’83) 250,00 MURAT ALİ AYDIN (ARCH’97) 250,00 MURAT ATAY (ADM’93) 250,00 N.BÜLENT POYRAZ (CE’69) 250,00 NECMETTİN ATEŞ (EE’87) 250,00 GÖNÜLLÜ GRUPLAR TUTAR/TL KÖPRÜ(M) BURSU* 1.735,00 FİNANSBANK TEFTİŞ KURULU ÇALIŞANLARI 860,00 FOTOĞRAF ÇALIŞMA GRUBU BURSU 555,00 ALTERNATİFBANK ÇALIŞANLARI 455,00 SINIF BURSLARI TUTAR/TL IR’91 SINIFI BURSU 390,00 CE’69-70 SINIFI BURSU 350,00 FAS’76 SINIFI BURSU 240,00 47 BURS HAVUZU ÇALIŞMA GRUBU 48 NURAY AYAROĞLU (ECON’84) 250,00 CANAN SAYIN (STAT’05) 150,00 TOLGA EGEMEN (ME’92) 250,00 CEMAL ERDOĞAN GÜNAY (MAN’78) 150,00 ÜSTÜN SANVER (MAN’72) 250,00 CEMAL OĞUZ BEKAR (MAN’82) 150,00 ZEYNEP-BÜLENT FIRAT (MAN’97-MAN’97) 250,00 CİHAT EŞREFOĞLU 150,00 ZEYNEP-ERCÜMENT GÜMRÜK (CP’81-ARCH’72) 250,00 COŞKUN URAL 150,00 AYŞE GÜNTAN (STAT’85) 225,00 ÇAĞAN KARAL (CHE’00) 150,00 BANU BÖYLE 225,00 ÇİLER ÖZGÜL (MAN’84) 150,00 M.ALİ ACAR (MAN’78) 225,00 DEMET ÖZDEMİR (MAN’91) 150,00 MÜJGAN ZUHAL TOLBERT 225,00 DİLNİŞİN BAYEL (MAN’96) 150,00 TUGAY TUNÇER (IR’95) 225,00 ELİF İZGİ TOPBAŞ (ARCH’93) 150,00 TÜRKÜ KARAN (MAN’91) 225,00 ENGİN TÜRKER (MAN’74) 150,00 ALPARSLAN TANSUĞ (MAN’75) 200,00 EVREN ARSLAN (ADM’92) 150,00 BURHAN ORALP (MATH’78) 200,00 FARUK KOCABAŞ (MAN’97) 150,00 CENK ALTUN-ÖZGÜR TOKGÖZ ALTUN (MAN’94-MAN’97) 200,00 FİKRET GÜLER (MAN’79) 150,00 DİLEK UTKAN 200,00 GÜL-AHMET ERGÜL (CRP’74-CE’76) 150,00 EGEMEN LERZAN ÖRMECİ (IE’90) 200,00 GÜLTEKİN GÜNAY 150,00 ERCÜMENT YILDIZ (PHYS’83) 200,00 GÜNGÖR TUNA (ADM’79) 150,00 EROL MEMİOĞLU (PETE’79) 200,00 HALİL ALTUNÇANAK (ME’99) 150,00 GÖKHAN GÜNVER (FDE’95) 200,00 HALUK NACİ TUĞCU (METE’90) 150,00 H.ÇAĞLAR BİLİR 200,00 HASAN TENGİZ (ADM’80) 150,00 KEMAL KARASEKİ (MAN’94) 200,00 HÜLYA SİREL (MAN’79) 150,00 KÜBRA BOLAY ÖZEMRE (METE’95) 200,00 HÜLYA-İSMAİL ŞAHİN 150,00 MEHMET ALEV GÖÇMEZ (MAN’75) 200,00 HÜSEYİN CİHANGİR URGUNLU (ME’76) 150,00 MEHMET MÜRŞİT ÇELİKKOL (ME’79) 200,00 IŞIK ÖZDEMİR (MAN’80) 150,00 MELİH KARAKAŞ (CHE’72) 200,00 İSMAİL ERSİN PEYA (ADM’83) 150,00 MELİS TOSUN ARSLAN (EE’00) 200,00 İSMAİL HAKKI SAĞIR (ME’79) 150,00 MURAT TOSUN (GEOE) 200,00 LEYLA DERYA (BIOL’81) 150,00 NAFİS YURDAL YALMAN (MAN’87) 200,00 MEHMET MURAT ÖZKARAKAŞ (METE’79) 150,00 ÖNDER FOCAN (ME’78) 200,00 MEHMET UMUR COŞKUN (IE’74) 150,00 ÖZKUL KORAY (MAN’69) 200,00 MEHMET YENER (MAN’67) 150,00 PERİ PAMİR 200,00 MELTEM KAPTAN (FDE’04) 150,00 RUŞEN ÇETİN (EE’81) 200,00 METE HAKAN GÜNER (MAN’95) 150,00 SAİME ÖZBAY (ECON’73) 200,00 NESLİHAN TOKCAN (MAN’73) 150,00 SELÇUK ÖZDİL (ME’78) 200,00 NESRİN-EROL TUNÇMAN (CHE’79) 150,00 SEVİL KARACA GÜDER (CRP’95) 200,00 NURAY-HAKAN AKMERİÇ (CENG’82) 150,00 ŞEBNEM ŞAHİN (ENVE’93) 200,00 NURDAN TARTANOĞLU (ARCH’79) 150,00 TAMER DURMUŞ (MAN’97) 200,00 NURSEL ERKMEN (ECON’84) 150,00 TUĞBA İNCİ (ECON’98) 200,00 NURSEN TÜZÜN (MAN’86) 150,00 TURKAY FEVZİ OKTAY (EE’88) 200,00 ÖMER VARGI (PHYS’76) 150,00 TÜLAY KAHRAMAN (FDE’94) 200,00 ÖNDER ÖZCAN (MAN’98) 150,00 TÜRKAY TATAR (MAN’91) 200,00 ÖZEN ALTIPARMAK (MAN’76) 150,00 ZELİHA İLKE SELVİ (CENG’85) 200,00 PELİN GÖKÇEK (IR’99) 150,00 ZİYA DOMANİÇ (MAN’78) 200,00 RAMAZAN OĞUZ CANIAZ (CHE’09) 150,00 NİLÜFER AĞIRDIR (MAN’79) 175,00 RIFAT ARSLAN (MAN’79) 150,00 FUNDA BEKAR (IE’95) 170,00 SEMRA AKMAN (IE’83) 150,00 BURÇİN ALTINSAY ÖZGÜNER (ARCH’83) 165,00 SERPİL-ARIL SEREN (ECON-STAT’64) 150,00 M.AKIN TELATAR (MAN’90) 165,00 SİNAN DEMİRER (CE’88) 150,00 MERAL ÇİMENBİÇER (MAN’78) 165,00 SÜHA KUMBASAR (CE’80) 150,00 UĞUR AYKEN ME’76) 165,00 ŞEFİKA GÜNSELİ ÜNLÜTÜRK 150,00 FERİDE LEYLA SERDAROĞLU (PHYS) 160,00 TUFAN TUNÇYÜZ (ME’74) 150,00 AHMET LÜTFİ BİLGEN (IE’80) 150,00 TÜLAY YILDIRIM (ECON’79) 150,00 ALİ ERTAN MESTCİ (ARCH’63) 150,00 UĞUR-DENİZ ÇİĞDEM ÖZYERLİ 150,00 AYHAN ÖZMIZRAK (MAN’79) 150,00 VELDA SAVAŞ GÜNDOĞAR (ADM’92) 150,00 AYSEL TOPRAKLI (CENG’83) 150,00 YAVUZ AKIN (MAN’79) 150,00 AYŞE AKDAŞ (MAN’93) 150,00 YEŞİM BAŞEĞMEZ (CRP’82) 150,00 AYŞE GÜLİN GÜNAL (PHYS’99) 150,00 YUSUF BAYRAKTAROĞLU (EE’05) 150,00 BERİL PALA (STAT’98) 150,00 YUSUF BORA IŞIK (ME’74) 150,00 BERK VURAL (ME’65) 150,00 YUSUF CAN ERDEM (MAN’78) 150,00 BÜLENT BATUKAN (MATH’76) 150,00 ZÜHAL KARAN ASLAN (ECON’91) 150,00 CAFER FINDIKOĞLU (MAN’74) 150,00 *KÖPRÜ: Bursiyerlerimizin oluşturduğu grubun adı, KÖPRÜ(M): Mezun bursiyerlerimizin oluşturduğu grubun adı.