File
Transkript
File
İSLAMİ KESİMİN SOSYALLEŞME MEKANI: AT PAZARI MEYDANI Öğrenciler Eslem S. SAYMAN Üftade G. KARA Danışman Öğretmen Mehmet AYGÜN 2013 İÇİNDEKİLER A. MEKAN -İNSAN İLİŞKİSİ 1. Mekân ve İnsan 2. Mekânlara Dair Bir Barkod Okuması 3. İstanbul’un İslami Yüzü Fatih Semti ve Sakinleri 4. Harbiye’nin Öteki’si Fatih, Fatih’te At Pazarı Meydanı 5. At Pazarı’nın Tarihsel, Kültürel ve Sosyo-Ekonomik Yapısı 6. Yeni Bir Mekan: At Pazarı B. İSLAMİ KESİMDE MODERNLEŞME 1. İslamcılık ve İslami Kesim 2. İslami Kesim ve Modernite 3. Gündelik Hayatta İslami Aktörler 4. İslami Kafeler C. AT PAZARI: İSLAMİ KESİMİN SOSYALLEŞME MEKÂNI 1. İslami Kesimin Eğlenme ve Sohbet Mekanı 2. Sembolik Anlamlı Mekan İsimleri 3. At Pazarı’ndaki Fraksiyoner ve Fonksiyonel Ayrışmalar 4. Temel Sohbet Konuları ve Faaliyetler 5. Eğlenme Biçimleri ve Yeme-İçme Çeşitleri 6. İslami Kesimin Kadınları ve Karşı Cinsle İlişkiler 2 D. ANKET VE MÜLAKAT 1. Anket Uygulama 2. Verilerin Yorumlanması (Grafikler, Analizler…) 3. Mülakat 4. Sınırlılıklar 5. Sonuçlar 6. Öneriler E. TEŞEKKÜR F. EK G. KAYNAKÇA 3 İSLAMİ KESİMİN SOSYALLEŞME MEKANI: FATİH’TE AT PAZARI MEYDANI GİRİŞ Bu çalışma, İslamcılığın 1990’lı yıllarda yaşadığı dönüşümle birlikte “İslami hareket” halini alması, bunun sonucunda ortaya çıkan ferdi Müslümanlıklar ve İslami kafe kamusallığı üzerinedir. İslami öğretilerin modern dünyaya karşı durmak veya modern olandan dini açıdan zarar görmemek için bir dünya görüşü haline getirilmesine “İslamcılık” adı verilmektedir. “Müslüman” kavramı İslam’da imanın şartlarını kabul eden her bireyi tanımlamaktadır ve bu yönüyle kavram çok geniş bir grubu kapsamaktadır. Bu nedenle araştırma raporunda müslümanların içinde küçük bir grubu ifade etmek amacıyla “İslami kesim” ve “İslami aktör” kavramları kullanılmıştır. Araştırma konumuzun İslami kesim ve modern hayatta kafe kamusallığı üzerine olması sebebiyle bu konuya en uygun olabilecek örneklem olması bakımından “At Pazarı Meydanı” araştırma alanı olarak seçilmiştir. Çünkü “Kahvehaneler; modernitenin, tartışmalarda ve hayatın her alanında etkin olduğu uzunca bir dönemin laboratuarları olarak düşünülebilir.”1 Çalışma, İslami aktörlerin kamusallıkla olan dönüştürücü ilişkilerine ışık tutmayı amaçlamaktadır. Bu açıdan önem taşımaktadır. Araştırma raporunda konuyla ilgili kavramlar, bu kavramların gelişiminin tarihsel süreci, İslami kesimin moderniteyle ve kamusallıkla olan ilişkisi ele alınmıştır. Bunlar anket verilerinden oluşan grafikler, kaynakça, fotoğraflar ve mülakatlardan edindiğimiz veri ve izlenimlerle desteklenmiştir. A. MEKAN -İNSAN İLİŞKİSİ 1. Mekân ve İnsan Mekân, en yalın şekilde “yer, bulunulan yer”2 olarak tanımlanır. Mekân kavramı, çeşitli bilgi alanlarında farklı anlamlarıyla ele alınır. Psikoloji, sosyoloji veya mimarlıkta birbirinden farklı anlamları karşılayan bu terim genel olarak “tüm nesneleri çevreleyen ve kapsayan, 1 2 Kerem Ünüvar, “Osmanlı’da Kamusal Mekan: Kahvehaneler”, Sayı: 5, Doğu Batı, s. 215. http://tdkterim.gov.tr/bts/ (Erişim tarihi: 30.10.2012) 4 belirlenmemiş veya hudutlandırılmamış bir yaygınlık”3 şeklinde ifade edilebilir. Mekan kavramının farklı alanlardaki terimsel anlamları birbirini destekler niteliktedir. “Mekân kelimesi, fiziksel büyüklük, somut özellikler, sembolik anlamlar ve deneysel veriler gibi birçok farklı boyutu içermektedir.”4 Bu boyutlar mekân kavramını özetlese de aslında içinde yaşayan bireylerin mekânlara yüklediği karakteristik özellikleri tam olarak vurgulamamaktadır. Canlıların yaşamını idame ettirdiği alanlar olarak mekânlar, içinde barındırdığı bireylerden etkilenerek karakteristik ve simgesel anlamlar kazanırlar. Mekânlar, bireylerin eylemlerine sahne olan ve ait olma duygusu yaratan alanlardır. “İnsan, belirli bir mekân parçasında, sadece bir yerde bulunma ve bir alan kaplamanın ötesinde, bir yaşam alanı inşa eder.”5 Yaşam alanları ise bireyin kendini ifade ettiği, benliğini ortaya açıkça koyduğu yerlerdir. Mekânda yer alışı ile kendini o mekânın bir parçası olarak görmeyi kabul eden bireyler, mekân ile ilişkileri sayesinde sosyal aitliklerini yansıtırlar. İnsanların bağ kurdukları, kendileri ile özdeşleştirdikleri, aitlik hissettikleri mekânlar, onların duygu ve düşüncelerini yansıtan önemli ipuçlarıdır. “Yer/mekân tercihleri ve algısı; yaş, cinsiyet, eğitim, meslek, kullanıcı profilinin ekonomik ve kültürel durumu gibi sosyodemografik özellikler tarafından etkilenmektedir.”6 Aynı mekânı paylaşan insanlar grup kimliği oluştururlar. Çünkü bireyin kişisel tercihleri ve sosyo-demografik özellikleri mekân seçimlerinde etkili olmaktadır. Kişi, kendisini temsil eden, dolayısıyla bir parçası olmayı kabul ettiği mekânlarda aynı sebeplerle bulunan diğerleri ile bir grup oluşturmaktadır. Böylelikle bireyin karakterinin dışa vurumunun, ait olmayı seçtiği grubun, tercihlerinin başka bir deyişle imajının analizi bulunduğu mekânların incelenmesi ile mümkündür. “Zira mekan, kaçınılmaz olarak toplumsal, toplum ise doğası gereği mekansaldır.”7 Sosyal ilişkiler, kavramlar, olguların mekansal bir ifadesi vardır ve bu ifade zinciri ancak sosyal bilimlerle çözülebilmektedir. 3 ÇUBUK, Mehmet, (1973), Beşeri Yerleşmelerde Mekan Organizasyonu ve Ülkesel Kalkınmayı Bir Mekan Organizasyonu İçinde Yaratmak, İ.D.G.S.A. Mim. Fak. Doçentlik Tezi, İstanbul, s. 27. 4 PRETTY, G.H., Chipuer, H.M. and Bramston, P., 2003; “Sense of place amongst adolescents and adults in two rural Australian town: The discriminating features of place attachment, sense of community and place dependence in relation to place identity”. Journal of Environmental Psychology, 23, s. 237-287 5 BİLGİN, Nuri, (2011), Sosyal Düşüncede Kent Kimliği, İdealkent, Sayı 3, s. 28. 6 HARVEY, D., (1989), From Managerialism to Entrepre Nurialism: The Transformation of Urban Governence in Late Capitalism, Geographiska Annaler B 71 (1), ss. 3-18. 7 TEYMÜR, N., (1998), “Disiplinlerin Aralığında(ki) Mekan”, Sosyal Bilimleri Yeniden Düşünmek (iç.), Metis Yayınları, İstanbul, s. 267-277. 5 İnsan ve mekân sürekli bir etkileşim içindedir. “Mekân, insanı biçimlendiren ve onun tarafından biçimlendirilen toplumsal bir boyuttur.”8 Bir bireyin herhangi bir mekâna yerleşmesi ile başlayan süreç, hem birey hem de mekân için karşılıklı dönüştürücülük potansiyeli içermektedir. Çünkü mekân ve insan arasındaki ilişki karşılıklı etkileşimli bir ilişkidir. Lefebvre’ye kadar mekânın bireyleri nasıl etkilediği üzerinde durulmuştur. Lefebvre’nin bu görüşü sorgulamasıyla da bireylerin mekânları nasıl etkilediği sorusu yanıt bulur. Lefebvre’ye göre birey, “yaşanan mekân”ın kurulması için asıl gerekli olandır.Yani mekânlar insanlar ile varolur. Zaman geçtikçe insanları etkileyen mekânlar, bireysel kimlik kazanımlarında da etkili olurlar. İnsanların inşa ettikleri mekânlar da insanların kimliklerini inşa eder. 2. Mekânlara Dair Bir Barkod Okuması Mekânlar, bulundukları ve bulundurduklarının etkisiyle sembolik ve niteliksel anlamlar kazanırlar. Bulundukları coğrafyanın tarihi ve sosyolojik özellikleri ile içinde barındırdıkları insanların karakterleri mekânlara kimlik kazandırır. “Nasıl bir insan kendine özgü nitelik ve özelliklerle belirli bir ‘kimse’ oluyor ve diğerlerinden farklı ve özel hale geliyorsa, bir ‘yer’ ya da ‘kent’ de kendisini diğer yerlerden farklı kılan bir nitelikler bütünü olarak algılanabiliyorsa özel bir yer/kent olur ve zihine yerleşir.”9 İnsan, kentin bir parçasıdır ve bulundukları alanlar ile bir bütün oluşturur. Böylelikle bu bütünlük bir kentsel kimlik meydana getirir. Kentsel kimliğin bileşenleri kentin sakinleri ve kentin fiziksel çevresi olarak ayrılabilir. Bu bileşenlerin kendi içlerinde ve birbirleriyle oluşturdukları etkileşimler ile sahip oldukları özellikler ise kentsel kimlik sisteminin yapıtaşlarıdır. “Yer kimliği, basitçe fiziksel görünümle değil, o yerin karakteriyle ilgilidir. Yerin karakteri görsel ve mekânsal özelliklerin ötesinde boyutlara sahiptir. Zihinlerindeki yer imgesi zaman içinde, insanların yaptığı değişim ve uyarlamalar sonucunda, gitgide daha fazla ayrıntıyla beslenerek güçlenir ve karakter belirginleşir. Yer, zaman içinde, kültürünü de yoğurur ve biçimlendirir.”10 İnsanlar her gün zamanlarının büyük bir bölümünü kentsel mekânlarda geçirirler. İçinde yaşanılan mekânların, yaşama biçimini ve insan davranışlarını etkilediği de açıktır. Bu 8 NASAR, (1982) . OKTAY, Derya, (2011), Kent Kimliğine Bütüncül Bir Bakış, İdealkent, Sayı 3, s. 9. 10 A.g.e., s. 11. 9 6 sebeple kamusal alanlar, mekânlar ve insanların karakterlerini yansıtmaktadır. Bir yerin karakterini anlamak için de kamusal alanlarına bakılmalıdır. “Kültürel boyutun kent içinde tüm kesimlere ( yerli halk ve konuk açısından) görünür kılındığı, ve böylelikle kent kimliğine yansıdığı yer ise kamusal alandır.”11 Kamusal alanlar, bireylerin iletişimi için uygun ortamlar hazırlarken burada gerçekleşen etkinlikler ile de bu iletişimi desteklerler. Yerel kültürün aynası olarak nitelendirebileceğimiz kamusal alanlar kent kültürünün de merkezidir. Meydanlar, parklar, binalar, cadde ve sokaklar birer kamusal alandır. Bu alanlar ayrımsanabilir özellikleri ile kentsel kimliğin anlaşılabilmesine katkıda bulunurlar. Örneğin, Venedik’teki Piazza San Marco, Moskova’daki Kızıl Meydan bulundukları kent ile özdeşleşmiş bir kimlik taşırlar. Bulunduğu kentin kimliğinin güçlenmesine önemli ölçüde katkıda bulunan mekânlardan biri de İstanbul’daki İstiklal Caddesi’dir. Fotoğraf 1 Venedik’teki Piazza San Marco’dan bir görünüm 11 OKTAY, Derya, (2011), Kent Kimliğine Bütüncül Bir Bakış, İdealkent, Sayı 3, s. 11. 7 Fotoğraf 2 Moskova’daki Kızıl Meydan’dan bir görünüm Fotoğraf 3 İstanbul’daki İstiklal Caddesi’nden bir görünüm Kent kimliği söz konusu olduğunda, kentin farklı parçaları, yani semtler simgesel bir rol üstlenirler. Örneğin, Amerika’daki San Francisco, her biri kendine özgü kimliği olan semtler kenti olarak bilinir. Ülkemizde ise İstanbul, bu duruma verilebilecek en güzel örneklerdendir. Semtlerinin büyük bir çoğunluğu özgün kimliklere sahiptir. Kimlik o “şey”e ait özellilkleri taşımaktadır ve bütün içinden algılanabilme bu kimlik sayesinde mümkündür. Semtler de kendine has özellikleri ile diğerlerinden ayrılırlar. Örneğin, Üsküdar semti denilince akla ilk 8 olarak tasavvuf kültürü gelir. Kadıköy’ün sol görüşlü kesimi; Fatih’in ise dindar kimlikli insanları temsil etmesi de bu olgunun bir tezahürüdür. “Kent mekânları içinde geçmişle bağların kurulmasının, kimlik, yer ve aidiyet duygusunun artırılmasındaki rolü yadsınamaz. Bu bağlamda değerli olan, kentin tarihini kentin “ruhu” olarak, kentin kendisini de halkının “ortak belleği” olarak görebilen yaklaşımlardır.”12 Bu sebeptendir ki tarihinde önemli olaylar yaşanmış semtler, genelde bu olayların etkisinde bir kimlik kazanmışlardır. Örneğin, İstanbul’un ilk büyük cami ve imaretinin çevresinde oluşan ve şehri fetheden sultanın lakabını taşıyan Fatih semti, bu sorumluluğun verdiği ağırlıkla daha muhafazakar bir eğilim içindedir. 3. İstanbul’un İslami Yüzü Fatih Semti ve Sakinleri Fatih semti, İstanbul’un en ünlü ve simgesel nitelikli yerleşim alanlarından biridir. İstanbul’un dünya ölçeğinde öne çıkmasında önemli bir rolü olan ve kentin kimliğinin oluşmasında etkin rol oynayan söz konusu kültürel birikimin varlığının yoğun olarak bir arada yer aldığı en önemli kentsel mekân Tarihi Yarımada’dır.13 İstanbul’un merkezi sayılan bu ilçe, Suriçi denilen İstanbul şehrinin kurulduğu ve geliştiği bölgenin tamamını kaplayan bölgedir. İlçe, Fatih Camiinin yapımının bittiği tarihten sonra Fatih adı ile anılmaya başlanmıştır. Tarihi Yarımada’nın tamamını kaplayan Fatih, adını 1453 yılında İstanbul’u fetheden Osmanlı hükümdarı Fatih Sultan Mehmet'ten almaktadır. İstanbul'un fethinden sonra Sultan II. Mehmed Han’ın emriyle İstanbul’un dördüncü tepesine inşa edilen Fatih Cami’nin etrafında gelişmeye başlayan Fatih, hızla klasik bir Osmanlı-Türk şehri halini almıştır. Günümüze kadar ulaşabilen ahşap evleri, cami ve medreseleri, sıbyan mektepleri ve çeşmeleri ile Osmanlı-Türk yaşam tarzının ve mimarisinin en güzel örneklerinin görülebileceği bir merkez olan Fatih, bu mistik havasının yanı sıra Roma ve Bizans gibi çok önemli uygarlıkların seçkin eserlerini de bünyesinde barındırmaktadır. Fatih, sahip olduğu özellikler dolayısıyla “İlk İstanbul” veya “Asıl İstanbul” olarak da anılmaktadır. Tarihi Yarımada Fatih, Roma İmparatorluğu’nun en önemli merkezlerinden biri olma özelliğine sahip bir yer olmasının yanında 1058 yıl Bizans’a, 469 yıl Osmanlı Devleti’ne başkentlik yapmıştır. Bu 12 13 ROSSİ, A., (1982), The Architecture of the City, MIT Press, Opposition Books, Cambridge. http://www.fatih.bel.tr/bpi.asp?caid=997&cid=87 (Erişim tarihi: 28.12.2012) 9 özelliği dolayısıyla Tarihi Yarımada’da bu üç önemli medeniyete ait çok önemli eserleri bir arada görmek mümkündür. Ancak, Yenikapı’daki Marmaray Projesi çalışmaları sırasında bulunan son bulgularla ilçenin tarihinin, 8500 yıl öncesine kadar gittiği belirlenmiştir. Bilinen dünya tarihinin de yeniden yazılmasına neden olacak bu bulgular, Fatih’in tarihi ve kültürel açıdan önemini daha da artırmıştır.14 Fatih semti tarih boyunca her zaman büyük imparator ve sultanlar ile anılmıştır. Semt, Constantinus’un anıt mezarı ve Martirion’u daha sonra onun yerine yapılan İustinianos’un Havariyun Kilisesi, fetihten sonra da Fatih Sultan Mehmet’in büyük külliyesi ile taçlanmıştır.15 Havariyun Kilisesi günümüzdeki Fatih ilçesinin ilk kurulduğu yerdir. Kilise harap hale gelince Fatih Sultan Mehmet burayı ilk inşaat yeri olarak seçmiş, kiliseyi yıktırarak Fatih Külliyesi’ni yaptırmıştır. Zamanla Fatih Külliyesi çevresinde yeni yeni binalar inşa edilmiş ve bu bölgeye imparatorluğun çeşitli yerlerinden getirilen insanlar yerleştirilmiştir. Böylece ilçenin çekirdeği meydana gelmiştir. Fatih Sultan Mehmet Han’ın yaptırdığı, kendi adıyla anılan külliye; Bizans sonrası kurulan İstanbul’un oluşmasında merkez görevini üstlenmiştir. Külliyenin adıyla anılmaya başlayan mahalle ise Fatih semtine ve ilçesine adını vermiştir. Fatih Külliyesi İstanbul’a Türk döneminin karakteristik görünümünü kazandıran büyük külliyeler dizisinin ilk halkasıdır. Bine yakın çalışanı ve çevresindeki çarşılarla, bu külliye şehrin bundan sonraki gelişmesinde etkili olan yeni bir ağırlık merkezi yaratmıştır. Fatih’in yaptırdığı eserler kümesi (külliye) içinde cami, medrese, hastahane, misafirhane, imaret, hamam, kervansaray, okul, kütüphane ve türbeler (Fatih Sultan Mehmet Türbesi, Gülbahar Hatun Türbesi, Nakşıdil Valide Sultan Türbesi) vardı. İmaretin bu zenginliği, Fatih bölgesinde ilk 200 yılın yoğun yerleşmesinin nedenlerinden birini açıklamaktadır.16 Bu yerleşimin büyük bir kısmını ise Müslüman halk oluşturmaktadır. Bu durumun oluşmasında da külliyenin manevi atmosferinin etkili olduğu görülmektedir. Vefatından sonra Fatih Sultan Mehmet’in türbesini de barındıran külliye günümüzde de kapısından girildiği andan itibaren aynı manevi havayı soluyabileceğiniz bir mekân durumundadır. Külliyenin çevresindeki evler, dükkanlar, parklar da bu duruma uyum sağlamıştır. İslami çağrışımlar yapan apartman isimleri, Hac ve Umre malzemeleri satan dükkanlar, cübbe ve sarıklı insanların oturduğu 14 http://www.fatih.bel.tr/bpi.asp?caid=997&cid=87 (Erişim tarihi: 28.12.2012) http://www.zaman.com.tr/newsDetail_getNewsById.action?haberno=556039&title=fatih&haberSayfa=3 (Erişim tarihi: 28.12.2012) 16 http://www.zaman.com.tr/newsDetail_getNewsById.action?haberno=556039&title=fatih&haberSayfa=3 (Erişim tarihi: 28.12.2012) 15 10 parklar bu manevi havanın oluşmasına büyük katkı sağlamaktadır. Fatih semtinin genel görüntüsü de bu durumu yansıtmaktadır. Külliyenin manevi havası semtin geneline sirayet etmiştir. Fatih’in bu yapısı ise süreklilik oluşturmuş ve böylece semte İslami kimliğini kazandırmıştır. Fotoğraf 4 Fatih Camii ve Külliyesi İslami kimliğin kazanılmasıyla birlikte Fatih bu kesimin yerleşim alanı haline gelmiştir. Literatür taramasıyla hakkında bilgi elde edilemeyen bu olgu, semtin içine girildiği andan itibaren gerek semtin sakinlerinin imajı gerek sosyo-kültürel yapısı ile anlaşılabilmektedir. Şalvar, sarık, cübbe, çarşaf gibi günümüzde çok fazla tercih edilmeyen, diğer semtlerde karşılaşılma ihtimalinin çok düşük olduğu kıyafetler bu semtte günlük yaşamın bir parçası haline gelmiştir. Henüz ergenlik çağına girmemiş küçük çocuklar bile bu şekilde giyinmektedir. Bu tarzda giyim eşyalarının satıldığı yerlerin başında gelen semt; yalnızca bu semttekilerin değil, bu yaşam tarzını benimseyen birçok kişinin ihtiyaçlarını karşılayan bir alışveriş yeridir. Nişantaşı, Beyoğlu gibi semtlerin aksine Fatih’te mescid ve camilere de sıkça rastlanmaktadır. Yani ilçe, buraya yerleşmiş İslami kesimin yaşam tarzlarının getirdiği ihtiyaçları karşılamak üzere yapılanmıştır. Bu durum mekân ve insan arasındaki çift taraflı dönüştürücülük ile açıklanabilir. İlçede bulunan vakıf ve derneklerin de dini hassasiyetlere sahip insanlara hitap etmesi buna bir örnektir. 11 Fotoğraf 5 Fatih’te gündelik yaşamı gösteren bir kare Fetihten itibaren şehrin yapılanması Fatih Külliyesi çevresinde oluşmuştur. Bu durum semtin bir “Müslüman mahallesi” olarak anılmasında önemli rol oynamaktadır. Bölge, şehrin kuruluşundan bu yana dinsel simge statüsünü korumuştur; günümüzde de yine bu niteliğini muhafaza etmektedir. 4. Harbiye’nin Ötekisi Fatih, Fatih’te At Pazarı Türk romanı, Türk toplumunun temel meselelerini, değişimlerini, geçişlerini yansıtmaktadır. Bu yönüyle sosyoloji bilimine ışık tutmakta, kaynaklık etmektedir. Peyami Safa’nın “Fatih-Harbiye”17 adlı romanı sosyolojik bir bakış açısıyla değerlendirildiğinde araştırdığımız “muhafazakârlık” konusu ve Peyami Safa’nın aslına sadık kalan Fatih ile onun 17 SAFA, Peyami, (1995), Fatih-Harbiye, İstanbul: Ötüken. 12 ötekisi olarak işaret ettiği Avrupaileşen, Batı etkisiyle değişen Harbiye üzerinden aktardığı Doğu-Batı çatışması hakkında birçok bilgi ve bakış açısı edinmiş oluruz. Peyami Safa, romanında Harbiye'de yaygınlaşan Avrupaî yaşama özenmesini ve yeniden Fatih'in simgelediği aslına dönüşünü betimlerken bu değişimi, bütünüyle ruhsal etkenlere bağlamaktadır. Yazarın, Doğu-Batı karşıtlığı üzerinden ortaya koymaya çalıştığı değerler, Batı için genel olarak maddî ve hazcıdır. Buna karşılık, Doğu manevî değerleri temsil etmektedir.18 Yazarın birbirinin ötekisi olarak işaret ettiği iki semt günümüzde Fatih ve başka herhangi bir semt olarak görülebilir. Örneklemimiz At Pazarı Meydanı’nın cafeleriyle müsemma olduğu düşünüldüğünde café kültürüyle öne çıkan bir mekan olan Cihangir’den bahsetmek daha uygun düşecektir. Fotoğraf 6 Cihangir kafelerinden bir görünüm. 18 MORAN, Berna, (1999), Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 2, İletişim Yayınları, İstanbul. 13 Fotoğraf 7 At Pazarı Meydanı’ndan bir görünüm. Kuşkusuz, kent mekânları, bir örnek, homojenitesi olan mekânlar değildirler. Buraların her biri, işlevleri, iç mekân kurguları, mekânsal iklimi, sosyo-ekonomik düzeyi, entelektüel havası, mekân içi iletişim izleği, mekânsal sosyalite vs. itibariyle farklılık/çeşitlilik arzederler.19 At Pazarı Meydanı ilk etapta tıpkı Cihangir gibi bir hava hissettirse de yukarıdaki alıntıda sıralanan etkenlerle farklılık göstermektedir. 5. At Pazarı’nın Tarihsel, Kültürel ve Sosyo-Ekonomik Yapısı Fatih Sultan Mehmet, fetih ile birlikte İstanbul’un yeniden yapılanması için birçok çalışmada bulunmuş, yeni yerler inşa ettirmiştir. 1453-1481 yılları arasında İstanbul’da 300 büyük yapı inşa edilmiştir.20 Bunlardan biri de Fatih Camii’nin hemen yakınında bulunan atpazarıdır. Kuşkusuz bu durumda atın Osmanlı’daki önemi, savaşlarda oynadığı rol ve dönemin en yaygın ulaşım aracı olması etkilidir. “Fatih, külliyenin yakınına koşum ve eyer takımlarının yapıldığı bir Saraçhane de inşa ettirmişti ki, burası Zeyrek yakınlarında kurulan Atpazarı’na da son derece yakındı. Bilindiği üzere “saraç”, at koşum takımları yapan meslek erbabına verilen addır. Yine az önce de belirttiğimiz üzere kendi camisi ile Zeyrek Camii 19 20 AYTAÇ, Ömer, Kent Mekânlarının Sosyo-Kültürel Coğrafyası, Fırat University Journal of Social Science. 10 Aralık 2012, Medhal Dergi, Sayı 87. 14 arasında bulunan alanda bir atpazarı şekillenmişti.”21 Atpazarı zamanında atların bağlandığı çengeller de meydanın alt tarafındaki yapının duvarlarında hala varlığını korumaktadır. Fotoğraf 8 Atların bağlandığı çengellerin bulunduğu duvar Fotoğraf 9 Atların bağlandığı çengeller 21 KAYA, Önder, Mostar Dergisi, Sayı: 55. 15 Atpazarı çeşitli ansiklopedilerde “at ve at ile ilgili malzemenin alım satımının yapıldığı yer” olarak tanımlanmaktadır. Meydan Larousse’da atpazarları ve buradaki işleyişle ilgili şu bilgiler yer almaktadır. “Genellikle bütün büyük şehirlerde kurulurdu. Eskiden atpazarları’nın esnafla meşgul olan bir kethüdası ile onun vekili olan ve müzayede yerine bakan bir yiğitbaşısı bulunurdu. Bunları, esnaf seçerdi. Tellâl, mezada çıkardığı atı, elinde gezdirirse beşer kuruş, hayvan satılınca da ahır sahibi ve müşteriden 30 kuruş alırdı. Alıcı, 39 gün içinde hayvanı hastalıklı çıkarsa iade eder, esnafın ileri gelenleri toplanarak bunu doğrularsa, parasını geri alırdı. Hayvanları her zaman, istenirse alım satım sırasında bir baytar muayene ederdi. Rumeli İle Anadolu arasındaki geçişlerde, hayvan başına beşer kuruş alınırdı.”22 Fatih’teki At Pazarı Meydanı şu anda Siirt Pazarı (Kadınlar Pazarı) ile Fatih Camii arasında bulunmaktadır. Eski Mutaflar Sokağı ile Mıhcılar Caddesi –ki “mıh” atın nalını çıkarmak için kullanılan çiviye verilen addır ve bu bakımdan dikkate değer bir ayrıntıdırarasında kalan bu küçük meydanın ortasında bronz bir at heykeli vardır. Bizans zamanında sığır pazarıyken Fatih’in fetihten sonraki imar çalışmaları ile daha sonra atpazarı haline gelen bu meydan ile ilgili sınırlı bilgiye ulaşılabilmektedir. Emrullah Efendinin Muhit-ül-Maarif adlı eserinden Fatih ve Üsküdar’da bulunan atpazarları ile ilgili bilgi verilmektedir. Yazılı kaynakların dışına çıkıldığında ise meydandaki değişime tanıklık eden, uzun yıllar boyunca meydanda kahvecilik yapan “Metin Dayı”dan bu değişim hakkında bilgi alınabilmektedir. “Metin Dayı” at alım-satımının cumhuriyetin ilk yıllarında da devam ettiğini belirtmiş ve meydandaki vergi usulünü kaynaklardaki şekliyle aktarmıştır. 22 Meydan Larousse, s. 291. 16 Fotoğraf 1023 Fatih’in eski halini gösteren bir harita Günümüzde cafelere ev sahipliği yapan bu meydan tarih boyunca birçok farklı meslekten insanın ekmek kapısı olmuştur. Meydan atpazarıyken, sadece at alım satımı yapılan bir yer değil; aynı zamanda semerciler, nalbantlar ve arabacı dükkanlarının bulunduğu bir ticaret merkezidir. Yani sadece at alınıp-satılan bir meydan değil, at ve atçılıkla ilgili malların satıldığı dükkanlara mekan olmuştur. “Fatih devrinden 1930'lara kadar Fatih'te, Bozdoğan Kemerinin bitimiyle Fatih Külliyesi arasında bugün de At Pazarı adını taşıyan meydanda daimî bir at pazarı bulunuyordu. Burada her birinin kendi ahırları olan at cambazları dışında 23 Bu harita Fatih Belediyesi’nin arşivinden alınmıştır. Fatih Camii ve Külliyesinin eski halini gösteren haritada, At Pazarı Meydanı “Hangars” adıyla belirtilmiştir. 17 nalbant, saraç, mutaf gibi atla ilgili esnafın da dükkanları vardı.24 Meydanda daha sonraları marangozhaneler açılmıştır. Zamanla bu marangozhanelerin yerini de otomobil tamirhaneleri almıştır. Kafelerin açılmaya başlanması ile tamirhaneler sanayi sitelerine taşınmış, meydan boşalmıştır. Şu an ise meydanda nargile kafeler boy göstermektedir. Fotoğraf 11 Meydanın düzenlemeden önceki halini gösteren bir fotoğraf Atpazarı’ndaki bu tarihsel değişimi en iyi anlatan yazılardan birini kendisi de bu değişime az da olsa tanıklık etmiş Salih Zengin tarafından kaleme alınmış ve bu yazı Aksiyon dergisinde yayınlanmıştır. Meydandaki tarihsel değişimi, ticari ilişkileri ve ritüelleri çok iyi anlatan yazının bir kısmı şu şekildedir: “Fatih Camii’nden fazla uzaklaşmadan Siirt Pazarı (Kadınlar Pazarı) ile Fatih Camii arasında kalan küçücük bir meydana doğru yürüyelim; adı Atpazarı... Eski Mutaflar Sokağı ile Mıhcılar Caddesi arasında. İlk hâli şimdikinden çok büyükmüş. Saraçhane’den Fatih Meydanı’na kadar uzanırmış bu küçük meydan. Bizans zamanında sığır pazarıyken fetihten sonra at pazarı 24 ARMAĞAN, Mustafa, (1997), İstanbul Armağanı Gündelik Hayatın Renkleri III, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı, İstanbul. 18 hâline gelmiş. At ve süvariliğe dair ne kadar sanat varsa hepsini içinde toplamış bu küçük pazar. Semerciler, mutaflar, nalbantlar, arabacı dükkânları... Düşünün yani tam 170 ahır varmış meydanda. Hatta Pertev Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılan, İstanbul’a gelen sipahilerin indikleri bir kervansaray bile mevcutmuş. Tabii bugün ondan hiçbir eser kalmamış. Bir de meydanın tam ortasında Abdülmecid Han’ın yaptırdığı dört taraflı meydan çeşmesi varmış; ama bugün onu da bulana aşk olsun. Atpazarı’nın biraz yukarısında bir de dua meydanı varmış ki her sabah dükkânlar açılmazdan evvel esnaf ve ahaliden bazısı gelir, mahalle camiinin imamı güzel bir dua okur, ondan sonra dükkanlar birer ikişer açılmaya, atlar öteye beriye götürülmeye, pazar hareketlenmeye başlarmış. Atpazarı, Fatih ve çevresini yok eden büyük yangınların hemen hepsinde yanmış ve yangınlardan geriye pek bir şey kalmamış. Bakiyeyi ben sayayım isterseniz: Küçük bir meydan, ortasında iki ağaç ve etrafında irili ufaklı kafeteryalar. Meydanın on yıl önceki hâlini hatırlıyorum da, oto tamircileriyle doluydu. Yan yana dizilmiş oto tamircilerine homurdanarak girip çıkan araçlar, çekiç sesleri, tamirci çıraklarının öğle vakti bir köşeye çekilip sohbet ederek yemeklerini atıştırmaları, kilitçiler, birkaç eski kâgir apartman, bir pastane ve neden burayı mesken tuttuklarını bilemediğim iki katlı Pütürgeliler Derneği... Gerçi şimdi artık o da yok, yıkıldı. Yerine daha büyük bir bina yapılıyor. Tekrar dernek mi kullanacak, yoksa büyük bir kafe daha hizmete mi açılacak bilinmez. Ama bu küçük meydandaki değişim ve dönüşüme hizmet edeceği kesin. Meydana dikilen at heykeli, ‘at pazarı’ ismine açılım sağlayan bir heykel olmaktan uzak. Gözü bozan tek şey bu belki de...”25 At Pazarı Meydanı’nda eskiden birçok önemli yapı bulunuyordu. Atpazarı Hanı Kervansarayı, Dua Meydanı, Meydan Çeşmesi, Kul Camii, Şeyh Süleyman Mescidi bu yapılardan bazılarıdır. Evliya Çelebi’ye göre 17. yüzyılda İstanbul’da bulunan kervansaraylardan biri Atpazarı Hanı Kervansarayı’dır.26 Eski bir ahilik geleneği olan, her sabah dükkânları açmadan önce dua etme işleminin gerçekleştirildiği Dua meydanı ise At Pazarı Meydanı’nın hemen üstünde bulunmaktadır. Ayrıca Abdülmecid Han’ın yaptırdığı dört 25 26 ZENGİN, Salih, “İçinden Atlar Geçen Meydan”, Aksiyon, Sayı 938, s. 52. 10 Aralık 2012, Medhal Dergi, Sayı 87. 19 taraflı meydan çeşmesi de bu meydanın yok olan tarihi yapıları arasındadır.27 Şeyh Süleyman Mescidi ise Zeyrek Caddesi ile At Pazarı Sokak köşesinde bulunan, 1491 yılında Şeyh Süleyman tarafından mescide dönüştürülen bir yapıdır. Altında, 8 nişli kripta olması nedeni ile alt kısmı kare, üst kısmı sekizgen planlı binanın, Pantokrator Kilisesi’nin cenaze şapeli veya vaftizhanesi olduğu sanılmaktadır. Mescidin kuzeyindeki özel arazinin içinde 6 sütunlu bir Bizans sarnıcı bulunmaktadır.28 Fotoğraf 1229 At Pazarı Meydanı’nın eski hali Fotoğraf 1330 At Pazarı’nda alışveriş usulü 27 ZENGİN, Salih, “İçinden Atlar Geçen Meydan”, Aksiyon, Sayı 938, s. 52. www.byzantiumistanbul.com/detay.asp?detayid=288 (Erişim tarihi: 17.11.2012) 29 KAYGILI, Osman Cemal, (2003), Köşe Bucak İstanbul, Selis Kitaplar, İstanbul. 30 KAYGILI, Osman Cemal, (2003), Köşe Bucak İstanbul, Selis Kitaplar, İstanbul. 28 20 Fotoğraf 1431 At Pazarı’ndan bir görünüm Bir mahalleyi andıran pazar, birkaç sokak ile daire biçiminde büyükçe bir meydandan ibaretti. Bu sokakta hayvan ahırları, nalbantlar, saraçlar sıralanırdı. Attan başka at ve atçılık malzemesi de satılırdı. Semerciler aşağı meydanda, mutaflar arka sokakta, sepetçiler de Saraçhane tarafında İdiler. Mahmud II zamanında Asakir-i Mansure süvari birlikleri için at ve ata gerekli malzeme bu pazardan alınıyordu.Abdülmecid I, atpazarı meydanına zarif ve dört köşeli bir çeşme yaptırmıştı (1853). Pazarın yukarı tarafındaki dua meydanında esnaf, dükkânlarını açmadan, mahalle imamının duasını dinlerdi. Buraya II. Abdülhamid de bir namazgah yaptırdı. Fatih’teki atpazarı Çırçır yangınında yandı (1908) ve başka yere taşındı; fakat esnafın ısrarı ile yeniden eski yerine getirildi (1913). Üsküdar’daki atpazarı Fatih’teki kadar tanınmış ve işlek değildi. Burada sadece birkaç han vardı. Yalnız Cuma günleri birkaç saat alışveriş yapılırdı.32 31 32 KAYGILI, Osman Cemal, (2003), Köşe Bucak İstanbul, Selis Kitaplar, İstanbul. http://www.vik2.com/page/1432/ (Erişim tarihi: 01.12.2012) 21 7. Yeni Bir Mekan: At Pazarı Osmanlı döneminde at alınıp satılan, nalbantların ve at tüccarlarının bulunduğu bir meydan olan At Pazarı, bir dönem otomobil sanayi meydanı olarak kullanılsa da şimdilerde birçok kafeye ev sahipliği yapan bir mekan haline gelmiştir. At Pazarı Meydanı’nın zaman içerisindeki bu dönüşümü Fatih Belediyesi’nin projelendirmesi ile gerçekleşmiştir.33 Fotoğraf 15 Fatih Belediyesi’nin “212 proje” adlı kitapçığından Düne kadar da oto sanayicilerin konuşlandığı at pazarı meydanı şimdi cıvıl cıvıl kafeleri ile sohbet, çay, nargile üçlüsünün peşine düşenlere mekan oluyor. Meydanın gelişmesine katkısı büyük olan Eski Kafa'nın sahibi Aysel Berk "Kentlerde kentlileşmenin işareti meydanlardır. Bu Fatih'te yoktu, At Pazarı ile Fatih'in bir meydanı oldu." diyor.34 Meydandaki kafelerin sahipleri oto sanayicilerden devraldıkları dükkanları şık birer kafeye dönüştürmüşler. Belediyenin sokağı trafiğe kapatıp gerekli çevre düzenlemelerini yapmasıyla At Pazarı Meydanı Cihangir gibi, Tophane gibi bir kimlik kazanmış. Meydanı, bahsedilen bu mekânlardan ayıran özelliği ise ise müşteri profilinin farklı olmasıdır. Genelde İslami kesim gençliğinin ve entelektüellerin tercih ettiği bir mekân olan Fatih'teki At Pazarı Meydanı kafeleri, değişen yeni İslami kesimin de vitrini haline gelmiş. Müşterileri arasında tanınmış 33 Bu bilgi, proje kapsamında Fatih Belediyesi Proje- Etüt Müdürlüğüne yapılan ziyarette “Fatih Belediyesi 212 Proje” kitapçığından alınmıştır. 34 http://yenisafak.com.tr/Pazar/Default.aspx?t=31.07.2011&i=332791 (Erişim tarihi: 07.12.2012) 22 yazar ve gazeteciler var. Hatta bazıları bu mekânların müdavimleri arasında sayılabilir. Bu durum Zaman gazetesinde yayınlanan röportajda şu sözlerle anlatılmaktadır. İstanbul Fatih'te, şair ve yazar Mevlana İdris'in Eski Kafa'sı ile başlayan 'okumuş çocuklar'ın dinamik etkileşimi hızla devam ediyor. Atpazarında nezih, temiz ve güzel kafelerin oluşturduğu görüntü, özellikle gençler için alternatif mekânlar hüviyetinde. Fatih Belediyesi'nin söz konusu alanı trafiğe kapatmasının da bu nezihlikte çok önemli bir etkisi var kuşkusuz. Meydan, gençleri için bir cazibe merkezi haline geldi adeta.35 At Pazarı Meydanı, zamanla Fatih’in en çok tercih edilen mekânı olmuş. Mekânın trafikten yalıtılması, yaşamların mütevaziliği ve binaların birçok boyutlu olmasıyla mekânda kentin içinde “sessiz bir vaha” oluşmuş. Hem ilçenin kalabalığından, günlük curcunasından uzaklaşmak isteyen ilçe sakinlerinin uğrak yeri; hem de gazete, televizyon ve sosyal medya aracılığıyla buradan haberi olup İstanbul’un uzak köşelerinden gelenlerin zaman geçirdikleri bir mekâna dönüşmüş. Yıllarca köşedeki "Dayı"yı bilen sokak sakinleri önce kafelere itiraz edecek olmuş ama değişimi görünce memnun olmuşlar. Bir kısmı evlerinin alt bölümlerini kafe uygun şekilde düzenlemeye başlamış. Bazıları ise akşamları kendi çaylarını çekirdeklerini alıp, evlerinin önüne masalarını yerleştirip eşlik etmeye başlamışlar kafelerde oturanlara. Aslında kafeleri açan esnafın çoğu da orada doğmuş büyümüş. Yabancı değiller. Müdavimler ile sokak sakinleri ise benzer hassasiyetlere sahip olduğu için sorun yaşanmıyor. Bir kafe bir diğerini, bir diğerini getirmiş. Daha da açılacak kafeler var. Belediyenin de sokağı trafiğe kapatıp gerekli çevre düzenlemelerini yapmasıyla At Pazarı Meydanı Cihangir gibi, Tophane gibi bir kimlik kazanmış. Şimdi kafelerin müdavimlerinde kimler yok ki. Yazarlar, şairler, sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri, öğrenciler, avukatlar, gazeteciler, televizyon yapımcıları, oyuncular... İsim vermek gerekirse; Elif Çakır, Selahattin Yusuf, Atılgan Bayar, Zeki Demirkubuz, Burhan Kuzu, Sevilay Yükselir, Semih Kaplanoğlu ve meydanda çekimlerinin bir kısmı yapılan Halil İbrahim Sofrası dizisinin oyuncuları, set ekibi... Meydana Başbakanın, bakanların, vekillerin yolu düştüğüne dair rivayetler de bolca..”36 35 36 http://www.zaman.com.tr/newsDetail_getNewsById.action?haberno=1182517 (Erişim tarihi: 17.11.2012) http://yenisafak.com.tr/Pazar/Default.aspx?t=02.08.2011&i=332791 (Erişim tarihi: 19.11.2012) 23 Meydana eski yerleşim yerlerinin arasından geçerek ulaşılıyor. Dar bir girişi olan meydanın ortasında bronzdan bir at heykeli var. Hemen yanında ise meydanın adının “Kirmasti At Pazarı Meydanı” olduğunu belirten bir tabela. Daha çok geniş bir sokağa benzeyen bu meydanın sağında ve solunda sıra sıra dizilmiş kafeler bulunuyor. Meydanın bir tarafının tamamı ile diğer tarafının alt kısmında kafeler konuşlanmışken üst kısmındaki boşluk hemen göze çarpıyor. Burada ise yerel bir dernek binası ile eski bir kahvehane bulunmaktadır. Yanındaki birkaç binanın alt katları ise hala ev olarak kullanılmaktadır. Fotoğraf 16 Meydana adını veren ve atpazarıykenki haline gönderme yapan tek unsur Fatih semtinin tarihi dokusu ve mistik havası hissedilse de sakinliğiyle etrafından ayrılan bir mekân burası. Mahalle arası diye tabir edilebilecek bir alt sokağından apayrı bir görünüm içerisinde meydan: “Fatih'in orta yerinde Cihangir'e gelmiş hissediyorsunuz kendinizi. Kafelerden birinden kulağınıza Leonard Cohen melodileri ulaşırken, bir diğerinde Dede Efendi çalıyor. Meydanın, zamanın tozunu yutmuş ve kendini henüz İstanbul'un curcunasına kaptırmamış bir hâli var. Bir yanda alışılageldik atmosferlerini koruyan kahvehanelerde tavla 24 oynayan gençlerin attığı zarların sesine hemen yanındaki kafelerde inceden inceye konuşulan memleket meseleleri eşlik ediyor.”37 Fotoğraf 17 (Soldan sağa) Lena, Beyrut, Bab-ı Yaren isimli kafelerden bir görünüm Meydanda her biri kendi içinde başka bir dünya barındıran on bir kafe bulunuyor. Bunların yanında meydanın daha önceki zamanlarıdan kaldığı belli bir kahvehane ve etraftakilerin Dayı’nın Yeri olarak adlandırdığı; şimdilerde ise değişime ayak uydurarak Nostalji Kafe adını almış iki mekân daha var. Bu mekânlardan bazıları gerek dekorları gerek müdavimleri gerekse faaliyetleri ile diğerlerinden bir adım öne çıkıyor. Beyrut, Lena, Eski Kafa, Hanegah ve Dayı’nın Yeri nam-ı diğer Nostalji Kafe bu nedenlerden dolayı en çok tercih edilen mekânlar. Geri kalanlar ise klasik nargile kafe şeklinde tanımlanabilir. Bu kafeler aynı zamanda futbol müsabakalarının da izlenebileceği yerler. Meydanın dışında birçok yerde de karşılaşabileceğiniz bu klasik nargile kafeleri benzerlerinden ayıran özelliği ise yine müşteri profili. Daha radikal İslami görüşlere sahip kişiler tarafından tercih edilen bu kafelerin müşterileri çoğunlukla erkeklerden oluşuyor. İçeri girdiğinizde kadınlarla karşılaşma ihtimaliniz oldukça düşük. Meydandaki kafeler, pek çoklarından farklı olarak sadece vakit geçirilip karın doyurulan yerler değiller. Söyleşiler düzenlenen, ney ve Arapça gibi kurslar verilen, şiir dinletilerine ev 37 http://www.yeniaktuel.com.tr/tur101,230@2100.html (Erişim tarihi: 19.11.2012) 25 sahipliği yapan kafeler bulunuyor At Pazarı’nda. Bu mekanlar kent hayatının bir sonucu olarak doğan kent insanın sosyalleşme ihtiyacını karşılamaktadır. Kafelerin isimleri, İslami, muhafazakar ve geleneksel kültür/yaşam biçimlerini yansıtmaktadır. İslami kesimin sosyalleşme ihtiyacını karşılayan, At Pazarı Meydanı’ndaki kafeleri tek tek ele almak gerekirse genel özellikleri şu şekilde özetlenebilir: Nostalji Kafe (Dayı’nın Yeri) Fotoğraf 18 Nostalji Kafe’nin giriş kapısı Sokağın girişindeki kırmızı tuğladan örülmüş binada, adı müdavimleri olan öğrenciler tarafından konulmuş, Nostalji Kafe var. İşletense "Dayı" lakabıyla tanınan Mehmet Amca. Kardeşi Metin'le hizmet veriyorlar. En çok da öğrenciler tarafından tercih ediliyor burası. At Pazarı ahalisi kendilerini bildiklerinden beri Dayı'nın orada olduğunu söylüyor. Mekan eski usül bir kahvehane sayılabilir.38 Bu özelliğinden olsa gerek bu mekânda da bayanların bulunması çok nadir karşılaşılan bir durum. Öğrenciler dışında, meydana yapılan yeni kafelerden rahatsız olan, kendilerini “antikapitalist Müslüman” olarak tanımlayan gençlerin de uğrak mekânı burası. Fiyatların uygunluğu, özellikle de büyük çayla küçük çayın ücretinin aynı olması bu gençler tarafından kapitalizme karşı savaşın en güzel örneği olarak nitelenebiliyor.39 38 http://yenisafak.com.tr/Pazar/Default.aspx?t=31.07.2011&i=332791 (Erişim tarihi: 28.11.2012) http://abdullahsehidhuca.wordpress.com/2012/07/08/cafelerde-herkes-cok-usudum-merkez/ (Erişim tarihi: 28.11.2012) 39 26 Eski Kafa Fotoğraf 19 Eski Kafa’nın nostaljik ruhunu yansıtan girişteki yer dekoru Şair Mevlana İdris ve mimar eşi Aysel Hanım’ın işlettiği mekân, buraya açılan diğer kafelere öncülük etmesi bakımından önemlidir. Özellikle entelektüellerin, edebiyatçıların ve üniversite öğrencilerinin tercih ettiği Eski Kafa, iç dekoru ve leziz yemekleriyle meydanın ilgi odağı.40 Edebi sohbetlerin ve şiir dinletilerinin gerçekleştirildiği mekânın birçok ünlü müdavimi de bulunuyor. Aysel Berk ve Mevlana İdris'in işlettiği Eski Kafa'nın gerek dekorasyonu gerekse verdiği hizmetle meydanın tanınmasında ve çıtanın yükselmesinde 40 ZENGİN, Salih, “İçinden Atlar Geçen Meydan”, Aksiyon, Sayı 938, s. 52. 27 lokomotif görevi gördüğü meydandaki işletmeciler tarafından ifade ediliyor. Tanınan entelektüellerden Mevlana İdris'i takip edenler (ki şu sıralar Eski Kafa'nın duvarında kafenin twitter adresinin verildiği yazının yanında 'beni takip et' yazıyor) meydanın müdavimi oluyorlar. Dolayısıyla burada siyasetten edebiyata, dini konulardan sanata kadar pek çok konu konuşuluyor, kritik ediliyor. Beyrut Kafe Fotoğraf 20 Üzerine en çok konuşulabilecek kafelerden biri Beyrut. Kafe, söyleşilerin, etkinliklerin olduğu, hararetli politik tartışmaların yaşandığı bir mekan. Bu açıdan diğerlerine göre daha politik bir özelliğe sahip. İçerisinde bir kütüphane ve toplantı salonu bulunuyor. “Eskilerin 28 “kıraathane” kültürünü yaşatmaya çalışan bir mekan Beyrut Kafe.”41 Dekorunda ise ilgi çekici detaylar var. Kafenin özgürlük ve çokseslilik yanlısı duruşu mekanın duvarlarından da gözlemlenebiliyor; örneğin duvarlarının birini bir Hrant Dink fotoğrafı, bir başkasını ise Nazım Hikmet Ran’nın bir şiiri süslüyor. Kemalist Şoven yazılı bir döviz taşıyan çarşaflı kadın fotoğrafı ise bir başka duvarda asılı. Mekânın ortaklarından Alican Bey’in kendi ifadesiyle “Çarşamba’dan şalvarlı bir abimizin yan masasında bir eşcinsel oturabiliyor.” İdeolojik bir ayrım yapılmadığı, zaman zaman kendi düşüncesine aykırı söyleşi konukları ağırladığını da belirtiyor. Kafe el değiştirse de fikri yapısında bir değişiklik olmamış. Kafenin önceki sahibi de kafenin isminin neden Beyrut olduğunu açıklarken bu konuya değiniyor: “Beyrut'un dünyadaki yeri, sahip olduğu çok renklilik bize çok çekici geliyordu. İçinde Doğu'yu ve Batı'yı barındırması orayı özel kılan bir durum. Kafemizin de böyle bir yer olmasını istedik."42 Nargile fiyatlarını diğer kafelere göre yüksek tutan kafe sahibi, bunun nedenini ise herkesin, daha çok mekândaki bayanlara rahatsızlık verebilecek kimselerin, kafeye gelişini önlemek olduğunu söylüyor. Meydanın en etkin kafelerinden Beyrut, Eski Kafa ve Lena ile birlikte doluluk oranı en fazla olan mekânlardan. 41 http://www.istanbulajansi.com/4/5/34/25/Bir-istanbul-Muhabbethanesi:-At-Pazari-.html (Erişim tarihi: 28.11.2012) 42 http://www.zaman.com.tr/newsDetail_getNewsById.action?haberno=1182517 (Erişim tarihi: 28.11.2012) 29 Lena Kafe Fotoğraf 21 “Naile Abla, nam-ı diğer "Naiş" ve çay üstâdı Ahmet`in işlettiği Lena Kafe, At Pazarı`nın yeni sayılabilecek mekanlarından olmasına karşın, bir akşam üzeri gittiğinizde, yer bulmakta en çok zorlanacağınız mekanlardan da biri aynı zamanda. Mantısı fabrikasyon değil, el emeği göz nuru. Kitel adlı leziz köfteyi de İstanbul’da nadir yapan yerlerden biri.”43 Müşterilerin bu kafeye gelmelerinin ortak nedeni mekânın samimi havası. Müşteriler, kafenin sahibi ve işletmecisi Naile Hanım’a abla diye hitap ediyor. Nargile satmayan bu kafe daha çok kadınlar tarafından tercih ediliyor. 43 http://www.istanbulajansi.com/4/5/34/25/Bir-istanbul-Muhabbethanesi:-At-Pazari-.html (Erişim tarihi: 28.11.2012) 30 Derviş Kafe Fotoğraf 22 Nargileler için köz hazırlayan kafe çalışanı “Mekanın sahibi Engin Bey arka sokakta esnaftı. Burayı açmaya karar verdi. Biz Fatih'in gençleri olarak başka yerlere gidiyorduk. Şimdi arkadaşlarımız geliyor, öğrenciler geliyor, aileler geliyor. Kimse tarafından rahatsız edilmeden çaylarını, kahvelerini kendi yerleri gibi içip gidebiliyorlar." diyor mekânın işletmecisi Zübeyr Bahçıvan.44 Kafede eskilerin kaçak çay olarak adlandırdığı daha yoğun aromalı çay bulunuyor. Bu durum müşterilerinin burayı tercih etmesinde de etkili oluyor. 44 http://yenisafak.com.tr/Pazar/Default.aspx?t=31.07.2011&i=332791 (Erişim tarihi: 28.11.2012) 31 Hanegâh Fotoğraf 23 Eski bir binanın restore edilmesiyle hizmete açılan Hanegâh kafenin iki girişinden biri En yeni kafelerden olan Hanegâh Karadenizli bir aile tarafından işletiliyor. Kafenin üst katını ev olarak kullanan aile mekânda yöresel lezzetlerini sunuyor misafirlerine. Yeni olmasına rağmen kafenin şimdiden müdavimleri de var. Bunun en büyük nedeni ise kafede düzenlenen etkinliklerdir. Arapça kursu düzenlenen kafede neyzenler de bir araya gelip çalışmalar yürütüyor. İçerisi diğer kafelerden farklı olarak oda oda düzenlenen mekân farklı grupların toplantılarına ev sahipliği yapıyor. Kafe hem erkek hem de kadınların tercihi olsa da mekânın sahibi ve işletmecisi, kız-erkek ilişkilerinde çok rahat olmayan müşterileri 32 ağırladıklarını beliritiyor. Mekân, mimari özellikleri ile de öne çıkıyor. Osmanlı-Türk sivil mimarisinin özelliklerini yansıtan bir yapıya sahip. Bab-ı Yaren Kafe Fotoğraf 24 Anlamı "dost, arkadaş kapısı" olan Bâb-ı Yaren, tam da adı gibi bir mekan. (...) Birbirlerine yarenlik eden mekân müdavimleri Bâb-ı Yaren`in en çok da nargilesini öve öve bitiremiyor.45 Nargile kafelerden biri olan Bab-ı Yaren de genelde erkek müşterilerin tercihi. Fotoğraf 24’te de görülebileceği gibi alt katta müşteriler nargile içip sohbet ederken üst katta bir erkek namaz kılabiliyor. Bu fotoğraftan da anlaşılabileceği gibi meydandaki kafeler müşterilerin talepleri ve ihtiyaçlarına göre düzenlenmiştir. 45 http://www.istanbulajansi.com/4/5/34/25/Bir-istanbul-Muhabbethanesi:-At-Pazari-.html (Erişim tarihi:28.11.2012) 33 Dersaadet Fotoğraf 25 Dersaadet, Milli Görüş geleneğini sahiplenenlerin rağbet ettiği bir cafe.46 Dini açıdan daha kesin çizgileri olan bu görüşe mensup kişiler genelde kadın-erkek ilişkilerinde daha tutucular. Bu durumun bir sonucu olarak bir nargile kafe olan mekânın müşteri kitlesi erkeklerden oluşuyor. Tophane Fotoğraf 26 46 http://sanliurfa.mazlumder.org/faaliyetler/detay/basin-aciklamalari/1/26-aralik-2011-insan-haklari-ihlalhaberleri/2001 (Erişim tarihi: 01.12.2012) 34 Adını sahibinin eskiden çalıştığı Tophane Nargile Kafe’den alan bu mekân da nargile satışı amacıyla kurulmuş olan kafelerden. Aperatif yiyeceklerin de bulunduğu kafenin sahibi yemeklere nazaran nargilede daha iddialı olduklarını belirtiyor. Kafenin müşteri profili ise hem erkekler hem de kadınlardan oluşmaktadır. Telve Fotoğraf 27 Meydanın çıkışında kalmış bu kafe küçük bir mekân. İçeride ve dışarıda ikişer tane olmak üzere dört masası bulunan kafenin dekorunda daha çok nostaljik eşyalar kullanılmış. Şirin dekorundan olsa gerek, daha çok turistlerin ilgisini çeken bir mekân. 35 Kafadar Fotoğraf 28 Daha önceleri yerinde bulunan Filistin Kafe’nin el değiştirmesiyle açılan mekân meydanın az rağbet gören kafelerinden. Henüz daimi bir müşteri kitlesi oluşmayan kafenin konsepti nargile üzerine kurulu. Arthemiss Fotoğraf 29 Meydanda dini ve geleneksel çağrışımı olmayan tek kafedir. Teras kafe konseptiyle açılan mekân pek fazla rağmet görmemiş. Mekân şimdilerde devren satılık. 36 Meydan Cafe (Kahvehane) Fotoğraf 30 Eski usül kahvehane kültürünün varlığını sürdürdüğü bu kahvehane çok uzun zamandır burada bulunuyor. İçerisinde hala kağıt oyunları, okey ve tavla oynanıyor. Meydanın değişimine ayak uyduramayan bu mekân diğer kafelere gelen müşterilere de rahatsızlık vermektedir. Klasik kahvehane kültürü kafe kültürüyle bir çatışma oluşturmaktadır. Müşteri profilinin genellikle eğitim düzeyi düşük bireylerden oluşması diğer kafelerle bir zıtlık oluşturmaktadır. Meydandaki on dört kafenin genel özellikleri yukarıda bahsettiğimiz gibidir. Bu kafelerin genelinde görülebileceği gibi: “Dünya görüşü olarak tüm kafe müdavimleri kendilerini Müslüman olarak tanımlasa da arka planda farklı düşünce, gelenek ve ekollere sahipler. Bu farklılıkları da tercih ettikleri mekanlar açısından belirleyici bir önem arz ediyor.”47 Her kafe belirli bir müşteri profiline sahip. Son zamanlarda gençler tarafından çok rağbet gören At Pazarı Meydanı, birçok kafeye ev sahipliği yapıyor. Bu kafeler ise başta İslami kesim olmak üzere farklı düşüncedeki insanlara ev sahipliği yapıyor. “Son yıllarda ise; sanat, siyaset ve basın dünyasından müdavimleriyle, meczupları ile kedileri, trafiksiz ortamda özgürce koşturup oynayabilen çocukları ile İstanbul`un en nev-i şahsına münhasır mekanlarından biri 47 http://sanliurfa.mazlumder.org/faaliyetler/detay/basin-aciklamalari/1/26-aralik-2011-insan-haklari-ihlalhaberleri/2001 (Erişim tarihi: 01.12.2012) 37 halini aldı.”48 At Pazarı Meydanı ve burada bulunan kafeler, İslami kesim gençliğinin ve özellikle kızlarının sosyalleşmesinde önemli bir yere sahiptir. A. İSLAMİ KESİMDE MODERNLEŞME 1. İslamcılık ve İslami Kesim İslamcılık, 19- 20. yy.’da modernleşme hareketlerine karşı oluşan bir siyasi ve fikri akımdır. Bedri Gencer “İslam’da Modernleşme” adlı kitabında İslamcılık hususunda: “Batı’nın hâkimiyetiyle başa çıkabilmek için İslam öğretisinin çağdaş dünyaya uyarlanması, İslam’ın bir dünya görüşü olarak yeniden yorumlanması, bir bütün olarak yeniden hayata hâkim kılınmak üzere İslami öğretinin ideolojik bir söyleme kavuşturulmasına yönelik fikri arayışların bütünü.”49 yorumunda bulunmuştur. Nilüfer Göle’nin tanımına göreyse İslamcılık “Müslüman kimliğini geleneksel yorumlardan kurtarmak ve modernizmin özümleyici güçlerine kafa tutmak suretiyle bu kimliği yeniden adlandırma ve yeniden inşa etme çabasıdır”50 İdeolojiler, ‘izm’ler yüzyılı olarak da adlandırılan, modernitenin oluşmaya başladığı, toplumsal kesimlerin görünürlük kazandığı 19. yy.’da doğmuştur. İdeolojiler, eskiden beri var olan bir olguya dayandırılarak, bu olgunun yorumlanmasıyla oluşmaktadır; bu açıdan bakıldığında moderniteye karşı durmak üzerine kurgulanmış bir görüş olması itibariyle İslamcılığın ancak modernite kadar eski bir görüş olduğu söylenebilir. Geçmişi referans almasının yanı sıra ideoloji kavramının doğuşunun modern zamanlara rastlamasıyla da İslamcılık modern bir görüştür. Göle’ye göre İslamcılığın geçirdiği aşamaların en kısa ve basit ifadesi şöyledir: “Aslına bakılacak olursa çağdaş İslamcılığın iki farklı aşaması olduğu söylenebilir. 1970’lerin sonlarında başlayan ve 1979’da gerçekleşen İran İslam Devrimi ile doğruğuna ulaşan ilk aşama, kitlesel seferberlikler, İslami militanlık, kolektif bir İslami kimlik arayışı, siyasal ve dinsel bir yönetimin uygulamaya konmasıyla şekillenmişti. İkinci aşamadaysa, devrimci 48 http://www.istanbulajansi.com/4/5/34/25/Bir-istanbul-Muhabbethanesi:-At-Pazari-.html (Erişim tarihi: 02.12.2012) 49 GENCER, Bedri, (2008), İslam’da Modernleşme, Lotus Yayınevi, Ankara, s. 219. 50 GÖLE, Nilüfer (2012), Seküler ve Dinsel Aşınan Sınırlar, Metis Yayınları, İstanbul, s. 89. 38 coşku azalmış, ideolojik koronun yerini çeşitli sesler almış, kolektif militanlığa mesafe koyma ve bireyleşme süreci yaşanmış ve bu da İslamcılığı ‘dinsel devrimden çıkışa’ götürmüştü.”51 Fatih Duman ise İslamcılığın geçtiği/geçirmekte olduğu süreçleri şöyle ifade etmiştir: “Tek parti döneminde bastırılan kimliklerini İslami motiflerden hareketle oluşturan toplumsal gruplar 1950’den beri oldukça yüksek bir sesle taleplerini dillendirmeye başlamışlardır. İslami gruplar 80 sonrasında özel alan sınırlarını aşarak kamusal alanda görülmeye başladılar. Yine bu eksende İslami gruplar Türkiye’de demokrasi ve sivil toplumun gelişmesinde önemli bir rol oynadılar”52 “Dinin ve dilin metafizikten çok ideolojiye yakın olduğu 80’lerdeki radikal İslam yeni aktörler arasında etkinliğini yitirdikçe katılımcılar kendini ancak bir davaya adanmışlık halinden çıkararak daha Batılı bir özneleşme sürecine dahil oldular.”53 Bu alıntıyı da referans göstererek diyebiliriz ki İslamcılık, 1980’lerde başlayıp 1990’larda daha da hissedilen bir dönüşüm yaşamıştır, bu yıllardan önce İslamcılık, kolektif ve muhalif bir anlam taşımaktayken bu yıllardan itibaren kolektif ve muhalif yanı değişerek bireyselleşme süreci başlamıştır, “yani siyasal İslam’ın iflası gibi bir tezden ziyade, İslamcılığın kolektif ve muhalif boyutunun işlevini tamamlamış olduğunu söyleyebiliriz.”.54 İslamcılık dönemi sona ermiş, İslami hareket dönemi başlamıştır.55 Bu noktada değişimin kimler tarafından, neden ve nasıl bir süreçte gerçekleştirildiği sorusu ortaya çıkmaktadır. Bu değişimi 1990’lı yıllarda İslam’ın kamusallaşmasıyla, İslami hareketlerin politik alanda güç ve görünürlük kazanması, İslami kesimin ekonomik açıdan güçlenmeleri ile siyasal ve toplumsal alandaki taleplerinin artmasıyla açıklamak mümkündür ve araştırma konumuz açısından vurgu yapmamız gerekirse; İslami kesimin kamusal alanda görünürlük kazanmasıyla İslamcılık bireyselleşme ve küresel bir etkileşim sürecine girmiştir. Başlarda kolektif ve muhalif bir hareket olan İslamcılık, piyasa ekonomisi, kent hayatı vb. etkenlerle dönüşmüştür. Göle, İslami hareketin dönüşen ve dolayısıyla İslamcılığı da dönüştüren aktörlerininin bu değişimdeki rollerini şöyle ifade etmektedir: “İslamcılık, katılımın siyasal biçimlerini benimseme, açık toplumun sınırlamalarına uyum sağlama ya da onu reddetme yoluyla, piyasa ekonomisi ve küresel yaşam biçimleri ile ve aynı zamanda kendi içinden de dönüştürülüyor. Mesleki, ekonomik ve kültürel alanlarda modernliğin 51 A.g.e., s. 89. Duman, F. (2003), s. 375 53 KÖMEÇOĞLU, Uğur, (2003), Örtünme Pratiği ve Toplumsal Cinsiyete İlişkin Mekansal Bir Etnografi, Ankara: Doğu-Batı Yayınları, s.55. 54 GÖLE, Nilüfer, Melez Desenler, Metis Yayınları, İstanbul, s. 14. 55 AVCI, Özlem, (2012), İki Dünya Arasında, İstanbul: İletişim Yayınları, s. 52 39 tarzlarını benimseyen bizzat kendi aktörleri dönüştürüyor İslamcılığı.”56Anne-babalarından farklı olan bu nesil moderniteye temas ederken kendileri dönüşerek devraldıkları miras olan İslamcılığı da dönüştürmüşlerdir. Moderniteye karşı oluşan İslamcılığın moderniteyle iç içe olan, eğitim seviyesi gittikçe yükselen yeni İslami aktörler tarafından dönüştürülmüştür. Özlem Avcı tarafından ‘İslami hareket’ olarak adlandırılan bu yeni biçiminin amaçları hakkında Berger’in ifadeleri önemlidir: “İslâmî hareket, kendilerini ilerici olarak tanımlayan entelektüellerin hala iddia ettikleri gibi kesinlikle daha az modernize olmuş veya “gerici” olarak nitelendirilebilecek bir toplum peşinde değildir. Hatta aksine bu hareket modernleşmiş şehirlerde daha güçlüdür ve bazı ülkelerde de Batı tipi yüksek eğitim almış insanlar tarafından benimsenmektedir.57 Berger, bu kesimin genelinin eğitimli, kentli insanlar olduklarını ve bu hareketin ‘Batı’ normlarıyla yetişmiş bireylerden oluştuğuna vurgu yapmıştır. İslamcılık; gerektiğinde moderniteye eklemlenmekte, gerektiğinde ise onu dönüştürmektedir. “İslami hareketler Batılı benlik ile medeni benlik tanımları arasındaki yerleşik denklemi sarsmakta ve modern bağlamlarda sofu benlik ve habitusu kapsamına alan alternative bir performatif siyaset geliştirmektedir.”58 Kamusal alanın yeni yüzleri modernliği adeta bir süzgeçten geçirmekte, işine yarayan kısmını almakta, işine yaramayanları ayıklamaktadır. Kendi değerlerinin potasında modernliği eritmekte ve şekil vermektedir. Böylece modernlikle içi içe geçmiş, melez bir kültür oluşturmuş, modernliği kendilerine mal etmiş ve kendiliklerinden ödün vermeden modern hayata katılmış olmaktadırlar. Bu dönüşüm dinamik bir şekilde devam etmektedir. İslami kesim böylece İslami bir habitus oluşturmuş olmaktadır. 2. İslami Kesim ve Modernite İslami kesimin modernite ile habituslarının değişim gösterdiğini söylemek mümkündür. Habitus kavramını açıklamamız gerekirse; Bourdieu’nün tanımladığı anlamda habitus, “tarihsel olarak üretilen biçimlerle uyumlu, bireysel ve kolektif pratikler üreten tarihi bir üründür. Toplumsal olanın bedenlerde (ya da biyolojik olarak bireylerde) inşa edilmesiyle ortaya çıkan, dayanıklı ve aktarılabilir algı, beğeni ve eylem biçimleri sistemi olan habitus, geçmiş deneyimlerin aktif olarak şimdi de devam etmesini sağlar.”59 Bourdieu, ‘dini habitus’ 56 GÖLE, Nilüfer, (2000), Melez Desenler, GÖLE, Nilüfer, Melez Desenler, s. 33. Berger, P., s. 19. 58 GÖLE, Nilüfer, (2012), Seküler ve Dinsel Aşınan Sınırlar, Metis Yayınları, İstanbul, s. 21. 59 Pierre Bourdieu, Raisons Practiques: Sur la Theéorie de l’Action, Seuil Editions, Paris, s. 56. 57 40 kavramını daha çok dini değerler çerçevesinde tanımlamıştır ve “insanlığın var olan durumuna dair egemen ideolojik görüşün prensipleri ile uyumlu bir şekilde davranışlarda bulunmak ve düşünmek için gerekli olan kalıcı, umumi ve aktarılabilir bir yatkınlık”60 anlamında kullanmıştır. Buna göre habitus, kişinin belli kültürler veya alt kültürler içinde yaşamaları sonucunda sahip oldukları temel bilgi birikimini ifade eder. Dindar yeni kesimin habitusu konusundan bahsedecek olursak; kendilerine yeni davranış kalıpları ve yaşam tarzları yaratmış olsalar da habitusları çocukluklarını geçirdikleri toplumsal çevrenin etkisi altındadır. Bourdieu’nün ifadesiyle konuşursak; onlar “sudaki balık gibidir, suyun ağırlığını hissetmez ve etrafındaki dünyayı çok doğal sayar.”61 İfadelerinde kullandıkları bazı kalıplardan bu durum rahatlıkla anlaşılabilmektedir. Modernizm, bir bakıma geçmişi yeniden kurmak manasına gelmektedir. İslami kesimin modernizmin getirdiği sorunlara İslam’ı dayanak göstererek getirilen çözümlerin toplamından oluşan bu yeni habitus aynı zamanda bir önceki neslin habitusundan da beslenmektedir. Fakat bu habitusun tek bir öznellikten oluştuğunu söylemek yanlış olacaktır. Aile, toplumsal çevre ve mahalle kültürü, arkadaş çevresi, -varsa- ait olunan dini grup (cemaat) bu öznelliğin çeşitliliğinin temel sebebidir. 3. Gündelik Hayatta İslami Aktörler Karşılaşılan yeni bir ortam, kültür, yaşam tarzı veya durum daha önce var olmayan ihtiyaçlar ortaya çıkarır. Toplum ya da birey, bu ihtiyaçları karşılayabilmek için kendisinde veya çevresinde küçük ya da büyük değişiklikler yapmak mecburiyetindedir. “Kamusal alandaki İslam örneğinde, huzursuzluk yaratan ikil bir hareket söz konusudur: İslamcılar modernliğin mekanlarına girmek istemekte, ama kendi ayırt edici özelliklerini sergilemektedirler.”62 Yaşanacak olan zorunlu uyum sürecinde, bu ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik yenilik arayışına girilir. İslami kesimin değişen yaşam şartlarına uyum sağlama süreci de bu şekilde gelişmiştir. Bu kesimin kamusal alanda görünür olmasıyla beraber ortaya çıkan ihtiyaçların karşılanması gerekliliği varolan seçeneklere yenilerinin eklenmesini sağlamıştır. 60 Pierre Bourdieu, “Legitimation and Structured Interests in Weber’s Sociology of Religion”, Max Weber, Rationality and Irrationality, S. Lash, S. Whimster (der.), Allen&Unwin Publication, Boston, s. 126. 61 P. Bourdieu-L. Wacquant, Düşünümsel Bir Antropoloji İçin Cevaplar, çev. Nazlı Ökten, İletişim Yayınları, İstanbul, s. 118. 62 GÖLE, Nilüfer, (2012), Seküler ve Dinsel Aşınan Sınırlar, Metis Yayınları, İstanbul, s. 104. 41 Uğur Kömeçoğlu benzer bir konuyu işlediği makalesinde bu durumu şöyle açıklamaktadır: “Son yıllarda İslami aktörlerin kamusal mekanları kullanma alışkanlıkları hızlı bir dönüşüm sürecine girmiştir. Modernlik ve gelenek arasında karmaşık motifler işleyen yeni ifade biçimleri ortaya çıkmaktadır. Kentsel dokuya, tüketim kalıplarına, ve serpest piyasa dinamiklerine dahil olma çabası genç İslami aktörleri içeriden dönüştürmektedir. Doktriner yaklaşımların dar kapsamlı yorumlarından uzaklaşıldıkça gündelik, yüz yüze ilişkilerin yarattığı karmaşık bir kültürel alana girilmekte, farklı bedensel ifadeler ve mekansal pratiklerle kamusal sahnede yeni görünürlük biçimleri kazanılmaktadır.”63 İslami aktörlerin dünyevi pratiklere dahil olma isteği beraberinde değişimi de getirmiştir. Bu pratikleri İslami tarzda yapılandırma durumu aslında diğerlerine ait olanı alıp dönüştürmek tanımıyla da açıklanabilir. Varolanı kendisine uygun bulmayan İslami kesim, bu pratikleri biçimlendirerek kabul edebileceği bir düzen haline getirmiştir. Çünkü giderek gündelik hayatın içerisine girmeye başlayan; kamusal alanda görünür hale gelen bu kesimin ihtiyaçları düşünce, değer, eğilim ve inanışlarına göre şekillendirilmelidir. Böylelikle İslami kimliklerini kaybetme korkusu yaşamayacakları yeni bir sosyal yaşama sahip olurlar. “İslam’ın kamusallaşmasıyla birlikte… inanç dünyası ile laik yaşam tarzları, farklılık istenci ile küresel modernlik, günlük yaşam ile ideolojik ilkeler arasındaki gerilimli alanlar su yüzüne çıkmış ve doğaldır ki üzerine düşünülmeye başlanmıştır.”64 Gelenek ve modernlik arasında sıkışmış İslami aktörler, modernliğin kendi üzerlerindeki ötekileştirici etkisine bütün yaşamsal pratiklere alternatifler oluşturarak cevap vermişlerdir. Nilüfer Göle’nin bu konu hakkındaki fikirleri bu düşünceyi destekler niteliktedir: “İslam’ın kamusallaşması beraberinde yeni meşruiyet arayışlarını getirmiş, bununla da kalmayıp varolan kurumların ve kuralların sınırlarını zorlamıştır. Parlamento, üniversiteler ve medyanın yanı sıra konser salonları, kültür merkezleri gibi kentsel mekanlar ve hatta tatil mekanları, İslami kesimlerin görünürlük kazanmasına tanık olmuştur.”65 İslami aktörler kendi mahrem alanlarından çıkarak kamusal alanda bir görünüm elde etmişlerdir. Kamusal alanlardaki yaşam içerisinde farklılıklarını belirginleştirerek kendilerine yeni alanlar oluşturmaktadırlar. Üzerinde çalıştığımız meydan ve buradaki mekânlar bunun somutlaşmış görünümleridir. Farklılıklarını dönüştürmek yerine alanları dönüştürmeyi tercih etmişlerdir. İslami kültürel değerler bu alternatiflerin oluşturulmasının en büyük 63 KÖMEÇOĞLU, Uğur, (2003), Örtünme Pratiği ve Toplumsal Cinsiyete İlişkin Mekansal Bir Etnografi, Ankara, Doğu-Batı Yayınları, s. 39. 64 GÖLE, N. (2000), Melez Desenler, Metis Yayınları, İstanbul, s. 15. 65 A.g.e., s. 14. 42 sebeplerindendir. İslami yaşam ve ifade biçimlerinin ön plana çıkarıldığı pratikler, çağa ayak uydururken belli değerlerinden ödün vermemek isteyen İslami aktörlerin kurtarıcısı olmuştur. “Kuşkusuz değişimden kaçmak, ona kapalı olmak sürekli değişen dünya da mümkün değildir. Değişimi bir elbise gibi toplumun üzerine sorgulamadan geçirmek ise değişimin kabulünde sorunlar yaratmaktadır.”66 İslami aktörler bu sorunları, elbiseyi kendi üzerlerine uygun hale getirerek çözmeye çalışmışlardır. Bu durumun örneklerine günlük hayatta birçok yerde rastlamaktayız. Medya araçları, eğitim kurumları, tatil mekanları, eğlence ve sosyalleşme mekanları, İslami kesim tarafından alternatifleri oluşturulan pratiklerdendir. Kendi değer ve hassasiyetlerine uygun yayın yapan televizyon kanalları ile gazete ve dergiler İslami aktörlerin taleplerini karşılamıştır. Yine bu hassasiyete sahip eğitim kurumları İslami kesimin rağbet ettiği yerler haline gelmiştir. Değişen ve dönüşen dünya ile beraber gelişen ihtiyaçlardan biri de dinlenme durumudur. Gündelik hayatında yorgun düşen kimselerin dinlenme yerleri ise tatil mekanları olmuştur. Yaşam biçimlerine uygun, örneğin Ramazan ayında yemek saatleri ve aktiviteleri iftar ve sahur vakitlerine göre ayarlayan, mekanlar bu kesimin tercihleri arasında ilk sırayı almıştır. Bu durum “İslami Otel”, “Muhafazakar Otel”, “Tesettür Otel” kavramlarını da ortaya çıkarmıştır.67 İslami otellere verilen bir diğer ad ise “Alternatif Tatil Otelleri”dir. Burada kullanılan “alternatif” kelimesinden de anlaşılabileceği gibi varolana yeni bir bakış açısının getirilmesi durumu İslami kesim tarafından da kabul edilmiştir. İslami kesimin gündelik hayatta karşılaşıp çözüm ürettiği “modernliğin sıkıntıları”ndan68 biri de eğlence ve sosyalleşme mekanlarının kendi taleplerini karşılamamasıdır. Sekülerleşen yaşam şartları, kamusal alanın yeni yüzlerinin sosyal hayata katılmasına imkan vermemiştir. Bunun bir sonucu olarak bu alanda da alternatif mekanlar oluşmaya başlamıştır. İslami kafeler olarak adlandırılan yeni mekanlar bu kesimin eğlenme ve sosyalleşme ihtiyaçlarını karşılamak üzere ortaya çıkan yerlerden biridir. 4. İslami Kafeler Kamusal mekanları kullanma alışkanlıkları değişen İslami kesim, bu durumla beraber beklentilerini karşılayacak mekan arayışı içine girmiştir. Değerlerinden vazgeçmeme durumuyla beraber yeniye olan ilgi ve arzunun artmasıyla melezleşen kimlik yapıları ortaya 66 67 68 80.251.40.59/education.ankara.edu.tr/aksoy/ere/oatakul.doc (Erişim tarihi: 17.01.2013) (http://www.islamiotel.com/) (Erişim tarihi: 14.01.2013) TAYLOR, Charles, (2011), Modernliğin Sıkıntıları, Ayrıntı Yayınları, İstanbul. 43 çıkmıştır. Yeni ve modern olana karşı bir ilgi beslense de gerek dini gerekse geleneksel değerler ve eğilimler bu kesimin modernleşme sürecine tam olarak katılmamasının sebebidir. Fakat modern olana temas etmek zorunda olmaları kendilerine yeni kamusal sahneler yaratmalarına neden olmuştur. Benzer bir konuyla ilgili çalışma yapan Özlem Avcı’nın bu konu hakkındaki fikirleri ise şöyledir: “... Dolayısıyla bu durum, kent alanlarında benzer dini düşünce ve yaşam biçimlerine sahip olanların bir araya gelerek kendi yaşamsal alanlarını yaratmalarına neden olmuştur. İslami kesimin kent merkezlerine kaymaları ile İslami olarak tanımlanan restoranlara, kafelere, spor salonlarına, kültür merkezlerine, alışveriş merkezlerine hatta barlara çok sık rastlanır olmuştur.”69 Dini ahlakın ve değerlerin korunması kaygısı bu mekanların ortaya çıkış felsefesini açıklamaktadır. Modernite, dini değerlerin karşıtı, düşmanı, onları eritecek, yok edecek bir şey gibi algılanmış ve dini değerlerinden ödün verme korkusu yaşayan İslami kesimi bu konuda bir şeyler yapmaya itmiştir. Bu kesim modernliğe karşı, “İslam’dan ilham alarak tepkiler ve cevaplar geliştirmiş”70 ve kimi zaman da “İslamiyet modernlikle telif edilmiş, bazen savunulmuş, bazen modernlik içerisinde yorumlanmış, bazen de modern değerler İslam’a göre yorumlanmıştır.”71 Uğur Kömeçoğlu’nun bu konuyla ilgili görüşme yaptığı gençlerden birinin konu hakkındaki görüşleri bu kanıyı destekler niteliktedir: “İnsanların yeni sınırlar oluşturmak istemesinin sebebi tam da İslami kimliğin kaybedilmesi konusuyla ilgili, yani gidiyoruz ama nereye gidiyoruz. Şehir başlı başına sahip olduğun pek çok şeyi kaybedebileceğin bir yer ve daha önce hiç rastlamadığın şeylerle karşılaşıyorsun, İslam’ın belki de kendisinde barındırmadığını düşündüğün şeylerle karşılaşıyorsun, korkuyorsun ve bazı şeyler elden gidiyor mu acaba diye yeni sınırlar koyma ihtiyacı duyabiliyorsun. Çünkü birçok hadiste filan olan bir şey var, Müslüman biri Müslüman olmayan birinden farklı olmak zorundadır, yaptığın seçim bir fark yaratmıyorsa niye anlamlı olsun ki, o yüzden bu tür mekanlarda sınırlar bir yandan genişlerken yeni kısıtlamalar getirilmeye çalışılması...bunlar olabilir...yani kalkıp da gittiğimiz yerlerin tıpkı da Bağdat Caddesi’ndeki bir kafeye benzemesi bence de hoş olmaz. Orada bir kafeye oturmayı sevmiyorum.”72 Beyoğlu, Cihangir gibi semtler seküler bir yaşam tarzını benimsemiş olan kişilerin tercih ettiği sosyalleşme mekanlarıdır. İslami kamusallığın yeni yüzlerinin bu yerleri tercih etmemesinin sebebi ise daha önce de açıkladığımız ve yukarıdaki alıntıda bahsedildiği gibi 69 AVCI, Özlem, (2012), İki Dünya Arasında, İletişim Yayınları, İstanbul, s. 70. YILDIRIM, Ergün, (2012), Hayali Modernlik: Türk Modernliğinin İcadı, Doğu Kitabevi, s. 57. 71 Age., s. 57. 72 KÖMEÇOĞLU, Uğur, (2003), Örtünme Pratiği ve Toplumsal Cinsiyete İlişkin Mekansal Bir Etnografi, Ankara: Doğu-Batı Yayınları, s.62. 70 44 dini kaygılardır. Bu kaygılar sebebiyle Beyoğlu, Cihangir gibi mekanlar yerine İslami kurallara diğer kafelere nazarla daha uygun bir hale getirilmiş kamusal alanları tercih etmektedirler. Bu mekanlar, içki satışının yapılmadığı, gerek müşteriler gerekse işletmeciler tarafından cinslerarası ahlaki sınırların gözetildiği yerlerdir. Yani İslami kuralların gözetilmesi bu hassasiyetlere sahip kişileri bu mekanların müdavimleri yapmaktadır. Aynı zamanda kent hayatında yapılması hususunda zorlanılan ibadetleri yerine getirme olanağı sağlaması açısından tercih edildikleri söylenebilir. İslami aktörlerin tercih ettiği bu kafeler bir mekansal ayrışmaya örneği olarak da incelenebilir. Çünkü “İslami kimliğin tamamen vazgeçemediği dayanışma ve aidiyet hissininin mekansal formlarla korunması söz konusudur. Mekana yapılan gönderme aslında topluluk ruhunu da anımsatan İslami bir öze tekabül eder.”73 Fakat bu ayrışma yalnızca İslami özden kaynaklanmamaktadır, entelektüel kimlik de bu mekanlarda birleştirici bir unsurdur. Benzer dini düşünce ve yaşam biçimlerine sahip olarak tanımlayabileceğimiz İslami kesime mensup bireyler biraraya gelerek kendi yaşamsal alanlarını yaratmışlardır. “İslami yaşam ve ifade biçimlerini ön plana çıkararak/tanıtarak gerçekleşen sosyal yaşam kişinin kendisi için anlam ve ortam yaratma sıkıntısını ortaya koyan zorlayıcı bir örnektir.”74 Bu durumun çözümü de mekansal bir ayrışmaya sebebiyet veren yeni alanlar oluşturarak mümkün olmuştur. C. AT PAZARI: İSLAMİ KESİMİN SOSYALLEŞME MEKÂNI 1. İslami Kesimin Eğlenme ve Sohbet Mekanı At Pazarı Meydanı kafeleri son zamanlarda İslami kesimin en çok tercih ettiği mekanlardan biri halini almıştır. Özellikle gençler ve öğrencilerin dikkatini çeken bu meydan İslami kafe olgusuna yeni bir soluk getirmiştir. Çınaraltı ve birkaç yayınevi – kafe konseptli mekan75 İslami kafelerin öncüleri arasında yer alsa da şu an en etkin yer At Pazarı Meydanı’dır. Meydanın bu kadar etkin olmasının sebebi ise benzerlerinin aksine sadece çay bahçesi/kafe olarak hizmet vermemesidir. Hem eğlenme hem de sohbet mekanı olarak ele 73 A.g.e., s. 57. KÖMEÇOĞLU, Uğur, (2003), Örtünme Pratiği ve Toplumsal Cinsiyete İlişkin Mekansal Bir Etnografi, Ankara: Doğu-Batı Yayınları, s. 57. 75 A.g.e., s. 51. 74 45 alabileceğimiz bu kafeler, kamusal alanda görünürlüğü giderek artan İslami aktörlerin düşünce ve fikir alışverişi yaptıkları bir merkez konumundadır. Bunun yanı sıra çeşitli konularda sohbetlere de ev sahipliği yapmaktadır. Edebiyat, tarih, siyaset, sinema, müzik ve güncel meseleler gibi konularda konuşmaların yapıldığı kafeler bir bakıma eski kahvehaneler ile ilişkilendirilebilir: “Eski kahvehaneler birçok mekanın yanında medreseyle de ilişkisellik içindeydi ve eğitici rolleri nedeniyle bir tür benzetme yoluyla Osmanlı’da “mekteb’i irfan hatta Farsi gelenekte “medresetü’l ulema” olarak anılmaktaydı.”76 Eğitici bir tarafı da bulunan kafeler, genelde gençler tarafından tercih edilse de orta yaşlı kesimi de ağırlamaktadır. Araştırdığımız kafeler aynı zamanda birer kimlik mekanıdır. “Genç İslami aktörler”77 burada sufizm, sanat ve edebiyat gibi konuları konuşup tartışmakta, bu konular üzerinden yeni bir kültür oluşturmaktadır. Gençler burada, Maslow’un güdüler hiyerarşisinde en üst basamak olan kendini gerçekleştirme güdüsünü tatmin etmek, Psikoloji biliminin terminolojisiyle güdülenmek için öznelleşmişlerdir. Fotoğraf 31 76 DAWUD, Ali, (1993) “Coffeehouse”, Encyclopedia Iranica, Vol. VI. California: Costa Mesa, 1-4. KÖMEÇOĞLU, Uğur, (2003), Örtünme Pratiği ve Toplumsal Cinsiyete İlişkin Mekansal Bir Etnografi, Doğu-Batı Yayınları. Ankara. 77 46 Fotoğraf 32 Hanegah adlı kafede çektiğimiz bu fotoğrafta Aliya İzzetbegoviç hakkındaki kitap ve Fotoğraf 33 Beyrut Kafe’nin üst katındaki kafeye ait kütüphane ve okuma alanı 47 Fotoğraf 34 Lena Kafe’de asılı olan bu afişteki “Huzur Sokağı” adlı romanın daha çok kadınlara hitap ettiğinden ve genelinde romantik bir bakışla dindarlığı işlediğinden bahsedebiliriz. Roman bu iki yönüyle kafenin ruhuyla örtüşmektedir. 48 Fotoğraf 35 Ekmeleddin İhsanoğlu (İslam Konferansı Örgütü Başkanı) Meydan, kamusal alanda görünürlük kazanma durumundan hala yeterince yararlanamayan dindar kadınların da kendilerini güvende hissettirmesi sebebiyle tercihleri arasında yer almaktadır. Kent hayatı insanları dış mekânlara ihtiyaç duyar hale getiriyor, bu önceleri sadece “Batılı” olarak nitelendirilen kesimin tercih ettiği ve benimsediği café kültürünün toplumun büyük bir kısmı tarafından tercih edilirliğinin son yıllarda daha da artmasını açıklamaktadır. Komşuluk ilişkilerinin anlamını kaybetmesi ve modern hayatın insanların güven duygusunu törpülemesiyle dış mekânlar ve buna bağlı olarak kafeler önem kazanmıştır. Araştırma alanımız olan At Pazarı Meydanı’ndaki kafelerin de bahsettiğimiz ihtiyacı karşılamaya yönelik olduğu gerek müşterilerce gerekse işletme sahiplerince ifade edilmektedir. Bu kafeleri tercih eden Müslüman kadınların bazılarının genelde kafeye gitmediklerini/ fakat burayı “bir nebze olsun daha makul” ve Müslüman kadının daha rahatça gelebileceği bir yer olarak gördükleri için tercih ettiklerini söylemeleri bu kanıyı destekler niteliktedir. At Pazarı Meydanı’nın gördüğü bu ilginin sebeplerinden biri de toplumda uyandırdığı meraktır. Özellikle Ramazan ayındaki doluluk oranı medyanın da ilgisini buraya 49 yöneltmiştir.78 Çeşitli gazete, dergi ve televizyon kanalları ile sosyal medyada yer alan haberler bu alanın bilinirliğini artırmıştır. Farklı alanlarda İslami ve muhafazakar kesime hitap eden araç ve yerler, artık üzerinden geçen süre sebebiyle, normal karşılanmaktadır. Fakat bu kesimin eğlenme ve sohbet mekanlarını ayrıştırıp kendilerine yeni bir alan oluşturması diğer bireyler için alışılagelmedik bir durumdur. Bu sebeple medyada yer alan haberler bu alanlardan haberi olmayan birçok insanda meydanı gidip görme isteği yaratmıştır. Genç nüfusun sosyal medyayı daha aktif bir şekilde kullandığı düşünülürse onların tercihlerinin bu platformda daha fazla konuşulması muhtemeldir. Mekana özellikle gençlerin rağbet etmesi, sosyal medyada At Pazarı Meydanı’ndan bahsedilmesine neden olmaktadır. Bazı sosyal paylaşım sitelerinde bu meydan adına hesapların açıldığı görülmektedir.79 Burada yazılanlar meydanın müdavimleri tarafından takip edilmekte ve yorumlanmaktadır. Bu durumdan anlaşıldığı gibi kafelerde vakit geçiren, özellikle müdavimi olan kişiler sosyal medyada da bir grup oluşturmuştur. Fiziken meydanda bulunmadıkları zamanlarda bile, artık hayatlarının her anında yanlarında olabilen internet aracılığıyla meydanın atmosferinden kopmazlar. Mekanı müdavimi olacak derecede benimseyen kişiler genellikle meydandaki faaliyetlerde aktif olarak görev almaktadır. Her gün ziyaret ettiği kafelerde farklı farklı grupların sohbetlerine katılıp fikir paylaşımında bulunurlar. Bazı kafelerde düzenlenen söyleşilere katılırlar. Düzenlenen kurslara devam etmeleri de bu mekana sık sık gelmelerinin nedenlerindendir. Yani müdavimlerini bu mekana bağlayan aslında burada düzenlenen aktivitelerdir. Hatta kendi düzenledikleri aktiviteleri de bu alana taşımaktadırlar. Örneğin bir kafe müşterisi tarafından yürütülen sosyal sorumluluk projesinin kampanya merkezi olarak bu kafelerden biri seçilmiştir Bu durum işletme sahiplerinin meydanı sadece bir eğlenme ve sohbet mekanı olarak görmediklerine de örnektir. 78 http://www.kanald.com.tr/anahaberbulteni/Video/31072012-Kanal-D-Ana-Haber-Bulteni/13881/3 Saniye 08.25 (Erişim tarihi: 02.01.2013) 79 https://twitter.com/HorseBazaar Erişim tarihi: (15.01.2013) 50 Fotoğraf 36 Hanegâh Kafe’de düzenlenen ney kursundan bir görünüm Bu meydan, tüm kafeleriyle İslami kesimin ilgisini çeken, özellikle öğrencilerin ders aralarında dinlenmek için tercih ettikleri eğlenme ve sohbet mekanlarıdır. İslami aktörlerin Cihangir yerine kendilerine bir ortam arayışı At Pazarı’nın şu anki durumuna gelmesiyle son bulmuştur. Üsküdar’daki Çınaraltı’nın kafeden çok bir aile çay bahçesi havasında olması, At Pazarı Meydanı’nda olduğu gibi büyük bir üniversiteye yakın olmaması gibi sebepler gençlerin bu arayışa girmesine neden olmuştur. Bu durum İslami gençlerin sosyalleşme adresini değişerek At Pazarı Meydanı haline getirmiştir. 51 2. Sembolik Anlamlı Mekan İsimleri Mekânsal sembolizminin en önemli unsurlarından biri de mekân isimleridir. At Pazarı Meydanı’nda kafelerin isimleri: Eski Kafa, Lena, Beyrut, Kafadar, Nostalji Kafe (ya da nam-ı diğer Dayıların Yeri), Derviş Kafe, Hanegah, Bab-ı Yaren, Telve, Dersaadet, Tophane ve Meydan Kafe olmak üzere genel olarak geleneksel çağrışımlar yapmaktadır. Mekân sahiplerinin ifadeleri ve kafelerin sloganları bu noktada önemli bir yer tutmaktadır. Beyrut Kafe’nin sahiplerinin ifadesiyle bu kafenin ismi, birçok etnisite, din ve mezhebi barındırması; hoşgörü ve birlikte yaşama kültürünün en iyi örneklerinden biri olması sebebiyle Beyrut şehrinden gelmektedir. Bu farklılıklar şehrinin mimari dokusunun ve demografik yapısının yarattığı ruh Beyrut Kafe’de de hissedilmektedir. Fotoğraf 37 52 Fotoğraf 38 Eski Kafa’nın tabelasında dikkati mekandaki diğer birçok unsur gibi nostaljik bir unsur olan köstekli saat çekmektedir. Fotoğraf 39 53 Fotoğraf 40 Meydandaki en eski kafelerden biri olan Eski Kafa’nın ismi ve sloganı “bahçe uleması, kaşık ukelası” ve “eski deliklerden yeni bakışlar” ile eski değerleri koruyarak ve referans alarak bunlara modern yorumlar yapma durumu vurgulanmaktadır. Geçmişi, geçmişe dayanarak yeniden kurgulama ve yeni bir bakış getirme tavrı İslamcı hareketin modernlikle temasının adeta bir özeti gibidir. Kafe isimlerinde ortak bir karar alınmışçasına dostluk, dost meclisi, sohbet ve sohbete eşlik eden kahve gibi içeceklere atıflar yapılmaktadır. Ayrıca bu isimlerindeki kelimelerin birçoğunun eski dilde kullanıldıkları haliyle olması mekâna yine bir sembolizm katmaktadır. Eski değerlerin kafe isimleriyle sürdürülmesi da söz konusudur. Örneğin meydanda bulunan Hanegâh kafenin ismi bu konuyu desteklemektedir. Hanegâh kelimesinin anlamı nedir?80 Buradan da anlaşılabileceği gibi bu kafe, kafe olarak adlandırılsa da, aslında adı ile daha farklı değerlere atıf yapmaktadır. Hızlı bir şekilde beslenme veya arkadaşlarla buluşma yerinden çok nitelikli konularda sohbet edip fikir paylaşımı noktasına temas eden bir mekandır. Hanegâh gibi bu konuya dikkat çeken bir mekan da Telve’dir. Telve denilince kahve, kahve denilince de sohbet kelimelerinin insanın aklına gelmesi, kafenin bu ismi almasında etkilidir.81 At Pazarı Meydanı’ndaki kafeler dışarı verdikleri görüntü itibariyle geleneksel değerleri ön plana çıkarmışlardır. Bunlar gerek dekorasyonları gerek müşteri profili gerekse kafelerin 80 81 http://www.mavirize.com/genel/vikipedi/hanegah-ne-demek (Erişim tarihi: 17.01.2013) Bu ifade Telve kafenin İşletmecisi ve sahibi tarafından, yapılan mülakatta kullanılmıştır. 54 isimleri ile mümkün olmuştur. Gelenekesel çağrışımlar yapan bu adlar, özellikle kentlerde, giderek yaygınlaşan İngilizce tabelalara da bir tepki niteliğindedir. Kendilerine göre biçimlendirdikleri sosyalleşme mekanlarını her haliyle belli değerlere göre oluşturmuşlardır. Kullanılan isimlerde bu gelenekselden kopmama durumuna örnektir. 3. At Pazarı’ndaki Fraksiyoner ve Fonksiyonel Ayrışmalar İslami kafelerde, melezleşen kimlik yapıları görünür bir nitelik taşır, fakat saydam değildir. Mekansal sembolizmin unsurları tek tek irdelendiğinde bu yapılar ancak anlaşılabilir. Lefebvre’ın da bahsettiği üzere mekanlar, mesaj niteliği taşımaktadır.82 “Mekânsal yapılar toplumsal sınırları zayıflatma ve güçlendirme yeteneğine sahiptir.”83 Araştırma alanımız olan At Pazarı Meydanı’ndaki kafelerin geneli için konuşacak olursak İslami kesim tarafından tercih edildiği söylenebilir, bu yönüyle birleştirici bir özelliği vardır. Müdavimlerinin ortak paydaları dini hassasiyetler olsa da durum derinlemesine incelenecek olursa kafelerin çoğunun politize oldukları ve böylece kendi içlerinde fraksiyoner bir ayrışma yaşadıkları görülecektir. Ayrıca müşterilerin kafe ortamından beklentilerini karşılamalarına göre fonksiyonel bir ayrışma da yaşanmaktadırlar. Farklılaşan dindarlık algıları, ideoloji ve düşünce ayrılıkları, bireylerin farklı beklentileri kafelerin müşteri profilindeki değişkenliğine neden olmaktadır. Özlem Avcı bu konuyla ilgili olarak şunları söylemektedir: “... dinin ortaya koyduğu değer ve kurallar aynıyken bu kuralların uygulanması, içinde bulunulan toplumsal çevre ve kültürel yapıya göre farklı görünümlere neden olabilmekte.”84 Yani aynı ortak payda da buluşsalar bile bu konu onları ayırmaktadır. Bu ayrışma, kafe tercihlerinde de etkili olmaktadır. Fatih’teki birtakım sivil toplum kuruluşlarının (Anadolu Gençlik, İHH vs.) üyeleri ile daimi çalışanları At Pazarı’nı hem yakın olması hem de kendilerine uygun bulmaları sebebiyle tercih etmekte ve bu STK’lar misafirlerini de bu kafelere getirmektedir. Bu STK’ların her birinin birbirlerinden farklı bir dünya görüşü olması ve genellikle hepsinin ayrı ayrı kafeleri tercih etmesiyle kafeler birer politik kimlik kazanmaktadır. Fakat bunun karşıtı 82 LEFEBVRE, Henri, (1991), The Production of Space, Basil Blackwell, Oxford, s. 131. KÖMEÇOĞLU, Uğur, (2003), Örtünme Pratiği ve Toplumsal Cinsiyete İlişkin Mekansal Bir Etnografi, DoğuBatı Yayınları, Ankara, s. 48. 84 AVCI, Özlem, (2012), İki Dünya Arasında, İletişim Yayınları, İstanbul, s. 147. 83 55 olarak müşterilerin politik görüşleri ve dünya görüşleri açısından heterojen bir yapı gösteren ve bunu politika olarak benimseyen kafeler de mevcuttur. İslamcılık hususunda tek bir kimliğin birçok farklı şekille ifade edilmesinden söz edilebilir. “Farklı İslami aktörlerin kamusal rollerini farklı şekillerde nasıl oynadıklarını incelemek Müslüman bir çevrenin kabul edebileceği kamusal davranışların sınırlarını da gösterir.”85 At Pazarı Meydanı’ndaki kafelerde görebileceğimiz fraksiyoner ayrışmanın bir de bu boyutu vardır. Kamusal aktörler, kamusal davranışlarının sınırlarına göre de mekânsal bir ayrışma yaşamaktadırlar. 4. Temel Sohbet Konuları ve Faaliyetler Mekânın müdavimleri, uyguladığımız ankette ve yaptığımız mülakatlarda buraya sohbet ve “hasbihal” ihtiyaçlarını gidermek için geldiklerini sıkça ifade etmişlerdir. Hatta kafelere asıl gitme nedenlerinin sohbet edebilecekleri insanlar ile görüşmek olduğunu da vurgulamışlardır. Bu noktada kişilerin temel sohbet konuları ve faaliyetleri soru işaretleri oluşturmaktadır. Bu kafelerdeki sohbet konularının kaynaklarına bakılacak olursa, “İslami aktörlerin, modernliğin kendi üzerlerindeki dışlayıcı, yutucu, atomize edici etkisine karşı verdikleri mücadele kolektif eylemden uzaklaşıp benliğin iç dünyasına yaklaştıkça sufizmden, şiirden, sanattan, edebiyattan beslenmeye başlamaktadır.”86 Batılı bir özneleşme süreci yaşayan İslami kamusallığın yeni aktörlerinin büyük bir bölümü, bunun getirdiği iç sıkıntılarını felsefe, edebiyat ve sanatla ifade etmektedir. Edebiyat bu kafelerdeki başlıca sohbet konularındandır. Her kesimi temsil eden yazar ve şairlerden bahsedilmektedir. Fakat kafelerde İslami hareketi temsil eden yazar ve şairlerin kitapları ve posterlerine daha sık rastlanmaktadır. Bu isimler özellikle Cahit Zarifoğlu, İsmet Özel gibi şairlerdir. “Özel’in isminin kafelerdeki sohbet ve tartışmalarda çokça geçmesi edebi olan ile siyasi olan arasında köprü kuran kamusal bir figür olmasıyla ilgilidir. Bu mekanlarda, (…) edebi kamu ile siyasal kamu arasında yakınlaşma yaratan bir kafe kamusallığına”87 85 KÖMEÇOĞLU, Uğur, (2003), Örtünme Pratiği ve Toplumsal Cinsiyete İlişkin Mekansal Bir Etnografi, DoğuBatı Yayınları, Ankara, s. 48. 86 A.g.e., s. 56. 87 A.g.e., s. 54. 56 örnekler bulmak mümkündür. Ayrıca sohbetlerde şair ruhunun mistisizminin önemsendiği dikkatimizi çekmiştir. Fotoğraf 41 Beyrut Kafe’de asılı Bülent Somay ve Ferhat Kentel söyleşi afişleri 57 Fotoğraf 42 Beyrut Kafe’nin duvarında asılı duran “Kız Çocuğu” adlı Nazım Hikmet şiiri Fotoğraf 43 Kozmopolit yapısıyla dikkat çeken Beyrut Kafe’den bir görünüm Ortak beğeniler ve ilgiler de bu mekânlardaki insanların ortak paydalarını oluşturmaktadır. Mekânların paylaşılmasıyla yeni bir kültür oluşmaktadır. Bu ortak beğeniler ve ilgiler fotoğrafçılığı da kapsamaktadır. Özellikle son yıllarda fotoğrafçılığa artan ilginin İslami kesimde de karşılık bulduğu sözlü ve sözlü olmayan işaretlerden anlaşılabilmektedir. 58 Fotoğraf 44 Beyrut Kafe’nin “Kadın” temalı fotoğraf sergisi Politika konulu konuşmalarda Filistin, Arap Baharı gibi güncel konulardan bahsedilmesi dikkatimizi çekmiştir. Bu konulardan konuşulması hem bu toplumsal grubun politikadan tamamen kopmadığının hem de eskiye göre daha az bir ilginin olduğunun kanıtıdır. 5. Eğlenme Biçimleri ve Yeme-İçme Çeşitleri İslami kesimin modern dünyaya ayak uydurması ile bunun günlük hayatlarına yansıması bazı gerilimli alanları su yüzüne çıkarmıştır. Kendilerine alternatif mekanlar yaratsalar da bazı davranış ve durumları olduğu gibi kabul etmişlerdir. Kendi yaşam tarzlarını kamusal alana taşırken kendileri de dönüşmüşlerdir. Modernliği kabul etmenin de ötesinde içselleştiren İslami aktörler alternatif mekanlarında bu durumu destekleyen davranışlarda bulunurlar. Mekanlar değişse de eğlenme biçimleri pek bir farklılık göstermemiştir. Bu kesimin aynı düşünceleri paylaşmayan kesimle iç içe geçişini en çok destekleyen durumlar eğlenme biçimleridir. Örneğin eskiden kesin bir şekilde reddedilen yılbaşı kutlaması bu gençler arasında giderek normalleşmiştir. Aynı şekilde doğum günü kutlamaları bu kesim tarafından o kadar benimsenmiştir ki modernleşme sürecinde hayatımıza girdiği bile unutulmuştur. Artık doğum günü kutlamamanın yadırgandığı bir toplum haline gelinmesi modernliğin içselleştirildiğinin en büyük göstergesidir. Doğum günü 59 kutlamaları sırasında pastaya dikilen mumları üflemeden önce dilek tutma eylemi, İslami kesim tarafından yadırganmadan gerçekleştirilmektedir. Eğlenme biçimlerini dönüştürmeyen İslami aktörler, yeme içme çeşitlerinde ise değişime gitmiştir. Cihangir, Beyoğlu gibi semtlerde bulunan kafelerde alkol – sigara ikilisi rağbet görürken bu meydanda en çok tercih edilen ürünler çay ve nargiledir. Dini açıdan tüketilmesi yasak olan alkollü içkiye İslami kesim tarafından alternatif olarak çay görülmüştür. Dininin yasakladığı alkol yerine geleneğinden gelen çayı tercih etmeleri daha önce de birçok kez vurgulanan kendine uygun olanı yaratma durumunun bir örneğidir. Nargile Osmanlı’dan günümüze kadar gelen bir gelenektir.88 Çayın ülkemize giriş tarihi nargileye göre bira daha yakındır.89 Buna rağmen tüketilme oranı dolayısıyla toplumda milli bir içecek algısı yaratmaktadır. Çay gibi sonradan gelen “kola”yı kabullenememizin nedeni ise çayın aksine Doğu’dan değil Batı’dan gelmiş olasıdır. Buradan da anlaşılabileceği gibi çay ve nargilenin geleneksel bir dokusu bulunmaktadır. Bu yüzden İslami kesim tarafından tercih edilmektedir. Aynı şekilde geleneksel içeceğimiz Osmanlı şerbetleri de bu meydanda alıcı bulan diğer bir yiyecek-içecek çeşididir. Bu örneklerin tümü incelendiğinde İslami kesimin kendilerinden farklı olarak gördüğü kişilerle aynı eğlenme biçimlerini tercih ettiği ancak yeme–içme çeşitlerinde helal–haram ayrımına dikkat ederek karşılığını ürettiği görülmektedir. Fotoğraf 45 88 89 http://tr.wikipedia.org/wiki/Nargile (Erişim tarihi: 19.01.2013) http://www.incesugida.com.tr/urunlerimizin-tarihcesi.i37.cayin-tarihcesi (Erişim tarihi: 18.01.2013) 60 Fotoğraf 46 İslami kesimin kamusal alanda görünür hale gelmesi bazı konularda sıkıntılar oluşmasına sebep olmuştur. Gelenekten ya da dinden kopamayan bu kesim modernliği de tam olarak kabul etmemiştir. Bunun sonucunda gündelik yaşamında uyguladığı pratiklerde ikilem arasında kalmıştır. Bazı kısımlarda olduğu gibi kabul ettiği pratikleri bazen de dönüştürerek almıştır. Gelenekle modernlik arasında yaşanan gerilim, incelediğimiz mekânlar sayesinde azalmaktadır. 6. İslami Kesimin Kadınları ve Karşı Cinsle İlişkiler İslami kesimin, özellikle de kadınlarının, kamusal alanda kendi değerlerinden vazgeçmeden bulunma çabaları İslami kafelerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu mekânların anlaşılması bakımından kafelerin cinsiyet politikaları mekanın en saydam özelliği olmasıyla mekan hakkında ipuçları vermektedir. Bu tarz kafelere benzer düşüncelere sahip kişilerin gelmesi, özellikle kadın müşterilerde mekân için bir güven hissi uyandırmaktadır. Çünkü buraya gelen karşı cinsin de aynı hassasiyetlere sahip olduğunu varsayan kadın bir sorunla karşılaşma ihtimalinin daha düşük olduğunu düşünür. Bu nedenle kadınların kamusal alanlardaki davranışlarının sınırları konusunda hassasiyetleri olanları bile bu mekânlara gelip vakit geçirebilmektedir. 61 Karşı cinsle ilişkiler İslami açıdan hassas bir konudur. İslami hassasiyetlere sahip kesimin tercih mekânı At Pazarı Meydanı kafelerinde bu durumla ilgili değişik örneklere rastlanmaktadır. Daha önce belirtildiği gibi kafelerin ortak bir paydası olsa da farklı ideoloji ve dünya görüşlerine sahip olmaları birbirinden ayrılmalarına sebep oluyor. Kafelerin genel olarak barındırdıkları görüşlere göre bu konu hakkındaki tutumları da değişiyor. Örneğin radikal bir İslami görüşe sahip olanlar daha çok sadece erkeklerin bulunduğu kafeleri tercih ederken, daha ılımlı yaklaşanlar kız-erkek karışık oturulan kafelerde vakit geçiriyor. İncelememizin kuramsal boyutundan saha araştırması safhasına geçtikten sonra gözlemler yapılmıştır. Bu gözlemlerin sonucu şu yöndedir ki meydandaki kafelere bakıldığı zaman herhangi başka bir kafedeki ortamda olduğu gibi bir görüntüyle karşılaşılabilir. Kız kıza, erkek erkeğe ve kızlı erkekli oturan grup sayıları hemen hemen aynıdır. Diğerlerine göre daha radikal görüşlere sahip kafelerde erkeklerin oranı düşüktür. Ilımlı kesimin tercih ettiği mekanlarda ise böyle bir durumla karşılaşılmaz. Bu kesimin ılımlı ve radikal kanatları arasındaki “farklı davranış kalıpları” yaklaşımı, bedensel olanla ilişkili ve iki alandaki uygun davranışları belirleyen İslami kuralların da kamusal manasını açığa çıkarır.90 “Çoğunlukla ev ortamında yoğunlaşan Müslüman kadınla kamusal mekanlara yönelen Müslüman kadın arasındaki en önemli fark, ikincisinin erkeklerle doğrudan toplumsal temas içinde bulunmasıdır.”91 Bu durum Müslüman kadının ev ortamında da kafe ortamında da aynı değerleri koruduğu fakat kafe kamusallığına katılan Müslüman kadının ev ortamında karşılaşmadığı yeni sorunlarla kafede yüzleştiği ve kendi değerleriyle şekillendirerek yeni davranış kalıpları geliştirmek mecburiyetinde kaldığını göstermektedir. D. SONUÇ VE TARTIŞMALAR 1. Anket Uygulama Sürecin daha iyi anlaşılabilmesi ve kanıtlanabilmesi için At Pazarı Meydanı’nda 200 kişiye anket çalışması uygulanmıştır. Anketler, bir gün boyunca meydandaki tüm kafelerde rastgele seçilen örneklem grubuna uygulanmıştır. Konu ile ilgilenen ve görüşlerini paylaşmak isteyen kişilerle anket çalışmasının ardından mülakat yapılmıştır. Yapılan anketler SPSS programında 90 KÖMEÇOĞLU, Uğur, (2003), Örtünme Pratiği ve Toplumsal Cinsiyete İlişkin Mekansal Bir Etnografi, Ankara, Doğu-Batı Yayınları, s. 47. 91 A.g.e., s. 47. 62 değerlendirilmiştir. SPSS programında sorular karşılaştırılarak süreç daha anlaşılır hale getirilmiştir. 2. Verilerin Yorumlanması (Grafikler, Analizler…) Grafik 1’deki verilere göre anket grubunda erkek katılımcı sayısı, kadın katılımcı sayısından fazladır. Bu durum kafelerin erkekler tarafından daha çok tercih edildiğini gösterir. Grafikte dikkat çeken diğer bir unsur ise 15-24 yaş grubu ile 24-34 yaş grubundaki müşteri sayısının yani gençlerin ve erken yetişkinlik dönemindekilerin diğer yaş gruplarına oranla daha fazla olmasıdır. 55 ve üzeri yaştaki erkeklerin sayıca dikkat çekici bir oranda fazladır. Bunun nedeni Meydan kafedede (kahvehanedeki) müşterilerin yaş ortalamasının gözle de görülebileceği gibi yüksek oluşu ve buna bağlı olarak kahvehanedeki müşterilerin emeklilerden oluşması bu sonuçta etkili olmuş olabilir. 63 Grafik 2’de her iki cinsiyet grubunda da öğrenciler ağır basmaktadır. Deney grubundaki öğrencilerden sonra erkeklerde en fazla yüzde serbest meslek sahiplerindedir, bayanlarda ise ev hanımlarında bulunmaktadır. Bayanlarda memur, serbest meslek ve diğer meslek gruplarının oranı çok düşük olmakla birlikte öğrenci ve ev hanımlarının çokluğu dikkat çekmektedir. Öğrencilerin (her iki cinsiyette) çoğunluğunun nedeni meydanın üniversitelere yakın bir konumda bulunmasıdır. Artık ev hanımlarının da kafe kamusallığına da katılmaya başladıkları görülmektedir. Bu ev hanımlarının entelektüel sohbetler gerçekleştirmek istediğinin, evde oturmayı reddedip kamusallığa katıldıklarının bir göstergesidir. 64 Bu grafikteki verilerin ışığında söyleyebiliriz ki; erkekler, sigara ve nargile gibi tütün ürünlerini kadınlara oranla daha çok kullanmaktadırlar. Bayanların çok büyük bir kısmı tütün ürünlerini kullanmadıklarını ifade etmektedirler. Sosyal medyada ve çeşitli internet sitelerinde kadınların kamusal alandaki davranışlarının sınırı açısından; At Pazarı Meydanı’nda kadınların, erkeklerin de bulunduğu bir ortamda tütün ürünlerini kullanmaları eleştirilmektedir. Ulaştığımız bu veri sosyal medyadaki yargıyı yanlışlamaktadır. Bu yargı sıkça zikrettiğimiz kadının kamusal davranışlarının sınırı ile ilgilidir. Tütün ürünlerini kullananlar küçük bir kesim de olsa dikkat çekmekte ve eleştirilmektedir. 65 Kentin gürültüsü, kaosu, yükü, karmaşası ve yalnızlaştırıcılığı nedeniyle, bireyin bu tür mekanlara olan ihtiyacı artmaktadır. Yalnızlaşan bireyin sosyalleşip insan içine çıkabileceği mekanların önemi artmaktadır. Grafikteki verilere göre mekânı tercih edenler arasında dünya görüşlerine uygun arkadaş edinmek isteyenler ve karşı cinsle rahatça ilişki kurabildiği için geldiğini söyleyenler azınlıktadır. At Pazarı Meydanı’na gelenlere ideolojik olarak yakınlık duyduğunu söyleyenlerin, onları bu mekâna çeken şeyin buranın düşünce dünyalarına uygun bir mekân olması ve kendilerini burada rahat ve huzurlu hissetmeleri olduğunu söylemeleri dikkat çekicidir. Kendini ideolojik olarak buradaki insanlara yakın hissetmediğini ifade edenler büyük oranda bu ortamda kendilerini rahat ve huzurlu hissettiklerini söylemiştir. Bu sonuç müşterilerin buraya sadece aynı dünya görüşünü paylaştığı insanlarla bir arada olmak için gelmediği düşüncesini desteklemektedir. Uyguladığımız anketteki açık uçlu sorulara verilen cevaplar da bu yöndedir. Denekler samimi ve sıcak bir ortamı olduğu için At Pazarı Meydanı’nı tercih ettiklerini ifade etmektedirler. 66 Mekana gelenler gelme sıklıklarına göre değişmemek üzere buranın “alternatif bir eğlence mekanı” olduğu görüşüne katılmaktadır. Bu tercihin bilinçli bir şekilde yapıldığı görülmektedir. Birey sahip olduğu değerler ile mekan arasında bir örtüşme/paralellik olduğunun bilincindedir. Mekana daha sık (her gün, haftada bir) gelenlerde bu görüşe katılma oranı yüksektir. Bu sonuçtan anlaşılabileceği gibi mekanın müşteri profili ve ortamı sürerlilik göstermektedir. Herhangi bir birey mekana her gelişinde aynı özelliklerle karşılaşır. Bu durum mekanın belli bir müşteri kitlesinin olduğunun da bir göstergesidir. Sürekli olarak bu mekana gelen müşteriler aynı zamanda bu mekanın karakteristik bir özellik kazanmasında rol oynar. 67 Anket verilerine göre söyleyebiliriz ki; kendini muhafazakar olarak görenler çoğunluktadır ve bu kişiler bir diğer anket sorumuzda kız ve erkeklerin aynı masada oturmasından rahatsız oldukları yanıtını vermişlerdir. Fakat kendini muhafazakar olarak görenlerden hayır ve kısmen yanıtlarını verenler de çoğunluktadır. Kendini muhafazakar olarak görmeyenler ise bu durumdan rahatsız olmadıklarını ifade etmişlerdir. Kendini kısmen muhafazakar olarak görenlerden bu durumdan rahatsız olduğunu söyleyenler çok azdır. Kendini kısmen muhafazakar olarak görenler birbirinden çok az bir farkla bazen ve hayır seçeneklerini işaretlemişlerdir. Bu gruptan hayır seçeneğini işaretleyenlerin daha çok olduğunu söylemekte fayda vardır. Kendini kısmen muhafazakar olarak görenlerin bu iki şıkkı daha çok tercih etmelerinin sebebi toplumdaki muhafazakarlık algısının çeşitli olması veya kamusal davranışlardaki kabul sınırlarının farklı olmasıyla ilgili olabilir. 68 Kafelerde mescit bulunmasının bu mekânı tercih etmesinde etkili olduğunu söyleyenlerin çoğunlukta olması grafikte dikkat çeken unsurlardandır. Bu çoğunluktaki grup büyük oranda, At Pazarı Meydanı’nın Fatih Camii’ne yakın olması ve Fatih’te bulunmasının onlar için önemli olduğunu ifade etmişlerdir. Bu sonuç müşterilerin mekanı eğlenme mekanı olarak tercih ederken dini değerler ve yükümlülükleri bir ön koşul olarak gördüklerini göstermektedir. 3. Mülakat Bu araştırma projesi için yapılan anket çalışmalarının yanı sıra konu hakkında çalışması olan ya da ilgili kişilerle görüşmeler yapılmıştır. Böylelikle araştırma sırasında konuyu daha iyi kavramamız ve farklı açılardan konuya yaklaşabilmemiz mümkün olmuştur. Proje çalışmasının tarafsız bir şekilde ilerlemesi için farklı kesimlerden görüşlere başvurulmuştur. Mülakatlar sırasında en dikkat çekici kısım kafe sahipleri ile yapılan görüşmelerdir. At Pazarı’ndaki Fraksiyoner ve Fonksiyonel Ayrışmalar başlığında da belirtildiği gibi mekan içerisinde ideolojik olarak ayrışmalar vardır. Bunun bir sonucu olarak kafe sahipleri diğer mekanlar ile ilgili olumsuz görüş bildirmiştir. Kendi kafeleri dışındaki mekanları sahip oldukları görüşler üzerinden eleştirmişlerdir. Yapılan mülakatların bir kısmında da çevre sakinleri ile görüşülmüştür. Meydanda kaç yıldır ikamet ettikleri ve kafelerden herhangi bir sebeple rahatsız olup olmadıkları 69 sorulmuştur. Bu sorular üzerinden gelişen sohbette alınan cevaplar ilgi çekicidir. Meydanda kafe oranının daha fazla olduğu tarafta oturulanlar genel olarak kafelerin varlıklarında rahatsız olduklarını belirtmişlerdir. Evleri diğer tarafta bulunanlar ise kafelerden aynı oranda şikayetçi değillerdir. Bunun nedeni ise kafelerin yoğun olduğu tarafta bulunan evlerde gürültü ve dumana daha fazla maruz kalmasıdır. Dikkat edilmesi gereken diğer bir önemli nokta ise görüşülen bütün çevre sakinlerinin, gürültü ve dumandan rahatsız olmalarına rağmen, kafelere karşı hoşgörüsüdür. Özellikle yaz aylarında gürültü sebebiyle uyumanın zorluğundan bahseden çevre sakinlerinin, kafe sahipleri için kullandıkları “onlar bizim arkadaşımız/komşumuz” tabiri bu durumu desteklemektedir. Örneğin görüşmecilerden biri bu araştırma çalışmasının kafelere zarar vermeyeceğinden emin olana dek sorulara cevap vermek istememiştir. Öğrenci olduğumuzu açıklayıp projeyi anlatmamızın ardından yanında bulunan oğlunun da ısrarıyla konuşmayı kabul etmiştir. Sorulara verdiği yanıtlarda ise kafelerin gürültü ve dumanından oldukça rahatsız olduklarını anlatmıştır. Kafe sahipleri/çalışanları ve çevre sakinleri dışında bu konuyla ilgili çalışma yapmakta olan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi öğrencisi Ahsen Akdağ ile görüşme yapılmıştır. Projenin yazım süreci içerisinde yapılan görüşmede konuyla ilgili fikir paylaşımlarında bulunulmuştur. Mülakatların ilk aşamasında kafe sahipleri ile görüşmeler yapılmıştır. Meydandaki kafesini yakın zamanda devreden Filistin kafenin eski işletmecisi ile yapılan ilk görüşmede mekanın özellikleri, kafe/kahvehane kültürü ve meydanın oluşma süreci üzerine konuşulmuştur. Görüşmeci daha önce kafe işlettiği semtleri anlatırken buradaki ortamdan daha memnun olduğunu belirtmiştir. Bu konuşma sırasında diğer kafeleri eleştirmiş, meydanın etrafında bulunan dernek-vakıf gibi kuruluşların belli kafelere olan talebinden bahsetmiştir. Görüşmenin sonunda da en kısa sürede bu meydanda yeni bir mekan almayı planladığını belirtmiştir. Bir sonraki mülakat ise Beyrut kafenin ortaklarından Alican Bey ile yapılmıştır. Bu görüşmenin genelinde Beyrut kafenin diğer kafelere nazarla daha kozmopolit bir yapısı ve duruşu olduğundan bahsedilmiştir. Görüşmeci kafenin herkese uygun bir ortam olduğunu vurgularken, burada düzenlenen etkinliklere de farklı görüşlerin temsilcilerinin davet edildiğini anlatmıştır. Daha sonra görüşülen Lena kafenin sahibi ve işletmecisi Naile Hanım da kafesine gelen müşterileri ile arasında bir abla-kardeş ilişkisi olduğundan bahsetmiştir. Hanegâh kafenin sahibi ise kafede düzenlenen kursları anlatmıştır. 70 Daha sonra konuyla ilgilenen müşterilerle de sohbet edilmiştir. Sosyolog, yazar, öğrenci gibi değişik meslek gruplarından kişilerle yapılan görüşmelerde genel olarak araştırmada şu ana kadar yapılan gözlemler hakkında konuşulmuştur. Müşterilerle yapılan mülakatlarda en önemli nokta ise anket sorularında geçen muhafazakar kelimesinin gördüğü tepkidir. Muhafazakarlık tabirini kabul etmeyen çoğunluk kendini müslüman olarak tanımladığını söylemiştir. Hatta bazıları anket örneğini cevaplarken muhafazakar kelimesini müslüman olarak kabul ettiklerini belirtip ona göre cevap verdiklerini vurgulamışlardır. Son dönemlerde muhafazakarlık üzerine olumsuzlayıcı yayınların artmış olması ve muhafazakarlığın diğer ideolojilerle iç içe geçmiş bir kavram olması anket grubunun bu kavramı reddetmesini açıklamaktadır. Araştırma konumuz hakkında bir ödev hazırlayan üniversite öğrencisi Ahsen Akdağ ile de mülakat yapılmıştır. Konu hakkında en çok bilgi sahibi olan görüşmeci bu konuyu akademik bir bakışla incelediği için Ahsen Bey’dir. Bu nedenle en verimli geçen sohbet bu olmuştur. Konunun bütünü hakkında bir konuşma yapılmış, bu konuşmada daha çok İslami kesimin görünürlük kazanmasıyla birlikte yaşadığı değişimlerden bahsedilmiştir. Bu değişimin sonucu olarak kafelerin ortaya çıkması üzerinde durulmuştur. Süreç içerisinde son görüşme Doç. Dr. Uğur KÖMEÇOĞLU ile yapılmıştır. Kömeçoğlu ile projenin anahtar kelimeleri ve kullanılan kavramlar üzerine konuşulmuştur. 4. Sınırlılıklar Yapılan araştırma çalışmasının özellikle anket aşamasında sınırlılıklar yaşanmıştır. Proje çalışma konusu bazı kişi ve çevrelerin hassas olduğu bir başlıktır. Anket çalışması uygulanan kişilerin, bazı soruları ciddiye almamaları ve dolayısıyla samimi cevaplar vermemeleri araştırma süreci boyunca karşılaşılan olumsuz durumlardandır. Karşı cinsle ilişkiler konusunda sorulan sorulara, kişilerin mahremiyet alanına temas ettiği için cevap bulunmasında zorluklar yaşanmıştır. Ayrıca anket soruları içerisinde kullanılan bazı ifadeler de yine tepki çekmiştir. Kendilerini muhafazakar olarak görüp görmedikleri sorulduğunda muhafazakar kelimesinin kendilerini tanımlamadığını Müslüman sıfatını tercih edeceklerini belirtmişlerdir. Bunun üzerine proje raporunda kullandığımız muhafazakar kavramı, müslümanlar içerisinde daha küçük bir grubu ifade etmesi ve örneklemimizi daha doğru bir biçimde tanımlayan “İslami kesim” ifadesi ile değiştirilmiştir. 71 Araştırmanın yazım aşamasında ise konuya objektif bir şekilde yaklaşabilmek için, kullanılan kaynaklar konusunda seçici olunmuştur. Bu konu hakkında toplumun hassasiyeti de göz önüne alınarak apolitik bir duruş sergilenmeye çalışılmıştır. Elde edilen verilerin güvenilirliği ve tutarlılığı mümkün olduğunca sorgulanmaya çalışılmıştır. 5. Sonuçlar Mekanlar bireylerin karakterlerini yansıtır. Birey bulunduğu ortamı tercih etmiştir. Yani kendi seçimiyle oluşan bu durum onun özelliklerini belirtir. Bu nedenle İstanbul’un İslami yüzünü temsil eden Fatih semti, daha çok dini hassasiyetlere sahip olan kimselerin bulunduğu bir bölgedir. Tarihinin de etkisiyle manevi bir havaya sahip olan semt, İslami kesimin son zamanlarda rağbet gören sosyalleşme mekanlarından biridir. İslami kesim, 1990’lı yıllarda bir dönüşüm yaşamıştır. Modernitenin getirdiklerini bazen aynı şekilde bazen de kendilerine uygun hale getirerek kabul etmişlerdir. Ayırt edici özelliklerini sergileyebildikleri yeni alanlar oluşturmak gündelik hayata katılımlarını artırmıştır. Böylelikle kamusal alanda daha görünür hale gelen bu kesim kendilerine alternatif mekanlar üretmeye başlamıştır. Bu mekanların sonuncusu Fatih’te bulunan At Pazarı Meydanı’dır. At Pazarı Meydanı, dindar-muhafazakar kesimin ve özellikle gençlerinin modernleşme talebinin bir sonucu olarak görülebilir. Sahip olduğu değerler nedeniyle bilindik eğlence ve sosyalleşme mekânlarına girmeyen/giremeyen gençlerin kendi değerlerden vazgeçmeden modernleşme arzularını yansıtır. Bu tarz mekânlar İslami kesim gençlerine, gelenekselliğin hakim olduğu aile ortamının dışında, kente özgü olan yaşama katılma imkanı verir. Araştırmanın yürütüldüğü bu meydan, kamusal alanda görünürlüğü giderek artan İslami kesimin sosyalleşme mekanı haline gelmiştir. At Pazarı Meydanı, ortak noktaları dini hassasiyetleri olan bireyler tarafından tercih edilmektedir. Bu durum, Meydan’ın alternatif bir sosyalleşme mekânı olduğu görüşüne katkı sağlamaktadır. Yapılan saha çalışmasında elde edilen verilerle de bu kanı desteklenmiştir. 72 6. Öneriler İnsanın yaşamını sürdürebilmesi için karşılaması gereken ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçlardan bazıları ise ancak toplumsal yaşam içerisinde karşılanabilir. İnsan, varoluşundan itibaren, devamlı olarak bir toplum içerisinde yaşamını sürdürmüştür. Çünkü sosyal ve kültürel gereksinimleri ancak bir topluluk içerisinde giderilebilir. Günümüzde kentleşme, modernleşme gibi değişimlerin bir sonucu olarak birey yalnızlaşmaktadır. Günlük rutininde sosyal hayata katılmakta güçlük çekmektedir. Bu nedenle insanlarla iletişim kurmak, değişik konular hakkında bilgi edinmek ve kaliteli zaman geçirmek için kafeler bireylere büyük imkan sağlamaktadır. Bu yüzden her bireyin ihtiyaca cevap veren bu mekânları sahip olma ve kullanma hakları olmalıdır. Her bireyin sahip olduğu düşünce ve değerlerin farklı olması sebebiyle ihtiyaçlarını karşılayacak bu mekânların da farklı olması kaçınılmazdır. Bu durumun örneklerinden biri de araştırma sahamız olan At Pazarı Meydanı’dır. At Pazarı Meydanı, İslami kesimin sosyalleşme mekanı olarak tercih edebileceği az seçenekten biridir. Bu alternatifsizlik durumu buradaki ortamı beğenmeyen, kendine uygun bulmayan, uzak bir noktada ikamet eden ya da başka bir sebeple aynı özellikte farklı bir mekan tercih etmek isteyen kişileri kısıtlamaktadır. Demokratik ve özgür bir ülkede herkesin kendini ifade edebileceği, kendine yer edinebileceği bir ortamın varlığı önem taşımaktadır. Bu nedenle At Pazarı’nın muadili olabilecek nitelikte mekanlar başka yerlerde de açılmalı, genç kesime hem kendileri daha rahat ifade edebilecekleri hem sosyalleşip eğlenebilecekleri mekanlar sağlanmalıdır. E. TEŞEKKÜR Bu çalışmanın ortaya çıkmasında pek çok kişinin katkısı söz konusudur. Projemizin başından sonuna kadar hoşgörülü ve sabırlı yaklaşımıyla desteğini her zaman hissettiren proje danışmanımız Mehmet Aygün’e, yardımlarını esirgemeyen ve daima anlayışlı bir tavır sergileyen kafe sahiplerine, sorularımızı bıkmadan yanıtlayan müşterilere sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. Aklımızdaki soru işaretlerini giderebilmemiz için bize kaynaklar öneren ve İslami kamusallık konusunda yaptığı çalışmalardan hareketle bu konuda bizimle fikir paylaşımında bulunduğu için Ahsen AKDAL’a şükranlarımızı sunarız. Bu çalışmanın anlam dünyasını şekillendiren Nilüfer Göle, Uğur Kömeçoğlu ve Özlem AVCI’ya teşekkürü 73 bir borç biliriz. Bize kıymetli zamanından ayırıp aklımızdaki soru işaretlerini gideren Kömeçoğlu’na tekrar teşekkür ederiz. Hayatımızın her döneminde madden ve manen ilgi ve desteğini üzerimizde hissettiğimiz ailelerimize minnettarız. Eslem SAYMAN, Üftade KARA 74 F. EK EK 1: MÜŞTERİLERE UYGULANAN ANKET SORULARI TÜBİTAK PROJE YARIŞMASI - SOSYOLOJİ DALI PROJE ÇALIŞMASI ANKET SORULARI Bu anket verileri İstanbul Prof. Dr. Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesi öğrencileri tarafından TÜBİTAK Proje Yarışması’nda Sosyoloji alanında yapılan “Yükselen Yeni İslamcı-Muhafazakar Çevrenin Sosyalleşme Mekanı Harbiye'nin Karşısı Fatih’te At Pazarı” adlı proje çalışmasında kullanılacaktır. Müşteri (Bu bölümdeki sorular mekana gelen gençlerden seçilmiş örneklem gruba sorulacaktır) 1. Yaş aralığınız nedir? 15 - 24 ( ) 25- 34 ( ) 45 - 54 ( ) 35 - 44 ( ) 55 ve Üzeri ( ) 2. Cinsiyeti Bay ( ) Bayan ( ) 3. Mesleğiniz nedir? Memur ( ) Ev Hanımı ( ) Öğrenci ( ) Serbest Meslek ( ) Diğer ( ) 4. Eğitim durumunuz nedir? İlköğretim ( ) Ortaöğretim ( ) Üniversite ( ) Yüksek Lisans ( ) 5. At Pazarı’nın muhafazakar/dindar gençlerin rağbet ettiği bir mekân olduğu görüşüne katılıyor musunuz? Evet ( ) Hayır( ) 6. Siz hep aynı Kafe’ye mi geliyorsunuz yoksa diğerlerine de gidiyor musunuz? Neden? 7. Siz kendinizi muhafazakar bir insan olarak görüyor musunuz? 75 Hayır ( ) Evet ( ) Kısmen ( ) 8. Sık sık bu mekana gelir misiniz? Hangi sıklıkla geliyorsunuz? Her gün ( ) Haftada bir ( ) On beş Günde bir ( ) Ayda bir ( ) 9. Sizi bu mekana çeken nedir? Siz niçin bu mekana gelmeyi tercih ediyorsunuz? Düşünce dünyama uygun bir mekan ( ) Karşı cinsle rahat ilişki kurabiliyorum( ) Kendimi rahat ve huzurlu hissediyorum ( ) Dünya görüşüme uygun arkadaş edinmek ( ) Kültürel-Sosyal Etkinliklere katılmak ( ) 10. Sizce gençler buraya daha çok hangi amaçla gelmektedirler? Cevap: 11. Şu an meydanda Türk-İslam kültürü mü, Batı kültürü mü yoksa Doğu-Batı sentezi bir kültür mü ön plana çıkmaktadır? Batı kültürü ( ) Türk-İslam kültürü ( ) Doğu-Batı Sentezi ( ) 12. Bu mekanlarda tanışıp evlenen kız/erkek tanıdıklarınız var mı? 13. Kafelerde mescit bulunması burayı tercih etmenizde etkili oluyor mu? Evet ( ) Hayır( ) 14. Bu mekanın Tarihi Fatih semtinde olması ve Fatih Cami’ine yakın olmasının sizin için özel bir anlamı var mı? Evet ( ) Hayır ( ) Kısmen ( ) 15. Buraya gelen insanlara ideolojik olarak bir yakınlık duyuyor musunuz? Evet ( ) Hayır ( ) 16. Kafelerde muhafazakar ve dindar kızların/kadınların erkeklerle aynı masada oturması ve sohbet etmesi sizi rahatsız ediyor mu? 76 Evet ( ) Hayır ( ) Bazen ( ) 17. Sigara veya nargile kullanıyor musunuz? Sigara kullanıyorum ( ) Nargile Kullanıyorum ( ) Her ikisini de kullanıyorum ( ) Hiçbirini kullanmıyorum ( ) 18. İçecek olarak genelde hangi içecekleri tercih ediyorsunuz? Çay ( ) Kahve ( ) Kola ( ) Meyve Suyu-Ayran ( ) Alkolsüz Bira ( ) Diğer…….. 19. Modern kent yaşamında ibadetlerinizi yaparken kısıtlandığınızı yada zorlandığınızı düşünüyor musunuz? Evet ( ) Hayır( ) 20. At Pazarı Meydanı’nın “Muhafazakar gençliğin (Beyoğlu vb. mekanlara karşı) alternatif eğlence mekanı” olduğu görüşüne katılıyor musunuz? Katılıyorum ( ) Katılmıyorum ( ) Kısmen katılıyorum ( ) 21. Bu mekanı tercih eden insanları tek kelimeyle tanımlamak istesek hangi kelimeyle tanımlanabilir? 77 EK 2: KAFE ÇALIŞANLARINA UYGULANAN ANKET SORULARI TÜBİTAK PROJE YARIŞMASI - SOSYOLOJİ DALI PROJE ÇALIŞMASI ANKET SORULARI Bu anket verileri İstanbul Prof. Dr. Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesi öğrencileri tarafından TÜBİTAK Proje Yarışması’nda Sosyoloji alanında yapılan “Yükselen Yeni İslamcı-Muhafazakar Çevrenin Sosyalleşme Mekanı Harbiye'nin Karşısı Fatih’te At Pazarı” adlı proje çalışmasında kullanılacaktır. Çevre Sakini (Çevrede ikamet eden vatandaşlara sorulacak) 1. Ne zamandan beri Atpazarı Meydanı’nda oturuyorsunuz? 1-3 ( ) 4-6( ) 6’dan uzun ( ) 2. Meydandaki kafeler sizi rahatsız ediyor mu? Evet ( ) Hayır( ) 3.Bunun sebebi nedir? Sebep: 78 EK 3: ÇEVRE SAKİNLERİNE UYGULANAN ANKET SORULARI TÜBİTAK PROJE YARIŞMASI - SOSYOLOJİ DALI PROJE ÇALIŞMASI ANKET SORULARI Bu anket verileri İstanbul Prof. Dr. Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesi öğrencileri tarafından TÜBİTAK Proje Yarışması’nda Sosyoloji alanında yapılan “Yükselen Yeni İslamcı-Muhafazakar Çevrenin Sosyalleşme Mekanı Harbiye'nin Karşısı Fatih’te At Pazarı” adlı proje çalışmasında kullanılacaktır. Çevre Sakini (Çevrede ikamet eden vatandaşlara sorulacak) 1. Ne zamandan beri Atpazarı Meydanı’nda oturuyorsunuz? 1-3 ( ) 4-6( ) 6’dan uzun ( ) 2. Meydandaki kafeler sizi rahatsız ediyor mu? Evet ( ) Hayır( ) 3.Bunun sebebi nedir? Sebep: 79 EK 3: FOTOĞRAFLAR 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 G. KAYNAKÇA ARMAĞAN, Mustafa, (1997), İstanbul Armağanı:Gündelik hayatın renkleri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlıǧı. AVCI, Özlem, (2012), İki Dünya Arasında, İletişim Yayınları, İstanbul. AYTAÇ, Ömer, (2007), “Kent Mekânlarının Sosyo-Kültürel Coğrafyası”, Fırat University Journal of Social Science, Sayı:2. BİLGİN, Nuri, (2011), “Sosyal Düşüncede Kent Kimliği”, İdealkent, Sayı 3. BOURDİEU, Pierre & WACQUANT, L., (YIL), Düşünümsel Bir Antropoloji İçin Cevaplar, , çev. Nazlı Ökten, İletişim Yayınları, İstanbul. BOURDİEU, Pierre, (1995), Raisons Practiques: Sur la Theéorie de l’Action, Kesit Yayıncılık, İstanbul. ÇUBUK, Mehmet, (1973), Beşeri Yerleşmelerde Mekan Organizasyonu ve Ülkesel Kalkınmayı Bir Mekan Organizasyonu İçinde Yaratmak, İ.D.G.S.A. Mim. Fak. Doçentlik Tezi, İstanbul. DAWUD, Ali, (1993), “Coffeehouse”, Encyclopedia Iranica, Costa Mesa, Vol. VI. California. GENCER, Bedri, (2008), İslam’da Modernleşme, Lotus Yayınevi, Ankara. GÖLE, Nilüfer, (2000), Melez Desenler, Metis Yayınları, İstanbul. GÖLE, Nilüfer, (2012), Seküler ve Dinsel Aşınan Sınırlar, Metis Yayınları, İstanbul. HARVEY, D. (1989), From Managerialism to Entrepre Nurialism: The Transformation of Urban Governence in Late Capitalism, Geographiska Annaler B 71 (1). İYİLİKÇİ, Kenan, (2012), “Süleymaniye’yi Anla(t)mak”, Medhal Dergi, Sayı:87. KAYA, Önder, (2009), “Konstantin'in Şehrinden Fatih'in Payitahtına”, Mostar, Sayı: 55. KAYGILI, Osman Cemal, (2003), Köşe Bucak İstanbul, Selis Kitaplar, İstanbul. KÖMEÇOĞLU, Uğur, (2003), Örtünme Pratiği ve Toplumsal Cinsiyete İlişkin Mekansal Bir Etnografi, Doğu-Batı Yayınları, Ankara. LEFEBVRE, Henri, (1991), The Production of Space, Basil Blackwell, Oxford. Meydan Larousse MORAN, Berna, (1999), Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 2, İletişim Yayınları, İstanbul. OKTAY, Derya, (2011), “Kent Kimliğine Bütüncül Bir Bakış”, İdealkent, Sayı 3. PRETTY, G.H. & Chipuer, H.M.& Bramston, P., (2003), “Sense of place amongst adolescents and adults in two rural Australian town: The discriminating features of place attachment, sense of community and place dependence in relation to place identity”, Journal of Environmental Psychology, Sayı:23. ROSSİ, A., (1982), The Architecture of the City, MIT Press, Opposition Books, Cambridge 93 SAFA, Peyami, (1995), Fatih-Harbiye, Ötüken Yayınlaı, İstanbul. TAYLOR, Charles, (2011), Modernliğin Sıkıntıları,Ayrıntı Yayınları, İstanbul. TEYMÜR, N., (1998), “Disiplinlerin Aralığında(ki) Mekan”, Sosyal Bilimleri Yeniden Düşünmek (iç.), Metis Yayınları, İstanbul. ÜNÜVAR, Kerem, “Osmanlı’da Kamusal Mekan: Kahvehaneler”, Doğu-Batı Yayınları, Sayı 5, Ankara. YILDIRIM, Ergün, (2012), Hayali Modernlik: Türk Modernliğinin İcadı, Doğu Kitabevi, İstanbul. ZENGİN, Salih,(2012),“İçinden Atlar Geçen Meydan”, Aksiyon, Sayı: 938. İNTERNET KAYNAKLARI http://www.fatih.bel.tr/bpi.asp?caid=997&cid=87 (Erişim tarihi: 28.12.2012) http://www.fatih.bel.tr/bpi.asp?caid=997&cid=87 (Erişim tarihi: 28.12.2012) http://www.zaman.com.tr/newsDetail_getNewsById.action?haberno=556039&title=fatih&ha berSayfa=3 (Erişim tarihi: 28.12.2012) http://www.zaman.com.tr/newsDetail_getNewsById.action?haberno=556039&title=fatih&ha berSayfa=3 (Erişim tarihi: 28.12.2012) www.byzantiumistanbul.com/detay.asp?detayid=288 (Erişim tarihi: 17.11.2012) http://www.vik2.com/page/1432/ (Erişim tarihi: 01.12.2012) http://yenisafak.com.tr/Pazar/Default.aspx?t=31.07.2011&i=332791 (Erişim tarihi: 07.12.2012) http://www.zaman.com.tr/newsDetail_getNewsById.action?haberno=1182517 (Erişim tarihi: 17.11.2012) http://yenisafak.com.tr/Pazar/Default.aspx?t=02.08.2011&i=332791 (Erişim tarihi: 19.11.2012) http://www.yeniaktuel.com.tr/tur101,230@2100.html (Erişim tarihi: 19.11.2012) http://yenisafak.com.tr/Pazar/Default.aspx?t=31.07.2011&i=332791 (Erişim tarihi: 28.11.2012) 94 http://abdullahsehidhuca.wordpress.com/2012/07/08/cafelerde-herkes-cok-usudum-merkez/ (Erişim tarihi: 28.11.2012) http://www.istanbulajansi.com/4/5/34/25/Bir-istanbul-Muhabbethanesi:-At-Pazari-.html (Erişim tarihi: 28.11.2012) http://www.zaman.com.tr/newsDetail_getNewsById.action?haberno=1182517 (Erişim tarihi: 28.11.2012) http://www.istanbulajansi.com/4/5/34/25/Bir-istanbul-Muhabbethanesi:-At-Pazari-.html (Erişim tarihi: 28.11.2012) http://yenisafak.com.tr/Pazar/Default.aspx?t=31.07.2011&i=332791 (Erişim tarihi: 28.11.2012) http://www.istanbulajansi.com/4/5/34/25/Bir-istanbul-Muhabbethanesi:-At-Pazari-.html (Erişim tarihi:28.11.2012) http://sanliurfa.mazlumder.org/faaliyetler/detay/basin-aciklamalari/1/26-aralik-2011-insanhaklari-ihlal-haberleri/2001 (Erişim tarihi: 01.12.2012) http://sanliurfa.mazlumder.org/faaliyetler/detay/basin-aciklamalari/1/26-aralik-2011-insanhaklari-ihlal-haberleri/2001 (Erişim tarihi: 01.12.2012) http://www.istanbulajansi.com/4/5/34/25/Bir-istanbul-Muhabbethanesi:-At-Pazari-.html (Erişim tarihi: 02.12.2012) 80.251.40.59/education.ankara.edu.tr/aksoy/ere/oatakul.doc (Erişim tarihi: 17.01.2013) (http://www.islamiotel.com/) (Erişim tarihi: 14.01.2013) http://www.kanald.com.tr/anahaberbulteni/Video/31072012-Kanal-D-Ana-HaberBulteni/13881/3 Saniye 08.25 (Erişim tarihi: 02.01.2013) https://twitter.com/HorseBazaar Erişim tarihi: (15.01.2013) http://www.mavirize.com/genel/vikipedi/hanegah-ne-demek (Erişim tarihi: 17.01.2013) 95