AŞK FALI “MOSTROLOJİ” YILDIZ FALI Klasik astroloji, erişilmez
Transkript
AŞK FALI “MOSTROLOJİ” YILDIZ FALI Klasik astroloji, erişilmez
AŞK FALI “MOSTROLOJİ” YILDIZ FALI Klasik astroloji, erişilmez uzaklıktaki yıldızların insanların karakter yapısı üzerinde etkili olduğunu kabul eder. Doğum anındaki yıldızların konumuna göre kişilik özelliklerini tanımlar, bu etkinin yaşam boyu sürdüğünü varsayar. Yıldızların konumundan hareketle kişinin başına gelecekleri, nelere dikkat etmesi gerektiğini öngörür. Binlerce yıllık geçmişi olan astroloji Dünya üzerinde hemen her kültürde kabul görür, yer alır. Belki inanma ihtiyacından, belki geleceği bilme arzusundan, çoğu kişi astrolojiye sorgulamadan inanır. Her gazetenin, her televizyonun bir astrologu, her mahallenin, her apartmanın bir falcısı vardır. Ne demişler, fala inanma, falsız da kalma. Yıldız falı bugün herkes tarafından kabul görüyor ama, geçmişte durum hiç de böyle değildi. Yeryüzünden gözlenebilen ve yıldızlardan farklı hareket eden gezegenler, özellikle gündüz bile görünebilen ve diğer gezegenlerin tersine dönen Venüs çok ilgi çeker, falcılara ilham verirdi. Enteresan bir şekilde, arkeolojik kazılarda bulunan falcılık gereçleri, anaerkil toplumlarda gezegenleri, ataerkil toplumlarda yıldızları gözleyen falcılar olduğunu gösteriyor. ANAERKİL TOPLUMLAR Anaerkil toplum, geçmişin gizemleri arasında önemli bir yer tutuyor. İnsanlık tarihinde çocuk doğuran anneler toplumun temelinde yer alır, topluluğu yönetirdi. Damat kabileye içgüveysi alınır, kadının adını taşır, miras anneden kıza geçerdi. Zamanla savaşan erkeklerin egemenliğini kurduğu ve kadının rolünü aldığı ataerkil düzen insanlığa hakim oldu. Bilim adamları, Anadolu yarımadasında ve Girit gibi adalarda anaerkil düzenin, Yunanistan yarımadasında ataerkil düzenin hakim olduğunu bulmuşlar. Ankara’daki Anadolu Medeniyetleri Müzesinde Neolitik döneme ait yanında iki aslanı ile görülen kadın tanrıça Kybele heykelinin benzerlerini Anadolu’da başka birçok yerde ve doğada kayalara oyulmuş olarak görüyoruz. Sinop’lu kadın savaşçı Amazonlar anaerkil düzenin en tanınmış temsilcisi. Anadolu’nun çeşitli şehirlerinde bulunan Kibele heykelleri ATAERKİL TOPLUMLAR Anadolu’daki anaerkil düzenin, M.Ö. 14. Yüzyılda başlayan Yunanistan’dan gelen ataerkil Aka, Dor ve İon kavimlerinin göçleriyle bozulduğu sanılıyor. Eski çağlarda şehirlerin doğal kaynakları kalabalıklaşan halka yetmediğinde, gençler toplanır göçerdi. Göçenler genelde bir yer beğenir, yerli halkla savaşır, erkeklerini öldürür, kadınlarıyla evlenirlerdi. Haliyle galiplerin kültürü devam ederdi. Yüzlerce yıl boyunca süren göçler sonunda ataerkil düzen Anadolu’nun her yanına yayıldı. Toplumun temelini oluşturan din de bundan etkilendi, ana tanrıça yerini zamanla baba tanrıya bıraktı. Yunan mitolojisinde bunun yansıması çok açık şekilde görülür. Önce Khaos (boşluk) vardı. Sonra Gaia (toprak ana) oldu. Gaia bağrından Uranos (gökyüzü) ve Pontos (deniz) çıkardı. Uranos Ghaia’dan olan Titan çocuklarını toprağa gömdü, Gaia oğlu Kronos (zaman) ile bir olup Uranos’u yendi, çocuklarını özgürlüğe kavuşturdu. Titan’ların hakimiyeti, Kronos’un oğlu Zeus’un (deus=tanrı) tanrıların başına geçip, Titanları yenmesiyle sona erdi. Bergama’dan Berlin’e götürülen dünyanın yedi harikasından biri olan Zeus sunağındaki kabartmalar bu büyük savaşı anlatır. Berlin Bergama müzesindeki Zeus sunağı Uzun lafın kısası, önce ana tanrıça vardı, sonra savaşlar oldu, sonuçta baba tanrı Olimpos dağının tepesine kuruldu. Kadının kabilenin reisi olduğu, Amazonların savaştığı anaerkil düzen gitti, yerine erkeğin her şeyin sahibi olduğu, haremini kurduğu, kadını eve kapattığı ataerkil düzen geldi. KEHANET VE FAL Kehanet ve fal eski zamanda toplumun ve yöneticilerin çok önemli bir ihtiyacı, bu konuda eğitilmiş rahiplerin geçim kaynağıydı. İnsanlar geleceklerini öğrenmek için umutsuzca fala sarılır, her işi yapmadan önce kahinlere danışırdı. Erkek ve kadın kahinler tanrıların verdiği esinle geleceği görür, bunu yaparken yıldızlara, gezegenlere, suya, kurbanların iç organlarına, ve daha birçok şeye danışırdı. Her medeniyetin, her toplumun kahinleri vardı. Antik çağın üç ünlü kehanet merkezi Delphıi, Klaros, Didyma Apollon tapınaklarının son ikisi Anadolu’da yer alıyordu. Astronomi bilimi sayesinde kahinler dünyanın güneş etrafındaki dönüşünü, mevsimleri, tarım için önemli olan ekim ve taşkın zamanlarını bilirlerdi. Ünlü Yunanlı matematikçi Thales, Medlerle Perslerin savaşının altıncı yılında M.Ö. 28 Mayıs 585) güneş tutulması olacağını hesapladı, gün ortasında hava kararınca savaşın kaderi değişti. Kahinlere sorular kurşun levhaya yazılarak verilir, yanıtları da yazılı alınırdı. Mevsimler dışındaki konularda kahinler genelde net olmayan ifadeler kullanır, böylece az yanılırlardı. Kurşun levhalardan birindeki “hangi mesleği seçmeliyim” sorusuna kahinler “babanın mesleğini seç” ve “balık tutmayı öğren” yanıtını vermişti. Lidya kralı Krezüs Perslerle savaşmadan önce Delphoi kahinlerine danışmış, “Kızılırmak’ı geçersen büyük bir krallık yıkılacak” yanıtını almıştı. M.Ö. 547 yılında Kızılırmak’ı geçti, Pteria şehrini ele geçirdi. Buna kızan Pers kralı Kiros ordusuyla gelip Krezüs’ü yendi, Sart’ı aldı. Yıkılan Lidya krallığı olmuştu ama sonuçta kehanet tutmuştu. Delphoi tapınağının kapısında altın harflerle “kendini bil" yazar. (Yunanca γνῶθι σεαυτόν gnothi seauton, Latince nosce te ipsum) Bu ünlü sözü felsefenin temel düşüncesi olarak tanımlayanlar var, ama bize göre her dediği çıkmayan kahinler, daha baştan “benden medet umma, ne olduğunu en iyi sen bilirsin” diyorlar. Antik çağın üç önemli kehanet merkezi olan Delphoi, Klaros ve Didyma Apollon tapınakları Hititlerin simgesi, başrahip kralların mezarlarında bulunan güneş kursunun da bir kehanet aleti olduğu sanılıyor. Hitit ülkesinde gökyüzü çoğunlukla bulutlu olurdu. Güneş kursu, Dünya, Mars ve Venüs gezegenlerinin rotalarını gösterir, gözlemlenemese bile ne zaman nerede olduğu bilinirdi. KADİM BİLGİLER Kahinlerin yıldız falı, aslında derin bir bilginin dışa yansıyan küçük bir parçasıydı. Mısır piramitleri hassas astronomik ölçümlerle yerleştirilmiş binalardı. Orta Amerika’da Maya ve Aztek piramitleri yılın belli bir gününde güneşin doğuşunda merdivenlerdeki gölgeleri yılanın merdivene tırmanmasına benzetecek kadar hassas yapılmıştı. Güney Amerika’da İnka binaları harçsız dev taşlardan oluşur, yerleşimleri güneşi ve yıldızları esas alırdı. Dünyanın en büyük antik yapısı Çin’in Xian şehri yakınındaki 300 m yüksekliğinde beyaz piramit, ancak henüz araştırılmadı bile. Aztek takvimi 3600 yıllık dönemde çok hassas bir şekilde zamanı ve gök olaylarını tanımladı, 2012 yılında sona eriyor. Rusya’da bulunan Başkurtistan tabletlerindeki kabartma dünya haritasında insan yapımı devasa kanallar görülüyor. Mısır ve Japonya kıyılarında en az 100 bin yıldır suyun altında duran insan yapımı dev duvarlar var. Mısır, Çin, Maya piramitleri, İnka harçsız taş yapıları, Aztek takvimi Astronomiyi çok iyi bilen ve çok büyük yapılar inşa edebilen bu medeniyetlerin kaynağının Atlantis ve Mu gibi kayıp medeniyetler olduğu gibi spekülasyonlar var. 12.400 yıl öncesine tarihlenen Nuh Tufanından sonra bu gelişmiş kültürün dünyaya yayıldığı, ancak rahiplerin nesilden nesile aktarımıyla tapınaklarda gizli tutulduğu sanılıyor. Binlerce yıl insanlar ilkel şekilde yaşarken, savaşlarla birbirini öldürürken, dünyanın her yerindeki Piramitler onlara tepeden bakıyordu. Gizli bilgilerin kısmen de olsa halka açıldığı tek kaynak, İskenderiye kütüphanesindeki papirüslerdi. 2000 Yıl önce bir kısmı yangında yok oldu, bir kısmı Kleopatra’nın hamam suyunun ısıtılmasında kullanıldı. Antik çağda İskenderiye’ye giden Aristo, Pisagor gibi filozofların orada öğrendikleri, modern çağda matematiğin ve geometrinin temellerini oluşturdu. İnsanlık binlerce yıl gözünün önünde duran piramitlerin sakladığı sırları göremedi. Ezoterik bilgiler, bilinen tarihin en eski çağlarında çoktan kaybolmuştu bile. Tarım için yaşamsal önemi olan astronomik bilgiler efsane ve ritüellerle nesilden nesile taşındı. Falcılıkta ise astronomi yerini astrolojiye bıraktı, bir tahmin oyununa döndü. Bilim ve teknolojinin 20. Yüzyılda gelişmesi ile piramitlerin sırrı ve tarih öncesi astronomisinin olağanüstü hassasiyeti anlaşıldı. O bilgiden bize miras kalan astroloji ise popüler kültür olarak hayatımızda yerini aldı. MOSTRONIUS New York’lu Türk arkeolog Prof. Kenan Erim tarafından gün ışığına kavuşturulan Denizli Geyre’deki antik kent Afrodisyas kazıldıkça altından büyük bir medeniyet çıkıyor. Güzellik tanrıçası Afrodit adına kurulmuş olan bu antik kent, bölgedeki en büyük şehirdi. Heykeltraşlık okulu ve heykel yapım atölyesi ile Batı Anadolu’daki şehirlere hizmet verirdi. Afrodisyas şehrinin giriş kapısı, tiyatrosu, stadyumu, mozaik yazı, üç güzeller yüksek reliefi Afrodisyas’lı filozof Mostronius hakkında elimizde pek fazla yazılı bilgi yok. Sokrat, Aristo gibi tanınmış antik filozoflardan biri değil. Onlardan farklı olarak kendini “insanlığın” değil, “insanların” yararına adamış. Zamanının “aşk doktoru” olmuş. Aşk tanrıçasının şehrinde, kendine özgü yöntemlerle baktığı “aşk falı” ile çiftler arasındaki ilişkinin kalıcı olup olmayacağını, kimin nasıl biriyle mutlu olabileceğini söylemiş. Mostronius gençliğinde çok çapkınmış ve hayatı boyunca hiç evlenmemiş. Gençliğinde felsefe ile ilgisi yokmuş. Orta yaşlarında yıllar süren bir seyahate çıkmış. Belki de aradığı mutluluğu Afrodisyas’ta bulamayınca, ruh ikizini aramış. Bu seyahatte bir kaynağa göre iki, başka bir kaynağa göre üç yıl İskenderiye’de kalmış. Afrodisyas’a döndükten sonra bakmağa başladığı “gezegen falı”nı da orada öğrenmiş olmalı. Mostronius ilişkiler konusunda kendi kişisel deneyimlerini İskenderiye’de öğrendikleriyle birleştirmiş. Geçimini gezegen falı bakarak sağlamış. Baktığı fallar çıktıkça tanınmış, zamanla adı filozofa çıkmış. Klasik filozofların aksine, hiç öğrenci yetiştirmemiş, hiç kitap yazmamış, adeta bir aşk doktoru gibi kendini insanların iyiliğine adamış. Afrodisyas ataerkil toplum yapısına sahip olduğu ve yıldız falı bakıldığı için, anaerkil toplumların falı olan gezegen falı, çağdaşı Plato’nun öğrencisi Xenocrates gibi klasik filozoflar tarafından dışlanmış olmalı. Hakim inanca aykırı öğretiler yayan Sokrat’ın baldıran zehiri içerek intihar etmeye mahkum edildiğini düşünürsek, gezegen falının tekniklerini kimseyle paylaşmamış olması hiç şaşırtıcı gelmiyor. Mostronius hakkındaki bulgular, 113. Olimpiyat zamanında (M.Ö.328) seyahatini tamamlayarak Afrodisyas’a döndüğünü ve 6 Olimpiyat (24 yıl) süreyle burada yaşadığını ortaya koyuyor. Büyük İskender’in ordularıyla Anadolu’dan geçip Hindistan’a kadar bilinen dünyayı fethettiği zamanlar onun gençliğine denk geliyor. Çok hareketli bir zamanda yaşamış, Büyük İskender ile gelen kültürel kaynaşma ve barış döneminde seyahat etmiş, İskenderiye’de bulunmuş. Yalnız Afrodisyas’lıların değil, ününü duyup uzak şehirlerden gelen ziyaretçilerin de ilişkilerini düzeltmede yardımcı olmuş. Zamanında çok tanınmış ve sevilmiş olmalı ki, büstü dikilmiş. Afrodisyas’ta bulunan heykel, sanatçının Mostronius çizimi MOSTROLOJİ Mostronius sadece fal bakmamış, insanlara mutluluğun kapılarını açmış. Doğum tarihi bilgilerinden hareketle onların hangi gezegen burcu olduğunu, hangi gezegenlerin onu nasıl etkilediğini, hangi burçla anlaşabileceğini söylemiş. Genelde çiftlerin falına bakarmış, birbirleriyle uyumunu yorumlar, nasıl davranmaları gerektiğini söylermiş. Mostroloji terimi, tarihte veya edebiyatta yer almıyor. Afrodisyas’lılar, Mostronius’un aşk falına, astrolojiye benzediği ama farklı olduğu için Mostroloji demişler. Afrodisyas dışında tanınmıyor, bilinmiyor. Kadim zamanlardan kalan gezegen falı, antik çağda Afrodisyas’ta sadece Mostronius’un sağlığında kısa bir süre kullanılmış. Aşk doktoru Mostronius, gezegen falına ek olarak, kendi deneyimlerine dayanarak uyum tablosunu geliştirmiş. O bakımdan gezegen falı onun icadı değilse bile, farklı burçlardan eşlerin birbirine uyumunu tanımladığı için Mostroloji tanımını kullanıyoruz. Mostroloji insanları oniki burca ayırıyor. Her burcun davranış şeklini tanımlıyor. Hangi burcun hangi burçla anlaşabileceğini söylüyor. Mostrolojik burçların hesaplanma yöntemini bilmiyoruz. Yazılanlardan, gezegenlerin kişinin doğum anındaki dizilişine göre burcun belirlendiğini anlıyoruz. Esas gezegeninin yanı sıra, doğum anındaki yükseleni de burcu etkiliyor. Ayrıca dönemsel olarak bazı gezegenlerin dünyaya göre aldığı konum, insanların aşk hayatını ve ilişkilerini geçici olarak etkileyebiliyor. Mostronius’un gözlem ve hesap tekniklerini bilemiyoruz ama, yaptığı yorumlardan Mostroloji hakkında kapsamlı bilgiye ulaşabiliyoruz. Burçlar için yapılmış olan tanımlar, biraz çalışmayla kimin hangi burca girdiğini anlamaya yetiyor. O bakımdan Mostrolojinin büyük kısmı insanlığın yararına kullanılabilir hale geliyor. Mostrolojinin gizemli bir yanı da, XX. yüzyılda teleskopla keşfedilen Pluton, Meteor Kuşağı gibi gök cisimlerinin de burçlara dahil edilmesi. Mostrolojik burçlar, erkekler ve kadınlar için değişmiyor. Büyük İskender zamanında homoseksüelliğin ne kadar yaygın olduğunu göz önünde bulundurursak, hiçbir cinsiyet ayrımı yapmadığını söylemek daha doğru olur. Mostroloji kişinin eşiyle ilişkisini nasıl yürütebileceğini söylüyor. Eşler arasında yaşanabilecek sorunlar hakkında baştan uyarıyor. Kesin söylemler getirmiyor, sadece beraberliğin ancak zorlamayla sürebileceğini söylüyor. MOSTROLOJİK BURÇLAR MERKÜR BURCU (MERAKLI) Bu burcun insanları meraklı mı meraklıdır. Kimi zaman dedikoducu komşu olarak çıkarlar karşımıza, kimi zaman araştırmacı gazeteci olarak. İçindeki çocuğu yaşatanların burcudur. Meraklı, hevesli, büyümemiş çocuklardır bunlar. Elinde çomak, topraktan solucan toplar gibi yaklaşır insanlara. Tanıyana kadar eğlenir. Tanıdığına, anladığına inandığı zamansa ilgisini kaybeder. Yeni insanlara, yeni meraklara yönelir. Aslında eski insanlarını hiç kaybetmek istemez. Aynen çocukluğundan kalma çizgi romanları sakladığı gibi,, eski sevgililerini “arkadaş kalıp” saklamaya meraklıdır. Hayata yaklaşımı nedeniyle genelde işinde ve ilişkilerinde başarılı gözükür. Çevresinde hep birileri olur ve gerçekten eğlenirler. Hep bir takım sevgilileri olur. Ne var ki, temel yaklaşımı gereği, kalıcı ilişki kuramaz, aşkı sonuçsuz kalır. Bazen kendini maymun iştahlı gibi de gördüğü olur ama bir türlü aradığı şeyin adını koyamaz. VENÜS BURCU (KİBİRLİ) Bu burcun insanları aslında kendilerine odaklıdır. Sevecek biri varsa, o da kendileridir. Genelde kadınlar bu burcun etki alanına girse de, erkeklerde de rastlandığı olur. Aynaları severler, kendi esprilerine kahkahayla gülerler, seslerinin güzel olduğuna inanır her şarkıya katılırlar, ne giyseler yakışır, jölesiz, şapkasız çıkmazlar. Kendine kimseleri layık görmediği için ilişkileri de platoniktir. Kızsa yakışıklı bir artiste veya şarkıcıya aşık olur. Okuldaki veya mahalledeki çocuklar “kesmez” onu. Çıkmayı denese bile, kimseyi yakıştırmaz kendine. Peşinden koşturmak istedikleriyse, biraz koşar sonra bırakırlar peşini. O da platonik aşkını, beyaz atlı prensini bekler hep. “Son kullanma” tarihine yani cazibesini kaybetmesine yakın bırakır beklemeyi. Şansı kalmadığından ideal tarifine pek uymayan birine razı olur, ama mutlu olma şansının olmadığını da bilir. Olsun, eşinin başının etini yemek de bir tür mutluluk sayılır. “Ne yaptıysam gene adam edemedim bu herifi” diye şikayet eder. Erkekse kimseleri beğenmez. Sevgilisine değil kendine aşık olduğundan, yanındakini aksesuar gibi taşır. İlişkileri olur ama uzun sürmez. Evlilik olacak şey değildir ama, “üst” sınıftan biriyle deneyebilir. Kimseyi beğenmediği için sürmesi zordur. Kendisi de üst sınıfa yükseldiğini düşündüğü anda bitirir zaten. Bu burcun ünlüleri arasında Banu Alkan sayılabilir. MARS BURCU (SAVAŞÇI) Mars burcunda doğanlar, yılmaz savaşçılardır. Bitmez bilmez bir fetih aşkıyla doludurlar. Amaç savaş olunca, kazanılan değil, savaşmak, yenmek ve fethetmek önem kazanır. Seferdeki komutanların fethettikleri kalede ömür boyu oturmayı düşünmedikleri gibi, onlar da kalplerini fethettikleri sevgilileriyle bir ömür geçirmeyi düşünmezler hiç. Malum, harpte hile mubahtır, onlar da savaşta her yola başvururlar. Bu konuda deneyimlidirler ve gayet bilinçli hareket ederler. Kaleyi almak için içeri casus sokmak, lağım kazıp surları yıkmak, rüşvet verip kapıyı açtırmak, pazarlık yapmak, kolay yoldan olmazsa cepheden saldırmak gibi bilinen savaş yöntemlerinin hepsini sırayla denerler. İlişkilerinde de iltifatlar, vaatler, başkası üzerinden haber göndermeler, tavsiye ettirmeler, başkasıyla kıskandırmalar, yakın takibe alıp istihbarat toplamalar, cep telefonunu karıştırmalar, olmadı biraz yalan, biraz hile, biraz tehdit, biraz zorlama ilişkiyi yürütmek için normal yöntemlerdir onlar için. Bu gibi hamlelerden yılmazlar ve yaptıklarından hiçbir zaman utanmazlar. Galibiyete giden yolda her silahı, her yöntemi kullanırlar. Fetih gerçekleştiği anda ise büyü yok olur, ilgi dağılır, fethedilen unutulur, yeni hedefe odaklanılır. Fethedilen kişi, ne olduğunu anlayamaz, bir anda boşluğa düşer, arar aranmaz, kendine konduramaz, önce ona sonra kendine kızar. Evlilik mi? Adet yerini bulsun diye o da yapılır. Tercihen zor fethedilen, örneğin manken, aristokrat, zengin çocuğu, meşhur biri uygun olabilir. Olmazsa da, sosyal gereklik şeklinde bulunsun diye evlenilebilir. Fakat evlilik kesinlikle yeni fetihlere engel olamaz. Genelde erkeklere yakıştırılan bu burca çapkın derler. Bu burcun ünlüleri, Büyük İskender, Kazanova gibi isimlerdir. URANÜS BURCU (KEYİFÇİ) Bu burcun insanları, keyiflerine düşkündürler. Hayatı zevk almak için yaşarlar. Nerede yemek yenir, tatilde nereye gidilir, hesaplı alışveriş nereden edilir bilirler. Etraflarında hep gezmeyi eğlenmeyi seven kafa dengi birileri bulunur. Hatta klan olarak yaşayanlarına da rastlanır. Parayı nasıl kullanacaklarını bilmezler, sadece yerler. Kredi kartları hep limitlerini zorlar, bazen de patlar. Karşı cinste de aradığı, zevklerini paylaşması ve itirazsız kendisine katılmasıdır. Değirmenin suyu nereden gelirse gelir. Mirasyedi de olabilir, başarılı bir kariyerin ardından şehirden kaçıp gitmiş de olabilir, zor kazanılan parayı har vurup harman savuruyor da olabilir. Parası yoksa bile ucuz keyifler geliştirir, Boğaza karşı çay içmek için kalkar bilmem nereye gider. Keyif etme fırsatı çıktığında karşı koyması olanaksızdır onun. Erkekse playboy olur, zenginse pahalı arabalar, saatler alır. Kadınsa, el üstünde tutulan, sigarasını yakmak için erkeklerin yarıştığı biri olur çıkar. Şansı varsa TV de kendi programı bile olur. Farklı bir “life style” sergilediği için, izlenilen kişidir. Bir şeyi alması için etrafındakilerden istemesi yeter genellikle. Evlenecekse, eşinin de aynı kafada olması şarttır. Zaten başka türlü düşünen biriyle evlense, eşi “çok harcıyorsun” diye başının etini yer sürekli. Eşini, mutluluk kaynağı olarak gördüğü hayat tarzıyla bütünleştirdiği için sever. Çevresinde örnek çift olarak görülür, imrenilirler. Belli arkadaş grupları, pek çok ülkede dostları, az bilinen lokantaları, meyhaneleri, her fırsatta gittiği küçük otelleri, hoş kıyafetleri, çeşit çeşit takıları, saatleri vardır. JÜPİTER BURCU (HIRSLI) Başarıya odaklanmıştır. Gözü hep daha yükseklerdedir. Bıkmadan usanmadan kendini kanıtlamak peşindedir. Çalışıyorsa maaşı, siyasetteyse konumu, üniversitedeyse unvanı, askerse rütbesi her şeyden önemlidir onun için. Adına aşk denilen uğraş veya sevgili denilen aksesuar da, başarısına hizmet ettiği sürece var olabilir ancak. Amacına yönelik olarak belli birinin kızıyla veya oğluyla evlenmek çok mantıklı görünmüştür ona hep. Dedik ya, bir amacı olmalıdır ilişkilerin. Erkekler için bu amaç genelde paraya, çevreye yönelikken, kadınlarda daha çok yaşam konforuna yöneliktir. Tabi istisnalar kaideyi bozmaz. Arada gençlik hatası olarak yapılmış evlilikler ve çocuklar da olabilir ama, bunlar başarıya giden yolu tıkamamalıdır. Evlilikler bozulabilir, çocuklar eski eşe terk edilebilir, başka şehre hatta ülkeye taşınılabilir, başka partiye transfer olunabilir, başka dine geçilebilir. Bunları yapanın gözü sevgili mi görür? Sevgililer ve sevgiler sadece kullanılmak içindir. Bunun istisnası ancak, başarıya giden yolda mükemmel bir evlilik şovu sergilemek gerekiyorsa olabilir. O zaman da bu burçtan daha iyi eş olamaz. Tabi dışarıda başkalarıyla birlikteyken. Evde yalnızken kimse sahnedeki şovun sürmesini beklememelidir. Erkekse eşi koluna takmak içindir, kadınsa üstüne basmak için. Bu burcun ünlülerine Bill Clinton, Hülya Avşar örnek gösterilebilir. SATÜRN BURCU (ŞEFKATLİ) Sevgi görmek ve göstermek ihtiyacında olanların burcudur. Satürn’ün halkaları, bir sevgi yumağı gibi sarar kişiyi ve karşısındakini. Aslında bu duyguya şefkat demek daha doğru olur, çünkü sadece karşı cinse değil, her şeye yönelir sevgileri. Şefkat görmek isteyen kişi, annesinin veya babasının yerini tutacak sevgiliyi arar. Karşı cinste bulduğunu düşündüğü anda, adına aşk der, yakasına yapışır. Şefkat görmek isteyenlerin kendilerine acıdığı ve refleksiyonla başkalarına aşırı sevgi gösterdiği de rastlanan bir durumdur. Kendilerini aşka vurur bu tipler. Sevdiğinin bir dediğini iki etmez, yere göğe sığdıramaz, şiirler yazar, hediyeler alır, kalp şeklinde çikolatalar, yastıklar, kartpostallar gibi, şirin bulduğu bir sürü ıvır zıvırı alır ve saklar. Müzik tercihi, slow parçalar da olabilir, arabesk de. Sevginin yolunda kendini alkole verenler de çoktur. Aslında sevilen kişi figürandır, sevginin kendisidir önemli olan, ama açıkça söylenmez bu hiç. Yani kendini ulvi bir sevgiye adamış olmanın verdiği huzur ve güven esastır. Üstelik sevgi göstermek için her zaman sevgili bile gerekmez. Memleketi veya dünyayı kurtarmaya kendini adamışsa, aşkı aramaz.. NEPTÜN BURCU (SÖMÜRÜ) Bu burcun tipik özelliği, etrafındaki herkesi insafsızca kullanmasıdır. Gençliğinde ailesini kullanır, olmadık sorunlar çıkarır, varı yoku sattırır. Etrafındaki arkadaşlarından sürekli bir şeyler ister. Bu konuda deneyimlidir, kimden ne alacağını ve ne kadar ileri gidebileceğini iyi bilir, sanki karşısındakinin cebindeki parayı bilir, ne verebilecekse onu ister. Karşı cinsten istediği de aslında ihtiyaçlarını ve masraflarını karşılamasıdır. Yaşı, görünüşü, kültürü değil, hangi masrafları karşılayabileceği önemlidir. Sevgilisini birine tanıştırırken bile “bilmem nerenin yarısı bunların” diye tanıtır. Neptün burcunun erkeği, kadınından her şeyi ister ve alır. Jigololuğa yatkındır, yapmasa bile, düşüncesi çok tatlı gelir. Bazen çalıştırıp kendine baktırır, bazen evinde hizmetçi gibi kullanır. Bu düzenin sürmesi için sevgi bağını kullanır. Neptün burcu erkeği, kadınını sevdiğine inandırarak kendine bağlar. Neden sonra kullanıldığının farkına varan kadın kendisini terk ettiğinde hayatı kayan, hayalleri kırılan, dünyası başına yıkılan kendisi olur. Neptün burcunun kadını ise, bir anlamda profesyonel sayılır. İsteklerinin sınırı yoktur. Gözde yerlerde görünmek, moda şeyler giymek ister. Onunla birlikte olan kişi, doğal olarak hesabı da ödemelidir. İlk tercihi tüm masraflarını ödeteceği tek bir kişiyi bulmaktır ama, genelde bir kişi bu kadar yükü çekemeyeceği veya kendisi o kadar güzel olmadığı için, yükü paylaştırmak amacıyla bir sürü arkadaş-sevgili bulur kendine. Ahlaki bir açmaza düşmemek için birden fazla sevgili bulundurmak yerine, arkadaş takıldığı kişilere sevgili olabilme ihtimalini yaşatmayı tercih eder. Adres defteri kalabalıktır ama, hepsini belli aralıklarla aramaya dikkat eder. Bir anlamda tarlayı nadasa bırakarak verimliliği artırır. Bu burcun güzelleri genelde manken olurlar. PLUTON BURCU (TEMBEL) Bu burcun özelliği, rahatına düşkün olmasıdır. Mümkün olsa, hiç çalışmadan yaşamak ister. Mirasyediyse para bitene kadar harcar. Para kazanması gerekiyorsa olabildiğince kaytarır. İlişkilerinde de, kendisine rahatlığı yaşatacak kişiye yönelir. Erkekse “beceremem” der, yanan lambaları karısına değiştirtir. Rahatlık kadar, alışkanlıkları da önemlidir, hayatını alışkanlıkları yönlendirir. Aslında hiç çalışmadan yaşasın, hayatında hiçbir şey değişmesin ister ama, mecburen bazı şeyler değişir. Arabasını bıraktığı park yeri kapıldığında, masasının üstü karıştığında, kahvesi alıştığı gibi gelmediğinde çok canı sıkılır. O kadar tembeldir ki, sırf alıştığı şeyler değişmesin diye bir sürü sıkıntıya katlanabilir. İşyerinde itilip kakılsa bile kriz var der katlanır, evliliğinde ezilse bile çocuklar var der dayanır, arabası yolda kalacak kadar eskise bile az yakıyor der değiştirmez. İlişkileri de alışkanlıklarına dayalıdır. Hatta alışkanlıkları ilişkilerinden eskidir. Annelerinden gördükleri ev düzenine veya babalarından gördükleri davranış kalıbına uygun eş seçerler. Bu burcun kadınları okulu bile bitirmeyi beklemez, “pazar değerini” düşürmemek için erkek arkadaşlarıyla görünmekten kaçınır, bir an önce rahat edeceği bir evlilik yapmaya bakar. Aşk ve arkadaşlık ilişkileri genelde çok uzun sürelidir. Ayrılık ölümden beterdir onlar için. Biraz sıkıcı da olsalar, alışılabilir boyutlardadırlar. Sanıldığından çok daha yaygın bir burçtur. Bu burcun ünlüleri arasında kat kat sandviç üstadı Hasbi sayılabilir. AY BURCU (KÖTÜ) Geçinilmesi zor bir burçtur. Etrafındakiler üzerinde baskı kuran, sert tepkiler gösteren, saldırgan bir tiptir. Etrafındakiler ne yaparsa yapsın, o memnun olmaz. Enteresan şekilde etrafına sürekli onu memnun etmeye çabalayan tipler toplanır. Değişkendir. Aslında belli bir tavrı yoktur, ama karşısındaki “ak” derse onun “kara” demesi gerekir sanki. Onun için sürekli tavır değiştirir. Gündüz insan gece kurt gibi bir şeydir, değişken ve kötü. Bu burcun insanları kendine dayanacak kimseyi bulamaz, ilişkilerini “satın alır”. Dayanmanın bedelini öder. Erkekse başlık parası verir, evi hanımın üstüne yapar, şirinlik yapmayı dener. Kadınsa erkeği gün boyu ezmenin bedelini bir şekilde öder. Böyle başlayan ilişkiler, karşısındaki sabır taşı bile olsa uzun süremez. METEOR BURCU (KÜÇÜK) Güneşin etrafındaki yörüngesinde dolanıp duran meteorlar gibi, bu burcun insanları da küçük şeylerle uğraşırlar. Kendi kendine küçük hesaplar yapar sürekli. Küçük planları, küçük hedefleri vardır. Kafasında sürekli tilkiler dolaşır. Komplo teorileriyle uğraşır. Herkesin kendisinden bir şeyler koparmak istediğini düşünür. Hep diken üstündedir. Herkese mesafelidir. Böylece kendini kötü niyetli saldırılardan koruduğunu düşünür. Birine yakınlık gösterirse, bunu ancak kendine bir şey ısmarlatmak için yapar. Küçük kazanımlarından büyük sevinçler duyar. “Hadi şurdan bir şey söyle de yiyelim” arkadaşlarına takılmanın en sevdiği yoludur. Bu tavır ilişkilerinde de sürer. Evlenince eşiyle banka hesaplarını ayırır, maaşını karısına söylemez, karısı çalışıyorsa evde kimin hangi harcamaları üstleneceğinin pazarlığını yapar, çalışmıyorsa her kuruşlun hesabını sorar. En büyük korkusu, kendisinin de başkaları tarafından kullanılmasıdır. Bu yoldaki isteklere aşırı tepki verir, “kimse bana kazık atamaz” der durur. HALLEY BURCU (YILDIZ) Dünyamızı arada sırada ziyaret eden Halley kuyrukluyıldızı, çok az insanı etkileme fırsatını bulur. Onun için de gerçek yıldızlar çok azdır. Bu burcun insanları doğuştan yıldızdır, herkesten farklıdır, her zaman ilgi odağıdır. Ne yapsalar olay olur. Farklı düşünür, farklı davranırlar. Karizmatiktir, kalabalığın karşısında kendinden geçer, bambaşka bir insan olurlar. Alkışla beslenir, ilgiyle büyürler. Halley burcu insanlarının hepsi çok ünlü olmak zorunda değildir. Bir kısmı ancak bir tek kaset çıkarabilir, bir kısmı da arkadaşlar arasında fıkra anlatıp, karaoke yapmakla yetinir. Hepsi de keşfedileceği günü sabır ve umutla bekler. Herkesin kendilerine aşık olacağından emindir, herkese tepeden bakar, sevginin kıymetini bilmezler. Şöhret geçip yaşlandığında geriye anılar kalır sadece anlatacak. DÜNYA BURCU (GERÇEKÇİ) Bu burcun insanları hep ayakları yere basan gerçekçilerdir. Vatanlarını severler, ailelerine bağlıdırlar, çok çalışırlar, yalan dolan bilmezler, içki sigara kullanmazlar, sabır küpüdürler, anlayışlıdırlar, her çevreden çok arkadaşları, kadim dostları vardır, dini duyguları kuvvetlidir, ahlakları örnek gösterilen, ideal aile babası veya fedakar annedirler. Bu burcun ünlüleri, Kara Murat, Malkoçoğlu, Tommiks gibi kahramanlardır. Dünya burcundan olduğunu iddia eden çoktur, üç soruluk bir test yapmak gerekir. 1) kimseye yalan söyledin mi, 2) kimseye kötülük ettin mi, 3) kimseye haksızlık ettin mi. Gerçek Dünya burcu insanı bu soruların hepsine hayır der. MERKÜR MERAKLI VENÜS KİBİRLİ DÜNYA GERÇEKÇİ AY KÖTÜ MARS SAVAŞÇI METEOR KÜÇÜK JÜPİTER HIRSLI URANÜS KEYİFÇİ SATÜRN ŞEFKATLİ NEPTÜN SÖMÜRÜ PLUTON TEMBEL HALLEY YILDIZ Uyumlu Sürdürülebiir Denenmemeli HALLEY YILDIZ PLUTON TEMBEL NEPTÜN SÖMÜRÜ SATÜRN ŞEFKATLİ URANÜS KEYİFÇİ JÜPİTER HIRSLI METEOR KÜÇÜK MARS SAVAŞÇI AY KÖTÜ DÜNYA GERÇEKÇİ KADIN ERKEK VENÜS KİBİRLİ MERKÜR MERAKLI Uyum tablosu, aşkın değil beraberliğin göstergesidir. Her burçtan erkek veya kadın herhangi bir burçtan karşı cinse aşık olabilir. Ama beraberliğin sürekli olup olmayacağını burçların uyumu belirler.