Bizim - KUTSAL LENGER
Transkript
Bizim - KUTSAL LENGER
Bizim Penceremizden YIL 1 • SAYI 1 • 1 OCAK 2008 EN İYİ STAND ÖDÜLÜ TWİNSON’A ÜÇ AYDA BİR YAYINLANIR • ÜCRETSİZDİR TAMER ÖZEN İZMİR’İN KAVAK YELLERİ: URLA WİNSA’NIN EGE PROFİL’E KATILIMININ 3. YILDÖNÜMÜ YANGIN EĞİTİMİ VE TATBİKATIMIZ BAŞARIYLA TAMAMLANDI ASAD BOWLING TURNUVASI’NDA BEŞİNCİ OLDUK WİNSA EGEPEN RESİM SERGİSİ EN BÜYÜK EKİP “BİZİM EKİP” GENÇ PLASTİKÇİLER EGEPEN FABRİKADA WİNSA FABRİKAMIZ İZMİT’E TAŞINDI KÜRESEL ISINMA SİZDEN GELEN KARELER NEDİM TURAN İÇİNDEKİLER 8 Tamer Özen 4 En iyi stand ödülü Twinson’a... 12 5 En büyük ekip “Bizim Ekip” 16 Winsa’nın Ege Profil’e katılımının 3. yıldönümü İzmir’in Kavak Yelleri 18 7 Winsa fabrikamızı İzmit’e taşıdık Bizim Penceremizden YAYIN SAHİBİ ERGÜN ÇİÇEKÇİ YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ ÖZLEM ÇARKOĞLU EDİTÖR ÖZLEM AKKOÇ 2 Penceremizden Urla Asad Bowling Turnuvası’nda beşinci olduk Yıl: 1 • Sayı: 1 • Baskı: Eskiz Matbaacılık Ambalaj San. ve Tic. Ltd. Şti. Tel: (232) 469 81 65 Baskı Tarihi: 25.1.2008 • Yayın Türü: Yerel, süreli, üç aylık şirket içi yayın • Üç ayda bir yayınlanır. Para ile satılmaz. Bu derginin tüm yayın hakları EGE PROFİL Tic. ve San. A.Ş. adına yayın sahibine aittir. YÖNETİM YERİ Atatürk Organize Sanayi Bölgesi 10003 Sokak No. 5 Çiğli - İZMİR Tel: (232) 398 98 98 Faks: (232) 376 71 63 www.egeprofil.com.tr info@egeprofil.com.tr MERHABA DEĞERLİ ÇALIŞMA ARKADAŞLARIM Ö ncelikle uzun yıllardır arzu ettiğimiz böyle kurum içi bir dergiyi sizlerin de katkılarıyla çıkarıyor olmanın şahsıma büyük bir mutluluk verdiğini belirtmek istiyorum. Kurumsal yapımıza uygun, dünya görüşümüze ve kalite anlayışımıza paralel bir yayının hazır hale gelmesi, şirketimizin büyümesi ile birlikte adeta kaçınılmaz hale gelmiştir. Ege Profil A.Ş olarak, bünyemizde barındırdığımız markalarımız Egepen Deceuninck ve Winsa ile bir aile anlayışı içinde, daha uzun yıllar, başarılı bir şekilde yolumuza devam edeceğimize inancım sonsuzdur. Bizim Pencerimizden’in hepimize hayırlı olmasını diliyorum. Arkadaşlar, 2007 yılı beklenenin tersine zor bir yıl olmuştur. Ticari olarak özellikle ülkemiz ekonomisindeki yavaşlamanın etkilerini ciddi olarak hissetmiş olmamıza rağmen %10 civarında büyümeyi gerçekleştirmiş bulunmaktayız. İhracat performansındaki artış, gerçekten çok ümit verici olup, uluslararası rekabet gücümüzün var olduğunu göstermiş bulunmaktadır. Kalite anlayışımız bir bütün olarak algılanmalı ve sadece satılan mamulün kalitesi değil, ürünlerin lojistiği, müşteri ile sıcak teması, ürünün müşteriye ulaştırılması ve müşteri şikayetleri en hassasiyet gösterdiğimiz ve bundan sonra da en çok önem vereceğimiz konuların başında olmalıdır. Üyesi bulunduğumuz Deceuninck grubu içinde, Türkiye’nin payı her geçen gün artmaktadır. Bu, tüm arkadaşlarımızın özverili çalışması sonucu gerçekleştirilebilecek ve devamlılığı sağlanabilecek bir husustur. Geçen yılın en sevindirici gelişmelerinden biri ; şirketimizin Egepen Deceuninck markası için aldığı Çevre ve İş Sağlığı Güvenliği belgesi olmuştur. İzmir fabrikamızda 8 ay boyunca İnsan Kaynakları departmanınca yürütülen çalışmalara, tüm fabrika çalışanlarımız çok ciddi destek vermiş ve bu belgenin alınmasını sağlamışlardır. Yine aynı belgenin Winsa markamıza da alınması için, bu yıl gerekli çalışmalara hız verilecektir. Çevre ve İş sağlığına verdiğimiz önem, sizin gösterdiğiniz özen ve titizlik sayesinde daha da büyüyecektir. Hepinizin çevre duyarlılığı konusunda her zamankinden daha hassas olacağına inancım sonsuzdur. Winsa Sarımeşe/İzmit fabrikamızın tamamlanması ve Aralık ayından itibaren süren taşınma telaşının neredeyse bitmek üzere olması, geride bıraktığımız yılın önemli olaylarından biridir. Zor ve meşakkatli olan bu süreçte çalışan arkadaşlarıma öncelikle gösterdikleri sabır ve emek için çok teşekkür ediyor, yeni fabrikamızın hepimize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. Arkadaşlar, 2008 yılı ekonomik göstergeler açısından çok kolay bir yıl olmayacağa benziyor. Önümüzde gerçekten çok uzun bir yol var. Bu yolu çalışma huzuru ve aile anlayışı içinde hep birlikte kat edeceğiz. Tüm bunların ötesinde, sağlığın her şeyden önemli olduğunu özellikle vurgulamak istiyorum. Hepinize, gösterdiğiniz emekler için teşekkür ediyor, birlik duygusu içinde, mutlu , sağlıklı ve huzurlu bir çalışma hayatı diliyorum. Saygılarımla, ERGÜN ÇİÇEKÇİ Penceremizden 3 ETKİNLİK EN İYİ STAND ÖDÜLÜ TWINSON’A Fotoğraf: Ernis ALCA P VC’nin kullanım kolaylığı ve dayanıklılığı ile Ahşabın doğal görünümü ve sıcaklığının bir araya geldiği Twinson markalı dış mekan zemin ve cephe komposit kaplama sistemleri, 2007 Mayıs ayında düzenlenen Yapı fuarında yapılan Türkiye lansmanının ardından, 14-17 Aralık tarihleri arasında, İstanbul Tüyap Beylikdüzü’nde düzenlenen otel malzemeleri fuarında ikinci kez görücüye çıktı. Yeni ve ilginç tasarımıyla Twinson standı, katılımcıların ve 4 Penceremizden ziyaretçilerin ilgi odağı haline geldi ve fuar organizasyonunu yapan Ekin grubu tarafından, fuarın “En iyi Stand Dekoru Ödülü”nü aldı. Fuar boyunca, İhracat Müdürümüz Ernis Alca ve Twinson Satış şefimiz Dağhan Erbakan standta hazır bulunarak yeni ürünümüzün teşhirini sağladılar. Twinson markasına gösterilen ilgiden memnun olduğunu belirten Dağhan ERBAKAN, “Twinson malzemeleri düşük bakım maliyeti, ıslakken kaymama, çürümeme, böceklenmeme, küflenmeme, kıymıklanmama, çatlamama, dönmeme, yüksek darbe mukavemeti, güneş ışınlarına ve hava koşullarında dayanıklılığı, deniz ve havuz suyuna direnci ile ahşabın sıcaklığı ve doğal dokusunu bünyesinde toplamış, 100% geri dönüştürülebilen bir malzeme olması sebebi ile gelecek yıllarda Türkiye’nin ve dünyanın tercih edilen malzemesi olacak” dedi. Ayrıca “Ahşap-Plastik Kompsit ürünlerin Türkiye’de henüz çok yeni bir sektör olduğunu biliyoruz, 2008 yılında ithal rakiplerin artması ve yerli firmaların benzer ürünlerin üretime başlaması ile birlikte bu tür ürünlere olan ilgilinin artmasını bekliyoruz. Sektörde ilk olmanın verdiği avantajı kullanarak Twinson’un Türkiye’de ve Ege Profil A.Ş’ye bağlı ihracat bölgelerinde market lideri yaparak en kısa sürede alternatif ürünler arasında listenin en üstünde yer alacağımızı düşünüyoruz” dedi. •Özlem AKKOÇ YILDÖNÜMÜ WİNSA’NIN EGE PROFİL’E KATILIMININ 3. YILDÖNÜMÜ W insa markamızın aramıza katılmasının, 3. yıldönümü 30 Kasım’da Adapazarı Fabrikamız’da sürpriz bir şekilde kutlandı. Kutlamada Adapazarı Fabrika Müdürümüz Nuri Aslan’ın yanı sıra tüm sorumlular ve üretim ekibi hazır bulundu. İnsan Kaynakları müdürümüz Özlem Çarkoğlu’nun katıldığı kutlamada tüm ekip, bu özel günde çok mutlu ve neşeli dakikalar geçirdi. •Özlem AKKOÇ WİNSA EGEPEN RESİM SERGİSİ B u yıl, Ege Profil İnsan Kaynakları departmanı bir ilke imza attı. Çalışanlarımızın çocuklarına yönelik “Annem ve babam nasıl bir işyerinde çalışıyor?” konulu bir resim sergisi düzenledi. Winsa İstanbul ve Adapazarı fabrika ile Egepen fabrikamızdan çok sayıda çalışanımız sergiye büyük ilgi gösterdi. Çocuklarımızın yaptığı resimler, İnsan Kaynakları Departmanı tarafından organize edilerek, İzmir fabrikamızın yemekhanesinde sergilendi. Mavi ve turuncu renkli çerçeveleri ile yemekhanemizi süsleyen resimlerin sahiplerine, çocuklarımıza serginin başlamasından sonra, küçük ödüller verildi. Resim sergimiz, yılbaşından sonra Winsa markamızın İzmit’te açılacak olan yeni fabrikasında sergilenecek. Penceremizden 5 BİR TAŞINMA HİKAYESİ WİNSA FABRİKAMIZ İZMİT’E TAŞINDI.. W insa, 1998 yılında Adapazarı topraklarında dünyaya gözlerini açtı. 2004 Aralık ayına gelinceye kadar büyüdü, gelişti. Bu tarihte WİNSA Allahın izni peygamberin kavli ile Ege Profil’e verildi. Bu birliktelikten sonra Winsa için, yepyeni bir dönem başladı. Winsa çalışanları sadece, o günün şartları nedeni ile geçici bir süre Adapazarı’nda kiracı olarak yaşamak zorunda idiler. Kocaeli iline 6 Penceremizden bağlı Sarımeşe beldesinde harika bir arsa alındı ve yeni bir ev inşa edildi. 2008 yılında bu yeni eve taşınma planlanmıştı ve bu plan hayata geçirildi. Winsa çalışanları olarak bizlerinde taşınma maceraları, Aralık 2007 ortasında başladı ve yaklaşık bir ay sürdü. Hafızalarda kalacak güzel anılarla dolu bir taşınma macerası oldu. Ekipler kuruldu Adapazarı ve Kocaeli için. Adapazarı ekibi her şeyi yükleyecek, İzmit ekibi de yeni yerde boşaltacaktı. Aralık ayı olması nedeni ile en büyük sıkıntı soğuktu. Taşınma ile beraber, inşaatında bir tarafta tamamlanması çalışmalarından dolayı sıkıntılarımız oldu ama bu sıkıntılara rağmen tüm çalışanlar canla, başla büyük özveri ile soğuğa bile aldırmadan çalıştılar. İyi ki otoban üstündeki McDonalds’a yakın bir yerden arsa alınmış. İhtiyaç molaları için, buraya gidildi. Çay saatleri iple çekiliyordu ısınmak için. Yemekler, yemekhane devreye girinceye kadar sevkiyat ofisinde yenilmeye çalışıldı. Sayı arttıkça, burası da yetmeyip dışarıda taşıma arabalarının üzerinde yeniliyordu. İnsanları ısıtan tek araç yemeklerden sonra içilen çaylardı. Isınmak için, yelekler alındı, eğer bu yelekler alınmasaydı, tüm çalışanlarımız hasta olacaktı. Her kelimelerle anlatmak pek mümkün değil. Mesela, fabrikamızı taşıyan çekiciler eşya dışında defalarca bizleri de İzmit Adapazarı arası taşıdılar, o anda en rahat ve sıcak en konforlu yer bu çekicilerdi. Bir defasıda Mühendislik sorumlumuz yorgunluktan bu yolculuklar sırasında uyuyakalmış ve şoför arkadaş uyandırmaya kıyamamış. Kalite Kontrol Sorumlumuzun tüm işletmeye bir Pazar sabahı aldığı pohaçaları ve hep beraber verilen çay molasında taşınmanın unutulmayan güzel günlerinden biriydi. İlk çalışan hattımız,ilk düşen profilde yaşanan heyecanlar ve bunun için yenilen pastalar, tatlılar, ilk sıcak ortamda yenilen yemekler, kurban kesimi, Genel müdürümüzün ofislerimiz olmadığı halde bize yaptığı ziyaretler ve bize verdiği büyük destek, gerçekten bambaşka anlardı. Hani derler ya anlatılmaz yaşanır, bu taşınmamızda böyle bir olaydı. Hala iyisiyle kötüsüyle zorluklarıyla bu taşınma gün bir önceki güne göre daha iyi oluyor ve işler hızla ilerliyordu. Problemler ve sıkıntılar gördükçe çözülmeye ve önlem alınmaya başlandı. Yaşanan bu serüven içinde çalışanların yaşadıkları maceraları macerasını yaşamaya devam ediyoruz. Her şeyin en iyi şekilde neticeleneceğine inancımız hiç bitmedi. Güzel ve yeni fabrikamızın hepimize hayırlı ve uğurlu olması dileklerimizle. •Ebru AĞRAK Penceremizden 7 İÇİMİZDEN BİRİ TAMER ÖZEN “Satış yönetiminde önemli olan kırılan noktayı bulup, parçayı takıp,zincirin devamını sağlamaktır.” Çocukluğunuzdan biraz bahseder misiniz? 1963’te babamın asker olması sebebi ile Erzurum’da doğdum. Babam pilot idi. Bütün çocukluğum hep babamın yanı başında geçti. Hep O’nu izleyerek yaşadım. Uçma tutkumu O’na borçluyum. Annem ev hanımı idi. 1968 yılında diğer kardeşim dünyaya geldi. Daha sonra babamın işi nedeniyle Ankara’ya taşındık. İlköğretimimi TED Ankara Kolejinde tamamladıktan sonra tekrar bir tayin oldu ve ailecek Diyarbakır’a taşındık. Diyarbakır’ın üzerinizdeki izleri nelerdir? Açıkçası Diyarbakır’ı Ankara’dan sonra çok sevemedim. Ancak, uyumlu bir karakterim vardı. Babamın işinin hayatımıza etkisini biliyorduk ve bunu çok sorgulamıyorduk. Diyarbakır Anadolu Lisesi’nde, Ankara yıllarından başladığım basketbolu ilerletme şansım oldu ve amatör lisans elde ettim. Spora karşı inanılmaz bir tutkum var. DSİ spor’da ve okul takımında sürekli oynadım. Okul yıllarımda yine yüzme şampiyonalarına katılıp çeşitli dereceler aldım. Diğer taraftan yıl sonlarında yapılan vals gösterilerine katılırdım. Tabir-i caizse yerinde duramayan bir öğrenci idim. 8 Penceremizden Aslına bakarsanız çoktan aklıma koymuştum O’nunla bir gün röportaj yapmayı. Dergi fikri öne çıkınca, önce kiminle röportaj yaparız diye tartışırken, kuşkusuz verdiğim ilk yanıt Tamer Özen’di. Sert ve ağır duruşunun ardında birçok cevheri taşıyan biri o... Tam bir adrenalin adamı. Kite board yapıyor, uçak kullanıyor, kayak yapıyor ve Latin dansları ediyor. Zarif ve Avrupai. Şık ve sağlam duruşlu. Depeche Mode ve Ten Years After’ın sıkı dinleyicisi. İşini ve ekibini çok seviyor. Pilotluktan, inşaat sektörüne uzanan güçlü bir başarı öykü O’nunkisi... Ders notlarınızdan hiç bahsetmediniz Tamer bey? Açıkçası çok süper notlar almıyordum ama kesinlikle vasat bir öğrenci değildim. İlkokuldan Lise sona kadar hep sınıf başkanı idim. İdare etmeyi çok seviyordum. Okul yıllarımda başarılı ve sevilen biriydim. Gelelim üniversite yıllarınıza. Ankara’da DTCF’de öğrenci olmak çok keyiflidir. Sizce de öyle miydi? Kesinlikle öyle. Çok güzel yıllarım oldu Ankara’da. Ailemle Diyarbakır’da iken üniversite sınavlarına hazırlanıyordum ve tek tutkum Sualtı Arkeoloğu olmaktı. Su altı dünyasına oldukça fazla merakım vardı. Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü’nü kazandım ve Ankara’ya taşındım. Çok severek okuduğum bir bölümdü. Müzelere ve kazılara gidiyorduk. Sürekli bir hareket hali anlayacağınız. Ankara’da o yıllarda bir de motorum vardı. En büyük tutkumdu motora binmek. Sonra okul bitti ve askerlik kararı verildi. Neden hemen askere gittiniz? Biraz daha zaman kazanabilirdiniz yaşamak için. Ben biraz daha kuralcıyım belki de asker çocuğu olmak böyle bir şey. Erkeklerin geneli askerlikten kötü bahseder. Benim için, askerlik, bugünüme varmamı sağlayan ve benim için çok önemli bir dönemdir. Liderlikle ilgili pek çok şey öğrendiğim, bütün doğrularımı ve yönetim arzularımı açığa çıkaran çok özel bir dönemdir. Bugün iş hayatımda çok hızlı ve net kararlar alabiliyorsam bunu askerde aldığım eğitime ve gösterdiğim sabra borçluyum. Askerliğimi, asteğmen olarak tamamladım. Peki askerlik sonrası neler yaptınız? Hayatınız uygulamada nasıldı Tamer bey? Ben biraz kafasına koyduğunu yapan bir adamım. Askerlik sonrası hemen pilot olmaya karar verdim. Türk Kuşu ve Top Air’den aldığım eğitimlerden sonra, pilotluk sertifikası aldım. Ama, meslek olarak pilotluk yapamadım. Babam, daha sağlam bir işe girmemi ve memur olmamı istiyordu. Ama, memurluk benim ruhuma çok aykırı bir meslekti. Daha dinamik bir işte olmalıydım. Bir vesile ile iş hayatıma, Renault Mais’in Diyarbakır Bölge Satış Koordinatörü olarak başladım. Bölgede ciddi satış rakamları yakalayınca Ankara’da Söğütözü’nde Satış müdürü olarak terfi ettim ve iki yıl Ankara’da kaldım. Çok renkli ve başarılı yıllardı. Renault’a ait üç ayrı reklam filminde oynadım. Ancak, o dönemlerde yaşanan ekonomik kriz nedeniyle Renault, Ankara Distrübitörlüğü’nü özelleş- var. Şu anda her ikisi de ortaöğrenimini sürdürüyorlar. Aralarında çok az bir yaş farkı var. Hobilerinize ailenizi de ortak ediyor musunuz? Tabi ki. Eşim ve çocuklarımla her yaz sörf yaparız. Onlar da benim gibi deniz ve rüzgar bağımlısı. Kışın da fırsat buldukça kayak yaparız. Ayrıca, eşimle bir ortak yönüm daha var. Güzel dans ederiz. Daha çok Latin dansları. Kendisi çok iyi bir partnerdir benim için.. tirme kararı aldı ve çalıştığım yönetim bir anda değişti.. Peki biraz kariyer yaşantısına ara verip özel yaşantınıza geçsek. Eşiniz Yüksel Hanım ile nasıl tanıştınız? Eşim Yüksel hanım ile İstanbul’da düzenlenen özel bir resepsiyonda tanıştık. O zamanlar kendisi Loreal firmasında Teknik Müdür olarak İstanbul’da çalışıyordu. Evlilik kararı aldığımızda kendisi aynı firmanın Ankara ofisini açarak, kariyerini Ankara’da devam ettirmeye başladı. Çisil ve Enç isminde, iki çocuğumuz Tekrar kariyerinize dönersek, Renault’un kariyerinize kazandırdığı ivme belli fakat, yönetimin değişmesi ile kararınız kalmak mı oldu gitmek mi? Açıkçası, devam edebilirdim ama istemedim. Yönetim eskisi gibi değildi. Profesyonelliğe daima önem veren biri olarak bu şekilde devam edemezdim. O sıralarda OPEL OPAN, Ankara’da devasa bir işletme kuruyordu ve teklif sundular bana. Karar verdim ve Opel Opan’a Operatör olarak başladım. Neredeyse kariyer hayatımın en hareketli ve en verimli yılları idi diyebilirim. Çünkü, şirket aynı zamanda bir havacılık şirketi kurma kararı almış ve benim yönetmemi istemişti. Bu müthiş bir şeydi benim için. Hem uçak kullanıp hem satışta olmak bana inanılmaz mutluluk veriyordu. Ancak, yine bir kriz patladı dört sene sonra ve şirketimize ait büyük uçak satıldı. Şirket küçülme Penceremizden 9 kararı aldı. Otomotiv sektörünün her krizde etkilenmesi beni farklı bir sektöre itti. Plastik ve inşaat sektörü.. Biraz hızlı ve riskli olmadı mı inşaat sektörüne geçmeniz? Çünkü, hiç bilmediğiniz bir alan ve müşterisi çok farklı? Kesinlikle riskli idi. Ama, dediğim gibi aynılaşmaktan korkan bir adamım. Değişikliği ve öğrenmeyi seviyorum. Hayatımın her anında yeni hedefler koymayı ve kısa sürede bu hedefe ulaşmayı seviyorum. İnşaat sektörüne Sabancı grubunda Adana Pilsa’da eğitim alarak girdim. 3 ay boyunca hammaddeden, sevkiyata kadar Pvc borunun tüm süreçlerinin öğretildiği titiz bir eğitimden geçtim. Ailem Ankara’da idi. Kızım yeni doğmuştu. O’nları sadece haftasonları görebiliyordum. Benim için, çok zor geçen aylardı ama sonrasında Pilsa’da Ankara Bölge Müdürü olarak yeni görevime başlamıştım. Hedefim büyüktü. Kararlı idim. 150 tonla aldığım bölgeyi, 850 tona çıkarmıştım. Sabancı’da 5 yıl çalıştım. Eşim, çocuklarımızın yurtdışında eğitim almasını çok istiyordu ve çalıştığı firmanın Belçika Ofisinde işe başlamıştı. Bense Pilsa’da çalışmaya devam ediyordum ancak, ailemin yurtdışında olması işimi oldukça zorlaştırıyordu. O’nlarla sık görüşemiyordum. Ben de Belçika’da yaşama kararı aldım ancak yönetim kabul etmedi. Kendi yerime koyabileceğim birini yetiştirirsem yeşil ışık yakabileceklerini söylediler. Bir yıl sonra yerime birini yerleştirip Belçika’da yaşamaya başladım. Kariyerinize ara verip böyle bir karar almak kolay olmamalı. Belçika’da neler yaptınız? 10 Penceremizden Öncelikle oturma izni ile ilgili işlemlerimi tamamladım. Zaten 6 ayda ancak tamamlanabiliyordu. Daha sonra birçok kurslara katıldım. Sertifikalar aldım. Bir süre açıkçası işten uzaklaşıp sadece aileme ve kendime yoğunlaşmak istedim. 4 sene Belçika’da yaşadık. Bu arada çocuklarım yabancı dil sorununu çoktan çözmüşlerdi bile. Ama, hep Türkiye’ye dönecekmişim gibi planlardım her şeyimi. Nitekim öyle oldu. 2006’nın Aralık ayında Ege Profil’den gelen bir telefon ile Ocak ayında Türkiye’ye döndüm. Sn. Ergün Çiçekçi ile görüşerek, Ocak ayından itibaren Ege Profil ailesine katıldım. O günden beri Pazarlama ve Satış Müdürü olarak görev yapmaktayım.. Pazarlamanın olmaz ise olmaz kavramları vardır. Takım çalışması, ekip ruhu, sinerji gibi. En çok önemsediğiniz hangisi? Takım çalışmasına inanır mısınız? Öncelikle en çok değer verdiğim şey iletişimdir. Açık ve net iletişim. Karşımdakini iyi tanımalıyım ve O’nun enerjisinden kapasitesi ne olursa olsun faydalanmalıyım. Önyargılarım kesinlikle yoktur. Hiçbir işimde kişisel zaaflarıma yenik düşmem. Benim için ekip ruhu çok önemlidir. Takım çalışması konusunda Opel’de çok ciddi eğitimler aldık. Satışın ruhunda, sonuç çok önemlidir. Neyi nasıl yaptığı ile birlikte hedeflerin tutması çok öncelikli bir yer tutar.. Tamer bey iyi bir pazarlama ve satış yönetimi nasıl olur? İşinin uzmanı nasıl olmalı sizce? Belli sorumlulukları olmalı. Kendini iyi yönetmeli ve doğru planlamalı. Kırılan noktayı bulup parçayı takıp,zincirin devamını sağlamalı. Egepen’de 2008 ‘deki hedefleriniz nelerdir? Hedefim belli. Ekibimle birlikte en iyiye ulaşmak ve 2008 hedeflerini yakalamak. Gösterilen hedefleri değil hedefler üstü rakamları satmak. Çünkü, bir yerlerde birileri satmayı başarıyorsa biz de o kanalı yakalayıp satacağız. Satan kişi bölge özelliklerini ayırmadan satmalı. Amaç, başarı ise rakibimizin payından alıp, satış rakamlarımızı yükselteceğiz. 2008 de pazarlama ve satış kadrosunun tüm yetkileri tanımlanmış olacak. Tüm ekip, kendi yetkilerini ve insiyatiflerini hedeflerimizi sağlamada kullanacak. Bayilerimize yönelik yeni kontrat sistemi oluşturacağız. Böylelikle karar vermede çok başlılık önlenmiş olup, daha profesyonel bir sistem sağlanmış olacak. •Özlem AKKOÇ EĞİTİM YANGIN EĞİTİMİ VE TATBİKATIMIZ BAŞARIYLA TAMAMLANDI Y angın önleme ve yangın güvenliği eğitimi, uygulamalı olarak İzmir fabrikamızda gerçekleştirildi. Ünlü Yangın firması, çalışanlarımıza öncelikle yangının tehlikeleri, yangın önleme ve söndürme çalışmaları ve yangın söndürme cihazlarının nasıl kullanılacağı hakkında kısa bir brifing verdi. Firma yetkilisi Özge ÖZER verdiği eğitimde, yangının çıkmasına sebep olan öncelikli nedenin, yeterli önlemlerin alınmaması olduğunu ileri sürdü. Yangın elektrik kontağı, ısıtma sistemleri, arabalardaki LPG tüpleri ve evlerde kullanılan tüp gazları, patlayıcı - parlayıcı maddelerin yeterince korunmaya alınmamasından dolayı, yangına davetiye çıkarıldığını belirten ÖZER, yangın önleme hakkında çalışanlarımıza bir dizi tavsiyelerde bulundu. Tavsiyelerine göre eğer; YANGIN KAPINIZI ÇALARSA 1. Telaşlanmayınız ve soğukkanlı olunuz, 2. Bulunduğunuz yerde yangın ihbar düğmesi varsa ona basınız, 3. İtfaiyeye telefon ediniz, 4. Yangın adresini en kısa ve doğru şekilde bildiriniz, 5. Mümkünse yangının cinsini (Bina, benzin, araç vb) bildiriniz, 6. Yangını çevrenizdekilere duyurunuz, 7. İtfaiye gelinceye kadar yangını söndürmek için elde mevcut imkanlardan yararlanınız,(Yangın söndürme cihazlarını kullanınız) 8. Yangının yayılmasını önlemek için kapı ve pencereleri kapatınız, 9. Bunları yaparken kendinizi ve başkalarını tehlikeye atmayınız, 10.Görevlilerden başkasının yangın sahasına girmesine mani olunuz. Eğitimin hemen ardından, fabrikamızın bahçesinde katılımcılara yangın halinde, yangın söndürme tüpünün nasıl kullanılabileceği hakkında uygulamalı olarak bilgi verildi. Sertifikalarını alan çalışanlarımız aldıkları eğitimden memnun olduklarını söylediler. Çevre Sağlığı, İş ve İşçi Güvenliğine önem veren şirketimizde, 2008 yılında da yangın önlemeye yönelik eğitimler verilmeye devam edilecek. •Özlem AKKOÇ Penceremizden 11 ETKİNLİK Ş EN BÜYÜK EKİP “BİZİM EKİP” irket organizasyonumuzun gün geçtikçe büyüyor olması, ekip çalışması ve iç iletişime verdiğimiz önemi daha da arttırmıştır. Bundan hareketle, her iki markamızın Pazarlama ve Satış ekibi için, takım çalışmasının önemini göstermek ve başarılı bir ekipte nelerin var olması gerektiğini vurgulamak adına, Ekip Çalışması Eğitimi yapmaya karar verdik.İlk olarak,18-19 Ocak tarihlerinde Çeşme Ilıca Otel’de Winsa Pazarlama ve Satış ekibi için, “Bizim Ekip” eğitimi düzenlendi. Proksima Danışmanlık yetkilileri tarafından verilen eğitimde, iki gün boyunca, ekip nedir, ekibin organizasyon açısından önemi, ekip çalışmasının avantajları irdelendi. Açık alanda pratik yarışmalar yapıldı. Takımlar halinde yarışan Winsa Satış ekibi arasında, kıyasıya mücadele yaşandı. Winsa Pazarlama ve Satış Müdürü Cem Korkmaz’ın da hazır bulunduğu eğitimde Bölge müdürlerimiz de ayrı bir takım olarak yarışmalara katıldılar. Son ana kadar takımlar arasındaki puan farkı oldukça azdı. Eğitim sonunda Batuhan Boyacı, Müfit Atlas, Mehmet Tuğrul Yeter ve İlker Yavaş’ın bulunduğu “ÇAT PAT KÜT” ekibi birinci oldu ve en iyi bizim ekip seçildiler. Çeşitli testler ve yarışmalarla ekip çalışmasını hep birlikte yaşayan katılımcılar aktivitelerle hoş zaman geçirdiler. •Özlem AKKOÇ 12 Penceremizden KAPAK KONUSU İ KÜRESEL ISINMA klimlerde meydana gelen değişikler, sıcaklıkların artması ve su kesintilerin yaşanması sonucu tüm gözler küresel ısınmayla ilgili araştırmalara çevrildi. Peki nedir bu, bilimadamlarının yaklaşık yarım yüzyıldır insanlara bangır bangır bağırarak anlatmak istedikleri küresel ısınma... İnsanlar tarafından atmosfere salınan gazların sera etkisi yaratması sonucunda dünya yüzeyinde sıcaklığın artmasına küresel ısınma deniyor. Daha ayrıntılı açıklamak gerekirse dünyanın yüzeyi güneş ışınları tarafından ısıtılıyor. Dünya bu ışınları tekrar atmosfere yansıtıyor ama bazı ışınlar su buharı, karbondioksit ve metan gazının dünyanın üzerinde oluşturduğu doğal bir örtü tarafından tutuluyor. Bu da yeryüzünün yeterince sıcak kalmasını sağlıyor. Ama son dönemlerde fosil yakıtların yakılması, ormansızlaşma, hızlı nüfus artışı ve toplumlardaki tüketim eğiliminin artması gibi nedenlerle karbondioksit, metan ve diazot monoksit gazların atmosferdeki yığılması artış gösterdi. Bilimadamlarına göre işte bu artış küresel ısınmaya neden oluyor. 1860’tan günümüze kadar tutulan kayıtlar, ortalama küresel sıcaklığın 0.5 ila 0.8 derece kadar artığını gösteriyor. TEHDİTİN BOYUTLARI WWF tarafından yapılan araştırmaya göre, küresel ısınma bu yüzyılın sonunda bitki ve hayvan habitatının üçte birini tehdit ediyor. Nadir görünen türler ve bölünmüş ekosistemler şimdiden kirlilik ve ormanların yok edilmesinden dolayı tehdit altında ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. 1990’lar geçen yüzyılın en sıcak yıllarıydı. Küresel ısınmanın etkileri en yüksek zirvelerden, okyanusun derinliklerine, Ekvator’dan kutuplara kadar hissediliyor.Küresel ısınmanın etkileri gezegenin her yanında görülüyor, milyonlarca insanı sel, kuraklık ve susuzlukla karşı karşıya bırakıyor. Avustralya’da 2002 yılında yaşanan şiddetli kuraklığın ana nedeni küresel ısınmaydı. Kuzey Pasifik’te somon popülasyonunda, bölgedeki sıcaklığın normalden 6 derece artması yüzünden büyük düşüş görüldü. Kalifornia kıyılarında yüzlerce deniz kuşunun, denizlerin ısınması yüzünden besin kıtlığı yaşamalarının sonucunda, öldüğü görüldü. Okyanuslardaki ısının artmasıyla mercan kayalıklarının büyük zararlar gördüğü belirlendi. Avustralya’daki Great Barrier Reef, sürdürülebilir olmayan balıkçılık yöntemleri, yapılaşma ve iklim değişikliği yüzünden çok yakında kaybedilme tehlikesiyle karşı karşıya. Şikago, Atina ve Yeni Delhi gibi şehirlerde ölüm çanları artarak çaldı, sıcak hava dalgalarından bunaldılar. Yükselen deniz seviyesi Pasifik adaları ve Hint Okyanusu’ndaki adaların çoğunu tehdit ediyor. Büyük kasırgalar, seller, kuraklık ve sıtma gibi hastalık salgınları bizi bekliyor. Küresel ısınma, çevre felaketlerin etkilenen mültecilerin zorunlu göçleri yüzünden bölgesel çatışmalar yaşanabilir. Küresel ısınma yüzünden dünya ormanların ve hayvan türlerinin üçte biri tehdit altında. TÜRKİYE’DE HAVA 3-3.6 DERECE ISINACAK Bilimadamları sadece 11 Avrupa ülkesinde 2001 yılında 80 kişinin seller yüzünden hayatını kaybettiğini belirtirken, sıcak dalgasından geçtiğimiz yıl 20 bin kişinin öldüğüne dikkat çekiyor. Son 5 bin yıldır Avrupa’daki buzulların şu an en alçak durumunda olduğuna da dikkat çeken Avrupalı bilimadamları, bu yaşanan Penceremizden 13 ani iklim değişikliklerinin 600 bin kişiyi etkilediğini ve sadece geçen yıl 18.5 milyar dolarlık zarara yol açtığını kaydetti. Bilimdamlarının çıkardığı haritaya göre; Türkiye’de 3 ila 3.6 derece oranında ısınacak. Özellikle güneyde artış daha fazla görünüyor. BİZ NELER YAPABİLİRİZ? • Enerji dostu ampuller kullanılmalı. • Televizyonlar bekleme konumunda bırakılmamalı. • Doğru ışıklandırma kullanılmalı. • Klima yerine vantilatör kullanılmalı. • Evler ısı kaybına karşı yalıtılmalı. • Eşyalar, radyatörleri kapatmayacak şekilde yerleştirilmeli. SU KAYNAKLARININ KITLIĞI DA BİR BAŞKA ÖNEMLİ SORUN. ANCAK, ALINABİLECEK ÖNLEMLER DE YOK DEĞİL. • Diş fırçalama, bulaşık yıkama, traş esnasında musluk açık bırakılmamalı. • Daha az su tüketen yeni teknoloji klozetler kullanılmalı. • Klozetlere asılan temizleme maddeleri kullanılmamalı. • Çamaşır suyu tüketimi en aza indirilmeli. • Akan tesisatlar onarılmalı. 14 Penceremizden • Hortumla sulama ve yıkama yapılmamalı. • Suyu, kireç ve bakterilerden arındıran filtreler kullanılmalı. ÇEVRE ÖRGÜTLERİ, TÜKETİCİLERİ ULAŞIM SEKTÖRÜ KONUSUNDA DA UYARIYOR. Bu sektör, yenilenemeyen enerji kaynaklarının baş tüketicisi ve sektörde kullanılan gazların emisyonları, hava kirliliğine, iklim değişikliklerine neden oluyor Toplu taşıma araçları tercih edilmeli. Kısa mesafelere arabayla gitmek yerine, yürümeli. Kurşunsuz benzin tüketen araçlar tercih edilmeli. Aracın taşıma kapasitesi aşılmamalı. Uzun duraklamalarda aracın kontağı kapatılmalı. ÇEVRE ÖRGÜTLERİ, TÜKETİCİLERE GERİ DÖNÜŞÜMÜ BİR YAŞAM TARZI OLARAK BENİMSEMELERİNİ, ALIŞVERİŞ SIRASINDA AŞIRI TÜKETİMDEN KAÇMALARINI ÖĞÜTLÜYOR. Tüketicilerin özenli davranması gereken en önemli konuların başındaysa ambalaj tüketimi geliyor. Zira plastik ambalajla- rın doğada kaybolma süresi bin yılı buluyor. TÜKETİCİLER, UZUN ÖMÜRLÜ ÜRÜNLERE YÖNELMELİ. • Geri dönüştürülemeyen ambalajlarda satılan ürünler alınmamalı. • Başta PVC olmak üzere, plastik ambalajlardan kaçınmalı. • Şişe ve kavanoz gibi cam ürünler tercih edilmeli. • Plastik poşet ve yiyecek kapları gibi ürünler yeniden kullanılmalı. • Alışverişlerde plastik poşet kullanılmamalı. • Cam malzemeler, organik çöplerle birlikte atılmamalı. GÜNDELİK HAYATIN AYRILMAZ BİR PARÇASI HALİNE GELEN BİLGİSAYARLARIN YARATTIĞI KİRLİLİK DE AZIMSANACAK GİBİ DEĞİL. • Elektrik tüketimi daha düşük modeller alınmalı. • Yazıcıdan kağıt çıktısı alınması asgariye indirilmeli. • Bilgisayarlar bekleme konumunda bırakılmamalı. • Kullanılmayan bilgisayarlar atılmamalı. •Özlem AKKOÇ FATİH SULTAN MEHMET’İN İSTANBUL’A YERLEŞTİRDİĞİ İLK TÜRK... SOHBET İÇİMİZDEN BİRİ NEDİM TURAN Nedim bey aslen İstanbullu musunuz? Evet hem de gurur duyarak söylüyorum ki Fatih’in İstanbul’a yerleştirdiği ilk Türklerdeniz. Yüzde yüz İstanbulluyum. O dönemler dedelerimiz Şile’ye yerleşmişler. Ancak, ben Fatih doğumluyum. 4 kardeşin en küçük olanıyım. İki erkek kardeşim ve ablamla birlikte üç yaşından sonra Ümraniye’ye taşındık. O gün bugündür Ümraniye’de yaşıyorum. Çocukluğunuz nasıl geçti, okul yıllarınız nasıldı? Çocukluğum zorluklarla geçti diyebilirim. Öncelikle ortaokula geldiğimde ailem beni İmam Hatip’e göndermek istiyordu. Bu nedenle Kur’an kurslarına yazılmıştım ancak 80 darbesinden sonra kurslar da kapatılıyordu ve benim kursum da kapatılmıştı. Ondan sonra okula gitmek istemedim. Ardından, asıl mesleğim olan Buzdolabı imalathanesinde çalışmaya başladım 12 yaşımdan itibaren... Daha sonra 18 yaşımdan sonra kendi taksimetremiz vardı. Geceleri de taksi kullanıyordum. Zor olmadı mı? Çocuk denecek yaşta birden büyümek ve bu kadar çok çalışmak? İstanbul’a seyahat edip te Nedim bey’i görmeyeniniz yoktur. Hele ki gideceğiniz yere transferinizi de o sağlıyorsa emin ellerdesiniz demektir. Arabasında güvenlik ve konfor en çok önemsediği şeyler. İlla ki yüzünüzü güldürecek laflar eder. Aramızda kalsın bir de arabasının arka koltuğunda çikolata, bisküvi ve envai çeşit çayları var. Hele bir de yolunuz uzun ise nescafeniz hemen hazır. Tabi ki bu özel ve içten sunumlar sayesinde yol bitsin istemiyorsunuz. Yolumuz İstanbul’a düştü hazır da gelmişken, Nedim bey ile hayatını, kilometresini hatırlamadığı yolları ve yaşamının yol ayrımlarını konuştuk... şey babamın ölümüdür. Çok enteresan bir zamana denk gelmiştir çünkü. Askerden döndüm. O sıralarda ağabeyim nişanlandı ardından babam benim de nişanlanmam için, ısrar etti. Eşim Neriman hanım ile, askerlik öncesinden beri flört ediyorduk. Ben de heyecanla kabul ettim ve eşimi istedik. Sözlendik. Ancak, birkaç gün sonra babamı kaybettik. Ailecek çok kötü günler yaşadık. Babamın kaybı bizde çok derin izler bıraktı. Hele ki bu kadar güzel olayları ard arda yaşadıktan sonra bize ölümü çok sarsıcı geldi. Başınız sağolsun Nedim bey ama yaşanan hiçbir acı çok uzun sürmüyor. Mutlaka o acının yerine koTabi ki çok yıprandım. Ama, çalışmak zorundaydık. İstanbul’da o dönemde ayak- yabileceğiniz iyi bir şeyler oluyor ta durmak çok zordu. Ailenin en küçüğü hayatta değil mi? olarak ben aileme destek oluyordum. O dönemlerde annemin psikolojik problemleri de ayyuka çıkınca iyiden iyiye sırtıma çok büyük bir yük bindi. Anneme de manevi destek olmak zorunda idim. Ama, şu anda dışarıdan hem ortaokulu hem de liseyi bitirmeye gayret ediyorum. Hayatım hep mücadele etmekle geçti. Kendime bakmaya pek vaktim olmadı. Sizi en çok yol ayrımına getiren şey ne idi? Bir gün hiç pes etmediniz mi bu durumdan? Beni hayatım boyunca en çok etkileyen Size katılıyorum. Çünkü, bir süre sonra eşim Neriman hanım ile evlendim ve bir kızımız oldu. Efsun Gözde’nin doğduğu gün, benim hayatımın en güzel günüdür. O günü asla unutmam. Peki sizi yollara düşüren sebep neydi? Şoförlük yapmaya nereden karar verdiniz? Açıkçası evlendikten sonra sorumluluklarınız arttığından daha garantili iş olması nedeniyle Winsa’ya şoför olarak girdim. Çok uzun yıllar, uzun yol şoförlüğü yaptım. Tabi bu iş sağlığımı çok et- kiledi. Fiziksel ve ruhsal olarak çok yara aldım. Ailemi çok az görüyordum, sürekli kamyon kullanıyordum ve sinirlerim çok yıpranmıştı. Peki Winsa’nın Ege Profil’e katılması hakkında ne söyleyeceksiniz? Eskiyi özlüyor musunuz? Açıkçası Ege profil’in kurum kültüründeki samimiyet ve içtenlik, personeline verdiği sosyal haklar beni çok etkiledi. Winsa’nın Sabancı’dan gelen ciddi ve çok keskin ast-üst ayrımı vardı. Ege profil’in bünyesine katıldıktan sonra, bu sınırların daha da yumuşadığını hissettiğim anlar yaşadım. Bu şirketin çatısı altında çalışmak bana mutluluk veriyor. Artık sağlığım düzeldi diyebilirim. Genel Müdürümüz’ün ve üst düzey yöneticilerimizin tüm transferlerini yaparken ne tür zorluklarla karşılaşıyorsunuz? Bir anınız var mı? Açıkçası bilgiler zamanında ve net gelmişse hiçbir sorun yaşamıyorum desem yeridir. Yöneticilerim hep anlayışlı tavırları da beni de işimi yaparken daha çok motive ediyor. Şu ana kadar kötü hiçbir anım olmadı.. Arabanızın bir farkı var? Yok yok nerdeyse? Evet... Bu da benim stilim. Çünkü, hep tedbirli olmayı tercih etmişimdir. Arabamın olmaz ise olmazları vardır. Çikolata’dan şekere, bisküviden suya, neskafeden gazeteye karşıladığım tüm yolcularıma ikram edeceğim mutlaka bir şeyler vardır arabamda... Bir keresinde İzmit’ten dönerken otoban kapanmış ve biz arabada konuklarla birlikte üç saat beklemek zorunda kalmıştık. Akşam saati idi ve yabancı konuklarım vardı. Hemen arabadaki erzaklarımı açarak konuklarımıza ikram vermiştim. Bu sunum da O’nların çok hoşuna gitmiş olacak ki alanda bana bir paket çikolata hediye ettiler. •Özlem AKKOÇ Penceremizden 15 İzmir’in Kavak Yelleri URLA İ lk sayımızda İzmir’e yakın yerlerin güzelliklerini keşfedelim istedik ve yol haritamıza Urla’dan başladık. İşte size Urla’nın Panoroması. Urla, İzmir il merkezine 38 km. uzaklıkta 728 kilometre kare yüzölçümünde bir ilçedir. Anadolu gibi geniş bir kültür mozaiğine sahiptir. Bugün halen Urla’da 2 bilimsel kazı sürdürülmektedir. Bu kazılardan birisi Urla İskelesi’ndeki Prof. Dr. Hayat Erkanal başkanlığında yürütülen Limantepe, diğeri ise yine Urla İskelesi’nde Prof. Dr. Güven Bakır başkanlığında yürütülen Klazomenai kazılarıdır. Limantepe Höyüğü’ndeki kazılarda M.Ö. 4. bin Orta Kalkolatik dönemine ulaşılmıştır. Kazıların devam etmesi halinde daha da eski dönemlere ulaşılması beklenmektedir. Antik dönemin en önemli tarihçilerinden, tarihin babası Heredot tarafından bildirilen 12 Ion kentinden birisi de Klazomenai’dir. Yapılan kazılardan anlaşıldığına göre kent M.Ö. 950 dolaylarında kurulmuştur. Helenistik dönemde de Urla önemli bir merkez olma özelliğini sürdürmüştür. Bu dönemde özellikle Urla iskelesi önündeki adalar geniş çapta 16 Penceremizden Bugün ister hafta sonu olsun ister hafta içinden çaldığınız bir gün, İzmirli olun ya da olmayın ilk fırsatını bulduğunuzda Urla’nın yolunu tutun. İyot kokusunu çekip tüm sıkıntılarınızı dağıtmak, Yorgo Seferis’in şiirlerini anlamak, balığın tadına bakmak veya katmerin keyifi için Urla ile baş başa kalın.. yerleşime sahne olmuştur. Bu dönemdeki en önemli yerleşim Karantina Yarımadası üzerinde bir mendirek, adanın en yüksek tepesinde bir anfi tiyatro ve bir tapınak bulunmaktadır. Şehrin büyük bir kısmı halen toprak altındadır ve kazılar halen devam etmektedir. Türkler ilk kez Urla’yı 1084 yılında Selçuklu komutanı Çakabey tarafından ele geçirmişlerdir. Ancak bu dönem Haçlı Seferleri nedeniyle çok kısa sürmüştür. İlk sistemli Türk yerleşmesi ise Aydınoğulları Beyliği zamanında 1330’lu yıllarda Aydın bey’in torunu İbrahim ve Umur Beyler tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu yerleşme döneminden kalan yapılar halen Urla’da özelliklerini koruyarak yaşamaktadırlar. XV. yüzyılda Urla, önemli bir ticaret merkezi olarak göze çarpmaktadır. Osmanlı döneminde de bir ticaret ve kültür merkezi olma özelliğini devam et- tiren Urla, I. Dünya Savaşı’nda Yunan işgaline uğramıştır. 12 Eylül 1922 tarihinde Türk ordusu tarafından kurtarılan Urla, tekrar Türk egemenliğine geçmiştir. Urla tarihi özelliklerinin doğal güzellikleri ile de dikkati çeken bir yerleşim merke- Yugoslavya, Yunanistan ve Arnavutluk göçmenleri oluşturur. Yine çağdaş yunan şiirinin en büyük ustalarından Yorgo Seferis 1900 lü yıllarda Urla’da doğmuş ve 14 yaşına kadar Urla’da kalmıştır. 1963 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan Seferis’in kişisel yaşamı ve sanatında, 1922’de İzmir’in yakılması ve Yunan ordusunun Anadolu’da yaşadığı bozgunun önemli bir etkisi bulunuyor. Yolumuzun Urla bitiminde yazımıza yine Seferis’in bir şiiriyle son veriyoruz.. DENİZE YAKIN MAĞARALARDA zidir. Urla, 40 km. uzunluğunda bir kıyı şeridine, plaj ve koylara sahiptir. Bunların yanında Speeleoloji (mağara bilimi) açısından da keşfedilmeyi bekleyen bakir bir alandır. Urla’da turunçgiller ve zeytin ağırlıklı tarımsal faaliyetler ile balıkçılık ve seracılık önemli gelir kaynaklarının başında gelmektedir. Henüz istenilen düzeye gelmemiş olan turizm sektörü ise halen gelişmekte olan bir sektördür. İlçemiz bir bilim kenti olmaya adaydır. Bu yoldaki en önemli atılımlardan birisini 17 Kasım 1994’te İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE)’nün temelinin atılması ile gerçekleştirmiştir. Urla İsminin Kökeni Halk dilindeki rivayetlere göre; 1. Latince ve Rumca’da bataklık manasına gelen “Vurla” kelimesinden geldiği 2. Osmanlı padişahı Mehmet Çelebi’nin komutanlarından İbrahim Bey’in sefere çıkarken kendisine “uğurola” denilmesi ve seferin başarılı bitmesinden sonra “Komutanım uğurlu geldi” denilmesinden türediği Denize yakın mağaralarda bir susuzluk duyarsın, bir aşk,bir coşku deniz kabukları gibi sert alır avucuna tutabilirsin. Denize yakın mağaralarda günlerce gözlerinin içine baktım, ne ben seni tanıdım, ne de sen beni. Belgelere göre; Evliya Çelebi’ye göre Kıdefa Kralı’nın kızı Ulice tarafından şehrin kurulduğu ve şehre “Urli” adının verildiği söylenmektedir. Urla’da Kültür-Folklor-Edebiyat Büyük İskender’den bu yana görkemli bir tarihe sahne olan Urla, doğal güzellikleriyle görülmeye değer bir beldedir. Urla’nın en önemli tarihi kişiliklerinden birisi ünlü İon tarihçisi ve felsefecisi Anaxagoras’tır. Anaxagoras’ın diğer bir önemli tarafı ise gelmiş geçmiş en büyük filozoflardan biri olan Sokrates’i yetiştirmesidir. Urla’nın kozmopolit bir etnik yapısı vardır. Anadolu’nun her tarafından önemli göç alan Urla’nın nüfusunun büyük bir kısmını Romanya, Bulgaristan, • Beğendik Abi’nin mevsim sebzeleri ve Urla zeytinyağı ile pişmiş yemeklerinden yemek. • Ege’nin Lale Katmercisi’nde kıymalı ya da peynirli, üstü çıtır çıtır kızarmış ve bu lezzette başka yerde bulamayacağınız katmerden yemek.. • Ferhat’ın Yeri’ndeki tarihi atmosferde bakır cezvede pişen kahveyi, taze dallarla süslenmiş bitki çaylarını içmek.. • Topraktan yeni ayrılmış enginar ve baklayı, arasta manavlarından almak • Hurma zeytin ve asit oranı yüksek olsa da yakmayan, yemeğe farklı bir lezzet veren Urla zeytinyağı almak.. YAPMADAN DÖNME Penceremizden 17 SPOR EGEPEN BOWLING TURNUVASI’NDA EN İYİ DÖRTLÜ BELLİ OLDU A tatürk Organize Sanayici ve İşadamları Derneği’nin Bowling Turnuvası’na katılacak takımı belirlemek için kollar sıvandı.Şirketimizden en iyi dördü belirlemek için, 7 Aralık Cuma günü akşamı Mavişehir Ege Park’ta Planet Bowling’te şirket içi bowling turnuvası düzenlendi. İnsan Kaynakları Departmanı tarafından organize edilen turnuvada, şirketimizin çeşitli departmanlarından otuza yakın kişi performanslarını göstermek için Planet’te hazır bulundu.Şirketimizin, Üretim, Pazarlama- Satış,İhracat,Güvenlik ve İnsan A ASAD BOWLING TURNUVASI’NDA BEŞİNCİ OLDUK SAD’ın 13 Aralık Perşembe günü Mavişehir Ege Park Planet Bowling’te, Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren 11 firma arasında düzenlendiği bowling turnuvası, kıyasıya rekabet ve mücadeleye sahne oldu. Egepen’i daha önce şirket içinde düzenlediğimiz turnuvada ilk dörde giren Kalite Kontrol’den Levent Takmak, güvenlik departmanımızdan Zafer Mercan ile yedek listeden turnuvaya hak kazanan Vardiya Mühendisimiz Özgür Muhtar Cirik ve Ekstrüzyon’dan Mesut 18 Penceremizden Kaynakları departmanlarından katılım gösteren arkadaşlarımız bowlingte en yüksek sayıyı almak adına, kıyasıya mücadele verdiler. Coşku ve heyecanının bir arada yaşandığı turnuvada,Kalite Kontrol departmanımızdan Levent Takmak birinci, Üretim doğrama departmanından Hüseyin Paçalar ikinci, Güvenlik departmanından Zafer Mercan üçüncü, İhracat Müdürümüz Ernis Alca dördüncü olarak ASAD’ın turnuvasına katılmaya hak kazandılar. Organizasyonumuza katılan ve emek veren tüm arkadaşlarımıza, ve tabi ki kazananlara sonsuz teşekkürler.. Bahtiyar temsil etti. İlk dörde giren İhracat Müdürümüz Ernis Alca ile Doğrama ekibinden Hüseyin Paçalar seyahatleri nedeniyle turnuvaya katılamadılar. Turnuva boyunca heyecanlı dakikalar yaşayan firmalar arasında kıyasıya rekabet vardı. İlk 7 oyunda birinci olan Egepen takımı, sonraki üç oyunda rakiplerinin ezici mücadelesi sonucunda beşinci oldu. Şirketimizi böylesi bir organizasyonda temsil eden takım arkadaşlarımızı tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz. ZİYARET GENÇ PLASTİKÇİLER EGEPEN FABRİKADA E ge Üniversitesi Plastik Meslek Yüksek Okulu son sınıf öğrencileri, 10 Aralık Pazartesi günü fabrikamızı ziyaret etti.Öğrencilere öncelikle, İnsan Kaynakları departmanı tarafından şirketimiz hakkında küçük bir brifing verildi. Ardından, Üretim Müdürümüz Ethem Gökmen ve Mühendislik Birimi Sorumlumuz Didem Kale Eker üretim bölümünden başlamak üzere tüm fabrikayı öğrencilere tanıtarak profilin oluşumdan, paketlenmesine kadar tüm detayları yerinde anlattılar... Mikser’den Ekstrüzyon’a, Laminasyon’dan Sevkiyata kadar tüm üretim safhaları titizlikle öğrencilere aktarıldı. Fabrikamızda bol bol fotoğraf çekme imkanı bulan öğrenciler, daha sonra showroom’a gelerek ürünlerimiz hakkında bilgi aldılar... Genç plastikçiler, fabrikadan ayrılırken, aldıkları eğitimden büyük memnuniyet duyduklarını ifade ettiler... •Özlem AKKOÇ Penceremizden 19 SİZDEN GELEN KARELER Yaşamdan yakaladığınız karelerinizi bizimle paylaşmak ister misiniz? Bize gönderdiğiniz fotoğraf kareleriniz artık bu köşede, çorbada benim de tuzum olsum diyenler için ayırdığımız bu sayfada... Ernis Alca’nın objektifinden Turay bey uçarken... Necmi Baş Sergey Safronov Cem Yıldırım’ın kızı Sude Kahraman Cengiz; Brugge, Belçika Gülde Büyükacar - Çaba Uğur Yavuz Zafer Ay’ın oğlu Arda Gamze Kocaman’ın Kızı Yaren