NİN SESİ
Transkript
NİN SESİ
’NİN SESİ HAZİRAN 2014 SAYI: 382 Uluslararası Nakliyeciler Derneği Yayın Organı AKDENİZ’DE DOSYA RO-RO GÜCÜ UND’YE GEÇİYOR Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası GÜMRÜĞE TAKILMAYIN Nuhoğlu’ndan müjdeli haber: KOTALAR KALKIYOR Sayı: 382 41 38 22 Ford Trucks, bayi ağını güçlendirmeye devam ediyor Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Ford Otosan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Y. Koç, Kayseri ve Konya’da 4S konseptiyle hizmete giren Metinler ve Nadir Avcan Ford Trucks bayilerinin açılış törenine katıldı. 24 Akdeniz’de Ro-Ro gücü tekrar nakliyecilere geçiyor UND ortak girişim modeli oluşturarak Ro-Ro işine tekrar gireceğini açıkladı. İlk etapta şu anda satışta olan UN Ro-Ro’ya teklif verecek olan girişim, Ro-Ro işinde oldukça kararlı. 28 Türkiye-Güney Kore Yetkilendirilmiş Yükümlü Karşılıklı Tanıma Anlaşması imzalandı Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, İstanbul Ticaret Odası’nda (İTO) düzenlenen Türkiye-Güney Kore Yetkilendirilmiş Yükümlü Karşılıklı Tanıma Anlaşması imza töreninde konuştu. Haziran 2014 32 Lojistikte yatırımların artırılması gerek, dünyada önemli bir lojistik üs olabiliriz Lojistik sektörü, diğer sektörler tarafından yakından takip ediliyor ve konuşulmaya devam ediyor. ’NİN SESİ UND Danışmanlık ve Tanıtım Hizmetleri A.Ş İktisadi İşletmesi Adına Sahibi Ömer Çetin Nuhoğlu 58 Genel Yayın Yönetmeni Fatih Şener Sorumlu ve Yazı İşleri Müdürü Hatice Hacısalihoğlu Yayın Kurulu Ali Çiçekli, Şerafettin Aras, Nagihan Soylu, Banu Damla Alışan 28 Yazı Kurulu Alper Özel, Evren Bingöl, Muammer Ünlü, Elif Sevim Haber Merkezi Alpdoğan Kahraman, Berkalp Kaya, Erman Ereke, Gürol Gülbeyaz, İbrahim Çolak, Burak Çığa, Kadir Çirkin Mali İşler Müdürü Muhammet Haybarlık 38 UND Başkanı Nuhoğlu müjdeli haberi verdi: KOTALAR KALKIYOR UND, bir toplantı gerçekleştirerek bir yıldır yapılan çalışmaları üyelerine anlattı. Toplantıda özellikle yabancı araçların haksız rekabetiyle mücadele, uluslararası alanda gerçekleşen eylemler ve lobi faaliyetleri detaylarıyla anlatıldı. 41 Kara Adam değil! Kara Adamıyız UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, uçak pilotlarının hava adamı, gemi kaptanlarının deniz adamı unvanı ile vizesiz işlerini yapmalarına rağmen, karayoluyla yurtdışına taşıma yapan sürücülerin ise kara adamı değil adeta kara adam muamelesi gördüğünü söyledi. 48 OTİAD Başkanı Karataş: OTİAD olarak UND üyesi lojistik firmalarını tercih ederiz ancak… Osmanbey Tekstilci İş Adamları Derneği (OTİAD) Başkanı İlker Karataş, lojistik sektöründe firma sayısının çok olduğunu ifade ediyor. 52 Dünyayı Irak’a taşıyan Taha Kargo yatırımlara devam ediyor Irak’a yaptığı taşımalarla adından söz ettiren Taha Kargo, Osmanbey ve Gaziantep şubelerini açtı. Taha Group Yönetim Kurulu Başkanı Emin Taha, yatırımlara devam edeceklerini ve ülke ekonomisine katma değer sunacaklarının altını özenle çizdi. Reklam Sorumlusu Hatice Hacısalihoğlu 0212 359 26 00 / 208 Yayına Hazırlık LOCA MEDYA ORG. VE REK. HİZ. LTD. ŞTİ Genel Yönetmen Mutlu Doğan Editör Ahmet Doğan Grafik Tasarım Erhan Aydın İletişim 0212 579 92 35 ctp baskı ve cilt İstanbul Basım Ltd.Şti 0212 603 26 20 Haziran 2014 adres Cennet Mah. Hürriyet Cad. No: 1/1 B Blok Cennet / Küçükçekmece İSTANBUL - TÜRKİYE Tel: 0212 579 92 35 Fax: 0212 598 47 62 haber@und.org.tr Yerel ve Süreli Yayın BAŞYAZI ÖMER ÇETİN NUHOĞLU UND YÖNETİM KURULU BAŞKANI Değerli Dostlarım, Hatırlarsak, UN Ro-Ro bundan 20 yıl öncesine dayanan bir proje. Sektörün geleceği için, sektörün önündeki engellerin aşılması ve Avrupa taşımalarındaki engellerin kaldırılması için yan yana gelmiş 40’ın üzerindeki uluslararası nakliyeci arkadaşımızın yan yana geldiği bir organizasyon idi. O günlerde çok zor şartlar altında, sıfırdan, sadece Deniz Nakliyat’ın sahibi olduğu 2 adet Ro-Ro gemisi ile başlayıp, sonrasında kendi yatırımımızı yaparak gerçek anlamda bugün Akdeniz çanağında hatta dünyada sayılı bir Ro-Ro organizasyonu haline geldik. Ve böylece senede 100 binden fazla aracımızı, denizyoluyla da Avrupa’ya ulaştırır hale geldik. 1993 yılında bunu yaparken, o zaman yaşadığımız problemleri hepimiz biliyoruz. Yugoslavya’daki bölünme ve savaş sürecinde o güzergahı kullanamama, alternatif olan güzergahta fırsatçılığa başvuran Romanya’nın 100 Mark olan geçişleri 1.200 Mark’a çıkarması ve Türkiye’nin ihracatına ciddi bir engel olması, sahip olduğu avantajı kaybetmesine yol açmıştı. Bu gerçekler karşısında, ihtiyaç sonucunda Ro-Ro hatları oluştu ve o günkü sorunu çözdü. Daha sonra Yugoslavya savaşının bitmesi ülkelerin sınırlarının yeniden belirlenmesi, o ülkelerdeki geçişlerin tanımlanması sonuncunda ise karşımıza bu kez yeni taşıma engelleri çıktı. 2007 yılında Bulgaristan ve Romanya’nın Avrupa Birliği’ne girmesi, daha sonra AB’de 2008 sonlarında patlak veren ekonomik krizin ticaretimize darbe vurması; ancak daha da kötüsü, AB ülkelerinde krizle beraber artan “korumacılık” güdüleri, ticaretimizin maliyetini hızla artırıyor. Savaşlar bitti, sınırlar belirlendi ancak yaşadığımız haksız kısıtlamalar ve ayrımcı uygulamalar gibi sorunlarımız devam ediyor. AB ile 1963 yılında imzaladığımız Ankara (Ortaklık) Anlaşması ve 1970 Katma Protokolü ile netleşmiş olan malların serbest dolaşım hakkı, eş etkili tedbirlerle engellenmeye devam ediyor. Bu haksız uygulamaların kaldırılması yönünde uluslararası tüm girişimlerimizi yapmaya devam ediyoruz. UND’nin görevi Türkiye’nin ihracatında üyelerine en verimli alanların sunulmasıdır. 40. yılımızı kutluyoruz, 40 yıldır emek verdiğimiz temel yaklaşım budur, yönetimlerin temel amacı budur, rekabet öncesi işbirliğini sağlamaktır, gelecekteki tehditlere karşı bugünden stratejik plan yapıp bugünden önlerini açmaktır. Dolayısıyla, UND yönetimi olarak bir taraftan Türkiye’nin karayolu önündeki engellerini aşmaya uğraşıyoruz, transit kısıtlamalarının kaldırılmasını, uygulanan geçiş belgesi zorunluluklarının ve ayrımcı kısıtlamaların kaldırılmasını istiyoruz, bir taraftan da karayoluna paralel bir şekilde, aynı hizmet düzeyini sunabilecek ve bundan böyle ülkemizde kayıtlı araçlara hiçbir ayrımcı kısıtlama uygulanmayacak bir deniz otobanının da oluşmasını istiyoruz. Ama bu deniz otobanı oluşturulurken, verimlilik ön planda olacak. Hepsinden önemlisi, teslim süreleri açısından sağlanacak avantajın nakliyeye hem karlılık olarak, hem de sürdürülebilirlik açısından Ro-Ro’yu destekleyecek bir seviyeye ulaşmasını istiyoruz. Yaptığımız hesaplara göre, sektörün sahipleneceği yeni bir yapının idaresinde yürütülmesi halinde, bu Ro-Ro hattında bugünkü rakamın çok daha altında rakamlarla taşıma yapılabilecek. Bu noktada, sektörümüzün gerçek anlamda bu “girişimi” sahiplenmesi çok önemli. Bu sahiplenme, tek gayesi sektörü daha kazançlı bir geleceğe taşımak, pazarlarını ve iş hacmini geliştirmek, tüm potansiyel büyüme fırsatlarını harekete geçirerek sektörün küresel rekabetle mücadelesine destek vermek gibi kazanımların önünü açacaktır. UND yönetim kurulu olarak yaptığımız çalışmaların sonucunda diyoruz ki, UN Ro-Ro veya başka bir şirketle, 1994 yılında nasıl başarıyla hayata geçirildiyse veya 2010 yılında UND Deniz nasıl kurulduysa ve Fransa’ya deniz otoyolu nasıl ilk kez kurulabildiyse ve bugün bu hatlar sürdürülebilirliğini kanıtladıysa, yeni bir yapı da hayata geçirilebilir. Biz bu hatlarda, özellikle Akdeniz çanağındaki ticarette belirleyici olacağız. Yeni yapımız muhakkak bu sektörün sahibi olacağı, bütün nakliyecilere eşit uzaklıkta, açık, şeffaf, denetlenebilir bir yapı olarak sektöre hizmet edecektir. Değerli Üyelerimiz, 2013 yılının Ocak ayındaki genel kurulda UN Ro-Ro’ya talip olduğumuzu söylemiştik. Amacımız, UND üyelerinin sahibi olacağı, Avrupa’ya yeni deniz otobanlarının kurulacağı bir Ro-Ro açılımı sağlayarak, gerek karayolundaki gerek deniz yollarını en verimli şekilde kullanmak, nakliyecilerimize yeni fırsatlar, yeni pazarlar, ticaretimize yeni koridorlar kazandırmaktır. Türkiye ekonomisinin büyüme hedeflerinin de büyük bir destekleyicisi olacak bu girişimimiz, sizlerin destekleriyle başarıya kavuşacak; ülkemizin bölgesel bir güç olması hedefine 1 adım daha yaklaşılacaktır. Saygı ve Sevgilerimle... 8 UND’DEN Haziran 2014 Taşıma performansımızı etkileyen birçok engel var ve biz bunların çözümü için büyük çaba gösteriyoruz. Son bir yılda neler yaptığımızı tüm detayları ile üyelerimize anlattık. Son bir yılda şunu gördük ki; UND sorunlarla boğuşmak yerine, sorunun çözümü için kararlı adımlar attığında, karşımızdakilerin ezberleri de bozulmaya başlıyor. Önümüzdeki dönemde de ezber bozmaya devam edeceğiz ve sektörün önünü açacak çözümlerle, sektörün hak ettiği yere gelmesini sağlayacağız. Editör’den Merhaba, Fatih ŞENER UND İcra Kurulu Başkanı Ezberleri bozuluyor Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) olarak haziran ayı içerisinde İstanbul WOW Otel’de bir toplantı gerçekleştirerek gelinen son durum hakkında üyelerimizi bilgilendirdik. Lojistik sektörümüzde ‘öğrenilmiş ve kabullenilmiş çaresizlik’ diyebileceğimiz bir dizi sorun bulunuyor. Geriye dönüp baktığımızda ‘haksızlıklara boyun eğerek bize yönelik uygulanan kanunsuzluklara sesimizi çıkarmadığımızı’ ve bütün bunlardan dolayı sektör olarak kan kaybına uğradığımızı görüyoruz. UND olarak bu sorunlara hem çözüm üretiyor hem de konuyu kamuya taşıyarak daha güçlü adımlar atılmasını hedefliyoruz. Üçüncü ülkelerin taşımalarındaki son duruma baktığımızda taşıma pazarındaki kan kaybımızın ne denli büyük olduğunu çok daha net bir şekilde görebiliyoruz. Taşıma performansımızı etkileyen unsurları; yabancı araçların haksız rekabeti, yurt dışında karayolu denetimi ve buna bağlı yüksek cezalar, sınır kapılarında veya güzergahlarda yaşanan uzun beklemeler, geçiş belgelerinin yetersiz olması diye özetleyebiliriz. Özellikle vize konularında UND olarak Mart 2013’te Dışişleri Bakanı ile toplandık. Sektörümüzün başta AB ve Orta Asya ülkeleri olmak üzere yaşamakta olduğu vize sorunlarına ilişkin olarak; Ekonomi Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, TOBB ve UND katılımıyla bir çalışma grubu toplantısı yapıldı ve bu toplantımızdan sonra Dışişleri Bakanlığı’nda ‘Vize Çalışma Grubu’ kuruldu. UND olarak ‘emeğine ve ekmeğine sahip çık’ diyerek bir farkındalık oluşturmaya çalışıyoruz. Sektörümüze yönelik olarak yapılan haksızlıklar maalesef sadece Batı ile sınırlı değil. Bu bağlamda İran, sorun yaşadığımız komşu ülkeler arasında geliyor. Şubat 2014’te Türkiye-İran KUKK Toplantısı Tahran’da yapılmıştı. Bu toplantıda haksız kısıtlamalara başkaldırmaya devam ettik. Türk Heyeti, akaryakıt fiyat farkı uygulamasının devam etmesi halinde, İran plakalı araçlara da aynı uygulamayı başlatma kararını Nisan 2014 KUKK toplantısında ilan etti. Bu toplantıda maalesef uzlaşı olmadı. Geçtiğimiz ayın başlarında İran’ın Türk nakliyecisine yönelik olarak haksız bir şekilde uyguladığı ‘yakıt farkı ücreti’ni protesto etmek için Gürbulak Sınır Kapısı’nda TIR şoförlerimizin katıldığı bir eylem gerçekleştirdik. 750 dolar yakıt fark ücretini kabul etmiyoruz. Eşit şartlarda rekabet etmek ve sadece işimizi yapmak istiyoruz. Sektör olarak UND Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Çetin Nuhoğlu’nun da dediği gibi ‘sanal prangalarımızdan kurtulmak’ istiyoruz. Türkiye ile İran bölgelerinde önemli iki ülke. Türkiye ile İran arasında birliktelik olduğunu ve iki ülkenin birbirine benzeyen yönleri bulunduğunu her platformda dile getiriyoruz. Lojistik sektörü Türkiye ihracatı açısından son derece kritik bir yerde bulunuyor. Tek isteğimiz eşit muamele. Türkiye, İran araçlarına nasıl bir uygulama yapıyorsa biz de İran’dan aynı uygulamayı talep etme hakkına sahibiz. Türkiye ikili ve transitte ne uyguluyorsa İran’da aynı şartları sağlamalıdır… İran Cumhurbaşkanı Sayın Ruhani haziran ayı içerisinde TOBB Başkanı Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu ev sahipliğinde ülkemizi ziyaret etti ve Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ile görüştü. İran Cumhurbaşkanı Sayın Ruhani’nin Türkiye’ye gelişiyle birlikte sesimizi duyurmak istedik. İki ülke Cumhurbaşkanı ve teknik heyetleri arasında yapılan toplantılarda “Yakıt fiyat farkı” haksızlığının gündem olmasını ve bu haksızlığa bir son verilmesini amaçladık. Bu sebeple derdimizi anlatan bir gazete ilanı ile talebimizi resmileştirmek ve kamuoyu ile paylaşmak istedik. Gerek gazete ilanımızda gerekse eylemlerimizde İran ile aramızdaki sorunların ortadan kalkması için transit geçişte her iki ülkenin de aynı uygulamayı yapmasını, İran’da Türk taşımacılarından alınan yakıt fiyat farkının ve İran’dan yük almamıza engel olan 22926 sayılı yasanın kaldırılmasını talep ettiğimizin altını çizdik. Aksi halde ticaretin gelişmesi imkansız görünüyor. Haksızlığa son verilmemesi durumunda Orta Asya taşımalarımız da yapılamaz hale gelecek. Hakkımız olanı almak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar hoşçakalın… Saygılarımla… 10 UND’DEN Konya’da uluslararası nakliyeciler sorunlarını Ulaştırma Bakanı Lütfi Elvan’a anlattı 31 Mayıs 2014 tarihinde Cumartesi günü 12.00 – 13.00 saatleri arasında Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan Konya Ticaret Odası’nı ziyaret etti. Konya Ticaret Odası Başkanı Selçuk Öztürk ve Yönetim Kurulu Üyelerinin bazıları ile nakliyecilerin oluşturduğu 59. ve 60. komite üyeleri de toplantıda hazır bulundular. Ulaştırma Bakanı Elvan, Konya ve lojistik yatırımların önemini vurguladı. KTO Başkanı Selçuk Öztürk ise yapılan ziyaretin memnuniyetini ve sektör temsilcilerinin sayın bakanla aynı ortamda buluşmasının önemini vurguladı. Özellikle uluslararası nakliyeciler sorun ve temennilerini güncel örneklerle pekiştire- rek Ulaştırma Bakanı Elvan’a ilettiler. Konya Ticaret Odası Meclis ve Komite üyeleri ve aynı zamanında UND üyeleri olan İlhan Şar, Alibey Yüksel, Serdar Özdemir, Zerrin Özer ve Mecit Tekellioğlu toplantıda söz alarak sektörün yaşamış olduğu genel sorunlardan bahsettiler. Tonaj, kaçak akaryakıt, yetki belgelerinin denetlenmesi, TÜV İstasyonları ve Ulaştırma Bölge Müdürlüğü’nün Konya’da açılması konuları bizzat bakana iletilen temel konulardı. Ulaştırma BakanI Elvan da kendisine şifahen iletilen sorunları tek tek not alarak, gereğinin yapılacağını ifade etti. Ayrıca, UND üyesi ve aynı zamanda KTO Meclis üyesi olan İlhan Şar, UND’nin hazır- lamış olduğu uluslararası Nakliyede yaşanan genel sorunları içeren ayrıntılı bir bilgi notu dosyasını Bakan Lütfi Elvan’a sundu.. UND, Rusya ve BDT için Licard Akaryakıt Kart Şirketi ile işbirliği protokolü imzaladı Sektörün talepleri doğrultusunda çalışmaları uzun zamandır devam eden ve ana hedeflerimizden biri olan “Rusya ve BDT Bölgesinde” akaryakıt kart hizmetlerinin Türk taşımacılık sektörünün kullanımına sunulması yönündeki çalışmalar netice verdi! UND üyelerinin en önemli gider kalemlerinin başında gelen akaryakıt maliyetleri konusunda, bölgesel suistimallerin daha yoğun yaşandığı, Rusya Federasyonu, Ukrayna, Beyaz Haziran 2014 Rusya ülkelerinde akaryakıt maliyetlerinin düşürülmesi amacıyla UND, Lukoil’in kart şirketi Licard ile Lukoil istasyonlarından UND üyelerine en kaliteli yakıtın en uygun fiyat ile temin edilebilmesi amacıyla 3 yıllık bir sözleşme imzaladı. BDT ülkelerindeki piyasanın tartışmasız lideri olan Lukoil Petrol Şirketi’nin ürünü olan Licard, akaryakıt kartları konusunda uzmanlaşmış kadrosu ile UND üyelerine; Rusya, Ukrayna, Azerbaycan ve Be- yaz Rusya’daki 2 bin 500’den fazla Lukoil istasyonundan yakıt alımlarını en iyi koşullarda sağlayacak. Licard akaryakıt kartları ile, Lukoil istasyonlarından UND üyelerine en kaliteli yakıtın en uygun fiyat ile temin edilmesi sağlanacak. Licard akaryakıt kartları üyelerimize, online çip tabanlı çözüm, en yüksek güvenlik standardı, esnek kart ayarları ve kart kısıtlama imkanları, online ve offline işlem yetenekleri sağlayacak. 12 UND’DEN UND, Avrupa Yükleyiciler Konseyi Genel Sekreteri Joost Sitskoorn’u ağırladı UND’nin 23 Mayıs 2014 tarihinde Leipzig-ITF 2014 Forumu kapsamında düzenlediği uluslararası basın toplantısına katılan Avrupa Yükleyiciler /Mal Gönderenler Konseyi (European Shippers Council- ESC) Başkanı Denis Choumert ile başlatılan etkin işbirliği, sürüyor. Bu işbirliğinin devamı olarak, UND merkezini ziyaret eden ESC Genel Sekreteri’ne Türk taşımacılarının Avrupa güzergahlarında yaşadıkları sıkıntılar detaylarıyla aktarıldı. Genel Sekreter, sorunların bu kadar ciddi olduğunu daha önce bilmediklerini ifade ederek, Avrupalı ihracatçı ve ithalatçıların da Türk taşımacılarının ‘serbest taşıma olmadan, serbest ticaret olamaz’ tezini paylaştığını, Avrupa’da artan korumacılığın Avrupa Birliği’nin kuruluş amacı ve ruhuna zıt olarak, Ortak Pazar’ın etkin işleyişine zarar verdiğini anlattı. Sitskoorn: UND ile yapılacak her türlü çalışmaya açığız Avrupa Yükleyiciler Konseyi Genel Sekreteri, Konsey’in aynı zamanda Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Birliği IRU’ya ‘kendi namına taşımacılık yapanlar’ statüsünde üye olduklarını belirtirken, aynı za- manda 20 bin üyesi olan Hollanda Yükleyiciler Konseyi Başkanı da olan Sitskoorn, Hollandalı Taşımacılık Örgütü EVO’nun ‘Open For Business’ adında özel bir yayın ile Brüksel’e uluslararası ticaretin gelişiminin önündeki 10 engeli sıraladıkları bir ‘yapılması gerekenler listesi’ yayınlandığını; bu maddelerin “Birleşik bir Avrupa karayolu taşımacılık pazarının kurulması, karayolu araç standartlarının tüm Avrupa’da uyumlaştırılması, orantılı emniyet tedbirleri, dijital tarım dokümanları,bütünleşik bir Avrupa gümrük sistemi, uyumlaştırılmış bir yasa infaz sistemi,gümrükler arası bilgi alışverişleri, tüm izin ve geçiş belgelerinin tek noktadan alınabileceği tek pencere sisteminin oluşturulması, AB içinde taşıma türünden bağımsız bir dokümantasyonun oluşturulması” gibi çok önemli 10 öneri de bulunuyor. Yakın zamanda bu önerilerin yer alacağı, tüm Avrupa Birliği için geçerli olacak başka bir 10’lu liste yayınlanacağını ve Avrupa Parlamentosu’na sunulacağını bildiren Sitskoorn, UND ile taşıma kotaları ve sürücü vizeleri konusunda Türk taşımacıları ve sürücülerinin yaşadıkları sorunların çözümü konusunda her türlü ortak çalışmaya açık olduklarını söyledi. İstanbul Barosu’nda “Tehlikeli Madde Taşımacılığı” hukuk gözüyle değerlendirildi İstanbul Barosu Taşıma Hukuku Çalışma Grubu’nun ana gündemi Tehlikeli Madde Taşımacılığı oldu. 31 Mayıs 2014 tarihinden Çağlayan Adliye Sarayında gerçekleşen etkinlikte tehlikeli madde taşımacılığı, Türkiye’deki gelişimi, karayolu, denizyolu ve havayolunda gelinen nokta tartışıldı. Son yıllarda ülkemizin sanayide gelişimi, kimya sektörünün Türkiye’nin ihracatında önemli bir yer alması, tehlikeli madde taşımacılığında yetişmiş insan kaynağı, mevzuat altyapısı ve uluslararası teamüllere uygun uygulama pratiğe gerektiriyor. Uzman konuşmacıların katılımıyla gerçekleşen etkinlikte UND adına İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Alper Özel katılım sağlayarak, ülkemizde gelinen son durumu değerlendirdi. Haziran 2014 13 Haziran 2014 14 UND’DEN Yabancı plakalı araçların belge kontrolleri artık iç gümrük idarelerinde gerçekleştirilecek! Gümrük ve Ticaret Bakanlığından UND’ye iletilen bilgilendirmede, hali hazırda sınır kapılarında gerçekleştirilen U-NET kayıt ve kontrol işlemlerinin 23 Haziran 2014 tarihinden itibaren iç gümrük idarelerinde uygulanmaya başlanacağı aktarılıyor. Buna göre: 1.TIR Karnesi ya da NCTS sistemi üzerinden çıkış yapacak araçların U-NET Otomasyon Sistemi kayıt ve kontrol işlemleri hareket gümrük idaresinde tamamlanacak ve işlemleri tamamlanmayan araçların hareketine izin verilmeyecek. 2.Kara sınır kapılarında ibraz edilen uluslararası taşımacılığa ilişkin Geçiş Belgesi gibi bilgi ve belgelerin hareket gümrük idaresine ibraz edilmesi gerekecek. 3.68 No’lu “Geçici ve Yabancı Plakalı Taşıtlardan Alınacak Geçiş Ücretlerine İlişkin Tebliğ” kapsamında usulsüz şekilde yapılan taşımalarda Yabancı plakalı araçların yapması gereken ödemeler hareket gümrük idaresine Tebliğ eki Tutanak kapsa- mında ödenecek ve aracın sevki ancak gerekli şartların oluşmasına müteakip gerçekleştirilecek. 4.Ro-Ro kapsamında taşıma yapan taşıtların, yurtdışından gelen taşıtların, yurtdışına çıkan boş taşıtların, ülkemizden transit geçen taşıtların ve BİLGE Sisteminden Detaylı Beyan Modülü kullanmak suretiyle tescil edilen transit beyannamelerinin, İzinli Göndericiler tarafından gerçekleştirilen taşımaların ve ihracatta yerinde gümrükleme yetkisi kapsamında işlem gören eşyaya ilişkin taşıma- ların U-NET Otomasyon Sistemi kayıt ve kontrol işlemleri sınır gümrük idaresinde tamamlanacak. 5.Sınır kapılarında U-NET Otomasyon Sisteminin çalışmaması durumunda Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı arasında imzalanan protokoldeki “Hudut Kapısında, U-NET Otomasyon Sistemi 15 dakika çalışmaması durumunda, sistem kontrolü yapılmaksızın taşıtların çıkış işlemine izin verilecektir” hüküm kapsamında işlem yapılacak. Türkiye ulaştırmada Ortadoğu ülkelerine örnek oluyor 4-5 Haziran 2014 tarihleri arasında IRU Academy tarafından Dubai’de düzenlenen “Ticareti Kolaylaştırılması için Taşımacılıkta verimliği Sağlamaya ve Trafik Güvenliği Geliştirmeye Yönelik Profesyonel Yönetim Yaklaşımları” konulu uluslararası toplantıya UND de katıldı. UND’nin katılımıyla Türkiye’de ulaştırma alanında mevzuat açısından yapılan çalışmalar ve Türkiye’nin lojistik konusundaki açılımları katılımcılara sunuldu. Mevcut gelinen noktada Türkiye’nin kalkınma planlarında lojistiğin en temel itici güç olarak tanımlandığı ve bu manada hükümetin 2023 hedefi paralelinde Türkiye’nin Dünya Bankası Lojistik İndeksi’nde ilk 10 ülke arasında yer alma hedefi olduğu, Dünya Bankası Lojistik Performans İndeksi’nde yer alan kriterlerin artık Türkiye’nin kendisini ölçmesinde temel girdi kriterleri olarak tanımlanHaziran 2014 dığı vurgulandı. Son 10 yılda çıkarılan mevzuat ve taraf olunan konvansiyonlar hakkında bilgiler katılımcılar ile paylaşıldı. Türkiye Ortadoğu Bölgesi’nde 24 konvansiyona taraf olarak bölgenin en çok konvansi- yonuna taraf olan ülke konumunda. Etkinlikte UND İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Alper özel sunum gerçekleştirdi, etkinlik sonunda panele katılıp katılımcılardan gelen soruları cevaplandırdı. 15 Haziran 2014 16 UND’DEN UND, sürücüler için Schengen vizesi kalış süresi hesaplamalarında yaşanan sorunları Gaziantep’te de gündeme getirdi Schengen vizesi kalış süresi hesaplamalarında yaşanan sorunları Gaziantep’te de gündeme getirildi. UND Yönetim Kurulu Üyesi Memik Hilmi Tamer, Türk sürücülerin kalış süresinin 90 günü aştığı şeklindeki vize işlemleri yetkilileri açıklamalarına cevap olarak, sürücülerimizin turistik sebeplerle ilgili değil, iş adamları gibi ticaret amacıyla Avrupa’ya giriş yaptığını; Slovenya, Avusturya gibi ülkelerde transit geçişler için beklediğini, Paskalya gibi tatillerde yol yasakları sebebiyle Avrupa’da beklemek zorunda kaldıklarını belirtti. UND Yönetim Kurulu Üyesi Taner, ayrıca Schengen vizelerinde kalış süresinde önceki vizeden kalan kalış süresinin de hesaplanmasının sürücü vizelerinde yaşanan sıkıntıları daha da artırdığını belirterek, Avrupa Birliği yetkililerinden söz konusu sorunların çözülmesi için destek ve düzeltme talebinde bulundu. Schengen vizesi kalış süresi hesaplamasında geçen yılın sonunda başlatılan uygulama sonucunda, vize kalış sürelerinde AB’ye giriş tarihinden geriye dönük 180 günlük süredeki tüm kalışlar hesaba katılıp 90 günden düşülürken, yeni vize alındığında bile 90 günlük yeni bir kalış hakkı sürücülerimize verilmeyip, önceki vize dönemindeki kalışlar yeni dönemde de hesaba katılıyor. Schengen Sistemi’ne getirilen ‘yeni kalış süresi hesaplama yöntemi’nde tespit edilen bu sorun sebebiyle yeni vize alsalar dahi yeni bir 90 günlük kalış hakkı tanınmayan sürücülerimiz, Avrupa’dan sınır dışı edilerek ağır cezalara çarptırılmaya başlamıştır. UND, sürücülerimiz ve firmalarımız için ciddi maliyetlere yol açan bu sorunun çözümü için Türkiye’deki ve AB’deki resmi merciler nezdinde girişimler başlattı. Bu sorunun çözülmesi ve genel olarak AB’de, “sürücülerimize yönelik vize zorunluluğunun kaldırılması”na yönelik lobi çalışmalarımızdan biri de Gaziantep Sanayi Odası ile Türkiye Odalar Borsalar Birliği ve Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu işbirliğiyle düzenlenen “Schengen Vizesi Alma Prosedürü” konulu toplantıda Haziran 2014 gerçekleşti. Toplantıya UND’yi temsilen Yönetim Kurulu Üyesi Memik Hilmi Tamer katılım sağladı. Schengen vizesi alma prosedürleri Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu adına Jörg Dieter Köstinger, Malta Başkonsolosu Rauben Gauci, Portekiz Büyükelçiliği Konsolosluk Bölümü Başkanı Ana Luísa Riquito, Hollanda Büyükelçiliği Vize Bölümü Başkanı Diane de Joode, Macaristan Büyükelçiliği’nden Peter Szanto, İsveç Büyükelçiliği Göçmenlik Bölümü Başkanı Teodor Hafner ile Almanya Büyükelçiliği Vize Bölümü Başkanı Wolfgang Schulz’un katıldığı “Schengen Vizesi Alma Prosedürleri’ konulu toplantıda’, ‘’AB Üyesi Bir Ülke Perspektifinden Türkiye’de Vize Kodu Uygulaması’’, ‘’Geri Kabul Anlaşması ve Vize Kolaylaştırılması Konusundaki Diyalogda Gelinen Son Durum’’ konulu sunumlar gerçekleştirildi. GSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Adnan Ünverdi vize alırken yaşanan sorunların çözülmesi durumunda ihracatta önlerinin daha da açılacağını belirterek Avrupa Birliği Delegasyonuna vize alımında yaşanan sorunları aktardı. Toplantının soru-cevap bölümünde ise UND Yönetim Kurulu Üyesi Memik Hilmi Tamer söz alarak, sürücülerimizin Schengen kalış süresi ile il- gili yaşadığı sorunları katılımcılarla paylaştı. Turistik sebeplerle değil ticaret amacıyla Avrupa’ya giriş yapılıyor Tamer, Türk sürücülerin kalış süresinin 90 günü aştığı şeklindeki vize işlemleri yetkilileri açıklamalarına cevap olarak, sürücülerimizin turistik sebeplerle ilgili değil, iş adamları gibi ticaret amacıyla Avrupa’ya giriş yaptığını; Slovenya, Avusturya gibi ülkelerde transit geçişler için beklediğini, Paskalya gibi tatillerde yol yasakları sebebiyle Avrupa’da beklemek zorunda kaldıklarını belirtti. UND Yönetim Kurulu Üyesi Taner, ayrıca Schengen vizelerinde kalış süresinde önceki vizeden kalan kalış süresinin de hesaplanmasının sürücü vizelerinde yaşanan sıkıntıları daha da artırdığını belirterek, Avrupa Birliği yetkililerinden söz konusu sorunların çözülmesi için destek ve düzeltme talebinde bulundu. UND’nin vize sorunuyla ilgili oluşturduğu bilgilendirici dokümanları katılımcılar ile paylaştı. Avrupa Birliği Komisyonu Yetkilileri ise TIR sürücülerine de hizmet sağlayıcı statüsünde vize verilmesi yönünde çalışmaların devam ettiği hususunda katılımcılara bilgi verdi. UND, “vizesiz Avrupa” hedefi için çalışmalarını yoğun olarak sürdürüyor. 17 Haziran 2014 18 UND’DEN UND, İran’da çözüm konusunda ısrarlı İran’ın, Türk araçların taşıma yapmasını imkansız hale getiren 750 dolar ‘yakıt fark ücreti’ Gürbulak Sınır Kapısı’nda TIR şoförlerinin katıldığı bir eylemle protesto edildi. UND, çözüm taleplerini ayrıca tam sayfa gazete ilanı ile dile getirdi. UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, “Sayın Ruhani ve Sayın Cumhurbaşkanımıza sesleniyoruz. Bu sorun çözülmek zorunda” dedi. Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND), İran’ın, Türk taşımacılarından “yakıt fark ücreti” adı altında aldığı haksız ve rekabeti engelleyen 750 dolar tutarındaki ücrete yönelik taşımacılarda oluşan tepkiyi Gürbulak’ta düzenlenen eylem ile kamuoyunun gündemine taşıdı. İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin Türkiye’ye geldiği gün yayınlanan tam sayfa ilan ile UND, Türk taşımacıların uğradığı haksızlıklar konusunda çözüm beklentilerini bir kez daha yinelerken, kamuoyunda da farkındalık yarattı. Sadece İran’da olan yakıt fiyat farkı kaldırılmalıdır Eylem ve ilan yayını ardından basına yazılı açıklama yapan UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, “Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ülkemize resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu ziyaret, iki ülke arasında ilişkilerin ve ticaretin gelişimi yanında, problemlerin çözümünü de sağlamalıdır” dedi. İlanda şu mesajlara yer verildi: “İran taşımalarımızda önemli zorluklarla karşılaştığımız bir dost bir ülkedir. Yakıt fiyatı İran’dan da ucuz olan Türkmenistan’da bizden yakıt fark ücreti alınmazken, dönüş için deposunu Türkmenistan’dan dolduran ve İran’dan geçişte mazot almayan Türk taşımacılar bile İran’da 750 USD fark ücreti ödemektedir. ‘Türkiye’de yakıt pahalı bizde ucuz’ denilerek fark ücreti alınması İran dışında hiçbir ülkede yoktur. Bu kabul edilemez. Her yıl binlerce İran aracı ülkesinden çok ucuza aldığı mazotla boş giriş yaptığı ülkemizden yüklerimizi almakta ve haksız kazanç sağlamaktadır. Ülkemize boş giren araçlar rahatça yükümüzü alıp götürürken, İran’a yük götüren Türk araçlarının yüzde 60’ı ülkemize boş dönmektedir. Bunun temel sebebi; İran’ın, Türk taşımacılara yük veren İran vatandaşlarından 02.11.1994 tarih ve 22926 sayıHaziran 2014 lı karar çerçevesinde navlunun yüzde 10’u kadar ceza alarak Türk araçları pahalılaştırmasıdır.” Eşit muamele istiyoruz Türkiye ile İran’ın bölgelerinde önemli iki ülke olduklarını ifade eden UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, Türkiye ile İran arasında birliktelik olduğunu ve iki ülkenin birbirine benzeyen yönleri bulunduğunu söyledi. Şener, lojistik sektörünün Türkiye ihracatı açısından son derece kritik bir yerde olduğunu ifade ederek tek istediklerinin ‘eşit muamele’ olduğunun altını çizdi. Şener, “Türkiye, İran araçlarına nasıl bir uygulama yapıyorsa biz de İran’dan aynı uygulamayı talep etme hakkına sahibiz. Türkiye ikili ve transitte ne uyguluyorsa İran’da aynı şartları sağlamalıdır. İran Cumhurbaşkanı Sayın Ruhani’nin Türkiye’ye gelişiyle birlikte sesimizi duyurmak ve İki ülke Cumhurbaşkanı ve teknik heyetleri ara- sında yapılacak toplantılarda “Yakıt fiyat farkı” haksızlığının gündem olmasını ve bu haksızlığa bir son verilmesini istiyoruz. Bu sebeple derdimizi anlatan bir gazete ilanı ile talebimizi resmileştirmek ve kamuoyu ile paylaşmak istedik” dedi. “İran’daki 22926 Sayılı Yasa Kaldırılmalı” Türkiye İran arasındaki taşımacılık sorunun çözümüne de değinen UND İcra Kurulu Başkanı Şener, “İran ile aramızdaki sorunların ortadan kalkması için transit geçişte her iki ülkenin de aynı uygulamayı yapmasını, İran’da Türk taşımacılarından alınan yakıt fiyat farkının ve İran’dan yük almamıza engel olan 22926 sayılı yasanın kaldırılmasını talep ediyoruz. Aksi halde ticaretin gelişmesi imkansız görünüyor. Haksızlığa son verilmezse Orta Asya taşımalarımız da yapılamaz hale gelecektir“ diye konuştu. 19 Türk nakliyecilerinden İran’a tepki İran’ın, Türk taşımacılık sektörünün ülkeler arası transit geçişlerde karşılaştığı sorunları çözmek amacıyla her platformda sürdürdüğü girişim ve etkinliklere bir yenisini ekledi. UND, İran’ın, Türk taşımacılarından “yakıt fark ücreti” adı altında aldığı haksız ve rekabeti engelleyen 750 dolar tutarındaki ücrete tepki amacıyla protesto eylemi düzenledi. Türkiye’yi İran’a bağlayan en önemli sınır geçidi olan Gürbulak Sınır Kapısı’nda gerçekleştirilen eylemde, UND İşletme Binası önünde toplanan Türk TIR şoförleri, ellerinde “Eşitlik İstiyoruz” “Durmak Yok Yola Devam” yazılı pankartlar taşıyarak ve “ Yakıt Farkı Haksızlıktır” sloganları atarak uygulamayı protesto etti. Eylemin ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin, Türkiye’ye yapacağı resmi ziyaret öncesi seslerini duyurmak amacıyla böyle bir eylemi gerçekleştirdiklerini belirterek, şunları söyledi: “Yakıt fiyatı İran’dan da ucuz olan Türkmenistan’da bizden yakıt fark ücreti alınmazken, dönüş için deposunu Türkmenistan’dan dolduran ve İran’dan geçişte mazot almayan Türk taşımacılar bile İran’da 750 dolar fark ücreti ödemektedir. ‘Türkiye’de yakıt pahalı bizde ucuz’ denilerek fark ücreti alınması İran dışında hiçbir ülkede yoktur. Bu kabul edilemez. İran’ın bu uygulaması, Orta Asya’ya gidecek Türk araçlarının yaklaşık yarısını, Gürbulak kapısı’ndan İran’a geçer geçmez yüklerini İran plakalı araçlara naklederek geri dönmek zorunda bırakmaktadır. Her yıl binlerce İran aracı ülkesinden 0.12 dolar fiyatla aldığı mazotla boş giriş yaptığı ülkemizden yüklerimizi almakta ve haksız kazanç sağlamaktadır. Ülkemize boş giren araçlar rahatça yükümüzü alıp götürürken, İran’a yük götüren Türk araç- larının yüzde 60’ı ülkemize boş dönmektedir. Bunun temel sebebi; İran’ın, Türk taşımacılara yük veren İran vatandaşlarından 2 Kasım 1994 tarih ve 22926 sayılı karar çerçevesinde navlunun yüzde 10’u kadar ceza alarak Türk araçları pahalılaştırmasıdır. Bugün, TIR şoförü arkadaşlarımızla İran Cumhurbaşkanı Sayın Ruhani’nin Türkiye’ye gelişi öncesi sesimizi duyurmak ve Türk karayolu taşımacılığına vurulan bu darbeyi bütün kamuoyuyla paylaşmak için buradayız.” Haziran 2014 20 UND’DEN AS24’ten UND üyelerine büyük avantaj Nakliyecilerin en büyük gider kalemini oluşturan akaryakıt maliyetlerini düşürmek için UND ve AS24 arasında, yurtdışı akaryakıt kart hizmetleri konusunda işbirliği anlaşması imzalandı. Anlaşmayla birlikte UND üyeleri yurtdışında çok önemli avantajlardan yararlanabilecek. Total Grubu’nun üyesi olan AS24’ün Avrupa’nın pek çok ülkesine yayılmış yüzlerce istasyonu bulunuyor. AS24, Avrupa’da 28‘den fazla ülkede faaliyet gösteriyor ve 740’dan fazla AS24 istasyonu ile 12 binden fazla Total istasyonunda sektöre hizmet veriyor. AS24, UND üyelerine; stratejik istasyonlarda avantajlı mazot fiyatlarından faydalanma, güvenlik, yaygın istasyon ağında yakıt ve Adblue tedariği, alımların takibi ve kontrolü vb. birçok konuda destek sağlayacak. AS24 Kayserili üyelerle bir araya geldi. UND ile işbirliği anlaması imzalayan ve uluslararası nakliyecilerin yurt dışı Haziran 2014 kart hizmet kolaylıkları sunacak olan AS24, hizmetlerini anlatmak üzer kayseri çalışma grubu toplantısına katılıp üyelerle bir araya geldi. UND Başkan Yrd. Murat Baykara, İcra Kurulu Bşk. Fatih Şener ve AS24 Genel Müdürü Reşit Can’ın da katılımıyla, Kayseri Hilton Otel’de gerçekleştirilen toplantıya çok sayıda üye katıldı. AS24 Genel Müdürü Reşit Can bir sunum gerçekleştirerek, AS24 firmasının hizmetleri hakkında bilgilendirme yaptı. Reşit can AS24 Ağı içerisinde EUROTRAFFIC kartlarını kabul eden yakıt istasyonları, kartların kullanımı ve ülkelere göre özel indirim oranları hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Toplantıya UND Yön.Kur.Bşk.Yrd. Ergun Bilen, Haysiyet Divanı Üyesi Emin Timuçin, Yön.Kur. Üyesi Hikmet Eker, Bölge Çalışma Grubu Başkanı Şükrü Günaydın, Ömer Erden (Babacan), Ahmet Balcı (Emiroğlu), Ahmet Kınış (Bedirhan-Bedir-Radotrans), Alper Bilen (ABC), Mehmet Cingi (ABC) Yücel Öçkomaz (Gayetrans), Rasih Özdemir (Ünak), Mehmet Birer (Birer), Ahmet Tekel (Cemallar), Cengiz Günaydın (Özgünaydın), Yusuf Akdağ (Boytrans),Mehmet Açıkalın (Aykut), Mehmet Dağaşan (Dağaşan), Hacı Ali Cingöz (Seyfican), Hüseyin Sevilen (Sevilen), Bünyamin Kocabaş (Peker), Mahmut Çelik (Akçe),Servet Temir (Temirler), Hakan Kurt(Rasim Kurt), Tamer Arslantaş (Arslantaş), Adem Özkan (Özbabacan), Mustafa Altıntaş (Transtur) katılım gösterdi 21 Haziran 2014 22 TİCARİ ARAÇ Konya ve Kayseri’de yeni 4S kamyon tesislerini hizmete açan Ford Trucks, bayi ağını güçlendirmeye devam ediyor Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Ford Otosan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Y. Koç, Kayseri ve Konya’da 4S konseptiyle hizmete giren Metinler ve Nadir Avcan Ford Trucks bayilerinin açılış törenine katıldı. Ağır ticari araç sınıfında hizmet kalitesini ve müşteri memnuniyetini artırmak için “Ford Trucks” konsepti altında başlattıkları yeni yapılanmayla bayi ağını güçlendirmeye devam ettiklerini söyleyen Ali Y. Koç, “Ford Trucks bayilerimiz; satış, servis, yedek parça ve ikinci el hizmetlerini tek çatı altında birleştirerek büyüyor” dedi. Ford Cargo müşterilerine satış, servis ve yedek parça olmak üzere tüm hizmetleri aynı çatı altında vermek için 4S konseptiyle hizmete giren Kayseri Metinler ve Konya Nadir Avcan Ford Trucks tesislerinin açılış törenleri, Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Ford Otosan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Y. Koç, Koç Holding Otomotiv Grup Başkanı Cenk Çimen, Koç Holding üst düzey yöneticileri, Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün ve Ford Otosan üst düzey yöneticilerinin katılımıyla gerçekleşti. Ali Y. Koç, komple hizmetle müşteri memnuniyetini daha da artırmayı hedeflediklerini belirterek, “Yapılan bu açılışlarla birlikte yılsonuna kadar 4S konseptine sahip bayi sayımız 25’e ulaşacak” dedi. Yatırımlar sürecek Otosan’ın kurulduğu 1959 yılında işe kamyon montajı yaparak başladığını belirten Ali Y. Koç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin kendi motorunu üreten ilk kamyon üreticisi olarak, 1.400 kişiyi istihdam ettiğimiz 1.1 milyon metrekare alana sahip olan İnönü fabrikamızda, 55 yıllık tecrübemizle bugüne kadar 180 binin üzerinde kamyon ürettik. 2010 yılında ortağımız Ford Motor Company ile Global Cargo anlaşmasını imzaladık. Bu anlaşmayla, Ford Otosan, Global Cargo Büyüme Stratejisi doğrultusunda Doğu Avrupa, Ortadoğu, Körfez ülkeleri, Rusya, Türki Cumhuriyetler ve Kuzey Afrika pazarları başta olmak üzere 3 kıtada toplam 60 ülkenin kamyon özelinde kamyon satış distribütörlerini atayarak global networkünü kurmaya başladı. Bu anlaşmaHaziran 2014 nın ilk ürünü olan ve tüm mühendislik ve Ar-Ge çalışmaları Ford Otosan mühendisleri tarafından yapılan çekicimizi 2013 yılı başında pazara sunduk. Bugün, Gebze’deki Mühendislik Merkezi’ndeki 1.500’e yakın Ar-Ge mühendisimizin 500’ü, tüm dünyada satılacak Ford Cargo kamyonların geliştirilmesi için çalışıyor. Güç, verimlilik, dayanıklılık ve konfora odaklanılarak tasarlanan ve müşteri beklentilerinin ötesine geçen ürünümüzle, 2013 yılında ilk defa katıldığımız ITOY (Uluslararası Yılın Kamyonu) yarışmasında 3.lük ödülüne layık görüldük ve gururlandık.” Hedef, 20 bin adet İhracattaki büyüme planlarına paralel olarak önümüzdeki 5 yıl içerisinde, Türk mühendis ve işçilerinin emeği olan Cargo kamyonların üretim rakamını ihracat ile birlikte 20 bin adet seviyesine çıkarmayı hedeflediklerini de sözlerine ekleyen Ali Y. Koç, konuşmasına şöyle devam etti: “Türkiye otomotiv sektörünün ArGe’ye en büyük yatırımı yapan şir- keti olarak mühendislik çalışmalarımızı da ihraç ediyoruz. Dünyanın en büyük kamyon pazarı olan Çin’de motor üretimi için Jiangling Motors Corporation ile yaptığımız 12 yıllık anlaşma ile yüzde yüz Ford Otosan mühendisliğinin bir ürünü olan Ecotorq ağır ticari araç motorlarımız Çin’de de üretecek ve JMC markalı araçlarda kullanılacak.” 13 yıl sonra Türk otomotiv sektöründe yeni fabrika yatırımını Yeniköy fabrikası ile gerçekleştirerek yine sektörde önemli, büyük yatırımlardan birine imza attıklarını belirten Ali Y. Koç, “2011-2014 yılları arasında 1.6 milyar dolar yatırım ile ülkemizin ve otomotiv sektörünün geleceğine yatırım yapmaya devam ediyoruz. Dünyada sadece Yeniköy’deki yeni fabrikamızda üretilecek olan Transit Courier ve Transit Courier modellerimizi 46 ülkeye satarak ülke ihracatına katkıda bulunacağız. Bu yeni kurduğumuz 110 bin kapasiteli fabrika ile toplam üretim kapasitemiz 415 bin adete çıkacak” dedi. 23 Haziran 2014 24 GÜNDEM Akdeniz’de Ro-Ro gücü tekrar nakliyecilere geçiyor UND ortak girişim modeli oluşturarak Ro-Ro işine tekrar gireceğini açıkladı. İlk etapta şu anda satışta olan UN Ro-Ro’ya teklif verecek olan girişim, Ro-Ro işinde oldukça kararlı. Akdeniz’de Ro-Ro liderliğini yeniden ele geçirmeyi hedefleyen UND’nin yeni oluşumunda bir firmanın alacağı en büyük hisse oranı 4,5’u geçmeyecek. 5 yıl içinde de hisselerin yüzde 50’si halka açılacak. UND gerçekleştirdiği bir toplantıyla Ro-Ro için kararlı olduğunu açıkladı. Toplantıya UND Yönetim Kurulu üyeleri, Ekol Lojistik Ortak Girişimi katıldı. Çetin Nuhoğlu yaptığı açıklamada, Avrupa yönlü taşımalardaki sıkıntıları anlatarak Ro-Ro’nun sürdürülebilirlik için şart olduğunun altını çizdi. İlk etapta UN Ro-Ro’yu satın almak için ihaleye gireceklerini, bu iş olmazsa ya başka Ro-Ro firmasını alacaklarını ya da kendi firmalarını kuracaklarını açıkladı. Yeni ortak girişimin önemli hedefler koyduğunun üzerinde duran Çetin Nuhoğ- Haziran 2014 lu, sürdürülebilirlik, şeffaflık, herkese eşit mesafede olma, rekabetçilik, hesap verebilirlik gibi özellikleriyle yeni oluşumun batıya taşıma yapan tüm uluslararası taşımacılara açık olduğunu aktardı. 2007 yılında ABD’li fon şirketi KKR’ye satılan UN Ro-Ro şirketinin hisselerinin satılacağının duyurulması üzerine, daha önce satılmış olan hisselerini geri almak üzere harekete geçen UND Yönetimi, üyeleriyle temel ilkeler üzerinde uzlaştığı yeni bir ortaklık ile teklif sunmaya karar verdi. 1994 yılında, Yugoslavya’daki savaş nede- niyle Avrupa’ya karayolu taşımalarının tıkanması sonucunda UND liderliğinde ve UND üyeleri tarafından yeni bir iş modeli üzerinde kurulan Ro-Ro hattı, yıllar içinde verimli bir işletmeye dönüştü. 1994’te başarıyla hayata geçirilen ve yıllar içinde sürdürülebilirliğini kanıtlayan UN Ro-Ro şirketine yeniden talip olduklarını belirten UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, böyle bir oluşumun temel nedenini öncelikle ülke performansına katkı sağlayacak yapıların oluşturulması, daha sonra sektör firmaları- 25 nın başarılı olabilecekleri altyapıların hazırlanması” olarak açıkladı. Ortak girişim adına UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, “Satın alma kararımız; Türkiye ve AB arasında yapılan ticaretin gelişmesi ve taşımacılarımızın rekabet gücünün artması için çok önemlidir. Türkiye 2008-2013 yıllarında yapılan taşımalarda pazar payı kaybetti. 2008 yılında toplam 400 bin taşıma varken, 2013 yılında bu sayı 500 bine çıktı. 2008 yılında 400 bin taşımanın 335 bini Türk taşımacılar tarafından yapılırken sadece 65 binini yabancılar taşıyordu. 2013 yılında 500 bine çıkan Türkiye’nin Avrupa’ya yapılan taşımalarında Türk taşımacıların payı 335 binden 310 bine düştü. 65 bin taşıyan yabancıların ülkemizden batıya gerçekleştirdikleri sefer sayısı ise son 10 yılda yüzde 300 artarak 190 bine çıktı. 2004 yılında batıya yapılan taşımaların merkezi olan İstanbul’da 443 firmamız varken bu firmaların sayısı 400 binin altına düştü. Son 10 yılda ihracatımız 3 kat artasına rağmen firma ve sefer sayılarımız ise düşüş gösterdi UN RoRo ise bu dönemde büyüme taleplerimizi yerine getirmedi. Dolayısıyla bu proje bizim yaşam mücadelemizdir. Bu sorumluluğu yerine getirmek için de bu kararı aldık.” diyerek hedefe odaklandıklarını ifade etti. Akdeniz çanağında, Doğu Afrika’ya kadar uzanabilecek yeni ulaştırma koridorlarının oluşturulması hedefiyle yola çıktıklarını aktaran Nuhoğlu, tüm UND Yönetim Kurulu Üyeleri’nin yanı sıra mevcut Ro-Ro hatlarını en fazla kullanan ve büyük nakliyecilerle yaptıkları istişareler sonucunda yeni yatırım ortaklığı için temel ilkeler üzerinde uzlaşıldığını belirtti. 1-Sürdürülebilirlik: Özellikle Avrupa’ya çıkışlarda kara- yolunda yaşanan darboğazlar, kotalar geçiş kısıtlamaları ve yüksek ücretlere karşı sürdürülebilir bir alternatif yaratılarak ihracatımızın karayoluna mahkum edilmesinin önüne geçilecektir. 2-Herkese eşit uzaklıkta olan bir iş modeliyle, Ro-Ro kullanıcılarının hiçbir teminat vermeden ve ekstra ödeme yapmadan kullandığı sayı oranında hisse sahibi olacağı bir yapı kurulacak, büyük, küçük herkesin hizmet alımında eşit muamele görmesini temin için bağımsız bir kurul tarafından yönetilmesi sağlanacaktır. Yönetim Haziran 2014 26 UND’DEN Kurulu 7 üyeden oluşacak, bunlardan sadece 3’ü uluslararası nakliyeci olacak, sektör dışından deneyimli, profesyonel ve saygı duyulan bir Yönetim Kurulu oluşturulacaktır. 3-Hesap verilebilirlik ve şeffaflık ilkesi altında, bağımsız uluslararası şirketler ve UND ilgili kurulları tarafından izlenen, denetlenen ve performansı tüm kullanıcılar tarafından takip edilebilen bir yapı oluşturulacaktır. 4-Türkiye’nin batıya yapılan taşımalarında yabancı taşımacılara karşı alternatif, tüm taşıma modlarına karşı denizyolu, demiryolu gibi farklı modlarında bir araya getirilerek intermodal taşıma sistemleriyle; rekabetçi bir sistem oluşturulacaktır. 5-Sektörün sahiplenmesi sonucunda, kullanım artırılarak yüksek doluluk sağlanacak elde edilecek maliyet avantajı kullanıcılara yansıtılarak herkes için yüksek katma değer sağlanacaktır. Girişimin temel hedeflerinden birinin 5 yıl içinde yüzde 50’sini halka açılması olduğunu söyleyen Nuhoğlu, yeni yapıda 5 yıl içinde halka açılacak olan şirkette hissedarlık oranının en fazla yüzde 4.5 ile sınırlandırılacağını açıkladı. “UND olarak o tarihte UN RoRo’nun satışına karşıydık, hatta rahmetli Saffet Ulusoy da karşıydı. Ama Haziran 2014 2006-2007 konjonktüründe çok cazip teklifler ortaya çıktı. Çeşitli fonlar vardı, fakat UN Ro-Ro o günkü şartları sağlayamadığı için büyüme ihtiyacımızı karşılayamadı. UN Ro-Ro, planlarımız içindeki büyüme ve rekabetçilik hedeflerine tam yanıt veremediği için pazar payımızı kaybettik, yabancıların pazardaki payı arttı. Tekrar satışı söz konusu olursa, bu yüzden, sektöre geri kazanılmasının doğru olacağına inanıyoruz. Tüm nakliyeci dostlarımız, böyle bir yapının tekrar sektöre kazandırılması konusunda istekliler. Ro-Ro taşımalarının yüzde 20-30’unu gerçekleştiren taşımacılarımız da bu yapıya yüzde 100 destek vereceklerini açıkça ifade ettiler. Halen kendi Ro-Ro hattını işleten basın toplantısına katılarak Ortak Girişime Destek veren Ekol Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Musul bu yeni yapıda kendisini nasıl konumlandıracağına dair soruya ”Şu anda Alternatif Ro-Ro şirketine vermekte olduğumuz desteği, artık yeni yapıya vereceğiz” şeklinde cevap verdi. Çetin Nuhoğlu, Türkiye’nin büyümesi için ihracatın artmasının gerektiğini, bunun için bu coğrafyadaki ticaret ve taşımacılıktan daha fazla pay alması gerektiğini belirtirken, “Lojistik hizmetlerin yeni iş modelleriyle geliştirilmesi ve hem karayolunda, hem de- nizyolunda etkin yeni ulaştırma koridorlarının yaratılması sürecini sonuna kadar destekleyeceklerini ifade etti. Ahmet Musul: “Ayrıcalık yok, herkesle aynı hakkımız olacak” Ekol Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Musul, tüm güçleriyle, hacimleriyle ve deneyimleriyle bu girişime destek vereceklerini belirterek, firma olarak kendilerinin ortak girişim içinde yer aldıklarını, ancak diğer firmalardan farklı bir haklarının olmayacağının altını özellikle çizdi. Musul, bir firmanın en fazla yüzde 4,5 hisseye sahip olabileceğini hatırlatarak yeni oluşumun sınırlarını ortaya koydu. 27 Türkiye ile Çin gümrük idareleri arasında işbirliği anlaşması imzalandı Çin Halk Cumhuriyeti ve Türkiye Gümrük İdareleri arasında İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Anlaşması revize edildi. 2002’den bugüne kadar yürürlükte bulunan İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Anlaşması’nın revize edilmesine ilişkin anlaşma, Pekin’de yapılan Gümrük İdaresi Başkanları Toplantısı’nda Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Ziya Altunyaldız ile Çin Gümrük İdaresi Bakanı YU Gouangzou tarafından imzalandı. Anlaşma ile Çin ve Türk Gümrük İdareleri arasında tesis edilen yakın işbirliğinin yanı sıra gümrük idareleri başkanları düzeyinde İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Ortak Komitesi kuruldu. Bu komite düzenli olarak bir araya gelerek iki ülke gümrük idareleri arasındaki konuları üst düzeyde ele alacak. Çin ve Türk Gümrük İdaresi Başkanları Toplantısı’nda iki ülke arasındaki dış ticaret ve istatistik farkları, Fikri Mülkiyet Haklarının Korunması, Kıymet Veri Bankası’na erişim, Çin’in TIR Sözleşmesi’ne katılımı, Çin’in İpek Yolu İşbirliği ve Kervansaray Projesi’ne katılımı ve tarihi İpek Yolu’nun canlandırılması konusunda işbirliği yapılması kararlaştırıldı. Yetkilendirilmiş Yükümlü Sistemi konusunda Karşılıklı Tanıma Anlaşması imzalamaya varacak bir işbirliğine gidilmesi gibi önemli konular görüşüldü ve bu konularda çalışma grupları oluşturulmasına karar verildi. İmza töreninde Gümrük ve Ticaret Bakanlığı AB Dış İlişkiler Genel Müdürü Hasan Köseoğlu da hazır bulundu. Haziran 2014 28 GÜNDEM Türkiye-Güney Kore Yetkilendirilmiş Yükümlü Karşılıklı Tanıma Anlaşması imzalandı İhracattaki “Yetkilendirilmiş Yükümlü” statüsünün, emniyet ve güvenlik standartlarına sahip olan firmalara gümrük işlemlerinde kolaylık ve imtiyazlar tanıyan uluslararası bir statü olduğunu aktaran Gümrük ve Ticaret Bakanı Yazıcı, Yetkilendirilmiş Yükümlü uygulamasının faydalarını şöyle sıraladı: “Yetkilendirilmiş Yükümlü uygulamasıyla eşya trafiğindeki bürokrasi azalmaktadır, uluslararası ticaret sevkiyatındaki gecikmelerden kaynaklanan mali yükler bertaraf edilmektedir. Tedarik zincirinin güven altına alınması, öngörülebilir bir dış ticaret ortamının elde edilmesi yolunda önemli bir adımdır. Bu uygulamayla güvenilir firmalar ödüllendirilmektedir.” Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, İstanbul Ticaret Odası’nda (İTO) düzenlenen Türkiye-Güney Kore Yetkilendirilmiş Yükümlü Karşılıklı Tanıma Anlaşması imza töreninde konuştu. Yazıcı, Güney Kore’yle imzalanan anlaşmanın, geçen sene başlatılan “Yetkilendirilmiş Yükümlü” uygulamasını uluslararası düzleme taşıyan ilk adım olduğunu söyledi. Türk ve Kore halkları arasındaki ilişkilerin yıllar öncesine dayandığını dile getiren Bakan Yazıcı, iki ülke arasındaki köklü ilişkilerin ekonomik anlamda çeşitlenerek artacağını kaydetti. İhracattaki “Yetkilendirilmiş Yükümlü” statüsünün, emniyet ve güvenlik standartlarına sahip olan firmalara gümrük işlemlerinde kolaylık ve im- Haziran 2014 tiyazlar tanıyan uluslararası bir statü olduğunu aktaran Yazıcı, Yetkilendirilmiş Yükümlü uygulamasının faydalarını şöyle sıraladı: “Yetkilendirilmiş Yükümlü uygulamasıyla eşya trafiğindeki bürokrasi azalmaktadır, uluslararası ticaret sevkiyatındaki gecikmelerden kaynaklanan mali yükler bertaraf edilmektedir. Tedarik zincirinin güven altına alınması, öngörülebilir bir dış ticaret ortamının elde edilmesi yolunda önemli bir adımdır. Bu uygulamayla güvenilir firmalar ödüllendirilmektedir. Gümrük denetimlerinin yüksek risk içeren eşyaya odaklanması sağlanmakta ve özel sektörün daha rekabetçi bir pozisyonda yer almasına imkan tanımaktadır.” İlk olarak 10 Ocak 2013’te öncelikli olarak ihracatta uygulamaya başlanan uygulama kapsamında bugüne kadar 14 firmaya Yetkilendirilmiş Yükümlü statüsü verildiğini söyleyen Yazıcı, 10’a yakın firmanın da başvuru ve inceleme sürecinin devam ettiğini kaydetti. “Türkiye, Gümrük Şeffaflığı Endeksi’nde tam puan alan 35 ülkeden biri” OECD’ye göre dünya ticaretinde maliyetlerin yaklaşık yüzde 15’ini gümrük işlemlerinin oluşturduğunu dile getiren Bakan Yazıcı, “Bu oranda yüzde 1’lik bir azalma, dünya ekonomisine yaklaşık 40 milyar dolarlık bir katkı sağlamaktadır. Dünya Bankası’na göre, bir ülkede ihra- 29 cat maliyetlerindeki yüzde 10’luk bir azalma, ülkenin toplam ihracatında yüzde 4,7’lik bir artış sağlamaktadır” bilgisini verdi. Gümrük idareleri ile özel sektör iş birliğinin ekonomide çarpan etkisi oluşturduğunu belirten Yazıcı, son yıllarda Türk gümrük kapıları ve gümrükleme süreçlerinde yaşanan gelişmelere dikkati çekerek, şunları aktardı: “Küresel Ticaretin Kolaylaştırılması Endeksi’nde 2010 ve 2012 yıllarında 62’nci sırada yer alan ülkemiz, 2014 yılında 46’ncı sıraya yükselmiştir. Türkiye, Gümrük Şeffaflığı Endeksinde ise tam puan alan 35 ülkeden biridir. Geçen yıl aralık ayında Endonezya’da Dünya Ticaret Örgütü’nün Bakanlar Kurulu toplantısında ‘Ticaretin Kolaylaştırılması Anlaşması’ imzalandı. Anlaşma metninde yer alan tüm taahhütler, bizim gümrük idarelerimizde uygulamaya başladığımız ya da uygulamak üzere hazırlık yaptığımız çalış- malardır. Müzakerelerde ülkemizdeki uygulamalarımızdan tecrübelerimizle anlaşma metnine pek çok konuda müdahil olduk. Yapılan araştırmalar, anlaşmanın onaylanması ve hayata geçirilmesi durumunda dünya ekonomisine katkılarının oldukça büyük olacağını göstermektedir. Orta vadede toplam küresel ihracat kazancı 2 trilyon doları aşacak, ihracat artışıyla 34 milyon yeni iş imkanı sağlanacak ve küresel Gayrisafi Hasıla 2 trilyon dolar civarında artacaktır. Bu hesaplamalara göre, Türkiye’nin 20 milyar doların üzerinde ihracat, 40 milyar dolara yakın Gayrisafi Yurt İçi Hasıla kazancı olacaktır.” İthalatta yeni dönem Bakan Yazıcı, ithalatta da yeni bir dönemin başladığını belirterek, Yetkilendirilmiş Yükümlü statüsü kapsamında “İthalatta Yerinde Gümrükleme” ve “İzinli Alıcı” uygulamalarıyla, gümrük işlemlerini hızlandır- dıklarını anlattı. “İthalatta Yerinde Gümrükleme” ve “İzinli Alıcı” uygulamaları için geçen ay yürürlüğe giren “Gümrük İşlemlerinin Kolaylaştırılması Yönetmeliği’nin getirdiği yeniliklere değinen Yazıcı, şöyle konuştu: “İhracatta Yerinde Gümrükleme izninin kapsamı genişlemiştir. Bu sayede daha fazla ihracat eşyasının, iç gümrüğe uğramadan, ihracatçılarımızın tesislerinden doğrudan ihraç edilmesi mümkün hale gelmiştir. İzinli Gönderici yetkisine sahip taşımacılarımız ile eşyası taşınabilecek ihracatçılarımızın kapsamı genişletilmiştir. Böylece daha fazla sayıda ihracatçımızın eşyası iç gümrüğe uğramadan izinli göndericinin tesislerinden doğrudan ihraç edilebilecektir. İthalatta Yerinde Gümrükleme izni hayata geçirilmiştir. İthalatta yerinde gümrükleme izni, sadece imalatçı yetkisine sahip olan firmalara tanınan bir kolaylıktır. Yeni Yönetmelikle, İzinli Alıcı yetkisi uygulamasını başlatıyoruz. İzinli Alıcı yetkisi ile birlikte, Yetkilendirilmiş Yükümlü statüsüne sahip ya da A ve B grubu Onaylanmış Kişi statüsüne sahip firmaların ithalat eşyası iç gümrüğe götürülmeden, doğrudan izinli alıcı yetkisi sahibi taşıyıcının tesislerine gidebilecektir.” “Yetkilendirilmiş firmalar her iki ülkede de aynı haklara sahip olacak” Yetkilendirilmiş Yükümlü uygulamasının tüm faydalarından azami derecede istifade edebilmek için bu statünün diğer ülkelerde de tanınması gerektiğine dikkati çeken Yazıcı, Güney Kore’yle imzalanan anlaşmayı işaret ederek, şunları kaydetti: “Bu sta- Haziran 2014 30 GÜNDEM tünün diğer ülkelerde de tanınması, gümrüklerden gümrüklere etkin bir iş birliği niteliğindeki Karşılıklı Tanıma Anlaşmaları sayesinde olmaktadır. Bugün imzaladığımız anlaşma bu nedenle çok önemli. Yetkilendirilmiş Yükümlü statüsündeki firmalarımız bugün Güney Kore’yle imzaladığımız anlaşma çerçevesinde her iki ülkede de aynı haklara sahip olacaklar. Yani biz onların “Yetkilendirilmiş Yükümlü” statüsündeki firmalarını tanıyacağız, onlar da bizim. Yetkilendirilmiş Yükümlü statüsündeki bir firma Türkiye’de hangi haklara sahipse Güney Kore’de de aynı haklara sahip olacak. Anlaşma, Güney Kore ile olan ticari faaliyetlerimizi kolaylaştıracaktır.” Türkiye ve Güney Kore arasındaki dış ticaretin, 2002-2012 yılları arasında yaklaşık 6,5 kat arttığını belirten Yazıcı, “2002’de ülkelerimizin dış ticaret hacmi 955 milyon 248 milyon dolardı. 2013 yılında bu rakam 6 milyar 548 milyon dolara ulaşmıştır. 2014’ün ilk 5 ayında ise dış ticaretimiz 3 milyar doları geçmiş durumda. İnşallah bugün imzaladığımız anlaşma ile ülkelerimiz arasındaki ticaret hacmi daha da artacak ve çeşitlenecektir” diye konuştu. Anlaşmanın yararları İmzalanan anlaşma sayesinde, yetkilendirilmiş yükümlü belgesi sahibi firmaların, anlaşmaya taraf ülkelerce güvenilir olarak kabul edileceğini Haziran 2014 anımsatan Yazıcı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu ülkelerle yapılacak ticarette daha az kontrole tabi olacaklar ve öncelikli kontrol gibi, taraf ülke tarafından sunulan kolaylıklardan faydalanacaklardır. Özel sektörümüzün artan rekabet kapasitesi ve uluslararası piyasadan daha etkin faydalanması ile ülkemizin refahına da dolaylı bir katkı sağlanmış olacaktır. Yetkilendirilmiş Yükümlü karşılıklı tanıma anlaşmaları, 2023’e giden süreçte ülkemizin, dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olma hedefine yönelik birçok kazanım sağlayacaktır.” Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Altunyaldız, törende yaptığı konuşmada, bu anlaşma ile yetkilendirilmiş yükümlü statüsüne sahip firmaları uluslararası arenaya taşıdıklarını ve bu firmalara Türkiye’de tanınan hak ve yetkilerin diğer ülkelerde de geçerli olması için ilk adımı attıklarını ifade etti. Ticaret erbabına gümrüklerde özel kolaylıklar tanıyan yetkilendirilmiş yükümlü statüsünün kapsamlı yeniliklerle zenginleştirdiklerini anlatan Altunyaldız, iş ve ticaret dünyası için kuralların yeniden yazıldığını dile getirdi. Altunyaldız, “Bugün ülkemizin 2023 hedeflerine ulaşmasına büyük katkılar sağlayacak bir kilometre taşını daha başarmanın heyecanını ve gururunu yaşıyoruz” dedi. Türkiye ve Güney Kore’nin de içinde bulunduğu G20 ülkelerinin dünya ekonomisinin yani toplam dünya Gayri Safi Milli Hasılası’nın yüzde 85’ini oluşturduğunu, bu ülkelerin aynı zamanda dünya toplam ticaretinin de yüzde 80’ni temsil ettiğinin bilgisini veren Altunyaldız, ticaret hacmi ve ekonomik büyüklük arasındaki bu paralel- liğin ticaretin çok önemli bir zenginlik ve refah kaynağı olduğuna işaret ettiğini aktardı. Ülkelerin ekonomik güçleri ve refah düzeylerinin onların küresel ticaretten aldıkları payla doğrudan ilişkili olduğunu vurgulayan Altunyaldız, Türkiye’nin dış ticarette yakaladığı büyük ivme sayesinde küresel ekonomiye daha fazla entegre olmanın ve böylece daha fazla zenginlik ve refaha ulaşmanın kapısını araladığını kaydetti. “Güney Kore için bir Avrupa ülkesiyle olan ilk karşılıklı tanıma anlaşması” Güney Kore Gümrük İdaresi Başkanı Baek Un-Chan, İstanbul’da Türkiye ile Güney Kore arasında ticari faaliyetleri artıracak olan bu imza töreninin gerçekleştirilmesinin büyük anlam taşıdığını söyledi. Güney Kore ile Türkiye arasındaki ekonomik işbirliğinin 1957 yılında diplomatik ilişkiler kurulmasından bu yana devam ettiğini anlatan UnChan, 2013 yılında iki ülke arasında serbest ticaret anlaşmasının yürürlüğe girdiğini ve ticaret hacminin bir önceki yıla göre yüzde 30 artış gösterdiğini ifade etti. Anlaşmayı Müsteşar Altunyaldız imzaladı Konuşmalarının ardından Yetkilendirilmiş Yükümlü Karşılıklı Tanıma Anlaşması, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Ziya Altunyaldız ile Güney Kore Gümrük İdaresi Başkanı Baek Un-Chan tarafından imzalandı. Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı daha sonra Yetkilendirilmiş Yükümlü statüsüne geçmeye hak kazanan 14 Türk firmasına sertifikalarını verdi. 31 Haziran 2014 32 AKTÜEL Lojistikte yatırımların artırılması gerek, dünyada önemli bir lojistik üs olabiliriz Lojistik sektörü, diğer sektörler tarafından yakından takip ediliyor ve konuşulmaya devam ediyor. Türkiye’de, 90 milyar doları bulan hacmiyle 2 binin üzerinde irili ufaklı şirkete ev sahipliği yapan lojistik sektöründe yatırımların artırılması isteniyor. Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hamdi Gürdoğan, “Dünyada önemli bir lojistik üs olabilecek durumdayız, lojistiğin 3 yıl içinde 3 kat büyüme kapasitesi var” diyor. Türkiye’nin puanı 3.50’ye geriledi ve 30. sıraya düştü Ülkelere göre endeksler yıllar itibarıyla incelendiğinde İsveç, Norveç, Lüksemburg’un yükleme ve boşaltma açısından yoğun trafik içermeyen ülkeler olsa da LPI endeksine göre dünya üzerindeki lojistik mükemmelliğe sahip ülkeler olarak değerlendirildiğini kaydeden Gürdoğan, “Singapur, Almanya ve Hollanda sürekli olarak ilk sıralarda yer almaktadır. Türkiye ise 2014 yılına kadar inişli ve çıkışlı bir puan seyri izlemiş, 2014 yılında puanı 3,50’ye düşmüş ve 30. sıraya gerilemiştir. Bunun dışında tüm komşu ülkelere göre puanı en fazla olan ülke Türkiye’dir” ifadesini kullanıyor. İhracatın üçe katlanması, lojistik şirketlerinin büyüme hızlarını üçe katlamaları demek Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hamdi Gürdoğan, “Türkiye’nin 90 milyar liralık lojistik sektörü hacminin önümüzdeki 3 yıl içinde yaklaşık 3 kat büyüme kapasitesi bulunmaktadır” diyor. DKİB Yönetim Kurulu Başkanı Gürdoğan, yaptığı açıklamada, rekabet avantajının artırılmasında uluslararası ticaretin büyük etkiye sahip olduğunu belirtiyor. Uluslararası ticaret ve operasyonların oluşturacağı katma değeri artıracak etkenlerin başında uluslararası taşımacılık ve lojistik hizmetlerin geldiğini ifade eden Gürdoğan, firmaların lojistik maliyetlerini minimize eden, ekonomik ve sosyoekonomik kalkınmayı destekleyen, kurulduğu bölgenin kalkınmasında önemli rol oynaHaziran 2014 yan lojistik merkezlerinin ön plana çıktığını söylüyor. Lojistik Performans Endeksi’nde Almanya birinci sırada yer alıyor Dünya Bankası Küresel Lojistik Performans Endeksi’nin 2014 versiyonunun en son 21 Mart 2014’te yayımlandığını ifade eden Gürdoğan, şunları söylüyor: “2014 Lojistik Performans Endeksi (LPI) raporunda, Almanya dünyanın en iyi lojistik performans endeksine sahip ülke olarak yer alırken, Somali en düşük skora sahip ülke oldu. Bir önceki versiyonlarda olduğu gibi 2014 raporunda gelir düzeyi yüksek ülkelerin dünyanın en iyi performans gösteren 10 ülkesi sıralamasında başı çektiği görüldü.” Gürdoğan, Türkiye’nin hedefinin 2018’de bu sıralamada ilk 20 içine girebilmek olduğuna işaret ederek, “2023 yılında 500 milyar dolar ihracat yapmak, toplam dünya ihracatındaki payımızı 10 yılda yaklaşık üçe katlamak anlamına gelmektedir. İhracatın üçe katlanması da doğal olarak lojistik şirketlerinin büyüme hızlarını üçe katlamaları ve yeni pazarlara daha ekonomik, çevreci, hızlı şekilde hizmet sunması anlamına gelmektedir” diyor. Lojistik köy alanlarının zorunluluğu Lojistik sektöründeki büyümeyi hızlandırmak ve dünya ülkeleriyle rekabet edebilir bir yapıya kavuşmak açısından lojistik köy alanlarının zorunluluğunun her geçen gün arttığına dikkati çeken Gürdoğan, şöyle devam ediyor: “Kurulduğu bölgele- 33 rin ekonomik anlamda gelişimini tetikleyen lojistik köy yapılanmaları, taşımacı firmalar için de daha düzgün tedarik zinciri akışı, depo, araç ve insan gücünün daha verimli kullanımı ve cirosal anlamda artan kazanç anlamına gelmektedir. “ Dünyada önemli bir lojistik üs olabilecek durumdayız, lojistiğin 3 yıl içinde 3 kat büyüme kapasitesi var “Mevcut durum itibariyle Türkiye’nin ekonomik gerçekleşmeler anlamında global lojistik pazarından pek de potansiyeli ölçeğinde pay almadığını görmekteyiz” diyen Gürdoğan, “Oysa ülkemiz gerek jeostratejik gerekse jeopolitik açıdan taşıdığı özellikler itibariyle bölgesinde ağırlığını her geçen gün artırmak zorunda olan bir ülkedir. Bununla birlikte sahip olduğu coğrafi konumu, genç ve dinamik nüfusu sayesinde ülkemiz dünyada önemli bir lojistik üs olabilecek durumdadır. Türkiye, Balkanlar, Orta Doğu, Kafkaslar ve Akdeniz bölgeleri arasında kalan bir ülke olduğu için taşımacılık ve aktarma merkezi ya da taşımacılık bağlantı noktası görevini başaralı bir şekilde yürütebilecek potansiyele sahip” ifadesini kullanıyor. Türkiye’de lojistik sektörünün 90 milyar doları bulan hacmi ile 2 binin üzerinde irili ufaklı şirkete ev sahipliği yaptığını vur- gulayan Gürdoğan, şunları kaydediyor: “Sektör, Avrupa’da yaşanan ekonomik kriz akabinde daralma ve Orta Doğu’daki problemler nedeniyle nispeten sıkıntılı günler yaşasa da yeni pazarlara yönelerek 2013’ü yaklaşık yüzde 10’luk büyümeyle kapatmıştır. Dışarıdan alınan lojistik hizmetler ise 36 milyar dolar bü- yüklük ile Türk pazarının yaklaşık yüzde 40’ını oluşturmaktadır. Dünyada 8 trilyon dolara ulaşan lojistik sektörünün hacmi, yaşanan krizlerin ardından durağan seyir izlerken Türkiye’nin 90 milyar liralık lojistik sektörü hacminin önümüzdeki 3 yıl içinde yaklaşık 3 kat büyüme kapasitesi bulunmaktadır.” Haziran 2014 34 AKTÜEL Çok konuşulan Gümrük Birliği’ne yeni öneri: STA modeline dönüştürülsün Gümrük Birliği, her platformda konuşulmaya devam ediyor. Yatırım İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK) AB’nin üçüncü ülkelere gerçekleştirdiği serbest ticaret anlaşmalarının baskısının azaltılması için Gümrük Birliği’nin Serbest Ticaret Anlaşması’na dönüştürülmesi gerektiğini gündeme getiriyor. YOİKK’nin buna benzer 10 önerisi bulunuyor. Türkiye, ihracat odaklı büyümeyi kendine hedef edinmiş bir ülke. Markalaşma ve markalı ürünlerle dünya piyasalarında adından söz ettirmeyi kendine ilke edinmiş olan ülkemizde ekonominin dişlileri süratle dönmeye devam ediyor. Ortadoğu, Kuzey Afrika, Asya, Avrupa, Bağısız Devlet Topluluğu, Türk Cumhuriyetleri ve genel olarak da Afrika ile yakın bir pazar konumunda olan Türkiye, ihracatını gerçekleştirirken özellikle lojistik sektöründen derinlemesine besleniyor. Haziran 2014 Lojistik sektörü ihracata ‘can suyu’ oluyor İhracat odaklı büyümesini sürdürmek isteyen Türkiye’de garip ve yanlış birtakım durumlar da ortaya çıkıyor. UND Başkanı Nuhoğlu; “Hizmet sektöründe turizmden sonra en büyük katma değeri lojistik sektörü sunuyor. Ekonomi bakanımız, ekonomi müsteşarlarımız, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), sektör kuruluşları, çatı örgütleri, dernekler vs. ülkemize fazladan bir cent nasıl girer diye uğra- şıyorlar. Oysa hizmet sektöründe yaşananlara bakıldığında lojistik ithalatı yapıldığını üzülerek görüyoruz. Yabancı ülkelerin taşıma paylarına baktığınızda üçüncü ülke taşımalarının alıp yürüdüğünü söyleyebiliriz. Bu, ülkemiz ihracatına bir haksızlıktır. Taşıma işini yaparken bizler Gümrük Birliği’nin sanal prangalarından artık kurtulmak ve eşit rekabet yapmak istiyoruz” diyor. Reel sektör ve kamu işbirliği ile 2023’te 500 milyar dolarlık ihracat hedefinin yol haritasını belirlemek için çalışan Yatırım Ortamı 35 İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK) bünyesinde oluşturulan 10 teknik komite; bu hedeflere ulaşmanın önünde engel oluşturabilecek konuları tespit ediyor ve sektörlerin önünü açacak eylem önerilerinin hayata geçirilmesini sağlıyor. Bu çalışmaların en sonuncusu olan “2014-2015 yılları için hazırlanan 100 Eylem Önerisi” bu bağlamda incelenmesi ve iyi etüt edilmesi gereken bir konu. Bunlar arasında çarpıcı birçok madde yer alırken Gümrük Birliği’ne ilişkin öneri dikkatleri çekiyor. Buna göre AB’nin üçüncü ülkelerle gerçekleştirdiği serbest ticaret anlaşmalarının baskısının azaltılması için “Gümrük Birliği; Serbest Ticaret Anlaşması’na (STA) dönüştürülmeli!” nun milli bir proje olarak hükümet ve muhalefet tarafından sahiplenmesini sağlayan Türkiye İhracatçılar Meclisi, bir hedef doğrultusunda çalışıyor olmanın, hedefin tutup tutmayacağından daha önemli olduğunu belirtmekle birlikte, 500 milyar dolarlık ihracata ulaşmak konusunda bugünden bir sapma olasılığı görmüyor. 2023 hedeflerine yönelik sistematik bir mecrada yürütülen çalışmalar, bunu bir varsayım olma- nın ötesine geçiriyor ve hedefe ulaşmak için hangi sektörün ne oranda ihracatını arttırması gerektiği verilerle ortaya konuyor, sektörlerin de hedefe ulaşmak için nelere ihtiyaç duyduğu tespit ediliyor. İhracatçı sektörler, 2023 yılı için belirlenen hedeflere doğru giderken kaderleriyle baş başa bırakılmış değil. Reel sektör ve kamu işbirliği ile 500 milyar dolar hedefinin yol haritasını belirlemek için çalışan Yatırım Ortamı İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK), bünyesinde oluşturulan 10 teknik komite ile 2023 hedeflerine ulaşmanın önünde engel oluşturabilecek konuları tespit ediyor ve sektörlerin önünü açacak eylem önerilerinin hayata geçirilmesini sağlıyor. YOİKK’in tespit ettiği sonuçlar, 6 ayda bir müsteşar ve yardımcılarının üye olduğu Yönlendirme Komitesi’nde takip ediliyor ve ayrıca Ekonomi Koordinasyon Kurulu üyesi bakanların katılımı ile de gelişmeler izleniyor. 2009-2023’te ihracat büyüme oranı yüzde 14.3 olmalı 2014 yılında 160 milyar dolarlık ihracat hedefinin yakalanacağı dikkate alındığında, 2023 yılında 500 milyar dolara ulaşmak için toplam 26 sektörün ortalama yıllık yüzde 14.3 büyümesi gerekiyor. TİM verilerine göre 100’ün üzerinde eylemin hayata geçirilmesi isteniyor Türkiye, 100. kuruluş yıldönümünde 500 milyar dolar tutarındaki ihracat hedefinde, 10’dan geriye saymaya başladı. Sürenin kısalması hedef tutacak-tutmayacak tartışmalarını artırırken, ihracatçı sektörlerden de 2023 hedefine ulaşmak için 2015 yılına kadar 100’ün üzerinde eylemin hayata geçirilmesini istiyor. Eylemlerden öne çıkan ilk madde AB’nin üçüncü ülkelerle gerçekleştirdiği serbest ticaret anlaşmalarının baskısının azaltılması için Gümrük Birliği’nin serbest ticaret anlaşmasına dönüştürülmesi. TİM, hükümet ve muhalefeti aynı çatı altında toplamaya çalışıyor 2023 hedefini ortaya koyan, konuHaziran 2014 36 GÜNDEM Türkiye’nin ihracatı 2003- 2012 yılları arasında ortalama yüzde 14 arttı. 2009-2023 yılları arasında yakalaması gereken ortalama büyüme oranı ise yüzde 14.3. Yani Türkiye son 10 yılda ihracatında yakaladığı büyümeyi önümüzdeki 10 yılda sürdürdüğünde 2023 hedefini yakalamayı başaracak. En yüksek büyüme havacılık ve savunmada, makine umut bağlanan sektör YOİKK’in 2014-2015 için hazırladığı ‘Sektörel Hedefler ve Gerçekleşmeler’ raporuna göre, 2023 hedefi için, en yüksek büyüme oranını yüzde 33.5 ile savunma ve havacılık sektörünün ulaşması gerekiyor. 2023 hedefi için en çok umut bağlanan sektörlerden biri makine sektörü. 2013 yılında 5.8 milyar dolar ihracat gerçekleştiren bu sektörün, 2023 yılına kadar ihracatını her yıl ortalama yüzde 24 arttırarak 50 milyar dolara çıkarması bekleniyor. Oransal bazda ise en büyük artışın beklendiği bir başka yıldız sektör ise savunma sanayi ve havacılık sektörü. İhracatı 2 milyar dolar seviyesinde olan bu sektörün de her yıl ortalama yüzde 33.5 büyüyerek hedefe 25 milyar dolarla katkı sunması bekleniyor. Savunma sanayi ve havacılık sektörünün 2013-2014 için öngörülen ihracat artış oranın yüzde 43.7 olduğu dikkate alındığında, sektörün hedefe ulaşması olanaksız görünmüyor. YOİKK kimlerden oluşuyor? Başkanlığı’nı Ekonomi Bakanı’nın yaptığı YOİKK, Adalet Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Hazine müsteşarları ile Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı, Teknik Komite başkanları, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı ve Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Başkanı’ndan oluşuyor. 637 sayılı KHK ile YOİKK faaliyetleri, Ekonomi Bakanlığı bünyesinde sürdürülüyor. İşte 10 teknik komitenin öne çıkan önerileri • AB’nin üçüncü ülkelerle gerçekleştirdiği serbest ticaret anlaşmalarının Haziran 2014 Türkiye’nin ihracatı üzerindeki baskısını azaltmak için Gümrük Birliği serbest ticaret anlaşmasına dönüştürülsün. • Tasarım, doğrulama ve dayanım, yol testleri, araç çarpma tesisi ile rüzgar tüneli yapılması için test merkezleri kurulsun ve mevcut test merkezlerinin sayısı artırılsın. • Laboratuvar harcamaları desteklensin. • Uluslararası Türk müteahhitlik firmalarının projelerinde Türk menşeili ürünlerin tercih edilmesi özendirilsin ve bu amaçla verilen Eximbank kredilerinin tamamı Türkiye’den mal satın alınmasına yönelik kullandırılsın. • DİR sistemi KOBİ’ler için de daha fazla kullanılabilir hale getirilsin. • Üretimi sonlanan maden sahalarının rehabilitasyonu için firmaları destekleyici teşvikler uygulansın. • OSB’lerde arsa spekülasyonlarını engelleyici önlemler alınsın. • Mevzuat değişikliği ile endüstriyel madenlerin bürokratik masrafları azaltılsın. • Kamu alımlarında yerli makinelerin tercih edilmesini sağlayıcı düzenlemeler yapılsın. • Yerli makine alımında KDV düşürülsün. • Yurtdışında şirket ve marka satın almalar teşvik edilsin. • Global şirketlerin Ar-Ge merkezlerini Türkiye’de kurmaları için teşvik ve destek verilsin. • Telekomünikasyon ve bilişimdeki özel komponentlerin üretimi desteklensin. • Kalıp üretim teknolojilerinin gelişi- mine yönelik teşvik ve destekler verilsin ve arttırılsın. • Moda, marka ve tasarım faaliyet ve yatırımları desteklensin. • Eximbank’ın vereceği ülke kredilerinde Türk malı alımı için kullanılma şartı getirilsin. • Yabancılara çalışma izni verilmesi süreci ve ölçütleri iyileştirilsin. • Pamuk stratejik hammadde olarak konumlandırılsın. • Bambu ve vizkoz ipliklerin karışımlarının ithalatına gelen sınırlama kaldırılsın. • Her bir sektörün yıllık ihracatının yüzde 1’i kadar tutar, ilgili sektörün devlet yardımları bütçesine tahsis edilsin. • Gelişmiş ülkelerde ihracatçıya sağlanan finansal enstrümanlar Türkiye’de de geliştirilsin ve türev enstrümanlar üzerindeki yükler kaldırılsın. 37 Haziran 2014 38 GÜNDEM UND Başkanı Nuhoğlu müjdeli haberi verdi: KOTALAR KALKIYOR UND Başkanı Çetin Nuhoğlu, derneğin son bir yılda yaptığı çalışmalarının anlatıldığı toplantıda, kotalar, vizeler ve engellemelerle nasıl mücadele ettiklerini vurgulayarak gelinen noktayı ise şöyle ifade etti: “ Çok büyük bir aksilik olmazsa, savaş çıkmazsa bu yılın sonunda bütün geçişler serbest olacak. Bir tek kuruş ödemeyeceğiz.” Haziran 2014 UND (Uluslararası Nakliyeciler Derneği) bir toplantı gerçekleştirerek bir yıldır yapıkları çalışmaları üyelerine anlattı. Toplantıda özellikle yabancı araçların haksız rekabetiyle mücadele, uluslararası alanda gerçekleşen eylemler ve lobi faaliyetleri detaylarıyla anlatıldı. UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, yaptığı sunumla bir yıla ait çalışmaların tüm detaylarını UND üyeleriyle paylaştı. Şener, batı kapılarından gerçekleşen taşımalarda Türk plakalı araçların payının son 5 yılda nasıl düştüğünü rakamlarla ortaya koydu. Şener; Sürücü Davaları, 500 milyar dolarlık ihracat hedefinin lojistik alt yapısının oluşturulması, Avusturya sorunu ile mücadele için uluslararası toplantılara katılım, ITF yıl- lık zirvesine katılım, Batı sınır kapılarında yabancı araçların usulsüz taşımalarına kontrol, Ro-la eylemleri, Kamu işbirliği… gibi bir çok konuda yapılan çalışmaları anlattı. Batıyı kaybediyoruz UND Başkanı Çetin Nuhoğlu ise konuşmasına İstanbul’da C2 belgeli firma sayısının 10 yılda nasıl bir düşüş gösterdiğini anlatarak başladı. Nuhoğlu, “Yıl 2004, batıya ihracatımız 24 milyar dolar, C2 belgeli firma sayımız 430; yıl 2014 batıya ihracatımız 72 milyar dolar, firma sayımızsa 400’ün altında. İhracatımız artmış ama firma sayımız düşmüş. Taşımacılık artarken, Türk nakliyecisi kan kaybetmiş” dedi. Nuhoğlu, 2008 yılında Türk nakliye- 39 cisinin batıya 335 bin sefer gerçekleştirdiğini yabancı plakalı araçların ise 65 bin sefer yaptığını belirterek, 2013 yılında ise, toplam seferlerin 10 bin artarak 500 bin seviyesine çıkmasına karşın Türk taşımacılarının 310 bin sefere düştüğünü, buna mukabil yabancı araçların 3 kat artarak 190 binlik bir sefere ulaştığını kaydetti. Suyu çekilen balıklar gibiyiz Nakliyecilerin kendi çerisinde yaptıkları fiyat odaklı rekabetin de sektörü güçsüzleştirdiğini anlatan Nuhoğlu, “Sürekli fiyat kırarak bir birimizle rekabet ettik. Biz bunlarla uğraşırken birileri gelip suyumuzu çekti. Suyu çekilmiş balıklar gibi can çekişiyoruz” dedi. Karsız ve belirsiz bir sektör olduk Başka sektörlerden hiçbir firmanın bu sektöre girmediğini, yanılıp girenler varsa en fazla 6 ay içerisinde terk ettiklerini aktaran UND Başkanı, “Bu kadar karsız, bu kadar belirsiz bir başka sektör yok” dedi. Oluşan yılgınlığın ise kendilerini ayağa aldıracak motivasyonu yok ettiğini söyledi. Hepiniz İzinli Gönderici olun UND Başkanı, üyelere seslenerek “Hepiniz İzinli Gönderici olmak zorundasınız” dedi. 27001 kalite standardına sahip olanların kendi depolama alanlarında gümrük işlemlerini kendilerinin yapacağını, gümrükler- de beklemeden direkt kapılara gideceklerini söyleyen Nuhoğlu, bunu herkesin yapması gerektiğinin altını çizdi. milyar euroluk mal gönderiyorum ve 8,5 milyar euroluk ithalat yapıyorum. Sen kimsin? Almanya ile yapacağım ticareti sen mi belirleyeceksin? Avusturya, Ökombi bu işte biz yokuz Avusturya suç işlediğini gördü ve korkuyor Avusturya’nın Türk nakliyecisini RoLa trenlerine mahkum etmesini eleştiren Nuhoğlu adeta Ökombi firmasını zarardan kurtaralım diye çalışıldığını ve bu paranın Türk nakliyecisinin cebinden çıktığını söyledi. Nuhoğlu şunları söyledi: “Şirketin 1 milyar Euro cirosu varken 2010-2011’de 400 milyon Euro zarar açıkladı. Bu zarar nasıl oluyor? Çünkü kimse kullanmıyor. Eskiden Bulgarlar, Macarlar, Sırplar kullanıyordu şimdi onlara serbest, sadece Türkler kullanıyor. Bu zarar Türklerden çıkarılıyor. Avusturya’ya gidip diyorsun ki Türklere geçiş izni verme trene binsinler. Bugüne kadar bu paraları ödedik. Ama artık diyoruz ki; biz yokuz..” Ey Avusturya sen kimsin.! Macaristan tren hattının kapanmasından sonra toplam hattın ikiye düştüğünü ve diğer hatların dolu hale geldiğini söyleyen Nuhoğlu, böylece firmanın geçtiğimiz yıl 12 milyon Euro kar elde ettiğini söyledi. Avusturya’ya seslenen Nuhoğlu, “Macaristan’dan geçiyorduk hattı sen kaldırdın anlaşmayı sen bozdun. Bir ülkenin ticaretini engelleyemezsin. Ben Almanya’ya senede 7,5 Çetin Nuhoğlu, Avusturya’nın tarihinde ilk defa bir KUKK toplantısında suç işlediğinin farkına vardığını belirterek geçmiş dönemden aldığı ücretlerden doğacak tazminattan korktuğunu söyledi. “Şimdi yana yakıla bu işin altından nasıl kalkacaklarını düşünüyorlar” dedi. Bütün geçişler serbest olacak Kotaların kalkacağı yönündeki görüşlerine karşı bu gücü nereden alındığı sorusunun kendilerine yöneltildiğini belirterek “Bizim gücümüz yok! Hukukun gücü var. 1963 Ankara anlaşması var. DB raporu. DTÖ’nün kararları var dedi. Nuhoğlu şöyle devam etti: “Türkiye çok büyük bir sıkıntı yaşamazsa, yılın sonunda bütün geçişler serbest olacak. Bir tek kuruş ödemeyeceğiz. Bugüne kadar bu paraları ödemişiz ama hiç sormamışız: Bulgaristan, Romanya bu parayı ödemiyor da ben neden ödüyorum? Yani kabullenmişiz. Hepimiz DTÖ (Dünya Ticaret Örgütü) üyesiyiz. DB (Dünya Bankası) Bali’de bir karar aldı. ‘Transit geçiş üye ülkeler arasında haktır. Hatta onları engeleyecek bürokratik engel de suçtur’ dedi. 28 ülke buna imza attı. Temmuz 2014’te hayata geçiyor.” Haziran 2014 40 GÜNDEM Nuhoğlu: 2015’te Almanya’ya 36 saatte gidebileceğiz UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu yaptığı konuşmada, Türkiye’nin devamlı büyümesine ve taşımacılığın artmasına rağmen Türk nakliyecilerinin kan kaybettiğini vurguladı. Nakliyecileri ‘suyu gittikçe çekilen balıklar’a benzeten Nuhoğlu, Türk nakliyeci sayısını azalmasına karşın yabancıların payının giderek arttığına dikkat çekti, söz konusu rekabet dolayısıyla da kâr oranlarının düştüğüne değindi. Küresel ekonominin hassas konumu nedeniyle nakliyecilerin “her bir kuruş harcamayı dahi hesaplayarak yapmak zorunda bıraktığını” belirten Çetin Nuhoğlu, maliyetlerin muhakkak kontrol altında olması gerektiğinin altını çizdi. Türk araçların transit geçişlerinin serbestleştirilmesi konusunda AB nezdinde gerçekleştirilen yoğun girişimlerin çok yakında sonuç vereceğine inandıklarını belirten Nuhoğlu, sektör firmaları adına UND tarafından Avusturya, Bulgaristan, Slovenya, Macaristan gibi ülkelerin Türk taşımacılara kar- şı ayrımcı uygulamaları nedeniyle başlatılacak dava süreci hakkında bilgi verdi. Türkiye-AB Ortaklık ve Gümrük Birliği hukuku kapsamında taşımacılarımızın 50 yıl öncesinden bu yana sahip oldukları hakları ve Türk taşımacıların taşıdıkları malların “AB’nin Gümrük Birliği’nin parçası” olduğunu vurgulayan UND Başkanı, global bir kural olan transit serbestisi kuralının ihlali nedeniyle Panama Hükümeti’nin, Kolombiya Hükümeti aleyhine açtığı davayı kazanarak haksız muameleden dolayı tazminat ödemek zorunda kaldığına dikkat çekti. Başkan Nuhoğlu, katılımcı sektör temsilcilerine UND’nin sektörün ulaşmasını arzu ettiği seviyeyi şu sözlerle ifade etti: “ABD ile Meksika arasındaki El Paso sınırında günde toplam 10 bin araç basitleştirilmiş sistemler sayesinde geçiş yapabiliyor. Bizim de UND olarak hedefimiz, Kapıkule’den 1 saatte geçişi sağlamak. 2015’te, en geç Temmuz ayında, şu hayalimiz gerçek olacak; yetkilendirilmiş yükümlü ve izinli gönderici uygulaması gibi basitleştirilmiş uygulamalarla ihracat işlemleri dahil tüm işlemler 1 saatte tamamlanacak, Kapıkule’den çıkıldıktan sonra Bulgar tarafında da 8 peronda hızla geçiş tamamlanacak, transit engellerle karşılaşılmadan, 36 saat içinde Köln’e ulaşılacak.” Nuhoğlu, toplantının sonunda yemeğe katılan sektör temsilcilerinin sorularını da yanıtladı. Şener: Transit geçiş hakkı karşılığında 3. ülke belgesi pazarlığı ortadan kalktı UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, son bir yılda UND tarafından gerçekleştirilen faaliyetleri içeren bir sunum gerçekleştirdi. UND Yönetim Kurulunun talimatları doğrultusunda İcra Kurulu tarafından hayata geçirilen çalışmalar sonucunda Türkiye’de kamu kesiminde yaşanan paradigma değişikliğini vurgulayan Şener, UND’nin yoğun girişimleri sayesinde, artık “transit geçiş hakkı karşılığında 3. ülke belgesi pazarlığının” ortadan kalktığını, bu yönde Haziran 2014 Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı başta olmak üzere, ilgili makamlar ile görüş birliği sağlanabildiğini aktardı. Şener, sunumunda 2013 Nisan ve Ağustos aylarında, 2014’te ise Şubat ve Mayıs aylarında Avusturya’da gerçekleştirilen şoför eylemlerinden görüntülerin yanı sıra Financial Times on-line haber kanalında yayınlanan ve Türk şoförlerin AB yollarında yaşadıkları sıkıntıları gösteren video haberi de üye firma temsilcileriyle paylaştı. 41 UND Vize sorununu her platformda gümdeme taşıyor yü engellemeniz gerekir. AB’de bunu yapıyor” diye konuştu. Soysal davasıyla Türk TIR sürücülerinin Avrupa’da serbestçe dolaştığı algısının oluştuğuna da değinen Fatih Şener “Emin olun ki uluslararası nakliye yapan firmaların ve sürücülerin bir numaralı gündem maddesi vize sorunudur” dedi. Uçan TIR peşindeyiz! Kara Adam muamelesi görüyoruz UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, uçak pilotlarının hava adamı, gemi kaptanlarının deniz adamı unvanı ile vizesiz işlerini yapmalarına rağmen, karayoluyla yurtdışına taşıma yapan sürücülerin ise kara adamı değil adeta kara adam muamelesi gördüğünü söyledi. Şener yapılan haksızlığa vurgu yaparak, “Gümrük Birliği anlaşmasına göre malların serbest dolaşımı söz konusuyken sürücülere yapılan bu ayrımcı tutum kabul edilemez” dedi. Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) ve İKV işbirliğinde düzenlenen “Türk Vatandaşları İçin Vizesiz Dolaşım: Geri Kabul ve Sonrası” konulu panelde konuşan UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener “Ticarette her geçen gün liberalleşme sürerken Avrupa kaynaklı olarak bizim trafiğimizi engellemek için çok yenilikçi, yaratıcı çabalar sergileniyor. Vize bunlardan bir tanesi. IRU Genel Sekreteri Martin Marmy 40 yıl içerisinde sadece Türkler değil, hiçbir uluslararası TIR sürücüsü irtica etmemiştir diye bir bilgi paylaştı. Şunu anlıyoruz: Sürücü irticada, yasa dışı göçte bir aktör değildir. Türk TIR sürücülerine konan vizenin irtica kaygısıyla ilgisi yok. Vize engeli çıkarılıyor çünkü Türk ticareti engellenmek isteniyor” dedi. Türkiye’den AB’ye önemli miktarda ticaret yapıldığını ve ürünlerin karayoluyla taşındığını aktaran Şener, sürücüaraç ve yükün birbirinden ayrılamayacağını vurgu yaparak “Yükü engellemek isterseniz; ya aracı yada sürücü- Soysal davası sonucunda ‘Almanya, Danimarka ve Hollanda’da TIR sürücüleri hizmet sağlayıcılardır onları vize ile engelleyemezsiniz’ kararının çıktığını ancak bunun vizesiz taşıma yapmak için yeterli olmadığını aktaran Şener, bunu yapmak için tek çarenin uçan TIR yapmak olduğunu söyledi. Şener “Güzergahtaki bütün ülkelerde vize şartı varken TIR’ı uçuracak teknoloji peşindeyiz” diyerek durumun trajikomik tarafına dikkat çekti. “Ayrıca bu karar çıkmışken, (18 Ekim Tarihli Schenken kararı) Almanya’nın oyu hangi yönde olmuştur? Ülkesinde vizesiz seyahati kabul eden Almanya Schengen masasında, bugün bizim Slovenya’ya giden sürücülerimizin 150 tanesinin vize nedeniyle uçakla geri gönderilmesinde tutumu ne olmuştur” diye soran Fatih Şener, kararın bütün ülkelerde uygulanmadığı sürece bir işe yaramayacağına atıfta bulundu. Şener şunları söyledi: “Schengen Handbook’da Almanya Danimarka ve Hollanda sürücüler hizmet sağlayıcıdırlar ve vizesiz bu hizmeti sağlayabilirler diye bir karar var. Ama bu karara rağmen bizim bu ülkelere nasıl ulaşacağımıza dair aşılamaz bir problemimiz var. Son dönemde vizeyi alma, kalma ve yenileme ile ilgili çok ciddi sıkıntılarımız var. Bir vizeyle 90 gün kalabiliyoruz. Avusturya bana tren yok 5 gün bekle diyor. Biz yollarda bekletilerek vizemizi TIR kuyruklarında tüketir hale geldik. Sürücü ocak ayında aldığı vizeyi doldurmuşsa evine gidiyor bir ay evinde oturup temmuzda alacağı vizeyi bekliyor. Gelinen noktada, yeni vize yeni haktır demeden geriye dönük bize hesap soruyorlar. 6 aylık vizede 90 gün kaldınız ve süreler uydunuz. Bu yeterli olmuyor. Eskiden 180 günlük süre içerisinde 90 günü doldurmaya bakan Avrupa şu anda senin geçmiş vizedeki kalış sürene de bakıyor. Yeni aldığın 6 aylık vizede 90 gün kalma hakkın varken sana diyor ki sen bir önceki vizende 6 ayda 90 gün kalmışsın ama yeni 6 ayda kalamazsın. Yılda 90 günlük bir tanıma getiriyor.” Haziran 2014 42 DOSYA AEO-Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası maliyetleri düşürecek zaman kaybına son verecek 11 Ocak 2013 tarihinde yürürlüğe giren ve bu yıl ‘gönüllülük’ esasına dayanan ISO 270001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi, ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi Belgeleri dünyanın önde gelen 46 ülkesinde kabul görmüş durumda. Gümrüklerdeki zaman kaybına son verecek bu sistemle maliyetler de düşecek. Haziran 2014 43 11 Ocak 2013 tarihinde yürürlüğe giren ve bu yıl ‘gönüllülük’ esasına dayanan ISO 270001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi, ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi Belgeleri 28.524 sayılı Resmi Gazate’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. ‘Gümrük İşlemlerinin Kolaylaştırılması Yönetmeliği’ işlevine sahip bu belgeler beraberinde çok önemli avantajları getiriyor. Mütekabiliyet esasına dayanılarak faydalanabilme imkanı sağlıyor Karşılıklı tanıma anlaşması yapılan ülkelerde ‘yetkilendirilmiş yükümlü’ olarak kabul edilme ve o ülkede yetkilendirilmiş yükümlüler için sağlanan ayrıcalıklardan mütekabiliyet esasına dayanılarak faydalanabilme imkanı sağlanacak. Yetkilendirilmiş yükümlülüğün sunduğu avantajlar çok. Burada yetkilendirilmiş yükümlülüğün belli başlılarını sıralayacak olursak, basitleştirilmiş usullere ilişkin kolaylıklardan bazıları: Teminatlı işlemlerinde her bir işlem için ayrı teminat yerine götürü teminat uygulaması kapsamında tutarı önceden belirlenmiş süresiz ve düşümsüz teminat verebilme. Teminatlı işlemlerinde kısmi oranda teminat verebilme. Eşya türüne göre sınırlama olmaksızın tam beyanlı yaygın basitleştirilmiş usulden (gümrük işlemlerinin, eşya taşıttan indirilmeden tamamlanması) yararlanabilme. Konşimentosu ibraz edilemeyen petrol ve türevlerini konşimento ibrazından önce teslim alabilme. 2017 yılında ‘zorunlu’ olacak ‘Yetkilendirilmiş yükümlü’ kavramı lojistik literatüründe belki yeni. Bu yıl itibarıyla yetkilendirilmiş yükümlü ‘gönüllülük’ esasına dayanıyor. Fakat uzun projeksiyonla olaya bakıldığında bu gönüllüğün bir ‘geçiş ve alıştırma aşaması’ olduğu görülebiliyor. Zira 2017 yılında yetkilendirilmiş yükümlülük esası zorunlu hale dönüştürülüyor. Ve bu belgeler 2017 yılında zorunlu hale gelecek. Dünyanın önde gelen ülkeleri tarafından ‘saygınlık, itibar ve güvenilirlik’ olarak değerlendiriliyor Yetkilendirilmiş yükümlülük, izinli gönderici belgesi dünyanın önde gelen 46 ülkesinde uygulamaya konulmuş durumda. ABD ve AB Ülkeleri başta olmak üzere bu belgeleri esas alan dünyanın önde gelen 46 ülkesinde bu belgeler çok ciddi avantajlar sunuyor. Bu belgelere sahip firmalar diğer firmalardan daha güvenilir, saygın, ticari itibarı olan firmalar olarak addediliyor. Resmi Gazete’de konuyla ilgili açıklamalar mevcut 11 Ocak 2013 Perşembe tarihinde 28524 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren ‘Gümrük İşlerinin Kolaylaştırılması Yönetmeliği’nde şu ifadelere yer veriliyor: Bu yönetmeliğin amacı; yetkilendirilmiş yükümlü statüsü için gereken koşulları, başvuruda aranacak belgeleri, sertifikanın verilmesi, süresi, yenilenmesi, değiştirilmesi, askıya alınması, geri alınması ve iptali ile bu sertifika kapsamında faydalanılacak izinli gönderici, onaylanmış ihracatçı, eksik beyan, kısmi teminat, götürü teminat uygulamaları ve emniyet ve güvenlik yönlü kolaylaştırmalar ile bu uygulama ve kolaylaştırmalardan faydalanma yetkilerinin askıya alınması, geri alınması ve iptali ile gümrük mevzuatından kaynaklanan diğer basitleştirilmiş uygulamalara ilişkin usul ve esasları belirlemektir. Eşyanın Menşeinin Tespitine İlişkin Karar’ın 38’inci maddesine dayanılarak hazırlanmış Bu konuyla ilgili olarak Resmi Gazete’de bilgiler mevcut. Bu bilgiler, sektörümüz adına son derece önemli. Madde 2 – (1)’de “Bu Yönetmelik, 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanununun 5/A, 10, 71, 73, 150, 202 ve 204 üncü maddeleri, 29/9/2009 tarihli ve 2009/15481 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan 4458 sayılı Gümrük Kanununun Bazı Maddelerinin Uygulanması Hakkında Kararın 116’ncı maddesi, 23/8/2006 tarihli ve 2006/10895 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Türkiye ile Avrupa Topluluğu Arasında Oluşturulan Gümrük Birliğinin Uygulanmasına İlişkin Esaslar Hakkında Kararın 19 ilâ 23 üncü maddeleri ile 30/12/2011 tarihli ve 24626 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi Kapsamında Tercihli Rejimden Yararlanacak Eşyanın Menşeinin Tespitine İlişkin Kararın 38 inci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır” ibaresi yer alıyor. Mevzuat değişikliğinden mustarip olan sektörümüzde artık uzun vadeli ve dünya ile entegre, gelişmiş dünya ekonomilerince kabul gören belgeler yer alıyor. Uzun vadeli olan bu belgeler aynı zamanda zaman kaybını da önlüyor. Yetkilendirilmiş Yükümlülük, İzinli Gönderici Belgesi de bunlardan biri… Konuyu derinlemesine inceledik ve akıllardaki soru işaretlerini bir nebze de olsa cevaplandırmak istedik. AEO-Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası ne gibi kolaylıklar sağlıyor? Basitleştirilmiş usullere ilişkin kolaylıklardan bazıları; -Teminatlı işlemlerinde her bir işlem için ayrı teminat yerine götürü teminat uygulaması kapsamında tutarı önceden belirlenmiş süresiz ve düşümsüz teminat verebilme. -Teminatlı işlemlerinde kısmi oranda teminat verebilme. -Eşya türüne göre sınırlama olmaksızın tam beyanlı yaygın basitleştirilmiş usulden (gümrük işlemlerinin, eşya taşıttan indirilmeden tamamlanması) yararlanabilme. -Konşimentosu ibraz edilemeyen petrol ve türevlerini konşimento ibrazından önce teslim alabilme. Haziran 2014 44 DOSYA Yetkili Yükümlü Statüsü dünya genelinde itibar ve güvenilirlik olarak kabul görüyor Yetkili Yükümlü, İzinli Gönderici Statüsünü ve belgeleri konusunda UND ile protokol imzalayan ve çözüm ortağı olan Alberk QA Uluslararası Teknik Kontrol ve Belgelendirme Ltd.Şti Proje ve İş Geliştirme Müdürü Mehmet Sarıtaş merak edilenleri cevapladı. reditasyon nedir? Türkiye’nin akreditasyon kurumu neresidir? gibi soruların cevaplarına ulaşmak sanırım aydınlatıcı olacaktır. Yönetmelikte yer aldığı gibi, Avrupa Akreditasyon Birliği’nin (EA) karşılıklı tanıma anlaşmalarına imza atmış akreditasyon kurumları (Türkiye’de TÜRKAK ) tarafından akredite edilmiş uygunluk değerlendirme kuruluşlarınca düzenlenmiş belgeler olması esastır. TÜRKAK’ın internet sitesinde yayımlanmış olan kapsamları ISO 27001 ve ISO 9001 sertifikasyon yeterliliğine sahip belgelendirme kuruluşlarından bu belgeler denetime tabi olarak alınabilir. Yükleme, boşaltma, eşya ve aracın bekletilmesi gibi ekstra masraflardan kurtarıyor 10 Ocak 2013 tarihinde “Gümrük İşlemlerinin Kolaylaştırılması Yönetmeliği” kapsamında; ISO 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi ve ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi belgelerinin zorunlu hale getirildiği yönetmelik 28524 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Burada ne gibi esaslar söz konusu oluyor? Zorunluluk olarak talep edilen belgeler, yönetmeliğin güvenilirlik, kayıtların izlenebilmesi ve oluşturulan kayıtların değiştirilememesi esaslarına dayanmaktadır. Standartları biraz açacak olursak; ISO 27001 Bilgi Güvenliği Yönetimi Sistemi, kuruluşa ait bilgilerin tehditler karşısında gizliliğinin, erişilebilirliğinin ve bütünlüğünün sağlanmasıdır. Aynı zamanda bilgi teknolojileri alt yapısının zayıflıklarını gözden geçirir ve uğranabilecek zararlardan önce önlem alın- Haziran 2014 masını sağlar. Belgeyi duvara asılacak bir kağıt parçasından ibaret olarak değerlendirmemek gerek Belgeyi edinebilmek için neler gerekli? ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi ise bir kuruluşun ve kuruluşta yapılan her türlü işin devamlılığını esas alır. Yapılan işin/işlemlerin yazılı hale getirilmesi, planlı, bilinçli, eğitimli ve etkin iş gücü kullanımı, yetki ve sorumlulukların paylaşımı, kontrol ve sonuçların izlenebilir olması genel prensiplerindendir. Belgeleri edinmek için, talep sahibi kuruluşun öncelikle bu iki standart hakkında bilgiye sahip olması gereklidir. Belgeyi duvara asılacak bir kağıt parçasından ibaret olarak değerlendirmemek gerekir. Standart neyi ifade eder? Kuruluştan beklentiler, uyulması zorunlu kurallar nelerdir? Ak- Zorunlu sertifikalarını tamamlayarak Yetkili Yükümlü, İzinli Gönderici Statüsünü ve bu belgeleri alan firmalar, almayanlara göre ne gibi avantajlara sahip oluyorlar? Yönetmelik, adında da geçtiği gibi gümrük işlemlerinin kolaylaştırılmasına dayanmaktadır. Statüye sahip firmalar yerinde gümrükleme kolaylığına sahip olarak; yükleme, boşaltma, eşya ve aracın bekletilmesi gibi ekstra masraflardan kurtulacaktır. Gümrük kapılarında yaşanan beklemelerden, gecikmeli teslimlerden, sigorta maliyetlerine kadar pek çok konuda mali avantajlar sağlayacaktır. Karşılıklı tanıma anlaşması yapılan ülkelerde yetkilendirilmiş yükümlü olarak kabul edilme ve o ülkede yetkilendirilmiş yükümlüler için sağlanan ayrıcalıklardan mütekabiliyet esasına dayanılarak faydalanabilme imkanı sağlanacaktır. 45 Ne gibi kolaylıklar sağlıyor peki? Basitleştirilmiş usullere ilişkin kolaylıklardan bazıları; -Teminatlı işlemlerinde her bir işlem için ayrı teminat yerine götürü teminat uygulaması kapsamında tutarı önceden belirlenmiş süresiz ve düşümsüz teminat verebilme. -Teminatlı işlemlerinde kısmi oranda teminat verebilme. -Eşya türüne göre sınırlama olmaksızın tam beyanlı yaygın basitleştirilmiş usulden (gümrük işlemlerinin, eşya taşıttan indirilmeden tamamlanması) yararlanabilme. -Konşimentosu ibraz edilemeyen petrol ve türevlerini konşimento ibrazından önce teslim alabilme. 2017 yılında itibaren ‘Yetkili Yükümlü Statüsü’ tanınmış tek ve uluslararası statü olarak yerini alacak Zorunluluk mu, gönüllülük mü türünden kafa karıştırıcı birtakım sorular var. Konuyu değerlendirir misiniz? Bu konuda zorunluluk kelimesinden çok gönüllük kelimesini kullanmamız daha yerinde olacak sanırım çünkü mevcut şartlarda 2017 yılına kadar tanınmış hakların ve uygulamaların ( A grubu acenta, yeşil hat, kırmızı hat uygulaması gibi ) devamlılığı yer almakta. Aksi bir hüküm yayımlanmadığı sürece 2017 yılında itibaren ise Yetkili Yükümlü Statüsü tanınmış tek ve uluslararası statü olarak yerini alacaktır. Alberk QA Technic olarak lojistik sektörünün öncü kuruluşlarıyla çalışıyoruz Alberk QA Technic olarak lojistik sektörümüze uluslararası teknik kontrol ve belgelendirme konularında nasıl faydalar sağılıyorsunuz, şu an hangi lojistik firmalarıyla çalışıyorsunuz? Alberk QA Technic olarak lojistik sektöründe öncü pek çok kuruluşa daha önce de eğitim ve belgelendirme desteği vermekteydik. 2014 yılında UND ile imzaladığımız protokol doğrultusunda, sözleşmeli çözüm ortağı olarak tüm üyelere hizmet vermekteyiz. Yetkili Yükümlü, İzinli Gönderici Statüsüne başvuruda bulunmak üzere bizimle belgelendirme sürecini tamamlayan başlıca firmalarımız: Horoz Lojistik, Hüner Uluslararası Taşımacılık, Karınca Lojistik, Bü- Alberk Kalite Ekspertiz hakkında 2004 yılı Aralık ayında yüzde 100 yerli sermaye ve Türk mühendislerince kurulan ve Alberk Kalite Ekspertiz adı ile faaliyetlerine başlayan kuruluş, 2007 yılı Ağustos ayında isim değişikliği yaparak Alberk QA Uluslararası Teknik Kontrol ve Belgelendirme Ltd.Şti olarak tamamen tüzel kişiliğe haiz özel bir kurum niteliği kazanıyor. Kısa sürede dürüst, iş ahlakına uygun, profesyonel ve tarafsız bir yaklaşımla sürdürdüğü çalışmalarıyla sektörünün en güvenilir kuruluşlarından biri oluyor. Firma, büyüyen yapısının getirdiği kurumsallaşma gerekliliklerini daha iyi yerine getirebilmek amacı ile 2013 yılında unvan ve yapı değişikliği gerçekleştiriyor. QA Technic, hizmet verdiği kurumlara ulusal ve uluslararası kapsamda en geniş ve güvenilir akreditasyon olanakları ve kurumsal yapısı ile kalite sistem belgelendirmede ve CE ürün belgelendirmede ürün ve hizmete, marka ve firmaya ulusal ve uluslararası alanlarda saygınlık ve katkı sağlamayı hedefliyor. Alberk QA Technic, tarafsızlık ilkesi doğrultusunda belgelendirme taleplerini merkez ofisinden almakta ve yurt içerisinde TÜRKAK akreditasyonlu belgelendirme hizmeti sunuyor. Denetim ve raporlama dili Türkçe. QA Technic’in Türkiye ve dünya üzerinde 20’den fazla ofisi bulunuyor. yük Anadolu Lojistik, İpekyol Lojistik, Oskar Grup olarak sayabilirim. Tercih edilmenizdeki etkenler neler? Yüzde 100 Türk şirketi olarak 27 ülkede faaliyet gösteriyor olmamız, TÜRKAK onaylı olarak belgelendirme yapan ve belgelendirme sektöründe en geniş kapsama sahip olan firmalardan biri olarak hizmet vermemiz, her şeyden öte müşterilerimize çözüm odaklı yaklaşımlarla yardımcı olmamız tercih sebepleri arasında sayılabilir. Belgelendirme sözleşmeleri üç yıllık bir süreyi kapsayacak şekilde düzenlenmektedir. Çalıştığımız şirketler üç yılın sonunda yönetsel ve maddi olumlu farklılıkları gördüklerinde bizim sağladığımız değer de fark edilmekte. Ticari itibar ve güvenilirlik ifadesi taşıyor AB’de ve dünyanın gelişmiş ülkelerinde bu belgeler ne anlam ifade ediyor? Dünyada karşılıklı tanıma anlaşmalarına imza atan ve Yetkili Yükümlü statüsünün uygulamaya aldığı ülkeler arasında; Avrupa Birliği’ne üye ülkeler ile Amerika Birleşik Devletleri, Arjantin, Cezayir, Çin ve Hong Kong, Dominik Cumhuriyeti, Guatemala, İsrail, İsviçre, Kanada, Kenya, Kolombiya, Kore, Kosta Rika, Malezya, Meksika, Norveç, Singapur, Ürdün, Yeni Zelanda ve Zambiya olmak üzere, toplam 46 ülke yer almakta. Dolayısı ile Yetkili Yükümlü Statüsü bu ülkelerde ticari itibar ve güvenilirlik ifadesi taşımaktadır. UND ile bu konuda bir çalışmanız var mı? UND ile ortak bir çalışma yapıp UND üyelerine eğitimler, kolaylıklar sağlanabilir mi? UND, lojistik sektörünün en önemli çatı kuruluşudur. UND, üyelerine yönelik olarak belgelendirmeler ve diğer tüm konularda eğitimler veriyor. UND, Türkiye’deki ve dünyadaki çalışmaları yakından takip ederek anında müdahale edebiliyor, enformasyonu üyelerine doğru şekilde ulaştırabiliyor. Bu bakımdan UND’yi ve UND’nin çalışmalarını tebrik ediyoruz. 2014 yılında Alberk QA Technic olarak UND ile imzaladığımız protokol doğrultusunda, sözleşmeli çözüm ortağı olarak tüm üyelere hizmet vermekteyiz. UND üyesi tüm firmalarımıza yardımcı olmaktan dolayı da ayrıca mutluyuz. Bu bakımdan UND’ye teşekkür etmek gerektiğini düşünüyorum. Alberk QA Technic olarak Türkiye’de İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya, Gaziantep ve Denizli illerinde ofislerimiz ile UND’nin tüm üye şirketlerine destek vermekten son derece onur duyuyoruz. İşbirliğimizin ve üye şirketlere sağlayacağımız katkıların uzun yıllar devam etmesini dilerim. Haziran 2014 46 DOSYA Omsan Genel Müdürü Osman Küçükertan: Güvenilir firma kategorisindeyiz Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın Gümrük İşlemlerinin Kolaylaştırılması’na İlişkin Yönetmeliğinin Resmi Gazetede yayımlanmasından sonra Omsan, Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası başvurusunu yapmak üzere uzman bir ekip kurdu ve gerekli çalışmalara başladı. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na yapılan başvurunun ardından, Omsan bu sertifikayı alan ilk firmalardan biri oldu. Omsan bu sertifikayı, 9 Haziran 2014 tarihinde düzenlenen Yetkilendirilmiş Yükümlü Karşılıklı Tanıma Anlaşması İmza Töreni’nde Gümrük ve Ticaret Bakanı Sayın Hayati Yazıcı’dan aldı. Sertifika başvurusunda en önemli önkoşullardan birisi ISO 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi Belgesi’ne sahip olmak. Omsan, Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi Standardı olan ISO 27001 Belgesi’ne, ilgili gümrük yönetmeliğinin yayınlanmasından önce sahip olup, bu belgeyi Türkiye’de alan ilk lojistik firması oldu. Fransa ve AB ülkelerinde lojistik hizmetler sunmak üzere 1996 yılında Omsan Lojistik iştiraki olarak kurulmuş olan Omsan Fransa da, Basitleştirilmiş Gümrük İşlemleri Sertifikası başvurusunu Fransa’da yaparak 15 Şubat 2013 tarihi itibariyle AEO sertifikasını aldı. Aldığı bu sertifika ile Omsan Fransa, tüm AB gümrük ofisleri nezdinde ‘Güvenilir Firma’ kategorisinde değerlendiriyor. Haziran 2014 İşlemler hızlanacak maliyetler düşecek Yeni gümrük yönetmeliği kapsamında alınan Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası ile Gümrük işlemlerinin hızlanacak olmasının ve maliyetlerin düşürülmesinin Türkiye’de hem ihracatçı firmalara hem de lojistik firmalarına önemli avantajlar sağlayarak Türkiye’nin 2023 yılı hedeflerini yakalamasına katkı sağlayacağı düşünülüyor. Alınan bu sertifika sayesinde Omsan araçları gümrük merkezlerine uğramaksızın kendi bün- yesinde kontrol ediliyor. Böylelikle Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası sayesinde müşteri operasyonları hız kazanıyor ve zaman tasarrufu sağlanabiliyor. Ayrıca Türkiye - Güney Kore AEO Karşılıklı Tanıma Anlaşması müzakereleri kapsamında Türk Gümrük Yetkilileri tarafından örnek lojistik şirketi olarak seçilen Omsan, Türkiye’ye gelen Güney Kore gümrük yetkililerine AEO belgesi ile ilgili başvuru sürecini ve hayata geçirdiği uygulamaları ile ilgili bilgi verdi.” 47 Ekol Lojistik Filo Genel Müdürü Cavit Değirmenci: Yönetmelik sektör için bir mihenk taşı “Ekol Lojistik olarak kullandığımız söylemlerde, lojistik süreci olumsuz yönde etkileyen gümrük bürokrasisinin azaltılması gerektiğini belirtmekteyiz. Bu kapsamda yayınlanan yönetmeliğin sektör için bir mihenk taşı olduğuna inanıyoruz. Ocak 2013’te yürürlüğe giren yönetmeliğe aynı ay içinde hiç vakit kaybetmeden başvuruda bulunduk. Ekol Lojistik olarak her zaman ilklerin sahibiyiz ve olmaya devam edeceğiz. İlgili yönetmeliğe yaptığımız başvuru sonucunda almaya hak kazandığımız AEO-Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası ile bu alanda sektörde çığır açan bir atak gerçekleştirdik. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından Ocak 2013’te yayınlanan yönetmeliğe ilişkin olarak mayıs ayı içinde başvuruda bulunarak, AEO (Yetkilendirilmiş Yükümlü) Sertifikası’na sahip (belge no: TR/AEOF13340003 belge tarihi: 23.09.2013) ilk Türk lojistik firması olmaya hak kazandık. Bu sertifikaya en geniş (4 Tesisi için alan) kapsamda sahip tek firma olduk. Bu sistem ile gümrük işlemlerini kendi tesislerimizde yürüterek, ihracatçıların gümrük işlemlerinde harcanan uzun süreleri, ortadan kaldırıyor ve ihracatçıların mallarını artık gümrükte uzun süreler bekletmemiş olacağız. Geçiş aşamasında sistemsel bazı problemler olup bunları Gümrük ve Ticaret Bakanlığı yetkilileriyle paylaşıp düzeltilmesi yönünde koordineli olarak çalışmalarımız sürmektedir. Bunların da sonlanmasıyla dış ticaretimize büyük hız katacaktır. Gümrük işlerinde harcanan uzun süreleri ortadan kaldırıyoruz Ekol olarak bu sistem sayesinde ihracatçılarımızın en büyük problemlerinden biri olan gümrük işlemlerinde harcanan uzun süreleri ortadan kaldırıyoruz. Yük kontrollerinin bizim tarafımızdan yapılması ve araçların İç Gümrük İdareleri’ne uğramaması avantajıyla ihracatçıya, vakit kaybı yaşatmadan geçiş yapma imkânı sunuyoruz. Bürokrasi işlemlerini azaltarak, İç Gümrük İdareleri’ne gitmeden, sıra beklemeden Ekol tesislerinde 7/24 yürütülen bu süreçte kazanılan zaman ile Ro-Ro seferlerinin devinimi de hızlan- mış oluyor. Avrupa’ya gidiş-dönüş süresi ortalama 12 gün olan ortak transit uygulaması ile bu süre 9 güne düşmüş oluyor. Bu özel yetkinin müşterilerimize yansıyan en bilinen avantajlarını ise pratiklik ve kolaylık oluşturuyor. Ekol olarak bu sayede, müşterilerimizin rakiplerine oranla bir adım önde olmalarına destek oluyoruz. Ticaret hızlanacak ekonomik kalkınmaya olanak sağlanacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, ticaretin daha da hızlanması ve ekonomik kalkınmaya olanak sağlayacak olan bu uygulamaya, büyük önem veriyor. AEO Sertifikası ile Avrupa’ya yapılacak taşımalar, elektronik beyan ile gerçekleştiriliyor. Böylece kağıtsız işlemler sayesinde yıllık yaklaşık 57 milyon euroluk ciddi bir tasarruf sağlanması hedefleniyor. Ticaretin güvenliği ve kolaylaştırmasını sağla- yan Dünya Gümrük Örgütü ve Dünya Ticaret Örgütünün ortaklaşa yaptığı bir çalışmanın ürünü olan AEO (Yetkilendirilmiş Yükümlü) Sertifikası kurumların ve şirketlerin yasalara uygunluk derecesi, iç kontrol, risk unsuru yönetimi, finansal borç ödeme gücü, güvenlik yönetimi ve iş ortaklığı yönetimi gibi uluslararası standartları karşılayabilmesi ile elde ediliyor. Bu belgeye sahip olunduğunda kuruluş, ciddi bir zaman ve maliyet avantajına sahip oluyor. Avrupa Birliği’ne üye ülkeler, Amerika Birleşik Devletleri, Arjantin, Çin ve Hong Kong, İsrail, İsviçre, Kanada, Kolombiya, Kore, Norveç, Singapur, Ürdün olmak üzere toplam 46 ülkede AEO Sertifikası uygulaması bulunuyor. Almanya, Hollanda, Fransa gibi ülkelerde gümrük işlemlerinin yüzde 70’inden fazlası, yerinde AEO Sertifikası uygulaması çerçevesinde yapılıyor.” Haziran 2014 48 RÖPORTAJ OTİAD Başkanı Karataş: OTİAD olarak UND üyesi lojistik firmalarını tercih ederiz ancak… Osmanbey Tekstilci İş Adamları Derneği (OTİAD) Başkanı İlker Karataş, lojistik sektöründe firma sayısının çok olduğunu ifade ediyor. Firmaların da fiyatlandırmasının birbirini tutmadığını; alt ve üst limit kavramlarının maalesef bulunmadığını belirten Karataş, yabancı firmalarla aynı fiyatın aynı kalitenin verilmesi halinde UND üyesi lojistikçi firmaların tercih sebebi olacağını, OTİAD olarak UND ile iş ve güçbirlikteliğine hazır olduklarını vurguluyor. Osmanbey`in örgütlü gücü Osmanbey Tekstilci İşadamları Derneği (OTİAD), 2 Ağustos 1999 yılında kuruluyor. OTİAD 800`e yakın üyesiyle Osmanbey piyasasını temsil eden sektörel bir sivil toplum kuruluşu. OTİAD, bölgesel kamu kurum ve kuruluşlarıyla tam bir işbirliği örneği sergileyerek birçoğunu kendi imkanlarıyla Osmanbey`in tüm altyapısı ve üstyapısının yenilenmesini gerçekleştiriyor. Osmanbey`i oluşturan sokak ve caddelerinin çevresel olarak düzenlenmesi ve yeşillendirilmesinin yanısıra özel güvenlik hizmeti vererek Osmanbey`in modern, çağdaş, güvenli ve temiz bir alışveriş merkezi olmasını sağlıyor. Tekstilde ve hazır giyimde Türkiye’nin dünyaya açılan kapısı Osmanbey Türkiye’nin ve İstanbul’un en önemli canlı ve prestijli alışveriş merkezlerinden biri olan Osmanbey tekstil ve hazırgiyim piyasası, 40 yıla yaklaşan geçmişi ile ülkemizin köklü ve gelişen tekstil ve hazırgiyim sektörlerimizin dikkate değer bir merkezi olma özelliği taşıyor. Osmanbey, binlerce irili ufaklı firmanın oluşturduğu bir tekstil merkezi ve açık hava moda fuarı. Büyük bir kısmı kendi markasıyla üretim yapan 4 bini aşkın firmayı barındıran Osmanbey’den 50’den fazla ülkeye de ihracat gerçekleştiriliyor. Rusya, BDT Ülkeleri Arap Ülkeleri ve Balkan Ülkeleri gibi ülkelerin en önemli tedarikçisi olan Osmanbey, iç piyasasında en önemli tekstil ve hazırgiyim kaynağı. Türk Tekstil ve Hazırgiyim ihracatının büyük bir kısmı Osmanbey’den yapılı- Haziran 2014 yor. Osmanbey’i diğer eşdeğer piyasalardan ayıran en önemli özelliği ise moda yaratan, tasarlayan, üreten, pazarlayan ve hızlı terminlerle çalışan bir merkez olması. Osmanbey, üretim kalitesiyle, kapasitesiyle, sağladığı istihdamla ve markalaşmış katma değeri yüksek ürünleriyle birçok ülkede adını duyuruyor ve tercih edilen bir piyasa haline geliyor. Bu çerçevede Osmanbey, dünyada moda trendlerini dikkatle izleyen yönüyle tekstil ve hazırgiyim standlarını belirleyen bir merkez olma yolunda emin adımlarla yürümektedir. OTİAD Genel Başkanı İlker Karataş, İstanbul’da tekstil denilince Osmanbey, Laleli, Merter, Bayrampaşa, Güngören, Zeytinburnu gibi lokasyonların akla geldiğini ve bu bölgelerin tekstil merkezleri olarak anıldığını ifade ediyor. Sultanhamam piyasasının en eski yer olduğunu ifade eden OTİAD Başkanı Karataş, Osmanbey’in 1976-1977 yılları arasında cazibe merkezi olmaya başladığını ve o tarihten günümüze gücünü artırdığını belirtiyor. Şu ana kadar OTİAD’de 5 başkanın görev aldığını, kendisinin 6. başkan olduğunu ifade eden Karataş, kendisinin hazırgiyim firma sahibi olmadığını, tekstilci olduğunu fakat OTİAD yönetiminde Osmanbey’i her alanda temsil edecek yetkin kişilerin bulunduğunu vurguluyor. OTİAD’da hazırgiyimden tekstile, gıdadan lojistiğe ve dış ticarete kadar birçok firma yetkilisi yer alıyor. OTİAD’ın bugün itibarıyla 800’e yakın üyesi olduğunu ifade eden Karataş, “Osmanbey’i diğer piyasalardan ayıran en büyük özellik, Osmanbey yıllardan beri hep kendi markasıyla, kendi tasarımlarıyla kendi pazarlarına kendi üretimlerini yapıp satan pozisyonda olmuş” diyor. Dünyada 49 yeni akımın organize perakendecilik olduğunu ifade eden OTİAD Başkanı Karataş, Osmanbey’in organize perakende alanında çok güçlü markalarla dünya arenasında yer aldığını ifade ediyor. Osmanbey’e günlük 5 bin nitelikli ziyaretçi uğruyor, Osmanbey bu bakımdan İstanbul’un merkezi konumunda yer alıyor. Yaklaşık 50 ülkeye ihracat gerçekleşiyor Osmanbey’de çoğunlukla Rusya’ya ihracat yapıldığını kaydeden OTİAD Başkanı Karataş, “İhracatımızda başı Rusya çekiyor. Düne kadar Ukrayna’ya ciddi bir ihracat vardı. Arap ülkeleri, Kuzey Afrika, Irak, İran, Türki Cumhuriyetleri bir volüm sahibi. Dolayısıyla bu kadar geniş bir kesime hitap eden bir pazar yaşanan son karışıklarla birlikte maalesef zor günler yaşıyor. Sadece Osmanbey değil tekstil sektörü genel anlamda zor günler yaşıyor. Etrafa baktığınız zaman bizim için önemli olan her tarafta bir yangın var. Umut ediyoruz ki bu yangın en kısa sürede söndürülecektir” diyor. Arap Baharı’yla birlikte Cezayir, Fas, Libya, Mısır, Tunus ve son olarak da Suriye pazarlarında sıkıntılar yaşandığını kaydeden OTİAD Başkanı Karataş, Türkiye ihracatçısının bütün bu olumsuzluklara rağmen yılmadığını ve alternatif pazarlar geliştirdiğini ifade ediyor. Karataş, “Yaşananlardan sonra buradaki üreticilerin tamamı hemen ortama ayak uydurup yaşanan krizler neticesinde alternatif üretip yeni pazarlar bulma adına da son derece aktif ve dinamik işler ortaya çıkardılar. İnsanlar hemen bir arayış içerisine girip OTİAD’ın da vasıtasıyla değişik pazarlara değişik kapılar açma yönünde aktif oluyor. Osmanbey piyasasında işi kaderine bırakmadan bir kapı kapanmasına rağmen bir başka kapıyı açabilme cesareti ve yeteneği ortaya çıkmıştır” diyor. Laleli piyasasının da Osmanbey gibi önemli bir iç piyasa olduğunu ifade eden Karataş, Laleli piyasası ile çok ciddi işbirliktelikleri olduğunun da altını çiziyor. Osmanbey piyasasının Şişli, Bomonti, Kağıthane gibi çok büyük bir yeri kapladığını kaydeden Karataş, Osmanbey piyasasının üretimle anılan bir yer olduğunu ifade ediyor. 2013 yılına oranla 2014 yılının ilk 4 ayında Rusya ve Ukrayna’ya olan ihracatın ilk 4 ay içerisinde art- UND ve OTİAD ortak çalışmalar yürütebilir Uluslararası Nakliyeciler Derneği(UND)’yi çalışma anlamında yakından takip ettiklerini dile getiren OTİAD Başkanı Karataş, “Çözüm ortaklarımıza baktığınız zaman piyasadaki firma sayısı o kadar fazla ki çok sayıda firma var. Çok sayıda firma olduğu gibi çok sayıda da fiyatlama var. İşin standardı kaçmış gibi bir şey. Buradan şöyle bir sonuç çıkıyor, biz OTİAD ve UND olarak ileriki günlerde şöyle bir işbirlikteliği yapabiliriz: Hem ithalatçıya verilen hizmet anlamında, hem ihracatçıya verilen hizmet anlamında iki kategoride de bilgi sahibi, söz sahibi insanların özellikle malların teslim şekilleriyle alakalı konularda bizim üyelerimizi bilinçlendirmek adına birtakım seminerler düzenleyebiliriz. OTİAD olaraktan yapmak istediğimiz yegane işlerin başında kaliteli bir KOBİ yapısı kurmak geliyor. Çünkü bu piyasa KOBİ’lerden oluşuyor. Ama biz bunun kalitelisini oluşturmak istiyoruz. Kaliteli KOBİ yapısını kurmak için de burada detayları kaçırmamak lazım. Yani firmalar, markalaşma, pazar geliştirme, Ar-Ge, finansal alt yapı kurma konusunda vs. hep yardıma ihtiyaçları var. Bunları biz kendimizce tamamlamaya çalışıyoruz. Özelikle dış ticaretle uğraşan, ithalat ve ihracat yapan firmalarımız açısından lojistik partnerlerimizin vasatlığın dışına çıkması lazım” diyor. Bilinçli lojistik firmalarının kendilerine kazandıracağının altını çizen OTİAD Başkanı Karataş, hizmetin kalitesi, hizmetin bedeli anlamında aynı koşulları karşıladığı sürece UND üyesi firmalarının tercih edileceğinin altını özellikle çiziyor. tığını ancak Ukrayna’daki gelişmelerden dolayı işlerin bir anda durma noktasına geldiğini ifade den Karataş, OTİAD olarak geliştirdikleri projelerle ihracatı desteklediklerini sözlerine ekliyor. Fashionİst abiye, gelinlik ve damatlık Fuarı İstanbul’un bir moda merkezi olması gerektiğine inandıklarını kaydeden OTİAD Başkanı Karataş, 2013’te Fashionİst adı altında bir gelinlik, abiye ve damatlık fuarı gerçekleştirdiklerini söylüyor. Türkiye’de özellikle de İstanbul’da bir moda fuarı olmadığının altını çizen OTİAD Başkanı Karataş, 2013 yılında İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirdikleri fuarda çok büyük bir ilgi olduğunu belirtiyor. Karataş, “3 gün içerisinde 18 bin üzerinde ziyaretçi söz konusu oldu. 110 katılımcı firma vardı. Aldığımız olumlu sonuçlar neticesinde de bu sene 2’ncisini düzenleyeceğiz. Geçen sene 5-7 Aralıkta yapmıştık bu sene 21-23 Kasım tarihlerinde yapacağız. Biz her sene mümkün olduğunca tarihi biraz daha uluslararası boyutta kabul görür tarihlere doğru çekmeye gayret ediyoruz. Buradaki kastımız şu Türkiye’de fuarcılık maalesef şu şekilde anlaşılıyor; Fuarlar sanki açık hava pazar yerleri herkes tam bulunduğu sezonda veya o sezonun başlangıcında malını oraya almış toplamış, götürmüş, sergilemiş ve orda direkt sıcak satış anlayışı var. Dünyada anlayış böyle değil dünyada anlayış bir sezon öncesinden herkes bir sonraki sezonun hazırlığını, planlamasını, programlamasını yapıyor. Olağan üstü stokları hazırlamadan sadece koleksiyon hazırlayaraktan o koleksiyonlarla fuarlara gidiyorlar ve 1 sene öncesinden siparişlerini alıp hazırlayıp zamanında mallarını teslim ediyorlar” diyor. 2023 hedefleri doğrultusunda fuarlara ihtiyaç olduğunu ifade eden Karataş, OTİAD olarak bu konuda çalıştıklarının altını çiziyor. Shoppinng Fest ile de ürünleri sokaklara, vatandaşın ayağına kadar getirdiklerini hatırlatan OTİAD Başkanı Karataş, amaçlarının tekstil ve hazırgiyimi sokağa, cadde mağazalarına bir karnaval havasında taşımak olduğunu belirtiyor. İTO’nun Shopping Feast çerçevesinde kendilerine yardımcı olduğunu kaydeden Karataş, 14-15 Haziran günü Osmanbey’de müthiş bir aktivite olduğunu söylüyor. OTİAD, eğitimlerle üyelerine destek oluyor Türkiye’nin son derece hızlı bir değişim içerisinde olduğunu ifade eden Karataş, bu değişime ayak uydurmak durumunda olduklarını ifade ediyor. Ticarette eski metodların kalmadığını, yenilenmek ve gelişmek gerektiğini ifade eden Karataş, OTİAD olarak üyelerine profesyonel yönetim anlamında tam destek olduklarını; eğitimlerle bu desteği perçinlediklerini ifade ediyor. Her şeyi ben bilirim mantalitesinden kurtulmak gerektiği- Haziran 2014 50 RÖPORTAJ ni ifade eden Karataş, modern ekonomilerde sistemin profesyonel ekiplerce bölüştürüldüğünü ifade ediyor. Karataş, “Kaliteli KOBİ yapısını Osmanbey’de kurmak adına sürekli eğitim seminerleri veriyoruz. Yöneticilerin kişisel gelişimlerine katkı sağlayacak eğitimler, pazar araştırmaları, pazarlara sahip çıkma, iyi bir pazarlama örgütü kurmak ve pazarlamayla alakalı bütün gelişimi sağlamak adına seminerler veriyoruz. Bunun yanında planlı programlı hesaplanabilir riskler alabilmek adına her firmada her KOBİ’de finansal altyapının sağlanması adına beynelmilel kurallara göre altyapı hazırlamasına yönelik seminerler veriyoruz. İşin ehli olan kişiler buraya getirip seminerler veriyoruz. Bunun yanında Osman beydeki firmalara Osman Beyin potansiyelinin içenden sıyrılması için yapılması gerekeni şeyler ile ilgili seminerler veriyoruz. Firmaların gelişimleri ile alakalı seminerleri vermeye çalışıyoruz. Bu durumda piyasanın gelişimine ciddi bir katkı sağlıyor” diyor. Lojistik firmalarından beklentilerimiz yüksek İhracatta lojistik firmalarına çok büyük bir iş düştüğünü ifade eden OTİAD Başkanı Karataş, “Doğru zamanda, doğru malı, doğru bir şekilde, doğru pazarlarda pazarlayıp doğru şekilde yerine ulaştırabiliyorsanız sorun yoktur. Doğru mal dediğiniz artık dünyadaki trendle alakalı. Yani ne gidiyor neye talep var? Bunu tespit etmek de bizim görevimiz. Dünyayı gezip fuarlara gideceğiz, bütün moda fuarlarında o trendi yakalamaya çalışacağız. Sonrasında doğru malı tespit edeceğiz. Doğru zamanda, doğru malı tespit etmek gerekir. Çünkü geç tespit edildiği zaman bir işe yaramaz, faydalı olmaz. Doğru bir şekilde üretmek yani kaliteli üretimi yapmak doğru bir şekilde de yerine teslim etmek işin son boyutudur. Bunun yanında doğru zamanda tahsilatını yapmak gerekiyor. Doğru şekilde teslim noktasında en büyük çözüm ortağı lojistik firmaları oluyor. Bir ihracatçının en büyük çözüm ortaklarından bir tanesi tartışmasız lojistik firmalarıdır. İhracat konuşulurken lojistiksiz bir ihracat sohbeti bana göre anlamsız ve bir ayağı eksik kalmış demektir. Tür- Haziran 2014 kiye, lojistik anlamında büyük bir gelişim gösterdi. Dünyada ticaret organizasyonla dönüyor. Bu organizasyonu kurarken de en önemli ayaklarından bir tanesi de lojistik. Örneğin Nijerya’ya gidelim orada ne oluyor o pazara bir bakalım demeniz tek başınıza kafi değil. Nijerya’ya gidebilmek için önce oraya o hizmeti götürebilecek çözüm ortağınızın olması lazım. Bütün lojistik firmaların ötesinde Türk Hava Yolları’na büyük iş düşüyor. Türk hava yolları bizim dünyaya açılmamız konusunda büyük katkıları oldu. Dünyanın her tarafına şu anda destinasyonların sayısı arttı. Bu durum ihracatın en önemli ayağı dediğimiz lojistik kısmının içerisine giriyor” diyor. Lojistik firmalarının da ‘ben her şeyi yaparım’ mantığından kurtulmaları gerektiğini ifade eden Karataş, ben her şeyi her yere taşırım mantığının kendileri için gerçekçi olmadığını belirtiyor. Lojistikçilerin branşlaşması gerektiğini dile getiren Karataş, “Herkes belirli bölgelerde konsantrasyon sağlayıp ihtisas geliştirmeli. Bizim nakliye şirketlerinden ve lojistik firmalarından beklediğimiz bu. Piyasanın lojistik firmalarından beklentileri açısından bir şey söylemek gerekirse ‘güven’ son derece önemli yani insanlar güvenli bir şekilde ürünlerinin teslim alınmasını ve güvenli bir şekilde de zamanında son noktaya teslim edilmesini istiyor. Yaşanacak en ufak bir gecikme büyük zararlara sebep olur. Çünkü özellikle bizim sektörümüzde sürekli bir değişim var. Sürekli değişimin içerisine hızına ayak uydurabilecek bir lojistik yapısı da mutlaka olması lazım. O kadar hızlı değişime ayak uyduramayacak bir lojistik yapısı oluşursa o zaman bütün yaptıklarınız suya düşer” diyor. Karataş konuşmasını şöyle sürdürüyor. “Piyasamız katma değeri en çok olan ürünleri üretiyor. Katma değeri en çok olan ürünleri üretirken de kullanmış oldukları hammadde veya yarı mamuller genel itibarıyla ithal gelen mallardan oluşuyor. Ama Türkiye’de üretilmeyen mallar bunlar. Türkiye’de üretilmeyen malların buraya getirilmesin de ciddi sıkıntılar yaşıyoruz.” İthalat kısmında da yine otomatik olarak çözüm ortaklarının lojistik firmaları olduğunu ifade eden Karataş, lojistik firmalarının partner mantığı ile hareket etmeleri gerektiğini sözlerine ekliyor. 51 Lojistik sektöründe yabancı dilin önemi Doç. Dr. Serap İncaz Nişantaşı Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölüm Başkanı Türkiye, en son iki yıl önce açıklanan Dünya Bankası Lojistik Performans Endeksi’nde 27. sırada yer almıştı. Türkiye, 2014 Lojistik Performans Endeksi’nde üç sıra gerileyerek 30. sırada yerini aldı. Coğrafi konumdaki avantajımızı da kullanarak, yeterli altyapıyı gerçekleştirip ve lojistik sektöründe yetişmiş insan gücü sayısını arttırarak bu sıralamadaki yerimizi yukarı sıralara çıkartmak mümkün olacaktır. Sıralamada akademik anlamda etkin rol, lojistik sektöründe nitelikli insan gücünün yetiştirilmesidir. Bu nedenle üniversiteler lojistik ve dış ticaret konuları hakkında teorik bilgi öğretmek yanında, yabancı dilin önemini bilerek ve bu bilinçle de öğrencilerimize kazandırmak sorumluluğu içinde olmalıdır. Özellikle dışa açılan lojistik şirketlerinde yabancı dil bilmek şart olmaktadır. Hatta bazı durumlarda bir değil birkaç yabancı dil bilmek bile önemli olabilir. Lojistik sektöründe başta İngilizce olmak üzere, İtalyanca, Fransızca, Almanca, İspanyolca gibi dillerde aranan pozisyonlara uygun olarak ve iş, işin tanımı gereği olarak ikinci ve üçüncü lisanlar tercih nedeni olabilmektedir. Lojistik sektöründe yabancı dil bilmek; geniş görüşlülük getirir, profili güçlendirir, uluslararası platformlarda daha etkin çalışmalara olanak sağlar. Lojistik sektörü doğrudan ulaştırmanın tüm sektörleri ve dış ticaretle ilgili olduğundan yabancı dil bilmenin bazı avantajları sözkonusudur. Bu avantajların başında, işinizi iyi bir şekilde yürütme ve takip etme gelmektedir. Bunu gerçekleştirirken de hatasız ve hızlı bir şekilde işlem gerçekleştirmeniz de etkin bir yabancı dil bilmek ile mümkün olabilecektir. Bir başka açıdan da ele alındığında ifade edilebilir ki; yabancı dili iyi bilen ve kullanan yeni mezunların lojistik şirketine bıraktığı özgeçmiş İngiliz- ce bilmeyen bir adaydan bir adım değil çok adım önde olacaktır. Yalnız şöyle de bir gerçek sözkonusudur. Lojistik sektöründe daha önce de ifade ettiğim gibi, sadece konuşmak yetmez. İş İngilizcesi de kesinlikle ama kesinlikle olmalıdır. Örneğin; çalıştığınız firmanın yurt dışındaki firmalarla yaptığı lojistik işlemlerde sürekli yazışmalar da yapıyorsa, bu durumda konuşma İngilizcesi kadar fiyat teklifleri, ödemeler, anlaşmalar, teslim şekilleri vb. konular içinde iş İngilizcesi büyük önem taşıyacaktır. Buna ek olarak, lojistik firmalarında yabancı dil bilen personelle bilmeyen personel arasında da hem konum hem de ücret açısından oldukça büyük farklar olduğunu çalışma yaşantısına girildiğinde çok rahat görülebilecektir. İş İngilizcesini etkin bir düzeye getirebilmek olmazsa olmazlar arasında geliyor Gerek dış ticaret ve gerekse lojistik sektöründe istihdam edilen işgücü için aranılan en önemli unsur, yabancı dil olarak olmazsa olmazların başında gelen İngilizceyi hem konuşabilmek hem de iş İngilizcesinin etkin bir düzeye getirebilmektir. Lojistikle ilgili bölümlerde eğitim alan öğrenciler ve mezunların uluslararası bir sektör olan lojistik sektöründe daha başarılı olabilmeleri ve yönetim kademelerinde üst düzeylere gelebilmeleri için mutlaka bir yabancı dile hakim olmalıdır. Buna ek olarak, lojistik sektöründe çalışacak olan öğrencilerimiz Dünya’ya açılan gençler olacağı için global bir dil olan İngilizce konusunda kesinlikle hem konuşma hem de iş İngilizcesi anlamında üniversitelerinden aldıkları destek kadar kendileri de büyük çaba göstererek yabancı dillerini geliştirmelidirler. Üniversitelerde mevcut uluslararası ticaret, lojis- tik ve ulaştırma bölümlerinden öğrencilerin mezun olmadan yapmaları gereken staj için bile başvuru yaptıklarında, karşılarına en az bir yabancı dili iyi bilme koşulu kesinlikle çıkacaktır. Lojistik sektörü için yabancı dil olmazsa olmazlarımız arasındadır. Üniversitelerde öğrencilere lojistik sektöründe en önemli ve en gerekli özelliğin iyi bir teorik bilgi ile uygulama yanında bir o kadar da önemli olan en az bir yabancı dili çok iyi bilmek olduğu kesinlikle kavratılmalı ve öğrenmesi için gereken önem verilmelidir. Üniversitemiz Nişantaşı Üniversitesi’nde amacımız bu anlamda lojistik sektöründe sadece boşluk doldurmak değil, Türkiye’nin geleceği olan gençlerimizin daha başarılı olabilmelerini sağlamak amacıyla gelecek için Uluslararası Ticaret ve Lojistik alanı ve ilgili diğer alanlarda hem kalite yönünden eğitimi güçlendirmek ve farklılaştırmak ve hem de üniversite eğitiminde ve mezuniyet sonrası işe yerleştirmede ilk sıralarda olmaktır. Bu bilinç içinde Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümü bugünün ve geleceğin meslekleri arasında görüldüğünden, hem verilen derslerle güçlü bir teorik bilgi kazandırılmakta ve hemde yabancı dilin önemi nedeniyle hazırlık sınıfı Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümü için zorunlu tutulmaktadır. Hazırlık sınıfına ek olarak İngilizcenin hazırlık sınıfından sonra unutulmamasını sağlamak için, eğitim/öğretim dönemi olan 4 yıl süresince İngilizce ders olarak öğrencilerimize vermeye devam etmekteyiz. Bölümümüzde 3. yıldan itibaren 2. yabancı dil olarak Almanca, İspanyolca, Rusça tercih edilebilecektir. Gençlerimizden; Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümlerini seçerken, yukarıda açıkladığım koşulları göz önüne alarak seçmelerini bekliyorum. Haziran 2014 52 RÖPORTAJ Dünyayı Irak’a taşıyan Taha Kargo yatırımlara devam ediyor Irak’a yaptığı taşımalarla adından söz ettiren Taha Kargo, Osmanbey ve Gaziantep şubelerini açtı. Taha Group Yönetim Kurulu Başkanı Emin Taha, yatırımlara devam edeceklerini ve ülke ekonomisine katma değer sunacaklarının altını özenle çizdi. “Dünyayı Irak’a taşıyoruz” mottosuyla çalışmalarını sürdüren Taha Kargo, yatırımlarla göz dolduruyor. Mayıs ayı içerisinde İstanbul-Osmanbey şubesini açan Taha Kargo, mayıs ayının sonuna doğru ise Gaziantep Sevkiyat Merkezi’ni açtı. Taha Group bünyesinde faaliyet gösteren Taha Kargo, özellikle Irak’a yaptığı yatırımlarla uluslararası lojistik sektörümüzün gelişmesine de katkı sunuyor. Taha Group bünyesinde bulunan Golden Bridge Travel firmasının organizasyonluğunda gerçekleştirilen Osmanbey şubesinin açılışına OTİAD ( Osmanbey Sanayici ve İş Adamları Derneği ) Yönetim Kurulu Başkanı Sayın; İlker Karataş, LASİAD ( Laleli Sanayici ve İş Adamları Derneği ) Yönetim Kurulu Başkanı Gıyaseddin Eyyüpkoca, MÜSİAD Genel Başkan Yardımcısı Adnan Bostan, MÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Ali Pınar Topdaş, MÜSİAD Sektör Kurulu ve Baynak Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Murat Baykara ve çok sayıda iş insanı katıldı. Irak’a ırak olunmaması gerektiğini dile getiren Taha Haziran 2014 Group Yönetim Kurulu Başkanı Emin Taha, “Kerküklü bir Türkmen olarak Irak ve Türkiye arasında bir köprü kurmaktan son derece memnunuz” ifadesini kullandı. Irak’ın Türkiye için son derece önemli bir pazar olduğunun altını çizen Taha, Taha Group olarak lojistikten dış ticarete, danışmanlıktan finansa, garantörlükten turizme ve organizasyona kadar birçok alanda sunduğu çözümlerle tam bir hizmet firması olduklarını vurguluyor. Şube sayısını artıran Taha Kargo Irak’ta 100 şubeye ulaşacak Osmanbey ve Gaziantep’e yaptığı yatırımlarla yurt içindeki şube sayısını 12’ye çıkaran şirket, Irak’taki şube sayısını ise 40’tan 100’e çıkarmayı hedefliyor. Türkiye’de 10 şubesi bulunan Taha Kargo, Osmanbey ve Gaziantep’te yaptığı yeni yatırımlarla bu sayıyı 12’ye çıkardı. Yıldız Korusu Çadır Köşkü’nde gerçekleştirilen ve çok sayıda davetlinin katıldığı Osmanbey Şubesi açılış yemeğinde konuşan Taha Kargo Yönetim Ku- rulu Başkanı Emin Taha, öncelikle Osmanbey’e bu kadar geç geldikleri için Osmanbeylilerden özür diledi. Açtıkları bu şubeyle Osmanbey’de bulunan müşterilerine daha iyi hizmet vermeyi hedeflediklerini belirten Emin Taha, “Müşterilerimizden gelen talepleri de dikkate alarak yeni şubemizi burada açtık. Yeni şubemizin, hem şirketimiz için hem 53 de müşterilerimiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum. Hem kara hem de hava nakliyesinde çok güçlü olan Taha Kargo, aynı zamanda Suudi Arabistan Hava Yolları’nın genel satış acentasıdır. Bu bölge için çok güçlü bir ekibimiz var. Bu anlamda Osmanbey’den Suudi Arabistan’a gönderilecek malları en uygun fiyata ve en hızlı şekilde taşımaya talibiz. IATA belgesine sahibiz. Amerika’dan, Afrika’ya dünyanın her ülkesine hava kargo ile teslimatlar yapıyoruz. Bu anlamda Osmanbey’deki iş adamlarımızın da bu hizmetlerimizden yararlanacağını düşünüyorum” dedi. Gaziantep’te 5 dönüm arazi üzerine 4 bin metrekarelik bir tesis inşa ettiklerini belirten Emin Taha, 28 Mayıs’ta da bunun açılışını gerçekleştireceklerinin bilgisini de Osmanbey şube açılışı lansmanında verdi. Türk ihracatçısını Çin’e taşıyarak ihracatımızı artıracağız Bugüne kadar gerçekleştirdikleri yatırımlarla Türk ihracatçısının yurt dışında önünü açtıklarını vurgulayan Emin Taha, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kısa bir süre önce Çin’in en büyük şehirlerinden olan Guangzhou’da bir şube açtık. Buradan tüm dünyaya taşıma yapacağız. Çin’in bir ayağı da İstanbul Laleli’deki şubemiz olacak. Burada çok güçlü bir Çin ekibi oluşturduk. Bu anlamda yapacağımız çalışmalarla Türkiye’nin ithalatçı konumunda olduğu Çin’e yaptığı ihracatı artırmayı hedefliyoruz. Ayrıca Çin’e ithalat yapan ve iyi hizmet arayan firmalarımıza da yardımcı olacağız.” Iraklı iş insanları sermayesinin yarısını Türkiye’ye aktardı Ortadoğu taşımalarında profesyonelleşen Taha Kargo’nun bölgede en güçlü olduğu pazardan birisi de Irak. Taha Kargo olarak Türkiye’deki altyapılarını güçlendirdikten sonra yatırımlarını Irak bölgesinde yoğunlaştırdıklarının altını çizen Emin Taha, “Türkiye’nin bugün 12 milyar dolarla en büyük ikinci pazarı olan Irak’ta 40 şube ve bin 200 çalışanla hizmet sunuyoruz. Yaptığımız yatırımlar sayesinde Türkiye’nin bu ülkeye yaptığı ihracatı artırırken, Iraklı iş adamlarını da Türkiye’ye taşıdık. Iraklı işadamları sermayelerinin yarısını Türkiye’ye aktardı. Hedefimiz Irak’taki şube sayımızı 100’e çıkarmak” dedi. 57 bin 961 ihracatçı firma arasında 35’inci, lojistik firmaları içerisinde 7’nci Taha Kargo’nun 2013’te Türkiye İhracatçılar Birliği tarafından açıklanan listede 57 bin 961 ihracatçı firma arasında 35. sırada yer alarak büyük bir başarıya imza attığını vurgulayan Emin Taha, lojistik firmaları içerisinde ise 7. sırada yer aldıklarını belirtti. Emin Taha, “Önümüzdeki süreçte de yapacağımız yeni yatırımlarla performansımızı artırmaya devam edeceğiz” dedi. Taha Kargo Gaziantep Sevkiyat Merkezi büyük bir coşkuyla açıldı Irak’a yaptığı taşımalarla adından söz ettiren Taha Kargo, 28 Mayıs tarihinde Gaziantep’te sevkiyat merkezini büyük bir coşkuyla açtı. Açılış sırasında Taha Group Yönetim Kurulu Başkanı Emin Taha, “Daha önce Irak’a yaptığımız taşımalarda malları Gaziantep’ten alıyor, İstanbul’a götürüyorduk. İstanbul’dan da Irak’a taşıma gerçekleştiriyorduk. Fakat yoğun iş sirkülasyonundan dolayı Gaziantep’te bir sevkiyat merkezine ihtiyaç duy- duk. Bu merkez ile artık mallarımızı çok daha rahat, hızlı bir şekilde taşıyacağız” dedi. Taha Kargo’nun Gazikent Mahallesi’ndeki Aktarma Tesisi’nin açılış törenine, Gaziantep Ticaret Odası Başkanı ve Eyüp Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Bartık, Gaziantep Sanayi Odası Meclis Başkanı Mustafa Topçuoğlu, Irak Gaziantep Başkonsolosu Sabah Al-Dabbagh, ABC lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Ergün Bilen ve çok sayıda davetli katıldı. Konuşmaların ardından protokol üyeleri kurdele keserek Taha Kargo Aktarma Tesisi’nin açılışını gerçekleştirdi. Sunuculuğunu Ertem Şener’in yaptığı tören sıra gecesi ile son buldu. Taha Kargo Yönetim Kurulu Başkanı Emin Taha, “Dünyayı Irak’a Taşıyoruz” sloganı ile ilerleyen Taha Kargo’nun, Gaziantep’te de müşterilerine en iyi ve en hızlı hizmeti sunmak amacıyla bu yeni ve modern tesiste, Gaziantep’li sanayici ve ihracat şampiyonlarına hizmet vermenin mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Taha, vizyon olarak ülkemizin ve Türk müteşebbislerimizin dış ticaret potansiyelinin artırılmasına hizmet ettiklerini genelde tüm dünya ülkeleri özelde ise Ortadoğu ülkelerine olan ticaret ve yatırım ilişkilerinin geliştirilmesi adına lojistik ve dış ticaret alanında hizmet verdiklerini belirtti. İstanbul, Ankara, Bursa, Mersin ve Gaziantep’teki şubeleriyle kuzeyden güneye, doğudan batıya her yöne, her noktaya hizmet verdiklerini dile getiren Taha şunları söyledi: “Irak ile Türkiye’yi birbirine bağlamaktan dolayı son derece memnunum. Irak ihracatında söz sahibi olduğumuz için de ayrıca mutlu ve gururluyum. Lojistik sektöründe ülkemizin 7. firmasıyız.” Türkiye’nin Irak’a 12 milyar dolar ihracat gerçekleştirdiğini ifade eden Taha, firma olarak Irak’a 300 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdiklerini belirtti. Gaziantep’in üretim açısından Türkiye’nin en önemli şehirlerinden biri olduğunu ifade eden Taha, “Sanayicilerimiz, üreticilerimiz üretimini gerçekleştirsin, gerisini lojistik adına A’dan Z’ye Taha Kargo olarak bizler halledeceğiz” dedi. Konuşmasını hem Türkçe hem de Arapça gerçekleştiren Taha Group Yönetim Kurulu Başkanı Emin Taha, yatırımlarının süreceğinin de bilgisini verdi. Haziran 2014 54 UND’DEN UND Heyeti, Yeni AB Komisyonu Türkiye Temsilcisi Büyükelçi Manservisi ile tanıştı Manservisi, sorunun nihai çözümünün Geçtiğimiz Mayıs ayında, önceki görevi olan AB Komisyonu İçişleri ve Adalet Genel Müdürlüğü’nden, Avrupa Birliği Türkiye Temsilciliği Başkanlığı’na atanan Büyükelçi Stefano Manservisi ile bir tanışma toplantısı gerçekleştiren UND, sektör firmalarının AB ülkelerinde yaşadıkları sorunlar hakkında Büyükelçiye brifing verdi. Taşıma kotaları ve profesyonel sürücü vizeleri sorunlarının AB ekonomisi için yarattığı maliyetleri rakamlarla açıklayan UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, “Sadece son 1 ayda 150 Türk sürücüsü AB’ye giriş havalimanın- dan Türkiye’ye geri gönderildi, üstelik vizesi olsa bile sürücülerimize, geriye dönük hesaplanan kalış süreleri üzerinden süre aşımı gerekçesiyle yüksek miktarda cezalar kesiliyor.” diyerek, AB ile imzalanan geri kabul anlaşması ile başlayan ve 3 yıl sürmesi öngörülen vize kolaylaştırma süreci kapsamında sürücü vizeleri konusunda iyileşmelerin öncelikli ve acil olarak sağlanması gerektiğini” vurguladı. Görüşmede, Avrupa Birliği Komisyonu’nun Gümrük Birliği’nin düzgün işleyişi ile ilgili olan bu sıkıntıların bilincinde olduğunu belirten “Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin yeniden gözden geçirilmesi” süreci kapsamında, mevcut Gümrük Birliği kapsamına “hizmetler”in de alınmasıyla sağlanabileceğini söyledi. “Türkiye - AB mevzuatı ile düzenlenmemiş olan taşımacılık alanındaki bahse konu sorunların, 28 üye devletin uygulamalarını uyumlaştıran bir düzenleme olmamasından kaynaklandığına dikkat çeken ve bunlar hakkında Komisyon tarafından gerekli incelemelerin yapılmakta olduğunu aktaran Büyükelçi, üye ülkelerin yetki alanına giren bazı konularda Komisyon’un yetkilerinin sınırlı olduğuna ve çözüm yolunda üye ülkeler ile yapılacak ikili anlaşmalarla da belirli iyileşmeler sağlanabileceğine dikkat çekti. Manservisi, “ayrımcı uygulamalar” konusunun daha farklı olarak, yargıya intikal ettirilebilecek bir mesele olduğunu ifade ederken, AB Adalet Divanı’nın Soysal davası vb. kararlar ile Almanya, Hollanda ve Danimarka’da Türk sürücülerine tanıdığı vizesiz giriş hakkı benzeri bir iyileşmenin, kalış süreleri sınırlaması ve güzergah üzeri diğer ülkelerdeki vize sorunları için sağlanabileceğini vurguladı. Transportx büyümesini sürdürüyor Kara yolundan sonra deniz ve hava yolu taşıyıcıları ile yeni yük verenlerin de Transportx’e katılmasıyla sistemin büyümesi hızlandı. Şu anda aktif bini aşkın üyesi bulunan platformu yaklaşık 600 yük verenin yanı sıra 400’ü aşkın taşıyıcı ve forwarder kullanıyor. Üyelerinin yaklaşık yüzde 55’ini yük verenlerin oluşturduğu Transportx. com’da, her sektörden firma yer alıyor. En çok metal ve makine sanayi sektörüne ait firma bulunan sistemde metal ve makine sanayi sektörünü, tekstil ve dokuma, inşaat ve yapı malzemeleri üretimi/satış, gıda sanayi ve plastik sanayi takip ediyor. Ocak 2014 tarihinde yük ilanının sisteme katılmasıyla beraber sistemdeki hareketlenme de göze çarpıyor. Ocak 2014’te 907 toplam girişin yapıldığı Transportx.com’da Şubat’ta Haziran 2014 917, Mart’ta 1007, Nisan’da 1650, Mayıs ayında ise 2 bin 212 giriş sağlandığı gözleniyor. Bununla beraber bırakılan boş araç ve yük ilanları sayısındaki artış da dikkat çekiyor. Farklı kullanıcılar tarafından Mart ayında 31 boş araç, 44 yük ilanı, Nisan’da 74 boş araç, 80 yük ilanı bırakılırken Mayıs ayında bu sayı 90 boş araç ve 137 yük ilanı olarak raporlanıyor. Hava, deniz ve kara yolu taşıyıcılarının ve yükverenlerinin bir arada bulunduğu Transportx.com, üyelikleri yılsonuna kadar ücretsiz olarak kabul etmeye devam ediyor. Yük ve boş araç ilanları ile tarafların ihtiyaçlarına hızlı çözümler bulan sisteme üyelik için www. transportx.com adresinden “online başvuru” alanı doldurularak sistem yöneticileri ile iletişime geçilebiliyor. 55 Çalışanlar ‘güvenliği yetersiz’ bulurken, işverenler ‘risk analizi yaptırdık’ diyor! Çalışanların yüzde 77’si iş yerindeki güvenlik önlemlerini yetersiz buluyor. Eleman.net, geçtiğimiz haftalarda Soma’da yaşanan ve tüm ülkeyi yasa boğan maden kazası sonrası çalışan ve işverenler arasında ‘İş Güvenliği’ konulu bir anket düzenledi. Eleman.net’in İş Güvenliği anketine katılan çalışanların yüzde 77’si işyerindeki güvenlik önlemlerini yetersiz bulurken, sadece yüzde 23’ü güvenlik önlemlerinin yeterli seviyede olduğunu belirtti. Ankete katılan firma yetkililerinin yüzde 85’i ise firmalarında risk analizinin yapıldığını ifade ediyor. Soma’da yaşanan ve 300 kişiden fazla çalışanın şehit olduğu olay, Türkiye’deki iş güvenliğini yeniden gündeme taşıdı. İş güvenliği nedir, nasıl alınmalıdır, AB kriterleri bu konuda uygulama bakımından neleri tavsiye ediyor vs. sorular birbirini izleyip duruyor. Eleman.net, Soma’da yaşanan ve 301 kişinin can kaybıyla sonuçlanan maden faciasının ardından, 7 bin 360 firma yetkilisi ile 8 bin 920 çalışanın katılımıyla ‘İş Güvenliği’ konulu bir anket düzenledi. Ankete katılan çalışanların yüzde 77’si işyerindeki güvenlik önlemlerini yetersiz bulurken, sadece yüzde 23’ü güvenlik önlemlerinin yeterli seviyede olduğunu belirtti. Ankete katılan firma yetkililerinin yüzde 85’i firmalarında risk analizi yapıldığını ifade ederken, yüzde 8’i de risk analizi yapılmadığını belirtiyor. Eleman.net Genel Müdü- rü Özlem Demirci Duyarlar, “Çarpıcı sonuçların elde edildiği anket çalışmasına göre, bugüne kadar çalıştıkları firmalarda iş kazası geçiren ya da böyle bir olaya tanık olan çalışanların oranının yüzde 57 olması, Türkiye’deki iş güvenliği uygulamalarının halen yeterli seviyede bulunmadığı ve bu konuya gerekli önemin verilmediğini gösteriyor” dedi. Ekipman kullanımıyla iş kazalarına bağlı can kaybı ve yaralanmaları önlemek mümkün İş güvenliği konusunda doğru ve yeterli ekipman kullanımının önemine dikkat çeken Özlem Demirci Duyarlar, “Soma’da yaşanan felaket iş güvenliği ve buna bağlı olarak ekipmanların önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Branşı ne olursa olsun, riskli çalışma ko- şullarına sahip tüm firmaların iş ve işçi güvenliğini sağlayan ekipmanları eksiksiz kullanmaları gerekiyor.” dedi. Çalıştığı iş yerinde iş kazası geçirmeyen ya da böyle bir olaya tanık olmayan kişilerin oranının yüzde 43’te kaldığına işaret eden Duyarlar, anketten çıkan sonuçları şöyle özetledi: “İş güvenliği uygulamaları konusunda Ortak Sağlık Güvenlik Birimleri’nden destek alan firmaların oranı yüzde 63 olurken, firma bünyesinde iş güvenliği uzmanı bulunduranların oranı yüzde 24. İşverenlerin yüzde 13 gibi önemli bir oranı da firmalarında iş güvenliği konusunda herhangi bir çalışma yapılmadığını ifade ediyor. Güvenlik uygulamaları kapsamında kaçış planı oluşturduğunu belirten şirketlerin oranı yüzde 79 iken, oluşturmayanların oranı yüzde 10’a sahip.” Ankette sorulan sorular ve alınan yanıtların dağılımı ise şu şekilde; -İş yerinizde ki iş güvenliği önlemlerini yeterli buluyor musunuz? Hayır, yeterli bulmuyorum. Evet, yeterli buluyorum. -Bugüne kadar çalıştığınız iş yerlerinde herhangi bir meslek/iş kazasıyla karşılaştınız mı? Evet, karşılaştım. Hayır, karşılaşmadım. -Firmanızın iş ve işçi güvenliği uygulamaları nasıl sağlanıyor? Ortak Sağlık Güvenlik Birimleri’nden (OSGB) destek alınıyor. Firma bünyesinde İş Güvenliği Uzmanı bulunmakta. İş güvenliği konusunda herhangi bir çalışma yapılmıyor. -Firmanızın iş güvenliği uygulamaları kapsamında risk analizi yapıldı mı? Evet, yapıldı. Hayır, yapılmadı. Bilgim yok. -Firmanızın iş güvenliği uygulamaları kapsamında kaçış planı oluşturuldu mu? Evet, oluşturuldu. Bilgim yok. Adaylar (%) 77 23 Adaylar (%) 57 43 Firma Yetkilileri (%) 63 24 13 Firma Yetkilileri (%) 85 8 7 Firma Yetkilileri (%) 79 11 Hayır, oluşturulmadı. 10 Haziran 2014 56 EĞİTİM İstanbul Üniversitesi öğrencileri Brisa ve Sertrans’ın misafiri oldu Brisa ve Sertrans, İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksek Okulu öğrencilerini misafir ederek lojistik iş süreçleri ve Mobilfix Projesi’ni uygulamalı olarak anlattılar. Türkiye’nin lider lojistik firmalarından Sertrans Logistics ve Brisa gerçekleştirdiği işbirliği ile İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksek Okulu öğrencilerini Sertrans Hadımköy ana merkezde misafir etti. Öğrenciler, Sertrans’ın Hadımköy binasını gezerek ‘lojistik iş süreçleri’ hakkında detaylı bilgi aldılar. Sertrans yetkilileri öğrencilere hem firma hakkında hem de yapılan işler hakkında detaylı bilgi aktardılar. Sertrans yetkilileri gerçekleştirdikleri sunumlarla öğrencilere bilgi akışında bulunurlarken, öğrenciler de sordukları sorularla bu işe aslında çok da yabancı olmadıklarını gösterdiler. “Tedarik zinciri yönetimindeki uzmanlığımızla güHaziran 2014 cünüze güç katıyoruz. Sertrans Logistics, uluslararası parsiyel ve multimodal taşımacılık hizmetlerinin yanında, tedarik zinciri yönetimde verdiği katma değerli lojistik hizmetleriyle tam 25 yıldır güvenilir çözüm ortağı olarak sektörlere paydaş oluyor. Deneyimli ve uzman kadro, yüksek kapasiteli depo ve antrepolar güçlü IT altyapısı; yaratıcı Ar-Ge, global lojistik ağ desteği, güçlü araç filosu ve ekipman donanımı ile kesintisiz hizmet sunuyoruz” diyen Sertrans yetkilileri, Türkiye ve Avrupa’da konuşlanan modern lojistik depo ve antrepolara sahip olduklarını ifade ettiler. Başta Avrupa olmak üzere tüm hatlarda fark yaratan uluslararası kara- yolu taşımacılığı, uluslararası network desteğiyle, dünyanın her yerinden her yere güvenli, hızlı ve kaliteli havayolu taşımacılığı, dünyanın her noktasına liman ve kapı teslimi hizmetiyle güvenli denizyolu taşımacılığı gerçekleştirdiklerini aktaran Sertrans yetkilileri, sürekli gelişimi hedefleyen yaratıcı bir Ar-Ge’ye sahip olduklarının altını özellikle çizdiler. Dinamik kadrosuyla Sertrans’ın fark yarattığını ifade eden yetkililer doğru ve emin adımlarla günden güne büyüdüklerini ifade ettiler. Sertrans’ın Hadımköy’deki merkezi Türkiye’nin ilk ‘leed’ sertifikasına sahip olacak lojistik tesis olması bakımından da önemli bir yerde bulunuyor. Sertrans 57 Hadımköy Tesisi 42 bin 500 metrekare kapalı alana sahip. Sertrans’ın Hadımköy’deki merkezindeki depo ve antrepo alanları 38 bin metrekare alandan oluşuyor. Genel Müdürlük binası 2 bin 500 metrekare, müstakil inşa edilmiş ADR ise 2 bin metrekare alana sahip bulunuyor. e-lojistik hizmeti veriliyor Güçlü IT altyapısıyla dünya standartlarında e-lojistik hizmeti sunduklarını ifade eden yetkililer, Hadımköy’de e-lojistik hizmetlerine ayrılmış toplam 18 bin metrekare ve Samandıra’da 10 bin metrekarelik alanda yıllık 42 milyon online ürün kapasitesine sahip olduklarını belirttiler. Türk lojistik sektöründe “ilk”, dünyada sayılı olan depo içi poliüretan zemin uygulaması, temiz ve steril bir ortam, ürün birleştirme ve promosyonel dönem hazırlığı işlemleri, operasyon değerlendirmeleri veya yerinde proje çalışması için isteğe bağlı özel dedike odalarla müşterilerin tüm ihtiyaçlarına cevap verdiklerini anlattılar. E-ticaret lojistiğinde “iade ürün” yönetimi ile yüzde 100 envanter doğruluğu güçlü IT altyapısıyla dünya standartlarında e-lojistik hizmeti sunduklarını anlatan yetkililer, yüzde 99.9 oranında hatasız hasarsız tam zamanında teslimat gerçekleştirdiklerini belirttiler. mobilfix projesi öğrencilerin ilgi odağı oldu Brisa, ticari araç filolarına yönelik geliştirdiği dünyanın ilk ve tek mobil TIR bakım servisi Mobilfix Projesi’ni, İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksek Okulu öğrencilerine anlatmak için, İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksek Okulu Lojistik Kulüp Danışmanı Dr. Melis Ercan, Kulüp Başkanı Kenan Yalnız ve Sertrans Logistics yetkilileri ile birlikte gezi düzenledi. Gezi, Mobilfix hizmetini periyodik olarak alan Sertrans Logistics firmasının Hadımköy’de yeni yaptırdığı yeşil ve modern lojistik merkezine yapıldı. Gezi, Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) üyelerinin katkıları ile ve İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksek Okulu Müdürü Prof. Dr. Eyüp Çetin’in Mobilfix hizmetinin öğrencilere anlatılması ricası üzerine 25 öğrenci ve Hocaları Meltem Akca’nın katılımı ile gerçekleştirildi. Bu etkinlik, okulunun çağdaş ve modern koşullarda bir eğitim tesisine kavuşmasının 10.yılı kutlamalarına da denk geldi. Öğrenciler ile Sertrans Logistics’in Hadımköy’ de bulunan tesislerinde öğle yemeğini takiben, Sertrans yetkilileri tarafın- dan yeni yapılan modern tesisin tanıtımını ve tedarik zincirini içeren bir sunum yapıldı. Merkez ofisler ve örnek depolar öğrencilere gezdirilerek bilgi akışında bulunuldu. Brisa yetkilisi Tuğrul Karadeniz tarafından Brisa firma tanıtımı ve Mobilfix sunumu yapıldı. Kaliteli ve donanımlı bir lastik servisinde bulunan bütün hizmetlere sahip olan Mobilfix TIR’ının firmaların en büyük gideri olan yakıt tüketimine ve ikinci büyük gider olan lastik tüketimine olan faydaları özellikle anlatıldı. Mobilfix, 2013 yılında Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından verilen “ Müşteri Odaklı Hizmet İnovasyonu Ödülü’nü kazandı. Mobilfix’in şirketlerine sağladığı faydalar ise Sertrans teknik yetkilileri tarafından öğrencilere aktarıldı. Sertrans Logistics’in tüm lastik operasyonunu 6 yıldır Profleet filo yönetim çözümleri paketi ile Brisa tarafından yürütülüyor. Sunumların ardından, tüm grup Mobilfix hizmet alanına giderek verilen hizmetleri ve sonuçları beraberce gözlemleme imkanı yakaladılar. Öğrenciler gerek Mobilfix hizmeti gerek Sertrans Logistics’in yeni ofis ve depo gezisinin çok faydalı olduğunu belirterek geziyi tertipleyen Brisa’ya ve Sertrans Logistics yetkililerine teşekkürlerini ilettiler. Haziran 2014 58 GÜNCEL Türk taşımacılardan 750 dolara varan yakıt farkı alınması ikili ticarete sekte vuruyor Cumhurbaşkanı Gül ve İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin de katıldığı Türkiyeİran İş Forumu’nda konuşan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, halkların refahı için ticaretin artırılması gerektiğini vurgulayarak, “Ortalamada 15 milyar dolarlık bir ticaret hacmimiz var. Ama bu, bizim için yeterli değil. Bizim hedefimiz daha büyük. Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nde siz sayın cumhurbaşkanlarımızın belirttiği gibi, hedefimiz ticaret hacmimizin 30 milyar dolara ulaşmasıdır” ifadesini kullandı. Hisarcıklıoğlu, Türk taşımacılardan 750 dolara varan yakıt farkı alınmasının ikili ticarete sekte vurduğuna da dikkat çekti. Türkiye-İran İş Forumu, TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun ev sahipliğinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, bakanlar ve iki ülke işadamlarının katılımıyla TOBB Birlik Merkezi’nde gerçekleştirildi. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu konuşmasında Türkiye-İran arasında ocak ayında imzalanan Tercihli Ticaret Anlaşması’nın yürürlüğe girmesinin, ticaret rakamlarında rekor seviyelere ulaşılmasına katkı sağlayacağını bildirdi. Hisarcıklıoğlu, ikili ilişkiler konusunda tarihi bir gün yaşandığını söyledi. Hasan Ruhani’nin 18 yıl sonra, “cumhurbaşkanı” düzeyinde Ankara’ya resmi ziyaret gerçekleştirHaziran 2014 diğine dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, Ruhani ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün foruma katılımlarının kendileri için büyük bir motivasyon kaynağı olduğunu dile getirdi. İran ile Türkiye arasında kadim bir dostluk bulunduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, “İran bizim için sadece komşu bir devlet değil, aynı zamanda kardeş olarak gördüğümüz bir ülkedir” diye konuştu. Son birkaç yıldır tüm dünyada değişim ve hareketlilik yaşandığını belirten Hisarcıklıoğlu, yeni bir dönemin işaretleri olan bu değişim sürecinin, Türkiye ve İran’ın tam merkezinde olduğu coğrafyada düğümlendiğini kaydetti. Batıdaki ülkelerin derin ve nasıl çözüleceği bilinmeyen ekonomik sorunlarla boğuştuğunu, Ortadoğu’daki ülkelerde ise siyasi karışıklığın arkasının kesilmediğini anlatan Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu: “Biz bu coğrafyaya yön veren iki ülke olarak, bu değişim sürecini çok iyi anlamak ve adımlarımızı buna göre atmak zorundayız. Aramızdaki güçlü kültürel ve tarihi bağları çok boyutlu bir işbirliğine dönüştürmemiz olmazsa olmazımız haline gelmeli. Ancak bu yolla değişime ayak uydurabilir, bölgemizi huzur, istikrar ve refah alanı yapabiliriz.” “Tercihli Ticaret Anlaşması ticareti rekora taşıyacak” Dünyanın zengin ülkelerinin daha 59 fazla işbirliği ve ticaret düsturu ile hareket ettiklerinin ve komşuları ile beraber zengin olduklarının altını çizen Hisarcıklıoğlu, Türkiye ile İran’ın da kendi halklarının refahı için bu yolda ilerlemesi gerektiğini söyledi. Hisarcıklıoğlu, ülkeler arasındaki 15 milyar dolarlık dış ticaret hacminin yeterli olmadığını ifade etti. Dış ticaret hacminin 30 milyar dolara ulaşmasının hedeflendiğini belirten Hisarcıklıoğlu, bunun için bölgesel işbirliği anlaşmaları olan ECOTA ve TPS-OIC’nin uygulamaya konulmasının önemine işaret etti. İran’ın taviz listelerini bir an önce teslim etmesini dilediklerini kaydeden Hisarcıklıoğlu, “Ülkelerimiz arasında ocak ayında imzalanan Tercihli Ticaret Anlaşmasının yürürlüğe girmesi, ikili ticaret rakamlarında rekor seviyelere ulaşmamıza katkı sağlayacaktır. Bu anlaşmanın da bir an önce yürürlüğe girmesini rica ediyoruz” diye konuştu. “İpek Yolu yeniden canlandırılmalı” İki ülke arasındaki ticarette en büyük problemlerden birinin taşımacılık olduğunu anlatan TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, hem ikili hem de transit geçişlerde Türk taşımacılardan 750 dolara varan yakıt farkı alınmasının ikili ticarete sekte vurduğuna dikkati çekti. İpek Yolu’nun yeniden canlandırılması sürecinin de gerektiğine işaret eden Hisarcıklıoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Türkiye ile İran’ın dostluğu kadimdir. Bizim için başarının şifresi birlik ve beraberliktir. İşte bu forumun gerçekleşebilmesi, iş adamlarımızın ilgisi, ülkelerimiz arasında hayat bulacak olan daha güçlü bir birlik ve beraberliğin mesajıdır. Hem ülkelerimizin liderleri olarak sizler hem de biz iş adamları bu noktada büyük sorumluluk taşıyoruz. Halklarımızın geleceği, bizlerin gayretlerine ve birliğine bağlı.” Cumhurbaşkanı Abdullah Gül: İşbirliğimizi ne kadar çok geliştirirsek kazançlarımız da o kadar çok olur Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Türkler ile İranlılar çok konuşuyorlar, anlaşıyorlar, çok güzel hedefler koyuyorlar ama bunu uygulamaya geçiremiyorlar” şeklindeki izlenimi mutlaka yıkmak gerektiğini belirterek, “Bu intibayı, anlayışı yıktıktan sonra meşru bir şekilde herkesin kazancını da saygıyla karşılamamız lazım. Bu, karşılıklı ‘kazan-kazan’ ilkesi çerçevesi içinde olacaktır muhakkak” dedi. Cumhurbaşkanı Gül, resmi ziyaret için Türkiye’de bulunan İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile TOBB’de düzenlenen “Türk-İran İş Forumu”nun açılışına katıldı. Ruhani’nin ziyareti dolayısıyla İranlı iş adamlarıyla bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Gül, ülkelerin esas gücünün girişimci insanlar- dan geldiğini bildiklerini ve desteklerini göstermek için toplantıya katıldıklarını söyledi. Tahran’dan Ankara’ya 18 yıl aradan sonra resmi düzeyde ilk ziyaretin yapıldığını anımsatan Gül, Ruhani ile baş başa ve heyetler arası görüşmelerinde, Ruhani ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan Türkiye-İran Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nde ilişkilerin gözden geçirildiğini dile getirdi. Türkiye ve İran’ın kadim dost ve komşu olduğunu, köklü devlet gelenekleri bulunduğunu belirten Gül, Türkler ve İranlıların tarih boyunca yakın işbirliği kurduğunu söyledi. Gül, “Öyle dönemler olmuş ki bizim saraylarımızda Farsça, sizin saraylarınızda Türkçe konuşulmuş. Bu kadar birbirine yakın ve kaynaşmış iki ülkenin, aynı zamanda büyük ekonomik potansiyeller arz ettiğini göz önüne aldığımızda yapılan işlerin çok fazla olmadığını görüyoruz” diye konuştu. Görüşmelerde, sanayi ve gelişmişlik itibarıyla birbirine çok benzeyen Fransa ve Almanya örneğini verdiğini aktaran Gül, “Bizim ilişkilerimizden korkmamamız lazım. Bizim ticari ve ekonomik ilişkile- rimizin birbirimize rakip gibi, birimiz kazanırsak diğerimiz kaybedecek gibi asla anlaşılmaması lazım. Tam tersine ne kadar çok yan yana olursak, ne kadar çok işbirliğimizi geliştirirsek karşılıklı kazançlarımızın da o kadar çok olacağını karşılıklı bir kez daha keşfetmemiz gerekmektedir” değerlendirmesinde bulundu. “Türkler rekabetten çekinmemektedir” İran’ın tabii zenginlik açısından dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer aldığına, gaz ve petrolde dünyanın en büyük rezervlerine sahip ilk beş ülkesinin içerisinde olduğuna işaret eden Gül, Türkiye’nin böyle bir doğal zenginliği olmadığı için beşeri sermayeye büyük önem verdiğini, her alanda girişimciliğin ve özel sektörün öne çıkarıldığını kaydetti. Türkiye’nin önemli mesafeler kat ettiğini vurgulayan Gül, Gayri Safi Milli Hasıla’nın 850 milyar doları aştığını, Avrupa’nın 6’ncı, dünyanın 17’nci büyük ekonomisi durumuna gelindiğini söyledi. Avrupa ülkeleriyle Türkiye arasında gümrük duvarı bulunmadığını ifade eden Gül, Türkiye’nin ihracatının yaHaziran 2014 60 GÜNCEL rısına yakınının Avrupa ülkelerine olduğunu anımsattı. Gül, sözlerine şöyle devam etti: “İhracatımızın yüzde 95’ini sanayi malları teşkil etmekte. Bu anlamda rekabetten çekinmiyoruz. Almanya, İngiltere, Fransa ile yaptığımız rekabet son 15 senede Türk sanayisini güçlü hale getirdi. Türk sanayicisi ürettiklerini Almanya’ya, İngiltere’ye satabilir oldu. Bazı büyük Avrupa ülkeleriyle ticaret fazlası veriyoruz. Mesela İngiltere’ye sattıklarımız, İngiltere’den aldıklarımızdan daha fazla. Otomobil ihracatımız Türkiye’nin ihracat kalemleri içerisinde en büyüğü. Şüphesiz ki Türkiye’nin takip ettiği politikalar dışarı çok büyük bir güven verdiği için Türkiye’ye büyük sermaye akımı da vardır. Son 10 yılda Türkiye’ye gelen yabancı sermaye yatırımı 150 milyar dolardır. Geçen sene 12 milyar doların üzerinde yatırım gelmiştir ki, durgun olan bir seneydi. Bütün bunlar, şunu göstermektedir ki Türkler, rekabetten çekinmemektedir. Aynı şekilde Türk özel sektörü de Türkiye dışında çok faaldir. Türk özel şirketlerinin dışarıdaki yatırımları 30 milyar dolar civarındadır. Özellikle Türk müteahhitleri, Türkiye dışında 275 milyar dolarlık projeyi tamamlamışlardır. Bütün bunlar şunu göstermektedir ki dışa açılmaktan ve yabancı yatırımcıları Türkiye’ye davet etmekten hiç çekinmemekteyiz. Bu anlamda kendimizde bir öz güven oluşmuş vaziyettedir. Bütün bunların neticesinde de son 10 yıl içinde Türkiye’nin ekonomik büyümesi ortalama yüzde 5,5 olmuştur. Dünyanın yaşadığı büyük finans krizlerini de düşündüğümüzde, 10 sene içerisinde ortalama yüzde 5,5’luk büyümenin gayet değerli olduğu takdir edilecektir.” “30 milyar dolarlık hedefimiz asla kırılmamalı” Türkiye’nin, bu noktalara gelirken komşularıyla ilişkilere de büyük önem verdiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Gül, bütün komşularla ticaret ve ekonomik işbirliğinin Türkiye’nin önceliği olduğuna vurgu yaptı. İran ile ticaret hacminin 2012’de 20 milyar doları geçtiğini, geçen yıl ise 15 milyar dolar seviyesine gerilediğini aktaran Cumhurbaşkanı Gül, “Bu, bizim 30 milyar dolarlık hedefimizi, azmimizi asla kırmamalıdır. İran ve Türkiye’nin potansiyeli 30 milyar dolarların üzerindedir. Buna Türk ve İranlı tüccarlar vakıftır. İstanbul’daki Tahtakale, Sultanhamam neyse Tahran’ın çarşısı da aynı heyecan, dinamizm ve aynı müteşebbislik Haziran 2014 ruhunu taşımaktadır. Yeter ki değerli biraderim, biz Türk ve İranlı iş adamlarının önünü açalım. Devletlere, hükümetlere düşen altyapıyı hazırlamaktır” ifadelerini kullandı. Türkiye ile İran arasındaki hukuki altyapının tamamlandığını, bundan sonraki adımın uygulamayı sağlamak olduğunu kaydeden Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gerek burada gerek İran’da uygulamada pratikte zorluklarla karşılaştığımız bir vakadır. Bu uygulamayı gerçekleştirmemiz lazım. Dün de sizlerle gayet samimi bir şekilde paylaştım, şöyle bir intiba oluşuyor, Türkler ile İranlılar çok konuşuyorlar, anlaşıyorlar, çok güzel hedefler koyuyorlar ama bunu uygulamaya geçiremiyorlar. Bu intibayı muhakkak yıkmamız lazım. Bu intibayı yıkmamız için sizin bu ziyaretinizin önemli bir dönüm noktası olacağına inanıyorum. Çünkü neredeyse kabinenizin tamamıyla birlikte geldiniz, Türkiye’den de bütün kabine üyeleriyle, Sayın Başbakan ile bir araya geldiniz, bütün detayları konuştunuz. Baş başa da siyasi konuları da konuştuk. Dolayısıyla bu intibayı, anlayışı yıktıktan sonra meşru bir şekilde herkesin kazancını da saygıyla karşılamamız lazım. Bu, karşılıklı ‘kazan-kazan’ ilkesi çerçevesi içinde olacaktır muhakkak.” “Niçin gümrüklerde vakit kaybedilsin?” Fiziki altyapının da kolaylaştırılması gerektiğine işaret eden Gül, kara ve hava yolu ulaşımının sıklaşması ve şehirlerin birbiriyle bağlanması durumunda yapılan işlerin de çoğalacağını belirtti. Gümrükler için de standartlaşmanın gerektiğini söyleyen Gül, “Niçin gümrüklerde insanlar ve eşyalar vakit kaybetsin? Her şey hukuki bir nizam içinde, düzenli, süratli bir şekilde yapılabilir” dedi. Komşu ülkeler arasındaki en zor meselesinin sınır olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, “Sınır meseleleri yüzünden kavgalar, savaşlar, küslükler çıkar. Bizimse 400 yıldır barış içerisinde, karşılıklı iradeyle kurduğumuz sağ- lam bir sınırımız var. En zor meseleyi gerçekleştirdikten ve 400 sene en ufak bir şüphe uyandırmadıktan sonra niçin ticaretimizi hızlandırmayalım? Niçin ortak yatırımları sonuna kadar teşvik etmeyelim? Bunların hepsinin gerçekleşebileceğine inanıyorum” değerlendirmesini yaptı. “Milyarlarca dolar Türkiye’ye gelecek, milyarlarca dolar İran’a gidecek” Hukuki düzenlemeler ve güvenin bunun için büyük önem taşıdığının altını çizen Gül, Türkiye’de iş yapan İranlı bir tüccar veya yatırımcının bir Türk iş adamıyla aynı muameleyi gördüğünden emin olması gerektiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Gül, şöyle konuştu: “Sadece haklı ve haksıza göre muamele edilir. Eğer Türk iş adamı İranlıya karşı haksızsa muhakkak ki Türk hukuku ve mahkemeleri İranlıya ‘Sen haklısın’ diyebilmeli. İran’da da aynı şekilde aynı güven ortamını oluşturduğumuzda, orada da bir Türk ve İranlı iş yaparken, olur ya bir anlaşmazlıkları söz konusu olduğunda mahkemeye gittiklerinde, sadece haklı kimse ona göre karar verebilme güveni oluşturulduğunda inanıyorum ki milyarlarca dolar Türkiye’ye gelecek, milyarlarca dolar İran’a gidecektir.” Türkiye’nin Avrupa ile gümrük birliği içinde olmasının İranlı yatırımcılar için büyük bir avantaj yaratacağını anlatan Gül, Türkler için de İran’ın hem kendi başına büyük bir pazar hem de Asya’ya açılan çok büyük bir kapı olduğunu vurguladı. Karşılıklı siyasi iradenin toplantı çerçevesinde bir kez daha dile getirildiğini belirten Gül, iş dünyasının temsilcilerine “Sizler ne kadar çok iş yaparsanız, İran’da ve Türkiye’de gelir, istihdam, ihracat o kadar artar ve sonunda her iki ülke ‘kazan-kazan’ ilkesi içinde ileriye doğru ilerler” diye seslendi. Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasını Ruhani’nin ziyaretinin ekonomik ilişkilere büyük bir ivme kazandıracağına olan inancını dile getirerek bitirdi. 61 İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani: Güvenli, istikrarlı ve gelişmiş bir Türkiye, biz İranlılar için de gerçekten onur kaynağıdır İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani de, 20 yıl sonra geldiği Türkiye’de gördüğü olumlu gelişme ve yeniliklerden İranlı olarak onur duyduğunu belirterek, “Güvenli, istikrarlı ve gelişmiş bir Türkiye, biz İranlılar için de gerçekten onur kaynağıdır” dedi. Türkiye’ye yaptığı ziyaretin ikinci gününde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Konferans Salonu’nda düzenlenen Türkiyeİran İş Forumu’na katılan Ruhani, bu toplantının ülkeler arasındaki ticaret hacminin yükseltilmesinde bir dönüm noktası olması temennisinde bulundu. İranlı ve Türk işadamlarının iki ülkenin ekonomik ilişkilerinin belkemiği olduğunu belirten Ruhani, kendilerinin de arzu edilen sonuçlara ulaşmak için çaba sarf ettiğini, iki ülkenin potansiyelinden yararlanmak için etkili adımlar attığını ifade etti. Ruhani, tarih boyunca dostluk, kardeşlik ilişkisi yaşayan Türkiye ve İran’da benzer şekilde yöneticilerin seçimle işbaşına geldiğini ve iki ülkenin birçok ortak noktası bulunduğunu dile getirerek, “İki ülke ve liderleri olarak ilişkileri geliştirmek için çaba göstermekte kararlıyız” diye konuştu. Bölgede iki ülkenin çıkarlarının çelişmediğini belirten Ruhani, 20 sene sonra geldiği Türkiye’de gördüğü olumlu gelişme ve yeniliklerden bir İranlı olarak onur duyduğunu vurguladı. “Güvenli, istikrarlı, gelişmiş ve onurlu bir Türkiye, biz İranlılar için de gerçekten onur kaynağıdır” şeklinde konuşan Ruhani, iki milletin ortak onurlara sahip olduğunu söyle- di. Ruhani, şöyle devam etti: “Mevlana, Konya’da bizim onurumuzdur. Bizler büyük onurlar ve ortak şahsiyetlere sahipsek, Mevlana’nın şiirlerini okuyabiliyor ve tat alabiliyorsak ‘kültürümüz aynı kaynaktan beslenmiş’ diyebiliriz ve bu durum ilişkilerimizin gelişmesi için büyük bir kaynak olacaktır. Hem İran, hem Türkiye’de sanayiciler ekonomik ilişkilerimizin temelini teşkil etmektedir. Onlar daha yakın ilişkiler ve ortak algı ile iki ülkenin yararına olan projelere ilişkin ekonomik gelişme ve işbirliğini garantileyebilir. İlişkiler arasında engeller varsa bunlar kesinlikle giderilecektir.” Demiryollarını İran’dan Afganistan, Tacikistan, Kırgızistan ve oradan da Çin’e bağlayan bir proje üzerinde çalıştıklarını kaydeden Ruhani, “Yakın gelecekte demiryollarımız Azerbaycan’a da bağlanacak ve bu yoldan Karadeniz’e kadar uzanacak. Neden İran demiryolları bizim için önemli olan Türk demiryollarına bağlanmasın?” ifadesini kullandı. İran’ın özel sektör politikası İran Cumhurbaşkanı Ruhani, iki ülke arasındaki ticaret hacmini iki katına çıkarma iradesini yöneticiler olarak kendilerinin göstermesi gerektiğinin altını çizdi. Ruhani, bunun uygulamasının ise ticaret odalarına kaldığını dile getirdi. İran’ın yeni hükümetinin politikalarından birinin de özel sektörün daha etkin hale gelmesi için gereken kolaylıkları sağlamak olduğunu ve bunun için gerekli birçok adımın atıldığını vurgulayan İran Cumhurbaşkanı, bu hükümetin İran aleyhinde adaletsiz yaptırımlar hususunda müzakere ederek masaya oturmaya hazır olduğunu ve bu doğrultuda ilk adımı Cenevre mutabakatı ile attığını hatırlattı. Ruhani, sadece barışçıl nükleer teknoloji peşinde olduklarını dünyaya ispatladıklarını ve buna diğer milletlerin de hakkı olduğunu gösterdiklerini söyledi. Ruhani, iki ülkenin işbirliği alanları hakkında konuşurken de “Biz bölgesel kalkınma noktasında İran’ın Doğu ve Uzak Doğu’ya, Türkiye’nin de Avrupa ve Batı’ya bağlanmak için bir köprü olduğuna inanıyoruz. Gelin bölgemizin bu iki büyük köprüsünü birbirine bağlayalım” dedi. Her iki ülkede de insan kaynağının mevcut olduğunu ve iki ülkenin ekonomilerini rakip değil, tamamlayıcı şekilde geliştirmesi gerektiğini bildiren Hasan Ruhani, ülkelerine yapılacak yatırımları destekleme adına politika yürüttüklerini vurguladı. İran Cumhurbaşkanı Ruhani, şunları kaydetti: “Fars Körfezi ve Umman Denizi’nin sahilleri, demiryolu sistemimiz, doğalgaz ve petrol intikali için limanlar ve bütün serbest bölgelerimiz yatırım yapmak için hazır. İran’da çeşitli siyasi riskler azalmaya başlamıştır ve bu durum ülkelere kesinlikle benzersiz bir fırsat sunmaktadır.” Konuşmasının ardından hatıra defterini imzalayan Ruhani’ye TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, yaprak motifli bir tablo hediye etti. İran Ticaret Sanayi ve Madenler Odası Başkanı Gholam Hussein Shafei ise konuşmasında, Türkiye’yi sadece ticari partner olarak görmediklerini belirterek iki ülke arasındaki tarihi ve kültürel bağlara işaret etti. İki ülke arasındaki tercihli ticaret anlaşmasının yeni işbirliklerinin de önünü açtığını ifade eden Shafei, “Komşu Müslüman ülkelerle ticaretimizi artırmaya büyük önem veriyoruz. Türkiye’de hem komşumuz hem de Müslüman bir ülke. Onun için bizim için önceliklidir” diye konuştu. Doğalgazda kıran kırana pazarlık Türkiye, satın aldığı doğalgazın fiyatlarında indirim talep ederken, İran, Türkiye’nin İran aleyhine tahkime yaptığı başvuruyu geri çekmesini şart koştu. Haziran 2014 62 GÜNCEL İki günlük resmi ziyarette bulunmak üzere Türkiye’ye gelen İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin yaptığı temaslara Türkiye’nin İran’dan yüksek fiyatla satın aldığı doğalgaza ilişkin yapılan pazarlıklar damgasını vurdu. Türkiye, satın aldığı doğalgazın fiyatlarında indirim talep ederken, İran, Türkiye’nin İran aleyhine tahkime yaptığı başvuruyu geri çekmesini şart koştu. Şu ana kadar doğalgaz fiyatı konusunda herhangi bir rakam telaffuz edilmedi. Karşılıklı talepler iki ülke enerji bakanlarının bir hafta içinde yapacakları toplantıda somutlaştırılarak liderlerin önüne gelecek. Enerji Bakanı Yıldız: “İran gaz aldığımız en pahalı ülke” Ankara’daki temasları çerçevesinde ilk gün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşen konuk Cumhurbaşkanı, dün de mevkidaşı Abdullah Gül ile birlikte TOBB’un ev sahipliğinde düzenlenen Türk-İran İş Forumu’na katıldı. İki ülke arasındaki enerji pazarlığına ilişkin bilgileri ise toplantıya katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız verdi. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, İran heyetinin yeniden Türkiye’ye geleceğini belirtti. Amaçlarının Türkiye’de vatandaşı, sanayiciyi, tüccarı koruyup kollayan ve yüksek fiyatlarda doğalgaz kullanımını öngörmeyen bir yapıyı kurgulamak olduğunun altını çizen Yıldız, “ Şu anda İran doğalgaz aldığımız ülkeler içerisindeki en pahalı ülkedir. Bunu kendileri de bilmektedir. O yüzden biz İran’ın fiyat indirimine gideceği inancımızı bir kez daha kendilerine belirttik. Bunun sürdürülebilir olmadığını, çok normal olmadığını kendilerine söyledik. Bir yandan da tahkim süreci devam ediyor. İsviçre’de bu temmuzun ortalarında son duruşma yapılacak. Tahkim heyetine olan güvenimizi her vesilede dile getiriyoruz. Yılsonuna kadar da bu kararın açıklanacağına inanıyoruz” dedi. Yıldız, açılan tahkim davasının içeriğinin 2011 yılından bu yana yüksek fiyatla alınan doğalgazın geriye dönük fiyat farklarının da alınmasını içerdiğini aktararak, 2005 yılından bu yana yapılan eksik teslimatlarla ilgili bir davanın daha olduğunu, onun da aynı şekilde tamamlanacağına inandıklarını söyledi. Türkiye’nin taşıyıcı bir ülke olarak konumuna devam ettiğinin altını çizen Bakan Yıldız, “Biz bir sistem oturtmaHaziran 2014 Türkiye-İran İş Forumu’nda İran’ın Ayrımcı Uygulamalarına Dikkat Çekildi! Türkiye-İran İş Forumu, TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun ev sahipliğinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Bakanlar ve iki ülke işadamlarının katılımıyla TOBB Birlik Merkezi’nde gerçekleştirildi. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu konuşmasında Türkiye-İran arasında Ocak ayında imzalanan Tercihli Ticaret Anlaşmasının yürürlüğe girmesinin, ticaret rakamlarında rekor seviyelere ulaşılmasına katkı sağlayacağını bildirdi. Hisarcıklıoğlu “ Ülkelerimiz arasında Ocak ayında imzalanan tertipli ticaret anlaşmasının yürürlüğe girmesi ikili ticaret rakamlarında rekor seviyelere ulaşmamıza katkı sağlayacak. Türk iş dünyası olarak, İran’la yaptığımız ticarette en büyük sıkıntılarımızdan bir tanesi de taşımacılık. Özellikle Türk kamyonlarına uygulanan farklı uygulamaların özellikle Türkiye ile İran arasındaki ikili ticaretimize sekte vurmakta- ya çalışıyoruz. Kendi aralarında kuramadıkları bu sistemi bizde kurmaları için yardımcı olmaya gayret ediyoruz. İkinci tanker yüklendi. Akdeniz açıklarına dün akşam itibarıyla yola koyuldu. Biz satıştan mesul değiliz, biz taşımadan mesulüz. Ceyhan’dan bunların güvenilir bir şekilde yüklenmesinden sorumluyuz. Her bir varil petrol Bağdat’a da bilgi olarak verilmektedir. Türkiye burada herhangi bir artı sorumluluk duymamaktadır” diye konuştu. Bağdat’la Erbil arasında gerginlik varsa bunun sebebinin Türkiye olmadığını söyleyen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız, bunun Irak’ın tamamen normalleşmesiyle il- dır. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanı Sayın Ruhani’den beklentimiz hava yolundaki sorunları çözdüğü gibi bu alanda da çözüm için gerekli girişimin başlatılmasıdır” dedi. Hisarcıklıoğlu ayrıca, hem ikili hem de transit geçişlerde Türk taşımacılardan 750 dolara varan yakıt farkı alınmasının ikili ticarete sekte vurduğuna dikkati çekti. İpek Yolu’nun yeniden canlandırılması sürecinin de gerektiğine işaret eden Hisarcıklıoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Türkiye ile İran’ın dostluğu kadimdir. Bizim için başarının şifresi birlik ve beraberliktir. İşte bu forumun gerçekleşebilmesi, iş adamlarımızın ilgisi, ülkelerimiz arasında hayat bulacak olan daha güçlü bir birlik ve beraberliğin mesajıdır. Hem ülkelerimizin liderleri olarak sizler hem de biz iş adamları bu noktada büyük sorumluluk taşıyoruz. Halklarımızın geleceği, bizlerin gayretlerine ve birliğine bağlı” dedi. gili bir husus olduğunu, Türkiye’nin pozitif tutumunu sürdürmeye devam ettiğini bildirdi. Yıldız, önümüzdeki ayın önemli olacağının altını çizerek, “İranlı kardeşlerimizin sunduğu teklif de somut bir indirim oranı yoktu. Ama bazı şartlar vardı. Tarafımızdan kabul edilemeyecek bazı şartlar. Fiyatla ilgili müzakerelerin başlaması için tahkimin çekilmesi şartını öne sürmüşlerdi. Bizde hayır bununla ilgili müzakere süreci devam ediyor. Ama tahkimde Türkiye’nin elde edeceği kazançların eğer İran tarafından bir tazmini söz konusuysa bunları konuşabileceğimiz belirttik” şeklinde konuştu. 63 Elektrik-Elektronik ihracatı ilk 5 ayda 5.13 milyar dolar oldu Elektrik-Elektronik sektörü mayıs ayındaki performansıyla 1 milyar 088 milyon dolarlık ihracata ulaştı. İhracatta Avrupa ülkeleri başı çekerken, en çok ihracatın yapıldığı ilk üç ülke İngiltere, Irak ve Almanya oldu. Sektörün beş aylık ihracatı ise geçen yılın aynı dönemine yüzde 11.4 artarak 5 milyar 136 milyon dolara yükseldi. elektrik-elektronik üretim ve dağıtım ekipmanları yüzde 10,3 oranında artarak 2 milyar 495 milyon dolarlık ihracata ulaştı. Ebiçoğlu: Ticaret hacmimizi yukarıya taşıyacak pazar araştırmalarımız sürecek Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği (TET) Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Kemal Ebiçlioğlu, sektörün Ocak-Mayıs aylarındaki ihracat artışından mutlu olduklarını belirterek, “İngiltere, Almanya, İspanya ve İtalya gibi Avrupa ülkelerine yönelik ihracatımızda artışlar gördük. Alt sektörler bazında yaşanan ihracat artışları da kayda değer oranlarda gerçekleşti. Yılsonunda 14 milyar dolarlık ihracata ulaşmak için tüm alt sektörlerimizde önemli çalışmalar yürütüyoruz. Yılın ikinci yarısında gündemimiz oldukça yoğun. Ticaret hacmimizi yukarıya taşıyacak pazar araştırmalarımız sürecek. Güney Amerika, Afrika ve Türki Cumhuriyetler ihracat potansiyeli açısından yakından takip ettiğimiz coğrafyalar arasında yer alıyor” diye konuştu. Elektrik-Elektronik İhracatında 2014 Yılı Mayıs Ayında En Çok İhracat Yapılan Ülkeler Ocak-Mayıs döneminde 5 milyar 136 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiren elektrik-elektronik sektörünün en çok ihracat yaptığı ülkeler; İngiltere, Almanya, Irak, Fransa, Türkmenistan, İtalya, İspanya, Rusya, AzerbaycanNahcivan ve Cezayir olarak sıralandı. Bu dönemde İsviçre’nin ihracatı geçtiğimiz yıla göre yüzde 106 arttı. 2013’te 22 milyon dolar olan ülke ihracatı 46 milyon dolara yükseldi. Yunanistan ise yüzde 87 oranındaki ihracat artışıyla dikkat çekti ve 2013’ün aynı döneminde 35 milyon dolar olan ihracatını 67 milyon dolara yükseltti. Elektrik-elektronikte alt sektörler de başarılı bir ihracat tablosu ortaya koydu. Beyaz eşya ve elektronik ürünlerinin yer aldığı dayanıklı tüketim ürünleri grubunun ihracatı yüzde 12,4 artışla 2 milyar 641 milyon dolara yükselirken, kablolar ile ÜLKE İNGİLTERE IRAK ALMANYA FRANSA İTALYA TÜRKMENİSTAN İSPANYA AZERBEYCAN-NAHCIVAN SUUDİ ARABİSTAN RUSYA FEDERASYONU MAYIS 2013 DEĞER (USD) 112.990.601 81.142.690 96.783.513 60.409.285 32.569.293 51.482.839 28.568.208 32.630.327 61.629.931 30.417.448 MAYIS 2014 DEĞER (USD) 112.508.215 109.188.219 105.962.800 67.129.392 44.225.106 39.796.293 37.887.365 31.805.268 30.522.575 26.715.719 % DEĞİŞİM DEĞER (USD) - 0,43 34,56 9,48 11,12 35,79 - 22,70 32,62 - 2,53 - 50,47 -12,17 Elektrik-Elektronik İhracatında Ocak –Mayıs Döneminde En Çok İhracat Yapılan Ülkeler OCAK-MAYIS 2013 OCAK-MAYIS 2014 ÜLKE DEĞER (USD) DEĞER (USD) İNGİLTERE 561.561.893 607.051.845 ALMANYA 446.609.258 513.469.731 IRAK 418.226.276 487.146.408 FRANSA 320.998.244 369.423.950 TÜRKMENİSTAN 183.711.705 246.202.261 İTALYA 151.493.387 184.184.152 İSPANYA 129.661.781 149.068.767 RUSYA FEDERASYONU 119.037.370 138.135.143 AZERBEYCAN-NAHCIVAN 129.264.169 133.509.392 CEZAYİR 105.186.712 121.262.807 % DEĞİŞİM DEĞER (USD) 8,10 14,97 16,48 15,09 34,02 21,58 14,97 16,04 3,28 15,28 Haziran 2014 64 KISALAR TISİAD Başkanı Nevaf Kılıç: Irak’a iş yapan lojistik firmalarının zararlarının tanzimi için tedbir alınmalı Türkiye-Irak Sanayici ve İşadamları Derneği (TISİAD) Başkanı Nevaf Kılıç, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) Türkiye’nin Musul Konsolosluğu’na saldırmasıyla birlikte Irak’ta gerilen süreci değerlendirdi. Olayların öncelikle insani boyutunu ele alan Kılıç, “Daha şimdiden terör saldırıları ile çok sayıda sivilin yaşamına son verildiği bilgilerine ulaşıyoruz. En kutsal hak olan yaşam hakkına yönelik terör saldırılarını kınıyor, ülkemiz konsolosluk çalışanları ile TIR şoförlerinin bir an önce sağ salim serbest bırakılmasını temenni ediyoruz” dedi. “12 milyar doları bulan ihracatta büyük düşüş yaşanabilir” Öte yandan komşu Irak’ta yaşananların gerek sosyal gerek ekonomik olarak en derin izlerinin Türkiye’de hissedileceğini işaret eden TISİAD Başkanı Kılıç, “Olaylar öncelikle Türkiye ile Irak arasındaki ticaretin hızını kesecek. Bölgede kaos tedirginliği yaşanıyor. Türkiye’nin Almanya’dan sonraki en büyük ihraç pazarı olan Irak’ta yaşananlar yayılırsa 12 milyar doları bulan ihracatta büyük düşüş yaşanabilir. Irak’ta yatırımları bulunan veya bu bölgeye lojistik taşımacılık yapan dernek üyelerimiz de mağduriyetler yaşamakta. Özellikle lojistik firmalarının taşımaları durdu diyebiliriz. Yaşanacak kayıp- lara ilişkin şimdiden önlem alınmalı. Zararların tanzimi için tedbir alınmalı. Bu menfur saldırı ile son yıllarda giderek gelişen Türkiye ve Irak arasındaki ticari ilişkilere bir darbe vurulmak istendiğini açıkça görüyoruz. En büyük beklentimiz kaosun bir an önce bitmesi ve düzenin tekrar sağlanması” dedi. Irak’ta yaşanan olaylar lojistik sektörünü durma noktasına getirdi 2013 yılı rakamlarına göre Türkiye’den en çok taşımacılık yapılan ülke olan Irak, iç karışıklıklar nedeniyle Türk lojistik sektörünü durma noktasına getirdi. Daha önce Suriye’deki güvenlik kaygılarından dolayı olumsuz etkilenen lojistik sektörü, 2013 yılı rakamlarına göre o dönemde daha stabil olan Irak pazarına doğru bir kayma gösterdi. Rakamlar Türkiye’nin 2013 yılı içindeki toplam taşımalarının neredeyse yarısının Irak’a yapıldığını gösteriyor. 2013 yılında Türkiye’den toplamda 1,542,520 taşıma yapılırken bu taşımaların 626,553’ü Irak’a yapıldı. Batu Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Taner Ankara yaptığı açıklamada Irak’ta yaşanan olayların lojistik sektörünü yürüyemez hale getirebileceğini söyledi. Taner Ankara, “Taşımalar Suriye’deki iç savaş sebebiyle Irak’a yoğunlaşmıştı. Bölge uzun sü- Haziran 2014 redir güvenliydi ve Suriye nedeniyle kaybolan iş alanı yavaş yavaş Irak’ta açılmaya başlamıştı. Ancak şimdi hem Suriye hem de Irak ile yapılan taşımaların durma aşamasına gelmesi bu bölge üzerinde uzmanlaşan lojistik firmalarını çok zor durumda bırakabilir” şeklinde konuştu. 65 4 ayda 5.1 milyar dolar yatırım geldi Yabancı yatırım ilgisi geçen yıla göre ilk 4 ayda yüzde 45 artarak 5,1 milyar dolar olarak gerçekleşti. Sermaye girişinin yüzde 63,5’i AB kaynaklı oldu. Ekonomi Bakanlığı nisan ayına ilişkin “Uluslararası Doğrudan Yatırım Verileri Bülteni”ni yayımladı. Buna göre, nisanda 911 milyon dolar düzeyinde net uluslararası doğrudan yatırım girişi gerçekleşti. Bu yılın ilk 4 ayında 5 milyar 118 milyon dolar net doğrudan uluslararası yatırım girişi yaşanırken, uluslararası doğrudan yatırım girişleri kaleminde yer alan sermaye girişi, 3 milyar 982 milyon dolara ulaştı. Net doğrudan uluslararası yatırım girişi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 45.8 arttı. Bunun 1 milyar 522 milyon doları imalat sektöründen, 920 milyon doları mali aracı kuruluşların faaliyetleri sektöründen kaynaklandı. Ocak-nisan döneminde nakit sermaye girişinin yüzde 63.5’i Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden kaynaklandı. Uluslararası sermayeli şirketler Nisanda 186 uluslararası sermayeli şirket ve şube kuruldu, 10 yerli sermayeli şirkete de uluslararası sermaye iştiraki gerçekleşti. Böylece yılın ilk 4 ayı itibariyle 1198 uluslararası sermayeli şirket ve şube kurulmuş, 31 yerli sermayeli şirkete de uluslararası sermaye iştiraki gerçekleşmiş oldu. Bu şirketlerin başta toptan ve perakende ticaret sektörü olmak üzere, gayrimenkul kiralama ve iş faaliyetleri ile ulaştırma, haberleşme ve de- polama hizmetleri sektörlerinde faaliyette bulundukları görüldü. Aynı dönemde kayıtlı sermayesi 500 bin doların üzerinde olan 46 uluslararası sermayeli şirket, şube kuruluşu ile yabancı ortak iştiraki gerçekleşti. Bu şirketlerin 16’sı toptan ve perakende ticaret sektöründe ve 12’si imalat sanayii sektöründe faaliyette bulunuyor. Yılın ilk 4 ayında kurulan bin 229 uluslararası sermayeli şirketin 562’si Yakın ve Orta Doğu ülkeleri, 362’si AB ülkeleri, 97’si ise diğer Avrupa ülkeleri ortaklı şirketler oldu. Buna göre nisan sonu itibariyle 38 bin 724 uluslararası sermayeli şirket Türkiye’de faaliyet gösteriyor. Yatırım projeleri Ekonomi Bakanlığı tarafından nisan ayında yatırım teşvik belgesi düzenlenen 22 proje kapsamında yaklaşık 127.1 milyon dolar tutarında yatırım yapılması öngörüldü. Böylece 2014’te belgelendirilen yatırım projesi sayısı 79’a, belge kapsamındaki yatırımların tutarı ise 2 milyar 498.1 milyon dolara ulaştı. Söz konusu yatırım teşvik belgelerinin 57’si imalat, 13’ü hizmetler, 4’ü madencilik ve taş ocakçılığı, 4’ü elektrik, gaz ve su, 1’i de tarım ve ormancılık sektörlerinde düzenlendi. Haziran 2014 medya