Bakü`de Yükselen Alevler Flame Towers
Transkript
Bakü`de Yükselen Alevler Flame Towers
D Alog KURUM İÇİ İLETİŞİM DERGİSİ NİSAN 2013 SAYI: 2 Bakü’de Yükselen Alevler Flame Towers WINNER DİAlog bir DİA Holding yayınıdır. PROJELERİMİZLE GURURLUYUZ Altıncı yılımızı kutladığımız 2013’te şirketimizin dünya çapındaki birbirinden önemli projelerinin başarı ile devam etmesi ve yeni projelerle gelişmesi bizleri özellikle mutlu ediyor. Her yerden takdir toplayan çalışmalarımız sadece bizim değil, tüm çalışanlarımızın ve iş ortaklarımızın başarısı olduğu gibi aynı zamanda da gurur kaynağı olmaktadır. Göğsümüzü kabartan projelerimizden birisi de Heydar Aliyev Merkezi. 15.93 hektar arazi üzerinde konuşlanmış, toplam 101.000 m² kapalı inşaat alanına sahip Bakü Heydar Aliyev Merkezi Projesi, Heydar Aliyev’in doğumunun 89. yıldönümü ve Heydar Aliyev Vakfı’nın faaliyete başlamasının 8. yıldönümü münasebetiyle bir tören ile açıldı. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’in Heydar Aliyev Merkezi’ni ender mimarlık abidelerinden biri olarak nitelemesinin yanında Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın projemizi görüp “bu ve bunun benzeri eserlerin yapılmasında görev alan müteahhit ve işadamlarımızdan gurur duydum” demesi şirketimize yönelik gurur verici bir iltifat olmuştur. Yine geçtiğimiz dönemde birinci fazı tamamlanan Flame Towers projemizin Time dergisinde, “Binaya Benzemeyen Binalar” başlığı altında Guggenheim Müzesi, Lotus Tapınağı gibi dünyanın diğer ikonik binalarıyla birlikte sıralanması başarımızın teyididir. Şahdağ’ın eteğinde bulunan Gusar Şehri’nde, Kafkasya’nın en güzel yerlerinden birisinde inşa ettiğimiz Şahdağ Yaz Kış Turizm Kompleksi’nin de 1. Faz imalatlarını tamamladık ve tesisimiz Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev ve Eşi Sayın Mehriban Aliyeva tarafından açıldı. Bir diğer büyük projemiz de Ankara Bilkent’te yükselecek. Dünyada tek seferde inşa edilecek en büyük sağlık kampüsü olacak Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü projesinde inşaata hazırlık çalışmalarımız hızlı bir şekilde devam ediyor. Sadece projelerimiz değil şirketimiz de uluslararası değerlendirmelerde başarılar elde etmektedir. DİA Holding FZCO Engineering News Record Dergisi tarafından yayınlanan Uluslararası Tasarımcılar Listesinde 155. sırada, Uluslararası Müteahhitler Listesinde de 124. sırada yer almıştır. Ayrıca Flame Towers projemiz dünyanın en iyi gayrimenkul projelerinin taçlandırıldığı MIPIM Ödülleri’nin en değerli ödülüne layık görülmüştür. Başarılarımızın bu şekilde bir anlamda tasdiklenmesi hepimizi ileride yapacağımız daha başarılı işler için motive etmektedir. Altı yıl gibi kısa bir sürede şirketimizi dünya çapında bir inşaat firması olma noktasına getiren tüm çalışma arkadaşlarımıza teşekkür etmek istiyorum. Elinize aldığınız bu dergide projelerimiz ve ilgili konuların önemli bir bölümünü bulacaksınız. Dergimizi keyifli bir şekilde okumanız dileğiyle... MURAT ÇEÇEN KÜNYE İmtiyaz Sahibi: DİA Holding Adına Ali Onur Yavuz Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Nazire Ulusoy Karacaoğlu Tasarım: Utku Olgun Yayın Türü: Yaygın Süreli Yayın DERGİ KOMİTESİ Esen Kurşun Özdemir DİA HOLDING İnsan Kaynakları Şefi Nihal Yüksel DİA HOLDING Proje Finansman ve Krediler Yetkilisi Erol Laleli Bakü Ofis Personel Müdürü Onur Karancı Bakü Ofis Teklif Mühendisi Şükrü Tarkak Bilkent Entegre Saglık Kampüsü Teknik Ofis Şefi Berna Akdemir Bilkent Entegre Saglık Kampüsü İnsan Kaynakları Uzmanı Hulusi Çaglar Yıldırım Bakü Ofis Yönetim Kurulu Başkanı Asistanı Fulya Döner DİA HOLDING İnsan Kaynakları Uzmanı Hande Doğramacı Olgun İstanbul Merkez Ofis Dizayn Ofis Şefi İdare Yeri: Meclis-i Mebusan Cad. İnebolu Sok. 1A Ekemen Han Kat: 4 Kabataş - Beyoğlu / İstanbul - 0212 377 19 00 Baskı: Bilgeç Form Matbaacılık Ltd. Şti. Adres: Ihlamurkuyu Ateş Cad. Hatipler Sok. No: 1 34775 Ümraniye / İstanbul Görüş ve Önerileriniz İçin: Nazire Ulusoy Karacaoğlu (Kurumsal Gelişim ve İnsan Kaynakları Direktörü) nulusoy@diaholding.com www.diaholding.com Bu derginin yapımında katkıda bulunan DİA ailesi üyelerine teşekkür ederiz. Dergideki reklamların sorumluluğu firmalara, yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Bu derginin bir bölümü ya da tamamı yayıncısının izni olmaksızın çoğaltılamaz veya tekrar yayınlanamaz 2 DİAlog İÇİNDEKİLER 4 8 Gökyüzüne Uzanan Ateş Flame Towers 12 14 18 22 26 Bakü’de Heydar Aliyev Merkezi Açıldı Tek Seferde İnşa Edilen En Büyük Sağlık Kampüsü Gusar'da Dünya Çapında Kayak Merkezi: Şahdağ Diplomasi’den DİA’ya Mehmet Ali Bayar IC İbrahim Çeçen Vakfı Hız Kesmiyor Levent Çetinor ve Hunberk Kanıbelli “DİA Holdıng Ülkemizin Gurur Kaynağı” 28 38 44 Melih Gün “Heydar Aliyev Merkezi Bizim İçin Geliştirici Oldu” Başarmak ya da Başarmak! Romantik Şehir Budapeşte DİAlog 3 DİA HOLDING’DEN HABERLER AZERBAYCAN’IN YENİ SİMGESİ DİA HOLDING’IN GÖZDESİ HEYDAR ALİYEV MERKEZİ AÇILDI D DİA Holding tarafından inşaat çalışmalarına 2007’de başlanan ve Zaha Hadid tarafından tasarlanan Bakü Heydar Aliyev Merkezi muhteşem bir tören ile açıldı. İA Holding tarafından inşaat çalışmalarına Ağustos 2007’de başlanan ve dünyanın önde gelen mimarlarından Zaha Hadid tarafından tasarlanan, 15.93 hektar arazi üzerinde konuşlanmış, toplam 101.000 m² kapalı inşaat alanına sahip Bakü Heydar Aliyev Merkezi Projesi, Heydar Aliyev'in doğumunun 89. yıldönümü ve Heydar Aliyev Vakfı'nın faaliyete başlamasının 8. yıldönümü münasebeti ile muhteşem bir tören ile açıldı. Wallpaper Dergisi tarafından "Tasarım Ödülü" verilen projenin bünyesinde barındırdığı konferans salonu, oditoryum, kütüphane, müze, cafe ve restoranlar ve eşsiz tasarımı ile Bakü’nün fiziki çehresini değiştirerek sosyal hayatın gelişimine büyük katkı sağla- 4 DİAlog Merkezi'ni ender mimarlık abidelerinden biri olarak niteledi ve projenin hayata geçirilmesinde emeği geçen herkese teşekkür etti. Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev, Bakü'nün sembolleri arasında Deniz Kenarı Milli Park, Devlet Bayrağı Meydanı, Alev Kuleleri, "Kristal Saray" ve Heydar Aliyev Merkezi'nin de dahil olduğunu belirtti. yacağı belirtiliyor. Şehrin entelektüel hayatında önemli bir rol oynayacak olan Kültür Merkezi, otellere, konutlara ve iş merkezlerine yakın olacak şekilde konumlandırılmış. Benzersiz bir tasarıma sahip olan yapı, Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’in konuşmasının ardından Heydar Aliyev Merkezi ile yaklaşık 13 bin birbirinden ilgili bir tanıtım filmi izleyifarklı boyut ve şekilde özel üretilen panelden oluşan ve 3 cilerin beğenisine sunuldu. boyutta da süreklilik arz eden Açılış töreninin ilerleyen dakikalarında Heydar Aliyev bir cephe sistemine sahip. Vakfı'nın kuruluşunun 8. yılına istinaden Uluslararası spor Açılış törenine katılan Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın yarışmalarında Azerbaycan'ı temsil eden emektar spor usİlham Aliyev, Heydar Aliyev DİA HOLDING’DEN HABERLER DİAlog 5 DİA HOLDING’DEN HABERLER tası İlham Zekiyev'e ve eğitim alanında gösterdiği faaliyetlerden dolayı Litvanya'nın Azerbaycan Büyükelçisi Kestutis Kudzmanas’a ödülleri takdim edilmiştir. Sayısal Büyüklükler 101,000 m² kapalı inşaat alanına sahip proje hayata geçirilirken toplam 121.000 m³ beton, 194.000 m² kalıp ve 19 bin yapısal çelik kullanıldı. 6 DİAlog Yaklaşık 13 bin özel olarak üretilen panelden oluşan kabuk, 5.500 ton yapısal çelik kullanılarak oluşturuldu olan uzay kafes sistemi aracılığı ile estetik bir form kazandı. Proje kapsamında altmış bin m² kapalı otopark inşaa edildi. Oditoryum Görkemli yapının tasarımsal özellikleri ile öne çıkan kullanım alanlarından olan ve oditoryum olarak adlandırılan bölüm toplam 980 kişi kapasiteli seyirci bölümü, ana sahne, yan sahneler, hareketli sahne, kontrol odaları, emanet odası, bodrum katta bulunan soyunma ve makyaj odalarından oluşuyor. 200 m² alana sahip ana sahne, hareketli bölme duvarlar ile 325 m²’lik yan sahnelerden ayrılıyor. Oditoryum her türlü konferans, tören ve sanatsal etkinliğe en iyi şekilde ev sahipliği yapmak üzere tasarlandı ve estetik kaygılar göz önünde bulundurularak kusursuz şekilde inşaa edildi. Çok Amaçlı Salon 1.800 m² kullanım alanına sahip Çok Amaçlı Salon, konferans amaçlı toplantılarda 1.556 kişiye, müzikli dinleti DİA HOLDING’DEN HABERLER ve danslı toplantılarda 1.040 kişiye, yemekli toplantılarda ise 800 kişiye hizmet verecek şekilde tasarlandı ve inşaa edildi. Salon gerektiğinde hareketli bölme paneller ile 436. 440 ve 680 kişilik olmak üzere üç ayrı mekan haline getirilebiliyor. Fuayesi İki ayrı girişine sahip yapı 200 kişi kapasiteli kafeye ve çici Sergi Galerileri ise ulusal ve uluslararası koleksiyonlarını sergileneceği alanlardan oluşuyor. Multimedya tabanlı merkez Azerbaycan’ın tariMüze ve Kültürel Miras hinin ve kültürel geçmişinin Merkezi Müze ve Kültürel Miras Mer- projeksiyon ile sunulabilecekezi, Kalıcı Galeri, Geçici Ser- ği bir bölüm. gi Galerileri ve Multimedya Tabanlı Merkez olmak üzere Kütüphane ve Medya Merkezi üç bölümden oluşuyor. Kalıcı Kütüphane ve medya merkezi Galeri, 20. yüzyıl Azerbaycan olarak adlandırılan bölüm ise sanatının sergileneceği, GeKarşılama Alanı, Multimedya 150 kişiye hizmet verecek restoranı bünyesinde barındırıyor. / Yaşam Alanı, İş ve Reference Alanı, Öğrenim Alanı ve Personel Destek Alanı'ndan oluşuyor. Gölet / Kafe Alanı Kafe alanı, 72 kişilik açık ve 78 kişilik kapalı oturma kapasitesine sahip toplam 800 m²’lik inşaat alanına sahip. 4.200 m²’lik gölet içerisinde iki noktada şelale efekti yaratıldı. DİAlog 7 DİA HOLDING’DEN HABERLER GÖKYÜZÜNE UZANAN ATEŞ FLAME TOWERS “Ebedi ateş bölgesi” Bakü’de DİA Holding ile HOK’un birlikte geliştirdiği konsept sonucu ortaya çıkan Flame Towers’ın ateşi gökyüzüne yükseliyor. 8 DİAlog DİA HOLDING’DEN HABERLER A zerbaycan, bağımsızlığını elde ettiğinden bu yana, başkenti Bakü’yü dışa dönük bir ileri teknoloji şehri olarak konumlama yönünde çaba gösteriyor. Bu çabanın en önemli uzantısı tarihi kimliğine vurgu yaparken teknolojik özelliklerini de gizlemeyen ve Bakü’nün siluetini oluşturan Alev Kuleleri Projesi. Farklı fonksiyonlu ve alev formunda üç kule “Ebedi ateş bölgesi” olarak bilinen Bakü’nün ateşe tapma tarihi, DİA ve HOK’un birlikte geliştirdiği konsept tasarım için ilham kaynağı oldu. Bu ilhamın sonucu, her biri farklı fonksiyon barındıran, üçgen biçimde ve alev formunda üç kule oldu. Bu üç kule içerisinde en yükseği (181 metre) olan Konut Kulesi, 134 lüks konut apartmanı, 39 kat üzeri üç çatı katından oluşup, güneyde konumlandırıldı. En kuzeydeki kule Fairmont Oteli’ni barındırıyor ve 300 oda ve 19 servis apartmanı sağlayan 33 kattan oluşurken, Ofis Kulesi kompleksin batı tarafında A-dereceli esnek ofis alanından oluşan 24.180 m² kiralanabilir alan sağlıyor. Panellere dönüşen cepheler Cepheler üzerinde her türlü animasyonun oynatIlmasına olanak saglayan cephe ışıklandırması sistemi de Alev Kuleleri'ni benzersiz kılan özelliklerden. Otuz bin pixel RGB özelligine sahip ve herbirinin ölçüsü diğerlerinden farklı armatürlerden toplamda on bin adet bulunuyor ve armatürlerin toplam uzunluğu 10.870 metreye ulaşıyor. Cephede yapılan ışık şovları tüm dünya tarafından en güzel şekliyle 2012'nin Mayıs ayında Bakü’de düzenlenen Eurovision yarışması esnasında gözlemlendi. Bu yarışma sırasında Alev Ku- DİAlog 9 DİA HOLDING’DEN HABERLER leleri şehrin ve hatta ülkenin sembolü olarak yer aldı. Cephede yapılan ışık şovlarında yarışmacı ülkelerin bayrakları gösterildi ve bu görüntüler tüm dünyaya yayınlandı. Yapım tekniğiyle de ben- 10 DİAlog zersiz bir proje olan Alev Kuleleri’nde bugüne dek tam 12 milyon adam/saat harcandı. Proje tamamlandığında bu rakamın 14 milyona çıkması planlanıyor ve uluslararası yapım ekibinin içerisinde Türk ve Azerbaycan vatan- daşlarının yanında Gürcü, Polonyalı, Hintli ve uzakdoğu asıllı işgücü de bulunuyor. Binaya benzemeyen binalar Alev Kuleleri Projesi, tüm dünyanın da ilgisini üzerine çekiyor. Proje son olarak Time dergisinde, “Binaya Benzemeyen Binalar” başlığı altında Guggenheim Müzesi, Lotus Tapınağı gibi dünyanın diğer ikonik binalarıyla birlikte sıralandı ve literatüre girdi. DİA HOLDING’DEN HABERLER MIPIM 2013'TEN BÜYÜK ONUR FLAME TOWERS’A “BEST HOTEL AND TOURİSM RESORT” ÖDÜLÜ B u yıl 23’üncü kez düzenlenen dünyanın en iyi gayrimenkul projelerinin taçlandırıldığı MIPIM Ödülleri'nin en değerli ödülüne DİA Holding layık görüldü. Fransa'nın Cannes şehrinde 12-15 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilen MIPIM 2013 Fuarı'na Türkiye damgasını vururken, şirketlerin katılımı, Türk Çadırı ve Türk mimarların aldığı ödüller Fransa'da Türk rüzgarı estirdi. Dünyadaki yaklaşık 19 bin gayrimenkul profesyonelini bir araya getiren MIPIM 2013 Ödüllerin'de Flame Towers projemiz "Best Hotel And Tourism Resort" dalında birinci seçildi. Bu sene "Katılımcıların erişebileceği en büyük sayıdaki kalkınma projeleri ve kaynakları" konseptiyle toplanan ve dört gün süren toplantılarda katılımcılar ofis, konut, perakende, sağlık, spor, lojistik ve sanayi alanlarında ortaya konan ürünlerle buluştu. DİAlog 11 DİA HOLDING’DEN HABERLER TEK SEFERDE İNŞA EDİLEN EN BÜYÜK SAĞLIK KAMPÜSÜ BİLKENT ENTEGRE SAĞLIK KAMPÜSÜ D Dünyanın tek seferde inşa edilecek en büyük sağlık kampüsü olacak Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü’nde çok sayıda branş hastanesi ile rehabilitasyon ve psikiyatri hastaneleri ve Sağlık Bakanlığı’nın yeni idari binası da bulunacak. ünyanın tek seferde inşa edilecek en büyük sağlık kampüsü olacak Bilkent projesinde tasarım çalışmalarına hızla devam ediliyor. Ofis binaları mobilizasyonu tamamlandı ve proje yönetimi personeli ve tasarım ofisi, Müşavirlikle birlikte çalışmalarını bir süredir fiilen şantiye sahasında yürütüyor. Kısa bir süre içerisinde kamp mobilizasyonuna başlanması Hastanesi’nin de halihazırda mevcut bulunduğu arazide planlanıyor. yer alacak. 1.2 hektar arazi üzerine kurulacak kampüs Sağlık Kampüsü şantiyesi, içerisinde çok sayıda branş Bilkent köprüsü girişinden sonra sağda, Atatürk Eğitim hastanesi ile, rehabilitasyon 12 DİAlog ve psikiyatri hastaneleri ve Sağlık Bakanlığı’nın yeni idari binası da bulunacak. Kamu-özel ortaklığı modelinin Türkiye’de ilk uygulaması olacak projede, finansman da DiA Holding tarafından sağlanacak, ki bu 1.129.000 m² inşaat alanına sahip bir şantiye için ciddi bir finansman organizasyonu anlamına geliyor. Projenin devasa boyutları, öngörülen 7.000 kişilik işçi sayısı, 700.000 m³ beton, 4 milyon metreküpe yakın hafriyat gibi rakamlarda kendisini gösteriyor. İhale şartnamesine göre inşaat süresinin 42 ay olduğu projede hedeflenen, kampüs inşaatını çok daha kısa sürede tamamlayarak işletmeye hazır hale getirmek ve DİA HOLDING’DEN HABERLER Sağlık Bakanlığı ve Ankara halkının hizmetine sunmak olacak. İnşaat süreci ardından 25 sene boyunca temizlik, yemek, laboratuvar, sterilizasyon, görüntüleme, bakım-onarım gibi çok çeşitli hizmetlerin de kampüs içerisinde firmamız tarafından verilecek olması, projeyi hem Türkiye için hem de DİA Holding için benzersiz ve pek çok ilkin yaşanacağı bir proje yapıyor. Bilkent projemizde, Mart 2013 içerisinde hafriyata başlanması planlanıyor. PROJE DETAYLARI Başkent Ankara’da yer alacak Bilkent Sağlık Kampüsü, 1.200.000 m²’lik alanda inşa kampüste genel hastanenin yanı sıra, kardiyo vasküler, onkoloji, çocuk ve kadın gibi dal hastaneleri de bulunacak. Klinik Oteli ile teknik servis binasının da yer alacaKampüs tamamlandığında ğı kampüs tamamlandığında, dünyanın tek seferde inşa edilen en büyük sağlık komp- bin doktor, 2.350 hemşire ve 2.850 personel, günde 20.000 leksi olacak. 3.662 yataklı edilecek. Kampus, sağlık kompleksinin yanı sıra modern ve teknolojik tıbbi eğitimin de merkezi olacak. hastaya bakacak. Kampüste 11.986 araçlık bir otopark da bulunacak. DİA Holding, kampüsün inşası sonrası 25 sene süreyle bakım hizmeti verecek. Kampus 25 yılın sonunda devlete devredilecek. DİAlog 13 DİA HOLDING’DEN HABERLER GUSAR'DA DÜNYA ÇAPINDA KAYAK MERKEZİ ŞAHDAĞ YAZ KIŞ TURİZM KOMPLEKSİ Azerbaycan’ın kuzey sınırında Şahdağ’ın eteğinde bulunan Gusar Şehri'nde inşa edilen Şahdağ Yaz Kış Turizm Kompleksi’nin tamamlanan Resort Hotel dışındaki 1. Faz’ını Devlet Başkanı Sayın İlham Aliyev ve Eşi açtı. Ş ahdağ Kış-Yaz Turizm Kompleksi 1. Faz imalatları; Resort Hotel, Zirve Hotel, Qaya Hotel, Workshop Binası, Isıtma ve Güç Merkezi, beş Lift ve Pist, Yapay Kar Sistemi, Dahili Yollar, Pis Su-Temiz SuIsıtma-Soğutma-ElektrikDrenaj ve Dere Islahı Altyapı İşlerinden oluşuyor. Azerbaycan’ın kuzey sınırında Şahdağ’ın eteğinde bulunan Gusar Şehri'nde, sadece Azerbaycan'ın değil, tüm Kafkasya'nın en güzel yerlerinden birisinde inşa edilen Şahdağ Yaz Kış Turizm Kompleksi’nin Resort Hotel dışındaki 1. Faz imalatları tamamlandı ve Devlet Başkanı Sayın İlham Aliyev ve Eşi Sayın Mehriban Aliyev tarafından açıldı. Aliyev çifti, Zirve Otel’in terasından araziyi seyrederek yapılan işleri incelediler. Sonra otelin konferans salonuna gelen Sayın Aliyev'e komplekste çalışacak 14 DİAlog personelin eğitimi ile ilgili bilgi verildi. VIP suiti gezen Sayın Aliyev daha sonra otelin tıp merkezine geldi. Operasyon, röntgen, diş tedavi, laboratuar, doktor ve hasta odalarından oluşan tıp merkezinde üst düzey tıbbi hizmet için bulunan modern ekipmanları inceledi. Son olarak kış sporları için gerekli malzeme ve ekipmanların satılıp kiralandığı mağazayı gezen Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev ve eşi komplekste yaratılmış olan atmosferden memnun kaldıklarını belirterek Gusar’dan ayrıldı. Şahdağ Kış-Yaz Turizm Kompleksi Azerbaycan’ın ilk dağ resortu olan Şahdağ Kış-Yaz Turizm Kompleksi'nin inşasının hazırlık çalışmalarına 2006 yılında başlandı. 2009'un Eylül ayında temeli atılan kompleks Şahdağ Milli Parkı'nın sınırlarında bulunuyor. Kompleksin inşa edildiği alan çevresel temizliği, flora ve faunasının zenginliği nedeniyle seçildi. Bu turizm alanı deniz seviyesinden 1300-2300 metre yükseklikte. Kompleksin esas bölümü ise deniz seviyesinden 1440-1640 metre yükseklikte bulunuyor. 2058 hektar yüzölçüme sahip olup tüm yıl boyunca faaliyet gösterecek kompleks ülkede dağ-kayak sporu ve diğer kış spor türlerinin gelişmesi için kapsamlı olanaklar sağlıyor. Bölgede yeni oteller zincirinin oluşturulmasına zemin hazırlayacak olan turizm kopleksi aynı zamanda son DİA HOLDING’DEN HABERLER Spa-fitness-kapalı havuz, üç bar, 290 ve 40 kişilik restoranlar, çocuk oyun ve bakım alanı, kayak mağazası, kayak okulu, ofisler, dinlenme salonu ve oyun odası bulunuyor. Projenin Amacı yıllarda ülkede yapılan en büyük altyapı projelerinden bir tanesi. Şahdağ Kış-Yaz Turizm Kompleksi’nin inşaası petrol dışı sektörlerin gelişimine öncelik veren Azerbaycan'ın ekonomik hayatında önemli bir yer alıyor. Kompleks ülkede turizm endüstrisinin gelişimine önemli katkılar sağlamakla kalmayıp Azerbaycan'ın tarih, kültür ve eşsiz tabiatının tanıtılması doğrultusunda atılan önemli adımlardan biri. Tüm bu faktörler Şahdağ Kış-Yaz Turizm Kompleksi'nin dünya turizm endüstrisindeki önemini daha da artırıyor. kapalı garaj, çocuklar için oyun ve bakım alanı, ofisler, kayak okulu, revir, açık otopark, teknik mahaller ve mutfaklar bulunuyor. Shahdag Otel& Spa 1 Haziran 2013 tarihinde hizmete açılacak olan otel, toplam yedi katlı olup 35 bin m² kapalı alana sahip. İki VIP Suit, 18 suit, bir asistan ve 150 standart misafir odasına sahip otelde sekiz asansör, 166 araçlık kapalı otopark, üç seminer ve toplantı odası, Kafkas dağlarının buzulları ve ormanları ile zengin ve rengarenk bir doğaya sahip, inanılmaz yüksek dağ gölleri ve şelaleleri bulunan bölge toprağı adeta, Avrupa ile Ortadoğu'yu birbirine bağlıyor. Geçmiş dönemde bölge arazisinde önemli ticaret yollarının kavşağında olan Gusar şehri ülkenin kapısı konumunda. Bölge zengin ve renkli doğası, berrak havası, uygun iklimi, kendine özgü kültürü, doğal zenginlikleri ile modern ve dünya standartlarında bir turizm kompleksinin kurulması için en uygun alan. Zirve Otel Zirve Otel Faz 1 kapsamındaki kayak pistlerinin merkezinde bulunuyor. Burada üçü VIP olmak üzere, toplam 43 oda bulunuyor. Tüm odalarda misafirlere yüksek seviyede konfor ve dinlenme ortamı sağlanmış. Yüksek kalitede hizmet için kayak satış ve kiralama mağazası, Lounge Bar, Restoran, VIP Restoran, Medikal Servis, Cafe Pub, Bilardo ve oyun alanı, toplantı ve konferans salonları ile misarfirlere her türlü olanak sunuluyor. 19 bin m² kapalı alana sahip üç katlı binada ayrıca DİAlog 15 DİA HOLDING’DEN HABERLER DİA, 2011 ULUSLARARASI TASARIMCILAR LİSTESİNDE 155. SIRADA D İA Holding, Engineering News Record Dergisi tarafından her sene periyodik olarak düzenlenen Uluslararası Tasarımcılar sıralamasında dünya ölçeğinde 155. sırada yer aldı. Hemen hemen tüm 16 DİAlog projelerini Tasarla & İnşa et (Design&Build) konseptiyle yürüten DİA Holding’in iş hacminde, tasarım işleri de inşaat ile orantılı ve büyük bir ağırlık oluşturuyor. Kamu ya da özel firmaların kendi ülkeleri dışındaki projelerinden üretilen ve her sene Temmuz ayında yıllık olarak yayınlanan Top 200 - Uluslararası Tasarım Firmaları Listesi, tasarıma bağlı ihracat gelirleri baz alınarak düzenleniyor ve lis- tede dünyanın en büyük 200 tasarım firması yer alıyor. Listede, Türkiye’den 181. ve 185. sıralarda iki firma daha yer almakla birlikte, Amerikan ve Avrupalı firmaların ağırlığı var. DİA HOLDING’DEN HABERLER DİA, 2011 ULUSLARARASI MÜTEAHHİTLER LİSTESİNDE DE 124. SIRADA D İA Holding, Engineering News Record Dergisi tarafından yayınlanan Uluslararası Müteahhitler Listesi’nde dünya ölçeğinde 124. sırada yer aldı. Listede dünyanın kendi ülkeleri dışında iş yapan 225 en büyük şirketi yer alıyor. Bu sene açıklanan listede, Çin’in ardından Türk inşaat şirketleri dünya çapında yine ikinci sırada yer aldılar. ENR dergisi, aynı zamanda bu sıralamayı yaptığı derginin kapağında Flame Towers projesine de yer verdi ve kapak fotoğrafı olarak Flame Towers kullanıldı. 2012 sıralamasında, Türkiye’den toplam 33 firma var. Ayrıca IC İçtaş firması da listed 168. sırada yer aldı. DİAlog 17 ÖZEL RÖPORTAJ DİPLOMASİ'DEN DİA'YA MEHMET ALİ BAYAR DİA Holding Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Ali Bayar bize Yurt dışı eğitiminden diplomasiye, siyasetten DİA Holding’e uzanan hikayesini anlattı... 18 DİAlog ÖZEL RÖPORTAJ B ize kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz? İstanbul doğumluyum. Baba tarafı Rumeli’den, Anne tarafı Kafkasya’dan gelip Anadolu’ya yerleşmiş bir ailenin ferdiyim. 50 yaşındayım. Liseyi Ankara Tevfik Fikret Lisesi’nde 1980 yılında bitirdim. Kendine has bir tarihi, gelenekleri ve pozitifizmi olan bir kurumdur. Okulumla daima gurur duyarım. Bilahare, 12 Eylül darbesi geldiği için üniversiteye Amerika’ya gittim, bursla okudum. New York Üniversitesi'nde Ekonomi dalında lisans ve Uluslararası Finans dalında da yüksek lisans dereceleri aldım. 1987’de Türkiye’ye döndüm ve meslek olarak diplomatlığı seçtim. 1988 ile 2002 tarihleri arasında Dışişleri Bakanlığı’nda diplomat olarak görev yaptım. Hayatımı ve kimliğimi belirleyen faaliyet alanım diplomasidir. ABD'de Washington Büyükelçiliğimizin Elçi-Müsteşarı olarak görev yaptığım sırada 2002 senesinde devlet memurluğundan istifa ederek siyasete katıldım ve o tarihle 2010 yılları arasında aktif siyasette genel başkanlıktan düz parti üyeliğine kadar uzanan bir yelpazede faaliyet gösterdim. O tarihten bu yana özel hayatta kendi danışmanlık faaliyetlerimi yürütüyorum. 2012 Eylül ayından bu yana da DİA Holding FZCO Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapıyorum. Diplomatlik kariyeriniz hakkında neler söyleyebilirsiniz ve neden siyasete atılmaya karar verdiniz? Diplomasi dünyanın en eski mesleklerinden biridir. İnsanlığın en büyük meselelerinden biri savaştır, diğeri de barış. İnsanoğlu var olduğundan beri bu iki seçenek arasında tercihler yapmış ve bedellerini artısıyla eksisiyle ödemiştir. Diplomasi savaş olmasın, ihtilaflar barışçı yöntemlerle ve uzlaşıyla hallolsun diye yaratılmış bir meslektir. Meslek olmanın ötesinde, eskilerin tarifiyle, bir sınai nefisedir, yani aslında bir sanattır. Çok önemli bir meslektir, zira becerilemediği takdirde sonucu çatışmadır, savaştır. Diplomasiye ilgim üniversite yıllarımın dünyanın ve Türkiye'nin yeniden şekillendiği 80'lere tesadüf etmesiyle başladı. ABD'de eğitim görürken Reagan-Thatcher devrimiyle dünyada küreselleşmenin ilk adımları atılıyor, Soğuk Savaş son dönemine giriyordu. Türkiye de 12 Eylül döneminin zor şartlarından yavaş yavaş çıkarak dışa açılmaya ve bölgesel bir rol oynamaya başlamıştı. Ülkemin bana verdiklerine karşın vazife borcumu ödeyebilmek için, ailemden gelen bir gelenekle doğal olarak kamu alanında devlet hizmetine yönelmeye karar verdiğimde diplomasiyi seçtim. O yıllar terör nedeniyle pek çok Türk diplomatının şehit edildiği yıllardı. Bu benim için bu mesleği daha da onurlu ve değerli kılan bir unsur olmuştur. 1988 yılında Dışişleri Bakanlığı'na intisap ettim. İlk üç yıl NATO ve Sovyetler Birliği Dairelerinde çalıştıktan sonra, ilk tayinim olarak çok genç yaşta Bakü Başkonsolosluğu'nu açmakla görevlendirildim. O tarihte daha Sovyetler Birliği mevcuttu ve merhum Cumhurbaşkanı Özal Sovyetler Birliği ziyareti sırasında Mart 1991'de Bakü'yü de ziyaret ederek oraya bir başkonsolosluk açılması talimatını vermişti. Çok zor şartlar altında başkonsolosluğumuzu açtık. Bakü'ye vardığımızda, Türkiye'nin doğu sınırlarıyla Çin Seddi arasındaki ilk yabancı diplomatlar olarak göreve başladık. Bu Türkiye için tarihi bir vesileydi. Bu coğrafyada öncü rol oynama imkanına sahip olmuştuk, ancak pek çok bilinmezlik ve zorlukla karşı karşıyaydık. Bilahare, Azerbaycan'ın bağımsızlığını ilk tanıyan ülke olarak Büyükelçiliğimizi kurduk ve üç yıl Büyükelçi Yardımcısı ve Maslahatgüzar olarak görev yaptım. Görev yaptığım dönem Azerbaycan'ın en çetin dönemiydi. Bir yandan Karabağ savaşı, bir yandan iç karışıklıklar, diğer yandan da geçiş döneminin muazzam sorunları kardeş Azerbaycan'ın önüne büyük engeller çıkarıyordu. Türkiye olarak işimiz kolay değildi. Kafkasya, savaşlar ve iç karışıklıklar içindeydi. Öte yandan, büyük beklentiler vardı. Türkiye dünyaya açılıyordu ve Avrasya bölgesi önümüzde yepyeni fırsatlar ve fakat bir o kadar da belirsizliklerle ortaya çıkıyordu. Yaklaşık dört yıl büyük onur ve zevkle görev yaptım. Hayatımızın en güzel dönemiydi diyebilirim. Bugün Azerbaycan'da pek çok dostumuz, arkadaşımızla hala münasebetimiz sürmektedir. Bilahare, Türkiye'nin New York'daki Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği'ne tayin oldum ve Güvenlik Konseyi'ni takip etmekle görevlendirildim. Yurda dönüşümde Cumhurbaşkanlığı Dışişleri Danışmanlığı görevine atandım ve 9. Cumhur- başkanı Sayın Demirel'in görev süresinde bu görevi yürüttüm. 2000 yılında Türkiye'nin Washington Büyükelçiliği Siyasi Müsteşarlığı’na ve bilahare ElçiMüsteşarlığı’na tayin oldum. 11 Eylül 2001 tarihindeki tarihi anda bu görevimi yürütüyordum. Diplomasi kariyerimi Nisan 2002 tarihinde sona erdirerek bir başka ulvi kamu hizmeti olarak gördüğüm siyasete atıldım. Demokrat Türkiye Partisi Genel Başkanlığı ve bilahare birleşme sonrasında Doğru Yol Partisi Genel Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundum. 2010 yılına kadar bu partinin merkez kurullarında görev yaptım. Siyasete, içinde pek çok siyasetçi barındıran ve Türkiye'nin demokrasi ve kalkınma çabalarına naçizane katkıları olmuş ailemden tevarüs ettiğim siyasi geleneğin bir devamı olarak esasen daima meraklıydım. Benim gençliğim 12 Eylül öncesi ve sonrası sorunların tam ortasında şekillendi. Çok genç yaşta ve özellikle 12 Eylül sonrasındaki zorlu demokrasi mücadelesine rahmetli babamın yanında fiilen katıldım. Bilahare diploması kariyerim sırasında da merhum Özal, merhum Haydar Aliyev , Sayın Demirel, merhum Erbakan, merhum Ecevit, merhum Erdal İnönü, Sayın Hikmet Çetin ve merhum İsmail Cem gibi hem siyasi hem diplomatik alanda kararlarıyla ve aksiyonlarıyla belirleyici olmuş tarihsel kişiliklerle yakın çalışma imkanına hasbelkader sahip oldum. Türkiye'nin ve dünyanın özellikle 11 Eylül sonrasında içine girdiği dönüşüm sürecini birinci elden ABD'de görev yaparken yaşadım. Bir anlamda tarihin değişimine şahit oldum. Beni siyasete yönlendiren en önemli kişisel dürtü Türkiye'nin her alanda yenilenme, değişme ve gençleşme ihtiyacına olan inancımdı. O tarihlerde, bugün de olduğu gibi, gençlerin siyasete girmesi gerektiği şeklinde yaygın bir kanı da topluma hakim olmaya başlamıştı. Türkiye çok önemli bir değişim sürecine gidiyordu ve toplumsal meselelere karşı sorumluluğu olan bir insan olarak siyaseti benim neslimin önündeki en önemli görev olarak gördüm ve hala da öyle görüyorum. Siyaset yoluyla ortaya konulabilecek hizmetler toplumun diğer alanlarını doğrudan artısıyla eksisiyle etkilemektedir. Dağarcığında, birikiminde bir şeyler olduğuna inanan her vatandaşın siyasete katılımı Avrupai bir demokrasiyi gerçekleştirmemizi sağlayabilir. Zira, siyasetin en erdemli DİAlog 19 ÖZEL RÖPORTAJ vatandaşlık görev ve sorumluluklarından biri olduğuna inanıyorum. bilahare özel hayatta ve iş hayatında da bizzat gözlemledim. İş alanı olarak inşaat sektörünü seçmenizin nedenlerini paylaşabilir misiniz? 15-16 yaşında geleceğinizi hayal ederken kurduğunuz planın neresindesiniz? Esasen, diplomasideki kariyerim sırasında özellikle enerji alanındaki uzmanlaşma sürecim iş hayatında da bu alanda danışmanlık ve yöneticilik yapma imkanını bana hazırladı. Diplomat olarak, Türkiye'nin büyük enerji projelerine atıldığı dönemde bu projelerin diplomasisinde doğrudan görev aldım. Bakü-Tiflis-Ceyhan ve Şahdeniz-Erzurum boru hattı projelerini Türkiye adına ilk müzakere eden devlet görevlisi oldum ve bu projelerin gerçekleşmesinde kariyerim boyunca görevde bulundum. Bu alanda daha sonra özel hayatımda da uluslararası danışmanlık ve yöneticilik yapma imkanım oldu. İnşaat sektörü daha sonra ve DİA Holding bünyesinde ilk olarak doğrudan katıldığım bir alan oldu. O zamana kadar inşaatı ilgilendiren projelere danışman olarak katkılarım oluyordu. Tabiatıyla, kamu görevlerim sırasında, o zamanların yükselen gücü olarak inşaat sektörünün Türkiye'nin kalkınmasını ve uluslararası piyasalardaki etkinliğine yaptığı katkıları bilfiil yaşadım. Benim diplomasi kariyerim, diplomasinin ekonomik ve ticari boyut kazandığı ve ülkemizin kalkınmasına doğrudan küresel boyutta katkıda bulunduğu bir döneme rastladı. Bunun yararlarını Çok güzel ama zor bir soru. İnsanın çok samimi olması lazım buna cevap verebilmesi için. Öncelikle, kendi babam gibi iyi bir aile babası olmayı arzuladım hep. Onun bize olan yakınlığını, muhabbetini evlatlarıma da yaşatabilmeyi istedim. Umarım başarmışımdır. Eşim Ayça Bayar'la tam o yaşlarda tanıştık ve birlikte bir hayat kurmayı hayal ettik. Yıllar sonra onu da başardık. Meslek olarak belirli bir hedefim yoktu. Pek çok genç gibi arayış içindeydim. O dönemin en gözde mesleği bankacılıktı. Ben ise daha farklı bir hayat tahayyül ediyordum. Hem her şeyimizi borçlu olduğumuz ülkemize dönüp hizmet etmek başlıca vatandaşlık göreviydi. Ama gönlümde daima kamu hizmeti vardı. Ailemin hemen her ferdi devlete hizmet etmişti. O hayalimi de gerçekleştirdim. Türkiye'nin daha güzel, daha yaşanılası, dünyada daha saygın ve etkili bir ülke olması her insan gibi benim de hayatımı belirleyen hayallerdi. Hayatımızı nerde olursak olalım bu ideale yöneltmek bir varlık sebebi. Evlatlarımın da bu idrakle yetişmesi de benim en büyük hayalim. Başkan Clinton’ un Türkiye’ye resmi ziyareti Kasım 1999 20 DİAlog DİA Holding ile hikayenizin nasıl başladığını anlatabilir misiniz? Murat Çeçen Beyi ve ailesini yakın- dan tanıyordum. Esasen muhterem Babaları İbrahim Çeçen Bey’i uzun yıllardır tanıyor ve kendisinin ülkemize hizmetlerini yakından biliyordum. İçtaş ve İC Holding'in başarılarını takdirle takip ediyordum. Murat Çeçen'le arkadaşlığımız çerçevesinde DİA'yı tanıma zevkine nail oldum. Hasan Gozal Bey'in de ailesini ve faaliyetlerini Azerbaycan ile olan yakınlığımdan dolayı iyi biliyordum. Her iki genç insanın ailelerinden tevarüs ettikleri değerler ve prensipler zemininde gerçekleştirdikleri başarılar hakikaten göz kamaştırıcı. Murat Çeçen Bey, özellikle Bilkent Hastanesi projesiyle birlikte ortaklar olarak vizyonlarını ve DİA'nın geleceğine ilişkin düşüncelerini benimle paylaşma nezaketini gösterdi ve birikimlerimle kendilerine katkıda bulunmamdan memnun olacaklarını ifade etti. DİA, benim Türkiye'nin geleceğinde görmek arzusunda olduğum tarzda, genç ruhlu, küresel vizyonu olan, inovasyon arayışı içinde, gerçekçi ve çalışkan bir yapı arz ediyordu. Teklifini zevkle ve onurla kabul ettim. Naçizane de olsa bu hikayenin başarısı için çaba sarf etmekten hakikaten zevk alıyorum. Dünya çapında önemli işlere imza atan bir şirketin Yönetim Kurulu’nda olmak size neler hissettiriyor? Gurur veriyor. Son derece pozitif düşünceli, gerçekçi ve vizyoner bir yapısı var DİA'nın. Kurumsallaşma aşamasında olması önemli bir geçiş Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı Anlaşması İmza Töreni Kasım 1999 (Aliyev, Clinton, Demirel, Ecevit, Bayar) ÖZEL RÖPORTAJ dönemi. Bugüne kadar gerçekleştirdiği başarılar ve bu başarıların altında yatan düşünce yapısı gerçekten göz kamaştırıcı. Azerbaycan'da gerçekleştirilen işler, rekabetin yoğun olduğu bir dönemde gurur verici. Bugün hangi uluslararası mimari veya dizayn dergisini açsanız, internette hangi dizayn sitesine girseniz DİA'nın başardığı işler birer başarı modeli olarak sergileniyor. Çok genç bir firma için küçümsenmeyecek bir mesafe kaydedilmiş. Bilkent Hastanesi gibi, dünya çapında bir projenin geldiği aşama da bu birikimin bir neticesi. Böylesine büyük ve önemli bir projenin gerçekleştirilmesi her alanda entegre ve süratli hareket edebilen bir yapı gerektiriyor. DİA, bugüne kadar olduğu gibi, bu projeyi de öngörülen zamandan önce bitirebilecek kabiliyette ve beceride bir şirket olduğunu kanıtlayacaktır. DİA Holding projelerinden sizi en çok etkileyeni hangisi oldu? Neden? Daha önce de bahsettiğim gibi, Bakü'de gerçekleştirdikleri Heydar Aliyev Merkezi ve Flame Towers projelerinin muhteşem görüntüleri karşısında hayran kalmamak mümkün değil. DİA'nın işçisinden yöneticilerine kadar herkesi bu muazzam başarıları nedeniyle kalpten tebrik ederim. Ne kadar DİA Holding’in daha başarılı işlere imza atması için planlarınız nelerdir? Bu her şeyden önce kurucu ortakların vizyonları ve hayalleriyle ilgili bir konu. DİA'yı konsept ve fiziksel olarak var eden onlar. Bu konuda belirledikleri istikamet doğru ve isabetli. DİA'nın artı değeri, İC örneğinde olduğu gibi, farklı alanlarda teknolojiyi ve işletme sanatını iyi değerlendiren, yatırımcı ve işletmeci vasıflarını da ön plana çıkaran bir profile sahip olması önemli bir özellik. Şimdi önümüzdeki en önemli meydan okuma Bilkent Hastanesi Projesi'ni başarıyla gerçekleştirmek. Bu model, bundan sonraki gelişim süreçlerini ve ilerdeki başarıları da doğrudan etkileyecek büyüklükte ve önemde. Geçen yıl dünyanın en büyük inşaat şirketleri arasında yer alan DİA'nın bu vasfını artarak sürdüreceğini görebiliyorum. gurur duysalar azdır. Bu projeler dahi DİA'nın vizyonu hakkında bilgi vermeye yeterlidir. Daha nicelerinin gerçekleşmesini diliyorum. DİA Holding’in en büyük projelerinin yükseldiği Bakü’ye gittiğinizde ve devasa projelerinizi gördüğünüzde neler hissediyorsunuz? Öncelikle, kardeş Azerbaycan'ın 90'ların başındaki çetin günlerini yaşayan biri olarak, ülkenin bugün eriştiği görkemli seviyeyi müşahade etmekten hem hayranlık duydum, hem de Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın son Bakü Ziyareti Mehmet Ali Bayar Bakü Büyükelçiliği Maslahatgüzarıyken 15 Nisan 1993 kendisini fahri bir Azerbaycanlı olarak gören birisi olarak mutlu oldum. Merhum Heydar Aliyev'in dirayetli liderliği ve Sayın İlham Aliyev'in sürdürdüğü siyasetler neticesinde çok büyük işler başarılmıştır. Azerbaycan bugün dünyada tanınan ve köklü kültürünün üzerine önemli bir siyasal saygınlık kazanan bir ülke haline gelmiştir. Bakü'ye beş yıl arayla gidildiğinde her defasında yaşanan gelişmeler insanı şaşkınlığa uğratıyor. Ben Flame Towers'ı inşa halinde görmüş, böyle bir projenin bırakın gerçekleştirilmesini, hayal dahi edilmesinin büyük bir mesele olduğunu ve takdire şayan olduğunu düşünmüştüm, daha kimler tarafından yapıldığını bilmeden. Bilahare, Heydar Aliyev Merkezi, estetik, teknoloji, kültür ve kararlılığın muhteşem bir bileşkesi olarak ortaya çıktı. Zaha Hadid gibi bir dünya devinin bu projeye gönül vermiş olması vizyonun doğruluğunun ispatıdır. Yenilik, değişim, farklılık, cesaret ve küresel kültür bileşkesi. Projelerimizi başkalarından ayıran ve ayrıcalıklı kılan unsurlar sanırım bunlar. Bir inşaat firmasının Yönetim Kurulu'nda olarak firmanızın üstlendiği projelerin tamamlandığını görünce neler hissediyorsunuz? Ben altı aydır DİA bünyesinde görev yapıyorum, bu kısa sürede Heydar Aliyev Merkezi'nin tamamlanmasına şahit oldum, Flame Towers da neredeyse hazır. Tabiatıyla benim hissettiklerim bu eserleri gerçekleştirenlerin hissettiklerinden farklı. Asıl gurur ve heyecan onların hakkı. Ama, bu kadar kısa sürede bile, insan hem gurur duyuyor, hem de insan aklının ve azminin başarıları karşısında dünyanın geleceğine ilişkin umutları güçleniyor. Başkan Clinton’ un Türkiye’ye resmi ziyareti Kasım 1999 DİAlog 21 GELECEK İÇİN EĞİTİM İÇİN HIZ KESMİYORLAR IC İBRAHİM ÇEÇEN VAKFI IC İbrahim Çeçen Vakfı yaptığı etkinlikler ve gerçekleştirdiği projeler ile, 2012 yılını da yoğun geçirdi. Yeni ve bursu devam eden eski bursiyerleri ile birlikte, 2013'te öğrenci sayısı toplam 609 kişi oldu. IC Vakfı 9 bine yaklaşan mezunlarıyla koskocaman bir aile. I C İbrahim Çeçen Vakfı ve Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi işbirliği ile Antalya Belek’teki IC Hotels Santai’de gerçekleştirilen "3. Akademik Gelişim Semineri" açılışına IC Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve vakfın kurucusu İbrahim Çeçen, Rektör Prof. Dr. İrfan Aslan, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Telat Yanık, Prof. Dr. Fahri Bayıroğlu, Prof. Dr. Mehmet Biber, IC Vakfı Müdürü Dr. Meral Dinçer, akademisyenler ve idari personel katıldı. Organizasyon dolayısıyla yurtdışından davet edilen dört üniversitenin akademisyenleri Bulgaristan Prof. Assen Zlatarov Üniversitesi, Bulgaristan The State University of Library Studies and Information Technology Üniversitesi, Çuvaş Cumhuriyeti’nden Chuvash State Üniversitesi, Polonya The Main School of Fire Service Üniversitesi rektör ve yöneticileri açılışta yer aldı. 22 DİAlog Üniversitelerle AİÇÜ arasında ikili anlaşma imzalandı. Açılışta konuşan Rektör ASLAN, beş yıl önce devletin ve eğitim gönüllüsü, değerli iş adamı Sayın İbrahim Çeçen’in büyük katkılarıyla temelleri atılan Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’nin kısa zamanda büyük bir gelişme gösterdiğini belirtti. Üniversitelerin bulundukları şehirlere çok önemli katkılar yaptığını belirten Prof. Dr. İrfan Aslan, görevlerinin sadece öğrenci ve akademisyen yetiştirmek olmadığını söyledi. Halkla beraber hareket ederek şehri kalkındırmaları gerektiğini kaydeden Rektör, “Hepinizin bildiği gibi üniversiteler, her türlü dilin, ırkın, mezhebin, insanın ve insanların bir arada işbirliği yaptığı kurumlardır. Üniversiteler sadece ve sadece öğrenci ve akademisyen yetiştiren yerler değildir. Üniversiteler bulundukları yerlerin ekonomik, sosyal ve kültürel yapısını değiştiren yerlerdir, halktan ayrı değildir. Halkla beraber halkı daha da yukarı seviyeye yükselten kurumlardır. Halkın ekonomik sosyal ve sosyolojik seviyesinin daha da yükselmesinde ana etmenlerin yer aldığı kurumlardır” dedi. Seminerde konuşan IC Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve IC Vakfı kurucusu İbrahim Çeçen, Ağrı’dan gelen üniversite akademisyenlerini otelinde ağırlamaktan ve onlarla tanışmaktan büyük mutluluk duyduğunu ifade ederek sözlerine başladı. Yaptıkları turizm yatırımlarına değinen Çeçen, “Turgut Özal’ın turizm sektörüne açtığı yoldan biz de yürüyerek bu oteli kurduk. 1983’te 380 milyon dolar olan turizm geliri, bugün 25 milyar dolara ulaşmış durumdadır. GELECEK İÇİN Ben de ilk kez kendime ait bir yatırım yaptım. On yıl önce Türkiye’deki ilk on firma arasındaydık. Bugün otel kapasitemizi 3 bin yatağa çıkardık. Bu yatırımla ilk beş firma arasına girmiştik. Bunu bu ülkedeki her alanda yapılan hızlı gelişmeyi göstermek için anlatıyorum. Ben Ağrı’da doğdum, Antalya’da doyuyorum. Bunun için Antalya benim için önemli. Havalimanında dört bin kişi çalıştırıyoruz. Sizleri de benim için çok önemli olan bu kentte ve turizm sektöründe ilk yatırımım olan bu tesiste ağırlamaktan dolayı çok mutluyum” dedi. Çeçen ayrıca, öğrenimi boyunca çok sıkıntı çektiğini ve çok zor şartlar altında eğitimini tamamladığını, varlıklı olduktan sonra da kendisi gibi eğitimde sıkıntı çekenlere destek olmak amacıyla eğitim konusuna büyük önem verdiğini dile getirdi. İbrahim Çeçen, “Okurken birçok sıkıntı çekmiş bir insanım. Belirli bir konuma geldikten sonra eğitime yatırım yapmayı hedefledim. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da IC Vakfı olarak üniversitemizin her zaman destekçisi olacağız. Benden sonra da çocuklarım bu anlayışı devam ettirecek. Vakfımız üniversitenin her türlü tanıtımı için gerekenleri artırarak sürdürecek, özellikle yurtdışındaki yabancı üniversitelerle işbirliği yapılması ve karşılıklı protokollerin imzalanması konusunda da destek verecektir. Üniversite için yaptığım yatırımın ne kadar emin ellerde olduğunu görmenin mutluluğunu yaşıyorum. Evet, biz Ağrı’da üniversite için çok güzel binalar yaptık, ancak bu binalar misyonuna hizmet etmiyorsa hiçbir anlamı kalmaz. Haziran’da üniversiteye geldiğimde gördüklerim beni çok etkiledi ve yaptığım işin ne kadar doğru insanların elinde olduğunu gördüm. Sayın Rektörüme ve beraberinde emek veren tüm ekibine, idarecilerine, personele de ayrı ayrı teşekkür ediyorum” dedi. Doğduğu yer olan Ağrı’nın kendisi için çok önemli olduğunun altını çizen Çeçen, Ağrı’nın kalkınmasına destek verme amacının da olduğununun ve üniversite sayesinde Ağrı’da olumlu değişimler yaşandığını belirtti. Üniversiteye ve özellikle de akademisyenlere Vakıf tarafından her türlü desteğin verileceğini bir kez daha hatırlatan Çeçen, “Vakıf olarak akademisyenlerin gelişmeleri konusunda daha fazla hizmet etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Size her türlü desteği vereceğiz. Ama sizlerden ricam Ağrı’nın kalkınması ve gelişmesi için kadroların kalıcı olmasıni sağlamanız. Biz size her türlü desteği vereceğiz, lütfen siz de Ağrı’yı sahiplenin, kalkınmasına katkı sağlayın” sözleriyle konuşmasını tamamladı. Seminerde Akdeniz Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi, akademisyenlere çeşitli seminerler verdi. IC Vakfı, 2011-2012 Eğitim Öğretim yılında bursiyer üniversite öğrencilerini başarılarından dolayı ödüllendirdi. “Okurken birçok sıkıntı çekmiş bir insanım. Belirli bir konuma geldikten sonra eğitime yatırım yapmayı hedefledim. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da IC Vakfı olarak üniversitemizin her zaman destekçisi olacağız.” Vakfın yıl boyu gerçekleştirdiği diğer aktiviteler şöyle: - IC Vakfı ile Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi arasında imzalanan protokol gereği, üniversite akademisyenlerinin hazırladıkları eserler Üniversite yayını olarak kitap haline getirilecek. Bu kapsamda Doç. Dr. Yusuf Çetin’in, “Tarihi Kalıntıları ve Kültürel Değerleri ile Ağrı”, Yrd. Doç. Dr. Nazım Kartal’ın “Türkiye’de İl Özel İdareleri” ve Yrd. Doç. Dr. Aysun Doğutaş ve Dr. Cemil Doğutaş’ın “Erken Psikososyal Müdahale ve Düzenlemelerle Okullarda Şiddetin Önlenmesi” çalışmaları IC Vakfımız desteğiyle Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Yayını olarak basıldı. - İbrahim Çeçen Vakfı’ndan Patnos Gençali İlköğretim Okulu Anasınıfı öğrencilerine oyuncak yardımı yapıldı. - AİÇÜ Sürekli Eğitim Merkezi ve İbrahim Çeçen Vakfı işbirliğiyle açılan Patnos Tıbbi Sekreterlik ve Doküman- tasyon Kursu başarıyla tamamlandı. Programa katılan kursiyerlere sertifikaları dağıtıldı. - İbrahim Çeçen Vakfı tarafından uluslararası bilimsel dergilerde makaleleri yayımlanan akademisyenlere kriterlere ve makale sayılarına göre farklı oranlarda teşvik ödülleri verildi. İbrahim Çeçen Vakfı tarafından düzenlenen “Ağrı İçin Bir Fikrim Var Yarışması" ile Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi akademisyenlerinin, Ağrı İli için neler yapılması gerektiği konusunda çözüm üretebilen projeler yaratarak, Ağrı’ya ve bölge kalkınmasına katkı sağlayabilecek araştırmalar yapmaları hedeflenmiştir. Yarışmaya katılan projelerden sorunları dile getirilmesi değil, var olan sorunlara çözüm yollarının gösterilmesi, eksikliklerin giderilmesi ve somut önerilerde bulunulması istenmiştir. Araştırmaların uygulamaya yönelik ve karar vericilere ve uygulayıcılara yol gösterici olabilmesi de değerlendirmede göz önüne alınmıştır. Bu doğrultuda yarışmaya katılan projeler, Sosyal Bilimler ve Fen ve Doğa Bilimleri kategorilerinde ödüllendirildi. Önümüzdeki dönemler için Vakıf, eğitim odaklı uluslararası projeler içinde yer almaya devam edecek. Bursiyerler ile iletişim, Ankara ve Ağrı’da düzenlenecek çeşitli seminerler ve buluşma toplantıları ile artarak sürecek. Hızla sayıları artan IC Vakfı Gönüllüleri ve IC Mentorları, bu amacın en büyük destekçileri. Vakıf, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’nin, uluslararası standartlarda, kısa zamandaki ilerleyişini de desteklemeye devam edecek. Kariyer günleri, basın görevlilerinin üniversiteye davet edilmesi ve benzer etkinlikler, uluslararası spor turnuvaları, çeşitli alanlarda başarılı öğrencilere, bilimsel çalışmalarda bulunan veya kitap yayınlamak isteyen akademisyenlere teşvikler, Üniversite ve/veya Milli Eğitim Bakanlığı ile ortak yürütülecek, yaratıcılığı ve üretkenliği arttırmaya yönelik çeşitli yarışmalar, bu hedeflerden bazıları. IC Vakfı'nın en değerli vazifesi, eğitim alanında çalışmalarını artırarak, Türkiye'ye hizmet vermeye devam etmektir. DİAlog 23 SİZDEN GELENLER MİMARİ VE BİLİM KURGU EDEBİYATI ÜZERİNE Bir insanın hayalini kurduğu yapıyı bir başkasının zihninde tekrar yaratılması ve yapılan o şehrin, köprünün ve kulenin gözler kapalı olduğunda dahi hatırlanması; kurmaca bir yazın eserinin sayfalarında gezinmekten ziyade o yapıyı okuyucunun zihnine inşa etmek değil midir? da sarkıt ve dikitlerle sarılmış yüce konaklar! NİHAL YÜKSEL DİA HOLDİNG PROJE FİNANSMAN VE KREDİLER YETKİLİSİ H eybetli dağın zirvesine kurulmuş, yüksek kuleleri güneş ve ay altında parlayan beyaz şehirler; çağlayanlar ayaklarına dolanmış kristal köprüler; kelebek kanatlardan yelkeni rüzgarla şişmiş seyir halindeki gemiler; mağraların derinlerinde karanlığın hüküm sürdüğü topraklar- 24 DİAlog Platon’dan başlayarak Francis Bacon, Thomas Moore, Jules Verne, Ursula K. Le Quin, Isaac Asimov ve Tolkein’e kadar insanoğlu “Ütopyalar” yaratma ve kurgulanmış çevreler hakkında yazma konusunda kendini bir türlü dizginleyememiş. Günümüzde bilim kurgu ve alt türevlerinin yarattığı uzay ütopyası, gelecek ütopyası, bilim kurgu ütopyası, fantastik dünya (kaçış edebiyatı ütopyası) derken edebiyatta “yeryüzü cenneti” diye tabir edilen ütopyalar hayal gücünün sınırlarını oldukça zorlamakta. Bu durumda gerçek üstü hikayeyi bize gerçekmiş gibi hissettiren ve bu hikaye bir yerlerde bir zamanlar yaşandı veya yaşanacak dedirten hangi güçtür, hiç düşündünüz mü? Bilimkurgu ve alt türleri zaman algısı yaratmak için önce bir mekan yarat- mak, kurguyu ise bu mekana yerleştirmek yani hikayeyi fiziki olarak tanımlamak durumunda. Oluşturulan yapay çevrenin en büyük aktörleri; hikayeyi en iyi anlatan ve yazarın hayal gücüne bağlı olarak zenginleşen ya da kısırlaşan birbirine entegre coğrafyalar ve şehirlerdir ki; böylesi bir ortamda baş döndürücü bir sonsuz mimari ihtimaller dizisi karşımıza çıkıyor. Mimarinin tasviri hikayeyi yapaylıktan gerçeğe taşıyan bir dönüştürücü. Yazar, bir mimar olmamakla birlikte sahip olduğu algı yeteneği ve estetikle çevresindeki yapıları yorumlayarak eserine taşıyor. Öyle ki; iyi projekte edilmiş, sağlam bir zeminde süren hikayenin gerçeklik algısı çok daha kuvvetli olduğu şüphe götürmez bir gerçek. Böylece düşsel dünyalar yaratabilme becerisine sahip insanoğlu, zihninde hayal ederek oluşturduğu mimarlık ürünlerini okuyucusunun SİZDEN GELENLER zihninde de vücut bulmasını sağlıyor. Babil Kulesi efsanesindeki yapıyı ahşap bir tuvale resmetmiş olan Flaman Ressam Brueghel’in Babil Kulesi tasviri, Louise Weiss Binası’na ilham vermemiş midir? (1999’dan beri Avrupa Birliği Parlamentosu resmi toplanma yeri olarak kullanılıyor). 20. yüzyılda yaşanan iki dünya savaşından sonra seri üretim ve makineleşme kavramları bilim kurgu yazınında H.George Wells, Aldous Huxley, Ray Bradbury, J.G. Ballard gibi ustaları yetiştirirken, mimarinin de düşsel konjektörü takip etmesi kaçınılmazdı. Hi-Tech akımının ilk temsilcilerinden Richard Rogers’ın kentleşme olgusuna yönelik politik söylemleri Llyods Binası ile vücut bulurken, kamusal alanların yeniden yorumlanması yaklaşımı ile gelecek ütopyası yazını fiziki dünyada vücut bulmuş oldu. Tabii ki Norman Foster’ın HSBC Binasını da unutmamak gerek. Akılcı Mimari’nin en önemli kuramcılarından olan Walter Gropius, “Teknik güçlüklere aldırmaksızın fantezi içinde inşa edin. Daima insanoğlunun düzenleme gücüne ayak uyduran tekniğe kıyasla fantezi çok daha önemlidir” derken mimari ütopya veya düşsel ütopyaya bir övgü sergilemiyor muydu? Fransız Devrimi ile düşünsel ortam hızla gelişirken bir başka ütopya yazarı J. J. Rousseau açıkça sade ve yalın yaşamlara dönüşü öneriyor ve insanlar arasındaki eşitsizliğin ancak bu şekilde sona erebileceğini anlatıyordu. Rousseau’nun anlattıkları sadece sosyal ve siyasal bilimler için değil aynı zamanda mimarlık ürünlerini de etkiledi. Ledoux’un Chaux İdeal Kenti ve Boulee’in Newton Kenofatı çalışmaları o dönemde teknolojik olarak gerçekleştirilemeyecek silindirik yapıları içeriyordu. Üstelik bu yapılar aynı zamanda Thomas Moore’un Ütopya’sı, Campanella’nın Güneş Ülkesi ve Bacon’ın Yeni Atlantis’inde tasvir edilen şehirler ve yapılardan ilham almıştı. de yer aldı. Kule’nin hemen yanında bir kule daha olması ve aslında iki kuleden oluşması, o dönemde King Edward’s School’da okuyan J. R. R. Tolkein için ilham kaynağı olmuştu. Kule görüldüğü gibi bir köşeli ve bir silindirik iki kulenin sırt sırta vermesinden oluşuyordu. Tolkein, köşeli yapıyı Isengard için silindirik yapıyı ise Kara Kule için kullandı. Bu durumda her kim Tolkein’in Ayrık Vadisi’ne, Minas Tirith’ine, Thomas Moore’un Ütopya’sına, Bacon’ın Yeni Atlantis’ine kurmaca derse; aynı Zihinlere atılan bir görüntü köklenip, gelecekte, bir şekilde, gerçeğe dönüşme ihtimaline bürünen bir fikir tohumu olamaz mı? şekilde Richard Rogers’ın Llyods Binası’na, Normen Foster’ın HSBC Binası’na ve hatta Leonardo Da Vinci’nin Haliç Köprüsü’ne de kurmaca demeli. Şimdi esas soruyu sorma zamanı: Mimari mi Bilim Kurgudan yoksa Bilim Kurgu mu Mimariden ilham alıyor? Bir anlığına Flame Towers’ı dizayn ettiğinizi, statiğini hesapladığınızı, personelini işe aldığınızı, teminat mektubunu verdiğinizi, inşa ettiğinizi, satın almasını yaptığınızı, şantiyede öğle yemeği yediğinizi unutun… Gözlerinizi kapatıp “Alev Kuleleri’nin” cephesindeki cam ve çelik konstrüksüyonu çekip çıkarın ve kutsal bir ateşle kaplanmış, heybetli üç devasa alev hayal edin… Kapısında eli nasır tutmuş savaşçıların nöbet beklediği, parlak zırhlara kızıl-sıcak gölgelerin düştüğü, bulutlara değen zirvesinden üç bucağı gözleyip gözeterek Bakü’yü korumak için her daim alev alev yanan bu üç muhteşem kuleyi düşünün… Öyle alevler ki bunlar; cesaret, güç ve onurdan tutuşmuş olsunlar… Hazar Denizi’ne düşen gölgeleri ile düşmanlara korku dostlara güven versinler… Sizce de Alev Kuleleri kendisi için yazılmış bir hikayeyi hak etmiyor mu? Birmingham’da bulunan Perrott’s Folly Kulesi ya da bilinen adıyla “Perrott’un divaneliği”; 29 m yüksekliğinde olup tuhaf mimarisiyle son dönemlerin en fenomen kitap serisin- DİAlog 25 İŞ ORTAKLARIMIZ LEVENT ÇETİNOR VE HUNBERK KANIBELLİ "DİA HOLDING ÜLKEMİZİN GURUR KAYNAĞI" Heydar Aliyev Merkezi Projesi'nde taşeron firmalarımız LİMİT İNŞAAT adına Firma Ortağı ve Genel Müdürü Mak. Y. Müh. A. Levent Çetinor ile KONİ KÜRE adına Firma Ortağı ve Genel Müdürü İnş. Müh. Hunberk Kanıbelli sorularımızı yanıtladı? çelik çatı ve cephe kaplamaları yapılmasıdır. (Hava alanları, fabrika binaları vs..) Bu projede her iki firmanın geçmiş tecrübeleri ve uzman ekipleri bir araya getirilmiştir. D İA Holding ile yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz? Firmamız Limit İnşaat ve Mümessillik Ltd. Heydar Aliyev Merkezi Projesi’nde, Çatı Su ve Isı Yalıtımı ile Yalıtımı ve Dış Kabuğu Taşıyıcı Çelik Elemanların İmalat ve Montaj işlerini, Koni Küre firması ile işbirliği içinde üstlenmiştir. Firmalarımız daha sonra Dış GRP Kabuk ve GRC kaplamaların montajı işini de üstlenerek bu etkileyici ve önemli projenin yalıtım işinin yanı sıra etkileyici dış görünümünün belirlenmesinde de önemli bir rol üstlenmiştir. Firmadaki görevinizden bahsedebilir misiniz? Limit İnşaat, 1988 yılında kurulmuş bir mühendislik firmasıdır. Ana iş konusu her tür bina inşaatları, çatı ve cephe kaplamaları, su ve ısı izolasyonları, geçirimsizlik tesis edilmesidir. (Hava alanları, fabrika binaları, metro ve tüneller, göletler, arıtma ve katı atık depolama tesisleri vs..) Bu projede işbirliği yaptığımız Koni Küre firması ise 1995 yılında kurulmuştur. Ana iş konusu bina inşaatları ve özel 26 DİAlog Limit kurulduğu tarihten bu yana özellikle izolasyon alanında Türkiye’de önemli ilkleri gerçekleştirmiştir. İlk su arıtma tesisi HDPE kaplaması, ilk katı atık depolama tesisi projelendirilmesi ve inşaatı ile zemin kaplamalarının yapılması gibi ilklerimiz var. Önemli projelerimiz arasında Antalya Hava Limanı, HYUNDAI ve TOYOTASA Otomobil Fabrikaları çatıları sayılabilir. Limit yurt dışında, Libya, Cezayir, Mısır, Bulgaristan, Böyle dünya ölçeğinde ileri gelen mimarların projelerinin başarı ile tamamlanması, bizim gibi taşeron firmaların da ufkunu genişletecek ve önünü açacaktır. Azerbaycan ve Türkmenistan’da gölet ve bina kaplamaları uygulamaları tamamlamıştır. Mısır’da gerçekleştirdiğimiz önemli uygulama, İskenderiye Kütüphanesi’nin 13 m Akdeniz su seviyesinin altında kalan zemin izolasyonunun yapılmasıdır. Koni Küre’nin önemli referansları arasında İstanbul Sabiha Gökçen Hava Limanı Çatı Kaplamaları bulunmaktadır. Limit, izolasyon membranları konusunda, dünyanın önde gelen firmalarından İtalyan FLAG SpA. Firmasının temsilcisi ve uygulama firmasıdır. PVC , TPO, HDPE ve EPDM bazlı su yalıtım uygulamaları 3,500,000 m2 üzerindedir. Koni Küre ise EMI firması temsilciliğindeki İtalyan kaplama firması Riverclack’ın yetkili mühendislik ve uygulama ekibidir. Firmanızı, sektördeki diğer firmalardan ayıran özellikler nelerdir? Firmalarımız, bugüne kadar gerçekleştirdikleri işlerin tamamında bütün detayları ve mühendislik hizmetlerini kendi yetiştirdikleri ekipleri ile gerçekleştirmiş, projelerin hatasız şekilde tamamlanabilmesi için pek çok detayı yerinde çözerek arzu edilen mükemmel sonuçlara ulaşmıştır. Sektörünüzde başarılı olmanızın püf noktalarını bizimle paylaşabilir misiniz? Başarılı olmamızın altında yatan en önemli sebep, önce yaptığımız işlere gönülden bağlı olmak, sonrasında ise dünyadaki kendi konumuz ile ilgili en yeni gelişmeleri ve en yeni ürünleri takip ederek, ekiplerimizi ve çalışma düzenimizi bu yeniliklere uygun hale getirecek revizyonları günü gününe yapabilmekten kaynaklanmaktadır. DİA Holding ile ne zamandır çalışıyorsunuz, bu işbirliği nasıl başladı? DİA Holding ile çalışmamız bu proje ile başlamıştır. Proje ile ilgilenmemiz, detayların belirlenmesi ve tekliflerimizin hazırlanması 2009 yılında başlamış, sözleşmemiz ise 2010 yılı Şubat ayında imzalanmıştır. İŞ ORTAKLARIMIZ Bu çalışmayı detaylandırabilir misiniz? Bu önemli projede yaklaşık 13,500 adet her biri bir diğerinden ayrı ebat ve şekillerde kaset şeklindeki izolasyon panelleri PROTEM firması tarafından bizim isteklerimiz doğrultusunda özel olarak dizayn edilip üretilen CNC tezgahı kullanılarak Bakü’de şantiye’de imal edilmiştir. Her bir panelin köşe koordinatları bilgisayara yüklenerek özel mıknatıslar vasıtası ile üretim için belirlenen noktalar, bu önemli işin 2mm hassasiyetle üretilmesi konusunda bizim en büyük yardımcımız olmuştur. Yine bu proje kapsamında membran malzemelerin kaynağında özel ultrasonik kaynak sistemi kullanılmıştır. Özel yapıştırıcı ile imal edilen rondelalar membran malzeme delinmeden üstten ses dalgaları vasıtası ile kaynatılarak hazırlanarak panellere bağlanmıştır. Bu sistemler Azerbeycan’da ilk kez bizim tarafımızdan uygulanmıştır. DİA Holding ile çalışmanın sizin açınızdan önemini anlatabilir misiniz? DİA Holding, gerek Türkiye’deki, gerekse Azerbaycan’daki iki güçlü ortağı ile her iki ülkedeki önemli projelere imza atan büyük bir oluşumdur. Böyle dünya ölçeğinde ileri gelen mimarların projelerinin başarı ile tamamlanması, bizim gibi taşeron firmaların da ufkunu genişletecek ve önünü açacaktır. Bu nedenle DİA Holding bizim için büyük önem taşımaktadır. Heydar Aliyev Merkezinde gerçekleştirmiş olduğunuz işi değerlendirir misiniz? Bu büyük proje, Discovery Kanalında (Discovery Channel) Daha Büyük Yapılar (Build It Bigger) programında yayınlanmıştır. (http://www.youtube. com/watch?v=9gl0q_Didvo) Bu yayın firmamız açısından önemli bir ilk olma özelliğindedir. Bu proje kapsamında yalıtım panelleri imalat ve montajını takiben dış kabuğu taşıyacak boru ve bağlantı çeliklerinin imalat ve montajları da firmalarımız tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda bina üzerinde değişik kalınlıklarda ve her biri özel çap/eğim/bükümde ve değişik uzunluklarda yaklaşık 53.000 m boru imal edilmiş, Bakü’ye sevk edilmiş ve yerine monte edilmiştir. Öyle ki bu 53.000 m borunun hiçbir tanesinin bir diğerinin yerine konabilmesi mümkün değildir. Her bir boru tek tek numaralanmış ve bu borular üzerinde koordinatları bilgisayar ortamında belirlenmiş yaklaşık 160.000 delik delinmiştir. Bütün borular bir bir yerlerine yerleştirilerek üzerlerine dış kabuk bağlantıları için her biri yaklaşık 25 değişik parçadan meydana gelen bağlantı çelikleri monte edilmiştir. Her bir noktadaki bağlantı detayının bir diğerinden farklı olması nedeni ile, her noktada özel elemanlar üretilmiş ve proje üzerinden her bir nokta için belirlenen malzemeler tek tek eşleştirilerek sahaya sevk edilmiştir. 70-75 m yükseklikte, rüzgar altında her bir noktada bu kadar değişik parçadan meydana gelen bağlantı çeliklerinin hatasız şekilde montajının gerçekleşmesi ekiplerimizin bu projeye ne kadar gönülden bağlanmış olduklarını gösteren önemli bir işarettir. Firmalarımız, bu boru ve bağlantı çeliklerinin imalat ve montajını takiben, bu kez dış kabuk GRP ve zemin ve geçiş zonundaki GRP kaplamaların montajını üstlenmiştir. Bu uygulama dış kabuk üreticisi firma ve bizim dışımızda kalan diğer taşeron firmalar ile koordinasyon şeklinde sürdürülmüştür. Binanın nihai şeklini alması için büyük gayret sarfedilmiş, gün gün 16-17 ekip ile binanın hemen her yerinde uygulamalar gerçekleştirilmiş. Değişik bölgelerden ayrı zamanlarda yapılan uygulamalar neticesi binada meydana gelen hareketler, kısmi oturmalar, gece gündüz sıcaklık farkı ile meydana gelen uzama ve kısalmalar gibi nedenler uygulamada öngörülemeyen zorluklar yaratmış, ancak sonunda bina arzu edildiği şekilde tamamlanmıştır. Aynı zamanda Müze binası içindeki GRC asma tavan panellerinin montajı işi de tarafımızdan üstlenilmiş ve tamamlamıştır. Binanın iç kısmındaki bu uygulamada ise, havalandırma, elektrik ve aydınlatma projeleri ile çakışmalar, yer yer cephe ve cam kaplamalardaki hareketli bölgeler nedeni ile sürekli bağlantı detaylarının revizyonları yapılmak zorunda kalınmıştır. DİA Holding’in dünyanın en önemli mimarlarından Zaha Hadid tarafından dizayn edilmiş bu kadar kapsamlı ve özel bir projeyi gerçekleştirmiş olması, ülkemizin için gurur duyulacak bir başarıdır. İnşaat alanında Türk firmalarının dünya vitrinine daha başarılı işlerle çıkabilmeleri için sizce neler yapılmalı? İnşaat sektöründe gelecek özel yapıları ve konstrüksiyonları gerçekleştirebilmekte, kimsenin yapamadığını yapabilmekte yatmaktadır. Özel mühendislik çözümleri üretmek, standartları sürekli daha yukarı taşımak, ekiplerimizi en yeni ve en gelişmiş inşaat malzeme ve metotları ile tanıştırmak Türk firmalarının vizyonunu geliştirecek ve bu anlamda tamamlanan her yeni proje dünyadaki yerimizi daha da sağlamlaştıracaktır. Son sözünüz... Bu projede yaklaşık 3 yıl süre içerisinde yaşanan bütün zorluklar iş tamamlandığında unutulmuş ve yapılan işin büyük ölçeği ve önemi göz önüne alındığında bizim için çok önemli bir proje gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle gerek işverenimiz DİA Holding’e gerekse bizimle birlikte çalışan bütün taşeronlara ve özellikle kendi ekiplerimize teşekkür etmek isteriz. DİAlog 27 İŞ ORTAKLARIMIZ MELİH GÜN "HEYDAR ALİYEV MERKEZİ BİZİM İÇİN GELİŞTİRİCİ OLDU" Sanset İkoor Yönetim Kurulu Başkanı Melih Gün, Heydar Aliyev Merkezi'nin mimari olarak dünyada eşi bulunmayan ve çağın en önemli projelerinden biri olduğunu belirterek, "Bu projede üzerimize düşen görevi başarı ile tamamlamanın mutluluğunu duyuyoruz. Heydar Aliyev Merkezi projesinin, bizler için çok geliştirici olduğunu vurgulamalıyız" dedi ofis, kapı, mutfak ve otel tipi taahhüt üretimleri yaptım. Bunun yanı sıra 2005 yılında faaliyete geçen ve ortaklarından biri olduğum Sanset İkoor İnşaat ve Proje Taah. San. Tic. A.Ş’de Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapmaktayım. Bize firmanızdan ve ürünlerinizden bahsedebilir misiniz? F irmadaki görevinizden bahsedebilir misiniz? ODTÜ Mimarlık Fakültesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü'nden mezun olduktan sonra 1951 yılından itibaren kaliteli butik ev mobilyası sektöründe gelişen aile şirketi Gün Mobilya yönetiminde, 1993 yılında Argeta Ltd. Şti ile inşaat alanında anahtar teslimi pojeler ile, 1994 yılında İkoor Mobilya İmalat Koordinasyon San. Tic.ve A.Ş’yi kurarak 12.000 m² kapalı alanda İkoor markası altında modern üretim tekniklerini kullanarak genel mekan, 28 DİAlog Sanset İkoor, tasarım, proje, taahhüt, üretim ve tedarik konularında faaliyet gösteren bir şirketler topluluğudur. Sanset İkoor şirketleri, kuruluşlarından bu yana, yurt içi ve yurt dışında pek çok otel, ofis, oditoryum, konferans salonları gibi prestijli ve başarılı projelere imza atmıştır. Tüm teknik personel, tesis ve ekipmanıyla, pek çok anahtar teslim proje, müşteri memnuniyetinin gururuyla tamamlanmıştır. Firmanızı, sektördeki diğer firmalardan ayıran özellikler nelerdir? Öncelikle tasarım ve projelendirme. Bu projelerin mühendislik ve denetimi Sanset İkoor'un uzmanlık alanlarından birisidir. Her türlü mimari, iç mimari ve teknik altyapı projesi, detaycı ve ya- ratıcı bir anlayışla hayat bulur. Temel tasarım ilkelerinden ödün verilmeden müşteri beklentileri göz önüne alınarak, akılcı ve optimum çalışmalar yapılır. Bir projenin başarısının sadece onu tasarlamaya değil aynı zamanda yönetmeye ve denetlemeye bağlı olduğuna inanan Sanset İkoor, ele aldığı bir projenin bütün evrelerinde uygulama öncesi ve sonrası denetlemeleri ve kontrolleri yapar. Projeye göre danışmanlık hizmetlerini de sürdüren Sanset İkoor, özel projelerde de, konusunda uzman kuruluşlarla işbirliği yapar. Sanset İkoor’u sektördeki diğer firmalardan ayıran önemli bir özelliği de, taahhüt yükümlülüklerini, sürelerine uyarak, her türlü inşaat, mimari, iç mimari uygulamalar ve teknik altyapı tesisatlarını anahtar teslim tamamlayan bir kuruluş olmasıdır. Sanset İkoor bu ilkeler doğrultusunda kalite standartları yüksek, disiplinli ve dinamik anlayışı ile kalıcı yapıtlar hayata geçirmektedir. Sektörünüzde başarılı olmanızın püf noktalarını bizimle paylaşabilir misiniz? Sanset İkoor, deneyimli kadroları, İŞ ORTAKLARIMIZ uygulama detayları, üretimindeki çözümleri ve titizliği ile yapılarda yüksek kalite standartlarını sağlamak ve artırmak için araştırma geliştirmeyi kendisine ilke edinmiş, yenilikçi bir firmadır. Sanset İkoor'un politikası, kişilerin ve kuruluşların arayış ve gereksinimlerini, yaşam alanları ve ürün çeşitliliğini, çağın hizmet ve kalite standartları dahilinde, en düşük maliyet, kayıp ve yanlışla, müşterilerinin koşulsuz tatmin ve memnuniyetini sağlayacak kalitede, tam zamanında kullanıma sunmaktır. Çeşitli yaşam alışkanlıkları, çeşitli zevkler ve farklı gereksinimler olduğu gerçeği Sanset İkoor'un uzman bakış açısının özetidir. İşlevsellik, estetik ve sektördeki yüksek kalite standartlarında ürün tedariki, ele alınan projelerin ana prensibini oluşturur. Mobilya, iç mimari uygulamalar ve yapı malzemelerinin tedarikinde beklentileri iyi bilen ve anlayan Sanset İkoor, bu konulardaki deneyimini müşteri memnuniyetine dönüştürür. DİA Holding ile ne zamandır çalışıyorsunuz? Bu işbirliği nasıl başladı? IC grubuyla 2000 yılından beri projelerinde çalışıyoruz. DİA ile ise çalışmalarımız 2009 yılında HAMP projesi ile başladı ve pek çok diğer projelerinde de bu çalışmalarımız karşılıklı memnuniyetle halen devam ediyor. projede öncelikle oditoryum bölümünü yapan ekibiz. Bu bölüm müthiş etkileyici organik formlardan oluşan ahşap bir yapı olmanın yanısıra, akustik ve statik çözümlemeler açısından da çok özel bir proje. Biz tüm bu süreçlerden sorumlu olarak çalıştık. Metal, ahşap, akrilik, paslanmaz pek çok çeşitli malzemelerin kullanıldığı ve gerek teknik çözümleme gerekse de yüksek kalite standartların zorunlu olduğu bu projede bu bölüm dışında pek çok mekanda da görevler üstlendik. Bu projenin bizler için de çok geliştirici olduğunu vurgulamalıyız. Azerbaycan’da inşaat sektörünü değerlendirebilir misiniz? Dünyanın en hızlı büyüme gerçekleştiren ülkelerinden biri olan Azerbaycan son beş yılda büyük yol kat etmiştir. Bu hızlı gelişme inşaat sektörünü de olumlu yönde etkilemiş ve yatırımlar hızla artmıştır. Uzun yıllardır Türkiye ile Azerbaycan arasında güven ve uyum içinde sürdürülen ticari ilişkiler, Bakü'de başlatılan yeni konut projesi yatırımları, ayrıca Azerbaycan Devleti tarafından desteklenen prestij projeleri Türkiye için büyük fırsatlar sunmaktadır. Türk inşaat firmaları da birçok başarılı projede yer alarak Azerbaycan’ın yeni yüzünün oluşmasına büyük katkı sağlamaktadır. Önümüzdeki dönemde de bu gelişmelerin hızla devam edeceğini ve Azerbaycan'ın gelişen önemli bir ekonomi ve pazar olduğunu söylemek mümkündür. İnşaat alanında Türk firmalarının dünya vitrinine daha başarılı işlerle çıkabilmeleri için sizce neler yapılmalı? Türk firmalarının son yıllarda gerek yurtiçi gerekse yurtdışı pek çok projede önemli roller üstlenmekte olduğu bir gerçek. Bu projelerin çoğunda hız ve fiyat konusunda önemli başarılar elde ediliyor. Buradaki temel eksiklik proje tasarım süreçlerinde ve proje yönetim teknolojilerinde halen yetersiz kalınabiliyor olunmasındadır. Dolayısıyla katma değer üretmek yönünde bazı eksiklikler görülmektedir. Bu projelerde genellikle mimari, tasarım, mühendislik ve denetim ayağında genellikle Türk firmaları görmüyoruz. Daha çok yüklenici tarafında Türk firmaları görüyoruz. Yaratıcı kişi sayılarının, iyi tasarımcıların, iyi teknik çözüm üreticilerinin ve özellikle son yıllarda gelişen BIM gibi uygulamalara hakim nitelikli insan gücünün artırılması Türk firmalarının dünyadaki başarılarını daha da yüksek seviyelere getireceği inancındayım. DİA Holding ile çalışmanın sizin açınızdan önemini anlatabilir misiniz? DİA Holding gerek Azebaycan gerekse de Türkiye’de, dönemin önemli ve prestijli projelerini üstlenen ve başarı ile tamamlayan bir müteahhit ve yatırımcı grup. Dolayısıyla bu projelerde yer almak bizim için de hem çok geliştirici hem de tanınırlığımızı pekiştirmesi açısından çok değerli. Ayrıca güvenilir lokomotif bir İşveren olan DİA Holding, firmamızın araştırma geliştirmesine de önemli bir katkı sağlamış ve ortak bir vizyon vermiştir. Heydar Aliyev Merkezi’nde gerçekleştirmiş olduğunuz işi değerlendirir misiniz? Mimari olarak dünyada eşi bulunmayan ve çağın en önemli projelerinden biri olan bu projede yer almanın ayrıcalığını yaşıyor ve projede üzerimize düşen görevi başarı ile tamamlamanın mutluluğunu duyuyoruz. Biz bu DİAlog 29 İŞ ORTAKLARIMIZ ZEYNEP AKBAL “BUGÜNLERE GELMEYİ DİA HOLDING İLE BAŞARDIK” Çok az sermaye ama fazlası ile ümit, heyecan ve yüreklerinde başarısızlık korkusu ile kurdukları SASHA'nın bugün beş yaşında olduğunu vurgulayan Firma Sahibi Zeynep Akbal, "Bugünlere gelmeyi DİA Holding’in güvenerek bize sağladığı imkanlar ile başardık. Geldiğimiz bu noktada, verdikleri destek ve duydukları güven için saygıdağer işverenimize teşekkürlerimizi sunarız" dedi. B ize firmanızdan ve ürünlerinizden bahsedebilir misiniz? SASHA genç ve dinamik bir mimarlık firmasıdır. Beş yıl önce Bakü’de tek bir projede sabit ahşap işleri yaparak başlamış kısa sürede bir çok projede yer almıştır. Bugün geldiği noktada Türkiye, Bakü ve Rusya’da faaliyet- 30 DİAlog lerine devam etmektedir. SASHA üst düzey iç mekanlar tasarlamak için mimarlar ve iç mimarlar ile çalışmaktadır. İç mekan tasarım projelerinde her açıdan destek sunmaktadır. Ayrıca kapı, pencere, ahşap duvar kaplamaları, mutfak, banyo dolapları, giysi odaları gibi özel ahşap ürünler de üretilmektedir. Hedefimiz müşterilerimiz için daha uzun yıllar değer verilecek çekici mekanlar yaratmaktır. Müşterilerimiz için değer yaratmak, beklentilerine kalite ve istikrarla karşılık vermek ilk önceliğimizdir. Ürünlerimize sahip çıkmak ve projelerin tamamlanması sonrasında müşterilerimizin yanında olmak görevimizdir Firmanızı, sektördeki diğer firmalardan ayıran özellikler nelerdir? SASHA günümüzde ulaşılabilir en yüksek kalitede malzemeleri kullanmaktadır. Ahşap üretim biriminde kullanılan bütün ham maddeler ve yarı mamüllü ürünler, alanlarında uzman uluslararası tedarikçiler tarafından sağlanmaktadır. Müşteri memnuniyeti odaklı, müşterilerimizin ihtiyaç ve taleplerine en kısa zamanda, en doğru şekilde cevap veren proaktif bir anlayışla çalışırız. Hizmetlerimizi zamanında ve söz verdiğimiz koşullarda sunar; müşterilerimize saygı, onur, adalet, eşitlik ve nezaket kuralları çerçevesinde yaklaşırız. Sektörünüzde başarılı olmanızın püf noktalarını bizimle paylaşabilir misiniz? Yolumu ve yönümü hiç değiştirmedim. Ufkumu ve hedeflerimi genişlettim. Profesyonel olarak yetkin olduğumuza ve olacağımıza inandığımız alanlarda hizmet vermeye özen gösteriyoruz. SASHA, müşterilerini, işlerini kendisine emanet etmiş iş ortakları olarak görerek; karşılıklı güven, sadakat ve işbirliği ortamında bu değeri geliştirmek için var gücüyle çalışır. Tüm İŞ ORTAKLARIMIZ Türk yapı sektörü, Azerbaycan ile olan ticari ilişkilerinde oldukça güçlü bir pozisyonda. Bu noktada Azerbaycan Türkiye için önemli bir pazar oluşturuyor. Türk şirketlerin Azerbaycan ile ticaret yapması için bütün şartlar müsait. Azerbaycan'da "yeni bir şehir" kurulurken yatırım için Türk firmalarını buraya bekliyoruz. İnşaat alanında Türk firmalarının dünya vitrinine daha başarılı işlerle çıkabilmeleri için sizce neler yapılmalı? ilişkilerimizde adilane, karşılıklı yarar sağlamak amacıyla, iyi niyet ve anlayışla davranmak, yasalara ve ahlak kurallarına daima uymak ilkemizdir. DİA Holding ile ne zamandır çalışıyorsunuz? Bu işbirliği nasıl başladı? DİA Holding ile 2008 yılından bu yana çalışmaktayız. SASHA 2008 yılında Yeşil Vadi projesi ahşap işleri ihalesini almasıyla bu sektöre girmiş bir firma. Çok az sermaye ama fazlası ile ümit, heyecan ve yüreklerimizde başarısızlık korkusu ile kurduğumuz SASHA bugün beş yaşında. Bugünlere gelmeyi DİA Holding’in güvenerek bize sağladığı imkanlar ile başardık. Geldiğimiz bu noktada, verdikleri destek ve duydukları güven için saygıdağer işverenimize teşekkürlerimizi sunarız. DİA Holding ile çalışmanın sizin açınızdan önemini anlatabilir misiniz? İlk yıllarda küçük bir ekibimiz vardı. Bugün ise yakın çalışma arkadaşlarım ile beraber daha büyük projelerde yer almanın heyecanını yaşıyoruz. Geriye dönüp baktığımda hedeflerden birçoğunu yerine getirdiğimizi görmek, bize güvenerek sorumluluk veren işverenimizin işin sonunda menun olduğunu bilmek bizim en önemli kazanımımızdır. Azerbaycan’da inşaat sektörünü değerlendirebilir misiniz? Azerbaycan ekonomik olarak yükselen bir ülke. Buna orantılı olarak inşaat alanında da hızlı bir büyüme yaşanıyor. Azerbaycan'ın ithalat yaptığı ülkelerin başında Türkiye geliyor. Türkiye'nin coğrafi konumu inşaat sektörünün rekabet gücünü artıran faktörlerden sadece biridir. Uluslararası standarttaki hizmeti rakiplerden daha uygun fiyatlarla sunabilmek, yüksek müşteri memnuniyeti, güvenilir iş ortakları olmak, çok çeşitli projelerde kazanılmış zengin uluslararası deneyim, çevre ülkelerdeki iş ortamlarına aşinalık, nitelikli insan gücü ve risk alma kapasitesi Türk müteahhitlerini rekabette üstün kılan diğer önemli özelliklerdir. Uluslararası arenada Türk firmalarını önümüzdeki dönemde zorlayacak en büyük sorun ölçek sorunu gibi görünüyor. Batılı rakipleri ile kıyaslandığında müteahhitlik firmalarının ölçekleri küçük kalıyor maalesef. Uluslararası pazarda daha güçlü rekabet edebilmek için bu sorunu aşmak gerekiyor. Bunun da yolu, şirket birleşmelerinden geçiyor. Bu başarıldığı takdirde, uluslararası müteahhitlik pazarında ülkemizin payının daha da artacağına inanıyorum. Sektörün yeni ürün, uygulama yaklaşımlarını hayata geçirebilmesi kendi içinde farklı iddia sahipleriyle işbirliği ve güç birliği yapabilme kabiliyetinin uluslararası rekabette belirleyici olacağına inanıyorum. DİAlog 31 ENERJİ ENERJİDE YENİ DÜNYA DÜZENİ 1 İSMET TURAN DİA HOLDING ESTEPE ENERJİ ELEKTRİK ÜRETİM A.Ş. DİREKTÖRÜ 850 yılında dünyada tüketilen toplam enerjinin yaklaşık yüzde sekseni odun, yüzde yirmisi ise kömürden oluşmaktaydı. Daha sonraki yıllarda odunun payı düşmeye, kömürün payı ise artmaya başlamıştır. Bu dönem, kömürün odunun yerini almak için onunla rekabete girdiği dönemdir. Her iki yakıt kullanımı oranı birbirini 1881 yılında kesmektedir. Yani bu yılda odun ve kömürün payları yüzde ellide eşitlenmiştir. Dolayısıyla bu tarihe kadarki zaman dilimi “Odun Çağı” olarak adlandırılmaktadır. Bu tarihten sonra kömür kullanımının, 1913 yılında yüzde yetmişler civarında zirveye eriştikten sonra düşüşe 32 DİAlog Petrol, izleyen yıllarda payını artırarak, 1973’te zirveye yerleşmiş, daha sonra doğal gazla rekabete girerek düşmeye başlamıştır. Doğal gazın, önce kömürün sonra da petrolün eğrilerini keserek üstünlüğünü ilan etmesi beklenirken, 2000 yılında doğal gaz ilk kez kömür eğrisini yüzde 22-23 düzeyinde kesmiş, ancak sonrasında beklenilen gerçekleşmemiştir. Kömür 2000 yılından beri tekrar yükselişe geçmiştir. 2, doğal gazda ise 4 tür, dolayısıyla bu evolüsyonda karbon oranı azalırken hidrojen oranı sürekli olarak artmaktadır. Yakıttaki hidrojen arttıkça, yani yakıt katıdan sıvıya, sıvıdan gaza doğru evrildikçe, taşıma, depolama ve kullanım açısından daha kolay ve pratik hale gelmektedir. Bu evrimleşmedeki diğer değişim etkinlik ve verimlilikteki artışlardır. Hidrojen oranı, ısıl ve kalori değeriyle doğru orantılı olarak artmakta, yakıt daha “kaliteli” hale gelmektedir. Üçüncü değişim ise, karbonun “kirli”, hidrojenin ise “temiz” olması nedeniyle yakıtın daha çevre dostu hale gelmesidir. ”Decarbonization” olarak adlandırılan bu kimyasal değişim, doğal gazdan sonra hidrojence daha zengin bir yakıta doğru evrimleşeceğini göstermektedir, bu da düşük ya da sıfır emisyonlu “Hidrojen Çağı” olacaktır. Dolayısıyla, enerji kaynakları arasındaki yer değişimi evrimin temelinde, insan yaşamının etkinliğini arttırma ve yaşam kalitesini yükseltme çabasının olduğu görülmektedir. Enerji yakıtlarının neden birbirleriyle yer değiştirdiği, kömürün neden oduna, petrolün kömüre, doğal gazın da petrole tercih edildiği incelendiğinde çok basit bir kimyasal oran olan akaryakıt içindeki H/C oranı karşımıza çıkmaktadır. Bu oran; odunda 0,1 iken, kömürde 1 civarında, petrolde Bu noktada asıl vurgulanması gereken, bir yakıttan diğerine geçişin zamanlamasıdır. Yakıt geçişleri engellenememektedir, ancak yeni yakıtın yaygınlaşmaya başlama zamanı değiştirilebilmektedir. Hegemon güç ile enerji yakıtları arasında doğrudan bir ilişki bulunmakta, bu güç söz ko- geçmesi, kömürün artık 1859’da üretilmeye başlanan petrolle rekabete girdiğini göstermektedir. ABD’nin Pennsylvania eyaletinde Albay Edwin L. DRAKE tarafından açılan ilk modern petrol kuyusuyla başlayan petrol endüstrisi, 1859’dan sonra kömür endüstrisiyle mücadele içine girmiştir. Bu nedenle kömürün payı düşmeye başlamış, petrolün payı sürekli olarak artmış, her iki yakıtın kullanımı 1965’te birbirini eşitlenmiştir. Bu tarihe kadar ki dönem de “Kömür Çağı” olarak adlandırılmaktadır. ENERJİ Ülkemiz için de doğal gaz tedariki ve doğal gazın elektrik enerjisi üretiminde kullanılması çok önemli bir husus halini almıştır. Ülkemizin ihtiyaç duyduğu her türlü büyük ve kritik öneme sahip alt yapı yatırımlarını gerçekleştirmekte olan DİA Holding, enerji kaynağı tedariki ve enerji üretimi konusunda da ülkesine hizmet etmek amacıyla, üç önemli projeyi bünyesinde bulunduran iki şirketin hisselerini devralmak üzere gerekli işlemleri başlatmış bulunmaktadır. Aşağıda belirtilen projeleri, genel hatlarıyla tanıyalım: 1) Akgedik Doğal Gaz Kombine Çevrim Santralı Projesi (Akgedik DGKÇS Projesi): nusu zamanlamayı kendi ülkesindeki enerji kaynaklarının rezervlerine göre ayarlayabilmektedir. Örneğin 2000 yılından sonra doğalgaz yerine kömürün tekrar yükselişe geçmesinin ardındaki neden günümüzün hegemon gücü olan ABD’deki geleneksel doğal gaz rezervlerinin sınırlı olmasıdır. Dolayısıyla bir yakıt çağından diğerine geçme süresi uzatılıp kısaltılabileceği gibi, çağın daha yoğun bir şekilde geçmesi de hegemon güç tarafından sağlanabilir. Ancak doğanın özünde olan evrimin önünde durulamayacağından, geçişi tamamen önlemek hiçbir zaman mümkün değildir. İnsanlığın içinde daha kaliteli yakıt kullanma arzusu oldukça daha verimli, temiz, ısısal değeri yüksek, ekonomik, kaliteli ve pratik yakıta doğru enerji geçişleri gelecekte de gözlemlenecektir. Şu an içerisinde bulunduğumuz enerji geçiş çağında, fosil yakıtlardan temiz enerji kaynaklarına doğru bir kayma, yani “Karbon Çağı”ndan “Hidrojen Çağı”na geçiş gözlenmektedir. Bu geçişte doğal gaz çok önemli bir rol oynamaktadır. Bu nedenle “transition fuel” ya da “bridge fuel” yani “geçiş yakıtı” olarak adlandırılmaktadır. Estepe Enerji Elektrik Üretim A.Ş. tarafından, Akgedik DGKÇS Projesi için, Mart 2011 tarihinde, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'na (EPDK) “Üretim Lisansı” başvurusunda bulunulmuştur. İlgili mevzuat gereği, EPDK tarafından, Türkiye Elektrik İletim A.Ş.'den (TEİAŞ) projenin enterkonnekte iletim sistemine bağlanabilmesi için “bağlantı görüşü” talep edilmiş ve TEİAŞ tarafından bu hususa ilişkin olarak, “olumlu” görüş verilmiştir. Kurulu gücü 850 MWe olarak planlanan projede, yıllık 6.8 milyar kWh elektrik enerjisi üretilmesi planlanmakta olup, toplam yatırım tutarı 900 milyon Dolar olarak öngörülmektedir. Üretim lisansı alınmasını takiben, otuz ayda inşaatın tamamlanması öngörülen proje kapsamında, yaklaşık 46 yıl süreyle elektrik enerjisi üretilecektir. Üretilecek elektrik enerjisi miktarı; Manisa ilinin elektrik enerjisi ihtiyacı- nın 3.5 katı olup, İzmir, Manisa, Uşak ve Aydın illerinin elektrik enerjisi ihtiyacının toplamına denk gelmektedir. Projede; - İnşaat süresi olan üç yıl boyunca, 500 kişi istihdam edilecek, - İşletme süresi olan 46 yıl boyunca, elli kişi istihdam edilecek, - Ulaşım, konaklama, yiyecek-giyecek tüketimi, ücretler, ekipman kiralama, yakıt temini gibi dolaylı faaliyetlerle ekonomik canlılık sağlanacaktır. 2) Çandarlı Doğal Gaz Kombine Çevrim Santralı Projesi (Çandarlı DGKÇS Projesi): Ege Yıldızı Doğal Gaz ve Elektrik Üretim A.Ş. tarafından 23 Ağustos 2010 tarihinde EPDK’ya üretim lisansı başvurusu yapılan Çandarlı DGKÇS Projesi 138 MWe kurulu güçte olması planlanmaktadır. Projeye ilişkin olarak, İzmir Valiliği tarafından 25 Mayıs 2011 tarihinde “ÇED Gerekli Değildir” belgesi verilmesi sonrasında, EPDK tarafından 23 Şubat 2012 tarihinde 49 yıl süreli üretim lisansı verilmiştir. 3) Çandarlı LNG Projesi: Ege Yıldızı Doğal Gaz ve Elektrik Üretim A.Ş tarafından İzmir ili, Bergama ilçesi, Çandarlı beldesi yakınlarında yer üstü doğal gaz depolama tesisi yapılmak üzere, EPDK’ya lisans başvurusu yapılmıştır. Proje kapsamında, her biri 100,000 m3 hacme sahip üç adet tank inşa edilmesi planlanmaktadır. Projenin hali hazırda ÇED Dosyası hazırlanmakta olup, ÇED Belgesi alınmasını müteakip, Depolama Lisansı alınması öngörülmektedir. Sayın Volkan Ş. EDİGER’in, “Enerjide Yeni Dünya Düzeni ve Türkiye” adlı çalışmasında ortaya koyduğu yukardaki hususlar, yeni bir enerji düzeninin nasıl kurulduğunu çok güzel özetlemektedir. DİAlog 33 HUKUK KAMU ÖZEL İŞ ORTAKLIĞI MEVZUATINDA GELİŞMELER T EDA MANAV DİA HOLDING HUKUK DİREKTÖRÜ 34 DİAlog ürkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı, sağlık hizmetlerinin verilmesi ve değişen taleplere uyum sağlamak amacıyla tıbbi eğitim, araştırma ve hizmet sunumunu geliştirip yaygınlaştırmak amacıyla bir sağlık ağı modernleştirme vizyonu benimsemiştir. Sağlık Bakanlığı bu doğrultuda Türkiye’de modern, verimli ve etkin bir sağlık altyapısının Kamu Özel Ortaklığı programı ile daha yetkin bir şekilde gerçekleştirileceği yönünde kanaat getirmiştir. Bu düşünce ile Kamu Hastanelerinin özel sektör ile birlikte ortaklık şeklinde işletilmesi modelinin uygulamaya koyulması için Sağlık Bakanlığı ihaleler açmış, bunlardan Ankara Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü ihalesi DİA Holding FZCO ile IC İçtaş İnşaat Sanayi Ticaret A.Ş iş ortaklığı tarafından kazanılmıştır. Ankara Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü’nün oluşturulmasına yönelik olarak finansman, tasarım, inşaat işlerinin yapılması, belirli hizmetlerin sağlanması ve ticari alanların işletilmesi için T.C. Sağlık Bakanlığı ile iş ortaklığının kurmuş olduğu Bilkent Ankara Entegre Sağlık Hizmetleri Yatırım ve İşletme Anonim Şirketi arasında 13 Temmuz 2012 tarihinde “Kamu Özel Ortaklığı Modeli İle Ankara Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü Yapım İşleri İle Ürün Ve Hizmetlerin Temin Edilmesi İşi Sözleşmesi” imzalandı. Kamu özel ortaklığı modeli ile gerçekleştirilecek olan Ankara Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü Projesi’nin inşaat dönemi 42 ay olacak olup, inşaat tamamlandıktan sonra DİA HUKUK Holding FZCO ile IC İçtaş İnşaat Sanayi Ticaret A.Ş iş ortaklığı tarafından kurulan Bilkent Ankara Entegre Sağlık Hizmetleri Yatırım ve İşletme Anonim Şirketi tarafından 25 yıllığına işletilmesi karşılığında T.C. Sağlık Bakanlığı’ndan yıllık kira alınacaktır. Sağlık Entegre Kampüsü bu sürenin sonunda Yap-Kirala-Devret modeli çerçevesinde Sağlık Bakanlığı’na devredilecektir. üzerinden kiralama karşılığı yaptırılabilir... Bu amaçla Maliye Bakanlığınca, gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerine Hazineye ait taşınmazlar bedelsiz devredilebilir... Kira bedeli ve kiralama süresinin tespitinde; taşınmazın gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerine ait olup olmadığı, bedelsiz Hazine taşınmazı devredilip devredilmediği, yatırımın maliyeti, tıbbî donanımın bu kişiler tarafından sağlanıp sağlanmayacağı, kiralama Bilkent Projemizden kısaca bahsettikten sonra, Sağlık Bakanlığı Kamu Özel İş Ortaklığı modelinin ve dolayısıyla Projemizin dayanağı olan yasal düzenlemeler 9 Mart 2013 CUMARTESİ ve mevzuata geçebiliriz. RESMİ GAZETE Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarınca yapılmasına ihtiyaç duyulan tesislerin ön proje, ön fizibilite raporu ve belirlenecek temel standartlar çerçevesinde, Hazinenin özel mülkiyetindeki taşınmazlar üzerinde sözleşmede belirtilen sabit yatırım dönemi hariç otuz yılı geçmemek üzere bağımsız ve sürekli nitelikte üst hakkı tesis edilmek suretiyle yaptırılması, mevcut tesislerin yenilenmesinin sağlanması ve bu projeler için alınacak danışmanlık, araştırma-geliştirme hizmetleri ile ileri teknoloji ya da yüksek mali kaynak gerektiren bazı hizmetlerin gördürülmesine ilişkin usul ve esasları belirlemektir.” Sayı: 28582 6428 Sayılı Kanun; temel olarak yapım-yenileme ve hizmet alım işlerinin 6428 SAYILI KANUN KANUN verilmesine ilişkin düzenlemelere, Sağlık ihalelerinin 9 Mart 2013 tarihine SSAĞLIK BAKANLIĞI KAMU ÖZEL İŞBİRLİĞİ MODELİ İLE TESİS ilke-usul ve esaslarına, kadar, mevzuatta Kamu YAPTIRILMASI, YENİLENMESİ VE HİZMET ALINMASI İLE BAZI ihale üzerinde kalan ortakÖzel İş Ortaklığı’nı KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUNUN lığın kuracağı özel amaçlı düzenleyen doğrudan şirket ile Sağlık Bakanlığı bir kanun olmaması nearasında akdedilecek Sözdeniyle, bu kapsamdaki leşmeye ilişkin ayrıntılara, sözleşme konusu taşınmaz ve üzerindeki sağlık projeler 3359 Sayılı Sağlık Hizmetleri bedeline ve Kanun’un yürürlüğüne tesislerinde tıbbî hizmetler dışındaki Temel Kanunu’nun Ek 7. Maddesi ile ilişkin düzenlemelere yer vermiştir. hizmetlerin ve alanların işletilmesiSağlık Tesislerinin, Kiralama KarşıBu Kanun’un yürürlüğe girmesi ile, nin kiralayana verilip verilmeyeceği lığı Yaptırılması İle Tesislerdeki Tıbbî hususları dikkate alınır... Hizmet Alanları Dışındaki Hizmet 12. Maddesine göre Sağlık Hizmetleri ve Alanların İşletilmesi Karşılığında Temel Kanunu Ek 7. Maddesi yürürSağlık Bakanlığı'nın kullanımında buYenilenmesine Dair Yönetmelik’e lükten kaldırılmıştır. lunan sağlık tesislerinin, öngörülecek dayanmakta idi. proje ve belirlenecek esaslar doğBu kanuna atıf yapılan hallerde, 6428 rultusunda yenilenmesi; tesislerdeki Sağlık Hizmetleri Kanunu Ek. 7 Sayılı Kanun uygulama alanı bulacaktır. tıbbî hizmet alanları dışındaki hizmet maddeye göre; “Yapılmasının gerekli ve alanların işletilmesi karşılığında, 9 Mart 2013’de yürürlüğe giren Sağlık olduğuna Yüksek Planlama Kurulu tasözleşmeyle gerçek veya özel hukuk Bakanlığınca Kamu Özel İş Birliği Morafından karar verilen sağlık tesisleri, tüzel kişilerine yaptırılabilir...” deli İle Tesis Yaptırılması, Yenilenmesi Sağlık Bakanlığınca verilecek ön proje Ve Hizmet Alınması İle Bazı Kanun Ve ve belirlenecek temel standartlar Kanun Hükmünde Kararnamelerde Deçerçevesinde, kendisine veya HazineAncak süreçte ortaya çıkan hukuki ğişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un ye ait taşınmazlar üzerinde ihale ile ihtiyaçlar ve yukarıda anılan tek bir uygulanmasına ilişkin yönetmelik, belirlenecek gerçek veya özel hukuk Ek madde ve ilgili bir yönetmeliğin tüzel kişilerine kırkdokuz yılı geçyetersiz kalması nedeniyle, Kamu Kanun’un yayım tarihinden itibaren 6 ay memek şartıyla belirli süre ve bedel Özel İş Ortaklığı’nı ayrıntılı şekiliçerisinde yürürlüğe girecektir. de ele alan bir kanunun yapılması ihtiyacı doğmuştur. Bu kapsamda, Görüldüğü üzere, T.C. Sağlık 9 Mart 2013 tarihinde, 28582 SaBakanlığı’nın tüm Sağlık İhalelerini yılı Resmi Gazete’de 6428 Sayılı Kamu Özel İş Ortaklığı modeli ile yü“Sağlık Bakanlığınca Kamu Özel İş rütecek olması, ilgili hukuki zeminin zayıf noktalarının güçlendirilmesi Birliği Modeli İle Tesis Yaptırılması, ihtiyacını da birlikte getirmiştir. Bu Yenilenmesi Ve Hizmet Alınması İle kapsamda çıkarılan Kamu Özel İş Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Birliği Modeli İle Tesis Yaptırılması, Kararnamelerde Değişiklik YapılmaYenilenmesi Ve Hizmet Alınması İle sı Hakkında Kanun” yayınlanmış ve Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde yürürlüğe girmiştir. Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun bu amaca hizmet 6428 Sayılı Kanun’un amacı, “...ihale ile etme yönünde ilk büyük ve önemli özel hukuk hükümlerine göre, kamu adım olmuştur. özel iş birliği modeli çerçevesinde; DİAlog 35 EĞİTİM İÇ EĞİTİMLERİMİZLE GELİŞİYORUZ S DİA Holding bünyesinde gerçekleştirdiğimiz eğitimlerin bir yenisini Bakü'de Teknik Ofis çalışanlarımızla gerçekleştirdik. İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Görevlileri Dr. Müh. Murat Kuruoğlu ve Mühendis Emre Gürcanlı tarafından verilen eğitimin konusu İnşaat Sektörünün Özellikleri, İnşaat Proje ve Yönetimi, CMAA Sistemi ve Sözleşme Yönetimi’ydi. adece çalışma hayatında kazanılan tecrübelerin yanında akademik olarak bilgilerin sürekli taze tutulması ve yeni bilgiler eklenmesi konusuna son derece önem veren bir kuruluş olarak 2013 yılı Eğitim Planı çerçevesindeki ilk eğitimimizi 09-10 Mart tarihlerinde Bakü Ofis’te gerçekleştirdik. Yoğun iş temposu nedeni ile bilimsel gelişmelerden zaman zaman uzak kalan personelimizin gelişimini sürdürmesi dünya çapında gerçekleştirdiğimiz çalışmalarımız ve dünya ölçeğindeki yapımız düşünülünce son derece hayati olan bu eğitimlerde aynı zamanda pratik bilgiler alan veya bilgilerini tazeleyen çalışanlarımız da son derece başarılı işlere çok daha kolay imza atabiliyorlar. İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Görevlileri Dr. Müh. Murat Kuruoğlu ve Mühendis 36 DİAlog Emre Gürcanlı tarafından verilen eğitim Teknik Ofis çalışanlarımızın katılımı ile gerçekleşti. Özellikle personelimizin eğitime yoğun ilgi göstermesi ve değerli öğretim görevlilerini dikkatle dinleyip, sorularıyla ihtiyaç duydukları bilgileri almaları eğitimin en verimli noktası oldu. “İnşaat Yönetimine Giriş” başlıklı eğitimde; İnşaat Sektörünün Özellikleri, İnşaat Proje ve Yönetimi, CMAA Sistemi ve Sözleşme Yönetimi konuları hakkında bilgi verildi. İki gün süren eğitim teknik bir yapıya sahipti. Ancak gerek değerli öğretim görevlilerimiz Dr. Kuruoğlu ile Mühendis Gürcanlı'nın anlatım teknikleri, gerekse personelimizin konuya ilgisi eğitimin son derece keyifli bir havada geçmesine vesile oldu. Özellikle personelimizin, eğitim sonunda edindikleri bilgiler yanında aldıkları keyif eğitim sonunda net bir şekilde gözlendi. Eğitimde son derece memnun olduklarını belirten çalışanlar özellikle böylesine faydalı teorik bilgilerin pratikte getireceği faydalar üzerinde durdu. Eğitim sonunda gerek personelimizde gördüğümüz gelişim ve kendini geliştirme arzusu, gerekse eğitimlerin kuruluşumuza kattığı değeri gözlemleyince, vakit kaybetmeden mesleki ve kişisel gelişim konusunda yeni eğitimler programlamaya başladık. GELECEK İÇİN IC VAKFI’NDAN DİA HOLDİNG’E IC Vakfı’nda bursiyer olarak eğitimini sürdüren veya tamamlayan, aynı zamanda da DİA Holding bünyesinde ilk mesleki deneyimlerini edinen bursiyerler hikayelerini anlatıyor: ADNAN KAYA IC VAKFI ESKİ BURSİYERİ Herkesin hayatta belirli kilometre taşları vardır. Benim için de hayatıma yön veren ve anlamlaştıran IC Vakfı’dır. Kuruluş hikayesiyle, devam etme nedeniyle ve üstlenmiş olduğu değer yargılarıyla iyice özümlenmesi gereken kurumsal bir Vakıf. Kuruluş gecesi Sayın İbrahim Çeçen’in biz gençlere bahsettiği “Çok çalışmak, gelişmek, dürüst olmak” ifadelerini hayatına değer olarak katmış bir birey olarak hayata atılmış bulunmaktayım. Çünkü insanın vazgeçemeyeceği prensipleri olmalı ve büyük başarılar bu tema üzerine gelir. IC Vakfı tamamen gönüllülük projeleri üzerine sosyal sorumluluğunu yerine getirmektedir. IC Vakfı eğitim, sağlık, spor, kültür ve sanat alanlarında üzerine düşeni yerine getirirken, mezun öğrencilerin ve sosyal sorumluluk sahibi kişilerin, bu değerli projelere destek çıkıp, daha geniş alana yayıp sürekliliği de sağlamaları gerekir. Bu bilinci kazanmak, içinde bulunduğumuz topluma karşı en büyük sorumluluklarımızdan biridir. DİA Holding’in bir çalışanı olmak da ayrı bir kilometre taşım. Şubat 2011’de DİA Holding ailesine katıldım. Üstlenmiş olduğu projelerle dünya çapında ismi anılan, sektör otoritelerinden ödül üstüne ödül alan DİA Holding’in çalışanı olmak ayrı bir gurur. Yönetim kadrosuna, iş arkadaşlarıma özellikle teşekkür ediyorum. Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü 2. Sınıf öğrencisiyim. Geçtiğimiz yaz döneminde zorunlu ofis stajımı yapmak için IC Vakfı’na başvurdum ve DİA Holding'de staj yapmak istediğimi söyledim. Aradan birkaç gün geçtikten sonra staj talebimin kabul edildiğini öğrendim. Staja başladığım ilk gün- den itibaren kendimi hep büyük bir ailenin bir parçasıymış gibi gördüm. Eğitim hepimiz için öncelikli konu. Ancak iyi bir eğitim ile beraber kariyerimizi asıl etkileyen olay iyi bir staj yapmak. Ben kendimi bu anlamda çok şanslı görüyorum. IC Vakfı’nın yönlendirmesi ile DİA Holding çatısı altında yaptığım staj benim için değeri ölçülemez bir deneyim oldu. Bu yapmış olduğum staj, bilgilerimi pekiştirmemde ve özellikle geleceğim için yapacağım planlarımda bana çok büyük katkı sağladı. Çalışma ortamının ve birlikte mesai yaptığım insanların sıcaklığını da buna eklersem yapmış olduğum stajın değerini bir nebze olsun anlatabilmiş olurum sanırım. Bu vesile ile IC Vakfı’na ve DİA Holding’e teşekkür ederim. Çok güzel bir ortamda çok güzel bir staj deneyimi yaşadım. Geleceğime ait kararlar vermemde büyük katkısı oldu bu staj döneminin. DİA Holding çalışanlarına ve IC Vakfı’na çok teşekkür ediyorum. NURULLAH ÇAKAN IC VAKFI BURSİYERİ MELİSA ASLAN IC VAKFI BURSİYERİ DİAlog 37 KİŞİSEL GELİŞİM ALTERNATİF YOK BAŞARMAK ya da BAŞARMAK! G ÖZLEM KÖKER ÖZDEMİR elin birlikte bugüne kadar neler başardığınıza bakalım. Öncelikle başardığınız her işe karar verip başladığınızı unutmayalım, önce KARAR VERİN. KARAR VERMEK Doğmak için adım attığınızda milyonlarca hücre içinden yarışı siz kazandınız ve oluşumunuzu başlattınız. Evet, bunu siz yaptınız. Daha sonra hayata tutunmak için nefes almayı, ağlamayı, yaşamayı öğrenmeye başladınız. Neden? Çünkü artık bunu istiyordunuz ve bunu da başardınız. Şu ana kadar yaptıklarınızı, başardıklarınızı yapamayan başaramayan öyle çok insan var ki… Siz artık başarabiliyordunuz. Bunu gördünüz ve başarmayı tattınız. Daha sonra yürümeyi öğrendiniz, düşe kalka yürümeye başladınız. Kimi zaman ağladınız kimi zaman güldünüz, sevindiniz. Yürümeye başlayan bir bebeğin azmini getirin gözlerinizin önüne. Düşse de yeniden deniyor, yeniden ve yine yeniden… Ta ki yürüyene kadar pes etmiyor. Siz de öyleydiniz ve iç motivasyonunuz o gün de vardı. Sizi ayakta tutan şeydi. Ardından yemek yemek. Kaşığı önce burnunuza soktunuz, sonra gözünüze, sonra yere döktünüz belki altı ay belki bir yıl uğraştınız ve en sonunda kaşığı ağzınıza sokmayı da başardınız. Artık Maslow’un en temel ihtiyaç güdüsü olan beslenmede de kendi kendinize yetebiliyor ve başarabili- 38 DİAlog yordunuz. Tüm bunlara ve büyüyene kadar her başardığınız adıma baktığınızda kendi kendinize yaptığınızı ve yaşamak için yapmak zorunda olduğunuzu gördünüz. Elbette o zaman bunların neden olduğunu, nasıl olduğunu, bunların motivasyon mu yoksa başka şey mi olduğunu bilmiyordunuz. Bunun gibi hatırlayacağınız ve incelediğinizde göreceğiniz pek çok adım oldu hayatınızda. İlk adım, ilk ağlama, ilk yemek yeme, ilk konuşma, ilk okuma, ilk kez markete yalnız gitme, ilk kez araba kullanma, üniversiteyi kazanma, ilk iş deneyimi, ilk aşk… Ve hayat… Her şeyiyle sizin başarılarınızla dolu yaşanmış bir hayat. Bu yazımı okurken durun ve düşünün. Sadece beş dakika. Daha neler neler yaptınız. İş buldunuz, belki evlendiniz, belki anne baba oldunuz ve daha pek çok şey... Hepsi neden oldu biliyor musunuz? Sadece siz istediğiniz için oldu. İçinizden gelerek istediniz. Kimse sizi bunlara motive etmedi. Siz bunları istediğiniz için kendinizi motive ettiniz ve hatta motive etmek zorunda oldunuz. Bazen zorunluluk bazen istek çünkü hayat bunu bekliyordu sizden. Ve bugün... Sırada iş yaşamınız var ve yine istediğiniz için işe girdiniz… O günü anımsayın, pek çok başvuru arasından isteğinizle motive ettiniz kendinizi ve o gün mülakatı geçtiniz. İşe alındınız telefonu geldiğinde içinizden bir ses “ben biliyordum” dedi mi? Dediyse bu başarı yine size ait. Çünkü siz İSTEDİNİZ… İSTEMEK İstediğiniz şey için çaba sarf ettiniz, emek verdiniz. Bunları hiç unutmayın. İşe girmek için okudunuz, kendinizi geliştirdiniz ve kendinizi ifade ettiniz. Çalışmalarınızın ve çabalarınızın boşa gitmediğini de gördünüz artık. ÇABALAMAK ve ÇALIŞMAK çok önemli ve siz sonucu aldınız, başarıdan başarıya koşmanın meyveleri artık sizi bekliyor. Neden mi? Çünkü daha önce yaptınız ve yine yapabilirsiniz. Yaptıklarınız yapacaklarınızın geçmiş hali çünkü ve gelecekte de yapabilirsiniz. Bugün geldiğinde artık siz geçmişte çok sayıda başarısı olan bir yetişkin olarak işinizin başındasınız. Kendi paranızı kazanıyor, her sabah bir KİŞİSEL GELİŞİM yetişkin olarak uyanıp yeni başarılara imza atmaya hazırlanıyorsunuz. Elbette başarılar kadar başarısızlıklar da oluyor. Başarısızlıklar da var hayatta ve onlar çok kıymetli. Onlar hayatta alacağınız en pahalı eğitimler, dersler, yani hatalar. Aynı hatayı bir kez daha yapmamak için size verilen çok kıymetli öğreti hediyeler. BAŞARISIZLIKLARINIZIN KIYMETİNİ BİLİN, onlar çok değerli ve çok pahalı. İş hayatındaki adı da deneyim aslında. Başarılarla, başarısızlıklarla ve her anı dolu dolu ve gerçekten yaşanmış. Bu yüzden de denenmiş. DENEYİM Yukarıda daha koyu yazdığım her kelime her geçen gün sizde de daha fazla var oluyor. Kendinize dikkatli baktığınızda bunları göreceksiniz. Sizde de hepsi var. Çünkü tüm bu kelimelerin içini dolduran ve yaşayan, yapan SİZsiniz. Siz en önemlisiniz ve her şeyin başında siz varsınız. Siz isterseniz yaptıklarınızın çok daha iyisini yapabilirsiniz. Bunun için ben size inanıyorum ve yapabileceğinizi biliyorum. Tek eksiğim sizin de benim inandığıma ve yapabilirliğinize inanmanız. KENDİNİZE İNANIN. Bu kıymetli yayında, bu yazıyı okuyorsanız, öncelikle şunu bilmenizi isterim; sizin İÇ MOTİVASYONUNUZ var. Zira yukarıda yazdığım her şeyi başarmışsınız ve başarının tadıyla bu yazıyı okuyorsunuz demektir. Haklı gururunuzu yaşamalısınız. Çünkü siz takdir edilecek çok şey yaptınız. Ben sizi takdir ediyorum. Siz de kendinize hak ettiğiniz takdiri verin. KENDİNİZİ TAKDİR EDİN. mutlu bize, kararlıyız , başarabiliyoruz, istiyoruz ve en önemlisi SİZ bunların farkındasınız… FARKINDALIK... Bugün yeni bir gün olsun. Bir milat ilan edelim, yaptıklarımızla yapacaklarımıza işaret edelim, masamıza oturalım, karar verelim ve başlayalım. Elimizde hangi işlerimiz var sıraya sokalım, ve sırayla yapmaya başlayalım. Yaptıkça işimizde daha başarılı olduğumuzu göreceğiz. Ailemizin, yöneticimizin ve arkadaşlarımızın bizim başarılarımızla nasıl gurur duyduklarını ve takdir ettiğini yaşayacağız. Takdir etmez, gurur duymaz diye düşünmeyin. Siz isterseniz takdir edecek ve gurur duyacaklar. Çünkü siz öyle başarılara imza atacaksınız ki takdir etmeye de gurur duymaya da mecbur olacaklar. SİZ onlara başka şans bırakmayacaksınız ki… Çünkü bu SİZİN KARARINIZ! Hayatınız boyunca bunca başarıyı elde etmiş olan siz, bunları yaparken kimsenin sizi motive etmesine gerek duymadınız. Sizin iç motivasyonunuz buna yetti. Şimdi de öyle yapın, çünkü iç motivasyonunuz buna yetecek ve takdirler, övgüler, hayran gözler, belki performans zamları sizin dış motivasyonunuz olacak. Ama onu da getiren yine iç motivasyonunuz. Onu başka yerde aramanıza kimseden beklemenize gerek yok. O içinizde, yüreğinizde. Siz sadece kulak verin. Duyacaksınız. “Çaresizseniz çare SİZsiniz” diye boşuna söylenmemiş. Hayat bir tercih ve seçim sizin. Siz bu hayatı yaşamak için kendinize neyi layık görür, neyi seçerseniz onu yaşarsınız. Yapamam derseniz yapamazsınız. Yaparım derseniz de yaparsınız. Bu konuda sonucu sizden daha iyi kimse bilemez. Geçmişte yaptıklarınıza ve başardıklarınıza bakınca ben yapamamanız için bir sebep göremiyorum ama dediğim gibi yine de hayat da tercih de sizin… BAŞARMAK ya da başaramamak…… “Söylemesi kolay yapması zor, gel de sen yap” diye mi düşünüyorsunuz? Ya da yapmamak adına kendinize sebepler mi buluyorsunuz? O zaman gerçekten ve yeterince istemiyorsunuz. Zihniniz nasıl olur yerine nasıl olmazın sebeplerini arıyor ve sizi ikna etmeye çalışıyor. Onu değiştirin ve nasıl yapabilirimin cevabını arayın. Önce zihninizde siz buna inanmalısınız. Zira yapanlar, yapmayı istedikleri için yaptılar ve yapanların sayısı o kadar çok ki. İnananın ki sizin onlardan hiçbir eksiğiniz yok, teknik bir-iki eksiğiniz olabilir belki ama siz isterseniz onları da tamamlayabilir ve sonuçta YAPABİLİRSİNİZ. Motivasyon kelime anlamı ile başarma güdüsü, isteği, itici güç demektir. Siz şu anda bir iş sahibisiniz ve ne büyük bir başarı ki bir işiniz var. Öncelikle bunun kıymetini bilelim, oldu mu? Bilmiyorum, olmamış olmasını dilerim ama işsiz kaldığınız günler var ise bir işi olmanın ne demek olduğunu mutlaka biliyorsunuzdur. Maalesef bir şeyin kıymeti genelde o olmadığında anlaşılıyor. Sağlığın kıymeti sağlığımız tehlikeye girdiğinde, işin kıymeti işimiz olmadığında, huzurun kıymeti huzurumuz kaçtığında... O zaman hayata bakış açımızı değiştirelim ve bakalım, bir işimiz var, ne DİAlog 39 SEKTÖRE TEKNİK BAKIŞ İNŞAAT PROJE YÖNETİMİ, GELİŞİMİ, SÜRECİ İLE PLANLAMANIN GETİRİSİ YAZAN Dr. Müh. Murat Kuruoğlu İ nşaat Proje Yönetim Gelişimi İnşaat sektörü için proje yönetimi; mal sahibinin hayalindeki resmi kendisine verildiği anda biten süreç olarak tanımlanmaktadır. Bu süreç içinde pek çok tarafı (mal sahibi, mühendis, mimar, yüklenici, malzeme sağlayıcıları v.b.) ve pek çok aşamayı (ön tasarım, tasarım, ihale, inşaat v.b.) barındırmaktadır [5]. Projelerin günümüzdeki karmaşıklığı yanında proje yönetiminin ortaya çıkış nedenlerinin başında toplumsal ihtiyacın optimizasyonu gelmektedir. İnşaat sektöründe ilk inşaat yönetimi kürsüsü Alpler'deki tünel inşaatında karşılaşılan zorlukların neticesinde planlama gereksiniminin gündeme gelmesi sonucu en yakın yerde ki Münih Teknik Üniversitesi'nde 1905 yılında “Tünel İnşaatı ve Yapı İşletmesi Kürsüsü” olarak öğretime başlamıştır. II. Dünya savaşı sırasında olumsuz arazi ve iklim koşullarında kısa sürede kurulması gereken askeri tesisler ile de böyle bir gereksinim ortaya çıkmış ve sonraları özellikle de Pasifik Okyanusu'nda karşılaşılan inşaat zorlukları nedeniyle planlama ihtiyacı ön plana çıkmıştır. Bunun sonucunda bu deneyimleri yaşamış olan Prof. J. Fondahl ve arkadaşlarına A.B.D. Stanford Teknik Üniversitesi'nde bu uzmanlık alanının geliştirilmesi için her türlü olanak sağlanmıştır ve eğitime başlanmıştır. Özellikle 1960’lı yıllardan sonra başlayarak karmaşık ve büyük yapılar ile yabancı ülkelere uzanan yatırım projeleri, verimlilik ve planlama sorunları ile birlikte, başta A.B.D. ve Batı Almanya, İnşaat Yönetimi alanında çok büyük ilerlemeler yaşamışlardır. [4] Türkiye’de inşaat yönetimi alanında gelişmeler inşaat yönetiminin dünyadaki gelişiminden farklı ve yavaş olmuştur. Bu alanda ilk olarak 1967 yıllında ODTÜ ‘de Prof. Dr. V. Doğan Sorguç öncülüğünde Yapım Stratejileri dalında eğitim yapılmaya başlanmış fakat daha sonra bu girişim son bulmuştur. Aynı şekilde 1976 yılında 40 DİAlog ODTÜ bünyesinde geleneksel inşaat mühendislerinden kesinlikle ayrı tipte bir yönetici mühendis yetiştirmek amacı ile Yapım Mühendisliği Bölümü kurulmasına karar verilmiş ise de bu gerçekleşememiştir [4]. Bu alanda en önemli gelişmeler 1980’li yıllardan sonra özellikle 1990’lı yıllarda başlamış, birçok üniversitede inşaat mühendisliği lisans programlarında -yetersiz olsa da- inşaat yönetimiyle ilgili dersler konulmaya başlanmıştır. En önemli gelişmeler ise inşaat yönetimi alanında yüksek lisans programlarının açılması olmuştur [6]. Fakat bütün bu gelişmeler bu kadarla kalmış, tamamen inşaat yönetimi eğitimi yapan lisans programları bugün dahi açılmamıştır. Oysa dünyada 1970'li yıllarda inşaat yönetimi alanında yüksek lisans programlarının açılmasıyla başlayan değişim, 1990’lı yıllarda ABD, Almanya ve İngiltere’de açılan ve lisans eğitimi veren İnşaat Yönetimi Bölümleriyle sürdürülmüştür [7]. Birçok teknolojik atılımın öncüsü konumundaki gelişmiş ülkelerdeki bu değişim şüphesiz inşaat sektöründeki değişimi ve ihtiyaçları karşılamaya yönelik, sektörün gelişmesine katkı sağlayıcı yönde ve globalleşen dünyada inşaat sektöründe daha çok söz sahibi olabilme savaşımının sonucudur. Eğitimin en önemli amacı endüstri veya sektörleri değiştirebilecek ve yönlen- direbilecek, uygulamada karşılaşılan sorunları çözebilecek nitelikte insanlar yetiştirmek olduğu için A.B.D.‘de inşaat sektöründe yönetim kavramındaki gelişmeler, inşaat yönetimi eğitimindeki gelişmelerle paralel gelişmiş, birbirlerini desteklemiş ve sonuç olarak özellikle A.B.D.’li firmalar uluslararası piyasada çok zaman söz sahibi şirketler olmuşlardır. Değişimi gerçekleştiremeyen ülkelerin firmaları ise bu şirketlere taşeronluk yapmaktan öteye geçememektedirler. Bugün dahi inşaat sektörümüzde inşaat proje yönetimi disiplini (kültürü) yerleşmemiş, proje yönetimi planlama düzeyinde kalmıştır. Gelişmiş ülkelerde, 1950’li yıllardan önce planlama kavramı düşünülmeye başlanmış, 1960’lı yıllarda planlama ve özellikle bilgisayar destekli planlama gelişmiş, 1970‘li yıllardan sonra planlama yanında, çevre, finansman gibi konular önem kazanmış, 1980’li yıllarda proje yönetimi bir yönetim tarzı olarak düşünülmeye başlanmış ve 1990 sonrası ve bugün inşaat proje yönetimi vazgeçilmez olmuştur [8]. Ülkemizdeki son durum ise, İnşaat proje yönetimi konusunda ABD’deki standartları ortaya koyan birlik (İnşaat proje yöneticileri birliği, CMAA) ile yapılan çalışmalar neticesinde, “İnşaat (proje) yönetim hizmet ve uygulama standartları” [8] çalışması ülkemize kazandırılmasıdır. SEKTÖRE TEKNİK BAKIŞ İnşaat Proje Yönetim Süreci çıkar. Proje Yönetiminde süreci anlamak için yatırımları değerlendirmek gerekmektedir. Yatırım projeleri; ihtiyaç sahibi, yatırımcı, mal sahibi, finansör ve işletmeci gibi birçok tarafın farklı bilgi, beklenti ve kaynaklarla yola çıktığı uzun bir süreçten oluşur. Bu nedenle projeyle ilgili farklı meslek grupları için farklı değerlendirme yöntemleri ve farklı alt süreçlerin önemi ön planda tutulur. Tasarım aşamasında mal sahibinin aklındaki soyut fikir, önce mimari, daha sonra mühendislik teknikleri ışığında kademeli olarak somut hale getirilir. Öncelikle tasarımcı tarafından yapının ilk suretine ait eskiz çizimler hazırlanır, bunlar mal sahibi ile beraber incelenir. Hala belirgin bir tasarım yoktur; burada yapılan çalışmalar “kâğıt üzerinde düşünme” olarak da ifade edilebilir. Zaman içinde mal sahibinin görüşleri ve tasarımcının yönlendirmesiyle yapı kaba hatlarıyla da olsa yavaş yavaş belirginleşmeye başlar. Proje ilk olarak, mal sahibinin inşaat ürününe duyduğu ihtiyacı dile getirmesi ile başlar. Henüz herhangi bir tasarım yoktur. Fikirler kağıt üzerine dökülerek somutlaştırılmış değildir. Talep doğrudan mal sahibinden gelebileceği gibi, pazar araştırmaları sonucunda da ortaya çıkarılmış olabilir. Geçmiş projelere ait kayıtlar ve deneyimler ile araştırma sonuçları birleştirilerek talep incelemeye tabi tutulur. Değerleme (fizibilite) aşamasında projenin yatırımcıya maliyeti ile getirisi tahmini olarak hesaplanır ve karşılaştırılır. Burada, genel bir ölçüt olmakla beraber, esas kriterin her zaman parasal olduğu söylenemez. Kamu yatırımlarında, gerektiğinde sosyal ihtiyaçları karşılamak amacıyla, mali açıdan yeterli getirisi bulunmayan ya da “yapılabilir” olmayan projeler de pekala gerçekleştirilebilir. Bu aşamada dikkat edilmesi gereken husus, maliyet ve getiri tahminlerinde kullanılan girdi değerlerinin gerçekçiliğinin tartışılır olduğudur; bu sebeple fizibilite çalışmalarının sonuçları kesin değerler olarak kabul edilemez. Fizibilite sonuçlarına göre projeye devam ya da ret kararı Eskiz çalışmalarının bir sonraki evresi avan (ön) tasarımdır. Geliştirilmesi uygun bulunan eskizler üzerinde çalışılır ve yapının ileride detaylı tasarımlarına taban oluşturacak ön tasarım hazırlanır. Yapı genel ebatları, bölümleri, fonksiyonları ile belirginleştirilmekle beraber işin sahada gerçekleştirilmesine yönelik detaylı uygulama çizimleri henüz oluşmamıştır. Ön proje üzerinden işin ihalesi yapılır ise, sözleşme imzalanması ile inşaata fiilen başlanmış olur. Burada piyasadaki genel uygulamaya dikkat edilmesi gerekir; detaylı çizimler hazırlanmadan ihaleye çıkılması; yüklenicinin gerçekçi maliyet ve süre tahmini yapamamasına, beraberinde yapım evresinde ek taleplerde bulunmasına, anlaşmazlıklara ve yapının ihale bedelinin çok üstünde fiyatlara tamamlanmasına neden olabilir ya da finansal yetersizlikler yüzünden inşaatın yarım kalması veya öngörülen sürede bitirilememesi gibi sonuçlar doğurabilir. Ancak yine de uygulamada, ihtiyaçlar doğrultusunda özellikle yatırım süresini kısaltmak amacıyla, zaman zaman proje tüm detaylarıyla tasarlanmadan, tecrübeler ışığında, yapım ve tasarım faaliyetlerinin paralel yürütüldüğü görülebilmektedir. Sözleşme aşamasında inşaatı yapacak yüklenicinin belirlenmesiyle, işverenle yüklenici arasında resmi bir ilişki başlamış olur. Sözleşme hazırlanırken dikkat edilmesi gereken nokta, tarafların her konuda hak ve yükümlülüklerini açık ve net biçimde tanımlaması gerektiğidir. Belirsiz ve yoruma açık hükümlerden özenle kaçınılmalıdır. Ekleriyle (şartnameler, standartlar v.b.) beraber sözleşmede, yapılacak işin tam ve çelişkisiz biçimde tanımlamasına dikkat edilmelidir. Yüklenici de alt yükleniciler ve tedarikçileri ile kendi sözleşmelerini imzalar ve yürürlüğe koyar. Yapım aşa- ması, inşaat ve proje yönetim faaliyetlerinin en yüksek seviyeye çıktığı proje evresidir. İşin gerçekleştirilmesinde kullanılacak işgücü, malzeme, makine gibi kaynaklar optimum düzeyde bir araya getirilir; ürün sözleşme ve eklerinde belirtilen kalite şartlarına uygun biçimde meydana çıkartılır. Bu evrede projeden beklenen kalite, süre ve maliyet kıstasları sürekli olarak izlenir, bütçeden sapmaların düzeltilmesi için gerekenler yapılır. Yapım evresinin tamamlanmasıyla yapının mal sahibine teslimi aşamasına geçilir. İşin başlangıcında arsanın yükleniciye tesliminden, inşaatın sonunda tekrar mal sahibine dönene kadar, yapı ve işyerlerinin üzerinde gerçekleşen her türlü riskten yüklenici sorumludur. Teslim sürecinin önemi, Kesin veya Geçici Kabulü beraberinde DİAlog 41 SEKTÖRE TEKNİK BAKIŞ getirmesi yanında yüklenicinin yapıyla ve iş yerleriyle ilgili yasal sorumluluklarının azalması anlamına da geldiğinden önemlidir. Teslim projenin büyüklüğüne ve niteliğine bağlı olarak tek seferde yapılabileceği gibi, inşaatı biten bölümlerin parçalar halinde mal sahibine devredilmesi biçiminde de olabilir. Teslimle birlikte yapı mal sahibince kullanılmaya başlanır. Endüstri tesisleri gibi karmaşık yapıların işletmeye alınmasında mal sahibinin isteği üzerine yüklenici işletme desteği sağlayabilir veya ayrı bir sözleşme ile yüklenici tesisin işletmesini belirli süreyle üstlenebilir. Kullanma sürecinde, yapı tipine bağlı olarak periyodik ve/ veya özel durumlarda bakım ve tamir işleri yapılır. Taahhüt edilen garanti süresi boyunca, yapının kalite şartlarını sağlamayan biçimde inşa edilmesinden kaynaklanan kusurları, yüklenici tarafından ücretsiz olarak giderir. Burada sayılan evreler, ana işi yatırım gerçekleştirmek olan kamu birimleri, yatırım danışmanlığı kuruluşları veya gayrimenkul yatırım ortaklıkları benzeri kuruluşlar için bir döngü biçimini almaktadır. Aslında bir tesis için de kullanım ömrü dolduğunda Etüt ve fizibilite çalışmasıyla yenileme yatırımı yeniden başlayacaktır. Planlama Kavramı ve Sağladıkları Bir işin en uygun süre ve maliyette gerçekleştirilebilmesi için bütün taraf (mal sahibi, yüklenici, malzeme satıcıları, resmi kuruluşlar vb.) ve çalışanların (mühendis, mimar v.b.) süre, 42 DİAlog yer, kapasite ve maliyetler açısından, iç ve dış sınır koşulları karşısında, zamana bağlı olarak koordine edilmesi işi planlama olarak tanımlanır. Diğer bir değişle, planlama yapılacak olan imalatları tercih ve fiziksel sıra göz önünde tutularak önem sırasına koyma işidir. Bunlar; Fiziksel Sıra, Bir imalatın başlamasının diğer bir imalatın tamamlanmasına bağlı olmasından doğan sıradır. Tercihi Sıra ise, Bir imalatın başlamasının diğer bir imalatın tamamlanmasına bağlı olmamasına rağmen özel gerekçelere bağlı olarak yapılan, imalatın daha sağlıklı yürümesini sağlayan sıradır. Planlama önem sırasına konulan işlerin süresel ve finansal uzantıları göz önüne alarak işi zamana yayma eylemidir. Yapılacak olan işin zamana yayılması ile oluşan iş programını kontrol eder ve programdan sapmalar tespit ederse sapmayı nedeni ile birlikte raporlayıp, karar vericiye sunan bir karar destek mekanizmasıdır. Bir başka açıdan ise, planlama sayısal resimleri değerlendiren bir bilgi bankasıdır. Çeşitli birimlerden aldığı bilgileri birbirleri ile karşılaştırarak farklılıkları belirler ve hazırlanan raporlarla ilgilileri uyarır. Planlama birimi oluşturduğu arşivleme sistemi ile geçmiş dönemdeki projeleri analiz eder ve geleceğe dönük projeksiyonlarının daha gerçekçi olmasını sağlar. sistemi ile verilere kolay ulaşılır, sahip olunan veriler sayesinde analizler yapılabilir. - Analizler sonucu elde edilen bilgiler ışığında işin başında yapılan tahminlerin daha gerçekçi olması sağlanır. - Müşterilerden gelen şikâyetler de dikkate alınarak, mevcut imalat stratejilerine bağlı imalat programları satış yetkililerine sunularak, müşteriler bilgilendirilir. Bu sayede imalatların belli bir program dâhilinde ve imalatı takip eden bir birimin gözetiminde gerçekleştiğinden dolayı müşterilerin firmaya olan güveni tazelenmiş olur. - Yönetim imalatı yönlendirirken; imalatların müşterilere taahhüt edilen zamanda yetiştirilebilmesi için daha sonraki imalat dönemindeki hızlanmayı göz önüne alarak karar verme etkinliği artar. Bu sayede firma imalatlarını öngördüğü zamanda tamamlar ve piyasadaki güvenini arttırır. - Planlama birimi getirdiği modern düşünce tarzı sayesinde firma kalıplaşmış politikasını olumlu yönde geliştirerek, bilişim teknolojisi olanaklarını kullanmaya başlamaktadır. Bu koşullar şirket faaliyetlerinin daha sağlıklı ve verimli çalışmalar halinde devam etmesini sağlar. SONUÇ; Planlama birimi çalışmaları sonucunda: - Arşivlenen bilgiler ve bu bilgilere ulaşmak için hazırlanan dosyalama Planlama ve yönetime ayrılan çabanın başarıyı yüzde 95 etkilediği unutulmamalıdır. DİA HOLDING İK HABERLERİ İŞE YENİ BAŞLAYAN ARKADAŞLARIMIZ BİLKENT ENTEGRE SAĞLIK KAMPÜSÜ SİNEM OTLU DIŞ TİCARET UZMANI 01.03.2013 TAYFUN BİRLİKÇİ MUHASEBE MEMURU 05.03.2013 GAZİ ERDOĞAN IFS SORUMLUSU 11.02.2013 AHMET ENGİN FIRAT DİZAYN KOORDİNATÖRÜ 04.03.2013 MEHMET KAYNAK STATİK MÜHENDİSİ 02.01.2013 UĞUR EMRE ETİKAN KALİTE GÜVENCE MÜHENDİSİ 04.02.2013 İRFAN GÜLER AMBAR ŞEFİ 04.03.2013 SEDAT UTKU DİCLELİ AVUKAT 18.02.2013 CİMŞİT UMUT KAYA LOJİSTİK UZMANI 07.01.2013 İSTANBUL MERKEZ OFİS BAHAR BAYRAK İÇ MİMAR 18.02.2013 BAKÜ FLAME TOWERS PROJESİ HAFİZ ABDULLAYEV AKT MÜHENDİSİ 02.01.2013 ALPAY GÜRSES PROJE MÜDÜR YARDIMCISI 19.02.2013 ZAGULBA YENİ EV PROJESİ ERDOĞAN ORHUN İNŞAAT TEKNİKERİ 01.02.2013 MEHMET SERKAN ASLAN İNŞAAT TEKNİKERİ 01.02.2013 DİAlog 43 SİZDEN GELENLER - SEYAHATNAME ROMANTİK ŞEHİR BUDAPEŞTE 44 DİAlog SİZDEN GELENLER - SEYAHATNAME Dünyanın en romantik şehri Budapeşte’de Tuna nehrinin iki yakasını birleştiren köprüler özellikle geceleri ışıl ışıl ve göz alıcı. Tam anlamıyla dinlenmek, tarihi ve büyüleyici yerler görmek ve romantizmi doyasıya yaşamak isteyenler için mutlaka gidilmesi gereken bir yer. DİAlog 45 SİZDEN GELENLER - SEYAHATNAME EROL LALELİ BAKÜ OFİS PERSONEL MÜDÜRÜ B erlin’den sonra Orta Avrupa’nın en büyük ikinci şehri olan Budapeşte'de, Macaristan nüfusunun beşte biri yaşıyor. Nüfusu 2 milyonun üzerinde olan şehir Orta Macaristan’ın kuzeyinde, Tuna Irmağı üzerinde yer alıyor. Şehir Budapeşte ismini, ırmağın batı (sağ) kıyısındaki Buda, doğu (sol) kıyısındaki Peşte ve Buda’nın kuzeyindeki Obuda şehirlerinin1873’te birleşmesiyle almış. Şehrin başlıca önemli yerleri şunlar: Zincirli Köprü (Szechenyi) 19. yüzyılda dönemin kralı Szechenyi Istvan adına yaptırılmış Szechenyi köprüsü; Zincirli köprü ve heykelleri sebebi ile Aslanlı Köprü diye de anılıyor. Köprünün mimarı William Clark, Budapeşte’ye kazandıracağı 46 DİAlog köprünün hatasız olacağını iddia etmiş, “hata bulunursa yaptığım köprüden kendimi atarım” demiş. Köprü yapılmış hiçbir hata bulunamamış. Ne var ki, köprünün hemen girişlerinde sağlı sollu yer alan Aslan heykelleri mimarın çok güvendiği ünlü bir heykeltraş tarafından yapılmış. Köprünün açılışında küçük bir çocuk “aslanlar dilini mi yuttu, neden bu aslanların dili yok” diye sorunca, kendisine çok güvenen ve canını ortaya koyan mimarına karşı son derece zor durumda kalan heykeltraş kendisini bu Aslanlı Köprü'den atıp yaşamına son vermiş. Balıkçılar Burcu 19. yüzyılın sonlarına doğru Ortaçağ döneminden beri süregelmiş balık pazarının bulunduğu yere kurulmuş bu gözlem amaçlı kale Balıkçılar Burcu olarak anılıyor. Burası Buda ve Peşte manzarasını, Budapeşte içinde Gellert Tepesi'nden sonra panoramik olarak görebileceğiniz en iyi nokta. Burcun içerisinde Aziz İstvan Heykeli ve birbirinden güzel cafe ve restoranlar yer alıyor. Kahramanlar Meydanı (Höşök Tere) Avrupa’nın en büyük ve en ferah meydanlarından biri olan yarım daire şeklindeki bu meydan Macar halkının tarihine ve ecdadına gösterdiği saygının eseri. Burada Macar tarihi boyunca Türkler ve diğer milletlere karşı savaşmış, kahramanlık göstermiş efsane komutanların heykelleri bulunuyor. Arpad ve Oğulları Meydanın tam ortasındaki sütunda Macarların atası olan Arpad ve oğulları, Macar ırklarını temsil eden heykeller ve en üstte de kutsal Macar haçını tutan Cebrail meleğinin heykeli tasvir edilerek yerleştirilmiş. 1956 yılında Ruslara karşı yapılan ayaklanmada, Rus askerleri tarafından başta Kahramanlar Meydanı olmak üzere diğer meydanlara toplanan 17 bin Macar genci 2 gün gibi kısa bir sürede öldürülmüş. bu da dünyanın en büyük toplu katliamlarından biri olarak tarihe geçmiş. Meydanı ziyaret ettiğinizde kemancı amca ile karşılaşırsanız, Türk olduğunuzu anladığı taktirde “Üsküdar’a gider iken” parçasını çalmaya başlayacaktır. Gül Baba Türbesi Gül Baba, Kanuni Sultan Süleyman'ı etkileyen ve Avrupa taarruzlarına katılan önemli bir Bektaşi babasıdır. Budapeşte’de türbesi ve heykeli bulunan Gül Baba'nın başından gülü elinden ise tahta kılıcı eksik olmazmış. Sayısız savaşa katıldıktan sonra, 1526 yıllında Kanuni’nin daveti üzerine Gül Baba Budin seferine katılmış ve 1531 yılında Budin'e gelip 10 yıl burada yaşamış. 1541'de yaşamını yitiren Gül SİZDEN GELENLER - SEYAHATNAME Baba, Budapeşte'nin yüksek bir tepesine gömülmüş ve bu tepeye 'Gültepe' (Rózsadomb) adı verilmiş. Parlamento Binası 1884 yılında yapımına başlanıp yaklaşık 20 yılda tamamlanmış bina, içinde yaklaşık 750 oda bulunan Avrupa’nın en büyük parlamento binası. Bina bugün Budapeşte’nin sembolü olarak anılıyor. Gellert Tepesi Tepedeki anıt 1945 yılında Rusların Macaristan’ı kurtarması nedeniyle yapılmış. Gellert ise aslında 1000’li yıllarda Macaristan’a gelen önemli bir Hıristiyan misyoner. Macar halkını Hıristiyanlaştıran kişi olarak tarihe geçmiş. Adına dikilen bu anıt, şehrin her yerine hakim olan bu tepe üzerinde yer alıyor. Gellert Tepesi aynı zamanda Balıkçılar Burcu ile birlikte Budapeşte’nin en iyi panoramasını görebileceğiniz yerlerinden biri. Estergon Kalesi Macarların "Esztergomi Var" olarak ifade ettikleri, "Ezstergom" olarak da bilinen Estergon Kalesi ülkenin tarihinde rol oynamış en önemli yapılardan biri. 1200’lü yıllarda inşa edilmiş kale, Moğolların Macar hakimiyetine yani 13. yüzyıl ortalarına kadar Macar dini ve idari merkezi konumundaymış. Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlı hakimiyetine geçen Estergon Kalesi, 17. yüzyıl sonlarına doğru Osmanlı yönetiminden tamamen çıkmış. Budapeşte şehrine yaklaşık 1 saatlik mesafede bulunan kalenin manzarası gerçekten muhteşem. Estergon Katedrali Kalenin içine 19. yüzyılda Osmanlı hakimiyetinin de izlerinin silinmesi ve Hristiyanlığın hakim olduğunu ilk bakışta anlaşılabilmesi amacıyla Estergon Kalesi'ni gölgede bırakacak devasa büyüklükte bir katedral yapılmış. Ayrıca kale içinde bulunan Savaş Müzesindeki Osmanlı dönemi kılıçları, hançerler, silahlar, miğfer ve kalkanlar ile savaş görüntülerinin tasvir edildiği devasa tablolar da ilgi çekici. DİAlog 47 DİA HOLDING İK HABERLERİ DİA’DA BAŞARDILAR DİA’YLA BAŞARDILAR Kariyerlerine devam ettikleri DİA Holding’te çalışmalarındaki başarılarıyla dikkat çeken ve terfi alan arkadaşlarımız... EMRE YILMAZ BİLKENT ENTEGRE SAĞLIK KAMPÜSÜ KABA İŞLER BİRİM ŞEFİ Gaziantep Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünü 2007 yılında bölüm birincisi olarak tamamlayan Emre Yılmaz, meslek hayatına yine aynı yıl DİA Holding’de Saha Mühendisi olarak başlamıştır. Yılmaz, Şubat 2013’de Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü Projesi’ne Kaba İşler Birim Şefi olarak atanmıştır. "2007 yılında İnşaat Mühendisi olarak meslek hayatıma başladığım DİA Holding ailesine, karşılıklı güvenle kurulan bağımızın sürmesi, yetki-sorumluluğumun artması ve kariyer gelişimime katkısından dolayı teşekkürlerimi sunarım.” HANDE DOĞRAMACI OLGUN İSTANBUL MERKEZ OFİS DİZAYN OFİS ŞEFİ 2002 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü'nü tamamlayan Hande Doğramacı Olgun, meslek hayatına 2003 yılında Tabanlıoğlu Mimarlık’da başlamıştır. Şirketimizin İstanbul Merkez Ofis’inde 2008 yılında göreve başlayan Olgun, Ağustos 2012'de Dizayn Ofis Şefi olarak atanmıştır. "Mimarlık gerçekten fedakarlıkta bulunulması gereken bir meslek. Hele DİA Holding gibi dünya çapında işlere imza atan bir firmada çalışmak omuzlarımızdaki yükü ve sorumluluğumuzu bir kat daha artırıyor. Ama aynı zamanda yaptığımız devasa projelerin başarısı bize ayrı bir şevk veriyor. İşte bu şevk ve heyecan içinde yürüttüğümüz çalışmalarda takdir edilmek ikamesiz mutluluk. İnanıyorum ki başarımız çok daha ilerilere gidecek." 48 DİAlog DİA HOLDING İK HABERLERİ SELDA GÜMÜŞEL İSTANBUL MERKEZ OFİS DİZAYN OFİS ŞEFİ 1993 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık bölümünden mezun olan Gümüşel, aynı üniversitede 1996’da yüksek lisansını tamamlamıştır. 1994’te Bless Yapı Tasarım’da başladığı meslek hayatına GD İnşaat, Alacalı İnşaat ve Atölye T Mimarlık‘da devam etmiştir. Şirketimiz bünyesinde 2008 yılında göreve başlayan Gümüşel, Ağustos 2012’den bu yana görevine İstanbul Merkez Ofis’te Dizayn Ofis Şefi olarak devam etmektedir. "Bir bina inşa etmek doğumu andırıyor. Aynı sancılı süreçler, bazen uykusuz geceler... Ama sonundaki başarı, yani kat be kat yükselip herkesin imrenerek baktığı binalarda alın teriniz olması rahat uykumuzun en büyük kaynağı. İnsan o zaman anlıyor neden mimar olmak istediğini.15 yaşındaki hayallerini, 20 yaşındaki hedeflerini yaşadığını görüyor. Terfi ile onurlandırılmak da ayrı bir mutluluk. Teşekkürler DİA" ŞÜKRÜ TARKAK BİLKENT ENTEGRE SAĞLIK KAMPÜSÜ TEKNİK OFİS ŞEFİ 2004 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünü tamamlayan Şükrü Tarkak , meslek hayatına aynı yıl Yüksel İnşaat’ da başlamıştır. 2007 yılında şirketimiz bünyesinde göreve başlayan Tarkak, Aralık 2012'de Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü Projesi’ne Teknik Ofis Şefi olarak atanmıştır. "Sadece Türkiye değil Dünyada önemli projelere imza atan, DİA Holding bünyesinde çalıştığım ve bu çalışmamın kariyer gelişimime katkı sağladığı için mutluluk duymaktayım." HAKAN KIRBIYIK ZAGULBA YENİ EV PROJESİ BÜTÇE PLANLAMA ŞEFİ 2006 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünden mezun olan Hakan Kırbıyık, Akdeniz Üniversitesi’nde yüksek lisansını tamamlamıştır. 2008 yılında şirketimizde Mühendis olarak başladığı görevine Ocak 2012 den bu yana Bütçe Planlama Şefi olarak devam etmektedir. "Kariyer gelişimi bir çok kişi tarafından bireysel bir çaba olarak gözükse de, aslında bu gelişim sürecinde yer alan kurumlardan ayrı düşünülmemelidir. Ben, meslek hayatımın henüz başlangıcı sayılabilecek bu aşamada, kariyer gelişimimi DİA Holding ailesinin bünyesi içinde sürdürmekten çok mutluyum. 2006 yılında kurulan DİA Holding’e 2008 yılında katılarak şirketimizle beraber gelişmekten ve bizlere sağlanan bu kariyer olanaklarından faydalanarak kariyer planlamamı bu yönde yapmaktan çok mutluluk duymaktayım.” DİAlog 49 DİA HOLDING İK HABERLERİ ÜMİT RUŞEN KAYA BİLKENT ENTEGRE SAĞLIK KAMPÜSÜ KABA İŞLER ŞEFİ Dokuz Eylül Üniversitesi İnşaat Mühendisliği’nden 2005 yılı mezunu olan Ruşen Kaya, meslek hayatına aynı yıl IC İçtaş Adnan Menderes Havalimanı Yeni Dış Hatlar Terminali Projesi’nde Saha Mühendisi olarak başlamıştır. 2007 yılında şirketimiz bünyesinde göreve başlayan Kaya, Ocak 2013'de Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü Projesi’ne Kaba İşler Şefi olarak atanmıştır. "DİA Holding bünyesinde 7. yılıma girmiş olmanın heyecanı ve mutluluğu içerisindeyim. Kişisel kariyerimize önemli katkılar yapan örnek projelerde bulunmamızı ve başarılar elde etmemizi sağlayan yöneticilerimize ve çalışma arkadaşlarımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Kurumsal ve kişisel hedeflerimize ulaşacağımız nice eşsiz projelerde devam etmek dileğiyle..." KEYVAN FARJAMNIA ŞAHDAĞ TURİZM KOMPLEKSİ YEREL SATINALMA ŞEFİ Öğrenim hayatını 1999 yılında tamamlayan Keyvan Farjamnia, meslek hayatına 2002 yılında başlamıştır. Şirketimiz bünyesinde 2009 yılında göreve başlayan Farjamnia, Aralık 2012 de Şahdağ Turizm Kompleksi Projesi’ne Yerel Satınalma Şefi olarak atanmıştır. "İş hayatında şirket için verdiği emeğin karşılığını almak ve onun mutluluğunu yaşamak bir personelin en büyük arzusudur. Bu heyecanı ve mutluluğu bana yaşattığınız için DİA Holding'e teşekkür ederim. Saygılarımla..." TANAY KILIÇASLAN ŞAHDAĞ TURİZM KOMPLEKSİ KALİTE KONTROL BİRİM ŞEFİ İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünü 2003 yılında tamamlamıştır. Meslek hayatına 2005 yılında başlayan Tanay Kılıçaslan, Okan Holding, Sembol İnşaat ve Tema İnşaat’da görev yapmıştır. 2010 yılında şirketimiz bünyesinde göreve başlayan Kılıçaslan, Aralık 2012’den bu yana Şahdağ Turizm Kompleksi’nde Kalite Kontrol Birim Şefi olarak çalışmaya devam etmektedir. “İnsan eli değmemiş bir coğrafyada şantiyecilik yapmanın bambaşka bir his olduğunu DİA Holding’de öğrendim. Bugün hafta sonları binleri bulan ziyaretçisiyle Şahdağ Turizm Kompleks Projesi, bomboş bir arazide emek veren yüzlerce insanın çamura bata çıka, zorlu kış koşullarıyla uğraşarak, hazırda bulunmayan altyapı tümüyle baştan yapılarak hayata geçirilmiş bir proje olarak hem emeği geçene bambaşka bir haz veriyor, hem de arazinin mamur olmayan ilk halini bilenleri hayran bırakıyor. Bu projenin bir parçası olmak, yanı sıra verilen emeğin takdir edildiği, çalışanlarına kıymet veren DİA Holding’in bir parçası olmak bana büyük haz veriyor. Bu hazzı nice seneler DİA Holding çatısı altında yaşamak ümidiyle...” 50 DİAlog DİA HOLDING İK HABERLERİ İSMAİL ARSLAN BİLKENT ENTEGRE SAĞLIK KAMPÜSÜ KESİN HESAP HAKEDİŞ ŞEFİ Zonguldak Karaelmas Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünü 2006 yılında tamamlayan İsmail Arslan, meslek hayatına aynı yıl Arslanlar İnşaat bünyesinde başlamıştır. 2008 yılında şirketimiz bünyesinde Teknik Ofis Mühendisi olarak çalışmaya başlayan Arslan, Ekim 2012’den bu yana Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü Projesi’nde Hakediş ve Kesin Hesap Şefi olarak görevine devam etmektedir. "Yaklaşık 5 yıldır çalıştığım DİA Holding bünyesinde, artan tecrübemize bağlı olarak yeni sorumluluklar almak, güven ve takdir görmek, biz im en büyük kazancımızdır." FATİH TUNCAY BAKÜ FLAME TOWERS PROJESİ İŞ GÜVENLİĞİ BİRİM ŞEFİ Trakya Üniversitesi Çevre Mühendisliği bölümünü 2008 yılında tamamlayan Fatih Tuncay, aynı yıl meslek hayatına başlamıştır. 2010 yılında Bakü Flame Towers Projesi’nde İş Güvenliği Mühendisi olarak başladığı görevine, Ağustos 2012'den bu yana aynı projede İş Güvenliği Birim Şefi olarak devam etmektedir. "İş görüşmesinin ardından, kabul edildiğimi duyduğum zaman hissettiğim mutluluğu dün gibi hatırlıyorum. Uzun ve zorlu bir yolculuğu başlatan, gururla ve güvenle attığım ilk adımdı bu. Attığım adımın ne kadar büyük ve sorumluluk isteyen bir adım olduğunu biliyordum ama çalışmakta olduğum projenin büyüklüğünü yerinde görünce bunu daha iyi anladım. O günden bu zamana kadar keyifle, her günümün üzerine yeni bilgiler katarak, elimden gelenin fazlasını yapmaya çalışarak geçirdiğim tam üç yıl olmuş. Geriye dönüp baktığımda, gözümün önüne, tüm çalışanların sağlığını korumak için ekipçe, canla başla çalıştığımız, gurur duyacağım günler geliyor. Görevime devam etmekte olduğum İş Güvenliği Birim Şefliğine yükselmemde çok büyük katkısı olan değerli iş güvenliği ekip arkadaşlarıma, müdürlerime, şeflerime ve diğer çalışma arkadaşlarıma gönülden teşekkür ederim. Kazasız ve başarılarla dolu günlerimizin daima devam etmesi dileğiyle. KUDRET DEMİRCİOĞLU BAKÜ FLAME TOWERS PROJESİ DİZAYN OFİS ŞEFİ 1993 yılında İstanbul Teknik Üniversite Mimarlık bölümünden mezun olan Kudret Demircioğlu, 98 yılında Mimar Sinan Üniversitesi’nde yüksek lisansını tamamlamıştır. MIAR Mimarlık’da başladığı meslek hayatına Konuralp A.Ş. ve GMW Mimarlık’da devam etmiştir. Şirketimiz bünyesinde 2007 yılında Dizayn Ofis Mimarı olarak göreve başlayan Demircioğlu, Haziran 2012’de Bakü Flame Towers Projesi’ne Dizayn Ofis Şefi olarak atanmıştır. “Beş yılı aşkın bir süredir çalıştığım DİA Holding’de Dizayn Ofis Şefi olmak mutluluk verici. Bu geçen süre içinde birlikte mesai harcadığımız tüm çalışma arkadaşlarıma, müdürlerime ve şeflerime teşekkür ederim”. DİAlog 51 BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ? BAŞKA SORUSU OLAN? P ASTÖRİZE SÜT İLE UHT-SÜT ARASINDA NE FARK VAR? Süt alırken iki seçenek var: UHT-süt ya da pastörize süt. Peki, tam olarak farkları nedir? Süt özel bir üründür. Hayvanın memesinden alındığında neredeyse hiç mikrop barındırmaz. Ancak sağılma işlemi sırasında laktik asit mikropları gibi bir sürü mikrop eklenmektedir. Mikroplar hızla çoğalır ve sütü değişime uğratır. Kısa bir süre sonra da bozulur. Fransız kimyacı Louis Pasteur sütü biraz ısıtarak mikropların büyük kısmının öldüğünü ve sütün daha uzun dayandığını keşfetmiştir. Bu nedenle bu işleme onun adı verilmiştir. Pastörize süt 15-30 saniye boyunca 72-75 derece ısıtılır. Böylece zararlı mikropların tamamı öldürülür. Süt 8-10 gün dayanır. Ultra yüksek sıcaklıkta ısıtma yöntemi daha da etkilidir: Üç barlık yüksek bir basınç altında süt 1-2 saniyeliğine 135 dereceye çıkarılır ve sonra anında tekrar soğutulur. Paketler de bu şekilde sterilize edilir. Paketi açılmamış UHTsüt aylarca dayanır. Ancak UHT-sütün tadı biraz farklıdır, çünkü yüksek sıcaklıkla ısıtılan sütteki protein değişikliğe uğrar ve süt şekeri karamelize olur. Yine de UHT-süt daha iyidir. Modern işlemlerle yüksek ısıya maruz kalmasına rağmen birçok vitamin korunmuş olur. ARABADA BİR ŞEYLER OKURKEN NEDEN MİĞDEMİZ BULANIR? Genellikle çocukların araba yolculuğu sırasında miğdesi bulanır. Hatta bu zaman zaman yetişkinlerde bile görülebilir. Peki bu neden böyledir? Yolculuk ya da hareket hastalığı, duyularımızın karışması sonucunda oluşur. Görme duyumuzun verilerinin yanı sıra iç kulakta yer alan denge organımızın ve beden hareketlerimizin verileri de beynimizde değerlendirilir. Dış hareketler, optik olarak sabit noktalara oranla devamlı olarak takip edilemediğinde, verilerin işlenmesi sırasında beynimizde sinyal karışıklığı yaşanabilir. Bir bilgisayarda olduğu gibi gelen sinyaller önceki normal incelemelerle karşılaştırılır. Yanlış sinyaller doğru sınıflandırılamaz ve sonra bir bulgu çağlayanı harekete geçer; terleme, esneme, yorgunluk, yutkunluk ve en korkulanı: kusma... 52 DİAlog KİTAP KÜRK MANTOLU MADONNA SABAHATTİN ALİ Sabahattin Ali’nin ölümsüz eseri “Kürk Mantolu Madonna” bir kez daha çok satanlar listesine girdi. Ünlü yazarın kızı Filiz Ali’nin yazdığı ve Sabahattin Ali’nin anılarından oluşan “Filiz Hiç Üzülmesin” kitabından sonra satış grafiği hızla artan roman Genç Cumhuriyet dönemlerinde yurt dışında yaşanmış bir aşk hikayesini anlatıyor: "Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum "Kürk Mantolu Madonna"yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum." Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor. Düzenin sildiği kişiliklere, yaşamın uçuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına (?) dair, yanıtlanması zor sorular soruyor. DOĞUDAN UZAKTA AMIN MAALOUF Geçmiş... Bıraktığın yerde mi hâlâ? Amin Maalouf’tan unutulmayacak bir "eve dönüş" romanı. Amin Maalouf’un merakla beklenen yeni romanı “Doğudan Uzakta”, kaderin ve tarihin acımasızlığında terk ettikleri yurtlarına dönen bir grup arkadaşın hikâyesini anlatıyor. “Doğudan Uzakta”, bir yüzleşmenin romanı: Gençliklerinin en güzel dönemlerini bir arada geçiren, ülkelerinde patlak veren iç savaştan sonra farklı yerlere dağılan ve yıllar sonra, eski arkadaşlarından birinin cenazesi için tekrar ülkelerine dönen bir grup arkadaş... Açıkça belirtilmese de Lübnan İç Savaşı’nın getirdiği yıkımlara ve Ortadoğu coğrafyasının kültürel, tarihsel ve toplumsal sorunlarına dair çok çarpıcı gözlemlere de yer veren “Doğudan Uzakta”da Maalouf, yine en iyi bildiği şeyi yapıyor: Doğuyu anlatıyor. EFSANE İSKENDER PALA Efsaneler bazen denizden, Bazen aşktan ve ateşten gelirler. Aşktan ve ateşten ve denizden gelenler, Bazen ışık olurlar ve bütün zamanı aydınlatırlar... Efsane kurmak kadar, efsaneyi yazmak da efsaneye dâhildir. Bir çağı haritalarda bulamazsınız. Derine, insana ve tarihin denizlerine açılmak gerekir. Girdaplarda yüksek idealler saklanabilir. Bu kitapta İstanbul, Gırnata, Madrid, Roma ve Akdeniz; aşk diliyle kuşatıldı. Akdeniz, aşk kaleminin haritasıyla yeniden çizildi. Kılıç kılıca, cevher çeliğe çarptı, varlık da yokluğa. Ve hep bir yol vardı kalplerden denizlere. Derin denizler, büyük aşklar için atlas olup dokundu. İskender Pala, bir çağı ve o çağın efsanelerini dile döktü. Barbaros Hayreddin Paşayı... Sonra, bir gül sepeti getirdi. Isırılmış üç elmayı anlattı. DİAlog 53