Ġçindekiler
Transkript
Ġçindekiler
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Ġçindekiler TÜRKĠYE GÜNDEMĠ.......................................................................................................................... 2 Davutoğlu: Ateşkes üzerinde çalışıyoruz ............................................................................................ 2 Demir ağ, 2025'te 51 bin kilometreyi geçecek .................................................................................... 3 Libya'daki Türklere 'ülkeyi terk edin' çağrısı ...................................................................................... 3 Türkiye, İsrail'e uçuş yasağını uzattı ................................................................................................... 4 Yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 7,6 .............................................................................................. 4 Kriptolu casusluk tespit edildi – Abdülkadir Selvi – Yeni Şafak Gazetesi ......................................... 4 İhsanoğlu, Demirtaş ve siyaset krizi – Hatem Ete – Akşam Gazetesi ................................................. 7 ORTADOĞU GÜNDEMĠ ..................................................................................................................... 8 İsrail saldırılarında ölenlerin sayısı 718'e yükseldi ............................................................................. 8 Gazze'den İsrail'e 2 bin 270 füze atıldı ................................................................................................ 8 Meşal: Abluka kalkmadan ateşkes yok ............................................................................................... 9 Irak'ta cezaevi aracına saldırı .............................................................................................................. 9 Filistin barışı şımarıklık kurbanı – Özcan Tikit – Haberturk Gazetesi.............................................. 10 İsrail, Güney Amerika‟da olsaydı – Etyen Mahçupyan – Akşam Gazetesi ...................................... 11 Filistin'i kurtarmadan önce – Akif Emre – Yeni Şafak Gazetesi....................................................... 12 AVRUPA GÜNDEMĠ ......................................................................................................................... 14 İngiliz vekilden İsrail karşıtı 'tweet'e özür ......................................................................................... 14 Norveç, İsrail'e boykot çağrısını reddetti........................................................................................... 14 Türkiye dersini aldı ........................................................................................................................... 15 Almanya'da TRT müjdesi .................................................................................................................. 15 AB Genel İşler Konseyi sonuç bildirisi:AB‟den Litvanya‟nın avroya geçişine nihai onay .............. 15 AB‟nin Rusya çıkmazı ...................................................................................................................... 16 Türk gençlere alternatif eğitim .......................................................................................................... 17 Yüzlerce kişi işsiz kalacak ................................................................................................................ 17 AMERĠKA GÜNDEMĠ ...................................................................................................................... 17 1 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Kerry:Ateşkes Görüşmelerinde İlerleme Sağlandı ............................................................................ 17 ABD: Yalnız da kalsak İsrail‟i savunacağız ...................................................................................... 18 ABD İsrail'e Uçuş Yasağını 24 Saat Uzattı ....................................................................................... 18 ASYA – PASĠFĠK GÜNDEMĠ ........................................................................................................... 19 Tayvan‟da yolcu uçağı evlerin üzerine düştü .................................................................................... 19 Çin'de veba karantinası kaldırıldı ...................................................................................................... 19 Filipinli Müslümanlar Gazze için yürüdü.......................................................................................... 19 Hint milletvekili 'zorla oruç bozmaya çalıştı' .................................................................................... 19 Bin yıllık yol – Vedat Bilgin – Akşam Gazetesi ............................................................................... 20 AFRĠKA GÜNDEMĠ .......................................................................................................................... 21 Nijerya'da bombalı saldırı: 25 ölü ..................................................................................................... 21 Libya‟da milisler Trablus havaalanını ele geçirmeye çalıyor ........................................................... 21 Güney Afrika'nın Gazze çığlığı – İbrahim Tığlı – Dünya Bülteni .................................................... 22 TÜRKĠYE GÜNDEMĠ Davutoğlu: AteĢkes üzerinde çalıĢıyoruz AA 2 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Erzurum'daki Palandöken Dağı'nda bir otelde düzenlenen 30. Reform İzleme Grubu Toplantısı'nda, bir gazetecinin, "Gazze'de saldırılar bir hayli arttı. AB'nin Gazze'deki saldırılara tavrı nasıl?" yönündeki soruyu, şöyle yanıtladı: "Gerçekten Gazze'deki insanlık dışı saldırılar konusunda bütün dünya büyük bir sınavdan geçiyor. Buna Avrupa Birliği de dahildir. Her şeyden önce Avrupa Birliği'nin de temel ilke kabul ettiği birçok uluslararası evrensel prensip maalesef İsrail tarafından açık bir şekilde ihlal edilmiştir. Bütün insanların, bütün uluslararası örgütlerin bu temel ilkeler etrafında, kolektif cezalandırmalar yapılamayacağı, hiçbir sivil topluluğa bu derecede bir abluka uygulanamayacağı, temel insan haklarının mahrum bırakılamayacağı dahil o kadar çok konu ihlal ediyor ki kadınların ve çocukların masum olmasına, onlara hiçbir şekilde savaş halinde dahi bir saldırıda bulunulması dahil, uluslararası bütün konveksiyonlar ve prensipler ihlal edilmiştir. Bunun için ayrıca bir araştırmaya bile gerek olmaksızın, her gün uluslararası medyada yer alan görüntüler o noktaya koyuyor." Dedi. Demir ağ, 2025'te 51 bin kilometreyi geçecek AA Dünyada hali hazırda hızlı tren hatlarının uzunluğu 21 bin kilometreyi geçerken, bu mesafenin 2025 yılında 51 bin kilometrenin üzerine çıkması bekleniyor. AA muhabirinin Uluslararası Demir Yolları Birliği (UIC) verilerinden derlediği bilgilere göre, hali hazırda dünyadaki hızlı tren hatlarının uzunluğu 21 bin 472 kilometre. Bu rakamın inşaat halinde olan 13 bin 964 kilometrelik ve planlanan 16 bin 347 kilometrelik hat ile 2025 yılında 51 bin 784 kilometreye çıkacağı tahmin ediliyor. Yarın açılışı yapılacak 533 kilometrelik Ankara-İstanbul Yüksek Hızlı Tren Hattı'yla İstanbulAnkara arası yolculuk süresi 3,5 saate inecek. Libya'daki Türklere 'ülkeyi terk edin' çağrısı Dünya Bülteni Dışişleri Bakanlığı, Türk vatandaşlarına ‟Libya‟yı terk edin‟ çağrısı yaptı. Dışişleri Bakanlığı‟ndan yapılan açıklamada, vatandaşlara Libya‟yı terk etme tavsiyesinde bulundu. Açıklamada, Bakanlığın 4 Haziran ve 15 Temmuz tarihlerinde yapılan açıklamalarında Libya‟ya seyahat etmemeleri konusunda vatandaşların uyarıldığı belirtilerek, Libya‟da bulunan vatandaşların ülkeyi terk etmeleri istendi. Açıklamada, Libya‟yı terk etmek isteyen vatandaşlar için Trablus Büyükelçiliği‟nin gerekli desteği vermek üzere tertip alındığı kaydedildi. 3 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Türkiye, Ġsrail'e uçuĢ yasağını uzattı Dünya Bülteni Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, Türk Telekom Ahlatlıbel Tesislerinde basın mensuplarıyla iftar yemeğinde bir araya geldi. Türk Havayolları şirketlerince İsrail'e yapılacak uçuşlara , önceki akşam 22.00 itibariyle 24 saat süreyle uçuş yasağı uygulandığını anımsatan Elvan, bu sürenin 24 saat daha uzatıldığını belirtti. ABD DE UÇUġ YASAĞINI UZATTI ABD Federal Havacılık İdaresi'nden (FAA) yapılan açıklamada, Amerikan havayolu şirketlerine, İsrail'in Ben Gurion Uluslararası Havaalanı'na uçuş yasağının 24 saatliğine daha uzatıldığına dair bildirimde bulunulduğu belirtildi. Açıklamada, FAA'nın durumu gözlemeye ve değerlendirmeye devam ettiği, gelişmelerle ilgili olarak İsrail hükümetiyle yakın istişare içerisinde olduğu ifade edildi. Yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 7,6 AA Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı, enflasyonun yıl sonunda yüzde 70 ihtimalle orta noktası yüzde 7,6 olmak üzere yüzde 6,7 ile yüzde 8,5 aralığında gerçekleşeceğini tahmin ettiklerini bildirdi. Başçı, bu yılki üçüncü enflasyon raporunu açıkladı. Önceki enflasyon raporundaki yıl sonu tahminlerini değiştirmediklerini belirten Başçı, enflasyonun yıl sonunda yüzde 70 ihtimalle orta noktası yüzde 7,6 olmak üzere yüzde 6,7 ile yüzde 8,5 aralığında gerçekleşeceğini tahmin ettiklerini ifade etti. Kriptolu casusluk tespit edildi – Abdülkadir Selvi – Yeni ġafak Gazetesi Baştan uyarayım. Bu yazacaklarımı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen yasadışı dinlemelerle ilgili soruşturma ile karıştırmayın. Hani MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın bir kod adıyla dinlenildiği, Başbakan Erdoğan'ın Somali Cumhurbaşkanı ve Filistin Devlet Başkanı ile görüşmelerinin kaydedildiği olayı da kastetmiyorum. Kriptolu telefonlarla yapılan dinlenilmeden söz ediyorum. Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve bakanların kullandığı kriptolu telefonların dinlenilmesi olayı. 4 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Milli olması için yazılımı TÜBİTAK tarafından yapılan kriptolu telefonlardan söz ediyorum. Kriptolu telefonların dinlenildiği ortaya çıkınca yazılımın başındaki TÜBİTAK Başkan yardımcısı Hasan Palaz görevden alınmış, soruşturma başlatılmıştı. Göreve geldiği ilk anda kriptolu telefonlarla ilgili soruşturma talimatını veren Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık'la soruşturmanın akıbetini konuştum. Bakan Bey, soruşturmanın tamamlandığını ve dinlemelerin tespit edildiğini açıkladı. Bakan Işık'ın verdiği bilgiye göre dinlemeler, IMEI numaraları üzerinden ve TİB tarafından yapılmış. TİB tarafından yapıldıysa mahkemelerden dinleme kararının olması gerekiyor. Ama burada yazılım üzerinden gerçekleştirilmiş dinleme. Kriptolu telefonların yazılımında paralel yapıya açık kapı bırakılmış. Buraya Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'ın, Genelkurmay Başkanı'nın telefonlarının IMEI numaraları yüklenmiş. Cumhurbaşkanı kriptolu telefonun ahizesini kaldırdığında, Başbakan kriptolu telefonla konuştuğunda sistem devreye girmiş. Bu görüşmeleri dinlemişler. Kimin adına dinleyip, kime servis ettikleri ise ayrı bir konu. Teknik bir konu olduğu için Bakan Bey'den edindiğim bilgiler ışığında konuyu biraz daha açmak istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti devleti 164 adet kriptolu telefon kullanıyor. Yapılan inceleme sonucunda kriptolu telefonlar IMEI numaraları üzerinden ve TİB tarafından dinlenildiği tespit edildi. Dinlemeler IMEI numaraları üzerinden yapıldığı için telefon hattına hangi GSM şirketinin kartını takarsanız takın fark etmiyor. Dinlenilen telefon numarası değil, IMEI numarası. Kriptolu telefonların TİB üzerinden dinlenildiği nasıl tespit edildi? Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü, 'Casusluk' soruşturması kapsamında TİB'e baskın düzenlenmişti. O soruşturma kapsamında TİB'deki bilgisayarların imajlarının alınması ile ortaya çıkarılmış. Kriptolu oldukları için telefonların hafızasında kalanlarla, imaj alınmak suretiyle kurtarılanlar karşılaştığında birbiriyle örtüştükleri ortaya çıkmış. Çünkü dinlemeyi yapan paralel yapı, 17 Aralık darbesi başarılı olamayınca TİB'deki kayıtları silmiş. Ancak bilgisayarların imajlarının alınması ile dinlemeler tespit edilmiş. Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanının, Başbakanın, Genelkurmay Başkanının konuşmalarının spor olsun diye dinlenilmediği belli. Bunun bir tele kulak boyutu var bir de 5 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI casusluk kuşkusu. Hangi devlet adına bu dinlemeler yapıldı ve devletin hangi sırları hangi ülkelere kaçırıldı? Dinleme yazılım üzerinden gerçekleştirilmiş. 164 telefonun IMEI numarası yazılımda dinlenilecek telefonlar olarak kodlanmış. Kriptolu telefonların nasıl çalıştığını bilmiyordum. Bakan Beye sordum, o anlattı. Kriptolu telefonla diğer telefonu aradığınızda önce kimlik tanıma devreye giriyor. Kriptolu telefonun kimliğinin doğrulanması gerekiyor. Kimlik tanıma gerçekleştirildikten sonra telefon bu kez kendi kimliğini sorguluyor. Eğer ikisi de tamamsa kriptolu telefondan giden konuşma önce faksa dönüşüyor, sonra kripto şifrelerinin bunu okumasıyla birlikte konuşmaya dönüşüyor. Burada kriptolar çok önemli. Kriptolar periyodik olarak güncelleniyor. Kimi zaman acil durumlar karşısında kripto şifreleri değiştirilebiliyor. Kriptoların güncellenmesi için 164 telefon belirli aralıklarla toplanıp, hafızalarındaki kayıtlar sisteme boşaltılıyor ve yeni kriptolar yükleniyor. Tabi bu işlem yapılırken paralel yapı aynı zamanda dinleme kayıtlarını tamamlıyor. Ayrıca bu telefonlarla arandığı zaman süre ve o telefonun bulunduğu hava sıcaklığı da kayıtlara geçiyor. TİB'e yapılan baskında kriptolu telefonların kaydedildiği hard diskler tespit ediliyor. Ancak bu hard disklerin silindiği ortaya çıkıyor. Kriptolu telefonlarla ilgili kayıtların bulunduğu hard disklerin imajları alınıyor. Buradan telefonların hafızasındaki kayıtlarla karşılaştırıldıklarında birbirlerini tamamladıkları tespit ediliyor. Kriptoların değiştiği dönemler sisteme girildiğinde konuşmalar çözülüyor. Sanayi Bakanı Fikri Işık, 'Başta, TÜBİTAK'ta dinleme yapıldığını düşünüyorduk. Ancak TİB'deki incelemelerde, görevden alınanların silmeye çalıştığı kayıtlar arasında, bu telefonlardan 80'inin IMEI numarasına rastlandı. Yüzde 99.9 Cumhurbaşkanı dahil dinlemişler' dedi. Tespitlere göre 164 telefondan 80'i düzenli olarak dinlenilmiş. Bir noktayı daha belirtmem lazım. Kriptolu telefonların kayıtları çözülmüş ses olarak değil, kriptolu olarak muhafaza edilmiş. Ama bazıları çözülmüş. Demek ki depo yapıyorlardı ya da 17 Aralık operasyonunun başarılı olacağından ve hükümeti düşüreceklerinden kuşkuları yoktu. Recep Tayyip Erdoğan diye bir adam çıktı, kriptolu darbe planını bozdu. 6 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık soruşturmanın tamamlandığını, dinmelerin tespit edildiğini belirttikten sonra ekledi, 'Tespitlerimizi savcılığa teslim edeceğiz. Savcılık casusluk iddiasıyla soruşturma açacak.' Ġhsanoğlu, DemirtaĢ ve siyaset krizi – Hatem Ete – AkĢam Gazetesi Cumhurbaşkanlığı seçimleri, ileride “mühendislik ve siyaset arasındaki fark” anlatılmak istendiğinde en fazla başvurulan örneklerden biri olacak. Muhalefet, uzunca bir süredir cumhurbaşkanlığına aday olacağı beklenen Erdoğan‟a karşı hem tabanlarının benimseyeceği hem de muhtemel en yüksek oy oranına ulaşabilecek bir aday bulma sürecini erkenden başlatabilirlerdi. Hatta CHP ve MHP‟nin genel başkanları başka bir aday bulma sürecine girmeyip partilerinin cumhurbaşkanı adayı olabilirlerdi. Her iki durumda da, cumhurbaşkanlığı seçimleri daha coşkulu geçer, muhalefet seçmeninin motivasyon problemi olmaz, muhalefet partileri siyaseten daha kazançlı çıkardı. Ancak, bu seçenekler tercih edilmedi. CHP ve MHP genel başkanları, Erdoğan karşısında yenilmeyi göze alamadılar, parti içinden başka birilerinin sivrilmesini riskli buldular ve nihayetinde ne kendilerinin ne de seçmenlerinin değmediği emekli bir bürokratı cumhurbaşkanlığına aday gösterme kararı aldılar. Siyasi partilerin bu süreçte yaptıkları bir diğer yanlış, ortak aday belirlemek oldu. Her nasıl olduysa, siyasi parti liderleri Erdoğan‟ın ilk turda seçimi kazanmasının ancak ortak adayla engelleneceğine ikna oldular. Oysa tam tersine her bir partinin kendi adayı etrafında kenetlemesiyle ilk turda daha yüksek oy oranı elde edilebilir, seçim ikinci tura kaldığındaysa ittifak doğal bir siyasi tutuma dönüşebilirdi. Sonuçta, ortak aday ve İhsanoğlu tercihlerinin muhalefet açısından kârlı sonuçlar üretmeyeceği, herhangi bir siyasi faaliyete-karara gerekçe olabilecek “yüksek oy alma”veya “tabanın duyarlılıklarını gözetme” gibi hedefler üzerinden değerlendirildiğinde yanlış kararlar olduğu aşikâr. İhsanoğlu tercihiyle somutlaşan bu yanlış kararlar, muhalefet nezdinde sahici siyasetin projeye ve mühendisliğe mağlup oluşunu gösterdi. Siyasal mühendislik ve projeler ise, hem çoğunlukla öngörülen sonucu üretemezler hem de ciddi ve kalıcı hasar üretirler. İhsanoğlu, kolaylıkla uzlaştırılamayacak farklılıklara sahip birçok toplumsal kesimin adayı olarak seçimlere katılıyor. Kendisini destekleme kararı veren dokuz siyasi partinin isimlerini art arda okumak bile ne kadar absürt bir işe tevessül edildiğini gösterebilir. Bu absürtlüğü mümkün kılan dinamikse,“Erdoğan karĢıtlığı”. İhsanoğlu, Erdoğan‟ın cumhurbaşkanı olmasını istemeyen her kesimin adayı. Böyle olduğu için de yaptığı her siyasi açıklamada bocalamak, kendisini destekleme kararı vermiş bir kesimi dışarıda bırakmak durumunda kalıyor. Demokrat Parti’yi övdüğünde CHPtabanını üzüyor, sol-sosyalist sembollere sarıldığında milliyetçi tabanı üzüyor. Siyasi açıklama yapmadığında tabanı motive etmekte zorlanıyor; siyasi açıklama yaptığındaysa kendisini destekleyen kesimleri bir arada tutmakta zorlanıyor. DemirtaĢ‟ın durumu da İhsanoğlu‟ndan pek farklı değil. DemirtaĢ, Kürt hareketinin Türkiyelileşme arzusunu, sahici siyasi hamleler yerine projelerle karşılama kolaycılığına düştüğü için kendisini zor bir denkleme soktu. Kürt hareketinin siyasal birikim ve tecrübesine 7 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI yaslanarak demokrasi üzerinden bir taban genişlemesi öngöreceğine, kestirme-masa başı formüllerle Erdoğan-karşıtlığının vaat ettiği popülist hedeflere yöneldi. DemirtaĢ da, birbirinden farklı kesimlere yönelerek, siyasi söylem bunalımına girdi. Bugüne kadar kullandığı terminolojiyi terk ederek yepyeni bir terminoloji edindi. Çözüm sürecini sürdüren aktörleri karşısına alırken, sürece karşı çıkan kesimleri dost edindi. Gezi eylem(ci)lerine ve paralel yapıya ilişkin tutumunu tamamen değiştirdi. Her iki örnekte de, masa başında yazılıp-çizilen hesaplar sahaya inildiğinde, kanlı-canlı muhataplarla yüzleşildiğinde anlamsızlaşıyor, beklenen sonuçlar elde edilemiyor. Hedefe ulaşılamadığı ölçüde de bu projelere yatırım yapan aktörleri zayıflatıyor. En önemlisi de, siyasetin kalitesine, siyasi faaliyetin anlamına zarar veriyor. Toplumun siyasetle kurduğu bağı, kurumsal siyasete duyduğu güveni zayıflatıyor. Bugün TBMM‟de temsil edilen siyasi partiler, köklü siyasi ideolojilere-kimliklere ve kalıcı toplumsal tabanlara sahipler. Ancak, AK Parti dışında bu partilerin hiçbirinin iddiaları cumhurbaşkanlığı seçimlerine yansımıyor. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, ne CHP‟nin Kemalist-ulusalcı kaygıları, ne MHP‟nin milliyetçi kaygıları, ne HDP‟nin Kürt sorununa ilişkin iddiaları konuşuluyor. Bu kimlikleri önemseyen seçmen, kendi duyarlılığını adayların söyleminde bulamıyor. Bulamadıkça da siyasetten, siyasi partilerden soğuyor. ORTADOĞU GÜNDEMĠ Ġsrail saldırılarında ölenlerin sayısı 718'e yükseldi AA Gazze'de görevini fiilen sürdüren eski Filistin Hükümeti Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Eşref elKudra, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İsrail'in sabahın erken saatlerinde Gazze'ye düzenlediği hava saldırılarında 3 kişinin daha yaşamını yitirdiği, 13 kişinin yaralandığını ifade etti. Saldırıların başladığı 7 Temmuz'dan bu yana ölen Filistinli sayısının 718'e, yaralı sayısının da 4 bin 563'e yükseldiğini aktaran Kudra, yaşamını yitirenlerden 176'sının çocuk ve 79'un kadın olduğunu kaydetti. Kudra, Gazze'ye dün düzenlenen saldırılarda çoğunluğu kadın ve çocuk 81 Filistinli hayatını kaybetti, 526 kişi yaralandı" dedi. Gazze'den Ġsrail'e 2 bin 270 füze atıldı AA İsrail ordusu, Gazze'ye başlatılan saldırılardan bu yana, İslami Direniş Hareketi (Hamas) tarafından İsrail'in değişik bölgelerine 2 bin 270 füze atıldığını, 3 sivilin hayatını kaybettiğini bildirdi. 8 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI İsrail ordusundan yapılan açıklamada, dünden bu yana Gazze'den İsrail'e 98 füzenin fırlatıldığı, bunların 70'inin İsrail'e düştüğü belirtildi. Açıklamada, "Koruyucu Hat operasyonunun başlamasından bu yana ise Gazze'den İsrailli sivillere yönelik 2 bin 270 füze atıldı. Atılan füzelerden bin 777'si İsrail topraklarına düştü, 448'i ise Demir Kubbe füze savunma sistemleri tarafından imha edildi. Saldırılar sonucu şimdiye kadar 3 İsrailli sivil hayatını kaybetti" ifadesi kullanıldı. MeĢal: Abluka kalkmadan ateĢkes yok Al Jazeera Katar‟daki basın toplantısında konuşan Meşal, “Bir ateşkes önerisi getirdiler, bunu kabul edin pazarlık yapmayın dediler. Önce ateşkes sonra müzakere olmaz, biz bunu kabul etmeyiz” dedi. Meşal, insani yardımın Gazze‟ye girişini sağlayacak bir ateşkesi kabul etmeye hazır olduklarını duyurdu. Meşal kalıcı ateşkesin en önemli şartının Gazze ablukasının kalkması olduğunu söyledi ve “Ambargo bitmeli. Biz başka bir şeyi kabul etmiyoruz. Yedi yıldır halkımız ambargo altında inliyor” ifadelerini kullandı. Meşal konuşmasına şu ifadeleri kullandı: "Bu şartlar çok mu? Bana faturanın ne olduğunu söylüyorsunuz. Ambargonun kalkması için kaç İsrail askerinin tabutunun gitmesini bekliyorsunuz? Bize söyleyin kaç asker esir etmemizi istiyorsunuz? Esirlerimizi kurtarmak için kaç asker esir etmemizi bekliyorsunuz? Uluslararası camia anlamalıdır ki ambargonun kalkmasının zamanı gelmiştir. Bütün gruplar bir araya gelerek ortak taleplerini belirginleştirdi. Biz bugün yarın saldırılarının durmasını istiyoruz. Ambargonun hemen kalkmasını istiyoruz. Zamana ve görüşmelere yayılmasını kabul etmiyoruz." Irak'ta cezaevi aracına saldırı Reuters Sabah saatlerinde saldırıya uğrayan cezaevi otobüsü, Taci'deki askeri üsten aldığı mahkumları Bağdat'ta taşıyordu. 9 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Polis kaynaklarının verdiği bilgiye göre, önce yol kenarına yerleştirdikleri bombayı otobüsün geçisi sırasında patlatan saldırganlar, daha sonra uzun namlulu silahlarla ateş açtı. Adalet Bakanlığı 51'i mahkum dokuzu güvenlik görevlisi toplam 60 kişinin yaşamını yitirdiğini açıkladı. Eylemin kimler tarafından gerçekleştirildiği henüz bilinmiyor. Mezhep çatışmalarının yaşandığı ülkede geçen ay da, Bağdat yakınlarında 69 mahkum cezaevine transfer edildiği sırada öldürüldüğü basına yansımıştı. Yetkililer, Hille vilayetindeki olayın silahlı saldırı sonucu meydana geldiğini ve ölü sayısının 10 olduğunu açıklasa da, bölgede görevli üç polis memuru, otobüste bulunan mahkumların tamamının kendilerine nezaret eden polisler tarafından infaz edildiğini öne sürmüştü. Filistin barıĢı Ģımarıklık kurbanı – Özcan Tikit – Haberturk Gazetesi ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, geçen yıl bu vakitlerde Washington‟da İsrailli ve Filistinli müzakere heyetlerini ağırlıyordu. 3 yıl sonra barış görüşmelerini başlattığı için sevinçliydi. Bakanlıktaki iftar yemeğinde yaptığı konuşmadan, gerçekten de umutlu olduğu anlaşılıyordu. Umutlu olması haybeye değildi. Bölgesel gelişmeler, İsrail ve Filistinlileri barışa zorlamaya başlamıştı. İki taraf da savaşın yakıcı sıcağını enselerinde hissediyorlardı. Suriye sınırında iç savaşın en şiddetli dönemi yaşanıyor, Mısır ise askeri darbe nedeniyle her gün kanlı çatışmalara sahne oluyordu. Taraflar ufak bir kıvılcımın başlatabileceği bir yangının farkındaydılar. Zaten müzakere masasına oturmayı kabul etmelerinin nedeni de bu farkındalıktı. Yeniden müzakere kararının alınmasıysa hiç kolay olmamıştı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, masaya oturabilmek için işgal ettikleri topraklardaki bazı inşaatları dondurmuştu. Koalisyon ortaklarının sert eleştirilerine aldırmadan da Filistinli bazı mahkûmları serbest bırakmayı kabul etmişti. Bunlar barışa alerjisi olan Netanyahu‟dan beklenen adımlar değildi. Öte yandan Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas‟ın kendi yönetimini ikna etmesi de kolay olmamıştı. Müzakere kararını açıkladığında kendisini yapayalnız bir halde bulmuştu. “Filistin‟in İsviçre Çakısı” olarak nam salan sağ kolu Saib Erekat bile Abbas‟a karşı çıkmış ve “Netanyahu seni kandırıyor!” sözleriyle uyarmıştı. Aradan geçen bir senede yaşananlar ne yazık ki Erekat‟ı haklı çıkardı. Kerry‟nin tarafları müzakereye ikna ederken işaret ettiği “3‟üncü İntifada” tehlikesi müzakerelerin çökmesinin ardından konuşulur hale geldi. Sonuç, İsrail Cumhurbaşkanı Peres‟in bile “Barış için en uygun Filistinli lider” olarak tanımladığı Abbas için tam bir hüsran oldu. Zira yaklaşan tehlike, müzakerelerin çöktüğü gün belliydi. Bunun sorumlusuysa barış yerine savaşı tercih eden Netanyahu‟ydu. 10 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Gazze‟de bugün yaşanan barbarlık, Netanyahu‟nun bu tercihinin sonucudur. Netanyahu‟nun barbarlığı tercih etmesinin sebebiyse İsrail‟in her zamanki şımarıklığından başka bir şey değildir. İsrailliler silah üstünlüğü, İslam dünyasındaki acziyet ve daha da önemlisi Batı‟nın kayıtsız şartsız desteği sayesinde çılgınlıkları için bedel ödemek zorunda kalmayacaklarını düşünüyorlar. Nitekim Avrupa Birliği‟nin dünkü şaka gibi açıklaması da İsraillileri haklı kılıyor. Açıklamada, iki haftada 600‟den fazla sivilin acımasızca katledildiği Gazze‟yi savunan HAMAS‟a silahsızlanma çağrısı yapılıyor. ABD‟yse İsrail‟e “DUR!” diyeceğine vahşeti kınayan Başbakan Erdoğan‟ı eleştiriyor. Arap ülkeleri desen Katar haricinde hiçbirinin çıtı dahi çıkmıyor. Gazze‟deki katliamlara sessiz kalarak İsrail‟e karşı 1967‟den de ağır bir yenilgi yaşıyorlar. İşin daha da hazin tarafı şu ki; Arap ülkeleri tattıkları yenilginin farkında olamayacak kadar da derin bir gaflet içindeler. Hal böyle olunca şımarık İsrail‟in hesabını bozmak da garibim Gazze‟ye ve HAMAS‟a kalıyor. Ve onlar da üzerlerine düşeni yapmaya çalışıyorlar. HAMAS şartları zorlayarak, İsrail‟e karşı herkesi şaşırtan bir direniş sergiliyor. Avrupa ve ABD‟nin roket saldırıları nedeniyle İsrail‟i “uçuşa yasak bölge” ilan etmek zorunda kalmaları, HAMAS‟ın zafere koştuğunun işareti. Bu direniş devam ederse Netanyahu karizmayı daha fazla çizdirmeden pes etmek zorunda kalacak. Ya da toplu cenaze törenleri düzenlemeye başlayan İsrailliler, bu işin hesabını Netanyahu‟dan sormaya başlayacak. Zira İsrail‟in şımarık halkı, öldürürken dans etmeyi, Batı‟nın desteğiyle kasılıp caka satmayı çok iyi bilir de namertçe Müslüman öldürdü diye bedel ödemeye pek alışık değildir. Ġsrail, Güney Amerika’da olsaydı – Etyen Mahçupyan – AkĢam Gazetesi Dünyanın yüzyıllar süren bir antisemitimizm meselesi vardı. Halen bitmiş değil. Türkiye‟de de „sivil‟ toplumun temsilcisi olarak kamuoyu önüne çıkan kişilerin birçoğu bu nefret „duyarlılığından‟ nasiplerini almış durumda. Ama yüzyıllar boyunca olay sadece bir dil ve duygu meselesi olarak kalmadı, devletlerin ve örgütlü dinsel ve ideolojik akımların sürüklemesiyle toplumsal linçlere dönüştü. Yahudilerin görmüş olduğu eziyeti ve insanlık dışı muameleyi bugüne dek hiçbir kavim, millet veya cemaat görmedi… Madalyonun bir yüzünde bu gerçek var. Diğer yüzünde ise İsrail devletinin yaptıkları… İnsan bunca zulüm gören bir toplumun başkasına zulmü onaylamayacağını düşünmek istiyor. Ama zihniyetler sizin maruz kaldığınız ortamın uzantısı olarak üremiyor. Sizin kendi yaşadığınızı nasıl „anladığınızla‟ bağlantılı olarak gelişiyor. Bu anlama ise sizin zaten sahip olduğunuz zihniyete ve kültüre bağlı. Dolayısıyla sırf zulüm gördü diye insanlar örneğin demokrat olmuyor. Eğer otoriter zihniyete sahipseler tepkileri de o çerçevede kalıyor ve hatta katmerleşiyor. Faşizm altında can çekişme noktasına gelmiş olan Yahudiler de, bugün İsrail devleti üzerinden ve ona sahip çıkarak başkalarını can çekişme noktasına getirdi. Eğer antisemitizm diye bir şey varsa, Yahudilerin çok büyük çoğunluğunda da „antimüslümanizm‟ diye bir şey var. Bunun adının konmamasının ise tek bir nedeni bulunuyor: Dünyaya hükmeden, kültürel kodlarını belirleyen Batı Müslüman değil. Bir adım daha gidelim: Batı da aynı „antimüslümanizm‟den nasibini almış durumda… 11 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Bu tablonun ortaya çıkmasında İslami dünyanın da epeyce payı var ve Batılıların tutumuna gönderme yaparak Müslümanları sorumluluktan azade kılmak mümkün değil. Öte yandan Batı ile İsrail arasındaki „duygusal paralizasyon ilişkisinin‟ de irdelenmesi gerek. Görünüşe göre Batı hep İsrail‟in yanında ama ortada gerçek bir duygudaşlık da görünmüyor. Buna karşılık Yahudilere belirli bir sempati varsa bile, bunun güçlü duygularla ifade edilmesinden kaçınılıyor. Çünkü Batı aslında İsrail‟den utanıyor… Ama bunu açıkça söyleyemiyor, çünkü İsrail‟in Yahudilerle özdeşleştirileceğini biliyor ve Yahudilerden utanma noktasına düşmekten korkuyor. Mesele şu ki, Batı işin temelinde kendisinden utanıyor ve bu utancı içinden atamıyor. Dolayısıyla eğer Batı bir „kişi‟ olsa ve yolu bir psikiyatra düşseydi, muhtemelen kendisine yüzleşme korkusundan söz edilecek, „çocukluk‟ günlerine dönerek hesaplaşmaya davet edilecekti. Oysa aynı Batı binlerce kitap, sergi ve görselle kendi suçunu defalarca ikrar etmiş, diz çöküp Yahudilerden özür dilemiş durumda. Artık bu vicdani ağırlıktan bir miktar kurtulup nesnel olmaları, Yahudilerle İsrail‟i birbirinden ayırarak bakabilmeleri gerekmez mi? Ama olmuyor… Kendilerinin Yahudilere yaptıklarının manevi baskısı altında, İsrail‟in Filistinlilere aynı şeyleri yapmasını meşrulaştırıyorlar. Evet, Yahudiler Nazi yönetimi altında cılız direniş örgütlenmeleri dışında ellerine silah almadılar ama Hamas roket atıp duruyor. Ancak acaba bugün başka Naziler Yahudilere aynı şeyleri yapsalardı, ellerine silah almazlar mıydı? 1915‟teki Ermeniler, bazı yerel direnişler dışında, silahlı mücadeleye girmeden yüz binlerce kişiyle ölüme yürümüştü. Bugün aynı duruma Kürtlerin razı gelme ihtimali var mı? Dolayısıyla Batı‟nın Yahudilerle İsrail‟i ayırt etmeyen yaklaşımının mantıkla ilgisi yok. Daha doğrusu aranan rasyonalite için daha geniş bir çerçeveden bakmak lazım: Eğer İsrail devleti Güney Amerika‟da kurulmuş olsaydı ve orada Filistinliler benzeri bir Güney Amerikalı yerel halka aynı saldırganlık sergilenseydi, acaba Batı‟nın tavrı ne olurdu? Yine İsrail‟in kendisini koruma hakkından mı söz ederlerdi, yoksa hemen bu zulmü durdurmasını mı isterlerdi? Bence ikincisi… Çünkü Güney Amerika‟daki o kavim muhtemelen Müslüman olmayacak ve İsrail‟e mesafe almayı kolaylaştıran bir denge içinden bakılacaktı. Sorun Batı‟nın ve Batılıların Müslümanlara karşı açık veya zımni bir „iticilik‟ hissi duymalarıdır. Bunun geçmiş Doğu algısı ve oryantalizmle bağlantısı açık. Bugün Batı ile İslam âlemleri arasında derinlere nüfuz etmiş bir yabancılaşma var. Bu nedenle Batı bizlere baktığında „ilkellik, bağnazlık ve terörizm‟ görüyor ve görünce de rahatlıyor. Çünkü böylece önyargılarının haklı çıktığını düşünüyor ve bu „ilkellikle‟ savaşan İsrail‟e destek vermekten gocunmuyor. Batı‟nın kendi utancıyla ve kendine has ilkelliğiyle yüzleşmesi ise ertelenip duruyor. Yüzeysel utanma ritüelleri derindeki gerçek utanma eksikliğini gizlemeye devam ediyor. Filistin'i kurtarmadan önce – Akif Emre – Yeni ġafak Gazetesi Demir Kubbe'nin altında yeni bir şey yok: 'Demir Kubbe' İsrail savunma sisteminin adı. Aslında bir savaş makinesinin acımasız saldırganlığını gizleyen kubbe. Artık rutin haline getirdiği Filistinlileri demir yumruğuyla ezerken bunu demir kubbeyle gizleyebiliyor. 12 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI İsrail, tartışmasız askeri üstünlüğüne dayanarak ve bir halkı topyekûn cezalandırarak, aşağılayarak, onurunu zedeleyerek imha etme stratejisini sürdürmekte tereddüt etmedi. Yüzsüz mazlumiyet oyununu, tapındığı, güç sahibi gördüğü Batılılara karşı oynamaya da devam ediyor. Her seferinde tekrarlanan bu yüzsüz cinayet engellenemez mi? Bazı 'ayrıntıları' hatırlatmakta yarar var: Meselenin adını doğru koymakla işe başlamalıyız. Ortada bir Filistin sorunu değil İsrail sorunu olduğunu zihinlere kazımalı. İsrail sorununu, İslam toplumları açısından 'Ehli kitap' hükmündeki Yahudi sorunu olmasında değil, modern ırkçı bir ideolojinin kodlarında aramak gerektiği fark edilmeden çözüme ulaşılamaz. Siyonizm'i resmi ideolojisi olarak kabul eden İsrail'in bu nedenle sınırlarını belirlememiş olduğunu bir kenara not etmeli. İşte, bu sebepten dolayı tehdit altında olduğu için değil henüz sınırlarını çizebildiği topraklara ulaşmadığı için barış yapamayacağı bir gerçek. Her şeyden önce Filistin'in işgal ve saldırı altında olduğunu fark etmemizde fayda var. Gazze Filistin'in bir bölümü olabilir ancak. Filistin gerçeğini parçalayan propagandanın Kudüs'ün işgal edilmişliğini ustaca gizlediğini akıldan çıkarmamalı. Kudüs'ün herhangi bir toprak parçası olmadığını tüm İslam alemi için varoluşsal bir değer olduğunu... Kudüs'ün işgalinin toprak meselesinden öte dini, tarihi derinlikte iptal edilemez, vazgeçilemez bir dava konusu olduğunu... Bölgesel rejimlerden hemen hiç birinin gerçekte İsrail'le savaşmak gibi bir niyetlerinin olmadığını... İlan edilmemiş anlaşmalar gereği mevcut iktidarların, saltanatların rüşvet olarak verildiğini... Tüm bunlara karşın inanmış bir grup insanın milyarlarca dolarlık silah ve yüz binlerce askerleri olmasına rağmen devletlerin yapamadıklarını yapabildiğini, azgın saldırganları yenebildiğini de görmeli. Buna rağmen İsrail'le savaşmanın ne Hamas'a ne Hizbullah'a ihale edilmediğini, Müslümanların vergisi, maddi kaynaklarıyla alınan silahları çürüten orduların sorumluluğunun olduğunu hatırlamak ve hatırlatmak zorundayız. Hamasetle İsrail'in durdurulamayacağını, bunun bir tür acziyeti gizlediğini artık fark etme zamanı gelmiş olmalı. İsrail'in stratejik adımlarını, işgal politikalarını, diplomatik, askeri, jeoekonomik ve hatta dini argümanlarını soğukkanlılıkla analiz etmeden sloganlarla bir yere varılamaz. Her saldırıda öfkenin kabarmasının ardından unutulmuşluğa terk edilmiş bir Filistin'in ne hakları savunulabilir ne işgal sona erebilir. Ayrıca hiçbir İslami eylem, hiç bir yerli etkinlik İsrail'e şirin görünerek yapılamaz; ancak meşruiyetini ipotek altına almış olur. İsrail vizesi ile ne hak ve haklı dava savunulabilir ne de bir mazlumun gözyaşı silinir. 13 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI İsrail'in küresel ilişkileri, bağlantıları doğru okunmadan ne Filistin'e destek olunabilir ne de savaş makinesi durdurulabilir. Küresel kapitalizme entegre olan ulusal /bölgesel yapılarla Siyonizm'le mücadele edilemeyeceği gerçeği, dünya sisteminin gerçeğidir. İsrail sorunu da bundan bağımsız değildir. Her şeye rağmen İsrail yenilmez değildir. Nasıl her yaprak kıpırdayışının arkasında Yahudi parmağı aramak paranoya ise İsrail'i hafife almak da en masum tabirle ciddiyetsizliktir. AVRUPA GÜNDEMĠ Ġngiliz vekilden Ġsrail karĢıtı 'tweet'e özür Dünya Bülteni İngiltere'de koalisyon hükümetinin küçük ortağı Liberal Demokrat Partisi Milletvekili David Ward, sosyal paylaşım sitesi Twitter'dan, İsrail'in Gazze'ye saldırılarına karşı attığı mesajların yanlış anlaşılmaya sebep vermesinden dolayı özür diledi. İngiltere'nin Bradford East bölgesi milletvekili olan Ward, dün Twitter hesabından attığı mesajında, "Büyük soru şu: Eğer Gazze'de yaşasaydım roket atar mıydım? Büyük ihtimalle evet" ifadesini kullanmış ve bu nedenle eleştirilmişti. Liberal Demokrat Partiden bugün Ward'ın ağır eleştiriye maruz kalan görüşlerine ilişkin yapılan açıklamada milletvekilinin özür dilediği belirtildi. Aynı açıklamada Ward'ın şu ifadelerine yer verildi: "Hem İsrail hem de Gazze, her iki taraftaki şiddeti tamamen kınıyorum. Görüşlerim, İsrail'e yönelik roketlerin atılmasını desteklemiyordu. Eğer bunun tersi bir izlenim bıraktıysam özür dilerim. Bu çatışmada ateşkes elzem." Norveç, Ġsrail'e boykot çağrısını reddetti Dünya Bülteni Norveç Ekonomi Bakanlığını da yürüten aşırı sağcı İlerleme Partisi'nin Genel Başkanı Siv Jensen, hükümet olarak İsrail'e boykota karşı olduklarını belirtti. Norveç Meclisi Dışişleri ve Savunma Komitesi Başkanı, İşçi Partisi Milletvekili Anniken Huitfeld'in, İsrail'in işgal ettiği topraklardaki üretimlerinin boykot edilmesi çağrısına İşçi Partisi, Sosyalist Sol Parti ve Merkez Partisi'nin de aralarında bulunduğu 6 siyasi parti destek çıkmıştı. İsrail'in işgal altındaki topraklarda ürettiği malların boykot edilmesi ve Norveç Petrol Fonu'nun, bu ülkediki yerleşim yerlerinin inşasını finanse eden banka ve diğer şirketlerden çekilmesi çağrısına yanıt veren koalisyonun küçük ortağı aşırı sağcı İlerleme Partisi'nin Genel Başkanı ve Ekonomi Bakanı Siv Jensen, hükümet adına bu boykota karşı olduklarını 14 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI açıkladı. Jensen, Filistinliler ve İsrailliler arasındaki çatışmanın toplumda ilgi yaratması ve bu gibi boykot çağrıları ile karşılaşılmasının normal olduğunu ancak sorunun boykotla değil politikayla çözüleceğini öne sürdü. Türkiye dersini aldı Sabah Avrupa AK Parti Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Metin Külünk, Köln kentinde dünyanın ilk motor üretin fabrikası olan Deutz AG‟yi ziyaret etti. Bu yıl 150. yıl dönümünü kutlayan Deutz AG‟de ilk 4 zamanlı dizel motoru hakkında beraberindeki heyetle birlikte bilgi alan Külünk, “Bu teknolojiler 40 yıl önce Türkiye‟de olsaydı, bugün biz de cihan devleti olurduk” dedi. Ziyareti boyunca şirket tarihini ilgiyle takip eden Külünk, “Türkiye‟de batının gelişimini salt sosyal hayat olarak algıladık. Aslında bu gelişime neden olan mekanik hayatı çok iyi kullanmalıyız. Aklın merkezi olan burada 1867 yılında ilk dizel motor üretildi. Yeni Türkiye‟nin teknoloji ve sanayide geçmişte yapılan hatalardan dersini aldığını belirten Külünk, Sanayi Bakanlığı, üniversiteler ve TÜBİTAK‟ın beyin göçü konusunda önemli çalışmaları olduğunu söyledi. Külünk, şirketin Türk işçileri ile de bir araya gelerek, 10 Ağustos cumhurbaşkanlığı seçiminde oy kullanmaları yönünde çağrıda bulundu. Almanya'da TRT müjdesi Hürriyet Avrupa TRT Haber Daire Başkanı Nasuhi Güngör, TRT yayınlarının Almanya'da çok yakında tekrar kablolu yayınlarda yer alacağını söyledi. TÜRKİYE Radyo ve Televizyon Kurumu (TRT) Haber Daire Başkanı Nasuhi Güngör, TRT yayınlarının Almanya'da çok yakında tekrar kablolu yayınlarda yer alacağını söyledi. TRT'nin DİTİB'in Köln'deki Genel Merkezi'nde düzenlediği iftara katılan Nasuhi Güngör, Hürriyet'e yaptığı açıklamada, “İlgili şirketle hem teknik problemlerden hem yaşanan anlaşmazlıktan dolayı yaşanan sorunlarda çok hızlı bir çözüm aşamasına geldik. Vatandaşlarımıza çok kısa süre içinde, belki bayramdan hemen sonrası için bu konuda müjde verebiliriz” dedi. AB Genel ĠĢler Konseyi sonuç bildirisi:AB’den Litvanya’nın avroya geçiĢine nihai onay AB Haber Avrupa Birliği (AB) Genel İşler Konseyi, Litvanya‟nın 1 Ocak 2015‟ten itibaren Euro Bölgesi‟ne girmesine nihai onayı verdi. İtalya‟nın Avrupa işlerinden sorumlu Devlet Bakanı Sandro Gozi, canlı olarak internet üzerinden yayınlanan Brüksel‟deki basın toplantısında, “Litvanya‟yı 2015‟te Euro Bölgesi‟nin 19. üyesi olarak selamlama kararını aldık. Litvanya, Euro Bölgesi‟nin sadece yeni bir üyesi değil, çok güvenilir bir üyesi olacak. Zira Litvanya‟da yaşanan mali ve ekonomik süreçler örnek gösterilecek niteliktedir” dedi. 15 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI AB’nin Rusya çıkmazı DW - Analiz Batı ülkeleri, Ukrayna‟daki krizi tırmandırdığı gerekçesiyle Rusya‟ya uyguladığı ekonomik yaptırımları sertleştirmeyi planlıyor. Ancak Avrupa, yaptırımların kendilerine de zarar verebileceği kaygısı taşıyor. Malezya uçağının Ukrayna‟da düşürülmesi, Avrupa ülkelerini ekonomik açıdan da zora soktu. Hükümet ve devlet başkanları bir yandan Rusya‟ya yönelik ekonomik yaptırımları artırmayı planlarken, diğer yandan ülke ekonomilerinin uğradığı zararı da en aza indirgemeye çalışıyorlar. ABD, Avrupa Birliği‟nden Kremlin‟e karşı daha sert önlemler almalarını istese de Avrupa ülkeleri bu durumun olası zararlarını da hesaba katarak daha temkinli davranıyor. Rusya‟ya uygulanacak ekonomik yaptırımların Alman ekonomisine son derece olumsuz etkilerinin olacağını belirten ekonomi uzmanları, hükümetin Rusya politikasını belirlerken bu tür hassasiyetleri de hesaba katmalarını öneriyor. Fatura kime kesilecek? Alman Sanayi ve Ticaret Odası Genel Müdür Yardımcısı Volker Treier, Rusya‟ya uygulanacak sert ekonomik yaptırımların Almanya‟ya maliyetiyle ilgili şunları söylüyor: “Almanya‟da mevcut her üç istihdam noktasından biri ithalata bağımlı durumda. Eğer RusAlman ticaretini ortadan kaldırırsak, bu ilişkilere dayalı 300 bin istihdam noktasını tehlikeye atarız. Rusya‟da oldukça yüklü yatırım yapmış çok firma var. Şimdi bu krizin faturasını onlara mı keseceğiz? Ekonomi temsilcileri olarak kuşkuluyuz, bu kuşkumuz giderilmeli.” Aslında Rusya‟ya, kamuoyu tarafından yetersiz olarak algılanan bir takım ekonomik yaptırımlar uygulanmaya başladı. Ama algının tersine, bu yaptırımlar bile ekonomiye oldukça olumsuz yansıyor. Treier, yılın ilk beş ayında Rusya‟ya yönelik ihracatta yüzde 13′lük gerileme kaydedildiğini vurguluyor. Rusya‟nın tepkisi merak ediliyor Rusya‟nın da Avrupa‟dan gelen ekonomik yaptırımlar karşısında sessiz kalması beklenmiyor. Sonuçta Avrupa‟nın dünyadaki tek pazar olmadığı da bir gerçek. İşte bu noktada endişeleri olan Treier, “Dış ülkelerdeki sanayi ve ticaret odalarından edindiğimiz bilgilere göre Rus ticaret ortaklarımız özellikle Çin‟le ilgileniyorlar. Bu durumda çok güçlü bir tepkiyle karşılaşır, yaptırım girdabına gireriz” diye konuşuyor. Rusya ile ticari ilişkilerin kesilmesinin özellikle orta ölçekli şirketler için vahim sonuçlar doğuracağını ifade eden Alman Orta Ölçekli Şirketler Birliği Başkanı Mario Ohoven Rusya ile iş yapan 6 bin 300 Alman şirketinden bir çoğunun orta ölçekli olduğuna dikkat çekiyor. Aynı şekilde 350 bin ihracatçı Alman şirketinden yüzde 98′inin de orta büyüklükte olduğunu kaydeden Ohoven, söz konusu firmalardan dörtte birinin yaptırımlardan olumsuz etkileneceğini sözlerine ekledi. Bu gerekçelerle Alman ekonomisi Federal Hükümete baskı yaparak, yaptırımları daha da arttırmamasını istiyor. Öte yandan AB Dışişleri Bakanları ise dün Brüksel‟de toplanarak, Avrupa Birliği Komisyonu‟nun Rusya‟da ticaret yapılmayacak firmalar için bir “kara liste” hazırlamasını kararlaştırdı. Listenin yarın tamamlanması bekleniyor. Steinmeier kararlı Federal Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier dünkü zirveden önce yaptığı açıklamada AB‟den Rusya‟ya yönelik sert önlemler alınmasını talep etmişti. AB‟nin sorunu diyalogla 16 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI çözmek için çaba gösterdiğini, ancak bunun sonuç vermediğini ifade eden Steinmeier, ayrıntı vermeden daha kati adımlar atılmasının zamanı geldiğini düşünüyor. Şimdi ekonomistler, AB‟nin tüm sektörleri kapsayan geniş çaplı bir ekonomik yaptırım kararı alması durumunda, Rusların sergileyeceği karşı ataktan çekiniyor. Alman Sanayi ve Ticaret Odası Genel Müdür Yardımcısı Treier, böyle bir sonucun çıkması durumunda politikacıların halka ve ekonomi çevrelerine açıklama yapmaları gerektiğini ifa ediyor. Türk gençlere alternatif eğitim Almanya Bülteni Almanya'nın ilk Türkiye kökenli üniversitesi BAU International, Köln'de tanıtıldı. Rektör Prof. Dr. Süheyla Schröder, “Türkiye ve Türkçe konuşulan ülkelere yoğunlaşan eğitim çizgimizle Türk gençlerine inanılmaz fırsatlar sunuyoruz” dedi. Almanya'da kurulan ilk Türkiye kökenli üniversite BAU International, Köln'de düzenlen toplantıda tanıtıldı. Alman Bilim Konseyi'nin onayıyla Berlin'de eğitim faaliyetlerine başlayan üniversite, başlangıçta dört dalda eğitim verecek. BAU Köln Eğitim Akademisi'nde düzenlenen bilgilendirme toplantısında konuşan Rektör Prof. Dr. Süheyla Schröder, “Almanya'daki üniversitelerden tek farkımız, Türkiye ve Türkçe konuşan ülkelere yoğunlaşacak olmamız. Onun dışında tamamen bir Alman üniversiteyiz” dedi. Yüzlerce kiĢi iĢsiz kalacak Almanya Bülteni Almanya enerjide büyük bir dönüşüm geçiriyor. Devlet politikası olarak yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelen Almanya'da konvansiyonel enerji şirketleri mevzi kaybetmeye devam ediyor. Son olarak Mannheim'lı enerji endüstrisi firması Bilfinger yüzlerce kişiyi işten çıkarmaya hazırlanıyor. İŞTEN ÇIKARILANLARIN SAYISI 1500'Ü GEÇECEK Almanya'da yaşanan enerji dönüşümü istihdam kaybına yol açmaya devam ediyor. Mannheim merkezli bir firma olan Bilfinger da konvansiyonel enerji üretimine yönelik çalışan bir şirket olarak, siparişlerde yaşanan azalmayı gerekçe göstererek küçülme kararı aldı. Boru hatlarına yönelik çelik boru üreten firma 200 ile 300arasında çalışanını işten çıkarmaya hazırlanıyor. Açıklama şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Roland Koch'dan geldi. Şirket geçtiğimiz aylarda da bir tasarruf paketi açıklamış ve 1250 kişiyi işten çıkarmıştı. AMERĠKA GÜNDEMĠ Kerry:AteĢkes GörüĢmelerinde Ġlerleme Sağlandı Amerika’nın Sesi Amerika Dışişleri Bakanı John Kerry, İsrail ile Hamas arasında ateşkes sağlamayı amaçlayan görüşmelerde “ bir miktar ilerleme ” kaydedildiğini açıkladı. İsrail cumhurbaşkanı ise haftalardır süren çatışmaları” çok zor bir durum” olarak tanımladı. 17 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI İsrail ve Filistinli liderlerle görüşmek Kudüs ile Ramallah arasında mekik dokuyan Kerry, yaklaşık 700 Filistinli ve 30 İsrailli‟nin öldürüldüğü Gazze‟de bir ateşkes anlaşmasına varılması için çalışıyor. İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres Kerry‟e bir çözüm bulunacağı konusunda hala umutlu olduğunu söyledi. ABD: Yalnız da kalsak Ġsrail’i savunacağız Dünya Bülteni ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Marie Harf‟a, günlük basın brifinginde, BM İnsan Hakları Konseyi‟nin, İsrail‟in saldırılarına ilişkin araştırma komisyonu kurulması kararı da soruldu. ABD‟nin niçin böyle bir araştırma komisyonunun oluşturulmasına aleyhte oy kullandığının yöneltilmesi üzerine Harf, şunları söyledi: “Tek taraflı. İnsan Hakları Konseyi‟nin bugünkü özel oturumuna güçlü şekilde karşı çıkıyoruz ve çıkan kararı, Konsey'de önyargılı İsrail karşıtı eylemler serisinin son örneği olarak görüyoruz. Sizin belirttiğiniz gibi, bu tür bir mekanizmanın oluşturulmasının karşısında yer alıyoruz, çünkü bu tek taraflı. Burada kimse Hamas‟ın roketlerine bakmıyor. Hiçkimse, İsrail‟in dışında burada başka bir şeye bakmayı önermedi, tekrarlıyorum; tek taraflı olduğu için karara karşı çıkıyoruz.” ABD‟nin karara karşı oyu veren tek ülke olduğunu hatırlatılması üzerine ise Harf, Avrupa‟da 17 ülkenin de çekimser oy kullandığını kaydetti. Harf, “Daha önce de defalarca tekrarladığımız gibi, şunu açık açık söylüyoruz; uluslararası camiada yalnız kalsak da İsrail‟i savunacağız. Bunu gördünüz” dedi. ABD Ġsrail'e UçuĢ Yasağını 24 Saat Uzattı Amerika’nın Sesi Amerikan Havacılık Dairesi Amerikan sivil havayollarının İsrail‟deki Tel Aviv Uluslararası Havalimanına yapacağı tüm uçuşlara getirdiği 24 saatlik yasağı bir gün daha uzattı. Bölgedeki çatışmalara dikkati çeken Amerikan Federal Havacılık Dairesi(FAA), Hamas militanlarının saldırısı sonucu havalimanına yakın bir yere isabet eden roket nedeniyle bu kararın alındığını belirtmişti. Ben Gurion Havalimanı‟nın yaklaşık 1,5 kilometre yakınına düşen roketi haber alan üç Amerikan havayolu şirketi daha FAA‟nın kararı açıklanmada, kente yapılan uçuşları hemen durdurmuştu. Gelişmeler üzerine, Avrupa‟dan Tel Aviv‟e uçan Hollanda‟ya ait KLM, Fransız Havayolları ve Almanya‟nın Lufthansa Havayolları da tüm uçuşlarını iptal etmişti. 18 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI ASYA – PASĠFĠK GÜNDEMĠ Tayvan’da yolcu uçağı evlerin üzerine düĢtü Euronews TransAsia Havayolları‟na ait yolcu uçağının Tayvan‟ın batısında yer alan Penghui adasına düşmesi sonucu en az 47 kişi yaşamını yitirdi, 11 kişi de yaralandı. Kaohsiung havalimanından 54 yolcu ve 4 mürettebatla kalkan uçak kötü hava koşullarından dolayı Penghui adası üzerinde acil iniş için alçaldı. İlk denemesinde inmeyi başaramayan uçak ikinci denmesinde pistin yakınında bulunan evlerin üzerine çakıldı. Evlerin boş olması facianın büyümesini önledi. Çin'de veba karantinası kaldırıldı Trt Türk Çin'in kuzeybatısındaki Gansu eyaletinde bir kişinin vebadan ölmesi sonucu geçen hafta karantina altına alınan Yumın kentinde karantina uygulamasının kaldırıldığı bildirildi. Kentte 38 yaşındaki bir erkeğin veba hastalığından hayatını kaybetmesi sonucu tedbir amaçlı başlatılan karantina uygulaması 9 gündür devam ediyordu. Ölen kişiyle temas etmiş 151 kişi gözlem altında tutuluyordu. Filipinli Müslümanlar Gazze için yürüdü Dünya Bülteni İsrail'in Gazze saldırısı, Filipinlerin güneyindeki Marawi kentinde binlerce Müslüman Filipinlinin katıldığı yürüyüşle protesto edildi. "Bangsamoro Gazze'dir", "Müslümanlar birleşin ve savaşın" şeklinde pankartlar açarak yürüyüşe geçen hemen her yaş grubundan göstericilerin, üzerinde "deccal" yazılı İsrail bayrakları taşıdıkları görüldü. Kentin etrafındaki protesto yürüyüşünü tamamladıktan sonra bir kasaba camisinin önünde durarak yere bir İsrail bayrağı seren göstericiler, yoldan geçenleri bayağın üzerinden geçmeye davet etti. Göstericiler daha sonra yere serdikleri bayrağı, "Kahrolsun İsrail" şeklinde sloganlar atarak ateşe verdi. Hint milletvekili 'zorla oruç bozmaya çalıĢtı' Dünya Bülteni 19 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Hindistan'da milletvekili Rajan Baburao Vichare geçtiğimiz hafta oruç tutan bir Müslüman'a saygısızlık yaptı ve kameralar karşısında zorla yemek yedirerek orucunu bozdurmaya çalıştı. Hintli milletvekilinin bu saygısızlığı başta Müslümanlar olmak üzere ülkedeki pek çok kesimden tepki çekti. Ana muhalefetteki Kongre Partisi de, milletvekili Rajan Baburao Vichare'ye mecliste büyük tepki gösterdi. BBC Türkçe'de geçen habere göre Kongre Partisi milletvekilleri Vichare'yi "dini inançlara saygısızlıkla" suçladı. Hindistan'ı ayağa kaldıran olay geçen hafta Perşembe günü başkent Yeni Delhi'de yaşandı. Bin yıllık yol – Vedat Bilgin – AkĢam Gazetesi Anadolu’nun Taşkent kasabasından çıkan bir siyasetçinin, Türkiye‟nin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu‟nun 13 yıllık bir sorunu çözmek üzere, Türkiye – Özbekistan ilişkilerini daha ileri bir seviyeye taşımak için “baĢkent TaĢkent’e hareket etmesi” ilk bakışta fark edilmese de önemli bir adımdı. Türkiye‟nin Asya‟daki Türki ülkelerle ilişkilerini ileri düzeye taşıması, sadece bugün için değil, önümüzdeki dönem için de paha biçilemez bir öneme sahiptir. Özbekistan Asya devletlerinin en büyük ülkesi olduğu kadar, Türkistan‟ın merkezinde yer alan stratejik değeri yüksek bir ülkedir. Bin yıl önce geldiğimiz yolları, coğrafyayı yeniden hissetmek; bir tarihin, bir kültürün, bir medeniyetin nasıl bir birikime dayanarak var olduğunu anlamak bakımından zorunludur. Yoksa“Türkler atlı göçebelerdi, gelip Bizans’tan medeniyet öğrendiler” türünden iptidai, oryantalist iddialara takılıp kalmaktan başka çare bulamayanlara hak vermek durumunda kalınır. Bir medeniyetin izleri Elbette mesele farklıdır. Semerkand‟da, Buhara‟da, Hiva‟da karşılaştığımız her yerin başka bir destanı, başka bir hikâyesi bulunmaktadır. İmam Maturidi‟den Buhari‟ye, Harizmi‟den Ali Kuşçu‟ya mimariden mühendisliğe, felsefeden matematiğe, astronomiden tıp bilimine kadar uzanan büyük bir medeniyetin bilimsel, maddesel ve ruh iklimini oluşturan büyük bir birikim söz konusudur. Türk ve İslam coğrafyasının manevi temellerini, medeniyet değerlerini kavramadan, anlamadan yeni bir hamle yapmak mümkün değildir. Her kültürün uyanışı önce klasiklerden başlar. Oradan beslenerek yeni zamana, yeni insanlık problemlerine söyleyecek yeni fikirler ortaya koyarsa, bunu yeni sentezler yaparak üretebilirse, o zaman bir katkı yapabilir. Bugün bütün İslam coğrafyasında yaşanan problemleri, bu bakımdan siyasi olmaktan çok ötede, manevi-entelektüel problem olarak görmek gerekir. Klasik birikimden habersiz olarak “yenilik yaratmak” mümkün olmayacağı gibi, yeniye kapalı, “geleneğin taklidinin” de sorun çözme gücünün olmayacağı, hatta geleneğe de zarar veren sonuçlar doğuracağı unutulmamalıdır. Türk coğrafyasında hangi ülkeye gidilirse gidilsin, dikkatli bir gözlemcinin fark edeceği ilk husus Sovyet-sonrası yaşanan bir “geliĢme dalgasının” mekâna yansımış olmasıdır. 20 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Sovyetler döneminde “Sosyalist ĠĢbölümü” adı altında ekonomide uygulanan, bütün milletleri Rusya-merkezli “siyasi yapıya bağımlı kılma projesi” her şeyden önce Türk yurtlarını yoksullaştırmış, bu bölgelerden merkeze değer transferine yol açmıştır. Ortak bir gelecek Bir anlamda bu ekonomik sömürünün sadece siyasi bağımlılık yaratmakla kalmadığını, Türk halklarının, nispi olarak daha büyük bir yoksulluk yaşanmasına sebep olduğunu görmek gerekir. Özbekistan, dünya pamuk üretiminin önemli merkezlerinden biri olduğu gibi, zengin yer altı kaynakları olan bir ülkedir. Bu zenginliklerin “bağımsızlık döneminde” ülkeye akması, devletin bu kaynakları kendi ülkesi ve halkı için kullanmaya başlaması, başta bayındırlık hizmetleri olmak üzere birçok alanda ülkenin çehresinin değişmesine yetmiştir. Özbekistan devlet yönetiminin bağımsızlık sonrası uyguladığı kalkınma stratejisi, belli sektörlerde endüstrileşmeyi esas alan (mesela otomotiv) tarım ve sanayi arasında dengeli bir gelişme anlayışına dayanmaktadır. Özbekistan ve Türkiye arasındaki ilişkilerin, 21.Yüzyıl‟ın başında 13 yıl gibi uzun bir süredir kopuk olması, çok ciddi bir sorundur. Türkistan‟ın merkezi ile Türkiye arasındaki köprülerin yeniden kurulması, “bin yıllık yolun” yeniden yoğunluk ve işlerlik kazanmasına imkân verecektir. Böylece Türk Dünyası‟nda küresel dinamiklere uygun bir hareket alanı meydana gelecektir. Bu coğrafyada siyasi çıkar hesabı yapmak yerine , “stratejik derinliği” hesaba katan bir anlayışın Asya‟nın yükselişinde kazanacağı inisiyatifi şimdiden öngörmek gerekir. AFRĠKA GÜNDEMĠ Nijerya'da bombalı saldırı: 25 ölü Anadolu Ajans Polis sözcüsü Aminu Lavan, Kaduna eyaletinin Mando bölgesinde düzenlenen intihar saldırısında Dahiru Bauçi isimli bir Sufi liderin hedef alındığını, saldırıda 25 kişinin yaşamını yitirdiğini belirtti. Ticanniye Sufi Tarikatı'na mensup ünlü bir alim olan Dahiru Bauçi'nin Nijerya'daki Boko Haram örgütüne yönelttiği sert eleştiriler nedeniyle hedef alındığı düşünülüyor. Bauçi'nin herhangi bir yara almadığı saldırıyı henüz üstlenen olmadı. Libya’da milisler Trablus havaalanını ele geçirmeye çalıyor Euronews Libya‟nın başkenti Trablus‟da ve Bingazi‟de ordu birlikleri ile silahlı milisler arasındaki çatışmalar devam ediyor. Trablus‟taki çatışmalar 13 Temmuz‟dan beri kapalı olan havalimanı çevresinde yoğunlaştı. 4 Ağustos‟ta göreve başlayacak yeni parlamentonun Kaddafi rejimine karşı savaşan eski isyancılarla uzlaşı araması bekleniyor. 21 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Güney Afrika'nın Gazze çığlığı – Ġbrahim Tığlı – Dünya Bülteni Güney Afrika üç büyük şehrinde, İsrail'in Filistin'e yaptığı saldırılara karşı protestolar gerçekleşti. Müslümanların yoğun yaşadığı şehirlerden biri olan Cape Town'da yaklaşık 25 bin kişinin katıldığı mitingde, İsrail'in saldırıları kınandı. Geçtiğimiz Cuma da, Güney Afrika'nın en kalabalık şehri Johanesburg ve Hind okyanusu sahilindeki Durban şehrinde benzer gösteriler vardı. Ramazan'ın son Cumasında da her üç şehirde gösteriler yapılmaya devam edilecek. Tepkiler sadece gösteriler ve mitinglerle sınırlı değildi, ülkenin en büyük iki sendikası COSATU ve NUMSA da çoğunluğu çocuk ve kadın olmak üzere 500'den fazla Filistinlinin hayatını kaybettiği saldırıları kınayarak Filistin halkının yanında oldukları mesajını verdiler. Bu yıl ilk defa meclise 25 milletvekili sokmayı başaran karizmatik lider Julius Malema'nın Ekonomik Özgürlük Savaşçıları partisinin milletvekilleri de İsrail saldırılarını durdurmazsa Gazze'ye canlı kalkan olarak gideceklerini açıkladılar. İktidardaki partisi Afrika Ulusal Kongre Partisi de saldırıları sert bir şekilde kınayarak Zuma yönetiminden İsrail'le ilişkilerini kesilmesini istedi. Gazze'ye saldırıya tepki gösterenler israil büyük elçiliğinin Güney Afrika'dan sınır dışı edilmesini, israil mallarının boykot edilmesinin istemekteler. 1994 öncesi Güney Afrika apartheid yönetimin en önemli destekçilerinden biri İsrail'di. Ülkenin efsanevi lideri Filistin mücadelesi ile Güney Afrika'nın özgürlük mücadelesini eş değer olarak görmekteydi. Mandela "Filistin özgür olmadan bizim özgürlüğümüz tamamlanmış sayılamaz" demişti. Apartheid rejimin yıkılmasından sonra İsrail'le olan ilişkilerde mesafeli davranılmış, İsrail'in Mandela'yı bir çok kez davet etmesine rağmen Madiba ancak 1994'de ziyaret etmiş fakat Filistin'de daha uzun kalarak siyonist yönetime bir mesaj vermek istemişti. Daha sonraki Mbeki döneminde ilişkilerde biraz daha yumuşama olmuşsa da İktidar partisi ANC, İsrail'i, Ortadoğu'daki sorunun baş sorumlusu olarak görmüştü. Halihazırdaki Zuma döneminde ise Güney Afrika-İsrail ilişkilerinde Mandela ve Mbeki dönemlerine nazaran bir ilerleme olduğunu söylemek mümkün. Aslında Güney Afrika yönetiminde bu değişimin arkasında ülkede İsrail lobisinin güçlü etkisi var. Görünen o ki, politika siyahlara bırakılmışken, ekonomi hala beyaz azınlığın kontrolü altında. Yahudi iş adamları Güney Afrika ekonomisinde önemli bir yere sahip. Dış politikada ANC, sol bir gelenekten gelmesine rağmen küresel aktörlerle işbirliği içersinde hareket ediyor. İki ülke arasında ekonomik ilişkiler 15 milyar dolara yakın. Güney Afrika'daki altın, elmas ve platin madenlerin büyük bir kısmı Yahudi şirketler tarafından işletiliyor. Ülkenin en büyük market ağı PicknPay de bu şirketlerin elinde. Siyahların ekonomide söz hakkı yalnız yüzde 20 ile sınırlı, beyaz azınlık hala ekonominin yüzde 80'ini elinde bulunduruyor. İsrail'in şüphesiz en önemli destekçileri bu beyaz azınlık. Özellikle Yahudi lobisinin ülkede ağırlığına rağmen iktidar partisi ANC'nin gençlik kollarından İsrail'in Güney Afrika büyükelçisi Arthur Lenk'in sınır dışı edilmesini istemelerinin özel bir anlamı var. ANC'nin gençleri Filistin direnişinin İsrail apartheidine karşı bir mücadele olarak görüyorlar. ANC'in içinde de gençler gibi düşünen çok sayıda kişi var. Johanesburg'taki gösteriye ANC milletvekillerinin de katılması bunun bir örneği. Yine başta Ahmed Kathrada olmak üzere Nelson Mandela'nın hapishane arkadaşlarının da 22 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI protestoda yer alması ANC içinde bir ikilemin olduğunu da gösteriyor. Zuma seçimlerden sonra ulusa sesleniş konuşmasında Filistin davasının Güney Afrika için ayrı bir önemi olduğunu, Filistin halkını desteklemeye devam edeceklerini açıklamıştı. Dışişleri bakanı da İsrail'i kınayan sözler söyledi fakat ANC içindeki bir güç iktidar partisinin İsrail konusunda somut adım atmasını engelliyor gibi. Güney Afrika'da israil'e karşı en büyük tepkiyi gösterenler şüphesiz ülkenin yüzde 4'ünü oluşturan Müslümanlardan geldi. Güney Afrika'nın ikinci büyük kenti Cape Town'da 25 bin Müslüman Gazzeye destek yürüyüşü gerçekleştirdi. Bu yürüyüş Şehid İmam Abdullah Harun'un cenazesinden sonra ilk kez bu kadar büyük bir kalabalığı toplaması açısından önemliydi. Cape Townlu Cape Malay, Hind kökenli Kalırt ve Siyah Müslümanlar 45 yıl önce şehid edilen imamlarının izinde olduklarını göstererek Filistin davasının kendilerini diri tuttuğunu gösterdiler. İsrail mallarının boykot edilmesi yönünde çağrıları şimdiden bazı şirketleri endişelendirdi ve bu şirketler ürünlerinde indirimler yapmaya başladılar. Güney Afrika'nın Filistin'le imtihanı var. Geçmişte Filistin halkının en büyük destekçilerinden biri olan Güney Afrika halkı apartheid rejime karşı mücadeleyi Mandela'nın deyimi ile ancak Filistin halkına sahip çıkmakla kazanabilecektir. Filistin özgür olmadan ve katliamlar durmadan Güney Afrika'nın siyah halkının özgürlüğü gerçekleşmiş olmayacaktır. Çünkü apartheid rejim belki Güney Afrika da yenildi ama hala Filistin'i işgal ederek ve 7 Temmuz'dan beri Gazze'de yüzlerce kişiyi öldürerek varlığını devam ettiriyor. 23