anadoludan giden rumlar
Transkript
anadoludan giden rumlar
ANADOLU’DAN GİDEN RUMLAR BAKİ SARISAKAL -Anadolu’dan Giden Rumlar: Muhacirler Atinalılara (Haydut, Tembel) diyor. Atinalılar ise Muhacirlere (Vahşi) diyorlar. Bir taraf Cumhuriyeti, diğer tarafı Kralı istiyor. İzmir’e dört mevsimde gidip gelen vapurların az çok çalkalandıkları “ Çandarlı “ nasıl bir beşik ise Pire’ye gidip gelen vapurlar içinde “Gambaduru” dedikleri Altınburnu tıpkı öyle bocalanan bir denizdir. Mamafiye Pire’ye ayak basıp da o sıcaklıkla karşılaşınca, insanın bu sayılı fırtınalara cevelengah olan denizde kalmayı tercih edeceği geliyor. Hava fırın ağzından çıkan yalaza benziyor. Pire Limanı Beş-altı saat kadar devam eden kavurucu sıcaktan ancak akşama doğru kurtulmak imkânı vardır. Buda yeni, eski … ile “Galikada“ denilen sahilde serin hava almak ile kabildir. Bu sene Atina ve Pire’de sıcaklar (Samyeli) cehennemi tesirini gösteriyor. Tedricen zail olması memul bulunan hararet tesirini göstermesi dağların, taşların üzerinde bulunan bu iki şehre insanın ısınması ihtimali var. Susuzluktan Kerbela’yı andıran Atina’dan keşafet peyda eden halkın zaruri ihtiyaçlarından bulunan su beher nüfusu adeta birer damla isabet edecek derecede azdır. İtfaiye deniz suyundan istifade ediyor. Bu da bil tabi tam ve mükemmel bir şekilde olamıyor. Bundan bir ay önce altı-yedi yüz kadar muhacir evinin kül haline gelmesi de bunun en bariz delilidir. Hâlbuki bu muhacir evleri Atina’nın civarında ve şehre pek yakın bir muhittedir. Otellerde banyo vardır. Fakat istihmam arzusunu izhar ederseniz elini ovuşturan otelci “ Suyumuz yoktur !” mukabelesiyle mazeretini gösterir. Kademhanelerdeki tertibat iyi. Ancak susuzluktan bizar olan muhit bütün medeni tertibatı ikmal edilen otellere müstehzi kalıyor. Atina Rum Mülteciler İçecek su “ Marusaki “ denilen bir köyden tedarik ediliyor. Marusaki suyu vaktiyle … isale etmişlerdir. Dört okkalık bir testi beş Drahmi’ye satılıyor. Günden güne artan nüfusun zaruri ihtiyaçlarını tatmin eylemek üzere teşkil eden bir şirket şehre milyonlarca lira sarfıyla iki seneye kadar su getirmeyi taahhüt ederek işe başlamıştır. Siyasi ihtilalcılar, fırka ihtirasları bu memleketi kemirmekte iken temerkuz kabinesinin meydana gelmesiyle bir az asude yürüyen hükümet son günlerde yine fırkaları birbirine sokacak derecede had ve … vaziyet ihdaş etmiştir. İstifraza doğru atılan adımlar burada ihtiras ve fırka münahazaları yüzünden hiç tesirsiz kalıyor. Dört heyet nazırı bırakıp çıkan üç nazırın istifa ettikleri şayiası gazetelerde uzun uzadıya dedikodulara zemin hazırladı. Yerliler ile Muhacirler arasında ki ezeli … devam edeceğini istidlal eylemek kehanet olamaz. Velhasıl ve hiddet eflarla vatani gayelere doğru yürümek bu içtimai zümreye az zamanda nasip olmayacaktır. Bitaraf bir Alman müşahidin gazetesine bu memleket ve bu memleket halkı ile meseleleri hakkında yazdığı intibaları kısmen tercüme ettirerek takdim ediyorum: Alman müşahidi diyor ki: “Lozan’da “ Kıristof Nansen” in teklifi üzerine Trüklerle- Yunanlılar mübadeleye karar vermişlerdi. Bu anlaşma üzerine 300 bin Türk, Yunanistan’dan Türkiye’ye ve bir milyon kadar Rum Ortodoks’da Türkiye’den Yunanistan’a hicret etmişlerdir. Bu muhaceret ve mübadele son harbin zaruri neticesi değildir. Mübadeleden beş asır evvel “ Keserkes “ tarafından başlatılmış olan harp 1922 senesinde Gazi Mustafa Kemal Paşa tarafından intaç edilen eski mücadelelerin neticesidir. Mustafa Kemal Paşa’nın siyasi, askeri dehası ile meydana gelen bu vaziyet Yunanistan için hakikaten pek büyük bir hezimet, mağlubiyettir. Yunanistan’a pek ağır gelen bu mağlubiyetin acısı ne kadar acı olursa olsun bitarafane düşünülürse neticeden Yunanistan’ın memnun olması icap eder. Çünkü siyasi, milli nokta-i nazarından Yunanistan o kadar büyük ve mühim faydalar temin etmiş bulunuyor ki: Bu istifadenin azimet vahşetini Yunanistan ancak laakal on senelik bir müddetin ikmalinden sonra kavrayacaktır. Elyevm ilk semerelerini gösteren bu istifadeler üzerine Yunanistan için … göstermek lazımdır. Yunanistan için ihtirasata kapılıp da çılgınlık göstermemek şartıyla uzun müddet harp tehlikesi uzun müddet yok demektir. Türkiye ile sorun teşkil edebilecek bir yön kalmamış gibidir. Yunanistan’ın tamamen Türkleşmiş olan Asya-i Suğra üzerinde hiçbir ümit beslemesine ihtimal verilemez. Türklerinde Yunanlılaştırılmış olan Makedonya ‘ya karşı taarruz etmeleri hatırlarından bile geçmez. Yunanlıların bu şartlar dahilinde endişe edecekleri bir hudut kalmış ise bu da Sırp ve Arnavut cephesidir. Bugünkü Yunanistan hukuku belki Yunanlıları tatmin edemez. Fakat hakikat halde Yunanlılar ve İslavlar arasında … hududa ilmen, amilen, tamamen muvaffaktır. Yunanistan’ın bu gün milliyet meselesinden kurtulmuş bir hükümet sayılır. Yüz bin Yahudi, iki yüz bin Arnavut’tan başka bütün nüfusu Rum’dur. Rum Mülteciler Ahalinin yüzde 96’sı bir ırka mensuptur. Yalnız olsa olsa Yunanistan’a yeni gelen muhacirlerin yerli ahaliyi temsil etmesini beklemek lazımdır. Bu temin edildikten sonra milli vahdetin faydaları daha iyi idrak olunabilecektir. Bu günkü vaziyete göre vahdet rabıtaları her yerde o kadar kuvvetli değildir, zayıftır. Muhacirler her taraftan gelen Rumlardan oluşuyor. İstanbul-İzmir Rumlarından başka Pontus, Trakya, Bulgaristan köylüleri, Rusya’dan, Bolşeviklerden kaçan, iltica eden Rumlar anavatana kavuşmuşlardır. Bunlar arasındaki ilişkiler görünüşe göre pek zayıftır. Anadolu’dan gelen on binlerce Rum, Yunancaya vakıf değildir. Her tarafta dağınık yaşayan Rumlar, dini husustaki adet ve telkinatı, ırki telkinattan başkadır. Bunlar bir kuvvet ile birbirlerine … bağlı değildirler. Bugün bunları yalnız müşterek elem ve müşterek ümidi, birbirine bağlıyor. Bu hakikati mantıken kabul etmemekle beraber incelememizde görünüyor ki yerli ahali ile muhacirler arasında tezat ve ihtilaf tevellüt eden noktalar, hadiseler eksik değildir. En çok münakaşa zemini köylerdeki arazi ihtilafıdır. Eski Türkiye’de olduğu gibi Yunanistan’da da köylerde arazi tamamıyla yazılmamıştır. Türk Mübadiller Noksandır. 1923’te Türkler Yunanistan’dan hareket ettikleri zaman metruk arazi aylarca, bir sene müddetle sahipsiz kalmıştır. Yerli ahali bu metruk araziye peyderpey yerleşmişlerdir. Bilahare mübadele yoluyla gelen Rumlara bu metruk arazi tahsis edildiği vakit yerli mütecavizler arazinin kendilerine ait bulunduğunu vaktiyle Türkler tarafından zorla zapt edildiğini iddia eylemişlerdir. Bu ifade ve iddialarını yerli şahitlerle teyit ve ispata kıyam ettiklerinden hükümet müşkül bir vaziyette kalmıştır. Şehirlerde ise yerli ve muhacirler arasındaki ilişkiler göze çarpacak derecededir. Atinalı bir Rum’un medeni seviyesi, Anadolu’dan gelen Rumlardan farklıdır. Atinalılar, Anadolu’dan gelen Rumlara kuşkuyla bakmaktadırlar. Esasen Anadolu Rumlarına “ Türk Tohumu “ diye Atinalıların hayat tarzları ile taban tabana zıt hayat tarzı olan Anadolu Rumlarını vahşet ile yad ettikleri görülüyor. Anadolu Rumları ise Atinalılara “ Haydut, Tembel! “diye mukabelede bulunuyorlar. Edebi, içtimai müessesatı Anadolu Rumlarına çok gören Atinalılar, siyasi umde ve akide itibarıyla da … zıddıyet kamile içindedirler. Atinalılar Krallık istiyor. Anadolular ise Cumhuriyetçilerdir. Bu fikri kanaat ile de birbirlerine iştirak edemeyen zümreler arasında dedikodu eksik değildir. Atinalılar Anadolu’dan gelenlere manidar nazarlarla bakıyorlar. Muhacirler ise yerlilere duygusuz, iş bilmez siyasette menfaat arar olduklarını söylüyorlar. Bütün bu ruhi tezatlar efkâr siyasiyedeki mübayenet ile bir kat iştidat eylemektedir. Muhacirler bila istisna Venizolisttir. Kral taraftarı olan Atinalılar ise Yunanistan’ın harbe girmesini ve mağlubiyetine münhasıran Venizolasa atfetmekte ve Yunanistan’ın felakete sevkine bu zatın sebep olduğunu iddia eylemektedirler. Siyasi tezat ve ihtilaflardan daha mühim ve amil … iktisadi mahiyette … etmektedir. Yerliler: “ Muhacirler ekmeğimize mani oluyor “, diye şikâyet etmektedirler. Bu şikâyetler vaktiyle Viyana, Berlin muhacirlerle dolu olduğu zamanda oralarda dahi işitilmekte idi. Atinalıların bu şikâyeti bir dereceye kadar haklıdır. İşsiz, güçsüz, mekânsız olan Rum mültecileri ellerine geçirebildikleri ve yerlilerin tenezzül etmediği her işe dört elle sarılmaktadırlar. Bu da tabiidir. (Sinekbormus) dedikleri muhacir muhitinde (Kokonya) – (Vebrun) mıntıkalarında mültecilerden yüzde on beş nispetinde azami işsiz varsa Atinalılardan bu miktar yüzde yirmi beşe tecavüz eyliyor. Mülteci Rumlar inşaat ve ağır hizmetlerde 30 ile 40 Drahmiye razı oluyırlar. Geçen sene bundan daha ehven ücretle çalıştıkları görülmüştür. Hâlbuki Atinalı bir amele ayni iş için elli Drahmiden aşağıya tenezzül edemez. Sanayideki amele ücretleri de bu nispete pek yakındır. “ Müşahidin mütalaaları uzundur. Bu intibalar ve müşahadelere bizimde alakadar olmaklığımız icap eder. Nazarı dikkatimizi celp eden iktisadi hareketi temin için Cemiyeti Akvamın ifrazatı devam etmektedirler. Bu muzahereti milliye Yunanistan’da Drahmi muvazenesi temine de matuftur. Nalbant oğlu Muhammet Azmi 1 Rum Mülteciler Rum Mülteciler 1 Vakit Sayı: 3470