Ceza Hukuku 4. Grup Örgütlü Suçlar
Transkript
Ceza Hukuku 4. Grup Örgütlü Suçlar
HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI 23-26 MAYIS 2013 - HATAY Grup Adı : Ceza Hukuku 4. Grup Konu : Terör ve örgütlü suçlar Grup Başkanı : Hamza YAMAN (Yargıtay Üyesi) Grup Sözcüsü : Hasan GÖZGÖZ (Yargıtay Tetkik Hâkimi) Raporlama Heyeti : 1- Hamza YAMAN (Yargıtay Üyesi) 2- Sait GÜRLEK (Bursa Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısı) ___________________________________________________________________________ ÖRGÜT TANIMI VE UNSURLARI Yargıtay’ın örgüt tanımına ilişkin aşağıda verilen kararı doğrultusunda, örgüt ve örgüt üyeliğinin tanımı ve unsurları tartışılmış, bu kapsamda aşağıdaki Yargıtay kararı incelenmiştir. Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 27/11/2012 tarih ve 2012/2721 esas, 2012/13802 karar sayılı ilamında; TCK'nın 220. maddesi anlamında bir örgütün varlığından söz edebilmek için; en az üç kişinin, suç işlemek amacıyla hiyerarşik bir ilişki ve süreklilik içerisinde, elverişli araç ve gereçlerle amaç suçları işlemek üzere bir araya gelmesi gerekmektedir. Belirli bir amacı gerçekleştirmeye yönelmiş ve bu amaca uygun belirli bir büyüklüğe ulaşmış örgütlerin idaresini kolaylaştıran ve bu örgütleri ayakta tutup iş bölümü, süreklilik, disiplin gibi olguların sağlayıcısı olan hiyerarşik ilişkinin; suç örgütlerinin büyüklükleri ile işlemeyi amaçladıkları suçlara ve bu suçların niteliklerine, kurucu ve yöneticileri ile üyelerinin ait oldukları gelir grupları, eğitim düzeyleri ve mesleki durumları gibi hallerinden kaynaklanan niteliklerine ve sayılarına, bunların birbirleriyle olan örgütsel ilişki dışındaki hemşerilik, akrabalık ve mesleki beraberlik gibi diğer ilişkilerinin biçim ve niteliklerine, faaliyetlerinin gizlilik içerisinde ve örtülü bir biçimde yürütülmesindeki zorunluluğa uygun olarak kurulup yürütüleceği ve örgüt adına suç işleyenler ve örgüte yardım edenler ile ilişkilerin de aynı esaslar üzerinde gerçekleştirileceği, bu kapsamda; hiyerarşik ilişkinin merkezi, gevşek veya sıkı, menfaate, güce, korkuya veya başka bir sebebe dayalı, müstakil veya başka bir hiyerarşiye paralel olabileceği, bunun örgütün oluşumunu ve sürekliliği ile gizliliğinin sağlanmasını kolaylaştıracağı gözetilerek, dava konusu her örgüt bakımından açıklanan esaslar üzerinden ayrı ayrı belirlenmesi gerekmektedir. Örgüt niteliği itibariyle devamlılığı gerektirdiğinden, kişilerin belli bir suçu işlemek veya bir suç işlemek için bir araya gelmesi halinde, örgütten değil iştirak iradesinden söz edilebilecektir. Ancak, amaçlanan suçları işlemede kolaylık sağladığı için işlenmesi 1 amaçlanan suçlar açısından hazırlık hareketi niteliğinde olan örgütün varlığı için, amaç suçları işleme zorunluluğu olmadığı da dikkate alındığında, devamlılığın belirlenmesi noktasında yalnız amaç suçların sürekli bir şekilde işlenmesi değil, öncelikli olarak, amaç suçları sürekli biçimde işleme kararlılığının mevcut olup olmadığının araştırılması zorunludur. Örgütün sahip bulunduğu üye, araç ve gereçlerin işlenmesi amaçlanan suçlar bakımından elverişli olup olmadığı, örgütün ve amaçlanan suçların niteliği ve özelliği göz önünde bulundurularak dava konusu her örgüt bakımından ayrı ayrı aranması gereken diğer bir unsurdur. Failler örgütteki konumlarına göre, yönetici veya üye olacaklardır. Örgütü sevk ve idare eden fail yönetici, örgütün amaçları doğrultusunda hiyerarşik yapısına dâhil olan fail ise doğrudan örgüt üyesi olarak kabul edilecektir. Yukarıda açıklandığı şekli ile örgütün hiyerarşik yapısına dâhil olmamakla birlikte, niteliğini bildiği örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden ya da örgüt adına suç işleyen failin sorumluluğu ise, TCK'nın 220. maddesinin 6 ve 7. fıkraları kapsamında dolayısıyla örgüt üyesi olarak değerlendirilmelidir. “Fuhuş için aracılık yapma” suçunu işlemek amacıyla kurdukları iddia ve kabul edilen örgütte tüm sanıkların yönetici olduklarının kabul edilmesi karşısında, hiyerarşik ilişkinin ne şekilde kurulduğu açıklanmadan, ayrıca eylem ve fikir birliği içinde bir araya gelip hiyerarşi içinde yapılanarak örgüt kurdukları ve yönetici olduklarına dair sübut delillerinin nelerden ibaret olduğu denetime olanak verecek bir biçimde her bir sanık açısından ayrı ayrı karar yerinde gösterilmeden “ sanıkların aşamalardaki savunmaları ve iletişim tespit tutanaklarına yansıyan görüşmelerinden fuhuş amacıyla suç örgütü kurdukları, organize olarak mağdurelere fuhuş yaptırdıkları ve tüm sanıkların örgüt yöneticisi pozisyonunda olduğu “ denilerek yetersiz gerekçe ile haklarında TCK’nin 220/1 maddesi uyarınca mahkûmiyet hükmü kurulması ve fuhuş için aracılık yapma suçunun, suç işlemek amacıyla teşkil edilmiş örgüt faaliyeti çerçevesinde işlendiği gerekçesine dayanılarak TCK’nın 227/6 maddesinin uygulanması... Yukarıdaki açıklamalar ışığında, gerek yasadaki düzenleme şekli, gerekse yerel mahkeme uygulamaları ve Yargıtay kararı da örgüt suçu ve örgüt üyeliğinin unsurları konusunda herhangi bir sıkıntı bulunmadığı, dolayısıyla herhangi bir yasal değişikliğe de ihtiyaç bulunmadığı değerlendirilmektedir. İLETİŞİMİN TESPİTİ, DENETLENMESİ VE TEKNİK TAKİP Önleme (istihbari) amaçlı dinleme kararlarının, bazı illerde TMK 10 maddesi ile görevli (Özgürlük) Hâkimleri tarafından, bazı illerde ise TMK 10 maddesi ile görevli Ağır Ceza Mahkemesi Hâkimleri tarafından verildiği görülmektedir. 2 Bu konudaki tereddütlerin giderilmesi ve uygulama birliğinin sağlanması bakımından, kanun yararına bozma veya merci tayini yolu ile Yargıtay'a taşınması suretiyle sorunun çözülebileceği düşünülmektedir. Önleme (İstihbari) amaçlı dinleme taleplerinin daha açık olması ve sebeplerinin belirtilmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir. Görevli hâkimlerin önleme (istihbari) amaçlı verdikleri dinleme kararlarına karşı, kimler tarafından kanun yoluna başvurulacağının öngörülmediği, ancak uygulamada dinlemeyi talep eden kolluk ve istihbarat birimlerinin bu kararlara karşı itiraz ettikleri görülmüştür. Bu konudaki tereddütlerin giderilmesi bakımından, yasal düzenlemeye ihtiyaç bulunduğu düşünülmektedir. CMK 135. maddesinde sayılan katalog suçlar arasında örgüt üyeliği suçu yer almadığından dinleme kararı alınamaması sebebiyle uygulamada yaşanan sıkıntıları aşmak amacıyla adli kolluk birimleri tarafından örgüt üyeleri hakkında dinleme kararı alabilmek için bu kişiler yönetici veya kurucu gibi gösterilerek mahkemelerden karar istenmektedir. Bu nedenle örgüt adına faaliyette bulunup amaç suçları işleyen üyelerin de dinlenmeleri için yasal düzenleme yapılması soruşturmalarda etkinlik sağlayacaktır. Cezaevindeki hükümlü ve tutukluların ziyaretçileri ile görüşmelerinde yaptıkları konuşmaların ve cezaevi dışı ile yapmış oldukları telefon görüşmelerinin kayda alınmasının yasa ve yönetmelik gereği olduğu, bu husus tutuklu ve hükümlüler tarafından da bilindiğinden delil olarak kullanılabileceği değerlendirilmektedir. TCK 221 MADDESİNİN UYGULANMASI Suç örgütleri ve terör örgütleri ile daha etkili bir mücadele yürütülebilmesi için etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasının daha kapsamlı hale getirilmesi gerektiği tartışılmış, bu kapsamda; Etkin pişmanlık talebinde bulunan suç örgütü üyesinin, örgüt faaliyetleri kapsamında işlediği suçlarından da kademeli indirimin getirilmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir. GİZLİ SORUŞTURMACI Gizli soruşturmacının niteliği tartışılmış; soruşturmalarda daha fazla fayda getireceği düşüncesiyle sadece kamu görevlisi olması şartı kaldırılarak, örgüt içinden herhangi birisinin de gerektiği takdirde gizli soruşturmacı olarak kullanılmasının uygun olacağı, bu kişinin etkin pişmanlık hükümlerinden tüm suçlar yönünden yararlandırılmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir. ÖRGÜT GELİRLERİNE EL KONULMASI VE ZORALIMI Örgütlü suçlara ilişkin soruşturma ve kovuşturmalarda, örgüt yöneticilerinin veya üyelerinin, örgüt faaliyetleri kapsamında elde ettikleri mal varlığı değerlerinin takibinin yeterince yapılmadığı, el koyma ve müsadere kararı verilemediği tartışılmış, buna göre; 3 Örgüt suçlaması ile dava açıldığında, örgütün mali kaynaklarının da gösterilmesi, mal varlığının tespiti, bunların suçtan elde edildiği hususunda C.Savcısı tarafından etkili bir soruşturma ve araştırma yapılması, el konulması ile müsaderesinin talep edilmesi yararlı olacaktır. C.Savcısı iddiayı ileri sürdükten sonra bu mal varlığının meşru kaynağı gösterilmediği takdirde, örgütün faaliyetinden elde edilmediğine dair ispat yükünün şüpheli ve sanık tarafında olması gerekir. Bu konuda yasal değişiklik yapılması gerektiği düşünülmektedir. Suçtan elde edildiği tespit edilip el konulamayan bu sebeple de müsaderesi mümkün olmayan suç gelirlerinin ilgililerinden tazmin edilmesi için yasal düzenleme gerektiği öngörülmüştür. Suç örgütlerine ilişkin soruşturmalarda, suçta kullanıldığı veya suç gelirleri ile kurulduğu düşünülen ticari şirketlere el konulduğu takdirde, el koyma işlemi ile beraber şirketin faaliyetlerinin devam edebilmesi için kayyım atanmasının uygun olacağı, bu şekilde üçüncü kişilerin haklarının korunacağı, aksi takdirde koruma tedbirleri nedeniyle zarar gören kişilerin tazminat talebiyle karşı karşıya gelinebileceği düşünülmektedir. Aynı zamanda bu soruşturmalarda MASAK (Mali Suçları Araştırma Kurulu) ile irtibata geçilip, gerekirse onlardan da yardım alınması soruşturmalara etkinlik sağlayacaktır. Bu konuda Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 20/05/2013 tarih ve 2012/2751 esas nolu kararında; Terör örgütüne yapılan mali nitelikteki her türlü yardım ve kazandırmaların terör örgütüne finans sağlama niteliğinde olduğu benimsenmiştir. ÖRGÜT SUÇLARINDA GÖREV HUSUSU Örgüt soruşturmalarında sanık sayısının fazlalığı, örgütün etkinlik sahası, suçun karmaşık ve çok sayıda suçla irtibatlı olması sebepleriyle, soruşturmanın etkin yapılıp niteliği tespit edildikten sonra örgütlü suçların tamamının yapılacak yasal düzenleme ile Ağır Ceza Mahkemelerinde görülmesinin uygun olacağı düşünülmektedir. Zira nitelikli dolandırıcılık ve cinayet suçları ilçelerde görülmeyip, bunların ağır cezalık suçlar olduğu kabul edilmişken çok daha nitelikli olan örgüt suçlarının aynı ilçede görülmesinin sıkıntılar yaratabileceği düşünülmektedir. 4.YARGI PAKETİNDEKİ DEĞİŞİKLİKLER 6459 sayılı kanun ile 3713 sayılı yasanın 7/2 maddesinde yapılan değişiklik ile cebir, şiddet ve tehdit unsuru eklenmiş olup, bu kapsamda, cebir tehdit olmaksızın örgüt propagandası yapanların eylemlerinin bu fıkra kapsamında suç teşkil etmediği, Yasanın 2. fıkrasına eklenen a, b, b-1,b-2, b-3, b-4 bentlerindeki hallerde ise cebir, şiddet ve tehdit unsurunun aranmayacağı, şekli nitelikte olduğu değerlendirilmiştir. 4 UYUŞTURUCU İLE İLGİLİ ÖRGÜTLER Örgütlü uyuşturucu suçlarında örgütün ispatı zorluk arz ettiğinden büyük ölçüde örgüt yönünden beraatle sonuçlanmaktadır. Toplu veya teşekkül ibareleri yasaya eklenerek hakkaniyete uygun ceza verilebilmesi imkânının getirilmesinin uygun olacağı grubumuzda değerlendirilmiştir. GEÇİCİ TUTUKLAMA Örgütlü ve çok sayıda sanık olan kapsamlı dosyalarda tutuklama için sorguya sevk edildiğinde özgürlük hâkimleri dosyayı soruşturma sonunda teslim aldıklarından, dosyanın kapsamlı olması, çok sayıda sanığın bulunması karşısında, dosyadaki delilleri, sanıkların durumlarını irdeleyip karar verebilmeleri için süre baskısı altında bulunmaktadırlar. Bu hâkimlerin dosyayı yeteri kadar inceleyebilmeleri ve gerekçeli şekilde değerlendirme yapabilmeleri için bazı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi geçici tutuklama tarzında bir sistemin getirilmesinin yararlı olacağı düşünülmektedir. TUTUKLAMA KARARLARINDA GEREKÇESİZLİK Özellikle özgürlük hâkimlerinin bulunmadığı yerlerde, tutuklama kararlarının ve tutukluluğun devamına ilişkin kararların Sulh Ceza hâkimleri tarafından verildiği, bu hâkimler tarafından verilen tutuklama kararlarının gerekçesiz olduğu, somut olgulara dayanmadığı, aynı hususun tutukluluğun devamına ilişkin kararlarda da sergilendiği, bu hususun özellikle bu mahkemelerin iş yükünün fazla olması ve kendi esas işleri olarak görmemelerinden kaynaklandığı görülmektedir. Soruşturma aşamasında verilecek kararları almak için özgürlük hâkimi benzeri bir yapının tüm suçlar yönünden de HSYK'nın uygun göreceği yerlerde kurulabilmesi için yasal düzenleme yapılması uygun olacağı düşünülmektedir. YARGITAY 9. CEZA DAİRESİNİN EMSAL KARARLARI 15/01/2013 tarih ve 2012/10467-798 E/K sayılı kararı; TCK’nın 82 maddesinin uygulanmasından sonra 3713 sayılı yasanın 5. maddesinin uygulanması, müteakiben TCK’nın 35 maddesinin uygulanması, (3713 sayılı yasanın 5. maddesi gereğince artırım yapılması mümkün olmuyor) 06/03/2013 tarih ve 2012/11372-2369 E/K sayılı kararı; Örgüt üyeliğinin geçitli suçu niteliğinde olan TCK 302. maddesi uygulandığı takdirde 314/2 maddesinden ayrıca hüküm kurulmasının gerekmeyeceği. 26/02/2013 tarih ve 2012/11086-2868 E/K sayılı kararı; Örgüte üye olma ve örgüt adına suç işleme suçu temadi eden suçlardandır, hukuki ve fiili kesinti gerçekleşinceye kadar gerçekleşen eylemler tek suç sayılır. 24/12/2012 tarih ve 2010/6194-15771 E/K sayılı kararı; Belli bir organizasyon dâhilinde örgütün kırsal alanına eleman götüren sanık örgüt üyesi sayılır. 5 19/12/2012 tarih ve 2012/16599-15350 E/K sayılı kararı; 4 ayrı örgüt mensubunun cenaze törenine katılan sanığın örgüt üyesi olduğu kabul edilemez. 27/11/2012 tarih ve 2012/10036-13760 E/K sayılı kararı; Terör örgütü adına aldığı eylem kararını plana dönüştürüp eylemi gerçekleştirecek yaşı küçük çocukları ikna eden ve onları suçta kullanan sanık örgüt hiyerarşisi dışında bu eylemleri gerçekleştiremeyeceğinden örgüt üyesi sayılır. 19/12/2012 tarih ve 2010/14041-15347 E/K sayılı kararı; 08/02/2013 tarih ve 2012/10833-1883 E/K sayılı kararı; 2911 sayılı yasanın 28/1 maddesindeki suçun tanımı. (33/1 ve 32/1'den farkı) 14/01/2013 tarih ve 2011/9213-650 E/K sayılı kararı; Tek eylem ile Kamu malına zarar verme ve 3713 sayılı yasanın 7/2, TCK 44 maddesi, farklı neviden fikri içtima 04/03/2013 tarih ve 2013/529-3172 E/K sayılı kararı; aynı kuruma karşı aynı zaman dilimi içinde gerçekleşen kamu malına zarar verme suçunun tek suç oluşturacağı, TCK Nun 43/1 maddesinin şartlarının bulunmadığı, 20/02/2013 tarih ve 2013/23-2562 E/K sayılı kararı; Silahlı terör örgütü faaliyetinde kullanılmak üzere bulundurulan 117 adet molotof kokteyli ve 3 adet el yapımı bomba TCK 315 maddesindeki suçu oluşturur. 15/01/2013 tarih ve 2012/8870-663 E/K sayılı kararı; Silahlı terör örgütü faaliyetinde kullanılmak üzere bulundurulan 12 adet molotof kokteyli TCK 315 maddesindeki suçu oluşturur. 10/01/2013 tarih ve 2012/6852-511 E/K sayılı kararı; Önceden eylem planları yaparak örgüt adına gösteri yürüyüşlerini organize edip molotof kokteyllerini temin eden ve bu molotof kokteyllerini 3. kişilere veren sanıkların örgüt üyesi olarak kabul edilmesi gerektiği, 04/03/2013 tarih ve 2010/10955-3240 E/K sayılı kararı; DGH silahlı terör örgütü sayıldı. 20/03/2013 tarih ve 2012/11543-3370 E/K sayılı kararı; Dijital delil değerlendirmesi, 16/04/2013 tarih ve 2013/2666-6015 E/K sayılı kararı; TCK’nın 220/6 maddesi gereğince hüküm kurulurken 2. cümledeki indirim oranı uygulandıktan sonra 3713 sayılı yasanın 5. maddesinin uygulanması gerektiği, 27/03/2013 tarih ve 2013/1099-4592 E/K sayılı kararı; Yasa dışı gösteriyi yöneten kişinin eyleminin 2911 sayılı yasanın 28/1 maddesinde belirtilen suçu oluşturacağı, 09/01/2013 tarih ve 2012/1628-495 E/K sayılı kararı; 145 adet örgüt propagandasını içeren dergiyi satış amacıyla kamyonette bulundurduğu anlaşılan sanığın eylemi henüz görevi tamamlanmadan yakalandığından, yardım suçuna teşebbüs olur. 6 17/01/2013 tarih ve 2010/12165-1073 E/K sayılı kararı; TCK’nın 42. maddesi gereğince yakarak mala zarar verme suçu patlayıcı madde atma fiiline ağırlaştırıcı neden olarak sayıldığından bileşik suç niteliğinde olup ayrıca TCK 170 maddesinden ceza verilemeyeceği, 16/01/2013 tarih ve 2012/10857-1079 E/K sayılı kararı; Bomba patlatmak suretiyle kasten öldürmeye teşebbüs suçunun TCK’nın 44 maddesi nedeniyle tek suç sayılacağı, ayrıca mala zarar verme suçundan dolayı ceza verilemeyeceği, 11/02/2013 tarih ve 2012/2820-2044 E/K sayılı kararı; TCK’nın 265/4 maddesinin örgütün korkutucu gücünden yararlanılarak işlenen suçlarda uygulanacağı, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlarda uygulanamayacağı, 10/01/2013 tarih ve 2011/7343-514 E/K sayılı kararı; Terör örgütü yöneticileri, örgüt üyelerine verdikleri talimatlar nedeniyle işlenen suçlarda, TCK’nın 38. maddesi değil, 37/1 maddesi gereğince sorumludur. 10/01/2013 tarih ve 2010/17101-541 E/K sayılı kararı; 2911 sayılı yasanın 29/1 maddesi kanuna aykırı olarak yapılan gösteri yürüyüşünü düzenleyenleri ve yönetenleri ve düzenleme ve yönetme işine katılanları kapsamaktadır. 08/02/2013 tarih ve 2011/1772-2156 E/K sayılı kararı; Terör örgütüne ait silah ile teslim olan kişiye manevi unsur bulunmadığından ayrıca 6136 sayılı kanuna muhalefet suçundan ceza verilemez. 10/01/2013 tarih ve 2012/11004-445 E/K sayılı kararı; Terör örgütünün talimatları doğrultusunda, baskı, korkutma, sindirme ve tehdit biçiminde terör yöntemlerini kullanarak iş yerlerini kapatmaya zorlayan sanığın eylemi örgüt üyeliği suçunu oluşturur. 11/02/2013 tarih ve 2012/3943-2065 E/K sayılı kararı; 6352 sayılı yasa ile yürürlükten kaldırılan 3713 sayılı yasanın 2/2 maddesindeki düzenleme suç tarihinde ve halen yürürlükte bulunan TCK 220/6 maddesinde de bulunduğundan arada herhangi bir hukuki boşluk bulunmamaktadır. Örgüt adına suç işleme suçu yönünden bir boşluk oluşmamıştır. 13/03/2013 tarih ve 2013/283-3831 E/K sayılı kararı; örgüt adına suç işleme temadi eden suçlardandır. 2911 sayılı yasanın 32/1 ve 33/1 maddesi 6352 sayıl yasa kapsamında ertelenmesi gerekir. TCK 265, 6352 sayılı kanun kapsamında değildir. 27/02/2013 tarih ve 2013/22-2924 E/K sayılı kararı; içinde polis memurlarının bulunduğu ekip otosuna molotof atarak iki polis memurunu yakmak suretiyle yaralanmalarına sebebiyet verilen olayda, sanıkların eylemlerinin kasten öldürmeye teşebbüs ve TCK 302 maddesindeki suçu oluşturacağı, TCK 44 maddesi gereğince ayrıca mala zarar verme suçundan ceza verilemeyeceği, 25/01/2013 tarih ve 2011/5081-1412 E/K sayılı kararı; 6008 sayılı yasa ile 2911 sayılı kanunda yapılan değişiklik karşısında, 33/c maddesinde belirtilen suçun 2911 sayılı yasanın 32/1,33/1 ve 32/2 maddesi delaletiyle TCK 265 maddesinde yazılı suçları oluşturacağı, 3713 7 sayılı yasanın 7/2-a maddesi gereğince terör örgütünün propagandasına dönüşen gösteri yürüyüşlerinde yüzün kapatılması ve TCK 265 maddesindeki görevli memura direnme suçlarının 6352 sayılı yasa kapsamında kalmadığı, 20/03/2013 tarih ve 2013/1845-4306 E/K sayılı kararı; 2911 sayılı yasaya muhalefet suçunun 6352 sayılı yasanın geçici 1 maddesi gereğince erteleme kapsamında kaldığı, 15/03/2013 tarih ve 2013/1699-3984 E/K sayılı kararı; 6352 sayılı yasanın amaç kapsam ve gerekçesine göre TCK 220/6 maddesinde indirim yapılması gerektiği, 14/03/2013 tarih ve 2013/523-3815 E/K sayılı kararı; Kabul edilen suçun niteliği ve işleniş şekli karşısında, Legal örgütlerin de aynı eyleme ilişkin eylem çağrısında bulunmasının yasa dışı örgütlerin eylem çağrısını bertaraf etmeyeceği, 24/04/2013 tarih ve 2013/3041-6311 E/K sayılı kararı; Terör örgütü faaliyeti çerçevesinde patlayıcı madde bulundurma suçundan sanığa verilen cezanın 3717 sayılı yasanın 5/2 ve TCK 174/2 maddesi gereğince 2/3'ten az olamayacağı, 18/03/2013 tarih ve 2013/1443 -481 E/K sayılı kararı; Olası kastla adam öldürmede, TCK 302/1 maddesinin uygulanabileceği, 8