2856 KB - [ BURSA ] TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası
Transkript
2856 KB - [ BURSA ] TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası
TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI BURSA ŞUBESİ İÇİNDEKİLER 03 04 Yönetimden 06 11 13 15 18 Çelik Erengezgin: İnşaat Mühendisi Kardeşlerim! 22 26 İMO Bursa Şube’den Haberler 30 33 İMOBursa Şube’den Haberler 37 39 Erol Kılıkçıer: Yeşil Binalar ve Yönetmelik 41 45 46 48 İMO Bursa Şube’den Haberler Geleceğin Yaşam Alanları Yeşil Binalar Sayı: 65 Kasım- Aralık 2015- Ocak 2016 İMO Bursa Şubesi Adına İmtiyaz Sahibi: Basri AKYILDIZ Yazı İşleri Müdürü: Fatih CANBAZOĞLU Yayın Kurulu: Sezai ÖZOKUTANOĞLU Fatih CANBAZOĞLU M. Burak İMREKOĞLU Kayhan ÖZYILDIRIM Muazzez MUTLU Yayını Hazırlayan: Yayın Yönetmeni Fatih CANBAZOĞLU Tamer Durmayaz: Türkiye ve Yenilenebilir Enerji Zümrüt Çağlayan Arslan: Yeşil Bina Sertifikasyon Sistemleri ve Leed İMO Bursa Şube’den Haberler UÜ. İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Doğangün BTÜ İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. İsa Yüksel Orhangazi Üniversitesi Röktörü ve İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Recep İleri Editör Sebile BAŞARAN Haber Sebile BAŞARAN İMO BURSA ŞUBESİ Odunluk Mah. Akademi Cad. BAOB Yerleşkesi No: 8/A1 Nilüfer /BURSA Tel: 0224 452 94 00 GSM: 0530 408 37 48 web: www.imobursa.org e-posta: imo@bursa.org.tr 2 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65 Selin Sayaca Topgül: Kuzey’in Venedik’i Stockholm Bursa’nın Beyaz Gelinliği Uludağ Teknoloji ve Sağlık Basında İMO Bursa Şubesi YÖNETİMDEN Saygıdeğer meslektaşlarımız, İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi’nin hazırladığı İMO Bursa E-Bülten dergisinin 65. sayısında yeni konularla karşınızdayız. Bu sayımızda da gündemi takip eden taze bilgilerle sizleri bilgilendirmeye çalıştık. Doğal kaynakların, yaşam alanlarının giderek tükendiği günümüzde inşaat sektörü de doğa ile barışık, kendi enerjisini üreten ‘Yeşil Bina’lara yönelmeye başladı. Türkiye’deki yapı endüstrisi de bu gelişmelerde uzak kalmadı ve yeni projelerde bu çizgiyi takip etmeye çalışıyor. İşte bu sayımızda; ‘Geleceğin yaşam alanları yeşil binalar nasıl yapılardır? Türkiye bu konuda nerede? Yeşil bina sertifikaları neler ve neden yeşil binalar?’ sorularına yanıt vermeye çalışacağız. Yine bu sayımızda Uludağ Üniversitesi (UÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Kurucu Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Doğangün, Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Başkanı Doç. Dr. İsa Yüksel, Bursa Orhangazi Üniversitesi Kurucu Rektörü ve İnşaat Mühendisliği Kurucu Bölüm Başkanı Prof. Dr. Recep İleri ile röportaj yaparak çalışmaları ve İMO Bursa Şubesine bakış açıları, konusunda değerlendirmeler aldık. Üç aylık süreç içerisinde meslek içi eğitimlerimize hız verdik. StaCAD, Probina, Primavera kurslarımızı düzenledik. Mudanya’nın Göynüklü Mahallesi’nde çıkan yangın sonrası yok olan 170 hektarlık orman alanı için başlatılan ‘Bir Fidanda Sen Dik’ kampanyasına destek olmak için üyelerimizle birlikte fidan dikerek destek verdik. Gebze- Orhangazi-İzmir Otoyol Projesi’nin İzmit Körfezi Asma Köprü Geçişi çalışmalarına üyelerimizle bilekte düzenlediğimiz teknik gezide tarihi bir ana tanıklık etme fırsatı yakaladık ve ilk tabliyenin konulma anına şahit olduk. Genç mühendis adaylarının deneyimlerini arttırmak için yaptığımız mesleki deneyim paylaşımlarımızı arttırıyoruz. ‘Genç Mühendislerden Mesleki Deneyimler’ söyleşisi ve öncesinde düzenlediğimiz kokteyle ile genç mühendis adaylarının kaynaşmasını sağladık. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 19.09.2014 tarih ve 29124 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Ahşap ve Ön Yapımlı Çelik ile Alüminyum Alaşımlı Bileşenlerden Oluşan Dış Cephe İskelelerine Dair Tebliğine istinaden 01.01.2016 tarihinden itibaren dış cephe iş iskelelerinin proje ve hesapları statik proje eki olarak istenmeye başlanmıştır. İMO Bursa Şubesi olarak mesleki denetim protokolü yaptığımız belediyelerde bu uygulamayı gerçekleştiriyoruz. İskele çizimlerinde oluşan sorunlara karşı Teknik Komitemiz çalışmalarını gerçekleştiriyor. Bu konuda üyelerimize katkı sağlayacak etkinlikleri de gerçekleştiriyoruz. Peri Kalıp işbirliği ile ‘İnşaat Sektöründe Endüstriyel Kalıp ve İskele Sistemleri’ seminerini düzenledik. Bu konuda sizlerden gelen talepleri de değerlendirmeye devam ediyoruz. Bu yıl Geleneksel Dayanışma Gecemizde İnşaat Mühendisleri Odası’nın kuruluşunun 61’inci yılını kutladık. Meslekte 40’ıncı ve 25’inci yılını dolduran üyelerimize plaketlerini verirken birlik içinde olmanın mutluluğunu yaşadık. Ayrıca Geleneksel 13. Bowling Turnuvamızı İMO Bursa Gençlik Komisyonu ve Atış Yapı işbirliği ile düzenleyerek iş hayatının verdiği stresi üyelerimizle birlikte attık. İMO Bursa Şubesi üyelerinin de bulunduğu BAOB Türk Sanat Müziği Topluluğu da, bu yıl verdiği muhteşem konserde, koroya sağladığımız destek nedeniyle Şubemize plaket takdim etti. Kısacası bu sayımızda da sizlere dopdolu bir bülten sunmaya çalıştık. Tüm çalışmalarımızda bize destek veren, etkinliklerimize katılan siz değerli üyelerimize, akademisyenlerimize, yazıları ile katkı sağlayan dostlarımıza ve çalışmalarımızı kamuoyuna ve sizlere aktaran basın mensuplarına teşekkürlerimizi sunuyoruz. Saygılarımızla…. SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 3 KAPAK KONUSU KENDİ ENERJİSİNİ ÜRETEN ÇEVRE DOSTU BİNALAR D oğal kaynakların azalmasıyla birlikte sürdürülebilirlik son yılların tartışma ve araştırma konusu oldu. Dünyanın ömrünü uzatmak için araştırmalar devam ederken çevreci yaşam alanları geliştirilmeye başladı. Kendi enerjisini üreten, ekonomik, çevreci 'Yeşil Sertifikalı' binalar... Yeşil Binalar; sürdürülebilir, ekolojik, yeşil, çevre, doğayla uyumlu yapılar olarak tanımlanıyor. Yapının arazi seçiminden başlayarak yaşam döngüsü çerçevesinde değerlendirildiği, bütüncül bir anlayışla ve sosyal-çevresel sorumluluk anlayışıyla tasarlandığı, iklim verilerine ve o yere özgü koşullara uygun, ihtiyacı kadar tüketen, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmiş, doğal ve atık üretmeyen malzemelerin kullanıldığı katılımı teşvik eden, ekosistemlere duyarlı yapılar. Yapılan istatistiklere göre yeşil binalar, standart binalara oranla enerji verimliliğinde yüzde 20 ile 30, su verimliliğinde yüzde 20-40 ve katı atık azaltımında yüzde 40-50 arasında verimlilik sağlıyor. Maliyeti ve sertifika süreci nedeniyle henüz çok tercih edilmeyen ‘Yeşil Sertifikalı’ binaların, sağladığı yarar ve uzun vadede elde 4 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65 edilen tasarruf düşünüldüğünde pozitif bir etki ortaya koyduğu söylenebilir. Dünya’da birçok yeşil bina sertifika sistemi bulunuyor. Bunlardan başlıcaları; 1990’da İngiltere’de ortaya çıkan BREEAM (Building Research Establishment Environmental Assessment Method), 1998’de Amerika Birleşik Devletleri’nde ortaya çıkan LEED (Leadership in Energy and Environmental Design), 1998’de gelişmiş ülkelerin bir araya gelmesiyle kurulan kurulan IISBE (International Initiative for Sustainable Built Environment), 2003’de BREEAM’den uyarlanarak Avustralya’da oluşturulan Greenstar, 2004’de Japonya’da ortaya çıkan CASBEE (Comprehensive Assessment for Building Environmental Efficiency) ve 2009’da Almanya’da ortaya çıkan DGNB (Deutsche Gesellschaft fur Nachhaltiges Bauen)’dir. YEŞİL BİNALARIN ÖZELLİKLERİ Yeşil binalarda ortamın iç hava kalitesi ve termal konforu yükseliyor. Binalar, güneş enerjisini kullandıkları için gün ışığından daha çok yararlanıyor. Isı verimliliği artıyor. Su tasarrufu sağlayan tesisat kullanılıyor, yağmur suyu tuvaletlerde veya peyzajda kullanılıyor. Yapı çeliği dahil yeniden işlenmiş malzeme kullanılıyor. Doğal aydınlatma ve havalandırma insan sağlığını olumlu etkiliyor. Hava kalitesinin yüksek olduğu binalarda çalışanların verimliliği %16-40 arasında artıyor. %8-9 işletim harcamalarından tasarruf, %7.5 bina değerinde artış, %6.6 yatırımın geri dönüşünde artış, %42 enerji giderlerinde düşüş sağlıyor. KAPAK KONUSU Türkiye, iklimi ve arazi koşulları incelendiğinde güneş enerjisinden elektrik üretimini arttırabilecek ülkeler arasında fakat henüz ciddi bir adım atılmış durumda değil. Türkiye’nin elektrik üretim gücü 2015 yılında 72.486 MW’a ulaşmıştır. Bu üretimin içinde rüzgar enerjisi % 6.0, güneş enerjisi ise % 0.3 olarak ancak gerçekleşti. Yatırımcılara göre, Yeşil Sertifikalı Bina projelerini arttırmak için kentsel dönüşüm iyi bir fırsat. Yok, olan doğaya kendini yenilemesi için süre vermek gerekli, Yeşil Binalar bunun için bir çıkış kapısı olabilir. TÜRKİYE İLK 10’DA Amerikan Yeşil Bina(Çevre Dostu Bina) Konseyi USGBC verilerine göre 2015’te Türkiye’den 103 bina için LEED sertifikasyon sistemine başvuru yapıldı. Geçmiş yıllarda sisteme dahil olan projelerden 57’si ise değerlendirme sistemindeki şartları yerine getirerek, 2015 yılında altın, gümüş veya platin seviyesinde LEED sertifikası almaya hak kazandı. 2015’te Rönesans Küçükyalı Ofis Park ile Gaziantep Yeşil Ev projeleri platin seviyesinde LEED sertifikası almaya hak kazanırken, Borusan EnBW Bandırma RES İdari Binası, Acıbadem Üniversitesi Meslek Yüksekokulu, Groupama Plaza, Soyak Mavişehir Optimus, Denizbank Genel Müdürlük, 42 Maslak gibi 37 bina da altın seviyesinde sertifika kazandılar. Abdullah Gül Üniversitesi İdari Binası ile Google İstanbul ofisi de gümüş seviyesinde LEED sertifikası almaya hak kazanan binalar arasında oldu. TBMM Başkanlık Konutu gibi 8 bina ise değerlendirmede 50 puanın altında kalırken, onaylı düzeyinde LEED sertifikası aldılar. LEED SERTİFİKA PUANLARI LEED sertifika sisteminde yapılan değerlendirme sonucunda 40-49 arasında puan alan binalar onaylı olarak belirtirken, 50-59 arasında puan alanlar gümüş, 60-79 arasında puan alanlar altın, 80 puanın üzerinde alanlar ise platin seviyesinde sertifika almaya hak kazanıyorlar. SIRALAMADA TÜRKİYE’DE YERİNİ ALDI Türkiye’de 2014 yılında 32, 2013 yılında 14, 2012’de 12, 2011’de 13, 2010’da 1 ve 2009 yılında 3 bina LEED sertifikası almaya hak kazandı. ABD Yeşil Bina Konseyi tarafından 2015 yılının Temmuz ayında yapılan bir açıklama Türkiye’nin bu konuda daha fazla çaba harcaması gerektiğini gösteren veriler sunuyor. Türkiye’de toplam 2.95 milyon metrekare sertifkalandırılmış bina alanı, 23.74 milyon metrekare sertifikalı ve aday bina kapalı alanı bulunuyor. Amerika dışındaki ülkeler sıralamasında toplam 477 adet sertifikasını almış ve aday projesi ile dünyada ilk 10 ülke arasında 9. sırada yerini alan Türkiye, metrekare bakımından ise 6. sırada yer alıyor. Araştırmaya göre ABD’de 53.908, Kanada’da 4.814, Çin’de 2.022, Hindistan’da 1.883, Brezilya’da 991, Kore’de 279, Almanya’da 431, Tayvan’da 149, Birleşik Arap Emirliklerinde 910 bina LEED sistemine dahil durumda. SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 5 KAPAK KONUSU ÇELİK ERENGEZGİN Yüksek Mimar www.erengezgin.com İNŞAAT MÜHENDİSİ KARDEŞLERİM !. Ö nce bir akrabalık söyleşisi yapalım sizlerle.. “Bu da nereden çıktı?” diyeceğinizi bildiğim için, açıklamam gerek. 1924’te inşaat mühendisi olan bir babanın oğlu olmanın ve 57’de İTÜ İnşaat Mühendisliği bölümünden mezun sevgili ağabeyimin sağladığı “hak ve mesuliyet” olarak akrabayız kardeşim! İtirazı olan var mı?.. Öyleyse sıkı durun!.. Eski tabirle, yedi buçuk daktilo sayfası sürecek bir muhabbete giriyoruz haberiniz olsun.. Sonradan caymak yok!.. Peşinen şunu unutmayın: Ne kadar kızıyor görünsem de, ailemdeki mühendisler kadar seviyorum sizi. Yani düşman değil, dostum.. “Sizler olmadan mimarların, mimarlar olmadan inşaat mühendislerinin başarılı olamayacağını öğrendim ben!..” Yani bir anlamda sizi, ikiz kardeşim gibi seviyorum. Ve elbette kardeşimin yanlışlı varsa ne diyeceksem, size de diyeceğim.. Darısı başınıza.. Yani içinizden biri ya da birileri, “mimarlar hakkında” benzer bir yazı yazar da bana gönderirse, baş tacı edeceğime şimdiden söz veriyorum.. Yeter ki nefret değil, bilgi ve sevgi ürünü olsun eleştiriler.. Yani kardeşçesine!.. Beni on yaşında şantiyeye sokan “git bak bakalım kaç usta çalışıyor, ne kadar duvar örmüşler?” diyen babam ve 11 yaşında iken diploma projesinde bir aydınger paftayı, (o yıllarda ne grafoz ne rapido olmadığı için) bir kalemin ucuna takılmış; incecik iki çelik levhacığın arasına pipetle mürekkep koyduktan sonra, sıkıştırıp gevşeterek çizgi kalınlığını ayarladığımız, kazara mürekkep sızarsa, paftayı jiletle kazı- 6 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65 mak ya da baştan çizmek zorunda kaldığınız, yani hayli eziyetli, “trilin” denilen aleti kullanarak, çini mürekkeple bana çizdiren ağabeyim yüzünden, ( Ööff !.. Tarif ederken bile yoruldum..) tam altmış yıldır inşaat işçisi ve gözlemcisiyim.. O yüzden ailemin geçmişi, Cumhuriyetin inşaat tarihi oldu benim için. Rahmetli babam 1922’de, Mimar Kemalettin’in çizdiği ve İstanbul Laleli’de, ülkemizin ilk sosyal konutları olarak inşa edilen ama şimdi otel olan; Tayyare apartmanlarının şantiyesinde çalışmaya başlamış. 1926’da, Ankara hipodromu, 1928’de İzmir’deki Kardiçalı İş Hanında; bu kez şantiye şefi olarak devam etmiş.. 2. Dünya savaşına kadar müteahhitlik de yapan babam, savaş çıkınca, “bitsin de sonra devam ederiz !” deyip Sümerbank’a girmiş ve Kontrol Şefi olarak, başlamış Türkiye’yi dolaşmaya.. Giriş o giriş.. Emekli olana kadar orada kaldı ve 24 kentte, 24 Sümerbank fabrikasına eli değdi böylece.. O yüzden, Sivas’ta iken büyük ağabeyim, İzmir’deyken küçük ağabeyim doğmuş.. Nazilli Basma Fabrikası yapılırken de bendeniz doğmuşum. Bursa Merinos Fabrikasının tevsii yani büyütülmesi inşaatında 1950-53 yılları arasında yine kontrol şefi olarak görev yapmış.. Dolayısı ile, ilkokul birinci sınıfı da Bursa’da okumuşum.. Bakın buradan da eski bir hemşerilik çıktı büyüklerinizle!.. Şimdi Trilye’deyim. Buna, İstanbul’dan canımızı kurtardıktan sonraki 36 yılımızın 33’ünü mutlulukla geçirdiğimiz, Bursa’nın Ürünlü köyünü de katarsanız, hemşerilik hayli pekişir.. Çok uzun bir giriş taksimi oldu farkındayım.. Üstelik bu yıl yetmişlik oldum, iyi mi?.. Mimarlık mikrobu da bulaşalı 51 yıl olmuş.. Gel de ukalalık etme şimdi!.. Öncelikle kendi meslek odama, hemen ardından sizin odalara ve arkasından “alayına” ettiğim sözler yenilir yutulur gibi değildi.. Buna rağmen benden halâ bir yazı yazmam isteniyorsa, günah benden gitti demektir mühendis kardeşim!... GELELİM NASİHATLERE.. Başlık ağır oldu ama, haydi bir ucundan başlayalım.. Olmadı, “delidir, ne söylese yeridir!..” dersiniz vazgeçer siniz, ya da okumaya devam edersiniz.. “Kaçmak yok!.” demek istemiştim ama, hadi acıdım şimdiden.. Karar sizin !.. Bu adamın; son yirmi yıldır ders ve konferans verdiği üniversiteler çoktan yüzü aştı. Meslek odaları, bakanlıklar, belediyeler ve sivil toplum kuruluşlarında verdikleri ile 400’e yaklaştı. Makaleleri de bir o kadar!.. Peki neden çağırıp duruyorlar ?.. Onu da merak etmezseniz, konuyu kapatırız olur biter arkadaşlar.. Bilesiniz, bu davetler içinde, farkı kentlerde sizin odalara uğramışlığım da var. Bu söylemin “ben neymişim be abi!”gayreti olmadığına lütfen inanın.. “İnşallah, vardır bir hikmeti” deyin şimdilik.. Evet reklamımı da yeterince yaptıktan sonra, asıl giriş taksimine sıra geldi.. Geçmişimi geçiniz, günümüze geliniz.. Yani ülkemizin hali pürmelaline!.. İnşaat sektörünün pek çok büyük firması ile de paylaştığım; yakında kendi karadeliğinde kaybolacak geleceğine!.. Ancak 99 depreminde 50 bin kişi öldükten sonra, koca koca hoca efendilerin ve devletlu siyasiler ile haşmetlu mühendislerin aklına ancak gelen “emniyet katsayılarını arttırmalarına! Hala, nadiren haftada bir, genellikle ancak ayda bir uğradıkları şantiyelere, bazen de yüzünü görmedikleri projelere, gördüm vallahi uygundur raporu veren denetim firmalarına.. Devam edeyim mi?.. BENCE, AHŞABA GELELİM!.. Bir konferansımda ahşabı ballandıra ballandıra anlattığım için pek heveslenen genç bir mühendisin; “hocam 15 m açıklığı ahşapla geçebilir miyim ?” sorusuna “evlat 200 yıl önce 100 m açıklığı geçmişlerdi. Demek ki bunu hocan da bilmiyor.. O yüzden, sen mazursun !” dememe ve en son yazılan en kapsamlı ahşap statiğinin, ağabeyimin ders kitabı olarak hala kütüphanemde duran, Abtullah Türkmen’e ait ve “1935 baskılı” olmasına şaşmayın lütfen.. Diğerleri mi? Niyazi Duran ve Sadettim Ökten’in Ahşap Yapı1 yani ahşaba giriş kitapları ve bir iki tercüme dışında, ayıp olmasın diye beton ya da çelik kitaplarının sonuna eklenenlerdir çoğu. KAPAK KONUSU Hakkını yemeyelim, “ahşap yapı” değil de “ahşap çatı” başlıklı, Muhittin Binan hocamızınki benzeri birkaç kitap ta sayabiliriz hürmeten.. Fakat özetle, çatıdan aşağıya bir türlü inememişiz.. Ne gerek vardı ki zaten, buz gibi beton varken!.. Biliyorum ki halâ “gel bakalım seninle dokuz katlı ahşap bir apartman yapacağız” desem, kaçacak delik arayacak çok mühendis vardır aranızda.. Halbuki atanız 122 sene önce yapıvermiş bunu Büyükada’da, fakat bilmezsiniz!.. Otel niyetine başlanmış, sonra kışla ve okul olmuş. Şimdiki adı; Rum Mektebi.. 100 metreye 30 metre ve 28.50 yüksekliğinde.. Dünyanın en büyük, sivil ahşap yapılarından.. 300 yaşında yalılar 600-700 yaşında ahşap camiler, size de hocalarınıza da bir şey anlatmadı bugüne kadar.. Amerika neden 800 barajını yıktı elleri ile, araştırdınız mı?.. Zaten ortalama 40 yılda çamur dolan barajın yanlışlığından ve “ömrü dolduğu için”; olası, yıkılma tehlikesinden!.. Bir araştırın bakalım.. Nereden geldi bu; “nefes almayan, 60 yıl bilimsel ömrü olan,100 yıl sonra kaç kurtul” beton hayranlığı?.. İşte açıklaması: 2. Dünya savaşının rüzgârları ile, Almanya’dan Türkiye’ye, Yahudi bilim adamları ile birlikte gelen gençlerimiz, artık betonu kutsal malzeme bellemişlerdi !. Almanya’da, o yıllardaki beton hesabı ve tekniği, bugünkü Nasa’nın uzay bilgisi mertebesinde idi.. Tanklarını sınırlara çabucak sevk etmek için, Hitler’in yaptırdığı beton otobanlar yüzünden, bütün gençler öncelikle betonarmeyi öğrenmişlerdi o yıllarda.. Döndüler mi sonunda Teknik üniversiteye ?.. İşte o gün başladı geri gidiş.. En iyi bildikleri betondu ve onu öğretmeye başlayacaklardı elbet.. Giderek siyasete de hakim olan beton lobisi, iki kattan sonrasını da yasakladı mı ahşaba ?.. Artık geçmiş olsun !.. Şimdi 40 katlısı yapılacak New York’ta. 33 katlısının da statiğini anlatmaya gelmişti geçen senelerde Kanada’dan, arkadaşım Prof. Erol Karacabeyli.. Birçoğunuz adını bile bilmezsiniz.. Kanada’da Berlin’de Londra’da, dünya 7-8 katlı ahşap apartmanlar ile dolu.. Tabii karşıdan anlaşılmıyor ya, hala beton sanıyor onları bizimkiler.. Sitemde dünya kadar örnek var.. Seyredin boş vaktinizde !.. Evet, artık uyanmalısınız.. Amerika ve Kanada’daki tüm konutların %90’ının ahşap olduğunu, deprem bölgesi Kaliforniya’da ise, “ahşap yapı deprem riski taşımadığı için”, bu sefer % 97 oranında ahşap konut olduğunu, 220 yıl önce yapılan Beyaz Sarayın bile, sonradan eklenenler öncesi tamamen ahşap olduğunu duymazsınız. Yapıldıktan yirmi yıl sonra yangın geçirmiş ama yıkılmamıştır. İçi tamir edilmiş, sadece kararan dış duvarları, tekrar beyaza boyanmıştır.. 99 depreminin hasarlarını gözlemlemek için gelen Amerikalı Prof. Stephan Tobriner’in; “biz ahşabı ve mühendisliğini Osmanlı’dan öğrendik” dediğini de bilmezsiniz.. Bilenler, lütfen madalyalarını benden alsınlar ve bildiklerini diğer meslektaşlarına anlatmaya başlasınlar... Ve unutmayalım ki Köprülü Yalısı 17. yüzyıl sonlarında inşa edildiğinde, Amerika henüz tarihteki yerini almamıştı!.. Ayrıca; Yeni Cami ve Haydarpaşa Garının da, Amerika’nın ilk gökdeleni Empire State binasının ve bizim Anıtkabir’in de ahşap kazıklar üzerinde inşa edildiğini bilmem bilir misiniz ?.. Ya İzmir’deki saat kulesinin, zemin çok elverişsiz olduğu için 75 adet 25x25 cm, ortalama 8 metre meşe kazık üzerinde ayakta durduğunu da duydunuz mu?.. Yine; ahşap evleri, kağıt ve kontrplak sanayii meşhur olan, yani ahşap tüketimi dehşet seviyede olan Finlandiya’nın da ormanlarının 50 yılda % 50 büyüdüğünü, Amerika ve Kanada’nın da, bu sektöre verdikleri özenin sonucu, yani sağlıklarını ve canlarını teslim ettiklerinden dolayı, ormanlarına gözleri gibi baktıklarına ve bu yüzden her yıl %11.5 arası büyümesine şaşabilirsiniz muhtemelen.. Bizimkilerin de nerede ise yarısının, “onları sadece piknik alanı ve kışlık odun, biraz da kalıplık kereste sanmamızdan ötürü” kaybolmakta olması, umurumuzda olmaz. Tersine, “2 B uydurması” altında bize yeni konut alanları açıldıkça, iştahımız kabarır ve bir “doğa cinayeti” olarak apartman diker, asfalt dökeriz o alanlara.. “İnsan, yemek çanağına pisler mi?.” Halbuki asıl değerli olan; milyon yılda oluşan orman toprağı, hala oradaydı!.. Fidan diksen, 20 yıl sonra yine ormana dönüşecekti!.. Ayrıca sıvılaşma tehlikesi de tam oralardadır ve Bursa ovası artık tıklım tıklım doludur! Allah korur mu dersiniz?.. Kimlere, ne demeli acaba .. SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 7 KAPAK KONUSU PEKİ NE YAPALIM ?.. ve ÖRNEKLER.. Hayli makalem ve projem var web sitemizde.. Gençler ve büyükler, ara sıra göz atın onlara !.. Hatta çıktısını alın paylaşın aranızda.. Ahşabı, betonla ve çelikle karşılaştıran makalemi okuyun hiç olmazsa !.. Hiçbir bilimsel itiraz gelmedi bugüne kadar.. Amerikalılar ahşap evlerinin mecburen beton olan bodrum katlarında, havayı devamlı dışarı atarlarmış ve bunun adı neden “radon tahliye cihazı” imiş ?.. Neden eğer evimiz “nefes alan” ahşap bir ev değilse, havalandırma, radon gazı sebebiyle zaten şartmış ? Adım Çelik.. Harp yıllarında doğmuşum ve babam mühendismiş dedim ya !. Yani yapacak bir şey yok.. Fakat adımdan çok memnunum. Çünkü çelik, hiç de yabana atılacak bir maden değildir. Mükemmel bir bağlaçtır öncelikle.. Yük taşıma, yani çekme mukavemeti inanılmazdır.. İşte tam orada durmak şartı ile !.. Çekmece Atom Araştırma Enstitüsü nihayet bu konuyu 2006’da merak etmeye başlamış ve 2014 de Sağlık Bakanlığı ile birlikte, ülke genelinde 62.000 evde başlattıkları ölçümleri, 2018’de bitireceklermiş. Yani; kentleşme için doğru araziler ve doğru arsalar nerelerdeymiş göreceğiz inşallah. Geç de olsa uyanmışız yani!.. O tarihe kadar ölmemeye bakın. Beton da öyle.. Basınç mukavemeti mükemmel ama, “ayağımın altında başımın tacı, başımın üstüne çıktığında başımın derdi” hale gelir. Yani fanatizm değil derdim. Her malzeme, hem haddini, hem yerini bilmeli diyorum.. Uzun uzun anlatıyorum. Hem de örnekleri ile.. Boş vaktinizde dalın deryaya.. Ahşap neye yararmış, neler yapılmış, dünyada ?. Ahşap evler neden deprem riski taşımayabilirmiş, sağlık riski de içermezken nasıl olur da yapısal olarak içinde yaşayanlarla birlikte nefes alabilirmiş ? Çelik çatılar ise, kamusal alanlarda neden yasaklanmış dünyada ? Yangında, ilk on beş dakikada 800 dereceye ulaşıldığında akma sınırına da ulaşılırmış. İkiz kuleler ise, ani ısınma sonucu neden 3 dakikada çöküvermiş bir düşünün boş zamanınızda !.. Yangın geçiren beton binayı, uzayan demirler yüzünden yani aderansı yok olan donatı yüzünden, elin adamı neden hemen yıkarmış, bizler neden badana boya ardından yaşamaya devam edermişiz ?. Bir düşünün bakalım !.. Arazide ölçüm yapılmadan verilen iskânlar yüzünden ve ilaveten, beton agregası ile binaya taşınabilen Radon gazı da neymiş ?.. Toryum ve Uranyumun çürümesi sonuncunda ortaya çıkan Radyum elementinin gaz hali imiş. Bu gaz hemen bozunup; polonyum, bizmut ve kurşuna dönüyormuş... Bu kez de, helyum vererek alfa dalgaları yayıp, akciğerde kanser riski yaratıyormuş.. Neden 8 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65 İzninizle tam da buraya, gazetelerin Pazar ilavesi gibi bir Radon ilavesi gerektiğini düşündüm.. RADON NEDİR ?.. Radon gazı; renksiz, kokusuz, tatsız, 86 atom numarası ile periyodik cetvelin soy gazlar sınıfında yer alır. Kaya, toprak ve sudaki doğal uranyumun radyoaktif bozunması sonucunda oluşur. Bu bozunma zincirinin ana atomları, bütün doğal malzemelerde bulunabilir. Bu yüzden radon, “yüzeydeki kaya” ve toprak parçalarından ve yapı malzemelerinden ortama salınır. Radon, 3.82 günde, ½ ömre ulaşır. Bu durum, onun etkisini yitirdiği anlamına gelmez.. Esas sorun bundan sonra başlar.. Radon gazı bu süreçte; Polonyum, Bizmut ve Kurşun katı partiküllerine dönüşür. Toz ve diğer parçacıklara tutunarak radyoaktif aerosoller oluşturur.. Yani, teneffüs edildiğinde akciğerler tarafından tutulabilecek parçacıklara dönüşerek, bu kez akciğer kas yapısına tutunur. Bozunma sürecinin her aşamasında, radyasyon salımı olur. Bu ürünler, kararlı hale gelinceye kadar bozunma devam eder ve Helyum vererek Alfa yaymaya başlar. Böylece organın DNA yapısını bozarak, kanser riskine yol açar... Dünya sağlık örgütünün raporlarına göre, akciğer kanserinin %14 nedeni haline gelir.. Özellikle granit gibi volkanik kayalarda, fosfat kayalarda, tortularda yüksek radyoaktivite bulunabilmektedir. Alınan radyasyon dozu, yaşanılan bölgenin jeolojik özelliklerine ve binada kullanılan “yapı malzemelerine bağlı olarak !” değişmektedir. “Betonarme binalardaki radyasyon dozu, ahşap yapılara oranla daha fazladır.” Solunum yolu ile iç ışınlanmanın en önemli bileşenini, radon ürünleri oluşturmaktadır. Radon haricindeki diğer doğal radyoizotopların, solunum yolu ile vücuda alınmasından kaynaklı iç ışınlamaya katkıları, oldukça azdır. RADON, NEDEN SORUNDUR ? Genelde insanlar zamanlarının hemen hemen %90’ını kapalı mekânlarda geçirdikleri için, radona maruz kalmaları önemli bir problem olarak ortaya çıkmaktadır. Binalardaki radon kaynağının büyük bir kısmı, binanın temelindeki toprak ve kayalardır. Radonun büyük kısmı, binaların altındaki toprak ya da kayalardan, yapı bünyesine geçer. Radon ve diğer gazlar, toprak boyunca yükselir, binanın altında hapsolur. Hapsolan bu gazlar, basınç oluşturur. Evlerdeki hava basıncı genelde topraktaki basınçtan daha düşüktür. Binanın altındaki bu yüksek basınç nedeniyle gazlar, yerden ve duvarlardan, daha çok çatlak ve boşluklardan, bina içlerine sızar. İnşaat sektöründe kullanılan “yapı malzemelerinde bulunan eser miktardaki uranyum” da binalardaki radon düzeyini arttırıcı etmenlerden birisidir. .. YAPISAL TEDBİRLER.. “Öncelikle imara açılacak sahaların, daha sonra da; malzemelerinin radyoaktivite analizleri ve doz değerlendirmeleri” yapılmalı, sonuçları tavsiye edilen radyoaktivite düzeylerinin üzerinde olan malzemeler, bina yapımında kullanılmamalıdır. Yerden ve duvarlardan bina içine sızan radon gazı bina dışına çıkamazsa, bina içindeki konsantrasyon artacaktır. Bu nedenle kapalı ortamların düzenli olarak havalandırılmasına özen gösterilmelidir. KAPAK KONUSU HALA KEYFİMİZ YERİNDEYSE, DEVAM EDELİM KALDIĞIMIZ YERDEN.. Kayar kalıpla yapılan gökdelenlerimizde, hasır demirlerin arasından geçen elektrik kabloları yüzünden neden manyetik kirlilik ortaya çıkarmış ? Ahşap evde gürültü duyulur zannedenler, betonarme yapılarda neden birisi hapşırdığına “çok yaşa !” dermiş yan komşu, ya da banyoda şarkı söylerken üst kattaki, alt katta sizi uyku tutmazmış acaba diye düşünmezler ?.. Kerestenin cinsinden çivisinin boyuna kadar, denetlenmesi çok kolay ve her mevsim inşa edilebilen, yapım süresi de betonarmeye göre beşte bire kadar düşebilen, yani daha ekonomik olabilen ahşap evde, çivi yerinde durduğu sürece o bina risk taşımazken, kalıbın erken alınmasından, demirinin pasına, fazla ya da az su kullanmaktan, erken ya da geç sulamaya ve vibrasyon noksanı yüzünden oluşan iç boşluklara kadar, neden onlarca risk faktörü varmış betonarmenin ?.. Zaman paradır ama biz sabırlı milletiz.. Kooperatif on yıl da sürse, sıkarız dişimizi.. Size bir “süre” örneği vereyim. 2002 yılında Afyonkarahisar’da, Etmen Yapı Kooperatifi.. Ortakları ahşap olmasına ikna etmem tam altı ayımı almıştı.. Sanırım bu projem, ülkemizi ilk “kooperatif olarak yapılmış” ahşap toplu konut örneğidir.. 3 tanesi 900’er diğerleri 350’şer metrekare 72 villayı yedi ayda bitireceğim diye levha asmıştı firma, altı ayda bitirdi.. Haydi buyurun yarışa !.. Ahşap evde temele gelen toplam yükler de 20 ila 30 da bir azalmakta ise, yani bizim gibi deprem ülkesinde sadece bu faktör bile son derece hayati ise, gelin bol bol düşünelim birlikte.. Yeni bir deprem dalgası gelmeden ülkemize!. Yoksa, en üst seviyede güvenli yapı malzemesi olduğundan mıdır ki, Avrupa Birliği Parlamentosunun bile o koskoca çatısı ahşapmış acaba ?.. Beton, o açıklıklarda kendi hamallığını bile yapamazken, günümüzde 150250 metre ve üstü açıklıklar nasılda kolayca geçiliyormuş ahşapla?.. Sorular bitmez! Tek başına betona göre 16 kat izolasyon değerine sahip olan ahşap, günümüzde “tamamen yanmaz” hale de getirilebilirken, hiç müdahale edilmemiş olanın bile kaçıp kurtulmanız için size bir saat izin vereceğini de bilmezsiniz. Hesap sonu çıkan kesiti ; birer, ikişer santim bile büyütseniz, dış tabaka yandığında içinin yanmasını geciktiren izolasyon tabakası oluşur. Ama, hiç görmemişsinizdir.. Galatasaray Üniversitesi çatısında çıkan yangında, hocaların önce gelip bilgisayarlarını kurtardığını, sonra tekrar gelip evraklarını taşıdığını, eski ahşap çatının ise hala çökmediğini seyrettiniz mi ?.. 45 yıl önce ahşap atölyem vardı. Yani alaylı marangozum.. Yaşayarak öğrendim biraz da.. Halâ küçük bir atölyem var. Rahmetli karım “bir sehpa lazım!” dediğinde hemen atölyeye girer, akşama koyardım önüne.. Belki de muhabbetim oradan başlıyor. 99 yılında, UAB yani Ulusal Ahşap birliğinin üç kurucusundan biriydim. 100’ü aşkın üyesi var artık.. Ama vallahi kereste satıcısı değilim. Yani endişem; satışların düşeceğinden değil, insanların öleceğinden !.. Bunu anlamalısınız.. Bence peşinen itiraz etmekten vazgeçip, öğrenmeye başlayın biran önce.. 99 depreminde, karşı sıradaki betonarme binalar iskambil kağıdı gibi yere yapışmışken, altına fay hattı isabet ettiği için sadece yan yatmış, ama camları bile kırılmamış ahşap evleri hatırlayınız !. Bursa’da bürosu olan, sevgili kardeşim Nihat Sağlam ile yıllardır çalışıyoruz. Tüm ahşap projelerimin mühendisi oldu.. Yani danışacak uzman bir arkadaşınız da var elinizin altında.. Vallahi reklam niyetine değil, fırsat niyetine tavsiye ediyorum.. Ben de 24 saat açığım.. Aklınızda olsun!.. Yıllar önce, 8’inci sıradaki “Enerji Mimarlığı” çalışmam olan, 60m açıklık geçen ahşap bir fuar holü projesini, rahmetli ağabeyimin sınıf arkadaşı, yani şimdi 80’ini çoktan geçmiş olan, ismi lazım değil çok ama çok ünlü bir hocaya, hesabını yapma ricası ile götürdüğümde, “Çelik, gençliğinde de böyleydin. Aslanım, biz betondan çelikten anlarız. Sen git bunun hesabını Almanya’da filan yaptır” demişti.. Gerçekten daha sonra yaptığım, elbette yine ahşap ve kendi enerjisini üretecek olan, kapalı yüzme havuzu projemi çok beğenen Almanlar, kendileri talip oldu hesabını yapmaya.. Bunlar, hiç de komik anılar değil!.. Paylaşmamın nedeni, artık bazı sınırları aşmamız gerektiğine inanmamdır.. Dedim ya, beni çağırıp durmalarının bir nedeni de, bazı gerçekleri korkusuzca dile getirme arzumdan kaynaklanıyor.. O yüzden yazmaya da konuşmaya da, projelendirip ayağa kaldırmaya da, Allah izin verdikçe ve kalan ömrümce devam edeceğim.. ŞİMDİ DE GELELİM ENERJİYE !.. “Enerji Mimarlığı” diye bir şey tutturdum 20 yıldır.. Artık Uluslararası bir kavram oldu.. Öncelikle enerji ve ekolojinin birbirinden ayrılamayacağını vurguluyordum. Felsefesinden gerekliliğine ve ülkemiz kaynaklarının dünya ile karşılaştırmalarına ait yüzlerce yazıma ulaşabilirsiniz yine bizim siteden.. Son yazdıklarımdan ve rakamları güncel olan “Dünya Nerede Biz Neredeyiz?” başlıklı olanını, öncelikle okumanızı tavsiye ederim.. SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 9 KAPAK KONUSU “Dünya Nerede Biz Neredeyiz ?” başlıklı olanını, öncelikle okumanızı tavsiye ederim.. Teknik çevrelerce hayli onay aldı.. Önce bir kendimizi tanıyalım ve ne kadar şanslı ve de kaynak zengini bir ülkede yaşadığımızı idrak edelim niyetine.. Hakikat birdir.. O makalede, mevcut olanakları sıraladığımızda; ihtiyacımızın belki de 10-12 katı bir enerji potansiyelinin varlığı ortaya çıkıyordu ve soruyordum: Kim demiş kaynaklarımız kıt diye ?.. Ne yapsak yetmez; doğalgaz, petrol, nükleer şart diye ?.. “Önce akıl şart !.” diyordum.. Çok basit bir tanımı var “Enerji Mimarlığı”nın ; “Güneşe, toprağa sahip çıkmak ve ürünlerini hakkaniyetle paylaşmak !..” İşte bu kadar.. Enerji ve ekolojinin E=MC² formülündeki, birbirine dönüşüm kuralına bağlı olarak, formülün iki tarafını da birlikte ve dengede düşünmezsek, doğru bir yaşam şansımızın olmadığı anlaşılır.. Elbette hepsi güneşin ürünü olan; rüzgâr, jeotermal, toprağın sabit ısısı ve dalga, deniz, akıntı gibi kaynaklardan yararlanıp, yapılarımızın tüm enerjisini üretebilmektir hedefimiz. Ve bu iş hiç de zor değildir !.. YETSİN ARTIK !.. Sizlere çok yüklendim, farkındayım.. Bir müşterek günahımızı dile getireyim de, biraz rahatlayalım.. Günah nasıl rahatlatacaksa ?... Bu işi yapısal ölçekte çözmeyi beceremeyip, devlet emri ile yaptırdığımız, son yılların modası mantolamadan bahsedeceğim kısaca.. Bizimle birlikte “nefes alması gereken” binamız eğer buhar geçirmeyen yani nefes almasını beceremeyen bir yalıtıma sahipse, sekiz on yıl içinde, yapının kendisi ile birlikte içindekilerin de romatizma olması kaçınılmazdır. Avrupa’da yapılan ölçümlerde, salt enerji adına yapılan koruma yanlışları, kendi deyimi ile “mükemmel yanlışlar!” yüzünden çocuklarda astım oranının % 50 arttığını söylüyor dünyaca ünlü kimyacı Prof.Dr. Michael Braungart. Doğru malzemeyi bilmek gerek!. Yapıların nefes alabilmesi, insanın nefes alma hakkı kadar önemlidir.. Beğendiniz mi günahımızı?.. Alternatif yok mu? Çok!.. Ama ne sizler ne bizler, şu inşaatların baş sorumlusu olarak başımızı kumdan çıkarıp, kaş yaparken göz çıkardığımızı göremiyoruz bir türlü!.... İnşaatlarımızda kullandığımız malzemelerin elde etme biçimlerinden ve o sırada ne kadar enerji harcattığımızdan; olası manyetik kirliliğine, ısıl değerlerinden; depremsel önlemlerine, hatta seçilen arsanın radyoaktif ölçümlerinden; ekolojik sorun yaratıp yaratmadığına uzanan bir alay sorun, artık çözüm beklemekte sevgili mühendis kardeşlerim. Hiç de zor değil inanın.. Şimdilik, 51 yıldır mimarlık mikrobunu taşıyan bu kardeşinize güvenin diyeceğim ama, en iyisi gelin birlikte ispatlayalım bunu.. Dünya becermiş. Bizim ne eksiğimiz var? Hatta bana göre, fazlamız varken !.. Dünyanın becerdiği, ama ülkemizde ‘daha sırası değil’e maksatlı olarak inandırılıp, çok geciken bir eylemdir sadece. Son günlerde yaşanan gerilimlerin bir korku yaratması, yani “ya biterse endişesini hissetmeye başlamamız” hayırlı bir gelişmedir bence.. Bu günlerde bana ulaşan “Güneş Evi, “Güneş Yurdu, “Güneş Köyü” beklentileri, buna işarettir. Nihayet “pabuç pahalı!” noktasına geldik.. Hani derler ya “her musibette hayır vardır!..” Bence, bir farkındalık doğmakta.. Dolayısı ile sizlere bizlere, çok daha büyük bir sorumluluk yüklenmekte haberiniz olsun!.. Elbette diğer mühendislik grupları da yol arkadaşımız olmak zorunda.. Malumdur ki, makine mühendisi ve elektrik mühendisinin müdahil olmadığı bir yapı düşünülemez.. Yeter ki makineci kardeşimiz, fosil yakıt tüketen kazan dairesinden, elektrikçimiz de trafosundan çıkıp, dünyayı tertemiz ve sürdürülebilir kaynaklar penceresinden görebilsin artık.. Bu bir takım oyunudur.. Ne kaleci kurtarır tek başına takımı, ne de forvet.. Hep birlikte çalışıp hep birlikte şampiyon oluruz ancak.. Kaynak zengini ülkemize de, bu zafer yakışacaktır... 10 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65 Hani vardır ya bir güzel öykü; sahildeki küçük çocuk, kumlara vurmuş deniz yıldızlarını teker teker denize atıyormuş.. Onlar binlerce imiş, ama o bir kişi!.. Ne fark eder?.. “bir deniz yıldızını bile kurtarmak, kutsal bir görevdir” çünkü. Ben aranızda, pırıl pırıl bakan, binlerce deniz yıldızı görüyorum... KAPAK KONUSU TAMER DURMAYAZ Elektrik-Elektronik Mühendisi Arazi Uygulama (Marjinal arazi üzeri) TÜRKİYE VE YENİLENEBİLİR ENERJİ T ürkiye, enerjide dışa bağımlılığın azaltılması, yerel kaynakların kullanımının azami seviyeye yükseltilmesi ve iklim değişikliğiyle mücadele hedeflerinden yola çıkarak, ulusal enerji arz portföyünde yenilenebilir enerji kaynaklarının payını yükseltme çalışmalarını sürdürmektedir. Yenilenebilir enerji bakımından önemli bir potansiyele sahip olan Türkiye, güneş, rüzgar ve hidroelektrik kaynaklarının geliştirilmesine öncelik vermektedir. 2023 yılına kadar Türkiye’nin toplam enerji talebinin % 30’unun yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanması öngörülmektedir. Toplam Enerjide dışa bağımlılık oranımız %70 seviyesinde bulunuyor.Türkiye’nin enerji ithalatı 2014 yılında 54 milyar 906 milyon 87 bin dolardır.Güneş enerjisi santralleri ise karbondioksit emisyonuna sahip değildirler. Türkiye’de kişi başı karbondioksit salınımı 5.51 tondur. Doğaya hiçbir zararı bulunmayan bu çevre dostu enerji, 1 MW kurulu sistem ile üretilen enerji karşılığında yılda 1200 -1500 ton CO² emisyonu azaltımı sağlanır. Ayrıca enerji üretimi esnasında, doğaya zarar verecek başka hiçbir gaz veya parçacık salınımı gerçekleştirmez. Türkiye’de tüketiciler, 1 MW (maksimum) lisansız yönetmelik kapsamında elektrik üreticisi olarak kendi iç tüketimlerini karşılama ve oluşursa fazla üretimlerini de kanunun belirlediği birim fiyatlardan (0,133$/kWh) elektrik dağıtım şirketine satma imkanına sahiptir. Şirketinizin tükettiği elektriği, çatınıza yada hizmet aldığınız dağıtım şirketi sınırlarında bulunan farklı bir yerde kurduğunuz tesis üretimi ile mahsuplaşabilir yada ürettiğiniz elektriğin tamamını devlete satabilirsiniz. Çatı Uygulamaları Cephe Uygulamaları Otopark ve Tarımsal Sulama Uygulamaları SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 11 KAPAK KONUSU “Güneş Enerjisi Santralinin (GES) mevcut veya yeni yapılacak bir binanın çatısına kurulması istenirse, sistemin toplamda 15-17 kg/m² gibi yapı için oldukça az bir ilave ağırlık getireceği söylenebilir. Her ne kadar bu ağırlık yapı için önemsiz gibi gözükse de yapının bu yükleri güvenli bir şekilde taşıyıp taşıyamayacağı bir inşaat mühendisi tarafından yapılacak statik hesapla doğrulanmalıdır. TEDAŞ Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan tip şartnamede Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmelik (LÜY) kapsamında tasarım kriterleri detaylı bir şekilde anlatılmıştır. Sistemin boş bir arazi üzerine kurulması durumunda taşıyıcı sistem çoğunlukla hafif çelik profillerle yapılmaktadır, bu sistem de mutlaka bir inşaat mühendisi tarafından projelendirilmek zorundadır. “ GÜNEŞ ENERJİSİ GELİŞTİRMEDE TAKİP EDİLECEK ANA BASAMAKLAR 12 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65 KAPAK KONUSU ZÜMRÜT ÇAĞLAYAN ARSLAN Mimar YEŞİL BİNA SERTİFİKASYON SİSTEMLERİ VE LEED Y eşil binalar, genel olarak, tasarımında ve yapımında çevreye ve insan sağlığına duyarlı, enerji ve diğer kaynakları sorumlu kullanan, tüketimlerini azaltan binalar olarak tarif edilebilir. Yeşil bina tasarımında, daha az su ve enerji tüketimi, insan sağlığını pozitif yönde etkileyecek bir iç ortam kalitesi hedeflenir, bu hedeflere doğru yol alırken, kullanılan malzemelerin yaşam döngüleri ve inşaat faaliyetlerinin çevreye etkileri göz önünde bulundurulur. binalarda inşaat aşamasında yapılan uygulamalar önem kazanırken, fazla tadilat gerektirmeyen mevcut binaların sertifikalanması da mümkündür ki burada binanın mevcut performansı ve işletme politikaları önem kazanır. Tüm binanın Yeşil binaların performansını değerlendirmek amacıyla binalara verilen birer karne niteliği taşıyan yeşil bina sertifikasyon/değerlendirme sistemleri 90’lı yıllarda ortaya çıkmıştır. 2000 yılından itibaren ise öncelikle ABD ve İngiltere’de olmak üzere sertifikalı bina sayısı hızla artmış, 2005 yılından beri de ivmelenerek devam eden bu artış dev bir yeşil bina hareketi ve buna bağlı olarak yeni bir pazar meydana getirmiştir. Yeşil bina sertifikasyon sistemlerinden LEED ve BREEAM dünya genelinde yaygın, Türkiye’de de uygulanmakta olan iki sistemdir. Bunların dışında çeşitli ülkelerin kendi yasa, standart ve koşullarına uygun olarak hazırladıkları ve yerel veya uluslararası olarak uygulanan farklı sistemler de bulunmaktadır. Bu sistemler kaynak ve yapı bakımından farklılık gösterse de hedeflenen kriterler birbirine çok benzer. Sonuç olarak hedeflenen, çevresel, sosyal ve ekonomik bakımdan benzerlerinden daha yüksek performanslı binaların üretilmesidir. Verilen sertifika, diğerlerinden daha yüksek performans gösteren binaları görünür kılmaktadır. Bu sistemler bir değerlendirme metodu olmanın yanı sıra koydukları hedefler ve içerdikleri stratejiler ile tasarımcılar için birer rehber niteliğindedirler. sertifikalanmasının mümkün olmadığı durumlarda sadece kiralanan ticari alanlar veya Core&Shell binalar için de alternatif sistemler uygulanmaktadır. Bunlara ek olarak, farklı fonksiyonlardaki binaların (hastane, AVM, okul vb.) özelliklerine uygun kriterler ile her binanın fonksiyonuna göre değerlendirilmesi mümkündür. LEED, USGBC (Amerikan Yeşil Binalar Konseyi) tarafından geliştirilmiş yeşil bina değerlendirme sistemlerinin genel adıdır ve şu anda kadar Türkiye’de çok sayıda bina LEED sertifikası almıştır. İlk çıkarıldığından beri birçok değişikliğe uğramıştır ve halen gelişen teknoloji ve pazar durumuna göre geliştirilmektedir. Son olarak en yeni versiyon LEED V4 kullanılmaya başlanmıştır. Binalar, yapım ve/veya kullanımları sırasında, farklı çevresel etki kategorilerindeki (lokasyon ve ulaşım, enerji, su kullanımı, vb.) performansları değerlendirilerek yapılan puanlama sonucunda 4 farklı seviyeden sertifikalanabilmektedir. 110 puan üzerinden alınan puanlara göre Certified, Silver, Gold ve Platinum sertifikaları kazanılır. LEED nasıl bir değerlendirme yapar? Farklı bina tiplerinin değerlendirilmesi için farklı LEED değerlendirme sistemleri bulunmaktadır. Yeni SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 13 HABER Ana çevresel etki kategorilerinin her biri farklı kriter listeleri barındırır. Bu kriterlerden bazıları önkoşuldur. Kriterlerin her biri ağırlıklarına göre farklı puan değerlerine sahiptir. Bu kriterlerden proje için uygun olanlar seçilir, tasarım ve inşaat kriterlerinin gereklerini yerine getirdiği takdirde puan alınır. Toplamda 110 puan üzerinden değerlendirilen binanın en alt seviyeden LEED sertifikası alabilmesi için tüm önkoşul gereklerini sağlaması ve toplamda 40 puanın üzerine çıkması gerekir. Binalar lokasyon ve ulaşım, arazi kullanımı, su kullanımı, enerji etkinliği, malzeme ve kaynak kullanımı ve iç hava kalitesi konularında değerlendirilmektedir. Toplu taşımaya olan mesafe, otopark alanının düzenlenmesi, peyzaj alanlarının arttırılması, ışık kirliliğinin azaltılması, ısı adası etkisinin azaltılması, yağmur suyu yönetimi (sürdürülebilir drenaj sistemleri), çalışanların alternatif ulaşım yolları (bisiklet, toplu taşıma, servis vb.) kullanmaya teşvik edilmesi, işletmenin ulaşımdan kaynaklı genel CO2 salınımını azaltılması(çalışanlar için servis, vb.), inşaat esnasında oluşacak kirliliğin önlenmesi vb. konulara yönelik uygulanan stratejiler arsa ve lokasyon ile ilişkili puanlar içinde değerlendirilmektedir. Lavabo, duş ve pisuarlarda su tasarruflu armatürler kullanmak, gri su geri dönüşümü, yağmur suyu toplanması, az su isteyen peyzaj uygulamaları, kullanılan cihazların su tasarruflu seçilmesi işletme dönemi boyunca su kullanımını azaltacak ve su kullanımını değerlendirildiği kategoride LEED puanları kazandıracak yeşil stratejilerden bazılarıdır. Enerji tüketimini azaltmaya yönelik olarak projenin özelliklerine veya yatırım miktarına bağlı olarak çok sayıda strateji uygulanabilir. Binanın arsada doğru konumlanması, bulunduğu iklime uygun ve standartlara göre daha iyi performanslı bir kabuk tasarımı, doğru pencere seçimleri, verimli mekanik ekipman seçimi, tasarruflu aydınlatma elemanları, kullanıcı sensörleri, günışığı sensörleri, yenilenebilir enerji sistemleri, enerji tüketen ekipmanların doğru seçimi vb. stratejilerden bazıları uygulanarak binanın toplam performansında iyileşme hedeflenir. Doğru kararlar alınmasına yardımcı olması ve binanın yıllık enerji tüketiminin tasarım aşamasında hesaplanması için “tüm bina enerji simülasyonu” yapılır. Bu sayede bina henüz inşa edilmeden belli tasarım kararlarının sanal ortamda denenmesi ve yıllık toplam enerji tüketiminin baştan görülmesi mümkün olur. Bu tüketimler belli uluslararası standartlara göre modellenen bina ile karşılaştırılır, buna göre 14 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65 alınabilecek puanlar belirlenir. Malzeme seçimlerinde, sorumlu kaynaklardan edinilmiş(sertifikalı), yerel, geri dönüşmüş içeriği olan, bambu, pamuk, linolyum gibi doğada kendini çabuk yenileyen kısacası çevre dostu malzemelerin kullanılması önem kazanır, yaşam döngüsü analizleri yapılır. Eski malzemelerin değerlendirilmesi teşvik edilir, işletme dönemine yönelik, sürdürülebilir satın alma politikaları geliştirilir. Hem inşaat esnasında hem de işletme döneminde geri dönüşümü destekleyen bir atık yönetimi yapılması önemlidir. Sağlıklı ve konforlu bir iç ortam sağlanması da LEED ve diğer yeşil bina değerlendirme sistemlerinde hedeflenmektedir. Taze hava miktarı ve kalitesi, pencerelerin günışığı geçirgenlikleri, boya ve yapıştırıcı gibi yapı malzemelerinin yaydığı uçucu organik bileşenler, ısıl konfor ve benzeri konforu ve sağlığı etkileyen konularda seçimler uluslararası standartlara uygun yapılır. Böylece tüm kullanıcılar için sağlıklı bir ortam yaratılması hedeflenir. Tüm bu kararların alınmasında ilk yatırım maliyeti ve geri ödeme süreleri, yatırımcı ve kullanıcı için önemleri göz önünde bulundurulur. Hedeflenen sertifika seviyelerine farklı proje ekipleri tarafından, farklı uygulamalar ve farklı bütçelerle erişebilir. Kısaltmalar: LEED: Leadership in Energy and Environmental Design USGBC: United States Green Building Council BRE: Building Research Establishment BREEAM: Building Research Establishment Environmental Assessment Methodology HABER İMO BURSA ŞUBESİ’NDEN KAMU ÖZEL SEKTÖR ORTAKLIĞI BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜNE ZİYARET Kamu Özel Sektör Ortaklığı Bölge Müdürü Murat Gönenli’yi ziyaret eden İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi Yönetim Kurulu, İzmit Körfez Geçiş Köprüsü ve GebzeOrhangazi- İzmir Otoyol Projesi hakkında bilgi aldı. İMO Bursa Şube Başkanı Basri Akyıldız, Yönetim Kurulu üyesi Burak İmrekoğlu, Şube Sekreteri Ayşegül Kebir, Kamu Özel Sektör Ortaklığı Bölge Müdürü Murat Gönenli’yi makamında ziyaret etti. Kamu Özel Sektör Ortaklığı’nın işleyişi hakkında bilgi alan yönetim kurulu üyeleri, İzmit Körfez Geçiş Köprüsü ve Gebze- Orhangazi- İzmir Otoyol Projesi’nde gelinen son noktayı değerlendirdi. Kamu Özel Sektör Ortaklığı Bölge Müdürü Murat Gönenli, 405 kilometrelik Gebze- Orhangazi- İzmir otoyolunun Türkiye’de ilk olduğunu belirterek, Türkiye’deki otoyolların toplamının 5’te 1’ini tek kalemde yaptıklarını kaydetti. Projenin ve işletmenin merkezinin Bursa olacağını söyleyen Gönenli, “Günde 200 bin metreküp beton döküyoruz. 650 mühendisimiz, 7 bin 908 kişilik bir ekibiz var. Önümüzdeki yıl ocak ayı içerisinde Yalova- Altınova ile Bursa- Gemlik arasındaki 40 kilometrelik alanı kullanıma açacağız. Nisan ayında da köprüyü açmayı hedefliyoruz. 2016 yılının sonunda da Bursa’yı açacağız. Bursa Çevre Otoyolu Bursalılar için ücretsiz olmaya devam edecek. Şehirlerarası yolculuklarda otoyol ücretini ödenecek. Gişeler Bursa Çevre Otoyoluna girmeden önce ve çıkışta olacak” dedi. GÖNENLİ: “95 KİLOMETRELİK AVANTAJ” Köprü girişlerinin 35 dolar artı KDV olacağını belirten Gönenli, Avrupa’daki otoyollara göre uygun bir fiyat olduğunu dile getirdi. ‘Proje, İzmir’den İstanbul’a ulaşım konusunda 95 kilometrelik bir avantaj sağlayacak’ diyen Gönenli, Kuzey Marmara Otoyolu, Çanakkale Boğaz Geçişi ve bağlantı yolları gibi yeni yatırımlarla bölünmüş yollardan daha çok otoyol çalışmalarına ağırlık verileceğini kaydetti. “MÜHENDİSLİK ALANINDA ÖNEMLİ BİR PROJE” İMO Bursa Şube Başkanı Basri Akyıldız, otoyol projesinin ve körfez geçişinin konforlu ulaşım sağlayacağını ve trafiği rahatla tacağını ifade ederek, mühendislik alanında da önemli farklar sağlandığını vurguladı. “ODALARIN ASLİ GÖREVİ ÜYELERİN SORUNLARINI ÇÖZMEK” İMO Bursa Şubesi’nin çalışmalarını anlatan Başkan Akyıldız, meslektaşlara yönelik etkinliklerin kış ayı ile birlikte arttığını kaydederek, “Şube olarak 1988 yılından bu yana tüm kamu kurum ve kuruluşları ve meslektaşlarımızla aynı mesafede diyaloğumuzu sürdürüyoruz. Meslek alanımız dahilinde değerlendirmelerimizi ve çalışmalarımızı yapıyoruz. 3 bin 700 üyemiz ile Şube olarak akademik odalar içerisinde önemli bir ağırlığa sahibiz ve meslektaşlarımızın haklarını savunmak için mücadele ediyoruz. Meslektaşlarımızın hak ettiğini alma ve meslek içi eğitimler konusunda eksiklikleri var. Biz bunların değişmesi için çalışmalar yürütüyoruz. Odaların asli görevleri bunları gidermektir” diye konuştu. SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 15 HABER İMO BURSA ŞUBESİ ÜYELERİ, BEL VE BOYUN SAĞLIĞI HAKKINDA BİLGİLENDİ İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi, Romatem Bursa Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi işbirliği ile üyelerine yönelik “Çalışma Hayatında Bel ve Boyun Sağlığı Semineri” düzenledi. İMO Bursa Şubesi Konferans Salonunda, yoğun ve stresli ortamda çalışan üyelerin yaşam kalitesini arttırabilmeleri için düzenlenen seminere Uzm. Dr. Serap Latif Raif konuşmacı olarak katıldı. Hipokrat’ın ‘bir hastalığın en güzel ilacı o hastalıktan korunmanın çaresini öğrenmektir’ sözünü hatırlatan Uzm. Dr. Raif, çalışırken omurga sağlığının korunması için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: “Sırtımızı daima dik tutmalıyız. Boşlukta sırtı dayanmadan oturmak omurgaya çok fazla yük bindirir. İş yerinde iki büklüm öne kaymış bir şekilde asla oturmamalıyız. Yastık veya bel desteği ile sırtın dik durmasını sağlamaya çalışmalıyız. Alışkanlık kazanmaya çalışmalı ve dik, ergonomik koltukta oturmalıyız. Bilgisayar ve klavyeyi doğru yere yerleştiriyoruz. Bilgisayarın monitörü tam karşımızda olmalı göz seviyesinin ekranın üst orta seviyesine gelmesi gerekiyor. Klavyede karşımızda konumlanmış halde ve dirsek seviyesinde olmalı.” topuklu ayakkabılardan uzak durun. İş ayakkabılar giyin. Omurgaya fazla yük binmesine neden olan çok yüksek topuklu ayakkabılardan uzak durun. İş yerinde yapabileceğiniz basit boyun ve bel egzersizleri omurgayı korumada en etkili yöntemdir. Kontrollü uzman rehberliğinde düzenli spor herkes için en iyi ve önemli tedavidir. Çantadaki gereksiz yüklerinizden kurtulun. Her gün kullandığınız iş çantası ağar olmamalı ve aynı tarafta taşımamaya dikkat edin. Omurgamızın üzerine binen yükleri azaltmak için ideal kiloda kalmaya, fazla kilolardan kurtulmaya dikkat edin” dedi. BEL VE BOYUNU KÜTLETMEYİN Ağrıları azaltmak için boyun ve bel kütletme hareketinin asla yapılmaması gerektiğini söyleyen Uzm. Dr. Raif, “Halk arasında boynu veya beli kütletme hareketi olarak bilinen anormal zorlayıcı hareketleri asla yapmamalıyız. Bu hareket kısa süreli rahatlatıyor gibi görünebilir ama uzun sürede omurgayı yıpratan kısır döngünün, eklem yüzeyindeki ciddi aşınmanın ve bozulmanın nedeni olacağını bilmeliyiz” diye konuştu. HER SAAT BAŞI KALKIP VÜCUDU ESNETİCİ HAREKET YAPIN Boyunun boşlukta kalmaması gerektiğini ifade eden Uzm. Dr. Serap Latif Raif, “Sağlıklı yaşam için başınızı fırsat bulduğunuz her zaman koltuğa yaslayın. Ağır yük kaldırırken kontrollü olmak son derece önemli. Yerden veya masadan ağar bir yükü kontrolsüz bir biçimde kaldırmayın. Kaldırabileceğinizden fazla yükü yardımsız veya desteksiz asla almayın. Koltukta uzun süre oturmayın. Her saat başı fırsat buldukça kısa sürelide olsa ayağa kalkıp vücudu esnetici egzersizler yapın ve dolaşın. Uzun süre ayakta kalıyorsanız ayağınıza uygun ergonomik ayakkabılar giyin. Omurgaya fazla yük binmesine neden olan çok yüksek 16 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65 Her hasta için özel bir tedavi ve egzersiz programı uygulanması gerektiğini vurgulayan Raif, evde yapılması gereken egzersizlerin ihmal edilmemesi gerektiğini ve günde en az iki kez yapılmasını tavsiye etti. Uzm. Dr. Raif, haftada iki gün, günlük 45 dakika yürüyüş yapmanın da bel ve boyun sağlığı için gerekli olduğunu kaydetti. Uzm. Dr. Serap Latif Raif, seminerin ardından üyelerin sorularını yanıtladı. HABER İNŞAAT MÜHENDİSLERİNE STA4-CAD KURSU İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi’nde, inşaat mühendislerinin mesleki gelişimini sağlamak için düzenlenen kurslar devam ediyor. İMO Bursa Şube Eğitim Salonu’nun da üyelerin katılımıyla kış döneminde ikinci kez STA4-CAD kursu verildi. BAOB Yerleşkesi’ndeki hizmet binasında düzenlenen eğitimler İnşaat Mühendisi Selin Sayaca Topgül tarafından verildi. İki gün süren kursun bitiminde katılımcılar sertifikalarını almaya hak kazanırken Topgül, kurs boyunca taşıyıcı sistem projesinin STA4-CAD kullanılarak nasıl hazırlandığını anlattı. Proje hazırlamak için öncelikle şartnamelerden başlamak gerektiğini ve bu konuda da kursiyerlere bilgi verdiklerini söyleyen Selin Sayaca Topgül, kurs boyunca örnek bir mimari projeden taşıyıcı sistem projesi hazırladıklarını kaydetti. İMO BURSA ŞUBE’DEN ÜYELERİNE PROBİNA KURSU İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi, üyelerin talepleri doğrultusunda meslek içi eğitim kurslarını düzenlemeyi sürdürüyor. BAOB Yerleşkesi İMO Bursa Eğitim Salonu’nda üyelerin katılımıyla Probina Orion kursu düzenledi. İnşaat Mühendisi Abdulkadir Meral tarafından verilen Probina Orion eğitiminde, kurs eğitmeni İnşaat Mühendisi Abdulkadir Meral, inşaat mühendisinin projeyi hazırlamadan önce binanın görünümü ve deprem kuvvetinin binada nasıl olacağı ile ilgili bir öngörünün bulunması gerektiğini söyledi. Meral, projede, şantiyede görev alan ustaların anlayabileceği detayların bulunması gerektiğini belirterek, malzeme, taşıyıcı sistem analizi, yük analizlerinin belirlenmesinin ardından statik projenin çizilmesi gerektiğini vurguladı. Probina Orion programının inşaat mühendisinin yükünü azalttığını ifade eden Abdulkadir Meral, kontrolün daha çabuk ve kolay yapılabildiğini, düşey elemanlara yük verme zorluğunun aşıldığını kaydetti. 16 saat süren derslerin ardından kursa katılanlar sertifikalarını almaya hak kazandı. SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 17 RÖPORTAJ U UÜ. İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BURSA’DA İLK OLMANIN AYRICALIĞINI YAŞIYOR ludağ Üniversitesi (UÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü, Bursa’da ilk açılan inşaat mühendisliği bölümü olmasının ayrıcalığını yaşıyor. İlk mezunlarını 2015 yılında veren UÜ. İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyeleri şeffaf üniversite anlayışı ile öğrencilerine kapılarını açıyor. Bölüm Kurucu Başkanı Prof. Dr. Adem Doğangün, yeni kurulan bölüm olmanın avantajlarını yaşadıklarını ve uluslararası standartlarda lisans programlarını hazırlama imkanı bulduklarını kaydetti. Bir mühendisin öncelikle güvenli ve sağlıklı binalar inşa etmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Doğangün, mesleki tecrübenin, deneyimlerin paylaşılarak artacağını da dile getirdi. Prof. Dr. Doğangün, İMO Bursa Şubesi ile birlikte ortak yürütülen çalışmaları sevinçle anlatıyor. “İMO, inşaat mühendisliği bölümünün sanayisi” diyen İnşaat Mühendisliği Bölümü Kurucu Başkanı Prof. Dr. Adem Doğangün, geleceğin inşaat mühendislerini yetiştirirken neler yaptıklarını bize aktardı… Öncelikli kendinizi ve akademik kariyerinizi bize aktarır mısınız? Uludağ Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanıyım. 5 Ocak 2010 yılında İnşaat Mühendisliği Bölümü Kurucu Bölüm Başkanı olarak göreve geldik. 5 yıldır da bu bölümde görevi sürdürmekteyim. Çalışma alanlarım, genel olarak betonarme yapılar, özel olarak da tarihi yapılardır. Bunların depreme dayanıklı olarak tasarımı, onarımı-güçlendirilmesi ve risk tespiti gibi konular üzerinde çalışmaktayım. İLK MEZUNLARIMIZI 2015’TE VERDİK Fiziki imkanlarınız gördüğümüz kadarıyla oldukça iyi durumda. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz? İşadamı Hasan Öztimur tarafından yapılan binamız Türkiye’nin en modern inşaat mühendisliği binalarından birisidir. Hatta bize göre sınıfları, amfileri, öğrenci laboratuvarları, konferans salonları ve idari kısımlarıyla en iyisidir. Sadece büyük deneyleri yapacağımız yeni bir laboratuvar binamıza ihtiyacımız vardır. Bölümünüzün kaç öğrencisi var? İlk iki yıl yaklaşık 30 öğrenci aldık. Yabancı öğrencilerin gelmesi ile birlikte sayımız oldukça arttık. Geçen yıl 82 öğrencimiz aramıza katıldı. Sayımız sürekli artıyor. Şu an lisansta 267 öğrencimiz var. Sayımızın artmasıyla ve eğitim kalitesini düşürmemek için derslerde artık sınıflarımızı ikiye böleceğiz. Geçtiğimiz yıl 20 öğrencimi mezun ettik. Öğrenci sayısı arttıkça akademik kadro da genişliyor mu? Her yıl yeni öğretim üyesi arkadaşımız kadromuza katılıyor. Şu an 9 öğretim üyemiz var. 1 yeni atamayı da bekliyoruz. İstediğimiz ve hedeflediğimize henüz ulaşamadık ancak bu kadroyla da şimdilik yolumuza devam edebiliriz. Diğer taraftan Mimarlık Fakültesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Bilal Bağbancı’dan ve uygulamada çalışan mühendis büyüklerimizden ve arkadaşlarımızdan (İnş. Müh.Mehmet Albayrak, İnş. Müh.Ünsal Eser, İnş. Müh.Basri Akyıldız, Mak.Y.Müh.Turgay Mesci, Mim.Nilay Onart) destek alıyoruz. 18 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65 YABANCI ÖĞRENCİLERİN İLGİSİ YOĞUN Yabancı öğrenci sayınız ne kadar ve derslere uyumu nasıl sağlanıyor? Bu bir devlet politikası ve Uludağ Üniversitesi’ne bu konuda ayrı bir görev yüklenmiş diyebiliriz. Çünkü artık Türkiye’deki inşaat sektörü dünyaya açıldı ve bu ülkelere yatırım yapılacağı zaman o bölgenin dilini, örf ve adetlerini, bürokrasisini, yatırımcısını, insanını tanıyan inşaat mühendisleri tercih ediliyor. Firmalar yatırımlarını daha rahat yürütmek istiyor. Bu bağlamda yabancı öğrenciler bölümümüzü tercih ediyor. Bu yıl 200’ün üzerinde yabancı öğrenci bölümümüzü tercih etti Ancak imkanlarımız doğrultusunda 20 civarında alabildik. Şu an 22 ülkeden 44 öğrencimiz var. Afrika’dan, Arap Yarımadasından, Balkanlar’dan dünyanın farklı birçok ülkesinden gelen öğrencilere eğitim veriyoruz. Öğrencilerimizin yaklaşık %20 si yabancı uyruklu. BURSA KİŞİ BAŞINA DÜŞEN BETON ÜRETİMİNDE İLK SIRADA İnşaat Mühendisliği Bölümü’nün öğrencilere sağladıklarını aktarır mısınız? İnşaat mühendisliği köklü mühendislik dallarından birisidir. Yeni mühendislik dallarımız çıkıyor ve bazıları çok popüler olabiliyor ama bunların birkısmı kısa sürede güncelliğini yitirebiliyor. Bu konuda gençlere de yol gösterici olabilecek en önemli kriterlerden birisi imza yetkisi. İmza yetkisi olan mühendisliklerin başında, inşaat, makine ve elektrik mühendisliği geliyor. Barınma ihtiyacı ilk insan var olduğundan bu yana ihtiyaç olmuştur. İnşaat mühendisliği bu nedenle sonsuza kadar da devam edecektir. Ama yeni üniversitelerin sayısının artması nedeniyle fazla sayıda mezun verilmesi öğrencilerin dikkat etmesi gereken bir nokta. Bu bakımdan aldıkları eğitimin kendileri için bir avantaj olması gerekir. Bu yönüyle bölümümüzü daha cazip hale getirmek ve sahaya hazır öğrenciler yetiştirmek için çalışmalarımız var. Bursa ayrıcalıklı bir şehir. Bursa kişi başına düşen beton üretiminin en fazla olduğu il. RÖPORTAJ Bu demektir ki kişi başına en fazla yapılaşmanın olduğu il Bursa. Bu da mesleğimiz açısından avantaj sağlıyor. Odalarımızdaki üye sayısından da bu anlaşılıyor. Mezun olan öğrencilerimizin hepsi şu an büyük bir kısmı Bursa’da iş buldu diyebiliriz. UYGULAMADA ÇALIŞAN ÖĞRENCİLER DERSTE DAHA ETKİN Kaliteyi arttırmak için Uludağ Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü neler yapmayı planlıyor? Yeni bir bölüm olmak akademisyenler açısından dezavantaj gibi görünse de yeni şeyleri uygulamak açısından avantajlıdır. Biz şu an Uluslararası Derecelendirme Kuruluşlarının tanıdığı bir programı uyguluyoruz. Derslerimizin saatlerini, günlerini istediğimiz şekilde uygulama fırsatımız oluyor. Eski üniversitelerde bunu ayarlamak zor oluyor, çünkü kökleşmiş bir eğitim sistemi ve dersler var. Biz en son güncel müfredat programı neyse onu uygulamaya çalışıyoruz. Hocalarımızın kapıları daima açık öğrenci daima gelip soru sorabiliyor. En büyük avantajlarımızdan birisi de 4. sınıf öğrencilerimiz iki gün dışarıda uygulamada çalışabiliyorlar. İnşaat firmaları ile protokol imzalıyoruz, İMO firmalar ile iletişimlerimizde öncülük ediyor. Bu protokol kapsamında öğrencilerimizin sigortaları üniversitemiz tarafından edendiğinden inşaat firmalarının üzerine maddi bir yükümlülük düşmemektedir. Dolayısıyla haftanın iki günü uygulamada çalışan öğrencilerimiz derslerde daha etkin oluyor. Uygulamada karşılaştıkları sorunları hocaları ile tartışma imkanı buluyorlar. Mühendis olarak piyasaya çıkmadan önce bir deneyimden geçiyorlar. Bu uygulamanın faydasını görüyoruz. Öğrencilerimiz bazen staj yaptıkları yerde mühendis olarak da devam edebiliyor. Bölüm olarak bunu ilk biz uyguluyoruz diye biliyorum. Ancak diğer üniversitelerimizde bunu yakın zamanda uygulayacaktır diye tahmin ediyorum. Ayrıca İMO Bursa Şube’nin desteği ile depreme dayanıklı bina ve köprü tasarlama gibi konularda projeler yaparak yarışmalara katılabiliyorlar. Böylece Öğrencilerin kendilerini yetiştirme imkanları oluyor. MEZUN SAYISI ARTIYOR Genç inşaat mühendislerinin sahaya çıktıklarında yaşayacakları zorluklar nelerdir? Bunları aşmak için neler yapmalılar? Yeni inşaat mühendisliği bölümlerinin açılmasıyla mezun sayısı artıyor. Bu onlar için bir dezavantaj olacak. Tercih edilmeniz için ön plana çıkmanız gerekecek. Bu yüzden bölüm olarak biz de inşaat mühendisliğinin olmazsa olmazı olan mühendislik bilgilerini vererek, çizim ve analiz programlarını öğrencilerimize öğretiyoruz. Uygulamada çalışan İMO Bursa Şubesi’nde görev alan arkadaşlarımız tarafından öğrencilerimize ders veriliyor. Dolayısıyla öğrencilerimiz programları öğrenerek mezun oluyorlar. İş hayatına atıldıklarında bu konuda sorun yaşamıyorlar. Bunun dışında sonlu eleman programı öğretiyoruz. Öğrencilerimiz yabancı dilini de geliştirmeli. Öğrencilerimizin mesleki İngilizcelerini geliştirmek içinde çalışmalar yürütüyoruz. Deneyimli mühendis ve müteahhitlerle iletişime geçmeliler. İMSİAD ile birlikte imzaladığımız protokol kapsamında iki yıldır her hafta bir müteahhidimiz bölümümüzde seminer veriyor. İnşaat uygulamaları ile ilgili yaşanan sorunları ve neler yapılabileceğini aktarıyoruz. Üniversitemizin de akademisyenlerle birlikte düzenlediği seminerlerle bölümümüzde genel olarak haftada iki seminer gerçekleştiriyoruz. Bunların dışında Bölüm Başkanı olarak ‘Yarının Mühendislerine Başucu Bilgileri’ adıyla bahar döneminde seminerler gerçekleştiriyoruz. Uygulamada karşılaşacakları sorunlar, bu sorunları nasıl çözebilirler, mühendislerin dikkat etmediklerinde karşılaştıkları teknik ve hukuki sorunlar, bilirkişilik deneyimleri gibi hususlarda öğrencilerimizi bilgilendiriyoruz. Öğrenciler İMO Gençlik Komisyonunun etkinliklerini kaçırmamalı. Bu etkinliklerde öğrenciler kendilerini geleceğe daha hazır hale getirebilirler. Biz öğrencilerimizi sürekli iletişim halinde tutmak ve çalışma hayatına hazır hale getirmek için bu tür etkinlikleri katılmalarını teşvik ediyoruz. Öğrenci yarışmalarına katılmalı, çünkü projesini kendisi çizip imalatını yapıyor ve konu hakkında ayrıntılı bilgiye sahip olabiliyor. SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 19 RÖPORTAJ Dereceye giren projeler var mı? BUYAP 2015 Çelik Köprü Yarışmasında derece almayı başardık. 2016 ve önümüzdeki yıllarda daha yüksek noktalarda dereceler almak istiyoruz. BÖLÜMÜMÜZÜN SANAYİSİ İMO İMO Bursa Şubesi ile ortak yapılan çalışmalardan bahseder misiniz? İMO Bursa Şubesi, bölümümüzün kuruluşunda çok etkili olmuştur. Önceki Rektörlerimizi ziyaret ederek ısrarlı bir şekilde Bölümümüzün açılması yönünde mücadele etmişlerdir. 2010 yılında bölüm 18 m2 lik bir odada faaliyetlerine başladı. İMO Bursa Şube yönetimi kendi imkanları ile bizim bulunduğumuz idari katı restore etti, toplantı salonumuzu yaptırdı. Mühendislerimiz bir çok donanım eksiğimiz giderdi. Öğrencilerle tanışmak için kokteyller düzenledi ve bölümümüzü sık sık ziyaret ettiler. Kısacası İMO Bursa bize tam anlamıyla sahip çıktı. Bizim inşaat mühendisliği bölümümüzün sanayisi İMO, çünkü sahada olan çalışan İMO Bursa Şubesi üyeleri olduğundan öğrencilerimiz staj imkanlarına bu üyelerimiz sayesinde kavuşuyor. Ben İMO Bursa Şubesi’nin Teknik Komitesi’nde de uzun süredir Başkan olarak görev yapıyorum. Bu sayede meslektaşlarımla birlikte Bursa’nın teknik sorunlarını tartışma, kentin sorunlarına çözüm arama, katkı sağlama imkanı buluyoruz. İMO Bursa Şubesi ile hep yan yana olduk bundan sonra da mesleğimiz ile ilgili konularda birlikte çalışacak bazı konularda da toplumu uyarmak bakımından birlikte mücadele vereceğiz. Bahçemizde dahi İMO Bursa Şubesi’nin Hatıra Ormanı duruyor. Öğrencilerimiz İMO Bursa Şubesi’nin imzasını görebiliyor. Sanayicilerimizin ve İMO Bursa Şubesi’nin desteği ile daha fazla tercih edilen bir bölüm olacağımıza inanıyorum. İnşaat mühendisleri, sektörde çalışmaya başladıklarında mesleki açıdan nelere dikkat etmeli? Öğrencilerimizi bu konuda her zaman uyarıyoruz. İnşaat mühendisi olarak öncelikle can güvenliğini sağlamak üzere sağlam binalar yapmak zorundayız. Bunun için bütün bilgimizi ve becerimizi ortaya koymalıyız. Öğrencilerimize bunu anlatmak için seminerlerimizde, örneklerle kötü yapılar inşa edildiği zaman neler yaşanabileceğini gösteriyoruz. Uygulamada çalıştığında öğrencilerimiz sorunları birebir de görme fırsatı buluyor. Bu sayede derste bir perde duvar koymanın önemini anlattığımızda, öğrencilerimiz 20 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65 uygulanmadığında nelerin olabileceğini görmüş oluyor. Ayrıca ‘inşaat mühendisinin tek bir program bilmesi yeterli değil bir ikinci program hakkında da bilgi sahibi olması gerek’ tavsiyesini her zaman yineliyoruz. KERPİÇ EVLERE GERİ DÖNEBİLİRİZ İnşaat teknolojileri her geçen gün gelişiyor. Yaşam alanlarının azalması ile yeşil binalar da dünyanın gündemine girdi. Önümüzdeki dönemin binaları nasıl binalar olacak? İleriyi görmek bu günden mümkün değil ama ileride kerpiç evlere yeniden dönebiliriz. Şu an mantolamalar, betonlar vs. sürekli değişiyor, gelişiyor. İnşaatta analiz kısmında çok fazla gelişme yok ama malzeme teknolojileri her gün gelişiyor. Ayrıca şantiye yönetimi konusunda gelişmeler oldukça hızlı. Şantiyenin çok iyi planlanması ve ustaların verimli şekilde çalışması gerekli. Hiçbir malzeme zayi olmayacak. Artık işletme, şantiye yönetimi çok popüler olmaya başladı. Ve yaptığınız binanın çevreci, ergonomik olması önemli hale geldi. RÖPORTAJ MÜHENDİS KIRMIZI ÇİZGİLERİNİ BİLİR Bursa gibi çarpık kentleşmenin yoğun olduğu bir kentte inşaat mühendislerine nasıl görevler düşüyor? Bursa’daki binaların yüzde 50’sinin kaçak olduğu söyleniyor. Bunlar hiçbir mühendislik hizmeti almamış, usta marifeti ile yapılan binalar. Planlı olarak yapılmamış, yapı olarak da ergonomik bir yapı değil, ustanız çok başarılıysa, çok tecrübeli ise şansınız var, ama değilse sizin sağlıksız bir yapıda oturma riskiniz yüksek. Mühendislik hizmeti alan binaların daha güvenli olduğunu vurguluyoruz. Bir yapıyı ucuza mal etmek istediğinizde eğer taşıyıcı sistem bilginiz, mühendislik bilginiz yoksa demirden çaldığınızda kar ettiğinizi sanırsınız. Demirden çalarak bir katta 10002000 TL kar edersiniz. Ama bir inşaat mühendisi binanın taşıyıcı sistemini değiştirmez. Mühendis kırmızı çizgilerini bilir. Konut içerisinde kullanılan yapı malzemelerini 1. kalite yerine 3. kalite olarak belirleyerek, yapı malzemelerindeki kalite değişimiyle daha fazla kar sağlayacağını bilir, daha sağlıklı, güvenli yapılar inşa ederken ekonomik olmasını da sağlayabilir. YÖNETMELİK REVİZELERİNİ BEKLİYORUZ Mesleki ve sektörel anlamda düzenlenmesi gereken yönetmelikler nelerdir? Yönetmeliklerimizin kesinleşmemesi ve yeni revizelerin yapılmamasında en çok etkilenenlerden birisi de öğrencilerimiz, bazı üniversitelerimizde her derse giren öğretim üyesi farklı yönetmelikten konuyu anlatabiliyor. Bu yüzden öğrenciler hangisini örnek alacaklarını şaşırmış durumdalar. Bizim en önemli yönetmeliğimiz Deprem Yönetmeliği. 2007 yılında yayınlanan yönetmeliği revize çalışmaları devam ediyor. Uygulamada bir takım zorluklarla karşılaşılıyor. Bunları düzenleyecek ve mevcut bilgi birikimini kapsayacak şekilde bir yönetmelik hazırlanıyor. 2016 yılında taslağın yayınlanmasını bekliyoruz. Geçen yıl yaşadığımız lodos ve kar yağışından sonra dış cephelerimiz ve çatılarımız önemli ölçüde hasar gördü. Dış cephe hesaplarına çok fazla dikkat edilmiyor ve denetlenmiyordu. Çatı hesapları bir ahşap gibi düşünülerek yeterli özen gösterilmiyordu. Geçtiğimiz yıl yaşadığımız can ve mal kaybının ardından çatı ve dış cephe kaplama hesaplarına da özen gösterilemeye başlanacak. Yıldırımda sadece bu nedenle binin üzerinde dava açıldığını duyuyoruz. Bizim çelik yönetmeliğimiz de çok tartışılıyor. Avrupa Birliğinden Euro Kodları mı alacağız, Amerika Birleşik Devletleri’nden şartnameleri mi alacağız, kendi şartnamemiz mi revize edilecek. Yaşananlardan sonra taşıyıcı olmayan elemanlara yönelik de yönetmelikler gelecektir. Betonarme Yapıların Tasarım ve Yapım Kurallarını belirleyen TS 500’de revize edilmedi. Onda da ‘Eurocode’dan mı yararlanacağız, yoksa kendi yönetmeliğimizi mi revize edeceğiz’ belirlenmeli. İnşaat mühendisleri proje ve imalatlarında yönetmeliklere uyarak hareket etmek zorunda. Bu yüzden gelişmeleri bekliyoruz. Şantiyelerde en fazla iş kazalarının yaklaşık yüzde 50’si yüksekten düşme bunda da iskeleler büyük rol oynuyor. İskelelerde bu nedenle standartlaşmaya gidildi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı da denetimlerini arttırdı. Artık daha sağlıklı iskeleler yapılmaya devam edecek. SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 21 HABER KOLAY METRAJ TANITIM SEMİNERİ DÜZENLENDİ İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi Konferans Salonu’nda AMP Yazılım tarafından üyelere “Kolay Metraj” tanıtım semineri düzenlendi. İnşaat Mühendisi Mehmet Gündüz seminerde, Kolay Metraj programının nasıl kullanıldığını örneklerle anlattı. Kolay metraj hesaplaması ile zaman kayıplarının önlendiğini söyleyen Gündüz, program ile ilgili şu bilgileri verdi: “Yazılım ile poz entegrasyonu yapabilir, adet metrajı, uzunluk metrajı, alan metrajı, hacim metrajı çıkarabilir, katman seçebilir, metraj analizini detaylı bir şekilde yapabilirsiniz. Program ile ayrıca şantiye kontrollerinde kolaylık sağlanıyor, metraj kopyalanıyor, revize proje karşılaştırma imkanınız oluyor, ağ üzerinden çalışılabiliyor, birden fazla iş kalemi ile ilişkilendirilebiliyor, ölçtüğünüz alanları işaretlediği için aynı yeri tekrar ölçme ihtimaliniz ortadan kalkıyor, metraj işlemi bittiğinde yaklaşık maliye otomatik olarak aktarılıyor.” AVRUPA NORMLARI BİLGİLENDİRME SEMİNERİ DÜZENLENDİ İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi’nde Frillo Software firması tarafından ‘Avrupa Normları Bilgilendirme Tanıtım Semineri’ düzenlendi. İMO Bursa Şubesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen seminerde, Frillo Software Türkiye Sorumlusu Ferit Bayrak ve Türkiye Temsilcisi Sedat Oktan üyelere Euro kodlar ve programların kullanımı hakkında bilgi verdi. Eurocode 0 ve Eurocode 1üzerinden kar ve rüzgar yüklerinin nasıl hesaplandığı anlatan Ferit Bayrak, bu normların Türkiye’de çok fazla kullanılmamasına rağmen yasal alt yapısı olan ve TSE tarafından kabul edilen, rahatlıkla kullanılabilecek normlar olduğunu kaydetti. Avrupa normlarının rahatlıkla kullanılması için ilgili Bakanlıkların ulusal ekler hazırlaması gerektiğini söyleyen Ferit Bayrak, Türkiye’nin ulusal ekleri hazırlamakta geç 22 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65 kaldığını belirtti. Bayrak, rüzgar ve kar yükleri konusunda Türkiye’nin de kendi bölgesel değerlerini belirlemesi gerektiğini ifade ederek, ulusal ekler hazırlanmamasına rağmen rüzgar ve kar yüklerinin tavsiye edilen değerler üzerinden hesaplanabileceğini vurguladı. Seminerde Sedat Oktan da, Frillo programları ile yaptığı projeleri, rüzgar, kar yükleri ve deprem yüklerinin nasıl hesaplandığını örneklerle gösterdi. Oktan, seminerin ardından katılımcıların sorularını yanıtladı. HABER İMO BURSA ŞUBESİ’NDEN ÜYELERE PROJE YÖNETİM KURSU İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi, şantiyelerde proje yönetimini sağlayan Primavera P6 Temel Eğitim kursu düzenledi. Bursa Akademik Odalar Yerleşkesindeki İMO Bursa Şubesi hizmet binasında gerçekleşen eğitimde PRM Yazılım Eğitmeni Okan Turay, Primavera P6 kullanımı hakkında temel bilgiler verdi. Eğitim sonunda, katılımcıların projeyi başından sonuna kadar yönetmeyi öğrendiği söyleyen Turay, programın ‘Elimde ne kadar kaynak, bütçe var ve bunları ne kadar verimli kullanıyorum?’ sorularına cevap verdiğini kaydetti. Turay, “Primavera P6 gibi programlar sayesinde geçmiş projelerimizi sürekli el altında bulundurup, onlara danışarak sonraki projelerde daha verimli çalışabilir, kaynaklarımızı daha iyi kullanabiliriz. Raporlamalar alabileceğimiz için şirketin kaynak kullanımı, kaynak ihtiyacı ve mali durumu, hangi projelere odaklanmalı, çeşitli senaryolar yaparak hangi projenin seçilmesi gerektiğine karar verebilirsiniz. Yönetime sunabileceğiniz raporlar oluşturabilir, proje yönetim ofisinin projeyi planlamasından başlayıp kaynakların saat saat, gün gün planlanabilmesini sağlayabilir, işçi, ekipman, malzeme, bunlar dışındaki toplam giderlerimi hesaplayabilirsiniz. Şantiyede çalışanların gün gün neler yaptığını takip edebilirsiniz” dedi. İMO BURSA ŞUBESİ ÜYELERİ 21. YAPI FUARINI GEZDİ İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi üyeleri, Akdeniz ve Ege Bölgesi’nin en büyük yapı fuarı olan 21. Yapı Fuarı- Turkeybuild İzmir’i gezdi. İMO Bursa Şubesi üyeleri, yeni fuar alanında açılan 21. Yapı Fuarı- Turkeybuild İzmir’e katılarak sektördeki gelişmeleri takip etme fırsatı buldu. 20 bin metrekarelik alanda, 350 katılımcı firma ve 30 bine yakın ziyaretçiyi buluşturan fuarda, İMO Bursa şubesi üyeleri firma temsilcilerinden bilgi aldı. İstanbul’dan sonra Türkiye’nin en büyük yapı zirvesi olan fuarda firmaları ve ürünleri daha iyi incelediklerini söyleyen üyeler, fuarların sektörü canlandırdığını belirttiler. SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 23 HABER İMO BURSA YÖNETİM KURULU TEMSİLCİLİK ZİYARETLERİNİ SÜRDÜRÜYOR İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi Yönetim Kurulu, temsilciliklere olan ziyaretlerini sürdürüyor. İMO Bursa Şubesi Bilecik Temsilciliği’ne yapılan ziyarette temsilciliğin ve üyelerin yaşadığı sıkıntılar ele alındı. İMO Bursa Şube Başkanı Basri Akyıldız, Yönetim Kurulu üyeleri Yavuz Bahadır Aksoy, Alper Aydın, Burak İmrekoğlu ve Şube Sekreteri Ayşegül Kebir, Bilecik Temsilciliği’ni ziyaret etti. İMO Bilecik Temsilcisi Emre Künek ve üyeler ile bir araya gelen Yönetim Kurulu, 24 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65 Bilecik’teki inşaat sektörü ve üyelerin çalışmaları hakkında bilgi aldı. Temsilcilik üyeleri, denetimi sağlanamayan kalitesiz ve yanlış projeler nedeniyle üyelerin sorun yaşadığını dile getirerek, bunun sonucunda hizmet kalitesi ve bedellerinin de düştüğünü kaydettiler. İMO Bursa Şube Başkanı Basri Akyıldız da, üyelerin bu konuda birlik olması gerektiğini söyleyerek, sorunların mesleki denetimin ortadan kaldırılması nedeniyle yaşandığını vurguladı. Akyıldız, İMO Bursa Şubesi olarak denetimsiz projelerin yol açacağı olumsuz sonuçları basında sık sık dile getirdiklerini belirterek, yetkililerinde dikkatini çekmeye çalıştıklarını aktardı. Ziyarette, Bilecik Temsilciliği’nin üyelere yönelik meslek içi eğitimler ve kurslar düzenleyebilmesi için yapılacak çalışmalar değerlendirildi, üyelere daha iyi hizmet verebilmek için Temsilciliğin yeni bir yere taşınmasına karar verildi. HABER İMO BURSA ŞUBESİ ÜYELERİ, İSKELE VE KALIP SİSTEMLERİ HAKKINDA BİLGİLENDİRİLDİ İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi tarafından Peri Kalıp işbirliği ile ‘İnşaat Sektöründe Endüstriyel Kalıp ve İskele Sistemleri’ semineri düzenlendi. İMO Bursa Şubesi Konferans Salonu’nda inşaat Mühendisi Hasan Bakırel ve Ahmet Murat Sevgi tarafından düzenlenen seminerde, kalıp iskeleleri ve dikkat edilmesi gerekenler aktarıldı. Peri Kalıp ve İskele Bölge Satış Müdürü ve inşaat mühendisi Hasan Bakırel, döşeme kalıplarında hesap yapılırken dikkat edilmesi gerekenleri anlatarak, “Betonun kendi yükü, hareketli yük, yüksek iskelelerde burulma ve devrilme hesabı, birde açık alanlar ve rüzgara tabi alanlar varsa rüzgar yükü hesabı yapılması gerekiyor. İskele çökmesi sonucu yaşanan iş kazaları bize doğru hesabın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. İskele hesaplarının doğru yapılması bu açıdan önemli” diye konuştu. SEVGİ: “İŞ KAZALARININ BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU YÜKSEKTEN DÜŞME” Peri Kalıp İskele Güvenlikli Cephe İskeleleri Satış Sorumlusu ve inşaat mühendisi Ahmet Murat Sevgi de, iş iskelelerinde var olan tehlikelerden şöyle bahsetti: “Türkiye’deki iş kazalarının büyük bir çoğunluğu yüksekten düşmeden kaynaklanıyor. Zayıf ankraj bağlantıları sonucu iskelenin devrilmesi, çökmesi en büyük tehlikelerden birisi. Olumsuz hava koşulları, düşen nesneler ve elektrik, ayakların altına 5’e 10 malzeme konulması ve iskelenin güvensiz, tabanı sağlam olmayan şekilde kurulması, ayarlı ayak kullanılırken taban plakasının olmaması, iskelenin dizayn yükünden fazla yüklenmesi sık karşılaşılan hatalar. İskelenin devrilmesi ve çökmesi tamamen yüksekliğine ve taban alanının kısa kenarına bağlıdır.” İskelenin yüksekliği taban alanının kısa kenarının üç katını geçtiği zamanlarda iskelenin ankrajlanarak veya payanda kullanılarak desteklenmesi gerektiğinin altını çizen Sevgi, iskelede çalışırken dikkat edilmesi gerekenlerin ise şunlar olduğunu söyledi: “Merdivenlerde 3 noktada sürekli temas olmalı, iskele çevresine korkuluk kurulmalı, şimşek beklenen, aşırı yağışlı havalarda iskelede çalışma sonlandırılmalı, iskelede gereğinden fazla malzeme, ekipman bulunmamalı ve iskelelerde yaşam hatları bulunmalı.” SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 25 RÖPORTAJ B DÖRT DUVAR BİR ÇATI MANTIĞINDAN VAZGEÇİLİYOR ursa Teknik Üniversitesi (BTÜ), araştırmageliştirme yapma ve akademisyen yetiştirme misyonu ile 2010 yılında kurulan üniversitelerden birisidir. Üniversite, yüklenen misyonuna uygun olarak, gelişmenin lokomotifi olan inşaat sektörüne özel önem veriyor. BTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Başkanı Doç. Dr. İsa Yüksel, tamamlanmak üzere olan Yapı Malzemesi Laboratuvarı ve Yapı Mekaniği Laboratuvarı ile Bursa’nın örnek laboratuvarlarına sahip olacaklarını söyledi. Bölümün misyonunu yerine getirecek Ar-Ge ve inovasyon çalışmaları için hazırlandığını vurgulayan Doç. Dr. Yüksel, önümüzdeki dönemde sürdürülebilir, akıllı, yeşil bina kavramlarının öne çıkacağını belirterek, Türkiye’nin de yeni yapı teknolojileri ve malzemeleri geliştirmesi gerektiğine dikkat çekiyor. ‘Dört duvar bir çatı mantığı ile bina yapma döneminin geçtiğini ifade eden Doç. Dr. İsa Yüksel, iyi bir inşaat mühendisinin sahip olması gereken özellikleri anlatıyor… Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz hocam? 1990 yılında ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümünden mezun oldum. Kısa bir süre Ordu(Yalıköy) Belediye’sinde görev aldım. Ardından Hacettepe Üniversitesi’ne bağlı Kdz. Ereğli Meslek Yüksek Okulu’nda (bugünkü adıyla Bülent Ecevit Üniversitesi Alaplı Meslek Yüksek Okulu) inşaat programında 1991 yılında öğretim görevlisi olarak göreve başladım. 1992’de, Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Yapı programında yüksek lisansa başladım. 2000 yılına kadar hem öğretim görevlisi olarak çalıştım hem de YTÜ’de yüksek lisans ve doktoraya devam ettim. Doktoranın ardından 2001’de Zonguldak’ta Mühendislik Fakültesi’nde İnşaat Mühendisliği Bölümüne Başkan olarak atandım. Burada kurucu başkanlık görevinde bulundum, bölümün kurulup gelişmesi adına birçok ilkleri yaşadım. 12 yıl sonra, 2012 yılının Eylül ayında Bursa Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’ne naklen atandım, halen kurucu bölüm başkanı olarak burada devam ediyorum. İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ OLMAZSA OLMAZIMIZ Bursa Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü ne zaman kuruldu? Bu bölümün Bursa’ya katkısı nedir? Bursa Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü 2013-14 öğretim yılında 31 öğrenci alarak lisans öğrenimine başladı. 2014/2015 bahar yarıyılında da yüksek lisans programımız açıldı. Esasen, Bursa’da yıllar önce inşaat mühendisliği bölümü kurulması gerekirdi. Üniversitemiz kurulur kurulmaz, bir teknik üniversite olarak, mühendisliğin temeli ve kurucu bir mühendislik disiplini olarak inşaat mühendisliği bölümünü faaliyete geçirmiştir. İnşaat Mühendisliği bir teknik üniversitenin olmazsa olmaz bölümlerindendir. Bölümümüz, Türkiye’nin önemli bir sanayi, tarım, ticaret şehri olan Bursa’da inşaat sektörünün talep ettiği kaliteli inşaat mühendislerini yetiştirmek için kurulmuştur. İnşaat sektörü ile iç içe, sektörün sorunlarını, taleplerini göz önüne alarak, Üniversitemizin “araştırmageliştirme” misyonuna ve “teknik üniversite” kimliğine uygun öğretim planı uygulayarak teorik ve uygulamalı eğitim vermektedir. Bu kapsamda, Bursa’da inşaat sektörünün gelişmesine, bir çok uygula, laboratuvar, danışmanlık vb. işler için önceden büyük şehirlere gitmek zorunda kalan Bursa inşaat sektörünün artık bu zorunluluğu ortadan kalktı. 26 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65 Sektörle birlikte uygulama projeleri yapılması, araştırma faaliyetleri yapılması, ürün ve teknoloji geliştirme çalışmaları yapılabilmesi önemli katkılardır. Bölümümüzün topluma hizmet faaliyetleri kapsamında verdiği proje üretimi, araştırma-geliştirme faaliyetleri, toplumu bilgilendirmeler, sanayi projeleri, laboratuvar hizmetleri bu katkılardan sayılabilir. Bölümünüzün kaç öğrencisi var? İngilizce Hazırlık sınıfında 15 öğrencimiz var, birinci sınıfta 50, ikinci sınıfta 20 olmak üzere bu yıl itibariyle toplamda 85 öğrencimiz var. İnşaat Mühendisliği Bölümü’nün öğrencilere sağladıklarını aktarır mısınız? Yıldırım Yerleşkemizdeki yeni binanın devreye girmesiyle fiziki mekân sorunu kalmamıştır. Burada merkezi kütüphane kurulmuş olup son 3 yıldır yerli ve yabancı kaynak sayısı hızla arttırılmıştır. Kütüphane içinde tek veya grup halinde çalışma salonları öğrencilerimize hizmet vermektedir. Öte yandan, internet salonları, yeni bilgisayar laboratuvarları, yeni fizik-kimya laboratuvarları bulunmaktadır. Sosyal ve kültürel faaliyetler için de mekanlar olup bölümümüz öğrencileri “Yapı Topluluğu” kurmuşlardır. Bu topluluk çeşitli sosyal-kültürel-teknik faaliyetleri organize etmektedir. Bölümümüzde yeni kurulmakta olan ve Bursa’da tek olan “Yapı Malzemesi” laboratuvarı hem öğrencilere hem de piyasada serbest çalışan meslektaşlarımıza hizmete açıktır. Burada çimento, agrega, beton başta olmak üzere her türlü yapı malzemesine ait fiziksel, kimyasal, mekanik testler yapılabilecektir. Bundan başka “Yapı Mekaniği Laboratuvarı” kuruluş çalışmaları da sürdürülmekte olup bir-iki yıl içinde devreye alınacaktır. Bölüm öğrencilere üniversitenin diğer standart olanaklarını da sağlamaktadır. Öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayımız yüksek değildir, sınıflarımız 25-30 kişiyi geçmiyor. Dolayısıyla öğrencilerle birebir ilgileniyoruz ve dersler daha verimli yürüyor. RÖPORTAJ bilgileri vererek, detaylı bilgiye nasıl erişileceğini, bunların nasıl analiz edileceğini, bulguları ortaya koyarak bundan yeni bilgi sentezlemeyi öğretir. Kendini sürekli geliştirmeyen yeni mezun bir mühendisin mevcut bilgileri 4-5 yıl sonra büyük ölçüde yok olur veya değersizleşir. Uzmanlara göre, günümüzde bir bilginin azami ömrü 3 yıldır. Bu nedenle, mühendisin sürekli kendisini yenilemesi gerekir. Yeni inşaat mühendisliği bölümlerinin artması bir avantaj mıdır? Üniversite/bölüm sayısının artması bir avantaj, ama öğrenci kontenjanlarının artması bir dezavantajdır. Öğrenci 100 kişilik bir amfiye girdiğinde kendisini hiç gibi görüyor, pasifleşiyor. Oysa 15 ya da 30 kişilik bir sınıfa girdiğinde öğrenci pasif kalamaz. Öğretim üyesi olarak tek tek her öğrenci ile konuşabiliyoruz, onlarla ilgilenebiliyoruz. Bu da daha okul sırasında öğrencinin mesleğe ilgisini ve bilgisini arttırıyor. KENDİNİ YENİLEMEYEN MÜHENDİSİN BİLGİLERİ SIFIRLANIR Genç inşaat mühendislerinin sahaya çıktıklarında yaşayacakları zorluklar nelerdir? İyi mühendis olmak isteyen bir kişinin öncelikle mesleğini severek başlaması gerekir. Okula gelen öğrenci ‘ben bu işi seviyorum, bu işi yapacağım, hayatımı bundan kazanacağım’ anlayışı ile geliyorsa bu öğrenci bilgi-beceriyi almaya açıktır. Üniversiteler öğrencilerin var olan bu motivasyonunu, geliştirmek için çalışıyor. Bu motivasyon olmadan gelen öğrencilere bunu vermek oldukça zor. Genç mühendislerin en çok zorlandıkları konu teori ile uygulamanın ne kadar farklı olduğunu görüp, bu konuda uygulamaya ayak uydurmada zorluk çekmeleridir. Biz bu durumun bilincinde olarak, derslerimizde uygulamada işlerin nasıl yürüdüğünü de yeri geldikçe anlatıyoruz. Verdiğimiz bilgiyi nerede ne şekilde gerekli olacağını anlatarak veriyoruz. Genç mühendisler, belirli bir mühendislik bilgi birikimine sahipler fakat hangi bilgiyi nerede nasıl kullanacaklarına karar veremiyorlar. Bu durum, deneyimsizlikten ve öğretim sırasında verilen bilginin sahadaki karşılığının söylenmemiş olmasından ileri geliyor. Öğrencilerin mezun olduklarında karşılaşacakları bu zorlukların ortadan kaldırılması için öğrencinin istekli olması ve öğrencilik sırasında deneyim kazanması gerekli. Öğrenim sırasında deneyim, laboratuvar ve atölye çalışmaları, sanayide çalışan deneyimli mühendislerle buluşmalar, teknik geziler, sanayiye yapılan projelerde görev alınarak kazanılabilir. Sahada ise birlikte çalıştığı deneyimli mühendislerden destek almalıdır. Okul temel İLK ÖNEMLİ LABORATUVAR KURDUK BTÜ’nün öğrencilerin mesleki deneyimini arttırmak için kurduğu laboratuvardan bahsedebilir miyiz? Kuruluşumuzdan beri bize yüklenen misyon çerçevesinde devam ediyoruz ve bu anlamda önemli bir laboratuvar alt yapısı yatırımı yaptık. 1,5 milyon TL yatırımla ikinci sınıfların eğitim alacağı Yapı Malzemesi Laboratuvarımızı kurduk. Şu anda yeni açılan binamızda yeni yerimizde kuruluyor. Ardından Yapı Mekaniği Laboratuvarını düzenliyoruz. Bir kısım cihazların ihalesini tamamladık, önümüzdeki zamanlarda kuruluşunu gerçekleştireceğiz. Standart bir inşaat mühendisliği bölümünde Yapı Mekaniği, Yapı malzemesi, Hidrolik, Zemin Mekaniği, Ulaştırma laboratuvarları bulunmalıdır. Bizim öğrencimiz 4. sınıfa geldiğinde bunlardan en az ikisinde çalışma şansı bulacaktır. Yeni kurulan bir üniversite olarak BTÜ, Bursa’da iyi bir yapılanma gösteriyor. Önemli yatırımları gerçekleştirdik. Laboratuvar altyapısı olarak şu an Bursa’daki diğer bölümlerden daha iyi durumdayız. İMO Bursa Şubesi ile ortak yapılan çalışmalardan bahseder misiniz? Kurulduğumuz günden bu yana İMO Bursa Şubesi ile ilişkilerimiz iyi gidiyor. İlk yıl, İMO Bursa Şubesi eski Başkanı Sayın Necati Şahin bizi çok sıcak karşıladı. O zaman başlayan iyi ilişkiler bugünkü yönetimle de devam ediyor. Örneğin geçtiğimiz yıl 3. Köprüler Viyadükler Sempozyumu’nda bölüm olarak üzerimize düşen görevi SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 27 RÖPORTAJ yerine getirdik. Şubede düzenlenen eğitim faaliyetlerinde bazen izleyici, bazen eğitmen olarak bulunuyoruz. Öğrencilere yönelik, eğitimler, teknik geziler ve tanıtıcı etkinliklere bölüm öğrencilerimizin katılımı için biz de destek oluyoruz. İMO Bursa Şubesi özellikle staj yeri konusunda öğrencilerimize büyük destek oluyor. Bu yıl Staj yeri konusunda belirli kriterlerimiz olacak. İyi bir deneyim için staj yerini çok önemli görüyoruz. Tüm bunlara ilaveten, Oda ile ilişkilerimizin daha da geliştirilmesi gerektiğine inanıyorum. Oda-Üniversite iletişiminin artması için Üniversite ve İMO Bursa Şubesi yılda bir-iki defa ortak toplantılarda bir araya gelmeli. Öğrenciler ne istediklerini, Oda’dan ne beklediklerini orada doğrudan söyleyebilirler. İNŞAAT MÜHENDİSİ SOSYAL OLMALI İnşaat mühendisinde bulunması gereken özellikler nelerdir? İnşaat mühendisi önce sağlam bir temel mühendislik eğitimi almış olmalıdır. Bu temel sonradan olmuyor maalesef. Bu nedenle, öğrencinin lisans eğitimini nerede ve nasıl aldığı çok önemli görülüyor. Mezuniyet sonrası kurslarla yapılan takviyeler daima var olan temel üzerine oturur, temel yoksa sistem askıda kalır. Bu nedenle genç öğrencilere tavsiyem şu ki; önce sağlam bir temel oluştursunlar, detaylar eksik olsa da sonradan tamamlanabiliyor. Uzmanlık eğitimi (yüksek lisans) de bu temele oturtuluyor. Yüksek lisans programına başvuran adaylara ‘Neden yüksek lisans yapmak istiyorsunuz’ diye soruyoruz. Aldığımız cevaplar lisans düzeyinde çeşitli konularda eksik kaldıklarını fark ettikleri, eksiklerini gidermek istedikleri yönünde oluyor. Oysa lisansüstü eğitim, sağlam bir şekilde var olması gereken bu temel üzerine oturacak şekilde seçilen bir uzmanlık alanında uzmanlık kazanmak için yapılır. Dolayısıyla burada adaylar hem bir istekte, hem de bir itirafta bulunuyorlar. Ben bu sağlam temel konusunu çok önemsiyorum. Bir diğer konu da yabancı dil. Günümüzde şirketler pek çok uluslararası projelerde yer almaya başladılar ve bu yüzden yabancı dil şart oldu. Üniversiteler, bunun önemini 1’nci sınıfta anlatmalı diye düşünüyorum. Biz öğrencilerimize istedikleri takdirde öncelikle yabancı dil hazırlık eğitimi alabileceklerini söylüyoruz ve bunu tavsiye ediyoruz. Gelen öğrencilerimizin ortalama 3’te 1’i hazırlık sınıfını tercih ediyor. Hazırlık sınıfı okuyan öğrencilerimiz derslerinde daha başarılı oluyorlar. Çünkü erişebileceği kaynaklar çok 28 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65 artıyor ve çeşitleniyor. Bu da gelişimlerini olumlu etkiliyor. Ayrıca, yüksek lisansa başlarken dil konusunda sıkıntı da çekmiyorlar. Çünkü dil lisansüstü eğitimde lisansta gerektiğinden çok daha önemli hale geliyor. Öte yandan, inşaat mühendisi; sosyal yönü gelişmiş, analitik düşünebilen, sorgulayıcı ve farklı bakış açıları geliştirebilen biri olmalıdır. Bunlara ilaveten, teknolojiye hakim olmak, çevreye ve meslek ahlakına duyarlı olmak, sürekli kendini geliştirmeye çalışmak gibi pek çok meziyeti olmalıdır. İYİ MÜHENDİS İYİ MİMARLA ÇALIŞIR Çarpık kentleşme sorununun çözümünde inşaat mühendisinin görevi nedir? Bu toplumsal bir sorunun çözümünde dünyayı, çevreyi değiştiren bir meslek olarak inşaat mühendisi çok önemli görevler üstlenebilir. Biliyorsunuz, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanunla kentsel dönüşüm projeleri yapılmaya başlandı. İyi mühendis iyi proje üretir, iyi ve doğru uygulama yapar bu durum çevresinde güzel bir örnek oluşturur. İyi mühendis iyi mimarla çalışır ve sadece iyi mühendis iyi mimarla iyi anlaşır. Şu halde, önce kentin sosyal, kültürel ve teknik dokusuna uygun disiplinlerarası bir bütünlük içinde kentsel dönüşüm projeleri üretilmelidir. Bu projelerin uygulanmasında sahada yıkımda ve yapımda biz inşaat mühendisleri her aşamada yer alıyoruz. Zemin ve temel mühendisliği, yollar, köprüler, tüneller, binalar gibi her alanda kanunun ruhuna ve amacına uygun projeler üretip uygulama görevimiz var. Yönetmeliklerin izin verdiği doğrultuda teknik gücümüzü daima doğru ve toplumun refahına, kente faydalı projelerden yana kullanmalıyız. KENDİ TEKNOLOJİMİZİ GELİŞTİRMELİYİZ Bilginin yenilenmesinden bahsettik. Önümüzdeki süreçte inşaat sektöründe, konut teknolojilerinde bizleri neler bekliyor? Dünya o kadar hızlı değişiyor ki, gelecekteki sorunumuz sürdürülebilirlik olacaktır. Sürdürülebilir kentler, akıllı binalar, yer altı-yerüstü kaynakların doğru kullanılması, yeşil bina kavramı gibi eskiden pek de alışık olmadığımız yeni kavramlar bizi bekliyor. Artık gecekondularda bile kimse dört duvar bir çatı yeter mantığı ile yaklaşmıyor. Bizim mesleğimiz çevreyi çok değiştirebilen bir meslek. Doğal çevreyi bozmadan, sürdürülebilirliği olan, gelecek nesillere aktarılabilir, sadece enerjiyi değil tüm varlıkları tasarruflu kullanan, çevreyi kirletmeyen teknolojiler geliştirip kullanmak gerekli. Yapı malzemesi teknolojisi son yıllarda RÖPORTAJ Belediyelerin özellikle yerel ve özel koşulları göz önüne alan mesleki uygulamalara ağırlık vermesi gerekir. Örneğin Bursa’nın lodostan çok etkileniyor olması yerel bir özellik. Şehir planlamada, mevcut ve yeni yapılacak yapılarda rüzgar yükü analizlerinin özellikle istenmesi, çatılar için rutine ek düzenlemeler yaptırılması her anlamda bu olaylardan ileri gelecek kayıplarımızı azaltacaktır. Benzer şekilde, şehrimizdeki deprem tehlikesi ve git gide sayısı artan yüksek yapılar konusu var. Yüksek yapılar için mevcut yönetmeliklere eklemeler yapılması gerektiğini düşünüyorum. Sahada geoteknik araştırmaların daha kapsamlı ve gerçekçi yapılması, yüksek yapılarda kullanılan her türlü malzemelerin standartlara uygun imal edilmiş olması yanında montajının da uygulama standartları olması gerektiğini düşünüyorum. Yapı denetim kuruluşlarının yüksek yapılarda her anlamda denetime çok özen göstermelerini, gerektiğinde üniversitelerden destek almalarını tavsiye ediyorum. hızla gelişiyor. Polimer malzemeler, nano teknoloji ile geliştirilen malzemeler ve hatta akıllı malzemeler geliştiriliyor. Bu malzemelerle daha akıllı, daha sağlam, kullanışlı, estetik, çevreye uyumlu, bulunduğu yörenin mimari, sosyal dokusuna uygun ama daha ekonomik yapılar ortaya çıkacaktır. Artık, sadece bir statik proje yapıp olaya mekanik bir mühendis gözüyle bakmak yetmeyecektir. O yüzden mühendis sosyal olmalıdır. Toplumun kültürünü, özünü, ekonomisini, işlevini, içini bilen inşaat mühendisi böyle projeler üretebilir. Başka ülkelerde, başka araştırmacılar tarafından geliştirilmiş yeni malzemeleri alıp Türkiye’de pazarlamak ve kullanmak güzel ama asla yeterli değil. Bizler de yeni teknolojiler üretip, yeni malzemeler geliştirip varlık göstermeliyiz. Mesleki ve sektörel anlamda düzenlenmesi gereken yönetmelik ve uygulamalar var mı? Bu konuda bir akademisyen olarak neler yapılmasını önerirsiniz? Elbette gelişen dünyaya ayak uydurmak için mesleki standartların sürekli gözden geçirilip geliştirilmesi gerekiyor. Türkiye’de önceden çok önem verilmemiş, ancak günümüzde gittikçe önemi artan konular var. Bunlara örnek olarak sismik izolasyon, yüksek yapılar ve rüzgar etkisi, yangına dayanıklı yapılar gösterilebilir. Ayrıca, AB ile uyum sürecinde yenilenen birçok yönetmelik var. Deprem alanında sürekli güncellenmesi gereken bir mevzuat var. Hayatımıza yeni giren riskli yapılar, kentsel dönüşüm konuları var. Bu alanlarda gereken yeni uygulama esasları ve standardizasyon çalışmaları gecikmeden yapılmalıdır. Yeni standartların ortaya konması, olanların zaman içinde güncellenmesi Türk Standartları Enstitüsü rutin olarak yaptığı görevlerdendir. Akademisyenler bu standartların hazırlanmasında ve mevcutların geliştirilmesinde görev alıyorlar. İnşaat mühendisliği hizmet alanına giren standartların güncellenmesine, yenilerinin ortaya konulmasına mesleğinde belirli bir düzeye gelmiş mühendisler ve akademisyenler birlikte çalışarak katkı verebilirler. SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 29 HABER İMO BURSA ŞUBESİ YÖNETİM KURULU BAŞKANI AKYILDIZ: “SİZLER ŞANSLISINIZ ÇÜNKÜ İMO’YLA TANIŞTINIZ” TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi, kapılarını geleceğin mühendislerine açtı. Bu kapsamda İMO Bursa Şubesi, Uludağ Üniversitesi, Bursa Teknik Üniversitesi, Orhangazi Üniversitesi, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi inşaat mühendisliği bölümü öğrencilerini tanışma kokteyli ve ‘Mesleğe Genç Bakış’ söyleşisinde bir araya getirdi. Mesleğe yeni adım atmış inşaat mühendislerinin tecrübelerini paylaştığı program öncesi konuşan İMO Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Basri Akyıldız, katılım gösteren tüm öğrencilere teşekkür ederek, “Asıl öğrencilik üniversiteden sonra başlıyor. Okullarınızı bitirdikten sonra belki çok rahat soru sorabileceğiniz hocalarınız olmayacak. Ancak şanslısınız. Çünkü bugün itibarıyla İMO’yla tanıştınız. Sizler mezun olduktan sonra destek alabileceğiniz tek kurum İMO olacak. Bu şansı iyi değerlendirmenizi arzu ediyorum. Okulunuz devam ederken ve mezun olduğunuzda bize istediğiniz zaman ulaşabilirsiniz. Biz gençlerimize yardımcı olabilmek onları kazanabilmek için çabalıyoruz” dedi. TOKSÖZ: KENDİNİZE UYGUN ALANI SEÇİN İMO Gençlik Komisyonu Başkanı Yiğithan Toksöz de öğrencilere İMO’nun, işleyişini ve amacını anlattı. İMO’nun düzenlediği etkinliklerle meslektaşların mesleki gelişimlerine ve dayanışmalarına katkı sağladığını dile getiren Toksöz, şu tavsiyelerde bulundu: “Mutlaka kendinize uygun alanı seçin. Hangi alanı seçeceğinize de öğrencilik yıllarında karar verin ve kendinizi o yönde geliştirin. En önemli amacınız da insanlığa faydalı olabilmek olsun.” GENÇ MÜHENDİSLER MESLEKLERİNİ ANLATTI Açılış konuşmalarının ardından ‘Mesleğe Genç Bakış’ söyleşisinde inşaat mühendisliğinin farklı alanları ve farklı kurumlarda çalışan Selcan Kibar, Alper Tolga Döker, Adnan Şanlı ve Mustafa Kale, deneyimlerini yaklaşık 200 katılımcıya aktardı. Öğrencilerin de sorularıyla destek verdiği söyleşi yaklaşık 4 saat sürdü. 30 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65 HABER GÖYNÜKLÜYE BİR FİDANDA İMO BURSA ŞUBESİ’NDEN İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi, Mudanya’nın Göynüklü Mahallesi’nde yanan ormanlık alanı ağaçlandırma kampanyasına destek verdi. İnşaat mühendisleri diktikleri fidanlarla toprağa yeniden hayat vermenin mutluluğunu yaşadı. Mudanya’nın Göynüklü Mahallesi’nde meydana gelen yangının ardından küle dönen 170 hektarlık orman alanını yeniden canlandırmak için bir fidanda İMO Bursa Şubesi üyeleri dikti. Fidan dikim etkinliği için Bursa Orman Bölge Müdürlüğü tarafından belirlenen ve fidanları hazırlanan alanda buluşan inşaat mühendisleri yangının ardından doğanın yaralarını sarmak için çalıştı. İnşaat mühendisleri, çocukları ile birlikte toprağı kazıp, fidan dikerek, onların çevreyi koruma bilincini geliştirme fırsatı da buldu. alanlarının yok olması bizi üzdü. Yeşil alanlarımız giderek azalıp ranta kurban giderken böyle bir yangın herkesi tedirgin etti. Bu tedirginliği ortadan kaldırmak için Bursa Valiliği ve Orman Bölge Müdürlüğü tarafından fidan dikme kampanyası başlatıldı. Ormanlarımızın, yeşil alanlarımızın korunması için başlatılan bu kampanyaya bizde İMO Bursa Şubesi olarak destek olmak istedik ve üyelerimizle birlikte fidan diktik. Umarım bu çabalar amacına ulaşır ve yok olan ormanlık alanlarımızı yeniden geri kazanabiliriz” dedi. Akyıldız, etkinliğe katılarak yaklaşık 150 fidanı toprakla buluşturan üyelere teşekkür etti. Etkinliğe, İMO Bursa Şubesi Yönetim Kurulu üyeleri Yavuz Bahadır Aksoy, Alper Aydın, Şube Sekreteri Ayşegül Kebir, Gençlik Komisyonu üyeleri, şube çalışanları ve üyeler katıldı. İMO Bursa Şube Başkanı Basri Akyıldız, etkinliğin amacının sadece fidan dikmek değil doğaya ve ormanlara sahip çıkarak bu bilinci geliştirmek olduğunu söyledi. Akyıldız, 29 Ağustos’ta çamlık alanda çıkan, Göynüklü, Çağrışan ve Gündoğdu mahallelerindeki ormanlık alanlara sıçrayan yangının Bursa’nın önemli ormanlık alanlarına zarar verdiğini belirterek, “Yangının ardından gördük ki 170 hektarlık bir alan küle döndü. Bursa’nın nefes almasını sağlayan yeşil SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 31 HABER İMO BURSA ŞUBESİ ÜYELERİ BİR İLKE TANIKLIK ETTİ İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi üyeleri, dünyanın en büyük orta açıklığına sahip dördüncü köprüsü olan İzmit Körfez Geçiş Köprüsü’nün ilk tabliyesinin konulmasına tanıklık etti. İMO Bursa Şubesi, Yap- İşlet- Devret Modeli ile yürütülen, İstanbul ve İzmir arasındaki yolculuğu 3.5 saate indirecek olan Gebze- Orhangazi- İzmir Otoyol Projesi’nin en önemli ayağı olan İzmit Körfez Geçiş Köprüsü’ne teknik gezi düzenledi. Yüksel Proje- Emay- Chodai İş Ortaklığı Eğitim Baş Mühendisi İrfan Ünal, tekne gezisi öncesi inşaat mühendislerine proje ile ilgili sunum yaptı. Bağlantı yolları da dahil olmak üzere 433 kilometre olan otoyolun 45 kilometrelik bölümünün Ocak ayı içerisinde açılacağını belirten Ünal, Körfez Geçiş Köprüsü’nün ilk tabliyesinin konulduğunu söyledi. İMO Bursa Şubesi üyelerinin tarihi bir ara tanıklık ettiklerini ifade eden Ünal, “113 adet tabliyemiz konulmak için bekliyor. İlkini başarılı bir şekilde yerleştirme çalışmalarımız başladı. Tabliyelerin tümümün Şubat ayında bitirilmesini hedefliyoruz. Her bir tabliyenin uzunluğu 25 metre, genişliği 35, 93 metredir. Ağırlıkları 285 ile 300 ton arasında değişiyor. Dengeli olması için kuleden başlayarak karaya doğru ilerleyeceğiz. Ana açıklıkta ise ortadan başlanarak dengeli bir şekilde ilerletilecek ve iki yaka birleşecek” dedi. PROJE 2018’DE TAMAMLANACAK Tüm projenin 2018 yılında tamamlanmasının hedeflendiğini kaydeden Ünal, Gebze Kavşağı ile Altınova Kavşağı arasındaki 12 kilometrelik yolun Nisan sonunda açılacağını hatırlatarak, “12 kilometrelik yol 6 dakikada geçilecek. Yol açılmamış olsaydı. Körfezi 90 kilometre dolaşarak, 1 saat 20 dakikada dolaşarak geçebiliyorduk. Feribot ile geçiş 45 ile 60 dakika arasındaydı. 1550 metre orta açıklığı ile dünya da dördüncü Avrupa’da ikinci büyük köprüyü inşa ediyoruz” diye konuştu. 32 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65 DEPREM BÖLGESİNE UYGUN TEMELLER Deprem bölgesinde denize uygulanan büyük açıklıklı bir asma köprü olması nedeniyle kulelerin oturduğu keson temellerin dünya inovasyonu olduğunu vurgulayan Yüksel Proje- Emay- Chodai İş Ortaklığı Eğitim Baş Mühendisi İrfan Ünal şunları söyledi: “Kesonların oturacağı yer denizin altında yaklaşık 40 metre, 40 metreden sonra 3 metrelik bir taban kazısı yapılıyor ve çatılı malzemeden oluşan bir yatak oluşturuluyor. Öncesinde de altına 35 metre uzunluğunda, 195 adet, iki metre çapında çelik kazık çakıldı. Üzerine 3 metrelik kazılan alına çakıl yatak yapıldı. Bu sismik izalatör görevi görüyor. Önemli olan çelik kazıklarla temel arasında bağlantı olmaması, Deprem olduğunda kesonlar temelden kayarak yıkılmayacak.” RÖPORTAJ B AKADEMİK ZENGİNLİĞİNİ ÖĞRENCİLERİNE AKTARIYOR ursa Orhangazi Üniversitesi Kurucu Rektörü ve İnşaat Mühendisliği Kurucu Bölüm Başkanı Prof. Dr. Recep İleri, inşaat mühendisliğinin, medeniyet mühendisliği olarak şehirleri ve güvenlikli yapıları tasarlayan bir bilim dalı olarak görüyor. Prof. Dr. İleri, öğrencilere ilk geldikleri andan itibaren mühendisliğin ana amacının çözüm üretmek olduğunu anlattıklarını belirtiyor. Çünkü, ‘Gaye hesap yapmak değil; esas Gaye problem çözmek ve çözüm üretmektir’ diyen Prof. Dr. İleri, “Sahadaki inşaat mühendislerinin donanımlı olması gerekli. Dünyayı, inşaat sektöründeki gelişmeleri bilen, mesleğini seven ve onu geliştirmeyi seven insanlardan olması gerekli” sözleri ile genç inşaat mühendislerine tavsiyelerde de bulundu. Yurtdışında birçok bilimsel çalışması bulunan ve iki dalda profesörlük unvanını alan Prof. Dr. Recep İleri’de inşaat mühendisliği ve üniversitedeki çalışmaları hakkında bilgi aldık… Öncelikle kısaca kendinizden ve akademik kariyerinizden bahsedebilir misiniz? 1960 doğumluyum. İlkokul, ortaokul ve liseyi Çanakkale’nin Biga İlçesi’nde okudum. 1983 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi, Sakarya Mühendislik Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü’nden birincilikle mezun oldum. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde yüksek Lisansımı tamamladım. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Sakarya Mühendislik Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Hidrolik Kürsüsünde araştırma görevlisi oldum. Bu bölümde çalışırken, inşaat mühendisliği ve çevre mühendisliğinin su dalına ilgi duyduğum için doktoraya başladım. Bu sırada NATO TÜBİTAK Bursunu kazanarak İngiltere Manchester Bilim ve Teknoloji Enstitüsünde, Su Bilimi üzerine doktora yaptım. Bu üniversite 1988-1992 yılları arasında dünyanın sayılı üniversitelerinden biri olan bizim 1. Boğaz Köprüsü’nü yapıldığı üniversitedir. Bilimsel çalışmalar için 30 farklı ülkede bulundum. 1992 yılında hem inşaat mühendisliği hem de çevre mühendisliğinde yardımcı doçentlik unvanını aldım. Su yapıları ve çevre teknoloji üzerine 1997’de doçent, 2003’ün sonunda da Çevre Mühendisliği Bölümünde profesör oldum. Uzun yıllar yurtiçi ve yurtdışında akademik kariyerimi sürdürdükten sonra 2012 yılında Bursa Orhangazi Üniversitesi’nden gelen teklif ile Bursa’ya kurucu Rektör olarak geldim. Ayrıca İnşaat Mühendisliği Kurucu Bölüm Başkanıyım. Kuruculuklar hem heyecanlı, zevkli, hem çok zordur. Bu dönemde İnşaat Mühendisliği üzerine de profesörlük unvanını aldım. Uzmanlık alanım su yapıları, ağırlıklı olarak atık su yapıları üzerine, Akışkanlar Mekaniği, Hidrolik dalı gibi dallarda öğretim üyesiyim. Ve Çevre Mühendisliği Bölümünde Arıtma Tesisleri gibi yapılarda iki profesörlük sahibi bir öğretim üyesi ve üst idareci olarak ülkemize, Bursa’ya, Marmara’ya, hizmet ediyoruz. Her gün öğrenmeye açık bir bilim insanı, ülkesini, vatanını seven ve ona katkı sağlamaya çalışan bir vatandaşım. İLK MEZUNLARIMIZI 2017’DE VERECEĞİZ Bursa Orhangazi Üniversitesi ve İnşaat Mühendisliği Bölümü ne zaman kuruldu? Bursa Orhangazi Üniversitesi Bursa’nın Yıldırım İlçesi’nde resmi olarak 2011 yılında kamu tüzel kişiliği olarak kurulmuş durumdadır. İlk öğrencisini de 2012 yılında aldı. Şu anda yaklaşık bin 800 lisans, 300 lisansüstü öğrencisi mevcut. İnşaat Mühendisliği Bölümü ilk bölümlerimizden birisi ilk mezunlarımızı da 2017’de vereceğiz. Bölümümüzün şu an 304 öğrencisi mevcut. Üniversitemizde, ülkemizin 46 ilden, 111 liseden farklı öğrencimiz var. Dünyadan da 55 farklı ülkeden öğrencimiz var. Tüm bu öğrencilerimiz mezun olduğunda donanımı ve Türkiyeyi seven, ülkemiz için gönüllü elçimiz olan, yetişmiş insan ihracatı yapmış olacağız. Mezun olan tüm yabancı öğrencilerimiz kendi ülkelerine döndüklerinde gönüllü elçilerimiz olacaklar. İlk düşündükleri kendi ülkeleri ile bizim ülkemiz arasında nasıl köprü kurulacağını düşüneceklerdir. Bu paha biçilemez bir olaydır. TÜRKİYE’NİN 4. BÜYÜK İLİNDE GEÇ KALMIŞ BİR MÜHENDİSLİK DALI İnşaat Mühendisliği Bölümü’nün üniversiteniz için önemi nedir? İnşaat mühendisliği bizim kadim mühendislik dediğimiz insanlık ve medeniyet hayatı ile birlikte ihtiyaç duyulan bir mühendislik olmuş. Şu anda bir önceki yıla baktığımızda dünyanın çok önemli büyük sektörlerinden olan inşaat endüstrisi (construction industry) bu sahayı kapsıyor. 2013 yılına ait Verilere baktığımızda 12,5 trilyon dolarlık bir sektörden bahsediyoruz. İnşaat mühendisliği bölümü, Bursa’nın nüfusu ile 4. büyük il, ihracatı ile 2. büyük il olması nedeniyle açılması oldukça gecikmiş bölümlerimizden birisiydi. Şu anda Üç üniversitemizde de inşaat mühendisliği bölümü olması bu açıdan çok önemli. Zira geçtiğimiz yıl en çok beton dökülen iller sıralamasında İstanbuldan sonra Bursa ikinci sırada yer aldı. Bu durum inşaat mühendisliği mezunu ihtiyacını bize gösteriyor. Vereceğimiz mezunlarımızın; çağı anlayan, çağı okuyan, mesleki donanımlı, yabancı dil bilen etik sahibi ve kişilikli insanlardan oluşması gerektiğini düşünerek ona göre eğitim-öğretim vermeye çalışıyoruz. SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 33 RÖPORTAJ veriyoruz. Bunun için farklı mesleklerde topluluklar kurduk. Şu an 20’ye yakın topluluğumuz var. İnşaat mühendisliği topluluğumuz da sık sık teknik geziler düzenleyerek onlara fikir verebilecek Bursa içi Bursa dışı geziler düzenleyerek mesleğin avantajları, sıkıntıları neler bunları birlikte görüyoruz. Onlara, ‘kitap okumak kadar hayatı okumakta önemli’ mesajını veriyoruz. Düzenlenen bir takım yarışmalarla öğrencilerimizin yeni digital çağı anlaması, onu okuması ve onda rol alacak inşaat mühendisi olması için gayret ediyoruz. Bunun için her hafta birkaç dalda tecrübe seminerleri düzenliyoruz. İnternet ortamında, kitapta hazır olmayan tek şey tecrübe. Öğrencilerin tecrübeli insanlarla bir araya gelmesini söylüyoruz ve istiyoruz. Bunun için İMO Bursa Şubesi ile birlikte her yıl yeni öğrenciler için ‘Baret Giyme’ töreni düzenliyoruz. Heyecan verici bir etkinlik oldu. Her yıl birinci sınıftaki öğrencilerimize İnşaat Mühendisleri Odası ve Genç İMO ile birlikte düzenliyoruz. Genç baretlerle tecrübeli baretlerin buluşmasını sağlayan seminerler yapıyoruz. Tecrübe paylaşımlarına derslerimiz kadar önem veriyoruz. İNŞAAT MÜHENDİSİ ÇAĞI YAKALAMALI; MESLEĞİNİ SEVMELİ Bursa Orhangazi Üniversitesi’nin öğrencilere sağladıklarını aktarır mısınız? Üniversitelerin 3 ana görevi vardır. Birisi çağa uygun eğitim öğretim yapmak, diğeri çağa uygun araştırma geliştirme inovasyon yapmak. Üçüncüsü de problemler oluşmadan önce çözmek için projeler geliştirmektir. Ben ilk dersten itibaren öğrencilere ‘Mühendislerin ana amacı hesap yapmak değil çözüm üretmektir’ diyorum. Hesap onun ara formülüdür. Gaye problem çözmek ve çözüm üretmektir. İnşaat mühendisliği medeniyet mühendisliğidir. İnşaat mühendisliğinin sahası çok geniştir. Ancak bu sahadaki inşaat mühendislerinin donanımlı olması gerekli. Dünyayı, inşaat sektöründeki gelişmeleri bilen, mesleğini seven ve onu geliştirmeyi seven insanlardan olması gerekli. EĞİTİMİ DÖRT DUVAR ARASINDA YAPMIYORUZ Genç inşaat mühendislerinin sahaya çıktıklarında zorluk çekmemeleri için neler yapıyorsunuz? Artık bilgi dört duvar arasında olmaktan çıktı. Bilginin tükenme, eskime hızı da arttı. Şu an bilgi tükenme hızı 3-4 yıla düştü. Bu yüzden kaliteli eğitim sadece sınıf içinde değil. Akademisyenler olarak bunun bilinciyle hareket ediyoruz. Eğitim hayatın ta kendisidir. Teorik ile pratik üst seviye bilginin sunulmasının yanında müfredat dışı fakat müfredatla ve hayat ile ilişkili etkinlikler yapmaya çok önem 34 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65 İNŞAAT MÜHENDİSİ ŞEHİRLERİ VE GÜVENLİKLİ YAPILARI TASARLAR Bursa’nın çarpık ve kaçak yapılaşmasına baktığımızda öğrencilerin baretin ağırlığını anlaması gerekmektedir diyebilir miyiz? Şehir kurmak bir kültür gerektirir. Biz toplum olarak önce yanlış binalar yapıp sonra onları dönüştürmek için çaba harcıyoruz. Artık bunlardan ders çıkararak kesinlikle gecekondulaşma, çarpık kentleşmeye müsaade edilmemelidir. Bizim başımızı sokacak bir ev mantığından çıkarak gerçekten insanca yaşayabileceğimiz yapılara, ortamlara ihtiyacımız var. Türkiye’de ortalama 7 yaşında okula başlanıyor. Ülkemizde Toplum eğitimimizin ortalaması 6,5 yıldır. Toplam 13,5 yıllık bir toplum hafızamızın olduğunu gösteriyor. Bu gelişmiş ülkelerde 17-18 yıldır. Yani biz toplum olarak ortaokul 2. sınıf öğrencisi gibi olaylara bakmaya çalışıyoruz ve sıkıntılar yaşıyoruz. Bu yüzden eğitim seviyemizin çağa uygun olarak artırılması gerçekten de üretilen bilginin 3. nesil üniversitelerde geliştirilmesi gerekiyor. Ürettiğimiz bilginin toplumda sağlıklı kentler kurmada önemli olduğunu vurgulamak gerekiyor. Sadece kent kurmak yeterli değil kentin sağlıklı, insanların mutlu olması gerekiyor. Yeşil şehir, sağlıklı şehir demek; yeşil donatı alanlarının muhafaza edildiği ortamların beraber planlanması demek. Mühendisin bir diğer adı da şehir tasarımcısıdır. İnşaat mühendisliği de bunlardan birisidir. anlatmamız, geleceğin mühendis ve mimarlarını, yeni meslektaşlarımızı hazırlamamız gerekiyor. RÖPORTAJ MÜHENDİS TOPLUMUN İHTİYAÇLARINI SEZİNLEMELİ Konutlar hızla yükselirken inşaat endüstrisi de teknoloji ile birlikte gelişiyor. Önümüzdeki süreçte inşaat endüstrisinde nasıl yenilikler bekleniyor? Çağımız dijital ve yeniliklerin sık sık geldiği bir çağ. Artık yılda 12,5 trilyon gibi bir değere sahip olan, her yıl artan ve dünyada çok önemli bir istihdamı sağlayan bir alandan yani inşaat endüstrisinden (constuction industry) bahsediyoruz. Bu alan diğer mesleklerle iç içe girmiş bir alandır. Artık yenilikler tek bir alandan değil, entegre çalışmalardan çıkıyor. Onun için çocuklarımızı şöyle yetiştirmeliyiz; Biz çocukluğumuzdan bu yana yanlış bir gelenekten geliyoruz. ‘Aman oğlum, aman kızım başımıza bir icat çıkarma’ dendi. Biz tam tersi ‘Aman oğlum, aman kızım icat çıkar’ demeliyiz. Mühendisin en önemli özelliklerinden birisi de toplumun ihtiyaçlarını sezinleyerek onların daha mutlu olacağı alanlar sağlamaktır. Biz öğrencilerimize eskiden beton artı 4 derecede dökülür diye öğretiyorduk. Fakat şuan eksi 25 derecede, artı 60 derecede beton dökecek teknolojiler gelişiyor. Dünyada kendi ülkesinin dışında en fazla inşaat sektöründe bulunan ülke yaklaşık 50 milyar dolarla Çin. Türkiye yaklaşık 36 milyar dolarla ikinci sıraya yükselmiştir. Amerika yaklaşık 25 milyar dolarla üçüncü sıradadır. Bu ülkemizin inşaat sektöründe geldiği gelişmişliği göstermektedir. Yurtdışındaki bir çok ülkede mühendislerimiz, mimarlarımız ve teknik ve sosyal elemanlarımız çalışıyor, bunun için tüm mühendislerimizin, mimarlarımızın, teknik ve sosyal elemanlarımızın; dünyada çalışacak kalitede olması, dünya insanı olması, yeterlikli kalibrede olması, dil bilmesi, mesleğine aşık olması, mesleğindeki gelişmeleri takip etmesi ve buna katma değer katması önemlidir. gelişimlerini sağlayabilecekleri staj alanlarını düzenleme konusunda önemli destek aldık. Biz üniversite olarak proje tabanlı staj konusuna önem veriyoruz. Toplum olarak Gibi yaşamaktan kurtulmalıyız. Çalışıyor gibi yapmak, problemlere çözüm buluyor gibi yapmak, mühendislik, müteahhitlik yapıyor gibi yapmak kavramlarından kurtulmalıyız. Benim tüm öğrencilerime 4E formülü tavsiyem vardır. Başarılı mühendis, başarılı insanlar olmak istiyorsak,; yaptığımız işi; Emniyetli, Ekonomik, Estetik ve Ekolojik yapacağız. Bunun içinde genç öğrencilerimizi İMO Bursa Şubesi’nin düzenlediği ücretsiz seminer ve eğitimlerine katılımını sağlıyoruz ve teşvik ediyoruz. Üniversitemiz adına İMO yönetimine ve tüm İMO üyelerine üniversitemiz adına teşekkür ediyoruz. Öğrencilerimiz bu etkinliklere katılarak yeni sorularla bizlere geliyorlar. Mezun olduklarında yaptıkları işi severek yapmalılar. Üniversitemizin ve İMO Bursa Şubesi’nin etkinlikleri geleceklerini belirleme açısından bu anlamda önemli. SEMİNER VE KURSLAR ÖĞRENCİLERİMİZ İÇİN ÖNEMLİ İMO Bursa Şubesi ile ortak yapılan çalışmalardan bahseder misiniz? Kurucu Rektörlük ve kurucu inşaat mühendisliği bölüm başkanlığı görevine geldiğim günden bu yana; İMO Bursa Şubesi ile hep ikili diyalog halinde olduk. Öğrencilerimizi de Genç İMO’ya üye olması için teşvik ediyoruz ve oluyorlar. İMO Bursa Şubesi’nden, öğrencilerimizin mesleki SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 35 RÖPORTAJ BİR MASA BİR KASA İLE MÜTEAHHİT OLUNMAMALI SADECE KANUN YAPIP RAFA KALDIRMAMALIYIZ Mesleki ve sektörel anlamda düzenlenmesi gereken yönetmelik ve uygulamalar var mı? Bu konuda bir akademisyen olarak neler yapılmasını önerirsiniz? Bizim kanunlarımız büyük oranda dünya ile benzeşiyor. Peki nerede sorun var? Uygulamada. Kentsel dönüşüm olarak kısalttığımız Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun’un uygulamasının çok başarılı olmadığını görüyoruz. Bunun çözümü bilim adamı olarak bakarsak problemin taraflarını bir araya getirmek. Belediye bir tarafta, kamu bir tarafta, özel sektörmüteahhit bir tarafında, problemini çözmeye çalıştığımız insanlarımız bir tarafta değil, birlikte aynı masada olmalıdır, rant mantığından uzak, toplumun daha güvenli evlerde, sitelerde nasıl yaşayabileceğini düşünüp, fedakarlıkta bulunarak problemi çözmemiz gerekiyor. Ben daha fazla rant elde edeyim mantığı ile gidildiğinde problemlerin kilitlendiğini görüyoruz. Bursa gibi 60 bine yakın konutun yıkılması, 30 binin acil olarak yıkılması ve yerlerine güvenlikli evler ve bölge yapılması gereken bir kentte hep birlikte oturup karar vermeli. Sadece kanun yapıp onların rafta kalması bir anlam ifade etmiyor. Bu kanunları sağlıklı nasıl uygulayacağımızı tartışıp, uygulama sırasında çıkan sorunları da ancak paydaşlar ile birlikte çözebiliriz. İnsan ile başlayan problemler, ancak insan ile biter. Benim öğrencilerime tavsiyem problem üreten insan tipi değil, problem çözen insan tipi olmalarıdır. 36 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65 Bir diğer çözülmesi gereken de Kamu İhale Yasası. Yasanın sık sık değişmesi en büyük sorun. Kamu İhale Yasası son yıllarda 162 kez değişti. Eğer Yasada sorun varsa düzenlenmeli ama bu kadar sık değişiklik yapılması hem kanun uygulayıcılarını, hem müteahhitleri, hem mühendis ve mimar meslektaşlarımızı, hem belediyelerimizi, hem de bürokrasiyi ve insanlarımızı fazla yoruyor. Kanunun sorunlu olan bölümleri; iktidarı, muhalefeti, sivil toplum örgütleri, mühendisller ve mimar odası, ilgili kuruluşlar, kamu ve özel kuruluşlarıyla hep birlikte düzenlenmeli. Bir diğer çıkmasını beklediğimiz ve önemsediğimiz yasa ‘Müteahhitlik Hizmet Yasası’. Avrupa’nın 28 üye ülkesindeki toplam müteahhit sayısı yaklaşık 25 bin. Fakat 80 milyonluk Türkiye’de yaklaşık 300 bin adet müteahhit var. Bu yasa acilen çıkartılmalı çünkü müteahhitlik dünyada ciddi bir iş. Sektördeki çürük elmalar bu çıkmasını beklediğimiz Müteahhitlik Hizmet Yasası ile temizlenmeli. İsteyen herkesin müteahhitlik yapamayacağı ve dünya standarlarında uygulanabilir bir yasa oluşturulmalı. Bu yasa ile de yurtdışından gelen yatırımcılara da kaliteli yatırımlar sunabiliriz. Hatta dünyaya iddialı olduğumuz inşaat sektörü ile ilgili daha büyük mühendislik, mimarlık ve müteahhitlik hizmetleri verebiliriz ve dünyada bu konuda birinci sıraya da yükselebiliriz. Bu potansiyel bu ülkede ve bu ülkenin birikiminde ve ruhunda vardır. Müteahhitlik; bir şirket kurulup, bir dilekçe belediyeye, bir dilekçe ticaret sanayi odasına verilip, bir masa bir kasa ile kurulamaz. Bu konu bu kadar basite indirgenemez. Hukuken ve yasa ile; Bir dilekçe, Bir şirket, Bir masa, Bir kasa ile müteahhit hemen olunamamalıdır. Eğer Güvenlikli yapılar yapmak ve sağlıklı ve güvenlikli şehirler kurmak istiyor isek, insanlar ve kurumlar olarak, işlerimizi çok ciddiye almamız gerekmektedir. Özetle, çerçevesi belirlenmiş, dünya müteahhitlik standartlarında güvenlikli yapılar üretebilecek ve uygulanabilir bir yasa ile, yeterlikli olanlar müteahhit olmalıdır ve bu müteahhitlik konusu bilimsel, teknik, hukuki ve sosyal olarak çok ciddiye alınmalıdır. MAKALE YEŞİL BİNALAR VE YÖNETMELİK Binalar çevresel, ekonomik ve sosyal etkileri ile sürdürülebilir gelişmenin önemli parçalarıdır. Bu nedenle yeşil binalar olarak nitelenen yapılar şehirlerin sürdürülebilir olarak gelişmelerinde yardımcı öğeler olarak tanımlanabilir. EROL KILIKÇIER Avukat erolkilikcier@kilikcier.av.tr Yeşil binalar yapının arazi seçiminden başlayarak yaşam döngüsü çerçevesinde değerlendirildiği, bütüncül bir şekilde sosyal ve çevresel sorumluluk anlayışıyla tasarlandığı, iklim verilerine ve o yerel özgü koşullara uygun, ihtiyacı kadar tüketen, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmiş, doğal ve atık üretmeyen malzemelerin kullanıldığı, katılımı teşvik eden ve ekosistemlere duyarlı yapılar olarak tarif edilebilir. Yeşil binaların en önemli avantajları; - Binalardan kaynaklı karbondioksit salınımı azaltmaları, -İnşaat aşamasında çevre tahribatını en aza indirgemeleri, -İşletme masraflarının az olması, yenilenebilir enerjinin kullanımını ve geliştirilmesini sağlamaları, -Hafriyat ile ortaya çıkan atık malzemenin değerlendirmeye alınmasını sağlamaları, - Yeşil çatı uygulaması ile yağmur sularının biriktirilip kullanılması, Yeşil binaların satın alınabilirliği hususunda önem taşımaktadır. Bir yeşil binanın satın alınabilirliği, yaşam döngüsü maliyetinin, geleneksel malzemelerle inşa edilmiş bina ile karşılaştırılabilir olması şeklinde tanımlanmaktadır. Sürdürülebilir yapılar alanında faaliyet yürüten kurum ve şirketler tarafından, Yeşil binaların kuruluş aşamasında geleneksel binalardan daha maliyetli olabileceği, fakat binanın kullanımı sürecinde düşük işletim giderlerinin bu maliyeti karşıladığı bildirilmektedir. Gelecekte Türkiye’nin yeşil binalar konusunda daha bilinçli bir duruma gelmesi sonucunda; yeşil bina yapımının sağlayacağı yararları gözeten geliştiriciler ve yatırım yapacakları mülkün uzun vadede sahip olacağı giderler ve değerinin ne olacağını sorgulayan yatırımcıların çoğalacağı düşünülmektedir. Bu durum gerçekleştiği takdirde yalnızca sertifika almak amaçlı değil, yeşil binaların kattığı faydalar konusunda daha bilinçli bir topluluk oluşacağı düşünülmektedir. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde de bu kavram son yıllarda ilgi görmeye başlamış ve yeşil binaların yapımı konusu önem kazanmış; yerel sertifika programları oluşturulması için çeşitli çalışmalar yapılmaya başlamıştır. - Doğal ışıktan yararlanılması, enerji tasarrufu sağlamaları, izolasyon sistemleri ile ısıtma soğutma maliyetlerini azaltmaları, - Binanın değerini arttırmaları, - Kullanıcılara daha sağlıklı ve verimli bir ortam sunmaları, kentsel yaşam alanlarına değer katmalarıdır. Yeşil bina kavramı tüm dünyada ve Avrupa’da son yıllarda gelişmeye başlamış, bu doğrultuda yeni kurumlar kurulmuş, yeni sertifika programları oluşturulmuş ve yeşil bina kavramı tüm ülkelerde yayılmaya ve ilgi görmeye başlamıştır. Yeşil binaların en önemli özellikleri, çevre ve hava kirliliğinde büyük oranda etkiye sahip olan binaların sürdürülebilir olmalarını sağlayarak gelecekte daha sağlıklı bir çevre elde edilmesine katkı sağlamalarıdır. SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 37 MAKALE Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2013-2014 yıllarında sektörle yaptığı çalıştaylar ve toplantılar sonucunda ülkemize özgü uluslararası alanda marka değeri olacak sürdürülebilir yeşil bina sertifika sistemlerinin geliştirilmesi gerekliliği vurgulanmış olup, son dönemde bu konuda atılmış olan en önemli adım ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca yayımlanan 08.12.2014 tarihli 29199 sayılı SÜRDÜRÜLEBİLİR YEŞİL BİNALAR İLE SÜRDÜRÜLEBİLİR YERLEŞMELERİN BELGELENDİRİLMESİNE DAİR YÖNETMELİK’tir. Yayımlanan yönetmelikle beraber ülkemize özgü marka değeri olan yeşil bina ve yerleşmelerin olması ve inşaat sektörünün de yenilenebilir enerjiye dayanan, enerji verimli çevre dostu, yerel malzemeler ile üretilmiş sürdürülebilir yeşil binaların ve yerleşim alanlarının artırılması ve yaygınlaştırılması hedeflenmiştir. Yönetmeliğin amacı, binanın doğal kaynakları ve enerjiyi verimli kullanarak çevresel etkilerini azaltmak için sürdürülebilir yeşil binalar ile sürdürülebilir yerleşmelerin değerlendirme ve belgelendirme sistemlerinin oluşturulması, belgelendirme süreçlerinde rol alacakların görev, nitelik ve sorumluluklarının belirlenmesine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Yönetmeliğin genel esaslarına göre; -Kurulacak olan bağımsız daimi komite ile bu alanda faaliyet göstermek isteyen tüm belgelendirme sistemleri ve uzmanlarının temel kriterleri belirlenmiştir. Belgelendirme kuruluşu olmak isteyen kurum/kuruluşların özellikleri belirlenmiş, ülkemizdeki tüm sürdürülebilir yeşil bina ve yerleşmelerin bilgileri, uzmanların ve belgelendirme kuruluşlarının bilgileri oluşturulacak Ulusal Yeşil Bina Bilgi Sistemi (UYBBS) nde kayıt altına alınarak farkındalık yaratılmıştır. -Daimi komite tarafından binalar ile yerleşmelerin belgelendirilmesine ilişkin performans kriterleri ve bunların ağırlık yüzdeleri tayin edilir. Plan, fen, sağlık ve çevre 38 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65 şartları ile ilgili kanun, tüzük ve yönetmelik hükümlerinde ve zorunlu standartlarda getirilen asgari kriterler, performans kriterlerine ve ağırlık yüzdelerine dâhil edilmez. -Bina sahibi veya yerleşmelerin temsilcileri, ilgili belgelendirme kuruluşunun değerlendirme kılavuzuna uygun olarak, proje müelliflerine veya sürdürülebilirlik uzmanlarına hazırlattığı belgelerle birlikte sürdürülebilir yeşil bina belge başvurusunu, Bakanlıkça yetkilendirilen belgelendirme kuruluşuna yapar. Belgelendirme kuruluşu, değerlendirme uzmanlarının düzenleyeceği değerlendirme raporu sonucuna göre, sürdürülebilir yeşil bina veya sürdürülebilir yerleşmeler belgesini düzenler veya başvuruyu geri çevirir. -Belgelendirme kuruluşları tarafından değerlendirilen ve belgelendirilmeye hak kazanan binaların veya yerleşmelerin, daimi komite tarafından belirlenen ulusal yeşil bina veya sürdürülebilir yerleşmeler logosunu kullanmasına izin verilir. -Sürdürülebilir yeşil bina ile sürdürülebilir yerleşmeler belgesi almak isteğe bağlıdır. -Bu Yönetmelik kapsamında belgelendirme kuruluşları tarafından bakanlığa iletilecek bilgilerle ilgili işlemler, bakanlık tarafından kurulan ve çevrimiçi olarak işletilen Ulusal Yeşil Bina Bilgi Sisteminde (UYBBS) gerçekleştirilir ve yayınlanır. -Sürdürülebilir yeşil bina ile sürdürülebilir yerleşmelerin değerlendirme ve belgelendirme sistemlerine ilişkin iş ve işlemler bakanlığın izin ve denetimine tabidir. Bu yönetmelikle birlikte ülkemize özgü marka değeri olan çevre dostu binaların yaygınlaşması hedeflerinin sağlanabilmesi için ilk adım atılmış oldu. Ayrıca binalarımızın uluslararası yeşil bina sertifika sistemlerine bağımlılığı son bulmuş olup milli, ülkemize ait sürdürülebilir yeşil bina sertifika sistemlerinden belgelerini alabileceklerdir. GEZİ KUZEY’İN VENEDİK’İ STOCKHOLM SELİN SAYACA TOPGÜL İnşaat Mühendisi İ sveç’in ve kendi tabirleriyle İskandinavya’nın başkenti Stockholm Malaren Gölü’nün Baltık Denizi ile birleştiği bölgede, köprülerle birbirine bağlanan on dört ada üzerine kurulmuştur. Kuzeyin Venedik’i -Stockholm’ün bu klişenin fersah fersah uzağında bir şehir olduğu vurgusunu yapmadan geçmeyelim- Stockholm’de şehrin alanının üçte biri su yollarıyla kaplı, bir diğer üçte birlik kısmı ise parklar ve yeşil alanlarla örülüdür. Bu yeşil alanlar ve kentte ağır sanayinin bulunmayışıyla Stockholm, Avrupa başkentleri arasında en temiz havaya sahip şehirlerden biridir. Stockholm’ ün en turistik bölümü tabi ki neredeyse tüm Avrupa şehirlerinde olduğu gibi Eski Şehir. Stockholm’de Eski Şehir Gamla Stan olarak anılıyor. Burası tahmin edildiği üzere şehrin ilk kurulduğu yer olup, tarihi dokusunu aradan yüzyıllar geçmiş olmasına rağmen korumaya devam ediyor. Parlemento Binası (Riksdag) Gamla Stan’ ın girişinde yer alıyor. İsveç Kraliyet Sarayı (Kungliga Slottet) de bu bölgede. Kungliga Slottet şehrin fazla içinde kaldığından Kraliyet’in asıl sarayı Stockholm’ün batısında yer alan Drottningholm olmuş durumda. Vakit bulunursa Stadhusbron’dan kalkan feribotlarla Drottningholm’e gidilmesi tavsiye olunur. Böylelikle şehir merkezinden ve dolayısıyla turistik bölümlerden biraz uzaklaşıp zengin Stockholmlüler nasıl yerlerde yaşıyormuş fikir sahibi olunabilir. Şehrin simge binalarından bir diğeri, belki de en önemlisi, inşaatında yaklaşık 8 milyon tane kırmızı tuğla kullanılmış Belediye Binası (Stadshuset) Stockholm’ün son yüzyıldaki en önemli mimari projesi olarak anılıyor. Stockholm Belediye Binası’nın 106 metre yüksekliğindeki kulesinden şehre tepeden bir bakış atmak mümkün. Dünyaca ünlü Nobel Ödülü Töreni de her yıl bu binadaki Mavi Salon’da yapılıyor. Nobel Ödülleri’ne özel ilgisi olanlar için Gamla Stan’da Nobel Müzesi olduğunu da söylemeden geçmeyelim. Zaten Stockholm’de aklınıza gelebilecek her şeyin müzesi olduğunu söylesek abartmış olmayız. Şehirde 70’in üzerinde müze bulunuyor. Stockholm’ün en çok ziyaret edilen müzesi Vasa Museet Slussen’den tekneyle ulaşabileceğiniz Djurgarden adasında. Djurgarden’a Östermalm üzerinden tramvayla da ulaşılabiliyor ancak ben tercihinizi ilk seçenekten yana kullanın derim. Böylece Djurgarden gezinize sizi görür görmez dünyanın en güzel yerine konumlanmış lunapark olduğuna hemen ikna edecek Gröna Lund’ün selamıyla başlayabilirsiniz. SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 39 GEZİ EŞSİZ MÜZELER hayvanlar sergileniyor. Stockholm’de bir öğle yemeğini buraya denk getirip parkın tadını doyasıya çıkarabilirsiniz. Panoramik Stockholm manzarası da bonusunuz olur. Manzara demişken şehrin kuzeyindeki etkinlik merkezi Ericson Globe’un tepesine de skywiev adı verilen teleferik, asansör karışımı aletle çıkılarak muhteşem Stockholm’ü bir başka açıdan yine kuş bakışı görebileceğiniz bilgisini vermiş olalım. İsveç’in dünyaya ithal ettiği en önemli ürünlerden biri olani Abba için de adada bir müze bulumakta, Abba Müzesi. Djurgarden’da esas bulunma amacımız olan Vasa Müzesi’ne dönersek müzede 1600’lerde yapılmış ve ilk seferinde limandan ayrıldıktan hemen sonra Baltık sularına gömülen görkemli savaş gemisi Vasa sergileniyor. Gemi çok parlak bir geçmişe sahip olmasa da müzenin her bir santimetre karesinde İsveçlilerin müzeciliğe hakimiyeti kendine hayran bırakıyor. 150 mürettebatın 33 ‘ü ile birlikte suların derinliklerine gömülmüş geminin yeniden yeryüzüne 333 yıl sonra yani 1900’ lü yıllarda çıkarılıp ve %95 orjinal parçalarıyla ve mürettebatıyla sergilendiğini söylersek ilginizi çekecektir eminim. Vasa Müzesi’nden zamanın kontrolünü kaybedip çıktığınızda hala müze gezmeye ayırdığınız vaktiniz ve hevesiniz kaldıysa Nordiska Museet’i ziyaret edebilirsiniz. Nordiska Museet muhteşem mimarisiyle kendini hemen gösterecektir. Djurgarden’da gezilmesini önereceğim bir diğer yer bir açık hava müzesi, şehir parkı olan Skansen. Skansen 19. yüzyıl sonunda kurulmuş ve tüm İsveç üzerindeki yaşamı anlatmaya çalışan bir park. Çeşitli yerlerden getirilerek burada yeniden inşa edilmiş dağ ve köy evleri, kiliseler, dükkanlar, el aletleri, ilaçlar ve tıbbi malzemeler vb. şeyler sergileniyor. Hatta parkın içerisindeki hayvanat bahçesinde de İsveçli ve İskandinav 40 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65 Stockholm’de görmeden dönmemeniz gereken bir diğer yer de Fotografiska. Burası aslında bir fotoğraf müzesi olsa da, esas olayı müzeden ziyada devasa pencerelerinin önündeki manzaraya dönük sıra sıra koltukları olan cafesi, ne yiyip içtiğiniz önemi olmaksınızın muhteşem manzara sizi sarhoş edecek. Tavsiyemiz buraya öyle bir saatte demir atmanız ki muhteşem panoramayı gündüz de gece de görebilmeniz. Türkiye’de İkea’lardaki sıradan versiyonunun bile insanları müptelası ettiği meşhur İsveç köfteyi yemeden tabi ki de Stockholm’den ayrılmayacağız. İsveçlilerin tabiriyle Köttbullar pek çoklarına göre en iyisi olduğu idda edilen Pelikan’da deneyebilirsiniz. Türkiye’dekine kıyasla çok daha büyük ebatlı köfteler, patates püresi, lingonberry ve turşu ile servis ediliyor. Yemeğin lezzeti o esnada ‘bizim bugüne kadar yediklerimiz köfte değilmiş’ dedirtse de sırf Stockholm günlerini anmak için bile dönüşte İkea’da versiyonlarına devam edebilirsiniz. Aslında köfte yemeye gerek kalmaksızın da şehir sık sık aklınıza gelecek, çünkü Stockholm insanı büyüleyip, o meşhur ‘Stockholm Sendromu’nun anlamını sizin için ilk görüşte değiştirecek ve hayat boyu kendine esir edecek… ETKİNLİK BOWLİNG TURNUVASINDA DOSTLUK KAZANDI İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi Gençlik Komisyonu, 13. Geleneksel İMO Bursa Bowling Turnuvası’nın 13.’sünü Atış Yapı sponsorluğunda Carrefour Magic World Cosmic Bowling Salonu’nda gerçekleştirdi. Turnuva öncesi İMO Bursa Şubesi Başkanı Basri Akyıldız, turnuvaya katkılarından dolayı Atış Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Atış’a plaket takdim etti. Plaket töreninin ardından toplam 29 takım, eğlenceli bir yarışa girişti. Zevkli ve heyecanlı müsabakalara sahne olan turnuvada 3. kazanan Furkan Karatepe ve ekibine ödüllerini ve kupalarını İMO Bursa Şubesi eski yöneticilerinden Mehmet Erdoğan verdi. Turnuvada 2.’liğe uzanan Çetin Demir ve ekibine sürpriz hediyelerini ve kupalarını İMO Bursa Şubesi eski yöneticilerinden Mehmet Albayrak verdi. ŞAMPİYON EFSANELER… Kıyasıya bir rekabete sahne olan turnuvada şampiyonluğa Efsaneler Takımı elde etti. Efsaneler Takımı, ödüllerini ve kupalarını İMO Bursa Şubesi Başkanı Basri Akyıldız’ın elinden aldı. 13. Geleneksel İMO Bursa Bowling Turnuvası’nda en skorer kadın yarışmacı Sibel Tetik ve erkek yarışmacı Çetin Demir’e ise ödüllerini Atış Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Atış takdim etti. Gece geç saatlere kadar süren ve dostluğun kazandığı turnuva sonunda yarışmacılar hatıra fotoğrafında bir araya geldi. SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 41 ETKİNLİK KORODAN, İMO BURSA’YA TEŞEKKÜR Bursa Akademik Odalar Türk Sanat Müziği Topluluğu, izleyenlerin kulaklarını silen muhteşem bir konser verdi. Bursa’daki akademik odaların bir araya geldiği Bursa Akademik Odalar Türk Sanat Müziği Topluluğu, ‘2016 Kış Konseri’, büyük ilgi gördü. Konsere, Nilüfer Belediye Başkan Vekili Nilgün Berk, İMO Bursa Şube Başkanı Basri Akyıldız, Peyzaj Mimarları Odası Bursa Şube Başkanı Necla Yörüklü, gazeteci Huriye Gül Kolaylı ve çok sayıda akademik oda üyesi katıldı. Türk sanat müziğinin birbirinden değerli eserlerinin seslendiren koro, konseri izleyenlere keyifli anlar yaşattı. Muhteşem konserin ardından koronun çalışmasına destek olan Nilüfer Belediyesi, akademik odalara ve kurumlara plaketleri takdim edildi. Plaketini Koro Şefi İnşaat Mühendisi Suat Ayan’ın elinden alan İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Basri Akyıldız, koronun akademik odaları bir araya getirdiğini belirterek teşekkür etti. Akyıldız, birbirinden güzel eserleri dinleme fırsatı bulduklarını belirterek, “Bu soğuk gecede şarkılarla içimizi ısıttınız” dedi. Koro Şefi Ayan da, uzun süredir koroya destek olan İMO Bursa Şubesi’ne ayrı teşekkür ederek, koroda yer alan herkesin konser için büyük emek verdiğini ve kendisini onurlandırdığını söyledi. Koro, çalışmalarında kendilerine yardımcı olan İMO Bursa Şube çalışanı Mehmet Demirel’e de teşekkür plaketi sundu. 42 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65 ETKİNLİK İNŞAAT MÜHENDİSLERİ, DAYANIŞMA GECESİ’NDE BULUŞTU İMO Bursa Şubesi üyeleri, Geleneksel Dayanışma Gecesi’nde bir araya geldi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da meslekte 25’inci ve 40’ıncı yıllarını dolduran üyelerin plaketle ödüllendirildiği geceye, Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Atilla Ödünç, Yıldırım Belediye Başkanı İsmail Hakkı Edebali, Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, CHP Bursa Milletvekili Erkan Aydın, CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu, İMO Bursa Şubesi 6’ncı dönem Başkanı Cevdet Yüce, üyeler ve çok sayıda davetli katıldı. Ayrıca gecede İMO Bursa Şubesi üyesi olan Yıldırım Belediye Başkanı İsmail Hakkı Edebali’de meslekte 25 yılı doldurduğu için plaketle ödüllendirildi. İMO BURSA ŞUBE’DEN SEMİH PALA’YA VEFA… Gecede konuşan İMO Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Basri Akyıldız, “Her yıl olduğu gibi bu yılda meslekte 40’ıncı ve 25’inci yılını dolduran meslektaşlarımıza plaket ve belgelerini takdim ettik. Fakat bu yıl içimiz biraz buruk. Geçtiğimiz aylarda elim bir trafik kazası ile kaybettiğimiz; meslektaşımız, abimiz Semih Pala, bugün aramızda olsaydı meslekteki 40’ıncı yılını dolduran üyelerimiz ile birlikte plaketini alacaktı. Uzun yıllar odamızda birçok komisyonda görev alan, birçok kez de Genel Kurul delegesi olarak şubemizi Ankara’da temsil eden ve bizlerden desteğini esirgemeyen Semih Pala’yı ve yaşamını kaybeden tüm meslektaşlarımızı bu gece tekrar saygıyla anıyoruz” şeklinde konuştu. ‘ÜYE SAYIMIZ HIZLA ARTIYOR’ İMO Bursa Şubesi Yönetim Kurulu olarak, Bursa’nın menfaatleri doğrultusunda hizmet etmeye çalıştıklarını dile getiren Akyıldız, “İMO Bursa ailesi üniversitelerden yeni mezun olan genç meslektaşlarımızın artmasıyla genişliyor. 2013 yılında 2 bin 557 olan üye sayısı 2015 yılı Aralık ayı itibariyle 3 bin 640’a ulaştı. Bursa’daki üniversitemizde inşaat mühendisliği bölümlerinin açılması ve yeni mezunlarını vermeye başlamasıyla bu sayı hızla artacaktır” ifadelerini kullandı. Başkan Akyıldız, konuşmasında mesleki denetimlerin sürdürülmesi gerektiğinin de altını çizdi. İnşaat mühendislerinin gönüllerince eğlendiği gece, 61’inci yıl pastasının kesilmesinin ardından canlı müzik eşliğinde devam etti. SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 43 ETKİNLİK İMO Bursa Şube Başkanı Basri Akyıldız ve eşi Elif Akyıldız İsa ve Zeynep Serintürk Hande ve Erol Kılıkçıer Atilla ve Separ Ödünç Tuğçe-Semra-İlhan ve İrem İleritürk CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu ve eşi Gazeteci Yusuf Kayışoğlu Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey-CHP Bursa Milletvekili Erkan Aydın Yıldırım Belediye Başkanı İsmail Hakkı Edebali - Ebubekir Aslan Köşe Yazarı Murat Kuter ve eşi Füsun Kuter 44 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65 Bahar Kaymaz Gaye ve Emre Göncü İbramim-Emel-Selen ve Mete Oral Ayşegül Seyran Adnan ve Ayşe Erdem Ece Çubukçu Aysel ve Necdet Külahçı BURSA’DAN BURSA’NIN BEYAZ GELİNLİĞİ ‘ULUDAĞ’ A ntik çağın ilk tarihçilerinden Herodot’un (MÖ 490420) yazdığı Herodot Tarihi isimli kitabında Uludağ, “Olympos” olarak geçer. Herodot’tan 400 yıl sonra Amasya doğumlu coğrafyacı Strabon (MÖ 64-MS 21) yazdığı 17 kitaptan oluşan Coğrafya isimli kitabında Uludağ, Olympos ve Mysia Olympos’u olarak geçer. Strabon; “Mysia” isminin aslının Lydia’lılarda gürgen ağacı anlamına gelmekte olduğunu belirtir. Roma İmparatorluğu’nda resmi din Hristiyanlık olduktan sonra Uludağ’da 3. yüzyıldan sonra keşişlerin yaşadığı ilk manastırlar kurulmaya başlar ve manastırlar 8. yüzyılda sayıca en üst seviyeye çıkar. Orhan Gazi Bursa’yı uzun bir kuşatmadan sonra teslim almış ve dağdaki keşişlerin yaşadığı manastırların bir kısmı terk edilirken, bazılarının yerlerine Doğlu Baba, Geyikli Baba, Abdal Murat gibi Müslüman dervişlerin inziva yerleri olur. Bursa’nın fethinden sonra dağa “Keşiş Dağı” ismini verilir. “Olympos Mysios” veya “Keşiş dağı”, 1925 yılında Bursa Vilayeti Coğrafya Cemiyeti’nin girişimleri ve Osman Şevki Bey’in önerisi ile “Uludağ” adını alır. Uludağ, 2.543 metre yüksekliği ile Marmara Bölgesinin en yüksek dağı. En yüksek noktası göller bölgesinde yer alan 2.543 metre olan Uludağtepe olan Uludağ, Sarıalan, Kirazlı, Kadı, Sobra yaylalarındaki eşsiz doğası ile göz dolduruyor. Uludağ’ın kuzeyindeki Aynalıgöl, Karagöl ve Kilimligöl dağcıların özellikle yaz aylarında kamp kurmak için seçtiği bir bölge. Uludağ, kendisine özgü endemik bitkilerle de araştırmacıların ve fotoğrafçıların ilgisini çekiyor. Kısacası, tarihi, yeşili, mavisi ve beyazı ile kışın Bursa’nın beyaz gelinliği, yazında oksijen deposu olan Uludağ, hafta sonu tatil için şehir dışına kaçmak isteyen biz Bursalıları bekliyor. SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 45 TEKNOLOJİ TWITTER’DA CANLI YAYIN BAŞLIYOR T witter, canlı yayın yapabileceğiniz tweet’lere çok yakında imkan verecek. Twitter’ın bir süre önce satın aldığı ve dünya genelinde popularitesi hızla artan Periscope uygulaması ile kullanıcılar canlı yayın yapabiliyor ve dünyayla paylaşabiliyor. Bunun gücünden faydalanan Twitter ise kullanıcıların Periscope’un uygulaması veya internet sitesi üzerinden canlı yayın izleme olanağı dışında Twitter üzerinden de yayınların takibini mümkün kılmaya hazırlanıyor. Çok yakında hayata geçirilecek yeni özellik sayesinde tweet’lerde fotoğraf ve video paylaşır gibi canlı yayın paylaşılabilecek ve herhangi bir yere tıklamadan tweet üzerinden yayın izlenebilecek. 22 MİLYON BASAMAKLI ASAL SAYI BULUNDU C entral Missouri Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Curtis Cooper liderliğinde yapılan çalışmada, 2 rakamının kendisiyle 74 milyon 207 bin 281 kere çarpılıp 1 eksiltildiği, böylece en büyük asal sayının keşfedildiği bildirildi. En büyük Mersenne asallarının bulunması için örgütlenen “Great Internet Mersenne Prime Search” (GIMPS) projesi kapsamında hesaplanan asal sayının, 2013 yılında keşfedilen 17 milyon basamaklı sayıdan 5 milyon basamak uzun olduğu kaydedildi. BU SİTEYE DİKKAT! S on günlerde ortaya çıkan ve özellikle sosyal ağlarda paylaşılan bir site hem bilgisayarlardaki hem de mobil cihazlardaki internet tarayıcısının çökmesine neden oluyor. ‘crashsafari.com’ adlı domain adresinde kurulu olan site kullanıcıları tehdit ediyor. Adından da anlaşılacağı üzere bu site özellikle Safari internet tarayıcısı için geliştirilmiş. Ancak diğer tüm tarayıcılar da bu siteden etkileniyor. Tehdit altındaki en önemli kullanıcılar ise iOS ve Mac sahipleri. Siteye girildiğinde tarayıcıda sonsuz bir dizi oluşmaya başlıyor ve işlem sonunda kullanılamaz hale geliyor. MERMER TOZU VE KÜLDEN SUDA BATMAYAN ‘BETON’ ÜRETİLDİ A fyon Kocatepe Üniversitesinden (AKÜ) bilim insanları, mermer tozu ve kömür külünden, inşaat sektöründe blok beton olarak kullanılabilecek, ısıya ve suya dayanıklı malzeme üretti. AKÜ Mühendislik Fakültesi İnşaat Bölümü Yapı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir başkanlığındaki 5 kişilik ekip, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırmalar Kurumu (TÜBİTAK) tarafından sağlanan destekle yürüttüğü projeyle ürettiği malzemenin patentini almak ve seri üretimine geçmek için çalışma başlattı. Projeyle mermer tozu ve kül kullanarak çevreci bir ürün ortaya çıkarılması amaçlanıyor. Mermer tozu ve kül, çeşitli kimyasal maddelerle karıştırılırken içine organik esaslı köpük ajanı katılıyor. Köpük ajanı beton blokun içinde kapalı hava odacıkları oluşturuyor. Odacıkların kapalı olması su geçirgenliği sağlıyor. Suyun kütlesinden hafif olduğu için batmadan su üstünde kalabiliyor. Diğer betonlar gibi içine su almadığı için yağmurdan sonra ağırlığı artmıyor. Islanan betonun soğuk havada donması ve çatlaması gibi sorunlar bu malzemede yaşanmıyor. Ürünü inşaatlarda duvar bloku olarak kullanılmak üzere tasarlandı. Suda batmaması ve dayanıklılığı sayesinde küçük deniz araçlarının yapımında da kullanılabilecek. Ürün, 300 ile 600 kilogram/metreküp birim ağırlığa sahip. Ürünün mukavemeti TSE standartlarının üzerinde. 46 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65 BİLİNEN EN BÜYÜK GÜNEŞ SİSTEMİNİ KEŞFEDİLDİ A vustralya Ulusal Üniversitesinden bir grup bilim adamının yürüttüğü araştırmada, uzun süredir yalnız olarak tanımlanan dev gaz gezegenin aslında bir yıldıza sahip olduğu ortaya çıktı. Bu yıldızın, “2MASS J2126-8140” isimli gezegene 1 trilyon kilometre uzakta olduğu görüldü. Yıldızın, gezegenin ekseninde bir tam turu tamamlamasının neredeyse bir milyon dünya yılını aldığı bildirildi. Araştırmada, 2MASS J2126-8140 adlı gezegenin de Jüpiter’den 10-12 kat büyük olduğu belirtildi. Gezegenin yıldızına uzaklığının da dünyanın Güneş’e uzaklığından 6 bin 900 kat fazla olduğu belirlendi. SAĞLIK TÜRKİYE HEPATİT A AŞISI ÜRETECEK SOSYAL MEDYA UYKU BOZUKLUĞUNA SEBEP OLUYOR S osyal medyanın fazla kullanılması uygu bozukluğuna yol açabiliyor. Tespit, Amerika Birleşik Devletleri’nin Pittsburgh Üniversitesi’ndeki araştırmaya dayanıyor. İnternet bağımlılığı üzerine çalışan ABD’li araştırmacılar, gençlere sosyal medyada ne kadar zaman geçirdiklerini sordu. Araştırmaya katılan 19-32 yaş aralığındaki gençlerin günde ortalama 61 dakika internette olduğu ve sosyal medya hesaplarını haftada ortalama 30 kez ziyaret ettikleri ortaya çıktı. Sosyal medya hesabını sık sık kontrol eden gençlerde uyku bozukluğu görülme riski araştırmaya göre 3 kat daha fazla. İnternetteki bir tartışma kullanıcıların duygusal olarak uyarılmasına neden olurken, ekranlardan yayılan ışıklar da fizyolojik olarak etkiliyor. ANTİBAKTERİYEL AĞ, HASTANELERDE KULLANILACAK S ağlık Bakanlığı, hepatit A aşısında alım garantisi vererek üretim için harekete geçti. Bakanlık, Türkiye’de fabrika kurarak yerli bir firmayla işbirliği içinde üretim yapacak şirkete 7 yıl alım garantisi verecek. Bakanlık, ilaç ve tıbbi cihazda yerel üreticinin yolunun açılması, teşvik sağlanması, teknik yöntemlerle finans garantileri ve uzun dönem alım teminatı verilmesi sağlayacak. Üretimin yerli işletmelerle yapılamaması durumunda yabancı ürünün mutlaka Türkiye’de, yerli bir şirketle işbirliği yapılarak üretilmesinin teşvik edilmesi için çalışılacak. A kdeniz Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Murat Akarsu tarafından balık ağlarında oluşan yosunların önlenmesi amacıyla geliştirilen antibakteriyel boya, hastanelerdeki mikroorganizma, mantar ve virüs oluşumunun önlenmesi amacıyla da kullanılacak. Balık ağları için geliştirilen antibakteriyel boya yıllarca su altında kalan ağlarda oluşan yosun başta olmak üzere çevre kirliliğine yol açacak diğer atıkların oluşmasını da engelliyor. Boyanın çevreye zarar verici etkisi yok ve güneş ışığıyla kendi kendini temizleye biliyor. İncelemelerde boyanın birçok bakteri çeşidini yok ettiğini tespit edildi. Kapalı ortamda floresan ışığıyla da aktif hale gelen boya bakterileri yok ediyor. ABD VE AVRUPA’DA ZİKA VİRÜSÜ ALARMI! KIŞ ÇAYLARINI DÜZENLİ TÜKETİN A K nne Schuchat, ABD’ye bağlı özerk bölge statüsündeki Porto Riko’da 19 ve Karayipler’deki Virjin Adaları’nda da bir kişide Zika virüsü tespit edildiğini duyurdu. Yeni doğan bebeklerde beyin hasarına neden olan Zika virüsü Amerika kıtasında ve Avrupa’da görüldü. Zika virüsünden en fazla etkilenen ülke ise Brezilya. Brezilya zika virüsünü yayan sivrisinekle mücadele için 220 bin askeri görevlendireceğini açıkladı. Askerler ev ev ilaçlama yaparak, söz konusu sivrisineği yok etmeyi hedefliyor. İlk olarak Güney Amerika’da görülen Zika virüsü vakalarına birçok Avrupa ülkelerinde de rastlanmaya başladı. Latin Amerika’yı ziyaret eden Avrupa ülkeleri vatandaşlarının virüsü ülkelerine taşıdıkları belirtiliyor. ış çayları düzenli tüketildiğinde, grip ve nezle başta olmak üzere, üst solunum yolları enfeksiyonları ile akciğer rahatsızlıklarından korunmada ciddi fayda sağlıyor. Farklı bitki ve baharatların karışımı ile elde edilen kış çaylarına ilgi soğuk havalarda artıyor. Kış çaylarının, grip ve nezle başta olmak üzere mevsimsel rahatsızlıklara karşı vücut direncini arttırıyor. Antioksidan madde içeriği yüksek bitkisel çayları tüketenlerin vücutları, kış hastalıklarına karşı daha fazla direnç kazanıyor. SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 47 BASINDA İMO 48 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65 BASINDA İMO SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 49