TERMODINAMIK 214.indd
Transkript
TERMODINAMIK 214.indd
Gündem CLIMA 2010 Kongresi, iklim le ve uluslararası uzmanlarını A T ürk Tesisat Mühendisleri Derneği (TTMD) ev sahipliğinde gerçekleştirilen 10. REHVA Dünya İklimlendirme Kongresi – Clima 2010, 56 farklı ülkeden 830 ısıtma, soğutma ve iklimlendirme uzmanını 9 – 12 Mayıs 2010 tarihleri arasında, Antalya, WOW Hotels – Topkapı ve Kremlin Palace’ta buluşturdu. Kongrenin açılış töreninde, Clima 2010 Organizasyon Komitesi Başkanı Numan Şahin, TTMD Yönetim Kurulu Başkanı Cafer Ünlü, REHVA (Federation of European Heating and AirConditioning Associations) Başkanı 36 TERMODİNAMİK • HAZİRAN 2010 Francis Allard, ASHRAE (American Society of Heating, Refrigerating and Air-Conditioning Engineers) Başkanı Gordon Holness, IIR (International Institute of Refrigeration) Başkanı Didier Coulomb ve Clima 2010 Bilim Komitesi Başkanı Ahmet Arısoy konuşma yaptı. Clima 2010’nun açılış konuk konuşmacısı ise İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Jeoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celal Şengör’dü. Katılımcıların ilgiyle dinlediği Şengör konuşmasında; dünyadaki insan nüfusu ile küresel kirliliğin birbi- rine paralel olarak arttığını, küresel ısınma tehlikesi bu denli büyürken, “sürdürülebilir enerji” kavramının doğru konumlandırılması, enerji kaynaklarının ömürlerinin belirlenmesi ve içeriğinin netleştirilmesi gerektiğinden bahsetti. Şengör, “Nerede olursak olalım enerji kullanımı konusunda duyarlı olmamız gerekiyor. Enerjinin kaynaklarını ve sürdürülebilirlik kavramını doğru kavramak önem taşıyor. Bu nedenle, Akdeniz ülkelerinin biraraya gelerek, enerji kaynakları konusunda birlikte çalışması gerekiyor” dedi. Ana teması “Binalarda Sürdürülebilir Gündem m lendirme alanının ulusal ı Antalya’da buluşturdu Enerji Kullanımı” olan Clima 2010, Rehva Dünya Kongreleri arasında 56 farklı ülkeden 954 bildiri ile en yüksek bildiri başvurusu alan organizasyon konumunda. 453‘ü sözlü sunum, 183’ü poster olarak kabul edilen 636 bildirinin yer aldığı kongre kapsamında; teknik oturumların yanı sıra, raporların kitapçık haline getirilerek katılımcılara dağıtıldığı 26 adet atölye çalışması, reHVAClub ISK Sanayicileri Toplantısı ve Rehva üye ülkeleri arasında HVAC projeleri ile ödüllü Öğrenci Yarışması yer aldı. ISKAV, İSKİD, DOSİDER, İZODER, TTMD ve SODEX’in katkılarıyla düzenlenen ve Türkiye’yi İstanbul Teknik Üniversitesi ekibinin temsil ettiği öğrenci yarışmasında birinciliği, Hollanda Eindhoven Teknoloji Üniversitesi’nden Geert Filippini kazandı. Uluslararası Öğrenci Yarışması’na katılan tüm öğrencilere sertifikalarını veren REHVA Eğitim Komisyonu Başkanı Michael Schmidt, organizasyonun başarısından dolayı emeği geçenlere teşekkür ederek, geleceğin öğrencilerin elinde olduğunu ve kongre boyunca en çok öğrencilerin yaptıkları sunumlardan keyif aldığını sözlerine ekledi. Kongreyle ilgili bir değerlendirme yapan TTMD Yönetim Kurulu Başkanı Cafer Ünlü; TTMD evsahipliğinde Clima 2010’u Türkiye’de başarıyla gerçekleştirmekten ve dünya uzmanlarını ülkemizde ağırlamaktan gurur duyduklarını ifade ederek, “Amerikan ASHRAE, Avrupa Tesisat Mühendisleri Dernekleri Konfederasyonu REHVA ile bir çok uluslararası kuruluşun desteklediği organizasyonumuz, Türkiye’de enerji verimliliği ve binalarda enerji performansı ile ilgili yönetmeliklerin uygulamaya geçtiği şu günlerde soruların ve sorunların tartışıldığı, birçok konuda TERMODİNAMİK • HAZİRAN 2010 37 Gündem • • • • • Bina Hizmetleri Çift Katmanlı Cepheler Teorik ve Deneysel Araştırmalar Kişiselleştirilmiş Havalandırma Bölgesel Isıtma ve Soğutma KURSLAR • Soğuk Tavan-Konfor Sistemlerinin Tasarımı / REHVA • Düşük Sıcaklıklı Isıtma, Yüksek Sıcaklıklı Soğutma / REHVA • İyi Bir İç Hava Kalitesi ve Enerji Verimli HVAC Sistemleri İçin Hava Filtreleme / REHVA yeniliklerin ve bilgi transferinin ciddi anlamda gerçekleştiği, Türkiye’deki bilim adamları, mühendis, mimarlar ile yatırımcılar için büyük fayda sağlayan önemli bir platform oldu” dedi. Kongrenin sürdürülebilir bir gelecek için gerekli bilgi transferi ve bütünleşmeyi sağlayarak amacına ulaştığına da değinen Ünlü, tüm sponsor firmalara, organizasyon komitesine ve TTMD çalışanlarına teşekkür etti. Kongre, 13 Mayıs 2010 tarihinde yapılan kapanış seremonisiyle sona erdi. Sayılarla Clima 2010’un yoğun gündemi Kayıtlı Katılımcı Sayısı: 830 Davetli Konuşmacı Sayısı: 10 Sözlü Sunulan Bildiriler: 453 Poster Bildiriler: 183 Atölye Çalışmaları: 26 Kurslar: 6 Paralel Oturum Salon Sayısı: 12 TEKNİK OTURUM KONULARI • HVAC Sistemler • Binaların Enerji Performansı • Sürdürülebilir Yapılar • Yenilenebilir Enerji Sistemleri • HVAC Sistem Tasarımı ve Performansı • Mimari Tasarım Entegrasyonu • İç Ortam Çevre Koşulları 38 TERMODİNAMİK • HAZİRAN 2010 • Bina Simülasyonu • Isı Pompaları, Jeotermal Sistemler • Doğal ve Hibrit Havalandırma Sistemleri • Tarihi Binalar • Havalandırma • Sağlık, Üretkenlik • Bina Sınıflandırma ve Etiketleme • Hava Dağıtım Sistemleri • Isıl Konfor, Nemlendirme • Aydınlatma • Akılı Binalar • Yeşil Isı Transfer Yöntemi / Ashrae • Yüksek Performanslı Yeşil Binalar Üzerine Önerilen Standardın Esasları / Ashrae • Kabul İşlemleri ve Rehber / Ashrae Sempozyum TTMD’nin, “Uluslararası Yapıda Tesisat Teknolojisi Sempozyumu”nda gündem; BEP ve sektörün geleceği idi I X. Uluslararası Yapıda Tesisat Teknolojisi Sempozyumu, 3-5 Mayıs 2010 tarihleri arasında İstanbul The Marmara Oteli’nde gerçekleşti. Sempozyum Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç’ın “Hoşgeldiniz” konuşmasıyla başlayan açılış töreninde sırasıyla; TTMD Yönetim Kurulu Başkanı Cafer Ünlü, İspanya ATECYR’den Juan Jose Quixaro, Orhan Turan (İMSAD), Nedim Zalma (İSKİD), Metin Duruk (İSKAV ), Ali Ekber Çakar (MMO), İsmet Mura (MTMD), Dr.Celalettin Çelik (DOSİDER) ve Sedat Arıman (İZODER) konuşma yaptı. Sempozyumda 11 farklı başlık altında toplanan teknik oturumlarda bilimsel ve teknolojik gelişmelerin yansıtıldığı bildirilerin sunuldu. Programda dört seminer, bir forum ve iki panelin yanı sıra katılımcılara yönelik seminer ve kurslar 42 TERMODİNAMİK • HAZİRAN 2010 da yer aldı. Binalarda Enerji Kullanımı temasına odaklanan sempozyumun açılış konferansında Necdet Pamir, “Küresel Enerji Politikaları ve Türkiye” konulu bir konuşma yaptı. Sempozyumun ilk gününde dört bildiri sunuldu. İlk günün teknik programı, Prof.Dr.Macit Toksoy’un yönettiği, panelistleri; Benoit Araman, Celalettin Çelik, Faruk Çimen, Mehmet Rodop, Naci Şahin, Selman Tarmur ve Virginie Lori olan “Hvac Sistemlerinin Geleceği ve Beklentiler” konulu panelle son buldu. Panelin ardından otelin Balo Salonunda açılış kokteyli verildi. Sempozyumun ikinci gününde paralel oturumlarda 22 bildiri sunuldu. Panelistleri; Erdal Çalıkoğlu, Murat Bayram, Ali Ekber Çakar, Celalettin Çelik, Sedat Arıman, Ali Eren ve Abdullah Bilgin olan “Binalarda Enerji Performans Yönetmeliği” konulu paneli, TTMD Başkanı Cafer Ünlü yönetti. Sempozyumun son gününde 25 bildiri sunuldu. Sempozyumun teknik programı, “Yurt Dışı Mekanik Tesisat Hizmetleri ve Ülkeler Arası Farklılıklar” başlıklı forumla son buldu. MTMD Başkanı İsmet Mura’nın yönettiği forumda Ersin Gökbudak, Hüseyin Erdem, Mürşit Çelikol ve Recep Yıldız, Türk mekanik tesisat müteahhitlerinin faaliyet gösterdiği dış pazarlar hakkında bilgiler sundu. Sempozyumun kapanış yemeği, Taksim Hill Oteli’nde yapıldı. TTMD’nin en önemli organizasyonlarından biri olan sempozyumun başkanlığını, TTMD Başkanı Cafer Ünlü üstlenirken, sempozyumun Yürütme Kurulu ise Abdurrahman Kılıç başkanlığında Abdullah Bilgin, Ahmet Arısoy, Cafer Ünlü, Erdinç Boz ve Rüknettin Küçükçalı’dan oluştu. Söyleşi “HVAC Sistemlerinin Geleceği ve Beklentiler” Benoit Araman – SHV Gas İnovasyon Müdürü: Daha Çok Enerji Verimliliği ve Daha Az Karbon Salımı: LPG Yakıtlı Mikro-Kojenerasyon Sistemleri (CHP: Combinated Heat & Power) Kyoto protokolünden, özellikle son üç yıldan beri, iklim değişikliği konusu üzerine pek çok başlık ele alındı. Bunların ana hedefleri, sera gazı salımlarını azaltmak, toplam enerji tüketimi içinde yenilenebilir enerji kullanımının payını artırmak ve enerji tasarrufunu da tetikleyen bir yöntem olarak enerji verimliliğini artırmak olmuştur. 2020 yılına kadar her biri için %20’lik bir iyileşme hedefine sahip AB üyesi ülkelerin ajandasında bu, 20x20x20 olarak geçiyor. Çevreye duyarlı, güvenli, uygun maliyetli ve kullanılabilir bir enerji kaynağı; LPG’dir. LPG, pişirmeden ısıtmaya, otomotiv endüstrisine, enerji üretimine kadar pek çok alanda yaygın olarak kullanılmaktadır. Enerji verimliliği ve karbon salımı azaltımı programlarına da uygundur. LPG’nin CHP sistemlerde de yakıt olarak kullanımının çeşitli avantajları bulunmaktadır. CHP sistemleri nedir? Isınmayı sağlarken elektrik de üreten sistemlerdir. Bunun küçük ölçeklilerine mikro CHP sistemler diyoruz. Bunlar konutlar ve ticari yapılarda yavaş yavaş kullanılmaya başladı. LPG yakıtlı bir mikro CHP, görünüşte normal bir kazana benzer. Isınma ve sıcak su ihtiyacı için gereken enerjiyi üretirken aynı zamanda kullanılan elektrikli aletler için de elektriği üretmiş olur. Merkezi olmayan bir elektrik üretimi söz konusu olduğu için merkezi şebekeden elektrik kullanımı sürecindeki şebeke kayıp/kaçak sorununu bertaraf ederek elektrik faturalarının düşmesine bu açıdan da katkı sağlar. Yani elektriğin kullanıldığı yerde üretilmesi ile karbon ayak izinin küçülmesine yardımcı olur. Enerji tüketicilerini aynı zamanda enerji üretici haline getirir ve bu yolla elektrik üretenler, ürettiği elektriğin ihtiyaç fazlasını şebekeye geri besleyebilir yani satabilir. LPG yakıtlı CHP ve mikro CHP sistemler; gelişimi için bazı engellerini aşmak zorundadır. Bu sistemler üreticiden son kullanıcıya kadar pek çok avantaj sunmakla beraber, bunlar yeterince iyi bilinmemektedir. Enerji tasarrufu ve sera gazları salımlarının azaltımı üzerine pek çok sistem konuşulmakta, tartışılmaktadır. CHP ve mikro CHP’ler hakkında farkındalığın artırılması gerekmektedir. Yasal düzenlemeler, şebeke bağlantısına olanak bulunmayan koşullardan elverişli koşullara kadar pek çok yerde, pek çok seviyede farklar içermektedir. Yasal düzenlemelerde etkin rol oynayanlar tarafından CHP sistemlerin bilinirliği ve tercih edilir olarak değerlendirilmesi, anahtar rol oynayacaktır. CHP yatırımları halâ anlamlı yatırım bütçeleri gerektirmektedir. Bu nedenle cazip hale gelebilmeleri için tarifeler ve vergi indirimleri ile desteklenmeye ihtiyaç göstermektedir. kullanımı ve yenilenebilir enerji kaynaklarının entegrasyonu. 1970-2009 arası dünyadaki enerji tüketimi 2 kat arttı. Bu artışın 2030 yılına gelindiğinde üç kata ulaşması öngörülüyor. Enerji rezervlerinin kalan ömürleri; kömür için 100 yıl, doğalgaz için 70 yıl, petrol için ise 40 yıldır. 500 milyon yılda üretilen rezervin büyük kısmını 200 yılda tüketmişiz. Birleşmiş Milletler Dünya İklim Konseyi’nin araştırmalarına göre, dünyada bir iklim felaketinin meydana gelmesini önlemek için, atmosferin ortalama sıcaklığının sanayi öncesi döneme göre 2°C’den fazla yükselmemesi gerekiyor. Bunun sağlanması için de 2050 yılına kadar CO2 emisyonlarının yarı yarıya azaltılması gerekiyor. Gerçekte ise CO2 emisyonları 1990 yılına oranla % 28 artarak neredeyse 32 milyar ton/ yıldeğerine çıktı. Çin, ABD’yi geçerek dünyada CO2 salımından sorumlu ülkelerin birincisi oldu. Yenilenebilir kaynaklar, bu konuda önemli bir potaniyele sahip olmakla birlikte, tek başına enerji talebinin tamamını karşılayabilir durumda değildir. Örneğin Almanya’da yenilenebilir enerji potansiyelinin tamamı kullanılabildiğinde, gereken enerji miktarının yarıya yakınını karşılanmış olacak. Celalettin Çelik – Viessmann Isı Teknikleri Tic. A.Ş. Genel Müdürü: Fosil kaynaklar önemini koruyacağına göre, enerji verimliliği ve dolayısıyla Sürdürülebilir İklim ve Enerji tasarrufu da, gündemlerdeki ilk sırasını Politikaları İçin İkili Strateji Sürdürülebilirlik açısından geleceğe koruyacak. yönelik çözüm arayışları ikili strateji- Isıtma sektörü enerji tüketiminde en de odaklanmaktadır: Enerjinin verimli büyük paya sahip. Sadece ısıtma moTERMODİNAMİK • HAZİRAN 2010 43 Sempozyum dernizasyonu ile toplam fosil enerji ihtiyacını %12 azaltmak mümkün. Yenilenebilir enerji kaynaklarının ve yüksek verimli ısıtma sistemlerinin kullanımı ile ilgili 30 yıldan daha fazla süredir ürün geliştirme ve üretim çalışmaları yapılıyor. Yoğuşma tekniği, termik güneş enerjisi sistemleri ve ısı pompaları ön planda olmak üzere, sürdürülebilir bir kaynak olan biyokütle yakan katı yakıt kazanları da bu ürünler arasında yer alıyor. Geleceğin ısıtma sistemleri olarak primer enerjili ısı pompaları, mikrokojenerasyon, jeotermal enerjinin yaygın kullanımı, yakıt hücreleri ve H2 teknolojisi de öne çıkıyor. Faruk Çimen / Üntes Klima Sistemlerinde Enerji Tasarrufu Proje-İmalat-Montajİşletme-Uygulamalar • Klima santrallerinde ısı geri kazanım ünitelerinin (sudan havaya bataryalı ısı geri kazanım üniteleri, havadan havaya plakalı ve tamburlu tip ısı geri kazanım üniteleri) kullanımı • Klima santrallerinde basınca veya debiye bağlı debi kontrolü ve frekans invertörü kullanımı • Klima sistemlerinde değişken debili tasarımlar ve ekipmanların kullanımı • Klima sistemlerinde otomatik kontrol uygulamaları tama atılan ısının bir kısmının yine dış ortamdan alınan taze havaya aktarılması ile enerji kazanımıdır. Soğutma şartları için tersini söylemek mümkündür. Sistemde taze hava yok veya düşükse, egzost yapılmıyorsa bu yöntem faydalı olmayabilir. Karışım havalı cihazlarda mevsim geçişlerinde free cooling (serbest soğutma) özelliği göz ardı edilmemeli. Çünkü bu soğutma ihtiyacının, ilave soğutmaya ihtiyaç duyulmadan, taze hava ile çözülebileceği koşullar için doğrudan enerji tasarrufu demektir. Ünitelerin doğru kapasitede seçilmiş olması da basınç kayıplarını önleyeceği için enerji kullanımı açısından kazanç sağlayacaktır. İSKİD ‘in 2009 yılı klima santralleri imalat istatistiklerine göre, ülkemizde kullanılan toplam klima santrali, kabinli aspiratörler hariç 7270 adettir. Bu santrallerin ısı geri kazanım üniteli olarak üretilenlerinin sayısı ise 1330 adettir. Yani santrallerin sadece %18’i ısı geri kazanımlı olarak üretilmektedir. Bu miktar plakalı ve tamburlu tip ısı geri kazanım ünitelerini kapsamaktadır. Aynı istatistiğe göre, ısı geri kazanımlı taze hava ünitelerinin üretim ve ithalat miktarları ise 3047 adettir. Klima santrallerinde kullanılan ısı geri kazanım üniteleri tipleri: Sudan havaya ısı geri kazanım üniteleri Havadan havaya – plakalı tip ısı geri kazanım üniteleri Havadan havaya – tamburlu tip ısı geri kazanım üniteleri Klima santrallerinde en çok elektrik tüketen komponentlerden biri, elektrik motorlarıdır. Herhangi bir otomasyon uygulaması olmaksızın bu motorlarlar, cihazın devrede olduğu süre boyunca tam kapasite çalışır. Elektrik motorlarında harcanan enerjiden tasarruf Klima Santralında ısı geri kazanım edilmesi için frekans invertörü ile debi uygulamaları: kontrolü yapılabilir. Klima santrallerinde ısı geri kazanımı; Özellikle filtrelerin kirli veya temiz olmahalden egzost edilen hava ile dış or- duğu durumlarda aynı debide çalışarak 44 TERMODİNAMİK • HAZİRAN 2010 gereksiz enerji tüketimini önlemesi açısından frekans invertörü avantaj sağlar. Frekans invertörü ile kullanılması gereken geriye eğik kanatlı fanların verim değerlerinin yüksek olması da ayrıca bir tasarruf sağlar. Bir cihazın sadece bir mahale hizmet verdiği uygulamalarda, mahal sıcaklığına bağlı olarak yapılan debi kontrolü, elektrik motorlarınca harcanan elektrik enerjisinde büyük kazançlar sağlarken konfor şartlarının stabil tutulabilmesini de mümkün kılar. Çok zonlu sistemlerde de sıcaklığa bağlı debi kontrolünün yapılması ve zonlarda değişken debi kontrol ekipmanlarının kullanımı enerji tasarrufu sağlar. Değişken debi kontrol ekipmanları zon kanalları üzerinde kullanılır, basınca bağlı veya basınçtan bağımsız (debi ölçümlü) olarak çalışabilir. Klima santrallerinde enerji tasarrufu sağlanmasına yönelik bir diğer önemli yöntem, otomatik kontrol uygulamalarıdır. Otomatik kontrol uygulamalarında gerekli olmadıkça On-Off çalışan sistemler yerine oransal kontrollü sistemlerin tercih edilmesi daha fazla yarar sağlamaktadır. Dünyada ve dünyaya gerek teknoloji gerekse teknolojilerin kullanımı açısından entegre olmak isteyen ülkemizde bu konulara dikkat çekilmesine, bu uygulamaların yaygınlaşmasına çaba sarfedilmelidir. Virginie Lori / CIAT “Geleceğin HVAC cihazlarında tasarım öncelikleri neler olacak?” Bir üretici olarak en başta sorumlu olduğumuz konu, çevresel gerekleri kavramamızdır. Yapılar, her Avrupa ülkesinde Avrupa Direktifi 2009/91/EC 16 (EPBD)’ya göre yapılandırılan yasal mevzuatlar doğrultusunda inşa edilmektedir. Yüksek performanslı binaların kapsamlı tasarım metodolojilerine göre planlanması gerekmektedir. BREEAM (BRE environmental assessment method) ve HQE (high environ- Sempozyum mental quality) tasarım ve uygulamayı belirli kurallara bağlayan iki önemli Avrupa sertifikasyonudur, sürdürülebilir yapıların inşası ve işletimini çevresel performans kriterlerine göre tanımlar. Nisan 2008’den beri, bu iki sertifikasyon Avrupa sertifikasyon kriterleri olarak harmonize edilip birleştirilmiştir (SB Sürdürülebilir Gelişme için ittifak). Avrupa bütünleşik tasarım metodu 2012 yılına vardığımızda şu sonuçları içermelidir: • Binaların enerji tüketimleri 50 kWh/m2/yıl değerinin altına düşecek: Bu değer, gelecek yeni EPBD direktifi ile uygulamaya konacaktır. • Hava kalitesi için yeni bir yönetmelik yürürlüğe girecektir. • Konfor koşulları iyileştirilecektir. Eko-tasarım, HVAC ürünleri için stratejik çevresel bir içeriğin dahil edilmesidir. Bu, birçok çevresel sertifika gereği ortaya çıkaracaktır. Eko-tasarım ürünün çevresel etkilerini en aza indirgeyen koruyucu ve gönüllü yaklaşım olacak; seçilen materyallerin insan sağlığına etkileri gözetilmiş olacak, daha yüksek bir enerji verimliliği sağlanacak, materyal yeniden değerlendirilebilir nitelikte olacak, ürünün kullanım ömrü sonunda geri kazanılır özellikte olması gerekecek. Enerji optimizasyonları ile çevresel açıdan da verimli sistemler, yüksek performanslı binalar, kombine tasarım süreci ile ilgilidir. Eko-tasarım, ekolojik olarak dizayn edilmiş ürünlerle bütünleştirilmelidir. Enerji tüketimini ve çevresel zararlı etki46 TERMODİNAMİK • HAZİRAN 2010 leri azaltmak, ürünün üretim süreci için de, kullanım ömrü boyunca da geçerli hedefler olmalıdır. Ürünün, bir HVAC sistem unsuru olarak, kullanım ömrü boyunca değeri, yeni dönemde çevresel sertifikasyonla birlikte artacaktır. Hammaddeden üretim süreçlerine, nakliyeden işletmeye alma sürecine ve kullanım sürecine, nihayetinde kullanım ömrünü tamamladığında geri dönüşümüne kadar her şeyin “daha az” olması söz konusu; daha az hammadde kullanımı, daha az enerji tüketimi, daha az atık gibi.. ve özellikle 2009’da küresel krizin etkileri ile bir miktar ivme kaybetmiş olsa da yeni yapıların inşası konusunda Avrupa başta olmak üzere pek çok yere nazaran avantajlı konumda sayılırız. Nüfusumuz, en önemli avantajlarımızdan biri. “Gelecek Geliyor” Gelecek için yapılacak en önemli yatırımların başında teknoloji geliştirmek, Ar-Ge alt yapımızı güçlendirmek geliyor. Bunun için de sektörümüz ve üniversitelerimiz arasındaki ilişkiyi geliştirmemiz, üniversitelerimizi sürecin içine “Ürün Çevresel Profili” her bir ürün ti- çekebilmemiz gerekiyor. pi için tanımlanacak, bu, kullanıcıya bir performans garantisi de sunmuş olacak. Geleceğin tesisat mühendisinin, daha Benzer biçimde bu standardize edilmiş çok disiplinde bilgi sahibi olması geprofil, binanın karbon ayak izini hesap- rekiyor. Bir tarafta mekaniğin dışında elektrik, elektronik, akustik, yalıtım kolayan yazılımlarda tanımlanacak. nularında da genel bilgilere sahip olmak Eko-tasarım, geleceğin HVAC sis- zorunda olduğu gibi, belirli bir disiptemlerini belirleyen stratejik bir unsur linde ise yoğunlaşarak uzmanlık alanı olacak. Aynı zamanda BREEAM ve geliştirmesi söz konusu olacak.Teknik HQE sertifikasyonu için de bir gere- eğitim de buna paralel olarak değişiyor. kirlik kriteri olarak kabul edilecek. Tüm Mesleki Yeterlilik tanımlarının yenilenHvac ürünleri geleceğe karşı sorumlu- mesi gerekecek. TTMD de bu sürecin dur. Tabii ki, bu her bir cihaz için de içinde yer alarak doğru tanımlanmasını karbon ayak izini azaltacak, daha iyi sağlamalı. konfor koşulları ve daha sağlıklı ortam Çevre ve enerjiye dayalı yeni ekonominin temelinde; havası sağlayacak. kullanılan enerji kaynaklarının kısıtlı olması, belirli süreler içinde tükenecek Mehmet Rodop / Akcor A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel olmaları ve çevreye zararlı etkileri rol Müdür Yardımcısı oynamaktadır. Konvansiyonel ener“Geleceğin Hvac+R Sektörünü ji kaynakları açısından, büyük ölçüde Şekillendiren Etmenler” Rusya, Kafkaslar ve Ortadoğu bölgelerine bağımlılık söz konusudur. 1990‘ların başından itibaren yenilenebilir enerji yatırımlarına devlet desteği uygulayan Almanya’nın günümüzdeki enerji maliyeti, toplam enerjinin sadece yüzde birini yenilenebilir enerjiden elde eden İngiltere’ye göre % 36 ucuzdur. Güncel maliyetleri dikkate alındığında ısı pompası sistemlerinin veya fotovoltaik enerji sistemlerinin devlet desteği olmadan yaygınlaşması veya kullanıTürkiye geleceğin on ekonomisi ara- mın istenen hızda artması mümkün sında gösteriliyor. Türk inşaat firmaları görülmemektedir. ABD’den sonra ikinci sırayı aldı. 2008 Pasif Evler, yüksek verimli ısı pompa- Sempozyum sı cihazlarının, yüksek verimli güneş enerjisi sistemleri ile desteklenmesini, havalandırmada yüksek verimli (%80) havadan havaya enerji geri kazanımını ve süper yalıtım olarak tanımlanan bina yalıtımını içermektedir. - Gelecekte muhtemelen bina dış yüzeyleri, binanın elektrik enerjisinin bir kısmını veya tamamını karşılamak üzere ikinci bir görev yapıyor olacaklar. Ayrıca mikro rüzgâr türbinleri binalarda daha sık rastlanan ekipmanlar olacaktır. - Soğutma sistemleri muhtemelen artık soğutucu akışkan içermeyeceklerdir. - Gelecekte havalandırma, ısıtma ve soğutma için kullanılacak bir çok sistem çok daha doğal yöntemler içerecektir. - Halen kullanılan bir çok sistem yakın gelecekte verimsiz olduğu için veya çevreye bilinen zararları nedeniyle değiştirilecektir. Bu durum sektörü olumlu yönde etkileyecek yenileme pazarı yaratacaktır. - Yeni sistemler daha verimli oldukları için enerji tasarrufu sağlayacak ve karbon salımı azalacaktır. Örnek olarak ARI verilerine göre ABD ‘de 2003 yılına kadar CFC içeren soğutma gruplarının % 51’i değiştirilmiş, daha yüksek verimli olan yeni sistemler ilk yılda yatırımın % 20 ila % 35 kadarını geri ödemiştir. Bu sayede yılda 7 milyar kWh enerji tasarrufu sağlanmıştır. Bu miktar 740.000 beyaz eşyanın bir yılda tükettiği enerjiye eşittir. Başka bir olumlu etki ise yılda 4 milyon ton daha az CO2 üretilmiş olmasıdır. • • • • deplasmanlı havalandırma, daha az yağ kullanan soğutma sistemleri, radyant soğutma, soğutucu akışkan kullanmayan soğutma sistemleri.. Soğutucu Akışkanlar; doğal soğutkanlar, propan, bütan.. Kontrol sistemleri; akıllı sistemler, kablosuz erişim, internet.. İnsan faktörü; konfor koşulları ve üretkenlik artacak.. Tasarım grupları; Tasarım süreçleri BEP, EPBD, LEED, BREEAM vb. sertifikasyonların gerekleri doğrultusunda yol alacak, özel ihtisas alanları gelişecek.. Naci Şahin (Friterm) “HVAC Sistemlerinin Geleceği ve Beklentiler” Ozon Tüketen Maddeler: Kloroflorokarbonlar (CFCs): Tüm ozon tüketen maddeler içerisinde en fazla kullanılandır. İlk olarak 1920’lerde sülfürdioksidi soğutucu bir gaz gibi kullanmak için geliştirildi. Zehirleyici olmamaları, yanıcı olmamaları, kararlı doğası, ısıyı emme etkinlikleri onları 20. yüzyılda özellikle soğutucu alanında bir numaralı seçenek yaptı. Bu grupta olan gazlardan bazıları, R11, R12, R113, R114 ve R115’dir. Gelecekte HVAC&R uygulamalarını Yapılan anlaşmalar sonucu tüm dünenerji ve çevre dışında şu faktörler et- yada kullanımdan kaldırılma tarihi ise kileyecektir; insan faktörü, politik etki, 1996 olarak belirlenmiştir. toplumsal etki, iletişim.. Gelecekte öngörülen teknoloji değişim Hidrokloroflorokarbonlar (HCFCs): alanları Hidrokloroflorokarbonlar’da klor içe• Ekipmanlar ve Sistemler; termo rirler, fakat ozon tabakasına yerlerielektrik soğutma, doğal veya ne kullanılmak üzere geliştirildikleri kloroflorokarbonlardan daha az zarar vermektedirler. Onlar, kuvvetli ozon tüketicilerden ozona dost kimyasallara doğru uzanan zincirde geçici bir basamak sayılırlar. En çok kullanılan hidrokloroflorokarbon (HCFC), tüm hidrofloroklorokarbon kullanımının %85’ini içeren HCFC22’dir. HCFC-22 az zehirleyiciliğe ve az yanabilirliğe sahiptir ve enerji oranı yüksek bir soğutucudur. Diğer örnekler, R-123, R-401A, R-401B, R-402A, R-402B, R-409A ve R-416A’dır. Tüm dünyada kullanımdan kaldırılma tarihleri 2030 yılı olarak belirlenmiştir. Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin önlenmesi, ozon tabakasını incelten maddelerin kullanımının kısıtlanmasına yönelik uluslararası yasal düzenlemelerin başında 25 ülke tarafından 1987’de imzalanan “Ozon Tabakasını İncelten Maddeler Üzerine Montreal Protokolü” gelmektedir. Bu anlaşmada CFC (kloroflorokarbon) tüketiminin 1999’a kadar 1986’ya kıyasla yarıya indirilmesi ve halon tüketiminin artırılmaması üzerinde anlaşmaya varılmıştır. Protokolde, zaman içinde bazı değişiklikler yapılmış, Haziran 1999’a gelindiğinde protokolü imzalayan ülke sayısı 168’e çıkmıştır. Protokolün son haline göre; Kloroflorokarbonlar (CFC), halonlar, metilkloroform ve karbontetralorid tüketimleri, gelişmiş ülkelerde 1996, gelişmekte olan ülkelerde 2010 yılı itibariyle sona erecektir. Ancak Çevre Bakanlığı’nca, Türkiye için bu tarih üretimde kullanım için 2000 yılı, serviste kullanım için 2010 yılı olarak tesbit edilmiştir. Bu maddelerin kişi başına yıllık tüketimi 0,30 kg’dan az olan ülkeler, gelişmekte olan ülkeler olarak tanımlanmıştır. Hidrokloroflorokarbonlar (HCFCs), daha az zararlı oluşları nedeniyle CFC’lere alternatif olarak gelistirilmiş kimyasallardır. Montreal Protokolü’ne göre bunların tüketimi de 2030 yılında tamamen sıfıra indirgenecektir. Burada belirtildiği gibi CFC ve HCFC’lerle çalışan sistemlerin çevreci TERMODİNAMİK • HAZİRAN 2010 47 Sempozyum yasalarla yasaklanması ticari şirketlerin çevreci, alternatif akışkanlar kullanan sistemler geliştirmelerini gerekli kılmaktadır. Montreal protokolü’nün yanı sıra, 1992 yılında Rio’da yapılan Çevre ve Kalkınma Konferansında “Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi” kabul edilmiş ve 1994 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kyoto Protokolü, gelişmiş ülkelerin 2000 yılındaki sera gazı emisyonlarını 1990 yılı seviyesinde tutmak için Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin yetersizliğinden hareketle, yükümlülüklerin daha sıkı hale getirilmesi ve bağlayıcı bir belge olması amacıyla hazırlanmıştır. Kyoto Protokolü’nün hedefi, İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmenin EK-I’inde yer alan ülkelerin sera gazı salımlarını 2012 yılına kadar 1990 seviyesinin % 5.2 altına düşürmektir. 1987 Montreal Protokolu ile alınan kararların uygulanması için, ABD Kongresi 1990 Temiz Hava Yasası Değişikliklerini yürürlüğe koydu. Bu yasa, CFC ve HCFC soğutucu akışkanlarının kullanımının aşamalı olarak yasaklanmasını zorunlu kıldı. Başta R-11 ve R-12 olmak üzere CFC’lerin klima uygulamalarında kullanımı için üretimi 1995 sonunda durduruldu. Aynı plana göre bütün klima vb. üreticilerinin HCFC’li yeni cihaz üretimlerini 1 Ocak 2010 tarihine kadar durdurmaları gerekiyordu. Türkiye’de de Çevre ve Orman Bakanlığı, Ozon Tabakasını İncelten Maddelerin Azaltılmasına İlişkin Yönetmelik yayınladı. Ayrıca Kyoto Protokolüne katılmanın uygun bulunduğuna ilişkin kanun tasarısı da 05.02.2009 tarihinde TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı. HVAC sistemlerinin dönüşümünde ortaya konacak temel yaklaşımlar atık enerjinin kullanımı, enerjinin etkin kullanımı ve yenilenebilir enerjinin kullanımı yönünde olabilir. 48 TERMODİNAMİK • HAZİRAN 2010 Günümüzde CFC ve HCFC soğutkanların yerine, ozon tabakasına dost hidroflorokarbon HFC soğutkanların kullanımı yaygınlaşmaya başlamıştır. Bu akışkanlar özellikle HFC-134a, HFC -407c, HFC-410a, HFC-404a, HFC-417a, HFC-421a gibi soğutkan çeşitlerini içerir. Ancak, ozon tabakasına zarar vermeyen HFC soğutkanlar yüksek küresel ısınma potansiyellerine (GWP) sahiptirler. Yüksek küresel ısınma potansiyellerine (GWP) sahip olan akışkanların karşısında CO2 (R744) ve NH3 (R717/ Amonyak) gibi doğal soğutucu akışkanlar kendilerini göstermektedir. NH3 (R717/Amonyak) akışkanının endüstri de yaygın olarak kullanılmasının yanı sıra CO2 (R744) akışkan olarak son yıllarda kullanıma geri dönmüştür. CO2 gazını soğutucu akışkan olarak kullanabilmek için gerekli Ar-Ge çalısmasını yapabilen ve gerekli ticarileşme adımlarını atabilen şirketler pazar avantajına sahip olacaktır. Enerji verimliliği, doğal soğutma uygulamaları, sulu soğutma uygulamaları için serbest soğutma sistemleri, soğuk tavan (chilled beam) sistemlerinde serbest soğutma uygulamaları, ısı geri kazanım uygulamaları, güneş başta olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ve ısı pompalarının öne çıkması söz konusu olacaktır. Bölgesesl soğutma dikkat çekmesi beklenen uygulamalar arasında sayılabilir. Selman Tarmur - Isısan Isıtma ve Klima San. A.Ş. Genel Müdürü “HVAC Sistemlerinin Geleceği ve Beklentiler” “Dünya Yeşile Dönüyor” HVAC Sektöründe bugün ağırlıklı olarak konvansiyonel sistemler ön planda iken gelecekte hızla yükselen bir grafik ile enerji verimi yüksek, yoğuşmalı sistemler ve yenilenebilir enerjiler önem kazanacaktır. Bugün sadece ısıtma ve kullanma sıcak suyu üretimi ile ilgilenenler yarın HVAC ve kullanma sıcak suyu üretimi ile ilgilenecekler. Bugün bölgesel düşünenler yarın global düşünmek zorunda kalacaklar. Bugün sadece bireysel ürün ve sistemleri düşünen şirketler yarın ticari ve endüstriyel uygulamalara yönlenecekler. Ürün odaklı yaklaşımlar yerini sistem odaklı yaklaşımlara bırakacaklar. 2020 yılında günümüze göre gerek gazlı cihazların gerek sıvı yakıtlı cihazların payı azalacaktır. Buna karşılık ısı pompalarının ve hava kaynaklı ısı pompası ile yoğuşmalı duvar tipi cihazların beraber kullanılacağı hibrid sistemlerin pazardaki payı artacaktır. 2020 yılında pazarın yaklaşık yarısının ısı pompaları ve hibrid sistemlerden oluşacağı tahmin edilmektedir. Gazlı veya elektrikli kullanma sıcak suyu üreticileri yerini ısı pompası kullanma sıcak suyu üreticilerine ve güneş enerjisi sistemlerine bırakacaktır. Bölge olarak Amerika kıtasını aldığımızda ise gelecekteki trendler de Batı Avrupa’ya göre bazı farklılıkların görülmesi beklenmektedir. Örneğin Kuzey Amerika’daki bireysel HVAC sistemlerinde 2020 yılında günümüze göre gazlı cihazların pazar kaybedeceği, sıvı yakıtlı cihazların yerini koruyacağı, günümüzde pazarda oldukça az olan ısı pompası ve hava kaynaklı ısı pompası ile yoğuşmalı sistemlerin beraber kullanılacağı hibrid sistemlerin ise pazarda büyüyeceği tahmin edilmektedir. Güney Amerika’da ise Klima+Fosil yakıtlı yedek sistemlerin pazarda azalacağı ve ısı pompalarının pazarda büyüyeceği tahmin edilmektedir. Isıtma sistemlerine bakıldığında ısı pompalarında ciddi bir pazar büyümesi tahmin edilmekte, bunun yanında hib- Sempozyum rid sistemlerinde pazarda büyük bir yer tutacağı düşünülmektedir. Gazlı bireysel cihazlarda ve sıvı yakıtlı cihazlarda ise gelecekte pazarda küçülme beklenmektedir. Buna karşılık ticari ve endüstriyel sistemlerin ve birleşik ısı güç üreticilerinin de büyümesi beklenmektedir. Toplam ısıtma pazarındaki büyümenin diğer sistemlere göre daha düşük olması beklenmektedir. VAC (Klima Havalandırma) pazarının toplamda ciddi biçimde büyüyeceği tahmin edilmektedir. Bireysel sistemlerin, merkezi sistemlere göre pazarlarını büyüteceği, ancak VAC’daki yüksek büyüme sebebiyle gerek merkezi gerek bireysel sistem segmentlerinde büyüme düşünülmektedir. Kullanma sıcak suyu üretimindeki teknoloji trendleri açık şekilde ısı pompası sıcak su üreticileri ve güneş enerjisi olup, gazlı ve elektrikli kullanma suyu üreticilerinin pazarında küçülme tahmin edilmektedir. Tahminlere göre ısıtma, diğer segmentlere göre nispeten daha küçük bir büyüme kaydedecek, bu büyüme de Avrupa’dan ziyade Amerika ve Asya Pasifik bölgesinde görülecektir. Aynı şeyi VAC sektörü için de söylemek mümkün. Kullanım sıcak suyu segmentinin ise yine Asya Pasifik bölgesinde daha büyük bir büyüme oranına ulaşacağı tahmin ediliyor. Isıtma sektöründe ısı pompaları ve merkezi sistem kazanları, pellet yakıtlı kazanlar öne çıkarken, küçük kapasiteli yer tipi ve duvar tipi gazlı kazanların gerileme kaydetmesi bekleniyor. Sıcak su üretiminde de güneş enerjisi ve elektrikli ısı pompaları yükselişe geçerken, konvansiyonel sistemlerde, gazlı, elektrikli cihazlarda düşüş görülebilecektir. Dünyadaki klima havalandırma pazarında gelecekteki trendler ne olacak dersek, >5 kW’den büyük bireysel sistemlerin öneminin daha da artacağı, bunun yanında merkezi sistemlerinde bugünkü konumlarını koruyacakları tahmin edilmektedir. Avrupa Birliği’nin enerji ihtiyacının %12’sini yenilenebilir enerji kaynakla50 TERMODİNAMİK • HAZİRAN 2010 rından sağlama hedefi yanında bizim enerji ihtiyacımızın halen %75’ini ithalata dayalı enerjiyle karşıladığımızı düşünürsek, ülkemizdeki doğal kaynaklar sayesinde yeşil ve temiz enerji konusunda yüksek potansiyelimizi kullanmamızın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlayabiliriz. HVAC sistemlerinin geleceği üzerinde etkisi olacak bir diğer konu da üzerinde çalışılan yeni yasa, yönetmelik ve mevzuatlardır. Örneğin şu anda gündemde olan EUP Direktifi, yani Energy Using Products direktifi, tüm kullanım süreci boyunca çevreye olan etkileri dikkate alınarak, bir ürünün tasarımını yapma yaklaşımıdır. Bu konuda yapılacak değerlendirme kapsamında, hammadde seçiminden ve üretim sürecinden ambalajlamaya, dağıtıma, bakım ve kullanıma ve son olarak ürünün kullanım ömrü dolduktan sonraki geri dönüşüm, geri kullanım gibi süreçlere kadar ürünün tüm yasam süreci yer almalıdır. 6 Temmuz 2005 tarihinde Avrupa Parlamentosu, enerji kullanan ürünler için eko-tasarım direktifinin ilk odak noktası, sera gazlarının ekonomik olarak azaltılmasında yüksek bir potansiyele sahip olan enerji kullanan ürünler olacaktır. EUP kapsamında istenen yüksek verim seviyelerine ulaşmak için, ısıtma cihazları, yenilenebilir enerjiler ve bu kombinasyonların kontrolleri beraber bir sistem olarak çalışmak zorunda olacaktır. Dünya yeşile dönüyor, çünkü: Avrupa 2020 yılına kadar karbondioksit emisyonlarını %20 oranında azaltmayı hedefliyor, bir Avrupa ülkesi enerji verimli sistemlere teşvikler sunuyor. G-8 ülkeleri 2050 yılına kadar karbondioksit emisyonlarını %50 oranında azaltmayı hedefliyor. Çin 2020 yılına kadar toplam enerji kullanımının %35’ini yenilenebilir enerjilerden karşılamayı hedefliyor. Amerika’da güneş enerjisi sistemlerine ve ısı pompalarına teşvik için sistem maliyetinin %30’una kadar vergi indirimleri veriliyor. Ekonomik kriz sonucunda ortaya çıkan teşvik paketleri ile enerji verimliliğine yönelik yatırımlar arttı, bu alanda kriz sonunda kamu alanında da enerji verimliliği yatırımların arttığı görülüyor. Birleşmis Milletler Çevre Programı raporlarına göre başı çeken devletler teşvik paketlerinde 183 milyar dolarlık bir miktarı temiz enerji yatırımlarına ayırmışlardır. Bu rakamın 61 milyar dolarlık kısmı enerji verimliliğine, 34 milyar dolarlık kısmı ise yenilenebilir enerji alanına aktarılmıştır. Almanya’da Federal Hükümet yaklaşık 600 milyon doları enerji verimliliği projelerine aktarmıştır. Küresel sorunların gerektirdiği işbirlikleri için meslek organizasyonları ve platformlarının işbirliği şart. Sempozyum Panel: Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği Koordinatör: Cafer Ünlü Panelistler: Erdal Çalıkoğlu, Murat Bayram, Melih Yalçın, Sedat Arıman, Celalettin Çelik, Ali Eren, Abdullah Bilgin Cafer Ünlü – TTMD Başkanı 2 Mayıs 2007’de Enerji Verimliliği Kanunu, 5 Aralık 2009’da Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği yürürlüğe girdi. BEP, 1 Nisan 2010 tarihinde değişikliğe uğradı. Yönetmelik, bütünleşik çözümler getiriyor. Tesisat mühendisleri olarak, aydınlatma dışında sürecin her yerinde varız. TTMD, bu yönetmeliğin hazırlık sürecinin ilk başından beri var. BEP, sadece tesisat mühendisliği alanını ilgilendirmiyor, kamuyu da yakından ilgilendiriyor. Bunu bir basın toplantısı ile kamuyla paylaştık. Bir enerji verimliliği kriteri olarak Enerji Yoğunluğu değerlerine bakacak olursak, ülkemizin yaklaşık on yıllık bir dönem içinde kayda değer bir gelişme elde edemediğini görmekteyiz. Enerji Yoğunluğu, bir ülkenin ürettiği değer için TEP cinsinden tükettiği enerjidir. Bunun için TEP/GSMH = Enerji Yoğunluğu Erdal Çalıkoğlu - EİE Genel Müdür Yardımcısı Sınırlı kaynaklarımızı Megawatt için değil, Negawatt (negatif watt’lar) kullanmalıyız. Enerji kullanım ve yoğunluğunda; AB ülkelerinde %5-%30 arası bir azalma var. Bu konuda yapılacak iyileştirme yatırımları için 60 milyar Euro’lardan bahsediliyor. Enerji verimliliğinde kara deliklerimiz var; birincisi israf, ikincisi yalıtım, üçüncüsü verimsiz ekipman kullanımı. Türkiye hızlı kalkınan bir ülke. Enerji yoğunluğunu azaltma konusunda çok başarılı olamadık. Ama enerji verimliliğinin yegane göstergesi enerji yoğunluğu değil. Enerji verimliliğinde bir çok yüksek potansiyelimiz var. Hizmetler sektöründeki enerji yoğunluğu artışı sanayinin çok üzerinde. Nihai enerji talebinde, enerji verimli senaryolara göre 2020’lerde %20, 2030’larda %30’lara varan iyileştirme hedeflerimiz var. Kullandığımız ev aletlerinde daha verimli cihazlara doğru bir geçişi sağlamamız gerekiyor. 1998 2007 Danimarka 0,136 0,110 Norveç 0,161 0,138 Avusturya 0,162 0,149 Türkiye 0,289 0,288 Enerji Verimliliğinde Radikal Dönüşüm Vizyon; Enerjinin tamamını faydaya dönüştüren bir Türkiye.. 2023 yılı için temel hedef; birim milli gelir başına tükettiğimiz enerjiyi (enerji yoğunluğunu) %20 azaltmak. AB de aynı oranları telaffuz ediyor. Biz bunun da üzerine çıkabiliriz. kontrolü Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliğinde, EİE, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ile birlikte yürütülen çalışma neticesinde, bazı değişiklikler yapıldı. Nisan ayında yapılan değişikte yapısal olarak, tavsiye niteliğindeki hükümleri zorunlu hale getirmek, açıklık, şeffaflık amaçlandı. Diğer mevzuatlarla uyumunda sıkıntılar vardı. Enerji ve Çevre Bakanlıklarının da yönetmelikleri var, BEP’in ilgili yönetmeliklerle uyumlandırılması gerekti. Kat Mülkiyeti Kanununda değişiklik yapmıştık. Bireysel sistemlerden merkezi sisteme geçiş kararı için oy çokluğu, merkezi sistemden bireysele geçiş kararı için, (2000 m2’nin üzerinde) oybirliği sağlanması gerekiyor. Bu gibi yasal mevzuatlar AB’de de 35 yılda bir revize edilir. Bir sonraki revizyonda daha bütünleşik olmaya gidilecek. Binanın enerji talebi belirlensin, emisyon hesabı yapılsın deniyor. İki kriteri esas alalım: yıllık enerji ihtiyacı X’in üzerinde olamaz, emisyon Y ’nin üzerinde olamaz. Bunu fiksleyelim. Tasarımcılar buna göre tasarımlarını geliştirsin deniyor. Bugünkü koşullarımıza göre bu çok mümkün görünmüyor. Ama bu bir süreç. Mevcut BEP Yönetmeliğimiz de bunun bir parçası. “Bir nal atı kurtardı, O at taşıdığı haberciyi kurtardı Haberci, orduyu kurtardı Ordu ülkeyi kurtardı Bir nal, ülkeyi kurtardı..” Murat Bayram - Bayındırlık Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğü - Binalarda Enerji Verimliliği Şube Müdürlüğü Şube Müdür Yardımcısı: Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği değişikliğine neden ihtiyaç duyuldu? Enerji yönetim standardı EN 16001 Aslında yönetmeliğin kapsam ve kurguEnerji Yönetim Uygulamaları. Binalarda Enerji Performansı Tasa- sunda değişiklik olmadı. Mimari tasarırım esasları, ısı yalıtımı, ısı ve sıcaklık mından işletmesine kadar sürecin tüm TERMODİNAMİK • HAZİRAN 2010 51 Sempozyum etaplarında verimliliği artırıcı madde başlıklarında ciddi değişiklikler yok. En çok sorulan şey; merkezi sistem/bireysel sistem kullanımına yönelik tanım ve kısıtlar konusu oldu. Neredeyse sadece buna odaklanıldı. Yönetmeliğin önceki halinde merkezi sistem gereği olarak belirtilen 1000 m2’nin neyi ifade ettiği tartışılmıştı. Revizyonda buna yönelik tanımlar eklendi. Mekanik sistemlerde yalıtımlar bir hesap sonucu olacak. 1000 m2, 2000 m2 veya 8 – 12 bağımsız bölüm gibi açıklayıcı noktalar getirildi. Bir binada 12 bağımsız bölüm varsa o binada bir yönetici olması zorunluluğu var. Yoğuşmalı sistem zorunluluğu maddi hataydı. Yoğuşmalı cihazlar, sadece 250 m2 üzerinde, bireysel sistemler için söz konusu.. Soğutma sistemlerinde merkezi sistem tasarımı için, “soğutma ihtiyacı 250 kW’dan büyük olan konut dışı binalar” tanımı getirildi. Merkezi sıcak su sistemi zorunluluğu 2000 m2’ye çıktı. Isı pompası konusu üzerinde ekler yapıldı. Enerji Kimlik Belgesi uygulaması; 1 Temmuz 2010’da başlayacak. EKB’ni kim verecek? Enerji Kimlik Belgesi, internet üzerinden çalışacak BEP-TR yazılımı vasıtasıyla verilecek. Yani EKB; BEP-TR yazılımı kullanılarak üretilecek, 10 yıl geçerli olacak. Yapı ruhsatına sahip tüm binalar için EKB gerekecek (eskiden 1000 m2 üzerindeki binalar için söz konusu idi). Enerji Kimlik Belgesi, bina girişine asılmalı. EKB, binanın bütünü için veriliyor. Ama kendi bağımsız bölümünüz için de talep edebileceksiniz. Yalıtım 2000 yılından itibaren zorunlu 52 TERMODİNAMİK • HAZİRAN 2010 idi, BEP’ten sonra daha ön plana çıktı. EKB vermeye kim yetkili? Yeni binalarda projeciler (mühendis ve mimarlar), mevcut binalarda EVD şirketleri.. EKB’nin hazırlım sürecinde; M2 başına düşen yıllık enerji tüketiminin belirlenmesi, bu değere göre CO2 salımının hesaplanması, bu değerin referans bina ile kıyaslanması, kıyaslama sonucu A-G sınıflandırılması söz konusu. Referans bina nedir? Yer, iklim verileri, geometrisi, bina kabuğu, mekanik sistemler, aydınlatma, sıcak su sistemleri, yenilenebilir enerjiler ve kojenerasyon sistemleri gibi parametreler açısından referans değerleri tanımlanmış örneklerdir. Yeni yapılacak binalar için D sınıfı ve alt enerji sınıfında olabilecek tasarım yapamıyorsunuz. BEP-TR yazılımını nasıl kullanacağız? Bayındırlık ve İskân Bakanlığı web sitesi üzerinden, yetki alanlar tarafından kullanılacak. Aynı bina için böylece iki ayrı giriş yapılamayacak. EKB uzmanları kendi kullanıcı adı ve şifresi ile giriş yapacak. EVD-Odalar-Üniversiteler; Bakanlık adına eğitici rolde olacak. Bakanlık, eğitim kurumlarını eğitecek. Eğitim sonunda sınav uygulanacak, sınav sonucunda yeterlilik gösterenlere programı kullanabilmeleri için kullanıcı adı ve şifresi verilecek. Eğitim için bir tebliğ yayınlayacağız, bir takvim ilan edilecek. Haziran’da EKB uzmanları eğitimleri başlayacak. 1 Temmuz’dan sonra da EKB hayatımıza girmiş olacak. Melih Yalçın – MMO İzmir Şubesi “Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği Hakkında Görüşlerimiz” BEP planları şunları içermeli; 1 - Enerji verimli tasarım 2 - İşletme ve bakım 3 - Belgelendirme 4 - Denetim 5 - Yetki, görev ve sorumluluklar Yönetmelik çok fazla hüküm içeriyor, daha basit bir çerçeve olmalı. Net hedef kW h/m 2 , kwh/kişi tanımlanmalı. BEP projeksiyonu içinde; birim alan başına tasarruf hesabı yer almalı. Tümüyle mühendislerin etüt-projesine bırakılmalı. Makina ve elektrik mühendislerinin sorumluluğunda olmalı. Makina mühendisleri yetkili olmalı. BEP yönetmeliğinin eski halinde “mimar ve mühendisler” ibaresi yoktu. Yeni revizyona eklendi ama neden mekanik mühendis (makine mühendisi) olarak yer almıyor? “Mühendis” olarak tanımlandığında jeoloji, ziraat, orman, tekstil, kimya mühendislerini de kapsıyor.. BEP yönetmeliğinin eski halinde “Meslek Odaları” tanımında Elektrik ve Makina Mühendisleri Odası açıklaması yer alıyordu. Yönetmeliğin revize halinde bu tanım kalkmış. BEP yönetmeliği yeni hali ile; yasal süreçte hakime derdini anlatamayacak hale getirilmiş. Yönetmelikte dava açılabilecek dayanaklar ayıklanmış. Binalarda kullanılacak cihazlar da EP (enerji performansı) sertifikalı olmalı. Bu çalışmanın ekonomik, sosyal, kültürel boyutları göz önüne alınmalı. Belediyeler bilgilendirilmeli. Uygulama öncesi mutlaka iyi bilgilendirme yapılmış olması gerekiyor. Denetim süreci de bir o kadar önemli. MMO denetimleri üstlenmeye hazır. Yönetmeliğin sağlıklı işleyebilmesi, baz alınacak veri ve kriterlerin de sağlıklı olması ile yakından ilgili. Enerji Verim- Sempozyum liliği Kanunu, 2 Mayıs 2007 tarihinde yürürlüğe girdi. O zamandan beri bir envanter yapılamaz mıydı? İklim verileri yeniden belirlenemez miydi? Başlangıçta sadece konutları kapsayabilirdi.. BEP yazılımı, odamızdan istenmişti. Hazırlanan KEP-SDM yazılımının neden kullanılmadığını da anlayabilmiş değiliz. faaliyetleri yürütülen binalar, planlanan kullanım süresi iki yıldan az olan binalar, toplam kullanım alanı 50 m2’nin altında olan binalar, seralar, atölyeler ve münferit olarak inşa edilen ve ısıtılmasına ve soğutulmasına gerek duyulmayan depo, cephanelik, ardiye, ahır, ağıl gibi binalar, bu Yönetmeliğin kapsamı dışındadır” deniyor, kapsam içinde olmalıydı. AB’de olduğu gibi enerji limitSedat Arıman - İZODER Başkanı lerinin azaltımı öngörülmeliydi. Isı köprülerinin mutlaka yalıtılması zorunluluğu, yeni düzenlemede kaldırıldı. 28.maddede “ısı yalıtım yönetmeliği kaldırılmıştır” deneceğine BEP’le yer değiştirmiştir denseydi, daha doğru bir ifade olurdu. Mekanik tesisat yalıtımının büyük önem taşıyor. Mekanik tesisatta borular, vana, armatür ve tanklar, klima kanallarından geçen akışkanın sıcaklığına uygun olarak kullanılacak yalıtım malzemeleri ile sağlanacak tasarruf ile ekipman kapasitelerinin daha düşük seçilebilmesi mümkün olabilecek. Korozyon-çürüme azalacak, personel sıcaktan korunabilecek. BEP yönetmeliği, binalardaki enerji tüketimlerini kontrol altına alacaktır. BEP’ten önce binalarda enerji verimliliklerine yönelik ısı yalıtımı standardı vardı: TS 825 Binalarda ısı yalıtım yönetmeliği BEP’e dahil oldu. Soğutma da kapsam dahilinde değerlendirildi. BEP ve EKB en başta ısı yalıtımını zorunlu kılıyor. Ama enerji tüketimini kısıtlamak için olanlar yetersiz. Enerji tüketimi ile ilgili düzenlemeler belli aralıklarla gözden geçirilip revize edilmelidir. EKB, daha az enerji tüketen binalar farklarını ortaya koyacak. Çevreye duyarlı, enerji verimli binalara talep artacaktır. Yeni BEP; toplam enerjiyi göz önüne alıyor. Olmazsa olmaz limit, sadece ısıtmada var, soğutmada yok. Madde 2.2’de istisnalar var. “Sanayi alanlarında üretim 54 TERMODİNAMİK • HAZİRAN 2010 Celalettin Çelik - DOSİDER Başkanı Yıllık primer enerji ihtiyacının belirlenmesi lazım. Mal sahibi ve mühendis ne yapacaklarına buna göre karar versin. BEP yönetmeliğinin 5 Aralık’ta yürürlüğe girmesiyle, bireysel sistemleri “1000 m2“ ile sınırlayan bir durumla karşı karşıya geldik. Bu, kamuoyunda nımlansın, daha doğru.. Brülör ve kazanlar için getirilen bazı maddeler, bugün için ekonomik olarak uygulanabilmesi güç, pahalı çözümler içeriyor. Dernek üyelerimizin, verimlilikle ilgili kaygıları yok. Hepsi buna uygun üretim yapabilen kuruluşlar. Merkezi sistem – bireysel sistem tartışmalarında telaffuz edilen bazı tasarruf verilerini abartılı buluyoruz. Sözü edilecek her bir veri, bilimsel ve teknik boyutlara dayanmalı. Sektörün gerçekleri de göz ardı edilmemeli. Türkiye Avrupa’nın ısı sektörü merkezi olacak. Bu tip sert yasaklar, sektöre zarar verir. Dialog çok önemli. Öneri üretirken sektörün kendi içindeki dialoğu, uzlaşma kültürü çok önemli. Bu alanda çok şey yapıldı ama, yapılması gereken çok şey daha var. Ali Eren - KBSB Başkanı Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği diye bir şey, eskiden yoktu, şimdi var. Var olması kötü bir şey olamaz. Ama yapım süreci de yönetmelik kadar önemliydi. Yönetmeliğin kendisi kadar sürecinden de çok şey öğrendik. Bundan sonra başka yönetmeliklerimiz de olacak. Sürecin yönetimi ve sürece hakim kafa yapısı çok önemli. Her maddenin gerekçesi olması lazım. Yönetmelik revize edilirken neden konduğu, neden revize edildiği baştan alınarak tartışılacak. Sürecin bir paradigması, felsefesi olması lazım. AB yaptı, (2002/91 EC) biz önümüzde bulduk. Kendi ülkemize uyarlama sürecimizde bir felsefemiz olması “kombi yasaklanıyor” şeklinde algılandı. lazım. Uyumlandırma çalışması için, di1000 m2 nedir? Bir daireyi 150 m2’den rektifin ülkeye faydalı olması için hangi kabul etsek, bu, 6-7 dairelik bir yapıda bireysel sistem kullanılamayacağı anlamına geliyor. Kamusal yapılarda, çok daha büyük metrekarelerde bile bireysel sistemler kullanıldı. Türkiye’de pek çok yerli-yabancı üretici bu alanda yatırım yaptı. Ne olacak? Binanın yıllık primer enerji sınırlamasının da çok fazla getirisi olmayacak. -Çok taraftar olmamakla beraber- tüketilecek ısı ihtiyacı (kWh) olarak ta- Sempozyum hale getirilmesi gerektiğine bakılmalı. Belirli bir menfaat grubu, dernek olarak, kendi yararına veya zararına olanların muhasebesini yapmak, sürece katkı sağlamaz. Merkezi sistem zorunluluğuna ilişkin sınır, bir anda 2000 m2’ye çıktı. Bunun mantığı ne? Yanlışsa neden topyekün kaldırılmadı? Yalnız bu maddeden bahsetmiyorum. Mantığının kavranmasında zorluk çekilen maddeler var. İnşaat sektöründe bölgenin ve Avrupa’nın, en hızlı büyüme gösteren ülkesiyiz. Ancak tesisat, inşaata paralel büyüyemedi. 1970’lerde inşaat sektöründe tesisatın payı %3-5’lerde idi, mekanik proje ise %0,0..gibi yok denecek seviyelerde.. O zamanlar mekanik proje, tesisat borulama çizimi sayılırdı.Bu açıdan bakıldığında katedilen mesafenin hiç de küçümsenemeyecek olduğu ortadadır. Yeni yönetmelikler, sektörü de geliştirici olmalıdır. BEP, çok iyi bir başlangıç olabilir, ama koşması için 3 nal ve bir at gerekiyor. Mevcut yapılara da uygulansaydı, merkezi sistemlerde “çift yakıtlı” yakma sistemleri getirilseydi iyi olabilirdi. Isıtma sistemlerinde belirli ölçeklerde en doğru sistem, bölgesel ısıtmadır.. En soğuk ülkelere bakın; köyleri, kasabaları bölgesel, çift yakıtlı sistemlerle ısıtıyorlar. Yönetmelik bu konuda yol gösterici değil. Abdullah Bilgin - TTMD Merkezi sistemlerin öne çıkarılmasından yana koyduk. Bireysel sistemlerin bugüne kadar bu denli ön planda olmasının bir nedeni de, merkezi sistemlerin farklı konfor beklentilerine şans tanımamış olmasıdır. 16-24 ˚C arasında tercihlere bırakılmalı. Bireysel ısıtma sistemlerinin önünü açan bu oldu. Binaların bağımsız bölümlerinin ölçülmesi paylaştırılmasına dair yönetmelik çıktı. Ama enerji tüketimlerinin bağımsız bölümlere göre taksimatında, bir binanın ısı kayıpları göz önüne alınmalıdır. Çatı dairesinde oturana çatının ısı kaybını yükleyemezsiniz. Binanın kuzey/güney, çatı/zemin farkları ortak ödemeye alın- malı. Bina tiplerine göre kayıplar, müştereken faturalara yansıtılmalı. Yaptığınız tesiste bir fark yaratamıyorsanız yapmayın.. Ankara’da 1950’li yıllarda enerji etkin sistemler kurulabilmişti. O gün sayılı mühendisle yapabildiğimizi bugün, 80.000 makina mühendisi, 40.000 elektrik mühendisi ile yapamıyoruz. Avrupa’nın hedefi “Sıfır Enerjili Binalar”. 120 kentin ısıtmasında kojenerasyon, Helsinki’de Trijenerasyon yapıyorlar. Bu tesislerde çöpler de değerlendiriliyor. İtalya, merkezi ve bölgesel ısıtmanın önünü açmaya çalışıyor. İsveç, duvarda 20, çatıda 50 cm. yalıtım uyguluyor. Elektrikte linyitin payı %20, hidroliğin payı %18. Elektrik üretiminde doğalgazın payı büyük. Doğalgaz gibi kıymetli bir yakıt, kojenerasyon ile yakılmalı, kojen olmayan hiç bir santrala izin verilmemeli. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, kayıpların 18.8 milyon TEP’ten 28 milyon TEP’e çıktığını söylüyor. Atık ısı kayıplarının değerlendirilmesi gerekiyor. Sektörümüzün faaliyetlerinin odağında önümüzdeki 10 yıl içinde; reversible ısı pompaları, hibrit sistemler, biokütle ve diğer yenilenebilir kaynaklar olacak. 2 MW’a kadar ulaşabilen ve daha büyük güç tesisleri artacak. Mikro-kojen, bioyakıt konusunda Avrupa ile eşgüdümlü çalışmalar yapılmalı. Jeotermal enerji etraflıca ele alınmalı. Isıtma referanslı çalıştığı sürece elektrik üreten mikro-kojen, paket-kojen ve kojen tesislerde elektrik üretimine kesin alım garantisi verilip lisans aranmasın. BEP ve EVK’nın daha iyi bir zemine oturması, belirli şeyleri kapsaması gerekiyor. BEP yenilenebilir ve kojen konusunda son derece yetersiz. 20.000 m2 binada mikro-kojen olur mu? Son dakikada yazılmış, böyle olunca uygulanma şansı da yok. Yönetmelikler günü kurtarmak için delinmemeli. Bir yıldır yapılan 1000-2000 m2 tartışması ile zaman kaybetmiyor muyuz? Yönetmelikler kişilerin yorumuna bırakılamayacak açıklık-netlikte olmalı. Yönetmeliği yetersiz, revizyonu yersiz buluyoruz. Yönetmeliğin bu şekli ile Türkiye’yi 2050’lere hazırlayacağını sanmıyorum. Sürecin istenen istikamette ivmelenmesi için teşvik mekanizmaları işlemeli. TERMODİNAMİK • HAZİRAN 2010 55 Sempozyum Forum: Yurtdışı Mekanik Tesisat Hizmetleri Ersin Gökbudak: “Azerbaycan” Azerbaycan Cumhuriyeti’nin nüfusu 9 milyondur. Başkent Bakü’nün dışında önemli şehirleri Gence, Lenkeran, Sumgayt ve Mingeçaur’dur. Nüfus büyüme oranı % 0.89’dur. Azerbaycan’da çok kısa sürede temsilcilik ofisi açmak veya şirket kurmak mümkün. Biz şirket kurmayı tercih ettik. Daha önce Rusya’da da temsilcilik ofisi konusunda bazı sıkıntılar olmuştu. Azerbaycan’da şirket kurmak daha kolay. Vize, 10-15 dakikada alınabiliyor. Gönderdiğiniz eleman için çalışma izni müracaatı gerekiyor. Daha önce daha kolaydı, Ermenistan olaylarından dolayı biraz uzadı. Cezalar bile söz konusu olabiliyor. Ama diğer ülkelere kıyasla işgücü-taşıma yönlerinden avantajlı. Eskiden topluluk sigortası vardı, şimdi kalktı. Kasım 2002’de Sosyal Güvenlik Anlaşması imzalandı. Türkiye’ye transfer edilebilir sosyal güvenlik olanağı bulunuyor. Petrol ve doğalgaza dayalı zenginlikleri önemli. Çok büyük bir pazar değilse de, iyi bir pazar olarak görünüyor. Malzeme transferi zaman zaman sorunlu olabiliyor. Sözleşme dışında taşıma imkanınız varsa tercih edin. Gümrük noktalarına bakınca, gümrük tarife pozisyon numaralarından hangi ekipmanın nasıl bir gümrüklemesi olduğunu bulabiliyorsunuz ama orada bu konular çokça ilişkilere dayanıyor.. 56 TERMODİNAMİK • HAZİRAN 2010 Çalışan elemanlar bize neye mal oluyor? 2000 USD’a kadar %47 vergi var. Personele 1000 USD verecekseniz 470 USD vergi+sigorta ödemeniz gerekiyor. 2000 USD’dan sonra yükselmeye başlıyor. 7-8 bin USD’larda %75’lere varıyor. Azerbaycan’da iş yapacaksanız, mutlaka bir danışmanlık şirketi ile çalışmanızı öneririm. Bu şirketler sizin için bir eleman tahsis ediyor, muhasebe işlerinizi, yasal prosedürlerinizi takip ediyor. Hizmetleri için ayda 1300-1800 USD ödüyorsunuz. Yıllık kestiğiniz fatura üzerinden %3-7 arasında vergi ödeniyor. Ülkemizde yurtdışı işlemlerde Kurumlar Vergisi muafiyeti var. Bu parayı aynı işe aktarmanız da gerekmiyor. Mürşit Çelikkol: “Libya” Nüfusu 6 milyon olan Libya Arap Halk Sosyalist Cemahiriyesi’nin yüzölçümü; 1.800.000 km2, başkenti Trablus’tur. Romanya, Ruzya pazarlarındaki faaliyetler azalınca Libya öne çıkmaya başladı. Hava sıcaklığı Temmuz-Ağustos aylarında 45 ºC’nin üzerine çıkabiliyor. Pazar-Perşembe mesai yapılıyor. GSMH’sı 73 milyar USD. 55 milyar USD’lık dış ticaretinin %95’ini petrol oluşturuyor. 22 milyar USD’lık ithalatı var. Türkiye’ye ihracatı 400 milyon USD. 2003 yılının sonuna kadar ol- dukça kapalı bir ülke olarak kaldı. Kitle imha silahlarını kaldırdığını açıklayınca, 2005’ten başlayarak yoğun bir yatırım süreci başladı. Ardından da petrole dayalı endüstrinin yanı sıra gıda, tekstil, kimyasal maddeler gibi endüstriler gelişmeye başladı. Ülkeye yabancı sermaye çekilmesinin nedeni, petrol dışı kaynak sağlanması hedefi. İnşaat sektörüne 13 milyar USD bütçe ayrılmış. Akreditif işlemleri zor ve bankacılık işlemleri, sadece Arap-Türk Bankası ile yürütülüyor. Bu bankanın %48’i Libya-Arap Dış Bank’a ait. 2005’te başlayan 2007’de ivme kazanan alt ve üst yapı yatırımları, 2015’e kadar 55 milyar USD olması bekleniyor. Libya’da bugüne değin 460’a yakın proje gerçekleştirmişiz. İş hacmi, toplam 19 milyar USD’nı geçmiş. Bu, Türk müteahhit firmalarının yurtdışı hacminin %14’ü demek. Türkiye inşaat sektörü açısından Rusya’dan sonra ikinci sırayı alıyor. Faaliyet gösteren 160 Türk firmasının yaklaşık yarısının Libya’da ofisi var. Gama, Tekser, Metiş, Tekfen, Nurol, Tepe, Rönesans gibi şirketler, Libya’da faaliyet gösteren inşaat şirketleri arasında. Ana müteahhitlerin altında iş yapılabilir, ofis açılabilir. Ortak şirketin %35’inin Libya’lı olması gerekiyor. Şirket-Şube açmak için ülkenin siyasi işlerine karışılmayacağına dair belge imzalamak gerekiyor. İşgücü, daha ziyade Mısır, Uzakdoğu, Vietnam, Bangladeş gibi yerlerden geliyor. Ucuz işgücü olanağı sunuyor. Lokal malzeme imkanı yok. Malzeme temininde sıkıntı yaşanıyor. Libya makamları Türk Bankalarının teminat mektubunu kabul etmiyor. Bu nedenle faizler yüksek. Gümrük, bir diğer sıkıntı kaynağı. Liman ve gümrük kapıları sınırlı. %2 üretim, %25’e kadar değişen tüketim vergisi var. Türkiye’den Libya’ya taşımacılık, ağırlıklı deniz, biraz da hava yoluyla yapılıyor. Sempozyum Vizede ciddi sıkıntı ve zaman kaybı yaşanıyor. Vize alınan pasaportla İsrail’e girilmiş olmayacak. Oturma ve çalışma izni alınabilmesi için ülkeye çalışma vizesi ile giriş yapılması gerekiyor. Oturma izni, işveren tarafından da başvurulan bir işlem. Türkiye-Libya arasında 90 gün oturum izinli vize kalkmış.. Pasaportlarda kimlik bilgilerinin Arapça çevirisi olmalı. İş yapacak firmalar, işin süresi ile ilgili teminat istemeli. 1 yıla varan süre uzatması dahi görülmüştür. Ödemeler, Ramazan, yıl sonu ve Mart ayında gecikebiliyor. Hüseyin Erdem: “Rusya” Rusya Federasyonu nüfusu 145 milyondur. Nüfus artış hızı %1’i geçmiyor. Nüfusun %65’i şehirlerde yaşıyor ve %98’i okuma-yazma biliyor. Nüfusun çoğu Slav’dır, kalan nüfusun en büyük çoğunluğunu Türkler; Başkır, Çeçen, Tatar, Çuvaş’lar oluşturur. Başkenti Moskova’dır. Geçici olarak oturum, daimi olarak oturum veya çalışma izni ile oturum olabiliyor. Göçmen bürosundan çalışma izni için kota almanız gerekiyor. 2008 sonrası kota almak çok güçleşti. Kişi başı 100 USD ödeniyor. Çalışma izni için de 3000 Ruble-100 USD ödeniyor. Yöneticiler için 50.000 Ruble ödenmesi gerekiyor. Şantiyeyi basar da kaçak işçi bulurlarsa 270 bin USD civarı ceza kesilebiliyor. Moskova çok pahalı bir kent. Kiraladığımız evlerin en ucuzu bile 1500 USD’nın altında değil. Hiç bir kira kontratını yasal yapamıyorsu58 TERMODİNAMİK • HAZİRAN 2010 nuz. Şube de açsanız, yasal Rus firması statüsünde de olsanız kurumlar vergisine tabi olmanız gerekiyor. İkili anlaşmalara göre vergiden muaf olsanız da Rus muhasebeciniz olmalı ve üç aylık dönemlerde vergiyi, %18 KDV’yi veriyorsunuz. Kendi işçisinde %13, yabancı işçide %30 vergi ödemesi var. Yabancı işçi maliyeti %42-43’lere çıkıyor. Vergi, hukuk gibi konularda önce bir danışman bulmanızı öneririz. Bunun maliyeti ayda yaklaşık 2000 USD. Gümrük işlemlerinde sorunlar yaşanabiliyor. Özellikle 2008-2009’da mallar gümrükten 2-3 ay çekilemedi. Ruslarla anlaşma şansınız yok. Türkiye’den mal götürmek istediğimizde, hemen her seferinde sorun yaşadık. DDP teslim şansınız yoksa gümrükçülerle başınız derde girebiliyor. Rusya, dünyanın en soğuk ülkelerinden biri. -22 C˚’de klima santrali indiriyorsunuz. Soğuğa alışamazsanız işiniz zor. Eleman sirkülasyonu çok fazla. %30-70 arasında Türk işçi düşünürüz; Özbek, Çeçen, Kırgız çalıştırırız. Özbekler iyi, Kırgızlarla problem yaşayabiliyoruz. Giriş-çıkışta 3000 USD’a kadar taşıyabiliyorsunuz. 10.000 USD’a kadar beyan ile girebiliyorsunuz. Rusya pazarında 2008-2009’da daralma yaşandı. Ama Rusya halâ büyük bir pazar. 20’ye yakın Türk müteahhidi iş yapıyor. Halen 1.5-2 milyar USD hacminde işleri var. Bunun 300-400 milyon USD’lık kısmı mekanik taahhüt. Bu günlerde bir kıpırdanma var, teklifler başladı. 2010’un son çeyreği ve 2011’de Türk firmalar için Rusya’da yine belli bir pazar olanağı olacaktır. Recep Yıldız; “Romanya” Başkenti Bükreş, Nüfusu 21.5 milyon olan Romanya, 238,391 km² yüzölçüme sahiptir. 1 Ocak 2009 itibarıyla Romanya için Avrupa’da serbest dolaşım başlamış. Ama para birimi hala Ley’dir (Ron). Romanya, pek çok açıdan Türkiye’nin 3-4 kat küçüğü sayılır. Kişi başına milli Sempozyum gelir, enflasyon, işsizlik oranı bize yakın. Asgari ücret 360 Euro’dur (neti 290 Euro). Dış borcu 2009 Mayıs itibarıyla 57 milyar Euro. Romanya’da inşaat sektörü GSMH’dan binde beş pay alırken, 2000’li yıllara gelindiğinde 20 kat arttı. 2002’den sonra inşaatın aldığı pay önemli oranda yükseliyor. İnşaat sektörü, 2006 sonunda 15 milyar USD hacme ulaşmış. 2007 yılı ise Romanya’da inşaat sektörü açısından zirve sayılır. Kurumlar vergisi oranı %16. Bunu ödedikten sonra kârın aktarılması mümkün. Elemanların net ücretinin %65’i kadar vergi ve sigorta yükü var. Türkiye’den götürdüğünüz elemanınızı her iki tarafta sigortalıyorsunuz. Bankaların döviz alım-satımlarında kur farkı arası çok açık. Bankayla sürekli pazarlık ediyorsunuz. Burada binanın metrekaresi 2500 USD’a satılırken, bu bedel orada 2500 Euro. Ama küresel krizle birlikte işler adeta bıçak gibi kesildi. Romanya’da ��������������������� faaliyet gösteren 26 Türk inşaat firması var. İnşaat kâr oranları %5’in biraz üzerinde. Orada faaliyet gösteren Türk firmalarının sermayesi 653,5 milyar USD. Ancak Türk firmaları, bazı kötü örnekler yüzünden Romanya pazarında yıpranmış durumda. Süreç içinde bir güven sorunu oluşmuş. 1000-1500 USD’a firma kurabiliyorsunuz, ama kapatması çok zor. Şirket olarak 302 kişilik kota almıştık, sadece 40’ını götürebildik. Buradan götüreceğimiz işçimizin asgari meslek lisesi mezunu olmasını şart koştular. Uygulamaproje açısından da bize benziyorlar. Bükreş’te iş yapmakla, Romanya’nın diğer bölgelerinde, kentlerinde iş yapmak aynı şey değil. tandaşlarını yetiştirme yoluna gitmiş ama ne yazık ki yetkin değiller. “Belli bir standarda uyuyor musun” diyorlar, “evet” diyorsun ama, uyup uymadığını anlamıyorlar. 2009 itibarıyla Libya’da Türk müteahhitleri için çok büyük iş potansiyeli açıldı. Çok önemli projelerde yabancı danışman firma kullanıyorlar, böyle olunca çalışırken rahat ediyorsunuz ama o pozisyonda Araplar varken dikkat edilmeli. Orhan Turan: Gelişmekte olan ülkeler ağırlıklı bir dış pazar yapımız var. Katma değeri yüksek işler alabilmeliyiz. TMB’nin (Türk Müteahhitler Birliği), dış müteahhitlik sektörümüzün yurtdışı geleceği için yaptıkları arama toplantısı gibi bir toplantılar yapmamız lazım. Katkılar: Gelişmiş ülkelerdeki benzer dernekleri tetkik etmekte fayda var. Bölgede orÖmer Köseli: 1972 ve sonrasında tak tanıtım yapmak önemli. Türk taahLibya’da batılı danışman firmalar ça- hüt sektörünün PR’ı (Halkla İlişkiler) lışıyordu. Libya, bu alanda kendi va- yapılmalı... ��������������������������������� ���������������������������������������� ���������������������������������������� �������������������� 60 TERMODİNAMİK • HAZİRAN 2010