GDO - TGDF
Transkript
GDO - TGDF
GDO GERÇE⁄‹ 1. Aç›l›fl Konuflmas› fiemsi KOPUZ G›da Dernekleri Federasyonu Baflkan› Ülkemizin önde gelen firmalar›ndan müteflekkil ve herbiri kendi alan›nda uzman 16 ayr› sektörel derne¤in biraraya gelerek kurdu¤u G›da Dernekleri Federasyonu, 24 Ekim 2004’te ilk Genel Kurulu’nu yaparak g›da sektöründeki önemli bir örgütlenme ihtiyac›na somut olarak cevap vermifltir. Hepimiz bir süreden bu yana kamuoyu gündemini yo¤un bir flekilde meflgul eden Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar (GDO’lar) konusundaki tart›flmalar› takip ediyoruz. Ne yaz›k 4 ki, bilimsel olmaktan uzak tart›flmalarla kafalar›m›z› kar›flt›r›p, kamuoyu gündemini yanl›fl öngörülerle meflgul ediyoruz. Özellikle yetersiz ve eksik bilgiyle hareket etmemizden dolay›, hemen hemen her konu karfl›m›za sorun olarak ç›k›yor; sonra da çözüm yollar› aramak için daha büyük maliyetler ödemek durumunda kal›yoruz. Federasyon olarak, özellikle sektörümüzle ilgili konular› ele al›rken, iki temel yaklafl›m içerisindeyiz. Birincisi, Türk insan›n›n sa¤l›kl› g›da tüketmesi, di¤eri de ülke ekonomisine katk›. Bu iki temel yaklafl›mdan hiçbir flekilde taviz vermedi¤imizi her f›rsatta dile getirmekteyiz. Bu yüzdendir ki, G›da Dernekleri Federasyonu olarak, “Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar” konulu konferans’›n tertip edilmesi ve konunun bilimsel olarak tart›fl›lmas› konusunda üstümüze düfleni yapmay› bir borç bildik. GDO’lar konusu zaman Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› zaman kamuoyuna son derece çarp›t›larak getirilmekte ve asl›nda birbirinden son derece farkl› olan kavramlar birbirinin yerine kullan›lmaktad›r. Bugüne dek bu konu, ilgili ilgisiz birçok kifli ve kurum taraf›ndan de¤erlendirildi. Baz› çevreler “GDO'ya Hay›r” kampanyalar› bafllatt›, ideolojik yaklafl›m içine girerek konuyu bambaflka bir mecraya tafl›mak istedi. Baz›lar› ise, geliflmelere kapal›, statükocu bir anlay›fl sergiledi. Bunlar›n neticesinde ortaya ç›kan iletiflim kargaflas›, son derece yanl›fl bilgilerin sanki do¤ruymufl gibi alg›lanmas›na neden oldu. Tabii ki, burada kafas› en çok kar›flan kesimde tüketici oldu. Ayr›ca, bu yaklafl›mlar›n ortaya ne boyutlu ekonomik ve sosyal problemler ç›karaca¤› da dikkate al›nmad›. GDO'ya “Evet” ya da “Hay›r” demeden önce, Federasyon olarak, Yüce Meclisimizin temsilcileri, uygulaman›n bafl›ndaki bürokratlar›m›z, sektörün önde gelen g›da üreticileri ve kamuoyunu bilgilendirmek üzere, GDO’lar konusunu ilk kez uluslararas› uzmanlarla beraber tart›flmaya aç›yoruz. Umuyorum bu çal›flma sayesinde bu denli önemli ve ülkemizi çok boyutlu ilgilendiren GDO’lara iliflkin doyurucu bilgiler edinmifl ve çizmemiz gereken yol haritas›na dair temel fikir birli¤i oluflturmufl oluruz. Ayr›ca, G›da Dernekleri Federasyonu olarak, konuyla ilgili ç›kar›lacak yasan›n oluflumunda ve ülke menfaatlerine katk› sa¤layacak tüm çal›flmalar›n içinde olaca¤›m›z›n bilinmesini isterim. 5 GDO GERÇE⁄‹ 2. Aç›l›fl Konuflmas› Prof. Dr. Vahit K‹R‹fiÇ‹ TBMM Tar›m, Orman ve Köyiflleri Komisyonu Baflkan› Adana Milletvekili Türkiye lüzumsuz tart›flmalar›n s›kça yafland›¤› bir ülke ve maalesef kavramlar›n içini boflalt›yoruz. Örne¤in, “GDO'ya Hay›r”, “Biyoteknolojiye Hay›r”, “Transgenik Çal›flmalara Hay›r” gibi de¤iflik kampanyalar yürütülüyor. Halbuki biz, biyoteknolojiyi her fleyden önce bir amaç de¤il, bir araç olarak görüyoruz. Araç olmas›, özellikle üç uygulama alan›nda öne ç›kmaktad›r. Bunlardan bir tanesi mikroço¤altma ad›n› verdi¤imiz uygulamad›r. Örne¤in, bir bafl sar›msa¤›n, belli bir kalite düzeyine ›slah çal›flmalar› net6 icesinde ulafl›lmas›ndan sonra, bir üretim materyali olarak ço¤alt›labilmesi için en az on y›l gerekmektedir. Halbuki, biyoteknoloji yöntemiyle bu, alt› ay gibi çok k›sa bir süreye indirgenmekte ve bir milyon sar›msak bu yolla ço¤alt›labilmektedir. Bir di¤er konu, ›slah çal›flmalar›n›n süresini k›saltma: Haploid ya da kendileme ad›n› verdi¤imiz bir yöntemle bir tak›m nesillerin elde edilebilmesi için biyoteknolojiden yararlan›yoruz. Böylelikle de yine, 10 y›la, hatta 25 y›la kadar uzanabilecek bir tak›m uygulamalar, alt› aya indirgenebilmektedir. Bir üçüncü uygulama da, gen materyalinin korunmas›yla ilgili: Anadolumuz önemli gen kaynaklar›n›n bulundu¤u bir co¤rafya ve bu co¤rafyada dünyan›n hiçbir yerinde bulunmayan bir tak›m materyaller mevcut. Bu materyallerin korunmas› ve muhafaza edilmesi son derece önemlidir. Biyoteknolojiyi kulland›¤›m›zda, küçücük bir odada onbinlerce gen materyalini muhafaza Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› etmemiz ve bizden sonraki nesillere bunlar› aktarabilmemiz mümkündür. Biyoteknoloji ve biyoteknoloji ürünü olan bir tak›m ürünler, özellikle de g›da ürünleri konusunda insanlar›m›z›n, özellikle tüketicilerimizin kafas›n› kar›flt›rmak kimsenin haddi olmamal›. Kald› ki, 2025 y›l›nda dünyan›n nüfusuyla ilgili yap›lan projeksiyon sekiz milyard›r; Türkiye için de öngörülen nüfus 87 milyondur. Ancak, biliyoruz ki, bu ülkede tar›msal üre- “ timin yap›lm›fl oldu¤u alanlar her geçen y›l gerilemektedir. Biyoteknoloji bir amaç de¤il, Bu gerileyen alanlara karfl›l›k, artan nüfusun ihtiyac› da bir araçt›r. dikkate al›narak bir üretim art›fl›n›n planlanmas›ndan baflka seçenek yoktur. Buna en kuvvetli deste¤i veren teknoloji, biyoteknolojidir. Tekrar ediyorum: Biyoteknoloji bir amaç de¤il, bir araçt›r. Demirden yap›lan bir orak, e¤er primitif yöntem olarak hasatta kullan›r ise, tabii ki baflar›l› ve arzulanan bir araç haline gelmifl olur. Fakat, ayn› orak, bafla¤›n hasad› yerine insanlar›n kafas›n› gövdeden ay›rmak için kullan›l›rsa, tabii ki tehlikelidir. Kald› ki, biyoteknolojiyle üretilen materyaller konusunda zararl› olduklar›na yönelik kan›tlanm›fl en ufak bir delil yoktur. Global oluflum olan ve Türkiye'nin de inflallah 3 Ekim 2005'den sonra müzakerelere bafllayarak dahil olaca¤› Avrupa Birli¤i'nde 81 araflt›rma yürütülmüfl, bu 81 “ 7 GDO GERÇE⁄‹ araflt›rma için 15 y›ll›k bir süre harcanm›fl ve 64 milyon Dolarl›k da bir ödenek bu ifl için tahsis edilmifltir. Sonuç olarak, halen üretilip tüketilen GDO’lar›n zararl›l›¤› noktas›nda en ufak bir bulguya rastlanmam›flt›r. Bu sonuç, bu uygulaman›n tamamiyle masumdur denilmesi için tabii ki yeterli de¤ildir. De¤iflik risk analizlerinin, etki analizlerinin yap›lmas› gerekir. De¤iflik yasalarla ve de¤iflik araflt›rmalarla, bu ürünlerin yan etkilerinin ne olabilece¤inin incelenmesi “ 8 gerekir. Bu konudaki araflt›rmalar neticelenmeyecektir, WTO, bir ülkenin “Bu ürünler zararl›d›r” engellemesiyle veya dayatmas›yla kesinlikle ticaretin önüne geçilemeyece¤i noktas›nda karar›n› vermifltir. “ devam edecektir; bilim dinamiktir. Dünya Ticaret Örgütü (WTO) de, hem sa¤l›k ve bitki sa¤l›¤› konulu (SPS), hem de ticarette teknik engeller konulu (TBT) mevzuat› gere¤i, bir ülkenin “Bu ürünler zararl›d›r” engellemesiyle veya dayatmas›yla kesinlikle ticaretin önüne geçilemeyece¤i noktas›nda karar›n› vermifltir. Yani, WTO’nun bu kadar duyarl›l›k gösterdi¤i bir konuda bizim, ülkeler olarak, keyfi hareket etmemiz mümkün de¤ildir. Transgenik olarak elde edilen ürünler içerisinde, soya % 61 ile ilk s›ray› almaktad›r, di¤er taraftan m›s›r % 23 ile ikinci s›rada yer almaktad›r ve pamuk da %11 ile üçüncü s›rada bulunmaktad›r. Bahsetmifl oldu¤um artan dünya nüfusunun ihtiyaçlar›n›n karfl›lanmas›, di¤er taraftan da ürünlerin hem g›da kalitelerinin, hem de üretim miktarlar›n›n art›r›lmas› yönündeki bu çabalarla ilgili yasal mevzuatlar›m›zda e¤er bir eksiklik varsa, bunlar› giderme konusunda tabii ki Meclis olarak çal›flmalar›m›z› sürdürece¤iz. Bakanl›¤›m›z›n da zaten bu konuyla ilgili çal›flmalar› devam etmektedir. 2002 y›l›nda iflbafl›na gelen ve 58. ve 59. Hükümetlerle icraatlar›n› izledi¤imiz Hükümetlerimizin herhangi bir flekilde bu ülkede Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› do¤ru ve güzelin yan›nda olmaktan baflka bir gayretinin olmad›¤› hepimizin malumudur. Biz bu çal›flmalar›m›z› g›da güvenli¤i konusunda da sürdürece¤iz. Avrupa Birli¤i ile yap›lacak müzakerelerde mevzuat›n önemli bir bölümünün tar›mdan ve özellikle g›dadan kaynakland›¤› hepimizin bilgisi dahilindedir. Bu da çok do¤ald›r çünkü tar›m, biyolojik materyalin üretildi¤i bir çal›flma alan›d›r. Bu çal›flma alan›n›n kendine özgü bir tak›m flartlar› ve özellikleri vard›r. Bir bina yap›l›rken bu bina ile ilgili ifl zemin etüdü ile bafllar, daha sonra inflaat mühendisi taraf›ndan stati¤i, betonarmesi hesaplan›r, mimari projesi oluflturulur, sonras›nda arzu edilirse de bir iç dekorasyoncudan da yararlanarak bir hizmet sat›n al›nmas› yoluna gidilir. Maalesef tar›m, bu denli yo¤un hizmetlerin sat›n al›nd›¤›, insanlar›n birikimlerinin, deneyimlerinin, tecrübelerinin yans›t›ld›¤› bir alan de¤ildir. Özellikle g›da ile ilgili bir haks›z rekabet vard›r. “Merdiven alt›” ad›n› verdi¤imiz iflletmelerle, bu ifli gerçekten kontrollü ve her türlü denetime aç›k flartlarda yapan iflletmeler ne yaz›k ki rekabet etmeye zorlanmaktad›r. Bu çerçevede de acizane bir yaklafl›m›m›z bulunmaktad›r. Tamam›yla Maliye’nin bir uygulamas› olan yeminli mali müflavirlikten esinlenerek ortaya koydu¤umuz bu yaklafl›m, Yeminli G›da Müflavirli¤i’dir. Bu yeminli G›da Müflavirli¤i, devlet’in yeniden yap›lanmas› çerçevesinde denetimin denetimini yapan bir yap›ya dönüfltürülmesi mant›¤›n›n bir gere¤idir. 1 Aral›k 2004 günü ç›karm›fl oldu¤umuz Organik Tar›m Yasas›’nda, kontrol ve sertifikasyon kurulufllar›nda kontrolörlerden ve sertifikerlerden söz ediyoruz. Avrupa Birli¤i'nin ilgili yönetmeli¤inde de, e¤er 9 GDO GERÇE⁄‹ “ 10 insan kaynaklar› ve e¤itim noktas›nda bir noksanl›k yoksa, bu tür özel giriflimlerin ve müflavirlik birimlerinin g›da dene- Kamunun yapmaya çal›flt›¤› ve çok da baflar›l› olamad›¤› bir tak›m hizmetleri, mümkün olabildi¤i ölçüde özele devretme zorunday›z. ancak bu flekilde etkin olabiliriz. “ tim iflini üstlenmesinden söz edilmektedir. Tabii ki geçmiflte yaflanan bir tak›m yanl›fl uygulamalardan dolay› de¤iflik kayg›lar›m›z olabilir ama bu yaklafl›m, hükümetimizin sahip ç›kmas› durumunda bir tasar›ya dönüflecek olursa, tüm taraflar›n görüflüne aç›k olacakt›r. Biz böylelikle, say›lar› flimdilik 140.000 civar›nda olan g›da üretimi ve sat›fl›n› yapan iflyerleriyle ilgili denetim noktas›nda Tar›m ve Köy iflleri Bakanl›¤›m›z›n böyle bir yetki devrini, denetimin denetimi mant›¤›yla yapmas›n› arzu ediyoruz. Türkiye'de ç›kar›lacak her türlü yasa, yönetmelik, talimat ve benzeri olgulardaki mant›k silsilesi “yapmak ve yapt›rmak” de¤il, “yapt›rmak ve yapmak” olmal›d›r. Cumhuriyet’in kuruldu¤u ilk y›llardaki flartlar, devlet kurumlar› marifetiyle yapmay› gerektiriyordu ama bugün bu anlay›fl de¤iflmelidir. Kamunun yapmaya çal›flt›¤› ve çok da baflar›l› olamad›¤› bir tak›m hizmetleri, mümkün olabildi¤i ölçüde özele devretmek, bunu yapt›rmak zorunday›z. Biz, ifli yapanlar› denetlemekle s›n›rl› olmal›y›z; ancak bu flekilde etkin olabiliriz. Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› 3. Tar›msal Biyoteknoloji ve G›da Güvencesi: Sorunlar ve Öneriler Prof. Dr. Selim ÇET‹NER Sabanc› Üniversitesi, Mühendislik ve Do¤a Bilimleri Fakültesi 3.1. Özet H›zla artmakta olan dünya nüfusunun 2025 y›l› itibar›yla 8 milyar› geçmesi ve bu art›fl›n % 95’inin geliflmekte olan ülkelerde oluflmas› beklenmektedir. Geliflmifl ülkelerde önemli bir tar›msal üretim fazlas› bulunmakla beraber, halen 830 milyon insan›n yeterli ve dengeli beslenemedi¤i, geliflmekte olan baz› ülkeler, yeni tar›m teknolojilerini kullanarak tar›msal üretimlerini art›rmada yeterli olamamaktad›rlar. Yeflil Devrim olarak da isimlendirilen dönemde hastal›k ve zararl›lara dayan›kl›, yüksek verimli çeflitlerin gelifltirilmesi, kimyasal gübre ve tar›msal mücadele ilac› kullan›m›n›n artmas› ile mekanizasyon ve sulama teknikleri önemli verim art›fllar› sa¤lam›flt›r. Fakat bu denli yo¤un tar›msal faaliyetler çevre üzerinde de önemli bask›lar yaratm›flt›r. Halen mevcut tar›m alanlar› üzerinde ve kullan›lan mevcut tar›msal tekniklerle önümüzdeki 20 y›l içerisinde artacak dünya nüfusuna yetecek g›da maddeleri üretimi mümkün görülmemektedir. Bu itibarla tah›llarda birim alana verimin % 80 oran›nda art›r›lmas› gerekmektedir. Bunun için de modern biyoteknolojik yöntemlerin önemli avantajlar sundu¤u görülmektedir. Modern biyoteknolojik yöntemler “ H›zla artmakta olan dünya nüfusunun 2025 y›l› itibar›yla 8 milyar› geçmesi ve bu art›fl›n % 95’inin geliflmekte olan ülkelerde oluflmas› beklenmektedir. “ 11 GDO GERÇE⁄‹ aras›nda genetik mühendisli¤i, en fazla umut ba¤lanan ve ayn› ölçüde de tart›fl›lan yöntemdir. Ancak, di¤er moleküler ›slah yöntemleriyle birlikte kullan›ld›¤›nda genetik mühendisli¤i teknikleri, hastal›k ve zararl›lara ile kurakl›k ve tuzluluk gibi çevre koflullar›na dayan›kl›, bitki besin maddeleri içeri¤i iyilefltirilmifl, yüksek kaliteli ve verimli yeni çeflitlerin gelifltirilmesi için bitki ›slahç›lar›na büyük kolayl›klar sa¤layacakt›r. Halen ABD, Arjantin, Kanada, Brezilya ve Çin gibi 18 geliflmifl ve geliflmekte olan ülkede yetifltirilen transgenik soya, m›s›r, pamuk ve kolza bitkileri, böceklere ve baz› herbisitlere dayan›m özelli¤i tafl›maktad›rlar. Bu ürünlerin insan sa¤l›¤› ve çevre üzerindeki olas› olumsuz etkileri bilimsel esaslara göre de¤erlendirildikten sonra yetifltirilmelerine ve 12 tüketilmelerine izin verilmektedir. Türkiye gibi geliflmekte olan ülkelerin modern biyoteknolojik yöntemlerden yararlanarak tar›msal üretimini art›racak çeflitleri gelifltirmesi, belirlenecek sorunlar›n çözümüne yönelik güdümlü projelere yeterli araflt›rma deste¤i ve altyap› sa¤layarak mümkün olabilir. Ancak, bunun için gerek fikri mülkiyet haklar› gerekse biyogüvenlik ile ilgili mevzuat›n bir an önce haz›rlanarak yürürlü¤e girmesi de gerekmektedir. 3.2. Girifl Avc›-toplay›c› kültürden tar›mc› kültüre geçen insanl›k; binlerce y›ld›r seçmifl oldu¤u bitkileri yetifltirip gelifltirerek ve evcillefltirdi¤i hayvanlar› daha da iyilefltirerek tar›msal üretimi art›rma yönündeki çabalar›n› sürdürmektedir. Dünya üzerindeki nüfusun artmas›yla birlikte bu çabalar daha da Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› h›zlanm›fl, zamanla yeni teknikler gelifltirilmifl ve tar›mla u¤raflan yeni bilim dallar› ortaya ç›km›flt›r. Malthus’un insanlar›n yeterli g›da maddesi bulamayarak büyük bir felakete u¤rayacaklar› öngörüsü (Malthus, 1798) de tar›msal tekniklerin geliflmesi ve üretimdeki art›fl nedeniyle gerçekleflmemifltir. Geçti¤imiz yüzy›l içerisinde h›zla artan dünya nüfusunu beslemeye yetecek kadar tar›msal üretimin sa¤lanmas›nda flüphesiz “Yeflil Devrim” olarak da adland›r›lan geliflmelerin önemli etkisi olmufltur. Yirminci yüzy›l bafllar›ndan itibaren genetik biliminde meydana gelen geliflmelerin bitki ve hayvan ›slah›nda yayg›n olarak kullan›lmas›, yüksek verimli bitki çeflitleri ve hayvan ›rklar›n›n gelifltirilmesine olanak sa¤lam›flt›r. Bunun yan›nda, tar›mda mekanizasyonun geliflmesi, kimyasal gübre kullan›m›n›n yayg›nlaflmas›, hastal›k ve zararl›lar›n neden oldu¤u kay›plar›n kimyasal mücadele ilaçlar› ile önlenmesi ya da en az düzeye indirilmesi ve bitkisel üretimde sulama sistemlerinin yayg›nlaflt›r›lmas›, ‹kinci Dünya Savafl›’ndan sonra bitkisel ve hayvansal üretimde % 100’ü aflan art›fllara yol açm›fl, bunun sonucu özellikle geliflmifl ülkelerde üretim fazlas› oluflmufltur. Yeflil Devrim sayesinde, 1960’l› y›llardan itibaren bu yeni çeflitler ve yeni tar›m teknolojileri Türkiye’ye ve di¤er ço¤u geliflmekte olan ülkeye de k›sa sürede girmifltir ve genelde yerel nüfusun ihtiyac› olan g›da maddeleri üretiminde yeterlilik sa¤lanm›flt›r. Ülkemizdeki tar›msal üretim özellikle ‹kinci Dünya Savafl›’ndan sonra önemli ölçüde artm›fl olmakla beraber, “ Geçti¤imiz yüzy›l içerisinde h›zla artan dünya nüfusunu beslemeye yetecek kadar tar›msal üretimin sa¤lanmas›nda flüphesiz “Yeflil Devrim” olarak da adland›r›lan geliflmelerin önemli etkisi olmufltur. “ 13 GDO GERÇE⁄‹ verimlilik art›fl›n›n ekilebilir alanlar›n art›fl›na olan oran›na bak›ld›¤›nda, bu art›fl›n pek de sa¤l›kl› olmad›¤› söylenebilir. Tar›msal üretim art›fl›ndaki temel ö¤eler incelendi¤inde; 1950’lerden itibaren mekanizasyonun artmas›yla mera alanlar›n›n bozularak tarlaya dönüfltürüldü¤ü, ayn› flekilde ormanlar›n tahrip edilip tar›ma müsait olmayan dik e¤imli alanlarda ekim yap›ld›¤›, özellikle 1960’lardan itibaren göl- “ 14 lerin ve sulak alanlar›n kurutularak yeni tar›m arazilerinin yarat›ld›¤›, sulama ve/veya elektrik üretimi amaçl› göl ve Nüfus bask›s› nedeniyle tar›m alan› açmak için tropik ya¤mur ormanlar›n›n yak›ld›¤›, sular›n kirlendi¤i, topraklar›n çoraklafl›p çölleflmenin h›zla artt›¤› görülmekte. “ göletler oluflturularak vadi içi habitatlar›n tahrip edildi¤i ve genifl alanlarda sulu tar›ma geçildi¤i, böylece do¤al dengenin olabildi¤ince bozuldu¤u ve biyolojik çeflitlili¤imizin olumsuz etkilendi¤i görülmektedir. Bunlar›n yan›nda, kimyasal gübrelerin ve tar›msal mücadele ilaçlar›n›n gittikçe artan düzeylerde ve bilinçsizce kullan›m›, üretimi art›rm›fl olmakla beraber, do¤al çevre ve insan sa¤l›¤›n› da olumsuz yönde etkiler hale gelmifltir. Yine bu ba¤lamda, Yeflil Devrim ile birlikte kimyasal gübre kullan›m›na ve sulamaya iyi tepki veren yeni çeflitlerin kullan›lmaya bafllamas›yla verim art›fl› sa¤lanm›fl, ancak tar›msal biyoçeflitlili¤in belkemi¤ini oluflturan yerel genotipler verimsiz bulunarak bunlar›n kullan›m› azalm›flt›r. Dünya geneline bak›ld›¤›nda, yine Türkiye’dekine benzer bir flekilde, tar›msal üretimin art›r›lmas›nda ekolojik dengenin aleyhine bir geliflme oldu¤u görülmektedir. Son y›llarda, tar›msal üretim fazlas›n›n oldu¤u özellikle Avrupa Birli¤i ve di¤er geliflmifl ülkelerde afl›r› kimyasal gübre kullan›m› ve hastal›klarla mücadele ilaçlar›n›n çevre üzerindeki olumsuz etkileri tart›fl›lmaya ve bu tip tar›msal üretimin k›s›tlanmas›na Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› yönelik tedbirler al›nmaya bafllanm›flt›r. Nüfusun h›zla artt›¤› geliflmekte olan ülkelerde ise durum pek de iç aç›c› de¤ildir. Nüfus bask›s› nedeniyle tar›m alan› açmak için tropik ya¤mur ormanlar›n›n yak›ld›¤›, sular›n kirlendi¤i, topraklar›n çoraklafl›p çölleflmenin h›zla artt›¤› görülmektedir. Ancak, tar›msal alanlar›n böylesi sa¤l›ks›z biçimde artmas› tar›msal üretimin sürdürülebilir flekilde art›r›lmas›na ve bu yörelerdeki insanlar›n g›da ihtiyac›n› karfl›lamaya yetmemifltir (SOFA, 2004). Bu nedenle, 2025 y›l›nda 8 milyar› aflmas› beklenen dünya nüfusunun beslenmesi gerçekten önemli bir sorun olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Ekilebilir alanlar› art›rmak pek mümkün olmad›¤› gibi, tar›msal üretimde kullan›labilecek su kaynaklar› da h›zla azalmaktad›r. Dolay›s› ile artan nüfusu besleyecek miktarda üretim için ekilebilir alanlar›n genifllemesi de¤il, birim alandan al›nan ürün miktar›n›n art›r›lmas› gerekmektedir. Bu da, Nobel ödüllü bitki ›slahç›s› Norman Borlaug’a göre; bu¤day ve m›s›r gibi tah›llarda verimin % 80 art›r›lmas› demektir (Borlaug, 2003). Klasik ›slah yöntemleriyle elde edilebilecek biyolojik verim art›fl›n›n da art›k s›n›rlar›na gelindi¤i düflünüldü¤ünde, bitki ›slah çal›flmalar›nda yeni teknolojilerin kullan›lmas› kaç›n›lmaz görünmektedir. Son y›llarda önemli geliflmeler gösteren biyoteknolojik yöntemlerin, özellikle de moleküler tekniklerin, tar›msal üretimi art›rmada önemli avantajlar sa¤lad›¤› bir gerçektir. Genelde “biyoteknoloji” olarak adland›r›lan ve klasik biyoteknolojiden modern biyoteknolojik yöntemlere uzand›kça karmafl›kl›k düzeyi artan bu teknolojilerin (fiekil 3.1), ülkelerin bilim ve “ Klasik ›slah yöntemleriyle elde edilebilecek biyolojik verim art›fl›n›n da art›k s›n›rlar›na gelindi¤i düflünüldü¤ünde, bitki ›slah çal›flmalar›nda yeni teknolojilerin kullan›lmas› kaç›n›lmaz görünmekte. “ 15 GDO GERÇE⁄‹ Biyoteknoloji Geliflfliimi Modern Biyoteknoloji Hayvanlarda Genetik Mühendisli¤i Bitkilerde Genetik Mühendisli¤i Mikro Organizma Genetik Mühendisli¤i Araflt›rma Maliyeti Yeniden bileflen DNA Teknolojisi Monoklonal Antikor Üretimi Hayvanlarda Embriyo Transferi Bitki Doku Kültürü Biyolojik Azot Fiksasyonu Fermentasyon Klasik Biyoteknoloji Karmafl›kl›k Düzeyi fiekil 3.1. Biyoteknolojinin Geliflimi (Persley, 1990). 16 teknolojideki geliflmifllik durumlar›na göre tar›mda farkl› düzeylerde kullan›ld›¤› görülmektedir. Biyolojik azot fiksasyonu geliflmekte olan ülkelerde kolayca kullan›labilmekte, bitki doku kültürü teknikleri ise birçok ülkede hastal›klardan ar›nd›r›lm›fl bitki materyali üretiminde yayg›n olarak uygulanmaktad›r. Genomik çal›flmalar, biyoinformatik, transformasyon, moleküler ›slah, moleküler tan› yöntemleri ve afl› teknolojisi olarak grupland›r›labilen modern biyoteknolojiler ya da gen teknolojileri ise Çin ve Hindistan gibi birkaç geliflmekte olan ülke d›fl›nda genelde geliflmifl olan ülkelerde etkin olarak kullan›lmaktad›r (Persley ve Doyle, 1999). Moleküler teknikler halen hayvan, bitki ve mikrobiyal gen kaynaklar›n›n karakterize edilmesinde yayg›n olarak kullan›lmaktad›r. Ayn› teknikler kullan›larak hastal›k etmenlerinin tan›s›n›n yan›nda veterinerlikte afl› üretimi de Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› yayg›nlaflm›fl bulunmaktad›r. Son y›llarda, genom araflt›rmalar› da önemli bir evrim geçirmektedir. Yeni teknolojilerin kullan›m› ile art›k tek tek genlerin izole edilip tan›mlanmas› yerine, tüm genlerin ya da gen gruplar›n belirli bir organizma içerisindeki ifllevlerini belirlemeye yönelik araflt›rmalar ön plana ç›kmaya bafllam›flt›r. Büyük ölçekli DNA dizinleme yöntemlerinin gelifltirilmesi ile bilgisayar ve yaz›l›m programlar›n›n oluflturulmas›, bu yöndeki verilerin de¤erlendirilmesini mümkün k›lmaktad›r. Burada, biyoinformatik ile DNA yongalar› gibi teknolojiler, biyolojik sistemlerin genetik yap›lar›n› ayr›nt›l› olarak incelemeye olanak sa¤lamaktad›r. Moleküler tekniklerin tar›msal üretimin art›r›lmas›nda önemli olanaklar sundu¤u yads›namaz bir gerçektir. Ancak, geçti¤imiz 20 y›l içerisinde, yenidenbileflen DNA (recombinant DNA) ya da genetik mühendisli¤i teknikleri olarak da adland›r›lan modern biyoteknolojik yöntemlerle gelifltirilmifl hastal›k ve zararl›lara dayan›kl› bitki çeflitlerinin insan sa¤l›¤› ve çevre üzerindeki olas› olumsuz etkileri yo¤un flekilde tart›fl›lmakta, bu yeni teknolojinin sundu¤u olanaklar farkl› aç›lardan sorgulanmaktad›r. 3.3. Dünyada Transgenik Ürünlerde Mevcut Durum Bitki biyoteknolojisi ve özellikle gen teknolojisi alan›ndaki geliflmeler 1980’li y›llardan itibaren h›z kazanm›fl, ilk transgenik ya da geneti¤i de¤ifltirilmifl (GD) ürün olan uzun raf ömürlü domates, Flavr SavrTM ad› ile 1996 y›l›nda pazara sürülmüfltür. Bunu gen aktar›lm›fl m›s›r, pamuk, kolza ve patates bitkileri izlemifltir. 1996 y›l›ndan itibaren transgenik 17 GDO GERÇE⁄‹ Y›l Alan (milyon ha) 18 ürünlerin ekim alanlar› h›zla artm›fl ve 2003 y›l›nda 67,7 milyon hektara ulaflm›flt›r (Çizelge 3.1). 1996 1,7 1997 11,0 1998 27,8 1999 39,9 de¤ifltirilmifl ürün ekimi yapan ülkelerin say›s› 18’e ulaflm›fl 2000 44,2 olmas›na ra¤men ço¤u ülkede (Güney Afrika, Avustralya, 2001 52,6 Hindistan, Romanya, Uruguay, ‹spanya, Meksika, Filipinler, 2002 58,7 2003 67,7 Çizelge 3.1. 1996-2003 Y›llar› Aras›nda Transgenik Bitkilerin Toplam Ekim Alan›. Halen yetifltirilmekte olan transgenik ürünlerin ekim alanlar› incelendi¤inde, bu ekim alanlar›n›n % 99’unun ABD, Arjantin, Kanada, Brezilya ve Çin’de oldu¤u, geneti¤i Kolombiya, Bulgaristan, Honduras, Almanya ve Endonezya) genifl ekim alanlar› bulunmad›¤› görülmektedir (James, 2004). Çin’deki ekim alanlar› ise özellikle Bt-pamuk ile h›zla artmaktad›r. Yine, Hindistan’da Bt-pamuk ekimine izin verilmesiyle bu ülkede de transgenik pamuk ekim alanlar›n›n h›zla artmas› beklenmektedir. Transgenik ürünlerin ekim alanlar› 2003 y›l› itibariyle 67,7 milyon hektara ulaflm›fl olmakla beraber, bu ekim alanlar›n›n artmas›ndaki flüphesiz en önemli engel özellikle Avrupa Birli¤i kamuoyunda bu ürünlere karfl› oluflan olumsuz tepkiler, dolay›s› ile bunun üreticiler üzerinde oluflturdu¤u olumsuz beklentilerdir. Ayn› flekilde, geliflmekte olan ülkelerde afla¤›da daha detayl› olarak de¤erlendirilecek olan biyogüvenlikle ilgili yasal mevzuat›n henüz oluflturulmamas›n›n getirdi¤i belirsizlik de ekim alanlar›n›n genifllemesine engel olmaktad›r. Ekonomik ‹flbirli¤i ve Geliflme Teflkilat› (OECD) BioTrack Online verilerine göre 2000 y›l› itibar›yla transgenik ürünlere ait 15.000 üzerinde tarla denemesi yap›lm›flt›r. Bu ürünler aras›nda tarla bitkileri, sebzeler, meyve a¤açlar›, orman a¤açlar› ve süs bitkileri bulunmaktad›r. Burada dikkate de¤er Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› bir husus, 100’e yak›n transgenik ürün çeflidi için ticari üretim izni al›nm›fl olmas›na ra¤men bunlardan ancak birkaç tanesinin pazara sürülmüfl olmas›d›r. Buna paralel olarak, genifl ölçekte yetifltiricili¤i yap›lan türlerin oldukça s›n›rl› say›da oldu¤u, ancak bunlar›n soya, m›s›r, pamuk ve kolza gibi önemli ürün türleri olduklar› görülmektedir (Çizelge 3.2). Pazara sürülen ilk transgenik ürün olan uzun raf ömürlü Flavr SavrTM domatesi, pazarlama stratejilerindeki yanl›fll›klar ve tüketiciler taraf›ndan fazla tutulmamas› nedeniyle üretimden kalkm›flt›r. Bt-patates ise pek genifl ekim alanlar› bulamam›flt›r. Virüse dayan›kl› papaya, Hawaii adalar›ndaki papaya endüstrisini kurtarm›fl olmakla beraber sadece burada yetifltirilmektedir. Genifl ölçekte yetifltirilen “ 100’e yak›n transgenik ürün çeflidi için ticari üretim izni al›nm›fl olmas›na ra¤men bunlardan ancak birkaç tanesi pazara sürülmüfltür. “ tür ve çeflitlerin yine çok uluslu flirketlere ait tohumculuk flirketleri taraf›ndan pazarlan›yor olmas› ayr›ca dikkat çekmektedir. Ürün 2000 % (milyon ha) 2001 % (milyon ha) +/- % (milyon ha) Soya 25,8 58 33,3 63 + 7,5 + 29 M›s›r 10,3 23 9,8 19 - 0,5 -5 Pamuk 5,3 12 6,8 13 + 1,5 + 28 Kolza 2,8 7 2,7 5 - 0,1 -4 Patates <0,1 <1 <0,1 <1 <0,1 -- Kabak <0,1 <1 <0,1 <1 (--) -- Papaya <0,1 <1 <0,1 <1 (--) -- Toplam 44,2 100 52,6 100 + 8,4 + 19 Çizelge 3.2. 2000 ve 2001 Y›llar›nda Ürün Baz›nda Transgenik Bitkilerin Toplam Ekim Alan› (James, 2001). 19 GDO GERÇE⁄‹ “ Lepidopterlere dayan›kl›l›k sa¤layan Bacillus thuringiensis endotoksini (Bt), özellikle m›s›r ve pamuk yetifltiricili¤inde zararl› olan t›rt›llara karfl› etkilidir. ... 20 Halen ticari olarak üretimi yap›lmakta olan transgenik ürünlere aktar›lm›fl özellikler incelendi¤inde, bunlar›n daha çok girdiye yönelik, yani do¤rudan çiftçiyi ilgilendiren, herbisitlere dayan›kl›l›k, böceklere dayan›kl›l›k, virüslere dayan›kl›l›k gibi özellikler oldu¤u görülmektedir (Çizelge 3.3). En yayg›n olarak aktar›lan özellik herbisitlere dayan›kl›l›k olup, bu, çiftçilerin üretim maliyetlerini önemli ölçüde azaltmaktad›r. Lepidopterlere dayan›kl›l›k sa¤layan Bacillus thuringiensis endotoksini (Bt), özellikle m›s›r ve pamuk yetifltiricili¤inde zararl› olan t›rt›llara karfl› etkilidir. Dolay›s› ile, bu endotoksini kodlayan genin aktar›ld›¤› bitkilerin üretiminde tar›msal mücadele ilaçlar›n›n kullan›m› azaltmakta, böylece hem üretim maliyeti düflmekte, hem de kimyasal ilaçlar›n çevre ve insan sa¤l›¤› üzerindeki olumsuz etkileri bir miktar ortadan kalkmaktad›r. Özellik 2000 % (milyon ha) 2001 % (milyon ha) +/- % (milyon ha) Herbisite dayan›m 32,7 74 40,6 77 + 7,9 + 24 Böceklere dayan›kl›l›k (Bt) 8,3 19 7,8 15 - 0,5 -6 Bt + Herbisite dayan›m 3,2 7 4,2 8 + 1,0 + 31 Virüslere dayan›kl›l›k <0,1 <1 <01 <1 <0,1 -- Toplam 44,2 100 52,6 100 + 8,4 19 Çizelge 3.3. 2000 ve 2001 Y›llar›nda Özellik Baz›nda Transgenik Bitkilerin Toplam Ekim Alan› (James, 2001). Bundan sonra piyasaya sunulacak transgenik ürünlerde ise, üretim maliyetlerini düflürücü özelliklerin yan›nda, tüketicileri do¤rudan ilgilendiren özellikler üzerinde de yo¤unlafl›lmas› beklenmektedir. Bunlara en güncel örnek “Alt›n Pirinç” (Golden Rice) olarak adland›r›lan beta Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› karoten/A vitamini içeri¤i yükseltilmifl çeltiktir. Geliflmekte olan ülkelerde, özellikle Güneydo¤u Asya’da, A vitamini eksikli¤i çeken 170 milyon kadar kad›n ve çocu¤un bu flekilde yeterli A vitamini almas› ümit edilmektedir. Bunun yan›nda, doymufl ya¤ asit oran› de¤ifltirilmifl ya¤l› tohumlar›n, elzem amino asit içeri¤i yükseltilmifl tah›l ve patateslerin, mikroelementlerce zenginlefltirilmifl tah›llar›n, aroma maddeleri yüksek ancak düflük kalorili ürünlerin yak›n gelecekte piyasaya ç›kmas› beklenmektedir. Hepatit B afl›s› içeren patates ve muz bitkilerinin yan›nda, transgenik bitkilerin önemli bir potansiyel kullan›m alan› da ilaç hammaddesi ve monoklonal antikor üretimidir. Gen aktar›lm›fl bu bitkilerin sera ve tarla denemeleri halen devam etmektedir. Bunlara paralel olarak, üzerinde en fazla araflt›rma yap›lan konular aras›nda biyotik ve abiyotik stres koflullar›na dayan›kl› bitki çeflitleri gelmektedir. Yukar›da da de¤inildi¤i üzere, flimdiye kadar sa¤lanan üretim art›fl› tar›m alanlar›n›n genifllemesi, yayg›n kimyasal gübreleme ve sulama ile sa¤lanm›fl ve bunlar ekolojik dengeyi olumsuz yönde etkilemifltir. Art›k herkes taraf›ndan kabul edilen bu sorunlar nedeniyle, bundan böyle tar›msal üretimin art›r›lmas›ndaki temel iki hedef, sürdürülebilir tar›m teknikleri ve birim alandan al›nan verimlili¤in art›r›lmas› yönünde olacakt›r. Bunun için de bitkilerin yüksek verimli genotipe sahip olmalar›n›n yan›nda, biyotik ve abiyotik stres koflullar›na dayan›kl› olmalar› da istenmektedir (SOFA, 2004). Bunlar aras›nda hastal›k ve zararl›lara dayan›kl›l›k özellikleri baflta gelmektedir. Zira özellikle geliflmekte olan ülkelerde, ... Dolay›s› ile, bu endotoksini kodlayan genin aktar›ld›¤› bitkilerin üretiminde tar›msal mücadele ilaçlar›n›n kullan›m› azaltmakta, böylece hem üretim maliyeti düflmekte, hem de kimyasal ilaçlar›n çevre ve insan sa¤l›¤› üzerindeki olumsuz etkileri bir miktar ortadan kalkmaktad›r. “ 21 GDO GERÇE⁄‹ bitkisel üretimin yar›ya yak›n k›sm›, hatta bazen fazlas›, üretim s›ras›nda veya hasat sonras›nda hastal›k ve zararl›lar nedeniyle kaybolmaktad›r. Bunlara karfl› tar›msal mücadele ilaçlar›n›n kullan›ld›¤› durumlarda ise, hem üretim maliyeti “ 22 artmakta, hem de insan sa¤l›¤› ve çevre olumsuz yönde etkilenebilmektedir. Dolay›s› ile, hastal›k ve zararl›lara karfl› Kurak, tuzlu veya mikroelement eksikli¤i veya metal fazlal›¤› sorunu bulunan topraklarda yetiflebilen bitkilerin gelifltirilmesi, bu gibi marjinal tar›m alanlar›nda üretim yap›lmas›na olanak sa¤layacakt›r. “ dayan›kl›l›k genleri aktar›lm›fl bitkilerin gelifltirilmesi, verimlili¤i art›rd›¤› gibi, tar›msal üretimin çevre üzerindeki bask›s›n› da azaltacakt›r. Bu alanda flimdiye kadar elde edilmifl en baflar›l› uygulama Lepidopterlere dayan›kl›l›k sa¤layan Bacillus thuringiensis endotoksin genleri aktar›lm›fl bitkilerdir. Ancak, bitkisel üretimde zararl› olan çok say›daki di¤er böceklere karfl› ayn› baflar› henüz elde edilememifltir. Ayn› flekilde, baz› virütik hastal›klara karfl› dayan›kl› bitki çeflitleri gelifltirilmiflse de, bunlar›n say›s› pek fazla de¤ildir. Bitkilerde önemli kay›plara neden olan fungal ve bakteriyel hastal›klara karfl› direnç kazand›rmaya yönelik araflt›rmalar da yo¤un biçimde devam etmektedir. Ancak, bu hastal›klara dayan›kl›l›k mekanizmalar›n›n karmafl›kl›¤›, dayan›kl›l›k mekanizmalar›n›n bitkiler ve patojenler aras›nda farkl›l›k göstermesi, patojenlerin, özellikle de funguslar›n, kendi dayan›kl›l›k mekanizmalar›n› sürekli gelifltirme yetenekleri nedeniyle henüz bakteriyel ya da fungal hastal›klara dayan›kl› transgenik bitki çeflitleri üretim zincirine girecek aflamaya gelmemifltir. Bilindi¤i üzere, küresel ›s›nma ve yanl›fl arazi kullan›m› gibi nedenlerle 21. yüzy›lda kurakl›¤›n ve çölleflmenin gittikçe artmas› beklenmektedir. Bu durumdaki arazilerin ço¤u ise, Afrika gibi nüfus art›fl h›z›n›n en fazla oldu¤u yerlerde bulun- Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› maktad›r. Bu nedenle, kura¤a dayan›kl› ya da az suyla yetiflebilen bitki çeflitlerinin gelifltirilmesi büyük önem tafl›maktad›r. Ayn› flekilde, tuzlu veya mikroelement eksikli¤i ve alüminyum gibi metal fazlal›¤› sorunu bulunan topraklarda yetiflebilen bitkilerin gelifltirilmesi de, bu gibi ülkelerdeki marjinal tar›m alanlar›nda üretim yap›labilmesine olanak sa¤layacakt›r. Eldeki bilgiler, dünyada mineral eksikli¤i ve metal (özellikle alüminyum) toksisitesi nedeniyle bitkisel üretimin s›n›rland›¤› topraklar›n tüm topraklar içerisindeki pay›n›n % 60 dolay›nda oldu¤unu göstermektedir (Çakmak, 2002). Hem bu tür toprak sorunlar›na, hem de olumsuz çevre ve iklim koflullar›na karfl› dayan›kl›l›k kazand›rmaya yönelik çal›flmalar da yo¤un bir flekilde devam etmektedir. Fakat, bu özelliklerin birden fazla gen veya gen gruplar› taraf›ndan belirleniyor olmas› ve bunlar›n gerek belirlenip klonlanmalar› gerekse bitkilere aktar›lmalar› için gereken teknolojilerinin yetersizli¤i sebebiyle henüz beklenen baflar› düzeyine ulafl›lamam›flt›r. 3.4. Tüketici Tepkileri ve Biyogüvenlik Düzenlemeleri Transgenik bitkilerin insan sa¤l›¤› ve çevre üzerindeki olas› olumsuz etkileri uzunca süredir tart›fl›lmaktad›r. Yukar›da de¤inildi¤i üzere, ilk transgenik ürünler ABD’de yetifltirilmeye bafllanm›fl olup yine en genifl ekim alanlar› bu ülkede bulunmaktad›r. Bu ürünlerin tamam›n›n Amerikan G›da ve ‹laç ‹daresi (FDA), Amerikan Tar›m Bakanl›¤› (USDA/APHIS) ve Çevre Koruma Dairesi (EPA) taraf›ndan çok kapsaml› bilimsel incelemeleri yap›lmaktad›r. Bir transgenik bitkinin ticari üretimine, ancak bilimsel çal›flmalar tamamland›ktan ve bu “ Bir transgenetik bitkinin ticari üretimine, ancak bilimsel çal›flmalar tamamland›ktan ve bu bitkinin geleneksel muadilinden daha fazla bir risk tafl›mad›¤›na karar verildikten sonra izin verilmektedir “ 23 GDO GERÇE⁄‹ bitkinin geleneksel muadilinden daha fazla bir risk tafl›mad›¤›na karar verildikten sonra izin verilmektedir. ABD’de üretilen transgenik ürünler, yine bu ülkede insan g›das› ve/veya hayvan yemi olarak tüketilmektedir. Üretim fazlas› olan m›s›r ve soya gibi ürünler ise Avrupa Birli¤i dahil di¤er ülkelere sat›lmaktad›r. Özellikle Avrupa Birli¤i ve di¤er baz› ülkelerde transgenik bitkilerin insan sa¤l›¤› ve çevre üzerine olas› olumsuz etkileri çok yo¤un bir flekilde tart›flma konusu olmaktad›r. Bunlar›n bilimsel bazl› tart›flmalardan ziyade duygusal, kiflisel ve ekonomik tercihler a¤›rl›kl› oldu¤u yads›namaz. Yeni teknolojilere verilen bu tarz bilimsellikten uzak tepkilerin örnekleri tarihte de görülmektedir. Örne¤in, 18. yüzy›l›n 24 sonu ve 19. yüzy›l›n bafllar›nda çiçek afl›s›na karfl› kampanyalar düzenlenmifltir. Bu teknoloji, do¤rudan do¤ruya insan sa¤l›¤›yla ilgili olmas›na ra¤men, kullan›lan yöntemin (hastal›kl› ineklerden elde edilen inek çiçe¤inin insanlarda afl› olarak kullan›lmas›) farkl›l›¤› nedeniyle kamuoyunda yüksek bir tepkiyle karfl›laflm›flt›r (fiekil 3.2). Endifle konular›ndan bir tanesi, transgenik ürün gelifltirme çal›flmalar› s›ras›nda kullan›lan, antibiyotiklere direnç sa¤layan iflaret genleridir. Avrupa Konseyi’nin 1999 y›l›nda uzman bilimadamlar›ndan oluflan bir panele haz›rlatm›fl oldu¤u rapor, bu endiflenin bilimsel nedenlerle aç›klanamayaca¤›n› bildirmifl, ancak bundan sonra gelifltirilecek transgenik bitkilerde antibiyotik direnç genlerinin kullan›lmamas›n› tavsiye etmifltir. Avrupa G›da Güvenli¤i Otoritesi (EFSA) GDO Paneli ise, 2 Nisan 2004 tarihide yay›nlam›fl Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› 25 fiekil 3.2. Çiçek afl›s›na karfl› kampanyada kullan›lm›fl bir poster. Posterde bir ine¤in a¤z›na yerlefltirilen çocuklar›n daha sonradan toplanarak mezara götürüldü¤ü görülüyor. oldu¤u Bilim Paneli Görüfl Döküman›’nda antibiyotik iflaret genlerini 3 grupta toplam›fl ve halen üretilip tüketilmesine izin verilen GD ürünlerde bulunan npt II iflaret geninin insan ve çevre sa¤l›¤› aç›s›ndan herhangi bir sorun oluflturmayaca¤›n›, klinik tedavide kullan›lan antibiyotik direnç genlerinin ise transgenik bitkilerde kullan›lmamas› gerekti¤ini bildirmifltir (EFSA, 2004). ‹nsan sa¤l›¤› aç›s›ndan öne sürülen di¤er bir olumsuzluk ise, transgenik ürünlere aktar›lan genlerin ya da bu genlerin kodlad›¤› proteinlerin insanlarda alerji yapabilece¤i veya tok- GDO GERÇE⁄‹ “ 26 sik etkilerinin olabilece¤idir. Ancak, bu ürünlerin ticari ekimlerine izin verilmeden önce yo¤un ve kapsaml› laboratuvar ENTRANSFOOD Projesi, halen üretilip tüketilmekte olan geneti¤i de¤ifltirilmifl ürünlerin, insan sa¤l›¤› aç›s›ndan klasik yöntemlerle elde edilen ürünlerden daha tehlikeli olmad›¤›n› ortaya koymufltur. “ ve klinik testlerin yap›lmas› ve bulgular›n ba¤›ms›z bilim kurullar› taraf›ndan inceleniyor olmas›, bu tip yan etkilerin ihtimalinin en az düzeye indirgenmesini sa¤lamaktad›r. Burada hat›rlanmas› gereken husus, transgenik ürünlerin insanlarda alerji yapma olas›l›¤›n›n, klasik ›slah yöntemleri ile elde edilen ürünlerinkinden daha fazla olmamas›d›r (König ve ark., 2004). Nitekim, Avrupa Birli¤i ülkelerindeki yo¤un kamuoyu endiflelerini giderebilmek amac›yla, 13 AB üyesi ülkeden 65 bilim insan›n›n kat›l›m›yla, 3,5 y›l süren ve 11,5 milyon Euro harcanarak yürütülen ENTRANSFOOD Projesi, halen üretilip tüketilmekte olan geneti¤i de¤ifltirilmifl ürünlerin, insan sa¤l›¤› aç›s›ndan klasik yöntemlerle elde edilen ürünlerden daha tehlikeli olmad›¤›n› ortaya koymufltur (Kuiper ve ark., 2004). Transgenik ürünlerin çevresel etkilerini de¤erlendirmek ise, insan sa¤l›¤› üzerindeki etkilerini de¤erlendirmekten çok daha zor ve karmafl›k görünmektedir. Burada, flüphesiz, tar›msal üretim yap›lan ekosistemlerin birbirlerinden çok farkl› olmas› en büyük etkendir. Çevre üzerindeki olas› olumsuz etkilerin bafl›nda, transgenik bitkilerin ekosistemdeki di¤er canl›larla etkileflimi gelmektedir. Örne¤in, Bt geni aktar›lm›fl m›s›r bitkilerini yiyen t›rt›llar›n yan›nda Kral Kelebe¤i gibi hedef d›fl› canl›lar›n da olumsuz etkilenebilece¤i endiflesi son birkaç y›ld›r yo¤un tart›flma konusu olmufltur (Losey, 1999). Ancak, Bt-m›s›r polenlerinin Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› Kral Kelebe¤i ve di¤er hedef d›fl› organizmalar üzerindeki olumsuz etkilerini tarla koflullar›nda incelemek üzere yap›lan kapsaml› araflt›rmalar, bu riskin çok düflük bir düzeyde oldu¤unu ve Kral Kelebeklerinin yaflam döngüsünü olumsuz etkilemedi¤ini göstermifltir (Oberhauser ve ark., 2001; Pleasants ve ark., 2001; Sears ve ark., 2001; Zangerl ve ark., 2001). Burada, GDO’lar›n çevre üzerindeki etkileri tart›fl›l›rken, Bt-m›s›r yerine normal m›s›r yetifltiricili¤inde kullan›lan kimyasal mücadele ilaçlar›n›n hedef olmayan organizmalar üzerinde çok daha fazla olumsuz etkilerinin bulundu¤unu göz önünde bulundurmakta yarar vard›r (Gianessi ve ark., 2002). As›l endifle konusu, sürekli Bt-m›s›r ile beslenen t›rt›llar›n belirli bir süre içerisinde dayan›kl›l›k mekanizmas› gelifltirmesinin kaç›n›lmaz olmas›d›r. Bu nedenle, bu t›rt›llar›n dayan›kl›l›k gelifltirmelerini geciktiren tedbirler al›nmaya çal›fl›lmaktad›r. Ancak bu, yine de güncel ve geçerli bir sorun olarak çözüm beklemektedir. Di¤er bir husus ise, transgenik bitkilerden gen kaç›fl› yoluyla biyoçeflitlili¤in bozulmas›d›r. Burada, transgenik bitkilerle akraba türlerin bulundu¤u ekosistemlerde transgeniklerin kesinlikle yetifltirilmemesi öngörülmektedir. Ancak, çiftçi e¤itim düzeyinin oldukça s›n›rl› oldu¤u geliflmekte olan ülkelerde bunun ne flekilde sa¤lanabilece¤i hala bilinmemektedir. Nitekim, m›s›r bitkisinin gen kayna¤› olarak bilinen Meksika’da ABD’den kaçak olarak getirilen transgenik m›s›rlar›n ekilmesi ve bunlardan Meksika’daki yerel m›s›r çeflitlerine gen kaç›fl›, biyoçeflitlilik üzerinde önemli etkiler yaratacakt›r. 27 GDO GERÇE⁄‹ Transgenik bitkilerin insan sa¤l›¤› ve çevre üzerindeki olas› olumsuz etkileri yo¤un olarak incelenip tart›fl›lmakta olup buna yönelik çeflitli ulusal, bölgesel ve uluslararas› mevzuat oluflturma çabalar› bulunmaktad›r. Ancak, ülkeler aras›nda henüz tam bir uyum sa¤land›¤› söylenemez. Örne¤in, ABD’deki biyogüvenlik mevzuat›, AB mevzuat›ndan çok farkl›d›r. Ayr›ca, AB mevzuat›n›n uygulanmas›nda, üye ülkeler aras›nda hala uyum sa¤lanamam›flt›r. Yeni oluflturulan Avrupa G›da Güvenli¤i Kurumu EFSA ve 2004 y›l›nda yürürlü¤e giren, geneti¤i de¤ifltirilmifl ürünlerin etiketlenmesi ve izlenebilirli¤i ile ilgili yönetmelikler, bu uyumu sa¤lamada önemli bir ad›m say›labilir. Son olarak, Ulaslararas› Biyolojik Çeflitlilik Anlaflmas› 28 ba¤lam›nda haz›rlanan ve uzun görüflme ve tart›flmalardan sonra 2000 y›l›nda üzerinde anlaflmaya var›lan Uluslararas› Cartagena Biyogüvenlik Protokolü, transgenik ürünlerin s›n›r ötesi tafl›nmalar› ve kullan›m› yönünde olumlu bir geliflmedir. Türkiye’nin de imzalam›fl oldu¤u bu Protokol 11 Eylül 2003’te yürürlü¤e girmifl olmas›na ra¤men, Protokol’ün uygulanabilir hale gelmesi daha bir süre alacakt›r. Bunun için, özellikle geliflmekte olan ülkelerin, kendi biyogüvenlik mevzuatlar›n› haz›rlamalar›n›n yan›nda, mevzuat› uygulayacak laboratuvar altyap›s›n› oluflturmalar›, bu laboratuvarlarda çal›flacak teknik elemanlar› yetifltirmeleri ve en önemlisi karar verici konumdaki bürokratlar› e¤itmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde, bu mevzuat transgenik ürünlerin ticaretini engellemenin yan›nda, geliflmekte olan ülkelerin kendi biyolojik kaynaklar›n› verimli flekilde de¤erlendirecek bilimsel ortam› yaratmalar›n› da engelleyecektir. Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› 3.5. Türkiye’de Tar›msal Biyoteknoloji ve Transgenik Ürünlerin Durumu Türkiye, zengin gen kaynaklar›na sahip olmas› nedeniyle, tar›msal biyoteknoloji alan›nda çok önemli bir avantaja sahiptir. Ancak Türkiye’nin, modern biyoteknolojik yöntemlerin sundu¤u nimetlerden yararlanabilmesi için, dünyadaki geliflmeler ve Türkiye’deki mevcut durum çerçevesinde önceliklerini çok iyi saptamas› gerekmektedir. Türkiye’de biyoteknolojinin geliflmesi için mutlak gerekli olan biyoloji, biyokimya, moleküler biyoloji gibi temel bilim alanlar›na gerekli önemin verilmemesi, bu alanda yetiflmifl eleman say›s›n›n düflük kalmas›na ve dolay›s› ile kapsaml› araflt›rmalar› yürütebilecek kritik kitleye sahip araflt›rma birimlerinin oluflturulamamas›na neden olmufltur. Bu sorun 1980 y›l›ndan beri haz›rlanan tüm 5 y›ll›k kalk›nma planlar›nda vurgulanm›fl olmas›na karfl›n, bu konuda henüz belirgin bir geliflme sa¤land›¤› ne yaz›k ki söylenemez. Burada en önemli sorun, belirli düzeyde bilgi birikimine ve tecrübeye sahip araflt›rmac›lar› bir araya getirerek “uzmanl›k merkezleri” oluflturmak yerine, tek tek laboratuvarlar›n oluflturulmas›ndan kaynaklanmaktad›r. Son y›llarda yurt d›fl›nda mmoleküler biyoteknoloji alan›nda e¤itim görmüfl ya da moleküler bitki ›slah› konusunda e¤itim alm›fl genç araflt›rmac›lar›n say›s› art›yor olmas›na ra¤men, bunlar› bir araya getirerek güdümlü projeler üzerinde çal›flacak uzmanl›k merkezleri ya da laboratuvarlar› oluflturacak bir çaba görülmemektedir. 29 GDO GERÇE⁄‹ Gerekli tedbirler al›nmad›¤› taktirde, geçti¤imiz 30 y›ld›r yap›lan giriflimlere ve harcanan çok önemli miktarda kaynaklara ra¤men, Türkiye’nin tar›msal biyoteknoloji alan›nda bugün bulundu¤u noktadan daha farkl› bir konuma gelmesi mümkün olamayacakt›r. Burada, Türkiye’de bitki doku kültürü yat›r›mlar›n›n 1974 y›l›nda bafllam›fl olmas›na ve hemen hemen tüm Ziraat Fakültelerinde ve Tar›m Bakanl›¤› araflt›rma enstitülerinde birer doku kültürü laboratuvar› kurulmufl olmas›na ra¤men, Türkiye’nin son derece basit bir teknoloji gerektiren patates tohumlu¤u ihtiyac›n›n bile neredeyse tamam›n› her y›l milyonlarca Dolar ödeyerek yurt d›fl›ndan karfl›lamas›, en çarp›c› örneklerden birisidir. Tar›msal biyoteknolojide geliflme kaydetmifl ülkelerdeki 30 kurumsal yap›lanma, üniversiteler, kamu Ar-Ge kurulufllar› ve özel sektör olmak üzere 3 farkl› ayaktan meydana gelmekte ve her bir kurumun kendi kapasiteleri ve görev tan›mlar› içinde belirlenmifl rolleri bulunmaktad›r. Örne¤in, üniversiteler ve kamu Ar-Ge kurulufllar› temel araflt›rma konusunda uzmanlafl›rken, özel sektörün uygulamal› araflt›rma ve ürün gelifltirmeye yönelik çal›flt›¤› görülmektedir. Birbirinin tamamlay›c›s› olan bu roller içinde bir kurumun eksikli¤i, sistemin iyi çal›flmamas›na neden olmaktad›r. Bu noktadan hareketle Türkiye’deki yap›ya bakt›¤›m›zda, araflt›rma sistemi içerisinde üniversitelerin temel kurulufl oldu¤u ve en önemli ayaklardan biri olan özel sektörün sistem içinde yer almad›¤› dikkati çekmektedir. Özel sektörün ve kamu Ar-Ge kurulufllar›n›n rolünü üstlenecek bir kurumsallaflma olmad›¤› için, hedefe yönelik ve verimli çal›flan bir sistem mevcut de¤ildir. Bununla beraber, araflt›rmalar›n Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› önemli bir k›sm›n› yürüten üniversitelerin de verim ve etkinlik sorunlar› bulunmaktad›r. Son y›llarda, çok önemli kaynaklar sa¤lanarak moleküler biyoloji altyap›s›na sahip laboratuvarlar›n kuruldu¤u ve yine yeterli yetkin kadrolar›n bulunup bulunmad›¤› aranmaks›z›n önemli miktarda proje destekleri sa¤land›¤› görülmektedir. Ancak, bu projeler incelendi¤i zaman, bunlar›n ço¤unun gerçekçi hedeflere odaklanmad›¤› ve ürün gelifltirme niteli¤i tafl›mad›¤› da aç›kt›r. Transgenik ürün gelifltirmeye yönelik bir k›s›m araflt›rma projelerinin baflar›l› olmalar› için gerekli özel sektör kat›l›m› ya da deste¤inin olmamas› da ayr›ca düflünülmesi gereken bir husustur. Gelifltirilmesi muhtemel transgenik ürünlerin risk analizleri ve pazara sunumlar› için gerekli yasal çerçevenin çizilmemifl olmas›, bunlar›n uygulamaya geçirilme flans›n› ortadan kald›rmaktad›r. ‹lk defa 1998 y›l›nda yabanc› firmalara ait transgenik çeflitlerin tarla denemelerinin yap›labilmesi için Tar›m ve Köyiflleri Bakanl›¤› taraf›ndan haz›rlanarak yürürlü¤e sokulan “Transgenik Kültür Bitkilerinin Alan Denemeleri Hakk›nda Talimat” ise bu amaca hizmet etmekten çok uzakt›r. Hal böyle iken, söz konusu çeflitlerin tarla denemelerinin 1998 ve 1999 y›llar›nda bizzat Tar›m ve Köyiflleri Bakanl›¤›’na ait Araflt›rma Enstitüleri taraf›ndan yürütülmüfl olmas› da, üzerinde durulmas› gereken önemli bir konudur. Türkiye, Cartagena Biyogüvenlik Protokolü’nü imzalayan ilk ülkelerden biri olmuflsa da, buna yönelik yasal mevzuat çal›flmalar›n› ayn› h›zda yürütememifltir. Ayn› flekilde, AB “ Türkiye’deki yap›ya bakt›¤›m›zda, araflt›rma sistemi içerisinde üniversitelerin temel kurulufl oldu¤u; özel sektörün sistem içinde yer almad›¤› dikkati çekmektedir. Özel sektörün ve kamu Ar-Ge kurulufllar›n›n rolünü üstlenecek bir kurumsallaflma olmad›¤› için, hedefe yönelik ve verimli çal›flan bir istem mevcut de¤ildir. “ 31 GDO GERÇE⁄‹ “ 32 mevzuat›na uyum için gerekli yönetmelikler de henüz haz›rlanarak yürürlü¤e sokulamam›flt›r. Biyogüvenlikle ilgili Türkiye gibi zengin gen kaynaklar›na sahip, geliflmekte olan ülkelerin, öncelikli alanlar›n› saptayarak moleküler biyoloji çal›flmalar› için yeterli altyap›y› oluflturmalar› ve kritik kitleyi oluflturacak say›da yetkin araflt›rmac› yetifltirmeleri, ellerindeki genetik potansiyeli en iyi flekilde de¤erlendirmelerine yard›mc› olacakt›r. bu mevzuat bofllu¤unun yan›nda, fikri mülkiyet haklar› kap- “ oluflturacak say›da yetkin araflt›rmac› yetifltirmeleri, sam›nda Bitki Islahç› Haklar›yla ilgili mevzuat da tam olarak oluflturulup Uluslar aras› Bitki Çeflitlerini Koruma Birli¤i (UPOV) üyeli¤i henüz gerçeklefltirilememifltir. Türkiye’de transgenik ürünlerin ticari olarak ekimlerine izin verilmezken, yurtd›fl›ndan g›da hammaddesi olarak ithal edilen m›s›r ve soya ürünlerinin transgenik olma ihtimali oldukça yüksek görünmektedir. 3.6. Sonuç ve Öneriler K›saca biyoteknoloji olarak da isimlendirilen modern gen teknolojileri, h›zla artan dünya nüfusunun yeterli ve dengeli beslenmesini sa¤lamak amac›yla tar›msal üretimin art›r›lmas›nda önemli olanaklar sunmaktad›r. Burada, sürdürülebilir tar›m tekniklerinin uygulanmas›n›n yan›nda, biyotik ve abiyotik stres koflullar›na dayan›kl›, yüksek verimli ve kaliteli bitki çeflitlerinin gelifltirilmesi önemli bir önceliktir. Bu bitkilerin gelifltirilmesinde, sadece transformasyon yoluyla elde edilen transgenik bitkiler üzerinde de¤il, a¤›rl›kl› olarak moleküler bitki ›slah› teknikleri üzerinde yo¤unlaflmak, k›sa ve orta vadede daha do¤ru olacakt›r. Türkiye gibi zengin gen kaynaklar›na sahip, geliflmekte olan ülkelerin, öncelikli alanlar›n› saptayarak moleküler biyoloji çal›flmalar› için yeterli altyap›y› oluflturmalar› ve kritik kitleyi ellerindeki genetik potansiyeli en iyi flekilde de¤erlendirmelerine yard›mc› olacakt›r. Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› Ancak, teknolojik geliflmelere paralel olarak, gerek bu tekniklerin ve ürünlerin gelifltirilmesi s›ras›nda, gerekse bunlar›n do¤aya sal›mlar›nda, biyogüvenlikle ilgili yasal düzenlemelerin yap›lmas› ve bu mevzuat› uygulayacak yetkin kiflilerin e¤itilmesi gerekmektedir. Burada, haz›rlanacak mevzuat›n bilimsel esaslara dayal› olmas›, yurtiçinde yap›lacak çal›flmalar› engelleyici de¤il kolaylaflt›r›c› tedbirleri içermesi önem tafl›maktad›r. Ayn› flekilde, biyoteknolojik uygulamalar ve ürünlerle ilgili fikri mülkiyet haklar›na yönelik Bitki Islahç› Haklar›, Patent Kanunu gibi mevzuat›n bir an önce oluflturulmas› ve uygulanabilir hale getirilmesi, bu alanlarda araflt›rmac›lar› bilgilendirecek ve destekleyecek düzenlemelerin yap›lmas›, küreselleflen dünya ticaretinde rekabet edebilecek bir konuma gelebilmemiz için önem tafl›maktad›r. 3.7. Kaynakça Borlaug N. 2003. “Towards a Hunger-free World: The Final Milestone”. http://www.ans.iastate.edu/NSC/Lecture_text_14_10_03.pdf. Çakmak I. 2002. Plant nutrition research: Priorities to meet human needs for food in sustainable ways. Plant Soil. 247: 3-24. EFSA. 2004. Opinion of the Scientific Panel on Genetically Modified Organisms on the use of antibiotic resistance marker genes as marker genes in genetically modified plants (Question No EFSA-Q-2003-109). The EFSA Journal. 48: 1-18. http://www.efsa.eu.int/science/gmo/gmo_opinions. Gianessi LP, Silvers CS, Sankula S, Carpenter J. 2002. “Plant biotechnology: Current and potential impact for improving pest management in U.S. agriculture; an analysis of 40 case studies”. Washington, D.C.: National Center for Food and Agricultural Policy. James C. 2001. Global Review of Commercialized Transgenic Crops: 2001. ISAAA Briefs No: 24. 33 GDO GERÇE⁄‹ James C. 2004. Global Review of Commercialized Transgenic Crops: 2003. ISAAA Briefs No: 30. König A, Cockburn A, Cravel RWR, Hammerling U, Kimber I, Knudsen I, Kuiper HA, Penninks AH, Schauzu M, Wal JM. 2004. Assessment of the safety of foods derived from genetically modified (GM) crops. Food and Chemical Toxicology. 42: 1047-1088. Kuiper HA, König A, Kleter GA, Hammes WP, Knudsen I. 2004. Concluding remarks. Food and Chemical Toxicology. 42: 1195-1202. Losey JE, Rayor LS, Carter ME. 1999. Transgenic pollen harms monarch larvae. Nature. 399: 214. Malthus, T. 1798. “An Essay on the Principle of Population”. http://www.ac.wwu.edu/~stephan/malthus/malthus. Oberhauser KS, Prysby MD, Mattila HR, Stanley-Horn DE, Sears MK, Dively GP, Olson E, Pleasants JM, Lam WKF, Hellmich RL. 2001. Temporal and spatial overlap between monarch larvae and corn pollen. Proc Natl Acad Sci USA. 98 (21): 11913-11918. 34 Persley GJ. 1990. “Beyond Mendel’s Garden: Biotechnology in the Service of World Agriculture”. Wallingford, UK: CAB International. Persley GJ, Lantin MM. 1999. “Agricultural Biotechnology and the Poor”. In International Conference on Biotechnology. CGIAR and U. S. NAS. Pleasants JM, Hellmich RL, Dively GP, Sears MK, Stanley-Horn DE, Mattila HR, Foster JE, Clark PL, Jones GD. 2001. Corn pollen deposition on milkweeds in and near cornfields. Proc Natl Acad Sci USA. 98 (21): 11919-11924. Sears MK, Hellmich RL, Stanley-Horn DE, Oberhauser KS, Pleasants JM, Mattila HR, Siegfried BD, Dively GP. 2001. Impact of Bt corn pollen on monarch butterfly populations: A risk assessment. Proc Natl Acad Sci USA. 98 (21): 11937-11942. SOFA. 2004. “State of the Food and Agriculture 2003- 2004”. Food and Agriculture Organization of the United Nations. http://www.fao.org/WAICENT/FAOINFO/ECONOMIC/ESA/en/pubs_sofa.htm. Zangerl AR, McKenna D, Wraight CL, Carroll M, Ficarello P, Warner R, Berenbaum MR. 2001. Effects of exposure to event 176 Bacillus thuringiensis corn pollen on monarch and black swallowtail caterpillars under field conditions. Proc Natl Acad Sci USA. 98 (21): 11908-11912. Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› 4. Avrupa Birli¤i’nde GDO’lu G›dalara Karfl› Tüketici Tepkileri Prof. Dr. Phil THOMAS Artilus Dan›flmanl›k ve Araflt›rma Ltd. Edinburg, ‹skoçya 4.1. Girifl Modern uygarl›¤›n do¤uflundan beri bilim, teknoloji ve mühendislikteki yenilikçi bulufllar dünyan›n gelifliminin önünü açm›fl ve insanl›¤›n serpilmesine imkan sa¤lam›flt›r. Bu yenilikçi bulufllar, giriflti¤i gayretlerin hemen hemen hepsinde insano¤luna h›z ve etkinlik kazand›rm›fl olup birçok durumda da evvelce imkans›z görülen hedefleri ulafl›labilir k›lm›flt›r. Bilim, mühendislik ve teknoloji alan›ndaki geliflmeler, iki genifl s›n›fa ayr›labilir. Bunlardan ilki, mevcut bir teknoloji veya kabul edilmifl bir metodolojinin daha da gelifltirilmesi ve iyilefltirilmesi fleklinde ortaya ç›kan ilerleme niteli¤indeki yeniliklerdir. Di¤er s›n›f› teflkil eden radikal yenilikler ise, muazzam bir at›l›m niteli¤indeki tamamen yeni bir yaklafl›m sonucunda yeni bir “platform teknoloji” yarat›r. Platform teknolojiler, mevcut yaklafl›m›n de¤ifltirilmesi için bir basamak olur ve zaman içinde kendileri de ilerletilirler. Modern moleküler biyoteknoloji, radikal bir yenili¤i temsil etmektedir. Bu radikal yenili¤in içinde bir dizi teknoloji yer almaktad›r. Bunlar: genel tan›m›yla biyolojik sistem ve proseslerin uygulamaya geçirilmesi anlam›na gelen biyoteknoloji; DNA ve gen ürünlerinin manipülasyonunu kapsayan 35 GDO GERÇE⁄‹ yenidenbileflen DNA teknolojisi ve bu iki teknolojiyi bir araya getiren moleküler biyoteknolojidir. Modern moleküler biyoteknolojinin çok genifl yans›malar› olacak ve bu teknolojiye birçok faaliyet sahas›nda uygulama imkan› bulunacakt›r. Ancak bu radikal teknolojinin kabul edilmesi ve benimsenmesi baz› güçlükler arz etmektedir. 4.2. Teknolojinin Benimsenmesi “ 36 Güncel kanaate göre, h›zl› geliflen bir teknoloji ça¤›nda yaflamaktay›z. Teknolojinin her zaman çok h›zl› geliflti¤i ve Tarih, teknolojik geliflmelerin kendilerini kabul ettirinceye kadar büyük engellerle karfl›laflt›¤›n›n örnekleriyle doludur. yeni bir teknoloji keflfedildi¤i veya icat edildi¤i zaman “ flekillerde gerçekleflmifl, bir ülke veya endüstri taraf›ndan kamuoyunun ve endüstrinin bunu derhal kabullenip benimsedi¤i yolunda çok yayg›n bir inanç vard›r. Etraf›m›zda geliflen, mesela bilgisayara çok h›zl› geçifl gibi olgulara bakan insanlar, böyle bir izlenim edinmektedir. Ancak, bu görüflün aksine tarih, teknolojik geliflmelerin kendilerini kabul ettirinceye kadar büyük engellerle karfl›laflt›¤›n›n örnekleriyle doludur. Birçok durumda yeni teknolojilerin kabulü nispeten yavafl, kimi durumlarda ise k›smi veya tutars›z kabul gören bir teknoloji, di¤er bir ülke veya endüstride direniflle karfl›laflabilmifltir. Yavafl kabul edilen teknolojilere örnek olarak materyal teknolojisini gösterebiliriz. 1975’lerden beri çok genifl flekilde istifade edilen materyal teknolojisinin bilimsel kökleri asl›nda çok daha gerilere gider: Polistiren 1839’da, bakalit 1909’da, naylon ise 1939’da icat edilmiflti. Demek ki, teknolojinin modern flekliyle tam olarak ortaya ç›kmas› uzun süre alm›flt›r. Ayn› fley, son 20-25 y›lda dramatik bir geliflme Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› kaydeden yar›-iletken teknolojisi için de geçerlidir. Bu teknolojinin temeli 1830’lara dayan›r ve ilk entegre devre de 1959’da bulunmufltur. Yani bu teknoloji, etkisini gerçek anlamda ortaya koyuncaya kadar uzun bir adaptasyon süreci geçirmifltir. G›daya iliflkin iyi bir örnek de, günümüzün en h›zl› geliflen g›da sektörü olan kültür bal›kç›l›¤›d›r. Bal›k yumurtalar›ndan bal›k yetifltirilmesi iflleminin ilk olarak 1733’te yap›lmas›na ra¤men, kültür bal›kç›l›¤› teknolojisi ancak 1960’lardan itibaren yayg›n bir flekilde uygulamaya geçilmifltir. Geliflmelerin çok h›zl› gerçekleflmesi gerekti¤i yolundaki anlay›fl, belki de daha genifl bir aç›dan, teknolojinin uygulama flekli itibar›yla de¤erlendirilmelidir. Dünyada uygulanmas› zor olmufl teknolojilere iyi bir örnek olarak g›dalar›n radyasyona tabi tutulmas› gösterilebilir. Bu konudaki çal›flmalar 20. yüzy›l›n ilk y›llar›nda bafllam›fl, teknoloji 1953 y›l›nda ABD’de gelifltirilmifl ve 1963’te Amerikan G›da ve ‹laç Dairesi FDA’in onay› al›nm›flt›r. Oysa günümüzde, yani 2004 y›l›nda, dünya ülkelerinin sadece % 20’si g›dalar›n radyasyona tabi tutulmas›n› bir teknoloji olarak onaylam›fl bulunmaktad›r. Onay veren ülkelerin ço¤u da sadece s›n›rl› uygulamalara imkan tan›maktad›r. Teknolojinin nas›l parçal› bir flekilde kabul edildi¤i bu örnekten aç›kça anlafl›lmaktad›r. Esasen modern biyoteknoloji, yukar›da verilen örneklerle karfl›laflt›r›ld›¤›nda, çok yeni bir teknolojidir. DNA’n›n genetik materyal olarak rolü 1944’te keflfedilmifl, yap›s› 1953 y›l›nda belirlenmifl, ilk geneti¤i de¤ifltirilmifl (GD) bitkiler 1983’te ortaya ç›km›fl ve ‹nsan Genomu Projesi’nin ilk çal›flma tasla¤› 37 GDO GERÇE⁄‹ 2001 y›l›nda yay›nlanm›flt›r. Dolay›s›yla, moleküler biyoteknolojinin benimsenmesinin önüne baz› engellerin çok erken ç›kmas› sürpriz olarak görülmemelidir. Genel anlamda bu teknolojinin dört ana uygulama alan› vard›r: g›da d›fl› iflleme ve imalat konular›n› kapsayan “ 38 endüstriyel teknoloji; diagnostik ve afl›/ilaç üretimini kapsayan sa¤l›k endüstrisi teknolojisi; bitkiler, hayvanlar ve g›da Avrupa Birli¤i tek bir siyasi varl›k olarak ele al›namaz. AB, bir dizi üye ülkeden oluflur ve bu üye ülkelerin g›da zinciri sistemleri ve tüketici yaklafl›mlar› birbirlerinden ciddi farkl›l›klar göstermektedir. “ teknolojisiyle iliflkili tar›m-g›da teknolojisi ve insan hastal›klar›n›n do¤rudan tedavisine dönük hücre ve doku teknolojilerini kapsayan t›bbi bak›m teknolojisi. Bir genelleme olarak, endüstriyel ve sa¤l›k endüstrisi teknolojilerinin benimsenme konusunda çok az güçlükle karfl›laflt›¤› ve genifl kabul gördü¤ü söylenebilir. Buna mukabil, tar›mg›da teknolojileri AB ülkelerinde, baflta kök hücre araflt›rmalar› olmak üzere t›bbi bak›m teknolojileri de ABD’de tart›flmalara yol açm›fl ve belirli bir dirençle karfl›laflm›flt›r. 4.3. Geneti¤i De¤ifltirilmifl (GD) G›dalara AB Tepkisi Bir uyar› olarak, AB’nin tek bir siyasi varl›k olarak ele al›namayaca¤›n› aç›kça belirtmek gerekir. AB, bir dizi üye ülkeden oluflur ve bu üye ülkelerin g›da zinciri sistemleri ve tüketici yaklafl›mlar› birbirlerinden ciddi farkl›l›klar göstermektedir. Bu çal›flmada yer verilen örnekler, Geneti¤i De¤ifltirilmifl (GD) g›dalar konusunda ‹ngiltere’de yaflanan tecrübelere dayanmaktad›r. Ancak di¤er Avrupa ülkeleri bu konuda ‹ngiltere ile ayn› tepkileri vermemifltir. ‹spanya gibi baz› ülkeler, özellikle de GD ürünlerin yetifltirilmesi konusunda, biyoteknolojiye karfl› daha olumlu bir yaklafl›m benimse- Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› mifl, di¤er baz› ülkeler ise ‹ngiltere’den de fazla direnç göstermifltir. Dolay›s›yla ‹ngiltere, tüketicilerin GD ürünlere ve g›dalara karfl› ciddi direnç gösterdi¤i “ortalama” bir AB üyesi ülke olarak de¤erlendirilebilir. 4.4. G›da Zinciri AB ülkelerinde tipik olarak karmafl›k bir g›da zinciri (çiftlikten çatala kadar olan zincir) vard›r. Ürünlerin birincil üretimi aflamas›ndan nihai tüketiciye kadar uzanan bu zincir, bir dizi karmafl›k aflama içerir. Birincil üretim ve g›da ithalat›, g›da ihracat›, imalat sektörü, perakende ve ikram sektörlerini içeren aflamalar sonunda tüketiciye ulafl›l›r. ‹ngiltere’de, %65’i yurt içi üretim ve %35’i de ithalatla karfl›lanan g›da arz›, ifllemeci ve imalatç›lardan oluflan bir a¤dan geçerek k›smen perakende g›da sistemi, k›smen de ikram sektörü vas›tas›yla tüketicilere ulafl›r. ‹kram sektörü, ev d›fl›nda gerçekleflen her türlü g›da tüketimini yans›tmaktad›r. Halihaz›rda, ö¤ünlerin yaklafl›k %30’u ev d›fl›nda yenmekte ve ev d›fl›nda yenen yemekler g›da harcamalar›n›n %40’›n› oluflturmaktad›r. Burada da görüldü¤ü üzere, ikram sektörü sürekli büyümekte ve çeflitlilik kazanmaktad›r. Buna mukabil, perakende g›da sektörü Avrupa ülkelerinin genelinde konsolide olmakta ve büyük ölçüde yo¤unlaflmaktad›r. ‹ngiltere G›da Standartlar› Kurumu (FSA) taraf›ndan 2003 y›l›nda yap›lan bir araflt›rmaya göre ‹ngiltere’de al›flverifl yapanlar›n % 95’i, g›da al›mlar›n›n en büyük k›sm›n› yerel süpermarketlerden yapt›klar›n› belirtmektedir. Dahas›, bütün perakende g›da sat›fllar›n›n %75’i en büyük 4 süpermarket zinciri üzerinden gerçekleflmektedir. Kalan %25’in “ ‹ngiltere’de 2003 y›l›nda yap›lan bir araflt›rmaya göre, bütün perakende g›da sat›fllar›n›n %75’i en büyük 4 süpermarket zinciri üzerinden gerçekleflmekte. “ 39 GDO GERÇE⁄‹ “ 40 büyük bir k›sm› da daha küçük 8 süpermarket zinciri taraf›ndan paylafl›lm›flt›r. Geçti¤imiz on y›l zarf›nda ailelerin ‹ngiltere’de piyasaya giren ilk GD ürün olan domates salças› ilk ç›kt›¤›nda çok iyi satmaktayd›. Küçük süpermarket zincirlerinden biri, rakiplerinden farkl›laflt›rmak gayesiyle “GD ürün satmama” politikas›n› benimsedi ve çok k›sa bir süre içerisinde neredeyse bütün di¤er süpermarketlerin de ayn› yolu takip etmesiyle “GDO ‹çermez” spotlar› birçok ürün üzerinde belirmeye bafllad›. “ genel harcamalar› içinde g›dan›n pay› % 15-16 civar›nda nispeten sabit bir seyir izlemekle birlikte, perakende g›da harcamalar› % 12,4’ten % 9,5’e gerilemifltir. Bu da süpermarket zincirleri aras›nda fliddetli bir rekabete yol açmakta ve en önemli rekabet arac› olarak marka farkl›laflmas› öne ç›kmaktad›r. Pazar araflt›rmalar›, muhtemel cevaplar› içeren bir liste verilmek suretiyle g›dada hangi özellikleri arad›klar› soruldu¤unda, tüketicilerin, hayvan refah› ve çevre gibi konular da dahil olmak üzere listedeki hemen her unsura yüksek bir önem derecesi verdiklerini göstermektedir. Ancak, al›m kararlar›n› fiilen hangi unsurlar›n belirledi¤i fleklinde daha spesifik bir soru yöneltildi¤inde tüketiciler çok daha odaklanm›fl cevaplar vermektedir. Fiili al›m karar›n› yönlendiren befl faktör vard›r: fiyat, lezzet, kalite, sa¤l›k ve üretim metodu. ‹lginç olan nokta, ürün markas›n›n bu s›ralamada yüksek bir konumda bulunmamas›d›r. Ancak, tüketicilerin sad›k olarak tek bir süpermarket zincirinden al›flverifl yapmalar› asl›nda bir marka seçimidir. Dolay›s›yla, perakendecilerin farkl›laflmas› önem tafl›yan bir husustur. 4.5. Geneti¤i De¤ifltirilmifl (GD) G›dalar›n Pazara Girifli GD g›dalar ‹ngiltere’de ilk olarak 1990’l› y›llar›n sonunda GD domates salças› fleklinde piyasaya girmifltir. Yeni teknoloji temelinde lanse edilen bu ürün tüketiciler taraf›ndan gayet iyi kabul görmüfl ve pazara giriflinden k›sa bir süre sonra en çok satan domates salças› konumuna yükselmifltir. Ancak, Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› hemen hemen ayn› zamanlarda, güçlü bir medya deste¤ini de arkalar›na alan çevreci gruplar ve g›da kampanyac›lar›, GD bitkiler ve GD g›dalar konusunda tart›flmalar ç›karmaya bafllam›fllard›r. Bunun sonucunda, küçük süpermarket zincirlerinden biri, kendisini rakiplerinden farkl›laflt›rmak gayesiyle “GD ürün satmama” politikas›n› benimsemifl ve çok k›sa bir süre içinde neredeyse bütün di¤er süpermarketlerin de ayn› yolu takip etmesiyle “GDO içermez” spotlar› birçok ürün üzerinde belirmeye bafllam›flt›r. GDO karfl›t› bu durufl, tüketici anketlerine de yans›m›flt›r. Fakat, tüketicilerin g›da konular›ndaki ana bilgi kayna¤›n›n medya ve süpermarketler oldu¤u düflünüldü¤ünde, medyan›n ve süpermarketlerin tüketici yaklafl›mlar›n› yans›tt›¤› m›, yoksa yönlendirdi¤i mi net olarak anlafl›lamamaktad›r. Muhtemelen bu ihtimallerin her ikisi de geçerlidir ve birbirlerini takviye etmektedir. GD g›dalar›n pazara giriflinden önce ‹ngiltere’de birçok g›da ürünü zaten bol miktarda etiket bilgisi içermekteydi. ‹skoç domuz eti örne¤i ele al›nacak olursa, bu ürün zaten özel ‹skoç kalitesinde oldu¤u, belirli kriterlere uydu¤u, vs. fleklinde birçok bilgi içeren oldukça detayl› etiketlerle ambalajlan›yordu (fiekil 4.1 A). Ancak aniden, ayn› etiketlerde bir de k›rm›z› renkli “GDO içermez” spotlar› belirmeye bafllad› (fiekil 4.1 B). Bu durum, uygulanan etiketleme tarz›na tipik bir örnek teflkil etmektedir. Baz› durumlarda etiketleme daha spesifik bir flekilde yap›l›yordu. Mesela, üretilen hayvanlar›n geneti¤i de¤ifltirilmifl soya veya m›s›r içermeyen bir diyetle beslendi¤i belirtiliyordu. Bu ikinci tip etiketleme asl›nda daha do¤ruydu, zira süpermarketlerin hiçbiri esasen gerçek anlamda bir “GDO’suz” politika uygulam›yordu. 41 GDO GERÇE⁄‹ Yapt›klar› sadece yetifltiricilerin GD m›s›r veya soya kullanmamas›nda ›srar etmekten ibaretti. Oysa GDO içeren katk› maddelerinin ve genetik mühendisli¤i teknolojisiyle üretilmifl enzim ve afl›lar›n kullan›m›n› hiç dikkate alm›yorlard›. 42 fiekil 4.1. GDO tart›flmalar›ndan önceki (A) ve sonraki (B) ambalajlara örnekler. B fleklindeki ambalaj›n sa¤ üst köflesinde “GDO’suz Yem” spotu görülüyor. Buradaki amaç, tüketiciye seçme flans› tan›mak m›, yoksa GDO’lar konusunda tüketicilerin kafalar›n›n kar›flm›fl olmas›ndan yararlan›p daha fazla ürün satmak m›? 2000 y›l›ndan 2004 y›l›na kadar ‹ngiliz tüketicilere GD g›dalardan endifle edip etmedikleri do¤rudan do¤ruya soruldu¤unda % 32-40 mertebesinde “evet” cevab› al›n›yordu. Ancak daha o aflamada bile, “Hangi tip g›dalardan endifle ediyorsunuz?” fleklinde aç›k uçlu sorular yöneltildi¤inde, tüketicilerin % 50’si “k›rm›z› et” cevab›n› verirken sadece % 5’i GDO’lardan söz ediyordu. Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› 4.6. Etiketleme Tart›flmalar› Tüketicilerin en büyük taleplerinden biri GDO’lu g›dalar›n etiketlenmesiydi. Bunun bir sonucu olarak AB, GD hammaddelerden üretilen bütün g›da ve yemlerin etiketlenmesini öngören, genifl kapsaml› yeni bir etiketleme yönetmeli¤ini onaylad›. Buna ilaveten, g›da veya yemlerdeki tesadüfi GD hammadde mevcudiyetinin de beyan edilmesi zorunlulu¤u getirildi. Buna göre, AB taraf›ndan onaylanm›fl GD ürünlerinin % 0,9’dan, AB taraf›ndan güvenli olarak de¤erlendirilmifl fakat yetifltirilmesine izin verilmemifl GD ürünlerinin ise % 0,5’ten fazla orandaki tesadüfi mevcudiyetleri beyan zorunlulu¤una tabi k›l›nd›. Bu yönetmelikler, 2004’ten itibaren birçok üye ülkede uygulanmaktad›r. Etiketleme konusunun bir pazarlama arac› olarak kullan›lmaktan ç›kar›l›p düzenleyici bir hüküm haline getirilmesi pazar› belirli bir ölçüde disipline etmifltir. Önceleri üreticiler paketlerine çeflit çeflit “GDO içermez” spotunu hevesle yap›flt›r›rken, art›k bu durum büyük ölçüde ortadan kalkm›flt›r. Zira art›k insanlar etiketlemenin ciddi bir konu oldu¤unu ve büyük flirketlerin bunu do¤ru flekilde yapmas› gerekti¤ini anlamaktad›rlar. Toptanc› Da¤›t›m Enstitüsü (IGD) taraf›ndan yap›lan bir pazar araflt›rmas›nda tüketicilere GDO’lu ürünlerin etiketlenmesi konusunda ne düflündükleri sorulmufltur. Araflt›rmaya kat›lanlar›n yaklafl›k % 47’si bileflenler aç›s›ndan etiketlere zaten pek bakmad›klar›n›, dolay›s›yla GDO beyan›n›n kendilerini pek ilgilendirmedi¤ini; % 13’ü g›dalarda GDO’lu bileflen bulunmas›ndan memnun oldu¤unu; % 27 kadar› GD olmayan g›dalar› tercih ettiklerini ancak gerçekte etikete “ AB’de GDO’lara karfl› direnen tüketici kitlesi önemli ölçüde küçülmektedir. “ 43 GDO GERÇE⁄‹ bakmad›klar›n› belirtmifl; %13’ü ise GDO’larla ilgili hiçbir fleyi kesinlikle istemediklerini ve g›dalar›n›n GDO içermedi¤inden emin olmak için her zaman etikete bakacaklar›n› söylemifltir. Neticede, GDO’lara karfl› direnen tüketici kitlesinin oldukça önemli ölçüde küçüldü¤ü anlafl›lmaktad›r. ‹ngiltere’de FSA taraf›ndan konuya iliflkin olarak yap›lan di¤er bir pazar araflt›rmas›nda da tüketimi etkileyen kilit fak- “ 44 törler incelenmifltir. Her y›l tekrar edilen bu çal›flmada AB etiketleme yönetmeliklerinin pazara getirdi¤i disiplinin GDO’lara karfl› olan tüketici tepkilerinin azalmas›nda önemli katk›s› olmufltur “ sadece tüketiciler de¤il, perakendeciler ve g›da sektörü çal›flanlar› da muhatap al›narak, gelecek 12 ayl›k dönemde tüketiciler aç›s›ndan hangi konular›n önem tafl›yaca¤›n› düflündükleri sorulmufltur. 2003 y›l›nda g›dalar›n tuz, ya¤ ve fleker içeri¤i gibi konular hemen hemen hiç konu edilmemifl, bu noktalar % 1 seviyesinde kalm›flt›r. O dönemde en fazla dikkat edilen husus GD g›dalar olmufl, araflt›rmaya kat›lanlar›n % 46’s› kendileri için en önemli konunun GD g›dalar oldu¤unu belirtmifltir. Ancak bundan sadece bir y›l sonra, yani 2004’te, g›dalar›n tuz, ya¤ ve fleker içeri¤i hakk›ndaki endifleler neredeyse % 20’ye ç›km›fl, GDO’lar›n bir sorun olarak alg›lanmas› ise muazzam bir düflüflle % 23’e gerilemifltir. Demek ki, ‹ngiltere’deki tüketiciler ve tüketici temsilcileri, g›dada GDO kullan›m› konusunda çok daha rahat bir yaklafl›m sergileme e¤ilimine girmifltir. 4.7. AB’nin Bugünkü Duruflu AB’nin flu andaki duruflu üye ülkeler aras›nda farkl›l›klar göstermektedir. ‹spanya’da GD bitkiler ekilmekle birlikte, di¤er birçok AB ülkesi, özellikle de çevresel aç›lardan, GD ürünlerin yerel olarak yetifltirilmesine karfl› daha muhalif bir Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› tutum sergilemektedir. Bir genelleme olarak, birçok üye ülkede GD ürünlerin yerel olarak yetifltirilmesine karfl› olan direncin devam edece¤i söylenebilir. GD ürünleri yetifltirmek isteyen çiftçilere getirilecek flartlar müstakil üye ülkelerin sorumlulu¤unda bulundu¤undan, yerel ekimlerin engellenmesi teknik olarak mümkündür. Di¤er taraftan, GD g›dalar konusundaki tüketici sorunlar›n›n azalmaya bafllad›¤› yolunda giderek artan emareler görülmektedir. AB etiketleme yönetmeliklerinin pazara getirdi¤i disiplinin bu de¤iflimde önemli katk›s› olmufltur ve bu rahatlama e¤ilimi büyük bir ihtimalle tüketicilerin artan güvenini yans›tmaktad›r. ‹ngiltere’de yap›lm›fl yukar›da anlat›lan iki pazar araflt›rmas›, tüketicilerin GD g›dalar hakk›ndaki endiflelerinin çok büyük ölçüde azalmakta oldu¤una iflaret etmektedir. Tüketiciler art›k daha ziyade sa¤l›kl› beslenme konular› üzerinde odaklanmaktad›r. 4.8. Al›nacak Dersler AB ve ‹ngiltere’nin geçirdi¤i tecrübelerden ç›kart›labilecek bir dizi ders vard›r. Bunlardan birincisi, tüketicilerin risk alg›lamalar›n›n bilimadamlar›n›nkinden farkl› oldu¤udur. Bilimsel de¤erlendirmeler bir problemin ortaya ç›kmas›n›n matematiksel ihtimaline büyük ölçüde a¤›rl›k verir. Oysa, tüketiciler söz konusu problemin çok küçük (fakat s›f›r olmayan) gerçekleflme ihtimali yerine, hadisenin “felaket” boyutu üzerine odaklanma e¤ilimindedir. ‹kinci olarak, tüketiciler bilinmeyen veya tam anlafl›lamayan konular karfl›s›ndaki hükümlerini kendileri için önemli olan “ Tüketicilerin risk alg›lamalar›, bilim adamlar›nkinden farkl›d›r. “ 45 GDO GERÇE⁄‹ “ 46 bir mant›ksal aç›klama çerçevesi dahilinde verirler. De¤erlendirmeye konu olan meselenin do¤al veya Tüketiciler bilinmeyen veya tam anlafl›lamayan konular karfl›s›ndaki hükümlerini kendileri için önemli olan bir mant›ksal aç›klama çerçevesi dahilinde verirler. “ endüstriyel, adil veya haks›z olmas› ve kiflilerin tercihlerinde serbest b›rak›lmas› ya da yönlendiriliyor olmas› gibi hususlar bu noktada çok büyük önem tafl›r. Tüketicilerin karar verme sürecinde, de¤erlendirilen “risk” ile do¤rudan do¤ruya iliflkili olmayan birçok faktör hesaba kat›labilir ve bu tarz bir de¤erlendirme bilimadamlar›n›n de¤erlendirmelerinin oturtuldu¤u çerçeveden farkl›l›k gösterebilir. Bu durum, yeni bir teknolojiyi lanse etmeye çal›flanlar aç›s›ndan can s›k›c› olsa da, tüketicilerin do¤al bir tepkisidir. Bu itibarla, söz konusu tepkiye anlay›fl ve toleransla yaklafl›lmas› gerekir. Üçüncü olarak, tüketicilerin güveninin kazan›lmas› vazgeçilmez bir önem tafl›maktad›r. 2000 y›l›nda yap›lan Eurobarometre araflt›rmalar›, tüketicilerin dini cemaatlere, çiftçilere, devlet daireleri ve resmi mercilere pek fazla güvenmedi¤ini (% 9-17); medyaya biraz daha fazla güvendiklerini (% 20); üniversitelere ve akademik çevrelere makul ölçüde güven duyduklar›n› (26 %); t›bbi meslek mensuplar›na güvendiklerini (% 53); ba¤›ms›z ve tarafs›z olarak gördükleri (ama do¤ru, ama yanl›fl) tüketici dernekleri ve çevreci gruplara ise çok itibar ettiklerini (% 45-55) ortaya koymufltur. Buradan anlafl›lan mesaj fludur: GD g›dalar›n onaylanmas› ve piyasaya sürülmesi gibi konularda tavsiyelerde bulunmak üzere kurulan ulusal kurum veya komitelerin, devletten kesin bir biçimde ba¤›ms›z olmalar› gerekmektedir. Ayr›ca, bunlar›n fleffaf ve eriflilebilir olmalar›, faaliyet ve kararlar› hakk›nda tüketicilere tatminkar bilgi ak›fl› sa¤lamalar› da flartt›r. Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› 4.9. Sonuç Genellikle tüketicilerin riske karfl› bilimsel olmayan bir yaklafl›m› vard›r. Risk de¤erlendirmesi yaparlar ama bu de¤erlendirme bilimadamlar›n›n yapt›¤› flekilde bir de¤erlendirme de¤ildir. G›da güvenli¤inin teminat alt›na al›nmas› yolunda tüketicilerin güçlü bir talepleri vard›r. G›dalar›n›n güvenli oldu¤undan emin olmak isterler ve bu da gayet makul bir istektir. Daha iyi bir çevre fikri hofllar›na gider ama kiflisel olarak bu amaca nas›l hizmet edebileceklerini pek bilmezler. Tar›mda kimyasal madde kullan›m›ndan hiç hofllanmazlar. Yap›lan bütün araflt›rmalar, tüketicilerin tar›m kimyasallar›na güvenmedi¤ini göstermektedir. Tar›msal biyoteknoloji konusunda oldukça karars›z bir konumdad›rlar. Biyoteknolojiyi nereye oturtacaklar› konusunda kafalar›nda hala bir tart›flma süregelmektedir. Daha da önemlisi, görüflleri de¤iflken ve s›kl›kla da tutars›z bir durumdad›r. Tüketicilere dönük faaliyetlerin daima tutarl› veya mant›kl› cevaplar getirece¤ini beklemek do¤ru de¤ildir. Bazen tutars›zl›klar ve mant›ks›zl›klar görülebilir. Ancak, “müflteri daima hakl›d›r” prensibi asla unutulmamal›d›r. Dolay›s›yla de¤erlendirme çerçevenizi siz tüketicilere göre uyarlamal› ve onlardan size uymalar›n› beklememelisiniz. 47 GDO GERÇE⁄‹ 5. Avrupa G›da Güvenli¤i Kurumu EFSA ve AB’de GDO’lar›n Bilimsel Risk De¤erlendirmesi Dr. Suzy RENCKENS EFSA GDO Paneli Bilimsel Koordinatörü Brüksel, Belçika 5.1. EFSA’n›n Tan›t›m› 2000 y›l›n›n Ocak ay›nda yay›nlanan G›da Güvenli¤i Raporu’nda Avrupa’da spesifik bir g›da mevzuat›na ve risk de¤erlendirmesiyle ilgilenecek ba¤›ms›z bir kuruma ihtiyaç bulundu¤unun belirtilmesinde birkaç farkl› sebep etkindi. Bu sebeplerden birisi, AB ülkelerinde evvelce yaflanan Deli Dana Hastal›¤› (BSE) veya dioksin krizleri gibi muhtelif g›da skandallar›yd›. Di¤er bir sebep de, g›da konular›yla ilgilenmek 48 üzere üye ülkeler seviyesinde ‹ngiltere G›da Standartlar› Kurumu (FSA) gibi spesifik teflkilatlar›n kurulmas›na ra¤men, üye ülkelerin risk de¤erlendirmesi konusunda zaman zaman görüfl ayr›l›¤›na düflmesiydi. Neticede, 2000 y›l›n›n Kas›m ay›nda EFSA’n›n kurulufl yönetmeli¤i teklifi Konsey’e sunuldu ve (EC) 178/2002 say›l› Yönetmelik ile EFSA fiilen kurulmufl oldu. EFSA’n›n ilk elemanlar› Eylül 2002’de ifle al›nd›. EFSA, k›sa bir süre için mevcut Avrupa Bilim Komitesi ile birlikte çal›flt›ktan sonra bu komitenin görevlerini devrald›. Söz konusu g›da mevzuat›n›n yasal temeli, g›da kanununun genel prensiplerini belirleyen ve g›da güvenli¤i konusundaki spesifik prosedürlerle birlikte Avrupa G›da Güvenli¤i Kurumu EFSA’y› kuran (EC)178/2002 say›l› Yönetmelik’tir. Yönetmelik’in ana konsepti, g›da ve yem üretimi ile risk analizi konular›ndaki bütün prensip ve prosedürler için Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› Avrupa’da ortak bir çerçeve oluflturmakt›r. Ana hedef, uygun ve ahenkli risk analizi prosedürleri vas›tas›yla en üst düzeyde sa¤l›k korumas› temin edilmesidir. Risk yöneti- cisinin toplumsal, ekonomik ve etik faktörleri de dikkate almas› gereklidir. Ancak risk yönetimi, görevi sadece risk de¤erlendirmesiyle s›n›rl› olan EFSA’n›n sorumlulu¤unda de¤ildir. Yönetmelik, kamuoyunun Avrupa g›da tedarik zincirine olan güveninin yeniden sa¤lanmas›n› da ana hedefleri aras›nda saymaktad›r. EFSA’n›n ana görevleri, risk de¤erlendirmesi ve risk iletiflimi bafll›klar› alt›nda toplanabilir. Risk de¤erlendirmesi konusunda EFSA, Avrupa Komisyonu’ndan kesin olarak ba¤›ms›z bir kurumdur. Ancak risk iletiflimi konusunda görevini Avrupa Komisyonu ile ortak olarak icra eder. EFSA, yapt›¤› risk de¤erlendirmelerini derhal kamuoyuna duyurmakla sorumludur. Di¤er taraftan, risk yöneticisi de EFSA’n›n tavsiyelerini ne flekilde de¤erlendirece¤ini duyurmak zorundad›r. Dolay›s›yla risk iletiflimi konusunda ortak bir görev söz konusudur. Yukar›da da belirtildi¤i üzere, Avrupa Komisyonu ve üye ülkelerin sorumlulu¤una giren risk yönetimi, kesin olarak EFSA’n›n görev alan›n›n d›fl›ndad›r. EFSA’n›n bafll›ca görevi, bilimsel dan›flmanl›k yapman›n yan› s›ra bilimsel ve teknik destek sa¤lamakt›r. EFSA, g›da ve yem güvenli¤i üzerinde do¤rudan veya dolayl› yans›mas› olabilecek risklerin tan›mlanmas› ve izlenmesiyle de ilgilenmektedir. Her ne kadar resmi ad› Avrupa “G›da” Güvenli¤i Kurumu olsa da, hayvan yemi güvenli¤i, insan beslenmesi, hayvan sa¤l›¤› ve refah›, bitki sa¤l›¤› ve g›da ve yem d›fl› ürünlerde- “ EFSA’n›n ana görevleri, risk de¤erlendirmesi ve risk iletiflimi bafll›klar› alt›nda toplanabilir. Avrupa Komisyonu ve üye ülkelerin sorumlulu¤una giren risk yönetimi, kesin olarak EFSA’n›n görev alan› d›fl›ndad›r. “ 49 GDO GERÇE⁄‹ ki GDO’lar da EFSA’n›n ilgi alan›na girmektedir. Neticede EFSA’n›n görev alan›, sadece g›da güvenli¤iyle s›n›rl› de¤ildir. EFSA’n›n gayesi, risk de¤erlendirmesini gelifltirmekle “ 50 beraber, bu ifllemleri daha da fleffaflaflt›rmakt›r. EFSA, hem Avrupa’da hem de dünyada sayg› duyulan geçerli görüfller Her ne kadar resmi ad› Avrupa “G›da” Güvenli¤i Kurumu olsa da, hayvan yemi güvenli¤i, insan beslenmesi, hayvan sa¤l›¤› ve refah›, bitki sa¤l›¤› ve g›da ve yem d›fl› ürünlerdeki GDO’lar da EFSA’n›n ilgi alan›na girmektedir. “ ortaya koymaya gayret eder. Ayr›ca EFSA, konuyla ilgili taraflar›n kendisine duydu¤u güveni art›rmay› ve onlar› kurumun iflleyiflinden haberdar etmeyi hedeflemektedir. EFSA, Kas›m 2004’te Berlin’de büyük bir ilgili taraflar toplant›s› tertip etmifltir. Daha önce Ekim 2003’te de böyle bir toplant› yap›lm›flt›. K›sacas› EFSA, ilgili taraflar› konuya dahil etmekte ve fikirlerini dinlemektedir. Ba¤›ms›z bir kurum olmas›na ra¤men EFSA, üye ülkelerin ulusal makamlar›yla iyi bir irtibat ve koordinasyon içinde çal›flmaya dikkat etmektedir. Yukar›da da belirtildi¤i üzere, EFSA siyasi süreçten tamamen ba¤›ms›zd›r. Kurum, çal›flmalar›n› aç›k ve fleffaf bir flekilde yürütmektedir. Bu aç›kl›k ve fleffafl›¤› da, web sitesi ve di¤er vas›talarla kamuoyunu proaktif olarak bilgilendirmek suretiyle sa¤lamaktad›r. Üye ülkelerde kültürel hassasiyetlere aç›k baz› konular olabildi¤inden, EFSA, spesifik konulardaki aç›klamalarda üye ülkeler ve Avrupa Komisyonu ile de yak›n iflbirli¤i içinde hareket etmektedir. EFSA; web sitesi, e-mail duyurular› ve bültenler vas›tas›yla bütün faaliyetleri hakk›nda kamuoyuna zaman›nda ve detayl› aç›klamalar yapmaktad›r. EFSA, g›da panikleri ve acil durumlar konusunda da Komisyon’a destek sa¤lamaktad›r. EFSA’n›n kurulufluyla birlikte yaflanan en büyük de¤ifliklik, risk de¤erlendirmesinin risk yönetiminden ayr›lm›fl olmas›d›r. Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› EFSA, Avrupa Komisyonu’na ba¤l› bir birim olmay›p ona karfl› sorumlu da de¤ildir. Kurum, ba¤›ms›z temsilcilerden oluflan bir Yönetim Kurulu taraf›ndan yönetilir. Ulusal makamlarla yak›n iflbirli¤i içinde çal›fl›yor olmakla birlikte, Yönetim Kurulu’nda yer alan temsilciler hükümetlerinden ba¤›ms›z olarak görev yapar. EFSA, ilgili taraflar›n, özellikle de tüketicilerin ihtiyaçlar›n› aktif olarak de¤erlendirmek ve karfl›lamak zorundad›r. EFSA’n›n, kurum d›fl›ndan bilimadamlar›n›n oluflturdu¤u Bilimsel Panellerinin eskiye nispetle daha üstün destek ve koordinasyon sa¤layaca¤› da öngörülmüfltür. Halen genç ve büyüyen bir kurum olmas› nedeniyle, EFSA’n›n kendi yap›s›yla ilgili tamamlamas› gereken baz› noktalar vard›r. Tahmin edilen personel say›s›na henüz ulafl›lm›fl de¤ildir ve ifle al›mlar sürekli flekilde devam etmektedir. Ulusal makamlarla yak›n iflbirli¤i kurma çal›flmalar› da henüz bafllang›ç aflamas›ndad›r. Ama kurum, daha flimdiden çok yüksek d›fl beklentiler ve inan›lmaz bir ifl yüküyle karfl› karfl›yad›r. Dolay›s›yla, çal›flmalar›n öncelik s›ras›na konmas› gerekmektedir. Ayr›ca risk iletiflimi konusu, risk “ EFSA’n›n kurulufluyla birlikte yaflanan en büyük de¤ifliklik, risk de¤erlendirmesi nin risk yönetiminden ayr›lm›fl olmas›d›r. EFSA, Avrupa Komisyonu’na ba¤l› bir birim olmay›p ona karfl› sorumlu da de¤ildir. de¤erlendirmesi ve risk yönetimi faaliyetlerinin birbiriyle iliflkilendirilmesi ba¤lam›nda oldukça zorlu bir görev teflkil etmektedir. Daha ziyade kurum personelini ilgilendiren önemli bir konu da, halen Brüksel’de bulunan EFSA merkezinin ‹talya’n›n Parma flehrine tafl›nmas›d›r. EFSA personeli halihaz›rda tedricen Parma’ya kayd›r›lmaktad›r. Bu tafl›nma, ofis, lojman ve e¤itim gibi konularda da baz› s›k›nt›lara yol açmaktad›r. “ 51 GDO GERÇE⁄‹ 5.2. EFSA’y› Oluflturan Birimler EFSA’y› oluflturan dört birim; Yönetim Kurulu, Dan›flma Forumu, ‹cra Direktörü ve ekibi ile Bilimsel Komite ve sekiz Panel’dir. Yukar›da da belirtildi¤i gibi, Yönetim Kurulu g›da ve yem zincirinde tecrübe sahibi ba¤›ms›z kiflilerden oluflur. fiu anki Yönetim Kurulu’nda Avrupa Komisyonu’ndan da bir “ 52 üye yer almaktad›r. Bu üye, Avrupa Komisyonu Sa¤l›k ve Tüketici Koruma Genel Müdürü Robert Madelin’dir. G›da ve yem zincirinde tecrübe sahibi olan Yönetim Kurulu Üyeleri hiçbir bakanl›¤›, teflkilat› veya sektörü temsil etmemektedir ve sadece uzmanl›k ve liyakatleri esas al›n›rak atanm›fllard›r. “ Yönetim Kurulu üyeleri, Avrupa Birli¤i’nin 15 üyeli halini temsil eden genifl bir co¤rafi da¤›l›ma sahiptir. Yönetim Kurulu üyeleri; hiçbir bakanl›¤›, teflkilat› veya sektörü temsil etmemektedir ve sadece uzmanl›k ve liyakatleri esas al›narak atanm›fllard›r. On befl üyeden dördünün, tüketicileri veya g›da zincirindeki di¤er ilgili taraflar› temsil eden organizasyonlarda çal›flma geçmifli vard›r. Yönetim Kurulu toplant›lar›, internet üzerinden gerçek zamanl› olarak takip edilebilir ve bazen de kamuya aç›k toplant›lar yap›l›r. Yönetim Kurulu’nun en önemli görevi EFSA’n›n etkin ve verimli bir flekilde çal›flmas›n› temin etmektir. Yönetim Kurulu bütçeyi belirler, ‹cra Direktörü’nün çal›flma program› tekliflerini kontrol eder ve bunlar›n uygulanmas›n› denetler. Yönetim Kurulu, bilimsel istiflare ifllevine hiçbir flekilde müdahil olmaz. Bir baflka ifadeyle, Yönetim Kurulu, kurumun belirtti¤i bilimsel görüfllere kar›flmaz. EFSA’n›n yönetmelik hudutlar› dahilinde çal›flmas›n› temin etmek de Yönetim Kurulu’nun genel görevidir. Öte yandan Dan›flma Forumu, 25 üye ülkenin temsilcilerinden oluflmaktad›r. Bu temsilciler, genellikle EFSA’ya Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› benzer flekilde risk de¤erlendirmesi konusunda çal›flan enstitülerden gelmektedir. Örne¤in, Fransa G›da Güvenli¤i Ajans› (AFSSA) ve ‹ngiltere G›da Standartlar› Kurumu (FSA) gibi g›da güvenli¤i birimlerinin mensuplar›, Dan›flma Forumu üyesidir. Dan›flma Forumu’nun görevi; ‹cra Direktörü’ne bilimsel konular, öncelikler ve çal›flma program› hakk›nda tavsiyelerde bulunmakt›r. Dan›flma Forumu, ihtilafl› metotlar› da tart›flarak çözüme kavuflturmaya çal›fl›r. Söz gelifli, üye ülkelerden birinde BSE konusunda bir mesele ç›kt›¤›nda, Dan›flma Forumu’nda tart›flma ve karfl›l›kl› tecrübe aktar›m› yap›larak meselenin kriz boyutuna gelmesi engellenir. Çeflitli g›da de¤erlendirme kurulufllar› aras›nda iflbirli¤i ve dayan›flma gelecekte daha da ileriye götürülmek zorundad›r. EFSA’n›n ‹cra Direktörü, ‹ngiliz Geoffrey Podger’dir. Kendisi evvelce ‹ngiliz G›da Standartlar› Kurumu FSA’da görev yapm›fl bir kimse olup, konu hakk›nda çok derin tecrübeye sahiptir. Yönetim Kurulu taraf›ndan 2003’te atanan ‹cra Direktörü, kurumun yasal temsilcisi konumundad›r. ‹cra Direktörü, EFSA’n›n günlük yönetiminden, çal›flma plan› ve bütçe önceliklerinin oluflturulmas› ve uygulanmas›ndan ve bütün personel ifllerinden sorumludur. EFSA’n›n halihaz›rdaki personel say›s› 130 olup, bu say›n›n üç y›l sonra 250’ye ç›kmas› beklenmektedir. EFSA’n›n karfl›laflaca¤› ifl yükü için 250 kiflilik bir kadronun bile yetersiz kalmas› muhtemeldir. Kadrolu elemanlar, Teknik ve “ Dan›flma Forumu, 25 üye ülkenin temsilcilerinden oluflmaktad›r. Bu temsilciler, genellikle EFSA’ya benzer flekilde risk de¤erlendirmesi konusunda çal›flan enstitülerden gelmektedir. “ 53 GDO GERÇE⁄‹ “ Bilimsel Komite ve Panellere destek sa¤lamakta, bilimsel veri toplamakta, riskler hakk›nda erken uyar›da bulunmakta ve Bilimsel Komite ve sekiz Panel, EFSA’n›n kadrolu elemanlar›ndan de¤il, kurum d›fl› bilim adamlar›ndan oluflur. Yönetim Kurulu ile Dan›flma Forumu’nun faaliyetlerine “ uzman veritaban› oluflturma, rehber dokümanlar›n gelifltir- yard›m etmektedir. Ayr›ca EFSA’n›n ‹letiflim ve Bilim Departmanlar› da vard›r. Bilim Departman›, Bilimsel Komite ve Panellerin çal›flmalar›na destek sa¤layan dokuz birim ve BSE/TSE ve pestisit risk de¤erlendirmesi ile zoonozlar›n izlenmesi gibi spesifik konularla ilgilenen üç birimden oluflur. Ayr›ca, veri toplama, ilmesi ve bilimsel istiflare toplant›lar›n›n organizasyonu gibi daha yatay nitelikli ifllerle u¤raflacak Bilimsel Destek servisleri de oluflturulmaktad›r. 54 Bilimsel Komite ve sekiz Panel, EFSA’n›n kadrolu elemanlar›ndan de¤il, kurum d›fl› bilimadamlar›ndan oluflur. Bunlar; spesifik bir konuda üstün baflar› göstermifl, risk de¤erlendirme konusunda uzman bilimadamlar› aras›ndan, öncelikle davette bulunularak seçilirler. EFSA, Panelleri olufltururken co¤rafi da¤›l›m prensibini de gözetmifltir. Neticede uzmanlar, Avrupa’n›n farkl› ülkelerini temsil etmektedir. Bu uzmanlar, Yönetim Kurulu taraf›ndan, EFSA’n›n bilimsel faaliyetlerinin fiilen bafllad›¤› Nisan 2003’te atanm›flt›r. Uzmanlar›n görev süresi üç y›l olup tekrar atama yap›lmas› mümkündür. Bilimsel Komite, sekiz Panel baflkan›n›n yan› s›ra alt› ba¤›ms›z uzmandan oluflur. Komite, esas itibar›yla, Panellerin çal›flmalar›n›n koordinasyonundan sorumludur. Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› Ayn› zamanda, çok sektörlü bilimsel ifllerle de u¤rafl›r. Bilimsel Komite’nin halen yürütmekte oldu¤u baz› faaliyetler aras›nda kanserojen maddelerin de¤erlendirilmesi, maruziyet de¤erlendirmesi ve mikroorganizmalar›n nitelikli güvenlik varsay›m› (QPS) konular›ndaki çal›flma gruplar›n› sayabiliriz. EFSA, QPS konusunda Aral›k 2004’te bir bilimsel toplant› tertip edecektir. Avrupa’n›n dört bir köflesinden bilimadamlar›, tecrübelerini paylaflmak ve konuyu EFSA ile derinlemesine tart›flmak için bu toplant›ya davet edilmifltir. EFSA bünyesindeki sekiz Panel, g›da ve yem zincirinin muhtelif kesimleri üzerinde çal›flmaktad›r. Bunlar› flu flekilde sayabiliriz: AFC Paneli: G›da katk›lar›, lezzetlendiriciler, iflleme yard›mc›lar› ve g›dalarla temas eden materyaller; AHAW Paneli: Hayvan sa¤l›¤› ve refah›; BIOHAZ Paneli: Biyolojik tehlikeler; CONTAM Paneli: G›da zincirindeki kontaminasyon unsurlar›; FEEDAP Paneli: Hayvan yemlerinde kullan›lan katk›lar ve ürün ya da maddeler; GDO Paneli: Geneti¤i de¤ifltirilmifl organizmalar; NDA Paneli: Diyetetik ürünler, beslenme ve alerjiler; PPR Paneli: Bitki sa¤l›¤›, bitki koruma ürünleri ve bunlar›n kal›nt›lar›. 55 GDO GERÇE⁄‹ Bunlardan sadece GDO Paneli burada detayl› olarak ele al›nacakt›r. Avrupa Komisyonu, Avrupa Parlamentosu veya üye ülkelerin EFSA’ya bilimsel sorular yöneltebilece¤i öngörülmüfltür. Ayr›ca, baz› ürünlerin piyasaya sürülmesine izin verilmeden önce EFSA’dan görüfl al›nmas› yolunda bir yasal zorunlululuk “ 56 da vard›r. ‹zin verilmeden önce EFSA’n›n haklar›nda görüfl ‹zin verilmeden önce EFSA’n›n haklar›nda görüfl bildirmesi gereken ürünlerden baz›lar› flunlard›r; g›da veya yem katk›lar›, lezzetlendiriciler, pestisitler ve GDO’lar. “ bildirmesi gereken ürünlerden baz›lar› flunlard›r: g›da veya yem katk›lar›, lezzetlendiriciler, pestisitler ve GDO’lar. Bir baflka ifadeyle, GDO mevzuat›, EFSA’n›n bilimsel görüfl bildirmesini spesifik olarak flart koflmaktad›r. Kendisine yöneltilen bilimsel sorular› cevapland›rma ve ruhsat verilecek ürünler hakk›nda görüfl bildirmenin yan› s›ra EFSA, kendi inisiyatifiyle de bir konu üzerinde çal›flma karar› alabilir. “Kendi kendini görevlendirme” ad› verilen bu sisteme göre, EFSA bilimadamlar›, gerekli gördükleri bilimsel konular üzerinde çal›flma bafllat›lmas›n› ‹cra Direktörü’ne teklif edebilirler. EFSA’ya 236’s› 2003’te ve 123’ü de 2004’te olmak üzere A¤ustos 2004 itibar›yla toplam 400’e yak›n bilimsel soru yöneltilmifltir. Bunlardan birço¤u eski dönemden kalm›fl sorulard›r. Bir baflka ifadeyle, eski komitelerin uzun süre bekletip de ele alamad›¤› sorular, flimdi EFSA taraf›ndan cevapland›r›lacakt›r. Bu 400 soruya ilaveten EFSA, 6’s› 2003’te, 13’ü de 2004’te olmak üzere 19 konuda “kendi kendini görevlendirme” yapm›flt›r. A¤ustos 2004’e kadar EFSA toplam 102 bilimsel görüfl bildiriminde bulunmufltur. Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› 5.3. GDO Paneli 2001/18/EC say›l› Direktif, GDO’lar› “Çiftleflme ve/veya do¤al rekombinasyon yoluyla do¤al olarak meydana gelmeyen bir flekilde genetik materyali de¤ifltirilmifl olan, insan haricindeki organizmalar.” fleklinde tan›mlamaktad›r. GDO Paneli’nin görevi, GDO’lara iliflkin bilimsel sorular karfl›s›nda görüfl bildirmektir. Bu GDO’lar; mikroorganizma, bitki veya hayvan olabilir. Panel’in görevi sadece GD g›dalar, yemler ve bütün türev ürünler hakk›nda görüfl bildirmekle s›n›rl› olmay›p, GDO’lar›n çevreye kas›tl› serbest b›rak›lmas› konusundaki sorular› da kapsamaktad›r. Netice itibar›yla, çevresel konulardan bafllay›p yetifltirmeye iliflkin konular ile insan ve hayvan sa¤l›¤›na kadar uzanan bir dizi mesele Panel taraf›ndan ele al›nmaktad›r. Baflkanl›k görevini Hollandal› Dr. Harry A. Kuiper’in yürüttü¤ü Panel’in, 13 farkl› ülkeden 21 üyesi vard›r. Panel üyeli¤ine seçilebilmenin ana kriteri, üstün bilimsel baflar› ve risk de¤erlendirme konusunda uzmanl›k sahibi olmakt›r. GDO Paneli’nin ilgi sahas›n›n çok genifl olmas› itibar›yla birçok bilimsel alandan uzmanlara ihtiyaç duyulmaktad›r. Dolay›s›yla; biyokimya, g›da ve çevre mikrobiyolojisi, moleküler biyoloji, genetik, toksikoloji, hayvansal patoloji, immünoloji, biyoteknoloji, g›da bilimleri, ekoloji, bitki biyolojisi ve agronomi alanlar›nda uzman bilimadamlar› Panel’de görev almaktad›r. Çok genifl bir bilimsel yelpazede uzmanl›k sahibi birçok bilimadam›na sahip olmas›na ra¤men, GDO Paneli’nin bütün konular›n üstesinden tek bafl›na gelmesi beklenemez. “ GDO Panel’nin görevi sadece GD g›dalar, yemler ve bütün türev ürünler hakk›nda görüfl bildirmekle s›n›rl› olmay›p, GDO’lar›n çevreye kas›tl› serbest b›rak›lmas› konusundaki sorular› da kapsamaktad›r. “ 57 GDO GERÇE⁄‹ Dolay›s›yla, di¤er Panellerde çal›flan bilimadamlar›n›n ve münferit vakalar baz›nda ad hoc, yani konuya özel, uzmanlar›n da yard›mlar› al›nabilir. Mesela, daha ziyade beslenme veya çevresel izlemeyle ilgili bir soru geldi¤inde, bu konuya mahsus uzmanlar ça¤r›labilir. Buna ilaveten EFSA, GDO Paneli’ne yard›mc› olmak üzere “kurum içi” bilimadamlar› da istihdam eder. Mükerrer gayret ve mesai sarf edilmesini önlemek için ulusal GDO risk de¤erlendirmesi makamlar›yla “ 58 iflbirli¤inin takviye edilmesi de öngörülmektedir. Buna göre, ulusal seviyede evvelce tamamlanm›fl ifller, EFSA seviyesinde GDO Paneli, GD bitkilerin pazarlama uygulamalar› konusunu ele alan üç daimi çal›flma grubuna sahiptir. “ yap›lan tart›flmalarda dikkate al›n›r. GDO Paneli, GD bitkilerin pazarlama uygulamalar› konusunu ele alan üç daimi çal›flma grubuna sahiptir. Bunlardan birincisi, bitkiye dahil edilen genin –dolay›s›yla proteinin– moleküler karakterizasyonu konusunda çal›fl›r. ‹kinci çal›flma grubu, ürün hakk›nda yap›lm›fl karfl›laflt›rmal› analizleri ve ilgili toksikoloji, alerjenisite ve beslenme konular› baz›nda g›da ve yem güvenli¤ini inceler. Yeni g›da ürününün bilefliminin genetik modifikasyon nedeniyle de¤iflmifl olup olmad›¤›n› bu grup kontrol eder. Son olarak üçüncü çal›flma grubu ise, çevresel risk analizi ve izleme konusundan sorumludur. Mümkün oldu¤u takdirde bu üç çal›flma grubu ayn› gün toplan›r. Böylece, gündemdeki soru sabahleyin herkese anlat›l›r ve gruplar, o gün vard›klar› sonuçlar› gün sonunda birbirleriyle paylaflma veya birbirlerine soru yönelteme imkan› bulurlar. Bu üç daimi çal›flma grubuna ilaveten, spesifik konular› ele almak üzere, konuya özel ad hoc çal›flma gruplar› da oluflturulabilir. Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› GDO’lar konusunda EFSA’n›n görüfl bildirmesi yasal bir zorunluluktur. GDO’lar›n çevreye kas›tl› serbest b›rak›lmas› konusundaki 2001/18/EC say›l› Direktif uyar›nca GDO Paneli’ne sekiz bilimsel soru gelmifltir. Ayr›ca (EC) 258/97 say›l› eski Yeni G›dalar Yönetmeli¤i kapsam›nda gelen iki soru ve Nisan 2004’ten beri yürürlükte bulunan, GD g›da ve yemler konusundaki (EC) 1829/2003 say›l› yeni Yönetmelik kapsam›nda gelen dokuz baflvuru da Panel’in gündemine girmifltir. GDO Paneli’nin halen üzerinde çal›flt›¤› veya flu ana kadar hakk›nda tavsiyede bulundu¤u GD ürünlerin büyük ço¤unlu¤unu muhtelif GD m›s›r türleri (NK603, MON 863, MON 863 x MON 810, 1507, Bt11, NK603 x MON810, NK603 x MON810 x MON863, NK603 x 1507) oluflturmaktad›r. Geneti¤i De¤ifltirilmifl bir ya¤l›k kolza çeflidi (GT73) ve çok k›sa bir süre önce, GD pirinç (LLRICE62) ve fleker pancar› “ GDO’lar konusunda EFSA’n›n görüfl bildirmesi yasal bir zorunluluktur. (H7-1) çeflitleri hakk›nda baflvurular da Panel’e sunulmufltur. Bu GDO’lara kazand›r›lm›fl özellikler; genellikle herbisit tolerans›, zararl›lara dayan›m veya her ikisi birdendir. Baz› flirketler ikinci nesil GD bitkiler üzerinde çal›flmakla birlikte, bunlara iliflkin baflvurular henüz EFSA’ya ulaflmam›flt›r. Spesifik müracaatlar›n yan› s›ra, GDO Paneli’ne Avrupa Komisyonu’ndan genel nitelikli sorular da gelmektedir. Mesela, üye ülkelerden biri belirli bir ürüne kendi s›n›rlar› dahilinde izin verilmemesi için “korunma gerekçesi”ni (safeguard clause) devreye sokmak istedi¤inde bunu destekleyecek bilimsel aç›klamalar› ortaya koymak zorundad›r. Bu gibi aç›klamalar hakk›nda, GDO Paneli’nden görüfl bildirmesi “ 59 GDO GERÇE⁄‹ “ 60 istenir. Ayr›ca, GD mikroorganizmalar›n kapal› kullan›m› hakk›nda yol göstermesi de Panel’den istenmifltir. Üyeler belirli bir konuda daha fazla yol gösterici olabilmek aç›s›ndan bilimsel görüfl bildirmeyi gerekli gördükleri takdirde, GDO Paneli kendi inisiyatifiyle de çal›flma bafllatabilir. Panel’in bu flekilde bildirdi¤i görüfller tavsiye mahiyetinde olup bu görüfl hakk›nda de¤erlendirmede bulunmak ve karar vermek risk yöneticisinin görevidir. “ Üyeler belirli bir konuda daha fazla yol gösterici olabilmek aç›s›ndan bilimsel görüfl bildirmeyi gerekli gördükleri takdirde, GDO Paneli kendi inisiyatifiyle de çal›flma bafllatabilir. Panel’in bu flekilde bildirdi¤i görüfller tavsiye mahiyetinde olup bu görüfl hakk›nda de¤erlendirmede bulunmak ve karar vermek risk yöneticisinin görevidir. Panel’in kendi kendini görevlendirdi¤i ilk konu, GDO’lardaki antibiyotik direnç iflaret genlerinin biyogüvenli¤i olmufltur. Çok uzun zamandan beri tart›flmaya aç›k kalm›fl olmas› itibar›yla Panel, bu konuda bilimsel görüfl bildirmenin yerinde olaca¤›n› düflünmüfltür. Panel’in kendi kendini görevlendirdi¤i di¤er bir konu da, yine karmafl›k bir mesele olan, GD bitkilerin pazarlama sonras› çevresel izlemesidir. Esasen bu konu, daha ziyade bir risk yönetimi meselesidir. Ancak, müracaatç›n›n önerdi¤i izleme stratejileri hakk›nda yorumda bulunmas› istenmifl oldu¤u için, Panel, bu konuda bilimsel rehberlik sa¤laman›n faydal› olaca¤›n› düflünmüfltür. GDO Paneli, GD g›da ve yemlerin güvenlik de¤erlendirmesi için, hayvan besleme denemeleri yapman›n faydal› olup olmayaca¤› konusunu incelemek üzere di¤er bir kendili¤inden görevlendirme yapmay› da k›sa bir süre önce kararlaflt›rm›fl bulunmaktad›r. Panel’in önerdi¤i di¤er kendi kendini görevlendirme konular›na örnek olarak flunlar› sayabiliriz: GD bitkilerin pazarlama sonras›ndaki insan ve hayvan sa¤l›¤› izlemesi; GDO’lar›n alerjenisite de¤erlendirme yaklafl›mlar›n›n gelifltirilmesi; GDO’lar›n topraktaki mikrobiyal biyoçeflitlilik ve ifllev üzerindeki etkileri. Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› GDO Paneli flu ana kadar 14 genel kat›l›ml› toplant› yapm›flt›r. Bunlar genellikle, bütün konular›n ele al›nd›¤›, iki veya üç gün süren toplant›lard›r. Genel kat›l›ml› toplant›lar›n yan› s›ra, GDO Paneli 30’dan fazla çal›flma grubu toplant›s› da yapm›flt›r. Panel, 12 bilimsel görüfl bildiriminde bulunmufltur. Panel’in en önemli görevi, GD g›da ve yemlerin risk de¤erlendirmesi hakk›nda bir Rehber Doküman’›n haz›rlanmas›d›r. GDO Paneli, pazarlama sonras› çevresel izleme konusunda workshop tarz› çal›flmalar da düzenlemifltir. 5.4. GDO’lar Hakk›ndaki AB Mevzuat› GDO’lar hakk›ndaki AB mevzuat›, konunun de¤iflik yönlerini ele alan bir dizi direktif ve yönetmelikten oluflmaktad›r. 98/81/EC say›l› Direktif’le tadil edilmifl 90/219/EEC say›l› Direktif, GDO'lar›n kapal› kullan›m›; 90/220/EEC say›l› Direktif’in yerine geçen 2001/18/EC say›l› Direktif, alan denemeleri, çevreye ve pazara serbest b›rakma, yaflayabilir GDO’lar›n ithali ve ifllenmesi ile hayvan yemi uygulamalar›; (EC) 258/97 say›l› Yeni G›da Yönetmeli¤i, GDO’lar dahil olmak üzere yeni g›dalar›n pazara sürülmesi; (EC) 1829/2003 say›l› Yönetmelik, GD g›da ve yemler; (EC) 1830/2003 say›l› Yönetmelik, GDO’lar›n etiketlenmesi ve izsürülebilirli¤i; (EC) 1946/2003 say›l› Yönetmelik ise, GDO’lar›n s›n›rafl›r› dolafl›m› konular›n› düzenlemektedir. 2001/18/EC say›l› Direktif ve (EC) 1829/2003 say›l› Yönetmelik afla¤›da daha detayl› bir flekilde anlat›lacakt›r. Avrupa mevzuat›n›n temel prensibi, risk de¤erlendirmesinin vakalar baz›nda münferit olarak yap›lmas›n› öngörmektedir. Çevreye kas›tl› serbest b›rakma hakk›ndaki 2001/18/EC “ Avrupa mevzuat›n›n temel prensibi, risk de¤erlendirmesinin vakalar baz›nda münferit olarak yap›lmas›n› öngörmektedir. “ 61 GDO GERÇE⁄‹ say›l› Direktif, çevresel risk de¤erlendirmesinin nas›l yap›laca¤› hususunda spesifik olarak yol göstermektedir. De¤erlendirme, vakalar baz›nda münferit olarak yap›lacak, yani her bir GDO ba¤›ms›z ele al›nacakt›r. GDO’lar›n piyasaya sürülmesi kademeli bir süreçtir. GDO öncelikle laboratuvar ortam›nda gelifltirilir, bunun akabinde küçük çapl› alan denemeleri yap›l›r ve ancak bundan sonra çevreye büyük çapl› serbest b›rakma mümkün olur. Bir baflka ifadeyle, serbest b›rakman›n çap› kademeli olarak art›r›l›r. EFSA, üye ülkelerin sorumlulu¤una b›rak›lm›fl olan deneysel ölçekli serbest b›rakma konusuyla ilgilenmemektedir. Bir pazarlama müracaat› yap›ld›¤›nda, EFSA’dan sadece görüfl bildirmesi istenir. 2001/18/EC say›l› Direktif, çevresel risk de¤erlendirmesi ve araflt›rma-gelifltirme aflamas›nda tatminkar alan denemeleri 62 yap›lmas› için ortak bir metodoloji oluflturulmas›n› da öngörmektedir. 2001/18/EC say›l› Direktif’e göre, ön tedbir prensibi göz önünde bulundurulmak zorundad›r. Söz konusu direktif, insan sa¤l›¤› ve çevre üzerinde olumsuz etkileri olabilecek antibiyotik direnç iflaret genlerinin Aral›k 2004’e kadar devreden ç›kar›lmas›n› öngörmektedir. Fakat bu genlerin hangileri oldu¤u Direk-tif’te aç›kça belirtilmedi¤inden, Panel’in bu konuda bir rehber doküman haz›rlamas› ihtiyac› do¤mufltur. Eskisinden farkl› olarak yeni mevzuat, ruhsat verilmeden önce kamu-oyunun fikrinin al›nmas›n› mecburi k›lmakta ve serbest b›rakma iflleminin kamuya aç›k resmi tescilinin yap›lmas›n› öngörmektedir. Ancak bu, EFSA’n›n de¤il, Avrupa Komisyonu’nun görevidir. Direktif, bir ürüne ruhsat verilip verilmemesi kararlaflt›r›l›rken, üye ülkeler ve Avrupa Komisyonu’nun etik görüflleri de dikkate alabilece¤ini belirtmektedir. Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› Eskiden bir GD g›da veya yem ilk olarak üye ülkelerden birinde de¤erlendirilir ve flayet o üye ülke onay verirse di¤er üye ülkelere gidilirdi. Di¤er ülkeler de bu konuda yorumda bulunabilir ve o GDO’nun pazara sürülmesine karfl› ç›kabilirlerdi. Üye ülkeler aras›nda görüfl birli¤i sa¤lanamamas› durumunda da konu EFSA’ya getirilirdi. (EC) 1829/2003 say›l› yeni Yönetmelik’e göre ise, herhangi bir GD g›da veya yem pazara sürülmeden önce baflvuru do¤rudan do¤ruya EFSA’ya yap›lacakt›r. EFSA’n›n bu süreçteki rolü, risk de¤erlendirme sorumlulu¤u da kendisine geçmifl oldu¤undan, art›k çok daha merkezi bir flekil alm›flt›r. Bu yönetmelik, GD katk›lar, lezzetlendiriciler ile nihai mamulde GD mikroorganizma varsa enzimler de dahil olmak üzere GDO’lar› ve GDO’dan üretilmifl g›da ve yemleri kapsar. Ancak, GD yemlerle beslenmifl hayvanlardan elde edilen ürünler bu yönetmeli¤e tabi de¤ildir. Yönetmelik’e göre, gerekli görülen hallerde GD g›da ve yemler için pazarlama sonras› izleme talep edilebilir. Numuneler ile GD g›da ve yemlerin tan›mlama ve tespit metotlar› müracaatç› taraf›ndan sunulmal› ve bu metotlar›n geçerlili¤i, Topluluk Referans Laboratuvar› taraf›ndan do¤rulanmal›d›r. Yönetmelik, Avrupa Komisyonu’na, izin verilen bütün GD g›da ve yemler için kamuya aç›k bir kay›t sistemi oluflturulmas› görevini de vermektedir. Bu kay›t sistemine; ürünün spesifikasyonlar›, güvenlik kan›t›, numune al›m ve tespit metotlar› ifllenecektir. Söz konusu kay›t sistemine, Avrupa Komisyonu’nun web sitesi üzerinden ulafl›labilir. (EC) 1829/2003 say›l› Yönetmelik do¤rultusunda, baflvuru dosyas›n›n haz›rlanmas› ve sunumu konusunda müracaatç›lara yard›mc› olmak için detayl› rehber doküman- 63 GDO GERÇE⁄‹ lar yay›nlamas› EFSA’dan istenmifltir. Yönetmelik, EFSA’n›n bilimsel görüflünü baflvuruyu izleyen alt› ay zarf›nda bildirmesini öngörmektedir. Ancak müracaatç›dan ek bilgi istenmesi durumunda bu süre uzat›labilir. “ 64 Yönetmelik hükümleri gere¤ince, kendisine yeni veya EFSA’n›n, müracaat› takip eden 90 gün içinde üye ülkelere ve çevresel konularda yetkili mercilere dan›flmas› ve nihai bilimsel görüflünü yay›nlamadan önce bunlar›n ihtiyaçlar›n› göz önünde bulundurmas› gerekir. “ de¤ifltirilmifl bir baflvuru yap›ld›¤›nda, üye ülkeleri, Avrupa Komisyonu’nu ve ayn› zamanda kamuoyunu haberdar etmek EFSA’n›n görevidir. Dolay›s›yla, baflvuru al›n›r al›nmaz özeti EFSA web sitesinde yay›nlan›r. Bunu takiben, EFSA personeli taraf›ndan baflvurunun eksiksizlik kontrolü yap›l›r. Baflvuru, ancak geçerli flekilde yap›lm›fl oldu¤u teyit edildikten sonra EFSA taraf›ndan üye ülkelere, Avrupa Komisyonu’na ve GDO Paneli’ne duyurulur ve risk de¤erlendirme süreci bafllat›l›r. Baz› özel durumlarda, EFSA’n›n risk de¤erlendirmesini k›smen bir üye ülkeye devredebilece¤i veya devretmesi gerekece¤i öngörülmüfltür. Bu devir ifllemi; g›da ve yem ürünleri için ihtiyari, tohum veya bitki ço¤alma materyalleri ya da GDO yetifltirilmesi içinse mecburidir. Netice itibar›yla, EFSA’n›n çevresel risk de¤erlendirmesi konular›nda üye ülkelerin ulusal makamlar›yla yak›n iflbirli¤i içinde çal›flmas› gerekmektedir. Her durumda EFSA’n›n, 90 gün içinde üye ülkelere ve çevresel konularda yetkili mercilere dan›flmas› ve nihai bilimsel görüflünü yay›nlamadan önce bunlar›n ihtiyaçlar›n› göz önünde bulundurmas› gerekir. Görüflünü; bir raporla birlikte Avrupa Komisyonu’na, üye ülkelere ve müracaatç›ya bildirmek de EFSA’n›n sorumluluklar›ndand›r. EFSA, web sitesi vas›tas›yla görüflünü kamuoyuna da bildirmek zorundad›r. Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› 5.5. EFSA Rehber Dokümanlar› EFSA, yukar›da belirtilen rehber dokümanlar›n haz›rlanmas› için aflamal› bir süreç uygulamay› kararlaflt›rm›flt›r. GDO Paneli’ne halihaz›rda yap›lan baflvurular GD bitkiler ve bunlar›n türevi g›da ve yemler hakk›nda oldu¤u için EFSA, öncelikle geneti¤i de¤ifltirilmifl bitkilerle ilgili bir Rehber Doküman haz›rlam›fl bulunmaktad›r. EFSA, GD mikroorganizmalar hakk›nda da bir rehber doküman üzerinde çal›flmalara bafllam›flt›r. Bu doküman, nihai üründe mevcudiyetini sürdüren bir GD mikroorganizma kullan›larak fermentasyon yoluyla üretilen –baflta bileflenler olmak üzere– g›da ve yemler (katk›lar, lezzetlendiriciler ve vitaminler gibi) hakk›ndad›r. EFSA, gelecekte GD hayvanlar hakk›nda da bir rehber doküman haz›rlamaya bafllayacakt›r. Ancak, GD mikroorganizmalar ve hayvanlarla ilgili bilinen bir baflvuru yak›n gelecekte beklenmedi¤i için, EFSA pragmatik bir flekilde konuya yaklafl›p ilk olarak GD bitkiler hakk›ndaki Rehber Doküman’› haz›rlam›flt›r. EFSA GDO’lar›n her türlü kullan›m›yla ilgili sorulara bakt›¤› için, GD bitkilerin yetifltirilmesinden bafllayarak bunlar›n ithali ile g›da ve yem olarak ifllenmesine kadar bütün kullan›m amaçlar›n› ele alan genifl kapsaml› bir Rehber Doküman haz›rlanm›flt›r. Böylesine genifl kapsaml› bir doküman, müracaat için gerekli tüm bilgileri içermesi itibar›yla müracaatç›lara çok yard›mc› olacakt›r. GD bitkiler hakk›ndaki Rehber Doküman’›n kapsam›na giren hususlar flunlard›r: Geneti¤i de¤ifltirilmifl yüksek bitkiler (2001/18/EC say›l› Direktif); GD bitkiler içeren veya GD bitkilerden oluflan g›da ve/veya yemler (1829/2003 say›l› Yönetmelik); GD bitkiler- “ GD bitkilerin yetifltirilmesinden bafllayarak bunlar›n ithali ile g›da ve yem olarak ifllenmesine kadar bütün kullan›m amaçlar›n› ele alan genifl kapsaml› bir Rehber Doküman haz›rlanm›flt›r. “ 65 GDO GERÇE⁄‹ den üretilmifl veya GD bitkilerden üretilmifl bileflenler içeren g›dalar (1829/2003 say›l› Yönetmelik) ve GD bitkilerden üretilmifl yemler (EC 1829/2003 say›l› Yönetmelik). Rehber Doküman; spesifik analitik, toksikolojik ve besin “ 66 de¤eri testlerinin veya yem denemelerinin nas›l yap›laca¤›na dair bir protokol de¤il, risk de¤erlendirmesinin genel ‘Güvenli kullan›m geçmiflleri’ itibariyle geleneksel g›dalar›n güvenli olduklar› kabul edilir. Dolay›s›yla geleneksel g›dalar, GD g›dalar için k›yaslama referans› olarak kullan›labilir. “ çerçevesini belirleyen bir belgedir. Rehber Doküman’›n amac›, GDO’lar›n risk de¤erlendirmesinin nas›l yap›lmas› gerekti¤i yolunda genel bir konsept oluflturmakt›r. Bu konsept; g›da ve yem güvenli¤inin de¤erlendirilmesine iliflkin flartlar›, çevresel risk de¤erlendirmesinin flartlar›n› ve bir çevresel izleme plan›n›n ana hatlar›n› içerir. EFSA, Rehber Doküman’›n haz›rlanmas›na tamamen s›f›rdan bafllam›fl de¤ildir. Bu doküman, Yeni G›dalar ve GDO’lar Birleflik Çal›flma Grubu taraf›ndan haz›rlanm›fl 2003 AB Rehber Doküman›’n›n en son bilimsel geliflmeler ve bilgiler ›fl›¤›nda güncellenmifl bir versiyonu niteli¤indedir. 5.6. Geneti¤i De¤ifltirilmifl (GD) Ürünlerin Güvenlik De¤erlendirmesi GD ürünlerin güvenlik de¤erlendirmesi için karfl›laflt›rmal› bir yaklafl›m çok önemlidir. G›dalar; besin maddeleri, vitaminler ve minerallerin kompleks birer kar›fl›m› olmakla birlikte antibesin faktörleri ve do¤al toksinler de içerebilirler. Geleneksel yollarla yetifltirilen bitkiler, genel kabul gören bir kullan›m geçmifline (çevre, tüketiciler ve hayvanlar aç›s›ndan) sahip olduklar›ndan, GD bitkilerin çevresel güvenlik ile g›da ve yem güvenli¤i de¤erlendirmelerinde bir temel çizgisi ifllevi görebilirler. Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› Güvenlik de¤erlendirmesi iki aflamal› bir süreçtir. ‹lk aflamada GD ürünle GD olmayan geleneksel muadili aras›ndaki farklar belirlenir. Bunlar, kasten ortaya ç›kar›lm›fl farklar (mesela bitkiye dahil edilen özellik) olabildi¤i gibi istem d›fl› farklar da olabilir. ‹kinci aflamada, belirlenen farklar›n çevresel ve/veya g›da ya da yem güvenli¤i ile beslenme aç›lar›ndan yans›malar› de¤erlendirilir. Burada önem tafl›yan ana konseptler, eski ve uzun tart›flmalara konu olmufl yak›nl›k ve esasl› eflde¤erlilik konseptleridir (karfl›laflt›rmal› güvenlik de¤erlendirmesi). Rehber Doküman’da da aç›kça belirtildi¤i üzere, GDO’lar›n de¤erlendirmesindeki kilit unsurlar; verici ve konakç› organizmalar›n karakterize edilmesi, genetik modifikasyon olgusunun moleküler karakterizasyonu, agronomik ve bileflimsel özelliklerin analizi, spesifik toksisite, alerjenisite ve besin testleri, pazarlama sonras› izleme, çevresel risk de¤erlendirmesi ile çevresel izlemedir. GDO’lar›n güvenlik de¤erlendirmesinde genifl kapsaml› bir yaklafl›m takip edilmekle birlikte, her bir GDO için yine de münferit vaka baz›nda ayr› ayr› de¤erlendirme yap›lmaktad›r. Bilimadamlar› mevcut bütün bilgileri dikkate al›rlar. Müracaatç›dan çok genifl kapsaml› bir veri paketi sunmas› istenir. Ancak, mevcut bütün bilgilerin göz önünde tutulabilmesi için güvenlik de¤erlendirmesi tamamlanmadan önce literatür taramas› da yap›l›r. Spesifik testlerin kapsam› –mesela besleme denemelerinin istenip istenmeyece¤i hususu gibi– mevcut kan›tlar taraf›ndan belirlenir (kademeli yaklafl›m). “ GDO’lar›n güvenlik de¤erlendirmesinde genifl kapsaml› bir yaklafl›m takip edilmekle birlikte, her bir GDO için yine de münferit vaka baz›nda ayr› ayr› de¤erlendirme yap›lmaktad›r. “ 67 GDO GERÇE⁄‹ 5.7. ‘’Rehber Doküman’’a Nihai fieklinin Verilmesi GDO Paneli taraf›ndan haz›rlanan Rehber Doküman, a¤›rl›kl› olarak, Avrupa Komisyonu’nun sponsorlu¤unda gerçeklefltirilmifl çok büyük bir araflt›rma projesi olan ENTRANSFOOD Projesi’nin sonuçlar›n› esas alm›flt›r. Rehber Doküman’›n ilk tasla¤›, 7 Nisan 2004 tarihinde EFSA web sitesinde yay›nlanm›flt›r. ‹lgili taraflarla yap›lan derinlemesine görüfl al›flverifllerinin ard›ndan 9 May›s 2004’e kadar EFSA’ya 38 kat›l›mc›dan 460 kadar spesifik yaz›l› yorum sunulmufl ve bu yorumlar bilahare Panel taraf›ndan dikkate al›nm›flt›r. 25 May›s 2004’te yap›lan ilgili taraflar toplant›s›nda GDO Paneli’nin muhtelif üyeleri Rehber Doküman’›n sunumunu yapm›fl ve benimsedikleri yaklafl›mlar› aç›klam›flt›r. ‹lgili taraflardan al›nan görüfllerin 68 ›fl›¤›nda Rehber Doküman gözden geçirilmifl ve 24 Eylül 2004 tarihinde GD bitkiler hakk›ndaki Rehber Doküman’a son flekli verilmifltir. Rehber Doküman nihai flekliyle 30 Kas›m 2004’te yay›nlanm›flt›r. Rehber Doküman EFSA’n›n http://www.efsa.eu.int görülebilir. adresindeki web sitesinde Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› 6. Avrupa Birli¤i’nde Yeni ‹zsürülebilirlik ve Etiketleme Kurallar›n›n Uygulanmas› Dr. Marcel FEYS Tate & Lyle Brüksel, Belçika 6.1. GDO Konusundaki Düzenlemelerin Tarihçesi Genetik modifikasyon ve GD g›dalar karmafl›k bir konudur. Ayr›ca, Avrupa makamlar› konuya iliflkin düzenlemelerin çerçevesini oluflturmaya bafllad›klar›nda henüz tamamen yeni olan bir alana girmifl oldular. Konunun bu karmafl›k mahiyeti dikkate al›nd›¤›nda, GDO’lar ve GD g›dalar konusunda tutarl› bir yasal düzenleme altyap›s› oluflturman›n gayet uzun ve güç bir süreç haline dönüflmesi flafl›rt›c› olmamal›d›r. GDO’lar hakk›nda yasal düzenleme altyap›s›n›n oluflturulmas›, 1990 y›l›nda geneti¤i de¤ifltirilmifl mikroorganizmalar›n kapal› kullan›m› hakk›ndaki yönetmelikler ve GDO’lar›n pazara sunulmas›na iliflkin tan›m ve prosedürlerin yay›nlanmas›yla bafllad›. GD g›dalar›n etiketlenmesi konusu k›smen, (EC) 258/97 (Yeni G›dalar Yönetmeli¤i), (EC) 1139/98, (EC) 49/2000 ve (EC) 50/2000 say›l› Yönetmelikler kapsam›nda düzenlenmekteydi. 2000 y›l›nda AB, GDO’larla ilgili yasal düzenlemeleri gözden geçirmeye bafllad›. Bu gözden geçirme çal›flmalar›n›n bir sonucu olarak GDO’lar›n ruhsatland›rma prosedürleri s›k›laflt›r›ld› ve GDO’lar›n etiketlenmesinde ürünün GDO kayna¤›n› esas alan yeni bir yaklafl›m gündeme geldi. Etiketleme ve izsürülebilirlik konular›ndaki Yönetmeliklerin (EC 1829/2003 69 GDO GERÇE⁄‹ ve 1830/2003) yay›nlanmas›yla birlikte, geriye kalan birkaç nokta d›fl›nda tutarl› bir düzenleme çerçevesinin oluflturulmas› süreci esas itibar›yla tamamlanm›fl oldu. Geri kalan noktalardan biri, hala Avrupa seviyesinde düzenlemeye ba¤lanmas› gereken GD tohumlar›n kabul edilebilir kontam- “ 70 inasyon seviyeleridir. Yeni G›dalar Yönetmeli¤i, yeni g›dalar›n etiketlerinde, bunlar›n geleneksel muadillerininkilerle art›k eflde¤er olmayan yeni özellik veya vas›flar›n›n belirtilmesi gerekti¤ini öngörmekteydi. GD g›dalar›n etiketlenmesiyle ilgili ilk hükümlere, 1997 tar- “ olmama” prensibi, genetik modifikasyondan kaynaklanan ihli Yeni G›dalar Yönetmeli¤i kapsam›nda yer verildi. GD g›dalar ve GD g›da bileflenleri, bu yönetmelikte yeni g›da kategorilerinden biri olarak tan›mland›. Yeni G›dalar Yönetmeli¤i, yeni g›dalar›n etiketlerinde, bunlar›n geleneksel muadillerininkilerle art›k eflde¤er olmayan yeni özellik veya vas›flar›n›n belirtilmesi gerekti¤ini öngörmekteydi. “Art›k eflde¤er olmayan” ifadesi g›dan›n bileflimine, besin de¤erine veya GDO mevcudiyetine at›fta bulunuyor olabilir. Ancak, GD bir g›dan›n geleneksel muadiliyle eflde¤erlili¤inin hangi kriterler esas al›narak de¤erlendirilece¤i, Yeni G›dalar Yönetmeli¤i kapsam›nda belirtilmemiflti. G›dalar›n tabi oldu¤u ilave spesifik etiketleme flartlar› hakk›ndaki (EC) 1139/98 say›l› Yönetmelik’te “eflde¤er ölçülebilir DNA veya protein kal›nt›s› mevcudiyeti fleklinde tan›mland›. Bu yönetmeli¤e göre, GDO türevi g›da veya g›da bileflenlerinin, nihai mamulde genetik modifikasyondan kaynaklanan DNA veya protein bulundu¤u müddetçe, “Geneti¤i de¤ifltirilmifl …’dan üretilmifltir” fleklinde etiketlenmesi gerekiyordu üretilmifltir” veya (“Geneti¤i de¤ifltirilmifl soyadan “Geneti¤i de¤ifltirilmifl m›s›rdan Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› üretilmifltir” gibi). K›sacas›, (EC) 1139/98 say›l› Yönetmelik’e göre etiketleme mecburiyeti, g›da veya g›da bileflenindeki kal›nt› DNA veya protein mevcudiyetini esas almaktayd›. Etiketleme ifllemini kolaylaflt›rmak aç›s›ndan Avrupa Komisyonu, kal›nt› DNA veya protein içermedikleri için etiketlenmesi gerekmeyen ürünlerin bir listesini yay›nlamay› kararlaflt›rd›. Bu “muafiyet listesi”; rafine ya¤, niflasta hidrolizatlar›, glikoz fluruplar› ve multidekstrinler gibi genetik modifikasyondan kaynaklanan DNA veya protein kal›nt›lar›n›n art›k tespit edilemeyece¤i yüksek derecede rafine edilmifl ürünleri içermekteydi. Komisyon ayr›ca, tesadüfi ve kasti olmayan kontaminasyonlar› dikkate alarak GD etiketlemesi için bir eflik de¤er belirlemek niyetindeydi. GDO türevi g›da maddelerinin etiketleme talimatlar› hakk›ndaki (EC) 49/2000 say›l› Yönetmelik, GD etiketleme zorunlulu¤undan muafiyet flartlar›n› daha da ileri bir flekilde belirledi. Bu yönetmelik, nihai g›da mamulünde genetik modifikasyondan kaynaklanan DNA veya protein bulunmamas› durumunda ürünü etiketleme flart›ndan muaf tutan temel prensibi teyit ediyordu. Avrupa Komisyonu, bu yönetmelik ile “muafiyet listesi” yay›nlama niyetini de tekrar etti. (EC) 49/2000 say›l› Yönetmelik’in getirdi¤i yeni bir hükümle GD etiketlemesi için eflik de¤er, müstakil g›da bileflenleri baz›nda % 1 olarak belirlendi. Burada dikkat edilmesi gereken husus, eflik de¤erin nihai g›da maddesindeki toplam kontaminasyon seviyesine göre de¤il, GDO türevi bileflenin kontaminasyon seviyesine göre uygulanmas›yd›. (EC) 49/2000 say›l› Yönetmelik, bir g›da ürününün GD etiketleme zorunlulu¤undan muaf tutulabilmesi için, ifllet- “ (EC) 1139/98 say›l› Yönetmelik’te “eflde¤er olmama” prensibi, genetik modifikasyondan kaynaklanan ölçülebilir DNA veya protein kal›nt›s› mevcudiyeti fleklinde tan›mland›. “ 71 GDO GERÇE⁄‹ mecinin, kontaminasyonun gerçekten tesadüfi veya kas›ts›z oldu¤unu gösterecek flekilde, “uygun tedbirler” ald›¤›n› kan›tlamas› gerekti¤ini hükme ba¤l›yordu. Bu “uygun tedbirler” afla¤›da aç›klanacakt›r. (EC) 258/97, (EC) 1139/98 ve (EC) 49/2000 say›l› “ 72 Yönetmelikler sadece g›da ve g›da bileflenlerini kapsamaktayd›. Zira, tan›mlar› itibar›yla bileflen olarak kabul edilmeyen Tutarl› bir düzenleme altyap›s›n›n bulunmamas› nedeniyle 2000 y›l›nda üye ülkeler, yeni GDO’lara ruhsat verilmesi konusunda moratoryum uygulamaya karar verdiler. katk› maddesi ve lezzetlendirici gibi ürünler ayr› bir düzen- “ bulunmad›¤›n› analitik yollarla teyit etme yoluna gitti. leme çerçevesine girmekteydi. Avrupa Komisyonu, (EC) 50/2000 say›l› Yönetmelik ile, yukar›da belirtilen yönetmeliklerin hükme ba¤lad›¤› etiketleme prensiplerinin katk› ve lezzetlendirici statüsündeki ürünlere de tatbik olunaca¤›n› teyit etti. Ancak söz konusu yönetmelik, bu gibi ürünlerin GD etiketlemesi için bir eflik de¤er belirlemedi. Pazarda GDO’lar›n genel olarak kabul görmemesi ve GD etiketlemesi konusunda tam ve tutarl› bir düzenleme altyap›s› bulunmamas› nedeniyle, g›da endüstrisi o zaman için genelde, g›dalar›n GDO kaynakl› olmad›¤›n› belge baz›nda kan›tlama ve tercihen de hammadde baz›nda GDO GDO’lar›n ve GDO türevi ürünlerin etiketlenmesi konusunda Avrupa makamlar› taraf›ndan belirlenen flartlar, g›da endüstrisi taraf›ndan fiilen uygulanmad›. Tutarl› bir düzenleme altyap›s›n›n bulunmamas› nedeniyle 2000 y›l›nda üye ülkeler, yeni GDO’lara ruhsat verilmesi konusunda moratoryum uygulamaya karar verdiler. Bir baflka ifadeyle, tam ve tutarl› bir düzenleme altyap›s› oluflturuluncaya kadar hiçbir yeni GDO’ya ruhsat verilmemesi kararlaflt›r›ld›. Bunun Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› ard›ndan, Avrupa Komisyonu, GDO’larla ilgili bütün yasal düzenlemeleri gözden geçirmeye bafllad›. Ürünlerin GDO kayna¤›n› esas alan yeni bir etiketleme usulü de¤erlendirmeye al›nd›. Buna göre, genetik modifikasyondan kaynaklanan DNA veya protein kal›nt›s›n›n nihai mamulde hala mevcut olup olmad›¤›na bak›lmaks›z›n GDO kaynakl› bütün ürünler GD olarak etiketlenecek, yani ürünün belgeye dayal› genetik kayna¤› –ki bu da ileride izah edilecek olan izsürülebilirlik konseptidir– etiketlemeye esas teflkil edecekti. Bu prensip, GDO’lar›n ve GDO türevi ürünlerin etiketlenmesi ve izsürülebilirli¤i hakk›ndaki (EC) 1829/2003 ve (EC) 1830/2003 say›l› Yönetmeliklerde benimsenmifltir. 6.2. (EC) 1829/2003 ve (EC) 1830/2003 Say›l› Yönetmeliklerin Ana Hükümleri GD g›da ve yemler hakk›ndaki 22 Eylül 2003 tarih ve (EC) 1829/2003 say›l› Yönetmelik, 18 Nisan 2004 tarihinden itibaren yürürlü¤e girmifltir. Bu yönetmelik, GD g›da ve yemlerin güvenlik de¤erlendirmesinin Avrupa G›da Güvenli¤i Kurumu (EFSA) taraf›ndan merkezi prosedürle yap›lmas›n› ve GDO’lar›n hem g›da hem de yem amaçl› kullan›m› için tek bir izin prosedürü benimsenmesini öngörmektedir. GD g›da ve yemlerin etiketlenmesinin GD kayna¤› esas al›narak yap›laca¤›n› öngören hükümler de bu yönetmelikte yer almaktad›r. Yukar›da da izah edildi¤i gibi, bu yeni bir yaklafl›md›r. Yönetmelik, ayn› zamanda, GD materyallerin tesadüfi veya teknik aç›dan kaç›n›lmaz mevcudiyeti ihtimalini göz önünde tutarak, iflletmecinin GDO kontaminasyonunu önlemek için “uygun tedbirler” ald›¤›n› belirtmesi “ (EC) 1829/2003 say›l› yönetmelik, GD g›da ve yemlerin güvenlik de¤erlendirmesi nin Avrupa G›da Güvenli¤i Kurumu (EFSA) taraf›ndan merkezi prosedürle yap›lmas›n› ve GDO’lar›n hem g›da hem de yem amaçl› kullan›m› için tek bir izin prosedürü benimsenmesini öngörmektedir. “ 73 GDO GERÇE⁄‹ “ 74 flart›yla, bir GD etiketleme efli¤i de belirlemektedir. Bu da, evvelce uygulanan sisteme paraleldir. (EC) 1830/2003 say›l› Yönetmelik, izsürülebilirlik kavram›n› gündeme getirmekte ve özellikle de çevre üzerindeki potansiyel etkileri ba¤lam›nda GDO’lar›n etiketlenme ve izlenmesini kolaylaflt›rmak amac›yla tedarik zinciri boyunca haz›r bulundurulmas› gereken GDO ve GDO türevi ürünlerin kimlik belirleme belgelerine dair sistem ve prosedürleri hükme ba¤lamaktad›r. “ GDO’lar›n etiketleme ve izsürülebilirli¤i ile GDO’lardan üretilen g›da ve yemlerin izsürülebilirli¤i hakk›ndaki 22 Eylül 2003 tarih ve (EC) 1830/2003 say›l› Yönetmelik, 15 Nisan 2004 tarihinden itibaren yürürlü¤e girmifltir. Bu yönetmelik, izsürülebilirlik kavram›n› gündeme getirmekte ve özellikle de çevre üzerindeki potansiyel etkileri ba¤lam›nda GDO’lar›n etiketlenme ve izlenmesini kolaylaflt›rmak amac›yla tedarik zinciri boyunca haz›r bulundurulmas› gereken GDO ve GDO türevi ürünlerin kimlik belirleme belgelerine dair sistem ve prosedürleri hükme ba¤lamaktad›r. Tedarik zinciri içindeki iflletmecilerin sorumlulu¤u; söz konusu g›dan›n GDO oldu¤u, GDO’lardan müteflekkil bulundu¤u veya GDO’lardan üretildi¤i yolundaki bilgileri aktarmak fleklinde tan›mlanm›flt›r. Bir baflka ifadeyle, g›da zinciri içindeki her bir iflletmeci, GD kaynakl› ürünleri tan›mlamak ve bu bilgileri tedarik zincirinde bir sonraki iflletmeciye aktarmakla yükümlüdür. 6.3. (EC) 1829/2003 ve (EC) 1830/2003 Say›l› Yönetmeliklerin Kapsam› GDO içeren veya GDO’lardan müteflekkil olan g›dalar ile GDO’lardan üretilmifl bileflenler içeren g›dalar, (EC) 1829/2003 ve (EC) 1830/2003 say›l› Yönetmeliklerin hükümlerine tabidir. Bu ürünlerin tamam› “GD g›dalar” olarak tan›mlan›r. Hangi ürünlerin bu yönetmelikler kapsam›na girmedi¤inin aç›kça belirtilmesi ve anlafl›lmas› da önem tafl›maktad›r. Bu yönetmeliklerin “GDO’lardan” Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› üretilen g›dalar› kapsad›¤› fakat “GDO ile” üretilen g›dalar›n bu hükümlere tabi k›l›nmad›¤› kabul edilmifltir. Buradaki belirleyici kriter, GD kayna¤›n g›da mamulünde mevcut olup olmamas›d›r. Bu prensip, (EC) 1829/2003 say›l› Yönetmelik’te aç›klanm›flt›r. Söz konusu prensip do¤rultusunda; GD iflleme yard›mc›lar› kullan›larak üretilen g›dalar ve GD yemlerle beslenmifl hayvanlardan elde edilen ürünlerin bu yönetmeliklerin kapsam›na girmedi¤i de hükme ba¤lanm›flt›r. G›da endüstrisinde kullan›lan iflleme yard›mc›lar›n›n bafll›ca örne¤i enzimlerdir. Bir GDO’nun yard›m›yla üretilmifl veya GD kaynakl› bir enzim kullan›lmas›, bu enzim kullan›larak üretilmifl nihai g›da mamulü üzerinde GD enzimin beyan edilmesini flart k›lmaz. GD yemlerle beslenmifl hayvanlardan elde edilen hayvansal ürünler de (et, süt, yumurta gibi) GDO’lar ba¤lam›nda spesifik etiketleme flartlar›na tabi de¤ildir. Geneti¤i de¤ifltirilmifl mikroorganizmalar kullan›larak elde edilen fermentasyon ürünlerinin statüsü uzun tart›flmalara konu olmufltur. (EC) 1829/2003 say›l› Yönetmelik hakk›ndaki müzakereler esnas›nda Konsey, belirli baz› organik asitler (sitrik asit gibi), amino asitler, vitaminler ve aromalar gibi fermentasyon ürünlerinin durumunun daha detayl› bir flekilde aç›kl›¤a kavuflturulmas› ve tan›mlanmas› gerekti¤ini belirtmifltir. Ancak Yönetmelik, bu tip fermentasyon ürünlerinin statüsü hakk›nda aç›k de¤ildir. G›da endüstrisi, bu ürünlerin statüsü hakk›nda Konsey ve Komisyon aras›nda bir anlaflma sa¤lan›ncaya kadar bunlar›n Yönetmelik kapsam› d›fl›nda tutulmas› gerekti¤i görüflündedir. Zira, mikroorganizmalar›n kapal› kullan›m› “ GD iflleme yard›mc›lar› kullan›larak üretilen g›dalar ve GD yemlerle beslenmifl hayvanlardan elde edilen ürünler bu yönetmeliklerin kapsam›na girmez. “ 75 GDO GERÇE⁄‹ hakk›ndaki yönetmelik zaten bu ürünlere uygulanmaktad›r. Son olarak Eylül 2004’te, G›da Zinciri Daimi Komitesi, fermentasyon ürünleri hakk›nda geçici bir pragmatik yaklafl›m benimsemifltir. Buna göre, kapal› flartlar alt›nda tutulan ve nihai g›da mamulünde mevcut bulunmayan bir GDM kullan›larak fermentasyon yoluyla üretilen g›dalar (EC) 1829/2003 say›l› Yönetmelik hükümlerinden muaf olacakt›r. 2005 y›l›nda gözden geçirilmeyi bekleyen bu öneri, GDM’nin “canl› ya da cans›z olarak nihai mamulde tamamen veya k›smen mevcut bulunmas›” durumunda söz konusu g›dan›n Yönetmelik hükümlerine tabi olaca¤›n› öngörmektedir. “Canl› ya da cans›z”, “tamamen veya k›smen” gibi ibareler, bu ürünlerin etiketlenmesi konusunda g›da endüstrisi aç›s›ndan birçok belirsizli¤e yol açacakt›r. 76 6.4. Geneti¤i De¤ifltirilmifl (GD) G›dalar›n Etiketlenmesi 2000/13/EC say›l› Avrupa Etiketleme Direktifi’nde yer alan, g›dalar›n etiketlenmesi konusundaki genel flartlar›n GD g›dalar için de geçerli oldu¤u aç›kt›r. “Bileflenler” örne¤i, konunun karmafl›kl›¤›n› ve bu ba¤lamda hala yaflanan belirsizlikleri yans›tmaktad›r. (EC) 1829/2003 ve (EC) 1830/2003 say›l› Yönetmeliklerde, “bileflen” tan›m› için Etiketleme Direktifi’ne at›fta bulunulmaktad›r. Halbuki, bileflen olarak kabul edilmeyen baz› madde kategorileri, Etiketleme Direktifi’ne göre genel etiketleme flartlar›ndan muaf tutulmaktad›r. “Bileflen” tan›m› d›fl›nda tutulan ve dolay›s›yla Direktif’in genel etiketleme flartlar›ndan muaf olan bu maddeler aras›nda, tafl›nan katk›lar (nihai g›da mamulüne do¤rudan do¤ruya kat›lmayan, fakat bileflenlerden birine kat›lm›fl bulunduklar› için mamulde mevcut olan katk›lar), Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› çözücüler, aromalar için tafl›y›c› vazifesi gören ürünler (multidekstrin gibi) ve iflleme yard›mc›lar› yer almaktad›r. Bu nedenle, (EC) 1829/2003 say›l› Yönetmelik spesifik olarak sadece iflleme yard›mc›lar›n› kapsam d›fl›nda b›rakmas›na ra¤men, “bileflen” ifadesinin tan›m› için Etiketleme Direktifi’ne at›fta bulunuluyor olmas›, prensipte, Direktif’in “bileflen” tan›m› d›fl›nda kalan di¤er maddelerin de (EC) 1829/2003 ve (EC) 1830/2003 say›l› Yönetmeliklerin hükümlerinden muaf kalaca¤› anlam›na gelmektedir. Ancak uygulamada, “bileflen” tan›m› d›fl›nda kalan maddeler de g›da mamullerinde bileflen olarak kullan›labilmektedir. Dolay›s›yla bu maddeler, “bileflen” tan›m› d›fl›nda kalacak bir flekilde kullan›ld›klar›nda GD etiketlemesi gerektirmeyecek fakat bileflen olarak kullan›ld›klar›nda izne tabi olacaklard›r. Yukar›da da izah edildi¤i üzere, (EC) 1829/2003 say›l› Yönetmelik’e göre GD g›dalar›n etiketlenmesine esas olan kriter, genetik modifikasyondan kaynaklanan DNA veya proteinin mevcudiyeti veya tespit edilebilirli¤inden ba¤›ms›z olarak ürünün GD kayna¤›d›r. GD materyallerin tesadüfi veya teknik aç›dan kaç›n›lmaz mevcudiyeti ihtimalini hesaba katarak GD etiketlemesi için bir eflik de¤er belirlenmifltir. Bu eflik de¤er, Konsey ve Avrupa Parlamentosu aras›nda uzun tart›flmalardan sonra üzerinde anlaflmaya var›lan en son noktalardan biri olmufltur. % 0,5 ile % 1 aras›nda çeflitli eflik de¤erler üzerinde durulmufl ve en sonunda % 0,9 üzerinde mutabakat sa¤lanm›flt›r. Netice itibar›yla, (EC) 49/2000 say›l› Yönetmelik’te belirtilen eflik de¤erle karfl›laflt›r›ld›¤›nda, yeni de¤er % 0,1 mertebesinde bir indirim anlam›na gelmektedir. Bu eflik de¤er, tart›flmalar esnas›nda ortaya at›lan farkl› “ (EC) 1829/2003 say›l› yönetmeli¤e göre GD g›dalar›n etiketlenmesine esas olan kriter, genetik modifikasyondan kaynaklanan DNA veya proteinin mevcudiyeti veya tespit edilebilirli¤inden ba¤›ms›z olarak ürünün GD kayna¤›d›r. “ 77 GDO GERÇE⁄‹ görüfller aras›nda bir uzlaflma niteli¤indedir. Sonuç olarak, (EC) 1829/2003 say›l› Yönetmelik kapsam› ve Etiketleme Direktifi’nin “bileflen” tan›m› d›fl›nda kalan ürünlerin yan›s›ra, müstakil bileflen baz›nda GD materyal mevcudiyeti % 0,9’u geçmeyen g›da mamulleri de GD etiketleme zorunlulu¤undan muaft›r. Bir kere daha hat›rlatmak gerekir ki, söz konusu eflik de¤er nihai g›da mamulüne de¤il, GDO türevi olan veya muayyen bir GD kontaminasyonu içeren müstakil bileflene uygulanacakt›r. Yeni GDO’lara izin verilmesi konusunda AB’de gecikmeler yaflanmas› nedeniyle, üç y›l süreli geçici bir tedbir niteli¤inde olarak, EFSA taraf›ndan olumlu de¤erlendirilmifl fakat henüz Avrupa Komisyonu taraf›ndan ruhsat verilmemifl GDO’lar için maksimum % 0,5’lik bir kontaminasyon seviyesi kabul edilecektir. Ancak 78 bu ürünlerdeki toplam GDO kontaminasyon seviyesi –izin verilmifl veya verilmemifl GDO’lar için– % 0,9’u aflamaz. GDO kontaminasyonunun tesadüfi veya teknik aç›dan kaç›n›lmaz olmas› ve tedarikçinin GD materyal mevcudiyetini önlemek için “uygun tedbirler” ald›¤›n› belirtmesi flart› her halükarda geçerlili¤ini korumaktad›r. GD g›da mamullerinin etiketlenmesinde kullan›lacak ibareler de Yönetmelik’te belirlenmifltir. Bileflenler listesi içeren bir g›da mamulü söz konusu oldu¤u takdirde GD kayna¤›, listede yer alan GD bileflenin ad›n›n hemen arkas›nda veya bileflenler listesinin sonunda bir dipnot olarak belirtilecektir. fiayet bileflen bir GDO veya GDO içeren bir ürünse, s›ras›yla “geneti¤i de¤ifltirilmifl ….” veya “geneti¤i de¤ifltirilmifl ….’dan üretilmifltir” ibareleriyle belirtilecektir. Mesela, GD soyadan elde edilmifl soya unu içeren bir bisküvinin Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› bileflenler listesinde soya ununun GD kayna¤› flu flekilde belirtilecektir: Bisküvi - ‹çindekiler: fleker, bu¤day unu, soya unu (geneti¤i de¤ifltirilmifl soyadan üretilmifltir), yumurta, aroma (vanilya). Etiketleme Direktifi, bileflen listelerinde kategori adlar› kullan›lmas›na izin vermektedir. Mesela, “bitkisel ya¤” bir kategori ismidir; bu herhangi bir bitkisel ya¤ olabilece¤i gibi farkl› bitkisel ya¤lar›n bir kar›fl›m› da olabilir. fiayet GD olarak etiketlenmesi gereken bir bileflen için böyle bir kategori ad› kullan›l›yorsa, “geneti¤i defltirilmifl … içerir” veya “geneti¤i de¤ifltirilmifl …’dan üretilmifl … içerir” fleklinde ibarelere yer verilecektir. Mesela, GD soyadan elde edilmifl soya ya¤› içeren bitkisel ya¤ ihtiva eden bir salata sosunun bileflenler listesinde bitkisel ya¤›n GD kayna¤› flu flekilde belirtilecektir: Salata sosu - ‹çindekiler: bitkisel ya¤ (*), yumurta sar›s›, sirke, hardal, su, fleker, tuz, do¤al aromalar. (*) geneti¤i de¤ifltirilmifl soyadan üretilmifl soya ya¤› içerir. GD g›dada bileflenler listesi bulunmamas› durumunda, “geneti¤i de¤ifltirilmifl” veya “geneti¤i de¤ifltirilmifl …’dan üretilmifltir” ibaresi etikette ürünün ad›n›n yak›n›nda yer almal›d›r. Mesela, GD kaynakl›, önceden paketlenmifl tatl› m›s›r ambalaj›nda “geneti¤i de¤ifltirilmifl” ibaresi ürünün ad›n›n (“Tatl› M›s›r”) hemen yak›n›nda yer almak zorundad›r. Önceden paketlenmemifl veya etiketlenemeyecek kadar küçük paketlenmifl GD g›dalarda ise GD kayna¤›na dair beyan, ürünün yak›n›nda teflhir edilmek zorundad›r. GD kayna¤›n›n yan› s›ra, GD g›da veya g›da bilefleninin gelenek- 79 GDO GERÇE⁄‹ “ sel muadilinden farkl› özellik veya vas›flar› da etikette belirtilmek zorundad›r. Bir baflka ifadeyle, GD g›da veya g›da ‹zsürülebilirlik, bir güvenlik tedbiri de¤il, risk yönetimi arac› olup g›da üreticilerinin g›da güvenli¤i yönetim sisteminin bir parças›n› teflkil eder. 80 “ bilefleninin kompozisyonu ya da besin de¤eri geleneksel muadilinden farkl›ysa, bunun da GD kayna¤›n›n yan› s›ra etikette belirtilmesi flartt›r. 6.5. Genel ve GDO’lara Özel ‹zsürülebilirlik fiartlar› ‹zsürülebilirlik konsepti, (EC) 178/2002 say›l› Yönetmelik (Genel G›da Kanunu) kapsam›nda yak›n geçmiflte g›da endüstrisine getirilen yeni bir genel yükümlülüktür. ‹zsürülebilirlik flart›, genel bir yükümlülük olarak 1 Ocak 2005’ten itibaren yürürlü¤e girecektir. Bu yükümlülü¤ün getirilmesi, bir ölçüde, geçti¤imiz y›llarda AB ülkelerinde yaflanan g›da paniklerinin sonucu olarak gündeme gelmifltir. Yaflanan bu panikler, g›da güvenli¤i konusunda bir problem ç›kt›¤›nda ürünlerin piyasadan hedefli bir flekilde toplanmas›na imkan verecek ve hem tüketicilere, hem de yetkililere gerekli bilgi ak›fl›n› sa¤layacak sistem ve prosedürlere ihtiyaç oldu¤unu göstermifltir. ‹zsürülebilirlik, bir güvenlik tedbiri de¤il, risk yönetimi arac› olup g›da üreticilerinin g›da güvenli¤i yönetim sisteminin bir parças›n› teflkil eder. Genel G›da Kanunu’na göre izsürülebilirlik üretim, iflleme ve da¤›t›m›n her aflamas›nda tesis edilmek zorundad›r. Dolay›s›yla bu, g›da tedarik zinciri içinde yer alan bütün iflletmecilerin ortak bir sorumlulu¤udur. Her iflletmeci, ürünlerin kayna¤›n› ve var›fl noktalar›n› tan›mlayabilmelidir. “Bir ad›m geri, bir ad›m ileri” yaklafl›m› olarak adland›r›lan bu prensip, tedarik zinciri boyunca tam izsürülebilirli¤i sa¤lamak üzere Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› uygulamaya konmufltur. ‹flletmeciler, ayn› zamanda, yetkili makamlar›n talebi halinde gereken bilgileri kendilerine sunabilecek sistem ve prosedürleri de oluflturmak zorundad›r. Genel G›da Kanunu, izsürülebilirlikle ilgili asgari flartlar› belirlemektedir. Ancak bu metin, flartlar› yerine getirmek için öngörülen yollardan ziyade, hedeflenen neticelere a¤›rl›k verilerek kaleme al›nm›flt›r. Bu da g›da endüstrisine, izsürülebilirlik flartlar›n›n hayata geçirilmesinde daha fazla esneklik sa¤lamaktad›r. Esneklik, ayn› zamanda, izsürülebilirlik flartlar›n›n üye ülkeler seviyesinde farkl› flekillerde yorumlan›p uygulanabilece¤i anlam›na da gelmektedir. Bu nokta halen üye ülkeler aras›nda tart›flmalara konu olmaktad›r ve muhtelif sorular gündeme getirilmektedir. Bunlardan biri, “‹ç izsürülebilirlik gerekli mi?” sorusudur. Yasal flarta göre iflletmeciler ürünü kimden ald›klar›n› ve kime satt›klar›n› bilmek zorundad›r. Ancak Genel G›da Kanunu, iflletmecilerin giren ürünle ç›kan ürün aras›nda irtibat kurabilmesi flart›n›n da aran›p aranmad›¤› konusunda aç›k bir hüküm içermemektedir. Di¤er bir soru da, “‹stenen bilgilerin sunulmas› için tan›nan maksimum harekete geçme süresi hakk›nda bir anlaflma gerekli mi?” fleklindedir. ‹zsürülebilirlik, bir g›da güvenli¤i problemi ç›kmas› durumunda ürünlerin pazardan toplanmas› için kullan›lacaksa, verilerin yetkili mercilere k›sa sürede sunulabilmesi önem tafl›r. Hollanda, bir ürünün geriye dönük takibinin 24 saatten k›sa bir sürede tam olarak sa¤lanabilmesi aç›s›ndan, g›da zincirinin her kademesi için maksimum dört saatlik bir harekete geçme süresi önermektedir. Üye ülkelerin gündeme getirdi¤i di¤er bir soru ise, “‹zsürülebilirlik verileri ne kadar süreyle saklanmal›?” 81 GDO GERÇE⁄‹ sorusudur. Bu süre ürünün raf ömrüyle s›n›rl› tutulabilir, belirli bir süre konulabilir (3 y›l gibi) veya ürünün raf ömrü üzerine muayyen bir süre ilave edilebilir (ürünün raf ömrü + 6 ay gibi). Avrupa’da hala tart›fl›lmakta olan birçok soru oldu¤u için, Avrupa Komisyonu, üye ülkeler aras›nda uyumu sa¤lamak aç›s›ndan, izsürülebilirlik hakk›nda bir rehber belge yay›nlamay› düflünmektedir. (EC) 1830/2003 say›l› Yönetmelik, GD g›dalar hakk›ndaki ek izsürülebilirlik flartlar›n› hükme ba¤lamaktad›r. GD g›dalar hakk›ndaki bu spesifik izsürülebilirlik flartlar› 15 Nisan 2004’ten beri yürürlüktedir. GD etiketlemesi ba¤lam›nda belirlenen eflik de¤erler ve flartlar, GD ürünlerin izsürülebilirli¤i için de geçerlidir. Dolay›s›yla, GD materyal mevcudiyeti, 82 etiketleme ba¤lam›nda öngörülen % 0,9’luk efli¤i geçmedi¤i takdirde izsürülebilirlikle ilgili herhangi bir spesifik flart söz konusu de¤ildir. GDO kontaminasyonunun tesadüfi veya teknik aç›dan kaç›n›lmaz olmas› ve iflletmecinin GD materyal mevcudiyetini önlemek için “uygun tedbirler” ald›¤›n› belirtmesi flart› yine geçerlili¤ini korumaktad›r. GD g›dalarda iflletmeci, izsürülebilirlik verilerini befl y›l süreyle saklamak –görüldü¤ü gibi burada kesin bir süre belirtilmifltir– ve ürünün GDO içerdi¤i veya GDO’dan müteflekkil oldu¤u bilgisini, ay›r›c› kimlik koduyla birlikte tedarik zincirinin bir sonraki kademesine aktarmak zorundad›r. Her bir GD hadisesi, (EC) 65/2004 say›l› Yönetmelik uyar›nca Avrupa Birli¤i taraf›ndan belirlenen bir ay›r›c› kimlik koduna sahiptir. GD g›dalarda bu ay›r›c› kimlik kodunun aç›kça belirtilmesi ve tedarik zincirinin bir aflamas›ndan di¤erine Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› aktar›lmas› flartt›r. Art›k canl› GDO içermedi¤i için çevre aç›s›ndan potansiyel bir risk arz etmeyen, GDO’dan üretilmifl ürünlerde ise, hangi bileflenlerin GDO’dan üretildi¤ine dair bilgilerin tedarik zincirinde bir aflamadan di¤erine aktar›lmas› yine flart olmakla birlikte, ay›r›c› kimlik kodunun belirtilmesi gerekmemektedir. Burada ay›r›c› kimlik kodu yerine, izsürülebilirli¤e imkan tan›yan baflka bir tan›mlama sistemi kullan›labilir. Mesela g›da endüstrisinde, canl› GDO içermeyen GD g›dalar için ay›r›c› kimlik kodu yerine lot numaras› sistemi de kullan›lmaktad›r. Ürünün GDO türevi niteli¤inin analitik yollarla tespitinin art›k mümkün olmad›¤› durumlarda izsürülebilirlik bilgileri, GD etiketlemesi ba¤lam›nda özel bir önem kazan›r. Bu gibi durumlarda GD etiketlemesi, ancak izsürülebilirlik bilgileri baz al›narak yap›labilir. 6.6. “Uygun Tedbirler” ‹flletmecinin, GD materyal kontaminasyonunu önlemek için “uygun tedbirler” ald›¤›n› belirtmesi flart›ndan yukar›da birçok defa bahsedildi. Bu tedbirlerin neler oldu¤u Yönetmelik’te net olarak tan›mlanmam›flt›r. Dolay›s›yla g›da endüstrisi, tedarik zinciri dahilindeki iflletmecilerin ald›klar› tedbirlerin uygunlu¤unu de¤erlendirmek için belirli baz› prensipler üzeride görüfl birli¤ine varm›flt›r. Bu prensipler uyar›nca tedbirlerin uygunlu¤u; ürünün kayna¤› ve mahiyeti ile iflletmecinin tedarik zinciri içindeki konumu gibi muhtelif faktörlere ba¤l› olarak de¤erlendirilir. Mesela, hasat aflamas›nda faaliyet gösteren bir iflletmecinin alaca¤› tedbirler, ürünün nakliyesinde devreye giren bir iflletmecinin alaca¤› tedbirlerden farkl› olacakt›r. Dolay›s›yla, hangi tedbirlerin uygun oldu¤una, muayyen bir durumdaki GD 83 GDO GERÇE⁄‹ materyal mevcudiyeti riski esas al›narak, her bir vaka için ayr› ayr› karar verilecektir. Al›nacak uygun tedbirlerin riskin boyutuyla orant›l› olmas› gerekir. Kontaminasyon riskinin bulunmad›¤› hallerde çok s›k› flartlar aramak mant›kl› bir yol de¤ildir. Mesela, belirli bir co¤rafi bölgede GDO yetifltirilmiyorsa, GD kontaminasyon riski mevcut olmayaca¤› için o bölgede yetifltirilen hammaddeler düzeyinde ek tedbirler al›nmas›na gerek duyulmayacakt›r. Ayn› flekilde, piyasada GD muadili bulunmayan ürünler (bu¤day gibi) aç›s›ndan da hammadde seviyesinde kontaminasyon riski olmayacak veya çok az olacakt›r. E¤er GD kontaminasyonu riski mevcutsa; GD materyal mevcudiyetinden kaç›nmak için ürünün pazardaki durumu, GD kayna¤›n›n tespiti (analiz yap›larak veya yap›lmadan) ve sözleflme spesifikasyonlar› gibi hususlar 84 dikkate al›narak belirlenecek ay›rma, kimlik korunmas›, izsürülebilirlik, numune alma ve analiz gibi tedbirlerin uygulanmas› kararlaflt›r›labilir. Her halükarda bu, müstakil risk analizi esas al›narak her bir vaka için ayr› ayr› yap›lan bir de¤erlendirme olacakt›r. Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› 7. Avrupa Birli¤i’nde Geneti¤i De¤ifltirilmifl G›dalar Dr. Lynn INSALL G›da ve ‹çecek Federasyonu Bilimsel ve Hukuki ‹fller Bölümü Londra, ‹ngiltere 7.1. G›da ve ‹çecek Federasyonu ve Temel Prensipleri G›da ve ‹çecek Federasyonu, ekonomik aç›dan çok önemli bir sektörü temsil etmektedir. ‹ngiltere’de g›da ve içecek imalat sektörü y›lda 66 Milyar Sterlin mertebesinde brüt üretim gerçeklefltirmektedir ki, bu da toplam imalat sektörünün % 14’üne tekabül eder. Federasyon üyesi iflletmeler, 500.000’den fazla insana istihdam sa¤lar ve bu durum da ‹ngiltere’deki imalat iflgücünün yaklafl›k % 13’ünü oluflturur. ‹ngiltere, her y›l yaklafl›k 9 Milyar Sterlin’lik g›da ve içecek ürünü ihracat› yapar. Bunun % 63’ü di¤er Avrupa ülkelerine gider. ‹ngiltere’nin, % 84’ü AB ülkelerinden olmak üzere yaklafl›k 19 Milyar Sterlin kadar da g›da ve içecek ithalat› vard›r. ‹ngiltere, Amerika Birleflik Devletleri dahil olmak üzere dünyan›n di¤er bölgelerinden de ciddi ölçüde g›da ürünü ithalat› yapmaktad›r. ‹ngiliz g›da ve içecek imalatç›lar›, ülkenin toplam tar›msal üretiminin yaklafl›k üçte ikisini sat›n al›r. Sonuç itibar›yla, g›da ve içecek imalatç›lar›, mahsulün muhafazas›n› ve yararl› ürünlere dönüfltürülmesini sa¤layarak g›da zinciri içinde çok önemli bir konum edinmifltir. G›da ve ‹çecek Federasyonu, endüstrideki rolüyle ilgili olarak, uzun y›llar içerisinde baz› önemli prensipler gelifltirmifltir. Federasyon’un temel prensiplerinden biri, 85 GDO GERÇE⁄‹ “ 86 tüketicilere y›l›n her döneminde bol çeflitli, güvenli, yüksek kaliteli, yararl› ve uygun fiyatl› g›da ve içecek ürünleri sun- G›da ve ‹çecek Federasyonu, ‹ngiltere’de düzenledi¤i food fitness, food future, food link ve Ulusal G›da Güvenli¤i Haftas› gibi bilimsel temelli bilgilendirme programlar› vas›tas›yla tüketicilerin bilinçli tercih yapmalar›na yard›mc› olur. “ mak suretiyle kendilerine tercih imkan› tan›makt›r. Di¤er bir temel prensip de, tüketicileri g›da ve içecek ürünleri hakk›nda bilgilendirmektir. Bu da, tüketicilerin ne sat›n ald›klar›n› ve ald›klar› ürünü en iyi nas›l saklay›p haz›rlayacaklar›n› bilmelerini sa¤layacak, aç›k ve ayd›nlat›c› ürün etiketleriyle sa¤lan›r. Tüketiciler, süpermarketlerde da¤›t›lan broflürlerle de bilgilendirilebilir. G›da ve ‹çecek Federasyonu, ‹ngiltere’de düzenledi¤i Food Fitness, Food Future, Food Link ve Ulusal G›da Güvenli¤i Haftas› gibi bilimsel temelli bilgilendirme programlar› vas›tas›yla tüketicilerin bilinçli tercih yapmalar›na yard›mc› olur. Çok kalori al›p, yeterli kalori harcamaman›n neden oldu¤u ciddi bir enerji dengesi problemi vard›r. Bu nedenle Food Fitness program›, insanlara diyet ve fiziksel egzersizin önemi konusunda bilgi vermektedir. Food Future program›, biyoteknoloji ve genetik modifikasyon konular›nda kamuoyunu bilgilendirmektedir. G›da ve içecek pazar› giderek daha sofistike bir hal almakta ve tüketicilerin g›dan›n üretimi süreciyle iliflkileri zay›flamaktad›r. Art›k, yemek piflirmeyi veya g›dalar›n güvenli bir flekilde nas›l saklanaca¤›n› bilmeyen tüketiciler bulunmaktad›r. ‹ngiltere’de bu konuda özellikle bir problem yaflanmaktad›r. Dolay›s›yla Food Link program›, insanlara g›da güvenli¤i konusunda bilgi vermek üzere bafllat›lm›flt›r. Her y›l, ‹ngiltere’de havalar›n ›s›nmaya bafllad›¤› ve g›da zehirlenmelerinin en fazla görüldü¤ü Haziran ay›nda G›da ve ‹çecek Federasyonu, Ulusal G›da Güvenli¤i Haftas› tertip ederek g›dalar›n güven- Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› li¤i konusunda tüketicilere daha da fazla bilgi vermeye çal›flmaktad›r. G›da ve ‹çecek Federasyonu, yürürlükteki g›da ve içecek mevzuat› ve ilgili uygulama kurallar›na tam olarak riayet etmektedir. Konuya iliflkin mevzuat›n haz›rlanmas› aflamas›nda Federasyon, ulusal makamlar ve Avrupa Komisyonu ile görüflmeler yaparak düzenleyici makamlara endüstrinin fiilen nas›l çal›flt›¤›n› anlatmaya çal›fl›r. Bu çok önemli bir faaliyettir, zira, yasal düzenlemeler bazen gerçek durumu do¤ru flekilde yans›tmayan bürokratik bir bak›fl aç›yla haz›rlanabilmektedir. 7.2. G›da ve ‹çecek Federasyon’nun Biyoteknoloji Politikas› Biyoteknoloji, ‹ngiltere veya Avrupa Birli¤i aç›s›ndan çok yeni bir konu say›lmaz. G›da ve ‹çecek Federasyonu’nun biyoteknoloji politikas› 1993 y›l›nda oluflturulmufltu. Ancak Federasyon, bilimin bu çok yeni alan›na özel bir dikkatle e¤ilmesi gerekece¤ini önceden görmüfltü. Avrupa’da, g›dalar›n radyasyona tabi tutulmas› gibi g›da imalat›na getirilen yeni bilimsel süreçler konusunda daha önceleri de problemler yaflanm›flt›. G›dalar›n radyasyona tabi tutulmas›, g›da imalat› aç›s›ndan çok faydal› bir uygulama olma potansiyeline sahipti ve önemli güvenlik vas›flar› vard›. Maalesef, bunun ortaya ç›k›fl› Çernobil olay› ve bunun ard›ndan yaflanan, radyasyon bulutlar›n›n gelip tar›m ürünlerini kirletece¤i fleklindeki paniklerle ayn› zamana denk geldi. Tüketicilerin zihninde, g›dalar›n radyasyona tabi tutulmas›yla nükleer kirlenme kavramlar› birbirine kar›flt› ve neticede bu 87 GDO GERÇE⁄‹ yeni teknolojinin kabulünde sorunlarla karfl›lafl›ld›. G›da imalatç›lar›, endüstrileri aç›s›ndan önemli bir potansiyel arz etti¤ini anlad›klar› biyoteknoloji konusunda da ayn› problemlerin yaflanmas›n› istemedikleri için, Federasyon, önce imalatç›lar› sonra da tüketicileri bilgilendirmeyi hedefleyen bir program üzerinde çal›flmaya bafllad›. G›da zinciri boyunca çiftçilerden perakendecilere kadar uzanan ba¤lant›lar oluflturuldu. ‹ngiltere’deki çiftçiler, “Ulusal Çiftçiler Birli¤i” ad› alt›nda son derece iyi organize bir yap›lanmaya sahiptir. Ulusal Çiftçiler Birli¤i, bu konu hakk›nda gayet bilgili ve kararl› bir kurulufltur. Çiftçi efllerinin de “Kad›n Çiftçiler Birli¤i” ad›nda bir kardefl kurulufllar› vard›r. Bu kurulufllar, kamuoyunun bilgilendirilme88 si konusunda çok büyük ifller baflarm›flt›r. Bilimadamlar›, akademisyenler ve konuyla ilgili bütün taraflarla, ihtimalleri ve genetik modifikasyonun beraberinde getirece¤i hususlar› ele alan ve bir y›l kadar süren görüflmelerden sonra Federasyon, genetik modifikasyonu da içeren biyoteknolojinin, g›da arz›n› miktar ve kalite aç›lar›ndan muazzam ölçüde gelifltirme potansiyeli tafl›d›¤› ve bu geliflmenin g›da imalatç›lar› da dahil olmak üzere g›da zincirinin tamam› boyunca avantajlar sa¤layaca¤› sonucuna varm›fl ve politikas›n› bu yönde belirlemifltir. Ayn› zaman dilimi içinde, tüketici yaklafl›mlar› hakk›nda çok genifl araflt›rmalar yap›lmaktayd›. Bu araflt›rmalar sadece ‹ngiltere’de de¤il, Hollanda ve Almanya da dahil olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde yürütülüyordu. G›da ve ‹çecek Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› Federasyonu da kendine ait bir k›s›m temel araflt›rmalar yapt›. Bütün bu araflt›rmalar neticesinde, tüketicilerin yeni olan her fleye biraz flüpheyle bakt›¤› anlafl›ld›. Tüketiciler; bilimadamlar›na, politikac›lara ve g›da endüstrisine güvenmiyor, bunlar›n yerine, tarafs›z kald›¤›n› düflündükleri sivil toplum örgütlerine güveniyorlard›. Federasyon, tüketici yaklafl›mlar› hakk›nda kendi yapt›¤› araflt›rmalar sonucunda, tüketicilerin ço¤unlu¤unun, ancak kendilerine kiflisel bir avantaj sa¤lamas› kofluluyla g›dada genetik modifikasyonu kabullenece¤inin fark›na vard›. K›sacas›, tüketiciler agronomik anlamda bir avantaj› yeterli görmüyor ve bu yeni teknolojiden kiflisel bazda baz› faydalar sa¤lamak istiyorlard›. Federasyon, tüketici endiflelerinin giderilebilmesi için baz› tedbirlerin gerekti¤i kanaatine vard›. Tüketicilerin ve çevrenin korunmas› için sa¤lam kontrol mekanizmalar› oluflturulmas› flartt›r. Genetik modifikasyon gibi yeni teknolojilerin g›da güvenli¤i ve araflt›rmalarla çevre üzerindeki objektif olarak yans›malar› bilimsel de¤erlendirilmelidir. Kamuoyunun yeni teknolojileri benimsemesi için tüketicilerin sürekli olarak e¤itilmesi ve bilgilendirilmesi esast›r. Bu noktada flu hususun da hat›rda tutulmas› önemlidir: Genetik modifikasyonla ilgili tart›flmalar›n ço¤u sadece bu teknolojiye mahsus olmay›p birçok geleneksel ürünü de ilgilendirmektedir. Günümüz pazar›ndaki tüketiciler, ald›klar› g›dalar›n nas›l üretildi¤inden haberdar de¤ildir. Federasyon, hangi g›dalar›n GDO’lardan üretildi¤i veya GD bileflenler içerdi¤i konusunda tüketicileri bilgilendirmek aç›s›ndan etiketlemenin önemli bir vas›ta teflkil etti¤ini belirlemifltir. Ayr›ca, tüketicilerin tercihte bulunmas›na yard›mc› olmak için geleneksel tar›m ürünleri ve “ Genetik modifikasyonla ilgili tart›flmalar›n ço¤u sadece bu teknolojiye mahsus olmay›p birçok geleneksel ürünü de ilgilendirmektedir. “ 89 GDO GERÇE⁄‹ bunlar›n türevlerinin kimli¤ini korumaya dönük planlar da hayata geçirilmelidir. fiu da bir gerçektir ki; ister dini, ister etik, ister ahlaki, her ne sebeple olursa olsun, genetik modifikasyonlu g›dalar› istemeyen toplum kesimlerinin tercihlerine sayg› gösterilmesi flartt›r. 7.3. G›da Üretiminde Bilim Modern bir g›da üretim tesisinin ciddi ölçüde bilime dayanmas› büyük önem tafl›maktad›r. Bilimsel araflt›rma-gelifltirme faaliyetleri yap›lmad›¤› takdirde g›da tedarik zincirinde geliflme olmayaca¤›ndan, g›da imalatç›lar› aç›s›ndan bilim büyük ekonomik önem tafl›maktad›r. Ancak, g›dalar› mutfaktan ziyade fabrikaya benzer bir mekanda haz›rlayan beyaz önlüklü bilimadam› imaj› tüketicilere endifle vermek90 tedir. Genetik modifikasyonun geliflmesiyle birlikte, bilimadamlar› art›k sadece g›dalar› imal eden de¤il, g›dalar›n elde edildi¤i bitki tohumlar›n›n geneti¤ini de¤ifltiren bir konumda da görülmektedir. 7.4. Genetik Modifikasyonun Faydalar› GD bitkilerin sa¤lad›¤› avantajlar›n büyük ço¤unlu¤u flu an itibar›yla agronomik düzeyde olmakla birlikte, bu bilim, ürünlerin ve verimin gelifltirilmesi konusunda da çok ciddi faydalar sa¤layabilir. Spesifik herbisit dayan›m› ve zararl› böceklere direncin yan› s›ra, kurakl›k veya tuzlulu¤a karfl› dirençli bitkiler, çevre koflullar›n›n birçok temel g›da ürününün yetifltirilmesini s›n›rlad›¤› baz› geliflmekte olan ülkeler aç›s›ndan çok faydal› olabilir ve marjinal bölgeler böylece tar›msal üretim aç›s›ndan daha büyük önem kazanabilir. GD ürünlerin çevre yönünden sa¤lad›¤› avantajlara Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› örnek olarak ABD’deki GD soya fasulyesi üretimini gösterebiliriz. Art›k ABD’de soya üretimi, topra¤›n çok daha az ifllenmesini gerektirmektedir. GDO’lar›n g›da üretiminde kullan›lmas›yla sa¤lanan avantajlar aras›nda g›da güvenli¤i genellikle unutulmaktad›r. Oysa, g›da üretiminde yaklafl›k otuz senedir mikrobiyolojik düzeyde genetik modifikasyondan yararlan›lmakta oldu¤unu hat›rda tutmak flartt›r. Mesela, geneti¤i de¤ifltirilmifl mikroorganizmalar yard›m›yla üretilen birçok enzim, g›da endüstrisinde iflleme yard›mc›s› olarak kullan›lmaktad›r. Bu enzimler, tüketiciler aç›s›ndan hiçbir endifleye mahal vermeksizin uzun y›llardan beri kullan›lmakta ve esas itibar›yla çok daha tutarl› vas›flara sahip ürünler üretilmesini sa¤lamaktad›r. ‹ngiltere’de ruhsatl› olup y›llard›r kullan›lan bu enzimlerden biri de peynir üretiminde yararlan›lan kimosindir. Bu uygulama, vejetaryenlerin peynir yemesine imkan tan›mas› itibar›yla tüketiciler aç›s›ndan faydal› görülmektedir. Geleneksel yöntemde peynir, buza¤›lardan elde edilen kimosin (peynir mayas›) kullan›larak üretildi¤i için vejetaryenler bunu kabul etmeyebilirler. Netice itibar›yla, mikrobiyolojik alandaki genetik modifikasyon, g›da üretiminde büyük önem tafl›makta ve genel kabul görmektedir. G›da ve ‹çecek Federasyonu, GD bitkiler hakk›ndaki çal›flmalar›n› bafllatt›¤›nda, GDO’lar›n sa¤lad›¤› avantajlar›n, 1990’lar›n ortalar›ndan itibaren temel agronomik faydalardan daha ziyade beslenmeyle ilgili faydalara (mesela baz› ya¤l› tohumlardaki ya¤ asidi profilinin gelifltirilmesi gibi) do¤ru geliflece¤i öngörülmüfltü. Ancak, Avrupa’da tüketici- “ G›da üretiminde yaklafl›k otuz senedir mikrobiyolojik düzeyde genetik modifikasyondan yararlan›lmakta ve bu konuda tüketici tepkileri bulunmamaktad›r. “ 91 GDO GERÇE⁄‹ lerin tak›nd›¤› olumsuz tav›r nedeniyle GD bitkiler hakk›ndaki AR-GE projeleri h›z kesti. Dolay›s›yla, beslenme avantajlar› içeren ikinci nesil GD ürünler henüz pazara giremedi ama bunlar da k›sa sürede tüketicilerle tan›flacakt›r. Zararl›lar, dünya çap›nda tar›m ürünlerinin % 25’e kadar varan bir k›sm›n›n kayb›na yol açabilir. Yak›n geçmiflte yaflad›¤›m›z çekirge problemine bakacak olursak, baz› zararl›lar›n mahsulleri mahvedebilece¤ini görürüz. Mesela Avrupa koçan kurdu, m›s›r hasad›n› yok edebilir. Bt-m›s›r, Avrupa koçan kurdunun geliflimini en bafl›ndan itibaren durdurmak üzere üretilmifltir. Bt-m›s›r, 1996’dan beri AB pazar›nda mevcut olup “Kenth” markas›yla bilinen bir biran›n üretiminde kullan›lmaktad›r. Bu bira, normalde 92 genetik modifikasyona karfl› en fazla direnç gösteren ülkelerden biri olan ‹sveç’te çok iyi satan bir markad›r ve üreticisi de ürünüyle gurur duymaktad›r. Kenth biras›, “Bu flifledeki bira Bt-m›s›rdan üretilmifltir” ibaresini tafl›yan bir etiketle GD olarak etiketlenmektedir. Zararl›lara karfl› dirençli olan Btm›s›r, az miktarda ve hatta s›f›r pestisit kullan›m›yla bile Avrupa koçan kurdunun zarar›ndan korunmaktad›r. Bir baflka ifadeyle, burada m›s›r›n kendisi itibar›yla bir avantaj söz konusu de¤ildir fakat mahsulün daha az zarar görmesini sa¤lamak suretiyle daha tutarl› bir üretim sa¤lanm›fl olmaktad›r. GDO’lar hakk›nda tart›fl›lan çevresel konular genellikle karfl›t görüfller oldu¤u için GDO’lar›n sa¤lad›¤› çevresel faydalar s›kl›kla göz ard› edilmektedir. Oysa ki, GD bitkilerin, yetifltirildikleri tar›m alan› aç›s›ndan önemli çevresel faydalar› vard›r. Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› Daha az toprak iflleme ihtiyac›, topra¤›n daha az zarar görmesi, daha az toprak kayb› ve daha az erozyon bu faydalardan sadece birkaç›d›r. Bt-m›s›r ABD’de ilk üretilmeye baflland›¤›nda, Kral Kelebe¤i’nin zarar gördü¤ü yolunda baz› endifleler ortaya ç›km›flt›. Bu gibi meseleler, sadece zararl›lara karfl› dirençli ürünler ve genetik modifikasyonla aç›klanamayacak kadar karmafl›k konulard›r. fiunun da unutulmamas› gerekir ki, tar›m›n yol açt›¤› çevresel zarar sadece GD ürünlere mahsus bir olay de¤ildir. Yo¤un tar›msal üretim –di¤er bütün insan faaliyetleri gibi– hangi flekilde yap›l›rsa yap›ls›n çevreye bir bedel ödetir. 7.5. Geneti¤i De¤ifltirilmifl (GD) Yemler ve Hayvan ‹laçlar› Konusu GD bitkiler, hayvan yemleri ve ilaçlar› alan›nda büyük önem tafl›maktad›r. Bunun sebeplerinden biri, Avrupa ve özellikle de ‹ngiltere’deki yem a盤›d›r. AB ülkelerinde GDO’lardan üretilmifl veya GDO içeren yemlerin etiketlenmesi flartt›r. Ancak, bu GD yemlerle beslenen hayvanlardan elde edilen ürünlerin etiketlenmesi gerekmez. Baz› sivil toplum kurulufllar› bu kuraldan memnun de¤ildir ve bu kural›n de¤ifltirilmesi için Avrupa’da hala lobi yapanlar vard›r. Buradaki mesele sadece GD yemlerle s›n›rl› olmay›p hayvanlara verilen ilaçlar› da kapsamaktad›r. ‹ngiltere’deki perakendeciler, özellikle de süt üretiminde kullan›lan hayvanlar›n beslenmesinde GD yem kullan›m›ndan kaç›nsa da, GD kaynakl› yem katk› maddelerinin ve veteriner ilaçlar›n›n kullan›m› terk edilmifl de¤ildir. 7.6. Geneti¤i De¤ifltirilmifl (GD) G›da ve Yemler “ Daha az toprak iflleme ihtiyac›, topra¤›n daha az zarar görmesi, daha az toprak kayb› ve daha az erozyon bu faydalardan sadece birkaç›d›r. “ 93 GDO GERÇE⁄‹ Hakk›ndaki Düzenlemeler Yürürlükteki yasal düzenlemeler g›da endüstrisinin iflleyifli aç›s›ndan makul ve uygun olmad›¤› takdirde mevzuat, endüstri aç›s›ndan ciddi bir maliyet unsuru ve yük haline gelebilir. Dolay›s›yla G›da ve ‹çecek Federasyonu, y›llar içerisinde, getirilen yeni yasal düzenlemeler hakk›nda bir test olarak kullan›labilecek baz› prensipler gelifltirmifltir. Birinci ve temel flart, getirilen yeni düzenlemenin gerekli olmas›d›r. Yeni düzenleme, problemleri düzeltmenin tek yolu olmal›d›r. ‹kinci flart; düzenlemenin güvenlik, aç›k iletiflim, mallar›n serbest dolafl›m› ve adil ticareti sa¤lamay› hedeflemesidir. Yeni düzenlemenin teknik aç›dan sa¤l›kl› (bilimsel temele dayal› olmas› gibi), aç›k ve flüpheye yer b›rakmayacak nitelikte 94 olmas› da flartt›r. Düzenlemenin yorumlanmas› bak›m›ndan bu, önemli bir husustur. AB mevzuat›nda öyle noktalar vard›r ki, endüstri bunlar›n fiilen ne anlama geldi¤ini, nas›l uygulanaca¤›n› ve üye devletler taraf›ndan nas›l yorumlanaca¤›n› hala tam kavrayabilmifl de¤ildir. Federasyon’un, hem çok uluslu dev flirketleri, hem de çok küçük flirketleri temsil ediyor olmas› itibar›yla, yeni düzenlemenin hem büyük, hem de küçük flirketlere eflit flekilde uygulanabilir olmas› gerekmektedir. Bu küçük flirketler sadece on kifli çal›flt›r›yor fakat çok özel bir ürün üretiyor olabilirler. Dolay›s›yla, yeni yasal düzenlemeler yap›l›rken bu tarz flirketlrerin de menfaatlerinin korunmas› laz›md›r. Yasal düzenlemelerin homojen bir flekilde hayata geçirilmesi de önemlidir. Bu nokta Avrupa’da her zaman bir problem olagelmifltir. Baz› üye ülkeler kanunlar› di¤erlerinden daha sert bir flekilde yorumlay›p uygulamaktad›rlar. Yasal düzenlemeler üye ülkelerde birbiriyle uyumlu bir flekilde yap›lsa da, Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› bu gibi tutars›zl›klar Avrupa içindeki ticaretin önüne bir engel olarak ç›kabilir. Yeni düzenlemelerin uygulanmas›nda adil bir flekilde davran›lmas› da önemlidir. Özellikle de ‹ngiltere’de, kanun koyucu, kimi zaman, ulusal kurulufllar karfl›s›nda ithalata nazaran daha sert bir tutum sergilemektedir. Düzenleme; hem AB’nin tamam›nda tutarl› flekilde uygulanmal›, hem de dünyan›n di¤er k›s›mlar›ndan yap›lan ithalata eflit flekilde tatbik edilerek ulusal imalat karfl›s›nda haks›z rekabetin önüne geçilmelidir. GD g›dalar hakk›ndaki yeni düzenleme, teknik aç›dan zordur ve belirli baz› alanlarda sorunlar içermektedir. Yeni düzenlemeyle GD g›dalar (EC) 258/97 say›l› Yeni G›dalar Yönetmeli¤i kapsam›ndan ç›kar›lm›fl olmakla birlikte, bu yönetmelik de halen yürürlüktedir. Yeni G›dalar Yönetmeli¤i, uygulama aç›s›ndan, bir ürünün GD olarak etiketlenmesini, de¤ifltirilmifl DNA veya proteinin nihai mamulde tespit edilebilir olmas› flart›na ba¤layan aç›k hükümler içermekteydi. Bu hükümler, g›da endüstrisi aç›s›ndan faydal›yd›. Zira, analiz yap›lmak suretiyle, ürünlerde de¤ifltirilmifl DNA veya proteinin mevcut bulunup bulunmad›¤› kontrol edilebiliyordu. Ayn› flekilde, bu hükümler uygulama aç›s›ndan da yararl›yd›. Çünkü, etiketlemenin do¤ru yap›l›p yap›lmad›¤› veya bir ürünün usulüne uygun flekilde ruhsatland›r›lm›fl olup olmad›¤› yolunda flüphe do¤mas› durumunda analitik testlerle gerekli kontroller yap›labiliyordu. Oysa yeni yönetmelik hükümlerine göre bu imkan büyük ölçüde ortadan kalkm›flt›r. Yeni yönetmelik, GD g›dalar›n izsürülebilirli¤inin belge baz›nda sa¤lanmas›n› öngördü¤ünden sahtecili¤e daha elverifllidir. 95 GDO GERÇE⁄‹ Yeni düzenlemenin getirdi¤i olumlu de¤iflikliklerden biri, GD g›dalar›n güvenlik de¤erlendirmesi için Avrupa genelinde tutarl› bir prosedürün tesis edilmifl olmas›d›r. Bu önemli bir “ 96 geliflmedir, zira Avrupal› tüketicilerin emin olmak istedikleri hususlar›n bafl›nda g›da güvenli¤i gelmektedir. Yeni düzen- Yeni g›dalar ve genetik modifikasyon konusuna bakan ‹ngiliz G›da Güvenli¤i Kurumu’nun Baflkan›, geleneksel yollarla yetifltirilmifl GD olmayan patatesin, kendileri taraf›ndan uygulanan güvenlik testlerini geçemeyece¤ini söylemifltir. “ leme, GD g›dalar›n çok titiz flekilde test edildi¤i yolunda tüketicilere belirli bir güvence sunmaktad›r. Güvenlik aç›s›ndan dünyada en s›k› test edilen ürünlerin GD g›dalar oldu¤u söylenebilir. Yeni g›dalar ve genetik modifikasyon konusuna bakan ‹ngiliz G›da Güvenli¤i Kurumu’nun Baflkan’›, geleneksel yollarla yetifltirilmifl GD olmayan patatesin, kendileri taraf›ndan uygulanan güvenlik testlerini geçemeyece¤ini söylemifltir. ‹ngiliz Parlamento’sunda yap›lan bu beyanat zab›tlara da geçmifltir. Bu örnek, izin verilmifl GD g›dalar›n ne derecede güvenli oldu¤u yolunda insanlara bir fikir verebilir. GDO mevzuat›n›n oluflturulmas› aflamas›nda en fazla tart›fl›lan ve en zor kararlaflt›r›lan nokta her zaman için etiketleme olmufltur. AB’nin yeni GDO Yönetmeli¤i, nelerin etiketlemeye tabi olaca¤› konusunda temel bir de¤ifliklik getirdi. Art›k sadece de¤ifltirilmifl DNA veya protein içeren ya da do¤rudan do¤ruya bir GDO’dan üretilmifl ürünlerin de¤il, bunlar›n türevlerinin de etiketlenmesi gerekiyor. Mesela ya¤ gibi baz› türev ürünler için durum gayet aç›k. Fakat bu sadece fliflede sat›lan yemeklik ya¤ veya konserve ya da soslarda bileflen olarak kullan›lan ya¤ fleklinde karfl›m›za ç›km›yor; ayn› zamanda g›da katk›lar› ve lezzetlendiricilerde çok küçük miktarlarda kullan›lan bir tafl›y›c› olarak da görülebiliyor. GDO türevi ürünlerden eser miktarda içeren Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› katk› ve lezzetlendirici gibi ürünlerin etiketlenmesi, g›da zincirinin tamam›nda her zaman problem olmufltur. Etiketleme hakk›ndaki yeni yönetmeli¤in do¤ru flekilde tatbik edilebilmesi için, “GDO’dan” üretilmifl g›dalarla “GDO ile” üretilmifl g›dalar› birbirinden ay›rabilmek gerekir. “GDO’dan” de¤il de, “GDO ile” üretilmifl g›dalar GD etiketlemesinden muaft›r. Fermentasyon ürünlerinin ve geneti¤i de¤ifltirilmifl mikroorganizmalar yard›m›yla üretilmifl g›dalar›n önemine yukar›da de¤inilmiflti. ‹zin verilmifl ve y›llardan beri pazarda bulunan böyle bir ürüne örnek olarak riboflavin (B2 vitamini) gösterilebilir. Riboflavin üretiminde en etkin olan genin kopyalar›ndan daha yüksek say›da içerecek flekilde modifiye edilmifl bir GD bakteri sayesinde bu vitamin, di¤er birçok yönteme nazaran çok daha verimli ve standart bir seviyede üretilmektedir. Bu uygulama, genetik modifikasyon teknolojisinin yayg›n flekilde kullan›lan bir avantaj› olarak görülmektedir. Bu flekilde üretilen riboflavin, “GDO’dan” de¤il de, “GDO yard›m› ile” elde edilmifl bir ürün oldu¤u için GD etiketleme zorunlulu¤una tabi de¤ildir. GD yemlerle beslenen hayvanlardan elde edilen ürünler de, yukar›da belirtildi¤i üzere, GD etiketlenmesinden muaft›r. Bir baflka ifadeyle, GD yemlerle beslenmifl hayvanlardan elde edilen süt, et veya yumurta gibi ürünler etiketleme zorunlulu¤una tabi de¤ildir. Ancak sivil toplum örgütleri, bu muafiyetten memnun de¤ildir. Dolay›s›yla, bir sene kadar sonra yönetmelik gözden geçirilirken bu yaklafl›mda baz› de¤ifliklikler olabilir. “ GD yemlerle beslenmifl hayvanlardan elde edilen süt, et veya yumurta gibi ürünler etiketleme zorunlulu¤una tabi de¤ildir. “ 97 GDO GERÇE⁄‹ 7.7. AB Stratejisi ve Eylem Plan› Modern biyoteknoloji çok önemli bir bilimdir ve sadece g›dayla s›n›rl› olmay›p sa¤l›k hizmetleri ve ilaç gibi birçok uygulama alan›nda çok ciddi bir ekonomik potansiyel tafl›maktad›r. Yak›n zamanlara kadar Avrupa’da da h›zla geliflen bir biyoteknoloji endüstrisi vard›. Esasen AB, bundan birkaç y›l önce, biyoteknolojiyi stratejik bir bak›fl aç›s›yla de¤erlendiren ve önümüzdeki on y›ll›k dönemde Avrupa’da biyoteknolojinin kullan›m›n› düzenleyecek bir strateji oluflturmay› hedefleyen bir strateji belgesi de yay›nlam›flt›. Bu belgede, Avrupa biyoteknoloji pazar›n›n 2005 y›l›nda 100 milyar Euro’yu aflabilece¤i öngörülmekteydi. AB Stratejisi ve Eylem Plan›’nda yer alan hususlardan baz›lar› afla¤›da s›ralanm›flt›r: 98 - Toplumsal denetim ve diyalog, do¤a bilimleri ve biyoteknolojinin geliflimine efllik etmeli ve onu yönlendirmelidir. (Yeni teknolojilerin daha kolay kabul görebilmesi için tüketicilerin kendilerini karar sürecinin bir parças› fleklinde hissetmesi gerekir.) - Do¤a bilimleri ve biyoteknoloji, etik de¤erler ve toplumsal hedeflerle uyumlu bir flekilde, sorumluluk duygusu içinde gelifltirilmelidir. - Talebe ba¤l› uygulamalar, bilinçli tercihler vas›tas›yla kolaylaflt›rmal›d›r. (Tüketiciler, kendileri için do¤rudan bir avantaj sa¤lad›¤›n› gördükleri takdirde yeni teknolojiyi daha kolay benimserler.) - Bilimsel tabanl› düzenleyici kurallar, kamuoyunun güvenini art›rmal›d›r. (Güvenlik konusu burada en öncelikli husustur.) - AB ortak pazar›n› ve uluslararas› yükümlülükleri koru- Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› mak için, temel düzenleyici prensipler ve yasal sorumluluklara uyulmal›d›r. 7.8. Stratejik Vizyon ile Düzenleyici Politikan›n Karfl›laflt›r›lmas› Stratejik vizyon ile yönetmeliklerin pazara etkileri konusunda bir uyumsuzluk var gibi görünmektedir. GD g›dalar hakk›ndaki yeni yönetmeli¤e uyulmas›, g›da endüstrisinin bak›fl aç›s›ndan çok zor olmufltur. Biyoteknolojinin nas›l ele al›naca¤› konusunda yeni yaklafl›mlara ihtiyaç vard›r. Yeni yönetmeli¤in yürürlü¤e girmesiyle birlikte GD bitkiler ve bunlar›n ürünleri üzerindeki moratoryum kald›r›lm›flt›r. Dolay›s›yla, GD ürünlerin ilk dalgas› gelmeye bafllam›flt›r. Tüketicilere tercih hakk› sunulmas› meselesine Avrupa’n›n büyük bir k›sm›nda getirilen çözüm, geleneksel ürünleri esas alan sistemler gelifltirmek fleklinde olmufltu. Ticari iflletmeciler flimdiye kadar, GD olmayan ürün ak›fllar›n›, duruma göre, kimlik koruma sistemleri veya yeniden formülasyon yapma yoluyla yönetmifllerdir. Tüketiciler GD ürün istemedi¤i için iflletmeciler geleneksel ürünler sunmufl, kimlik koruma (IP) sistemleri de bunlar üzerinde temellendirilmifltir. Oysa yeni AB Yönetmeli¤i, izsürülebilirlik flart›n› IP zincirine de¤il de GD ürün ak›fl› üzerine getirmek suretiyle bu sistemlerin yolunu kesmifltir. Bu nedenle iflletmecilerin art›k çift sistemle çal›flmas› gerekmektedir. Bu da endüstri aç›s›ndan ciddi bir külfet teflkil etmektedir. GD ürünlerin AB’de ekimi, bir sonraki büyük tart›flma konusunu teflkil etmektedir. GD ürünlerle ilgili bir g›da “ Yeni yönetmeli¤in yürürlü¤e girmesiyle birlikte GD bitkiler ve bunlar›n ürünleri üzerindeki moratoryum kald›r›lm›flt›r. “ 99 GDO GERÇE⁄‹ “ 100 güvenli¤i sorunu bulunmad›¤› ço¤unluk taraf›ndan kabul edilen bir gerçektir. Ancak, GD bitkilerin ekimiyle birlikte Yeni sistem, GD ürünlerin AB’de ekilmeyece¤i anlam›na gelmemekte fakat GD ekimlerinin organik sistemler ve konvansiyonel tar›mla birlikte yürütülmesi gerekti¤ini vurgulamaktad›r. “ gelen çevresel tart›flmalar söz konusudur. Biraz ‹spanya’n›n güneyinde, biraz da do¤u Avrupa’daki birkaç yeni üye ülkede olmak üzere halen AB’de çok az GD ürün ekimi yap›lmaktad›r. Dolay›s›yla bir sonraki tart›flma, GD ve GD olmayan ürün ekimlerinin bir arada mevcudiyeti hakk›nda yaflanacakt›r. Avrupa stratejisi, tar›m sisteminin GD ürünlere izin vermesini öngörmektedir. Bir baflka ifadeyle yeni sistem, GD ürünlerin AB’de ekilmeyece¤i anlam›na gelmemekte fakat GD ekimlerinin organik sistemler ve konvansiyonel tar›mla birlikte yürütülmesi gerekti¤ini vurgulamaktad›r. Global tedarik zincirinin yönetimi giderek daha zor bir hal almaktad›r. Özellikle de büyük imalatç›lar, isteseler de istemeseler de global ortamda çal›flmaktad›r. Baflta Kuzey ve Güney Amerika ile Çin olmak üzere GD ürünler giderek artan ölçüde tercih edildi¤ine göre, GD ürün ekiminin baz› avantajlar› olmal›d›r. 1996 y›l›nda soya üretiminin %2 ile 5 kadar› GDO iken bu oran 2004’te % 85’lere ulaflm›flt›r. Hayvan yemleri de giderek önem kazanan bir konu olacakt›r. AB’nin yem arz›, büyük ölçüde soya ve m›s›r proteinine ba¤›ml›d›r. M›s›r, daha fazla alternatifi olmas› itibar›yla biraz daha kolay bir konu olmakla birlikte, günümüzdeki yem a盤› GD soya ve m›s›r kullan›m›n› kaç›n›lmaz k›lmaktad›r. fiunun da hat›rda tutulmas› gerekir ki, hayvan yemleri sadece tar›msal ürünlerden ibaret olmay›p, ço¤unlu¤u GD türevi mamuller olan yem katk›lar›n› da içerir. Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› Avrupa’da perakendecilerin GD g›dalar karfl›s›ndaki tutumu oldukça karmafl›kt›r. ‹ngiltere’deki süpermarket zincirlerinin ço¤u kendilerine ait “özel marka” ürünlere sahiptir ve bunlar› “GD içermeyen” ürünler olarak muhafaza etmeyi istemektedirler. Ancak, perakendecilere GD içermeyen ürün tedarik etme istikametinde g›da imalatç›lar› üzerinde oluflan bask›n›n karfl›lanmas› giderek güçleflmektedir. fiayet Brezilya da GD türler yetifltirmeye karar verirse, birçok hammadde için GD olmayan kaynak kalmayacakt›r. Böyle bir durumda neler olaca¤› tart›flma konusudur. Ancak, soya proteinini tamamen diyetten ç›karmak beslenme aç›s›ndan hiç de sa¤l›kl› bir çözüm de¤ildir. Kanunun uygulanmas› aç›s›ndansa, yeni yönetmeli¤i tam ve kapsaml› bir flekilde uygulamak için hiç kimse yeterli kayna¤a sahip bulunmamaktad›r. Bu bir güvenlik sorunu de¤ildir. Bu ürünler çok ciddi bir güvenlik de¤erlendirmesinden geçmemifl olsayd› flu anda pazarda olamazlard›. Her halükarda, ‹ngiltere’de bu yönetmeli¤i tatbik etme konumunda bulunan makamlar, belge zinciri itibar›yla izsürülebilirlik flart›n› uygulamaya öncelik vermek için yeterli kaynaklara sahip de¤ildir. 7.9. Avrupa’da Geneti¤i De¤ifltirilmifl (GD) G›dalar›n Gelece¤i ‹rlanda’da yolunu kaybeden bir turist, yoldan geçen birisine “Prairie’ye nas›l gidilir?” diye sorar. ‹rlandal› flöyle cevap verir: “Senin yerinde olsayd›m yola buradan ç›kmazd›m!”. GD g›dalar konusundaki mevcut durum da bu f›kraya benzemektedir. ‹deal flartlarda, GD g›dalar›n lanse edilmesi, g›da arz› “ Yak›n geçmiflte Avrupa’da yaflanan g›da panikleri (BSE, dioksin krizi, Çernobil kazas› gibi) olmasayd›, GD g›dalar›n Avrupa pazarlar›nda kabul görmesi zor olmazd›. “ 101 GDO GERÇE⁄‹ “ 102 konusunda tüketicilerin güven sorunu yaflad›klar› bir dönemde olmamal›yd›. Yak›n geçmiflte Avrupa’da yaflanan g›da G›da ve ‹çecek Federasyonu’nun food future program› kapsam›nda, GD teknolojisi hakk›nda gündeme getirilen fayda ve endifleleri birlikte ele alan, dengeli, bilimsel temellibir dizi döküman yay›nlanm›flt›r. “ panikleri (BSE, dioksin krizi, Çernobil kazas› gibi) olmasayd›, GD g›dalar›n Avrupa pazarlar›nda kabul görmesi zor olmazd›. Yeni AB Yönetmeli¤i’nin ne gibi yans›malar› olaca¤›n›, uygulaman›n bu erken aflamas›nda tahmin edebilmek kolay de¤ildir. GD g›dalar›n gelece¤ini belirleyecek önemli hususlardan biri, tüketicilerle iletiflim kurulmas› olacakt›r. G›da imalatç›lar›, tüketicilerle diyalog içinde görünmeli ve onlar›n söylediklerine kulak vermelidir. Tüketicilere; kalitede iyileflme, daha sa¤l›kl› alternatifler ve ucuz fiyatlar gibi avantajlar sunulmal›d›r. GD ürünlerin sa¤lad›¤› di¤er bir avantaj da pestisitler gibi tar›m girdilerinin kullan›m›n› azaltmalar›d›r. Avrupal› tüketicilerin bu gibi tar›msal girdilerden hofllanmad›¤› çok iyi bilinen bir gerçektir. Dolay›s›yla tüketiciler GDO’lar›n bu faydas›ndan da haberdar edilmelidir. G›da ve ‹çecek Federasyonu’nun Food Future Program› kapsam›nda, tüketiciler ve kanaat önderleri taraf›ndan yayg›n flekilde kullan›lan bir dizi doküman yay›nlanm›flt›r. Bu yay›nlar, GD teknolojisi hakk›nda gündeme getirilen fayda ve endifleleri birlikte ele alan, dengeli, bilimsel temelli ve sayg›n kaynaklar olarak genifl kabul görmüfltür. Bu tüketici bilgilendirme kampanyas› çerçevesinde, ilk olarak 1995 y›l›nda “Gelece¤imiz için G›dalar” (“Food for Our Future”) bafll›kl› kitapç›k (fiekil 7.1 A) yay›nlanm›fl; bilahare GD bitkilerin ekilmeye bafllanmas› ve ürünler ile çevresel konular hakk›nda daha fazla bilginin ortaya ç›kmas› sonucunda “GD Ürünler ve Çevre” (“GM Crops & the Environment”) Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› kitap盤› (fiekil 7.1 B) bas›lm›flt›r. Bu program kapsam›nda okullar için de bilgi kaynaklar› gelifltirilmektedir. Biyoteknoloji ve GDO’lar önemli konular olup müfredat programlar›nda yer almaktad›rlar. Ancak, ö¤retmenler gerekli bilgi kaynaklar›na sahip de¤ildir ve devlet de bunlar için ödenek ay›rmamaktad›r. Dolay›s›yla, food future program› kapsam›nda haz›rlanan kaynaklar çok ra¤bet görmüfltür. ‹ngiltere’deki ortaokullar›n % 20 kadar›nda, ulusal müfredat program› dahilindeki GDO konulu çal›flmalar›n desteklenmesinde food future kaynaklar›ndan yararlan›lmaktad›r. 103 GDO tart›flmalar›n›n en yo¤un yafland›¤› 1999 y›l›nda food future program› kapsam›nda ‹ngiltere’nin dört bir yan›ndaki süpermarketlerde “road show” tarz› tan›t›m toplant›lar› düzenlenerek tart›flma taflraya tafl›nm›fl ve yerel topluluklar konuya dahil edilmifltir. 7.10. Baz› Güncel Meseleler fiekil 7.1. Food Future program›n›n haz›rlad›¤› “Gelece¤imiz ‹çin G›dalar” (A) ve “Geneti¤i De¤ifltirilmifl (GD) Ürünler ve Çevre” (B) adl› kitapç›klar. GDO GERÇE⁄‹ “ 104 GD g›dalar aleyhinde yap›lan gösteriler art›k g›da güvenli¤i konular›ndan ziyade çevresel konulara do¤ru kaymaktad›r. Genetik modifikasyona karfl› olanlar›n sesleri medyada genellikle abart›l› bir flekilde yank› bulmaktad›r. Tarlalar›n bas›l›p ekinlerin sökülmesi gibi hadiseler ve “Frankefltayn g›dalar” gibi her türlü dayanaktan yoksun iddialar medya için kolay tiraj ve reyting vas›talar› teflkil etmektedir. Ama, fanatik çevrecilerin GD g›dalar hakk›nda yapt›¤› “ uzmanlarla kamuya aç›k bir tart›flma ortam›nda buluflarak “Frankefltayn g›dalar” benzetmesi hala etkili bir flekilde kullan›lmaya devam edilmektedir (fiekil 7.2). ‹ngiliz medyas›, GD g›dalar konusuna her zaman büyük ilgi duymufltur. Genetik modifikasyona karfl› olanlar›n sesleri medyada genellikle abart›l› bir flekilde yank› bulmaktad›r. Tarlalar›n bas›l›p ekinlerin sökülmesi gibi hadiseler ve “Frankefltayn g›dalar” gibi her türlü dayanaktan yoksun iddialar medya için kolay tiraj ve reyting vas›talar› teflkil etmektedir. Medyan›n GD g›dalar› ele al›fl tarz› kendi içinde farkl›l›klar arz etmektedir. GDO’lar›n bilimsel bazda ve geliflmeler kapsam›nda ifllendi¤i çok olumlu gazete haberleri zaman zaman görülmekle birlikte, konu hakk›nda daha ziyade g›da panikleri ve “Frankefltayn g›dalar” tarz›nda bir yaklafl›m sergilenmektedir. GD g›dalar hakk›ndaki tart›flmalar 1993-94 y›llar›nda bafllad›¤›nda, ‹ngiltere’de ilk defa “Konsensüs Konferans›” fleklinde adland›r›lan bir toplant› tertip edildi. Bu konferansta, GD g›dalar hakk›nda evvelce hiçbir fley bilmeyen ya da çok az bilgisi olan s›radan vatandafllar, bir hafta sonu boyunca, bilimadamlar› ve konu hakk›ndaki di¤er onlar› sorgulama imkan›na kavufltular. Bu soru-cevap seans›n›n sonunda kat›l›mc›lar, “gen jürisi” ad› alt›nda toplanarak genetik modifikasyonun iyi bir fley mi yoksa kötü bir fley mi oldu¤u yolunda bir karar verdiler. Jürinin karar› olumluydu. Jüri oturumunun sonunda yap›lan bas›n toplant›s›nda, bir bas›n mensubu, gen jürisinden bu konuda gazetelerde ne Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› gibi haberler görmek isteyeceklerini sordu. Kat›l›mc›lar, gazetelerde “Frankefltayn g›dalar” fleklinde bafll›klar de¤il, konuyu ciddi boyutta ele alan, bilgiye dayal› ve detayl› haberler görmek istediklerini belirttiler. Ancak yerel bir Londra gazetesi, o akflam yine de “Gen Jürisi Frankefltayn G›dalar Hakk›nda Hüküm Verdi” fleklinde bir manfletle ç›kt›. fiekil 7.2. ‹ngiltere’de yap›lm›fl GDO karfl›t› bir gösteri. A¤ustos 2004’te food future program› kapsam›nda “Gelece¤imiz için G›dalar” kitap盤›n›n gözden geçirilmifl bir versiyonu yay›nland›. Genetik modifikasyon teknolojisini ele alan bu yay›nda meseleler, tart›flmalar ve GD teknolojisi hakk›nda insanlar› endiflelendiren hususlar derinlemesine ele al›nm›flt›r. Ortaokullarda çok ra¤bet gören bu kitapç›ktan ilk birkaç ay içinde 40.000 nüsha talep edildi. Food future program›, http://www.foodfuture.org.uk adresindeki web sitesiyle de tüketicilerin genetik modifikasyon teknolojisini ve bunun g›da alan›ndaki kullan›m›n› anlamalar›na yard›mc› olmay› hedeflemektedir. Halihaz›rda Avrupa’da hiç do¤rudan GD g›da yoktur; sadece GD bileflenler vard›r. Ancak Avrupa pazar›nda evvelce bir GD g›da ürünü vard›. ‹lk GD ürün 1996’da, ‹ngiltere’nin iki büyük süpermaket zincirinde pazara ç›kt›. Bu ürün, tamamen GD domatesten üretilmifl bir domates püresiydi. GD domateslerden üretildi¤ini ve sa¤lad›¤› avantajlar› aç›kça belirtecek flekilde etiketlenmifl olan bu ürün market raflar›nda geleneksel muadilleriyle birlikte sat›lmaktayd›. Fiyat› geleneksel muadillerininkiyle tamamen ayn›yd› fakat daha büyük bir ambalaj› vard›. Geleneksel muadillerinden çok daha iyi sat›l›yordu ve birçok tüketici bu ürünün lezzetinin di¤erlerine 105 GDO GERÇE⁄‹ nispetle daha üstün oldu¤unu belirtiyordu. K›sacas›, ilk GD g›da Avrupa pazar›nda gayet iyi kabul görmüfltü. Ancak bugün, Avrupa’da böyle bir ürün bulmak mümkün de¤il. Tüketicilerin tercih hakk› konusunda yap›lan bunca tart›flmaya ra¤men flu an itibar›yla tüketiciler fiilen tercih hakk›na sahip de¤ildir. Zira, böyle bir GD ürünü sat›n almay› tercih edecek tüketiciler istedikleri ürünü bulma flans›ndan mahrumdur. Yukar›da da belirtildi¤i gibi, GD g›dalar hakk›ndaki tart›flmalar g›da güvenli¤i ekseninden birlikte yetifltirme (coexistence) eksenine do¤ru kaymaktad›r. Baz›lar› fanatik çevreciler taraf›ndan tahrip edilse de, Avrupa’da bir dizi tarla denemesi yap›lm›flt›r. Avrupa’daki tarla denemeleri, GD ürünlerin GD olmayan ürünlerle birlikte yetifltirilmesine izin 106 verilip verilmemesinin kararlaflt›r›lmas› amac›yla sürdürülmektedir. Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› 8. Avrupa Geneti¤i De¤ifltirilmifl G›da Bitkileri Güvenlik De¤erlendirme A¤›’n›n Hedef ve Sonuçlar› - ENTRANSFOOD Projesi Dr. Marianna SCHAUZU Federal Risk De¤erlendirme Enstitüsü (Bundesinstitut für Risikobewertung) Yeni G›dalar ve Genetik Mühendisli¤i Merkezi Bilim Direktörü Berlin, Almanya 8.1. ENTRANSFOOD Projesi’nin Amac› Neydi? ‹lk GD ürün olan Flavr Savr™ domatesin ABD’de yetifltirilmeye baflland›¤› 1995 y›l›ndan beri transgenik bitkilerin ekim sahas› sürekli olarak genifllemektedir. Bu art›fl sadece sanayileflmifl ülkelerde de¤il, geliflmekte olan ülkelerde de görülmektedir. Ancak, global GD ürün ekiminin sadece çok küçük bir k›sm› Avrupa’da yap›lmaktad›r. ‹spanya’da bir miktar transgenik m›s›r yetifltirilmekte; Almanya’da ise, birçok kaynakta GD ürün yetifltirilen bir ülke olarak gösterilmesine ra¤men, ticari ölçekte GD bitki yetifltirilmemekte, sadece araflt›rma maksatl› ekim yap›lmaktad›r. Romanya ve Bulgaristan’da bir miktar GD ürün ekimi yap›lmaktaysa da bunlar AB üyesi de¤ildirler (fiekil 8.1). 107 GDO GERÇE⁄‹ fiekil 8.1. Transgenik Ürünlerin Global Ekim Alan›. AB pazar›na giren ilk GD ürün, May›s 1996’da ithaline izin verilen herbisit dirençli bir soya çeflidiydi. Bu soya çeflidinin 108 AB ülkelerinde yetifltirilmesi için çok geçerli sebepler (fiekil 8.2) bulunmas›na ra¤men, bu ürünün sadece g›da ve yem üretiminde kullan›lmak üzere ithaline izin verildi. Bu ürünü tafl›yan ilk gemi Hamburg liman›na yanaflt›¤›nda, Yeflil Bar›fl (Greenpeace) örgütüne mensup göstericiler ürünlerin gidece¤i bitkisel ya¤ fabrikas›n›n yolunu kestiler. Göstericiler, GDO olmayan soya sanki gen içermiyormufl gibi, “G›dalar›m›zda genli soya istemiyoruz!” fleklinde bir talepte bulunmaktayd›lar. 1996 y›l›nda yap›lan Eurobarometre1 anketinin neticelerine göre, GDO türevi g›dalar› kabul edip etmeyecekleri sorul1 Avrupa Komisyonu (1992-2003) Kamuoyu Analizi, Özel Eurobarometre Raporlar› (http://europa.eu.int/comm/pub lic_opinion/archives_en.htm) du¤unda, tüm Avrupa Birli¤i çap›ndaki kanaat sahibi tüketicilerin % 61’i bu g›dalar› kabul edeceklerini belirtmifllerdi. Bu oran, ‹ngiltere’de % 67’ye ç›k›yordu. O tarihte, sadece ‹ngiltere’de pazarlanan GD domates püresi gayet iyi sat›lan Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› bir üründü. Halbuki 1999’da, GDO türevi g›dalar›n kabul yüzdesi, Avrupa Birli¤i genelindeki kanaat sahibi tüketiciler baz›nda % 49’a, ‹ngiltere’de ise % 47’ye kadar geriledi. Bu düflüflün sebeplerinden biri Pusztai vakas›yd›. A¤ustos 1998’de, Aberdeen-‹skoçya’daki Rowett Enstitüsü’nde çal›flan Dr. Arpad Pusztai, yapt›¤› bir hayvan besleme deneyinin neticesinde, test etti¤i GD patatesin s›çanlar için zararl› oldu¤unu rapor etti. Bu araflt›rma, Britanya Kraliyet Akademisi, di¤er bilimadamlar› ve enstitüler taraf›ndan yetersiz bulundu. Ancak, Dr. Pusztai bulgular›n› televizyonda aç›klad›¤› için kamuoyunun ve medyan›n dikkatlerini üzerine çekti ve GD ürünler konusunda halk aras›nda bir güvensizlik yaratt›. Pusztai vakas›n›n yank›lar› unutulduktan ve Avrupa Komisyonu da daha s›k› düzenleyici tedbirler üzerinde çal›flmalara girifltikten sonra, GD ürünlerin tüketiciler taraf›ndan kabul edilme oran› tekrar yükselmeye bafllad› ve 2002 y›l› itibar›yla Avrupa Birli¤i genelindeki kanaat sahibi tüketiciler baz›nda % 50’ye, ‹ngiltere’de ise % 63’e ç›kt›. ENTRANSFOOD Projesi’nin sonuçlar›n›n kamuoyuna aç›klanmas› ve yeni AB Yönetmeliklerinin yürürlü¤e girmesiyle birilikte bu yüzdeler hala artmaya devam etmektedir. Avrupa Birli¤i, baz› GD bitkilere 1999’dan önce de izin vermiflti. Bunlardan Bt176 m›s›ra, daha Yeni G›dalar Yönetmeli¤i yürürlü¤e girmeden önce izin verilmiflti ve bu izin yetifltirmeyi de kapsamaktayd›. Ancak di¤er izinler sadece g›da ve yem üretimi için geçerliydi. Avrupa ülkelerinde GD ürünlerin kamuoyu taraf›ndan kabul oran›n›n düflüfle geçmesiyle birlikte, baz› üye ülkeler 1997-2000 y›llar› aras›nda korunma gerekçesini2 iflleterek kimi GD ürünlerin fiekil 8.2. Herbisit dirençli GD soya tarlas›nda herbisit kullan›m›ndan önce ve sonraki görünüm. Sa¤daki flekilde de görüldü¤ü gibi, istenmeyen otlar herbisitle temizlenirken GD soya herbisitten etkilenmiyor. 109 2 Bir üye ülke, muayyen bir GDO’nun güvenli olmayabilece¤i yolunda bilimsel temelli bir kan›t buldu¤u takdirde korunma gerekçesini devreye sokabilir. Söz konusu GDO’nun o ülkede ticaret ve kullan›m›n›n durdurulup durdurulmayaca¤›n› bilahare Avrupa Komisyonu kararlaflt›r›r. GDO GERÇE⁄‹ kendi s›n›rlar› dahilinde ticaret ve kullan›m›n› ask›ya almaya bafllad›lar. Bu ülkeler Avusturya, ‹talya, Fransa, Almanya, Lüksemburg ve Yunanistan’d›. Yeni G›dalar Yönetmeli¤i’nin yürürlü¤e girdi¤i 1997 y›l›ndan sonraki izinlerde ise, Avrupa Komisyonu’nun sundu¤u karar tasla¤› lehinde veya aleyhinde yeterli karar ço¤unlu¤u sa¤lanamad›. Aleyhte oy kullanan ülkeler Avusturya, Danimarka, Fransa, Yunanistan, Lüksemburg ve Portekiz; çekimser kalanlarsa Belçika, Almanya ve ‹talya oldu. Karar tasla¤› lehinde ya da aleyhinde yeterli ço¤unluk sa¤lanamamas› durumunda, Avrupa Komisyonu’nun karar alma hakk› vard›r. Ancak, 1999-2003 y›llar› aras›nda fiili moratoryum uygulanarak bu dönem zarf›nda Avrupa’da hiçbir GD ürüne 110 izin verilmemifltir. Bu moratoryum, güvenlik de¤erlendirmesi ile tüketicilerin bilgilendirilmesi ve kat›l›mlar›n›n sa¤lanmas› konular›nda iyilefltirmeler ve ayr›ca yasal çerçevede gerekli düzeltmelerin yap›lmas› yolunda talepleri gündeme getirdi. Moratoryumun di¤er bir sonucu da, Avrupa Komisyonu’nun Beflinci Çerçeve Program› kapsam›nda ENTRANSFOOD Projesi’ne mali kaynak tahsis edilmesi fleklinde oldu. 8.2. ENTRANSFOOD Projesi’ne Genel Bak›fl ENTRANSFOOD Projesi, GD ürünlerin kullan›ma girifliyle ilgili bilimsel ve toplumsal meseleleri ele almak üzere 2000 y›l›n›n May›s ay›nda bafllat›lm›fl ve 2003 May›s’›na kadar devam etmifltir. Proje’nin koordinatörlü¤ü, ayn› zamanda EFSA GDO Paneli’nin de Baflkan› olan, Hollanda RIKILT Kurumu’ndan Dr. Harry A. Kuiper taraf›ndan yürütülmüfltür. Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› Proje’de 13 Avrupa ülkesinden gelen 110 kat›l›mc› görev alm›flt›r. Proje’nin toplam bütçesi 12.300.000 Euro olup bunun 8.400.000 Euro’luk k›sm› do¤rudan do¤ruya AB Komisyonu bütçesinden tahsis edilmifltir. Kat›l›mc›lar›n 65’i befl çal›flma grubu kapsam›nda, 45’i ise dört araflt›rma ve teknik gelifltirme (RTD) projesi kapsam›nda faaliyet gösterdiler. Kat›l›mc›lar g›da endüstrisi, bitki ›slah flirketleri, üniversiteler, özel ve resmi araflt›rma enstitüleri, düzenleyici kurumlar ve tüketici teflkilatlar›ndan gelen, moleküler biyoloji, toksikoloji, biyokimya, bitki ›slah›, analitik kimya ve sosyal bilimler dallar›nda uzman kiflilerdi. Befl çal›flma grubu; GD g›dalar›n güvenlik testi, kasti olmayan etkilerin tespiti, gen transferi, izsürülebilirlik ve kalite güvencesi ile toplumsal konular› ele almaktayd›. ‹lk dört çal›flma grubunun, laboratuvar baz›nda çal›flan ayna RTD gruplar› da bulunmaktayd›. Bu RTD birimleri s›ras›yla SAFOTEST, GMOCARE, GMOBILITY ve QPCR GMOFOOD + GMOCHIPS gruplar›yd›. Bütün çal›flma ve RTD gruplar›, bir birleflik tart›flma platformu çerçevesinde bir araya geldi. Bu ortak çal›flman›n neticeleri; gözden geçirme ve konum raporlar›, birleflik de¤erlendirme belgeleri, tavsiyeler, araflt›rma teklifleri, bas›n aç›klamalar›, web sitesi üzerinden yap›lan bilgilendirme faaliyetleri ve yay›nlar fleklinde ortaya konuldu. Birinci Çal›flma Grubu’nun görevleri; mevcut g›da güvenli¤i de¤erlendirme strateji ve metotlar›n›n geçerlili¤ini ölçmek, bu strateji ve metotlar› GDO türevi g›dalara adapte etme “ ENTRANSFOOD Projesi’nin Kat›l›mc›lar› g›da endüstrisi, bitki ›slah flirketleri, üniversiteler, özel ve resmi araflt›rma enstitüleri, düzenleyici kurumlar ve tüketici teflkilatlar›ndan gelen, moleküler biyoloji, toksikoloji, biyokimya, bitki ›slah›, analitik kimya ve sosyal bilimler dallar›nda uzman kiflilerdi. “ 111 GDO GERÇE⁄‹ “ 112 aç›s›ndan gerekecek muhtelif uyarlamalar› tan›mlamak ve güvenlik de¤erlendirmesinin nas›l yap›laca¤› yolunda Güvenlik de¤erlendirmesi; g›da veya g›da kayna¤› olarak kullan›lan mevcut ürünlerin, yeni veya de¤ifltirilmifl g›da ya da g›da bileflenlerinin güvenlik ve besin de¤erlendirmesinde bir karfl›laflt›rma ölçütü olabilece¤i fikrine dayanan “esasl› eflde¤erlilik kavram›”n› baz al›r. baflvuru sahiplerine ve risk de¤erlendirmesini yapanlara “ Tar›m Örgütü (FAO) muhtelif dan›flma toplant›lar› ve detayl› rehberlik sa¤lamakt›. ‹kinci Çal›flma Grubu, kasti olmayan etki potansiyelinin ve bunlar›n tespitine dönük yeni metotlar›n araflt›r›lmas›; Üçüncü Grup g›da ve yem güvenli¤i ba¤lam›nda yatay gen transferinin gözden geçirilmesi; Dördüncü Grup, GDO türevi materyallerin üretim zinciri boyunca tespiti ve geriye dönük takibi için yeni stratejilerin de¤erlendirilmesi konular›ndan sorumluydu. Beflinci Çal›flma Grubu ise konunun toplumsal yönleri ve tüketici yaklafl›mlar›yla ilgileniyordu. 8.3. Birinci Çal›flma Grubu Geneti¤i De¤ifltirilmifl (GD) G›dalar›n Güvenlik Testi Güvenlik de¤erlendirmesi; g›da veya g›da kayna¤› olarak kullan›lan mevcut ürünlerin, yeni veya de¤ifltirilmifl g›da ya da g›da bileflenlerinin güvenlik ve besin de¤erlendirmesinde bir karfl›laflt›rma ölçütü olabilece¤i fikrine dayanan “esasl› eflde¤erlilik kavram›”n› baz al›r. Ekonomik ‹flbirli¤i ve Geliflme Teflkilat› OECD’nin bir çal›flma grubu taraf›ndan 1993 y›l›nda yay›nlanan esasl› eflde¤erlilik kavram› üzerinde daha çok erken aflamalarda mutabakat sa¤lanm›fl olup, Dünya Sa¤l›k Örgütü (WHO) ile Birleflmifl Milletler G›da ve yay›nlar›nda bu kavram› teyit etmifltir. Di¤er taraftan, esasl› eflde¤erlilik kavram› a¤›r elefltirilere de konu olmufltur. Sosyolog Millstone, Nature dergisinde yay›nlanan bir makalede, bu prensibin GD g›dalar›n güvenlik de¤erlendirmesi için uygun olmad›¤›n› ileri sürmüfl ve bu Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› g›dalar›n ilaçlar gibi test edilmesi gerekti¤ini iddia etmifltir. Esasl› eflde¤erlilik kavram›n›n hala yeterli olup olmad›¤› ve GDO türevi g›dalar›n güvenlik de¤erlendirme prensibinin de¤ifltirilmesinin gerekip gerekmedi¤i konusu Birinci Çal›flma Grubu taraf›ndan incelenmifltir. Neticede, esasl› eflde¤erlili¤in hala geçerlili¤ini koruyan bir prensip oldu¤u kanaatine var›lm›fl, ancak bu kavram›n uygulamas›n›n, ürünlerin agronomik veya fenotipik özellikleriyle s›n›rl› olmad›¤›n›n da hat›rda tutulmas› gerekti¤ine dikkat çekilmifltir. Esasl› eflde¤erlilik, güvenlik de¤erlendirmelerinde bir bafllang›ç noktas› ve rehber kavram teflkil eder. Bu kavram›n uygulanabilmesi için baz› parametrelere ihtiyaç vard›r. Herfleyden önce, güvenli olarak tan›nan uygun bir k›yaslay›c› gerekir. Normal flartlarda bu k›yaslay›c› ebeveyn bitkidir. Ancak, daha önce g›da maksatl› kullan›lmam›fl bir bitkinin de¤ifltirilmifl olmas› durumunda esasl› eflde¤erlilik kavram›n›n uygulanmas› zordur. Uygun k›yaslay›c› tespit edildikten sonra, bu bitkinin ilgili oluflturucu bileflikleri hakk›nda bilgi de gerekir, ki bunlar›n da temini kolay olmayabilir. Bu bilgiler halihaz›rda tam anlam›yla mevcut olmasa da, veri taban› her gün genifllemektedir. Mesela OECD, bafll›ca g›da bitkilerinin oluflturucu bileflikleri hakk›nda kaynak teflkil edecek konsensüs dokümanlar› üzerinde çal›flmaktad›r. Soya fasulyesi, kolza ve m›s›r gibi önemli g›da bitkileri hakk›nda bu gibi konsensüs dokümanlar› mevcuttur. Domates ve di¤er baz› bitkiler hakk›ndaki dokümanlar da haz›rlanma aflamas›ndad›r. Esasl› eflde¤erlilik kavram›n›n uygulanabilmesi için ölçülen özellikler dahilinde beklenen de¤iflim aral›klar›n›n anlafl›lmas› da gerekli olup bu 113 GDO GERÇE⁄‹ “ 114 da OECD konsensüs dokümanlar› kapsam›nda yer almaktad›r. Esasl› eflde¤erlilik kavram›n›n uygulanabilmesi, GD Güvenlik de¤erlendirmesi nin hedefi, yeni g›dan›n “geleneksel muadili kadar güvenli” olup olmad›¤› hususunda bir hüküm vermektir. Herhangi bir g›da ürünü için “%100 güvenlidir” demek mümkün de¤ildir. Bu sadece GD ürünler için de¤il, GD olmayan ürünler için de geçerlidir. bitkiyle k›yaslay›c› bitki aras›nda genetik modifikasyondan “ aç›s›ndan ilave tehlikeler içermiyor olmas› flart›n›n yan› s›ra, kaynaklanan farkl›l›klar›n yan› s›ra gen kayna¤›, doku kültürü esnas›nda ortaya ç›kan somaklonal varyasyon ve çevre ya da yetifltirme flartlar›na ba¤l› farkl›l›klar›n da belirlenmesini gerektirir. GD bitkiyle k›yaslay›c› bitki aras›ndaki farkl›l›klar tespit edildikten sonra, bu farkl›l›klar›n insan sa¤l›¤› üzerinde olumsuz etkisi olup olmayaca¤›n›n saptanmas› için daha ileri de¤erlendirilmeler gerekir. Güvenlik de¤erlendirmesinin hedefi, yeni g›dan›n “geleneksel muadili kadar güvenli” olup olmad›¤› hususunda bir hüküm vermektir. Herhangi bir g›da ürünü için “%100 güvenlidir” demenin mümkün olmad›¤› da hat›rda tutulmas› gereken bir noktad›r. Bu sadece GD ürünler için de¤il, GD olmayan ürünler için de geçerlidir. Mesela, geleneksel bitki ›slah metotlar›yla elde edilen baz› patatesler, hiçbir genetik modifikasyon geçirmedikleri halde, kabul edilebilir limitin üzerinde glikoalkoloid seviyelerine sahiptir. Besin içeri¤i veya de¤erindeki de¤iflikliklerin beslenme üzerindeki yans›malar› da güvenlik de¤erlendirmesinde dikkate al›n›r. (EC) 258/97 say›l› Yeni G›dalar Yönetmeli¤i ve (EC) 1829/2003 say›l› Yönetmelik gere¤ince, yeni bir g›dan›n tüketici sa¤l›¤› geleneksel muadiliyle ayn› besin içerik ve de¤erini muhafaza ediyor olmas› de¤erlendirmesi, flart› da aranmaktad›r. tamamland›ktan sonra Güvenlik dahi, ilk de¤erlendirmenin neticelerini sorgulayan yeni bilimsel verilerin ›fl›¤›nda gözden geçirilmelidir. Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› Bir GD bitkinin güvenlik de¤erlendirmesinde yap›lacak ilk ifl, ebeveyn bitkinin bütün özelliklerinin gayet detayl› bir flekilde tan›mlanmas› için gerekli bilgilerin toplanmas› ve kompozisyon analizi için uygun parametrelerin seçimidir. ‹kinci aflama; gen donörünün/donörlerinin, transformasyon olgusunun ve eklenen DNA’n›n karakterize edilmesidir. Bunu takiben, gen ürünleri ve metabolitlerin karakterize edilmesi gerekir. Bunlar, genetik manipülasyon sonucu ortaya ç›kan birincil ve ikincil metabolitlerin yan› s›ra, eklenen DNA’n›n direkt protein ürününü de içerir. Bütün bu ürünlerin özellikleri hakk›nda çok detayl› bilgiler gerekir. Son aflamada; elde edilen bilgiler ›fl›¤›nda, GD bitki, ebeveyn bitkiyle (veya GD g›da, geleneksel muadiliyle) karfl›laflt›r›l›r. Bu çal›flmalar›n hedefi, afla¤›daki noktalar›n tan›mlanmas›d›r: - Ebeveyn bitki, gen ürünleri ve metabolitlerin özelliklerine ba¤l› potansiyel tehlikeler, - Esas itibar›yla antibiyotik direnç iflaret genleriyle iliflkili olan yatay gen transferinin potansiyel sonuçlar›, - Kasti ve kasti olmayan de¤iflimler ve - Eflde¤erlilik derecesi. Yukar›da s›ralanan muhtelif aflamalarda toplanan bütün bu bilgiler, bilahare bir test program›n›n tasarlanmas›nda kullan›l›r. GD bitkilerin ve bunlar›n türevi g›dalar›n risk de¤erlendirmesinde entegre bir yaklafl›m (fiekil 8.3) kullan›labilmesi için öncelikle ebeveyn bitkinin kimli¤i ile fenotipik ve agronomik performans› hakk›nda bilgi gerekir. Bu bilgiler tarla den- 115 GDO GERÇE⁄‹ emelerinden elde edilebilir. Ebeveyn bitkinin co¤rafi da¤›l›m›, güvenli kullan›m geçmifli ve bileflimsel analizi hakk›nda da bilgi gereklidir. Donör organizman›n/organizmalar›n, eklenen DNA’n›n, vektör DNA’n›n ve gen aktar›m prosesinin detayl› tan›mlar› da gereklidir. Eklenen DNA’n›n, genleri veya düzenleyici elementleri kesintiye u¤rat›p u¤ratmayaca¤› konusunda hüküm verebilmek için DNA’n›n eklendi¤i noktan›n -ki bu da al›c› bitkinin genomundaki komflu sekanslar› ifade eder- karakterize edilmesi gereklidir. Kesintiye u¤ram›fl genler hedeflenmemifl neticeler do¤urabilece¤inden, bu aflama büyük önem tafl›maktad›r. Yeni gen ürünlerinin; yap›lar›, kimlikleri, etki flekilleri, spesifiklikleri ve toksisite ve/veya alerjenisite potansiyelleri itibar›yla karakterize edilmesi de gereklidir. Gen ürünlerinin spesifiklik ve 116 etki flekillerinin, al›c› organizmada da aynen donör organizmada oldu¤u flekliyle muhafaza edilmesi laz›md›r. Donör organizma evvelce g›da zinciri içinde yer alm›flsa, gen ürünlerinin toksik ve/veya alerjen potansiyelinin de¤erlendirmesi kuflkusuz daha kolay olur. Güvenlik de¤erlendirmesinde son olarak, GD ürünün kimli¤i ile fenotipik ve agronomik performans›n›n ebeveyn bitkiyle k›yaslamas› yap›lmal›d›r. Bu k›yaslama, GD ürünle ebeveyn ürünü yan yana yetifltirmek suretiyle yap›labilir. Ayn› zamanda, GD ürün üzerinde yap›lan bileflim ve besin analizlerinin sonuçlar› da ebeveyn üründen elde edilen sonuçlarla karfl›laflt›r›lmal›d›r. GD ürünün, ebeveyn ürün kadar güvenli oldu¤undan emin olabilmek için, gerek duyuldu¤u takdirde, hayvan besleme denemeleri de dahil olmak üzere güvenlik araflt›rmalar› yap›labilir. Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› Birinci çal›flma grubunun üzerinde anlaflt›¤› ana noktalar afla¤›daki flekilde özetlenebilir: - Güvenlik de¤erlendirmesi, her bir vaka için münferit bazda yap›l›r ve gelecekte üretilecek olan daha karmafl›k özelliklere sahip GD ürünler de (Alt›n Pirinç gibi) dahil olmak üzere bütün ürün-özellik konseptlerine uyacak flekilde düzenlenebilir. - Yeni g›da ile geleneksel muadil(ler)i aras›nda farkl›l›klar tespit edildi¤i takdirde, insan ve hayvan sa¤l›¤› üzerindeki muhtemel etkilerinin incelenmesi gerekir. - GD bitki türevi bir g›dan›n kompozisyonu geleneksel g›dalarla k›yaslanabilir olmad›¤› takdirde veya g›dan›n karakterizasyonu neticesinde mevcut verilerin yetersiz oldu¤u anlafl›l›rsa, hayvanlar üzerinde besleme araflt›rmalar› yap›lmas› gerekebilir. - Neticede, GD bitkinin, genel olarak güvenli kabul edilen k›yaslay›c›(lar) kadar güvenli olup olmad›¤› konusunda bir hüküm verilir. fiekil 8.3. GD bitkiler ve bunlardan türetilmifl g›dalar›n tehlike de¤erlendirmesi için entegre yaklafl›m. 117 GDO GERÇE⁄‹ “ 118 8.4. ‹kinci Çal›flma Grubu – Kasti Olmayan Etkilerin Tespiti Klasik bitki ›slah teknikleri, iki farkl› çeflidi bir araya getirerek bütün genomlar›n neredeyse rastgele bir kar›fl›m›n› ortaya koymas› itibar›yla, genetik mühendislikten daha da büyük bir kasti olmayan etki yaratma potansiyeline sahiptir. Buna ra¤men, geleneksel bitki ›slah metotlar›yla elde edilen ürünler, GD ürünlere benzer bir flekilde analizlere tabi tutulmamaktad›r “ ‹kinci çal›flma grubu, kasti olmayan etkiler ve bunlar›n tespiti konusunu ele alm›flt›r. Bilindi¤i üzere; hem klasik bitki ›slah metotlar›, hem de suni olarak d›flar›dan DNA eklemesi, kasti olmayan etkilere yol açabilir. Klasik bitki ›slah teknikleri, iki farkl› çeflidi bir araya getirerek bütün genomlar›n neredeyse rastgele bir kar›fl›m›n› ortaya koymas› itibar›yla, genetik mühendislikten daha da büyük bir kasti olmayan etki yaratma potansiyeline sahiptir. Buna ra¤men, geleneksel bitki ›slah metotlar›yla elde edilen ürünler, GD ürünlere benzer bir flekilde analizlere tabi tutulmamaktad›r. Genetik mühendisli¤in klasik bitki ›slah metotlar›na göre avantajlar›ndan biri de mahiyeti itibariyle daha isabetli olmas› ve transgenik bitkiye eklenen genetik unsurlar ve bu eklemenin yap›ld›¤› bölgenin analizi için moleküler yaklafl›mlar›n kullan›labilmesidir. Güvenlik de¤erlendirmelerinde bu büyük avantajdan yararlan›labilir. Ayr›ca, geleneksel metotlarla ›slah edilmifl bitkilerin, güvenli kullan›m geçmifllerine dayan›larak, do¤rudan do¤ruya güvenli kabul edilmelerine ra¤men, GD ürün karakterizasyonu, agronomik ve fenotipik özelliklerin karfl›laflt›rmas›n›n yan› s›ra bileflimsel eflde¤erlilik derecesini tespite dönük olarak önceden seçilmifl temel besin ve toksik maddelerin karfl›laflt›rmal› analizini de içermektedir. GD ürünlerin güvenlik de¤erlendirmesinde flu ana kadar “hedeflenmifl yaklafl›m” fleklinde tan›mlanan bu yöntem kullan›lm›flt›r. Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› Hedeflenmifl yaklafl›ma ilaveten, gelecekte “hedeflenmemifl yaklafl›m”dan (fiekil 8.4) yararlan›lmas› da mümkün olabilir. Bunun için, büyük ölçüde Hollanda RIKILT Kurumu taraf›ndan, yeni profilleme teknikleri gelifltirilmektedir. Yukar›da da belirtildi¤i üzere, hedeflenmifl yaklafl›mda araflt›rmac›lar, s›ras›yla, bitki seviyesinde yap›y› ve doku seviyesinde de ifllevi ele alan agronomik ve fenotipik özelliklerden yararlan›rlar. Hedeflenmemifl yaklafl›mda ise, kasti olmayan etkileri daha hassas bir flekilde tespit edebilmek için agronomik ve fenotipik özelliklere ilaveten, genomik, proteomik ve metabolomik yöntemlerden de yararlanmak mümkün olacakt›r. ‹fllevsel genomik, bir organizman›n gen ekspresyon modelini DNA ve mRNA’lar seviyesinde ele al›r. Genomik metotlarla çal›fl›ld›¤›nda, bir organizman›n tam genom sekans›n› bilmek çok faydal›d›r. Bu bilgiler baz› temel g›da bitkileri için halihaz›rda mevcut olup di¤erlerinin de yak›n gelecekte tamamlanmas› beklenmektedir. Proteomik, protein ekspresyon modelleriyle ilgilenir. Metabolomik ise metabolit ekspresyonunu ele al›r. Dolay›s›yla gelecekte, GD bitkilerin tam ekspresyon modellerinin analiz edilmesinin ve ebeveyn bitkilerinkilerle karfl›laflt›r›lmas›n›n imkan dahiline girmesi beklenmektedir. Ancak bu metotlar henüz tam anlam›yla haz›r de¤ildir ve uygulanmalar› da zordur. fiunun da unutulmamas› gerekir ki, bütün bu bilgilerin ifllenmesi ve elde edilen verilerin bütünlefltirilmesi için henüz sahip olmad›¤›m›z derecede sofistike istatistik bilgisine ve bilgisayar programlar›na da ihtiyaç vard›r. 119 GDO GERÇE⁄‹ 120 fiekil 8.4. Hedeflenmemifl yaklafl›m. Kaynak: RIKILT GD ve GD olmayan ürünlerin karfl›laflt›rmal› hedeflenmifl analizi, beklenmeyen bileflimsel de¤iflimlerin tespiti aç›s›ndan gayet yüksek bir kesinlik derecesi sunar. Ancak, hedeflenmifl analizlerin neticesi, temel bileflikler ve bunlar›n do¤al varyasyonunun bilinmesine ba¤l›d›r. Ekimi yap›lan bitkilerin birço¤u için yeterli veri setleri mevcut olmakla birlikte, hepsi için veri seti yoktur. Di¤er taraftan, profilleme teknikleri ya da hedeflenmemifl yaklafl›m, çok büyük miktarlarda veri üretir. Ancak, bu verilerin yorumlanmas› an itibar›yla s›n›rlay›c› bir faktör olup profilleme tekniklerinin do¤rulanmas› için daha ileri araflt›rmalara ihtiyaç vard›r. Profilleme teknikleriyle üretilen verilerin yorumlanmas› için referans veri tabanlar›n›n oluflturulmas› gereklidir. Genomi, proteomi ve metabolomideki h›zl› geliflmelere ra¤men profilleme metotlar›, klasik hedeflenmifl yaklafl›mlar›n ikamesi olarak görülmemeli, genel olarak bitkilerin metabolik kanallar› hakk›ndaki bilgilerimizi art›rabilecek araçlar fleklinde de¤erlendirilmelidir. Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› 8.5. Üçüncü Çal›flma Grubu – Yatay Gen Transferi Üçüncü Çal›flma Grubu, yatay gen transferi hakk›nda bilinen hususlar ve bunlar›n GD g›dalar aç›s›ndan muhtemel sonuçlar›n› incelemifltir. Öncelikle flunun hat›rda tutulmas› gerekir ki, yatay gen transferi do¤al bir süreç olup mikrobiyal hayat›n yüksek evrim potansiyeline sahip ayr›lmaz bir parças›d›r. Ayr›ca DNA, al›c› organizman›n genomuna dahil edildikten sonra fiziksel ve kimyasal özellikleri itibar›yla al›c› organizman›n DNA’s›ndan ay›rt edilemez ve ayn› onun gibi davran›r. DNA, memelilerin sindirim sisteminde h›zla parçalansa da, bu tam ve derhal gerçekleflen bir parçalanma de¤ildir. ‹fllenmemifl g›da bitkilerinden gelen DNA’n›n, sindirim sistemi içerisindeki mikroorganizmalar› transformasyona u¤ratabildi¤i bilinmekle birlikte, yeni gen edinimi çok ender bir hadisedir. Ancak, bu hadisenin gerçekleflebilme ihtimalinin mevcut olmas› bile, GD bitkilerde belirli antibiyotik direnç iflaret genlerinden kaç›n›lmas›n›n önemini vurgulamaktad›r. Antibiyotik direnç iflaretlerine alternatif teflkil eden iflaretler ve iflaret genlerini devre d›fl› b›rakan sistemler halihaz›rda gelifltirilmekte olsa da, bu gibi metotlar›n kullan›m› belirli baz› antibiyotik direnç iflaretlerinden daha güvenli olarak görülmemektedir. Üçüncü Çal›flma Grubu, antibiyotik direnç genlerini üç s›n›fa ay›rm›flt›r. Bu s›n›fland›rma, GDO Paneli’nin antibiyotik direnç genleri hakk›ndaki görüflüne de esas teflkil etmifltir. S›n›f I; hangi bitkilerin istenen DNA’y› ald›¤›n› tespit etmek için bitkilerde seleksiyon iflareti olarak kullan›labilen genleri içerir. Bu s›n›fa örnek olarak, neomisin fosfotranferaz II geni (nptII) ve higromisin fosfotransferaz geni (hpt) gösterilebilir. “ Antibiyotik direnç iflaretlerine alternatif teflkil eden iflaretler ve iflaret genlerini devre d›fl› b›rakan sistemler halihaz›rda gelifltirilmekte olsa da, bu gibi metotlar›n kullan›m› belirli baz› antibiyotik direnç 121 iflaretlerinden daha güvenli olarak görülmemektedir. “ GDO GERÇE⁄‹ “ 122 G›da tedarik zincirinin tamam› boyunca geriye dönük izsürülebilirlik flart koflulmufltur. Bu çok uzun bir zincir olup, kontrol sistemleri, evvelce Yeni G›dalar Yönetmeli¤i’nin mümkün k›ld›¤› gibi sadece analitik kontrollere dayand›r›lamaz. Bu genler, toprak ve ba¤›rsak bakterileri aras›nda flimdiden genifl ölçüde da¤›lm›fl olup befleri ve veteriner t›pta tedavi amaçl› kullan›lmayan veya çok s›n›rl› kullan›lan antibiyotiklere karfl› direnç kazand›r›rlar. S›n›f II; bakteriyal klonlama prosesinde iflaret geni olarak kullan›labilen genleri içerir. Bu genler de mikroorganizmalarda yayg›n flekilde da¤›lm›fl olup befleri ve veteriner t›bb›n sadece belirli alanlar›nda tedavi amaçl› kullan›lan antibiyotiklere karfl› direnç kazand›r›rlar. Ancak, bu genlere sadece bakterilerdeki ilk seleksiyon prosesi için ihtiyaç duyuldu¤undan, bunlar›n bitkilerde mevcut olmas› gerekli de¤ildir. Dolay›s›yla, S›n›f II antibiyotik direnç genlerinin ya kullan›lmamas›, ya da tedricen devre d›fl› b›rak›lmas› tavsiye edilmektedir. Bu s›n›fa örnek olarak, ampisiline karfl› direnç kodlayan betalaktamaz geni (bla) gösterilebilir. Ampisilin befleri t›pta kullan›lmaktad›r. Ancak bu antibiyotik öylesine yayg›n bir flekilde da¤›t›lm›flt›r ki, direnç de buna pararlel olarak yayg›nlaflm›flt›r. Dolay›s›yla, ampisiline alternatif olan antibiyotikler piyasaya sürülmüfltür. Betalaktamaz geni, Bt176 m›s›ra eklenen genlerden biridir. Ancak bu gen, o tarihlerde güvenli olarak kabul edilmekteydi. S›n›f III; befleri t›pta tedavi maksatl› kullan›lan antibiyotiklere karfl› direnç kazand›ran genleri kapsar. Bu nedenle, GD bitkilerin oluflturulmas›nda bu genlerin kesinlikle kullan›lmamas› gerekir. Bu s›n›fa örnek olarak neomisin fosfotransferaz III geni (nptIII) ve tetrasiklin direnç geni (tetA) verilebilir. 8.6. Dördüncü Çal›flma Grubu ‹zsürülebilirlik ve Kalite Güvencesi Yeni GD g›da ve yem mevzuat›; sadece GD materyal mevcudiyetinin tespit edilebilir oldu¤u ürünler de¤il, GDO Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› türevi bütün ürünler için etiketleme zorunlulu¤u getirmifl, etiketleme için % 0,9 ve 0,5’lik eflik de¤erler belirlemifl ve ayr›ca, geriye dönük izsürülebilirlik sistemlerinin oluflturulmas›n› öngörmüfltür. Bütün bu yasal flartlar›n uygulanabilmesi için etkin kontrol mekanizmalar›na ihtiyaç vard›r. Ancak, kontrol konusunda baz› s›k›nt›lar yaflanmaktad›r. Yetifltirme, hasat ve da¤›t›m, ham maddelerin ifllenmesi ve iflleme sonucu elde edilen g›da ve yem ürünlerinin da¤›t›m› ve perakende sat›fl›n› içeren g›da tedarik zincirinin tamam› boyunca geriye dönük izsürülebilirlik flart koflulmufltur. Bu çok uzun bir zincir olup, kontrol sistemleri, evvelce Yeni G›dalar Yönetmeli¤i’nin mümkün k›ld›¤› gibi sadece analitik kontrollere dayand›r›lamaz. GD materyalin analitik metotlarla tespit edilemeyece¤i, yüksek ölçüde rafine ürünlerin bile etiketlenmesi ve izsürülebilirli¤i art›k flart oldu¤undan, idari kontrol usullerine de ihtiyaç duyulmaktad›r. Daha ilk aflamay› teflkil eden numune al›m›ndan itibaren önemli s›k›nt›lar yaflanmaktad›r. Numune al›m› için iyi metot ve standartlar henüz oluflturulamam›flt›r. GDO tespiti için uygun numune al›m planlar›na ihtiyaç vard›r ve bunlar›n önemli uygulama maliyetleri olacakt›r. Tespit metotlar›n›n standardizasyonu hakk›nda Avrupa Standartlar Teflkilat› (CEN) ve Uluslararas› Standartlar Teflkilat› (ISO) bünyesinde uzun süredir tart›flmalar yap›lmakla birilikte, hangi numune al›m stratejilerinin kullan›lmas› gerekti¤i konusunda henüz bir karara var›lamam›flt›r. GDO’lar›n tespit ve miktar belirlemesi konular›nda da s›k›nt›lar yaflanmaktad›r. GD etiketleme mükellefiyetinden GD materyalin analitik metotlarla tespit edilemeyece¤i, yüksek ölçüde rafine ürünlerin bile etiketlenmesi ve izsürülebilirli¤i art›k flart oldu¤undan, idari kontrol usullerine de ihtiyaç duyulmaktad›r. “ 123 GDO GERÇE⁄‹ muafiyet için g›da veya yem maddesinde % 0,9’dan fazla GDO bulunmad›¤›ndan emin olunmal›d›r. Bu kurala uyumun kontrol edilebilmesi için referans materyalleri ve sekans bilgilerinin dünya genelinde al›flverifli gerekmektedir. Bu bilgi, Avrupa’da yap›lan izin baflvurular›nda istenmekte fakat AB d›fl›ndaki ülkelerde ruhsat alm›fl GD ürünler için aranmamaktad›r. Ancak, bir g›da veya yem ürününün, AB’de ruhsat müracaat›na konu edilmemifl fakat dünyan›n baflka bir bölgesinde üretilmifl bir GDO içermedi¤inden emin olabilmek için yap›lan genetik de¤iflikli¤in, sekans›n ve referans materyalinin bilinmesi gerekir. Ayr›ca, bu gibi bilinmeyen GD türlerinin ve istifli gen içeren GD türlerinin tespiti için yeni metodolojilerin gelifltirilmesine ihtiyaç vard›r. 124 GDO izsürülebilirlik sistemleri aç›s›ndan da problemler vard›r. Etiketleme efli¤i ne kadar düflük olursa, gereken ay›rma stratejileri de o derece kat› ve pahal› bir hal almaktad›r. Ayr›ca, izsürülebilirlik sistemlerinin analitik kontrolü, yedek numunelerin saklanmas›n› ve ek testleri gerektirecektir. Bu flartlar, tedarik zinciri içinde GDO kullanan iflletmecilere büyük maliyet ve külfetler yüklemektedir. ‹dari kontrol sistemi, izsürülebilirlik sistemlerinin uygun flekilde belgelendirilmesini gerektirmektedir, ki bu da g›da tedarik zincirlerindeki izsürülebilirlik sistemleri hakk›nda dünya çap›nda bir anlaflma ihtiyac›n› gündeme getirmektedir. GDO türevi g›da veya yem ürünlerinin Avrupa Birli¤i’ne ithali durumunda bunlara ait belgelerin do¤ru ve güvenilir olmas› gerekir. Böyle bir garantinin verilebilmesi flu an itibar›yla makul görülmemektedir. Ayr›ca, pazarlama sonras› Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› izleme stratejilerine iliflkin GDO izsürülebilirlik sistemleri, halen mevcut olmayan yeni bilgi transfer sistemleri gerektirecektir. 8.7. Beflinci Çal›flma Grubu – Toplumsal Konular Konunun toplumsal yönlerini ele alan Beflinci Çal›flma Grubu, kamuoyundaki tart›flmalar›n alt›nda yatan sebepleri flu flekilde tahlil etmifltir: AB’de evvelce yaflanan g›da panikleri (BSE, dioksin krizi gibi) nedeniyle kamuoyunun g›da güvenli¤i konular›ndaki itimad› sars›lm›flt›r. Düzenleyici kurumlar›n, kamuoyunun gerçek endiflelerini dikkate almada yetersiz kalm›fl olmas› da halk›n düzenleyici kurumlar, bilim dünyas› ve g›da endüstrisinin amaçlar› hakk›ndaki itimats›zl›¤›n› körüklemifltir. G›da güvenli¤i konular›nda, bilimsel risk de¤erlendirmelerine dayanan aç›klamalar kamuoyunu ikna etmemektedir. GD g›dalar konusunda, aç›klama gayretleri olumsuz sa¤l›k etkileri üzerinde yo¤unlaflm›flt›r. Oysa kamuoyunun endifleleri risk (ve risk alg›lamas›), fayda ve ihtiyaç üzerine odaklanmaktad›r. Kamuoyunun itimad›n› yeniden kazanmak için, halk›n endiflelerinin risk analizi prosesine alenen dahil edilmesi büyük önem tafl›maktad›r. Bunun için halk›n kat›l›m›n› ve görüfllerinin al›nmas›n› sa¤layacak yeni ve etkili metotlar›n gelifltirilmesi gerekebilir. 8.8. ENTRANSFOOD Projesi’nin Vard›¤› Sonuçlar ENTRANSFOOD Projesi, araflt›rma ve teknik ilerlemelere paralel olarak gelecekte daha da gelifltirilebilecek, yeterli güvenlik de¤erlendirmesi prosedürlerinin uygulamaya konuldu¤u konusunda bir güvence teflkil etmifl ve GDO türevi “ Kamuoyunun itimad›n› yeniden kazanmak için, halk›n endiflelerinin risk analizi prosesine alenen dahil edilmesi büyük önem tafl›maktad›r. Bunun için halk›n kat›l›m›n› ve görüfllerinin al›nmas›n› sa¤layacak yeni ve etkili metotlar›n gelifltirilmesi gerekebilir. “ 125 GDO GERÇE⁄‹ “ 126 g›dalar›n pazarlama öncesi bilimsel de¤erlendirme stratejileri hakk›ndaki mevcut ilkeleri çok önemli ölçüde ENTRANSFOOD Projesi, araflt›rma ve teknik ilerlemelere paralel olarak gelecekte daha da gelifltirilebilecek, yeterli güvenlik de¤erlendirmesi prosedürlerinin uygulamaya konuldu¤u konusunda bir güvence teflkil etmifl ve GDO türevi g›dalar›n pazarlama öncesi bilimsel de¤erlendirme stratejileri hakk›ndaki mevcut ilkeleri çok önemli ölçüde detayland›rm›flt›r. detayland›rm›flt›r. Bu tavsiyeler, EFSA’n›n rehber doküman- “ kapsaml› uyarlamalara tabi tutulmas›, kesin ve net sonuçlar lar›na da dahil edilmifl bulunmaktad›r. Bilimsel tabanl› risk de¤erlendirmesinin, kamuoyunun deste¤inin sa¤lanmas› aç›s›ndan yeterli olmad›¤› konusunda görüfl birli¤ine var›lm›flt›r. Uygun risk yönetimi tedbirleri ve sürdürülebilirlik, faydalar ve toplum üzerindeki yans›malar gibi hususlar dikkate al›nmak zorundad›r. Bu hususlar› bir araya getiren yeni risk analizi yaklafl›mlar›n›n daha da gelifltirilmesine ihtiyaç bulundu¤u konusunda fikir birli¤ine var›lm›flt›r. Bu nokta, Avrupa Birli¤i 6. Çerçeve Araflt›rma Program› kapsam›nda da teyit edilmifl bulunmaktad›r. ENTRANSFOOD Projesi kapsam›nda, gelecekteki araflt›rma çal›flmalar›n›n odaklanmas› gereken noktalar da tan›mlanm›flt›r. Transfer edilen DNA’lar› minimuma indirmek için transformasyon ve iflaret geni eliminasyon metotlar›n›n iyilefltirilmesi gerekmektedir. Bu sayede güvenlik de¤erlendirmesi kolaylaflacakt›r. Bütün halde g›dalarla hayvanlar üzerinde besleme araflt›rmalar› yap›lmas› için gelifltirilmifl test protokollerinin oluflturulmas›na ihtiyaç vard›r. Zira, besleme araflt›rmalar› flimdiye kadar bütün halde g›dalar kullan›larak de¤il, genellikle maddeler baz›nda yap›lm›flt›r. Dolay›s›yla, mevcut metotlar›n, bütün halde g›dalar kullan›larak yap›lacak bu gibi denemelere adaptasyonu için al›nabilmesi aç›s›ndan flartt›r. Gen ekspresyonu ve di¤er profilleme teknikleri kullan›larak güvenlik ve besin de¤erlendirmesi için toksikogenomik ve nutrigenomik mod- Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› ellerin gelifltirilmesine de ihtiyaç bulundu¤u saptanm›flt›r. Profilleme metotlar›n›n daha ileri derecede gelifltirilmesi ve validasyonuna ihtiyaç vard›r. Önemli g›da bitkilerinin profillerini içeren, birbiriyle ba¤lant›l› veri tabanlar›n›n oluflturulmas› laz›md›r. Alerjenisite, protein stabilitesi ve sekans homolojisi mekanizmalar›n›n ve proteinlerin yap›lar› itibar›yla sahip olduklar› hassaslaflt›r›c› potansiyellerinin de¤erlendirilmesinde kullan›lan in vitro metotlar ve hayvansal modellerin ayd›nl›¤a kavuflturulmas› gerekmektedir. Alerjenisitenin g›dalarla ilgili önemli bir problem olmas› itibar›yla, bu husus sadece GDO türevi g›dalar için de¤il, bütün g›dalar için geçerlidir. GDO türevi g›dalar›n pazarlama sonras› izlemesinin fizibilite çal›flmalar› yap›lmal›d›r. AB taraf›ndan ruhsatland›r›lmam›fl, dolay›s›yla güvenlik de¤erlendirmesi yap›lmam›fl GDO’lar içerme ihtimali olan g›dalar›n kontrolünü kolaylaflt›rmak maksad›yla; yüksek kapasiteli ve çok analitli tespit metotlar›n›n gelifltirilmesi gerekmektedir. Etkin ve güvenilir izsürülebilirlik sistemlerinin fizibilite çal›flmalar› yap›lmal›d›r. Son olarak da, kamuoyunun risk analizi sürecine kat›l›m›n› sa¤layacak yeni yollar bulunmal›d›r. ENTRANSFOOD Projesi hakk›nda burada aktar›lan bilgilerin tamam›; G›da ve Kimyasal Toksikoloji dergisinin Temmuz 2004’te yay›nlanan özel say›s›nda (Food and Chemical Toxicology Journal 42(7)) ve Avrupa Komisyonu taraf›ndan yine 2004 y›l›nda yay›nlanan “AB’de GD ürünler: g›da güvenli¤i, de¤erlendirme, yönetmelikler ve kamuoyunun endifleleri” (“Genetically modified crops in the EU: food safety assessment, regulation, and public concerns”) bafll›kl› raporda bulunabilir. “ ENTRANSFOOD Projesi kapsam›nda, gelecekteki araflt›rma çal›flmalar›n›n odaklanmas› gereken noktalar da tan›mlanm›flt›r. “ 127 GDO GERÇE⁄‹ 8.9. Mevcut Durum Geneti¤i de¤ifltirilmifl g›da ve yemler hakk›ndaki (EC) 1829/2003 say›l› Yönetmelik ile izsürülebilirlik ve etiketleme hakk›ndaki (EC) 1830/2003 say›l› Yönetmelik, Nisan 2004‘te yürürlü¤e girmifltir. O tarihten bu yana, Bt 11 tatl› m›s›r (May›s 2004) ve NK 603 m›s›ra (Ekim 2004) izin verilmifl olup EFSA, GD bitkiler ve bunlar›n türevi g›da ve yemlerin risk de¤erlendirmesi hakk›ndaki Rehber Doküman’›n nihai versiyonunu yay›nlam›flt›r (Kas›m 2004). Ancak, bu iki m›s›ra iliflkin izinler, üye ülkelerin lehte ve aleyhte bir karar alabilmek için yeterli ço¤unlu¤u sa¤layamamas› nedeniyle Avrupa Komisyonu taraf›ndan verilmifl izinlerdir. 29 Kas›m 2004’te MON 863 m›s›r hakk›nda yap›lan oylaman›n neticesinden anlafl›ld›¤› kadar›yla (8 ülke kabul, 12 ülke red, 6 128 ülke de çekimser oy kullanm›flt›r) bu ürünün durumu hakk›ndaki karar yine Avrupa Komisyonu’na kalacakt›r. Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› 9. Soru - Cevap Bölümü 9.1. Genel Sorular fley Soru: Seminerin genel havas›, GDO’lardan korkacak birfle olmad›¤›, bunlar›n Avrupa’da kullan›ld›¤› ve bizim de Türkiye olarak GD ürünleri korkmadan kullanabilece¤imiz yönünde bir mesaj içeriyor. Bu, do¤ru mu? Cevap: GDO’lar›n Avrupa Birli¤i’ne girifli yolunda büyük bir mesafe kat edilmifltir. 2003 ve 2004 y›llar›nda getirilen yasal düzenlemeler, gayet zor ve karmafl›k düzenlemelerdir. Bu düzenlemeler, uygulama aç›s›ndan her ne kadar güç olsalar da, ayn› zamanda kamuoyunun güvenini kazanmak için gerekli düzenlemelerdi. GDO’lar›n önü art›k aç›lm›flt›r. Farkl› ülkelerde farkl› h›zlarda da olsa GDO’lar yola devam edecektir. Bu konuda Türkiye’ye verilebilecek tavsiye fludur: “‹fle AB’nin bafllad›¤› noktadan bafllamay›n. Yola en bafltan ç›kmak yerine, zaten yola ç›km›fl olan otobüse atlay›n. Tüketicilerinize güven telkin edin ve bu teknolojinin nihayetinde hayata geçirilece¤i gerçe¤ini kabullenin.” Soru: GD ürünlere tek bir gen mi yoksa birden fazla gen mi eklenmektedir? Bu gen veya genler hangi bitkiden al›nmaktad›r? Cevap: fiu anda Avrupa’da tüketimine izin verilmifl GD ürünlerin ço¤una tek bir gen aktar›lm›flt›r. Birkaç GD m›s›r çeflindine ise iki farkl› gen eklenmifltir. “‹stifli gen” (stacked gene) olarak da tabir edilen birden fazla genin aktar›ld›¤› ürünler, birden fazla yeni özelli¤e sahip olabilirler. Örne¤in, istifli gen içeren bir GD m›s›r, ayn› anda hem herbisite dirençli hem de zararl› böceklere dayan›kl› k›l›nabilir. Ayr›ca, Alt›n Pirinç gibi, tek bir gen ile kontrol edilemeyecek özelliklere sahip olacak ürünlerin de üretilmeye bafllanmas›yla, 129 GDO GERÇE⁄‹ istifli gen kullan›m› artacakt›r. fiu anda Avrupa’da tüketimine izin verilmifl GD ürünlerin büyük bir k›sm› Bt-m›s›rlard›r. Bu m›s›rlara, bir toprak bakterisi olan Bacillus thuringiensis’ten al›nan endotoksin geni eklenmifltir. Bt endotoksin, Lepidopter türündeki t›rt›llar› öldürdü¤ünden, Bt-m›s›rlarda Lepidopterlere ba¤l› olan kay›plar görülmemekte ve pestisit kullan›m› azalmaktad›r. Soru: Birçok konuflmada BSE ve dioksin olaylar›ndan bahsedildi. Bu olaylar›n, GDO’larla birlikte an›lmas› kafamda soru iflaretleri do¤urdu. Bu tür proteinlerin, et, süt ve yumurta gibi hayvansal ürünlere geçifli söz konusu mu? Cevap: Burada ufak bir kavram kargaflas› söz konusu. BSE’nin hastal›¤a yol açt›¤› do¤ru. Ancak, bu hastal›¤a yol açan bir gen de¤il, spesifik etkileri olan ayr› bir protein tipi. Dioksin ise, dokuya 130 geçen bir kimyasal kontaminant. DNA’lar›n büyük bir ço¤unlu¤u sindirim kanal› içinde tahrip olmas›na ra¤men, kimi durumlarda gen parçac›klar› vücuda do¤al olarak geçebilir. Fakat burada dikkat edilmesi gereken nokta, bu flekilde vücuda geçen DNA’n›n, genetik modifikasyon sonucunda eklenmifl DNA olabilece¤i gibi, bitkinin genomunda do¤al olarak bulunan DNA’n›n bir parças› da olabilece¤idir. Sebze yiyen insanlar klorofil üretip yeflilleflme-di¤ine göre, ortada gerçek bir tehlike bulunmad›¤› varsay›l›r. Soru: Anlat›lan konu çerçevesinde hibrid tohum ve bitkilerin yeri nedir? Cevap: Avrupa mevzuat›na göre bunlar, kesin GDO tan›m›na girmez. GDO’lar›n neler oldu¤u, çevreye kas›tl› serbest b›rakma hakk›ndaki 90/220/EEC say›l› Direktif çerçevesinde tan›mlanm›flt›r. Bu direktifin yerine flimdi 2001/18/EC say›l› Direktif geçmifltir ve burada GDO’lar›n tan›m› fiilen yap›lmaktad›r. Bahsetti¤iniz Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› de¤ifliklikler flayet genetik modifikasyon yoluyla yap›lm›flsa, bu ürünler GDO say›l›r ve mevzuat›n kapsam›na girer. fiayet uzun vadeli konvansiyonel bitki ›slah metotlar›yla yap›lan bir de¤ifliklik söz konusuysa, hibrid bile olsa ürün GDO say›lmaz. Baz› kimseler genetik modifikasyon teknolojisinin geleneksel bitki ›slah usullerinin bir devam› oldu¤unu ileri sürerken, di¤erleri bunu hayat›n manipüle edilmesi fleklinde yorumluyor. Çünkü moleküler seviyede çok çabuk de¤ifliklikler yap›labiliyor. Soru: Türkiye’de, Parlamento’nun da deste¤iyle, organik tar›ma yönelildi. ‹nsano¤luna daha iyi ve sa¤l›kl› g›dalar sunmak için böyle fl›ma girildi. Organik g›da üretiminde dekarda verim ortabir yaklafl› lama 150-200 kilo, bedel maliyeti ise ton baz›nda 600-700 Dolar olur. Fakat GD ürünlerde hem üretim daha k›sa devrede oluyor, flüyor. hem daha yüksek verim al›n›yor, hem de üretim maliyeti düflü fltiren Böyle bir durumda, organik tar›m yapan bir üretici, GDO yetiflt bir üreticiyle nas›l rekabet edecek? Cevap: Henüz gerçekleflmifl bulunan Genel Tar›m Politikas› Reformu’nun sonras›nda ortaya ç›kan modele göre, çiftçiler evvela pazardaki beklentileri karfl›layacak ürünler üretmek zorundad›r. Organik g›dalar da pazar›n bir talebidir. Ancak bu, çok zengin insanlara hitap eden küçük bir pazard›r. Avrupa Birli¤i’ne veya dünyan›n geneline bakacak olursak, organik g›dalar› sat›n alabilecek durumdaki tüketicilerin sadece çok paral› insanlardan ibaret oldu¤unu görürüz. Zira organik ürünlerin üretim maliyeti çok yüksektir. fiayet Türkiye’deki çiftçiler üretimlerini küçük bir pazara hedefleyerek buradan kar elde etmeye niyetliyse onlara ancak bol flans dilenebilir. Ayr›ca, organik tar›mda da çok büyük problemler bulunmakta. Bunlardan biri g›da güvencesi hakk›nda. Dünyan›n flimdilerde alt› milyar civar›nda olan nüfusu, önümüzdeki 30-40 y›l zarf›nda dokuz mil- 131 GDO GERÇE⁄‹ yara ç›kacak. Kitlesel olarak organik tar›ma geçilirse bu nüfusu beslemek imkans›zd›r. Çünkü organik tar›m, konvansiyonel tar›ma oranla % 30-40 kadar verim kayb› getirir. Organik tar›m›n yaratt›¤› bir baflka sorun da çevreyle ilgili. Organik tar›m genellikle çevre dostu olarak tan›mlan›yor. Halbuki, özellikle de hayvanc›l›k sektöründe, organik tar›m genellikle yo¤un uygulamalardan uzaklaflma anlam›na geliyor. Bu da, daha fazla s›¤›r, koyun, keçi vs. ve dolay›s›yla daha fazla sera gaz› demek oluyor. Yani bu örnekte, organik tar›m çevre dostu olman›n tam aksi bir etki yap›yor. E¤er bir çiftçi, ürünlerini organik olarak üretip satabiliyor ve bundan kar edebiliyorlarsa tabii ki bunu yapmal›. Ancak, organik tar›m›n dünya nüfusunun g›da ihtiyac›n› karfl›layabilmesi bir hayal. ‹nsanlar›n böyle bir ihtimalin mevcudiyetine inand›r›lmas› çok yanl›flt›r. Soru: Madem GD ürünler bu kadar güvenli, bu kadar bilimsel 132 flt›rmalarla ve tetkiklerle geliflt fltiriliyor, neden bunlar için hem ulusaraflt lararas› hem ulusal düzenlemeler yap›l›yor? Cevap: Gerçekten Avrupa’da hem ulusal, hem de AB mevzuatlar› söz konusu. Ama bunlar bir ölçüde birbirlerini tamamlar nitelikte mevzuatlar. Ulusal mevzuatlar, GDO’lar›n kapal› kullan›m›n›, yani çevreyle temas›n söz konusu olmad›¤› laboratuvar çal›flmalar›n› ya da küçük deneysel ölçekli çevreye serbest b›rakmalar› kaps›yor. Ama pazarlama aflamas›na gelindi¤inde, Avrupa tek pazar oldu¤u için konu kendili¤inden AB mevzuat› kapsam›na girmifl oluyor. Bu bak›mdan, bunlar birbirini tamamlayan düzenlemelerdir. Ulusal düzenlemeler de, AB mevzuat›ndaki prensipler esas al›narak haz›rlanm›flt›r. Neticede ayn› mevzuat farkl› üye ülkelerde uygulanm›fl oluyor. Baz› farkl›l›klar olsa da yaklafl›m ayn›d›r. Önemli bir nokta da, teknoloji ile ürünlerin birbirine kar›flt›r›lmamas› gerekti¤idir. Kendi bafl›na teknoloji hiçbir risk tafl›maz. Ancak, Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› teknolojiyle üretilmifl ürünlerin teker teker münferit bazda de¤erlendirilmesi gerekir. Bas›n›n da kafas›n›n kar›flt›¤› nokta budur. “Frankefltayn G›dalar” söyleminde oldu¤u gibi, tehlike teknolojide aranmaktad›r, fakat bu yaklafl›m yanl›flt›r. 9.2. Tüketici Tepkileri ile ‹lgili Sorular Soru: Böyle bilimsel bir çerçevede, herfleyi eksisiyle, art›s›yla, avantaj›yla, dezavantaj›yla birlikte dinleyince insan genetik modifikasyonun tehlikeli birfley oldu¤una kanaat getirmekte zorlan›yor. Fakat di¤er tarafta, dünyada birçok ülkede çeflitli sivil toplum örgütleri ve medya bu konuda çok büyük olay ç›kard›lar ve adeta varl›k sebepleri haline getirdiler bu konuyu. Bu insanlar›n da ayn› bilgilere eriflimleri var. ‹ncelendi¤inde son derece basit olan bu konuyu bu kadar büyütmelerindeki motivasyonlar› ne olabilir? Gizli bir ajandalar› m› var? Cevap: G›da çok hassas bir konu ve insanlar yedikleri g›dalar konusunda titiz davran›yorlar. Bilgi eksikli¤i de olunca, seçim yaparken tereddütte kal›yorlar. Böyle bir durumda, hakk›nda pek fazla bir fley bilmedikleri bir ürünü tercih etmek yerine geleneksel ürünü kullanmaya devam ediyorlar. Bir de en güvendikleri tüketici haklar›n› koruma gruplar›n›n bu yoldaki telkinleri eklenince karfl›lafl›lan durum bu oluyor. Elbette bas›n›n da bunda büyük etkisi var. Ne yaz›k ki, gazetecilerin tek görevi halk› bilgilendirmek ve onlara tarafs›z haber sunmak de¤il, ayn› zamanda gazete satmak. Sonuçta onlar›n da satmak zorunda olduklar› bir ürünleri var. Gazete bafll›klar›n› flekillendiren de bir yerde bu sat›fl arzusu. ‹ster GDO, ister BSE, ister baflka flekilde olsun, g›da pani¤i hikayeleri bas›nda çok iyi sat›yor. Bu tip haberler hemen manflete ç›k›yor. G›da flirketleri bundan etkileniyor zarar görüyor tabii kir ama medyan›n çal›flma flekli böyle. Avrupa’daki GDO tart›flmalar› art›k yerini büyük ölçüde pestisit ve herbisit kal›nt›lar›n›n olumsuz etkileri 133 GDO GERÇE⁄‹ hakk›ndaki tart›flmalara b›rakt›. Asl›nda bu da benzer bir hikaye. Konuyu gündeme tafl›yan bas›n oldu ve zaman içinde bunu hararetli bir tart›flmaya dönüfltürdü. fiayet pestisit ve herbisit kal›nt›lar› ciddi bir tehlike olarak görülüyorsa, mant›ken GD ürünlerin daha fazla tercih edilmesi laz›m gelir. Fakat her nedense bas›n, benimsedi¤i bu iki durufl aras›ndaki çeliflkiyi fark etmemifl görünüyor. Soru: Özellikle tar›m sektöründe üretici çok önemli bir faktördür. Fakat, ne yaz›k ki üretici yeni teknolojiler hakk›nda bilginflt›rmalardan da tüketicinin lendirilmemektedir. Ayr›ca, yap›lan araflt flük oldu¤unu görüyoruz. Bu üreticeye olan güveninin çok düflü güveni sa¤lamak için üreticiyi bilgilendirip yönlendirmek ve modern bir hale getirmek gerekmez mi? 134 Cevap: Çiftçilerin teknolojiyi anlamas› çok önemlidir. Zira, flayet kendileri bu teknolojiyi anlayamazlarsa tüketicilere bilgi aktaracak bir konumda olamazlar. Dolay›s›yla, çiftçilerin de bilgi al›flveriflinin taraflar›ndan biri olmas› gerekir. Fakat tüketicilerle iletiflimde, çiftçilerin ana kanal olarak kullan›lamas› etkili bir yaklafl›m olmaz. Bunun nedeni de üreticilerin teknolojiden bir ç›kar› olabilece¤i için tüketicilerin üreticilerin söylediklerine flüpheyle yaklaflmalar›d›r. Dolay›s›yla bu tart›flma, çok dar olan çiftçi-tüketici platformunun d›fl›na tafl›nmal›d›r. flik gruplara bak›fl aç›s›n› ele ald›¤›m›z zaman, Soru: Tüketicinin de¤ifli flük, üniversitelere ve bilimadamlar›na üreticiye olan güvenin çok düflü olan güvenin biraz daha yüksek oldu¤unu, kamu otoritelerine olan güvenin ise bunlar›n ikisinin aras›nda yer ald›¤›n› görüyoruz. Üniverflabilir, üretici olaya kendi penceresinsite olaya bilimsel olarak yaklafla den bakabilir ama esas denge unsuru olmas› gereken kamu Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› flük olmas›n›n sebebi otoritesinin güvenirlik oran›n›n bu derece düflü nedir? Cevap: Bu hiç de kolay cevapland›r›labilecek bir soru de¤il. Bu soruyu salondaki dinleyicilerimize soral›m. Lütfen hükümete çok güvenenler ellerini kald›rs›nlar. Buna bir aç›klama getirmek zor olsa da, temelde sorunun cevab› budur. Bu durum göz önünde bulundurularak yap›lmas› gereken, tüketicilerin çiftçilerden ve devletten ba¤›ms›z oldu¤una inanacaklar› bir komitenin oluflturulmas›d›r. Bu komitenin son derece fleffaf bir iflleyifle sahip olmas› ve karar sürecinin gayet aç›k ve kamuoyunun ulaflabilece¤i bir flekilde ifllemesi flartt›r. Bu konuda, ‹ngiliz G›da Standartlar› Kurumu FSA çok iyi bir model teflkil eder. Avrupa G›da Güvenli¤i Kurumu EFSA da ayn› yönde geliflmektedir. Bütün bilgiler tüketicilerin önüne konulmal› ve hüküm vermek onlara b›rak›lmal›d›r. “Tüketiciler zaten anlamayacakt›r” yaklafl›m›yla onlara bilgi vermekten kaç›n›l›rsa, tüketiciler olaya flüphe ile yaklaflmaya ve birfleylerin onlardan kas›tl› olarak sakland›¤›n› düflünmeye bafllarlar. Bu nedenle, son derece fleffaf ve ba¤›ms›z davran›lmal› ve tüketiciler bu sürece kat›lmaya davet edilmelidir. Soru: 2003 ve 2004 y›l›nda yap›lan tüketici anketlerine bak›ld›¤›nda, tüketicilerin g›dalardaki ya¤, fleker ve tuz oran› ile GD g›dalar yönündeki endiflelerinin ters yönde gitti¤i görülüyor. 2003’te tüketicilerin % 1’i g›dalardaki ya¤, fleker ve tuz oran› hakk›ndaki endiflelerini belirtirken, 2004’te bu oran neredeyse % 20’ye ç›km›fl. GD g›dalar konusunda endifle belirten tüketicilerin oran› ise 2003 y›l›nda % 46 iken, 2004’te yar›ya inmifl. Bu farkl› de¤iflimin bir nedeni var m›d›r? Cevap: G›dalardaki ya¤, fleker ve tuz içeri¤inin 2003 y›l›ndan itibaren önem kazanmas›n›n nedeni, Avrupa’n›n büyük bir 135 GDO GERÇE⁄‹ k›sm›nda ve hiç flüphesiz ‹ngiltere’de insanlar›n afl›r› kilolu olduklar› gerçe¤inin fark›na varmas›d›r. Ayr›ca bu dönemde, insanlar›n sa¤l›kl› beslenme bilincini art›rmaya yönelik çok genifl çapl› kampanyalar da yap›ld›. Bu kampanyalara medya, süpermarketler ve birçok kurum kat›ld›. Bu konudaki haberler televizyondan hiç eksik olmad›. Dolay›s›yla konu, gündemin s›cak bir maddesi oldu. Bütün bu de¤iflimin sebebi budur. Ayr›ca bu örnek, gündeme sokulan konular de¤iflti¤inde kamuoyunun görüfllerinin de de¤iflece¤ini gayet güzel bir flekilde göstermektedir. GDO konusunun uyand›rd›¤› endiflenin azalmas›n›n nedenlerinden biri de, art›k bu konunun bafll›klardan düflmeye bafllamas›d›r. Kamuoyu bir anlamda bu konuyu rafa kald›rm›flt›r. 9.3. EFSA ile ‹lgili Sorular 136 Soru: EFSA, bir ürünün uygun olup olmad›¤› konusunda Komisyon’a ve Avrupa Birli¤i ülkelerine tavsiye niteli¤inde bir sonuç bildiriyor. Bununla ilgili bir zaman s›n›rlamas› var m›? Yani flt›rmalar›n› sonuçland›rmas› için bir zaman Komisyon, EFSA’n›n araflt flt›rmalar› k›s›tlamas› getiriyor mu? Yoksa EFSA, kendi araflt çerçevesinde mi zaman›n› kullan›yor? Cevap: EFSA’n›n görevini yaparken uymas› gereken baz› kat› zaman s›n›rlamalar› vard›r. 2001/18/EC say›l› Çevreye Kas›tl› Serbest B›rakma Direktifi uyar›nca, EFSA’n›n 90 gün zarf›nda görüfl bildirmesi öngörülmüfltür. Bu öngörülen zaman dilimi, her zaman için gerçekçi bir süre de¤ildir. Gerekli bilgiler eksiksiz flekilde sunulmad›¤› takdirde EFSA’n›n risk de¤erlendirmesini sonuçlamas› mümkün de¤ildir. Dolay›s›yla sözü geçen direktif alt›nda EFSA, müracaatç›dan ek bilgi istedi¤i zamanlarda “saati durdurma” fleklinde adland›r›lan uygulamadan yararlanm›flt›r. (EC) 1829/2003 Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› say›l› Yönetmelik ile, EFSA’ya görüfl bildirmesi için tan›nan süre alt› aya ç›kar›lm›flt›r. Ek bilgi istendi¤inde saati durdurma uygulamas›yla sürenin dondurulmas› yeni mevzuatta da geçerlidir. Fakat baz› durumlarda, EFSA’n›n bu alt› ay zarf›nda risk de¤erlendirmesini üye ülkelere dan›flmas› gerekebilmektedir. Dolay›s›yla, mevzuatta öngörülen süre oldukça k›sad›r. ‹lginç olan bir husus da, bilimsel komiteler Avrupa Komisyonu’nun bünyesindeyken böyle zaman s›n›rlamalar› olmamas›na ra¤men EFSA’n›n kurulufluyla birlikte birçok yasal düzenlemede bu gibi kat› süre k›s›tlamalar›n›n getirilmesidir. Geçmiflte bu süreç, birçok sebepten ötürü çok uzundu. Risk de¤erlendirmesi üye ülkelerde ulusal düzeyde, di¤er üye ülkelerin devreye girifli düzeyinde ve bilimsel komiteler düzeyinde hiç flüphesiz çok zaman almaktayd›. Halen de kararlar›n al›nmas›n› geciktiren en önemli unsur siyasal karar sürecidir. fl›ld›¤› kadar›yla, EFSA ancak tavsiye niteli¤inde görüfll fller Soru: Anlafl› bildirebiliyor ve zorlay›c› kararlar vermiyor; yani Amerikan G›da ve fl. Nihai maksat FDA gibi karar‹laç ‹daresi FDA’den farkl› bir kurulufl. lar›nda zorlay›c› kararlar verebilecek bir konuma gelmek midir? flka bir organizasyYoksa Avrupa Birli¤i içinde bunu yapabilecek baflk on var m›d›r? Cevap: fiu an itibar›yla, EFSA’n›n sadece risk de¤erlendirmesiyle ilgilenmesi, yani bilimsel tavsiyede bulunmas› gayet net bir karar fleklinde benimsenmifltir. Bir sonraki aflamada, karar teklifinin haz›rlanmas› Avrupa Komisyonu’nun görevidir. Tabii ki Komisyon, teklifini EFSA’n›n bilimsel tavsiyesine dayand›racakt›r ama baflka faktörleri de dikkate alabilir. Komisyon’un haz›rlad›¤› karar teklifi, üye ülkeler taraf›ndan oylan›r. K›sacas›, EFSA’n›n tavsiyesini sunmas›n›n ard›ndan oldukça karmafl›k bir karar süreci ifllemeye bafllar. fiu an itibar›yla, EFSA karar sürecine dahil de¤ildir; karar, Komisyon 137 GDO GERÇE⁄‹ ve üye ülkelere aittir. EFSA’n›n Amerika’daki FDA benzeri bir görev üstlenmesi istenmemektedir; Avrupa ülkeleri böyle bir fleyi kald›ramaz. Soru: Bugüne kadar EFSA’ya müracaat eden ürünlerin ne kadar› sa¤l›¤a zararl› bulundu? Cevap: EFSA GDO Paneli’ne baflvurular› yap›lan ve haklar›nda görüfl bildirilen ürünlerin hiçbiri sa¤l›¤a zararl› bulunmam›flt›r. Risk de¤erlendirmesi için gerekli testler ve analizler EFSA taraf›ndan de¤il, müracaatç› taraf›ndan yap›l›r. Bu nedenle, testlerde olumsuz sonuçlar veren ürünler için zaten EFSA’ya müracaat edilmez. GDO Paneli, gelen müracaatlardaki test ve analiz sonuçlar›n› de¤erlendirerek yap›lan testlerin yeterli olup olmad›¤›n› saptar. Ço¤unlukla Panel, müracaatç›ya dönerek ek veriler sunulmas›n›, 138 daha fazla aç›klama getirilmesini veya yeni araflt›rmalar yap›lmas›n› talep eder. Burada, üye ülkelerin endifleleri de dikkate al›n›r. Yap›lan ek araflt›rmalarda olumsuz sonuçlar elde edilirse, müracaatç› zaten EFSA’ya kalmadan müracaat›n› geri çekecektir. Bunun yan›nda, daha gelifltirme aflamas›nda zararlar› bulundu¤u tespit edilen ve bu nedenle de piyasaya hiç sürülmemifl ürünlerin örnekleri de elbette bulunmakta. Örne¤in s›kça bahsi geçen Pusztai deneyi, gelifltirilme sürecinin erken aflamalar›ndaki bir ürün üzerinde yap›ld›. Bu deneyin yap›lma sebeplerinden biri de zaten üründeki manipüle edilmifl materyal miktar›n›n do¤ru seviyelerde olup olmad›¤›n›n kontrolüydü. Bu seviyeler gerçekten çok yüksekti ve o nedenle ürün s›çanlar üzerinde olumsuz etkilere yol açt›. Bu, gelifltirme sürecinin bir parças›yd› ve bu ürün hiçbir zaman pazara ç›kart›lmad›. Baflka bir örnek de, metiyonin içeri¤ini zenginlefltirmek için Brezilya f›nd›¤›ndan al›nan bir gen eklenen soya fasulyesidir. Ancak, eklenen genin kodlad›¤› protein analiz edildi¤inde, bu pro- Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› teinin Brezilya f›nd›¤›ndaki bafll›ca alerjen maddesi oldu¤u anlafl›ld›. Buna ra¤men ürün, içeri¤inde alerjen oldu¤unu belirten bir flekilde etiketlenerek pazara sunulabilirdi, fakat bu yap›lmad› ve alerjenin varl›¤› anlafl›l›r anlafl›lmaz projeye son verildi. Verilen bu iki örnek, henüz gelifltirme aflamas›nda saptanan olumsuzluklarla ilgiliydi. Söylendi¤i gibi, bu aflamada zaten müracaatç›n›n kendisi de¤erlendirme yapmakta. Olumsuz etkilerin bu seviyede saptanabiliyor olmas› da sistemin iyi çal›flt›¤›n›n bir kan›t›d›r. Fakat ne yaz›k ki, bu örnekler genelde GDO karfl›t› gruplar taraf›ndan sapt›r›l›p zaten bu konuda kafas› kar›fl›k olan tüketicileri kendi taraflar›na çekmek amac›yla kullan›lmakta. Di¤er bir önemli nokta da, olumsuz etkilerin ve potansiyel risklerin sadece GD ürünlerde de¤il, tüm g›da ürünlerinde bulunabilece¤idir. Örne¤in, pazara sürüldü¤ü halde testlerin oldukça ileri aflamalar›nda dezavantajlar› görüldü¤ü için piyasadan toplanan klasik ›slah yöntemleriyle gelifltirilmifl patates çeflitleri mevcuttur. 9.4. AB Mevzuat› ile ‹lgili Sorular Soru: Yeni mevzuat, bir öncekiyle k›yasland›¤›nda, bilimsel baz yerine politika kokuyor gibi. Bildi¤imiz kadar›yla, Avrupa Birli¤i çok büyük miktarlarda yem hammaddesi ithal etmekte. Bu yemleri yiyen hayvanlardan elde edilen ürünlerin GD deklarasyonu yap›lma fl. Bunun karfl› fl›l›¤›nda, rafine mecburiyeti ortadan kald›r›lm›fl. edildi¤inden art›k protein ve DNA içermeyen ve bu nedenle, kullan›lan hammadelerin GD olup olmad›¤› farketmeyen ürünler, GD fl. Bunun yan›nda, enzimler ve etiketleme kurallar›na tabi tutulmufl. katk› maddeleri GD etiketleme kurallar›ndan muaf durumda. flmacl›ar bunu nas›l de¤erlendiriyorlar? Konuflm Cevap: AB mevzuat›, tabiat› itibar›yla uzun bir müzakere sürecinin ard›ndan oluflturuluyor. Her flekilde tavizler verilmekte. Bu tavizlerin 139 GDO GERÇE⁄‹ büyük bir k›sm› da siyasi nitelikli. Yönetmeliklerin bilimsel temellere dayanmas› gerekti¤ini söylemifltik ama öyle olmad›. AB’de yasal düzenlemelerin nas›l flekillendi¤ine bakarsak, öncelikle Avrupa Komisyonu bir teklif ortaya koyuyor. Bu teklif, nas›l haz›rlanm›fl olursa olsun, bütün üye ülkelerin kat›ld›¤› bir müzakereye aç›l›yor. Bütün üyeler farkl› farkl› fleyler talep ediyor, kendi aç›lar›ndan önemli gördükleri konularda de¤ifliklikler yap›lmas›n› istiyorlar. Bir ülkenin talepleri di¤er üyelerin önemli gördü¤ü de¤iflikliklere uyabiliyor ya da uymayabiliyor. Hayvan yemleri konusunda, “GDO’dan” de¤il de “GDO ile” üretilmifl g›da prensibi benimsenmifl durumda. Yani prensip, bir hayvandan geçti¤i için, ürünün do¤rudan do¤ruya GDO türevi say›lmamas› fleklinde. Fakat bunun temeline bak›lacak olursa, ilk araflt›rmalarda baz› tüketicilerin genetik modifikasyonu bir teknoloji olarak kabullenmedi¤i ve GDO’lar›n her flekilde etikette 140 belirtilmesini istedi¤i görülmekte. AB’nin, yeni mevzuat› haz›rlarken toplumun hangi kesimlerinin haklar›n› gözetmeye çal›flt›¤› belli de¤il. Bu düzenleme g›da endüstrisine yard›mc› olacak nitelikte de¤il. Tüketiciler aç›s›ndan da tam anlam›yla faydal› oldu¤u söylenemez. Bu nedenle yeni mevzuta, son derece siyasi ve kesinlikle bilimsel bir temele dayanm›yor. Mevzuat haz›rlan›rken yap›lan tart›flmalarda ‹ngiltere, (EC) 1139/98 say›l› Yönetmelik kapsam›nda zaten yürürlükte bulunan etiketleme prosedürünün korunmas›n›, yani son üründe analitik yöntemlerle tespit edilebilen de¤ifltirilmifl DNA veya proteinin etikette belirtilmesi uygulamas›na devam edilmesini savunmufltu. Genetik modifikasyondan do¤an DNA veya proteinin bulunmas› halinde, üründe fiilen bir de¤ifliklik oluyordu. Bilimsel anlamda ne kadar eflde¤er gibi gözükse de tüketiciler aç›s›ndan biraz farkl›l›k arz ediyor ve dolay›s›yla etiketlenmesi gerekiyordu. (EC) 1139/98 say›l› Yönetmelik’teki etiketleme prosedürünün uygulanmas› da daha kolayd›. Analitik tespit mümkün oldu¤u için uygu- Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› lamas› daha pratikti. ‹ngiliz hükümeti de bu uygulaman›n devam ettirilmesi ve gerekti¤inde “GDO içermez” etiketlemesini düzenleyen bir yönetmelik haz›rlanmas› görüflündeydi. “GDO içermez” deklarasyonlar›n›n son derece titiz bir flekilde incelenmesini öneriyordu. Ancak, Avrupa Komisyonu bu yolu benimsemedi. fiu anda g›da üreticileri çok zor bir konumda ve bunun de¤iflmesi gerekiyor. Soru: GDO ihtiva eden ya da içeri¤inde GDO’lu ürün bulunan mamüllerin etiketlerinde bu özellikleri mutlak surette belirtilmekteflekilde, tamamen GD yemlerle beslenen bir hayvandan dir. Ayn› fle elde edilen et de GDO etiketlemesine tabi tutulmakta m›d›r? Cevap: (EC) 1829/2003 ve (EC) 1830/2003 say›l› Yönetme-likler hem g›da hem de yem için geçerlidir. Yani, yemler de ayn› prensiplere tabidir. Bu, flu anlama gelmektedir: Örne¤in tavuk yeminde GDO türevi maddeler varsa bunlar›n GDO türevi olarak belirtilmesi gerekir. Fakat yem seviyesindeki bu etiketleme, tavuk etinin de etiketlenece¤i anlam›na gelmemektedir. Dolay›s›yla nihai ürün olan et, GDO türevi olarak etiketleme yükümlülü¤üne tabi de¤ildir. (EC) 1829/2003 say›l› Yönetmelik, GD yemlerle beslenmifl olan hayvanlardan elde edilen ürünlerin GDO türevi olarak etiketlenmeyece¤ini aç›kça hükme ba¤lam›flt›r. Soru: GD yemlerle beslenmifl olan hayvanlardan elde edilen ürünflekilde GD etiketlemesi gerekmiyor. O zaman lerde herhangi bir fle GD yemler niye etiketleniyor? Cevap: Yemlerin etiketlenmesi, yemin olas› bir sorun kayna¤› olarak alg›lanmas›ndan ileri geliyor. G›da zincirinde yaflanm›fl problemlerin ço¤u hayvan yemleriyle iliflkiliydi. BSE ve dioksin vakalar›, bunun örneklerinden. Dolay›s›yla tüketicilerde yem konusunda bir 141 GDO GERÇE⁄‹ hassasiyet olufltu. Yemlerin GD etiketlenmesine tabi tutulmas›n›n bir nedeni budur. Etiketleme hükümleri tüketiciye bilgi vermek, tercih yapmalar›na imkan tan›mak aç›s›ndan kararlaflt›r›ld›. Burada, çiftçilere de hayvanlar›n› besleyecekleri yemler konusunda bir tercih hakk› verilmesi önemlidir. Yemlerin etiketlenmesindeki bir baflka neden de, herhangi bir olumsuz etkisi görülmesi halinde belli bir GDO’dan üretilmifl veya bu GDO’yu içeren yemler dahil tüm ürünlerin piyasadan kolayca toplanabilmesini sa¤lamak olabilir. Soru: Etiketlemede, g›dadaki tesadüfi GDO kal›nt›s› için % 0,9 diye bir limit verildi. Bu limiti yeterli duyarl›l›kta belirleyecek analiz yöntemleri mevcut mudur? Cevap: Bu, ürünün rafinasyon seviyesine ba¤l›d›r. Hammadde baz›nda yeterli hassasiyete sahip analitik metotlar mevcuttur; % 142 0,9 eflik seviyesi hiçbir problemle karfl›laflmadan tespit edilebilir. Bu metotlar›n isabet ve hassasiyet seviyesinin % 0,1 kadar oldu¤u genel kabul görmektedir. Yani hammadede GDO tespitinde herhangi bir problem yaflanmaz. Ancak, GD soyadan elde edilen rafine ya¤ veya GD m›s›rdan elde edilen glikoz flurubu gibi GD ürünlerden elde edilmifl, rafinasyon derecesi yüksek ürünlerde GDO mevcudiyetini tespit etmek art›k mümkün olmaz. Zaten prensipte analitik teyidin hammadde seviyesinde yap›lmas›n›n sebebi de budur. flik de¤erleri neden % 0,9 ve % 0,5 de, mesela % 2 ya da Soru: Efli fl›k formüller mi % 0,1 de¤il? Bu de¤erleri belirlemede kullan›lan kar›fl› var? Cevap: Bunlar, çok büyük ölçüde politik kararlar. AB mevzuat› haz›rlan›rken yap›lan politik müzakerelerde sadece üye ülkeler de¤il, Avrupa Parlamentosu da yer al›yor. Politikac›lar bilimadam› Modern Biyoeknoloji, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve G›da Güvenli¤i Konferans› de¤il. Eflik de¤eri için, eski yönetmelikteki % 1’in alt›nda bir rakam istendi. Pazarl›k % 1’den aç›ld›, %0,9’da anlaflma sa¤land›. Yeni eflik de¤eri % 1’e çok yak›n ama yine de ondan daha az. % 0,5 de benzer bir flekilde ortaya at›lm›fl bir de¤er. Bunlar, bilimsellikle alakas› olmayan, tamamen politik tercihler. Yerine getirilmesi de imkans›z. Bir baflka nokta da, GD g›dalar›n gelifliminde rastlanan en büyük sorunlardan birinin organik yetifltiricilik yapanlarla GDO kullananlar aras›nda yaflanan gerilim olmas›. Organik çiftçilik yapanlar, tamamen saf organik ürün üretmenin imkans›z oldu¤unu art›k anlad›lar. Bu nedenle, birçok organik ürün yönetmeli¤inde GDO’lar hariç olmak üzere her türlü maddeyle % 5 kontaminasyona izin veriliyor. Ama organik tar›m destekçileri, GDO’lar konusunda s›f›rda ›srar ediyorlar. Bu tamamen tutars›z, hayalci ve hiçbir flekilde bilimsel temeli olmayan bir istektir. K›sacas› bu rakamlar›n hiçbiri bilimsel temele dayanmamakta. Ama bilimsel temele dayanmayan çerçeve içinde bile, farkl› sektörlerden talep edilen farkl› fleyler çok büyük tutars›zl›klar göstermekte. Soru: Mevcut Hububat ve Yem Ticaret Birli¤i (GAFTA) numune flim geçirecek belli ki. Bunun için bir süre tahal›m standard› bir de¤ifli mini var m›? Cevap: Standardizasyon çal›flma grubunun gündeminde halen tart›fl›lmakta olan bir teklif var. Muhtemelen önümüzdeki sene bu teklif üzerinde görüfl birli¤i sa¤lan›r ama bilahare prosedürün tamamlanmas› da belirli bir süre al›r. 9.5. G›da ve ‹çecek Federasyonu ile ‹lgili Sorular fle girmemifl olan Soru: G›da ve ‹çecek Federasyonu olarak, ilk befle flke zaman›nda bu kadar etkin iletifli flimi süpermarket zincirleriyle keflk fltirseydeniz de, onlar da “GDO’suz” ürünleri bir rekabet gerçekleflt 143 GDO GERÇE⁄‹ arac› olarak kullan›p GDO konusunun büyümesine neden olmasalard›. Bir de, bu sektörde dünyaca tan›nan büyük g›da üreticileri bulunmakta. Haks›z rekabeti önlemek ad›na, Federasyon’un flmalar› bu firmalarla ilgili yapt›¤› faaliyetler ya da bilinçlendirme çal›flm oluyor mu? Cevap: Federasyon’un açt›¤› ilk tart›flmalara ve yapt›¤› ilk kampanyalara perakende zincirleri de kat›ld›. Federasyon, kampanyalarda hedeflenmesi gereken en önemli kitlenin g›da endüstrisi ve özellikle de perakende zincirleri oldu¤unu daha 1993 y›l›nda kavram›flt›. Çünkü ‹ngiltere’deki perakendecilerin, önce söz verip sonra bu sözü tutmay› baflkalar›n›n, yani g›da ve içecek imalatç›lar›n›n üzerine atmak gibi kötü bir huyu vard›r. Perakendecilerin tüketicilere verdi¤i sözleri yerine getirmek eninde sonunda üreticilere düfler. G›da üreticileri çok zor bir piyasada çal›fl›yor. Önde gelen perak144 ende zincirlerinin pazar paylar› hakk›nda ‹ngiltere ve di¤er Avrupa ülkelerinde tart›flmalar süregelmekte. Baz› aç›lardan çarp›k bir rekabet söz konusu. Bu, hem ticari aç›dan hem de tüketiciler aç›s›ndan edifle verici bir husus. Baz› perakendeciler çok afl›r› bir güç kazan›yor. Ancak, bu da farkl› bir yasama konusu ve sürekli olarak gözden geçirilmekte. Özellikle de ‹ngiltere’de flu anda gündemde olan bir konu bu. Büyük çokuluslu flirketlerin ço¤u, flu veya bu flekilde e¤itim programlar› yapmakta. Ancak, bu programlar bazen agresif pazarlama kampanyalar› aras›nda kaybolup gidiyor. Bunlar›n yerel topluluklar düzeyinde çok faydal› oldu¤unu düflünüyorum. Fakat bu çal›flmalar topluluklar düzeyinde çok sessiz bir flekilde yap›l›yor. Halbuki pazarlama faaliyetleri, ulusal veya çokuluslu bir nitelik tafl›makta ve çok say›da insan›n kafas›n› kar›flt›rabilmektedir.