bölüm 2 - Tire Belediyesi İbn
Transkript
bölüm 2 - Tire Belediyesi İbn
Kartografya Ders Notu Bölüm 2 BÖLÜM 2: KARTOGRAFYANIN TARİHÇESİ Türkay Gökgöz (www.yildiz.edu.tr/~gokgoz) 2‐1 Kartografya Ders Notu Bölüm 2 İÇİNDEKİLER 2.1 Kartografyanın Tarihçesi…………………………………………………………...2-3 2.1.1 Tarih Öncesi Çağ haritalarından örnekler……………………………... 2-3 2.1.1.1 Çatalhöyük Haritası……………………………………………. 2-3 2.1.1.2 Magourata Mağarası’ndaki gökbilim betimlemesi………….. 2-7 2.1.1.3 Maikop Vazosu üzerindeki resim harita……………………... 2-7 2.1.1.4 Seradina’daki kaya üzerine kazıma harita…………………... 2-8 2.1.1.5 Bedolina Mağarası’ndaki kaya üzerine kazıma harita……... 2-8 2.1.2 Tarihi Çağ haritalarından örnekler……………………………………… 2-9 2.1.2.1 Yorgan Tepe kil tableti haritası……………………………….. 2-9 2.1.2.2 Nubia’daki altın madeni haritası……………………………… 2-9 2.1.2.3 Umma kil tablet haritası……………………………………….. 2-10 2.1.2.4 Babil kil tablet haritası…………………………………………. 2-11 2.1.3 Eski Çağ’da kartografya…………………………………………………. 2-11 2.1.3.1 Tarihte yapanı bilinen ilk dünya haritası…………………….. 2-11 2.1.3.2 Yer kürenin boyutu için yapılan ilk ölçüm ve hesap………... 2-14 2.1.4 Romalılarda kartografya………………………………………………… 2-14 2.1.5 Orta Çağ’da kartografya………………………………………………… 2-15 2.1.6 İslam Dünyasında kartografya………………………………………….. 2-15 2.1.7 Yeni Çağ’da Kartografya………………………………………………… 2-16 2.2 Türk Kartografyasından Örnekler………………………………………………… 2-17 2.2.1 Bilinen en eski Türk haritası…………………………………………….. 2-17 2.2.2 Mürsiye’li İbrahim Haritası………………………………………………. 2-18 2.2.3 Piri Reis Haritaları………………………………………………………... 2-20 2.2.4 Ali Macar Reis Atlası…………………………………………………….. 2-23 2.3 Modern Türk Haritacılığı……………………………………………………………2-31 Türkay Gökgöz (www.yildiz.edu.tr/~gokgoz) 2‐2 Kartografya Ders Notu Bölüm 2 2.1 KARTOGRAFYANIN TARİHÇESİ 2.1.1 Tarih Öncesi Çağ haritalarından örnekler Yapılan araştırmalara göre harita olarak benimsenebilecek ilk çizimler Tarih Öncesi (yazının bulunmasından önceki) Çağların Orta Taş dönemine kadar uzanmaktadır. Bu çizimler yeryüzünün yalnızca nehir, dağ, yol gibi birkaç ayrıntısını gösteren ilkel çizimlerdi. Bunlar Tarih Öncesi Çağı haritalarıdır (Prehistorik Maps). Tarih Öncesi Çağı haritaları duvar, mağara duvarı, kayalar gibi durağan veya çanak çömlek yüzeyi, deri, post, kemik gibi taşınabilir eşyalar üzerine çizilmiştir. Çizimler ya o dönemlerin bir tür yazısı olarak tanımlayabileceğimiz duygu ve düşüncelerin resimle yansıtılması olan resim yazı (pictographic) biçiminde veya taş kaya gibi yüzeyler üzerine kazılmış kazıma resimler (petroglyphs) biçiminde yapılmıştır [7]. Yakın tarihte yapılmış araştırmalara göre Tarih Öncesi Çağları’na ait olan 57 harita belirlenmiştir. Bu haritalar Orta Taş Çağı, Yeni (Cilalı) Taş Çağı ve Maden Çağı olup 37’si Fransa’da, 7’si İtalya’da, 2’si Malta’da, 2’si Danimarka’dadır. Birer adet de Bulgaristan, Almanya, Irak, Ürdün, Fas, Cezayir, Mısır, Gürcistan ve Türkiye’dedir. Türkiye’deki harita Çatalhöyük’te bulunmuştur [7]. (Bilindiği gibi yazıyı Güney (Aşağı) Mezopotamya’da yaşayan Sümer’ler icat etmiştir. İlk yazı benzeri işaretler için MÖ 8000 yıllarına kadar iniliyorsa da, yazının icadında MÖ 3500 yılları genel olarak kabul gören tezdir.) 2.1.1.1 Çatalhöyük Haritası Tarih Öncesi Çağlar’da yapılmış olup harita olarak yorumlanabilecek çizimlerin biri dışında hemen hemen hepsi, yeryüzünün belli bir bölgesinde bulunan birkaç ayrıntıyı içeren görünümlerdir. Dolayısıyla bunlara harita olmaktan çok, harita olarak yorumlanabilecek tasvirler gözüyle bakabiliriz. Ancak bunlardan biri, hem de MÖ 6200±97 yılında yapılmış biri, harita olarak nitelenebilecek tek eserdir. “Radyokarbon 14” yöntemiyle yaşı saptan bu eser Çatalhöyük haritasıdır. Haritacılık tarihi üzerindeki değerli araştırma ve çalışmaları olan Catherine Delano Smith’de “Cartography in the Prehistoric Period in the Old World: Europe, Middle East and North Africa” başlıklı incelemesinde Tarih Öncesi ve Tarihi Çağ haritalarına ilişkin çok anlamlı ve özetleyici bir çizelge hazırlamıştır (Şekil 2.1). Bu çizelgede de Tarih Öncesi Çağlar’a ilişkin çizimlerden harita olarak nitelenen ilk eserin “Çatalhöyük Haritası” olduğu görünmektedir [7]. Türkay Gökgöz (www.yildiz.edu.tr/~gokgoz) 2‐3 Kartografya Ders Notu Bölüm 2 Şekil 2.1: Tarih Öncesi Çağ haritalarına ilişkin çizelge [7] Carl Moreland ve David Bannister de “Antique Maps” adlı yapıtlarında özlü bir değerlendirme yapmışlardır. “… Bu biçimde betimlenen en eski belge, yaklaşık MÖ 6100-6300 yılları arasında yapılmış 9 fit (2.75 m) uzunluğundaki bir duvar resmidir. Resim, Anadolu’nun Tarih Öncesi Çağ yerleşim yerlerinden biri olan Çatalhöyük’te bulunmuştur. Bir şehir planı olan resmin dış çizgileri çok açık biçimde 80 binayı, arka planda büyük olasılıkla patlayan bir volkan ile birlikte göstermektedir”. Tarih Öncesi Çağlar’ın bu ilk haritası da aynı dönemde çizilmiş benzeri çalışmalarda olduğu gibi, yazının bulunmasından önce yapıldığı için, yazılı bilgileri içermemektedir. Çatalhöyük, Orta Anadolu’da Konya il merkezinin güney doğusundaki (kara yoluyla Konya’ya 54 km) Çumra İlçesi’nin 12 km kuzeyinde, Küçükköy’ün hemen güneyindeki (1 km) iki höyük üzerine kurulmuş olan Cilalı Taş Çağı (Yeni Taş Çağı – Neolitik Çağ) yerleşim yerinin adıdır. Bu harita, 1963 yılındaki Çatalhöyük kazılarında VII’inci katmanda 14 numara ile işaretlenen kutsal yerin duvarlarında bulunmuştur. Harita bulunduğunda arkeologlar tarafından çekilen fotoğraf aşağıdadır (Şekil 2.2) [7]. Türkay Gökgöz (www.yildiz.edu.tr/~gokgoz) 2‐4 Kartografya Ders Notu Bölüm 2 Şekil 2.2: Çatalhöyük haritasının kutsal yerin duvarlarında bulunduğu günlerde çekilmiş resim [7] J. Mellaart, haritanın duvardan çıkarılmasından önce, haritanın aşağıda gösterilen, ölçekli siyah-beyaz bir çizimini yapmıştır (Şekil 2.3). J. Mellaart, haritanın bulunmasından sonra yazdığı kitapta, bu güzel eseri şöyle anlatmaktadır: “… Ön planda değişik boyutlarda gösterilmiş olmalarından ve iç yapılarının getirdiği çağrışıma göre açıkça Çatalhöyük evleri olduğu belli olan bir şehir görülmektedir. Her evin kendi ayrı bir duvarı bulunmaktadır ve evler aralarında açık alan bulunmayacak biçimde birbirine bitişik olarak yerleştirilmişlerdir. Ev dizileri höyüğün tepesine doğru sıra sıra yükselmektedir. Şehrin ötesinde, eteğinde paralel çizgiler ve üstünde benekler bulunan sanki çok uzaktaymışçasına daha küçük yapılmış iki zirveli bir dağ yükselmektedir. Daha yüksekte olan tepesinden daha fazla çizgiler fışkırmakta ve dağın sağ yamacının dışında öbeklenmiş biçimde, tepenin üstünde ise yatay sıralar şeklinde pek çok benek bulunmaktadır. Yine tepenin civarında oraya buraya serpiştirilmiş yatay ve düşey çizgiler vardır. Bu, püskürtmekte olan bir volkanın oldukça zor yapılabilen bir tasviridir. Tepeden dışarıya ateşler çıkmakta, kraterden eteğe lavlar akmakta, volkanın yamaçlarına, oraya buraya yağmakta olup tüm bunlar bu resimde bir araya getirilmiştir. Söz konusu yükselti Orta Anadolu’nun tek ikiz tepeli volkanı olan ve Konya Ovası’nın doğusunda uzanan aynı zamanda Çatalhöyük’ün görüş alanı içinde bulunan Hasan Dağı’dır” [7]. Türkay Gökgöz (www.yildiz.edu.tr/~gokgoz) 2‐5 Kartografya Ders Notu Bölüm 2 Şekil 2.3: Harita bulunduğunda çekilen resimlere göre kuzey ve doğu duvarındaki parçaları [7] Ankara’da Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenmekte olan parçalardaki (Şekil 2.4’deki 1, 2 ve 3 parçaları) tüm harita ayrıntıları 1-1.5 cm kalınlığındaki perdahlanmış krem rengi duvar sıvası üzerine kımızı boya kullanılarak gösterilmiştir (Şekil 2.5). Binaların olsun, püskürmekte olan yanardağın gösterilmesinde olsun kırmızıdan başka renk kullanılmamış, şekillerin dış çizgileri dahil tüm ayrıntılar kırmızı boyanın açık, koyu tonlarının oluşturulmasıyla, başka renkler kullanılmadan gösterilmiştir. Binalar, bu günkü şehir planlarında olduğu gibi damlarının izdüşümlerine göre değil, binaların oda, kiler gibi iç bölümlerini de yansıtan damsız dikey görünümlerine göre çizilmiştir [7]. Şekil 2.4: Kuzey duvarındaki haritanın parçalanma biçimi [7] Şekil 2.5: Müzede sergilenmekte olan harita (kuzey duvarındaki dört parçanın üç parçası) [7] Türkay Gökgöz (www.yildiz.edu.tr/~gokgoz) 2‐6 Kartografya Ders Notu Bölüm 2 2.1.1.2 Magourata Mağarası’ndaki gökbilim betimlemesi Bir mağara resmidir. Tunç veya Demir Çağı’nda yapılmış olduğu sanılmaktadır. Güneş ve güneşin altındaki iki çizgi açıkça görülmektedir. Bu çizgiler ufku ve çizgilerin altındaki işaret de öteki dünyayı betimlemektedir (Şekil 2.6) [7]. Şekil 2.6: Bulgaristan’da Magourata Mağarası’ndaki gökbilim betimlemesi [7] 2.1.1.3 Maikop Vazosu üzerindeki resim harita MÖ 3000 yılından kısa bir süre önce yapıldığı düşünülmektedir. Arka planda Kafkaslar olduğu sanılan dağ silsilesinden çıkıp gelen iki akarsu ile aslan, boğa, keçi gibi hayvan çizimleri görünmektedir. Sol üst kenarda ağaca benzer şekiller, nehir kenarlarında bazı bitkiler işlenmiştir. Gümüş vazonun üzerine kazıma yoluyla yapılmış harita 10-12 cm yüksekliğindedir (Şekil 2.7) [7]. Şekil 2.7: Kuzey Kafkasya’da bulunan gümüş vazo (Maikop Vazosu) üzerindeki resim harita [7] Türkay Gökgöz (www.yildiz.edu.tr/~gokgoz) 2‐7 Kartografya Ders Notu Bölüm 2 2.1.1.4 Seradina’daki kaya üzerine kazıma harita Tarih Öncesi Çağ haritalarının ilginç örneklerindendir. Kaya üzerine kazınarak yapılmış olan harita 45×90 cm boyutundadır. Haritada yerleşim yerlerindeki binalar ve bunlar arasındaki bağlantıyı sağlayan yollar açık biçimde görülmektedir. Noktalarla gösterilmiş ayrıntının bir tarla veya avlu olduğu düşünülmüştür (Şekil 2.8) [7]. Şekil 2.8: İtalya’da Seradina’daki kazıma harita [7] 2.1.1.5 Bedolina Mağarası’ndaki kaya üzerine kazıma harita Tam bir kaya gravürüdür. İlkel harita çizimlerinin ilk örnekleri arasında yer almaktadır. Bulunduğu ilk günlerde dünyanın ilk topografik haritası olarak kabul görmüştür. 2.30×4.16 m boyutunda olup MÖ 2500-2000 yıllarına aittir. Yol olarak kabul edilen çizgilerle bağlanan bloklar ev veya evler olarak yorumlanmaktadır (Şekil 2.9) [7]. Şekil 2.9: İtalya’da Bedolina Mağarası’ndaki kazıma harita [7] Türkay Gökgöz (www.yildiz.edu.tr/~gokgoz) 2‐8 Kartografya Ders Notu Bölüm 2 2.1.2 Tarihi Çağ haritalarından örnekler Tarihi Çağ haritalarının en büyük özellikleri çizimlerin yazılı açıklamalarla pekiştirilmiş olmasıdır. Bu nedenle haritaların yorumlanması daha gerçekçi olmaktadır. Aşağıda Tarihi Çağ haritalarına birkaç özgün örnek verilmektedir [7]. 2.1.2.1 Yorgan Tepe kil tableti haritası Kerkük yakınlarındaki Yorgan Tepe’deki kazılarda bulunmuş bir kil tablet üzerindeki bu harita Akad dönemine aittir. MÖ yaklaşık 2300 yılında yapılmıştır. Dünyanın en eski topografik harita örnekleri arasında yer alan harita 6.8×7.6 cm boyutlarındadır. Haritada iki dağ silsilesi, bunların arasından geçen bir akarsu, bazı şekiller ile bunlara ait çivi yazısı ile yapılmış açıklamalar bulunmaktadır (Şekil 2.10). Yazıların çözümlenmesinden, haritanın ortasındaki bölgenin 354 iku (yaklaşık 12 hektar) büyüklüğünde bir arazi parçası olduğu belirlenmiştir. Arazinin sahibinin adının “Azala” olduğu da yazılmıştır. Haritanın hangi bölgeyi gösterdiği saptanamamıştır. Dicle ile Zap suyu arasındaki bir tarım arazisi olduğu sanılmaktadır. Belki bir kadastro, belki de bir sulama ağı haritasıdır. Dört ana yön yazılarla da belirtilmiştir. Ancak kuzey, tabletin sağ kenarına, doğu üst kenarına, batı alt kenarına yazılmıştır. Yani kuzey ters yöne konmuştur [7]. Şekil 2.10: Yorgan Tepe Kil Tablet Haritası [7] 2.1.2.2 Nubia’daki altın madeninin haritası Mısırlılar daha MÖ 3000 yıllarında arazi ölçümleri amacıyla geometrik şekiller oluşturmaya başlamışlardır. Bu dönemde yaptıkları ve ülkenin güneyindeki Hamamat Vadisi’nin doğusundaki Nubia altın madeni ve civarını gösteren aşağıdaki harita, Mısırlıların en ünlü haritaları içinde yer alır (Şekil 2.11). Harita iki parçadan oluşmaktadır. Aşağıdaki ikinci parçanın resmidir. Güneye doğru yönlendirilmiş olup Kızıldeniz’den Nil Nehri’ne kadar uzanan bölgeyi göstermektedir. Haritanın üstünde ve altında pembeye çalan kırmızı renkte gösterilmiş tepelerin yakınlarından geçen birbirine paralel çizilmiş iki yol bulunmaktadır. Alttaki yol, kurumuş ve taşları ortaya çıkmış bir nehir yatağı görünümündedir. Üstteki yol alttaki yola, kavisli çapraz bir yol ile bağlanmıştır. Bağlantı yolundan sola doğru ayrı bir ikinci yol uzanmaktadır. Türkay Gökgöz (www.yildiz.edu.tr/~gokgoz) 2‐9 Kartografya Ders Notu Bölüm 2 Hireatic yazı ile yolların uzandığı yönler ve haritaya ait açıklamalar verilmiştir. Haritanın en önemli yeri olan altın madenlerinin bulunduğu sivri tepeler kırmızıya boyanmış ve yazılı açıklama konmuştur. Haritanın ortasındaki koyu renkli parçanın sol üstündeki siyah bölgede kuyular, beyaz bölgede de Firavun 1. Setos’un anıtı bulunmaktadır. Haritanın sağ üstünde, madende çalışan işçilerin (esirlerin) evleri, evlerin üstünde yazıyla “Temiz Tepe” olarak adlandırılan tepede “Amon Tapınağı” gösterilmiştir. Ramses döneminde yapıldığı anlaşılan haritanın tarihi, kimi araştırmacılara göre 1. Ramses’e göre yorumlanarak MÖ XIV. yüzyıl olarak, kimi araştırmacılara göre MÖ XI. yüzyıl olarak belirlenmiştir [7]. Şekil 2.11: Nubai’daki altın madeninin haritası (ikinci parçası) [7] 2.1.2.3 Umma kil tablet haritası En eski haritalar içinde yer alan kil tablet haritanın Umma kentinin şehir planı olduğu sanılmaktadır. MÖ 2200 yılında yapılmış olup, Mezopotamya’da bulunan ünlü yapıtların içinde yer alır (Şekil 2.12) [7]. Şekil 2.12: Umma kil tableti [7] Türkay Gökgöz (www.yildiz.edu.tr/~gokgoz) 2‐10 Kartografya Ders Notu Bölüm 2 2.1.2.4 Babil kil tablet haritası Aslı Londra’daki British Museum’da sergilenen bu tablet MÖ 612-528 yıllarını kapsayan Babil dönemine aittir. Babil’i merkez olarak alan bir dünya haritası olduğu sanılmaktadır (Şekil 2.13). Üzerinde bulunan “eski tablete göre” yazısı, ilk özgün haritanın daha önceki yıllarda yapıldığını göstermektedir [7]. Babil dünya haritasında bizi daha sonra ortaya çıkacak kavramlar açısından ilgilendiren kısım, dünyayı çevreleyen okyanus nehridir. Üzerinde yaşanan karaların (Yunanlıların “ökümene”si) tamamen sularla çevrili olduğu İlk Çağ’da çok popüler bir varsayımdı. Bu varsayıma biz hem MÖ VI. yüzyıldan kalan bu haritada, hem de Ortadoğu mitolojilerinde rastlıyoruz. Bu harita, gözlemsel kartografya ile kuramsal coğrafyayı birleştiren bir türdür. Buradaki kuramsal coğrafya, zamanın yaratılış ve genel kozmoğrafya bilgilerini içeren dinsel öğretilerin bir parçası olduğundan, binlerce yıl değişmeden bir nesilden diğerine aktarılmıştır [5]. Şekil 2.13: Babil’de bulunmuş kil tablet üzerindeki dünya haritası 2.1.3 Eski Çağ’da kartografya Eski çağ medeniyetinin kurucuları eski Yunanlılar, bugünün kartografya esaslarını koymuşlardır. Coğrafya ve kartografya bilimine büyük katkıları olan bu eski bilim adamlarından bazıları şunlardır: Anaksimandros (MÖ 611-547), Pitagoras, Aristoteles (MÖ 350), Dikaiarkos (MÖ 350-290), Eratosthenes (MÖ 276-196), Poseidonius (MÖ 130-51), Hipparkhos (MÖ II. yy), Stabo (MÖ 60 - MS 24), Batlamyus (MS 90-168) [3]. 2.1.3.1 Tarihte yapanı bilinen ilk dünya haritası MÖ VI. yüzyılın sonlarıyla V. yüzyılın başlarında çizildiği eldeki tarihsel verilerden çıkarılabilen, tarihte yapanı bilinen ilk dünya haritası ne yazık ki elimize geçmemiştir. Ancak mahiyeti hakkında eldeki verilerden bazı fikirler üretmemiz mümkündür. Türkay Gökgöz (www.yildiz.edu.tr/~gokgoz) 2‐11 Kartografya Ders Notu Bölüm 2 Haritanın en detaylı tasviri “Hypotyposis Geographias (Coğrafya Risalesi)” adlı eserin yazarı olan Agathemeros tarafından verilmiştir. Bu yazarın ve eserinin tarihleri hakkındaki bilgilerimiz, yazarın ilk Roma İmparatoru Augustus zamanında yaşamış olan Bergamalı coğrafyacı Menippos’tan bahsetmesinden ibarettir. Agathemeros kitabında Anaksimandros ve haritası hakkında, muhtemelen Eratosthenes’in otoritesine dayanarak, şu bilgileri vermektedir: “Thales’in öğrencisi Miletoslu Anaksimandros, meskun dünyayı bir harita üzerinde (εν πινακι γραψαι) gösteren ilk kişiydi. Çok seyahat etmiş bir kimse olan Miletoslu Hekataios ondan sonra haritayı hayranlık duyulan bir şey olacak kadar doğru bir şekle soktu. … Eskiler dünyayı yuvarlak olarak, ortada Hellas, onun da merkezinde Delphoi olmak üzere çizerlerdi, çünkü o dünyanın göbeğini (τον ομΦαλον εχειν) içerir. Çok tecrübeli bir insan olan Demokritos dünyanın şeklinin uzunluğu genişliğinin bir buçuk misli olacak şekilde uzunca olduğunu ilk fark eden kimseydi” [5]. Bunlardan şunları öğreniyoruz: 1) Anaksimandros’un haritası da Babillilerin haritası gibi yuvarlaktı ve 2) merkezinde Delphoi bulunuyordu [5]. Anksimandros gibi İyonyalı (Halikarnassoslu, yani Bodrumlu) olan ve “Tarihin Babası” sıfatını taşıyan Heredotos da bize dolaylı yoldan Anaksimandros’un haritası hakkında bilgi veriyor ve Agathemeros’un dediklerini doğruluyor: “Pek çoklarının geçmişte çizdiği fakat akla yakın bir şekilde açıklayamadığı dünya haritalarına bakıp gülüyorum. Bunlar okyanusu bir pergelle çizmişçesine yuvarlak olan dünyanın etrafında akar gösteriyorlar ve Asya’yı Avrupa’ya eşit yapıyorlar” [5]. Burada Heredotos’tan, kendisinin bildiği ve ilk örneği Anaksimandros tarafından çizilen İyonya tipi dünya haritalarının Agathemeros’un dediği gibi yuvarlak olduğunu, etrafında okyanusun aktığını ve Avrupa ve Asya parçalarının birbirine eşit büyüklükte temsil edildiğini öğreniyoruz [5]. Heredotos ayrıca, MÖ 499-498 yıllarında doğudan Pers tehlikesi göründüğünde, Mietos tiranı Aristagoras’ın Sparta’ya yardım aramaya giderken, Sparta kralına tehlikenin coğrafi konumunu anlatabilmek için beraberinde bir de harita götürdüğünü söylüyor. Bu haritanın büyük bir olasılıkla Hekataios’un haritası olduğu sanılmaktadır. Heredotos, bu haritanın “dünyanın tüm çevresini, bütün denizi ve tüm nehirleri” gösterdiğini söylüyor. Gerçekten, Anaksimandros’un hayatını yazan Diogenes Laertius da onun “karaların ve denizin çevresini çizen ilk insan” olduğunu söylemektedir [5]. Anaksimandros’un haritasının şekli ve içeriği hakkında daha bazı kaynaklardan da ufak tefek bilgiler edinebiliyoruz. Örneğin, Bolton’un, Phasis nehrinin Aiskhylos zamanında Avrupa/Asya sınırı kabul edildiğini, ancak bu nehrin daha sonra Phasis denilen Rioni değil de Don nehri olduğu iddiası, Platon’un “Phaidon”unda Pindaros’u, hatta Prokonnesos’lu Aristeas’ın “Arimaspea”sını izleyerek uygarlığın sınırlarını batıda Herkül Sütunları, doğuda da Phasis nehri olarak gösterilmesiyle birleştirilince, ortaya bir yanda Phasis, diğerinde Cebelitarık Boğazı’yla ayrılan simetrik bir dünya resmi çıkıyor ki bu mesela Heredotos’un tasviriyle tam bir uyum gösteriyor. Şengör (2000) yukarıdaki bilgileri ve çok dağınık olan klasik literatürden toplayabildiği diğer bazı verileri kullanarak Anaksimandros’un haritasının Şekil 2.14’de görüldüğü gibi bir baştan kurma denemesini yapmıştır. Bu haritada şu özellikler göze çarpmaktadır: 1) Dairesel çevre, 2) bu çevreyi kuşatan Okyanus denizi, 3) yaklaşık yarım daire Türkay Gökgöz (www.yildiz.edu.tr/~gokgoz) 2‐12 Kartografya Ders Notu Bölüm 2 şeklinde doğu-batı yönünde uzanan ve “İç Deniz” adı verilen bir deniz yoluna nazaran simetrik iki kıta, 4) içinde Apollon’un meşhur tapınağının ve kahininin bulunduğu Delphoi’nin dünyayı oluşturan diskin merkezini teşkil etmesi ve 5) iki kıtadaki nehirlerin aynı denizel eksene nazaran simetrik konumu. Bu harita, Şekil 2.13’de gösterilen ve kendisiyle üç aşağı beş yukarı aynı yaşta olan Babil haritasına nazaran önemli bir gelişmeyi temsil ediyor muydu? Doğal olarak Anaksimandros’un haritası kayıp olduğu için buna kesin bir cevap vermek olanaksızdır. Ama, bu harita üzerinde iki kıtanın resmedilmiş olduğu tahmini, Şekil 2.14’de görülen baştan kurma denemesinin Şekil 2.13’de görülen ilkel haritadan daha gelişmiş bir temsil şeklinde çizilmesini intaç etmiştir. Fakat, Anaksimandros’un haritasının, Şekil 2.13’de görülen Babil dünya haritası düzeyinde olduğunu farzetsek bile, onun Yunanca konuşan kültür alanında açtığı çığırın, Babil ve tüm Ortadoğu haritacılık geleneğinden çok farklı bir karakter taşıdığı muhakkaktır. Niçin? Çünkü bu harita, Agathemeros’nu bize bildirdiği gibi, daha Anaksimandros’un hemşehrisi ve meslektaşı Hekataios tarafından daha iyisi yapılmıştır. Fakat Hekataios’un haritası da tek kalmamış, ona benzer pek çok harita üretilmiştir. O kadar ki, İyonya’lı Heredotos, bu tür haritalardan artık bir tür olarak bahsetmiş ve bunları yukarıda verilen satırlarında şiddetle eleştirmiştir [5]. Şekil 2.14: Anaksimandros’un haritasının baştan kurulması denemesi. Burada şu parametreler göz önüne alınmıştır: 1) Herodotos haritanın dairesel olduğunu ve çevresinde Okeanos’un bulunduğunu bildiriyor, 2) Phasis ve Cebelitarık Boğazı’nın haritanın doğu ve batı uçları olduğunu çeşitli kaynaklardan tahmin edebiliyoruz, 3) Delphoi haritanın tam merkezinde olmalı, 4) Azov denizi (Palus Maiotis, yani Maiotis Bataklığı) Karadeniz’in kuzeyinde değil, doğusunda düşünülmeli, 5) Harita olabildiğince simetrik olmalı [5]. İyonya, Ortadoğu’dan öğrendiği haritacılığı ilk defa bir bilim haline getirmiş, her yapılan harita derhal şiddetli eleştirilere maruz kalmış, bu eleştiriler ışığında yenileri yapılmış, onlar da eleştirilerek daha gelişmiş haritalara doğru gidilmiştir [5]. Türkay Gökgöz (www.yildiz.edu.tr/~gokgoz) 2‐13 Kartografya Ders Notu Bölüm 2 2.1.3.2 Yer kürenin boyutunun belirlenmesi için yapılan ilk ölçüm ve hesap Eratosthenes (MÖ 276-196) yerkürenin boyutu için değer tespiti yapan ilk kişidir. İskenderiye’de kütüphane müdürlüğü yapmıştır. Bilimsel ve felsefi pek çok eser yazmış ve kartografyaya büyük katkılarda bulunmuştur. İskenderiye ile Assuan arasında gerçekleştirdiği ölçülere dayanarak bugüne göre %14’lük bir hata ile dünyanın çevresini hesaplamıştır. 21 Haziranda Assuan şehrinde bir kuyunun dibinde güneşin yansıyan görüntüsünden, bu tarihte güneş ışınlarının bu şehre dik geldiğini tespit etmiştir. Bir yıl sonra aynı tarihte Assuan şehri ile aynı meridyen üzerinde bulunan İskenderiye şehrinde güneşin zenitle (düşey doğrultu) yaptığı açıyı ölçmüş ve 7˚12΄ olarak bulmuştur (Şekil 2.15). Assuan ve İskenderiye şehirleri arasındaki mesafe o günkü ölçü birimi ile 5,000 stadia (1 stadia = 184.8 metre) olarak belirlenmiştir [3]. Buna göre bir orantı kurarak 712 1 AS ’den 360 50 2R dünyanın çevresini 2R 50 AS 50 5,000 250,000 stadia olarak hesaplamıştır. Bu ise metre biriminde 45,052,000 m’ye karşılık gelmektedir [3]. Şekil 2.15: Eratosthenes tarafından yerkürenin boyutu için yapılan ölçü ve hesaplar [3] Bu hesap yapılırken Assuan ile İskenderiye arası 5,000 stadia alınmıştır. Oysaki doğrusu 4,530 stadiadır. Ayrıca bu iki şehir aynı meridyen üzerinde kabul edilmiştir. Mesafe doğru alınmış olsaydı, meridyen boyu 41,675 km olarak gerçeğe daha yakın bulunmuş olacaktı [3]. 2.1.4 Romalılarda kartografya Romalılarda kartografya iyice gerileme göstermiştir. Romalılar zamanın büyük medeniyetlerini oluşturdukları halde coğrafyaya ilgisiz kalmışlardır. Disk şeklindeki dünya haritalarında imparatorluğa ait şehirler okyanuslarla çevrili olarak gösterilmiştir. Bu haritalarda doğu-batı yönü yukarı gelecek şekilde belirlenmiş ve ortada Akdeniz yukarıdan aşağıya doğru yerleştirilmiş ve Asya kıtası üstte, Afrika sağda ve Avrupa Türkay Gökgöz (www.yildiz.edu.tr/~gokgoz) 2‐14 Kartografya Ders Notu Bölüm 2 solda olmak üzere üç kıta gösterilmiştir. Roma imparatorluğunun en önemli kartografik ürünlerinden biri olarak, boyu 30 cm ve uzunluğu 6.5 m olan rulo halindeki “Peutinger” tablosu gösterilebilir. Bu tabloda imparatorluğa ait bütün yollar ayrıntılı olarak gösterilmiştir. Aradaki deniz ve kara parçaları ise ölçeksiz olarak gösterilmiştir [3]. 2.1.5 Orta Çağda kartografya Orta Çağda kartografya Hıristiyanlığın koyu baskısı altında kalarak hiç gelişme gösterememiştir. Bu çağa ait 600 kadar harita ve taslak ele geçirilmiştir. Bunlar 3 cm ile 1.5 m arasında değişen küçük harita ve şemalardır. Orta çağın dünya haritaları oval ve yuvarlak tarzda yapılmış ve daha çok felsefi düşünceye dayalı şeyler çizilmeye çalışılmıştır. Hıristiyan dünyası daha çok tekerlek ve ortası “T” şeklinde olan sembolik haritalar yapıyordu. Dünya çevresini de okyanuslarla çevrili gösteriyorlardı. Bunlar cennet-cehennem düşüncelerini sembolize ediyordu. Çağın sonlarına doğru tüccar ve gezginlerin kullanmaya başladıkları rehber ve deniz haritaları oldukça doğru bir karakter kazanmaya başlamıştır [3]. 2.1.6 İslam Dünyasında kartografya İslam dünyasında kartografyaya büyük katkılar yapılmıştır. Hıristiyanlığın karanlık devirlerinde Arap, Türk ve İranlı bilimciler, coğrafya ve kartografya bilimine büyük katkılarda bulunmuşlardır. Batıda Endülüs’e kadar yayılan İslam dünyasında matematik, felsefe, geometri ve astronomi biliminde büyük ilerlemeler kaydedilmiştir. Batlamyus’un projeksiyon sistemlerini benimsemişler, gelişmesini sağlamışlar ve daha doğru koordinat sistemine dayalı haritalar meydana getirmişlerdir. Yine de bazı ölçek hataları yapmışlar ve haritalarda abartılı şekiller kullanmışlardır. Orta çağın basit disk şeklindeki şematik haritalarından da yapmışlardır [3]. IX. yüzyılın ikinci yarısında, Batlamyus tarafından yapılan ölçülerin kontrolü ve 1 derecelik meridyen yayının doğru olarak ölçülmesi amacıyla, Halife al-Mamun devrinde iki bölgede ölçüler yaptırılmıştır. Tadmur-Rakka bölgesinde 1 derecelik meridyen yay uzunluğu al-Marzavi ve Sanad Bin Ali tarafından 57 Arap mili (112.5 km) ve Sincar ovasında Buhtari tarafından usturlap ile 56.25 Arap mili (110.9 km) olarak bulunmuştur. Bu iki değerin ortalaması (56.5 Arap mili) 1 derecelik meridyen yayının uzunluğu olarak kabul edilmiştir. Buna göre dünyanın çevresinin (meriden boyunca) 39,000 km olduğu sonucuna varılmıştır. Yine aynı halife devrinde, yapılan ölçüleri kontrol etmek amacıyla, Ebu Reyhan al-Biruni (973-1048) Hindistan’da ölçüler yapmış ve dünyanın yarıçapını hesaplamıştır. Buna göre, bir ovaya hakim bir noktaya (A) çıkmış ve ovada bulunan bir diğer nokta (B) ile arasındaki yükseklik farkını ölçmüştür (Şekil 2.16). Bulunduğu A noktasından ufuk istikametine bakarak, ufuk derinlik açısı olarak isimlendirilmiş olan α açısını usturlap denilen o günkü açı ölçme aletiyle ölçmüştür [3]. Türkay Gökgöz (www.yildiz.edu.tr/~gokgoz) 2‐15 Kartografya Ders Notu Bölüm 2 Şekil 2.16: Ebu Reyhan al-Biruni tarafından yapılan dünyanın yarıçapını hesabı [3] ACM üçgeninde R R AB AB cos R 1 cos cos olduğu için dünyanın yarıçapı R=3,333 Arap mili (6576 km) olarak bulunmuştur. Dünya çevresi ise 41,196 km olarak hesaplanmıştır. Ebu Reyhan al-Biruni küreyi düzlem üzerine aktarma hesapları ile de uğraşmıştır [3]. 2.1.7 Yeni Çağda kartografya Rönesans’la başlayan Yeni Çağda kartografya alanında da oldukça büyük atılımlar yapılmıştır. Orta çağın kilise etkisiyle geriletilmiş görüş ve yanlışları terk edilmiştir. Bu alanda büyük gelişmelerin olduğu Eski Çağın görüş ve tekniklerine geri dönülmüştür. Batlamyus’un tekrar keşfi, haritacılıkta baskı ve yeni tekniklerin bulunması bu alanda büyük atılımlar yapılmasına neden olmuştur [3]. Batlamyus’un Grekçe olan “Geographia” adlı eseri 1410 yılında İtalyanlar tarafından Latince’ye tercüme edilmiştir. Batlamyus’un bu eserine ait bilgiler kısmen değişerek Araplardan Batı dünyasına geçmiştir. Batlamyus’un bu eseri 1477’de 26 haritası ile birlikte yeniden basılmıştır. Tahta ve bakır oyma klişeler üzerine basılı örnekleri halen Batıda pek çok kitaplıkta bulunmaktadır. Uzun yıllar Batlamyus haritalarındaki hatalar zaman zaman düzeltilme yoluna gidilerek ve bu haritalara değişik ilaveler yapılarak baskıları sürdürülmüştür [3]. Bu çağda baskı tekniğinin gelişmesi yanında büyük keşiflerin yapılması da harita alanında büyük atılımlar meydana getirmiştir. Orta çağın sonlarında, Afrika kıtasını dolaşarak ve devamlı batıya giderek Uzakdoğu’ya varma fikri ile pek çok ülke ve bu arada Amerika kıtası keşfedilmiş ve bütün bu yeni keşifler o zamanki dünya Türkay Gökgöz (www.yildiz.edu.tr/~gokgoz) 2‐16 Kartografya Ders Notu Bölüm 2 haritasına yeni yeni geliştirilen projeksiyon teknikleri ile aktarılabilmiştir. 1492’de Kristof Kolomp, Bahama adaları ve Küba’ya varmış ancak bunların yeni bir kıta olduğunu kaşif Amerika Vespoci düşünmüştür. 1507’de Alaskalı kartograf Waldseemüller yeni bir projeksiyon ve yeni bir kanava sistemi uygulayarak yaptığı 1.35×2.40 m boyutlarındaki haritasında Kuzey ve Güney Amerika kıtalarını aynı isimle göstermiştir. 1522’de Magellan’ın dünya turu ile kartografya bilimi büyük gelişmeler kaydetmiştir. 1529’da İspanyol Diego Ribero’nun yapmış olduğu dünya haritası oldukça moderndir. Bu tarihten sonra Batlamyus görüşü terk edilmiştir. Amerika kıtası gerçek yerine oturtulmuş ve Pasifik okyanusu da gerçek büyüklüğünü bulmuştur [3]. Bu devirlerde bir çok model küre de yaygındır. Nürenberg’li Schöner, küreci olarak bilinir. 1515 ve 1520’de iki model küre üzerine yapmış olduğu dünya haritaları oldukça tanınmıştır [3]. Yine bu devirde Kozmoğrafya adı verilen ve yeni keşfedilen ülkeler ile bunlara ait harita ve coğrafi bilgileri aktaran kitaplar çok yaygındır. Coğrafya, astronomi, tarih ve doğa bilimlerine ait bölgesel ve yeni tekniklere dayalı bilgileri içeren kitaplardır. En tanınmışlarından biri, Peter Apianus’un (1495-1554) 1524’de yayınlanan ve en az 15 defa baskısı yapılan “Liber Cosmographicus” isimli eseridir [3]. Kıtaların dünya üzerinde dağılışı konusunda kilise düşüncesine uyan “arz (yeryüzü) üç parçalıdır” fikrine karşı, Yeni Çağın başlarında yapılan yeni keşiflerden sonra gelişen “arz dört parçalıdır” fikrine uygun olarak, yeni keşfedilen kıtaların etrafının okyanuslarla çevrili olduğu düşüncesi ortaya çıkmıştır [3]. XVI. ve özellikle XVII. yüzyıl sonlarından itibaren kartografya biliminde büyük gelişmeler olmuştur. XVIII. yüzyıl Fransız, İngiliz ve Alman ekolü harita yapma sanatı, aletler ve bilgiler, gerçek ve çok sağlıklı haritalar yapabilme imkanı vermiştir [3]. 2.2 Türk Kartografyasından Örnekler 2.2.1 Bilinen en eski Türk haritası Kaşgarlı Mahmud’un anıt eseri Divanü Lugati’t-Türk’te yer alan harita (1072), Türk Dünyası ile ilgili olarak yayınlanan ilk haritadır. Haritada; dağlar kırmızı, denizler yeşil, ırmaklar mavi, kumluk alanlar sarı renkle gösterilmiştir. Türklerin oturdukları bölgeler ve komşularının isimleri özenle belirtilmiştir (Şekil 2.17) [8]. Türkay Gökgöz (www.yildiz.edu.tr/~gokgoz) 2‐17 Kartografya Ders Notu Bölüm 2 Şekil 2.17: Bilinen en eski Türk haritası (1072). Kaşgarlı Mahmud’un anıt eseri Divanü Lugati’t-Türk’ten [9]. 2.2.2 Mürsiye’li İbrahim Haritası 1461 yılında Trablusgarp’ta Mürsiyeli İbrahim tarafından ceylan derisi üzerine yapılmış Akdeniz haritasıdır. Seyir hizmeti görecek şekilde tasarlanmış Akdeniz, Ege ve Karadeniz’in tümü ile Batı Avrupa kıyıları ve İngiliz Adalarını içerir. Bu alan yaklaşık 27 derece - 54 derece kuzey enlem, 12 derece batı, 42 derece doğu boylam daireleri arasında kalır. 1:6.200.000 ölçeğindedir ve boyutları 53x89cm’dir (Şekil 2.18) [10]. Türkay Gökgöz (www.yildiz.edu.tr/~gokgoz) 2‐18 Kartografya Ders Notu Bölüm 2 Şekil 2.18: Mürsiye’li İbrahim Haritası [2] Türkay Gökgöz (www.yildiz.edu.tr/~gokgoz) 2‐19 Kartografya Ders Notu Bölüm 2 2.2.3 Piri Reis Haritaları Keşifler devrinde yaşamış ve doğu dünyasının temsilcisi olan Piri Reis’in de haritacılık konusunda büyük önemi ve yeri vardır. Piri Reis’in Akdeniz kıyıları ve adaları hakkında geniş bilgi ve haritalar içeren “Kitab-ı Bahriye” isimli rehber kitabı oldukça tanınmıştır. Ancak Piri Reis’in tanınmışlığı esas olarak -yalnız Atlas okyanusuna ait kısımları mevcut olan- bir dünya haritası yapmış olmasındandır (Şekil 2.19 ve 2.20) [3]. Ceylan derisi üzerine renkli olarak çizilmiş olan Piri Reis’in bu haritası 1513’de Gelibolu’da yapılmış ve 1517’de Mısır seferi sırasında bizzat kendisi tarafından Yavuz Sultan Selim’e teslim edilmiştir. Bu haritanın orijinaline ait bir parçası da 1929’da Topkapı Sarayı’nın müze olarak düzenlenmesi sırasında bulunmuştur. Daha sonra Alman Doğu bilimcisi Kahle’nin bu konuda yapmış olduğu incelemelere ait yayınları büyük ilgi uyandırmıştır. Adı geçen haritanın doğu kısmının kopmuş olduğu, aslının Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarını da içine alan bir dünya haritası olduğu anlaşılmıştır. Bugün mevcut parçasında Atlas Okyanusu’nun doğu ve batı kıyılarında o tarihte keşfedilmiş yerler isimleri ile birlikte numaralı ve açıklamalı olarak gösterilmiştir. Bu kısımların gösteriminde Kristof Kolomp’un kaybolan haritasından yararlandığı anlaşılıyor. Piri Reis açıklamalarında, amcası Kemal Reis’in elinde bulunan ve Kristof Kolomp ile Amerika seyahatlerine katılmış bir İspanyol’un haritasını anlatır. Ve yine notlarında, Portekizlilere ait haritalardan ve bu arada çok çeşitli haritalardan faydalandığını da söyler [3]. Harita postulan tarzında pusula gülleri ve kerteriz hatlarından oluşmaktadır. Şehir ve kaleler kırmızı renkte çizgilerle, taşlık ve kayalık yerler siyah noktalarla, sığ ve kumluk yerler kırmızı noktalarla belirtilmiştir. Bu haritanın oluşturulmasında çok değişik ölçekli haritalar kullanılmış olmasına rağmen, Piri Reis’in haritasında hepsi aynı ölçeğe dönüştürülerek birleştirilmiştir [3]. Daha sonra Piri Reis’in haritasının sol üst köşesine ait olan bir harita daha bulunmuştur. Güney-batı köşesinde Orta Amerika oldukça detaylı bir şekilde çizilmiştir. Büyük Okyanus’un bir kısmı ve Antil adaları da yerlerinde gösterilmiştir [3]. Türkay Gökgöz (www.yildiz.edu.tr/~gokgoz) 2‐20 Kartografya Ders Notu Bölüm 2 Şekil 2.19: Piri Reis Dünya Haritası [4] Türkay Gökgöz (www.yildiz.edu.tr/~gokgoz) 2‐21 Kartografya Ders Notu Bölüm 2 Şekil 2.20: Piri Reis Dünya Haritası (Türkçe açıklamalı) [4] Türkay Gökgöz (www.yildiz.edu.tr/~gokgoz) 2‐22 Kartografya Ders Notu Bölüm 2 2.2.4 Ali Macar Reis Atlası Topkapı Sarayı Müzesi’nde bulunan Ali Macar Reis Atlası Türk kartografyasının en başarılı dönemini yaşandığı XVI. yüzyıla (1567) aittir. Boyutları 31×22 cm olup, kahverengi bir deri ile ciltlenmiştir [6]. Ali Macar Reis Atlası boyutları 31×44 cm (karşılıklı iki sayfa) olan altlıklara çizilmiş 7 harita içermektedir. Pafta çevreleri 2 mm kalınlığında siyah çizgiden oluşmaktadır. Tüm haritaların çizim alanı boyutları 29×43 cm olarak düzenlenmiştir [6]. Sağdan başlayarak atlasta bulunan haritalar gösterimini yaptıkları bölgelerde belirtilerek aşağıda sıralanmıştır [6]. 1. Harita: Marmara Denizi, Kuzey Anadolu Kıyıları, Karadeniz, Kırım. Ölçek ~ 1:4.500.000 (Şekil 2.21) 2. Harita: Doğu Akdeniz, Ege Denizi, Balkan Yarımadası. Ölçek ~ 1:4.500.000 (Şekil 2.22) 3. Harita: Orta Akdeniz (İtalya, Adriyatik Denizi, Kuzey Afrika Kıyıları). Ölçek ~ 1:4.500.000 (Şekil 2.23) 4. Harita: Batı Akdeniz (Korsika ve Sardunya Adaları’nın doğusundan batıda İberik Yarımadası’nın tümü). Ölçek ~ 1:4.500.000 (Şekil 2.24) 5. Harita: Batı Avrupa Kıyıları, Büyük Britanya Adaları. Ölçek ~ 1:4.500.000 (Şekil 2.25) 6. Harita: Ege Denizi, Marmara Denizi, Yunanistan ve Batı Anadolu Kıyıları. Ölçek ~ 1:3.000.000 (Şekil 2.26) 7. Harita: Tüm Yeryuvarı. Ölçek ~ 1:80.000.000 (Şekil 2.27) Türkay Gökgöz (www.yildiz.edu.tr/~gokgoz) 2‐23 Kartografya Ders Notu Bölüm 2 Şekil 2.21: Marmara Denizi, Kuzey Anadolu Kıyıları, Karadeniz, Kırım. Ölçek ~ 1:4.500.000 [2] Türkay Gökgöz (www.yildiz.edu.tr/~gokgoz) 2‐24