KAYSERİ VE ÇEVRESİNDE KUZUGÜDENLİ AŞİRETİ VE
Transkript
KAYSERİ VE ÇEVRESİNDE KUZUGÜDENLİ AŞİRETİ VE
KAYSER VE ÇEVRES NDE KUZUGÜDENL A RET VE E KIYALIK OLAYLARI Doç Dr. M. Metin HÜLAGÜ* GR Kayseri sanca ı, devletçe izlenen iskân siyaseti gere i, tarihî seyri içerisinde Anadolu kentleri arasında dikkat çekici bir boyutta a iret çe idine ve nüfusuna sahip olmu tur. Yirmi dört O uz boyundan her boya mensup iki yüz seksen dört a iret-oymak ve cemaatin Kayseri ve çevresine yerle mi oldu u görülür1. Kayseri sanca ı, muhtelif türden a iret-oymak ve cemaatin yanında, aynı zamanda Ermeni ve Rum nüfusunun da a ırlıklı olarak ya adı ı yerle im yerlerden birisidir. Toplumsal yapıdaki bu çe itlilik, bölgede hayat süren farklı boy ve kollardan a iret, Müslim ve gayr-i Müslim unsurlar ile daha da nazik bir durum kazanmı tır. Ayrıca bölgede göçebe hayat tarzının, isteyerek veya istemeyerek, benimsenmi bir ya am tarzı haline gelmi olması; de i ik cezalarla ehrin bir kısım suçluların sürgün mahalli olarak benimsenmesi; olumsuz iklim artlarının zaman zaman bölge insanlarını kıtlık ve hastalık gibi ciddi sıkıntı ve sarsıntılarla kar ı kar ıya bırakması ve sair nedenlerledir ki Kayseri sanca ı civarında tasallut ve e kıyalık olayları, dönem olarak üzerinde durdu umuz on dokuzuncu asrın ortalarında oldu u gibi, her zaman için kolaylıkla meydana gelebilmi tir. Kayseri sanca ı ve çevresinde e kıyalık hareketinde bulunan ve halka zulmedip mallarını gasp eden a iretlerden birisi de Kuzugüdenli a ireti olmu tur2. Kuzugüdenli a ireti Türkmen toplulu undan olup Adana sahilleri ve Yüre ir kazası, Tarsus havalisi, Sivas sanca ında Yeni l kazası, Ni de, Rakka ve Kayseri’de yerle mi ve ya amı tır3. E kıyalık hareketleri içerisinde Kuzugüdenli a iretinin varlı ı daha ziyade Yeni l a iretleri mensuplarından olup Kayseri sanca ında oturanlar açısından dikkat çekicidir. Bu a iret mensupları arasında, farklı zamanlarda farklı oranlarda olmakla birlikte, her zaman için hırsızlık ve yol kesicilikte bulunan kimseler yer alabilmi tir4. Ele alınıp incelenen konu ile ilgili belgelerde her ne kadar e kıyalık veya e kıya tabirlerine yer verilmi se de bu ekilde tabir edilen kelimelerden kasıt bu i i bir ya am tarzı haline getirerek veya ula mak istedi i hedefe varmanın bir yolu olarak de erlendirerek kurulu düzen veya merkezi otorite ile kar ı kar ıya gelmek, ona ba kaldırmak, onunla süreli veya süresiz bir çatı ma içerisine girmek de ildir. leriki satırlarda yer alan örneklerden de anla ılaca ı üzere, bu tabirler sınırlı bir anlam yükü ile kar ımıza çıkmaktadır. Belgelerde e kıyalık, e kıya veya akilik ve aki diye tanımlanan hareketler daha çok idarî ve iktisadi bozukluklar yanında sosyal duyarsızlıklar ve bencil ya am biçiminden kaynaklanmı olup, kurulu düzenle çatı mayı hiçbir zaman için hedef olarak benimsememi tir. E kıyalık eden veya etrafa tasallutta bulunan kimseler belirli bir a iretin üyesi olmak, muayyen bir guruba ait bulunmakla birlikte bu tür davranı ları kendileri ile sınırlı kalmı , olumsuz hareketleri mensubu bulundukları a ireti hiçbir zaman için ilzam etmemi tir. Bilakis a iretin önde gelenleri menfi davranı lar sergileyen üyelerini o tür hareketlerde bulunmaktan caydırmak, gerekirse cezalandırmak yoluna gitmi lerdir. Kuzugüdenli a iretine mensup e kıyaların etrafa vermi oldukları zararlar daha ziyade yaylaklarına çıktıkları sırada meydana gelmi , kı laklarında bulundukları zamanlarda ise, alınan askeri tedbirler dolayısıyla, etrafa zarar vermeye cesaret edemedikleri görülmü tür5. Kuzugüdenli ve Af ar a ireti gibi a iret e kıyasının zararlarının giderilmesi noktasında devlet, bu olayları bölgede bulundurdu u süvari nizamiye, birkaç takım atlı ve bir miktar zaptiye neferi ile önlemeye çalı mı tır. Askerî kuvvet Ni de, Nev ehir ve Kır ehir civarında görev yapmı , bu havalide meydana gelecek olayları bertaraf etmek için tedbirler almı tır. Örne in, Ni de sanca ında a iretlere mensup e kıyalarının liva halkının can ve mal güvenli ine zarar vermesini önlemek, yollarda soygunda bulunmaları ve adam öldürmelerinin önüne geçmek üzere Konya tarafında bulunan süvari ikinci alayın dördüncü bölü ü bu bölgede görevlendirilmi tir. Ayrıca Ni de, Nev ehir, Kır ehir ve Kayseri taraflarında asker bulundurulmu , bu çevrede emniyetin sa lanmasına gayret edilmi tir. Bundan dolayıdır ki Kayseri havalisinde bulunan süvari alayları ile piyade taburlarının memuriyet süreleri uzatılmı tır6. Ancak Kuzugüdenli a iretinin bir zamandan beri, özellikle 1847 yılında meydana gelen tasallutları, hırsızlık ve adam öldürme hareketlerine cüret göstermelerinden ötürü bölge ahalisinin güvenli i ortadan kalkmı , insanlar mal ve canlarının emniyetinden emin olamaz hale gelmi lerdir. Halk, korktukları için, uzun bir süre evlerine kapanarak kapılarından dı arı çıkamamı lardır. Böyle bir durum ise bölgede ziraat ve ticaretin yüz üstü kalmasına neden olmu tur. Bundan muzdarip olan bazı kimseler e kıyalık hareketinde bulunanların üzerlerine gidilerek gere inin yapılmaması halinde, insanların çoluk çocu unu yanlarına alarak, daha emin beldelere kaçıp gideceklerini dile getirmi lerdir7. A iretin bir kısım üyeleri halkın yolunu keserek sahip oldukları nakit paranın yanında, bal mumu, battaniye, berber aynası, berber ta ı, çakı, çuka, enfiye kutusu, enfiye tabakası, entari, fermane, fildi i tarak, gazlı çakı, hırka, ngiliz usturası, kahve tavası, kazan, kemik tarak, mavi boncuk, merkep, mest, misk kutusu, palan, sabun, al, alvar, tarak, tesbih, top bez, Tosya ku a ı, un ve benzeri mallarını soymak ve gasp etmek suretiyle halkı peri an etmi lerdir8. Örne in bir kısım ahalinin Bozok (Yozgat) ve Sivas taraflarından pahalı bir fiyatla alıp getirmekte oldukları zahire yolda Kuzugüdenli ve Af ar a ireti mensupları tarafından gasp ve ya ma edilmi tir9. A iret mensubu olup e kıyalık yapan kimselerin hareketleri sadece yol kesicilik yahut hırsızlık suretiyle insanların maddî anlamda mal ve servetlerini almak ve çalmakla sınırlı kalmamı tır. nsanların e ya ve hayvanlarını almanın, ziraat ve ticaretlerine sekte vurmanın ötesinde ahaliden bir kısmına hakarette bulunmak, iddetli biçimde dövmek, çırılçıplak soymak, namuslarını kirletmek, ate etmek veya idam ederek öldürmek yahut kendilerini a ır derecede yaralamak, hanelerini yakmak ve dolayısıyla ailelerin da ılmasına sebep olmak gibi manevî anlamda zarara u ramalarına da neden olmu lardır10. Maruz kalınan bu katliam ve ya malar nedeniyledir ki Kayseri ve çevresinde insanların can ve mal güvenli i ciddi anlamda ortadan kalkmı tır. Yukarıda ifade edilmeye çalı ılan davranı lar içerisinde bulunan a iret mensuplarının bazılarının isimleri belgelerde alenen zikredilmi , i lemi oldukları suçlar açıkça dile getirilmi tir. Örne in Karabekir o lu Mehmed Kethüda amcası o lu Mustafa, Kızılo lan ve sair kimseler beraberlerinde bulunan aveneleri ile birlikte Karacaviran köyünün 22 hanesini basmı ve da ılmasına sebep olup halkın mal ve e yasını, çok sayıda davarını, hanelerinde bulunan zahirelerini ayrıca kiliselerinde yer alan 5–10 bin kuru luk mumlarını gasp etmi lerdir11. Yine Kuzugüdenli a ireti kethüdası ve arkada ı Abdulaziz isimli ahıslar birkaç arkada ı ile birlikte bir gayr-i Müslimi silah ile vurup öldürmü ler, malını mülkünü de gasp etmi ler, bir takım uygunsuzluklarda bulunarak Bozok ve Kayseri sancakları dâhilinde bulunan köyler ahalisine ve yollarda bulunan bina sakinlerine türlü türlü saldırı ve tecavüze yeltenmi lerdir. Yine adı geçen a iret mensubu olan Karabekir o lu Mehmet Kethüda maiyetindeki on be nefer süvari ile üç yüze yakın hayvan sürüsünü sürerek Çukur köyü (Özvatan) ekili arazilerini 2 hayvanlarına tepelettirmi ve telef ettirmi tir. Bu gibi hareketlerde bulunmanın ötesinde ayrıca zaman zaman fukara halka ve yolculara zarar ve ziyanda bulunmu tur12. Yine Germir köyü ile Kayseri arasında olup köylerine gitmekte olan kimseler, üç süvariden olu an Kuzugüdenli a iret mensuplarının tasallutuna u ramı lardır. E kıyaya kar ı direnmi lerse de çırılçıplak soyulmaktan ve beraberlerinde bulunan mallarının gasp edilmesinden kendilerini kurtaramamı lardır13. Kuzugüdenli a iretine mensup çeteler Kayseri ve havi oldu u kaza ve köylerde bulunan büyük reaya kiliselerine buyuruldu tarzında sahte tezkereler göndererek son derece a ır katliam ve ya malarda bulunmu lar, kiliselerini tahrip edip bir kısım kadın ve kızlarını alıp da lara kaldırmı lardır. Bu anlamda Karacaviran köyünü basan Kuzugüdenli a iretine mensup iki yüz e kıya köyü tahrip etmi , ahalisini peri an ederek 30 küsur bin kuru luk mal ve erzaklarını gasp etmi , halkın malını tamamıyla ya ma ettikten sonra namuslarını da kirleterek ahaliyi da ıtmı lardır14. Emlâk ve arazilerini geride bırakarak can korkusu ile etrafa da ılan köylüler civar kaza ve köylere sı ınmı lardır15. Sarıo lan kazasına tabi Karacaviran köyünde bulunan kiliseye, adı geçen kaza civarında kı lakları olan Kuzugüdenli a iretine ba lı ahıslardan olup o tarihte Kayseri Meclisi’nde bulunan Molla Mehmet Kara Ebubekir o lu Mustafa ve Ömer Kethüda ve Mehmet Kethüda Karaca Mehmet Kethüda ve sair taraftarları hücum ederek içerisinde bulunan 32 bin kuru kıymetindeki hususî mal ve e yayı soymu lar, kiliselerini de yakıp yıkarak Rum milletine hakarette bulunmu lar, ahalinin e ya ve hayvanını alıp gasp ederek kendilerini büyük derecede zarar ve ziyana u ratmı lardır16. Daha önceki satırlarda da belirtildi i üzere e kıyalık eden ahıslar gerek hedef olarak benimsemedikleri, gerekse herhangi bir cezaya maruz kalmayı istemedikleri için kurulu düzen ile çatı ma içerisine girmekten iddetle kaçınmı lardır. Ancak bu tutumun zaman zaman istisnaları da söz konusu olabilmi tir. Örne in bir müddetten beri Kayseri sanca ı kaza ve köylerinde dola arak akilik eden kimselerden bir kısmı süvari zaptiyeden iki ki iyi idam ederek öldürmü lerdir17. Bu tür hadiselerin ya andı ı zamanlarda e kıyalara kar ı idari makamlarca daha ciddî ve zecrî tedbirler alınmaya, e kıyaların yakalanarak cezalandırılmalarına çalı ılmı tır. Bu noktada idarecilerin a iret ile yakınlık ve akrabalıkları onları kar ı uygulanması öngörülen tedbirlerin alınmasını veya e kıyanın cezaya çarptırılmasını engelleyici bir rol oynamamı tır. Örne in daha evvelce Kuzugüdenli a iretinden sorumlu olmak gibi bir vazifede bulunmu olan Kaymakam Mustafa Rü tü A anın görevde bulundu u bir sırada kaza meclisince alınan karar gere i e kıyanın yakalanması ve layık oldu u cezaya çarptırılması için üzerlerine askeri kuvvet sevk edilmi , ancak silâh kullanmaya gerek kalmadan 30 kadar sergerde teslim olmu lardır. Sergerde veya e kıya diye nitelendirilebilecek olan bu insanlar stanbul’dan gelen emir üzerine Sivas’a yargılanmak üzere muvazzaf zaptiyelerin gözetiminde götürülmek üzere yola çıkarılmı sa da Kuzugüdenli a iretinin di er bir kısım üyeleri tarafından geceleyin yapılan bir baskın sonucunda zaptiye neferleri etkisiz hale getirilmi , ahaliden bazıları silahla vurularak öldürülmü , netice itibarıyla adı geçen tutukluların Sivas’a götürülmelerine engel olunulmu tur18. Yine Sarıo lan kazasına giden bir kimse Kuzugüdenli a iretinden iki hırsız atlısının muhatabı olmu , ancak iddetli biçimde dövülmek, hakarete maruz kalmak ve bir adet merkebini ve 200 kuru luk malını e kıyalara teslim etmek suretiyle hayatını kurtarabilmi tir. Sarıo lan kazası ahalisinden yüz yetmi hanenin hayvan ve e yalarının tümü gasp edilmi tir19. Kuzugüdenli a ireti mensuplarının sebebiyet vermi oldukları e kıyalık hadisesinin genel olarak Kayseri sanca ı kaza ve köylerinde cereyan etti ini söylemek mümkündür. E kıyalar, Kayseri sanca ında faaliyetlerini rast geldikleri ve fırsat buldukları mahallerde ve yollarda bulunan evlere tasallutta bulunarak icra etmi lerdir. Ancak bu tasallut ve zulümlerini daha ziyade Ni de, Nev ehir, Bozok (Yozgat), Kır ehir civarı yanında Kayseri’ye tâbi Sarıo lan 3 kazasına ba lı Karacaviran, Çukur ve Germir köylerinde yo unla tı ını söylemek de mümkündür. Halkı canından bıktıran, mal ve mülkünü her fırsatta ya malayıp gasp eden Kuzugüdenli a iretine mensup e kıyalar aleyhinde ilgili devlet kademelerine ikâyetlerde bulunulmu tur. ikâyetçiler arasında muhtelif mahallelerin muhtar, imam ve papazları gibi toplumun ileri gelen ahsiyetleri yanında bizzat soygun, katliam veya hakarete muhatap olan kimseler de yer almı lardır20. Örne in Kayseri’de ikamet etmekte olan ba ta Rum milleti metropoliti ve rahiplerinden bazıları ve kocaba ısı ehirde toplanan meclise gelerek ikâyetlerini arz etmi lerdir. Ma durların temsilcileri olarak metropolit ve di er dinî ahsiyetler maruz kaldıkları ma duriyetin giderilmesi ve gasp edilen mal ve e yaların sahiplerine iadesi için kendileri adına bir kıta ferman-i âli çıkarılması temennisinde bulunmu lardır21. Yukarıda kısaca belirtilmeye çalı ılan ekavet olayları neticesinde ilgili ahısların u ramı oldukları zarar ve ziyanın hesabının sorulması yolunda durumlarını bir arzuhal ile dile getirmeleri ve “devletin ba ı a kına” diyerek ihkak-i hak için talepte bulunmaları üzerine yakalanabilen suçlular muhakeme olunmu lar, hapsedilmek veya sürgüne gönderilmek gibi de i ik cezalara çarptırılmı lardır. Ayrıca gasp etmi oldukları mallar ellerinden alınarak sahiplerine iâde edilmi tir. E kıya zaman zaman suçlarını inkâr ederek cezadan kurtulmak üzere özü ve sözü do ru kimselerden kendilerine ahitler bulmaya çalı mı larsa22 da hak ettikleri cezaya çarptırılmaktan kurtulamamı lardır. E kıyalık olayı adî bir suç boyutunda kaldı ı sürece, slâm Ceza Hukuku açısından ta’zir cezası kapsamında i lem görmü ve dolayısıyla i lenen suçun boyutuna göre verilen cezanın cinsi de de i ik olmu tur. Örne in pranga cezası adî e kıyalık hareketinde bulunan kimselere verilen cezalardan birisini te kil etmi tir. Takdir edilen ceza bazen pranga cezası eklinde tecelli ederken bazen de süresiz sürgüne göndermek eklinde tezahür edebilmi tir. Ta’zir cezasında cezanın tayininin, suçlunun durumu ve i lenen suçun mahiyetine ba lı olarak, hâkimin takdirine bırakılmı olması potansiyel suçluları, di er bir ifade ile suç i lemeye meyilli kimseleri nihaî olarak maruz kalabilecekleri neticeden endi e duymaya ve dolayısıyla da, bir süre için dahi olsa, herhangi bir vukuata te ebbüs etme cesaretini kendilerinde bulamamaya sevk etmi tir. NET CE E kıyalık olayları Anadolu’da tarihin hemen her devrinde mevcudiyetini muhafaza eden sosyal bir vakıa olmu tur. Bu vakıa toplumun içerisinde bulundu u refah seviyesi, e itim düzeyi ve merkezî otoritenin caydırıcılı ı ile yakından alâkalı oldu u gibi, kültürel bir boyutu da sürekli beraberinde ta ımı tır. On dokuzuncu asrın ortalarında Kayseri ve civarında Kuzugüdenli a iretine mensup e kıyalar tarafından icra edildi ine ahit oldu umuz yukarıdaki hadiselerde, e kıyalık noktasında, yerli ve yabancı, Müslim veya gayr-i Müslim topluluklar arasında herhangi bir ayırım yapılmadı ı açıkça görülmektedir. Örne in Da ıstan tarafından olup mam afi mezhebine ba lı bulunan ve Hicaz tarafından gelip Kayseri kazalarından Sarıo lan kazası civarından sekiz erkek ve beraberlerindeki kadınlarla birlikte memleketlerine gitmekte olan kimseler Kuzugüdenli a iretine mensup bir kısım e kıyanın tasallutuna maruz kalmı lardır. E kıyalar, milliyetine, hüviyetine, dinine ve maksadına bakmaksızın bu insanların sahip oldukları e ya ve hayvanlarını ellerinden alarak kendilerini soymaktan çekinmemi lerdir. Yine aynı ekilde, Karacaviran köyünde bulunan kiliseyi ya malamak ve kilise mensuplarını, hukuka ve insafa sı mayacak uygulamalarıyla, canından bezdirmek veya öldürmekten de kaçınmamı lardır. Geçmi te hemen hemen bütün Anadolu’da de i ik isimler ve muhtelif guruplar tarafından icra edilmi olan ve Cumhuriyet’e kadar da varlı ını muhafaza eden bu tür hadiselerin bünyesinde birçok olumsuzlu u barındırdı ı malumdur. Ancak ya anan bu tür hadiseler ilgili 4 bölgenin toplumsal ve kültürel yapısı, insanının ya am düzeyi, giyim-ku am ve hayat tarzı, temel ihtiyaçları, Kayseri ehri ve civarında sürdürülmekte olan ticarî hayatın çe itlili i, boyutu ve de eri gibi ticarî hususlar hakkında de erli bilgiler içerdi i de üphesizdir. 1 Kayseri Sanca ı ve çevresine yerle en a iret ve cemaatler için bak: Emir Kalkan, “Kayseri’ye Yerle en Türk Toplulukları”, Türk Dünyası Ara tırmaları, Sayı 17, Nisan 1982, s. 86–102. Ayrıca bak: S. Burhanettin Akba , Kayseri Yöresine Yerle en Türk Boyları ve Akraba Toplulukları, Kayseri 1997. 2 Ba bakanlık Osmanlı Ar ivi (BOA), rade-i Meclis-i Vâlâ, No. 2414; 21 evval 63. 3 Cevdet Türkay, Ba bakanlık Ar iv Belgelerine Göre Osmanlı mparatorlu unda Oymak, A iret ve Cemaatler, Tercüman Kaynak Eserler Dizisi 1, stanbul 1979, s. 558. 4 BOA, Mektubi Kalemi (A-MKT), Belge Nu: 84/87, 25 Cemaziyelahir, Sene 63. 5 BOA, rade-i Meclis-i Vâlâ, No. 2414; 21 evval 63. 6 A.g. vesika. 7 A.g. vesika. 8 A.g. vesika. 9 BOA, A-MKT, Belge Nu: 30/85; 23 Recep, Sene 61. 10 BOA, rade-i Meclis-i Vâlâ, No. 2414; 21 evval 63. 11 A.g. vesika. 12 A.g. vesika. 13 A.g. vesika. 14 BOA, A-MKT-UM, Belge Nu: 28/57; BOA, A-MKT, Belge Nu: 100/83; BOA, rade-i Meclis-i Vâlâ, No. 2414; 21 evval 63. 15 BOA, A-MKT-UM, Belge Nu: 28/57. 16 BOA, rade-i Meclis-i Vâlâ, No. 2414; 21 evval 63. 17 A.g. vesika. 18 A.g. vesika. 19 A.g. vesika. 20 BOA, Mektubi Kalemi, Umumi Vilayet (A-MKT-UM), Belge Nu: 74/18; BOA, Mektubi Mühimme Kalemi (A-MKT-MHM), Belge Nu: 2/2, 9 Safer, Sene 62; BOA, rade-i Meclis-i Vâlâ, No. 2414; 21 evval 63; BOA, A-MKT-UM, Belge Nu: 28/57. 21 BOA, rade-i Meclis-i Vâlâ, No. 2414; 21 evval 63. 22 A.g. vesika. KAYNAKÇA 1. Cevdet Türkay, Ba bakanlık Ar iv Belgelerine Göre Osmanlı mparatorlu unda Oymak, A iret ve Cemaatler, Tercüman Kaynak Eserler Dizisi 1, stanbul 1979, s. 558. 2. Ba bakanlık Osmanlı Ar ivi , Mektubi Kalemi, Belge Nu: 84/87, 25 Cemaziyelahir, Sene 63. 3. Ba bakanlık Osmanlı Ar ivi , Mektubi Kalemi, Belge Nu: 30/85; 23 Recep, Sene 61. 4. Ba bakanlık Osmanlı Ar ivi , Mektubi Kalemi , Belge Nu: 100/83. 5. Ba bakanlık Osmanlı Ar ivi , Mektubi Kalemi, Umumi Vilayet , Belge Nu: 28/57. 6. Ba bakanlık Osmanlı Ar ivi , Mektubi Kalemi, Umumi Vilayet, Belge Nu: 74/18. 7. Ba bakanlık Osmanlı Ar ivi , Mektubi Mühimme Kalemi, Belge Nu: 2/2, 9 Safer, Sene 62. 8. Ba bakanlık Osmanlı Ar ivi , Mektubi Kalemi, Umumi Vilayet , Belge Nu: 28/57. 9. Ba bakanlık Osmanlı Ar ivi , rade-i Meclis-i Vâlâ, No. 2414; 21 evval 63. 5