yaşlanma - birincibasamak.org
Transkript
yaşlanma - birincibasamak.org
Yaşlanma Gerçekleri Dr. Yücel UYSAL Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği AD Alzheimer Eğitim Kampı - 2013 SUNUM PLANI GİRİŞ Yaşlılık Testi • "Yaşlanmak, bir dağa tırmanmaya benzer; çıktıkça yorgunluğunuz artar, nefesiniz daralır, ama görüş açınız genişler..." Ingmar Bergman 5 / 112 YAŞLANMA (tanım - 1) • genetik bir programla düzenlenen ve organizmayı, çevresel faktörlerin de etkisiyle meydana gelen, yapısal ve işlevsel değişmelerle ölüme götüren olaylar toplamı. • insanın doğumu ile başlayan yaşam süresinde, ölümden önce yaşanan kronolojik bir kavram. • yaşamsal fonksiyonların azalması, tüm organizmanın toplam verimliliğinde azalma, çevresel değişkenlere uyum sağlayabilme yeteneğinin azalması. • zamana bağlı olarak ortaya çıkan anatomik yapı ve fizyolojik işlev değişiklikleridir. YAŞLANMA (tanım - 2) • Dünya sağlık örgütü 65 yaş ve üzeri bireyleri 'yaşlı insan' olarak sınıflamaktadır. • takvim yaşına göre belirlenmiş olan bu sınır üç evreye ayrılır: - 65-74 yaş: erken yaşlılık, genç yaşlılar, - 75-85 yaş: orta yaşlılık, - 85 yaş üzeri: ileri yaşlılık, YAŞLANMA (tanım, sınıflama - 1) • • • • • • normal yaşlanma kronolojik yaşlanma biyolojik/fizyolojik yaşlanma ekonomik ve sosyal yaşlanma fonksiyonel yaşlanma duygusal/psikolojik yaşlanma YAŞLANMA (tanım, sınıflama - 2) • normal yaşlanma: zamanın geçişine bağlı olarak hastalık söz konusu olmaksızın ortaya çıkan anatomik ve fiziksel işlev değişiklikleridir. YAŞLANMA (tanım, sınıflama - 3) • kronolojik yaşlanma: doğum tarihine göre belirlenen rakamsal yaşlanma. 10 / 112 YAŞLANMA (tanım, sınıflama - 4) • biyolojik/fizyolojik yaşlanma: yaşlanmaya bağlı olarak insan vücudunun yapı ve fonksiyonlarında meydana gelen değişiklikler, organlarda ortaya çıkan değişiklikler, yaşam biçimimiz hücrelerimizin yaşlanmasını yavaşlatabilir veya hızlandırabilir, YAŞLANMA (tanım, sınıflama - 5) • ekonomik, sosyal, toplumsal yaşlanma: - emekli olma, topluma ekonomik olarak katkı sağlamayı bırakmayla ilişkili bir durum, - toplumun bireyi 'yaşlı' olarak görmesi kabullenmesi, - bireyin toplumsal yaşamdaki rolü, değeri ve işlevindeki değişiklikler, YAŞLANMA (tanım, sınıflama - 6) • fonksiyonel yaşlanma: aynı yaşta olan bireylerle karşılaştırıldığında, toplum içinde yaşaması için gerekli fonksiyonlarının devam ettirilememesi. ** YAŞLANMA (tanım, sınıflama - 7) • duygusal/psikolojik yaşlanma: - kişinin kendini yaşlı hissetmesine bağlı olarak yaşam görüşü ve yaşam şeklinin değişmesi, buna bağlı duygudurum değişikliği. - nostalji ** ** YAŞLANMA ** (tanım, sınıflama - 8) • nostalji - nostos: eve dönüş, geriye dönüş, geçmiş, - algos: acı çekme, ızdırap, geçmişe duyulan özlem ? geçmişteki güzel günlere dönememenin verdiği acı ? geçmişteki pişmanlıklar nedeniyle duyulan acı ? 15 / 112 YAŞLANAN DÜNYANIN YAŞLANAN TOPLUMLARI (1) • nüfusun yaşlanması: 65 yaş ve üzerindeki bireylerin sayısının toplam nüfusa oranı, • • • • genç nüfuslu ülkeler: < % 4 erişkin nüfuslu ülkeler: % 4-7 yaşlı nüfuslu ülkeler: % 7-10 çok yaşlı nüfuslu ülkeler: > % 10 • Türkiye'de 65 yaş üstü nüfus oranı % 7 (74.000.000 >>> 5.180.000) • Türkiye’de hayatta kalma beklentisi 2005 yılı itibari ile 70.8 yıl iken, 2015 de 72.3 yıl, 2023 de ise 74.1 yıl olacağı ön görülmektedir, YAŞLANAN DÜNYANIN YAŞLANAN TOPLUMLARI (2) • Türkiye'nin yaşlı nüfus projeksiyonu YAŞLANAN DÜNYANIN YAŞLANAN TOPLUMLARI (3) • günümüzde gelişmiş ülkelerdeki 65 yaş ve üzerindeki insan sayısı 146 milyon, • 2020'de bu rakamın 232 milyon civarında olacağı öngörülüyor, • 2020'de ABD'de popülasyonun %20'sinin 65 yaş ve üzerinde olacağı öngörülüyor, YAŞLANAN DÜNYANIN YAŞLANAN TOPLUMLARI (4) • bilim, teknoloji ve sağlık bakımındaki gelişmelerin etkisi ile 1950-2000 yılları arasında dünya genelinde yaşam süresi 15-20 yıl arasında artmıştır, • gelecek 50 yıl içerisinde yaşam süresinde 8-10 yıllık daha uzama beklenmektedir, • Japonya, Norveç ve Kanada'da ortalama yaşam süresi 80-85 yıl arasındadır, YAŞLANAN DÜNYANIN YAŞLANAN TOPLUMLARI (5) • tartışma: • yaşlı nüfusun artışı neden bir sorun ? • 3 çocuk veya 4 çocuk sorunun çözümü olur mu ? ** 20 / 112 YAŞLANAN DÜNYANIN YAŞLANAN TOPLUMLARI (6) ** ** YAŞLANAN DÜNYANIN YAŞLANAN TOPLUMLARI (5) • yaşlı nüfusun artması öncelikli sağlık sorunlarının kronik hastalıklara doğru kaymasına neden olmaktadır, • şu anda tüm dünyada tartışılan: "sorun sadece yaşlı insanların sayısal artışı değil, dünya ekonomisini temelden sarsacak yepyeni bunalım ve değişimlerin temelinde de dünya nüfusunun yaşlanması bulunmaktadır," • "yeni bir sınıf doğmuştur, insanlık tarihinde ilk defa toplumlarımız ekonomik olarak faal olmayan yaşı ilerlemiş fakat oy veren büyük bir grup içerecektir, bunlar sağlık gibi pahalı sosyal hizmetlere gereksinim duyan ve gelir kaynakları büyük ölçüde devlet olan kişilerdir," (Thurow, 1997) ** ** YAŞLANAN DÜNYANIN YAŞLANAN TOPLUMLARI (6) • Dünya Sağlık Örgütü 'Sağlıklı Yaşlanma' deklerasyonu: • Yaşlanma tüm dünyanın en önemli demografik gidişatı ve sorunudur. Gelişmiş ülkelerdeki toplumların daha ileri düzeydeki yaşlanmalarına, gelişmekte olan ülkelerdeki toplumların benzeri görülmemiş hızlı yaşlanması eşlik etmektedir. • Yaşlanma gelişimle ilişkili bir sorundur. Sağlıklı yaşlı bireyler aileleri, toplumları ve ekonomileri için kaynaktırlar. • (1996) • http://www.who.int/healthpromotion/conferences/previous/jakarta/statem ents/ageing/en/ • http://www.who.int/ageing/events/idop_rationale/en/ ** ** YAŞLANMA MEKANİZMALARI (1) - herhangi bir organizmada tüm organlar aynı hızla yaşlanmayabilir, - herhangi bir organ aynı türün farklı bireylerinde aynı şekilde yaşlanmayabilir, yaşlanma mekanizmalarının bilinmesi ve bunların her bireyde farklı hızda olabileceği gerçeği yaşlanmada bireysel çeşitliliği açıklamaktadır, YAŞLANMA MEKANİZMALARI (2) - yaşlanma ile ilgili cok sayıda kuram ve varsayım vardır, temel olarak yaşlanma teorileri programlı yaşlanma ve 'wear ve tear' tipi (yıpranma) yaşlanma olarak ikiye ayrılmaktadır, - programlı yaşlanma organizmanın içinde varolan kontrol mekanizmasıdır, embriyolojik veya seksüel gelişme gibi genlerin düzenlenmesi ile ilgilidir, - yıpranma tipi yaşlanmada ise kontrol mekanizması mevcut değildir ve çevresel faktörler etkilidir, 25 / 112 ** YAŞLANMA MEKANİZMALARI (3) Yaşlanma teorilerinden bazıları: - aşınma ve yıpranma varsayımı, - tükenme ve birikme varsayımı, - moleküler çapraz bağ varsayımı, - hata kazası varsayımı, - serbest radikal kuramı, - somatik mutasyon kuramı, - programlanmış hücre ölümü, - gelişim kuramı, - otoimmünite kuramı, - kalıtım varsayımı, - DNA’da senesens genleri, - mitokondrial yaşlanma kuramı, - genlerle ilgili diğer varsayım ve teoriler, - ... - ... ** YAŞLANMA MEKANİZMALARI (4) - gerontolojistler hayvanlardaki yaşam süresinin uzunluğunun vücut ağırlığı ile korelasyonu yerine primatlarda beyin ağırlığı ile korelasyonunu tercih etmişlerdir, - insanlardaki yaşam süresi ise moleküler anlamda serbest radikal seviyesi, doymamış yağ asidi seviyesi ve yüksek miktarda dna tamir enzimi seviyesi ile ilişkilendirilmiştir, YAŞLANMA MEKANİZMALARI (5) - telomer hipotezi: herbir kromozomun iki ucunda bulunan fonksiyonel olmayan DNA'ya telomer denir, kromozomların birbiriyle birleşmesini önleyen ve genom yapısının kromatin iplikler şeklinde ayrılabilmesini sağlayan ve kromozom oluşumuna zemin hazırlayan yapılardır ve her hücre bölünmesi sırasında kısalır, telomer uzunluğu hücrenin arta kalan bölünme yeteneğini belirleyen bir yaşam saati olarak görev yapar, fibroblastların bölünebilme sayısı ile yaşam süresinin ilişkili olduğu öne sürülmüştür, YAŞLANMA MEKANİZMALARI (6) - oksidatif stres ve mitokondrial hasar mekanizması: süperoksit anyonu, hidroksil radikali, nitrik oksit, lipid peroksit, hidrojen peroksit bilinen ROS’lardır (reactive oxygen species = reaktif oksijen türevleri), 50’li yaşlardan itibaren ROS yapımı belirgin şekilde artmaktadır, hücrede oksijenin %90’ı oksidatif fosforilasyonun merkezi olan mitokondrilerde tüketilir, bunların %2’si ROS adını alan ürünlere dönüşür, ROS DNA, protein, lipidler ve tüm yapılardaki moleküllere saldırır, DNA molekül oksidasyonu ile genetik messenger DNA hasarı, hücre bölünmesinin durması, kontrolsüz büyme-malignensi oluşumu, lipid peroksidasyonu ile hücre membran hasarı, ateroskleroz hızlanması gerçekleşir, YAŞLANMA MEKANİZMALARI (7) - genetik teoriler: yaşam süresi potansiyelinin genetik programlanması yaşlanmada üstünde durulan önemli bir görüştür, kısa veya uzun yaşamın genetik olarak kodlanmış olabileceği varsayımından yola çıkar, c.elegans virgül şeklinde bir nematoddur ve 25 deredecede ortanca yaşam süresini %65, maksimum yaşam süresini %110 artıran bir gen bulunduğu bildirilmiştir, daha sonra bu genin insan IGF-1 reseptör genine benzediği iddia edilmiştir, tükenen genler teorisi ise zaman ve çevrenin etkisiyle evrimsel olarak biriktirilmiş yedek genlerin tükenmesidir, 30 / 112 YAŞLANMA MEKANİZMALARI (8) - mitokondri: yaşlanma ile mitokondrial solunum ve oksidatif fosforilasyon yavaş yavaş ayrılır ve solunumsal enzim aktiviteleri azalır, bunun sonucu elektron transport zincirinde artmış elektron akışına bağlı mitokondride reaktif oksijen türlerinde artıştır, mitokondrial DNA da artan reaktif oksijen türleri oksidatif hasara duyarlıdır, mutant mt-DNA tarafından kodlanan defektif protein subunitleri bozulmuş solunumsal fonksiyon gösterir; elektron kaçağı ve ROS üretimi artar ve sonucunda oksidatif stres ve mt-DNA hasarı artar, bu kısır döngü farklı hücrelerde farklı oranlarda meydana gelir ve yaşlanma ile mt-DNA’da mutasyon ve oksidatif hasar ile sonuçlanır, YAŞLANMA MEKANİZMALARI (9) - lipid peroksidasyonu: lipid peroksidasyonu ilerleyen yaş ile çeşitli dokularda oluşur, lipid peroksidasyonu hücre hasarının iyi tanımlanmış bir mekanizmasıdır, membran lipidlerinin yokedilmesi ve lipid peroksitleri onun yan ürünleri olan malonaldehit oluşmasına neden olurlar, YAŞLANMA MEKANİZMALARI (10) - apopitozis: programlanmış hücre ölümüdür, ancak tek başına yaşlanmayı açıklayamaz, çok fazla genetik ve çevresel faktörden etkilenebilir, apopitozis dış etkenlerin etkisi altındaki ölüm olan nekrozdan ayırdedilmelidir, YAŞLANMA MEKANİZMALARI (10) - protein sentez azalması: hücrelerde proteinler devamlı yıkılır ve yapılırlar, bu hızdaki yavaşlama hücreiçi lipofuscin (yaşlanma pigmenti) birikimi ile olur, okside olmuş proteinlerin yıkımından proteozomlar sorumludur, miktarları cok artarsa yıkılamazlar ve lipofuscin artımıda proteozome aktivitesini engeller, 80 yaşında yeni protein yapma yeteneğinin %40-90’ı kaybolur, 80 yaşındaki insanlar gençlere göre DNA onarım yeteneğinin de %50’sini yitirirler, yaşlanma ile birlikte kullanılan proteinlerin yeni proteinlere dönüşümüne yardım eden proteazlar da azalır, görevi bitmiş proteinler de birikir, hasar gören proteinlerin yerine yenileri konamaz, proteinlerin aktivitelerinde azalma vardır ve eskiyen proteinler yaşlı hücrelerin içinde birikir çünkü bunları ortadan kaldıracak olan enzimler(proteazlar) de proteindir ve onlar da eskimiş ve hasarlanmıştır, YAŞLANMA MEKANİZMALARI (11) - yaşlanmada glikozilasyon teorisi: bu hipoteze göre proteinlerin glukozla modifikasyonu ve reaksiyonları sonucunda ileri glikozillenme son ürünleri ortaya çıkar, lens’in kristalize olması, damar endotelindeki kollajenlerin cross-link’leri sonucu plak oluşumunun hızlanması yaşlanmayı hızlandırır, bir AGE inhibitorü olan aminoguanidin’in proteinlerin glukozla çapraz bağlar yapmalarını ve yaşlanma ve diabetle ilişkili elastikiyet kaybını önleyebileceği gösterilmiştir. 35 / 112 YAŞLANMA MEKANİZMALARI (12) - DNA hasarı: yaşlanmanın sebebi olarak DNA mutasyonundan cok DNA hasarı önemlidir, DNA hasarı hidroliz, alkalizasyon, radyasyon, toksik kimyasallarla olabilir, bilinen en onemli hasar 8-OHdGuanin oksidasyonudur, bunun seviyesi ile yaşam süresi arasında ters ilişki bulunmuştur, hasar söz konusu olduğunda tamir enzimleri bulunmazsa hücre fonksiyonunu yitirir, 'base excision repair', 'mismatch repair enzymes', 'nucleotide excision repair' tamir enzimleridir, apopitoz hücreyi DNA hasarından koruyan en önemli mekanizmadır, en fazla oksidatif DNA hasarının görüldüğü yer nöronlardır, ileri yaşla beraber artan kanser riskini artan kümülatif DNA mutasyonuna ve immün sistem fonksiyonlarındaki azalmaya bağlayabiliriz. YAŞLANMA MEKANİZMALARI (13) - fiziksel ve kimyasal yıkıcıların vücut hücrelerini yıpratması: ışık ve sıcaklık apopitozisi harekete geçirir, lipid peroksidasyon debrisi, demir, alüminyum yaşlanma ile nukleusta birikme eğilimindedir, yaşla lizozomal enzimler azalır, proteinler kros-link yaparak yıkıma rezistan hale gelirler, disfonksiyonel lizozomlar birikerek lipofuscin granüllerini oluşturur, lipofuscin bölünen hücrelerce dilüe edilir, beyin ve kalp gibi bölünmeyen hücrelerin olduğu organlarda yaşlanmanın biyolojik markerıdır, YAŞLANMA MEKANİZMALARI (14) - doğal ve yapay bazı maddelerle ortaya çıkan ölüm: hücre zarı, mitokondri, çekirdek DNA’sı, ve endoplazmik retikulum yıpranmasına yol açarak yaşlanma ve ölümü hızlandırabilen faktörler arasında alkilleyici maddeler, cok halkalı hidrokarkarbon bileşikleri, ekzos dumanı, sigara dumanı ve besin korunmasında kullanılan bazı katkı maddeleri yer alır, ** YAŞLANMA MEKANİZMALARI (15) - kognitif yaşlanma: alınan duyuların bellek şeklinde saklanabilmesi için nöronların gelişmelerinin belli bir evresinde sentrozomlarını hücre dışına atarak bölünme yeteneklerini kaybetmeleri gerekir, bu da bir anlamda sinir sistemi yaşlanmasıdır, ** YAŞLANMA MEKANİZMALARI (16) - büyüme hormonu (GH=growth hormone) eksikliği: erkekler 60 yaşına geldiklerinde %30’unda IGF-1 (insulin-like growth factor-1) düzeyi bu hormon eksikliği olan çocuklardaki düzeyine iner, somatopoz artmış abdominal viseral yağ kitlesi, artmış serbest yağ asitleri ve insülin rezistansı ile oluşur, GH eksikliğinin klinik bulgularının tedavisinde onay almış endikasyonlar pituiter tümör, cerrahi hasar, radyasyon, travma, çocukluktan süregelen büyüme hormon eksikliği, hipotalamik hastalık varken; diğer kullanım alanları olarak fibromyalji, kronik yorgunluk sendromu, obezite, atletik performansı arttırmak ve Anti-aging konularında uygulamalar vardır ancak FDA onayı yoktur, 40 / 112 YAŞLANMA MEKANİZMALARI (17) - immünite ve yaşlanma: yaşlanma ile beraber sadece dış etkenlere karşı savunma sisteminde azalma olmamaktadır, immünite hücreleri vücudun kendi dokularına karşı savaş açabilmektedirler, T hücrelerinin olgunlaştığı timus bezinin gerilemesi yaşlanmadan çok daha hızlı bir prosestir, yaşlılarda proliferasyon azalmasına rağmen T hücre sayısı genelde değişmemektedir, olgunlaşan T hücrelerinde azalan bcl-2 ekspresyonu ile apopitoz gerçekleşmektedir, B hücreleri daha az antikor üretirler, monositlerin IL-1’e duyarlılığı azalmıştır, IL-1 ve TNF-alfa seviyelerinin arttığı görülmüştür, YAŞLANMA MEKANİZMALARI (18) - melatonin eksikliği: yaşlanmakla geceyarısı melatonin düzeyi azalır, melatonin eksikliğinin yaşlanmayı hızlandırdığı düşünülmektedir, melatonin serbest radikallere bağlı hücre hasarını azaltarak ve immüniteyi güçlendirerek yaşlanmaya karşı rol oynar, ancak insanda yaşlanmayı önlediğini gösteren yeterince veri yoktur, ** ANTIAGING (1) - yaşlanmayı önlemek - yaşlanmayı yavaşlatmak - yaşlanma durdurmak - yaşlanmayı geriye döndürmek - ölümsüzlük ** ** ANTIAGING ** (2) • medikal anlamda antiaging: • bir yandan yaşam tarzı değişiklikleri, koruyucu hekimlik uygulamaları, eğitim ve hijyen, modern ve alternatif tıbba ait ilaç ve yöntemlerle kişinin yaşam kalitesini ve veya ortalama yaşam süresini arttırmayı amaçlarken; bir yandan da moleküler ve genetik anlamda çalışmalarla insanın maksimum yaşam süresinin uzatılması konusunda calışmaları hedefler, ** ANTIAGING (3) • En basit anlamda az kalori alarak, yani serbest radikalleri azaltarak ortalama yaşam süresi uzatılabilir ancak kesin ve ne kadar olacağına dair kanıtlar yeterli değildir, • Bol sebze, meyve kuru baklagil tüketmek yeterince antioksidan almamızı sağlar, fakat dışarıdan vitamin ya da ilaç olarak antioksidan vermek konusu tartışmalıdır, • Düzenli ve ölçülü egzersiz ve dünyaya iyimser bakan bir bakış açısı ve hayat içerisinde sosyal olma antiaging'in bileşenleri arasındadır, • Yaş ilerledikçe genlerin rolü azalır ve 80’li yaşlardan sonra kişinin daha önceki ve mevcut yaşam tarzı ortalama yaşam süresinde daha belirleyici olur, 45 / 112 ** ANTIAGING (4) • Anti-aging tedavi: – non-farmakolojik tedavi – farmakolojik tedavi • Non-farmaklojik tedavi: – akıl-vücut bağlantısı (imagery, yoga, tai chi, hipnoz), – dokunuşun gücü (aromaterapi, masaj, şiropraksi), – ev tedavileri (müzik tedavisi, ışık tedavisi, snoezelen, enerji tedavisi, akupunktur, akupressure), ** ANTIAGING (5) • farmakolojik tedavi: – konvansiyonel tıp(modern tıp): • hormon tedavisi, • vitamin tedavisi, • koruyucu hekimlik uygulamaları, – alternatif ve tamamlayıcı tıp: • kontrollü calışmaları olmayan ancak uzun sürelerdir her bölgede farklı çeşitlilikte ve isimlerle ve endikasyonlarla verilen ilaç tedavilerini (şifalı bitkiler, karışımlar) kullanır, • burada sorun alternatif tıbbın kanıta dayalı ispatlarının yetersiz olması, pahalı ancak sık kullanılıyor olması ve güvenilirlik datalarının çoğu zaman bilinmemesidir, ANTIAGING (6) • alternatif tıp sıklıkla tıp fakültelerinde eğitim programlarında yer almaz, sağlık sigorta sistemlerince karşılanmaz ve genelde doktor dışı kişilerce uygulanır, • son yıllarda batı tıbbında da eğitim programalarına alternatif tıpla ilgili dersler konulmaktadır, ANTIAGING (7) • antiaging ile ilgilenen bilim adamları antiaging muayene adı altında genel muayenenin detaylı ve bol miktarda tetkik içeren halinden oluşan bir değerlendirme yöntemi önermişlerdir, • ancak aslında her tetkikin ne kadar sıklıkta yapılacağı ve herkese yapıldığında ne kadar maliyet-etkin olacağı konusu tartışmalıdır, • sağlık sigorta sistemleri antiaging ile ilgili tetik ve tedavileri karşılama konusunda kanıtların azlığı sebebi ile isteksiz kalmaktadır, ANTIAGING (8) • antiaging muayenesinde/değerlendirmesinde kişinin uyku, egzersiz, beslenme alışkanlıkları, cinsel sağlığı, stres ve duygudurumu, sigara, alkol alışkanlıkları, vücut kitle indeksi, lipid değerleri, homosistein, kan şekeri, CRP duzeyi gibi faktörlerin yer alması yararlıdır, • ancak fibrinojen, serumda total oksidatif kapasite, lenfosit formülü, immünoglobülinler, detaylı hormon analizi, IGF1, DHEAS, melatonin , HBA1C gibi tetkikler dahi rutin olarak uygulanmaktadır, • bu tür tetkiklerin her kişide antiaging amaçlı bakılmasının ne yarar getireceği konusunda kanıt yoktur ve maliyet-etkin bir yöntem değildir, • bu sebeple mevcut antiaging tedavi kişinin talepleri ve ekonomik gücüne göre uygulanan kanıtları az olan bir takım uygumalardan ibaretken, yaşam tarzı değişiklileri ve koruyucu hekimlik uygulamarı gibi daha az maliyetli ve daha etkin oldukları gösterilmiş yöntemler sosyoekonomik seviyeden bağımsız herkese uygulanabilmektedir, 50 / 112 ANTIAGING (9) • anti aging tedavi ile antiaging adı altında kontrolsüz, sahte, pahalı, abartılı ve zararlı, çıkara yönelik piyasa uygulamalarını birbirinden ayırdetmek gerekir, • Uluslararası Antiaging Derneğinin 15.000 civarında üyesi vardır ve bilimsel çalışmalara ağırlık veren bir kuruluştur, • ülkemizdede ilk antiaging kongresi 2004 yılında yapılmıştır, • bu anlamda var olan aktivite ve uygulamalrın denetimi, tanınması ve kanıtlarının ortaya konması yararlı olacaktır, ** ANTIAGING (10) • günümüzde üzerinde sıklıkla durulan antiaging tedavi ilaçlarından bazıları: – vitamin E ve C, – beta karoten, – selenyum, – krom, – koenzim Q10, – dehidroepiandrosteneidon, – sarmısak, – gingko, – ginseng, – üzüm çekirdeği, – östrojen, – testosteron, – insan büyüme hormonu, ** ANTIAGING (10) • günümüzde antiaging tedavi temelde şu 5 alan üzerine odaklanmıştır: – – – – – kalp damar sağlığının korunması, doğru hormon dengesi, antioksidan, vitamin, minereal ve fitokimyasal destekler, sağlıklı yaşam biçimi, zayıflamış immün sistemi güçlendirme, ** ANTIAGING (11) • • • • kalori kısıtlaması: besin alımının alışılmışın %50-70’ine azaltılmasının yapılan çok ceşitli çalışmalarda yaşam süresini uzattığı, yaşla ilişkili fizyolojik bozulmayı gerilettiği ve yaşla ilişkili hastalıkları geciktirdiği hatta bazı olgularda önlediği gösterilmiştir, maksimum yaşam süresinin deney hayvanlarında dramatik olarak aşıldığı gösterilmiştir, kalori kısıtlamasının yaşam süresini uzatmasında rol alan mekanizmalar: – – – – – – – – genomik stabiliteyi sağlamak, serbest radikal oluşumunun azaltılması, metabolik hızın azaltılması, vücut ısısının azaltılması, protein glikozilasyonunun azaltılması, gen tamirinin artırılması, protein döngüsünün (protein rejenerasyonun artırılması), immün yanıtın artırılması, nöroendokrin fonksiyonun optimizasyonu TOPLUMSAL YAŞLANMA KURAMLARI (1) • yaşlanan birinin yaşlılığa uyum sağlamasıyla, topluma uyum sağlaması arasında yakın bir ilişki olduğu belirtilmektedir, • işte bu ilişkiyi açıklayabilmek için birtakım uyum kuramları ortaya atılmıştır, 55 / 112 ** TOPLUMSAL YAŞLANMA KURAMLARI (2) • ilişki kesme kuramı (Cumming ve Henry): • bu kuramda yaşlılık; fiziksel, psikolojik ve toplumsal açıdan toplumsal dünyadan yavaş yavaş geri çekilme süreci olarak tanımlamaktadırlar, • fiziksel olarak: insanlar etkinlik hızlarını azaltır ve enerjilerini ellerinde tutmaya çalışırlar, • psikolojik olarak: geniş dünyayla ilişkilerini, öncelikle kendilerini ilgilendiren yaşam alanlarına indirgemeye çalışırlar, • toplumsal olarak: karşılıklı bir çekilme söz konusudur, yaşlanan insanın gençlerle olan etkileşiminde bir azalma görülür, birey toplumdan geri çekilir, toplumda bireyden elini çeker, ** TOPLUMSAL YAŞLANMA KURAMLARI (3) • etkinlik kuramı (Havinghurst, Neugarten ve Tobin): • bu kuram "ilişki kesme kuramı"na alternatif olarak ortaya çıkmıştır, • kuramda kaçınılmaz biyolojik ve sağlıksal değişmeler dışında yaşlı kişiler temelde aynı olan psikolojik ve toplumsal gereksinmeleriyle orta yaşlı kişilerle aynı kabul edilirler, • bu bakımdan yaşlılığı belirleyen; toplumsal etkileşimin azlığı ve toplumun yaşlı kişilerden elini çekmesinden kaynaklanmaktadır, TOPLUMSAL YAŞLANMA KURAMLARI (4) • rol bırakma kuramı (Blau): • Blau’ya göre emeklilik ve dulluk yaşlı kişinin toplumun temel kuramsal yapılarına katılımını sona erdirir, • bireyi toplumda tutan yaptığı iş ve evlilik durumudur, eğer bunları kaybederse toplumdan da yavaş yavaş düşeceği/uzaklaşacağı belirtilmektedir, TOPLUMSAL YAŞLANMA KURAMLARI (5) • toplumsal değiş tokuş kuramı (Dowd): • bu kuramda insanların birtakım ödüller (ekonomik destek, güven vb.) için toplumsal etkileşimde bulundukları belirtilmektedir, • kişiler bu ödül elde etme sürecinde bazı bedeller (yorgunluk, çabalama vb.) ödemektedirler, • insan yaşlandıkça mücadele gücü de azalacağından gençken bedelleri göze alan birey yaşlandıkça bu bedellerin altından kalkamaz ve ödüllerle bedelleri değiş tokuş ederler, • örneğin yaşlı işçiler iş gücündeki yerlerini toplumsal güvenlik ve tıbbi hizmetle yer değiştirirler, ** TOPLUMSAL YAŞLANMA KURAMLARI ** (6) • süreklilik kuramı (Atchley): • yaşlılıkta; bazı roller ve ilişkilerin kesilmesi/terkedilmesi ve bazı rollerdeki başarının sürdürülmesi birleşimi ortaya çıkar, • Atchley’e göre kişi yetişkinlik döneminde birtakım bağlantılar, alışkanlıklar, tercihler geliştirir ve bunlar kişiliğinin bir parçası durumuna gelir, • birey yaşlandığında öncelikli ve önemli olmadığını düşündüğü rolleri/ilişkileri bırakırken önemli olduğunu düşündüğü başarılı rol ve ilişkilerini devam ettirir, • bu kuramda ayrıca "toplumsal yaşlılığın" tıpkı biyolojik yaşlılık gibi tek bir teoriyle açıklanamayacak kadar karmaşık bir dönem olduğu da belirtilmektedir, 60 / 112 ** TOPLUMSAL YAŞLANMA KURAMLARI (7) • toplumsal yaşlanma kuramlarının önemi ? ** DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlının Değerlendirilmesi ve Check-up (1) • günümüzde koruyucu nitelikteki sağlık hizmetleri, ileri yaş grubuna özgü klinik çalışmalara ve kanıtlara uygun olarak sunulmamaktadır, • bu hizmetler daha çok orta yaşlı bireyler için geliştirilmiş olan öneriler doğrultusunda, yaşlıların dahil edilmediği klinik çalışma verilerinden yola çıkılarak, ağırlıklı olarak hekimlerin subjektif algılarına dayalı ve çok gerçekçi olmayan beklentilerle yönlendirilmektedir, • bu öneriler, çoğu kez, duyarlılığı ve özgünlüğü yaşlılar için bilinmeyen tetkiklerin, gereksiz sıklıklarla tekrarlanmasına odaklanmaktadır, • yapılan testlerin neden olduğu olumsuz etkiler, anksiyete ve maliyetler açısından yaşlıları daha fazla risk altında bırakabilmektedir, ** DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlının Değerlendirilmesi ve Check-up (2) • USPSTF (U.S. Preventive Services Task Force) yaşlıları erişkinler içinde ayrı bir grup olarak ele alan, yerinde ve bütüncül değerlendirmelere dayalı ve yaşlıların sağlıklarını tehdit eden sorunların önlenmesine yönelik yeni bir yaklaşım biçimi tanımlamış ve bu çerçevenin kullanıldığı ilk klinik uygulama kılavuzunu yayınlamıştır, ** ** DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlının Değerlendirilmesi ve Check-up (3) • klinik tanı ve tedavi kılavuzlarının tek bir hastalığa odaklanması... • tedavi ilkeleri belirlenirken yaşlılardaki komorbid durumlar ve ilaç etkileşimlerinin çok fazla dikkate alınmaması... ** ** ** DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlının Değerlendirilmesi ve Check-up (4) Tablo 2. Amerikan Hekimler Birliği, Amerikan Kanser Derneği, Amerikan Diyabet Birliği, Amerikan Geriatri Derneği gibi kuruluşların kılavuzlarına göre oluşturulmuş, 50 yaş üstü bireylerde etkili olduğu düşünülen koruyucu sağlık hizmetleri kapsamındaki yaklaşımlar Muayene Ne aralıkla yapılmalı Mamografi Her yıl Pap smear/jinekolojik muayene Her yıl Meme muayenesi Her yıl Rektal/prostat muayenesi Her yıl Gaitada gizli kan Her yıl Fleksibl sigmoidoskopi Her beş yılda bir Kolonoskopi Her on yılda bir Kalp/solunum/cilt Her yıl Duyma Her yıl Görme Her iki yılda bir Oral muayene Her iki yılda bir Diş Belirtilmemiş Boy Her yıl Kilo Belirtilmemiş 65 / 112 ** DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlının Değerlendirilmesi ve Check-up (5) Muayene Ne aralıkla yapılmalı Kan basıncı Her vizit Ayaklar Her yıl Omuz muayenesi Her yıl Ruhsal muayene Başlangıçta ve düzenli olarak Hematokrit ve kreatinin Başlangıçta ve düzenli olarak Glukoz Her üç yılda bir Tiroid fonksiyonları Bir kere Kolesterol Her beş yılda bir Kemik mineral yoğunluğu Osteoporoz risk faktörleri ile birlikte Difteri, tetanoz aşısı Her on yılda bir Pnömokok aşısı 65 yaşından sonra bir kez İnfluenza aşısı Her yıl Beslenme Düzenli olarak Yaşam koşulları Düzenli olarak Araba kullanma Düzenli olarak Ev güvenliği/düşme Düzenli olarak ** DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Periferik Damar Hastalıkları (1) • ortalama yaşam süresinin uzamasına bağlı olarak yaşlılarda arterioskleroz gelişme ve semptomatik arteriel hastalık görülme sıklığında da artış olmaktadır, • ABD’de halen 8-10 milyon kişinin damar hastalığı olduğu tahmin edilmektedir, • görülme sıklığı yaşla artmaktadır ve non-invaziv test sonuçlarına göre 70 yaş üzerindekilerin % 20 sinde periferik arter hastalığı vardır, DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Periferik Damar Hastalıkları (2) • damar hastalığı olan yaşlılarda sıklıkla koroner arter hastalığı ve serebrovasküler hastalık birlikte bulunmaktadır, • yaşın ileri oluşu, diyabetes mellitus ve sigara içmeye devam edilmesi de prognozu olumsuz yönde etkilemekte ve risk faktörlerinin üst üste eklenmesi ile periferik arteriyel hastalığı olanların mortalite oranı da artmaktadır, DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Periferik Damar Hastalıkları (3) • alt ekstremiteleri tutan arteriyel hastalıklarda ana semptom çoğunlukla ağrıdır, • aralıklarla ortaya çıkan ağrı genellikle intermittent kladikasyon olarak isimlendirilir ve hareket veya yol yürüme ile meydana gelir, • hafif-orta derecedeki periferik arteriyel hastalığın en sık semptomu intermittent kladikasyondur, • 65 yaş üzerindeki kişilerde % 2 oranında görülür, • periferik arteriyel hastalığı olanların % 40'ında kladikasyon vardır, • intermittent kladikasyon olanlarda periferik damar hastalığı olmayanlara oranla ölüm riski 2 kat, beraberinde koroner arter hastalığı da olanlarda 3 kat artmaktadır, DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Periferik Damar Hastalıkları (4) 70 / 112 DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Periferik Damar Hastalıkları (5) DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Periferik Damar Hastalıkları (6) DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Periferik Damar Hastalıkları (7) • Goldman tarafından geliştirilen "kardiyak risk indeksi" tablosu ameliyat riskini saptamada kullanılabilecek iyi bir ayıraçtır, • Bu tabloya göre kardiyak risk indeksinin 13’den yüksek bulunması kötü prognozu göstermektedir ve bu durumdaki hastalarda olanak varsa daha az riskli (anjioplasti veya daha az riskli ameliyat seçenekleri gibi) yöntemler tercih edilmelidir, DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Periferik Damar Hastalıkları (8) DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Periferik Damar Hastalıkları (9) 75 / 112 DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Periferik Damar Hastalıkları (10) DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Pulmoner Hastalıklar (1) • • • • • yaşlanma tüm vücut sistemlerinde olduğu gibi akciğerlerde de etkisini göstermektedir, solunum sistemi hastalıkları yaşlılarda en çok görülen hastalıklar arasındadır, kronik akciğer hastalıklarının en önemli özelliği, bu hastalıklar sağlıklı yaşam biçimlerinin benimsenmesi, sigaranın bırakılması ve uygun aşılama ile önemli oranda önlenebilir, yaşlanma etkilerine direnebilir, akciğer hastalıkları yaşlılarda daha ağır seyretme eğilimindedir, tüm akciğer hastalıkları yaşlılarda görülebilir, ancak toplumda görülme sıklıkları da göz önüne alındığında yaşlılık döneminde sıklıkla görülen hastalıklar: – pnömoni – kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) – astım DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Pulmoner Hastalıklar (2) • • • • • • • • • pnömoni: yaşlı hastalarda genç erişkinlere göre pnömoni 5-10 kat fazla görülür ve prognoz daha kötüdür, mortalite hızları genç erişkin popülasyonun birkaç katıdır, pnömoniye bağlı mortaliteyi belirleyen en önemli iki faktör yaşlılık ve bağışıklık sisteminin baskılanmasıdır, pnömoni gelişiminde yaşlılarda temel mekanizmalar; orofarinksin mikroorganizmalarla kolonizasyonu, mukosiliyer klirenste azalma, öksürük refleksi etkinliğinde azalma, yutma güçlüğü, enfeksiyonun hematojen yayılımı olarak sıralanabilir, yaşlı pnömonilerinde klinik tabloda öksürük, balgam, ateş gibi klasik pnömoni seyri görülmeyebilir, bilinç bulanıklığı, takipne, taşikardi, nefes darlığı ön planda olabilir, bu nedenle yaşlı pnömonileri için “sessiz enfeksiyon” terimi de kullanılmaktadır, DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Pulmoner Hastalıklar (3) • pnömoni: • korunmada, en sık görülen bakteriyel ve viral patojenlere (pnömokok ve influenza A) yönelik aşı uygulanması önerilmektedir, • yaşlılarda immün yanıtlar azalmış olsa da, influenza aşısının 65 yaş üstü popülasyonda influenza ve pnömoni nedeniyle hastaneye yatış oranlarını düşürdüğü, influenzaya bağlı mortaliteyi %40-50 azalttığı • gösterilmiştir, • pnömokok aşısının daha önce aşılanmamış 65 yaş üzerindeki herkese yapılması önerilmektedir, • diyabetes mellitus, kronik kardiyovasküler ve pulmoner hastalığı olan kişilere ise daha erken dönemde yapılması önerilmektedir, DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Pulmoner Hastalıklar (4) • Kronik Obstrüksitif Akciğer Hastalığı (KOAH): • KOAH kronik hava akımı kısıtlanması ile karakterize bir hastalıktır. Hava akımı kısıtlanması ilerleyicidir ve akciğerlerin zararlı gaz ve partiküllere anormal inflamatuar yanıtı ile karakterizedir, • KOAH’ın başlıca semptomları öksürük, balgam çıkarma ve nefes darlığıdır, • KOAH tanısı spirometrik ölçümlerle doğrulanır. KOAH düşünülen bir olgunun spirometrik ölçümünde bronkodilatör ilaç sonrası FEV1/FVC oranı <%70 ise KOAH tanısı desteklenir, • yaşlıların spirometrik manevraları uygulamalarındaki zorluk testin kullanımını sınırlamaktadır, 80 / 112 DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Pulmoner Hastalıklar (5) • • • • • • • • Kronik Obstrüksitif Akciğer Hastalığı (KOAH): tedavinin temelini oluşturan bronkodilatörler, semptomatik olan hastalarda gerektiğinde veya düzenli olarak hastalığın her aşamasında kullanılmalıdır, oral formlarda yan etkilerin fazla görülmesi nedeniyle, öncelikle inhalasyon preparatları tercih edilmelidir, kısa etkili b2 agonistler, tek başına veya kısa etkili antikolinerjiklerle birlikte gereğinde kurtarıcı olarak kullanılabilir, uzun etkili antikolinerjikler ve beta2 agonistler, solunum fonksiyonlarında ve yaşam kalitesinde iyileşme, dispne skorunda, alevlenme sayısında ve kurtarıcı ilaç kullanımında azalma sağlar, teofilin solunum fonksiyonlarını düzeltmekte, alevlenme sıklığı ve ağırlığını azaltmaktadır, ancak potansiyel sistemik yan etkileri nedeniyle inhaler bronkodilatörlerin yetersiz kaldığı durumlarda tedaviye eklenmesi önerilmektedir, ilaç dışı tedavi yaklaşımlarında ise aşılama, pulmoner rehabilitasyon, uzun süreli oksijen tedavisi, non-invaziv pozitif basınçlı ventilasyonun kullanımı ve cerrahi seçenekler bulunmaktadır, sigara içen KOAH olgularında sigara bırakma tedavileri de KOAH tedavisine eklenmelidir, DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Pulmoner Hastalıklar (6) • astım: • astım dünyanın her bölgesinde ve her yaşta görülebilen sık bir hastalıktır, • “yaşlılarda astım gençlere göre daha az görülür” gibi yanlış bir düşünce vardır, oysa ileri yaşlarda yeni tanı konmuş astımlı hastalar sıklıkla karşımıza çıkar, • yaşlı hastalarda astım semptomlarının ayırıcı tanısında farklı klinik tablolar öncelikle akla getirildiği için astım tanısı yaşlı grupta daha geç konabilmektedir, • astım tanısı genellikle klinik bulgulara dayanır, bu nedenle anamnez ve fizik muayene önemlidir, • astımda tipik semptomlar, öksürük, hışıltılı solunum, nefes darlığı ve göğüste sıkışma hissidir, • öyküde atopi, ailede astım öyküsü, nazal semptomların varlığı tanıyı destekler, DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Pulmoner Hastalıklar (7) • astım: • solunum fonksiyon testleri tanıyı doğrulatır, yaşlılarda spirometri ile astım tanı kriterleri genç popülasyondaki gibidir, geri dönüşümlü hava yolu obstrüksiyonunu göstermede spirometreden yararlanılır, • erken reverzibilite testi ile bronkodilatör yanıt düzeyi değerlendirilebilir, • ancak yaşlanma ile beta reseptör fonksiyonunun yetersizliği veya beta reseptör sayısındaki düşüşe bağlı olarak beta agonistlere yanıt azalmaktadır, • yaşlılarda astım tanısında bronkoprovokasyon testi de güvenli ve etkin bir yöntem olarak önerilmektedir, • spirometri astım tanısının yanında, hastalığın şiddetini ve tedavi yanıtını değerlendirmede de altın standarttır, • tepe ekspiratuar akım (PEF) ölçümü pratik, basit ve evde hasta izleminde kullanışlı bir testtir, • takip amaçlı hastaya PEFmetre cihazı verilebilir, DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Psikiyatrik Sorunlar (1) • • • • yaşlılık döneminde depresyon: depresyon, her yaş grubunda rastlanan, tedavi edilmediğinde hem sağlık hem iş alanında kayıplara yol açan önemli bir psikiyatrik hastalıktır, Amerikan Psikiyatri Birliği Tanısal ve Sayımsal El Kitabı (DSM- IV TR) depresyon tanısı konulabilmesi için, aşağıdaki tabloda belirtilen dokuz kriterden en az beş tanesinin iki hafta ve daha fazla süre içinde var olması gerektiği şartını getirir. Major depresyon için tanı kriterleri DSM-IV: – Çökkün duygudurum – İlgi ve istek kaybı, anhedoni – İştahta azalma veya artma, kilo değişikliği – Uykusuzluk veya aşırı uyuma – Psikomotor ajitasyon veya retardasyon – Yorgunluk veya enerji kaybı – Değersizlik veya suçluluk düşünceleri – Konsantrasyon kaybı veya karar vermede güçlük – Israrlı ölüm veya intihar düşünceleri, intihar planı veya girişimi DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Psikiyatrik Sorunlar (2) • • • • • • yaşlılık döneminde depresyon: depresyon ayırıcı tanısının yapılması gereken bir durum da demans sendromlarıdır, demans sinsi başlayan, geri dönüşü olmayan, başta bellek olmak üzere tüm bilişsel işlevlerde ilerleyici bozulmayla karakterize, çoğunlukla nörodejeneratif süreçlere ikincil gelişen bir beyin hastalığıdır, depresyonda da bilişsel işlevler özellikle bellek, dikkat ve bilgi işleme hızı etkilenir, ancak depresyonda bu bozulma ilerleyici değildir, depresyon tedavi edildikten sonra bilişsel işlevlerde düzelme görülür, ancak demans sürecinin başlangıcında da depresyon ortaya çıkabilir, özellikle ilk kez ileri yaşta, gösterilebilir bir sebep olmadan ortaya çıkan ve somatik belirtilerin ön planda olduğu depresyonların altından gelişmekte olan bir demans tablosu çıkabilir, bu türden ileri yaşta başlayan, bilişsel işlevlerdeki bozulmanın belirgin olduğu depresyonlarda klinisyenin hastayı olası bir demans gelişimi açısından takip etmesi gerekir, 85 / 112 DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Psikiyatrik Sorunlar (3) • yaşlılık döneminde anksiyete bozuklukları: • anksiyete bozuklukları yaşlı toplumda sık görülen ancak üzerinde fazla çalışma yapılmayan bir grup hastalıktır, • panik bozukluğu, özgül fobiler ve yaygın anksiyete bozukluğuna sık rastlanır, • bilişsel ve bedensel belirtilerle kendilerini gösterirler, yaşlılar sıklıkla bedensel belirtileri dile getirme eğilimindedirler, bu durumda belirtileri somatik yakınmalar veya “evhamlılık” kabul edilerek asıl tanı gözden kaçırılabilir, • tam tersi bir durumda, kişinin bedensel yakınmaları bir medikal hastalığa veya bir ilacın yan etkilerine bağlı olarak ortaya çıkabilir, iyi bir öykü alınmadığı ve muayene yapılmadığı durumlarda anksiyete bozukluğu tanısı ile tedavi başlanarak tablonun kötüleşmesine neden olunabilir, DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Psikiyatrik Sorunlar (4) • • • • • yaşlılık döneminde psikotik bozukluklar: yaşamın ileri evrelerinde psikotik belirtilerin görülme sıklığı genç erişkinlik yıllarına göre çok daha yüksektir, ileri yaşta yeni başlayan şizofreni görülme olasılığı çok düşüktür, hatta literatürde tartışmalı bir konudur, ileri yaşta ortaya çıkan psikotik belirtiler sıklıkla altta yatan bir başka hastalığın habercisi olarak ortaya çıkar, temel olarak iki tür psikotik belirti vardır: sanrı ve varsanılar, Yaşlılık döneminde görülen psikotik bozukluklar: – – – – – Erken başlangıçlı şizofreninin ileri yaştaki görünümü Geç başlangıçlı şizofreni Çok geç başlangıçlı şizofreni-benzeri psikoz Sanrılı bozukluk Afektif psikozlar • • – İkincil psikotik tablolar • • – – Psikotik bipolar bozukluk Psikotik depresyon Deliryum Demans Nörolojik hastalıklar (inme, tümör) Diğer tıbbi hastalıklar (endokrin bozukluklar, metabolik bozukluklar) DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Kas İskelet Sistemi Problemleri (1) • • • • • • • osteoartrit: osteoartrit dünyada en sık görülen kas iskelet sistemi hastalıklardan birisidir, eklem kıkırdağı, subkondral kemik ve eklem çevresi yumuşak dokularda yıkım, onarım ve inflamatuar olayların eşlik ettiği dinamik bir süreçtir, diz, omurga ve kalça sık tutulan eklemlerdir, ayrıca vertebrada servikal ve lomber bölgede ve ellerde de gözlenir, yaşın ilerlemesi ile ortaya çıkan eklem ve kas yapılarındaki yaşlanma tabloyu ağırlaştırabilir, genellikle tanı kriterlerine yönelik çeşitli sınıflamalar mevcuttur, bu sınıflama kriterleri içinde yaşın 50’nin üstünde olmasının yanında osteoartritli bölgede tutukluk bulunması ve bu tutukluluğun 30 dakikayı aşmaması, krepitasyon alınması, kemik büyümesi gözlenmesi, palpe edilebilir ısı artışının olmaması, sedimentasyonun 40 mm/saat’in altında ve romatoid faktörün 1/40’ın altında olması sayılabilir, tedavide ana başlıklar hasta eğitimi, medikal tedavi ve fiziksel tıp ve rehabilitasyon yaklaşımları olarak sayılabilir, DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Kas İskelet Sistemi Problemleri (2) • • • • • • fibromyalji: vücutta yaygın kronik ağrı, belli bölgelerde hassasiyet, yorgunluk, uyku bozukluğu, psikolojik yakınmalar ve otonomoik fonksiyon bozuklukları ile seyreden ve sebebi bilinmeyen bir romatizmal hastalıktır, genç ve orta yaş grubunda daha sıklıkla görülmekle birlikte ileri yaş grubunda da gözlenebilir, hassas nokta ve otonomik fonksiyon bozukluklarının yanında vücutta yaygın bulunan ağrının klinik muayene ile ortaya konması önemlidir, özellikle bu yaş grubunda hastalıklara adaptasyon ve başa çıkabilme yeteneklerindeki artış görülmesi nedeniyle sıklığı azalmıştır, tedavide hasta eğitimi yanında medikal tedaviler (trisiklik antidepresanlar, analjezikler), fizik tedavi ajanları (yüzeyel sıcak, ağrı kesici ajanlar) ve aerobik egzersiz yanında davranışsal tedaviler de bulunmaktadır, DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Kas İskelet Sistemi Problemleri (3) • myofasiyal ağrı sendromu: • myofasiyal ağrı sendromu (MAS), sıklıkla boyun ya da beld, belirli bir kas grubunda ağrı, kas içinde sert nodül ya da bantlar ve tetik noktalar ile karakterize bir yumuşak doku hastalığıdır, • bu tetik noktaların uyarılması ile yansıyan ağrı klinikte tanı koydurucudur, • ayrıca lokal seyirme cevabı da diğer bir belirleyicidir, • tanı aynı zamanda tedavi bu noktaların enjeksiyonu ile konulabilir, • hastanın tetik noktasının bulunduğu noktayı germeye yardımcı olacak egzersizler ve duruş düzeltici egzersizler en önemli tedavi şeklidir, • bunun yanında fizik tedavi ajanları (yüzeyel sıcak, derin bölgelere yönelik sıcak ve ağrı kesici ajanlar) kullanılabilir, 90 / 112 DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Kas İskelet Sistemi Problemleri (4) • • • • • • • • • • • gut: pürin metabolizması bozukluğu sonucu gelişen hiperürisemi ve bunun sonucunda ürik asit kristallerinin sinoviya ve /veya diğer dokularda birikimi soucu ortaya çıkan bir hastalıktır, akut eklem iltihabı ile ortaya çıkabildiği gibi kronik tofüslü gut olarak da adlandırılabilen farklı bir klinik görünümü vardır, yaşla birlikte görülme sıklığı artar, akut atak sıklıkla 1. metatarsofalangeal, ayak bileği ya da diz ekleminde gözlenebilir, oldukça şiddetli kliniğe sahip bir artrit tablosu ile karşımıza çıkar, ileir yaşta gut hastalığı bazı özellikleri ile genç gut hastalığından farklılıklar gösterir, başlangıç yaşı çoğunlukla 65 yaşın üstündedir, kadın erkek cinsiyet oranı eşitlenmiştir, daha sıklıkla poliartikülerdir, üst ekstremite tutulumu da gözlenir, böbrek yetmezliği, diüretik kullanımı predispozan sebepler arasındadır, DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Kas İskelet Sistemi Problemleri (5) • psödogut: • ileri yaşlarda sıklıkla gözlenen farklı klinik tipleri bulunabilen (psödogut, psödo-RA, psödo-OA, psödo-nöropatik ve asemptomatik kondrokalsinozis) bir artrit tablosudur, • tutulan eklemde şişilik yanında eritem, hassasiyet ve konstitüsyonel semptomlar (ateş, halsizlik, yorgunluk) görülebilir, • en sık diz ve el bieği tutulumu gözlenir, ancak klinik tipe göre de tutulum bölgesi değişebilir, • tanı için dokuda veya sinoviyal sıvıda polarize ışık mikroskobunda zayıf çift kırıcı kristallerin gözlenmesi tanıya yardımcıdır, • radygografide dizlerde, el bileğinde ve simfizis pubis bölgesinde kristallerin birkiminin ve kalsifikasyonların görülmesi tanı koydurucudur, DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Kas İskelet Sistemi Problemleri (6) • romatoid artrit: • ileri yaşta gözlenen romatoid artrit tanımı 60 yaş sonrası gözlenen ve ilk kez bulgu veren romatoid artrit için kullanılılır, • gözlenme sıklığı açısından cinsiyet oranı 1/1’dir, • konstitüsyonel semptomlar (ateş, halsizlik, kilo kaybı) daha ön plandadır, • monoartrit, oligoartrit ya da poliartrit şeklinde gözlenebilir, • daha sıklıkla büyük eklem tutma eğilimi içindedir, • laboratuarda sedimentasyon hızı ve CRP yüksekliği yanında antiCCP ab (anti-citrullinated protein antibodies) pozitifliği ön plandadır, • klinik ile karşılaşıldığında polimyaljia romatika, malignite ilişkili artrit ve enfeksiyöz artritten mutlaka ayırtedilmesi gerekmektedir, DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Kas İskelet Sistemi Problemleri (7) • • • • • • • • polimyaljia romatika: boyun, omuz ve kalça çevresinde ağrı, gerginlik, hassasiyet ve belirgin sabah tutukluğu ile karakterize inflamatuar bir hastalıktır, karakteristik semptomlar boyun, omuz, sırt, kalça ve uyluk bölgelerinde belirgin ağrıdır, sabah ve istirahat sonrası tutukluk dikkat çekicidir, tipik artrit bulgularına rastlanmasa da ağrıların büyük çoğunluğu periartiküler yapılardan köken alır, temporal artrit ile birlikteliği % 40-60 oranındadır, bu nedenle baş ağrısı, çene kladikasyosu, kafa tası hassasiyeti, ani görme kaybı gibi durumlarda çok dikkatli olunmalıdır, en az bir ay süreyle tanımlanan bölgelerde bulunan ağrı, bir saatten fazla süren sabah tutukluğu, ve bu kliniği açıklayacak başka bir hastalığın olmamasının yanında laboratuarın desteklemesi ile tanı konur, klinik bulguların yanında sedimentasyon hızının ciddi düzeylerde artışı ve CRP yüksekliği laboratuarda dikkat çekicidir, tanını koyulması sonrası korikosteroid tedavisi dramatik yanıt ile düzelme gözlenir, DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Gastrointestinal Sistem sorunları (1) • geriatrik hastaların yaklaşık %35-40’ı yılda en az bir kere gastrointestinal semptomlarla hekime başvurur, • en sık rastlanan tablolar; konstipasyon, fekal inkontinans, diare, İBS,yutma bozuklukları, reflü hastalığı ve komplikasyonlardır, • gastrointestinal kanama ise yaşlıda mortalitesi ve morbiditesi yüksek bir durumdur, • yaşlı hastaların kullandıkları ilaçlar ve birlikte bulunan hastalıklar hastalık ve ölüm hızını arttırır, • helikobakter pilori infeksiyonu özellikle gelişmekte olan ülkelerde Avrupa ve Kuzey Amerika’da yaşlılarda daha sıktır, • komorbidite bu nedenle yaşıl nüfusta artış göstermektedir, • nitekim peptik ülser kanaması gençlerde olduğu gibi yaşlılarda da en sık rastlanan gastroinatestinal kanama nedenidir, 95 / 112 DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Gastrointestinal Sistem sorunları (2) • • • • • • • • • gastrointestinal maligniteler: gastrointestinal malignitelerin çoğu yaşla artar, özofagus kanseri erkeklerde kadınlardan daha fazla olarak görülür ve yaşla artan insidansa sahiptir, örneğin hastane istatistiklerine gore 60-64 yaş araında erkeklerde oran 68/100 000 iken 80-84 arasındaki erkeklerde bu oran 162/100000 olarak saptanmıştır, ancak yaşın yanısıra özofagus kanserinin coğrafik dağılımıda dünya üzerinde farklılıklar gösterir, özofagus kanserinde risk faktörleri sigara, alkol, ve birlikte kullanıldıklarındaki sinerjik etki olarak belirlenmiştir, daha az kabul edilen etyolojik faktörlerde yiyecekler ve hazırlanış şekilleridir, bunlar daha net tanımlanmamıştır, mide kanseri, yine yaşla sıkı ilişkili bir kanser olup erkeklerde daha sık görülür, coğrafi dağlım burada daha önemlidir, uzak doğuda özellikle Japonya’da insidans yüksektir, batılı toplumlarda kötü sosyoekonomik koşullarla paralellik gösterir ve h pilori azalması ile birlikte sıklığında azalma tüm yaş gruplarında gözlenmektedir, yüksek oranda tuz kullanmak, tuzlanmış gıda tüketmenin ve bazı faktörlerle ile birkilte mide kanserinin etyolokisinde rol oynadığı bilinmektedir, DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Gastrointestinal Sistem sorunları (3) • • • • • • • • • • gastrointestinal maligniteler: kolorektal kanser insidansı da yaşla abartılı bir artış gösteren bir diğer gastrointestinal kanserdir, diğer iki kanserden farkı gelişmiş ülkelerde daha sık görülmesidir, diyet faktörleri en önemli etyolojik faktör olarak kabul edilmektedir, düşük fiber, çok fazla et tüketimi, hayvansal ve sature yağları çok fazla kullanmakla ilişkili bulunmuştur, kolorektal polipler ve İBH (inflamatuar barsak hastalığı) predispozan faktörlerdir, pankreas ve safra kesesi kanseri; safra kesesi kanseri daha nadir olup kadınlarda sık görülür, pankreas kanseri ise erkeklerde daha sık görülür, her iki kanserin de yaşla sıklığı artar, pankreas kanseri için ana faktör sigara’dır, DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Gastrointestinal Sistem sorunları (4) • üst ve alt gastrointestinal sistemin non-malign hastalıkları: • özofajit/GERD(gastroözofajeal reflü hastalığı); semptomları gençlerde olduğu gibi olmakla beraber yutma güçlüğü ve bol miktarda gıda regürjitasyonu yaşlı hastalarda daha ön plana çıkan belirtilerden olup, tipik retrosternal yanma daha az şikayet nedenidir, • yaşlı hastalarda algı eşiğinde ki değişiklikler nedeni ile evre C-D özofajitte bile retrosternal yanma ve ağrı hissedilmeyebilir, • büyük hiatal herniler geriatrik yaş grubunda yutma güçlüğünün benign en sık nedenlerinden birisi olabilir, • tedavi gençlerde olduğu gibidir ancak komorbidite özellikle nörolojik hastalıklar (Parkinson…) veya ilaç kullanımı özellikle kalsiyum antagonistleri gibi durumlar yaşlı hastalarda tedavinin bireyselleştirilmesini gerektirir, • antiagreganlar ve proton pompalarla ilişkisi iyi değerlendirilmelidir, DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Gastrointestinal Sistem sorunları (5) • • • • • • • • • • üst ve alt gastrointestinal sistemin non-malign hastalıkları: peptik ülser kadınlarda ve erkeklerde aynı oranda görülür, epidemiyolojik çalışmalarda en önemli etyolojik faktör h. pilori’dir, diğer neden ise nonsteroid antiinflamatuar(NSAID) ilaç kullanımıdır, ağır alkol tüketimi ve sigara ile kortikosteroid kullanımı daha az rastlanan nedenlerdendir, gelişmiş toplumlarda H pilori azalması ile birlikte peptik ülser ve komplikasyonları da azalmıştır, ancak şimdi hastalık yaşlılarda ön plandadır, ancak yaşlılarda sık kullanılan NSAID ve aspirin peptic ülser ve komplikasyonlarının en önemli nedenidir, özellikle de kanama ve perforasyon için predispozan faktörlerdir, bütün nonselektif NSAID COX-2 selektifler, ASA dozla ilişkili yan etki profiline sahiptir, ilerlemiş yaş yan etki riskini yılda % 4 arttırır, NSAID’ların yan etkisini artıran faktörler ise peptik ülser ve kanama öyküsü, antikoagulan/ antiagreganla birlikte kullanımı, iki NSAID’ın birlikte kullanımı, yaşın 65’ten fazla olması, h.pilori varlığıdır, DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Gastrointestinal Sistem sorunları (6) 100 / 112 DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Gastrointestinal Sistem sorunları (7) • • • yaşlı hastalarda üst gastroinetstinal komplikasyonları azaltmak için ise düşük doz aspirin kullanımı, standart doz PPI ile birlikte önerilmektedir, h. pilori’nin eradike edilmesi gereklidir, Avrupa İlac Ajansı (European Medicines Agency (EMA)) COX-2 spesifik ajanlarla ilgili Haziran 2005’de yaptığı acıklamada şu onerilerde bulunmuştur: – 1. COX-2 spesifik ajanlar koroner arter hastalığı veya serebrovaskuler hastalığı olan kişilerde kullanılmamalıdır, – 2. COX-2 spesifik ajanlar koroner arter hastalığı icin hipertansiyon, hiperlipidemi, diyabet ve sigara icimi gibi risk faktoru bulunan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır, – 3. COX-2 spesifik inhibitorler mumkun olan en duşuk dozda ve kısa sureli olarak kullanılmalıdır, – 4. Hipersensitivite reaksiyonu ve nadir fakat olumcul olabilen cilt reaksiyonları ortaya cıkabilir. Bu reaksiyonlar ozellikle kullanılmaya başladıktan sonra 1 ay icinde gorulur. İlac allerjisi olanlarda bu reaksiyonlar daha sıktır. öte yandan COX-2 inhibitörleri dahil tüm NSAID’ların kullanımı kardiak ve gastrointestinal risk taşır, DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Gastrointestinal Sistem sorunları (8) • PPI’lar: • güvenlik profili iyi ilaçlardır, • genellikle etkinlik açısından inhibitörler rarasında fark yoktur ancak ilaç metabolizması açısından bazı farklılıklar günümüzde bildirilmiştir, • özellikle yaşlı hastalarda klopidogrelin kullanımı bunu gündeme getirmiş olup, PPI’lar ile klopidogrelin aynı citokrom üzerinden metabolize oluşunun klopidogrelin etkinliğini azalttığını gösteren çalışmalar mevcuttur, • son yıllarda pantoprazol ve rabebrazolun ilaç etkileşimlerinin daha az oluşu nedeni ile kardiak ilaç ve antiagregan kullananlarda bu PPI’ların tercih edilmesi gündemdedir, • PPI’lara bağlı yan etki profilinde akılda tutulması gereken en önemli etki dairedir, ayrıca uzun dönem kulanımında salmonella ve Cl. dificile gibi alt GI enfeksiyonlara yol açabilir, DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Gastrointestinal Sistem sorunları (9) • • • • • • • • Malnutrisyon: yaşlı hastalarda sıklıkla karşımıza çıkar. Yaşlı hastaların sağlıksız gıda alımı, diş problemleri, iştah kaybı, polifarmasi ve komorbidite, kronik alkolizm gibi nedenler olabilir, diare nedeni ile bildirilen mortalitenin %85’i yaşlı hastalarda görülür, yaşlılarda en sık diare nedenleri enfeksiyonlar, ilaçlar, fekal impaction, kolorektal kanser, diabetes mellitus olup daha az rastalan nedenler ise çölyak hastalığı, tirotoksikoz, İBH, ince barsak tümörleri gibi nedenlerdir, Divertikülozis: barsak duvarındaki kasların gerilme gücündeki azalma ile ortaya çıkar, yaşla sıklığı artar, yaşı 40’ın altında olanlarda insidansı %5’ten azdır, 85 yaşta ise sıklık %60’lara çıkar, genellikle asemptomatiktir, iltihaplanma klinik olarak hastalık bulgularına neden olur, ani abondan kanama ve perforasyon bulgularının olabileceği akılda tutulmalıdır, Fekal inkontinans: yaşlılıkta sıklıkla ortaya çıkan ve yaşam kalitesini önemli ölçüde bozan sağlık sorunudur, en önemli nedenleri arasında, rektal, anal duyunun azalması, pelvik çatının bozulması, fekal impaction, geçirilmiş cerrahi girişimlerdir, risk faktörleri arasında ileri yaş, diabetes mellitus, inme, jinekolojik cerrahi, perianal zedelenme/ cerrahi sayılabilir, Kabızlık: kabızlığın oluşumunda pek çok faktör etken olabilir ancak kolonik transit zamanından, kolorektal kansere kadar geniş yelpazede hastalık grubu yaşlı hastaları etkileyebilir, sıklıkla yapılan hata ise yaşlı hastaların kullandıkları ilaçları ve komorbiditesini gözden kaçırarak ona bir cepheden bakmak ve bütünü değerlendirmemektir, DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Yaşam Kalitesi (1) • • • • • bireylerin ve toplumların uzun yaşaması önemli bir hedef olmakla birlikte, bu dönemlerde de yaşamın nitelik açısından da istenilen düzeyde olması beklenmektedir, yaşamın niteliğinin değerlendirilmesi amacıyla ortaya atılan güncel kavramın “Yaşam Kalitesi” kavramı olduğu ifade edilebilir, yaşam kalitesi, yaşamın olumlu ve olumsuz yönlerinin birlikte değerlendirildiği ve genellikle “subjektif” değerlendirmeleri de içinde barındıran çok boyutlu bir kavramdır, yaşam kalitesi denildiğinde bu kavramın herkes için anlamı farklı olabilir. Bu kavram kapsamında sağlık en önemli boyut olmakla birlikte başka değişkenler de önemlidir (örneğin; çalışma, ev koşulları, okula gitme, komşularla ilişki gibi), bununla birlikte yaşam kalitesi kültür, değerler ve diğer değişkenlerden de etkilendiği için daha karmaşık ve ölçülmesi güç bir kavram olarak da kabul edilmektedir, DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Yaşam Kalitesi (2) • • • • • • • • Genel ölçekler: Geniş topluluklarda sorunun düzeyini ortaya çıkaran ölçeklerdir. Genel iyilik halini değerlendirir. Yaşam kalitesinin bütün boyutlarını değerlendiren yöntemlerdir. 1. Kısa Form 36 (Short Form 36; SF-36): Geniş ve kapsamlı bir değerlendirme olanağı sunar. Fiziksel ve ruhsal sağlığı değerlendiren bir ölçektir. Toplam 36 madde sekiz alt başlıkta değerlendirme olanağı sunmaktadır. Fiziksel fonksiyon, fiziksel yönden rol kısıtlılığı, ağrı, genel sağlık, yaşamsallık, sosyal fonksiyon, duygusal yönden rol kısıtlılığı ve ruhsal sağlık alt başlıkların isimleridir. Yaşam kalitesinin geniş ve kapsamlı olarak değerlendirilmesine gereksinim duyulduğunda kullanılmalıdır. 2. DSÖ Yaşam Kalitesi Ölçeği (WHO-QOL): DSÖ’nün çalışmaları sonucunda, kişinin iyilik halini ölçen ve kültürler arası karşılaştırmalara olanak veren geniş kapsamlı World Health Organization-Quality of Life (WHO-QOL) ölçeği geliştirilmiştir. Dünya çapında 15 merkezde yapılan pilot çalışmalar sonucu, 100 soruluk WHOQOL-100 ve arasından seçilen 26 sorudan oluşan WHOQOL-BREF oluşturulmuştur. WHOQOL-BREF genellikle yaşlılık dönemi için kullanılmaktadır. 3. Hastalık Etki Profili (Sickness Impact Profile, 136; SIP): Nothingam Sağlık Profili (Notthingham Health Profile, 38; NHP): Daha çok romatolojik ve ortopedik rehabilitasyon alanlarında kullanılmaktadır. 4. KATZ Günlük Yaşam Aktiviteleri İndeksi: Yıkanma, giyinme, tuvalete gitme, yer değiştirme, mesane ve barsak kontrolü, beslenme alt başlıklarını içeren bir ölçektir. Alınan en yüksek puan (6) bağımlılık durumunun olmadığını, en düşük puan ise (0) güçlü bir bağımlılık düzeyi olduğunu ifade eder. 5. Sağlık Değerlendirme Anketi (Health Assessment Questionnaire): Giyinme, doğrulma, yemek yeme, yürüme, kişisel hijyen, uzanma, kavrama alanlarında günlük yaşam aktivitelerini değerlendirir. Genellikle artritli hastalarda uygulanır. 6. EuroQol: Mobilite, kendine bakım, sosyal fonksiyon, ağrı, anksiyete/depresyon alanlarında değerlendirme yapmak için kullanılan bir ölçektir. Sağlık durumunun kısa bir biçimde değerlendirilmesi gerektiğinde kullanılması önerilmektedir. 7. McMaster Sağlık Indeksi (The McMaster Health Index): Bu ölçek fiziksel, sosyal, duygusal fonksiyon başlıklarında bağımsız değerlendirmeler yapılmasına olanak sağlar. Beyan edilen kapasite değerlendirmesi yapar. 105 / 112 DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Yaşam Kalitesi (3) • Hastalığa özgü ölçekler: Özel hastalık durumlarında kullanılan ölçeklerdir. İlgi alanına özgü sağlık problemine odaklanır. Spesifik hastalık ya da belirli bir hasta grubu ile ilgilenir. • 1. FLIC Foksiyonel Yaşam İndeksi (Functional living index-cancer, 22 ) • 2. EORTC QLQ (European organizatian of Research and Treatment of Cancer, 30) • 3. CARES (Cancer Rehabilitation Evaluation System,59) • 4. FACT (Functional Assestment of Cancer Therapy, 27) • 5. QL (Spitzer Quality of Life Index) DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılıkta Fizyolojik Değişiklikler ve Potansiyel Etkileri (1) DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılıkta Fizyolojik Değişiklikler ve Potansiyel Etkileri (2) DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ Yaşlılık Döneminde Akılcı İlaç kullanım İlkeleri (1) • start low, go slow (düşük dozla başla ve yavaş artır) • stop most, reduce dose (çoğu ilacı kes, kullanılacakların dozunu azalt) Yaşlıda başarılı bir ilaç tedavisinde aşılması gereken sorunlar ve akılcı ilaç kullanımı sürecindeki etkileri: 110 / 112 Yaşlılarda advers ilaç reaksiyonlarını tetikleyen faktörler SON