Cumhuriyet
Transkript
Cumhuriyet
ISSN 1303-2526 Yıl: 16 Sayı: 151 6 MMK Metalurji Segment’ten Burhan Gür Çat Kapı’ya konuk oldu Kürşat Başar “İçime sinmiyorsa yazılarımın büyük bölümünü çöpe atıyorum” Cumhuriyet’in 92’nci yılı törenlerle kutlandı C umhuriyet Bayramı yurdun dört bir yanında düzenlenen törenlerle coşkuyla kutlandı. Bu yıl Cumhuriyet’in kuruluşunun 92’nci yıl dönümünde ilk tören Ankara’da Anıtkabir’de düzenlendi. Ankara Hipodromu’nda düzenlenen törenlere ise “ilk”ler damgasını vurdu. Sayfa 3 Kadınlar ekonomik güç için çalışmak istiyor K adınların çalışmasıyla ilgili iş bulma sitelerinden Secretcv.com’un yaptığı bir ankete göre, kadınlar ekonomik olarak daha güçlü olmak istediği için çalışmayı tercih ediyor. Bunun dışında sosyal, toplumsal ve kişisel ihtiyaçları için de çalışması gerektiğini düşünüyor. Sayfa 4 Kışın ilaç niyetine meyve ve sebze tüketin İçimizden Biri: Autoliv’den Ayşe Karan 13 7 Terör saldırılarıyla sarsılamayacak kadar kuvvetli bağlarımız var Ülkemiz özellikle son birkaç aydır, çok sayıda terör saldırısıyla karşı karşıya kaldı. Terör saldırıları sonucunda hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz. S on birkaç aydır ülkemizde yurtiçi ve yurtdışı kaynaklı terör saldırılarıyla çok sayıda vatandaşımızı kaybettik, askerimizi, polisimizi şehit verdik. Iğdır’da, Tunceli’de, Cizre’de, Dağlıca’da ve ülkemizin başka birçok yerinde meydana gelen terör saldırıları sonucunda kaybettiğimiz onlarca gencimiz hepimize derin bir acı yaşattı. En son, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Tren Garı Kavşağı’nda meydana gelen terör saldırısı ise tüm halkımızca lanetlendi. Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) Camiası olarak milletimizin birlik ve bütünlüğünü sarsmak amacıyla sivillerin hedef alındığı bu alçakça saldırıyı en güçlü şekilde kınıyoruz. Yaşanan tüm bu üzücü olaylar hepimizin yüreğini yakıyor, geleceğe yönelik umutlarımızı azaltıyor, kaygılarımızı artırıyor. Ancak yine de terör karşısında yılgınlığa düşmemeliyiz. Terörü aşmak için, Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları olarak ortak sağduyu ile hareket etmeliyiz, bu zor günler- de birbirimize her zamankinden daha fazla kenetlenmeliyiz. Ayrıca saldırıların sorumluları bilmelidir ki Türkiye Cumhuriyeti bu tip saldırılarla sarsılamayacak temelde kuvvetli bağlara sahiptir. Saldırının faillerinin bir an önce tespit edilmesi ve yargılanması gerektiğine inanıyor, bugüne kadar yaşanan tüm terör saldırılarında hayatını kaybeden vatandaşlara ve şehitlerimize Allah’tan rahmet ve yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz. Milletimizin başı sağolsun. M etabolizmayı kışa hazırlamak, sağlığımızı korumak için bazı besinleri mutlaka tüketmeye çalışın. Uzmanlara göre, kışın hastalanmamak için, elma, armut, ayva, balık, bal kabağı, Brüksel lahanası, turp, karnabahar, nar, ceviz ve fındığı kışın sofralarımızdan eksik etmememiz gerekiyor. Sayfa 14 Çölleşme Türkiye için büyük tehlike B uğday Ekolojik Yaşam Derneği’nin verilerine göre, Türkiye sulak alanlarını yitiriyor, son 40 yılda su kaynaklarımızın yarısını kaybettik. Devlet Su İşleri’nin yıllık istatistik bültenlerinde sulak alanlarımızı, taşkın kontrolü ve arazi kazanma amaçlı kurutma nedeniyle kaybediyoruz. Sayfa 16 Artan terör saldırılarına tepki göstermek ve şehit düşen askerlerimize saygısını ifade etmek için işletmelerimizde 100 bine yakın metal işçisi Türk Bayrağı açarak selam durdu. 2 HABER MESS, 56 yıl önce 11 girişimci tarafından kuruldu Türkiye’nin ilk işveren sendikası olan Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS), 56 yıl önce, 14 Ekim 1959 tarihinde, İstanbul’da, çağdaş, ileri görüşlü ve sanayileşmeye kendini adamış ilkeli 11 girişimci tarafından kuruldu. Ü lkemizin ilk işveren sendikası olarak metal işkolunda faaliyet gösteren sanayi kuruluşlarının temsilcisi ve sesi olan Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS), bundan 56 yıl önce 14 Ekim 1959 tarihinde İstanbul’da ileri görüşlü ve sanayileşmeye kendini adamış ilkeli 11 girişimci tarafından kuruldu. Konuyla ilgili MESS’ten yapılan açıklamada: “Bizler; bugünlere gelinmesinde en büyük payın değerli kurucularımıza ait olduğu inancındayız. Kuruluşumuzun 56’ncı yılında Türk çalışma yaşamına eşsiz bir miras bırakan Şekip Menço, Bedii Turgut Taranto, Adnan Bensel, Burhanettin Günergun, Alberto Penhas, Seyfettin Atabek, Salim Osman Tatari, Yento Meşulamlardan ve Şevket Belgin’i saygı ve rahmetle anıyor, Jak Kamhi ve Nurettin Kızılay’a uzun ömürler dileyerek şükranlarımızı sunuyoruz. Çağdaş bir Türkiye hedefiyle; bu eşsiz mirası aydınlık yarınlara taşımaya ve sanayinin, endüstri ilişkilerinin ve çalışma hayatının gelişimine katkıda bulunmaya devam edeceğiz” denildi. Çalışma yaşamına ve endüstri ilişkilerine yön veren MESS’in temel amacı; üyelerinin ve üye işyerlerinde çalışanların ortak yararları doğrultusunda iş barışını ve huzurunu sürekli kılmak ve yaygınlaştırmak, ülkemiz eko- nomi ve sanayisinin kalkınmasına katkıda bulunmak, güven ve diyaloğa dayalı hizmet üretmektir. REKABETE KATKIDA BULUNUYORUZ MESS, Türkiye ihracatının yüzde 18’ini, sanayi kesiminin cirosunun yüzde 45’inden fazlasını, cari fiyatlarla GSYH’nın yüzde 7’sini, metal sanayindeki istihdamın yüzde 11’ini ve Türkiye’deki toplam sanayi istihdamının yüzde 3’ünü gerçekleştiren üye şirketlerinin rekabet gücüne katkıda bulunuyor. Otomotiv ana sanayi, otomotiv yan sanayi, demir-çelik-döküm, beyaz eşya ve diğer metal sektörlerinde faaliyet gösteren lider şirketlerin üye olduğu MESS, 201 üyesinin 165 bini aşkın çalışanının istihdam edildiği işyerlerini kapsayan toplu iş sözleşmeleri gerçekleştiriyor. MESS, 56’ncı yılında da hayata geçirdiği çağdaş projeleri, gerçekleştirdiği hukuki, teknik, yönetimsel ve mali konulardaki faaliyetleriyle üyelerine ve çalışma yaşamının taraflarına sosyal diyalog içerikli hizmetler sunacak, uluslararası arenadaki verimli işbirliklerini devam ettirecek ve çalışma barışını koruma yönündeki faaliyetlerini sürdürecek. ISSN 1303-2526 İŞÇİ VE İŞVERENİN İLETİŞİM ARACIDIR MESS Adına Sahibi Mehmet C. Betil Yönetim Kurulu Başkanı Yazı İşleri Müdürü Av. Hakan Yıldırımoğlu Genel Sekreter e-posta mess@mess.org.tr BizBize Gazetesi İnternet Adresi www.mess.org.tr Yayın Kurulu Dr. Aykut Engin Av. Erten Cılga Av. Mesut Ulusoy Av. Vahap Ünlü Dr. Tuba Yaman Aydın Altan Çetinkal Fatih Tokatlı Çisem Kılıç Yayın Türü Yerel süreli yayın. Baskı Tarihi Kasım 2015 Yazışma Adresi MESS Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası Merkez Mahallesi Geçit Sokak No: 2 34381 Şişli-İstanbul Tel: 0212 232 01 04 (pbx) Faks: 0212 241 76 19 Yazı ve resimler kaynak gösterilmek suretiyle kullanılabilir. Gazetede bulunan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. BizBize Gazetesi’nin basımında geri dönüşümlü kağıt kullanılmaktadır. ISSN 1303-2526 YAYINA HAZIRLIK Genel Yönetmen Gürhan Demirbaş Genel Yönetmen Yardımcısı Eser Soygüder Yıldız Görsel Yönetmen Hakan Kahveci Editör Seher Karataş Grafik ve Sayfa Tasarım Dilek Aroskay Fotoğraf Editörü Eren Aktaş Kurumsal Sat›fl Yöneticisi Özlem Adaş Tel: 0212 440 27 65 ‹letiflim Tel: 0212 440 27 63 0212 440 29 68 www.ajansd@dunya.com www.ajansdyayincilik.com Baskı “Globus” Dünya Basınevi 100. Yıl Mahallesi 34204 Bağcılar / İstanbul Telefon: 0212 440 24 24 e-posta: dunya@dunya.com 3 HABER Cumhuriyet 92 yaşında KISA... KISA... KISA... İş-özel hayat dengemiz sıfır! E konomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) Better Life Index yani Daha İyi Yaşam Endeksi’ne göre Türkiye’nin iş-özel hayat dengesi endeks değeri, 0.0. Bu değer ile 36 ülke arasında sonuncuyuz. Yani Türkiye’de iş ile özel hayat arasında denge kuramıyoruz. Çünkü ülkemizde çalışanların yüzde 41’i hobi edinmek ya da sinemaya gitmek için kendisine yeterli vakit ayıramıyor. OECD’nin endeksine göre iş ve özel hayat dengesini sağlamada en yüksek değeri alan ülke Danimarka. Onu sırasıyla, İspanya, Belçika, Hollanda ve Norveç takip ediyor. En düşük değeri alan ülkeler ise sırasıyla: Türkiye, Meksika, Kore, İsrail ve Şili. Cumhuriyet’in kuruluşunun 92’nci yıl dönümü tüm yurtta coşku ve gururla kutlandı. Ankara Hipodromu’nda bu yıl düzenlenen törenlere “ilk”ler damgasını vurdu. İlk kez Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası törenlerde yerini alırken, tank geçidi yapılmadı. C umhuriyet Bayramı yurdun dört bir yanında düzenlenen törenlerle coşkuyla kutlandı. Türkiye Cumhuriyeti’nin 92’nci kuruluş yıl dönümü dolayısıyla Ankara’da ilk tören Anıtkabir’de düzenlendi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında TBMM Başkanı İsmet Yılmaz, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yüksek yargı organlarının başkanları, Bakanlar Kurulu üyeleri, kuvvet komutanlarının da bulunduğu devlet erkanı Aslanlı Yol’dan yürüyerek Mustafa Kemal Atatürk’ün mozolesine çelenk koydu. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Misak-ı Milli Kulesi’nde şeref defterini imzaladı. Anıtkabir, resmi törenin ardından halkın ziyaretine açıldı. LİDERLER SAMİMİ GÖRÜNTÜLER VERDİ Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde tebrikleri de kabul eden Erdoğan, daha sonra Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen törenlere katıldı. Burada konuşan Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti’ni muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmak için 92 yıldır mücadele ettiklerini belirtti. Başbakan Ahmet Davutoğlu ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Ankara’daki tören sırasında sıcak görüntüler verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Kılıçdaroğlu da törende tokalaştı. Erdoğan, klasik Cumhurbaşkanlığı otomobiliyle halkı selamladı. Ankara Hipodrom’da bir konser veren Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Ulvi Cemal Erkin’in Köçekçe’sini ve Mozart’ın Türk Marşı’nı çaldı. Ankaralı Seymenler’in Büyük Millet Meclisi binasının büyük bir maketiyle geçiş yaptığı törende, okçular da gösteri yaptı. BİSİKLET TURU DÜZENLENDİ İstanbul’daki Cumhuriyet Bayramı resmi töreni Vatan Caddesi’nde yapıldı. Tören İstanbul Valisi Vasip Şahin, 1. Ordu Komutanı Ümit Dündar ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın vatandaşları selamlamasıyla başladı. İstanbul’daki kutlamalar kapsamında halk arasında “vosvos” olarak bilinen klasik otomobil tutkunları bir araya gelerek araçlarıyla şehir turu attı. Bağdat Caddesi’nde ise bisiklet turu düzenlendi. İzmir’de de Cumhuriyet Bayramı’nın 92’nci yıldönümü kutlamaları kapsamında Bayraklı Belediyesi tarafından düzenlenen etkinlikte 2015 gönüllü Smyrna Meydanı’nda zeybek oynadıktan sonra bir araya gelerek ay yıldızlı kırmızı beyaz dev Türk Bayrağı oluşturdu. Ortaya çıkan görüntü kimi seyirciler tarafından gözyaşlarıyla izlendi. Gönüllülükte sondan üçüncüyüz U NDP Türkiye Gönüllük Raporu’na göre, sivil toplum kuruluşlarının sayısındaki artış kaçınılmaz olarak STK’lara üyeliğin ve aynı şekilde gönüllülüğün artmasına sebep olsa da, Türkiye’deki gönüllülük oranı hala dünya ortalamasına göre oldukça düşük. İngiltere merkezli Charities Aid Foundation tarafından yayımlanan Dünya Bağışçılık Endeksi’ne göre Türkiye gönüllü faaliyetlere katılım süresi açısından 135 ülke arasında 132’nci sırada yer alıyor. Buna göre Türk halkının yüzde 10’u para bağışı yaparken, yüzde 4’ü gönüllü faaliyetlere katılıyor. Halkın yüzde 31’i yabancılara yardım etme eğiliminde. Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı tarafından yayınlanan vatandaş katılımının boyutuna ilişkin yardımcı istatistikler de Türkiye’de üyelik, gönüllülük, siyasal aktivizm ve toplum katılımı düzeylerinin hepsinin düşük olduğunu ortaya koyuyor. Aynı verilere göre, gönüllülük insanları en az cezbeden faaliyetlerden biri. Vatandaşların yalnızca yüzde 2,5 ka- darı toplumsal kuruluşlar, yüzde 4,2’si ise siyasal örgütler için gönüllülük faaliyeti yürütüyor. GÖNÜLLÜLÜĞÜN GELİŞİMİ İÇİN 4 TEMEL FAKTÖR Genel anlamda gönüllülüğün gelişimi sınırlı gönüllü altyapısı nedeniyle sekteye uğruyor. Gönüllü altyapısı ile ilgili bütün koşullara uygun düşen bir model bulunmasa da, şu dört temel faktör, gönüllülük faaliyetinden yararlanmaya imkan sağlayan etkili bir yapının omurgasını meydana getiriyor: l Gönüllülükle ilgili ortak bir anlayış oluşturmak ve değerinin herkesçe teslim edilmesi. l Elverişli bir ortamın oluşturulması ve sürdürülmesi. l Gönüllülüğü harekete geçirecek ve kolaylaştıracak çeşitli yaklaşımları benimsemek. l Sürdürülebilir bir fon sağlamak. Ağaca tırmanmak hafıza güçlendiriyor A ğaca tırmanmanın bilişsel becerileri büyük ölçüde artırabildiği belirlendi. ABD’deki North Florida Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden araştırmacıların çalışması, kısa süre de olsa, ağaca tırmanmak gibi eklemlerin boşluktaki duruşunu, konumunu, hareketini algılamaya ilişkin proprioseptif adı verilen duyuyu tetiklediğini ve böylece hafızayı güçlendirdiğini ortaya koydu. Araştırmacılar, 18-59 yaşındaki katılımcıların hafızasını test ettikten sonra onlardan ağaca tırmanmak, tahta üzerinde dengede yürümek ya da emeklemek, bazı nesneleri düşürmeden taşımak gibi fiziksel faaliyetlerde bulunmasını istedi. Bu tür faaliyetlerden iki saat sonra tekrar hafıza testine tabi tutulan katılımcıların, yüzde 50 daha başarılı olduğu görüldü. 4 KISA... KISA... KISA... Yaşlı sayısı Avrupa’daki altı ülke nüfusunu geçti T ürkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2014 yılına ilişkin “İstatistiklerle Yaşlılar” çalışmasının sonuçlarına göre, Türkiye’de 65 ve üzeri yaşlarda 6 milyon 192 bin 962 kişi bulunuyor. Yaşlıların toplam nüfus içindeki oranı yüzde 8’e karşılık geliyor. Yaşlı nüfusun yüzde 43,6’sını erkekler, yüzde 56,4’ünü kadınlar oluşturuyor. Nüfus projeksiyonlarına göre yaşlı nüfus oranının 2023 yılında yüzde 10,2, 2050 yılında yüzde 20,8, 2075 yılında ise yüzde 27,7’ye yükseleceği tahmin edildi. Dünya nüfusunun 2014 yılında yüzde 8,3’ünü yaşlı nüfus oluşturdu. En yüksek yaşlı nüfus oranına sahip ilk üç ülke sırasıyla yüzde 29,5 ile Monako, yüzde 25,8 ile Japonya ve yüzde 21,1 ile Almanya oldu. Türkiye bu sıralamada 228 ülke arasında 94’üncü sırada yer aldı. Yaşlı nüfusun büyüklüğü Avrupa ülkelerinin toplam nüfusu ile karşılaştırıldığında, Türkiye’deki yaşlı nüfusunun, Danimarka, Slovakya, Finlandiya, Norveç, İrlanda ve Bosna Hersek’in ülke nüfuslarından daha fazla olduğu görüldü. İstanbul, trafikte en rölantili şehirlerden G lobal Dur-Kalk Endeksi araştırmasına göre İstanbul, dünyanın “en rölantili” trafiğine sahip ilk 10 şehirlerden biri. Araştırma kapsamında dünyada rölanti (yani 4 dakikaya kadar 3 km/s’lik hızın altında trafikte ilerleme) konumundaki ülkelerin başını, Bangkok (Tayland), Saint Petersburg (Rusya) ve Guadalajara (Meksika) çekiyor. Zirvede yer alan Bangkok şehrinde yaşayan sürücüler trafikte geçirdikleri vaktin yüzde 36’sını rölanti konumunda geçirirken, aynı araştırma kapsamında 10’uncu sırada yer alan İstanbul’da ise sürücüler trafikte vakitlerinin yüzde 28’ini rölanti konumunda bekleyerek geçiriyor. HABER Kadınlar ekonomik güç için çalışmak istiyor İş dünyasında çalışkanlıkları ve yenilikçi yaklaşımlarıyla kendilerine haklı bir yer edinen kadınların çalışmasıyla ilgili yapılan ankette ekonomik faktörler, toplumsal ve sosyal faktörleri geçti. Secretcv.com’un bir çalışmasına göre, kadınların yüzde 37’si ekonomik açıdan güçlü olmak için çalışmak istiyor. İ ş bulma sitelerinden Secretcv.com’un 1 Mart 2015-1 Haziran 2015 tarihleri arasında ana sayfası üzerinden yaptığı bir anket çalışmasına göre, kadınlar toplumsal ve sosyal güçten ziyade ekonomik olarak daha güçlü olmak için çalışmak istiyor. 19 bin 365 kişinin katıldığı, “Sizce kadınlar neden çalışmalıdır?” sorusunun sorulduğu anket çalışmasına katılan adayların yüzde 37’si kadınların ekonomik açıdan güçlü olabilmek için çalışması gerektiği cevabını verdi. Hemen ardından adayların yüzde 35’lik bir dilimi kadınların özgür- ce kendi kararını verebilmeleri için çalışmaları gerektiğini, yüzde 16’lık bir dilimi de topluma fayda sağlamak için çalışmaları gerektiğini belirtti. Son olarak adayların yüzde 12’si ise kadınların sosyal hayatta saygınlık kazanmak için çalışmaları gerektiğini düşündüklerini söyledi. Anket sonuçlarına baktığımızda, kadınların ekonomik ihtiyaçlarını karşılamak için çalışmaları ger ektiğini düşünenleri, sosyal, toplumsal ve kişisel ihtiyaçları için çalışması gerektiğini düşünenlerin izlediğini görüyoruz. Ekonomik özgür- Kan bağışçıları için iki milyon fidan dikildi O rman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, kan bağışının önemini geniş halk kitlelerine duyurarak, gönüllü kan bağışı ve ağaçlandırma konularında kamuoyunun dikkatini çekerek, toplumda farkındalık oluşturmak istediklerini söyledi. Bakan Eroğlu, Türk Kızılayı’na gönüllü kan veren bağışçılar adına ülkenin her yanında hatıra ormanları tesis ettiklerini, bununla ilgili protokol kapsamında 2014’ten bu yana 1 milyon 967 bin fidan dikildiğini açıkladı. Eroğlu, birgün herkesin acil kana ihtiyaç duyabileceğini belirterek, “Kan üretilemeyen bir dokudur ve halen tek kaynağı sağlıklı bağışçılardır. Kan bağışı, yapılabilecek önemli iyiliklerden biridir. Ayrıca Kızılay, kök hücre bankası kurmaya karar verdi. Bu protokol kapsamında kök hücre bağışçıları için de fidan dikeceğiz” diye konuştu. Protokolün geçerli olacağı 5 yıl boyunca gönüllü kan bağışçıları adına yapılacak her bağışa karşılık bir fidan dikilerek, 15 milyon fidanın toprakla buluşturulmasının hedeflendiği kaydediliyor. lüğün kadınlar açısından hem bireysel hem de aile içerisinde oldukça önemli olduğunu dile getiren Secretcv.com Genel Müdürü Okan Tütüncü, “1900’lü yılların ortasında gerçekleşen ihtiyaçlar hiyerarşisi teorisinin günümüzde hala geçerli olduğunu görüyoruz. Kadınlar temel ihtiyaçlarını ve ekonomik özgürlüğünü sağladıktan sonra çalışmanın topluma ve kendi sosyal yaşantısına katacaklarını düşünebilir. Ekonomik özgürlük sağlanmadığı sürece toplumsal ve sosyal faktörler ikinci planda kalacaktır” dedi. Türkiye’nin nüfusu 77 milyon 696 bin kişi oldu T ürkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), “Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2014 Sonuçları”nı açıkladı. Buna göre, 2013 yılı itibarıyla 76 milyon 667 bin 864 kişi olan ülke nüfusu, 1 milyon 28 bin 40 kişilik artışla, 2014 sonunda 77 milyon 695 bin 904 kişiye ulaştı. Erkek nüfusun oranı yüzde 50,2 (38 milyon 984 bin 302 kişi), kadın nüfusun oranı ise yüzde 49,8 (38 milyon 711 bin 602 kişi) oldu. Yıllık nüfus artış hızı 2013 yılında binde 13,7 iken, 2014 yılında binde 13,3’e geriledi. İl ve ilçe merkezlerinde ikamet edenlerin oranı 2013 yılında yüzde 91,3 iken, bu oran 2014 yılında yüzde 91,8 olarak gerçekleşti. Belde ve köylerde yaşayanların oranı ise yüzde 8,2 oldu. Türkiye nüfusunun yüzde 18,5’inin ikamet ettiği İstanbul, 14 milyon 377 bin 18 kişiyle en çok nüfusa sahip olan il oldu. Bunu sırasıyla yüzde 6,6 ile (5 milyon 150 bin 72 kişi) Ankara, yüzde 5,3 ile (4 milyon 113 bin 72 kişi) İzmir, yüzde 3,6 ile (2 milyon 787 bin 539 kişi) Bursa ve yüzde 2,9 ile (2 milyon 222 bin 562 kişi) Antalya izledi. Bayburt ise 80 bin 607 kişiyle en az nüfusa sahip il oldu. 5 HABER Kimya dalındaki Nobel Ödülü’nü Aziz Sancar kazandı KISA... KISA... KISA... En mutlu olduğumuz yaş ortaya çıktı İ 2015 Nobel Kimya Ödülü’ne Türk asıllı ABD vatandaşı Prof. Dr. Aziz Sancar, ABD’li Paul Modrich ve İsveçli Tomas Lindahl layık görüldü. Sancar, Lindahl ve Modrich; hücrelerin hasar gören DNA’ları nasıl onardığını ve genetik bilgisini koruduğunu haritalandıran araştırmaları sayesinde ödülü kazandı. B u yıl Nobel Kimya Ödülü’nü üç bilim insanı kazandı. Bu isimlerin arasında Prof. Dr. Aziz Sancar da yer aldı. Nobel Kimya Ödülü’nü kazanan diğer isimler İsveçli Tomas Lindahl ve ABD’li Paul L. Modrich oldu. Sancar, Orhan Pamuk’tan sonra Nobel alan ikinci Türk oldu. Sancar ödülü hücrelerin hasar gören DNA’larını nasıl onardığını ve genetik bilgisini koruduğunu haritalandıran araştırmaları sayesinde kazandı. Sancar’ın söz konusu araştırmaları yeni kanser tedavilerinin geliştirilmesinde de kullanılıyor. İsveç Kraliyet Bilim Akademisi, düzenlediği basın toplantısında, Lindahl, Modrich ve Sancar’ın “hücrelerin hasar gören DNA’yı nasıl onardığını ve genetik bilgiyi nasıl koruma altına aldığını” ortaya çıkardıkları için Nobel Kimya Ödülü’ne layık görüldüklerini açıkladı. Açıklamada, “Üç bilim adamının çalışmaları, hücrelerin nasıl işlediğine yönelik son derece önemli bilgi sağlayarak yeni kanser tedavilerinin geliştirilmesine yol açtı” ifadesi kullanıldı. İnsan DNA’sının her gün ultraviyole ışınlar, serbest radikaller ve diğer kanserojen maddeler nedeniyle zarar gördüğüne işaret edilen açıklamada, şunlar kaydedildi: “Ancak bu tür dış saldırılar olmadan da DNA molekülleri, kalıtımsal olarak değişken bir yapıya sahiptir. Hücrenin genomunda her gün çok sayıda değişiklik meydana gelir. Daha da ötesi insan vücudundaki hücreler her gün milyonlarca kez bölünür ve bu esnada DNA kopyalanır. DNA’nın kopyalanması sırasında bazı bozukluklar ortaya çıkar. Genetik materyalin tam bir kimyasal kaosa düşmemesinin nedeni, hiç durmadan DNA’yı izleyen ve meydana gelen hasarları onaran moleküler sistemler barındırmasıdır. 2015 Nobel Kimya Ödülü, bu onarım sistemlerinin nasıl işlediğini moleküler düzeyde gözler önüne seren çalışmalarıyla alanlarında çığır açan üç bilim adamına verilmiştir.” İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi’nin açıklamasına göre, araştırmacılar 850 bin euro (2 milyon 880 bin TL) değerindeki ödülü paylaşacak. Aziz Sancar kimdir? 1946 yılında Mardin’de dünyaya gelen Sancar, “DNA tamiri” ve “hücre döngüsü kontrol noktası” gibi konularda yaptığı çalışmalarla da adını duyurmuştu. Prof. Dr. Aziz Sancar 1946’da Mardin Savur’da 8 kardeşin 7’ncisi olarak dünyaya geldi. Ailesinin okuma yazma bilmediği ancak çocuklarının eğitimine çok önem verdiği belirtiliyor. Sancar, 1963 yılında girdiği İstanbul Tıp Fakültesi’ni 1971 yılında bitirdi ve eğitim için ABD’ye gitti. 1997 yılından bugüne Amerika Birleşik Devletleri North Carolina-Chapel Hill’de North Carolina Üniversitesi Biyokimya ve Biyofizik Bölümü’nde görev yapan Prof. Sancar, gerçekleştirmiş olduğu 300’e yakın bilimsel makale ve bu makalelere yapılan 12 binden fazla atıfla, bilimsel araştırmada eşine az rastlanır bir başarıya imza attı. İstanbul Tıp Fakültesi’ni bitirdikten sonra yurtdışında yaptığı çalışmalarla Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi’ne kabul edilen Sancar, buraya kabul edilen üç Türk’ten biri olmuştu. Sancar, kanser tedavisinde “ritmik saat” buluşuna imza atarak dünyaca çapında üne kavuşmuştu. Başarının sırrı “gurur duyan çalışan” G reat Place to Work Enstitüsü’nün En İyi İşverenler 2014 listesine göre, çalışanlarının gurur duyabilecekleri kurum kültürleri yaratmış olan işletmeler başarıyı yakalıyor. Son iki yıldır Türkiye’nin En İyi İşverenleri’ni belirlemek için araştırmalar yürüten Great Place to Work Enstitüsü en son, 2014 yılında 60 şirket ve 10 bin çalışanın değerlendirilmesi sonucu Türkiye’nin En İyi 15 İşvereni’ni belirledi. 2014 yılında gerçekleştirilen analizlere katılan 60 şirket içinden seçilen 15 en iyi işverenin çalışanları, yüzde 86 oranında yaptığı işten gurur duyduğunu belirtti. Ankete katılanların yüzde 85’i şirketinin takım ruhunu, yüzde 77’si saygınlığını, yüzde 76’sı ise güvenilirliğini öne çıkarıyor. En az olumlu yanıtı alan kavram ise, yüzde 72 ile hakkaniyet. ngiltere’de Yale güvenlik şirketinin 40 yaşın üzerindeki 2 bin kişi ile yaptığı anket insanların kendilerini en mutlu hissettiği ortalama yaşın 34 olduğunu ortaya çıkarttı. Ankette birçok kişinin 34 yaşında evlendiğini, kariyerinde istediği noktaya ulaştığını ve “hayattan keyif almaya başlayacak finansal özgürlüğe kavuştuğunu” söylediğini belirten araştırmacılar, 20’li yaşlarında daha mutlu olduklarını söyleyen bazı kişilerin ise bu dönemde “Özgür ve sosyal” olduklarını söylediğini belirtti. Araştırmacılar ankete katılanların yüzde 47’sinin “Şimdiye kadarki hayatlarının genel olarak mutlu geçtiğini”, yüzde 43’ünün ise “Hayatlarında mutluluklar ve zorlukların eşit olduğunu” söylediğini belirten araştırmacılar, katılımcıların yüzde10’unun ise “Şimdiye kadarki hayatlarının genelde mutsuz olduğunu” açıkladığını dile getirdi. Her 10 kişiden biri günlük kaloriyi hesaplıyor A kademetre tarafından yapılan “Tüketicilerin Beslenme Alışkanlıkları Farkındalığı” araştırmasının sonuçları açıklandı. 12 ilde, 20 yaş üstü, ayda en az bir kez ev dışında yemek yiyen bin 363 kişi üzerinde Türkiye toplumunun beslenme alışkanlıklarını ortaya koymak amacıyla gerçekleştirilen araştırmaya göre, Türkiye’de her 10 kişiden 1’i, düzenli olarak günlük kalori hesabı yapıyor. Bu durum kadın ve erkek olarak ayrı ayrı ele alındığında ise, her 10 kadından 2’sinin, her 19 erkekten 1’inin tükettikleri gıda ve içeceklerin kalorisine dikkat ettiği görülüyor. Araştırma sonuçlarına göre, tüketilen gıda ve içeceklerin kalorisine dikkat edenlerin yüzde 76,3’ü besin tablosu okuyor. 6 RÖPORTAJ “İçime sinmiyorsa yazılarımın büyük bölümünü çöpe atıyorum” Yazar, gazeteci, programcı ve müzisyen kimliklerini iyi bir şekilde harmanlayan Kürşat Başar’a göre başarının sırrı samimi ve ayrıntıcı olmaktan geçiyor. Yazdıklarını fazlaca ince eleyip sık dokuyan Başar, “Uzun yıllar boyunca gazetecilik, televizyonculuk yaptım ama asıl işim yazarlık. Bütün bunlar benim sevdiğim, keyif aldığım şeyler” diyor. Kürşat Başar G azeteciliğe üniversitede felsefe okurken cep harçlığını kazanmak için Hürriyet gazetesinde çalışarak başlayan Kürşat Başar, “Sen Olsaydın Yapmazdın Biliyorum”, “Baş Ucumda Müzik”, “Yaz”, “Çok Güldük Ağlamayalım” kitaplarının yanı sıra; “Başka Yerde Yok”, “Kürşat Başar’la” programlarıyla da Türk halkının gönlünü fethetmiş bir yazar, gazeteci, programcı ve müzisyen... MAG dergisine verdiği röportajda, yaptığı programların uzun soluklu ve başarılı olmasıyla ilgili, “Her işte öncelikle samimi ve kendim olmaya, sonra da her ayrıntıyı en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum” diyen Başar, şu aralar ikinci albümünü çıkarmaya hazırlanıyor… Bize biraz Kürşat Başar’dan bahseder misiniz, siz tam olarak ne iş yapıyorsunuz? Aslında genel olarak sanat ve edebiyatla ilgileniyorum diyebiliriz. Bunun yanında uzun yıllar gazetecilik, televizyonculuk yaptım ama asıl işim yazarlık. Bütün bunlar benim sevdiğim, keyif aldığım şeyler. Bu nedenle farklı alanlarda çalışmanın beni zenginleştirdiğine inandım ve yıllar içinde farklı alanlarda çalışmaya devam ettim. Çok sık aralıklarla roman yazmıyorsunuz. Bunun özel bir sebebi var mı? Yoksa hazırlık aşaması biriktirme süreci mi ara vermenizi sağlıyor? İçimden gelmeyen bir şeyi yazmak istemiyorum. Bir de yazdıklarımı fazla ince eleyip sık dokuyorum. Kitap bittikten sonra bile uzun bir süre üzerinde çalışıyorum. Hemen her cümleyi tek tek ele alıyorum. İçime sinmiyorsa yazılanların büyük bölümünü çöpe atıyorum. Neredeyse her satırın anlamlı ve keyifli olmasını istiyorum. Bu da tabii zaman alan bir şey. Romanlarınızdaki karakterleri oluştururken nelerden ilham alıyorsunuz? Pek emin değilim bundan. Kendi hayatımdan, tanıdığım insanlardan, gözlemlerimden, izlediğim, okuduğum eserlerden ve tabii ki hayal gücümden ilham alıyorum. Yaptığınız tüm programlar uzun soluklu oldu ve sevilerek takip edildi. Sizce bunun en önemli sebebi ne? Bunun nedeni, öncelikle her işte samimi ve kendim olmaya, sonra da her şeyi en küçük ayrıntıya kadar en iyi şekilde yapmaya çalışmak diye düşünürüm. Sanırım bu önemli bir neden... Bunun yanında gelen konuklar benim çok uzun zamandır tanıdığım veya beni tanıyan insanlar. Bana güvenip benimle herhangi bir sohbete rahatlıkla girebiliyorlar. İster siyasetçi ister yazar ister oyuncu olsun gelenler ne sorarsam sorayım onların sırtından rating yapmaya çalışmayacağımı, onlarla gerçekten ilgilendiğim konuları konuştuğumu biliyorlar. Televizyonculuk kariyerinizde başınıza gelen en ilginç olay nedir? Sanırım ilk başladığım yıllarda tek kanal olan TRT’de başıma gelen bir olay en ilginci. Henüz televizyonla ilgili hiçbir bilgim yokken haber öncesi en çok izlenen saatte bir programı sunuyordum. Bir gün ünlü bir yönetmen konuk oldu. Aynı program içinde ortak film çektikleri bir başka ünlü yönetmenin de banttan röportajı yayınlanıyordu. Ama benim film çekilirken kavga ettiklerinden haberim yoktu. Canlı yayında yönetmen diğerinin bant röportajını görünce kalktı sinirlenerek yayını terk etmek istedi. O zamanlar TRT tek kanal ve çok ciddi bir durum. Üstelik 10 dakika gibi bir süre ona ayrılmış. Yani gitse, o süreyi benim tek başıma doldurmam imkansız gibi bir şey. Benden yaşça çok büyük ve önemli bir isim. Ceketinden çektim ve “hemen yerinize oturun burası devlet televizyonu. Sizin aranızdaki meseleyi ben bilemem, bunu sonra halledersiniz. Şimdi bu canlı yayını bitireceğiz”, dedim. Gerçekten de oturdu ve yayını bitirdik. Bitirdik ama benim de nasıl terlediğimi tahmin edersiniz. Nefesinizle notalara can veriyorsunuz. Yeni albüm hazırlığınız var mı? Evet yeni bir albüm hazırlığı var. Hem benim bestelerimin hem de yerli ve yabancı coverların olduğu bir albüm. Şu an düzenlemeleri yapılıyor. Umarım ilk albüm gibi içime sinen bir şey olur. Hayatınızın dönüm noktası nedir? Hayatımda birçok dönüm noktası var aslında. Bunlardan biri üniversiteye başladığım yıl Gösteri Sanat Edebiyat dergisinde çalış- maya başlamamdır. Çünkü orada ülkemizin en değerli yazarları ve sanatçılarıyla tanıştım. Tabii felsefe eğitimi de önemli çünkü orada da yine çok değerli felsefecilerimiz hocam oldu. Sizin için olmazsa olmaz ve asla dediğiniz şeyler neler? Yazmak, okumak, müzik olmazsa olmaz. Aynı zamanda dostlarım... Asla dediğim çok fazla şey yok ama istemediğim bir şeyi zoraki veya bir şey karşılığında yapmak benim için olacak bir şey değil örneğin. Keşke dediğiniz şeyler oldu mu? Zaman zaman oldu elbette. Ama sonra gördüm ki keşke dediğim şey olmadığı için bambaşka, beklenmedik bir şey olmuş hayatımda. Hep söyledikleri gibi “her işte bir hayır vardır” cümlesine benziyor ama giderek böyle düşünmeye başladım. Yoğun programınız içinde yapmaktan en çok keyif aldığınız şeyler neler? Arkadaşlarımla dışarı çıkmak, sevdiğim dostlarımın sahne aldığı yerlere gidip eğlenmek, yemek yemek... Tek başımayken hep yeni projelerle uğraşırım. Bunun dışında tabii müzik dinlemek, film izlemek, kitap okumak. Süper Kahraman olsaydınız nasıl biri olurdunuz? Dünya adaletsizlikler ve haksızlıklarla dolu. Süper kahraman olsaydım çaresiz insanlar için bir şeyler yapmaya çalışırdım. 7 İÇİMİZDEN BİRİ “Tıpkı bir ailenin bireyleri gibiyiz” Operatör olarak 2003 yılında Autoliv’de çalışmaya başlayan Ayşe Karan, “Geriye dönüp baktığımda, Autoliv benim ailem gibi oldu. İşimle ilgili ‘keşke’ dediğim hiçbir olumsuz anım yok. Bu süreçte tüm çalışma arkadaşlarımla birlikte, güzel anılar biriktirdiğim bu şirkette çalıştığım için mutluyum ve gururluyum” diye konuşuyor. A utoliv Direksiyon Fabrikası’nda Hat Sorumlusu olarak görev yapan Ayşe Karan, AMG-6 L38 modülündeki hattın dengelenmesi, üretim planlarının ve üretimin, müşteri istekleri doğrultusunda kalite standartlarına uygun şekilde yapılması, çalışma arkadaşlarının malzeme ve ekipmanlarının temini ve verimli kullanılması konularına destek oluyor. Autoliv’deki görevine 2003 yılında operatör olarak başlayan, aynı yıl direksiyon dikiş eğitimi almak üzere Autoliv’in Tunus’daki fabrikasına giden ve workshop’a katılarak işbaşı eğitimlerini tamamlayan Karan, “İşe başladığım yıl şirketimin beni yurtdışına göndermesi oldukça heyecan vericiydi” diyor. İlk defa yurtdışına çıkmış olmanın mutluluğunu yaşayan ve yeni bir ürünün Türkiye’ye kazandırılmasının heyecanına ortak olan Karan, bu olayı hatırladığında bugün bile aynı duyguları ve heyecanı tekrar yaşadığını söylüyor. “AUTOLIV İLE BÜYÜDÜM” Tunus’taki eğitimden sonra, yedi kişi ile başlayan Direksiyon Dikiş Bölümü’nün bugün binin üzerinde çalışanla devam ettiğini dile getiren Karan, “Önceden İstanbul Tuzla’da küçük bir atölyede deneme üretimleri yapmaya başladık. Daha sonra İMES Sanayi Sitesi’nde daha büyük bir işletmeye dönüşerek yolumuza devam ettik. Enjeksiyon hatlarına yeni hatların katılmasıyla birlikte büyüyerek 2006 yılında TAYSAD’daki “Sabırlı olan başarılı olur” G enç çalışma arkadaşlarına, işlerinde başarılı olmaları için önerilerde bulunan Ayşe Karan şunları söylüyor: “Eğer işlerini severek ve isteyerek yaparlarsa başarı beraberinde mutlaka gelecektir. Başarı için sabır göstermelerini, öğrenmeye açık olmalarını, kendilerini geliştirmek adına şirketin verdiği tüm eğitimlere katılmalarını ve öğrendiklerini işlerinde uygulamalarını tavsiye ediyorum.” fabrikamıza taşındık, halen burada üretimimize devam ediyoruz” diyerek Autoliv’deki gelişim süreci hakkında bilgi verdi. “Autoliv ile büyüdüğümü ve eğitimlerimi tamamladığımı düşünüyorum” diye konuşan Karan’a göre bir işyerinde uzun yıllar çalışmak, sürekli gelişmeye ve büyümeye şahit olma fırsatı veriyor. Aldıkları eğitimler sayesinde yetkinliklerinin ve tecrübelerinin arttığını ve kurumsal bir işletmenin parçası olmanın verdiği mutluluğu yaşadıklarını belirten Ayşe Karan, “Şirketinizde uzun yıllar çalıştığınızda daha verimli olabiliyorsunuz, aileniz gibi çalıştığınız yeri benimsiyorsunuz. Çalışma arkadaşlarınız ve yöneticilerinizle birlikte tıpkı bir ailenin bireyleri gibi oluyorsunuz” diyor. “AUTOLIV, İNSANA DEĞER VERİYOR” Autoliv’de uzun süre çalışmanın avantajlarını, hayatın her aşamasında yaşadığını belirten Karan, kurumsal bir şirkette çalışmanın, kurum kültürünün bir parçası olmanın, verdikleri önerilerin değerlendirilmesinin ve jidoka seremonilerine katılmanın kendilerine değer katan Autoliv avantajlarından bazıları olduğunu ifade ediyor. Autoliv’in yükselme olanaklarını her kademede çalışanlarına da sunan bir şirket olduğunu vurgulayan Karan, şöyle konuşuyor: “Şirketimin bize verdiği değeri eğitimlerle desteklemesi, çalışanının geleceğini planlıyor olması insana değer verdiğini gösteriyor.” Karan son olarak, “12 yıl geriye dönüp baktığımda, ‘keşke’ dediğim işimle ilgili hiçbir olumsuz anım olmadı. Autoliv’in ailem gibi olduğu bu süreçte tüm çalışma arkadaşlarımla beraber, çok güzel anılar biriktirdik. Böyle bir şirkette çalıştığım için mutluyum ve gururluyum” diyor. İş hayatının ilk yılında verdiği öneriden dolayı, Tunus’ta direksiyon dikiş eğitimi ile ödüllendirilen Ayşe Karan, “Düşüncelerime ve fikirlerime önem verildiğini görmek çok güzeldi” diyor. 8 “İş dışı etkinliklerimiz destekleniyor” İ şyerinde çalışanların sanatsal faaliyetlerle ilgili taleplerinin yöneticileri tarafından desteklendiğini söyleyen Doğan Akgün, bu tarz desteklerle ilgili: “Mesela şiir yazan bir arkadaşımızın kitap bastırmasına destek olan TürkTraktör, bir arkadaşımızın yaptığı resimler için işyerinde sergi açtı” diye bilgi veriyor. HOBİ TürkTraktör’de 18 yıldır çalışan Doğan Akgün (43), son iki senedir yapıştırarak birleştirme yöntemiyle yaptığı maketleri, beğenenlere hediye ediyor. Ahşap malzemeleri maket gemilere dönüştürüyor TürkTraktör’ün Montaj Müdürlüğü’ne çeşitli alanlarda teknik destek veren Doğan Akgün, çocukluğundan itibaren yapmaya başladığı ahşap gemi maketleriyle ilgili, “Bir hobiyle uğraşmak, olumsuz düşünceyi ortadan kaldırıyor ve hayatı akışına bırakmama imkan veriyor. Böyle bir uğraş zihnimi boşaltmamı, rahatlamamı sağlıyor” diyor. O rtaokul yıllarında gittiği ahşap atölyesinde ahşap gemi maketi yapmaya merak salan Doğan Akgün, kimseden fikir ve yardım almadan, gördüğü çeşitli maketlerden esinlenerek ahşap gemi yapmaya başladı. “Çocukken denizi ilk gördüğümde, geminin su üzerindeki ihtişamlı görüntüsü beni çok etkilemiştir” diyen Akgün’e göre, gemi maketi yapmanın ve ahşap malzemelerle uğraşmanın nasıl bir duygu olduğunu anlatmak biraz zor. Bu duyguyu birebir yaparak yaşamak gerektiğine dikkat çeken Akgün, hobisini nasıl yaptığını şöyle anlatıyor: “Genelde çabuk talaş kaldırabileceğim ağaç gövdelerini, yapmak istediğim makete uygun büyüklükte kestirerek geminin ana gövdesini yapıyorum. Sonra gövdeyi, uygun aletlerle oyarak ve zımparalayarak şekillendiriyorum. Ana direk ve yelkenleri yapmak istediğim geminin özelliğine göre, yapıştırıyor, çiviliyor ya da montajlıyorum. Son olarak yelkenlerini hazırlıyorum. Yelken kısmını, kolalı bezle yapıyorum, bezir yağı gibi ilavelerle yelken bezine şekil veriyorum. Yelkeni, rüzgar almış görüntüsü vererek iple direklere bağlıyorum. Daha sonra işin süsleme kısmına geçiyorum. Kimi bölgeleri yakarak, kimi bölgeleri süsleyerek, bazen de metal aksesuarlarla montajlayıp son halini veriyorum.” 1997 yılı Kasım ayında TürkTraktör’ün Montaj Muayene Müdürlüğü’nde işe başlayan Akgün, daha sonrası Montaj Müdürlüğü bölümde; montaj, kalite süreçleri (Hat sonu test işlemleri, rulo, ayar, sevk onay) alanlarında görev aldı. Şu an, yeni ürünlerin devreye alınmasıyla ilgili, mühendislik değişikliklerinin montajda incelenmesi/devreye alınması, operasyonel konuların iyileştirilmesi, arıza vb. konuların çözümü ve montaj, kalite süreçlerinde çıkan sorunların ortadan kaldırılması gibi süreçlere teknik destek veren Akgün, son iki yıldır hobisini daha da geliştirerek, ahşap gemi maketinden ziyade, daha pratik maketler yapmaya başladı. “İLK GEMİMİ ÖĞRETMENİME HEDİYE ETTİM” Bugün rahatlıkla ulaşılabilecek ahşap ya da doğal tahta görünümlü malzemeleri kullanarak bir maket yapmanın daha pratik ve zevkli olduğunu düşünen Akgün, “Son iki senedir yapıştırarak birleştirme yöntemiyle yaptığım maketleri, beğenenlere hediye ediyorum. Şu an elimde sadece oğlum için yaptığım bir tane maket var. Sergi açmayı hiç düşünmedim fakat bu işin ticaretini yapmayı çok istiyorum. İlk yaptığım gemiyi de lisede öğretmenime hediye etmiştim” diye konuşuyor. Hobilerin genellikle kişisel uğraşlar olduğunu dile getiren Akgün, genelde boş zamanlarında ve maddi sıkıntısı olmadığında hobisiyle ilgilendiğini belirtiyor. Ahşapla ilgili alet ve edevatların pahalı olması sebebiyle son yıllarda özellikle ahşap üzerindeki sedef, kakma gibi teknikler yerine yapıştırma, yakma, boyama gibi daha basit teknikler kullandığını açıklayan Akgün, hobisinin hem kişisel hem de iş hayatına olumlu katkısı olduğunu söylüyor. Akgün, bu konuda şöyle konuşuyor: “Bir hobiyle uğraşmak, olumsuz düşünceyi ortadan kaldırıyor ve hayatı akışına bırakmamı sağlıyor. Böyle bir uğraş zihnimi boşaltmama, rahatlamama imkan veriyor. Bir de bu tarz hobiler, ailede örnek model olan anne ve babaları, çocukların gözünde daha farklı bir noktaya getiriyor.” İş arkadaşlarına bir hobi edinmeleri tavsiyesinde bulunan Akgün, bunun nedenini şöyle açıklıyor: “İnsanlar hobilerle uğraşmalı çünkü ‘ileride bir ağacın meyvesini yemek için zamanında ağaç dikmek gerekiyor. Diktiğiniz o ağacın altında gölgesinden faydalanarak meyve yemek çok zevkli’ görüşündeyim. Zaten o ağaç yaşadığı sürece sizin eseriniz olacak, insanlar bu eserden faydalanacaktır.” 9 HOBİ Meşrubat şişeleriyle yelkenli yapıyor TürkTraktör’de Gövde Üretimi Bölümü’nde çalışan Arif Gök, askerdeyken bir arkadaşından esinlenerek ahşap gemi maketi yapmaya başladı. Zamanla kendini geliştiren ve maliyeti düşürmek için rotayı meşrubat şişelerinden yelkenliye çeviren Gök, bugün yaptığı maketleri ya satıyor ya da hediye ediyor. Gök, yakında sergi de açmayı planlıyor. Yaptığı çalışmaları satan ya da yeni evlenen arkadaşlarına hediye eden Arif Gök, yeni tasarladığı maketlerini bitirdiğinde sergi açmayı planlıyor. Ç ocukluğundan itibaren çalıştığı birbirinden farklı işlerde edindiği deneyimler sayesinde özel hobiler geliştiren Arif Gök, ilk önce ahşaptan maket uçaklar tasarladı. Ortaokul yıllarında deriden kolyeler, küpeler yaparak satan Gök, resme yetenekli olduğu için arkadaşlarına para ile resim dersi verdi. Üniversite yıllarında da çeşitli işler yapan Gök, motor teknik eğitimini bitirdikten sonra 1993’te TürkTraktör’de işe başladı. Fabrikanın hemen hemen her bölümünde görev alan Gök, şu an Gövde Üretimi Bölümü’nde olsa da daha önce dişli hattında, montajda, boyahanede çalıştı. Askerdeyken bir arkadaşından esinlenerek ahşap gemi maketi yapmaya başlayan Gök, Ankara’ya dönünce internetten gemi maketi planları indirerek, bu hobisini daha da geliştirdi. Daha sonra şişelerden maket gemi yapmaya karar veren Gök, 2012 yılından beri, meşrubat şişelerinden yelkenli yapıyor. “Hobimi günden güne geliştirdim, şimdi farklı farklı gemiler yapıyorum” diye konuşan Gök, maket gemilerde ahşap yerine meşrubat şişelerini, maliyeti düşürmek için kullanmaya başladığını belirtiyor. Kızının da kendisine yardımcı olduğunu anlatan Gök, “Yelkenleri yazıcıdan çıkartmadan önce tüm çizim ve boyaları 10 yaşındaki kızım yapıyor. Onun da resmi çok güzel. Birlikte farklı şeyler öğrendik. Mesela kumaşları sulu boya ile boyuyoruz. Bezin üzerine pastel boya ile boyadıktan sonra ütülüyoruz. O şekilde kâğıt gibi görünüyor” diyor. “BİR YELKENLİYİ BİR GÜNDE YAPIYORUM” Meşrubat şişelerinden yelkenliyi nasıl yaptığını anlatan Gök, şu bilgileri veriyor: “Şişenin kalıbını çıkarıyorum. Sonra ahşabın üzerine o kalıbı çiziyorum. Kıl testere ile kestikten sonra kalıbın içine şişeyi oturtuyorum. Sonra ahşap ve her türlü metali yapıştıran macunla kalıba şişeyi yapıştırıyorum. Daha sonra matkapla ahşaba belli ölçülerde delikler delerek, bu deliklere aynı çapta boncuklar yerleştiriyorum ve süslemesini yapıyorum. Direkleri bir mağazadan satın alıyorum. Onları da belli ölçülerde matkapla deldikten sonra ipler geçirerek yelkenleri bağlıyorum. Farklı renkte ve desende hazırladığım yelkenleri yazıcıdan çıkarıyorum. Bir yelkenli yapmak tam bir günümü alıyor.” Hobisinin kendisini çok rahatlattığını, bu sayede stresten uzak kaldığını söyleyen Gök, “Yelkenlileri ailecek yaptığımız için birlikte güzel vakit geçiriyoruz. Hepimiz gün içinde yaşadıklarımızı birbirimize anlatıyoruz, hem konuşup hem de birlikte bir şeyler yaratıyoruz. Hobilerimiz aslında bizi bir arada tutuyor. Bazen ben maket yaparken kızım dersini çalışıyor, eşim de yanımızda oturuyor, işini yapıyor” diyor. İş arkadaşlarına hobi edinmelerini öneren Gök, belediyelerde çeşitli kurslar olduğunu, herkesin yeteneğini geliştirebileceği bir alanda kursa gidebileceğini belirtiyor. Gök son olarak şunları söylüyor. “Herkese hem aile ekonomisine hem kendilerine fayda sağlayacak hobiler edinmelerini tavsiye ediyorum.” Futbol takımlarının da yelkenlilerini yapan Arif Gök, bunun kızının fikri olduğunu ifade ediyor. 10 ÜYELERİMİZDEN Mercedes-Benz çalışanları “Aile Günü”nde bir araya geldi Autoliv’in istihdama verdiği destek ödüllendirildi A utoliv Türkiye, eğitimli işgücü sağlamak amacıyla 143 kursiyeri, emniyet kemeri ve direksiyon simidi üretimi için gerekli teorik ve pratik eğitimi almalarını sağlayarak, şirket bünyesinde istihdam etti. UMEM Beceri’10 kapsamında Türkiye İş Kurumu Gebze Şubesi ile Autoliv Türkiye arasındaki ortak proje kapsamında kursiyerler, İŞKUR tarafından sağlandı. Türkiye’nin eğitimli işgücü ihtiyacının karşılanmasına katkı sunmak ve istihdama desteğini sürdürmek amacıyla projeyi gerçekleştiren Autoliv’e, bu konudaki çalışmalarından ve başarısından dolayı Gebze Ticaret Odası tarafından birincilik ödülü verildi. Ödülü Autoliv adına İnsan Kaynakları Müdürü Nihan Alhan, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başakanı Rıfat Hisarcıklıoğlu ile Kocaeli Valisi Hasan Basri Güzeloğlu’nun elinden aldı. Assan Alüminyum çalışanları Boğaz turunda buluştu T ürkiye’nin en büyük ve Avrupa’nın ilk 10 alüminyum üreticilerinden biri olan ve bu yıl İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” listesinde 55’inci sırada yer alan Assan Alüminyum çalışanları, geleneksel boğaz turu etkinliklerinde buluştu. Üretiminin yüzde 70’ini sırasıyla Avrupa ve Amerika’ya ihraç eden Kibar Holding şirketlerinden Assan Alüminyum Gezi Komitesi tarafından organize edilen ve çalışanlar ile eşlerinin ağırlandığı boğaz turu, yaklaşık 340 kişinin katılımıyla gerçekleştirildi. Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da yemek yiyerek müzik eşliğinde gönüllerince eğlenen katılımcılar, iş stresinden uzaklaşarak birlikte keyifli vakit geçirdi. Mercedes-Benz Türk AŞ ailesi yaklaşık 12 bin kişilik katılımla, “Aile Günü” etkinliğinde bir araya geldi. Etkinlikte, Hoşdere Otobüs Fabrikası’nın ve EvoBus’un 20’nci yaş günleri de kutlandı. Ü lkemizin önde gelen otomotiv şirketlerinden Mercedes-Ben Türk AŞ ailesi, 14 Haziran tarihinde düzenlenen “Aile Günü”nde bir araya geldi. 12 bin kişinin katıldığı etkinlikte Hoşdere Otobüs Fabrikası’nın ve EvoBus’un 20’nci yaş günleri de kutlandı. Şirket çalışanlarının ailelerine işyerlerini gösterme imkanı bulduğu etkinlikte, parça üretiminden, karoseri, montaj, boyahane, finiş, koltukhane ve ofislere kadar tüm çalışma alanları ziyaretçilerin akınına uğradı. Çalışanlar, etkinlik süresince 7’den 70’e hitap edebilecek birçok renkli aktivite ve programlarla keyifli saatler geçirdi. Çocuklar ise yüz boyama, dev şişme oyun parkı, meslek tanıtımları, otobüs üze- rinde Kalite Kontrol Test Uygulamaları, Milli Takım Sponsorluk Aktiviteleri, Trafik Ateşböceği Eğitim Kamyonu gibi faaliyetlerle eğlendi. Etkinlik alanında kurulan zaman tünelinde, Mercedes-Benz Türk’ün kurulduğu 1967 yılından bu yana ve Hoşdere Otobüs Fabrikası’nın 20 yıllık mazisinin önemli kilometre taşlarını anlatan tarihçe ailelerle paylaşıldı. Etkinlikte, hoş geldin konuşmalarının ardından büyük bir heyecanla yapılan çekilişte ise yaklaşık 30 şanslı çalışan birbirinden çekici hediyelerin sahibi oldu. Etkinlik alanında kurulan üç dev sahnede gün boyunca çeşitli müzik gruplarının gösterileri devam etti ve en son Mustafa Ceceli konseri ile “Aile Günü” etkinliği sona erdi. Ford Otosan’ın “yıldız” çalışanları ödüllendirildi B aşarılı çalışanları ödüllendirmek ve takdir etmek amacı ile hayata geçirilen “Mavi Yakalı Çalışan Ödüllendirme Sistemi” ile yapılan değerlendirmeler sonucu 89 Ford Otosan çalışanı ödül almaya hak kazandı. “4. Ford Otosan’ın Yıldızları” ödül töreninde, yıldız çalışanlara plaketleri Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün, Türk Metal Sendikası Genel Sekreteri Yücel Yücel ve Ford Otosan İnsan Kaynakları Direktörü Nursel Ölmez Ateş tarafından verildi. “Ford Otosan’ın Yıldızları” ayrıca, aileleriyle birlikte Türk Metal Sendikası’nın Büyük Anadolu Didim Resort Oteli’nde “her şey dahil” konseptiyle bir haftalık tatil ile ödüllendirildi. Ödül töreninde konuşma yapan Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün, Ford Otosan’ın örnek çalışanlarını ödüllendirmekten büyük mutluluk duyduklarını belirtti. Ford Otosan İnsan Kaynakları Direktörü Nursel Ölmez Ateş ödüllendirme sistemini kurmaktaki temel amaçlarının; çalışanlarının üstün performanslarını takdir ederek, başarılarını aileleri ile birlikte paylaşmalarını sağlamak olduğunu belirtti. 11 ÜYELERİMİZDEN Borusan Mannesmann etkinliklerine devam ediyor Anadolu Isuzu D-Max Transanatolia’dan ödüllerle döndü A Borusan Mannesmann, çalışanlarının şirket bağlılığını ve motivasyonunu artırmak amacıyla düzenlediği, turnuvalar, yarışmalar gibi sosyal aktivitelerini bütün hızıyla sürdürüyor. T oplam 800 çalışanın görev yaptığı Borusan Mannesmann’ın Gemlik’teki en büyük üretim merkezi, çalışanları için voleybol ve bowling turnuvaları düzenledi. 18 takım ve 185 çalışanın katıldığı voleybol turnuvası ve 30 takım 125 kişinin yarıştığı bowling turnuvası kapsamında kazanan takımlara çeşitli hediyeler verildi. Turnuvalarda takımlar kıyasıya bir rekabete girişti. Bu yılın ilk yarısını çok yoğun geçiren Borusan Mannesmann, mayıs ayında fabrikanın geniş kampüs alanından faydalanarak “Aile Günü Etkinliği” düzenledi. Çalışanların aileleri ile birlikte fabrikaya gelerek ailelerine fabrikayı gezdirdikleri etkinliği ağustos ayında İznik gölü yakınında Orhangazi piknik alanında 3 bin 500 kişinin katılımı ile gerçekleşen geleneksel piknik aktivitesi takip etti. Etkinlik hafta sonu tekne ile balık tutma organizasyonu ile devam etti. Şirketin otomotiv sektörüne yönelik ürünlerinin üretildiği bir diğer üretim tesisi olan Halkalı fabrikasında da mayıs ayında çalışanların çocuklarına yönelik “İş Güvenliği” temalı resim yarışması düzenlendi. Yarışma 4 + 4 ilköğretim sistemindeki öğrenciler arasında küçük öğrenciler ve büyük öğrenciler olarak iki kategoride gerçekleştirildi. Toplam 54 resim arasında ilk üç dereceye girenler belirlendi. Tüm çocuklara küçük hediyeler dağıtılan yarışmada, dereceye giren altı çocuğa da hediye çekleri verildi. Ayrıca eylül ayında Çatalca Halkalı fabrikası çalışanları ve ailelerine yönelik geleneksel Aile Şenliği düzenlendi. Bin kişinin katıldığı şenlik eğlenceli oyunlarla gün boyu sürdü. Bu sene Halkalı fabrikası çalışanlar için düzenlenen bowling turnuvasında ise 24 takım halinde 96 kişi yarıştı. ZF’nin 100’üncü yılı aile günü ile kutlandı Z F’nin 100’üncü yıldönümü kutlamaları çerçevesinde 13 Eylül tarihinde Gebze Fabrikası’nın bahçesinde bir “Aile Günü” organize edildi. Aile Günü etkinliği kapsamında yapılan üretim saha turu ile çalışanlar ailelerine çalışma ortamlarını gösterme fırsatı buldu. Etkinlik gününde çalışanlar, organizasyon şirketinin düzenlediği çeşitli eğlence ve yarışma aktivitelerinde aileleri ile birlikte keyifli vakit geçirdi. Çocukların da hoş vakit geçirebilmeleri için onlara özel ayrı bir aktivite alanı hazırlandı. Ayrıca “100. Yıl Hatırası” fotoğraf panosu önünde hatıra fotoğrafı çekildi. nadolu Isuzu’nun, Isuzu D-Max 4x4 Ralli aracı ile yarışan Isuzu Team Turkey ekibi, dünyanın en uzun ve zorlu yarışlarından biri olan Transanatolia Offroad yarışında genel klasmanda üçüncü, Dizel araçlar klasmanında birinci oldu. Dakar çöllerinden, Tayland’ın balta girmemiş tropik ormanlarına, Japonya’nın buz kaplı dağlarına kadar her türlü doğa koşullarında zorlu testleri başarıyla geçen Isuzu D-Max, Transanatolia’nın zorlu parkurlarında da kendisini ispatladı. Dünyaca ünlü dizel teknolojisi ve dayanıklılığı ile tanınan Isuzu D-Max, ralli şartlarında da performansını ve güvenilirliğini sergiledi. Yazaki’de tatlı şöleni Y azaki Otomotiv Yan Sanayi ve Ticaret AŞ, 3 Nisan ve 29 Mayıs tarihlerinde Mudanya Fabrikası’nda mavi yaka çalışanlar için bir “Tatlı Günü” etkinliği gerçekleştirdi. Çalışanların motivasyonunu artırmak amacıyla düzenlenen etkinlik canlı müzik eşliğinde yapıldı. Çalışanların coşkuyla katıldığı etkinliğin belirli aralıklarla düzenlenmeye devam edileceği belirtildi. Bu tarz etkinlikler dışında, çalışanların gelişimi için dönem dönem çeşitli eğitimleri de hayata geçiren Yazaki’de bu yıl, takım çalışmasını güçlendirmek, çalışanların iç motivasyonunu yükseltmek ve yetkinliklerini arttırmak adına çeşitli (takım çalışması, eğitimcinin eğitimi, outdoor) dış eğitim organizasyonları yapıldı. 12 ÜYELERİMİZDEN Siemens’in “Çalışan Destek Programı” başarıyla sürüyor Aygaz’dan çocuklarla daha iyi iletişim kurma semineri K urulduğu günden bu yana odağına insanı ve aileyi alan Aygaz, bu büyük ailenin en önemli üyeleri ve geleceğimizin teminatı olan çocukları daha iyi anlamak için “Çocuklarla Doğru İletişim Kurma Seminerleri” düzenliyor. Aygaz çalışanlarının evlerinde, aile ve çocukları ile daha sağlıklı ve mutlu bir ilişkiye sahip olmalarına yardımcı olmak amacıyla düzenlenen seminerler, Aygaz’ın eğitmeni Çocuk Gelişim Uzmanı Tuğçe Acaröz tarafından veriliyor. Seminlerde, “Çocuklarımızı nasıl daha iyi anlayabiliriz? Onlarla nasıl daha iyi iletişim kurabiliriz? Onları nasıl daha mutlu edebiliriz?” sorularının cevapları konuşuluyor. Seminer bitiminde katılımcılara, çocuklarla doğru iletişim kurma yolunda rehberlik edecek kitaplar hediye ediliyor. Çalışanlara ve ailelerine destek olmak amacıyla devam eden Siemens’in “Çalışan Destek Programı” kapsamında, dokuz ay boyunca 92 çalışana 272 seans yüz yüze psikolojik destek verildi. Bosch Termoteknik’te “Bilgilendirme Günü” B osch Termoteknik Isıtma ve Klima Sanayi Ticaret AŞ, çalışanları şirketle ilgili bilgilendirmek amacıyla, “Bilgilendirme Günü” gerçekleştirdi. Çalışanların katılımıyla 10 Ağustos tarihinde yapılan organizasyon, şirketin yeni misyonunu anlatan tiyatro gösterisi ile başladı. Ardından yapılan kalite dükkanı yarışmasında, kalite ile ilgili soruları en doğru şekilde cevaplayanlara küçük hediyeler dağıtıldı. Şirketin sosyal kulüpleri ve fabrikada yeni kurulan arama kurtarma ekibi yeni üyelere ulaşmak için kendilerini tanıttı. Bosch Termoteknik’te ayrıca 16 Eylül tarihinde “Kalite Festivali” düzenlendi. Çalışanların keyifli bir gün geçirerek kalite konusunda bilgilendirilmesi amacıyla gerçekleştirilen etkinlikte, şirketin kalite prensiplerinin görselleştirildiği yedi bilgilendirme köşesi hazırlandı. Çalışanlar tarafından bilgilendirme stantları beşer dakika ziyaret edildi. Sunumlardan sonra çalışanlar aktivite alanına yönlendirildi. Kalite prensipleri ile ilgili öğrendikleri bilgileri farklı aktiviteler yaparak pekiştirdiler. Ardından çalışanlara küçük hediyeler verildi. S iemens’in birçok ülkede başarıyla yürütülen “Çalışan Destek Programı” Siemens Türkiye bünyesinde, 2014 yılının Aralık ayından beri uygulanıyor. Program kapsamında, Siemens çalışanlarının ve aynı evi paylaştıkları yakınlarının iş ve özel hayatında çözüm bulmakta zorlandığı konularda, telefonla psikolojik danışmanlıktan tıbbi danışmanlığa kadar çeşitli alanlarda destek veriliyor. Çalışma hayatı ile özel hayatın yüklediği sorumlulukların bazı dönemlerde stres ve olumsuz duygulara neden olmasından yola çıkan Siemens’in “Çalışan Destek Programı” hayata geçirildiği günden bugüne 2161 çağrı aldı ve bu kapsamda 1028 dosya açıldı. Açılan dosyalarda ilk sırayı hukuki danışmanlık kapsamındaki konular alırken, ikinci sırada ise psikolojik destek talepleri yer aldı. Dokuz aylık süre içinde dosyası açılan 92 çalışana 272 seans yüz yüze psikolojik destek verildi. Alanında deneyimli doktorlar, psikologlar, avukatlar ve danışmanlardan oluşan uzman kadrosu, geniş hizmet sağlayıcı ağı, bilgi işlem altyapısı ve gelişmiş çağrı merkezi ile Siemens Çalışan Destek Programı’nı yürütecek anlaşmalı kurumun sunduğu hizmet, 7 gün 24 saat erişime açık. Siemens, bu hizmetten yararlanan çalışanların kurum yetkilileriyle olan paylaşımlarını tamamen “anonim” tutmaya, şirket ile kişisel düzeyde paylaşılmamasına büyük hassasiyet gösteriyor. Programın, aylık detaylı kullanım raporları düzenli analiz edilirken, bu analizler neticesinde ve sık gündeme gelen konulardan yola çıkılarak, çeşitli konularda interaktif seminerler de düzenleniyor. 13 ÇAT KAPI “Önerimiz ödüllendirildi” MMK Metalurji Segment Bakım Birimi’nde kaynakçı olarak çalışan Burhan Gür, genç, dinamik ve paylaşımcı bir ekibin parçası olduğunu belirterek, “Fikirlerime kıymet verildiği için kendimi değerli bir çalışan olarak görüyorum” diyor. Gür, arkadaşlarıyla birlikte öneri sistemine sundukları bir fikirlerinin ödüllendirildiğini açıklıyor. MMK Metalurji’de bir “Öneri Sistemi”nin olduğunu, kendisinin de arkadaşlarıyla birlikte çeşitli önerilerde bulunduğunu söyleyen Burhan Gür; “Hatta son verdiğimiz ‘Gazaltı ve Tozaltı Kaynak Makinalarının Entegrasyonu’ konulu öneri, Öneri Sistemi’nde ikinci oldu ve ödüllendirildi. Fikirlerime kıymet verildiği için kendimi değerli bir çalışan olarak görüyorum. Bu ve benzeri uygulamalar, ast üst ilişkilerinde iletişimin üst seviyede olması, fikirlerimize değer verilmesi verimliliği ve motivasyonumuzu artırıyor” diyor. “İşyerimiz, fikirlerimize değer veriyor” Y aklaşık dört yıl önce MMK Metalurji’de işe başlayan Burhan Gür, bugün Segment Bakım Birimi’nde kaynakçı olarak çalışmaya devam ediyor. Yüksek teknoloji ve son sistemleri kullanan bir tesiste çalıştıklarını söyleyen Gür, “İş arkadaşlarımızın genç ve yetenekli olması da en önemli avantajlarımızdan. İşyerimiz çalışanlarına değer veren, fikirlerini dinleyen, iş sağlığı ve güvenliği ile çevre konularında çok hassas bir şirket” diyerek MMK Metalurji’nin çalışma koşullarını anlatıyor. MMK Metalurji’nin henüz altı yıldır faaliyette olduğunu söyleyen Gür, yöneticilerin ve çalışanların aldığı eğitimlerin, bilgi ve tecrübe paylaşımının, ekip çalışmasının ve “işi nasıl daha verimli Burhan Gür (30), 15 Eylül 2011 tarihinden bu yana MMK Metalurji’de çalışıyor. yapabiliriz” düşüncesiyle ortaya çıkan fikirlerin değer ve karşılık görmesinin, işe olumlu yönde yansıdığına inanıyor. Gür, “Bu da takım olarak başarıyı beraberinde getiriyor” diyor. İşyerinde verimliliği artırmak konusunda; “Bütünün parçası olarak sadece verilen görevlerle ve şirketimizin sağladığı eğitimlerle sınırlı kalmamamız, daha iyi, daha verimli, daha hızlı olmak için kendimizi de geliştirmemiz gerekiyor” diyen Gür, bugün internetin çok yararlı kaynakları kısa sürede önümüze getirdiğini vurguluyor. “BİR ELİN NESİ VAR, İKİ ELİN SESİ VAR” İnternet sayesinde titanyum kaynağı yapmayı öğrendiğini, halen tig, elektrikli ark, mig-mag, bakır, alimünyum kaynağı gibi birçok kaynak çeşidini yapabildiğini söyleyen Gür, bu konuda şunları ifade ediyor: “Bir vesile ile internette titanyum kaynağıyla ilgili dokümanlara ulaştım, yöneticilerimin de teknik desteğini alarak bu kaynağı da kısa süre önce öğrenip uygular hale geldim. Yaşadığımız çağda ve sektörümüzde teknoloji çok hızlı değişiyor. Bu yüzden sürekli yeni bilgiler edinmek ve kendimizi geliştirmek zorundayız. Gördüğümüz eğitimlerin üzerine yeni eğitimler alarak verimliliğimizi artırabiliriz.” Bugüne kadar işyerinde çeşitli mesleki ve kişisel gelişim eğitimleri aldıklarını belirten Burhan Gür, “Kaynakçılık, rulmanlar, oksijenle kesim teknikleri ve araçları eğitimleri ilk aklıma gelen mesleki eğitimlerden bazıları. Ayrıca şirketimiz iş sağlığı ve güvenliği konusunda çok hassas, bu çerçevede işe başladığımız günden itibaren çeşitli iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri de alıyoruz” diyor. “BÜYÜK BİR EKİBİN PARÇASIYIZ” Gerçekleştirdikleri tüm faaliyetlerin ve başarıların ekip çalışmasının bir ürünü olduğunu düşünen Gür, işin yürütülmesi ve geliştirilmesi konusundaki bilgi ve tecrübelerini ekip arkadaşlarıyla paylaştıklarını anlatıyor. Gür bu konudaki görüşlerini şöyle paylaşıyor: “Bir elin nesi var iki elin sesi var demişler. Bu paylaşımlarda birçok yeni fikir ortaya çıkıyor. Biz aslında büyük bir ekibin yani MMK Metalurji’nin bir parçasıyız. Ortaya çıkan geliştirme önerilerini ilgili diğer departmanlarla paylaştığımızda onlar da kendi teknik bilgi ve tecrübelerini ortaya koyarak bu geliştirmelere önemli katkılar sağlıyor. Sonuçta genç, dinamik ve paylaşımcı bir ekibin parçası olduğum için mutluyum.” “Sosyal faaliyetler işbirliğimizi artırıyor” Burhan Gür: “İşyerimiz birçok sosyal ve sportif aktiviteler düzenliyor. Çeşitli spor turnuvaları, gezi ve piknikler bunlardan bazıları. Bu da motivasyonumuzu ve ekip olarak birbirimizi daha iyi tanımamızı, dolayısıyla işbirliğimizi artırıyor. Mesela, Rusya’da 1958 yılından bu yana her yıl kutlanan ‘Metalurji Çalışanları Günü’ ana şirketimiz Rusya’da faaliyet gösterdiği için, ülkemizde sadece bizde kutlanan önemli bir etkinlik.” 14 SAĞLIK İlaç niyetine elma, armut lahana, turp tüketin Merve Yüksek Uzmanlara göre, kışın hastalanmamak için, elma, armut, ayva, balık, bal kabağı, Brüksel lahanası, turp, karnabahar, nar, ceviz ve fındığı sofralarımızdan eksik etmememiz gerekiyor. Memorial Şişli Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uzman Diyetisyen Merve Yüksek, bu besinlerin faydalarını sizler için anlattı. M etabolizmayı kışa hazırlamak, ani ısı değişimlerinde hastalanmamak ve kış depresyonundan korunmak için bazı besinleri sofralardan eksik etmeyin. Bu yiyeceklerden bir kısmının çiğ bir kısmının da pişirilerek tüketilmesinde fayda var. Ancak pişirme yöntemlerine de çok dikkat etmek gerekiyor. Memorial Şişli Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uz. Dyt. Merve Yüksek, mevsime uygun beslenmek için tüketilmesi gereken gıdalar hakkında şu bilgileri verdi. l ELMA: Kalbe yararlı flavonoidler ve antioksidan öğeler içeren elma, asıl vitamin kabuğunda bulunduğundan iyi yıkanmış bir şekilde kabuğuyla tüketilmeli. l AYVA: Kabızlığı önleyen ayva, bronşit ve öksürüğe de iyi geliyor; çekirdekleri kaynatılıp içildiğinde göğsü yumuşatıyor. Ayva çiçeği ile bal karıştırılıp macun halinde tüketilirse baş ağrısına iyi geliyor. Ayva, damar sertliği ve karaciğer sağlığı için de faydalı; tansiyonu düşürüyor, safrayı düzene sokuyor. Sonbahar depresyonundan korunmak için de sakinleştiren yapraklarının çayı içilebiliyor. l BALIK: Haftada 2-3 defa mutlaka tüketilmesi gereken balığın içeriğindeki omega-3, fosfor başta olmak üzere vitamin ve mineraller hamilelikte anne karnındaki bebeğin gelişimi için, çocukluk çağında beyin gelişimi, yetişkin ve yaşlılarda göz, zihin, karaciğer, kalp ve damar sağlığı üzerinde oldukça önemli role sahip. Balık kızartma yerine ızgara, buğulama ve fırınlama yöntemleri ile sağlıklı bir şekilde tüketilebilir. l BAL KABAĞI: Vitamin, mineral, diyet lifi, omega-3 ve antioksidan kaynağı olan bal kabağı cilde iyi geliyor. Betakaroten içeren bal kabağı, akciğer, kolon, mesane, serviks, meme ve cilt kanserlerine yakalanma riskini azaltıyor, kalp hastalıklarına karşı da koruyor. l BRÜKSEL LAHANASI: İyi bir demir kaynağı olan Brüksel lahanası, kanser başta olmak üzere hastalıklara karşı vücudun doğal savunma sisteminin aktivitesini artırıyor. Tam bir sağlık deposu olan bu sebzeyi yedi dakika buharda pişirip, tükettiğinizde maksimum fayda sağlıyor. l TURP: Kökü iyi bir C vitamini kaynağı iken, yapraklarında fazla miktarda A, K vitamini ve folat bulunuyor. Metal ile temas ettirmeden seramik bıçak ya da cam rende ile zeytinyağlı salatalarda kullanılabiliyor. Kanı temizliyor, gut hastalığına karşı koruyor. Bağırsakları temizliyor, cilde tazelik veriyor, saçların sağlıklı olmasını sağlıyor. Kabızlığı gideriyor, stresi azaltıyor. l KARNABAHAR: İçeriğindeki fitokimyasallar sayesinde anti kanserojen olan karnabahar salata, püre veya kıymalı yemek şeklinde tüketilebiliyor. l NAR: Vücutta damar sağlığını, özellikle de kalbi koruyan nar, damar tıkanıklıklarına iyi geliyor, tansiyon düşürüyor. Narda 10 bardak yeşil çaya ve dört bardak kızılcık suyuna eşdeğer antioksidan madde bulunuyor. Doğal bir antioksidan olarak anti-tümör özelliği var. l TAZE CEVİZ VE FINDIK: Çok iyi bir enerji kaynağı, vücuda güç ve enerji veriyor, beden ve zihin yorgunluğunu gideriyor. Kolesterolü düşürüyor, düzenli olarak her gün bir avuç tüketilmesi kalp krizi geçirme riskini azaltıyor. l ARMUT: Bağırsak sağlığı için çok faydalı olan armut, fırınlama veya haşlama yöntemi ile bir tatlı haline getirilip tüketilebiliyor. Mevsime uygun sağlıklı bir tatlı: “Armut Tatlısı” MALZEMELER: 4 adet büyük boy armut, 2 su bardağı toz tatlandırıcı, 4 adet tüm ceviz, 2 adet karanfil, kaymak. YAPILIŞI: Kabukları soyulmadan armutların sap kısımları kesilir. İçleri dibi delinmeyecek şekilde oyulur. Tencereye oturtulan armutların içlerine toz tatlandırıcı doldurulur, geri kalan ise üzerine serpilir. Armutların üzeri kapanacak şekilde su konulup, karanfiller ilave edilir. Armutlar yumuşayana kadar saplı kısımları ile birlikte kaynatılır. Piştikten sonra servis tabağına alınarak üzerlerine ceviz ilave edilir. Her birinin üzerine kaymak ya da 1 tepeleme tatlı kaşığı vanilyalı dondurma konulup, saplı kısımları şapka gibi oturtulur. Soğuk servis edilir. 15 BULMACA ÖDÜLLÜ ÇENGEL BULMACA Resimdeki aktris Resimdeki aktris Parasız Parasız Vahşi Vahşi Lezzet Lezzet Güvey Güvey Anne Anne 1 1 Fas başkenti Fas başkenti Yüz güzelliği Yüz güzelliği 5 5 Sandal Sandal Sulh Sulh Habeş Habeş soylusu soylusu Bir BirTürk Türk güreşi güreşi Sene Sene Endüstri Endüstri 3 3 İşsizlik rakamları beş yılın zirvesinde Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Temmuz dönemi işsizlik oranlarını açıkladı. Temmuz döneminde işsizlik oranı, bir önceki döneme göre 0,7 puan artarak yüzde 9.8’e yükseldi. Tarım dışı işsizlik oranı yüzde 11,1’den yüzde 12’ye yükselirken mevsimden arındırılmış işsizlik oranı yüzde 9,9’dan yüzde 10,4’e yükseldi. Birhitap hitap Bir ünlemi Endonezya’ünlemi Endonezya’da bir bir ada ada İskambilde İskambilde da koz koz 44 Anı Anı Hemolitik Dilekçe Hemolitik anemiye ne- Dilekçe anemiye neden olan bir den olan kan hastalığıbir Sahip kan hastalığı Sahip Bir alay Bir alay işareti işareti İridyum İridyum simgesi simgesi Piston Piston Duruk Duruk T ÜİK, Temmuz ayı işsizlik oranını yüzde 9,8 olarak açıkladı. İşsizlik rakamları bir önceki dönem yüzde 9,6 olarak açıklanmıştı. Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2015 yılı Temmuz döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 103 bin kişi artarak 2 milyon 970 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise yüzde 9,8 seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde; tarım dışı işsizlik oranı aynı düzeyde kalarak yüzde 12 olarak tahmin edildi. 15-24 yaş grubunu içeren genç işsizlik oranı 0,1 puanlık artış ile yüzde 18,3 olurken,15-64 yaş grubunda da bu oran değişim göstermeyerek yüzde 10 oldu. İstihdam edilenlerin sayısı 2015 yılı Temmuz döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre 932 bin kişi artarak 27 milyon 342 bin kişi, istihdam oranı ise 0,9 puanlık artış ile yüzde 47,2 oldu. Bu dönem- Hangi Hangikişi kişi Kesin Kesin 99 Ortodoğu’da Ortodoğu’da bir bir göl 2 2 Latife Latife Züppe Züppe İlave İlave 88 Gizlice Gizlice kötülük Öğe, unsur kötülük Öğe, unsur eden eden Peynirtürü türü Peynir Temel, esas Temel, esas 6 6 9 8 Resimdeki aktris Ayakkabı çekeceği K 9 8 5 5 4 4 Bir sayı Bir sayı 3 3 2 2 1 AHAHTAR AHAHTAR KELİME KELİME 1 İnce urgan İnce urgan 7 7 renk BirBir renk Bir Birbesin besin maddesi maddesi Dejenere Dejenere 6 6 7 7 Kemik Kemik ucuucu OECD: İşsizlik 2016 sonuna kadar yüksek Mektup Matem B Gerçek Y Gökyeşil renk N E R A T A R E S İ 3 E Bir sanat dalı Bir deniz adı E G Bir nota E Zeybek Yapma, etme Tüpgaz sobası Yapılacak çekilişle üç kişiye Arçelik, Bosch ve Profilo marka çay makinesi hediye ediyoruz. Gazetemizin 150. sayısının talihlisi Trakya Döküm San. ve Tic. A.Ş.’den Cem Gavalcı, Autoliv Cankor Otomotiv Emniyet Sistemleri San. ve Tic. A.Ş.’den Naime Şen ve Temsa Global San. ve Tic. A.Ş.’den Ersoy Balçık oldu. Okurlarımızın dikkatine “Ödüllü Çengel Bulmaca” çekilişimize katılabilmeniz için, bulmacanın tam çözümünü, adınızı, görevinizi ve işyerinizin unvanını belirterek, en geç 31 Aralık 2015 tarihine kadar MESS’e göndermeniz veya aşağıdaki faks numarasına iletmeniz gerekmektedir. İletişim Adresi: Merkez Mah. Geçit Sk. No:2, 34381 Şişli / İstanbul Faks: 0212 241 76 19 Yurtluk K Dar ve kalınca tahta M A L T A Az pişmiş et Kesin K Bir tür fayton 3,14 sayısı P Bir cetvel türü 4 Belirti Ü E Ş F E A E E R İ Z İ K T A İklimleme aygıtı L Afrika’da bir ırmak İ Özen Müspet bilimler A T İ Çağrı K L A N D O A A R E V E R E L T Meydan İ İsviçre’de bir ırmak Arapça ben 2 Aida bestecsi Manevi T E T İ N S Şehir K E N Kalayın simgesi 3 L Taşkın su Aşamasız asker 1 Beddua Duman kiri M R Pay E Sofrada kullanılan sahan altlığı Bir kıta adı A N İ H İ M A S E L Renyumun simgesi Lisan R D İ Bir sayı İ K İ A L A N 150’nci sayıya ait anahtar sözcük: NİSPET E Mağara de, tarım sektöründe çalışan sayısı 104 bin kişi, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı ise 827 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin yüzde 22’si tarım, yüzde 19,5’i sanayi, yüzde 7,4’ü inşaat, yüzde 51,1’i ise hizmetler sektöründe yer aldı. Önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında hizmet sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 0,6 puan, inşaat sektörünün payı ise 0,1 puan artarken, tarım sektörünün payı 0,4 puan, sanayi sektörünün payı 0,3 puan azaldı. İşgücü 2015 yılı Temmuz döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre 1 milyon 35 bin kişi artarak 30 milyon 311 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 1,1 puan artarak yüzde 52,4 olarak gerçekleşti. Aynı dönemler için yapılan kıyaslamalara göre; erkeklerde işgücüne katılma oranı 0,5 puan artarak yüzde 72,8, kadınlarda ise 1,6 puanlık artışla yüzde 32,4 olarak gerçekleşti. 5 konomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) İstihdam Görünümü 2015 raporunda, OECD üyesi ülkelerde istihdam piyasası şartları genel olarak iyileştiğini ancak son ekonomik krizden toparlanmanın ülkeler arasında oldukça değişken olmaya devam ettiğini açıkladı. OECD bölgesinde kriz sırasında yaşanan iş açığını yakın zamanda kapatabilmek açısından istihdamın hala çok yavaş şekilde büyümekte olduğuna dikkat çekilen raporda, istihdamın imalat ve inşaat sektörlerinde daha çok, kısa zamanlı çalışmaya kaydığı belirtildi. Bu durumun, bazı işsizlerin tam zamanlı bir iş bulmalarını zorlaştırdığına dikkat çekilen raporda, sonuç olarak işsizliğin 2016 sonuna kadar yüksek kalmasının beklendiği vurgulandı. OECD verilerine göre üye ülkelerde toplam işsiz sayısı 43 milyonu aşıyor. Söz konusu rakam kriz öncesine göre 11 milyon işsiz artışını ifade ediyor. 2014 yılı 4’üncü çeyrekte yüzde 7,1 olan işsizlik oranının hâlâ kriz öncesi seviyenin 1,6 puan üzerinde olduğuna işaret eden OECD, 2015 ve 2016’da yaşanacak yavaş istihdam artışları ise 2016 son çeyrekte işsizlik oranının yüzde 6,6’ya ineceğini öngördü. Çölleşme, Türkiye için büyük tehlike ISSN 1303-2526 İŞÇİ VE İŞVERENİN İLETİŞİM ARACIDIR Türkiye’nin sulak alanlarını yitirdiğine dikkat çeken Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin verilerine göre, son 40 yılda su kaynaklarımızın yarısını kaybettik. Çölleşmeyle gelen arazilerin bozulması ve kuraklıktan kaynaklı gıda fiyatlarındaki artış, hem kırsal kesimi hem de şehirlileri tehdit ediyor. B uğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, Türkiye’nin biyolojik çeşitliliğinin yüksek olduğu, başta su kuşları olmak üzere çok zengin karakteristik bitki ve hayvan topluluklarının yaşam alanı olan sulak alanlarını yitirdiğine dikkat çekiyor. Derneğin verdiği bilgilere göre, son 40 yılda su kaynaklarının yarısını kaybeden Türkiye’de en fazla su, tarım sektöründe kullanılıyor. Orman ve Su İşleri Bakanlığı güncel verilerine göre; Türkiye’de toplam sulanabilir tarım arazisi 8,5 milyon hektar. Bunun ancak 5,5 milyon hektarı sulanabiliyor. Sulanan 5,5 milyon hektar tarım alanının yüzde 92’si salma sulama ile sulanıyor. Suyu verimli kullanan damla veya yağmurlama gibi modern sulama yöntemleri sadece yüzde 8’lik bir alanda yapılıyor. Sulak alanları tehdit eden problemlerin başında; evsel, endüstriyel ve tarımsal kaynaklı kirlenmeler, sürdürülebilir olmayan su altyapı projeleri, artan nüfus, çarpık sanayileşme, yapılaşma, içme, kullanma ve sulama suyu temini ve enerji üretimi için aşırı miktarda su alınması, kontrolsüz saz kesimi ile sazlıkların yakılması ve tahribinin yanı sıra aşırı ve yanlış su kuşu veya su ürünleri avcılığı yapılması geliyor. PEKİ SULAK ALANLAR NEDEN KURUYOR? Devlet Su İşleri’nin (DSİ) yıllık istatistik bültenlerinde, sulak alanların doğrudan ve tümüyle kaybına yol açan iki nedenin “Taşkın kontrolü ve arazi kazanma amaçlı kurutma” olduğu belirtiliyor. DSİ’nin kurulduğu 1953 yılından bu yana önemli kuş alanlarının dışında kalan 370 bin hektar sulak alan habitatı, çeşitli kurutma ve taşkın kontrolü amaçlı projeler sonucu yok oldu. Su dağıtımındaki kaçaklar ve buharlaşma ile küresel ısınma ve yağışların azalması da sulak alanların yok olmasına neden oluyor. Göçün ikinci büyük nedeni çölleşme İnsan soyu da yok olma tehlikesiyle karşı karşıya A BD’nin Stanford, Princeton ve Berkeley üniversitelerinden araştırmacılar, omurgalıların normaldekinden 114 kez daha hızlı yok olduğunu öne sürdü. “Science Advance” dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, 1900 yılından bu yana 400’den fazla omurgalı türü yok oldu. Bu tür bir tükenişin, 100 yıl değil 10 bin yıllık bir süreçte görülmesi gerekiyor. Araştırmayı yöneten Gerardo Ceballos, “Dünya, altıncı büyük soyların tükenişi evresine giriyor. 65 milyon yıl önce böyle bir evrede dinazorlar yeryüzünden silinmişti. Eğer harekete geçmez önlem almazsak, insan soyu da yok olup gidenler arasında yer alacak” ifadesini kullandı. İklim değişikliği, çevre kirliliği, ormanların yok edilmesi ve hayvanların ticari amaçla öldürülmesinin süreci hızlandırdığına dikkat çeken Ceballos, biyoçeşitliliği ve insanın geleceğini kurtarmak için acilen önlem alınması gerektiğini vurguladı. Sıcaklar arttıkça bebeklerin doğum kilosu düşüyor A BD’de yapılan bir araştırma, iklim değişikliklerinin yeni doğan bebeklerin kilosu üzerinde olumsuz etkisi olduğunu gösterdi. Coğrafya profesörü Kathryn Grace ile doktorlar ve araştırmacılar tarafından iki yıldır yürütülen çalışmada, 19 Afrika ülkesindeki iklim değişikliği ve doğum ağırlığı arasındaki ilişki incelendi. Grace ve ekibi, gelişmekte olan ülkelerdeki detaylı iklim verileri ile iklim değişikliğine ve onun doğum ağırlığı üzerindeki etkilerine odaklanan kapsamlı sağlık verilerini değerlendirdi. Araştırma sonucu, yağışların azalmasına ve yüksek sıcaklara maruz kalan hamile kadınların daha düşük ağırlıkta bebek dünyaya getirdiğini ortaya koydu. Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, savaşlardan sonra en büyük göçün çölleşme ve kuraklık sebebiyle yaşandığını belirterek, “Her yıl 500 bin kişi çölleşme nedeniyle evini terk ediyor” dedi. Eroğlu, 12-23 Ekim tarihleri arasında Ankara’da yapılan BM Çölleşmeyle Mücadele Konferansı Hazırlık Çalıştayı’nda, çölleşme ve kuraklığa ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, çölleşmenin toprağın verimliliğini yitirmesi ve bitki örtüsünün bozulma süreci olduğunu kaydetti. Son 20 yılda 10 milyon kişinin çölleşme nedeniyle göç ettiğine değinen Eroğlu, “2050 yılına kadar 135 milyon insan göç etmek zorunda kalacak. Yine her yıl 12 milyon hektar alan verimliliğini kaybediyor. Bu yıllık 20 milyon ton buğday üretiminin kaybı demek” ifadesini kullandı. Eroğlu, Türkiye’nin de coğrafi konum itibariyle iklim değişikliği ve kuraklıktan en fazla etkilenecek ülkeler arasında yer aldığına dikkati çekti.