Avrupa İşletmeler Ağı Karadeniz - Samsun Ticaret ve Sanayi Odası
Transkript
Avrupa İşletmeler Ağı Karadeniz - Samsun Ticaret ve Sanayi Odası
STSO AÇILIM HAZİRAN 2010 • Yıl 2 • Sayı 11 Yerel Süreli Yayın İmtiyaz Sahibi Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Adına Salih Zeki MURZİOĞLU Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Şehnaz DERELİ Yayın Kurulu Servet KESKİNSOY Mustafa Kemal ŞAHİN Yiğit TÖREN Ercan ALBAYRAK Haluk TAN Süleyman KARABÜK Necmi ALIÇ İbrahim ÇELİK Okan GÜMÜŞ Haber Hazırlık Yaşar ASLAN Grafik Tasarım Nevriye ÇAKIR Baskı Erol Ofset Ltd. Şti. Pazar Mh. Necati Efendi Sk. No: 43 SAMSUN Tel: 0 362 431 98 96 Dağıtım Yıldırım Dağıtım San.Tic.Ltd.Şti. Tel: 0362 231 74 89 Yazışma Adresi Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Hançerli Mh. Abbasağa Sk. No: 8 55020 Samsun/TÜRKİYE Tel: 0 362 432 36 26 Faks : 0 362 435 30 11 e-mail: samsuntso@samsuntso.org.tr Web: www.samsuntso.org.tr Basım Tarihi 02.07.2010 Merhaba, Yaz aylarında hava sıcaklığının verdiği rehavetle pek çok faaliyet ve çalışma sonbahara ertelenir. Herkesin ortak belirlediği tarih, okulların başlangıcıdır çoğu zaman. Durum genel itibariyle böyle olsa da, Samsun gibi dinamik bir şehirde yaz ayları da son derece yoğun ve proje odaklı geçiyor. Elinizde bulunan Haziran ayı sayısından da anlaşılacağı gibi gerek ilimiz, gerekse Odamız önemli projelere lider ya da paydaşı olarak imza attı. Uzun zamandır Odamız tarafından dillendirilen Samsun’un ‘Lojistik Merkez’ olma projesinin ilk adımı olan ve tüm çalışmalar için bir başlangıç ve yol haritası niteliği taşıyan Samsun Lojistik Kongresini ulusal ve uluslararası platformlarda işin uzmanı çok sayıda konuğu ağırlayarak gerçekleştirdik. Samsun için oldukça önemsediğimiz ve ilgili merciler nezdinde girişimlerde bulunduğumuz Samsun – Ankara hızlı tren hattının ilk ayağı olan Samsun – Yozgat hattının ihalesinin yapılmış olmasının da ilimiz adına mutluluğunu yaşamaktayız. Sayfalarımızda hızlı tren konusuyla ilgili sunduğumuz dosyada önemli bilgilere yer verdik. Girişimci sayfamızda Samsun tarımı için çok güzel bir örnek teşkil eden SAMMEY’i hem girişimci yapısı hem de yaptığı çalışmalarla gözler önüne serdik. Bu ay ki röportajımızı ise İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde rektör yardımcısı olarak görev yapan ve lojistik konusunda ülkemizdeki sayılı bilim adamlarından biri olan Prof. Dr. Tuncdan Baltacıoğlu ile gerçekleştirerek, gerek ilimizin gerekse bölgemizin bir uzman gözüyle dışarıdan nasıl göründüğünü irdeledik. Deniz turizminin en güzel yaşanacağı ilçelerimizden biri olan Yakakent bu ay ki turizm sayfalarımızı doldururken mevcut ve keşfedilmeye bekleyen yanlarıyla bu güzel ilçemize dikkatleri çekmeye çalıştık. Keyifle okumanız temennisiyle… Yayın Kurulu İÇİNDEKİLER ...Odamızdan Haberler... 6-8 Samsun’a hızlı tren müjdesi 10-15 Samsun, ‘lojistik üs’ için avantajlı ...Odamızdan haberler... 24-25 Güzeloğlu, Samsun TSO’nun Şeref Üyesi oldu 16-17 Gıda OSB’nin alt yapı sözleşmesi imzalandı Röportaj 28-31 Samsun Karadeniz hinterlandı için çok önemli Haziran 2010 ...Odamızdan Haberler... 18-19 Samsun büyük bir öneme sahip Girişimci Öyküsü 32-34 Samsun tarımının yıldızı: SAMMEY 20 TOBB Genel Kurulu yapıldı Turizm 50-53 Karadeniz’in gözbebeği: YAKAKENT BAŞKAN’DAN Tarihinde birçok kez krizle mücadele eden Türkiye, küresel boyutta belki de en önemli sınavını 2008 yılı sonu ve 2009 yılı boyunca verdi. 2010 yılı birinci çeyreği için açıklanan büyüme rakamları, kriz sonrası dünyada en hızlı toparlanan ülkelerden biri Türkiye olacak öngörümüzü doğrular niteliktedir. STSO AÇILIM 4 Haziran 2010 BAŞKAN’DAN Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Salih Zeki MURZİOĞLU Oldukça yoğun gelişmelerle dolu bir ayı daha geride bırakmış bulunuyoruz. Bu zaman zarfında olumlu gelişmeler gerçekleşmekle birlikte, bölücü terör eylemlerindeki artış tüm ülkeyi derinden üzdü. Her bir kaybın, her bir şehidin yarattığı acı birlik beraberliğimizi yıpratmak adına oynanan oyunlardır. Bu nedenle sağduyulu ve akılcı düşünmeli ve maneviyatı elden bırakmamalıyız. Terörü bir kez daha lanetlerken, şehitlerimize Tanrıdan rahmet, başta aileleri olmak üzere, bütün milletimize başsağlığı diliyorum. Tarihinde birçok kez krizle mücadele eden Türkiye, küresel boyutta belki de en önemli sınavını 2008 yılı sonu ve 2009 yılı boyunca verdi. 2010 yılı birinci çeyreği için açıklanan büyüme rakamları, kriz sonrası dünyada en hızlı toparlanan ülkelerden biri Türkiye olacak öngörümüzü doğrular niteliktedir. Ancak bu olumlu ekonomik gelişmenin sürdürülebilir olması, -ticaretin küreselleştiği bir dönemde- uluslararası gündemle de doğrudan ilintilidir. Avrupa ekonomisi zor günler yaşıyor. Türkiye’nin Avrupa ekonomisine göre kriz karşısında çok daha iyi bir başarı grafiği çıkardığı aşikârdır. Nitekim 2010 yılının ilk çeyreği için açıklanan 11,7 lik büyüme bu durumu doğrulamaktadır. Ancak önemli olan, yakalanan bu büyüme ivmesinin sürdürülebilirliğidir. 2009 ayından bu yana sanayi üretimindeki artış bu bağlamda olumlu sinyaller vermektedir. Son beş ayda, sanayi üretimi (bir önceki yılın aynı ayına göre) , Aralık ayında %25,3; Ocak'ta %12,3; Şubat'ta %18; Mart'ta %21,2 ve son olarak Nisan ayında da % 17 oranında artmıştır. Üretimdeki bu artışlar, son derece umut vericidir. Bununla birlikte geçen yılın aynı dönemindeki ciddi küçülmelerin etkisiyle bu denli yüksek rakamlara ulaştığımız göz ardı edilmemeli ve rehavete kapılmamalıyız. Diğer yandan henüz kriz öncesi seviyeye ulaşamadığımızın da altını STSO AÇILIM çizmemiz gerekmektedir. Başka bir deyişle ekonomik kayıpların telafi edildiği bir dönem yaşanmaktadır. Gerçek büyüme küresel krizin kayıplarının telafi edildiği dönemden sonra ortaya çıkacaktır. Ekonomik gelişmeler bağlamında bir diğer olumlu gelişme ise haziran ayı imalat sanayi kapasite kullanım oranın %73.6 olarak gerçekleşmesidir ki, bu rakam, 2008 ekim ayından bu yana geçen 19 aylık süredeki en yüksek kapasite kullanım oranıdır. Kapasite kullanım oranındaki artış, büyük ölçüde iç talepten kaynaklanmış görünmektedir. Üretimdeki artışın kalıcı olması için, gereken önlemlerin zamanında alınması büyük önem taşımaktadır. İhracatta da olumlu gelişmeler olmaktadır. Geçen yıl aynı dönemde ihracatta küçülme yaşanırken, 2010 yılı ile birlikte büyüme görülmektedir. Ancak yine de kayıpların tam olarak telafi edildiği söylenemez. Diğer taraftan, yılın ilk dört ayında ithalatımız, ihracatımızdan çok daha hızlı artmıştır bu da dış ticaret açığında maalesef artış anlamına gelmektedir. Sektörel anlamda değerlendirme yapıldığında da özellikle lokomotif sektörler bağlamında, büyüme rakamlarında gelişmeler oldukça olumludur. 2010 yılının ilk çeyreğinde İmalat sanayi (%)20,6, inşaat sektörü (%)8,0, ticaret sektörü (%)22,4, enerji sektörü (%)2,4, büyümüştür. Özel sektör yatırım harcamalarının artan ivmesi, büyüme rakamlarının ikinci çeyrekte de olumlu seyredeceğini gösteriyor. Ekonomide iyileşmenin devam etmesi için, iç ve dış politikada yoğun gelişmelere rağmen ana gündem maddesi ekonomi olmalıdır. Türkiye’nin bölgesel ve küresel güç olma vizyonu, ekonomide elde edeceği başarılarla sağlam bir zemin bulabilir. Özel sektör bu anlamda en önemli destekçidir. 5 Haziran 2010 ODAMIZDAN HABERLER Samsun’a hızlı tren müjdesi Samsun TSO’nun da uzun süreden beri önemle üzerinde durduğu Samsun-Ankara hızlı tren hattı için ilk adım atıldı. Samsun-Ankara hızlı tren hattı, 10. Ulaştırma Şurası’nda proje listesine girdi. Ulaştırma Bakanlığı DLH Genel Müdürlüğü, Samsun-Ankara arası hızlı tren hattının ilk ayağı olan SamsunYozgat hattının proje ihalesini yaptı. STSO AÇILIM 6 Haziran 2010 ODAMIZDAN HABERLER Bilindiği üzere devlet politikası haline gelen hızlı tren projeleri tüm hızıyla Türkiye’nin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine yayılmaya devam ediyor. Samsun’un da gündeminde olan Samsun-Ankara hızlı tren hattı için ilk adım atıldı. 10. Ulaştırma Şurası’nda Samsun-Ankara hızlı tren hattının, proje listesine girmesi kentte büyük heyecan yarattı. Proje de ilk adım atıldı 10. Ulaştırma Şurası’nda son anda proje listelerine giren Samsun-Ankara hızlı tren hattı için ilk adım önceki gün atıldı. Ulaştırma Bakanlığı DLH Genel Müdürlüğü, SamsunAnkara arası hızlı tren hattının ilk ayağı olan Samsun-Yozgat hattının proje ihalesini gerçekleştirdi. Uzun yıllardan beri her kesimce dile getirilen projenin ihalesiyle, bir hayal de gerçek oldu. Proje yapım ihalesi, ‘Kırıkkale-Samsun Demiryolu Hattı’nın (Yerköy bağlantısı dahil yaklaşık 450 km.) idarenin öngördüğü standartlarda olacak şekilde 1/25000 ölçekli güzergah araştırması ve amenajman etüdü, 1/5000 ölçekli şeritvari haritalarının alınması ve güzergahın bu haritalara işlenmesi, güzergah üzerinde gerekli sondajlar ile laboratuar deneylerinin ve diğer zemin araştırma işlerinin yapılması, tüneller, köprüler, istinat duvarları gibi sanat yapıları ile istasyon tesislerinin ve demiryolunun teknik şartnamelerdeki esaslara göre yapılması, üst yapı, elektrifikasyon, sinyalizasyon ve telekomünikasyon projelerinin yapılmasını kapsıyor. Bu proje ve etüt çalışmaları yaklaşık 1.5 yıl sürecek olup ardından hazırlanan proje yatırım programına alınacak. Sadece Samsun’a değil, Karadeniz bölgesine de katkı sağlayacak Proje, ihale sözleşmesinin imzalanmasından sonraki 10 içinde başlayacak ve 450 gün sürecek. Muhtemelen KırıkkaleÇorum koridorundan gerçekleşen olan proje ile birlikte Samsun-Ankara arası ulaşımı ise 2 saat 15 dakikaya düşecek. Sam- sun bu proje ile birlikte, Ankara'nın yanı sıra, Eskişehir, Antalya ve İstanbul gibi illere de bağlanacak. Hızlı tren hattı projesinin Karadeniz Bölgesi’nde ulaşım açısından stratejik öneme sahip olan Samsun’un lojistik merkez olma iddiasına da büyük katkı sağlayacağı vurgulandı. Türkiye için büyük önem taşıyan demiryolu ve hızlı tren hatlarının ayrıca, Samsun’un gerek ekonomik gerekse sosyal anlamda da gelişmesi açısından büyük fayda sağlaması bekleniyor. Uzmanlar, tren hattının sadece Samsun’un değil, Karadeniz bölgesine de büyük katkı sağlayacağı görüşünde birleşti. Dünden Bugüne Hızlı Tren Hızlı tren, normal trenlere göre daha hızlı yolculuk etme olanağı sağlayan bir demiryolu taşımacılığı yöntemidir. Genel olarak saatte 250 kilometreden yüksek hızlara çıkabilen tren türü olarak kabul edilmektedir. Fransa TGV, Almanya ICV, gelişme aşamasındaki manyetik raylı tren Japon Maglev ve Türkiye’de YHT bu kategoridendir. Şu anda Almanya, Belçika, Finlandiya, Fransa, Çin, Güney Kore, İngiltere, İspanya, İtalya, Japonya, Portekiz, Tayvan ve Türkiye saatte 250 km hızın üzerine çıkan trenlerle bu ulaştırmayı yapmaktadır. 9. olarak İran MAGLEV’le yarışa dahil olma çabasındadır. Japonya ilk ülke Hızlı trenler bugün Fransa, Almanya, İspanya, İtalya gibi Avrupa ülkeleri ile Japonya, Çin ve Güney Kore’de kullanılıyor. Hızlı tren hatlarının öncülüğünü yapan Japonya aynı zamanda en çok yolcu yoğunluğuna sahip ülke. 120’den fazla trenle, yılda 305 milyon yolcu taşıyor. Demiryolu yolculuğunda artan kapasite ihtiyacı hem Japonya’da hem de Fransa’da hızlı trenin ortaya çıkmasına neden oldu. Japonya, hızlı trenleri ilk kullanmaya başlayan ülke. İlk kez 1959’da Tokyo-Osaka arasında Tokaido STSO AÇILIM 7 Haziran 2010 ODAMIZDAN HABERLER Shinkansen Hızlı Tren Hattı’nın yapımına başlandı. Açılışı 1964 yılında yapılan Shinkansen hattı dünyanın en yoğun hızlı tren hattı. Hat ilk açıldığında 210 km/saat hızla 4 saatte tamamlanan 553 km’lik yolculuk bugün 270 km/saat hız ile 2,5 saat sürmektedir. 30 yıl önce tek olan bu hızlı tren hattında günde 30 trenle, yılda 44 milyon yolcu taşınırken, bugün toplam uzunluğu 2452 kilometre olan Shinkansen şebekesinde yılda 305 milyon yolcu taşınmaktadır. Shinkansen, Japonya’daki diğer hatlar da dâhil olmak üzere dünyadaki tüm hızlı tren hatlarının taşıdığından daha fazla yolcu taşıyor. Japonya hızlı tren TCDD 2003 yılında hızlı tren hatları döşemeye başladı. İlk hat, toplam uzunluğunun 533 kilometre olması öngörülen İstanbulEskişehir-Ankara hattıdır. Bu hattın yapımı tamamlandığında, 6-7 saatlik Ankaraİstanbul yolculuğunu 3 saat, 10 dakikaya düşürmesi bekleniyor. konusunda ilk olmaya devam ediyor. 2003 yılında raydan sadece birkaç milimetre yüksekte, rayla doğrudan temassız hareket eden “Maglev”, saatte 581 kilometre hıza ulaşarak, bu dalda yeni bir dünya rekoru kırdı. Hızlı tren popüler oldu Japonya’yı ise Fransa izledi. Trenler hızlı bir biçimde popülerlik kazandı. Hızlı trenler bugün Japonya ile Fransa’nın yanı sıra Almanya, Belçika, İspanya, İngiltere ve İtalya gibi Avrupa ülkeleri ile Çin ve Güney Kore’de kullanılıyor. 2007 yılına kadar genel sıralamanın sonunda yer alan Çin, çeşitli şehirlerarasında işletmeye açtığı 832 kilometrelik hat ile yapım aşamasında olan 3404 kilometrelik hattın tamamlanmasının ardından dünyanın en büyük “Hızlı Tren Hattına sahip” ülkesi olmayı hedefliyor. Bunun dışında Hollanda ve İsviçre’ de hızlı tren hatlarının yapımı devam ederken bazı ülkelerde ise yeni hızlı tren hatlarının yapılması planlanıyor. Türkiye’de hızlı tren Zamanın en etkin biçimde kullanılması ihtiyacı, karayolu ulaşım araçlarının çevreye verdiği zararların en aza indirilmesi ve diğer taşıma modlarına göre demiryolunun daha güvenilir bir ulaşım aracı olması, demiryolu konusunda gelişmiş bazı dünya ve Avrupa ülkelerini hızlı tren hatlarının yapımı konusunda ciddi anlamda ve önemli yatırımlar yapmaya zorlamıştır. 2003 yılından itibaren hükümetlerimizin demiryollarını yeniden devlet politikası haline getirmeleri sayesinde, demiryolu ile yolcu taşımacılığının en önemli bölümünü teşkil eden Ankara-İstanbul hattında yapılan seyahat süresinin kısaltılmasını, kaçınılmaz bir şekilde gündeme getirmiştir. Ankara, Eskişehir, İstanbul, Konya, İzmir, Sivas, Bursa gibi yolcu potansiyeli ve nüfus açısından ülkemizin büyük kentlerini birbirlerine bağlayacak olan koridorlarda hızlı tren hatlarının yapılması için çalışma başlatılmıştır. TCDD 2003 yılında hızlı tren hatları döşemeye başladı. İlk hat, toplam uzunluğunun STSO AÇILIM 8 533 kilometre olması öngörülen İstanbul-Eskişehir-Ankara hattıdır. Bu hattın yapımı tamamlandığında, 6-7 saatlik Ankara-İstanbul yolculuğunu 3 saat, 10 dakikaya düşürmesi bekleniyor. Hattın şu anda kullanımda olan Ankara-Eskişehir kısmı 245 kilometreden oluşmaktadır ve yolculuk süresi 65 dakikadır. Deneme seferleri 23 Nisan, 2007, ticari seferler 13 Mayıs, 2009'da başlamıştır. Hattın Eskişehir-İstanbul kısmının 2009'da tamamlanması öngörülmüştür. 2012'de de hat Marmaray ile bağlanınca, dünyanın ilk kıtalar arası günlük tren seferleri gerçekleşmiş olacaktır. Hızlı tren hatları 212 kilometrelik Polatlı-Konya hattının yapımı Ağustos 2006'da başladı. Bu hat tamamlandığında, şu anda (arada doğrudan bir hat olmaması dolayısıyla) 10 saat 30 dakika olan Ankara-Konya yolculuk süresini 70 dakikaya düşürmesi öngörülmüştür. Ankara’dan Konya’ya uzanan hattın uzunluğu 306 kilometre olacaktır. Hattın 96 kilometrelik bölümü yapımı tamamlanmış ve şu anda kullanılan Ankara-Polatlı-Eskişehir’dir Şubat 2009'da da 293 kilometrelik Yerköy-Sivas hattının yapımına başlandı. Bu hat da 442 kilometrelik Ankara-Yozgat-Sivas hattının bir kısmını oluşturuyor. 174 kilometrelik AnkaraYerköy hattı projesi minimum hızın saatte 250 kilometre olması için henüz planlama aşamasındadır. Bunların dışında, planlanan diğer hızlı tren hatları: • Ankara-Afyon-Uşak-İzmir (Kocahacılı'da Ankara-Konya hattından çatallanacak) • Ankara-Kayseri (Yerköy'de Ankara-Sivas line hattından çatallanacak) • İstanbul-Bursa (Osmaneli'de Ankara-İstanbul hattından çatallanacak) • Ankara-Bursa (İnönü'de Ankara-İstanbul hattından çatallanacak) • İstanbul-Edirne-Kapıkule (Bulgaristan sınırı) • Konya-Mersin-Tarsus-Adana • Eskişehir-Afyon-Antalya • Sivas-Erzincan-Erzurum-Kars Haziran 2010 ODAMIZDAN HABERLER Samsun ’lojistik Samsun TSO, son yıllarda yüksek sesle dile getirilen ‘lojistik’ konusunda önemli bir kongreye ev sahipliği yaptı. Türkiye ve yurt Samsun Ticaret ve Sanayi Odası ile Avrupa dışından gelen bilim İşletmeler Ağı-Karadeniz işbirliğiyle, ‘Samsun Lojistik Merkez’ konulu kongre düzenlendi. adamları ve uzmanlar, Büyükşehir Belediyesi Anakent Sosyal Tesislojistik konusunu enine leri’nde düzenlenen kongreye Türkiye’nin değişik üniversitelerinde görev yapan bilim boyuna değerlendirdi. adamları, uzmanlar ve yurt dışından da konuşKatılımcılar, Samsun’un macı konuklar katıldı. lojistik bir üs olabilmesi için Samsun ayrıcalıklı bir noktada önemli avantajlara sahip Toplantının açılışında konuşan Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Salih Zeki olduğu fikrinde birleşti. Murzioğlu, rekabet ortamının küresel düzeye taşındığının altını çizdi. Küresel düzeydeki rekabetin, daha iyi üretmeyi, daha hızlı hazırlamayı ve daha çabuk teslim etmeyi zorladığını ifade eden Başkan Murzioğlu, “Aynı zamanda uluslararası piyasalarda pazar payını muhafaza etmeyi ve arttırmayı, düşük maliyetle girdi teminini ve üretimin uluslararası rekabet edebilir fiyatlarla gecikmeden, zamanında arz edilmesini gerekli kılmaktadır. Samsun şu anda STSO AÇILIM 10 doğudan batıya, kuzeyden güneye, Asya’dan, Avrupa’ya Rusya’dan güneydeki ülkelere ulaşımı yapılabileceği hava, kara, deniz ve demir yolu ve enerji hatlarıyla hemen hepsinin kesiştiği noktada ayrıcalıklı bir noktadadır. En kısa ifade ile Samsun lojistik bir bağlamla bilinen bütün zenginliklere sahip bir kenttir. Bu bağlamda Samsun’un sahip olduğu az önce ifade etmiş olduğum imkân ve yetenekleri harekete geçirmek hepimizin sorumluluğudur. Elbette bu sorumluluğu yerine getirmede tüm kurumlar benzer bakış açısına sahipler. Bu bağlamda Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin Türkiye’nin ilk lojistik köyünü kazandırmasındaki başarısı takdire şayandır. Yine aynı şekilde bölgede önemli insan kaynağı yetiştiren Ondokuz Mayıs Üniversitesinin Lojistik Meslek Yüksekokulu oluşturulması yönündeki girişimleri aynı şekilde takdirle karşılanmaktadır. 5 milyon nüfuslu hinterlanda sahip bölgenin merkez kenti ve tek büyükşehiri olan Samsun bugün; bölgenin ticaret merkezi, sanayi merkezi, eğitim Haziran 2010 ODAMIZDAN HABERLER üs’ için avantajlı merkezi, sağlık merkezidir ve artık lojistik merkezidir. Samsun lojistik bağlamında TRACECA, Viking Treni Projesi, Kavkaz Tren Feri Projesi gibi uluslararası projelerle anılan bir kenttir. Samsun lojistik sektörünün gününü ve geleceğini konuşurken, artık vazgeçilmez bir aktördür” dedi. “Samsun kamuoyunun kulağını lojistik konusunda doldurduk” Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz ise, Samsun’u lojistik merkez olması yönünde yaptıkları çalışmalardan ve çabalardan bahsederek, “Mutlaka lojistik altyapısını geliştirmemiz gerekiyor. Kentimizde dört yıldan beri lojistik konusunu yüksek sesle tartışıyoruz. Bu yönde Samsun kamuoyunun kulağını doldurduk. Ama, lojistik konusunu çözdük, hallettik anlamında bir eksiklik duyuyorum. Bizim DPT’den onaylı stratejik planımız var. Yani yol haritamız hazır. Kuzey komşularımızla olan ticari konular Samsun’a biçtiğimiz vizyonun doğru olduğunu gösteriyor kanısındayım. Lojistik, bu kenti kalkındıracak, geleceğe taşıyacak bu konuyla ben de bunun dışında kalamam. Bir kent ekonomik olarak gelişmemişse, kentin vizyonunu değiştiremezsiniz. Bu kentin bir yöneticisi olarak belediye hizmetlerinden çok, kentimin ekonomisinin geliştirmesini daha çok önemsiyorum. Toybelen’de yaklaşık 500 dönümlük bir alanı lojistik plana tabi tuttuk. Ama bazı sıkıntılarla karşılaştık. Ancak, kaybettiğimiz bir şey yok. Tüm sorunlar aşılır, çözülür. Bu toplantıyı çok önemsiyorum. Buradan çıkacak sonuç Samsun’un lojistik merkez olması yönünde yaptığımız yürüyüşe büyük katkı sağlayacağına inanıyorum” diye konuştu. Samsun, Türkiye’nin çok özel kentlerinden biri Kongrede daha sonra söz alan Samsun Valisi Hasan Basri Güzeloğlu ise, gelecekte Samsun’un bir bütün olarak lojistiğin gerekli ve STSO AÇILIM 11 öncelikli tüm alt yapısına sahip kent olduğu bilincini taşıdığına vurgu yaptı. Lojistiğin alt yapısına dönük ulaşım ağları ve alt yapılarının ortasında Samsun’un Türkiye’nin çok özel kentlerinden biri olduğuna dikkati çeken Güzeloğlu, “Samsun, hava, kara, deniz ve demiryolunun kesiştiği sadece kendi ve çevresi için değil uluslararası bir bağlantı merkezi konumunda zengin bir kenttir. Samsun artık, Türkiye ölçeğindeki bir çok büyük projeyle ilişkilendirilmeye başlandı. Rusya’nın Kavkaz kentiyle Samsun arasında karşılıklı demiryolu taşımacılığı anlaşması tamamlandı. Giderek artan gelişen ve güçlenen Samsun Türkiye’de, Rusya dahil kuzey ülkelerinin ticareti için çok önemli bir bağlantı noktasındadır. Viking projesi, Samsun olarak üzerinde çok önemle durduğumuz bir projedir. Bu proje, Samsun için ve Türkiye için çok önemli ve öncelikli bir projedir. Bugün Samsun dört ulaşım altyapısıyla, yetişmiş insan gücü, coğrafi derinlik, üniversite işbirliği, buna bağlı olarak sürdürülebilirlik noktasında Viking projesinin Türkiye bağlantı noktası ve kapısı Samsun’dur. Bu düşüncemizi projeyi kapsayan ülkelerin büyükelçileriyle de paylaşma fırsatı bulduk. Samsun, bugünden başlayan çalışmalarla bunun gerekli altyapılarını, fiziksel yerleşme alanlarını, bununla ilgili yapılması gereken destek ve bağlantı alan ve açılımlarını planlamak zorunda. Samsun’daki serbest bölgesi kesinlikle büyümek ve ölçeğinde daha büyük bir yere taşınmak zorunda. Bugün dört aksın buluştuğu, uluslararası bağlantı noktalarının kucakladığı ve yakın bir gelecekte belki alt yapılarıyla yatırım bağlantılarını sağlayacak Samsun, lojistiğin gerekli olan depolama alanları, sektörel bağlantı noktaları, buna ilişkin idari ve yönetim ofis bina blokları dahil her şey bu çerçevede düşünülmek zorunda. Haziran 2010 ODAMIZDAN HABERLER Dört oturum yapıldı Hasan Basri Güzeloğlu Açılış konuşmalarının ardından başlayan kongre dört oturum şeklinde gerçekleştirildi. Prof. Dr. Yunus Bekdemir’in başkanlığındaki 1. Oturumda, ‘Lojistik Nedir, Nasıl Algılanmalıdır?’, Prof. Dr. Mehmet Emin Köktaş başkanlığındaki 2. Oturumda, ‘Dünyada ve Türkiye’de Lojistik Merkezler’, Atilla Yıldıztekin başkanlığındaki 3. Oturumda, ‘Türkiye’de Lojistik-Sorunlar ve Fırsatlar’ ve Prof. Dr. Mehmet Tanyaş başkanlığındaki 4. Oturumda ise, ‘Lojistik Sektörü ve Samsun – Sorunlar ve Fırsatlar’ tartışıldı Küresel rekabette lojistik önemli rol oynuyor ‘Lojistik Nedir, Nasıl Algılanmalıdır’ konu başlıklı 1. Oturumda söz alan İzmir Ekonomi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Tuncdan Baltacıoğlu, sanayi devrimi, küreselleşme ve tedarik zinciri yaklaşımlarının lojistik faaliyetlerin gelişmesinde önemli rol oynadığını söyledi. Lojistiğin iyi kullanılmasına işaret eden Baltacıoğlu, “Artık üretim önemli bir konu değil. Üretimi herkes biliyor. Ama dünyada rekabet olayı var. Lojistiği ne kadar iyi kullanırsak, o kadar rekabetçi oluruz. Dünyada lojistik 2009 yılında 6 trilyon dolarlık bir pazar oluşturdu. 2015 yılında ise 10-12 trilyon dolarlık bir hacme oluşacağı tahmin ediliyor. Dünyada yaşanan krizden en çok hızlı çıkan sektör ise lojistik oldu. Türkiye’de ise 2008 yılında 60 milyar dolarlık bir lojistik pazarı var. 2015 yılında ise bu oranın 120-150 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor” dedi. Yusuf Ziya Yılmaz Lojistikte depolama çok önemli Salih Zeki Murzioğlu Okan Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mehmet Tanyaş ise, lojistikte depolamanın önemine işaret etti. Tanyaş, konuşmasında şunları söyledi: “Lojistik, son tüketiciye kadar giden depoları ayrı ayrı işler ve kontrol ederseniz anlam taşır. Depolama, ürünler için zaman ve yer faydası STSO AÇILIM 12 sağlayarak firmalara dinamik ve katma değerli müşteri hizmetleri sunmalarını sağlayan bir fonksiyondur. Depo yöneticilerini de iyi eğitmeniz lazım. İş gücünün verimi depoculukta çok önem arz etmektedir. Onun için çözümler üretmeniz gerekir. Depo işinin izlenebilirliği sağlanmalı. Riskleri ortadan kaldırmak için mutlaka önlemler alınmalı. Depo bir garaj yeri değildir. Araçlar mutlaka dışarıda olmalıdır.” Tüm zincirlerin halkası sağlam olmalı Birinci oturumun son konuşmacısı Yrd. Doç. Dr. Muhammet Bamyacı ise, lojistiğin tarihsel gelişimi, problemleri ve çözümleri konusunda bilgi verdi. Bamyacı, “Lojistik, disiplinler arası bir bilimdir. Fizikle, mühendisliklerle, meteoroloji, çevre ile ilişkilidir. Lojistik, ekonomiyi oldukça etkiler. Lojistikte, işletme lojistiği ve lojistik işletmesi kavramı vardır. Bu kavramlar ülkemizde netleşmeli. Lojistiğin daha iyi yapılması için modern bir yaklaşım sergilenmeli. Tüm zincirlerin halkaları sağlam olmalı. İlk çağlardan beri lojistik var. Lojistik güvene dayalı bir şeydir. Güven olmazsa, ticaret de olmaz. Kentsel lojistik çok önemli. Bu son zamanlarda üzerinde önemle durulan bir konu haline de geldi. Her belediyenin hemen hemen e-belediyecilik yazılımları var. Ama tüm yazılımlar farklı. Bunu denetlemek için de müfettişlere ihtiyaç var. Onun için bütünsel bakış açısına ihtiyacımız var. Lojistiği iyi yapabilmemiz için lojistik haritamız olması lazım. Ülkemize lojistik ihtisas OSB’ler kavramı girdi. Bu önemli bir gelişme. İşletmeler hale lojistik faaliyetlerini kendileri yapıyor. Bir işyeri malını başka yere taşıdığında geriye boş gelecektir. Buda maliyetleri artırıyor. Bu işi özelleştirmeliyiz” diyerek sözlerini noktaladı. Önce hedefler belirlenmeli Kongrenin ikinci oturumunda ise “Dünyada ve Türkiye’de Lojistik Merkezler” konusu işlendi. Mersin Lojistik Merkezi Direktörü Fevzi Filik, konuşmasında Mersin Lojistik Haziran 2010 ODAMIZDAN HABERLER Merkezi sürecinden bahsetti. Mersin’e lojistik merkez kurmak için ilk olarak herkesin içinde olduğu Mersin Lojistik Platformu kurarak hedeflerini belirlediklerini ifade eden Filik, “Daha sonra tanıtım çalışmaları yaparak, uluslararası yatırımcılarla görüştük. Türkiye’nin ilk bölgesel bazda lojistik mastır planını hazırlayarak, hedeflerimizi belirledik. Daha sonra Mersin lojistik sektörünün mevcut durum analizi incelenerek, mikro ve makro dönem planları belirlendi. Lojistik merkezinin iki etapta yapılmasını öngördük. Biz bunun için valimizle, belediye başkanlarımızla, kamu kurum kuruluşları ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle lobi oluşturduk. Mersin Lojistik İhtisas OSB’yi kurmak için ilk önce müteşebbis heyeti kurduk. Şu anda projede hiçbir aksaklık yok. Kısmetse 2012 yılında lojistik merkezimizi tamamlamayı hedefliyoruz” diye konuştu. Yabancı gözüyle ‘Lojistik’ Programın yabancı konukları olan HongKong Polytechnic Üniversitesi Lojistik ve Denizcilik Çalışmaları Bölümü’nden Adolf Ng, Hindistan’daki lojistik merkezlerinin yapılanmasından bahsederken, Nicola Paradiso ise, pazarlama müdürlüğünü yaptığı Parma Lojistik Köyü’nden ve İtalya’daki lojistik merkezlerin yapısından bilgiler verdi. Adolf Ng, konuşmasında Hindistan’daki lojistik merkezlerin ABD ve Avrupa’daki lojistik merkezlerin mantığı ile aynı olduğunu söyledi. Hindistan’da maliyetlerin önemine de değinen Adolf Ng, ayrıca yaşanan rekabetin de ülkenin gelişmesine önemli katkı sağladığına işaret etti. Nicola Paradiso da, küresel ekonomide lojistiğin önemine vurgu yaparak, “Lojistiksiz bir dünya asla düşünülemez. Eğer lojistikte tren yolu bağlantınız yoksa, lojistiğiniz de yok demektir. Kamu ve özel sektör işbirliği ile yapılan Parma Lojistik Köyü toplamda 2.5 milyon metrekare alana sahip. 400 bin tane depo inşa edildi. Demiryoluna ise 15 kilometre uzaklıkta. Lojistik köyde her gün aktif olarak çalışan 90 firma mevcut. Eğer bu işi yapıyorsanız, malların taşınması yetmez. İnsanlara da hizmet etmeniz gerekir. Parma Lojistik Köyü’ne giderseniz gayet organize olmuş bir alan göreceksiniz. Limanda engeller kalkacak, yeni yatırımlar yapılacak Atilla Yıldıztekin’in başkanlığını yaptığı üçüncü oturumda ilk sözü alan Samsun Port A.Ş Liman İşletmeleri Müdürü Bedri Yıldırım ise, yeni bünyelerine kattıkları limanın özelliklerinden, yapacakları yatırım ve çalışmalar hakkında davetlileri bilgilendirdi. Bedir Yıldırım, “Samsun’daki liman ve lojistik tesislerin hinterland açısından herhangi bir sorunu yoktur. Samsun limanı, Karadeniz bölgesinde Türkiye’nin en büyük limanı olup, aynı zamanda geniş bir hinterlanda sahiptir. Liman, devlet elindeki kısıtlı imkanları nedeniyle barındırdığı hinterlanttan istenilen faydayı sağlayamamıştır. Rakamlara bakıldığında yük trafiği açısından bir sorunun olmadığı, ancak hizmet kalitesinin bölgedeki yük taşımacılığının önündeki en büyük engel olduğu görülmektedir. Cey Grup, Samsunport’taki hizmet kalitesini ve hizmet çeşitliliğini artırarak, bugüne kadar ulaşılamayan bu hinterlandı ve taşıma modellerini özellikle konteynırı Samsun ile buluşturmayı amaç edinmiştir. Limanı devraldığımız tarihteki araç parkını özellikle konteynır taşımacılığına yönelik makine ve ekipman parkını yenileyerek, mevcut araçların revizyonlarını yaparak, Cey Grubun sinerjisini katarak ve en önemlisi de müşteri memnuniyetini sağlayarak ulaşmayı hedefliyoruz. Ayrıca, lojistik hizmetin sadece bir taşımacılık olmadığı dikkate alarak, geri saha hizmetleri olan depo ve stoklama sahalarını da uluslararası standartlara yükselterek kapasite artırımına gitmekteyiz” diye ifade etti. “Yeşilyurt Limanı, Samsun lojistiğine önemli katkılar sağlıyor” Yeşilyurt Limanı İşletme Müdürü Ali Arif Aytaç ise, limanlarının özelliklerinden bahsederek, “2006 yılında faaliyete geçen li- STSO AÇILIM 13 manımız, Samsun lojistiğine önemli katkılar sağlamakta. Karadeniz ve bölgenin liman ihtiyacını da en üst düzeyde makine parkıyla karşılıyor. Limanımız hizmete girmesinden önce Samsun’un elleçleme kapasitesi 4 milyon ton civarındaydı. Limanımızın hizmete girmesiyle birlikte elleçleme kapasitesi de arttı. Limanımızın hizmete girmesinden sonra Samsun’a gelen gemi sayısında da artış oldu. Limanımızda kapasiteleri yüksek teknolojinin son örnekleri olan 8 tane endüstriyel vinç ve mobil vinç mevcut. Mevcut 650 metre uzunluğundaki rıhtımımızı da uzatmayı planlıyoruz. Yüksek tonajlı gemilerin gelmesi, derin suyun bulunması, seri bir şekilde emniyetli yük boşaltma kapasitesine sahip olmamız Samsun’un lojistik merkez kavramına önemli katkı sağlıyor. Yatırım yaparken insan gücüne de önem vermek lazım. Karadeniz Bölgesi’nde yetişmiş eleman yönünde sıkıntılar var. Limanımızda usta-çırak ilişkileriyle kısa sürede büyük işler yaptık. Biz yaptığımız ve yapacağımız yatırımlarla Karadeniz’de özele ait limanlar içinde en iyi hizmeti vermeyi hedefliyoruz. Samsun’un geleceği parlak. Samsun’un lojistik merkez olmaması için hiçbir hiç bir neden yok” diye sözlerini tamamladı. Bugün dört aksın buluştuğu, uluslararası bağlantı noktalarının kucakladığı ve yakın bir gelecekte belki alt yapılarıyla yatırım bağlantılarını sağlayacak Samsun, lojistiğin gerekli olan depolama alanları, sektörel bağlantı noktaları, buna ilişkin idari ve yönetim ofis bina blokları dahil her şey bu çerçevede düşünülmek zorunda. Haziran 2010 ODAMIZDAN HABERLER Fevzi Filik “Hava taşımacılığını cazip hale getireceğiz” leri olduğu kadar fırsatları da vardır. Fırsatları değerlendirmemiz lazım” diye konuştu. Metro Çarşamba Hava Kargo Genel Müdürü Bircan Dizman ise, Samsun’un lojistik merkez konumuna geldiğini söyledi. Hava taşımacılığını cazip hale getirmek için çalıştıklarının altını çizen Dizman, “Biz, Türkiye’de altınca hava terminaliyiz. Bunun beş tanesi devlet bünyesinde. Bunun yanında ilk olmanın sorunlarını da yaşıyoruz. Hava kargo taşımacılığının cazibeliğinin artması için omurgamızın tamamlamaya gayret gösteriyoruz. 2-3 ay sonra kendi gümrük hizmetimizi de verdikten sonra hava kargonun daha cazip hale geleceğine inanıyorum. Bize tüm bu süreç de katkı sağlayan Samsun TSO Başkanı Salih Zeki Murzioğlu’na teşekkür ediyorum” diye konuştu. “Samsun’da lojistik bilinci oluşmuş” Samsun-Kavkaz hattı büyük önem taşıyor Adolf Ng Bedri Yıldırım ç Ali Arif Ayta Oturumun son konuşmacısı Konsped Uluslararası Taşımacılık Ltd. Şti.’nden Mete Tırpan ise, lojistiğin en temel unsurlarından birinin taşımacılık olduğunu belirterek, “Tedarik zincirlerinden en önemlisi taşımacılık. Taşımacılığınızı iyi organize edemiyorsanız, gerekli bileşimleri sağlayamıyorsanız, diğer alanlarda ne kadar başarılı olursanız olun sonuçta ürettiğiniz hizmet, tedarik zincirinin bütünü olumlu sonuç vermeyecektir. Rusya coğrafyasına önemli bir ulaşım katkısı yapacak Samsun-Kavkaz feribot hattının hattı çok önem taşıyor. Bu hattın en kısa sürede hizmete girmesini umuyorum. Bizim eski Sovyetler ile aramızda sistem farklılıkları var. Onun için aktarmasız taşıma yapamıyorsunuz. Bu nedenle Samsun-Kavkaz hattı önem taşıyor. Bizim bir şekilde Orta Asya’ya gelen yolları cazip hale getirmek ve geliştirmek zorundayız. Rusya, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan bizim hedef pazarlarımız. Buralara karayolu ile gidiyoruz. Ama karayolu en pahalı ulaşım aracı. Samsun-Kavkaz hattı çok bile gecikti. Bu Samsun için de büyük bir kayıptır. Her şeyin risk- STSO AÇILIM 14 Prof. Dr. Mehmet Tanyaş’ın Mehmet Tanyaş’ın oturum başkanlığını yaptığı son oturuma ise Uluslararası Nakliyeciler Derneği İcra Kurulu Üyesi Alper Özel, Lojistik Yönetim Danışmanı Atilla Yıldıztekin, TCDDYük Daire Başkanı İbrahim Çelik ve Ulaştırma Bakanlığı Danışmanı Sami Kabaş konuşma yaptı. Oturumda konuşan Lojistik Yönetim Danışmanı Atilla Yıldıztekin, “Türkiye’de lojistiğin üs olacaksa, deniz kapıları da üs olmalı. Lojistik çağın en hızlı gelişen sektörü. Lojistik ekonomin temeli. Lojistiği düzgün yapamazsanız, dünya üzerinde de düzgün olamazsınız. Samsun limanı, Karadeniz’in en büyük limanı. Ayrıca, demiryolu bağlantısı da var. Geniş bir hinterlanda sahip. Samsun’da lojistik bilinç de oluşmuş. Samsun, merkezi bir konumda. Ancak, her işi kuralına göre yapmak lazım. Önce hedefler ve stratejiler belirlenmeli. Burası bir lojistik üs olacaksa, Samsun’a has mastır planı olmalı. Samsun’un stratejileri, deniz taşımacılığı geliştirilmeli. Değişik kurumların stratejileri var. Onlara bakılmalı. En başarılı uygulamalar belirlenmeli ve paylaşılmalı. Samsun’un avantajlarının yanı sıra dezavantajları da var. Ama önümüzde fırsatlar var. Buradaki amacımız sadece Samsun’un bugün ki lojistik sorunlarını çözmek değil, bundan 25-30 yıl sonra da karşılaşacağımız sorunlara şimdiden çözüm yolu bulmak olmalı. Samsun’dan çıkıp, dünyayı görmemiz gerekiyor. Samsun’un güçlü yönleri limanlara sahip olması, coğrafi konumu itibariyle Orta Doğu, Kafkaslar ve Türki ve Cumhuriyetlere bağlanan giriş çıkışı kapısının olması. Güçlü demiryolu ve karayolu bağlantılarının olması, Samsun limanlarının kombine taşımacılığa uygun olmasıdır. Zayıf yönleri de var. Bunlardan en önemlisi sektörde kalifiyeli eleman eksikliği, demiryolu alt yapısı elleçleme olanakları Haziran 2010 ODAMIZDAN HABERLER ve ekipmanlarının yetersizliği, bölgedeki lojistik sektörünün çağdaş, etkin ve verimli çalışması için mevcut firmalara danışmanlık ve teknik destek hizmeti verebilecek uzman firmaların bulunmaması, lojistik firmaların yeterince kurumsallaşmış olmaması. Her şeyden önce Samsun’da bir bilinçlendirme yaratılmalı” diye sözlerini tamamladı. cek ve buradan kesintisiz devam edecek. Bu projenin anlaşmaları tamam. Samsun’a hayırlı olsun. Bu projelerin bitmesiyle hem ülkemiz hem de Samsun lojistik üs haline gelecek. Ayrıca, devlet demiryolları Samsun’u desteklemeye devam edecek” dedi. Samsun örnek oldu “Samsun bu işin üstesinden gelir” TCDD Yük Daire Başkanı İbrahim Çelik ise, yaptığı konuşmada yürüttükleri çalışmalar ve Samsun’daki projeleri hakkında bilgiler verdi. Çelik, “Demiryolunun yıllık ödeneği 10 yıl sonunda 33 kat artmıştır. Yük taşımacılığı her yıl ortalama yüzde 7 artmaktadır. İlk lojistik köyümüzü Samsun’da açtık. Yeni lojistik köylerin kurulması için çalışmalarımız devam ediyor. Bu projelere Samsun örnek oldu. Samsun için çok önemli bir proje de Kars-Tiflis demiryolu hattı. Bu proje ile birlikte Samsun, Kars, Erzurum hatlarının ticaret hacmi daha da çok genişleyecektir. Bu hatta Samsun merkez olacak. Ayrıca, Asya ve Orta Doğu ülkelerine ulaşım koridoru bağlantısı da sağlanmış olacak. Samsun için bir başka önemli proje ise 10 milyon TL maliyetli Samsun-Kavkaz Feribot Hattı Projesi’dir. Türkiye’den yüklenen yük Samsun’a gele- Ulaştırma Bakanlığı Danışmanı Sami Kabaş ise, Samsun’un lojistik üs olma konusunda kenetlenmesinin bir Samsunlu olarak kendisini mutlu ettiğini söyledi. “Samsun bu işin üstesinden gelecektir” diyerek sözlerini sürdüren Kabaş, “Değerli konuşmacılarımız, Samsun’un küresel lojistik üs olması fikrinde birleşti. Bunu duymaktan mutluluk duydum. Samsun ve Mersin Türkiye’nin adeta belini doğrultacak bel kuşağı konumunda iki önemli kentimiz. Ancak, Mersin biraz daha bu işe hazır gibi. Buradan onu gördüm. Ama Samsun geç kalmış değil. Bu konuda önemli avantajlara sahip. Lojistik konusunda tüm altyapıları iyileştirirsek dünya bizi tercih edecektir. Samsun’un da nasıl bir altyapıya sahip olması konusunda lütfen büyük düşünelim. Büyümenin önünü tıkamayacak şekilde büyük projeler yapmamız lazım. Samsun’da güzel bir irade var. Her şey tespit edilmiş. STSO AÇILIM 15 Yeter ki planlamalar yapalım, yatırımcı geldiğinde önlerine somut şeyler koyalım” diyerek sözlerini tamamladı. Gün boyu devam eden Lojistik Kongresi’nin bitmesinin ardından kokteyl verildi. Lojistiğin daha iyi yapılması için modern bir yaklaşım sergilenmeli. Tüm zincirlerin halkaları sağlam olmalı. İlk çağlardan beri lojistik var. Lojistik güvene dayalı bir şeydir. Güven olmazsa, ticaret de olmaz. Kentsel lojistik çok önemli. Haziran 2010 ODAMIZDAN HABERLER Gıda OSB’nin alt yapı sözleşmesi imzalandı Samsun Ticaret ve Sanayi Odası’nın Mayıs ayı olağan meclis toplantısında konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Salih Zeki Murzioğlu, Gıda OSB’nin altyapısı için yapılan ihalenin sözleşmesinin yüklenici firma ile imzalandığı müjdesini verdi. STSO AÇILIM 16 Başkan Murzioğlu, meclisi bilgilendirdi Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Mayıs ayı olağan meclis toplantısı, Meclis Başkanı Sedat Demirci başkanlığında toplandı. Toplantıda söz alan Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Salih Zeki Murzioğlu, mayıs ayı içinde yaptıkları faaliyetler hakkında meclis üyelerini bilgilendirdi. Haziran 2010 ODAMIZDAN HABERLER Samsun’a hayırlı olsun Samsun TSO Başkanı Salih Zeki Murzioğlu, konuşmasına Gıda Organize Sanayi Bölgesi’nin altyapısı için yapılan ihalenin sözleşmesinin yüklenici firma ile imzalandığını söyledi. Konuşmasında uzun süreden beri Samsun’un beklediği Gıda Organize Sanayi Bölgesi’nin altyapı inşaat ihalesinin bir süre önce yapıldığını hatırlatan Salih Zeki Murzioğlu, “Bilindiği gibi ihaleyi Kaçkar İnşaat kazanmıştı. Müteahhit kesin teminatını verdi. İhaleyi kazanan firma, gerekli işlemleri tamamlamasının ardından sözleşmeyi imzaladık. Firma hemen işe başlayıp çok yakın zamanda Gıda OSB’nin alt yapısını yapacak. Alt yapısı yapılırken de oradan tahsiste bulunduğumuz 22 tane yatırımcıya yerlerini vereceğiz. Samsunumuz ve Samsunumuzun ekonomisinin geleceği için çok iyi olacağına inandığımız proje hayırlı olsun” dedi. AB Büyükelçileri, Samsun’a davet edildi Mayıs ayı içerisinde Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Marc Pierini’yi Samsun’da ağırladıklarını belirten Murzioğlu, “Kendileri Avrupa Birliği hibe programında Samsun’a bazı yatırımlar yapmışlardı. Biz de oraları gezdirdik, Samsun ve odamız hakkında bilgiler verdik. Kendisini yolcu ederken de Avrupa Birliği’ne bağlı ülkelerin büyükelçilerini sizler adına Samsun’a davet ettim. Zannedersem eylül, ekim aylarında Avrupa Birliği’ne bağlı ülkelerin büyükelçileri Samsunumuzu ziyaret edecekler. Yine 6-7 mayıs tarihlerinde İstanbul’da Halka Arz Seferberliği konferansına katıldık. Ve akabinde de 12 haziranda bunu Samsun’a yapma kararı aldık. Toplantının davetiyeleri sizlere gelecektir. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Başkanı Hüseyin Erkan, İş Yatırım Menkul A.Ş. ve Sermaye Piyasası Kurulu’yla beraber odamız ortaklaşa böyle bir etkinlik düzenleyecek. Yine 7-9 mayıs tarihlerinde Gürcistan Batum’da Expo 2010 Turizm Fuarı’na oda olarak katıldık. Fuara 7 tane ülkeden 148 firma katıldı. Biz de oda olarak İl Özel İdaresi ve İl Turizm Müdürlüğü ile beraber bir stant açtık. Çok güzel bir etkinlik oldu” dedi. STSO AÇILIM 17 Türkiye-Rusya İş Forumu için mayıs ayında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün teşrifleriyle, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Dimitri Mehmedov’un geldiği toplantıya katıldıklarını söyleyen Murzioğlu, “Burada Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, bakanlık düzeyinde çok anlaşmalar yapıldı ama bizi ilgilendiren bir şey vardı. Türkiye-Rusya demiryolu ağlarını birbirine bağlayacak olan Samsun-Kafkaz tren-feri projesinin anlaşmasının imzalanmasıydı. Samsun gelecekte bir lojistik kent olma yolunda ilerliyor. Belki oldu ama biz farkında değiliz. Biliyorsunuz Samsun’un çok farklı konumu var. Türkiye’de 81 vilayetten karayolu, havayolu, demiryolu ve denizyolu gibi dört ulaşıma sahip 3 vilayet var. Bunlardan bir tanesi bizim Samsunumuz. Ama biz bunun farkında değiliz ve bunu dillendirmiyoruz. Burada 3 tane limanız var. Ve Türkiye’nin her yönüne demiryolu bağlantılarımız var. İmzalanan bu projeyi kentimiz için çok önemli görüyoruz” diye konuştu. Gündem maddelerinin görüşülüp karara bağlanmasının ardından meclis toplantısı sona erdi. Haziran 2010 ODAMIZDAN HABERLER Samsun büyük bir öneme sahip AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Marc Pierini, Türkiye’nin, Avrupa Birliği için çok önemli sanayi, üretim merkezi konumunda olduğunu söyledi. Marc Pierini ayrıca, Karadeniz’in kuzeyiyle olan ilişkileri nedeniyle Samsun’un yadsınamaz bir öneme sahip olduğunu söyledi. AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçisi Marc Pierini, bir dizi inceleme ve ziyaretlerde bulunmak üzere Samsun’a geldi. Marc Pierini’ye Samsun’da yaptığı ziyaretlerde Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Salih Zeki Murzioğlu ve Samsun Ticaret Borsası Başkanı Sinan Çakır eşlik etti. Pierini ilk olarak Samsun Valisi Hasan Basri Güzeloğlu’nu ziyaret etti. Samsun TSO ile mükemmel bir işbirliğimiz var Görevinin, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katkı sağlamak olduğunu ifade eden Marc Pierini, "Türkiye'nin katılım müzakereleri ve Türkiye'nin katılımı sadece başkentin AB'ye katılımı anlamını taşımıyor ya da tek bir siyasi partinin, iş dünyasından birilerinin katılımı anlamını taşımıyor, tüm Türkiye'nin birliğe STSO AÇILIM 18 katılımı anlamını taşıyor. Bu nedenle, Türkiye'nin her köşesinde neler olup bittiğini anlayabilmek bizim için büyük önem taşıyor. Şuanda Samsun TSO ile mükemmel bir işbirliğimiz var. Bu kapsamda AB Bilgi Bürosu ve iş geliştirme merkezi söz konusu faaliyet içerisinde. Önümüzdeki dönem içerisinde KOBİ'leri desteklemeye yönelik yeni bir takım araçlar getirilmesi planlanıyor. Bu sebeple önümüzdeki dönemde bir takım çabalarımız söz konusu olacak. Böylelikle sizin kentinizde örneğin iş dünyasında faaliyet gösteren kişilerin bu fırsatları öğrenmelerini ve faydalanmalarını istiyoruz" dedi. AB ile ilişkileri sağlamak adına Samsun'da yapılan çalışmalar hakkında bilgiler veren Vali Güzeloğlu da, "Türkiye dünyanın 16. büyük ekonomisi, genç nüfusu, jeostratejik önemi ve tarihsel birikim ve derinlikleri ile AB üyeliği ile AB'ye büyük bir dinamizm ve heyecan katacak, AB'nin dünya ölçeğinde küresel bir katkı sunmasına çok büyük destek olacaktır. Öncelikle birçok temel bazda AB'nin algılanmasını ve ülkemizi e doğru aktarılmasını sağlamak, bu organizasyonel yapı içerisinde insanımızın AB ile ilişkilerini sağlamak adına bir dizi projeler Haziran 2010 ODAMIZDAN HABERLER ülkemizde olduğu gibi Samsun'da da gerçekleştirildi. Valiliğimiz bünyesinde AB bürosu kuruldu, vali yardımcımız yönetiminde tüm kamu kurumları ve sosyal birimlerde AB ile ilişkiler güçlendirildi. Samsun TSO'da AB bilgi bürosu, Türkiye çapında sayılı ve özel bir örgütlenme ile çok ciddi işler yaptı. Yeni kurulan Kalkınma Ajansı Samsun merkezli olarak özellikle kalkınma çabalarında AB ile sıkı ve çok güçlü bir işbirliği gerçekleştirdi. Bu çerçevede baktığımız zaman Samsun katılım öncesi mali yardımlarda ve proje yardımlarında Türkiye çapında ilk 5 arasında yer alan önemli bir başarıya imza attı" diye konuştu. Konuşmaların ardından Vali Güzeloğlu, Marc Pierini'ye Atatürk'ün Samsun'a ayak basmasını simgeleyen bir heykel hediye etti. “Samsun bizim için çok önemli” Samsun gibi potansiyeli olan kentlerin Türkiye-AB ilişkileri açısından büyük önem taşıdığına vurgu yapan Pierini, “Amaçlarımızdan bir tanesi bu kentteki iş dünyası aktörlerine verilen hizmetlerin çeşitliliğini artırabilmek, özellikle Samsun özeline buradaki ihtiyaçlara hitap edecek çalışmalara imza atabilmek. Bu yıl özelliklere KOBİ’lere yönelik bir takım çabalarımız söz konusu olacak. Samsun gibi kentlerin önemi bizim için çok büyük. Çünkü Samsun, Karadeniz’in kuzeyinle olan ilişkileri de yadsınamaz bir öneme sahip. Burada hemen enerji konusu akla geliyor. Kısacası Samsun, ilişkilerimiz açısından önem teşkil ediyor” diye konuştu. Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yımmaz da, Samsun’la ilgili Pierini’ye bilgi verdi. Yılmaz, “Samsun, tarihiyle, kültürel, sosyal yapısıyla ve ekonomisiyle Karadeniz’in karşı komşularıyla iyi ilişkiler kuracağı bir üs olarak görüyoruz” dedi. Marc Pierini, daha sonra ise Samsun Ticaret ve Sanayi Odası ile Oda bünyesinde hizmet veren AB Bilgi Bürosu’nu ziyaret etti. Burada Oda şeref defterini imzalayan Pierini, Samsun’da gördüğü ilgiden dolayı çok mutlu olduğunu söyledi. Türkiye’de bulunan Avrupa Bilgi Büroları’ndan birinin Samsun’da olduğunu hatırlatan Marc Pireni, AB ile ilgili bazı genel konulara değindi. 14 yıldır uygulanmakta olan Türkiye ile Avrupa Birliği arasında Gümrük Birliği’nin söz konusu olduğunu ifade eden Pireni, “Gümrük Birliği sayesinde ticaret ve yatırımda gözle görülür bir artış söz konusu oldu. AB vatandaşları belki bunun çok farkında değiller ama Türkiye, Avrupa Birliği için çok önemli sanayi, üretim merkezi üssü konumunda. Küresel rekabet gücü açısından da Türkiye, Avrupa’nın çok önemli bir parçası” diye ifade etti Samsun Türkiye’nin lokomotif illerinden Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Salih Zeki Murzioğlu ise konuşmasında, Samsun’un; doğal kaynakları, coğrafi ve stratejik konumu ve barındırdığı potansiyel ile Türkiye’nin en önemli şehirlerinden biri olduğuna vurgu yaptı. Samsun’un ayrıca, Türkiye’de deniz, hava, kara ve demiryolu gibi her türlü ulaşımda merkezi konuma sahip üç şehirden biri olduğunu hatırlatan Murzioğlu, “Bu özellikleriyle lojistik bir merkez olan Samsun; Karadeniz Bölgesi’nin Anadolu’ya ve Rusya Federasyonu ile Bağımsız Devletler Topluluğu’na açılan kapısıdır. Samsun; limanı, serbest bölgesi, organize sanayi bölgeleri, üniversitesi, tarıma dayalı gıda sanayi potansiyeli yüksek iki ovası, hizmetler sektöründe gelişmiş alt yapısı ile büyüyen, gelişen, dinamik STSO AÇILIM 19 Türkiye’nin lokomotiflerinden biridir” diyerek sözlerini tamamladı. İncelemelerde bulundu Samsun TSO Başkanı Salih Zeki Murzioğlu, konuşmasının ardından Marc Pierini’ye günün anısına hediye takdim etti. Misafirperverliğinden dolayı Murzioğlu’na teşekkür eden Pierini, Samsun TSO’nun şeref defterine ziyaretiyle ilgili düşüncelerini yazdı. Samsun TSO Yönetim Kurulu üyeleri ve bazı sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ile de ayrı ayrı toplantı yapan Marc Pierini, daha sonra Atakum Gıda Kontrol Laboratuvarı ile Samsun Limanı’nı ziyaret ederek, incelemelerde bulundu. Samsun gibi potansiyeli olan kentlerin Türkiye-AB ilişkileri açısından büyük önem taşıdığına vurgu yapan Pierini, “Amaçlarımızdan bir tanesi bu kentteki iş dünyası aktörlerine verilen hizmetlerin çeşitliliğini artırabilmek, özellikle Samsun özeline buradaki ihtiyaçlara hitap edecek çalışmalara imza atabilmek” dedi. Haziran 2010 ODAMIZDAN HABERLER Samsun TSO, TOBB Genel Kurulu’nda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin 65’inci seçimsiz genel kuruluna Samsun TSO TOBB Delegeleri, İl Kadın Girişimciler Kurulu ve Genç Girişimciler Kurulu Üyeleri de katıldı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin 65'inci seçimsiz genel kurulu, TOBB ETÜ'de yapıldı. Genel Kurula, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, eski Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli delegeler ve misafirler katıldı. Genel Kurul’da ayrıca Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Salih Zeki Murzioğlu ile TOBB delegeleri, İl Kadın Girişimciler Kurulu üyeleri ve İl Genç Girişimciler Kurulu Başkanı Kerem Tüfekçi’de hazır bulundu. Türkiye küresel güç olacak Genel kurul, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşının okunmasından sonra TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun konuşmasıyla çalışmalarına başladı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) 65. Genel Kurulu’nda konuşan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin önümüzdeki 10 yılda, sadece ‘bölgesel güç’ olmakla kalmayıp, ‘küresel güç’ konumuna yükseleceğini söyledi. Türkiye’nin de krizden etkilendiğini belirten Hisarcıklıoğlu, “Ekonomimiz 125 milyar dolar kayba uğradı. İşsiz sayısı 1,1 milyon kişi arttı. Sanayimiz yüzde 7,2, Ticaretimiz yüzde 10,4, İnşaat sektörümüz yüzde 16,3 geriledi. Çok zor bir yılı geride bırak- tık. Umuyorum ki tüm bu yaşananlar, üretmek yerine paradan para kazanma anlayışının nelere yol açtığını dünyaya gösterir ve herkese ders olur. Tüm bu yaşananlar, kazandığı her kuruşa alın terini akıtan sizlerin, cefakâr müteşebbislerin, hangi şartlar altında ayakta kalmaya çalıştığının da kanıtıdır. Biz 2009 yılının başından itibaren hep şunu vurguladık. Çaresizliğe, ümitsizliğe, karamsarlığa kapılmayalım. Türkiye ekonomisinin dinamizmi, üretim ve tüketim gücünden gelir. Milli gelirin yaklaşık yüzde 70’ini oluşturan yurtiçi tüketimi canlı tutulursa, krizin etkileri hafifler. İşte, bu hedefle çalıştık” dedi. “Bu ülkenin sevdalısıyız” Krizle ilgili yapılan çalışmalara da konuşmasında yer veren Hisarcıklıoğlu, ”Hükümetimiz, çeşitli sektörlerdeki tüketim vergilerini azaltarak, bu yönde önemli bir adım attı. Meclis’teki iktidar ile muhalefet partilerimizin ve yerel yönetimlerin STSO AÇILIM 20 destekleriyle ve önde gelen meslek ve sivil toplum örgütleri ile işçi sendikalarıyla birlikte 81 il’de “kriz varsa çare de var” kampanyasını hayata geçirdik. Bir ve beraber olarak, krize meydan okuduk. “Evini Yenile Türkiye” kampanyasıyla, bankaları, reel sektörü ve tüketicileri buluşturduk. Böylece, krizin getirdiği kısır döngüyü elbirliğiyle kırdık. Üreticiye ve tüketiciye moral verdik. Tüm bu çabalar sonuç verdi. Krizden çıkışın ve toparlanmanın itici gücü, iç tüketim oldu. 2009 yılının son çeyreğinde ekonomi, iç tüketime dayalı olarak, yüzde 6 büyüdü. 2010 yılının ilk çeyreğinde, sanayi üretimini yüzde 17 artırdık. Kısacası, karanlık bir tüneli, yine el birliğiyle geride bırakıyoruz. Ancak, zaman, rehavete kapılma zamanı değil. Ekonomide başlayan toparlanma sürecini, kuvvetlendirmeliyiz. Yapısal reformlar, işte bu vazifeyi görecektir. Türkiye’nin geleceğine ortak olan bizler, sorunlara da, çözümlere de ortağız. Biz, bu ülkeye hizmet için varız. Biz, bu ülkenin sevdalısıyız” diye konuştu. Haziran 2010 KONUK YAZAR İnovasyon ve tasarım Muazzez KORKMAZ Mühendis Türk Patent Enstitüsü Yenilikler yumağı olan inovasyonun, en renkli alanı ürün tasarımıdır. Ürünler tasarlanırken tasarımcıyı bağlayan hiçbir engel yoktur. Tasarımcının tek engeli hayal gücünün sınırlarıdır. Hayal gücünün üzerine eklenen bilgi, deneyim ve yetenek yaşamın içine taşınabilen tasarımları ortaya çıkarır. Çağımız yenilik çağıdır. İnsanlar yeni ürünlerin, yeni hizmetlerin, yeni tasarımların, yeni iş modellerinin peşinden koşmaktadırlar. Ürünün satılabilmesi için önceden fiyatların aşağı, kalitenin yukarı çıkarılması yeterli iken, bu gün bu strateji işletmeleri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakabilir. Nereye kadar fiyat indirilebilir? Artık dünya küçüldü, en iyi kalitede her türlü mal, istenilen zamanda dünyanın dört bir köşesine ulaştırılabilmektedir. Bu sebeple fiyata, kaliteye dayalı rekabet yerini inovasyona dayalı rekabete bırakmıştır. İşlevsel ve görsel yenilik içeren ürünler iyi bir pazarlama ile buluştuğu takdirde ülke ekonomisine katkıda bulunacaktır. Yaşanılan kriz ortamından büyüyerek çıkılmak isteniliyorsa ihtiyaç ve beklentilere uygun, fonksiyonel çözümler sunan, aynı zamanda görsel zenginlik taşıyan tasarımlar ile katma değer sağlanmalıdır. Yüksek derecede inovasyon içeren tasarımlar teknolojiyi ve görselliği en üst düzeyde barındıran “EN” lerin buluştuğu ürünlerdir. Anılan ürünler en iyi malzemeyi, en iyi üretim tekniğini içerirken, çevreye en az zararlı, kullanıcı için en faydalı ürün olma özelliklerine sahiptirler. Bu tarz ürünlerin sanayiciye para kazandır- maması gibi bir durum söz konusu değildir. İnovasyon içeren ürünler sektörde trend belirler. İnovasyon içeren ürünler Kulaklık Cep telefonunu cebinden çıkartmak istemeyenlerin gözdesi olacak olan Samsung’un yeni bluetooth kulaklığı WEP850, özellikle tasarımıyla öne çıkıyor. Geçtiğimiz aylarda Las Vegas’ta düzenlenen CES 2009’da ‘tasarım ve inovasyon ödülü’ ile ödüllendirilen WEP850, • inceliği(6.5 mm), • hafifliği ( 7.1 gr), • kristal kulaklığı, • elmas kesimi, • çift telefonla eşleşme özelliği( iki telefona da PIN kodu sormadan, otomatik olarak bağlantı kurabiliyor), • ergonomik yapısı, • kristal netliğinde ses kalitesi, • DSP teknolojisi ile de çağrılardaki rahatsız edici sesleri ortadan kaldırması, ile dikkatleri üzerine çekmektedir. STSO AÇILIM 22 Hareketli Oturma Birimi Ertunç VATANPERVER tarafından tasarlanan ve 2008-2009 Mosder Engelliler İçin Mobilya Tasarım Yarışması’nda ikincilik ödülü alan ürün yakın gelecek teknolojileri ile donatılmış engelli araç gereçlerinin inovasyon ile buluştuğu en iyi örneklerden biridir. Moor olarak adlandırılan ürün; • Oturma ve sırt kısmında hava keseciklerinin bulunması ve bu sayede uzun süreli oturma esnasında oluşacak fiziksel sorunların ortadan kaldırılması, • Hava keseciklerinin basınçlarının ayarlanabilmesi, • Kablosuz iletişim cihazı ile hareket ettirilebilmesi, • Şarj aparatı ile kolaylıkla şarj edilebilmesi, • İçerisinde bulunan hidrolik kısım sayesinde 15 cm ‘ye kadar yükselip, alçalabilmesi, • Farklı renk ve malzeme alternatifleri ile üretilebilmesi, gibi özellikleri ile ödüle layık görülmüştür. Ticaret hayatında kalıcı olmak için yukarıda örnekleri sunulan ürünlerle müşterilerin dikkati çekilmelidir. Bu gün Çin malları ilk etapta ucuz olması ile dikkat çekti, ancak daha sonra kalitesizliği nedeniyle çocuklar nezdinde bile değerini yitirdi. Firmalar kazançlı çıkmak için kalite ile müşteri Haziran 2010 KONUK YAZAR üzerinde güven oluşturmalı, şikayetleri önemseyerek müşteri ile yakınlık kurmalı, farklı tasarımları içeren ürünleri sunarak müşterilerine özel oldukları hissettirmelidirler. Harvard Business School profesörlerinden Robert HAYES, 20 yıl önce şu tespiti yapmıştır; “Firmalar daha önce fiyatla rekabet ediyordu. Bu gün kaliteyle rekabet etmektedirler. Yarın ise tasarımla rekabet edeceklerdir.” Bugün kaliteli tasarımla rekabet etme günüdür. Bu bilinçte olan kişi ve firmalar teknolojiyi ve görselliği en üst düzeyde içeren tasarımlara önem verirken aynı zamanda tasarımlarını koruma çabası içerisine girmişlerdir. Aksi takdirde bütün emekler taklidin yoğun olduğu günümüz ortamında boşa gidecektir. Bu sebeple tasarımların tescil edilerek korunması yaratılması kadar önem arz etmektedir. Tasarımın Korunması Tasarım, tescilli ve tescilsiz olmak üzere iki şekilde korunabilir. Tescilsiz tasarım genel hükümlere göre koruma görürken, tescilli tasarım 554 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK)’ kapsamında korumadan faydalanmaktadır. Tasarımın Kararname kapsamında korumadan yararlanabilmesi için görünümünün; • yeni ve ayırt edici olması, • teknik fonksiyondan kaynaklanmaması, • kamu düzeni veya genel ahlaka aykırı olmaması, gerekmektedir. Enstitüye yapılan tasarım tescil başvuruları, sadece şekli şartlar ve ilgili Kararname’ nin 3. maddesi kapsamına göre incelenerek tescil edilmektedir. Bunun anlamı ise; başvurunun sadece, başvuru için gerekli evrakların (dilekçe, görsel anlatım, ücret, vekaletname, vb.) var olup olmadığı ve tescili istenilen tasarımın ve uygulandığı ürünün anılan maddede yer alan tasarım ve ürün tanımına uygun olup olmadığı hususunda incelemenin yapılmasıdır. Yapılan inceleme sonucunda, herhangi bir şekli eksikliği bulunmayan başvurular, tasarım siciline kayıt edilerek Resmi Endüstriyel Tasarımlar Bülteni’nde yayınlanarak ilan edilir. Yayın tarihinden itibaren 6 aylık süre içerisinde ilanı yapılmış bir tasarımla ilgili olarak gerçek veya tüzel kişiler ile ilgili meslek kuruluşları gerekçelerini açıkça belirtmek ve ilgili yönetmelikte öngörülen şartları yerine getirmek koşulu ile tasarım tescil belgesinin verilmesine karşı Enstitü nezdinde itiraz edebilirler. Yapılan itiraz ve gerekçesi kendi görüşünü açıklayabilmesi için başvuru sahibine iletilir. İtiraza konu tasarım için tescilin devamı veya iptali konusunda verilecek karar Türk Patent Enstitüsü nezdinde Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nda(YİDK) alınır. İtiraza konu tasarımın yıllardır kamuya sunulmuş olduğunun bilinmesine rağmen eğer bu durum itiraz ekinde herhangi bir belge ile ispatlanamaz ise Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nda tescilin devamı yönünde karar alınmaktadır. İtiraz eden, itirazını yazılı belgelerle ispatlamak zorundadır. Bu gün asıl sorun itiraza mesnet gösterilen belgelerin itiraz gerekçelerini destekler mahiyette belge olarak kabul edilememeleridir. Tescilin iptali için yenilik kırıcı belge olarak Enstitüye sunulan katalogların tarih içermemesi, sunulan faturalarda ürün adı ve kodunun bulunmaması veya bulunsabile bulunan ürün adının ve kodunun ilgili ürüne ait olduğunun ispatlanaması sebebiyle kamuya mal olan tasarımlara Enstitü tarafından tescil belgesi verilebilmektedir. Sonuç olarak tescil başvurusu yapılan tasarımın görünüm özelliğinin yeni ve ayırt edici olup olmadığı, görünüm özelliklerinin ürünün teknik fonksiyonundan kaynaklanıp kaynaklanmadığı konularında başvuru aşamasında Enstitü tarafından herhangi bir inceleme / araştırma yapılmamaktadır. Bu gibi incelemeler itiraz üzerine YİDK ‘da yapılmaktadır. Şekli incelemeye dayalı sistemden kaynaklanan sorunlar Uzun yıllardır piyasada var olan bir ürüne ve/veya başkasına ait ürüne talep arttığı zaman ticari ahlak kuralları ile bağdaşmayacak bir davranış sergilenerek, şekli incelemeye dayalı sistemden dolayı taklit edilen ürünün tasarımına tescil belgesi alınabilmektedir. Alınan tescil belgesi, belge sahibine geçici de olsa tescilden doğan haklarını kullanma imkanı sağlamaktadır. Tescil belgesine sahip olan kişi, dürüst rekabet kurallarını hiçe sayarak tasarım hakkına tecavüz iddiası ile dava açabilmektedir. Tasarımın tescilli olması ile korunabilir olması arasında fark vardır. Tescil belgesine sahip tasarım korunamayabilir. Tescil belgesindeki tasarımın korunabilmesi için tasarımın görünümünün, yeni ve ayırt edici olması, yine görünümünün ürünün teknik fonksiyonundan kaynaklanmaması gerekmektedir. Daha önce belirtildiği üzere Enstitü tarafından bu konularda başvuru aşamasında inceleme yapılmamaktadır. Bu sebeple tescil belge- STSO AÇILIM 23 sine sahip tasarım, koruma şartlarına sahip olduğu sürece ilgili KHK kapsamında korumadan yararlanabilecektir. Neden şekli incelemeli sistem? Esas yönünden inceleme yapılırsa tescil ettirilmek istenen tasarımın yeni ve ayırt edici görünüm özelliğine sahip olup olmadığının dünya çapında araştırılması gerekmektedir. Söz konusu araştırmanın sağlıklı olması aşağıda açıklanan nedenlerden dolayı mümkün gözükmemektedir. • Her gün tüketicilere yüzlerce yeni ürün sunulmaktadır. Sunulan ürünlerin görünüm özelliklerine sahip olabilmek TPE açısındam mümkün değildir. Çünkü bu yeni görünümleri anında takip ederek bilgisayar ortamına aktarmak veya arşivlemek oldukça zordur. • Diğer ülke ofislerinde tescilli olan tasarımlara erişebilmek için tüm dünya ofislerinin ortak veri tabanını kullanması gerekirki bu gün böyle bir ortak veri tabanı bulunmamaktadır. (3)Türk Patent Enstitüsü; patentler, faydalı modeller, endüstriyel tasarımlar, markalar, coğrafi işaretler ve entegre devre topografyaları gibi sınai hakların tescili ve bu hakların korunması ile ilgili işlemleri gerçekleştirmek ve sınai mülkiyet hakları ile ilgili uluslar arası anlaşmalardan doğan yükümlülükleri yerine getirmekle görevli bir kamu kuruluşu olup kısa adı TPE’ dir. Tescilin faydaları Yeni ve ayırt edici görünüm özelliklerine sahip tasarımları içeren tescil belgesi, hukuki işlemlerde belirginlik sağlar. Tescilli tasarımı kullanma hak ve yetkileri tasarım hakkı sahibinindir. Üçüncü kişiler, tasarım hakkı sahibinin izni olmadan koruma kapsamındaki tasarımı üretemez, piyasaya sunamaz, satamaz, sözleşme yapmak için girişimde bulunamaz, ithal edemez, ticari amaçlı kullanamaz veya bu amaçlarla elde bulunduramaz. Yeni ve ayırt edici niteliğe sahip tescilli tasarımlar, tescil sahibine tescilden dolayı tasarımı ticarette maksimum 25 yıl tekel olarak kullanma hakkı verirken, aynı zamanda bu hakkı ihlâl edenlere karşı kanuni olarak müdahale etme imkanını sağlar. Ünlü düşünür Descartes’in dediği gibi, “ İyi düşünce yetmez. Hüner, iyi düşünceyi de iyi kullanmaktır.” Bu sebeple düşünceyle yeşermeye başlayan fikirler görsel ve teknolojik tasarımlarla hayatın içine taşınmalı, yaratıcılık ise tescil ile korunmalıdır. Haziran 2010 ODAMIZDAN HABERLER Güzeloğlu, Samsun TSO’nun şeref üyesi oldu Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Salih Zeki Murzioğlu, Mersin Valisi olarak atanan Vali Hasan Basri Güzeloğlu’na Oda’nın ‘Şeref Üyeliği’ beratını takdim etti. Vali Güzeloğlu, “Samsun Ticaret ve Sanayi Odası’nın şeref üyeliğine layık olmaktan gurur ve mutluluk duydum” dedi. STSO AÇILIM 24 Haziran 2010 ODAMIZDAN HABERLER Mersin Valiliği'ne atanan Vali Güzeloğlu, Samsun'daki veda ziyaretleri kapsamında Ticaret ve Sanayi Odası'nı ziyaret etti. Ziyarette ilk olarak söz alan Samsun TSO Başkanı Salih Zeki Murzioğlu, Vali Güzeloğlu ile birlikte Samsun'daki görev süresi içinde önemli çalışmalara imza attıklarını belirtti. Vali Güzeloğlu ile yaptıkları çalışmalar sonrası merkez ve Kavak organize sanayi bölgeleri ile ve Gıda OSB'de önemli çalışmalar yapıldığını hatırlatan Murzioğlu, “Gelecekte bunların meyvelerini alacağız. İleride buraların adı valimizin adıyla anılacağı inancındayım. Samsun’da kurulan teknoparka yine valimizle birlikte başladık. Tarım kenti yapamadık, sanayi kenti yapamadık, turizm kenti yapamadık dediğimiz Samsun'u en azından gelecekte lojistikle beraber analım deyip lojistiği dillendiren valimizdir. 4 ulaşım aracının Samsun'da olduğunu hatırlatan valimizdir. Samsun'a yaptığı katkıları unutmayacağız. Yaptığı hizmetlerden dolayı huzurlarınızda kendisine teşekkür ediyorum. Valimizin ismi benim yüreğimde farklı bir şekilde kalacaktır" dedi. Samsun’dan bir yıldız kaydı Samsun TSO Meclis Başkanı Sedat Demirci de Vali Güzeloğlu'nun kente önemli katkıları olduğunu belirterek, "Samsun'dan bir yıldız kaydı. Yüreğimiz buruk. Ama orası da Türkiye’nin güzel bir kenti. Geleceğiz, gide- ceğiz. Allah yolunuzu açık etsin. Umarım valimiz gelecekte daha güzel yerlerde görev yapar" diyerek duygularını dile getirdi. Samsun büyüklüğün adıdır Vali Güzeloğlu da 4 yıllık görev süresi içinde mazisi 100 yılı aşkın köklü ve güçlü Samsun TSO ile işbirliği içinde Samsun'a katkı sağlayan güzel çalışmalara imza attıklarını belirtti. Birlik ve beraberliğin önemine değinen Vali Güzeloğlu, şunları söyledi:"Görevim boyunca Samsun Ticaret ve Sanayi Odası tüm değişim ve dönüşüm sürecinde en yakın ve en yapıcı bir rol oynayan, çok güçlü bir katkı sağlayan ku- ruluşumuz oldu. Huzurlarınızda görev sürem içinde Samsun TSO’nun her düzeydeki yöneticilerine, üyelerine şükranlarımı sunuyor ve teşekkür ediyorum. Samsun bir büyüklüğün adıdır. Samsun, Türkiye ve dünya ölçeğinde bir kentin adıdır. Gelişmeler bunu pekiştirmekte. Bugün Samsun Türkiye'nin sadece Karadeniz kıyısının değil, Karadeniz kıyı çanağı ülkeleri içinde önde gelen bir kenttir. Sektörel anlamda, göstergeler anlamında 2023 Cumhuriyetin yüzüncü yılı projeksiyonunda Samsun Türkiye'nin ilk 10 kenti ve belirleyici ilk 7 kenti olma noktasındadır. Bugün de bunlar çok geride değildir." Güzeloğlu’na şeref üyeliği beratı Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Salih Zeki Murzioğlu, Mersin Valiliği’ne atanan Hasan Basri Güzeloğlu’na Oda’nın Şeref Üyeliği Beratı, Oda üyeliği kartı ve hizmetlerinden dolayı plaket takdim etti. Vali Güzeloğlu, Samsun TSO’nun şeref üyesine layık görülmesinden dolayı mutlu ve gururlu olduğunu söyleyerek teşekkür etti. Vali Güzeloğlu, daha sonra Samsun TSO Yönetimi, İl Kadın Girişimciler Kurulu ve İl Genç Girişimciler Kurulu Üyeleri ile hatıra fotoğrafı çektirdi. STSO AÇILIM 25 Haziran 2010 KONUK YAZAR Tıbbi cihaz (malzeme) Sektörü Koray ULUDOĞAN TSO Meclis Katip Üyesi Tıbbi cihazlar yaklaşık 2500 yıllık tarihleri boyunca, tıbbın da ilerlemesine paralel olaraksürekli gelişim göstermiştir. 11. yüzyılda İbn-i Sina, ilk kez tıp ve cerrahiyi ayrı ayrı ele almış, o dönemde genelde kaçınılan cerrahi operasyon örnekleri vermiş, hatta ameliyatlarda kullanılmak üzere birtakım cerrahi el aletleri tavsiye etmiştir.. Elektriğin icadıyla hızlanan bu gelişme, 19. yüzyılda stetoskop, dişçi delgisi gibi aletlerin yapılmasıyla tıptaki ilerlemeyi tetiklemiştir.1990 lı yıllarda MR cihazının bulunmasıyla tıbbi cihazlardaki gelişim bilgisayar yahut iletişimdeki gelişimleri dahi geride bırakarak akıl almaz noktalara ulaşmıştır Tıbbi cihaz sektörü oldukça geniş bir ürün yelpazesi ve teknolojiyi ihtiva eder. Tıbbi Cihaz sektöründe 200.000 in üzerinde farklı ürün ve birçok farklı teknolojiden bahsetmek durumundayız. Geleneksel ürünler olan bandaj ve enjektörlerden, biyoinformatik, nanoteknoloji ve gen ve hücre mühendisliğini de kapsayan çok geniş ürün yelpazesine sahiptir. Tıbbi cihazlardaki gelişme günümüzde kullanılan modern teknolojiler sayesinde yüksek standartlara ulaşırken, sektörün dünya ekonomisi içindeki yerinin istikrarlı büyümesi ve dışsal oklardan nispeten daha az etkilenmesi, hükümetleri ve yatırımcıları sektöre yöneltmiştir. Bugün, dünyada en fazla pazar payına sahip ABD’yi AB ülkeleri, özellikle Almanya, İngiltere ve Fransa ile Japonya ve günden güne ilerleyen Çin izlemektedir. Türkiye ise ağırlıklı olarak ithalatla karşıladığı tıbbi cihaz ihtiyacına, yalnızca %15’i kadarına ihracatla cevap verebilmektedir. Yüksek standartlara sahip cihazların ülkeye girmesi,yerli üretimdeki kaliteyi arttıran bir etken olmasına karşın, kalitesiz ve düşük sınıf malların ülkeye girmesi de devlet eliyle korunamayan yerli üreticinin rekabet gücünü azaltan, üreticiyi zora sokan ve üretimi daraltan bir tehdit olarak sektörün karşısına çıkmaktadır. Oysa Türkiye’deki öncü firmalar ulaştıkları ürün kalitesiyle, ihracat yaptığı ülkelerdeki artan güvenilirlikleri ve genişleyen pazarlarının yanı sıra, diğer yerli üreticilere de örnek olarak sektörün geleceği için umut vaat etmektedirler. Tıbbi Cihaz Sektöründeki üreticiler varlıklarını sürdürebilmek için bir yandan ABD, Avrupa ve son yıllarda Uzak doğudaki global güçlere karşı yaşam savaşı vermekte bir yandan da ülkemizde son yıllarda sürekli değişen yasal zorunluluklara uyum sağlamaya çalışmaktadırlar. Üreticilerin karşılaştıkları zorluklar ve sorunlar aşağıdaki gibi özetlenebilir. 1. Sağlık sektöründe KDV oranı yüzde 18’den yüzde 8’e indirilmiş, tüm hammadde ve yarı mamul girdileri yüzde 18 olan imalatçılar bu farkı yıl sonuna kadar finanse etmek zorunda kalmışlardır. 2. Avrupa Birliğine uyum sürecinde uygulamaya konulan CE belgelendirmesi için yerli Onaylanmış Kuruluşun atanamayışı nedeniyle ve belge almak için yurtdışı kuruluşlara ödenen yüksek ücretler özellikle küçük işletmeleri zorlamaktadır. 3. Üretim yeri izni için yaşanılan sorunlar yeni müteşebbisleri caydırmaktadır. 4. Standartlara uygun yerli üretime karşı, standartlara uygun olmayan kalitesiz ithal ürüne (özellikle Uzakdoğu malları) izin verilerek haksız rekabet yaratılmaktadır. 5. Yurt içinde Sağlık Bakanlığı tarafından yapılması gereken Piyasa Gözetimi etkin bir şekilde yapılamadığı için yerli imalatçılardan da standartlara uygun imalat yapmayanlara yaptırım uygulanmamaktadır. Bu durumda haksız rekabet yaratmaktadır. 6. Ülkemizde yerli imalatçıların sektör, ürün çeşidi, kapasite detayları belirlenemediğinden ülkemiz açısından muhtemel fırsatlar yada oluşturulacak teşvikler gündeme getirilememektedir. 7. İstatistiğe dayalı veri olmadığından ulusal bazda üretim planlaması yapılamaktadır. 8. Devlet teşvikleri kullanılamamaktadır çünkü sektörün ihtiyacı olan üst düzeyde yetişmiş insan gücü, Ar-Ge ve Üniversite desteği bölgesel teşvik yerine sektörel teşviği gerektirmektedir. 9. Yan sanayinin olmayışı üreticiyi her bileşeni kendisinin yapmasına zorlamakta buda büyümeyi engellemektedir. 10. Yabancı firmaların teknolojisi yüksek yeni üretim yatırımı yapmak yerine, mevcut firmaları satın alarak pazara girmeyi tercih etmeleri, yerli üretimde kapasitenin artmasına izin vermemektedir. 11.ihale kanunundaki %15 yerli istekli avantajı birçok kurum tarafından kullanılmamaktadır.Bu avantajın isteğe bağlı değil zorunlu olmasıyla ilgili yasal zemin ivedilikle oluşturulmalıdır. 12.Avrupa birliği uyum yasalarına istinaden sağlık bakanlığının birkaç yıl önce yaptığı düzenleme ile diğer tüm ülkelerin ülkemize yapacağı ithalatta ce belgesi harici hiçbir sertifika yahut izin istenmezken(ruhsat,ürün izni vb.) ihracatta Avrupa birliği ,Amerika ve Uzakdoğu ülkeleri Türkiye’den onlarca belge istemekte ,yıllarca süren prosedürlerle ihracatımız zorlaştırılmaktadır. 13.Yerli üretici yurt içi pazarda çok uluslu firmaların pazarlama ve tanıtım güçleriyle mücadelede zorlanmaktadırlar.Global firmaların birçoğu hızla Türkiye ofislerini açmakta ve büyük bütçelerle Türkiyeyi de Avrupa pazarına kota ederek şirketin tüm Avrupa pazarlama bütcesini kullan- STSO AÇILIM 26 maktadır.Buda Çokuluslu firmaların Türkiye de yatırım yapma yahut zarar etme gibi kavramlarını kolaylaştırmaktadır. Tıbbi cihaz(malzeme) satışında faaliyet gösteren ülkemizde sayıları 5.000 üzerinde olan firmaların istihdam ve ekonomi üzerindeki etkileri büyüktür.Ağırlıklı olarak alıcının devlet kurumları olduğu sektör tamamen kayıt altındadır.Standartlarını henüz oluşturamamış olmanın zorluğunu her geçen gün daha fazla hisseden sektörün birçok sorunu bulunmaktadır. Tibbi cihaz(malzeme) satıcılarının karşılaştıkları zorluklar ve sorunlar aşağıdaki gibi özetlenebilir. 1.-Mesleki yeterlilikle ilgili tıbbi cihaz(malzeme) satıcılığı standardı halen oluşturulmamıştır. 2.-Sivil toplum kuruluşları açısından sektör yetersiz durumdadır.Benzer sektör olan eczacılıkta yahut ilaç depoculuğunda standartlar ve oda mekanizması oldukça etkin çalışmaktadır. 3.-Sektörel satın almalar ,şirket evlilikleri bayi statüsünde çalışan firmaları zor durumlara sokabilmektedir. 4.-Sektörde kalifiye eleman sıkıntısı çok yüksektir. 5.-Kurumsallaşmanın firmalarda gerçekleşmemiş olması hizmete dayalı olan sektörde ciddi standartsızlık getirmektedir. 6.- Sektörün görüşleri ve çözüm önerileri alınmadan İhale kanununda yapılan ve sürekli hale gelen değişiklikler firmaları hukuksal ve yapısal kaosa sürüklemektedir. 7.-Uzak doğu vb. kalite standartı düşük malların piyasa gözetim ve denetimi yeterince yapılmamaktadır. 8.- Mal alımlarında Teknik, fiziki,teknolojik özelliklerle ilgili oluşturulmuş ulusal veri bankası yahut denetleme kuruluşu bulunmamaktadır. 9.-Kurumların geri ödeme vadelerinin uzunluğu 6 ay , 2 yıl arasındadır.Buna karşın 2-3 ay olan mal alım vadelerini karşılamakta sektörde faaliyet gösteren şirketler nakit akışı yönetmek için kredi kullanmak zorunda bırakılmaktadır. Çözüm önerilerine başka bir yazıda değineceğim yazımı burada sonlandırırken Tıbbi cihaz(malzeme) sektöründe Türkiye ve dünyada önemli bir yere sahip olan Samsun; umuzda sektör hızlı bir değişim ve gelişim göstermektedir.Şahsım ve Samsun TSO olarak Sorun ve çözüm önerileriyle gündemimizde olan Sağlık sektöründe Bilgi birikimiyle çağın gereksinimlerine uygun global firmaların ve markaların Samsundan doğacağı inancındayız. Saygılarımla. Haziran 2010 Kaynak; 1.-T.C Başbakanlık TUİK istatistikleri 2.- WTO; International Trade Statistics, 2007 3.-TOBB İstatistikleri Eurostat (2004a) RÖPORTAJ Samsun, Karadeniz hinterlandı için önemli İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin Türkiye’de ilk kez dört yıllık lisans programı olarak lojistik bölümü kurulmasında önemli rol oynayan Prof. Dr. Tuncdan Baltacıoğlu, Samsun’un havayolu, denizyolu, demiryolu ve karayolunun kesiştiği bir noktada olmasının sadece kent için değil, Karadeniz’in hinterlandı için de önemli olduğunu söyledi. Bu ayki dergimizin konuğu olan Baltacıoğlu, dünyada değeri her geçen gün daha da artan lojistik alanında Samsun’un da önemli avantajlara sahip olduğunu söyledi. Tuncdan Baltacıoğlu, Samsun’un turizm olgusunun da mutlaka üzerine gitmesi gerektiğine vurgu yaptı. STSO AÇILIM 28 Haziran 2010 RÖPORTAJ Üretim bandı dünyanın her yerinde aynıdır. Herkes üretebilir. Ama önemli olan ürettiğinizi farklılaştırabilmek, benimsetebilmek ve insanlara en iyi şekilde ulaştırabilmek. STSO AÇILIM 29 Haziran 2010 RÖPORTAJ Prof. Dr. Tuncdan Baltacıoğlu: 1970 yılında Ankara’da, o zamanki Ankara İktisadi Ticari Bilimler Akademisi İşletme Bölümü’ne asistan olarak girdim. Akademik kariyerimi yaparak 1979 yılında doçent oldum. 1980 yılından itibaren bir taraftan üniversitede öğretim faaliyetime devam ederken cam, mobilya, gıda, hizmet gibi çeşitli sektörlerde koordinatörlük, yönetim kurulu üyeliği, danışmanlık yaptım. Bu arada 1989-1999 yılları arasında da Ankara’da Orta Anadolu İhracatçılar Birliği Başkanlar Kurulu Başkanlığı yaptım. Tüm bu faaliyetlerin yanında çeşitli toplantılarda konuşmacı olarak katılarak görüşlerimi katılanlarla paylaştım. Bu vesile ile Samsun’a da birkaç kez geldim. Eğitim faaliyetlerine devam ediyorum. Bir ara Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi’nde İktisadi İdari Bilimler Fakültesi’nde bir yıl dekan olarak çalıştım. 2000 yılından bu yana da İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde görev yapıyorum. Şu anda rektör yardımcısıyım. Aynı zamanda da kurucusu olduğum lojistik bölümünde görevliyim. Türkiye’de ilk kez dört yıllık lisans programı olarak lojistik bölümünü orada biz kurduk. Daha sonra çok sayıda üniversitede bu bölümü adım attı. Hem yüksek lisans programımız var hem doktora programımız var. Önce isterseniz söze ilk önce Samsun’dan başlayalım. Siz Türkiye’nin çoğu ilini yakından biliyorsunuz. Bir uzman gözüyle Samsun’u tanıyan birisi olarak, potansiyelini değerlendirir misiniz? Prof. Dr. Tuncdan Baltacıoğlu: Samsun, tarihinden geleneğinden gelen Karadeniz’in en önemli kentlerinden birincisi. Samsun’un Karadaniz’de ticari ve sinai ekonomik gücü özelliği var. Samsun’un bir başka önemli özelliği ise Kurtuluş Mücadelesi’nin başlandığı yer olması. Bu da Samsun’a apayrı bir özellik veriyor. Burada Lojistik Kongresi’ne katıldım. Bu kongrede özellikle Valimizin ve Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz’ın konuşmasından açıkça çok etkilendim. Ama valimiz buraya atanmış birisi olarak gelmiş. Şu anda Mersin’e tayin oldu, oradan da belki daha sonra başka yere tayin olacak. Çok güzel şeylere değindi ama belediye başkanının konuşması bence daha önemli. Çünkü, belediye başkanı sonuçta halkın seçtiği ve burada kalacak. Muhtemelen de ömrü burada geçecek. Bir belediye başkanı olarak kendisini çok heyecanlı gördüm. Samsun’daki ekonomik yaşantının gelişimine duyduğu özlemi gördüm. Bu düşüncesini desteklemek için her türlü imkanını ortaya koyacağına dair Samsun için ciddi anlamda büyük bir avantaj. Böyle bir düşünceye yerel yöneticinin destek vermesi çok önemli. Çünkü biliyor- STSO AÇILIM 30 sunuz Türkiye’de yerel yöneticiler, siyasiler onu yaparsam, bana şunu, bunu derler diye biraç çekinirler. Ekonomiye can vermek özel sektördeki insanın önünü açmaktır. Ama önünü açmak bazen onları sanki düşmanmış gibi gösterir. Benim gördüğüm kadarıyla belediye başkanını bunları aşmış. Tabii lojistik konusuna geldiğimizde, bugün dünya ticaretinin gelişmesine baktığımızda hareket çok önemli bir olay. Bugün dünyada artık hareket olmadan bir şey yapamıyorsunuz. Çünkü herkes artık uzmanlaştığı bir alanda doğru bildiğini en iyi şekilde yapabilmek için çaba gösteriyor. Bütünler parçalardan oluşuyor. Bütünler parçalardan da oluştuğu zaman lojistiğin en önemli iki unsuru olan taşıma ve depolama olayı ortaya çıkıyor. Bir kere Samsun tüm bunlara müsait bir kent. Samsun, havayolunun, denizyolunun, demiryolunun ve karayolunun kesiştiği bir noktada. Bu sadece Samsun için değil, Karadeniz’in hinterlandı için de önemli. Samsun’un kuzey komşularıyla kuracağı bağlantıların getireceği avantajlardan bahsedebilir misiniz? Prof. Dr. Tuncdan Baltacıoğlu: “Kuzey komşularla bağlantınız çok rahat bir şekilde yapılabilir. Kuzeyi ihmal etmememiz lazım. Bugün kuzeyin nüfusu 250 milyon. Bu da bir Avrupa nüfusu demek. Bunun yanında kuzeyin kendi bağlantıları var. Eski Sovyetler Birliği, şimdiki Rusya Federasyonu’nun her ne kadar şu anda ekonomik güç olarak gözükmese de geçmişten gelen bir zenginliği var. Birikimlerinin ciddi bir ekonomik güç olarak dünyada rol oynayacağını kestirmek çok zor değil. Dolayısıyla Türkiye’nin 2023 yılında 500 milyar ihracat hedefinden bahsediyoruz. Bir o kadar da en azından tavandan fazlası ithalatımız var. Demek ki bir trilyon doların üzerinde dış ticaret hacmimiz var. Bunun yüzde 10’u kuzey komşumuzla olsa 100 milyar dolar yapar. Demek ki bundan 15 Haziran 2010 RÖPORTAJ yıl sonra 100 milyar dolarlık bir kuzey komşumuz var. Bunun da öncelikli katkısı Samsun. Bir de Samsun’da Karadeniz insanının verdiği atiklik, heyecan, risk taşıma var. O bakımdan gelecek Samsun için iyi olur diye düşünüyorum. Samsun’un kuzey odaklanması gelecekte çok avantaj getirecektir. Baktığınızda Avrupa eskiyen bir kıta. Diğer tarafta dünyaya hakim bir güç Amerika var. Öte yandan ısrarla söylenen Brezilya, Rusya, Çin, Hindistan’dan oluşan bir blok var. Bu bloğun içinde Rusya’nın turizm açısından da gelişeceğini düşünüyorum. Şu anda Rusya’da turizm potansiyeli kullanılmıyor. Turizmde en yoğun talep eski kıta dediğimiz Avrupa’dan geliyor. Avrupa’nın yeni yerleri görme ihtiyacı var. Rusya ile Avrupa arasındaki turizm olgusu henüz daha fazla yaygınlaşmadı. Rusya’nın turizm potansiyelini açma avantajı da var. Bu da Rusya’ya önemli bir girdi sağlayacak. Yine her türlü ihtiyaç Türkiye üzerinden oraya geçebilecek. Samsun’un turizm olgusunun da üzerine gitmesi lazım. Turizm olgusu üzerinde Rusya ile ortaklaşa çalışma yapılabilir. Böylelikle ciddi bir turizm bölgesi yaratılabilir. Bu anlamda da Samsun büyük önem taşıyor. Samsun’un göç alması yavaş. 1980’li yıllarda nüfus 1 milyonlardayken, 2008 yılında bu rakam 1 milyon 250 bin civarında. 30 yıla yakın bir dönem içinde yüzde 23’lük bir artış olumlu. Bunun yanında yaşlanma durumuna Türkiye ortalamasında. Samsun coğrafi konumu itibariyle nüfusun artmasına uygun bir kent değil. Çünkü; kıyı kenti. Böyle olunca da derinlik yok. Nüfus yoğunlaşma burada ciddi bir anlamsız kalabalık ortaya çıkacak. Kalabalık olunca insanların yetiştirilmesi de ortaya çıkacak. İnsanların yetiştirilmesi de alt yapısın bir parçası. Nüfus kalabalık olursa, bu insanlar hangi sinemaya, tiyatroya, hangi sanatsal faaliyete gidecek. Bunları söylerken bir dünya vatandaşı olmak için, dünya ile entegrasyonu sağlayabilmek için tüm bu kültürel faaliyetlerin var olması ve bölge insanının yararlanması gerekiyor. Siz aynı zamanda bir çok sektörde firmalara danışmanlık da yapıyorsunuz. Buna bağlı olarak da ülkemizde çoğu sektörlerin profilini biliyorsunuz. Bu sektörleri, dünyanın çeşitli ülkelerindeki sektörlerle karşılaştırmanız da olmuştur. Türk firmaları, dünyanın diğer firmalarından ayıran avantajları ve dezavantajları sizce nelerdir? Prof. Dr. Tuncdan Baltacıoğlu: Türk firmaları, dünyandaki diğer firmalardan ayıran avantajlarını atiklik, risk taşıma, çok hızlı hareket etme sıralayabiliriz. Ancak, çok hızlı hareket etmek bazen dezavantaja da dönebiliyor. Özellikle genç bir nüfusun da bu işe yönelmesi de bir başka avantaj. Yalnız burada en önemli dezavantajımız plan yapmayı sevmememiz. Ne yapıp yapıp mutlaka bunun önüne geçmemiz lazım. Çünkü, batılı yada doğulu onlar her şeyi planlı yapıyor. İşlerini de plana uyarak yapıyorlar. Maalesef bizim genlerimizde bu yok. Bu ciddi bir dezavantaj. Bunun yanında eğitim açısından bizim eksiğimiz var. Biz insanlarımızı eğitmek zorundayız. Eğer eğitmezsek, dil öğrenmezsek gittiğiniz bir yerde hiç bir şey öğrenemezsiniz. İstediğiniz kadar gezin, sadece gözlemlersiniz. Ama önemli olan onların içine girmek, o kültürü teneffüs edebilmek. Onu da ancak konuşarak yapabilirsiniz. Bir yere gittiğinizde tecrüman aracılığıyla konuşursanız, bu iş olmaz. Türk insanı bunu aşmalı. Bizim öncelikle kağıt üzerinde planlama yapıp o işin olabilirliğine bakmamız şart. Maalesef bu tercihimiz yok. Kurumsallaşma ve araştırma çok önemli. Adım atmadan önce gerekli pazar, müşteri araştırmasını yapacaksınız. Kağıt STSO AÇILIM 31 üzerinde bunu inceleyeceksiniz, projelendireceksiniz. Ondan sonra adım atacaksınız. Yani bu zaman kaybı değil, aslında zaman kazanmadır. Biz maalesef Türk insanı olarak bunu zaman kaybı olarak görüyoruz. Ne kadar işinizi planlı yaparsanız başarıya, sonuca ulaşmanın süresini kısaltmış olursunuz. Batılı bunu böyle yapıyor. Nike, bugün dünyada büyük bir markadır. Ama bakın, Nike’nin ayakkabı bağı bile üretimi yoktur. Tamamen Nike bir markadır. Konseb, tasarım geliştirmedir. Günümüz ekonomisinde dikkatle üzerinde durulması gereken üç temel konu var. Bunlardan bir tanesi marka, bir tanesi tasarım, diğeri ise lojistik faaliyetler. Bu üçünü mutlaka entegre etmeniz lazım. Bir kere tasarım gücünüzün çok yüksek olması lazım. Tasarlayabilmeniz için çok iyi gözlemci olmanız lazım. İnsanların beğeneceği, ihtiyaçlarını karşılayabileceği mal ve hizmeti tasarlayabilmeniz lazım. Tabi ki bu yetmez. Firmanızı güçlü kılabilmeniz için bunu markalaştırmanız lazım. Bu iki faaliyeti götürürken de en büyük desteği lojistik hizmetler verecektir. Çünkü; malı ne kadar üretirseniz üretin, ne kadar iyi tasarlarsanız tasarlayın müşterinin istediği yere, istediği zamanda hiç zarar görmeden götürülmesi lojistik hizmettir. Ben bu üç unsuru günümüz ekonomisindeki saç ayakları olarak değerlendiriyorum. Üretim bandı dünyanın her yerinde aynıdır. Herkes üretebilir. Ama önemli olan ürettiğinizi farklılaştırabilmek, benimsetebilmek ve insanlara en iyi şekilde ulaştırabilmek. Haziran 2010 GİRİŞİMCİ ÖYKÜSÜ Türk tarımının yıldızı: SAMMEY Samsun 19 Mayıs ilçesi Çandır köyünde 23 girişimcinin bir araya gelerek, yaklaşık 650 dönüm alanda 125 bin bodur meyve ağacı dikilerek kurulan Karadeniz Bölgesi’ en büyük ve en modern meyve üretim çiftliği, Türk tarımının yıldızı oldu. Türkiye’de bilimsel olarak kaliteli ve sağlıklı meyve üretiminin öncüsü de olan SAMMEY, Bafra ve Çarşamba ovalarının kaderini değiştirmeyi hedefliyor STSO AÇILIM 32 Samsunlu 23 girişimci bir araya geldi Samsunlu 23 girişimci işadamının 2004 yılı kasım ayında bir araya gelerek kurduğu SAMMEY, 19 Mayıs ilçesine bağlı Çandır köyünde 645 bin 300 dönüm arazi satın alarak faaliyete başladı. 2005 yılında teslim aldığı araziye 2006, 2007 ve 2008 yıllarında 130 bin sertifikalı meyve fidanı diken firma, ilk ürününü geçen yıl aldı. Bölgede meyveciliği geliştirmeyi, istihdam oluşturmayı ve ihracat yapmayı hedefleyen SAMMEY, kısa sürede Türkiye’nin alanında önemli markası haline geldi. Son sistem modern teknolojiyle üretilen elma, erik, armut, nektar, kiraz gibi meyveler bugün Türkiye’nin her yerinde tezgâhları süslüyor. Haziran 2010 GİRİŞİMCİ ÖYKÜSÜ Yatırım için toprak seçildi Sammey Samsun Meyvecilik Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kasap, her şeylerini borçlu oldukları topraklara yatırım yapmaktan büyük mutluluk ve gurur duyduklarını söyledi. Şirketin kuruluş çalışmaları hakkında bilgi veren SAMMEY Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kasap, “Ortaklar olarak Samsun ve Karadeniz bölgesinde bugüne kadar gerekli yatırım yapılmayan bir alana yatırım yapmaya karar verdik. Şirketimizin amacı, öncelikle son sistem üretim tekniklerini kullanmak ve yaygın hale getirmek, çevre üreticilerini bu konuda teşvik etmek, her türlü yardımı sağlamak, kaliteli, sağlıklı meyve fidanı temin etmek ve üretmek, daha verimli üretim suretiyle üreticilerin gelir seviyesini yükseltmek, istihdamı artırmak, dolayısıyla Samsun ve Türkiye ekonomisine katkı sağlamaktı. Bu misyon ve vizyonla işe başladık” dedi. Misyonunu ve vizyonunu belirleyen şirket daha sonra ise yatırımlarına başladı. Projenin mimarı ortağı, Yönetim Kurulu Üyesi ve İşletme Müdürü Mustafa Karabıyık, bu konuda İtalya’da incelemelerde bulundu. Merkezi Adana’da bulunan ‘Frutaş’ firması ve İtalya’nın ‘Zanzi’ firması ile birlikte Ar-Ge çalışmalarına başlandı. Samsun’da bodur meyve üretiminin yapılabileceği anlaşıldıktan sonra şirket, Samsun’un 19 Mayıs ilçesi Candır köyü mevkiinde bulunan 645 bin 300 metrekare araziyi satın aldı. 2005 yılının ekim ayında sahiplerinden teslim alınan arazide hızla dikimi yapılacak alanların toprak ıslah çalışmalarına başlandı. Hem fidan dikildi hem de istihdam yaratıldı Sabırla, her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülerek, büyük bir emek harcanarak verimli topraklar dikime hazır hala getirildi. Avrupa'nın en eski ve tecrübeli kuruluşlarından İtalyan 'Zanzi' firmasından, Türkiye'deki distribütörleri olan 'Frutaş' firması vasıtasıyla 2006 yılı hedefi olan 92 bin adet sertifikalı meyve fidanı ithal edildi ve bu fidanların tamamı 2006 yılı ilkbaharında toprakla buluştu. 2007 ve 2008 yıllarında dikilen fidanlarla birlikte toplam fidan sayısı 130 bin adet olmuştu. Bir taraftan da 2006, 2007, 2008, 2009 yıllarında arazide ıslah çalışmaları da devam etti. 2006 yılı ilkbaharında yapılan dikim süresince günlük 40-50 kişi istihdam edildi. SAMMEY’in verimli bahçelerinde halen dördü ziraat mühendisi olmak üzere 35 kişi istihdam edilmekte. İlk fidan dikiminin üçüncü yılı olan 2009 yılı hasat sezonunda istihdam sayısı günlük 80 ile 100 kişi arasında oldu. Yoğun ve gayretli çalışmalarla kurulan tesisler, bilimsel ve teknik esaslara göre yapıldı. Avrupa standartlarında iyi tarım uygulaması yapılmak suretiyle, bünyesinde sağlığa zararlı hiçbir kalıntı bulunmayan üstün kalitesi ve tescilli SAMMEY markası, kısa sürede Samsun’un gururu oldu. Her şey teknik ve bilimsel olarak uygulandı Sammey Samsun Meyvecilik Gıda San. Ve Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kasap, projenin teknik olarak çok üst düzeyde STSO AÇILIM 33 Samsun ve Karadeniz Bölgesi’nde bugüne kadar gerekli yatırım yapılmayan bir alana yatırım yapmaya karar verdik. Şirketimizin amacı, öncelikle son sistem üretim tekniklerini kullanmak ve yaygın hale getirmek, çevre üreticilerini bu konuda teşvik etmek, her türlü yardımı sağlamak, kaliteli, sağlıklı meyve fidanı temin etmek ve üretmek, daha verimli üretim suretiyle üreticilerin gelir seviyesini yükseltmek, istihdamı artırmak, dolayısıyla Samsun ve Türkiye ekonomisine katkı sağlamaktı. Haziran 2010 GİRİŞİMCİ ÖYKÜSÜ hazırlandığını söyledi. Arazinin içine 2.5 kilometre uzunluğunda yol yapıldığını, elmaarmut gibi fidanların dikildiği alanlara telli terbiye sistemi kurulduğunu belirten Ahmet Kasap, yurtdışında getirilen damlama sulama sisteminde de en son teknik kullandıklarının altını çizdi. Su ihtiyacını karşılamak üzere arazinin üst kısmında 20 bin ton suyu depolayacak su havuzu yapıldığını ifade eden Kasap, “Bu havuzunda su ihtiyacını karşılamayacağı anlaşıldığından yapılan tadilatla havuzun su depolama kapasitesi 30 bin tona çıkartılmıştır. Gübreleme sulama sistemi vasıtasıyla, zararlılarla ilgili mücadele son sistemle yapılmaktadır. Çiftliğimizde hava durumu konusunda erken uyarı yapabilecek bir meteoroloji istasyonu da kurulmuştur. Çiftliğimizde bahçe ve sus bitkileri üretimi ile ilgili çalışmalarımız devam etmektedir. Çevremizde üretim yeterli seviyeye geldiğinde meyve suyu ve diğer entegre tesisler kurulacaktır” dedi. SAMMEY, çiftçiye öncü oldu Kurdukları tesiste tüm çalışmaların bilimsel ve teknik esaslara göre yapıldığının altını çizen Ahmet Kasap, “Bu tesis, Karadeniz bölgesinde bu büyüklükte bilimsel ve teknik esaslara dayanan ilk modern tesistir. Yapılması gereken STSO AÇILIM 34 her şeyi en uygun şekilde yapılabilmesi için ve en güzel neticeyi alabilmek maksadıyla Türkiye’de meyve üretimi konusunda uzmanlaşmış kuruluş ve kişilerden sözleşmeli olarak sürekli teknik destek almaktayız. Çiftliğimiz yine bu teknik destek kapsamında yılda iki defa İtalyan Zanzi uzmanları tarafından ziyaret edilmektedir. Yaptığımız bu iş Samsun ve çevresinde heyecan ve sevinçle karşılanmış, çevre üreticileri için ümit vaat eden bir yatırım haline gelmiştir. Üreticilere kaliteli ve sertifikalı fidan temini de dahil olmak üzere modern, bilimsel en son tekniklerin kullanıldığı tesisler kurulmasında her türlü yardımı yapacağımızı taahhüt ediyoruz. Önümüzdeki yıllarda bu şekilde üretim tesislerinin yaygınlaşacağını tahmin ediyoruz. Yüksek verimli bahçe ve tesisler, üreticiler, Samsun ve ülkemize ekonomik olarak büyük fayda sağlayacaktır. SAMMEY çiftliği, modern bir üretim tesisi olarak bu işin lokomotifi olacaktır. Şirketimizin yaptığı yatırımlar çok önemli miktarlara ulaşmış olup, bulunduğu beldeye de ekonomik hareketlilik getirmeye başlamıştır” diye konuştu. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’nın başlatmış olduğu, ‘Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı’na 250 ton kapasiteli soğuk hava deposu projesiyle katıldıklarını belirten Kasap, “Projemiz kabul edildi. Tarım ve Köy İşleri Bakanımız Sayın M. Mehdi Eker’in de iştiraki ile 2007 yılında temelini attığımız soğuk hava deposunun kapasitesini şirketimiz imkanlarıyla 650 tona çıkarttık. 2007, 2008 ve 2009 yıllarında hasadını yaptığımız ürünler depomuza konulmuştur. Soğuk hava deposu için alınan hibe desteği dışında hiçbir yerden kredi ve yardım almadık. Bugüne kadar yaptığımız tüm yatırımlar şirketimiz öz sermayesinden karşılanmıştır. Samsun ve çevresinin ihtiyacı olması ve önümüzdeki yıllarda ‘SAMMEY’in teşvik ve öncülüğünde meyve üretiminin artacak olması nedeniyle, gerek çiftliğimizin gerekse çevre üreticilerinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere büyük kapasiteli soğuk hava deposu, boylama optik okuyuculu Haziran 2010 GİRİŞİMCİ ÖYKÜSÜ ve tam otomatik meyve ve sebze paketleme tesisi kurmayı hedeflemiş bulunuyoruz. Bu tesisleri en kısa içinde kentimize kazandırmayı arzuluyoruz. Çiftliğimizin su sorununu tamamen ortadan kaldırmak için mevcut 30 bin ton kapasiteli havuzumuzun yanına 100 bin ton suyu depolayacak yeni bir havuz yapmak için mevcut arazinin bitişiğinde 40 bin metrekarelik bir araziyi satın aldık. Bu havuzun inşaatına da başlanarak en kısa zamanda bitireceğiz” diye konuştu. Yoğun ilgi gururlandırdı ve teşvik etti Sammey’in öncelikle Samsun ve çevresinde, Karadeniz bölgesinde meyve üretimi yaygınlaştırmak amacıyla yatırım yaptığının altını çizen Ahmet Kasap, en büyük hedeflerini ise, “İhracaat” olarak açıkladı. Meyve üretimi yapmak isteyenlerle her türlü bilgi ve birikimlerini paylaşabileceklerine vurgu yapan Kasap, üretilen meyvelerin saklanması konusunda da soğuk hava deposu güvencesi verdi. Kasap, ayrıca kendi kalite ve standartlarına uygun olması koşulu ile satmak isteyen üreticilerin meyvelerini de satın alma garantisi verdi. Meyve çiftliklerine gerek idareciler gerekse çiftçiler ve vatandaşlar tarafından yoğun bir ziyaret gerçekleştiğini söyleyen Ahmet Kasap, “Avrupa standartlarında, iyi tarım uygulaması yapılmak suretiyle, bünyesinde sağlığa zararlı hiçbir kalıntı bulunmaman üstün kaliteli ve tescilli markamız ile Samsunumuzun ve Türkiyemizin istifade ve tüketimine sunduğumuz ürünlerimize halkımızın göstermiş olduğu yoğun ilgi ve talep bizleri gururlandırmıştır. İlgi ve alaka bundan sonra yapacak olduğumuz yatırımlar konusunda da bizi teşvik etmiş ve cesaretlendirmiştir” diyerek sözlerini sürdürdü. Türkiye güvenle tüketiyor Her şeyiyle Karadeniz’de ilk olan SAMMEY’in kısa sürede Türkiye’nin de sayılı tesisleri arasında yerini aldığını belirten Kasap, sözlerini şöyle sürdürdü: “Meyve ağaçlarının bakımı, budanması, beslenmesi, sulanması, meyvelerin toplanması, saklanması modern ve teknik usullerle yapılmaktadır. Meyvelerin toplanması, saklanması ve ambalajlanması esnasında hijyen koşullara son derece hassasiyet gösterilmektedir. SAMMEY, iyi tarım uygulamasını en iyi tatbik eden tesislerden biridir. SAMMEY; Samsunumuzun ve Türkiyemizin güvenle tüketebileceği sağlıklı meyveleri üretti. Üretimimiz, ilgili bakanlığın yetkili kıldığı kuruluşlar tarafından denetimi yapılan iyi tarım uygulamaları esasına göre gerçekleşti. Hedefimiz ihracat olduğundan, üretimimiz de Avrupa standartlarına uygun olarak yapılmaktadır. Ürünlerimizde Avrupa standartlarında kabul edilenin dışında sağlığa zararlı hiçbir kalıntı bulunmamaktadır. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı tarafından İyi tarım Uygulamaları Yönetmeliği ile Eurepgap-Globalgap Yönetmelikleri’ne göre yetki verilmiş olan sertifikasyon kuruluşu ‘Orser’ tarafından 30.10.2009 tarih ve MSR-İTU-040 numarası sertifikası ile SAMMEY ürünlerinin ‘İyi Tarım Uygulaması’ neticesi üretildiği belgelenmiştir. Ülkemizde çok kısa sürede aranan marka haline gelen SAMMEY ürünleri, önümüzdeki yıllarda yurdışında da aranan markalar arasına girecektir. SAMMEY; Samsun için STSO AÇILIM 35 Samsun’un ve Türkiyemizin geleceğine yatırım yapmıştır. Biz SAMMEY olarak Bafra ve Çarşamba ovalarının kaderini değiştirmeye karar verdik. Bunun Samsun’un kaderini değiştirebilecek kadar büyük ve önemli bir proje olduğuna inanıyor ve önemsiyoruz. Ve diyoruz ki; Samsun, SAMMEY çiftliğinde hayat buluyor.” SAMMEY çiftliği, modern bir üretim tesisi olarak bu işin lokomotifi olacaktır. Şirketimizin yaptığı yatırımlar çok önemli miktarlara ulaşmış olup, bulunduğu beldeye de ekonomik hareketlilik getirmeye başlamıştır. Haziran 2010 ODAMIZDAN HABERLER İŞSİZLİK ORANLARI (2008/2009) Aşağıdaki tabloda illerin 2008 ve 2009 yılındaki işgücüne katılım, işsizlik ve istihdam oranları yer almaktadır. Samsun 2008 yılında %7.8 işsizlik oranı ile 27. Sırada yer almaktayken 2009 yılında işsizlik oranı %6.4 azalarak %7.3 olarak gerçekleşmiş ve 15. Sırada yer almıştır. Kaynak: TÜİK, sıralama 2009 yılı en az işsizlik oranına göre yapılmıştır.(%) STSO AÇILIM 36 Haziran 2010 GÖSTERGELER KURULAN KAPANAN ŞİRKET İSTATİSTİKLERİ (OCAK/MAYIS 2010 DÖNEMİ) (BEŞ AYLIK) Kaynak:www.tobb.org.tr, Sıralama 2010 Ocak/Mayıs Dönemi Açılan şirket sayısına göre yapılmıştır. Yukarıdaki tablo incelendiğinde 2009 ve 2010 yılı Ocak-Mayıs dönemleri karşılaştırıldığında; • Samsun’da kurulan toplam firma sayısının %23.5 arttığı, (Türkiye’de %25.6 artmıştır.) • Samsun’da kapanan firma sayısının %5.4 arttığı, (Türkiye’de %11.1 arttığı) • Samsun’da kurulan şirket ve kooperatif sayısının arttığı, kurulan gerçek kişi sayısının azaldığı, • Samsun’da kapanan şirket, gerçek kişi ve kooperatif sayısının artığı, görülmektedir. Grafik: Samsun TSO STSO AÇILIM 37 Haziran 2010 GÖSTERGELER DIŞ TİCARET İHRACAT (2010 OCAKNİSAN DÖNEMİ BİN$) Kaynak: www.dtm.gov.tr, Sıralama 2010 yılı ihracat tutarına göre yapılmıştır. 2010 OcakNisan döneminde; • Samsun 140 firma ile 73 Milyon 681 bin $’lık ihracat yaparak 28. sırada yer almıştır. • Samsun’un İhracatında 2009’un aynı dönemine göre %12.7’lik bir azalma söz konusudur. Aynı dönemde Türkiye’de ihracat %11.3 artmıştır. • Samsun’da İhracatçı firma sayısı 2009’un aynı dönemine göre 136’dan 140’a çıkmıştır. • Samsun’un İhracattaki payı 2009’un aynı dönemine göre %0.26’dan %0.21’e düşmüştür. • Samsun’un firma başına ihracatı 526 bin $ ile Türkiye ortalamasının altında gerçekleşmiştir. • Samsun’un firma başına ihracatı 620 bin$’dan 526 bin$’a gerilemiştir. Grafik: Samsun TSO STSO AÇILIM 38 Haziran 2010 GÖSTERGELER İTHALAT (2010 OCAKNİSAN DÖNEMİ BİN$) Kaynak:www.dtm.gov.tr, Sıralama 2010 yılı ithalat tutarına göre yapılmıştır. 2010 OcakNisan döneminde; • Samsun 127 firma ile 145 Milyon 736 bin $’lık ithalat yaparak 21. sırada yer almıştır. • Samsun’un İthalatında 2009’un aynı dönemine göre %32.7’lik bir artış söz konusudur. Aynı dönemde Türkiye’nin ithalatında %36.6’lık bir artış olmuştur. • Samsun’un İthalatçı firma sayısı 114’den 127’ye çıkmıştır. • Samsun’un İthalattaki payı %0.28’den %0.27’e gerilemiştir. • Samsun’un firma başına ithalatı 1 Milyon 148 bin $ ile Türkiye ortalamasının altında gerçekleşmiştir. • Samsun’un firma başına ithalatında artış olmuştur.(964 bin$’dan 1 milyon 148 bin$’a çıkmıştır.) Grafik: Samsun TSO STSO AÇILIM 39 Haziran 2010 GÖSTERGELER PROTESTOLU SENETLER SAYI BAKIMINDAN (OCAK/MAYIS 2010) Kaynak: Bankacılık ve Finansal Kuruluşlar Genel Müdürlüğü Ocak/Mayıs 2010 dönemi protestolu senet sayısı bakımından incelendiğinde; • Samsun’un ilk 5 ayda toplam 6,366 adet protestolu senet ile 11. sırada yer aldığı • Samsun’un ilk 5 ayda %1.28 paya sahip olduğu, görülmektedir. TUTAR BAKIMINDAN (OCAK/MAYIS 2010) Kaynak: Bankacılık ve Finansal Kuruluşlar Genel Müdürlüğü, (1.000 TL ve Üzeri İller İtibariyle, 1.000 TL Altı Global Olarak)(TL) Ocak/Mayıs 2010 dönemi protestolu senet tutarı bakımından incelendiğinde; • Samsun’un ilk 5 ayda toplam 32,747,852.TL’lik protestolu senet ile 13. Sırada yer aldığı, • Samsun’un ilk 5 ayda %1.37’lik bir paya sahip olduğu, görülmektedir. STSO AÇILIM 40 Haziran 2010 Bülten Sayı: 11 HAZİRAN 2010 Avrupa İşletmeler Ağı Karadeniz İÇİNDEKİLER • Avrupa İşletmeler Ağı Karadeniz Konsorsiyumu 2010 Yılı Eğitim Faaliyetlerine Devam Ediyor - Samsun Ticaret ve Sanayi Odası ve irtibat ofislerinden Çorum Ticaret ve Sanayi Odası işbirliği ile AB Ortak Tarım Politikası ve Tarımsal Destekler Eğitimi - Samsun Ticaret ve Sanayi Odası’ndan Franchising ve Markalaşma Eğitimi - KOSGEB SAMSUN IGEM’ den ISO 9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi ve İç Tetkikçi Eğitimi - KOSGEB SAMSUN IGEM’ den Samsun ve Ordu’da Yönetici Asistanlığı Eğitimi - Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası-İGEME İşbirliğinde Dış Ticaret Eğitimi • Samsun’ da Ar-Ge ve İnovasyon • KOSGEB OMÜ TEKMER Müdürlüğü’nden Fındık Ar-Ge Proje Pazarı Günleri • KOSGEB OMÜ TEKMER Müdürülğü’nce 19 Mayıs, Giresun ve Ordu Üniversitelerinde 2010 Yılı Genç Girişimci Geliştirme Programı Mezuniyet Törenleri gerçekleştirildi. • Avrupa İşletmeler Ağı İşbirliği Teklifleri Bize Ulaşın... www.blacksea-een.org • een@blacksea-een.org Karadeniz’de Avrupa İş Desteği... Samsun Ticaret ve Sanayi Odası KOSGEB Samsun İGEM KOSGEB OMÜ TEKMER KOSGEB KTÜ TEKMER Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası +90 362 432 36 26 +90 362 266 97 14 +90 362 457 78 47 +90 462 325 94 20 +90 462 326 80 70 +90 372 251 11 56 AVRUPA BİRLİĞİ Avrupa İşletmeler Ağı Karadeniz Konsorsiyumu 2010 Yılı Eğitim Faaliyetlerine Devam Ediyor Samsun Ticaret ve Sanayi Odası ve İrtibat Ofisleri’nden Çorum Ticaret ve Sanayi Odası işbirliği ile AB Ortak Tarım Politikası ve Tarımsal Destekler Eğitimi Avrupa İşletmeler Ağı- Karadeniz Konsorsiyumu koordinatörü Samsun Ticaret ve Sanayi Odası ile Çorum Ticaret ve Sanayi Odası İrtibat Ofisi işbirliğinde 28 Mayıs 2010 Cuma günü, Çorum Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Salonu'nda AB Ortak Tarım Politikası ve Tarımsal Destekler konulu bir eğitim düzenlendi. Eğitime konuşmacı olarak katılan Tarım ve Köy işleri Bakanlığı Dış İlişkiler ve AB Koordinasyon Dairesi Uzmanlarından Dr. Coşkun Şerefoğlu AB, AB Ortak Tarım Politikası, Tarım Destekleri ve IPARD programları hakkında kapsamlı bir sunum gerçekleştirdi. IPA’ nın tüm ülkeler ve tüm bileşenler için 20072013 dönemi nde 11.468 milyar Euro ayırdığını belirten Şerefoğlu ”Ülkemize IPARD kap- samında 2007 yılında 20.7 milyon Euro, 2008 yılında 53.0 milyon Euro, 2009 yılında 85.5 milyon Euro ve 2010 yılında 131.3 milyon Euro olmak üzere toplam 290.5 bütçe milyon Euro ayrıldı. 2010-2013 dönemi için mali program henüz kesinleşmedi” şeklinde bilgi verdi. Şerefoğlu ayrıca Türkiye’nin IPARD desteklerinden faydalanabilmesi için AB kırsal kalkınma politikası içerisinde yer alan “Temel Gereklilikleri” yerine getirmesi gerektiğine de dikkat çekti. Eğitimde çiftçi ve tarım birliklerine yönelik açılacak olan hibe programlarına dair bilgiler veren Şerefoğlu katılımcıların konu ile yönelttiği soruları da yanıtladı. Samsun Ticaret ve Sanayi Odası’ndan Franchising ve Markalaşma Eğitimi Samsun Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) İle Avrupa İşletmeler Ağı-Karadeniz Konsorsiyumu tarafından 'Franchising ve Markalaşma' eğitim semineri yapıldı. Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Salonu'nda 15 Haziran 2010 tarihinde gerçekleştirilen seminere Türkiye Franchising Derneği Yönetim Kurulu Üyesi İlhan Erkan konuşmacı olarak katıldı. Franchising sisteminde markanın yerinin çok önemli olduğunu söyleyen İlhan Erkan, "Marka oluşmadığı sürece pazar yok demektir. Pazarı olmayan sektörün ürün varlığından söz etmek mümkün değil. Türkiye'de var olan bir varlık. Çünkü merdiven altı diye tabir ettiğimiz her alanda taklit gelişen, ülke ekonomisine katkı sağlamayan sektörlerde mevcut" dedi. Markanın tanımını yapan Erkan, "Bazı yerlerde marka olduğunu bilmeyen çok sayıda marka var. Bazıları markalaşmaya çalışırken, çoğu sektörde markalaşma yönünde çok ciddi altyapısını sağladığı halde kendisinin marka olduğunu bilmeyen çok sayıda işletme var. Marka özellikle tercih yaratır, tüketici bir ürünü almak istediğinde STSO AÇILIM 42 seçimde ciddi olarak ona yön veren bir unsurdur. Markalar alış verişi kolaylaştırır ve ürünün tanınmasını sağlar. Tüketicilere güven verir, çünkü arkasında bir garanti sunmaktadır. Birçok müşteri riskten ve bilinmezlikten kaçar, markalı ürünler müşteriye güven sağlar. Endişeleri, korkuları azaltır. Markanın adı, sembolü uyumlu şekilde kullanımı, markanın tüketicilerin zihninde, onların hatırlamasında çok önemli bir yere sahip olur. O yüzden de bazı markalar logolarına çok ciddi şekilde yatırım yaparlar" diye konuştu. Franchisingin çok geniş kapsamlı olduğuna değinen İlhan Erkan, “Franchising, içinde üreticiyi, tüketiciyi, marka sahibinin iş ilişkisini her şeyi kapsıyor. Franchising 21. Yüzyılın işletme sistemidir. Franchising, başkasının markasıyla, kendi işini yaparken yalnız kalmamanın bir yolu. Öyle bir şey ki; dünyada birçok iş kolu, çok farklı şekilde uygulanabiliyor. Her sektöre uyarlanabiliyor. Kendisini franchising ifade etmemesine karşın Türkiye’de çok ciddi franchising örgütleri, şirketler var. Burada bilgi birikimi, sistem paylaşımı söz konusu” şeklinde bilgi verdi. Haziran 2010 AVRUPA BİRLİĞİ KOSGEB Samsun İGEM’den ISO 9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi ve İç Tetkikçi Eğitimi Avrupa İşletmeler Ağı Karadeniz Konsorsiyum ortağı KOSGEB Samsun İGEM Müdürlüğü tarafından 2021/05/2010 tarihlerinde Samsun’da KOSGEB eğitim salonunda eğitmen Şemsettin Akçay tarafından Üretim Yönetimi ve Üretim Planlama Teknikleri eğitimini düzenlendi. Eğitimde, MRP-II Yöntemi başlığı altında; Başarılı olmak için yapılması gereken, Havuç Diyeti, Ana İmalat Planını (MPS) destekleyecek bir Malzeme İhtiyaç Planının adımları. Ana İmalat Planından “Planlanmış Siparişlerin” yaratılması, Ürün Ağacı ve Planlanmış Siparişler kullanılarak toplam İhtiyacın hesaplanması, farklı ürün ağacı türleri ve kullanım alanları (modular, super, K-Bill), MRP Tablosunun matematiği, sonlu ve sonsuz kapasite yükleme tekniklerinin farkı, ihtiyaç duyulan envanter bilgisi ve kullanımı, Geriye (Backward ) ve İleriye (Forward) doğru planlamanın farkı, Bir ürün ağacının tüm bileşenleri için MRP Tablosunun hazırlanması konularına ve MRP-II Planının Uygulanması başlığı altında; MRP-II planlaması nasıl başarı ile uygulanabilir?, Tedarikçi performansındaki sapmalar ve MRP üzerindeki etkisi, Veri tabanındaki değişimler ve MRP üzerindeki etkisi, Dizayn Değişikliği Yönetimi ve MRP, Üretim Alanından Bilgi Toplama ve Karar Verme Süreçleri, CRP kullanımının faydaları ve limitler, Uygulama Yöntemleri (Teslim Tarihi Planlama, Dipten Yukarı Planlama -Bootom Up), Input - Output, Backward - Forward, DrumBuffer-Rope yöntemleri (Üretim Alanın Yönetimi), Kanban – CONWIP yöntemleri, JOB-SHOP (DBR), Goldratt's Game, 5S İsraf Yönetimi konularına değinildi. Uygulamalı ve eğlenceli geçen eğitimin sonunda toplam 32 firmanın çalışanlarına katılım sertifikası verildi. KOSGEB Samsun İGEM’den Samsun ve Ordu’da Yönetici Asistanlığı Eğitimi Avrupa İşletmeler Ağı Karadeniz Konsorsiyum ortağı KOSGEB Samsun İGEM Müdürlüğü tarafından 29-30 Mayıs 2010 tarihlerinde Ordu’da ve 05-06 Haziran 2010 tarihlerinde de Samsun’da eğitmen Yrd. Doç. Dr. Nuran Öztürk Başpınar tarafından Yönetici Asistanlığı eğitimi düzenlendi. Eğitimde katılımcılara, Yönetici Asistanlığında Tanım ve Kavramlar, Başarılı Asis- STSO AÇILIM 43 tanın Gerekleri, Yönetsel Faaliyet ve Kavramlar, Yönetsel Becerilerin Kullanımı, Zamanın Etkin Kullanımı, Bilginin Etkin Kullanımı, Stres ve Problemlerle Başa Çıkma Etkinliği, İletişim Aracımız Telefonu Etkin Kullanma, Dosyalama ve Arşivleme Teknikleri ve Görgü ve Protokol Kuralları başlıkları altında video ve powerpoint sunumları ile geniş bilgiler verildi. Haziran 2010 AVRUPA BİRLİĞİ Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası - İGEME işbirliğinde Dış Ticaret Eğitimi Zonguldak Ticaret Odası ve Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi (İGEME) işbirliğinde 12-13 Mayıs 2010 tarihlerinde Zonguldak’ta Dış Ticaret Eğitim Programı gerçekleştirildi. Batı Karadeniz bölgesindeki dış ticaretin artırılması ve nitelikli ara eleman yetiştirilmesine yönelik düzenlenen programa hâlihazırda dış ticaret yapan, yapmak isteyen sanayici, işadamları ile dış ticaretten sorumlu çalışanlar ve Zonguldak Karaelmas Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinin özellikle son sınıf öğrencileri büyük ilgi gösterdi. ZTSO Başkan Yardımcısı Şenol Altuntaş’ ın açılış konuşmasıyla başlayan ve iki gün süren eğitim programında; Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası Avrupa İşletmeler Ağı İletişim Ofisi koordinasyonunda gerçekleştirilen seminer sonunda, programı baştan sona büyük bir ilgi ve dikkatle takip eden toplam 80 kişiye Katılım Sertifikası yapılan bir törenle verildi. • İhracat Mevzuatı ve Uygulamaları • İhracata Yönelik Devlet Yardımları • İhracatta Fiyatlandırma, Maliyet ve Risk Yöntemi • Dış Ticarette Kullanılan Belgeler, Alınması Gereken İzinler ve Sertifikalar • Pazar Araştırması Yapma • İhracatta KDV İstisnası • İhracatta E-Pazarlama Uygulamaları konuları hakkında Maliye Bakanlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Merkez Bankası ve İGEME uzmanları tarafından detaylı bilgi verildi. STSO AÇILIM 44 Haziran 2010 AVRUPA BİRLİĞİ Samsun’ da Ar-Ge ve İnovasyon Samsun TSO Yönetim Kurulu Başkanı Murzioğlu, “Küresel dünya düzeninde rekabet edebilmemiz, tam ekonomik bağımsızlık sağlayabilmemiz, tüketen değil üreten bir toplum olabilmemiz için Ar-Ge’ ye dayalı ekonomik politikaları uygulamalıyız” dedi. Avrupa İşletmeler Ağı Karadeniz Konsor siyumu Koordinatörü Samsun Ticaret ve Sanayi Odası tarafından “Samsun’da ArGe ve İnovasyon” kongresi düzenlendi 3 Haziran 2010 tarihinde Amisos Hotel toplantı salonunda düzenlenen kongreye Türkiye’ nin çeşitli üniversitelerinden değerli eğitmenler ve çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarından ve sektöründe Türkiye’nin lideri olmuş çeşitli firmalarından temsilciler konuşmacı olarak katıldı ve “Ar-Ge ve İnovasyon” konularında sunumlar yaptı. Kongrenin açılış konuşmasını gerçekleştiren Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Salih Zeki Murzioğlu bilgi ve teknoloji üreten ülkelerin yeni dünya düzeninde belirleyici konumda olacaklarına vurgu yaparak “Dünyada kalkınmaya etki eden faktörler çok hızlı bir şekilde değişmekte ve güncellenmekte. Bu çerçevede kalkınmanın yolu bilgiye erişimden geçmektedir. Ar-Ge yapan teknolojiyi elinde bulunduran yani bilgi üreten ülkeler yeni düzenin etkin aktörleri olacaktır. Ekonomik istikrarın dünya düzenini belirleyici olduğu gerçeği ile ülkemizin bu bağlamdaki aktörler arasında olabilmesi, bizim teknoloji üretmemiz ile mümkündür. Ancak politika ve stratejilerimizi bu yönde geliştirmeye başladığımız zaman ülkemizin içinde bulunduğu sosyal, kültürel ve ekonomik koşulları iyileştirebilir, standardımızı yükseltebiliriz. Küresel dünya STSO AÇILIM 45 düzeninde rekabet edebilmemiz, tam ekonomik bağımsızlık sağlayabilmemiz, tüketen değil üreten bir toplum olabilmemiz için Ar-Ge’ ye dayalı ekonomik politikaları uygulamalıyız” dedi. Kongrede Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Rekabet Forumu Direktör Yardımcısı Selçuk Karaata, Eczacıbaşı İnovasyon Koordinatörü Ata Selçuk, Henkel Kurumsal İletişim Müdürü Hande Ardane, Netsis Yazılım Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ihlamur, Turkcel İş Ortaklığı Geliştirme ve İnovasyon Yönetimi Müdürü Alaaddin Alpay, Türk Patent Enstitüsü’ nden Mühendis Muazzez Korkmaz, Ankara Patent Bürosu & Patent Bölümü Müşteri Temsilcisi Altan Altun, Türk Patent Enstitüsü’ nden Marka Uzmanı Özhan Ünal, ODTÜ Teknopark Ostim Merkez Müdürü Necip Özbey ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı ve Samsun Teknpark Koordinatörü Prof. Dr. Fehmi Yazıcı ve Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Dış İlişkiler Müdür Yardımcısı Müberra Genç tarafından sunumlar gerçekleştirildi. Kongreye konuşmacı olarak katılan tüm uzmanlar kalkınmanın ve gelişmenin yolunun Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarından geçtiği fikrinde birleşerek kalkınma adına Ar-Ge ve inovasyonun önemine işaret etti. Haziran 2010 AVRUPA BİRLİĞİ KOSGEB OMÜ TEKMER Müdürlüğü’nden Fındık Ar-Ge Proje Pazarı Günleri Avrupa İşletmeler Ağı Karadeniz Konsorsiyum ortağı KOSGEB OMÜ TEKMER Müdürlüğü’nün katkılarıyla gerçekleştirilen Fındık AR-GE Proje Pazarı Günleri etkinliği, 27-28 Mayıs 2010 tarihlerinde Giresun Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezinde çeşitli üniversitelerden davetli konuşmacıların, akademisyenlerin, TÜBİTAK Uzmanları, sivil toplum kuruluşları ve sektörden temsilcilerin ve geniş öğrenci kitlesinin katılımıyla gerçekleştirildi. Güre Yerleşkesi'nde gerçekleştirilen etkinliğin açılışında konuşan Giresun Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Türkmen, "Fındığı hak ettiği değere ulaştırmak amacıyla tüm akademik imkânlarımızı seferber etme kararındayız." dedi. Üniversitelerin, teknolojik, sosyal ve kültürel gelişmeleri yakalamak ve daha ilerilere taşımak sorumluluğu bulunduğunu hatırlatan Türkmen, üniversitelerin en önemli görevlerinden birinin de konularına göre yeni keşifler yapmak, bilinmeyeni bilme çalışmalarıyla ortaya yeni ürünler koyarak insanlığın faydasına sunmak olduğunu kaydetti. Davetli konuşmacılardan Prof. Dr. Sebahat Sullıvan “Fındık Depo Zararlıları ve Mücadele Yöntemleri” hakkında çalışmalarından örnekler verirken, Doç. Dr. Veli Erdoğan Fındıkta Islah Çalışmalarından bah- STSO AÇILIM 46 setti. KOSGEB OMÜ TEKMER Müdürü Turgut Arslan, “Küçük Ölçekli Fındık İşleme Tesisleri Nasıl yaygınlaştırılabilir?” konulu sunumunda Giresun’un sanayi kenti, tarım kenti, ya da tarımsal sanayiye yönelik üretim kenti olma yolunda kendisini sorgulaması gerektiğini söyledi. Bunun için de mevcut üretim ve istihdam bilgileri ve var olan bilgilerin doğru olarak değerlendirilmesi, bu bilgilerin örgütsel yapıya dönüştürülerek kurumsallaştırılması ve sivil toplum örgütlerinin çoğaltılmasının gerekliliğini vurguladı. Turgut Arslan, CIP EEN projesi tanıtımı kapsamında Avrupa İşletmeler Ağı-Karadeniz faaliyetleri hakkında da bilgi verdi. Fındıkta makine teknolojileri, aflatoksinle mücadele, fındık kabuğunun değerlendirilmesi ve fındıklı tatlar başlıklarında kırka yakın projenin sözlü ve poster olarak sunulduğu etkinlikte proje ödülleri sahiplerini buldu. Fındığını seçmemek için patozunu seç konulu projesiyle Ersin Dilber birincilik ödülünü alırken, Nanolif tabanlı fındık kurutma örtüsü konulu projesiyle Prof. Dr. Ali Demir ikincilik ödülünü, Fındık ağacı yaprağı, çotanağı, sert kabuğu ve zarı ile yünlü kumaşların boyanması adlı projesiyle Öğr. Gör. Hüseyin Benli üçüncülük ödülünü aldı. Haziran 2010 AVRUPA BİRLİĞİ KOSGEB OMÜ TEKMER Müdürlüğü’nce 19 Mayıs, Giresun ve Ordu Üniversitelerinde 2010 Yılı Genç Girişimci Geliştirme Programı Mezuniyet Törenleri gerçekleştirildi. KOSGEB OMÜ TEKMER Müdürlüğünün 19 Mayıs, Giresun ve Ordu Üniversitelerinde gerçekleştirdiği Genç Girişimci Geliştirme Programları (GGGP) sona erdi. 19 Mayıs Üniversitesinde ikincisi düzenlenen ve 100 kişinin başvurduğu GGGP’ dan 35 öğrenci eğitime katılmaya hak kazandı ve 27 öğrenci programdan başarı ile mezun oldu. 2 Haziran 2010 Çarşamba günü KOSGEB OMÜ TEKMER Fuaye Salonunda gerçekleştirilen Sertifika törenine OMÜ Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Akan, Rektör Yrd. Prof. Dr. Ahmet Bulut, Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fehmi Yazıcı, Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsmail E. Gümrükçüoğlu, Sivil toplum kuruluşları ve OMÜ Genç Girişimci Geliştirme Programı mezunları katıldı. OMÜ Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Akan, mezun öğrencilere iş kurmanın öneminden bahsederken, böyle eğitimlerin öğrencilerin ilerleme kaydetmesinde yol gösterici olduğunu vurguladı. Giresun Üniversitesinde ikincisi düzenlenen GGGP’na başvuran öğrencilerden 35 öğrenci ön değerlendirmeler sonucu eğitime kabul edildi. Eğitim sonucu, 19 öğrenci mezun olmaya hak kazanırken, 28 Mayıs 2010 Cuma günü Giresun Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezinde sertifika töreni gerçekleştirildi. Güre Yerleşkesi'nde gerçekleştirilen sertifika töreninde Giresun Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Türkmen, öğrencilere sertifikalarını teslim ederken başarılarının devamını diledi. KOSGEB OMÜ TEKMER Müdürü Turgut Arslan, Giresun’da ikincisi düzenlenen GGGP’na katılımın yoğunluğundan memnuniyetini ifade ederken Fındık Araştırma ve Uygulama Merkez Müdürü Doç Dr. H. İbrahim Uğraş ve Yrd. Doç. Dr. Rahman Çakır’a katkılarından dolayı teşekkürlerini iletti. Ordu Üniversitesi ve Avrupa İsletmeler AğıKaradeniz Konsorsiyum (EEN-KOSGEBBBISC) ortağı KOSGEB-OMÜ Teknoloji Geliştirme Merkez Müdürlüğü (TEKMER) is birliği ile 1 Nisan 2010 tarihinde başlayan STSO AÇILIM 47 ve Ordu Üniversitesinin tüm bölümlerinden 50 öğrencinin başvurduğu Girişimcilik Eğitimi Programında 35 öğrenci ön değerlendirmeler sonucu eğitime kabul edildi. 27 Mayıs 2010 da son bulan eğitim sonucu, 19 öğrenci mezun olmaya hak kazanırken, 3 Haziran 2010 Perşembe günü Grand Tesk Otel'de sertifika töreni gerçekleştirildi. ODÜ Girişimcilik Eğitim Programı mezuniyet töreninde Teknoloji Geliştirme Merkez Müdürü Turgut Arslan, sertifika alan öğrencilere; "Girişimcilik Eğitim"inin sizlere yeni kapılar açacağı muhakkaktır dedi. Programdan başarı ile mezun olan Ordu Üniversitesi öğrencilerine KOSGEB’in desteklerinden bahseden Arslan, programın uygulanmasına teşvik ve destek veren ODÜ Rektörü Prof. Dr. Haluk Kefelioğlu'na teşekkür etti. KOSGEB ile anlaşmalarının üst düzeye çıktığını belirten Rektör Prof. Dr. Haluk Kefelioğlu sertifika almaya hak kazanan öğrencilere; "katıldığınız için teşekkür ediyorum. Böyle bir belge aldığınız için yolunuz açık olsun. İnşallah iş hayatınızda da okul hayatınız gibi çok başarılı olursunuz" dedi. ODÜ 1. Girişimcilik Eğitim Programı Sertifika Töreni"ne katılan Vali Vekili Ömer Adar "Bu gün burada genç üniversitemizin değerli Rektörü ve değerli çalışanlarının sayesinde, KOSGEB'le iyi bir iş birliği yapıldı. Güzel bir çalışma ile karşı karşıyayız. Öncelikle bu programa gönüllü olarak katılan genç girişimci kardeşlerimizi huzurlarınızda kutluyorum. Cesaretlerine hayran kaldım" dedi. Ordu Üniversitesi ve KOSGEB işbirliği ile hazırlanan "Girişimcilik Eğitim Programı"na katılmaktan son derece mutlu olduğunu belirten Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun ise "burada gerçekten önemli bir süreç tamamlandı. Önümüzdeki dönemde bu programın önemi daha iyi anlaşılacak" dedi. Haziran 2010 AVRUPA BİRLİĞİ Avrupa İşletmeler Ağı İşbirliği Teklifleri Avrupa İşletmeler Ağı’nda bulunan 44’ün üzerinde ülkeden gelen İşbirliği Teklif ve Talepleri veritabanımıza kaydedilerek bölgemizden gelen talep ve öneriler doğrultusunda değerlendirilmektedir. Siz de uluslararası işbirliğine varım diyorsanız www.blackseaeen.org adresini ziyaret edebilir veya een@blackseaeen.org adresine sorularınızı gönderebilirsiniz. 20100429020 Spor ekipmanlar üreten Sırp bir firma, ticari aracılık hizmetleri sunabilecek ortaklar arıyor ve taşeronluk hizmetleri teklif ediyor. 20100503020 Plastik malzemelerin kalıptan çekimi için gerekli makine ve gereçler konusunda uzmanlaşan İtalyan bir firma ticari aracılar arıyor. 20100503022 Plastik malzemelerin işlenmesi için gerekli makine ve gereçler konusunda uzmanlaşan İtalyan bir firma PVC konut sistemi ile ilgili bir ortak teşebbüs projesi öneriyor. 20100503025 Plastik ekstrüzyon alanında uzun ve kapsamlı bir tecrübesi olan İtalyan firma elektrik kablo kanalları sektörü ile ilgili karşılıklı üretim anlaşması yapabileceği ortaklar arıyor. 20100503027 Plastik malzeme işlenmesi konusunda uzmanlaşan İtalyan firma PVC rulo panjur üretimi için gerekli bir tesis kurulumu ile ilgili ortak teşebbüste bulunabileceği ortaklar arıyor. 20100503028 Plastik malzemelerin işlenmesi için gerekli makine ve gereçler konusunda uzmanlaşan İtalyan firma, plastik profil imalat tesisi geliştirebilmek için ortak teşebbüste bulunabileceği ortaklar arıyor. 20100505013 Kahve ithalatçısı ve dağıtıcısı konumunda olan Sırp bir firma, Sırbistan’da iş yapmak isteyenlere ticari aracılık hizmetleri sunuyor. 20100512030 Yay ve telden diğer ürünlerin üreticisi olan Sırp firma, yabancı pazarlara açılmak için dağıtımcılar arıyor. 20100301045 Paslanmayı önleyici pompa ve mikser üretiminde uzmanlaşan İtalyan firma, aşındırıcı sıvılara uygun kimyasal pompaları için acente ve dağıtımcılar arıyor. 20100413004 Enerji (kazanlar ve basınçlı kaplar) konusunda uzmanlaşan Yunan firma ortak teşebbüs&taşeronluk için ortaklar arıyor. 20100414031 Modern enerji alanında uzmanlaşan (Rüzgâr türbini jeneratörleri) Yunan firma, ticari aracılık hizmetleri sunacak ortaklar arıyor ayrıca ortak teşebbüs ve taşeronluk fırsatlarına da açık. 20100512014 Besin maddelerinin toptan satışı konusunda uzmanlaşan Moskova’da yerleşik Rus bir firma ticari aracılık hizmetleri teklif ediyor. 20100423001 Fişek ve yüksek kaliteli mum imalatçısı Polonyalı özel STSO AÇILIM 48 bir firma ticari aracılık hizmetleri teklif ve aynı zamanda talep ediyor. Firma ayrıca parafin ve polipropilen tedarikçileri bulmak ve karşılıklı üretim aktiviteleri gerçekleştirmek istiyor. 20100524016 Moda tasarımcısı İngiliz bir firma ürünleri için yüksek kaliteli deri ürünler imalatçısı bir firma arıyor, ticari aracılık hizmetleri, taşıma-lojistik hizmetleri ve başka imalat fırsatları talep ediyor, ayrıca kendi hizmetlerini de ticari aracılık olarak sunuyor. 20100503001 Sırp bir firma bir tesisin işletilmesine ve tesiste doğal su tedariğine yönelik, kaynakların ve çevrenin kusursuz bir şekilde korunmasına izin veren tamamen otomatik ilginç bir sistem üretmektedir. Bu alanda aracılık hizmetleri, taşıma ve lojistik hizmetleri sunabilecek, yatırım ortaklığı düşünen, ortak teşebbüs veya karşılıklı üretimde bulunabilecek, taşeronluk aktiviteleri sunabilecek ortaklar arıyor. 20100503039 Ana aktivite alanı meyvelerin işlenmesine ve hazırlığına yönelik teknolojik ekipman ve makineler olan Sırp bir firma ortak teşebbüste bulunabileceği, taşeronluk hizmetleri sunabileceği veya aracılık ve/veya lojistik hizmetleri sunabilecek ortaklar arıyor. 20100503040 Elektromotor gücünün başlatılması, kontrolü ve durdurulması ile ilgili tüm süreçlere yönelik ürünler üreten Sırp bir firma aracılık hizmetleri teklif ediyor ayrıca karşılıklı üretim ve taşeronluk aktiviteleri için ortaklar arıyor. 20100504059 Donanım, yazılım bayiliğinden internet çözümleri ve katma değerli hizmete kadar bilişim teknolojilerinin her alanında uzman Sırp bir firma aracılık hizmetleri sunabilecek, yeni ürünler ve üretim hattı için franchise olabilecek, yurtdışındaki pazarlara taşıma ve lojistik hizmetlerini gerçekleştirebilecek ortaklar arıyor. 20100504060 İnşaat- yapı inşaatı, uyarlama ve yeniden yapılanma alanında uzman Sırbistan’dan özel bir firma aracılık hizmetleri sunabilecek ve ortak teşebbüste bulunabileceği ortaklar arıyor. 20100502002 Kan bankaları alanında tecrübeli 2001 yılında kurulmuş Sırp bir firma tıbbi cihazların yanı sıra yüksek kalitede kan bileşenleri üretmekte ve dağıtımcı gibi aracılık hizmeti sunabilecek, franchise olabilecek, karşılıklı üretimde bulunabileceği veya taşeronluk aktiviteleri sunabilecek ortaklar arıyor. 20100608034 HDPE kıvrımlı boru (atık su, kanalizasyon ve kablo oluk sistemleri) üretiminde uzmanlaşan Yunan bir firma ticari aracılık hizmetleri sunabileceği ortaklar arıyor. Haziran 2010 TURİZM Samsun’un şirin ilçesi, denizin, kumun yeşilin ve mavinin diyarı Yakakent’in, turizmdeki cazibesini her geçen gün artırıyor. Samsun’la Sinop’un tam ortasında yer alan Yakakent, eşsiz güzelliği ve sakinliği, tertemiz denizi, balık lokantaları, misafirperver insanları ve doğal güzellikleri ile Orta Karadeniz Bölgesi’nin turizm cenneti olma yolunda hızla ilerliyor. Yakakent deniz turizminin yanında dinlenmek ve bol bol oksijen depolamak isteyenlere yayla ve doğa turizmini de alternatifli bir şekilde sunuyor. STSO AÇILIM Karadeniz’in gözbebeği: Samsun’a 79 kilometre mesafedaki Yakakent, aynı zamanda Samsun’un en batıdaki ve denize sıfır tek ilçesi. Yakakent, Samsun’un incisi; denizin kumun diyarı, insanın iliklerine kadar tazelik aşılayan, gençlik iksiridir. Yakakent, gündüzleri dalgalarla güneşin, geceleri denizle yakamozun birleştiği, muhteşem Karadeniz’in kucağında geçmişten bugüne tütünle harmanlanan topraklardır. Eğlencenin sağlıkta, tarihin doğayla, mutluluğun huzurla buluştuğu bir sevda olan Yakakent, özellikleriyle Samsun’un turizm açısından cazibe merkezi olmaya adaydır. Yakakent denizi, güneşi ve doğal güzellikleri ile turizm cenneti olma yolunda hızla ilerliyor. Kimi zaman hareketli, kimi zaman sükûn, her daim değişken yaşamı, sadeliğiyle tutkuya döner Yakakent, vazgeçilmez olur. Yakakent, 14 kilometre boyunca uzayan tertemiz sahili, denizi kumsalı ile Samsun’un Karadeniz’e açılan en 50 Haziran 2010 TURİZM YAKAKENT büyük penceresidir. Tatil tercihiniz deniz ve huzur ise doğru adrestir Yakakent. Rahat ve keyifli bir ortamda denize girebilir, uzun doğa yürüyüşleri yapabilir, leziz balık çeşitlerinden yiyebilir ve muhteşem günbatımıyla ve muhteşem deniz manzaralarıyla gününün yorgunluğunu çıkarabilirsiniz. Akdeniz ve Ege’yi aratmayan ilçe Samsun’un Yakakent ilçe sahilleri her vakit bir başka güzeldir. Yakakent, turizm potansiyeli ile dikkatleri üzerine çekiyor. Akşamüstü ve gece boyunca sahil şeridindeki hareketlilik size de cazip gelecektir. Yazın plajları, piknik alanlarıyla Akdeniz ve Ege’yi aratmayan Yakakent, insanları şehir yaşantısından uzaklaştırıp bambaşka bir ortama götürmektedir. Yakakent’ de günün STSO AÇILIM 51 Haziran 2010 TURİZM aksi istikamette rota izleyen yatlar izin önemli bir konaklama noktası olmaya aday. Festivaller büyük ilgi görüyor her saatinde değişik bir uğraşla meşgul olabilirsiniz. Yakakent’te geldiğinizde günün her saati yürüyüş yapan, denize giren, liman içi mendirekte oltalarıyla balık tutan, kumsalda güneşin tadını çıkaran, çay bahçelerinde istirahat eden, kitap okuyarak kendini dinlendiren, bisiklet pedalı çeviren, palmiye ağaçları arasında dolaşan insanları görebilirsiniz. Bereketli sular Yakakent’ in mavi suları hala birçok balık ürününün yaşam alanı. Zaten ilçe halkının çoğu balıkçılıkla uğraşmakta. Denize sıfır, yarım ay şeklindeki koyda tek tek ya da birbirine yaslanmış ahşap kayıkhaneler var. Bu kayıkhanelerin bazılarının önünde ahşap küçük iskeleler denize doğru uzanıyor. Karadeniz de her tür yetişen her tür balık avı yapılmakta. Dünyanın en değerli balıklarından Mersin balığı ile nesli tükenmekte olan Mavrüşgil balıkları bu bölgede avlanmakta. Yakakent sahillerinden Japon mutfağına ve Fransız sofralarına servis yapılmakta. Vatoz ve köpekbalığı türlerinin yanı sıra deniz salyangozu, kum midyesi gibi ürünler işlenip, şorlanarak yurt dışına ihraç ediliyor. Yakakent’in ekonomisinde denizin rolü çok büyük. Yakakent’e geldiğinizde mutlaka balıkçı lokantalarına uğrayın. Burada yemek yiyecekseniz kalkan balığını tadın. Denizle olan ilişkisi yakın gelecekte daha da güçlenecek Yakakent’in, hem EgeAkdeniz’den gelip Karadeniz’e açılan hem de STSO AÇILIM 52 Her yıl düzenlenen festivaller ise ilçenin yaşamına ayrı bir renk katıyor. Yakakent, bir mevsimden diğerine geçmeyi capcanlı, rengarenk, zarif ve görkemli festivallerle kutluyor. İlçede geleneksel olarak her yıl Temmuz ayının ilk haftası Kültür, Sanat ve Deniz Oyunları Festivali yapılıyor. Bu festivalin 2012 yılında Uluslararası boyuta taşınması planlanıyor. 3 gün süren festivalde, spor, sanat, müzik, şiir dinletisi, paneller, yöresel yemek çeşitleri, balkon yarışları, satranç, plaj voleybolu, plaj futbolu organizasyonları düzenleniyor. Şenlikleri izlemek için çevre il ve ilçelerden gelen ziyaretçilerle Yakakent daha da canlanıyor. Etkinliklere, her geçen yıl ilgi daha da artıyor. Gündüzü de gecesi de renkli Yakakent, denizi, güneşi, taze balığı ve tarihi ve doğal zenginliklerinin yanı sıra gece hayatıyla da göz kamaştırıyor. Yakakent’in hemen her yerinde güneşin batmasıyla birlikte başlayan eğlenceler, sabahın ilk saatlerine kadar sürüyor. Plaj partileri, disko eğlenceleri, animasyon gösterileri ile sahil şeridi tam anlamıyla şenleniyor. Ayrıca, plajlarda düzenlenen voleybol turnuvaları da Yakakent’in eşsiz güneşinde ve ipek gibi okşayan rüzgârında eğlenmenize olanak tanıyor. Müzik ve coşku dolu plaj voleybol turnuvalarında kazanacağınız hediyeleri ömür boyu saklayabileceğiniz güzelliklerde. Yakakent’teki eğlencenin önemli bir kısmını da festival öncesi ve sonrası konserler teşkil ediyor. Yakakent’te yaz boyunca ünlü şarkıcıların verdiği konserler ilçeye ayrı bir hava katıyor ve insanların doyasıya eğlenmesini sağlıyor. Türk-Japon kardeşliği Türk-Japon dostluğuna güzel bir örnek oluşturan Yakakent-Kushimato kardeşliği nedeniyle düzenlenen etkinlikler de her geçen yıl cazibesini daha da artırıyor. Dünyanın iki ucunda bulunan iyi niyet, dostluk ve sevgi hisleriyle yaşayan Yakakent ve Kushımoto kasabaları, 1963 yılında Haziran 2010 TURİZM Japonya’ya giden Türk-Japon Parlamenterler arası Dostluk Kurumu Başkanı Manisa senatörü Ferit Alp İskender ile Samsun Senatörü Dr. Ferit Tevetoğlu, Kushımoto da bulunan Ertuğrul şehitliği'ni ziyaret etmesiyle başlar. Dr. Tevetoğlu, Kushımoto’nun balıkçı köyü Kashino’yu Yakakent’e benzetir. Türkiye’ye dönen parlamenterler, aynı yıl iki balıkçı köyünün kardeş köy olması yolunda girişimlerde bulunmuşlardır. Ekim 1964 yılında Japonya ve Türkiye’nin bu iki balıkçı köyü törenle kardeş köy, ilkokulları arasında da kardeşlik ilan edilmiş olup, 14 Mayıs 1997 tarihinde ise her iki belde arasında kardeşlik bildirgesi imzalanarak resmiyete kavuşturulmuştur. İki ülke günümüz uluslararası ilişkilerinde nadir görülen dostluk ve iyi niyet ilişkileri tesis etmişlerdir. Tatil için alternatif bol Pansiyonculuğun her geçen gün geliştiği ilçe, doğa severlere de bir çok alternatifi birden sunuyor. İlçenin Kayalı Köyü’ndeki Kunduz Balık Gölü özellikle ilkbahar ve yaz mevsimlerinde kampingçiler tarafından büyük rağbet görüyor. Bölge hem çadırı hem de karavanı olanlar için ideal bir yer. Deniz turizminin yanında yayla turizmi de ilçede gelişiyor. Yazın bunaltıcı sıcağından uzakta, doğa yürüyüşü ve piknik yapmak isteyenler Uzunkız, Elikbuyran ve Necati Batı yaylalarına çıkıyor. Farklı bir deneyim yaşamak isteyenler keyif almak için deniz turizmine alternatif buraları görebilirler. Yakakent’e geldiyseniz, 4 kilometre kadar doğuya yol alıp Çam Gölü’nü de görebilirsiniz. Hem denizi görmek hem de ulu çam ağaçlarının altında tahta masalarda bir şeyler yemek isterseniz Çam Gölü mevkiini öneririz. ve sahillerimiz çok temiz. Doğa ve yayla turizmi de ilçemizde önemli yere sahip. Özellikle deniz manzaralı Uzunkız yaylası gelişmeye açık. İlçemizde turizmi geliştirmek için herkese görev düşüyor. İlçemiz turizmde yatırıma aç. Bu potansiyel ilçemizde var. Yatırımcıları ilçemize bekliyoruz. Bafra-Sinop Karayolu’nun tamamlanmasıyla ilçemizin cazibesinin daha çok artacak. Yakakent değişiyor, gelişiyor Yakakent Belediye Başkanı Burhan Bayrakdar, ilçelerinin ufkunun her geçen yıl genişlediğini söyledi. Yakakent’in turizm potansiyelinin yüksek olduğunun altını çizen Bayrakdar, ”İlçemiz, yeşili ile mavinin birbirini kucakladığı bir turizm cennetidir. Eşsiz tabiat güzellikleri, kilometrelerce uzanan eşsiz kumsalı, pırıl pırıl denizi, yemyeşil ormanları ile geleceğin turizminin odak merkezidir. İlçemiz özellikle yaz mevsiminde nüfusunu ikiye katlıyor. İlçemiz plajları, piknik alanlarıyla Akdeniz ve Ege'yi aratmıyor. Sahilimiz, insanları şehir yaşantısından uzaklaştırıp bambaşka bir ortama götürüyor. Yazın çok farklı olan Yakakent, gün doğuşu ve günbatımında da insanlara doyumsuz bir manzara yaşatıyor. Halkamızı Türkiye’nin cennet köşelerinden Yakakent’te misafir etmeye hazırız" diye konuştu. Turizm potansiyeli yüksek Yakakent Kaymakamı Ali Arıkan, ilçenin turizm potansiyelini artırmak için herkesle işbirliği içinde çalıştıklarını söyledi. Yaz mevsiminde nüfusun arttığına işaret eden Kaymakam Ali Arıkan, “Bu artış ilçemizin turizmdeki potansiyelini de en güzel şekilde ortaya koyuyor. İlçemizin gerek gündüz, gerekse gece güzel bir ortamı var. İlçemiz gerçekten çok sakin. Deniz suyumuz STSO AÇILIM 53 Haziran 2010 YEREL TARİH OSMANLI DÖNEMİNDE SAMSUN’DA ZANAATLAR, MESLEKLER ve İŞKOLLARI BAKKAL ve DENİZ BAKKALLARI Samsun Şer’iyye Sicili Defteri kayıtlarında çok sayıda bakkala rastlanmaktadır. 1763 (18571860) numaralı Şer’iyye Sicilinde Hacı Abdurrahman Ağa, Bakkal başı olarak görülmektedir. Bakkal ruhsatı 1861’e kadar sadece Müslümanlara verilirdi. Bakkallara o zaman Gedikli denilirdi. 1870’li yıllarda Tereke Kayıtlarına dayanarak bir bakkal dükkanının içinde bulunan malları şu şekilde sıralayabiliriz: Toz şeker, kelle şeker, kuru soğan, arpa torbası, yün tozluk 2 adet, hurma, zembil, sabun, revğan-ı sâde kutu, bulgur, pirinç, fındık, yumurta, Revğan-ı gaz teneke, Şum’u revğan, gaz yağı teneke, çark yağı, eski nuhas kazğan. 1880 yılında bulunan bakkallar: Papaz oğlu (Vassil), (M) Stnanos,(E), Zakviadi, (M.) Zakariadi 1912 yılında Samsun Bakkalları: Ayvaz oğlu (Achille), (A.) Anagnostopulos, (İ.) Jordannides, Tahir oğlu 1923 Yılında Samsun Bakkalları: Nuray STSO AÇILIM 54 Bakkaliye Mağazası Saathane karşısında, Müftü zade H. Rüştü zade, Civelek zade Amir ve Mahdumu; Kasaplar Çarşısı’nda, Hacı Alemdar zade Ahmet Nuri; Tophane karşısında , Hüseyin Efendi; Belediye civarında, Hacı Kerim; Subaşı’nda, Hakkı Efendi; Tophane karşısında, Dağıstanlı zade Bekir Sıtkı; Kasaplar Çarşısı’nda, Ahmet ve Ortağı Mahmut; Saathane Meydanı’nda, İstiklal Bakkaliyesi (Abdullah) Aslı oğlu Handa, İranlı Hasan; Saathane karşısında, ishak oğlu Nesim; Hükümet karşısında, Bahadır ve Mahdumları; Tophane karşısında, Baba Ali zade Hakkı ve Ortağı Besim; Saathane Meydanı, Bilal Efendi; Saathane civarısnda, Bekir zade Mustafa; Saathane civarında; Gazi (Topçu zade) Kasaplar Çarşısı’nda, Kürt Hamit Mahdumu Hasan; Belediye Meydanı’nda, Mevlüd Aslı oğlu Hanında, Musi Kazım; Tophane karşısında, Serdar zade Biraderler; Gümrük Caddesi’nde, Sadakat Bakkaliyesi; Kasaplar arasında, Abdulkadir zade İbrahim; Saathane Meydanı’nda, Ömer Haziran 2010 YEREL TARİH Çavuş; Saathane Meydanı’nda, Ali Hafız; Kasaplar Çarşısı’nda, Yozgatlı Salih; Bank-i Osmaniye Caddesi’nde. Samsun’da birde Seyyar Deniz Bakkalları vardı. Bunlar gemilere erzak satıyorlardı. Samsun’da Deniz bakkallarıyla ilgili kayıtlara 1936 yılı Belediye Meclisi Zabıt Defterleri’nde rastlıyoruz. Şevket oğlu Osman ve Kazım. BANKALAR ve BANKACILAR Tanzimat dönemine kadar Osmanlı Devleti’nde bugünkü anlamda banka yoktu. Ancak, banka işlevi gören sarraf ve bankerlere ülkenin hemen hemen her yerinde rastlanıyordu. İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet Galata’daki Banker ve Banker Temsilcilerinin kanunlara uymak ve gerekli vergileri ödemek koşuluyla ülkede mesleklerini icraya devam edebilecekleri yolunda bir ferman yayınlamıştır. Kanuni Sultan Süleyman devrine kadar Fatih’in kendilerine tanıdığı imtiyazlardan yararlanarak gitgide güçlenen Galata Bankerleriyle Londra, Paris, Amsterdam, Venedik ve Napoli bankaları temsilcileri, bir taraftan Osmanlı Devlet hazinesiyle ilişkilerini devam ettirirken diğer taraftan da Osmanlı Devleti ile diğer dünya ülkeleri arasında sürüp giden ticari alışverişlerde oluşan finans rantlarını kimseye kaptırmak niyetinde olmadıklarını gösteriyorlardı. Özellikle Kanuni Devrinde başta dış ticaret açıkları ve bunun devlet giderlerine yaptığı etki, bunların büyük kazançlar sağlamasına yarıyordu. Kanuni’den sonra Osmanlı Devleti’nin ekonomik durumunun bozulması bankerlerin konumunu daha da güçlendirdi. 1699’da imzalanan Karlofça Antlaşmasıyla Avrupa topraklarında teknik ve silah üstünlüğünü kaybettiğini gören Osmanlı hükümetleri ordunun donatılması için Batıdan silah ve askeri araç gerek ithal etmek zorunda kalacaklardı. Bankerlere ve banka temsilcilerine büyük rantlar getirecek bu ticaretin finansmanına ve düzenlenmesine yönelmeleri doğaldı. Bu arada Osmanlı Devleti’nin Avrupa ekonomisiyle bütünleşmesinde bükü bir engel ortaya çıktı. Osmanlı para sistemi altın ve gümüş paraya dayanıyordu. Osmanlı Devleti altın ve gümüş paraların ağırlık ve ayarını düşürmek suretiyle para darlığını gidermeye çalışıyordu. Eski paralarda piyasadan çekilmediği için ülkede çok çeşitli paralar tedavül görüyordu. Osmanlı sikkelerinin yanı sıra fethedilen ülkelerde gerekli olan para birimleri ve yabancı ülkelerle ticari ilişkiler sonucu elde edilmiş paralar iç piyasada alım gücüne sahipti. Bu nedenle sarraflık, diğer bir deyişle değişik tür paraları bir diğerine dönüştürmek ve para bozmakla uğraşan döviz büroları Osmanlı topraklarında çalışma olanağı bulmuşlardı. 1838’de Fransıtlarla, 1839’da İngilizlerle yapılan ve daha sonraki yıllarda bütün Avrupa’nın ileri güçlü sanayi ülkeleriyle ticaret anlaşmaları imzalanmıştı. Tanzimat sonrası bankaya benzer bir dizi kuruluşun doğmakta olduğu görülür. 1842 yılında Irganyan Uzun Artin oğlu, Gelger oğlu, Bogos ve Tıngır oğlu gibi tanınmış sarrafları Anadolu ve Rumeli Kumpanyaları’nı kurmuşlar, devlet varidatını toplayıp devlet adına ödemelerde bulunmuşlardır. Devlet gelirlerinin Maliye Nezaretince doğrudan toplanamaması diğer bir deyişle bir merkezden tahsil edilmemiş olması her nezaretin, hatta her de- STSO AÇILIM 55 vlet dairesinin kendine mahsus gelirleri oluşmuştur. Giderler genellikleileride toplanacak gelirlerin karşılığı olarak çıkarılan sergi, havale ve tahviller sarraflara kırdırılarak ödenmiştir. Değerlerinin çok altında kırdırılan sergi, havale, tahvil ve sen8etleri toplayan sarraflar bunları biraz fazlasıyla banker denilen büyük sarraflara satmışlardı. Samsun’da bulunan sarraf ve bankerler halka % 15 veya % 25 faizle kredi verirlerdi. Sarrafların Osmanlı tarihindeki rolü II. Meşrutiyet’e kadar sürmüştür. Kırım Savaşı ile birlikte Osmanlı Devleti, Avrupa sermayesi kapılarını açmış dış borçların yanı sıra Bankacılık, Demir Yolu, Madencilik, Tramvay gibi hizmetler altında Avrupa milli sermayesi Osmanı topraklarında faaleyete geçmiştir. İşte 1863 yılında Osmanlı Bankası’nın ilk şeklini oluşturan Bank-ı Osmani’nin temellerini atmışlardır. 1927 yılında Samsun’da Tütün Merkezi Caddesi’nde Bankacılık işlemlerinde bulunan “Nemli zade Bankası”da bulunmaktadır. 1960’lı yıllarda Samsun’da bulunan Bankalar: Osmanlı Bankası Samsun Şubesi T.C. Ziraat Bankası Samsun Şubesi Türkiye İş Bankası Samsun Şubesi Türkiye Halk Bankası Samsun Şubesi Türkiye İş Bankası Samsun Buğday Pazarı Şubesi Yapı ve Kredi Bankası Samsun Şubesi Türkiye Emlak Kredi Bankası Samsun Şubesi Türkiye Kredi Bankası A.Ş. Samsun Şubesi Öğretmenler Bankası Samsun Şubesi Akbank T.A.Ş. Samsun Şubesi T.C. Merkez Bankası Samsun Şubesi Haziran 2010 Kaynak: Baki Sarısakal “Bir Kentin Tarihi Samsun” Birinci Kitap YEREL TARİH / SPOR Önce ikincilik sonra şampiyonluk… Nihayetinde özlem sona erecek ve Samsunspor 1968-69 sezonunda şampiyonluğa ulaşarak Türkiye Birinci Ligi’nin üç büyük il dışındaki dördüncü; Karadeniz Bölgesi’nin ise ilk takımı olmayı başarmıştır. Sezona iç transferi eksiksiz tamamlayıp, hiç oyuncu satmadan ve bunların yanına Ankaragücü’nün Samsunlu oyuncusu Nuri Asan, Boluspor’dan Abidin Akmanol, Amasya Şeker’den Fikret, Ordu’dan Ayhan ve Çarşamba’dan genç Adem Kurukaya’yı transfer ederek girilmiştir. Takımı şampiyon yapan teknik direktör ise Kamuran Soykıray’dır. Sezon boyunca evinde oynadığı 17 maçta sadece 4 gol yiyen kırmızı-beyazlılar, 16 galibiyet 1 beraberlik elde etmişler, sezon sonunda en çok gol atıp en az gol yiyen takımı ünvanını elde ederek Boluspor’un önünde şampiyon olmuşlardır. Özellikle Bolu deplasmanında 10 kazanılan maç çok önemlidir. Yoğun kar yağışı nedeniyle ertelenir denilen maç oynanmış ve Temel’in golü ile 1-0 kazanmıştır Samsunspor. Bu arada 1966’daki hükmen mağlup olunan Güneşspor maçından sonra Samsunspor evinde oynadığı 51 lig maçı boyunca hiç mağlup olmamıştır. Amigo Lazigo Yılmaz (Çolpan) Şehir Stadı’ndaki maçlarda hem takımı hem de tribünlerini coşturmuştur bu İkinci Lig vetiresinde. Ayrıca bir güzellik ise 19 Mayıs şehrinin Atatürk armalı takımı Samsunspor’un 19 Mayıs 1919’un ellinci yıl dönümü olan 19 Mayıs 1969 haftasında Türkiye Birinci Ligi’ne yükselmiş olmasıdır. Takım şampiyonluk maçını Yusuf, Şener, Hamdi, Cengiz, Yılmaz, Nuri, Coşkun, Sami, Abidin, Yücel Acun, Ahmet on biriyle çıkıyor; sezon boyunca Metin, Orhan, Rıfat, Yalçın, Balcı, Adem, Fahri gibi isimler de önemli katkılar sağlıyordu. Bu arada Samsunspor Erkek Basketbol Takımı da 1972-73 sezonunda Türkiye 1. Basketbol Ligi’nde yer alarak bu konuda da ilk Karadeniz takımı olma ünvanını elde edecektir. Ayrıca o zamana kadar sadece üç ilin temsilcisi bulunan (İstanbul, Ankara, İzmir) bu lige yükselebilen ilk “diğer” takımdır. Kaynak: Mehmet Yılmaz Samsunspor Kırmızı Beyaz Siyah kitabından STSO AÇILIM 56 Haziran 2010 NEWS HIGH SPEED TRAIN FOR SAMSUN The first step for Samsun-Ankara high speed train, which was supported by Samsun Chamber of Commerce and Industry, was taken. Samsun-Ankara high speed rail line was put on the project list at the 10th Transportation Council. DLH Head Office of Ministry of Transportation made the project tender for Samsun-Yozgat line which is the first step of Samsun-Ankara high speed rail line. It was put on the project list at Transportation Council As known high speed train projects which became a state policy spread all over the country from east to west, from north to south. The first step for Samsun-Ankara high speed train was taken. Samsun-Ankara high speed rail line was put on the project list at the 10th Transportation Council and Samsun is very pleased for that. SAMSUN HAS ADVANTAGES FOR BEING A LOGISTICS BASE Samsun Chamber of Commerce and Industry organized an important congress about “logistics”. Scientists and specialists from different universities of Turkey and from abroad discussed the subject in detail. Participants reached an agreement on the fact that Samsun has advantages for being a logistics base. Samsun Logistics Congress was organized with the cooperation of Samsun Chamber of Commerce and Industry and Enterprise Europe Network-Blacksea. The Congress was made at recreational facilities of Samsun Municipality. GUZELOĞLU HAS BECOME HONORARY MEMBER OF SAMSUN CCI The President of Samsun Chamber of Commerce and Industry Salih Zeki Murzioğlu presented Honorary Membership Certificate to Governor Hasan Basri Güzeloğlu who has been appointed as the Governor of Mersin. STSO AÇILIM 57 Haziran 2010 NEWS SAMSUN IS VERY IMPORTANT Ambassador Marc Pierini -Chairman of Delegation of the European Union to Turkey –stated that Turkey is very important industrial and production center for the EU. Besides, he stated Samsun has an undeniable importance because of its relationships with North of the Blacksea. Ambassador Marc Pierini -Chairman of Delegation of the European Union to Turkey visited Samsun. In his visit in Samsun, Salih Zeki Murzioğlu-Chairman of the Board of Samsun Chamber of Commerce and Industry- and Sinan Çakır –Chairman of Samsun Commodity Exchange- accompanied to him. Pierini initially visited Governor of Samsun, Hasan Basri Güzeloğlu. SAMSUN HAS A GREAT IMPORTANCE FOR THE HINTERLAND OF BLACKSEA Prof. Dr. Tuncdan Baltacıoğlu who had an important role on establishment of logistics branch as the first license program of İzmir Economy University in Turkey, told that the position of Samsun where the airway, sea road, railway and highway intercepts was not only important for Samsun, it had a big importance for the hinterland of the Blacksea. Mr. Baltacioglu who was the guest of our magazine of this month stated that Samsun had more advantages related to logistics that increases the value more and more. He highlighted the tourism of Samsun that has to be underscored. STSO AÇILIM 58 Haziran 2010 NEWS INFRASTRUCTURE AGREEMENT FOR FOOD INDUSTRIAL AREA WAS SIGNED President Salih Zeki Murzioğlu made a speech at the ordinary meeting of Samsun Chamber of Commerce and Industry Assembly in May and he declared that the contract for infrastructure tender was made with the contractor company. President Murzioğlu informed the Assembly The ordinary meeting of Samsun Chamber of Commerce and Industry Assembly was made under the presidency of Sedat Demirci, the President of the Assembly. The President of Samsun Chamber of Commerce and Industry Salih Zeki Murzioğlu informed Assembly members about activities in May. THE STAR OF TURKISH AGRICULTURE: SAMMEY In Samsun 19 Mayıs district – Çandır village, 23 entrepreneurs come together and built the biggest and modernist fruit farm of the Blacksea region on approximately 650 acres land and with 125.000 dwarf trees. SAMMEY, which is the leader of healthy and scientific fruit production in Turkey, has a purpose to change the destiny of Bafra and Çarşamba plains. BLACKSEA’S PEARL: YAKAKENT The cutest district of Samsun, the land of sea, sand, green and blue; Yakakent attracts tourists day by day. Yakakent, located in the middle of Samsun and Sinop, is rapidly becoming a tourism paradise of Middle Blacksea region with its uncommon beauty and calmness, clean sea, fish restaurants, people’s hospitality and natural beauties. Yakakent serves a wide range of alternative activities like plateaus and nature tourism except sea tourism. STSO AÇILIM 59 Haziran 2010 NEWS ENTERPRISE EUROPE NETWORK BLACKSEA CONSORTIA COORDINATOR SAMSUN CHAMBER OF COMMERCE AND INDUSTRY ORGANISED “SAMSUN R&D AND INNOVATION CONGRESS” To the congress which was held in Amisos Hotel Meeting Hall at 3 June 2010, many academicians from various universities, trainers, public representatives and company representatives who are the leaders in this sector participated and made presentations on the issue. “FRANCHISING AND BRANDING” TRAINING HAS BEEN ORGANIZED BY SAMSUN CHAMBER OF COMMERCE AND INDUSTRY Samsun CCI and EEN- Blacksea Consortia has organized a training on “Franchising and Branding”. Member of the Board for Turkish Franchise Association, İlhan Erkan was lecturer in the training that was realized in Samsun CCI Assembly Hall on 15 June 2010. İlhan Erkan has stated that brand has a great importance on franchising system and said that “No brand means no market. It is impossible to mention product presence of a sector that hasn’t got a market. Because there are sectors which develop as imitation in all areas and don’t contribute to national economy.” “EU COMMON AGRICULTURAL POLICY AND AGRICULTURAL INCENTIVES” HAS BEEN ORGANISED IN COOPERATION OF SAMSUN CAHMBER OF COMMERCE AND CORUM CHAMBER OF COMMERCE AND INDUSTRY RELAY OFFICE. Samsun Chamber of Commerce and Industry and Corum Chamber of Commerce and industry relay office organized a training issued “ EU Common Agricultural Policy and Agricultural incentives” at Çorum CCI Assembly Hall , 28 May 2010. Expert Dr. Coşkun Şerefoğlu from Agriculture and Rural Affairs Ministry, EU and Foreign Affairs Coordination Department participated as a speaker and made a wide range presentation which includes EU, EU Common Agricultural Policy, Agriculture incentives and IPARD programs. Dr. Şerefoğlu specified that IPA has 11.486 billion Euros budget for 2007-2013 term for all countries and all components. “20.7 million Euro in 2007, 53.0 million Euro in 2008, 85.5 million Euro in 2009 and 131.3 million Euros in 2010, total 290.5 million Euros were allocated to our country within IPARD programs. 2010 -2013 term program is not certain yet”, he said. He added that if Turkey wants to benefit IPARD incentives, the basic requirements of EU Rural Development Policy must be fulfilled. STSO AÇILIM 60 Haziran 2010