mübadele sırasında hamdi bey`in raporu baki sarısakal
Transkript
mübadele sırasında hamdi bey`in raporu baki sarısakal
MÜBADELE SIRASINDA HAMDİ BEY’İN RAPORU BAKİ SARISAKAL -Garbi Makedonya Hakkında Hamdi Bey’in Raporu: Muhtelit Mübadele Komisyonundaki Temsilcilerimizden Hamdi Bey’in İcra Ettiği Seyahat Neticesinde Komisyona Verdiği Rapor. Muhtelit Mübadele Komisyonunun 21 Kasım 1923 tarihinde vuku bulan toplantısında bahsedilen seyahatin lüzumu icrası 11 Aralık 1923 tarihinde kabul olunmuştur. Bu son vakalar üzerine İsveçli aza Mösyö Ekstrand ve Yunan aza Mösyö Papas ve bendenizden oluşan bir heyet 12 Aralık 1923 Çarşamba günü Atina’dan hareket etmiştir. Garbi Makedonya seyahati esnasındaki müşehedat vakaları kısmen yekdiğerine meşaba kısmen mahiyet itibarıyla müşterek buldukları cihetle hem raporu … yazabilmek ve hem de vakaları birleştirmek üzere gezdiğimiz yerlerdeki münferit hadiseleri sıra ile yazdıktan sonra raporu: 1.Tazyik ve hapisler. 2.Hayvanat ve diğer emvali menkule. 3.Garbi Makedonya’da muhtaç nüfus. 4.Haneler ve diğer emvali menkule. 5.Netice ve mütalaa. Kısımlarına ayırarak taksim eylemeyi münasip gördüm. Selanik Selanik’e 13 Aralık 1923 Çarşamba günü sabahı muvasalat edilmiş ve aynı günde Tali Komisyonu ziyaretle reis ve azadan bazı izahat alındıktan sonra Islahane’ye ve Hamza Bey Camisi, Hisar Kulesi ve Vardar Kapısındaki … hanlar ve ahırlar daha sonra muhacirlerle dolmakta olan vapur ziyaret olunmuş ve akşamüzeri Vali-i Umumi Mösyö Lamborus’tan bazı hususun teminini talep etmek üzere vilayet makamına gidilmiştir. İki numaralı raporumda beyan edildiği vecihle Selanik’te İslam cemaatine ait dört kısımdan oluşan bir Islahane binası ile birde Hamza Bey Camisi vardır. Hamza Bey Camisi boştur. Islahanenin üst katıda adete boş denecek derecede kabili tahliyedir. Islahanenin tahliyesi ve Hamza Bey Camisine muhacir yerleştirilmesine için iki ay önce Hilal-ı Ahmer temsilcisi Lütfi Bey teşebbüs etmiş ve Makedonya Sıhhiye Müdürü Mösyö Koyutaris vasıtasıyla makamı vilayetten ricada bulunmuştur. Bilahare aynı mesele Türk heyeti tarafından Atina’da bulunan Yunan heyetinden iltimas edilmiştir. Daha sonra Selanik’e gidildiği zaman bendenizle Mösyö Kanakis tarafından uzun uzadıya takip olunmuştur. Mezunen giden birinci Tali Komisyon reisi Mösyö Hınç tarafından ve sonra tekrar bendenizle Tali Komisyon Vekili Mösyö Konzon tarafından nihayet bu defa Selanik’e Muhtelit Heyet halinde bu izahatımıza müteakip Mösyö Ekstrand, Mösyö Papas ve bendeniz tarafından mahallen icra olunan teşebbüsat üzerine valiye müracaatla takip eyledik. Bizim Florina’ya müstecilen hareketimiz üzerine işin takibini Doktor Lütfü ve Mahir Beylere bıraktık ise de netice bir hiçten ibaret kalmıştır. Selanik Yedikule Selanik’teki Türk muhacirleri Islahane civarındaki Hisar arkasında ve Vardar Kapısında yer altlarında, penceresiz ve zemini çamur haline gelmiş ahırlarda, ahır gübreleriyle doldurulmuş bodrumlarda sakindirler: Birkaç yeri … olmak üzere gördük. Vali-i Umumi Mösyö Lamborus’u ziyaretimizde İsveçli temsilci Mösyö Ekstrand dediler ki: Şehrin muhtelif yerlerinde Türk muhacirlerinin şerait iskaniyesinden kati nazar bunların bulundukları yerler adeta birer çöplüktür. Bunların böyle yerlerde olmalarını ve bu suretle muaytene-i sıhhiyeden geçmelerini temin zımnında Hamza Bey Camisi ile Islahaneyi talep ediyoruz. Fakat bu mahaller halen verilmemiştir. Bunun için icap eden emirlerin verilmesini rica ediyoruz. Vali-i Umumi cevaben: bu isteğinizi yerine getiremem. Çünkü şehir içindeki Cami veya Islahaneye muhacir konulması emarız saireye noktayı nazarından tehlikelidir. Hem Cami ve Islahane Müslümanlara aittir. Ben müsaade edemem, dediler. Bendenizde cevaben: Bazı yerleri bizzat gördüğümüze nazaran şehrin dahilindeki diğer Camilere ve Kiliselere Rum mültecileri yerleştirilmiştir ve bu gün Müslüman muhacirlerinin hem bulunacakları mahallin muhtelif yerler hep şehrin dahilindedir. Bilakis bu vaziyetin temadiyesi ile tehlike tahakkuk eder ve Müslümanlar bu Camiden ziyade … temini ile meşguldürler “ dedim. … Mösyö Ekstrand tarafından da izhar olundu. Vali-i Umumiye bir cevap olmak üzere: -Bu ihtisas meselesidir. Bir doktor … işini Sıhhiye Müdürüne havale edeceğim. Eğer o mahzur görmezse ifa ederim, dedi. Yukarıda dahi arz ettiğim vecihle Hilal-i Ahmer temsilcisi Ömer Lütfü ve Selanik İmdadı Sıhhi Reisi Mahir Beyle terk ettik. İşin bu suretle takip edilmesini rica ettik. Bir hafta sonra Atina’ya gelmek üzere Selanik’e avdetimizde … tekrar sordum. Mesele hala olduğu gibi duruyor. Hallolunmadı, cevabını aldım ve bu raporu yazarken Ömer Lütfü Beyin ibraz eylediği … , Selanik Kara Musa Camisi Türk muhacirlerinin hayatını kurtarmak için bu Cami ve Islahane meselesi on, on beş dakika takip olunduktan ve bitaraf reisler ile Yunan azaları ve Türk azaları ve nihayet İsveç temsilcisi tarafından bizzat keyfiyetin halli ile uğraştıktan ve iki ay müddet dahi geçirildikten sonra yine bu küçük iş bir vali tarafından lütfen hüsnü telakki edilmemiş olursa artık tatbikat sahasında ne gibi şeylerin vücuda geleceğini tasvir etmek gayet basit … olur. Florina Mutasarrıfının Bir İtirafı: 14 Aralık 1923 Cuma günü Selanik’ten Florina’ya hareket ve akşam saat yedide muvasalat olundu. Mutasarrıf ile temas ettik. Hiçbir iddianın vaki olduğunu ve sualimiz üzerine filhakika Hıristiyan hanelerine Rum mültecilerin konulmadığını söylediler. Florina Bendeniz Muhtelit Komisyonun Atina’da işe mübaşeretinden sonra 17 Ekim 1923’de neden umum Müslüman dükkan ve mağazalarının iki saatte tahliyesi emir olunmuştu? Diye vaki sualim üzerine mutasarrıf cevaben gazeteler yakında mübadeleye başlanılacağı ve Müslümanların sevk olunacağını yazdıkları cihetle bu işgal vuku bulmuştur, dediler. Bu kadar açık cevaplardan dolayı Mösyö Ekstrand kendilerine teşekkür ettiğini Mösyö Palis vasıtasıyla mutasarrıfa tebliğ ettirdiler. Mösyö Palis hanelerin pek fena bir şekildeki tevziatını gördükten sonra bunun mümkün mertebe ıslahı için bir Müslümanlardan, birde Rum memurlarından mürekkep bir komisyon teşkilini ve bu vasıta ile bazı tadilat ve ıslahat yapmasını mutasarrıfa bir tezkere ile teklif eylediler ve pek fakir kalan Müslümanlara tazminat verebilmek üzere Atina’dan telgrafla da tahsisat talep ediliyor. Surviç’teki İslamların Hali: 15 Aralık 1923 Cumartesi günü saat bir buçukta Surviç’e hareket edildi. Surviç’te esasen Müslüman sakin olmayıp Lograt, Petrika, Sunir, Noylanzır gibi civar köylerden yevmiye ile çalışıp geçinebilmek üzere gelmiş olan pek sefil Türklere tesadüf ettik. Bunlardan bilhassa iki kardeş elim ve acınacak bir halde idiler. Bu Türkler ağlıyordu ve (Askerlerin angaryasından kurulamıyoruz ki üç-beş Drahmi yevmiye alalım da karnımızı doyuralım) diyorlardı. Diğerleri mutasıl döküldüklerinden şikayet eyliyorlardı: “” Mösyö Palis vasıtasıyla Surviç polis memuru Mösyö Zagrafus’a bu gibi ahvale meydan verilmemesini rica eyledik. Orada … çalışacağını … bu bahsettikleri şeylerin ciheti askeriyece ifa edilmekte olduğunu söyledi.“ Florina Daha sonra yolumuza devamla Kalibo köyüne geçtik. Burada seksen hanede dört yüz elli Türk vardı. Taht mahsusalarında sevineceği vecihle biçarelere sokaklarda gayet pis ve dar yerlerde kalmışlardı. Türkler daha ziyade bu hale müteessir değillerdi. Yalnız her yerde bir şebeke halinde Rum muhacirlerinden vücuda getirilmiş olup Epitorya tesmiye olunan komisyonların tecavüzat ve tediyatından pek müşteki edilir. Ağlıyorlardı. Kayalar Kaymakamının Samimi İtirafı: Aynı günde saat beş buçukta Kayalar’a muvasalat eyledik. Orada dahi kaymakamı gördük. Vaziyet hakkında izahat aldık ve bazı ricalarda bulunduk. Burası da her yer gibi idi. Muhtacı nüfusun ve hanelerin nispet tevzii raporun kısmı mahsuslarında zikrolunduğu gibi tekrarına lüzum görülmemiştir. Kayalardan dahi aldığımız malumata göre hükümet müsadere için hiçbir tahsisat göndermemiştir. Kayalarda kırk Türk köyü vardır. Mecmu nüfusu otuz beş bindir. Kayalarda iade namına hiçbir şey vuku bulmamıştır. Devriyelerin Müslüman köylülere pek fazla işkence ettiklerini … kaymakama söylendi. Kaymakam efendi Müslümanlarda vesait yoktur. Badema devriyeleri Rum ahali iaşe için bunda emir vereceğim. Dedi. Bilahare otomobil ile yirmi dakika mesafede kain Selpova köyüne uğradık. Burada iki yüz kırk sekiz hanede bin iki yüz altmış dokuz Türk nüfusu ve yüz yetmiş beş hane Rum muhaciri vardır. Türkler hemen umumiyetle sokaklarda kalmıştır. Hatta Rum Muhacirin Komisyonu geldi, bu köyün Türk ahalisi muhtaçtır. Hakikaten hepsi fakirdir, dediler. Kısmı mahsusunda gösterileceği gibi bugün açıkta mahkum bulunan bu küçük köyden şimdiye kadar Yunan Hükümetince yüz yirmi üç öküz 137 inek, 34 manda, 108 merkeple diğer küçük hayvanat ve alet ziraiye ve 179 küçükbaş hayvan ve 602 Drahmilik çiftlik eşyası alınmıştır ki bu köyden 1.539.732 Drahmilik hayvanat varidatı alınmıştır. Hasan Köyü Ahalisinin Vaziyeti: Buradan Hasan köyüne gidildi. Bütün ahali sefil bir vaziyette yollara döküldü. Bu köy esasen yüz hanede yedi yüz nüfus Türk’ten mürekkep imiş. Bütün Türkler samanlık ve harabelerde yaşıyorlardı. Bu köy ahalisini de pek muhtaç gördük. Bu köyden hükümet 64 öküz, 20 manda, 40 inek ve mevcut neferat cetveline kadar birçok erzak nakdi alınmıştır ki toplamı 967.500 Drahmi ediyor. İşte bu ahali bu gün sefalet mahkûm ve hayvanat namına yalnız altı merkebe maliktirler ki bunlarda açtır. Zira her yerde Türkler binlerce kilo samanı muhtevi kendi depolarından saman almaktan da men edilmişlerdir. Buradan doğruca Ertonmuş köyüne gidildi. Bu köy 230 hanedir. 1.180 nüfustan mürekkep Türk köyüdür. Bu küçük köyden de 1.813.968 Drahmi kıymetinde hayvanat ve erzak alınmıştır. Bütün köy pek muhtaç bir haldedir. Birer ikişer odadan oluşan bir-iki hane istisna edilirse diğer haneler hep Rum muhacirleri tarafından işgal olunmuştur. Ahali samanlıklarda, bodrumlarda velhasıl pek sefil bir halde idiler. Halen hiçbir hayvanata malik değildirler. Kozana ve Nasliç’te Vaziyet: Kozana Akşam saat altı buçukta vasıl olduk. Mutasarrıfı ziyaret ettik ve vaziyet hakkında izahat talep eyledik. Kozana’da dahi hiçbir güna iadeye musadıf olmadık. Nefsi Kozana’da Türk nüfusu hemen yok gibi. Mülhakatında altmış kadar Türk vardır. Umum nüfusu 22 bindir. 17 Aralık 1923 Pazartesi günü Nasliç’e hareket edildi. Nasliç’te 120 hanede 7.000 Türk vardır. Bunların yüzde altmışı fakirdir. Hepsi de bir an evvel hicreti talep ediyorlardı. Atina’ya bir an evvel hicret lüzumunda Mösyö Ekstrand’ın daha ziyade ısrarı üzerine Kesriye, Grebena ve Serfiçe seyahatlerinden sarfı nazar edildi ve buralara bizimle temas eylemek üzere birer heyet izam olundu. Nitekim her birinden üçer-beşer zevattan mürekkep heyetler geldi ve kendilerinden izahlar alındı. Buralarda mukim en ziyade muhtaç ahali hakkındaki malumat kısmı mahsusunda münderiçtir. Kesriye, Grebena, Serfiçe’de dahi bir güna temasta vaki olmamıştır. Nasliç Vodina’da Sefalet: 18 Aralık 1923 Salı günü Kozana, Kayalar, Surviç tarikiyle Vodina’ya hareketle akşam saat yedide muvasalat olundu. Vodina 19 Aralık 1923 Çarşamba günü sabahı Vodina’daki muhacirlerin mevkilerini gezdik. Bunlardan bilhassa Vakıf Hanı denilen küçük bir hamamın halvet yerlerinde oturarak, güneş ve hava alamayan aileleri tetkik eyledik. Bizim orada beş dakika durmaya takatimiz yoktu. Her tarafa hastalar serpilmiş son nefeslerini ikmal için çırpınıyorlardı. Nefsi Vodina’da 250 hanede 2.800 Türk vardır. Yalnız civar köylerden tamamen meskenlerinden atılan Karadere köyü gibi bazı köylere silahla vuku bulan hücuma müteakip Vodina’ya ilticaya mecbur olan Türklerle dolu idi.Bunlar arasında aç ve sefil olanlar pek çoktu. Karacaova 32 köyden mürekkeptir. Toplam nüfusu 2.300 Türk’tür. Bunların büyük bir kısmı Serez’e, Demirhisar’a, Vodina’ya ilticaya mecbur olmuşlardır. Şimdi boş durup, geziyorlar. Bu 2.300 nüfus tamamen zürra olduğu halde ellerinde hayvan kalmamıştır. İşsiz ve hayvansız bekledikçe kuvve-i hayatiyelerinden kaybediyorlar. Vodina’dan sonra Karacaova’ya ve oradan da Yenice’ye uğrayarak otomobil ile Selanik’e avdet etmek programımızın son kısmını teşkil ediyordu. Bu kısım hedef olunarak Selanik’e avdet edilmiştir. Selanik Mösyö Palis’in takdir kıymet hakkındaki… takip etmek üzere Selanik’te kalmış ve bendenizle Mösyö Ekstrand’la 20 Aralık 1923 Perşembe günü akşamı saat yedi kırkta Atina’ya avdet eyledik. Gezdiğimiz mıntıkanın hemen umumunda müşterek bir tarz tazyik görülüyordu. O da gezeleri Müslüman hanelerini basmak ve muhacirlerle devriyeler tarafından Müslümanlara taarruz edilmektedir. Birkaç vakayı zikredeceğim: Folorinaya tabi Ortaoya köyüne 6 Kasım 1923’de silahlı Rum muhacirleri hücum eder ve ertesi sabah bütün köy halkını teşkil eden 165 nüfus Florina’ya iltica eder. Florina Selanik’te dört gün önce yani 18/19 Aralık 1923 gecesi saat dokuz buçukta iki Yunan askeri Islahane binasının bahçesinde bulunan yüzlerce çadırların ortasına gelir ve e ellerindeki süngülerle birkaç aileye doğru hücum ederek her aileden beşer yüz drahmi talep eylerler. Kadınlar ve Hilal-i Ahmer’in hastabakıcıları bağırıyorlar ve o civardaki bir işçi bu jandarmaları teşhis eyler. Yine o tarihten dört gün önce yani 14 Aralık 1923 tarihinde Selanik’te Hisar arkasındaki çadırlar ve çuvallar arasında yatan muhacirler arasında yine elinde bir süngü ile diğer bir Yunan neferi girer ve uykuda bulunan Ahmet’i dışarıya çekmek ister. Merkumun karşı koyması üzerine süngü ile yaralar ve süngüsünü sapladığı yerden çıkarmaksızın firar eyler. Süngü halen Türkiye Cumhuriyeti Selanik Şehbenderliğindedir. 15 Kasım 123 tarihinde Vodina’ya tabi Karadere köylüleri bir emir tebliğ edileceği vesilesiyle Camide toplatılmış ve Rum muhacirleri ile jandarmaları tarafından silahla yaralanmışlar ve darba başlamışlardır. Bunun üzerine Türkler tamamen köylerinden hicrete ve Vodina’ya, Serez’e, Demirhisar’a ilticaya mecbur kalmışlardır. Drağman, Micot Mahallesi, Gabrişte, Topalenik köylerinde vaziyet hemen aynıdır. Angaryaya Sevk Olunan Aç Türkler: Surviç şehrinde musadıf olduğumuz Suyanı, Petriçka, Selevişta, Noylanzır, Külünç köylüleri ahalisi pek elim vaziyette idiler. Ötede beride birkaç Drahmi kazanıp geçinmeye mecbur ve açlıktan ölmemeye gayret ediyorlar, fakat bu zavallı halk ciheti askeriyenin angaryalarından kurtulmak gayrı mümkündür diyorlar. Bilhassa iki kardeş şimdide zafiyetten ayakta güç duruyorlar ve bir aydan beri angaryadan tahlisi nefes edemediklerini söylüyorlardı. Bunlar mütemadiyen ağlıyorlar ve böyle giderse açlıktan hepimiz kırılacağız, diyorlardı. Vaziyeti Mösyö Ekserant ile Mösyö Palis dahi gördüler ve ağladılar. Atina’ya Geldikleri İçin Tevkif Olunanlar: Kayalar’dan halim İbrahim Efendi Atina’ya gelmişti. Avdetinde 5 Aralık 1923’te kendisi Kozana!ya sevk edilmiş ve orada üç gün hapis olunmuştur. Kayalar’da son zamanlarda 15-20 kişiden oluşan çeteler mıntıka köylerine gelir ve yalnız Müslümanların bulunduğu yerleri basarlar. Ezcümle 12 Aralık 1923’te Köseler köyüne hücum ederek Müslüman ailelerden 20.000 ve ikinci defasında 3.000, toplam 23.000 Drahmi gasp ederler. Bu hal umumidir. Nitekim gidebileceğimiz Selimo, Hasanköy, Turgutlar, Ortagümüş, köyleri de aynı şikâyeti serdediyorlardı. Kasım 1923 tarihinde Hasanköylü Süleyman’ın başını yarmışlar ve yüzünden yaralamışlardır. Onun yarası duruyordu.Darbelerin tazyikatı her tarafında devam ediyordu. Türklerin elinde bir şey kalmamıştır ki arzularını … etsinde tazyikattan kurtulsunlar. Mesela bu zavallı da Topçular ve Yunuslu köylerine 10 Aralık 1923’te giden devriyeler Rasim, Kadir, Davut, Mehmet, Hüseyin Ömer’i ve 16 Aralık 1923’te yine Kozana’nın Küçük Malatlı köyüne giden devriye dahi Osman ve Seyit Hasan’ı şiddetle darp eylemişlerdir. Kayalar’a varışımızdan iki gün sonra Çor köyünde 17 Aralık 1923 Pazartesi günü saat iki de yaşar Amet namındaki bir Türk kendi samanlığından saman almak üzere gider. Rum muhacirleri karşı çıkarlar, aralarında münazaa çıkar. Nihayet hükmet tarafından kendisine silah verilmiş olan Yorgi Nikola merkumu yaralar. Bunun üzerine Türkler heyecana düşmüşve bundan başka Müslümanlardan Kemal Mahmut ve Ali Mahmut dahi yaralanmışlardır. Yaşar Amet o gün akşam saat yedide vefat eylemiştir. Diğer taralılar hakkında fazla malumat alınamamıştır. Köylüler Hükümete müracaat etmişlerse de on beş saat kadar cenaze sokakta kaldığı gibi katil dahi serbestçe geziyordu. Garip ve Şayanı Hayret Bir Vaka: … Gayet garip ve pek ziyade hayretle görülecek olan iki vakayı da aşağıda naklediyorum: Kayalara muvasalatımızdan bir-iki gün evvel yani 14 Aralık 1923’de jandarmalar Kayalar’a tabi hasan Köyden 5-6 Türk’ü angarya suretiyle odun taşımaya götürürler. Bunlardan Hasan Bekir ismindeki Türk’ü jandarma dipçik ile dövmeye başlar. Ve dipçik köylünün arasındaki oduna tesadüf ederek kırılır. Jandarma daha ziyade şiddetle tazyik ve kırılan dipçiğin tamiri için kendisinden 300 Drahmi ister ve alır. Kayalara tabi Karabeyler köyünde Hoca Oğullarından Salih isimli biriside Hükümetin ve Rum muhacirlerinin aldığı hayvanattan başka yalnız tek bir öküz kalıyor ve nihayet haremi ve çocukları son zamanlarda açlıktan helak olmak derecesine geliyorlar. Diğer taraftan da alacakları Salih’ten150 Drahmi matluplarını istiyorlar ve Salih naçar olarak tek öküzünü 300 Drahmi bedel ile satmaya mecbur oluyor. (Bir öküzün vasati piyasası 2.500-4.000 Drahmi’dir.) ertesi günü tutarlar ve Erdoğmuş köyüne döve döve götürürler ve daima “ Öküzü niye sattın, onu biz alacaktık” derler ve zavallıyı döverler ve “ Öküz parasını getirmen için yirmi dört saat müsaade verdik. Ne yapar yaparsın, yüz elli Drahmi’yi getirisin “ derler. Bu adamcağız bizim geldiğimizi haber alarak evvela Kayalar’a ve daha sonra Kozana’ya canını atar ve bu suretle on saatlik yol yürüdükten sonra Mösyö Palis ile beraber cemaati İslamiye binasında otururken yanımıza gelen Salih bu pek elim ve pek iğrenç macerayı anlattı ve şakağında darp eseri olan yerleri gösterdi: “ Aman efendim bittim. Bana bir çare bul. Çocuklarımı köyde yalnız bıraktım ve köye de dönemem. Çünkü Yüz elli drahmim yoktur.“ dedi. Hayret ve teessür içinde kaldık. Nihayet Mösyö Palis bir kart verdi ve adamcağız Kayalar kaymakamlığına gitti. Bu zavallı sağ kalarak bu yolları tekrar katedecek ve kaymakam lütfen arzu ederse köyüne gönderecek. Şu anda bu havalideki faciaların devam edip etmediğinden bihaberim. Hayvanat ve Diğer Emvali Menkule: Bu bahiste yalnız misal iraesiyle iktifa edecek ve her vakayı yazmaktan kaçınacağım. Kayalar’a tabi Koçana köyünden Muhtelit Komisyonun toplanmasından evvel 100 öküz, 30 inek, 450 koyun, 80 merkep alınmıştı. 16 Kasım 1923 tarihinde yani komisyonun toplanmasından ve idame emrinin itasından sonra aynı köyden 35 öküz, 18 inek, 15 merkep ve nihayet bütün koyunları ve bütün alet ve edevat ziraiyesi alınmıştır. Mukabilinde her yerde olduğu gibi bir güna makbuz verilmekle beraber köyde de artık hayvanat kalmamıştır. Yalnız Kayalar kazasıyla mülhakatından 9 bin öküz ve inek, 11 bin koyun ve keçi alınmış ve mukabilinde hiç bir makbuz ve varaka verilmemiştir. Bu defa Selanik’e azimetimizde gelip bendenizi bulan ve kati çare bekleyen Drama’nın Karakavak ahalisinden biçare Halil Oğlu Mustafa ve arkadaşları Osman Oğlu İbrahim ve Zekeriya Oğlu Recep’in başından geçen vaka aşağıdadır: Bu üç arkadaş mezkur karyede kain 823 dönümlük araziyi iki sene evvel Hükümetten kiralarlar. Geçen sene bu araziyi Rum muhacirler tamamen işgal ederler ve müstecirler keyfiyeti Şarki Makedonya Valiliği nezdinde protesto ederle ve mahalli hükümete de müracaat ederler. Maheza 10 Kasım 1923’te bir jandarma gelerek ve cebren kendilerinden 3.815 Drahmi arazi için icar bedeli tahsil eder. Ve aynı zamanda dosyamda sakladığım garip bir makbuz verip gider. Makbuz Rumca olup tarihsiz ve üzerinde aynen şu cümleler yazılıdır: ( Komisyon vergi için 3.815 Frank tediye etmiştir.) İmzaya gelince karmakarışık ve ne olduğu meçhuldür. Merkumları Drama tali Komisyonuna gönderdim. Köylerden vuku bulan müsederat ile alınan hayvanat hakkında bir fikir alabilmek için muhtelit heyet halinde gezdiğimiz Kayalar dahilinde kain Selpova, Hasanköy, Ortagümüş köylerini zikredeceğim. Mesela Selpova köyünden 248 haneli bu köyden 123 öküz, 127 inek, 34 manda, 108 merkep ki toplam 407 reis hayvan alınmıştır. Bundan başka alınan erzak ve nakidin toplamı 1.539.732 Drahmidir. Hasanköy’den 100 hanedir. Bu köyden dahi 14 öküz, 20 manda, 40 inek, 15 dana, 80 merkep, 12 kısrak, 280 koyun ki toplam 411 hayvan alınmıştır. Erzak ve nakit alınanlarının yekunu ile toplam 67.500 Drahmidir. Ortagümüş köyünden 230 hanedir. 145 öküz, 60 inek, 30 manda, 25 kısrak, 30 dana, 13 malak, 85 merkep, 2 ester, 363 koyun ki toplam 753 hayvan alınmıştır. Başka erzak ve nakit olarak gasp edilen ve eşyayı beytiye yekûnu 1.813.967 drahmi eder. Yalnız Kayalar’ın üç köyünden alınan hayvanatın umum miktarı 1.671’dir. Bu üç köyün umumi müsederatının toplamı 4.321.199 Drahmidir. Bu üç köyün vesatisi alınırsa 1.440.399 Drahmi eder. Kayalarda 40 köy olduğuna ve her köy aynı tazyik ve müsederata maruz kalarak gasplar yapıldığına göre kayalar kasabasının umum müsederatı (57.615.960) Drahmi etmektedir. Kozana Kozana’da dahi üç köy misal olarak alınırsa neticesi pek müthiş bir yekûna baliğ olduğunu görürüz: Hacı Resmanlı ………… 1.108.935 Emirhanlı ………………1.207.309 Topçular ………………. 1.901.920 Toplam …………………4.208.164 Bu üç köyden umumi 4.208.164 Drahmi ve bunun vasatisi 1.402.721 Drahmi eder. Kozana’da 56 köy olduğuna nazaran Türklerden alınan nakit ve emvalin yekûnu 78.552.376 Drahmi etmektedir. Florina, Karacaova, Kesriye, Nasliç,Grebena, Serfiçe ve Vodina’da dahi aynı ahval vukua getirilmiştir. Bunlarda dahi misallerle ayni müsederat meselsini izah etmek mümkündür. Bu umumi müsaderat karşısında yalnız Kozana ve Kayalar kazalarının müsaderat yekûnu 136.168.336 Drahmi yani dört milyon küsur Türk lirasıdır ki bu miktar üzerinden bütün kazaları hesap edersek ede edilecek yekun pek müthiş olacaktır. Mübadil Türk Çocukları Garbi Makedonya’da Yardıma Muhtaç Nüfus: Florina umum Türk nüfusu 15.000’dir. Halen pek muhtaç olanları 3.500’dür. Kayalar’ın Türk nüfusu 35.000’dir. Halen pek muhtaç olanları 12.000’dir. Kozana’nın Türk nüfusu 22.000’dir. Halen pek muhtaç olanları 13.000’dir. Grebena Türk nüfusu 7.000’dir. Halen pek muhtaç olanları 4.500’dür. Nasliç Türk nüfusu 7.000’dir. Halen pek muhtaç olanları 4.300’dür. Kesriye Türk nüfusu 15.000’dir. Halen pek muhtaç olanları 8.000’dir. Serfiçe Türk nüfusu 5.000’dir. Halen pek muhtaç olanları 2.500’dür. Vodina, Karacaova Türk nüfusu 25.000’dir. Halen pek muhtaç olanları 9.140’dır. Muhtaç yekûnu 56.940’dır. Muhtaç ve zafiyette bulunan bu 56.940 nüfus iki ay daha burada kalırsa yüzde 60-80 nispetinde umumi açlığa mahkûm kalacaktır. Her tarafta Türklerin haneleri işgal olunmuştur. Daima yâd ve tekrar olunan muhacirlerin küsreti zikredeceğim bariz ve şayan hayret adaletsizliği setredemez. Maatteessüf bu hal teessüf bu hal halen devam ediyor. Gittiğimiz yerlerden birer misal vereceğim: Florina’da bazı haneleri gezdik ve hayretler içinde kaldık. Evvela her yerde olduğu ve mahal mutasarrıfının da itirafı vecihle Hıristiyan hanelerine hiçbir muhacir yerleştirilmemiştir. Nispet tevziye gelince: Mesela eşraftan Tevfik Hacı İbrahim Beyin hanesine heyet halinde gittik. Sahibi elli beş- altmış yaşında bir zat idi. İlahiyattan mezundur. Mösyö Ekserant ile kendisi doğrudan doğruya Fransızca görüştü. Bu zatın hanesi üçü büyük odadan, üçü de küçük odadan ve birde sofadan ibarettir. Hane sahibi altı toprak ve taştan ibaret mutfakta on bir nüfus ile ikamet ediyordu. Altı oda ile iki sofada ise dört nüfustan ibaret Rum muhaciri oturuyordu. Mösyö Ekserant ve Mösyö Palis’in bir odanın hane sahibine verilmesini tensip ve Rum madama tenbiye eylemelerine rağmen neticede bir şey yapılmadı. İşte hane tevziatı bu suretle devam etmiştir. Kayalar ve Kozana’da tekrar Rum muhacirleri gelmek ihtimali vardır diye Türkleri sokaklara atmaktadırlar. Kozana’da Menteşeli köyünde 25 hane ve 114 Türk vardır. Ahiren buraya 31 Rum muhaciri gönderilmiştir. 114 Türk’e beş hane verilerek, geri kalan haneler Rum muhacirlere verilmiştir. 31 nüfusa altı hane verilmiş ve Türklerin diğer 14 hanesi tekrar muhacir gelmesi ihtimaline binaen Hükümet tarafından boş tutulmuştur. Hane sahipleri Türkler ise sokaklarda, ahırlarda yatıyorlar. Nasliç’te Plajumişta köyünde 370Türk’e dokuz hane verilmiştir. Diğer 37 hane 120 Rum muhacirine verilmiştir. Kozana’da Kayalı Oba köyünde 360 Türk’e 15 hane ve 250 Rum nüfusuna 50 hane verilmiştir. Türklerin ekserisi ahırlarda yatıyorlar. Eşraftan Cemal Beyin Verasesi: Kayalarda eşraftan olup geçen sene tazyike tahammül edemeyerek intihar eden ve bıraktığı mektubun bir sureti hususi dosyamda mahfuz bulunan Cemal Beyin geride bıraktığı nüfusu bir zevcesi, iki oğlu ve iki evlatlığıdır. Cemal Bey’in oğlu Mazlum Bey 14-15 yaşında Florina’ya kadar gelmiş ve derdini hepimize anlatmıştı. Bende, Mösyö Ekserant ve Mösyö Palis’le teferruatına birden vakıf oldum. Biçare varestelere Cemal Bey 120.000 dönüm miktarında çiftlik ve kışlak, birde bir buçuk sene evvel 100.000 Drahmi sarfıyla tamir olunan değirmen ve Kayalar’da bir konak bırakmıştı. Bu varisler çiftlikten, kışlaktan, değirmenden bir güna varidat alamadıkları gibi hanelerinden dahi kovulmuşlardır. Bu gün bir hanenin bir odasında beş nüfus ile bir nüfus Rum muhaciri beraber yatıyorlar. Odalarına gittik ve bizzat gördük. Bu yetimlere günahtır diyerek Mösyö Ekserant kaymakama söyledi ve akşamıda Mazlum Bey’e bir kart verdi. Kaymakamı görünüz diye. Biz Kozana’ya, Nasliç’e gittik. Avdette Mazlum Bey geldi ve boynunu büktü ve hiçbir şey yapılmadığını söyledi. Sebebini sorduk. Kaymakam bu mallar Dimisyondur, dedi ve nihayet bu değirmen geçen sene yüz bin Drahmi masrafla tamir edilmiş, hanelerinde de daima oturuyorlardı. Nasıl Dimisyon oluyor diye sorduk ve bize şu cevabı verdi: “ Evet Dimisyon olmaz ama biz bunların zaptı için Atina’dan emir aldık. Binaen aliye Ziraat Nezaretine müracaat edilmesi lazımdır.” Dedi. Vodina eşrafından Sefa Bey’in Umkine köyünde kâin iki taşlı bir değirmen vardır. Sefa Bey daima Vodina’da oturmakta iken geçen Eylül’de bu değirmen hükümetçe zapt olunuyor. Bütün kaza ahalisi bu değirmen varidat seneviyesinin otuz bin Drahmi olduğunı biliyor. Hükümet’te muhtelit komisyonun vürudundan sonra yani 17 Ekim 1923’te mezkur değirmeni 4.000 Drahmi’ye kiraya vermiştir. Gezdiğimiz mıntıkalarda Türkler ne kışlaklarından, ne çiftliklerinden, ne mağaza ve dükkanlarından ve nede hanelerinden istifade edebiliyorlar ve istifade imkanı da yoktur. Zira mağazalar ve haneler borca tutuluyor ve sahiplerine verilmiyor. Halbuki kimsenin kimseye borcu yoktu. Netice ve Mütalaa: Her tarafta ve bilhassa iade kararından sonra bütün hayvanatın alındığını, haneler ve mağazaların işgal olunduğunu ve boş kalanlarında Hükümetçe kilitlendiğini ve sahipleri sokaklarda boş gezmekte oldukları halde kendilerine verilmediğini gördüm. Bu müşahedelerim üzerine ve bu vaziyet karşısında iadeye veya Türklerin salim olarak bu kışı geçirebileceklerini gayrı kabil görmüyorum. Hane sahibinin on bir nüfusuna bir mutfak ve üç Rum nüfusuna altı oda ifraz eden ve köylerde 350 Türk nüfusuna 14 ve 251 Rum nüfusuna 51 hane tefrik eyleyen tarz tevzi dururken iadeyi veya vaziyetin tamirini beklemekten hiçbir netice çıkmayacağına kail olamıyorum. Küçük köylerin her biri yalnız büyük hayvanat olarak 400-700 hayvan ve birçok erzak ve eşya verdikten sonra bu köylülerin sokaklarda taşlar arasında, samanlıklarda daha fazla kanaat edeceklerine de kanaat edemiyorum. Bu takdirde mesele nüfusun bu gün en muhtaç olanlarının kurtarılmasına inhisar etmiyor. Bir müddet sonra en zengin olanlarda fakir kalacaklardır. Zira hayvanat, erzak, emvali menkulelerinin mühim kısımları, haneler zaten alınmıştır. Bir taraftan zaman geçtikçe muhtelif namlarla ceplerindeki birkaç paraları da alınacak ve diğer taraftan muntazaman devam etmekte olan gece baskınları da bu zavallıların bütün nakit mevcutlarını ifa eylemektir. Birer misal olarak işbu raporda zikrolunan vakalar takip olunursa halen Türklerin müthiş bir tazyik ve zulme maruz bulundukları ve adeta eriyip gitmekte oldukları vahameten anlaşılıyor. Yegâne çare harpten ve netice-i harbiyeden katiyen hiçbir zaman mesul olmayan ve daima matbu bir tebaa sıfatını muhafaza eyleyen bu bigünah anasırın hiç olmazsa hayatını kurtarabilmeye inhisar eylemektedir. Bu müteselsil vakayı faciayı gördükten sonra Muhtelit Komisyonun bu günkü şekilde … ve nazari yollar takip etmekten hiçbir netice çıkarmayacağına kani oldum. Katletmeler, yaralamalar devam ediyor. Sokaklarda, şoselerin kenarlarında Şarki ve Garbi Makedonya’da bulunan beş yüz bine yakın Türk gece ve gündüz mukadderatının son tecelliyatına mütevekkil ve müteessir intizar ediyor. Muhtelit Komisyon kendi gözü önünde bunların ezilip çiğnenmesine müsaade edemeyeceğinden kati nazar bunları en insani şekilde muhafaza ve nakil ile muazzaftır. Binaen aliye Muhtelit Komisyonun bütün kuvvet ve kudretini sarf ederek bu faciaya bir nihayet verilmesini talep etmesi ve ara sıra mıntıka mıntıka dolaşması katiyen lazımdır. Aksi halde komisyonun Atina’da ittihaz edeceği makarrata zemin tatbik bulunamayacaktır. Halbuki komisyon azalarına her biri, bütün alemi medeniyete karşı adalet ve insaniyet dahilinde ifayı vazifeyi deruhte eylemiştir.