COPYRIGHT VE KANUNİ SORUMLULUK SAHİBİ
Transkript
COPYRIGHT VE KANUNİ SORUMLULUK SAHİBİ
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR COPYRIGHT VE KANUNİ SORUMLULUK SAHİBİ İNTERNET SİTESİ WWW.CEVATCALISKAN.NET & WWW.CEVATCALISKAN.COM Ana Sayfa » T.C. Adalet Bakanlığı İşkence Sanığı T.C. Adalet Bakanlığı İşkence Sanığı Beni şehrin her yerinde yıpratan sarkıntıcılardan kimliği tespit edilenlerinin her birinden kişi başına 50 bin TL tazminat talebim var. Yakalanan her sapık 50 bin TL ödeyecek çünkü yok şeriatın gücünü gösteriyoruz, yok kürtlerin gücünü gösteriyoruz… deyip ceza olarak ömrünü kısalttık diyorlar. Aslında yaptıkları şey her zaman yaptıkları şey, her yılın Aralık – Ocak aylarında denk gelecek şekilde benim tüm hayatımı zikiyorlar, paramı ve işimi batırıyorlar, ya birkaç gün yüzde yüz aç bırakıyorlar ya da bir iki hafta ölmeyecek kadar az yemek verip güçten düşürüyorlar, sonra da tımarhaneye kapatıyorlar. Her senenin Aralık – Ocak aylarında yapmalarının nedeni MEVSİMSEL DALGALANMA diye, yani mevsimlerler birlikte hastalanıyor diye yalan bir iddia ile hapisten kurtulmak için. Böylece Bakırköy 143 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Tımarhanesindeki ve Erenköy Tımarhanesindeki şerefsiz doktorlar hapse girmekten kurtuluyor. Kanuna göre 5 yıl hapis ve meslekten men bekliyor onları. YTÜ personeli de tam gaz destek veriyor çünkü olayın suçlusu en başından beri YTÜ Tepe Özel Güvenlik Şirketi. İşin içine çok siyasi, devlet memuru , polis , cemaatçi girdi çünkü holding parayı basıyor. Her siyasi görüşten itler kiraladılar, bu itler canıma+malıma+namusuma saldırıp tepki aldı. Böylece Bilkent ve Rönesans holding, Rızvanoğlu paravan şirketler grubu tüm siyasi görüşleri üzerime salınca “Türkiye adına öldürüyoruz” diye bir şey çıkardı. Aslında kendi çıkarları için ve onların holdinglerini batıracak bir imaj kaybetmeden, onları rezil edecek tazminat davalarından kurtulmak için yaptılar. Ödeyecekleri tazminatlar önemsiz idi ancak yaptıkları şeyler iğrenç olduğu için herkes yüzlerine tükürecek ve onlar ile alışveriş yapmayacaktılar. Siyasiler de haksız olduklarını bile bile her şeyi desteklediler, önemsiz dandik adı duyulmamış siyasetçiler şöhret yaptı. 144 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR OLAY ŞÖYLE GELİŞİYOR: EYLÜL VE EKİM AYLARINDA BAŞLAYIP ÖNCE TÜM İŞLERİMİ (YTÜ’de derslerimi, finallerimi, vizelerimi yok ediyorlar, sınava girince zekâ seviyem yüksek olmasına rağmen tek satır yazamıyorum. Piyasada inşaat mühendisi olarak çalışırken iftira atan şirket buluyorlar, bir ay önceden işten çıkarıp borca batırıyorlar, borçlarımı ödeyemeyecek hale getiriyorlar) BATIRIP SONRA GERÇEK BİR ŞEREFSİZİN SALDIRMASINI SAĞLIYORLAR (Eskiden mahalledeki serserilerden biri ya da dar gelirli sapık bir komşu, işler büyüdüğü için artık inşaat şirketi sahibi veya siyasetçi kullanıyorlar. Yani eskiden sokak itleri ve varoşlar vardı ve şimdi büyük şirket sahipleri var, yani bu vakada hepsi aynı işi yapan aynı kalitede insanlar) VE BU ŞEREFSİZİ POLİSE ŞİKÂYET ETMEMİ SAĞLIYORLAR. POLİS SORUŞTURMA AÇIYOR ANCAK BU İŞİN SUÇLUSU ESKİDEN BERİ POLİS OLDUĞU İÇİN POLİS YARGISIZ İNFAZ ŞEKLİNDE İFTİRA İLE, MAHKEME KARARI OLMADAN VE ADLİYEDE YAZILI İTİRAZLARI DİKKATE ALMADAN GELİP ADAM KAÇIRIYOR. YANİ POLİS P.ÇLER BİR İT KİRALAYIP O İTİ ÜZERİME SALIYOR, SONRA BEN ŞİKÂYETÇİ OLUNCA MAHKEME VEYA DURUŞMA OLMADAN, SORUŞTURMA YAPIYORUZ DEYİP KEYFİ OLARAK KAÇIRIP TIMARHANEYE KAPATIYORLAR. ORADA “İSTERSEK DIŞARI ÇIKARMAYIZ, ÖMÜRÜNÜN SONUNA KADAR BURADA KALIRSIN + KAFANA ELEKTRİK ŞOKU VERİP KAFANI SAKATLARIZ, YANİ NAMUSLU ÜLKELERDE UYGULANMASI YASAK OLAN ELEKTROŞOK TEDAVİSİ UYGULARIZ TEHTİDİ İLE BASKI ALTINA ALIP TÜM HUKUKİ İŞLEMLERİ YOK EDİYORLAR. BÖYLECE ADAM KAÇIRMA VE İŞKENCE YANLARINA KALIYOR. 1999 YILINDAN BERİ DEVAM EDEN BİR NAMUS, CAN VE MAL KAVGASI. TAMAMEN YASAL BİR ŞEKİLDE ŞİKÂYETÇİ OLDUM VE HAK TALEBİNDE BULUNDUM, ŞEREFSİZLER BENİ KAÇIRIP İŞKENCE İLE BASKI ALTINA ALDI. RESMİ BAŞVURULARIMI YOK ETTİ. GÜNÜMÜZE KADAR DEVAM ETTİ BU SAVAŞ. BİR SÜRÜ İT BİR SÜRÜ İTİ KARIŞTIRDI BU ŞEREFSİZ SALDIRILARINA. KAR TOPU GİBİ BAŞLADI VE BÜYÜDÜ ÇIĞ OLDU. İKİ SAVCI ÜÇ POLİSLE BAŞLAYAN CİNAYET, 3 ADLİYE VE TÜM KARAKOLLARI İÇİNE ALACAK ŞEKİLDE BÜYÜDÜ. DEVAMLI ŞİKÂYETÇİ OLMA SUÇU VAR DEDİLER, OYSA BEN ONLARA SÖYLEMİŞTİM Kİ ASLA VAZGEÇMEYECEĞİM, ŞİKÂYET ETTİĞİM KİŞİLERİ ONLAR SUÇA BULAŞTIRDI, KENDİLERİNE SUÇ ORTAĞI YAPTI. BENİ 1999 YILINDAN BERİ VAZGEÇİREMEDİLER. KORKUP VAZGEÇMEMİ BEKLİYORLAR AMA TEK YAPTIKLARI ALACAĞIM TAZMİNATIN MİKTARINI ARTTIRMAK. 145 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR VİDEOLARI TAM EKRAN OLARAK İZLERSENİZ PROBLEMSİZ İZLEYEBİLİRSİNİZ, FOTOĞRAFLARIN ÜZERİNE TIKLAYARAK BÜYÜTEBİLİRSİNİZ AŞAĞIDAKİ YAZILARIN ÜZERİNE TIKLAYIP BELGELERİ İNDİRİNİZ —-> Savcılığa 2013-12-26 tarihli dilekçe —–> 2013-12-26-dilekçe CV <—- Mesleki Özgeçmişim (insin diye tokintir loo loo mahsun) Birkaç rüşvetçi iti suçlayınca bakın ne oldu, Bakın ve görün mühendisin imza yetkisini ve mal varlığını, rüşvetçi g.tveren itlerden davacı olmamı engellemek için, verecekleri evde çok yatak varken sapık gibi yerde uyuyan, 40 senedir yerden kalkmayan ve yatağa girmeyen mağra adamını. Okuma yazma bilmeyen, sürekli zavallı savunmasız ihtiyar gibi bağırıp çığlık atan, ama yan odalardan p.ç gibi dalga geçen bir şerefsiz. Sürekli dalga geçen, eğlenen, tehtidler savuran ve sonra zavallı ihtiyar ayakları yapan bir polis köpeği. Beni fakir ailemin fakir oğlu, başarısız hasta mühendis olarak gösterip tüm imza yetkilerimi ve tüm malvarlığımı cahil aileme verip, kendileri hakkında açılmış davalardan kurtulmak isteyen rüşvetçi pe.evenk itler ve onların bütün gün g.t büyütüp çalışmadan yaşayan karıları bana saldırdı. Babama denk dış görünüş kazandırmak için gece gündüz bana işkence yaptılar. Dişlerimi, saçlarımı mahvettiler, yaşımı ilerlettiler. Babamın ağzında diş olmadığı için süper olan dişlerimi yok ettiler, mahvettiler. Dolandırıcı rüşvetçi kahpe memur sürülerinin yaptığı şerefsizliklerden kendinizi korumanız için faydalı bilgiler vereceğim. 146 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR İlk önce iş hayatımı açık tehtid, iftira, işkence ve dolandırıcılıkla mahvettiler. Şikâyetçi oldum ve şikâyetlerime soruşturma numaraları verdiler, meselâ 2013/78622 bunlardan biri. Soruşturmaları askıya aldılar, yani kalpazanlık yapıp geç işleme koydular, böyle bir dolandırıcılık yapıp tam gaz vurdular ve örtpaslar yaptılar. Çok pis dolandırıcılıklar ve oyunlar ile olaylar öyle değil böyleydi şeklinde yalan söylemek için sürekli yeni senaryolar, yeni olaylar, yeni saldırılar düzenlediler ve kesinlikle tek amaçları vardı, tüm zamanımı ve paramı yok etmek. Benim bedenimi de hayatımı da çürüttüler ve korkup susmamı istediler, susmadım, susmayacağım. Açılmış olan o kahpe mahkemelerin hesabını soracağım. Aynı zamanda açılmamış olan ve benim istediğim mahkemelerin de hesabını soracağım. Onlar Türkiye Cumhuriyeti yararına değil, üç kuruşluk rüşvetçi or.spu çocuğu mafyalarının parasını korumak için açıldı. Beni işe alıp dolandıranları, batıranları, iş vereceğim deyip de haftalarımı ve paramı harcayanları, yani savsaklayarak ve dolandırarak batıranların tam listesini vereceğim mahkemeye. Diyeceksiniz ki bunlar neden rüşvetçi itlere hizmet ediyor, olay son derece basit. Onlar rüşvet yedirmeden iş yapamayan değersiz şirketler veya yerine göre büyük paraları yasadışı şekilde vuran şirketler. İşin içine Beylikdüzü, Maltepe ve Sultangazi belediyeleri de girince bu belediyelerde sorun yaşamak istemeyenler mecbur kaldı bunların poposunu yalamaya. Şeriatçı kahpe karılar saldırdı, o belediyelerin zabıtaları da onlar için yalan ve siyasi zabıtlar tuttular. Otobüs, metrobüs, metro, tramvay …ve her yerde durmaksızın sapık gibi taciz ve tehtid eden tesettürlü kahpeler beni namusuma ve şerefime lâflar ederek, ithamlarda ve şerefsiz hakaretlerde bulunarak sinirlendirip küfür ettiriyordu, tehtid koparıp bağırtıyordu ve siyasi zabıt tutan CHP ve Ah Kah Pe belediyesi zabıtaları yalan zabıtlar tutuyordu, bu zabıtlara bağlı olarak tımarhaneye kapattırmak için şikâyet etmiş olduğum it rüşvetçi işkenceci, adam kaçıran kahpe polisleri kullanıyordu. İstanbul Polisini şikâyet edip dosyayı T.C. İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesine göndermiş olduğum için polis bu suçlara iştirak ediyor, izin veriyordu. Emniyet sanık olduğu için kahpe partilerin şerefsiz sapık karıları, tesettürlü kaltakları ve sosyal demokrat diye geçinen Atatürk ile alâkası olmayan fahişeleri saldırıyordu. Aslında bunlar siyasi saldırı görüntüsü verilmiş, gerçekte sağcılıkla veya solculukla alâkası olmayan sapık dolandırıcı saldırıları idi. 21.12.2013 tarihinde Cevahir’de kafein ihtiyacımı karşılıyorumdum. 8 Nisan 2013 tarihinde Sultangazi İlçe Emniyet’i ve sağlık bakanlığı çalışanlarını işkence ve adam kaçırmayla suçladım, BİMER’e 341966 numaralı 8 Nisan 2013 tarihli başvurumu gönderdim. Bu başvuru metnini askıya alıp bana bu güne kadar işkence yaptılar, tüm profesyonel ve özel hayatımı batırıp bu başvuruyu mahkeme malzemesi yaptılar. Yani onları suçladığım için ve suçlamayı kahpe Ah Kah Pe başbakanlık iletişim merkezi sanıkların eline verdiği için soruşturmada kendilerini namuslu gösterip benim hayatıma saldırdılar. Suçladığım kahpeler kendileri hakkında soruşturma yapıp kendilerini çok namuslu buldular. Açık şekilde eziyet ettiler ve korkutup bu durumu kabul etmemi istediler, rüşvetçi itler ve onların tezgâhından beslenen, ömür boyu çalışmamış sözde tesettürlü , özde işe gitmemek için bahane arayan şişko karıları saldırdı. Bunun için dünya görüşüme dayalı kahpe militan saldırılar düzenlediler, azınlıkların gücünü gösteriyoruz deyip çok sayıda maganda ite tehtid ve hakaret ettirdiler. Maganda sürüleri coştu, Küçük Emrah filmlerine yakışacak şekilde “anne ben niye mühendis olamadım” felsefesiyle kaderin onlara attığı kazığa ceza verdiler. Kahrolsun arabesk filmleri, kahrolsun parası ve mesleği olan adamlara olan düşmanlık. Starbucks, Burgerking, MC Donalds, Hacıoğlu Lahmacun, Saray Muhallebecisi, Simit Sarayları, Evkur, Migros, BİM, Akbank, HSBC, Türkcell, LC Waikiki, KFC, …. gibi magandaların bol miktarda bulunduğu ve çalıştığı yerlerde mahkeme evraklarını hazırlamamı engellemek için ve mühendislik çalışmalarımı yapmamı engellemek için sürekli tehtid ve taciz ettiler, iftira ile tutuklatmak için sinirlerimle oynadılar. Hayatımda bir defa gitmiş olduğum Akbank Esenyurt Çarşı şubesinde gişe sorumlusu bayan “milliyetçi p.ç, milliyetçi o.ospu çocuğu, seni ömür boyu içeri kapatacağız..” şeklinde tethdiler savuruyordu ama her yerde aynı şeyi yaptıkları için şaşırmıyordum, polisten davacı olduğum için güvensiz ortamlar yaratmıştılar ve ben bu durumu kabul etmiyordum, mahkemenin müdahalesini bekliyordum. Devlete güvendim, devlet kendi polisini ve savcılarını kayırdı ve aylarca işkenceden, hakeretten sonra biz soruşturma açmayacağız, takipsizlik veriyoruz diye cevap 147 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR verdiler. Savcı yapıyorum ediyorum diye kandırıyordu, aylarca oyaladı ve savsakladı. Size en önemli tavsiye şu, polisi polise veya savcıya şikâyet etmeyin. Savcı polis istediği gibi saldırsın diye elindeki evrakı bekletir, polis bu arada siyasi veya cemaatçi saldırı düzenleyerek hayatınızı mahveder. Savcıdan cevap aldığınızda artık hem paranız hem ömrünüz bitmiştir. Evimde elektriği kestikleri için ve işkence sayılacak düzeyde sözlü şiddet uyguladıkları için hem kafam, hem bedenim acıyordu. Bana saldıran iş yerlerinin çoğu Ah Kah Pe tabanı ticarethaneler idi. Aylarca çalışmamı engellediler, büyük borç yükü altına soktular ve Atatürk’ün Toroslarda tüteyen tek bir baca kalıncaya kadar sözüyle dalga geçtiler, bacanı söndürdük diye sloganlar attılar. Sultangazi İlçe Emniyet beni Maltepe ve Beylikdüzü ilçelerine götürerek oralarada bana şeriatçı kahpe karı saldırısı ve sosyal demokrat kürtçü (yani kendisini üstün ırk sayan kürt solu) saldırıları düzenledi. Devamında bu saldırıları kavga olarak göstermek için o partilerin kahpe başkanlarıyla tartışmaya soktular. Büyük bir korkuya kapıldığımı ve bu yasadışı durumu kabul ettiğimi söyleyip havalara girdiler. Henüz bir şey bitmedi, soruşturmaların sonuçlarını bekliyorum. Soruşturmacılar da soruşturuluyor. Şu an Kahve dünyasındayım ve şu an bile kafamı beceren itler oturdu yan masaya. İnşallah mahkemede analarını ağlatacağım. Müdürlerine bilgi verdim ama aralarında konuşarak bilerek yaptıklarını belli ediyordular. Bildiklerini inkâr etmemeleri için anlattım ve uyarıda bulundum. Kavga ettirip tututklatmak için binbir şekilde beceriyorlar kafamı. Amaçları vesayetimi kısıtlayarak paramı ve kazandığım her kuruşu aramızda düşmanlık olan anne ve babama verip, komik bir tazminatı onların eline vererek dandik bir ev aldırmak ve bana o magandalar ile aynı parasız varoş hayatı yaşatmak. Böylece Küçük Emrah filmi çocukları büyük bir zafer kazanıp kendi çabalarıyla mühendis olmuş adamı yok edecekler. Ve kendi alın teriyle başarmış adamı yok edince zengin baba parasıyla (onları eleştirmiyorum, keşke herkesin zengin babası olsa) yaşayanların poposunu yalayarak ve üstün hizmet sunarak yaşamaya ve aynı maaşı almaya devam edecekler. Onların derdi kendilerini yeteneksiz ve tembel değil, kader kurbanı olarak gösterip suçu başkalarına atmak. İşte yaptığım başvuru ve başvurununun akıbeti. 148 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Bu başvuru metninde açık şekilde Sultangazi ilçe emniyet müdürlüğü suçlanıyordu. Bunun üzerine beni iki farklı ilçeye daha götürüp orada kahpe siyasetçilere ve onların şeriatçı karı ve sosyal demokrat diye geçinen iftiracı fahişe ordularına yıprattırdılar. Aslında saldıran özel güvenlik şirketi çalışanları ve yakınları, emniyet mensubu yakınları ve mensupları idi. Ancak kendilerine yakın siyasi görüşlerin saldırısı görüntüsü verdiler. Bu kahpe eşkiya saldırılarının Atatükçülüğe de, dine de faydası yoktu. Amaç hapis cezası alacak işkenceci, dolandırıcı, rüşvetçi or.spu çocuklarını hapisten kurtarmak ve onların tezgâhını korumaktı. Bütün paramı yok ettiler ve bankaların para şantajı ve tehtidi ile korkutmaya, susturmaya çalıştılar. Evimde işkence ve kavgayla ile otellere gönderdiler, otellerde kahpeler tam gaz vurdu. Şeriatçı ve pavyon karısı gibi erkekleri etkileyen, konsumatrist gibi erkekleri bana saldırmaları için kışkırtan sosyal demokrat görüntüsündeki karılar toplumu ve her gittiğim yeri kışkırttı. Aynı fahişe gibi hayatlarında yüz vermeyecekleri ve adam yerine koymayacakları magandalarla oynaştılar, fingirdediler ve onları beni taciz edip tehtid eden kahraman müsveddesi, yani ya.ak kafa yaptılar. Normal şartlar altında bu fahişeler bu magandalara selâm bile vermez. Yukarıda numarası ve tarihi verilmiş olan BİMER başvurusu metnini “bir tane bakanlık bürosu memuru ihbar etti” diyerek, yani şerefsiz başka bir memurun canı istedi diye vesayet kısıtlama davası açıldı. Gaziosmanpaşa Adliyesinde ve İstanbul Barosunda satılık şerefsiz avukat alehine işlem yapmamak için kıçını yırtan görevliler vardı. Kadriye Tezcan alevi, Kemal Kılıçdaroğlu siyasetçisi ve Gaziosmanpaşa CHP Kadın kolları başkanı olduğu için her kurumda CHP’ci itler ve fahişeleri vardı. Bu memur onun itlerinden biridir veya polis için vuran bir kapedir. Kadriye Tezcan vekâletnamemi kötü amaçla kullanıp davayı 6 sene uzattığı için vekâletnamemi geri alarak ona sik.irname verdim, yani hukuk diliyle azlettim. Oradan benim kabul etmeyeceğim ve ömrümü kurtarmayacak, ancak varoş anne ve babamın durumuna uygun bir geri zekâlı tazminat çıkaracaklar, fakirin hasta ve mühendislik yapamayan oğluna üç kuruş tazminat veriyoruz ayakları yapacaklar. Bu durumda devlet hakkımı vermiş olduğunu iddia edip tazminatı verecek ve itler bayram edecek, bir yılda üç kat daha fazla rüşvet alarak daha da zengin olacaklar. Ben böyle devletin adaletini de , uygulamadığı kendi yasalarını da, dava açtıran ihbarcı şerefsiz memur kahpenin yedi sülâlesinin de Kaymaklık kaymak a.ını si.keyim. Maltepe kaymakamı ile de şahsen görüşmüştüm ama bu devlette bakanlık, belediye, kaymakamlık, karakol, emniyet müdürlüğü ..ve her yerde memurlar aralarından bir şerefsiz it seçiyor, o şerefsiz it sizinle ağız dalaşına giriyor, şahsi kavga çıkarıp o kurum adına vuruyor, tümü de sözde namuslu özde yankesici çingene olan memura destek çıkıyoruz deyip haklarınıza, canınıza ve malınıza saldırıyorlar. Böylece memurla kavga etti deyip tazminat vermiyorlar. Aynı zamanda sizi işsiz ve parasız bırakıp o memura denk varoş, değersiz insan olarak gösterip o memurla mahalle karısı kavgası yapmaya müsait adam olarak gösteriyorlar. Sosyal hayatımı cehenneme çeviren bu rüşvet çeteleri dünyaya adalet dağıtma iddiasında ama tek dağıttıkları adalet kendi vatandaşının canına malına saldırmak için iftira atıp bu iftiralara dayalı olarak gaspçılık ve hırsızlık yapmak. Adalet dağıtıyoruz diyen, adamın hayatını ve parasını yiyip bitiren memurlar şimdiye kadar hiç aralarında para toplayıp birini tedavi ettirdiler mi, yoksa birini okuttular mı? Sadece asıp kestiler, yakıp yıktılar, soyup soğana çevirdiler ve buna adalet dağıtma dediler. Dağıttıkları adalet olsa olsa analarıdır. Analarının adı Hale, Lâle, Jale ve bazen de Adalet veya Ganimet şeklindedir. 149 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR T.C. ADALET BAKANLIĞI DAVASI EVRAKLARI BİMER’e yaptığınız başvurunuz hakkında ISTANBUL ANADOLU C.BASSAVCILIGI (istanbulanadolubimer@adalet.gov.tr) 20.12.2013 Kime: insaat@hotmail.com Kimden: ISTANBUL ANADOLU C.BASSAVCILIGI (istanbulanadolubimer@adalet.gov.tr) Bu iletiyi şu anki konumuna taşıdınız. Gönderme tarihi: 20 Aralık 2013 Cuma 11:19:08 Kime: insaat@hotmail.com T.C. İSTANBUL ANADOLU CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI Sayı: 2013/1396 20/12/2013 CEVAT ÇALIŞKAN Başbakanlık İletişim Merkezi Başkanlığına göndermiş olduğunuz ve Cumhuriyet Başsavcılığımıza yönlendirilen 19/12/2013 tarih ve 1075996 sayılı başvurunuz şikayetiniz doğrultusunda gereğinin takdir ve ifası için İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Müracaat ve Suçüstü Bürosuna yönlendirilmiş olup, takibini bizzat oradan yapabileceğiniz gibi soruşturma sonucundan ayrıca yasa gereği tarafınıza bilgi verilecektir. Bilgilerinize rica olunur. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Bilgi Edinme Bürosu BİMER’e yaptığınız başvurunuz hakkında ISTANBUL ANADOLU C.BASSAVCILIGI (istanbulanadolubimer@adalet.gov.tr) 10:48 Kime: insaat@hotmail.com Kimden: ISTANBUL ANADOLU C.BASSAVCILIGI (istanbulanadolubimer@adalet.gov.tr) Gönderme tarihi:18 Aralık 2013 Çarşamba 10:48:43 150 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Kime: insaat@hotmail.com T.C. İSTANBUL ANADOLU Sayı: 2013/1396 CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI 18/12/2013 SAYIN CEVAT ÇALIŞKAN Başbakanlık İletişim Merkezi Başkanlığına göndermiş olduğunuz ve Cumhuriyet Başsavcılığımıza yönlendirilen 13/12/2013 tarih ve 1056199 sayılı başvurunuz şikayetiniz doğrultusunda gereğinin takdir ve ifası için İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Müracaat ve Suçüstü Bürosuna yönlendirilmiş olup, takibini bizzat oradan yapabileceğiniz gibi soruşturma sonucundan ayrıca yasa gereği tarafınıza bilgi verilecektir. Bilgilerinize rica olunur. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Bilgi Edinme Bürosu BİMER’e yaptığınız başvurunuz hakkında ISTANBUL ANADOLU C.BASSAVCILIGI (istanbulanadolubimer@adalet.gov.tr) 09.12.2013 Kime: insaat@hotmail.com Kimden: ISTANBUL ANADOLU C.BASSAVCILIGI (istanbulanadolubimer@adalet.gov.tr) Bu iletiyi şu anki konumuna taşıdınız. Gönderme tarihi: 09 Aralık 2013 Pazartesi 13:31:47 Kime: insaat@hotmail.com T.C. İSTANBUL ANADOLU CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI Sayı: 2013/1396 09/12/2013 SAYIN CEVAT ÇALIŞKAN Başbakanlık İletişim Merkezi Başkanlığına göndermiş olduğunuz ve Cumhuriyet Başsavcılığımıza yönlendirilen 04/12/2013 tarih ve 1025300 sayılı başvurunuz şikayetiniz doğrultusunda gereğinin takdir ve ifası için İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Müracaat ve Suçüstü Bürosuna yönlendirilmiş olup, takibini bizzat oradan yapabileceğiniz gibi soruşturma sonucundan ayrıca yasa gereği tarafınıza bilgi verilecektir. Bilgilerinize rica olunur. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Bilgi Edinme Bürosu BAŞVURU METNİ (Tıklayınız) —–> 2013-12-09 İstanbul C.Başsavcılığı BAKANLIĞIN KASITLI OLARAK DEĞİŞİK İŞ KARARI VEREREK KAHPELİĞİN EN BÜYÜĞÜNÜ YAPTIĞI AĞIR CEZA MAHKEMESİ ŞİKÂYETİMİN METNİ ——> 2013-08-19 – 3. Ağır Ceza Değişik iş kararı vermesi normaldir çünkü o başvuruda adliyenin kendi personelini suçlamıştım, ama diğer adliyeden suçlamıştım. Biz birbirimize destek çıkıyoruz diye laf etti kararın verildiği kalemde memur kadınlardan biri. Oysa o evrakı verirken de onarın adliyesi saldırmıştı. Sonuç olarak Vesayet Kısıtlama davası itirazlarına girdi onların saldırısı. Ancak iki adliye de sanık olduğu için birbirileri için takipsizlik ve değişik iş kararı çıkarıyorlar. Yani biri diğerini suçsuz buluyor, iki değil, üç adliye de vurmaya devam ediyor. Benden 16TL masraf istendi, kararı kabul etmediğim için 16TL’yi ödemeyeceğim ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni 10TL’den büyük, yani yüz kızartıcı suç sınırının üzerinde bir suç işlemekle suçluyorum. 151 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR AĞIR CEZA MAHKEMESİ DOSYASINDAN KASITLI OLARAK ÇIKARILARAK TORPİLLE TAKİPSİZLİK KARARI VERDİRTTİKLERİ, AĞIR CEZA MAHKEMESİ DOSYASININ GÜCÜNÜ AZALTMAK İÇİN KASITLI OLARAK BAŞKA YERE SEVK ETTİKLERİ VE TAKİPSİZLİĞE İTİRAZI ENGELLEMEK AMACIYLA BENİ TAKİPSİZLİK İTİRAZ SÜRESİ İÇİNDE AKIL HASTANESİNDE TUTTUKLARI FEZLEKENİN KOPYESİ — ——–> CHP’ciVeSüleymancıDolandırıcılar T.C. ADALET BAKANLIĞI’NA AYNI METİNLE ANCAK BİRİNDE KANITLARI DA SUNDUĞUM İKİ BAŞVURUDA BULUNDUM . ASIL ŞİKÂYETİ HIZLANDIRMAK İÇİN İÇİNDE BELGELER OLMAYAN VE ŞİKÂYETİMİ ORTAYA KOYAN METNİ YERLEŞTİRDİM. T.C. ADALET BAKANLIĞI GÖREVLİLERİ DOLANDIRICILIK YAPMAK AMACIYLA ASIL ŞİKÂYET DOSYAMI DİKKATE ALMAYARAK, SAVSAKLAYARAK İKİNCİ BAŞVURUMU DİKKATE ALDILAR VE AÇIK ŞEKİLDE KANITSIZ VE EKSİK BİLGİ İLE HAREKET ETTİLER. BAŞVURU METNİ ŞÖYLE —— > 2013-08-02 – Adalet Bakanlığı KESİNTİSİZ OLARAK SALDIRILARA UĞRAMAM NEDENİYLE YAPMAK ZORUNDA KALDIĞIM İHBARLARIN BİR KISMI. ASIL DÜŞMANIMIN İSTANBUL İL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜNDE KENDİLERİ HAKKINDA SORUŞTURMALAR AÇILMIŞ POLİSLERİN OLDUĞUNU BİLMİYORDUM —–> İhbarlar RESMİ KURUMLARA YAPMIŞ OLDUĞUM ŞİKÂYET BAŞVURULARINDA SUNMUŞ OLDUĞUM EK BELGELER —-> Resmi Evraklar – Ekler DOĞRU DÜRÜST YAZMAMA İZİN VERMEMEK İÇİN KESİNTİSİZ OLARAK BANA HAKARET EDEN VE DİKKATİMİ DAĞITAN ŞEREFSİZLER NEDENİYLE 11.12.2013 TARİHİNDE GÖNDERDİĞİM PTT MEKTUPLARINDA HATALAR VAR —–> 2013-12-11 – Adalet , 2013-12-11 – İçişleri , İçişler ve Adalet bakanlıklarına PTT’den yazı BU BAŞLIKLARIN ÜZERİNE FARENİN SOL TUŞU İLE TIKLAYARAK METİNLERİ AÇINIZ: 2013-Aralık-CevatÇ , 2013-Aralık-C.Çalışkan , İçişleri ve Adalet bakanlıklarına PTT’den yazı , 2013-12-11 – İçişleri , 2013-12-11 – Adalet , 2013-08-02 – Adalet Bakanlığı CHP’ciVeSüleymancıDolandırıcılar , 2013-08-19 – 3. Ağır Ceza 2013-12-09 İstanbul C.Başsavcılığı (Adalet Bakanlığı’nı suçlayan yazı, işlerine gelmediği için bir iki aydır geciktirip işleme koymuyorlar) , Resmi Evraklar – Ekler , İhbarlar – 64 www.cevatcaliskan.com , www.cevatcaliskan.net , www.cevatca.wordpress.com 2013 YILI BİMER BAŞVURULARIM T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI İSTANBUL İL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ PERSONEL ŞUBE BAŞKANLIĞI’NIN ŞEREFSİZ OLDUĞU VE ÜLKEMİZİN İKTİDARI OLAN SİYASİ PARTİNİN, ANA MUHALEFET PARTİSİNİN VE BU SİYASİ PARTİLERİN MİLİTAN DEVLET MEMURLARININ ŞEREFSİZ OLDUĞUNU KANITLAYAN SORUŞTURMALAR. BU SORUŞTURMA DOLANDIRICILIĞININ ORTAYA ÇIKMASINI ENGELLEMEK İÇİN İKTİRDAR VE ANA MUHALEFET MEMUR MİLİTANLARI ŞİKÂYETÇİNİN DAVA AÇMA HÜRRİYETİNE SALDIRDI. 152 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Aşağıdaki BİMER başvurusu metni bana Gayrettepe Gasp Şubede okutuldu ve metni doğru buldum, onayladım. Ancak BİMER başvuru numarası benim kayıtlarımda yoktu, ya unuttum ya da farklı bir yere kaydederek unuttum. İkamet adreslerimde işkence dozunda taciz olduğu için bazı işlerim yarım, hatalı, 153 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR eksik oluyor. Ulusalcı demek Kâmilci, Kemalettinci, Kemalci değil, Mustafa Kemal Atatürk’çü olmaktır. “Yurtta sulh, cihanda sulh” dedi en büyük Türk. Yurtta sulh olsun. Sağcı solcu diye böldünüz, fakirleri kavga ettirdiniz. Siz her zaman başkan, her zaman yönetici, her zaman memleketi kurtaracak hint kumaşı, haram paranızla yakışıklı, yandaşlarınızın reklâmı ile namuslu oldunuz. Mustafa Kemal Atatürkçü değil de Kemalci olunca bakın neler oluyor. Kâmil, Kemal, Kemalettin CHP’si bana neden saldırdı öğreniniz. 2008 senesinde ikamet ettiğim dairenin karşısında mahallenin tüm pisliklerinin toplandığı evi jandarma istihbarata vermiştim. Daha sonra bu evin Sinan Şamil Sam’ın şöhreti ile ortada adam diye gezen Şenol Erdağı’ya ait olduğunu öğrendim. Mahalledeki kürt – laz çeteleri kapısında köpekti çünkü şikâyet edildiklerinde Şenol onlara karakolda torpil, polise ibrikçilik, ayakçılık yaptırıyordu. 2008 başında da Barbaros’taki milletvekili lojmanlarına uğradım. Nöbetçiyi nasıl tespit ettiğimi söyleyip (arabada sigara içtiği için sigaranın minicik alevini, yani ışığını görmüştüm) dövmelerini istemiştim ve onu yere indirip dövmelerinden zevk almıştım, cep telefonlu bombanın iki şeklinden söz ettim ve benim gençliğimi harcadıkları için daha berbat bir buluş yapacağımı ve herkesi tünellere, kapalı binalara hapsedeceğimi söylemiştim. Buradaki eğlencem de yeni bir şey bulmayacak olmam idi ve aklımdaki şeyin füzeciklerle fırlatılan kimyasal silâhlar olması idi. Ama birkaç hafta içinde başım yine belâya girdi ve bu defa tımarhaneye kapattılar, beynimi mahvedecek kadar elektrik verdiler. Bunun nedeni DGM’ye gidip şikâyetçi olacağımı söylemem ve bir polise ertesi gün gelip dilekçe vereceğimi söylemem idi. O şerefsiz it polis aynı gece ailemle anlaşıp durup dururken kavga çıkardı, babam dayak yiyormuş rolleri yapıp kendisini yerlere attı , bütün mahalleyi bağırarak ayağa kaldırdı, pencerelerden ve balkonlardan bağırdı, şerefsiz it polisler gelip tutukladı, kaçırıp tımarhaneye kapattı. Şikâyetim en başından beri iki şerefsiz savcı (Mehmet Gürdal ve onunla aynı odada görevli hazırlık savcısı) ile ilgili olduğu için savcı istedi polis vurdu, savcı şikâyetleri savsakladı, polis yakınları saldırıp paramı sağlığımı yok etti, sonra şikâyet dilekçelerini adliyelerden çaldılar, işkenceci 154 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR şerefsiz tımarhanelere kapatıp tehtid ettiler, ömrümü çürüttüler. İstanbul polisi DGM, yani ağır ceza mahkemesi korkusuyla vurdu senelerce. Son sene de İstanbul İl Emniyeti defalarca arayıp açık şekilde DGM sözü veriyordum polise, bunun üzerine polis beni aldı Maltepe’ye götürüp işkence yaptı, yıprattı, hayatımı kaydırdı ve yetersiz, kanıtları ve hatta metni tam olmayan bir DGM şikâyeti yaptırdı. Yani yapacığım şikâyeti yaptırdı ama kendi işine gelecek şekilde, yeterince bilgi ve kanıt sunmamı engelleyerek şikâyetçi olmamı sağladı. Sonuç çıkmadığı gibi o suçlama evrakını çaldı adliyeden, nasıl olsa tüm adliye polis çetelerinin or.spusu idi. Dava edince evraklar geri geldi ama bu süreç içinde yine aylarca vurdular. Problem şu ki ben her zaman mevcut olan şeyleri daha fonksiyonel kullanan biriyim, yani yeni bir teknoloji icat etmiyorum. Mevcut teknolojiye yeni kullanım alanları buluyorum. Devamında 5 Kasım 2008 tarihinde ölüm tehlikesi yaratacak şekilde dövülmem olayında da kafama odunla vurarak o elektrik şoklarının yarattığı hasara örtpas ayarlayacak bu durum çıktı ortaya. Beynimdeki travmalar beni çok şişmanlattı, travmalar obeziteye neden oluyor. Olayın azmettiricisi ve yalancı şahidi Sinan Şamil Sam’ın maganda ve şöhret olmak için kıçını yırtan akrabası idi. Sinan Şamil Sam 2012 yılının Ağustos ayında sabahın altısında (o dönemde kurslara gidiyordum ve ders sekizde başlıyordu) tramvayda karşıma çıktı ve beni tehtid etti. Bu adam yaralama olayının 2009 yılında yapılan ilk duruşmasında on kardeşiz diye tehtid eden sanıklar hakkında “onlar kürt mafyası ise ben de Türk faşistiyim” şeklinde alay ettiğim için savcı beni ayağa kaldırıp suçladı ve sorgulamaya başladı. Bana yöneltilen suçlamayı sordum ve savunma hakkımı talep ettim. Mahkemenin hakimi “faşizmin yasal olduğunu ispatla” dedi ve ben T.C. Anayasasının altıncı maddesine dayanarak , yani “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ifadesi ile anlamı “devletin yönetiminin millette olması” olan faşizmin yasal olduğunu ispatladım ve Cumhuriyetin ilk kuruluş yıllarından söz ettim. Mahkeme ulusalcı olduğumu tespit edip benden ulusalcı olduğum konusunda onay aldı. Soruşturmaya gerek duyulmadan suçlamadan kurtuldum. TBMM’nde “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” yazıyor. Siyasi görüşüm hakkında ayrıntılı bilgiler verdim. Etnik kavgalardan Türklerin değil, azınlıkların zararlı çıkacaklarını anlattım. Doğu Avrupa’da milyonlarcası bulunan Çingeneler dayak ve kötü muamele, işsizlik ve açlıkla yaşıyorlar. Bunlar dışlandıkları için suç ve ahlâksızlığa itiliyor. Aslında açlık ve işsizlikle geliyor işledikleri suçlar (hırsızlık, fuhuş, cinayet,….v.b.). Eğer bizim aramızda insanca yaşamayı red edip sapıkça kavga çıkarsaydılar Kürtler ayrı mahalle ve gettolarda yaşayacaktı, işsiz ve aç kalıp Çingeneler ile aynı durumda olacaktı. Kısacası Kürtçülüğün sonu budur ve bugün öyle bir problem ayyuka çıkmadığı için Kürtlerin böyle bir sorunu yok. O mahkemede bu durumu anlattım ve nefret siyasetinin, terörün Kürtlerin zararına olduğunu anlattım. Avukatım G.O.P. CHP eski kadın kolları başkanı olan alevi bir vatandaş idi ve yıllar sonra onun arkadaşı, aile dostları olan bir kürtçü CHP’ci şirkete girdiğimi çok geç öğrendim. Sözde ulusalcı, özde pekaka yalakası alevi olan arkadaşının sapıkça hakaretlerine ve saldırılarına maruz kaldım o şirkette. Bunu o şahısların kalitesiz ve kötü niyetli olmalarına bağlıyordum. Son duruşmadan önce avukatı kovarak lüzümsuz yere 6 sene sürmüş olan davayı kazandım. Avukatı azlettim, ancak dostu olan şirkette zor günler geçirmiştim. Bir yıl önce de tehtid ve hakarete maruz kalmış, yaptıkları yasadışı işler nedeniyle kaçmıştım. Alevi karı vurup durmuş, kendisine olan güvenimi ve vekâletimi sapıkça tepe tepe kullanmış, alevileri ve kürtleri kışkırtmış. O CHP ve Süleymancılar cemaati ortak şirketinde çalıştığım dönemde bakirdim ve o ofiste çalışan, üç firmaya aynı anda hizmet eden çalışan bayanlardan bazıları şirket içi fuhuş yapıyordu ve onlar beni iğrendiriyordu. O dönemde bakirdim ve birinin bana aklınca “bana şııı de, şııı de bana” diye yaklaşmasını ayıplayamadım, kızamadım, ne biçim bir olay bu diye garipsedim. Ancak devamında şirketi kışkırtması ve düşmanlık yaratması cinsel taciz oldu, cinsel tacize uğradım. Bu nedenle biri Süleymancılar cemaatinin iş adamlarından olan ve çok namuslu iş adamı diye geçinen (aslında her işte maşa kullanarak fuhuş, rüşvet, sahtecilik, vergi kaçırma suçlarını işleyen) ve diğeri CHP Sultangazi Belediyesi Meclis Üyesi olan patronlar bu durumu tersine çevirmek için beni sapık diye 155 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR duyurmaya çalıştılar. CHP’nin de cemaatin de yöneticileri ve üyeleri çılgınca saldırdı bana bu olaydan sonra. CHP bana iş bulup susturacağını sanmıştı ama ben kabul etmedim çünkü hakaretler ederek sapıkça ve sadistçe dalga geçiyordular, kendi inancıma göre de bölücü örgüt yalakası Kılıçdaroğlu yönetimi ile iyi geçinmek vatana ihanetti. İtiraf ediyorum şirketteki tesettürlü bayanlardan birini baştan çıkarıp istersem yaparım yapmıyorum olayı yarattım. Onu yarı yolda bırakıp, hatta beyaz çarşaf isterim dediğinde “sana çarşaf fabrikası kuracağım” diye eğlenmiştim. Sebebi sürekli olarak patronun kardeşine beni tehtid ettirmesi idi ve aşağlatması idi. Yani ufak bir intikam aldım. Patronun belediyedeki işlerin takip ustası ve memurlara haşlık dağıtan velinimet kardeşi kendisini derin adam sanıyordu. Ve büyük mafya ayakları ile beni tehtid ediyor, aşağılıyordu. Rüşvet paraları dağıtması nedeniyle ve sürekli Kurtlar Vadisi dizisini seyretmesi nedeniyle kendisini derin adam, karanlık adam, yer üstünde bir yetmiş ve yer altında bir yetmiş boyu olan adam sanmaya başlamıştı. Şirkette bir süre mafya tehtidi savurdular. Yaptıkları dolandırıcılık paradan ibaret olduğu sürece sorun yaşamamak ve başıma belâ almamak için devam ettim. Ancak sağlam olmayan binalar için sahte proje istemeye başladıklarında, yani insan hayatını tehlikeye atıp beni bunun için maşa olarak kullanmak istediklerinde kaçtım. Şirkette bazı elemanlar çok sayıda yönetici ve belediyedeki memurlardan bazıları ile aynı anda cinsel ilişkiye giriyor, ben bakir olduğum için bu durumu mide bulandırıcı buluyordum. İşten ayrıldıktan yaklaşık bir sene sonra, yani Fema İnşaat ve Tic. A. Ş.’ de aynı sapık tayfanın uzantıları ile ve kiralıkları ile başım belâya girdikten sonra 11 Nisan 2013 adam yaralama davası karar duruşmasından önce düşmanlarım tam gaz vurduğu için (komşular sabahın ikisinde uyandırıp vuruyordu, beni cinselliğe ve uykusuzluğa zorluyordu kahpeler, Bilişim Eğitim dershanesi de sürekli sorun çıkarıyor ve polis beni kesinlikle korumuyordu) o duruşmada işimi bitirecekler diye korktum, tımarhaneye düşersem en az beş sene ilişkiye giremeyeceğim diye korktum. 14 Mart 2013 tarihinde Maria (Meryem) adındaki bir fotomodel escort ile ilişkiye girdim, çıktıktan sonra habersiz olduğu için SMS göndererek bekâretimi aldığı için teşekkür ettim. Takmadı ama on ay sonra tekrar anlattım durumu ve çok hoşuna gitti. Benim iş yerime yakın bir yere taşındığını öğrendim. Ama kendisi ile görüşmedim. Daha sonra iş yerinin önceden ayarlanmış olduğunu ve o iş yerinde Ah Kah Pe ile kavga çıkarıp önceki şeriatçı saldırıları bir kavgaya bağlamaya çalıştılar. O dönemden sonra toplam 6-7 escort ile birlikte oldum, bazıları ile hiç tanışmasaydım keşke dedim, bazılarını tanıdığım için mutluyum. Ama ailemle ikamet ettiğim adreste de, komşuların beni 5 ay boyunca evimin havalandırma deliğinden sürekli gözetleyip cinsel çağırışım ve tacizler ile mastürbasyon yaptırdığı Maltepedeki adresimde de çok az uyumama izin veren, sürekli cinselliğe zorlayan birer çete vardı. Polisi çağırıyordum, polis bir şey yok deyip gidiyordu. Sonunda emniyeti dava ettim. İnanır mısınız bir ay geçmiş olmasına rağmen henüz işleme konulmamıştı takipsizliğe itiraz evrakım. Hatta evrakı çalmıştılar adliyeden, evrak kayboldu diye dava açtım. İşlemleri yaparken telefon aldım evrak Anadolu Adliyesi’nde diye ve dosyadan bir fezleke çalıp CHP’ciye ve Süleymancı iş ortağı dolandırıcılara takipsizlik vermişler. Hem özel güvenlik şirketlerini hem emniyeti suçlamıştım. Normalde on günde cevap vermeleri gerekiyor, cevabı almam iki ay sürdü ve bu süre içinde beni işsiz, parasız bırakıp bir ton iftira attılar, ailemin desteğine mahkûm ettiler beni. Ailem öyle bir şey yok diye hareket ediyor ancak dava açılması halinde mahkemeye yalan söyleme cesaretleri olmayacak çünkü bunun sonu hapis olur. Öz annem vurmaz sırtından öz oğlunu. Aslında beni düşmanlarım adına tehtid ediyor beni annem evde, sabah çıkarken parasızlık ve işsizlikle tehtid ediyor. Ama her attığı lâfı inkâr ediyor, her tehtidi yalanlayıp sözlü şiddetle bana işkence yapıyor. Annemin çenesi başkasında yok. 9 Şubat 2012 tarihinde telefonla saat 15:00 sıralarında arayarak beni tehtid etti Harun Hasan Öge ve yaver bozuntusu dötten bacaklı İbrahim Öge. Anama sövdüler, senin gibi adamlar çok yaşamıyor diye tehtid ettiler ve ceza verdiklerini söylediler. Devamında Maltepe Aydınevler Mahallesinde bana iftira atan kahpe komşular da ceza vermiş gibi davranıp ceza verilmesini kabul eden şahıs olarak gösterip Harun Hasan Öge ve kardeşi İbrahim Öge için para karşılığında iftira savunma hazırladılar. Satılık köpek hepsi. Çok sayıda vaka ayarlayıp çok sayıda dava açmama neden oldular. Bunların iftira savunmasına göre ben sapık oluyorum, onlar şerefli namuslu iş adamı ve 156 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR önemli Müslüman oluyorlar. Ben sadece hakimin karşısına çıkmak istiyorum, çıkarsınlar hakimin karşısına ki onları rezil edeyim. Öyle birlik olduk, bastık parayı ve kiraladık açlıktan ölmüş komşuları diye bir şey olamaz. Bunlar bana iki sene mastürbasyon yaptırdı ama ben erkeğim ve beni azdırıp durdular, iktidarsız olmamak suç değil. Beynimi acıtacak kadar sinir ettiler, sözlü taciz ve tehtidler, şerefsiz iftiralar ile kışkırtıp sinirlerimi çökerttiler. Gece gündüz yan binadan, üst kattan ve sokakta saldırdılar. Beynim eziyetten çökünce şunun bacağı, bunun donu, onun kalçası, şu karı, bu kız, onun organı, bunun bilmem nesi….diye bir sürü cinsel lafla çökmüş beynimi cinselliğe zorluyor. Resmen tecavüz gibiydi. Aynı zamanda bir ton iftira ile normal ilişkim olmasını engellediler, profesyonel ve özel hayatıma öyle saldırdılar ki bir hanımefendinin benim yanımda görünmesi imkânsız hale geldi. Aslında isterdim bir kız arkadaşım olmasını, bebeğim olmasını. Genç kızları beğendiğim doğru. Hiç bir sevdiğim için intihar etmeyi düşünmedim. Bir güzel için ölüp toprağın altına girmek onu başkaları ile aşk yaşaması için yoldan çekilmek, onu ellere vermektir. O nedenle kara sevda intiharı benim için sadece kötü değil, aynı zamanda mide bulandırıcı geliyor. İntihar edenleri de kötülemiyorum çünkü tıbben onlar hasta, onlar hasta oldukları için ölümün pençesinde. Özet olarak Artun ve Pramit Yapı denetiminin patronları beni tehtid ettiklerinde bu durumu sosyal medyada ve internet sitemde yazdım. Ellerindeki tek koz onların motorları ile ilişkiye girmek yerine 10-12 günde bir mastürbasyon yapmam ( Aile hekimim Orhan Kaplan’ın tavsiyesi ile) idi. Yani ucuz kızlarla ilişkiye girmiyordum, güzel bir birliktelik plânlıyordum. İşkence, eziyet ve iftiralar ile hayatımı batırdılar, para ile ilişkiye girmek zorunda bıraktılar. Kahpe şeriatçı Ah Kah Pe adamın cinsel hayatını mahvedip zinayla fuhuşla zorluyor, oysa onların aile anlayışları ve iş anlayışları fuhuşun ta kendisi. Şuraya bu kadar para koydum, sen kabul ettin, kızı karıyı verdin, ben aldım, sen verdin.. yallah. Sonra karı taşınmaz mal oluyor…haahaha.. Problem girdiğim her iş yerinde yok cep telefonuma cinsel hatların SMS reklâmlarını göndererek, yok evde rahat bırakmayarak, yok çok zaman kaybetmemek için porno seyretmeye zorlayarak bana iki seneye yakın mastürbasyon yaptırtmaları, bunun için kiralık komşuları kullanmaları, para kazanmamı engelleyerek escortlar ile görüşmelerime son verdirterek normal arkadaşlık veya kiralık kadınlar ile gerçek seks yapmamı engelleyerek beni masturbasyoncu olarak tanıtmaları idi. İnanın bana bu günlerde öyle bir şeye gerek duymuyorum çünkü sabahın üçünde uyandırıp seks sohbeti ve tacizleri ile beni uyaran ve mastürbasyona zorlayan komşular sustu artık. Maltepe’dekiler susmadı ama bu adrestekiler yaptıkları şeyi biliyorlar, hesap soracağım. İhtiyacım olduğunda zaten fotomodeller ile seks yapıyordum, ama gerçek kadınla seks yapınca mastürbasyon yapamıyor zaten insan, böyle bir ihtiyaç yok…diye birkaç ay geçirdikten sonra komşular yine kudurup tam gaz vurmaya başladılar. İş yerinde de işveren Jale İyem , Harun Hasan Öge adına “Harun seni istiyor” şeklinde tehtid savurdu, banka tehtidi altında olduğum için büyük ısrarla geciktirdiği maaşımı aldım. Ancak kendisi de tüm paramı ve zamanımı harcatacak şekilde hareket ettiğini inkâr etmiyordu, para kıskacına alınmıştım, yine de sözümü esirgemiyordum. Paramı aldığımda da 3-4 günde oteldeki laz itlere harcattırdılar, batırdılar paramı. Ekim – Kasım 2013′te yine başladı uykusuzluk ama bu defa komşular susuyor, onun yerine sokaktan bağıran sapıklar devam ettiriyordu olayı. Yani metrobüs ve tramvaylarda etrafımda vır vır dolaşıp dikkat dağıtma konuşmalaır yapıyorlar, evde de sabahın üçünde uyandırıp şu kızla bu kızla ilgili sohbetler ve kışkırtmalar ile azdırıyorlar. Annem de dava ettiğim itler adına beni tehtid ediyor, dava dosyasında annemin ve babamın adı da geçiyor. Onlardan şikâyetçi ve davacıyım. Peki bu kadar çok çaba nedeni mi? Çünkü hem CHP ile, hem cemaatçiler ile mahkemelik olacak durumdaydım. Beni devlete dava açacak adam diye damgalatıp parti ve cemaat olarak vurdular bana, iftiraları da toplumun duyarsız kalmasını sağladı. Hatta eziklerden destek bile aldılar. Milliyetçi düşmanı topluluklar tam gaz vurdu, dertleri bol parayla yaşayamamak olan p.çler kıskanıp vurdu. Olay küçük emrah filmlerine dönüştü, hepsi zengine düşman, zenginin maduru Küçük Emrah gibiydiler. 157 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Maltepe ilçesinde saldıranlar avukat Kadriye Tezcan’a denk aleviler ve kürt alevileri idi. Onun kalitesinde ve dış görünüşünde ama eğitim görmemiş olanları idi. Sapıkça ve acımasızca saldırıp alevi Kadriye Tezcan’ın da bulunduğu grupla, Tepe Özel Güvenlik Şirketi ve İlçe Emniyet ile ilgili şikâyetimden vazgeçmem için tehtid ediyordular. Haklı olduğum için suçlu olduğumu, şikâyetimden vazgeçmezsem beni öldüreceklerini, asla para kazanmama izin vermeyeceklerini söylüyorlar. İlâç kullanmaya ve deliyim demeye razı olmazsan sana iş ve para yok diyordular. Sorun sapık dolandırıcı CHP’ci alevi, Mustafa Kemal Atatürkçü değil de Kemalci Kadriye Tezcan’ın davamı 6 sene savsaklaması ve beni dolandırması, işverenim Halûk Bozkurt’un arkadaşı olduğu için davayı uzatıp beni senelerce bedava sayılacak paraya çalıştırması idi. Yani mahkeme nedeniyle imajımı, iş bulma imkânlarımı yok ediyordu. Sebebi de dostu olan , kürtçülük siyaseti yapan, aynı Kılıçdaroğlu felsefesinin parçası olan Halûk Bozkurt ve ağa babası Harun Hasan Öge için ayda 800TL maaşla günde 2-3 bin TL değerinde proje çizmek istememem, beni zorla düşük ücrete çalıştırmak. Diğer yandan Bakırköy tımarhanesindeki solcu doktorların tehtidi, davacı olmak istemem ve bana tehtidle ömür tedavi dayatmaya çalışmaları idi. Kendilerinden şikâyetçi ve davacıydım. Ancak beni Maltepe’ye götürüp can güvenliğimi tehtid edecek şekilde ve işkence yaparak yeni yarattıklarıı binlerce olayı dava etmeme neden oldular. 2008/1222 numaralı davada suçlu olan sanıklardan, yalancı şahitleri Şenol Erdağı’dan ve dolandırıcı avukattan tazminat almamı engellediler. Maltepe ve Beylikdüzünde o kadar çok vurdular ki ayakta duramayacak kadar yordular. CHP Sultangazinin şerefsiz belediye meclis üyesinden, onu ağa babası dolandırıcı cemaatçi Harun Hasan Öge’den, Harun Hasan Öge’nin rüşvet mafyası kardeşi İbrahim Öge’den tazminat alamadım. Topluca vurduk sana diye tehtidler savuruyordu rüşvetçi memur tesettürlü karıları her emniyete ya da adliyeye gideceğim zaman. Asıl mesele Gaziosmanpaşa ve Sultangazi’de Gaziosmanpaşa CHP Kadın Kolları eski başkanı Kadriye Tezcan, Sultangazi Belediyesi CHP meclis üyesi Halûk Bozkurt’tan davacı olmamı ve tazminat istememi engellemek, böylece Ah Kah Pe belediyesindeki rüşvet ve yolsuzuluk olaylarının ortaya çıkmasını engellemek için beni öldürmeye teşebbüs etmeleri idi. Savcılıklara vermiş olduğum yazıları ve belgeleri de hiç okuma fırsatım olmadı. Yazı yazdığım yerlerde sapık maganda varoş saldırılarına ve tacizlerine maruz kalıyordum. Durumu Ah Kah Pe ve CHP genel merkezlerine ve il yönetimlerine telefonla söylemiştim, kavga çıkarmak için tehtid ve sinir etmeye çalıştılar. Yani medeni şikâyet almak yerine sinir edip, itham edip, iftira atıp, eğlenip beni küfüre ve tehtide zorluyordular. Resim çekmekten zevk alıyorum ama ustası değilim. Yine de koyuyorum fotoğraf makinesini masanın üstüne ve bekliyorum resim çekmesini. Internet vazgeçilmez benim için. Hayatımı kurtardı, geçmişteki 13 sene gibi gece gelip götüremedi beni üniformalı kahpeler kanunsuzca. Belki de daha kötü oldu, kendi ayağınla geleceksin deyip ömrü kısaltacak şekilde işkence yaptırdılar kendi siyasi mafyalarına. Ben müziğin her tarzına hastayım ve tarza göre değil esere göre yapıyorum tercihlerimi. Bir tane Orhan Gencebay ve bir tane Ferdi Tayfur şarkısı dışında arabesk dinlemem. Utanmam arabesk dinlemekten ama iki şarkı dışında zevk almam arabeskten. 12 yaşından beri durmaksızın Heavy Metal, Hardrock takıldım. Bazen iyi geliyordu elektronik müzik. Ama duygusal müzikte tercihim Rusça şarkılar. Serserilik ve zevk için ise Amerikan piyasasının technoları işe yarıyor. Her gün yeni tarz yeni eser çıkıyor. Özellikle araştırmıyorum, internette kulağa hoş gelen şeyleri dinliyorum. Yabancı dillere ilgi duyuyorum. Ama sertifika almak veya hava atmak için değil, bir bilgiye ihtiyacım olduğu zaman anında ulaşıyorum. İnternette bulamayacağınız şey yok. Bir dilde bulamazsanız diğer diller mutlaka işe yarar. Memleketi kurtarmak isterdim elbette ama bin yıldır bir türlü kurtulmayan memleketi kurtarmak benim yeteneklerimi ve gücümü aşar. Memleket zaten bir sürü ticari kuruluş ve siyasi 158 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR güçlerin oyuncağı olmaktan mutlu, kurtulmak istemiyor. O yüzden kendi hayatımı yaşamaya özen gösteriyorum. En eğlenceli plânım çift taraflı bir albüm hazırlamak. Bu fotoğraf albümünde terör sempatizanı kızlarla polis/asker yakını kızların güzellik yarışması olacak. Albümün bir tarafı devletçi kızlardan oluşacak, diğer tarafı da isyankâr/militan kızlar olacak. Aslında bir de üçüncü bir bölüm olsa iyi olur, bu dünya düzeninin am.na koyayım – ben kendi zevkime göre yaşarım diyen liberal kızların fotoğraflarını koyacağım. Yani güzel bir trilogy olacak. En büyük projem bu. Copyright Cevat Çalışkan © 2013. All Rights Reserved. Ulusalcı demek Kâmilci, Kemalettinci, Kemalci değil, Mustafa Kemal Atatürk’çü olmaktır. “Yurtta sulh, cihanda sulh” dedi en büyük Türk. Yurtta sulh olsun. Sağcı solcu diye böldünüz, fakirleri kavga ettirdiniz. Siz her zaman başkan, her zaman yönetici, her zaman memleketi kurtaracak hint kumaşı, haram paranızla yakışıklı, yandaşlarınızın reklâmı ile namuslu oldunuz. Copyright Cevat Çalışkan © 2013. All Rights Reserved BİYOGRAFİ 1989 yılında Adana’ya yerleşerek ailece Adana Seyhan nüfusuna kayıt yaptırdık. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduk. İlk yıllar biraz zor geçti. Devlet bize oturacak bir ev ve anneme iş verdi. Annem fabrikada çalıştı, babam inşaat ameleliği yaptı ve oturduğumuz evi satın aldık. Ben eğitimime Sabancı İlköğretim Okulu’nda (Adana Seyhan – Belediye Evleri) devam ettim. Orta iki ve üçü orada okudum. Çok şanslı idim çünkü tüm arkadaşlarım ve tüm öğretmenlerim çok büyük manevi destek verdi. Tüm arkadaşlarımı seviyordum. Ortam sıcak insanlarla doluydu. Bir yandan da sosyalizmin gelişmiş okullarını özlüyordum. Daha önce yaşamış olduğum hayatın değerini çok iyi anlamıştım. Aileye katkıda bulunmak için değil, kendi haşlığım için bir süre bir çantacının yanında çırak olarak çalıştım. Aslında çok uzun sürmedi. Yaz tatilinde bitti bu olay. Ustam biraz sert ama çok iyi bir adam idi. 1991 yılında Adana Anadolu Ticaret Meslek Lisesi’ni kazandım ve İngilizce hazırlık sınıfını birincilikle bitirdim. Yaz tatilinde inşaatlarda amelelik yaptım. Babamla inşaat hammallığı yaparak bir miktar para kazandım. 159 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Birinci sınıfta karneme bir kaç B girdi. Diğer notlar A da olsa okul birincisi değil, ikincisi oldum. Hevesim kırılmıştı. Başarıyı üniversitede yakalamak istiyordum. İkinci sınıftan itibaren dershaneye gittim. Üçüncü sınıfta dershaneyi değiştirdim. 1995 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümünü kazandım ve İstanbul’a geldim. MALTEPE Sultangazi bölgesinde 2008 yılında açmış olduğum davanın 2009 yılındaki ilk duruşmasında siyasi fikirlerimi savundum. Şahidim avukatım ve ailemdi. Avukatım ve ailem birlikte beni bir işverene gönderdi. Avukat ve işveren CHP’ci idi ve CHP’nim mevcut politikasını yok edecek, yer yüzünden silecek bir siyasi görüşüm vardı. Atatürkçü düşünceyi Faşizme ve tam olarak Neofaşizme uygun şekilde yorumlamış, ulusalcı olduğum için mahkeme soruşturma yapmaya gerek duymamıştı. Şirketlerden oluşan bir çete tek bir ortak ofisteydi. O ofiste beni suça zorladılar, zaten ahlâksızdı çalışanlar. Çok sayıda dolandırıcılık ve rüşvet olayı, hatta o bölgedeki rüşvet trafiği onların elindeydi. Sorun dünya görüşümün etkili bir şekilde çok sayıda partiyi yok edecek güce sahip olması ve oy kaybettirecek olması idi. Suç işlemeye karşı çıktım, dayaktan değil rüşvetçilerden ve beni yıllarca kaçırıp işkence yaptırmış Sultangazi İlçe Emniyet’ten korkuyordum. Ne zaman dava açsam kaçırıp tehtid ve işkenceyle “şikâyetçi değilim” diye ifade alıyordular. Böyle rüşvet makinaları çok rahat kurtulacaktı. Beni sert erkek ayakları ile tehtid eden İbrahim Öge ve sürekli hakaret ve aşağlamayla sinirlerimi bozmaya çalışan üç kuruşluk şerefsiz Kemal Çetiner’i tek 160 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR yumrukla öldürecek güce sahiptim. 40kg ağırlığındaki halterle spor yapıyordum, kollarım güçlü idi ama rüşvet yiyen itler yüzünden tehlikedeydim ve tehtid altındaydım. Her defasında lafı soktum, beni aşağlayamadılar ama çok bağırıp gürlediler. Sonra madur gibi davranıp şikâyet etti beni p.zevenkler. Oysa beni tehtid eden kendileri idi ve bana saldıran İbrahim Öge’nn her mühendise ve memura ikram ettiği metresiydi. O ofiste çok ahlâksız bir ortam vardı ama patronlardan biri cemaat iş adamı hoca, diğeri CHP sultangazi ilçe belediye meclis üyesi, diğeri de islâmi sohbet şov yapan biriydi. Yani hepsi sütten çıkmış ak kaşık gibi davranan ahlâksız dolandırıcılar idi. Siyasi bağlantılarını kullanarak beni ömür tımarhane kontrolüne almaya ve ömür boyu iş göremez raporu çıkarıp kendilerini dava etmemi engellemek için hareket geçtiler. Bu sütten çıkmış ak kaşık dolandırıcılar başka yerde konuşmamdan korkuyordular. Hukuki ehliyetimi elimden almak istedikleri gibi beni sözüne inanılmayacak bir deli olarak göstermeye çalıştılar. Bunu yapan ve yaptıran CHP’cilerin anasını s.keceğim bir gün. Asla affetmem böyle saldırıyı. Bunu deneyen şerefsiz o.ospu doktorun yüzüne vurdum şerefsizliğini, 7 değişik şekilde o.ospu dedim. Bağırdı ve beynimde damar koptu sanki, bir an için bilincimi kaybettim ve toparlandım. Duygu sömürüsü ve değişik kelime oyunları ile ağlamaya, beni etkilemeye çalıştı. Kabul etmedim atacağı kazığı ama ömür boyu tımarhaneyi kabul etti diye dedikodu yaymışlar. O doktorun da o dedikoduyu yayanın da ta anasının avradının yedi sülâlesini s.keyim. Bunu kabul ettirmek isteyen şerefsiz doktorlarla senelerce kavga ettim, kabul etmedim. Davacı ve şikâyetçiydim ama dava açmama izin vermdiler, çok sayıda şerefsiz ayarlayıp “teşekkül” adı altında binlerce dolandırıcılık ve sabotaj yaptılar. Bir sürü kiralık it bana iftira ve hakaret etti, yüzlerce saçma olay ayarladılar hapis cezası almamak ve tazminat ödememek için. İlk saldırı 25 Aralık 2011 tarihinde idi ve tam gaz vurdu CHP’ci fahişe doktor, itiraz edip kavga çıkarınca o.ospu gibi davranıp beni baştan çıkarmaya, “penisin kaç santimetre” diye sormaya başladı. Ağızının payını verdim. Bu saldırıda sapık poliklinik görevlisi odaya dalıp beni korkutmaya çalıştı, “söyle bu kal.ağa akıllı olsu yoksa onu savcıya vereceğim” dedim. Ama değil savcıya vermek, nefes almak nasip olmadı. Kendi adresimde ve her iş yerimde vurdu bana kahpe Bakırköy hastanesi sürüsü, siyasi yandaş ve akrabaları. Ondan sonraki gidişimde (Sultangazi İlçe Emniyetin şerefsiz tehtidine dayalı olarak gidiyordum) bu defa Neşe Üstün (senelerdir çocuk sahibi olmamdan tutun yüksek lisans okumama kadar, yani beni başarılı yapacak her şeyi yasaklayıp beni tımarhanenin malı olan kimsesiz yapmaya çalışan fahişe) çıktı ve bu defa sapık katil gibi emirler vermedi. Teklif eden nazik doktor gibi davrandı, ilâcı zorla vermiyormuş gibi, beni razıymış gibi göstermeye çalıştı. Ayrıca bu defa o.ospu gibi değil, duygu sömürüsü yapıp bedenini duygusal olarak kötü adama sunan zavallı kadın gibi davrandı. Dışarıdan laf atan her zamanki sapık poliklinik görevlisi konuşmaya gaz veriyor ve yön veriyordu. Annem de destek veriyordu yalanları ve çarpık açıklamalarıyla. Çok medeni bir konuşma ve ben de çok kötü adam olarak gösteriliyordum. Oysa alçaklar ömür boyu adi katil ve işkenceci gibi davranmıştı. Onlara ağızlarının payını verdim. Çok sayıda suni olay ve kavga çıkararak, çok sayıda şerefsiz o.ospu çocuğunu bana saldırtarak ve iftiralar atarak madur görünümünde üç kuruşluk dolandırıcı şerefsizler yarattılar. Teşekkül adı altında yüzlerce taciz uyguladılar bana ve kavga çıkardılar. Gece gündüz tehtid ve taciz ediyorlar, iş bulmamı engelliyordular. Dava açmamı engellemek ve bana deli görünümü, iftirası atmak için hem profesyonel hem de özel hayatıma saldırdılar. Üç kuruşluk o.ospuları ispatlayan şerefli kadın olarak gösterdiler. Hepsi bana zaman ve para kaybettiren, geçmiş hayatım hakkında sorular sorup kendilerine pay çıkaran dolandırıcı idi. Bunlardan biri Bilişim eğitim dershanesinde, orduda şerefsizlik yaptığı için sürülmüş olan, AutoCAD öğretmeni Murat Gündoğar idi ve piyasadaki en dandik AutoCAD kitabı ona ait, daha kötüsünü imkânı yok bulamazsınız. Ders sırasında beni kışkırtıp kaba konuşturmak için laf atıyor, tehtid ediyor, öğrencileri de kışkırtıyordu. Benden sert sözler kopararak madur sıfatıyla iftira atmaya çalışıyordu. Konuştuğum kıza müdahale ediyor, ona sıradan bir soru sorsam bile aşağlanmış adam ayakları yapıyor, havadan nem kapıp saldırmaya çalışıyordu. Çok iyi bildiğim AutoCAD yazılımından sertifika almamı engellemeye çalışıyordu. Bakırköydeki doktor Erhan da 14 Eylül 2012 tarihinde adını ve kimliğini vermediği teknikerleri bahane ederek bana ceza 161 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR verdiğini söyleyip akli dengesi yerinde değil teşhisi koymaya, hiç bir zaman proje çizmediğimi iddia ederek ve hiç bir zaman çalışmadığımı iddia ederek beni malûlen emekli etmeye çalıştı. Kabadayı gibi tehtid ederek konuşuyor ve beni kışkırtıyordu. Yani kahpe CHP’ci doktorun kendisini sapıkça laflarla sunarak ve seks sohbeti yaparak kabul ettirmeye çalıştığı iftira teşhisi bu defa adını bilmediğim bir tekniker p.çin iftirası ile dayamaya çalışıyordular. Yani olayı CHP ve o.ospu doktordan uzaklaştırmak için 12 ay vurdukça vurdular. Mesleğimi tehtidle elimden almaya çalışıyorlar, annem ise ona ömür boyu destek (yani para) vereceklerini söyleyerek destek veriyordu bu şerefsizliğe. Yüz yüze konuşunca inkâr ediyor, yan odadan ve koridordan laf atarak söylüyordu söyleyeceğini. Mahkeme duruşmasından önce babamı ve annemi şikâyet edip kiraladıkları avukatı azlettim. Davayı kazandım ama duruşmadan önce beni aylarca taciz eden komşularla tehtid etmeye, babam sürekli kavga edecekmiş gibi davranmaya ve üst kattaki ömür boyu çalışmamış, parti binalarında dilencilik yaparak yaşamış çakma imam bozuntusu da kavga anında müdahale etmiş gibi davranıyordu. Kavga etmiyordum ama alt kattaki ve yan binalardaki komşu kadınlar ve çok sayıda tanımadığım kadın “seni dilenci sapık yapacağız” diye tehtid ediyordu. Bilişim eğitim dershanesinde tam kadro bana saldırıyor, namusuma ve şerefime laflar ediyordu. Beni gizlice kışkırtıyor, bir şey ispatlayamaman için dış görünüşünü bozduk diye laf atıyordu Gizem Öne, Selen Şaşmaz da halden hale gelip imalarda bulunuyor, telefonla konuşuyormuş gibi yapıp yani telefonu kulağına dayayarak pis iftiralar atıyordu. Kafetarya görevlisi sapıkça laf atıyor ve tehtid ediyor, sonra yanıma gelince kendisi ile sert konuşan ve kırcı adam muamelesi yaparak gidip ağlama rolü yapıyordu. Çayıma suyuma ne kattılar bilmiyorum ama dersin başında, kafetaryada oturduktan sonra, bilincimi kaybetmek üzereyken çıktım. Kendimi toparlamam iki saat aldı, geri döndüğümde ders bitmiş ve dersin eğitimeni Cahit Pekcan ile hacker Gökhan karşıma geçip duygudurum saçmalıkları etmeye ve bana iftiralar atmaya başladı. Ders sırasında “kendisi ilâç içti diyeceğiz” deyip dalga geçiyordular. Dışarıdayken yarı baygın halde sokakta yürürken “Astragon içti diyeceğiz” diye laf atan kızlar vardı ama Astragon nedir bilmiyorum, hiç duymamıştım ve ne olduğunu halâ bilmiyorum. 2008 yılında açmış olduğum adam yaralama davasını kazandım ama kazanmadan önce komşular 16 ay boyunca kudurup beni uykusuz bıraktı, ailem ve attıkları laflar ile sürekli pornografik olaylar anlattılar, masturbasyona zorladılar. Ailem bir şey yok diyordu ama beni işsiz bırakıp duruşmadan önce boş gezer ve babasından günde 20TL haşlık alan (ki babam bana ömür boyu hiç para vermedi) iş göremez biri olarak gösterip o adam yaralama davasının son duruşmasında beni paketleyip tımarhaneye götürmeye çalıştılar. O CHP’ci fahişe avukatı azlettim (CHP’ci patronumun yer aldığı inşaat firmaları çetesinin bir şirketinde göstermelik olarak ortak olan Kemal Çetiner’in aile dostuydu), CHP’ci patronum hakkında ayrıntılı bilgi verdim ve ailemin şerefsizliklerini koydum ortaya. Davayı kazandım, sokakta kaldım ve otelde yaşadım. Otelde iken işkur’dan bir iş buldum. Önce kabul edilmemiştim. Savcı beni tutuklanmaktan, yani kaçırılmaktan kurtarmıştı. Davacı olacağımı söylemiştim. Otelde suç duyurusunu yazarken ivedi olarak şu an internet sitemi kapatma isteği ve şantajı ile atıldığım firmaya çağırıldım ve bana iş verip buraya, Maltepeye getirdiler. Bir süre Maltepe otelde kaldım. İlçe sınırları içine girer girmez hem chp hem de şeriat yanlıları saldırıyordu. Hiç tanımadığım bir ihtiyar şeriatçı sürüsü g.t sapığı diye saldırıyor, chp’ciler de tam gaz dövecekmiş gibi peşimde dolaşıp saldırıyordu. Maltepe otelde iken güzel hayat yaşadım, çevre güzeldi ama sürüsüyle saldıran şeriatçı vardı. Otelden şantiyedeki konteynere taşındım ve birkaç gün orada kaldım, bütün evrak ve dijital bilgi depolarımı kopyalamışlar. Orada hayatımdaki tüm evrakların dijital ortama aktarılımış hali vardı. Şantiyenin özel güvenlik şirketi Tepe iç işleri bakanlığının açmış olduğu bir soruşturmadan benim tarafımdan suçlanmıştı ama soruşturma yanlış yere, sanık Sultangazi İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne gönderilmişti. Onlar da beni işsiz bırakıp o bölgeye götürmek için başta yemekhaneci olmak üzere beni taciz edip tahrik edip kavga çıkaracak birkaç yavşak ayarladılar. Hatta gecenin ortasında şahit yokken önüme çıkardılar dövmem için ama dalga geçip geçtim yanından. Tüm Kürtleri kışkırtıp şantiyede “faşiste saldırı” düzenlediler. Beni buraya programlı getiren Soğancıoğlu İnşaat’ın yöneticileri ve çalışanları çalışamayacak şekilde uyumsuz davrandı, iş yapmamı engellediler. İnşaat Mühendisleri Odası’na destek veriyoruz (Halûk Bozkurt ve Harun Hasan Öge hakkında bilgi vermiştim odaya, oda onları 162 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR siyasi nedenlerle destekliyor ve ceza vermiyordu. EKB kursunda taciz ve tehtid etmişti oda çalışanları, onlar gizlice vuruyor ben ise her zaman yüzlerine konuşuyordum. O yüzden kendilerini hakarete uğramış ve madur göstermeye çalışıyordular.) diye bağıran müteahhit firma çalışanları bana iftira atarak ve baskı uygulayarak işsiz bırakmaya çalıştı. İstifa etmeye zorladılar ve buna şerefli çıkış dediler. Şerefsiz iftiraya boyun eğip çekip gitmek şerefli bir şey olmadığı için bunun şerefli bir çıkış olduğuna itiraz ettim. Türk olduğum için başkası tarafından hediye edilmiş bir şerefe ihtiyacım olmadığını. Beni işten kovarsalar davacı olacağımı söyledim. Bir yandan da önceki adresimde olduğu gibi bir tarafı inşaat diğer tarafı kışla olan Altmışlar sitesinde daire kiraladım. Bu dairede de önceki adresimde olduğu gibi ve kesintisiz olarak devam eden, G.O.P. ve Maltepe’deki otellerde bile kesilmeyen sürekli bir kalabalık kitlenin tehtid hakaret ve tacizleri vardı. Komşular olayı biliyor ve her şey plânlı olduğu için destek veriyor, gürültüden habersizmiş gibi davranıyordular. Bana buralarda cehennemi yaşatıyordu yola arabaları ve minibüsleri park eden tacizciler. Beni işten çıkardılar ve Fikret Elâgöz ile konuşmamda kesin kararı bildireceklerini, internet sitem yüzünden kovulduğumu söylediler. Kararlarını açıklamalarını bekledim, açıklamadılar ve zaman kazandılar. Komşuların saldırısına uğradım. Yoldaki tacizcilere komşular eklendi. Binanın sağından solundan, önündeki yoldan laf atıp taciz ve hakaret ediyordular. Komşular da yan binalardan ve üst kattan saldırıyordu. Bütün bu cehenneme ek olarak annem sapıkça arayıp siteyi kapatmazsam aç kalacağımı söylüyor, beni açlıktan öldürmeye çalışıyorlar ve iş bulamazsın tehtidi savuruyordular. CHP ile açık şekilde telefonla ve yüz yüze tartışmıştım. Burası CHP bölgesi olduğu için sadece 2-3 iş buldum. İş aramak için Maltepe Sosyal Yardımlaşma Vakfından 300TL aldım, beni açlıktan kurtaran bir arkadaşımın ve bir öğretmenimin borç olarak verdiği paraydı. Hayatımı onlar kurtardı ancak komşular kesinlikle izin vermiyordu kafamı toparlamama, vurdukça vuruyordular. Küçükyalı karakoluna, Terörle mücadele şubesine, Asayiş şubeye ve her yere gittim. Beni sürekli savsaklıyorlar, savcılığa başvurmamı söylüyorlar ve bir yandan da şahidin yok kabullen diyordular. 22-24 Mart 2013 tarihleri arasında İMO İstanbul Harbiye’de odanın vermiş olduğu yemekten dönerken bir şov düzenlemişler, önde slogan atarak yürüyen ülkücüler ve arkalarından gelen çevik kuvvet polisleri, oda da CHP Kılıçdaroğlu odası. Orada toplu bir şov ayarladılar, ülkücüler laf etti cevap aldı. Çevik kuvvet de “bundan sonra aç kalacaksın” diye tehtid savurdu. Oda da zaten dünden hazırdı vurmaya, oda eğitimeni Hasan Ünal “sana hastanenin gücünü gösterdik” diye laf atıyordu, yüzüme konuşurken bir şey belli etmiyordu. Beni karalayıp tethid, hakaret veya kaba konuşma koparmaya çalışıyordular. Olaylara şekil verip örtpas ayarladıktan sonra Küçükyalı karakolu “şikâyet edince seni de şikâyet ettiğin kişiyi de karakola getireceğiz” şeklinde konuştu ama 155′i arayarak çağırdığım polisler taraflı davranmıştı. İlki ispatlayamaz diye gaz verdi site bekçisine, ikincisi “kendilerine savunma hazırlamak için rahatsız etmişler” şeklinde bir saçmalık söyledi. Tüm paramı ve sağlığımı batırdılar. Bakkaldan almış olduğum 3-4 su bidonunu bitirinceye kadar dişlerim yerinden koptu, bütün dişlerim eridi ve delik deşik oldu. Dişlerimi kaybettim, başka yerden alışveriş yapmaya başlayınca dişlerim yavaş yavaş toparlandı ama çok delik ve boşluk var. Ekmek ve sert sebzeler yemek canımı yakıyor. Bu da Altmışlar sitesi hatırası. Küçükyalı karakolunda beni şikâyetimi almadan göndermek için her zaman dümen çevirdiler, 155 karakola karakol 155′e yönlendiriyordu. Bir yandan da il emniyet terör ve organize şubeleri arıyordum. Maltepe İlçe Emniyet’te ilçe emniyet müdürü katına üç defa çıktım. Her defasında uyarıda bulundum ve şikâyetçi oldum. Her gittiğim karakolda düşmanlıklarını belli ettiler. İnternetten ihbar ve şikâyetler gönderiyordum, bilgi veriyordum ve yardım istiyordum. İç işleri bakanlığının açmış soruşturmayı bastıra bastıra sanıkların eline veren Sultangazi Kaymakamlığı Bimer görevlileri beni gizlice tehtid ediyor, pornocu diye laf atıyor ve benden tepki alıyordu. Buradaki adreste kudurmuş komşular ve yoldaki tacizciler sabahlara kadar cinsel konular yaratıyorlar ve benim hormon seviyemi yükseltiyordular, masturbasyona işkence yaparak, kafamı allak bullak yapıp aptallaştırarak zorluyordular. Sultangazi Kaymakamlığı’ndaki ülkücü fahişe memur ve polisler burada işimi bitirmelerini ve oraya gitmemi bekliyordular. Telefonda açıkça yüzüne vuruyordum olayları Sultangazi polisinin. Ama zorbalıkla işi bitirmeye çalışıyordular. Bir yandan da açlıktan ölünceye kadar ve susuzluktan ayakta duramayacak hale gelinceye kadar 5-6 defa gittim 163 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Küçükyalı karakoluna. Çok sayıda olay yarattılar, bu olayları şikâyet etmemi ve şikâyet sayısını artırmaya çalıştılar. Şantiyeden ayrılmak üzereyken bir tane kadın şantiyenin kapısına geldi şantiyeye gelen kamyonlardan şikâyetçi olduğunu söyledi, onu özel güvenlik görevlisine yönlendirdim. Onunla aynı sitede ikamet ettiğimi bile söylemedim. Birkaç gün sonra bu ufak çirkin çarpık yaratık 30-40 metre öteden karşıma çıkıp anlamayacağım bir ses tonu ile birşeyler mırıldandı, “bana bak…” diye bir şey söyledi. Takmadım umursamadım kadını, şantiyeye geldiğinde bile umursamamıştım özel güvenliğe göndermiştim. Birkaç laf edip benim her gün idealtepeye gittiğim yolda yürümeye başladı. Ben bankamatikte iken yanımdan geçti, daha sonra ben onun yanından geçerek bu çirkin cüce ile eğlenerek yoluma devam ettim. Bu adi fahişe belki, ya da başka bir fahişe herkese benim jigolo olduğumu ispatladığını falan söylemiş, bu bölgede zenginler de oturduğu için tüm bölgeyi kışkırtmış. O fahişe kimse bulacağım onu, davacı oldum ve mahkemede karşıma çıkacak. Bir yandan da “polis bize yetki verdi” diye bağıran bir fahişe daha vardı bugün, o yetkiyi veren polisin de anasını belleyeceğim. Hiç bir aynasız yetki verdim deyip bana iki ay işkence yaptıramaz, o işkenceyi yapanı da yaptıranı da kodese kapattıracağım. Bir yandan da şantiyenin alışveriş yaptığı bakkal arkamdan laf atıyor ve tehtid ediyor, yüzüne konuşarak uyarıyordum kendisini. Dava ettikten sonra sapıkça bir laf etti, “elini sinkaf eden mühendis” diye bir şey söyleyince kendisi ile kavga etmedim ve küfür etmedim, artık davacı olduğumu ve ne laf ettiyse mahkemede kendisine ödeteceğimi söyledim. Sultangazi ilçe emniyete namus kavgası açtığım için burada namusuma yönelik iftira atan ve polisten cesaret alan bir o.ospu çocuğu çetesi var. Onlara cevaplarını vereceğim mutlaka, ama buna destek veren maltepe ilçe emniyeti de dava ettim. Amaçları iftira ile beni bu bölgede bitirip tehtidle ve baskıyla kendi uydurduğu ifadeyi zorla imzalatacak Sultangazi İlçe Emniyet’e göndermek, beni buralarda evsiz ve işsiz bırakmaktı. O aynısızların kim olduğunu az çok tahmin ediyorum. Ayrıca buraya kavgalı ve davacı olduğum CHP’nin bölgesine getirilmiş olmam ve her markette ve şirkette köpek gibi saldıranların olması tesadüf değil. BİMER görevlisi de yan çizmeye başladı Ankara’dan. Valiliğe başvurarak soruşturmanın il emniyet organize şubeye naklini istedim. Postayla başvurdum ama beni Küçükyalı, İdealtepe, Maltepe ve gittiğim her yerde takip eden bir sapık kadın ordusu vardı. Çılgınca taciz ve tehtid ediyordular. Valilik memurunu aradım ve sürekli tehtid ve gerginlik altındaydım. Dilekçeme olayların tamamını anlatan, valilik-emniyet-üniversite özel güvenliğini suçlayan yarım kalmış on sayfalık bir suç duyurusu metnini de ekleyerek kanıt olarak gösterdim dolandırıldığıma. MHP ve CHP’yi suçladığım için evrak memuru dengesiz ve çelişkili, yalancı inkârlar dolu hareketler sergiliyor ve bilinçli olarak gerilimi artırıyordu. Telefonda yapılan saldırı genellikle idiotluk yaparak gerilim yaratmak, adamı çileden çıkarıp kaba konuşmaya zorlamak ve ceza veriyorum edalarıyla haklarına saldırmaktır devlet dairelerinde. Valilik Evrak görevlisi kahpelik yapıp “buna imkân vermeyeceğim” diyerek dilekçemi ve kanıt niteliğindeki yazıları il organizeye değil, il özel idaresine gönderdi. Aradığım hukuk bürosu ve diğer memurlar zorbalık yapıp katlanacaksın dediler. Olayı saat 14:00 gibi öğrendim. Şikâyet dilekçesi yazıp adliyeye gitmem iki saati aldı ama çok hızlı yazdım dilekçeyi. Sapık tacizciler ve komşular kafamı beceriyor, şişiriyor ve hata yapmaya zorluyordu. “Taciz ediliyorum” yerine yanlışlıkla “taciz ediyorum” diye bir ifade yazmışım, on parmakla ve hızlı yazıyorum, yazdığımı okumuyorum genellikle. Bazen “öldürülmemi engellediler” yerine “öldürmemi engellediler” gibi yanlış ifadeler de yazdığım oluyor panik ve acele yüzünden. Neyse savcılığa verdim dilekçeyi ve soruştruma başladı, internette yayınladım metni. Ayrıca davacı olursam, hukuk davası açarsam beni öldüreceklerini söyleyen, anamı sinkaf edip güçlerini gösterdiklerini söyleyen kalabalık bir varoş şeriatçı sürüsü vardı. Ak parti binasına 3 defa gittim, habersizmiş gibi davranıp vurmaya devam ettiler. Onlara durumu ve siyasi görüşümü beyan ettim bir yandan hiç bir şey bilmiyormuş gibi davranıp diğer yandan sapıkça saldırdıkları için. Biri odadan çıkarken dedi ki “….. ispiyonlayan o.ospu çocuğu”…Kim olduğunu bilmiyorum ama onun anasını sermaye yapacağım ben. Şantiyeye geldiğim günden beri oradaki tek bakkaldan alışveriş yapıyorum, biri uzun boylu diğeri kısa boylu iki tesettürlü kız ilgimi çekmeye çalışıyor. Uzun boylu olan deri kıyafetler giyiyor, 164 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR acayip hareketlerle dikkatimi çekmeye çalışıyordu. Biri göğüsünü ileriye doğru geriyor, el kol hareketleri yapıyor, diğeri ise sol elinin serçe parmağını ağızına koyup azmış kız gibi davranıyordu. Uzun boylu olan bana hakkını ver dedi, umursamadım al dedim ama derdini anlamadım. Bir iki saat sonra solmuş suratla gelip kendimi tatmin ettim dedi. Özel güvenlik şirketi saldırıya geçince kız iyece benimmiş gibi havalara girdi. Babası da ona sana değil başkasına “s.ktireceğim” şeklinde bir laf edince ve bana hakaret edince bu hakarete cevap olarak onun cinsindeki tüm kadınları sinkaf edeceğimi söyledim, kızdım. Bunu mesnet olarak kullanan ve bir aya yakındır Maltepe bölgesinde saldıran şeriatçılar bahane arayıp bulmaya çalışıyordu. Bir gün bakkal veresiye veriyorum diyordu, cebimdeki nakit sıfır değil ama kısıtlıydı. Kızı yan çizdi ve vermiyorum dedi. Ben de onu umursamadım, aşağalamaya çalışan bir geri zekâlı muamelesi gördüğü için tam gaz vurdu şeriat. Binlerce tesettürlü sapık karı saldırıyor ve tek sebebi şerefsiz inşaat ve özel güvenlik şirketleri topluluğu. Beni siyasi saldırı ve şeriat saldırısı maskesi altında öldürmeye çalıştılar. Biri sosyalist bir şirket, diğeri Ilıcaklar’ın holdingi, diğeri Bilkent holding, ömrümü çürütüp benim üniversiteden 15 senede mezun olmama neden olan Tepe Özel Güvenlik şirketinin Bilkent holdingi. Beni kızdırıp küfür ettirmek için “güvenlikçinin canı istediği için 10 sene 31 çektin, sana gücümüzü göstermek için ananı s.ktik, dava açarsan seni öldüreceğiz, …. ” gibi şerefsiz hakaret ve tehtidler savurarak beni küfüre ve tepkiye zorladılar. İnanın bana oradaki tesettürlü fahişeye ihtiyacım yok, beni öldürtmek için iftira atan ve kendisine sulandığımı söyleyen fahişeye. Ben buraya Maltepe’ye geldikten sonra şantiyeye gelmeden bir iki gün önce Maltepe İlçe Emniyet’in tam karşısında olan binada, polisten habersiz iş çevirmek istemedim, bir escortla seks yaptım. Muhtaç değildim kahpeye, kendisi musallat olup kavga ve iftiralar ayarladı. Sapık şeriatçı sürüsü beni öldürmek için kendisi bahaneler yarattı. Ama ilk gün neysem bu gün de oyum. Bana tesettürlü kadına saygıyı öğretecekmişler. Ben kıyafetine değil şahsına önem veririm kadının. Tesettürlünün o.ospu olanını da gördüm, saygı gösterdiğim ve saygıyı hak edeni de gördüm. Ama bana eziyet edip tüm topluma göz dağı vermek, her şalvarı poklu sapık karıyı kadın evliya gibi gösterip korku salmak istiyorlar. Hatta bu tesettürlü kadın var ya, “ağızıma verecek misin” diye sordu. Ben komik buldum, ben böylesinin adi fahişe olduğunu ispatlamak için 10 bin TL para veririm ağızına vermek için. Kabul ettim. Üstümdeki daireden ve üst katlardan tanımadığım ve hiç görmediğim kişiler beni saatlerce taciz ettikten sonra bağırtıp laf attırdılar. Susmalarını ve beni rahat bırakmalarını söyledim, işsiz kalmamak için acele yetiştirmeye çalıştığım işleri engelliyor, beni açlıkla tehtid ediyordular ve işimi yapmamı engelliyordurlar. Yodan sapık gibi saldıran şeriatçı karılar yerine sıradan görünümlü ve tepki koyan, laf atan sıradan vatandaş görüntüsü verdiler saldırıya. Taciz edilmiş yoldan geçen kişiler ve komşular yaratmaya çalıştılar. Oradaki “taciz ediyorum” ifadesi yüzünden gecenin dördünde gelip “hakkınızda şikâyet var, sizi götüreceğiz” diyen, “yatıyor musun” diye soran manyakları geldi kapıma. Uyuyordum ve “yatıyor musun ne demek, uyuyorum, derdin ne, ne demek istiyorsun o.ospu çocuğu” diye cevap verdim ve kimliklerini belirtmeyen şerefsizlere s.ktir çektim. S.ktirip çekip gittiler. Daha sonra Maltepe İlçe Emniyet’e dava açtım. Olaya şekil verip satılık karakolla örtpaslar ayarladılar. Yoldaki sapıkları sitenin hayranı, beni ayıplayan vatandaşlar olarak göstermeye çalıştılar. Beni de pornocu diye taciz etmeye başladılar. Angutun biri kapımın yanına gelip telefonla bir yere şikâyet ediyordu tehtid etmek için, uykumu bölmeden ve beni donla gömlekle gecenin bir yarısında dışarı çıkarmaya zorlamadan gitsin istediği yere şikâyet etsin, mahkemede karşıma çıksın ve alsın cevabını. Ben aylarca susmaları için bağırdım, terbiyemi bozuncaya kadar ve küfür ettirinceye kadar vurdu kahpenin dölleri. Hepsi Rönesans ve Soğancıoğlu’ndan davacı olacağım için oldu. Çünkü buradaki komşuları ve sitenin esnafını kiraladılar, iftiralar attırdılar. Diğer yandan sitedeki birkaç kişiyi uyardım dava açtım diye, kavga çıkarıp beni her şeye razı ve şikâyetçi olmayan adam olarak göstermeye çalıştılar. Kendileri şikâyetçi olmak için beni sapıkça ve delice taciz etmeye, beyin faaliyetlerimi durduracak ve çalışamayacak kadar çok taciz etmeye başladılar. Daha önce yerlerini belli etmeden dört koldan laf atıyordular, birkaç tanesi yüzünü göstermese de yönünü belli ederek kendisine küfür ettirdi. Aslında vursam yeridir, bu işkence dayanılmaz, ömrümü çürüttüler. Bu internet sitesindeki yazıları okuyarak vakalar yaratıyor ve iftiralar atıyorlar. Aslında aylarca tehtid edip beni tımarhanelik ederseler milyonlarca lira ödül alacaklarını söylüyordular. 165 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Gittiğim her karakolda gün sayıyordular. Polisler az kaldı diyordu çünkü Sultangazi’deki şerefsiz aynasızlardan şikâyetçiydim, bugüne kadar hapise girmiş polis görülmedi. Ayın 24′ünde adliyede aradığım savcıyı bulamadım, barodan avukat talep eden dilekçe verdim. Özel güvenlik şirketi ve evrak-fotokopi ticareti yapanlar, adli sicil kaydı için gittiğimde problem çıkaran dörtgözü karışma çıkardılar ve beni sinir etmek için imalı konuşmalar yapan bir grup ayarladılar fotokopicide. Savcının huzuruna çıkmadan önce kısa boylu bir güvenlik görevlisi bir ton tehtid savurdu. Savcıya dilekçemi verdim ve komşulardan davacı oldum. Ayrıca diğer iki soruşturma hakkında bilgi verdim. Yani ne oldu ne bitti, bu tarihe kadar veremedim Öge’ler ve Bozkurt’lar hakkında hazırlanmış olan fezlekeyi. Savcılardan cevap bekliyorum. CHP’nin her birimi vurdu bana bu bölgede, muhtarlık da belediye de CHP. Ama Bağdat Caddesinde saftirik bir sosyal demokrat sosyete var, benim yerim Etiler, Levent tarafı. Savcıdan haber bekliyorum. Hazırlık yapıyorum iş için ama işveren beni değil kovsa, beniz assa yeridir. İstedikleri işleri 2 aydır veremedim bu şerefsizler yüzünden. “Kanıtlamak için yetki verdim” diyen polisler beni iftiralarla mahvetti, bunu ödeteceğim onlara. Beni işsiz ve parasız bırakıp “dilenci olduğunu ispatlayacağız”, “jigolo olduğunu ispatlıyoruz”, “açlıktan öldüreceğiz, senden önceki açlıktan öldü” diye tehtid eden şerefsiz p.çler cevaplarını alacak. Bunlar aylarca söylediler beni tımarhanelik yaparsalar, yani sanıklar ve CHP bayram ederse, zengin olacaklarını ve milyonlarca lira ödül adı altında para alacaklarını. Bilkent Holding, Rönesans Holding, İl Emniyet, Bakırköy Ruh ve Sinir, CHP, MHP, …. ve daha bir sürü şerefsiz aynı anda vurdu. Bu güne kadar sağ kalmama yardımcı olan abilerime minnettarım. Allah bir de düşmanlarımın anasını belleyeceğim günü görmeye nasip etsin bana. Ferit Rızvanoğlu’nun paravan şirketlerinden biri olan Fema İnşaat ve Tic. A.Ş.’de çalıştığım dönemde firma müdürü görünümünde memurlara hizmet etmek için görevlendirilmiş Muzaffer Şakar ve şantiye şefi Ali Kumsar’ın aynı zamanda çok ama çok özel asistanı olan orta okul mezunu sapık Leyla Ünal Öztürk bana yavşamıştı ama küfürlü bir şekilde red ettim kendisini. Tüm şantiye ve firma çalışanlarını örgütleyip bana eziyet ettirdi. Şantiyede beni tehtid ve şantajla yıprattılar. Bir ton iftira attılar. Leyla benden istediği tostların parasını bile düzgün vermiyordu, kasa onda olduğu için cebimden yapmış olduğum harcamaları bana ödüyordu. Bir defasında 5TL vermesi gerekiyordu ve bu parayı “aç köpek” diyerek verdi, yani benim paramı. Sonra beni aşağlamak için dilenci diye iftira atmış basit or.spu. Onu önemli kılan cahil olmasına rağmen alaylı bir sözleşme ve evrak faresi olmasıydı. Ferit Rızvanoğlu’na ait çok sayıda şirket Leyla ve diğer önemsiz kişiler üzerinde gösterilmişti : Fema, Ankas, İntes …. v.b. paravan şirketler vardı ve bu 7-8 şirketin çoğunun kâğıt üzerinde Ferit Bey ile alâkası yoktu. Leyla bunların resmi başvuru ve evraklarını tutan önemli dolandırıcı olduğu için kıdemli muamelesi görüyordu. Onunla yatmadım diye kan kusturdu, dış görünüşümü bozdular, evimde saldırıya uğradım komşuların çeneleri ile tacizleri ile, bir de cinsel iftiralar attılar. Leyla arasıra ödünç alıyordu telefonumu, telefonuma cinsel içerikli hatları reklâmları gelmeye başladı. Üç kuruşluk o.ospu Leyla tüm kadro ile vurdu ve daha sonra davaya kadar vurdu Bilişim Eğitimle birlikte. Aylar sürdü davanın bitmesi ve Soğancıoğlu İnşaat’ın attığı kazıktan sonra beş parasız bu daireye kapanmam, hapis kalmam. Bir ton tesettürlü fahişe saldırıyor ve Leyla’yı haklı çıkarmak için seni dilenci yapacağız diye tehtid ediyordular. Eski düşmanlarımı bulmuş ve güvenlikçiyi haklı çıkaracağız diyen Muzaffer Şakar’ın sokak çeteleri Tepe Özel Güvenliğin çeteleriyle birleşti Maltepe’de. Düşmanlarım topluca vurdu, Şakar ve Tepe, İMO, MHP, CHP, hepsi aynı anda saldırdı. Adımı ve şerefimi beş paralık etmeye, beni burada cinsel taciz ve iftiralarla pornocu diye damgalayıp ömür boyu aç bırakmaya çalıştılar. Kürt solu ile kürtçü şeriatçılar birleşti ve onlara çanak tutan Kılıçdaroğlu KCK’sı tam gaz vurdu. Burada vücüdumu değil, adımı ve namusumu öldürmeye çalışıyorlar. Tepe Özel Güvenlik bana öğrencilik yıllarımda iftira atmıştı. Üniversite sınırları içinde beni taciz 166 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR eden şeriatçı memurlar iftira atmış ve cevabını almıştı. Okul sınırları içinde taciz ediyor ve iftira atıyorlar, yorgunluktan ölmüş halde Üsküdar Ülkü ocağı misafirhanesine dönünce oradaki memur adayları da parayı yedikleri için onlar da yoruyordu. Hatta biri bütün gün boş yatan ve hiç bir ihtiyacı olmayan Yusuf Ardoğan idi, bir gün dilencinin bile giymediği elbiseleri giyip fakir gibi peynir ekmek yiyormuş gibi yaptı. Gerçek halini bildiğim için şok oldum, bana gel yemek yiyelim diyen fakir rolünü çok komik buldum. MC Donald’stan yeni geldim, bu bir kamera şakası mı diyerek dalga geçtim çünkü o öyle temiz bir insan değildi, öyle fakir ise hiç değildi. Daha orada iftiralar atmak için bin bir oyun oynadılar. Burada birçok düşmanım için komşuları ayarlayıp milyonlarca lira para sözü vermişler ve düşmanlarım: Leyla Ünal, Ali Kumsar, Muzaffer Şakar, MHP, CHP, AKP, İl Emniyet, Bakırköy Ruh ve Sinir,….. adına bana vurmalarını sağladılar. Beni pornocu diye damgalayınca tüm üç kuruşluk o.ospu ve dolandırıcılar temiz insan havalarına girecek. Bana da aşağlık bir tımarhane lekesi sürecekler. Böylece ülkü ocakları adına sene 2001′den itibaren defalarca bana saldırmış olan ülkücü fahişe Çiğdem Küçükali’nin bana yaptığı eziyetleri de örtpas etmiş olacaklar. Küçükali defalarca vurdu bana ama hafızamı da elimden aldığı için birkaç defa tanıyamadım, tanımadığım yeni doktor sandım. Küçükali beni gittiğim internetcafe’de bile takip eden, internet cafe’nin görünümünü ve müşterilerini bile değiştirerek iftira atan bir kahpe. Olayın başlangıcı Tepe Özel Güvenliğin ısrarla iftira atmak istediği döneme ve satılık Üsküdar ülkü ocağı dönemine denk geliyor. Muzaffer Şakar su gibi rüşvet parası dağıtan ve memurları her türlü memnun eden, elleriyle onlara yemek yapıp hizmet eden, altlarına lüks otomobil çeken bir memur hizmet makinası kamu ihalelerinde ve eli her yere uzanır. Profesyonel bir dolandırıcı ve dava edilmiş şirketlerin, bitmemiş soruşturmaların adamı. Bulunduğum adreste zaten on aya yakın zamandır uyumama izin vermeyen ve tehtid eden komşular o dönemde açıkça vurmaya başladılar, evimde ve şantiyede cinselliğe yönelik yönlendirmeler yapıyordular. Şakar “ben onu iki senede yola getirim” diye konuşuyordu. Tek dertleri internet sitem idi ve kapatmam için ailemle birlikte her türlü şantajı yapıyor ve tehtidler savuruyordular. Bu siteden bir para kazanmadım ama hayatımı kurtardı bu güne kadar, yoksa iki üç aynasız beni alıp götürmüştü Şakar’ın zevki ve keyfi, iftiracı Leyla’nın or.spuluğu için. Bir yandan Tepe özel güvenliği, AKP ve MHP’yi telefonla arayıp kışkırtan Fema İnşaat çalışanları, şantiye şefi ve Şakar beni buraya plânlı getirdi. Defalarca telefonla arayıp güç gösterisi yapıp tehtid etti. Ama ben de onu Mali Şube’ye verdim, satılık ve taraflı davranan Mali Şube’ye, yüzlerce milyon lira parası olan Rızvanoğlu’nun suç makinalarına yaranan ve benim öğrencilik yıllarımda bana zorla ifade imzalatmış bir komiseri barındıran mali şubeye. Bu bir final, düşmanlarımın topluca vurup birkaç asker yakınını zengin etme sözüyle kiraladığı bir mekânda iftiraya uğradığım bir final. Pornocu falan değilim, mühendis maaşı ile güzel ortamlara giren ve güzel bayanlar ile olan biriyim. En kötü ihtimalle zor dönemde telefonla on dakikada fotomodel escort ayarlıyorum. Hiç kimsenin namusunda gözüm yok, bir de burada satılık bir başörtülü o.ospu bacı var ya, bu iftiraya yanıyorum. Beslediler ve süslediler bir ka.tağı burada, iftira atıp onu bahane ederek aylardır peşimi bırakmayan şeriatçı kahpe sürüsüne vurdurdular beni. Şakar cezasını çekecek. Karizma hastalığı var ve dış görünüşünü bozunca bir şey başaramaz diye iftira atan Şakar yüzünden günde 24 saat 167 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR taciz ve tehtid altındayım. Asla tek kitap okuyacak kadar rahat kalmadım, hiç bir zaman kafamı toparlayamadım. Polisi de kışkırttılar, Sultangazi’deki komiserleri kodese tıkmamı engellemek için polis burada her şeye izin veriyor. Gelip bir şey bulmamış gibi geri gidiyor. Sitenin özel güvenlikçisi “tımarhaneye kapatılmanı Türkiye istiyor” diye laf atıyor, her şeyi inkâr ediyor. Polisler de bu tiyatroya destek veriyor. Aslında formül basit, düşmanlarımın olduğu bir mekâna getirip bir de üzerine parayı bastılar. Şakar ve Fema İnşaat bol iftira ile beni bu memleketin düşmanı olarak gösterip toplu bir saldırıda komutan edalarıyla ünlü olmaya çalışıyor. Aslında rüşvetçi camiasının tam gaz vurup vatandaşı korkutmaya çalıştığı adi bir saldırı bu. Hepsinin namusunun kurtulması, yani şerefsiz olduklarının ispatlanmaması için beni beş parasız ve aç bırakıp dilenci, pornocu ve deli damgası vurmaları gerekiyormuş. Bir defa geçici olarak bile olsa tımarhaneye yatırırsalar hepsinin adı namusu kurtulacakmış. İki senedir ne kitap okumama, ne de çalışmama izin vermeyip burada CHP bölgesinde beni açlıktan öldürmek için işsiz bırakmalarının ve gün saymalarının nedeni budur. Bu tür zamanlar hep ordu istihbaratı kurtarıyordu hayatımı, asker yakınlarının oturduğu siteye getirip asker yakınlarına beni vurdurmaları beni TSK korumasından mahrum etmek için plânlı bir cinayettir. Korkmuyorum Kendi isteğim dışında aldılar ve götürdüler, devletin silâhı ve üniforması ile puştluk ve dolandırıcılık yaptılar, “kendisi geldi ve razıydı” dediler. Hayır tehtidle ve zorla götürdüler. İftiralar attılar, “utancından öldü ve kabul etti” dediler. Hayır, her defasında analarına sövdüm ve yaptıkları kahpeliği yüzlerine vurdum ama arkalarında siyasi oro.pu polisler vardı. Onlar için suç işleyen polisler vardı ve onlar beni tutuklamak için hazırdı, iftira atıp kavga çıkarmaya ve tutuklatmaya çalışan kahpeydi onlar. Siyasi saldırıların anatomisini anlatacağım. Ama “utandı” ve “korktu” yalanlarına cevap verecek şekilde anlatacağım. İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü adam kaçırma, işkence, soruşturma dolandırıcılığı, siyasi saldırı, terör, yıpratma ve tehtid, hakaret ve iftira, cinsel istismar, tecavüz ve daha bir çok suç işledi. Amacı beni korkutup susturmak, polisin ve polis akrabalarının yasadışı gücünü gösterip susturduk, korkuttuk demek idi. Böylece bana yapılanları görenler korkacak ve polisin avradından kızına kadar her akrabasının poposunu yalayacaktı. Çalışmayan polis karıları, bedavadan burslar ve eğitim alan polis çocukları hint kumaşı olacak, el üstünde tutulacaktı. Yani bu bir polis reklâmı ve polisin işlediği suçları sevdirmek için benim çok kötü bir adam olmam gerekiyordu. Bu nedenle benim adımı karaladılar, namusuma ve şerefime iftiralar attılar. Ancak yaptıkları hata buydu, namus kavgası başlatıp beni ölümüne kavga etmeye zorladılar. Bakın bu videoda onlara attığım kazığı anlatıyorum. 168 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR DOLANDIRICILAR AİLEMİ ÖNCE KULLANDI VE SONRA BASKI VE ŞANTAJ ALTINA ALARAK DAHA KÖTÜ KULLANDI ONU VE DAHA SERT VURDULAR HAYATIMA, DEVLET MEMURLARI DEVLET DEĞİLDİR, DEVLET MEMURLARI DEVLET KAPISINDA PARA KAZANAN İŞÇİLERDİR VE HİÇBİR YASA ONLARI PADİŞAHIMIZ YAPMIYOR, ANCAK ONLARIN KAPISINDAN EKMEK YİYEN ÇOK SAYIDA YASADIŞI ŞEREFSİZ VAR, BU ÜLKEDE HAPİS CEZASI YEMEME GARANTİSİ ALMADAN SUÇ İŞLEYEN ÇOK AZ KİŞİ, ÇOĞU ÖNCEDEN KENDİLERİNİ DEVLET KAPISINDA SAĞLAMA ALIP ÖYLE SUÇ İŞİYORLAR.. dolandırıcıların ailemi nasıl kullandığını ayrıntılı olarak anlatacağım Siyasilerin etkili olduğu şirketlerde çıkan problemlerden ve ilk çalıştığım inşaat firmaları çetesinde tüm hayatımı elimden alıp beni şirketin kölesi yapmak için iftira atmalarını anlattığım için siyasi patronlar rahatsız oldu bu durumdan. Beni kendilerine değil, onların siyasi görüşlerine ve memlekete hizmet etmeyen adam olarak yanlış tanıtmaya başladılar. Evet ben onların siyasi görüşlerine hizmet etmiyordum, etmediğim için de onlar için bedava çalışmayı kabul etmiyordum. Bilmem hangi sağcı ya da solcu başkanı zengin edince memleket kurtulmayacak. Benim kendi fikirlerim, kendi çalışmalarım var. Bilmem hangi kocaman popolu hoca efendi ya da bilmem kim top sakallı magandaya haraç verince, korkup angarya çalışınca memleket kurtulmayacak. Hatta etik olarak bu duruma karşı çıkmamak daha savunmasız insanların da aynı şekilde sömürülmesine izin vermek doğru bir şey değil. Şimdi Cevat Çalışkan memlekete hizmet etmiyor diyenlere bakın, siyasi propagandaya ihtiyacı olan ve oy toplamaya çalışan dolandırıcılar göreceksiniz. KÜLTÜRLÜ VE EĞİTİMLİ BİR MÜHENDİSE AHLÂKSIZ DERSEN ALACAĞIN CEVAP ŞUDUR: Mühendislik ve gırgır……Bana iftira atan ve başarılı bir adam olmama rağmen mühendislik hayatıma zarar veren, benim terbiyeme ve kaliteme lâf eden zatı muhterem dolandırıcılara cevap olarak şu videoları yayınlıyorum…Öyle olsun, mühendise yakışmayan konuşmalar yapacağım….Ama o istediğiniz konuşmaları yapınca benim değil, sizin imajınız zikilecek…. 169 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Fotoğraftakilerden biri istanbulun sesi radyosunda, yani psikopat güneydoğu arabeski çalan radyoda dj idi ve 5-6 liraya gönderdiğim bir mesaj ile onu işten kovdurdum. Mesajı okuyup yamulunca gözden düştü. ASİL MESLEK DİYE BİR ŞEY YOKTUR, ASİL İNSANLAR VARDIR. ÇOK GÖRDÜK ASİL POLİS, ASİL DOKTOR, ASİL SAVCI, ASİL ÖĞRETMEN….DİYE SAÇMALIKLARI,…..BU MESLEKLER ASİLDİR AMA BU MESLEKLERİ İCRA EDENLERİN DE 170 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR ASİL OLMASI GEREKİR…..BU ASİL MESLEKLERİ ASİL OLMAYAN İNSANLAR İCRAA ETTİĞİ ZAMAN KAHPELİĞİN EN BÜYÜĞÜ ÇIKIYOR ORTAYA…BU KAHPELİĞİN ADI NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK….Savcı diye saygı gösterdiğiniz, polis diye güvendiğiniz dolandırıcılar her zaman sanıklardan para koparacak evrakları hazırlamak için sizi dolandırıp işlerine gelecek ifadeler imzalatıyorlar. O ifadeler kısa ve kendi şeylerine göre yorum yapmaya müsait evraklar. Böyle doktorları olan bir devlet asil bir devlet olamaz….Polisin getirdiği her vatandaşı kafesleyip demir parmaklıkların arkasına atan ve orada taciz ve tehtidle, şantaj ve hakaretle, alay ve terörle baskı altına alıp sonradan kendisi geldi, razı oldu, tedavi için geldi diyen kahpe bir memur doktor sürüsü var…Bu devletin doktoru polisi kadar kahpe ve dolandırıcı…Hepsi şu ya da bu siyasi partinin köpeği, ancak hepsi memur pastasının ve çetesinin fedaisi… Bir memur ile sorun yaşadığın zaman diğer tüm memurlar (doktorundan polisine kadar, savcısından savcı kalemi memuruna kadar, onların kapısında çalışan özel güvenlik şirketi mafyalarına kadar, hatta bazı kışlalarda nizamiye komutanlarına kadar) vurmaya başlıyor…. Sağcılıktan beslenip palazlanan polis sülâleleri, solculuktan beslenip palazlanan asker aileleri bu sağ sol kavgasının bitmesini hiç istemez…..Birileri lâiklik için savaştıklarını söyler, diğerleri ise tüm dünyayı ele geçirip adalet dağıtma propagandası yapar…. Aslında işkence yapan sapık şeriatçı da kendileridir, adaletin cezalandırması gereken de kendileridir….Böyle doktorları olan devlet asil bir devlet değilidir…. Devlet hastanelerinin resmi internet sitelerini açarsanız orada işkenceci, yamyam, adam harcayan ve Hipokrat yeminini rezil eden doktorların isimlerine rastlarsınız. Erenköy’de Doç.Dr. Sermin Kesebir Uzman Dr. Merih Altıntaş 171 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Bakırköy’de Doç.Dr.Cem İlnem Bu doktorun emrindeki uzman doktor beynimi elektrikle paramparça etti, okul hayatımı mahvetti. Askerlik muaflık işlemleri için de yalan raporu hazırlayan bu doktor idi. Beni askerlikten muaf tuttu çünkü kendi koyduğu yalan teşhisi ve emrindeki komünist asistanlardan birine faşist olduğumu söylediğim için beynimi mahvetti, asistanı bastı elektriği. Uzman Dr. Menekşe Sıla Aydın Yazar Beni taciz eden ve bana sarkıntılık yapan sapık poliklinik görevlisi memurun her istediğini yapan bir doktor. Sapık poliklinik görevlisi memur kadın bana terör uyguluyor ve tepki almaya, bu tepkiye dayalı tımarhaneye kapatmaya çalışıyordu. Bir defasında keyfi olarak özgürlüğümü gasp etti poliklinik görevlisi kadın, acile geleceksin diye emir verdi. Gitmedim, tehtidle götürdü (orada özel güvenlik şirketi mafya gibi, yasadışı şekilde götürüyor) ve K koğuşlarından birine kapattı. Beni mahvettiler o koğuşta, beni taburcu eden uzman doktor ben çıkarken derin bir vicdan azabı içindeydi ama timsah yaşlarının taaa a.ına koyayım. Annem hasta teşhisi koydurmak için her ziyarete geldiğinde eziyet düzeyinde ısralar ve yalanlar ile beni isyan ettirip sapık kavgalar çıkarmaya çalışıyordu, sene 2010 idi. Uzman Dr. Neslihan Ergen (hayatım elimden alan fahişe dolandırıcı bu, adliye personeli saldırınca adli tıptan uzman olan bu kadın adliye adına hayatımı mahvetti) Uzman Dr. Neşe Üstün Annemle ortak bir konuşma ayarlayarak plânlı konuşmalar ile kelime oyunları oynadılar. Daha önce söylemiş olduğum mantıklı ve güzel fikirleri farklı yorumlar katacak şekilde söylettiler. Ben onlardan davacı olmak istiyordum, her zaman sapıkça tehtid edip zarar veren sapık psikopat doktor gözyaşları döken duygusal kadın ayakları yapıp beni karaladı. Bana kendisi tazminat vermeyi, senelerce özel hayatımı yok ettikleri için kendi vücüdunu falan sundu, saçma sapan bir dolandırıcılık yaptı. Kendisini iğrenç bulduğumu söyledim, seks yapmayı kabul etmedim. Açık tehtidler savuran, beni bırakmayıp ömrümü çürtüceklerini söyleyip ne yapacaksın diye sorup benden tehtid koparmaya çalışıyordu. Senelerce eziyet eden sapık sadist benden birkaç sert lâf koparıp zavallı ayakları yapıp ifitra attı. Amacı bir önceki muayeneye örtpas ayarlamaktı. Bir önceki gidişimde canım istedi sana ömür boyu verdim diyen sarışın bir uzman doktora (Dr. Özlem Balaban olma ihtimali var) hastaneyi dava edeceğimi söyledim. Kendisi aşağılık şekilde seks teklif ediyor, bir duygu sömürüsü yapıyor bir tehtid savuruyordu. Aşağılık ve sapık bir tartışma yarattı. Neşe Üstün ise o konuşmayı insanlık değerlerine uygun gösterecek örtpas bir konuşma yapıp beni acımasız adam olarak göstermeye, vücudunu fahişe gibi sunan doktoru haklı göstermek için kendisi vücudunu zavallı ağlayan kadın gibi sundu. Devleti üç kuruş, beş lira, on lira komik tazminat vermekle suçladığım için ve sembolik kelimesi ile dalga geçtiğim için bu söylemimi çarpıttı. Sembolik tazminat vereyim diye gaza getirip 172 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR büyük bir rakam kopardı ağzımdan. Aslında o rakamı da bir şey vermeyecekleri için söyledim, güç onlardaydı ve istedikleri gibi adam kaçırıp işkence yapıyordular. Sonradan bu rakamı toplumu kışkırtmak için ve kendi duygusal maske altındaki fahişeliğini ceza veriyoruz söylemi için kullandı. 910 ay boyunca doktorlar beni tehtid etti, mesleğime ve hukuki kimliğime saldırdılar. İş bulmamı engellediler, komşular ile anlaşıp gecemi gündüzümü mahvettiler, kafam acıyordu resmen, yaşanacak bir hayat değildi. Kendi proje işimi yapmaya kalkınca beni bir işe soktular, Fema İnşaat ve Tic. A.Ş. İSKİ Genel Müdürlüğü 2. Binası İnşaatı Nurtepe Kâğıthane İstanbul. Orada adam edeceğiz deyip boyun eğdirmek için türlü şekillerde eziyet ettiler. Sarkıntıcı proje müdürü özel sekreterine kızdığım için aylarca hakaret sayılacak davranışlar sergilediler. İşçi gibi, formen gibi işler yaptırdılar. Sürekli karalama ve tehtid içindeydiler. Polis istedi deyip tehtidler ve hakaretler savurup dikkatimi dağıtıyordular. Daha önce de MPI’da 24 gün çalışmıştım ve “kafa s.kme” dedikleri bu eziyet türünü orada başlatmışlardı. Girdiğim her şirkette bu “kafa s.kme” meselesini zorbalıkla ve ısrarla devam ettirdiler. İki sene sonunda çok para harcıyor, para kazanmıyor deyip tımarhane ilâcı kullanma tehtidi savurdular. Yani ilâç kullanmayı ve tımarhaneye boyun eğmeyi kabul etmezsen sana çalışmak yasak, her işten kovduracağız, iş bulmanı engelleyeceğiz tehtidi savurdu davalarda şikâyet etmiş olduğum sanıklar. Bütün bunları sapık ve sarkıntıcı iğrenç memur poliklinik görevlisini bana sarktığı zaman küfür ettiğim için yapıyordu Bakırköy tımarhanesi. Aralık 2011 senesinde meydana gelen bu olaydan sonra bu güne kadar dış görünüşüm ne hale geldi bir görün. Bir de davacı olmama müsaade etmeyecek şekilde dava etmiş olduğum herkesle anlaşıp ömrümü çürüttüler. Bakırköy tımarhanesinden davacıydım, Dr. Abdullah (sanırım soyadı Yıldırım olacaktı) diye bir manyak arayıp telefonda “biz iddialarını kabul etmiyoruz, davacı değilsin deyip Maltepe Küçükyalı Polis Merkezi ile birlikte hayatımı çürüttü. Sonuç olarak kahpe p.ç Küçükyalı Polis Merkezi Bakırköy’den davacı olmamam ve meslektaşlarını kodese kapattırmamam için vurdu. Dış görünüşümü ve sağlığımı bozmak için ikamet ettiğim sitedeki şerefsizleri ayarladı, aylarca sözlü şiddet, cinsel taciz ve tehtidlerle, hakaret ve iftiralar ile işkence yaptılar. Bunlar memur sürülerinin çıkarlarını koruyan devlet görevlisi yakınları ve onların kapılarında çalışan Altmışlılar Sitesi bekçisi, bahçıvanı, …ve Beni Soğancıoğlu İnşaat’ın mühendis olarak çalışmak için götürdüğü TED Rönesans Koleji Şantiyesi (Altımışlılar Sitesinin hemen yanında) teknik ofisindeki İMO ve kürtçü CHP destekçileri ile anlaşmalı site marketi sahibi ve yakınları. Beni terörist sloganlar ile taciz edip tehtid ettiler şantiyedeki çalışma saatlerimde, işten çıkarınca da terörit tehtid ve saldırılar devam etti ikamet ettiğim adreste. Karakol da sitedeki ailelerle anlaşıp vurdu. Orası ıssız bir yerdi ve Tepe Özel Güvenlik şirketi tarafından korunan inşaat alanları ve şantiyeler ile çevriliydi. Bu arada Tepe Özel Güvenlik Şirketi’ni de kapsayan bir soruşturma Sultangazi İlçe Emniyet Müdürlüğünden benim ifadem alınmaksızın tamamlandı. Aynı soruşturma kapsamında sanık olan özel güvenlik şirketi Maltepe’de bana eziyet edip tehtid ederken, yıpratırken aynı soruşturmada sanık olan Sultangazi İlçe Emniyet Müdürlüğü komiserleri kendilerini soruşturup namuslu buluyordu. Beni Maltepe’de ayakta duramayacak kadar çok uykusuz ve parasız bırakıyordular ve ailemin bakımına muhtaç gösteriyordular. Maltepe’de maddi, manevi, ekonomik olarak harcadılar beni ve tekrar Sultangazi’ye götürdüler. Para kazanmak mümkün olmadığı gibi işkence sayılacak ve acı çektirecek kadar uykusuz bıraktılar beni). GAZETE HABERLERİ Haber başlığının üzerine farenin sol tuşu ile tıklayınız….. Muammer Güler’den operasyon açıklaması! 173 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Çok sert açıklama! Türkiye´yi sarsan operasyon! Zarrab hastaneye sevkedilebilir 3 ilde daha emniyet depremi Emniyet’te yeni bir operasyon Erdoğan: Din kisvesi altında örgüt BANA EZİYET EDİP PARAMI BATIRAN, TACİZ VE TEHTİD SAVURAN OTELLER (OTEL ÇALIŞANLARI VE SALDIRGAN SAPIK SÜRÜLERİ BERABER VURDU) Otel çalışanları habersizmiş gibi davranıp saldırıları destekliyordular. Yan odaya tacizci ve kafamı şişirecek sapık yerleştirip 7/24 taciz ettiriyordular. Sokaktan da kesintisiz olarak sözlü tacizde ve cinsel tacizlerde bulunuyordular. Açıklama yapıyoruz şeklinde konuşup bana iftiralar atan, karalayan oteller de var aralarında. KADIKÖY BAĞDAT OTEL GÜVEN OTEL GAZİOSMANPAŞA MURAT OTEL YENİ OTEL GÜMÜŞ PALAS OTEL AVCILAR İNCİ OTEL HOTEL AVCILAR CITY MALTEPE 174 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR MALTEPE OTEL RÜŞVETSİZ SİYASET, SİYASETSİZ RÜŞVET OLMAZ SAĞ SOL KAVGASI BÜYÜK BİR YALAN İSTANBUL İL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ EVRAK VE SORUŞTURMA ÇAPKINLIĞI YAPIYOR İSTANBUL POLİSİ BİR İLÇEDEKİ POLİSLERDEN DAVACI OLDUĞUM İÇİN BENİ BAŞKA BİR İLÇEYE GİTMEM İÇİN KANDIRIP O İLÇEDE SİYASİ SALDIRI VE ŞERİAT KATLİAMI GÖRÜNÜMÜNDE BENİ YIPRATTI, YOK ETTİ VE SALDIRAN ŞEREFSİZ DOLANDIRICILARIN SUÇLARINI GÖRMEZLİKTEN GELDİ. YANİ YASADIŞI YOLLAR İLE MİLYONLAR VURMUŞ İTLER SERVETLERİNİ KAYBETMEDİLER VE HAPİSE GİRMEKTEN KURTULDULAR. BUGÜN SUÇLARI KANITLANMIŞ ŞEREFSİZLER, RÜŞVETÇİLERİN ÇIKARLARI İÇİN VURUNCA HİÇ DAVA VE SORUŞTURMA AÇILMADAN TÜM SUÇLARDAN BERAAT ETTİLER, GÖREV ALDIKLARI SİYASİ PARTİLER DE REZİL OLMAKTAN KURTULDU. SİYASET, ADLİYE, EMNİYET ÜÇGENİ VE ÇIKAR AMAÇLI ÇETELERİN DEVLET MEMURLARI İLE KURDUKLARI SİYASİ KÖPRÜLER. 175 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Anayasal düzen (adil düzen isteyen varsa ben düzmüyorum, sevişiyorum) tamamen akla ve mantığa uygun ancak rüşvet pazarlıkları için faydalı bazı siyasi saçmalıklar var. Bu saçmalıkların bazıları 8-10 milyon kişiyle 7 milyar insanın yaşadığı dünyayı ele geçiriyor, bazıları hukukunu kopyaladıkları ülkeleri ele geçirip baskıyla onlara adalet dağıtıyor. O ülkelerin kadınlarının müslüman olmadıkları için namus olarak ikinci sırada cariye (seks kölesi) olacaklarını kabul edeceklerini, abilerinin ve kocalarının da adalet olsun diye onlara vergi adı altında haraç ödeyeceklerine inanıyorlar. Bazıları ise emekçi olduklarını ve dünyada aç insan bırakmayacaklarını iddia ediyor, insanların hakkını vermeden peynir ekmekle yaşatıyorlar. Yani insanca değil, peynir ekmek yiyerek, ak gün görmeden yaşatıyorlar sizi ve karnınızı doyurduklarını iddia ediyorlar. Size eksik ödedikleri maaşlardan zengin oluyorlar. Emekçi diye geçinen emek tacirleri bunlar. Bu inançların varlığı kulüp kurar gibi siyasi topluluklar veya dini topluluklar oluşturup toplum içinde bir güç (ÇIKAR AMAÇLI SİYASİ ÇETE) oluşturmaya dayanıyor ve bunların hiçbirinin dötü vize almadan sınırı geçmeye yemiyor, vize alıp sınırı geçtiklerinde de gittikleri yerin adalet mekanizması değil, vasıfsız işçisi oluyorlar. Onların zararı Avrupaya veya dünyaya değil, haraca kestikleri kendi çevrelerine. Yani hepsi yalan, gerçek olan çıkarlardır. RÜŞVETSİZ SİYASET, SİYASETSİZ RÜŞVET OLMAZ (Rüşveti alırken de verirken de şunun selâmını getirdim bunun selâmını getirdim diye dötü sağlama almazsan tutuklanırsın, hatta zorla rüşvet alan memur güvenilir rüşvet kaynağı olmadığın için seni soruşturmacı sanıp sana namus kavgası açar, ibreti alem olsun diye iftira atan vatandaşa ceza veriyorum ayakları yapar. Oysa bugün nerdeyse hiç bir şirket vergi ödemiyor, hepsi gelirini düşük gösteriyorlar. Hatta naylon faturlar kullanıyorlar. Benim amacım vergi düzenini değiştiren kahraman olmak değil. Anlatmaya çalıştığım şu: Vergisini ödemeyeni tutuklamıyorlar ama rüşvetini vermeyene içtiği bir kaşık suyu haram ediyorlar). Büyük Yalan Büyük Yalan Büyük Yalan Büyük Yalan Büyük Yalan Büyük Yalan evet aynen öyle Sağ Sol Kavgası Büyük Bir Yalan hatta sadece yalan değil, başlı başına bir kahpelik ve dolandırıcılık Ulusalcı demek Kâmilci, Kemalettinci, Kemalci değil, Mustafa Kemal Atatürk’çü olmaktır. “Yurtta sulh, cihanda sulh” dedi en büyük Türk. Yurtta sulh olsun. Sağcı solcu diye böldünüz, fakirleri kavga ettirdiniz. Siz her zaman başkan, her zaman yönetici, her zaman memleketi kurtaracak hint kumaşı, haram paranızla yakışıklı, yandaşlarınızın reklâmı ile namuslu oldunuz. 176 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Siyasilerin etkili olduğu şirketlerde çıkan problemlerden ve ilk çalıştığım inşaat firmaları çetesinde tüm hayatımı elimden alıp beni şirketin kölesi yapmak için iftira atmalarını anlattığım için siyasi patronlar rahatsız oldu bu durumdan. Beni kendilerine değil, onların siyasi görüşlerine ve memlekete hizmet etmeyen adam olarak yanlış tanıtmaya başladılar. Evet ben onların siyasi görüşlerine hizmet etmiyordum, etmediğim için de onlar için bedava çalışmayı kabul etmiyordum. Bilmem hangi sağcı ya da solcu başkanı zengin edince memleket kurtulmayacak. Benim kendi fikirlerim, kendi çalışmalarım var. Bilmem hangi kocaman popolu hoca efendi ya da bilmem kim top sakallı magandaya haraç verince, korkup angarya çalışınca memleket kurtulmayacak. Hatta etik olarak bu duruma karşı çıkmamak daha savunmasız insanların da aynı şekilde sömürülmesine izin vermek doğru bir şey değil. Şimdi Cevat Çalışkan memlekete hizmet etmiyor diyenlere bakın, siyasi propagandaya ihtiyacı olan ve oy toplamaya çalışan dolandırıcılar göreceksiniz. AŞAĞIDA AÇILMIŞ OLAN DAVALARIN SEBEBİ ŞU : DEVLET MEMURLARINA RÜŞVET VEREREK SERVET YAPAN BİRKAÇ ŞEREFSİZ BENİ TEHTİD EDİP ANAMA KÜFÜR ETTİĞİNDE ONLARI MAL OLDUKLARI İÇİN TAKMADIM. ONLAR DA RÜŞVETLE BESLENEN VE RÜŞVETLE SERVET YAPAN İTLERİ KULLANIP İKİ SENEMİ ZEHİR ETTİLER. SONRA ONLARDAN DAVACI OLDUĞUMDA İŞİN İÇİNE CHP VE SÜLEYMANCILAR, KÜRTÇÜLER GİRMİŞTİ. TAM GAZ VURDULAR VE KAVGALAR ADLİYEDE DE DEVAM ETTİ ÇÜNKÜ ADLİYELERİN ÖZEL GÜVENLİK ŞİRKETLERİ ADLİYE SINIRLARI İÇİNDE BENİ TEHTİD EDİYOR VE OLAY ÇIKARMAYA ÇALIŞIYORDU. SİYASİ DOLANDIRICILARIN SALDIRISI SONUCUNDA ESKİ DEFTERLER DE AÇILDI, BU İŞTEN ÇIKAR SAĞLAMAK İSTEYEN İTLER DE VURDU. SONUÇ OLARAK ADLİYEDE DOLANDIRICILIK YAPAN RÜŞVET KAPISI İTLERİNİ DE DAVA EDİNCE AŞAĞIDA (ÜZERİNE TIKLAYIP İNDİRİNİZ) BULUNAN AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞVURUSUNU YAPTIM. ANCAK BUNU YAZINCAYA KADAR GİTTİĞİM HER YERDE TACİZ VE TEHTİD EDİLDİĞİM İÇİN, EVİMDEKİ ELEKTRİĞİ DE KESTİKLERİ İÇİN ÇOK PARA VE ZAMAN HARCADIM. GECELERCE UYUTMADILAR, UYKUDAN DA CİNSEL TACİZLER İLE UYANDIRDILAR. RESMEN TECAVÜZE UĞRADIM. NAMUSUMA VE CANIMA, MALIMA SALDIRDIKLARI İÇİN PARANIN ÖNEMİ YOKTU, VARIMI YOKUMU HARCADIM. TEK KURUŞA ÖNEM VERMEDİM, SAVAŞTIM. SAVAŞ İÇİN HER KURUŞU KULLANDIM. BAŞVURU METNİ ŞU: 2013-08-19 Ağır Ceza <——-O 177 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR BU BAŞVURUYU YAPINCA BENİ ADRESİMDEN KAÇIRIP TIMARHANEYE KAPATTILAR VE ORADA TEHTİD ETTİLER. AKLİ DENGEMİN YERİNDE OLDUĞU TEŞHİSİ İLE ÇIKARDILAR ÇÜNKÜ KENDİ RIZAM DIŞINDA VE TEHTİD EDEREK SOKTULAR ORAYA. ANCAK BENİ TIMARHANE TEHTİDİ ALTINDA YAŞATIP ADLİYEYE GİDİNCE ARKAMDAN İT VE O.SPU ÇOCUĞU GÖNDERİP OTOBÜS VE TRAMVAYLARDA SENİ HASTANEYE ŞİKÂYET ETTİK DİYE TEHTİD ETTİRİYORDULAR. ONDAN ÖNCE BENİ 5 AY PARASIZ BIRAKTILAR VE TUTUKLAMADAN ÖNCE AÇ BIRAKMAK İSTEDİLER, TÜM PARA KAYNAKLARIMI YOK ETTİLER. SİTE AİDATINI BİR GÜN GECİKTİRİP PEYNİR EKMEKLE BAYRAM ETTİM, GELDİKLERİNDE DİMDİK AYAKTAYDIM. (ANNEM ÖNCEKİ YILLARDA BENİ İKİ ÜÇ GÜN AÇ BIRAKIP AYAKTA DURAMAYACAK HALDE AKRABALARIYLA BİRLİKTE POLİSİN İSTEĞİ ÜZERİNE TIMARHANEYE GÖNDERİYORDU, BU DEFA BOL YEMEK YEDİM. HATTA AİDATI TOPLAYAN KÜRT BENİ “KÜRTLER ADINA CEZALANDIRACAĞINI SÖYLEYİP” PSİKOPAT GİBİ BAKA BAKA TEHTİD EDİYORDU, BEN DE “TÜM MALTEPE İLE ÇATIŞMAYA GİRECEĞİM” DEYİP DALGA GEÇİYORDUM). NEYSE, AŞAĞIDA AÇILMIŞ OLAN DAVALAR DAVA ETMİŞ OLDUĞUM ADLİYE PERSONELİ TARAFINDAN AÇTIRILDI VE MAHKEME AYNI ADLİYE İÇİNDE OLACAK. YANİ O ADLİYEDEKİ DAVA ETMİŞ ETTİĞİM MEMURLAR BENİ YARGILAYIP İMZAMI ELİMDEN ALACAKLAR VE ON GÜNDE CEVABI GELMİŞ OLMASI GEREKEN BAŞVURUMU AYNI ADLİYE İÇİNDE GERİ ZEKÂLI ROLÜ YAPAN BİR MEMURUN ELİNDE 4 AYDIR BEKLETİLİYOR, MEMUR İLK OKUL ÖĞRENCİSİ KIZ ROLÜ 178 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR YAPIYOR: 179 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR 180 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR İnançlarım yüzünden (ulusalcı faşistim, Atatürk’e saygıda kusur edenler midemi bulandırıyor) veya bazı şerefsizlerin çıkarlarını tehtid ettiğim için düşman listem kalabalık ve ben bunlardan hiçbirine saldırmadım, gelip kendileri musallat oldular hayatıma, polis tarafından tutuklanmaktan korktular ama rüşvetçi polisler onların elinden kemik yiyen it oldukları için tüm polis teşkilâtını kışkırttılar, kaşınanlara da gerekli lafları soktuğum için çıkaramadıkları lâflar için beni öldürmeye teşebbüs ettiler, bedenen öldüremeyince kanıtları ortadan kaldırmak için hukuken öldürmek, yani hukuki ehliyetimi yok etmek istediler … Polis gücünün istediği gibi kanunsuzca adam kaçırıma gücünü seven, özellikle onlarla suç ortağı gibi çalışan ve onlara adam veren özel güvenlik şirketleri, hayvanlar siyasi saldırı ve karalama politikası ile rüşvetle adam harcayan üniformalı itlere destek verdiler…. Aslında ortada siyasi bir kavga yok, ortada rüşvetçi ve işkenceci itlerin kendi siyasi çevrelerini, onlara rüşvet veren kerkenez siyasetçi ve siyasi grupları kışkırtması söz konusu. Bu kavga bittiği zaman vatandaşa saygıyı öğretmiş olacağım kalabalık rüşvetçi it sürüsüne. Memurların çok büyük kısmı rüşvet şebekesi ve trafiği yönetenlere veli nimet diyorlar ve o memurlar gerçek, yani öz babalarının kim olduğunu hatırlamazsalar, kanununa uygun hareket etmezseler herkes onların babası belli olmayan, para veren herkesi baba kabul eden o.ospu çocukları olduklarını anlayacak. Polis beni korumayınca (sorun çıkaran polisleri ağır ceza mahkemesine gönderdim ancak savcılıktaki memur kalemleri dosyayı 11 Haziran 2013′den beri savsaklaya savsaklaya hukuken ve bedenen saldırıya uğramam için zemin hazırladı, sanıklar ve yandaşları binlerce iftira attı ve kesintisiz tacizlerle beni şiddete ve küfüre zorladılar) , o polislerin meslektaşları da onlar hakkında kardeşlerimiz diye konuşup suçlarını kayırınca meydanı boş bulan kahpeler tam gaz saldırdı…Kardeşlerimiz dedikleri de onların ailesi idi, yani polis mafya olduğunu kabul etmiş oldu..Nedeni yasal yollar ile ceza verdirmek istediğim ve onların meslektaşları için şikâyetçi değilim şeklindeki ifadeleri baskı ve korku altında almış olan ihtiyar polisler idi…Ben onlar için emeklilik değil, hapis istiyorum….Düşman listemi ve bunların yapmış olduğu saldırıların “anatomisini” de ortaya koyacağım….. Bu saldırıların temeli beni iki yıla yakın süre ile her gittiğim yerde tehtid ve hakaretlerle, iftiralar ile sürekli gerip gerip küfür etmeye zorlamaktan, sağlığımı elimden alarak yıpranmış adam görünümü kazandırarak akıl hastası olmakla suçlamak…Sağlığımı elimden aldılar, ömrüm kısaldı ve “ömrünü kısalttık” diye dalga geçiyorlar, yani ciddi zararlar verip dalga geçiyorlar, küfüre zorluyorlar ama ben yasal süreci ilerletmeye ve mahkemelerde hakkımı aramaya kararlıyım….Yaklaşık iki sene vurdu bir sağdan bir soldan CHP ve ortağı cemaatçiler…Sanıklar arasından birkaç özel güvenlik şirketi olduğu için sapık tacizciler beni onların görevli olduğu alanlarda (metro, metrobüs, tramvay, …v.b. yerlerde) taciz ediyorlar. Ama bir yerden başka yere gideceğim zaman bütün yol boyunca rahat bırakmıyorlar beni. Ve taciz şekillerini değiştirdiler. Eskiden kesintisiz ve sapıkça, sapıkça laflar ile rahatsız ediyordular, kafalarını kırdırtmaya çalışıyordular. Şimdi ise eski sapık saldırılarına ait birkaç laf edip kasıtlı olarak huylandırmaya, kızmam için her şeyi yapıyorlar. Kalabalık oldukları için ve hepsi aynı şeyi yaptığı için başarılı oluyorlar. Çok zaman, enerji ve para harcatıyorlar. Bu durumlarda en doğru çözüm kadın veya erkek demeden birkaç tanesini dövmek. Ama eskisi gibi sapıkça saldırmıyorlar çünkü arkalarında duran aynasızları dava ettim, artık sinsice dolandırıcı edalarıyla taciz ediyorlar. CHP (CHP İÇİNDEKİ KÜRTÇÜ KILIÇDAROĞLU ÇETESİ) 181 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR CHP’NİN EN BÜYÜK DOLANDIRICILIĞINI AÇIKLIYORUM. CHP BANA İFTİRALAR ATARAK KALABALIK KİTLELERİ KIŞKIRTTI. BANA CEZA VERDİKLERİNİ İDDİA EDEN KAHPELER SÜREKLİ ZARAR VERDİ BANA VE ÖMÜRLERİNDE HİÇ ADAM OLMAMIŞ MAGANDALAR BANA VURMAKTAN BÜYÜK ZEVK ALDI. CEZA ADI ALTINDA KENDİ MAAŞLARININ DÖRT KATINI KAZANAN MÜHENDİSİN SAĞLIĞINI VE PARASINI GASP ETTİLER. BU BİR CHP REKLÂMI OLDU . YANİ ORTAK BİR DÜŞMAN YARATIP O ORTAK DÜŞMANA BERABERCE VURAN VE AYNI GEMİNİN YOLCUSU (SONUÇ OLARAK MECBURİYETTEN AYNI PARTİNİN OY VERENİ) HALİNE GELEN, FARKINDA OLMADAN OYLARINI KAPTIRAN VE CHP’YE MECBUR KALAN BİR KİTLE OLUŞTU. CHP BU CEZA VERİYORUZ SAÇMALIĞI İLE BANA CEZA VEREBİLECEKLERİNİ DÜŞÜNEN ÇOK SAYIDA EZİK İTİ KAZANDI. PEKİ BU ORİJİNAL BİR SALDIRI YÖNTEMİ Mİ? İKİNCİ DÜNYA SAVAŞINDAN ÖNCE ALMANYADAKİ ALMANLAR FAKİRDİ, ORADAKİ MUSEVİLER ZENGİNDİ. ADOLF HİTLER ALMANYADAKİ FAKİRLİĞİN YAHUDİLERİN SUÇU OLDUĞUNU SÖYLEYEREK TÜM ALMANLARI YAHUDİ DÜŞMANLIĞI ŞEMSİYESİ ALTINDA BİRLEŞTİRDİ. TÜM FAKİR ALMANLAR ÇILGINCA DESTEKLEDİ ADOLF HİTLER’İ VE O BU GÜÇLE ALMAN SANAYİSİNİ KURDU. ANCAK HİTLER MANİK DEPRESİF BİRİYDİ VE GERÇEKLEŞTİRİLMESİ İMKÂNSIZ OLAN ŞEYLERİ BAŞARABİLECEĞİNE İNANIYORDU, TÜM DÜNYAYA SALDIRDI, YANİ MİLYARLARCA İNSANA SALDIRDI VE EBESİNİN ŞEYİNİ GÖRDÜ. CHP AYNI POLİTİKAYI İZLEDİ, ÖNCE İMANIMA LAF ETTİ VE BENİ BAŞKA DİNDEN GÖSTERMEYE ÇALIŞTI. YANİ YAHUDİ OLMAYAN ALMANLAR GİBİ VURDU. SONRA BENİ ZENGİN OLARAK GÖSTERİP BİRKAÇ AY RAHAT ETTİĞİM İÇİN BENİ FAKİR ALMANLARIN ZENGİN YAHUDİLERE VURDUĞU GİBİ İSTANBULUN DAR GELİRLİ VAROŞLARINA VURDURDU (BİR HAMBURGER YA DA BİR KÖFTE ALMAYA GİTTİĞİM YERLERİN ÇALIŞANLARI BANA SALDIRIYORDU, KENDİ MÜŞTERİLERİNDEN NEFRET EDEN BİR VAROŞ SÜRÜSÜ VARDI VE İÇLERİNDE KALMIŞTI ONLARA EMİR VEREN MÜŞTERİLERE VURMAK, NEFRET EDİYORDULAR) CHP. BENİ BAŞKA GELİR SEVİYESİNDEN GÖSTERDİ, YANİ FARKLI SINIFTAN GÖSTERDİ BENİ. BENİ BULGAR OLARAK GÖSTEREREK, YANİ TÜRK OLDUĞUMU KABUL ETMEYEREK BENİ BAŞKA MİLLETTEN GÖSTERDİ VE VURDURDU CHP. YANİ CHP HİTLER’İN POLİTİKASI İLE VURDU VE HEDEFİ ALMAN MİLLETİNİ BİRLEŞTİREN HİTLER GİBİ TÜM VAROŞ VE SAPIKLARI CHP ÇATISI ALTINDA BİRLEŞTİRMEK İDİ. BU CHP İÇİN ÇOK KÂRLI BİR HAREKET İDİ ÇÜNKÜ ONLARIN SULTANGAZİ İLÇE TEŞKİLÂTININ ŞEREFSİZLİKLERİNİ VE YOLSUZLUKLARINI BİLİYORDUM, BU TEŞKİLÂTIN EYLEMLERİ MİDENİZİ BULANDIRIR. ŞAHİT OLDUĞUM İÇİN BENİ YOK ETMEK VE KIŞKIRTMA İLE ÇOK SAYIDA OY TOPLAMAK İSTEDİLER. ŞİDDETE BAĞLI VE BÖLÜCÜ ÖRGÜTÜ DESTEKLEYEN EZİK Mİ EZİK, ÇOK EZİKLER BU SİNDİRİM VE ŞİDDETİ GÖRÜNCE ARTIK TERÖR ÖRGÜTÜNÜN PARTİLERİ YERİNE CHP’YE OY VERMEYE RAZI OLDU. PEKAKAA’NIN BAŞARAMADIKLARINI CHP BAŞARIYOR VE ARTIK TÜM EZİK 182 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR OĞLU EZİK, ÇOK EZİK HALKIZ DİYENLER CHP’NİN ÇATISI ALTINDA TOPLANDI. HİTLER’DEN KOPYE ÇEKTİLER. 2008 yılında uğramış olduğum çete saldırısı ve bu çetenin babası diye geçinen Şenol Erdağı’nın (Sinan Şamil Sam’ın akrabası olduğu için karakollardaki torpillerden para kazanıyordu, çetelerin kayırılmasını sağlayıp para kazanıyordu) yalancı şahitlik yapması sonucunda seneler kaybettim. Okuldan mezun olduktan sonra çetenin kırmış olduğu bacakla ve Şenol ile iyi anlaşan ailemin çıkardığı kavgalar nedeniyle hem ruhen hem de bedenen ortaya bir değer koyamıyordum. Zor iş buldum ve bulduğum iş daha sonra öğrendiğime göre avukatım Kadriye Tezcan’ın ( Kılıçdaroğlu CHP’sini destekleyen eski G.O.P. CHP kadın kolları başkanı, alevi) tanıdığı ve aile dostu çıktı. Mahkemenin ilk duruşmasında faşist olduğumu söylemiştim ve CHP politikasını batıracak bir faşizm savunması yapmıştım. Benim ortaya koyduğum mantıkla CHP’nin kürtçülük ve terör örgütü ile uzlaşmacılık yapması imkânsız idi. O şirketler grubunda ezik insancıklar ve barzolar diye nitelendirdiğim çalışanlar, yöneticiler tehtid ve aşağlama için her şeyi yapıyordular ancak bunu kendi üç kuruşluk kişilikleri yüzünden yaptıklarını sanıyordum, siyasi bir sebebi olduğunu bilmiyordum. Terbiyesizlikleri ve tehtidleri bardağı taşırınca işten kaçtım ancak telefon ederek anama küfür ettiler ve beni tehtid ettiler. Sosyal medyada duyurdum olayı, biraz olay öğrenilsin diye biraz da cevaplarını aldıkları zaman neden ne olduğunun bilinmesini istedim. Şirket sahibi Halûk Bozkurt arkasındaki CHP ve ortaklarının arkasındaki şeriatçı sürülerine güvenerek beni her gittiğim işten kovdurdular, kovdurmadan önce “adam edeceğim” diye barzolara eziyet ettirdiler bana, barzolar da düşman listesine girdi. Hepsinin kirli çamaşırlarını verdim il emniyete ancak il emniyette de bana öğrencilik yıllarımda kazık atmış polis kahpeler vardı. Onlar da tam zamanlı vurdu. Bu durumda milyoner kahpeler bayram etti, eski üniformalı düşmanlarımın da cebi para gördü. Her gittiğim yerde tramvay, otobüs, ikamet ettiğim adres, metro… her yerde kesintisiz taciz altındaydım. Bir dakika düşünmeme izin vermiyordular, bunlar polis destekli oldukları için dövemiyordum. CHP taraftarları ve düşmanlarım kesintisiz vuruyordu ve ben dokunamıyordum hiç birine. Böylece sapıkça vuran tesettürlü şeriatçı kadınlar ile birlikte bana iş vermeyen ve iftira atan CHP’ci işverenlerin bulunduğu Maltepe bölgesinde beni 6 ay yıprattılar. İkamet etmekte olduğum sitede önce acımasızca beni öldürmekle tehtid eden komşu topluluğu işi daha sonra yorgunluk yaratacak şekilde tacize dönüştürdü. Yormak için komşuların fahişe karıları para karşılığında sabahın üçünde uyandırıp cinsel konuşmalar yapıp beni mastürbasyona zorluyordular. Bu olaylar ortaya çıkınca düşmanım diye birkaç yaşlı teyzeyi çıkardılar ortaya. Oysa olayın aslında genç komşu karılarının seks sohbetleri ile beni yorması vardı, yemin ederim o yaşlı inekler ile alâkalı değildi. Holdinglerin söz verdiği “ödül” adı altında para vermesi için tüm siteyi sanal kerhaneye çevirmiştiler. Daha sonra beni tehtid eden ve taciz eden yaşlı bir iki karı olayına dönüştürdüler olayı. Bu kadar olay sonunda beni aylarca çalışamamış ve para kazanamamış biri olarak akli dengesi yerinde olmayan ve kendisine bakamayan, vesayeti kısıtlanacak adam diye çıkardı kahpe CHP fahişeleri ve pez.venkleri. Amaçları davacı olma hakkım olan CHP’den davacı olmamı engellemektir. Yani tüm çaba CHP’ye dava açmamı engellemek için. Neden mi? Sultangazi İlçe CHP’nin kahpelikleri ve şerefsizlikleri yüzünden, tam anlamıyla dolandırıcı o..pu çocuğu olan Sultangazi Belediye Meclis Üyeleri yüzünden. Yani ilçe CHP 183 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR beni Anadolu yakasına götürüp orada kendi amacına uygun olaylar çıkarıp burada Sultangazi’deki CHP’ci o.pu çocukları için dolap çevirdi. İşverenlerimden ilki olan Halûk Bozkurt’un sürekli olarak beni tehtid etmesi ve bundan zevk alması, yani tehtidle çalıştırması nedeniyle ve yapmış olduğu servetin (aslında doğru dürüst parası yoktu benimle tanışmadan önce) yasadışı olması nedeniyle ona çocukken ayakkabı boyamak için kullandığı sandığı atmamasını çünkü ona lâzım olacağını söylemiştim. Her şeyi yasadışı yollar ile yaptığı için ve beni tehtidle çalıştırdığı için, üstüne de Allah taklidi yapıp “senin allahınım” ayakları yaptığı için onun yasadışı parasını batıracağımı söylemiştim ona. Ancak kendi partisinin itlerini ve Kılıçdaroğlu takımının Türk düşmanı köpeklerine saldırttı. Beni Maltepe Aydınevler Mahallesindeki adresimde öldüremeyince aç bırakmak için yaptık diye konuşmaya başladılar. Çünkü cinayet işlemek için beni açlıktan öldürmeye teşebbüs ettiler. Bunun için kiralık katil olarak şeriatçı görünümündeki dolandırıcıları (kızı bakire olmayan tesettürlü olan ve bakkalında bol miktarda alkol satan dolandırıcı dinci bakkal, kürtler için ceza veriyoruz diyen ve işin içinde karıları p.zevenk gibi kullanan kuaför Tuncay ve kürtçü bahçıvan, şeriatçı görünümünde olan ve Allah seni şöyle yapacak böyle yapacak diye konuşup sanki kendisi Allah’mış gibi beni sürekli tehtid eden ve dolandırıcı polislerin sağ kolu olan site bekçisi) kullandılar. Yani polisle kavga etmek yerine razı olup o dairede ölseydim bunlar beni aç bırakıp cezalandırıyoruz ayaklarına girmeyecekti çünkü zaten ölmüş olacaktım. Bugün ise CHP’nin özellikle iyi beslenmiş itleri alışveriş merkezi, fiyatların yüksek olduğu kafeler gibi yerlerde (özellikle iyi beslenmiş olup vücutlarına güvenenler) kadınların dikkatini çekmek için (özellikle onları kışkırtan CHP’ci oros.uların dikkatini çekmek için) bana sürekli laf atıyor ve sataşıyorlar ama yakalayamıyorum. Yüzüme konuşmuyorlar, konuşsalar bir iki tanesin döveceğim. Sürekli huylandırıp kavga ettirip beni tutuklatmaya çalışıyorlar. Halûk Bozkurt bir dolandırıcı ve ben işten ayrılmadan önce sahte davranışlar ile konuşarak, sanki bant kaydı dolduruyormuş gibi davranarak yaptığı her şeyi yalanladı. Bu CHP’nin soysuz, Türk düşmanı yöneticileri bu milletten nefret ediyor. Bazıları ya dinimizden nefret ediyor, ya da Türk olmamızdan. Halkçılık adı atında Türk düşmanlığı yapan bir parti var karşımızda. Bunlar Atatürkçü olsa ne yazar. Bunlara güvenerek tüm topraklarımızı kaybedip Atatürkçülüğü Ankara’dan ibaret küçük bir toprak parçasında mı yapalım. Atatürk bunların dedelerini camii avlularında astı diye mi Atatürkçü bunlar. Onlar milletimize kin güdüyor. “Atatürk benim dedemi astırdı, dedem zaten gereksiz adamdı, evdeki yemekleri boşuna yiyen ve pis kokan biriydi, Atatürk onu astığı için Atatürkçüyüm” mü diyor bu şeref.izler. Hayır, onlar sağ sol kavgası adı altında topraklarımıza saldırıyor, sağcıları Atatürk düşmanlığı ile suçlayıp eyalet sistemini, devlet içinde devlet ve daha birçok uygulamayı getirmeyi çalışıyor. Sağcıların arasında da sapık ve inançlarında samimi olmayan gruplar var. Solda da Ulusalcılar (CHP ile alâkası olmayan gerçek ulusalcılar) gibi gerçek solcular var. Komünizme karşı olmamın nedeni de diğer vatandaşlardan farklı, komünistleri ateist oldukları için red etmiyorum. Komünizmi insanın karnını doyurucak kadar para verip sınırsız şekilde çalıştırmasından, yani karnı doyurulacak ve neredeyse bedava çalıştırılacak, sırtına binilecek at muamelesi yapmasından şikâyetçiyim. Komünizmden milyonlarca zengin gibi yaşayan mutlu insan yok, milyonarca karnı doymuş fakir var. 184 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Bir de ikamet etmekte olduğum sitede beni Küçükyalı Polis Merkezi, Maltepe ve Sultangazi İlçe Emniyet Müdürlükleri, Organize Suçlar Şubesi, Mali Şube ve Terör Şube ile değil de, bir iki tane yaşlı cadı ile kavgalı gösteren, yaşlı teyzelerden yanayız, onların oğluyuz diyen polislerin anasının taaaa a.ına koyayım. Or.spunun çocuğu onlar. İşte İstanbul polisinin asaleti bu kadar olur, tüm şehri nitelikli dolandırıcılık yaparak dolandırıyorlar. Artık tüm şehir yaşlı savunmasız teyzeleri kurtardıklarına inanıp, ki bir tanesinin yüzüne bakmadım ve görsem tanımam, rüşvetçi pez.venkleri hapisten kurtaracaklar. Onların amirlerinin de müdürlerinin taaaaa anasının a.ına koyayım. İstanbul polisinin asaleti bu kadar işte, çok asil davranışlar sergiliyor gibi yapıp hırsızlığın ve eşkıyalığın ta kendisini yapmaktır onların sıfatı. Sitedekilerin başlıca sorunları arasında şunlar var: Bana yaptıkları şeyleri gazeteci yaşlı bir bayana yapmışlar benden 8-10 ay önce ve zan altındalar, polisin köpeği olmak zorundalar cinayetten hapise girmemek için. Bana yaptıkları yüzünden de yeterince hapis alabilirler, bu nedenle polis sürülerine kul kurban olmak zorundalar. Hepsi aynı geminin yolcusu. Bazıları TSK mensuplarının yakını oldukları için askeri mahkemelerden veya ceza mahkemelerinden ceza alabilirler, adamlar rütbelerini kaybedebilir. Özellikle bir tane cüce var, daha önce hiç görmediğim ve 17 Temmuz’da kavgalı olduğum kırtasiyede yanıma gelip “öğrensin” diye laflar eden, elimdeki dosyaları alıp beni tanıyormuş gibi davranan. TSK’yı telefonla aradığımda aynı ipnenin bir benzeri benim evimin önündeki yoldan geçip telefonla şurayı arıyor burayı arıyor diye konuşmuştu ama o mu değil mi bilmiyorum. Yani tanımadığım bir sürü ipnenin çocuğu saldırdı, hiç biri ile alâkam yoktu ama hepsi kiralıktı. Tepe, Akdeniz, Bilge, GSM,…özel güvenlik şirketleri nefes aldığım sürece düşmanım. Benim paramı çalıp doyurdukları çocukları ve anaları da düşmanım. Zaten anaları olacak fahişeler beni gece gündüz, her yerde, bindiğim her otobüs, tramvay, metrobüs, metroda tehtid ve taciz ettiler, sözlü şiddet uyguladı oro.pular. İSTANBUL İL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ İstanbul Emniyetine başvurduğum zaman beni kaçıran Tepe Özel Güvenlik Şirketi ve suç ortağı bir komiser yardımcısı adına baskı ile “şikâyetçi değilim” diye ifade alan soytarı pez.venk komiser çıktı karşıma mali şubede ve beni organizeye gönderdi. Organize ile birlikte vurup o pez.vengi dava etmemi engellemek için ömür boyu tımarhane teşhisi ayarlamaya çalıştılar. Dr Erhan adındaki pez.venk oros.u çocuğu doktor beni tehtid etti ve “sana ceza verdik” şeklinde konuştu. Devamında Altmışlar sitesi ve birçok başka yerde “ceza veriyoruz” diye konuşan çok sayıda or.spu çocuğu çıktı (albaylar yarbaylar yakınları ve başka memurlar). Yani olayın mantığı bana zarar verirken ceza veren adam gibi davranmaktı. Beni iş için Maltepe’ye getirip işsiz bıraktıktan sonra yıpratmaya başlayınca bütün polis kuvvetleri zevkten coşuyor ve eğleniyordular. Altmışlar sitesinde polis desteği ile adam yok ediyordular. O adrese geldiğimde daha ilçeye adım atar atmaz başladı etrafımda dolaşmaya sakallı pezolar ve tesettürlü oro.pular. Topluca iftira atıyor ve hakaret ediyordular, arı kovanı gidi dolaşıyordular etrafımda çünkü bir kışkırtma yapılmıştı ve sağcı solcu ortak bir saldırı idi. CHP’ci kaltaklar tehtid ede ede ve hakaret ede ede dolaşıyordu etrafımda Maltepe çarşısında. Tam gaz vuruyordular zaten. Bu arada il emniyet terör şubeyi arıyordum, hatta küfür edecek kadar zorluyordular beni ama bir çözüm yoktu çünkü saldıran polisin kendisi idi. 185 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Polislerin kahpe anaları ve bacıları saldırmıştı bana ve baş örtülü kız muhabbeti buradan kaynaklanıyordu. Ben hiç bir tesettürlü kal.ak ile sorun yaşamamıştım ama polis karılar ve anaları ömür boyu çalışmamış, kocaman popolu tesettürlü domuz oldukları için öyle bir kavga uydurdular. Baş örtülü kavgası diye polis ve özel güvenlik şirketi elemanlarının analarına avratlarına taciz ve tehtid ettirdiler beni. Bu taciz 6 ay sürdü ve sitede tüm suçu ve saldırıyı bir iki ihtiyar kalt.k üstlenince ve bunlar bana hakaretler, tehtidler savurunca hak ettikleri küfürleri ettim onlara. Beni sürekli taciz ettikleri için cevaplarını aldılar. Ancak aylardı devam edin, ispatlayamaz diyen gözlüklü oro.pu çocuğu polis onu dava ettiğim için bana küfür eden deli muamelesi yapıp tımarhaneye kapattı. Tımarhaneden akli dengesi yerinde değil kararı çıkmadı. O şerefsiz dörtgöz kahpe polisi ağır ceza mahkemesine gönderdim. Ancak tek ortak dosyada güvenlik şirketleri ile polisleri dava etmiştim, takipsizliğe itirazı ağır ceza mahkemesine göndermiştim. Dosyayı böldüler takipsizlik bürosunda ve bir dosyayı kanıtsız bıraktılar. Ama ben yapacağımı bilirim onlara. Defalarca şahsen de gittim İl emniyete ama kahpe polisler her şeyi yalanlayıp dalga geçti çünkü sanık zaten kendileri idi. Bu ülkede polis anlaşmalı itleri ile birlikte adam öldürüyor ve bunu da kedinin fare ile oynadığı gibi aylarca oynaya oynaya yapıyor. Kurbanlarını şahitsiz bırakıp aylarca yıpratıyor, benden önceki kiracıyı açlıktan öldürmüşler, aç kalınca veremi azmış, cesedi çıkmış daireden. Polise güvenmiş kadın, polis inanmamış kasıtlı olarak. Kast etmiş canına polis inanmamış gibi yaparak, iftiracı deyip kadını bitirmişler. Bana aynısını yapamadılar. Beni de 4-5 ay acımasızca yıprattılar, artık sokakta gezmekten çekiniyorum dış görünüşüm yüzünden, deliye benzemem için aldılar gençliğimi, tazeliğimi. Artık bakmaktan utanıyorum kızlara, yıpranmış moruğa benzediğim için. Beni yıpratan özel güvenlik elemanları da sümüklerini çekiyordu güzel kızları görünce, çünkü çalışmadan ortada gezen kabadayı idi hepsi, öyle havalı kız tavlayacak bir meslekleri ve maaşları yoktu. Artık rahatladılar ama 6 ay önce ne iseler 6 ay sonra da aynı şey olacaklar, beni yıpratarak verdikleri tek mesaj başkasının canına malına saldıran pislik olduklarıdır. Sonra birkaç tane iri yarı ve bir tane kısa boylu ve sapık polis geldi kapıma, ufak cüce polisin silâhına ve kelepçelerine düşkünlüğü vardı. Beni kapattılar Erenköy tımarhanesine ve kasıtlı olarak ağızımdan çıkan tek kelimeye inanmayan Özgür Aycan Akdur diye bir doktor verdiler. Adam polisleri haklı göstermek için tek kelimeye inanmıyordu, beni delice yıprattılar, adam her şey yalan diyor. Zaten memuru memura şikâyet edebilir misin bu ülkede. Bu ülkede güç esastır, bütün dünyayı ele geçirecek güce saygı gösterilir. Başkalarının haklarına gösterilen saygı, yani asalet önemli değildir. Burada anaya küfür edilir çünkü güç başkasının anasına tecavüz edecek güce sahip olmaktır, başkasının hakkını verecek asalet önemli değildir. Devletin polisi de devletten aldığı silâhı ve kelepçeleri kendi çıkarları için, yani kendi zevki için güç olarak görür. Yani doktor demeye bin şahit isteyen zengin çocuğu Özgür Aycan Akdur “canım istemedi inanmadım ve polisi haklı gösterdim” mantığı ile hareket ettiği için Türkiye Cumhuriyeti Devleti “Kahpe” oldu…..Bu devleti Avrupa Birliğine değil, Türk Birliğine bile sokmamak gerekiyor çünkü Türk’e yakışacak asaleti yok. SULTANGAZİ VE MALTEPE KAYMAKAMKLIKLARI BİMER vasıtasıyla yaptığım başvurular sonucunda adalet bakanlığı ve iç işleri bakanlığı soruşturmalar açtık. Sultangazi ve Maltepe kaymakamlıkları bu soruşturmaları sanıkların 186 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR eline verdi. Yani bu kaymakamlıklar o kadar şerefsizdi ki soruşturulacak polislerin kendi eline verdi soruşturmaları, sanık ilçe emniyet müdürlükleri kendileri hakkında soruşturma açıp kendilerini çok namuslu ve suçsuz buldu. Böyle bir gö.verenlik ancak Türkiyede olur, başka yerde olmaz. Bir Afrika ülkesinde böyle bir peze.enklik, böyle bir resmi dolandırıcılık olmaz. BİLİŞİM EĞİTİM DERSHANESİ RÖNESANS HOLDİNG VE ILICAKLARIN ŞERİATÇI ÇETELERİ BİLKENT HOLDİNG VE TEPE ÖZEL GÜVENLİK ŞİRKETİ ÖZEL GÜVENLİK ŞİRKETLERİNDEN OLUŞAN ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTÜ (TEPE, AKDENİZ, BİLGE, GSM …V.B. ÖZEL GÜVENLİK ŞİRKETLERİ) CHP kudurunca ve imajı beş paralık olunca, ki gerçek imajı bu Kılıçdaroğlu çetelerinin, beni önce bir iftar yemeğine ısrarla çağırıp orada anamla dalga geçerek küfür ettirdiler. Devamında da yıllarca uykusuz bırakarak, komşulara ve sapık yandaşlarına taciz ettirerek küfür ettirip beni küfürbaz diye tanıtmaya çalıştılar. Oysa onların birkaç köpeği küfürün alâsını hak etmişti ama terbiyemi bozmamıştım, onlara medeni bir şekilde kim olduklarını tarif ederek kendileri kendilerine o.ospu çocuğu teşhisini koymalarını sağlamıştım. Yani sen şusun kendi adını kendin koy demiştim, kanıtlarıyla. Bu işte bir de Süleymancılar cemaatiyle zengin olmuş bir iş adamı ve onun yeteneksiz, din tüccarı, cahil kardeşi olunca sağcı solcu saldırı hazırladılar. Ama bunlar açık şekilde vuramazdı, onlar hakkında yazdığım yazıların yanında eski düşmanlarım da vardı, eskiden davacı olduğum üç kuruşluk itler de vardı. Bu düşmanlarımın kucağına attılar beni ve onlar vuruyor diyerek kendileri vurdular. Musallat oldular hayatıma ve bastılar parayı. “Şöyle düşmanları var, adamlar baba, seni memnun ederler” diye peşimde dolaşan bir sürü it vardı, gittiğim yerlerde herkesi kışkırtıyorlardı. Çıkar için vuruyordu ipnenin çocukları. Bir de CHP’nin süslü ve kaliteli kadın görünümünde dolaşan o.ospuları vardı ki bunlar da gittiğim yerlerdeki magandaları kışkırtıp bunları aklınca “erkeklik” yapmaya zorluyordular. Yani kahraman kesilen bu asil abazalar hayatlarında görmedikleri yosmalara yaranmak için bana saldırıyor ve ayılık yapıyordular. Çok asil delikanlı ve duyarlı vatandaş edalarıyla üç kuruşluk, kaliteli kadın görünümünde olan, CHP’ci fahişelere yaranmaya çalışıyordular. 187 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Düşman listesinde beni öğrencilik yıllarımda kaçırıp hayatımı mahveden, daha sonra polis tehtidi ile ilâç kullandırtan ve ömrümü çürüten Tepe Özel Güvenlik Şirketi (okulumda görevli şirket) vardı. Beni ilâca bağlayıp sürekli doktorlar ile tartışarak kötürüm olmama neden olan o.ospu çocuğu şirketi. Beni önce 2000 yılında kanunsuzca kaçırıp beynime elektrik verdirtip tüm maddi kaynaklarımı da kurutup Üsküdar Ülkü Ocağı misafirhanesine yerleşmeme neden oldular. Orada kiraladıkları birkaç it de vurdu, beni bir iki ay uykusuz ve tehtid altında bırakıp yine kapattılar tımarhaneye. Bu defa da vücudumdaki tüm kanı boşaltan Ermeni doktor Kirkor kafayı takmıştı bana. Uzman olmuştu ipnenin oğlu. Ona Türk olduğumu söyledim ve bana Türk olmanın ne özelliği var diye sordu. Ben bu kadar olay sonunda ölmemem, hayatta yani ayakta olmam bile güzel bir şey dedim ve o bol miktarda kan alıp beni ayakta duramayacak hale getirdi. HER İKİ ADRESİMDE BULUNAN KİRALIK KOMŞULAR (YAKLAŞIK İKİ SENE KADAR ÇALIŞMAMI VE UYUMAMI ENGELLEDİLER, SABAHIN ÜÇÜNDE CİNSEL TACİZLER İLE BENİ MASTURBASYONA ZORLADILAR, GÜNDÜZLERİ ÇALIŞMAMI VE GECELERİ UYUMAMI ENGELEDİLER. ÜÇ KURUŞLUK VAROŞLARIN CEBİNE PARA KOYUP TUTUKLANMAMA GARANTİSİ VERİP YIPRATTILAR BENİ.) STARBUCKS MC DONALDS HACIOĞLU 188 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR SİMİT SARAYLARI BURGERKING ÖGE’LER SÜLÂLESİ (PRAMİT YAPI DENETİMİ LTD. ŞTİ. VE PİRİZMA MÜHENDİSLİK) BOZKURTLAR SÜLÂLESİ (ARTUN MİMARLIK İNŞAAT) TURKCELL (MALTEPE ŞUBELERİ) SOĞANCIOĞLU İNŞAAT FEMA İNŞAAT VE TİC. A.Ş. (FERİT RIZVANOĞLU’NA AİT KAMU İHALESİ ALAN PARAVAN ŞİRKETLER GRUBU) ASTAS ALÇI VE DEKORASYON HUKUK MAHKEMESİNDE SAVUNMA DEĞİL, SUÇLAMA YAPACAĞIM SUÇLAMANIN METNİ AŞAĞIDAKİ GİBİDİR, BİRKAÇ GÜN İÇİNDE YAZIP BİTİRECEĞİM BENİM TÜM MÜCADELEM ŞEFFAF OLDUĞU İÇİN SANIKLAR BURADAN ALDIKLARI BİLGİLER İLE OLAYLARA ŞEKİL VERDİLER HER ŞEYİ BİLDİKLERİ İÇİN DAHA KOLAY DOLANDIRICILIK YAPTILAR AMA İŞLEDİKLERİ SUÇLARIN CEZASINI ALMAKTAN KURTULAMAYACAKLAR Siyasi parti militanı devlet memurlarının adama nasıl vurduğunu anlamanız için başımdan geçenleri anlatmam yeterli. Eğer olayları kavrarsanız belki bir gün memurların cinayetinden kurtulursunuz, çoluğunuz çocuğunuz bana dua eder. ————————————————— Faili meçhul cinayet nasıl yaratılır ? En klasik tipi şudur: Hayatı tehlikede olan savcılığa başvurur. Şikâyet dilekçesinin işleme konulması ile birlikte cevap ve müdahale süresi uzatılır. Adamı döverler ya da bir kavgaya karıştırırlar, ya da en açık şekilde cinayete kurban gider. Bu durumda evrak fareleri devreye girer. Birçok faili meçhulün sebebi adliyelerdeki evrak memurları, yazı kalemleri, arşiv memurlarıdır. Sizin dosyalarınızdan şikâyet dilekçeleri ve evraklar kaybolur. Dava dosyanızda suçladığınız birileri vardır ama sizi asıl öldürenlerle ilgili evraklar kaybolur dosyadan. Yani cinayetin sebebi adliyedeki memur çeteleridir. 189 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR 11 Nisan 2013 duruşmasında annem ile aramızda açık düşmanlık vardı ama şahidim yoktu. O ve davadaki sanık ile sanığı destekçileri oradaydı. Adliye kalem memurlarından biri önümden geçti, iyi beslenmiş uzun boylu bir kadındı. Ne istediğini anlamadım, defalarca geçti ama derdini anlayamadım. Daha sora kısa boylu bir maganda geldi ve “erkek gibi davrandın” dedi ama ona cevap vermeye gerek duymadım. Bu arada sürekli gerginlik içinde ve ailemle sanık çevresinin söylenerek beni yıpratıp yormasına maruzdum. Arka arkaya sular, coca-cola ve sodalar içiyordum. Artık yorgunluktan iflâs etmek üzereydi vücudum ve duruşma başladı. Ayaklarımın altı yanıyor, ayakta duramayacak kadar yorgundum. Eğer hakim oyuna gelseydi beni deli diye götürecektiler. Çok yorgundum ama düzgün cevap veriyordum sorulara. Çıkışta annem beni dış kapıda bekliyor ve 5-6 dev gibi polisle götürmeye çalışıyordu. Kaçıracaktılar beni ve hazırlık savcsıyla bol küfürlü bir konuşma yaptım, ısrarları üzerine kavga ettim ve serbest kaldım. Dava dilekçesi yazarken, hepsini suçlayacakken beni Soğancıoğlu İnşaat iş vererek ivedi olarak Avrupa yakasının öteki ucundan buraya Anadoluj yakası Maltepeye getirdi. Adliyeye her girişimde polisler laf atıyor ve monarşi ile suçlayamazsın diye posta koyuyordular. Sultangazi bölgesi polisin istediği gibi suç işlediği ve kanuna uymadığı bir krallıktı. Mıntıka oluşturmuştular. Asliye ceza kaleminde, yani dava dosyasını alıp verdiğim yerde de memurlar “sorun babandan kaynaklanıyor “diye laf atıyor beni dışarı çıkınca ama yüzüme konuşmuyordular. İkinci gidişimde biri konuşurken diğeri dosya numarasını sordu. 3 saniye içinde karıştırdığım numarayı doğru söyledim ama beni tuazağa düşürmek isteyen memur yanlış dosya istemekle suçlayıp savcıyı çağırdı, larcivert elbiseli savcı veya polis olan bir ihtiyar geldi. Bu birinci darbe idi ve duruşmadan önce beni paketleyip götüreceklerine inandıkları için oradan bir memur geçirdiler, onunla arkadaş olarak göstermeye veya onu tanıdığımı iddia etemeye çalıştılar sanırım. O dosyadan evrak çıkaracak, çalacaktı. Emin değilim ama hakimin okuyup dosyaya koyduğu ve ailemi suçlayan dilekçeyi çıkardıysa bu durumda annem özgürce kaçırabilecekti beni. O dosyadan çalınan evrak olması halinde bana düşmanlıkların gizlice belli eden ve iftira atan adliye memurlarının aileleri kan düşmanım. Tüm sülâlerini salmışlardır üzerime. Sadece şeriatçılar değil, onların yedi ceddi de saldırmıştır. Bir saat önce kapımın önünden yoldan geçen tacizciler “şikâyetinden vazgeçti, dava sürecinde iken geri döndü diyeceğiz” diye laf atıp günde binbir suçlama ve tacizle beni iş yapamayacak kadar çok yoruyorlar, yıpratıyorlar. Kafamı bütün gün patlatıyorlar, işkenceden farkı yok, devamlı çalıştırıp yorgunluktan öldürüyorlar kafamı. Diğer bir vaka da seneler önce Şişli adliyesinde bana müdahale eden memurdan şikayetçi olmam üzerine tüm kalem memurlarının mafya gibi saldırıp kavga çıkarmasıydı. Onları da şikâyet ettim. Bir otobüs şoförü kavga çıkarıp dövdü beni. Onu da Mecidiyeköy otobüs terminalindeki özel güvenlikçiler destekledi. O vururken beni tutuyordular. Ben vurmasam da hareketleri ile beni döven cüce magandayı destekliyordular. Onunla ilgili dilekçe verdim ve orada sorun çıkaran memurları da şikâyet ettim. On değişik yere dilekçe sevki yaptılar. Beni gece evimden kaçıran Sultangazi emniyetinin günahlarından biri de beni kaçırıp tımarhanede baskı altına alıp bu değişik yerlerde sonradan şikâyetçi değilim diye ifadeyi zorla almaları, daha doğrusu hiç bir şey yapamazsın, istediğimiz zaman gelip götürürüz tehtidi ile almaları idi. Bu adam kaçırma ve tehtid, baskı altında şikâyetten vazgeçirmeden sonra Şişli adliyesine uğradığımda arşivde bulamadım şikâyet dilekçesini, memur kadınlar evrakı çalmış ve 190 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR beni tımarhaneye kapattırmıştı. Hepsi dava edilmekten öyle kurtulmuş. Yani faili meçhul ve haksızlıkların temel kaynağı adliye içindeki çeteler. İnanın bana hiç bir adliyede tek bir dostum, arkadaşım yok ve asla kendi rızamla hiç bir şikâyetimden vazgeçmedim. Bu olayları sürekli gündeme getirip tazelediğim için benim işimi kalıcı olarak bitirmek istiyorlar. Yaptıkları şey de birkaç siyasetçi ve cemaatçi ile kavga ettirip büyük bir düşman kitlesinin saldırısına maruz bırakmak ve beni yok etmek. Bu arada da “pornocu, sapık, jigolo, g.t sapığı…” v.b. iğren iftiralar ile toplumun antipatisini kazandırmak ve benim öldürülmemi, dolandırılmamı, işkence görmemi sevdirmek. Yani bu kadar saçmalıktan sonra siyasi parti militanı devlet memurları kendi parti ve toplulukları ile bana vurdular. İşte memur terörü budur. Bütün bu durumlarda en adi kahpe de kasıtlı olarak size inanmadığını söyleyip düşmanlarınızdan yana taraf tutan polislerdir. Birikmiş günahları, geçmişte kaçtıkları cezalar ve hapishaneler var. Birikmiş bir hapishane borcu bakiyeleri var. Ben bunların bir tanesini değil, eğer kazanırsam bu kavgayı 14 senedir vuran ve çoluğa çocuğa karışmış yüzden fazla işkenceci dolandırıcı p.zevengi kapatacağım hapise. Daha önce hapishaneye hiç bir memuru veya polisi girmemiş bir devletin asaletine inanabilir misiniz? Dünya inanmıyor, bizim millet bir yalanla yaşayıp çocuklarının canını ve malını tehlikeye atıyor. Buradaki adresimde olay şudur: Bana düşman olan bir özel güvenlik şirketinin korduğu iki inşaat sahası ile çevrilmiş ve bir tarafı kışla olan bir sitedeyim. Herkes birlik olmuş ve benim şahidim yok. Önce günlerce terör estirdiler, sonra komşular da katıldı teröre, sonra da yoldan geçen insanalrın laf atması maskesi kazandırıldı duruma. Bu insanlar da plânlı olarak kapımın önünden günde 300 kadının 3′erli 2′şerli gruplar halinde geçmesi şeklinde ayarlandı. Geceleri yola park eden kamyon, otobüs ve arabalar laf atıyor açıkça. Polis kasıtlı olarak inanmıyor. Aynı polisler geldi dün gece, onları zaten dava etmiştim. Burada bir Allah var bir de ben varım. Onun dışında hepsi kahpenin dölü, hatta yüzlerce yılan geçiyor kapımın önünden. Ayrıca seni pornocu yaptık, artık pornocusun diye laf atan sapık sürüye tek cevabım var. Senelerce işimi okulumu özel hayatımı elimden aldınız. Kafamı becerip iş yapmamı engelledikten sonra ve beni aylarca kadınsız bıraktıktan sonra birkaç film izlemeye zorlayınca sizin yıllarca yaptığınız kahpelik ortadan kalkmayacak. Benim tercihim porno seyretmek değil, ananız avradınız ve bacınızla porno film seyretmek. İşte sağcı terör. Bir tane o.ospu bulup onu oynaştırıp baş örtülü – tesettürlü kadın evliya haksızlığa hakarete uğradı deyip coştururlar kendi destekçilerini. Oysa Allah’ın selâmını vermem öyle kahpeye, fuzulidir onunla konuşmak. Bir de çok özel haksızlığa uğramış soyu sopu belli olmayan kızlar vardır. Kahpece vurup kahraman muamelesi gören k.ltaklar, zenginlik vaadiyle kiralanan katil o.ospular. Hepsi çok özeldir, hepsi haksızlığa uğramıştır. Aslında kapından içeri sokmazsın öylesini, görsen selâm vermezsin. Ama bunlar alışveriş yaptığın markette/bakkalda, dershanede, okulda, devlet dairesinde… v.b. zorunlu olarak gittiğin yerlerdedir. Bir sürü şerefsiz CHP’nin torpilleri ve para vaatleri karşılığında ve Kılıçdaroğlu CHP’sinin pekaka yalakaları bana değişik şekillerde zarar verdi ve bu durumdan faydalanan İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’nün şerefsiz rüşvetçileri ve dolandırıcıları, gaspçıları ve işkencecileri siyasi saldırı maskesi altında benim sağlığımı elimden aldılar. Aşağıdaki belgeyi indiriniz… 191 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR —–> 2013-08-03 Adalet Bakanlığı TACİZ EDİLDİĞİM MEKÂNLAR 192 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR 193 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR 194 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR 195 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR 196 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR 197 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR 198 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR 199 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR 200 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR 201 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR 202 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR 203 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR 204 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR 205 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Ulusalcı demek Kâmilci, Kemalettinci, Kemalci değil, Mustafa Kemal Atatürk’çü olmaktır. “Yurtta sulh, cihanda sulh” dedi en büyük Türk. Yurtta sulh olsun. Sağcı solcu diye böldünüz, fakirleri kavga ettirdiniz. Siz her zaman başkan, her zaman yönetici, her zaman memleketi kurtaracak hint kumaşı, haram paranızla yakışıklı, yandaşlarınızın reklâmı ile namuslu oldunuz. FELSEFE Sene 2000 gibi ilk cep telefonumu aldığımda aklıma parlak bir fikir geldi. Bunu bir bombaya bağlayabilirdim. Aslında ilk aklıma gelen sabit telefona bağlamaktı. Ama daha sonra bunu mobil hale getirdim. Sonra da düşündüm ki konunun uzmanları zaten bulmuştur diye. Ama araştırınca bulamadım öyle bir şey, bu olayın bilindiğini tespit edemeyince bir şey bulmuş olduğuma inandım. Sonra bu sabit telefon işini biraz anlattım sağa sola. Cep telefonu olayını da biliyordum ama zamanla o da oturdu yerine, sabit telefonla olanını internette iyice dağıttım çünkü İEM Terör Şube’ye faydam olur diye anlatınca sustular, tek kelime etmediler. Boncuk buldurlar ve ben başkalarının boncuk bulmasını sağladım, böylece bana kazık atmaları cezasız kalmadı. Her zamanki mesele, birkaç gün sonra başım belâya girdi. Pek emin değildim yeni bir şey bulduğumdan ama benzerine rastlayamamıştım. Başıma gelen belâ da ufak değildi. Unutmadan söyleyeyim, en iyi ajanlar delilerden ve fahişelerden oluşur diye yanlış bir inanç vardır. Aslında deliler ajan değildir, önemli işlere bulaşanları kısa sürede deli raporu ile silerler yer yüzünden. Zevk verdi bana buluş yapmak ve araştırıp yeni şeyler bulmaya karar verdim. Pek meraklı değildim siyasete veya kamu işlerine kafa yormaya. Bu nedenle kendi yolumda yürümek için bu tür şeyleri on yılda bir buluyorum diye anlatmaya başladım görüştüğüm kişilere. Aradan 11 sene geçti ve jammer atlatmak için 3-4 yöntem buldum. Meraklıyım araştırmaya, yeni bir şey bulmak zevk veriyor bana. Ama on yılda bir değil, kahvemi elime alıp müziğimi dinleyip keyif çatmaya başlayınca saat başı bir şeyler buluyorum. Yapay zekânın en aptal olanını, yani basitleştirilmiş olanını kullanıyorum genellikle. Amacım terörle mücadeleye yapay zekâyı sokmak diyebilirim. Bombayı patlatan jammer etkisi de bu buluşlarımın en basiti. Yani kendisini susturan radyo frekansı devresini kesen jammer nedeniyle patlayan bomba en basit örneği. Basit ve etkili bir mantık. Sınırdan kaçakçılık ve önemli şeyler geçirmek bile çok kolay. Filistinlilerin attığı füzelerin benzeri ile, yani küçük füzelerin içine bir şeyler koyarak sınırdan atarak geçirebilirsiniz istediğiniz küçük nesneleri. Düşündükçe aklıma binlerce numara ve buluş geliyor ama hobi olsun diye yapıyorum. Asıl işim inşaat mühendisliği. Bilişim bilgim fena değil, çok faydalı oluyor. Ama bilgi geçirmek için füzecik gerekmiyor, kablosuz SIM kartlı bir internet almanız yeterli. Cep telefonunuzda internet olunca diz üstü bilgisayara da bağlıyorsunuz ya, artık sorun değil bilgi taşımak ve iletmek. Cebinize koyup zaten her yerden interenete bağlanıyorsunuz. Bunu herkes bilir ama bir tane subay sorunca gülmekten kriz geçirip bu cevabı vermiştim Maltepe Aydınevler Mahallesi’ndeki kışlanın nizamiyesinde. O kışla çürük çıktı, dibinde beni yıpratan pekakacı şantiye ve hemen yanında beni öldürmeye çalışan, daha sonra iftira atıp ayıpladık diyen site var. Asker yakınlarının oturduğu site. Aslında benim yaklaşık 5 ay oturduğum dairede benden önce bir gazeteci bayanı öldürmüşler diye biliyordum, bana “açlıktan öldürdük, ispatlayamadı ve iftiracı muamelesi gördü” diye tehtid savuruyordu sitedeki “dev-sol” diye, “senin için on 206 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR yıl istiyoruz” diye slogan atan sapık komşular. Tüm komşular sustu sonradan, birkaç yaşlı kadın üstlendi olayı. 5 ay boyunca eziyet ettiler, bir polis “devam edin, ispatlayamaz” deyip gaz veriyordu. O polise bu işte kimin suçu varsa “anasını avradını….” deyince dayanamadı ağladı bana işkence yaptıran aynasız p.ç. Sonra da beni delicesine güde 24 saat taciz eden sapık karı sürüsü defalarca tehtid edince küfür ettim o kaltak.ara. Polis de boncuk bulmuş gibi sevine sevine beni suçlamaya kalktı. Aslında polisi 155′ten ben arayıp “sustur bu fahişeleri” demiştim. Aylar geçmişti ve polis o karıları destekleyip delirmemi bekliyordu. 2008 senesinde ikamet ettiğim dairenin karşısında mahallenin tüm pisliklerinin toplandığı evi jandarma istihbarata vermiştim. Ama 2008 başında da Barbaros’taki milletvekili lojmanlarına uğradım. Nöbetçiyi nasıl tespit ettiğimi söyleyip (arabada sigara içtiği için sigaranın minicik alevini, yani ışığını görmüştüm) dövmelerini istemiştim ve onu yere indirip dövmelerinden zevk almıştım, cep telefonlu bombanın iki şeklinden söz ettim ve benim gençliğimi harcadıkları için daha berbat bir buluş yapacağımı ve herkesi tünellere, kapalı binalara hapsedeceğimi söylemiştim. Buradaki eğlencem de yeni bir şey bulmayacak olmam idi ve aklımdaki şeyin füzeciklerle fırlatılan kimyasal silâhlar olması idi. Ama birkaç hafta içinde başım yine belâya girdi ve bu defa tımarhaneye kapattılar, beynimi mahvedecek kadar elektrik verdiler. Problem şu ki ben her zaman mevcut olan şeyleri daha fonksiyonel kullanan biriyim, yani yeni bir teknoloji icat etmiyorum. Mevcut teknolojiye yeni kullanım alanları buluyorum. Devamında 5 Kasım 2008 tarihinde ölüm tehlikesi yaratacak şekilde dövülmem olayında da kafama odunla vurarak o elektrik şoklarının yarattığı hasara örtpas ayarlayacak bu durum çıktı ortaya. Beynimdeki travmalar beni çok şişmanlattı, travmalar obeziteye neden oluyor. Olayın azmettiricisi ve yalancı şahidi Sinan Şamil Sam’ın maganda ve şöhret olmak için kıçını yırtan akrabası idi. Sinan Şamil Sam 2012 yılının Ağustos ayında sabahın altısında (o dönemde kurslara gidiyordum ve ders sekizde başlıyordu) tramvayda karşıma çıktı ve beni tehtid etti. Bu adam yaralama olayının 2009 yılında yapılan ilk duruşmasında on kardeşiz diye tehtid eden sanıklar hakkında “onlar kürt mafyası ise ben de Türk faşistiyim” şeklinde alay ettiğim için savcı beni ayağa kaldırıp suçladı ve sorgulamaya başladı. Bana yöneltilen suçlamayı sordum ve savunma hakkımı talep ettim. Mahkemenin hakimi “faşizmin yasal olduğunu ispatla” dedi ve ben T.C. Anayasasının altıncı maddesine dayanarak , yani “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ifadesi ile anlamı “devletin yönetiminin millette olması” olan faşizmin yasal olduğunu ispatladım ve Cumhuriyetin ilk kuruluş yıllarından söz ettim. Mahkeme ulusalcı olduğumu tespit edip benden ulusalcı olduğum konusunda onay aldı. Soruşturmaya gerek duyulmadan suçlamadan kurtuldum. Siyasi görüşüm hakkında ayrıntılı bilgiler verdim. Etnik kavgalardan Türklerin değil, azınlıkların zararlı çıkacaklarını anlattım. Doğu Avrupa’da milyonlarcası bulunan Çingeneler dayak ve kötü muamele, işsizlik ve açlıkla yaşıyorlar. Bunlar dışlandıkları için suç ve ahlâksızlığa itiliyor. Aslında açlık ve işsizlikle geliyor işledikleri suçlar (hırsızlık, fuhuş, cinayet,….v.b.). Eğer bizim aramızda insanca yaşamayı red edip sapıkça kavga çıkarsaydılar Kürtler ayrı mahalle ve gettolarda yaşayacaktı, işsiz ve aç kalıp Çingeneler ile aynı durumda olacaktı. Kısacası Kürtçülüğün sonu budur ve bugün öyle bir problem ayyuka çıkmadığı için Kürtlerin böyle bir sorunu yok. O mahkemede bu durumu anlattım ve nefret siyasetinin, terörün Kürtlerin zararına olduğunu anlattım. 207 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Avukatım G.O.P. CHP eski kadın kolları başkanı olan alevi bir vatandaş idi ve yıllar sonra onun arkadaşı, aile dostları olan bir kürtçü CHP’ci şirkete girdiğimi çok geç öğrendim. Sözde ulusalcı, özde pekaka yalakası alevi olan arkadaşının sapıkça hakaretlerine ve saldırılarına maruz kaldım o şirkette. Bunu o şahısların kalitesiz ve kötü niyetli olmalarına bağlıyordum. Son duruşmadan önce avukatı kovarak lüzümsuz yere 6 sene sürmüş olan davayı kazandım. Avukatı azlettim, ancak dostu olan şirkette zor günler geçirmiştim. O dönemde bakirdim ve o ofiste çalışan, üç firmaya aynı anda hizmet eden çalışan bayanlardan bazıları şirket içi fuhuş yapıyordu ve onlar beni iğrendiriyordu. O dönemde bakirdim ve birinin bana aklınca “bana şııı de, şııı de bana” diye yaklaşmasını ayıplayamadım, kızamadım, ne biçim bir olay bu diye garipsedim. Ancak devamında şirketi kışkırtması ve düşmanlık yaratması cinsel taciz oldu, cinsel tacize uğradım. Bu nedenle biri Süleymancılar cemaatinin iş adamlarından olan ve çok namuslu iş adamı diye geçinen (aslında her işte maşa kullanarak fuhuş, rüşvet, sahtecilik, vergi kaçırma suçlarını işleyen) ve diğeri CHP Sultangazi Belediyesi Meclis Üyesi olan patronlar bu durumu tersine çevirmek için beni sapık diye duyurmaya çalıştılar. CHP’nin de cemaatin de yöneticileri ve üyeleri çılgınca saldırdı bana bu olaydan sonra. CHP bana iş bulup susturacağını sanmıştı ama ben kabul etmedim çünkü hakaretler ederek sapıkça ve sadistçe dalga geçiyordular, kendi inancıma göre de bölücü örgüt yalakası Kılıçdaroğlu yönetimi ile iyi geçinmek vatana ihanetti. İtiraf ediyorum şirketteki tesettürlü bayanlardan birini baştan çıkarıp istersem yaparım yapmıyorum olayı yarattım. Onu yarı yolda bırakıp, hatta beyaz çarşaf isterim dediğinde “sana çarşaf fabrikası kuracağım” diye eğlenmiştim. Sebebi sürekli olarak patronun kardeşine beni tehtid ettirmesi idi ve aşağlatması idi. Yani ufak bir intikam aldım. Patronun belediyedeki işlerin takip ustası ve memurlara haşlık dağıtan velinimet kardeşi kendisini derin adam sanıyordu. Ve büyük mafya ayakları ile beni tehtid ediyor, aşağılıyordu. Rüşvet paraları dağıtması nedeniyle ve sürekli Kurtlar Vadisi dizisini seyretmesi nedeniyle kendisini derin adam, karanlık adam, yer üstünde bir yetmiş ve yer altında bir yetmiş boyu olan adam sanmaya başlamıştı. Şirkette bir süre mafya tehtidi savurdular. Yaptıkları dolandırıcılık paradan ibaret olduğu sürece sorun yaşamamak ve başıma belâ almamak için devam ettim. Ancak sağlam olmayan binalar için sahte proje istemeye başladıklarında, yani insan hayatını tehlikeye atıp beni bunun için maşa olarak kullanmak istediklerinde kaçtım. Şirkette bazı elemanlar çok sayıda yönetici ve belediyedeki memurlardan bazıları ile aynı anda cinsel ilişkiye giriyor, ben bakir olduğum için bu durumu mide bulandırıcı buluyordum. İşten ayrıldıktan yaklaşık bir sene sonra, yani Fema İnşaat ve Tic. A. Ş.’ de aynı sapık tayfanın uzantıları ile ve kiralıkları ile başım belâya girdikten sonra 11 Nisan 2013 adam yaralama davası karar duruşmasından önce düşmanlarım tam gaz vurduğu için (komşular sabahın ikisinde uyandırıp vuruyordu, beni cinselliğe ve uykusuzluğa zorluyordu kahpeler, Bilişim Eğitim dershanesi de sürekli sorun çıkarıyor ve polis beni kesinlikle korumuyordu) o duruşmada işimi bitirecekler diye korktum, tımarhaneye düşersem en az beş sene ilişkiye giremeyeceğim diye korktum. 14 Mart 2013 tarihinde Maria (Meryem) adındaki bir fotomodel escort ile ilişkiye girdim, çıktıktan sonra habersiz olduğu için SMS göndererek bekâretimi aldığı için teşekkür ettim. Takmadı ama on ay sonra tekrar anlattım durumu ve çok hoşuna gitti. Benim iş yerime yakın bir yere taşındığını öğrendim. Ama kendisi ile görüşmedim. 208 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR O dönemden sonra toplam 6-7 escort ile birlikte oldum, bazıları ile hiç tanışmasaydım keşke dedim, bazılarını tanıdığım için mutluyum. Ama ailemle ikamet ettiğim adreste de, komşuların beni 5 ay boyunca evimin havalandırma deliğinden sürekli gözetleyip cinsel çağırışım ve tacizler ile mastürbasyon yaptırdığı Maltepedeki adresimde de çok az uyumama izin veren, sürekli cinselliğe zorlayan birer çete vardı. Polisi çağırıyordum, polis bir şey yok deyip gidiyordu. Sonunda emniyeti dava ettim. İnanır mısınız bir ay geçmiş olmasına rağmen henüz işleme konulmamıştı takipsizliğe itiraz evrakım. Hatta evrakı çalmıştılar adliyeden, evrak kayboldu diye dava açtım. İşlemleri yaparken telefon aldım evrak Anadolu Adliyesi’nde diye ve dosyadan bir fezleke çalıp CHP’ci ve Süleymancı iş ortağı dolandırıcılara takipsizlik vermişler. Hem özel güvenlik şirketlerini hem emniyeti suçlamıştım. Normalde on günde cevap vermeleri gerekiyor, cevabı almam iki ay sürdü ve bu süre içinde beni işsiz, parasız bırakıp bir ton iftira attılar, ailemin desteğine mahkûm ettiler beni. Ailem öyle bir şey yok diye hareket ediyor ancak dava açılması halinde mahkemeye yalan söyleme cesaretleri olmayacak çünkü bunun sonu hapis olur. Öz annem vurmaz sırtından öz oğlunu. Aslında beni düşmanlarım adına tehtid ediyor beni annem evde, sabah çıkarken parasızlık ve işsizlikle tehtid ediyor. 9 Şubat 2012 tarihinde telefonla saat 15:00 sıralarında arayarak beni tehtid ettiler. Anama sövdüler, senin gibi adamlar çok yaşamıyor diye tehtid ettiler ve ceza verdiklerini söylediler. Devamında Maltepe Aydınevler Mahallesinde bana iftira atan kahpe komşular da ceza vermiş gibi davranıp ceza verilmesini kabul eden şahıs olarak gösterip Harun Hasan Öge ve kardeşi İbrahim Öge için para karşılığında iftira savunma hazırladılar. Satılık köpek hepsi. Çok sayıda vaka ayarlayıp çok sayıda dava açmama neden oldular. Bunların iftira savunmasına göre ben sapık oluyorum, onlar şerefli namuslu iş adamı ve önemli Müslüman oluyorlar. Ben sadece hakimin karşısına çıkmak istiyorum, çıkarsınlar hakimin karşısına ki onları rezil edeyim. Öyle birlik olduk, bastık parayı ve kiraladık açlıktan ölmüş komşuları diye bir şey olamaz. Bunlar bana iki sene mastürbasyon yaptırdı ama ben erkeğim ve beni azdırıp durdular, iktidarsız olmamak suç değil. Aynı zamanda bir ton iftira ile normal ilişkim olmasını engellediler, profesyonel ve özel hayatıma öyle saldırdılar ki bir hanımefendinin benim yanımda görünmesi imkânsız hale geldi. Aslında isterdim bir kız arkadaşım olmasını, bebeğim olmasını. Genç kızları beğendiğim doğru. Hiç bir sevdiğim için intihar etmeyi düşünmedim. Bir güzel için ölüp toprağın altına girmek onu başkaları ile aşk yaşaması için yoldan çekilmek, onu ellere vermektir. O nedenle kara sevda intiharı benim için sadece kötü değil, aynı zamanda mide bulandırıcı geliyor. İntihar edenleri de kötülemiyorum çünkü tıbben onlar hasta, onlar hasta oldukları için ölümün pençesinde. Özet olarak Artun ve Pramit Yapı denetiminin patronları beni tehtid ettiklerinde bu durumu sosyal medyada ve internet sitemde yazdım. Ellerindeki tek koz onların motorları ile ilişkiye girmek yerine 10-12 günde bir mastürbasyon yapmam ( Aile hekimim Orhan Kaplan’ın tavsiyesi ile) idi. Girdiğim her iş yerinde yok cep telefonuma cinsel hatların SMS reklâmlarını göndererek, yok evde rahat bırakmayarak, yok çok zaman kaybetmemek için porno seyretmeye zorlayarak bana iki seneye yakın mastürbasyon yaptırtmaları, bunun için kiralık komşuları kullanmaları, para kazanmamı engelleyerek escortlar ile görüşmelerime son verdirterek normal arkadaşlık veya kiralık kadınlar ile gerçek seks yapmamı engelleyerek beni masturbasyoncu olarak tanıtmaları idi. İnanın bana bu günlerde öyle bir şeye gerek duymuyorum çünkü sabahın üçünde uyandırıp seks sohbeti ve tacizleri ile beni uyaran ve mastürbasyona zorlayan komşular sustu artık. Maltepe’dekiler susmadı ama bu 209 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR adrestekiler yaptıkları şeyi biliyorlar, hesap soracağım. İhtiyacım olduğunda zaten fotomodeller ile seks yapıyordum, ama gerçek kadınla seks yapınca mastürbasyon yapamıyor zaten insan, böyle bir ihtiyaç yok. Ekim – Kasım 2013′te yine başladı uykusuzluk ama bu defa komşular susuyor, onun yerine sokaktan bağıran sapıklar devam ettiriyordu olayı. Yani metrobüs ve tramvaylarda etrafımda vır vır dolaşıp dikkat dağıtma konuşmalaır yapıyorlar, evde de sabahın üçünde uyandırıp şu kızla bu kızla ilgili sohbetler ve kışkırtmalar ile azdırıyorlar. Annem de dava ettiğim itler adına beni tehtid ediyor, dava dosyasında annemin ve babamın adı da geçiyor. Onlardan şikâyetçi ve davacıyım. Peki bu kadar çok çaba nedeni mi? Çünkü hem CHP ile, hem cemaatçiler ile mahkemelik olacak durumdaydım. Beni devlete dava açacak adam diye damgalatıp parti ve cemaat olarak vurdular bana, iftiraları da toplumun duyarsız kalmasını sağladı. Hatta eziklerden destek bile aldılar. Milliyetçi düşmanı topluluklar tam gaz vurdu, dertleri bol parayla yaşayamamak olan p.çler kıskanıp vurdu. Olay küçük emrah filmlerine dönüştü. Resim çekmekten zevk alıyorum ama ustası değilim. Yine de koyuyorum fotoğraf makinesini masanın üstüne ve bekliyorum resim çekmesini. Internet vazgeçilmez benim için. Hayatımı kurtardı, geçmişteki 13 sene gibi gece gelip götüremedi beni üniformalı kahpeler kanunsuzca. Belki de daha kötü oldu, kendi ayağınla geleceksin deyip ömrü kısaltacak şekilde işkence yaptırdılar kendi siyasi mafyalarına. Ben müziğin her tarzına hastayım ve tarza göre değil esere göre yapıyorum tercihlerimi. Bir tane Orhan Gencebay ve bir tane Ferdi Tayfur şarkısı dışında arabesk dinlemem. Utanmam arabesk dinlemekten ama iki şarkı dışında zevk almam arabeskten. 12 yaşından beri durmaksızın Heavy Metal, Hardrock takıldım. Bazen iyi geliyordu elektronik müzik. Ama duygusal müzikte tercihim Rusça şarkılar. Serserilik ve zevk için ise Amerikan piyasasının technoları işe yarıyor. Her gün yeni tarz yeni eser çıkıyor. Özellikle araştırmıyorum, internette kulağa hoş gelen şeyleri dinliyorum. Yabancı dillere ilgi duyuyorum. Ama sertifika almak veya hava atmak için değil, bir bilgiye ihtiyacım olduğu zaman anında ulaşıyorum. İnternette bulamayacağınız şey yok. Bir dilde bulamazsanız diğer diller mutlaka işe yarar. Memleketi kurtarmak isterdim elbette ama bin yıldır bir türlü kurtulmayan memleketi kurtarmak benim yeteneklerimi ve gücümü aşar. Memleket zaten bir sürü ticari kuruluş ve siyasi güçlerin oyuncağı olmaktan mutlu, kurtulmak istemiyor. O yüzden kendi hayatımı yaşamaya özen gösteriyorum. En eğlenceli plânım çift taraflı bir albüm hazırlamak. Bu fotoğraf albümünde terör sempatizanı kızlarla polis/asker yakını kızların güzellik yarışması olacak. Albümün bir tarafı devletçi kızlardan oluşacak, diğer tarafı da isyankâr/militan kızlar olacak. Aslında bir de üçüncü bir bölüm olsa iyi olur, bu dünya düzeninin am.na koyayım – ben kendi zevkime göre yaşarım diyen liberal kızların fotoğraflarını koyacağım. Yani güzel bir trilogy olacak. En büyük projem bu. —-____—-____—– 210 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Copyright Cevat Çalışkan © 2013. All Rights Reserved. www.cevatca.wordpress.com Ulusalcı demek Kâmilci, Kemalettinci, Kemalci değil, Mustafa Kemal Atatürk’çü olmaktır. “Yurtta sulh, cihanda sulh” dedi en büyük Türk. Yurtta sulh olsun. Sağcı solcu diye böldünüz, fakirleri kavga ettirdiniz. Siz her zaman başkan, her zaman yönetici, her zaman memleketi kurtaracak hint kumaşı, haram paranızla yakışıklı, yandaşlarınızın reklâmı ile namuslu oldunuz. Copyright Cevat Çalışkan © 2013. All Rights Reserved. 21 Ekim 2013 Pazartesi 19 Ekim 2013 Cumartesi Cevat Çalışkan <—- Tıklayıp ekteki sıkıştırılmış dosyayı indirebilirsiniz, konuyla ilgili açıklama aşağıda S.O.S-Turkish Police Stations in Istanbul attemped to kill me My Name is Cevat Çalışkan born in Bulgaria 02.01.1976 I live in Turkey for 25 years, in Istanbul My Identity information is in the documents in the appendix http://www.cevatcaliskan.com is my professional civil engineering Web site which saved my life I am the Turkish citizen that national Turkish police want/wanted to kill Their murder operation was unsuccessfull In the last 2 years they used political groups, terorists and never let me win enough Money, Under threat and harassment by placing an appartment, in Maltepe İstanbul Turkey I was placed there for 5 months 211 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR There they attempted to starve me This was murder attempt, and the prosecutors had many crimes, they wanted me to be hungry enough, enogh to accept to go to mental hospital, and accept the lie that “my formal coplaints were a result of mental illness” Here is the truth that they never let me find food , job and they never let me sleep enough for several months. At two addresses ( Sultangazi and Maltepe) they used my neighbours to abuse me 7/24 by intentional screams , shouts, threats, lies, defamations, insults… The reason of this formal attack crimes is my eyewitness status Very rich politicians had important crimes ( occured in formal buildings) and their political groups, especially the terrorist ones attacked me. Now they want to take all my rights and never let me sign any more any documents that will put many policemen and politicians in the prison Turkish expression documents and the audio recordings of the conversations with police bases is are in the appendix Thank you very much, Cevat Çalışkan, a man who wants to survive.. Моето име е Cevat Çalışkan ( в Турция ) Данаил Филипов Асенов роден в град Шумен (02.01.1976) От 25 години живея в Турчия но полицията се опита да ме убие защото се оплаках от няколко подкупени гадни полицаи По Турски и Английски ситацията и доказателствата, документите в апендикса Моля, България спаси ме Cevat Çalışkan İnşaat Mühendisi, önemli suçların şahidi, birkaç rüşvetçi polisten şikâyetçi olduğu için İstanbul polisinin kardeşlik ilân ederek aile (mafya) haline gelip öldürmek istediği adam. Önce öldürecektiler, davalar 212 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR açınca imzasını ve hukuki ehliyetini adam kaçırarak ve tehtid altında tutarak Türk polisinin en eski işkence merkezi olan tımarhaneye kapattılar. Türkiye Cumhuriyeti polis güçleri çok kişinin kimliklerini gasp ederek kimliği belirsiz olarak kayıtlara geçirip aylarca dayakla işkence yapıyor tımarhanelerde. Kimlik ve iletişim bilgilerim ekteki evraklarda ayrıntılı olarak verilmiştir Türkiye Cumhuriyeti Devleti Rezil Oldu İç işleri bakanlığı ve adalet bakanlığı açılan soruşturmaları sanıkların kendilerine yaptırıp vatandaşın hayatını tehlikeye atıyor, tazminat ödememek için adam öldüren kurumlar keyfi olarak dolandırıcılık yapıyor: Resmi yolla gasp ve dolandırıcılık gibi adi suçlar kahramanlık ve devlete hizmet olarak gösteriliyor, şikâyetçiler memurların ve yandaşı oldukları siyasi gruplarının saldırısına uğrayarak ekonomik ve sosyal olarak linç ediliyor… Adalet bakanlığı muhabere bürosu memurları bana iftira atarak İEM ve T.C. İstanbul Anadolu Adliyesi personeli, memurları hakkında açmış olduğum davanın dosyasını aynı adliye içinde 4 aydır savsaklatıyor ve bu süre içinde beni işsiz bırakıp, “açlıktan ölmesin diye anasına verdik” deyip, vesayet kısıtlama davası açtırdılar. Böyle bakanlık da, irtibat bürosu memuru da, adliye içinde beni çok iyi bilen ve olayı çok sayıda vakaya bölüp tek bir soruşturma olarak göstermeden , ayrı ayrı adi suçların takipsizliği olarak dolandırıcılık yapan savcı çetesi de asil değil. Şikâyet etmiş olduğum adliyeye başka adliyeden yalan ihbarlar gönderen, şerefsiz bir bakanlık söz konusu. Ayrıca işlemler uzun sürecek diyerek bana bakanlığa gönderdiğim dilekçenin aynısını, ekteki kanıtları koymadan ve dilekçenin aslı hakkında bilgi vererek göndermem nedeniyle bu dolandırıcı memurlar iki dosya gönderdiğimi ispatlayamayacağımı sandılar, birkaç sayfa ile beni kanıtları olmayan deli diye iftira ile yok edebileceklerini sandılar. İki dilekçe metni var, ama iki dosyadan biri kanıt belgeler ile dolu, kanıtları yok edecek şekilde hareket eden bakanlıktan tazminat talebim kabadayılık yapıp , arkamdan laf atarak tehtid eden adliye memurlarını korkutacak bir rakam olacak. Adliye içi memur çeteleri sürekli evrak ve dava dolandırıcılığı yaptı, hatta ağır ceza mahkemesine giden dosyayı ve kanıtları çalıp beni kapatıp tehtid ettiler. Bu soysuzların tehtidlerine boyun eğsem adliyede ağır ceza mahkemesine giden evrak ve kanıtlar olduğunu hiç kimse öğrenemeyecekti. Hatta dosyada kanıt olarak bulunan fezleke metni ve açıklamalarını dosyadan ayırıp bağımsız gösterdiler, sanık milyonere takipsizlik çıkarttırdılar. O fezlekedeki sanıklar beni aylarca taciz ve tehtid altında tutan Süleymancılar Cemaati üyelerinin önemli iş adamlarından biri olan Harun Hasan Öge ve kardeşi İbrahim Öge hakkında idi. Bunları önemli yapan cemaatin sempatisini 2002 senesinde bir çürük ve depreme dayanıksız binayı inşaa ederken etkili olmaları ve ilerleyen yıllarda bu cemaatin işleri ile ve belediyede verdikleri rüşvetlerle servet yapmaları, rüşvet trafiğini yöneterek bölgedeki ve belediyedeki işlemleri etkilemek, mühendis ve müteahhitleri baskı ve tehtid altında tutmaktır. Ortakları ve fezlekede adı geçen CHP Sultangazi Belediye Meclis Üyesi Halûk Bozlkurt da beni aylarca mafya tehtidi ile çalıştırıp, kavgalı olduğum ailemin evine aylarla sonra gelerek “seni mafyaya vereceğim” sözünü annemin önünde “tanıdığım mafyalar var” şeklinde değiştirmeye çalışmış, ancak annemin de 213 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR davada sanık olduğunu unutmuştu. Yani annem 2 yıldır saldırıya uğramam süresi içinde kendisi de saldırının bir parçası idi. Hep alehimde konuşması, tehtidleri savuran sanıkların sözcüsü olması, beni kaçırarak isteğim dışında ve kanuna aykırı şekilde tımarhaneye kapatılmam için evraklara imza atıp “polis beni korkuttuğu için imzaladım” deyip bana duygu sömürüsü yapması, kendisini korkutulmuş ve tehtid edilmiş gösterip madur diye kandırması…. v.b. Bunlar beni ikamet ettiğim adresten zorla kaçırıp adliyedeki dosyayı da çalmışlar. Dosya içindeki fezlekeyi de çalıp yukarıda anlattığım gibi milyoner ve siyasetçiler hakkında takipsizlik kararı çıkarmışlar. Dosyayı çalanlar hakkında dava açtım ama dosya tam kurtulmadı ben dosyayı çalanlar hakkında dava açınca bile. İnadına korkmuyorum kahpe dolandırıcılardan. Savcısından memuruna kadar eşkıya olan adliyeleri olan asaletsiz bir yönetim var. Hayatım tehlikede rüşvetçi itler yüzünden Bedenen öldüremedikleri için resmi işlemle kâğıt üstünde öldürmek istiyorlar. Rüşvet verenlere veli nimet diyor gerçek velisini, yani öz babasını bilmeyenler ama her para basana baba diyenlerin babası belli olmadığı için “babası belli olmama suçundan” hapise girecekler… Adliye sınırları içinde faaliyet gösteren bir memur çetesi ve adliye dışındaki suç ortağı olan siyasi çeteler ikamet ettiğim adreslerde beni 5 ay yıprattıktan sonra öldürmeye teşebbüs etti. Adalet bakanlığına başvurmam ve devamında gelişen olaylar ile ilgili şikâyet dilekçesi ve kanıt metinleri, bu olayda taraf olan İstanbul emniyet müdürlüğü ile yapmış olduğum telefon konuşmalarının dijital kayıtları ektedir. Olay beni üç kuruş maaş verip tehtidle çalıştıran baboşların işten kaçınca telefonla arayıp küfürlü şekilde tethtid etmeleri ve onları çenelerini kapatmaları için ihbar etmem, 11 sene önce problem yaşadığım ve şikâyetçi olduğum bir polis memurunun mali 214 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR şubede karşıma çıkıp tüm emniyeti kışkırtması ve polislerin beni topluca yıpratıp 5 ay ikamet ettiğim adreste kiralık komşulara yıprattırmasıyla başladı. Kanunsuzca beni adresimden kaçırıp tımarhaneye kapatan , kendileri hakkındaki dosyayı adliyede hapis tutup aylarca beni maddi, manevi ve bedenen yıpratan şerefsiz memurların ta kendileri idi ve Ağır Ceza Mahkemesi dosyasını 4 ay savsaklayıp bu süre içinde bana yüzlerce iftira atanlar bu devletin dostu değil. Bunlar şeriatçı terörün gücünü ve anayasal düzene düşmanlığı sevdirmeye çalışanların siyasi propagandası, ayrıca kürtçü, Türk düşmanı Kemal Kılıçdaroğlu halkçısı CHP’cilerin saldırısı idi. Burada sorun şu ki topluca linç etme, yani şeriat anarşisini sevdirmek için beni “katil, sapık, ırkçı, tecavüzcü, jigolo…v.b. iftiralar” ile karalayıp bu şeriatçı linçi sevdirmek, şeriat propagandasını yapmak idi. Beni zengin olarak tanıtıp da “fakirlerin ceza vermesi, mühendislik yapmasını engelleyerek aç bırakma cezası verdiği kişi” olarak tanıtıp solcu propagandası da yaptılar. Bu sağcı solcu saldırı da davacı olmak istediğim iki ortaktan birinin cemaatçi ve diğerinin kürtçü CHP’ci olması idi : Zengin olmak için sağcıları da solcuları da, şirkette attıkları “sağdan vur soldan vur” sloganlarına uygun şekilde ve aralarındaki “kolpa, kolpa” sevgi gösterilerine uygun şekilde , kullanmak 215 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR istemeleri idi ve iki tarafta da etkili olmaları idi. Sağcılar da solcular da vurdu…. Çünkü onların iş adamları ufak tefek suçlar işleyen insanlar değil, ömürleri boyunca yasadışı iş yaparak adam olmuş dolandırıcılar idi. Bu cemaatin ve CHP’nin şahit yok etme, karalama ve cinayete teşebbüs davasıdır. Rüşvetçilerle ve siyasi torpiller ile adam öldürmeye teşebbüs eden baboşlar mutlaka hapis cezası alacaklar. Arkalarında on cemaat ve on tane solcu parti olsa bile anayasal düzene saldırmamayı öğreteceğim onlara. Ayrıca şeriatçı devlet de kurulmayacak, kürdistan diye bir şey de olmayacak topraklarımızda. Beni topluca öldürmeyi siyasi propagandaya dönüştürdüler ama yapamadıkları için çenelerine vurmuş. Çünkü anayasanın dördüncü maddesi gereği sürdürdükleri şerefsiz politikalar sonucunda anayasa mahkemesinden bir sonuç çıkarmaları mümkün değil. Onların yaptığı siyaset kendilerini plastik yani gerçek olmayan organ ile tatmin eden kadınlara benziyor, siyaseti yapıyorlar ama asla yasa ya da karar çıkaramayacaklar. Burası kıro kemalin ülkesi değil, burası Atatürkiye, burası en büyük Türk Mustafa Kemal Atatürk’ün toprağı. Aynen devam etsinler, o siyasetin bir sonucu yok, olmayacak. Ağır ceza mahkemesi dosyasında chp olduğu için adliye içinde çete kuran memurları kodese tıkmak benim için zevk olacak. On günlük soruşturmayı 216 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR 4 ay savsaklayıp dolandırıcılık yapan şerefsiz chp’ci memurların yargılanacağı dava yakındır. Cevat Çalışkan İnşaat Mühendisi insaat@hotmail.com 0 537 057 68 68 Beni kim vurduya gitmekten kurtaran amatör internet sitesi http://www.cevatcaliskan.com u 30 bin kişi ziyaret etti ancak, toplumu “toplum adına ceza veriyoruz” diye kışkırtan ve para karşılığı iftira atan, bana düşman olan Süleymancılar cemaati ve CHP’nin kürtçü kolu her gittiğim yerde beni devlet düşmanı diye damgalayıp tutuklatmaya çalışıyor. Devletten değil, birkaç rüşvetçi devlet memurundan şikâyetçi olmuştum. Bu nedenle İstanbul polisi rüşvetçileri kurtarıp bana aylarca eziyet ettikten sonra vatandaşın üzerinde etki bıraktı, şikâyetçi olanın ne hale geldiğini gösterdi. Ben solcu değilim ve “acımasız solcu” diye iftira atıp acımasızca kendi sağcı polis çetelerine saldırılar düzenlettiler. Bilirsiniz ki polis sağcı, askerler solcudur. Yani sağ kavgası polis maaşlarını, sol kavgası halkçılıktan para kazanan ufak çaptaki concon iş adamı ve concon zengin düşmanlarını besliyor, TSK yakınlarının sülâlerini de el üstünde tutuyor. Ben iç barış, yani sağ sol kavgası karşıtı bir siyaset yaptığım için beni topluca karalayıp ortadan kaldırmaya teşebbüs ettiler ve imza yetkimi, yayın yapma imkânlarımı yok etmek için saldırdılar. Bilgisayarımı elimden almak ve yazı yazmamı engellemek için açlıktan öldürmek istediler. Ancak kim vurduya gitmemi engelleyen benim yazdığım 217 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR günlük yazıla ve raporlar, bilgisayarımda yazdığım şikâyet dilekçesi metni idi. Bunları elle yazsaydım, dijital ortamda olmasaydılar asla çoğaltamazdım. Ekte tehtid ve taciz altında yazmış olduğum, içinde dikkatimi dağıtan sapık tacizciler yüzünden çok sayıda hata olan Ağır Ceza Mahkemesine başvuru metnim yer alıyor. Ağır ceza mahkemesine yaptığım başvuruyu şikâyet etmiş olduğum adliyenin sınırları içinde savsaklayarak başka yerlerden ihbar adı altında iftira ile ve suçladığım savcılar tarafından mahkeme açılarak hak ve hürriyetlerime saldırıyorlar. Ağır ceza mahkemesi dosyam aylardır savsaklanıyor ve beni kaçırıp tehtid altında aldılar, akli dengem yerindeydi ama akli dengemin yerinde olmasını sonradan tehtidle kullandırttıkları ilâçlara bağlamaya çalışıyorlar. İlâç kullandığı süreci iyi olan deli iftirası atarak korkutmaya çalışıyorlar. Yani benden , “daha önce hastaydım o yüzden şikâyetçi oldum” dememi ve eğer işsiz ve aç kalmak istemezsem şikâyetlerimden vazgeçmemi istiyorlar. Yabancı ülke konsolusluklarına haber verdim, internet sitem zaten yeterli istanbuldaki devlet memuru çetelerinin rezil olması için. Ayrıca birkaç konsolosluğun olayı aylar öncesinden araştırmasını sağladım. Bakarsınız ülkemizin karşısına kalın bir dosya çıkar. 18 Ekim 2013 Cuma 218 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR İMO Seçimlerinde Abdullah Çelik grubunu destekliyorum çünkü mevcut oda yönetimi Kılıçdaroğlu yönetiminin partizanı, solcu bile değil. Tanıdığım solcular Kılıçdaroğlu grubunu solcu kabul etmiyor ve inanmıyor solcu olduklarına. Sol deyince de concon servet düşmanlarından, kendileri çok zengin olamamış ama karnı tok olmasına rağmen parası olan herkese düşman sapıklardan bıktım. Bu zihniyet gerçek komünizm bile değil, bu bir varoşları kışkırtıp adam öldürtme sapıklığıdır. Bu nedenle CHP partizanı oda yönetimine değil, Abdullah Çelik oda yönetimi adayı gruba destek vereceğim. Türk Mühendisler Birliği de aynı grupta, yani milliyetçilerin yeri de Abdullah Çelik grubu. FACEBOOK Profilime Uğrayabilirsiniz, ama sizi tanımıyorsam arkadaş listeme eklemem. Kız arkadaşımdan referans alırsanız sizi arkadaş listeme eklerim ama önce bana bir kız arkadaş bulmanız gerekiyor. (aşağıdaki linki kullanabilirsiniz) https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10151924183639486&set=np.84024939.1000011639078 15&type=1&theater¬if_t=photo_tag 17 Ekim 2013 Perşembe Gittiğim her yerde dava etmiş olduğum şirketlerin ve CHP’nin fahişeleri ve pez.venkleri etrafımda dolaşıp benim hakkımda iğrenç laflar edip nasıl olsa polis bir şey yapmaz diye düşünüyorlar. Şunu ispatlamak namus bizim için bunu ispatlamak namus bizim için diye konuşuyorlar. Aynen öyle , attıkları iftiraları ispatlayamadıkları için hepsi namussuz ama o kadar değil. İspatlayamadıkları için onlara hapis ve maddi + manevi tazminat cezası var. O namussuzlar için bu öyle namus lafında ibaret değil, onları kiralayan itler mahkemelerden 219 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR ceza alacaklar. Hapis almaları söz konusu olmasa yüzlerine defalarca tükürdüğüm ve utanmayan o kerkenezler asla uğraşmazlar benimle. Ülkemizin milletvekillerine e-posta attım ama bu ülkede duyarlılık diye bir şey yoktur. Bir cevap geleceğini sanmıyorum. Her gittiğim yerde sinirlerimi yıpratmak için laf atıp kaçan karılar var, önce metrodaki tesettürlüler sonra da kafedeki orta yaş üzeri şişkolar. Sabah da bir pastanede çay içerek bir şeyler okumaya çalıştım, oro.pular saırayla geçti yanımdan laf etti, yan masalardan benim hakkımda muhabbet ediyormuş gibi davranıp konsantrasyonumu bozdular, sonra da hep karı göndermekten bıkmışlar, bir grup pezetta geldi genç olanlardan. Yani kafa toparlayıp yazı yazacak yer bırakmadılar. 15 Ekim 2013 Salı İyi Bayramlar, hepinize sağlık ve huzur dilerim. Dün koşturdum sağa sola ve bu adreste de sapıklar kaldıkları yerden devam ediyorlar, Harun Hasan Öge ve Halûk Bozkurt’un kiraladığı fahişe kadın sabahlara kadar dır dır yapıyor, sürekli fal atıp sataşıyor. Kocası olacak pez.venk ve diğerleri susmaya başladı, karı tek başına yaptı diyecekler. Beni geç saate kadar yorup uyumama izin vermiyor o.ospu karı. O yüzden geç uyanım, bayram namazını kaçırdım. Harun itinin tesettürlü kahpeleri tüm mahalleyi kışkırtıyor, sokağa çıktığımda dikkatimi çekecek laflar ve olayla ilgili cümleleri yola döşeyip 30 metrede bir söylüyorlar ve küfür koparmaya çalışıyorlar. Bu mahalleye geri döndüğümde Harun Hasan Öge’nin abisi ben yoldan geçerken “sapık” diye hakaret etmiş ve hemen yan binadaki bilgisayar ürünleri mağazasına geldiğim için arkamdan iki tane ve bir doksan boyunda, kuvvetli adam göndermişti, korkmamıştım itlerinden. Adam ve ortakları küçük doğu baboşu oldukları için süreki iki metre boyunda adam kiralayarak benimle başa çıkacaklarını sandılar, ama bunun bir boy işi olmadığını anlamaları gerekiyor. Onun kahpeleri tüm şehri bana “Bulgar çocuğu” diyerek kışkırttılar çünkü kendileri Türk değildi, biri bölücü terör örgütü yalakası Kemal Kılıçdaroğlu yalakası ve adamıydı, kürttü ve diğeri hangi milletten olduğunu bilmediğini, yörük olduğunu ve çok sayıda kürt akrabası olan Öge’ler idi. Yani kendileri kıro oldukları için beni hem Bulgar ilân ettiler, hem çirkin oldukları için dış görünüşümü bozdular. Annem de açık şekilde onlar için çalışıyor, yani evime kadar girdikleri için bu savaş değil namus kavgası oldu. Ben açılmış davayı bekliyorum, hukuk mahkemesinde analarını bekleyeceğim, iki sene örtpas yaptılar ama ben kararlıyım. Önce Taksim, sonra harbiye ve Mecidiyeköy’de gezdim. Birkaç yerde oturup çay içtim. Evde kesintisiz tacizler var, sokakta bağırıyorlar, geceleri de yandaki binada kadın beceriyor kafamı. Kafam iyice uyuşup ağrımaya başlayınca cinsel dürtüler yaratacak konuşmalar yapıp, anlayacağınız dilde söyleyecek olursam “azdırıp” mastürbasyona zorluyorlar. Bazen şeytana uyuyorum, arkamda kapalı olan kapıyı aralanmış buluyorum, anne ve babam komşu karıya haber veriyor ve attıkları laflar, savurdukları hakaret ve tehtidler o duruma uygun şekilde değişiyor. Yani anne ve babam ev içinde ne yaptığımı sürekli rapor ediyor. Olay en başından beri gittiğim yerleri kışkırtan iki çeşit kadın grubuna dayanıyor. Kutsal tesettürlü bacılar (elinde çocukları olan kadınlar, genç tesettürlü kızlar, ….v.b.) ve modern 220 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR süslü kokonalar ve genç modern kızlar (bunlarda manevi muhabbetle ve sömürü ile değil, erkekleri etkileyerek, pavyonculuk yapıp erkekleri parmaklarının ucunda oynatarak kışkırtıyorlar). Yani bu cemaat ve CHP saldırısının temellerini atan Öge’ler yeni bir şey yaratmadılar. Onlar Adan Oktar, yani Adnan Hoca taklidi. Öge’lerde ne istersen var, Adnan hocada ise sadece kara çarşaflı var. Yani Harun Yahya ile Harun Hasan Öge’yi karşılaştırdığımızda birinde sadece kara çarşaflı ve açık modeller var, diğerinde hem kara çarşaflı, hem açık saçık, hem ortalık malı, hem modern tiki,….yani yok yok, Harun Hasan Öge’de çeşidin her türlüsü var ve bunlar gittiğim her yerde sorun çıkarıyorlar. Şimdi Profilo Mecidiyeköy’de bir yer buldum ki kafam rahatladı biraz. Bütün gün boyunca ziktiler kafamı. 03 Ekim 2013 Perşembe İş yerim için Adli Sicil Kaydı Yoktur (sabıka kaydı) belgesi almak için T.C. İstanbul Anadolu Adliyesi’ne uğradım. Aldım 5 tane ama açmış olduğum davaların durumu vahim. Adliye özel güvenlik müdürü ile de konuştum ve öğrendim ki kamera görüntüleri onların elinde. Yani adliyedeki güvenlik kameraları beni tehtid eden, bana hakaret eden ve bana çamur atan adliye özel güvenlik şirketinin elinde. Adliye içinde bana yaptıkları şeylerin benzeri olan ancak bana zarar vermeyen saçma sahneler ve senaryolar ayarlamıştılar, bunların amacını anlamamıştım ama bir şerefsizlik yapacakları belli. Mahkeme olursa mahkemede bu sahte sahneleri sunacaklar. Kamera görüntüleri belli bir zaman aşımından sonra yok edilmiyorsa demek ki beni tehtid ve taciz ettikleri sahneleri çıkarıp yerlerine sahte olan ve sanıkların değil, başka özel güvenlik elemanlarının yer aldığı ve gülüp oynadığı, soytarı gibi davrandıkları sahneleri koyacaklar. Sorun şu ki saldırıları hafta sonları artırıp beni nöbetçi savcıları gidecek duruma getirdiler ve haftasonları adliye boş olduğu için başka ziyaretçi yok orada. Bu durumda orada bana hakaret ve tehtid savurdukları görüntülerde başka ziyaretçi yok adliyede, beni çıldırtıp kavga ettirmek için etrafımı sarıp topluca konuşup rahatsız edecek şekilde kafamı uyuşturdukları sahne çok önemli, o hayatımı kurtaracak ve onu yok ettiler anlaşılan, giriş kapısındaki görüntü. Olayın aslı olan ve beni ifade verirken, ifadeden önce taciz eden güvenlikçi karı görüntüsü de yok edildi anlaşılan çünkü ondan sonra daha yaşlı ve daha şişman, sürekli saçmalayıp şakalaşan bir güvenlikçi kadını koydular önüme başka bir başvuru için beklerken. Önceki psikopat kadına benzemiyor. Davaların durumu şöyle. 1. Can Güvenliği Tehtid davası ( 07.08.2013) : Beni dolandırıp bütün gece sözlü şiddet uygulayıp sabah saatlerinde bir gruba taciz ettirdiler ve ben o gruba küfür ettim. Kendisine küfür etmişim gibi davranan ve çalıların arkasından geçen başka bir grup o küfürü üstlendi, reşit olmayan çocuklar da vardı , psikopat büyükleri de vardı ve beni küfür ede ede, anama söve söve tehtid etti. Öldüreceklerini söyledi, yaşı küçük olduğu için anama sövmüş olmasına rağmen bir şey demedim, sadece 20 dakika sonra beni öldüreceğini söylediği yerden geçeceğimi söyledim akıllı durması için, beni öldüremeyecekti. Esenyurt’a gittim ve site çalışanları (kendilerinden davacıydım, dava açmıştım zaten) akşam bana site yönetiminden uyarı getirdi ve bu uyarıda küfür eden adam olduğum için beni dövmeye gelen gençlik grubundan söz ediyordular, bahçıvan da beni dövmeye geldiklerini söyleyerek korkutmaya çalıştı. Yani dava etmiş olduğum site olay üstüne olay çıkarıyordu. Site çalışanlarını dava ettim, ancak savcı dün karar verdiğini söyledi ve bu karar büyük ihtimalle takipsizlik, tekrar dilekçe yazma hakkım olduğunu söyledi ancak 221 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR bunu da engelleyecekler bir şekilde. Adliye içinde özel güvenlik şirketi savcıları etki altında bırakıyor. Eğer savcı dava açılması dışında bir karar verip uyguladıysa karar mekanizması değil, iddia makamı olduğu için onu da dava edeceğim. Onun kâtibi takipsizlik verdikleri o dava dosyasına Soğancıoğlu İnşaat ile ilgili dosyayı da eklemek istiyordu. Diyordu ikisi bir arada olsun, ama savcı kararı verildi deyince anladım ki o ülkücü bıyıklı dolandırıcı açık olan dosyayı yok etmeye çalışıyor. Böyle memuru olan devlete saygım yok. Saygıyı korkuyla kazanan, asaletle kazanmayanın da taaaa anasının….na koyayım. Peki beni nasıl küfür ettirdiler. Genellikle kavga edemeyeceğim tesettürlü ve çocuklu kadınları kullanarak beni 2 yıl boyunca taciz ve tehtid ettiler. Bunlara değil şiddet uygulamak, kavga etmek bile mümkün olmuyordu ve beni 2 yıl boyunca küfür ettirdiler. Daha sonra beni açıkça taciz etmiş ve tehtid etmiş, iftira atmış iki iş yeri (Mecidiyeköy meydandaki simit sarayı ve idealtepe’de bir börekçi) “ilân ettin” diye sevinç çığlıkları atıyordu , başka yerlerde de “jigolo olduğunu ilân ettin” şeklinde laflar etti birkaç maganda ve birleşti bu lâflar. Bütün gece sağlığımı bozacak şekilde ve uyumamı engelleyecek şekilde tehtid ve taciz ettikten sonra sabah da kafamı toparlamamı ve bir şey yapmamı engelleyecek şekilde bağıran bir grup geçirdiler kapımın önündeki yoldan (bahçe katı dairem yolun üstünde sayılacak kadar yakın yola) ve ilân ettin şeklinde bağırdılar. Acayip bir gürültü yaptılar. Ben o gruba bağırdım ama 16 -17 yaşlarında ve görmediğim, çalıların arkasından ancak benim daireme yakın olan yol bölümünden geçen çocuk üzerine alınıp küfür ettikçe etti ve bağırdıkça bağırdı. Bu dolandırıcılıkları yapan site ve özel güvenlik şirketi Tepe kana susamış çünkü açtığım davalar sonucunda Bilkent Holding’in şerefsiz olduğu çıkacak ortaya. Ayrıca varoşluk kışkırtması yaparak param var diye dişlerimden cildime kadar tüm vücudumu yıpratan, dış görünüşümü bozup sağlığımı elimden alan zengin düşmanı özel güvenlikçi çetesi Tepe varken Bilkent Üniversitesinde okuyan zenginler ne diyecek. 2. İftira Davası (24.06.2013) : Dosya açık, soruşturma devam ediyor. Ancak kalemdeki memurlar ek ifade vermemi ve bunun bir gasp olayı olduğunu şikâyet etmemi engellediler. Ve bunu gizlemeden kabadayılık yaparak yaptılar. “Öğrensin” şeklinde laf attılar arkamdan, bana memur kabadayılığı yaptılar onlara tek kötü söz söylememiş olmama rağmen. Malûmunuz devlet memurları devlet dairesinde mafya gibi davranıyor. Bu dava iftira davası olarak kaldı ancak benim sağlığımı ve paramı elimden alan siteyle ömür boyu mücadele edeceğim, oradaki herkesin kimliğini belirleyeceğim, olayı yaşlı bir kadından ibaret gösterip o kadının beni haftalarca taciz etmesinden ibaret gösteremezler. Bu durum bahçıvan, bakkal, site bekçisi, bir kadından ve site kuaföründen ibaret değil. Ha bir de neden onlara pez.venk dediğimi söyleyeyim. Çok eziyet ettiler geceleri ve tüm paramı batırdılar. Şikâyetçi olmazsan bu kız senin dediler ve kuaförün önünde orta yaşlı bir kadına bana 25 yaşlarında ve boyu bir seksenbeş olan , saçı at kuyruğu olan bir kızı teklif ettirdiler. Kadın ve kız tamamen siyahlar içindeydi. Yani şikâyetimden vazgeçseydim bana “sabaha kadar senin ” dedikleri uzun boylu genç kızla seks yapmış olacaktım. Pez.venk dememin diğer sebebi de kavga için kendi karılarına dayalı iftiralar atıp çıkar için, yani düşmanım olan şirketlerden para almaya çalışmalarıdır. Yani kendi avratları üzerinden para kazanıyor site. Daha ayrıntılı bilgi vereceğim, oraya cemaat ve CHP beni programlı getirdi, ilçe sınırları içine adım attığımda vurmaya başladılar çılgınca ve kesintisiz olarak. O adrese yerleştiğimde daha sitede oturanlar ile tanışmadan günün 24 saati rahatsız ediyordular 222 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR zaten. Sonradan kiracı kavgası diye bir şey uydurup ben CHP’ye dava açmak istediğimde o sitede oturanlar ile kavga olarak göstermeye çalıştılar olayı. Bu bir komşu kavgası değil ve orada başlamadı, başladığı yere, yani ailemle ikamet ettiğim adrese geri getirdiler beni. Ama bir de Anadolu yakasına götürüp orada da vurunca razı olacağım sandılar. 3. Maltepe ve Sultangazi İlçe Emniyet Müdürlükleri : 2008 yılında mahallenin serserileri beni öldüresiye dövünce ve avukat olarak yanlışlıkla G.O.P. kadın kolları eski başkanı Kadriye Tezcan’ı tutup mahkemenin ilk duruşmasında faşizm’den yargılanıp savunmam sonucunda yasal bir faşist düşünce savunduğum, ulusalcı olduğum ve CHP için önemli sayılan, pekaka yalakası ve din düşmanı olan birkaç ulusalcıyı fırsatım olması halinde öldürmeyi garanti etmem sonucunda avukatımın düşmanlığını kazanmıştım ancak kendisi ile duruşmadan önceki gün tanıştığım için alevi ve CHP’ci, yani Kılıçdaroğlu taraftarı olduğunu bilmiyordum. Onlar yüzünden okuldan mezuniyetim gecikmesi ve davanın çok uzaması, zor iş bulmam ve bilmeden Kadriye Tezcan’ın partilisi ve dostu olan bir şirkete girmem sonucunda o şirkette çok sorun yaşadım, beni düşük ücretle ve tehtid ederek çalıştırdılar. Devamında patronumun hayvanlıkları yüzünden CHP Sultangazi Belediye Meclis üyesi olması nedeniyle CHP ile aramda kavga çıktı. Ancak onun suçlarını ve hayvanlıklarını, para karşılığı çalışanlarına yaptırdığı ahlâksızlıklar ortaya çıkmasın diye CHP kavga için başka bahane yarattı. Beni iftar yemeğine çağırıp orada anamla dalga geçerek küfür ettirdiler ve tüm Türk milletine küfür etti deyip bunu öldürmek için bahane olarak kullandılar, bu bahaneyi kullanıp seni ballı şekilde yok ettirdik diye dalga geçtiler. Davanın karar duruşmasından önce avukatımı kovarak davayı kazandım, iş için Maltepe’ye çağırdılar, solcu ve bu çeteye ait patronum beni faşist diyerek defalarca tehtid etti, ancak bu tehtid ve tacizler gizli kaldı, ben delikanlı gibi yüzüne konuşup küfür ettiğim için bunu alehime kullandı. Kılıçdaroğlu’nun kahpesi olan İMO İstanbul da bir sertifika kursu sırasında beni gizlice tehtid edip devamında bu olaylara destek vermiş, Kürt solcuları beni işsiz bırakmak için her şeyi yapmıştı. Her gittiğim yerde Kürt Solu vurdu bana, pekaka yalakası olmayan kürtler ile yaptığım işlerden kazandığım parayla sağ kaldım. Bu süre içinde beni Maltepe’deki adresimde öldürmeye çalışan komşular ve sokaktaki saldırganlardan korumayan, beni günlerce uykusuz bırakarak yıpratanları destekleyen Maltepe polisi ve Küçükyalı Polis Merkezi’nden davacı oldum çünkü Sultangazi İlçe Emniyet Müdürlüğü’ndeki soruşturmalar için beni iş göremez ve ailesinin yardımına muhtaç, ailesinin emriyle onların yaptığı şerefsizliklere razı olmuş ve şikâyetçi olmayan kişi olarak göstermeye çalışıyordular. Rüşvetle zengin olmuş asayiş polisleri tüm esnafı kışkırtıyordu Sultangazi’de (şikâyetçi olduğum üniformalı kahpelerden biri babama nüfus cüzdanımı çalıdırmış ve yeni kimlik çıkarmak için gittiğimde nüfus dairesinin kapısında nöbetçi olarak seneler sonra karşıma çıkmış, o olup olmadığını anlamak için selâm vermiş ve konuşmuştum, bana baba muhabbeti ile dalavere konuşmalar yapmış, kimlik cezası için gittiğim ikinci defada benden küfürü yemişti ve mahallede yemek yediğim yerlerde gelip lokanta sahiplerini “bir milyon lira tazminata razı değil, onu şikâyet edip devleti kurtaralım” diyerek kendi poposunu hapisten kurtarmaya çalışıyordu), Maltepe’de ise ben dava açıncaya kadar eğlence vardı polisler için.Para bulamıyor diye eğlenenler, bildiği için ispatlayamıyorlar, ispatlamak için rahatsız 223 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR ediyorlar gibi laflar edip dalga geçiyor ve eğleniyordular. Ben hepsini dava edince çok efendi ve bilinçli konuşan devlet memurları oldular. Ancak kendi amaçlarına uygun şekilde beni sonuç çıkmayacak şekilde yönlendirmeye başladılar. Savcı beni aylarca oyaladıktan sonra takipsizlik verdi. Takipsizliğe itiraz ettim. Ancak metinleri takipsizlik çıkacak şekilde verdirdikleri ifadeleri onların asaletine ve yönlendirmesine bağlı olarak, yeterli sandığım bilgiyle vermiştim. Ek ifadeler ile olayı çözmeye çalıştım ancak neyin eksik olduğunu söylemediler, ben hukuk eğitimi almamıştım. Avukat için değil, yemek için parayı zor denkleştiriyordum, bazı pahalı eşya ve kitaplarımı onda bir fiyatına satmak zorunda kalıyordum. Ölmeyecek kadar para bulunca annem de ölmeyeceğimi gördükleri için o paranın üstüne biraz para gönderiyor, hızla hepsini harcatıyordular. Beni işe alma vaatleri ile cesaretlendirerek paralar harcatan ve sonra yan çizen birçok işveren de zaten önceden İş Kur internet sitesinden belliydi (inşaat mühendisi arayan 8-10 şirket vardı, daha fazla değil) ve onlarla da anlaşıp vurdu kahpeler. Beni tımarhaneye tam dava etmiş olduğum ve görürsem tanıyacağım şerefsiz polisler kapattı (birkaç hafta veya gün önceden gece sokağa çıktığımda bir arabada kalabalık bir sürü vardı ve o araba durarak bana penceresinden çıkan ve Harun Öge’ye benzeyen biri “Erenköy Devlet Hastanesi ne tarafta?” diye sormuştu ancak tanıyamadım ve günde elli defa tehtid ediliğim için o tehtid eden o.ospu çocuğunu umursamadım) ancak tımarhaneden deli raporu çıkmadı, yani akli dengem bozuk değil. Bu nedenle ailemle yaşamaya tehtidle zorladılar ve akli dengemin yerinde olmasını ilâç kullanmaya bağladılar. Adliyeye gittim, takipsizliğe itiraz evraklarımı çalmışlar. Evraları muhabere savcısına onaylatıp muhabere bürosuna gitmiş ve oradan muhabere savcısına inceletip kayda geçirip makbuz karşılığında teslim etmiştim. Koridorda bir polis gördüm kedi gibi dolanan ve ne istediğini merak ettim. Anlattım bana adliye içinde özel güvenlik şirketinin yaptıklarını ve polis beni Sultanahmet adliyesinden hatırladığını söyedi. Olay Sultanahmet hazırlık savcısı Mehmet Gürdal tehtidle bana şikâyet dilekçesi imzalatması ve onu şikâyet etmeye çalışırken kaçırmasından, emrindeki bu şimdi yaşlı olan ve zamanında genç olan (14 sene önce) polislerin hayatımı becerecek şekilde adam kaçırma suçu işlemesiyle başlamıştı. O polisleri sürekli şikâyet ettim ve sanık polisler memur çeteleriyle ortak çalışarak sürekli kendileri hakkında takipsizlik çıkardılar, sonrada sürekli şikâyetçi olan deli muamelesi yapıp kurtulmaya çalıştılar ve o konu hiç bitmedi. O evraklarda bu devlet namuslu bir soruşturma yaparsa o yaşlı polis de kodese girecekti, ben gidince muhabere bürosunda şerefsizlik yapmışlar, kahpe memurlar çalmış evrakları. Sonradan hatırladım ki bunlar beni tımarhanedeyken anneme tehtid ettirmiştiler. Annem gelmişti ve ilk görüşmede bir kâğıtta yazılı soruşturma numaralarını göstererek davalar açmışsın ve bunlardan vazgeçmeden buradan çıkamazsın demişti. Annemi de karakol karakol dolaştırıp korkutmuşlar ve akli dengesini muayene ile kontrol etmişler. Orada Öge’lerin davası ile ilgili takipsizlik kararını getirdi annem, tebligatı muhtarlktan almış. Ancak en önemli mesele şu ki ben onun dosyasını ağır cezaya giden dosyada kanıt olarak koymuştum, başka yere gönderip takipsizlik çıkarsınlar diye değil. O evrakı gönderen de saf kız rolleri yapan takipsizlik bürosu memuru ise sonunu hapiste görüyorum. Evrakları savcılıktan çalmışlar, kayıtlarda yoktu. Korkup adliyeye gitmesem bir yerde başıma bir belâ gelecek, veya Uzman Doktor Merih Altıntaş ve onu 224 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR doçenti, doktor Özgür Aycan Akdur’un tehtidlerine güvenerek korkacağımı düşündüler. Yani bana bir şey olsa hapisten kurtulacak şerefsizler ve evrakları kaybedenlerden (çalanlardan) davacı oldum. Resmi yolla değil tahminen elden, yasadışı şekilde evrakları ulaştırdılar gidecekleri yere. Dava etmem sırasında telefonla arayıp gel evrakınla ilgili şöyle durum var dediler, evrakları bulmuş oldum ve dava dosyasına bu telefonla aramaları durumunu yazdım. Ayrıca benim ruh sağlığım ve akıl sağlığımla ilgili iftira atıp dava açtıranlar hakkında kişi başına 50 bin TL’lik tazminat talebim oldu. Hepsi bana para ödeyecek. Sorunum şu ki her gittiğim yerde kürt solunun, yani Atatürkçü diye geçinen bölücülerin ve pekaka yalakalarının eylemleri sonucunda işsiz kalıyorum. Bu iş doğru dürüst bir CHP davası açılıncaya kadar (ağır ceza mahkemesine giden evraklarda bu konuyla ilgili yeterince bilgim var) devam edecek. 02 Ekim 2013 Çarşamba Ceza ve infaz kurumlarının, yani hapishanelerin kapasitesi 142 000 kişi civarında. Yani benim dava etmiş olduğum ve haklarımı kısıtlayacak şekilde bana iftira atmış olanların yüz kişiye yakın olması bir sorun teşkil etmiyor. Kalabalık görmeyin bu memur ve siyasetçi çetesini, hapiste hepsi için yer var. Beni metro, metrobüs, otobüs ve tramvaylarda, yemek yediğim yerlerde tehtid ve taciz edenler de cezalarını çekecek. Bazıları çete kapsamında ve devlet görevini kötüye kullanma kapsamında hapis cezası alacak, bazıları ise ( vesayet kısıtlama davası açtıranlardan kişi başına 50 bin Türk Lirası tazminat talep ettim) tazminat ödeyecek ama şerefsizce saldıran şerefsiz olarak tazminata mahküm edildikleri de belgelenmiş olacak. Vesayet kısıtlama davasının tebligatı dün gelmiş sandım ama gelen tebligat dava ettiğim valilik evrak memuru ile ilgili idi. Evrakı polis yerine il özel idaresine gönderdiğini söylemişti, ben itiraz etmeyeyim diye bir daha çıkmamıştı telefona, hukuk bürosu da baskı uygulamıştı durumu kabul etmem için ve dava etmiştim. BİMER ve değişik yerlere olayı bildirmem sonucunda bayan memurun hatasında ısrar etmeyip evrakı ilgili polis birimine gönderdiği çıktı ortaya. Yani tebligat bu durumla alâkalı. Vesayet kısıtlama davasında 3 doktor raporu ve açılmış davaların kanıtlarını koyacağım ortaya, ayrıca savsaklanmış adliye işlemleri onlara kol gibi girecek. Usulsüz tutuklama, aile fertlerimi kullanıp özgürlüğümü gasp etme ve daha bir çok eylemleri sonlarını getirecek. Annem ve ailemin geri kalan kısmı şikâyetçi olmayacağımı sanmasın, suçun bütünlüğü ilkesi kapsamında annemden de şikâyetçiyim. Annem savunmasını mahkemede yapsın, bana anlatmasın. 01 Ekim 2013 Salı Tercihimi Sta4CAD’ten yana kullandım, işverenimin bu yazılımı satın almasını bekliyorum. 30 metrenin üstünde olan binaların risk durumunu inceleyeceğim ve inşaa edilecek binaların betonarme yapı statik proje tasarımlarını, ayrıca performans analizlerini yapacağım. Bu işler bilgi ve yeteneklerimi aşmıyor. Eskiden merak edip araştırmıştım, çok geniş bir kütüphanem var. Elimde her türlü dosya ve her türlü video var. Bende yok yok statik proje kaynağı olarak. Öğretmenlerim çok yardımcı olmuştu. 225 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Bir de şu başbakanın demokratik açılımı var. Bir şey söyleyeceğim, başbakan bunları yasalar müsaade ettiği için, yani anayasa engellemediği için yapabiliyor. Demek ki yeni bir yasa ve ögzürlük getirmiyor adam. Ancak yaptığı yenilikler de ufak tefek şeyler. Başörtüsü yasaktı ama herkes devlet dairelerinde militan terörist ve baskıcı gruplardan korktuğu için yasaktı, yasalar başörtülülerin özgürlüklerini kısıtladığı için değil. Ve bunu sağ sol kavgasından beslenen sapık gruplar yapıyordu, biri yapacağım diye saldırıyor, diğeri ölürüm de yaptırmam diyordu. Eski rezil kavgalar işte. Artık Kılıçdaroğlu diye bir yılan var, Cumhuriyeti kahramanca savunuyormuş gibi yapıp bol bol lâiklik kavgalarına giren ama ülkemizin doğusunda devlet içinde devlet kurmaya çalışan Kılıçdaroğlu. En büyük Cumhuriyetçi o’dur çünkü yönetim biçimi ile bir sorunu yoktur, o kürdistan kurulsa da kürdistan da cumhuriyetçi olsun diye düşünüyordur. Görüyoruz ki eski sapık grupların isteklerinden vazgeçmesinin nedeni uzlaşıp kürtçülüğü yükseltecek tavizler almaktır. Terör örgütünün uzantılarıyla uzlaşma isteyen Kılıçdaroğlu herkesten önce başbakanla uzlaştı anlaşılan. Seninkiyle benimkini birleştirip beraber uzlaşalım da sen din ile ilgili, ben de bölücülük ile ilgili çıkarlarımıza hizmet edelim dedi kendi kendine Kılıçdaroğlu. Benim özel güvenlik şirketlerinin saldırısına uğramam ile ilgili şunu söyleyeyim. Ben büyüklük gösterdim ve çalıştığım yerdekilere selâm verdim. Hiç muhattap olmasam, otoritemi koysam bunlar ile başım belâya girmez ve beni yıpratamazdılar, dişlerimi kaybetmezdim (dişlerim delik deşik) , saçlarım ve cildim, yani gençliğim gitmezdi. Onların şirketi alehinde kanıtlarıyla açık şekilde konuştuğum için ve BİMER vasıtasıyla soruşturmalar açtırdığım için bana saldırdılar. Sabaha kadar, beni uyutmadan küfürlü sözler ile başımın etini yedikten sonra güvenlikçileri karşıma çıkarıp küfür ettirmeye çalıştılar. Bir gün iki gün ve ısrarla devam ettikleri için bir iki tanesine küfür ettim (hiç muhattap olmak istemeyeceğim birkaç maganda idi bunlar ve ben insanlık yapıyordum bunlarla konuşarak, yolda görünce selâm verilmeyecek şerefsizler). Sonra bize küfür ediyor diye tüm güvenlik şirketlerini kışkırttılar ve topluca vurdular. Bir de varoş kavgası çıkardılar ki bana saldıran şerefsiz varoşlar o kadar şerefsizce vuruyordu ve iftira atıyordu ki onlarla uzlaşmak bir yana onların anasını bellemek istiyordum çünkü beni hiç tanımamalarına rağmen CHP’ci oro.pu karılara yaranmak için bana delice saldırıyordular. CHP’nin oro.pu karıları her gittiğim yeri cilveleşerek ve kışkırtarak bana zarar veriyordu, beni ekonomik olarak var olamayacak kadar bitirdiler. Starbucks , Burgerking, MC Donalds, Simit Sarayları gibi yerlerde bana şerefsizce saldıran itlerin düşmanıyım, Adliyede ifadelerime müdahale eden ve ek ifade vermemi engelleyen, beni kanıtsız bırakan memur evrak mafyasının düşmanıyım, onlara destek veren p.ç polis ve bekçilerin düşmanıyım ve tımarhaneye kapattık, artık korkudan bir şey yapamaz diye düşünmeleri onların zararına. Ya hapis ya mezar onlar için. Bakanlık muhabere bürosunun iftirası ile vesayet kısıtlama davası açılmış. Açılsın. Devletin kendisinin vermiş olduğu akli dengesi yerindedir raporları var. Bu raporlar bitirir işi. Mahkeme için çağrı kâğıdı geldi. Bu iftirayı atanlar hakkında kişi başına 50 bin liralık tazminat davası açtım. 29 Eylül 2013 Cumartesi Düşmanlarım sapık ve gerici, dindar değil de dinci oldukları için, önemli bir kısmı da Deniz Baykal’a komplo kurarak yani karı tuzağı ile pez.venklik yaparak yönetime gelmiş 226 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Kılıçdaroğlu taraftarı CHP’den oldukları için, diğer bir deyişle cinsellikle dolandırıcılık yapan bir sürü oldukları için benim cinsel hayatıma saldıra saldıra ömrümü kısalttılar. Cinsel sorunum olmadığını ve mutlu olduğumu söylemek için açıklayacağım, özelim benim özelimdir ama açıklamak zorunda kalıyorum. Yemin ederim ki cinsel sorunum yok. Dün Kadıköy, Beşiktaş Fulya ve Mecidiyeköy’deki escortları aradım. Ama een sevdiğime gittim. Erenköy’de bir seksen boyunda ve vücudunun her dokunduğum noktası kaya gibi sert, bebek gibi taze olan bir fotomodel var. Hastasıyım. Dün onunla buluştum. Son altı ayda altı değişik, her biri bir farklı güzel, escortla defalarca birlikte oldum. Evli erkekler bir taneyle, ben ise 22-26-28 yaşındaki büyüleyici değişik değişik güzeller ile istediğim zaman görüşüyorum. Benim cinsel hayatımın değil problemli olması, benim cinsel hayatım herkesten daha renkli. Yani birçok kişiden daha şanslıyım. Yapmış olduğum birkaç espiriye sarılıp yaptıkları kahpeliklerden kurtulmaya çalışanlar beni masturbasyoncu diye tanıtmaya çalışıyorlar. Hatta kahpe Starbucks Kadıköy’de gelip penisim kalktı mı diye bakan şerefsizler vardı , beni sinir edip kavga çıkarmak için yapıyordular. Ben aç değilim cinselliğe, bana iftira atan kahpeler benim kadar sağlıklı seks yapamıyor. İstediğim an on dakikada escort ayarlıyorum ben. Hem de dolandırıcı kahpelerin ve onların mal kafa arkadaşlarının ağız kokusunu çekmeden. Benim zamanım değerli, harcayamam zamanımı. Unutmadan söyleyeyim, geçen gün ASELSAN’ın bombalı saldırı uzmanıyla seviyeli ve medeni bir görüşme yaptık. Bu sitedeki 3-4 saldırı yöntemini çok ayrıntılı anlattım, onların iddia ettiği gibi pahalı yöntemler olmadığını ispatladım onlara. Eğer bu durdurulamaz yöntemler için çözüm bulursam arayıp onlara anlatmamı istediler. Hiç zamanım yok, gecem ve gündüzüm dolu. Şu an anlatamayacağım sebepler ile beni öldürmek isteyen şirketler var, ben batmazsam onların milyonlarca liralık sermayeleri batacak ve binlerce elemanları işsiz kalacak, binlerce aile. Bir yandan da bıktım artık, Altmışlar Sitesindeki bekçi (bir yandan Kur’an-ı Kerim okuyan diğer yandan Dev Sol diye slogan attıran adama ne denir, sıfatını siz söyleyin) sürekli arayıp önce sert konuşmayla tehtidkâr konuşup sonra ikinci konuşmada yanlış anlaşılma olmuş gibi davranıp bu olayların sayısını arttırmaya çalışıyor. Hassas olduğum noktalardan vuruyor ve bol bol yalan söylüyor. Böylece o sitenin çalışanlarına (bahçıvan , bekçi, bakkal) açmış olduğum can güvenliği tehtid davası için senaryolar hazırlamaya çalışıyorlar. Davalar var açılmış, bir sürü dolandırıcı ile uğraşmak zorunda kalıyorum. 20 Eylül 2013 Perşembe Bugün T.C. İstanbul Anadolu Adliyesinde idim ve ağır ceza mahkemesine gönderilecek olan dosya tek metinden oluşuyordu ve iki soruşturmanın takipsizliğine itiraz ediyordum, muhabere savcısı öyle uygun görmüştü. Benden dosyayı bölmemi istediler ve iki ayrı dosyadan birinde kanıtlar kaldı, diğeri kanıtsız kaldı. Kapıma gelen polisler dava etmiş olduğum polislerin ta kendileri idi ve şikâyetçi olduğum komşularla iş pişiriyordular, beni tımarhaneye kapattılar, ancak tımarhaneden akli dengesi yerinde değildir diye karar çıkmadı. Yani mühendislik yetkilerimi elimden almadılar. Ayrıca bugün gönderdim iki dosyayı ağır ceza mahkemesine. Dün de İl Emniyet terör şubeye uğradım. Polisler her şeyi yalanlayıp kardeşi hakkında kötü laf edilmiş özel güvenlik elemanı , polis memuru muhabbeti yaptılar. Onlar kardeş olduklarını, yani aile olduklarını, İtalyanca adları ile mafya olduklarını kabul ettiklerinin bile farkında değiller. 227 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Bugün beni mutlu eden bir şey de oldu. 20 küsür kilo verdiğim için artık kotların içine sığıyorum, ailem para verirse kendime kot alacağım Collezion veya Leke’den. Mavi jeans her zaman büyük beden bulunduruyor ama içimden gelmiyor o fahiş fiyatları ödemek, marka alırsam aynı paraya Levi’s alacağım. Milliyetçilik (yerli malını fahiş fiyatla almak değildir) ile aptallığı karıştıranlardan değilim. 19 Eylül 2013 Perşembe Neofaşist düşüncemin zayıf olduğu nokta çıktı ortaya. Bu eksikliğin ortadan kalkması için güçlü bir organizasyon gerekiyor, tek olunca ciddi sorunlar çıkıyor ortaya. Neofaşizm şiddeti red eden ve sürekli gelişmeden yana olan, eksik noktaları tespit ederek ülkeyi daha iyi günlere götüren, sürekli iyileştirmeler yapan bir görüştür. Bazı eksikleri dile getirdiğim için çoğu zaman ülkeyi kötüleyen adam muamelesi gördüm, hatta beni düşman ilân etti bazıları. Kim mi? Ülkenin gerçek düşmanı olan kahpeler bu ülke için bir şeyler yapmak isteyen milliyetçiyi düşman ilân ettiler. Bu kahpelerin attıkları iftiralar ile savcılıklara başvurarak mücadele etmeye çalışmam şiddet karşıtı olmamdan kaynaklanıyordu, açılmış davaların bir kısmında kendi ailemin alehinde ifade verecek olmam da sizi şaşırtmasın. Ulusal düşünceye bağlı bazı büyüklerin anında kavga et, şiddette şiddetle cevap ver tavsiyesini emir sayıyorum bu saatten sonra. Bana maddi veya manevi olarak saldıranlara savcılık yoluyla değil, kendi yöntemleri ile cevap vereceğim. Bugün İstanbul Savcılığına gittim Çağlayanda ve bakanlığa dava açma hakkımı gasp etmek amacıyla bana vasiyet kısıtlama davası açılmasına neden olanlardan kişi başına 50 bin TL talep eden bir dava açtım. İftira ile imza yetkimi ve hukuki ehliyetimi gasp edecek olanlar bu iftira ve saldırıyı ödeyecekler. Tüm hayatıma ve mesleğime saldırdıkları için kişi başına 50 bin TL talep ettim, bakalım bu kahpelerin sayısı kaç tane çıkacak. 17 Eylül 2013 Salı Günü Ailemle yaşadığım adreste Bakırköy tımarhanesine dava açamayayım diye beni uykusuzluktan öldüren komşular ve buna göz yuman ailemden kurtulmak için açtığım adam yaralama davasını kazanınca iş bulup Anadolu yakasına gittim, hain işverenim beni siyasi nedenle işten attı ve ikamet ettiğim adreste düşmanım olan Tepe Özel Güvenlik Şirketinin mafyası tarafından yıpratıldım, komşularım dev-sol diye slogan ata ata on yıl istiyoruz diyordular ve bana eziyet ede ede tımarhane istiyordular. Havalandırmadan röntgenlemişler 5 ay boyunca, beni gözetledikleri yeri bilmediğim için polise gösteremiyordum ancak polis zaten onlardan yana taraf idi. Aylarca ödeyemediğim faturaları bahane ederek beni fazla para harcayan, parasını kontrol edemeyen adam olarak göstermişler. Bazı işyelerleri de (kahvehaneler, kafeler, Kadıköy Çaykur, ….) beni para harcamaya nerdeyse zorluyordular, onları çok iyi hatırlıyorum ve hesap soracağım. Ortak bir iftira ile haklarımı kısıtlamak için imza yetkimi aileme vermek ve benim davalar açmamı engellemek için Adalet Bakanlığı karar çıkarılmasını istemiş. Adalet bakanlığına uyarı mesajı atmıştım benim davacı olmamı engelleyecek şekilde ekonomik ve sosyal hayatıma saldırmamaları için. Adalet bakanlığı dava açmamı engellemek için imza yetkime saldırmış. Böyle kahpe devletin nesine hizmet edeyim, kahpe hükümet benden 228 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR destek beklemesin ama kahpe kürt solunun kürt solu CHP’sine de göz yummam. Olay basit, sapık komşularım aylarca uykusuz ve parasız bırakarak çalışıp para kazanmamı engellediler, annem de iki kira ödüyorum ve iki defa para veriyorum diye zırlayınca kahpe bakanlık iftirasını vurdu ortaya. Böyle bakanlığı dava etmeye de gerek yok, adalet bakanının sıfatına tüküreyim. Kahpe polislere dava açılmasın diye adalet bakanlığı vurdu, zaten beni tırmahaneye kapatan tam olarak şikâyet etmiş olduğum polis memurlarının ta kendileri idi. Yani şikâyetçi olmuş olduğum polis beni aldı ve kapattı tımarhaneye, devamında polise dava açmak yerine benim imzamı elimden alacak dava açıldı. Bu komik değil, mide bulandırıcı bir kahpe polis durumu. Ben Türk polisine saygı duymuyorum, bakanlığının da polisinin de asaletini kabul etmiyorum, hepsi kahpe. 16 Eylül 2013 Pazartesi Günü Ailemleyim Sultangazi’de. Defalarca söyledim kapıma gelen polise bana atılan iftiraları başka yerde kullanacaklarını. Sultangazi için hazırlık yapmışlar, burada tam gaz vurmaya çalıştılar sapık cemaat kahpeleri. Havalarını aldılar. Yeni bilgisayar bile aldım. 13 Eylül 2013 Cuma Günü 21 Ağustos 2013 günü memurların mesai saati bitiminde Maltepe polisi kaymakamlıktan çıkardığı emirle ben tutuklayıp Erenköy tımarhanesine kapattı ve kendilerinden davacı olduğumu inkâr ettiler. 19 Ağustos Pazartesi günü takipsizlik kararına kanıtlarıyla birlikte itiraz etmiştim. Bugün 13 Eylül 2013 tarihinde tımarhane beni serbest bıraktı, mühendislik yetkimi elimden almadı, sabah akşam ilâç kullanma zorunluluğu koydu. Burada önemli olan nokta şu ki ben sağlıklı bir birey iken yaklaşık iki sene boyunca şu an bulunduğum ailemin ikamet ettiği adresten başlayarak Maltepe’deki adresimde de 5 ay boyunca çılgınca taciz edildim. Kiralanmış komşular sapıkça taciz ve tehtid etti beni günlerce ta ki sinirlerim iflâs edinceye kadar.Tımarhanede ilk günlerde yerimde duramıyordum, sürekli yürüyordum ama kafam uyuşmuş uyuklar halde idi. Zamanla ilâçların uyutmasından kurtuldum ve ilâç kullanmama rağmen sıradan bir birey kadar normal yaşamaya başladım. Beni zorla ilâca mahkûm etmelerini onaylamasam da, yani sapıkların benim sinirlerimi iflâs ettirinceye kadar yüzlerce vaka yaratıp sinirlerimi yıpratmalarını kabul etmesem de ilâç kullanırken de normal bir birey gibi olmam, yani kafamın uyuşuk ya da arızalı olmaması beni mutlu ediyor. Tımarhanede ülke gündemini takip etme fırsatım olmasa da size kötü bir haberim var. Sorun şu: 229 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Herkes terör örgütünün geri çekildiğini düşünüyor. Oysa bu sıradan bir strateji ve büyütülmeyecek bir strateji. Geçmişi bir düşünün. Kandil diye bir dağ vardı ve örgüt orada barınıyordu. Arasıra da bizim ordu saldırıyor 2-3 bin tanesinden 50-70 tane öldürüyordu. Şimdi ise önce Kuzey Irak ve daha sonra Suriye’nin doğusunda kalan ve kürtlere ait bir bölge var. T.C. topraklarında teröristleri barındırmak hem tehlikeli hem masraflı hem de terörist yanlısı partilerin siyaseti için tehlikeli. Bu nedenle örgüt kendi topraklarında tatil köyü rahatlığında yaşayacak ve gerektiğinde sınırı geçerek vurup kaçacak. İnanın bana örgüt eylemlerinden vazgeçmiyor ancak sınır dışına çıkarak yakalanma ve can kaybına uğrama tehlikesinden kurtuluyor. Ve en güzeli de bunu ülkemizin iç siyasetinde kullanıyor. Ayrıca başka bir konuya değinelim. En başından söylediğim gibi Başbakanımız ve Kılıçdaroğlu grubu anayasanın 4. maddesine saldırırken bu terör konusunda çözüm konusunu kullanıyor. Biri yönetim biçimini yani Cumhuriyeti tartışmaya açmak için saldırıyor 4. maddeye (yani ilk 3 maddenin değişitirilmesi teklif edilemez maddesine) diğeri ise toprak bütünlüğünü koruyormuş gibi davranıp ülke içinde özerk bölge (yani er ya da geç Türkiyeden kopacak toprak parçası) yaratmak istiyor. 19 Ağustos 2013 Pazartesi Günü Dün gece Kadıköy’de oteldeydim. Otele vermiş olduğum 4 günlük parayla tüm masraflarımı karşılardım, fatura sorunum kalmazdı. Ayrıca hiç bir masrafım olmazdı. Aşağıdaki dilekçede çok eksik bilgiler var, yani çok daha fazlasını yazabilirdim ama dün önce Kadıköy sokaklarında, sonra sokaktan bağırarak beni 3 saat uykudan uyandıran sokaktaki manyaklar, devamında saat beş altı gibi uyuyunca 8-9 gibi uyandım. Saat 12:00′ye kadar izin vardı, çıktım otelden. Kabataşta bir çay bahçesinde, deniz manzaralı iki satır ekleyip bastım yazıyı. Yazı aşağıdaki gibi. Gittim T.C. İstanbul Savcılığı’na , daha girişte başladı rahatsız edici özel güvenlik şirketi konuşmaları, girmeden önce daha viyadükte taktılar bir tane kız mı desem karı mı önüme, hareketlerimi ve yürüme hızımı kısıtlayacak şekilde kızlar kullanıyor özel güvenlik şirketi pezettaları. Beni kattan kata , mahkeme kaleminden mahkeme kalemine koşturdular. Aptalca, sulu şakalar yapan saçmalayan geri zekâlı adliye personeli ve özel güvenlik şirketi elemanlarının şuna küfür ettin buna küfür ettin diye taciz etmeleri. Tüm geçişleri kapatmışlar, sadece bir merdiven boşta, o merdivenin çevresi de her taraftan Akdeniz Özel Güvenliğin elemanları ile döşenmiş. Önce 6. sonra 21. ve sonra 8. Ağır Ceza Mahkemesi kalemine gittim. Adliye içinde bir sağa bir sola koşturdum. Her yerde peşimden dolaştılar. Asansörler birkaç defa durdu, yani asansörde kilitli bıraktılar beni ama kaçmadım adliyeden, hiç vazgeçmeden devam ettim. Daha sonra muhaberat savcısından muhabere bürosuna. Çıkışta suyu ısınmış yaşlı bir polis “sen Sultanahmet savcılığına da geliyordun” şeklinde konuştu ve ona anlattım 14-15 senedir haram para yediğini. Emniyeti suçladığım soruşturmanın ve özel güvenlik şirketi elemanları ile ilgili organize suç örgütü suçlamamın takipsizliğine itiraz ettim. Ağır ceza mahkemesine gitti dosyam. Birkaç gün alır, yarın postaya konuluyor. Bu arada unutmadan söyleyeyim Sultanahmet savcılığı dediği eski hali bu günkü, yani bugün gittiğim Çağlayan Adliyesinin. Çıkar çıkmaz metrobüs özel güvenliğine uyarıda bulundum. Adiyenin içinde de , oradan çıkınca metrobüste de Akdeniz Özel Güvenlik 230 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR şirketi görevli ve metrobüse binmeden işimi bitirmek istediler ama ben adliyede işi bitirmiştim. Sonra da çıkınca sol ayağıma ağırı, daha doğrusu felç girdi. Taksimde iyi gezdim. Ama ayağım halâ ağırıyor. Bir yerde nescafe içiyorum. 05 Temmuz 2013 Cuma TIMARHANEYE AYRICA DAVA AÇMAYI RED EDİYORUM VE BU DURUMUN İSTANBUL MALTEPE VE SULTANGAZİ İLÇE EMNİYET MÜDÜRLÜKLERİNE AÇILMIŞ SORUŞTURMA KAPSAMINDA İNCELENMESİNİ ARZ EDİYORUM. HİÇBİR ŞEKİLDE BU KURUMLARIN İŞLEDİĞİ SUÇLARI AYRI AYRI ELE ALINMASINA İZİN VERMEYECEĞİM. İŞVERENİM VE OTURDUĞUM ALTMIŞLAR SİTESİNE AÇMIŞ OLDUĞUM DAVADA VE VERMİŞ OLDUĞUM ŞİKÂYET DİLEKÇESİNDE SAVCI METİN HELVACI EK BİLGİ VE İFADEYİ RED EDEREK HUKUKSAL BİR OYUN YANİ DOLANDIRICILIK YAPMAYA TEŞEBBÜS EDİP BENİM TIMARHANEYİ AYRICA DAVA ETMEMİ BEKLEMESİ UTANÇ VERİCİ ÇÜNKÜ ELİNDEKİ ŞİKÂYET DİLEKÇESİNDE AYRINTILI BİLGİ VAR. METİN HELVACI ŞAPA OTURACAK BENİ TUTUKLADIĞINDA. AYRICA BU İNTERNET SİTESİ TÜM RESMİ BAŞVURULARIMDA İHBAR VE ŞİKÂYET KAYNAĞI OLARAK GÖSTERİLİYOR. FAZLADAN DAVA AÇMAYI RED EDİYORUM. ŞİKÂYETÇİ OLDUĞUM KÜÇÜKYALI KARAKOLU İNCELENDİĞİNDE ORADAKİ KOMİSERİN SALDIRISI ÜZERİNE TIMARHANEDEN TACİZ EDİLDİĞİMİ GÖRECEKSİNİZ. BU OLAYI MALTEPE EMNİYETİ İLE BAĞLANTILI OLARAK İNCELEMEMEK TÜRK POLİSİNİN HER ZAMANKİ EVRAK VE SORUŞTURMA DOLANDIRICILIĞI OLUR. FAZLADAN ŞİKÂYETTE BULUNMAYI RED EDİYORUM VE BU OLAYLARI ORGANİZE BİR SUÇ OLARAK DEĞERLENDİRİYORUM VE ŞİKÂYET EDİYORUM. Bu olaylara çok sayıda terbiyesiz ve şerefsiz devlet memuru bulaştı. Alçaklıklar ve şerefsizlikler yaptılar. Onlar şerefsizliklerini gizlice ve inkâr ederek yaptılar. Bahaneler aradılar saldırmak için, her gittiğim yerde ve ilçede ben ayak basar basmaz başlamıştı saldırılar. Öyle dedi böyle dedi ve am.a koydum şeklinde bir agitasyon ve propaganda var. Ben herkesin cevabını vermişimdir. Ama şunu söyleyeyim, herkes önceden p.ç gibi vurdu ve yaptığını kancık gibi inkâr etti, ben delikanlı gibi yüzlerine söyledim ve söylediklerimi bahane olarak kullandılar. Şöyle dedi böyle dedi ve ben cezasını verdim diyen şerefsizlerden birkaç örnek vereyim: 1. Sultangazi’de açmış olduğum adam yaralama davası: Oradaki karakol şerefsizdi, polise bir karton sigara veya bir kutu baklava ile gidip rüşvetini veren polise rahatça rüşvetini veriyordu. Polis müştekilere baskı uygulayarak davadan vazgeçiriyor ve sanıklar polisleri zengin ediyordu. Bana saldıran sanıklar çok davada yargılanıyor ama karakolun devamlı müşterisi idler. Sanıklar tutuklanınca evime gelen bir g.tveren beni tehti etti. Evim aynı gece kundaklandı. Karakolda g.tveren bir polis namaz kılıyor musun muhabbeti ile başladı ve baskı uyguladı. Yapacağı şerefsizliğe hukuki altyapı oluşturmak için babana neden bakmıyorsun diye bir muhabbet başlattı. Ben bu muhabbete ısrarla karşı çıktım, beni açıklama yapmaya polis sıfatıyla zorlayıp daha sonra aramızda özel diyalog olduğunu iddia etti. Seneler sürdü dava ve zor kurtuldum bu kapandan. Sonra son duruşmadan önce babam nüfus cüzdanımı çaldı ve iş arıyordum, işkur’a gitmek için acele ediyordum ve yeni kimlik çıkarmak için Kaymakamlık’a gittim. Kapıda o polis görevli bekliyordu. Yanından geçerken çantamı aradı. Suratı tanıdık geliyordu. Çıkışta o olup olmadığını hatırlamak için 231 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR selâm verdim ve ipnenin oğlu yine baba muhabbeti yapıp ne iş yaptığımı sormaya başladı. Polis olmasa onunla konuşmam söz konusu değildi. Daha sonra nüfus cüzdanı kayıp ücretini ödemeye gidince yine yavşadı ve baba muhabbeti başlattı. Bana karışamayacağını ve ziktirip gitmesini söyledim, babamla bir arkadaşlığı varsa, ki babam da sanık, babamla arkadaşlığına devam etmesini ve bana karışmayacağını söyledim. İsterse Amsterdama gidip babamla evlenmesini ama bana müdahale edemeyeceğini, benimle bir alâkası olmadığını ve polis şiddetine güvenerek benimle konuştuğunu, polis olmasa konuşmayacağımı söyledim. Bana 4 sene kaybettiren ipnenin oğlu ve işsiz, hakarete maruz kalarak ve aşağlanarak yaşamama neden olan g.tveren karşıma çıkmış bir de ettiğim laf için hak iddia ediyor, şöyle dedi böyle dedi deyip “am.na koydum” diyor. Resmi yoldan hakkımı aramamı ve davacı olmamı imkânsız hale getirip tepki verecek şekilde taciz ettiler. Ben de bu kışkırtmaya geldim. Ama çok zarar verdiler ve kesinlikle boyun eğmedim. Ben onun am.na koyacağım. Hepsi aynı agitasyonu yapıyor, polisler tam gaz aynı sloganı atıyor ama bana 14 sene kazıt attıktan sonra küfürlü şekilde yandaşlarını coşturmaları onlara bir şey kazandırmayacak. Emin adımlarla ilerliyorum, bekleyin beni geliyorum aynasız ipneler. 2. İbrahim Öge işverenim sıfatıyla sürekli beni tehtid ediyor ve metresine hava atıyor, rüşvet trafiğinden düzenli para kazanıyor ve rüşvet dünyasının kahramanı olmak için bir tane bahane uydurdu. Bu benim şahsi beyanıma dayalıydı ve beyanım kasıtlı idi, kendisinin şerefsiz olduğunu kanıtlamak için bir tane olay yazdım ve o olaya anında tutunup tüm suçlarını kabul etti. Amaç yaptıklarını itiraf ettirmekti. Tuzak kurdum ona. Sürekli sahtecilik yapıyor ve sahte imzalar atıyordu projelere. Bir gün ona gerçek mühendisten daha çok mühendis imzası attın deyince donuna etti, mort oldu ama ondan aylar önce de aylar sonra da o dediği bir yetmiş yerin üstünde ve bir yetmiş yerin altında olan boyu ile hava attı. Yani bu rüşvet reisi kendisini derin adam (derin devlet dizisinin hastasıydı) olarak gösterip pe.evenklik ve dolandırıcılıklarını namuslu göstermeye çalışıyordu. Hatta tipini ve konuşma şeklini, davranışlarını ve söylemlerini değiştirdi. P.zevenk ve dolandırıcıydı, rüşvetçi camiasının büyük müdürlerinden polislerine kadar herkesi coşturup ve beni karalayıp yaptığı şerefsizliği kahramanlık olarak gösterdi. Kendisi saldırdı ve şu lafı etti bu lafı etti “ben de am.na koydum” diye konuştu ama daha bitmedi, emin adımlar ile ilerliyorum, emniyeti temizleyince sıra onlara gelecek. Bu arada ben ona çok laf soktum, bir tane değil. ——————————————— Ekstreler <—- İndirmek için üzerine tıklayınız : Ekstreler ve İstanbul Emniyeti Ses Kaydı 0 212 636 11 21 ASELSAN’IN JAMMER UZMANI ŞEFEFSİZ İEM İHBARLARININ TAM LİSTESİ ( <—Üzerine Tıklayınız) GENSEK : 26702250-5010- 597 -13/ Bashalk D.Ynt.Ş. (BEK) 07 Mayıs 2013 232 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR KONU : Bilgi Edinme Hakkı Kanunundan Yararlanma Talebi. Cevat ÇALIŞKAN insaat@hotmail.com İLGİ : (a) 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu. (b) 2004/7189 Karar Sayılı “Bilgi Edinme Hakkı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik” (c) Cevat ÇALIŞKAN’ın 05 Mayıs 2013 tarihli bilgi edinme talebi. 1. İlgi (a,b) uyarınca yapılan müracaat ilgi (c) ile 06 Mayıs 2013 tarihinde alınmıştır. 2. Müracaatınız ilgi (a,b) hükümleri gereğince işlem yapılmak üzere Millî Savunma Bakanlığına gönderilmiş olup, talebiniz ilgili makam tarafından değerlendirilecektir. Bilginize sunarım. NOT : 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ve 2004/7189 Karar Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Esas ve Usuller Hakkında Yönetmeliği gereğince bilgi edinme talebinize verilen yukarıda yazılı cevabın; kanunun 29 uncu maddesinde yer alan “Bu Kanunla erişilen bilgi ve belgeler ticari amaçla çoğaltılamaz ve kullanılamaz.” hükmü ile yönetmeliğin 42 nci maddesinde yer alan “Kanunda ve bu Yönetmelikte belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde erişilen bilgi ve belgeler ticari amaçla çoğaltılamaz, kullanılamaz, erişimi sağlayan kurum ve kuruluştan izin alınmaksızın yayınlanamaz. Bu madde hükmüne aykırı olarak erişilen bilgi ve belgeleri ticari amaçla çoğaltanlar, kullananlar veya yayınlayanlar hakkında kanunların cezai ve hukuki sorumluluğa ilişkin hükümleri uygulanır” hükmü doğrultusunda değerlendirilmesi gerektiğini bilginize sunarım. Geçmiş aylarda ASELSAN’ı arayarak üç adet Jammer atlatma yöntemi bildirmek istedim. Türk istihbaratında sık bir rastlanan istihbarat hırsızlığı yöntemlerinden biri: istihbaratı getirene iftira atma veya bir bilgi verene deli iftirası atma geleneği var. Ben vatana hizmet olsun diye verecektim bu yöntemleri ancak ASELSAN jammer uzmanı birini çaldıktan sonra kavga çıkarıp kendine almak istedi patenti. Bunun üzerine diğer iki yöntemi vermedim. Yöntemlerden biri arızalı ve onu çaldılar, mükemmel çalışanı benden. ASELSAN’a verdiğim yöntemi birkaç hafta öncesinden üniversitedeki hocam Ali Coşar’a anlatmıştım. İki kişinin bildiği sır değildir mantığıyla bu yöntemi demo olarak verdim, daha süperleri vardı bende hazır olarak. Burada iftiraya uğradığım için bir şekilde CIA ve NRS alsın isterim. Bir şekilde göndereceğim onları yurt dışına. Üzerinde çalışıp kusurlu yöntemin kusurunu yok etmiş olabilirler. Ama ben istersem günde bir iki tane bulurum, kaynak ben olduğum için ve hırsız olmadığım için sürekli yenisini üretirim. Yöntem şuydu ve internet sitem saldırıya uğadığı için kaybolmuş olabilir buradan: Jammer yani frekans bozucu radyo frekansı ile çalışan (yani cep telefonu, telsiz v.b.) uzaktan kumandalı bombaların patlamasını engelliyor. Eğer kendi kedisini susturan bir bomba yaparsanız ve bu susturmayı radyo dalgasına bağlarsanız jammer açıldığında bu bomba patlar. Örneğin bir kaynak 5 dakikada bir sinyal (radyo dalgası ) göndersin. O frekans bombayı 6 dakikalığına sustursun, bomba patlamasın. Jammer açıldığı zaman susturucu frekans engellenir ve bomba 6 dakika sonra patlar. Yani buraya bir de zamanlayıcı koyarsınız. Jammer örneğin 30 dakika susturucu sinyal almadığı zaman veya açıp kapasanız bile belli bir zamanlamaya bağlı olarak hemen patlamasa da belli bir aralıktan sonra patlarsa jammer bombayı patlatan sebep olur. Diğer yandan bu susturucu, yani jammer tarafından engellenecek radyo sinyalinin frekansları birden 233 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR fazla olabilir, birini tespit edip aynı dalgadan frekans gönderip bombayı tespit edecek kadar zaman kazansanız bile ikinci ve üçüncü frekansla, yani bu frekansların nöbet değişimi konfigürasyonu ile bu sorunu da çözersiniz. İç işleri bakanlığının açmış olduğu soruşturmada çok sayıda polis ve CHP iş adamlarını suçladığım için, geçmişte para karşılığında kendi davalarına ihanet edip arkadaşımın ölümüne sebep olan ülkücülerle kavgalı olduğum için bana iftira atıp diğer iki yöntemi “devlet düşmanından zorla alıyoruz” iftirası ile gasp etmeye çalıştılar. Asker yakınlarını işin içine karıştırınca bu gaspı haklı göstereceklerini sandılar. TERÖRİST PARTİLER CHP, MHP ve AKP Türk devlet memurlarının kahpeliği ortada. Anadolu Adliyesi Cumhuriyet Savcısı önündeki dilekçeyi okumadan tamamen kısa bir ifadeye dayalı olarak ve taraflı olarak haklarımı gasp etmeye çalışıyor. Metin Helvacı 1999 yılında haklarımı gasp eden ve suç işleyen şerefsiz savcı Mehmet Gürdal ile suç ortağı olmak için tam gaz vurdu. Esti gürledi sert davranışlarla terör estirdi ve ayrıntılı bilgi almadı. Adliyenin özel güvenlik şirketi de binbir şekilde vuruyor. Dün terörle mücadele şubesindeydim Vatan caddesinde. Orada tüm polisler laf atarak destek veriyor şerefsiz tımarhaneye. Terörle mücadele ve mali şube polislerini açık şekilde suçladığım için ve açık şekilde kanıtlayabileceğim için konuyu ele almadığı gibi bana iş verenlere saldırdı şerefsizce. Burada Maltepe bölgesinde Küçükyalı karakoluna gidince komiser anında bakırköyü aradı ve MHP ile CHP’yi suçladığım için onlara destek verdi. Açık şekilde söyledim Sultangazi’deki meslektaşlarından şikâyetçi olduğumu ve gittiğim Gülsuyu Terör şube’de komiser Bilâl adındaki o.ospu çocuğu terör bölge komutanı kanıtların yok, unut ve her şeye katlan dedi. O şerefsize açıkça söyledim ki her gittiğim iş yerinde polisten cesaret alarak ve polis istedi diyerek beni sindirdiklerini ve iftira attıklarını. CHP ve MHP ile açık şekilde kavgalıyım, hep ben habersizmişm gibi davranıp vurup durdular. Diğer yandan Sultangazi AKP belediyesindeki şerefsiz rüşvetçi piçl.r yüzünden AKP de tam vuruyor. Hepsini ihbar ve şikâyet ettim çünkü bana vurdular. Diğer yandan da tımarhaneyi kabul etti diye bir şey uydurdular. Ben ilâç kullanmayı hiçbir zaman kabul etmedim. İlâcım olduğunu söyleyen tımarhane ve komşulara yetki verdiğini söyleyip beni Türk polisi adına batıran ve eziyet eden komşulara yıprattıran Küçükyalı karakolu teröristtir. MHP’ci polisler burada bana günlerce eziyet ettirip iş bulmamı ve bulduğum işler için gereken projeleri yapmamı engellediler. Burası iki tarafı inşaat ve bir yanı da kışla olan bir yer. İnşaatları 14 yıllık düşmanım Tepe Özel Güvenlik şirketi koruyor. Kışlayla sorunum belli, benden jammer atlatma yöntemini çalan şerefsiz ASELSAN subayı bunu bulgu olarak gösterip şuursuz deliden elde edilmiş bir yöntem olarak göstermeye çalışıyor. Sizi uyarıyorum, Türk istihbaratında (jandarma, kara kuvvetleri, polis fark etmez) eğer önemli bir istihbarat götürürseniz sizden alırlar ve size deli iftirası atarlar. Benim suçum önemli bilgiler götürmek idi. Bu bilgileri götürünce bana korucu olmayı bile teklif etmiştiler. Daha bir sürüş şey var anlatacağım ama buradaki Terör Şube ile Küçükyalı karakolu bana eziyet ettirip işlerimi batırdı. Tımarhanede doktor Abdullah diye şerefsiz bir oros.u çocuğu var. 25 Aralık 2011 tarihinde sarışın ve süslü bir doktor bana ömür boyu serbest kalmayacağımı söyleyince ölümüne savaş açtım tımarhaneye ve kadına açık şekilde söyledim davacı olacağımı, daha önce dava açtığımda beni kaçırıp tehtidle ifade aldıklarını ve şikâyetimi ortadan kaldırdıklarını. Bu nedenle il emniyet suçlu olduğu için beni zorla kapattırmaya çalışıyor. Ben Sultangazi ilçe emniyet müdürlüğünden beni kendi rızam olmadan defalarca kaçırdığı için şikâyetçiyim. Hiçbir zaman tedavi dedikleri yıpratma ve işkenceyi kabul etmedim. 25 Aralık 2011 tarihinde kabul etmeyip dava edeceğimi söylemem üzerine doktor bağırdı ve beynimde bir damar koptu sanki, çığlık atarak beynimi mahvetti. 234 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Toparlandığım zaman vücudu ile ilgili konuşmaya başladı ve sapıkça laflar etmeye, penisimin boyunu sormaya başladı. Kendisine açıkça o.ospu dedim defalarca ve fahişe gibi davranıp bana sapık teşhis koymaya çalıştığını, gerçek fahişeden farkının fahişenin bir miktar para aldığını ve kendilerinin fahişelik yaparak adamın ömrünü elinden aldığını söyledim. Ağlıyor numarası yapıp duygu sömürdükten sonra işi şakaya çevirdi. Onun ömür boyu teşhisini kabul etmedim ancak şaka yaparak ayrılmasına izin verdim çünkü intiharcı gibi davranışlar sergiliyor, kendisini öldürecekmiş gibi davranarak beni etki altında bıraktı dolandırıcı o.ospu. Asla kabul etmedim bu durumu. Sonraki muayenede duruma itiraz ettim ancak dolandırıc annem de yanımdaydı. Doktor neşe üstün bir konuşma hazırlamış. Beni her zaman tehtid eden fahişe düşmanım duyarlı ve namuslu kadın gibi konuşup şov hazırlamıştı. Ama neden vücudunu kötü adama teklif ederek ağlayan kadın gibi davranıdığını anlamadım. Genlerinin beş para etmediğini ve onun gibi iğrenç birini kabul etmeyeceğimi söyledim. Annem Hatice Tozar hakkında bilgi sahibiydi. Konuyu oraya getirdiler, hayatıma karışmamalarını söyledim. Dışarıdaki poliklinik görevlisi açık şekilde tehtid ediyor ve beni hadım ettiğini söylüyordu. Mahkeme kararı olmadan eğer benim penisimi işe yaramaz hale getirdiyseler onlara kan davası açacağım. Dışarıdan laf atınca beni kimyasal olarak hadım ettiniz dedim kadına ve duygusal kadın rolü yaparak ağladı neşe üstün. Oysa ben böyle bir şeyden habersizdim. Asla kabul etmedim ve duygusal biri değil, tehtid eden katil bir fahişeydi her zaman. Tımarhane davacı olmamı engellemek için doladırıcılık yapıyordu ve asla kabul etmedim Sultangazi Polisi Tarafından kaçırılmayı. Şerefsiz oro.pu çocuğu Şenol Erdağı açmış olduğum davada yalancı şahitti ve onun cinsine kan davası açacaktım geçmişteki olaylar yüzünden. Tımarhane de karakol da MHP mafyası olduğu için benim erkekliğime saldırmışlar. Sonra binbir iftira ile bir sürü o.ospu ayarladılar bana iftira atmak için. Bu şerefsiz o.ospulardan biri Gizem Öne ve ben Bilişim Eğitimde eğitim görmeyi kabul etmedim, oranın poktan bir dershane olduğunu biliyordum. Binbir numara ve iftira ile vurdu bana orası. Kendisi ısrarla rahatsız edilen, devamlı telefonla aranan dershane görevlisi olarak davranıyordu. Ben de yanlış anlaşılma var sanıyordum. Uzun süre ısrar ede ede kendisine küfür ettirecek hale geldi fahişe. Bir de dershanenin müdürünü değiştirdiler, beni tehtid etmesi için bir ağır ceza hakiminin oğlunu müdür yaptılar. Beni tehtid etti, buna izin veren ağır ceza hakiminin yedi ceddinin sik.ek lâzım çünkü çok sayıda devlet memurunu hapise tıktırmak istiyorum. Bütün devlet memuru yakınları, emniyet-adliye-hastane tam gaz vurdu. Bu arada her yerdeki özel güvenlikçi mafyaları açıkça tehtid savurdu ve beni deli göstermek için oyun oynadı, dikkatimi dağıtacak şekilde değişik yönlerden laf attırıp huzursuz deli olarak göstermeye çalıştı. Huzursuz eden kendileriydi. Anadolu Adliyesi , tımarhane , İSKİ (Akdeniz), YTÜ (Tepe) ve İşyeri (Tepe) özel güvenlik şirketleri tam gaz vurdu. Beni buraya CHP bölgesini getirip laf ata ata, imalı davranışlarla günlerce sinir ettiler. Polise güvendiğim için uzun zaman boyunca karakoldan karakola koşturdum. Ama onlar komşulara yetki verdiklerini ve ispatladıklarını söyleyip beni burada işkence dozunda taciz ve tehtid ettirdiler. Resmen işkence yaptılar. Özel güvenlikçi yani sitenin bekçisi kaburgama, kalbimin altına dokunup mahkemeye çıkamayacaksın diyordu. Polis geldiğinde polis çağırdığım için beni tehtid ediyordu. Burada Maltepe’deki polis ve buradan sorumlu bir kısım savcılar açık şekilde beni işsiz bırakıp adresimde yıprattırarak sultangazi ilçe emniyetin şerefsizliklerini gizlemeye çalışıyordular. CHP,MHP ve AKP ile açık şekilde kavga ettim. Onlar vurdukça vurdu ve polis buna izin verdi. Davacı ve şikâyetçiyim, soruşturma iyi gidiyordu ta ki Metin Helvacı adındaki bir şerefsiz savcı bilgi almayı red ettiği gibi şikâyet dilekçemi de hiç okumadan kısa ifadeyle ve eksik bilgiyle bana vurdu. Bu devlet ŞEREFSİZ ve adliye içindeki mafyadan şikâyetçiyim. Anadolu Adliyesinde özel güvenlik elemanı, çalışanlardan ve memurlardan oluşmuş, bir kısım savcının da destek verdiği şerefsiz bir mafya var. Doktor Abdullah adındaki oro.pu çocuğu doktora gelince. Neşe Üstün adındaki sapık psikopat dolandırıcı doktordan sonra aylarca idiotça ısrar ettiler ve ilâçları kendi isteğim dışında ama tehtid etmeden yazdılar. Dışarıdaki özel güvenlik şirketi elemanları laf atıp tehtid ediyordu muayene sırasında. Sultangazi ilçe emniyeti de istediği zaman alıp götüreceği için bu kadar tehtid yeterliydi. 235 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Yarı tok yarı aç gezen komşulara para akıtıp bütün sokağın beni delirtecek kadar rahatsız etmesini ve evimde uyuyamayacak, hatta yerimde oturamayacak kadar çok taciz ettirdiler. Taciz edenleri karşıma çıkarıp adli vaka, yani karakola ve oradan tımarhaneye götürmek için bahane aradılar. Orada işi bitiremeyince Fikret Elâgöz adındaki şerefsiz sosyalist beni buraya CHP bölgesine getirip MHP’ci özel güvenlik şirketi ve MHP’ci Altmışlar sitesi esnafı ve görevlilerini yıprattırdı, sapıkça saldırdılar. Ölmek üzereyken zor kurtuldum. Ama cinayeti iftira ile kapatmaya çalıştılar. Sonuç itibari ile beni işsiz bırakıp yok edecekler. 14 Eylül tarihinde sapık bir doktor, üzerinde ulusal renkte tişört olan ve saçları uzun olan komünist bir ulusalcı kapıdan girer girmez tehtid etmeye ve bana ceza verdiklerini söyleyemeye başladı. Annem konuşmalarıyla destekledi onu, deli raporu çıkarmak için tethdiler savurdu, annem destekledi onu. Ben çıktım ve annem orada kalınca ağlıyordu, annem şantaj altındaydı. Hiçbir şey imzalamadığını söylüyordu ama ben annemden de davacıydım, kabul etmedim durumu ve annem de tam gaz vurmaya devam etti. Benim hukuki ehliyetimi alıp davacı olmamı engellemeye çalıştılar. Ondan sonraki muayenede antipsikotiği kaldırıp akli dengeme saldırmayan doktor Abdullah’a teşekkür ettim ve orada kendi isteğim dışında bulunduğum söyledim. Ancak o bu teşekkürü hastaneye ve tedaviye teşekkür diye gösterip tedavi görmeyi kabul ettiğimi savunup namuslu insan edalarıyla hak iddia edip ilâç kullanmayı kabul eden adam muamelesi yaptı. Gittiğim her iş yerinde “polis istedi” deyip beni günler tehtid ve baskıyla taciz ve tehtid ettiler. Çalışmamı engellediler ve iş göremez göstermeye çalıştılar. Namusuma şerefime saldırıp kendilerin sert tavırlarla tethid edilmiş namuslu insanlar olarak göstermeye çalıştılar. Yani her şey türk polisinin kahpeliği ve her şey polis mafyaları ile ortak çalışan siyasi çetelerin gücüyle yapıldı. Tek söyleyeceğim şudur. TÜRK DEVLET MEMURLARI OROS.U ÇOCUĞU, ONLARDAN EVLİYA OLSA SOKMAYINIZ AVLUNUZA. Bu olaylar sırasında arkadaşım diye geçinenler de memurdu, hepsi tam gaz vurdu. ASLA KABUL ETMEYECEĞİM, ASLA DÖNMEYECEĞİM. BU DOANDIRICI MEMUR ÇETESİNE DÜŞMANIM ŞİKÂYETÇİYİM. SUÇUN HAKLI OLMAK DİYE TEHTİD ETTİLER. HEPSİ ŞEREFSİZ VE BUNA DESTEK VEREN DEVLE İSE BU DEVLET DE ŞEREFSİZİN DEVLETİ. 2 Temmuz 2013 Salı, Anadolu Adliyesi’ne gittim. Savcı Metin Helvacı ile görüştüm. Esti gürledi sert davrandı ve hiç bir kanıt hiç bir bilgi kabul etmedi. Beni kovdu. Ortaya çıkmış durum deyip taraflı davrandı. Beni savcı ve asker yakınları ile tehtid edenler savcıdan destek aldı. Savcı taraflı davranıp araştırma yapmadan ve kanıtları almadan, eksik bilgi ile harekete ederse kendisini suça iştirakla suçlayacağım, verdiği karara itiraz etmekle kalmayacağım. Onun almadığı kanıtları başka bir savcıya sundum, bana saldıran çetenin anası ağlayacak. Aylardır başım belâdan kurtulmuyor iftiracı o.ospulardan. Bunlar çok sayıda sarkıntılık iftirası atıp benim ömrümü çürüten Bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesini haklı göstermeye çalışıyorlar. Beni önce fakirleştirdiler, yaptığım bakkal alışverişi dişlerimi çürüttü, dış görünüşümü bozdu. Günlerce engellediler düzgün beslenmemi. Para kaynaklarımı yok ettiler ve s.ktiğimin memur yakınlarını ve memurları benden zengin ve üstün gösterip beni onlara sarkan işsiz varoş mühendis olarak göstermeye çalıştılar. Tanımadığım uzun boylu bir aile haftalar önce “yakın”, “yakındır” diye bir laf attı. Ama ondan önce bu siteye gelirken yol boyunca aynı lafı çok sayıda ülkücü fahişe attı ve ben buraya gelince onlar da o lafı edince anlamlı bulmam gerekiyordu galiba ama ne demek istediklerini anlamadım. Beni gece gündüz rahatsız edenlerin başlıca hedefleri şunlardır: 236 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR 1. Beni ailemin bakımına muhtaç ve iş göremez göstermek. (Aylarca yıprattılar, evimde tek kitap okuyamadım, beynimi mahvettiler, uykularımı çalldılar, sinir ede ede mahvettiler beni. Sadece yeni şeyler öğrenmemi engellediler. Geçmişteki bilgim yeterli.) 2. Beni ailemin yanına götürmek için beş parasız bıraktılar, ben ailemden davacı ve şikâyetçiyim. O bölgeye gidince beni defalarca kaçırıp işkence yaptıran, canıma ve malıma saldıran şerefsiz melez ve kürt komiserler benden eksik veya yanlış ifadeyi tehtidle alıp hepsi kurtulacak hapisten. Bu güne kadar tımarhaneyi hiç kimse dava etmedi diye bir laf var ama sebebi tımarhaneyi koruyan on binlerce kişilik mhp’ci çetelerin saldırısı. Dava eden mahkemeye çıkmadan binlerce mhp’ci o.ospunun saldırısına uğruyor. 3. Değil dava açmak, yaşamanız mümkün değil. İnternet ve geçmişteki siyasi bilgim olmasa buradan cesedim çıkacaktı. 4. Beni dava açamayacak kadar değersiz, başarısı ve fakir göstermeye çalışıyorlar. 5. Bu bölge chp bölgesi ve burada sistematik olarak tehtid edip, imalı konuşup, huzursuz edip yıpratıyorlar, ihtiyarlatıyorlar. Her gittiğim yerde normalin üzerinde para harcatıyorlar. Fuzuli masraflar çıkarıyorlar. Tımarhane teşhisi ve kavgası bahanesiyle üç kuruşluk adamlar bana kabadayılık yapıp kaba konuşmalar yapıyorlar. Üç kuruşluk chp’ci maganda karılar şerefsiz hareketler ve sözlerle beni kızdırmaya ve korkutmaya çalışıyorlar. 6. İki haftada bir fotomodel escort ile görüşmeye özen gösteriyordum. Beni parasız bırakıp biraz besleyip giydirdikleri ve MHP reklâmı olacak adi şerefsiz tesettürlü karılara muhtaç göstermeye çalışıyorlar. Ben yıllar önce de söyledim, aylar önce MHP iletişim merkezi 444…. ‘de arayarak söyledim ki ben “ülkücü kadınla evlenmem”. Ülkücü dediğin müslüman desen değil münafık, milliyetçi desen değil arap uşağı ve köpeği, dürüst desen dediğil devlet dairesinde terör estirip vatandaşa saldıran memur ve taşeron firma çalışalarının rüşvetçi akrabaları. Ben tasvip etmiyorum ve asla ülkücü karı almam. Dünya görüşüme ters. Beş parasız bırakıp şu savcı bu polis bu memur o ülkücü karıya muhtaç göstermeye çalıştılar. Escort deyince maria ile başlamıştım, biraz Makedonca biliyordum. O konuşmadı ben konuştum. İris’i çok merak ediyorum, rusça biliyorum. Ayfer çok psikopat konuşuyor ama devamlı ağlayıp zırlıyor, bazen de gülüyor. Yeşim çok sert, acayip ciddi ama inanın istediğim alıyorum. Elâ’ya bir hal oldu, hep randevu aldım ipnenin çocukları mhp’ci saldırganlar yüzünden gidemedim tam Maltepe ilçe emniyetin yanında olan evine. Gül’e gelince, ikinci defa gittiğim tek escort ama ne desem acaba, düşmanım onun kafasını becermiş ben gitmeden önce. Eskisi kadar sevmiyor beni. Liste uzun… mehtap, alyona, Aleyna, hazal, … daha bir sürü varken neden o kıçıkırık dolandırıcı padişahların ayarladığı sonradan süslenmiş maganda karılara sarkayım. Hepsi tipini biraz elden geçirip çok para harcadılar dış görünüşleri için. Beni şişmanlatıp gece gündüz azdırdılar ve çok iş veya parasızlık yüzünden insan içine karşımamı engellediler. Azdırıp tek çıkış olarak cinsel içerikli filmleri gösterdiler. Bin bir şekilde iftiralar attılar, bu iftiraları destekleyecek yeni iftiralar attılar. Çıkmazlar yarattılar: Evlenmek istesem bakire kız sapığı deyip bakireleri korkutuyorlar, yaklaşmamı engelliyorlar. İhtiyarım deseniz benim yaşımı onlar ilerletti, taze ve sağlıklıydım dış görünüşümü ve sağlığımı yıprattılar. Cemaatçi magandalar gibi tek çaren parayla, paranla 237 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR karı almak diye bir durum koydular ortaya. Hepsi parayla karı z.kiyordu ama ben onların z.ktiği karılardan z.kmiyorum parayla. Delikanlısına, yani escorta gidiyorum. Ayrıca normal yoldan sosyal ilişkiler ve arkadaşlıklarla da kendime sevgili bulmamı engelliyorlar. Bir yandan da çapkınlık yasak çünkü jigolo diye iftira attılar. Kadınlar çekiniyor. Sonuç olarak bir sürü yarı çıplak veya sapık gibi konuşan karıyla azdırıp evimde beynimi acıtacak kadar çok laf atıp ve sözlü şiddet uyguladıktan sonra kafamı patlatacak kadar işkence yapıyorlar ve şu karı bu karı böyle diye cinsel sahneler ve olaylar anlatıp, özellikle gösterdikleri yarı çıplakları hatırlatıp mastürbasyona zorluyorlar. Bu durumda tamamen işkence yapıp beni çalışmayan geri zekâlı olarak gösteriyorlar. Burada ”seni hadım ettim” diye laf atan sapık kadını haklı göstermek için bin bir ülkücü oros.u iftira attılar. 25 Ocak 2012 Bakırköy ruh ve sinir’de her zamanki sapığım poliklinik görevlisi kadın laf attı dışarıdan ama eğer penisim gerçekten işe yaramıyorsa ben onun cinsini zikeceğim. Bana verdikleri ilâçlar ve sosyal hayatımı, aile hayatımı mahvetmeleri yüzünden henüz düzgün bir ilişkim olmadı. 7 defa ilişkiye girdim escortla ve sadece bir tane başarılı birleşmem oldu. Ben o tımarhanenin cinsini zikeceğim. Belki de mastürbasyona üreme sistemime verdikleri zararı haklı göstermek için zorluyorlar. Mhp’cilerin anasını avradını zikeyim, onları satın alıp kiralayan Tepe Özel güvenlik şirketinin mafyalarını ömür boyu arayıp analarını belleyeceğim. Bu bir kan davası. 1 Temmuz 2013 Pazartesi, Bugün Gayrettepe Asayiş’e takıldım biraz. Gülsuyu asayiş bana maltepe ilçe emniyete gitmemi söylemişti, gittim ve bir polis gereksiz bir sohbete soktu beni, Küçükyalı karakolu bakıyor bu işlere ve burada evrak yok dedi. Ben de Küçükyalı karakolunu ve tüm maltepe ilçe emniyeti dava ettiğim söyledim. Burada terör estire estire hormonlarımla oynadılar günlerce, dava edince de orasını burasını gösterip ilgimi çekmeyen çalışan kötü niyetli yosmalar ve onlar hakkında laf atıp beni azdırmaya çalışan pezev.nk karılar doldu etrafta. Olayların şeklini değitirdiler: Önce kıyafetlerim çamaşır teknesinde renklerini kaybetti, Megadeth t-shirt’üm çalındı. Çok sayıda markalı elbisem geberdi. Tüm iş durumumu batırdılar. Verilen işleri yapmama izin vermediler, kafamı becerdiler. Ve her şey sadece Sultangazi’de suçladığım komiserleri ve polisi haklı göstermek için. Delice terör estire estire kafama eziyet edip karı kız lafları attıktan sonra işi otomatiğe bağlayıp şu karı şöyle bu karı bölye diye muhabbetlerle becerdiler kafamı. Ne iş ne para ne de kıyafet kaldı. Burada tam olarak batırdılar beni ve üç kuruşluk dandik karılara muhtaç göstermeye çalıştılar. Bu karıların yanına bile gitmediğim için ve konuşmadığım için işi erotik film iftiralarına bağlamaya çalıştılar. Yan binalardan terör estiren komşular üstümdeki daireden bir karının dır dır yapmaya başlamasıyla sustu. Kadın çenesiyle terör estire estire kafama eziyet etmeye başladı. Kocası da tehtid etmeye başladı. Dışarı baktığım zaman yüzlerini görmediğim beyaz saçlı ihtiyar bir çift vardı ve içeri girdim yaşlılarla kavga etmemek için ve şahitsiz olduğum için toplu bir kavga çıkarıp beni götürmeye çalışıyordular. Komşulardan biri ilk defe istikametini, yerini belli ederek bağırdığı için ve kafamı acıtacak kadar, ağrıtacak kadar tehtidler savurduğu için susmasını söyledim. Seni şikâyet edeceğim diye saçmaladığı için ve bu söylediği şeyi saçma bulduğum için git şikâyet edeceksen et ve mahkemede görüşelim dedim. Ama suçluyum falan demedim çünkü sapıkça eziyet ediyordu kafama, tüm komşuların ayna anda yaptığı saldırıyı tek başına devam ettirmeye çalışıyor ve daha önce üstümdeki daireden tek bir laf gelmemişti. Yan binalardan, öndeki yoldan laf atıp bağırıyordular. 238 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Onları dava etmek için günler önceden harekete geçmiştim ama suçum polise güvenmekti. Siz polise güvenmeden önce dava hazırlıklarınızı yapınız. Ben o karakol bu karakol diye koşturdum, çok zaman kazanıp polisin desteği ile dış görünüşümden cebimdeki paraya kadar, oturduğum daireden hayat standardıma kadar her şeyi değiştirip beni hiç takmadığım ve önemsemediğim karılara hayran ya da ilgi duyan adam olarak gösterdiler. Aile hekimim 12 günde bir masturbasyon yapmamı söylemişti, bunu bile bile soran birkaç p.zevenk masturbasyo yapıyor diye iftira atıp gece gündüz saldırdılar, beni sapık olarak göstermek için kapının önünden laf atan karılar geçirdiler, bir sürü saçmalık yaptılar. Gece gündüz saldırıp gürültü yaptıkları için ve taciz ettikleri için bir gün üst kattaki komşuya sor dediler, gittim kapının zilini çaldım. Gürültü olduğunu red etti, duymadım dedi. İnkâr etti tüm gürültüyü ve ben de daha fazla yaklaşmadım ve güvenmedim çünkü açık şekilde yalan söylüyordu. Konuşmayı bile çok çok uzaktan yapıp hemen çektim gittim. Eğer bir şey söylediysem tamamen sorduğu sorulara cevap verdim. Kendi kendime bir şey konuşmadım ve güvenerek konuşmadım çünkü yalan söylüyordu, dışarıda gece gündüz cehennem gibi bir gürültü, tehtid savuran ve sözlü tacizde bulunan çok sayıda sapık saldırgan karı vardı. Bugün 29 Haziran 2013 ve Maltepe polisi harekete geçti, elinde benim göndermiş olduğumu söyledikleri bir ihbar ve şikayetle geldiler. Bana ait mi bilmiyorum çünkü tam metni okutmadılar. Oradan işlerine gelecek birkaç kelimeyle beni harcamaya çalışacaklar. İhbarların sayısını arttırarak şüphe yaratarak şüphe ile bakmak için veya istedikleri eksik veya hata içeren ihbarı elde etmek için aylarca yıllarca vurdular. Yapmış olduğum şikâyetleri ele almak için uğraşan, kapıma gelen iki polis açtığım üç davaya müdahale etmek için savcıya gidecek. Bu olay kapanacak ve gideceksin evleneceksin iş bulacaksın falan diye konuşan soruşturmacı kafamı iyice bozdu. Ben asla uzlaşmayacağım, bu işe bulaşmış tüm şerefsizler için hapis istiyorum. Kesinlikle ifade vermeyeceğim şikâyetçi değilim diye. Dertleri ifade koparmak, seni ifade için çağıracağız dediler. Ama burada söylüyorum, şikâyetimi geri almayacağım, çağıracakları yerde Allah bilir ne yapacaklar. Kanımın son damlasına kadar, aldığım son nefese kadar devam edeceğim. Hiç kimse başaramaz benden şikâyetçi değilim ifadesi almaya. Topluca vurdu kahpeler ve ben hiç bir zaman vazgeçmeyeceğim. Bu bir namus meselesi. Geri dönmeyeceğim. Şikâyet dilekçelerime müdahale etmek için ek bir soruşturma açıp ifade almak için bahane, olay yarattılar. Bir de bir dalga var, Bakırköy’den kortuğumu söylüyor itler. Ben korkmuyorum ama iki senedir bin tane olay geldi başıma ve hiç bir zaman param ve imkânım yoktu Bakırköyü dava etmek için. Sultangazi Bölgesinde ilçe emniyet kanunsuzca alıp götürüyordu beni ve bu nedenle dava açmam anlamsızdı, defalarca açmıştım ve defalarca kaçırmıştı beni polis. Buraya maltepeye getirdiler ve daha beterini yaptılar, iftira ile yok edip mahvettiler beni. Buradan sultangaziye gitmeye ve orada sultangazi polisinin adam kaçırma p.çliğini ve şerefsizliğini kabul etmemi istediler. Ben Bakırköy ruh ve sinirden korkan biri değilim, ben onlara namus ve kan davası açmış, hepsi için hapis isteyen biriyim. Yaptıkları işkencelerin şahidiyim. Terörle mücadele şubesi de 2001′de ülkü ocağı misafirhanesinde kaldığım dönemde şikâyet etmiş olduğum bir komiser yardımcıları yüzünden beni kaçıran Tepe Özel Güvenliğe destek veriyor. Kapatıp tehtidle almıştılar şikâyetçi değilim diye ifadeyi ve bana 239 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR küfür eden terör şube komiser yardımcısı ceza almaktan kurtulmuştu. Sonuç olarak Terör Şube sanık ve kesinlikle destek veriyor sultangaz+maltepe ilçe emniyetlere. Böyle polisler olunca teröriste gerek yok zaten. BİR DE NE KADAR İLGİNÇTİR Kİ EN ÖNEMLİ BAŞLIKLAR, YANİ OLAYLARIN GÜNÜ GÜNE YAZILI OLDUĞU İKİ BAŞLIK SİTEMDEKİ MENÜLERDEN KALDIRILMIŞTI POLİS GELDİĞİNDE, ŞİFREMİ ÇÖZMÜŞLER VE GİRMİŞLER SİTEME. KAYBOLAN YAZILARI MAHKEMELER BAŞLIĞI ALTINDA TEKRAR BULABİLİRSİNİZ. EĞER TUTUKLANSAYDIM KARAKOLDA POLİSE BİR ŞEY GÖSTEREMEYECEKTİM VE İŞİM BİTMİŞTİ. BURADA BİRKAÇ KOMŞU İLE KAVGA OLARAK GÖSTERİLECEKTİ HER ŞEY. Ne kadar ilginçtir ki polis kapıya geldiğinde sitem saldırıya uğramıştı ve Soğancıoğlu İnşaat ile ilgili tek yazı yoktu bu sitede. Sizin ananız güzel mi, elimdeki resmi evrakları bu saldırının anasını ağlattı. Bekle beni Firket Elâgöz, yakında mahkeme var ve “iş bulamazsın faşist” lafının hesabını soracağım sana o mahkemede. Tazminat Davası Dava Dilekçesi İSTANBUL VERGİ DAİRESİ İHBARLAR AutoCAD Certificate SİM Transcript Primavera Lise Lisans ideCAD Statik ideCAD Mimari Hakediş AutoCAD 240 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Türk polisi nasıl bir kahpe anlatayım, Hiç unutmam sene 2000-2001 gibi akşam saat dokuz gibi Harem’de yürüyorum, birinci kolordunun duvarının yanında. Bir ekip otosu durdu ve benim üstümü aradı. Ekip otosuna atıp iki saat tehtid etti polisler. Ne kadar ballı maaşın var, mühendis olacaksın, falan filan diye. Polisin başkalarının maaşını bedava bulup ballı demesi polis kuvvetlerinin çingeneliğidir. Ve senelerce vurdular tek başına başarılı olmaya çalışan, hiç bir parti ve cemaatin köpeği olmak istemeyen üniversite öğrencisine. Her partiye ve her cemaate sırayla sokmaya çalıştırdılar, kavgalar çıktı, köpek olmadım. Şu an tablo şöyle: Hiç bir şekilde suç işlediğini ve beni tehtid edip yıllarca yıprattığını, bütün derslerimi ve özel hayatımı mahvettiğini kabul etmeyen bir ailem, psikopat gibi tehtid eden annem ve sevgi dolu sözlerle dolandırıcılık yapan kahpe kız kardeşim var. Hepsi mükemmel bir aile ve anneme sövme, küfür etme suçum olduğunu söylüyor dolandırıcı Türk polisi. O bir suç değil, onun yedi sülâlesi pislik ve dolandırıcı. Ona namuslu diyen kaç it varsa hepsinin yedi sülâlesini s.keyim. O bir anne değil, senelerce tehtid ve dırdırla adam delirtip tehtid eden bir psikopat, polisle anlaşmalı bir ka.tak. Kadın senelerce saldırdı, tüm sülâlesini kullandı beni sürekli yıpratmak için. Bir zamanlar dilenciden daha kötü elbiseleri olan akrabaları polisin onların işlediği suçları görmezlikten görmesiyle ve ülkü ocaklarının desteği ile 241 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR zengin, hatta bazıları milyoner oldu. Hem de sıfır eğitimle, bazıları doğru dürüst okuma yazma bile bilmiyordu. Bir de Küçükyalı Karakolu var, 155′i arayınca gelen Ülkücü polis ekibiyle paslaşan. Aylarca savcılığa git deyip hiç bir şey yapmayan, sonrada bir 155′i ara, bir de karakola git diyen kahpe polisler. Onlardan davacı oldum. Amaç burada Aydınevler Mahallesi Maltepe’de iki tarafı inşaat bir tarafı kışla olan yerde şahitsiz bırakıp sabahlara kadar işkence ve gürültü, tehtid, sözlü şiddet terörü ile yıprattıktan sonra iş göremez ve deli gösterip tutuklamak. Her şeye razı olan ve sevgi dolu aile görünümündeki kahpe annem, kız kardeşim ve şerefsiz babamla birlikte tımarhaneye kapatmak. Oradan da istedikleri gibi alıp kaçıracakları, götürecekleri Cebeci Mahallesi Sultangazi’ye götürüp baskı ve tehtidle, “istediğimiz zaman deli raporu veririz, eğer istediğimizi yapmazsan çalışmana izin vermeyiz” tehtidi ile beni defalarca kaçırmış olan ve açtığım davayı satmış olan o.ospu çocuğu Sultangazi polisi hakkında “şikâyetçi değilim” diye ifade almaya çalışıyorlar. Beni aylarca yıllarca şahitsiz bırakıp delice işkence yaptılar ve yıprattılar. Önceki senelerdeki şikâyet dilekçelerim kayıp, bu pisliğe karışmış şerefsiz ülkücü memur aileleri gece gündüz tehtid ediyor tüm sokak ekiplerinden ve ekip otolarından izinli olarak. Polis açıkça izin veriyor yıpratılmama. Adliyedeki özel güvenlikçi (kısa boylu bir kadın) ben savcının huzuruna çıkıp dilekçemi vermeden önce, yani bana sıra gelinceye kadar sürekli tehtid etti kendi kendisine konuşa konuşa ve bunu aile sorunu olarak göstereceklerini söylediler. Oysa olay belli idi. Aile içinde, kendi odamdaki tüm eşyalarım ve bilgisayarım, tüm bilgilerim ve dijital bilgi depolarım onların eli altındaydı. Komşularla ortak çalışan anne ve babam sürekli gürültü, tehtid ve taciz altında tutuyordu beni. Gündüzleri çılgınca bağıran çocuklar, kasıtlı olarak evin hem önündeki hem arkasındaki sokakta çıldırtacak şekilde aşırı çocuk bağırmaları vardı. Mahalledeki komşular, yani sokaktaki komşu evlerde oturanlar “seni delirtmemizi Bakırköy istedi” diye laf atıyordu. Davanın son duruşmasına yaklaştıkça önce komşular çıldırtacak bir gürültü ve sataşmalarla, 24 saat durmayan ve vardiyalı yaptıkları hızlı hızlı ve durmayan konuşmalar, laf atma ve hakaret savurmalar ile beynimi mahvettiler. Bu arada ne oldu bir bakalım. Ben tek kitap okuyamadım, tek sorun yaşamadığım iş yeri yok ve her iş yeri aynı tehtidleri savurdu, aynı sorunları yarattı. Hepsi beni öldüresiye yıprattıktan sonra tehtid edilmiş madurlar gibi davranmaya başladı. Hatta Ted Rönesans Koleji İnşaat’ı şantiyesinde çalışırken şantiye şefi ve taşeron firma ortağının yeğeni Emre Üstün’le telefonda konuşan bir pe.evenk “cevat çalışkan bizi tehtid ediyor” şeklinde gaz veriyor ve hareketlerini tehtid edilmiş adam olarak ayarlamasını istiyordu. Bu konuşma firmanın işçi koğuşunda, yani konteynerinde meydana geldi. Diğer yandan tamamen cahil ve bilgisiz, internetten kopye çekerek internetten kopyaladıklarını ezberleyen cahil İbrahim Öge gözlük bile taktı, o.ospu çocuğu gibi konuşmaktan ve fuhuş makinalarıyla alem yapmaktan vazgeçti. Kibar ve nazik konuşmaya başladı. Eminim ki bir ton da kitap okumuştur rüşvetçi memurların sembolü, rüşvet dağıtan p.ç İbrahim Öge. Kendisini derin adam olarak görüyor, bir yetmiş boyum var bir yetmiş de toprağın altında var diyordu. Aslında tek yaptığı kime hangi yolla para vereceğini bilmek, rüşvet dünyasında belediyecemaat-ilçe emniyet arasında rüşvet parasını trafiğini yönetip sürekli alışveriş yapıp kendi fuhuş makinalarına hava basmaktı. Aradan iki sene geçti, bir ton kitap okudu ve çarpık baboş vücudunu tamir etti. Paranın ve torpilin gücüyle imaj yarattı. Ben iki sene boyunca yıpratıldım, namus şeref meslek aile… yani saldırıya uğramamış bir şey kalmadı. Dişlerimi bile delik deşik ettiler. Birkaç defa yok edecek kadar erittiler dişlerimi, bacağımdaki sakatlık gittikçe arttı. Uykusuz geceler ve hiç bitmeyen stres, günde 24 saat bağırıp taciz 242 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR eden kahpe cemaatçiler ve ülkücü karılar beni yıprattı. Kaslarım eridi, vücudum kıllandı, gözlerim söndü, saçlarım ve hatta cildim bile değişti. Ama yine de iddialıyım, çıksın karşıma istediği konuda konuşsun ezberci rüşvet makinası, hatta para akıttığı memurlar da getirsin yanında, onların bütün gün fitne yaratan karılarını da. Çıksın karşıma istediği konuyu tartışalım. Artık internetten başkalarının çalışmalarını çalıp on dakikada radyoda konuşma malzemesi hazırlayan bu manyak çıksın karşıma ve konuşsun. Şunu bilsin ki hafızamı bulandıracak kadar çok eziyet etti beynime ama ben asla hiç bir şey ezberlemedim. Her konuyu tartışırım ve onu rezil ederim. Ona karşı ırkçı savunma yaptığımı söyleyen bir sürü saldırgan cemaatçi ka.tak var. Arkadaş o beni tehtid ettiği günden beri ben ona karşı savunma falan yapamdım, gebersin diye dua ediyorum Allah’a. Çünkü böyle bir pislik yer yüzünde var olmamalı. O anama da küfür etti, adamlığıma da laf etti. Ben defalarca söyledim ki “öyle pez.vengin elini öpersem ben adam değilim” diye. Ama onlar istediklerine inanıp istedikleri yalan propagandayı yapıyorlar. Burada birkaç notka var: 1. Onu bütün parayı yasadışı yolla kazandığını söyleyerek ve dava açılması halinde kazandığı paranın iki katı kadar ceza ödeyeceğini söyleyerek uyardım. 2. Onun abisine padişahlığı kabul etmediğimi ve padişahım olamayacağını, özgür iradeli bir T.C. vatandaşı olduğumu söyledim. 3. Ana avrat küfür etmesini önemsemedim çünkü o on ay boyunca herkesin anasını avradını düz geçen bir küfürbazdı. Ama cemaat ve memur sürüsü güzel bir saldırı düzenledi, beni çıldırtıncaya kadar taciz eden ve Sultangazi İlçe Emniyet’in şerefsiz polisleri ile tehtid eden, yüz yüze görüşmeden ve sokakta gördüğümde inkâr eden komşular beni 18 ay boyunca küfür ettirdi. Bu şehirde namuslu polis olsa 18 dakika bile sürmezdi onları adam etmek. Çok sayıda şerefsizi zengin ettiler bana zarar verdikleri için ve bunu onlara ödül adı altında para vererek yaptılar. İbrahim Öge’ye karşı savunma yaptığımı söyleyen yüzlerce polis ve polis dölü, avradı bir defa karşıma çıkarmadı o sürekli hazırlanıp kendisini adam olarak göstermeye çalışan küfürbaz yobaz it oğlu iti. Herşeyden önce o kürt alevisi o.ospunun ucuz o.ospu olduğunu söylemem onun kürt olması ile de alevi olması ile de alâkasız. Bu ırkçılık değildi, bu tamamen bana neden saldırdığının sebebi idi çünkü o ofisteki chp’cilik alevi kürtçü kılıçdaroğlu siyaseti idi ve bu itlerin yüzlerce propagandacısı tüm şehre olayı istedikleri gibi yayıyordu. Meselâ bu itlerden biri neden kendisinin çok değerli olduğunu veya yakışıklı olduğunu soruyorsa herhangi bir şeyin nedenini merak etmiyordur, size önemli biri olduğunu dayatmaya çalışıyordur. Ya da sizi ırkçılıkla suçluyorsa oradaki azınlıkçı Türk düşmanının saldırısını gizleyip madur olarak göstermeye çalışıyordur. Yani bunlar bir şey söylerken ya da sorarken size bir tane kazık sokup bir yalana inandırmaya çalışıyorlar. Bu dolandırıcı Pramit Yapı… Ltd. Şti. ofisinin en standart ve sıradan dolandırıcılık yöntemidir. Yani orada savunma falan yok, üç kuruşluk (mezhebi ve kökeni önemsiz ama Türk’e saldıran) bir fahişenin milyonlarca liralık dolandırıcılık yapmam karşılığında verilmesinin komik bulup tamamen dalga geçmem söz konusu. Orada savunma var diyen yüzlerce binlerce aynasızın anasına selâm söyleyin. Evde bütün ömürleri boyunca çalışmadan yatmışlar, çocuklarının sağdan soldan s.ke si.e aldıkları malları ve rüşvetleri yiyerek obez domuzlara dönüştükleri için kolestrolden gebermişler, bir de beni düşününce çatlayıp fenalık geçirsinler. Babam üç ayda bir bile yıkanmayan, sürekli sokakta kâğıt toplayıp dilenciden kötü elbiselerle gezen, saçını ve sakalını kesmediği için sokaktaki 243 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR insanları korkutacağını düşünerek kavga ettiğim, traş olması için çaba harcadığım ve inanılmaz derecede kötü görünüşle ve pis kokan biriydi. Yatakta değil, yerde yatıyordu, evde bir sürü boş yatak olmasına rağmen. Asla yeterince yemek yemeyen ve çenesiyle terör estiren, dış görünüşü yüzünden bile tımarhaneye kapatılabilecek bir sapıktı. Ama onu giydirdiler, kokuyu giderecek şekilde yıkayıp saçını sakalını düzelttiler. Benim bedenimi, kıyafetlerimi yok ettiler, işimi elimden aldıkları gibi hangi işe gireceğimi onlar karar verdi ve ayarladı. Mahvettiler beni. Sonuç olarak beni o dilenciden beter görünüşlü ve sapığa benzeyen babamdan haşlık alan özürlü, iş göremez kafadan sakat olarak göstermeye çalıştılar. Yani seni dilenci sapık yapacağız dedikleri şey babamı bana denk ve onun arkadaşı sıfatıyla bana emir verdiğini söyledikleri polisi benden üstün olan ve okuma yazma bile bilmeyen babamdan üstün göstermekti. Aslında her şeyi bir tane sırdan kapı güvenlik, koruma asayiş bekçisi ile kapatmaya çalışıyorlar. Emniyetteki tüm komiserler bu işe karıştı. Karşıma kürt komiserler çıkardılar sürekli olarak. Bir iki komiser değil, Sultangazi ilçe emniyete gittiğimde yan odadan “geceyarısı ekspresi” diye laf atıp işkence ile tehtid ediyordular. Sonra Harbiyede aç kalacaksın deyip bende silâh olmamasına rağmen beni vuracak kadar ileri gitmeye çalıştılar, silâhsız adamı vuracaktılar. Yerinde duran adamı vurmak için Ninja, kalkan döğüşü bilen militan olarak muamele eden manyaklar bu işin sonunda cinayete teşebbüsten hapis yiyecek. Aynı gece yediğim ya da içtiğim bir şey hafızamı sildi, günlerce uyutmamıştılar ve birkaç gün daha cehennem yaşattılar. Beni tımarhaneye de kapatsalar, çıkarsalar da çıkarmasalar da zorla ifade imzalatamayacaklar. Bunun için beni gece gündüz yıprattırıp komşulara şikâyet ettiren kahpe Küçükyalı karakolu namussuz ve şerefsizdir. Aylar öncesinden destekliyordular Sultangazi’deki polisle arkadaşmış, babasının arkadaşıymış yalanını. Anasını avradını böyle polisin, utanmasalar yatak odama sokacakları o şerefsiz iti. Benim başarısız ve önemsiz mühendis olmam ve o ite polis baba demem gerekityor. O yüzden s.ktiler hayatımı. Ve 14 sene boyunca bu suça bulaşmış valilik, emniyet, adliye çalışanları ve daha çok sayıda hapise girecek hayvan varken olayı büyütüp büyütüp uzatıp suç ortaklarının ve dolandırıcıların sayısını arttırıp kendilerini yenilmez ilân ettiler. Devletin ortak kararı diyorlar benim özgürlüğümü elimden almak ve yargısız infazı sevdirmek için namusuma, şerefime tüm varlığıma iftira atıyorlar. Kahrolsun şu ya da bu falan diye solgan atmayacağım. Tek bir şey söyleyeceğim: TÜRK DEVLET MEMURLARI OROS.U ÇOCUĞU VE ONLARIN RÜŞVETLERİ İLE BESLENEN ÇOCUKLARI İT OĞLU İT. BAŞKA BİR SÖYLEYECEĞİM YOK. 21 Haziran 2013 tarihinde Esenyurt’ta HSBC ve Akbank’a bir miktar para yatırdım. Akbank’a gittiğim zaman orada kendi kendine küfür eden “milliyetçi o.ospu çocuğu gibi laflar eden, ömür boyu içeri kapatacağız” diye tehtid eden bir kadın vardı. Parayı ona verdim, Neo kart hesabımı sıfırladım ve Axsess gold’un minimum miktarını yatırdım. Oradaki amaçlardan biri kavga çıkarmak, diğeri şaka olsun diye şakalaştığım kadınların bana “o.ospu çocuğu” diye küfür etmesine izin verdiğim için bu kadınların bana hakaret etmesine izin veriyorum olayına ve 244 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR yalanına çevirmeye çalışması söz konusu. Beni burada Maltepe’de aylarca yıprattılar ve sonra Sultangazi’ye götürüp tımarhaneye kapatmaya çalışacaklarını biliyormuymuşum neymiş. Ulan ben burada önce beni öldürmeye çalışıp internet sitem yüzünden öldüremediğinizi gördüğüm günden beri biliyorum bunu. Bugün bu veznedarı Akbank müşteri hizmetlerine şikâyet ettim. Akbank’tan davacı ve şikâyetçi olmayacağımı göstermek için bir ton reklâm ve hizmet anlattı. Otomatik fatura ödemeleri, müşteri numarası … falan filan…Yani aslında tüm bankaları düşman ettiler bana ama sonuç itibari ile Vakıf Bank’ta vadesiz hesap açtım… Akbank eğer düzgün bir cevap vermezse ek ifade ile şikâyet dilekçeme ekleyeceğim bu konuyu…Kendi kendilerine yalan uydurup beni sokaklarda ve evimde günlerce yıprattıktan sonra hayavandan farkı olmayan sapık babama benzetmeye çalışan ve pis kokan ve sapıktan, hayavandan farkı olmayan babamı temizleyip giydirdikten sonra, bir de üzerine birkaç parça düzgün elbise giydirdikten sonra onu adam diye gösterip Şenol Erdağı ve oradaki rüşvetçi pe.evenk polisin altı, emir eri ve uşağı olarak gösterip benim adımı beş paralık etmeye çalışan devlete saygım da yok, şu an şu dakikadan itibaren bağlığımı da red ediyorum. Bundan sonra devlet bana haklarımı versin, memurlar hizmet sunsun. Ama ben bu memur ve memur yakını maymun sürüsü için öleceğime kim vurduya giderim, pisi pisine ölürüm ama kendimi harcamam p.ç memur aileleri ve sürüleri için. Ha bu arada, dışarıdan laf attılar durumu Akbank müşteri temsilcisine şikâyet ed diye, çünkü tüm toplum öğrendi o vezneci kahpenin davranışlarını. Akbank müşteri temsilsici de hazır bekliyordu, bankalarını kurtarmak için kayıt aldılar ama sonradan öğreneceğim niyetlerini. Akbank Esenyurt’ta açıkça saldırıp küfürler ve tehtidler savurdular, özel güvenlikçilerin korumasında namusuma ve şerefime saldırdılar ama bir sürü dava açtım, biri kapsamında işini bitirirler o bankacı fahişenin. Soruşturma var zaten polis hakkında, orada da savunmasız haldeyken laf atarak bana küfürler ettiler ve para yatırmam için yüzleştirdiler o kadınla. Kavga etmemi ve beni tutuklamak istediler. Akbank orada şerefsiz bir dolandırıcılık yaptı. Ama ben polis ile ilgili açılmış soruşturmaya güveniyordum. Her şeye rağmen dayanamadım 24′ünde dava açtım. Bu arada Akbank saldırıya geçmiş olmalı bana müşteri hizmetlerini arattığına göre. Akbank ile alışveriş yapmaya devam edeceğim ama çok önemsiz para miktarları yatıracağım, yani ufak tefek harcamalar yapacağım. Asıl bankam Garanti de olmayacak, HSBC de olmayacak, Akbank da olmayacak. Onlarla ufak tefek işlemler yapacağım. Citi Bank çok önemli benim için ama başım belâdayken benimle dalga geçmiştiler seneler önce. SENE 2007′DE ŞENOL’U İL JANDARMA İSTİHBARATA VERDİM. YAKINDA BOKS MAÇI VAR DEDİ İSTİHBARATÇILAR VE BİRKAÇ AY SONRA MAHALLEDEKİ İTLERİ EVİNDE TOPLUYOR DİYE İHBAR ETTİĞİM ŞENOL BABAMIN İŞVERENİ OLARAK KARŞIMA ÇIKTI. BOKSTAN DA ONUN AKRABASI SİNAN ŞAMİL SAM’DAN DA HABERİM YOKTU. JANDARMA TARAFLI DAVRANDIĞI İÇİN 6 SENEDE ÖMRÜMÜ ÇÜRÜTTÜLER. 245 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR ************************************* 246 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR ************************************* Atam sen dedin ki “Köylü milletin efendisidir.” diye ve seni yanlış anladılar. Efendi olmak istedikleri için köylü gibi davranmaya başladılar. ************************************* 247 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Yaş oldi 37 Ne kariyer vor ne de kari Ben mi kurtaracağım bin yıldır kurtulmayan memleketi ************************************* Adaletin bu mu dünya Ne mal verdin ne yâr dünya Hatta karşıma bir sürü mal çıkardın Hiç biri yârim olmadı dünya… *************************************** Dost dost diye nicesine sarıldım Çok büyük kısmı o.ospu çocuğu çıktı Benim sadık yârim yeşil amerikan dollarıdır Her kuşbaşı eti güzel sandım, beyhude geçti seneler Bu dünyanın çivisi çıkmış, o çiviyi çakacağım yeri elbette bilirler 248 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR *************************************** 24 Haziran 2013 Pazartesi CHP ile kan davası : 249 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Anadolu Adliyesi’ne gidip açtığım davaların sonuçlarını öğrenmeye çalıştım. Adliyenin içinde özel güvenlik elemanları, fotokopi merkezindeki çalışanlar bazen açık şekilde söylenerek bazen de imalarda bulunarak beni huzursuz etmeye, korkutmaya çalıştılar. Adliye içinde tam anlamıyla savaş vardı. Birinci soruşturma Maltepe İlçe Emniyet ile ilgili ve savcı senelik izne ayrılmış. Olay da seneler önce böyle başlamıştı, beni tehtidle şikâyet dilekçesi imzalamaya zorlayan savcıyı şikâyet etmek istediğimde baş savcı izinde, tatilde dediler. Ve beni defalarca kaçırıp eziyet ettikten sonra çıkardılar başsavcının karşısına, o da pişkin pişkin şikâyetçi değilim ifadesi aldı. İkinci soruşturma Valilikteki Evrak memuru hakkındaydı. Benim etrafımı saran çok sayıda tacizci laf atarak ve kızdırarak gerilime soktu. Valilik memuru da bahaneler uydurarak gerilimi yükseltiyordu, onları konsolosluklara anlattığımı söyledim. Kadın anında vurdu, etrafımdaki tacizcilerin gerilimi yükseltmesi ve memurun açıkça tehtid etmesi üzerine sert konuştum. Sert konuştuğum için kabadayılıktan falan söz etti, evrakı il özel idaresine gönderdi. Valilik, il emniyet senelerce kasıtlı olarak beni yok edecek cinayet dozunda işlemler yapmıştı. Ve bu soruşturma Çağlayan adliyesine gönderildi. Yani olayı başlatan ve asıl şerefsiz olan Sultanahmet Savcılığı yerine seneler sonra Çağlayan adliyesi inşaa edildi. Artık olayın başladığı yerde iftiracı şerefsiz sürüleri ya tekrar vuracak ya da bu olayı orada bitireceğiz. Çok sayıda dava açıldı, hepsi birbirine karışacak. Adliyelerdeki tüm memurlar düşmanca davranıyor, sorun çıkarmak ve soruşturmaları batırmak için ağızları ile kuş tutuyorlar. Özel güvenlik şirketleri tehtid ediyor, huzurumu bozuyor. Kamera görüntüleri , yani adliyenin güvenlik kameraları da onların elinde olduğu için ispatlamak imkânsız görünüyor. İşsiz bırakma tehtidi ile beni aylardır yıpratıyorlar. Cebimdeki son 40 kuruşu su için verdim Esenyurt’ta. Arabayla aldılar beni duraktan ve biraz iş yaptım, ama işler yolunda giderse yeri göğü oynatacak işler yapacağım. Asla devlet üniversitesinde okumayacağım, asla devletin hastanesinde tedavi görmeyeceğim, asla devletin memuruna padişah muamelesi yapmayacağım. Yüzlerce memur bulaştı bu şerefsiz saldırıya, asker yakınları da bulaştı. Bana iftiralar atarak düşman ilân ettiler. Ben onların düşmanı değil, onların soyup namusuna saldırdığı adamım ben ve onlardan daha adam olduğumu defalarca gördüler. Kahpeliği ve çirkefliği iftiralarla süsleyerek saldırdılar. Para babaları ve rüşvet makinaları beraber saldırdı. Amaç vatandaşı korkutmak, devlet içindeki çetelerin terörünü gösterip vatandaşı korkutmak. Suç işleyen memura karşı çıkan bu hale gelir demek için, yargısız infazı da sevdirmek için yüzlerce sapık memurun binlerce sapık akrabası topluca saldırdı. Emniyet onlara izin verdi, destek verdi. Çünkü Sultangazi İlçe Emniyet’ye hapishanelik çok sayıda komiser var. Bu bir tazminat davası değil, bir namus davası. Osmanlıcı şerefsiz kıçıkırık padişah memur sürüsüne karşı bir Kemalist Milliyetçi Sivil Güvenlik Hareketi. Apolitik bir şeref kavgası, namus kavgası. Bu arada , üçüncü davayı da açtım. Tüm komşularımı ve patronlarımı dava ettim. Beni çıldırtıncaya kadar taciz edip küfür ettirdiler aylar sonra, onlara küfür ettiğimi savunuyorlar. Kanunen dövsem bile ceza almam, böyle işkenceye katlanmak mümkün değil. Burada hiç bir komşuyu tanımam, kendi kendine konuşan ve umursamadığım bazı karılar var. Bir tanesi jigolo olduğumu ispatladığını savunuyor, çıksın mahkemede karşıma şerefsiz fahişe. 250 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR 23 Haziran 2013 Pazar Aylarca tüm site olarak taciz ettiler, dava edince sitedeki birkaç yaşlı kadın laf atıp hakaret etmeye başladı. Kendilerini gösterip hakaret etmeye başladılar. Üstümdeki dairede kimin oturduğunu bilimiyorum ama başımı acıtacak kadar hızlı ve iftira atarak konuşmaya, sataşmaya başladı ve ben bağırıp kendilerini dava ettiğimi, mahkemede görüşeceğimizi söyleyerek küfür etmeye başlayıncaya kadar. Bu nedenle bölgenin asayiş şubesini aradım, dava et dediler. Davacı oldum, on tane dava açmayacağım. Sitenin güvenlik görevlisine söyledim olayı, kadının biri “jigolo olduğunu ispatladım” diye bağırıyor. Daha doğru dürüst ilişkiye giremiyorum, üstelik hayatım boyunca hiç satmadım kendimi. Site özel güvenliği dedi ki “burada albay yarbay ve asker yakınları oturuyormuş”. Site kışlanın dibinde. CHP tek saygı duyduğum kurumla, TSK ile kavga ettirmek için bana iş verip buraya getirdi. Burada işsiz bırakıp iftira attırdı. Bana devlet düşmanı iftirası atıp asker yakınlarına ve ordu mensuplarına yıprattırdılar. Dava açtım ama sitede başkaları da var diye biliyorum. Şerefsizler bunu bir TSK yakınları kavgasına çevirdi. Ömür boyu sadece TSK kurtarmıştı hayatımı, o yüzden beni savunmasız bırakmanın yolunu bulmuşlar. Asker yakınları girince iftira çetesinin içine işim bitti sandılar. Ama daha bitmedi. CHP çeteleri cevabını alacak. 22 Haziran 2013 Cumartesi Altmışlar Sitesi Aydınevler Mahallesi Maltepe İstanbul’da neler oldu bir bakalım,Bu adrese yerleştiğimde önceki adresimde de aynen rahatsız ettikleri için ve burada devamı olduğu için il emniyeti arayarak mücadele etmeye çalışıyordum dışarıdan teröristçe ve işkence yaparak bağıran, taciz ve tehtid eden, uykusuz ve yorgun bırakarakcinsel dürtülerime saldıracak şekilde eziyet eden kalabalık tacizci sürüyle. Site sakinleri olayı biliyor ve destekliyor, habersizmiş gibi davranıyordular. Aslında olaylar plânlıydı, “senden öncekini açlıktan öldürdük” diye tehtid ediyorlar. Günlerce saldırdılar, sadece sabahın üçünde şantiyede çalıştığım zaman sorun yoktu, yani orada taciz 251 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR etmiyordular. Ama gaza getirip bu internet sitesindeki yazılarımı etkilemeye çalışıyor, hayranımmış gibi bağırarak beni etkilemeye ve istediklerini yazmaya sevk ediyordular ama ben yalanlarını yanlış anlama olarak görüp hoşgörüyle susuyordum. Gecenin üçünde hatalı yazmam için kafa oyalıyordular. Burası kapalı bir yer, yani bölgede şahitsiz bıraktılar ama bir hayran kitlesi bağırıyor oyunu oynadılar bana. Günlerce çelişkili emir ve işlerini temposunu bozarak, çalıştığım konteynerin etrafında dolaşıp taciz ederek günlerce çalışmamı engellediler. Geceleri de gündüzleri de kesintisiz saldırı içindeydiler. Soğancıoğlu İnşaat müteahhit firma Rönesans ile birlik olarak beni istifaya zorladı ve buna şerefli çıkış dediler. İftiraya uğrayarak çıkmayı kabul etmediğim için beni gece gündüz küfürlü laflar yazmam için dolandırmaya çalıştılar. Onlar düşmanlıklarını belli ediyor, ben ise yüzlerine konuşuyorduım. Aralarında konuşma olayını kasıtıl ve abartılı şekilde bana zarar verdikleri için suçlular. Benim psikolojimi yıpratmak ve kafamı yorgunluktan öldürmek için sürekli yaptılar bunu. Şunu düşünün : Su çok faydalı, su hayat verir. Ama 20-25 litreden sonra zehirler, su zehirlenmesi olur. Aralarında konuşma olayını abartılı ve zarar verecek şekilde kasıtlı ve aşırı şekilde uygulamaları cezaya tabi değil diye 252 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR düşünüyordular. Aslında bunu yapmaları bir suç. Kanunda cezası yok deyip, sana ne istediğim gibi telefonda konuşurum (geçen gün minibüste kulağımın dibinde bağıran kadını boşverin, diğerlerini değerlendiriniz) deyip telefonu kulağına dayayan her şerefsiz beni tehtid edip taciz etti günlerce, aramızda konuşuyoruz deyip benim etrafımı sarıp bulunduğum mekâna kasıtlı gelenler sürekli taciz ve tehtid etti, sinir etmek için dalga geçtiler. Dediğim gbii normal şartlar altında bir sakıncası olmayan şeyleri kasıtlı olarak aşırı şekilde yaparak bana maddi ve manevi zarar verdiler, ihtiyarlatıp bağışıklık sistemimi de zayıflatarak beni mahvettiler. Bu bir suçtur ve önemsiz, zararsız, yasal denen şeylerin abartılı ve kasıtlı olarak kullanılmasıyla meydana gelmiştir bu suç. ÇOK ÖNEMLİ BİR UYARI. BU SİTE AÇIKTIR, SANIKLAR BURAYA GİREREK OLAYLARA YÖN VERDİ, HUKİKİ OLARAK SUÇLARINI GİZLEYECEK SONUÇLAR ELDE ETMEYE ÇALIŞTILAR. BİR YALANI GERÇEKMİŞ GİBİ GÖSTERMEK İÇİN TÜM EKONOMİK VE SOYAL İMKÂNLARIMI ELİMDE TUTARAK, AÇ KALMA DEĞİL; SULTANGAZİ İLÇE EMNİYET SINIRLARI İÇİNE GÖNDERME TEHTİDİNE BAĞLI OLARAK ÇOK SAYIDA SUNİ OLAY 253 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR YARATTILAR. BU OLAYLARIN HİÇ BİRİ EMSAL DEĞİLDİR, HEPSİ DOLANDIRICILIKTIR. ASLINDA ONLARIN DOLANDIRICILIK SUÇLARINA EMSALDİR. HER BİRİ AYRI BİR DOLANDIRICILIKTIR. Burada terörist chp ve cemaat tehtidleri, terörist tacizlerden sonra Birkaç şirketle ilgili suçları içeren ve Maltepe İlçe Emniyet Müdürlüğü’nü suçlayan bir şikâyet dilekçesi verdim. Savcılıktan cevap bekliyorum. Önceki adresimde ve şimdiki adresimde komşular polis destekli bir saldırı düzenledi. Beni gece gündüz taciz ederek, laf atarak ve tehtid ederek yıprattılar. Stres ve uykusuzluktan vücudum kıllandı, kaslarım eridi, vücudumun şekli bozuldu. Bu kadar yorgunluğa dayanabilmek için kalorili yiyecekler aldım, enerjiye ihtiyacım vardı. Bu kaloriler ve uykusuzluk yüzünden hiç yenilenmeden ve toparlanmadan 21 Haziran 2013 Cuma Birkaç şirketle ilgili suçları içeren ve Maltepe İlçe Emniyet Müdürlüğü’nü suçlayan bir şikâyet dilekçesi verdim. Savcılıktan cevap bekliyorum. Önceki adresimde ve şimdiki adresimde komşular polis destekli bir saldırı düzenledi. Beni gece gündüz taciz ederek, laf atarak ve tehtid ederek yıprattılar. Stres ve uykusuzluktan vücudum kıllandı, kaslarım eridi, vücudumun şekli bozuldu. Bu kadar yorgunluğa dayanabilmek için kalorili yiyecekler aldım, enerjiye ihtiyacım vardı. Bu kaloriler ve uykusuzluk yüzünden hiç yenilenmeden ve toparlanmadan yıpranan vücudum yüzünden ömrüm kısaldı. Bana tüm ömrüm boyunca saldırıp sapık gibi baskı uygulayan ve iftira atan Çiğdem Küçükali adındaki ülkücü ( Türkeş kıbrırstan gelmiş ve oradaki rum-yunan milliyetçilerinin Türk düşmanı büyük (megalo) ülküsü’nü (idea) kopyalamış ve ülkücülük diye bir şey uydurmuş. O ülkücülük Kıbrısta belki işe yarar ama İstanbul’da işi eyaramaz) fahişe, ülkücü güvenlik şirketi Tepe Özel güvenlik ve MHP’ci polisler sürekli saldırdı. Beni sapık olarak göstermek için polis torpilleri ile zengin olmak isteyen, polis yakınları tarafından kışkırtılmış ve kiralanmış çok sayıda o.ospu namusuma ve şerefime iftira atacak şekilde saldırdı, özel ve profesyonel hayatımı mahvettiler. Her adresimde tüm komşulara paralar yedirdiler, “milyonlarca lira ödül sözü aldıklarını söyleyip beni gece gündüz tehtid ediyordular” ve her yerde iş polise kalınca bir tane karı veya bir tana aile ayarlıyor, sapıklardan biri suçu üstlenip diğer sapıklar sanık yerine şahit olmaya çalışıyordu. Şu an oturduğum sitede önce günlerce düşmanlarım adına tehtid eden arabalar ve minibüsler geliyordu. Polisler ispatlamaları için izin verdik deyip beni savunmasız bırakıyor, yıpratmalarına izin veriyordu. 155′i aradığımda bir tane üniformalı polis gelip savunma hazırlamak için rahatsız etmişler deyip gidiyordu. Savunma değil, tamamen plânlı şekilde tüm bedenimi ihtiyarlattılar, paramı yok edip borca batırdılar, iş bulsam bile çalışmamı engellediler. Gecem yoktu gündüzüm yoktu çünkü Sultangazi İlçe Emiyet’ten şikâyetçiydim, terör şube daha 12 sene önce beni tehtdi ettirerek şikâyetçi değilim diye ifade alıp bir tane komiser yardımcısını kurtarmıştı hapisten (aslında hiç bir polis hapise girmez, her şikâyetçi bir kazaya kurban gider veya baskı altına alarak şikâyetçi değilim diye ifadeyi s.ke s.ke alırlar 254 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR ama bir gün onların da s.ki yiyeceği gün gelir) ve Maltepede bir sürü asayiş ve şunu ispatlıyoruz bunu ispatlıyoruz oyunu oynayıp gece gündüz yıpratıp paramı ve mesleğimi batırmaya çalıştılar. Gece gündüz seks muhabbeti yapan şerefsizler beni uykusuzluktan öldürüyor, her şey bittikten sonra adi aynasızlar gelip bunu bir komşu kavgası olark gösterip yargısız infazla işi bitirmeye çalışıyor. 15 senemi yediler, ömrümü 40 sene kısalttılar ama herkes kocaman popolu tesettürlü g.tü yere yakın polis eş ve analarının bana bu ilçeden nasıl saldırdığını gördü, şikâyetçi olduğum emniyet müdürlüğü ve hastane çalışanı üçkâğıtçıların akrabaları topluca vurdu, beni yıprattı, burada her biriyle yani binlercesi ile uğraşmak mümkün değildi ama polis açık destek veriyordu. İspatlamalarına izin veriyoruz deyip beş parasız bırakıyordu beni. Bana bakın aynasız pislikler, dolandırıcı şerefsiz olduğunuz için ben sizin şehit olabilecek vasıflara sahip olduğunuza inanmıyorum. İnşaatya veya fabrikada kaza geçiren bir işçi sizden daha namuslu ve daha şereflidir. Allah sizin avantalarınızı hediyelerinizi ve rüşvetlerinizi müsait bir yerinize soksun. Ayrıca çok önemli bir uyarı : Tepe Özel Güvenlik şirketinin mafyası var. Şirketle sorun yaşayanlar çok pis bir dolandırıcı ve p.ç çetenin saldırısına uğruyor. Esenyurt bölgesine uğradım, nüfus müdürlüğü binasını koruyan akdeniz güvenlik elemanları “dün ölecektin, seni pkk kurtardı” diye bir laf ettiler. Saçmaladılar, başörtülü o.ospu bacı numarasından sonra iş yaptığım kişilere de dil uzattılar. Para kazanacaktım o gün, o nedenle sabahın sekizinde aradı HSBC ve hesabımı dava edeceğini söylemeye başladı, ısrarla saldırıp hep aynı şeyi tekrarladı. Ödeme yapacağımı ve cuma günü son demiştiniz, cuma ödeme yapacağım dememe rağmen sapıkça saldırıp kredibilitemi yok etmeye çalıştı. HSBC’yi tepe özel güvenlik şirketi koruyor, kredibiliteme saldırma teşebbüsleri oradan kaynaklanıyor. Ödeme yapacağımı tekrarlıyordum, beni çıldırtmaya çalışıyordu arayan kadın. 0 212 366 36 94 numaralı telefonla aradılar ve ödeme yapmamı istemedikleri sabahın köründe, yani 08:31 gibi saldırdılar. Öğleden sonra ödeme yaptım. Sitedekiler tüm mahalleye laflar yaymışlar, bakkal bir terbiyesiz laf etti (bana saldıran şantiye ondan alışveriş yapıyor ve aylardır bana laf atıyor ama yüzüme konuşmuyordu) ve ona mahkemelik olduğunu, savcıya şikâyet ettiğimi söyledim. Annemin eylemlerini red edip kendisinden savcılıkta şikâyetçi olmuştum, hukuki dolandırıcılık yapmak için dün birkaç parça eşyamı kargoya verip bir daha aramamamı söyledi. Kardeşimin telefonundan aradı, zaten onunla konuşmuyordum. Esenyurt bölgesinde sorun çıkaran olursa, gerekeni yaparım. Bir börekçide çay içerken telefonla konuşuyormuş gibi yapıp bir ton iftira ve hakaret eden bir kahpe ve yan masada oturan bir p.zevenk vardı. Bilişim eğitimin beni boynuzlanmaya izin veren şerefsiz diye damgalamak için iftira attığını falan söyledi, sapıkça sinir etmeye çalıştı. Bilişim eğitimin kendisi p.zevenk bir dershane, karıları bana gösterip başkasına veriyordu. Sonra gelip görüşelim, konuşalım diyen karıları red etmiyordum, konuşalım diyordum ama escortlar benim için daha saygındı. O boynuzlama meselesi de saçma, hiç birini kız arkadaşım olarak bile kabul etmedim. Dershanenin seks olayı yaratmak için ayarlamış olduğu motorlardı hepsi, benim de onları s.kip atmaya itirazım yoktu. Onlar benim kadınım olamaz ama bu iftiranın bedelini diyetini ödeyecek bilişim eğitim. 19 Haziran 2013 Çarşamba 22-24 Mart 2013 tarihleri arasında İstanbul İnşaat Mühendisleri Odası Harbiye’de Enerji Kimlik Belgesi kursuna gittim. O kurs boyunca açıkça saldıran ve ailemden 255 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR destek alan komşular beni uykusuzluktan öldürüyor, hatta o kadar rahatsız ediyordular ki yerimde duramıyordum. Değil uyumak, kafamı toparlamam mümkün değildi ancak o zaman iç işleri bakanlığının soruşturma açmasını istediğim ve şu an kendi kendisini soruşturan Sultangazi İlçe Emniyet Müdürlüğü sınırları içindeydim, polisten hayır yoktu. Odadaki kursu nasıl mı geçtim? Öğretmeni boşverdim ve 40 dakikada bitirdim ders notlarını. Dersin eğitimeni Kadıköy şubesinden gelen Şirin hanım idi ve kürt olduğu için tüm sınıfı kışkırtıyordu. Avrupa yakasının kontrol mühendisi Hasan Ünal da “hastane sana gücünü gösterdi” diye laf attı. Bir sürü olay gelişti, derse bin bir zorlukla gidiyor, tramvayda bile taciz ediliyordum. Ancak odanın verdiği öğle yemeğinden geri dönerken odanın önünde ülkücüler slogan atarak geçti, arkalarında çevik kuvvet polis vardı. Ülkücüler laf atıp sataştı, cevabını aldı, çevik kuvvet polisi beni aç kalacaksın diye tehtid etti. Sultangazi’deki adam yaralama davasını kazandım. Gaziosmanpaşa’da otelde tam şikâyet dilekçesi metnini yazıyordum ki bana iş verdiler ve buraya Maltepe’ye getirdiler. Daha otele yerleşir yerleşmez hem CHP hem şeriatçılar saldırdı. Her türlü saldırı içindeydiler, genç kızları yanımdan geçirip olay çıkarmaya çalışıyordular, bir yandan açık şekilde köpek gibi bağırıp saldırıyor, taciz ediyor ve tehtid ediyordular. Ted Rönesans Koleji şantiyesinde işe başlayınca burada da “odaya destek çıkıyoruz, şantiyede çalışmanı Bakırköy istedi, internette faşist slogan, kürt halkı hakkında kötü şeyler yazma, seni kürt kadının namusu için öldüreceğim, kürtler adına ceza verdik sürüneceksin….” v.b. laflar atarak bana saldırdılar. İftira atıp işten kovdular. Bu bölgede görevli olan ve kod adı değil, gerçek adı Şirin olan oda kontrol mühendisi tam gaz vurdu. Bütün bölgeyi kışkırttılar. Hiç kimse iş vermedi bana, birkaç kişi iş verdi ama deneme amaçlı çalışma istediler. Evimde sitenin yanındaki, yani kapıma 5-10 metre uzaktaki yoldan siyasi tehtidlerle ve tacizlerle iki ay boyunca taciz edildim. Polis desteği aldılar (yani polis taraflı davrandı ve benim savunmasız kaldım) , 155 ve diğer polis ihbar-şikâyet birimleri destek vermedi. Burada beni uykusuzluktan öldürdüler, değil çalışmak delirtecek kadar rahatsız ediyordular. Polisin yüzüne vurdum taraf tuttuklarını , burada bir asayiş olayı olarak gösterdikleri her şeyi. Komşular birkaç iftira atıp tüm Maltepeyi kışkırttı, Maltepe otel de evden gönderdikleri filmleri çöpten almış, o filmler 300-400TL değerinde orijinal filmler idi ve bahaneyi bulup beni tüm bölgeye pornocu diye duyurmuşlar, vurmak için bahaneyi bulmuşlar. Filmler içlerinde birkaç sevişme sahnesi olan ve porno olmayan filmler idi ama üreticisi playboy idi ve ben evden bilgisayar dvd’lerini istemiştim, filmleri değil ama onları da kasıtlı göndermiş annem, hatta ömrümde hiç kullanmamış olduğum bir deli ilâcından tek küçük doz koymuş grip ve soğuk algınlığı ilâçlarının, aspirinlerin arasına. Polisten hiçbir şey ispatlanamaz garantisi almışlar, herkes sınırsızca ve özgürce vurdu. Korkusuzca saldırdılar, varoş tipli şeriatçı karılar dört koldan saldırıp sataşıyor ve kavga çıkarmaya çalışıyordular. Sürekli ayarlamalar yaptılar. Varoş karılar saldırıyor deyince bu defa etrafımda zengin tesettürlüler dolaşmaya ve laf atmadan taciz etmeden yerlerinde durmaya, zengin arabalı tesettürlüler görünmeye başladı… Burada kapalı bölge oluşturup beni yok ettiniz dediğimde çılgınca ve köpek gibi saldıra saldıra her gittiğim iş yerinde kavga çıkaran, sokakta beni takip edip taciz eden şeriatçı ve kılıçdaroğlu chp’si takımı, birden kapalı bölge, devlet içinde devlet konusunu ortadan kaldırmak için beni destekliyormuş gibi davranan insanlar dolaşmaya başladı etrafımda…. Hiç kimse iş vermiyor işverenlerin bir kısmı sataşıyor, beni taciz 256 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR ediyordu….İş verenlerin istediği projeleri yapamıyordum çünkü evimde bir şey yapmam mümkün değildi… Beni beş parasız bırakıp chp’ci belediye ve muhtarlık beni belediyenin sosyal yardımlaşmasına gönderdi, orada kiramı ödeyecek para vermek yerine beni ortadan kaldıracak, deli raporu çıkarıp iş göremez gösterecek, yani chp’nin en başta yapmak istediği ve davacı olduğum bakırköyün yapmak istediği şey idi. Yani beni chp bölgesine çekip İMO , CHP, AKP, MHP tam gaz vurdu. Bu üç partinin de işine gelmeyecek açıklamalar yapan ve onların komik yönlerini ortaya koyan bir adamdım yıllardır. Bunlar siyaset yerine bir sürü vukuat çıkardılar, özel hayatımla ilgili iftiralar ve yıpratmalar yaptılar. Hukuki ehliyetimi ve davacı olma hakkımı gasp etmek için beni iş göremez, yani kafadan sakat göstermek için çok sayıda asayiş suçu işlediler. Bana iş verilmesini engellediler, evde de huzursuz ederek çalışmamı engellediler. Bir yandan da Hatice diye bir bahane uydurdular, onu kovuyordum ama inatla geliyordu. İnsan bir oturur konuşur, adam gibi anlatır ama onlar sediğim kız olduğunu söyleyip beni basamak olarak kullanmaya, bir kırostar çıkarmaya ve beni kırostarın eğlencesine aşık göstermeye çalışıyordular. Yani kırostara reklamı için benim ömrümü yediler….Bu nedenle duygu sömürüsü ile bana “şerefsiz” diye iftira atan o hatice midir neticemidir nedir yanıma yaklaşamıyor, kovuyordum. Sonuç olarak beni kiramı ödeyemeyecek kadar çok maddi ve manevi zarara uğrattılar, terör saldırısına uğradım ve bu polis destekli bir saldırı oldu. Konu ile ilgili şikâyetimi savcılığa verdim, haber bekliyorum. Eğer gelmezse savcılığa gidip soracağım. Ben hepsi ile zıt siyasi görüşteyim. 2009 yılında mahkemede nasyonel sosyalist ( nazi diye bilinir) olduğumu ve neofaşist görüşten ( yani şiddete dayalı olmayan milliyetçilik) olduğumu anlatmış ve yasal olduğunu ispatlamıştım, siyasi görüşüm anayasal düzenin destekçisi ve koruyucusu olduğu için devlet içinde devlet hedefi olan kılıçdaroğlu chp’si ve şeriat hedefi olan akp benden çılgınca nefret ediyor, akp’li belediyede rüşvet trafiğini bildiğim için problem var, susturmak ve yok etmek istiyorlar. İki şantiyenin sorumluluğu bana ait. Üç tane daha alacağım ancak ben boş adam değilim, proje desteğimi veriyorum, kontrollerimi yapıyorum, ne iş yaptığımı biliyorum. Bir yandan da üç şantiye daha arıyorum. Performans analizi ile ilgili iş sözü aldım bekliyorum. Bugün yarın belki cevap gelir. Görüştüğüm işyerleri var. Eğer rakip siyasi görüş saldırısı veya tehtidi olmazsa ve polis işini yaparsa ayda 4 bin lira civarında gelirim olacak. Diğer yandan bu sitede davacı olduğum kişilerden söz ettim, beni beş parasız bırakıp kendi bölgelerine iş için getirip yıprattılar, çok vukuat çıkardılar. Oturduğum site bana düşman olduğu için 10 yıl tımarhane tehtidi savuruyorlar. Onlar kendileri saldırdı çünkü bunu davacı olduğum şantiye istedi. Kendileri iftira atıp kışkırtıcılar ayarladılar. Maltepeye ayak bastığımdan beri problem yaşıyorum, beni beş parasız bırakıp bekâr olmamı istismar ederek iftira ve dolandırıcılık yapıyorlar. 16 Haziran 2013 Pazar Dava İSTANBUL VERGİ DAİRESİ İHBARLAR Tazminat Davası 257 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Bugün Maltepe Belediyesi’ne gittim. Belediye CHP’nin, benim mahalleni muhtarlığı da CHP’nin. Burası CHP bölgesi. Burada kapalı bir bölge oluşturup iki ay boyunca saldırdılar. Polis tüm saldırılara göz yumdu, karakoldan karakola gittikçe az kaldı diyordular. Arkdamdan gülüp gün sayıyordular. Öğrencilik yıllarımda, terörle mücadele komiser yardımcısını bana küfür etmekle suçladığım için son işyerim Ted Rönesans Koleji şantiyesinde görevli Tepe Özel Güvenlik şirketi beni kaçırıp tımarhaneye kapatmıştı, orada damarlarıdaki tüm kanı boşaltıp bedenimin fizyolojisini bozdular. Tüm hayatım kaydı, üreme sistemimi mahvettiler ama ondan önce ülkü ocağıda beni zehirleyip günlerce halsiz ve ateş içinde tuttular. O haldeyken, yani tüm vücudum yanarken sağ kalıp kalmayacağımı merak ediyordum. Seneler sonra yine burada bu bölgede sorun çıkardılar. Beni bir daireye kapattılar ve sabaha kadar tehtid ettiler, olaylar çıkardılar. İl emniyet konudan haberdar olduğu için önce il emniyete başvurdum. Telefonda defalarca kavga ettim. İlçedeki emniyete geç başvurmamın nedeni buydu. Bölgede destek alamadım, şantiyede bana “faşist seni süründüreceğiz, kürt halkı için sana ceza veriyoruz” tehtidi ile işten atmaları ve patronu şikâyet etmek isteyince sokaktaki gürültülü laf atma ve tehtidlerden sonra komşuların kapımın önünden bir karıyı üç defa geçirip bana laf atması ile iftira atması, daha sonra kapımın yakınında konuşan kızlar ve kadınlar ayarlaması ile kim olduklarına bakmamla birlikte bir sürü cinsel iftira attılar. Ödül sözü aldıklarını ve onlara milyonlarca lira vereceklerini söylediler beni orada taciz ve tehtidle batırırsalar ve iftira ile tımarhaneye kapatırsalar. Özle güvenlik o daireyi göstermişti bana ve daireyi bana sitenin özel güvenlik görevlisi kiralamıştı. Sitenin özel güvenliği geceleri polis çağırdığımda polisi geri gönderiyordu ve beni tehtid ediyor, sert konuşuyordu. Aslında her şey patronumun her şeyden habersizmiş gibi davranması ve beni dava açacağım günün öncesi iş görüşmesine çağırması ve CHP bölgesine getirerek işsiz bırakması idi. Burada da işsiz kalmak istemiyorsam, aç kalmak istemiyorsan internet sitesini kapatmam gerektiğini söyledi. Önce beni CHP bölgesine getirerek aç bırakma tehtidi ile internet sitemi kapatmamı istediler, sitede cemaat ve CHP alehine yalan olmayan, yüzde yüz gerçek bilgiler vardı, CHP’nin kürtçü halkçı (Türk ırkı düşmanı) yönetimini yerle bir edecek bilgiler. Bana iki aya yakın saldırdılar bu bölgede. Her gittiğim yerde olay çıkarıp normalin üzerinde masraflara girmeme neden oluyordular. Yani normalden fazla para harcamak ve sağa sola koşturmak zorunda kalıyordum. Karakollar olay çıkarmaya ve oyalamaya çalışıyordu. Maltepe emniyeti şikâyet edip terör olayını asayiş meselesine çevirip kurtulmak istediklerini söyleyince oturduğum sitedeki milyonlarca lira ödeme sözüyle bana saldıran komşular ve saldırgan cemaatçiler olayı pornocuyu ayıplama olayına çevirdiler. Tehtidle ilâç kullandırtan hastaneden hakime olayı anlatarak kurtuldum. Bu nedenle bu bölgede beni sürekli sinir edip, evimde delirtecek kadar taciz edip ve sürekli huzurumu bozarak beni halden hale soktular, ilâç kullanmadığım zaman hasta olduğumu iddia etmek için taciz altındaki resimlerimi çekmişler ve onları hasta diye göstermeye çalışıyorlar. Çılgınca taciz eden şeriatçı polis ve memur yakını karılar beni sinir edip resimlerimi çekiyor , bir yandan da asayişten destek alıyor (0laylar ispatlanmaz diye söz almışlar), asayişi dava ettiğimi söylyerek uyarıda bulundum. Benimle dalga geçen ve gönderen polisi konuyla ilgilenen polis diye gösterdiler. Yani suçlamadaki sanığı gösterip bu ilgileniyor deyip kurtulmaya çalıştılar. Aylar yıllar kaybettim. 258 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Buralarda kapalı bir bölge oluşturdular, bugün belediyeye giderek söyledim yasadışı kapalı bir bölgede beni yıprattıklarını. Birkaç saat sonra beni destekleyen ve benim hakkımda güzel şeyler söyleyen insanlar dolaşmaya başladı etrafımda. Amaçları chp devlet içinde devlet cumhuriyetinde yıpratıldığımı ve batırıldığımı inkâr etmek. Bugün bir de askeri bölgeye uğradım, bir saatten kısa bir süre içinde evden para geldi. Cebimde 2TL para kalmıştı, açlıktan öleceğim diye cesaretlenmiştiler. Askeriyenin beni dikkate almasıyla kapattılar çenelerini ve para gönderdiler ama işledikleri suçları affetmeyeceğim. “Şikâyetçi değilim” diye ifade alamazlar benden. Hastaneyi dava edeceğimi söyledikten sonra daha önce psikopat ve katil gibi sert konuşan doktorlar karşıma neşe üstün’ü çıkardı ve kadın teklif ediyor gibi konuşup alınacak veya beni dolandıracak şekilde konuşmaya, arasıra duygu sömürüsü yapmaya başladı. Annem de onlardan yana olduğu için bazı bilgileri çarpıtarak neşe üstün’ü destekleyecek şekilde veriyordu. Kadın adice iddialar ve iftiralarda bulunarak benim tepkimi çekiyordu, tepki olarak sert konuşuyordu. Kadına paran yetmez tazminatımı ödemeye deyince duygu sömürüsü yaptı. Mesele tazminatın sadece şahsı ile ilgili olmaması ve tüm hastanenin ve doktorların bana 15 sene eziyet etmiş olmasıdır. Orada duygu sömürüsü yapıp sert tepkiler aldı benden, aslında benim elimde güç yoktu, sadece ölümüne karşı çıktım, cesaretim oradandı. Bir daha görüştürmediler kahpeyle beni. Ceza veriyoruz diye konuşmaya başladılar. Ceza vermesi gereken mahkemenin hakimiydi. Bir yandan da Halûk Bozkurt’u dava edeceğim belliydi çünkü benim işlerimi batırmış ve beni işsiz bırakmış, çalışma hakkıma saldırmış bir it idi. Bu nedenle ben niyetli olmadığım zaman beni iftar yemeğine çağıran ateist ilçe başkanı kasıtlı olarak kavga çıkardı, benim aldığım kaliteli ve ileri eğitimi üstünlük ve başkalarına hava atma olarak gösterdiler. Kavga çıkardılar ve bir şerefsizin anasına küfür ettirdiler, benim anamla ilgili cinsel espiriler yapan bir şerefsize. Böylece beni kendisini bu milleten üstün sanan 259 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR ve devlete düşman gösterdiler. Milletçe vuruyoruz deyip CHP bölgesinde şeriatçılara ve CHP’cilere vur emri verdiler. Polisler günleri sayıyordu, az kaldı diyordular. Benim tüm hikâyemi biliyorsunuz ama mart 22-24 arasında istanbul inşaat mühendisleri odasında enerji kimlik belgesi kursu vardı. Son günlerde odanın önünden ülkücüler slogan atarak geçtiler, arkalarından çevik kuvvet polis, oda da zaten kılıçdaroğlu chp’si. Orada önce ülkücüler laf attı, sözlü dalaş ayarladılar. Polis aç kalacaksın diye tehtid etti ve bu bölgeye getirip aç bıraktı. Ama sadece köpekler aç kalınca yalvarır, ben yalvarmadım. Olay başka, bir sürü şerefsiz iddiayı nazik konuşarak dile getirdiler, küfür ve tehtid ettirdiler. Kendilerini tehlikede gösterdiler. Bi sittirip gitseler de hiç kimse tehlikeye girmesin. Bıktım bu ipnelerden. Valilik memurunu dava ettim, soruşturma emri verilecek, soruşturma sultangazi ilçe emniyetten yani kendilerini soruşturup masum bulan ipnelerden il emniyet organize şubeye gidecek. Sonra işin içine terör şubedekiler girecek ama aralarında suçlananlar var. Maltepede işimi bitirdiler ama o İMO’daki uyduruk gösteri var ya, söz dalaşına girdikleri, senelerece yaptıkları saldırıları kapatmak için perde olarak kullanılacaktı ve 15 senelik kavga 3 ay önce başlamış gösterilecekti. Maltepe polisi kanıtsızlık ve ispatsızlık garantisi vermiş, kanıtlayamaz diye hava atıyordular. Onlar kanıtlayamaz diyorsa ben diyorum ki onlar bir taraf ve ben diğer tarafım. Yani onların da şahidi yok. Beni işkence sayılacak kadar çok yıpratan site sakinleri (sadece mahalledeki karıları kışkırtan kürt kuaförü tanıyorum) milyonlarca lira para sözüyle beni akıl hastanesine şikâyet etmiş ve bana saldıran özel güvenlik şirketi de şahit gösterilmiş falan. Doktor abdullah adındaki ipne küçükyalı karakoluna gittiğim ilk gün karakoldan çıktıktan on dakika sonra beni telefonla aradı ve ilâç muhabbeti yaptı çünkü ilçenin polisine başvurduğum an saldırdı. Küfür edip kovdum. Terör şubeye gittim ve orada komiser bilal adındaki …. kanıtların yok kabullen dedi, kanıtsız bıraktılar ve daha çok eziyet ettiler günlerce. Bir de bir sene önce kurmak istediğim şahıs firması CevatÇa ( ingilice, fransızca, rusça gibi cevatça, yani cevatın dili ve tarzıyla, milliyetçi bir şirket, anayasal düzeni destekleyen bir şirket, anayasal düzen karşıtlarına çalışma fırsatı vermeyen ve onları terörist sayan, hiç bir şekilde rüşvet vermeyen ve rüşvet isteyenler şikâyet edip dava eden bir şirket) neden kurulmamalı diye düşünüyorlar. Şirket kurulmamalı çünkü eğer şirket sahibi, yani ticaret yapan adam olarak tazminat alırsam tazminatı karşılayamazlar. Beni basit işçi gösterip asgari işçi ücreti üzerinden tazminat ödemek için tüm hayatımı batırdılar. Ayrıca beni ilâçla yaşatmak için ve tazminatsız bırakıp gençliğimi yiyen memur sürülerini tazminat vermekten kurtarmak için ilâç almadığım zaman çok tehlikeli, iş göremez ve hasta göstermek zorundalar.Bu nedenle özel hayatıma, profesyonel hayatıma, cinsel hayatıma saldırıp bir o yana bir bu yana koşturmama sebep oldular, çok para harcattılar, çalışacak koşulları yok ettiler. Yani bitirdiler beni bu bölgede, namusuma da bedenime de cebime de saldırdılar. Herşeyi Halûk Bozkurt p.zevenginin memurlara rüşvet olarak verilecek o.ospuları çalıştıran god.ş olduğunu örtpas etmek için. Anlat anlat bitmez. Sitedeki kiralık sapıklar beni rahat bırakırsa biraz çalışacağım bu gece. Bunların son iddiaları da şu ki “yargısız infazı sevdirmek için yaptık her şeyi” diyorlar, çok sayıda memur çingene olayı var ve bu çingenelerin benim cüzdanıma ve s.kime saldırmalarını, kıskandıkları paralı hayatımı mahvetmelerini asalet olarak göstermek için beni çok karalayıp çok kötü adam olarak gösterdiler, yani yargısız infaz yapan soysuzlar adam kaçırma, can ve mala 260 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR saldırı, çalışma hürriyetini tehtid ve çalışma hakkına saldırı, adam yaralama gibi suçları kahramanlık olarak göstermek istediler…. Beni şerefsiz tımarhaneye kapatıp şerefsiz köpek memurların eline verecekleri gün hiç gelmeyecek……Para kazanmamı engelleyen herkesi dava edeceğim, parasız bırakanların da anasını ağlatacağım…. 15 Haziran 2013 Cumartesi BU GÜNLERDE İŞ ARIYORUM…. Dava İSTANBUL VERGİ DAİRESİ İHBARLAR Tazminat Davası Terörle mücadeleyi suçlamıştım, bugün oradaydım gerginlik yarattılar. Cevaplarını aldılar. Anne baba muhabbeti, annenin kız kardeşin yanına dönersin ayakları. Ulan kaç senedir aynı numara. Tüm Maltepe Emniyetten davacı oldum. Adliyeye girerken yağmur yağıyordu. Yağmura yakalanmamak için viyadüğün altında bekledim. Baktım bir kız otopark kısmı altından geçiyor, ben de otopark kısmına koştum. Otoparktan, yani meydanın altında geçerek koştum, bir erkek benden önce koştu. Orada şahitsizlik yaratmış olabilirler. Güvenlikçiler her girişimde aç kurt gibi bekliyordu, bu gidişimde sohbet yarattılar. Böyle güle güle eğlene eğlene konuşmaya başladılar. Aynı şeyi Gaziosmanpaşa Adliyesi’nde yaptılar asliye ceza arşivi odasında, katiplikte mi öyle bir şey. Biri benimle konuşuyor, diğeri diğer taraftan atlıyor, yani üç dört kişiyle aynı anda konuşunca aklım karışıyor. Üç dört kişi aynı anda berbat şekilde saldırıyor, anlamsız gelecek laf koparmaya çalışıyordu. Telsizden “bizi varoş yapan şerefsiz” diye laflar geliyordu. Adliye içinde batırdılar beni, nöbetçi savcı almadı şikâyet dilekçesini, pazartesi gel dedi. Güvenlikçiler deli raporu ayarladı, hastaneye sevk ayarladılar diye gürültü patırtı başladı. Ama bir şey yapsalarda yapmasalarda, yani ortada bir resmi işlem olmasa da aynı soruyu güle eğlene defalarca sordukları için kafamı karıştırdılar çünkü üç dört kişiyle konuşuyordum aynı anda. Yaptıkları numaralardan biriydi. Diğer konu da her gidişimde sorun çıkarmaya çalışmak idi. Güvenlik şirketleri devlet kurumlarını koruyor da bizi kim koruyacak bu özel güvenlik şirketlerinden. Bir sürü spekulasyon söz konusu, her gün başka konu. Tek bir şey söyleyeceğim, bir ton laf bir ton gürültüü, onların söylediği hiç bir şey kabul etmiyorum. Birkaç örnek vereyim ki çenelerini kapatsınlar. Bundan sonra yazı yazacak internet param yok. Evde 10-15 yumurta kaldı, çevreyi de kışkırttılar iş bulamamam için. Birkaç örnek: 1. Devlete küfür ediyormuşum. Rüşvetçilerin ve görevini kötüye kullananların ta anasını avradını….Diğerleri onlara destek verip üzerine alıyor lafları ve bunu devlet meselesi yapıyorlar. Yani aynı suçu işlemiş meslektaşları destek veriyor. 2. Savcıya zamanında küfür ettiğim için 15 sene hapis yemişim yargısız infazla. Alâkası yok, savcı tehtidle benim tek kelimesini söylemediğim ve anlamadığım bir şikâyet dilekçesini zorla ve tehtidle imzalattığı için kendisine “şerefsiz” demiştim. Bu küfür değil. Mesleğinde asaletini kaybedenler şerefsizdir. Savcı asilce davranmadı. 3. Yıldız üniversitesinde bir memura küfür ettiğim için on yıl hapis vermişler yargısız infazla. O şerefsize o gün ettiğim lafı aynen tekrarlıyorum ve altına imzamı atıyorum : “seninle işim bitmedi daha o.ospu çocuğu”. O kıyafetim marka olduğu için, yani pahalı elbiseler giydiğim için bana laf atan ve ne istediğini sorduğumda benim yasal haklarımı sinkaf edeceğini söyleyerek küfür eden ve dövmeye kalkan iriyarı çam yarması. Suçlu ve güçlü olarak polise de şikâyet etti onunla dövüşmedim diye, polisi de onu da şikâyet ettim. O şikâyet yüzünden bugün terörle mücadele işini yapmıyor, çünkü ben haklı çıkarsam terörle mücadele yardımcı komiseri tutuklanacak. Onlar bu konuda taraf. Sonuç itibariyle tüm maltepe emniyet müdürlüğünü suçladım. Soruşturma var. Ancak adliyede olay ayarlamaya çalıştılar. Tesettürlü kahpelere dikkat edin çünkü sizin hakkınızı helâl gösterece bir münafık imam her zaman bulunur. Size kelime oyunu oynarlar, kızdırırlar, küfür ettiler, duygu sömürüsü yaparlar. Ama bir şey uydurup haklarınızın ırzına geçerler. Şeriatçı ararsan beni her gün taciz eden tesettürlü polis aileleri yeter. Daha ne diyeyim. 4. Bir de şeriatçı kadınlar sürekli taciz ediyor, bir tane tesettürlü ayarladılar. Paralı mühendis olduğumu düşünüp binbir cilve ile kendisini sevdirmeye çalışıyordu. Süslenip hareketler çekiyordu, sonra şantiyedeki bölücüler vurdu. Onlarla ortak çalışan bakkaldaki kız çok oynaşıp sorun çıkardığı için bana hakkını ver dedi. Önemsemedim, birkaç saat sonra onu solmuş halde gördüm. Tatmin oldum diye bir şey dedi. Neymiş hakkımı vermişim o yüzden beni tımarhaneye kapatmaları hakmış. Yani benim ömrümü almak için kendisini parmaklayan bir geri zekâlıyı bahane olarak gösteriyorlar. Bir sürü sapık. Bu din de değil, siyaset değil. Bunlar hangi mezhepten bilmiyorum ama çok geniş onların mezhebi. Kısacası bir sürü saçmalık. Ha bir şey daha… 5. Ben rüyamda akıl hastanesini 261 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR görüyormuşum, orayı hayal ediyormuşum, seviyormuşum..Birkaç siyasi pislikten şikâyetçi olduğum için ve yerel seçim yaklaştığı için parti ve cemaat olarak vurdular….Tek kişiyim, çalışma hakkıma saldırı, can ve mal güvenliğimi tehtid, maddi ve manevi zarar vermekle suçluyorum bölgedeki şeriatçıları, kürtçüleri ve CHP’cileri…. Bir de tek bir sözüm var….EK İFADE VERMEYECEĞİM, ŞİKÂYETÇİ DEĞİLİMİ DİYE İFADEYİ HİÇ BİR BASKI ALTINA VERMEYECEĞİME NAMUSUM VE ŞEREFİM ÜZERİNE SÖZ VERİYORUM… ŞİKÂYETÇİ DEĞİLİM DİYE İFADEYİ ASLA ALAMAYACAKLAR…DAHA ÖNCE AİLEM ZARAR GÖRÜR DİYE VERDİM O İFADELERİ, AİLEM ONLARLA ORTAK ÇIKTI…ARTIK SONUNA KADAR, ÖLÜMÜNE…. 12 Haziran 2013 Çarşamba BU GÜNLERDE İŞ ARIYORUM…. Dava İSTANBUL VERGİ DAİRESİ İHBARLAR Tazminat Davası Dolaşıp iş arıyorum. Şantiyenin kamyonlarından biri yine park etmiş dairemin önüne gürültü yapıyor ama ufak bir hile var, erkek sesi değil bir şekilde telsizle galiba açık ve seçik bir şekilde kadın sesi ile taciz ediyorlar, saçma hileler. Ama gerçek seslerden söz ediyorum. İki kadın kapıya geldi ve “akıl hastanesine kapatılacaksın” diye tehtid ettiler, iç çamaşırlarımla olduğum için çıkmadım. Bir de akıl hastanesi teşhisi var diyor kahpeler , onları kiralayan Tepe Özel Güvenlik Şirketi p.çlerinin beni kaçırarak iftira ile koydurduğu teşhis. Daha sonra tüm özel ve ekonomik, profesyonel hayatıma müdahale ederek benim hayatımı, gençliğimi elimden aldılar. Tazminat alamam için iş durumumu bozdular. 11 Haziran 2013 Salı BU DOSYALARI BİR İNDİRİNİZ VE BAKINIZ LÜTFEN Dava İSTANBUL VERGİ DAİRESİ İHBARLAR Tazminat Davası Davacı olmak için haftalardır uğraşıyordum. Soğancıoğlu’na uyarı mesajı çekmiştim ama kiraladığı 24 saatlik saldırı düzenleyen fahişeler gece gündüz taciz etti. Polis geldi çağırdığımda, polisi kandırıp gönderdiler, polis inanmaya dünden razıydı geçen günlerde. Bir defa uğradı günlerce 155′i aradığımda. Bu arada beni kafamı toparlayamayacak kadar ağır bir taciz ve işkence altında bıraktılar ve tek satır yazı yazamadım, bir kitap bile okuyamadım. Holdingler geçmiş harekete, Rönesans-Bilkent- Fema (Rızvanoğlu paravan şirketler grubu Fema – Ankas – İntes – … ve KİK müfettişlerinin merhametine bağlı ayakta kalan bir sürü paravan şirket ve kamu ihalesi, çoğu dava edilmiş) , Soğancıoğlu, Artun, Pramit, Pirizma (şirket sahibi pramit yapı denetimi ltd. şti. isminde bir”i” harfi eksik bırakmış ve kurduğu ikinci şirket pirizma‘da bir “i” fazla koyarak eksiği tamamlamış) . Para kaynakları sıfır, günlerce beynim acıyıncaya kadar sataştılar, anama sövdüler, tehtid ettiler, bir sürü saldırı. Şikâyet dilekçesi yazdım, internet kafenin bilgisayarında bıraktım, anında ulaştı polisin eline, polis ben savcının kapısındayken dayandı kapıya, çamur attı, savcı sağ olsun beni dikkate aldı… Artık bakalım ne olacak, birkaç holdingin parası mı önemli benim meslek hayatım mı? Aslında bu ilginç oldu, göreceğiz devlet neler yapıyor. Beni para babalarına karşı koruyacak mı dalgasına gelmeyin, zaten kavganın konusu benim para babası olmamı engellemeleri, tarafsız bir şekilde izleyip eğlenin. Ne diyeyim ? Ben bu günlerde iş bakacağım. Bu arada komşular aylarca sapık gibi vurduktan sonra son günlerde işi “pornocu” iftirasına çevirdiler, Maltepe’ye geldiğim gün başladı sakallı leprikornlar saldırmaya, bir de genç kız ayarladılar durup dururken sataşan “ne bakıyorsun” diye. Bakmamın sebebi baba kız iki metreye yakın olmaları idi, uzun boylu idiler. Yani sapık leprikorn şeriatçı cemaatçiler vurdu mu bir bahane bulur her zaman. Bir gece Hacıoğlu’na gittim, orada bir tane cüce (belki de oranın müdürü veya müşterisi) çıldırmışçasına arıyordu polisi ve şikâyet ediyordu, inanılmaz saçma ve sapık şeyler söylüyordu. Ne istediğini anlamam için masanın diğer ucuna oturup onun yüzüne bakacak şekilde yerleştim, konuşmak yerine cinnet geçirerek kaçtı, geri gelip gelip saldırdı. Sadece nesscafe içmeye gitmiştim, sonrada paket servisi ile eve dürüm isteyince de telefonda spariş alan kız “a.ına koydu” diye küfür etti. Yani bir ton iftirayı kendileri atıp, yatak odama kadar girip oradakileri iş yerine veya başka yerlere taşıyıp bir şey kazanmaya çalışan dolandırıcı lepricorn sürüsü. Korkuları yok yaratıcıdan. Bir de bugün bir tazminat konuşması var sokaklarda, benim tazminattan falan haberim yok. Annem veya babamla anlaşan 262 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR birileri varsa annem ve babam sanıklar arasında, beni öldürüp kendi aralarında cinayet ödülü vermesinler, sosyal ve ekonomik cinayet işlemeye çalışıyorlar. Ama her gün bir sürü spekulasyon var, bana hiç kimse tazminat ödemedi, dolandırıcı avukatım bir vurgun yaptıysa ondan davacı ve şikâyetçiyim. Zaten Halûk Bozkurt’un sürüsünden hiç kimseye güven olmaz, emniyet müdürü olsa takmam Halûk Bozkurt sürüsünden olunca ki o H. Bozkurt da Harun Hasan Öge’nin (mafya dizileri seyredip suç işlerken kendisini değerli adam olarak gören, üç kuruşluk dolandırıcı şerefsiz olduğunu kendisine bile itiraf etmeyen kaçık şeriatçı) uşağı, emirleri yerine getirirken kız çocuğu gibi ağlayıp, köpek gibi yalvarıyor çünü Öge’lere uzun zamandır hizmet ediyor, onlar batarsa onun tüm siyaset hayatı bitecek, o kapıya çok odun taşıdı, ben odun olmamak için hayatımı tehlikeye attım. Şu an da pek yaşıyorum sayılmaz. 10 Haziran 2013 Pazartesi Birkaç gün önce kiralık komşuların ve onlarla beraber hareket eden, sokaktan hakaretler ve tehtidler savuranlar hakkında bilgi vermiştim. Cumartesi günü komşulardan biri balkona çıkarak hızlı bir şekilde konuşup laf atarak kitap okumamı, yani mühendislik çalışmalarımı engelleyemeye başladı, kendilerini gizlemediler bu defa. Hem suçlu hem güçlü şekilde bu defa şikâyet edeceğim diye başladı yüzünü tam görmediğim kocası. Git şikâyetçi ol dava et, mahkemede görüşelim ve beni burada rahatsız etme, aylardır çalışmamı engelliyorsunuz dedim. İşi birkaç gün önce pornoculuk iftiralarına dönüştürdüler. Bütün siyasi saldırıları bana sapık iftirası atarak kapatmaya çalışıyorlar, günlerce uykusuz bırakarak hafızamı bulandırımaya çalışıyorlar. Böylece ayrıntıları net hatırlamamı engelleyerek yapacağım suçlamayı şüphe altında bırakmaya çalışıyorlar. Sultangazi’deki adresimdeki saldırıyı devam ettirdikleri için aynı şekilde savunmaya, hayatta kalmaya çalıştım. Pornoculuk iftirasına gelince, beni beş parasız bırakıp oradaki salaş kadınlara muhtaç göstermeye çalışıyorlar, Maltepe’ye geldiğimden beri 3 escortla ilişkiye girdim. İnanın ihtiyacım yok öyle kahpelere, iftira atmadan önce de geceleri vuracağız, dövelim, saldıralım diye bağırıyordular. Çünkü artık deşifre oldular, beni tacizlerle kışkırtıp bardağı taşırıncaya kadar devam edip tepki almaya, kendilerine küfürler savuran veya tehtid eden sapık, kabadayı, deli olarak gösterip soruşturma kapsamına alınması gereken Özel Güvenlik Şirketi’ni davadan kurtarmaya çalışıyorlar. Orada beni esir tutup para kazanmamı, başka bir adrese taşınmamı engelleyip diğer yandan da eziyet edip tepkilerimi teşekkül etmiş olay olarak göstermeye çalışıyorlar. Polisten destek alamıyorum, polis inanmamak için her şeyi yapıyor. Bölgenin terörle mücadele komutanı bile kanıtlayamazsın, boyun eğip susacaksın diyor ve beni bu şerefsizlerin eline terk ediyor. Bugünkü son dalga da “kendisini Türk milletinden üstün gören Bulgaristan göçmeni olduğum” yönünde. Kahpeler her gün iftira atıyorlar da neden ciğeri beş para etmeyen şerefsizlere vurduruyorlar, etrafımdaki o uyuduruk magandalar mı bu milleti temsil ediyor. Üstelik ben Türküm ve kendimi temsil ediyorum, beni bu milletin dışında gösterip, bu milleti bana düşman edip daha kolay öldürmek, sindirmek ve yok etmek istiyorlar. Yapılanlardan sonra CHP açık bir şekilde terörist örgüt sıfantını ortaya koydu. CHP bir terör örgütü durumunda ve il emniyet müdahale etmiyor. Yarın davacı olacağım, iç işleri bakanlığının bir soruşturma açtığnı söylediğim özel güvenlik şirketi sanıklar listesindeydi ve internetteki yazılardan söz ettim onlara ve kendilerini buldular bu yazılarda. İftira atarak vurdular, beni bir bahçe katına kapatıp uykusuz ve çalışamayacak halde günlerce yaşattılar. Ülkücü özel güvenlik şirketi Tepe Özel Güvenlik Şirketinin nasıl dolandırıcı olduğunu ispatlamış oldum. Şimdi gerisi organize suçlar şubesine kalmış. Dava ile ilgili evrakları linkten indiriniz. ——>Tazminat Davası SAAT 09:00 GİBİ KÜÇÜKYALI KARAKOLU’NDAYDIM, DAVA AÇ DİYORLAR, DAVA AÇMAM İÇİN GEREKLİ PARA KAYNAKLARINI ALDILAR ELİMDEN. POLİSLER ARALARINDA “POLİSLE KAVGA EDİP SONRADAN ŞİKÂYETÇİ OLMUŞ” DİYE BİR ŞEY KONUŞUYORDU, ŞİKÂYETİMİ İŞLEME ALMAMAK İÇ İTLİK KÖPEKLİK YAPIYORDULAR. HALKIN KONUŞMASINDAN VE LAF ATMALARINDAN ANLADIĞIM KADARIYLA RÜŞVET ALIP SORUŞTURMAYI KAPATMAK İÇİN BASKI UYGULAYAN VE BABAMIN ARKADAŞI DİYE DAYAMAYA ÇALIŞTIKLARI POLİSİ SAVUNUYORLAR. AYNI İT TÜM CEBECİ MAHALLESİNİ KIŞKIRTIP ŞİKÂYETLER AYARLAMAYA ÇALIŞIYORDU. BU İT OĞLU İTİN ÖZGÜRLÜĞÜME VE GENÇLİĞİME SALDIRMASINI DESTEKLEYİP DE DEVLETTEN MAAŞ ALAN KAÇ İT VARSA HEPSİNİN ANASINI AVRADINI… ASİL VE GÜZEL BAHANELERLE, DAHA DOĞRUSU MANEVİ DEĞERLERİ İSTİSMAR EDEREK DOLANDIRICILIK YAPAN ŞEREFSİZ AYNASIZ SÜRÜSÜ GENÇLİĞİMİ ELİMDEN ALDI… AYNI KÖPEK “NAMAZ KILIYOR MUSUN DİYE BAŞLAMIŞTI VE BANA POLİS BASKISI UYGULAYARAK DEVAM ETMİŞTİ, SANIKLARIN AKRABASI OLMA İHTİMALİ BİRİ VARDI YANINDA VE BENİM ZARAR GÖRDÜĞÜMÜ İNKÂR EDİYORDU. O KÖPEK KARAKOLDA DEĞİL DE DIŞARIDA KARŞIMA 263 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR ÇIKSA ONUN ANASINI AVRADINI DÜZ GEÇECEKTİM, O ANA BABA MUHABBETİNİ ONUN G.TÜNE SOKACAKTIM. ORASI KARAKOL VE ÜZERİNDE DEVLETİN ÜNİFORMASI OLDUĞU İÇİN KARŞI ÇIKTIM AMA KAVGA ETMEDİM. ULAN DOLANDIRICI SÜRÜSÜ SİZİN KAÇ TANE MANEVİ DEĞERİNİZ VARSA HEPSİNİ S.KEYİM. İT OĞLU İTLER. İŞİNİZİ YAPMAMAK İÇİN BAHANE ARIYORSUNUZ, SAVCI İHBAR HALİNDE MÜDAHALE EDİLMESİ GEREKTİĞİNİ SÖYLEMİŞTİ, BUNLAR TARAFLI DAVRANIYOR. TEPE GRUBU, YANİ BİLKENT HOLDİNG ORAYA DA BASMIŞ PARAYI. SIFATINA TÜKÜREYİM BÖYLE POLİSLERİN, BEN BABAMDAN NEFRET EDİYORDUM, GENÇLİĞİMİ YEDİ DE ARKADAŞI DİYE GEÇİNEN RÜŞVETÇİ G.TVERENLE Mİ ARKADAŞ OLACAĞIM. ÇIKAR O ÜNİFORMAYI DA ÖYLE ÇIK KARŞIMA O.OSPU ÇOCUĞU. POLİS ÜNİFORMASINI KULLANMA BENİ DOLANDIRMAK İÇİN. SENİN GİBİ ÇİRKİN VE FAKİR GÖSTERMEK İÇİN BENİ MESLEĞİMİ DE ÖMRÜMÜ DE GENÇLİĞİMİ DE YEDİN. POLİSLERİ ZENGİN EDİN, BÜYÜK MAAŞLAR VERİN MÜHENDİS MAAŞI ALANLARIN HAYATINA EŞKİYA DOLANDIRICI TECAVÜZCÜ GİBİ SALDIRMASINLAR, TOPRAK DOYURSUN ONLARI. 3 TANE JAMMER ATLATMA YÖNTEMİ ORTADA, ARTIK UZAKTAN KUMANDALI BOMBALAR PATLAYACAK ÖZGÜRCE, BU DA BENİM CEVABIM ONLARA. DAVA DOSYALARI (ORİJİNALİNİ HER ZAMAN BURADAN İNDİRİNİZ, KOPYELERİ DEĞİŞTİRİLMİŞ OLABİLİR) ———> Tazminat Davasıııı (indirmek için tıklayınız) YAPTIĞIM İHBARLAR —–> İHBARLAR (indirmek için tıklayınız) İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BİLE BENDEN KANIT İSTEMEDİ, MALİ ŞUBE CEVABI ——— >İSTANBUL VERGİ DAİRESİ (indirmek için tıklayınız) BİR DE BUNA BAKINIZ ——-> Dava (indirmek için tıklayınız) UYARI : Bir de rica ederim bu manyakların taciz ve kışkırtma makinası ufacık tefecik tesettürlü kadınlar ve her birinin yanında 2-3 yaşında küçük çocuk oluyor. CHP cemaatle birlikte hareket ettiği için her yerde beni bu aşağılık küçük hayvanlar taciz ediyor, geliyorlar küçük çocukluk ufak yılanlar ve kışkırtmaya başlıyorlar. 08 Haziran 2013 Cumartesi 18 -20 aydır, hatta 15 senedir aynı yöntem aynı işkence, ısrarla vazgeçmeden bardağı taşırıncaya kadar taciz-hakaret-iftira. Ta ki beni kızdırıp tehtid koparıncaya kadar. Etrafta herkesi ayarladılar, beyaz gömlekli ve güneş gözlüklü bir it tüm çevreyi ayarlayıp şahitsiz bıraktı beni. Bundan sonra da hasat alır gibi günlerce sinirlerimi yıprattılar, gerginlik ve kavga tehtidi ile türlü türlü hakaret ve iftiralar attılar. Benden kaba sözler ve tehtidleri koparmaya çalışıyorlar. İşin mantığı bu, zıvanada çıkıncaya kadar devam ediyorlar, bardağı taşırıyorlar. Polis asayiş otosu gelmeden kaçmış oluyorlar, hepsi kiralık o.ospu ve p.zevenk, hepsinin derdi beni dava açamayacak kadar parasız bırakmak. Kredi kartı borçlarımı ödememi engelleyerek kredibilitemi yok ettiler. Ekonomik olarak yok ettiler. Kapıya borçlar gelecek, kiramı ödeyemeyeceğim. Her şeyin sebebi YTÜ ‘de bana saldıran ve şantiyelerinden birine Soğancıoğlu İnşaat tarafından getirilmiş olduğum Özel Tepe Güvenlik şirketi. Savunmasız insanları kıskanıp saldıran bir p.ç sürüsü. Bu şerefsizleri suçladığım el yazılarımı (Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Savcılığı’na 10. sayfayı tamamlamıştım) valiliğe göndermiş olduğum şikâyet dilekçesine ek olarak koydum. Ülkücü şerefsiz p.ç varoş güvenlikçilerin şirketinin valilikteki dişi ülkücü o.ospu kurtardı, organize suçlar masasına sevki gereken evrakı il özel idaresine gönderdi. Ve tüm şehir susuyor, işe yarayan tek bir devlet görevlisi yok. Çünkü tüm kiralıklar ödül, yani bir kemik atılmasını bekliyor. Bir yandan da mühendis yok etmenin zevkini yaşıyorlar, iftiralarla kışkırtıp laf koparttıkları ve sonra saldırdıkları, iftira atıp batırdıkları mühendis. Büyük bir şoparlık bunların yaptığı, dolandırıcılığı kitle hareketine çevirdiler. Belki tüm dünyayı Türk ya da Müslüman yapamazlar ama bütün dünyayı dolandırıp soyabilirler, dünya çapında yankesicilik için yeteenkleri var. 07 Haziran 2013 Cuma Bir Cuma daha ve geçen Cuma’dan beri tek adım yol alamadım. Jandarma, valilik, savcılık dolaşıyorum. Tepe Özel Güvenlik şirketi, yani Tepe Grubu tarafından kiralanan gece seks muhabbeti fahişeleri saldırdı aylarca. Beni buraya CHP bölgesine getirdiler ve yok etmeye çalışıyorlar. Aslında 264 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR benim derdim CHP ile değil, CHP içindeki kürtçü Türk düşmanı Kılıçdaroğlu KCK’sı ile. Valilik evrak bürosu şerefsiz kadın memuru MHP ve özel güvenli şirketini suçlayan yazıları yok etmek için dilekçemi İl Özel İdaresi’ne gönderdi. Fahişe çok fena kazık attı, devlet memurları evrak oyunu ile insan hayatı yok ediyor. Bir yandan da bu davacı olma süreci uzadı, Bakırköy Ruh ve Sinir H. Hastanesi’nden davacıyım, ama karşıma bir tane doktor çıkarıp 14 senin değil de 2-3 senin kavgasını yapıyorlar. Ben adımımı o hastanenin kapısından içeri attığım günden beri şikâyetçiyim ve kan davalıyım o ülkücü işkence merkezi ile, solcuları karıştırmasınlar boşuna kavgaya. Kurtulamazlar. Ayrıca dava sürecini uzatınca bir sürü madur görünüşlü dolandırıcı yarattılar, hepsi para koparmak peşinde. Yani tazminatı verirseler memur p.çler kendi adamlarına tazminat olarak aktaracak parayı. Yani süreci uzatıp para koparmaya çalıştılar, potansiyel zengin olarak gördüler beni ve parayı alınca şimdiki savunmasız adamı soymuş olacaklar. Bu da emniyet müdürlüğü destekli bir dolandırıcılık. İsteseydiler bin kere öldürürdüler şimdiye kadar, tüm köpeklerin derdi para koparmak. 30-40 sene yaşamış p.çler ve o.ospular bir şey başaramamışlar ama parayı kapmak için birden çok değerli oldular. Hiç kimseye tek kuruş vermemek namus meselesi. Çok asil bahanelerle dolandırıcılık, işte cono sürüsüne bu yakışır. Makam, görev ve akraba ilişkileri ile adam dolandırmak, teknoloji ve eğitim ilerleyince üç kuruşluk yankesiciler böyle dolandırıcılık yapıyor. Bir yandan da sembol yüzler yarattılar. Varoş kıyafetleri ile beni üniversite okumamam için tehtid eden Neşe Üstün ve başkalarıyla oynaşmaya başlayınca silip gönlümden attığım, kiminle oynaştığını öğrenmek için git arkadaşlarınla gez (git seni becersinler demediğim, git erkeklerle daha çok oynaş demediğim) bir tane uyanık dolandırıcı. Bir yandan da sapık gibi saldıran ve çıldırtmaya çalışan, her hareketi ile beni yerin dibine batırmaya çalışan, evde 5 vakit namaza 5 vakit katan ama dışarıda adi ve soysuz kadın gibi davranıp beni çıldırtmaya çalışan annem. Bir sürü madur görünüşlü dolandırıcı kadın ve onlar adına beni tehtid edip malıma canıma saldıran kahrmana görünümünde p.zevenkler. On binlerce adi suçlu ve on binlerce bahane. Bunlar yüzünden ne eğitim görebildim, ne de para kazanabildim senelerce. Maddi ve manevi olarak zarardayım. Ömrümü kısalttılar. Hepsi için 3-5 yıl hapis cezası isteyeceğim ve tazminat talep edeceğim. 05 Haziran 2013 Çarşamba Rüşvet dağıtarak, adam satın alarak zengin olmuş birkaç şerefsiz baboş beni işe almış ve sömürmüştü. İnanmayın bunların gittiği umreye, yaptıkları siyasete. Aylardır hukuk mücadelesi veriyorum, ama o kadar çok şerefsiz satılık o.ospu çocuğu devlet memuru ve it var ki önce Sultangazi İlçe Emniyet’in soruşturulması gerekiyordu ki işlemlere devam edeyim. Valiliğin Evrak memuru bile satılık adi bir kadın çıktı. Önce bilirek ve isteyerek kasıtlı olarak beni kışkırttı ve öyle sapık satılık memurla sert konuşulur ancak, cevabını aldı. Şikâyet dilekçesindeki ekleri baz alarak kazık attı. Yazıyı İl Özel İdaresi’ne gönderdi ve diğer piç MHP’ci memurlardan destek aldı çünkü el yazılarında MHP’nin yaptığı terörist militan saldırılar yazıyordu. Yani şerefsiz memur MHP adına terörist saldırı düzenledi ve imkân vermem, izin vermem şeklinde konuştu. Geçmişteki yıllarda da bu valilik memurları evrak trafiği ile senelerimi almıştı. Bunlardan kurtulmak için değil, cezalarını vermek için son nefesime kadar çalışacağım, savaşacağım. Gençliğimi çaldılar, geri kalan ömrümü onların cinsine ayıracağım, cevaplarını vereceğim. Bir it oğlu it baboş rüşvet makinaları onlara karşı savunma yaptığımı iddia ediyorlar, onların anasını belleyeceğim günü bekleyerek yaşıyorum, birkaçe espiriyi dolandırıcı p.ç avuklatlardan hile öğrenerek iftira malzemesi olarak kullanmasınlar. Tekrar söyleyeyim mi? Bana bak sapık kıro, senin için geliyorum… O rüşvet verdiğin itler gelecek seni almaya, çünkü parayı alsalar bile senden g.tleri yemeyecek suç işlemeye. Cemaati de saldı üzerime, satılık itleri de. Oturduğum sitede bile hayvan it kiraladılar. Bunun hesabını verecekler. Bugün bulgar konsolosluğuna bir uğradım ve bilgi aldım. Savcılığa da uğradım. Artık utanarak değil, nefretle ve kızgınlıkla söylüyorum, ben şeffaf bir adamım ama hesap vermiyorum hiç kimseye. Cinsel hayatıma saldıran fahişe zihniyetli iftiracı kaltaklar şunu ispatladık bunu ispatladık diye konuşuyorlar. Gizli bir şey bulmuş gibi konuşuyorlar ve bunu beni yıpratmak için kullanıyorlar. Gece gündüz cinsellik lafları atarak kafamı beceren fahişeleri bulacağım, kaçmasınlar, onların cinsini belleyeceğim. Mutlaka bulacağım onları çünkü beni tehtid ettirdikleri pe.evenkleri biliyorum. O itleri konuşturacağım yolunu bulupta ki o fahişeleri belleyeceğim. Nedir yani, merak ediyorum. Sapık gibi rahatsız edip sapık gibi röntgenliyorlar. Yok masturbasyonmuş, yok pornoymuş, yok bilmem necilikmişu şuculukmuş 265 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR buculukmuş…. Aslında bunların yaptığı şey benim cinsel hayatıma saldırıp gece gündüz hormon seviyemi yükseltmek ve kendi kendileri iftira atıp kendileri inanıyorlar. Kalabalık cemaatler ve kalabalık kılıçdaroğlu cono sürüleri. Benim hayatımda gizli bir şey yok, ama herkes bilir hesabını vermem özel hayatımın. Kızdığım şey birinin bir şey öğrenmesi değil, gizli bir şey yok. Benim kızdığım şey ciğeri beş para etmeyenlerin benim bedenim ve özel hayatım, sevdiklerim hakkında yorum yapmasıdır. Bekleyin geliyorum Bilişim Eğitimin pis fahişeleri ve pe.evenkleri. Bu kadar suç işledikten sonra başbakanın akrabası bile olsanız gireceksiniz kodese. Günleriniz sayılı. Hatırlı tanıdıklarınıza güvenip görevini kötüye kullanan itlerin sicilini becereceğim, ocaklarına incir ağacı dikeceğim. Şunu bulduk bunu bulduk ispatladık dedikleri benim bedenime zorla zorla eziyet etmektir. Tüm ömrümü kısalttı süleymancı baboş ailesi Öge’ler çünkü eğer suçlarını ispatlayacak, araştıracak dürüst bir polis olsa Sultangazi bölgesinde on milyonlarca liraları gidecekti. Milyonlarca lira gideceğine bin tane ucuz rüşvetçi ite biner lira ver ki servetin gitmesin, budur zihniyet. 03 Haziran 2013 Pazartesi Bütün bu olaylar sonucunda cemaatin ve CHP’nin kaltakları şu fezlekeyi işleme koymamı engellediler. Bu süre içinde Sultangazi İlçe Emniyet Müdürlüğü kendi kendisini soruşturdu. Sanıklar ve bağlı oldukları dini ve siyasi gruplar bana saldırdı. Öğrencilik yıllarımdan beri bana düşman olan Tepe Özel Güvenlik şirketi Ted Rönesans Koleji Şantiyesinde maddi olarak bitirdi beni, para kazanmamı engellemek için gecek gündüz rahatsız eden sapıklar ayarladı. Site ve site çevresindeki işyerlerindekileri satın aldılar. Bir tane fahişenin babası kızımı seviyorsun ama sana değil başkasına s.ktirefceğim diye bir laf edince tepem attı bir ay kadar önce, kızdım ve ona yakışacak laf söyledim. Bu lafı bahane ederek kızını pazarladı resmen, bol bol reklâm yaptı kızına. Kıskaçtayım, gece gündüz rahat yok. 266 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR 267 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR 02 Haziran 2013 Pazar Dün cemaatçi karılar her günkü gibi sokakta etrafımda dolaşıp sorun çıkarmaya başlamıştı. Cemaatçi karılar sürekli olarak beni kışkırtıp sokakta olay çıkarmaya çalışıyorlar. Dün yine markaja aldılar beni sokakta, zaman kaybetmeden yumruğumu sıktım ve laf atana vuracağım dedim. Dönüşte sokağın aynı noktasına sandalyeler koymuşlar ve bir aydır tek kişinin oturmadığı yere bir sürü ihtiyar dizmişler. Aralarına da polis koymuştular. Vukuat çıkarıp Türkeşçi ve KCK’cı memur ve köpeklerin sicilini kurtarmaya çalışıyorlar. Şöyle kafama göre birini kestireceğim laf atanlardan, güzel bir dayak atacağım. Dünkü uyarıdan sonar tesettürlü kaltaklar üçer dörder laf atmaya başladı ve kıyıda köşede onları koruyan sakallı pezolar var artık. Artık işin içine erkekleri de sokmaya başladılar. Artık sır değil, dün jandarmaya bugün asayişe gittim. Olaylar 20012002 yıllarında ben Üsküdar ülkü ocağı misafirhanesinde ikamet ederken Tepe Özel Güvenlik şirketinin elemanı tarafından “bize kız ayarla” tacizine maruz kaldığımda ilerlemişti. Savcılığa gittiğimde savcıyla daha önce tartışmalı olduğum için savcılık müdahale etmek yerine şikâyet dilekçesi metnine müdahale etti, savcı ısrarla almadı dilekçemi, yine kafasına göre yön verdi metne (olayı başlatan şikâyet dilekçesi metni yüzde yüz savcı tarafından yazılmıştı, ben tek kelime söylememiştim ve imzalamamak için kavga çıkarmıştım) ve çok uyduruk bir şey yazmıştı. Savcı güvenlik şirketi ortak kahpeliği ile beni YTÜ’den kaçırdılar ve facebook profilimde bu durum açık şekilde yazılı yaklaşık iki yıldır. Tepe özel güvenli şirketi beni Soğancıoğlu İnşaat’ın çanakçılığı ve suç ortaklığı ile bir Tepe Özel Güvenlik şirketi müşterisi olan şantiyeye getirdi ve günlerce uykusuz bıraktılar. Hiç şahidim yoktu, her şeyi inkâr ediyordular. Tepe Grubunun Özel güvenlik şirketi buradada vurdu. Tepe’nin amcını biliyordum, okula gittiğimde orada da Tepeciler sorun çıkarmaya başladı. Bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesi ülkücülerin işkence merkezi olduğu için psikolojik tuzak kuruyorlar. Okulda iken birkaç saat bekledim orada ve gözlüklü bir güvenlikçi yanımdan geçip “normaldin” dedi ve gitti. Sonra karşıma çıkıp sandı ki yanına gidip bu konuyu kendisine anlatıp oyuna geleceğim. İpnenin oğulları beni on sene önce kaçırıp üniversiteli kızlara sulanan puşt güvenlikçiler için ömrümü yemişti. Ülkücü piçlerin oynadığı oyunlar genellikle şöyledir: Senin adını söyleyip aralarında konuşuyormuş gibi davranırlar veya senin hakkında bir şey söyleyip seni mutlu edip seni tanımıyormuş gibi yaparlar ve sonra sana kendi kendine gülümseyen mutlu deli muamelesi yaparlar. Veya onarla konuşmaya başlarsan konuşkan ve alâkasız kişi muamelesi yaparlar ve böylece deli muamelesi başlar. Veya bir laf atıp sizi can alıcı önemli bir konuda vurmaya çalışırlar, sizi yanlarına gidip konuşmak için mecbur bırakmaya çalışırlar. Böylece her durumda kendi kendine gelin güvey olan, alâkasız şeyler söyleyen, veya kendi kendine sırıtan deli durumuna düşürmeye çalışırlar. Tepe Özel Güvenlik şirketinin elemanların görev aldığı üniversitelerdeki öğrenciler psikolojik hastalıkların özelliklerini öğrenirse sorun çıkmaz. Sene 2000′de etrafımda beni markaja alıp taciz eden öğrenciler vardı. Sürekli markaja alıp rahatsız ettiler, bir de evden para gelmeyince ve annem de çılgınca baskı uygulayınca gerginlik olmuştu. Bu markaj ve tacizin sebebi de şüphesiz Tepe Grubu Özel güvenlik şirketinin piçleri. İki senedir yazdığım yazılarda o şirket ve güvenlik görevlileri hakkındaki şikâyetlerim açık şekilde mevcuttu. Bu nedenle beni gece gündüz psikolojik teröre ve sözlü şiddete, tacize maruz bıraktılar. Saatte sekiz on defa kapıma gelip tehtid ediyorlar, kafamı meşgul edecek şeyler söylüyorlar. Tepe’nin piçleri işkencecin tımarhanenin köpekleri oldukları için insanları psikolojik iftira atarak kaçırıyorlar. Soğancıo…….BURADAN İTİBAREN YAZILARI YOK ETMİŞLER, SİTEMİ ELE GEÇİRİP ÖNEMLİ BİLGİLERİ SİLMİŞLER…. 268 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR BU İNTERNET SİTESİ POLİS KAPIMA GELMEDEN ÖNCE SALDIRIYA UĞRAMIŞTI. O NEDENLE BİRÇOK BİLGİ EKSİLDİ. ELİMDEKİLERİ EKLEMEYE ÇALIŞACAĞIM. POLİS BENİ GÖTÜRSEYDİ HİÇ BİR ŞEY 269 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR İSPATLAYAMAYACAKTIM. 270 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR 271 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR 272 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR 273 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR 274 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR 275 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Yukardaki dilekçe metninde günün 24 saati tacizde bulunuyorum diye bir ifade var . Savcı ifademi alırken gerekli açıklamayı yaptım. Beni tehtid edip dilekçemi Organize Suçlar Şubesi yerine İl Özel İdaresine gönderen valilik memuru ile konuştuktan sonra iki saat içinde bu dilekçeyi yazıp adliyeye gittim ve savcının karşına çıktım. Daha sonra burada yayınladım . Beni acımasızca taciz edip kafamı karıştıranlar “taciz ediliyorum” yerine “taciz ediyorum” yazmamı sağladılar. Böylece değil mühendislik yapmak, dilekçe bile yazamayacak kadar çok sözlü şiddet uyguladıklarını ispatlamış oldum. Ancak kendilerini göstermeden aylarca taciz ve tehtid eden, beni yok etmek için milyonlarca liralık ödül, yani para alacaklarını söyleyen şerefsizler yine vurmaya devam etti ancak farklı bir şekilde. Sekiz on saat beni sürekli gürültü ile rahatsız ettikten sonra 12-15 yaşındaki ve yoldan geçen maganda gençlerin yorumlar ve hakaretlerle dairemin önünden geçmesini sağladılar. Bunlar acayip bir gürültü ile geçiyor ve yorum yapıyor, laf atıyor. Komşular onların yerine devam ediyor. Böyle bitmeyen ve kafamı durduran bir taciz makinaası oluşuyor. Sonra da aşağılık laflar ederek üstümdeki dairede biri ve üst katlarda biri bağırıp pis iftiralar atınca bende karşılık vermek zorunda kalıp küfür ettim. Sonra hepsi beraber vururken bir tane yüzünü görsem tanıyamayacağım ve sürekli tehtid savuran iğrenç karı üzerine almaya çalıştı olayları. Üst kattaki kadın satıcısı da beni taciz ederken yüzünü görmediğim beyaz saçlı bir karıyla oturuyordu, polis gelince balkona bakımlı genç kadın koymuştu. Böylece Küçükyalı Karakolu, 155′ten gelen polisler ve site sakinleri kafalarına senaryolar uydurup ona göre raporlar tutuyordu. Hepsinin canın cehenneme. Kafamı becerip bir tane kelimeyi yanlış yazmamı sağladılar, savcıya doğru açıklamayı yaptığım için ve ifade verdiğim için önemsemedim durumu. Ancak itiraf etti deyip onlarca o.ospu ayarladılar “tacize uğradım” diye iftira atan. Ben o fahişelerin kocalarına ve babalarına vücutlarını iftira malzemesi olarak kullanıp para kazanan fahişelerin pe.evenkleri diyorum. O pezeve.kler karşıma çıksın da konuşsun. Taciz edilmiş olduklarını iddia eden iftiracı karıları da çirkinseler dövmeye, bakımlı 276 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR ve gençseler becermeye söz veriyorum. 277 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR 278 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR BU SİTEYİ TASARLAYAN VE KORUYAN ARKADAŞIN 3000 KADAR MÜŞTERİSİ VAR. BENİMLE TANIŞMADAN ÖNCEKİ MÜŞTERİ SAYISINI BİLMİYORUM AMA SUÇLADIĞIM SULTANGAZİ İLÇE EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN EMNİYET MÜDÜRÜNÜN ARKADAŞI OLUYOR KENDİSİ. 279 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR 280 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR 281 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR 282 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR THIS IS SHENOLISM BABOOOOO…. 283 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR BAŞIMA GELENLER SONUCUNDA OLUŞAN BİLGİ VE DÜŞÜNELER… KATL-İ-AM KATL-İ-AM KATL-İ-AM KATL-İ-AM —————————————————————————– Bu başlık altında size siyasi grupların kahpe o.ospu militanları ile cinsel iftiralar atarak işledikleri cinayetleri ve yaptıkları işkenceyi, o siyasi partilerin destekçisi polislerden aldıkları desteği anlatacağım. Benim dünya görüşüm kaptalizm idi . Yani bütün bu sağ sol kavgasını red edip sermayenin ve paranın gücü ile memleketin kurtulacağına inanan biriydim. Hem sağcılara hem solculara tarafsız gözle bakıyordum. Kirli çamaşırları ortaya çıkıyordu. Komik duruma düşüyordular. Sağcı solcu cinayet işlemek için saldırdılar, düşman edip küfür ettirdiler beni ve tarafsızlığıma gölge düşürdüler. Artık insanlar yorumlarıma şüphe ile bakacak çünkü beni öldürmeye çalıştılar, ben de nefret ettim, küfür ettirdiler, tehtid ettirdiler. ————————————————————— ————– Bütün saldırılar cinselliğe dayalı değil, bu saldırının mekanizması genellikle : İFTİRA AT —–> Günlerce taciz et ve idiotluk yap, gizlice tehtid ve hakaret ederek küfür ettir, tepki al —–>İFTİRAYI YAYMAK İÇİN PROPAGANDA YAP —–> CEZA VERDİĞİNİ SÖYLEYEREK YIPRAT, KALABALIK KİTLE HALİNDE ZARAR VER, YIPRAT, YOK ET —–> TOPLUM CEZA VERDİ, MEMLEKET YOK ETTİ DİYE AÇIKLAMA YAP…. ————————————————————— ————– Çok sayıda iftiraya maruz kaldım. Sebebi tazminat talebim değil, sebebi çok sayıda özel güvenlik şirketi ve devlet memurunun hapis cezası alacakları suçlar işlemesi, bunlarla anlaşmalı ticari kurumların çalışanları ve attıkları iftiralar. Toplumun en ilgilendiği ve beni öldürmek için kullandığı iftiracı şirket ide YAPI olduğu için ondan başlayacağım: Sene bilmemkaç, 2008 öncesi. Beynime zarar verip hafızamı sildikleri adam kaçırma olayından önce. Bakırköy ve polis mafyası babamı kullanarak evde olay çıkardı, babam kendisini yerlere atarak ve pencerelere çıkıp bağırarak şiddetli bir gürültü patırtı çıkardı. Böyle bir olaya katlanamadığımı biliyordular, utancımdan çıldırıyordum ve bu babamın senelerdir yaptığı bir rezaletti. Katlanamayacağım bir şey yaptılar ve beni tutuklatıp götürdüler tımarhaneye. Orada her zamanki sapık fahişe Çiğdem Küçükali 284 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR vurdu sanırım, kapattı koğuşa ve orada komünist, top sakallı bir doktor bastı elektriği ama öncesinde bir ide YAPI ziyaretim vardı. Senelerce hatırlamadığım ve sonradan taksit taksit hatırlattıkları bir ide YAPI ziyaretim. Arzu Dural Gök ile konuştum. İnternette beni izleyen bir kitle olduğunu anlattım o dönemde. Sapık akrabalarım ve üniversitedeki özel güvenlik şirketi, polis saldırıları yüzünden çocuk sahibi olamadığımı ve evlenemediğimi anlattım. Kendisi bana boş bir kâğıt imzalatmaya çalıştı, karşılığında bir tane kız verecekti ki o kızı red ettim. Dalga geçtim. Ayrıca spermlerimi istedi çocuk için ama ben bir iki adım attım sonra geri döndüm WC’den. Dedim ki ben çocuk için sperm vermem, hayvanlar bile çocuklarına bakar, terk etmez. Ben hayvandan kötü olamam. Herhangi bir anlaşma olmadı aramızda, çekip gittim. Seneler sonra, yani bu günlerde imajımın kopyalanmasına izin veren adam iftirasına uğradım. En azından benim kopyemi, müsvettemi çıkardıklarını kabul ettiler. Yani ne kopyaladıysalar o kopye iğrenç, poktan bir müsvette. İmaj kopyalama saçmalığı neyse artık bilmem ama beni öldürmeye çalışıyorlar. Yani yaşamama izin vermediler, beni ölüdürüp yerime poktan bir kopye koymaya çalışıyorlar. Biri kırostar, diğeri yüksek lisanstan şutlanmış iğrenç bir p.zevenk (patronların fuhuşu için arabayla karı servisi yapıyor), daha bir sürü geri zekâlı dolaşıyordu ve iftira atıyordu bana. Tüm hayatıma saldırıp annemi ve ailemi bile kullandılar, olaylara yön verip iftiralar attılar. Taksit taksit hatırtlattılar ya, yeni hatırladığımı farklı renkte yazayım. Orada Arzu Hanım benimle konuşup boş bir kâğıt imzalatmaya çalıştı, devamını biliyorsunuz. Sonra bir tane kızla görüştürdü, Hatice Hanım’a benziyordu. Onunla konuştum, sohbet süper gitti. Ona bana donunu verip vermeyeceğini sordum. Kabul etti. Ben de donuna sahip çıkamayan kızla işim olmaz dedim ve çekip gittim. Beynim saldırıya uğrayınca Arzu Hanım beni ide YAPI’ya getirtmiş Öge’ler ve Bozkurt’larla ( Bu arada Bozkurt deyince onun şirketinin adı Tuan değil, şirketinin adı Artun….) bir görüşmede ilgileniyorsun galiba dedi. Ben de kapıyı kapatalım ve başlayalım dedim. O da sustu. Yapacak mısın diye sordu. Ben de gönüllü görünmüyorsun, zorla yapmıyorum. Kadın istekli olmayınca yapmıyorum dedim ve konu orada kapandı. Ama çok önemli diğer bir nokta da hiç sebep yokken durup dururken sordu bu soruyu ve rezil oldu. Beni etkileyecek şaka peşindeydi, ama fazla etkileyemedi. İlgileniyorsun galiba sözünü de çok etkileyici ve cilveli bir şekilde söyledi, burada yazarak anlatılmaz video kaydı gerekiyor. Ama Öge’lerle beraber çalıştıkları için o da vurdu patronla birlikte. Beni batırıp Hatice Hanım’ı parası olduğu için mi seviyorsun şeklinde konuşunca ben de ona jigolo olsam Hatice Hanım’a değil size gelirdim, siz patronsunuz, Hatice Hanım’ın jigolaya ihtiyacı yok dedim. Defalarca ne kadar tazminat istiyorsun diye sordu ama öyle bir dönemde sordu ki hafızamda yoktu o olaylar, yani hatırlamıyordum geçmişi. Dava edip bir yemek parası alacağımı ve o parayla saygı duyduğum Sta Bilgisayar çalışanlarından biriyle yemek yiyeceğimi söyledim. Ama geçmişte bana yaptıklarını hatırlamıyordum. Seneler sonra taksit taksit hatırlattılar. Sebebi ide YAPI ürünlerine saygı duymamam, bana kötü referans olmaları idi. Piyasanın tercihi Sta4CAD idi. Seneler sonra hafızamda yokken beni ide YAPI’ya götüren Öge ve Bozkurt orada eğitim görmemi istediler. Hatice Tozar’ı gösterdiler ama ben ne seviyorum biliyordular, tam benim zevkime ve hayalime göre bir imaj çizmişti ide YAPI. Böyle bir sevgilim olursa beş vakit namaza başlayacağım dedim kendi kendime ve bir dahaki seminere hiç kimseyi almamışlar. Teke tek seminer verdirdiler ona. Hatta geç kaldım, benden 285 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR başkası alınmamıştı seminere. Ağır bir pişmanlık ve üzüntü yaşadım. Senelerim gitmişti, kendi isteğim dışında da olsa mücadelemi memleket için vermiştim. Kendimi kurtarmaya çalışıyordum ama bu mücadelenin memlekete de faydalı olacağına inanıyordum. Bir zamanlar inandığım mhp’nin kahpe bir parti olduğunu düşündüm. Neden üzüldüğümü sordu galiba ve ben de bu ülke için değmezdi kaybettiğim seneler şeklinde cevap verdim. Sebebi polislerin ve patronlarımın şerefsiz dolandırıcı olması ve ben de senelerini kaybetmiş kurban olarak bu kahpe devlet yüzünden üzülmüştüm. Çünkü şerefsizler el üstünde tutuluyor, benim gibi namuslu adam ömrünü kaybetmişti. Bu haksızlık yüzünden bu ülke için değmez dedim. Oradaki olay plânlı olduğu için Hatice Tozar bu ülke “benim” diye konuştu. Ben kendi değerini bilmediğini ve bu ülkeden önemli olduğunu söyledim. Kötü niyetli olduğunu bilmediğim için “benim kızım” olduğu zaman kendisine memlekete verdiğim değerden daha çok değer vereceğimi söylemek istedim. Ama orada plânlı bir şov vardı ve ide YAPI niyeti bozmuştu. Ayrıca utancından öldü diye bir şey uydurmuşlar, MHP’ciler adamdan saydığım için ve benim senelerimi mahvettikleri için utancımdan öldüm. Cevat Çalışkan sadece bir aptallık yaptığı zaman utanır. Onlar her yerde kafalarına göre adice yorumlar yapıp dinlediğim her şarkıyı, söylediğim her sözü adi alçak şirket ide YAPI ile alâkalı gösterip hayatımı ziktiler. Şerefsiz reklâmcı ve pazarlamacı fahişeleri kullandılar alâkam olan her şirkette. Binbir iftira ve “yok edeceğiz, bol bol şikâyet edin” garantisi altında atılan iftiralar, yapılan kahpece ürün reklâmları. Kendi kafasına göre reklâm ve kırostar şöhretler yaratacak, poktan siyasetçilerin reklâmını yapacak ve ortak bir ticari/siyasi reklâm yaratacaktılar. Bir yandan Arzu Dural Gök “niyeti boz artık” diye gaza getiriyor, Hatice Tozar benim vücudumu çekici bulduğunu nasıl bileceğim diye soruyordu. Ben de “gelmeden bir deneme turu attım” diye espiri yaptım. Ondan sonraki iki sene boyunca bana sabaha kadar zorla masturbasyon yaptırmaya çalışmlarının ve bunu da tımarhane teşhisine bağlamaya çalışmalarının nedeni buydu. Ayrılırken ellerimi yana açıp hayatıma hoş geldin dedim. Ama ona sarılmak istememi bile sapıklığa bağlamaya çalıştılar. Olumlu davranışları ve konuşması vardı, cesaret vermişti. Yemin ederim bir defa bile tatmin etmedim kendimi onu düşünerek, asla cinsel bir olay olmadı. Ama dünyada bu kadar çok fotomodel, escort, …. daha aklınıza ne kadar kadın varken beni işsiz bırakıp tüm özel ve profesyonel hayatımı, sağlığımı mahvedip o baboş karısına mahküm etmeye çalıştılar. Hint kumaşı bedene ve cinsel organa sahip, Türkiye’nin ta kendisi olan ve ona Cevat Çalışkan adındaki bir Türkiye (Hatice) düşmanının saldırıdığı çok ama çok özel bir şey oldu kendisi. Ağzımı bırakıp başka bir yerimle gülüyorum ama bu saçmalığı destekleyen bir sürü manyak var. Sen Türkiye’sin büyük düşün diyordu biri, başbakan galiba. Ulan büyüklük bu mudur? Bulgaristan’da yaşadığım dönemde kapalı sosyalist sistemde şivemiz değişikti. Kısa boylu diye bir laf yoktu, “alçak” kelimesini kullanıyorduk. Yani Bulgaristan Türkleri 25 sene önce öyle konuşuyordu. Alçak ve g.tü yere yakın olandan korkacaksın lafları bir araya gelince çok anlamlı oluyor. Yani manalı bir espiri oluyor… Birden kendisini Türkiye diye gösterdi Hatice Tozar ve kendi şahsına, özel hayatıma ait saçmalıkları memlekete yamadı. Kendisine kızmam için evimde, iş yerinde ve hatta uyurken komşularla ve sokaktan geçen arabalarla beni ondan nefret ettirdiler. Hatice Tozar’a kızınca memlekete düşman gösterdiler. Hatice de bu iftiraya uygun davranışlar 286 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR sergiledi, iftiraya destek verdi. Bir önemli mühendis pazarlık yaptı, onu verirseler karşılığında istediklerini verip vermeyeceğimi sordu iş görüşmesinde. Adı ve kim olduğu önemli olmaksızın benim kadınım pazarlık konusu olamaz ve bu olay çıkmaza girdi şeklinde cevap verdim. Artık çözüm yoktu. Onu başkasıyla flört ederken sildim, merakla bekledim benim yerime tercih ettiği değersizi. Onu değerli yaptılar ve beni batırdılar programlı olarak. Gençliğimi ve dış görünüşümü yok ettiler, aylarca iş yerinde ve evde çalışmamı engellediler. Başarısız çirkin yaptılar beni, ide YAPI’nın ürünlerini beğenmeyen çirkin. En mide bulandırıcı da şuydu ki beni onu zorla isteyen, asıl aşkından zorla ayıran adam olarak gösterdiler beni. Oysa onunla tanıştıktan birkaç ay sonra silmiştim onu aklımdan. Bardağı taşırdıkça taşırdılar, karışıma hiç beklemediğim bir gün çıktı ve duygu sömürüsü ile, ağlayarak “şerefsiz” demeye çalıştı. Şerefsiz iftirasını kabul etmediğim için ve haddini aştığı için ona küfürler edip kovdum. Her şey programlı yapıldı. Beni yer yüzünden silmek için propagandalar yaptılar. Küfür etmekle az bile yaptığım. Rol yapıp duruyordu, bir gülüyor bir yalandan ağlıyordu. Bi sittirip gitse hepsi hayatımdan da beni rahat bıraksalar. Diğer yandan ona ilgi duyduğum dönemde Neşe Üstün’ü uyarmıştım, eğer bu defa da onu kaybettirecek şekilde müdahale ederseler hastanedeki şerefsizlerin hak ettiği hapis cezası verilse bile affetmeyeceğimi söyledim. Pe.evenk hastane ise onu verirseler ben herkesi affedecekmişim diye bir yalan uydurdu. Benim istediğim hayatımdan ziktirip gitmeleri, müdahale etmemeleri. Sürekli bir şey alıp bir şey veren padişah havalarını bırakmaları, ceza veren tanrı ayaklarından vazgeçmeleri idi. Sadece hayatımdan ziktirip gitmelerini istiyordum. Onlar ise sürekli bana ceza veren, şunu alıp bunu veren, kadınımı ve hatta eğitim, çalışma hakkımı, hatta gece uykularımı bile pazarlık konusu yapan şerefsiz bir memur p.çi sürüsüydü hepsi. Sadece defolup gitmelerini istedim ama CHP/MHP/Cemaatçiler/İl Emniyet / TSK mensupları yakınları birden bana Türkiye düşmanı damgası vurarak saldırdı. Allah aşkına Türkiye buysa farkındaysanız ben o Türkiye dediğinizin a.ına koymaya bile tenezzül etmedim. Alın Haticenizi de gidiniz. Tacize ve sözlü saldırıya, iftiraya uğradığım mekânlardan bazıları: Diğer bir konuda da bana aylarca eziyet edip işkence yaptıktan sonra evimin kapısına gelip “ispatlayamaz” diye sanıklara cesaret veren mhp’ci polislerle ve seni tımarhaneye kapattırmak için milyonlarca lira ödül sözü aldık diyen komşularla hayatımda hiç duymadığım bu komedi şarkısını dalga geçmek için koydum buraya. Ve nasıl olsa hiç kimsenin haberi yok olaydan diye düşünen kahpeler bu şarkıdan etkilendik ve pornocu diye ceza verdik demeye başladılar. Dün de kişi başına yirmil lira verdiler diye laf attılar. Yani bunların asaleti ve cezacılığı bir defa satılık fahişe, para karşılığında iftira atıp işkence yapan köpek hepsi, satılık şerefsiz hepsi. Beni beş parasız bırakacak kadar uzun süre işsiz bıraktılar. İftiralar attılar ve işverenler benden korktu, ayrıca burası CHP – MHP ortak genelevi. Bu bölgede doğru dürüst bir sosyete veya zengin yok, sosyal demokrat ve memur zenginlerinin bölgesi. Burada ufak tefek emlâkçı mafyaları vuruyor, arkalarında 287 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR da memur veya devletle bir şekilde alâkası olan proje şirketleri. Sonuç olarak buras CHP bölgesi ve buranın chp’ci karılar da dünden razı sarkıntılık ve sapıklık iftirası atmaya, arkalarında da dünyaya adalet dağıtacağız deyip vizesiz sınırı geçmeye g.tü yemeyen işkenceci ülkücüler var. Neyse aylar sonra bu şarkıyı koydum dalga geçmek için ve sebebi bu dediler. Bunların namusu kaç paralık ki bana namus öğretecekler. Kahpeler ve itler bunlar, namus cezası verenin namusu yok ki bu saçmalığa boyun eğeyim. Bana iftira atan çarpıklara bakın, ömrüm boyunca böyle çirkinlerle bir tane çay bile içmedim aynı masada. Benim masama bile oturmak için vasıf sahibi olmak gerikiyordu. Dandik bir firmada iş verip dandik bir işi yapamıyor deyip ömrümde hiç yaşamadığım kadar dandik bir dairede hapis ettiler ve dandik iftiralarla dandik adamlara ceza verdiriyoruz iddiasıyla para yedirdiler. Bundan sonra memur memurdur, polis akrabası asker akrabası fark etmez. Hepsi devlet kapısında çalışan ve sade vatandaşa posta koyan, korkutan kişiler. Beni olağanüstü yeteneklere sahip çok acayip ve kötü adam olarak gösterdiler ki okuması yazması eksik olan/ savunmasız fakirler onlardan korksun diye. Bana eziyet edince cahil ve parasız insanlar daha çok korkacak, “Cevat’ı ne hale getirdiler ve ben Cevat değilim, iki gün dayanamam” diye düşünecek insanlar. Korkacaklar memur sürüsünden. Bu bir toplu psikolojik savaş, bu bir toplu memur terörüdür. Ben haklıyım, kanun benden yana ve iftira ile öldürmek için, işledikleri cinayeti sevdirmek için beni 18 ay boyunca uykusuz bırakıp eziyet ede ede hormonlarımla oynadılar. İnanın bana bundan zevk almadım, bu cinsel bir zevk değildi ama 14 senemi yiyip beni kadınsız ve çocuksuz bırakan köpekler kendilerini haklı göstermek için beni cinsel ilişkiye giremeyecek ve aile sahibi olamayacak sapık olarak gösterince beni kıskanıp sırtımdan vuran çirkin çarpık cahil ülkücüler kahraman olacaktı. İşte budur bütün dünyayı adam etme iddiası olan maganda p.ç mhp’nin gerçek yüzü. Hepsi asildir gözünüzde ama şov yapan namuslu ülkücü avrat aslında o.ospuluk yaparak olay çıkarmaya çalışan fahişedir. Bu olaydan fayda sağlamaya çalışan ülkücüler de onların p.zevengidir. Bu olaylar sonucunda müthiş bir düşman listesi oluştu: 1. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Gürdal ve aynı gün ve saatlerde onunla aynı odada görevli cumhuriyet savcısı, kapılarında görevli ve onlar adına beni kaçıran şerefsiz polis memuru Bilâl Yılmaz. Milliyetçi olduğumu elimdeki anahtardan anladı ve MHP ile alâkam olup olmadığımı sordu. Bana zorla ve tehtidle kendi uydurdukları, okuldaki tüm öğrencileri suçlayan ve isim veya eşgal vermeyen bir şikâyet dilekçesi imzalattılar. “Zorla imzalıyorum” yazıp imzaladım. Savcı o yazıyı karaladı ve beni kaçırdılar. Ondan önce başsavcıya çıktım, görüştürmediler. Adliyelerde kritik anlarda başsavcı veya vekili ile görüştürmezler. O ihtimali aklınızdan çıkarın, her savcılığın çalışanları mafya gibidir. Orada güvende olmadığınızı biliniz. 2. İkinci, Güven, Korkmaz, Kader ve annemin akrabası olan diğer sülâler. Sürekli ve sistematik olarak taciz, tehtid ve saçma saldırılar ile hayatımı mahvettiler. Her zaman onları hayatımdan atmak için mücadele verdim. Ömür boyu sapıkça vurdular. Saldırı hiç durmadı, onları kovunca komşuları kullanarak vurmaya devam ettiler. 3. 288 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR 4. .. 8. 9. LİSE ÇOK UZUN YAVAŞ YAVAŞ YAZACAĞIM AMA BAŞLICA DÜŞMANLARIM KILIÇDAROĞLU CHP’Sİ, İMO İSTANBUL, BİLİŞİM EĞİTİM DERSHANELERİ, SİMİT SARAYLARI, ÖZEL GÜVENLİK ŞİRKETLERİ , KÜÇÜKYALI VE CUMHURİYET KARAKOLLARI MALTEPE’DE, MALTEPE İLÇE EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ,…….MHP, AKP, CEMAATLER,…. İDEALTEPEDEKİ KÜRT İŞYERLERİ….İDE YAPI, PROTA Siyasi parti militanı devlet memurlarının adama nasıl vurduğunu anlamanız için başımdan geçenleri anlatmam yeterli. Eğer olayları kavrarsanız belki bir gün memurların cinayetinden kurtulursunuz, çoluğunuz çocuğunuz bana dua eder. ————————————————— Faili meçhul cinayet nasıl yaratılır ? En klasik tipi şudur: Hayatı tehlikede olan savcılığa başvurur. Şikâyet dilekçesinin işleme konulması ile birlikte cevap ve müdahale süresi uzatılır. Adamı döverler ya da bir kavgaya karıştırırlar, ya da en açık şekilde cinayete kurban gider. Bu durumda evrak fareleri devreye girer. Birçok faili meçhulün sebebi adliyelerdeki evrak memurları, yazı kalemleri, arşiv memurlarıdır. Sizin dosyalarınızdan şikâyet dilekçeleri ve evraklar kaybolur. Dava dosyanızda suçladığınız birileri vardır ama sizi asıl öldürenlerle ilgili evraklar kaybolur dosyadan. Yani cinayetin sebebi adliyedeki memur çeteleridir. 11 Nisan 2013 duruşmasında annem ile aramızda açık düşmanlık vardı ama şahidim yoktu. O ve davadaki sanık ile sanığı destekçileri oradaydı. Adliye kalem memurlarından biri önümden geçti, iyi beslenmiş uzun boylu bir kadındı. Ne istediğini anlamadım, defalarca geçti ama derdini anlayamadım. Daha sora kısa boylu bir maganda geldi ve “erkek gibi davrandın” dedi ama ona cevap vermeye gerek duymadım. Bu arada sürekli gerginlik içinde ve ailemle sanık çevresinin söylenerek beni yıpratıp yormasına maruzdum. Arka arkaya sular, coca-cola ve sodalar içiyordum. Artık yorgunluktan iflâs etmek üzereydi vücudum ve duruşma başladı. Ayaklarımın altı yanıyor, ayakta duramayacak kadar yorgundum. Eğer hakim oyuna gelseydi beni deli diye götürecektiler. Çok yorgundum ama düzgün cevap veriyordum sorulara. Çıkışta annem beni dış kapıda bekliyor ve 5-6 dev gibi polisle götürmeye çalışıyordu. Kaçıracaktılar beni ve hazırlık savcsıyla bol küfürlü bir konuşma yaptım, ısrarları üzerine kavga ettim ve serbest kaldım. Dava dilekçesi yazarken, hepsini suçlayacakken beni Soğancıoğlu İnşaat iş vererek ivedi olarak Avrupa yakasının öteki ucundan buraya Anadoluj yakası Maltepeye getirdi. 289 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Adliyeye her girişimde polisler laf atıyor ve monarşi ile suçlayamazsın diye posta koyuyordular. Sultangazi bölgesi polisin istediği gibi suç işlediği ve kanuna uymadığı bir krallıktı. Mıntıka oluşturmuştular. Asliye ceza kaleminde, yani dava dosyasını alıp verdiğim yerde de memurlar “sorun babandan kaynaklanıyor “diye laf atıyor beni dışarı çıkınca ama yüzüme konuşmuyordular. İkinci gidişimde biri konuşurken diğeri dosya numarasını sordu. 3 saniye içinde karıştırdığım numarayı doğru söyledim ama beni tuazağa düşürmek isteyen memur yanlış dosya istemekle suçlayıp savcıyı çağırdı, larcivert elbiseli savcı veya polis olan bir ihtiyar geldi. Bu birinci darbe idi ve duruşmadan önce beni paketleyip götüreceklerine inandıkları için oradan bir memur geçirdiler, onunla arkadaş olarak göstermeye veya onu tanıdığımı iddia etemeye çalıştılar sanırım. O dosyadan evrak çıkaracak, çalacaktı. Emin değilim ama hakimin okuyup dosyaya koyduğu ve ailemi suçlayan dilekçeyi çıkardıysa bu durumda annem özgürce kaçırabilecekti beni. O dosyadan çalınan evrak olması halinde bana düşmanlıkların gizlice belli eden ve iftira atan adliye memurlarının aileleri kan düşmanım. Tüm sülâlerini salmışlardır üzerime. Sadece şeriatçılar değil, onların yedi ceddi de saldırmıştır. Bir saat önce kapımın önünden yoldan geçen tacizciler “şikâyetinden vazgeçti, dava sürecinde iken geri döndü diyeceğiz” diye laf atıp günde binbir suçlama ve tacizle beni iş yapamayacak kadar çok yoruyorlar, yıpratıyorlar. Kafamı bütün gün patlatıyorlar, işkenceden farkı yok, devamlı çalıştırıp yorgunluktan öldürüyorlar kafamı. Diğer bir vaka da seneler önce Şişli adliyesinde bana müdahale eden memurdan şikayetçi olmam üzerine tüm kalem memurlarının mafya gibi saldırıp kavga çıkarmasıydı. Onları da şikâyet ettim. Bir otobüs şoförü kavga çıkarıp dövdü beni. Onu da Mecidiyeköy otobüs terminalindeki özel güvenlikçiler destekledi. O vururken beni tutuyordular. Ben vurmasam da hareketleri ile beni döven cüce magandayı destekliyordular. Onunla ilgili dilekçe verdim ve orada sorun çıkaran memurları da şikâyet ettim. On değişik yere dilekçe sevki yaptılar. Beni gece evimden kaçıran Sultangazi emniyetinin günahlarından biri de beni kaçırıp tımarhanede baskı altına alıp bu değişik yerlerde sonradan şikâyetçi değilim diye ifadeyi zorla almaları, daha doğrusu hiç bir şey yapamazsın, istediğimiz zaman gelip götürürüz tehtidi ile almaları idi. Bu adam kaçırma ve tehtid, baskı altında şikâyetten vazgeçirmeden sonra Şişli adliyesine uğradığımda arşivde bulamadım şikâyet dilekçesini, memur kadınlar evrakı çalmış ve beni tımarhaneye kapattırmıştı. Hepsi dava edilmekten öyle kurtulmuş. Yani faili meçhul ve haksızlıkların temel kaynağı adliye içindeki çeteler. İnanın bana hiç bir adliyede tek bir dostum, arkadaşım yok ve asla kendi rızamla hiç bir şikâyetimden vazgeçmedim. Bu olayları sürekli gündeme getirip tazelediğim için benim işimi kalıcı olarak bitirmek istiyorlar. Yaptıkları şey de birkaç siyasetçi ve cemaatçi ile kavga ettirip büyük bir düşman kitlesinin saldırısına maruz bırakmak ve beni yok etmek. Bu arada da “pornocu, sapık, jigolo, g.t sapığı…” v.b. iğren iftiralar ile toplumun antipatisini kazandırmak ve benim öldürülmemi, dolandırılmamı, işkence görmemi sevdirmek. Yani bu kadar saçmalıktan sonra siyasi parti militanı devlet memurları kendi parti ve toplulukları ile bana vurdular. İşte memur terörü budur. Bütün bu durumlarda en adi kahpe de kasıtlı olarak size inanmadığını söyleyip düşmanlarınızdan yana taraf tutan polislerdir. Birikmiş günahları, geçmişte kaçtıkları cezalar ve hapishaneler var. Birikmiş bir hapishane borcu bakiyeleri var. Ben bunların bir tanesini değil, eğer kazanırsam bu kavgayı 14 senedir vuran ve çoluğa çocuğa karışmış yüzden fazla işkenceci dolandırıcı p.zevengi kapatacağım hapise. Daha önce 290 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR hapishaneye hiç bir memuru veya polisi girmemiş bir devletin asaletine inanabilir misiniz? Dünya inanmıyor, bizim millet bir yalanla yaşayıp çocuklarının canını ve malını tehlikeye atıyor. Buradaki adresimde olay şudur: Bana düşman olan bir özel güvenlik şirketinin korduğu iki inşaat sahası ile çevrilmiş ve bir tarafı kışla olan bir sitedeyim. Herkes birlik olmuş ve benim şahidim yok. Önce günlerce terör estirdiler, sonra komşular da katıldı teröre, sonra da yoldan geçen insanalrın laf atması maskesi kazandırıldı duruma. Bu insanlar da plânlı olarak kapımın önünden günde 300 kadının 3′erli 2′şerli gruplar halinde geçmesi şeklinde ayarlandı. Geceleri yola park eden kamyon, otobüs ve arabalar laf atıyor açıkça. Polis kasıtlı olarak inanmıyor. Aynı polisler geldi dün gece, onları zaten dava etmiştim. Burada bir Allah var bir de ben varım. Onun dışında hepsi kahpenin dölü, hatta yüzlerce yılan geçiyor kapımın önünden. Ayrıca seni pornocu yaptık, artık pornocusun diye laf atan sapık sürüye tek cevabım var. Senelerce işimi okulumu özel hayatımı elimden aldınız. Kafamı becerip iş yapmamı engelledikten sonra ve beni aylarca kadınsız bıraktıktan sonra birkaç film izlemeye zorlayınca sizin yıllarca yaptığınız kahpelik ortadan kalkmayacak. Benim tercihim porno seyretmek değil, ananız avradınız ve bacınızla porno film seyretmek. İşte sağcı terör. Bir tane o.ospu bulup onu oynaştırıp baş örtülü – tesettürlü kadın evliya haksızlığa hakarete uğradı deyip coştururlar kendi destekçilerini. Oysa Allah’ın selâmını vermem öyle kahpeye, fuzulidir onunla konuşmak. Bir de çok özel haksızlığa uğramış soyu sopu belli olmayan kızlar vardır. Kahpece vurup kahraman muamelesi gören k.ltaklar, zenginlik vaadiyle kiralanan katil o.ospular. Hepsi çok özeldir, hepsi haksızlığa uğramıştır. Aslında kapından içeri sokmazsın öylesini, görsen selâm vermezsin. Ama bunlar alışveriş yaptığın markette/bakkalda, dershanede, okulda, devlet dairesinde… v.b. zorunlu olarak gittiğin yerlerdedir. CHP – KÜRTÇÜ HALKÇILIK AKP – CEMAATLER ve ÇOK ŞÜKÜR DEMEYİP PARASINI İSTEYENE İFTİRA SERMAYESİ – SAADET – FAZİLET BDP – HADEP – KÜRT NAZİLERİ – IRK OLMADAN IRKÇILIK YAPANLAR ÖZEL ŞİRKETLER VE PAZARLAMA MOTORLARI ÖZEL GÜVENLİK ŞİRKETLERİNİN ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTÜ 291 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR AŞK HAYATI ve MEMURLARIN İFTİRALARI Bu sitenin içeriğini incelerseniz tımarhaneye kanunsuz ve yasadışı bir şekilde kapatıldığımı göreceksiniz. Ben bunu açıkça beyan ediyorum. Asıl sorun şu ki tımarhaneye kontrole gittiğimde (3-4 ayda bir tehtid ve şantajla kontrole çağırıyordular) polikliniklerden sorumlu memur bana sarktı. Ben son derece sağlıklı bir bedene ve çok sağlam bir dış görünüşe sahiptim. Hem bedenim, hem saçlarım, hem de kıyafetim son derece şık ve resmi olmasına rağmen rahattı. Önce diğer hastalara bağırıp tehtid etti, kovdu. Orada kimin patron olduğunu gösterdi ve gelip bana yavşadı. Ona “s..ilmişlerle işim olmaz” deyip kovdum. Kadın hem çok ufak, hem iğrenç vücutlu, hem de yaşça büyük ve bakımsız idi. Ondan sonraki dönemlerde polikliniklerden sorumlu bu bayan, doktorları her gidişimde kışkırttı ve beni sürekli tehtid edip baskı uyguladı. Bana açıkça emir veriyor ve taciz ediyordu. Aylarca yıllarca tehtid edip emirler verdikten sonra bir gün beni acile götürdü. Karşı çıkamadım çünkü tımarhanenin şerefsiz güvenlik görevlileri beni zorla götürecekti. Beni kapattılar koğuşa. Orada bir psikopat sürekli peşimde dolaştı. Ufacık tefecik biriydi ama inatla taciz ediyordu, yapışmıştı bir defa. Doktorlar ısrarla onun zararsız ve iyi biri olduğunu söylüyordu, durumdan faydalanıyordular. Dışarıda da peşime düşeceğini söyleyince onu tehtid ettim çünkü dışarıda kontrolsüz olacaktı, ne yapacağı belli olmazdı. Beni rahat bırakmasını ve tımarhane dışında beni rahatsız etmemesini istedim. Ayrıca asistan doktorlara oranın üniversite hastanesi olduğunu ve hiç kimsenin serbest kalmadığını, herkesin hastanenin tapulu malı haline getirildiğini söyledim. Çünkü sonradan görmelerin şımarık zengin çocuğu tıp öğrencileri eğitim malzemesine, rapor ve ilâç yazacak kobaylara ihtiyaç duyuyordu. Kontroller sırasında şerefsizce tehtid ediyordular, alay ediyordular ve eğleniyordular benimle. Hastanede hiç bir zaman tek bir boş yatak kalmıyordu. Hastane her zaman kendi kapasitesi üzerinde doluydu.. O hastanenin sınırları içine herhangi bir şekilde giren herkese “seni birkaç haftalığına hastaneye yatıralım” deyip ilâçları düzenleme bahanesiyle insanların özgürlüğüne el koyuyordular. Ve her defasında yaptıkları şey aynı ilâçların daha ağır dozunu ve başka bir markanın ürettiği aynı ilâcı yazıp asistan doktorların eğitimi için gerekli stajları tamamlamak idi. Asıl dolandırıcılık şu idi : İlâçarın en ağır dozunu verip insanı yan etkilerle kötürüm ediyordular ve sonra “iki yıl” boyunca kademeli olarak (5-10 ayda bir) ilâçların dozunu azaltıp kandırıyordular. İki senenin sonunda bir bahane bulup, ya da hiç bir sebep olmadan ilâç dozunun yetersiz olduğunu söyleyip baştan başlıyor, ilâç dozunu arttırıyorlar. Böylece iki senelik tekrarları biriktirip sekiz on sene sonra devamlı hastalanan kronik hasta iftirasını resmi şekilde rapor haline getirip ömür boyu özgürlüğünüzü elinizden alıp tıp öğrencilerinin canlı kadavrası durumuna gitiriyordular. Bunu sağlıkla ilgili tüm makamlar ve yöneticiler biliyordu ve tıp öğrencileri için insan hayatlarının harcanmasına razı oluyordular. Kul hakkı muhabbeti yapıp meydanları dolduran, Allah kitap muhabbeti ile ömür boyu karnını doyuran uyanıklar memleketi haline geldik. O da yetmedi solcu, emekçi, hümanist diye geçinen itler de bu tezgâhtan besleniyor. Bütün bu sağcı solcu hayvan sürüsünün ortak adı “siyasi parti militanı devlet memuru” olarak biliniyor. Yani din de siyaset de bahane. Siz bunlardan 292 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR cüzdanınızı, eşinizi ve kızınızı, vücudunuzu koruyunuz. Ben mühendis olduğumu ve beni ciddi maddi zarara uğrattıklarını, şımarık zengin çocuklarının kobayı olamayacağımı her zaman söyledim onlara. Hastandeki tüm asistan ve uzman doktorlar beni tanıyor, benden çılgınca nefret ediyordu. Hastane dışındaki siyasi ve cemaatçi yandaşlarını kullanarak beni binlerce kavgaya ve probleme sürüklediler. Öyle ilâçları zorla kullandırttılar ki günlerce ayakta uyuyarak yaşadım, doğru dürüst çalışamadım. Metabolizmamı sürekli yavaşlatıp bozarak ömrümü kısalttılar. Sarkan iğrenç maganda memur karıyı haklı göstermek için ne zaman tipim ve vücudum düzelse ya ilâç dozunu arttırdılar ya da tımarhaneye kapattılar. Hasta görünüşüne sahip olmam için şık ve sade göründüğüm zamanlarda (kıyafetlerim pahalı kıyafetler değildi ama marka idi) acımasızca ve agresif şekilde saldırdılar. Dış görünüşümü ya da maddi durumumu düzeltmeme izin vermediler. İftira teşhisler koyarak hayatı zehir ettiler. Tek bir mahkeme kararı olmadan, tamamen hukuksuz ve alçakça ömür boyu eziyet etme kararı aldılar. O raporlar tamamen şerefsiz asistan doktorların düşmanlığından ve kininden kaynaklanıyor çünkü 14 yıldır onların yüzüne şerefsizliklerini haykırıyorum. Bu nedenle yaşadığım semtte veya işyerimde olay çıkartıp bir adli vaka yaratmaya çalışan, açıkça tehtidler savuran siyasi yandaşları var. “Mesleğini elinden alacağız, seni işe yaramaz gösterip ömür boyu fakir bırakacağız, iş göremez diyeceğiz, iftira ince iş bizimle başa çıkamayacaksın, sana damga vuracağız..” diye tehtidler savurup beni meşgul eden, doğru dürüst şekilde çalışmamı engelleyen çok sayıda siyasi maganda ve cemaatçi hayatımın ırzına geçti. Hiç bir hakkımı koruyamadan çalışmak ya da işten ayrılmak zorunda kaldım. AÇIK BİR ŞEKİLDE BEDENİMDE YARALANMA OLMASA DA ”TEDAVİ” ADI ALTINDA YAPILAN BU MÜDAHALELER BENİM ÖMRÜMÜ KISALTTI, MADDİ VE MANEVİ ZARARA UĞRATTI, SOSYAL VE EKONOMİK HAYATIMI YOK ETTİ. BU YALAN TEŞHİSLERİ KOYAN ŞEREFSİZ ASİSTAN DOKTOR VE UZMAN DOKTORLARDAN ŞİKÂYETÇİ VE DAVACIYIM. AMA BU ÜLKEDE BİR MEMURUN YARGILANIP CEZA ALDIĞI GÖRÜLMEDİ. ÜLKÜCÜ POLİS RACONUNA GÖRE “MEMUR HER ZAMAN HAKLIDIR”. YANİ DAVA AÇTIĞIN ZAMAN ÜLKÜCÜ POLİS DENİLEN MAHLÛKAT SENİ EVİNDEN ALIP ÖNCE “ZORLA” ŞİKÂYETÇİ OLDUĞUN TIMARHANEYE YA DA SİYASİ YANDAŞ İTLERİN OLDUĞU BAŞKA BİR YERE KAPATIYOR, ORADA İYİCE KORKUTUP TEHTİD EDEN İTLER DIŞARIDA BASKI VE KORKU ALTINDA “ŞİKÂYETÇİ DEĞİLİM” DİYE İFADE ALIYOR. DEVLETİN RESMİ KAYITLARINA ŞİKÂYETÇİ OLMADIĞINIZ YAZILIYOR. BUNU BANA BİR YA DA İKİ DEFA DEĞİL, DEFALARCA YAPTILAR. ONLARCA SENEDİR DEVAM EDEN “HİÇ KİMSE ŞİKÂYETÇİ DEĞİL, HERKES MEMNUN” DİYE BİR PALAVRA VAR. BU ÜLKEDE CEZA ALAN, YARGILANIP HAPİSE GİREN KAÇ MEMUR, KAÇ POLİS GÖRDÜNÜZ. BÜTÜN BUNLARIN SEBEBİ POLİS-MEMUR SENDİKASI, MAFYASI MHP. MHP DEMEK POLİS MAAŞLARI DEMEK. MHP DEMEK, MEMURLAR İSTEDİ DİYE VATANDAŞIN DAYAK YEMESİ DEMEK. MHP DEMEK MEMURU VE KAMU ÇALIŞANINI PADİŞAH İLÂN ETMEK, KAMU ÇALIŞANIN HAKLARINI VATANDAŞTAN ÜSTÜN SAYMAK DEMEK. MHP DEMEK BÜTÜN DÜNYAYI TÜRK YAPACAĞIZ DEYİP SADECE KADINLARI GÜZEL VE PARASI BOL OLAN AVRUPAYA SALDIRAN IRZ DÜŞMANI OLMAK DEMEK. ADAMLAR AFRİKA ASYA GİBİ YERLERİ BEĞENMİYOR FETHETMEK İÇİN NE YAPALIM…böyle ideolojiye inananlar ne biçim insanlar….hahahahaa… 293 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Orada ilâç dozlarını arttırıp arttırıp senelerce eksik ve özürlü, yani uyuşmuş ve düşük hayat standardı ile yaşamama neden oldular. Cinsel ilişkiye giremeyecek şekilde baskı altına alınmıştı cinsel hayatım, cinsel ilişkiye girmem mümkün değildi. Aslında mümkündü ama performansım o kadar düşük olacaktı ki rezil olacaktım. İlişkim olmadı, evlenemedim. Çocuk sahibi olamadım. Beni yıllarca kadınsız bırakıp sonra cinsel iftiralar attılar: “bazen iğrenç kadınları istemediğim için homoseksüel dediler”…”bazen hiç sevilmeyecek kadınlar kendilerine sarktığımı söyleyip iftira attı bana”… “bazen de sübyancı bir kadın düşmanı olduğumu söylediler ki bu dönemlerde red ettiğim kadınlar zaten benden başka herkesle yatan ortalık malları idi…”… 14 aydır çılgınca laf atıp beni günde 3-4 saatten fazla uyutmayan nur cemaati destekçisi birkaç dinci komşu sürekli iftiralar attı ve kışkırttı beni. “Seni uyutmayacağız, seni geceleri uyumayan deli yapacağız, … ” gibi bir sürü laf atan birkaç komşu ve devletin resmi imamı olmayan, hasta bir çakma imam sürekli sorun çıkardı bana. Rahat ve huzur yoktu ne evimde ne de işyerimde. Sürekli kavga çıkarıp karakola götürmeye çalıştılar çünkü emniyetteki şerefsiz polislerden bir kaç tanesi cemaatçiydi. Hiç unutmam 2008 yılında çok davada yargılanan bir kürt çetesi beni öldürecek şekilde dövdüğünde karakoldaki satılık polis evime o çetenin arkadaşlarını göndermişti ve tehtid edilmiştim şikâyetimi geri almam için. Beni tehtid ettirenin o olup olmadığını sorduğumda cemaatçi rüşvetçi anında “sen namaz kılıyor musun” diye çevirdi konuşmanın konusunu. Ben inkârcı duruma düşmemek ve dinden çıkmamak için arasıra Cuma’ya gidiyorum. Bayramdan bayrama da namaz kılıyorum ama birkaç münafık rüşvetçinin zevki için kılmıyorum namazı. O nedenle resmi hakkımı kullandım ve ona namaz kılıp kılmadığım konusunda bilgi vermeyeceğimi söyledim. Yani rüşvetçi münafıklara ahiret hayatımı değil, önceki gün yediğim yemeği bile söylemem. Bu durumda nurcular ve ülkücülerin desteğinde olan kürt çetesinin taraftarları, eski kürtçü chp’ci patronumun çevresi ve İstanbul chp sürekli iftiralar attı. Öyle kadınlar sarkıntılığa uğramış gibi davranıyordu ki midem bulanıyordu. O kadınlara “yalvarsan z..kmem senin gibisini” diye bağırmak istiyordum. “Dünyadaki son kadın olsan senin gibi iğrenç ortalık malını… ya da çirkini… ya da duruma göre o.spuyu istemem” diye bağıracak hale gelmiştim. Yani her şey çirkin bir o..pu devlet memuru sarkınca başladı ama bana sürekli iftira ve hakaretle zor günler yaşatarak iyice korkuttular. Artık durup dururken hangi şerefsiz chp’ci , kürtçü, ülkücü veya nurcunun iftira atıp kendisini hint kumaşı gibi göstereceğini bilemiyorum. Cinsel tercihime uygun bayanlar şunlar: 1. Sıradışı güzellikte, sağlıklı bedeni olup da üniversite eğitimi almış olan ve boyları çok ufak olmayan, kilolu olmayan, bir erkeği gerçekten heyecanlandıracak olağanüstü bayanlar. Tabi Türk soyunda olmaları önemli benim için. Ama her üniversite mezunu diplomayla birlikte beni tepe tepe kullanma hakkı kazandığını düşünmesin. Dedim ya, çok süper bir dış görünüşleri olmalı. Tabi bunu buraya yazınca karşıma çıkardılar en kalitelisinden bir tane, beni baştan çıkardı ve sonra iftira attı. 2. Genç ve temiz (cinsel olarak aktif olmayan, yani bakire dediğimiz) saf güzel kızlar. Onların eğitimi önemli değil, kişilik özellikleri önemli. Ama güzel kız dediğin Türk kızı olmalıdır. 37 sene yaşadım ve kürt kızlarına karşı her zaman yüzde yüz, yani tam anlamıyla soğukluk yaşadım. Hiç kedi ile köpeğin aşkından doğan yavru duydunuz 294 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR mu? Ha bir de biri kürt olduğu için dışlandığını iddia etmesin, ya bana boynuz takmıştır ya da çirkindir. Ama delikanlı bir kız olsun hemen orada işini bitiririm. Dalavere, ikiyüzlülük, din muhabbeti, siyaset muhabbeti, ….bir sürü saçmalık girmezse işin içine, bir de kafam güzelse o iş orada biter…. 3. 4 saatlik ücreti 1000TL olan bir rus escort var… Onunla görüşürsem biri yakalayacak diye korkuyorum. Otellerde buluşma konusunda hiç tecrübem yok. Ama bir defa kapıdan içeri girdi mi gerisi kolay.. Hahahaaa… … Çok üzgünüm, bekâretimi ona verecektim ama nakitim sınırlı idi ve 11 nisan duruşmasından önce bir şey yapmak zorundaydım. Sonuç itibari ile onunla halâ görüşemedim ama kötü davranmadı bana diğerleri. Yine unutmadım onu ama artın benim içim ölmüştü ve artık onun ne hissetiğini kavramaya başlamıştım. 4. Yaşadığım en ciddi sorun bir bayandan hoşlandığım zaman ve bunu belli ettiğim zaman etrafında kıroların dolanmaya başlaması ve bu kızın avukatıymış veya erkeği imiş gibi davranmalarıdır. İnanın bana bıktım her işin içine kıroların bulaşmasını. Pez.venklik yapacak biri varsa alsın sermayesini gitsin. Ben benimle pazarlık yapan ya da işin içine bir sürü kıro sokan bayanları beğenmem. Eğer bir işin içinde kıro varsa o aşk bitmiştir çünkü işin içine pis kokan bir kıro girmiştir. O aşkın güzel olması bir yana o aşkın var olması imkânsız. Aşk dediğin tatlı olmalıdır. 5. Bir sürü fantezim var. En komik olanı şu: 20-27 yaşlarındaki bir bayan 14 yaşındaki B.Ç. olacak, ben ise 60 yaşını geçmiş Hüseyin Üzmez olacağım. Hahahaa… ASIL SORUN ŞU Kİ UŞAKLARIN, HİZMETÇİLERİN, KÖLELERİN DİZ ÇÖKÜP EFENDİLERİNDEN EMİR ALMASI NORMALDİR. HİÇ KİMSE ETKİLENMEZ. KENDİSİNİ EFENDİ SANAN KADIN ÖYLE BİR ERKEĞİN BOYUN EĞİP HİZMET ETMESİNİ HAK GÖRÜR AMA O ERKEĞİ DE SAYMAZ. ANCAK BİR PRENS BİR KADININ ÖNÜNDE (KÖYLÜ KIZI YA DA PRENSES FARK ETMEZ) DİZ ÇÖKTÜĞÜ ZAMAN BUNA “AŞK” DENİYOR. BENİM HAYATIMI MAHVEDEN İTLER YÜZÜNDEN ÇALIŞTIĞIM SÜRELER SENEDE 3-4 AYI GEÇMEDİ VE MÜHENDİS OLAMAMA RAĞMEN HAMMAL VE AMELEDEN AZ PARA KAZANDIM. BU DURUMDA BİRİNE SEVDİĞİMİ SÖYLEDİĞİMDE BANA STANDART UŞAK YA DA HİZMETÇİ MUAMELESİ YAPIYOR. AŞIK OLMUYOR, BACAK ARASINDAKİ BİRKAÇ GRAM ETİ KORUMAK İÇİN ÖNLEMLER ALMAYA BAŞLIYOR. YANİ AĞIZIMI AÇMASAM, TEK KELİME ETMESEM BİLE “KAHROLSUN T.C.” DİYE SLOGAN ATACAK DURUMA GELİYOR KADINLAR. (T.C.=Tecavüzcü Coşkun). Bir de bu yazıyı yazdığıma bin pişman oldum çünkü buradaki T.C. espirisi sadece çok özel kızlar için geçerliydi. Ne kadar iğrenç karı varsa hepsi beni batırdı. Biri dandik metres, diğeri ortalık malı, biri yetkili bir kontrol, biri dandik bir komşu, biri ….daha bilmem kaç tane hiç alâkam olmayan ve şeyime takmadığım kadın benim paramı, işimi ve dış görünüşümü batırıp kendisini özel kadın olarak göstermeye çalıştı. Ulan bunların hiç birini istemedim ki, ben istediğim kadını aldım her zaman. Sadece kötü niyetli dolandırıcıları ve istemediklerimi alamadım. Bir ton fahişe vurdu ve hepsi önemli ve ünlü olma iddiasındaydı. Her karı istendiğini düşünmesin. Dış görünüşüme saldıran, bedenimden cildime dişimden saçıma kadar batıranlar kaltı hepsi özel ve beni red eden karı 295 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR diye gezmeye başladı ortalıkta. Siz bunları kendi gözünüzle görünüz ve benimle karşılaştırmayınız. Hiç birini önemsemezsiniz. İTİRAFLAR 1. İlk işyerimde sabah 04:00 akşam 21:00 saatleri arasında çalışıyordum. Bazen sabah evde başlıyordum, bazen de iş yerine gidiyordum yakın olduğu için. İş yerinde kesinlikle bir terbiyesizlik yapmadım, cinsellikle ilgili herhangi bir durumum olmadı, ama patronların diz üstü bilgisayarları sürekli virüs kapıyordu. Kesinlikle emindim ki ortaklardan ikisi pornocu idi. Hatta ismi lâzım değil, birine Windows 7 sisteme sahip bilgisayar almasını ve Private bölümünden internete girmesini söyledim. Hemen aldı. Hahaaha… Beni çok kızdırdıkları için bir defasında banyoya gidip elimle bozkurt işareti yaptım ve bozkurtun ağzına bir şey soktum… O şeyi size söylemeyeceğim… Hahaaa… 2. Hep sevdim birini, yanlız yaşamak istemedim. Ama sevdiğimi başkası ile fazla yakın görünce her defasında sıradan biri oldu benim için. Kavga da etmedim, sevmeye de devam etmedim. Başkaları sevdiğini yatağa girdiğinde önemser, ben ise birine gülümseyince bile siliyordum. Başkasına sevgiyle bakan benim aşkım olamazdı. 3. İnternette ne iş yaptıysam tüm sanal dünyamın şifresi sevdiğim kızların isimlerinden oluşuyordu. 3-5 tane oldu 38 yıllık hayatımda. 5+5+2+..+… yıl derken değmeyecek kadınlara gençliğimi verdim. Onlar kucaktan kucağa uçarken ben geri zekâlı gibi aşkıma sadık kaldım. Hiç bir ilişki fırsatını değerlendirmedim. Yaş 40 olmadan kurtulayım dalgası buradan kaynaklanıyor, belki son iki sene geri zekâlı imajından kurtulurum diye. 4. 14 Mart 2013 tarihinde saat 15:00 civarında bir escort yarım saatte beni iki defa boşalttı. 9 Şubat 2012 tarihinde pezevenk patronum anama aynı saatte sövmüştü. Onun 50TL’lik fahişesi karşılığında 25 bin TL değerinde suç işleyeceğime 400TL karşılığında işi bitirdim. Kredi kartından 20 ay taksitle çektim parayı. 20 ay boyunca taksiti yatırdıkça o anı hatırlayacağım. Ertesi gün de başka bir escorta gittim. Orayı da kredi kartından tek çekim yaptım. Halim harap. İkisi de sürekli şikâyet edip şartlar ve yasaklar koyuyordu. Birincisine çıktıktan 20 dakika sonra bekâretimi aldığını bildiren bir SMS çektim. İkincisine de aynısını yaptım. Cahilliğim için özür diledim , dün 2 ve bugün 2, 37 senede toplam 4 deyip şaka yaptım. 5. Bir sürü iftiraya uğradım, hep cinsel hayatıma saldırdılar. Günlerce aylarca uyksuz bırakıp sözlü olarak cinsel tacizde bulunan çok sayıda komşu kadın beni aylarca uykusuz bırkatı. Avukatımı görevden ayırıp mahkemeye başvurunca biraz kapattılar çenelerini. Bu günlerde çeneleri yine çalışıyor ama uyumamı engellemiyorlar artık. Mahkemede onları kiralayanlardan hesabını soracağım. Duruşma 11 Nisan 2013. Asliye ceza mahkemesini ağır ceza mahkemesine göndermeyi plânlıyorum. Bu işi organize çözer ancak. Başkası çözemez. Gayrettepe asayiş öyle söyledi. 6. Senelerdir bir sorunum var. Her zaman sevmek istedim, hatta sevdim. “Seni seviyorum” diyordum ve birkaç dakika sonra “Sen kimsin” diye soruyordum. Hayalimde temiz bir aşk vardı. Ama durumum belli idi, üç beş sapık rüşvetçi memur ailemle birlik olmuş hem okul hem de iş hayatımı batırmıştı. Üzerimdeki kıyafetler kötü, cebimdeki para acınacak kadar az idi. Sevdim arasıra, ihanet ettiler, üstüne de azarladılar ve dalga geçtiler. Hepsi hint 296 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR kumaşı idi ama sadece ve sadece zamanım ve param olmadığı için. Hep sevdim birini, ama kim olduğunu bilmiyordum, kalbimde bir sevgi vardı, hiç bilmediğim, tanımadığım birine karşı. Yüzünü bile bilmiyordum, neye benzediğini bilmiyordum ama “Seni seviyorum” diyordum, içimden geliyordu. Sebebini bilmediğim bir duygu, zamanla yaraya dönüştü. İnşaat sektöründe çok büyük ve ünlü proje firmaları dışında tüm firmalarda paket programlar kullanılıyor. Bu programlar ile 3 saat ile birkaç gün arası bir süre içinde küçük ve orta ölçekli yapıların statik ve betonarme tasarımı yapılabiliyor. Büyük devlet ihalelerinde bile kullanılan paket betonarme tasarım programları var. İSKİ Genel Müdürlüğü 2. Binası İnşaatı İhalesinin statik projeleri de Sta4CAD ile yapılmıştı. Uygulamada İSKİ kontrollerinin istekleri üzerine bazı değişiklikler yapılıyordu. Statik projenin birebir eskiksiz ve doğru uygulanması halinde Sta4CAD yararlı bir yazılım diye biliyorum. İnşaat sektöründe, ilk işyerimde benden ideCAD Statik ve ideCAD Mimari programlarını öğrenmemi istediler. Birkaç hafta sadece programın el kitabı ile uğraştım ve acayip bir ezber oldu. Çay içip keyfime baktım. Önüme bir boş şantiye şefliği sözleşmesi koydular, imzala dediler. Ben boş kâğıt imzalamam dedim. Ondan sonra aylarca imzalayacaksın, imzalamayacağım kavgası yaptık. İmzalamadım ama bana 10 ay boyunca günde 16 saat statik proje yaptırdılar. Doğru dürüst para da vermediler. Bir gün oturdum programın başına ve tasarıma başladım. Programın bilmediğim özellikleri ile ilgili bilgileri çok değerli bir abimizden aldım. Aynı zamanda ide YAPI’daki 297 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR seminerlere katıldım. İyi bir danışmanlık hizmeti alarak çok sayıda statik proje tasarımı yaptım. Patronum vergi ödemek ve mühendis maaşı vermek gibi alışkanlıkları olmadığı için yaptığım projeleri imzalamama izin vermedi. ideCAD Statik ile bir süre çalıştıktan sonra o hale gelmiştim ki evime yakın olan işyerinde sabah başlayıp evimde de devam ederek günde 16 saat statik projeler ile uğraşıyordum. Hatta işyeri yakın olduğu için sabahın dördünde gidip proje bilgisayarının başına oturuyordum. Mutfakta kahvemi yapıp çalışıyordum. Sanıyorumdum ki emeğimin karşılığı verilecek, oysa keriz muamelesi gördüm. Çok çalışıp az para almaya razı geri zekâlı değildim. Söz verdikleri maaşı isteyince bol kavga ve gürültü çıktı, bol bol tehtid ettiler. Patronun kardeşi kendisini yer altı adamı, büyük derin devlet elemanı olarak görüyordu. Aslında tek yaptığı birkaç devlet memuruna parayı basıp VIP vatandaş muamelesi görüp belediyedeki ruhsat işlerini takip etmekti. ideCAD Mimari seminerine gittiğimde başkası gelmedi deyip beni ideCAD Mimari danışmanı ile teke tek bırakıp seminer verdiler. Aylardır sosyal hayatım yoktu, gece gündüz çalışıyordum ve işyerimdeki bayanları hiç ama hiç beğenmiyordum, çenelerinden çok çekmiştim. Seminer sırasında gelmişim geçmişim gözümün önüne geldi ve kaybettiğim şeyleri düşündüm. Seminerden sonra tekrar görüşmek istediğimi söyledim ama patronum durumu kullandı, ide YAPI’nın da hoşuna gitti ürünlerini sağda solda tanıtmam. Bir daha kısmet olmadı ide YAPI’ya gitmek. Böylece belki 10-15 aydır görmediğim bir bayanın hayranı olarak bildi beni herkes. Oysa ben hiç bir bayanla görüşemeyecek bir hayat yaşıyordum. Bilgisayarın başında hapistim. İş yerindekiler şu ya da bu şekilde onu hatırlatıyordu bana, eğleniyordular durumla. Yemin ederim ki düzgün bir sosyal hayatımın olmasına izin verseydiler bu kadar takmazdım onu. Fakir aç kalınca kuru ekmeğe bile razı oluyor. Hahahaaaa…. Böylece bir süre sonra ide YAPI pazarlama sorumluları bana keriz hizmetkâr, bedava reklâm yapan enayi muamelesi yapmaya başladılar. Çok süper reklâm yapıyordum da bazı hocalarım “biz istesek verirler bize programı, böyle şeylere ihtiyacımız yok” şeklinde konuşuyordu. İtiraf etmeliyim ki bu programın reklâmını yaparken, yani kendi çevremde tanıtmaya çalışırken diğer programlar hakkında yeterince bilgim yoktu. Sadece değeri 6 bin TL civarında olan bir şeyi vermek istedikleri kişilere bedava iletmek hoşuma gidiyordu. 6 bin TL değerinde program değil de vazo veya resim verseydiler onları da aynı şekilde dağıtırdım. Bir yandan da mezun olduğum bölüme faydalı olmak, yeni yetişen öğrencilere bir şeyler vermek istiyordum. Çok büyük bir burs vermediler bana ama yine de mutluydum verdiklerinde. Hocalarımı da seviyordum, çok iyi konuşmuştular benimle zor günler geçirdiğim yıllarda. Hepsi sağ olsun çok seviyordum onları ve o yüzden okula bir faydam dokunsun istedim ama okulun böyle bir şeye pek ihtiyacı yoktu. Zamanla anladım ki etkilendiğim bayan beni hiç takmıyor, ben de takmamaya başladım. Facebookta yaptığı samimi sohbetler beni soğuttu. Başkasıyla öyle konuşan benim olamazdı. Ayrıca bir seneden fazla bir süredir başka birini görmemiş olmam komiğime gidiyordu. Onu unutmam için Taksim İstiklâl Caddesinde birkaç dakika yürümem yeterliydi. Bu mesele gereğinden fazla uzadığı için ve ben kendi kendine gelin güvey olan geri zekâlı durumuna düştüğüm için onunla görüşüp bu meseleye bir nokta koymak istedim. Biraz cesaret vermek için kendisinin haklı olduğunu yazdım. Haklı olup hayatımdan gitmesi işime geliyordu. Ama herkesin beni onun hastası olarak 298 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR bilmesi beni çok rahatsız ediyordu. Görüşmek için birkaç teşebbüsüm oldu, sevilmeyen bir müşteri adayı olarak şirketten dışlandım. Şu an ide YAPI benim telefonlarıma kesinlikle cevap vermiyor ve benimle diyaloğunu tamamen sıfırladı. ide YAPI’ya yatırım olarak hayatımın iki senesini vermiştim, hiç bir ide YAPI çalışanı benim iki senemden daha önemli değil. Bu ürünle bir bağlantım kalmaması beni maddi zarara uğratıyor. Komşular beni günlerce aylarca uykusuz bıraktı, gerilimin fazla olduğu ve çok yıpranmış olduğum bir dönemde yaşadığım mahalleye geldim, indim tramvaydan. En yakındaki kebapçıya gittim. Her zaman oturduğum yerde oturuyordu biri, çok kötü baktı, ben de güldüm, derdi ne bunun diye düşündüm. O kadar çok belâ vardı başımdaki oturdum, lahmacunları yedim. Onun O olup olmadığından bile emin değilim. Birkaç gece cehennem devam etti. Sapık komşular deli gibi tehtid etti, acımasızca taciz ettiler. Birkaç gün sonra canıma tak etti. Gittim bir escortla buluştum. Orada pek başarılı olamadım ama hayatımda öyle vücut görmemiştim. Ertesi gün bir başka escort ile görüştüm. Ama o da çocuk gibiydi, devamlı şikâyet edip zırlıyordu. İki başarısız girişimim oldu. Bir halt beceremedim. İki escortun da eline sağlık. Ancak piyasadaki diğer iki rakibi hiç ama hiç ama hiç ama hiç küçümsenecek türden değil. Probina Orion semineri için randevu almaya çalışıyorum bu günlerde. Başıma gelenlerden sonra Prota bilgisayar kendini zor tutuyor gülmemek için, beni pek ciddiye almıyorlar. İnternet sitesinde dokümanlar ve eğitim videoları var, onlar benim gibi adama yeter de artar. ide CAD Statik programı ile günlerce çalıştıkça ve karşıma değişik sistemler çıktıkça danışmanlık için başvurmaya devam ediyordum, gözden kaçan ufak noktalar ve yeni öğrendiğim şeyler oluyordu, bazen de program sürekli yeni versiyon çıkarıp düzeltmeler çıkardığı için bazı kusurlar buluyordum. Bu kusurları bildirdiğim için ufaktan nefret etmeye başlamıştılar benden. Toplam değeri yüz milyonlarca lirayı bulan çok sayıda betonarme yapı bu yazılımla yapılıyordu ve benim bu program hakkında olumsuz konuşmam müşterileri çok rahatsız edebilirdi. O yüzden ya çenemi kapatmam ya da hiç kimsenin önemsemeyeceği geri zekâlı ve önemsiz biri olmam gerekiyordu. Eski bir dosyanın versiyonu değiştirildiğinde radye temel çıldırıyordu, 60cm yerine 150cm yapsan bile kurtarmıyordu. Yeni versiyon denemelerinde hatalar oluyordu, eski versiyonu kurup çalışmak gerekiyordu bazen. Beta versiyonları da hep korkuttu beni. İde YAPI haftalarca telefonlarıma cevap vermedi ve ben gerekirse 2 sene bekleyeceğimi ve sebebini öğreneceğimi söyledim. Israrla sordum nedenini. Bursa ofisinden de cevap bekledim, yazılı veya sözlü herhangi bir cevap alamadım. 29 Mart 2013 tarihinde Bursa ofisinden Faruk Saka saat 18:29′da aradı ve Bursa ofisinden destek alabileceğimi söyledi. Şirket kararıyla İstanbul ofisinin benimle görüşmeyeceğini söyledi ve sebep olarak gönderdiğim e-mail’leri gösterdi. O e-mail’eri kendi kafama göre yazmadığımı, bu olayın bir temeli ve geçmişi olduğunu, sonradan dışlandığımı ve iftiraya uğradığımı söyledim. Şirket çalışanlarına karşı özel bir ilgi duymadığımı ve ilk görüşmede etkilendiğimi ancak daha sonra karşılık alamayınca birkaç hafta içinde olayın bittiğini söyledim. Hiç görmediğim ve oturup beraber bir çay içmediğim bir bayanla ilgili yorumların aylarca yıllarca devam etmesi beni rahatsız ediyordu. Hiç göremediğim, konuşamadığım ve sokağa çıksam kendisinden kat kat daha güzellerini göreceğim bir bayanla ilgili yorum ve iftiralara kaldım kendi çevremde ve işyerlerinde. Teknik desteği Bursa ofisinden alacağım, ancak İstanbul ofisinin öne sürdüğü sebebi kabul etmiyorum. 299 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Daha sonra diğer paket programları incelemek için elimden geleni yapmaya başladım ancak öyle bir hayat yaşadım ki son bir iki sene boyunca ancak birkaç haftadır Sta4CAD programının kursuna yeni gidebildim. İki hafta eğitim daha var. Sta4CAD paket programının referansları beni çok etkiledi. Ben tek bir şey söyleyeceğim. Paket program kullanacağınız zaman referansları sorunuz. STA 4 CAD 13.1 versiyonu için bilgisayar konfigürasyonu: 512 mb Ram, 64 mb OpenGL uyumlu Ekran kartı, Windows XP/Vista/7/8 uyumlu bilgisayar konfigürasyonu STA4-CAD 13.1 versiyonu genel kapsamı : 2007 deprem yönetmeliğini kapsamakta olup, analiz ve çizimlerde tam olarak uyumludur. Bilgi girişleri ve çizimler grafik editörde hazırlanmakta olup, veri girişiyle eş zamanlı 3 boyutlu grafik ortamda yapının içinde gezilebilme. Tuğla duvarların ve boşlukların katı model olarak oluşturulması. Opsiyonıel olarak 1975, 1997 ve 2007 deprem yönetmeliği kullanılabilmektedir. Düzenli, düzensiz, arakatlı, kademeli, dilatasyonlu ve nonortogonal yapıları, 3 boyutlu olarak çözebilmektedir. Aynı katlarda farklı diyaframlı kat modelleme, eğik ve dairesel kiriş ve plak hesabı ve çizimi. Bodrum perdeleri, kaset döşemeler, mantar plaklar, ızgara sistemler çözülebilmektedir. Yapı temel etkileşimli analiz. Temellerde kazıkların modellenmesi. Kademeli Mat (kirişsiz) temellerin sonlu elemanlar ile çözümleri TS500, ACI, SNIP ve EuroCode standartlarına uyumluluk. Depreme karşı yapı güçlendirme analiz, raporlama ve çizimleri Nonlineer Performans Analiz, isolatör kullanımı Time history deprem analizi ve inşaat aşamaları analizi. Duvar etkileşimli deprem analizi İstinat duvar ve zemin göçme analizi, detay çizimleri SAP2000, ETABS ve STAADpro progranlarına data transferi ve DWG çizimden transfer 300 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Ø STA4 programı V13.1; Peşin satış bedeli ?000 TL + KDV, taksitli fiyatı ?400 TL+KDV / 4 taksit şeklindedir. Aynı firmada kullanılacak 2. ve sonraki kilitlere %50 indirim uygulanır. Destek: q Program içinde 11 saatlik animasyonlu eğitim q STA4 ile ilgili problemleriniz sta@sta.com.tr ‘ ye göndererek, internet aracılığıyla destek hizmeti verilmektedir. q Program gelişmelerini www.sta.com.tr den elde edebilirsiniz. Bilgilerinize ve gereğini rica ederim. Saygılarımla STA Bilgisayar, Müh. ve Müş. Ltd. Şti. SERDAR AMASRALI STA4-CAD referans listesi : - Boğaziçi Üniversitesi – Doğu Akdeniz Üniversitesi – Ereğli D-Ç Fab. T.A.Ş. - STFA Temel Mühendislik A.Ş. – Bayındırlık Bakanlığı – İst.Büyükşehir Belediyesi - Yapı Merkezi A.Ş. – Çukurova Üniversitesi – Tuncel Mühendislik - Kardemir A.Ş. – MSB İnşaatEmlak – T.C. İller Bankası - Türk Telekom A.Ş. – T.C. Posta İşl. – İstanbul Üniversitesi - T.C Merkez Bankası – ENKA – Yıldız Teknik Üniversitesi 301 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR 302 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR İNATLA KARŞI ÇIKTIM SİYASETE GİRMEYE… HİÇBİR PARTİ VE HİÇ BİR TOPLULUĞA GİRMEDEN ŞAHIS VE BİREY OLARAK, HİÇ BİR SÜRÜNÜN KOYUNU OLMADAN KENDİ BAŞIMA VARLIKLI VE SAĞLIKLI OLMAK İSTEDİM….. EN SEVDİĞİM HOCALARIMDAN BİRİ BİLE BENİ TANIDIĞI İÇİN SORMUŞTU ŞAKA OLSUN DİYE İNGİZLİCE (KENDİSİ VATANSERVER BİR ATATÜRKÇÜ İDİ) : DJEVAT, ARE YOU HEALTHY AND WEALTHY ASLINDA SORUN BUYDU.. ÖNEM VERDİĞİM İKİ ŞEYE SALDIRDILAR… PARAMA VE SAĞLIĞIMA… BİR SÜRÜ CEMAAT VE SİYASETÇİ, GEREKSİZ BİR TOPLULUKLA ÇATIŞMAYA SOKTULAR AMA BEN SADECE CANIMI VE MALIMI KORUDUM… ÇOK TEHTİD EDİP AĞIR HAKAERETLER ETTİLER, BENİ DELİRTİNCEYE KADAR ÇOK BAĞIRDILAR VE TEPKİ ALDILAR…. 303 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR BİRKAÇ KÜFÜR VE BİRKAÇ TEHTİD KOPARIP DAHA SAĞLAM VURDULAR… HER ZAMAN ÖNCE BAHANE VE İFTİRA YARATIP SONRA VURDULAR…. SONUÇ OLARAK ŞUNU ÖĞRENDİLER Kİ BATIRMAYA ÇALIŞTIKLARI KİŞİ ZENGİN OLACAK YETENEĞE SAHİP VE HERKES BU KADAR YETENEKLİ OLSAYDI HERKES ZENGİN OLURDU. HATTA POLİSLER İSTİFA EDİP MEMLEKETİ KURTARAN KAHRMAN İMAJINDAN VAZGEÇİP HEPSİ İŞ ADAMI OLACAKTI. PARA KAZANMAK İÇİN ALMIŞ OLDUĞUM EĞİTİMİ KENDİ CANIMI VE MALIMI RÜŞVETÇİ EŞKİYALARDAN KORUMAK İÇİN KULLANDIM. RÜŞVET VERMEYEN VE MEMURLARI TORPİLE ALIŞTIRMAYAN BİR SEKTÖR,BİR İŞ PİYASASI OLUŞMASI BENİM İÇİN ÖNEMLİ… BENİM CANIM YANDI, BELKİ BİNLERCE KİŞİNİN CANININ YANMASINI ENGELLEMEK MÜMKÜN OLUR… RÜŞVET İSTEYEN ÜÇ BEŞ, BELKİ YÜZ, BELKİ BİN TANE MEMURU İHBAR EDELİM… 304 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR O ZAMAN BELKİ AYYUKA ÇIKTIĞINI ANLAR KIÇIKIRIK PADİŞAH MÜSVETTELERİ…. O ZAMAN VATANDAŞ BELKİ KURTULUR… BENCE HER VATANDAŞ İHBAR HATLARINI VE YÖNTEMLERİNİ ÖĞRENMELİ… EN ÖNEMLİSİ 155 VE 156 TELEFON NUMARALARINI HERHANGİ BİR TELEFONDAN ÇEVİRMEK…AMA BENİM İŞİME YARAMADI ÇÜNKÜ POLİSİN KENDİSİNİ SUÇLAMIŞTIM, DAVA ETMİŞTİM… DİĞER YOL DA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ’NDEKİ İNTERNET SİTESİ VE ŞİKÂYET KISMI… Şu an hangi partiye destek vereceğime karar veremedim…Tüm siyasi partilerin çalışmalarına devlet dairelerinde çalışanlar yön veriyor, hepsi devlet kapısında para kazanan insanlar.. Devletten önce maaş sonra siyasetle büyüdükten sonra ihale alan insanlar bunlar…. DELİNİN KUYUSU BİR DELİ KUYUYA TAŞ ATMIŞ KIRK AKILLI ÇIKARAMAMIŞ Mahkemeye hakaret etti diye bir iftira çıkarmışlar. Asıl sorun şu ki bir sürü kelime oyunu oynayıp çok sayıda savcıyı birbiriyle karıştırdılar. Çok sayıdaki olayı bir biri ile karıştırdılar. Gaziosmanpaşa 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki davamda ne savcıya ne de hakime dil uzattım. Tüm hayatım pamuk ipliğine bağlı. Her şey hakimin kararına bağlı. Duruşmadan sonra tazminat kararı çıkmazsa sokakta kalacağım. Ya da doğru ceza kararı çıkmazsa senelerce dava ettiğim bakırköy tımarhanesine kapatacaklar. Orada ömür boyu işkence göreceğim. Anası ve babası tarafından bile sırtından vurulan adam tek kurtuluşu 305 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR olan mahkemeye hakaret eder mi? Ben savcıyı yanıltan, yanlış bilgi veren ve taraflı soruşturma yapan polislerden şikâyetçiyim. Savcıyı onlar kandırıyor, hakimi yanıltıyorlar. Ama ben diyorum ki başka türlü kurtulamayacaklar cezadan, tek kurtuluş olarak davacıyı ortadan kaldırmayı gördüler. Bu da benim haklı olduğumun ispatı. Şeytan her zaman yalan söylemez, iki doğru bir yalan söyler. Önemli olan iki doğruyu bulmaktır. Bir de spekülasyon yapayım: Şeytan eskiden böyle değildi, Allah’ın sadık bir kuluydu. Benim ruhumla tanıştı, ben O’nu yoldan çıkardım. Ben O’nu yoldan çıkarınca O da tüm kulları yoldan çıkarmaya ve günaha sürüklemeye başladı. Hahhahahaa…..Tabi ki herşeyi işlerine geldiği gibi anlayanlar olduğu için bunun bir şaka olduğunu altına çizerek söylemek zorunda kalıyorum..Havadan nem kapan itler cezalarını çekecek… Türk sineması gelişme ve ilerleme olarak erotik filmler çevirmeye başladı. Senelerdir 60250 saniyelik cinsel sahnelerle para kazanan sanatçıların toptan bir girişime girmesi ilginç. Yani sanatçılar o filmde bu filmde 3-4 dakika sevişeceğine toptan koymuşlar yeteneklerini bir araya. Ama bunun sinemamıza ne kazandırcağını merak ediyorum. İnternette yüz binlerce cinsel içerikli bedava film var. Senelerdir 3 dakikalık sahne için sabırla bekleyenleri veya korsan CD’lerdeki filmlerde ileri geri giderek sahneleri ayarlayanları bu dertten kurtarmaktan başka bir işe yaramadı bu erotik sinema atılımı. Bence hiç gereği yok böyle bir şeyin. İhtiyacımız yok. Düşünüyorum da gelişme bu ise bizim sinemamız en az 18 sene geride (Basic Instinct-Temel İçgüdü kaç senesinde gelmişti Adana’ya. Lise son sınıfta mıydım, neydim). Bu filmlerde birkaç dakika seyredenlerin heyecanı yarım kalıyor. Büyük bir kısmı cinsel içerikli konuşmaların yapıldığı telefon hatlarını arıyor ve fotomodel gibi escorta ödenecek paranın on katını veriyorlar. Bu tür telefon hatlarında çalışan kadınlar günde 10 saate yakın sapıklarla konuştukları için çoğunun psikolojisi bozuk, bazıları çok yaşlı ama fotomodel rolü yapıyor, bir çok komedi filminde gördüğünüz gibi telefonun öteki ucunda rol yapan çirkin, yaşlı ve iğrenç bir kadın olma ihtimali var. Sonuç olarak bu sanal film ve telefon hatlarına ödediğiniz servetle on tane gerçek aşk yaşarsınız. Sorun hayal satmları değil, sattıkları dandik hayaller karşılığında servet almalarıdır. İnanın bana öylesine gideceğime on kat daha az parayla acayip bir güzelle çıkarım. Geneleve gitmeyenler genelevin sanal olanına da gitmesin. Değmez. Bu erotik sinema, erotik ürünler, alo sex hatları hepsi bir canavarın birer ayağı. Arkadaşım, boşver bu sanalları, kafana göre bir kız bul. Para vereceksen de rol yapan çirkin karıya verme. Ha bir de internetteki cinsel içerikli siteler hakkında ufak bir sır vereyim. Bazı kelimeleri yazarak arama motorlarında kendilerini bulduruyorlar. Bu kelimeler : sex, porn, porno, xxx … gibi kelimeler…. Ben şahsen bu baba memur ayaklarından nefret ediyorum. Bir devlet kurumuna gidince ya da devlet okulunda okuyunca memurun veya memur öğretmenin “seni adam ederim” ayakları yapıp öğrenciyi dövmesi veya özel hayatına müdahale etmesi iğrenç bir şey. Yani o adamları yolda görseniz izin vermezsiniz sizin özel ve profesyonel hayatınıza karışmalarını, aileniz hakkında yorum yapmalarına. Ama bunlar devlet memuru olunca padişah gibi gelmişiniz geçmişiniz, aileniz, işiniz gücünüz ve her şey hakkında rahat rahat konuşabiliyor yorum yapıyor. O nedenle terör sempatizanları ile kavga edip şiddet olayına bulaşmak ve her şeyimize karışan polislere iş çıkarmak, onların maaşlarını yükseltip kahraman yapmak pek akıllıca değil. Ben terörist destekçileri ile kavga etmeniz yerine Ulusal Parti’nin sunduğu çözümü öneriyorum. Eğer bir esnaf değerleriniz ve bayrağınız için tehlikeli bir örgütü destekliyor, sempati duyuyor veya yaptıklarına göz yumuyorsa siz o esnaftan alışveriş yapmak zorunda değilsiniz. Kavga etmek yerine onula alışverişi kesin, o 306 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR mahallede bulamazsanız bir iki sokak ötedeki toptancıya veya markete gidiniz. Böylece örgüte gidecek paralar, propaganda malzemeleri, terör örgütünün propagandasını yapacak eğitimli teröristlerin okul bursları sizin cebinizden çıkmamış olur. Hiç bir kavga ve gürültü olmadan, hiç kan akmadan ve polisiye olay olmadan bu sorunu çözmüş olursunuz. Kavga ederseniz ya adam yaralamadan hapis alırsınız ya da polise baba muamelesi yaparak kanıt ve ifadelerle ilgili yardım istersiniz. Ulusal Parti öyle bir çözüm sunuyor ki bu devlete düşman olan teröristler işsiz ve parasız kalacak, onların fakirlikten kırılmasını önemsemeseniz bile terörist eylemler için gerekli para kaynakları azalacak, belki de kuruyacak. Yaptığınız alışveriş ve ticaretle terör canavarını veya bu canavarın yavruları olan bölücü örgüt sempatizanı militan sermayeleri besliyorsunuz. Bugün solun kürt soluna (kürt nasyonel sosyalizmine = kürt faşizmine = kürt işçi partisine ) dönüştüğünü görüyoruz. CHP ve diğer sol gruplarda Atatürk’çüler görevden ve yöneticilikten uzaklaştırılıyor, Kılıçdaroğlu KCK’sının üyeleri getiriliyor göreve. Yani solda bir sindirim var, sindirilenlerin yerine KCK tarzı kürtçü yöneticiler geçiyor. Böylece sol kürt soluna dönüştürülüp solculuğa ömrünü vermiş kandırılmışlar da tepe tepe kullanılacak. Sağ kesimin buna hiç itirazı yok çünkü sol kürt soluna dönüştüğü zaman böyle bir solu yok etmek memleket için hak olacak. Bu durumda Ulusal Sol’un varlığı mutluluk veriyor, milliyetçi kesime umut veriyor. Solcu demek, Kılıçdaroğlu KCK’sı desetekçisi olmak değildir. Tüm siyasi partiler bölücü örgütün uzantılarıyla diyaloğu ve iletişimi kesmeli. Bölücü terör örgütü yandaşı olan veya terör örgütünün yapılanmasına sessiz kalan, razı olanlar dışlanmalı. Ben CHP ile tüm irtibatın kesilmesini, hiç bir Türk siyasi partisinin (sağcı veya solcu fark etmez) CHP’nin mevcut kürt yönetimi ile irtibat halinde olmamasını, selâm dahi vermemesini teklif ediyorum. Terör örgütünün uzantılarıyla masaya oturup uzlaşacak olanlar terör örgütünün üyesi ile aynı statüdedir. Tüm siyasi partileri Kılıçdaroğlu CHP’sini dışlamaları için davet ediyorum. Duyarlı bir insan olmamın nedeni belki de diğer insanlardan daha fazla şey görmemdir. Dikkatli ve gördüğünü değerlendirebilen biri olarak görüyorum kendimi. Gerçekten utanç verici bir durum dikkatimi çekti. Ucuz ve rezil siyaset yapan, muhafazakâr, toplumun büyük kısmı tarafından şeriat sempatizanı olarak görülen televizyon kanalları var. Annemin bir ayağı çukurda sayılır, o yüzden dine yöneldi son on senedir. O da çok seyrediyor bu yobaz zihniyetli kanalları, ben de hiç seyretmiyorum televizyonu artık. Ama salonda çay kahve içerken, dinlenirken şahit oldum birkaç televizyon dizisinin rezilliğine. Bu dizilerdeki tüm kötü kadınların başı açık ve çirkin. İyi kalpli kadın karakaterleri ise güzel ve tesettürlü. Aynı zamanda dizilerdeki kötü erkek karakterlerinin imajı Atatürk portrelerindeki imajlara benzetilmiş. Yani o dizilerde zalim ve kötü kalpli karakterlerin belli bir kısmı ya Atatürk’ün saç modeline, ya da bıyıklarının şekline ya da saç rengine sahip. Hatta saçın zayıf olan kısımları, anlın açık olan kısımları aynen Atamıza benzetilmiştir.Böyle iğrenç yayın yapan, ucuz yayın yapan, üç kuruşluk yankesici zihniyetine sahip televizyon kanallarını kınıyorum. Ayrıca dizilerdeki kötü adamlardan kurtulmanın yolu birkaç dua okumak olduğu için biraz saçma buluyorum bu propagandayı. Kötü adamlar Atatürk tarzında giyinip görünüyor, kötü kadınlar tesettürsüz ve çirkin, kadınlar da erkekler de zalim ve hain, alçak bu dizilerde. Onlarla savaşan tesettürlü bayan karakterleri bebek surtalı, saf duygulara sahip, çok insancıl ve her zaman haksızlığa uğramış. Bu kadar seviyeli bir açıklama yaptım ama içimden ağzımı bırakıp başka bir yerimle gülmek geliyor bu televizyonlara. Cahil ve aptal insanlara hitap ediyorlar. İnsanların dini duygularını para kazanmak için sömürüyorlar. Evlerinde oturan ve çalışmayan kocaman popolu, şişmanlıktan ve çirkinlikten çökmüş, iğrenç görünüşlü 307 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR kadınlar tesettür giydikleri için o dizileri seyredince rahatlıyorlar, kendilerini özel sanıyorlar. Anladık arkadaşım, çok namuslusun, benimle yatmayacaksın. Ama bir de beni düşün, çirkinsin, yalvarsan da yatmam seninle. O nedenle “ben çok özelim, namusluyum, sana vermem” muhabbeti yapma. Versen zaten ilk önce kocan koyacak popona tekmeyi. Hahhahaha….. KATLİAM KATLİAM KATLİAM KATLİAM ————————————————————— ————– Bu başlık altında size siyasi grupların kahpe o.ospu militanları ile cinsel iftiralar atarak işledikleri cinayetleri ve yaptıkları işkenceyi, o siyasi partilerin destekçisi polislerden aldıkları desteği anlatacağım. Benim dünya görüşüm kaptalizm idi . Yani bütün bu sağ sol kavgasını red edip sermayenin ve paranın gücü ile memleketin kurtulacağına inanan biriydim. Hem sağcılara hem solculara tarafsız gözle bakıyordum. Kirli çamaşırları ortaya çıkıyordu. Komik duruma düşüyordular. Sağcı solcu cinayet işlemek için saldırdılar, düşman edip küfür ettirdiler beni ve tarafsızlığıma gölge düşürdüler. Artık insanlar yorumlarıma şüphe ile bakacak çünkü beni öldürmeye çalıştılar, ben de nefret ettim, küfür ettirdiler, tehtid ettirdiler. ————————————————————— ————– Bütün saldırılar cinselliğe dayalı değil, bu saldırının mekanizması genellikle : İFTİRA AT —–> Günlerce taciz et ve idiotluk yap, gizlice tehtid ve hakaret ederek küfür ettir, tepki al —–>İFTİRAYI YAYMAK İÇİN PROPAGANDA YAP —–> CEZA VERDİĞİNİ SÖYLEYEREK YIPRAT, KALABALIK KİTLE HALİNDE ZARAR VER, YIPRAT, YOK ET —–> TOPLUM CEZA VERDİ, MEMLEKET YOK ETTİ DİYE AÇIKLAMA YAP…. ————————————————————— ————– Çok sayıda iftiraya maruz kaldım. Sebebi tazminat talebim değil, sebebi çok sayıda özel güvenlik şirketi ve devlet memurunun hapis cezası alacakları suçlar işlemesi, bunlarla anlaşmalı ticari kurumların çalışanları ve attıkları iftiralar. Toplumun en ilgilendiği ve beni öldürmek için kullandığı iftiracı şirket ide YAPI olduğu için ondan başlayacağım: Sene bilmemkaç, 2008 öncesi. Beynime zarar verip hafızamı sildikleri adam kaçırma olayından önce. Bakırköy ve polis mafyası babamı kullanarak evde olay çıkardı, babam 308 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR kendisini yerlere atarak ve pencerelere çıkıp bağırarak şiddetli bir gürültü patırtı çıkardı. Böyle bir olaya katlanamadığımı biliyordular, utancımdan çıldırıyordum ve bu babamın senelerdir yaptığı bir rezaletti. Katlanamayacağım bir şey yaptılar ve beni tutuklatıp götürdüler tımarhaneye. Orada her zamanki sapık fahişe Çiğdem Küçükali vurdu sanırım, kapattı koğuşa ve orada komünist, top sakallı bir doktor bastı elektriği ama öncesinde bir ide YAPI ziyaretim vardı. Senelerce hatırlamadığım ve sonradan taksit taksit hatırlattıkları bir ide YAPI ziyaretim. Arzu Dural Gök ile konuştum. İnternette beni izleyen bir kitle olduğunu anlattım o dönemde. Sapık akrabalarım ve üniversitedeki özel güvenlik şirketi, polis saldırıları yüzünden çocuk sahibi olamadığımı ve evlenemediğimi anlattım. Kendisi bana boş bir kâğıt imzalatmaya çalıştı, karşılığında bir tane kız verecekti ki o kızı red ettim. Dalga geçtim. Ayrıca spermlerimi istedi çocuk için ama ben bir iki adım attım sonra geri döndüm WC’den. Dedim ki ben çocuk için sperm vermem, hayvanlar bile çocuklarına bakar, terk etmez. Ben hayvandan kötü olamam. Herhangi bir anlaşma olmadı aramızda, çekip gittim. Seneler sonra, yani bu günlerde imajımın kopyalanmasına izin veren adam iftirasına uğradım. En azından benim kopyemi, müsvettemi çıkardıklarını kabul ettiler. Yani ne kopyaladıysalar o kopye iğrenç, poktan bir müsvette. İmaj kopyalama saçmalığı neyse artık bilmem ama beni öldürmeye çalışıyorlar. Yani yaşamama izin vermediler, beni ölüdürüp yerime poktan bir kopye koymaya çalışıyorlar. Biri kırostar, diğeri yüksek lisanstan şutlanmış iğrenç bir p.zevenk (patronların fuhuşu için arabayla karı servisi yapıyor), daha bir sürü geri zekâlı dolaşıyordu ve iftira atıyordu bana. Tüm hayatıma saldırıp annemi ve ailemi bile kullandılar, olaylara yön verip iftiralar attılar. Taksit taksit hatırtlattılar ya, yeni hatırladığımı farklı renkte yazayım. Orada Arzu Hanım benimle konuşup boş bir kâğıt imzalatmaya çalıştı, devamını biliyorsunuz. Sonra bir tane kızla görüştürdü, Hatice Hanım’a benziyordu. Onunla konuştum, sohbet süper gitti. Ona bana donunu verip vermeyeceğini sordum. Kabul etti. Ben de donuna sahip çıkamayan kızla işim olmaz dedim ve çekip gittim. Beynim saldırıya uğrayınca Arzu Hanım beni ide YAPI’ya getirtmiş Öge’ler ve Bozkurt’larla ( Bu arada Bozkurt deyince onun şirketinin adı Tuan değil, şirketinin adı Artun….) bir görüşmede ilgileniyorsun galiba dedi. Ben de kapıyı kapatalım ve başlayalım dedim. O da sustu. Yapacak mısın diye sordu. Ben de gönüllü görünmüyorsun, zorla yapmıyorum. Kadın istekli olmayınca yapmıyorum dedim ve konu orada kapandı. Ama çok önemli diğer bir nokta da hiç sebep yokken durup dururken sordu bu soruyu ve rezil oldu. Beni etkileyecek şaka peşindeydi, ama fazla etkileyemedi. İlgileniyorsun galiba sözünü de çok etkileyici ve cilveli bir şekilde söyledi, burada yazarak anlatılmaz video kaydı gerekiyor. Ama Öge’lerle beraber çalıştıkları için o da vurdu patronla birlikte. Beni batırıp Hatice Hanım’ı parası olduğu için mi seviyorsun şeklinde konuşunca ben de ona jigolo olsam Hatice Hanım’a değil size gelirdim, siz patronsunuz, Hatice Hanım’ın jigolaya ihtiyacı yok dedim. Defalarca ne kadar tazminat istiyorsun diye sordu ama öyle bir dönemde sordu ki hafızamda yoktu o olaylar, yani hatırlamıyordum geçmişi. Dava edip bir yemek parası alacağımı ve o parayla saygı duyduğum Sta Bilgisayar çalışanlarından biriyle yemek yiyeceğimi söyledim. Ama geçmişte bana yaptıklarını hatırlamıyordum. Seneler sonra taksit taksit hatırlattılar. Sebebi ide YAPI ürünlerine saygı duymamam, bana kötü referans olmaları idi. Piyasanın tercihi Sta4CAD idi. 309 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Seneler sonra hafızamda yokken beni ide YAPI’ya götüren Öge ve Bozkurt orada eğitim görmemi istediler. Hatice Tozar’ı gösterdiler ama ben ne seviyorum biliyordular, tam benim zevkime ve hayalime göre bir imaj çizmişti ide YAPI. Böyle bir sevgilim olursa beş vakit namaza başlayacağım dedim kendi kendime ve bir dahaki seminere hiç kimseyi almamışlar. Teke tek seminer verdirdiler ona. Hatta geç kaldım, benden başkası alınmamıştı seminere. Ağır bir pişmanlık ve üzüntü yaşadım. Senelerim gitmişti, kendi isteğim dışında da olsa mücadelemi memleket için vermiştim. Kendimi kurtarmaya çalışıyordum ama bu mücadelenin memlekete de faydalı olacağına inanıyordum. Bir zamanlar inandığım mhp’nin kahpe bir parti olduğunu düşündüm. Neden üzüldüğümü sordu galiba ve ben de bu ülke için değmezdi kaybettiğim seneler şeklinde cevap verdim. Sebebi polislerin ve patronlarımın şerefsiz dolandırıcı olması ve ben de senelerini kaybetmiş kurban olarak bu kahpe devlet yüzünden üzülmüştüm. Çünkü şerefsizler el üstünde tutuluyor, benim gibi namuslu adam ömrünü kaybetmişti. Bu haksızlık yüzünden bu ülke için değmez dedim. Oradaki olay plânlı olduğu için Hatice Tozar bu ülke “benim” diye konuştu. Ben kendi değerini bilmediğini ve bu ülkeden önemli olduğunu söyledim. Kötü niyetli olduğunu bilmediğim için “benim kızım” olduğu zaman kendisine memlekete verdiğim değerden daha çok değer vereceğimi söylemek istedim. Ama orada plânlı bir şov vardı ve ide YAPI niyeti bozmuştu. Ayrıca utancından öldü diye bir şey uydurmuşlar, MHP’ciler adamdan saydığım için ve benim senelerimi mahvettikleri için utancımdan öldüm. Cevat Çalışkan sadece bir aptallık yaptığı zaman utanır. Onlar her yerde kafalarına göre adice yorumlar yapıp dinlediğim her şarkıyı, söylediğim her sözü adi alçak şirket ide YAPI ile alâkalı gösterip hayatımı ziktiler. Şerefsiz reklâmcı ve pazarlamacı fahişeleri kullandılar alâkam olan her şirkette. Binbir iftira ve “yok edeceğiz, bol bol şikâyet edin” garantisi altında atılan iftiralar, yapılan kahpece ürün reklâmları. Kendi kafasına göre reklâm ve kırostar şöhretler yaratacak, poktan siyasetçilerin reklâmını yapacak ve ortak bir ticari/siyasi reklâm yaratacaktılar. Bir yandan Arzu Dural Gök “niyeti boz artık” diye gaza getiriyor, Hatice Tozar benim vücudumu çekici bulduğunu nasıl bileceğim diye soruyordu. Ben de “gelmeden bir deneme turu attım” diye espiri yaptım. Ondan sonraki iki sene boyunca bana sabaha kadar zorla masturbasyon yaptırmaya çalışmlarının ve bunu da tımarhane teşhisine bağlamaya çalışmalarının nedeni buydu. Ayrılırken ellerimi yana açıp hayatıma hoş geldin dedim. Ama ona sarılmak istememi bile sapıklığa bağlamaya çalıştılar. Olumlu davranışları ve konuşması vardı, cesaret vermişti. Yemin ederim bir defa bile tatmin etmedim kendimi onu düşünerek, asla cinsel bir olay olmadı. Ama dünyada bu kadar çok fotomodel, escort, …. daha aklınıza ne kadar kadın varken beni işsiz bırakıp tüm özel ve profesyonel hayatımı, sağlığımı mahvedip o baboş karısına mahküm etmeye çalıştılar. Hint kumaşı bedene ve cinsel organa sahip, Türkiye’nin ta kendisi olan ve ona Cevat Çalışkan adındaki bir Türkiye (Hatice) düşmanının saldırıdığı çok ama çok özel bir şey oldu kendisi. Ağzımı bırakıp başka bir yerimle gülüyorum ama bu saçmalığı destekleyen bir sürü manyak var. Sen Türkiye’sin büyük düşün diyordu biri, başbakan galiba. Ulan büyüklük bu mudur? Bulgaristan’da yaşadığım dönemde kapalı sosyalist sistemde şivemiz değişikti. Kısa boylu diye bir laf yoktu, “alçak” kelimesini kullanıyorduk. Yani Bulgaristan Türkleri 25 sene önce öyle konuşuyordu. Alçak ve g.tü yere yakın olandan korkacaksın lafları bir araya gelince çok anlamlı oluyor. Yani manalı bir espiri oluyor… 310 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Birden kendisini Türkiye diye gösterdi Hatice Tozar ve kendi şahsına, özel hayatıma ait saçmalıkları memlekete yamadı. Kendisine kızmam için evimde, iş yerinde ve hatta uyurken komşularla ve sokaktan geçen arabalarla beni ondan nefret ettirdiler. Hatice Tozar’a kızınca memlekete düşman gösterdiler. Hatice de bu iftiraya uygun davranışlar sergiledi, iftiraya destek verdi. Bir önemli mühendis pazarlık yaptı, onu verirseler karşılığında istediklerini verip vermeyeceğimi sordu iş görüşmesinde. Adı ve kim olduğu önemli olmaksızın benim kadınım pazarlık konusu olamaz ve bu olay çıkmaza girdi şeklinde cevap verdim. Artık çözüm yoktu. Onu başkasıyla flört ederken sildim, merakla bekledim benim yerime tercih ettiği değersizi. Onu değerli yaptılar ve beni batırdılar programlı olarak. Gençliğimi ve dış görünüşümü yok ettiler, aylarca iş yerinde ve evde çalışmamı engellediler. Başarısız çirkin yaptılar beni, ide YAPI’nın ürünlerini beğenmeyen çirkin. En mide bulandırıcı da şuydu ki beni onu zorla isteyen, asıl aşkından zorla ayıran adam olarak gösterdiler beni. Oysa onunla tanıştıktan birkaç ay sonra silmiştim onu aklımdan. Bardağı taşırdıkça taşırdılar, karışıma hiç beklemediğim bir gün çıktı ve duygu sömürüsü ile, ağlayarak “şerefsiz” demeye çalıştı. Şerefsiz iftirasını kabul etmediğim için ve haddini aştığı için ona küfürler edip kovdum. Her şey programlı yapıldı. Beni yer yüzünden silmek için propagandalar yaptılar. Küfür etmekle az bile yaptığım. Rol yapıp duruyordu, bir gülüyor bir yalandan ağlıyordu. Bi sittirip gitse hepsi hayatımdan da beni rahat bıraksalar. Diğer yandan ona ilgi duyduğum dönemde Neşe Üstün’ü uyarmıştım, eğer bu defa da onu kaybettirecek şekilde müdahale ederseler hastanedeki şerefsizlerin hak ettiği hapis cezası verilse bile affetmeyeceğimi söyledim. Pe.evenk hastane ise onu verirseler ben herkesi affedecekmişim diye bir yalan uydurdu. Benim istediğim hayatımdan ziktirip gitmeleri, müdahale etmemeleri. Sürekli bir şey alıp bir şey veren padişah havalarını bırakmaları, ceza veren tanrı ayaklarından vazgeçmeleri idi. Sadece hayatımdan ziktirip gitmelerini istiyordum. Onlar ise sürekli bana ceza veren, şunu alıp bunu veren, kadınımı ve hatta eğitim, çalışma hakkımı, hatta gece uykularımı bile pazarlık konusu yapan şerefsiz bir memur p.çi sürüsüydü hepsi. Sadece defolup gitmelerini istedim ama CHP/MHP/Cemaatçiler/İl Emniyet / TSK mensupları yakınları birden bana Türkiye düşmanı damgası vurarak saldırdı. Allah aşkına Türkiye buysa farkındaysanız ben o Türkiye dediğinizin a.ına koymaya bile tenezzül etmedim. Alın Haticenizi de gidiniz. Tacize ve sözlü saldırıya, iftiraya uğradığım mekânlardan bazıları: Diğer bir konuda da bana aylarca eziyet edip işkence yaptıktan sonra evimin kapısına gelip “ispatlayamaz” diye sanıklara cesaret veren mhp’ci polislerle ve seni tımarhaneye kapattırmak için milyonlarca lira ödül sözü aldık diyen komşularla hayatımda hiç duymadığım bu komedi şarkısını dalga geçmek için koydum buraya. Ve nasıl olsa hiç kimsenin haberi yok olaydan diye düşünen kahpeler bu şarkıdan etkilendik ve pornocu diye ceza verdik demeye başladılar. Dün de kişi başına yirmil lira verdiler diye laf attılar. Yani bunların asaleti ve cezacılığı bir defa satılık fahişe, para karşılığında iftira atıp işkence yapan köpek hepsi, satılık şerefsiz hepsi. Beni beş parasız bırakacak kadar uzun süre işsiz bıraktılar. İftiralar attılar ve işverenler benden korktu, ayrıca burası CHP – MHP 311 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR ortak genelevi. Bu bölgede doğru dürüst bir sosyete veya zengin yok, sosyal demokrat ve memur zenginlerinin bölgesi. Burada ufak tefek emlâkçı mafyaları vuruyor, arkalarında da memur veya devletle bir şekilde alâkası olan proje şirketleri. Sonuç olarak buras CHP bölgesi ve buranın chp’ci karılar da dünden razı sarkıntılık ve sapıklık iftirası atmaya, arkalarında da dünyaya adalet dağıtacağız deyip vizesiz sınırı geçmeye g.tü yemeyen işkenceci ülkücüler var. Neyse aylar sonra bu şarkıyı koydum dalga geçmek için ve sebebi bu dediler. Bunların namusu kaç paralık ki bana namus öğretecekler. Kahpeler ve itler bunlar, namus cezası verenin namusu yok ki bu saçmalığa boyun eğeyim. Bana iftira atan çarpıklara bakın, ömrüm boyunca böyle çirkinlerle bir tane çay bile içmedim aynı masada. Benim masama bile oturmak için vasıf sahibi olmak gerikiyordu. Dandik bir firmada iş verip dandik bir işi yapamıyor deyip ömrümde hiç yaşamadığım kadar dandik bir dairede hapis ettiler ve dandik iftiralarla dandik adamlara ceza verdiriyoruz iddiasıyla para yedirdiler. Bundan sonra memur memurdur, polis akrabası asker akrabası fark etmez. Hepsi devlet kapısında çalışan ve sade vatandaşa posta koyan, korkutan kişiler. Beni olağanüstü yeteneklere sahip çok acayip ve kötü adam olarak gösterdiler ki okuması yazması eksik olan/ savunmasız fakirler onlardan korksun diye. Bana eziyet edince cahil ve parasız insanlar daha çok korkacak, “Cevat’ı ne hale getirdiler ve ben Cevat değilim, iki gün dayanamam” diye düşünecek insanlar. Korkacaklar memur sürüsünden. Bu bir toplu psikolojik savaş, bu bir toplu memur terörüdür. Ben haklıyım, kanun benden yana ve iftira ile öldürmek için, işledikleri cinayeti sevdirmek için beni 18 ay boyunca uykusuz bırakıp eziyet ede ede hormonlarımla oynadılar. İnanın bana bundan zevk almadım, bu cinsel bir zevk değildi ama 14 senemi yiyip beni kadınsız ve çocuksuz bırakan köpekler kendilerini haklı göstermek için beni cinsel ilişkiye giremeyecek ve aile sahibi olamayacak sapık olarak gösterince beni kıskanıp sırtımdan vuran çirkin çarpık cahil ülkücüler kahraman olacaktı. İşte budur bütün dünyayı adam etme iddiası olan maganda p.ç mhp’nin gerçek yüzü. Hepsi asildir gözünüzde ama şov yapan namuslu ülkücü avrat aslında o.ospuluk yaparak olay çıkarmaya çalışan fahişedir. Bu olaydan fayda sağlamaya çalışan ülkücüler de onların p.zevengidir. Bu olaylar sonucunda müthiş bir düşman listesi oluştu: 1. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Gürdal ve aynı gün ve saatlerde onunla aynı odada görevli cumhuriyet savcısı, kapılarında görevli ve onlar adına beni kaçıran şerefsiz polis memuru Bilâl Yılmaz. Milliyetçi olduğumu elimdeki anahtardan anladı ve MHP ile alâkam olup olmadığımı sordu. Bana zorla ve tehtidle kendi uydurdukları, okuldaki tüm öğrencileri suçlayan ve isim veya eşgal vermeyen bir şikâyet dilekçesi imzalattılar. “Zorla imzalıyorum” yazıp imzaladım. Savcı o yazıyı karaladı ve beni kaçırdılar. Ondan önce başsavcıya çıktım, görüştürmediler. Adliyelerde kritik anlarda başsavcı veya vekili ile görüştürmezler. O ihtimali aklınızdan çıkarın, her savcılığın çalışanları mafya gibidir. Orada güvende olmadığınızı biliniz. 2. İkinci, Güven, Korkmaz, Kader ve annemin akrabası olan diğer sülâler. Sürekli ve sistematik olarak taciz, tehtid ve saçma saldırılar ile hayatımı mahvettiler. Her zaman onları hayatımdan atmak için mücadele verdim. Ömür boyu sapıkça vurdular. Saldırı hiç durmadı, onları kovunca komşuları kullanarak vurmaya devam ettiler. 312 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR 3. 4. .. 8. 9. LİSE ÇOK UZUN YAVAŞ YAVAŞ YAZACAĞIM AMA BAŞLICA DÜŞMANLARIM KILIÇDAROĞLU CHP’Sİ, İMO İSTANBUL, BİLİŞİM EĞİTİM DERSHANELERİ, SİMİT SARAYLARI, ÖZEL GÜVENLİK ŞİRKETLERİ , KÜÇÜKYALI VE CUMHURİYET KARAKOLLARI MALTEPE’DE, MALTEPE İLÇE EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ,…….MHP, AKP, CEMAATLER,…. İDEALTEPEDEKİ KÜRT İŞYERLERİ….İDE YAPI, PROTA Siyasi parti militanı devlet memurlarının adama nasıl vurduğunu anlamanız için başımdan geçenleri anlatmam yeterli. Eğer olayları kavrarsanız belki bir gün memurların cinayetinden kurtulursunuz, çoluğunuz çocuğunuz bana dua eder. ————————————————— Faili meçhul cinayet nasıl yaratılır ? En klasik tipi şudur: Hayatı tehlikede olan savcılığa başvurur. Şikâyet dilekçesinin işleme konulması ile birlikte cevap ve müdahale süresi uzatılır. Adamı döverler ya da bir kavgaya karıştırırlar, ya da en açık şekilde cinayete kurban gider. Bu durumda evrak fareleri devreye girer. Birçok faili meçhulün sebebi adliyelerdeki evrak memurları, yazı kalemleri, arşiv memurlarıdır. Sizin dosyalarınızdan şikâyet dilekçeleri ve evraklar kaybolur. Dava dosyanızda suçladığınız birileri vardır ama sizi asıl öldürenlerle ilgili evraklar kaybolur dosyadan. Yani cinayetin sebebi adliyedeki memur çeteleridir. 11 Nisan 2013 duruşmasında annem ile aramızda açık düşmanlık vardı ama şahidim yoktu. O ve davadaki sanık ile sanığı destekçileri oradaydı. Adliye kalem memurlarından biri önümden geçti, iyi beslenmiş uzun boylu bir kadındı. Ne istediğini anlamadım, defalarca geçti ama derdini anlayamadım. Daha sora kısa boylu bir maganda geldi ve “erkek gibi davrandın” dedi ama ona cevap vermeye gerek duymadım. Bu arada sürekli gerginlik içinde ve ailemle sanık çevresinin söylenerek beni yıpratıp yormasına maruzdum. Arka arkaya sular, coca-cola ve sodalar içiyordum. Artık yorgunluktan iflâs etmek üzereydi vücudum ve duruşma başladı. Ayaklarımın altı yanıyor, ayakta duramayacak kadar yorgundum. Eğer hakim oyuna gelseydi beni deli diye götürecektiler. Çok yorgundum ama düzgün cevap veriyordum sorulara. Çıkışta annem beni dış kapıda bekliyor ve 5-6 dev gibi polisle götürmeye çalışıyordu. Kaçıracaktılar beni ve hazırlık savcsıyla bol küfürlü bir konuşma yaptım, ısrarları üzerine kavga ettim ve serbest kaldım. Dava dilekçesi yazarken, hepsini suçlayacakken beni Soğancıoğlu İnşaat iş vererek ivedi olarak Avrupa yakasının öteki ucundan buraya Anadoluj yakası Maltepeye getirdi. 313 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR Adliyeye her girişimde polisler laf atıyor ve monarşi ile suçlayamazsın diye posta koyuyordular. Sultangazi bölgesi polisin istediği gibi suç işlediği ve kanuna uymadığı bir krallıktı. Mıntıka oluşturmuştular. Asliye ceza kaleminde, yani dava dosyasını alıp verdiğim yerde de memurlar “sorun babandan kaynaklanıyor “diye laf atıyor beni dışarı çıkınca ama yüzüme konuşmuyordular. İkinci gidişimde biri konuşurken diğeri dosya numarasını sordu. 3 saniye içinde karıştırdığım numarayı doğru söyledim ama beni tuazağa düşürmek isteyen memur yanlış dosya istemekle suçlayıp savcıyı çağırdı, larcivert elbiseli savcı veya polis olan bir ihtiyar geldi. Bu birinci darbe idi ve duruşmadan önce beni paketleyip götüreceklerine inandıkları için oradan bir memur geçirdiler, onunla arkadaş olarak göstermeye veya onu tanıdığımı iddia etemeye çalıştılar sanırım. O dosyadan evrak çıkaracak, çalacaktı. Emin değilim ama hakimin okuyup dosyaya koyduğu ve ailemi suçlayan dilekçeyi çıkardıysa bu durumda annem özgürce kaçırabilecekti beni. O dosyadan çalınan evrak olması halinde bana düşmanlıkların gizlice belli eden ve iftira atan adliye memurlarının aileleri kan düşmanım. Tüm sülâlerini salmışlardır üzerime. Sadece şeriatçılar değil, onların yedi ceddi de saldırmıştır. Bir saat önce kapımın önünden yoldan geçen tacizciler “şikâyetinden vazgeçti, dava sürecinde iken geri döndü diyeceğiz” diye laf atıp günde binbir suçlama ve tacizle beni iş yapamayacak kadar çok yoruyorlar, yıpratıyorlar. Kafamı bütün gün patlatıyorlar, işkenceden farkı yok, devamlı çalıştırıp yorgunluktan öldürüyorlar kafamı. Diğer bir vaka da seneler önce Şişli adliyesinde bana müdahale eden memurdan şikayetçi olmam üzerine tüm kalem memurlarının mafya gibi saldırıp kavga çıkarmasıydı. Onları da şikâyet ettim. Bir otobüs şoförü kavga çıkarıp dövdü beni. Onu da Mecidiyeköy otobüs terminalindeki özel güvenlikçiler destekledi. O vururken beni tutuyordular. Ben vurmasam da hareketleri ile beni döven cüce magandayı destekliyordular. Onunla ilgili dilekçe verdim ve orada sorun çıkaran memurları da şikâyet ettim. On değişik yere dilekçe sevki yaptılar. Beni gece evimden kaçıran Sultangazi emniyetinin günahlarından biri de beni kaçırıp tımarhanede baskı altına alıp bu değişik yerlerde sonradan şikâyetçi değilim diye ifadeyi zorla almaları, daha doğrusu hiç bir şey yapamazsın, istediğimiz zaman gelip götürürüz tehtidi ile almaları idi. Bu adam kaçırma ve tehtid, baskı altında şikâyetten vazgeçirmeden sonra Şişli adliyesine uğradığımda arşivde bulamadım şikâyet dilekçesini, memur kadınlar evrakı çalmış ve beni tımarhaneye kapattırmıştı. Hepsi dava edilmekten öyle kurtulmuş. Yani faili meçhul ve haksızlıkların temel kaynağı adliye içindeki çeteler. İnanın bana hiç bir adliyede tek bir dostum, arkadaşım yok ve asla kendi rızamla hiç bir şikâyetimden vazgeçmedim. Bu olayları sürekli gündeme getirip tazelediğim için benim işimi kalıcı olarak bitirmek istiyorlar. Yaptıkları şey de birkaç siyasetçi ve cemaatçi ile kavga ettirip büyük bir düşman kitlesinin saldırısına maruz bırakmak ve beni yok etmek. Bu arada da “pornocu, sapık, jigolo, g.t sapığı…” v.b. iğren iftiralar ile toplumun antipatisini kazandırmak ve benim öldürülmemi, dolandırılmamı, işkence görmemi sevdirmek. Yani bu kadar saçmalıktan sonra siyasi parti militanı devlet memurları kendi parti ve toplulukları ile bana vurdular. İşte memur terörü budur. Bütün bu durumlarda en adi kahpe de kasıtlı olarak size inanmadığını söyleyip düşmanlarınızdan yana taraf tutan polislerdir. Birikmiş günahları, geçmişte kaçtıkları cezalar ve hapishaneler var. Birikmiş bir hapishane borcu bakiyeleri var. Ben bunların bir tanesini değil, eğer kazanırsam bu kavgayı 14 senedir vuran ve çoluğa çocuğa karışmış yüzden fazla işkenceci dolandırıcı p.zevengi kapatacağım hapise. Daha önce 314 İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR hapishaneye hiç bir memuru veya polisi girmemiş bir devletin asaletine inanabilir misiniz? Dünya inanmıyor, bizim millet bir yalanla yaşayıp çocuklarının canını ve malını tehlikeye atıyor. Buradaki adresimde olay şudur: Bana düşman olan bir özel güvenlik şirketinin korduğu iki inşaat sahası ile çevrilmiş ve bir tarafı kışla olan bir sitedeyim. Herkes birlik olmuş ve benim şahidim yok. Önce günlerce terör estirdiler, sonra komşular da katıldı teröre, sonra da yoldan geçen insanalrın laf atması maskesi kazandırıldı duruma. Bu insanlar da plânlı olarak kapımın önünden günde 300 kadının 3′erli 2′şerli gruplar halinde geçmesi şeklinde ayarlandı. Geceleri yola park eden kamyon, otobüs ve arabalar laf atıyor açıkça. Polis kasıtlı olarak inanmıyor. Aynı polisler geldi dün gece, onları zaten dava etmiştim. Burada bir Allah var bir de ben varım. Onun dışında hepsi kahpenin dölü, hatta yüzlerce yılan geçiyor kapımın önünden. Ayrıca seni pornocu yaptık, artık pornocusun diye laf atan sapık sürüye tek cevabım var. Senelerce işimi okulumu özel hayatımı elimden aldınız. Kafamı becerip iş yapmamı engelledikten sonra ve beni aylarca kadınsız bıraktıktan sonra birkaç film izlemeye zorlayınca sizin yıllarca yaptığınız kahpelik ortadan kalkmayacak. Benim tercihim porno seyretmek değil, ananız avradınız ve bacınızla porno film seyretmek. İşte sağcı terör. Bir tane o.ospu bulup onu oynaştırıp baş örtülü – tesettürlü kadın evliya haksızlığa hakarete uğradı deyip coştururlar kendi destekçilerini. Oysa Allah’ın selâmını vermem öyle kahpeye, fuzulidir onunla konuşmak. Bir de çok özel haksızlığa uğramış soyu sopu belli olmayan kızlar vardır. Kahpece vurup kahraman muamelesi gören k.ltaklar, zenginlik vaadiyle kiralanan katil o.ospular. Hepsi çok özeldir, hepsi haksızlığa uğramıştır. Aslında kapından içeri sokmazsın öylesini, görsen selâm vermezsin. Ama bunlar alışveriş yaptığın markette/bakkalda, dershanede, okulda, devlet dairesinde… v.b. zorunlu olarak gittiğin yerlerdedir. 315