8 - Yeni Türkiye
Transkript
8 - Yeni Türkiye
ürdün Arap Baharı Sürecinde Ürdün-ABD İlişkilerinin Genel Bir Değerlendirmesi Abdulgani Bozkurt* dedilmiştir. 2014 senesi iki açıdan önem arz etmektedir. İlki, mezkûr sene itibariyle Arap Baharı diye tesmiye olunan sürecin belli bir mecraya girmiş olması ve Ortadoğu ile Kuzey Afrika’daki ülkelerde yaşanan hadiselerin netlik kazanmaya başlamasıdır. İkinci neden ise, 2014 senesinin başlangıcında patlak veren Ukrayna Krizi vesilesiyle Batı’nın ve hatta dünyanın tüm küresel güçlerinin ilgisinin göreceli olarak Ortadoğu’dan uzaklaşmasıdır. İlişkileri 2011–2014 seneleri arası ele alacak olan bu çalışmada, mezkûr süreç içersindeki ilişkilerin seyrinin daha iyi görülmesi amacıyla, ilk olarak Ürdün-ABD ilişkilerinin tarihi arka planına da kısaca değinilecektir. 691 1. Giriş Bu makale, Ürdün’ün Arap Baharı sürecinde varlığını devam ettirebilme kapsamında ABD ile geliştirdiği ilişkilere odaklanmaktadır. Çalışmada ikili ilişkilerin ele alındığı zaman aralığının bidayeti, Ürdün’de olayların başladığı 2011 senesi olarak belirlenmiştir. Zaman aralığı çerçevesindeki ilişkilerin nihayeti ise 2014 senesi olarak kay- Ürdün’ün dış politikasının küresel eksenini, ABD ile ilişkiler teşkil etmektedir. İki ülke arsındaki mevcut güçlü ilişkilerin kökeni, diplomatik ilişkilerin ilk kez tesis edildiği 1949 senesine kadar gitmektedir. ABD bu tarihten iki yıl sonra Ürdün’e özellikle siyasî konularda yardım etmeye başlamış, 1957 se(*) Dr., Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü, abdulganibozkurt@gmail.com (**) Bu makale, Şubat 2015’te Karadeniz Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde kabul edilen “Arap Baharı Sürecinde Ürdün Rejiminin Ayakta Kalma Stratejileri: Çok Düzeyli Bir Analiz” başlıklı doktora tezinin bir bölümünden türetilmiştir. YENİ TÜRKİYE 85/2016 2. Ürdün-ABD İlişkilerinin Tarihi Arka Planı nesinde imzalanan “İktisadî ve Teknik Destek Anlaşması” itibariyle de iki ülke arasında artarak devam eden işbirliği pek çok alanı kapsamıştır. Bu bağlamda, iktisadî işbirliği, siyasî diyalog ve sosyal etkileşim alanlarında her düzeyde paylaşım görmek mümkündür.1 Belli bir süre görece durağan seyreden ikili ilişkilere, 1974 senesinde ABD Başkanı Nixon’un Ürdün’ü ziyareti bambaşka bir boyut katmış ve ziyareti takip eden yılda ABD, dönemin Ürdün Lideri Kral Hüseyin’e Hawk füze sistemleri satmak suretiyle askerî alanda da önemli destekler sağlamaya başlamıştır. Gelişen askerî ilişkilerin de katkısıyla 1970’lerden itibaren Kral Hüseyin, ABD için bölgedeki en ılımlı Arap Lider ve İslam Dünyası’nda en güvenilir dost olma özelliklerini kazanmıştır.2 YENİ TÜRKİYE 85/2016 692 Siyasî ve askerî konularda Ürdün Rejimine yönelik destek veren ABD, 1980’lerden sonra özellikle iktisadî alanda hatırı sayılır biçimde destek sunmaya başlamıştır. Çeşitli yöntemlerle yapılan ekonomik yardımlar arasında, 1989’da Ürdün’de başlatılan demokratikleşme sürecinin bidayetinden 2000’lerin başına kadar geçen sürede, milyar dolarlar düzeyinde uygulanan borç silme anlaşmaları dikkate değerdir.3 Buna ilaveten, yine aynı kapsamda, 24 Ekim 2000 senesinde, ABD Başkanı Clinton ve Ürdün Kralı Abdullah’ın ABD’de bir araya gelerek Serbest Ticaret Anlaşması (STA) akdetmeleri, elli yıl boyunca mütemadiyen Ürdün’ü destekleyen ABD ile rejim arasındaki iktisadî bariyerlerin kaldırılmasını sağlayarak ikili ilişkilerin artmasına vesile olmuştur. ABD, bu anlaşmayla birlikte birçok hedefin yanı sıra, Ürdün’de istihdamın arttırılmasına da önemli katkı yapmayı amaçlamıştır.4 Ürdün, Eylül 2001’den itibaren ABD’nin liderliğinde başlatılan terörizm karşıtı savaşta bölgede kilit rol üstlenen devletlerin başında gelmiştir. ABD’nin bu amaçla, 2003 senesinde gerçekleştirdiği, Irak işgaline resmi düzeyde katkı vermese de Ürdün, işgal esnasında ve sonrasında ABD’ye operasyonel destek sağlamıştır. Kararsız bir tutum sergi- lediği operasyonların neticesinde Saddam Rejiminin son bulması, Ürdün’e tahmin edilemez fırsatlar sunmuş ve aynı zamanda yeni tehditler doğurmuştur. Irak bağlantılı iş alanlarında Ürdün bir cazibe merkezi olurken, işgalin doğurduğu istikrarsızlık ortamından, terörü kendi sınırlarında hissetmek suretiyle, nasibini almıştır.5 ABD’nin terörizmle mücadelede önemli bir müttefiki olan Ürdün, Arap Baharı sürecine kadar geçen zaman zarfında bu ittifakı zedeleyecek politikalar geliştirmekten özenle imtina etmiştir. Dahası, ülkede çoğunluğu oluşturan Filistinli nüfusun sebep olduğu İsrail karşıtlığı karşısında bile Ürdün Rejimi, İsrail Devleti’nin güvenliğini önemseyen/ önceleyen politikalara sahip ABD yönetimi ile ters düşmeme gayreti içersinde olmuştur. Bu iki hususta uzun süredir ABD ile paralel siyaset izleyen Kral Abdullah liderliğindeki Ürdün Rejimi, izlediği bu siyasetin bir sonucu olarak, Ürdün Arap Baharı başladığında ABD’nin devam eden desteklerinden mahrum kalmamıştır. Üstelik Ürdün’deki çoğu liberal temelli protesto gösterilerinin küresel düzeyde liberalizmin en önemli müdafilerinden biri olan ABD ile altmış yıldan fazla süredir devam eden müspet ilişkileri etkilemediği, aksine ayaklanma sürecinden en az zayiatla çıkması için ABD tarafından Ürdün’e ilave destekler sağlandığı da görülmektedir. Kuşkusuz bu desteklerin artmasında, Kral Abdullah’ın muhalefet ve halkın taleplerine kulak vererek siyasî ve iktisadî reform ya da başka bir ifade ile demokratikleşme sürecini başlatması önemli bir meşruiyet zemini teşkil etmiştir. Zikredilen bütün bu sebeplerden hareketle, protesto gösterileri sürecinde iki ülke arasındaki ilişkilerin seyrini belirleyen ve (1) Walid Al Shunnaq, “Economic Cooperation Between Jordan And U.S in The Twentieth Century”, Interdisciplinary Journal of Contemporary Research in Busıness, 4 (2), 2012, s. 588. (2) Mitchell G. Bard, “Jordan: The History of Modern Jordan”, 2008, Jewish Virtual Library https://www. jewishvirtuallibrary.org/jsource/ arabs/modjor.html, (26.06.2015). (3) Joshua Ruebner, U.S.-Jordan Free Trade Agreement, CRS Report for Congress, Congressional Research Service, Washington: The Library of Congress, 2001, s. 4. (4) Alfred B. Prados, Jordan: U.S. Relations and Bilateral Issues, CRS Report for Congress, Congressional Research Service, Washington: The Library of Congress, 2006, s. 13. 3. Ürdün Rejiminin İdamesinde ABD’nin Rolü Ürdün-ABD ilişkilerine bakıldığında, hemen her çalışmada Ürdün’ün ABD’ye yönelik ihtiyacı vurgulanmaktadır. Ancak ifade etmek gerekir ki Ürdün Rejimi, varlığını idame ettirebilmek adına ABD desteklerine ihtiyaç duyarken ABD de Arap Baharı sonrası bölgede sayıları hızla azalmaya başlayan istikrarsız ülkeler arasında istikrarını korumayı başarabilen Ürdün’de Müesses Rejimin varlığına ihtiyaç duymaktadır. Arap Baharı sürecinde üç yıllık süre zarfında karşılıklı gerçekleştirilen on’larca üst düzey ziyaret, iki ülkenin birbirlerine yönelik ihtiyaçlarını açıkça gözler önüne sermektedir. Karşılıklı ihtiyaçlar doğrultusunda şekillenen ilişkilerin neticesinde rejim, ABD’den gördüğü desteklerle ülke içi unsurlara ve bölgesel tehditlere karşı kuvvetlenmiş ve kuvvetlenmiş hâliyle bölgede ABD dış politikasına uygun hareket etmiştir. Arap Baharı sürecinde karşılıklı çıkarlar ve ihtiyaçlar temelli şekillenen ilişkilerin seyrini üç ana başlıkta ele almak mümkündür: İktisadî, Siyasî ve Askerî. 3.1. İktisadi Destekler Doğal kaynaklardan yoksun olan Ürdün, dışarıdan gelen yardımlarla ayakta kalmaya çalışan bir ülke hüviyetindedir. Ürdün’ün Gayri Safi Yurtiçi Hâsılası (GSYİH), 2013 yılı itibariyle 35 milyar dolar civarındadır.6 Yine 2013 yılı itibariyle % 2.9 büyüme oranına sahip Ürdün, Satın Alma Gücü Paritesinde dünyanın 89. sırasında yer almaktadır. Ülkede GSYİH’nin % 70’e yakını hizmet sektöründen, % 30’a yakını sanayi sektöründen elde edilmektedir. Tarımın ekonomideki payı ise sadece % 3 civarındadır. 2 milyonun altındaki işgücü sayısı ile Ürdün, dünyanın bu alandaki 123. ülkesidir. Resmi merciler, işsizlik oranlarını % 13 civarında gösterse de ülkedeki işsizliğin esasen % 30 civarında olduğu belirtilmektedir.7 Bu alanda da Ürdün dünyada 129. sırada yer almaktadır. 2013 yılı itibariyle mal sektöründe 7,9 milyar dolar ihracatı bulunan Ürdün’ün, aynı yıl itibariyle yaklaşık 22 milyar dolar ithalat gerçekleştirmesi, ülkedeki bütçe açığının ne denli büyük olduğunu gözler önüne sermektedir. Her sene meydana gelen bütçe açıklarının etkisiyle ülkenin dış borcu 30 milyar dolara yaklaşmış durumdadır.8 Tablo 1: Ürdün Dış Ticaret Göstergeleri Dış Ticaret Göstergeleri 2009 2010 2011 2012 2013 Mal İthalatı (milyon USD) 14,236 15,564 18,930 20,752 21,864 Mal İhracatı (milyon USD) 6,375 7,028 8,006 7,885 7,911 Hizmet İthalatı (milyon USD) 3,657 4,312 4,357 4,465 4,441 Hizmet İhracatı (milyon USD) 4,192 5,221 4,738 5,379 5,159 Kaynak: Dünya Ticaret Örgütü9 İktisadî dinamikler bakımından zayıf bir ülke olan Ürdün’deki protestolarda birçok iktisadî reformun talep edilmesi sürpriz değildir. Özellikle ülkedeki en mühim sorunlardan biri olan genç işsizlerin sayısının yüksek düzeyde olması, sokaklara dinamizm katmıştır. Uluslararası Çalışma Örgütü’ne (ILO) göre, Ürdün’de yaşı 20–24 arasında olup lise ya da lisans eğitimini bitirmiş genç işsizlerin oranı % 53’tür.10 Ürdün’deki genç işsizlik oranı bile iktisadî açıdan rahat etmek isteyen insanların nüfusunun ne boyutta olduğunu gösteren önemli bir istatistiksel veridir. Kaldı ki, bir işe sahip olup da işinden memnun olmayan insanların sayısı da az değildir. (5) Federal Research Division, Country Profile: Jordan, Washington: The Library of Congress September 2006, s. 5, http://lcweb2.loc. gov/frd/cs/profiles/Jordan.pdf, (26.06.2015). (6) The World Bank (Dünya Bankası), “Jordan”, http://data.worldbank.org/country/jordan, (17.05.2015). (7) 2011 ile 2014 yılları arasında Ürdün’de yapılan saha çalışmasında, işsizlikten şikâyet eden insanların dilinde % 30 oranının adeta gizli sözleşme ile mutabık kalınmış bir oran olduğu dikkat çekmiştir. Ayrıca, yine yazar tarafından, şehirlerin yanı sıra Baka ve Ceraş gibi Ürdün’ün önemi mülteci kamplarında yapılan gözlemler ve görüşmeler, kamplardaki işsizliğin iyimser ifadeyle % 60’larda seyrettiğini gözlemleme imkânı vermiştir. (8) CIA, “Jordan”, https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/geos/jo.html, (13.05.2015). (9) Dünya Ticaret Örgütü, “Jordan and WTO”, https://www.wto.org/ english/thewto_e/countries_e/jordan_e. htm, (22.01.2016). (10)ILO, “Tackling Jordan’s Youth Unemployment Hands-on”, (27.03.2014), http://www.ilo.org/beirut/ media-centre/fs/ WCMS_239750/lang--en/index.htm, (14.05.2015). 693 YENİ TÜRKİYE 85/2016 bilhassa ABD için önem derecesi yüksek olan bazı hususlar öne çıkmaktadır. YENİ TÜRKİYE 85/2016 694 Kendi imkânları zaten yetersiz olan ve önemli ölçüde dışarıdan gelen maddi yardımlara ihtiyaç duyan Ürdün, Suriye Savaşı’nın sonuçlarından etkilenmiş ve ülkeye yüz binlerce mültecinin akın etmesi ile karşı karşıya kalmıştır. Bu durum, dış yardımlara yönelik ihtiyacın artmasına yol açan bir gelişme olmuştur. Tam bu noktada, rutin olarak dış yardım alan Ürdün için ABD’nin verdiği destekler daha anlamlı hâle gelmiştir. bin ton tahıl ilave yardım yapacaklarını ifade etmiştir.13 ABD’nin 2011 sonlarında 660 milyon dolar olarak verdiği iktisadî desteği, Ürdün’ün içinden geçtiği sıkıntılı süreci göz önüne alarak arttırdığı görülmektedir. 2012 yılı başında doğrudan Kral Abdullah’a verilen iktisadî sözler bölümler hâlinde14 yerine getirilmiş ve Ürdün’e 2012 yılı içerisinde toplam 1 milyar 136 milyon dolara yakın yardımda bulunulmuştur.15 Arap Baharı sürecinde, Ürdün’ün iktisadî yardım taleplerini içeren ilk önemli buluşma, 17 Mayıs 2011 tarihinde gerçekleşmiştir. İki lider, ABD’de bir araya gelmiş ve buluşmada Başkan Obama, Kral Abdullah’a iktisadî reformların daha hızlı gerçekleştirebilmesi için yardımda bulunacağına dair söz vermiştir.11 Bu görüşmeden istenilen sonuç elde edilmiş, ABD söz verdiği yardımları sağlamaya başlamış ve Ürdün’e, ABD tarafından sadece 2011’de 660 milyon dolar nakit yardım yapılmıştır. 2011 senesinin sonlarına doğru, Aralık ayında, Ürdün Planlama ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Cafer Hasan, aynı yardımın 2012 yılında da devamını müzakere için ABD’ye gitmiştir. Ürdün açısından oldukça verimli geçen ziyaretin ardından Hasan, ABD’nin 2012 yılında yapacağı yardım miktarının 2011’deki 660 milyon dolar seviyesinde devam edeceğini müjdelemiştir.12 2012 Senesinde Ürdün’e yönelik gerçekleştirilen maddi yardımlar, 2013 senesinde de aynı şekilde ve benzer miktarlarda devam etmiştir. Rutin olarak gerçekleştirilen 660 milyon dolarlık yardıma ilaveten birçok yardım daha yapılmıştır. Bu amaçla, Kral Abdullah’ın Mart ayının sonlarına doğru Başkan Obama ve Amerikan Kongre üyeleri ile gerçekleştirdiği görüşmeler önemli sonuçlar doğurmuştur. Bu görüşmelerin etkisi ile 19 Mayıs’ta, iki ülke arasında, ABD’nin fazladan vaat ettiği 200 milyon dolarlık ek yardım anlaşması imzalanmıştır. Planlama ve Uluslararası İşbirliği Bakanı İbrahim Saif ile ABD Ürdün Büyükelçisi Stuart Jones arasında imzalanan anlaşma ile sağlık, su16 ve eğitim Cafer Hasan’ın ziyaretinden çok kısa bir süre sonra, 17 Ocak 2012’de, Kral Abdullah, son ziyaretinin üzerinden bir yıl bile geçmemiş olmasına rağmen Beyaz Saray’a bir ziyaret daha gerçekleştirerek tekrar ABD Başkanı Obama ile görüşmüştür. Toplantının ardından yapılan basın açıklamasında Obama, “arkadaşım” şeklinde hitap ettiği Kral Abdullah ile birçok konuda aynı fikirleri taşımaktan duyduğu memnuniyeti dile getirmiştir. Obama, Uluslararası Özel Yatırım Şirketi (OPIC) vasıtasıyla Ürdün’e yüz milyonlarca dolar yardımda bulunduklarını ve bu rakamın yıl içinde 1 milyar dolara yaklaşacağını, ayrıca dünyadaki iktisadî kötü gidişattan daha az etkilenmesi için Ürdün’e 50 (11)Mark Landler, “Obama and Jordan’s King Abdullah Talk of Mideast Peace”, (17.05.2011), The New York Times, http://thecaucus. blogs.nytimes.com/2011/05/17/president-obama-jordans-king-abdullah-talk-of-mid east-peace/, (04.09.2014). (12)“US Assistance to Jordan to Maintain its Levels Next Year”, (18.11.2011), Jordan Times, http://jordan times.com/us-assistance-to-jordan-to-maintain-its-levels-next-year, (18.09.2014). (13)ABD Beyaz Saray İnternet Sitesi, “Remarks by President Obama and His Majesty King Abdullah II of Jordan After Bilateral Meeting”, (17.05.2011), http://www.whitehouse.gov/the-press-office/2011/05/ 17/remarks-president-obama-and-his-majesty-kingabdullah-ii-jordan-after-bi, (21.11.2014). (14)İktisadi yardımların tamamı bir seferde değil, belli aralıklarla ve miktarlarla yapılmış ve yardımların hangi alanlarda kullanılacağı çoğu defa ABD’li yetkililer tarafından belirlenmiştir. Örneğin, Kasım 2012’de 100 milyon dolar iktisadî destek verilmiş ve yardımın, Ürdün Planlama ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Cafer Hasan ve ABD Büyükelçisi arasında alınan karar gereği, sosyal, sağlık ve turizm alanında kullanılması kararlaştırılmıştır. “100 مليون دوالر منحة 14.11.2012( ,”)امريكية اضافية لالردن, Ed-Düstur, s. 3. (15)“How Much Money does the U.S. Give to Jordan?”, (t.y.), Jordan Times, http://us-foreign-aid.insidegov.com/q/88/1590/How-muchmoney-does-the-U-S-give-to-Jordan, (21.05.2015). (16)Ürdün, su açısından dünyanın en fakir ülkelerinden biridir. ABD müttefiki Ürdün’e bu alanda da müstakil yardımlarda bulunmuştur. 2013 senesinin hemen başında, 21 Ocak’ta, Amerikan Büyükelçisi Stuart E. Jones, Ürdün’ün kuzey bölgelerindeki su sorununun aşılmasına katkı için ABD’nin 20 milyon dolar değerinde yeni bir hibe anlaşması yapacağını duyurmuştur. Büyükelçi, 2000 yılından itibaren, yapılacak son hibeyle birlikte, Ürdün’e su sektöründe yapılan toplam yardımların yaklaşık 537 milyon doları bulduğunu açıklamıştır. Muath Freij, “US Grants Additional $20m for Water Security in North”, (21.01.2013), Jordan Times, http://jordantimes.com/usgrants-additional-20m-for-water-security-in-north, (21.11.2014). İki ülke arasındaki ilişkilerde ABD’nin nakdi yardımlarının yanı sıra Ürdün’e küresel finans piyasalarında yardımcı olması da ayrı bir öneme sahiptir. Bu kapsamda, 29 Ekim 2013’te Ürdün Hükümeti tarafından ihraç edilen 1,25 milyar dolar değerindeki ABD garantili Avro bonoları, büyük ABD’li yatırımcılar tarafından satın alınmıştır. Satın alımı müteakip Maliye Bakanı Ümeyye Tukan bu politikasından dolayı ABD’ye duydukları minnettarlığı ifade etmiştir.18 3.2. Siyasî Destekler ABD’nin, Ürdün’e yönelik siyasî destekleri, özellikle üç önemli konu etrafında toplanmıştır. Buna göre ilk olarak, Kral Abdullah’ın ülkede gerçekleştirmeye çalıştığı siyasî reformlar, ikinci olarak Ürdün’ün bölgesel güvenliğin tesisinde ve İsrail-Filistin uyuşmazlığında üstlendiği rol ve Ürdün’ün Suriye Savaşı’nın maliyetleri ile mücadelesi desteklenen önemli hususlardır. İlk hususa bakıldığında, ABD’li yetkililerin, ülkede hem muhalefeti hem de halkı yeterli düzeyde memnun etmeyen siyasî reformlar karşısında Ürdün Rejimine devamlı surette destek sözü vermeleri ve bu amaçla harcanan gayretlerden sitayişle bahsetmeleri dikkate değerdir. Ürdün’de protesto gösterilerinin başladığı tarihten çok kısa bir süre sonra, 13 Şubat 2011 tarihinde, Ürdün’ü ziyaret ederek Kral Abdullah ve Ürdün Dışişleri Bakanı Nasır Cude ile bir araya gelen ABD Dışişleri Müsteşarı William Burns’ün, Ürdün’ün gerçekleştireceği iktisadî ve siyasî reformlarla ülkenin istikrar ve güvenini artıracağına dair inancını paylaşması, reformların desteklenmesi hususuyla alâkalı olarak ilk önemli açıklamadır.19 Aynı yılın Mayıs ayında Kral Abdullah ile bir görüşme gerçekleştiren ABD Dışişleri Bakan Yardımcısının, birçok reform gerçekleştiren Ürdün’ün reformlar konusunda lider ülke olduğunu ifade etmesi yine dikkat çekici bir söylem olarak kaydedilebilir. Bu söylem, ABD yönetiminin reformlar konusunda henüz küçük dahi olsa adım atamamış olan Ürdün’e yönelik bakış açısını açıkça gözler önüne sermektedir.20 Ülkede protesto gösterileri tüm hızıyla devam ederken Ocak 2012’de Kral Abdullah’ı ABD’de oldukça sıcak bir şekilde karşılayan Başkan Obama’nın, Kral’ın kendisine Ürdün’de gerçekleştirilen iktisadî ve siyasî reformlar hakkında bilgi verdiğini belirterek bu reformlarla, Rejimin ülkede siyasî ve iktisadî hayatı düzene sokacağını, istikrar ve güveni tesis edeceğini ifade etmesi, yine aynı amaçla serdedilen bir başka önemli açıklamadır.21 ABD’li yetkilerinin destek sözlerinde ve övgü dolu yorumlarında Ürdünlü siyasetçilerin izledikleri stratejiler kuşkusuz önemli bir yere sahiptir. Protestoların başlangıcından itibaren Ürdün Rejimi yetkilileri reform ile ilgili yapılan ve yapılacak çalışmalar hakkında devamlı surette ABD’li yetkililere bilgi vermiştir. Örneğin bu bilgilendirmelerden birinde Kral Abdullah, Kraliyet Divanı’nda Amerikan Kongre Üyeleri ile gerçekleştirdiği toplantıda üyeleri reform çalışmaları hakkında detaylı şekilde bilgilendirmiştir. Dahası Kral, Ürdün’ün reform çalışmalarındaki hedeflerinin gerçekleşmesi konusunda doğru adımlarla ilerlediğini, özellikle iktisadî reformla fakirlik ve işsizlik problemlerinin çözüleceğinin teminatını vermiştir.22 (17)Omar Obeidat, “US Pledges More Financial Assistance to Jordan”, (20.05.2013), Jordan Times, http://jor dan times.com/us-pledges-more-financial-assistance-to-jordan, (16.10.2014). (18)“US-guaranteed Eurobonds Issued by Jordan Oversubscribed by 180%”, (29.10.2013), Jordan Times, http://jordantimes.com/us-guaranteed-Eurobonds-issued-by-jordan-oversubscribed-by-180, (29.09.2014). (19)“King Discusses Region with US, Bahrain, Russia”, (13.02.2011), Jordan Times, s. 1. (20)“04.04.2011( ,” )الملك يؤكد اهمية الدور االميركي في دعم عملية السالم, El Ğad, s. 1–2–13. (21)“Jordan’s King Discusses Middle East Peace Talks with Obama”, (17.01.2012), CNN, http://edition.cnn. com/2012/01/17/world/ meast/jordan-abdullah-obama-meeting/, (21.11.2014). (22)“03.04.2012( ,”)يلتقي وفد مساعدي أعضاء الكونغرس االمريكي, Es-Sebil, s. 6. 695 YENİ TÜRKİYE 85/2016 alanındaki projelerin destekleneceği açıklanmıştır.17 Ürdünlü yetkililerin reformları gündemde tutmaları, ABD’li yetkililerin iki yıl boyunca Ürdün reform sürecinden sitayişle bahsetmelerini ve dahası bu övgünün 2013 senesinde zirve noktaya ulaşmasını sağlamıştır. Bu bağlamda, Mart 2013’te Kral Abdullah’ın Amman’da Başkan Obama ile; Dışişleri Bakanı Nasır Cude’nin de mevkidaşı John Kerry ile yaptığı görüşmeler eşi zor görülecek söylemlere şahitlik etmiştir. Taraflar, ülkeleri arasındaki ayrılmaz ve tarihî bağların her seviyede ortak çıkarlar doğurduğunun altını çizmiş; Dışişleri Bakanı Kerry, Krallığın uyguladığı reformlardan övgü ile bahsederek Ürdün’ün bölgede rol model olduğunu ifade etmiştir.23 YENİ TÜRKİYE 85/2016 696 Reformlar konusunda ABD desteğini arkasına alan Ürdün Rejimi, bölgesel istikrarın tesisi noktasında izlediği siyasetin meyvelerini de benzer şekilde toplamıştır. Bu husus, maddi yardımların ülkeye çekilmesinde önemli bir yer teşkil ettiğinden Ürdün Rejimi, bu siyasetini çıkarları doğrultusunda ve varlığını idame ettirme amacıyla oldukça verimli kullanmış ve ABD’nin bölge politikaları ile uyuştuğundan dolayı ABD de Ürdün Rejimine yönelik desteklerini esirgememiştir. ABD’nin siyasî alanda Ürdün Rejimine yönelik verdiği ikinci destek, bölgesel güvenlik konusunda ve bu konu içerisinde Ürdün’ün İsrail-Filistin uyuşmazlığında üstlendiği role yönelik olmuştur. 2011 senesinin başlarında, Ürdün’de olaylar başladıktan kısa bir süre sonra, 12 Nisan’da ABD’ye giden Dışişleri Bakanı Nasır Cude, Washington’da Amerikan Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’la görüşerek Kudüs, sınırlar, güvenlik, mülteciler ve su sorunlarını da kapsayacak bir İsrail-Filistin görüşmelerinin tekrar başlaması gerektiğine dikkat çekmiştir. Görüşmede Dışişleri Bakanı Clinton, ABD’nin Ürdün’ün bölgedeki gelişmelerde oynadığı ılımlı rolden ve barış görüşmelerine olan katkılarından dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirmiştir.24 Filistin meselesinin çözüme kavuşturulması için yoğun çaba sarf eden Dışişleri Bakanı Nasır Cude, 2012’nin başında da Ortadoğu uluslararası dörtlü kurul temsilcisi Tony Blair ve Ortadoğu ABD Özel Barış Süreci temsilcisi David Hale ile görüşmeler gerçekleştirmiştir. Görüşmelerde Filistin topraklarında bağımsız bir Filistin Devletinin kurulması hususunda uygun ortamın oluşturulması gayesiyle Filistin ve İsrail taraflarıyla doğrudan müzakerelere başlanması üzerinde durulmuştur.25 İki devlet liderinin katılımı ile Mart 2012’de gerçekleşen zirve, bölge güvenliği ve Filistin konusunda yine önemli içeriğe sahiptir. Toplantıda, İsrail-Filistin çatışmasında Ürdün’ün çabalarını takdir ettiklerini ifade eden Obama, barış sürecinde Ürdün’ün çok önemli bir rol üstlendiğine/üstleneceğine işaret etmiştir. Barışa hizmet eden Kral Abdullah’ın, babası Kral Hüseyin gibi ABD ile derin bağlar kurduğu için Oval Ofis’e davet edilen ilk Arap lider olduğunu hatırlatan Obama, Ürdün’ün dâhili ve daha çok harici meselelerden dolayı iktisadî sıkıntılar yaşadığına vurgu yapmış ve Kongre’nin kredi sağlama hususunda çalışmalarına devam ettiğini müjdelemiştir.26 ABD dönüşü Amerikan Kongre Üyelerinden bazılarını Amman’da ağırlayan Kral Abdullah, İsrail-Filistin meselesinin çözümünde ABD’nin sunduğu katkılardan dolayı müteşekkir olduklarını ifade etmiş ve Filistin halkının özlemini çektiği, en tabii hakları olan bağımsız devletlerine sahip olma konusunda kalıcı ve nihai çözümler üretmede ABD’nin verdiği desteğe dikkat çekmiştir.27 Yukarıda zikredilen görüşmelere ilaveten, Filistin meselesinde Ürdün’ün üstlendiği rolün önemini vurgulayan birçok karşılıklı (23)“Jordan, US Seek to Build on ‘historic’ Ties”, (23.03.2013), Jordan Times, http://jordantimes.com/jordan-us-seek-to-build-onhistoric-ties, (09.10.2014). (24)“Judeh Meets with Clinton”, (14.04.2011), Jordan Times, s. 1–6. (25)“07.02.2012( ,”)جودة يجري مباحثات مع مبعوثي الرباعية و الواليات المتحدة, Es-Sebil, s. 6. (26)ABD Beyaz Saray İnternet Sitesi, “President Obama Holds a Press Conference with King Abdullah II of Jordan”, (22.03.2013), http://www.whitehouse.gov/photos-and-video/video/2013/03/22/ president-obama-hol ds-press-conference-king-abdullah-ii-jordan#transcript, (21.11.2014). (27)“03.04.2012( ,”)يلتقي وفد مساعدي أعضاء الكونغرس االمريكي, Es-Sebil, s. 6. Filistin meselesine benzer olarak, Ürdün’ün Suriye Savaşı’nda da barışçıl bir çözüm istediği ve bu istekle bölgede istikrarsızlığa yol açabilecek her türlü politikanın karşısında durduğunu ifade etmek gerekmektedir. Bölgede en büyük iktisadî ortağı olan Suriye’de savaşın patlak vermesiyle ve savaşın neticesinde ortaya çıkan mülteciler sorununun varlığıyla Ürdün, iki kez kayba uğramıştır. Ancak, kayıp gibi görünen mülteciler sorununun ülkeye maddi yardımların çekilmesinde bir vasıta olarak kullanıldığını söylemek gerekir. Bu kapsamda, mezkûr konu ile ilgili ABD’nin Ürdün Rejimine yönelik siyasî ve bu siyasî desteğin bir sonucu olarak iktisadî destekleri üçüncü önemli hususu teşkil etmektedir. İki ülke yetkilileri arasında gerçekleşen hemen bütün görüşmelerde Suriye Savaşı’nın da gündeme alındığı görülmektedir. Henüz Suriye Savaşı’nın birinci yılı dolarken, ABD’de gerçekleştirilen zirvede Başkan Obama, Ürdün Kralı Abdullah’a ABD’nin Suriye Savaşı’nda en fazla insani yardım yapan ülke olduğunu hatırlatmış, dahası Ürdün’ün her zaman mültecilere kucak açtığına ve dolayısıyla bu yükün altında ezilmemesi için uluslararası toplumun daha fazla sorumluluk üstlenmesi gerektiğine vurgu yapmıştır.28 2012’de ABD’ye gerçekleştirdiği ziyaretten konu ile ilgili daha fazla destek sözü ile dönen Kral Abdullah ilerleyen süreçte, bu sözün benzerlerini siyasînin yanı sıra iktisadî ve askerî alanlarda da almaya başlamıştır. Bu kapsamda Obama’nın Mart 2013’teki Amman ziyareti Suriye meselesiyle ilgili önemli izler taşımıştır. Kral Abdullah, Ürdün’ün kollarının tarihsel olarak bütün komşulara açık olduğunu ancak bu kadar fazla mülteci akınıyla baş edilemeyeceğini söyleyerek ülkede var olan yaklaşık 450 bin mültecinin ekonomiye yıllık 550 milyon dolar yük getirdiğini Başkan Obama’ya iletmiştir. Toplantıda Obama, Suriyeli mültecilerin getirdiği yükü29 hafifletmek adına 200 milyon dolar ek yardım sözü vermiş ve Ürdün’ün her zaman yanında olduklarını açıkça beyan etmiştir.30 Obama’nın Ürdün’ü ziyaretinden yaklaşık bir ay sonra, 26 Nisan 2013 tarihinde, Ürdün Kralı Abdullah Washington’a giderek başta Obama ile olmak üzere yine üst düzey temaslarda buluşmuştur. Görüşmede Obama, Kral Abdullah’a bölgede oynadığı rolden dolayı Ürdün’ün sıra dışı bir model olduğunu söylemiştir.31 Kral Abdullah ise yine aynı konuyu gündeme getirerek Obama’ya, Ürdün’ü ziyaretinden bu yana ülkeye 60 bin yeni mültecinin giriş yaptığını, mültecilerden dolayı ülkedeki gruplaşmanın had safhaya ulaştığını iletmiş ve Obama’ya ülkesine vermiş olduğu her türlü destek için şükranlarını sunmuştur.32 Bu görüşmeden kısa bir süre sonra, 19 Mayıs tarihinde, iki ülke arasında, ABD’nin vaat ettiği 200 milyon dolarlık ek yardım anlaşması imzalanarak hayata geçirilmiştir. Böylece ABD -askerî alanda verdiği 300 milyon doların haricinde- yıllık rutin olarak verdiği 360 milyon dolar iktisadî yardıma 200 milyon daha ekleyerek toplam iktisadî yardım miktarını 2013 ortalarında 860 milyon dolara çıkarmıştır.33 Ürdün tarafından büyük bir (28)ABD Beyaz Saray İnternet Sitesi, “President Obama Holds a Press Conference with King Abdullah II of Jordan”, (22.03.2013), http://www.whitehouse.gov/photos-and-video/video/2013/03/22/ president-obama-hol ds-press-conference-king-abdullah-ii-jordan#transcript, (21.11.2014). (29)Planlama ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Cafer Hasan, 23 Mart tarihinde, 200 milyon dolarlık yardım sözü veren ABD Başkanı’nın ayrıca uluslararası piyasada Ürdün’ün tahvillerine teminat vereceğini açıklamıştır. Omar Obeidat, “US Plans to Guarantee Jordanian Bond Issue”, (23.03.2013), Jordan Times, http:// jordantimes. com/us-plans-to-guarantee-jordanian-bond-issue, (09.10.2014). (30)“Obama Vows Aid for Syrian Refugees in Jordan”, (23.03.2013), Al Jazeera, http://www.aljazeera.com/ news/middleeast/2013/03/2013322145755378654.html, (22.08.2014). (31)Colleen Curtis, “President Obama Meets with King Abdullah II”, Beyaz Saray İnternet Sitesi, (26.04.2013), https://www.whitehouse.gov/blog/2013/04/26/president-obama-meets-king-abdullah-ii, (21.05.2015). (32)“Jordan, US Seek End to Syria Bloodshed”, (27.04.2013), Jordan Times, http://jordantimes.com/jordan-us-seek-end-to-syria-bloodshed, (13.10.2014). (33)Omar Obeidat, “US Pledges More Financial Assistance to Jordan”, (20.05.2013), Jordan Times, http:// jordantimes.com/us-pledges-more-financial-assistance-to-jordan, (16.10.2014). 697 YENİ TÜRKİYE 85/2016 ziyaret gerçekleşmiştir. Bütün bu ziyaretlerin üzerinde durduğu önemli noktalar, Ürdün’ün bölge güvenliği açısından izlediği siyasetin önemi ve İsrail-Filistin uyuşmazlığında geliştirdiği barışçıl politikalar ve öneriler olmuştur. memnuniyetle karşılanan bu kararın üzerinden henüz bir ay geçmişken 19 Haziran’da, ABD Ürdün Büyükelçiliği, ABD Hükümeti’nin Suriyeli mülteciler için 300 milyon dolarlık ek bir yardım daha sağlayacağını ve bu meblağın 45 milyon dolarlık kısmının da doğrudan Ürdün’e verileceğini açıklamıştır.34 2013 senesinin sonlarına doğru Suriye Savaşı kapsamında gerçekleşen zirvede Amman’ı ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı Kerry, bir kez daha, Ürdün’ü Suriye Savaşı’nda izlediği politikadan ve bölgesel barışın tesisinde üstlendiği rolden dolayı desteklediklerini ifade etmiştir.35 3.3. Askerî Destekler YENİ TÜRKİYE 85/2016 698 ABD’nin Amman Büyükelçiliğinin paylaştığı bilgiye göre, Ürdün’e verilen yıllık 660 milyon doların 300 milyon dolarlık kısmını askerî destekler teşkil etmektedir.36 ABD tarafından Ürdün’e yapılan askerî yardımların yanı sıra iki ülke arasında büyük önemi haiz askerî konularda, ele alınan süreç içerisinde, müteaddit defalar fikir alışverişi yapılmıştır. Ürdün’de meydana gelen huzursuzluklar ile yakından ilgilenen ABD yönetimi, Ürdün Rejiminin devamlılığının sağlanması için askerî alanda önemli gayretler sarf etmiştir. Ülkede olaylar yeni başladığında, Şubat 2011’de, Kral Abdullah ABD Genelkurmay Başkanı Amiral Mike Mullen ile bir görüşme gerçekleştirmiştir. Kral Abdullah’ın yanı sıra Ürdün Genel Kurmay Başkanı Meşal El Zaben de ABD’li mevkidaşıyla bir toplantı yapmıştır. Toplantıda özellikle Mısır’daki son gelişmeler masaya yatırılmış ve Ürdün-ABD orduları arasıdaki işbirliği ele alınmıştır.37 Bu noktada, Ürdün’de başlayan liberal temelli ayaklanmalar karşısında ABD Silahlı Kuvvetlerinin bir numaralı isminin Ürdün Rejimine yönelik verdiği işbirliği mesajı, monarşi ile yönetilen Ürdün’e duyulan ihtiyacı göstermesi bakımından mühimdir. Bu görüşmeden çok kısa bir süre sonra, ABD’ye giden Kral Abdullah’ın Washington’da Savunma Bakanı Robert Gates ile görüşerek Ortadoğu’daki gelişmeleri ve özellikle askerî alandaki işbirliği konularını müzakere etmesi yine mühim bir gelişme olarak kaydedilebilir.38 Yine aynı ziyaret kapsamında ABD Senato Üyesi Gery Ackerman ile yaptığı görüşmede Kral Abdullah, Ürdün-ABD işbirliğinin benzer amaçlar doğrultusunda arttırılması ve Ortadoğu’da barışın sağlanmasına yönelik temaslarda bulunmuştur.39 Ürdün Arap Baharı’nın henüz başlangıcında birlik mesajları veren iki ülkenin, ilerleyen süreçte küresel ve bölgesel güvenlik konularında ortak düzenledikleri operasyonlar da dikkate değerdir. FBI’nın da doğrudan katıldığı bu operasyonlardan birinde, iki ülke arasında karşılıklı ortak çıkarlara hizmet eder biçimde, Usame bin Ladin’in sözcüsü Süleyman Ebu Ğais tutuklanmıştır. Tutuklamanın ardından, 7 Mart 2012 tarihinde, Kral Abdullah olayı El-Kaide’ye karşı sürdürülen savaşta kazanılmış çok önemli bir zafer olarak nitelemiştir. Türkiye’de yayınlanan ulusal günlük gazete Hürriyet’e göre, Ebu Ğais, Kuveyt’e gitmek üzere kısa bir süre Türkiye’de kaldıktan sonra yol güzergâhında olduğu için Ürdün’e geçmiştir. Habere göre Ebu Ğais, başkent Ankara’da lüks bir otelde kalmış ve Türk yetkililer Ğais’i ülkede bir suça karışmadığı için tutuklamayı kabul etmemiştir. Türkiye’de tutuklanmayan Ebu Ğais’in Ürdün’de tutuklanması sonrasında ABD’li yetkililer, Ürdün’ün bölge güvenliğinde oynadığı üstün rolden dolayı Kral Abdullah’ı ve Ürdün’ü takdir ve tebrik etmişlerdir.40 (34)Hani Hazaimeh, “US Boosts Aid for Syrian Refugees by $300 Million”, (20.06.2013), Jordan Times, http:// jordantimes.com/ us-boosts-aid-for-syrian-refugees-by-300-million, (18.10.2014). (35)“07.11.2013( ,” إجراءات إسرائيل األحادية عقبة أمام السالم: )الملك, Ed-Düstur, s. 1. (36)“US Assistance to Jordan to Maintain its Levels Next Year”, (18.11.2011), Jordan Times, http://jordan times.com/us-assistance-to-jordan-to-maintain-its-levels-next-year, (18.09.2014). (37)“Monarch Receives top US Military Officer”, (14.02.2011), Jordan Times, s.1. (38)Faik Hicazin, “الملك يلتقي وزير الدفاع األمريكي والممثلة العليا لألتحاد األوروبي 18.05.2011( ,”)وعضو مجلس الشيوخ اكرمان, Ed-Düstur, s. 4. (39)الملك يلتقي وزير الدفاع األمريكي والممثلة العليا لألتحاد األوروبي وعضو مجلس الشيوخ اكرمان, Faik Hicazin, (18.05.2011), Ed-Düstur, s. 4. (40)Daha fazla bilgi için bkz: “Osama bin Laden’s Spokesman ‘held in Jordan’”, (07.03.2013), Al Jazeera, http:// www.aljazeera.com/news/americas/2013/03/20133716382510846 .html, (22.08.2014). Ürdün her ne kadar Suriye Krizinin başlangıcından itibaren tarafsızlığını korumaya ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esed’i karşısına almamaya çalışsa da, konu ile ilgili yapılan görüşmeler/anlaşmalar Ürdün-ABD ortaklığının boyutunu gözler önüne sermektedir. El Cezire’nin verdiği haberde, 2012 yılının Temmuz sonlarına doğru ABD’li ve Ürdünlü uzmanların Esed Rejiminin düşmesi hâlinde, ülkedeki kimyasal silahların akıbetinin ne olacağı üzerine müzakerede bulunduklarından bahsedilmiştir. Yapılan müzakerede en iyi senaryolardan biri olarak, ABD birliklerinin Rejimin dağılmasını müteakip Suriye’ye girerek 18 saat içerisinde kimyasal silah stoklarının kontrolünü sağlamasının planlandığı ileri sürülmüştür.41 El Cezire’nin verdiği haberin doğruluğu teyit edilebilmiş değildir. Ancak yapılan araştırmalar dâhilinde bir tekzibe de rastlanmamıştır. Bu tarihten sonra, özelikle 2013 senesinin başlarında, iki ülke arasında vuku bulan hadislere bakıldığında ilgili konuda müzakerelerin yapıldığı ihtimali güçlenmektedir. ABD’nin Ürdün’e siyasî desteklerinin anlatıldığı bölümde, Mart 2013’te Amman’da buluşan iki liderin en önemli gündem maddelerinden birinin Suriye olduğu ifade edilmişti. İki liderin görüşmesinden kısa bir süre sonra, 18 Nisan 2013 tarihinde, Ürdün Silahlı Kuvvetleri Sözcüsü, ABD ordusundan 200 kişilik bir ekibin yakın tarihte Ürdün’e “Hevesli Aslan” ismiyle yapılacak rutin bir tatbikat için geleceğini ve bu askerlerin aynı zamanda Suriye’den gelebilecek potansiyel kimyasal saldırıları püskürtmekte faydalı olacağını açık- lamıştır. 42 Bu açıklamadan kısa bir müddet sonra ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel, 200 kişilik bir askerî birliğin Suriye sınırında güvenliğin sağlanmasına yardımcı olmak amacıyla Ürdün’e gönderildiğini, ayrıca iki ülke arasında bir tampon bölge oluşturulması ihtimali üzerinde durulduğunu açıklamıştır.43 Takip eden süreçte Suriye Savaşı ile ilgili ABD askerî destekleri, 200 kişi ile sınırlı kalmamış ve kısa süre içinde çeşitlenerek artmaya başlamıştır. Ürdün Başbakanı Abdullah Ensur, 22 Haziran 2013 tarihinde, 200 ABD askerînin eğitim ve tatbikat için, 700 askerîn de patriot füzeleri ve f-16’lar için Ürdün’e yerleştiğini duyurmuştur. Açıklamada, bu askerî varlığın Suriye Savaşı’nın Ürdün’e sıçraması ihtimaline karşın ülkenin savunma kabiliyetlerini geliştirmek için Ürdün’ün isteği ile ülkede kaldığı dile getirilmiştir.44 Bu gelişmeler, tahmin edileceği üzere, Ürdün kamuoyunda büyük tepkilere yol açmıştır. Yaşanan gelişmeler ve gelişmelere yönelik artan protestolar karşısında ABD’li yetkililer açıklama yapma gereği duymuşlardır. Bu açıklamalardan birinde Amerikan Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey, 15 Ağustos 2013 tarihinde, Ürdün’deki Amerikan askerî misyonunun Suriye’den gerçekleşebilecek sızmaları engellemek ve dolayısıyla Ürdün’e yardım etmek olduğunu beyan emiştir. Ülkede yaklaşık bin Amerikan askerînin konuşlandığını belirten Dempsey, bunlardan yüz kadarının Amman’ın varoşlarında yer hizmetinde görev alarak ülkeye hizmet ettiğini söylemiştir.45 (41)Daha fazla bilgi için bkz: Nisreen El-Shamayleh, “Jordan Fears Fallout from Syria”, (24.07.2012), Al Jazeera, http://www. aljazeera.com/focus/2012/07/201272481147275938.html, (22.08.2014). (42)Khetam Malkawi, “Military Says US Troops in Jordan for Routine Drill”, (18.04.2013), Jordan Times, http:// jordantimes.com/military-says-us-troops-in-jordan-for-routine-drill, 13.10.2014. (43)Ürdün hükümeti, öncesinde, Suriye’nin güney vilayeti Deraa’dan itibaren oluşturulacak bir koridor ile mülteci akınının önüne geçilebileceği yönünde bir talepte bulunmuştur. “Jordan: Straddling Syria Sensitivities”, (05.05.2013), Al Jazeera, http://www.aljazeera.com/programmes/insidesyria/2013/05/20135562034627900. html, (22.08.2014). (44)“Jordan Hosting 900 US Troops to ‘boost defence’—Ensour”, (22.06.2013), Jordan Times, http://jordantimes .com/jordan-hosting-900-us-troops-to-boost-defence----ensour, (18.10.2014). (45)“US mission in Jordan could last years as Syria war rages—Dempsey”, (15.07.2013), Jordan Times, http://jordantimes. com/usmission-in-jordan-could-last-years-as-syria-war-rages----dempsey, (25.09.2014). 699 YENİ TÜRKİYE 85/2016 Yukarıdaki örneklerde görüldüğü üzere iki ülke arasında, hem Ürdün Rejimini ülkede güçlü kılacak askerî işbirliği hem de bölgesel güvenlik meselelerinde düzenlenen ortak operasyonlar dikkat çekmektedir. Bu işbirliği ve ortak operasyonlara ilaveten, Suriye Savaşı’nın oluşturduğu güvensiz ve istikrarsız ortamdan etkilenememesi amacıyla, Ürdün’e yönelik askerî destekler de yine önem arz edecek niteliktedir. 4. Sonuç Arap Baharı şeklinde tesmiye olunan süreç içerisinde Ürdün-ABD ilişkilerine bakıldığında bu ilişkilerin çok farklı alanlarda ve düzeylerde şekillendiği görülmektedir. Bu ilişkilerde iktisattan siyasete, askeriyeden topluma, sağlıktan kültüre dair hemen her alanda bir etkileşim mevcuttur. Bu makalede ilişkilerin ana belirleyici alanları olması bakımından iktisadî, siyasî ve askerî alanlar öncelenmiş ve tali sayılabilecek diğer alanlara doğrudan değinilmemiştir. YENİ TÜRKİYE 85/2016 700 Mezkûr süreçte ikili ilişkilere bakıldığında ilk dikkat çeken husus, Ürdün Rejiminin bölgede birçok Rejimi yıkan ve birçoğunu da sarsan olaylar silsilesinden başarıyla ve etkilenmeden çıkmak için ABD ile temaslarını ve destek taleplerini arttırdığıdır. Bu amaçla, Ürdün Rejimi yetkilileri farklı düzeylerde ve birçok alanda ABD’li mevkidaşları ile gerek Ürdün’de gerek ABD’de bir araya gelmişler ve iki ülkenin ortak çıkarlarını ilgilendiren hemen her mevzuu müzakere etmişlerdir. Zemini ve zamanı ne olursa olsun, yapılan bütün toplantılar sadece Ürdün Rejiminin ABD’ye yönelik ihtiyacını değil aynı zamanda ABD’nin de Ortadoğu’da sayıları hızla artan istikrarsız devletler arasında istikrarını korumayı başaran Ürdün’de Rejimin varlığına yönelik ihtiyacını gözler önüne sermiştir. Mevcut literatür tarafından küresel terörizm şeklinde adlandırılan radikalleşme tehdidinin artması, Suriye Savaşı’nın gün geçtikçe daha kaotik hale bürünmesi, Mısır’ın içinden geçtiği ayaklanma, devrim ve darbe sürecinin belirsizliğini koruması ve ABD tarafından öncelikli konulardan biri olan İsrail’in güvenliği hususunun değişken dengelerden dolayı daha fazla önem kazanması, ABD yönetiminin Ür- dün Rejimine yönelik ihtiyacını gösteren bazı önemli hususlar olarak dikkat çekmektedir. ABD, Ürdün Rejimini desteklerken şüphesiz, güvenlik ve demokrasi ikilemini yaşamak mecburiyetinde kalmıştır. Ancak Ürdün Rejiminin ülkede demokratikleşme kapsamında başlattığı reform süreci ABD’nin yaşadığı bu ikilemi tümüyle ortadan kaldıramasa da minimize etmeyi başarmış ve ABD’nin Rejimin arkasında durmasını kolaylaştırmıştır. Arap Baharı’nın etkileri belki on yıllar boyunca hissedilecektir ancak şimdilik sürecin ani yıkıcı ve sarsıcı özellikleri ortadan kalkmış görünmektedir. Bu ani yıkıcı ve sarsıcı özellikleri koruduğu zamanda bile Ürdün Rejiminin arkasında duran ve rejime iktisadî, siyasî ve askerî alanlarda cömertçe yardımda bulunan ABD yönetiminin bundan sonraki süreçte aynı siyaseti devam ettirmesi şaşırtıcı olmayacaktır. Üstelik, Arap Baharı öncesine göre desteklerini arttıran ABD’nin bölgedeki etkisini göreceli yitirmeye ve Rusya’nın bölgede gittikçe inisiyatif alan bir politika izlemeye başlaması, Ürdün gibi tarihsel olarak ABD ile ancak aynı zamanda 2000’lerin başından itibaren de Rusya ile iyi ilişkilere sahip Rejimin desteklenmesini gerekli kılmaktadır. ABD’nin Ürdün Rejiminden uzaklaşması, bir boşluğun oluşmasına ve bu boşluğun Rusya tarafından doldurulmasına yol açabilir. Dahası, Ürdün’ün komşu olduğu Irak ve Suriye’de ABD karşıtı örgütlerin güçlenmesinin önüne geçilmesi, bu örgütlerle savaşılması ve yine Ürdün’ün komşusu İsrail’in güvenliğinin devam ettirilmesi açısından Ürdün Rejimi hayatî önemini devam ettirecektir. Bütün bu özelliklerinden dolayı Ürdün-ABD ilişkilerinin işbirliği ve ortak çıkarlar temelli artarak devam edeceği yorumunda ve öngörüsünde bulunmak yanlış olmayacaktır.