Röportajın Pdf Formatı için tılayın.
Transkript
Röportajın Pdf Formatı için tılayın.
l "Teslim olma kararı aldığımda, bu kadar yatacağımı tahmin etmemiştim" I "İyi ki tutuklanmışım; buraya gelmeseyd im ,; a i. 'f il ,: ,i a"i :ja: 1], ia ?j: ?. i.| 1, |!: t ij. ii. i: ".,*^ t. "",:,,auf_ :; ,] ilı ,| §:: *:. çıldırmama 9-10 ay kalmıştı" l "Düşsel seyahatIere inanıyor ve yaşayabiIdiğimi hissediyorum. Normal biri olmadığımı biliyoru m" çj *i li] i]: ii] l'i, !, |;. i].: 4i l; l "Bu dünyaya bedenen tam olarak geldim ancak ruhum bedenimle buluşmadan önce yara aldı" :.'" .*J;".:, I "Ben, çocukluk hayallerini başarmış, mutlu birisiyim. Çünkü cezaevlerinde yatmak da benim hayallerimin bir parçasıydı" :i ra 36 uo ,r, / 18 MAyı5 2006 * ai i j..:l l ]]ğ, ]ğ |. ffi' ffi" ffi, § w: &.- ffi; ş ffi,i §i ]i] sEDAT PEKER lÇERI DEN,KONU ŞTU :ğ 1 j §": ffiİ $: &,l ğ.; ffi; {: ffij #i] &; ii ffi.: ffi,: ff,i o cELAEULERıilDE nT]v|AI DA o o HAYALİ]v|Dİ ffia*ççı Tutkun Akbaş W lmanya'da büyüyen, bugün tufuklu yargılanan Sedat Peker, Rize kökenli ve 1970, Sakarya doğumlu. Adı, 'kullandığı telefon numaraları' nedeniyle Susurluk Raporu'nda da geçti, Barmen Oğuz Atak'ın sırtında 'Allah' dövmesi bulundu- ğu gerekçesiyle öldiirülmesi olayında da... 1997'de Rize'de kaçakçı Abdullah Topçu'yu öldtirmek suçundan savcı karşısrna çıkan ve serbest bırakılan Peker'in iki adaml, ayru davadan müebbet hapse mahk0m oldu. Tehditle tahsilat yapmak, zor|a a|ıkoymak, adam öldiirmeye azmettirmek ve benzeri suçlardan yedi ay boyunca araflafl Peker, Romaıya'da teslim olarak, 19 Ağustos l 998'de Türkiye'ye getirildi. Peker'in, tufuklu bulunduğu sürede Bayrampaşa Cezaevi'nde 'kallar gibi' yaşadığı gazetelere haber oldq cezaevine kokoreç makinesi sokmaya çalıştığı da. Kaldığı 50 kişilik koğuşun tabanını duvardan duvara halıyla kaplattığı, duvarlannı bo- yattığı, tuvaletlerin yenilenmesini istediği, cezaevinde l00 koyun kestirip tufuklu ve hiikümlülere dağıttığı söylendi. Aırcak çanak anten, video, CINE 5 dekoderi, ekmek kızartma makinesi ve dikiş makinesi gibi isteklerine ise cezaevi yönetiminin izirıve- rmediği ileri si.irüldü. İstanbul DGM Savcılığ, Ekim 1998'de Peker ve adamlan hakkında 7.5 yı|akadar hapis istemiyle dava açtı, 24 Mayıs |999'da tahliye edildi. 8 ay 29 glın cezaevinde yatan Peker, "Sanal bir çete yaratıJ- dığın1' ileri siirdü. Ancak Ekim 2004'te 'organize suç örgütii kurmak' suçlamasryla, gıyabi fufuklulugu vicahiye çewilerek Bayrampaşa Cezaev7'ne konuldu. Daha sonra da Kandıra 2 No'lu F Tipi Cezaevi'ne nakledildi. ffi Cezıeinde bir gününüz nasıl geçi- yor? Giinlerim ruhsal olarak huzurlu, tempo olarak ise çok yoğun geçiyor. Öglene ka- dar giinli.ik gazete\ei inceliyorum. Saat 12:00-13:30 arası, omuriliğimdeki sağhk problemlerime iyi gelecek olan kiiltiir > 3 Mayıs 2006 tarihli bazı ga.zetelerde tam sayfa yer alan bir i|an dikkat çekiciydi. İlan; "3 Mayıs Türkçülük Günümüzü Kutluyoruz", "Hedef ler Devlet Tarafından Açıklanmaz, Milletçe Yaşanır" başlığını taşıyordu. ılanın altındaki imza ise ozturkler.com ve gencturkhaber.com idi. Bu internet siteleri oldukça tanıdıktı. ozturkler.com'un açılışı, cezaevine girmeden önce oldukça şaşalı bir şekilde Sedat Peker tarafından yapılmıştı. Bu adres her zaman sedat peker'i anımsatıyordu. Bu ilan, bizi yine Sedat Peker'e götürdü. Sedat Peker,'içeride' olmasına rağmen 'dışarıda' olanlarla yakından ilqiliydi. Ve 3 Mayıs Türkçülük Günü'nü yine onun imza attığı Öztürkler ve Genç Türkler Türkçülük Hareketi kutladı. Sedat Peker'Ie avukatları aracılığıyla gerçekleştirdiğimiz söyleşide, ilanla yeniden gündeme gelişinin amacını öğrenmeye çalıştık. ı8 t{Ayıs 2006 , ,r, * 37 § ş: tr f.. ş. a J#_ t-"! ia d] E e-* ?: ı ?, fizik hareketlerini yaplyor, daha sonra da avukat görüş odasına geçiyorum. Saat 17:00 gibi tekrar koğuşa dönüp gelen mekfupları okuyorum, gete yans1 ancak bitire- ^r,' t. iı ı:] ği }.:: ğ., biliyorum. Daha sonra da kitap okuyorum. İçinde bulunduğum fiziki duruma gelince; malum, demirden ve betondan oluşan iki katlı bir mimari yapl içindeyiz. Bir de küçük de olsa bahçe diye adlandırdığımız; her tarafi betondan, üstleri de çivili telden oluşan alanımvvar. Ayrıca, mini buzdolabı, bir de 37 e|<ran televizyon var. Okuduğum kitap tiirleri ise hemen hemen her çeşit. Burada okuduğum ve iizerimde etki bırakanba^kitaplar ise; 'Bir Giin Tek Başına' (Vedat Türkali), 'EzıIenler' (Dostoyevski), 'Çanlar Kimin İçin Çalıyor' (Hemingway), 'Her Şey Seninle Başlar' (Mü- min Sekman),'Hayatınızın En Güzel Yılı' (Debbie Ford) ve tabii ki başyapıt olarak Turgut Özakman'ın'Şu Çılgın Türkler' ki tabı... Ali Koç ve Yusuf Koç isimli beyler tarafindan hazrrlanarı'Başbuğ Atatiirk' ve 'Tarihi Gerçekler Işığında Belgelerle Mustafa Kemal Atatiirk' isimli kitapların ise isimlerini anmaktan aynca bir zevk duyarım. Televizyonda ise ana haberleri ve birkaç tartışma programml, dizi olarak da 'Avrupa Yakası'nı takip ediyorum. 'ffiF tipini cezaevini lcyaslar mrsrnız? F tipi cezaevlerinin birçok Avrupa ülkesinde yasaklandığını biliyorum. O ceza- ğ i .i. "d*.- İ Jtğ İ >:\ b,#ğ a ''"#'i,. ' } ] ./İ ,i 1* ;§,İ :{,& dunuz? Ne zaman tahliye olacaksrnrz? Ne zaman tahliye olacağımı, mahkeme heyetinden ve yüce Allah'tan başka kimsenin bilebilmesi mümkiin değil. Teslim o1ma karan aldığımda ise bu kadar yatacağı- mı tahmin etmemiştim. Gerçi iyi ki fufuklanmışım; fufuklanıp buraya gelmeseydim 6 ay, bilemedjııiz 9-|0 ayhk bir zamaı di- 38 * ,r, / ı8 iıAyıs 2006 tffi "_. il1+_:: {# M\ ş",,€i" t ,t t \ ş-j aaaaa ,ıffYFı]ü{ı B0,I]ı|Aı( limi limitim kalmıştı. Yani çıldırma nokta- sındaydım. Bu kadar kişi bana kötiilük yapmak için uğraştı, didindi, müçadele etti; sonucunda ise bana ne kadar büyük bir iyilik retçilerin getirdiği sigaralan içiyor olacak- kadar yatacağınızı tahmin ediyor muy- i::]İ:. ,. .. .,..l'r-'.-.' ramsarlık ve yoğun gerginlik yaşandığnı öğrendim. Galiba bu sorunlar, F tipi cezaevlerinin mimarisinden kaynaklanıyor. Aynı etkiler bende ve diğer fufuklu arkadaşlarımızda da var. Unutkanhğı engellemek için (Editörün nofu: Burada ayurvedik bir ürün kullandığını söylüyor) kullanıyor ve bulmacalar çözüyorum. Karamsarhk psikolojisinden etkilenmemek için gıda takviyeleri alıp, kişisel motivasyon ve gelişim kitapları okuyorum. F tiplerinin güzel Teslim olma kararr aldığınızda bu J *. yapmlş oldular. Şimdi kim bilir sizin sorduğunuz bu soruları cevaplamak yerine rffi" l Jl A'', evlerinde daha önce yatmış olan mahkümların röportajlarını tercüme effirdim. Onlarda da yüksek oranda hafıza ka7hı ka- yanı ise tilm personelin yüksek okul mezunu olmalarından dolayı ruruklulara hitabetlerinin ve dawanışlarının gayet iyi olması. l ,, §ıl Mazhar Osman'ın heykelinin yanında ziyatım. Takriben bir senedir sigarayı bıraktım, o kötii dönemimde nerdeyse avuçla kullan- dığım anti-depresanların isimlerini bile unutfum. Galiba buna en kötü şartlarda bile kör elde edebilme başarısı diyorlar. " İ:,1. .:..; ;".,i.',. ;,;'|,;i,:":"!.;-,..;"i,ıi:"?' Cezaeviıden çıktığınızda hayatınızda ne gibi bir değişiklik planlıyorsunuz? ''ffi., Suçlamalara karşı 24 saat noterle bera- ber yaşamayı düşünüyorum. Tabii yatak odasma noteri nasıl alınm, o da ayn bir sorun! (...) Ben olabilmek için hayatım boyunca bedel ödedim. Bedeli ödenerek sahip olduğum hiçbir şeyi değiştirmeyi dü- şünmüyorum. {.ffi. İşlerina ne du ru m da ? Maalesef iş bile kalmadı. İş yaptığım şirketlerin maliyecisinden çaycısına. müşterisine kadar herkes göza\tına alınrrsa, kimse benimle iş yapar mı? '{ffiTirbelere olan ilginizin sebebi nedir? Aksiyonu bol olan hayatı tercih eden ıçıil ,-* ELı]ü{DE lerin, travma gibi sorunlar yaşamaları kaçınılmazdır. Bunun sonucunda, tıbbi yardım alabilirsiniz (bazı şeyleri paylaşmamak kaydıyla). Bu durumda da iyi bir netice almanız mümkün değil ve bu nedenle doktorunuz kendiniz oluyorsunuz. Ben iyi insanların kabirlerinin de, ruhlarının da, çevrelerine pozitif enerji yaydığına inanırım. (...) Düşsel seyahatlere inanıyor ve yaşayabildiğimi hissediyorum. Düşsel seyahatler için bence en uygun mek6n ti.irbelerdir. Türbelerden daha huzurlu bir mekAnın ol- madığını zanıediyorum. ffi Kendinize'Ruh Adam' diyorsunuz. Çocukluğumun ilk yıllarından bugüne kadar aidiyet sorunu yaşayan birisiyim. Ailem benim ailemdi, mahalledeki arkadaşlanm benim arkadaşlarımdı. Onlan çok seviyordum ama adlandıramadığım bir şey vardı. Mesela arkadaşlanma; "Nefes alrnca ne hissediyorsun?", "Sıcağa dokununça ne hissediyorsun?" diye sorardım. Nedense onlardan farklı şeyler hissettiğine inanırdım. (...) Normal biri olmadığmı biliyor ve de hissediyordum. (Hayatımın hiçbir döneminde de normal olmaya gayret göstermedim ve asla normal olmak istemedim.) "Psikiyatrideki tiim hastalıklar bana uyuyor mu?" diye inceledim. Maalesef u)ımuyorlardı. Sonraları birçok farklı öğretiyi inceledim. Neticede bu dünyaya bedenen tam ,ffi, roroĞnırı-ıR Zateı artık görüntiim değil, aklım ön planda olmalıydı. Üç ayda 37 kilo vererek 80 kiloya indim ve halen bu kilomu koruyo- TEMPO,YA 0zEL Kandıra2i,lo'luFTipi cezaevi'nde tutuklu bulunan sedat peker, rum. ffi sete girmeyi düşünüyor musunuz? Benim ruh yapım böyle bir şeye müsa- fotoğraflarını'cezaevi albümü'nden seçti. ı *;: Öztiirl<ler Türkçü hareketiniz, siya- sette aktif bir taraf olur mu? Yani siya- Tempo'ya verdiği it değil. Öztiirkler ve Genç Türkler Ti.irkçülük hareketi, Atatürk'ün ölümünden sonra ttim Türkçülerin çektiği eziyete, hor- ,.": lanmaya, anlaşılamamaya ve zulme talip olur. Başka da hiçbir şeye talip olmaz. ffi 3 Mayıs TürkçüIük günü vesilesiyle gazete|ere verilen ilanlarda bozkurt simgesinin öne çıktığını gördük. Neden tıozkurt? Tarihin karanlıklarında kaybolmuş bir gerçeğin, milletimiz tarafından öğrenilme- sini istediğimiz için; belge niteliğinde, t bahse konu olan kurt resimlerini yayımla- dık. İnönü, Cumhurbaşkanlığı makamma İ çftınca önce paralar ve pullardaki Atatiirk GELE]Iı HER şEYİ, HER LA]vlAil ]vluTIAı(A YAPARı]V|, olarak geldiğime ancak ruhumun bedenimle buluşmadan önce yara aldığına, bir parçasnm zarar gördüğüne kanaat getirdim. Bence dünyanın bir yerlerinde, bu şekilde yaşayan birçok insan var. (...) Bu nedenle 'Ruh Adam' sıfatını kullanıyorum. W.Her insanrn hayatında 'dönüm noktam' dediği anlar olmuştur. Sizin böyle bir anrnız oldu mu? Çocuk yaşlarımdan itibaren ölüme kar- şı her nedense yoğun bir ilgim olmuşfur. Gençliğimin ilk yıllarında ise bu duygum had safhalara ulaşmıştı. Bir gün bu duygu yoğunluğunu, kontrol edemeyeceğim şekilde yaşarken, Erenköy Tren İstasyonu'na gittim (takriben l6 yaşındayım). Öltimtl yaşamak konusunda kesin kararlıydım. Karanlığın içinden şarapçl olan bir bey, sigaramm olup olmadığnı sordu. Üstiimdeki paketi kendisine verdim. Çok mutlu olmuştu. Finalde, şarapçıyla yaşadığım bazı diyaloglar bu düşüncemi gerçekleştirmemi engelledi. O zaman yaşım 16'ydı. Şu an 35, ekstradan l9 sene hiç fena değil. ffi Kamuoyunda bilinen imajınız; sakallı, bryıklr, kilolu halinizi beş-altı yıl önce değiştirdiniz. Değişken olmayı seviyor musunuz? Çevremizdeki büyüklerimizden dinlediğimiz hikAyelerden ve küçiik yaşlarda okuduğum kitapların etkisiyle, aksiyon macerama çok erken yaşlarda başladım. Düzenli spor yapıyordum (bok$. Bu yüzden çok iyi bir vücudum vardı; ama göriiırtiimle ilgili ciddi sorunlarım vardı. Çünkü arkadaşlarla davetli olarak bir yere gittiğimizde, grubun en önünde olmama rağmen beni atlayıp arkadakilerin içinde en görüntiilü olanı ben diye selamhyorlardı. Bu anlattığım olaylarda ben 17, arkadaşlanm ise 22-23 yaş|arındaydı. Şimdi gülüyorum ama o zaman|ar gerçekten resmen sinir hastası olmuşfum. (...) Sabahlara kadar sinirden ağlayarak sakalım ve bıyığım çıksın diye Yüce Allah'a dua ederdim. Bu satırla- rı yazarkeıı gülüyorum ama o zamaıılar gerçekten ciddi kompleks yapmıştım. Beni tan:lyan hiç kimse yanımda yaş muhabbeti yapmazdı. Yapan da zaten yanmıştı. Aynca yaşamda başanh olacağım diye iddia sahibiydim. Sakalım bıyığım çıktıktan sonra bir daha hiç kesmedim. Midem çatlayana kadar yerdim, büyiik adam gibi gö- riinmek için. (...) l27 kiloluk, sakallı, bı- yıkh bir adam oldum. Yurtdışından 1998'de geldiğim zamafl) fufuklanıp cezaevine girince, bir gün radyo dinlerken Fatih Altayh benden bahsediyor ama o an ismimi hatırlamıyor, "Hani şu kilolu olan adam" gibi bir şey söyledi. Aynanın karşısına geçtim. O an yıkıldım, ben resmen çocukluk kompleksimin kurbanı olmuştum. ve bozkurt resimlerini kaldırtmıştır. Daha sonra Celal Bayar ve ekibi seçimi kazanınca yeni bir kanun çftararak Atatiirk'ün resimlerinin haricinde bir daha başka kişilerin resimlerinin koyulmamasını sağlamışlardır. Ama bozkurt figürü ise o karambolde unufulmuşfur. Paranın, pulun, sigarala- nn, ilk üretilen uçaklann, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yolcu gemisinin, yeni kurulan petrol ofisinin ambleminde bozkurt resmi var. Bozkurt simgesi Ulu Önder'in sanki ikinci ismi gibi. Sorularınızın cevaplarıyla beraber size bir resim göndermek istiyorum. Lofus davasını Tiirkiye'nin kazanması i,izerine Lahey Adalet Divanı tarafından Atatilrk'e hediye olarak gönderilen bozkurt heykelinin fotoğrafını. Düşilnebiliyor musunuz, tiim dünya Atatiirk'ün bozkurt sevgisini biliyor ama maalesef onun çocukları olan Türk milleti bilmiyor. Birileri tarafindan unutturulmuş. 1980 öncesinde de ülke siyasi kamplaşmaya aynlınca,bozkurt bir tarafin simgesi oluyor. Karşı taraf da bozkurda düşman oluyor. Atatürk'ün Türklük kelimesini her cümlenin içinde kullanmasının bozkurdu herkese ögretmesinin sebebi bence nerdeyse sıfirdan bir millet bilinci y aratmak zonııda olmasıydı. Tffi" Kıİrt meselesi haklçnda ne düşünüyorsunuz? Henüz ilkokul yıllarında bazı arka- } ı8 ılAyıs 2oo5 ı ,r. * 39 daşlarımız vardı. Konuşma lehçeleri farkh olduğundan ve kiiltiirümüzi biraz daha farklı yaşadıklanndan genelde onlar kızdınlır ve dalga geçilirdi. Ben her zaman onlar için kavga eden taraf olurdum. Gençlik yıllanmda ise yaptığımız tartışmalarda Güneydoğu'da görev yapan kadronun oradaki halkı devlete düşman ettiğini söylerdim. Çünkü sicili bozuk, ruh durumu bozuk olanlar oralara sürgüne gönderilirdi. Aradan zaman geçti, nüfus olarak çoğaldılar, para olarak güçlendiler. Hemşericilik vasıtasıyla devlette kadrolaştılar. Bunlann çoğu arkadaşımdı, sonra millete zulmetmeye başladılar. Galiba bilinçaltı tetiklenmesi oluyordu, bu yüzden intikam almak isti- Sedat Peker, kendine "Ruh Adam" diyor. Gerekçesini ise şöyle açıklıyor: "Ruhumun bedenimle buluşmadan önce yara aldığına, bir parçasının zarar gördüğüne inanıyorum." yorlardı herkesten. "Böyle olmaz" dedim. (2l- 22 yaşlanndaydım.) "Kardeşim ta- ,ÇOCUKLUK HAYALLERİ M GERÇEKLEŞTİ, mam, eziyet edilmek istendi size ama ben ve benim gibi birçok kişi yanınızda olduk, ayıp oluyor. Böyle davranarak netice alınmaz, size düşen denge adamı olmaktr, or- tamı sakinleştirmektir" gibi fikirler verirdim o yaşlarımda. (...) Bu sefer ben taraf oldum. Nasıl onlar için başkalany|akavga ettiysem, bu sefer başkalannı onlardan korumak için onlarla kavga ettim. Bundan da an|ayacağınız iizere, ben kendi keyfımi bozmak için elimden gelen her şeyi, her zaman mutlakayapar|m. ffi o'Tiirk mafyasrnrn tasiiye hareketi", "Kürt mafyasrna yol verildi" gibi spekü- lasyonlar yapılryor. Kar adeniz mafu ası olarak kamuolunda bilinen aileleri (Benim asla bu yönde bir düşüncem yok) değil barıştırmak, olaylarını incelediğimizde birbirlerine düşürenin İçişleri Bakanlığı'na bağh iki üç şube yet- kilisinin olduğunu görüyoruz. Tutuklanıp cezaevine geldikten birkaç ay sonra bir mektup aldım (APS ile Florya Postanesi'nden yollanmış). Zafiı agınca içinden, üstiinde gizli ibaresi olan telefon dinleme tutanağı çıktı. Karadeniz kökenli bir ailenin büytiğü konumunda olan tanıdığım bir beyefendinin telefon konuşmasının metninde, "Bizim küçük Sedat mı?" diye bir bölüm geçiyor. Tabii ki önemsemedim. Daha sonra l No'lu F tipinde yatan başka bir tufuklu arkadaşa yine Florya Postane- si'nden bir mekfup gelmiş (Şans eseri haberdar oldum). Bu arkadaşımıza da Karadenizli başka bir arkadaşa hasım etmek amacıyla bu mektubu yollamışlar (O da 40 * ,r, / ı8 MAyıs 2006 giz|i ibarel.i, telefon dinleme tutanağı). sonradan anladım ki bunu sistemli olarak yapıyorlar. (...) Bana yollanılan tutanağı mahkemeye delil olarak sundum. (...) Bu güçlerin amaç|arı sadece bizleri haklı veya haksız çezaevine göndermek değil, ayrıca herkesi birbirine düşürerek ortalığı kan gölüne çevirmektir. (...) "'4r' a4"^, İ; B13,9.q ?4"' 4'.-ihrf "L'2. ffi Devletuarrİ, gO.", yaptığınz söyleniyor, sizce bu tip oluşumlara gidilmesi normal mi? Bundan daha normal ne olabilir ki? Güç sahibi olmak için kazarımak zorundasınrzdır. Devletin işi budur. Kazanmak, başka işi yoktur. (...) Devlet güçlü olmak ve neticeye gitmek için her oluşumu kurabilir ve kurmalıdır da. Bunun adına da ulusal güvenlik denir. ffi Bulıınduğunuz konum itibarıyla hedeilerinize yaklaştığınu söylenebilir mi? Küçük yaşlardan bu yana bulunduğum ortamlarda rahat ve mutlu olamazdım ve devamlı yükselmem gerektiğine inanıyordum. Çiinkti yükseklerde her şeyin daha onurlu yaşandığı yönünde bir inanca sahiptim. Çocukluğumun geçtiği semtlerde, insanlann birbirlerinin kız arkadaşlarına asılma|arı, birbirlerinden paralarını saklamalan ya da gereksiz yere birbirlerine h6kimiyet kurma gayretleri, benim uyuz olmamı sağlıyordu. Bu atmosferden kurtulmam için çok ytikselmeliydim. Bunu hızh şekilde başarmaya başlayınca hayal kırıkhkları da aynı hızda oluşmaya başladı. (...) 19 ya- şında yaşadığım bir olay beni çok etkilemişti. Kadıköy Halk Merkezi'ndeki tiyatrodan yeni çıkmış, taksi durağına doğru gi- derken, genç bir çift de tiyatrodan henüz çıkmış birbirlerine sarılı halde, konuşarak yürüyorlardı. Perşembe halk giiıü, yani ti yatro yan {ıyatııa olduğundan tekrar gelmek için mutlu bir şekilde karar alıyorlardı. "Çok güçlü olmak acaba mutluluk için gerekli mi veya yeterli mi" sorusunu ilk o zaman kendime sormuştum. Tabii biz o yaşta tiyatroya gidiyoruz ama tanıdık kimse görmesin diye de dua ediyorum (Sert adam imajımız dağılmasın diye). (...) 15- 16 yaşlanndayken taksiye bindiğimizde herkes kasetini cebinden çıkanr taksiciye çalması için uzatırdı. Arkadaşlanm genelde arabesk, bense caz kaseti taşırdım. Arkadaşlanm da doğal olarak bana uzaylıymışım gibi bakarlardı. (. ) Şu andaki hedefe ulaşma ve mutluluk tanımım ise şudur: Çocukken kurdugu hayaileri gerçekleştirebilen insan bence mutlu ve başanlı olma hedefine ulaşmıştır. Ben Kafkas kökenli Karadeniz asıllı bir Türk ailesinin çocuğu- 1um. Bizim çocukluğumuz (...) namuslu ve iyi olan eşkıyaların, dava adamlarının hayatlarını, efsanelerini dinleyerek geçti. Çocukluk hayalim işte tam buydu. Ben, çocukluk hayallerini başarmış, mutlu birisiyim. Çünkii cezaevlerinde yatmak da benim hayallerimin bir parçasıydı. (Çünkü dinlediğim hikAyelerde çezaevlei hep vardı.) takbas@doganburda.com