YORGA KÖYÜ isimli kitabı indirmek için tıklayınız.
Transkript
YORGA KÖYÜ isimli kitabı indirmek için tıklayınız.
YORGA ATIN RAHVAN YÜRÜYÜŞÜ(BİNCİYİ SARMAYAN YÜRÜYÜŞ ŞEKLİ) ISBN:978-975-01973-0-7 Salih_kocabas@hotmail.com www.Yorgakoyu.com dergah kırtasiye tel: 5055974557 SALİH KOCABAŞ 1 BASKI Faruk TANER İsmail ÇULHA 2 SALİH KOCABAŞ : 1964 Yılında Denizli İli, Tavas İlçesi’ ne bağlı Yorga Köyü’ de doğan yazar, İlkokulu köyde, Orta öğrenimimi Denizli’ de tamamladı. Trkaya Üniversitesi Çanakkale Eğitim Yüksek Okulu nu, daha sonra Eskişehir AÖF. İlköğretim Sosyal Bilgiler bölümünü bitirdi. Öğretmen olan yazarın, aynı zamanda şiirleri de var. İki çocuk babasıdır. ÖNSÖZ Her şeyin bir ilki vardır ve Yorga Köyü tarih kitabı bu alanda bir ilktir. Bir işe başlamak zaten o işin yarısının başarıldığı anlamına gelir. Meslek hayatım boyunca çalıştığım yerlerde çalışma arkadaşlarımla her zaman ilklere imza attım(Eğitim, spor, tiyatro, burs vb.). Yorga Köyü tarihini uzun süren araştırmalar sonunda yazmaya karar verdim. Amacım Yorga Köyü tarihi ile yöremiz insanları arasında köprü olmaktır. Olayları belli bir tarih süzgecinden geçirerek, geçmişten geleceğe taşımaya çalıştım. Yorga Köyü tarihi, bu kitap sayesinde daha iyi öğrenilecektir. İnsanlarımız her biri tarihin gururu olmuş kahraman atalarını, yaşadıkları hayat mücadelesini öğrenmeleri gerekmektedir.Kendi tarihlerini, atalarını iyi tanıyan nesil, geleceğe doğru daha emin adımlarla yürümesi, hayat hikayelirinden yararlanması kolay olacaktır. Türkler tarih boyunca nice kahramanlar, liderler ortaya çıkarmıştır, dünya durdukça çıkarmaya da devam edecektir. Bizi biz yapan aslında bizi bize yaklaştıran değerlerdir. Bu değerlerin kişiliğimizi oluşturduğuna inanıyorum.Yorga da her yaşa, her düşünceye, her sülaleye hitap etmeye, anlatımlara da yer vermeye çalıştım.Yorga Köyü tarihini hazırlarken yardımcı olan aileme, İsmail ÇULHA, Faruk TANER, Bekir, Büyük ve Küçük Ali lere tüm dostlara ve siz okurlarıma ulaşmasında emeği geçen herkese teşekkür ederim. 3 İÇİNDEKİLER Osmanlı İmparatorluğu Kuruluş ve Türkiye Haritası…………….. 6 Anadolu(Şiir)……………………………….………………………..7 Denizli Haritası……………………………………… ………………..8 Büyük Sevdam Denizli(Şiir)……………………….…………………..9 Tavas Haritası…………………………………………………………10 Tavas(Şiir)…………………………….………………………………11 Yorga Köyü Krokisi…….…………………………………………….12 Yorga Köyü….………………………………………………………..13 Güzel Yorga(Şiir), Yorga Kelime Anlamı.………..………………….14 Yorga Köyü Tarihçesi……………..….………………………………15,16,17 Bozdağ(Şiir), Karakeçili Yörükleri……..…………………………….18 Yorga Köyü Komşuları…..…………………………………………...19 Barza…………..……………………………………………………...20 Barza da yetiştirilen ürünler,hayvanlar, yaşayan medeniyetler……....21 Barza İklimi………………………………….……………………….22 Barza Bitki Örtüsü, Yorga Köyü Ekonomik Durum……………..…..23 Faaliyet Gösteren Dernek ve Kooperatifler….……………………… 24 Yorga Köyü Nüfusu……..……………………………………………25 Yorga Köyü Evlerin Durumu…………………………………………26 Mesire Yerleri, Doğal Güzellikleri………...………………………….27 Gelenek ve Görenekler………………………………………………..28 Köy Odaları(Misafirhane)….…………………..……………………..29 Asker Uğurlama……………………………………………………….30 Yemen Savaşı na Katılanlar…………………………………………...31 Balkan Savaşı na Katılanlar…………………………………………...32 Çanakkale Savaşı na Katılanlar………………………………………..33 Çanakkale Geçilmez(Şiir)…………………………………………………………………….34 Kurtuluş Savaşı na Katılanlar………………………………………………………………..35 4 İstiklal Madalyası Sertifikası ve Tutanağı……………………………………………………….36 Kadın Kahramanlar…………………………………………………………………………………………37 Kıbrıs Savaşı na Katılanlar……………………………………………………………………………….38 Yorga Köyü Kültürel Durum……………………………………………………………………….….39-40 Esnaf ve Meslek Sahibi Olanlar……………………………………………………………………..41-42 Avukat,Savcı,Doktor ve Mühendisler………………………………………………………….…43 İşletme, Memurlar…………………….………………………………………………………………..…44 Polis,Asker, Sağlık Görevlileri, Uluslar Arası İlişkiler……………………………………….45 Öğretmenler…………………………………………………………………………………………………..46 Gurbetçiler……………………………………………………………………………………………………..47-49 Kız isteme, Okulama, Düğün Zamanı……………………………………………………………..50 Oğlan Evi…………………………………………………………………………………………………………51 Kız Evi………………………………………………………………………………………………………………52-53-54 Mahalli Oyunlar ve Türküler…………………………………………………………………………….55-56 Sülaleler ve Lakapları……………………………………………………………………………………….57-58-59 Yukarı Mahalle………………………………………………………………………………………………….60-61-62 Aşağı Mahalle……………………………………………………………………………………………………63-64 Hıdırlar Mahallesi………………………………………………………………………………………………65 Orta Mahalle(Orta Oba)…………………………………………………………………………………...66 Yeni Mahalle………………………………………………………………………………………………………67 Kavak Dibi Mahallesi………………………………………………………………………………………….68 Darak Sokağı……………………………………………………………………………………………………….69 Vakit Geçirmek İçin Oynanan Oyunlar, Göç Edenler………………………………………….70 Yorga Köyü Sülale Hikayeleri ve Şakaları…………………………………………………………….71 5 OSMANLI İMPARATORLUĞU Selçuklu İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu zamanında Yörükler(Yörük=Türkmen=Türk), Anadolu’ya yerleştiler. Selçuklu Devleti, son zamanlarında Anadolu, Beyliklere ayrılmıştı. Anadolu da meydana gelen beyliklerin en zayıfı olan Osmanlı Beyliği, topraklarını genişletmek için kardeş beyliklerle değil, sadece Bizanslı larla uğraşarak buradan topraklarını genişletmeye başladı. Kısır çekişmelerden uzak bir politika izleyerek büyüdü. Şekil-1 Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu ve Gelişimi Muğla Yöresi Menteşe Beyliği ne aitti. Menteşe Beyliği Osmanlı İmparatorluğu kurulduktan bir süre sonra, bu devlete katıldı. Yorga(o zamanlar çiftlikti) Köyü Menteşe Beyliği ne bağlı Yörük yerleşim birimidir. Şekil-2 Cumhuriyet döneminden sonra Türkiye Cumhuriyeti Devleti İller Haritası ANADOLU Her karış toprağın işgal olmuş vakit dardı, "Allah Allah..."sesleri gök kubbeyi sardı, 6 Mahşeri andıran kalabalıkta büyükler vardı, Büyük zaferlere şahitsin güzel Anadolu. Uyandırıyorsun liderleri derin uykulardan, Zaferlerle çıktı bu asil millet meydanlardan, Şerefinle korundun hain rezil düşmanlardan, Her karış toprağın hala kan kokar güzel Anadolu. Yürekler titredi adın duyulduğu zaman, Üzerinde at koşturan yiğitler ne yaman, Uğrunda şehit oldu birçok kahraman, Asırlarca vatan oldun bize güzel Anadolu, Seni sevmeyen katı kalpler hep solacak, Sevginle susayan gönüllere umut dolacak, Her karış toprağında al bayrak olacak, Sonsuza dek bizimsin güzel Anadolu. Bayrağın rengisin, sevenlerin rüyasısın, Tarihe yön veren atalarımın mirasısın, Kötülüklere savaş açan milletin sevdasısın, Mazlumlara umut oldun güzel Anadolu. Barış kokar yaylanda, ovanda, Birlik beraberlik var havanda, Sevdanla bal yapar arılar kovanda, Mutluluğun sembolüsün güzel Anadolu. Hiç vazgeçmeyeceğiz seni sevmekten, Koşarken yorulmayacağız yükseltmekten, Asla korkmayacağız uğrunda ölmekten, Sevdik bir kere bizimsin güzel Anadolu. 7 Şekil-3 Denizli İl Haritası Cumhuriyetten sonra Yorga Köyü, Tavas İlçesine, Tavas’ ta İl olan Denizli İli’ne bağlanmıştır. 8 Büyük Sevdam Denizli Öğretmen olup Denizli’den çıktım yola, Çiçeklerim için Mardin’de verdim mola, Yorulmadım, umut dağıttım sağa sola, Özendim, çiçekler yetiştirdim kol kola. Memlekette kaldı güzel hatıralarım, Orda yeşerdi, hayallerim, duygularım, Cumhuriyet Lisesi’nde geçti anılarım, Gurbette buram buram Denizli kokarım. Unutmam aklımda caddesi, mahallesi, İnananlarla dolar, camisi, türbesi, Pamukkale tarihin, beyazın simgesi, Türkülerde dolaşır Özay Gönlüm’ ün sesi. Parkı, pazarı, en çok horozu özledim, Yazdım, nağmeleri birbirine ekledim, Kavuşabilmek için baharı bekledim, Sonunda özlediğim Denizli’ye geldim. Cesaretin sembolü, efeler diyarı, Ege’nin incisi, medarı iftiharı, Billur gibi barış, sevgi akar pınarı, Can feda taşına,toprağına DENİZLİ!.. 9 Şekil-4 Denizli İline Bağlı Tavas İlçe Haritası Yorga Köyü Tavas İlçesine Bağlı Bir köydür. 10 Tavas Verimlidir ovası, Şifa verir havası, Zeybeklerin yuvası, Herkes sever Tavas’ı. Ünlüdür baklavası, Burda ekmeğin hası, Yiğitliğin simgesi, Tektir Nuri Efe’si. Sevgi, barış yatağı, Huzur veriyor dağı, Derde dermandır bağı, Tavas yörenin şahı, Efelik kanında var, Hep korunur namus, ar, Yuvada öter kuşlar, Tavas’ta diktir başlar. Ayrılmaz kardeş, bacı, Başında şehitlik tacı, Bilir gurbet çok acı, Tavas derdin ilacı. Arı gibi çalışkan, Düğündedir kız, kızan, Esnaftır çiçek açan, Terzi, Tavas’ı saran. Salihi der can feda, Camilerde hoş seda, Adettendir naz, eda, Tavas namlı dünyada. 11 Şekil-5 Denizli İli Tavas İlçesi’ ne Bağlı Yorga Köyü Oturma Şekli(Kroki) 1966 Yılında köyümüzde öğretmenlik yapan Tuncay BÖCEOĞLU’ nun çizdiği kroki 12 Şekil-6 YORGA KÖYÜ’ NÜN GOOGLE EARTH’ DEN GÖRÜNÜMÜ Şekil-7 Yorga Köyü’ nün bir bölümünün kuşbakışı modern görünümü(2009) 13 GÜZEL YORGA Dostluk, mutluluk, barıştır amacı, Vatan için giymiş şehitlik tacı, Birlik olmuş daima kardeş bacı, Sevgi, saygı sanadır güzel Yorga. Her yere hoşgörünün dağıldığı, Düğünlerin vazgeçilmez kaynağı, İbram usta zeybeğin oynandığı, Hasret, özlem sanadır güzel Yorga. Güzel akar sumurt kaynak suları, Lale, menekşe, kekik kokuları, Çok hoş olur yemyeşil yaylaları, Bütün çiçekler sana, güzel Yorga. Barza'da yankılanır yiğit sesi, Bozdağ olmuş yörük, Türkmen yöresi, Yorga, her zaman köylerin efesi, Methiyeler sanadır güzel Yorga. YORGA ANLAMI: YORGA: Yorga eski Türkçe bir kelimedir. Türkçe Sözlüğe bakıldığında: 1.Yorga(Yorka): rahvan, 2. Yorga: Atlarda rahvana yakın bir yürüyüş biçimi, yumuşak, rahvan, 3. Yorga: Atın biniciyi sarsmayan yürüyüş şekli olarak tanımlanmaktadır. 4. Yorga: Mola yeri olduğu anlaşılmaktadır. 5.Yorga: Yorkalı cemaati olarak da anılmaktadırlar. Menteşe Oğulları Beyliği Anadolu un güney batısında kurulan Menteşe Oğulları Beyliği, diğer Yörüklerle birlikte gelmişler, Selçuklular tarafından yerleştirilmişlerdir. Daha sonra Osmanlı Devletine bağlanarak Sancak haline dönüştürülmüştür. Yorga Köyü ve diğer yerleşim birimlerinde olduğu gibi, Barza ovası tapuya geçmeden önce kayıtlarda Menteşe tapuları vardı. 1982 yılında yeni tapular dağıtıldığı için bu tapular bu gün geçerliliğini kaybetmiştir. Yorga Çiftliği Menteşe oğullarına bağlı olduğu için; yazın Barza ovası na (yaylaya), kışın Muğla’ya inerlerdi(siğil). Yazın Barza ovası’ na, daha sonra arazi şartlarının oluşmasıyla Boz dağ a gelirler, burada hayvanlarını otlatırlarmış. Buraların arazi yapısı sık ağaçlık ve bataklık olduğu için ilk zamanlarda hayvan otlattıktan sonra hayvanları dinlendirecek yerleri yoktu. Buraya gelenler yavaş yavaş kendilerine yer açmaya başladılar. Hayvanları dinlendirecek otlak yeri açtılar. Hayvanların dinlenme yerlerine(mola yeri) Türkmenler, (arazi sık ormanlık olduğu için) atlarla kontrol ederlerdi. Aynı zamanda atlarla gidilen mola yerlerine Yorga denirdi. Yorga’nın Yorga Türkmen Köyü dür Şekil-8 Köy Meydanı 14 YORGA KÖYÜ’ÜN TARİHÇESİ: 166 Numaralı Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defteri(937-1530) Hudavendigar, Biga, Karesi, Saruhan, Aydın, Menteşe, Teke ve Alaiye Livaları(Şekil-9,10,11) Şekil-9 15 Şekil-10 16 Şekil-11 Karye-i Barza ki Akça büküp hisse-i Hacı Murat tirler tir Mezra-ı ve Çiftlik-i Yorga’ dan toplanan vergi Yukarıda elde edilen bilgilerden, (937-1530)Yorga’nın çiftlik olduğu anlaşılmaktadır(Şekil11). Çiftlikte 40-50 kişinin yaşadığı düşünülürse, yerleşimin daha geri gittiği görülmektedir. O zamanlar buraları devlete vergi vermekteydi. Yerleşim tarihini 1470 li yıllar olarak alınabilir. O yıllarda Barza ovasına yerleşen Yörükler (yedi Yörük olduğu söylenir) bölgenin değişik yerlerine yerleşmişlerdir. İlk yerleşim yeri Yukarı boğaz(Keçeliler), Molasın, Horasanlı, Ovacık, Nikfer, Bahçe, Yorga, Kozlar olduğu belirlenmiştir. Daha sonraları diğer Yörükler yerleşmiştir. Bu bölgede Karakeçili, Sarı keçili ve Horzum Yörükleri yoğun olarak yaşamaktadır. Karakeçili Yörükleri Kayı Boyundan, Horzum Yörükleri ise Avşar Boyundandır. Bölgede diğer Yörüklerde vardır. 17 YÖRÜK = TÜRKMEN = TÜRKLERİN SOY KÜTÜĞÜ Bölgede yapılan araştırma sonucu Yörüklerin nereden geldikleri hakkında edinilen bilgiler doğrultusunda soy kütüğü çıkarılmıştır. Yorga Köyü ve çevresine(Barza), yoğun olarak yerleşenler bilinenler, Karakeçili ve Horzum Yörükleridir. Az da olsa diğer Yörüklerden de olduğu söylenmektedir. OĞUZLAR (TÜRKMENLER, YÖRÜKLER) 1. BOZOKLAR 2. ÜÇOKLAR 1.BOZOKLAR 1. ALITIHALABLU 2. TRABZON ŞAM TÜRKMENLERİ 3. KIZIK 4. ALKAEVLİ 5. KARAEVLİ (Kara evliler) 6. YAZIR (Yazar) 7. DÖĞER (Töker) 8. DUDURGA 9. YAPARLI (Çarıklı) 10. BEĞDİLİ (Bey dili-Bağdıllı) 11. KARKIN 12. KAYI a ) Saçı kara (Saçı karalı) c ) Kurtlu e ) Kızıl keçili g ) KARAKEÇİLİ g -1 ) Osmanlılar(Ertuğrul Gazi)-(Söğüt) b ) Adçekenler d) SARI KEÇİLİ f) Haculu g - 2 ) Osmanlı Padişahları 13. BAYAT a ) Dul kadir (Zulkadır) b ) Kaçar c ) Şam bayat d ) Kerkük Türkmenleri e ) İnallı (Ulu Yörükleri-Kocacık Yörükleri) 14. AVŞARLAR a ) Deller (Karamanlı) c ) Kadirli e) İmamlı g ) Burhanlı ı) Balabanlı k ) Kızılışlık m ) Solaklar o ) Kara hacılı r) Hona namlı (Honamlı) t ) Türkmen aliler y ) Meller (Milliler) b ) Caper (Cafer) d ) Cerit f ) Torun (Toran) h ) HORZUM j ) Haliller (Halil oğlular) l) Çatak (Çıtak) n ) Hacınallu p ) Farsak (Varsak) s ) Cingöz u ) Çakıl (Çakal-Çak alanlar) 18 ÜÇOKLAR A. BÜGDÜZ B. CAVINDIR (Çavuldur) C. BAYINDIR D. IĞDIR E. YÜREĞİR (Üreğir-Yüreil) F. YİVA (Yuva) G. EMÜR (Emir-Emre) H. ALAYÖNDLÜ (Alay öntlü) K. BİÇNE (Peçenek) L. SALUR a ) Usta c ) Hızır e ) Ak koyunlu (Akça koyunlu) g ) Karakoyunlu (Karaca koyunlu) h ) Teke h -a ) Burgaz h -c) Bahşı (Bahşiş) h -e ) Kara tekeli h -g ) Aziz (Aziziye Kınalı Yörükleri) h -k ) Tongüç (Tonguç) h - m ) Ötemiş (Ödemiş) h - o ) Tutamış h- r ) Toktamış h - ş ) Gökçe M - KINIK (KANIK - KONUK) a ) Atalar (Atabeyler) N – CEPNİ a ) Ruğuş c ) Ganetler (Canıklar) d. 1 ) Bayram oğulları e ) Demirler e. 1 ) Kuş demir b ) Yom ut d ) Karaman (Karamanlı) f) Sarıklı (Ak sarıklı) h - b) Akseki h - d ) Karaca h - f ) Akseki h - h ) Daş (Taş) h - l ) Ayak (Kızılayak) h - n ) Mırış h - p ) Kara Ahmet h - s ) Tufaz h - t ) Saçmaz (Sıçmaz) b ) Selçuklu Padişahları b ) Yakup oğulları d) Oturak e. 2 ) Kandemir KARAKEÇİLİ YÖRÜKLERİ: 19 Osmanlı Devletini, Kayı boyundan Karakeçili Yörüklerinin olduğu söylenmektedir. Osmanlı yönetimine tüm sadakatleriyle bağlı kalmışlardır. Yörükler güvenilirdir. Güvenilir oldukları için Saraylarda çalışmışlardır. Türkler, Orta Asya da Moğol istilasından sonra Anadolu’nun değişik yerlerine yerleşmişlerdir(Erzurum, Urfa, Antalya, Muğla, Eskişehir vb.). Gezerek geldikleri için her yörenin, her yerin bir geleneğini, âdetini alarak gelmişlerdir. Aynı zamanda kendilerine özgü bilgi birikimleri de vardır(Dede Korkut Hikâyeleri-Destanlar vb.). Yörükler bu özelliklerinden dolayı, aydın, hoşgörülü ve barışçıl ve medenidirler. Yerleştikleri yerlerde diğer kavimlerle huzur içinde dostça yaşamışlardır. 1450 li yıllarda Barza çevresine yerleşen Horzum Yörükleri olarak da bilinen Yörükler, belirli zamanlarda mallarını takas etmek, bulundukları yerin durumu ile ilgili bilgi alışverişinde bulunmak için Pazar Burnu’ da görüşürler, mal alışverişinde bulunurlardı. Bu bölgede bulunan düm düm mağarası olarak bilinen yere soğuk hava deposu olarak kullanırlardı. Süt, yoğurt, peynir vb. yiyeceklerini koyarlardı. Cenazelerini de Tahtalı Mezarlığa gömerlerdi. Tahtalı mezarlığın yanında Şehitler Mezarlığı vardır. Gene şehitler mezarlığının üst taraflarında başka uygarlıklara ait mezarlar bulunmaktadır. Daha sonraları yerleşime müsait alanlar tespit edildikten bir süre sonra yerleşim olmuştur. Muğla(Milas) da Barza, Yorga soyadları olduğu bilinmektedir(Göğe Bakan Yörüğü). Kanuni Sultan Süleyman Han’ın ordusuyla sefere giderken buraya geldiği, Barza ovasına girmeden başlayan boğaza, zorluk çektiği için EL AMAN boğazı dediğini, ovaya girdiğinde, bataklık, çöğürlük, ormanlık arazi ile karşılaşınca bu ovaya BARZA adını verdiği söylenmektedir. Bar-za anlamlarından biri de zorluk çekilen yer olduğu anlaşılmaktadır(sayfa-22). YORGA KÖYÜ KOMŞULARI: 20 Şekil-12 Yorga Köyü Denizli İline 85 km, Tavas İlçesine 33 km uzaklıktadır. Boz dağ’ ın eteğinde yer almaktadır. Boz dağ’ın yüksekliği 1630m civarındadır(Şekil-12). Boz dağ Türkmenlerin hayvanlarını otlattıkları yerdir. Yazın hayvanlar burada kalır, kışın evelere getirilirdi. Hayvan sahipleri çoğu zaman hayvanlarını eşek çukuru, düden, sumurt, tın tın oğlu tarlası, kara kaya, dikmen tepesi vb. yerlere bırakırlardı. Aynı zamanda çobanlarımız koyun ve keçilerini burada otlatırlardı. Hala yaylada çobanlar ve dışarıdan gelen Yörükler hayvanlarını buralarda otlatmaktadırlar. Büyük hayvancılık(Sığır) ise evlerde beslenmektedir. Boz dağ a kayak merkezi yapılmaktadır. Boz dağ, atalardan kalma hikâyelerle dolu bir yerdir. Değirmen aynı, orman yanı, devlengeç, seki, gök cumar, kızıl su, eski su, kireç ocağı mevkilerinde hala hayvan güdülmektedir. BOZDAĞ Yemyeşil Boz dağlar gönül bağında dost arar, Dikmen tepesi kollarıyla Barza'yı ne güzel sarar, Çam ormanları devlengeci, seki yi ne güzel tarar, Toprağı, havası, suyu, yeşili ilaç gibi yarar. Boz dağda çam ormanlarının uğultusu yayılır, Dallarından, doğruluk, dürüstlük dağılır. Yapraklarında ki kokuyu koklayan bayılır, Gölgelerinde gökteki bütün yıldızlar sayılır, Her zaman, sevgi, barış, huzur eser yaylalarında, Mis kokulu çiçekleri dermandır arıların ballarında, Sıra selviler hayat bulur Gökcumarın kollarında. Bir ömür umutla geçer, Boz dağ’ın sumurt yollarında. Doğusunda Boz dağ, 21 Batısında Gümüşdere, Horasanlı yer almaktadır. Börtmen tepesi, aynı zamanda Barza ovasının batısında Pazar burnu, Bozyer, Çeşme yanı, kızılcük, Çavdar bucağı, ortepe önü, Sarnıç yanı, tahtalı mezarlık, dikili taş, armut arası, çam yanı, kumluk, kuşun bağının yanı, gevenlik, erik yanı, topeşler, Kabayer vb. yerlerde eskiden beri hayvan otlatılmaktadır. Kuzeyinde Bahçe Köy vardır. Bahçe köy 354 nüfuslu bir köydür. Güneyinde Balkıca Köyü vardır. Balkıca köyü 967 nüfuslu bir köydür. Köyümüzde ırmak yoktur ama iki tane dere vardır. En bilineni gebe deresidir. Köyün güneyinden akar. Diğer dere ise, kır deresi, değirmen yanından başlar köyün kuzeyinden ovaya akar. Yukarı Mahallenin üst tarafındaki derenin yönü değiştirilmiş, böylece mahalle sel den kurtulmuştur. Bu derelerden köye çok yağmur yağdığı zaman su akar, birde ilkbahar aylarında suyun çok olmasından dolayı su akar. Her zaman bahar aylarında duyulur, sular boşa akmasın baraj yapılsın denir. Çünkü köyde su yeterli değildir. Yaz aylarında su azalmakta, susuzluk çekilmektedir. Susuzluğa çare olarak hayırsever büyükler su arama çalışmaları yapmaktadırlar. Köyün etrafında bulunan topraklar verimli değildir. Buralarda susuz tarım yapılmaktadır. BARZA: Boz dağ ve bağlı dağların arasında kalan, çanak şeklinde düzlük alana verilen ova ismidir. Barza isminin değişik tanımları vardır. Barza; Arapça ve Farsça kelimeden oluşmaktadır (Osmanlıca Lügat). Bar: Yağmur yağdıran, serpen, saçan tanrı, Za: doğuran, doyuran anlamları vardır. 1.Bar-za: Yağmur yağdıran, saçan, serpen Tanrı, 2.Bar-za: Yağmurdan sonra toprağın yüzeyinde oluşan beyaz tabaka, 3.Barza: Yağmur gibi yağan, serpilen, saçılan, 4.Bar-za: Zorluk çekilen yer, Barza nın bilinen tanımları bunlardır. Kanuni Sultan Süleyman Han, Rodos seferine giderken askerini kısa yoldan olsun diye buradan geçirmek istemiş, arazi şartlarının elverişsiz olması nedeniyle buradan geçmekten vazgeçmiş, ordusunu başka yerden geçirmiştir. Geçişe elverişli olmayan anlamında ovaya Barza adını verdiği söylenir. Barza ovası 600-700 yıldan sonra bu günkü halini almıştır. Gelen Yörükler ovadaki bataklık, baltalık yerleri kurutarak veya tımar ederek kendilerine tarla açmışlar ağaçları, ormanı kese kese ova haline getirmişlerdir. Bu gün genelde çöğür, yabani armut ağaçları vardır. Sadece Dede yanında çam ağaçları vardır. Eski Caminin ağaçları dede yanındaki ormandan getirilmiştir. 1980 li yıllardan sonra Orman Müdürlüğü’nün teşviki ile Yorga ve civar yerleşim birimleri kıraç arazilere çam dikmişlerdir. Barza ovası doğudan batıya inildikçe verimliliği artar. Yukarıdan sel sularının taşıdığı verimli toprak tabana yayılmakta, böylece taban toprakları verimli hale gelmektedir. Çavdar bucağı, Ortepe önü, Kaba yer, Bozyer, Çeşme başı vb. mevkileri verimli yerlerdir. Topeçler, kızılcük, armut arası, kumluk, kuşun bağının yanı, gevenlik vb. ovanın ortasına denk gelir, verim ise normaldir. Dede yanı, kır, köy altı, orman yanı, seki, kireç ocağı, kozlar yolu vb. mevkiler az verimli sayılır. Bu gün zirai tarım uygulanan Yorga Köyü de verimsiz yer yoktur denebilir. Doğal ve suni gübre kullanılır. BARZA OVASINDA YETİŞTİRİLEN ÜRÜNLER: 22 Buğday, Arpa, Mısır, Mürdümük, Fi otu, Burçak, Yulaf, Kekik, Tütün, Üzüm(Bağ), Ceviz, Badem, Ayva, Elma, Erik, Kayısı, Armut, Bostan vb. yetişmektedir. En çok Tütün, buğday, arpa, kekik, mısır, bostan, üzüm üretilmektedir. Aynı zamanda Karaçam, fıstık çamı, andız çamları önemli yer tutmaktadır. Ovada, bu gün modern tarım anlayışı hâkimdir. Köyün önemli tarım geliri; tütün, buğday, arpa ve kekiktir. Barza ovasından Nikfer, Bahçe, Yorga, Balkıca, Derinkuyu, Çağırgan, Gümüş dere ve Horasanlı Köyleri faydalanmaktadır. Ovanın tahminen 25000 – 30000 dönümdür. BOZ DAĞ VE BARZA OVASINDA YAŞAYAN HAYVANLAR: Boz dağ ve Barza ovasında daha önce geyiklerin, ayıların, kurtların(Canavar) olduğu söylenir. Bu gün ise keklik, tavşan, bıldırcın, karatavuk, güvercin, serçe, karga, sincap, sansar, tilki, kirpi, kaplumbağa, yılan, kertenkele, domuz, kurt vb. hayvanlar vardır. Değişik cinste çoban ve av köpekleri de vardır. Av mevsiminde avcılık sporu yapılır. Av mevsiminde genelde tavşan, keklik, bıldırcın, karatavuk vb. avlanır. Ovaya zarar veren domuzlar için de sürek avı yapılır. Avlar kanunların izin verdiği ölçüde yapılır. Avcıların avcılık sertifikaları vardır. Şekil-13(Şef Ali-avcı) BARZADA DEĞİŞİK MEDENİYETLER YAŞAMIŞTIR: Burada yaşayan medeniyetler Barza, Karya, Sitris, Kırtema Kirteba vb. isimlerde olduğu belirtilmektedir. Doğu kısmında(Boz dağ eteği) Değirmen deresi boyunca(Batıdan doğuya) Yorga Köyü ne doğru Yorga Köyü nün üst tarafında, Kral Kidramos tarafından kurulan Kidrama Yerleşim birimi olduğu bilinir. İlerde yapılacak kazılar buranın zengin veya fakir medeniyet olduğunu ortaya çıkaracaktır. Ovanın batısında da medeniyet yaşamıştır. Buralarda ki mağaralar(Düm düm) bunun açık delilidir. Selçuklular döneminde Pazar burnuna yakın Zerdali kırı yerleşim yeri vardı. Zamanla çeşitli nedenlerden dolayı bu yerleşim başka yere taşınmıştır. 1470 li yıllarda Menteşe oğlu Beyliğine bağlı Yörükler ovaya yazın hayvanlarını otlatmak için gelmişler, Kışın Muğla ya geri dönmüşlerdir(Siğil). Yazlık, kışlık kullanımından sonra güvenlikli yerlere yavaş yavaş yerleşilmeye başlanmıştır. Şehitler Mezarlığı ise bir rivayete göre, Haçlı seferlerinde, haçlı orduları Acıpayam yöresinden Antalya ya geçerken Selçuklu askerlerince vur kaç taktiği ile saldırıya uğradığı, orduya çok zayiat verdirildiği, bir kısmının Burdur tarafına doğru, bir kısmının da Tavas veya barza ovasına gittiği belirtilmektedir. Barza ovasında Selçuklu askerleri ve Haçlı askerleri Tekrar karşı karşıya gelirler. Haçlı ordusu burada yenilgiye uğratılmıştır. Bu savaşta şehit olan askerler Tahtalı Mezarlık tarafına defnedilmiştir. Dede yanında bulunan dede türbesinde yatmakta olan muhteremin Selçuklu subayı olduğu söylenir. Bu konu hakkında başka anlatımlar da vardır. Dede Türbesi halen ziyarete açık olup, isteyen herkes ziyaret edebilmektedir. Tahtalı Mezarlık aynı zamanda Türkmen(Yörük) mezarlığı olarak da kullanılmıştır. 23 Yorga yerleşik hayata geçtikten sonra Yapılan caminin arkasında bulunan yere mezarlık olarak kullanmaya başlamıştır. Mezarlıkta nice isimsiz kahramanlar, âlimler yatmaktadır. Bu gün mezarlık dolduğundan yeni mezarlık yeri aranmaktadır. Mezarlık için değişik görüşler vardır. Doğu tarafında bulunan ihata duvarı yapılırken, hayırsever bağışıyla biraz yer genişliği Şekil-14 olmuştur. Gelecek zamanda mutlaka bir çare bulunulması gerekmektedir. Şekil-14 BARZA İKLİMİ: Akdeniz ve karasal iklimin geçiş noktasında yer almaktadır. Bölgede genelde karasal iklimi hakimdir. Zaman zaman Göller yöresi iklimi de göze çarpmaktadır. Kışlar soğuk, yazlar sıcak geçer. Denizli ye nazaran yaz ayları serindir. Boz dağ a kışın bol miktarda kar yağar, karın Temmuz aylarına kaldığı görülmüştür. Boz dağ ın serin olması nedeniyle, zirveler yayla olarak kullanılmaktadır. Hatta Sumurt bölgesi piknik yapmaya elverişli olduğu için insanlar belirli günlerde buraları mesire yerleri olarak kullanmaktadırlar. Hele Sumurt çeşmesinden su içenin bir daha su içesi gelmektedir. Bu gün küresel ısınmanın etkisiyle burada az da olsa iklim değişikliği meydana gelmiştir. Barza ovası, Boz dağ a nazaran sıcaktır. Temmuz ayının ortalarından itibaren tarımsal hasat yapılır. Kasım, Aralık, Ocak, Şubat, Mart(Mart ayı kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır) ayları soğuk geçer. Nisan, Mayıs, Haziran ayları serin geçer. Temmuz, Ağustos ayları sıcak geçer. Eylül, Ekim aylarında havalar gene serin geçer. Genelde Ekim ayının sonunda, Kasım ayı başında sobalar yakılır. Mayıs ayında sobalar kaldırılır. Yazın hava gündüz sıcak olsa da geceleyin biraz serin geçer. BARZA BİTKİ ÖRTÜSÜ: Düz kesimlerde Akdeniz bitki örtüsü maki hakimdir. Dağlık alanlarda çam ormanı hakimdir. Yüksek yerlerde yüzyıllık andız çamlarına rastlanır. Çamların gövdeleri çok kalındır. Yaz aylarında çobanlar keçilerini, koyunlarını buralarda otlatmaktadırlar. Barza ovasında genelde çöğürlük ve armut ağaçları göze çarpar. Değişik nedenlerden dolayı(Kuraklık, yanlış ilaçlama, Zararlı 24 böcekler(ağı) yüzünden Kuruyan armut ağaçları, bu gün odun olarak kullanıldığı için sayıları epey azalmıştır. Badem, ceviz, elma ağaçları yoğundur. Kekik, böğürtlen, yemlik, semizotu, sirken, ayrık, kan yaşı, menekşe, lale, sümbül, nergis, gelincik vb. otlar kendiliğinden çıkmaktadır. Bazı otlar börekte kullanılır. Zirai üretimde ise tütün, buğday, arpa, mısır, bostan, kekik, nohut, bağcılık vb. ön plana çıkar. YORGA KÖYÜ’ NÜN EKONOMİK DURUMU: Köy halkının önemli geçim kaynağı tütündür. Köyün yaklaşık 10.000 dekar arazisi varsa yarısına tütün ekilmektedir. 1990 lı yıllarda 4/3 ünde tütün yetiştirilmekteydi. 10.000 - 11.000 balya(50-60 kg) tütün yetiştirilirdi. Tütüne verilen önem azaldığı için(5.000 - 6.000 balya), başka ürünlere yönel inmiştir. Bu gün tütünün yanı sıra hayvancılığa verilen önem nispetinde buğday, arpa, yulaf, fi otu ekilmektedir. Bunun yanı sıra ihtiyaç oranında mısır, bağcılık, bostan tarımı da yapılmaktadır. İkinci gelir kaynağı olarak kekik tarımı yapılmaktadır. Yılda 90-100 ton civarında kekik üretimi yapılmaktadır. Bu gün 150 – 200 dekar civarında kekik tarlası vardır. Daha önceleri aynı zamanda az miktarda anason ve haşhaş üretimi yapılırdı. Köyde sulama olmadığından, kuru tarım yapılmaktadır. İhtiyaç doğrultusunda domates, biber, patlıcan, lahana, fasulye, marul, maydanoz, pancar, yer elması yetiştirilmektedir. Köyde önemli ölçüde hayvancılık yapılmaktadır. Köyde aylık 5-6 ton süt üretilmektedir. Dana yetiştirilip satılmaktadır. Bölgede veteriner hekimler gerekli çalışmaları yaparak hayvancılığı üst düzeylere yükseltmişlerdir. Köyde 5000 küçükbaş, 3000 büyükbaş hayvanın olduğu tahmin edilmektedir. Köyün tarımsal gelirlerinin yanında hayvansal gelirleri vardır. Bunun yanında Avrupa’dan emekli olup dönenler ve köyde yaşayan esnaf ve tarım bağ kur emeklileri köyün ekonomisinin gelişmesinde önemli katkıları vardır. Yorga Köyü’ nde üç bakkal, dört kahvehane, iki tost dükkânı ve bir berber dükkânı değişik yerlerde küçük çaplı üç tane marangozhane bulunmaktadır. Köyün ulaşımı Yorga Koop ve Nikfer Koop tarafından sağlanmaktadır. Her yarım saatte Tavas’a ve Denizli’ye ulaşım sağlanmaktadır. Daha önce Pazar günleri Pazar eşyaların görmek için Nikfer kasabasına giden köylüler, köyde Pazar kurulması ile rahatlamışlardır. Çarşamba günleri köyde Pazar kurulmakta, haftalık ihtiyaçlar buradan karşılanmaktadır. Komşu köylerden de pazara ihtiyaç görmek için gelmektedirler. Avrupalı gurbetçilerin gelişiyle Pazar canlılık kazanmaktadır. Gerek görüldüğünde ( elektrik, su malzemeleri, beyaz eşya, mobilya ihtiyaçlar vb.) Nikfer ve Tavas tan karşılanmaktadır. Kışın işlerin bitmesiyle bazı gençler(kız-erkek) Denizli’ye servisle günlük tekstil fabrikalarına çalışmaya gidenler, aile ekonomisine katkı sağlamaktadırlar. FAALİYET GÖSTEREN DERNEK VE KOOPERATİFLER: 25 Yorga Köyü’nde Yorga Köyü Güzelleştirme ve Hayır Sevenler Derneği faaliyet göstermektedir. Başkan: Emekli öğretmen Yasin YÜKSEL’ dir (Şekil-15). Dernek geçmiş yıllarda başarılı çalışmalar yapmıştır. Okul, cami, köprü yapında önemli hizmetleri olmuştur. Dernek Kanun-tüzüğe uygun bu günde başarılı çalışmalarına devam ettirmektedir. Yorga Köyü halkı her zaman olduğu gibi Derneğe güçleri nispetinde gereken yardımlara yapmaktadırlar. Şekil-15 Köyümüzde Tarımsal kalkınma Kooperatifi Süt Toplama Merkezi faaliyet göstermektedir. Şekil-16Tarım Kalkınma Kooperatifi Şekil-17 Kooperatif Başkanı: Ali ASAN Kooperatifin kurulması köyün hayvancılığının üst düzeylere çıkmasına neden olmuştur. Köye süt toplama merkezi kurulmuştur.49.000 TL Dünya Bankası(Hibe), 49.000 TL sini devlet kredi olarak karşılamıştır. Yönetimin gayretleriyle süt toplama merkezi sayesinde süt üreticilerinin yüzü gülmeye başlamıştır. Başarılı çalışmalarla Kooperatif almış olduğu krediyi ödeyebilecek seviyeye gelmiştir. Bölgede karlı çalışan sayılı kooperatifler arasındadır. Süt üreticileri kooperatifin çalışmalarından son derece memnundur. Sütler bozulmadan süt merkezlerine rahatlıkla ulaştırılmaktadır. Sütün kalitesi, süt toplama merkezi sayesinde artmakta, bunun neticesinde de süte talep artmaktadır. Kooperatif her geçen gün daha da gelişmekte, çevresine örnek olmaya devam etmektedir. Merkezi Almanya olan Yorga Köyü ve Yardımlaşma Derneği gayretli çalışmalarına devam etmektedir. Yorga Köyü’nün ve köy halkının dertlerine derman olmaktadır. (şekil-19,20) 26 BAŞKAN - Veli YAPINTI : dernek@yorgakoyu.com Veznedar - Mehmet ÖNERİ: veznedar@yorgakoyu.com BAŞKAN Yrd. - İsmail ÇULHA : yardimci@yorgakoyu.com Sekreter - Zafer YÜKSEL: sekreter@yorgakoyu.com Şekil-19 Şekil-20 Avrupalı Gurbetçilerin kurduğu bu güzel ve başarılı dernek Yorga Köyü’nün göğsünü kabartmaktadır. Dernek Yöneticileri başarılarının birlik ve beraberlik içinde devam edeceğine belirtmişlerdir. Yorga Köyü halkı da kendilerine tam destek vermektedirler. YORGA KÖYÜ NÜFUSU: Köyün son nüfus sayımına göre 867 olarak tespit edilmiştir. 400 hane vardır. Yakın geçmişte köyde 2000’ in üzerinde nüfus vardı. Halen köyde nüfus planlaması yapılmaktadır. Köyün bir kısmı Avrupa’ya, Kanada ya işçi olarak gitmiştir. Bir kısmı Denizli’ ye veya başka yerlere göç etmiştir(Aydın, İzmir vs). Şimdi de yeni geçim kapısı olarak Rusya, Kazakistan, Dubai, Libya, Ukrayna vb. ülkelere çalışmaya gitmektedirler. Köylü bu konuda atak, aynı zamanda girişimci ruhu da ön plana çıkarmaya çalışmaktadır. Denizli ‘ de kendi işyerlerini açan esnafın sayısı artmaktadır. Kışın azalan köy nüfusu yazın gurbetçiler sayesinde artmaktadır. Buna köye gelen tütün işçiler de sayılırsa köyün nüfusunu bir hayli arttığı görülmektedir. Bunu sonucunda da köyde yazın belirgin şekilde su sıkıntısı olmaktadır. Gurbetçilerin Yorga Köyü’ ne önemli ölçüde maddi ve manevi katkıları vardır. Halen köyde akraba evlilikleri görülmektedir. Zaten köyde yaşayanlar birbirleriyle akrabadırlar. Evlenen gençler dışarıya çalışmaya gitmekteler, bu nedenle aile göçleri olmaktadır. Bu durum normal günlere tenha olan köy, Bayramlarda, düğünlerde ve cenazelerde kalabalıklaşmaktadır. Civar yerleşim birimlerinde de durum aynıdır. Köyden kente göç vardır. Denizli de 125 ailenin olduğu tespit edilmiştir. Geçim sıkıntısı göçe teşvik etmektedir. Gurbette de yaşayan daha fazla aile vardır. Tarihten beri konargöçer olan yöre halkı atalarından kalma yer değiştirmeyi devam ettirmektedirler. Her ne kadar bir gün mutlaka döneceklerini ifade eden gurbetçiler, değişik sebeplerden dolayı Avrupa ya daha da yerleşmeye devam etmektedirler. İzne geldiklerinde köye alışıyorlar geri dönmek onlara zor geliyor. Hasretlik kavuşunca kayboluyor. Geri döndüklerinde de hasretlik gene başlıyor. Kısacası herkes birbirini çok özlüyor. YORGA KÖYÜ’ NDE EVLERİN DURUMU: İlk yerleşim yerlerinde kıl çadırlarda otururlardı. Kıl çadırlar çoban yerleşiminde hala bu gün de vardır. Yerleşik hayata geçildikçe kıl çadırların yerini ağaç yapılar almıştır. Daha sonraları 27 kerpiç evler yapılmıştır. Bu gün az da olsa kerpiç evler zaman karşı dik durmaya çalışmaktadırlar. Kerpiç evler tek katlı, en fazla iki katlı, üzeri toprak örtülü, altı hayvan damı, iki odalı, önünde hayat(ayazlık), tahta merdivenli evler olarak göze çarpar. Kerpiç evler, duvarlarının kalın olması nedeniyle yazın serin, kışın sıcak tutmaktadır. Kerpiç evler zamanla yıkılıp yerlerine 3-4 katlı modern beton arme binalar yapılmıştır(Şekil-20). Bu gün az sayıda kerpiç ev kalmıştır. Yeni modern evlerin yapımında her zaman olduğu gibi gurbetçiler öncü olmuşlardır. Köyde kanalizasyon şebekesi, Su şebekesi mevcuttur. Telefon santrali ve elektrik vardır. Yeni yapılan evlerde (Şekil-20) bulunan odalar oturma odası, çocuk odası, yatak odası, salon, mutfak olarak göze çarpar. Oturma gurubu, divanlar, koltuk takımı, yer minderleri ve gümüşlükler, odaları süslemektedir. Bazı evlerin önünde veya arka kısmında hayvan damları(ahır) bulunmaktadır. Bu damlarda modern hayvancılığın gerektirdiği bütün teknolojik alet edevat mevcuttur. Hayvancılık arınık edilmiş ortamlarda yapıldığından evlere zarar(Koku) vermemektedir. Tütün tarımı yapılan evlerde tütün istiflerinin konduğu yerler vardır. Aynı zamanda Yorga Köyü evlerinin önünde insana ferahlık veren çiçek bahçesi vardır. Evin kapısından girildiğinde insanı rahatlatan ortamlar görülür. Kent ortamında yaşayanlar fırsat buldukça kendilerini köye atarlar. Dinlendikten sonra tekrar şehre inerler. Temiz hava, çiçeklerin mis kokusu, temiz su ve güler yüz bütün sıkıntılarını unutturur. Şekil-20 YORGA KÖYÜ’ NDE MESİRE YERLERİ VE DOĞAL GÜZELLİKLERİ: 28 Şekil-21 Yorga Köyü’nde mesire yerleri genelde sulak, ağaçlık ve bahçelerin bulunduğu yerlerde yapılmaktadır. Bunlar; Sumurt çeşmesi(Boz dağda zirveye yakın yer),Erikli çeşmesi, Gökçepınar, diğer adı Gökcumar (Devlengeç etekleri), Değirmen yanı mevkileridir. Bunlar köyün doğusunda bulunmaktadır. Köyün batısında da su olmasa bile mesire yerleri vardır. Bunlar Dedeyanı (Türbe), (Şekil-21) Çeşmebaşı (Pazar burnu), Göl harman yeri sayılabilir. Köyde daha önceden harman (Buğday, arpa, nohut vb.) dövmek için harman yerleri ayrılmıştır. Aşağı mahallede iki tane aşağı harman yeri ve yukarı harman yeridir. Yukarı mahallede bir tane var. Kavak dibi mahallesinde bir tane var. Çöğürlükte bir tane vardı. Toplam beş tane harman yeri varı. Şimdi bazı harman yerlerinin yerine evler ve sağlık ocağı yapıldı. Çöğürlük ve aşağı mahallede ki yerler duruyor. Buralarda çeşitli etkinlikler yapılmaktadır(Yörük Şenlikleri). Boz dağ; ormanıyla, temiz havasıyla, yaylasıyla ve de çok temiz buz gibi suyuyla mutlaka görülmesi gereken yerlerden biridir. Avcılar av mevsiminde avlanır, Çobanlar yazın hayvanlarını otlatır, insanlar da kışın kayak yapar, yazın da izin verildiği ölçüde piknik yaparlar. Çocuklar Gök cumar a havuzlara yüzmeye giderler. Tabi sahipleri izin verirse, yoksa girmezler. Çocuklar havuzların etrafında bulunan terekelere(Domates, biber, salatalık, patlıcan vb.) zarar vermedikleri için havuz sahipleri genelde çocukların havuzlara girmelerine izin verirler. Yazın köylüler, gurbetçiler, öğrenciler ve tütün işçileri belirli zamanlarda piknik yaparlar, eğlenirler, yorgunluklarını giderirler. Bu güzel yerler görülmeye değer yerlerdir. Köylü kendine özel hayatına yeterince zaman ayırmaya çalışmaktadır. 29 YORGA KÖYÜ’NDE GELENEK VE GÖRENEKLER (KOMŞULUK İLİŞKİLERİ): Bilindiği üzere insanoğlu, yaratılışı ve ihtiyaçları gereği topluluk halinde yaşamaya mecburdur. Farklı imkân ve yetenekleri bir arada barındıranların, birbirleriyle dayanışma ve yardımlaşması meydana çıkmaktadır. Aile akrabalardan sonra problemlerin çözümünde yardıma başvurulacak en yakın kişiler komşulardır. (Şekil-22,23) Şekil-22 Şekil-23 Ana baba, çocuklar, akrabalar başta olmak üzere toplumun diğer kesimleriyle birlikte komşularla da iyi ilişkiler kurulması köyde görev olarak algılanmaktadır. Bu amaçla Yorga Köyü halkı, komşuya iyilik etmek, sevinç ve üzüntülerini paylaşmak, ondan gelebilecek bazı sıkıntıları sabretmek, onları mümkün olduğunca olgun karşılamak, birbirlerinin hak ve hukukuna saygı göstermek gerektiğinin bilincindedirler. Toplumun bir parçası olarak kendine ait olan bir değeri başkalarıyla paylaşmak durumundadırlar. Aksi durumda yaşadıkları yerin çekilmez hale gelebileceğinin bilincindedirler. Paylaşan insanlar hem kendilerini hem de paylaştıkları toplulukları mutlu etmiş olurlar. Böylece insanlar arasında bağlılık meydana gelmiş olur ki Yorga bu durumun farkındadır. Yorga Köyü halkı paylaşmanın hüzünlerin yükünü azalttığını, sevinçlerin coşkusunu arttırdığının bilincindedir. “Komşu komşuya her zaman muhtaçtır” atasözünde olduğu gibi köyde akrabalık ve komşuluk ilişkileri çok iyidir. Köy aynı zamanda komşu köy ve kasabalarla da iyi ilişkiler içindedir. Bunun en açık göstergesi, kız alıp vermedir. Hemen her köy ve kasabadan kız alınıp verilmiştir. Bu insanlar köyde huzur içinde yaşamaktadırlar. Köyde akraba evlilikleri olmaktadır. Köylüler birbirlerine hastalıkta, ölümde, düğünde ve bayramlarda bir araya gelerek sevinçlerini, üzüntülerini paylaşmaktadırlar. Aynı zamanda yeni doğum yapan anneye akraba ve komşular anneye ziyaret etmekte, bebeklere hediyeler takmaktalar, sevinçlerine ortak olmaktadırlar. Bu durum sünnet düğünlerinde de aynıdır. Yoga Köyü halkının bir başka özelliği ise misafirperver ve yardımsever oluşudur. Köye gelen muhtaç insanları ellerinden geldiğince memnun etmeye çalışırlar. 30 ESKİDEN BERİ YORGA KÖYÜ’NDE BULUNAN ODALAR (MİSAFİRHANELER): Yorga Köyü’nde eskiden beri gelen konuklara ağırlamak için bir oda, bir hayvan ahırı bulunurmuş. Odaya yakın olanlar gelenlerin karınlarını doyururlar, rahat etmeleri için bütün imkânlarını seferber ederlermiş. Bu odaların bazıları bugün de vardır. Bazıları köy muhtarlığınca satılıp köy ihtiyaçları karşılanmıştır. En fazla oda Yukarı mahallede bulunmaktadır. Odaların bulunduğu yerler: Yukarı Mahalle: Gök Ali Oğlu(Gökçül) Odası, (Bekir Kocabaş’ın evinin ön tarafında bulunan yer) Kara Yusuf oğlu(Yüksel) Odası, (Ramazan Yüksel’in evinin olduğu yer) Hodullu Abdullah(Çövüt) Odası, (Osman Çövüt’ün evinin olduğu yer) Veli Ağa Odası da denir. Hacı Bekirler(Asan) Odası, (Ahmet ÇAM’ ın evinin olduğu yer) Aşağı Mahalle: Molla Mehmetler(Taner) Odası (efe (Halil TANER) evinin olduğu yer), Osmannan (Öneri) Odası. Ahmet Ali Yorgalının evinin ön tarafında bulunan yer) Hıdırlar Mahallesi: Hıdırlar (Serinkan)odası. (Azime ebenin evinin üst tarafında bulunan yer) Orta Mahalle: Akkuşlar (Yorgalı) Odası. ( Efe Ummanın evinin olduğu yer) Bu odalardan Osmannan Odası ve Hıdırlar Odası ayakta durmaya çalışmaktadır. Köyün ileri gelenlerinin yeniden çevresine yakışır, yeni bir misafirhane yapması gerekmektedir. En azından Bu odalardan birinin yerine yenisi yapılabilir. Elindekini başkalarıyla paylaşmak insana mutluluk verir. 31 YORGA KÖYÜ’NDE ASKER UĞURLAMA VE TARİHTE SAVAŞA KATILAN ASKERLER: “Birlik ve beraberlik; ölümden başka her şeyi yener. Bir ulus, sımsıkı birbirine bağlı olmayı bildikçe yeryüzünde onu dağıtabilecek bir güç düşünülemez. Bugün vatanımızda bir milli kudret varsa, o cereyan, felaketlerden ders alan ulusun kalp ve dimağından doğmuştur. Milli sınırlar içinde bulunan yurt parçaları bir bütündür; birbirinden ayrılamaz.” “Tarih, bir milletin kanını, hakkını, varlığını hiçbir zaman inkâr etmez.” “ Harp zorunlu ve kaçınılmaz olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeyle karşı karşıya kalmadıkça harp bir cinayettir. “ Mustafa Kemal ATATÜRK “Savaşı bilmeyen, barışı da bilmez.” JAPON ATASÖZÜ Eskiden beri askere gidecek gençlerin evleri tek tek komşuları ve akrabaları tarafından ziyaret edilir. Askere gidecek olan gençlere ziyaret edenler genellikle para yardımında bulunulur. Burada askere gidecek gencin ailesine bir nebze olsun yardım etmek, ailenin sevincine ortak olma, yanında olma amacı güdülmektedir. Yoksa herkes gencine gereken hazırlığı yapmıştır. Askere gitmeden önce köy halkı meydanda toplanır, topluca dua edildikten sonra tekrar askerlerle vedalaş ılır. İşte burada bütün sevinçler, hüzünler, gururlar ön plana çıkar. Herkes askere giden gençleri sanki kendi oğullarıymış gibi uğurlarlar. Barza Ovasına yerleşen Türkmen Yörükleri her zaman bağlı oldukları devletlere asker göndermişlerdir. Yorga Köyü’ den hemen hemen bütün savaşlara katılan askerler vardır. Yemen, Balkan, Çanakkale, Kurtuluş savaşı ve Kıbrıs savaşlarına katılan askerler vardır. Bu kahraman insanlar vatan, bayrak, millet için hiç çekinmeden canlarını feda etmişlerdir, dünya durdukça edeceklerdir. 32 Şekil-24 Yemen Savaşı: Yemen savaşına katılan bilinen askerler; Osmanlı İmparatorluğu’ un son yılarındaki mücadeleler, hem İmparatorluk hem de Millet için ağır görevlerden sayılıyordu. Koskoca İmparatorluk, bu kadar zor yılları, ayakta kalma mücadelesi verirken, Millet de kilometrelerce uzaklardaki topraklarda hakimiyetin sağlanması uğruna nice şehitler vermiştir. 1-Kışlanın önünde asker sesi var Açın çantasını acep nesi var Bir çift çorap ile bir de fesi var 2- Havada bulut yok bu ne dumandır? Mahlede ölüm yok, bu ne figandır? Şu yemen elleri ne de yamandır. Nakarat Ah o yemendir, gülü çemendir (Nakarat) Giden gelmiyor, acep nedendir? Burası Muştur yolu yokuştur Giden gelmiyor acep ne iştir? 3- Çalınan davulu düğün mü sandın? Al yeşil bayrağı gelin mi sandın? Yemene gideni gelir mi sandın? Bilinen askerlerin isimleri: Kabalı Mustafa(Gökçül), Kel Halil İbrahim(Taner), Finikeli Ömer(Finikeli), Doktor Ali(Mungan), Hacallan goca Mehmet(Yorgalı). Yemen giden askerlerin sayısının otuz kadar olduğu söyleniyor. Yukarıda isimleri yazılanlar geri dönüyor. Doktor Ali(Mungan) geri dönmüyor. O bölgede(Bağdat civarı) evlenip, oraya yerleşiyor. (Kabalı Mustafa on beş sene kalmış. Kabalı Mustafa yeni 33 evliyken çocuğu olduktan sonra askere gidiyor. Yemenden döndükten sonra dört çocuğu daha oluyor, ardından büyüyen oğluyla(Bekir) birlikte Kurtuluş savaşına katılıyor.( sayfa .35) Şekil-25 Yemen de daima Türk Ulusu nun kahramanlık türküleri söylendi. Kimi zaman hüzünlü, kimi zaman dramatik, kimi zaman da coşkulu türkülerdi bunlar. Bu bakımdan son yüz yılın tarihi, aynı zamanda üzerinde yaşadığımız toprakların bedelinin ödendiği mücadelenin de tarihidir. Türkülerle özdeşleşen Yemen’ e güden geri gelmiyordu. Her zaman Yemen’ e öz evlat gibi bakan İmparatorluk, değişik sebeplerden dolayı zor durumda bırakılmıştı. Yemen’ e gidip gelmemek, gelip görmemek vardı. Vatan uğruna harbe giden bu kahramanların çoğu da geri gelmedi. Tarih yazılan kitaplar, Yemen’de şehit olanların sayısını bilmiyor, öğrenmekten de korkuyor. Nesillerle süren dramlar anlatılıyor; fakat hiçbir dram, unutmak veya unutulmak kadar dramatik değildir. Balkan Savaşlarına katılan askerler: Sebepleri: Balkanlarda olası bir karışıklığın olamayacağı inancıyla bölgeden önemli kuvvetin terhis edilmesi, Ordu donanmasının düşman güçlerden çok daha üstün olmasına rağmen, silah depolarını sabotaj ve baskınlara açık ileri mevkilerde konuşlandırılması, irtibat yollarının ve istihbarat noktalarının dış saldırılara açık bırakılması, Balkan devletlerinin silahlanmalarına göz yumulması, askerlikle politikanın tamamıyla birbirine karışması sonucu subay ve generallerin birbirlerine yardım etmemeleri vb. sebeplerden dolayı Balkan Savaşı çıkmıştır.(Şekil-26). Şekil-26 Bilinen askerler: Ahmet Çavuş(Öneri), Çavdır oğlu Kamil Küllüoğlu TEKÇELİ(Şehit oluyor) Balkan harbinde bozguna uğrayan Osmanlı ordusu İstanbul’a geri çekiliyor. Buradan tekrar Bağdat’a yürüyerek gidiyorlar. Bağdat’ta Ahmet Çavuş, Doktor Ali ve Kel Halil İbrahim Buluşuyorlar. Doktor Ali oraya yerleştiği için iyi biliyor. “ Gelin ben size bir yemek ısmarlayayım” diyerek onları yemek yemeye götürüyor. Yemek yiyip karargâha döndüklerinde düşman tarafından atılan top ateşi sonucu oradaki askerler şehit oluyor. Onlar yemek yemeye gittikleri için kurtuluyorlar. 34 Hatta Doktor Ali Ahmet Çavuşa “Ahmet benin üç baldız var birini sana alalım, burada kal” dediyse de Ahmet Çavuş bu teklife kabul etmiyor, memleketine dönüyor. Köyde Subay (Miralay) olan Halil Çavdur 1900 larda emekli olup köye dönmüş. Miralay(Yarbay ile Kurmay Albay arası) Halil köye döndükten sonra Gireniz tarafında(Bennek) imamlık yapmıştır. Bir süre sonra burada hastalanıp köye dönmüştür. Hastalık zamanı Balkan Harbine denk gelmektedir. Köyün erkekleri savaşa gittiği için köyde hiç erkek kalmamıştır. Sadece Bekçi olarak Topal Ese kalmıştır. Köyde Miralay Halil hastalıktan kurtulamaz vefat eder. Öldüğünde köyde erkek olmadığı için cenazeyi İslami usullere göre kadınlar kaldırmıştır. Mezarlığa kadınlar götürmüş ve defnetmişleridir. Bu olay çok önem arz etmektedir. Köyün kahramanlığına işarettir. Devletin bekası için asker yetiştirmiş, askere yollamıştır. Yerleşik hayata geçtiği zamandan beri fidan gibi gençler askere gitmişlerdir. Pek azı geri dönmüş, çoğu da şehit olmuşlardır. Çanakkale Savaşına Katılan Askerler: Birinci Dünya Harbi, Avrupa Devletlerinin dünyayı ekonomik ve siyasi açıdan paylaşmak istemelerinin neticesidir. Her ne kadar savaş Osmanlı coğrafyasının dışında patlak vermiş ise de savaşın temel sebepleri arasında Osmanlı topraklarının paylaşılması düşüncesi yatmaktadır. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal de işte bu muharebelerde Mehmetçik ile beraber destanlaşarak, adını tarihe yazdırmıştır. Bu savaşta talih onun omuzlarında yükselerek kendisine Milli Mücadele yolunu açmıştır. İşte Çanakkale’yi geçilmez yapan o şanlı destanı yazan şehitlerin sayıları, Türkiye genelinde il ve ilçe bazında mukayese edildiğinde Denizli ve Tavas’ın ön sıralarda yer aldığı görülür. Denizli ili 2.260 şehit ile en fazla şehit veren iller arasındadır Tavas(359 şehit). “Çanakkale zaferi, Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayan-ı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki; Çanakkale muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur.” Çanakkale Gezi Notları(Salih KOCABAŞ). M.K. ATATÜRK Çanakkale de şehit olup, Yorga Köyü nde ki lakapları bilinenlerin isim listesidir. Kesin bilgiler ilgili yerlerde belirtilmiştir. Sülale Hatip oğullarından 7 tane Baba Adı Mehmet oğlu Adı Mehmet Hatip oğullarından Hasan oğlu Mustafa Kirte (Kesin Bilgi) Hatip oğullarından Hüseyin oğlu Ahmet Çavuş ÖNERİ(Kesin Bilgi) Gökali oğullarından Mustafa oğlu Hüseyin Kara Osman oğullarından Mehmet oğlu Ali Hasan Hoca oğullarından Hasan oğlu Halil 35 Bekir oğullarından İsmail oğlu Halil Topal oğullarından Ali oğlu Ahmet Kara oğlan oğullarından İbrahim oğlu Ali Salih oğullarından Mehmet oğlu Ali Hasan Kahya oğullarından Halil oğlu Osman Çulha oğullarından Osman oğlu Mehmet Çulha oğullarından Osman oğlu İbrahim Çavuş oğullarından Halil oğlu Kamil ÇAVDUR(Kesin Bilgi) Yorga Köy’ün den Çanakkale savaşına katılan askerlerin yirmi kadar olduğu biliniyor. On tane aşağı Mahalle, beş tane Yukarı Mahalle, beş tane de Hıdırlar Mahallesinden olduğu söyleniyor. Askerler topluca askere gitmişlerdir. Bunlardan ikisi geri dönüyor(Ahmet Çavuş ve Kamil Çavdur). Şehit olanlardan sadece biri kayıtlı (Mustafa oğlu Hasan-Kirte). Görüldüğü üzere bazı gazilerimizin ömrü askerde geçmektedir. İşte bu kahramanlar vatan savunmasını kutsal saymışlar, kanlarının son damlasına kadar mücadele etmişler, bu kutsal vatanı, ne pahasına olursa olsun asla düşman çizmesiyle çiğnetmemişlerdir. “Bugün bizden vatan razı olacak, nefer şehit, ordu gazi olacak” diyen eşsiz kahramanlar: Vatan, Bayrak, Ezan, Namus için Çanakkale ye gittiler. Ölmeden emanetlere sahip Çıkamayacaklarını anlayınca, eve dönmekten vazgeçtiler... Bunlardan Kamil Çavdur ve arkadaşlarının bulunduğu mevziiye top düşüyor, orada bulunan askerlerin çoğu şehit oluyor. Kamil Çavdur un kolu kırılıyor, kendini ölen arkadaşlarının arasına atıyor. Karşıdan gelen düşman askerleri anlamasın diye ölü numarası yapıyor, düşman askerleri süngü saplayarak üzerlerinden geçiyor. Kamil Çavdur kurtulduktan sonra meydanı temizlemeye gelen Türk askerleriyle şehitleri kaldırıyor. Doktor kolunun kırık olduğunu isterse dinlenmesi gerektiğini söylüyor. Kahraman asker sağlam koluyla sedye de yaralı taşıyor. Çanakkale harbinden sonra köye dönüyor. 36 Şekil-27 1980 li yılların sonlarına doğru Çanakkale de şehit olanların yakınları araştırıldı, maaş bağlanmak istendi. Birinci dereceden akrabaların tümü vefat ettiği için buna gerek kalmadı. Çanakkale Geçilmez Koca Nusret mayın döşerken, Filolar boğazı geçerken, Seyit Mehmet top ateşlerken, Ateş yağar Çanakkale’de. Savaş fırtınası koparken, Gemiler boğazda batarken, Türk’ü anladılar kaçarken, Zafer kokar, Çanakkale’de. Gemiden karaya inerken, Conkbayır’da kolay beklerken, Yüreğine kor düştü erken, Gelen bin pişman Çanakkale’de. Havada kurşun çarpışırken, Siper zangır zangır titrerken, Düşman cehennemi yaşarken Mehmet yağar, Çanakkale’de. Yedi düvel ölüm kusarken, Can, koyun koyuna yatarken, Hak, batılı hepten yakarken, Işık yanar, Çanakkale’de. Meydanda Mehmetçik kükrerken, Düşman yenilerek kaçarken, 37 Gökler bayrak bayrak dolarken, Ay yıldız var Çanakkale’de. Nice taze fidan kururken, Ana yüreği dağlanırken, Duayla eller bağlanırken, Şehit yatar, Çanakkale’de. Yiğitler cana can verirken, Unutulmaz destan yazarken, Davayı nesle anlatırken, İbret yurdu Çanakkale’de Kurtuluş Savaşına Katılan Askerler: Askere gidenlerin dördü şehit olmuş, diğerleri gazi olmuştur. Her birinin ayrı bir hikâyesi vardır. Ruhları şad olsun. 1. Fodullu Abdullah ÇÖVÜT (Koca Veli) 2. Kabalı Mustafa GÖKÇÜL (Dumlupınar-Şehit) 3. Bekir GÖKÇÜL (Kabalı Mustafa oğlu) 4. Süleyman YAPINTI (Kör Süleyman) 5. Mehmet YAPINTI 6. Halil YAPINTI 7. Mustafa ÇULHA(Nalbanttın Babası) 8. İsmail SÖNTER (Çamcı) 9. Hüseyin MUNGAN(Gök Musa Oğlu) 10. Ali İBİN (Köse) 11. Ahmet ÇAVUŞ ÖNERİ 12. Kamil ÇAVDUR 38 13. Ali ÖNERİ (Molla Hüseyin Oğlu) 14. Mehmet YÜKSEL 15. Pattak Hüseyin Taner 16. Halil TANER (Uzun Ahmet in Babası) 17. Mustafa TANER(Goca Ahmet in Babası) 18. Mehmet YORGALI (Hacallan Goca Mehmet) 19. Mustafa YÜKSEL (Hüseyin Oğlu) 20. Molla Abdullah SERİNKAN (Kamil Usta nın Babası) 21. Yusuf YÜKSEL(Molla Hüseyinler) 22. Halil İbrahim TANER(Kel) 23. Mustafa ÇULHA(Ösüzalla) 24. Mehmet KESER Yukarıda adı yazılı askerler savaşın birinden ötekine gitmişlerdir. Bekir GÖKÇÜL atlı süvari olduğu için düşmana denize dökmek nasip olmuştur. Bir heybe kuru yemiş doldurmuş, atıyla köy girişine(Kır) geldiğinde havaya ateş etmiş, bütün köylü yola koşmuş, Gazi Bekir’in sevincine ortak olmuşlardır. Gazi Bekir getirdiği kuru yemişi orada bulunanlara dağıtmıştır. Gazi Bekir GÖKÇÜL köyde 1976 yılında kurban bayramı sabahı vefat etmiştir. 39 Şekil-28 (1926 yılında Molla Hüseyinlerin Yusuf YÜKSEL’ e verilen İstiklal Madalyası) Şekil-29 İstiklal Madalyasının arka sayfası(Alındı tutanağı) İstiklal Madalyası alıp ta bu güne kadar kalan tek madalya denebilir (şekil-28). Diğer madalyaların alındığı biliniyor, ama madalyaların yeri bilinmiyor. Anlaşılacağı gibi yukarıda ismi zikredilen askerlerin hepsi devlet tarafından ödüllendirilmiştir. Savaşanlara İstiklal Madalyası, savaşa katılmayıp hazır bulunanlara sertifika verilmiştir. 40 Kadın Kahramanlar: ŞALLI EBE: FATMA GÖKÇÜL Kabalı Mustafa şehit olduktan sonra asker arkadaşı parmağındaki yüzüğü çıkarıyor. Köye geldiğinde, şehidin çocukları babalarını görmedikleri için babamız geldi sanıyorlar. Asker yüzüğe Kabalı Mustafa’nın hanımı Fatma GÖKÇÜL e teslim ediyor. Eşinin şehit olduğunu söylüyor. Ufak kızan yetim kalıyor. Daha sonra devlet yetkilileri Fatma GÖKÇÜL, şehit ailesi olduğu için aylık başlamak istiyorlar. Fatma GÖKÇÜL(Şallı ebe) “ oğlum bana bağlayacağınız aylıkta tüyü bitmemiş yetimlerin hakkı var. Siz gidin benden daha muhtaç olanlara aylık bağlayın. Ben kendime bakarım” diyerek aylık bağlanmayı reddetmiştir. Şimdi ki büyükler: “Şallı ebenin o zamanlar ufak kızan olduğu için hakikaten o aylığa muhtaçtı.” demişlerdir. Yaşamını son zamanlarında bile öküzle çift süren, çevresinde sevilen biri olan Fatma GÖKÇÜL, ufak kızan diye işi düştüğü zaman hangi köylünün yanına varsa işi görülüyormuş. Şekil-30 GÜLŞAH EBE: GÜLŞAH TEKÇELİ Kadın kahramanlardan biri de Gülşah TEKÇELİ’ dir. Eşi (Küllüoğlu)Balkan savaşında şehit olmuştur. Seferberlik ilan edildiğinde Tavas’ tan gelenler “ seferberlik ilan edildi, herkes nesi var nesi yok yardım etsin!” diye ilan verilmiş. Gülşah ebe yanına küçük oğlu Mehmet’i (küllüoğlu) de yanına alarak kağnıyla Tavas’a ulaşmış. O zamanlar oranın sorumlusu Nuri Efeymiş. Nuri Efe’nin yanına varmış, kapısına çalmış. Nuri Efe’ye :”Efem Ben Yorga Köyü’ndenim, Benim beyim Balkan harbinde şehit oldu. Köyde ilan vermişsiniz, elimdeki tek servetim kağnıyı vermek istiyorum, lütfen kabul et!” demiş. Nuri Efe:” Kızım senin başka bir şeyin yok, kağnıyı teslim edeceksin ama sen ne yapacaksın? Kağnısız olmaz kızım. “ demiş. Gülşah Ebe:” Olsun Efem ben başımın çaresine bakarım. Yeter ki vatan kurtulsun.” Demiş. Bu sözler üzerine Nuri Efe Gözyaşlarını tutamayarak: “Senin gibi vatanseverler olduğu müddetçe, bu vatana bir şey olmaz, bu Vatan kurtulur kızım.” Demiş. Gülşah Ebe oğluyla köye geri dönmüş. Bu kahraman kadın hakikaten başının çaresine bakmış, Şekil- Evlatlarına sahip çıkmış, yetiştirmiştir. Bunlar bilinen kadınlar, bilinmeyen daha çok kadın var. Yorga Köyü’ nün en belirgin özelliklerinden biri, köyde dul kalan kadınlara yardım etmeleridir. Dul kalan kadınlara sahip çıkılmış, onlara asla zarar verilmemiştir. Bu gün de köyde dul kadınlar rahatsız edilmeden rahat bir yaşam sürmektedirler. 41 Kıbrıs Savaşına Katılan Askerlerimiz: Kıbrıs Barış Harekâtı; 20 Temmuz 1974 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Garanti Anlaşması'nın III. maddesine istinaden gerçekleştirdiği askerî harekâtın adıdır. Barış harekâtının sonunda, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)Kurulmuştur. Yıllardır zulüm gören Türk Halkı kurtarılmıştır. Bilinen tek kişi Ali ağanın İzmir Tirede bulunan oğlu Hasan ASAN Katılmış olup Gazilik mertebesine ulaşmıştır. Bu gün de kutsal görevi yerine getirmek için Yorga Köyü gençleri her yerde olduğu gibi askere gitmekteler, vatani görevlerini layıkıyla yerine getirmektedirler. Vatan savunmasında can alınır, can verilir. Tarih boyunca Türkler mert, cesur, doğru, dürüst, kahraman ve asil Millettir. Kimin dost, kimin düşman olduğunu iyi bilir. Zamanı gelince dost, düşman herkese gereken cevabı vermekten çekinmez. Tarihte her zaman dimdik ayakta durmasını bilmişlerdir. Yıkıldı, yok oldu denen milletin küllerinden nice büyük devletler kurulmuştur. Kutsallardan asla vazgeçmemişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti; güçlü ordusuyla, güçlü devlet yapısıyla bulunduğu coğrafi bölgede barış ve güven unsuru olarak varlığını devam ettirmektedir. Vatan topraklarında, vatan, bayrak ve millet için şehit olan nice kahramanlar yatmaktadır. 2005 yılında köyden Uzman Çavuş Halil ÖNERİ Tunceli kırsalında şehit edilmiştir. Mezarı köy mezarlığındadır. Ziyaret edilmektedir. Vatan toprağının her köşesinde onlar(Şehitler) vardır. Mis kokuları sinmiştir her çiçeğe. Şekil-31 Askere giden gençler dostları ve akrabaları tarafından asker ocağında ziyaret edilmektedir. Askerden giderken davul, zurna ile uğurlanan gençler, tezkere alıp köye dönerken yine davul, zurna ile karşılanmaktadırlar. Askere gitmeye az bir zaman kala düğünlerde ki kına gecesi gibi eğlence düzenlenir. Askere gidecek oğlu olsun olmasın bu eğlenceye herkes katılmaya çalışır. Kız istemeye gidenlere “oğlun önce askerliğini yapsın gelsin” derler. Genelde gençler askerliğini yaptıktan sonra evlenmektedirler. 42 YORGA KÖYÜ NDE EĞİTİM ÖĞRETİM VE KÜLTÜREL DURUM: Köy de ilkokul, 1932 yılında Cavlakların(Çövüt) odasında açılmıştır. Burada iki yıl eğitim öğretim yapılmıştır. Buradan Sarı Hüseyin oğlu nun evine taşınmıştır. Bir yıllık eğitim öğretimden sonra Köy odasına taşınmıştır. Bir yıllık eğitim öğretim yılından sonra Bayındırlık ve İskan Bakanlığı nın 1936 yılında yaptığı binaya taşınmıştır. Bu İlkokul çevrede açılan ilk okul olma özelliği de vardır. Diğer köylere okul yapılıncaya kadar öğrenciler bu okulda eğitim öğretime devam etmişlerdir. Şekil-32 Bu yüzden Yorga İlkokulu ilk yıllarda etrafındaki köylerden öğrenci alarak önemli görevi yerine getirmiştir. 1989 yılında Yorga İlkokulu, öğrenci kalabalığından dolayı, ihtiyaçlara cevap veremediği için yıkılıp yerine yeni okul yapılmıştır. Yorga İlkokulu bu binada uzun yıllar eğitim öğreti öğretime devam etmiştir. Başarılı öğrenciler yetiştirmiştir. Bu öğrenciler günümüzde değişik mesleklerde başarılarını devam ettirmektedirler. İlçede ve İlde eğitim öğretimde, spor faaliyetlerinde adını duyurmuştur. 2000-2001 eğitim öğretim yılında Eğitim Öğretim sisteminin sekiz yıllık eğitime geçmesi nedeniyle Yorga İlköğretim Okulu’ a dönüşmüştür. Balkıca Köyü (6.7.8. Sınıf) ve Bahçe Köyü 1.2.3.4.5.6.7.8. sınıf) öğrencileri Yorga İlköğretim Okulu da taşımalı eğitim yapmaktadırlar. Şekil-33 2008-2009 Eğitim Öğretim yılında Yorga İlköğretim Okulu adını Yeni okul binasına katkıları 43 nedeniyle okul adı Hacı Fatma Topalan İlköğretim Okulu olarak değiştirilmiştir. Yorga Köyü ne kazandırdığı yeni okul binası için Yorga Köyü halkı, eğitim öğretime yapmış olduğu katkılardan dolayı Hacı Fatma Topalan a teşekkür etmiştir. 2009 Şubat ayında öğrenciler yeni binaya taşınmışlardır. Geçmişten bu zamana kadar eğitim öğretime katkı da bulunan herkes, burada eğitim öğretim devam ettiği sürece unutulmayacaktır. Şekil-34 YORGA KÖYÜ DE EĞİTİM ÖĞRETİM KÜLTÜREL DURUM: Yorga Köyü % 100 okuryazardır. İlk zamanlar okuryazar oranı düşük olsa da son zamanlarda eğitim öğretime verilen önem sayesinde okuma yazma oranı %100 olmuştur. Eğitim öğretime önem verilmiş, bunun sonucu bürokrat sayısı da hızla artmaktadır. Köyde parmakla gösterilen memur sayısı bugün çok çok artmıştır. Zamanla daha da artacaktır. ESNAF VE DİĞER MESLEK SAHİBİ KÖYLÜLERİMİZ : ADI SOYADI ABDULLAH SERİNKAN AHMET ÇAM AHYET OFLAZ ALİ ASAN ALİ ASAN ALİ İBİN ALİ KESER ALİ MUNGAN ALİ OYMAN ALİ ÖNERİ ALİ ÖNERİ ALİ RIZA TANER ALİ SUSAN ALİ YÜKSEL ARİF OYMAN ARİF SUSAN BAYRAM MUNGAN ADI SOYADI BEKİR ÖNERİ BEKİR TANER BİLAL SERİNKAN CAFER ÇULHA COŞKUN SERİNKAN DURMUŞ ÇÖVÜT ESREF SERINKAN FEVZİ TANER HAKKI TANER HALİL TEKÇELİ HASAN ÇÖVÜT MESLEK BETONCU BAKKAL ELEKTRİK MARANGOZ RADYO TAMİR BETONCU OTO CAM ŞOFÖR ŞOFÖR KAHVECİ ŞOFÖR TEKSTİL RADYO TAMİR ŞOFÖR ŞOFÖR FOTOĞRAFÇI ŞOFÖR MESLEK OTO CAMCI MARANGOZ BETONCU ŞOFÖR DEMİRCİ MARANGOZ ŞOFÖR TÜPGAZ BAYİİ BAKKAL KAHVECİ MARANGOZ 44 ÇALIŞTIĞI ŞEHİR DENİZLİ TAVAS/DENİZLİ DENİZLİ TAVAS/DENİZLİ TAVAS/DENİZLİ DENİZLİ AYDIN DENİZLİ DENİZLİ TAVAS/DENİZLİ DENİZLİ DENİZLİ TAVAS/DENİZLİ TAVAS/DENİZLİ DENİZLİ NİKFER DENİZLİ ÇALIŞTIĞI ŞEHİR MUĞLA TAVAS/DENİZLİ DENİZLİ TAVAS/DENİZLİ TAVAS/DENİZLİ DENİZLİ DENİZLİ DENİZLİ TAVAS/DENİZLİ TAVAS/DENİZLİ DENİZLİ HASAN YORGALI HİMMET MUNGAN HÜSEYİN MUNGAN HÜSEYİN ÖNERİ HÜSEYİN ÖNERİ HÜSEYİN SERİNKAN HÜSEYİN TANER HÜSEYİN TANER İBRAHİM DİLMAÇ İBRAHİM ÖNERİ İBRAHİM SERİNKAN İBRAHİM SERİNKAN İBRAHİM SERİNKAN İBRAHİM YORGALI İLHAN İSANÇ İSMAİL KESER İSMAİL SERİNKAN İSMAİL TOPALAN İSMAİL YORGALI İZZET ÇÖVÜT KADİR MUNGAN KAMİL SERİNKAN KAMİL SERİNKAN MEHMET ALİ TEKÇELİ MEHMET ÖNERİ MEHMET SERİNKAN MEHMET ŞERİF OFLAZ MEHMET TANER MEHMET TANER MEHMET TEKÇELİ MEHMET YAPINTI MESUT ASAN METİN YÜKSEL MEVLÜT TANER MEHMET ÇÖVÜT ADI SOYADI MEVLÜT YAPINTI MUHAMMET TANER MURAT ÇÖVÜT MUSTAFA ALİ İBİN MUSTAFA ÇULHA MUSTAFA NARİN MUSTAFA ÖNERİ MUSTAFA ÖNERİ MUSTAFA SERİNKAN MANİFATURA ŞOFÖR ŞOFÖR KAHVECİ ŞOFÖR ŞOFÖR TÜPGAZ BAYİİ MARANGOZ ŞOFÖR OTO CAM MARANGOZ ŞOFÖR TRAKTÖR TAM KAHVECİ BAKKAL OTO CAM SIVACI KAHVECİ GALERİ YEM TİCARETİ MARANGOZ KAHVECİ ŞOFÖR BAKKAL LOKANTA ŞOFÖR SIVACI MOTORSİKLET TAM. ŞOFÖR ŞOFÖR TERZİ OTO TAMİR ŞOFÖR TEKSTİL RADYOCU MESLEK ŞOFÖR ŞOFÖR MARANGOZ OTO TAMİR GALERİCİ ALIŞVERİŞ TERZİ OTO CAM ŞOFÖR 45 TAVAS/DENİZLİ DENİZLİ DENİZLİ TAVAS/DENİZLİ DENİZLİ DENİZLİ DENİZLİ DENİZLİ DENİZLİ MUĞLA TAVAS/DENİZLİ DENİZLİ DENİZLİ TAVAS/DENİZLİ TAVAS/DENİZLİ AYDIN DENİZLİ TAVAS/DENİZLİ AYDIN TAVAS/DENİZLİ DENİZLİ TAVAS/DENİZLİ DENİZLİ TAVAS/DENİZLİ TAVAS/DENİZLİ DENİZLİ DENİZLİ DENİZLİ DENİZLİ TAVAS/DENİZLİ TAVAS/DENİZLİ DENİZLİ TAVAS/DENİZLİ DENİZLİ TAVAS/ DENİZLİ ÇALIŞTIĞI YER TAVAS/DENİZLİ DENİZLİ DENİZLİ DENİZLİ TAVAS/DENİZLİ DENİZLİ TAVAS/DENİZLİ MUĞLA TAVAS/DENİZLİ MUSTAFA SERİNKAN MUZAFFER NARİN MÜRSEL SERİNKAN NAİL OYMAN NAİL TANER NECATİ TANER OSMAN ÇULHAOĞLU OSMAN SABUNCUOĞLU RAMAZAN ÇULHA RAMAZAN ÖNERİ RAMAZAN SARIOĞLU RAMAZAN SUSAN RAMAZAN TANER RAMAZAN TANER RAMAZAN YÜKSEL RECEP ASAN SÜLEYMAN ÇULHA ŞABAN TOPALAN VELİ YAPINTI VELİ ÇIPAR VELİ ÇÖVÜT VELİ TANER YAHYA İBİN YAŞAR SUSAN YAŞAR YORGALI YAŞAR YÜKSEL YILMAZ SERİNKAN YUSUF OFLAZ YUSUF YÜKSEL ZÜBEYİR ÇÖVÜT Araştırma --2006 Salih KOCABAŞ BAKKAL ORMAN MUHAFAZA PAZARLAMACI TEKSTİL KAHVECİ ÖGRETMEN DİŞÇİ DEMİRCİ [NULL] OTO TAMİR ŞOFÖR RADYO TAMİR MOTOR TAMİR GALERİ EMLAK OTO BOYA DEMİRCİ DEĞİRMEN ŞOFÖR BERBER ŞOFÖR GALERİCİ ŞOFÖR ŞOFÖR ŞOFÖR TRAKTÖR TAMİR DEMİRCİ ELEKTRİK-SU KAHVECİ TOSTÇU TAVAS/DENİZLİ DENİZLİ İZMİR DENİZLİ TAVAS/DENİZLİ DENİZLİ TAVAS/DENİZLİ TAVAS/DENİZLİ [NULL] DENİZLİ DENİZLİ MUĞLA DENİZLİ DENİZLİ DENİZLİ DENİZLİ TAVAS/DENİZLİ TAVAS/DENİZLİ TAVAS/DENİZLİ DENİZLİ TAVAS/DENİZLİ DENİZLİ TAVAS/DENİZLİ DENİZLİ DENİZLİ DENİZLİ TAVAS/DENİZLİ DENİZLİ DENİZLİ TAVAS/DENİZLİ YORGA KÖYÜ DE YETİŞEN AVUKAT, SAVCI LAR: ADI SOYADI BABA ADI ANA ADI MESLEK GÖREV YERİ ALİ ÇÖVÜT OSMAN HURİYE AVUKAT DENİZLİ MAHMUT AYDIN MEHMET HATİCE SAVCI ANKARA MUSTAFA ASAN BAKİ ZEYNEP AVUKAT DENİZLİ RASÜL YÜKSEL HÜSEYİN FATMA SAVCI İSTANBUL DOKTORLAR: ADI SOYADI BABA ADI ANA ADI MESLEK GÖREV YERİ ABDULLAH ÇULHAOĞLU OSMAN ÜMMÜ DİŞ DENİZLİ AHMET ÖZLEN MUHSİN UMMAHAN ORTAPEDİ MANİSA ALİ ÇÖVÜT MUSA FATMA VETERİNER DENİZLİ HİMMET MUNGAN OSMAN FATI [NULL] [NULL] İBRAHİM ÇÖVÜT FAHRETTİN FATMA ÇOCUK DENİZLİ İSMAİL TANER HALİL NESLİHAN BEYİN İSVİÇRE LEYLA BAYAMCI OSMAN RAZİYE [NULL] ALMANYA 46 NÜLİFER TEKÇELİ İBRAHİM FATMA [NULL] ALMANYA MÜHENDİSLER: ADI SOYADI BABA ADI ANA ADI MESLEK GÖREV YERİ ALİ KOCABAŞ AHMET AYTEN ELEK.ELEKTRONİK MÜH. ESKİŞEHİR BİLAL ÇULHA(HABER) M.ALİ EBİDE ELEKTRONİK HABERLEŞME MÜH. KOCELİ HALİL YORGALI M.ALİ HATİCE ELEKTR.ELEKTRONİK MÜH. AYDIN HASAN SERİNKAN HALİL İBRAHİM GÜLSEVİM BİLGİSAYAR MÜHENDİSİ İSTANBUL İHSAN ASAN BAKİ ZEYNEP MAKİNA MÜHENDİSİ DENİZLİ MUSTAFA ÇÖVÜT RAMAZAN HATİCE İŞLETME MÜHENDİSİ İSVİÇRE RAMAZAN YÜKSEL OSMAN GÜLSÜM GIDA MÜHENDİSİ DENİZLİ ŞEMSETTİN SERİNKAN EŞREF GÜLİZAR HARİTA MÜHENDİSİ DENİZLİ VELİ YORGALI MUSTAFA FATMA ORMAN MÜHENDİSİ MUĞLA İMAMLAR VE DİN GÖREVLİLERİ: ADI SOYADI BABA ADI ANA ADI MESLEK GÖREV YERİ HIDIR TANER MUSTAFA HURİYE İMAM DENİZLİ MEHMET MAYDA VELİ SELVER İMAM DENİZLİ ŞABAN SERİNKAN DURMUŞ FATMA İMAM DENİZLİ ABDULLAH TANER(EMEKLİ) VELİ UMAHAN İMAM OSMAN ÇÖVÜT (Rahmetli)) ALİ İMAM AHMET EFENDİ ÖZLEN(Rahmetli) İMAM İŞLETME: 47 ADI SOYADI BABA ADI ANA ADI MESLEK GÖREV YERİ HÜSEYİN BAYAMCI BAYRAM GÜLLÜ İŞLETME DENİZLİ RAMAZAN YAPINTI ALİ SELİME İŞLETME DENİZLİ MEMUR VE MUHASEBECİLER: ADI SOYADI BABA ADI ANA ADI MESLEK GÖREV YERİ ALİ ÇULHA MEHMET GÜLLÜ MUHASEBE DENİZLİ ALİ YAPINTI MEHMET RAZİYE TEKNİKER DENİZLİ DİLEK ASAN VEDAT SAADET KIZILCABÖLÜK DENİZLİ HALİL SERİNKAN MEHMET HANİFE PAZARLAMA ALMANYA HATİCE ÇÖVÜT OSMAN FATMA HALKLA İLİŞKİLER DENİZLİ HAVANE TANER MEHMET HURİYE MEMUR DENİZLİ İBRAHİM SERİNKAN AHMET AYŞE İMAM DENİZLİ MEHMET YORGALI İBRAHİM AYŞE MERMER DENİZLİ MESUT ÖNERİ MUSTAFA HATİCE MEMUR DENİZLİ MUSTAFA ÇULHAOĞLU OSMAN ÜMMÜ DIŞ PROTEZ DENİZLİ SÜLEYMAN SERİNKAN HASAN AYŞE MEMUR DENİZLİ MEHMET ÖNERİ MUSTAFA HURİYE SİVİL SAVUNMA DENİZLİ POLİS VE ASKER OLANLAR: ADI SOYADI BABA ADI ANA ADI MESLEK GÖREV YERİ HALİL ÇAVDUR(Rahmetli)) KAMİL ASİYE MİRALAY İSTANBUL ABDULLAH SUSAN MEHMET GÜLSÜM POLİS İZMİR BURHAN ŞABAN SERİNKAN SELATİN HATİCE POLİS AKSARAY HALİL ÖNERİ (ŞEHİT) MUSTAFA HURİYE UZMAN ÇVŞ. TUNCELİ MUSTAFA SERİNKAN İBRAHİM FATMA KORUMA DENİZLİ İNANÇ OFLAZ AHYET HACER JAN.UZM.ÇVŞ BAYBURT ALİ TOPALAN HALİL EMİNE HAVA TEKNİKER 48 SAĞLIK GÖREVLİLERİ: ADI SOYADI BABA ADI ANA ADI MESLEK GÖREV YERİ FATMA NARİN HÜSEYİN HATİCE HEMŞİRE DENİZLİ GÜL OYMAN MEHMET MUSTAFA SAFURA EBE UŞAK MEDİNE ÖNERİ HASAN AYŞE HEMŞİRE AYDIN MERYEM TANER MEHMET HURİYE MEMUR DENİZLİ MUSA TEKÇELİ ALİ GÜLSÜM LABORANT MUĞLA ABDULLAH SERİNKAN EŞREF GÜLİZAR LABARANT ULUSLAR ARASI İLİŞKİLER: ADI SOYADI BABA ADI ANA ADI MESLEK GÖREV YERİ TAHİR ÇULHA DURMUŞ FATMA ULUSLAR ARASI İLİŞKİ ANKARA ZEYNEP TOPALAN HASAN GÜLTEN ULUSLAR ARASI İLİŞKİ ANKARA ÖĞRETMEN OLANLAR: ADI SOYADI BABA ADI ANA ADI MESLEK GÖREV YERİ ABDULLAH ÇÖVÜT İBRAHİM FATMA SINIF ÖĞRETMENİ DENİZLİ ABDULLAH ÇULHA SÜLEYMAN FATMA SINIF ÖĞRETM. DENİZLİ AHMET ASAN BEKİR AYŞE SINIF ÖĞRETMENİ DENİZLİ AHMET ÇÖVÜT MEHMET FATMA SINIF ÖĞRETMENİ DENİZLİ AYBÜKE YORGALI M.ALİ HATİCE MAT. ÖĞRET. UŞAK AYSEL SERİNKAN MUHSİN UMMAHAN MAT.ÖĞRETMENİ DENİZLİ AYŞE ÖNERİ MUSTAFA HÜSNE ÖĞRTM.ÜYESİ MUĞLA AZİZ SERİNKAN EŞREF GÜLİZAR MAT.ÖĞRETMENİ DENİZLİ BAKİ ASAN(EMEKLİ) MUSTAFA MERYEM SOS.ÖĞRT. DENİZLİ BAYRAM TEKÇELİ VELİ HAVANE İŞ TEK ÖĞRT. AYDIN BİLAL YAPINTI AHMET MERYEM SINIF ÖĞRETMENİ MUŞ BÜLENT ÖZLEN MUHSİN UMMAN FEN ÖĞRETMENİ AFYON CELALEDDİN SERİNKAN(Doç.) OSMAN AYŞE ÖĞRETİM ÜYESİ DENİZLİ CENNET ÇULHA CAFER ZENNUR SINIF ÖĞRET. İZMİR 49 ENES NARİN MUSTAFA HURİYE SINIF ÖĞRETMENİ DENİZLİ FATMA ÖNERİ BEKİR ARİFE MATEMATİK ÖĞRT. ADAPAZARI H.İBRAHİM TANER MEHMET NURTEN SINIF ÖĞRETMENİ DENİZLİ HACER TANER İBRAHİM FATMA SINIF ÖĞRETMENİ DENİZLİ HALİL ÇULHA M.ALİ EBİDE YURT MÜDÜRÜ İZMİR HALİL TOPALAN MEHMET ÜMMÜ SINIF ÖĞRETMENİ AYDIN HATİCE SERİNKAN İBRAHİM EMİNE SINIF ÖĞRETMENİ MANİSA HIDIR SERİNKAN İSMAİL AYŞE SOSYAL URFA HIDIR YAPINTI AHMET MERYEM SINIF ÖĞRETMENİ. DENİZLİ HİMMET ÇÖVÜT SÜLEYMAN MERYEM SINIF ÖĞRETM. AMASYA HURİYE ÖNERİ İSMAİL HACER SINIF ÖĞRETMENİ KARABÜK HÜLYA YORGALI M.ALİ HATİCE MAT .ÖĞRETM. DENİZLİ HÜSEYİN TEKÇELİ VELİ HAVANE MATEMATİK ÖĞR. SAKARYA İSMAİL ÖNERİ HASAN AYŞE SINIF ÖĞRETMENİ HAKKARİ İSMAİL ÖNERİ MEHMET HATİCE SOS.ÖĞRETMENİ DENİZLİ M.ALİ YORGALI MUSTAFA FATMA SINIF ÖĞRETMENİ AYDIN MEHMET TANER İBRAHİM FATMA SINIF ÖĞRETMENİ YOZGAT MESURİYE AKYOL CAFER ZENNUR SINIF ÖĞRET. DENİZLİ MEVLÜT ÖNERİ MUSTAFA HATİCE MAT.ÖĞRET. DENİZLİ MUHARREM SERİNKAN SELATİN HATİCE FEN ÖĞRETMENİ DENİZLİ MUHSİN ÖZLEN(EMEKLİ) HÜSEYİN HATİCE SINIF ÖĞRETMENİ DENİZLİ MUSTAFA OYMAN M.MUSTAFA SAFURE TES.ÖĞRETMENİ İSTANBUL MUSTAFA SERİNKAN İBRAHİM EMİNE SINIF ÖĞRETMENİ DENİZLİ NECATİ TANER(EMEKLİ) MUSTAFA UMMAHAN SINIF ÖĞRETMENİ DENİZLİ NİMET ÖZLEN ALİ GÜLİZAR GİYİM ÖĞRETME. AFYON ORHAN ASAN BEKİR AYŞE SINIF ÖĞRETMENİ DENİZLİ OSMAN ÇÖVÜT HALİL MERYEM SINIF ÖĞRETMENİ DENİZLİ RAMAZAN SERİNKAN HALİLİBRAHİM GÜLSEVİM SINIF ÖĞRETMENİ AĞRI RASÜL ÇÖVÜT OSMAN HURİYE DİN KÜLT.ÖĞRT. DENİZLİ SAİD TANER HASAN KERİME TORN.T.ÖĞRT. DENİZLİ SALİH KOCABAŞ AHMET AYTEN ÖĞRETMEN DENİZLİ ADI SOYADI BABA ADI ANA ADI MESLEK GÖREV YERİ SELVER MUMGAN HÜSEYİN HATİCE SINIF ÖĞRETMENİ DENİZLİ SEMA TANER MEHMET HURİYE KIZ MESLEK LİSESİ ÖĞRT. DENİZLİ ŞABAN İBİN RAMAZAN FATMA SOS ÖĞRETM. BURDUR ŞEREF ASAN BEKİR AYŞE BİYOLOJİ ÖĞRET. MUĞLA VELİ ÖNERİ HASAN AYŞE MOTOR ÖĞRETM. KARABÜK YASİN YÜKSEL(EMEKLİ) İSMAİL ELİF SINIF ÖĞRETMENİ DENİZLİ YAŞAR ÖNERİ OSMAN RAZİYE SINIF ÖĞRETMENİ DENİZLİ ZEKERİYA YAPINTI HALİL FATMA TÜRKÇE ÖĞRT. MOSKOVA ZEYNEP ASAN(EMEKLİ) ALİ HATİCE SINIF ÖĞRETMENİ DENİZLİ MESURE YAPINTI EKREM HALİME SINIF ÖĞRETMENİ URFA YASEMİN YAPINTI VELİ FATMA SOSYAL BİLGİLER TAVAS 50 SALİH KOCABAŞ-2006 GURBETÇİLER Avrupa da Gurbetçiler en fazla Almanya, Fransa, Avusturya, İsviçre de yoğun olarak ikamet etmektedirler. Az da olsa diğer Avrupa ülkelerinde yaşayan gurbetçiler vardır. Gurbetçiler her zaman Yorga Köyü adına yaralı çalışmalar yapmışlardır. Yorga Köyü de yapılan çalışmaların çoğunda onların katkısı vardır. Başarılı çalışmaları her zaman etkisini gösterecektir. KANADA: Ramazan MAYDA İsmail SERİNKAN(Hıdır) Bunun yanında şu anda Rusya, Kazakistan, Ukrayna, Tataristan, Dubai, Libya vb. ülkelere kısa süreli çalışmaya giden işçiler var. Zaman zaman sayılar 80 ile 100 arası değişen Yorga Köyü emekçileri kışın boş zamanlarını değerlendirmek için ayda 1.200 $ ile 1.750 $ (Dolar) arası maaşla bu ülkelere çalışmaya gitmişlerdir. İşçilerin gayretli çalışmaları sonucu bazıları uzun zaman kalmaktadır. Bu durum yeni ekmek kapısı olmuştur. Anlaşılıyor ki Yorga insanı ekmeğini taştan çıkarıyor. Başarılı insanların gayretleri ilerde meyvelerini verecektir. Bütün gurbetçiler 180-200 civarındadır. Bunların yanlarında kalanlar(çoluk-çocuk) hesaplanırsa epey gurbetçinin olduğu anlaşılmaktadır YORGA KÖYÜ NDE DÜĞÜNLER: Yorga Köyü de eskiden genelde görücü usulü ile evlenme olurdu. Evdeki büyükler ne derse o olurdu, şimdi durum farklı hale geldi. Teknolojik gelişmeler bazı örf ve adetlerin değişmesine neden olmuştur. Bu gün de kızlar kız evinde, oğlanlar da oğlan evinde eğlenmektedirler, kına gecesi kız evine giderken akraba delikanlılar zeybek oynarlar, bazen de kına gecesi, günün şartlarına uygun dans etmektedirler. KIZ İSTEME: Gençler birbirine beğendikleri zaman büyüklere söylerler, büyükler adetlere uygun olması için haberci gönderir, kız evi uygun görürse oğlan evi kızı kız evine istemeye gider. Oğlan evi uygun bir dille (Allahın emri Peygamberin kavliyle) kızı ister. Kız evi çevresine danışıp karar vermek için süre ister. Kız evi tamam derse, oğlan evi tekrar kız evine gidip kızı ister. Kız evi kızı verirse nişan düğün 51 günü kararlaştırılır. Bazen aralar soğumasın, dedikodu olmasın diye düğün tarihi erken alınabilir. Küçük nişan iki tarafın onayıyla bir herhangi bir düğünde takılabilir. Büyük nişan yine iki tarafın belirlediği tarihte törenle yapılır. İsteyen önce dua ettirir sonra eğlence yaptırır. Nişanlılık dönemi gençlerin birbirlerini tanıma dönemidir. Anlaşamayan gençler ayrılabilir, ayrılmanın sonunda genelde küslük, dargınlık olmaz. Analaşan taraflar düğün gününü belirlerler. OKULAMA: Düğün gününe az bir süre kala, akraba, eş, dost, çevre köyler ve uzaktaki tanıdıklara davetiye gönderilir. Yakın akrabalara, basma, gömlek vb. yakınlık derecesine göre atlet, havlu, mendil, sabun gönderilir. Davetiyelerden genelde sızlanmalar olsa da düğün günü gelince, “ bir defa eleneceğim, pahalı oku olsun varsın” diyenler çoğunluktadır. Fakir olan köylü de mecburen borçlanarak düğün etmektedir. Az da olsa mektup davetiyeleri görülmeye başlandı. Oku(davetiye) dağıtımını düğün sahiplerinin akrabaları, dostları yapar. Her mahalleye bir insan gönderilir dağıtılacak davetiyeler tek tek evlere verilir. Bazen dağıtacak insan olmazsa traktörle dağıtılır. Düğün günü ilan edildikten sonra telaşla karışık bir hazırlık başlar. Hazırlık yapılırken tatlı sürprizler, aksilikler, olsa da halledilir. DÜĞÜN ZAMANI: Düğün günü gelmeden önce gerekli izinler alınır(güvenlik, nüfus vb.). Türk bayrağı olmazsa olmazlardan biridir. Bayrak, düğün süresince oğlan evinin belirlenen yüksek yerine dikilir. Kız evi belli olsun diye renkli bayraklar dikilir. Düğünde damada yardım eden sağdıç vardır, düğün boyunca birçok işi sağdıç halleder. Eskiden düğünde oğlan evinde davul, zurna vb. kız evinde de ilyan, sipsi vb. çalınırmış. Bu gün oğlan evinde davul, klarnet, trampet vb. kız evinde de org çalınmaktadır. Bazen kız evi CD çalardan da işin kolayını bulmaktadır. Oğlan evi ve kız evi düğün boyunca yemekçi tutar, gelen misafirler yemeklenir.( Eskiden keşkek dövülürdü) Gençler düğün edecek arkadaşlarına yardım etmektedirler. OĞLAN EVİ: Düğün günü oğlan evinde hazırlıklar tamamlanmıştır. Cuma akşamı başlar, Pazar akşamı sona erer, Cumartesi akşamı da kına gecesi olur. Cuma günü Türk bayrağı dikilir(uzaktan görülecek yere). Misafirler düğün süresince gelirler, yoğunluk genelde Cumartesi günü olur. Cuma akşamından itibaren oyunlar oynanmaya başlar. Yorga Köyü de oynanan oyunlar; Tavas Zeybeği, Harmandalı, Yağmur Yağdı, İbram Çavuş(Yorgalı Ozan), Kerim Oğlu, Muğla Zeybeği vb. oynanır. Hareketli oyunlardan Cemilem, Dirmil, Gireniz oyunları, Misket vb. oyunlar oynanır. Genelde Tavas Zeybeği oynanır. Köyün bütün gençleri Tavas Zeybeğini bilirler. Gelen misafirler de istek doğrultusunda istedikleri oyunları oynarlar. Oğlan evi, Cumartesi günü 52 öğleden sonra kız evine çeyiz altına gider. Burada hep beraber eğlendikten sonra geri dönülür. Akşam da oğlan evi damat ve akrabalarla kız evine kına gecesine katılmak için gider. Oğlan evinde misafirlerle ilgilenecek kişiler bırakılır. Oğlan evinde gençler oynarlar. Kız evine gelen oğlan evi Şekil-35 yakınları düğünün şanına yakışır bir ağırlama yaparlar. Takı merasimi yapıldıktan sonra oğlan evi geri döner. Gece saat on iki ye kadar gençler eğlenir, damat ve sağdıç gençleri memnun etmeye çalışırlar. Pazar günü sabahtan gelin ve damat, hazırlanmak için üzere kuaföre giderler. Öğlen davul zurna eşliğinde sağdıç evinden damat ve sağdıç hazırlanmış olarak çıkarılır. Kız evine gidilir, oyunlar oynanırken damat ve sağdıca takı merasimi yapılır. Nişanlı gençlere oyun oynarken para takılır, gençlerin oyunundan sonra oğlan evine geri dönülür. Pazar günü ikindi vakti kız evine gelin alınmaya gidilir. Gelin arabası süslenir. Akrabalar da arabalarını konvoy yaparlar. Arabalara mendil, basma, tülbent vb. Bağlanır. Gelin hazırlanırken, gençler oynarlar. Gelin evden duvakla çıkarken genelde “oğlan bizim, kız bizim” türküsü söylenir. Gelin arabaya biner, gelinin sol tarafa gelinin bir yakını, sağ tarafına da damat biner, araba konvoyu hareket eder. Önde gençler, arkada davul, zurna ve davetliler, Türk Bayrağı eşliğinde genelde “Köroğlu” türküsünü söyleyerek, seke Şekil-36 seke mahalle aralarını dolaşırlar. Dolaşma esnasında meraklı olanlar koca kapı önünden geçenlere seyrederler. Mahallelerin belli yerlerinde durulur yöresel Tavas Zeybeği oynanır. Gelin eve girerken herkes hazır bulunur, eğlence doruğa çıkar. Pazar akşamı düğün sona erer, gençler Türk Bayrağını isteyen damat ve sağdıçtan bahşiş alırlar. Düğün sahibi orada bulunan insanlar tarafından kutlanır. Düğün sahibi orada bulunan çocuklara gelin eve girerken para ve şeker saçar. Akşam namaz çıkışı ihtiyarlar yemeğe davet edilir. İsteyenler imam nikâhı kıydırır. Hayırlı olması dileğiyle dua edilir. Herkes evlerine dağılır. Şekil-37 KIZ EVİ(NAZ EVİ): 53 Kız evin de, oğlan evinde olduğu gibi Cuma günü akşamüstü düğün başlar, Pazar ikindi vakti sona erer, Cuma günü çalgı çalınmaz ama akraba, eş, dost ve davetliler gelmeye başlarlar. Oğlan evinde olduğu gibi kız evinde de gelinin sağdıcı olur, gelinin sağdıcına yörede kız yaranı(yaren) derler. Kız yaranı da geline her konuda yardımcı olur. Kız yaranı düğün boyunca koşturur, gelen genç kızlara oyuna davet eder, gelen misafirlere yer ayarlar, kısaca gelinin en yakın yardımcısıdır. Cumartesi akşamı kına gecesi yapılır. Genelde kışın meydana büyük bir ateş yakılır, oğlan evinde de benzeri yapılır. Kına gecesi epey renkli geçer, eğlence doruğa çıkar. Eğlencenin ortasına doğru oğlan evi gelir, damatla gelin yakınları ile birlikte ayrı bir odaya alınır. Muhtar gelir, Kanunların verdiği yetkiye dayanarak şahitler huzurunda Resmi Nikâh kıyar. Nikâhtan sonra hep beraber kına gecesine geri dönülür. Oğlan evi ağırlanması gerektiği gibi düğünün şanına yakışır bir şekilde ağırlanır. Kına gecesinde eskiden tülgüme, gayılıma ve kaşık oyunları oynanırdı. Çalgı olarak ta ilyan(Demir büyük leğen) ve sipsi olurdu. İlyan çalan kızlar, türkü eşliğinde oynarlardı. Bu gün kız evinde Cemilem, Gireniz oyunlar ve teknolojik gelişmeler ışığında güncel şarkı, türkülerle oynanmaktadır. Takı merasiminden sonra oğlan evi kız evinden ayrılır. Kızlar bazen üç etek giyerler, yöresel kıyafetler ön plana çıkar. Güncel giyinenler çoğunluktadır. Şekil-38 Sıra gelini ağlatma zamanına gelir. Gelinin yakınları ve arkadaşlarının katıldığı kına yakma merasiminde gelin, başta“Yüksek Yüksek Tepelere Ev kurmasınlar” türküsü ve ağlatan türküler ve ağıtlar eşliğinde gelin mutlaka ağlatılır. Daha sonra kına yakılır. Herkes evlerine dağılır. Pazar günü sabahtan gelin ve damat hazırlanmak için Nikfer e veya Tavas a giderler. Fotoğraflar çektirilir, süslemeler yapılır. Oğlan evi ve kız evinde kuşluk vaktine doğru gene oyunlara başlanır. Gelinin yokluğunda kız yaranı durumu idare eder, damadın yokluğunda sağdıç durumu idare eder. Öğleden sonra sağdıç çıkar davul zurna ile kız evine gelinir, sonra oğlan evine dönülür. Bundan sonra gelin evde hazırlanmaya başlar, genelde al gelin yapılır, bazense duvakla çıkılır. 54 Şekil-39 İkindi vakti oğlan evi gelin almaya gelir, gençler kız evinde oynamaya başlarlar, nişanlı(yavuklu) kızlar ve diğer kızlar oynayan gençleri karşıdan gençlerin arasına girmeden ayrı olarak seyrederler. Gençler oynarken gelinin başı yapılır. Veda vakti gelmiştir, gelin yakın akrabaları ile vedalaşır, gelinin beline birinci dereceden akraba tarafından kırmızı kuşak bağlanır. Veda vakti gözyaşları sel olur, ayrılmak zor gelir ama dışarıda da gelin halayı gelini sabırsızlıkla beklemeye başlar. Sağdıç ve anne baba gelini almaya gelir. Gelinin yakınlarından bazıları eşyaları vermeden önce kapı kilitlerler. İşte burada damadın babası ve sağdıç, yeri gelince iyice terlettirilir. Bahşiş verildikten sonra gelin ve eşyaları alınır. Gelini arabaya kadar kız babası, yoksa yakın erkek akraba elinden tutar gelin arabasının yanına getirir, damada teslim eder, damat babanın elini öperek gelini teslim alır. Şekil-40 Bu arada davul zurna coşmuştur, kız evinde tatlı hüzün varken oğlan evinin sevincine diyecek yoktur. Herkes gönüllü olarak gelini teslim etmiş, teslim almıştır. Bazen gelin arabası yola çıkarken arkasından su dökülür. Kız evi evde kalır, oğlan evi gelin dolaştırmak için yola çıkar. Kız evi kızlarını yüz akıyla gelin etmenin gururunu yaşar, oğlan evi de gelin almanın sevincini yaşar. Gelin önceden ata binerdi, şimdi arabayla mahalle aralarında dolaştırıldıktan sonra damadın evine geliyorlar. Yörede bazı köylerde hala gelini ata bindirenler var. Hoş adetlerin devam etmesi düğüne ayrı bir katıyor. Eskiden birbirlerine kavuşamayacağını anlayanlar kaçarlardı. Kız babasının gönlü olursa anlı şanlı düğün eder, kızını çıkarıverirdi. Kaçan kızına kızgın olan baba düğün edivermez, evden çıkarmazdı. Bu durumda bütün masrafları oğlan evi karşılardı, gelini de akrabasının evinden çıkarırdı. Şimdi ise kız kaçsa bile baba affedip kızına şanına yakışır bir şekilde düğün edip gelin etmektedir. 55 Şekil-40 Yine eskiden kız evinde oğlan evinde orta oyunları oynanırdı. Kız evinde bir iki erkek, yüzlerine odun karasıyla boyarlar, kız elbisesi giyerek, kızların arasına karışırlar, kızlarla oynamaya çalışırlar, kızlarda etrafa kaçışırlardı. Anlayanların akrabaları onlarlar oynardı. Gelin kaynana skeçler oynanır, isteyen hünerini gösterir, seyredenler tarafından keyif alınarak seyredilirdi. Oğlan evinde ise gençler deve kılığına girer, deve sahibi, kızları(kız kılığına giren gençler) ve onarla almak isteyen gençler eşliğinde müthiş bir orta oyunu oynanırdı. Düğün evine gelen davetliler davul zurna ile karşılanır, davul zurna ile uğurlanırdı. Yatıya kalan davetliler kalabalık olursa dayanışma ve yardımlaşma içinde olan komşularda ağırlanırdı. Bu adet halen devam etmektedir. NOT: Kız evinde alınan bahşiş gibi damadın arkadaşları veya sevdiği kişiler düğün alayı gelirken yol keserler, yolun bir ucundan bir ucuna halat bağlarlar, bayrağı tutarlar. İstenilen bahşiş verildikten sonra bayrağı teslim ederler, konvoy yoluna devam eder. DÜĞÜN SONRASI: Düğün bitiminden sonra Pazartesi sabahı damat ve gelin büyüklerin ellerinden öperler. Kılvan(gelinin çeyizlerinin görülmesi) günü olur, kılvanda eş, dost gelinin yeni evini ziyaret eder, gelinin sergilenen eşyalarını görmeye gelirler. Bu durum bazen bir hafta sürebilmektedir. Gelin ve damat bundan sonra bir ömür boyu sürecek huzurlu, hoşgörülü, sakin ve mutlu bir hayata adım atarlar. Yakınları da onların mutluğuna yardımcı olurlar. YÖRESEL YEMEKLER: Oğlan evi ve kız evi düğün boyunca yemeklenir. Yemekler genelde yöresel yemeklerdir. Bilinen yöresel yemekler; Kuru fasülye, pilav, dolma,Çorba(Tarhana, un, domates, istanbol vb.), Göveç, melemen, keşkek, köfte, kızartma vb. verilir. YORGA KÖYÜ DE MAHALLİ OYUNLAR VE TÜRKÜLER: Eskiden beri Yorga Köyü de Tavas Zeybeği, Yağmur Yağdı Zeybeği, İbram Usta Zeybeği, Muğla Zeybeği, Acıpayam Zeybeği, Harmandalı vb. oyunları erkekler tarafından oynanır. Bu gün de yerel olarak en fazla Tavas Zeybeği ve Harmandalı oynanmaktadır. Her düğünde mutlaka Zeybek oynanmaktadır. Salon düğünlerinde isimleri okunarak meydana çıkanlar, sergiledikleri oyundan dolayı büyük alkış almaktadırlar. Eskiden tülgüme, gayılıma, düz ve kaşık oyunları oynanırdı. Oyun olarak genelde gireniz oyunları oynanırdı. Bu gün gireniz oyunlarını yanında güncel oyunlar da oynanmaktadır. Kaşık oyunları oynanmamaktadır. Köyün eşrafından olan İbram Çavuş(SERİNKAN), namı diğer ZURNECİOĞLU, kendi adıyla oynanan İbram usta zeybeğini derlemiştir. Günümüzde bu zeybek hala oynanmaktadır. Oyun kuralları Tavas Halk Eğitim Müdürlüğü de bulunmaktadır. Zurnecioğlu, Nikfer Kasabası da yaşamış YABOĞLU EFE için şu dizeleri söylemiştir. Arap onbaşı pencereden avladı Sicim Ali Çavuş kollarımı bağladı Sicim Ali Çavuş kollarımı bağlarken Sultan hanım siyim siyim ağladı 56 Başka bir dörtlüğü ise şöyledir. Torban tezek değil mi? Barnın ezik değil mi? Babası kızı vermiş Kıza yazık değil mi? MANİ Geziyoruz Yorga nın ovasına, dağına, Nefeslendik bayıldık havasına, kokusuna, Dost meclisinde gözümüz gönlümüz açılır, Salih der, gönül verdik zeybeğine havasına. Hasret içtim kana kana, Kardeş diye ağlarım yana yana, Eşi, dostu herkesi özledim, Salih der, giderim bir o yana bir bu yana. Gönüllerde saraylar kurarsın, Salih Hoca diye nam salarsın, Dosta dost görünce el veririm, Anladım adam gibi adamsın. Aman Yorga canım Yorga Denizli Tavas lı Yorga Sevdan aklım başımdan aldı. Barzada namsal Yorga Ekin ektim Barza nın düzüne, Vuruldum güzelin kara gözüne Çıra gibi yandım kül oldum, Selam olsun Yorga Köyü ne. Barza yurdumdur Yorga ya can kurban Boz dağ gözümde tüter duman duman Bir sevdim pir sevdim çok özledim. Gurbetlik zormuş kalmadı derman Gelin gelin gınan gutlu olsun, Yeni evinde dilin datlı olsun, Çığırın gelin, gaynanasını, Yeni gelin gutlu olsun. Yorga ya giden yollar uzar da uzar, 57 Nikfer de kurulur büyük pazar Geçme Salih bizim evin önünden, Koca şapkalı babam kızar da kızar. Aşk ateşi yaktı bizi Kıskananlar kırdı bizi Sebepsiz ayrılık oldu, Dedikodu ayırdı bizi, Barza nın kurusunda yaşında, Sevda var kalem kaşında, Sen bolluk içinde yüzersin, Bense yokluğun kışında. Salih KOCABAŞ SALİH GÖKÇÜL(Kabalı Mustafa nın oğlu) MANİ(SALİH) Al haneyi çıkamadım. Sünü sünü yakamadım. Düzüverin başıma , Ben güvey çıkamadım. Irakım şarab oldu. Ciğerim kebab oldu. Ben Nikfere gitmecedim, Cavır agam sebeb oldu. Uzamış mı goca çamın dalları? Uzak mı gelmiş Nikferin yolları? Döküldü mü çalıların gozağı? Arındı mı şu evlerin güzeli? Güp içinde bastırma, 58 Salih kaküllerini kestirme, Keser isen kendin kes, Doktur,Hekime kestirme. Bostancının gayası, Salih Türkmen mayası, Eli goynunda geliyor, O da Bekir agası. Sumurt yaylasından duman yaylasına göçelim Soğuk sularını içelim gara gözlüm ne diyo demedin anam. YORGA KÖYÜ DE SÜLALELER VE LAKAPLARI: Yorga Köyü kuruluşunda üç Yörük(iki erkek kardeş, bir enişte) denilse de, beş Yörük tarafından kurulduğu anlaşılmaktadır. Köyde soyadı kanunundan sonra soy isimleriyle tanınmaya başlamışlardır. Soy isimler farklı olsa da sülaleler aynıdır. Bazı sülaleler dışarıdan gelmişlerdir, komşu oldukları sülalelerden kız alınıp verildiği için bütün sülaleler birbirleriyle akraba olmuşlardır. Yorga Köyü halkı birbiriyle akraba olduğu için huzur ve hoşgörü ortamında yaşamlarını devam ettirmektedirler. Köyde imece usulü yardımlaşma eskiden beri devam etmektedir. Girişimciliği ile tanınan köy, başarılı olanlara takdir etmekte, düşeni de düştüğü yerden kaldırmaktadır. 59 Şekil-41 SÜLALE, LAKAPLARI VE SOYADLARI: 1. HATIPOĞULLARI(ÖNERİ) 2. AKKUŞLAR(YORGALI) 3. HIDIROĞULLARI(SERİNKAN) 4. HACI VELİ OĞULLARI(ÇÖVÜT) 5. DANACILAR(TANERLER) 60 Şekil-42 6. KARA YUSUF OĞULLARI(YÜKSEL) 7. HACI BEKİR OĞULLARI(ASAN) 8. ÇULHA OĞULLARI(ÇULHA) 9. GÖK ALİ OĞULLARI(GÖKÇÜL) 10. SÜLEK OĞULLARI(SUSAN) 11. KARA AHMET OĞULLARI(MAYDA) 12. YAPICI OĞLU(YAPINTI) 13. HASAN HOCALAR(OFLAZ) 14. KOCA ALİ OĞULLARI-KÜLLÜOĞLU-(TEKÇELİ) 15. KARAOĞLAN OĞULLARI(OĞLAN) 16. ÇAVUŞOĞULLARI(ÇADUR) 17. TOPAL OĞULLARI(TOPALAN) 18. KARA İBRAHİM OĞULLARI(İBİN) 19. KARA HÜSEYİN OĞULLARI(YARADIŞ) 20. BAYRAM OĞULLARI(BAYAMCI) 21. KARA HALİL OĞULLARI(MUMLU) 22. ESE-HÜSEYİN-OĞULLARI(TOLAY) 61 23. KESER OĞULLARI(KESER) 24. ÇAKICI OĞULLARI(NARİN) 25. ÇAMCIOĞLU(ÇAM) Şekil-43 26. KOCAOSMAN OĞULLARI(OYMAK) 27. ÇAMCILAR(SÖNTER) 28. KOCAOĞLAN-KOCA ÜMMET-OĞULLARI(MUNGAN) 29. HASAN KÂHYA OĞULLARI(ÇAKIN) 30. BEZERGAN OĞULLARI(BEZERGAN) 31. SENEKÇİLER(KOCABAŞ) 32. SALİH OĞULLARI(ÇIPAR) 62 33. AHMET HOCA EFENDİ(ÖZLEN) 34. SARI OĞLU(SARIOĞLU) 35. GİRENİZLİ MEHMET(SARGIN) 36. MEHMET EFE OĞULLARI(YABAR) 37. FİNİKELİ OĞULLARI(FİNİKELİ) 38. BAHÇELİ ALİ OĞLU(SABUNCUOĞLU) 39. ALİ OĞLU(KURU) 40. ÇÖMDELEN-MEHMET ALİ-(KAYACALI) 41. ALİ OĞLU(DANKİ) YORGA KÖYÜ MAHALLELERİNDE OTURAN SÜLALELER HİKÂYELER: 63 Şekil-44 YUKARI MAHALLE Kahve önünden başlandığında sırasıyla bu mahalle de oturan sülaleler: SENEKÇİLER(KOCABAŞ): 1940 yılında Balkıca Köyü den geldiler, Senekçi Süleyman Gök Ali Oğullarından Gabalı Mustafa nın kızı Ümmü Gökçül ile evlenerek, buraya içgüveyliğine geldi. Şimdi Gökçül sülalesinin mülkünde ikamet etmektedirler. Mahallede komşularla kız alıp vermişler, doğru, dürüst yaşamlarından dolayı, köyde sevilen sayılan yardımsever sülaledir. Balkıca da geniş sülaledir(Kırım Tatarı). “İki şeyin değeri kaybedilince anlaşılır; anne ve baba.” Salih KOCABAŞ “Acı(zorluk), akıllı adamların hocasıdır.” Ahmet KOCABAŞ MAYDA: (Kara Ahmet oğulları) bu mahallede ikamet etmektedir. Köyün gelişimine, huzuruna katkıda bulunmaktadırlar. Uzun zamandan beri köyde yaşamaktadırlar. İleri, geri karışmazlar. GÖKÇÜL(Gök Ali Oğulları): Sultanlardan kopma bir sülaledir. Mustafa Gökçül İzmir de ikamet etmektedir. Gökçül mülkünde bu gün Senekçiler ikamet etmektedir(Kabalı Mustafa kızı Ümmü Hanımın torunları). Ümmü Hanım üç yetimi kendi oğluyla ayırt etmeden kardeş gibi büyütmüştür(Mehmet Çulha, Hüseyin Oymak, Mustafa Gökçül).Kardeşlik devam etmektedir(torunda) “ Hayatı boşuna geçirme, iyilik yap, geçip gidenlerden ders al.” Ümmü GÖKÇÜL(Ümmü Hanım) TOPALAN: (Topal Oğulları)Topalan sülalesi sakin, hoşgörülü, anlayışlı sülaledir. Geleni boş çevirmezler. Köyün ilerisini, gerisini karışmazlar ve karıştırmazlar. Köyde herkesle iyi geçinmeye çalışırlar, çalışkan insanlardır. “Köyde hemen hemen herkese yardım etmişimdir, kimsenin hakkında konuşmadım, herkese değer verdim, karşılığını da gördüm” Mehmet TOPALAN YÜKSEL: (Kara Yusuf Oğulları)Köyün sevilen sayılan sülalesidir. Bereketin harman olduğu bu ailede gelen boş çevrilmez. Herkese yardım edilmeye çalışılır. Herkesle barışık yaşamayı severler. 64 “ Pekâlâ, pek güzel, pek münasip” Hüseyin YÜKSEL(kızınca söylermiş) ÇÖVÜT (Hacı Veli Oğulları):Köye ilk yerleşen sülalelerden biridir. İleri gelenlerden Veli Ağa çok zenginmiş, at sevgisi meşhurmuş, zengin olduğu için vergi öder, Veli ağa diye saygı görürmüş. Çövüt sülalesi bu gün de köy yönetiminde söz sahibidir. Geniş sülaledir. “ İki şey geri alınmaz, geçen zaman, söylenen söz.” Mehmet ÇÖVÜT(Hacı Gümüş, Rahmetli) YAPINTI (Yapıcı Oğlu): Tavas’ tan geldikleri söylenir. Köyün yönetiminde söz sahibidirler. İşlerini doğru, dürüst yaparlar. Çalışkan insanlardır, aman diyene yardım elini uzatırlar. Uzun zamandan beri köyde ikamet etmektedirler. “ Adaleti her yere yayın ki herkes faydalansın” Ahmet YAPINTI(Küçük Ahmet) OĞLAN(Kara oğlan Oğulları): Uzun zamandan beri köyde ikamet eden, ağırbaşlılığı ile tanınan, hoşgörüyü düstur edinmiş sülaledir. Köyün ilerisini, gerisini karışmazlar, karıştırmazlar. “ Sahip olduğu değerleri paylaşmak insana zevk verir.” Mustafa OĞLAN(Aykırı) KURU: Gümüş dere den gelmiştir. Maneviyata önem veren bir ailedir. Yardımsever, misafirperver, geleni boş çevirmeyen ailedir. Huzur ve barış ortamında yaşamayı seven, kendi halinde bir ailedir. “Birbirinizle küs olmayın, fazla küslük düşman kazandırır.” Muhammet KURU SERİNKAN(Hıdırlar): Köyün kurucu sülalesindendir. Köye her zaman olumlu katkıda bulunmayı seven insanlardır. Köyün ileri gelenlerindendirler. Barış ve hoşgörü ortamında yaşamayı severler. Mecliste konuşmalarını dikkat ederek konuşurlar. Konuştukları sözlerin nereye varacağın iyi bilirler. Geniş sülaledir. “Köy meydanı terazidir. Gelen geçen o teraziye giriverir.” Mustafa SERİNKAN(Bakkal) ÇAM(Çamcı Oğlu): Uzun zamandan beri köyde ikamet etmektedirler. Huzurun, hoşgörünün, saygının, sevginin bolca görüldüğü sülaledir. ÇULHA(Çulha OĞLU): Tavas ‘ tan geldikleri söylenir. Sülale köyün ileri gelenlerindendir. Birlik ve beraberlik içinde yaşamayı severler. Toplumda saygın insanlardır, herkese yardımcı olmaya çalışırlar. “ Ne zaman birlik olursanız, başarıdan başarıya koşarsınız, tersi olursa darmadağın olursunuz.” Süleyman ÇULHA ASAN(Hacı Bekir Oğlu): Köye uzun zaman önce yerleşen sülaledir. Hareketli sülaledir. Her şeyi başarmaya çalışırlar, tez canlıdırlar, herkesle iyi geçinmeye çalışırlar. Köyün ileri gelenlerindendirler. Hayırseverdirler, önde olmayı severler. “Sabret, seni zaman haklı bulsun.” Ali ASAN 65 MUNGAN(Koca Ümmet Oğulları): Köyde huzurun, barışın, sevginin sembolü olarak ikamet eden sülale, yardımsever, hayırseverliği ile tanınmaktadır. Uzun zamandan beri köyde ikamet etmektedirler. Çalışmayı severler, aman dileyene yardım elini uzatırlar. “Çocuklar babam gidiyor diye her haltı yerseniz haftaya buradayım, ben olsam da olma samda sağınıza, solunuza dikkat ederek yaşayın.” Halil MUNGAN(Avrupa) “ Taş diye tuttuğun altın olsun İnşallah” Ayşe MUNGAN TOLAY(Ese oğulları): Dere köyden geldikleri söylenir. (Gök Ali Oğlu)Ese nin çocuğu olmadığı için evlat edinir. Ese Gabalı Mustafa nın kardeşidir. Tolay sülalesi köyün en sakin sülalelerindendir. Hiç kimsenin ilerisini gerisini karışmazlar. “Can cazım kendine iyi koru bize lazımsın” Ali TOLAY YARADIŞ(Kara Hüseyin Oğlu): Çulha sülalesinden kopmadır. Çalışkan insanlardır. Hareketi, bereketi severler. Yardımsever, hoşgörülü insanlardır. “ Yüce dağ ne kadar yüce olursa olsun, bir kenarı yol olur.”Ramazan YARADIŞ MAYDA (sayfa 57) bakınız. TEKÇELİ, ÇÖVÜT(sayfa 58), SERİNKAN(sayfa 58) ÖNERİ, SUSAN(Sülek Oğulları): Köyde uzun zamandan beri ikamet etmektedirler. İyi niyetli, kötülük düşünmeyen, herkese yardımcı olmaya çalışan sülaledir. Çalışkan insanlardır. OFLAZ(Hasan Hocalar): Köyde ikamet eden köklü sülalelerdendir. İnsanlara yardım etmeyi, hayır etmeyi severler. Yardım isteyene çekinmeden yardım ederler. Eve geleni boş çevirmezler. Huzuru, hoşgörüyü seven sülaledir. “Komşuluk ilişkilerinde dikkatli davranın, kimsenin hakkını yemeyin.” Mustafa OFLAZ(Gıpçık) TANER(Danacılar): Köyün ilk kurucularındandır. Köyün ileri gelenlerindendirler. Barışın, huzurun sembolü bu sülale, aynı zamanda yakışıklı oldukları için evin tek kızlarını almışlar, iç güvesine gitmişlerdir(Sultan). Girişimciliği seven bu sülale, ticarette öne çıkmışlardır. Geniş sülaledir. “Zengin zengin oluncaya kadar ne cefalar çekmiş, fakir fakir oluncaya kadar ne sefalar sürmüştür.” Mehmet TANER(Halil) “ Güvenme dayına, ekmek al yanına” Ramazan TANER(Rahmetli) SÖNTER(Çamcılar): Uzun zamandan beri köyde ikamet etmektedirler. Sakin sülaledir. Kimsenin ilerisine gerisine karışmazlar. Yardımsever, hoşgörülü, barışçıl aile yapına sahiptirler. BAYAMCI(Bayram Oğulları): Önerilerden kopma, sevilen sayılan sülaledir. Yaşantılarıyla örnek olmaya çalışan bu sülale, köyün ilerisine, gerisine karışmazlar. Dost canlısı bir sülaledir. DİLMAÇ(İzmirli Oğlu): Serin kanlardan kopma, kendi halinde sakin bir ailedir. Yardımsever ailedir. Herkesin işini yapmaya çalışırlar. Kimsenin ilerisini gerisini karışmazlar. 66 Şekil-45 AŞAĞI MAHALLE Çayırlıktan başlar. SERİNKAN(Hıdır Oğlu): (Sayfa58) YORGALI(Akkuşlar): Köyün kurucu sülalelerindendir. Herkesle iyi geçinmeyi severler. Kimsenin kalbini kırmazlar. Hayırsever ve yardımsever sülaledir. Yardım isteyene yardım etmeye çalışırlar, kimseye boş çevirmezler. Yaşam şekilleriyle başkalarına örnek olmuş sülaledir. Geniş sülaledir. “Çok yer gezdim, gördüm, insanoğlunun ne olduğunu bildim” Mahmut YORGALI(Sarı) TANER(sayfa 59), ÇÖVÜT(Sayfa 58), OĞLAN(Sayfa 58), MAYDA(Sayfa 57) YÜKSEL(Kara Yusuf Oğulları): Önerilerden kopma köklü bir sülaledir. Köyün ileri gelenlerindendir, hayırda hasenatta ileri bir sülaledir. İmece usulü çalışmayı, adaleti severler (Sayfa 57) “Farklı imkân ve yetenekleri bir arada barındıranların, birbiriyle yardımlaşması ve dayanışması gerekir.” “Şaha Ya Rabbi” Mehmet YÜKSEL(Molla İbram Oğlu) KESER(Keser oğulları): Önerilerden kopma(dışarıdan gelme deniyor) Huzur, barış ve hoşgörü ortamında yaşamayı seven sülale, yardımseverliği ile tanınır. Herkese yardım etmeye çalışırlar. Kimsenin ilerisini gerisini karışmazlar, kendi hallerinde sakin bir sülaledir. BAYAMCILAR(Sayfa 59) 67 ÇAVDURLAR(Çavuş Oğulları): Önerilerden kopma yaşantılarıyla çevrelerine örnek olmuş bir sülaledir. Yardımlaşmayı severler, herkesle iyi geçinirler, fedakâr insanlardır. “Su akar, yolunu bulur. Halil ÇAVDUR (çerezci) İBİN(Kara İbrahim Oğulları): Önerilerden kopma, yaşantılarıyla çevrelerine örnek olmuş sülaledir. Köyün ileri gelenlerindendir. Her işin üstesinden(avcılık, ustalık) gelirler. Hoşgörü ve barış ortamında yaşamayı severler. Geleni boş çevirmezler, saygılı insanlardır. “Genç yaşta feleğin çarkından geçtim, dünyanın kaç bucak olduğunu öğrendim.” Ali İBİN(Şef) TANER(Danacılar)Sayfa 59 “ Yorga’ da herkes birbirine akrabadır. Geçmişten beri köyde huzur ve güven hakimdir.” Ali TANER(Ali Çavuş) KAYACALI: Kayaca Köyü den gelmiştir. Erkek evladı yoktur, kızları vardır. Köyde sevilen sayılan insanlardır. KOCABAŞ: Balkıca dan gelmiştir. Senekçilerle akrabadır. Kendi halinde sakin bir ailedir. Köyün ilerisini gerisini karışmaz. Herkesle iyi geçinmeyi sever. Oğlu yoktur, iki kızı var. (Çakıcı İbrahim) YORGALI: Sayfa 60 ÖNERİ(Hatip Oğulları): Köyün kurucu sülalelerindendir. Aynı zamanda köyün ileri gelenlerindendir. Yardımseverliği, hayırseverliği benimsemişlerdir. Misafirperverliği, paylaşmayı severler. Adaletin sembolü olan bu sülale, çevresine örnek olmuş bir sülaledir. Barışçıl insanlardır, her işi yoluna yordamına göre hallederler. Geniş sülaledir. “Bir iş ne kadar zor olursa olsun, insan istedikten sonra başarır.” Hüseyin ÖNERİ(Hasan) “Yerde bir tek başak bırakmayın, bereketin nerde olduğu bilinmez” İsmail ÖNERİ(Dede) SABUNCUOĞLU: Bahçe Köy den gelmiştir. Bahçe Köyde geniş sülaledir. Köyün koşmaya çalışan yardımsever ailedir. Çalışarak, başarmayı, huzur ve hoşgörü ortamında yaşamayı severler. ÇULHA: Sayfa 58, YAPINTI Sayfa 58, KESER Sayfa 60, TANER Sayfa 59 DANKİ: Balkıca Köyü den gelmişlerdir. Köyün ilerisini gerisini karıştırmazlar. Herkesle iyi geçinmeye çalışırlar. Yardımsever insanlardır. 68 Şekil-46 HIDIRLAR MAHALLESİ Kahve önünden başlar. TEKÇELİ(Küllü oğlu): Antalya Korkuteli(Elmalı) den Nikfer e sonra Yorga ya yerleşmişlerdir. Uzun zamandan beri köyde yaşayan, köyün ileri gelenlerinden olan bir sülaledir. Misafirperliği, yardımseverliği ve hayırseverliği ile tanınan sülaledir. Huzurun, hoşgörünün sembolü olan bu sülale herkesle iyi geçinmeyi düstur edinmiştir. Yokluk zamanı seferberlikte kağnısını bağışlayan Gülşah Ebeye kağnısız ne yapacaksın diye sorarlar: “Ben başımın çaresine bakarım, yeter ki vatan kurtulsun.” Gülşah TEKÇELİ SERİNKAN(Hıdırlar): Köyün kurucu sülalesindendir. Köye her zaman olumlu katkıda bulunmayı seven insanlardır. Köyün ileri gelenlerindendirler. Barış ve hoşgörü ortamında yaşamayı severler. Mecliste konuşmalarını dikkat ederek konuşurlar. Konuştukları sözlerin nereye varacağın iyi bilirler. Geniş sülaledir. “Köy meydanı terazidir. Gelen geçen o teraziye giriverir.” Mustafa SERİNKAN(Bakkal) “Doğruluk sonsuzluğun güneşidir, nasıl olsa doğar.” Hasan SERİNKAN(Halil İbrahim) ÇULHA(Sayfa 58), ÇÖVÜT(Sayfa 58) TANER(Danacılar): Köyün ilk kurucularındandır. Köyün ileri gelenlerindendirler. Barışın, huzurun sembolü bu sülale, aynı zamanda yakışıklı oldukları için evin tek kızlarını almışlar, iç güvesine gitmişlerdir(Sultan). Girişimciliği seven bu sülale, ticarette öne çıkmışlardır. Geniş sülaledir. “Zengin zengin oluncaya kadar ne cefalar çekmiş, fakir fakir oluncaya kadar ne sefalar sürmüştür.” Mehmet TANER(Halil) 69 SARGIN: Gireniz den gelmişlerdir. Huzurun, barışın sembolü olan bu sülale, herkesle iyi geçinmeyi bilen sülaledir. Yardımsever ve hayırsever ailedirler. ÇIPAR(Salih Oğulları): Uzun zamandan beri köyde ikamet etmektedirler. Herkesle iyi geçinen, gönül almayı bilen, yardımsever, misafirperver bir ailedir. YABAR: Köyde yaşayan sakin bir ailedir. Kimsenin ilerisine gerisine karışmazlar. Herkese yardım etmeyi severler. Kimseyi kırmazlar, çalışkan insanlardır. Şekil-47 ORTA OBA(MAHALLE) Kahve önünden başlar. SARIOĞLU: Köyde uzun zamandan beri ikamet eden sülaledir. İleri geri karışmazlar, işlerine bakarlar, yardım etmeyi severler. ASAN(Hacı Bekir Oğlu): Köye uzun zaman önce yerleşen sülaledir. Hareketli sülaledir. Her şeyi başarmaya çalışırlar, tez canlıdırlar, herkesle iyi geçinmeye çalışırlar. Köyün ileri gelenlerindendirler. Hayırseverdirler, önde olmayı severler. “Sabret, seni zaman haklı bulsun.” Ali ASAN YORGALI(Akkuşlar): Köyün kurucu sülalelerindendir. Herkesle iyi geçinmeyi severler. Kimsenin kalbini kırmazlar. Hayırsever ve yardımsever sülaledir. Yardım isteyene yardım etmeye çalışırlar, kimseye boş çevirmezler. Yaşam şekilleriyle başkalarına örnek olmuş sülaledir. Geniş sülaledir. “Çok yer gezdim, gördüm, insanoğlunun ne olduğunu bildim” Mahmut YORGALI(Sarı) ÇULHA(Çulha OĞLU): Tavas ‘ tan geldikleri söylenir. Sülale köyün ileri gelenlerindendir. Birlik ve beraberlik içinde yaşamayı severler. Toplumda saygın insanlardır, herkese yardımcı olmaya çalışırlar. “ Gerçek arkadaşlık sıhhat gibidir, değeri ancak o yok olunca anlaşılır” Mehmet ÇULHA(Zülo) TANER(Sayfa 59) 70 Şekil-48 YENİ MAHALLE YÜKSEL(Kara Yusuf Oğulları): Önerilerden kopma köklü bir sülaledir. Köyün ileri gelenlerindendir, hayırda hasenatta ileri bir sülaledir. İmece usulü çalışmayı, adaleti severler (Sayfa 57) “Farklı imkân ve yetenekleri bir arada barındıranların, birbiriyle yardımlaşması ve dayanışması gerekir.” “Şaha Ya Rabbi” Mehmet YÜKSEL(Molla İbram Oğlu) ÇULHAOĞLU: Köyde sakin bir hayat süren aile, yardımsever ve hayırseverliği ile tanınır. Köyde hiç kimsenin ilerisini gerisini karışmazlar. Misafirperverliği, yardımlaşmayı düstur edinen ailedir. Başarmayı severler. ÇÖVÜT(Sayfa 58), TOPALAN(Sayfa 57), YÜKSEL(Sayfa 64), BAYAMCI(Sayfa TEKÇELİ(Sayfa 62). SERİNKAN(Sayfa 62), YAPINTI(Sayfa 58), BAYAMCI(Sayfa 59) 59), TANER(Danacılar): Köyün ilk kurucularındandır. Köyün ileri gelenlerindendirler. Barışın, huzurun sembolü bu sülale, aynı zamanda yakışıklı oldukları için evin tek kızlarını almışlar, iç güvesine gitmişlerdir(Sultan). Girişimciliği seven bu sülale, ticarette öne çıkmışlardır. Geniş sülaledir. “Üç türlü kadın vardır: Şimşir kaşık(her şeyi dört dörtlük yapan kadın), düp baldır(her şeyi kırıp döken kadın), çalkımlı(akşama kadar gezip gelip, yemek pişirirken kocasına çalım atan kadın). Mehmet TANER(Halil) 71 Şekil-49KAVAK DİBİ MAHALLESİ SERİNKAN(Hıdırlar): Köyün kurucu sülalesindendir. Köye her zaman olumlu katkıda bulunmayı seven insanlardır. Köyün ileri gelenlerindendirler. Barış ve hoşgörü ortamında yaşamayı severler. Mecliste konuşmalarını dikkat ederek konuşurlar. Konuştukları sözlerin nereye varacağın iyi bilirler. Geniş sülaledir. “İki alacak defterim var, biri bu dünya da, diğer defter mahşerde tahsil edilecektir.” Hüseyin SERİNKAN(Gök deli) ALTINOK(TEKÇELİ) Sayfa-62, ÇULHA Sayfa -63 MUMLU(Kara Halil Oğulları): Köyde uzun zamandan beri ikamet etmektedirler. Dürüst, doğru yaşamlarıyla örnek olmuş sülaledir. Erkek kalmadığı için şu anda kızlardan doğma torunlarla devam etmektedir. En bilineni Semerci(rahmetli) dir. NARİN(Çakıcı Oğulları): Köyde ikamet eden, sakin bir sülaledir. Yardımseverlikte önde gitmektedirler. Köyün ilerisini gerisini karıştırmazlar. Yaşantıları ile örnek sülaledir. “Yapılırken heyecan duyulmayan işler, başarılamaz. Yaptığınız işi sevin.” Mustafa NARİN OYMAK(Koca Osman Oğulları): Uzun zamandan beri köyde ikamet etmektedirler. Kişilikleri ile örnek olmuş sülaledir. Hayırsever, yardımsever ve olgun sülaledir. “Doğruluk seni öldürse bile, ondan ayrılma.” Mehmet Mustafa OYMAN OFLAZ(Hasan Hocalar): Uzun zamandan beri köyde ikamet etmektedirler. Köyün faydalı olan bütün işlerinde bulunmaktadırlar. Yardımsever, barışçıl, hoşgörüyü önem veren bir sülaledir. “Akrabanın eziyeti, yabancının darbesinden daha acıdır.” Ahyet OFLAZ TANER Sayfa 59, ÇULHA Sayfa 58, MAYDA Sayfa 57 72 Şekil-50 DARAK SOKAĞI SERİNKAN Sayfa 58, YORGALI Sayfa 63, ÖNERİ Sayfa 61, SERİNKAN Sayfa 58, ÇÖVÜT Sa.58 Şekil-51 ÇAYIRLIK MAHALLESİ ASAN Sayfa 63, ÖNERİ Sayfa 61, YORGALI Sayfa 63, MUNGAN Sayfa 59 ÖZLEN(Ahmet Efendi Oğulları): Ahmet Efendi Hoca, Balkıca’ dan gelmiştir. Köyde uzun yıllar imamlık yapmış, bilgisiyle köyü aydınlatmış bir âlimdir. Şimdi torunları aynı bilgi ve beceri ile yaşamlarını devam ettirmektedirler. Yardımsever, hayırsever sülaledir.. “ İnsanlar seni değil, sen insanları yönlendirmeye çalış.” Muhsin ÖZLEN 73 YORGA KÖYÜ DE OYNANAN ÇOCUK OYUNLARI VE GÖÇ EDENLER: OYUNLAR: Yorga köyü de; zırıldak(taş oyunu), dama, çelik çomak, toka, evcik, beş taş oynanırdı. Şimdi bazı oyunlar oynanmaya deva etmektedir. AYIRLANLAR: Osman MUNGAN: Köyde zamanında değişik nedenlerden dolayı köyden ayrılmış, bir daha geri dönmemiştir. Ailenin İzmir taraflarında ikamet ettiği söylenir. Ali MUNGAN: Aynı zamanda doktor olan Ali Yemen de görev almış olup, evlenip Bağdat a yerleştiği, bir daha köye gelmediği belirtilmiştir. Öksüz Ahmet SARIOĞLU: Köyden göçmüş bir daha geri dönmemiştir. Zurneci Kızı Umman SERİNKAN: İstanbul’da yaşamını devam etmektedir. Çakın ve Bezergan sülaleleri kaybolmuştur. Yorgalıların bir bölümü Aydın İncirliova ya göç etmişlerdir. Bu sülale sık sık Yorga Köyü ne ziyaret etmekte, akrabalarla bağı devam etmektedir. Mustafa GÖKÇÜL: Yaşamını İzmir de devam ettirmektedir. Ara sıra Köye ziyaret etmekte, akrabalarla bağını devam ettirmektedir. Diğer sülaleler her ne kadar köyden ayrılsalar da bayramlarda ve diğer önemli günlerde akrabalarının yanlarında olmaktadırlar. Akraba bağları kuvvetlidir. Şekil-52 Şekil-53 74 YORGA KÖYÜ SÜLALE ŞAKALARI VE HİKÂYELERİ: Mart Şakası Himmet ve Ahmet aralarında anlaşırlar. “İsmail i ne yapalım edelim Mart soğuğunda havuza atalım.” Derler. İsmail kahvede otururken, ikisi havuzun kenarına gelirler, yalandan itişip kakışmaya başlarlar. İsmail; “etmen arkıdeşle böyük insanlasınız, ayıptır” diye yanlarına ayırmaya gelmiş. Himmet ile Ahmet hemen İsmail e tuttukları gibi havuza atmışlar. Mart ayında su çok soğuk olduğu için, havuzdan çıkan İsmail(havuzla ev arası on metre) eve varıncaya kadar donmuş. Himmetle Ahmet uzun süre ortalıkta görünmemişler. Sakla samanı gelir zamanı Bir gün ikindi vakti İsmail tütün kırmak için eşeğe hazırlamış. Semerin iki tarafına sele bağlamış. Eşeğe bindikten sonra köy meydanında ki havuzdan sulamış. Tam yola devam edecekken kahveden Hacı Ahmet(Rahmetli), Mustafa ve Muzaffer gelmişler. Biri eşiğin sağ tarafına, biri sol tarafına, biri de arkasına geçmiş. İsmail düşmemek için eşeğe iyice yapışmış. “Etmen ağalar düşcem, gidin işinize” dediyse de “ bi yere gitmecez bizim işimiz seninle” deyip eşeğe ürkütmeye başlamışlar. Derin dereye kadar erezil etmişler. İsmail “Hadi bakalım bi gün intikam alırım” demiş, sürmüş eşeğe. Nasıl intikam alırım diye düşünüyormuş. Aylar sonra olayı unutturmuş. Bir Pazar günü Nikfer’ e pazara giderken. Bahçe kırına vardığında arkasındandan Mustafa eşeğe binmiş geliyor. İçinden “Şimdi yaktım çıranı Mustafa gel bakalım” demiş. Mustafa Eşekle yaklaşmış. “Ula arkıdeş yanına varsam bi şey etmessin değil mi?” dedi. İsmail “Hayır hayır bir şey etmecem” demiş. Yanına gelince, bir anda eşeğin arkasına geçip semerini devirivermiş. Ayaklarını semerin ipine bağlı olan Mustafa yere düşünce eşek ayaklarında sürüyerek aşırdak gitmiş. “ Eh Mustafa Efendi seni kim kurtarır bilmem gari” diyerek, İsmail pazara gitmiş gelmiş. Mustafa’nın eli yüzü toprak içinde kalmış bir şekilde eve varmış. Evdekiler “bu ne hal ne oldu sana” demişler. Muzafferi çağırmışlar. Mustafa başına gelenleri anlatmış. Mızaffer: “Enişte biz o adama ne yaptık? Hem sen niye yanına varıyon? O adam bize birinize kıstırısam çikin yaparım demedi mi?” Mustafa “ Ne bilen gayınço. Bi sey yapcesen gelmecen, yapmecesen gelcen dedim. O da yapmecen arkıdeş dedi, ben öle yanına vadım.” Muzaffer: “ Adam yapcen arkıdeş gel mi decek? Tabi ne yapcene sölemeden yapcek. Seni çikin tuzağa düşürmüş. Adam haklı biz de ona erezil etmiştik. İntikamını aldı” Demiş. O gün den keri bi daha İsmail e bıleşmemişler(şaka etmemişler. Çift Sabanı İsmail, bir gün ovaya çift sürmeye gidiyordu. Öküzler önünde o arkalarında gidiyodu. O sırada ovadan Mehmet eşeğe binmiş hanımıda arkada yolda yürüyerek geliyorlar. İsmail selam verip geçince, O hemen arkasına dolanmış elindeki gırbece arkasından vurunca dünyası yıkıldı sanmış. Hemen eşeğin arkasına geçmiş, semerini devirivermiş. Mehmet eşekten aşağıya düşmüş. Hanımı da Mehmet e “ele dokunusen böle olur işte suç senin.” Deyince bişey diyememiş. İsmail, “daha bitmedi Mehmet intikamı alırım nasıl olsa” deyip geçip gitmiş. 75 Pardösülü Adam Tahir ve Ali, gece geç saatlerde misafirlikten gelirken, her taraf sessiz, herkes uyumuş, sokakta rahat rahat yürümeye başlamışlar. O anda köy meydanında elektrik direğinin altında pardösülü, bir karaltı. İnsan deseler değil, yaz günü sıcakta kim böyle giyinir diye düşünmüşler. “Ula sakın şeytan olmasın” diye akıllarına kötü şeyler gelmeye her yanları titremeye başlamış. Bildikleri bütün duaları okumaya başlamışlar. Geri dönemiyorlar çünkü karaltı bir kaybolup, bir ortaya çıkıyormuş. Karaltı elini kaldırmış, elinde sopa var sanmışlar. Nasıl kaçacaklarına düşünürken, “benim” diye seslenmiş. Korka korka yanına varmışlar. A aaaa Bizim Hacı Ramazan dayı(Ramazan TANER). “Hacı dayı ödümüzü aldın, geç vakit ne işin var burada?” demişler. “Korkma dayım bizim gibilerden zarar gelmez, öylesine ortalığı kolaçan ediyordum” demiş. Koyun Gütme Hüseyin koyunlarını almış yasak bölgeye gütmeye gitmiş. Koyunun bacağından bağladığı ipi eline bağlamış, koyun gidince uyanmak için bağlıyor. O zaman bekçiler Bekir ile Ümmet imiş. Bekçiler Hüseyin i yasak yerde görünce elinden ipi çözmüşler sürüyle birlikte köye doğru yönelmişler. Hüseyin uyanmış, koyunlar yok, hemen köye çıkmış. Bekçiler sürüyü götürürken karanlıkta giderken farkında olmadan Mehmet in nohudunu yedirmişler. Bekçiler yorulunca dinlenmek için ateş yakmışlar. Hüseyin köyden ovaya gözlerken Çalı altında ateşi görünce anlamış koyunlar orada. Hemen o yöne gitmiş, bekçiler ateşte ısınırken çaktırmadan Hüseyin koyunları köye sürmüş. Ertesi gün Mehmet nohudun yedirildiğini görünce orada koyun otlatan Hıdır ile kavga ediyor. Hıdır ben yedirmedim diye yemin etse de fark etmiyor. Hıdır Muhtarlığa şikâyet ediyor. Bekçiler nohudu biz yedirdik diyemiyorlar. Olay kapanıyor. Araba Kurtarma Salih, “ bir gece Metin Yüksel lere misafir olduk. Evin önünde arkadaşlarla sohbet ederken, kömür kamyonu geldi. Evin altına rahat girdi. Kömür boşaltıldıktan sonra kamyon çıkmak istedi, çıkamadı. Çünkü kamyon kömür yüklü iken girdi, yük boşalınca kamyon yükseldi. Ne yapalım diye düşünürken, “ burada bulunan herkes kamyona binsin” dedik. Hepimiz kamyona binince kamyon tekrar alçalınca dışarıya çıktı”. (İşi bilme) İzin Alma Ali Efendi Hoca, bayram namazı öncesi cemaate vaaz verirken, vaaz uzadığı için cemaat uyuklamaya başlamış, Kör Süleyman dayı; “Ula Hoca Efendi cemaatin uykusu gemiş, izin ve de abdast yenilesinle.” Demiş. Hoca Efendi “tamam Süleyman cemaat abdest yenilemek isteyen yenilesin.” Demiş. Cemaatin yarısı dışarı çıkmış. Ali Efendi Hoca bir daha uzun vaaz vermemiş. İnsanlık Ölmedi Şaban Selçuk tan kamyonla gelirken, yolun kenarında yan yatmış kamyon görünce durmuş yanına gelince, “hayırdır arkıdeş neyin var” demiş. Çorumlu olan şoför, “arka tekerlerim gümledi, bir tane var, param olmadığı için öbürünü alamıyorum, ne yaparım bilmem” demiş. Şaban kendi stepnesini vermiş, Çorumlu “ben seni nerde bulcen” demiş. Denizli ye yolun düşese verirsin, yoksa canın sağ olsun” demiş. Yorga dan Çorum a tayini çıkan Mesut, Çorum da kahveye oturmuş, kahveci “nerelisin” demiş. Mesut “Denizli, Tavas, Yorga Köyü denim” demiş. Şaban ı tanıyor musun? Tanıyorum deyince yaptığı iyiliği anlatmış. Kahveci o şoförmüş. 76 Kuşların Sonu Tuncay öğretmenin kuşları varmış. On beş tatil de memlekete gitmiş, Muhsin e göz kulak ol diye emanet etmiş. Ahmet, Veli, Ali ve diğer Ali kuşları çalmaya karar vermişler. Ali gözlemci, diğer Ali, Veli ve Ahmet, kuşları almışlar. Kuşların ikisini Ahmet ile Veli, diğer ikisini de iki Ali almışlar. Muhsin, iki Ali kuşları yemeden yetişmiş, kuşları kurtarmış. Ahmet ile Veli kuşları ateşte pişirmişler. Muhsin yetişmiş, “ a cavırla guşları yecesiniz de mi” demiş. Ahmet ile Veli,” gel sende ye” demişler. Tatil dönüşü kuşlardan ikisinin gittiğini gören Tuncay Öğretmen, soruşturma sonucu kimlerin yaptığını bulmuş, ancak biri yanlış isim verdiği için Süleyman suçsuz yere dayak yemiş. Süleyman ın suçsuz olduğu anlaşılmış ama iş işten geçmiş, Tuncay öğretmen babasından özür dilemiş, olay kapanmış. Kuşları çalanlar o gün okula gitmemişler. Sene sonu Ahmet sınıfta kalmış. Susuzluk Çocuklar ovaya inek gütmeye gitmişler. Halil dede “çocuklar suyumuz kalmadı, sarnıçtan su doldurun gelin” demiş. Çocuklar oralı olamadan oyunlarına devam etmişler. Kurnaz Halil dede “ateş yakmış soğan ütmeye başlamış. Kokuyu alan çocuklar “ dede biz de yiyebilir miyiz” demişler. Halil dede “ hay hay buyurun çocuklar” demiş. Soğanı yiyen çocuklar susamışlar, “ dede biz mataraya su dolduralım gelelim” demişler. Sarnıçtan su içmişler, mataraları doldurmuşlar. Sarnıcın üstü kaygan olduğu için kaymaya başlamışlar, Halil dedeyi unutmuşlar. Tabi Halil dede bütün inekleri göz kulak oluyormuş. “Çocuklar gelin gayri çok susadım” dediyse de çocuklar aldırış etmemişler. O zamanlar bekçiler etrafta hayvanlar zararlılık vermesinler diye dolaşıyorlarmış. Halil dede bakmış çocuklar gelmiyor, o da inekleri buğday tarlasına sürüvermiş. Hayvanların ekine girdiğini gören çocuklar hemen koşmuşlar inekleri çıkarmışlar. Çocuklar “dede niye böyle yaptın” deyince, “ oğlum çok susadım, siz gelmeyince bende hayvanları ekin tarlasına sürüverdim, yoksa siz gelmezdiniz” demiş. Kara Kovan Balı Mehmet(Zülo) ile Hasan, canları bal çekmiş, Mehmet “ula amca dezemin balı var hadi yiyelim” der. İki kafadar arı kovanının yanına gelirler. Kovandan balı alırlar, hazırladıkları balı tabağa koyup tam yiyecekleri sırada Ümmü Hanım çıkar gelir “ ne yapıyonuz baken siz burada” der, Mehmet ; “heç deze canımız bal çekti bal yeyoz”, Ümmü Hanım;“nerden aldınız baken o balı” Mehmet;”nerden aldımızı napcen gel sende kendi malın gibi ye bakem güzel dezem”. Ümmü Hanım baldan bir kaşık alır; “ a cavırla bu bal benim bala benzeyo sakın benim arı kovanından aldınız”. Mehmet; “yok yok deze” der. O anda Hasan kenarda duran petekten biraz koparıp Ümmü Hanım a uzatır; “ Ümmü bılla sen tadına bakımadın bi dat baken” der. Balı ağzına sokar, peteğin içinde arı olduğu için Ümmü Hanımın diline arı sokar, dili şişince lafı gevelemeye başlar. Mehmet ile Hasan karınlarını balla bir güzel doyururlar. Ertesi gün balın kendinin olduğunu anlayan Ümmü Hanım Mehmet e kavga eder ama bal yenmiştir. Komşular; “Ümmü Hanım neden balını çaldırdın, bişe demecemin?” diyenlere; “osun vasın elin balını çalmasın da benim balı çalsın vasın, çocuk benim” demiş. Kasımın Ardıcı Eskiden köyde insanlar vakit geçirmek için gözlerini kapatır, istene eşya veya ağacı bulurlarmış. Savak ta Kasımın ardıcı var, gençler köyden(2 km) gözleri kapalı ve gece bu ağacı iddia ederek bulurlarmış. Ödül ya bir kasa lokum, ya da oğlak vb. olurmuş. Mehmet Ali köy meydanından adımlayarak kırda bir gülün yanına varır, oradan da adımlayarak ardıcı bulur, ödülleri alırmış. Takip etmişler nerelere iz koyduysa bellilik etmişler. Mehmet ardıcı bulamaz demişler. O da “ nesine varsınız” demiş. Gençler; “bir kasa lokumuna” varız demişler. Mehmet “tamam” demiş. Mehmet; köy meydanından adımlayarak yola koyulmuş. Gençler kurnaz ya, hemen kırda bellilik edilen gülü kesmişler, kaybolmuşlar. Mehmet adımlayarak geldiğinde, bellilik ettiği el yordamı ile bulamaz. İçinden “ula arkıdeş burada bi gül olcekti, nere gitti bu gül” diye söyleniyor, bir türlü gülü bulamamış. Dört defa köy meydanına gitmiş(gözü kapalı ve gece) gelmiş ama gülü bulamadığı için bir kasa lokumu gençlere alıvermiş. Daha sonra gençler olayı anlatınca; “vay hınayatla vay evelden adımlıyom adımlıyom bellilik ettiğim gülü bulamıyom, alceniz olsun, nasıl olsa bende size intikam alırım” demiş. 77 Yorulunca Ne Yapsın? Köyde tütün eskiden gece kırılırmış. Köye tütünü ilk getiren Aliağa oğlu Ahmet ASAN dır. Traktörü getiren, kuluçka makinesini getiren belletmen Süleyman ÇAKIN dır. Mustafa ovaya tütün kırmaya gitmiş. Gece tütün kırıldığı için ova lükslerle aydınlatılırmış. Mustafa tütün selelerini eşeğe yüklemiş, eşyaları da yükleyince binecek yer kalmamış. Kendisi yayan köye gelirken, yol biraz ilerisinde gece tarlada tütün kıranların sesinden kim olduklarını bilmiş, boş araziye takılı eşeğin ipini sessizce çözmüş, binmiş köye gelmiş, eşeğe sahibinin ahırına bağlayıp eve gitmiş. Tarlada tütün kıran Hakkı, işi bitince seleleri yüklemek için eşeğin yanına gider, bakar, eşek yok her yerde eşeği aralar ama bulamazlar. Eve geldiklerinde eşeğin ahırda bağlı olduğunu görürler hayret ederler. Araştırırlar eşeğin Mustafa tarafından götürüldüğünü anlarlar. Hakkı; “ula Mıstıva arkıdeş, benim eşeğe gece almış köye getirmişsin, bu adam tütün selelerini nasıl getiri deye hiç düşünmedin mi?” Mustafa; “na pen arkıdeş yolda geliken yoruldum, senin eşeğe görünce dayanamadım bindim geldim” demiş. Ertasi sabah Hakkı tütün selelerini eşeğe sarmış gelmiş. Motosiklete Dokunmanın Cezası İsmail köy meydanında her zaman park halindeki motosikletin düdüğünü çalarmış. Osman görmüş yanına çağırmış; “ual arkıdeş benim motosikletin düdüğünü nede çalıp duruyon bakem” demiş. İsmail çaların sen ne “demiş. Osman ; “ ge bakem ben sene gave ısmarleyen de bi daha düdüğü çalma” demiş. Kahveyi içtikten sonra Osman; “hadi Bahçe Köye gezmeye götüren sene” demiş. İsmail tamam dedikten sonra ikisi motosiklete binmişler, yola koyulmuşlar. Bahçe köyü ne varmadan Osman motoru durdurmuş; “eyvah arkıdeş ben köyde bişe unuttum, gidip alalım gelelim” demiş. İsmail “tamam” demiş. Osman; “sen ende ben motosikleti döndürüven” demiş. İsmail inince, Osman motoru son sürat kaldırmış. İsmail tuzağa düştüğünü anlamış ama iş işten geçmiş. İleri giden Osman geri dönmüş, İsmail yola taş döşemiş ama Osman motorla üstünden atlamış geçmiş. “Motoruma dokunusen böle olu işte” diyerek köye varmış. İsmail de yayan köye varmış. Unutkanlık Mustafa sabah erkenden traktörle tütün amelelerini tarlaya bırakmaya gitmiş. Römorku traktörden çıkarmış işini gördükten sonra, Römorku takmayı unutmuş. Köy meydanına gelince genişten dönerken traktörün arkasında römorku göremeyince çaktırmadan geri dönmüş gitmiş. Ovadan römorku takmış gelmiş. KAYNAKLAR: 166 Numaralı Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defteri(937-1530)…………………………………… T.C.Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Dizi II İnternet: YÖRÜKLERİN SOY KÜTÜĞÜ…………………FORUMYORUK.com(Alper Turan Tekeli) 78 NİKFER TİCARET Denizli de faaliyet gösteren işyerini Hüseyin TANER işletmektedir. İşlerini doğruluk ve dürüstlüğü prensip edinen Hüseyin TANER, çevresinde sayılan, sevilen bir esnaf olarak tanınmaktadır. Hüseyin TANER in sosyal faaliyetlerdeki başarıları da devam etmektedir(Dernek). Tüp gaz ticareti, su vb. hizmetleri devam etmekte, her geçen gün işyeri ve ürünlerin kalitesini arttırmaktadır. 79 NİKFER-BARZA KOOP HAYIRLI YOLCULUKLAR DİLER. Çalışmalarında her zaman dürüstlüğü ilke edinen Muhammet TEKÇELİ, yaptığı çalışmalarla çevresinde güven duyulan dostluklara önem veren ve sevilen esnaf olarak müşterilere kaliteli hizmet vermektedir. Çalışmalarının devam edeceğini belirtmiştir. Kardeşleri Halil ve Mehmet Ali TEKÇELİ, örnek esnaf olarak Bakkal ve Kahvehane işletmektedirler. 80 ÖZÇİFTÇİLER TRAKTÖR GALERİSİ Alış verişte sözünün eri, sorumluluk sahibi, Kaliteli malla müşterilerin gözdesidir. Sahip olduğu değerleri başkalarıyla paylaşmayı seven işyeridir. Veli TANER “Müşteri velinimetimizdir” diyerek müşteriye verdiği önemini belirtmiş, başarılarının artarak devam edeceğini söylemiştir. KALİTEDE ÖNCÜLÜĞÜN SİMGESİ TANER (HEBİLLİ) TEKSTİL 81 Paylaşarak kazanmayı düstur edinen TANER Tekstil, hem kendisini, hem de paylaştığı insanlara memnun etmektedir. Doğru, dürüst alış verişin sembolü olan işyeri sahibi Ali Rıza TANER, özü sözü güvenilir esnaf olarak başarılı çalışmalarını devam ettirmektedir. Taner kardeşler olarak, Mevlüt TANER Tekstil, Muhammet TANER de oğullarıyla otobüs servisçiliği(Fabrikalara) yapmaktadır. TANER Kardeşlerin başarıları devam edecektir. YORGA KOOP. HAYIRLI YOLCULUKLAR DİLER Çevresinde özüne sözüne güvenilir bir esnaf olarak tanınan Metin YÜKSEL, bölge halkına kaliteli hizmet vermektedir. Sahip olduğu değerleri başkaları ile paylaşmayı düstur edinen başarılı esnaf Metin YÜKSEL, müşteri hizmetinde kaliteyi en üst seviyeye çıkarma hedefinde olduğunu belirtmiştir. ÇAM BAKKAL Esnaflıkta doğruluk ve dürüstlüğü prensip edinen Ahmet ÇAM, aldatmayı ve aldatılmayı sevmez. Müşteriye kaliteli hizmet vermeyi prensip edinen ÇAM 82 BAKKAL, sahip olduğu değerleri paylaşmakta, malın kalitelisini alıp, kaliteli hizmet vermektedir. Çevresinde sevilen sayılan esnaf olarak yaşamını devam ettirmekte olan Ahmet ÇAM esnaflıkta başarılarının hep devam edeceğini belirtmiştir. KARDEŞLER HALI SAHA Denizli de ve Halı Saha da kalitenin adı olan Kardeşler Halı Saha sahibi Beyazıt SERİNKAN, spor yapmak isteyen gençlere veya kendini genç hissedenlere hizmette sınır yoktur düsturuyla verilebilecek en yüksek kaliteyi sunmaktadır. Haftanın bütün günleri ve aynı zamanda tüm saatleri dolu olan kardeşler Halı Saha, başarılı çalışmalarını kaliteli hizmeti devam ettirmektedir. ZİRVE YEM Paylaşarak kazanmayı seven Tavas’ ın önde gelen esnaflarından olan İzzet ÇÖVÜT yöre halkına kaliteli hizmet vermektedir. Tarım Makineleri, süt sağma odaları, satış, servis, yedek parça ve yem ticareti ile kaliteyi yakalayan Zirve Yem istenilen her yere anında ulaşmakta, müşterinin memnuniyetini kazanmaktadır. Alış verişte dürüstlüğü ilke edinen Zirve Yem, başarılı çalışmaların devam edeceğini belirtmiştir. ZİRVE YEM 83