Johanson, Lars, Csatö, Eva Âgnes, Locke, Vanessa, Menz, Astrid
Transkript
Johanson, Lars, Csatö, Eva Âgnes, Locke, Vanessa, Menz, Astrid
Johanson, Lars, Csatö, Eva Âgnes, Locke, Vanessa, Menz, Astrid, Winterling, Dorothea. (haz.). (1998). The Mainz Meeting: Proceedings of the Seventh International Conference on Turkish Linguistics, Turcologica 32. Wiesbaden: Harrassowitz.X+765s. Şükriye Ruhi Orta Doğu Teknik Üniversitesi 3�6 Ağustos 1994 tarihleri arasında Mainz. Johannes Gutenberg Üniversitesi'nin Doğu Bilimleri Enstitüsü tarafından düzenlenen VII. Uluslararası Türkçe Dilbilim konferansı geniş bir katılımla Türk dilleri alanlarında çalışan birçok araştırmacıyı buluşturmuştu. Bu katılım nedeniyle, konferansın bildiriler kitabı oldukça geniş bir konu yelpazesini yansıtmaktadır. Konferansın gelenekselleşmiş araştırma konuları olan Türkçe sesbilim, biçimbilim, sözdizim, anlambilim ve Türkçenin edinimi üzerine yapılmış araştırmaların yanı sıra, bildiri kitabı hem Türkçe hem de diğer Türk dilleri üzerine yapılmış olan tarihsel ve karşılaştırmalı dilbilim, ağız çalışmaları, dillerarası etkileşim incelemeleri ve uygulamalı dilbilim araştırmaları alanlarında sunulmuş olan bildiriler efe içermekledir. Bu denli /.engin bir konu çeşitliliği gösteren bir kitabı, bildiri konuları ötesine geçerek tüm yönleriyle kısa bir yazıda ele almak oldukça güç olacaktır. O nedenle kitapta yayınlanmış olan kırk dokuz makaleyi araştırma konuları itibariyle odaklaşlıkları sorunlar çerçevesinde özetlemeye çalışacağım. Günümüz Türkçe dilbilim araştırmalarında geniş bir yer tutmasa da, çağdaş sesbilim son yıllarda özellikle bürünbilim alanında önemli değişimler göstermiştir. Bu alandaki gelişmelerin en önemlilerinden biri belki de dillerin sesbirimlerin dizilişinde aynı büriinbirimcik (İng. mora) temelinde işlemediği görüşüdür. Bu görüş, dillerin sesdiziminin hem kuramsal, hem de üretim ve algılayış bakımlarından incelenmesinde önemli çıkarımlar içermekledir. Bu kurama göre, kimi diller hece dilleri kimi diller ce ünlü ağırlığına göre bir dizge sergilerler. Bu farklılık, örneğin vurgu olgusunun açıklanmasında betimlemede farklı betimleme m(xlellerine gölürür. İşte bu konuda M. Dobrovolsky Çuvaşça'dan örneklerle, bu dilin vurgusunu hece kavramıyla değil ünlü ağırlığı (ing. vveight) düzeneğine göre işlediğini göstermektedir. M. Roos ise, Batı Uygurcada tek heceli sözcüklerde ön�soluklama olgusunu inceliyor. Türkçenin zengin biçimbilimi betimlemen dilbilim, işlevsel dilbilim, anlambilim ve son yıllarda Yönetim ve Bağlama kuramı ile ardılı olan Minimalist Yaklaşımda ayrıntılı bir biçimde incelenmektedir. Bu alandaki tartışmalar hangi biçimbirimlerin dilbilgisel ulamlar olduğu, hangilerinin türetim ekleri olduğu ve özellikle de Üretici Dilbilgisinde sö/di/imde nasıl bir yapılandırmaya yol açtığı soruları üzerinde 180 Dilbilim Araştırmaları 1999 yoğunlaşmakladır. Kitaptaki makalesinde A. Bassarak, Tiirkçede soru ve sayı ulamlarını ineeleyerek bunların sözdizimdeki yerlerini tartışıyor. Ö. Demircan, Tiirkçede kılıcılık ve çatı kavramlarını durum ekleri ve eylem eklerinden örnekler vererek, eklerin ad öbekleri ve eylem arasındaki anlam ilişkilerine bağlı olarak ineelenmesi gerektiği üzerinde duruyor. Yönetim ve Bağlama Kuramı çerçevesinde, M. Kural Tiirkçede tümleme olgusunu biçimbirimler için yeni bir sınıflandırma önererek tartışıyor ve geleneksel dilbilgisinde adlaştırma eki olarak gösterilen �iş ekinin, �DİK, �mE, �mEK, �EcEK ekleri gibi tümleyici eki olarak incelenmesi gerektiğini belirtiyor. Türkçe dilbilimin önemli araştırma konularından biri de ortaç yapılarıdır. Kitapta altı makale bu yapıların çeşitli görünümlerini değerlendirmektedir. A. Aksu�Koç ve E. Erguvanlı�Taylan, ortaç yapılarının sözlü anlatılardaki işlevlerini incelemekte; F. Erkman�Akerson, tamlamalı ad öbeklerinde ortaçların yapısındaki kimi kısıtlamalar üzerinde durmakta; Ş. Ozil, �EcEK ve �EcEK ol� ile kurulan ortaç yapılarını kiplik özelliklerine göre çözümlemekte ve adların belirlililik ya da belirtisizlik durumlarına göre kullanımını açıklamakta. C. Kerslake, adıl işlevli ortaç yapılarının belirtildik, göndergesellik (İng. referentiality) ve canlılık özelliklerine göre kullanımlarını belirtiyor. Türkçe ortaçlı yapılarda kimi zaman adın durumu birden fazla şeklide yorumlanabilir. G. Haig, bu gibi yapılarda anlamlandırmanın adın içinde bulunduğu tümcecikteki dilbilgisel işlevine göre yapıldığını öne sürüyor. A. S. Özsoy, ortaç yapılarında uzam belirten öbeklerin sözdizimdeki yerdeğiştirme olgusunu derin yapıdaki öznenin 0�özellikleri ve eylemin türüne göre inceliyor. Yukarıda belirtilen makalelerin yanı sıra Uç makalede ulaç yapıları çeşitli açılardan araştırılmış. N. Demir, Türkçedeki dur� eylemiyle kurulan ulaçlı yapıları (�ip dur�) anlamlarına göre inceliyor. I. Nevskaya, Şor dilindeki ulaçları ana tümce ile ulaçlı yapıdaki öznelerin birleşim özellikleri bakımından değerlendiriyor.W. Bisang ise, Türk, Moğol ve Mançu�Tunguz dilleri ile Japoncadaki tümce birleştirme yapılarındaki benzerlikleri dillerarası etkileşim yoluyla gelişmiş olabilecek benzerlikler olarak inceleyerek, dil tipolojisi alanında Hint�Avrupa dilleri sınıflandırması için geliştirilen ölçütlerin başka dil kümeleri için yeterli olmayabileceği görüşünü savunuyor. Yine yapısal düzlemde, üç makale çatı ulamını inceliyor. M. Hess 1600 ve 1750 yılları arasındaki dönemi kapsayan kimi Osmanlıca metinlerdeki edilgen, ettirgen ve işteş çatılarını aynı ulam içinde inceleyerek ilgili biçimbirimlerin tümcelerin yapısal özelliklerini nasıl etkilediği üzerinde durmaktadır. L. Kulikov, Tuvaca üzerine yaptığı araştırmada Hopper ve Thompson'ın tümce geçişliliği kuramından yola çıkarak ettirgen çatının öznenin ve nesnenin geçişlilik değerleri göz önünde bulundurularak incelenmesi gereğini vurguluyor. V. Sultanov ise, Tiirkçede ettirgen çatı ile eylem arasındaki anlam ilişkilerini inceliyor. Şükriye Ruhi 181 Türkçenin sö/.di/.imi yerdeğiştirme açısından sıkça incelenmekledir. S. Kennelly, yaratma ve yok etme anlamları içeren eylemlerin (yaz�, yırt�, vb.) nesne durumundaki ad öbekleri ile kurdukları yapıları araştırarak yerdeğiştirmenin Yönetim ve Bağlama Kuramındaki Durum alt kuramı ile değil de odaktan uzaklaştırma işlemi ile açıklanabileceğini söylemektedir. K. Zimmer, "soğuk mu aldın" gibi deyimsel özellik kazanmış tümcelerdeki soru ekinin eylem önündeki kurucuyu (soğuk) sözdizimsel düzlemde odak durumuna getirmesine rağmen, söz konusu odağın burada karşıtsal olmadığını göstermekte (krş., 'Ali dün mü geldil), odağın iletişim ortamındaki duruma yönelik olduğunu belirtmektedir. A. Göksel, Türkçede nicelik sözcükleri ile tümcedeki sözcük dizilişi arasındaki ilişkileri odak ve eylem sonrası konumları bağlamında araştırarak, dillerin hem aşamalı hem de çizgisel yapılar olarak incelenmesi gereği üzerinde duruyor. J. Kornfilt makalesinde Türkçede devrik tümcenin söylem düzlemindeki özellikleri ile sözdizimsel kısıtlamaları birlikte inceleyerek, tümce içinde eylem sonrasına gelen öğelerin tümcenin özneliği (İng. argument) olamayacağını belirtiyor. J. Veld, eylemlerin de durumu bulunduğu görüşünden yola çıkarak Türkçede eylem sonrasına gelebilen lümcecik yapılarını inceliyor. Kitapta iyelik tamlamaları iki ayrı makalede incelenmiş. M. lirdal, tarihsel gelişimi izleyerek, 'başıbozuk.' 'karnıyarık' gibi yapıların temelde bir yüklemlemeden geldiğini ve tümcelerde hem konu hem de öznenin birarada bulunması sonucu ortaya çıkmış olan ad öbekleri olduğunu belirtmektedir. H. Yükseker, söz konusu yapıları iki ayrı ulamda incelemektedir: sözdizimsel iyelik (ör., kitabın kabı) ile iyelikli birleşik tamlama (ör., kitap kabı), tki yapı arasındaki benzerlik ve farkları türetimlerindeki yapılanmayla açıklıyor. Sözdizimle doğrudan ilgili iki ayrı araştırmada da Türkçedeki gibi yapıları ile üüney Sibiryada konuşulan Türk dillerindeki olumsuzluk ekleri incelenmiştir. G. van Schaaik, geleneksel dilbilgisinde ilgeç olarak incelenen gibi'nin eylemlik olduğunu savunuyor ve gibi yapılarını S. Üik'in işlevsel dilbilgisi kuramı çerçevesinde inceliyor. M. Chercmisina ise, Tuvaca ve Altaycadaki eylem ile ad öbeği yapılarına eklenen olumsuzluk eklerini tarihsel gelişimlcriyle birlikte ele alıyor. Sözdizimin çeşitli biçimbirimsel ve anlambilimsel görünümleri yanı sıra, kitapta dört araştırma anlambilim ve iletişimsel işlevler üzerine yoğunlaşmaktadır. C. Romer, 16. yy. Osmanlıca belgelerde belirtili ve belirtisiz nesnelerin kullanımını incelemekte; Ş. Ruhi söylem belirleyicileri olarak ama vefakat'ı konu sürekliliği ile konu süreksizliği kavramları çerçevesinde ele almakta; Ü. D. Turan göndergesellik kavramı içinde Türkçede dolaysız nesnelerin söylem içinde boş gönderim ve ad öbeği gönderimi olarak görünümlerini incelemektedir. Biçembilim alanında ise, A. Kocaman günümüz Türkçe 182 Dilbilim Araştırmaları 1999 konuşma dilinin biçem değişimlerini eylem ekleri ve sözcük seçimi bağlamında araştırmıştır. Türkçenin tek dilli ve iki dilli ortamlarda edinimini konu eden dört makale kitapta yayınlanmıştır. J. Aarssen, çocukların anlatılarda konu sürekliliği oluşturma stratejilerini ad öbekleri gönderimi çerçevesinde ele almakla; R. Aarts çocukların Türkiye'de ve Hollanda'da işlevsel okuryazarlık yetilerini toplumdilbilimsel ölçütlerle karşılaştırarak incelemektedir. A. Backus ve H. van der Heijden de çocuklar ve genç yetişkinlerde Türkçe�Hollandaca düzenek kaydırma Özelliklerini araştırmış ve düzenek kaydırmanın sadece yeterlik ölçülüyle açıklanamayacağını belirterek topluluk normlarının etken olduğunu öne sürmüşlerdir. Tek dilli ortamda Türkçenin edinimi alanında F. H. Özcan, söylem içinde adların belirtili ve belirtisiz kullanımlarını inceleyerek belirtisiz ad öbeği kullanımının oldukça geç ortaya çıkmasının nedenlerini araştırmakta; ayrıca bu konuda yapılan başka araştırmalardan farklı olarak 3 yaş çocukların söylemlerini dinleyiciye göre oluşturabildiklerini belirtmektedir. Ağız araştırmaları sonuçları bugüne kadar konferanslara pek yansımamıştı. Kitapta T. Hayasi, Holu ağzı bağlamında ağız sınır bölgelerinde ağızların dağılımını incelemekte ve farklı ağızların buluştuğu coğrafi bölgelerdeki göçmen toplulukların ağız özelliklerinin haritalarda gösterilmesinin ağız incelemelerindeki önemini vurgulamakladır. H. Boeschoten, ağız sözlükleri konulu incelemesinde sözlük hazırlama ölçütlerini tartışmakta ve ağız araştırmalarında ülke sınırları ötesindeki alanları kapsayan çalışmaların ağız gelişmeleri konusunda önemli bilgiler verebileceğini belirtmektedir. Kitapta yedi araştırma tarihsel dilbilim ve karşılaştırmalı Türk dilleri alanları ile ilgilidir. S. Çapan Azeri Türkçesi,Türkmence, Kırgızca, Özbekçe ve Kazakçanın Türkiye Türkçesini anadil olarak konuşan bireyler tarafından anlaşılabilirliğini incelemiş ve yukarıda belirtilen ilk iki dilin en yüksek anlaşılma değerleri taşıdığı sonucuna varmıştır. K. İmer makalesinde Türk Dil Devriminin ilk elli yılında Türkçenin sözvarlıgınm sözcük türetme ve tamlama oluşturma yollarıyla geliştiğini belirtirken, 1980 sonrasında ödünçleme ve çeviri yoluyla dile İngilizceden çok sözcük girdiğini saptar. S Seegmiller ve Ç. Balım, Türkiye Türkçesi dışındaki Türk dillerinin abecelerini incelemiş ve Latin abeceye geçişte karşılaşılan yazım ve toplumdilbilimsel sorunları ele almışlardır. E. Taube, Ttıva ve Batı Moğolistan'da konuşulan Tuvaca üzerine bazı gözlemler sunmuştur. Tarihsel dilbilim konuları içerisinde K. Husainov Türk dillerinde ses ve anlambilimsc! birimlerin köken araştırmalarındaki önemini Kazakistan'da bir göl adı olan Balqaş sözcüğünü inceleyerek tartışmaktadır. A. Röna�Tas makalesinde 5. ile 13. yy. aralarında konuşulan ve yok denecek kadar az yazılı belgesi bulunan Fski Batı Türk dilini sesbilimsel değişimleri açısından incelemektedir. T. Tekin Türkçedeki değil sözcüğünü Şükriye Ruhi 183 başka dillerle karşılaştırarak kökenini incelemekte ve sözcüğün Ön Türkçede yoksun olmak anlamındaki *da: eylemiyle bağlantılı olduğunu belirtmektedir. Kitapta dillerarası etkileşim konusunda üç makale bulunmaktadır. K. Agyagâsi, Çuvaşçanın sesbilimsel düzlemde Çeremisten etkilenişini araştırıyor. H. Nugteren, Batı Moğol dillerinin sözvarlığında Türk dillerinden yapılan ödünçlemeleri inceliyor. E. Tttrker, Norveç'te ikinci kuşak Türkçesini ikinci dil ile etkileşimi açısından incelemiş ve dil kullanımında sözcük, sesbilim ve anlambilim düzlemlerinde kopyalama ve düzende kaydırma olguları saptamıştır. Bilgisayarlı dilbilim alanında sunulan iki araştırmanın ilkinde, A. Sloop TRANSİT Hollandaca�Türkçe çeviri dilinin kullanılmasında var ve olmak eylemlerini içeren tümcelerin sözdizimsel özelliklerini tartışıyor. E. Tın ve V. Akman da Barvvise ve Ferry'nin Durum Kuramından yola çıkarak bilgisayarlı dil çözümlemesinde Türkçede artgönderim olgusunu inceliyor. Doğrudan Turkçcnin dilbilgisini inceleyen araştırmaların yanı sıra, kitapta uygulamalı dilbilim alanında sunulmuş bir çalışmada L. Oktar ve S. Yağcıoğlu, konuya ilginin okuduğunu anlama ve hatırlama üzerindeki etkilerini bilgilendirici metinler bağlamında ele alıyorlar ve ilgi etkeninden çok metinlerin sözbilimsel yapılarının anlama ve hatırlama üzerinde daha etkili olduğu sonucuna varıyorlar. VII. Türkçe Dilbilim Konferansı Kitabı gerek içerdiği makalelerin çeşitliliği gerekse Türkçe ve diğer Türk dilleri alanlarındaki araştırmaları içermesi bakımından Türkçe dilbilim araştırmacıları için zengin bir kaynak oluşturmaktadır. Kitabın özellikle sözdizim ve anlambilim alanlarında günümüz dilbilim kuramları çerçevesinde yürütülen çalışmaların sonuçları, özellikle betimlemeli dilbilim yaklaşımıyla Türkçenin dilbilgisinin gözden geçirilip daha dizgeli bir biçimde dilbilim alanı dışındaki okurlara yönelik olarak yeniden yazılması gerektiği görüşünü desteklemektedir. Gönül ister ki, uluslararası konferanslarda İngilizce olarak sunulan bu araştırma sonuçları Türkçe olarak da daha geniş bir okuyucu kitlesine ulaşsın.