2011 Haziran - türk eczacıları birliği
Transkript
2011 Haziran - türk eczacıları birliği
TEB Haberler 03 ISSN 1301-5060 Türk Eczacıları Birliği’nin İki Aylık Yayın Organı Mayıs-Haziran 2011 Doğru ilaç, doğru zamanda, doğru şekilde! ETKİNLİK 14 Mayıs Eczacılık Günü TOPLANTI 37.Dönem 3.Bölgelerarası Toplantı (26-28 Mayıs Çorum) KOOPERATİFLERİMİZ Bilinçli Birliktelik: İstanbul Ecza Koop TEB Haberler MAYIS-HAZİRAN 2011 Sayı:3 İÇİNDEKİLER 03 / Bakış Ecz.Erdoğan ÇOLAK/Başkan 42 / Kısa Kısa Sağlık Gaye SARIKAYA 04 / Diyalog Uzm.Ecz.Harun KIZILAY/Genel Sekreter 44 / Günce Ecz.Meriç KALAYCIOĞLU 05 / Toplantı 37.Dönem 3.Bölgelerarası Toplantı 26-28 Mayıs Çorum Ecz.Esin ÖNGÜN 48 / Miting 1 Mayıs 2011 İstanbul Ali Serkan MERCAN 16 / Sunum Eczacının Bir Günü Ecz.Burçin KURTULUŞ 49 / Sendika Postası Ecz.Neşe KILINÇ MERCAN 51 / Basında TEB Gaye SARIKAYA 18 / Etkinlik 14 Mayıs Eczacılık Günü Gaye SARIKAYA 64 / Bulmaca Ayşe ÜMİT 22 / Dosya Sağlığın Ekonomisi Prof.Dr.Adnan KISA 26 / Dünyada Ne Var Ne Yok Sevim ÖZDEMİR 27 / Bizden Haberler Ecz.Neşe KILINÇ MERCAN ISSN 1301-5060 TEB Haberler 03 Türk Eczacıları Birliği’nin İki Aylık Yayın Organı Mayı s-Haziran 2011 29 / Hastamıza Anlatırken Ecz.Nevin TAŞLIÇAY 30 / TEBEOS / TEBRP Akılcı İlaç Yönetiminde TEBRP Uzm.Ecz.Esra Simten GÜR 32 / Kooperatiflerimiz İstanbul Ecza Koop Erol BOSTANCI 36 / Eczacılık Akademisi Geleceğin Tedavi Yaklaşımı: Bireye Özgü Tedavi Prof.Dr.Feyza ARICIOĞLU Doğru ilaç, do 40 / Kitap Tanıtımı Paran Kadar Sağlık Remzi ALTUNPOLAT ETKİNLİK 14 Mayıs Eczacılık Günü MERKEZ HEYETİ Ecz. Erdoğan ÇOLAK Ecz. Mukaddes HARMANCI Uzm. Ecz.Harun KIZILAY SAHİBİ Ecz. Erdoğan ÇOLAK Genel Başkan SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Uzm. Ecz. Harun KIZILAY Genel Sekreter Ecz. Nevin TAŞLIÇAY Ecz. Hüseyin OLAN Ecz. M.Şerif BOYACI Ecz. Murat YÜRÜR Doç. Dr.Mustafa ASLAN Ecz. M.Ekrem EŞKİNAT Ecz. R.Ziya ÖRMECİ Ecz. Ali Yücel SEÇKİ YAYIN SEKRETERİ Dönsel CAN REDAKSİYON Ecz. Neşe KILINÇ MERCAN GRAFİK TASARIM Shiftmedya / www.shiftmedya.net ğru zamanda, TOPLANTI 37.Dönem 3.Bölgele Toplantı (26-28 May rarası ıs Çoru doğru şekilde m) ! KOOPERATİ Bilinçli Birliktelik: FLERİMİZ İstanbul Ecza Koop BASKI Fersa Ofset Tesisleri YÖNETİM YERİ VE YAZIŞMA Yenimahalle ANKARA Çankaya / ANKARA Ostim 36. Sokak No: 5/C-D, Tel: 0312 386 17 00 (pbx) www.fersaofset.com Baskı Tarihi: 10.10.2011 Willy Brandt Sokak No: 9 Tel: 0.312 409 81 00 Yayın Türü: Süreli Yayın YAYIN KOŞULLARI Dergideki yazılar dergi adı gösterilerek yayımlanabilir. Yazılardaki görüşlerden yazarın kendisi sorumludur. Dergi üyelere ücretsiz gönderilir. Yayınlanması istenilen yazıların, bilgisayarda Word programı ile yazılması ve yazıların orijinal çıktısı ile birlikte CD olarak gönderilmesi teknik açıdan kolaylık sağlayacaktır. TEB Haberler Dergisi hakkındaki şikayetlerinizi, memnuniyetinizi ve önerilerinizi iletebilmek için; Türk Eczacıları Birliği Willy Brandt Sokak No: 9 Çankaya / ANKARA adresine, tebhaberler@teb.org.tr e-posta adresine yazabilir ya da 0312 409 81 09’a faks çekebilirsiniz. Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler 1 TOPLANTI 2 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011 BAKIŞ Ecz. Erdoğan ÇOLAK / Başkan Sevgili meslektaşlarım, Ü lkemiz ve mesleğimiz açısından oldukça yoğun bir gündemi geride bıraktık. 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, 14 Mayıs Eczacılık Günü, 26-28 Mayıs tarihleri arasında Çorum’da gerçekleştirdiğimiz 37. Dönem 3. Bölgelerarası Toplantı ve nihayet 12 Haziran Genel Seçimleri. Hatırlanacağı üzere 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, emekçilerin yıllar boyunca yürüttüğü mücadelenin sonucu olarak 2009’da resmî bayram olarak kabul edilmişti. 30 yılı aşkın bir süre güvenlik gerekçesiyle Taksim’de toplanmalarına izin verilmeyen emekçilerin burada miting yapabilmeleri ancak bir sonraki yıl mümkün olabilmişti. Bu yıl demokrasi, özgürlük, eşitlik, sosyal adalet ve sendikal haklar adına 1 Mayıs’ın Taksim’de görkemli bir biçimde kutlanması için bir araya gelen emek ve meslek örgütleri içerisinde Türk Eczacıları Birliği de bulunuyordu. TEB pankartı arkasında yürüyüşe katılan yönetici, çalışan, eczacı ve eczacı teknisyeni olarak hepimiz yıllar sonra Taksim’de özgürce kutlanan ikinci 1 Mayıs Mitingi’nin düzenleyicileri arasında yer almanın ve emekçilerle dayanışma içerisinde olmanın haklı gururunu yaşadık. Bu yıl meslek odalarımız, eczacı kooperatiflerimiz, geleceğin eczacılarını yetiştiren eczacılık fakültelerimiz ve tüm meslektaşlarımız ile birlikte bilimsel eczacılığın 172. yılını kutluyoruz. Türkiye’de Eczacıların bir araya gelerek eczacılık alanında yaşanan gelişmelere ve değişmelere projeksiyon tuttukları, meslekî sorunlarını ve geleceğe dair öngörülerini paylaştıkları özel bir gün fikri ilk kez TEB’in 1958’deki 3. Büyük Kongresi’nde tartışılmış ve bir tarih belirlenmesi konusunda karar alınmıştır. Ancak bu kararın hayata geçirilmesi on yıl sonra mümkün olabilmiştir. TEB Merkez Heyeti’nin Eylül 1967’deki toplantısında, öğretime başladıktan bir süre sonra eczacılık sınıfı açan Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane’nin kuruluş tarihi 14 Mayıs, “Eczacılık Günü” olarak kabul edilmiş; ertesi yıl İstanbul’da Eczacılık Günü toplantılarının ilki yapılmıştır. Aradan geçen yıllara rağmen meslektaşlarımız o ilk toplantıda duyulan heyecandan hiçbir şey kaybetmeden ilacın uzmanı sıfatıyla birinci derecede sağlık danışmanlığı görevi ifa etmeye ve toplum sağlığının korunmasında temel bir rol oynamaya devam ediyorlar. TEB olarak 14 Mayıs’ı 2009 yılından bu yana “Eczacılık Haftası” olarak kutluyoruz. Belirli bir temayı odak aldığımız Eczacılık Haftası’nın bu yılki ana teması; yalnızca ülkemizde değil tüm dünyada ciddi bir halk sağlığı sorunu haline gelmiş bulunan ‘antibiyotik direnci ve akılcı antibiyotik kullanımı’ oldu. Bu doğrultuda Sağlık Bakanlığı ile işbirliği temelinde Bölge Eczacı Odalarımız ile eş zamanlı yürüttüğümüz “Akılcı İlaç Kullanımı Perspektifinden Antibiyotikler” başlıklı kampanyamızda tüm iletişim kanallarını kullanarak halkımızı bilgilendirmeye çalıştık. Bu bağlamda bir kez daha vurgulamak isterim ki akılcı ilaç kullanımının bizim için salt teknik bir mesele değil, sözümüzü politik olarak kurduğumuz ana temalarımızdan biridir. Çorum’da gerçekleştirdiğimiz ve sonuçları açısından oldukça verimli olan 3. Bölgelerarası Toplantımızda da halk/toplum sağlığını yakından ilgilendiren meseleleri masaya yatırma imkânı bulduk. Son zamanlarda adeta talep patlaması yaşayan ve giderek ciddi bir halk sağlığı sorunu haline gelen bitkisel ürünler/gıda takviyeleri, medikal ürünler ve bunların internetten satışı başlıkları altında meslektaşlarımızın büyük ilgi gösterdikleri üç atölye çalışması gerçekleştirdik. Söz konusu başlıklar çerçevesinde mesleğimize yönelik fırsatlar ve tehditler ile hukuksal mevzuatın güçlü ve zayıf yönlerinin bir dökümünü yaparak, çözüm önerileri, bundan sonra izlenecek yol ve TEB ile Eczacı Odalarımıza düşen görevler bağlamında çok önemli katkılar sunan tartışmalar gerçekleştirme fırsatı yakaladık. Bizim bu konudaki temel savunumuz; hiçbir standardizasyonu olmayan bitkisel ürünler/gıda takviyeleri ve medikal ürünlerin bireye özgü değerlendirmeler yapılmaksızın, bilimsel yetkinliğe sahip olmayan kişilerce, herhangi bir denetime tabi olmayan mekânlardan ya da internet üzerinden tanıtımı ve satışının önüne geçilmesidir. Sağlığa ilişkin her türlü ürün Sağlık Bakanlığı’nın onayından geçtikten sonra bir sağlık profesyoneli olan eczacı danışmanlığında ve bireylere/hastalara ulaştırılmalı, bu ürünlerin satışı yalnızca eczanelerimizden gerçekleştirilmelidir. Zira halk sağlığını doğrudan etkileyen bu ürünlere erişim esnasında, ürünlerin kullanım şekli, miktarı ve süresi hakkında kişiye açık ve net bir bilgi verilmesi ve mutlaka kişiye özgü bilgilendirmelerin yapılması gereklidir. Bunu hayata geçirebilmek ise ancak söz konusu alanda bilimsel eğitim almış eczacılar aracılığıyla mümkündür. Bölgelerarası Toplantımızın bir diğer önemli sonucu; eczacılar olarak 12 Haziran Genel Seçimleri sonrasında oluşacak siyasal iktidardan beklentilerimizi ve bu süreçteki örgütsel duruşumuzu ortaya koyan “Seçime Giderken Sağlık, İlaç ve Eczacılık Alanında Akılcı Politikaların Uygulanması için Tespit ve Öneriler” başlıklı Raporu ortaya koymamız oldu. Söz konusu Raporla; akılcı ilaç kullanımının, kişinin belli bir andaki doğru ilaç kullanımının ötesinde sağlık, ilaç ve eczacılık alanına ilişkin akılcı politikaların belirlenmesi, kamu kaynaklarının orta ve uzun vadede rasyonel biçimde tahsis edilmesi ve bu alandaki temel aktörlerden biri olan sağlık çalışanlarının eğitim, istihdam ve hizmet sunma biçimlerinin doğru tanımlanması çerçevesinde anlaşılması gerektiğinin altını çizdik. Şimdi seçimler sonrasında ortaya çıkan siyasal iradeden insan ve halk sağlığını merkeze koyan, sağlık çalışanlarının sağlığını gözeten, sağlık mesleklerine ve sağlık meslek örgütlerine maddi-manevi her türlü desteği sunan, ilaçta tasarrufu sadece ve sadece ilacın akılcı kullanımına bağlayan bir sağlık ve ilaç politikasını hayata geçirmesini bekliyoruz. Ülkemiz, mesleğimiz ve meslektaşlarımız için aydınlık günler dileğiyle… Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler 3 TOPLANTI DİYALOG Uzm.Ecz.Harun KIZILAY / Genel Sekreter TEB Haberler Dergisi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Twitter: @harunkizilay Bir TEB Haberler dergisinde daha, yine birlikteyiz. B ildiğiniz üzere bilimsel eczacılığın kuruluş yıl dönümünü kutladığımız Mayıs ayında; bir hafta süre ile mesleğimize ilişkin toplantılara, panellere, konferanslara ve birçok sosyal etkinliğe yoğun bir şeklide katıldık. Mesleğimizin dününü, bugününü ve yarınını hep birlikte konuştuk, tartıştık, birçok değişik fikrin ve bakışın farkına vardık; mesleğimiz adına ortak akıl geliştirilmesi adına çaba sarf ettik. TEB olarak, Mayıs ayında ayrıca, 2009 yılında TBMM tarafından resmi tatil ilan edilen, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlamaları için TÜRKİŞ, HAK-İŞ, DİSK, MEMUR-SEN, KESK ve meslek örgütleri TMMOB, TTB ile birlikte yürütme kurulu çalışmalarına destek sunduk. Mayıs ayı sonunda ise eczacılık mesleğinde ortak aklı bulma çabalarımız içinde en geniş katılımlı toplantılarımızdan olan Bölgelerarası Toplantımızın üçüncüsünü 26-28 Mayıs tarihleri arasında Çorum’da gerçekleştirdik. 37. Dönem 3.Bölgelerarası Toplantı’nın detaylarına ve konuşması tüm katılımcılar tarafından büyük bir beğeni ile izlenen Manisa Eczacı Odamızın Genel Sekreteri Ecz.Burçin Kurtuluş’un “Eczacının Bir Günü” isimli konuşmasına yer verdik. Toplantıya katılan Türk Eczacıları Birliği ve Bölge Eczacı Odası Yöneticileri olarak, 12 Haziran’da yapılacak olan genel seçimlerden önce, mesleki sorunların ve çözüm önerilerinin yanı sıra, sağlık alanında gerçekleştirilecek uygulamalara yönelik tespit ve çözüm önerilerinin değerlendirildiği bir rapor hazırladık. “Seçime Giderken Sağlık, İlaç ve Eczacılık Alanında Akılcı Politikaların Uygulanması İçin Tespit ve Öneriler” isimli raporda, sağlık çalışanlarının sağlığını gözeten, sağlık mesleklerine hem maddi hem de manevi olarak gereken değeri veren, ilacın akılcı kullanımını hedefleyen 4 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011 bir tasarruf yöntemini hayata geçiren, sağlık alanındaki çözüm yollarını piyasada değil toplumda gören, insanı ve halk sağlığını merkeze alan bir ulusal sağlık politikası oluşturulması yönünde bir irade gösterilmesi gerektiği bir kez daha vurgulandı. Bu rapora internet adresimizden ulaşmanız mümkün (http://www.teb.org.tr/?modul=haberdet ay&id=1176802) Dergimizin bu sayısında da, belirlediğimiz bir dosya konusu hakkında bir makaleye yer veriyoruz. Sayın Prof.Dr.Adnan Kısa’nın “Sağlığın Ekonomisi” isimli makalesinin ilginizi çekeceğini düşünüyorum. Dergimizde yer verdiğimiz bir diğer makale ise “Geleceğin Tedavi Yaklaşımı: Bireye Özgü Tedavi” başlığıyla sayın Prof.Dr.Feyza Arıcıoğlu’na ait. Bununla birlikte, TEB Saymanı Sayın Ecz.Nevin Taşlıçay’ın “Hastamıza Anlatırken” isimli köşesinde sizlerle paylaşmış olduğu görüşlerinin de özellikle mesleğe yeni katılan eczacılar için faydalı olacağına inanıyorum. Her sayıda olduğu gibi bu sayımızda da “Bizden Haberler”, “Kısa Kısa Sağlık”, “Kooperatiflerimiz”, “Dünyada Ne Var Ne Yok”, “Sendika Postası”, “Basında TEB” ve “Günce” başlıkları ile yer verdiğimiz köşelerin, sizlerin ilgisini çektiğini düşünüyorum. Ayrıca, TEB Haberler Dergisi’nde özellikle yer vermemizi istediğiniz konu ve konu başlıkları hakkındaki önerilerinizi ve her türlü görüş ve düşüncenizi dergimizin e-posta adresine (tebhaberler@ teb.org.tr) göndererek bizlerle paylaşabileceğinizi hatırlatmak istiyorum. Bir sonraki sayımızda buluşmak ümidiyle. Sağlıcakla kalın. TOPLANTI Ecz.Esin ÖNGÜN 37. Dönem Merkez Heyeti Üçüncü Bölgelerarası Toplantı (26-27-28 Mayıs 2011 / Çorum) T ürk Eczacıları Birliği 37.Dönem Merkez Heyeti 3.Bölgelerarası Toplantısı 26-27-28 Mayıs 2011 tarihlerinde Çorum’da yapıldı. Açılış konuşmasını Çorum Eczacı Odası Başkanı Ecz.Şefkat Güler yaptı. TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay Çalışma Raporunu, TEB Saymanı Ecz.Nevin Taşlıçay Mali Raporu, TEB Denetleme Kurulu Başkanı Ecz.Sertaç Özmen Denetleme Kurulu Raporunu sundu. Ayrıca TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay TEBE-ON konusunda bir sunum gerçekleştirdi. Toplantıda ayrıca FARMA Sigorta Genel Müdürü Dilruba Çiftçi ve Bursa Ecza Koop. Genel Müdür Yardımcısı Metin Çıral konuşma yaptılar. Toplantının son günü, atölye çalışmalarının sunumu yapıldı. TEB II.Başkanı Ecz.Mukaddes Harmancı ‘Tıbbî Bitkisel Ürünler ve Gıda Takviyeleri Atölye Çalışması Raporu’, TEB Saymanı Ecz.Nevin Taşlıçay ‘Medikal Ürünler Atölye Çalışması Raporu’ ve TEB Merkez Heyeti Üyesi Ecz.M. Şerif Boyacı ‘İnternetten Ürün Satışı Atölye Çalışması Raporu’ sunumunu gerçekleştirdiler. Ecz. Erdoğan ÇOLAK (TEB Merkez Heyeti Başkanı) Değerli meslektaşlarım, kuşkusuz sağlık harcamalarındaki artış, ilaç harcamalarındaki artışı da beraberinde getirmektedir. Özellikle yeni nesil ilaçlar ve biyoteknoloji ürünü ilaçlara doğru yaşanan yeni göç dalgası, ilaç fiyatlarını artıran bir işlev görmektedir. Bu da toplam ilaç harcamalarını artırmaktadır. Diğer yandan, yaşlanan nüfusla birlikte özellikle kronik hastalık sıklığındaki artış, yine ilaç bütçelerini baskılayan bir unsur olarak karşımızda durmaktadır. İlaç alanında dönüşüm, temel olarak Sosyal Güvenlik Kurumu’nun kurulmasıyla ete kemiğe bürünmüştür. Bedeli geri ödenecek ilaçlar listesi, ilaç fiyatlarının düşürülMayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler 5 TOPLANTI mesi, kamu kurum iskontoları aracılığıyla hem eczacı kârının, hem de kamunun ilaç alım fiyatlarını kontrol altında tutması, global bütçe uygulamasıyla firmalara neredeyse pazar payları kadar sabit ödeme yaptırılması, ilaç yazım koşullarının ağırlaştırılması gibi tedbirler, sağlıkta dönüşümün ilaç maliyetlerini azaltmak yönünde attığı önemli adımlardır. Kısacası bizler, devlet organizasyonunun, devletin hizmet sunma biçim ve sınırlarının, sağlık alanının da elbette içerisinde ilaç politikalarının tümden değiştiği bir süreci hep birlikte yaşıyoruz. Artan ilaç harcamaları, her ne yöntemle olursa olsun baskılanmak isteniyor; fakat, aynı anda ilaç firmalarının daralan pazar paylarını artırmak için ilaçta reklam ve OTC kategorileri sürekli gündemde tutuluyor. Bir halk sağlığı sorunu olarak karşımızda duran bitkisel ürünlerdeki tehlike kontrol altına alınamıyor ve yasalara aykırı olduğu halde internet ve diğer kitle iletişim kanalları üzerinden reklamlar ve hatta ilaç satışları devam ediyor. Diğer yandan eczacılık sisteminin devamlılığını gözetmeden eczane ekonomileri baskılanıyor. Bilgisi ve sınırlı sermayesiyle yaşamaya çalışan eczanelerin geleceği çok da önemli görülmüyor; çünkü eczacılık, hizmet arzı açısından bir sorun olmadığı değerlendiriliyor. Güncel eczacılık hizmetleri üretecek ve eczaneler arasındaki eşitsizlikleri ortadan kaldıracak yasal düzenlemeler bir türlü hayata geçirilmiyor. Buna karşılık sürekli yeni eczacılık fakülteleri açılıyor, bu kişilerin nerede, nasıl istihdam edileceğine ilişkin hiçbir plan ve proje hayata geçirilmiyor. Değerli konuklar, ortak toplumsal hayatın önemli bileşenlerinden bir tanesi olan sağlık alanı sadece tasarruf amacıyla tasarruf edilemeyecek bir alandır. İlaca ve sağlığa erişememe riskini taşıyan her türlü tasarruf, arkasından çok daha büyük toplumsal ve ekonomik maliyetleri getirmeye gebedir. Bizler, toplumun ilaca ve sağlığa sağlıklı bir biçimde ulaşması için hem kendi sağlığımızı, hem de hastaların sağlığını korumak için sağlık alanında tek mümkün yapısal dönüşümün hasta merkezli akılcı ilaç kullanımına dayalı, ilacın metalaşmasını ve ticarîleşmesini reddeden bir anlayış üzerine inşa edilebileceğine inanıyoruz. Bu savlarımızın bir gereği olarak kendi meslektaşlarımızın gelişimi için projeler geliştiriyoruz. Sağlık hizmet sunucuları açısından değişen sağlıklı olma ihtiyacına yanıt üretebilmek noktasında eğitimin çok kritik bir önemi olduğunun farkındayız. Eğitimin sürekli, güncellenebilir, bilimsel ve kaliteli olması gerekir; ancak, aynı zamanda zaman ve mekân engellerini de minimuma indirmelidir. Bu amaçla uzaktan eğitim modülleri hazırladık. Bu modüller, meslektaşlarımızın hem meslekî konularda hem de kişisel gelişim noktasındaki önemli gelişimi için bir domino işlemi görecektir. İçeriğini tam olarak bizim belirlediğimiz, sınırları ve kontrolü tam olarak bize ait olan bir biçimde uzaktan eğitim programı hazırladık. Novartis ilaç firmasıyla birlikte TEBE-ON uzak- 6 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011 tan eğitim programını hayata geçirdik. İlk meslekî eğitim modülümüz de yine bu stratejiyle uyumlu bir biçimde ‘Akılcı İlaç Kullanımında Eczacının Rolü’ olarak belirlendi. Unuttuklarımızı yeniden hatırlamak, bilmediklerimizi öğrenmek için eczanesinde hastayla doğrudan iletişim kuran, meslekî sorumluluğunu tam olarak gerçekleştirmek için yaşam boyu öğrenme perspektifiyle hareket eden eczacı bu programın merkezinde durmaktadır. Çünkü bizim amacımız değişimi durdurmak değil, hedef ve vizyonumuza göre değişime yön vermektir. Toplumsal yaşamda herhangi bir değişim sürecine ilişkin algı negatif olduğunda, bu algıyı pozitife dönüştürmek daha çok zaman, daha çok emek ister. Bu nedenle bir sistemi uygulamaya başlamadan önce altyapıyı doğru kurmak gerekir. Nitekim, SSK kuyruklarını kaldıracağım derken, MEDULA kuyruklarının başlaması, altyapının nelere kadir olduğunu, sağlam altyapı inşasının önemini göstermektedir. Bugün gündeme gelen şehir hastaneleri projesi de bizde kaygıların oluşmasına neden olmaktadır. Hastaneleri şehrin belirli yerlerindeki kampüslere toplama projesi, mesleğimizi de yakından ilgilendiren bir projedir. Bunun sonucunda eczaneler açısından yer değiştirmeler, eczaneler arası yeni dengesizlikler gündeme gelecektir. Sağlık hizmetinde niceliğin yükseltilmesi, daha fazla insanın sağlık hizmetlerinden yararlanması elbette olumlu bir hedeftir; ancak, bu hedefe doğru ilerlerken nitelikten ödün veremezsiniz. Sağlık öyle bir alan değildir. Görünen o ki, bu olgu henüz tam anlamıyla kavranmamıştır. Aile hekimine sevk kotası koymayı düşünmek bile böyle bir kavrayış eksikliğinin sonucu değil midir? Bizim buna ilişkin yol haritamızın temelinde akılcı ilaç kullanımını kamu ve mesleğimiz için merkeze koyan bir yaklaşım bulunuyor. Akılcı ilaç kullanımı, bireye özgü, en doğru, en etkili tedavinin birey ve toplum açısından en uygun maliyetle gerçekleştirilmesi demektir. Bu nedenle akılcı ilaç kullanımı, yalnızca meslekî ya da sağlık alanına ilişkin teknik bir strateji değil, aynı zamanda sağlık politikalarına ilişkin politik bir taleptir. Özetle, hem kamunun, hem toplumun ve hastalarımızın, hem de mesleğimizin ve meslektaşlarımızın yararına olacağına inandığımız tek bilimsel rasyonel yöntem, akılcı ilaç kullanımının bütüncül bir biçimde hayata geçirilmesidir. Bizler bu amaçla üç yıldır 14 Mayıs haftasında belirli temalar belirliyor ve böylesi bir perspektifle çeşitli kampanyalar düzenliyoruz. Bunlar, bizim yol haritalarımızın önemli duraklarıdır. Sonucunda ulaşmak istediğimiz yol; bir bütün olarak kamu kaynaklarının etkin bir biçimde planlandığı ve kullanıldığı, hakkında gerçek anlamda bilgi sahibi olmayan hastalarımızın ilacın olumsuz olabilecek etkilerinden profesyoneller yoluyla korunduğu, kronik hastalıklar, sağlık danışmanlığı, ilaç güvenilirliğinin tam ve eksiksiz bir biçimde izlenmesi konusunda aktif bir biçimde hizmet üreten eczacı modelinin hayata geçirilmesidir. Ecz. M.Ali DURMAZ (Tokat Eczacı Odası Başkanı) Ülkemizdeki eczacılık fakültesi sayısının 19’a çıkması ve her geçen gün yeni eczanelerin açılması, dolayısıyla eczacılarımızın gizli işsizlik oranını arttırmaktadır. Özellikle Aile Sağlığı Merkezi yakınlarındaki eczanelerin birçoğunda da doktorların eczacılar üzerinde baskısı hissedilmektedir. Peki, çözüm nedir? Bu konuların birçoğunun çözümlenmesi için 6197 Sayılı Kanunumuzun hiç olmazsa mesafe sınırlaması maddesi mutlaka çıkartılmalıdır. Hiç olmazsa beş yıl sonra eczanelerimizde daha fazla eczacı ile daha geniş mekânda ve eczacının da daha rahat çalıştığı ortamlarda hizmet verebiliriz. Ayrıca, taşıma zararları devam etmekte, ilaç firmaları Avrupa’daki fiyatlarla denkliği sağlamak için kamu kurum iskontosunun kalkmasına karşı çıkmaktadırlar. Yine fiyat düşüşleri eczacıyı psikolojik ve ekonomik açıdan yıpratmaktadır. Firmalar ilaçta mal fazlasını geçici bir süre artırarak pahalı fiyattan mal satmakta, daha sonra da fiyatı düşürerek zararı eczacının üzerine yüklemektedirler. Fiyat geçişi için eczacıya süre verilmemektedir. Uzm.Ecz. Ömer ÇORUH (Ordu Eczacı Odası Genel Sekreteri) İlaç fiyat farklarının ödenmesiyle ilgili mutabakatlar yapılmış, teknik detaylar üzerinde pazarlıklar devam ediyor. Bazı yerlerden farklı sesler, sakın Merkez Heyetini dinlemeyin, yanarsınız, stokumuz meydana çıkarmış. Devlet eczacıya ver stok beyanını dese, hayır vermem mi diyeceğiz biz Maliye’ye, var mı böyle bir gücümüz? Hani biz örgütlü bir güçtük, sonuç ne oldu? Durduk yerde bir haber; devlet raporlu ilaçları kargoyla hastalara yollayacak. Hemen ortalık dalgalandı. Telefonum defalarca çaldı, meslektaşlarım bana sitem ediyor, sizin bir şeyden haberiniz yok diye. Ne oldu? Dedikodu. Maksat ortalık karışsın, eczacının örgüt yöneticilerine olan güveni sarsılsın. Yerine biz geçelim, hemen eylem yaparız, olmadı beyaz önlük giyer, en yakın postaneden hükümeti protesto telgrafları çekeriz. Hükümet de baskıya dayanamaz hemen düşer zaten. Ecz. Zeki ÖZGEN (Osmaniye Eczacı Odası Başkanı) Fiyat düşüşlerinden kan kaybetmeye devam ediyoruz. Her ay rutinleşen fiyat düşüşlerine çok acil bir çözüm bekliyoruz. Eczacı ekonomik kaygıyla, yarın ne olacağını bilememesiyle sağlık danışmanlığını yapamayıp, mesleğine sahip çıkamamaktadır. Osmaniye Eczacı Odası olarak Türk Eczacıları Birliği’nin yurtdışı mezunları için açmış olduğu davaları, verdiği mücadeleyi adım adım takip ettik. Odamıza müracaat eden arkadaşların ne oda kaydını yaptık, ne de eczane açmasına izin verdik. Bir an önce 6197 sayılı yasa, “Türkiye’nin eczaneye değil, eczacıya ihtiyacı var” mantığıyla yeniden düzenlenmelidir. Eczacı istihdamının artırıldığı, eczane sayısının sınırlandırılabileceği üzerine radikal kararlar alınıp, bu konuda öncelikle uygulamaya geçilmelidir. Ayrıca, bölgemizde İTS’ye bildirimde bulunan, fiyatı düşen ilaçlarla ilgili dağıtım kanallarına kesmiş olduğumuz faturaların eczacılarımıza ödenmesiyle ilgili bu ay içerisindeki ekstrelerinden tamamını da düştük, onu da sizlerle paylaşmak istiyorum. Ecz. Sabih Tekin ÇAĞLAR (Trabzon Eczacı Odası Başkanı) Bizim gibi meslek örgütleri, çeşitli toplum katmanlarından kişileri barındıran ve temsil ettiği kitlenin ekonomik, demokratik hak ve çıkarlarını savunan yapılardır. Demokratik kitle örgütü olmanın ön koşulu, demokrasiden yana olmak, demokrasi uğruna mücadele etmek ve elbette örgüt içi demokrasiyi uygulamaktır. Demokratik katılımcılığı gerçekleştiremeyen, örgütüyle organik ve dinamik bağ kuramayan yapılar başarılı olamazlar. Değerli meslektaşlarım, bu ülkede 6197 sayılı yasaya aykırı olarak denklik belgeleri düzenlendi. Sağlık Bakanı’nın yasa tanımaz tutumuyla bu denklik belgeleri onaylandı. Sınava girmeyen insanların denklik belgelerini onayladı. Yasa çok açık; “sınava girmek, ilmî hüviyetini kanıtlamak zorundadır” diyor. Sağlık Bakanı bu belgeleri imzaladı. Bu belgelerle eczane açmaya çalıştılar, karşı duranları o bizim gazete ilanlarıyla methiyeler düzdüğümüz Sağlık Bakanlığı bunları üye yapmayan odaları başmüfettişlerle denetleyerek baskı altına almaya çalıştı. Trabzon Eczacı Odası, eczacıların yaşadıklarının kader olduğuna inanmayan, umudunu asla kaybetmeyen ve bir başka dünyanın gerçekten var olduğuna inanan bir anlayışa sahiptir. Ulaşılabilir hedefler ve çözüme yönelik projeler içeren, ciddi bir çalışmayla birlikte mesleğimizin içinde bulunduğu bu kaos ortamından çıkarılabileceği konusunda en ufak bir şüphemiz yoktur. Mesleğimizin geleceği, bizlerin vereceği karara bağlıdır. Tarih bizleri doğru ve yanlış kararlarımızla yargılayacaktır ve gelinen noktada görülmektedir ki değişim kaçınılmazdır. Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler 7 TOPLANTI Ecz. Hasan Buminhan YAVUZ (Aksaray Eczacı Odası Başkanı) İTS’ye yapılan bildirim konusunda başta ben de karşı çıktım; fakat, sürecin sürekli bildirim olmadığına inandığım için ve onun da çeşitli sakıncalarına inandığım için, diğer yöntemin; yani, 30, 15, 45’in çeşitli sakıncalarına olan inancım sebebiyle de şu anda bu yöntemin daha doğru olduğunu düşünüyorum. Ama bunu istiyorsanız gene tartışalım, gene değerlendirelim. Mevcut yöntemin şu sık sık tartıştığımız her Cuma düşüşleri var ya, o her Cuma düşüşleri için de bir yol olabileceğine inanıyorum. O her Cuma düşüşlerinin eczanelere kaybı yaklaşık yüzde 5 civarında, çok ciddi bir rakam. Bu rakamların muhakkak telâfisini sağlamak zorundayız. Bunu belki bu İTS bildirimi sayesinde aşacağız. Bunun muhakkak o İTS’ye tüm ürünlerin bildirimi değil, depolar geçmeden buna geçmeyi zaten hiçbirimiz kabul etmiyoruz. Onun dışında burada 6197’den hiç mi konuşmayacağız, protokolden hiç mi konuşmayacağız? Mevcut fakülte sayılarıyla artan kontenjanlarla bu mesleği geleceğe taşımamız mümkün mü? Mümkün değil. Nüfusa göre sınırlandırmaları yerine getiremezsek, 6197’ye bu maddeyi koyamazsak, bunun önüne geçmemiz mümkün değil. Ecz. Sema KARAGÜLLE (Zonguldak Eczacı Odası Başkanı) Öncelikle İlaç Fiyat Kararnamesi ile ilgili çalışmamız lazım. Eczacı kârlılığının ilaç fiyatlarından bağımsız hale getirilerek bugünkü düzeyinin üzerine çıkarılması gerekiyor. Meslek hakkı ve reçete başına hizmet bedelinin eczacının alması gereken en doğal hak olduğunu yetkililere kabul ettirmemiz gerekiyor. İlaç fiyat düşüşlerinden ettiğimiz zararın zaman geçirmeden karşılanması ve bunun bir rutine oturtulması gerekiyor. Eczanelerimizde kaybettiğimiz ürünleri geri getirmek için çaba sarf etmemiz gerekiyor. Vitaminler, medikal ürünler ve özellikle ilaç içeren yara bakım ürünleri, eczane dışında yetkisiz ve bilgisiz kişiler tarafından satılırken biz neden hiçbir şey yapmıyoruz veya bir şeyler yaptıksa, yaptıklarımız neden yetersiz kalıyor? Bitkisel ürünler, bitki çayları, zayıflama ürünleri, eczane dışında her yerde, internette bile çok rahat satılıyor. Bu ürünlerin Tarım Bakanlığı ruhsatıyla satılması en büyük etken tabii ki. Bunu eczacılık fakültesine yeni giren bir öğrenci bile biliyorken, devlet yetkililerinin bilmemesi mümkün mü? Biliyorlar da peki neden düzeltmiyorlar? Bu ürünlerin denetlenmesi için illâ ki ölümlerin mi olması gerekiyor? Ecz. Cenk KES (Edirne Eczacı Odası Başkanı) Son zamanlarda zıtlıklar üzerinden söylemler ve uygulamalar ön plana çıktı. Her platformda ak denilene kara, kara denilene ak deniyor. Maalesef karşıdakilerin de doğru söyleyebilme ihtimalini göz ardı ediyoruz. Olaylara analitik bakış açısı yerine, karşımızdakinin duruşuna göre pozisyon alıyoruz. Bu da maalesef bizi kısır iç çekişmelere ve çözümsüzlüğe doğru götürüyor. İTS’ye bildirim kanımca adilane ve hakkaniyetli bir sistemdir. Totalde belki iki yöntem arasında ekonomik anlamda çok büyük bir farklılık olmayabilir ki, bu ifade Semih Başkan’ın 5. Başkanlar Toplantısı’nda kullandığı ifadedir; ama, 15, 30, 45, stoklu çalışan eczanenin zarar, stoksuz çalışan eczanenin de zararından fazla bir bedel aldığı bir sistematiktir. Hakkımız olmadığı hâlde bir grup meslektaşımızın alacağını kendi hanemize yazdırmayı nasıl içimize sindirebiliriz? Ortada önemli bir problem daha var. Haftalık kamu kurum iskontoları nedeniyle yaşadığımız zarar. Yıllık ortalaması yaklaşık 5,4 olarak ifade ediliyor. Şu andaki en kolay ve akılcı çözüm İTS’ye bildirim. Lütfen bunu hayata geçirmek için ortak bir irade gösterelim. Yoksa zarar yine bizim üzerimize kalıyor. Biz burada çekişirken, sanayi bize ödeyeceği farkların üzerine yatıyor. Ecz. Ahmet ÖZÇAVUŞOĞLU (Kayseri Eczacı Odası Başkanı) Sağlıkta dönüşüm programı çerçevesinde gelirleri ciddi biçimde azalan biz eczacıların bir de stoklar nedeniyle zarara uğraması kabul edilemez bir durumdur. Yalnızca yılsonundaki büyük düşüşlerle değil, aylık ya da haftalık düşüşlerde de eczacı zararının karşılanması gerekmektedir. Zira bu düşüşlerden dolayı tahsil edemediğimiz rakam yıllık yüzde 5’i aşmış durumdadır. Biz, yüzde yarımlar için günlerce devletle pazarlık ederken, bunun on katını geçen bir rakamla sanayiye ve dağıtım kanallarına kaptırmaktan kurtulmalıyız. Bu sorunun çözümü için İTS üzerinden bildirim yapmayı doğru buluyorum. Zira İTS üzerinden bildirim sadece stok zararlarının karşılanması için en uygulanabilir çözümdür. İTS üzerinden bildirim, mal alış bildirimi yapmak değildir. Diğer yandan İlaç Fiyat Kararnamesi’nde stok zararlarını güvence altına alan bir düzenleme yapılması için çalışmalarımızı sürdürmeliyiz. Asla düzgün çalışması mümkün olmayan MEDULA, kamu kurum iskontosu taşıma yükü, yeni protokol görüşmelerindeki tıkanıklık, 6197 sayılı yasanın günümüz şartlarına uygun olarak değiştirilememesi gibi birçok sorun ile mücadele ederken, tek amacı bizi bölmeye, Türk Eczacıları Birliğini basit bir dernek hüviyetine büründürmeye çalışanların amaçlarına hizmet eden davranışlar, bizim en önemli ve öncelikli sıkıntımız hâline gelmiştir. 8 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011 Uzm.Ecz. Bülent KÖSE (Malatya Eczacı Odası Başkanı) Biz Aralık ayında düşen ilaçların fiyatlarının stok zararlarını karşılamayla yedi aydır uğraşırken, yedi aydır geçen süreç içerisinde haftalık fiyat düşüşleriyle bir o kadar stok kaybı daha yaşadık belki ve bunun hiç lâfı yok. Bunun nasıl karşılanacağına dair hiç bir çalışma yok. Hasan Başkan’ın ve birkaç oda başkanımın da burada söylediği gibi, TEBEOS kullanan meslektaşlarım varsa mutlaka dikkatlerini çekmiştir; eğer eczanelerdeki stoklar TEBEOS üzerine girilmişse, bu haftalık fiyat düşüşlerinden dolayı oluşan fiyat farklarını bildireyim mi diye kullanılan bir bölüm var. Gerçi Harun Başkan o bölümün aktif olarak çalışmadığını söyledi. Ekrana geldiğini ama aktif olarak bildirimde bulunulmadığını söyledi. Bu haftalık fiyat düşüşlerini ve olası fiyat düşüşlerinin de karşılanabileceği bu elektronik ortamın çalıştırılması gerektiğini düşünmekteyim. Haftalık fiyat düşüşleri, bu stok zararları, eczacının oldukça canını yakıyor.6197 başta olmak üzere, geçen yıl yayımlanan özel hastanelerde eczacı istihdamının sağlanmasını öncelikli konular içerisine alıp, bu eczacıların istihdamını sağlayamazsak, muvazaa bir kenara, eczacıya, eczane eczacısına, iş sahibi eczacıya düşman, işsiz eczacı ordusunu karşımıza almış olacağız ki, bu bizi bekleyen başka bir tehlike. Ecz. Oğuz EKİNCİOĞLU (Ankara Eczacı Odası Başkanı) Bu yılın sonunda eczacılar protokolsüz kalma riskiyle karşı karşıya kalabilirler. Elbette şu andaki protokol hükümlerinden ciddi anlamda rahatsızlıklarımız var. Bunların daha iyi bir noktaya taşınarak, bu protokolün imzalanması, Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti’nin öncelikli görevlerindendir. Değerli arkadaşlarım, G2D’li ilaçların ödenmemesiyle ilgili sorunumuz var biliyorsunuz. Ankara ilinde ödendi. Bunlar Ankara’da kontrol edildiği için, bizim sıkıntımız kendi reçetelerimizin kontrolü anlamında aksaklık yaratacağıyla ilgili endişelerimiz var. Son ödeme yapıldığında birkaç oda başkanım beni aradı ve kendilerine G2D’li ürünlerin ödenmediğini, bunda sıkıntı olduğunu söyledi. Ben Ankara’da ödendi deyince şaşırdılar. Bununla ilgili olarak Merkez Heyeti’nin ciddi bir çalışma yürütmesi gerekmektedir. 6197 ile ilgili çalışmayı bir an önce yeniden yapmalıyız ve gündeme getirmeliyiz, eczane sayısını sınırlandırmalıyız. Reklam ve OTC için ciddi anlamda çalışmayı acilen başlatmalıyız. Reklam için tren kaçmış gibi görünebilir, engellenebilirdi, engellenemedi. Mecliste, 12 Haziran’dan sonra gerekli kulislerde bu görüşmeleri yapmalıyız, gerekli insanlarla bu görüşmeleri yapmalıyız. Ecz. Yavuz TATAR (Elazığ Eczacı Odası Başkanı) Öncelikle yeni kurulacak hükümetle protokolün bir şekilde halledilmesi ve sağlama bağlanması, eczacının üç ay sonra, beş ay sonra ne olacak endişesini ortadan kaldırmamız gerekiyor. İkincisi, her gün artan fakülte sayısıyla beraber eczane sayısının artık bir yerde sınırlandırılması gerekiyor. Bununla da ilgili yeni kurulacak hükümetle çok ciddi çalışmalar yapmak gerekiyor ve bir an önce bu kangrenden kurtulmamız gerekiyor. Geçmişte 6197’yi tartıştık, fiyat farklarını en son tartıştık, yapılacak boykotları tartıştık; ama, hiçbir zaman derli toplu ve kesin yön verecek kararlar alıp, kendimize bir yol haritası çıkaramadık. Doğru, mesleğin doğrusudur. Mesleğin doğrusu da meslekte çoğunluk ne söylerse öyle seçilir. Benim söylediğim illâ doğrudur diye bir şey yoktur. Doğrular yalnızca mesleğin doğrularıdır. Getirilen çözüm önerilerinin çok hızlı bir şekilde hep beraber değerlendirilmesi ve tek doğru ekseninde birleşip hareket edilmesi gereklidir. Çok seslilik elbette ki çok güzeldir; ama, çok başlılık asla güzel bir şey değildir. Ecz. İrfan DEMİRCİ (Gaziantep Eczacı Odası Başkanı) Arkadaşlar, 3.7 maddesi bizim için çok önemli, hayatî öneme haiz bir maddedir. Ben Gaziantep’te 2010 verilerine baktım, neredeyse yıllık cironun, Gaziantep’te eczanenin yaptığı cironun yüzde 5’i 3.7 maddesinden dolayı eczanelere gönderdiğimiz ciro. Buraya mutlaka sahip çıkmamız lazım, burayla ilgili bir şeyler ortaya çıkarmamız lazım. Bu Danıştay iptalinden sonra mutlaka bir çözümümüz olması gerekiyor.Arkadaşlar, eczacı sıkıntılıdır. Eczacıya sermaye saldırıyor, eczacıya Sosyal Güvenlik Kurumu saldırıyor, eczacıya siyaset saldırıyor, eczacıya etik dışı davranışlar saldırıyor. Bunların bazılarını çözebiliriz, bazılarını çözemeyiz. Bazılarını kazanırız, bazılarında kaybederiz; ama, birliğimizi, bütünlüğümüzü, ortak aklımızı, ortak tavrımızı koruyamazsak, o zaman sıkıntıya gireriz. Bunun da yolu demokrasiden geçer, bunun da yolu ayrıca eleştiriye tahammülün ötesinde eleştiri dinlemekten geçer. Yalnızca ben eleştiriye tahammüllüyüm demekle olmaz, eleştiriyi dinleyeceksiniz. Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler 9 TOPLANTI Ecz. Mehmet GÖNENÇ (Hatay Eczacı Odası Başkanı) Son derece önemli ve kritik bir dönemden geçiyoruz. Önümüzdeki sürecin şu andakinden daha zor bir süreç olacağı aşikârdır. Bundan dolayı Türk Eczacıları Birliği ve eczacı odaları, önümüzdeki sürece ilişkin tespitler yapıp, önlem almak ve projeler geliştirmek zorundadırlar. Bunun için yeterli deneyimimiz, ekipmanımız ve öngörümüz var. İhtiyacımız olan tek şey ortak dili konuşmak ve ortak aklı hayata geçirmektir. Önümüzde bizi bekleyen hem yapısal, hem de güncel ciddi sorunlarımız var. Bizden çözüm üretmemizi bekleyen üyelerimiz var. Hepinizin bildiği gibi Şubat ayında sözleşmemiz sona eriyor. Yeni bir protokol yapma gibi ciddi bir sorunumuz var. Kamu kurum iskontolarının sürekli artışından kaynaklı stok zararlarımız devam ediyor, Haziran’da bir daha artması söz konusu biliyorsunuz. 6197 sayılı yasada gerekli revizyonu yaptırmak zorundayız. Nüfusa göre eczane sınırlaması en öncelikli konularımızdan biri olmalı. Sürekli düşen ciro ve kârlılıklar karşısında meslek hakkı çok büyük bir önem kazanıyor. Eczacılık fakülteleri artmaya devam ediyor. Eğer bu konuda bir önlem alınmaz ve eczacılara yeni bir istihdam alanı yaratılmazsa, hiç kimsenin bize bir şey yapmasına gerek kalmayacak; biz birbirimizi bitireceğiz. Ecz. Semih GÜNGÖR (İstanbul Eczacı Odası Başkanı) Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarısı yasalaşacak ve hastanelerin içine özel birtakım eczaneler kurulacak. Mülkiyet kavramını değiştirecekler, A, B, C, D, E grubu hastaneler oluşacak ve göz göre göre hastanelerdeki ilaçlar da elimizden gidecek. 6197 kökten değiştirilecek. OTC yasasını getirecekler. Bunun hazırlıklarını göz göre göre izliyoruz, yapıyorlar. Şu anda reçetesiz ilaçlarla ilgili birçok çalışma hazır. Bunu sanayi de biliyor, bekletiyor. Biz sessiziz.Türk Eczacıları Birliği, odalarımız, bizler için son derece önemlidir. Dayanma, direnme noktalarımızdır. Bu bakımdan tartışmaları burada yapacağız. Ne adına yapacağız? İşlevsel hale getirmek için yapacağız.EGAŞ’ın artık ürün getirmeye başlaması gerekiyor; yani, artık bunu bir dahaki döneme ertelemeyin. Eczacının ürünü olsun. Eğer internette bir şeyler satılacaksa, biz de kendi ürünlerimizi satalım. Stok düzeltme hakkımız kesinlikle verilmeli; ama, sayacağım daha birçok şeyler var, onları hepimiz biliyoruz. Eğer Türk Eczacıları Birliği’nde bir şeyi başaracaksak, önce iş bize düşüyor arkadaşlar. Türk Eczacıları Birliği’nin Yönetim Kurulu’nu bir kenara koyun. Buraya çıkan her oda başkanım bir önce çıkanı eleştirerek kendisini bu konuda bunu yapmaya zorunlu hissettiği sürece sorunu çözemeyiz. Türk Eczacıları Birliği bir futbol takımı değil; yani, hiç kimse koşulsuz ben onu tutuyorum diyemez; çünkü, o hepimiz için önemli. Ecz. Arman ÜNEY (Samsun Eczacı Odası Başkanı) Yeni mezun olan meslektaşlarımız için serbest eczacılığa yönelmenin dışında çok fazla seçenek bulunmuyor. 6197’nin revizyonu ile eczane açılmasına sınırlama getirmek ve eczacılarımıza farklı istihdam olanakları sunmamız, bunları eğitim sürecinden başlayarak öğrencilere aktarabilmemiz, onları yönlendirebilmemiz gerekiyor. Bunu sadece artan eczane sayılarına karşı bir önlem olarak değil, ilacın olduğu her alanda yetkin olan kişinin eczacı olduğunu gösterebilmek, alanımızı sahiplenmek, alanımızdaki yeterliliğimizi ve yetkinliğimizi kabul ettirebilmek için yapmak zorundayız. Global bütçe uygulaması nedeniyle son iki yıldır ilaç fiyatlarında düşüşler ve kamu kurum iskontolarında yükselişler meydana geliyor. Diğer yandan her hafta belirli ilaçlarda fiyat düşüşleri gerçekleşiyor. Bunun bize olan yansıması, fiyatı düşen ilaçlar nedeniyle uğradığımız stok zararının tazmini, kamu kurum iskontosunun taşımasından kaynaklanan ekonomik kayıplarımız, MEDULA provizyon sisteminin düzenli ve kesintisiz çalışmamasından dolayı kaynaklanan sıkıntılar, bildiğiniz gibi eczanelerimizde bizleri çıldırtıyor. Aşama aşama geri ödeme kapsamından çıkarılmaya çalışılan ilaçlar, ilaç sanayii üzerindeki baskıyı azaltmak adına da sanayiye sunulan OTC ve reçetesiz ilaçta reklam serbestisi getirilen düzenlemeler var. Ecz. Tuncay SAYILKAN (İzmir Eczacı Odası Başkanı) Bugün reçetesiz konuma getirilen ve ödeme kapsamı dışında bırakılan ilaçlara dikkat ettiğinizde, fiyatlarının çok kısa sürede nereden nereye geldiğini, yaklaşık iki buçuk, üç katına çıktığını görüyorsunuz. Bunların satın alma ve satış koşullarıyla ilgili ya eczanelerin hepsi bir araya gelip bu çokuluslu firmalarla ilgili bir karşı hamle yapacak ya da bunu yapamazsak, bu reklam sonrası bizim o ilaçları satma şansımız kalmayacak.Sağlık sisteminde genel sorunlar var hekimlerin, hemşirelerin, sağlık sisteminde çalışan herkesin sorunları var. Sağlıkta dönüşüm diye bir program beşinci yılını bitirdi. Sağlık hizmetlerinin nasıl paralı hâle geldiğini görmek istiyorsanız, özellikle B grubu reçetelerin çıktılarında, reçetenin tutarı ile hastanın ödediği paraya bakmanızı öneriyorum. Eğitim ve sağlığın ücretsiz olmasıyla ilgili yıllardır görüş bildirdikçe, bu süreçte siyasî otorite her ikisini de paralı ve parasız, herkese parası kadar eğitim, herkese parası kadar sağlık noktasına getirdi. 10 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011 Ecz. Kerem ZABUN (Antalya Eczacı Odası Başkanı) 8 Mayıs’ta Antalya’da bir toplantı yapıldı. Bu toplantı, Ulusal Hemofili Kongresi’ydi. Hemofili Kongresi’ne hükümetten değerli bürokratlar katıldı. Bürokratlarımızdan bir tanesi, İlaç ve Eczacılık Genel Müdürü, bir tanesi de Sosyal Güvenlik Kurumu İlaç ve Eczacılık Dairesi Başkanıydı. Genel Müdürümüz ne dedi biliyor musunuz? “Eczacılar eczanelerinde durmuyor, retinaları veya parmak izleriyle onların eczaneye gelip gelmediğini kontrol etmemizin zamanı geldi galiba.” Aynen bu ifadeleri kullandı. İlaç Eczacılık Dairesi Başkanı Sayın Ali Edizer ise toplantı sonrası yaptığımız bir görüşmede aynen şu ifadeleri kullandı: “Devletin eczacıya ödediği paranın çok büyük bir bölümünü 1500 eczacı alıyor.” Bu 1500 eczacı, tabandaki problemlerden uzak, yaptığı kulislerle eczacılık mesleğine yön veriyor. Bizim tabandaki eczacıları rahatlatacak, eczanelerin hizmet verdiği nüfusa ve potansiyele bakarak hasta başına -bakın, meslek hakkından bahsetmiyorum, potansiyele bakacakmış ve durumumuza bakacakmış, kendisi öyle bir klasman yaratacakmış- 2 ilâ 5 TL arası bir danışmanlık ücreti verecekmiş ve dolayısıyla eczacıyı depoymuş, çekmiş, senetmiş gibi işlemlerden kurtaracakmış. Ecz. Uğur AKKUŞ (Sivas Eczacı Odası Başkanı) Biz eskiden zincirden korkardık, konuşmalarımızda hep zincir eczaneler vardı; ama, şöyle bir kendi kendimize bir eleştiri yaparsak, en büyük zincir aslında 24 bin eczaneyle bizleriz; yani, Türk Eczacıları Birliği. Eğer şayet bu fırsatımızı iyi kullanabilirsek, birlik beraberliğimizi ortaya koyabilirsek, dirlik ve düzenimizi bozmazsak, bu 24 bin tane eczaneyle; yani, ilinden ilçesine, köyüne, kırsal alanına kadar gitmiş 24 bin satış ağıyla bizim yapamayacağımız hiçbir şey yok. İlaçta reklam, OTC vs, bunlar bizim tehditlerimiz; ama, bunlardan faydalanabileceğimiz alanlar belki yaratabiliriz; yani, tıbbî malzeme olsun, medikal ürünler olsun, onun dışında vitaminler, mineraller, bitkisel ürünler, diyet ürünleri vs. Bunlarla ilgili uzmanlaşarak, kendi alanımızda vatandaşın bize güven duyacağı ki, şu anda bir araştırma kurumunun yaptığı bir araştırmaya göre ilk 3’te eczacılar; yani, güvenilirlik açısından. Bu nedenle bunları fırsata dönüştürüp, ekonomilerimizi artırmanın, saygınlığımızı artırmanın yollarını bulmalıyız; yani, bu önümüzdeki problemleri çözeceğiz elbette; yani, çözmek için de zaman da ayıracağız; fakat, bu zamanı da boşa geçirmemek için kendi alanlarımızı genişletmemiz gerekiyor. Ecz. Esin ÇAMLIOĞLU (Eskişehir Eczacı Odası) İlaç fiyat düşüşlerinden ciddi kayıplar yaşadığımız herkesin malûmu; ancak, son geldiğimiz noktada bu işi çözmemize ramak kaldı. En gerçekçi, en uygulanabilir yöntem ise İTS’ye giriş yapılması sürecini destekliyorum; çünkü mesela sadece büyük ilaç fiyatları düşüşleri değil, her hafta yaşanan düşüşlerin de kaynakta küçük küçük stok zararları, toplayınca bir göl olma riski daha yüksek. O yüzden İTS’ye sadece fiyatı düşen veya kamu kurum iskontosu artan ilaçlarımızı bildirme yöntemini destekliyorum. Her zaman ne diyoruz? Eczacı satarken değil, alırken kazanmalı. İşte bunu sadece söylemekle olmuyor. İlaç izleme portalının bu hususta çok önemli olduğunu düşünüyorum. İlaç alım koşullarındaki değişiklikleri yakından takip edebileceğimiz bir sistem. Bu portal ve proje sayesinde kayıplarımızı ortadan kaldırabiliriz. Ecz. Orhan YONTAR (Sakarya Eczacı Odası Başkanı) 2005 yılından itibaren SGK şemsiyesinin genişlemesiyle, vatandaşların SGK aracılığıyla ilaca ulaşmasının kolaylaşmasına ve nüfus artışına rağmen, yıllık ilaç harcaması bu artış oranları seviyesinde ya da altında arttığı için, ilaç harcamalarında bir önceki yıla göre göreceli bir artış yaşanmış; ancak, reel bir artış gerçekleşmemiştir. Dolayısıyla eczanelerin iş ve işlem hacmi artmasına rağmen, gerçekte ciro bazında reel bir artış olmadığı gibi, 2004 İlaç Fiyat Kararnamesi yüzünden yaşanan kâr oranlarındaki düşüş ile referans fiyat uygulamasına bağlı olarak raflarında bulunan bedelleri ödenmiş ilaçların fiyatlarındaki düşüş sonrası eczaneler, artan iş yükünün getirdiği maliyete bağlı yatırım ihtiyacına gereksinim duymaları ve ilaç fiyatlarındaki düşüşten doğan farkların karşılanmaması yüzünden sermayelerinde yaşadıkları erime nedeniyle ciddi anlamda ekonomik darboğaza girmişlerdir. İlaç dışı ürünlere gerekli özen gösterilmeli ve insan sağlığına yönelik her türlü ürünün eczanelerden satılmasının sağlanması için gerekli çalışmalar yapılmalı ve yaşadıkları ekonomik darboğaz nedeniyle arayış içinde olan meslektaşlarımıza, Birliğimizin ve kooperatiflerimizin önderliğinde ve şemsiyesi altında yeni proje ve çözümler üretmeliyiz. Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler 11 TOPLANTI Ecz. Nihat ÖZTÜRK (Niğde Eczacı Odası Başkanı) İlaçta reklam, eğitimsiz ve ehil olmayan kişiler tarafından satılan, aslında Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılması uygun olan; ancak, Tarım Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılan, halk sağlığını tehdit eden ilaç dışı ürünler, ilaç fiyat farklarından doğan stok zararlarının yasal bir güvenceyle düzenli bir şeklide ödenmesinin güvence altında olmaması, hâlâ bir Sosyal Güvenlik Kurumu sözleşmesi olmaması, MEDULA’nın düzensiz çalışması, muayene ücretlerinin tahsili sırasında hastayla eczacı arasındaki gerginlikler, kamu kurum iskontolarının eczacı üzerindeki yükü, sık sık değişen Sağlık Uygulama Tebliği vs, gibi sorunlarla boğuşmaktadırlar. Değerli arkadaşlarım, bu sorunları çözmek kendi elimizdedir. Öncelikle eczacılık alanını genişletmek gerektiğine inanıyorum; çünkü, geçmişte eczacılar hep dar alanda çalıştılar ve ürün portföyünü sürekli daralttılar. Kendi alanında olması gereken ürünleri bile başka sektörlere geçmesine seyirci kaldılar. Eczacılığın branşlaşmasının gerekli olduğuna inanıyorum. Yeni stratejiler oluşturulmalı, zamanın varsa fırsatlar değerlendirilmelidir; ancak, bunlar kadar önemli bir unsur da birlik ve beraberliktir. Bunun yolu da yetki ve sorumlulukların bilincinde olmaktan geçer. Ecz. Ufuk Bekir ERSÖZ (Tekirdağ Eczacı Odası Başkanı) Bu dönem tabanının sesine fazla kulak vermek istememiş Merkez Heyetimiz. Ben eski konuşmalarıma baktım. Geçen dönemde çok başkanlar danışma kurulu toplantısı yapıldı diye eleştirmişim ve çalışma raporuna baktığımızda 13 tane yapılmış. Demek bizi yönetenler, bu dönem fazla görüşmemizi istememiş, çıkan sonuç bu. Bu dönem eylemsiz, tepkisiz bir yönetim anlayışı var. Bunu eylem yapmadık, tepki göstermedik anlamında söylemiyorum. Geçen dönemde yaptığımız bir miting, bir tane kepenk kapama eylemi var. Bu dönem de başımıza gelenleri, geçmiş dönemle mukayese edersek, en azından bunları tekrarlamamız lazımdı diye düşünüyorum. Geçen dönem Sami Türkoğlu’na yazılan cevapla başlayan gerginlik, miting ve kapamayla doruğa çıkmıştı. Bu dönem biraz daha görüşmeci, uyumlu ve kabullenici bir politika izlenmeye çalışıldığını görüyoruz. Demek ki bizi yönetenler, gerginlik yaratmanın, kavga etmenin fayda vermediğini görmüşler. Hepimiz biliyoruz ki, ilacı zehirden ayıran dozudur. Eğer dozu fazla kaçırırsak, tedavi edeyim derken ilacı kullanan kişiye zarar veririz. Dozunda verirsek, kullanan kişi fayda görür. Ecz. Ümran PELENKOĞLU (Kastamonu Eczacı Odası Başkanı) Sosyal Güvenlik Kurumu İTS’ye geçiş döneminde karekodsuz ilaçların G2D’li etiketlerle donatılması sırasında tüm uyarılarımıza kulaklarını tıkadı ve bu zararları olası suistimalleri kabul edilebilir bir zarar olarak gördüklerini ifade ettiler; ama, 01.01.2011 gelindiğinde biz vazgeçtik, G2D’li ilaçları ödemeyeceğiz dediler. Eczanelerde, dağıtım kanallarında, hatta üreticide bulunan milyonlarca kutu ilacı yok saydılar. Onlar hizmet alan tarafsa, biz de hizmet veren tarafız; çünkü, gündüz çalışmayan provizyon sistemi karşısında risk alarak vatandaşın ilacını veren tarafız. Gece yarılarına kadar eczanede bekleyip, reçeteleri gece provizyona giren tarafız, muayene ücretlerinin tahsilinde hastaya sadece veznedar olduğumuzu anlatan tarafız, her gün değişen ilaç fiyat farkları için sorgulayan bakışlara, dün ile bugün niçin aynı ilaca farklı fiyat ödemek zorunda olduğunu anlatan tarafız; yani, biz üzerimize düşeni yapıp, kesintisiz hizmet veren tarafız. Ecz. Ahmet Han ALPMAN (Adana Eczacı Odası Başkanı) Sosyal Güvenlik Kurumu’nun uyguladığı global bütçe sonucu Temmuz ayı içerisinde bir fiyat düşüşünün daha yaşanacağı, kurum yetkileri ve sanayicilerce dillendirilmektedir. Stok zararlarının haklı bir ortamda daha adil, daha çabuk karşılanabilmesi için en akılcı yöntemin fiyatı düşen ürünlerin İTS üzerinden girilmesi olduğunu düşünmekteyiz. Böylece haftalık düşüşler için de zararlarımızın karşılanması adına yeni bir yöntem elde etmiş oluruz. Stok zararlarımızın eczacıya geri ödenmesi konusunda meslektaşlarımızı oyalamaya, sabrımızı sınamaya çalışanlara bu noktada tepkimiz çok sert olacaktır.Hatırlanmalıdır ki, geçtiğimiz yıl yüzde 7 ticarî iskontoların geri çekilmesi konusunda Türkiye genelinde eczacılarımızın, örgütlerimizin ve örgütlülüğümüzün direnci malûmunuzdur. Kısacası, ilaç sanayi ve dağıtım kanalları, tarafını hâlâ yanlış belirlemektedirler. Taraf olmaları gereken yerin eczacı örgütleri olduğunu bir kez daha hatırlatma da yarar olduğunu düşünmekteyim. 12 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011 Ecz. Hüseyin ŞİMŞEK (Mersin Eczacı Odası Başkanı) İTS’ye girmiş ya da girmemiş, çok önemli değil; ama, bu zararın bir an önce karşılanacağı konusunda bir garanti vermeliyiz eczacıya. Depoların üzerine yıkarak falan değil, kökten çözerek ve bu konuda birlik olduğumuzu anlatmalıyız birilerine. Haziran ayı sonu itibariyle karşımıza çok daha ciddi sorunlar çıkacağı tüm sektörde konuşuluyor. Bugün eczaneler için artık hayatî öneme haiz mal fazlası ve ticarî iskontolar konusunda Sosyal Güvenlik Kurumu’nun bir talebi var. Diyor ki, bunu eczacı hak etmiyor, sen bunu bana vereceksin. Sanayiye bunu söylüyor. Bugüne kadar sanayiden her istediğini alan bir Sosyal Güvenlik Kurumu var ve eczacının artık can damarı olan bu konuya da el uzatmış durumda. Bugün buradan bununla ilgili de net bir duruş sergileyerek çıkmalıyız. Demeliyiz ki, artık eczacı son noktaya geldi. İlaç sanayinde, ilaç alanında, eczacılık alanında yapılacak değişikliklerde artık bu sektörü yok edeceğinizi bilerek hareket edin; çünkü bunu yaparsanız, bir sonraki adımınızda biz net duruşlar sergileyeceğiz. Ecz. Emin BEYAZ (Batman Eczacı Odası Başkanı) Bir sürü sıkıntıyla ve uğraşla baş göz olmuş durumdayız, fakat, altı yedi aydır bir durumla çok fazla ilgili, alâkalı, cebelleşmiş pozisyondayız. Nedir bu? Kamu kurum iskontosundan kaynaklı bir stok zararımız oluştu. Şimdi bu stok zararıyla ilgili nasıl karşılanacak diye birbirimize girdik. İTS’ye girilsin mi, girilmesin mi, 7 gün, 15 gün, 45 gün nasıl olacak bunun tahsili diye altı aydır bu tartışmayı devam ettiriyoruz ve bugün yarıya yakın başkanlarımızın konuşması da bu minvalde devam etti ve bu konuyla ilgili tartışma almış başını götürüyor. Peki, bu kamu kurum iskontosunu indirenler, eczacının canına okuyanlar, MEDULA sistemini icat edenler, bilgisayarla oluşturdukları işgücüyle eczacıyı hizmet etmez duruma getirenler dururken ve bütün kanallarda açık ve net eczacılarla ağza alınmaz şekilde konuşurlarken, biz o erkekliğimizi onlara sunmuyoruz da, şimdi burada habire Merkez Heyetimize mi vuracağız? Bunun için oluşacak yeni Mecliste hep beraber birbirimizle anlaşarak ve gerçekten en marjinal uçların oluşturacağı bu Mecliste bu özgürlüğü, bu demokratik yapıyı, birlikte yaşamayı, birlikte huzur bulmanın yollarını bu yeni Mecliste oluşturacağız. Bunun için çok önemli ve her birimiz bir barış elçisi olacağız. Nereden geliyorsa gelsin, birbirimizi empatiyle anlayacağız ve barış için çaba sarf edeceğiz. Ecz. Saygın GARGIN (Isparta Eczacı Odası Başkanı) İlaç alım koşullarına gerektiği dikkati göstermeyen bizler, zaman içerisinde ne fiyat değişiklikleri, ne de kamu kurum iskontolarını takip eder noktada bulunabiliyoruz. Bu anlamda ilaç izleme portalının, meslektaşlarımızın büyük bir boşluğunu gidereceğini düşünüyorum. Hatta bu portalın biraz daha geliştirilerek, bazı modüllerinin TEBEOS’a entegre edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Meslektaşlarımız, kendi ekranlarında bu tabloları görürlerse, eminim ki yapılan değişikliklerden kaynaklanan kayıplarını veya yapılması gerekenleri kendileri daha net biçimde görebileceklerdir. Bir başlangıç olarak değerlendirdiğim ilaç izleme portalı konusunda emeği geçenlere meslektaşlarım adına teşekkür ediyorum. Bizler bundan sonraki haftalık veya aylık fiyat düşüşlerinden kaynaklanan stok zararlarının telâfisi için İTS’yi kullanarak bu işi standart hâline getirmeliyiz. Bu şekilde her hafta veya ay sonunda depoya fatura keserek, bu tutarların ekstrelerimizden düşmesini sağlamalıyız. Ecz. Ahmet ALP (Diyarbakır Eczacı Odası Başkanı) Diyarbakır’da, ülke çapında zannedersem bir ilk sayılabilecek, tıbbî atık bertaraf ücretinin eczanelerden talep edilmemesini sağladık. Gerek yargı yolu kullanılarak yapılan çalışmaların yanında, il çevre mahallî kurulundan böyle bir kararın çıkartılması, tüm odalarca emsal gösterilmesini doğurmuştur. Kamu kurum iskontosu yükseltilmesi sonucu oluşan zararların karşılanması yöntemi yerine, biz eczacıların kamu kurum iskontosunun tamamıyla üzerimizdeki yükünden kurtulmamız gerektiğini düşünmekteyim. Burada bu kararlılığın bölgelerarası toplantı sonuç bildirgesinde yer alması talebimizi bildirmek isterim. Yıllarca en başarılı muhasebecilerin bile çözemediği ve hesaplayamadığı ilaçta kâr marjının yükseltilerek yüzde 35 seviyelerine çekilmesi için çalışma ve azim gösterilmelidir. Tüm tıbbî bitkisel ürünler ve gıda destek ürünlerinin yalnızca eczanelerden; yani, eczacı kontrolünde satılması kararlılığı gösterilmelidir. Bize dayatılan hastane muayene ücretlerinin kaldırılması ya da bir alternatif düşünce olarak muayene ücretlerinden bir komisyonun, ki bu yüzde 10 gibi olabilir, eczanelere bırakılması sağlanmalıdır. Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler 13 TOPLANTI Ecz. Tevfik GÖÇER (Konya Eczacı Odası Başkanı) TEBE-ON isimli online eğitim programı, inanılmaz derecede açığımızı kapatacak bir program; çünkü, bildiğimiz gibi düzenlemiş olduğumuz bütün eğitimlere, meslek içi eğitimlere meslektaşlarımızın katılımı az, belirli sayıda. Gelen kesim hemen hemen hep aynı insanlar, aynı kişiler derslere katılıyor. Gerisi yerinden bile kımıldamıyor. Bu vesileyle belki de çok büyük hizmetlere vesile olacak güzel bir program. İşte bu TEBEOS’a entegre edilmiş TEBRP, buna benzer daha birçok faaliyetler var. Bunlar nasıl göz ardı edilebiliyor; yani, bunlar niye hiç dillendirilmiyor, niye bir teşekkürü esirgiyorsunuz bu arkadaşlardan? İlaçta Durum Komisyonumuz var bildiğiniz gibi. Sürekli de katılıyoruz, gidiyoruz, geliyoruz; yani, ilaç izleme portalı gibi muhteşem bir program oluşturulmuş ve elimize her türlü doneyi veriyor; hangi firma ne yapmış, kaç iskonto vermiş, niye iskontolarını kesmiş, hangisi hangi kotalara giriyor, hangisi hangi kademelerde satış yapıyor? Bunların hepsini önümüze bir done olarak tak diye koyabiliyoruz. Anında istediğimiz tepkiyi verebileceğimiz, firmalarla ilgili her türlü bilgiyi alabileceğimiz muhteşem bir program. Ecz. Muhyettin BOZAN (Mardin Eczacı Odası Başkanı) Bu stok kaybıyla ilgili şu var: Türk Eczacıları Birliği dedi ki, kardeşim İTS üzerinden girin, paranızı alırsınız dedi. Çoğumuz uyduk. Diğer bir grup, işte İstanbul’un başı çektiği grup da 15, 30, 45 falan dediler. Bir grup da onlara uydu. Netice ne oldu? Onlara uyan da parasını alamadı, diğerlerine uyan da parasını alamadı. 6197 Sayılı Kanun. Tabii ki bu kanunun günümüzün koşullarına göre değişmesi gerekiyor. Buna hiç kimsenin itirazı yok; ama soru galiba bu değişiklik olursa, bizim lehimize mi olur, aleyhimize mi olur? Yani, merkez yönetim de bu lehimize olur, aleyhimize olur olasılığını göz önünde bulundurarak aslında biraz daha bunun üzerine çok gitmedi gibi geliyor. Arkadaşlar hep değişsin değişsin diyorlar ya, o konuda bir çekinceleri var diye düşünüyorum. Ben ondan farklı olarak 6643’ün değişmesi gerektiğini de düşünüyorum. Bu konuda çok polemiğe girmek istemiyorum. Özellikle birinci ve üçüncü maddesinin kesinlikle değişmesi gerekiyor; çünkü, günümüz koşullarına ve ülke koşullarına cevap vermiyor. Ecz. Nejdet BAYIK (Şanlıurfa Eczacı Odası Başkanı) Sağlık Bakanlığıyla, Sosyal Güvenlik Kurumu ile ve genelde hükümetle ilgili sıkıntılarımız mevcut. Sağlık Bakanlığıyla ilgili sorunlar ve beklentilerimizi, İTS sorununun çözülmesi, karşılanmayan kamu kurum iskontosu, fiyat farkları ve çıkmayan kararname, 6197’nin yenilenmesi, artan fakülte sayısının önüne geçilmesi, muvazaa açılışına engel olmakla beraber mevcut muvazaalarla mücadele edilmesi şeklinde sıralayabiliriz. Sosyal Güvenlik Kurumu ile ilgili MEDULA aksamaları, geçici 2D sorunu, ödenmeyen paralar, sıralı reçetelerde sorun çıkacağı söylendi. Bununla ilgili önlemler alınması ve Sosyal Güvenlik Kurumu ile yeni sözleşme ve protokol sorunu var ve çözülmesi gerekmektedir. Diğer üçüncü sorun kısmı mevcut hükümetle. Diyalog sorunu veya diyalogsuzluğumuz başlı başına bir sorun teşkil etmekte arkadaşlar. Bunların karşısındaysa olmaması gereken çok önemli bir sorun olan bizim parçalı bulutlu durumumuz ve bütünlük göstermeyişimizdir. Ecz. Gökhan DIRIK (Amasya Eczacı Odası Saymanı) Önce nem ve ısı kontrol formlarından bahsetmek istiyorum, bahsedilmedi. Şimdi günde üç kez ölçüm yapılması ile ilgili bir yazı geldi. Bugüne kadar buzdolabı ilaçlarına dahi böyle bir form istemeyen Sağlık Bakanlığı’nın neden bu uygulamaya gittiğini biz anlayamadık. Farklı iklim koşullarına ve farklı şartlara göre hesaplanan raf ömürleri, ilaçların üzerine konulan bu raf ömürleri neden sorgulanıyor? Onu çözemedik. Bitkisel ilaçlar ve OTC ilaçlarıyla ilgili çalışma iki koldan yürütülmeli. İnternet ve TV reklamlarına engel olunmalı, internet satışlarına engel olunmalı. Yalnız diğer taraftan da belki akademisyenlerle birlikte çalışmalar yapılarak, bu bitkisel ilaçların yan etkileri, ilaç etkileşimleri, bazı hastalık gruplarında kullanımıyla ilgili ortaya çıkabilecek sıkıntılar, doz aşımlarında ortaya çıkacak sıkıntılar, afişlerle, kendi reklamlarımız yoluyla duyurulabilir. Hastaların bu ürünleri neden eczanelerden almaları gerektiği anlatılmalıdır. 14 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011 Ecz. Erdoğan ÇOLAK (TEB Merkez Heyeti Başkanı) Değerli meslektaşlarım, burada üç gün yapmış olduğumuz bölgelerarası toplantıda 35’e yakın arkadaşımız düşüncelerini, fikirlerini, odalarının görüşlerini, Türk Eczacıları Birliği’ne olan eleştirilerini dile getirdiler. Aslında zengin bir topluluğumuz olduğu çok net, çok kesin; çünkü, bir taraftan meslekî sorunlarımız, öbür taraftan ülke sorunlarına ilişkin duyarlılıklar; ama, herkesin ortak sesi, ülkemize barışın egemen olması, ülkemizin daha çok özgürleşmesi ve daha çok birlikte yaşamı sağlayabilmek üzerine kuruluydu. Bu da bu anlamda toplantının önemli dama taşlarından, önemli duraklarından birisi oldu diye düşünüyorum. Herkes Başkanlar Danışma Kurulu’nun öneminden, ortak akıldan bahsediyor. Hepimiz bahsediyoruz, ‘ortak akıl’ çok önemli bir şey. Çok da ses getiren bir söylem ‘ortak akıl’; ama, ortak aklı herkes kendi aklı olarak algılıyor. İşte en büyük yanılgımız da bu arkadaşlar. Ortak akıl; başkalarının söylediklerine değer veren, onları dinleyen, bu toplantının başına kadar toplantıya katılan, bu toplantıda kim ne söylüyor, neden söylüyor, nasıl söylüyor, niçin söylüyor diyen ve onu kendi uhdesine alıp, kendi süzgecinden geçirip, özeleştirisini yapma biçimidir. Ama biz böyle süslü, etkileyici lâfları kullanarak içini boşaltıyoruz. Aslında Türkiye’nin sorunu da bu. Türkiye’de kişiler kavramların içini boşaltarak yol alıyor, kurumların içini boşaltarak yol alıyor, biz de aynı şeyi sürekli yapma konusunda inanılmaz bir maharet sergiliyoruz. Hepimizin bir tek amacı var arkadaşlar, mesleğimizi daha iyi noktaya taşımak. Ben hiç kimsenin art niyetli olduğunu düşünmüyorum. Böyle bir şeye ihtiyacı yok buradaki insanların. Kim eşini, çoluğunu çocuğunu, eczanesini bırakır, günlerce gelir buraları dinler, başka toplantılara gider, kendi odasında saatlerce vakit geçirir, eczanesinden fedakârlık ederek? Bu işler bir hayata bakış işi ve bir sevme işidir arkadaşlar. Yoksa kimse bize bunu yaptıramaz. Buradan da kimsenin özel bir şeyi yok. Onun için madem amacımız mesleğimize, meslektaşlarımıza hizmet etmek, o zaman hem kendimizi geliştirecek, hem zemini doğru kavrayacak ki zeminin doğru olmadığını ifade ediyoruz, Türkiye zemininin; bir kavga ortamı, bir kaos ortamı, kimin ne söylediği belli değil, nasıl söylediği belli değil. Bir sürü furyalar. Tüm bunların bir kaotik ortam yarattığını söylüyoruz, herkesin kendini bir özeleştiriye çekmeye ihtiyacı var diyoruz, eleştiri mekanizmasının doğal olduğunu söylüyoruz, eleştiriden çekinmemek gerektiğini söylüyoruz; ama, eleştiri yaparken zemini doğru tarif etmemiz ve doğru davranmamız, doğru davranışı ortaya koymamız önemli. Bunu becerebilmeliyiz. Bunu becerebilirsek, bu örgütümüzü daha çok geliştirir. Arkadaşlar, ben buradan açıkça söylüyorum. Stok zararları sorununun bugüne kadar çözülmemiş olması bir hatadır. Tabandaki eczacımız süreçlerle ilgilenmiyor arkadaşlar. Süreç onun umurunda bile değil. Normaldir, doğaldır, onun doğası böyledir, ona hiçbir itirazım yok. O, sonuçlara bakar. Sonuçları da onun önüne götürüp koyacak şey, örgütün kendisidir; ama, örgüt içerisinde bu tür davranışlar göstermek ve bu sorunu bir kangren hâline dönüştürmek ve sonra da siz çözemiyorsunuz demek hakkaniyetle ölçüşür bir şey değildir. Merkez Heyeti baskıcı, çoğunluğun egemenliğinde, her konunun etraflıca tartışılmadığı bir yapı değildir. Aksine, her konunun etraflıca tartışıldığı, defalarca müzakere edildiği bir heyettir. O yüzden Merkez Heyetimizi baskıcılıkla, ortak kararlara katmamakla suçlamak doğru bir yaklaşım değildir. Birliğimize Samsun, İzmir ve Bursa’dan da meslektaşlarımız ulaştı, bilgi almaya çalışıyorlar, sürekli bir şeyler yapmalı diye düşünüyoruz meslektaşlarımız ve tüm odalarımıza gerçekten bu sosyal faaliyetleri artırmasını ve TEBE-ON üzerinden de bu sosyal faaliyetlere ekonomik katkı sunacağımızı söylemek istiyoruz. Bunlar önemli. Bu yüzden buna biraz özen gösterelim. Değerli meslektaşlarım, gelelim 12 Haziran seçimlerine. Artık hepimiz biliyoruz, Türkiye’de son iki dönemdir Meclisi aritmetiğiyle dolduran güçlü bir iktidar var. Üçüncü dönemine de girecek gibi gözüküyor. Bunu anketler, bunu sohbetler, bunu televizyonlardaki yorumlar, yorumcular böyle ifade ediyor. Bunun aksine de bir durum şu anda gözükmüyor. Bu şu demektir arkadaşlar; bugün içinde bulunduğumuz durumu yarın mumla arayacağız demektir. Onun için bu nedenle vakit kaybetmeden, hiçbirimizi dışlamadan, birbirimizi anlayarak, bütünleşerek, ilişkilerimizi tamir ederek yol almamız lazım ve süreci yeniden ama yeniden değerlendirmemiz lazım; çünkü, güçlü bir iktidar geliyor. Açılış konuşmasında da detaylı bir biçimde değindim, yaşadıklarımız yalnızca bizim başımıza gelen işler değil arkadaşlar, kendi alanımızın dışında isterseniz sağlık alanına bakalım; yani, sağlık alanının içindekilere bakalım; hekimlere, diş hekimlerine bakalım, hemşirelere, ebelere bakalım. Aynı sorunu onlar da yaşıyor. Neyi yaşıyoruz arkadaşlar? Bizim yaşadığımız şey, Türkiye’de mesleklerin işçileştirilme sürecidir. Yaşadığımız şeyin adı budur. Bunun sebebi nedir? Bunun sebebi, o globalleşme dediğimiz, küreselleşme dediğimiz rüzgârdır; yani, malın ve sermayenin önündeki engelleri kaldıran kapital, artık hizmetin de önündeki engelleri kaldırmak istiyor. Sağlık sektörü de bir hizmet sektörüdür. O alanı da almak istiyor. İşte o alanda seni işçileştirmek istiyor. Biz meslek hakkı derken havadan bir şey istemiyoruz ki arkadaşlar, akılcı ilaç kullanımını önceleyen, mesleğin bilimselliğini önüne alan, bunu kamunun yararına, vatandaşın yararına yansıtan ve oradan yansıttığı ölçüyü, değeri isteyen bir şey istiyoruz biz. Eczacının bilimselliğiyle, bilgisiyle, onun için akademide eğitimi önemsiyoruz, onun için eczacı bilgisini burada bir artı değere dönüştürmeli diyoruz. Onun için de akılcı ilaç kullanımı diyoruz. Şimdi bunun için projeler geliştiriyoruz. Bu projeleri birlikte geliştirelim, bu bizi geliştirir, daha iyi noktalara taşır. Arkadaşlarımız bizimle uyum sağlamıyor olabilirler ya da biz onları yeterince anlamıyor da olabiliriz. Bunların hepsi olabilir. Bunlar son derece doğaldır, olağandır ve kendi akışı içinde de doğrudur. O arkadaşlarımız da bize katkı sunan değerli arkadaşlarımızdır. O arkadaşlarımıza da ihtiyacımız var. Daha çok çalışmalarına ihtiyacımız var, daha çok katkı koymalarına ihtiyacımız var. Kendilerini burada daha çok hissetmelerine ihtiyacımız var. Biz hissettiremiyorsak, bunu hissettirmek için onların çabalarına ihtiyacımız var. Hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler 15 TOPLANTI SUNUM Ecz. Burçin KURTULUŞ Manisa Eczacı Odası Genel Sekreteri Eczacının bir günü* Güzel bir günün sabahıydı. Eczanemin yolunu tuttum, her sabah olduğu gibi yine ayaklarım geri geri gidiyordu. Nasıl gitmesin ki? Bu iktidarla, sağlıkta dönüşüm derken, eczanelerimiz sorunhaneye dönmedi mi? ne yahu!” deyip söyleniyor. “Fişimi ver o zaman!” deyince, “Muayene ücretlerine fiş kesilmiyor” desem, amcam o sinirle beni ısırıp parçalayacak diye, korkumdan fişini de kesiyor, gönderiyorum, “Geçmiş olsun” diyorum. Yardımcımla ben bitkin halde birbirimize bakıp ‘geçmiş olsun’ diyoruz. Akşama kadar böyle; muayene ücreti anlat, fark ücreti anlat, bir de sıra ilaç danışmanlığımıza gelse, nerede… E czanemden içeri girdim. Bismillah, dakika bir, gol bir; bağlantı yok, bağlantı yok, bağlantı yok… Teyzem yardımcıma, “Geçen ay verdin ilacı, şimdi ödenmiyor diyorsun, dalga mı geçiyorsun oğlum, bu ne yahu?” Yardımcım, “Teyze, değişti. Artık uzman doktorun yazması gerekli.” “Peki, bu doktor uzman değil mi?” “Evet, uzman değil, bunlar sadece aile hekimi.” “E bu doktor niye yazmış o zaman bunu?” “Teyzecim, artık bunlar değişti, Sağlık Uygulama Tebliği değişti.” Diğer taraftan amcam, “Şeker çıbığı yazdırdıydım, fark parası istiyorsun, geçende fark çıkmamıştı, şimdi niye fark parası istiyorsun, ucuzunu ver o zaman!” “Amca, bu çubuk senin cihaza uymaz ki” Teyzem oradan lâfa karışıyor, “Bana mı diyorsun oğlum?” diyor. “Yok be teyze, sana demiyorum, amcaya dedim.” Amcam, “Bir de muayene ücreti istiyorsun, sen mi beni muayene ettin ki muayene parası istiyorsun benden?” diyor. “Her şeye para, para, para, bu 16 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011 Üstelik bununla da bitmiyor. Gece evde hanımla kavga etme potansiyelini bile bulamıyorum. Eve döndüğümde günün stresi, sırtımda yük taşımış gibi beni yormuşken, uykuya dalıyorum. Maalesef kâbus, kâbus, kâbus. Rüyamda kapı çalıyor, açıyorum. Karşımda ne göreyim, Polisler. Buyurun demeden vuruyorlar kelepçeleri. “Bir dakika, suçum nedir?” diyorum. “Konuşma, Ergenekon, fanfinifon 1 operasyonu!” diyorlar. “Ne ilgim var ki?” diyorum, “Çok konuşma, gidelim merkeze anlatırsın herkese” diyorlar. Sandalyeye oturtuyorlar, ışık patlıyor, gözlerim kamaşıyor birden. “Uzun süredir telefonlarınızı dinliyorduk” diyor içlerinden birisi. “İTS diye bir örgütten bahsediyorsunuz sürekli, bu örgütle bağlantınız nedir?” “Bağlantı yok, bağlantı yok” diyorum, ağız alışkanlığı olmuş. Diğer polis, “Evet amirim, bu da şifreleri, durmadan hep bunu söylüyorlar.” “Neyi?” diyor amir, “Bağlantı yok, bağlantı yok” şifresini. Gülüyorum. “Gülme, durum çok ciddi” diyor. “Bu İTS örgütüne 8 bin kişi kayıtlıymış. Ocak ayından beri maddî kaynak sağlanmıyormuş, 16 bin kayıtsız da sıradaymış, para geliyormuş, doğru mu?” “İnşallah doğrudur” diyorum. “Ne demek inşallah doğrudur? Bu parayı G2D diye bir tür patlayıcı için mi kullanacaktınız?” Gülüyorum, “G2D patladı zaten elimizde” diyorum. “Kaç tane?” diyor, “Vallahi ortalama 200 milyon adet yapıştırmalı” diyorum. “Demek yüzeye yapıştırmalı parça tesirli öyle mi?” diyor. “Biz yapıştırma işi için Kurumu uyardık ama yeni anladılar tesirini” diyorum tırsarak. “Nereye gömdünüz bunları?” diyor. “Bağrımıza, bağrımıza” diyorum. Diğer polis, “Yine şifreli konuşuyor amirim” diyor. “Bağrımıza gömdük, cümlesini bunlar hep kullanıyor amirim” diyor. “Peki, ARB diye bir patlayıcıdan daha bahsediyorsunuz. ARB’ciler uzman olmalıymış diyorsunuz. Bir de SUT dediğiniz uzun menzilli bir silâhınız daha varmış galiba? Bu silâhı da çok kullanıyorsunuz öyle mi?” “Yok yok, o bizim silâhımız değil ki, o, Kurumun silâhı.” diyorum. “Peki, Kuruma baskın mı planlıyordunuz?” diyor. “Şimdi değil; ama SUT›tan sonraki kesintilere göre olabilir” diyorum gülerek. “Kutu adedi kaldırılmış derken, yeni SUT silâhı sınırsız mermi mi alıyor demek istiyorsunuz?” diyor. “Vallahi belli değil ki, MEDULA’ya bağlı” diyorum. “MEDULA, örgütün kültür kanadının sınav şifresi mi?” diyor, “Siz bizi başka örgütlerle karış- “Anlatayım” desem de dinlemiyorlar. “Suçum yok ki” diyorum, “Sen hiç meraklanma, buluruz sana göre bir suç” diyorlar. “Örneğin, parayla protokol satmaya teşebbüs etmek, içerisi sizinkilerle dolu zaten, yabancılık çekmeyeceksiniz, buyrun buyrun” diyorlar. “Benim eczanem var, bir mesul müdür bulmam lâzım, o işleri halletsem, ondan sonra gelsem” falan diyorsam da, “O işler tamam, sen hiç merak etme diyorlar. Eczacılık fakültesi sayısının 20’ye çıktığından haberin yok galiba senin” diyorlar. “Yerine bakacak adam o kadar çok ki.” Beni kollarıma girip hücreme götürürlerken, önce Oda Başkanlarını görüyorum hücrelerde, “Bunların suçu ne ki?” diyorum. “Örgütleri adına çok çalışmak” diyorlar. Diğer hücrede Türk Eczacıları Birliği’nin Başkan ve Yöneticilerini görüyorum. “Bunların suçları ne?” diyorum. “Bunlar da örgütün üst düzey kanadı ve örgüt adına her yeri zorlayarak, meslekî sorunları bahane ederek, hemen hemen her gün Bakanlık ziyareti gerçekleştirip, içeride fizibilite çalışması yapmak” diyorlar. Bir diğer hücrede de Eczacı Kooperatiflerinin Başkan ve Yöneticilerini görüyorum. “Peki, bunların suçu ne?” diyorum. “Henüz çözemedik, ama bunların çok önemli olduğu belli ve örgütü çökertmenin yolunun buradan geçtiğini düşünüyoruz. Burayı dağıttık mı bizce iş bitti” diyorlar. “Bence de” diyorum, gözlerim yaşarıyor. Hücremin suratıma kapanan kapısının gürültüsüyle uyanıyorum kan ter içinde. Oh be, rüyaymış diyorum. tırıyorsunuz amirim, o örgüt bir nevî yasallaştı, onların şifresi ‘Mod Medyan’dı, üniversite sınav şifresiydi o. Onların dershanelerinde okuyanlar çatır çatır soruları yaptılar hayırlısıyla, bizim çocuklar nanay” diyorum. “Fazla konuşma, bilmediğin işlere karışma, sadece sorularıma cevap ver sen! Peki, OTC diye bir kod adı kullanıyorsunuz, OTC nedir?” “OTC, örgütün alışverişini yapan birim midir?” diyor. “Hayır, anlatayım” desem de beni dinlemiyorlar. “Peki, telefon dinlemelerimizde OTC markete çıkacak, OTC markete çıkacak diyorsunuz, o zaman kime alışveriş yapacak? Hadi bunları geçin, sizin de bir CD’nizi ele geçirdik, inceleyeceğiz” diyorlar. Bakıyorum elindeki CD’ye, TEBRP yeni sürüm, gülüyorum. Sabah oldu, eczaneme gittim. Benim ardımdan bir polis girdi eczaneye. Dizlerimin bağı çözüldü, zar zor sesim çıktı. “Buyurun” dedim, “İlaçlarımı alacaktım” diyerek cebinden reçetesini çıkardı. Korka korka ve çok kısık bir sesle “Bağlantı yok, bağlantı yok” diyebildim. Değerli meslektaşlarım, meslekî alanımızı Freddy’nin Elm Sokağı’na çeviren, her gözümüzü kapattığımızda Freddy gibi bıçaklı eldivenini bizlere gösterip kâbuslar yaşatan, artık bu meslek yapılamaz dedirtmeye çalışanlara karşı bir an önce yaptırımları olabilecek, ortak akla dayalı ve örgütlü gücümüzü ayrışmadan, daha planlı bir şekilde kullanma gerekliliğini düşünerek, 29. Bölge Manisa Eczacı Odası Yönetim Kurulu adına hepinize saygılar sunarım. * Ecz.Burçin Kurtuluş’un TEB 37. Dönem 3. Bölgelerarası Toplantı (26-28 Mayıs 2011 Çorum)’da yaptığı konuşmadır. Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler 17 ETKİNLİK: 14 Mayıs Gaye SARIKAYA Türk Eczacıları Birliği Bilimsel Eczacılığın 172. Yılını Çeşitli Etkinliklerle Kutladı Türk Eczacıları Birliği, bilimsel eczacılığın 172’nci yılını Ankara’da çeşitli etkinliklerle kutladı. Bilimsel eczacılığın kuruluş yıldönümü bilindiği üzere 2009’dan bu yana 1 hafta boyunca belirli bir tema etrafında kutlanmaktadır. 2011 yılı Eczacılık Haftası’nın teması ise, “Antibiyotik Direnci ve Akılcı Antibiyotik Kullanımı” olarak belirlendi.Yalnızca ülkemizde değil tüm dünyada ciddi bir halk sağlığı sorunu haline gelen bilinçsiz antibiyotik kullanımı konusunda tüm topluma belirli mesajlar vermek amacıyla 13 Mayıs Cuma sabahı ilk etkinliğimiz, kahvaltılı basın toplantısıyla başladı. 18 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011 T EB Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, bilinçsiz antibiyotik kullanımının meydana getireceği tehlikelere dikkat çekerek şöyle konuştu: “Doktorun yönlendirmesi olmadan, eczacıya danışmadan başlatılan tedaviler yarar getirmemektedir. Tedavinin kişiye özgü olduğu hiçbir şekilde unutulmamalıdır. Bununla birlikte kitle iletişim araçlarının yönlendirmelerinin hem sağlık hem de ekonomik açılardan ciddi tuzaklar barındırdığı da unutulmamalıdır. Hem sağlık, hem de ekonomik yönden ülkemizde ilaç alanındaki en büyük sorunlardan bir tanesi, antibiyotiklerdir. Ülkemizde, pek çok ülkeden farklı olarak, antibiyotikler halen ilaç sepetinde en çok tüketilen ilaç gruplarının başında yer almaktadır. Bu durum, antibiyotik direnci konusunda ülkemizin büyük bir tehdit altında olduğunu göstermektedir. Bugün artık birçok kanser türü dahi, zamanında ve doğru tedaviler ile ölümcül olmaktan çıkmaktadır. Bunlar elbette olumlu, yüz güldüren gelişmelerdir. Ancak ilacın yaygınlığı, beraberinde yeni sağlık sorunlarını da getirmektedir. Bu sağlık sorunlarından en önemlisi; antibiyotik direncidir. Antibiyotiklerin akılcı olmayan kullanımı antibiyotik direncinin gelişmesine yol açmaktadır. Akılcı ilaç kullanımında, ilacın hekim tarafından verilmesi ve bir ilaç uzmanı olan eczacı danışmanlığında kullanılması birincil derecede öneme sahiptir. Aksi takdirde antibiyotiklerin akılcı olmayan biçimde, hatalı kullanımı bugün ve gelecekte başka hastalıklara ve binlerce insanın ölümüne davetiye çıkartacaktır.” Yoğun katılımın olduğu basın toplantısının hemen sonrasında, önümüzdeki seçim sürecinde, parlamentoda bulunarak topluma hizmet etme amacıyla çeşitli siyasi partilerden aday olan eczacı milletvekili adaylarının tanıtımı yapıldı. Böylece tüm eczacı meslektaşlara, eczacı adayları desteklemeleri konusunda açık bir çağrıda bulunuldu. Yine aynı gün öğleden sonra “Akılcı İlaç Kullanımı Perspektifinden Antibiyotiklere Bakış” konulu bir panel gerçekleştirildi. Panele konuşmacı olarak katılan isimler arasında Prof. Dr. Adnan ÇINAL (Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı), Dr. Ali Sait Septioğlu (Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdür Yardımcısı), Doç. Dr. Nilay ÇÖPLÜ (Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı) ve Ecz. Erdoğan Çolak (TEB Başkanı) vardı. Toplumumuzda bilinçsiz antibiyotik kullanımının giderek yaygınlaşmasının tehlikelerine değinilen ve buna yönelik çözüm önerileri sunulun panele TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Cevdet Erdöl ve Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Dr. Eriş Bilaloğlu’nun yanı sıra çok sayıda milletvekili, bürokrat, eczacı ve sektör temsilcileri katıldı. Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler 19 ETKİNLİK: 14 Mayıs Panelin hemen ardından “Türk Eczacıları Birliği Eczacılık Akademisi 2011 Bilim, Hizmet ve Teşvik Ödülleri Töreni” gerçekleştirildi. Bilim Ödülü l Prof.Dr. Göksel ŞENER (Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakoloji AD Öğretim Üyesi) Mesleğe olan katkıları ve başarılı projelerinden ötürü Birliğimiz tarafından Eczacılık Fakültesi Öğretim Üyelerine verilen Bilim, Hizmet ve Teşvik Akademi Ödülleri’nin bu yıl 7’ncisi düzenlendi. Bu yıl ödüle layık görülenler; Teşvik Ödülü l Doç. Dr. İ.İrem TATLI ÇANKAYA (Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Botanik AD Öğretim Üyesi) l Dr. Ecz. Hakan KARADENİZ (Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Analitik Kimya AD Öğretim Görevlisi) Doç.Dr. İ.İrem TATLI ÇANKAYA Dr.Ecz. Hakan KARADENİZ Akademi Ödül Töreninin bitmesiyle birlikte “Benim Eczacım Kısa Film Yarışması Ödül Töreni”ne geçildi. Türk Eczacıları Birliği ve Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi işbirliği ile bu yıl ilk kez gerçekleştirilen ve eczacılık fakültesi öğrencileri arasında yapılan Kısa Film Yarışması ile mesleğe yakın bir zamanda adım atacak gençlerin düşüncelerinin kamuoyu ile paylaşılması hedeflendi. Yarışmada dereceye giren öğrenciler şöyle; Birincilik Ödülü: “BİRLİKTELİK” Fahri Oğuz (Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi) İkincilik Ödülü: “CEMAL EMDEN BELGESELİ” M. Emin Gül (Erciyes Üniversitesi Eczacılık Fakültesi) Üçüncülük ve Yeditepe Üniversitesi Özel Ödülü: “ECZA” Ercüment Yakar (Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi) “benim eczacım” kısa film yarışması Ödül töreninin sona ermesinin ardından Eczacılık Günü Resepsiyonu başladı. Eczacılık fakültesi öğrencileri arasında gerçekleştirilen Kısa Film Yarışması için; Son Başvuru Tarihi: 25 Nisan 2011 ÖDÜLLER • 1. lik Ödülü 4.000-TL • 2. lik Ödülü 3.000-TL • 3. lük Ödülü 2.000-TL • Yeditepe Üniversitesi - Özel Ödülü TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ Ayrıntılı bilgi için www.teb.org.tr Katılımın oldukça yüksek olduğu resepsiyona, Ayhan Sicimoğlu ve grubunun şarkıları renk kattı. 20 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011 Dereceye giren kompozisyonlar Bu yıl ilk defa Sivas Eczacı Odamız tarafından; 14 Mayıs Eczacılık Günü çerçevesinde gençlerin eczacı ve eczane hakkındaki görüş ve düşüncelerini almak ve bu konudaki bilinci artırmak amacı ile ilköğretim okulları arası resim ve kompozisyon yarışmaları düzenlendi. Bu yarışmalara resim alanında 325; kompozisyon alanında ise 211 adet başvuru yapıldı. Başvurular Sivas Eczacı Odası Yönetim Kurulu ve İl Milli Eğitim’de görevli hakem öğretmenler tarafından değerlendirildi. Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler 21 DOSYA Prof. Dr. Adnan KISA ZirveÜniversitesiRektörü Prof. Dr. Adnan Kısa; lisans öğrenimini 1990 yılında Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Sağlık İdaresi Bölümü’nde; yüksek lisans öğrenimini 1995 yılında Meharry Tıp Fakültesi’nde (ABD) Sağlık Hizmetleri ve Hastane Yönetimi dalında; doktora öğrenimini ise 1998 yılında Tulane Üniversitesi’nde (ABD) “sağlık ekonomisi ve politikası” alanında tamamlamıştır. 2001 yılında Dünya Sağlık Örgütü Merkezi Cenevre›de, Kronik Hastalıklar Yönetim Bölümü›nde sağlık ekonomisti olarak “Kronik Hastalıkların Yönetiminde Yenilikçi Yaklaşımlar (Innovative Care for Chronic Conditions)” ve “Uzun Dönemli Tedavilerde Tedaviye Bağlılık ve Etkileri (Adherence to Long Term Therapies)” görev yapmıştır. Ayrıca 2001-2011 yılları arası, Ankara Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Ahmet Yesevi Üniversitesi, Zirve Üniversitesi ve Tulane Üniversitesi’nde lisans ve yüksek lisans dersleri vermiştir. Halen, Gaziantep Zirve Üniversitesi Rektörü olan Prof. Dr. Adnan Kısa; Tulane University, School of Public Health and Tropical Medicine, Health Systems Management Department’da Sağlık Ekonomisi ve Politikası Profesörü olarak bilimsel çalışmalarını sürdürmektedir. Sağlığın Ekonomisi 1. Giriş 2. Ekonomi Bilimi ve Sağlık Sağlık harcamaları ekonomik anlamda büyümeyi ve verimliliği, büyüme ve verimlilik ise sağlık harcamalarını arttırmaktadır. Sağlık harcamalarının miktar ve kalitesinin artması (bireylerin daha uygun sağlık hizmeti talebinde bulunması) yaşam süresini uzatması nedeniyle istihdam süresini uzattığı gibi koruyucu sağlık hizmetleri yolu ile yarattığı pozitif dışsallık nedeniyle ekonomik büyüme üzerinde olumlu bir etki ortaya koymaktadır. Harcama tercihlerinde özellikle koruyucu nitelikli temel sağlık hizmetleri ile daha yüksek maliyetli tedavi edici sağlık hizmetleri arasındaki tercihi, birincisinin sosyal faydasının maliyetinden daha yüksek olması nedeniyle bugün birçok ülke sağlık hizmeti sunumunda öncelikli olarak ele almaktadır. Son 20 yılda hızla gelişen sağlık teknolojisi, piyasaya sürülen yeni ve pahalı ilaçların getirdiği maliyet dünyadaki tüm sağlık sistemlerini zorlamaktadır. Ayrıca dünyadaki yükselen yaşam beklentisi ve bununla orantılı olarak kronik hastalıkların azaltılması için gerekli kaynakların sürekli artması, sağlık sistemindeki sağlık politikası yapıcılarının daha bilimsel bir şekilde çalışmasını kaçınılmaz kılmaktadır. Ekonomi bilimi, üretim ve tüketim arasında dengenin nasıl sağlanacağını ve üretim faktörlerinin (toprak, emek, sermaye ve müteşebbis) nasıl kullanılacağını inceleyen bir bilim dalıdır. Ekonomi bilimi kıt kaynakların verimliliğin arttırılması yöntemi ile en iyi şekilde değerlendirilerek etkili bir şekilde kullanılması ile ilgilenir. Aynı amaç sağlık ekonomisi bilimi için de geçerlidir. Sağlık sektöründe üretim için bir araya getirilen kıt kaynakların (işgücü, sermaye ve ekipman) maksimum seviyede çıktı seviyesine (genelde toplumun genel sağlık düzeyindeki ilerleme olarak ifade edilir) ulaşabilmek için yapılması gereken aktiviteler sağlık ekonomisinin kapsamındadır. Bilim dalı olarak sağlık ekonomisi birçok gelişmiş ülkede son 30 yılda ortaya çıkmış olan bir bilim dalıdır. Bunun en büyük nedeni ise başta ABD olmak üzere birçok batılı ülkenin sağlık sektörüne ayırmış olduğu kaynakların fazlalığı ve bunları en verimli biçimde sağlık hizmeti ve malı üretiminde kullanmak istemeleridir. Sağlık ekonomisi yalnız gelişmiş ülkelerde değil son yıllarda gelişmekte olan ülkelerde de gittikçe önem kazanmaya başlamıştır. Sağlık hizmetleri denildiğinde belirli hizmetler zinciri, ürünler, sağlık kurumları, yasal düzenlemeler ve sağlık hizmetlerine bütçeden ayrılan para akla gelmektedir. Bu tanımlamadan sonra sağlık hizmetlerinin temel özelliklerini de bilmek gerekmektedir. Sağlık hizmetine olan talebin tesadüfi olduğu, hizmetin ve malın kullanılmasının zorunlu olduğu, bu yüzden çoğu kez ikamesinin mümkün olmadığı artık bu konuya ilgi duyan birçok kişi tarafından bilinmektedir. 22 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011 Aşağıda belirtilen nedenlerden dolayı tüm ülkelerde sağlık sistemleri yeniden yapılanma yoluna gitmekte ve sağlık sektöründeki kaynakların tahsisinde ekonomi biliminin temellerinden faydalanmaktadır: 1- Sağlık sektöründeki hızlı büyüme 2- Sağlık hizmeti kullananların doğrudan cepten yapmış olduğu harcamalardaki azalma 3- Sağlık hizmeti sunma ve finanse etmenin aynı örgütsel yapı içerisinde bütünleşmesi yönündeki adımlar 4-Toplum içinde herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna tabi olmayan bireylerin sayısındaki artış 5-Ayaktan sağlık bakım hizmeti sunan kurumların sayısındaki artış 6-Bazı yataklı sağlık hizmetlerinin belli bir sözleşme karşılığı alternatif kurumlardan satın alınması 7-Sağlık sektöründeki sağlık personeli sayısında ve çeşitliliğindeki artış 8-Sağlık sektöründe hizmet sunan hastane sayısındaki artış 9-Sağlık sektöründe kullanılan teknolojinin hızla değişmesi ve bu değişimin sağlık hizmeti sunum maliyetine yansımaları 10-Bireylerin daha kaliteli sağlık hizmetlerine yönelmeleri (lazer cerrahisi vb) 11-Sağlık sektöründeki enflasyon hızının diğer sektörlerden daha hızlı artması. Günümüzde, ekonomi biliminin kuralların sağlık sektöründe uygulanıp uygulanamayacağı hususunda bazı tartışmaların da hala sürdüğü bir gerçektir. Bir kişi hasta olduğunda doktora gitmekte ve doktoru ise almış olduğu öğrenim ve birikime bağlı olarak o kişinin hastalığına uygun bakımı sağlamak için uğraş vermektedir. Bu yüzden sağlık hizmeti sunumu tıp biliminin belirli tekniklerinin kullanılması sonucu ortaya çıkmaktadır. Ekonomi bilimi, kıt olan kaynaklarla mal ya da hizmet üretiminin maksimum düzeyde nasıl olacağına cevap bulmaya çalıştığından ekonomik kuralların sağlık sektörüne uygulanmasında problem olmamaktadır. Sağlık hizmeti üretiminde kullanılan kaynakların kıt olması nedeni ile üretim ve tüketim maliyetleri de hizmetin kendine özgü özelliklerinden dolayı yüksektir. Maliyetlerin yüksekliği, başta sağlık sektörünün finansmanını sağlayan sosyal güvenlik ve sigorta kurumları olmak üzere birçok kurum ve kişiyi düşündürmektedir. Sağlık sektöründe çalışan yöneticiler için ekonomi bilimini bilmenin faydaları Lee (2000) tarafından aşağıdaki şekilde özetlenmektedir: 1- Ekonomi bilimi, sağlık yöneticilerinin önemli noktalara yoğunlaşmasını sağlayarak gerçek anlamda sektördeki mevcut verilerin neler olduğu ve toplumun gerçek ihtiyacının neler olduğunu karşılaştırarak sağlık sistemindeki sorunlara daha fazla odaklanmasını sağlar. 2- Ekonomi bilimi, sağlık sektöründeki kıt kaynakların varlığı sebebi ile bu kıt kaynakların göz önünde tutularak gerçekleşebilecek amaçların stratejik biçimde şekillenmesi sağlar. 3- Ekonomi bilimi, sağlık yöneticilerinin kararlarını sağlam temellere dayandırabileceği kuralları önererek stratejik plan ve kararlarını şekillendirmelerine yardımcı olur. Sağlık yöneticilerinin sektörde rekabette bulunduğu kurumlarla sadece rekabet etmediği aynı zamanda rakiplerin sektörde diğer yöneticilerin neler yaptığını izlediği bir gerçek olarak görülmektedir. 4- Ekonomi bilimi, sağlık sektöründe sunulan mal veya hizmet için hizmet alıcıların bu mal veya hizmete ne kadar değer biçtiği hususunda kullanılabilir bir çerçeve sunmaktadır. 5- Ekonomi bilimi, sağlık yöneticilerine üretilen mal veya hizmetin maliyetlerini anlamaya yardımcı olur. 6- Ekonomi bilimi, sağlık yöneticilerini çalıştığı örgütün işleyişini etkileyecek fikirlerin uygulanışında ortaya çıkabile- cek sonuçlara duyarlı hale getirmektedir. Sağlık hizmetine ihtiyacı olan kişilerin rasyonel bir şekilde alım yapabilecek bir güce sahip olmadığı bir gerçektir. Bu nedenle sağlık hizmetlerinin ne olduğu ve sağlık pazarının yapısını bilmemiz gerekmektedir. 3. Sağlık Hizmetleri Sağlık hizmetleri, genel olarak sağlığın korunması ve hastalıkların tedavisi için yapılan çalışmaları içermektedir. Sağlık hizmetleri, koruyucu sağlık hizmetleri, tedavi hizmetleri rehabilitasyon hizmetleri ve sağlığın geliştirilmesi hizmetlerini içermektedir. Blum’ın çevresel sağlık modeli, birey ve toplumun sağlık düzeyinin korunması ve geliştirilmesi sürecinde sağlık hizmetlerinin sanıldığından daha az etkili olduğunu ortaya koymaktadır. Başka bir anlatımla, bir ülkede sağlık sisteminin çok iyi işlemesi, o toplumun sağlık statüsünün yüksek olduğu anlamına gelmemektedir. Blum’un modeli, makro boyutta, sağlık planlamacılarının ve yöneticilerinin, sağlık kavramına çok yönlü yaklaşmalarını ve toplumun sağlık düzeyini geliştirmek için, sağlık hizmetleri dışında kalan faktörler üzerinde de odaklanmalarını gerektirmektedir. Bu gereksinmeye paralel olarak, sektörlerarası işbirliği olarak kavramlaştırılan çalışmalara ağırlık verilmiştir. Sektörlerarası işbirliği, toplum ve bireyin sağlığının korunması ve geliştirilmesinde, sağlık kurumları yanında, diğer kurumların da (inşaat, gıda, konfeksiyon vb) eşgüdümlü biçimde rol oynaması anlamına gelmektedir. Nitekim Dünya Sağlık Örgütü tarafından 1978 yılında hazırlanan Alma Ata Bildirgesi’nde de, toplum sağlığının geliştirilmesinde sağlık ve diğer sektörler arasında eşgüdümün sağlanmasının yararlılığına işaret edilmiştir. 3.1. Sağlık hizmeti kullanımı ve etkileyen faktörler Bireylerin sağlık hizmeti kullanımını belirleyen çeşitli ana faktörler bulunmaktadır. Bunlar aşağıda sıralanmıştır: 1. Hazırlayıcı faktörler 2. Kolaylaştırıcı faktörler 3. Gereksinim faktörleri Bireyin hizmet arama kararı ve aldığı hizmet miktarı, (1) bireyin özelliklerine (hazırlayıcı faktörler), (2) hizmeti elde edebilme yeteneğine (kolaylaştırıcı faktörler) ve (3) tıbbi bakıma duyduğu gereksinmeye (gereksinme faktörü) bağlıdır. Şekil-1 sağlık hizmeti kullanımı sürecini açıklamaktadır. Şekil-1. Sağlık Hizmetleri Kullanımı Süreci HAZIRLAYICI FAKTÖRLER KOLAYLAŞTICI FAKTÖRLER DAVRANIŞ KULLANIM GEREKSİNİM FAKTÖRLERİ Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler 23 DOSYA 3.1.1. Hazırlayıcı faktörler 3.1.3. Gereksinim Bazı bireylerin, diğerlerine oranla daha fazla hizmet kullanmaya eğilimi vardır. Bu eğilim belirli bir hastalığın ortaya çıkışından önce varolan bireysel özellikler tarafından belirlenir. Hazırlayıcı faktörler, bireyin toplumsal, ekonomik ve kişilik-davranış özelliklerini içermektedir. Bu faktörler içinde yer alan değişkenler Tablo-1’ de sunulmuştur: Birey veya onun ailesi hastalığı veya hastalığın ortaya çıkma olasılığını algılayabilirler. Hastalığın algılanması, yani hizmet gereksinmesinin algılanması, sağlık hizmeti kullanımına yol açan temel uyarandır (bakınız Tablo-3). Klinik değerlendirme de bu sürecin bir parçasıdır. Zira birey hastalık durumunu algıladıktan sonra formal hizmet arama davranışı göstererek sağlık kurumuna yönelmektedir. Bu yöneliş bir isteğin ürünüdür. Bireyin sağlık durumunu düzeltme isteğiyle sağlık kurumuna başvurmasıyla gerçek anlamda talep ortaya çıkmaktadır. Klinik değerlendirme sağlık profesyonellerinin yargılarını içeren teknik bir süreçtir. Bireyin sağlık hizmeti talebini büyük ölçüde -çağdaş tıp bilimine dayalı olarak- hekim belirlemekte ve hekim hastayı yönlendirmektedir. Başka bir anlatımla bireyin sağlık hizmeti talebi sağlık profesyonelleri tarafından sağlık gereksinmesine dönüştürülmektedir. Tablo-1. Kullanımı Hazırlayıcı Faktörler Hazırlayıcı Faktörler Demografik l Yaş l Cinsiyet l Irk l Hane halkı sayısı l Medeni durum lHizmet kullanımı ile ilgili geçmiş deneyimler l Komşuluk ilişkileri Sosyal-Ekonomik Tutum ve Davranış l Eğitim düzeyi l Meslek l Gelir l Toplumsal sınıf l İstihdam durumu l Etnik köken l Dinsel köken l Hekimlik hizmetlerini kullanma eğilimi l Koruyucu hizmetlerin kullanımına ilişkin tutumlar l Bireye göre sağlık hizmetinin değeri l Hastalık bilgisi l Tepki eşiği (response threshold) l Tıbbi bakımdan tatmin l Sigorta planından tatmin 3.1.2. Kolaylaştırıcı faktörler Bireyler sağlık hizmeti kullanmaya ne kadar hazırlıklı olsalar da hizmetten yararlanmaları için bazı araçların var olması gereklidir. Bireyin hizmet kullanımı ve bundan doyum sağlamasına olanak tanıyan araçlara kolaylaştırıcı faktörler denmektedir. Kolaylaştırıcı faktörler Tablo-2’de verildiği gibi bireyin ailesi ile ilgili özellikleri, sigorta durumunu, ekonomik düzeyini, üyesi olduğu toplumun ve yaşadığı bölgenin özelliklerini, ekonomik sistemi ve sağlık hizmetleri örgütlenmesini içermektedir. Hazırlayıcı faktörlerin mevcut olması, bireylerin sağlık hizmetlerinden yararlanacağı anlamına gelmemektedir. Bireylerin sağlık hizmetlerini kullanması için kolaylaştırıcı faktörlerin var olması gerekmektedir. Tablo-3. Kullanımı Etkileyen Gereksinim Faktörleri Gereksinim Faktörleri Algılanan Hastalık Derecesi l Rahatsızlık süresi l Semptomlar l Algılanan sağlık düzeyi l Sağlıkla ilgili endişeler l Ağrı-sızının yoğunluğu Gerçek Hastalık l Tanı l Semptomlar Hizmet kullanımını etkileyen bir diğer önemli faktör de, ülkenin ekonomik sistemidir. Ekonomik sistemin dayalı olduğu felsefenin insan ögesine bakışı açısından yukarıda sayılan kullanımı etkileyen faktörler üzerinde doğrudan ve dolaylı etkisinin bulunduğu söylenebilir. Yararlanılan Kaynaklar ■ Angell, M.1985.”Cost Containment and the Physician.” Journal of the American Medical Association 253: 1203-07 ■ Feldstein, P.J.1993.”Health Care Economics.” New York: Delmar Publishers Inc. ■ Folland, S., Goodman, A.C. ve Stano, M.1993.The Economics of Health and Health Care.” New Jersey: Prentice Hall ■ Fuchs, V. R., R. Zeckhauser, Valuing Health-A “Priceless” Commodity, The American Economic Review, Volume 77, Issue 2, Papers and Proceedings of the Ninety-Ninth Annual Meeting of the American Economic Association (May, 1987), s.263-268 ■ Getzen, T. E.1997.” Health Economics.” New York: John Wiley & Sons ■ Jacops, P.1991.”The Economics of Health and Medical Care.” An Aspen Publication ■ Kavuncubaşı, Ş, Kısa, A. “Sağlık Kurumları Yönetimi”, Anadolu Üniversitesi 2002, Eskişehir-Ankara Tablo-2. Kullanımı Kolaylaştırıcı Faktörler Kolaylaştırıcı Faktörler Aile Kamusal Özellikler l Ailenin toplam geliri l Sigorta durumu l Düzenli bakım l Başvuru süresi l Ulaşım süresi l Kuyrukta bekleme süresi l Özel muayene olanağı l İkamet l Bölge l Nüfusun hizmet kullanım oranı l Yatak başına düşen nüfus l Hizmetin sürekliliği l Hizmetin ulaşılabilirliği l Ekonomik sistem 24 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011 ■ Lee, R.H..2000.”Economics for Healthcare Managers.” Health Administration Press, Chicago ■ T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlık Bakanlığı Sağlık Projesi Genel Koordinatörlüğü Türkiye sağlık harcamaları ve finansmanı 1992-1996” ■ T.C. Sağlık Bakanlığı, Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Bşk; Sağlık İstatistikleri 2002 ■ T.C. Sağlık Bakanlığı, OECD Sağlık Hesapları Sistemine Göre Türkiye Ulusal Sağlık Hesapları 1999-2000,Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı, Hıfzıssıhha Mektebi Müdürlüğü, Ankara, 2004 ■ Phelps, C. E.1992.”Health Economics.” New York: Harper Collins Publishers ■ Tokat, M. 1994.”Sağlık Ekonomisi.” Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi, Yayın No: 403 Sevim ÖZDEMİR Dünyada Ne Var Ne Yok ABD’de Ulusal Advers İlaç Vakaları Ağı Uygulamasına Başlandı PDR Network ve ortakları ABD’de advers ilaç vakalarını toparlamak ve elde edilen verileri dağıtmak üzere RxEvent yeni bir internet ağı uygulaması başlattı. Ağ, elektronik sağlık kaydı (EHR) platformlarına ve diğer internet üzerinden hizmetlere entegre halde ABD’de reçete yazma yetkisine sahip tüm sağlık çalışanlarının erişimine açık durumda. RxEvent sayesinde FDA’ya iletilen bilgilerin kaliteli olması sağlanacaktır. Bu açıdan EHR ile entegre halde çalışan söz konusu sistem, reçeteli ilaçların izlenmesinde ve advers etkilerin kaydedilerek ilaç güvenliğinin arttırılmasında önemli bir adım olarak değerlendiriliyor… tişim halinde ilaç tedavisinin izleme ve kontrolünü yürütecek. Bu hizmeti sunan eczacıların kendisine yeni reçete yazılmış hastaları bu uygulamaya dahil etmesi bekleniyor. Ayrıca hastalar doktorlar tarafından da bu hizmete yönlendirilebilecek… İki Ayrı Araştırmada Aynı Sonuca Ulaşıldı: Astımlı Her Altı Çocuktan Biri İhtiyacı Olmadığı Halde Antibiyotik Kullanıyor İngiltere’de Ekim Ayında Halka Yeni Bir İlaç Hizmeti Sunulacak ABD’de ve Belçika’da birbirinden bağımsız yürütülen çalışmalarda astım hastası çocuklara ihtiyaç olmadığı halde antibiyotik tedavisi uygulandığı ortaya konuldu. Gereksiz antibiyotik yazımı ise, en güçlü ilaçlara bile dirençli “superbug” (birden fazla antibiyotiğe karşı dirençli bakteri) enfeksiyonlarının artmasına yol açıyor... İlaç almaya yeni başlayacak astım veya kronik obstrüktif akciğer hastalığı;-tip 2 diyabet; -antikoagülasyon ve –hipertansiyon hastalarına yönelik hizmet kapsamında eczacılar hastalarla birebir ile- Almanya’da Diyabet Hastalarına Eczane Hizmeti Almanya eczacıları, özel sigorta kuruluşu BKK Mobil Oil ile birlikte Tip I ve Tip II diyabet hastalarına destek sunacak. Bu kapsamda hastaların glisemilerini kontrol etmek ve sonuçları anlayabilmek için eczacıların yardımına başvurulacak. Bugüne kadar 3.000’den fazla eczacı diyabet hastalarına bu tip hizmetler verdi. Hizmet hasta başına sabit bir ücret karşılığı veriliyor… Bisfenol A İçeren Biberonlara AB Çapında Getirilen Yasak Yürürlüğe Girdi Bisfenol A içeren biberonlar Avrupa Birliği çapında 1 Temmuz itibariyle raflardan indirildi. Söz konusu düzenleme ürünün AB’de satışını ve AB ülkelerince ithalatını yasakladı. Yasak Ocak ayında kabul edilen 2011/8/EU sayılı AB direktifiyle getirildi... Tüm Haberlerin devamı ve detaylar için: l http://www.teb.org.tr/images/upld2/bulten/ Phx20110603095324MAYIS_BULTEN.pdf l http://www.teb.org.tr/images/upld2/ bulten/1RA20110713101334BULTEN.pdf 26 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011 Ecz.Neşe KILINÇ MERCAN BİZDEN HABERLER M ALİYE BAKANLIĞI TARAFINDAN ÇÖLYAK HASTALARININ KULLANDIĞI ÜRÜNLER HAKKINDA DUYURU YAYIMLANDI. Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan 02.05.2011 tarih ve 5354 sayılı “Çölyak Hastalarının Kullandığı Ürünler Hakkında Duyuru” ile yeşil kart verilen hak sahipleri için, metabolik hastalıklarda kullanılan ürünler ile çölyak hastalarının kullandığı ürünlerin, nakdi ödeme yapılmaksızın, reçete karşılığı ödenmeye devam edileceği ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından, MEDULA provizyon sisteminde münhasıran yeşil kart verilen hak sahiplerinin söz konusu ürünlere ait reçetelerinin kayıt edilerek provizyon onayı alınması uygulamasının devam ettirilmekte olduğu bildirildi. tarihinden itibaren Tedavi türü alanına “Trafik Kazası” bölümü açıldığı, trafik kazalı hastalara ait reçetelerde bu bölümün seçilmesinin zorunlu olduğu bildirildi. E CZACILIK GÜNÜ ETKİNLİKLERİ TEB DORA OTEL’DE GERÇEKLEŞTİRİLDİ. Bilimsel Eczacılığın kuruluşunun 172.Yıldönümü kutlamaları kapsamında 13 Mayıs 2011 Cuma günü TEB Dora Otel’de; l Akılcı İlaç Kullanımı Perspektifinden Antibiyotiklere Bakış Paneli l TEB Eczacılık Akademisi 2011 Yılı Bilim ve Teşvik Ödülleri Töreni l Benim Eczacım Kısa Film Yarışması Ödül Töreni l Eczacılık Günü Resepsiyonu Gerçekleştirildi. T S T.C.Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü tarafından Birliğimize gönderilen yazı ile siklopentolat hidroklorür, tropikamid veya fenilefrin hidroklorür etkin maddelerini içeren göz damlalarının kontrolsüz ve amaç dışı kullanımı olduğuna dair TÜFAM’a yapılan bildirimlerin devam etmesi üzerine, ‘Beşeri Tıbbi Ürünlerin Güvenliğini İzleme, Değerlendirme ve Danışma Komisyonu’ tarafından yapılan değerlendirme sonucunda söz konusu preparatların; Duyuru ekindeki listede yer alan ilaçların, piyasada bulunmadıklarının tespit edildiği; bu ilaçların ilgili firmaları tarafından piyasada bulunup bulunmadıklarının incelenmesi, piyasada bulunuyor ise buna dair fatura örneklerinin veya ihale yoluyla satışı olanların depo satışı fatura örneklerinin, duyuru tarihinden itibaren 7 iş günü içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumu’na beyan edilmesi gerektiği, aksi takdirde provizyon sisteminde pasif hale getirilecekleri bildirildi. .C. SAĞLIK BAKANLIĞI İLAÇ VE ECZACILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN BİRLİĞİMİZE, BAZI GÖZ DAMLALARININ TEMİNİNDE UYULACAK ESASLAR HAKKINDA YAZI GÖNDERİLDİ. l Göz hastalıkları uzmanları tarafından reçete edilmesinin, satış yapan eczanenin göz hastalıkları uzmanı kaşeli reçetelerin bir nüshasını bir yıl süreyle saklamasının, l Göz hastalıkları uzmanlık belgesini ibraz eden hekime reçete formatında ayda en fazla 4 adet olacak şekilde satılmasının uygun bulunduğu bildirildi. S OSYAL GÜVENLİK KURUMU MEDULA ECZANE PROVİZYON EKRANINDA “TRAFİK KAZASI REÇETELERİ HK.” BAŞLIKLI BİR MESAJ YAYIMLANDI. Yayımlanan mesaj ile Medula reçete provizyon sisteminde; trafik kazası geçiren hak sahiplerine ait reçetelerin girişinin yapılabilmesi için 11.05.2011 OSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI TARAFINDAN “PİYASADA BULUNMAYAN İLAÇLAR HAKKINDA ÖNEMLİ DUYURU” BAŞLIKLI BİR DUYURU YAYIMLANDI. İ LAÇTA DURUM KOMİSYONU TOPLANTILARI GERÇEKLEŞTİRİLDİ. İlaçta Durum Komisyonu, 09.05.2011 ve 24.05.2011 tarihlerinde Ankara’da birer toplantı yaparak, KKİ artışı veya fiyat düşüşü nedeniyle 2010 yılı Aralık ayında meydana gelen stok zararlarının mal fazlalarını da kapsayan biçimde telafisi işleminin bazı firmalar tarafından halen karşılanmamış olması ve firmaların bu konudaki yükümlülüklerini yerine getirmemiş olması konularını görüştü. 9-10.06.2011 tarihlerinde İstanbul’da bir toplantı daha yaparak, eczaneler tarafından yapılan alımlarda uygulanan vadeler ve ticari iskontolar konusunda ilaç firmaları ile görüşmelerine başladı. Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler 27 T T Genelge ile, geri ödeme kurumları ve serbest eczaneler tarafından, bu genelge eki rapor formatına uygun olarak düzenlenen ilaç raporları için hastalardan ve raporu düzenleyen sağlık kurum ve kuruluşlarından, Sağlık Uygulama Tebliği’nde belirtilmeyen başkaca herhangi bir bilgi ve belge aslı veya fotokopi ilave edilmesinin talep edilmeyeceği, Eczacılarımızın meslekî bilgilerini sürekli güncellemelerine, mevcut bilgilerini tazelemelerine ve kişisel kapasitelerini geliştirmelerine yardımcı olmak amacıyla; Novartis’in desteği ile TEB-E-ON, Eczacılar İçin Online Eğitim Platformu çerçevesinde, “Uzaktan Eğitim Modülleri” 20.06.2011 tarihinde hayata geçirildi. .C.SAĞLIK BAKANLIĞI TEDAVİ HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN, İLAÇ KULLANIM RAPORLARI KONULU 2011/39 SAYILI BİR GENELGE YAYIMLANDI. Bu genelge tarihinden önceki genelge (29.01.2007 tarih ve 2007/4 sayılı) uyarınca ve önceki rapor formatına göre düzenlenmiş ilaç kullanım ve muafiyet raporları ile ilaç kullanımı ve katılım payı muafiyet için düzenlenmiş sağlık kurulu raporlarının süresi bitimine kadar geçerli olacağı bildirildi. T .C. SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI GENEL SAĞLIK SİGORTASI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN G2D’Lİ ÜRÜNLER HAKKINDA 2011/44 SAYILI GENELGE YAYIMLANDI. Yayımlanan Genelge ile, sözleşmeli eczaneler tarafından fatura edilen G2D etiketli ilaç içeren reçetelerin Kurum taşra teşkilatı tarafından Ankara Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü’ne gönderilmesi ve bu reçetelere ilişkin incelemelerin adı geçen il müdürlüğü tarafından yürütülmesi uygulamasına 2011/Mayıs fatura dönemi itibariyle son verildiği, bu fatura dönemi itibariyle G2D’li ilaç içeren reçetelerin Ankara Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü’ne gönderilmeyeceği, Ankara Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü’ne incelenmek üzere gönderilmiş olan Şubat ve Mart 2011 dönemlerine ait reçetelerin kontrolünün adı geçen il müdürlüğünce tamamlanacağı, 2011/Nisan fatura dönemi de dahil olmak üzere takip eden ayların G2D’li ilaç içeren reçetelerinin kontrol işlemlerinin eczanelerin bağlı bulunduğu, bünyesinde sağlık sosyal güvenlik merkezi bulunan sosyal güvenlik il müdürlüklerince yerine getirileceği bildirildi. S GK TARAFINDAN PASİF HALE GETİRİLEN İLAÇLAR HAKKINDA DUYURU YAYIMLANDI. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından 08.06.2011 tarihinde www.sgk.gov.tr adresinde bir duyuru yayımlanarak Sağlık Bakanlığı fiyat listelerinde bulunmayan ya da söz konusu listelerde fiyatı 0 (sıfır) olan ilaçların 09.06.2011 tarihinden itibaren eczane provizyon sisteminde pasif hale getirileceği bildirildi. 28 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011 EB-E-ON, ECZACILAR İÇİN ONLİNE EĞİTİM PLATFORMU ÇERÇEVESİNDE, “UZAKTAN EĞİTİM MODÜLLERİ” HAYATA GEÇİRİLDİ. Y ARDIMLAŞMA SANDIĞI KREDİ FAİZ ORANLARI YENİDEN DÜZENLENDİ. Bankaların kredilere yönelik faiz uygulamasındaki artış sonucunda, sandık kaynaklarının günün koşullarına uygun ve etkin yönetimi sağlayabilmek amacıyla, kullandırılan kredilerin; yıllık % 5,60 (aylık 0,80) olan kullandırım faiz oranı, 27.06.2011 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yıllık % 6,30 (aylık %0,90 ) olarak yeniden belirlendi. 54 .BÖLGE BURDUR ECZACI ODASI KURULDU. Burdur ili ve ilçelerindeki eczacıların, eczacı odası kurulması talebi Isparta Eczacı Odası Yönetim Kurulu Başkanlığı tarafından Birliğimize yazılı olarak sunulmasının ardından; Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti’nin 25.05.2011 tarihli toplantısında aldığı karar ile, 152 (yüzelliki) adet eczacı bulunan Burdur ilinde 54.Bölge Eczacı Odası kurulması talebi kabul edildi ve 14 Haziran 2011 tarihinde 54.Bölge Burdur Eczacı Odası’nın Kurucu Yönetim Kurulu atandı. S GK TARAFINDAN “İLAÇ KULLANIMI İÇİN DÜZENLENMİŞ SAĞLIK KURULU RAPORLARI HAKKINDA” BAŞLIKI BİR DUYURU YAYIMLANDI. Duyuru ile, “Sağlık Uygulama Tebliğinin “6.1.1.C- Sağlık raporlarının düzenlenmesi maddesi” nin (1) numaralı fıkrasında “Sağlık rapor formatları konusunda Sağlık Bakanlığı düzenlemelerine uyulacaktır.” hükmünün yer aldığı, bu hüküm doğrultusunda Sağlık Bakanlığı’nın 2011/39 sayılı Genelgesi gereği; ilaç kullanımı için düzenlenmiş sağlık raporlarında (elektronik ortamda düzenlenmiş raporlar hariç) sağlık grup başkanlıkları, başhekimlik mühür ve onayı aranmayacağı” bildirildi. Ecz.Nevin TAŞLIÇAY HASTAMIZA ANLATIRKEN Ananas ödemi çözer, içeriğindeki bromelin enziminin etkisi ile sindirimi kolaylaştırır ve vücutta oluşan fazla suyun atılmasında etkili olur. Ödeminiz olduğunu düşünüyorsanız günlük beslenmenize 1-2 dilim ananas ekleyin. Sindirim ağızda başlar. Çiğnemeden yutulan yiyecekler midemizin gereğinden fazla çalışmasına neden olur ve buna bağlı birçok sindirim sistemi rahatsızlıkları oluşabilir. Bu yüzden yemeklerimizi uzun sürede ve yavaş çiğneyerek yemeliyiz. Çinko bağışıklık sisteminin gelişmesinde, yaraların iyileşmesinde, göz sağlığı ve kemik gelişiminde etkilidir. Çinko vücutta 100’e yakın enzimin yapısında yer alan bir mineraldir. Hücre yenilenmesini artırır. Büyüme için elzemdir. Çinkonun en iyi kaynakları deniz ürünleri, et, balık, süt, peynir, yumurta, yağlı tohumlar, kuru baklagiller ve tahılların özüdür. Çinko yetersizliğinde büyüme geriliği, saç dökülmesi, hastalıklara karşı dirençsizlik, yaraların iyileşmesinde gecikme görülebilir. Aşırı çinko alındığında da demir emilimi engellenir. Kahvaltı günün en önemli öğünüdür. Uzun süreli açlık, metabolizma hızını azaltacağından kilo alımına sebep olur. Bu nedenle uyanınca kısa süre içerisinde kahvaltı yapılmalıdır. D vitamini yağda eriyen bir vitamindir, kemik ve diş sağlığı için kalsiyum ve fosforun etkili kullanılmasını sağlar. En iyi kaynağı güneş ışığıdır. Besinlerde çok bulunmamakla beraber balık ve diğer hayvansal kaynaklı besinlerde az miktarda bulunur. D vitamini yetersizliğinde iskelet ve kas sistemi etkilenir. Osteoporoz ve çocuklarda kemik oluşum bozukluğu gibi hastalıklar ortaya çıkar. D vitamininin aşırı alınması sonucunda da kemik bozuklukları ortaya çıkar. Kansızlık genel bir problemdir. Demir kaynakları kırmızı et, yumurta, kuru meyveler, yeşil sebzeler, kuru baklagiller ve yağlı tohumlardır. Hayvansal besinlerle alınan demir bitkisel besinlerle alınana göre vücudumuzda daha fazla emilir ve yararlılığı daha fazladır. Demirden zengin olan besinler C vitamini içeren yiyeceklerle birlikte tüketildiğinde demirin vücutta emilimi artar. Lahanada bol miktarda vitamin, mineral, posa ve antioksidan bulunur. Aynı zamanda içeriğindeki kükürtlü bileşikler kanser, hipertansiyon ve kalp-damar hastalıklarına karşı koruyucudur. Balık, iyot, çinko ve fosfor gibi mineraller bakımından zengindir. Balıktaki omega-3 yağ asiti kolesterolün düşmesine, bağışıklık sisteminin güçlenmesine ve çocuklarda beyin gelişimine yardımcı olur. Somon gibi yağlı balıkları haftada en az 2 kez tüketmek faydalı olacaktır. Folik asit yetersizliğinde anemi gelişir. Folik asit suda eriyen bir vitamindir. Bu nedenle yiyeceklerin kaynatma suyu atılırsa kayıplar oluşur. En iyi kaynakları balık, yumurta, yeşil sebzeler, domates, yeşil mercimek, tam tahıllı besinler, ceviz içi ve portakaldır. Özellikle omega-3 bakımından zengin olan keten tohumu, kalp-damar hastalıklarından korurken, içeriğindeki posa bağırsakları yumuşatarak kabızlığı önler. Sabah açken 1 bardak ılık su ile bir tatlı kaşığı keten tohumu tüketilmesi bağırsak hareketlerini düzenler. Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler 29 TEBEOS / TEBRP Uzm.Ecz.Esra Simten GÜR FARMASÖTİK BAKIM ASİSTANI Eczane Yönetiminde YARDIMCINIZ TEBRP AKILCI İLAÇ YÖNETİMİNDE TEBRP TEBRP aile hekimlerine ulaştı… T ürk Eczacıları Birliği, meslektaşlarımızın sağlık hizmeti sunum kalitesini artırmak, toplum sağlığını korumak ve aynı zamanda kamusal kaynakların doğru kullanımını sağlamak amacıyla, sağlık otoriteleri ile işbirliği içinde eczacıların yanı sıra tüm sağlık meslek mensupları adına birleştirici bir rol oynamaktadır. İlaç ve eczacılık hizmetinin verilmesi sırasında meslektaşlarımıza kolaylık sağlamak amacıyla hazırlanan TEBRP Programı’nın içerisinde ilaç bilgileri, reçeteye yazım ve geri ödenme koşulları, ATC ve NFC kodları, gebelik kategorileri, besin etkileşimleri, testler, birim dönüşümleri, reçete türleri, yurtdışından ilaç temini, faydalı bilgiler ve mevzuat (hukuksal dokümanlar) bölümleri yer almaktadır. Bu bilgiler tüm sağlık meslek mensupları için doğru, güncel ve ortak bir veri tabanı oluşturmaktadır. 30 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011 İlaç tedavisinin etkili, güvenli ve ekonomik biçimde uygulanmasına olanak tanıyan planlama, yürütme ve izleme süreçlerinden oluşan akılcı ilaç kullanımında en büyük rol hekim ve eczacılara düşmektedir. Ülkemizdeki Akılcı İlaç Kullanımı yaklaşımlarına her türlü platformda destek veren Birliğimiz bu alanda bir adım daha atmıştır. Ortak ve doğru bir bilgi kaynağına duyulan ihtiyacı karşılamak üzere TEBRP Programının hekimlere de ulaştırılması konusunda Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü Akılcı İlaç Kullanım Şubesi ile ortak bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Yapılan çalışmaların ardından, Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü tarafından Birliğimize gönderilmiş olan 17.03.2011 tarih ve 21403 sayılı yazı ile Bakanlık Merkez Teşkilatı’nda kullanılmak üzere 150 adet, Türkiye genelinde tüm Aile Sağlığı ve Toplum Sağlığı Merkezleri’ne gönderilmek üzere 7600 adet TEBRP CD’si talep edilmiştir. İlaç Bilgi Kaynağı ve Farmasötik Bakım Asistanı olarak hizmet vermesi planlanan ve Aile Hekimlerine ulaştırılmak üzere hazırlanan ve içerisinde sadece TEBRP Programı’nın bulunduğu CD’lerin dağıtım işlemleri tamamlanmıştır. Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü tarafından 81 İl Valiliği, İl Sağlık Müdürlüklerine hitaben yazılan yazılar eşliğinde toplam 8475 adet TEBRP CD’si 21.07.2011 tarihinde Sağlık Merkezi bazlı dağıtım yapılmak üzere İl Sağlık Müdürlükleri’ne gönderilmiştir (Tablo 1). İl Sağlık Müdürlükleri’ne gönderilen CD’lerin ekinde, birimimiz tarafından hazırlanmış olan TEBRP kurulum ve kullanım rehberine yer verilmiştir. TEBRP’de yer alan tüm veri kaynakları, oluşturulma ve güncelleme süreçleri ile ilgili ayrıntılı bilgilerin yanında, kurulumla ilgili teknik bilgiler de sunulmuştur. ADANA ADIYAMAN AFYONKARAHİSAR AĞRI AKSARAY AMASYA ANKARA ANTALYA ARDAHAN ARTVİN AYDIN BALIKESİR BARTIN BATMAN BAYBURT BİLECİK BİNGÖL BİTLİS BOLU BURDUR BURSA ÇANAKKALE ÇANKIRI ÇORUM DENİZLİ DİYARBAKIR DÜZCE EDİRNE ELAZIĞ ERZİNCAN ERZURUM ESKİŞEHİR GAZİANTEP GİRESUN GÜMÜŞHANE HAKKARİ HATAY IĞDIR ISPARTA İSTANBUL İZMİR KAHRAMANMARAŞ KARABÜK KARAMAN KARS KASTAMONU KAYSERİ KIRIKKALE KIRKLARELİ KIRŞEHİR KİLİS KOCAELİ KONYA KÜTAHYA MALATYA MANİSA MARDİN MERSİN MUĞLA MUŞ NEVŞEHİR NİĞDE ORDU OSMANİYE RİZE SAKARYA SAMSUN SİİRT SİNOP SİVAS ŞANLIURFA ŞIRNAK TEKİRDAĞ TOKAT TRABZON TUNCELİ UŞAK VAN YALOVA YOZGAT ZONGULDAK SAYI 591 165 193 147 103 93 1255 544 30 48 280 313 57 140 24 55 73 87 79 73 721 131 46 163 265 414 98 112 168 63 231 217 451 119 41 63 398 47 121 3541 1123 290 63 72 84 102 357 84 94 62 35 419 549 167 203 378 190 441 228 112 84 97 187 140 93 246 350 77 56 169 456 112 215 164 216 25 102 271 53 125 173 ASM 152 72 98 51 50 42 321 180 14 15 114 110 40 39 14 24 29 31 29 34 170 50 19 77 112 131 40 54 61 23 73 68 119 33 23 19 168 21 57 960 317 103 27 32 30 47 70 33 42 20 14 136 191 69 73 156 63 116 105 46 29 45 62 56 31 76 137 27 27 54 117 48 79 67 74 14 31 77 28 40 62 TSM 15 9 18 8 7 7 25 19 6 8 17 19 4 6 3 8 8 7 9 11 17 12 12 14 22 17 8 9 11 9 20 14 9 16 6 4 12 4 13 39 30 10 6 6 8 20 16 9 8 7 4 12 31 13 14 16 10 13 12 6 8 6 19 7 12 16 18 7 9 17 11 7 9 12 18 8 6 12 6 14 6 TALEP EDİLEN TEBRP CD MİKTARI 167 81 116 59 57 49 346 199 20 23 131 129 44 45 17 32 37 38 38 45 187 62 31 91 134 148 48 63 72 32 93 82 128 49 29 23 180 25 70 999 347 113 33 38 38 67 86 42 50 27 18 148 222 82 87 172 73 129 117 52 37 51 81 63 43 92 155 34 36 71 128 55 88 79 92 22 37 89 34 54 68 GÖNDERİLEN TEBRP CD MİKTARI 175 90 130 65 65 55 400 220 25 30 145 140 50 50 20 35 45 45 45 50 210 70 35 100 145 165 55 70 80 40 110 95 145 55 35 30 200 30 80 1100 400 125 40 45 45 75 95 50 55 30 25 160 250 90 95 190 80 135 130 60 45 55 90 70 50 100 170 40 40 80 140 60 95 90 100 25 45 100 40 60 75 TOPLAM 20224 6608 961 7569 8475 İL ADI Tablo 1: Yakın zamanda gerçekleşebilecek talepleri de karşılamak üzere, bildirilmiş olan rakamlara yaklaşık %10 ekleme yapılarak gerçekleştirilen gönderim planı. (ASM: Aile Sağlığı Merkezi, TSM: Toplum Sağlığı Merkezi) Dağıtım sürecinin tamamlanmasının ardından, gerek İl Sağlık Müdürlükleri gerekse Eczacı Odalarımız tarafından Aile Hekimleri’nin kullanımına sunulmak üzere CD talepleri gelmeye devam etmektedir. Aile Hekimleri’nin Programımıza olan ilgisi, reçete yazımı, geri ödeme koşulları, kamu eşdeğeri gibi meslektaşlarımızın reçete yanıtlama süreçlerini etkileyen konularda hekim-eczacı işbirliğini geliştirmektedir. Hasta, hekim, eczacı ve geri ödeme kurumlarından oluşan tedavi zincirinde, gerek reçeteleme, gerek reçete yanıtlama gerek tüketim ve gerekse geri ödenme süreçlerinin akılcı yönetimini destekleyen TEBRP Programı Farmasötik Bakım Asistanı rolünün yanında Akılcı İlaç Kullanım Rehberi olma yolunda ilerlemektedir. Son kurulumların ardından Türkiye genelinde serbest eczaneler ve aile hekimleri bazında aşağıdaki veriler tespit edilmiştir: TEBEOS: Kurulum Sayısı: 14.518 TEBRP: Kurulum Sayısı: 8.273 TEBRP Programının kurulumu, kullanımı ve geliştirilmesi ile ilgili her türlü soru, sorun ve öneriler için her gün saat 08.30 - 18.00 saatleri arasında hizmet vermekte olan Çağrı Merkezimize 444 3 329 numaralı telefondan ulaşılabilmektedir. Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler 31 KOOPERATİFLERİMİZ Erol BOSTANCI (İstanbul Ecza Koop Basın Yayın Sorumlusu) İSTANBUL ECZACILAR KOOPERATİFİ 8 Binden fazla ıtriyat ürünü tek tuşla eczanede İstanbul Ecza Koop, 8 binden fazla ıtriyat ürünü tek tuşla kooperatif üyesi eczacıların kullanımına sunuyor. İlaç ve eczacılık konusunda tek yetkili ve sorumlu olan eczacının sahibi olduğu eczanelerin, ilaç dışı ürünlerin de (ıtriyat, kozmetik, besin takviyeleri, bebek mamaları, medikal ürünler vb.) doğru ve güvenilir adresi olduğunun altını çiziyor. İ stanbul Ecza Koop, ilaç dışı ürünlerin (ıtriyat, kozmetik, besin takviyeleri, medikal ürünler vb.) doğru ve güvenilir adresinin eczaneler olduğunun bilincinden hareketle; tüketiciler için kooperatif üyesi eczacılarımızın eczanelerini tercih edilir kılmak ve rekabet güçlerini artırmak amacıyla ıtriyat ürünlerinin temin ve dağıtımına özel bir önem veriyor. Bu amaçla, 8 binden fazla ürün çeşidini uygun fiyat ve koşullarda, yurt çapında hizmet veren tüm üyelerine “İstanbul Ecza Koop Itriyat Vitrini” çatısı altında sunuyor. Kooperatifimiz ayrıca; eczacıların, eczacılık fakültesinde ve daha sonra aldığı meslek içi eğitimler nedeniyle bu alanın gerçek sahibi olduğunu sürekli gündem ediyor ve bu konuda birçok projeyi de uyguluyor. Uygulanan pro- jeler kapsamında kooperatif üyesi eczacıların eczanelerine bu kapsamdaki ürünlerin daha uygun koşullarda ulaşmasını sağlıyor. İstanbul Ecza Koop, uygun koşullarla ürün temin edilmesi, kooperatif üyesi eczanelerin rekabet koşullarını dikkate alarak yapacağı fiyatlandırma uygulaması ve eczacıların bu ürünler konusunda aldıkları eğitimin de verdiği avantajla bu alandaki etkinliğinin artacağına; kooperatif üyesi eczanelerin bu ürünlerin temininde tercih edilen bir sağlık ünitesi olacağına inanıyor. İnternet ortamından kolayca ulaşılabilen Itriyat Vitrini’nde yer alan ürünler için, sağlanan satış koşullarını üyelerinin lehine kullanmayı ilke edinen Kooperatifimiz, sağladı- “İSKOOPFEST”, 2-5 Mart 2012 tarihlerinde Antalya’da 2-5 Mart 2012 tarihlerinde Antalya’da gerçekleşecek İstanbul Ecza Koop Itriyat Festivali “İSKOOPFEST” ile büyük bir ilke daha imza atarak; Akdeniz çanağının en büyük kongre merkezi olan ve “Business Destinations” dergisi tarafından “Türkiye’nin En İyi Toplantı ve Kongre Oteli” seçilen Rixos Sungate Otel’de 150’ye yakın tedarikçi firmayı kooperatif üyesi eczacılar ile buluşturacak. Her türlü toplantı ve etkinlik için ileri teknolojik ekipmanlarla donatılı Rixos Sungate Otel Vega Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek buluşmaya katılan eczacılar, İSKOOPFEST’e katılan firmaların binlerce ürününü yakından tanıma ve bu ürünlere “Çok Özel Koşullarla” ulaşma imkanını bulacak. “İSKOOPFEST” etkinliğine ait detaylı bilgiye www.iskoopfest.com adresinden ulaşılabilir. 32 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011 ğı bu özel satış koşullarını “Üyelerimize özel fiyatlarla” sloganıyla yine kooperatif üyelerinin kullanımına sunarak, üye eczacıların eczanelerinin daha çok tercih edilmesini ve bu alanda doğru adresin eczaneler olduğunu göstermeyi hedefliyor. S.S. İSTANBUL ECZACILAR ÜRETİM TEMİN DAĞITIM KOOPERATİFİ Başta İstanbul olmak üzere, yurt çapında, 4.000’den fazla üyesine, 13 şubesi ve 700’ü aşkın çalışanıyla hizmet veren İstanbul Ecza Koop; eczacıların onurlu çabasıyla oluşan geçmişi, dayanışmacı ve paylaşımcı ruhu, katılımcı ve demokratik yapısı, taviz vermeden uyguladığı yönetim, çalışma ilkeleri ve üyelerinden aldığı güçle geleceğe güvenle bakıyor. Vizyonumuz İstanbul Eczacılar Kooperatifi, yenilikleri takip edip teknolojiden faydalanarak, ürettiği hizmetlerin kalitesini en üst düzeye çıkartmak suretiyle; ortak memnuniyetini arttırmayı ve güçlü yapısıyla pazarı etkileyerek pazar lideri olmayı ve üyesi olan eczaneleri tercih edilen sağlık üniteleri haline getirerek, eczacılık mesleğinin saygınlığını yükseltmeyi ve sektörün tüm aşamalarında yer almayı hedeflemektedir. Misyonumuz l Türkiye ve diğer Avrupa ülkelerinde faaliyet gösteren eczacı kooperatifleri ile işbirlikleri gerçekleştirmek. l Kooperatif üyesi eczaneleri, sunduğu ürün ve hizmetler bağlamında farklı kılarak, tercih odağı haline getirmek. l Üyelerin birincil gereksinimi olan ilaç temin ve tedarik hizmetini yalnızca depoculuk olarak görmeyip ona, çağdaş bir nitelik kazandırmak. l Bu görevleri yerine getirirken; verimliliği esas alıp işletmenin kaynaklarını etkin kullanarak, yaratılan artı değeri her türlü teknolojik, ekonomik, mali ve yönetsel düzenlemeler ile yeni hizmet tasarımlarına ayırıp, hayata aktarmaktır. Güç Birliği: Kooperatifçilik 70’li yılların sonlarında, ilaç dağıtım sektöründe yaşanan kaos ve keyfi uy- gulamalar; temel uğraş alanı insan sağlığı olan eczacıların, mesleklerinden kaynaklanan görev ve sorumluluklarını yerine getirmesini engeller boyuta ulaşması; eczacıların kendi çözümlerini üretmesini de beraberinde getirmiştir. Mesleki Dayanışma: Eczacı Kooperatifleri Yaşanan bu süreçte; için de bulundukları zorlukları aşmanın çaresini dayanışma ve paylaşmakta gören eczacılar, ilk kooperatiflerini 1978 yılı sonlarında Manisa’da kurarak bu düşüncelerini hayata geçirmişlerdir. Bu girişimi diğer bölgelerde hizmet veren eczacıların girişimleri izlemiş ve 1989 yılında tüm bu girişimleri aynı çatı altında toplayan Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği (TEKB) kurulmuştur. Bilinçli Birliktelik: İstanbul Ecza Koop Aynı süreçte; eczacıların yoğun olarak hizmet verdiği İstanbul’da sürdürülen çalışmalar ve yapılan girişimler, 18 Kasım 1989 tarihinde bir araya gelinerek kooperatifimizin temellerini atmıştır. Kuruluşundan itibaren içinde bulunduğu ilaç sektöründe; üyelerinin mesleki ve ekonomik kazanımları lehinde söz sahibi ve belirleyici olmayı, edindiği birikim ve deneyimi başta kendi sektörü olmak üzere, toplumun tüm kesimleri ile paylaşmayı ilke edinen İstanbul Ecza Koop, bu anlayışını üyelerinden aldığı güçle gelecekte de sürdürecektir. Yönetim ve çalışma ilkeleri: Eşitlikçi: Ürün temini, kampanya koşulları ve ödemelerde tüm üyeleri arasında eşit davranır. Şeffaf: Kooperatifin tüm hesapları ortaklarına açıktır. Bu konudaki tek istisna diğer eczacı bilgilerinin gizliliği ilkesidir. Katılımcı: Ortağı olan eczacılar, her yıl yapılan genel kurullara katılarak; düşünceleri ile katkı yapabilir, temsilcileri vasıtasıyla yönetim sürecine katılırlar. Yenilikçi: Teknolojiyi yakından takip eder, kendi alanlarındaki yeniliklerin öncüsüdür. Sektöründe; soğuk zincir uygulamasını başlatan, fiyat kitapçığı uygulamasını yapan, ilk yarı otomasyona geçen, sevkiyatta ilk plastik kasa uygulamasını başlatan kuruluştur. Uzman: Tüm personelin eğitimli olmasına özen gösterir. Genel eğitimlerin yanı sıra periyodik olarak tüm birimlerini eğitimden geçirir. Hizmet üretim sürecinde çalışanlardan oluşan İş Yeri Kurulu’ndan azami düzeyde katkı sağlar. Sağlık alanında hizmet vermenin bilinciyle; içinde bulunduğu sektörde yaşanan gelişmeleri uzmanlık alanı olarak kabul eder. Sosyal Sorumluluk Sahibi: Ortağı olan eczacıların mesleklerinden kaynaklanan hizmet sorumluluklarının yanında, sosyal ve toplumsal sorumluluklarının da olduğu bilinciyle; başta eczacı adaylarının eğitimlerine katkı sağlamak olmak üzere pek çok alanda sosyal sorumlulukların yerine getirilmesini bir hizmet olarak görür ve bu alanda öncü rol üstlenir. Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler 33 kılmak; sektörde yaşanan hızlı değişimler karşısında sadece eczacıların sahibi olduğu daha sağlıklı bir eczane işletmeciliğinin sürekliliğine önemli katkı sağlamak amacıyla üyelerine, Aidiyet-Ciro Primi ve İlave Vade Anlaşması sunuyor. Uygulama ile üyelerimiz; kooperatiften yaptıkları alım tutarları ve alım oranları ile orantılı olarak, ek iskonto ve ek vade alma olanağına kavuşuyor. Project2:Layout 1 25.03.2010 13:36 Page 1 Öncü ve güçlü: İstanbul Ecza Koop çalışanları görev ve sorumluluklarını yerine getirirken kooperatifin bu ilkelerinin uygulanmasına özen gösterir. Başta İstanbul merkez olmak üzere Kadıköy, Çapa, Boğaziçi, Marmara, Avcılar, Ankara Merkez, Anakara Balgat, Kastamonu, Zonguldak, Edirne, Ümraniye Şubeleri ve Güneydoğu Bürosu’yla yaygın bir hizmet ağına sahip olan İstanbul Ecza Koop, üyelerinin taleplerini kesintisiz ve tam olarak karşılamayı prensip edinmiştir. Üstlendiği sorumluluğun ve bulunduğu noktanın bilincinden hareketle; Türkiye ve dünyada yaşanan alanı ile ilgili gelişmeleri yakından takip ederek ve sağlıklı yapısını daha da güçlendirerek atılımlarını sürdürmeye devam edecektir. Kaliteli, güvenilir ve çağdaş hizmetler... Üyelerini güçlendirerek güçlenmeyi ilke edinen İstanbul Ecza Koop, üye eczacıların mesleklerini en iyi biçimde icra edebilmelerine olanak sağlayan; sağlıklı eczane yapılanması ihtiyaçlarına cevap verecek proje ve hizmetleri ortaklarının kullanımına sunar. Üyelerimizin ve hizmet bölgelerinin ihtiyaçları doğrultusunda geliştirilip uygulanan ve halen de devam eden bazı projelerimiz: 34 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011 E-Ticaret: İnternet üzerinden İlaç ve Itriyat Ülkemiz ticari hayatında internet uygulamalarının ve kullanımının gelişmesine paralel olarak internetten ilaç satışını başlatan İstanbul Ecza Koop’un üyeleri; www.ist.eczakoop.org.tr adresli web sayfasından kendilerine ait kullanıcı adı ve parolalarını girerek kullandıkları sistemle; ürün gruplarına, koda ve isme göre arama yaparak diledikleri siparişi verebiliyorlar. Ayrıca eczaneler kooperatifleri ile ilgili tüm işlemlerini de takip edebiliyor. E-Fatura İstanbul Ecza Koop üyeleri; kooperatiften yaptıkları alımlara ait fatura bilgilerini elektronik ortamda takip ederek, otomatik olarak eczane programlarına aktarıp, kayda alabiliyor. Üyelerimizin eczanelerinde kullandıkları programlara uyumu sağlanarak hizmete sunulan uygulama ile üyeler; yaptıkları işlemlerin fatura bilgilerini kolayca takip edebilmelerinin yanında, işlemlerin muhasebeleştirilmesinde de büyük hız ve zaman kazanarak işlerine daha fazla zaman ayırabiliyor. Aidiyet Anlaşması, Üyelerimize özel Iskonto ve Ek Vade Desteği İstanbul Ecza Koop, kooperatif üyesi eczacıları daha güçlü Itriyat Vitrini Itriyat satışları ile de üyelerin hizmetinde olan kooperatifimiz, 6 bin kalemden fazla ürün çeşidiyle internetten yapılan alışverişlerde üyelerine piyasadan farklı avantajlar sunuyor. Ürünler, web sayfamızdan veya özel olarak hazırlanan ve üye eczanelere dağıtılan “Itriyat Kataloğu”ndan seçilebiliyor. İstanbul Eczacılar Sigorta Bir İstanbul Ecza Koop kuruluşu olan İstanbul Eczacılar Sigorta, Türkiye’nin önde gelen sigorta kuruluşlarının bu alandaki tüm hizmetlerini, tek bir çatı altında hızlı ve erişilebilir olarak üyelerinin hizmetine sunuyor. Kooperatif üyelerinin sigorta konusundaki ihtiyaçlarını uzun yıllar, eczacı kooperatifleri ile birlikte oluşturulan ortak çatı altında karşılayan İstanbul Ecza Koop, büyüme ve gelişimine paralel olarak üyelerinin artan ve çeşitlenen sigorta ihtiyaçlarını daha kaliteli ve daha hızlı karşılamayı hedefliyor. Tümüyle İstanbul Ecza Koop kuruluşu olan İstanbul Eczacılar Sigorta, her zaman, alanında uzman ve söz sahibi sigorta kuruluşları ile işbirliği yapmayı ve üye eczacılarımızın özel ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmayı ilke edinmiştir. Farmatel İstanbul Ecza Koop İletişim Destek Projesi ‘Farmatel’, iletişimimize yeni bir boyut katıyor. Farmatel ile sabit telefon ve adsl/internet iletişiminde sağlanan ekonomi ve hizmet avantajları kooperatifimize ve üyelerimize zaman kazandırıyor, tasarruf sağlıyor. Alanında uzman iletişim operatörü kuruluşlar ile yapılan anlaşma kapsamında; kooperatif üyesi eczacılarımız kendilerine sunulan çeşitli paketler ile indirimli ve kaliteli sabit telefon hizmeti ve adsl/internet hizmetinden yararlanabiliyor. Yeni uygulamaya geçen Farmatel projesi kooperatif üyesi olmanın, paylaşmanın ayrıcalığını yaşatıyor. Koop Puan İstanbul Ecza Koop ‘Koop Puan’, kooperatif üyelerinin gün içinde internetten verdikleri siparişler ile teslimi ertesi gün istenen siparişlere verilen ekstra iskontodur. Üyelerimize puan kazandırarak satın alma avantajı sağlayan Koop Puan uygulaması; plasiyer yükünün yoğunluğunu azaltıp, otomasyon verimini artırarak kooperatif hizmetlerine kalite ve hız katmaktadır. Finans ve muhasebe eğitimleri Kooperatif üyesi eczacıların, güncel gelişmeler doğrultusunda eczanelerde uygulanan finans ve muhasebe konularında bilgilenmesini sağlayan eğitimler, konunun uzmanları tarafından verilir. Mali Analiz, Nakit Yönetimi, Envanter yönetimi ve Gider Yönetimi konularında eczane uygulamalarını kapsayan eğitimler, eczanelerin etkin yönetimini olanaklı kılar. hareketle; üyelerini ilgilendiren mesleki ve sektörel konuların yanı sıra toplumu ilgilendiren diğer konularda da sosyal ve kültürel etkinlikler düzenler ve bu etkinlikleri başta üyeleri olmak üzere toplumun tüm kesimleri ile paylaşır. Sosyal Sorumluluk Kooperatifimiz, yürüttüğü faaliyetlerinin yanında, sosyal sorumluluk anlayışının gereği olarak, mevcut olanaklarını toplumun tüm kesimleri ile paylaşır. Bu bağlamda; ülkenin gereksinim duyduğu okul, kreş vb. ihtiyaçların karşılanmasına verdiği desteğin yanı sıra, genç eczacı adaylarının eğitimine katkı sağlayacak; burs, staj, bilimsel ve kültürel çalışmaları destekler. Kalite Politikamız İstanbul Eczacılar Kooperatifi faaliyet gösterdiği sektörde büyümeyi, süreçlerinde iyileştirme çalışmaları yapmayı, ortak memnuniyetini yükseltmeyi ve ortak potansiyelini sürekli arttırmayı ana hedefleri olarak belirlemiştir. Kooperatifimiz, ortaklarına sunduğu hizmeti yerine getirirken; ortak memnuniyetini artırmaya ve süreç iyileştirme temeline dayanan ‘Kalite Yönetim Sistemi’ni uygular, etkinliğini gözden geçirir, sürekli iyileştirme için gereken kaynakları sağlar. Eczacı ortaklarımızın mesleklerinden kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirebilmeleri amacıyla, sunduğumuz hizmetleri sağlarken aşağıdaki ilkeleri benimsiyoruz; l Ortak eczanelerimizin güvenilir, zamanında, etkili ve kalite standartlarında ilaç temin etmelerini sağlamak, l Eczacılarımızın memnuniyetini sağlamak ve sürekli kılmak, l Teknolojik yeniliklere uygun olarak hizmet kalitemizi sürekli geliştirmek, l Tüm faaliyet ve süreçlerimizde sürekli iyileştirme ve gelişmeyi sağlayarak, pazarda öncü olmak, l Tedarikçilerimizle birlikte karşılıklı işbirliği ve güven içerisinde çalışmak, l Çalışanlarımızın memnuniyetini ve eğitim seviyesini sürekli artırmak, l Toplum ve çevreye duyarlı bir kurum bilinciyle sosyal sorumluluk çalışmalarına katılmak, l Tüm şubelerimizde ve faaliyet noktalarımızda, kalite bilincini geliştirecek ekip çalışmalarını yürütmek, l Satıştan sevkiyata tüm hizmet aşamalarında, kooperatif ortaklarına odaklı hizmet vermek ve mükemmellik prensiplerini uygulamak, l Tüm bunları yaparken, yasal ve resmi gerekliliklere tam anlamıyla uymak. Eczacı Yardımcısı Geliştirme Seminerleri İstanbul Ecza Koop, üye eczacıların yardımcıları arasında ortak bir kültür oluşturmak, yetenek ve becerilerini geliştirerek üye eczanelerin hizmet kalitelerini artırmak amacıyla ‘Eczacı Yardımcısı Geliştirme Seminerleri’ düzenliyor. Sosyal ve Kültürel Etkinlikler Kooperatifçiliğin sadece ekonomik bir yapılanma olmadığı bilincinden Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler 35 Prof.Dr. Feyza ARICIOĞLU Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakoloji AD Öğretim Üyesi ve Psikofarmakoloji Araştırma Birimi Başkanı ECZACILIK AKADEMİSİ Geleceğin tedavi yaklaşımı: bireye özgü tedavi Genlerimiz; sadece saçımızın, gözümüzün rengini, kişilik özelliklerini belirlemekle kalmaz; aynı zamanda hastalıklara yatkınlığımızı, hatta tedaviye nasıl yanıt vereceğinize de karar verir. Her insanın yaklaşık olarak 35.000 geni olduğuna inanılmaktadır. DNA sekansımızın yaklaşık %99,9’u özdeş olmasına rağmen, herhangi iki birey arasındaki (özdeş ikizler hariç) geriye kalan %0,1’lik farklılık tıbbi olarak anlamlı ve önemlidir. DNA seviyesindeki bu %0,1’lik farklılık 3 milyon bölgeden oluşan genetik varyasyona çevrilmektedir. Genlerin hepsinin birlikte oluşturdukları gen setine “insan genomu” denir. İnsan Genom Projesi 2003 yılında tamamlanmıştır ve artık elimizde insan genomu yani vücudun nasıl çalışacağını açıklayan bir kılavuz vardır. G ünümüzde kullanılan ilaçların çoğu etkinliği geniş kitlelerde değerlendirilerek geliştirilen ve onaylanan, her biri belli tanı konan ve tüm hastalara reçete edilen ilaçlardır. Her geçen yıl piyasadaki ilaçların sayısının artmasına rağmen bazı hastalıkların tedavisinde hala yetersiz etkinlik ve kayda değer bireysel değişkenlikler vardır. Bireye özgü tedavinin gelişmesi ile ilişkili çok sayıda faktör, özellikle moleküler biyoloji alanındaki gelişmeler, önemli role sahiptir. Genetik araştırmalara dayanan bireye özgü tedavi kavramı psikofarmakolojinin en büyük meselesi haline gelmiştir. Tek nükleotid polimorfizmi bireyler arasında ilaca cevap değişkenliğine sebep olmakla birlikte şizofreni, majör depresyon ve bipolar bozuklukların da içinde olduğu bir çok psikiyatrik bozukluk çoklu gen polimorfizmine bağlıdır. 36 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011 İlaçların alınışından itibaren atılıncaya kadar vücutta geçirdirdikleri her aşamada Günümüzde yani, o ilacın farmakodinamik (resepözellikle üç törler, iyon kanalları, enzimler, immün moleküller) ve farmakokinetiğinde (taşıyıalanda tedavinin cılar, plazma proteinlerine bağlanma, abbireyselleştirilmesi sorpsiyon, dağılım, metabolizma, atılım) rolü olan her faktör ilacın kaderini dolason derece yısıyla klinik açıdan etkinliğini belirler. önemli kabul İlacın etkinliği, hastanın yaşı, cinsiyeti, genetik özellikleri, beslenme alışkanlıkları, edilmektedir; eliminasyon organlarının ve gastrointestiİlaç seçeneklerinin büyük bir ivme ile artpsikiyatri, nal kanalın fonksiyonel durumu, kişinin masına ve hastanın durumuna en uygun diğer hastalıkları ve kullanmakta olduğu ilaç/ilaçlar seçilmesine karşın günümüzde kardiyoloji ve diğer ilaçlar gibi kişiye özel olan faktörönemli oranda hastada istenilen tedavi onkoloji. ler tarafından değiştirilebilir. Hastalıklahedefleri sağlanamamaktadır. Doğru ilaç, rın bir kısmı (şizofreni, majör depresyon uygun dozda ve sürede, doğru intervallerle ve bipolar bozukluklar) poligeniktir. Özellikle kullanılmasına rağmen yanıt alınamayabilmekbir çok psikiyatrik hastalıkta patofizyolojinin iyi bilinmemesi te, yanıt yetersiz kalabilmekte veya bazen de toksik etkiler nedeniyle iyi bir aday gen seçmek zordur. Bireye özgü tedaoluşabilmektedir. Bunun iki temel nedeni olabilir: hastalıvi açısından en fazla araştırılmış olan ve en güçlü bulgulağın doğası ile ilgili faktörler ve hasta ile ilgili faktörler. Bu rı içeren alan, ilaç metabolizmasıdır. İlaçların eliminasyon noktada en önemli soru, seçilen ilacın hasta için gerçekten hızında görülen değişiklikler o ilacın metabolizmasında rol en doğru ilaç olup olmadığıdır. Yani bir anlamda tedavinin alan enzimlerin polimorfizminden kaynaklanır. Enzimlerin başarısı hastalığa değil hastaya özel tedavi seçilebilmesi ile indüklenmeleri veya inhibisyonları ile ilgili genetik farklılıklar mümkün görünmektedir. Rasyonel farmakoterapinin de hem monoterapide hem de polifarmaside etkinlik açısından özünü oluşturan ve aslında belki de yüzyıllardır söylenen son derece önemlidir. İlacın metabolize edilmesinden sorum“hastalık yoktur, hasta vardır” sözü bulunduğumuz yüzyıllu olan enzimlerin sentez veya yapısında bozulma olduğu fedan başlayarak “bireye özgü tedavi” olarak adlandırılacak notip yavaş metabolizör, normal olduğu fenotip ise hızlı meve şüphesiz geleceğin tedavi yaklaşımı olacaktır. Günütabolizör olarak tanımlanır. Yavaş metabolizör de dediğimiz müzde “bireye özgü tedavi yaklaşımı” dediğimiz şey daha ilacı diğerlerine göre daha yavaş metabolize eden bireylerde önceleri de önemini bildiğimiz fakat yeterli bilimsel kanıta ilacın etkileri daha güçlüdür, toksik belirtiler ortaya çıkar ve ihtiyaç duyulan bir alandır. Bireye özgü tedavi sadece klieliminasyonu daha yavaştır. Hızlı metabölizerler için ise etnisyenleri ve bilim insanını değil aynı zamanda ilaç sekkin kan düzeyine ulaşmak ancak yüksek doz ilaç verilmesi ile törünü, sağlık sigorta ve geri ödeme sistemlerinin yeniden sağlanabilir. İlaçlar onları metabolize eden enzimlerin aktividüzenlenmesi açısından sağlık otoritelerini de ilgilendirtesini arttırarak veya azaltarak birbirlerinin serum seviyelerimektedir. Gelişmiş ülkelerde 2013 yılından itibaren sağlık ni, dolayısıyla etkinliklerini değiştirebilir. İlaçların büyük bir hizmetlerinin parçası olması ve 2015 yılından itibaren de kısmını metabolize eden enzimlerin pratik olarak çalışmadıtam olarak kullanımı planlanmaktadır. ğı kabul edilen hastalarda toksik etkiler sıklıkla görülürken aynı enzimin çok hızlı çalıştığı hastalarda ise ilaçlardan beklenen yanıt alınamamaktadır. Bu iki hasta grubu için seçilmesi gereken dozlar arasında yaklaşık 15 kat fark olabileceği gösterilmiştir. Ayrıca, söz konusu hasta gruplarında sıklıkla birlikte kullanılan ilaçlar arasında farmakokinetik etkileşme olma riski de fazladır. Dolayısıyla karaciğer sitokrom enzim sistemine ait polimorfizmler hem ilacın o hastada için seçilmesi gereken en doğru dozu seçmemizi sağlar hem de olası etkileşmelerin bilinmesi, advers ilaç reaksiyonlarının ve yan etkilerin azaltılabilmesini sağladığı için de rasyonel farmakoterapi açısından son derece önemlidir. Son 16 yıl içinde 38 ilaç advers ilaç reaksiyonları ve buna bağlı güvenlik kaygıları nedeniyle piyasadan çekilmiştir. Bu anlamda ilaç sektörü açısından da önemli bir konumdadır. Geriye dönük olarak bulgular toplu değerlendirildiğinde; terapötik doz ayarlanması, yanıt öngörme, advers ilaç reaksiyonlarını azaltma, erken tanı ve kişisel sağlık planlaması ile bireye özgü tedaviyi daha da destekler yöndedir. “Hastalığı değil, hastayı tedavi etmek” de dediğimiz bireye özgü tedavi; yönerge, protokol ve algoritmalar çağında hiç de kolay bir iş değildir. Genetik faktörler ilaç yanıtındaki farklılıkların en az %20 -40’ından ve advers ilaç reaksiyonlarının %50’sinden sorumlu tutulmaktadır. Amerika’da bir yılda meydana gelen 2 milyon advers ilaç reaksiyonu yaklaşık 25 milyar dolara mal olmaktadır. Metabolizmadan sorumlu temel enzimlerimizin genotiplemesi bütün ilaç tedavilerinin etkinliğini Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler 37 ECZACILIK AKADEMİSİ %10-20 arttırma ve advers ilaç reaksiyonlarını %10-15 azaltma potansiyeline sahiptir. Tedavinin bireyselleştirilebilmesi açısından ilaç hedef molekülü ile ilgili bu genetik farklılıklar metabolizmanın genetik polimorfizmi kadar önemli olmasına rağmen halen klinikte rutin uygulamalar arasına girmemiştir. Genetik çalışmaların sonuçları oldukça değişkenlik göstermekle birlikte beyin fonksiyonlarının, patolojilerinin anlaşılması ve tedaviye yeni perspektif getirilebilmesi açısından son derece önemlidirler. Kişilerin ilaca lemeleri de getirecektir. Geleceğe yönelik yeni moleküllerin tedaviye kazandırılması açısından ilaç sektörünün de bu bilimsel gelişmeler doğrultusunda yeni düzenlemelere gitmeleri, ülkelerin yeni sağlık sigorta ve geri ödeme sisteminlerini bireye özgü tedavi gereklerine göre düzenlemeleri gerekecektir. Yakın gelecek tüm bu bilgi ve düzenlemelerle ortaya konan çabanın hem klinik pratikte kullanılabilirliğini hem de reçetelerin ne kadar bireyselleştirilebileceğini gösterecektir. verdiği yanıt büyük oranda değişkenlik göstermekte, bazen ilaçların yan etkileri veya birbirleriyle etkileşmeleri hastalarda ölüme yol açabilmektedir. Bugün dünyadaki dördüncü büyük ölüm sebebinin ilaç yan etkileri veya ilaç etkileşimleri olduğu kabul edilmektedir. Hem farmakodinamik açıdan nörotransmitterler, reseptörleri, hücre içi sinyal proteinleri ve taşıyıcı proteinler hem de farmakokinetik açıdan metabolizma enzimleri gösterdikleri değişkenliklerin ortaya konması sonucu rasyonel farmakoterapi açısından bilinmesi gereken faktörler öğrenilmiştir. Modern tıbbın sadece hasta olduktan sonra tedavi edici özellikte olması değil aynı zamanda hastalık oluşumunu önlemek ve hastalığın oluşabileceğini öngörmek gibi özellikleri olması da beklenmektedir. Bunlar içinden genetik bilgiler özellikle öngörü için kullanılmaktadır. 21. yüzyıl “bireye özgü ve öngörüsel tedavi” kavramı aslında kanıta dayalı tıbbın önemini bir kez daha ortaya koymaktadır. Bireye özgü farmakoterapi ile öncelikle en doğru ilacın en doğru terapötik dozda uygulanması sağlanacaktır. Ayrıca, en doğru farmakoterapi uygulanmasını sağlayarak tedavinin etkinliğinin belirlenmesini sağlamak dışında erken tanı, yan etkilerin ve etkileşimlerin şiddetinin belirlenmesi ve olası advers ilaç reaksiyonlarının öngörülebilmesini de sağlar. Güvenilir biogöstergelerin katkısıyla bir anlamda “konfeksiyon” reçetenin yerini “kişisel terzi” reçeteleri alacaktır. Tüm bunlar aynı zamanda bilimsel, etik, kanuni, sosyal sorunlar ve düzen- 38 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011 1966-1996 yılları arasında yayınlanan ve 39 araştırma raporuna göre ABD ve Avrupa’da, yanlış ve yetersiz ilaç tedavisi nedeniyle 2 milyon civarında kişi hastaneye yatarak tedavi görmüş, 100 000’in üstünde kişi ise hayatını kaybetmiştir. Bu durum, aslında ilaç tedavisinin istenen etkinliğe ulaşmasında veya istenmeyen yanıtı engellemede enzim polimorfizimlerinin öneminin bilinmesine rağmen bu bilginin kliniğe yeterince yansıtılmadığının bir göstergesidir. Yapılan testler en son bilimsel gelişmelere bağlı olarak değerlendirilmeli ve bu değerlendirmelerin sonucunda hastanın beslenme (çay, kahve ve greyfurt suyu tüketmek gibi) ve yaşam alışkanlıkları (sigara içmek gibi) ilaç metabolizmasını etkileyebilecek bilgilerin ışığı altında ve kullanılan diğer ilaçlar da dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Aslında yaşam boyu bir kez test yaptırmak yeterlidir. Genotipleme, kişi için doğru ilaç seçimi yapılmasında, ilaca cevap verenler ile vermeyenleri ayırmada, ilaç reaksiyonlarına bağlı toksisite problemlerini önlemek açısından çok önemlidir. Enzimlerin aktiviteleri sadece genetik faktörlerin kontrolü altında olmadığı gibi beslenme gibi, sigara içmek gibi, yaşam biçimi ve de ilaç etkileşimleri gibi diğer çevresel faktörlerde enzimlerin aktivitesinin belirlenmesinde çok önemli rol oynayabilirler. Bireye özgü tedavi kavramı şu an, tıp otoriteleri, sağlık sigortası kuruluşları, biyofarmasötik endüstri ve FDA gibi düzenleyici otoriteler tarafından kabul edilmiştir. Bireye özgü tedavi yöntemlerini kullanmaya başlamak için 15-20 yıl beklemek zorunda değiliz. Bireye özgü tedavinin uygulanması için kesin kriterler yoktur. Bütün hastalıkların tedavisi bireye özgü tedavi ya da teşhis ürünlerinin tedavi ürünleriyle kombinasyonunu gerektirmez. Yeni teknoloji ve ilaçların uygulanması kişisel yargı ve her durumda tedavi hekimin kararına bağlıdır. Bireye özgü tedavi hakkındaki bir tartışma konusu da ilaç firmalarının bireye özgü tedavinin kârlı bir araç olup olmadığını ve bu tedavi yönteminin maliyeti ile ilgilidir. Şüphesiz bireye özgü tedavinin gelişmesi sadece ilaç firmalarını değil eczaneleri de etkileyecektir. 2000 yılında Amerika’da yıllık toplam sağlık gideri 1.3 trilyon dolar iken 2005’te bu miktar ikiye katlandı ve artmaya devam etmektedir. Hastane hizmetleri, doktorlar ve ilaç reçeteleme masrafları bu harcamaların büyük bir kısmını oluşturmaktadır. Bu da bir anlamda sağlık sisteminin kalitesini gün geçtikçe düşürmektedir. Bu noktada bireye özgü tedavinin en faydalı şekilde modern eczacılık pratiğinde kullanılabilmesi için eczacıların, büyük bir hızla gelişen genetik ve farmakogenomik konusunda devamlı ve kısa süreli eğitim programları çerçevesinde bilgilendirilmeleri ve bilinçlendirilmeleri kaçınılmaz olmuştur. Dünyada sağlık için harcanan bütçenin %15’i ilaçlar için harcanmaktadır. Bunun gelecek on yıl içerisinde artması muhtemeldir. Bazı hastalıkların hala rasyonel tedavisi yoktur. Bu tip hastalıklar için sunulan yeni tedavi yöntemleri ilaç fiyatlarını arttıracak, ancak evde tedavi hizmetleri veya çok gerekli olmayan anlık/geçici ilaç masraflarının da içinde bulunduğu toplam sağlık harcamalarının fiyatlarını düşürecektir. Ancak, yeni ilaçların topluma tek başlarına sunulması, ilaç fiyatlarının birçok hastanın karşılayamayacağı miktarlarda olmasına neden olacaktır. Burada farmakogenomik temeline dayalı bireye özgü tedavinin önemi açıktır. Bunu geliştirmek başlangıçta maliyeti artırıyor görünsede uzun vadede sağlık harcamalarını azalacaktır. İlk olarak farmasötik endüstrinin endişesi; gelişmekte olan bireye özgü tedavi yöntemlerinin konvansiyonel tedaviye göre daha az kârlı olmasıydı. Bireye özgü tedavi için oluşturulan konsept ve modeller şu an farmasötik endüstri ve biyoteknoloji şirketleri tarafından kabul edilmiştir. Bir diğer soru ise, sağlık otoritelerinin bireye özgü tedavi masraflarını karşılayıp karşılamayacağıdır. Bireye özgü tedavi ilk olarak yüksek fiyatlı olsa da geliştikçe, gereksiz ve etkisiz ilaç kullanımını ve advers ilaç reaksiyonlarını dolayısıyla sağlık masraflarını azaltacaktır. Sonuç olarak bireye özgü tedavi, en basit tanımıyla, en uygun tedavinin, en uygun hastaya, en uygun dozda ve en uygun yolla verilmesi demektir. İlacın vücuda alımından atılımına kadar olan süreçte rol oynayan tüm enzimler, reseptörler, proteinler, nörotransmitterler vb. bireyler arasında farklılık göstermektedir. İnsanları birbirinden farklı kılan bu özellikler, genom içerisinde saklı olan genetik bilgiden kaynaklanmaktadır. İnsanlar arasındaki bu farklılıkların saptanması, daha bireysel bir tedavi yaklaşımını sağlayacaktır. Günümüzde kullanılan birçok tedavi yönteminde, aynı dozlar alınmasına rağmen hastaların verdiği cevaplar birbirinden çok farklı olabilmektedir. Gerek doz ayarlanmasına, gerekse çok sık gözlenen advers etkilerin önceden tahmin edilmesini sağlayan bireye özgü tedavi yöntemlerinin 21. yüzyılın ikinci on yılından itibaren bazı Avrupa ülkelerinde kullanıma girmesi, sonrasında ise tüm dünyaya yayılması öngörülmektedir. Bireye özgü tedavi; hastalar üzerindeki bireysel faydalar dışında, ülkelerin sağlık alanlarına yaptığı harcamaların da azalmasına yardım etmektedir. Şu an önünde bir takım sosyoekonomik, etik ve bilimsel problemler bulunsa da, görünen o ki bireye özgü tedavi, geleceğin tedavi yaklaşımı olacaktır. Kaynaklar l Arıcıoğlu F, Çetin M. Psikiyatride bireye özgü tedavi: Belki biraz eski veya biraz yeni, ama geleceğin tedavisi. Klinik Psikofarmakoloji Bülteni, 2010; 20(4):269-273. l Azad NS, Rasool N, Annunziata CM, Minasian L, Whitelly G, Kohn EC. Proteomics in clinical trials and practice. Molecular and Cellular Proteomics,2006;5(10): 1819-29. l Bren L. Metabolomics: Working toward personalized medicine. FDA Con- sum, 2005; 39: 28-33. l Holsboer F. How can we realize the promise of personalized antidepressant medicines? Nat Rev Neurosci 2008; 9: 638-646. l Hood L, Heath JR, Phelps ME, Lin B. Systems biology and new technologi- es enable predictive and preventative medicine. Science 2004; 306:640-643. l Ingelman-Sundberg M. Pharmacogenomic biomarkers for prediction of se- vere adverse drug reactions. N Engl J Med 2008; 358: 637-639. l Jain KK. Personalized medicine for cancer-from drug development into cli- nical practice. Exp Opin Pharmacother 2005; 6:1463-1476. l Jain KK (2009a). Role of biomarkers in personalized medicine. In: Textbook of personalized medicine. p: 59-68. Jain PharmaBiotech, Basel, Switzerland. l Jain KK (2009b). Personalized preventive medicine. In: Textbook of perso- nalized medicine. p: 329-333. Jain PharmaBiotech, Basel, Switzerland. l Jain KK. (2009c). Future of personalized medicine. In: Textbook of perso- nalized medicine. p: 395-406. Jain PharmaBiotech, Basel, Switzerland. l Leon D. The future (or lack of future) of personalized prescription in psychi- atry. Pharmacological Research, 2009; 59: 81-89, l Gurwitz D, Pirmohamed M. Pharmacogenomics: the importance of accura- te phenotypes. Pharmacogenomics 2010; 11(4): 469–470. l Yee SW, Chen L, Giacomini KM. Pharmacogenomics of membrane trans- porters: past, present and future. Pharmacogenomics 2010; 11(4): 475–479. l Lyman GH, Hirsch B. Comparative effectiveness research and genomic per- sonalized medicine. Personalized Medicine 2010; 7(3): 223–227. Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler 39 KİTAP TANITIMI Remzi ALTUNPOLAT PARAN KADAR SAĞLIK: Türkiye’de Sağlığın Ticarileşmesi S on yıllarda dünyada ve Türkiye’de sağlığa yapılan harcamalarda büyük bir artış yaşanmaktadır. Ancak salt bu göstergeden hareket etmek, sağlık alanında içinden geçmekte olduğumuz süreci anlamlandırmak bakımından bütünü görmemize engel olacaktır. Sağlık, ilaç ve eczacılık alanı dünya ölçeğinde giderek daha fazla ticarileşmekte; sağlık bir hak olmaktan çıkarak ‘meta’ haline gelmektedir. Dolayısıyla sağlık hizmet talebindeki ve sağlık harcamalarındaki artışın ne kadarının gerçek bir ihtiyaca tekabül ettiği ne kadarının kışkırtılmış/üretilmiş bir talep olduğu belirsizdir. Türkiye’nin önde gelen iktisatçılardan Mustafa Sönmez, İzmir Tabip Odası’nın katkılarıyla yayınladığı Paran Kadar Sağlık: Türkiye’de Sağlığın Ticarileşmesi başlıklı kitabında; sağlığın bir ‘meta’, yani alınır satılır bir “şey” haline getirilmesi, ticarileştirilmesi, piyasalaştırılması anlamına gelen “Kapitalist tıp modeli”ni ve bu modelin Sağlıkta Dönüşüm adı altında Türkiye koşullarında hayata geçirilme süreci ve mekanizmalarını kapsamlı bir bakışla irdeliyor. Çalışma dört ana bölümden oluşuyor: Birinci bölümde, dünyada sağlığın metalaşması sürecine paralel olarak sağlık harcamalarının izlediği seyir mercek altına alınıyor. Sağlık hizmetlerinin üretimi ve sunumunda kamu-özel işbirliği ve temel eğilimler inceleniyor. Neo-liberal sağlık politikalarının uygulamaya sokulmasında Dünya Bankası ve IMF gibi uluslararası kuruluşların rolü ortaya konuluyor. İkinci bölümde ise, Türkiye’de sağlık hakkı ve sağlık harcamalarındaki değişim üzerine yoğunlaşılıyor. Sağlık Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu ve özel sigortalar ile hane halkının yaptığı sağlık harcamalarının masaya yatırıldığı bu bölümde, Sağlıkta Dönüşüm Programı çerçevesinde en büyük sağlık harcama kurumu olarak kamu sağlık hizmetinin en önemli aktörlerinden biri haline getirilmiş SGK’nın yapısı inceleniyor. SGK’nın hizmet tedarikinde yüzünü daha fazla özel hastanelere döndüğünün ve özel hastaneciliği özendirdiğinin altı çiziliyor. Üçüncü bölümde, Türkiye’de sağlıkta endüstrileşme ve özel sermaye birikimin boyutları, araçları ve eğilimleri inceleniyor. Sağlık alanında başatlık kazanan özel sektörün hastane yatırımlarının çözümlendiği bu bölümde 40 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011 Mustafa Sönmez Yordam Kitap & İzmir Tabip Odası Yayınları, Nisan 2011 ilaç endüstrisine de yer veriliyor. Türkiye’de ilaç tüketimi, ilaç firmalarının Türkiye’deki 500 sanayi firması içindeki yeri, ilaç ve tıbbî cihaz ithalatı meselesine ışık tutuluyor. Bu başlık altında ayrıca son zamanların moda kavramlarından özel hastaneciliğin dışa açılarak pazar genişletme yöntemlerinden biri olan “tıp turizmi” konusuna değiniliyor. Dördüncü bölümde, Sağlıkta Dönüşüm çerçevesinde ekonomik-demokratik hakları budanan, esnek istihdam stratejileri/biçimleri bağlamında taşeron olarak çalıştırılan sağlık çalışanlarının durumları gözler önüne seriliyor. Kitabın ekler bölümünde ise, IMF ve Dünya Bankası ile yapılan anlaşmalarda ve hükümetler tarafından bu kuruluşlara verilen iyi niyet mektuplarında yer alan sağlıkla ilgili pasajlardan örnekler sunuluyor. Bu bölümde ayrıca; “yataklı tedavi kurumlarının illere göre dağılımı”, “yatak büyüklüğüne göre özel hastaneler”, “özel hastanelerin illere dağılımı”, “yabancı sermayeli sağlık kuruluşları ve özel sigorta şirketleri” ile ilgili tablolar yer alıyor. Sonuç olarak, Sönmez’in zengin verilerle ve örneklerle süslenmiş sağlığın ekonomi-politiğine giriş mahiyetindeki bu çalışması, günümüzde sağlık ve ilaç alanında yaşanan sorunlara yanıt arayanlar için bir başucu kitabı. KISA KISA SAĞLIK Gaye SARIKAYA Keşfedilen Üç Yeni Gen Meme Kanserini Tarihe Karıştıracak İngiliz bilim insanları meme kanserinin tedavisinde kilit rol oynayacak üç gen keşfetti. Uzmanlar bu üç genin kanserli tümörleri besleyen östrojen reseptörlerinin genetik kodunu çözerek, 5 yıl içerisinde meme kanserine karşı farklı tedavi yöntemleri geliştirmeyi umuyor. (Milliyet) Hastane Virüsünü Anında Yakalıyor New York Üniversitesi’nde yüksek lisans eğitimi alan Avdar Şan, hastane bakterisi diye anılan MRSA’nın yol açtığı ölümcül hastalığı kısa sürede teşhis eden bir cihaz geliştirdi. Bu yıl 12’ncisi düzenlenen ve sadece New York Üniversitesi öğrencilerinin başvurduğu “Yeni Girişim Teknolojileri” yarışmasına, liderliğini yaptığı 3 kişilik takım ile katılan Avdar Şan, birinci oldu. Şan ve ekibi projeleriyle MRSA Methiciline adlı çok ölümcül bir bakteriyel hastalığın teşhisi için başarılı bir şekilde kullanılabilecek bir cihaz geliştirdi. (Hürriyet) Cilt Kanserinde Yeni Umut Cilt kanserinin en ölümcül türü olan melanom tedavisinde geliştirilen yeni ilaç umut vadediyor. Braf olarak bilinen gende mutasyonun söz konusu olduğu hastalar için geliştirilen ilaç daha önce herhangi bir tedavi uygulanmamış 675 vakada denendi. Bu tür vakalarda kurtuluş oranı şu ana kadar yüzde 15 iken, yeni ilaçla üç ayın sonunda ölüm oranının yüzde 63 azaldığı gözlendi. ABD’li bilim insanları bu sonucun çok önemli olduğunu söyledi. (Bugün) 42 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011 Prostat Kanseri Aşıyla Önlenecek İngiltere, Leeds Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, geliştirilen bir aşının prostat kanserinin yayılmasını engellediğini ortaya koydu. Fareler üzerinde yapılan deneyde, sağlıklı hücrelerden alınan organizmaların geliştirilmesiyle yeni bir aşının yaratıldığını, bunun da kanser hücrelerinin yayılmasına engel olduğunu belirten Prof. Alan Melcher, bu aşının diğer kanser türlerinin önlenmesinde de kullanılabileceğini ifade etti. (Radikal) Türk Profesörün Keşfi “Alzheimer”e Umut Oldu İnsan beyninin oluşumundaki en büyük sırlardan biri, Amerika’nın dünyaca ünlü Yale Üniversitesi’nde genetik üzerine çığır açıcı çalışmalara imza atan Prof. Dr. Murat Günel’in Türkiye’deki araştırmacılarla işbirliği sonucu çözüldü. Ekip, insanı diğer türlerden ayıran ve insan beynine şekil vererek zekanın oluşmasına zemin hazırlayan yeni bir geni keşfetti. Beynin oluşumunda önemli rol oynayan “laminin-gamma3” isimli genin keşfi, önleyici hekimlik hizmetleri sayesinde beyinsel hastalıkların engellenmesi için kritik rol oynuyor. (Zaman) Unutkanlığın Nedeni “Saniyelik Uyuklama” ABD’de yapılan bir araştırmada, unutkanlığın ve sakarlığın nedeninin “saniyelik uyuklamalar” olabileceği ortaya çıktı. Wisconsin Üniversitesi psikologlarının yürüttüğü çalışma kapsamında, farelerin beynindeki elektriksel faaliyetler takip edildi. Günlük uyuma sürelerinden 4 saat daha az uyumaları sağlanan farelerin fiziksel aktivitelerindeki düşüşün, beyinlerinde faaliyetini durduran nöronlardan ileri geldiği anlaşıldı. EEG sonuçlarında, aktif olması gereken 20 nörondan 2’sinin bir saniyeden daha kısa bir sürede “uyku” moduna geçtiği gözlendi. (Milliyet) Yapay Pankreas Hazır Boston Üniversitesi ve Massachusetts Hastanesi 5 yıl süren çalışmalar sonucu 1. Tip Diyabet hastaları için yapay pankreas geliştirdi. 51 saat süreyle kullanılan yapay pankreas sayesinde 6 hastanın kan şekerinin düşmesi sağlandı. (Milliyet) Deriden Kan Damarı Kanseri Engelleyen Mucize İlaç Yolda Newcastle Üniversitesi’nde görevli bilim adamları, göğüs kanseriyle mücadele edebilmek için tasarlanan bir ilacın tüm kanser türleri için kullanılabileceğinin sinyallerini verdi. Tümörlü hücrelerin gelişip çoğalmasını engelleyen ilacın, kanserin diğer türlerinde de işe yarayabileceğini açıklayan bilim adamları, “İlaç, göğüs kanserinin yanı sıra yumurtalık ve pankreas kanserinde de işe yarıyor. Bu ilaç doktorların ilgisini çekti çünkü, böylelikle sağlıklı hücrelere zarar vermeden tümörle savaşıyor. Kanserli hücrenin DNA’sını bozuyor” dedi. (Vatan) ABD’de bilim insanlarının yaptığı bilimsel bir çalışma, donörlerden alınan deri hücreleriyle laboratuvar ortamında üretilmiş çeşitli boy ve ebatlarda her an ameliyatlarda kullanıma hazır kan damarlarının üretilmesinin yolunu açtı. Kök hücresi kullanılmadığı için ahlaki soruna da yol açmayacak gelişme, kan damarları zarar görmüş diyabetli hastalar, uzuvları zarar gören askerler, by-pass ameliyatı geçirenler ve diğer gruptaki hastaların tedavisinde kullanılabilecek. (Cumhuriyet) Kemoterapide Çığır Açan Buluş Bilim adamları, kemoterapide “akıllı bomba” olarak nitelendirdikleri bir buluşa imza attı. Guardian Gazetesi’nin haberine göre, kemoterapinin yan etkilerini büyük oranda azaltacak yöntemle ilaç artık sadece kanserli hücreleri etkileyecek. Böylece kanserin en etkili tedavi yönteminde saç kaybı, mide bulantısı ve bağışıklık sisteminin çökmesi gibi öldürücü yan etkilerini ortadan kaldırması bekleniyor. (Star) Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler 43 GÜNCE Ecz.Meriç KALAYCIOĞLU 1 Mayıs 2011 Pazar 9-10-11 Mayıs 2011 Pazartesi-Salı-Çarşamba Taksim’de düzenlenen ve TEB’in de düzenleme komitesinde yer aldığı 1 Mayıs kutlamalarına TEB Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak ve Genel Sekreter Uzm.Ecz.Harun Kızılay katıldılar. TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak ve Merkez Heyeti Üyesi Ecz.M.Şerif Boyacı, Avrupa Birliği Eczacılık Grubu (PGEU)’nun Prag’da düzenlenen çalışma grubu toplantısına katılım gerçekleştirdiler. 2 Mayıs 2011 Pazartesi 10 Mayıs 2011 Salı TEB 2. Başkanı Ecz.Mukaddes Harmancı ve Sayman Ecz. Nevin Taşlıçay, İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü’nün himayesinde, Birliğimiz ve Sağlık Ekonomisi ve Politikası Derneği desteği ile 14-18 Kasım 2011 tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirilecek olan Akılcı İlaç Kullanımı konusunda geliştirilen stratejilerin, politikaların ve kalıcı çözümlerin 7 yıllık aralarla değerlendirildiği “3. Uluslararası İlaç Kullanımını Geliştirme Konferansı” hakkında düzenlenen toplantıya katıldılar. TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tüketici ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü’nde düzenlenen Reklam Kurulu toplantısına katıldı. TEB 2. Başkanı Ecz.Mukaddes Harmancı, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Koruma Genel Müd. Yard. Ahmet Aslan’ı ziyaret ederek, bitkisel ürünlerin Sağlık Bakanlığı’ndan ruhsatlandırılmasının gerekliliği konusunda bir görüşme gerçekleştirdi. 11 Mayıs 2011 Çarşamba 3 Mayıs 2011 Salı TEB 2. Başkanı Ecz.Mukaddes Harmancı, Uşak Eczacı Odası’nın 14 Mayıs Eczacılık Günü etkinlikleri kapsamında düzenlemiş olduğu ‘Meslek Gündemi’ konulu toplantıya konuşmacı olarak katıldı. TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, 14 Mayıs Eczacılık Günü etkinlikleri çerçevesinde Eskişehir Eczacı Odası tarafından düzenlenen “İlaçta Durum ve Protokol Süreci” konferansına konuşmacı olarak katılarak, ‘Güncel Eczacılığa Bakış’ konulu bir sunum gerçekleştirdi. TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Denizli Eczacı Odası tarafından düzenlenen 14 Mayıs Eczacılık Günü etkinliklerine katılarak, ‘Güncel Eczacılığa Bakış’ konulu bir sunum gerçekleştirdi. TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, 14 Mayıs Eczacılık Günü etkinlikleri çerçevesinde Sakarya Eczacı Odası’nca düzenlenen, ‘Eczacılık Gündemi’ konulu konferansa konuşmacı olarak katıldı. Saymanlar Danışma Kurulu toplantısı, 36 Eczacı Odası Saymanının katılımı ile TEB Dora Otel’de gerçekleştirildi. TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Afyon Eczacı Odası tarafından 14 Mayıs Eczacılık Günü etkinlikleri kapsamında düzenlenen ‘Güncel Eczacılık Sorunlarına Bakış’ konulu toplantıya katılarak bir sunum gerçekleştirdi. 6 Mayıs 2011 Cuma 12 Mayıs 2011 Perşembe TEB Merkez Heyeti ve Denetleme Kurulu, Kırklareli Eczacı Odası’nın yeni hizmet binasının açılış törenine katılım gerçekleştirdi. TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, Aksaray Eczacı Odası’nca 14 Mayıs Eczacılık Günü etkinlikleri kapsamında düzenlenmiş olan toplantıya katılarak, ‘Eczacılığın Gündemi’ konusunda bir sunum gerçekleştirmesinin ardından Nevşehir Eczacı Odası’nın düzenlemiş olduğu ‘Eczacılık’ta Durum Değerlendirmesi’ konulu konferansa konuşmacı olarak katıldı. 7 Mayıs 2011 Cumartesi TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Tokat Eczacı Odası tarafından düzenlenen 14 Mayıs Eczacılık Günü etkinliklerine katılarak, ‘Güncel Eczacılığa Bakış’ konulu bir sunum gerçekleştirdi. 9 Mayıs 2011 Pazartesi İlaçta Durum Komisyonu, KKİ artışı veya fiyat düşüşü nedeniyle 2010 yılı Aralık ayında meydana gelen stok zararlarının mal fazlalarını da kapsayan biçimde telafisi işleminin bazı firmalar tarafından halen karşılanmamış olması ve firmaların bu konudaki yükümlülüklerini yerine getirmemiş olması konularını görüşmek üzere TEB Merkez Binası’nda bir toplantı gerçekleştirdi. TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz. Harun Kızılay başkanlığında yapılan toplantıya, komisyona üye eczacı odalarının başkanları katıldılar. TEB 2. Başkanı Ecz. Mukaddes Harmancı, Manisa Eczacı Odası tarafından 14 Mayıs Eczacılık Günü etkinlikleri kapsamında düzenlenmiş olan ‘Mesleğin Gündemi’ konulu panele konuşmacı olarak katıldı. TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Diyarbakır Eczacı Odası tarafından düzenlenen 14 Mayıs Eczacılık Günü etkinliklerine katılarak, ‘Güncel Eczacılığa Bakış’ konulu bir sunum gerçekleştirdi. TEB Saymanı Ecz.Nevin Taşlıçay, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nda düzenlenen 15. Tüketici Konseyi toplantısına katılım gerçekleştirdi. 13 Mayıs 2011 Cuma Bilimsel Eczacılığın 172. yılı kutlamaları dolayısıyla, TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, basın mensuplarıyla kahvaltıda bir araya gelerek bir basın açıklaması düzenledi. Akılcı ilaç kullanımının bir alt konusu olmakla birlikte, ciddi bir 44 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011 halk sağlığı sorunu haline gelmiş bulunan, antibiyotik direnci ve akılcı antibiyotik kullanımı konusuna dikkat çekilen bu toplantıda ayrıca Milletvekili genel seçimlerinde adaylıkları bulunan eczacıların da basına tanıtımı gerçekleştirildi. 14 Mayıs Eczacılık günü etkinlikleri kapsamında, Birliğimizin ev sahipliğinde, TEB Dora Otel’de ilk olarak “Akılcı İlaç Kullanımı Perspektifinden Antibiyotiklere Bakış” konulu bir panel düzenlendi. TEB Merkez Heyeti ve Denetleme Kurulu’nun katıldığı bu panelde konuşmacı olarak, TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak’ın yanı sıra, Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Prof.Dr.Adnan ÇINAL, Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdür Yardımcısı Dr. Ali Sait Septioğlu ve Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı’ndan Doç.Dr. Nilay ÇÖPLÜ yer aldı. Ardından düzenlenen TEB Eczacılık Akademisi ve “Benim Eczacım” kısa film yarışması ödül töreninde, ödüller sahiplerini buldu. TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Kütahya Eczacı Odası tarafından düzenlenen 14 Mayıs Eczacılık Günü etkinliklerine katılarak, ‘İlaçta Durum’ konulu bir söyleşi gerçekleştirdi. 14 Mayıs 2011 Cumartesi TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, 14 Mayıs Eczacılık Günü etkinlikleri kapsamında Kütahya Eczacı Odası’nca düzenlenen bir söyleşiye konuşmacı olarak katıldı. TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Balıkesir Eczacı Odası tarafından düzenlenen 14 Mayıs Eczacılık Günü etkinliklerine katılarak, ‘Güncel Eczacılığa Bakış’ konulu bir sunum gerçekleştirdi. 16 Mayıs 2011 Pazartesi TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, Kayseri Eczacı Odası’nın Erciyes Üniversitesi Eczacılık Fakültesi ile ortaklaşa düzenlemiş oldukları 14 Mayıs Eczacılık Günü etkinlikleri kapsamındaki Güncel Eczacılık Paneli’ne konuşmacı olarak katıldı. TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin 66. Genel Kurulu’na katılım gerçekleştirdi. TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, SGK GSS Genel Müdürü Hasan Çağıl ile bir görüşme gerçekleştirdi. 17 Mayıs 2011 Salı TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, Kahramanmaraş Eczacı Odası’nca 14 Mayıs Eczacılık Günü etkinlikleri kapsamında düzenlenmiş olan programa katılım gerçekleştirdi. 18 Mayıs 2011 Çarşamba TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, Adana Eczacı Odası ve ardından Hatay Eczacı Odası tarafından 14 Mayıs Eczacılık Günü etkinlikleri kapsamında düzenlenmiş olan “Eczacının Gündemi’ konulu söyleşilere konuşmacı olarak katıldı. TEB 2. Başkanı Ecz.Mukaddes Harmancı, 14 Mayıs Eczacılık Günü etkinlikleri kapsamında Sivas Eczacı Odası’nca düzenlenen “Türk Eczacıları Birliği’nin Gündemde Olan Konulara İlişkin Çalışmaları ve Görüşleri” konulu söyleşiye konuşmacı olarak katıldı. Muvazaa şüphesiyle değerlendirilen dosyalar hakkında Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü’nde yapılan komisyon toplantısına TEB Genel Sekreteri Uzm. Ecz.Harun Kızılay, Birliğimiz çalışanı eczacı ve hukuk danışmanları katılım gerçekleştirdiler. 20 Mayıs 2011 Cuma TEB 2. Başkanı Ecz.Mukaddes Harmancı, Eskişehir Eczacı Odası ve Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi ev sahipliğinde düzenlenen “ Her Yönüyle Eczacılık” Sempozyumu’nun açılış konuşmasını gerçekleştirdi. 25 Mayıs 2011 Çarşamba Birliğimiz ve Novartis işbirliği ile gerçekleştirilen TEB-E-ON (Eczacılar için Online Eğitim Platformu) projesinin lansmanı Ankara Swiss Otelde düzenlenen bir basın toplantısı ile gerçekleştirildi. TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak ve Novartis Türkiye Başkanı Güldem Berkman’ın katıldıkları protokol töreni ile tüm kamuoyu bilgilendirildi. Projenin lansman toplantısına TEB Merkez Heyeti ve Denetleme Kurulu katılım gerçekleştirdi. 26-27-28 Mayıs 2011 Perşembe-Cuma-Cumartesi Mesleki sorunları konuşmak ve Merkez Heyeti’nin geçmiş altı ayını değerlendirmek üzere, Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti, 53 Bölge Eczacı Odası’nın Başkan ve yöneticileri ile delegeler ve üyelerinin katılımı ile Çorum Eczacı Odası’nın ev sahipliği’nde 37. Dönem III. Bölgelerarası Toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda ayrıca Türk Eczacıları Birliği ve Bölge Eczacı Odası yöneticilerince, 12 Haziran’da yapılacak olan genel seçimlerden önce, mesleki sorunların ve çözüm önerilerinin yanı sıra, sağlık alanında gerçekleştirilecek olan uygulamalara yönelik olarak tespit ve çözüm önerilerinin değerlendirildiği bir rapor hazırlandı. 30 Mayıs 2011 Pazartesi TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, SGK GSS Genel Müdürü Hasan Çağıl ile bir görüşme gerçekleştirdi. TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Maksut Coşkun ile bir araya gelerek, ‘Müze Eczane’ hakkında bir görüşme gerçekleştirdi. 31 Mayıs 2011 Salı TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Daire Başkanlığı Bilişim Ağları Şube Müdürü Mesut Küçükiba’yı ziyaret ederek, “Ulusal Yargı Ağı” projesi hakkında görüşme gerçekleştirdi. 1 Haziran 2011 Çarşamba TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak ve 2. Başkan Ecz.Mukaddes Harmancı, Bilecik İl Temsilciliği’nin açılış törenine katıldılar. Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler 45 TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, İstanbul’da düzenlenen “Sektörün Geleceği: Büyümeyi Yeniden Sağlamak İçin Kompleks Yapının Yönetimi” konulu IMS toplantısına katılım gerçekleştirdi. 2 Haziran 2011 Perşembe TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, SGK Başkanı M.Emin Zararsız’ı makamında ziyaret ederek bir görüşme gerçekleştirdi. 4 Haziran 2011 Cumartesi Bursa Ecza-Koop’un 2010 yılındaki çalışmalarını ve 2011 hedeflerini ortaklarıyla paylaştığı 32. Olağan Genel Kurul Toplantısına, TEB Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, Merkez Heyeti Üyesi Ecz. Ekrem EŞKİNAT ve Ecz. Şerif Boyacı ile Denetleme Kurulu Başkanı Ecz. Sertaç Özmen katıldılar. TEB Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak toplantıda bir konuşma gerçekleştirdi. 7 Haziran 2011 Salı Muvazaa şüphesiyle değerlendirilen dosyalar hakkında Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü’nde yapılan komisyon toplantısına TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Sayman Ecz.Nevin Taşlıçay, Birliğimiz çalışanı eczacı ve hukuk danışmanları katılım gerçekleştirdiler. 8 Haziran 2011 Çarşamba TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, SB Tedavi Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Şencan’ı makamında ziyaret ederek, eczanelerin 1. basamak sağlık kuruluşu olmasının gerekliliği konusunda bir görüşme gerçekleştirdi. 9 Haziran 2011 Perşembe TEB 2. Başkanı Mukaddes Harmancı, SB Sağlık Eğitim Genel Müdürlüğü’nde Eczane Teknisyenleri hakkında yapılan toplantıya katılım gerçekleştirdi. TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, TEKB tarafından düzenlenen 2. Eczacı Kooperatifleri-İlaç Endüstrisi Bilgi Paylaşım Toplantısı’na katılarak bir konuşma gerçekleştirdi. 9-10 Haziran 2011 Perşembe-Cuma İlaçta Durum Komisyonu, eczaneler tarafından yapılan alımlarda uygulanan vadeler ve ticari ıskontolar konusunu ilaç firmaları ile görüşmek üzere İstanbul’da bir toplantı yaptı. TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, Genel Sekreter Uzm.Ecz.Harun Kızılay ve komisyona üye eczacı odalarının temsilcileri ile gerçekleştirilen görüşmeler ve çalışmalar neticesinde Komisyon, eczacıların, eczane stoklarını minimal seviyede tutması ve firma kampanyalarına girmemeleri konusunda tavsiyede bulunma kararı aldı. tıldı. TEB Merkez Heyeti, Burdur ili ve ilçelerinde faaliyet gösteren eczacılar ile bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantının ardından ise Heyet, 54. Bölge Burdur Eczacı Odası’nın Kurucu Yönetim Kurulu’nu atayarak Oda’nın kuruluş işlemlerini gerçekleştirdi. 15 Haziran 2011 Çarşamba TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin İlaç Sektör Meclis Toplantısı’na katılım gerçekleştirdi. 20 Haziran 2011 Pazartesi TEB 2. Başkanı Ecz.Mukaddes Harmancı, Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde düzenlenen mezuniyet törenine katılarak, bir konuşma gerçekleştirdi. TEB Saymanı Ecz.Nevin Taşlıçay, Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde düzenlenen mezuniyet törenine katılarak, bir konuşma gerçekleştirdi. 18-22 Haziran 2011 Cumartesi-Çarşamba TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, Genel Sekreter Uzm. Ecz.Harun Kızılay ve Merkez Heyeti Üyesi Ecz.M.Şerif Boyacı, Avrupa Birliği Eczacılık Grubu (PGEU)’nun Berlin’de düzenlenen yıllık toplantısı ve sempozyuma katılım gerçekleştirdiler. 22 Haziran 2011 Çarşamba TEB 2. Başkanı Ecz.Mukaddes Harmancı, SB İlaç ve Eczacılık Genel Müd. Yard. Doç. Dr. M. Levent Altun ile bir görüşme gerçekleştirdi. Muvazaa şüphesiyle değerlendirilen dosyalar hakkında Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü’nde yapılan komisyon toplantısına TEB Saymanı Ecz.Nevin Taşlıçay, Birliğimiz çalışanı eczacı ve hukuk danışmanları katılım gerçekleştirdiler. 23 Haziran 2011 Perşembe TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, SGK GSS Genel Müdürü Hasan Çağıl ile bir görüşme gerçekleştirdi. 24 Haziran 2011 Cuma TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, 2. Başkan Ecz.Mukaddes Harmancı ve Genel Sekreter Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu Başkan Yard. Vedat Gür’ü makamında ziyaret ettiler. Ziyarette, eczanelerin kamu yararına dernek statüsüne alınarak uygulanmakta olan elektrik tarifesinde yeniden bir düzenleme yapılması talep edildi. 14 Haziran 2011 Salı 28-30 Haziran Salı-Perşembe TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tüketici ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü’nde düzenlenen Reklam Kurulu toplantısına ka- TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, Genel Sekreter Uzm. Ecz.Harun Kızılay ve Merkez Heyeti Üyesi Ecz.M.Şerif Boyacı, Budapeşte’de düzenlenen Europharm Forum toplantısına katılım gerçekleştirdiler. 30 Haziran 2011 Perşembe TEB Saymanı Ecz.Nevin Taşlıçay, TEKB’nin Genel Kurul Toplantısı’na katılım gerçekleştirdi. Ardından Sağlıklı Gelecek İçin Büyük Eczacılık Buluşması tanıtım toplantısına katıldı. 46 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011 MİTİNG Ali Serkan MERCAN 1 Mayıs: Emekçilerin uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü Y aşadığımız topraklarda 1 Mayıs “İşçi Bayramı” ilk kez Osmanlı döneminde, 1905 yılında İzmir’de kutlanmıştı. Cumhuriyetin ilk yıllarında kutlanması yasak olan 1 Mayıs, 1935 yılında ‘Bahar ve Çiçek Bayramı’ ismi verilerek tatil günü olarak ilan edildi. 1960 yılı ile birlikte ise yine yasaklar ile dolu bir süreç başladı. Bu ortamda, 1976 yılı 1 Mayıs kutlamaları DİSK’in öncülüğünde gerçekleştirilmiş ve 400 bin emekçi Taksim Meydanı’nı doldurmuştu. Ancak 1 yıl sonra 1977 yılında Taksim Alanı’na gelen 500 bin emekçi Türkiye Cumhuriyeti tarihinin gördüğü en kanlı komplolardan birine tanık olacaktı. Bayramlarına sahip çıkmış ve alanları özgür ruhlarıyla doldurmaya başlamış olan kadını, erkeği, çocuğu, öğrencisi 100 binlerce insanın üzerine, dönemin DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler’in konuşmasının sonlarına doğru, çevredeki binalardan ateş açıldı. Yaşanan paniğin ardından 37 insanımız yaşamını yitirirken 200’den fazla kişi de yaralandı. Daha sonra 1980 darbesine uzanan şiddet olaylarının ve faili meçhul cinayetlerin gerçekleştiği cunta yılları. Sonrasındaki 30 yıl, anti-demokratik uygulamaların rutinleştiği, hak ve hukuk arama söylemi ile her türlü demokratik tepkinin suç sayıldığı yıllar oldu. 1980 Askeri Darbesi’nden 28 yıl sonra “Emek ve Dayanışma Günü” olarak kutlanması kabul edilen 1 Mayıs, 2009 yılında bir yasa ile resmi tatil ilan edildi. 2010 yılında ise 32 yıl aradan sonra yüzbinler tekrar 1 Mayıs Alanı’nı doldurdular. Büyük bir coşku ve heyecanla 200 bini aşkın katılımcı, bir önceki yıl yaşanan olayların aksine Taksim Meydanı’nda görkemli bir kutlama gerçekleştirdi. Türkiye’de demokratik mücadelelerinin tarihi yazılırken, tam anlamıyla bir kilometre taşı sayılacak olan 48 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011 bu kazanım (Taksim Meydanı’nın 1 Mayıs İşçi Bayramı Kutlamalarına açılması), ülkemizin işçilerinin, kamu emekçilerinin, meslek sahiplerinin, emeklilerinin, işsizlerinin, yoksullarının, kadınlarının ve gençlerinin ortak mücadelelerinin ürünü oldu. 2011 yılına gelindiğinde; barış için, özgürlük için, demokrasi için, saygın bir iş için, savaşsız bir dünyada sömürüsüz, baskısız, insan onuruna yaraşır bir yaşam için bir araya gelen, Türkiye’nin en büyük işçi ve memur konfederasyonları TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, DİSK, MEMUR-SEN, KESK ve meslek örgütleri TMMOB, TTB ve TEB; sosyal adalet, eşitlik, bağımsızlık ve sendikal haklar için başta Taksim olmak üzere tüm Türkiye’de omuz omuza olmaya karar verdi. Aynı zamanda, özgürlükçü, eşitlikçi, sivil, demokratik bir anayasa ve yasalar için; inanç ve düşünce özgürlüğü için seslerini yükseltmek için de bir araya gelmiş olan Türkiye’nin en örgütlü bu kesimleri 1 Mayıs’ı ortak düzenleme kararı ile anlamlı bir duruş sergilemiş oldu. Özgürlükten, demokrasiden ve sosyal devletten vazgeçmeyeceklerini ortak bildirilerinde açıkça ifade eden örgütler Taksim Alanı’nda bir kez daha onurlu bir duruş sergilediler. Türk Eczacıları Birliği pankartı arkasında yürüyüşe katılan Birlik yöneticileri ve çalışanları ile eczacılar, eczane teknisyenleri ve oda çalışanları Taksim’de özgürce kutlanan ikinci 1 Mayıs kutlamalarının düzenleyicisi olmanın gururu ile katılım sergilediler. Türk Eczacıları Birliği Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, TEB Genel Sekreteri Uzm. Ecz Harun Kızılay ve DİSK/Sosyal-İş Sendikası Üyesi TEB çalışanları; çevre illerin Bölge Eczacı Odaları’ndan ve İstanbul Eczacı Odası’ndan gelenler ile birlikte Taksim Meydanı’nda bu görkemli kutlamaya hep birlikte tanık oldular. SENDİKA POSTASI Ecz.Neşe KILINÇ MERCAN SENDİKAL FAALİYETLER VE HABERLER ANKARA’DA SON YILLARIN EN GÜÇLÜ 1 MAYIS KUTLAMASI YAPILDI. O n binlerce işçi ve emekçi, hak gasplarına, işsizliğe, yoksulluğa, sömürüye ve güvencesiz çalışmaya karşı Ankara’da 1 Mayıs alanını doldurdu. Emekçiler, 1 Mayıs mitinginin yapıldığı Sıhhiye Meydanı’na sığmadı. Türk Eczacıları Birliği çalışanları olarak Sendikamız Sosyal-İş’le beraber 1 Mayıs mitingine katılım sağladık. DİSK, KESK ve Türk-İş’e bağlı sendikalar ile meslek örgütleri, kitle örgütleri, siyasi partiler, gençlik örgütleri, kadın örgütleri, taraftar grupları, üniversiteli ve liseli öğrenciler ile çeşitli mahallelerden Ankaralılar, on binlerce kişilik bir kortej oluşturdu. Özelleştirme ve taşeronlaştırmaya duyulan tepki, sendikal hak ve insanca yaşam talepleri sendikaların kortejlerinde öne çıkan gündemler oldu. İŞYERİ TEMSİLCİMİZ DEĞİŞTİ. İşyeri temsilcimiz olan Sahra Daşdemir Yılmaz’ın Türk Eczacıları Birliği’nde sürdürdüğü görevinden ayrılması sonucu, yedek temsilcilerimizden S.Aslı Yürür Meran işyeri temsilcisi olarak atandı. Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler 49 BASINDA TEB Gaye SARIKAYA TRT HABER “MERKEZ HABER” 02.05.2011 Altın çilek kapsülünün zararlarına değinilen programa stüdyo konuğu olarak katılan Türk Eczacıları Birliği Saymanı Ecz.Nevin Taşlıçay, “Bitkisel ürünler ve takviye edici gıdalarda göz göre göre insanlarımızın kandırıldığını izliyoruz” diyerek, şöyle konuştu: “Altın çilekle ilgili olarak yeterli bilimsel bir çalışmanın olmadığını biliyoruz. Meyvenin en belirgin özelliği antioksidan etkisi. Piyasaya gıda takviyesi ürün olarak sürüldü ancak gıda takviyesi ürün olarak Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’ndan herhangi bir izin de yok. O nedenle ürünün piyasada zayıflatıcı ürün olarak lanse ediliyor olması zaten mevzuata uygun değil. Biz Türk Eczacıları Birliği olarak, insan sağlığını etkileyen bütün ürünlerin izninin Sağlık Bakanlığı tarafından verilmesi gerektiğini savunuyoruz.” HABERTÜRK “HABERLER” 03.05.2011 Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sahte ilaç ve reçetenin önüne geçebilmek adına eczaneleri sınıflandırmaya gitmesi üzerine görüş bildiren Türk Eczacıları Birliği Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, “Toplumda eczacıları töhmet altında bırakmak ve kamuoyuna bu alanda bir usulsüzlük bir yolsuzluk varmış gibi lanse etmek doğru bir yaklaşım değildir. Türkiye’de insanlar yılda ortalama 7 kere hekime gidiyorlar. 2002 yılından önce 2,5 defa hekime gitme sıklığı varsa sağlık alanında harcamanın artması ve ilacın bedelinin artması doğaldır” dedi. TRT HABER “MERKEZ HABER” TRT-1 “SABAH HABER” 13.05.2011 Eczacılar haftası nedeniyle Türk Eczacıları Birliği, antibiyotik kullanımıyla ilgili bir basın toplantısı düzenleyecek. KANAL B “HABERLER” 13.05.2011 14 Mayıs Eczacılık Haftası nedeniyle basın toplantısı düzenleyen Türk Eczacıları Birliği, hükümetin ilaç tasarrufu politikasını eleştirdi. Tasarrufun erişim hakkının kısıtlanmasıyla mümkün olamayacağını belirten Türk Eczacıları Birliği Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, “Tasarruf akılcı kullanımla yapılır” dedi. KANAL 7 “ANA HABER” 13.05.2011 Ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçlarda bulunan parasetamol adlı madde, kansere davetiye mi çıkarıyor? Yapılan son araştırmalar böyle bir riskin var olduğunu gösteriyor. Konuyla ilgili olarak konuşan Türk Eczacıları Birliği Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, “Sadece parasetamol kullanmaktan dolayı insanların kansere yakalanma riski söz konusu değildir” dedi. CNN TÜRK “ANA HABER” 13.05.2011 Bu yıl ki eczacılık haftasının temasını “Akılcı Antibiyotik Kullanımı” olarak seçen Türk Eczacıları Birliği, antibiyotiklerin akılcı kulanılmaması durumunda gelecekte başka hastalıklara ve binlerce insanın ölümüne davetiye çıkaracağına dikkat çekti. Türk Eczacıları Birliği Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, gereksiz antibiyotik kullanımı nedeniyle bugün tedavi edilebilir hastalıkların ileride tedavi edilemez hale gelebileceği mesajını verdi. 04.05.2011 KANAL B “ANA HABER” 13.05.2011 Sosyal Güvenlik Kurumu, sahte reçetelerin önüne geçmek için eczaneleri sınıflandırıyor. Konuyla ilgili canlı yayın konuğu olarak katıldığı programda konuşan Türk Eczacıları Birliği Genel Sekreteri Uzm.Ecz. Harun Kızılay, “Biz kesinlikle bunu doğru bulmuyoruz çünkü; ortada bir reçete varsa bunu yazan eczacı değil, sağlık kuruluşlarında çalışan hekimlerdir. Elbette sağlık harcamaları içerisinde ilaç harcamaları belli bir kalemi tutar ama bu durum, eczanelerin sınıflandırılmasıyla çözülmez. Burada yapılması gereken reçetelerin dijital ortama aktarılması ve bunun için gerekli alt yapının oluşturulmasıdır” şeklinde konuştu. 14 Mayıs Eczacılık Haftası dolayısıyla basın açıklaması yapan Türk Eczacıları Birliği, hükümetin ilaç tasarrufu politikasını eleştirdi. Tasarrufun erişim hakkının kısıtlanmasıyla mümkün olamayacağını belirten Türk Eczacıları Birliği Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, “Tasarruf akılcı kullanımla yapılır” dedi. HABERTÜRK “1 GÜN” 14.05.2011 Siyasi partilerin vekil listelerinde yer alan eczacı milletvekili adaylarına Türk Eczacıları Birliği’nden destek geldi. Türk Eczacıları Birliği, sorunlarını meclise taşıyacak meslektaşlarına “ilaçta tasarruf olmaz” dedi. Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler 51 BASINDA TEB KANAL 7 “KANAL 7’DE SABAH” 14.05.2011 Ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçlarda bulunan parasetamol adlı madde, kansere davetiye mi çıkarıyor? Yapılan son araştırmalar böyle bir riskin var olduğunu gösteriyor. Konuyla ilgili olarak konuşan Türk Eczacıları Birliği Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, “Sadece parasetamol kullanmaktan dolayı insanların kansere yakalanma riski söz konusu değildir” dedi. CNN TÜRK “ANA HABER” 14.05.2011 Antibiyotikler akılcı kullanılmazsa gelecekte başka hastalıklara ve binlerce insanın ölümüne davetiye çıkaracak. Uyarı Türk Eczacıları Birliği’ne ait. Bu yıl ki eczacılık haftasının temasını “Akılcı Antibiyotik Kullanımı” olarak seçen Türk Eczacıları Birliği, tehlikeye dikkat çekti. Türk Eczacıları Birliği Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, gereksiz antibiyotik kullanımı nedeniyle bugün tedavi edilebilir hastalıkların ileride tedavi edilemez hale gelebileceği mesajını verdi. STAR “ANA HABER” 17.05.2011 Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, kapsüller halinde piyasaya sürülen “Altın Çilek”in satışını durdurdu ve mevcutları da toplatma kararı aldı. Uzmanlara göre içinde ne olduğu bilinmeyen gıda takviyelerinin zayıflamak amacıyla kullanılması ölüme davetiye çıkarmak anlamına geliyor. Türk Eczacıları Birliği Genel Sekreteri Uzm.Ecz. Harun Kızılay, “Altın çilek isimli ürün kesinlikle zayıflatma amacıyla kullanılamaz. Buna ilişkin herhangi bir bilimsel çalışma yoktur. Vatandaşlarımız bu tür ürünleri almasınlar” dedi. daşlarımız hastaya tarif ettikten sonra evde kullanırken akıllarına gelebilecek bazı hatırlatmaları bu kutunun içerisindeki kullanma talimatından öğrenebilecekler” dedi. HABERTÜRK “AKŞAM HABERLERİ” 25.05.2011 Gıda ve ilaçlarda bakteri oluşumunu engellemek için kullanılan paraben’in kanserojen etkisi olduğu iddia edildi. Türk Eczacıları Birliği Genel Sekreteri Uzm.Ecz. Harun Kızılay, Sağlık Bakanlığı’nı bu konuda araştırma yapmaya çağırdı. HABERTÜRK “DÜNDEN SONRA” 26.05.2011 Gıda ve ilaçlarda bakteri oluşumunu engellemek için kullanılan paraben’in kanserojen etkisi olduğu iddia edildi. Türk Eczacıları Birliği Genel Sekreteri Uzm.Ecz. Harun Kızılay, Sağlık Bakanlığı’nı bu konuda araştırma yapmaya çağırdı. HABERTÜRK “HABERLER“ 11.06.2011 Türk Eczacıları Birliği, mesane kanserine yol açması dolayısıyla Fransa’da satışı durdurulan pioglitazon içeren ilaçlar konusunda Sağlık Bakanlığı’nı uyardı. Türk Eczacıları Birliği Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, “Sağlık Bakanlığı’nın bu konuyla ilgili mutlaka kendi bilimsel kurullarını toplayıp, Avrupa’daki gelişmeleri takip ederek konuyla ilgili doyurucu bir bilgiyi kamuoyuyla paylaşmasını bekliyoruz” şeklinde konuştu. NTV “HABERLER” 11.06.2011 Türk Eczacıları Birliği, Fransa’da yasaklanan pioglitazon içeren ilaçlar konusunda Sağlık Bakanlığı’nı uyardı. TV 8 “ANA HABER” 20.05.2011 ULUSAL “ANA HABER” 11.06.2011 Hastalar artık kullandıkları ilaçla ilgili merak ettikleri herşeyi prospektüslerden öğrenebilecek. Türk Eczacıları Birliği Genel Sekreteri Uzm.Ecz. Harun Kızılay, “Kullanma talimatı daha çok hastanın yani vatandaşımızın anlayacağı bir şekilde oluşabilecek yan etkiler, ilaç kullanırken nelere dikkat etmek gerekiyor bunların açık ve anlaşılabilir mümkünse de tıbbi terimden uzak bir şekilde hazırlanmasını sağlıyor. Reçetelerdeki ilaçları, eczacı arka- Mesane kanserine yol açtığı için Fransa’da yasaklanan ilaçlar, Türkiye’de 10 farklı ilacın içinde bulunuyor. Türk Eczacıları Birliği, halk sağlığının korunması için Sağlık Bakanlığı’nı bir an önce harekete geçmeye çağırdı. 52 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011 NTV “GECE BÜLTENİ” 12.06.2011 Türk Eczacıları Birliği, Fransa’da yasaklanan pioglitazon içeren ilaçlarla ilgili Sağlık Bakanlığı’nı önlem almaya çağırdı. ANAYURT 15.05.2011 BUGÜN 15.05.2011 BAŞKENT GAZETESİ 14.05.2011 BİRGÜN 14.05.2011 BİRGÜN 15.05.2011 GÜNEŞ CUMHURİYET 15.05.2011 15.05.2011 Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler 53 BASINDA TEB EKONOMİ 14.06.2011 GÜNLÜK EVRENSEL 13.05.2011 DÜNYAYA YENİ SÖZ 15.05.2011 HABER VAKTİM YARIN 14.05.2011 15.05.2011 RADİKAL 15.05.2011 SÖZCÜ 15.05.2011 54 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011 ZAMAN 15.05.2011 HÜRRİYET BURSA HABERTÜRK 14.05.2011 15.05.2011 SABAH 15.05.2011 24 SAAT BAŞKENT GAZETESİ 15.05.2011 13.06.2011 YENİ ŞAFAK 15.05.2011 EGE TELGRAF 24 SAAT 11.05.2011 16.06.2011 Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler 55 BASINDA TEB GÜNEŞ 12.06.2011 BAŞKENT GAZETESİ 04.06.2011 BURSA YENİ DÖNEM EGE TELGRAF 15.05.2011 18.05.2011 DOKUZ SÜTUN 16.05.2011 DOĞU EKSPRES 02.05.2011 BİRGÜN 13.06.2011 56 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011 GÜNDEM 03.05.2011 GAZETE KOCELİ 03.05.2011 FARMASKOP 01.05.2011 GÜNLÜK EVRENSEL 12.06.2011 HABER EKSPRES 16.05.2011 Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler 57 BASINDA TEB HABER EKSPRES 13.06.2011 HABER VAKTİ 15.05.2011 HABERTÜRK 21.05.2011 HABERTÜRK 10.05.2011 HÜRRİYET ADANA ÇUKUROVA 07.06.2011 KIRMIZI BEYAZ 20.06.2011 KIRMIZI BEYAZ 16.05.2011 HÜRRİYET 12.06.2011 58 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011 KÜTAHYA EKSPRES 04.05.2011 KONYA POSTASI 17.05.2011 HÜRRİYET ANKARA 17.05.2011 MEDİ MAGAZİN 23.05.2011 MEDİ MAGAZİN 30.05.2011 MEDİ MAGAZİN 20.06.2011 MİLLİYET CADDE 13.06.2011 MİLLİYET 12.06.2011 MEDİ MAGAZİN 09.05.2011 SABAH ANKARA 18.06.2011 Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler 59 BASINDA TEB STAR 18.05.2011 YENİ ŞAFAK 04.06.2011 MEDİ MAGAZİN 13.06.2011 YARIN 07.06.2011 YENİ NESİL 17.05.2011 60 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011 SON HABER 17.05.2011 YENİ ŞAFAK 28.05.2011 YENİ GÜN YENİ NESİL 02.05.2011 03.05.2011 YENİ SÖZ POSTA 05.05.2011 12.06.2011 VATAN 08.06.2011 RADİKAL 12.06.2011 Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler 61 BASINDA TEB ÜLKE 02.05.2011 ZAMAN 18.05.2011 İSTANBUL 05.06.2011 MEDİKAL PLUS 01.06.2011 ÜLKE 13.06.2011 62 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011 MİLLİYET 18.05.2011 İKİ EYLÜL 05.05.2011 ÇORUH HABER 27.05.2011 ZAMAN ANKARA ŞOK 21.05.2011 18.05.2011 ÜLKE 04.05.2011 ZAMAN 12.06.2011 ÜLKE 16.05.2011 ZAMAN 06.06.2011 ÖZGÜR GÜNDEM 13.06.2011 Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler 63 BULMACA Ayşe Ümit 1 2 1 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 1 15 8 2 6 3 4 7 5 6 7 2 8 9 3 10 10 11 9 12 13 4 14 15 5 SOLDAN SAĞA 1- Tıbbi yollardan ve ilaç yardımıyla bir hastalığı iyileştirme... SGK Provizyon Sistemi. 2- Ateş,su,toprak,hava gibi öğelerden her biri… Pek az hissedilen hafif rüzgar. 3- Bazı top oyunlarında topa vurmak için saplı bir kasnağa ağ geçirilmiş araç… Şarj kabında elektronik akımı toplayan uç… Dilsiz, suskun. 4- Lorentiyum’un simgesi… Rus para birimi… Yemek yeme gereksinmesini duyan. 5- Azalan kelimesinin karşıt anlamlısının tersten yazılışı… Asker. 6- Ödünç verme… Casus… Renkli maddenin ilk hecesi.7- Cömert, eli açık… Gereksiz, saçma. 8- Binme, yük taşıma gibi işlerde kullanılan asil hayvan… Cana yakın, uysal… Kuzey Atlantik Antlaşması Teşkilatı’nın kısaltması. 9- Razı olma, boyun eğme… Toplamada kullanılan işaret adı… Yığın, küme. 10- Kuzu sesi, Güneş Tanrısı, Sıralama değeri, 11- Sürekli… Dikkat kelimesinin 2.,3.,4. harfleri… Genişlik. 12- Sinir hücresi… Birbirine benzeyip bir arada bulunan… Üniversite bitirildikten sonra bir dalda uzmanlık kazanmak amacıyla görülen eğitimin 1.ve 4.hecesi. 13- Devleti yabancı bir devlette temsil etmek üzere gönderilen görevli… Çocuğu olan kadının sesli harfleri… Vücudun ve iç organların hareket etmesini sağlayan dokular. 14- Yayla atılan ucunda sivri demir bulunan ince çubuk… Buğdaygillerden bir bitki.15- Turunçgiller… Değerli bir taş. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1- İhmal, gevşeklik… Namus… Negatif elektrikle yüklü iyon, eksin. 2- Bir göz rengi… Nefes darlığı hastalığı… Beyazın eş anlamlısının tersten yazılışı. 3- Bildirilmiş, beyan edilmiş, haber verilmiş… Bir hayvan adı. 4- Sert ve kokulu bir içki… Bir meyva… Anonim Ortaklığın kısaltması… Bir bağlaç. 5- Veteriner’in kısaltması… Europyum elementinin kısaltması… Yağ bezlerinin deri üzerinde oluşturduğu iltihaplı sivilce. 6- Mağara… İnandırma, kandırma, razı etme. 7- Veba hastalığı… Mirasa konma, miras… Duygulu, hisli. 8- Dünyanın ilk ve en büyük basketbol organizasyonun adı… Bir şeyin yukarıya doğru olan yüzü… Bir rakam. 9- Balık avlama düzeneği… Irla ilgili… Atel kelimesindeki sesli harfleri. 10- Temizlik işlerinde kullanılan kimyasal madde… Kasları ve organları örten ipliksi zar. 11- Akıl… Anadolu Ajansının kısaltması… Yumurtanın beyaz kısmı… Eskrimde kullanılan ucu sivri, keskin olmayan kılıç. 12- Bir renk… Yapmacıksız… Kırmızı. 13- Yavru ya da yemiş yetiştirecek duruma gelmiş olan… Bitkibilim, nebatat. 14- Türk lirası’nın kısaltması… Doğum sırasında anneye yardımcı olan kişi… Alın kelimesinin sessiz harfleri… Bir renk. 15- Nikel elementinin simgesi… Tanıtıcı bilgi veren basılı kağıt. ANAHTAR KELİME 1 2 3 4 5 3 6 4 1 7 2 8 4 4 1 9 3 10 3 * *Ödüllü Bulmacayı çözdükten sonra, bulduğunuz anahtar kelimeyi TEB Basın Bürosu adresine (Cinnah Cad. Willy Brandt Sok. No:9 Çankaya/Ankara) gönderiniz. Doğru yanıtı ilk gönderen 2 eczacımıza, TEB Eczacılık Akademisi tarafından düzenlenen meslek içi eğitim programlarından birine ücretsiz katılım ya da akademi yayın seti hediye olarak verilecektir. Geçen Sayının Çözümü Soldan Sağa: 1) FIP… Çekoop… Ama. 2) Arsız… Reçete… İs. 3) İris… Da… Is. 4) Makara… Üniter. 5) Ato… Anartri… Ir. 6) Vale… Ak… İp. 7) İkon… Tıpatıp… Si. 8) Jet… Labros. 9) İmaj… Dük. 10) Om… Abece… Laleli.n 11) Nil… Nu… Çare. 12) Grandi… Lşi… 13) Arnica… İaşe. 14) Bej… Avanos… Omü. 15) Anti… Alaca... Keçi. Anahtar Kelime 64 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011 1 E 3 43 2 4 5 5 6 46 7 1 2 2 Z A L A R İ C L A CÇ I T A Yukarıdan Aşağıya: 1) Farmavizyon… Aba… 2) Ir… Atak… Migren. 3) Psikoloji… Lrjnt. 4) Ira… Enema… Ai. 5) Zira… Tabanca. 6) Sanat… Je… Dava.7) Er… Akıl… Al. 8) Keder… Pazen… Ona. 9) Oça… Ab… Us… Oc. 10) Oe… Üretral… İsa. 11) Pt… Ni… Io… Açma. 12) Eti… İps… La… Şok. 13) Tıp… Derleme. 14) Miser… Üleş… Üç. 15) Asır… Bitki… İl. 3 12 11 13 12 13 14 6 15 12 14 17 6 15 7 9 8 10 9 9 10 10 911 16 18 12 8 Ü N R Ü E N K L G A Z M K A U Ü T U H L A Y O I L R U S 10 N