40 yıl sonra NASA destek verdi
Transkript
40 yıl sonra NASA destek verdi
PAZAR 7 ARALIK 2014 VP 8 4 0 y ıl s o n r a N A S A d e s t e k v e r d i Fransız asıllı Türk bilim adamı Ronald Karel, bulutlar-deprem ilişkisi üzerinde çalışıyor. Uluslararası Deprem Ön Sinyalleri Kurumu’nun Başkanı olan ve 40 yıl önce yazdığı ‘Meteoquake Teorisi’ne kimseyi inandıramayan Karel’i NASA ciddiye aldı. Karel ve bu hafta özel konuk olarak NASA’da teorisini anlatacak. Burak Kara N bkara@gazetevatan.com ASA uzmanları tarafından kurulan Geocosmo Araştırma Merkezi Vakfı, 10- 12 Aralık’ta NASA Ames Research Centre da yapılacak sempozyumla, Küresel Deprem Tahmin Projesi’ni (Global Earthquake Forecasting Sysytem) dünyaya tanıtacak. Tanıtım programında, Fransız asıllı Türk vatandaşı Uluslararası Deprem Ön Sinyalleri Kurumu’nun Başkanı Ronald Karel de yer alacak. Karel sadece toplantıya katılmayıp aynı zamanda 11 Aralık’ta NASA’da 40 yıl önce yazdığı ve o günlerde ciddiye alınmayan ‘Yeryüzüne Yakın Bölgelerde Oluşan Deprem Bulutları’ konulu bilimsel makalesini tanıtacak. Karel, bilim dünyasına girecek olan ‘iyonize deprem bulutları’ hakkında 45 dakikalık konuşma yapacak. NASA web sitesinde Ronald Karel’in biyografisinde ilk ‘iyonize bulutlar’ teorisini ‘meteoquake’ adıyla 1970’lerde AşkaleErzurumda hazırladığına da yer verdi. Roland Karel ile NASA’daki sunumu öncesinde ionize deprem bulutlarını konuştuk... faylarda stres zaten olmuştur. Faylarda büyük kayaların sürtüşmesiyle stresin meydana getirdiği ionizasyon yer yüzüne çıkmaya başlar. İyonizasyon eğer yüksek rutubetle karşılaşırsa iyonize sis veya iyonize bulut meydana getirebiliyor. Meteoquake, 1974 senesinda Aşkale’de hazırladığım “deprem-bulut” ilişkisini gösteren bir teoridir. Bu bulutlar manyetik bulutlar mı yoksa sıradan bulutlar bile deprem bulutuna dönüşebilir mi? Bu bulutlar manyetik bir alanda yer altından yükselen yüksek iyonizasyon sayesinde oluşan bulutlardır. Çoğu zaman sıradan bulutlara karışabilirler ve keşfedilebilmesi imkansız bir hale gelirler. Sıradan bir bulutun deprem bulutluna dönüşmesi konusuna gelince, eğer iyonlar zaten var olan meteorolojik bulutların içerisine karışırsa olur. ‘ 70’li yıllarda beni anlayabilecek kurum daha dünyada yoktu. Eğer o zamanlar deprem ön sinyalleri konusu incelenmiş olsaydı, bugün hava tahmin raporu gibi cep telefonlarımıza deprem tahmin raporu gelebilirdi. Bulutlar Marmara depreminde de vardı Bir fay üzerindeki herhangi bir yerdeki bulutlar mı izlenmeli? Olası İstanbul depremi için neredeki bulutlar izlenmeli? Yer istasyonları zaten faylarda kurulacak. İyonizsayon başladığında, zaten stres olmuş demektir ve birçok alet değişik ölçümler yapmaya başlayacak. Örneğin radon çıkışı, helyum çıkışı, kuyulardaki su seviyesi, radyo dalgalarının anormalleşmesi gibi... Bu araştırma networkünün çok geniş olaması şart. Küresel Deprem Tahmin Projesi’nde bütün bu parametreler birleştirilecektir. Bu bulutlar maalesef her zaman fayların üzerinde gözükmeyebilir. Eğer tam fayların üzerinde rutubet yeterli değilse ve rutubet 300 km sonra başlıyorsa, o zaman bulutlar ancak 300 km sonra gözükebiliyor... 70’li yıllarda sizin teziniz desteklenseydi dünya nasıl değişirdi? Ben 1987 yılında New York Üniversitesi’nde Dr. Rampino ile konuştuktan sonra bütün tezimi suya atmıştım ve defteri kapatmıştım. Ancak 2003 senesinde tesadüfen Londra’da Dr. Matova’nın makalesini gördüm... Dr. Matova makalesinde İstanbul’daki büyük deprem öncesi Marmara Denizi’nde anormal bulut oluşumlarını dile getiriyordu... Bundan sonra canla başla araştırmalara tekrar başladım ve çalışa çalışa bugünlere geldim. 70’li yıllarda beni anlayabilecek kurum daha dünyada yoktu. Tek başımaydım... Şimdi artık değilim... ezm in B Ner m PAZAR SENFONİSİ Yağmurda saklanan hayâl S Kobe depremi öncesi yerden yükselen bulutlar gözlemlendi Bulutları izlemeye ne zaman başladınız? Deprem bulutlarını tek haneli yaşlarda 1962’de incelemeye başladım. Deprem bulutlarının diğer bulutlardan ayıran ne gibi özellikleri vardır? Deprem bulutu meteorolojik olmayan, iyonize olmuş ve alçak atmosferde bazen kuvvetli rüzgara rağmen duruyor gözükebilen, bazen de normal akışa ters yönde hareket edebilen, daha fazla koyu renkte olan bulutlardır. Ayrıca Kobe depremi öncesi yerden yukarı yükselen ve hortuma benzer bulutlar gözlemlendi. Yani değişik şekiller alabiliyorlar. Yerden atmosfere yükselen iyonların karşılaştıkları nem oranına göre şekilleniyorlar. Deprem bulutları depremi nasıl haber verir? Meteoquake nedir? Deprem bulutları gözüktükleri zaman en ‘Meteoquake teorisi’ni askerdeyken yazdı Maalesef Türkiye’den kimse benimle iletişime geçmedi Türkiye’deki deprem araştırmaları dünyanın gerisinde mi? Ülkemdeki en büyük problemlerin en önemlileri bence, üniversitelerin kendi aralarında mutabık kalmamaları ve araştırma için yeteri kadar meblağ olmaması. Türk insanı yaratıcı bir beyine sahiptir ancak kendilerine imkan sunulmamaktadır . Sizinle Türk yetkililer iletişime geçti mi? Benimle kimse ilişkiye geçmedi, kimse bir şey sormadı maalesef.. Bulutlara bakarak deprem tahmininde yanılma payı ne kadar? Sadece bulutlara bakarak yanılmak payı çok yüksek. Diğer parametrelerden alınacak sonuçla sağlıklı tahmini yapılabilecektir. 7 gün önceden tahmin mümkün Bir çok üniversite sizi reddetmiş ama askerliğinizi yaparken TSK’dan destek görmüşsünüz. 16 yaşındayken Gediz depremi sonrasında depremlerle bulutlar arasında ilişki olduğunu söyleyince hayatım zehir oldu. Ailem beni psikoloğa götürdü. Genç yaşta teorimi anlatmak için dünyadaki bir çok önemli kurum ve üniversiteye gittim. Bana normal gözle bakmadılar. 19731975 yılları arasında Aşkale’de asker iken 3 kez deprem olacağını söyledim... Doğru çıktı. O zamanki Tugay Komutanı Tuğgeneral Kemal Yamak 41’nci Tabura beni ziyarete geldi ve bana bir oda tahsis ettiler. Bugünkü Meteoquake teorimi orada yazdım ve bununla da gurur duyuyorum. NASA’dan Prof. Dr. Freund bunu tasdik ederek “Karel’in yıllar önce keşfettiği ve hazırladığı Meteoquake teorisi doğrudur” diye biyografime ilave etti. Bulutlara bakarak deprem ne kadar önceden tahmin edilir? İlk senelerde bulutlara çıplak gözle baktığımda 24 saat ile 36 saat arası deprem oldu. Son yıllarda uydulardan baktığımda bu süre 7 güne kadar uzayabiliyor... Beklenen büyük İstanbul depremi de bu yöntemle önceden tahmin edilir mi? Bulutlar deprem ön sinyallerinde sadece bir parametredir. Deprem ön sinyallerinde ondan fazla parametre vardır. Mühim olan, bütün bu parametreleri birleştirip araştırma yapmaktır. Global “Earthquake Forecast System” projesinde dünyanın birbirlerinden uzak birçok ülkesinde yer istasyonları ve uydular vasıtasıyla bir network kurmak için çalışıyoruz. Hatta ve hatta daha da ileri giderek, ilerki yıllarda depem ön sinyallerini haber verebilecek cep telefonları da gündemde. Küresel Deprem Tahmin Sistemi ilerki yıllarda binlerce hayat kurtaracak. VATAN PAZAR Yayın Sahibi VATAN GAZETECİLİK A.Ş Genel Yay›n Yönetmeni ‹smail Turgut YUVACAN Yaz› ‹şleri Müdürü Güney ÖZTÜRK Koordinatör Türkan H‹ÇYILMAZ Füsun SAKA Editör Banu DURAN Tüzel Kişi Temsilcisi İsmail ERALP Fotoğraf Editörü Burak KARA Muhabirler Eda SOLMAZ Pınar TARCAN Barış ACARLI (Fotoğraf) Kreatif Direktör Murat ÇİÇEK Sorumlu Yaz›işleri Md. Ali NAZIM ONARAN Reklam Grup Başkanı Savaş YILMAZER Reklam Grup Başkan Yrd. Aygül ERÖZÜ Reklam Direktörleri Cengiz EKEN, Oya ANKARALI, Necdet TURAN, Murat KANGAZİ, Şahika ŞAHİNKAYA, Funda TURAN Bölgeler Reklam Direktörü Murat ŞEŞEN Reklam Rezervasyon Direktörü Güven ÖNEMLİ ADRES: İzzet Paşa Mahallesi Abide-i Hürriyet Caddesi No:162 Çağlayan 34387 ŞişliİSTANBUL TEL: (212) 337 99 99 BASILDIĞI YER: DPC Doğan Medya Tesisleri 34850 Esenyurt, İstanbul. TEL: (212) 622 28 00 YEREL SÜREL‹ YAYIN ağanak yağmura karışan hırçın dalga sesleri gecenin karanlığını aşıp odamıza suyun tuzunu, iyodunu ve saflığını bir arada getiriyor. Keyifle içime çekiyorum rayihayı. Sadece aşkla tabiatı yaşamanın keyfi değil hissettiğim. Hep hayâllerimden biri olan özel bir ânı yaşıyor olmanın verdiği tatmin dolaşıyor burun kanatlarımda, kulaklarımda, yüreğimde. Evet, bunca sene bu kadar yer gezmeme, bir çok değişik coğrafyada, farklı iklimlerde, farklı mevsimlerde bulunmama ve hepsinin hakkıyla tadını çıkarmama rağmen, her nedense bu gecenin bu anının verdiği duygu hayâlimde olan, yaşamayı azu ettiğim küçük lezzetlerden biriydi... ve yaşıyorum işte... “Bu hayâli kurulacak bir şey mi?” diyebilirsiniz. Benim için; evet... Geldiği zaman sürpriz olan küçük detayların hayatı ne kadar güzelleştirdiğini biliyorum. İşte, bir yaz mekânında, yazın kalabalık yorgunluğundan, güneşlenme ve denize dalma telaşından uzak bir mevsimde, haftanın hangi gününde, günün hangi saatinde olduğumuzu önemsemeden, dalgaların sesini ve yağmuru dinleyerek, hiç uyanmak zorunda değilmişcesine huzurla uyuyabilmek benim hayallerimden biriydi ve bunca sene bu muhteşem sürprizle karşılaşmamış olmanın da getirdiği bir beklentiyle şu anda ölçülemeyeek bir keyifle gözlerimi açmadan tadını çıkarıyorum. Bazen çok sade, varlığı da çok ehemmiyetsiz gibi görünen hayâller, aslında çok nadir yaşanabileccek ve yaşandığı zaman da devleşecek hayâllerdir. Bu onları çok özel yapar. Aynen, şu anda, bir yazlık mekânda, gecenin sabaha doğru oldukça ilerlemiş bir saatinde, sevdiceğimle beraber bu kış ânının tadını çıkarıyor olmamız gibi... İnsana ait her sesten, her gürültüden ve koşuşmadan uzak, sadece tabiatın kışını dinleyerek, koklayarak, dalgalara ve yağmura dokunarak yaşamak... Muhteşem bir duygu, çok özel bir an, çok özel bir tatmin... Dilerim herkes, “bu da hayâli kurulacak şey mi?” denecek minyatür hayâller kurabilsin. Sonra o minicik hayâller gerçekleşiverdiğinde o tarifi olmayan keyfi, mutluluğu yaşayabilsin. Kim bilir, belki siz de karşılaşıyorsunuz da, hayâlini kurmadığınız için sevincini yaşayamıyor olabilirsiniz. Ata’mızdan size selam getirdim Selânik kıyılarından yukarılara doğru çıkarken tarihin bize eşsiz armağanı büyük insanın ayak izlerini de izliyorum. Atatürk’ün doğduğu eve doğru ilerliyoruz, sevdiceğimle. İkimiz de çok yakından tanıyıp, çok çok sevdiğimiz ve aramızda olmadığı için her geçen gün daha fazla hayıflandığımız bir aile büyüğümüzü ziyarete gidiyor duygusundayız. Ancak bu duygumuz hep resimlerinden bildiğimiz pembe boyalı iki katlı evin önüne geldiğimizde âdeta bir mabede giriyoruz hissine dönüşüyor. Yaradan’ın zamana, tarihe, dünyaya armağan olarak gönderirken bize bahşettiği eşsiz varlığın dünyaya gözlerini açtığı ev, tatlı bir yağmurla ıslanan Selânik kışında görünen sadeliğinin çok üzerinde bir ihtişam anlatıyor. Çok sade fakat rafine bir hayatın yaşandığını gösteren evi dolaşırken Ata’nın özel eşyalarının teşhir edidiği bir kaç vitrinde sergilenen objeler, O’nun dillere destan şıklığını mal edinme hırsından ne kadar uzak bir asaletle yaşamış olduğunu bir kez daha gösteriyor. Acaba diye düşünüyorum, Atatürk’ten sonra hiç olmadı ama, bundan sonra bir devlet başkanımız daha çıkacak mıdır, O’nun gibi tüm varlığını Türk milletine miras bırakacak? Atatürk’ü, ne ondan önce, ne de ondan sonra gelen ne komutanlarımız, devlet adamlarımız, ne eğitimcilerimiz, ne demokrasi, ne kadın, insan hakları savunucularımızla kıyaslarım. O ancak takip edilebilir, taklit edilebilir, özenilir veya maalesef nefret edilir. Yıllar önce Mısırlı bir arkadaşın, kendi devlet başkanları Nasır’ı Atatürk’le kıyaslayarak anlattığı üniversite tezinin giriş yazısındaki şu cümle belki bizim yerli tartışmacılara ve megalomanlara örnek olur diye paylaşıyorum: “Tarih taklitlerle doludur ama orjinal her zaman tektir.” Tek ve benzersiz O büyük adamdan, Atamız’dan hepinize selamlar var.