Off-Shore Bankalarindan Elde Edilen Menkul
Transkript
Off-Shore Bankalarindan Elde Edilen Menkul
OFF-SHORE BANKALARDAN (Kıyı Bankalarından) ELDE EDİLEN MENKUL SERMAYE İRATLARININ VERGİLENDİRİLMESİ R A P O R 06/47-48-49-50-51-52 15 EYLÜL 2006 23 OFF- SHORE BANKALARDAN ( Kıyı Bankalarından) ELDE EDİLEN MENKUL SERMAYE İRATLARININ VERGİLENDİRİLMESİ I - KIYI BANKACILIĞININ TARİHSEL GELİŞİMİ Genel olarak kıyı bankacılığının gelişimi 1973 petrol krizinden sonra gelişmekte olan ülkelerin ödemeler dengesindeki açıkların kapatılması için ticari bankalardan kredi temini arayışlarından ortaya çıkmıştır. ABD Bankalarının Eurodolar kredileri üzerindeki yurtiçi kısıtlamaları ABD dışında kıyı bankacığının gelişmesini hızlandırmıştır. Kıyı bankacılığı; ülke dışından sağlanan kaynakların ülke dışında kullandırılması için ortaya çıkan ve iç hukuk denetiminden kurtulmayı amaçlayan bir sistemdir. Başlıca kıyı bankacılık merkezleri, Hollanda’ya bağlı Aruba, Bahama Adaları, Bahreyn, İngiliz Virjin Adaları, Cayman Adaları, Dublin, Jersey, Liechtenstein, Lüksemburg, Malta, Hollanda, Hollanda Antileri, Singapur, Uruguay, KKT Cumhuriyeti vb.dir. II – TÜRKİYEDE KIYI BANKACILIĞININ GELİŞİMİ VE HUKUKİ ALT YAPISI 1 - Off-Shore Bankacılığının Türkiye’de Kurulma Çalışmaları 1990 Yılında Körfez krizinden sonra bölge ülkelerinin kıyı bankacılığındaki öneminin azalacağı varsayımından hareketle İstanbul’un kıyı bankacılığı merkezi olarak geliştirilmesi fikri ile ülkemizde bazı teşebbüslerde bulunulmuştur. Bu nedenle kıyı bankacılığını teşvik amacıyla 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunun 5 inci maddesine dayanılarak 18.09.1990 tarih ve 90/999 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı yayımlanmıştır. Bilindiği gibi kıyı bankacılığı kayıt merkezleri ve fonksiyonel merkezler olarak gelişim göstermektedir. İstanbul’un fonksiyonel bir merkez haline getirilebilmesi için zorunlu olan avantajların hayata geçirilememesi, hukuki alt yapının ve coğrafi sınırların dar tutulması gibi nedenlerle kıyı bankacılığının ülkemizde gelişmesi mümkün olmamıştır. 2 - Off-Shore Bankacılığının Pratikte Gösterdiği Gelişim R A P O R 06/47-48-49-50-51-52 15 EYLÜL 2006 Ülke bankalarının serbest bölgelerde şube açamamaları, Serbest Bölgelerde şube kuran yabancıların ise Türkiye’den mevduat toplayamamaları, kurulmak istenen sistemin işlemesini önlemiştir. Oysa Türk bankalarınca dünyanın başka merkezlerinde kıyı bankacılığı yapmak için şubeler açılmış, Türkiye’den mevduat toplanmış ve toplanan bu paralar Türk firmalarına kredi olarak verilmiştir. Ayrıca kıyı bankasına Türkiye’den havale edilen paralar kıyı bankasından alınan talimatlar doğrultusunda repo, hazine bonosu vb. işlemlere yatırılarak sisteme işlerlik kazandırılmıştır. 24 III - OFF-SHORE BANKALARINDAN ELDE EDİLEN MEVDUAT FAİZLERİNİN BEYANI 1. Beyanı zorunlu menkul sermaye iradı Off- shore hesaplardan elde edilen menkul sermaye iradı üzerinden vergi kesintisi yapılmadığından elde edilen iradın 2005 yılında 800,00 YTL’ yi, 2006 yılında 875,00YTL’ yi aşmaması halinde beyan edilmesi söz konusu değildir. Bu miktarın aşılması halinde tamamı beyan edilip vergilenecektir (GVK madde 86) 2 - Off-Shore hesapların beyanında karşılaşılabilecek sorunlar a) Genel olarak Normal koşullarda off-shore hesaplardan elde edilen menkul sermaye iradının beyanı konusunda ihtilafa neden olabilecek herhangi bir belirsizlik söz konusu değildir. b) Fona aktarılan bankalardaki mevduatların (özellik arz eden bazı offshore hesaplar dahil) ve nemalarının ödenmesi 2003 yılında bankacılık faaliyetlerine son verilen bir banka nezdinde bulunan tasarruf mevduatlarının Mevduat Sigorta Fonunca Ödenmesine ilişkin usul ve esaslar; 2003/6668 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla belirlenmiştir (R.G.’ nin 03.01.2004 tarih ve 25335 sayılı nüshasında yayımlanmıştır.) Kararnameye göre brüt tutarı 10 bin YTL’ yi aşmayan mevduatların tamamının, aşanların 10 bin YTL’ lik kısmının 23.07 2003 tarihi itibarıyla ödenmesini kararlaştırmıştır. Bu miktarın üstünde mevduatı olanların bu alacaklarının vadelere yayılarak ödenmesi öngörülmüştür. Kararnamenin 7 nci maddesine göre 10.000,00 YTL’nin üzerinde alacağı olanların 5 bin YTL’si 3 ay vadeli, 5 bin – 15 bin YTL arası kısmı 12 ay vadeli, 15 bin -30 bin YTL lik kısmı 18 ay vadeli, 30 bin -60 bin YTL arası 24 ay vadeli, 60 bin – 170 bin YTL arası 30 ay vadeli, 170 bin YTL ve üzeri için 36 ay vadeli bir mevduat hesabı açılmıştır. 3 ay vadeli olan hesaplar anapara ve faizleriyle ödenmiştir. Diğer hesapların faizlerinin altı ayda bir nakden veya hesaben ödenmesi karar altına alınmıştır. El konulan banka aracılığıyla açılmış bulunan off-shore hesapların sahiplerine Fon tarafından herhangi bir ödeme yapılmamıştır. Dolayısıyla bankaya el konulmadan önce bu hesap sahiplerinin geçmiş yıllar için nakden veya hesaben elde edilmiş olan menkul sermaye iradı, daha sonra anapara batmış olsa dahi, beyana tabi olacaktır. Ancak batık banka aracılığıyla off- shore bankada hesap açtıran mevduat sahiplerinin bir kısmı için Kararnameye özel bir düzenleme getirilmiştir. Kararnamenin 3 üncü maddesinin (a) fıkrasının 1 inci bendine göre “Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun Bankanın bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme iznini kaldırdığı tarihten geriye doğru bir ay içinde 03/06/2003 tarihi dahil), kıyı bankalarındaki hesapları Fon’ca sağlanan mevduat güvencesi kapsamına almak amacına matuf olarak Bankanın yurt içi kaynaklarına muhabir bankaca karşılığı nakden ve25 R A P O R 06/47-48-49-50-51-52 15 EYLÜL 2006 ya bankanın dışındaki bir başka banka aracılığıyla ödenmeksizin aktarıldığı tespit edilen hesaplar” için Fon’un bir ödeme yapmayacağı hüküm altına alınmıştır. Diğer bir anlatımla batık banka kanalıyla off-shore bankalarda hesap açanların bir kısmının bu hesapları, bankaya el konulduğu tarihten geriye doğru bir ay içinde yurtiçi mevduata dönüştürülerek mevduat güvencesi kapsamına alınmak istenmiştir. Bakanlar Kurulu Kararıyla mevduat güvencesi kapsamına alınmak istenen bu hesapların Fon tarafından ödenmesi engellenmiştir. Ancak mevduat sahipleri konuyu yargıya intikal ettirmişler ve lehlerine kararlar almışlardır. Bunun üzerine yayımlanan 03.07.2006 tarih ve 2006/10727 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla (Resmi Gazetenin 03.08.200 tarih ve 26248 sayılı nüshasında yayımlanmıştır.), önceki Kararnamenin 3 üncü maddesiyle, off-shore hesaptan yurtiçi mevduat hesabına dönüştürülen ve tasarruf mevduatı güvencesi kapsamı dışında tutulan hesapların da ödenmesine karar verilmiştir. Mevduat hesabına dönüştürülen bu hesapların sahiplerince elde edilen iratlar banka mevduat hesabı kabul edildiği için ödeme senasında gelir vergisi stopajına tabi tutulmuşlardır. aa - 2006/10727 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla, Batık Banka Tarafından Mevduata Dönüştürülen Off- Shore Hesapların Tasfiyesi İçin Getirilen Koşul Bahsi geçen Kararnamenin 3 üncü maddesine göre “Bu Karara istinaden ödenecek tutarlarla ilgili olarak hak sahiplerinin, 2003/6668 sayılı Kararnamenin eki Kararın 5’inci maddesinde belirtilen belgelerin yanında ayrıca kıyı bankacılığından (off-shore bankacılık) elde edilen faiz gelirleri için ilgili vergi dairesinden vergi ilişiğinin olmadığına dair belgenin, ödemeyi yapacak görevli bankaya ibrazı zorunludur.” Bu düzenlemeye göre yurt içi mevduat hesabına dönüştürülerek mevduat güvencesi kapsamına alınan off-shore hesapların 2006 yılında anapara ve faizinin ödenmesine başlanmıştır. Ancak bahsi geçen kişilerin bankaya el konulmadan önce off-shore bankalarda mevduat olarak tuttukları tasarrufları için elde ettikleri iratları beyan edip vergilerini ödemiş olmaları koşuluyla bunların anapara ve gelirleri ödenebilecektir. Uygulamada; - 2006 yılında tahsil edilecek birikmiş faiz geliri, ödeme esnasında gelir vergisi kesintisine tabu tutulacağından beyanı söz konusu değildir. - Ancak 2006/10727 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesine göre sözü edilen bankaya el konulmadan önceki dönemde off-shore hesaplarından gelir elde edenlerin bu gelirlerini beyan ettiklerini ve vergisini ödediklerini, vergi idaresinden alacakları bir belge ile kanıtlamaları istenmektedir. R A P O R 06/47-48-49-50-51-52 15 EYLÜL 2006 bb - Konuya ilişkin olarak Gelir İdaresi Başkanlığının vergi dairelerine yayımladığı 05.09.2006 tarih ve B.07.1.GİB.0.05.71/7103 -303/68937, 303/68938 sayılı yazılarında “Kıyı bankacılığından (off-shore bankacılık) elde edilen faiz gelirleriyle ilgili vergi ilişiği olmadığına dair belge verilebilmesi” koşullarından bahsetmektedir. Yazıya göre “Kıyı bankacılığından (off shore bankacılık) elde edilen faiz gelirleriyle ilgili vergi ilişiği olmadığına dair belge verilebilmesi için hak sahiplerinin kıyı bankacılığından elde 26 edilen faiz gelirlerini beyan edip vergilerini ödemeleri gerekmektedir. Ancak mükellefler tarafından elde edilen gelirlerin beyan edilip edilmediği, beyan edilmiş ise bu beyanların doğru olup olmadığının araştırılması gerekmekte olduğundan konu inceleme elemanlarınca incelenmektedir. Bu araştırmanın sağlıklı ve hızlı biçimde yapılması ve mükelleflere ilişik kesme belgesi verilmesi ile ilgili olarak” yapılması gereken işlemler bu genelgede anlatılmaktadır. IV - SONUÇ 1- Genel olarak Off-shore hesaplardan gelir edenlerin bu gelirleri üzerinden vergi stopajı yapılmadığı için GVK’ nun 86 ncı maddesindeki hadleri aştığı takdirde tamamı yıllık beyanname ile beyan edilecektir. 2 - 2003 yılında Tasarruf Mevduat Fonu Kapsamına alınan bir bankadaki mevduat hesabına dönüştürülen bazı off-shore hesaplara 2006 yılında ödenecek menkul sermaye iradı, ödeme esnasında vergi kesintisine tabi tutulması nedeniyle beyana tabi değildir. 3 - İkinci paragrafta belirtilen hesap sahiplerinin 2001, 2002, 2003 yıllarında (bankaya el konulmadan önce) off-shore bankacılığından elde ettikleri gelirleri, ilgili yıllar itibarıyla 86 ncı maddede belirtilen limiti aşmaları kaydıyla, beyan etmek zorundadırlar. Beyan etmemişlerse koşulları varsa pişmanlıkla, değilse Vergi Dairesinin talebi üzerine beyanname verip, vergisini ödedikten sonra alacağı ilişiksizlik belgesiyle Fondaki paralarını geri alabileceklerdir. 4 - Batık banka kanalıyla off-shore bankasında hesap açtırmış olanlardan bu paralarını hiçbir şekilde geri alamamış olanların 2001, 2002, 2003 yıllarında nakden veya hesaben elde ettikleri menkul sermaye iradını beyan etmeleri gerekmektedir. Ancak bir kısım görüş sahipleri, anapara battığına göre irat da yok olmuştur, beyanı gereken bir gelir kalmamıştır demektedir. Çoğunluk görüşü; iradın para batmadan önce elde edildiğinin tartışmasız bulunduğunu, süresinde vergisini ödemiş olanların daha sonra parası batsa dahi herhangi bir vergi iadesi talep etmelerinin hukuken olanaksızlığı bilinmektedir. Bir yanda Yasalara uygun davranan mükellefler dururken, yasaya uymayan mevduat sahiplerinde avantaj sağlamanın geçerliliği yoktur. R A P O R 06/47-48-49-50-51-52 15 EYLÜL 2006 27 R A P O R 06/47-48-49-50-51-52 15 EYLÜL 2006 28