sağlıkta adres - Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi
Transkript
sağlıkta adres - Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi
SAĞLIKTA ADRES BAŞKENT SAYI 17 / SONBAHAR 2014 Başkent Üniversitesi Hastanesi yayınıdır. Ayın Konusu: TANSİYON HAKKINDA HERŞEY TANI VE TEDAVİ BİRİMLERİ Acil Tıp Anestiziyoloji Ağrı Kliniği Aile Hekimliği Beyin ve Sinir Cerrahisi Çocuk Cerrahisi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dermatoloji Aşırı Terleme Tedavisi Botox Uygulaması Fototerapi Diş Hekimliği Endokrinoloji Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Ayaş Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi Gastroenteroloji Ülseratif Kolit & Crohn Hastalığı Merkezi Genel Cerrahi Yanık Polikliniği Göğüs Hastalıkları Sigara Bırakma Kliniği Uyku Laboratuarı Hematoloji Kemik İliği Nakil Ünitesi Kalp Damar Cerrahisi Göz Hastalıkları Kadın Hastalıkları ve Doğum Tüp Bebek Kardiyoloji Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Nörotoloji Polikliniği Nefroloji Yapracık Geriatri ve Psikososyal Rehabilitasyon Merkezi Yenikent Diyaliz Nöroloji Nükleer Tıp Ortopedi ve Travmatoloji Patoloji Plastik ve Rekonsrüktif Cerrahisi Psikiyatri Romatoloji Radyodiagnostik Tıbbi Genetik Tıbbi Onkoloji Üroloji Taş Kırma Kliniği Ürodinami Laboratuarı İÇİNDEKİLER 04 10 14 18 24 28 32 36 SAĞLIKTA ADRES BAŞKENT Sağlık ve Magazin Dergisi EDİTÖRDEN Sahibi Prof. Dr. Ali HABERAL Rektör Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Melek ALKAN ÇAKMAK Merhaba sevgili okurlarımız, Tasarım Uygulama Başkent Üniversitesi Hastanesi Halkla İlişkiler Birimi Baskı Tam 17 sayıdır, Başkent Üniversitesi’nin misyonu olan eğitim ilkesinden hareketle, bildiklerimizi sizlere aktarmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Bütün bu süreci herhangi bir sponsorluk desteği almadan kendi imkanlarımızı kullanarak yönetmek bağımsızlığımızı artırıyor. ERS Reklam ve Matbaacılık Kazım Karabekir Caddesi Murat Çarşısı No: 39/22 İskitler - ANKARA Tel: (0312) 342 46 40 Yayın Türü Yerel Süreli Yayın Baskı Tarihi 03.09.2014 İdare Adresi Mareşal Fevzi Çakmak Caddesi 10. Sokak No: 45 Konularımızı sizlerden gelen sorulara göre şekillendirirken, bulunduğumuz mevsim ile yaşanılan koşullara bağlı olarak koruyucu sağlık hizmetlerini de sizlerle paylaşıyoruz. Bu sayıdaki içeriğimizde; kadın sağlığından aile yaşamına, çocuklardan magazine uzanan geniş bir yelpaze sunduk sizlere. Ayın kapak konusu olarak ise “Tansiyon”u belirledik. Tansiyon hakkında bilmek istediğiniz herşey bu dosyanın içinde. Besinlerimizdeki katkı maddelerini ve bunların özellikle çocuklarımıza olan yansımalarını anlatmaya çalıştık. Erken ergenlik konusu günümüzde birçok ebeveynin ortak sorunu. Ayrıca sıkça tartışılan, bir tarafıyla “organik” pazar ticaretini doğuran “Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar” yazımızı dikkatle okuyacağınızı düşünüyoruz. Sağlık konularımızın dışında eylül ayının okul ayı olması sebebiyle, Başkent ailesi içinde yeralan Başkent Özel Okullarının dönem açılışı mesajlarını ve başarılarını dergimize taşıdık. Umarız keyifle okursunuz. Bahçelievler / ANKARA Tel: (0312) 212 68 68 Faks: (0312) 223 73 33 www.baskent-ank.edu.tr İnsanların dil, din, ırk gözetilmeksizin birlikte yaşayabildiği, yaşam haklarının ellerinden alınmadığı, savaşın ve acıların sona erdiği bir yeryüzü ümidiyle barış ve sağlık dolu günler dilerim. Melek ALKAN ÇAKMAK TANSİYON HAKKINDA HERŞEY 4 Yrd. Doç. Dr. Uğur Abbas BAL Başkent Üniversitesi Hastanesi Kardiyoloji ABD Tansiyon Nedir? Tansiyon ya da kan basıncı, kalbin kanı vücudumuza pompalarken damar duvarında oluşturduğu basınçtır. Vücudumuzda belirli bir seviyedeki kan basıncına ihtiyaç vardır. Bu basınç sayesinde dokuların yeterli miktarda kanlanması ve yaşamsal fonksiyonlarını sürdürmesi sağlanmaktadır. Kalbin kanı vücuda atarken kullandığı güce büyük (sistolik) tansiyon, kan akımı bittikten sonra damarlarda oluşan durgun basınca da küçük (diyastolik) tansiyon denir. Tansiyon Nasıl Ölçülür? Kan basıncı tansiyon aleti ile ölçülür. Tansiyonun doğru ölçülmesi için şu noktalara dikkat edilmesi gerekir: • Ölçümden önceki 30 dakika içerisin- de sigara veya kola, kahve gibi kafein içeren içecekler içilmemiş olmalı. • Kişi oturur pozisyonda en az 5 dakika dinlenmiş olmalı. • Ölçüm sırasında manşon kalp seviye- sinde tutulmalı. • Ölçüm cihazının manşonu uygun bo- yutta olmalı. • Stetoskopun ucu manşonun altına sokulmamalı. • Mümkünse 1-2 dakika ara ile 2 ölçüm alınmalı. Aralarındaki fark fazla ise ek ölçümler alınmalı, değilse ortalaması alınmalı. Hipertansiyon (Yüksek Tansiyon) Nedir? Toplumda Hipertansiyon Görülme Sıklığı Nedir? Hipertansiyon veya yüksek tansiyon, atardamarlardaki kan basıncının normal değerlerin üzerine çıktığı kronik bir hastalıktır. Sistolik kan basıncının (büyük tansiyon) 120 mmHg ve diyastolik kan basıncının (küçük tansiyon) 80 mmHg olması en uygun tansiyon değeridir. Kan basıncının 120-129/80-84 mmHg olması normal, 130-139/85-89 mmHg olması yüksek normal tansiyon olarak adlandırılır. Kan basıncının 140/90 mmHg’nın üzerinde olması hipertansiyondur. Hastaların % 90-95’inde yüksek tansiyona neden olabilecek altta yatan başka bir hastalık yoktur. Bunlara birincil (primer) ya da nedeni bilinmeyen hipertansiyon denir. Geri kalan % 5-10 hastada yüksek tansiyon bir nedene ya da hastalığa bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Buna da ikincil (sekonder) hipertansiyon adı verilir. Toplumda tansiyon görülme sıklığı %30-45 arasındadır ve yaş ilerledikçe artmaktadır. Türkiye’de her üç erişkinden birinde hipertansiyon vardır. En sık rastlanan ikincil hipertansiyon nedenleri şunlardır: • Böbrek hastalıkları • Böbrek üstü (adrenal) bezlerinin hastalıkları • Böbrek damarlarının daralması • Doğuştan büyük atardamarın (aortun) bir bölümünün dar olması • Tiroid bezinin fazla veya az çalışması ‘Beyaz Önlük Hipertansiyonu’ Nedir? Bazı hastaların evde ölçülen kan basıncı normal bulunurken, muayenehanede ölçülen kan basıncı ise hep yüksek bulunur. Bu duruma beyaz önlük hipertansiyonu denir ve toplumda %15 bireyde görülür. Bu hastalarda normal tansiyonlu bireylerle karşılaştırıldığında uzun vadede daha yüksek hedef organ hasarı (kalp-damar hastalıları, böbrek yetmezliği… vb.) görülür. Bu nedenle klinik olarak masum bir durum olmadığı bilinmektedir. ‘Maskeli Hipertansiyon’ Nedir? Beyaz önlük hipertansiyonunun tersine bir durum olan maskeli hipertansiyonda, kişilerin doktor muayene odasında yapılan kan basıncı ölçümleri normal bulunurken, evde yapılan veya 24 saatlik ayaktan kan basıncı ölçümleri yüksek bulunmaktadır. Toplumda görülme ora- 5 nı yaklaşık olarak beyaz önlük hipertansiyonu kadardır. Bu hastalar hipertansiyon hastası kabul edilerek tedavi edilmelidirler. Hipertansiyon İçin Kimler Risk Altındadır? •Yaş: Yaş ilerledikçe kan basıncında yükselme olur. •Kalıtım: Aile bireylerinde hipertansiyon hastası olan kişiler hipertansiyon için yüksek riske sahiptirler. Risk oranı yaklaşık %60’ dır. •Cinsiyet: Hipertansiyon 50 yaşının altındaki insanlarda erkeklerde daha çok görülürken, 50-55 yaş arasında görülme sıklığı eşitlenir ve 55 yaşın üzerinde kadınlarda daha sık görülmeye başlanır. •Obezite (şişmanlık): Kilo arttıkça hipertansiyon görülme oranı artar. Şişman bireylerin %40’ında hipertansiyon görülür. Genç hipertansiyon hastalarının önemli bir bölümü şişmandır. •Aşırı tuz tüketimi: Hipertansiyona ne- den olan sebeplerin başında gelir. •Sigara: Sigara dumanında bulunan ve damarların büzüşmesine sebep olan bazı maddeler nedeniyle kan basıncında artış görülür. lendirilir. Hipertansiyon ile ilişkili olduğu düşünülen belirtiler ise; enseden yükselen baş ağrısı, kafada ve kulaklarda basınç hissi, uğultu, mide bulantısı ve çarpıntı hissidir. Bazı durumlarda göğüs ağrısı ve nefes darlığı da hipertansiyonun belirtisi olabilir. Yine de çoğu tan- başlıca sorunlar şunlardır; • Kalp damar hastalığı (Kalp yetmezliği, kalp büyümesi, kalbi besleyen damarlarda daralma (koroner arter darlığı), kalbi besleyen damarlarda tıkanma sonucu kalp krizi) •Alkol tüketimi: Alkol kullanımında sıklık siyon hastasının hiçbir şikayeti yoktur • Beyin kanaması, felç, beyin damarla- arttıkça, hipertansiyon gelişme sıklığı da artmaktadır ve tesadüfen saptanır. Kan basıncında rında daralma ve tıkanma ani yükselme olması durumunda burun •Şeker hastalığı: Şeker hastalarında • Boyun ve bacak damarlarında tıkanma kanaması veya göz beyazında kanama hipertansiyon görülme sıklığı daha fazladır. •Fiziksel aktivite: Düzenli spor yapan- larda hipertansiyon görülme oranı düşüktür. •Stres: Çağımızın hastalığı stres, top- lumda hipertansiyon gelişmesi için önemli faktördür. Hipertansiyonun Belirtileri Nelerdir? görülebilir. Hipertansiyonun Zararları Nelerdir? • Böbrek hastalığı • Büyük damarlarda genişleme ve yırtılma • Görme bozukluğu ve kaybı. Hipertansiyon sinsi bir hastalıktır ve Hipertansiyondan çoğu zaman hiç belirti vermeden tesa- Korunmak İçin Öneriler düfen ortaya çıkar. Hipertansiyon tanısı konana kadar ve sonrasında tedavinin yetersiz kaldığı süre boyunca yüksek olan kan basıncı, içerisinde yol aldığı Tansiyon yüksekliği olan bütün hastalara yaşam tarzı ile ilgili değişiklikler önerilmektedir. Hipertansiyonun tipik bir belirtisi yoktur. damarların duvarlarını zedeler. Damar • İdeal kilonuzu koruyun: Kişi ideal kilo- Kan basıncınız uzun zaman içerisinde tıkanıklığına yol açarak kalp, beyin, sunu bilmeli ve fazla kilolarından kurtu- yavaş yavaş yükseldiğinde çoğu za- böbrek gibi hayati organlarda birçok larak ideal kilosunu yakalamaya çalışın. man hiçbir belirti vermez. Bu nedenle hastalık ortaya çıkarır. Hipertansiyon Bunun için gerektiğinde profesyonel bir hipertansiyon ‘sessiz katil’ olarak nite- kontrol altına alınmaz ise karşılaşılacak diyetisyenden beslenme önerileri alın. 6 7 • Düzenli fiziksel aktivite ve egzersiz tuzlu’ dediğimiz günlük diyetimizde yapın: Haftada 5 gün 30 dakikalık orta tükettiğimiz tuz miktarı ise yaklaşık 18- yoğunlukta bir fiziksel aktivite düzenli 22 gram tuz içermektedir. Aslında biz fiziksel aktivite yaptığınızın bir gösterge- ‘yemeğin tuzu normal’ derken ihtiyacı- sidir. Kalp hızını veya nefes alış verişini mız olandan yaklaşık 3 kat daha tuzlu hızlandıran uzun süreli hareketler, aero- yemekler yemekteyiz. Yoğun tuz içeren bik (oksijen alarak yapılan) egzersizler turşu, paketlenmiş hazır ve salamura olarak adlandırılır ve yapılması önerilen gıdalardan özellikle kaçının. Zeytin ve egzersiz bu tip olmalıdır. Ağırlık kaldır- peynir gibi temel gıdaların iyice tuzu gi- mak bir kuvvetlendirme egzersizidir ve decek şekilde suda bekletildikten sonra hipertansiyon hastalarına önerilmez. tüketin ve çoğumuzun masum gördü- Düzenli fiziksel aktivite ve egzersiz; ğü soda/maden suyunun da çok fazla - İdeal kiloya ulaşmaya yardımcı olur. - Kullanılan ilacın dozunu azaltabilir veya ilaca gereksinimi ortadan kaldırabilir. - Kalp hastalığı ve diğer kronik hastalık- lara yakalanma riskini azaltır. - Kişiyi enerjik kılar, stresi azaltır ve ya- şam kalitesini artırır. tuz içerdiğini bilin • Alkol tüketiminden kaçının: Alkol alı- •Doktor tarafından önerilen ilaçlar düzenli alın. • Sigara kullanımına son verin. • Tansiyon yüksekliğine sebep olabile- cek ilaçları kullanmaktan mümkün olduğunca kaçının: Bu ilaçlar arasında; romatizmal ilaçlara (ağrı kesiciler), kortizon, soğuk algınlığı ve grip ilaçları, hormon ilaçları (östrojen), antidepresanlar ve iştah kesiciler sayılabilir. • Stresten mümkün olduğunca uzak durun. • Düzenli olarak sağlık kontrollerinizi yaptırın. Gebelik ve Hipertansiyon mını mutlaka sınırlandırın. Haftada en Hamileliklerin %8-10’unda hipertansi- fazla 2-3 kere olmak şartı ile kadınlar- yon görülmektedir. Hamilelikte hiper- da 1 kadeh, erkekler ise 2 kadehin üs- tansiyon sorunu yaşayan kadınların ço- tüne çıkmayın. ğunda önceden birincil hipertansiyon • Meyve ve sebze ile posa tüketimi artırın, doymuş ve total yağ tüketimi • Tuz tüketimi kısıtlayın: Vücudumuzun azaltın: Haftada her gün 4-6 porsiyon günlük tuz ihtiyacı 6-8 gram kadardır. (400-500 gr) çeşitli taze sebze ve mey- Bizim Anadolu insanı olarak ‘normal ve yiyin. vardır. Bazı hastaların idrarında protein atılımının olduğu saptanır ki bu duruma ‘preeklampsi’ denir. Preklamside genellikle hiçbir semptom görülmez ancak bebek ölüm riskini yaklaşık iki kat artırmaktadır. Preklamsi bazen hayati tehlike yaratan ‘eklampsi’ denilen daha ciddi bir hal alabilir. Eklampsi acil olarak tedavi edilmez ise; beyin ödemi, solunum yetmezliği, böbrek yetmezliği, tüm vücutta yaygın damar içi pıhtılaşma ve ölüme neden olabilir. Hipertansiyon Tedavi Edilebilir Mi? Hipertansiyon tedavisinde temel amaç, hedef organ hasarını önleyerek sakatlık ve ölümleri azaltmaktır. Beslenme ve yaşam şeklindeki değişiklikler tansiyon kontrolünü iyileştirebilir ve ilgili sağlık sorunlarını azaltabilir. Ancak, yaşam şeklindeki değişikliklerin etkili olmadığı veya yetersiz kaldığı kişiler için genelde ilaçla tedavi gereklidir. Hipertansiyonu ilaçlarla tedavi edip ortadan kaldırmak mümkün değildir. Ancak yaşam tarzı değişiklikleri ve uygun ilaç tedavisi ile 8 kan basıncı kontrol altında tutulabi- tehlikeli de olabilir. Hipertansiyon teda- ça yaşayan bir kişide başka nedenler lir. Tansiyonun 5 mmHg düşürülmesi visi kişiye özeldir. Yani bazı hastalar için araştırılmalıdır. Nadir olarak ishal, aşırı felç riskini %34 ve kalp damar hasta- bir grup ilaç özellikle faydalıyken, diğer kusma, enfeksiyon, gebelik, bazı kalp lığı riskini %21 azaltabilir. Hipertansiyon bir hastaya başka gruptan bir ilaç daha hastalıkları ve hormonal bozukluklarda tedavisi ömür boyudur ve tedavi kesi- faydalı olabilir. Doktor ilaç seçimini has- hipotansiyon görülebilir. Bu durumda lirse kan basıncı yine eski değerlerine tanın fizik muayene bulguları, laboratu- tedavi asıl nedene yönelik olmalıdır. ulaşacaktır. Bu nedenle tedaviye ara var testleri, EKG ve ekokardiyografi gibi verilmemelidir. Hastanın doktor kontrol- ek tetkikler sonucunda yapar. Gerek lerine gitmesi çok önemlidir. Çünkü kan gördüğünde takiplerde ilaç tedavisini Ayağa Kalkınca Olan basıncı yaş ilerledikçe daha da yüksek yeniden düzenleyebilir. Tansiyon Düşmesi değerlere çıkma eğilimindedir. Bu ne- Hipotansiyon (Ortostatik Hipotansiyon) (Düşük Tansiyon) Kişinin otururken ya da yatarken ani- etkisi ilk alındığı zamanlardaki kadardır Düşük tansiyon olarak bilinen hipotan- den kalkma sonrası olan tansiyon düş- ancak hastalığın ilerlemesi nedeniyle siyon, büyük tansiyonun 90 mmHg, artık ilaç yetmemektedir. Kontrollerde küçük tansiyonun 60 mmHg altında gerektiğinde ilaç dozu arttırılabilir, daha olması durumu olarak tanımlanır. Baş güçlü bir ilaca geçilebilir veya mevcut dönmesi, dikkat bozukluğu, göz ka- ilacın yanına takviye ilaçlar verilebilir. rarması, mide bulantısı, soğuk terleme, Hipertansiyon hastalarının en az yılda hızlı soluma, yorgunluk ve bayılma en bir kez doktor kontrolünden geçmeleri önemli belirtileri arasındadır. Çoğu za- gereklidir. Şeker hastaları, kalp damar man tansiyon düşüklüğü ciddi bir has- hastaları ve böbrek hastaları ise altı ay talığa bağlı olmaz ve genelde az sıvı ara ile yılda en az iki sefer kontrole git- alımına bağlı olarak gelişir. Normal za- melidir. Aksi takdirde ilaçlarla kontrol al- manda kan basıncı değeri normalin alt tına alınamayan hipertansiyon uzun va- sınırına yakın olan hastalar biraz az su dede organlara hasar verebilir ve daha içtiklerinde hemen hipotansif olurlar. Bu ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. durum özellikle terleme ile çok fazla su İkincil hipertansiyonu olan hastalarda ve tuz kaybedilen sıcak yaz aylarında denle bugün yetmekte olan ilaç, yarın yetmeyebilir. Aslında kullanılan ilacın ise hipertansiyona yol açan hastalık tedavi edilmelidir. Böbrek hastalığının veya hormonal bozukluğun tedavisi ile kan basıncı düzelebilir veya daha az sayıda ilaçla daha rahat kontrol edilebi- daha sık gelişebilir. Eğer hasta kendisini çok kötü hissediyorsa, bayılma riskini de göz önüne alarak kişi düz bir yere yatırılıp ayakları havaya kaldırılmalıdır. Tedavide yapılması gereken kaybedilen lir hale gelebilir. sıvının yerine konmasıdır. Bunun için Tansiyon İlaçları Zararlı sıvılar tansiyonun normal değerlere gel- Mıdır? Bağımlılık Yapar Mı? Bugüne kadar hiçbir tansiyon ilacı için bağımlılık yaptığı bildirilmemiştir ancak her ilacın bir yan etki potansiyeli vardır. Bu nedenle hipertansiyon tedavisi doktorlar tarafından düzenlenmelidir. Bir mesini anlatır. Kişide ayağa kalktıktan birkaç saniye sonra baş dönmesi ve göz kararması olur. Şiddetli vakalarda bayılma görülebilir ve bu durum hastanın düşerek yaralanmasına sebep olabilir. En sık sebepleri arasında; susuz kalma, uzun süreli yatak istirahati, gebelik, şeker hastalığı, kalp hastalıkları, bacak toplardamarlarında yetmezlik ve nörolojik hastalıklar sayılabilir. Aynı şekilde birçok tansiyon ilacı da ortostatik hipotansiyon yapabilmektedir. Daha çok 65 yaş üstündeki kişilerde görülse de tamamen sağlıklı genç bireylerde de görülebilir. Belirtilerini azaltmak için yeterli sıvı alımı yanında düzenli egzersiz yapmak önemlidir. Oturduğumuz veya yattığımız yerden aniden kalkmamak ve bir süre bekledikten sonra yürümeye başlamak ortostatik hipotansiyon gelişmesini önemli ölçüde azaltacaktır. tuzlu ayran gibi içerisine tuz eklenmiş mesine yardımcı olacaktır. Asıl önemli olan böyle bir durum ile karşılaşmamak için yeterli miktarda sıvı alımına dikkat etmektir. Bunun yanında düzenli yapılacak egzersizler ile hipotansiyon gelişmesinin önüne geçilebilir. yakınının veya bir tanıdığın ilacını kul- Yeterli miktarda tuz ve sıvı almasına lanmak doğru bir yaklaşım değildir ve rağmen hipotansiyon belirtilerini sık- 9 BADEMCİK İLTİHABI 10 Yrd. Doç. Dr. Evren HIZAL Başkent Üniversitesi Hastanesi KBB Hastalıkları ABD Bademcikler, her bir tarafta birer adet olmak üzere, boğazın arka kısmında kenarlarda bulunan, görüntüsü bademi andıran, oval şekilli dokulardır. Boğazda ve genizde, vücudun bağışıklık sisteminin bir parçası olarak, mikroplara karşı bir bariyer ve savunma işlevi gören dokular bulunur. Bademcikler de, bu dokulardan biridir ve boyutları kişiden kişiye değişir. Bazı insanlarda neredeyse gözle görülemeyecek kadar küçükken, bazı insanlarda birbirine değecek kadar büyük olabilirler. Ergenlik döneminden sonra bademciklerin boyutları genellikle giderek küçülür. Temel işlevleri mikroplara karşı savaşmak olan bademcikler, mikroplardan etkilenerek iltihaplanabilir, kendileri hastalık sebebi olabilirler. Bademcik iltihabından en sık 3-15 yaş arasındaki çocuklar etkilenir. 2 yaşından küçük çocuklarda ise, bademcik iltihabına neredeyse hiç rastlanmaz. Bademcikler, özellikle çocukluk döneminde aktif olarak çalışır ve enfeksiyonlara karşı koruyucu rol oynarlar. Belki de bu nedenle, ergenlikten sonra bademcik iltihabı görülme ihtimali düşer. Ancak, erişkinlerde ve hatta yaşlılarda da bademcik iltihabı görülebilir. Bademcik iltihabı, kış aylarında daha sık olmakla birlikte, her mevsim görülebilir. Her yıl tam olarak kaç kişinin bademcik iltihabına yakalandığını belirlemek çok güçtür. Çünkü bademcik iltihabı, boğaz ağrısı yapan diğer nedenlerle çok karışır. Yine de, hemen herkesin hayatında en az bir kez bademcik iltihabından etkilendiği söylenebilir. Bademcik iltihabı mikroplar nedeniyle olur. Bu mikroplar, virüsler ve bakteriler olmak üzere temelde iki grup altında toplanır. Bademcik iltihabının sebebi çoğunlukla virüslerdir. Bakteriler ise, çocukluk dönemindeki bademcik iltihaplarının yaklaşık %30’undan, erişkin dönemdeki bademcik iltihaplarının %10 kadarından sorumludur. Bademcik iltihabına en çok neden olduğu bilinen bakteri, “Streptococcus pyogenes (A Gurubu Beta-hemolitik Streptokok)” olarak isimlendirilen ve toplumda “Beta” olarak bilinen bakteri türüdür. Bademcik iltihabı bulaşıcıdır. Bademcik iltihabına sebep olan mikroplar, havadaki damlacıklarla ya da mikrop taşıyan biri ile direkt temas edilmesiyle sağlıklı insanlara geçer. Bu mikroplar, çocuk yuvaları, kreşler, okullar, bakım evleri, işyerleri, yurtlar gibi çok sayıda insanın bulunduğu, havalandırması kötü, kalabalık yerlerde kolaylıkla yayılabilir. Hasta olan birinin yakında hapşırması, burnunu temizlemesi, öksürmesi ile veya öpüşme yoluyla mikroplar vücuda girebilirler. Mikroplar, oyuncak, kitap, kalem, defter, telefon, bilgisayar, televizyon kumandası, kapı kolu, bardak gibi birçok eşyanın yüzeyinde de bulunabilirler. Bu yüzeylere temas sonrası eller yıkanmadan ağız veya buruna götürüldüğünde hastalık bulaşabilir. Bu nedenle, hasta olan kişilerden ve kalabalık yerlerden mümkün olduğu kadar uzak durulması, kapalı mekânların iyi havalandırılması, ellerin sık yıkanması hastalıktan korunmak için çok önemlidir. Bakteri kaynaklı bademcik iltihabı olan hastalar, mikrop bulaştıktan sonraki 3-5 gün bulaştırıcı özellik taşır; uygun antibiyotik tedavisi başlandığında ise, 24-48 saat sonra bulaştırıcılık yok olur. 11 Tedavi edilmezse, bulaştırıcılık 2 haftaya kadar uzayabilir. Bademcik iltihabının klasik belirtisi, boğaz ağrısıdır. Ağrı, kulaklara veya boyuna vurabilir. Boğaz ağrısının yanında ateş, yutma güçlüğü ve boyunda şişlikler görülebilir. Kırgınlık, halsizlik, huzursuzluk, eklem ağrıları sıktır. Bunların yanında iştahsızlık, beslenme bozukluğu, salya, ağız kokusu, seste değişiklik, çeneyi açmakta güçlük, bulantı, kusma, ishal, vücutta döküntüler, baş ağrısı, burun akıntısı, burun tıkanıklığı, öksürük, gözlerde kızarıklık gibi belirtiler de olabilir. Çok şişen bademcikler nedeniyle havayolunda daralma, horlama, uyku sırasında nefeste kesilmeler ortaya çıkabilir. Boğaz ağrısına burun akıntısı, öksürük, hapşırıkların eşlik ediyor olması, soğuk algınlığında olduğu gibi hastalığın virüs kaynaklı olduğunu; yüksek ateş, damakta nokta şeklinde kanamalar, dilde veya vücutta kırmızı döküntüler, boyunda şişkinlik gibi belirtiler ise, hastalığın bakteriyel kaynaklı olduğunu düşündürebilir. Küçük dili bir tarafa doğru itecek şekilde yumuşak damakta şişlik, ağzı aç- 12 makta güçlük, çenede-boyunda sertlik ve ağzın içinde sıcak patates varmış gibi konuşmanın bozulması, bademcik iltihabının apseleştiğinin belirtisi olabilir. Özellikle genç erişkinlerde, enfeksiyöz mononükleozis adı verilen virüs kaynaklı bir enfeksiyon nedeniyle şiddetli bademcik iltihabı ile birlikte boyunda ve vücuttaki diğer lenf bezlerinde şişlikler görülebilir. Bazı insanlarda enfeksiyon olmadan görülebilen, bademciklerin üzerinde doğal olarak bulunan çukurlukların içine yemek ve ölü hücre artıklarının dolmasıyla oluşan, krem renkli, çökelek/ peynir kıvamında, kötü kokulu birikimler, iltihapla karıştırılmamalıdır. Bademcik iltihabı tanısını koymak için genellikle muayene yeterlidir. Muayene bulguları, bademcik iltihabının sebebi ve hastalığın derecesi hakkında fikir verir. Bademcik iltihabında, bademcikler normalde olduklarından daha şiş ve kızarık görünür. Bademciklerin üzeri genellikle beyaz-sarı renkli iltihapla örtülüdür. Boğazda ve yumuşak damakta toplu iğne başı büyüklüğünde kırmızı kanama odakları, boyunda lenf bezi kaynaklı şişlikler saptanabilir. Bununla birlikte, bazen sadece muayene ile bademcik iltihabının bakteri veya virüs kaynaklı olup olmadığı belli olmayabilir. Enfeksiyonun derecesini ve niteliğini anlamak ve bakteri kaynaklı enfeksiyon olup olmadığını değerlendirmek için bazı durumlarda kan testleri yapılması ve/veya boğaz kültürü alınması gerekebilir. Bazı merkezlerde kültüre göre daha hızlı sonuç veren bir boğaz sürüntüsü testi (hızlı antijen belirleme testi, rapid strep test) de uygulanabilmektedir. Bademcik iltihabının bir hekim tarafından tanınması ve uygun tedavinin bir hekim tarafından belirlenmesi önemlidir. Bademcik iltihabının en sık rastlanan sebebi olan virüs kaynaklı enfeksiyonlar, özel bir tıbbi tedavi gerektirmeden genellikle iyileşir. Virüslerin sebep olduğu bademcik iltihaplarında, özel durumlar dışında antibiyotik kullanılmaz. Ancak, bademcik iltihabına bakterilerin sebep olduğu düşünülüyorsa, antibiyotik tedavisi gerekir. Bu durumda antibiyotikler, hastalık süresini ve bulaştırıcılığı azaltır; hastalığın ilerlemesini ve ciddi sonuçların oluşmasını engeller. Bademcik iltihabında en sık kullanılan antibiyotikler, penisilin veya penisilin türevi ilaçlardır. Penisiline veya penisilin gurubu ilaçlara alerji varsa, başka grup antibiyotikler reçete edilir. Antibiyotik tedavisine başlandıktan sonra 48 saat içinde rahatlama başlar. Hastalık belirtileri geçse bile, antibiyotiklerin doktorun önerdiği süre boyunca kullanılması önemlidir. Bazı hastalarda daha uzun süreli veya birden fazla kez antibiyotik tedavisi kullanılması gerekebilir. Ağrının ve diğer belirtilerin hafifletilmesi için, ağrı kesici, ateş düşürücü ilaçlar, gargaralar ve boğaz spreyleri kullanılabilir. Bademcik iltihabı olan çocuklara, “Reye Sendromu” olarak bilinen başka ciddi sorunlara yol açabileceği için aspirin verilmemelidir. Aşırı sıcak veya soğuk olmamak kaydıyla sıvı gıdalar, yumuşak besinler tüketilmeli; bol su içilmelidir. Havanın nemlendirilmesi işe yarayabilir. Sigara ve her çeşit tütün ürünü ile toz, duman, uçucu kimyasal maddelere, gazlara maruz kalınmamalı; acı ve baharatlı yiyecekler ile gazlı içecekler tüketilmemelidir. Hastalık süresince mümkünse yorucu işlerden uzak durulmalı, istirahat edilmelidir. Şiddetli bademcik iltihabı olan veya yeterince sıvı alamayan bazı hastaların, hastaneye yatırılarak tedavi edilmesi gerekebilir. Bademcik iltihabı ilerlerse, bademciklerde aşırı şişme nedeniyle solunum güçlüğü gelişebilir. Enfeksiyonun, bademciklerin etrafındaki derin dokulara yayılması sonucu selülit ve apse oluşumu görülebilir. Apse gelişmişse, boşaltılmalı ve hastalığın ilerlememesi için dikkatli şekilde tedavi edilmelidir. A Gurubu Beta-hemolitik Streptokok kaynaklı bademcik iltihapları uygun şekilde tedavi edilmezse, kalp, eklemler, beyin ve böbrekleri etkileyen ve ciddi sonuçları olabilen ikincil hastalıklara da yol açabilir. Penisilin grubu antibiyotiklerin kullanılmaya başlanması ile 1940’lı yıllardan sonra bu hastalıkların görülme sıklığı giderek azalmıştır. Bakteriyel bademcik iltihabı nedeniyle ortaya çıkabilecek istenmeyen durumların önlenmesi için antibiyotik tedavisinin doktor tarafından önerilen süre boyunca (genellikle 10 gün) kullanılması önemlidir. Uygun tedavi ile bademcik iltihabının belirtileri genellikle 3-4 gün içinde geriler. Ancak hastalığın tamamen düzelmesi uygun tedaviye rağmen 2 haftayı bulabilir. Tedavi başlanmasına rağmen, birkaç gün içinde belirtilerin şiddetlenmesi veya ek başka sıkıntıların ortaya çıkması halinde yeniden hekime başvurmak gerekir. Bademciklerin cerrahi olarak alınması işlemine bademcik ameliyatı (tonsillektomi) adı verilir. Antibiyotiklerin yaygın olmadığı yıllarda bademcik iltihabının tedavisi için sıkça yapılan bu ameliyat, günümüzde bu amaçla daha az uygulanmaktadır. Yine de, bademcik ameliyatları halen en sık yapılan ameliyatlardan biridir. Bademcik ameliyatı, sık bademcik iltihabı geçirenlerde, solunum bozukluğu ya da yutma güçlüğü yapacak derecede büyük bademcikleri olanlarda veya bademcikte tümör şüphesi varsa yapılır. Sık tekrarlayan bademcik iltihabı nedeniyle ameliyat kararı verilmesi için, son 1 yıl içinde yediden fazla, son iki yıl içinde her yıl beşten fazla veya son üç yıl içinde her yıl üçten fazla bademcik iltihabı geçirilmiş olması ve bu enfeksiyonların bir hekim tarafından belgelenmiş olması gerekir. Burada önemli olan husus, bademcik iltihabına ait belirtilerin, üst solunum yollarını ve boğazdaki dokuları etkileyen farenjit, nazofarenjit, grip gibi birçok hastalıkta da görülmesi ve bademcik iltihabının bu hastalıklarla karışabilmesidir. Bu nedenle her seferinde gerçekten bademcik iltihabı mı gelişti- ğinin iyi ayırt edilmesi ve kayıt edilmesi gerekir. Antibiyotik kullanamayan, başka hastalıkları bulunan, daha önce apse gelişmiş hastalarda da ameliyat kararı verilebilir. Geçmişte lokal anestezi ile yapılabilen bademcik ameliyatları günümüzde genel anestezi ile yapılmaktadır. İşlem, ortalama olarak 30-60 dakika sürer ve bademciklerin gömülü oldukları yerden ayrılıp çıkarılması temeline dayanır. Ameliyat, bıçak (soğuk diseksiyon), elektrikli koter, radyofrekans, koblasyon, harmonik bıçak, termal enerji, lazer, mikrodebrider gibi çok çeşitli gereçlerle yapılabilir. Bu gereçlerin herhangi birinin diğerine belirgin bir üstünlüğü gösterilememiştir. En sık uygulanan yöntem, aynı zamanda en eski ve sonuçları en iyi bilinen yöntem olan soğuk diseksiyon yöntemidir. Bademcikler çıkarıldıktan sonra var olan kanamalar durdurulur ve genellikle yara yeri açık bırakılarak ameliyat sonlandırılır. Bademcik ameliyatları genellikle günübirlik cerrahi şeklinde yapılan ameliyatlardır, ameliyattan sonra bir süre hasta izlenerek aynı gün taburcu edilebilir. Bununla birlikte, hastanın durumuna ve doktorun tercihine göre ameliyattan sonra 1 veya daha fazla gece hastanede yatmak da gerekebilir. Bademcik ameliyatlarından sonra hemen herkeste ağrı görülür. Derecesi kişiden kişiye değişmekle birlikte ağrı genellikle erişkinlerde daha çok hissedilir. Ağrı kulaklara, çeneye, boyuna vurabilir ve genellikle günler içinde giderek azalır. Ameliyattan sonra iyileşme yaklaşık 2 hafta sürer. Ameliyattan sonra kişinin ses karakterinde değişiklikler olabilir. Ameliyattan sonraki dönemde sıvı alımı çok önemlidir. İyileşme dönemi boyunca, yara yerini tahriş edecek ve kanama ihtimalini arttıracak sıcak ve katı gıdalardan uzak durulması, bol sıvı alınması ve yumuşak gıdaların tüketilmesi gerekir. 13 ERKEN ERGENLİĞE DİKKAT! 14 Prof. Dr. Sibel TULGAR KINIK Başkent Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi BD ge ve koltuk altı tüylenmesi görülür. Nihayetinde ilk adet Neler Olur? kanamasının başlamasıyla Ergenlik, cinsel olgunlu- da tamamlanmaya doğru giğun tamamlandığı ve üreme der. Erkeklerde ise ilk belirti fonksiyonunun kazanıldığı, testislerin büyümesidir. Daha çocukluktan erişkinliğe ge- sonra bunu penis büyümesi, çiş dönemidir. Çocukta fiz- genital bölge ve koltuk altı yolojik, psikolojik ve sosyal tüylenmesi, seste kalınlaşaçıdan bir çok değişim göz- ma, vücut kas kitlesinin artışı lenir. Ergenlik yaşı normalde ve erişkin görünüme ulaşılkız çocuklarında 8-13, erkek ması izler. çocuklarında ise 9-14 yaş arasıdır. Normalde ergenliğin Erken Ergenlik Nedir? kızlardaki ilk belirtisi meme Eğer ergenliğe ait belirtiler dokusunun büyümesidir. kızlarda 8, erkeklerde ise 9 Bunu takiben genital böl- yaşından önce görülüyorsa Ergenlik Döneminde çocuk erken ergenliğe girmiş olabilir. Erken ergenlik kızlarda erkeklerden daha sıktır ve çoğu zaman nedeni ortaya konulamaz. Ancak bazen altta yatan çok önemli bir tıbbi problem olabilir. Özellikle de erkek çocuklarda görülüyorsa daha da şüpheli yaklaşmak gerekir. Nadir de olsa erken ergenliğin nedeni beyin tümörleri, beyin abseleri ve enfeksiyonları, böbreküstü bezlerinin tümörleri, yumurtalık-testis tümörleri ve hastalıkları olabilir. 15 Kızlarda Memeleri Büyü- Tabirleri Neyi İfade Eder? yen Her Çocuk Ergenliğe Gerçek ergenlik normalde ergenlik döGirmiş Kabul Edilebilir Mi? neminde hipotalamus ve hipofiz bezin- Kızlarda her meme gelişimi erken er- deki hormonların salınımının artması ve genlik anlamına gelmez, ama mutlaka bu hormonların erkeklerde ve kızlarda tetkik edilmelidir. Genelde 2 yaşından yumurtaları uyararak seks hormonları önce olmakla birlikte bazen daha bü- artışına neden olması ile oluşan du- yük yaşlarda da erken ergenlik olmadan değişik nedenlerle (mevsimsel olmayan yiyecekler, östrojene hassasiyet vb) veya herhangi bir neden bulunmadan memelerde büyüme söz konusu olabilir. Fizik muayene, hormonlar ve kemik yaşı normalse bu olgular takip edilmelidir. Takipte erken ergenliğe geçiş yoksa rumdur. Yani normalde olan fizyolojik 16 larından önce büyümeye başladıklarından kemiklerdeki büyüme noktaları da daha önce kapanır, erişkin boyları kısa kalır. Kendi yaşıtlarından daha gelişkin görünmek de psikososyal sorunlara yol açar. Kızların normalden erken dönemde yaşamak zorunda kaldıkları adet kanamasıyla baş etmeleri zor olabilir. bir olayın erken yaşlarda meydana gel- Eğer altta yatan tıbbi bir problem bu- mesidir. Yalancı ergenlik ise bu normal lunuyorsa (beyin tümörleri gibi) ve tanı aktivasyon olmadan değişik nedenlerle konulmakta geç kalınırsa hayatı tehdit seks hormonlarındaki artış nedeniyle edebilir. görülen durumdur. Çocuklarda en sık Son Yıllarda Erken Ergenlik Vakalarında Artış Oldu Mu? gerçek ergenlik görülür. Erken Ergenlik Hangi Gerçek ve Yalancı Ergenlik Açılardan Sorun Getirir? bu durumun çocuklara bir zararı yoktur. Erken ergenliğe giren çocuklar akran- Dünyada ve ülkemizde de son yıllarda erken ergenlik olguları artmaktadır. Al- dığımız gıdalar içinde bulunan hormon için kızlarda pelvik ultrasonografi ve Normalde 10-10.5 yaşından sonra adet ve katkı maddeleri, iklim değişiklikleri ergenlikle ilgili hormon tetkikleri yapılır. görmek normal olarak kabul edilmekte- ve fiziksel koşullar, kullanılan plastik Sıklıkla hormonal uyarı testleri yapmak dir, Türkiye için ortalama 12-12,5 yaştır. malzemeler, oyuncaklar içindeki hor- gerekir. Ayrıca tanı kesinleşince hipofiz Normal zamanında başlayan ergenliğin mon benzeri etki oluşturan kimyasallar MRI çektirmek beyinde bir sorun olma- ve adetlerin durdurulması ve gecikti- da erken ergenliği başlatabiliyor. Fast dığınıdan emin olmak için gereklidir. food tarzı ve yapay endüstri ürünleri ile Erken ergenlik salınımı artan hormonları neden olduğuna dair yeterli bilimsel veri beslenme alışkanlıkları obeziteye ne- baskılayan ilaçlarla durdurulabilmekte- yoktur. Bu nedenle tedaviler sadece den olarak vücut yağ oranını arttırmak dir. Kızlarda 11, erkeklerde 12 yaşına patolojik durumlar için geçerlidir. Ayrıca koşuluyla erken ergenliğe neden olabi- kadar tedaviye devam edilir. Genellikle 28 günde bir aşı şeklinde yapılan bir normal fizyolojik bir olayı baskılamanın liyor. Erken Ergenliğin Tanı ve Tedavisi Nasıl Yapılıyor? ilaç kullanılır. Tedavi sonlandırıldıktan Tanıda fizik incelemeden sonra kemik lerji gelişme riski dışında dışında belir- yaşını değerlendirmek için el bilek grafisi, iç genital organları değerlendirmek sonra normal ergenlik süreci yeniden rilmesinin daha fazla boy kazanımına ileride ne gibi zararlar verebileceğini kestirmek güçtür. başlamaktadır. Tedavinin ilaca karşı algin yan etkisi saptanmamıştır. Burada şunu da vurgulamak gerekir. Çocukta erken ergenlik belirtilerinin görülmesi halinde bir çocuk endokrinoloji uzmanına başvurulması önerilir. 17 KONTAKT LENS 18 Uzm. Dr. Leyla ASENA Başkent Üniversitesi Hastanesi Göz Hastalıkları ABD Kontakt lensler günümüzde, miyopi, hi- kontakt lenslerin üretimi ise ancak ren bu lensler, esasen yumuşak lensler- permetropi ve astigmatizma gibi görme 1970’lere başlamış, buna karşın ge- den daha dayanıklıdır. Korneanın şeklini kusurlarını düzeltmek amacıyla, gözlük lişimleri, sert lenslere oranla çok daha almadıkları için yüksek astigmatizma ve kullanımına alternatif olarak, gittikçe hızlı olmuştur. keratokonus gibi olgularda özellikle ter- artan sıklıkta kullanılmaktadır. Bunun yanında, estetik veya tedavi amaçlı da kullanılabilmektedirler. Son yıllarda lens teknolojisinin gelişmesi ile toplumumuzda kontakt lens kullanımı her geçen gün artmaktadır. Yeni Kontakt lensler ülkemizde 1970’lerde üretilen kontakt lensler ile görme kalite- yayılmaya başladığı halde tarihçesi çok si ve konfor üst düzeye çıkmıştır. Buna daha eskilere dayanır. Gözlük camının rağmen, kontakt lens kullanırken dikkat direkt göze yerleştirilmesi fikri ilk kez edilmesi gereken çok önemli noktalar 1888’de Alman psikoterapist Adolf Eu- vardır. Bu noktalara dikkat etmek göz gen Fick tarafından ortaya atılmış, an- sağlığımız açısından son derece önemlidir. cak 1930’lara kadar sadece fikir olarak kalmıştır. İlk kontakt lensler 1930’lu yıllarda camdan üretilmiştir. Bu lensler hastanın göz kalıbı alındıktan sonra kişiye özel üretim olarak yapılmakta ve gözün neredeyse tamamını kaplamaktadır. Gözde sadece korneayı kaplayan ve göz yaşı tabakası üzerine yerleştirilen kontakt lensler cih edilirler. Gençlik yaşlarından itibaren korneanın ilerleyici bir şekilde sivrileşmesi hastalığı olan Keratokonus hastalığında bu lenslerin sağladığı görme kalitesini başka hiçbir yöntem sağlayamaz ve bu olguların %93-97’sine gaz geçirgen sert lensler başarıyla uygulanabilir. Yumuşak Lensler: Günlük kullanılan 1 gün ömürlü lensler, günlük kullanılan 1 ay ömürlü lensler, günlük kullanılan 1 Kontakt Lens Çeşitleri Günümüzde temel olarak iki çeşit lens vardır. Bunlar gaz geçirgen sert lensler ve yumuşak lenslerdir. Gaz geçirgen sert lenslerin kullanımının gerektiği birkaç durum dışında çoğunlukla yumuşak lensler kullanılmaktadır. yıl ömürlü lensler, 1 hafta kullanılan 1 hafta ömürlü lensler, 1 ay kullanılan 1 ay ömürlü lensler, bazı göz hastalıklarının tedavisi için kullanılan tedavi edici lensler, bifokal/multifokal (uzak ve yakın görüşü aynı anda düzelten) lensler ve renkli lensler gibi çok değişik tipleri vardır. Bunların kullanımı oldukça rahattır. için hastalar 1947’ye kadar beklemek Gaz Geçirgen Sert Lensler: Göze Kırma kusurlarının düzeltilmesi için kul- zorunda kalmıştır. Korneanın bombe- yüksek oranda oksijen geçişine izin lanılan lenslerin çoğu renksizdir ve göze liğini ölçen aletlerin geliştirilmesinden verdikleri için bu adı alırlar. İlk takıldık- takıldıklarında dışarıdan farkedilmezler. sonra ise, hasta gözünden kalıp alma larında gözde varlıkları hissedildiği için, Takıldıkları sürece kusuru düzeltir ve işlemi ortadan kalkmıştır. Yumuşak kullanımı belirli bir alışma süresi gerekti- berrak bir görüntü sağlarlar. 19 Kromojen Lensler (Renk körleri olur. Bu süre yumuşak lens kullanan- başka, allerjisi olan hasta için başka için): Kromojen lens, renk görme bo- larda daha az, sert lens kullananlarda bir lensi terci edebilir. Uyumlama işlemi zukluğuna sahip hastalara yardımcı daha uzundur (1 hafta-1ay). Kontakt hasta açısından hayati öneme sahiptir olmak üzere geliştirilmiş bir yumuşak lens kullanımında temizliğe çok dikkat ve başarılı lens kullanıcılarında bile en lens çeşididir. Kromojen lensin amacı; etmek gerekir. İleride anlatılacak olan az senede bir kez yinelenmesi gerekir. genel renk algılanmasını güçlendirmek, bazı göz sağlığı sorunları kontakt lens Uyum muayenesi ile kontakt lensin, renklerin daha net ve parlak olmasını kullananlarda meydana gelebilir. Bazen adeta ısmarlama elbise gibi hastaya sağlamak, renklerin tonlarını ayrıştır- lensin kullanılamadığı zamanlar olur ve uyması amaçlanmaktadır. mak, renkleri isimlendirmek, güvenliği bu zamanlarda gözlük kullanmak gere- artırmak (Örneğin; trafik ve fren lamba- kebilir. larını algılamaya yardımcı olarak)ve renk görme testlerindeki görme kabiliyetini arttırmaktır. Kontakt Lens Uygulaması Kontakt lensler hakkında günümüzde Kontakt lens kornea üzerinde ne kadar de çok büyük tereddütler vardır. Oysa Kontakt Lens Kullanımının Avantajları ve Dezavantajları paralel konumlandırılırsa hasta kon- Kontakt Lenslerin Avantajları: Kon- terminolojisinde “fitting” yani “uyumla- takt lenslerin bazı kişiler için kozmetik faydası ve gözlük takmama rahatlığı yanısıra optik avantajları vardır. Yüksek dereceli kırma kusurlarında, kontakt lensler, gözün direkt üzerinden düzeltme Kontakt Lens Kullanıcılarının Karşılaşabilecekleri Sorunlar foru da o kadar artar ve sorunlar en aza indirgenir. Bu işleme kontakt lens ma” denir. Kontakt lenslerin, materyali, tüm çapı, eğrilik yarıçapı, dioptri gücü, merkezi kalınlığı, su içeriği, iyonik ya da non-iyonik oluşu gibi farklı parametre- yeryüzünde halen 80 milyon insan kontakt lens kullanmaktadır. Gelişmiş ülkelerde kontakt lens kullanım oranları çok yüksektir. Bununla birlikte kontakt lenslerle ilgili sorunları kullanıcıların bilmesi çok önemlidir. Bu sorunların en başlıcaları aşağıda özetlenmiştir; Korneal Enfeksiyon (Keratit/Kornea Ülseri): En önemli kontakt lens yapmaları nedeniyle, çevresel kısımlar- komplikasyonudur. Günümüzde aylık daki görme bozukluklarını da azaltırlar. kullanım lenslerinin üretimi ve lenslerin Tek gözünde ameliyat veya yaralanma oksijen geçirgenliklerinin arttırılması sa- gibi bir nedenle lensini yitirmiş olanlara yesinde çok nadir karşılaşılan bir sorun verilen gözlük camları, aşırı büyütme haline gelmiştir. yaptığından, hastalar tarafından zorluk- Nedenleri; 1) Hatalı lens bakımı ve lens la kullanabilmektedir. Kontakt lenslerde kulanımı 2) Oksijen geçirgenliği yeterli büyütme faktörü gözlük camlarına göre olmayan lensleri gece aşırı kullanma (en oldukça azdır ve bu sayede daha ko- sık karşılaşılan neden budur) 3) Özellik- lay tolere edilebilirler. Böylece hasta her le aylık değişim lenslerini süresinden iki gözünü birlikte kullanabilir hale gelir. uzun kullanma 4) Gözde konjonktivit, Gözlüklerle çok az düzelme kaydedile- arpacık gibi mikrobik hastalıklar geçiri- bilen veya görmesi hiç düzeltilemeyen lirken lens kullanma 5) Vücut direncinin keratokonuslu veya başka bir nedene aşırı kırıldığı hastalıklar sırasında lens bağlı düzensiz korneası olan hastalar kullanımı (Kanser, Diabet vs) kontakt lenslerle sıklıkla iyi bir görme elde ederler. Kontakt lenslerin sporcu- Belirtileri; 1) Ağrı, batma, sulanma lar ve özel iş gereksinimleri olan kişiler 2) Göz akında belirgin kızarıklık 3) Işık için de avantajları vardır. leri vardır. Uyumlama işlemi sırasında Kontakt Lenslerin Dezavantajları: göz uzmanı, gözün biyomikroskobik Gözlüklere göre biraz daha masraflı- muayenesinin yanı sıra, korneanın dırlar. Ancak teknolojinin gelişimi sa- eğrilik yarıçapını ve farklı özelliklerini paklanma ve akıntı yesinde daha hesaplı kontakt lensler değerlendirerek, o göze en iyi uyacak Öneri; 1) Kontakt lens kullanımının he- piyasaya sürülmektedir. Yeni kullanma- olan kontakt lensin özelliklerini belirler. men kesilmesi 2) Bir Göz Doktoruna ya başlayanların belli bir alışma süresi Örneğin gözyaşı az olan bir hasta için acilen başvurulması 20 hassasiyeti (özellikle pencereden gelen ışık, ya da ani aydınlık ortama çıkmada göz ağrısı) 4) Kapaklarda şişme 5) Ça- tipi sorunlar ortaya çıkabilir. Kontakt lensin bebeğe olan En sık rastlanılan kontakt lens kompliradyatör ya da kuru iklimler 4) Gözyaşı- olumsuz bir etkisi yoktur. kasyonudur. laşma yoluyla uzaklaştığı durumlar 3) Alerji: Gözyaşını gözden uzaklaştıran klima, Nedenleri; 1) Lensin kendisinin ya da kullanılan temizleme solüsyonlarının oluşturduğu, çoğu zaman da hastanın kendisinde bulunan allerjinin bu yolla tetiklenmesi 2) Lens üzerinde biriken depozit ve kirler 3) Aylık değişim lenslerini süresinden fazla kullanma Belirtileri; 1) Kaşıntı 2) Batma, yanma, sulanma 3) Gözde ipliksi salgılar 4) Üst kapaklarda kabalaşma ve şişme 5) Kontakt lensin kırpma ile yukarı kayması Öneri; 1) Kontakt lens kullanımının kesilmesi 2)Bir Göz hastalıkları uzmanına başvurulması 3) Antiallerjik bir damla ve pomad tedavisine başlama 4) Kullanılan temizleme solüsyonunun değiştirilmesi 5) Gerekiyorsa kullanılan kontakt lens tipinin ve kullanma programının değiştirilmesi 6) Suni gözyaşı damlalarının kullanılması 7) Yoğun güneş ışığı ve sigara dumanı bulunan ortamlardan kaçınılması. Gözlerde Kuruma Hissi: Sık rastlanılan bir başka durumdur. Unutmamak gerekir ki yumuşak kon- nı daha fazla kullanan yüksek su içerikli kontakt lensler 5) Gözde göz yaşı dengesizliği yaratan çeşitli göz hastalıkları (Kirpik dibi hastalıkları gibi) Belirtileri; 1) Özellikle akşama doğru kontakt lensi bir yabancı cisim gibi hissetme 2) Kızarma 3) Gözlerde kuruluk hissi 4) Göz yorgunluğu, kapaklarda ağırlaşma 5) Uyku hissi Öneri; 1) İçeriğinde lense zarar veren koruyucu maddeleri içermeyen suni Göz uzmanı tarafından belirlenecek dozda kullanma 2) Kontakt lensi daha düşük su içerikli bir lensle değiştirmek. Su çekici çeşitli maddeler, oranının düşük olduğu ortamlardan ka- alkol, eter, formol, kolonya, çınmak. saç spreyi, çamaşır suyu ve buharı vs. lensin ana maddeKontakt Lensler Hakkında sine zarar vererek deforme edebilirler. Bu maddelerden Sıkça Sorulan Sorular uzak durmakta fayda vardır. Kontakt lensle denize girilir mi? ince bir havuz bulunur ve kontakt lens lensin gözün dış yüzeyi olan korneaya teması artar ve batma hissi uyanır. Kontakt lense ne tür maddeler zarar verebilir? 3) Yoğun klimalı, sigara dumanlı nem Evet girilebilir, ancak havuz rumaması gerekir. Yani sürekli olarak su ve deniz sularındaki belirgin ile beslenebileceği bir ortamda bulun- kirlilikler ve bazı etkili olabimalıdır. Bu gereksinimi lens gözdeyken lecek virüslerin varlığı düşügözyaşı, göz dışında iken saklandığı nüldüğünde, su kaçırmayan solüsyon sağlar. Gözümüzün önünde yüzücü gözlükleriyle girmek gözyaşı film tabakası denilen adeta akıllıca olacaktır. tedir. Eğer bu havuzun derinliği azalırsa Sadece prezervan (koruyucu madde) içermeyen göz damlaları damlatılabilir. Diğer damlalar ancak lens gözden çıkarıldıktan sonra damlatılabilir. göz yaşı damlalarını lens gözde iken takt lens su içeren bir maddedir ve ku- bu havuzun içinde bir bakıma yüzmek- Kontakt lens kullanırken göze göz damlası damlatılabilir mi? Kontakt lensle spor yapılabilir mi? Evet, iyi uyumlanmış bir yumuşak lens, en hareketli sporlarda bile gözden çıkmaz. Hatta korneayı korumak açısından yararlıdır. Kontakt lens gözün arkasına kaçar mı? Kontakt lens hamilelikte Hayır, alt göz kapağını aşasorun yaratır mı? ğı çektiğinizde ortaya çıkan Eğer lense ilk kez başlıyorNedenleri; 1) Gözyaşı azlığı (özellikle sanız adaptasyon dönemi kadınlarda, yaşa bağlı ya da romatiz- problemli olabilir, ancak daha mal hastalıkların eşlik ettiği durumlar) 2) önceden lens kullanıyorsaBilgisayar kullanımı gibi dikkati arttıran nız korneanın eğrilik yarı çadolayısıyla kırpma sayısının azalmasıy- pında olabilecek değişime la göz yüzeyinden gözyaşının buhar- bağlı olarak nadiren batma cep, gerçekte üst göz kapağında da vardır. Yani bir çıkmazdır. Sadece bazen lens katlanarak bu ceplere sıkışabilir bu durumda kolay bir müdahele ile gözden çıkarılabilir. 21 bileceğimiz çok değerli bir zorlaştıran ikinci bir engel Kontakt lensin takılamayacağı bir yaş göz tabakasının üzerine ta- olarak, lens kullanldığında, kılmaktadır. Biliyoruz ki kor- kornea daha da oksijensiz grubu var mıdır? Hayır, katarakt ameliyatı sonrasında birkaç günlük bebeklere bile takılabilir. Kırma kusuru düzeltme amacıyla takıldığında orta okul ve üstü çocukluk çağı başlamak için iyi bir dönem olabilir. 40 yaş üstünde göz yaşı azalması bir sorun olarak ortaya çıkabilir. Kontakt lenslerle uyunur mu? Kontakt lens, kornea adını verdiğimiz, adeta dünyaya baktığımız pencere saya22 nea oksijene gereksinim duymakta ve bununla beslenmektedir. Kornea gündüz saatlerinde direk havadan, gece uyku sırasında ise gözkapakları kapalı olduğundan, kapakların arka yüzündeki kılcal damarlardan oksijen almaktadır. Ancak havanın oksijen miktarına göre kapak arkası kılcal damarların temin ettiği oksijen yaklaşık beşte bir oranında azdır. İşte bu nedenle gece, zaten bir beslenme bozukluğu söz konusudur. Gece boyunca korneaya oksijen geçişini kalır. Bu durumun yaratacağı en önemli problem, korneanın enfeksiyonlara (mikrop kapmaya) duyarlı hale gelmesidir. Son yıllarda üretilen yeni jenerasyon silikon hidrojel lensler, yüksek oksijen geçirgenliğine sahiptir ve gece boyunca kullanıma uygun oldukları söylenmektedir. Bu tip lensler kullanılırken doktor önerisi dahilinde gece boyunca gözde tutulabilir. Ancak, buna rağmen, birçok göz hekimi, mecbur kalınmadıkça lenslerin gece çıkarılmasını önermektedir. DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR • Bir göz hekimi tarafından • Aylık kontakt lenslerinizin detaylıca muayene olmadan en fazla 1 ay kullanılabilekontakt lens kullanmayınız. ceğini unutmayınız. Lütfen • Lens takmadan ve çıkar- lensinizi 1 aydan uzun kulmadan önce ellerinizi en az 1 lanarak göz sağlığınızı riske dakika süre ile sabunlayınız. atmayınız. • Lensleriniz göz yüzeyindeyken kuruluk hissedince, üzerine özellikle koruyucu içermeyen, tek kullanımlık • Lens kabının içine lens ve suni göz yaşı damlası damkullandığınız lens solüsyolatabilirsiniz. nu dışında başka bir madde • Lens solüsyonunu gözünükoymayınız. zü nemlendirmek için kullan• Çeşme suyu ile lenslerinizi mayınız. Lens solüsyonunun ve lens kaplarınızı asla yıkaiçindeki bakteri karşıtı korumayınız. Lens kaplarının içini yucu maddeler göz yüzeyini sadece lens solüsyonu ile yıtahriş edebilir. kayınız. • Gözünüzde kızarıklık, bat• Lens solüsyonu bittiğinde ma, ağrı, görme bulanıklığı, yeni lens solüsyonu ile birlikışığa karşı hassasiyet, çate yeni lens kabına geçiniz. paklanma ve aşırı sulanma • Lensleriniz ile uyumayınız. olur ise lenslerinizi takmaLensleriniz ile denize, havu- yınız, takılı ise de hemen çıza ve duşa girmeyiniz. kartıp vakit geçirmeden bir • Kirpikli kenarın iç kısmına göz hekimine müracaat edimakyaj yapmaktan kaçınınız. niz. Lens, lens solüsyonu ve Gece yatmadan önce mak- kabını da beraberinizde geyajınızı mutlaka temizleyiniz. tiriniz. • Lensleriniz gözünüzde olduğu sırada lens kaplarının içini kuru ve temiz tutunuz. • Unutmayınız ki, göz enfeksiyonunda erken tanı ve tedavi son derece önemlidir. • Nezle, grip, üst solunum yolu enfeksiyonu olduğunda, dudak kenarında uçuk çıktığı durumlarda enfeksiyon geçinceye kadar lensinizi takmayınız. • Toz, rüzgar, klimalı ortam, sigara dumanı, güneş ışığı göz yüzeyini kurutarak lensin kurumasına ve rahatsızlığına yol açabilir. Rüzgarlı ve güneşli havalarda güneş gözlüğü koruyucudur. • Bir göz hekiminin detaylı muayenesi sonrasında, alacağınız uygun kontakt lensi temizlik kurallarına uyarak, zamanında değiştirerek ve günlük 8-10 saatten fazla kullanmayarak, gözünüzde hasara yol açmadan uzun yıllar kullanabilirsiniz. • Lens kullanırken, herhangi bir şikayetiniz olmasa da, 6 ayda bir göz doktoruna düzenli kontrollerinizi yaptırınız. 23 HİPOTİROİDİ 24 Yrd. Doç. Dr. Cüneyd ANIL Başkent Üniversitesi Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma BD Tiroid bezi, boynun ön tarafında, orta- dan kaynaklanırsa ‘Primer hipotiroidi’, da, gırtlağın hemen önünde yer alan bir beynimizin içindeki hipofiz bezi ya da iç salgı bezidir (endokrin gland). Tiroid daha yukarı merkezlerden kaynaklanır- bezi tiroid hormonu salgılamaktadır. sa ‘Sekonder / Tersiyer hipotiroidi’ ola- Tiroid hormonu vücudumuzda; büyü- rak isimlendirilir. me, gelişme, enerji oluşumu ve enerji kullanımı, vücut ısısının sağlanması ve devamlılığı, her türlü metabolizma faaliyeti, diğer hormonlarımızın üst düzeyde etkileri ve enzimlerin normal işlevlerinde çok önemli roller üstlenmektedir. Hipotiroidi, özellikle primer hipotiroidi toplumda sık görülür. Kadınlarda ve yaşlılarda sıklığı daha yüksektir. Primer hipotiroidinin en sık nedeni Hashimoto tiroiditidir. Bunun dışında; tiroid ameliyatı sonrası ortaya çıkan hipotiroidi, hi- Tiroid hormonlarının fazla üretilip salgı- pertiroidi için yapılan radyoaktif iyot te- lanması hipertiroidi, olması gerekenden davisi sonrası gelişen hipotiroidi, tiroid az üretilmesi ve salgılanması hipotiroidi bezinin başka iltihabi durumlarında ya olarak bilinir. Tiroid hormonu yetersizli- da sonrasında ortaya çıkan hipotiroidi, ği, tiroid bezinin kendisi ile ilgili sorunlar- diğer primer hipotiroidi nedenleridir. Tiroid hormon salgısının yetersiz olması halinde; hareketlerde ağırlık, halsizlik, yorgunluk, kas ağrıları, unutkanlık, konsantrasyon güçlüğü, depresyon şikayetleri, üşüme, terleme azlığı, vücutta su tutulması ve kilo artışı, ciltte kuruluk ve solukluk, saç dökülmesi, ses kısıklığı ya da kabalaşması, barsak hareketlerinde azalma- kabızlık, çarpıntı, adet düzensizliği, gebe kalma zorluğu gibi şikâyetler ortaya çıkar. 25 Fizik muayenede kilo fazlalığı, kan ba- Toplumun yaklaşık % 2’sinde bulunur. sıncı düşüklüğü ya da yüksekliği, guatr, Tüm yaşlarda ortaya çıkarsa da 30-50 cilt kuruluğu ve solukluğu, kalp ritminin yaş arasında sıktır. Ergenlik çağındaki yavaşlaması, ödem görülebilir. Hipoti- kızlarda sıklığı % 0.8-1.6’dır. Genetik roidi kansızlık, vitamin B12 ve demir ek- geçiş riski çok yüksektir. Bu hastalıkta, sikliği, karaciğer yağlanması, kolesterol bağışıklık sistemi tiroid dokusuna karşı ve kan yağı yüksekliğini tetikleyebilir. antikor oluşturur ve bu şekilde tahribatı Tedavisiz kalmış hipotiroidinin ilerlemiş başlatır. Otoimmün hastalık denen bu hallerinde akciğer ve kalp çevresinde sıvı birikimi, kalp yetmezliği, bilinç bulanıklığı ve koma gelişebilir. Hipotiroidi tanısı laboratuar verileri ile konur. Kanda TSH yüksekliği, T4 veT3 düşüklüğü aşikar hipotiroidi tanısı için durum, vücudumuzda başka doku ve organlarda da ortaya çıkabilir (Addison hastalığı, Tip 1 Diabetes Mellitus, Hipoparatiroidi, Vitiligo, Romatoid Artrit gibi…). Hashimoto hastalığı olanlarda, bu tip hastalıklar daha sık görülmektedir. esastır. Aşikâr olmayan (subklinik) hipo- Hastalığın erken safhasında tiroid hor- tiroidide, TSH yüksek, T4 ve T3 düzey- monları normaldir ve tiroid bezinde bü- leri normaldir. Klinik belirti ve bulgular, yüme (guatr) olur. Hipotiroidi, hastalığın hipotiroidinin ciddiyetine ve süresine ileri safhalarında ortaya çıkar. Tiroid bağlıdır. Subklinik hipotiroidide hiçbir bezi zaman içinde küçülür. Hormonla- belirti ve bulgu olmayabilir. rın normal olduğu safhada Hashimoto Hashimoto tiroiditi, tiroid bezinin müzmin, ilerleyici, tahrip edici bir iltihabi hastalığında herhangi bir şikâyet ya da Gebelikte hipotiroidi ayrı bir öneme sahiptir. Gebelikte değişik nedenlerle iyot ve tiroid hormonu ihtiyacı artar. Gebelikte tedavi edilmemiş, ya da eksik tedavi edilmiş hipotiroidi, anne ve yenidoğanla ilgili ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. Annede gebelik zehirlenmesi, hipertansiyon, erken doğum; bebekte fiziksel ve nöropsikiyatrik gelişim sorunları, zeka geriliği, düşük doğum ağırlığı, sağırlık gibi sorunlara yol açabilir. Bu açıdan, gebelik planlayan hipotiroidili bir kadın, gebelik planından doğuma kadar yakın izleme alınmalıdır. bulgu beklenmemektedir. hastalığıdır. 1912 yılında Japon bili- Hashimoto tiroiditi tanısını koymak için Hashimoto hastalığı tanısı olan birey- madamı Akira Hashimoto tarafından kanda tiroid otoantikoru düzeyine bak- lerin aile bireylerinde de bu hastalığın tanımlanmıştır. Hipotiroidinin toplum- mak gerekir. Tiroid ultrasonografisinde görülme riski yüksek olduğu için, aile daki en sık nedenidir ve kadınlarda çok guatr ve bezin genel homojen yapısını bireylerinde kanda TSH ve tiroid otoan- daha sık görülür (hemen hemen % 95). kaybedip heterojenleştiği izlenebilir. tikorlarına bakılması önerilir. 26 Tiroid hormonlarının normal olduğu vakalarda tedavi gerekli değildir. Tiroid hormonlarının bozuk olduğu durumda levotiroksin tedavisi başlanır. Bu hastalıkta tiroid hormon yetersizliği kalıcı ve ilerleyicidir. Tiroid bezini normal çalışma düzenine döndürecek bir tedavi halen yoktur. Yapılan tedavi, tamamen eksiği yerine koyma tedavisidir ve sürekli olmalıdır. Dolayısıyla ilacı düzenli ve sürekli kullanmak önemlidir. Bu ilaçlar sabahları aç karına, kahvaltıdan en az 30 dk. önce alınmalıdır. Beraberinde başka ilaç alınmamalıdır. Özellikle demir preparatları, kalsiyum içeren preparatlar, bu ilacın yararını oldukça azaltırlar. Bu tip ilaçlar mümkün olduğunca günün ayrı bir zaman diliminde alınmalıdır. İlacın standart bir dozu yoktur. Tedavi dozu, hekim değerlendirmesi ile; hormon düzeyi, hastanın şikayetleri, bulguları, yaşı ve eşlik eden hastalıklarına göre belirlenir. Tedavi başlandıktan sonra hedef hormon düzeylerine ulaşana kadar 6-12 haftada bir hormon düzeylerine bakarak ilaç dozunun hekim tarafından ayarlanması gerekir. Zaman içinde izlem sıklığı azaltılır. İzlemde sadece TSH düzeyini görmek yeterlidir. Tiroid antikorları, yalnızca tanı aracıdır; izlemde bir değeri yoktur. Tiroid ultrasonografisi tanıdan sonra seyrek olarak nodül gelişimi açısından tekrarlanabilir. Hashimoto tiroiditinde nodül ve tiroid kanseri gelişimi açısından risk durumu ile ilgili kanıtlı bilgi yoktur. 27 BOŞANMANIN ARDINDAN 28 Uzm. Dr. Nurhak ÇAĞATAY BİRER Başkent Üniversitesi Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları ABD Boşanma Süreci ve Sebepleri Bu genel bakıştan sonra çocukluktaki da önemli bir süreçtir. Boşanma kuş- bağlanma şekillerinin yetişkinlikte evlilik kusuz ebeveynler için olduğu gibi, ço- yaşantısını etkilediğini belirtmek gere- cuklar için de oldukça zor ve stresli bir Boşanma eşler hayatta iken evliliğin kir. Çocuklukta ebeveyni ile güvenli bir süreçtir. Çocuk açısından düşünülecek mahkeme kararıyla sonlandırılmasıdır. bağlanma ilişkisi kurmuş olan bireyler olursa, o güne kadar en fazla bağlı ol- Bu tanımı yapmanın aksine, boşanma evliliği güvenli bir alan olarak görürken, duğu iki kişiye yani anne ve babasına, sürecinde ortaya çıkan duygularla baş diğerlerinin evliliği daha kırılgan bir ze- bundan sonra eşit olarak ulaşamaya- etmek çoğunlukla hiç de kolay değildir. min olarak değerlendirirler. cak ve bir anlamda dünyası bütünlü- Son zamanlarda dünyada ve ülkemiz- Öncelikle çok boyutlu olan boşanma de artmış boşanma sıklığı göz önünde sürecinin hangi sorunları beraberinde bulundurulduğunda, bu süreci anlama- getirdiğine bakalım. Çiftler genellikle ya çalışmak ruh sağlığı çalışanları için çatışmalı dönemler sonrasında çözüm bir zorunluluk durumuna gelmiştir. üretemeyeceklerine inanarak bu kararı Boşanma sonrasında, desteğe çok Başlık her ne kadar “boşanmanın ar- almışlardır, yani duygusal karmaşaları ihtiyacı olduğu bir süreçte aynı evi yoğundur. Çocuğu olan çiftler için ve- paylaştığı ebeveyninden ihtiyacı olan layet konusu uzun süre askıda kalabilir. desteği göremeyen çocuklar için, ar- Boşanma sonrası yeni düzen kurarken kadaşları ya da büyükanne büyükbaba ayrı bir birey olarak bağımsız bir ya- gibi akrabaları önemli destek kaynakları şamın zorluklarıyla ilgili yoğun kaygılar olabilirler. Ancak çocuklara destek ve- yaşanabilir. Para ve mal bölüşümü de rebilecek arkadaşlar ya da akrabaların, bu sırada birbirinin ihtiyaçlarına duyar- anne ve babanın yerini tutamayacakları sızlaşmış olan çiftler için bir çatışma or- da nettir. Dolayısıyla çocukların boşan- tamı oluşturabilir. Boşanma sürecindeki ma sonrasındaki süreçte, en fazla anne bu sorunlar yeni zedelenmeleri hatta ve babalarından destek beklediği bilin- depresyonu getirebilir. Hal böyle olun- mektedir. Çocukların boşanmaya uyum ca boşanma sürecini sağlıklı hale getir- sağlamasında en önemli etmenlerden mek ve en az zararla atlatmak için bir birisi, annenin ve babanın boşanma çift terapistinden yardım almakta fayda stresiyle başa çıkabilmesi ve çocuğu- var. nun bakımını aksatmamasıdır. sürmekteler. Evlilikteki önemli boşanma Boşanma ve Çocuk Boşanma ve Yas sebeplerinden biri de sadakatsizlik ve Boşanma sadece eşler arasında yaşa- Boşanmayı tıpkı önemli bir yakının kay- cinsel ihanettir. nan bir süreç değildir, çocuk açısından bı gibi düşünülebilir. Peki, burada kişi dından” diye atılmış olsa da, boşanma öncesi dönemi ve boşanma nedenlerini anlayamadan boşanma sonrası yaşanacakları kestirmek de mümkün olmayacaktır. Boşanma nedenleriyle ilgili yapılan çalışmalar sosyo-ekonomik seviyenin önemine işaret ediyor. Sosyo-ekonomik seviyesi yüksek bireyler boşanma gerekçelerini iletişim eksikliği, ilgi alanlarında uyuşmazlık gibi nedenlerle açıklarken; sosyo-ekonomik seviyesi düşük bireyler fiziksel istismar, ekonomik sorunlar ve eşin alkol ya da kumar bağımlılığı gibi daha temel ihtiyaçlara bağlı boşanma sebepleri ileri ğünü yitirecektir. Bunun yanında birçok çocuk boşanmaya kendisinin sebep olduğunu düşünüp suçluluk duygusu yaşar. 29 neyi kaybetmektedir? Evlilik öncesi ve yasın kaotik ve dairesel bir süreç oldu- önem taşımaktadır. evlilik sürecinde maddi ve manevi yatı- ğu görüşü öne sürülmüştür. bu ailesel kriz durumundan en az za- rımlar yapılır. Evlilik, emek verilerek inşa edilen yeni bir yaşam biçimidir. Dola- Ölüm deneyimini takip yas incelenir- Böylelikle çocuk rarla çıkmış olur. ken, komplike olmayan yas ve komp- • Anne ve baba boşanma sürecini ço- like olan yas tanımlanmıştır. Komplike cuğa anlatırken çok açık bir dil kullan- olmayan yas anlamlı bir ilişkinin yitimi malıdır. Ebeveynler çocuğa bu durumu sonrasında yaşanan sağlıklı yas sü- anlatırken şöyle bir yol sergileyebilirler: reci olarak tanımlanır. Komplike yas, ‘Biz senin üzüleceğini, bir süre mutsuz kişinin kendisini çökkün hissetmesi ya olacağını biliyoruz. Bir süre bu duruma da uyumsuz davranışlara başvuracak Psikiyatr E. Kübler-Ross, yasın beş katlanman gerekiyor ama senin bu du- düzeyde keder duygusunun yoğunlaş- aşamalı bir süreç olduğunu belirtmiştir: rumla ilgili hiçbir suçun yok. Bu tama- masıdır. Bu durumda kişi yas sürecinin men bizden kaynaklanıyor.’ 1. İnkâr: “Bu benim başıma gelemez.” tamamlanmasına yönelik bir ilerleme yısıyla evlilik kişinin memnuniyet durumundan bağımsız olarak, yaşamının önemli bir parçasını oluşturur. Sonuçta boşanma öncesi ve sonrası yaşam da aynı değildir, yeni bir dönem başlamıştır. Bu dönem yasla başlayacaktır... düşüncesi hâkimdir. 2. Öfke: “Niçin bu oldu?” sorusu sorulur ve bir suçlu arayışı vardır. 3. Pazarlık: Bu dönemde zaman zaman Tanrı’yla ya da yüksek değerlerin kişileştirilmiş biçimleriyle sürdürülen bir olmaksızın yasın bir evresinde inatçı bir biçimde takılı kalır. maması gereken şeylerden birisi ileride labileceği gibi, yasın bazı süreçlerinde bu karalama ve kötülemelerle oluşan uzun süre saplanılıp kalınabilir. duygusal yükün bedelini çocukların ödeyeceğidir. Kişiler çocuklarına kendi • Boşanma süreci tıpkı bir yakınımızın 4. Depresyon: “Hiçbir şey yapama- olacaktır. • Yas sosyal, mesleki ve ebeveyn so- 5. Kabullenme: Kişi durumu kabul- rumluluğu almayla ilgili süreçleri etkili- lenmiş ve onunla baş etmeyi öğrenme- yorsa psikiyatrik yardım alınması gerekir. • Annelik ve babalıktan boşanma ol- Literatürde ilk başlarda, normal yas maz. Çocuğa ‘bizler senin anne ve sürecinin evreler ile doğrusal biçimde babanız’ mesajı verilmelidir. Çocuğa bu ilerlediği kabul edilirdi. Günümüzde ise süreçte güven duygusunun verilmesi 30 çocuğu kendi tarafına çekmeye çalışmaktır. Bunu yapan ebeveynlerin unut- kaybında olduğu gibi bir yasa sebep ye başlanmıştır. yaptığı en büyük yanlışlardan birisi boşanma daha sağlıklı yollarla atlatı- sorunlarımı çözmeye hazırım.” yacak kadar üzgünüm.” sonra ebeveynlerin Tekrar boşanmaya dönülecek olursa, pazarlık hâkimdir. “Bu gerçek olamaz! Eğer olmazsa ve olmaması için şu şu • Boşanmadan taşıdıkları olumsuz duyguların ağır yükünü vermemelidir. • Çocuğun uyum süreci bozulduysa anne ve baba işbirliği içinde bir çocuk ruh sağlığı uzmanına başvurmalıdır. • Anne-baba bir araya geldiğinde “ço- cuğun annesi ve babası” olarak bir araya gelinmeli ve olumlu anılar oluşturulmaya çalışılmalıdır. Boşanma sürecini çocuğunuza açık ve dürüst bir şekilde anlatın. Çocuğunuza “bizler senin anne ve babanız” güven duygusunu hissettirin. Çocuğunuzun boşanma fikrine uyum sürecini yakından takip edin. Boşanma sonrası anne ve baba olarak çocukla vakit geçirmek uyum sürecini olumlu etkileyeceğini unutmayın. 31 BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ Ankara Özel Ayşeabla Okulları 1946’ DAN BU YANA, YENİ EĞİTİM ÖĞRETİM YILINA “MERHABA” • Liselerarası Genç Kızlar Türkiye Voleybol Şampiyonası’nda Türkiye İkinciliği • Ankara ili genelinde yapılan Okullar Arası Tenis Müsabakaları’nda Ankara Şampiyonluğu • Ankara MEB Okul Yarışları Yüzme Şampiyonası’nda Ankara Şampiyonluğu “2014-2015 Eğitim-Öğretim Yılı”nın ilk ders • Türkiye Bölgeler Arası Tenis Müsabakaları’nda zili, 15 Eylül 2014 Pazartesi günü çalacak. Grup Birinciliği “Okul Öncesi” ,“1. Sınıf” ve “5. Sınıf” öğrencileri için “Uyum Haftası” 08 Eylül 2014 Pazartesi günü başlayacak. Öğretmenleri ve arkadaşlarıyla tanışıp kaynaşmalarının amaçlandığı Uyum Haftası’nda öğrenciler, okullu olmanın ilk haftasının coşkusunu ve mutluluğunu minik yüreklerinde yaşayacaklar. Bu vesileyle, Başkent Üniversitesi Özel Ayşeabla Okulları aileye yeni katılan miniklerin kocaman yürekleri için çalacak zilin heyecanını ve öğrencilerin “ilk”lerine tanıklık edecek olmanın gururunu yaşıyor. BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ ÖZEL AYŞEABLA OKULLARI HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ 2013-2014 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILINI DA PEK ÇOK BAŞARIYLA KAPATTI. Türkiye Gönüllü Eğitimciler Derneği tarafından verilen “YILIN EĞİTİM KURUMU ÖDÜLÜ”nün ardından, • Artistik Buz Pateni Türkiye Teşvik Şampiyonası’nda Türkiye İkinciliği • Ankara Çocuk ve Yıldızlar Ligi Satranç Şampiyonası’ nda Ankara Dördüncülüğü • Ankara Okullar Arası Step Yarışmaları”nda küçük takım Ankara Birinciliği, yıldız takım Ankara Birinciliği, genç takım Ankara İkinciliği • Türkiye Oryantiring Şampiyonası’nda; Türkiye İkinciliği ve Türkiye Üçüncülüğü • Çocuk ve Genç Kalem Öykü Yarışması’nda birincilik, ikincilik ve üçüncülük dereceleri ile ulusal başarılara imza attı. Kalite Çalışmaları Kurumumuz, “Ulusal Kalite Hareketi” yolculuğunda mükemmelliğin temel kavramlarını özümseme ve yaşama geçirme konusunda kararlı olduğunu, sürekli iyileşmeyi gelişimin temel parçası olarak benimsediğini göstererek “Mükemmellikte Kararlılık Belgesi” almaya hak kazanmıştır. Kalite Güvence Sistemi içerisinde yer alan ve yılda iki kez yapılan veli, öğrenci, çalışan memnuniyet anketi sonuçları bu yıl %95 oranında gerçekleşmiştir. Akademik-Sosyal Başarı Öğrencilerimizin akademik başarılarını, sürdürülebilir başarı stratejileri doğrultusunda takip eden Kurumumuz, bu sis- 32 tem dahilinde kazandığı başarılarla bizleri gururlandırmıştır. yabancı dili öğretirken kullanılmasına imkan sağlayan, yir- Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sınavında (TEOG) bu miye yakın eğitimsel yaklaşımı barındıran CLIL (İçerik Ta- yıl 50 öğrencimiz farklı derslerden 100 tam puan almışlardır. banlı Dil Eğitimi) uygulanmaktadır. Geçtiğimiz yıl okulumuzdan mezun olan tüm öğrencilerimiz Bu fonksiyonel dil eğitimi, öğrencilerimizin; yabancı dilde arzu ettikleri üniversitelere yerleşmişlerdir. bilgi toplama, sentez yapma ve değerlendirme olanağı bulmalarına yardımcı olmaktadır. Öğrencilerimize, gelişen dünyayı ve teknolojiyi yakından takip edebilmelerine imkan sağlayan ortamlar sunularak; 1-7. sınıf öğrencilerimiz için İngilizce kitap okumayı özendiren İngilizce e-kitap uygulaması yapılmaktadır. Proje Çalışmaları Kurumumuz, bilginin hızla üretildiği ve tüketildiği çağımızda ezberlemeye değil; bilgiye ulaşma, bilgiyi kullanma ve üretmeye dayalı çağdaş bir anlayışla öğrenci yetiştirmekteÖğrencilerimizin akademik başarılarının yanı sıra sanatsal dir. Çoklu zeka ve yapılandırıcı yaklaşımla sürdürdüğümüz ve sosyal yönden de başarılı olmalarını önemseyen okulu- proje tabanlı öğretimle, bireysel farklılıklardan kaynaklanan muz; yaratıcı, kendine güvenen, estetik beğeni düzeyi ge- çeşitliliği daha değerli görmekteyiz. Okulumuzda; Araştır- lişmiş, yaşama olumlu bakan, dünyaya ve yakın çevresine macı Çocuk Merkezi ile iş birliği içerisinde yürütülen pro- karşı duyarlı, bedensel ve ruhsal açıdan sağlıklı bireyler ye- jede, öğrencilere araştırma yapma ve soru sorma becerileri tiştirmek için çalışan, konusunda uzman ve deneyim sahibi kazandırılarak öğrenmeye destek olacak ve öğrenmeyi ka- bir kadroya sahiptir. lıcı kılacak çalışmalar yapılmaktadır. Bu yıl en son araştırmaları, uygulamaları yansıtan yenilikçi bir yaklaşımla; akademik, sanatsal, kültürel ve sportif faa- Öğrencilerde kitap okuma alışkanlığının kazandırılması ve liyetlerde birçok ulusal ve uluslararası başarıya imza attık. geliştirilmesine önem veren okulumuz, “Kitap Oku Geleceği Doku” projesi ile kitap okuma sürecini farklı etkinlik- Yabancı Dil lerle zenginleştirmektedir. Yabancı dilde; iletişim kurabilen ve bilgisini yaşama aktarabilen bireyler yetiştirmeyi ilke edinen okulumuzda 4-8. sınıf öğrencilerimizin tamamı; İngilizce yeterliliğinin ölçülmesinde kullanılan, dünyada en çok bilinen Cambridge Üniversitesi ESOL sınavlarına girmekte ve uluslararası geçerliliği olan “ESOL Sertifikası” ile belgelendirilmektedir. 2013-2014 eğitim öğretim yılında uygulanan ESOL Sınavlarında 32 öğrencimiz üstün başarı belgesi almaya hak kazanmıştır. Anasınıfı, 1-3. sınıflarımızda; Matematik, Tarih, Coğrafya, Fen Bilimleri, Sosyal Bilimler gibi farklı disiplinler içeriğinin Küçük yaşlardan itibaren “Bilim”e dokunan, yaparak-yaşayarak öğrenen bireyler yetiştiren okulumuzda, öğrencilerin merak, sorgulama ve sistemli çalışma sonucunda ürettikleri ürünler her yıl “Geleneksel Bilim Şenliği”nde sergilenmektedir. Çevre bilinci yüksek, çevre yönetimi konusunda akılc yaklaşım sahibi bireyler yetiştirmeyi amaçlayan okulumuz, Beyaz ve Yeşil Bayrak sahibidir. Biz Mutlu Bir Aileyiz! Kurumumuz; öğrencisi, öğretmeni, velileri, mensup ve mezunları ile her geçen gün daha da büyüyen, birbirine güçlü bağlarla kenetli büyük bir ailedir. Başkent Üniversitesi Özel Ayşeabla Okulları olarak ilke edindiğimiz ve içselleştirdiğimiz değerler, önder ve öncü bir Kurum olmamızda bize rehberlik etmekte, çağdaş ve dinamik yapımıza güç katmaktadır. 33 BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ Adana Özel Başkent Okulları “GELECEKTE VAR OLMAK İÇİN DOĞRU İZLER BIRAKAN BİREYLER” yerine dersler yaşam ile ilişkilendirilerek bilgi somut hale getirilir. Derslerin işlenme sürecinde aktif öğrenme yöntemleri kullanılarak öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçları dikkate alınır. Öğretimde Çağdaş Yaklaşım Öğrenciler araştırmacı ve yaratıcı yönlerini ortaya koyabilmek, doğal dünyayı anlamak, bilimsel bakış açısı kazan- Her Birey Bir Potansiyel mak için yıl boyunca çeşitli proje çalışmalarında yer alırlar. Bilgisayar laboratuarlarında bilimsel ve teknolojik gelişmeleri araştırır, takip eder, araştırma sonuçlarını paylaşırlar. Yeni Öğrencilerin sürekli gelişimini desteklemek, potansiyelleri- ve özgün projelere zemin hazırlayan bu çalışmalar öğrenci- nin en üst sınırına çıkmalarını sağlamak amacıyla her öğren- lerimize ulusal ve uluslar arası çeşitli yarışmaların kapılarını ci bir birey olarak ele alınır. Soyut ve ezbere dayalı bir eğitim aralar. 34 Kişisel Gelişime Bütünsel Yaklaşım Sanat atölyelerimizde öğrenciler iç dünyalarını keşfe çıkarlar. Drama, müzik, resim, fotoğraf, bale, bando, artistik jimnastik, modern dans, pandomim eğitimleriyle kişisel gelişimlerini olumlu yönde destekleyerek estetik duygularını ortaya çıkarır ve geliştirirler. Akademik çalışmaları destekleyen sosyal ve kültürel etkinliklerimiz öğrencilerin ilgilerini canlı, bilgilerini güncel, performanslarını yüksek tutarken bilişsel ve sosyal gelişimlerinde etkili ve kalıcı bir rol üstlenir. Yürütülen sosyal sorumluluk projeleri de öğrencilerimizin başkalarının hayatlarını fark etmelerini sağlar niteliktedir. ADANA ÖZEL BAŞKENT OKULLARI 2014-2015 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI HAZIRLIKLARINI TAMAMLADI Başkent Üniversitesi Kurucu Rektörü Sayın Prof. Dr. MEHMET HABERAL Adana Özel Başkent Okullarını ziyaret etti. 2014 - 2015 Eğitim ve Öğretim Yılı hazırlıklarını sürdüren Adana Özel Başkent Okullarını ziyaret eden Sayın Prof. Dr. MEHMET HABERAL’a kampüste yaz döneminde yapılan tadilat ve tamirat çalışmalarının yanı sıra öğrenci başarısı konusunda bilgi verildi. Başkent Üniversitesi kurumlarının kalite için kendileri ile yarışan kurumlar olduğu vurgusunu yapan Sayın HABERAL, ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün emanet ettiği güzel Türkiye’yi daha da ileriye götürmek için çok çalışmak gerektiğini hatırlattı ve Başkent Okulları yönetici ve çalışanlarına teşekkür etti. 35 GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR 36 Dr. Dyt. İrem OLCAY EMİNSOY Başkent Üniversitesi Hastanesi Beslenme ve Diyet Ünitesi Genetiği deştirilmiş organizmalar (GDO), modern biyoteknoloji kullanılarak modifiye bir gen veya insan dışında herhangi bir organizmadan gen aktarılarak genetik özellikleri değiştirilmiş organizma olarak tanımlanmaktadır. GDO’u ile ilgili olarak olumlu görüşler, Dünyada en sık ekimi yapılan GDO’lu liyetlerini düşürüp, toplumda herkesin ürünlerin başında mısır, soya, pamuk ulaşabilirliğini sağlayacağı konusunda- ve kanola bitkisi gelmektedir. GDO’lu dır. Akıl almaz hızla ilerleyen gen teknolojisi ürünlerin en fazla ekiminin yapıldığı ül- Olumsuz görüşler ise, gen teknolojisi en ses getiren meyvesi genetiği değiş- keler ise Amerika Birleşik Devletleri, Ar- ile üretilen besinlerin toplumda görülen tirilmiş organizmalardır. jantin, Brezilya, Hindistan ve Çin’dir. alerjik reaksiyonları artıracağı, zararlı Biyoteknolojinideki gelişmelerin insan yaşamında kullanımı insanlık tarihi kadar eski bir geçmişe dayanmaktadır. Geçmiş çağlara ait yazıtlardan elde edilen bilgilerde hamurun mayalanması gibi gelişmelerin insan yaşamında önemli bir yer tuttuğu anlaşılmaktadır. Yıllar içinde gelişen moleküler biyoloji ve genetik bilimleriyle 1970’li yıllardan itibaren biyoteknolojiyi etkilemeye başlamıştır. daha fazla üretim yolunun açılması, besinlerin besin değerini artırıp, daha fazla üretim yolunu açarak dünyadaki yetersiz beslenme ve kötü beslenmeye çözüm getireceği, bazı besinlerin alerjik özelliklerinin ortadan kaldırılacağı, besinlere eklenecek ögelerin hastalıklara karşı bağışıklık sağlayacağı, üretim ma- 37 etkileri olabileceği, antibiyotiklere di- den zengin pirinç üretimi besin zengin- sütü, soya, buğday, kabuklu deniz can- rençli mikroorganizmaların kısa sürede leştirme için örnek olabilir. Dünya üze- lıları, balık ve fındıktır. Besinlerin içindeki gelişeceği, ekolojik açıdan dünyadaki rinde okul öncesi dönemde 3 milyon alerji yapan proteinlerin çıkarılması ve genetik çeşitliliği bir süre sonra azal- kadar çocukta A vitamini eksikliğinden yapısının değiştirilmesi ile alerjik özelli- tabileceği, ekonomik açıdan dışa ba- kaynaklanan görme bozukluğu söz ğin azaltılması hedeflenmektedir. ğımlılığı artırabileceği ve özellikle küçük konusudur. Bu çocukların bir kısmı da çiftçilerin bundan zarar göreceğini be- kör olmaktadır. Zenginleştirme yapılmış lirtmektedir. pirinç sayesinde, Pirincin temel besin Amacıyla Kullanımı Bitkilerde ve hayvanlarda gen aktarımı olduğu bölgelerde A vitamini eksikliği- Dünyada pek çok insan önlenebilir sa- farklı yöntemlerle yapılmaktadır. Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların Sağlık Üzerine Etkileri Biyoteknolojinin getirdiği yararlar teorik olarak sınırsızdır, bu besinlerin hem yararlarından hem de potansiyel risklerinden bahsetmek gereklidir. Potansiyel Yararları 1.Besin Miktarının Artırılması ve İçeriğinin Zenginleştirilmesi nin yok olabileceği ön görülmektedir. Besinlerin metionin, lizin gibi amino asitlerini artırarak,protein kalitesinde artış elde edilebileceği düşünülmektedir. Patatesin pişme süresini azaltmaya yönelik çalışmalar vardır. Bu enerji kullanımının ve maliyetlerin azalmasına neden olacaktır. Yüksek sıcaklığa dayanıklı yağlar elde edilmeye çalışılmaktadır. 2. Besinlerin Alerjik Özelliklerinin Azaltılması Toplumda besin alerjisi görülme sıklığı 3. Besinlerin Aşılama ğılık sorunları nedeniyle ölmekte veya sakat kalmaktadır. Aşıma hastalıkların önlenmesinde etkili bir yöntemdir. Aşının ulaşılmasında ve uygulanmasında karşılaşılan zorluklar nedeniyle ulaşılamamaktadır. Bitkilere aktarılacak gen sayesinde patojen mikro organizmaların çeşitli bitkiler elde edilerek bitkilerin aşı olarak kullanılmasına çalışılmaktadır. 4. Besinlerin Tedavi Amacıyla Kullanımı %2-8 arasındadır. Genel olarak alerji Genetiği değiştirilmiş besinlerin tedavi Açlık ve malnütrisyon başta gelen halk oluşmasında sorumlu başlıca 8 besin amacıyla kullanılmasına yönelik çalış- sağlığı problemlerindendir. A vitaminin- vardır. Bunlar, yer fıstığı, yumurta, inek malar sürdürülmektedir. 38 5. Herbesit ve Pestisitlerin 6. Çevresel Koşullara Dayanıklılığın besin oluşumu söz konusu olabilir veya Kullanımındaki Azalmaya Bağlı Yararlar Artırılması yeni alerjik proteinler ortaya çıkabilir. Yabancı otlar, kültür bitkileriyle su, mi- Tuzluluk, pH, sıcaklık, donma ve kurak- Dünya sağlık Örgütü, DGO’daki gen lık gibi çeşitli çevresel faktörlere daya- transferinin olası alerjen bir maddeden nıklı genetiği deştirilmiş bitkiler üreterek yapılmasını önermemektedir. Birleşmiş besitler ( yabancı ot öldürücü ilaçlar) bitkilerin zorlu koşullara dayanıklı hale Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) kullanılmaktadır. zararlılara getirildiği iddia edilmektedir. Bu koşul- gen aktarımının tamamen kontrollü karşı dayanıklılık kazanması ile ilaç kul- lar uyum sağlanması ile ekime uygun bir süreç olmadığını, aktarılan genin; lanımının azalacağı ön görülemktedir. olmayan bölgelerinde kullanılabilmeği konakta birleşme, açığa çıkarma veya Çin de zararlılara karşı dayanıklı pamuk düşünülmektedir. durağanlaşma yoluyla farklı sonuçlara üretmecilerin sağlık sorunlarında olum- Potansiyel Riskleri yol açabileceğini bildirmektedir. Besin- neral maddeler ve alan yönünden rekabet içindedir. Bu rekabet için herBitkilerin lu gelişmelere yol açmıştır. Tarım ilacı kullanımı azalması ile birlikte bu ilaçların 1. Alerji lerde birleşimler sonucunda ne olacağı tam olarak bilinmediğinden, alerjen içme sularına karışması da engelleniş Elerjik bir besine, alerjik olabilcek bir oluşama riskleri de göz ardı edilme- olmaktadır. besinin gen aktarımı ile, daha alerjik bir melidir. 39 2. Toksik Etkiler 5. Tarımsal Alanlar ve GDO genlerin toprak, su ve ekosiste- Konuya ilişkin temel idealardan birisi Çevre Açısından Olan Riskler me geçişi ile toprağın mikrbiyal den- genlerin bağımız, tek başına çalışmadığı veya canlıya aktarılan genin ya da genlerin beklenmeyen ve istenmeyen yan etkileri olabileceğidir. Besinlerin yapısında bulunan doğan toksin genlerini açığa çıkarabilir ve yanlışlıkla toksinlerin düzeyinde artış olabilir. Bitki tohumlarının hasadının yapılmasının ardından bu tohumların tekrar ekilmesi ile bitkinin normal gelişimini gulanan çeşitli işlemlerle, ürün ekildiği yıl ürün almasına rağmen, üreticinin 3. Antibiyotik Direnç Genleri oluşmamaktadır. Bazen ise tohumluk GDO ile ilgili diğer bir durum ise dirençli alınır fakat tohum sadece filizlenmeleri- rılmak istenen asıl genle aktarılarak, bu aktarımının başarılı olup olmadığını anlamak için kullanılan genlerdir. Bu genlerin doğaya yayılma ihtimali çok büyük bir tehlike olarak görülmektedir. mikroorganizmaların ölmesi ile toprağın yapsının bozulabileceği düşünülmektedir. sürdürmesi gerekmektedir. Fakat uy- bir sonraki senede kullanacağı tohum genlerin durumudur. Bu genler akta- gesi bozulabilir. Toprakta yaşan yararlı ni sağlayan bazı kimyasallarla bir araya geldiklerinde aktif hale gelebilirler. Tohum şirketlerinde GDO’lu Tohum alan üreticiler, tohumları saklamayacakları ya da sakladıklarının tekrar kullanmayacaklarına dair sözleşme imzalamak GDO’nun Kullanıldığı Ürünler Genetiği değiştirilmiş mısır başlıca yağ, un, nişasta, glikoz şurubu ve fruktoz şurubu üretiminde kullanılmaktadır. Bunların kullanımıyla bisküvi, kraker, gofret, çikolata, şekerleme, cips, kaplamalı çerez, puding, mama, ketçap, mayonez, et suyu tableti, hazır çorba, kola, gazoz, meyve suyu gibi ürünlere de katılmaktadır. Ayrıca GDO’lu mısır tüketen tavuk ve benzeri hayvansal Antibiyotik dirençli genlerin zararlı mik- zorunda kalmaktadırlar. roorganizmalara geçmesi durumunda 6. Biyolojik Çeşitliliğin Yok Olması Genetiği değiştirilmiş soya yağ, un, Gen kaçışı insan kontrolü olmaksızın kıyma, lesitin üretiminde kullanılmak- bu bakterilerin neden olduğu enfeksiyonları kontrol etmek zorlaşacaktır. Antibiyotiğe dirençli genlerin insan ya da hayvana geçmesi söz konusu olması gene antibiyotiklerin işe yaramayacağı hastalıkların ortaya çıkmasına neden olabileceği düşünülmektedir. 2004 uzman panelinde işaretleyici genlerin kullanılmaması yönünde karar çıkmasına rağmen, bu uygulamada değişiklik yapılmamıştır. Antibiyotiğe direnç gösteren genleri içeren GDO’lu ürünlerin ekilerek kasıtlı olarak çevreye 2008’de yasaklanmıştır. 4. Besin Değerindeki Değişimler Genetiği değiştirilmiş besinlerin, besin GDO’lu üründen, diğer bir ürüne polenler veya rüzgar aracılığıyla gen aktarımının olmasıdır. Bu aktarımlar ile bazı bitkilerin yok edici genlerle karşılaşmasına ve o bitki türünün yok olmasına neden olabilir. Gen kaçışları için güvenli gıdalar aracılığıyla da tüketilmektedir. tadır. Bunların kullanımıyla kek, gofret, bisküvi, kraker, puding, çikolata, kahve kreması, margarin, mayonez, devam sütü, hazır köfte, sucuk, salam, sosis gibi ürünlere de katılmaktadır. Genetiği değiştirilmiş kanola ise kanola yağı ve mesafeler oluşturulsa da, polenlerin margarin yapımında kullanılmaktadır uzun mesafeleri kat edebilmesinden GDO’lu besinler açlığa çözüm getire- dolayı bu pek işe yaramamaktadır. Ko- memiştir. Çünkü dünyadaki açlık soru- rumalı bölgede yetişen mısır ile, BT mı- nu besin azlığından değil, eşit dağıtıla- sırın özelliklerinin karıştığı, yabancı ota mamasından kaynaklanmaktadır. dayanıklı kanoladan, doğadaki yabani akrabası hardala ve GDO’lu mısırdan, geleneksel çiftçi çeşitlerine gen kaçışları olduğu belirlenmiştir. Tek kullanımlık tohumlar, nedeniyle yerel tarım sistemleri zayıflayacak, tohumda ve tarımsal üretim sistemlerinde dışa bağımlılık artması söz konusu öğeleri içeriklerinde azalma görülebilir. 7. Zararlıların Dayanıklılığının Artması olabilecektir Soya üzerine yapılan bir çalışmada, Herbesitlere ve böceklere dayanıklılık GDO’lu besinlerin insan sağlığı açısında gibi bitkilere aktarılan yeni genetik özel- ne gibi riskler oluşturacağı bilinmemektedir. GDO’lu soyada fitoostrojenlerin %1215 oranında azaldığı, kanola A vitamini içeriğinin arttırılmasının, E vitaminin düzeyinde düşüşe neden olmuştur. liklerin çapraz tozlaşma sırasında doğal türlere, yabani türlere ve böceklere kaçışı söz konusudur. Sürekli maruziyet GDO’lu ürünlerin, geleneksel ürünlerle ekilebilirliği söz konusu değildir. İnsan sağlığı açısından GDO’lu besinlerin durumunda dirençli böcek oluşma ola- Sağlığımızla ilgili olarak GDO’LU be- nasıl bire etki yapacağı bilinmemektedir. sılığını artırabilir. GD ürünler ilk üç yılda sinlerin bize ne gibi yaralar sağlayacağı Kısa dönemde bir etki yapmamış olması, (1996-1998) pestisit kullanımı azalma- veya zarar vereceği konusu net değildir. uzun dönemdeki etkilerinin ne olabileceği sına rağmen, 2007 ve 2008 yılarında Bu nedenle dikkatli davranılması gerek- konusunda bir açıklık getirmemektedir. %20 ve %27 oranında artmıştır mektedir. 40 SİGORTA ŞİRKETLERİ BANKALAR ACIBADEM SİGORTA A.Ş. ESBANK MENSUPLARI EMEKLİ SANDIĞI VAKFI ADAC ÖZEL SAĞLIK SİGORTA (ALMANYA) FORTİS BANK A.Ş. MENSP. EMEKLİ SAND. VAKFI AK SİGORTA A.Ş. GARANTİ BANKASI A.Ş.EMEKLİ VE YARDIM SANDIĞI VAKFI ALLİANZ SİGORTA A.Ş. İŞ BANKASI ANADOLU ANONİM TÜRK SİGORTA A.Ş. ŞEKERBANK VAKFI ANKARA ANONİM TÜRK SİGORTA ŞİRKETİ TC MERKEZ BANKASI AXA SİGORTA A.Ş. TC MERKEZ BANKASI SOS.GÜV.VAKFI AXA SİGORTA A.Ş. SAĞLIĞIM TAMAM POLİÇESİ TÜRKİYE VAKIFLAR BANKASI BUPA INSURANCE LTD. İNGİLTERE CGM COMPUGROUP A.Ş. DEMİR HAYAT SİGORTA A.Ş. DUBAİ SİGORTA A.Ş. ERGO SİGORTA A.Ş. ERGO SİGORTA ŞİRKETİ TAMAMLAYICI EUREKO SİGORTA A.Ş. EURO-CENTER EUROP ASSISTANCE GENERALİ SİGORTA A.Ş. GMC SERVICES INTERNATİONAL FRANSA GROUPAMA SİGORTA A.Ş. GÜNEŞ SİGORTA A.Ş. GÜVEN SİGORTA A.Ş. HALK SİGORTA (BİRLİK SİGORTA) A.Ş. HDI SİGORTA A.Ş. RESMİ KURUMLAR ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI ANKARA SANAYİ ODASI ANKARA TİCARET ODASI MİLLİ REASÜRANS T.A.Ş. MENSP. EMEKL. VE SAĞLIK SAND. VAKFI SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI TCDD VAKFI TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ YEŞİLKART TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ INTER PARTNER ASSISTANCE MAPFRE GENEL SİGORTA A.Ş. MAPFRE GENEL SİGORTA A.Ş. FARK YOK POLİÇESİ MARM A.Ş. METLIFE EMEKLİLİK VE HAYAT SİGORTA A.Ş. MONDIAL ASSISTANCE RAY SİGORTA A.Ş. PİLOTAJ REMED ASSISTANCE BORAJET HAVACILIK TAŞIMACILIIK S.O.S. INTERNATIONAL AMBULANS SERVİSİ A.Ş. GÜNEŞ EKSPRES (SUN EXPRES) HAVACILIK AŞ. SOMPO JAPAN SİGORTA A.Ş. (Fiba Sigorta A.Ş.) HAN HAVACILIK TUR ASSIST HELİPORTUGAL VANBREDA MNG HAVA YOLLARI TAŞIMACILIK A.Ş. YAPI KREDİ SİGORTA A.Ş. SKYLİNE ULAŞIM TİCARET A.Ş. ZİRAAT SİGORTA A.Ş. TÜRK HAVA KURUMU ZÜRİCH SİGORTA A.Ş. YÜZÜAK HAVACILIK 41