Türk Otomotiv Sanayinde Firma Ölçeğinde Teknolojik Yetenek
Transkript
Türk Otomotiv Sanayinde Firma Ölçeğinde Teknolojik Yetenek
Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey. Türk Otomotiv Sanayinde Firma Ölçeğinde Teknolojik Yetenek Düzeyinin Araştırılması ve Sektörün Geleceğine Yönelik Politika Önerileri1 Cem Okan TUNCEL2 Uludağ Üniversitesi e-posta: cotuncel@uludag.edu.tr Nalân ÖLMEZOĞULLARI3 Uludağ Üniversitesi e-posta: nalano@uludag.edu.tr Özet Bu çalışma Türk otomotiv sektöründe teknolojik yetenek düzeyi ile teknolojik tırmanma olanakları arasındaki ilişki üzerinde durmaktadır. Geç sanayileşen ülkelerde teknolojik gelişme, temelde gelişmiş ülkelerdeki modern teknolojilerin özümsenmesi, uyarlanması süreçlerine ve bu modern teknolojilerin tedrici iyileştirme faaliyetleriyle geliştirilmesine dayanmaktadır. Bu bilgi ve teknoloji transferi firma için maliyetli ve zaman alan öğrenme süreçlerini içermektedir. Geriden gelen firmalar için ise asıl amaç, inovasyon faaliyeti yapabilir hale gelmek için bir ön şart konumunda olan teknolojik yetenek düzeyinin geliştirilmesi olmaktadır. Bu araştırmanın amacı Türk otomotiv sektöründe faaliyet gösteren firmaların teknolojik yetenek düzeyini belirlemek ve firmalar için teknolojik tırmanma olanaklarını geliştirmeye yönelik sektöre özgü teknoloji politikaları önermektir. Çalışmada kullanılan veriler; firma düzeyinde inovasyon sürecinin belirleyicilerini ortaya koymak ve teknolojik tırmanma olanaklarını değerlendirmek amacıyla sektörde faaliyet gösteren 4 adet ana sanayi, 28 adet de yan sanayi firmasından yarı-yapılandırılmış görüşme yöntemiyle toplanmıştır. Görüşmeler daha önceden hazırlanmış bir görüşme planı doğrultusunda firmaların Genel Müdür, Ar-Ge Müdürü ve Üretim Sorumlusu düzeyindeki ilgilileriyle gerçekleştirilmiştir. Görüşme planı firmaların üretim, yatırım ve dış bağlantı yeteneklerini anlamaya yönelik soruların yanında, firma ilgilisinin firmanın kendi teknolojik yetenek düzeyini değerlendirmesine olanak tanıyan teknolojik yetenek matrisinden oluşmaktadır. Çalışmada; elde edilen bulgular analiz edildikten sonra firmaların teknolojik yetenek düzeylerini geliştirmelerine yönelik politika önerileri de sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Teknolojik Yetenek, Türk otomotiv Sanayi, Geciken Firma, Nitel Araştırma Yöntemi JEL Kodları: O31,D21, L62,C8 1 Bu araştırma TÜBİTAK tarafından desteklenmiştir.(Proje No:108K035) Araş. Gör., Uludağ Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü; Görükle Kampusu./ Bursa-Türkiye Tel:+90 224 294 11 77 / Fax: +90 224 294 11 99 / E-posta: cotuncel@uludag.edu.tr 3 Prof. Dr., Uludağ Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü; Görükle Kampusu./ Bursa-Türkiye 2 Exploring Firm-Level Technological Capabilities in the Turkish Automotive Industry and Policy Recommendations for Prospects Abstract This paper deals with the relation between technological capabilities and technological upgrading in Turkish automotive industry. Technical change in late-industrializing countries is primarily a process of absorption, adaptation and incremental improvement of modern technologies available in advanced economies. This technology and knowledge transfer necessarily involves costly and time consuming learning processes. For latecomer firms, the main objective becomes the development of technological capabilities, which are a prerequisite for further innovative capabilities. Main aim of this study is to analyze firm-level technological capabilities of Turkish automotive industry and propose sector-specific technology policies for technological upgrading. In this study, a qualitative investigation method was preferred. Data was collected through in-depth semi-structured interviews with selected 4 assembler and 28 supplier firms for understanding innovation activities at firm level and evaluating upgrading opportunities. Semi-structured interviews was conducted with General Managers, R&D and Production Managers of firms using interview guides .The guides include general information on the company including production, investment abilities, external collaborations and the self-assessment technological capabilities which was implemented using “technological capability matrix” . After results are analyzed, the paper concludes with policy recommendations, which could act as guidelines for the further improving of technological capabilities of firms. Keywords: Technological Capability, Turkish Automotive Industry, Latecomer Firm, Qualitative Investigation Methods JEL Kodları: O31,D21, L62,C81 1 1.GİRİŞ: Bu çalışma Türk otomotiv sektöründe teknolojik yetenek düzeyi ile teknolojik tırmanma olanakları arasındaki ilişki üzerinde durmaktadır. Geç sanayileşen ülkelerde teknolojik gelişme, temelde gelişmiş ülkelerdeki modern teknolojilerin özümsenmesi, uyarlanması süreçlerine ve bu modern teknolojilerin tedrici iyileştirme faaliyetleriyle geliştirilmesine dayanmaktadır. Bu bilgi ve teknoloji transferi firma için maliyetli ve zaman alan öğrenme süreçlerini içermektedir. Geriden gelen firmalar için ise asıl amaç, inovasyon faaliyeti yapabilir hale gelmek için bir ön şart konumunda olan teknolojik yetenek düzeyinin geliştirilmesi olmaktadır. Teknolojik yetenek düzeyinin geliştirilmesinin olmazsa olmaz şartı öğrenmeye dayalı yerel teknolojik çaba olmaktadır. Bu çalışmada; küresel otomotiv sektöründe gelişme ve dönüşüm dinamikleri, üretimin mekânsal ve teknolojik örgütlenmesi ile teknolojik tırmanmaya olanak sağlayacak sanayi ve teknoloji politikaları Türk otomotiv endüstrisi bağlamında incelenecektir. Bu çalışmada öncelikle konu ile ilgili kavramsal çerçeve ele alınarak teknolojik yetenek ile teknolojik tırmanma arasındaki ilişki geriden gelen firma bağlamında tartışılacaktır. Çalışma ile ilgili alan araştırmasının yöntemi ve veri toplama süreci açıklandıktan sonra bulgular sunulacaktır. Bulgular ile ilgili tartışma sunulduktan sonra konu ile ilgili genel değerlendirme sonuç bölümünde sunulmaktadır. 2.TEKNOLOJİK YETENEK VE TEKNOLOJİK TIRMANMA: TEORİK ÇERÇEVE Hızlı teknolojik değişimin belirleyici olduğu bilgi çağı ekonomisinde sürdürülebilir iktisadi büyümenin ve toplumsal refahın sağlanabilmesi ulusal ekonomilerin yenilik altyapılarına bağlı olarak teknoloji geliştirebilmelerine bağlı hale gelmektedir. Bu hızlı teknolojik değişim ortamında küresel rekabet yoğunlaşırken ve küresel düzeyde üretim süreçleri giderek ülkeler arasında dağılmakta küresel değer zincirlerine eklemlenmeye ve bu zincirlerde konumunu iyileştirmeye yönelik politika seçenekleri özellikle gelişmekte olan ülkelerin gündemine hızla girmektedir. Özellikle gelişmekte olan ülkeler için değer zincirine katılma ve zincir içerisindeki konumunu sürekli iyileştirme önemli bir sorun haline gelmektedir. Bu sorun teknolojik tırmanma olgusunu gündeme getirmektedir. Teknolojik tırmanma; firmalar ya da firma gruplarının küresel değer zinciri içerisindeki konumlarını iyileştirmelerini, küresel bir aktör olarak daha rekabetçi bir konuma gelmelerini ve değer zinciri bünyesinde yaratılan katma değerden daha çok pay almalarını sağlayacak teknolojik öğrenme 2 süreçlerini gerçekleştirmeleri olarak tanımlanabilir. (Humphrey ve Schmitz, 2000;Gereffi vd.2001) Ulusal teknolojik yetenek, ülke firmalarının teknolojiyi etkin bir biçimde satın almalarına, kullanmalarına, uyarlamalarına, geliştirmelerine ve yaratmalarına olanak tanıyan çaba, deneyim ve kapasitelerin tümü olarak tanımlanabilir.(Lall,2000:14) Bu bağlamda teknolojik yetenek; yatırım, üretim ve bağlantı yeteneklerinin tümünde meydana gelmektedir (Lall,1992). (Bkz:Tablo) Geç endüstrileşen ülkelerde teknolojik değişme sürecinin temel kaynağı yeni bilgi birikimlerini yaratan inovasyonlar yoluyla değil fakat, gelişmiş ülkelerde mevcut durumda bulunan teknolojilerin edinimi, özümsenmesi, teknolojik öğrenme ile içselleştirilmesidir. İnovasyon ise temel yetenek düzeyinin belirli bir bilgi eşiğini aşmasının sonucu olarak ortaya çıkan özel bir yetenek biçimidir. Özellikle yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren yeni sanayileşen Asya ülkeleri bağlamında teknolojik gelişmenin ve yeteneklerin farklı evrelerden oluşan bütün bir süreç olarak incelenmiştir. Teknolojik yetenek makine anlamındaki teknolojiyi satın almaktan çok teknolojiyi kullanan organizasyonel tarzlar işlemsel yöntemlerin oluşturulmasına yönelik bir kavramdır. Dolaysıyla gelişmekte olan ülkelerdeki teknoloji politikası da ekonominin teknolojiyi dışarıdan edinim biçimi, kullanımı yayılımını ve gelişmesini ve ilerlemesini etkileyen kurumlar ve ağları geliştirmeye yönelik olarak tasarlanmalıdır. (Dahlman ,2008:20) “Gelişmekte olan ülkelerde teknolojik değişim sürecinin temeli yeni teknolojilerin geliştirilmesine dayanan inovasyon değil, fakat teknolojik yeteneklerin edinilmesi ve geliştirilmesi yoluyla meydana gelmektedir. Bu süreç temel olarak gelişmiş ülkelerdeki mevcut teknolojilerin kullanılmasını ve geliştirilmesini öğrenmeyi içermektedir. Bu önemsiz ve maliyetsiz bir süreç değildir ve sanayileşmenin başarısı bu sürecin nasıl yönetileceğine bağlıdır. Tüm ülkeler aynı uluslar arası teknolojik bilgi ve teçhizat havuzuna ulaşabildikleri için, sanayileşme performansının kritik belirleyicisi farklı ülkelerin teknolojik öğrenme oranlarındaki farklılıklar olmaktadır.”(Lall,2000:13) Bu bağlamda Linsu Kim’in geliştirmiş olduğu öğrenme modeli ve taklitten inovasyona evrimleşen teknolojik öğrenme ve değişim süreç tipolojileri ikinci nesi yetişme teorilerinin merkezine oturmuştur. Kim’in modelinde “taklit> yaratıcı taklit>inovasyon” aşamalarından oluşan bir teknolojik yetenek birikimi süreci bulunmaktadır. 3 Doğu Asya ülkelerinin geç gelen firmaları eskimiş bir teknolojiden diğerine sırama yolunu tercih etmediler. Bunun tersine firmalar teknolojik öğrenme sürecini içselleştirmenin yollarını aradılar. Elektronik bilgi iletişim teknolojilerinde hayli uzun ve zorlu bir öğrenme süreci vasıtasıyla ilerleyebildiler. (Hobday 1995: 1188) Bu nedenle geç gelen firmaların başarılı yetişme süreçlerini anlamaya ve bu süreçleri destekleyen politika setlerini araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Teknolojik yetenek mevcut teknolojileri edinme, kullanma, uyarlama ve değiştirmek amacıyla teknolojik bilginin etkin kullanımı olarak tanımlanabilir. Aynı zamanda teknolojik yetenek değişine çevre koşullarına uyum sağlamak için yeni teknoloji ve ürünlerin geliştirilmesine de olanak tanımaktadır. Teknolojik yeteneğin endim süreciğinin dinamiği teknolojik öğrenme süreçleri tarafından belirlenmektedir. Linsu Kim Kore deneyimini inceleyen çalışmasında gelişme ve yakalamanın mikro ekonomik temellerini araştırmaktadır (Kim,2000). Sanayileşme sürecinde öğrenme üzerine odaklanarak öğrenmenin açık ve örtük bilginin bütünleşmesinin sonucu olduğunu belirtmektedir. Öğrenme firma içinde bireyselden örgütsele doğru spiral biçimde gelişme göstermektedir. Öğrenme süreci iki unsurdan etkilenmektedir. • Öğrenmenin Kaynağı • Özümseme Kapasitesi Öğrenmenin kaynakları üç aşamadan oluşur. Birinci aşama kopyacı taklittir. Bu aşamada üretilen temel ürünler düşük teknolojili tekstil, oyuncak, ev eşyası gibi emek yoğun ürünlerdir. Bu aşamanın temel olarak dört bilgi biriktiren mekanizması vardır. Bunlar eğitim, doğrudan yabancı sermaye yatırımları, büyük firma oluşumları ve tecrübeli teknik işgücüdür. Kore bu aşamayı 1960 yıllarla birlikte başlamıştır. İkinci aşama yaratıcı taklit aşamasıdır bilgiye dayalı üretimin genişlemesiyle kendini gösterir. Bu aşamada bilginin beş temel kaynağı vardır. Formel teknoloji transferi, tersine beyin göçü, bütünleşik ar-ge, üniversiteler ve kamu araştırma kurumları.Kore 1980 yıllarla birlikte bu aşamaya geçmiştir.Tüketici elektroniği,otomotiv,yarı iletken teknolojili ürün ihracatı bu yıllarda artış göstermektedir.Son aşama ise inovasyon aşamasıdır.Önceki aşamalarda bilgi ya da teknoloji transfer edilerek ya da satın alınarak kullanılabilir.Ancak bu aşamada bilgi ve teknolojinin yaratılması gerekmektedir.Bu aşamada teknolojinin yaratılmasının beş temel mekanizması vardır.Üniversitelerdeki temel araştırmalar,kamu araştırma kuruluşlarının hedefe yönelik araştırmaları, yoğunlaşmış bütünleşik ar-ge faaliyetleri ve yüksek nitelikteki araştırmacıların ülkeye geri çağrılması ve önü teknolojili sektörlerde istihdam 4 edilmeleri.1990 lı yıllara birlikte Kore yeni nesil teknoloji ürünlerinin ihracatını yapabilir konumda bulunmaktadır. Öğrenme sürecinin diğer unsuru özümseme kapasitesidir. Özümseme kapasitesin temel iki bileşeni vardır. Hazır bilgi tabanı ile çaba yoğunluğu. Hazır bilgi tabanı öğrenme sürecini etkileyen bugünkü bilgi ile yarınki gelişen bilgi birikimini ortaya çıkartan öğrenme yapısı olarak öğrenme sürecindeki temel tabandır. 5 3.YÖNTEM VE VERİLER: 3.1.Nitel Araştırma Süreci: Çalışmada firmaların teknolojik yetenek düzeylerinin belirlenmesi amacıyla, otomotiv ana ve yan sanayi firmalarının genel yöneticileri ve/veya Ar-Ge müdürleriyle “birebir-yarı standart” görüşmeler yapılmıştır. Alanyazında firma düzeyinde teknolojik yeteneği araştıran çalışmalar incelendiğinde görüşme yönteminin kullanıldığı görülmektedir.(Soyak 1996, .Berger,2005) Görüşme yöntemi ile ilgili alanyazına bakıldığında, görüşmelerin çeşitli ölçütlere göre sınıflandırıldığı görülmektedir. Örneğin görüşmeye katılan kişi sayısına göre bir sınıflandırma yapıldığında, araştırmacı bir görüşme esnasında sadece bir katılımcıyla görüşüyorsa bu görüşme türüne “birebir görüşme”, birden fazla kişiyle görüşüyorsa “grup görüşmesi” adı verilmektedir (Boddy, 2005; Fıeldıng, 1993). Bu çalışmada firmaların arasında bir karşılaştırma yapabilmek amacıyla görüşmelerin bir form üzerinden yürütülmesinin daha faydalı olabileceğine kanaat getirilmiştir. Ancak görüşme esnasında ek sorular sorarak önceden tahmin edilemeyecek değerli enformasyonu sağlama şansından mahrum kalmamak için de, görüşmenin mutlak anlamda katı olmamasının yararlı olabileceği sonucuna varılmıştır. Dile getirilen nedenlerden ötürü, çalışmada yarı standart görüşme tarzının daha uygun olacağına karar verilmiştir. Öte yandan araştırmanın sağlığı açısından, tıpkı nicel araştırmada olduğu gibi nitel araştırmada da geçerlilik ve güvenilirlik üzerinde önemle durulması gereken hususlardır. Bu nedenle öncelikle, hazırlanan form amaca uygunluk ve anlaşılabilirlik düzeyini ortaya koymak amacıyla konunun uzmanlarıyla tartışılmış ve üzerinde gerekli değişiklikler yapılmıştır. Bu sayede “içerik geçerliliği” adı verilen şart yerine getirilmiş olmaktadır. Ayrıca araştırmacılar, görüşmelerden elde edilen enformasyonu birlikte yorumlamak suretiyle araştırmanın güvenilirliğini arttırılmıştır.Verilerin sınıflandırılmasında yararlanılacak ana kategori sayısına göre, değerleyiciler arası güvenilirlik katsayılarının hesaplanmasında şans faktörünü dikkate alan yöntemler (örneğin Cohen, 1960; Krıppendorff,1980) devreye sokulmuştur. Araştırmacılar yine çalışmanın geçerliliğini ve güvenilirliğini arttırmak adına mümkün olduğunca uzun görüşmeler yapmaya veya görüşmeleri tekrarlı hale getirmeye gayret edilmiştir. (Ambert vd. 1995; Yıldırım ve Şimşek, 2005). Ayrıca görüşmelerin genel olarak da çalışmanın geçerliliğine ve güvenilirliğine önemli katkıda bulunduğu gözlenmiştir. 3.2.Nitel Araştırma ve Örneklem: 6 Nicel araştırmalarda, çalışmaya dahil edilecek örneklem büyüklüğünü anakütle büyüklüğüne ve sineye çekilebilecek hata oranlarına bakarak belirlemek mümkündür (BAYRAM, 2004). Oysa nitel araştırmada sabit örneklem büyüklükleri belirlemek zaten nitel araştırma paradigması ile çelişir bir durumdur. Örneklem büyüklüğünü belirlemede kullanılan yaklaşımların en kayda değerlerinden bir tanesi Glaser ve Strauss (1967)’un “doyma noktası”dır. Bu yaklaşımda düşünürler, görüşme verileri birbirini tekrarlamaya başladığında görüşmelerin durdurulmasını salık verirler. Örnekleme yöntemi olarak ise bu araştırmada kolayda örnekleme yöntemi seçilecektir. 3.3Nitel Araştırma ve Geçerlilik-Güvenilirlik Daha önce de ifade edildiği gibi, araştırma ister nitel isterse nicel karakterde olsun, geçerlilik ve güvenilirlik kavramları bir araştırmanın bilimsel kuvveti açısından oldukça hayati bir değer taşımaktadır. Bu nedenle de, bu çalışmada, araştırmanın nicel analiz kısmının yanı sıra nitel araştırma bölümünde de bazı geçerlilik ve güvenilirlik stratejileri takip edilmiştir.(YILDIRIM ve ŞİMŞEK, 2005). Araştırmanın iç geçerliliğini sağlamak için, öncelikle gerçekleştirilecek yarıyapılandırılmış görüşmelerin süresinin mümkün olduğunca uzatılmasına çaba gösterilmiştir. Çalışmanın iç güvenilirliğini arttırmak içinse, görüşmelere aynı anda birden fazla araştırmacı katılmış ve verinin mümkün olduğunca doğru ve tam olarak toplanmasına çalışılmıştır. Bu noktada araştırmacılar olumlu yanıt alabildikleri takdirde ses kayıt cihazları kullanılmıştır. Ses kayıt cihazı kullanımına katılımcıların soğuk yaklaştıkları durumlarda ise, araştırma takımının her ferdi cevapları kağıt-kalem yardımıyla kaydetmeye notlarından gayret bir edilmiş, senteze ardından ulaşılmıştır. görüşme Dış sonrasında güvenilirlik içinse araştırmacıların nitel araştırma metodolojisinin ayrıntılı olarak gözler önüne serilmesi yönünde uğraş verilmiştir. Her ne kadar pozitivist sonrası araştırma paradigmaları gerçeğin sosyal olarak kurgulandığına dair bir inanç besler gibi görünseler ve bir araştırmanın mutlak aynı biçimde tekrarlanamayacağına inansalar da, bu tür bir metodolojik berraklık benzer çalışmalar yürüterek sonuçları kıyaslama hevesindeki diğer araştırmacılara kolaylık sağlamaktadır. Son olarak nitel araştırmada çalışmanın geçerliliğini ve güvenilirliğini arttırmak adına çeşitlendirmesidir takip edilen (Neuman, bir 2003). diğer strateji Bu noktada de veri toplama araştırmacılar yöntemi katılımcıların 7 sundukları verileri doğrulatmak için çeşitli dokümanları (görüşülen firmaların web siteleri, firmaların bünyesinde çıkardıkları süreli yayınlar vb. ) da incelemişlerdir. 3.4.Nitel Analiz: Nitel verilerin analizinde Wolcott (1994)’un önerdiği üç aşamalı veri analiz süreci esas alınacaktır. Sürecin ilk safhası olan “tanımlama (description)”da katılımcılarla yapılan görüşmelerin metinlerinden araştırmacıların önemli olduğu konusunda uzlaşıya vardıkları noktalardan alıntılar yapılmıştır. Sürecin ikinci safhası olan “analiz (analysis)” de ise, proje ekibi tarafından Bell ve Pavitt (1995)‘de geliştirilen teorik çerçeveye göre Berger 2005 de yapılan uygulama takip edilmek suretiyle değerlendirilecek, ana ve yan sanayi için bütünleşik bir teknolojik yetenek matrisi oluşturulmuştur. Matrisin yapısına sektörde teknolojik yeteneğin ne düzeyde, hangi fonksiyonda yoğunlaştığını belirlemek olanaklı olmuştur. Teknolojik yeteneğin zayıf olduğu alanların geliştirilmesine yönelik olarak Sektörel İnovasyon Sisteminin yapıtaşları olan kurum ve kuruluşlarla ilgili ilişkilerin yeniden belirlenmesi olanaklı olabilmiştir. Son olarak, “yorum (interpretation)” safhasında ise sürecin önceki adımlarında ortaya çıkan görüntüye göre genel bir anlamlandırma yapılmıştır. 3.5.Veriler: Çalışma kapsamında 28 tedarikçi, 4 ana sanayi olmak üzere toplam 32 firma ile yüz yüze yarı-standart görüşme gerçekleştirilmiştir.Görüşme sürecinde bir soru formuna bağlı kalınmış ,firmalardan gelen geri beslemeler bağlı olarak görüşme çerçevesi yenilenmiştir.Firmalara gerçekleştirilen görüşme üç aşamadan oluşmuştur.Birinci aşamada firmalara ,firmaların teknolojik yeteneği ile ilgili sorular yöneltilmiştir.İkinci aşamada ise firmalardan kendilerine verilen teknolojik yetenek matrisini doldurmaları istenmiş; son uzmanlıklarından yaralanmak amacıyla aşamada ise görüşülen kişilerin sektörle ilgili genel nitelikte sorular sorulmuştur. Görüşmeye katılan Ana sanayi firmalarının üçü yabancı lisans ile Türkiye’de üretim yapan ve lisans sahibi firmanın da ortak olduğu firmalar (TCA1, TCA2, TCA3) iken diğer bir tanesi ise yine lisans ile üretim yapan ve % 100 yerli sermayeye sahip (NCA1) firmalardır. 28 tedarikçi firmadan 2 tanesi % 100 yabancı sermaye ile kurulmuşken, 1 tanesi yabancı ortaklıkla faaliyet göstermekte geriye kalan 25 firma ise % 100 yerli sermayeye sahip bulunmaktadır. Ana sanayi firmaları ve yabancı sermayeli 8 tedarikçiler bir tarafa bırakılırsa görüşme gerçekleştirilen tüm firmalar KOBİ ölçeğinde olup , “aile işletmesi” özelliğini korumaktadırlar. Firmalarla yapılan görüşmeler, firmanın teknolojik yetenek düzeyi, gelişme stratejileri, dış çevresi ile olan ilişkileriyle ilgili sorulara yanıt verebilecek konumda olan kişilerle (Ar-Ge Müdürü, Üretim Müdürü, Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı, Kalite Müdürü, Firma Sahibi) gerçekleştirilmiştir. Firmalar aşağıdaki şekilde sınıflandırılarak kodlanmıştır. LC : Yerli Tedarikçi firma (% 100 Yerli Sermaye) FC : Yabancı Ortaklı Tedarikçi Firma (Ortak Girişim-joint-venture) TCA: Yabancı Ortaklı Ana Sanayi Firması (Ortak Girişim-joint-venture) NCA: Yerli Ana Sanayi Firması (% 100 Yerli Sermaye) TCS: Yabancı Tedarikçi Firma (% 100 Yabancı Sermaye) Xij i: Firmanın kod numarası j: Firmanın il kodu (1- İstanbul 2- Bursa 3- İzmir 4- Kocaeli 5- Ankara ) Görüşmelerde veri kayıplarının engellenmesi amacıyla ses kaydı alınmıştır ancak 32 firmadan 4 tanesi ses kaydı alınmasını kabul etmemiştir. Tüm görüşmelerde ses kaydının yanında görüşmeyi gerçekleştiren kişi tarafından not tutulmuştur. Ses kaydı alınmasını kabul eden firmalarla formel görüşme tamamlandıktan sonra enformel bir sohbet olanağı elde edilmiş bu süreçte görüşmede kayıtlara girmesi istenmeyen veri ve bilgiler elde edilmiştir. Örneklem büyüklüğünü belirlemede “doyma noktası” yaklaşımı dikkate alınmıştır. Bu yaklaşım bağlamında, görüşme verileri birbirini tekrarlamaya başladığında görüşmeler son verilmiştir.Bu doyma noktası yan sanayi firmaları için yirmi sekiz olarak belirlenmiş, ana sanayi firmaları için ise dört önemli ve etkili firma ile görüşme gerçekleştirilmesi yeterli bir örneklem olarak kabul edilmiştir. Görüşme yapılan tedarikçi firmalar değer zinciri içinde farklı pozisyonlarda bulunan, farklı ürün grupları üreten ve farklı coğrafi bölgelerde faaliyet gösteren firmalar olarak belirlenmiştir. Görüşme yapılan firmaların illere göre dağılımı Tablo 1’de sunulmaktadır. Tablo 1: Görüşülen Firmaların Coğrafi Dağılımı İl Firma Sayısı 9 İstanbul 10 Bursa 8 İzmir 4 Kocaeli / Gebze 8 Ankara 2 Toplam 32 Kaynak: Görüşme Verileri Görüşülen tedarikçilerin üçü dışında kalan kısmı ana sanayi üretim bandına doğrudan ürün veren konumunda bulunmaktadır. Bir tedarikçi (LC071) yenileme piyasası (aftermarket) için üretim yapmanın yanında ana banda doğrudan ürün verebilecek kalite standardına sahip olmadıkları için ancak bu kalite belgesine sahip firmalar için fason üretim yapmak yolu ile ana sanayiye ürün vermektedirler. Diğer iki tedarikçi (LC041,LC192) ise ikinci kısım tedarikçi olarak ana tedarikçi firmaların tedarikçisi olarak faaliyet sürdürmektedir. Tedarikçi firmalar genelde yurtiçinde üretim yapan ana sanayi firmalarına ürün vermeyi tercih ediyorlar. Bunun yanında bazı tedarikçiler yurt dışında faaliyet gösteren ana sanayilerin bandına doğrudan ürün vermeye yönelik ihracat faaliyeti de yapmaktadır. Tablo 2 : Görüşmeye Katılan Firmaların Özellikleri Firma Kodu LC014 FC24 LC024 Yapısal Özellikler Ürün Bilgileri Teknolojik Yetenek Düzey Durumu %100 Yerli, Yerli sermaye ana banda doğrudan ürün vermektedir. Yurtiçi Tedarik, Orta Büyüklükte İşletme Ölçeği (50-249) Kardan, direksiyon kolonu, tekerlek mili, %50 pay, ihracat var Toplam kalite uygulamaları ISO9000, Ar Ge birimi mevcut durumda, Test laboratuarı var, TÜBİTAK TEYDEP desteği kullanıyor % 60 Yerli sermaye, %40 yabancı pay, G.Kore ortaklığına sahip. Ana banda doğrudan ürün vermektedir Ana yabancı ortağın üretim /montaj fabrikası konumunda bulunuyor Orta Büyüklükte İşletme Ölçeği (50249) Koltuk kaplama, iç aksam, Türkiye’deki Pazar payı % 10-15, ihracat yapmıyor. Toplam kalite uygulamaları Tasarım yok, ana merkez üretim için bilgi yolluyor. Üniversite Sanayi işbirliği yok. Bağımsız Ar Ge birimi bulunmuyor. . %100 Yerli sermaye, ana banda doğrudan ürün vermektedir Orta Büyüklükte İşletme Ölçeği 50- Emniyet kemeri piyasa payı % 10, ihracat yapıyor. Toplam kalite uygulamaları ISO9000, Q1, Ar Ge birimi mevcut durumda, TÜBİTAK TEYDEP desteği 10 249) LC034 LC041 TNCS14 LC054 LC064 kullanıyor %100 Yerli sermaye ana banda doğrudan ürün vermektedir hammadde ithal ediyor, %100 dışa bağımlı Orta Büyüklükte İşletme Ölçeği (50-249) Denge çubuğu ve yay, % 95 piyasa payı, ihracat yapıyor. Toplam kalite uygulamaları ISO9001, Ar Ge birimi var, Üniversite Sanayi işbirliği var. TÜBİTAK TEYDEP desteği kullanıyor %100 Yerli sermaye ana banda doğrudan ürün veren tedarikçilerin tedarikçisi konumunda. Orta Büyüklükte İşletme Ölçeği 50-249) Alüminyum enjeksiyon, parçalar, % 5 piyasa payına sahip, Ürününün % 70’ini ihraç ediyor. Toplam kalite uygulamaları 16949, ISO 9001 Bağımsız Ar-Ge birimi bulunmuyor. %100 Yabancı Sermaye, Çok uluslu bir şirket. Firma daha önce yerli sermaye iken bu şirket tarafından satın alınmış. Ana banda doğrudan ürün vermektedir, Küresel düzeyde faaliyet gösteren bir tedarikçi konumundadır. Güvenlik ekipmanları (hava yastığı ve emniyet kemerleri) üretiyor. Türkiye’de % 60 piyasa payı var. İhracat yapıyor Toplam kalite uygulamaları Ar Ge merkezi, kendi süreç yönetim sistemi, proje bazlı üniversite işbirliği, test laboratuarı, uygulama mühendisliği faaliyetleri yürütülüyor. Bağlı olduğu firmanın tasarım yetenekleri mevcut bulunuyor. Ancak “ knowhow “aktarımı sınırlı düzeyde. % 100 Yerli sermaye, a ana banda doğrudan ürün vermektedir ve yedek parça piyasası, yerli girdi kullanıyor. Orta Büyüklükte İşletme Ölçeği (50-249) Kalın montajlı çelik parça, üründe piyasa payı % 5-8, Firma İhracat yapmıyor. Toplam kalite uygulamaları ISO 9001 var, , Üniversite Sanayi işbirliği yok. Bağımsız Ar Ge birimi bulunmuyor. %100 Yerli sermaye ana banda doğrudan ürün vermektedir, Y.içi ve Y.Dışı Tedarik Orta Büyüklükte İşletme Ölçeği (50249) Dövme parça, % 2530 Pazar payı, Firma ihracat yapmaktadır. Toplam kalite uygulamaları Kodizayn, yeteneklerine sahip Ar Ge var, 16649, TÜBİTAK TEYDEP desteği kullanıyor, Endüstriyel tasarım Saç parça, piyasa payı önemsiz. Toplam kalite uygulamaları, ISO 9001, Bağımsız Ar Ge birimi bulunmuyor. Toplam kalite uygulamaları Kodizayn, yeteneklerine başlangıç düzeyinde sapih. 16949, Bağımsız Ar-Ge birimi bulunmuyor. LC071 % 100 Yerli sermaye yapısına sahip. İthal ve yerli tedarik, Ana hammadde yurtiçi, Ana banda veren firma için fason üretim yapmakta ve yedek parça piyasasına üretim yapmaktadır. Küçük İşletme Ölçeği (10-49) LC081 % 100 , Yerli sermaye ana banda doğrudan ürün vermektedir, % 50 İthal tedarik Orta Büyüklükte İşletme Ölçeği (50-249) Lastik, kabin takozları, % 80 piyasa payı % 100 Yerli sermaye ana banda doğrudan ürün vermektedir Orta Büyüklükte İşletme Ölçeği 50249) Hidrolik parça, % 100 Piyasa payı % 100 Yerli sermaye, ana banda doğrudan ürün vermektedir, Orta Büyüklükte Güvenlik aksesuarları, % 10 İhracat LC091 LC101 Toplam kalite uygulamaları Bağımsız Ar-Ge birimi bulunmuyor. Toplam kalite uygulamaları Kodizayn, yeteneklerine sahip Bağımsız Ar-Ge birimi bulunmuyor. 11 İşletme Ölçeği (50-249) LC011 LC121 LC135 LC145 LC151 LC161 LC174 LC182 LC192 LC202 % 100 Yerli sermaye, ana banda doğrudan ürün vermektedir Beyaz eşya için de üretim yapıyor. Küçük İşletme Ölçeği (10-49) % 100 Yerli sermaye, ana banda doğrudan ürün vermektedir Küçük İşletme Ölçeği (10-49) % 100 Yerli sermaye ana banda doğrudan ürün vermektedir Makine üretimi de var. İç ve dış tedarik. Orta Büyüklükte İşletme Ölçeği 50-249) Plastik profil, piyasası çok düşük Toplam kalite uygulamaları Bağımsız Ar-Ge birimi bulunmuyor. Toplam kalite başlangıç düzeyinde İş makinesi parçaları, % 5-7 Pazar payı, ihracat yok Toplam kalite uygulamaları Ar-Ge birimi mevcut durumda Eğitim faaliyetleri üniversite destekli Hortum üretimi yapılmakta,Makine ihracatı var Toplam kalite uygulamaları, ISO9001 var. Bağımsız Ar Ge birimi bulunmuyor. Otomotiv sanayi için Saç parça üretimi. Savunma sanayi için ana tedarikçi konumunda Piyasa payı çok düşük, Diğer ürünler için % 15 ihracat var Havalı kapı sistemleri, İhracat yok, Pazar payı % 30 Toplam kalite uygulamaları Ar-Ge birimi mevcut durumda, 6 Sigma, ISO 9000, Üniversite Sanayi İşbirliği, Küme faaliyetleri, OSTİM Savunma Sanayi Kümesinde yönetici konumunda bulunuyor. Kozmopolit ekipman, ihracat var. plastik Dolaylı Kodizayn, yeteneklerine sahip Toplam kalite uygulamaları, Faydalı model var TÜBİTAK TEYDEP desteği kullanıyor Bağımsız Ar Ge birimi bulunmuyor. Soğutma sistemleri, Türkiye pazarı % 90 Toplam kalite uygulamaları Sistem tasarımı, Kodizayn, yeteneklerine sahip 16949 var, 6 Sigma başlangıç aşamasında % 100 Yerli sermaye ana banda doğrudan ürün vermektedir % 98 Yurtdışı hammadde kullanımına sahip. Plastik enjeksiyon ürün ihracatı var Toplam kalite uygulamaları ,Ar-Ge birimi mevcut durumda, Kodizayn, yeteneklerine sahip, 16949, Q1, Test Laboratuarı var % 100 Yerli sermaye ana banda doğrudan ürün veren tedarikçilerin tedarikçisi konumunda. İç ve dış tedarik Orta Büyüklükte İşletme Ölçeği 50-249) Poliüretan, % 30 Piyasa payı, İhracat yok. 16949 Toplam kalite uygulamaları, Q1, TÜBİTAK TEYDEP desteği kullanıyor % 100 banda Press saç parça, % 50 Piyasa payı, Toplam kalite uygulamaları ,Ar-Ge birimi mevcut durumda Kodizayn, % 100 Yerli sermaye, ana banda doğrudan ürün vermektedir, Savunma Sanayi için de üretim yapıyor. İç ve dış tedarik politikası izlemektedir. Orta Büyüklükte İşletme Ölçeği 50-249) % 100 Yerli sermaye, Doğrudan ana banda doğrudan ürün vermektedir. Orta Büyüklükte İşletme Ölçeği 50-249) % 100 Yerli sermaye, ana banda doğrudan ürün vermektedir Orta Büyüklükte İşletme Ölçeği 50-249) % 100 Yerli sermaye, İhracat var, ana banda doğrudan ürün vermektedir, İthal girdi oranı yüksek. Sektöründe lider konumda bir firma Orta Büyüklükte İşletme Ölçeği 50249) Yerli sermaye, ana doğrudan ürün Kodizayn, yeteneklerine sahip, Toplam kalite uygulamaları,ISO9002, 5S Bağımsız Ar Ge birimi bulunmuyor. 12 LC212 LC223 LC233 LC243 LC252 TNCS23 vermektedir, İç tedarik Orta Büyüklükte İşletme Ölçeği 50249) İhracat var. yeteneklerine sahip 16949, Q1, 6 Sigma, TÜBİTAK TEYDEP desteği kullanıyor % 100 Yerli ana banda doğrudan ürün vermektedir Yurtiçi tedarik Orta Büyüklükte İşletme Ölçeği 50-249) % 100 Yerli sermaye ana banda doğrudan ürün vermektedir sektöründe lider konumda bir firma Orta Büyüklükte İşletme Ölçeği 50249) % 100 Yerli sermaye ana banda doğrudan ürün vermektedir, Yurtiçi ve Yurtdışı tedarik Orta Büyüklükte İşletme Ölçeği 50249) Koltuk, Yurtiçi payı % 35, Direk ihracat yok Toplam kalite uygulamaları Ar-Ge birimi mevcut durumda 16949 Kodizayn, yeteneklerine sahip Soğutma sistemleri tedarikçisi,. Toplam kalite uygulamaları Kodizayn, yeteneklerine sahip,16949, TÜBİTAK TEYDEP desteği kullanıyor. Bağımsız Ar Ge birimi bulunmuyor. Ar-Ge görevini metot bölümü üstlenmektedir. Toplam kalite uygulamaları Ar-Ge vardır, 16949, Q1 var, TÜBİTAK TEYDEP desteği kullanıyor, Üniversite sanayi işbirliği vardır % 100 Yerli sermaye ana banda doğrudan ürün vermektedir İç ve dış tedarik Orta Büyüklükte İşletme Ölçeği 50-249) % 100 Yerli sermaye ana banda doğrudan ürün vermektedir Orta Büyüklükte İşletme Ölçeği 50249) % 100 Yabancı sermaye, Almanya menşeli firma konumunda bulunuyor. ana banda doğrudan ürün vermektedir. Tersine mühendislik uygulamaları ile yedek parça üretimi de yapılmaktadır. Ana firmanın ar ge birimi olarak kurulmuş ve proje bazlı çalışmalarına devam ediyor. Lisans altında ticari ve binek araç üretim i% 37,9 Yabancı, % 39,9 Yerli sermaye dağılımı. .Büyük İşletme Ölçeği(250>) Aks, Piyasa payı % 75-80, İhracat Alüminyum İhracat var. döküm, Toplam kalite uygulamaları 16949, Ar Ge birimi mevcut durumda, TÜBİTAK TEYDEP desteği kullanıyor Plastik aksam üretimi,ihracat dolaylı olarak yapılmakta Toplam kalite uygulamaları 16949, Ar Ge birimi mevcut durumda Kodizayn, yeteneklerine sahip.TÜBİTAK TEYDEP desteği kullanıyor Toplam kalite uygulamaları, 5S, 6 Sigma, Ar Ge birimi mevcut durumda TÜBİTAK TEYDEP desteği kullanıyor, Tasarım ana merkezde yapılıyor. San Tez projeleri yürütülüyor.Doktora yapmış Ar-Ge mühendisleri bulınmktadır Rotil, Rot başı, Stabilizatör bağlantısı, % 40 Piyasa payı, İhracat var. Hafif ticari ve binek araç TNCA1 TNCA2 Ana Sanayi firması Lisans altında binek arac üretimi % 51 yabancı, % 49 yerli, Ana sanayi firması, Binek araç üretiminde Yerlilik oranı %55 %70 arasında. Binek araç, motor ve vites kutusu Ar Ge Merkezi, Süreç mükemmeliyeti, Üniversite-sanayi işbirliği, Ana yan sanayi, Kodizayn, yeteneklerine sahip TÜBİTAK TEYDEP desteği kullanıyor. San Tez projeleri. Yan sanayi ile ortak proje pazarı yönetimi faaliyetleri. Lisans sahibi firmaya tasarım destekleri, ürün mühendisliğinde gelişmeler. Test olanakları. Ar-Ge Merkezi, Süreç mükemmeliyeti, Üniversite sanayi işbirliği, Lisansör firma ile ortak ürün geliştirme. TÜBİTAK TEYDEP desteği kullanıyor San Tez projeleri Lisans sahibi firmaya tasarım destekleri, ürün mühendisliğinde gelişmeler 13 TNCA1 TNCA2 Ana Sanayi firması, Lisans altında ticari arac üretimi % 100 Yerli sermaye Büyük İşletme Ölçeği(250>) Ağır ve hafif ticari araç, Tasarımı olan üründe % 29 – 30, ihracat yapılıyor Lisanslı üretim % 10 ihracat payı bulunuyor Ar-Ge birimi mevcut durumda, Tasarım yeteneği, Lisansör firma ile ortak ürün geliştirme, Dış ar-ge merkezi ile ortak proje geliştirme ve tasarım işbirliği çalışmaları yapılmakta. Markalaşma stratejileri. Ana Sanayi firması Lisans altında ticari araç üretimi % 30 Yabancı, % 70 Yerli, Otobüste % 75 Yerlilik, Kamyonda % 50 Yerlilik oranına sahip üretim. Büyük İşletme Ölçeği(250>) Ağır, yarı hafif ticari araç. sırasıyla % 28, % 12, % 45 Piyasa payı bulunmakta. Otobüs % 40 İhracat Ar-Ge merkezi, Otobüs konusunda Tasarım yeteneği, Süreç mükemmeliyeti, Üniversite-sanayi işbirliği, TÜBİTAK TEYDEP desteği kullanıyor Kaynak: Görüşme Verileri 4.BULGULAR: 4.2.Firmaların Teknolojik Yetenek Düzeyleri: Araştırma sürecinde firmalar kendi teknolojik yetenek düzeylerini kendileri değerlendirmek suretiyle, kendilerine verilen beşli ölçeğe sahip teknolojik yetenek matrisini kullanarak belirlemişlerdir. Teknolojik yetenek matrisini doldururken firmalar kendilerine verilen teknoloji yetenek düzeylerini tanımlayan bir rehber kullanmışlardır.Teknolojik yetenek düzeylerini firmaların kendi belirlemesi ileriye doğru bir sapma sorununu içinde barındırmakla birlikte önemli bir sonucu orta koymaktadır.Görüşmelerin bütününde elde edilen veriler düşünüldüğünde araştırmacılar bu kendi değerlendirme sürecinin sapma düzeyinin araştırmanın geçerliliğini etkileyecek kadar yüksek olmadığına karar vermişlerdir. Otomotiv sanayinde imalat çok fazla sayıda parça ve prosesin tasarım ile birleştirilerek nihai ürüne dönüştürülmesi ile gerçekleşir. Bu nedenle söz konusu parça ve prosesler çok farklı biçimde birleştirilebilir ve sonuç olarak çok sayıda farklı olası üretim yöntemi mevcuttur. Ürünlerin ve üretim yöntemlerinin çeşitliliğine ek olarak sektörde üretimin etkinliği, kullanılan sermaye malları arasındaki birleşimden ve tamamlayıcılıktan da etkilenmektedir. Ana ve yan sanayi bir sistemin alt sistemleri olarak bir bütün olarak ele alındığında Türkiye’de faaliyet gösteren firmalarda özellikle yatırım, süreç ve üretim yetenekleri konusunda önemli bir teknolojik yetenek birikimi olduğu gözlenmektedir. Bu birikim, firmaların yeni tesisler kurabilme, uluslararası teknolojik gelişmeleri izleyerek teknolojik alternatiflerden haberdar olma, bunlar arasından kendileri için en uygunlarını seçme, ürün kalitelerini iyileştirme, 14 kurulu kapasitelerden azami yararlanabilme ve kısmen de ithal teknolojileri yerel şartlar doğrultusunda uyarlayabilme yetenekleri gibi, yatırım,süreç mühendisliği,ürün mühendisliği ve kısmen endüstri mühendisliği alanlarında gözlenebilmektedir.İnovasyon yetenekleri ve bu inovasyon süreçlerinde önemli bir girdi oluşturan dış bilgi kaynaklarını kullanabilme ve diğer aktörlerle etkileşim yeteneğini tanımlayan dış bağlantı yeteneklerinin henüz yeterince gelişmediğini göstermektedir. Tüm sektör bir arada alındığında teknolojik yetenek düzeyi, yatırım yeteneklerinde ileri, süreç mühendisliği yeteneklerinde, ileri ve Ara Düzey- İleri Arası, ürün mühendisliğinde ileri,endüstri mühendisliğinde ara düzey,inovasyon yeteneklerinde temel ara düzey arası ile ana sanayinin etkisi ile ara düzey ileri arası düzeyde ,dış bağlantı yeteneklerinin ise ara düzeyde yoğunlaştığı gözlenmektedir. Yan sanayi firmaları ayrı bir grup olarak ele alındığında yatırım,ürün mühendisliği,süreç mühendisliği alanında önemli bir yetenek düzeyinin var olduğu gözlemlenmektedir.özellikle yatırım yetenekleri ve ürün mühendisliği yetenekleri düşünüldüğünde aynı zamanda firmalar arasında bir açıklığın olduğu da gözlenmektedir. Teknolojik birikimin düzeyi her firmada aynı değildir. Teknolojik yetenekler, firmalar arasında önemli farklılıklar göstermektedir. Teknolojik kapasitesi en gelişmiş olan firmalar, firma-içi teknolojik arama çabalarına en fazla önem veren ve bu yönde bilinçli faaliyetler gösteren firmalardır. Buradan, teknolojik öğrenmenin kendiliğinden ortaya çıkmadığı, bu yeteneklerin edinilebilmesi için bilinçli çabalar, zaman, emek ve para kaynaklarını bu doğrultuda sarf etmek gerektiği önemli sonucu çıkmaktadır. Bazı firmalar yetenek düzeyinde ileri düzeyde kümelenirken diğer bazı firmaların ise temel ve temel ara düzey arasında kümelendikleri gözlenmektedir. Yetenek düzeylerini ileri düzeye çıkaran firmalar teknolojik tırmanma sürecinde öne geçme hususunda önemli bir birikim elde etmiş gözükürken, küçük ölçekli üretim yapan, tedarikçi olarak görece teknolojik olarak basit, otomotiv üretim sistemi içinde görece önemsiz basit nitelikte parça üreten,organize sanayi bölgelerinin dışında faaliyet gösteren firmaların ise düşük bir teknolojik düzeyde gelişen bir yolda kilitlendikleri gözlenmektedir. Bu durum görüşmelerde elde edilen verilerle de desteklenen, firmaya özgü faktörlerin, firma-içi teknolojik değişimin yönü ve derecesi ile teknolojik kapasitenin düzeyi üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu sonucunu ortaya koymaktadır. Firma kurucuları ya da yöneticileri arasında teknik kökenli kişilerin bulunması, özellikle firmanın kurucusundan sonra gelen ikinci kuşağın vizyonu, firma 15 kaynaklarını harekete geçirme yetenekleri, firmaların piyasadaki rekabet stratejisinin günü kurtarma telaşından daha çok geleceği planlama olgusuna dayanması gibi nedenler bu firmalar arasındaki farklılaşmayı açıklamaktadır. “Bizle aynı yıllarda ya da birkaç yıl sonra başlayıp ta bugün ana sanayiye direk banda ürün vermeyen firmalar var. Biz bu değişime ayak uydurabildik, yatırımlarını yapabildik. Ne yaptık? Laboratuar yatırımlarını yaptı, mühendislik için gerekli her türlü bilgisayar tasarım makine yatırımlarını yaptı, ama diğer firmalar bunu yapamadığı için geride kaldılar. Direk otomotive ürün verebilir olmamızın sebebi kalite ve mühendislik yatırımlarına önem vermemiz ve gerçekleştirmemiz. Bunun için hem mali gücünüz olacak hem de vizyonunuz.” (LC174) Görüşülen firmaların büyük çoğunluğu bir aile işletmesidir. Kurumlaşmanın düşük düzeyde olduğu firmalarda genelde var olan finansal kısıtlar geleceğe dönük stratejik planlamanın yapılaması sonucunu doğurmaktadır. Araştırma sürecinde ortaya çıkan bulgulara göre finansal kısıtları aşabilen ve finansal kaynaklara kullandığı ağyapılar ile daha koyla ulaşabilen firmalar diğerlerinin önüne daha hızlı geçebilmektedirler. “Türkiye’de KOBİ’lerin genel yapısına baktığımız zaman aile şirketi, şirket yönetiminde yoğun olarak aile üyelerinin yer aldığı şirketler, profesyonellerin nispeten az etkin olduğu yerler dolayısıyla daha kısa zamanda para kazanmak odaklı bir süreç işliyor. Kimse üç sene sonra bu nasıl olacak filan diye düşünmüyor. Bugünkü çeki aldın mı öbürünü bilmem ne yaptım üzerinden daha çok gidiyor. Öyle olunca kendini geliştirmek bağlamında bir şey düşünmüyor. Benim gördüğüm firma profilleri daha çok şekilde. Yani geleceğe yatırım yapmak bir sonraki kuşağın bu süreci nasıl götüreceği firmanın profilinin hedefinin nereye varacağını çok fazla hesap etmiyorlar. Dükkânı açtın dükkân devam ettiği sürece mantığı içerisindeler.” (LC064) Makine teçhizat alımları, o makine ve teçhizata içkin olan teknolojinin de edinimi olduğu için içerilmiş teknolojik değişim olarak kabul edilebilir. Firmalar arasında farklılıklar bulunmakla birlikte Firmaları yatırım yetenekleri oldukça gelişmiş düzeydedir. Yatırım yetenekleri ile proje mühendisliği yetenekleri, proje yönetim yetenekleri, tedarik yetenekleri, proje icra yetenekleri kastedilmektedir. Makine ve teçhizat alımları aynı zamanda bir teknoloji seçimi sürecidir ve firmaların imalat 16 yeteneklerinde gelişmeye koşut olarak bu teknoloji seçme konusunda da gayet yetkin hale geldikleri gözlenmiştir. Görüşülen firmaların büyük bir kısmı süreç iyileştirmeleri yapmak amacıyla üretimde kullandıkları makine ve teçhizat üzerinde yeni imalat süreçleri ile uyumlu modifikasyonlar gerçekleştirebilmektedirler. Firmaların yaptıkları bu modifikasyon ve tasarımlar, tamamen yeni bir ürün üretmek biçiminde olmayıp, küçük modifikasyonlar ya da orijinal takımın taklit edilmesi biçiminde olmaktadır. Bu tür süreç iyileştirmelerini hedefleyen takım makine modifikasyonları özellikle imalat bilgisinin gelişmesine ve teknolojik öğrenme derinleşmesine katkı sağlamaktadır. Firmalar için hem teknoloji seçim konusunda hem var olan gelişmeleri takip açısından fuarlar önemli bir bilgi kaynağı oluşturmaktadır. Teknolojik düzeyin yükseltilmesinin en önemli araçlarında biri de sektördeki yeni teknolojilerin ve imalat yöntemlerinin takip edilmesi olmaktadır. Bu konuda görüşülen firmalar fuar takibi ve yabancı ve yerli rakiplerle yapılan kıyaslamanın en çok tercih edilen bilgi edinim yöntemi olduğunu belirtmişleridir Sanayi fuarlarına katılmanın, firmaları uluslararası teknolojik gelişmeler hakkında bilgilendirmesi yönünde oldukça yararlı katkıları olduğu anlaşılmıştır. Yan sanayi firmaları için akademik toplantılar bilgi alışverişi için bazı Ar-Ge birimi güçlü olan teknolojik yetenek düzeyi yüksek firmaları hariç tutulursa önemli bir bilgi kaynağı konumunda değildir. Ana sanayi firmaları için ise akademik toplantılar önemli bir kaynağı konumundadır. Akademik faaliyetler yakın (y. lisans ve doktora yapan) Ar-Ge personeli de istihdam eden bu firmalar otomotiv teknolojileri sempozyumu gibi akademik toplantılara bildiri ile katılmaktadır. Yan sanayide ise TNCS23 de bu düzeyde akademi ile yakın ilişkili personele rastlanmıştır. Yabancı firmanın Ar-Ge ofisi olarak çalışan bir birim mevcuttur ve bu birim çalışanlarından biri doktora derecesine sahipken, bir diğer Ar-Ge personeli doktora çalışmasını sürdürmektedir. Tablo 2:Türk otomotiv Sektörü İçin Teknolojik Yetenek Matrisi Yatırım Yetenekleri Süreç Mühendisliği Üretim Yetenekleri Ürün Mühendisliği Endüstri Mühendisliği İnovasyon Yetenekleri Dış Bağlantı Yetenekleri 17 LC121 LC 111 LC054 LC 024 Temel Temel-Ara Düzey Arası LC 061 LC 101 LC 071 Ara Düzeyİleri Arası İleri LC 121 LC 091 LC 071 LC 024 LC 054 FC24 LC 121 LC 071 LC 111 LC 135 LC 091 LC 121 LC 111 LC 054 FC24 LC 101 LC 091 LC 121 LC 111 LC 054 LC 101 LC 081 LC 151 LC 061 LC 071 LC 192 LC 202 LC 024 LC 061 LC 081 LC 151 LC 071 LC 243 FC24 LC 064 LC 024 LC111 LC 101 LC 111 LC 061 LC 202 LC 101 LC121 LC081 LC 161 LC 071 LC 054 LC 024 LC 135 LC 233 LC 243 TCS2 LC 081 LC 135 LC 091 LC 081 LC 151 LC 161 LC 061 LC 192 LC 202 LC 212 LC 182 LC 252 LC 233 LC 243 LC 024 LC 174 LC 145 LC 041 LC 252 LC 233 TCS1 LC 174 LC 135 LC 161 LC 041 LC 252 LC 192 LC 202 LC 182 LC 233 LC 223 TCS1 LC 174 LC 014 LC 135 NCA1* LC223 LC 151 LC 212 LC 252 TCS1 LC 034 LC 135 TCA3* NCA1* TCS2 LC 243 LC 223 LC 091 LC 202 LC 212 FC24 LC 014 LC 145 LC 151 LC 041 LC 182 LC 223 LC 034 LC 024 TCA2* LC 223 TCS2 LC 041 FC24 LC 014 LC 034 LC 054 NCA1* LC 212 LC 223 LC 014 LC 034 LC 145 NCA1* TCA2* TCA1* LC 212 TCS2 LC 145 TCA2* TCA3* TCA2* TCA1* LC 091 LC 161 LC 041 LC 182 LC 233 LC 243 FC24 LC 014 LC 174 LC 145 LC 151 LC 041 LC 061 LC 252 LC 192 LC 182 LC 034 TCS1 LC 174 TCA1* TCA2* TCA3* NCA1* LC 161 LC 192 LC 252 LC 121 TCS1 LC 174 LC 145 TCA1* TCA3* NCA1* TCS1 TCA1* TCA2* TCA3* LC 161 LC 182 TCS2 LC 243 TCA3* LC 081 LC192 LC 202 TCS2 Ara Düzey LC101 LC 034 TCA1* Kaynak: Görüşme Verileri *:Ana Sanayi Firmaları Tablo 3:Türk otomotiv Sektörü İçin Teknolojik Yetenek Matrisi :Ana Sanayi Fonksiyon Yatırım Yetenekleri Üretim Yetenekleri İnovasyon Yetenekleri Dış Bağlantı 18 Süreç Mühendisliği Düzey Ürün Mühendisliği Endüstri Mühendisliği Yetenekleri Temel Temel-Ara Düzey Arası Ara Düzey NCA1 Ara Düzey- İleri Arası TCA3 TCA2 NCA1 NCA1 İleri NCA1 TCA2 TCA2 TCA3 TCA1 TCA1 TCA1 TCA1 TCA2 TCA3 TCA2 TCA2 TCA3 NCA1 TCA3 TCA1 NCA1 TCA3 TCA1 Kaynak: Görüşme Verileri Tablo 4:Türk otomotiv Sektörü İçin Teknolojik Yetenek Matrisi :Yan Sanayi Yatırım Yetenekleri Süreç Mühendisliği Üretim Yetenekleri Ürün Mühendisliği Endüstri Mühendisliği İnovasyon Yetenekleri Dış Bağlantı Yetenekleri 19 Temel Temel-Ara Düzey Arası Ara Düzey Ara Düzey- İleri Arası İleri LC121 LC 111 LC054 LC 024 LC 061 LC 101 LC 071 LC 101 LC 121 LC 091 LC 071 LC 024 LC 054 FC24 LC 121 LC 071 LC 111 LC 135 LC 091 LC 121 LC 111 LC 054 FC24 LC 101 LC 091 LC 121 LC 111 LC 054 LC 101 LC 081 LC 151 LC 061 LC 071 LC 192 LC 202 LC 024 LC 061 LC 081 LC 151 LC 071 LC 243 FC24 LC 064 LC 024 LC 111 LC 101 LC 111 LC 061 LC 202 LC 101 LC 121 LC 081 LC 161 LC 071 LC 054 LC 024 LC 135 LC 233 LC 243 TCS2 LC 081 LC 135 LC 091 LC 081 LC 151 LC 161 LC 061 LC 192 LC 202 LC 212 LC 182 LC 252 LC 233 LC 243 LC 024 LC 174 LC 145 LC 041 LC 252 LC 233 TCS1 LC 174 LC 135 LC 161 LC 041 LC 252 LC 192 LC 202 LC 182 LC 233 LC 223 TCS1 LC 174 LC 014 LC 135 LC223 LC 151 LC 212 LC 252 TCS1 LC 034 LC 135 TCS2 LC 243 LC 223 LC 091 LC 202 LC 212 FC24 LC 014 LC 145 LC 151 LC 041 LC 182 LC 223 LC 034 LC 024 LC 223 TCS2 LC 041 FC24 LC 014 LC 034 LC 054 LC 212 LC 223 LC 014 LC 034 LC 145 LC 212 TCS2 LC 145 LC 091 LC 161 LC 041 LC 182 LC 233 LC 243 FC24 LC 014 LC 174 LC 145 LC 151 LC 041 LC 061 LC 252 LC 192 LC 182 LC 034 TCS1 LC 174 LC 161 LC 192 LC 252 LC 121 TCS1 LC 174 LC 145 TCS1 LC 161 LC 182 TCS2 LC 243 LC 081 LC192 LC 202 TCS2 LC 034 Kaynak: Görüşme Verileri 20 Tablo 5: Teknolojik Yetenek Düzeylerinin Kavramsal Çerçevesi Üretim Yetenekleri Yatırım Yetenekleri Temel Düzey *Fizibilite Raporları * İş Programı Hazırlama *Yer Seçimi *İdame *Proje Hazırlama *Kalite Yönetimi *Teknoloji Seçimi *Süreç Optimizasyonu *Sözleşme Müzakereleri Ara Düzey *Teknoloji Transfer Anlaşmaları *Proje İçin Başlangıç Eğitimleri *ISO Standartlarına Dayalı Organizasyon Yönetimi İleri Düzey Süreç Mühendisliği *Know-How Proje İhracatı *Anahtar Teslim Proje Geliştirme Yeteneği *Ürün Çeşitlenmesini Yönelik Süreç Adaptasyonu Ürün Mühendisliği *Sürekli iyileştirme sistematiği İnovasyon Yetenekleri *Temel Ürün Tasarımı Anlayışı *Temel Yetenek İyileştirme Programları *Süreç İyileştirmeleri *Basit Ürün Değişmelerini Adapta Etme * Optimizasyon Temelli İş programı hazırlama *Lokal Bölüm Geliştirmeleri *Yeni Ürün İçin Teknoloji Transferi *Verimlilik Analizi *Yeni Ürün Tasarımı *Benchmarking *İleri Stok Kontrolleri (Tam zamanlı üretim JIT) *Toplam Kalite Yönetimi Uygulamaları *Kaynak Planlaması Uygulamaları *ISO Kullanımı Yoluyla Süreç Standardizasyonu *Süreç Mükemmeliyet Modelleri Uygulaması Endüstri Mühendisliği *İleri Yetenek Geliştirme *Ar-Ge Transferi *Ürün Destek Geliştirmeleri (Test -Lab) *Lojistik Yönetimi *Tedarik Zinciri Yönetimi *Yeni Ürün Tasarımı *Küresel Düzlemde Ürün Değişimleri Üretimi Dış Bağlantı Yetenekleri *Yerel Tedarikçilere Birlikte Geliştirme *Teknoloji Hizmet Sağlayıcılara Yönelik İş Verme Faaliyetleri *Tedarikçiler Ve Ar-Ge Kurumları İle İşbirliği İle Ürün Ve Süreç İyileştirmeleri *Dış Ortaklarla Tersine Mühendislik *Rekabet geliştirmeye Yönelik Endüstri Ağyapılarına Katılma ve İşbirliği *Uzun Dönemli İnsan Kaynakları Geliştirme Programları *Yeni Ürün İnovasyonu (Pazar için ilk) *Akademi Ve Araştırma Kuruluşları İle Uzun Dönemli İşbirliği *Tedarik Zinciri Geliştirme *İnovasyon İçin Örgütlenme Oluşturma *Ortak Ve Tedarikçilerle Yeni Teknoloji Lisanslamaları Kaynak : BERGER.2005: 21 4.3.Yabancı Sermaye ve Firmalarda Yerel Teknolojik Çaba: Görüşülen ana sanayi firmalarının üç tanesi yabancı bir ortağa sahip, bir tanesi ise %100 yerli sermayeli işletme konumunda. Yan sanayi firmalarının ise çok büyük kısmı % 100 yerli sermayeli işletme .İki tanesi yabancı firma (TNCS14 ,TNCS24)bir tanesi ise yabancı ortaklı firma konumunda .Yabancı firmalar genel olarak Türkiye'yi bir üretim merkezi olarak benimsemiş konumdalar,Üretilen ürünlerin ürün mühendislikleri ve tasarımları merkez firmanın bünyesinde yapılmakta , Türkiye'deki firma daha çok geri beslemeler yoluyla ürünün modifikasyonu sürecine katılmaktadır. Yabancı firmanın Türkiye’de gir Ar-Ge birimi olsa bile asıl araştırma ve geliştirme faaliyetleri merkez birimlerde yapılmakta, Türkiye birimi daha çok modifikasyonlar konusunda destek vermektedir. “Ürettiğimiz ürünler xxxxx tasarladığı ürünler olmakla birlikte xxxxTürkiye olarak daha çok uygulama fonksiyonel değil de, uygulama mühendisliği dediğimiz kapsamındadır, limitli tasarım. Yurtdışı firma tasarımının üreticisi ve uygulayıcısı konumunda. Mesela bir emniyet kemeri yapılır, bu emniyet kemerlerinin Türkiye’deki araçlara montajı gerekli onun için alt bağlantılar gerekli. Bağlantı elemanları gerekebilir. Bunların tasarımına katkıda bulunabiliyor. Modifikasyonlar olabilir, onların tasarımına katkıda bulunabilir. Ağırlıklı olarak üretimde minör değişiklikler yönetiliyor. Asıl ürünün tasarımı yurt dışındaki ar-ge merkezinde yapılıyor.” (TNCS14) “Burası bir uygulama ofisi, ne uyguluyoruz merkezin bize gönderdiği knowhowı uyguluyoruz. Orada ki ar-ge ofisinde bu iş böyle olur deyip bir knowhow standardı yazıyorlar, sonra bu standardı bize veriyorlar diyorlar ki bu işi böyle yapacaksınız. Biz de böyle yapıyoruz.” (TNCS24) Yabancı ortağın varlığı Türkiye’deki firmaların daha çok süreç mühendisliğinde kendisini geliştirmesine neden olmaktadır. Tasarım yeteneklerinin geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaması yerel firmanın ürün mühendisliği ve inovasyonu konusunda teknolojik edinim sürecini aksatmaktadır. Diğer taraftan iyi bir uygulama ve imalat merkezine dönüşmesini sağlayacak süreç mühendisliği yeteneğini geliştirmektedir. Ancak küresel üretim sisteminde ürünü daha iyi yapmaktan daha iyi ürün yapmaya doğru giden bir trend mevcutken yabancı ortağın destekleyici olmaktan daha çok köstekleyici olabileceği de görülmektedir. 22 “Tasarım dışarıdan geldiği için ürün mühendisliğini geliştirme ihtiyacı hissetmedik. Şimdi farklı firmalardan farklı OEM ‘lerden iş alabilmek için böyle bir ihtiyaç var artık dünyada, yani bizim bir şeyler tasarlıyor olabilmemiz lazım. Müşteri artık bir boşluğu veriyor, doldur bunu bana öneriler getir diyor. Biz öneri getiremiyoruz şu anda. Ya da diyoruz ki bir öneri getiririz ama bir ortağımıza da soralım, ortağımız bize bir şeyler hazırlar biz size sunarız. Şimdi biz bunu değiştirme niyetindeyiz. Yani ortağımızla yurt dışına açılacak tasarım ofisi ile. Frankfurt’da açılacak ama oradan bize de bir şeyler düşecektir. Biz bazı şeyleri oradan destek alarak yapabilir hale geleceğiz.” (FC24) Özellikle ana sanayi firmaların önemli bir kısmının lisans sözleşmesine dayalı üretim yapıyor olması teknolojik gelişme projelerin geliştirilmesi, Ar-Ge stratejileri, yatırım kararları gibi konularda merkeze danışarak karar almalarına neden olmaktadır. Özellikler binek aracı üreticisi firmalarda bu eğilim daha belirginken, otobüs, kamyon gibi ticari araç sektöründe tasarım yeteneğine sahip yabancı ortaklı ya da yerli sermayeli işletmelerde yerli teknolojik çabanın belirleyiciliği artmaktadır. Tedarikçi firmalar ana sanayinin tedarik politikası ile ilgili bir çok kararını lisans sahibi firmanın belirlediği doğrultuda aldığını belirtmektedir. “Çünkü ana sanayinin önemli bir kısmı Türkiye’de artık montaj yeri oldu. xxxx’e gidiyoruz bizimkiler Belçika’da karar veriyor diyorlar ne yapacağımıza. Burası gelen projelerin uygulama merkezi. Biz xxxx’e mal satmak için Belçika’ya, Almanya’ya gidiyoruz. Dolayısı ile o dengeyi iyi görmek lazım. Türkiye’de bulunan ana sanayinin var olan otomotiv ana sanayinin özellikle otomobil kısmının bütün yönetsel süreçleri yurt dışında”(LC161) “Türkiye’deki ana sanayi bağımsız değil, mesele biz bugün bir Türkiye ana sanayi firmasıyla çalışsak da direkt onay verme yetkileri yok, oraya sorayım diyor oradan bilgi alıyor, oradan bilgi aldıktan sonra bize dönüyor, o süreyi ve süreci biraz uzatıyor. Ama kendi başına karar verebilen firmalarda bu iş çok daha kolay yürüyor.” (LC174) Bu durum özelikle teknolojik tırmanma stratejilerinin belirlenmesinde ve sürecin başarılmasında önemli bir engel olarak ortaya çıkmaktadır. Bu konuda LC034 firması örnek olarak verilebilir. LC034 yabancı bir ortakla ile üretime geçmiş bir firmadır. 23 Ortak olduğu firmanın rakibi konumunda olan diğer firmalara ürün vermesi, ortak tasarım ve Ar-Ge projesi üretmesi ortak olduğu firma tarafından bazı müdahaleler ile engellenmiştir Firma bu süreçte kendi teknolojik tırmanma vizyonu ile çelişen bu durumu ortadan kaldırmak amacıyla yabancı ortağın hisselerini satın alma yoluna gitmiş ve % 100 yerli sermayeli bir firmaya dönüşmüştür. Bu durum teknolojik tırmanma sürecinde bağımsız kararlar alabilmenin önemine vurgu yapmaktadır. 4.4. İnovasyon Yetenekleri ve Teknolojik Tırmanma Olanakları: Otomotiv ana ve yan sanayi tarihsel gelişme sürecinde öncelikle bir imalat yeteneği gelişmesi olmuştur. Süreç mühendisliğindeki gelişmelerden sonra 1990’lı yılların ikinci yarısından itibaren ürün geliştirme, tasarım inovasyon öne çıkan kavramlar olmuştur. Ana sanayi yabancı ortaklarının katkısı ile teknolojik yetenek düzeyini yükseltirken, inovasyon yeteneklerinde de hayli mesafe almıştır ancak sanayi binek ve ağır ve yarı ağır ticari araç grubunda ayrı ayrı değerlendirilirse; kamyon, otobüs, minibüs gibi segmentlerde tasarım yeteneklerini de geliştirmiştir. “Türkiye’de ticari araç sektörünün öne çıkmasında iç dinamikler etkili olmuştur. Karayolu taşımacılığı % 95 oranında kara yolunda gerçekleşiyor. İnsanlarımız yüklerimiz kamyon ve otobüslerle taşınıyor. Oradaki talep bu endüstrinin canlanması için büyük bir girdi olmuş oluyor. Bir kere başladıktan sonra know how biriktirerek rekabetçi hale geliyor. Bir de bakıyorsunuz Türkiye dışına da çıkmaya başlıyor. Orada da çünkü ürünlerimiz kendini kanıtlamış ve gayet kabul edilir oluyorlar. Ve şu anda da A.B.D.’ye otobüs ihraç ediliyor.” (NCA1) Lisans altında binek aracı üreten üreticiler ise özellikle lisans sahibi firmaların tasarımlarına bir kodizaynır firma olarak destek vermekte ve belirli bir grup ürünün tek üreticisi ve ihracatçısı konumuna gelmektedirler. İyi birer imalatçı olmanın yanında giderek ürün geliştirme tasarım, test imkânları ile teknolojik tırmanma gerçekleştirmektedirler. Bu firmalar için bu sürecin tarihsel sınırları gelişmenin patikası tarafından belirlenmektedir. Kamyon ve otobüs için marka olmak için caba harcanma tasarım inovasyon faaliyetleri arttırılmaktadır. “Biz yalnızca bir montaj fabrikası değiliz. Yani şöyle bir şey var. Ancak yeni otomobilin tasarımı xxxx fabrikasında yapılır. Yeniden kastım yepyeni bir model. Bu tasarım mühendislikten biraz daha farklıdır. Çünkü burada söz konusu olan 24 markadır. Buna bir kere karar verildikten sonra üzerinde baya bir mühendislik yapılır. Bizim yapmış olduğumuz mühendislikler bunun tarihi 25 sene ötesine gider. Önce xxxx ürettik 16 sene sonra xxxx geldi, xxxx’un gelişiyle birlikte bunun parçalarının Türkiye’de üretilmesi gerekiyordu. Onda bile mühendislik gerekiyor. Neden mühendislik gerekiyor. O parçayı yerli olarak üreteceksiniz, gerekiyorsa bir taraflarını modifiye edeceksiniz. Ama ondan sonra arabanın üzerine taktığımız zamanda hem o parça beklentileri olduğu gibi yerine getirecek hem de arabanın genel ahengini bozmayacak. İşte oradan başlayan bir yerlileştirme süreci bugünde devam ediyor. Bu da mühendisliğin yaptığı temel işlerden birisidir bu. Onun ötesine geçemiyor muyuz? Onun ötesine de geçiyoruz. Özellikle son yıllarda saç parçalarda, birçok modifikasyonu hem seri üretim hem de proje aşamasında. Çünkü bazen nümerik ortamda yapılmış parçaları fiziki ortama kalıpların karşılaşabiliyorsunuz. üzerine oturttuğumuz Problemlerle zaman başka karşılaşabiliyorsunuz şeylerle dolayısıyla de o problemleri ortadan kaldırabilmek için nümerik olarak o parçalara müdahale ediliyor.Ürünler üzerinde üniversitelerle iş birliği halinde çalışıyoruz. Ama bu daha çok yeni öğrenme aşamasındayız. Ürün üzerinde 3 senedir, 5 senedir, ürünleri proseslerle karşılaştırırsan görece olarak daha emekler haldeyiz, ama çalışmalarımız var.”(TNCA2) “Devamlı bir modernleşme yatırımı sürdürülmekte, boya hatları yenilendi. xxxx geliştirilmesi 370 milyon Euro’ya mal oldu. Bu süreçle ilgili olarak boya, montaj, gövde hatları ile ilgili yatırımlar yapıldı. 15 milyon Euro’luk test ve altyapı laboratuarları kuruldu. Bu bağlamda sanal oda, yarı yankısız akustik oda, taşıt iklimlendirme laboratuarı oluşturuldu.” (TNCA1) “Tasarım sürecinin en önemli unsuru test imkânlarıdır. Bunlar ayrılmaz bir bütündür. Bunların birbirine paralel gitmesi gerekiyor. Test ve deney ekipmanlarına yatırım yapılmaktadır.” (TNCA1) Teknolojik gelişme süreçleri üzerinde tam kontrolleri olmasa da, rekabet güçlerini Ar-Ge projeleri ile geliştirme yoluna giderek lisans sahibi firmanın dünyada mevcut olan diğer üretim merkezlerinin önüne geçebilecek bir konuma yükselmişleridir. Üretim merkezi konumun yükselmek ancak bir teknoloji beceri eşiği aşıldıktan sonra gerçekleşen bir süreç mühendisliği yeteneklerinin üzerine ürün geliştirme yeteneklerini geliştirme ciddi Ar-Ge yatırımları yapılarak elde edilebilen bir konum.Bu 25 konum özellikle lisans altında binek araç üreten firmalar için son derece önemeli çünkü bu süreç teknolojik tırmanmanın yönünü ve sınırlarını da belirlemektedir. “İlk talep onlardan geldi, tabi onlarda Türkiye’deki potansiyelin farkında. Ve onların çizmiş olduğu stratejiyi hayata geçirebilmek için, o sözünü ettiğimiz ürün gamını daha da genişleten bir planı vardı xxxxBunu hayata geçirebilmek için alınan kararda evet o kendi kararıydı. Bugün itibariyle başlattığımız nokta kendi inisiyatifimizle gelişmiş olay. Tamamen üst yönetim genel müdürün iknasıyla yapılmış bir hareket. xxxx’nun katkısı şöyle oluyor. Bu süreci başlattıktan sonra bu sürecin sağlıklı gidebilmesi için, o işin çıktısını göstermeniz gerekiyor. O çıktı neden söz konusu işse ekonomik bir çıktısı olması gerekiyor. O ekonomik çıktılar gösteriliyor. Birincisi bugünkü ar-ge teşvikler önemli. Dolayısıyla karşı tarafa şu alternatifi sunabiliyor olmak gerekir. Siz şu konudaki geliştirmeyi xxxx da yaparsınız. Buna mal oluyor. Ve bu kalitede oluyor. Türkiye’de yaparsanız buna mal oluyor bu kadarını teşvik olarak alıyorsunuz ve en az sizin kalitenizde de biz bu işi yapıyoruz. O doğrultu da verilen bütün şeyler mesela dosyalarımız hep ortağımızla tartışılmış. Onları mutlaka bilgilendirmemiz lazım hem de, burada ki cazibeyi onlara gösterebilmemiz lazım ki, biz nihai hedefe ulaşabilelim. Bizim bir önemli avantajımız daha var. Belki diğer firmalara da göre, süreç mühendisliği o kadar şey öğretiyor ki size. Sonra o öğrendiklerinizi ürün tarafında kullanabilecek çok potansiyel var. “(TNCA2) Yan sanayi firmaları ana sanayinin Türkiye’de gelişmesine paralele olarak kurulmaya başlamıştır, Türkiye deki montaj aşamasında girdilerinin yerlileştirilmesi politikasına bağlı olarak gelişme göstermiştir.1980’li yıllar ise sektörde ana ve yan sanayi ilişkilerinin yalın üretim sisteminin bir sonucu olarak değişmesine bağlı olarak kaliteli ve düşük maliyetli üretimin yanında tasarım yeteneklerinin mevcudiyeti yan sanayinin rekabeti açısından önemli bir faktör olarak ortaya çıkıyor.1990’lı yıllarla birlikte bu baskı giderek firmalar üzerinde etkisini gösteriyor ve firmalar için Ar-Ge faaliyetlerine bağlı yetenek kazanma süreçleri teknolojik tırmanmanın temel belirleyicisi haline gelmeye başlıyor. “Gümrük duvarlarının yıkılmasıyla Avrupalı üreticiler Türkiye’yi artık direk bir Pazar olarak kendilerine seçtikleri zamana dayanıyor. Orda Türkiye’deki üreticiler gördüler ki salt üretim mantığıyla yani ana sanayiden gelen bilgilerle teknik resimle işte üretim yapıp ben evet bakın hayatta kalabiliyorum para 26 kazanabiliyorum mantığı o anda yıkılmış oldu. Göründü ki çok ciddi bir uluslar arası rekabet söz konusu olmaya başladı. Teknolojik seviyesi sizden çok daha üstün Avrupalı üreticilerin Türkiye’ye girdikleri zaman Türkiye’deki ana sanayiler dahil bu avantajlarından yararlanmak istediler çünkü siz salt düz üretici konumunda çalıştığınız zaman ana sanayicinin bir geliştirme departmanını beslemesi gerekiyor, bu faaliyetleri finanse etmesi gerekiyor halbuki öbür türlü düşündüğümüz zaman kodizaynın dizaynı kendi üstüne olan bir yan sanayi ana sanayinin bu tür masraflarını otomatik olarak ortadan kaldırıyor, ana sanayi kodizayn yapabilen firmaları tercih etmeye başlıyor. Şimdi bununla birlikte baktık ki artık Türkiye’de Avrupalı büyük üreticiler girebiliyor işte o zaman bu zihniyet değişikliği otomatikman kendini gerektirdi. Bizim bu halimizle devam etmemiz mümkün değil, mutlaka kendimizi geliştirmemiz lazım, mutlaka kendimize özgü tasarımları oluşturabilmemiz lazım düşüncesi ile Ar-Ge faaliyetlerine önem verildi.” (LC034) Firmaların teknolojik tırmanma süreçlerinin arkasında yatan en önemli unsur firma bünyesinde yürütülen Ar-Ge çalışmalarıdır. Bu çalışmaların son beş altı yıllık dönmede ivme kazanmasının ise en büyük nedeni devletin sağladığı proje desteleridir.Bu destekler bir taraftan firmaların Ar-Ge projesi sunmayı öğrenmelerine neden olurken diğer tarafından da Ar-Ge maliyetlerini düşürerek firmalar teknolojik gelişmeyi hızlandıracak finansal kaynaklar yaratmıştır.Bu süreçte en etkili kurum TÜBİTAK olmuştur.TÜBİTAK tarafından sağlana TEYDEP destekleri firmaların teknolojik yetenek düzeylerinin yükselmesin hususunda büyük katkı sağlamıştır. “Tubitak’ın 2000’li yılların başındaki politikasıyla yani ar ge faaliyetlerini geliştirme konusunda yapmış olduğu atılımlar bütün firmaları, sadece bizim firmamızı değil, kendi teknolojik seviyeleri geliştirme konusunda farklı bir düşünce yapısına kavuşturdu. Biz de kendimizi global dünya şartlarına uydurabilmek için seviyemizi yükseltelim dediler. Burada Tubitak’ın büyük katkısı var.(LC034) Özelikle son yıllarda TÜBİTAK proje hazırlama süreçlerini kolaylaştırması ,bürokrasiyi daha fazla azaltması firmaların bu kaynaklardan daha çok yararlanmasının önünü açmıştır. Bu dönüşüme bağlı olarak artık firmalar kodizaynır olarak sürece karılmaya başlıyorlar bu sürecin vazgeçilmezi ise ürün geliştirme yeteneklerinin kazanılması ve ana sanayi bu konuda yan sanayi firmalarını zorlamaya başlamakta Hem ana sanayi 27 hem de yan sanayi kodizayn yeteneklerini kazanılmasını rekabet için şart olduğunu düşünmektedir. “Kodizaynerlik otomotiv de artık olmazsa olmaz. Sanırım 1995 de başladı bu. Onun öncesinde bütün tasarım otomobil firmaları tarafından yapılırdı. İmalatçıya resimle gidilirdi. Şimdi artık öyle değil, yalnızca zarfı veriliyor. Şartname veriliyor, buna karışmıyor otomobilciler. Bunun anlamı da şu oluyor. Benim istediğim hizmet belli, parça belli, fonksiyon belli ama siz yapın. Bu yapılırken tabii interaktif çakışmalar oluyor. Biz de her yeni modelle de imalatçılarla bu geliştirmeyi yapıyoruz” (TNCA2) “Eskiden Türkiye’ye sadece çizim gelir. Çizime göre üretip parça gönderirdiniz. Artık öyle değil artık dizayn yapıyorsunuz o da yetmiyor dizaynı verifiye etmenizi istiyorlar, verifiye edemedikten sonra kimseye bir şey veremiyorsunuz. Eskiden ana sanayiydi testlerin yapıldığı yer. Artık ana sanayi bunu kendi bünyesinde tutmuyor daha çok yan sanayiye yıkıyor. Bu yükten kurtulmuş oluyor onlar. Yan sanayide mecburen bir ar-ge çalışması hem de bir çizim yeteneği olması lazım” (LC014) “Ana sanayi baskısı. Çünkü ana sanayi diyor ki size artık ben kodizaynlı firmalarla çalışmak istiyorum eğer benimle çalışmak istiyorsan kendini bu anlamda geliştirmelisin. Geliştirmelisin şeklinde bir baskısı var. Tabii bu ciddi bir baskı oluyor. Yan sanayi üzerinde çünkü bu konuma gelemezse proje alamayacak proje alamazsa ticari anlamda küçülmesi gerekecek artı daha sonra ki projeler için kötü bir referans olacak. Nasıl kodizaynırlık bir referans oluyorsa başka projelerde, başka firmalar anlamında, böyle bir şey olmaması hem iş kaybetmesi hem de ileriye dönük vizyon anlamında, işlerin küçülmesi anlamına geliyor.”(LC252) Yan sanayi firmalarının kodizaynır firma olarak ana sanayi firmalarıyla ortak proje geliştirebilmeleri ancak belirli bir teknolojik düzeye ulaşabildiklerinde olanaklı olmaktadır.Belirli bir yetenek düzeyinde firmalar farklı bir gelişe yoluna girerek teknolojik tırmanma sürecine girerken bu eşiğin altıda kalanlar ise düşük katma değerli üretim alanlarında kilitlemektedirler.Katma değerden yüksek pay alabilecek yetenekleri geliştiremeyen firmalar çok düşük kar marjları ile çalışmakta,düşük 28 karlılığın yarattığı finansal kısıtlarda teknolojik yetenek düzeyini yükseltecek faaliyetlerin finansmanını engellenmektedir. “Ortak proje yapacağımız Yan sanayi firmalarının onaylı tedarikçimiz olması ya da onaylı tedarikçimiz olacak kritere sahip olması gerekir. Satın alma birimi tedarikçileri sürekli denetler, bu denetim grubunda ar-ge, kalite birimleri de vardır. Bu denetimlerden belirli bir puanı almış olması lazım. A veya B olması gerekir. O bir kere ön şart. Ondan sonra kalite seviyesinin yüksek olması ve ar-ge mühendisi çalıştırıyor olması gerekir, ar-ge faaliyetlerinin olması lazım. Konusunda uzman referansları olan ya da bizimle daha önce çalışmış bir firma olması lazım. Biz “Catia” kullanıyoruz, üç boyutlu datadan tasarım yapabilecek yeteneğe sahip olması lazım. Test faaliyeti kalite kontrol gibi belirli kriterleri sağlıyor olması lazım. (TNCA2) Bu süreçte firmalar arasındaki teknolojik açılmada belirginleşmeye başlıyor, teknolojik düzeyi düşük, bütün içinde görece önemsiz,standart parça üreten firmalar teknolojik yetenek düzeyi düşük bir üretim yolunda kilitlenirken tasarım yeteneğini geliştirebilen firmalar,sistem tasarlayıcısı olarak üretim sürecinde yaratılan değerden daha çok pay almaya başararak teknolojik tırmanma süreci içersine girmektedirler. “Standart ürünlerde pek kodizayn yok. Onun tasarımın zaten biz yapıyoruz. Teknik resim çizip gönderiyoruz. Onu yapması da kolay onu yapacak firma çok zaten. Orada hangisi daha ucuz ve fiyat olarak uygunsa, yatırım olarak uygunsa… Onaylı tedarikçimizse onu tercih ediyoruz. Gerekli kriterleri sağlıyorsa yeterlidir. Ama daha kompleks sistemler ve parçalardır daha çok bizim kodizayn yaptığımız. O da bir araçta 8-10 sistemdir. Öyle çok da fazla değildir. İşte kalorifer sistemi, soğutma sistemi, koltuk sistemi, yürür aksamla ilgili işte akslar otomotiv şanzımanı, fren sistemi ondan sonra iç dizaynla ilgili torpido grubu olabilir, tavandaki aydınlatma grubu onlar olabilir. Bu gibi komplike sistemler. Yok briket bir tane şase, plastik bir parça bunlar için öyle bir çalışmaya da gerek yok, yine bilgi paylaşımı oluyor, malzeme seçiminde, kalıbın yapılmasında bilgi paylaşımı oluyor ama ona kodizayn demek pek doğru olmaz. Bir resim gönderiyorum karşıdan diyor ki mesela ön cam, resmi gönderiyoruz firma diyor ki bunun yapılması zor şunu şöyle yapalım diyor biz de bakıyoruz. Uygunsa tamam diyoruz. Gönderiyoruz bitiyor. Bu kodizayn sayılmaz tabii, bu etkileşim ya da bir bilgi alışverişi. Kodizayn dediğiniz zaman oturup mühendislerin bir arada çalışması demek. Ben ne istiyorum sen ne yapabilirsin birkaç ay süren en azından bazen daha uzun süren, endüstriyel tasarımdan işte proje hedefleri 29 girdilerden başlayıp nihai ürün ortaya çıkana kadar ki tüm süreçleri içeren bir süreç..” (TNCA2) Bu kodizayn süreci firmalar arasında bilgi akışı, personel değişimi,takım çalışması ,ortak ar ge projesi idame yeteneklerini her iki taraf içinde geliştirerek bir öğrenme dinamiği yaratmaktadır.Bu süreç de özellikle yan sanayi firmaları mühendislik yeteneklerini hızla geliştirerek önemeli bir teknoloji edinimi sağılmaktadır Tasarım yeteneklerinin gelişmesine koşut olarak yerel teknolojik çaba ile desteklenen bilinci olarak belirli hedeflere yönelik projelere kaynak aktarımı hızlanmaktadır.Bu kaynakların farklı kullanımları kaynak temelli firma bakış açısına göre firmalar arasındaki farklılaşmanın temel dinamiğini oluşturmaktadır. “Kodizayn süreci özellikle tedarikçiler çok geliştiriyor. Bizim bakış açımızla bakıyorlar. Ar-Ge çalışması yan sanayide bir kısmı ileri seviyede ama daha henüz ileri bir aşamaya gelmiş değil. Bizim taleplerimiz ve yönlendirmelerimizle onlarda kendilerini bir şekilde geliştiriyorlar. Ana sanayi yönlendirmese talep etmese yan sanayi bu kadar hızlı gelişmez. Türkiye’de yan sanayinin gelişmesindeki en önemli faktör ana sanayidir. Türkiye’de bu kadar araç üretilmesidir. Kalite seviyesinin tabi Avrupa’ya Bağlı Olarak yükselmesidir. Biz Avrupa’ya ihracat yapıyor olmasak şimdi hala geri bir kalite seviyesinde olacaktık. Çünkü öyle bir talep olmayacaktı. Yan sanayide de öyle bir talep olmayacağı için bu seviyelere gelmiş olmayacaktı. Bizde yan sanayiden çok şey öğreniyoruz tabii. Uzmanlık alanımız olmadığı için. Bizim araçlarda kapı, klima gibi binlerce parça var. Her bir parçada uzman olmamız mümkün değil. Yan sanayi sırf o parçayı o hizmeti ürettiği için bizden daha uzmanlar o konuda tabii. Bu konuda biz de bir şeyler öğreniyoruz. Kendimizi geliştirmiş oluyoruz tabii.” (TNCA2) “Her proje benzer gibi gözükse de kendin için de başka deneyimler, başka knowhowlar içeriyor. Sürekli öğreniyorsunuz üzerine koyuyorsunuz öğreniyorsunuz.” (LC252) Firmalar açısında kodizayn sürecinin en önemli çıktısı öğrenme ile kazanılan nasılı bile bilgisi otomotiv endüstrisinde formel Ar-Ge faaliyetlerinin yanında yaparak kullanarak ve etkileşerek öğrenme süreçlerinin varolduğu düşünülürse firmaların inovasyon yeteneklerinin gelişmesinde özellikle örtük bilgi birimi büyük önem arz ediyor bu birikimi içinde tutabilen 30 firmalar ar ge süreci ile destelenen teknolojik çabalarla inovasyon yeteneklerini arttırma olanağına kavuşuyorlar Bu süreç de belirleyici unsurlardan biri de bilgiye ulaşmak olmaktadır. Bilgi elde edildikten sonra içselleştirilerek firmaya özgü örtük bilgi birikimin bir parçası haline gelmektedir. Firmaların tasarım yeteneklerini geliştirerek teknolojik tırmanma basamaklarında daha yükseklere çıkabilmeleri için firma bünyesinde yapılan Ar-Ge faaliyetlerinin dışında öğrenme ve nasılı yapma bilgisini biriktirme etkili olmaktadır. “Bütün yan sanayiler küçümsenmeyecek derecede işlerini iyi biliyorlar ve yapıyorlar. Zamanla gelen bir deneyimleri var. Ama burada yan sanayilerin en büyük sıkıntısı şu zamanla gelen bu deneyimlerini knowhowlarını iyi de kullanmaları gerekiyor. Yani eleman sirkülâsyonu ile bu bilgilerin kaybolmaması gitmemesi kalıcı olması gerekiyor. Çünkü her tecrübe zor kazanılıyor ve belirli bir süreç alıyor.( LC252) “Bilgi akışı biz de çok önemli. Biz bilgiyi yurt dışından gidip alıyoruz. Yurt içinden bilgiye ulaşmak çok zor. O yüzden biz bilginin ilk çıktığı yere kadar gidiyoruz. En azından bu bilgi arasında ki transferi yapabilecek yapıda olmaları gerekiyor”. (LC243) Görüşülen firmalar içinde koziayn sürecinin başarıyla sürdürenler bu sürecin arkasında firmaların belirli bir vizyona sahip olması da son derce önemli bulmaktadırlar. Daha fazla yeniliğe açık olan,risk alabilen ,geleceğe yönelik stratejiler üretebilen firmalar teknoloji yarışında öne geçmektedirler. “Bir başka nokta yan sanayilerin bu konuya cesaret edememeleri. Firma ürettiği ürünle ilgili imalat anlamında bayağı bir knowhowa sahip ama iş kodizaynlık kısmına ilişkin konu beni aşar diyor. Bir vizyon eksikliği var. Böyle bir girişimde bulunuyor ama öyle ya da böyle yanlış seçimlerden dolayı bu işte hüsrana uğrayabiliyor. Bir takım paralar da kaybediyor. Bu iş bana göre değilmiş diyor ve geriye dönüyor.”.( LC252) “Üretim, kalite bugün var olan temel şeyle ilgilenir, ama tasarım ar-ge hep yarını daha iyi nasıl yaparız üzerinden veya yeni bir ürünü nasıl daha iyi yetiştiririz, yeni 31 bir sistemi nasıl kurarız üzerinden gittiği için hep geleceği tartışan bir bakış, onun bence bir eksiği var hala eksik olduğunu düşünüyorum”. (LC064) LC174 teknolojik tırmanma modeli firmaların teknolojik edinimlerini Ar-Ge faaliyetleri ile destekleyerek içselleştirmeleri ve ürün mühendisliği, tasarın inovasyon yeteneklerini geliştirerek sistem üreticisi tedarikçi konumuna yükselmeleri açısından önemli bir örnek olay meydana getirmektedir. “Biz 1968’de başladık. Tabi tamir atölyesi olarak başlanmış. Gelmiş bir ürünü tamir etme. Daha sonra 1970’li yıllarda Türk otomotiv sanayinde yeni yeni montaj başlaması, Anadolu, Renault 12, Tofaş 131’ler dönemi, o dönem firmalar artık dışarıdan radyatör getirmeyelim de içeride yapalım ihtiyacı hasıl oluyor. Dolayısıyla bize geliyorlar, nasıl yapabiliriz bu diye elinde numune var, o numuneden giderek önce o ürün kopyalanmış. Daha sonra yeni modeller çıkmaya başlayınca teknik resimlerle gelinmiş, bu ürünü nasıl yapabiliriz diye. 1980’li 90’lı yıllarda artık biraz tasarıma dönük olarak çalışmaya başladık. Şimdi günümüzde xxx aracının tasarımı tamamen bize ait. Şartnameyi getiriyorlar size, şu kadar soğutma kapasitesi istiyorum şuraya da bağlayacağım diyor, standartları var, şartnameleri var xxx aracının. 1970 - 1990’lara kadar tabi mühendislik kapasitemizi de geliştirdik. Eskiden elle çizilirdi resimler şimdi bilgisayar teknolojisi kullanıyoruz. Firma bize yine elektronik ortamda aracı veriyor. Elektronik ortamda biz kendimiz tasarımı yapıp yine elektronik ortamda aracın içine yerleştiriyoruz. Soğutma kapasitesini de testlerle simülasyonla yapıyoruz. Önceden bir test ekipmanı yoktu 60’lı 70’li yıllarda, hatta 1992’ye gelinceye kadar bir radyatörün kapasitesini doğru dürüst ölçemezdiniz. Bugün laboratuarımız hem radyatörlerin kapasitesini ölçebiliyoruz hem onların mekanik dayanım testlerini yapabiliyoruz. Bütün bunlar bizi ne yaptı, kodizayn olarak kendi tasarımımız yapabilir hale getirdi. 1980’li 90’lı yıllardan sonra.” (LC174) 5.TARTIŞMA: Türk otomotiv sektörü inovasyon sistemi üzerine yapılan bu çalışmada iki aşamalı bir araştırma prosedürü uygulamıştır. Birinci aşamada sektörde faaliyet gösteren ana ve yan sanayi firmalarınının teknolojik düzeylerini ve inovasyon kaynaklarını araştırmak amacıyla anket yoluyla veri toplanmıştır. Elde edilen veriler istatistikî ve ekonometrik yöntemler kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırmanın ilk aşamasında veri 32 zaman dilimi içinde sektörün bir bütün olarak bir nevi fotoğrafını çekilmiştir. İkinci aşamada ise yöntem çeşitlendirmesi amacıyla ana ve yan sanayi firmalarıyla yarıstandart görüşme gerçekleştirilmiş. Görüşme sürecinde firmaların; firmaya özgü özellikleri, inovasyon faaliyetlerinin yapısı, teknolojik düzeyleri araştırılmıştır. Birinci aşamada yapılan araştırmayı desteklemek ve derinleştirmek için yapılan bu ikinci araştırma süreci sektörün güncel sorun ve durumunu analiz etmenin yanında, aynı zamanda görüşülen kişilerin sektör içinde sahip oldukları deneyimleri bir sözlü tarih anlatımı tarzında aktarmalarına bağlı olarak sektörün tarihsel geçmişi ,evrimsel gelişme süreci ile ilgili de önemli bilgiler de elde edilmesine olanak tanımıştır.Bu nedenle çalışma teorik ,ampirik ve tarihsel araştırma süreçlerini bütünleştirecek bir tarzda gelişme göstermiştir.Özellikle sektörde yıllarını geçirmiş kişilerin aktardığı bilgiler hem sektörün gelişme dinamiklerinin anlaşılmasına katkı sağlamış hem de neden bazı firmaların diğerlerinin önüne geçerek daha başarılı bir tırmanma hamlesi yapabildiğinin anlaşılmasına olanak tanımıştır.Firmaların tarihsel geçmişi ile ilgili elde edilen bilgiler; firmalar arasında farklılaşmanın firmaya özgü nedenlerinin anlaşılmasına olanak sağlamış bununa ek olarak da firmalar arasındaki farklı ve benzer yönleri ortaya çıkartmıştır. Bu bağlamda araştırmanın ulaştığı temel bulgulardan birincisi Türkiye'nin otomotiv endüstrisinde imalat yeteneklerini önemli bir düzeye taşımış olduğu, ürün geliştirme, tasarım konusunda ise önemli ölçüde eksiği olduğu olgusudur.Üretim sürecinde yaratılan katma değerin içinde araştırma geliştirmenin, tasarımın payı giderek artarken imalat faaliyetinin payı giderek azalmaktadır. Bu nedenle araştırmaya geliştirmeye, fikrin üretimine, tasarıma egemen olanlar üretim sürecinin imalat aşamasını dünya coğrafyasının işlerine gelen herhangi bir parçasında konuşlandırabilmektedirler. Türk sanayinin yetkin olduğu temel alan imalat süreçleridir. Bunun böyle olmasının nedeni sadece Türkiye’deki beyaz ve mavi yaka işgücünün nispi ucuzluğu değildir. Türk sanayi uluslararası norm ve standartlara uygun ürün imal edebilmekte ve kalite güvencesi verebilmektedir. Türkiye’nin otomotivde bir üretim merkezi haline geldiğinin söylenmesi aslında imalat aşamasında kazandığı bu yetenek kategorisine işaret etmektedir. Ancak burada önemli soru “imalat aşamasının ötesine geçerek katma değerden daha fazla pay alabilmek için yapılması gerekenler nedir” olmaktadır. Bunun başarılması için ise tüm gelişmekte olan ülkeler de olduğu gibi yerel teknolojik çabaya bağlı öğrenme kapasitelerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Aslında yirminci yüzyılın ikinci yarısından 33 itibaren başarılı teknolojik tırmanma süreçleri gerçekleştiren başta G. Kore ve Tayvan olmak üzere tüm geç endüstrileşen ülkelerin başta G. Kore ve Tayvan olmak üzere temel olarak gerçekleştirdiği şey öğrenmenin içselleştirilmesi olmuştu. Diğer önemli bir bulgu yan sanayi firmaların teknolojik yetenek düzeyi ve teknolojik tırmanma olanakları açısından kendi içlerinde ayrışmış olduğudur. Buna göre öne geçen firmalar yeterli yönetsel ve teknolojik beceri ve tecrübeye sahiptirler. Bu grubun ana sanayicilerle olan ilişkilerde daha aktif rol almaları, Ar-Ge konusunda ilerlemelerine ve “sistem geliştirme” yeteneklerine bağlı olacaktır. Bu birinci grup firma teknolojik tırmanma süreci içresindedir ve yukarıya doğru hızla yol almaktadır. İkinci grup teknolojik tırmanma potansiyeline sahip firmalardan oluşmaktadır. Bu firmalar yeterli düzeyde imalat yeteneklerine sahip bulunmakta ama piyasada süreklilik kazanabilmek için teknolojik yetenek düzeylerini geliştirmek zorundadırlar. Son gruptaki firmalar ise düşük düzeyde üretim yapan küçük ölçekli firmalardır. Bu son grubun teknolojiye yapabilecekleri yatırım finansal kısıtlardan dolayı son derece sınırlıdır. Bu firmalar geride kalan firmalardır, düşük yetenek düzeyine sahip imalat faaliyetlerini üstlenmiş bir görüntü çizmektedirler. Birinci grup firmaların teknolojik tırmanma sürecini başarılı ile sürdürebilmeleri, ikinci grup firmaların ise birinci grup firmaları yakalayabilmeleri için yerel teknolojik çabaya dayalı bir gelişme stratejisi izlemeleri gerekmektedir. Yukarıda belirtildiği gibi araştırma sürecinde firmaların teknolojik yetenek düzeyleri, teknolojik çaba düzeyleri, geldikleri konumlar itibariyle birbirlerinden farklı özelliklere sahiptir. Firmaya özgü koşulların belirlediği bu farklılık sürecinin daha iyi anlaşılmasında kaynak temelli firma yaklaşımının teorik çerçevesi önemli ipuçları sunmaktadır. Penrose’un firmaların büyümesi üzerine yaptığı çalışmalardan ilham alan yaklaşıma göre firmaların kaynakları, kaynakları kullanım kapasitesi ve olanakları ile birbirlerinden farklıdır. (KOR vd. 2004) Özellikle Penrose tarafından ifade edilen” firma yönetimsel bir organizasyon olmanın yanında aynı zamanda verimli kaynaklar havuzudur “ argümanı bu yaklaşımın başlangıç noktasını oluşturmaktadır. (PENROSE ,1959) Bu yaklaşımın temeli evrimci boyutlarıyla Alfred Marshall’a dayanmaktadır. Bu bağlamda firma bir sözleşmeler dizisi veya nihai kontrol haklarının bir seti olmaktan ziyade bir bilgi stokudur. Bu durum firmanın varlık sebebini maddi varlığının ötesine götürmekte ve firma bilgi ve örtük yeteneklerin esas alındığı bir örgüt türü olarak ele alınmaktadır.(OĞUZ,2007) Kaynak tabanlı yönetim modeline göre kaynaklar bir firmanın rekabetçi avantajlarını belirleyen temel 34 faktördür. Ancak bu kaynaklar pazardan geçerli fiyattan elde edilebiliyorsa, değişimi ve transferi olanaklı ise rekabet üstünlüğü yaratan bir kaynak olma özelliğini yitirmektedirler. (BARNEY,1991) Wernerfelt ise kaynakları “işletmeye üstünlük ve zayıflık sağlayan her şey” olarak tanımlamaktadır (WERNERFELT, 1984:119). Yetenekler firmaya özgü olarak ortaya çıkan, birbirinden farklı, firmalar arasında eşitsiz olarak dağılmış olarak bulunan, tarihsel olarak belirlenmiş bir gelişme çizgisinde firmaların yola bağımlı olarak evrimleşmesine neden olan kaynakların kullanım olanaklarını tanımlamaktadır. Bu kaynaklar, makine teçhizat, gibi fiziki olabileceği gibi; nasılı yapma bilgisi, fiziki olmayan kaynaklar da olabilmektedir ve yetenekler firmanın piyasada rekabet edebilmesinin asli unsurunu oluşturmaktadır.( LOCKETT ve THOMPSON,2004) Bu yeteneklerin yönetimi firmaya özgü yöneticilik becerisinin bir sonucu olarak farklı gelişme yolları açabilmektedir. Penrose tarafından belirtildiği gibi; yönetim becerileri firma gelişiminin kilit unsurudur.(PENROSE 1959) Geleneksel neoklasik modelden farklı olarak yöneticilerin sorumluluğu yalnız veri bir dönemde firmanın karşılaştığı problemleri çözmekten ibaret değildir. Tersine yöneticilerden firmanın mevcut rekabet gücünü gelecekte geliştirmeye yönelik stratejileri de üretmesi de beklenmektedir. Bu nedenle özellikle statik değil fakat dinamik yetenekler bu stratejilerin belirlenmesinde büyük önem arz etmektedir. Gelecekte kazanılacak rekabetçi üstünlükler hızla değişen çevre şartlarında firmanın yeteneklerini, yetkinliklerini, nasılı yapma bilgisini bütünleştirme, geliştirme kabiliyetini tanımlayan dinamik yetenekler tarafından belirlenmektedir.(TEECE 1997 vd.) “Dinamik yetenekler değişen piyasa koşullarına yanıt verebilen ve firmanın yeni ürün ve süreçleri ortaya çıkartmasına olanak tanıyan yetenek ve yetkinlikler olarak tanımlanabilir”.(TEECE ve PISANO,1994:6) Dinamik yeteneklerin ortaya çıkmasına neden olan üç temel kaynak bulunmaktadır. Bu kaynaklar şu şekilde sıralanabilir. 1. Organizasyonel Süreçler: Koordinasyon, yenileme, öğrenme ve biçimlendirme süreçlerinin organizasyona bağlı yapısı 2. Firma Tarihi: Asetlerin tarihsel zamanda oluşmasından kaynaklanan asetlerin yola bağımlı yapısı 3. Firmanın Asetleri: Firmaya özgü stratejik konumu belirleyen kaynaklar 35 Firmanın stratejik konumunu belirleyen unsur sahip olduğu asetlerdir. Aset bir firmanın yaratma, üretme, piyasaya sunma süreçlerinde kullanabildiği herhangi bir şey olarak tanımlanabilir. Firma için kaynak ya da asetlerin stratejik olması için, bu asetlerin tüketici ihtiyaçlarına uygun, özgül yani piyasa şartlarında bir fiyat karşılığında kolayca elde edilemeyen ve diğer firmalar için zahmetsizce taklit edilemeyen özelliklere sahip olmaları gerekmektedir. (TEECE ve PISANO,1994:3-4) Firmanın sahip olduğu asetler şu unsurlardan oluşmaktadır. (TEECE ve PISANO,1994:11-12) 1. Teknolojik asetler: Firmanın sahip olduğu teknoloji üretme “nasılı-yapma" bilgisi ve fikri mülkiyet hakları ile korunan tüm bilgi setlerini kapsamaktadır. 2. Tamamlayıcı asetler: Teknolojik inovasyonlar yeni ürün ve süreçleri üretecek ve piyasaya sunacak tamamlayıcı asetlerin varlığını zorunlu kılmaktadır. Bazı yetenek ve asetler firmanın kurumsallaşmış faaliyetlerinin sürdürülmesinde kullanılırken diğerleri için farklı kullanım alanları da mevcuttur. 3. Finansal asetler: Firmanın nakit akışı, kaldıraç oranı gibi asetlerinden oluşmaktadır. 4. Konuma bağlı asetler: Coğrafi konumdan kaynaklanan asetlerdir. Bazı üretim faaliyetlerini coğrafi konum daha fazla belirleyiciliğe sahip olabilmektedir. Belirli işlerdeki özgüllük ticarete konu olmayan konuma bağlı asetlerden kaynaklanmaktadır. Öğrenme süreçleri bir firmanın dinamik yeteneklerini belirleyen en önemli faktörlerden birisidir.(ZOLLO ve WINTER,2002) Ancak bir firmanın stratejik konumu yalnızca öğrenme süreçleri tarafından değil, bunun yanında içsel ve dışsal süreç ve müşevvikler ve firmanın asetlerle kurduğu ilişkiler bakımından da belirlenmektedir. Burada asetlerle kast edilen uzmanlaşmış olmamak koşuluyla üretim tesisleri ve teçhizatlar değildir, aslında anlatılmak istenilen mübadelesi zor olan asetleri ve bunların tamamlayıcısı konumunda olan diğer tüm asetlerle birlikte, tüm ilişkiler olmaktadır. Ve bu asetler belirli bir dönemde firmanın piyasa payını ve karlığını belirleycektir. (TEECE ve PISANO,1994:11) İşletmelerin rekabetçi üstünlük sağlamalarında en önemli unsurların, işletmenin müşteri istek ve beklentilerini rakiplere oranla daha iyi karşılayacak kalitede ürün üretilmesi, yenilikçi kapasitesinin yüksekliği, esnek ve değişime açık bir örgüt yapısına sahip olması ve başarılı strateji geliştirme süreçlerine sahip olması olduğu 36 ileri sürülebilir. Rekabetçiliğin korunmasında örgütün yenilenme kapasitesi büyük önem arz etmektedir. Örgütsel süreçlerin yenilenmesi için gerekli olan anahtar faktör içsel ve dışsal yeteneklerin sürekli inşa edilmesi, adapte edilmesi ve yeniden birleştirilmesi olmaktadır.(WHEELER,2002) Esnek örgüt yapısı ise bu değişimlerin gerçekleştirilmesini sağlamak için gerekli alt yapıyı sağlamaktadır. Strateji geliştirme süreçlerinin başarılı bir şekilde yürütülmesi ise, işletmenin sahip olduğu kaynak ve yetenekleri en iyi şekilde değerlendirecek alternatiflerin geliştirilmesinde etkili olmaktadır. Örgütsel yenilenme ve dönüşüm kapasitesinin kendisi öğrenilmiş bir organizasyonel yetenektir. Ne kadar sıklıkla uygulanırsa o kadar kolay başarılır. (TEECE vd.1997:521) dinamik yetneklerinin evriminin nedeneleri teori içinde önemli bir gündemi oluşturmaktadır. Bu evrimin yapısına açıklamaya yönelik olarak Helfat ve Peteraf (2003) dinamik yetenekler yaklaşımını geliştirerek dinamik yeteneklerin zaman içindeki evrimini açıklayan bir yaşam döngüsü modeli önermektedir. Bu yaklaşıma göre dinamik yetenekler doğarlar, gelişirler ve olgunluk aşamasına ulaşırlar, bu olgunluk aşamasında çevresel tehdit ve fırsatlara bağlı olarak farklı patikaları izleyerek dönüşüme uğrarlar. Bu yaklaşımla beraber firmaların stratejik konumunu belirleyen yeteneklere zaman boyutu da eklenmiş olmaktadır. Çevresel şartlardaki değişmelerin yarattığı tehdit ve fırsatlar, firmaların sahip oldukları yetenekleri olgunluk aşamasına ulaştıktan sonra farklı farklı yollarda dönüşüme uğratmaktadır. Değişen içsel ve dışsal koşullar mevcut yeteneği kullanılmaz hale getirerek ya da yeteneklerin gelişmesi ve dönüşmesi için fırsat sağlayarak, firmanın olası ilerleme yollarını belirlemeye yönelik bir seçim etkisi meydana getirmektedir. Bu dönüşüm sürecinde firmalar değişen koşullara uyum sağlayarak varlıklarını sürdürebilmek için yeni yollar geliştirmeye çalışabilirler (yenilenme); mevcut yeteneklerini kullanarak coğrafi olarak farklı bir piyasada üretim yapabilirler (kopyalama), yeteneklerini başka bir piyasada ancak yakın mal ve hizmetleri üretmek amacıyla kullanabilirler (yeniden konumlandırma), yeteneklerini örneğin yeni teknolojilere yatırım yaparak farklı yeteneklerle birleştirerek geliştirebilirler (yeniden birleştirme) ve nihayetinde firmalar yeteneklerini kaybedebilirler.(HELFAT ve PETERAF, 2003) İnovasyon üzerine yapılan birçok araştırmada Ar-Ge harcamaları teknolojik inovasyonun yeteneğinin temel göstereni olarak gösterilmekle beraber; özellikle temel bilimlerin ve jenerik teknolojilerin ikincil rol oynadıkları düşük ve orta teknolojili 37 endüstrilerde başarı inovasyon sürecinde etkin rol oynayan diğer faktörlere yapılan vurgu giderek artmaktadır.(Gu vd. 2008) Liu vd, (2009)’ın tekstil endüstrisinde yaptıkları çalışmanın bulgularına göre inovasyon temelli stratejik yetenekler ne teknolojik kaynaklardan ne de inovasyon kaynaklarından etkilenmektedir bunun yerine yetenekleri belirleyen faktörler örgüt kültürü, örgütsel yapı ve özellikle en dinamik yetenek kategorisi olan “insan kaynakları” olmaktadır. Firmalar için var olan yeteneklerini dönüştürmek ancak insan kaynaklarını etkin bir biçimde dönüştürebilirse olanaklı olabilmektedir. Rindova ve Taylor (2004)’daki bulgulara göre ise örgütsel yapılar ve yönetim süreçleri firmanın piyasada rekabet edebilmesini sağlamak amacıyla proaktif olarak kullanılmaktadır. Firmanın dinamik yeteneklerinin evrimi genel yönetim süreçlerindeki değişmelerle ve firmaya özgü yeteneklerin yeniden biçimlendirilmesiyle birlikte gerçekleşmektedir. Bu bağlamda örgütsel yeteneklerin dönüşümğünü güdüleyen temel faktör üst düzey yöneticilerin “bir sonraki aşamaya geçme ihtiyacına” yönelik inançlarından kaynaklanmaktadır. Comuffo ve Volputo, (1996)’ya görede üretim teknolojilerine yapılan yatırımlar tersinmez bir seçim olarak firmanın uzun dönemli planlarını içermekte ve yatırım yapılan teknoloji tarafından içerilmiş olan bilginin firmanın yetenek stokuna yaptığı katkılara bağlı olarak mevcut yeteneklerin gelişmesine/dönüşmesine neden olmaktadır. Bu nedenle teknoloji seçimleri dinamik yeteneklerin evriminde belirleyici bir unsur haline gelmektedir. Bazı durumlarda ise çevresel şartlardaki radikal değişme hallerinde mevcut teknik ile yeni uygulanacak teknoloji arasında uyumsuzluklar meydana gelebilmektedir. Sonuç olarak firmaların dinamik yeteneklerin gelişmesinde, insan kaynakları, üst düzey yöneticilerin yönetimsel becerileri, örgütün karar verme esnekliği, firmanın teknoloji seçimleri temel belirleyici faktörler olmaktadır. (GU vd. 2008 ;LIU vd, 2009 ;COMUFFO ve VOLPUTO, (1996 ;RINDOVA ve TAYLOR ,2004) Çalışma kapsamında, başlangıç koşulları oldukça benzer olan (tamir atölyesi olma, basit üretim teknolojisi, küçük ölçek, taklitçilik, ustalık bilgisine dayanan zanaatsal üretim metotları vb.) firmaların süreç içersinde farklılaşmasında firmaya özgü koşulların belirleyiciliği önemli ve açıklayıcı bulunmuştur. Bu bulgu özellikle araştırmanın ikinci aşamasında yapılan görüşme sonuçlarına dayanılarak elde edilmiştir. Sektörde elde edilmiş imalat bilgisinin korunabilme koşulları firma kurucularının teknik eğitim düzeyleri, kuruculardan sonra yönetime gelen ikinci kuşakların eğitim düzeyi, yeniliklere açıklıkları, merakları, firmaların finansal 38 kaynaklara ulaşabilirliklerini belirleyen ağyapı ilişkileri, yabancı bilgi kaynaklarının varlığı (personel transferi, yurt dışında öğrenilen beceriler vb) gibi faktörler bu mevcut farklılığı açıklayan faktörlerdir. Bu bulgular yukarda belirtilen benzer çalışmaların bulguları ile de örtüşmektedir. Girişimci profillerinin firmaların başarı performansları üzerinde önemli etkilere sahip olduğu daha önce Türkiye üzerine yapılan araştırmalar tarafından da desteklenmektedir.( TAYMAZ vd. ,2008) Tarihsel olarak firmalar öncelikle imalat ve yatırım yeteneklerini geliştirmek için çaba harcamışlardır. Bu eğilim ucuza üretmenin temel rekabet unsuru olduğu dönemde süreç iyileştirmeleri ve doğru teknoloji seçimi ile desteklenmiştir. Ana sanayinin yan sanayiden ürün geliştirmeye yönelik talepte bulunduğu dönemde yan sanayi firmaları ürün mühendisliğini geliştirmeye yönelik bir teknolojik çaba içerisine girmişlerdir. Ancak böyle bir çaba belirli bir teknolojik yetenek düzeyine ulaşıldıktan sonra gerçekleştirilebilmektedir. Araştırma sürecinde imalat yeteneklerindeki gelişmişlik düzeyinin ürün geliştirme yetenekleri üzerinde pozitif etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. Hem ana sanayi hem de yan sanayi firmaları için tasarım aşaması gelişmiş yatırım ve imalat yeteneklerinin belirli bir eşiğe ulaştıktan sonra ulaşılabilen bir aşamadır. Firmaların bazıları “yeteneklerin yaşam döngüsü” yaklaşımında belirtildiği gibi yeni yeteneklerle mevcut yeteneklerini birleştirerek (yeniden birleştirme) rekabetçiliklerini sürdürmüşlerdir. Bir kısmı ise sahip oldukları üretim yeteneklerini geliştirmeyi başaramayarak değişen çevre koşullarında, yeteneklerinin giderek azalmasının sonucu olarak teknolojik yetenek düzeyi olarak geride kalmışlardır. Araştırma bulguları göstermektedir ki bu geride kalışın arkasında yatan en önemli unsur yönetsel süreçlerin teknolojik yeteneklerin dönüştürülmesi konusunda yetersiz kalması olmuştur. Araştırma bulgularına göre teknolojik yeteneklerini geliştirebilen firmaların bu tırmanmayı gerçekleştirmesinde firmanın sahip olduğu bilgi birikimi, insan kaynakları düzeyi ve yönetici karaları dışında firma bünyesinde yapılan Ar-Ge faaliyetlerinin katkısı son derece belirleyici olmuştur. Bu sonuç özellikle otomotiv sektöründe Ar-Ge faaliyetlerinin teknolojik inovasyonun arkasındaki temel faktörlerden biri olduğunu ortaya koymaktadır. Otomotiv sektörü geleneksel düşük teknolojili sektörlere göre daha fazla düzenli teknoloji geliştirme faaliyetlerine gereksinim duymaktadır. Bu nedenle yeni teknolojilere yapılan yatırımlar dinamik yeteneklerin daha hızlı gelişmesine olanak tanıyarak değişen müşteri talepleriyle uygun yeni yeteneklerin (tasarım, sistem üretimi, yeni süreçler) gelişmesine olanak tanımıştır. Ar-Ge faaliyetleri araştırmanın birinci kısmındaki model sonuçlarına ve 39 ikinci kısmındaki görüşme sonuçlarına görece firma düzeyinde inovasyonun temel belirleyicisi konumundadır. Ar-Ge çalışmaları imalat sürecinde kazanılan “nasılı yapma bilgisi” ile birleşerek firmaların teknolojik tırmanma olanakları üzerinde olumlu etkiler meydana getirmiştir. Özellikle son beş altı yıllık dönemde devletin Ar-Ge konusunda sağladığı teşvikler de firma bünyesindeki ürün geliştirme, tasarım süreçleri üzerinde etkili olmuştur. Özellikle TÜBİTAK TEYDEP tarafından sağlanan proje destekleri, bu desteklerden yararlanabilen firmaların daha inovasyoncu hale gelmesinde belirleyici olmuştur. Ancak bu sürede TTGV, üniversiteler, OTAM gibi araştırma kurumlarının katkısı son derece sınırlı kalmıştır. Firmalar genellikle üniversitelerden danışmanlık hizmeti almaktadırlar. Bu danışmanlık bir kurumsal ilişki biçiminde olmaktan çok, belirli öğretim elemanları ile kurulan daha çok enformel ilişkilerle sürdürülmektedir. Bu süreçte üniversite sanayini işbirliğini sağlayacak sektöre özgü arayüz kurumların var olamaması uzun dönemli araştırma projelerinin firmalarla üniversite arasında kurulmasını engellemektedir. Üniversite ile sanayi arasındaki kopukluğun bir diğer sonucu ise sanayinin ihtiyaçlarına uygun eleman yetiştirilememesidir. Genelde üniversitelerin mühendislik bölümlerinde verilen eğitim sanayinin gelişme perspektifi ile uyumlu olmaktan uzaktır. Ara elemanlar konusunda ise özellikle meslek liseleri ve meslek yüksek okulları yeterli eğitimi vermemektedir. Araştırma sonuçları göstermektedir ki inovasyon yeteneklerinin gelişmesinde Ar-Ge destekleri önemli bir katkı sağlarken; rekabet öncesi işbirliği olarak tanımlanan firmalar arası teknoloji geliştirme faaliyetleri, ana sanayi ile yan sanayi arasında ortak Ar-Ge projeleri oluşturma süreçleri ile üniversite ile sanayi arasında kurulacak işbirliği yeteneklerinin katkıları son derece sınırlı düzeydedir. Türk otomotiv sektörü tarihsel gelişme süreci içinde ele alındığında şu sitilize olgular ortaya çıkmaktadır. Sektörde faaliyet gösteren ana sanayi konumundaki firmalar lisans anlaşmaları yoluyla kurulmuşlar ve başlangıçta ithal ikameci politikalarla uyumlu olarak küçük tesis ölçeği ile faaliyete başlamışlardır. Devletin sağladığı koruma olanakları ile üretimde kullanılan girdilerin yerlileştirilmesi amacıyla ana sanayinin etrafında bir yan sanayi gelişmeye başlamıştır. Gelişmeye başlayan yan sanayi düşük ölçek ve düşük teknolojik düzeyde faaliyetlerini sürdürmüştür. Bu düşük ölçek teknolojinin kullanım olanaklarını daraltırken yerli teknolojik çabanın önünde de engel oluşturmuştur. Özellikle firmaların lisans anlaşmaları ile üretim sürecine başlamaları bugün de kendini bir sorun olarak gösteren teknolojik anlamda dışa bağımlılık yolunu açmıştır. 40 . Kurulan montaj firmaları önce süreç mühendisliği üzerinde gelişme göstermişler. Süreç iyileşmelerine bağlı olarak iyi birer imalatçı olmuşlardır. Dünyadaki trendlerle uyumlu olarak 1980’li yılların ikinci yarısından itibaren kaliteli üretimi hedeflemişlerdir.1990’li yıllar ise ürün geliştirme tasarım süreçlerini içeren çalışmaların başlangıç yılları olmuştur. Firmaların metot bölümlerinden filizlenen ArGe birimleri oluşmaya Ar-Ge personeli istihdam edilmeye, Ar-Ge projeleri üretilmeye başlanmıştır. Bu süreci lisans sahibi ana sanayiler, tasarlanan ürünlerin modifike etme yeteneklerine sahip çevre imalatçıların varlığı maliyetlerini düşüreceği için desteklemişlerdir. İyi birer imalatçı olan firmalar lisans sahibi firmanın belirli ürünlerinin temel üreticisi ve ihracatçısı haline gelirken aynı zamanda bu ürünlerle ilgili tasarım ve test süreçlerinin de bir parçası haline gelmişlerdir. Çevre firmalar, lisans sahibi firmaların tasarım süreçlerine bir kodizaynır olarak eklemlenmeye başlamışlardır. Ancak teknoloji geliştirme, Ar-Ge projesi üretme, tedarik politikalarını belirleme açısından ana firmaya bağımlılıkları devam etmektedir. Bu nedenle gelişim stratejisinin nihai aşaması olan “Kendi Markasıyla Üretim (OBM)” aşamasına varma olanakları bulunmamaktadır. Daha çok bu gelişme yolunun ikinci aşaması olan kodizaynır olarak imalatçı aşamasında kilitlenmiş olarak durmaktadırlar. Özelikle karmaşık sistem üretimi, motor, vites kutusu gibi ekipman üretiminde bağımlılığın daha fazla olduğu gözlenmektedir. Şekil 1 : Türk otomotiv Sektöründe Teknolojik Tırmanma Olanakları ve Stratejileri 41 Ürün Teknolojisi Yeteneği Yüksek G Kore Otomotiv Sanayinin Gelişme Patikası 2.Ters Ürün Hayat Dönemi Stratejisi C2 Türk otomotiv Sektörünün Tırmanma Olanakları ve Gelişme Patikası ve OlasıTırmanma Yörüngeleri OBM Teknolojik Kitlenme vs.Teknolojik Tırmanma Politika setinin temel amacı Türk firmalarının uluslararası değer zincirinde bulundukları seviyeyi yükseltmek olmalıdır C1 1. Ters Değer OIM Zinciri Stratejisi B ODM OCDM A OEM Düşük Süreç Teknolojisi Yeteneği Yüksek Kaynak: Yazarlar Şekil 1’ de Türk otomotiv sektörü ile G. Kore ve günümüzde belirli oranda Çin’in takip ettiği gelişme yolları karşılaştırmalı olarak sunulmaktadır. Türkiye'de otomotiv sektörünün gelişme mevcut gelişme düzeyi ve tırmanma olanakları farklı araç segmentleri için ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Binek Araç Üretiminde gelişme süreci B aşamasında kilitlenmiş görülmektedir. Bir marka üretimine geçiş pek olası gözükmemektedir. Günümüzde özellikle binek araç konusunda ne Türkiye’nin ne de başka bir ülkenin marka üretme şansı kalmamıştır. Bu nedenle kaynak planlaması daha yüksek katma değerlere dönük ,Ar-Ge tasarım ve ilgili faaliyetlere yönelecek şekilde yapılmalıdır. Bu nedenle Türkiye bir üretim ve ihracat üssü olmanın ötesine geçerek tasarım ve Ar-Ge merkezi olabilme potansiyeline sahiptir. Bu süreçte test olanaklarının geliştirilmesi, Ar-Ge yatırımlarının arttırılması binek araç üreticilerinin içinde bulunduğu “Orjinal Kodizaynır Üretici (OCDM)” konumunu pekiştirecektir. Diğer tarftan, otobüs ve kamyon segmentinde gelişme yolunun daha ileri aşamalarına ulaşma olanağı mevcut görülmektedir. Bu alanda hem lisans altında üretim yapan hem de % 100 yerli sermayeli olarak faaliyet gösteren firmalar bulunmaktadır. Otobüs 42 üretiminde Türkiye dünyada da çok önemli bir yere gelmiştir ve bu segmentte kendi tasarımları da mevcuttur. Özellikle yerli sermeyeli firmalar markalaşma konusunda önemli mesafeler kaydetmişlerdir. Bu segment için iki olası tırmanma yolu vardır. Birinci yol B aşamasından C1’e giden yoldur. Bu yol daha çok lisans altında üretim yapan firmalar için olası bir yoldur. Bu aşamada firma kendi tasarımını yapmakta bir fikir olarak aracı ortaya çıkartmakta ama lisans sahibi firmanın markası altında ürünü satmaktadır. Bu yolda önemli bir kısıt yerlileşme oranın yükseltilmesi önündeki engellerdir. Motor ve vites kutusunu ithal edildiği bir ortamda firmaların “Orijinal Fikir Sahibi Üretici (OIM)” konumuna yükselmesi zor gözükmektedir. Ancak ağır ticari araç (kamyon ve çekici) segmentinde kullanılmak üzere tamamen Türk tasarımı olan dizel motor mevcuttur1. Bu firmaların tasarım çalışmaları yanında teknoloji yoğun sistemleri üretebilecek yerli tedarikçilerle kodizayn çalışmalarına ağırlık vermeleri gerekmektedir. İkinci yol ise B aşamasından kendi markası ile üretim yapma aşaması olan C2’ye giden yoldur. Bu yol yerli sermayeli ve kendi markaları ile üretim yapan firmalar için olası gözükmektedir. Özellikle otobüs ve minibüs segmentinde Türkiye’de bu potansiyel vardır. Tasarım ve markalaşma süreci başarı ile gelişmektedir. Bu süreçte yapılması gereken temel teknolojik atılım her iki yol için de yeni teknolojilere (bio yakıtlar, hibrit ve elektrikli tahrik teknolojiler) hedefleyen ArGe projeleri üretmektir. Özellikle çevreci otobüs, minibüs bu yolda atılacak en önemli atılım olarak ortaya çıkmaktadır. Türkiye’deki otomotiv ana firmaları uygunluk değerlendirmesi (kalite, standartlar, dokümantasyon, akreditasyon v.b.) konularında yetkinlik kazanmışlardır. Ancak, ürün bazında, geleceğin teknolojilerini geliştirebilme konusunda aynı şeyi söylemek zor gözükmektedir. Yabancı ana ortağını teknolojik bilginin edinileceği kaynak olarak görüp firma içi Ar-Ge’sini veya ulusal sınırlar içerisindeki üniversiteleri bilgi kaynağı 1 Ford Otosan tarafın geliştirilen, Ecotorq Türkiye’nin sıfırdan tasarlanmış ilk dizel motorudur. Motor projesinde Robert Bosch ve Avusturya'lı AVL firması ile ortak olarak çalışılmıştır. Turin şehrinde bulunan Ghia S.p.A., Ford Motor Company'nin bir yan kuruluşudur. Projede 128 teknik eleman, 10 stil tasarımcı, 35 ressam, 15 model yapıcısı çalışmıştır. Türk otomotiv sanayiinde yeni bir sayfa açan, kamyon ve motorun bütün lisans ile mülkiyet haklarına sahip olan Ford Otosan, üretim için lisans ücreti ödemediği gibi, bu motorun yurtdışında başka firmalar tarafından üretilebilmesi için lisans verebilecektir. 1976 yılında Otosan bünyesinde “Çağdaş“ adında Türk tasarımlı bir otomobil geliştirilmiş ancak seri üretime geçilememiştir. Otosan saç gövdeli otomobile geçerken özgün tasarım vizyonundan uzaklaşmıştır. Ancak bu tasarı deneyimin sağladığı düşünsel birikim ve know-how Otosan’ın Ford ‘un iştiraki olarak küresel düzeyde önemli bir tasarım merkezi olasının önünü açmıştır. Bugün Otosan Ford’un dünya üzerindeki motor tasarım üstlerinden biri haline gelirken diğer tarafdan da Ford’un en önemli kamyon tasarım merkezlerinden biri haline gelmiştir. Ecotorq’un başarısının arkasında bu birikim yatmaktadır.(“Türkiye’de Yatırıma Devam” Cumhuriyet Gazetesi, ve “Direksiyondaki Türkiye’li Adam:Jan Nahum”Mühendis ve Makine,) 43 olarak harekete geçiremeyen bu firmalar otomotivle ilgili ürün bazındaki teknolojileri üretmekte yetersiz kalmışlardır. (AKARSOY 2009) Bu başlangıç koşullarının yarattığı kilitlenme sürecinin anlaşılmasına katkı sağlamak için sektörün duayeni konumunda bulunan iki uzmanın görüşünü burada aktarmak son derece yararlı olacaktır. Otomotiv sektörünün duayenlerinden Klod Nahum, G. Kore gerçekleşen başarılı teknolojik tırmanma sürecinin Türkiye’de başarılmamış olmasını iki etmene bağlamaktadır: “ Birincisi, Türk otomotiv sanayinin seçtiği yol… Nahum “Japonya ve Güney Kore, otomobil sanayilerini taklit üzerine kurdular. Yaptıkları ilk modeller gerçekten de kötüydü. Ama zamanla işi geliştirdiler. Bugün geldikleri yol ise ortada. Türkiye ise kopya değil, lisans yolunu seçti. Lisans yolunu seçtiğinizde de, lisans veren şirket kendi çıkarlarını koruyor ve sizin önünüzü kesiyor” Nahum’a göre ikinci etmen ise, Türkiye’de kimsenin otomobil yapılacağına inanmamasıydı. Klod Nahum “her şeyden önce karar vericiler buna inanmıyordu” diyor ve Bunlar kendimizi küçük görmemizden oluyor. Örneğin, ‘Türkiye’de eğitim kötü’ diyoruz. Ama değil. Hayatımın yarısı yabancı şirketlerde geçti. Türk mühendislerinin seviyesi yabancılarınkinden hiç de düşük değil.” (DEMİRER ve AYDOĞAN 2006) Ana sanayinin yerli parça kullanma oranı 2008 yılında % 57’dir. Yan sanayide ise bu oran % 61’dir. İki rakamın çarpımından, olabilecek maksimum yerlilik oranını % 35 olarak hesaplanmaktadır. Otomotiv sanayindeki maksimum yerlilik oranının %35 olarak çıkması çok düşük bir yerlilik oranını yansıtmaktadır. (AKARSOY, 2009) Özellikle hammadde ve motor, vites kutusu ve diferansiyel ile elektronik teçhizat gibi kritik ara mallarda ve yurtdışı bağımlılığı, girdi maliyetlerini artırmakta ve rekabet gücünü olumsuz etkilemektedir. Bugün gelinen noktada otomotiv sanayi, kalite yönetimi ve verimlilikteki yetkinliğini, küresel ve gelişmiş pazarlara yaptığı ihracat ile kanıtlamıştır. Ancak bu alanlarda karlılık son derece sınırlıdır ve sanayinin küresel değer zincirinin bu aşamasında kalması sektörün geleceği açısından sürdürülebilir bir büyüme için yeterli olamayacaktır. Çünkü küresel üretimde Türkiye’nin yerine ikame edilebileceği Çin, Hindistan, Doğu Avrupa ülkeleri gibi alternatif ülkeler giderek artmaktadır ve Türkiye bugün sahip olduğu rekabet üstünlüklerini kısa bir gelecekte yitirme tehdidi ile karşı 44 karşıyadır. Sürdürülebilir bir rekabet üstünlüğünün yolu teknoloji üretmekten geçmektedir. Bu sektörün iyi bir imalatçı olma işlevini aşması, Ar-Ge faaliyetlerine önem vermesi, ürün tasarlayabilmesi, stratejik olan araç segmentlerinde markalaşmayı başarabilmesi bugün sahip olduğu konumunu teknolojik bir tırmanma ile daha ileriye taşımasına olanak sağlayacaktır. Böyle bir dönüşümüm başarılması gerekli olan politika öncelikleri bir sonraki bölümde tartışılmaktadır. 6.SONUÇ: Türk otomotiv ana sanayi firmaları, dünya otomotiv sanayinde faaliyet gösteren küresel firmalarla ortaklıklar tesis etmiş olup, bu firmaların lisansı ile üretim yapmaktadırlar. Bunun yanında lisansör firmaların geliştirdiği bazı yeni modeller, sadece Türkiye’de üretilip yabancı ortağın satış ağlarından da faydalanarak istikrarlı bir şekilde dünya pazarlarına ihraç edilmektedir. Küresel otomotiv sektöründe rekabet anlayışı 1990’lı yıllarda bir dönüşüm sürecine girmiştir. Buna göre otomotiv sektöründe tek bir merkezden yapılan üretimin tüm dünyaya ihraç edilmesini içeren “yerli rekabet modelinden” , bölgesel üretim merkezlerinin ve satış ağlarının önem kazandığı “kürsel rekabet modeline” doğru bir geçiş yaşanmaktadır. Bu geçiş süreci ile birlikte, gelişmekte olan ülkeler eskiden sadece bir pazar olarak görülürken, yeni rekabet yaklaşımı ile bu ülkeler ileri teknolojili otomotiv ürünlerinin daha ucuz maliyetle üretilebildiği birer üretim üssü olarak algılanmaya başlamıştır. Otomotiv Ana sanayii firmalarında görülen bu yaklaşım etkisini global otomotiv yan sanayii firmalarında da göstermiş, bu firmalar küresel anlamda rekabetçiliklerini koruyabilmek için gelişmekte olan ülkelerde üretim faaliyeti başlatmışlardır. Bunun sonucunda bir yandan büyük otomotiv ana sanayii firmaları dünya çapında üretim merkezlerini arttırırken, diğer yandan da otomotiv yan sanayii firmaları ana sanayii firmalarının üretim tesisi kurduğu bölgelerde üretim faaliyetine başlayarak “global tedarikçi” sistemini oluşturmaya başlamışlardır. Tüm bu gelişmeler çok uluslu otomotiv ana ve yan sanayii firmalarını en uygun fiyatla en kaliteli üretim yapacakları merkezlere doğru yatırım yapmaya iterken, otomotiv sektöründe doğrudan yabancı sermaye yatırımları çekmeyi hedefleyen gelişmekte olan ülkeler arasında da yoğun bir rekabet süreci başlamıştır. Son verilere göre; Türkiye’de aylık asgari ücret potansiyel rakip konumunda olan Doğu Avrupa ülkelerinden daha yüksektir. Romanya ise en düşük asgari ücrete sahip ülkedir. 45 Macaristan ve Polonya’da ise asgari ücret düzeyleri birbirine yakın olmakla birlikte, 2008 yılından itibaren Polonya Macaristan’ın önüne geçmiştir. Türkiye Avrupa’da rekabet ettiği ülkeler içerisinde en yüksek ücret düzeyine sahip olsa da, sanayileşmiş Batı Avrupa ülkelerine göre işgücü maliyetlerinde çekiciliğini devam ettirmektedir.İş gücü maliyetleri her ne kadar yabancı sermaye yatırımlarının yönünü belirleyen önemli bir maliyet unsuru olsa da, otomotiv sanayinin yıllar geçtikçe daha karmaşık yapılı ve çok çeşitli yüksek teknolojiler içeren bir yapıya bürünmesi, işgücü maliyetlerinin tek başına bir rekabet unsuru olarak ele alınmaması gerekliliğini doğurmaktadır. Ayrıca Otomotiv piyasasında tüketicilerin beklentisi her yıl artmakta ve bu da otomobil üreticileri için kalite ve ürün çeşitliliğini arttırma zorunluluğunu doğurmaktadır. Bu sebeple dünyada maliyeti düşük ülkelerin gerçek anlamda rekabetçiliklerini koruyabilmeleri için, bu ülkelerde üretilen otomotiv ürünlerin kalite seviyesinin de yüksek olması gerekmektedir. Kalite seviyesi yüksek otomotiv ürünleri üretmenin en önemli şartı nitelikli işgücüne sahip olabilmektir. Ayrıca dünya geneline bakıldığı zaman, iş gücü maliyetlerinin Çin ve Hindistan gibi Asya ülkelerinde, Türkiye ve Doğu Avrupa ülkelerinin çok daha gerisinde olduğunu görülmektedir. Bu durum, Türkiye ve Doğu Avrupa ülkeleri için ucuz iş gücü maliyetlerinin tek başına rekabetçiliği arttırma yolunda etkili olamayacağını gözler önüne sermektedir. Bu tehdidin ortadan kaldırılması için, öncelikle verimlilik ve kalite artırıcı yatırımlara ana ve yan sanayi firmaları arasındaki teknolojik işbirliği faaliyetlerine, özellikle yan sanayi firmalarının teknolojik yeteneklerini arttırmaya yönelik destek sistemlerine önem verilmelidir. Türk otomotiv sektörü yakaladığı ihracat performansı ile iktisadi büyümenin lokomotifi haline gelirken bazı önemli sorunlara da sahiptir. Özellikle sektörün ithalatı bağımlılığının yüksek olması ve firmaların kapasite kullanım oranlarının düşük olması sektörün belli başlı sorunları olarak öncelikle akla gelmektedir. Türkiye’deki otomotiv sanayinin 2015 yılındaki sektör vizyonunu “Türk Otomotiv Sanayii, Avrupa Birliği İçindeki En Rekabetçi Üretim Merkezi Ve Gelişmiş Bir Ar-Ge Merkezidir” şeklinde belirlenmiştir.(DPT,2007: 106) Bu vizyon otomotiv sanayini AB ile tam üyelik hedefi içinde Avrupa Birliği sanayinin bir parçası olarak görmektedir. Bu vizyon ayrıca yalnız “en rekabetçi üretim merkezi” olmayı bir hedef almamakta, aynı zamanda “gelişmiş bir Ar-Ge merkezi” olmayı da hedeflemektedir. 46 Bu hedefi gerçekleştirmek için, sektörün yaratacağı katma değerin arttırılmasına olanak tanıyacak, sektördeki teknolojik düzeyi ve inovasyon faaliyetlerini arttırabilecek, teknolojiyi işbirliği ağları içinde yönetebilecek sektöre özgü teknoloji politikalarının geliştirilmesi gerekmektedir. Bu tür politikaların tasarlanmasına yönelik için teorik arka planı sektörel inovasyon sitemi yaklaşımı sunmaktadır. Uygulanacak sektörel teknoloji politikaları ile sektörün teknolojik düzeyinin yükselmesi sağlanabilirse sektörün teknolojik bağımlılığı azalacak ve ulusal ekonomiye sağlayacağı katma değer büyüyecektir. İleri ve geri bağlantıları yüksek olan sektörün gelişmesi ve büyümesi, sektörün istihdam olanağını arttıracaktır. Nitelikli personel çalıştırma potansiyeli yüksek olan sektörün büyümesi eğitimli ve genç nüfus içindeki işsizlik oranının azalmasına katkıda bulunacaktır.Sonuç olarak görülmektedir ki; otomotiv sanayi, bugüne kadar, daha çok yabancı ortakların stratejilerine bağlı olarak edindiği üretim merkezi olma konumunu gelecekte de koruyarak, ancak giderek ulusal birikim oluşturacak şekilde teknoloji geliştiren ve kullanan bir sektör olma konumuna doğru yükselme potansiyeline sahiptir. Bu eğilim doğrultusunda gerekli ArGe çalışmalarını ve buna dayalı inovasyon aktivitelerini yürütebilmek için, tüm aktörlerin katıldığı ve otomotiv sanayini bir “mükemmeliyet merkezi” haline getirebilecek ulusal politika ve stratejiler uygulamaya geçirilmeli ve bunlara süreklilik kazandırılmalıdır. 47 KAYNAKLAR: AKARSOY A, T. (2006) “Otomotiv Sektöründe Araştırma ve Teknoloji Geliştirme Faaliyetleri Üzerine Görüşler”, 7 Mart 2006 AKARSOY A.T. (2010) “Otomotiv Kümeleri İçin Kapasite Olușturma Projesi OKÜMKAP” http://www.okumkap.org/index.php AKYOS, M. (2009), “Türkiye’nin Teknoloji Geliştirme Olasılığı Var mıdır? Gözlem ve Çağrışımlar” www.inovasyon.org AMBERT, A.M. ADLER, P.A. ADLER, P. DETZNER, D.F. (1995). “Understanding and Evaluating Qualitative Research.” Journal of Marriage and the Familiy, 57(4), pp:879-893 BARNEY. J. (1991), “Firm Resources and Sustained Competitive Advantage” Journal of Management, 17(1) pp. 99-120. BELL, M. K. PAVITT (1995). "The Development of Technological Capabilities." Trade,Technology and International Competitiveness pp: 69-101 BERGER MARTİN (2005) “Upgrading the System of Innovation in Late-Industrialising Countries – The Role of Transnational Corporations in Thailand’s Manufacturing Sector” Kiel University , (Yayımlanmamış Doktora Tezi), BODY, C. (2005). “A Rose by any other Name May Smell as Sweet but “Group Discussion” is not another Name for a “Focus Group” nor should it be”. Qualitative Market Research: International Journal, 8(3), 248-255. BORRÁS S. (2008) “The Widening and Deepening of Innovation Policy: What Conditions Provide for Effective Governance?” The Proceedings of GLOBELICS Conference, Mexico, 22–24 September. http/globelics_conference2008.xoc.uam.mx/papers/Susana_Borras_Widening_Deep ening.pdf 48 CAMUFFO ARNALDO ,VOLPATO GIUSEPPE (1996) “Dynamic Capabilities and Manufacturing Automation: Organizational Learning in the Italian Automobile Industry” Industrial and Corporate Change, 5(3) 813-838 CRESWELL, SHOPE R, VICKI L. PLANO C. Gren D ( 2006) “How Interpretive Qualitative Research Extends Mixed Methods Research” Research in The Schools. 13(1) ,pp: 1-11 DEMİRER, A. ,AYDOĞAN Ö. (2006) Huzurlarınızda Spor Anadol: Seri Olarak Üretilen İlk ve Tek Türk Tasarımı Otomobilin Öyküsü, Güncel yay. İstanbul. DENZIN N K (1978) The Research Act , New York , McGraw-Hill DICKEN, P. (2007) Global Shift: Mapping the Changing Contours of the Word Economy 5th Edition, SAGE, USA ERDOĞDU, M. (1999), “The Turkish And South Korean Automobile Industries And The Role Of The State in Their Development”, METU Studies in Development, 26(12), pp.25-73. ERYILMAZ, M. ve ÜNAL, A.F. (2008). “Türkiye’de Faaliyet Gösteren Örgütlerin Performans Ölçüm Sistemlerine Yönelik Eylem-Söylem Tutarlılığı Üzerine Bir Araştırma”, 16. Yönetim ve Organizasyon Kongresi, Antalya. EVERITT B, (1996); Making Sense of Statistics in Psychology, New York: Oxford Uni. Press. FIELDING, N. (1993). “Qualitative Interviewing”. İç: Gilbert, N. Researching Social Life. London: Sage Publication,USA FOSS, N. J (1997), “The Resource-Based Perspective: An Assessment and Diagnosis of Problems”, DRUID Working Paper, No:1 FRANSMAN M (1985) “Conceptualising Technical Change in The Third World İn The 1980s: An Interpretive Survey” Journal of Development Studies, 21 (4) pp:572652 FREEMAN, C .SOETE L. (2003) Yenilik İktisadı (çev:E Türkcan) TÜBİTAK Yay. ,Ankara GALBRAITH, J. (1979), Designing Complex Organizations, Addison-Wesley, Reading, MA GLASER, B.G. STRAUSS, A.L. (1967) The Discovery Of The Grounded Theory. Adline HELFAT CONSTANCE E.; PETERAF MARGARET A. (2003) “The Dynamic Resource-Based View: Capability Lifecycles” Strategic Management Journal 24(10) : 997–1010 49 HENDERSON, J., P. DICKEN, M. HESS, N. COE, H. WAİ-CHUNG YEUNG (2002) “Global Production Networks and The Analysis of Economic Development” Review of International Political Economy 9(3) August: pp:436-464 HOBDAY, M. (2003) “Innovation in Asian Industrialisation: A Gerschenkronian Perspective Oxford Development Studies,” 31 (3). pp. 293-314 JENSEN, M.B., JOHNSON, B., LORENZ, E. AND LUNDVALL, B.-Å. (2007), ‘Forms of knolwedge and modes ofinnovation’, Research Policy 36 (5) pp. 680-693 JICK, T.D. (1979). “Mixing Qualitative and Quantative Methods: Triangulation in Action” Administrative Science Quarterly, 24, 602-611. KIRIM A. (1990) Türk İmalat Sanayinde Teknolojik Değişim, TOBB Yay, ,Ankara KIM, L. (2000) “ The Dynamics of Technological Learning in Industrializaton” INTECH United Nations Universty Discussion Paper Series no:7 KIM, L RR NELSON (2000) “Technology, Learning, and Innovation - Experiences of Newly Industrializing Economies” (eds), L Kim R.R Nelson Technology, Learning, & Innovation - Experiences of Newly Industrializing Economies, Cambridge University Press, Cambridge, pp. 1-9 KIM, L. (1999), “Building, Technological Capability For İndustrialization: Analytical Frameworks And Korea's Experience'” Industrial And Corporate Change, 8(1) pp:111-36. KIM LINSU (1998) “Crisis Construction and Organizational Learning: Capability Building in Catching-up at Hyundai Motor” Organization Science, 9 (4) pp. 506-521 KIM LINSU (1997) “The Dynamics of Samsung's Technological Learning in Semiconductors” California Management Revıew 39 (3) pp:86-100 KOR YASEMİN Y AND JOSEPH T. MAHONEY . (2004) “Edith Penrose’s (1959) Contributions to the Resource-based View of Strategic Management” Journal of Management Studies 41(1) January , pp:183-191 KRIPPENDORFF, K. (1980). Content Analysis. : An Introduction to its Methodology. Beverly Hills: Sage. LALL, S. M. TEUBAL (1998) “Market Stimulating Technogy Policies in Developing Contries: A Framework With Examples From East Asia” World Development, 26(8) pp: 1369-1385 LALL, S. (1992) “Technological capabilities Development, vol. 20, no. 2, : 165-86. and industrialization”, World LALL S. (2000) “Technological Change And Industrialization In The Asian Newly Industrializing Economies : Achievements And challenges” (eds), L KIM RR 50 NELSON Technology, Learning, & Innovation - Experiences of Newly Industrializing Economies, Cambridge University Press, Cambridge, pp. 13-68. LALL S (2004) “Reinventing Industrial Strategy “ UNCTAD Discussion Paper No: 28 LANGLOIS R-EVERETT (1993) “What Is Evolutionary Economics” İç: Magnusson Lars(Ed) Evolutionary And Neo Schumpeterrian Approaches to Economics ,Kluver Ac Prs USA LEE K. C.LIM (2001) “Technological Regimes, Catching-Up And Leapfrogging: Findings From The Korean Industries” Research Policy 30. pp: 459–483 LEE CASEY (2004) “The Determınants Of Innovatıon In The Malaysıan Manufacturıng Sector: An Econometrıc Analysıs At The Fırm Level” Centre on Regulation and Competition Working Paper .University of Malaya LENGER AYKUT EROL TAYMAZ (2006) “To Innovate, or to Transfer? A study on spillovers and foreign firms in Turkey” Journal of Evolutionary Economics, 16(1-2), pp:137-153 LIERENA, P. LORENTZ A. (2003) “Alternative Theories on Economic Growth and the Co-evolution of Macro-Dynamics and Technological Change: A survey”LEM Working Paper Series ,2003 /27 LI J., XİN PU (2010) “Technology Evolution in China's Color TV” Industry & Innovation: 16 ( 4 & 5) 479 - 497 LIU JU, ANGATHEVAR BASKARAN ,SHIMING LI (2009)“Building TechnologicalInnovation- Based Strategic Capabilities at Firm Level in China: A Dynamic Resource- Based-View Case Study” Industry and Innovation, 16,(4–5) pp: 411–434, LUNDVALL B.-Å E. LORENZ (2009) “Modes of Innovation and KnowledgeTaxonomies in the Learning economy”CAS workshop on Innovation in Firms Oslo, October 30 / November 1 LUNDVALL, (1988) “Innovation as an interactive process: From user-producer interaction to the National Innovation Systems” iç DOSİ, G., FREEMAN, C., NELSON, R.R., SİLVERBERG, G. SOETE, L.,(eds.), Technology andEconomic Theory, Pinter Publishers, London. LUNDVALL, B.-Å. JOHNSON, B. (1994) “The learning economy.” Journal of Industry Studies, 1, pp:23-42. MALERBA, F. (1992) “The Organization of the Innovative Process” İç Rosenberg (eds) Technology and the Wellfare of Nations ,Tandforth Unv Prs: USA MALERBA, F. (2002a) “New Challenges For Sectoral SystemsOf InnovatıonIn Europe” DRUID Summer Conference 2002 on Industrial Dynamics of the New and Old Economy -who is embracing whom? Copenhagen, Denmark, June 6-8, 2002 51 MALERBA, F. (2002b), “Sectoral Systems of Innovation and Production” Research Policy 31, pp. 247–264. MALERBA, F. (2003), “Sectoral System and Innovation and Technology Policy”, Revista Brasileirce de Inovucao, 2, pp. 329-374. MALERBA, F. (2004), “Sectoral system of Innovation Basic Concepts” in Malerba Franco (Ed) (2004) Sectoral system of Innovation :Concepts Issues and Analyses Six Major Sector in Europe , Cambridge Unv. Press ,UK MASON, C M AND HARRISON, R T (1996) “Informal Venture Capital: A Study Of The Investment Process And Post-Investment Experience”, Entrepreneurship and Regional Development, 8: pp:105-126 MATHEWS J. (2002) “ The Origins and Dnamics of Taiwan’s R&D Consortia” Researh Policy ,31, 633-651 NEUMANN, W.L. 2003. Social Research Methods: Qualitative And Quantitative Methods. Boston: Pearson Education. OĞUZ F. (2007) “Örgüt İktisadı: Ekonomi, Hukuk ve Örgüt İlişkileri’. A. Selami Sargut ve Şükrü Özen (Der). Örgüt Kuramları, İmge Kitabevi, Ankara. ss. 197-235 OSKAY REYHAN ,ORHAN BURSALI (2010) “Tartışma Yaratacak Saptama: Doğan Kuban Haklı mı” Cumhuriyet Bilim Teknoloji 11 Haziran 2010 sayı: 1212 ss 10-11 ÖZÇELİK, E. ,E. TAYMAZ (2008) "R&D Support Programs In Developing Countries: The Turkish Experience" Research Policy, 37(2), pp. 258-275 PATTON, M.Q. (2002). Qualitative Research and Evaluation Methods. Third Edition. Thousand Oaks: Sage Publications. PAVITT, K. 1984.” Patterns of Technical Change: Towards a Taxonomy and a Theory,” Research Policy,13, 343–74 POWELL, T. (1992). “Strategic Planning as Competitive Advantage,” Strategic Management Journal, 13(7), pp:551-558 POWERS D., XİE Y., (2000); Statistical Methods For Categorical Data Analysis, London: Academic Press. PARAHALAD C.K. , HAMEL G. (1990) “The Core Competence of the Corporation” Harvard Businness Review, May-June, pp:79-91 PENROSE, E. T. (1959). The Theory of the Growth of the Firm. New York: John Wiley RADOSEVIC,S,R. A., “Foreign Direct Investment and Restructuring in the Automotive Industry in Central and East Europe”, University College London, Center 52 for the Study of Economic and Social Change in Europe Working Paper No:53, March 2005, RINDOVA. VIOLINA TAYLOR SUSAN (2004) “Dynamic Capabilities as Macro and Micro Organizational Evolution” Department of Management & Organizations http://bus8020kelly.alliant.wikispaces.net/file/view/Dynamic+Capabilities+as+Micro+ Macro.pdf TAYMAZ E, VOYVODA E, YILMAZ K. (2009) “Küresel Ticarette Üretim Ağlarının Rolü, Ekonomik Kriz ve Türkiye”, 12 Haziran 2009, İstanbul www.ku.edu.tr/ku/images/EAF/eaf_20090612uretimaglari.pdf TAYMAZ E A. FİLİZTEKİN, M. FİSUNOĞLU, Y. KILIÇASLAN A. LENGER (2008 ) KOBİ'lerde Dönüşüm: Küçük Firmaların Büyük Başarıları Türkonfed ,İstanbul. TAYMAZ, E. (2001) Ulusal Yenilik Sistemi: Türkiye İmalat Sanayinde Teknolojik Değişim ve Yenilik Süreçleri, TÜBİTAK/TTGV/DİE, Ankara TAYMAZ E. (2004) “Türkiye İmalat Sanayinde Teknolojik Yetenek” Vizyon 2023 Ulusal Teknoloji Envanteri Projesi, TÜBİTAK http://www.tubitak.gov.tr/tubitak_content_files/vizyon2023/teknolojikyetenek/Ulusal_T eknolojik_Yetenek_Raporu.pdf TEECE, D. J., PISANO, G. SHUEN, A. (1997). “Dynamic capabilities and strategic management” Strategic Management Journal, 18, (7), pp:509-533. TEKER E. FELEKOĞLU B. (2007) “Dünya otomotiv Endüstrisinde Küresel gelişmeler ve Bu Gelişmelerin Türk otomotiv endüstrisi üzerindeki etkileri” Mühendis ve Makine, 48(568) ss:26-30 TEUBAL, MORRIS (2002) "Special Issue: What Is The Systems Perspective To Innovation And Technology Policy(ITP) And How Can We Apply It To Developing And Newly Industrialized Economies," Journal of Evolutionary Economics, 12(1), pp:233-257 ÜNLÜOĞLU K. S. (2010) “Örgütsel Öğrenme Perspektifinden İnovasyon: Rekabetçi Türk İşletmelerine Ait Bir Vaka Çalışması” 18. Ulusal Yönetim ve Organizasyon Kongresi Bildiriler Kitabı, Adana, Mayıs, 20-22, 2010 WASTİ, S.N., KOZAN, M.K. KUMAN, A. (2006), “Buyer-Supplier Relationships in the Turkish Automotive Industry”, International Journal of Operations and Production Management (26) ss: 947-970. WASTİ, S.N., KOZAN, M.K. ÇINAR K A. (2009) “ Ana Sanayi Firmalarının yaptıkları İlişkiye Has Yatırımların Öncülleri:Türk Otomotiv Sayinde Bir Ararştırma” ODTÜ Gelişme Dergisi, 35(Özel Sayı) ,ss:315-340 WERNERFELT B. (1984) “A resource-based view of the firm” Strategic Management Journal, 5, pp:171-180 53 WHEELER, B. C. (2002). "NEBIC: A Dynamic Capabilties Theory for Assessing NetEnablement." Information Systems Research 13(2): 125-146 WOLCOTT, H.F. (1994). Transforming Qualitative Data. Thousand Oaks: Sage WOMACK, J. JONES T.,ROOS D. (1990) Dünyayı Değiştiren Makina , OSD Yay. İstanbul YILDIRIM, A. ŞİMŞEK, H. (2005). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri. Seçkin Yayınevi. Ankara ZOLLO M. WINTER S.G. (2002) “Deliberate learning and the evolution of dynamic capabilities”. Organization Science 13(3): 339–35 EK 1: GÖRÜŞMEYE KATILAN FİRMALAR 54 1. A Plas Plastik ve Lastik Sanayi 17. Ersan Kauçuk San. Ve Tic. A.Ş. 2. A&D Akdülger A.Ş 18. Formfeleks Yalıtım Ürünleri San. ve Tic.Şti 3. Akkardan San. Ve Tic. A.Ş. 4. Al-Fer San Tic.Kol. Şti. 19. Gürsoft Hidrolik Elektronik Mak. San. Ltd. Şti. 5. Altan Hidrolik Müh. San. A.Ş. 20. Anadolu Isuzu Otomotiv Sanayi A.Ş. 6. Arkpres Emniyet Kemerleri San. Tic. A.Ş. 21. Kale Oto Radyatör San. Tic. 7. Asfen Makine- Makine Tarım Aletleri San Tic. 8. Assan Hanil Otomotiv San. Tic. A.Ş. 9. Autoliv Cankor Emniyet Sistemleri San. Ve Tic. A.Ş. 22. Karsan Otomotiv San Tic. A.Ş. 23. Profleks A.Ş. 24. Remtaş Otomotiv San. Ve Tic.Ltd. Şti. 25. Oyak Renault A.Ş. 10. Avitaş Kozmopolit Plastik San Tic A.Ş. 26. Rozmas Çelik Sanayi A.Ş. 11. Çelikel Alüminyum Döküm İml. San. Ve Tic. A.Ş. 27. Ege Soğutmacılık Klima ve Soğuk Hava Tesisleri İhracat İthalat Sanayi ve Ticaret AŞ 12. Cevher Döküm Sanayi 13. Dövsan Dövme Çelik Metal Sanayi 14. Ege Endüstri ve Ticaret A.Ş 15. Er Makine Sanayi Tic. Ltd Şti. 16. Ermetal Otomotiv Ve Eşya San. A.Ş 28. Taysan Oto Yan San. A.Ş. 29. Telmek San. Tic. A.Ş. 30. TESA Otomotiv 31. TOFAŞ 32. ZF Lemförder Aks Modülleri San Tic A.Ş. 55