tc kilis 7 aralık üniversitesi fen bilimleri enstitüsü su stresinin kişniş
Transkript
tc kilis 7 aralık üniversitesi fen bilimleri enstitüsü su stresinin kişniş
T.C. KİLİS 7 ARALIK ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ SU STRESİNİN KİŞNİŞ (CORIANDRUM SATIVUM L.) ’TE BİTKİ GELİŞİMİ İLE MEYVEDE YAĞ ASİDİ VE BESİN ELEMENTİ İÇERİĞİNE ETKİSİNİN ARAŞTIRILMASI Hediye Gül GÖZÜAÇIK DANIŞMAN: Prof. Dr. Nazım ŞEKEROĞLU YÜKSEK LİSANS TEZİ BİYOLOJİ ANABİLİM DALI EYLÜL 2013 KİLİS KABUL VE ONAY SAYFASI Prof. Dr. Nazım ŞEKEROĞLU danışmanlığında, Hediye Gül GÖZÜAÇIK tarafından hazırlanan “Su Stresinin Kişniş (Corıandrum sativum L.)’te Bitki Gelişimi ile Meyvede Yağ Asidi ve Besin Elementi İçeriğine Etkisinin Araştırılması” adlı tez çalışması 16 / 09 /2013 tarihinde aşağıdaki jüri tarafından oybirliği ile Kilis 7 Aralık Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Biyoloji Anabilim Dalı’nda YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak kabul edilmiştir. Jüri Üyeleri Unvanı, Adı Soyadı (Kurumu) İmza Başkan Prof. Dr. Nazım ŞEKEROĞLU (Kilis 7 Aralık Üniversitesi Biyoloji ABD) Üye Yrd. Doç.Dr. Ali ÖZKAN (Gaziantep Üniversitesi Gastronomi ve MS Bölümü) Üye Yrd. Doç.Dr. Hakan ÇETİNKAYA (Kilis 7 Aralık Üniversitesi Biyoloji ABD) Bu tezin kabulü, Fen Bilimleri Enstitüsü Yönetim Kurulunun ……/……/201… tarih ve ….…/……. sayılı kararı ile onaylanmıştır. Tez No: ………. Doç. Dr. Şükrü ÇAKMAKTEPE Enstitü Müdürü ii ÖZET Yüksek Lisans Tezi SU STRESİNİN KİŞNİŞ (CORIANDRUM SATIVUM L.)’TE BİTKİ GELİŞİMİ İLE MEYVEDE YAĞ ASİDİ VE BESİN ELEMENTİ İÇERİĞİNE ETKİSİNİN ARAŞTIRILMASI Hediye Gül GÖZÜAÇIK Kilis 7 Aralık Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Biyoloji Anabilim Dalı Danışman: Prof. Dr. Nazım ŞEKEROĞLU YIL: 2013, Sayfa: 46 Önemli çevresel stres faktörlerden olan su stresi, özellikle tıbbi ve aromatik bitkilerde; bitkinin büyümesini, sekonder metabolit içeriğini ve bitkide mineral madde kompozisyonunu önemli ölçüde etkilemektedir. Kişniş (Coriandrum Sativum L.) bitkisi halk arasında yaygın bir şekilde kullanılmakta olan önemli bir sebze ve baharat bitkisidir. Bu çalışmada; 2012 yetiştirme döneminde saksılarda yetiştirilen kişniş bitkilerine uygulanan su stresinin büyüme parametrelerine, meyve yağ asidi ve besin elementi içeriğine etkileri araştırılmıştır. Tohumların çimlenmesini takiben, fidelerin bir aylık büyüme sürecinden itibaren, bitkiler % 100 kontrol, % 50 orta su stresi ve % 25 ağır su stresi gruplarından oluşan üç farklı su rejimine maruz bırakılmıştır. Tohum olgunlaşma döneminde hasat edilen bitkilerde; kök, sürgün ve meyve gibi bitki kısımları ayrılmıştır. Hasat edilen meyvelerden elde edilen sabit yağın esterleştirilmesinden sonra GC-FID ile yağ asidi bileşenleri belirlenmiştir. Bitkinin kök ve sürgündeki Na, K, Mg ve Ca elementleri ICP-OES ile tespit edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, ağır su stresinde bitkide büyümenin olumsuz yönde etkilendiği belirlenmiştir. Meyve sabit yağındaki ana bileşenlerin oleik asit, stearik asit, palmitik asit ve linoleik asit olduğu, su stresinin meyvede oleik asit oranının azalmasına yol açtığı, palmitik asit oranını ise arttırdığı tespit edilmiştir. Mineral madde analizi sonucunda ise; farklı bitki kısımlarında K içeriğinde değişiklik ortaya çıktığı; Na, Mg ve Ca içeriğindeki değişimin ise istatistiksel olarak önemsiz olduğu bulunmuştur. Anahtar kelimeler: Büyüme parametreleri, Coriandrum sativum L., kişniş, mineral madde içeriği, su stresi, yağ asitleri iii ABSTRACT MSc. Thesis INVESTIGATION ON THE EFFECTS ON WATER STRESS ON PLANT GROWTH, FRUIT FATTY ACID COMPOSITION and MINERAL CONTENT OF (Coriandrum sativum L.) Hediye Gül GÖZÜAÇIK Kilis 7 Aralık University Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Biology Supervisor: Prof. Dr. Nazım ŞEKEROĞLU Year: 2013, Page: 46 Water stress, one of the important environmental stress factors, significantly affects plant growth, secondary metabolites and mineral content in especially medicinal and aromatic plants. Coriander (Coriandrum sativum L.) is a vegetable and medicinal plant which is widely used among people in Turkey. In this study, the effects of water stress on plant growth, fruit fatty acid composition and mineral content of coriander were investigated under greenhouse conditions in 2012 at Kilis 7 Aralık University, Kilis - Turkey. After germination, coriander seedlings were exposed to different water regimes; Control (C, 100 %), Moderate Water Deficit (MWD, 50 %), and Severe Water Deficit (SWD, 25 %) for one month. After fruit maturity, root, shoot and seeds were harvested and seperated. Fatty acid composition in fruits was analyzed using GC-FID after fatty oil esterification. Na, K, Mg and Ca contents in root and shoots were determined by ICP-OES. In conclusion, growth parameters were adversely influenced by severe water stress. Accordingly, oleic acid, stearic acid, palmitic acid and linoleic acid were ascertained in fruits as the main constituents. Water stress reduced the oleic acid proportion whereas it increased palmitic acid. According to the mineral content, there were differences with respect to the K content. There were no statistical differences among plant parts regarding with Na, Mg and Ca content. Keywords: Coriander, fatty acid, growth parameters, mineral contents, water stress iv TEŞEKKÜR Bilimsel kariyerimin başlangıcı olan yüksek lisans eğitimimin her aşamasında yardımlarını, sabrını ve maddi manevi desteğini hiçbir zaman esirgemeyen ayrıca tez konumun belirlenmesinde ve araştırmamın her aşamasında önerilerinden yararlandığım değerli danışman hocam Sayın Prof. Dr. Nazım ŞEKEROĞLU’ na, Bana her konuda yardımcı olan Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyelerine, Deneysel çalışmalarımda ve araştırmalarımda hiçbir zaman desteğini esirgemeyen Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Arş. Gör. Muhittin KULAK’ a, Laboratuar çalışmalarında yardımlarını esirgemeyen Kilis 7 Aralık Üniversitesi Kimya Bölümü Arş. Gör. Evrim BARAN’a, Uzman Biolog Feridun KOÇER’e ve Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü yüksek lisans öğrencileri Emrah URLU’ya ve Gülfer ÇİMEN’e Araştırmalarım esnasında teknik anlamda yardımını esirgemeyen Gaziantep Üniversitesi Biyoloji Bölümü Arş. Gör. Fatih YAYLA’ ya Manevi desteğini esirgemeyen arkadaşlarım Nesrin KANDEMİR, Nurşan DAL, Zeynep DÖLEK, Gaziantep Üniversitesi Biyoloji Bölümü Arş. Gör. Sevgi GEZİCİ, Müge ÇANKAYA, Fatih KARAHAN ve can dostum Tuba SİZER’e, Eğitim hayatımın her aşamasında ve tezim esnasında herkesten daha fazla sabır, ilgi ve alakasını ayrıca maddi manevi desteğini esirgemeyen en büyük varlığım AİLEM’ e sonsuz teşekkür ederim. v İÇİNDEKİLER ÖZET .......................................................................................................................... iii ABSTRACT ....................................................................................................................iv TEŞEKKÜR ..................................................................................................................... v İÇİNDEKİLER...............................................................................................................vi SİMGELER ve KISALTMALAR DİZİNİ ................................................................ vii ŞEKİLLER DİZİNİ .................................................................................................... viii RESİMLER DİZİNİ ......................................................................................................ix ÇİZELGELER DİZİNİ .................................................................................................. x 1.GİRİŞ ............................................................................................................................ 1 2.MATERYAL YÖNTEM............................................................................................ 13 2.1. Materyal ................................................................................................................... 13 2.2.Metot ......................................................................................................................... 15 2.2.1. Arazi Çalışmaları................................................................................................... 15 2.2.2. Denemede Ele Alınan Bitkisel Özellikler ............................................................. 15 2.2.3.Biyokimyasal Parametrelerin Belirlenmesi ............................................................ 16 2.2.4. İstatistiksel Değerlendirmeler ............................................................................... 17 3. BULGULARI VE TARTIŞMA................................................................................ 18 3.1. Bitki Boyu ................................................................................................................ 18 3.2. Yaş Bitki Ağırlığı ..................................................................................................... 20 3.3. Kuru Bitki Ağırlığı ................................................................................................... 21 3.4. Kök Boyu ................................................................................................................. 23 3.5. Yaş Kök Ağırlığı ...................................................................................................... 24 3.6. Kuru Kök Ağırlığı .................................................................................................... 25 3.7. Mineral Madde İçeriği .............................................................................................. 26 3.7.1. Sodyum İçeriği ...................................................................................................... 26 3.7.2. Magnezyum İçeriği ............................................................................................... 27 3.7.3. Potasyum İçeriği .................................................................................................... 28 3.7.4. Kalsiyum İçeriği .................................................................................................... 30 3.8. Yağ Asitleri İçeriği ................................................................................................... 34 4.SONUÇ VE ÖNERİLER ........................................................................................... 36 5.KAYNAKLAR ............................................................................................................ 40 6.ÖZGEÇMİŞ ................................................................................................................ 46 vi SİMGELER VE KISALTMALAR 1. Simgeler °C : Santigrat derece g : Gram m : Metre cm : Santimetre mcL : Mikro litre ml : Mililitre mm : Milimetre mg/ml : Milligram/millilitre % : Yüzde Ppm : Milyonda bir kısım 2.Kısaltmalar TK : Tarla kapasitesi GC : Gaz Kromatoğrafisi GC-FID : Gaz Kromatoğrafisi - FID Ca : Kalsiyum K : Potasyum Mg : Magnezyum Na : Sodyum NIST : Uluslararası Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü EGF : En Küçük Güvenilir Fark V.K : Varyasyon Kaynakları S.D : Serbestlik Derecesi K.T : Kareler toplamı K.O : Kareler Ortalaması NS : Önemsiz MWD : Orta Şiddetli Su Açığı SWD : Ağır Şiddetli Su Açığı K.A. : Kuru Ağırlık T.A. : Taze Ağırlık vii ŞEKİLLER DİZİNİ Şekil 2. 1. C. sativum türünün Türkiye’deki doğal yayılışı ........................................... 13 Şekil 3. 1. Farklı kuraklık şiddetlerinin kişnişte bitki boyuna etkisi ................................... 19 Şekil 3. 2. Farklı kuraklık şiddetlerinin kişnişte taze bitki ağırlığı üzerine etkisi............... 21 Şekil 3. 3. Farklı kuraklık şiddetlerinin kişnişte kuru bitki ağırlığı üzerine etkisi .............. 22 Şekil 3. 4. Farklı kuraklık şiddetlerinin kişnişte kök boyu üzerine etkisi ........................... 24 Şekil 3. 5. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin Mg içeriği üzerine etkisi ........................ 28 Şekil 3. 6. Farklı kuraklık şiddeti ve bitki kısımlarına göre kişnişin K içeriği .............. 29 Şekil 3. 7. Farklı kuraklık şiddetine göre kişnişin mineral madde içeriği...................... 31 Şekil 3. 8. Farklı bitki kısımlarına göre kişnişin mineral madde içeriği ........................ 33 Şekil 3. 9. Farklı kuraklık şiddetine göre kişnişin yağ asitleri içeriği ........................... 35 viii RESİMLER DİZİNİ Resim 2. 1-3. Kişniş bitkisi, yaprak ve çiçek................................................................ 14 Resim 2. 4. Kişniş meyvesi ............................................................................................ 14 ix ÇİZELGELER DİZİNİ Çizelge 3. 1. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin bitkisel özelliklerine etkisine ait ortalama değerler ........................................................................................................................... 18 Çizelge 3. 2. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin bitki boyu üzerine etkisine ilişkin varyans analiz sonuçları ............................................................................................................... 19 Çizelge 3. 3. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin yaş bitki ağırlığı üzerine etkisine ilişkin varyans analiz sonuçları ................................................................................................. 20 Çizelge 3. 4. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin kuru bitki ağırlığı üzerine etkisine ilişkin varyans analiz sonuçları ................................................................................................. 22 Çizelge 3. 5. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin kök boyu üzerine etkisine ilişkin varyans analiz sonuçları ............................................................................................................... 24 Çizelge 3. 6. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin yaş kök ağırlığı üzerine etkisine ilişkin varyans analiz sonuçları ................................................................................................. 25 Çizelge 3. 7. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin kuru kök ağırlığı üzerine etkisine ilişkin varyans analiz sonuçları ................................................................................................. 25 Çizelge 3. 8. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin Na içeriği üzerine etkisine ilişkin varyans analiz sonuçları ............................................................................................................... 26 Çizelge 3. 9. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin Mg içeriği üzerine etkisine ilişkin varyans analiz sonuçları ............................................................................................................... 27 Çizelge 3.10. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin K içeriği üzerine etkisine ilişkin varyans analiz sonuçları ............................................................................................................... 28 Çizelge 3.11. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin Ca içeriği üzerine etkisine ilişkin varyans analiz sonuçları ............................................................................................................... 30 Çizelge 3.12. Kişniş’te farklı bitki kısımlarına ve kuraklık şiddetine göre ortalama mineral madde içeriği değerleri (ppm) ........................................................................................ 32 Çizelge 3.13. Kişniş’te farklı kuraklık dozlarına göre elementlerin değişimi (ppm)..... 32 Çizelge 3.14. Kişniş’te farklı bitki kısımlarına göre elementlerin değişimi (ppm) ....... 33 Çizelge 3.15. Farklı kuraklık koşullarına göre Kişniş meyvelerinin yağ asitleri kompozisyonu (%) .................................................................................................................................. x 34 1.GİRİŞ Abiyotik stres faktörlerinden olan kuraklık doğal dengeyi olumsuz yönde etkileyen unsurlardandır. Bu stres faktörü her yıl dünyanın farklı iklimlerinde özellikle tarıma açık alanlarda üretim ve kalite üzerinde etki etmektedir. Farklı uygulamalarla kontrol altına alınabilen stres faktörleri bitkilerde morfolojik, fizyolojik, biyokimyasal ve moleküler düzeyde birçok etkiler göstermektedir. Stres faktörlerine bağlı olarak bitkilerde verim kaybı bazı durumlarda % 50’lere kadar ulaşabilmektedir. Bununla birlikte, stres faktörlerine maruz kalan bitkilerde moleküler düzeyde ilgili genler vasıtasıyla çeşitli fizyolojik ve biyokimyasal değişimler meydana gelmekte ve bitkiler stres faktörlerine karşı bu şekilde savunma mekanizmalarını devreye sokmaktadırlar. Bitkilerde su stresi kökler tarafından suyun alınımındaki azalma veya terleme yoluyla su kaybının artışında ortaya çıkmakta olup, bunun temel nedenleri kuraklık veya toprak tuzluluğu şeklinde yorumlanmaktadır. Tüm bitkilerde kuraklığa karşı dayanıklılık mekanizması işlemekte ancak bitkilerin kuraklığa olan toleransları türlere göre çok farklılık göstermektedir (Seyed ve ark., 2012). Su stresi bitkilerde hücre su potansiyelini ve turgoru azaltmakta, böylelikle hücre özsuyunun konsantrasyonunda değişimler meydana gelmektedir. Su stresi koşullarında hücre özsuyunun değişiminin ötesinde stomaların işleyişi, gaz değişimi, solunum, iyon değişimi, fotosentez, karbon asimilasyonu, hormon dengesi, protein sentezi gibi birçok faktör de önemli ölçüde etkilenmektedir. Aynı zamanda, bitkide mineral maddelerin alımından taşınmasına ve ilişkili reaksiyonlarda kullanımına kadarki birçok olay su stresi koşullarında olumsuz yönde etkilenmektedir. Bitkinin kuraklığa karşı dayanıklılığında etkili olan protein sentezinin yanı sıra daha çok enerji kaynağı ve depo maddeleri olarak düşünülen yağ sentezi de su stresinden en fazla etkilenen olaylardandır. Kurak koşullarda bitkideki yağ asitleri kompozisyonunun değiştiği ve hatta kloroplastlardaki 16 karbondan az karbon içeren yağ asitlerinin artış gösterdiği bildirilmektedir (Seyed ve ark., 2012). Seyed ve ark. (2012), su stresinin bitkilerde mineral madde alımı, konsantrasyonu ve ilişkili reaksiyonları önemli ölçüde etkilediğini bildirmektedirler. Kalsiyumun hücre zarında önemli fonksiyonlara sahip olduğunu mısır bitkisinde kurak koşullarda bitkinin toprak üstü kısımlarında Ca+2 elementi miktarında % 50’ye varan azalmalar kaydedildiğini belirtmektedirler. Yine bu çalışmada, aynı bitkide kalsiyum 1 konsantrasyonunun kontrole göre köklerde daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Potasyumun kuraklığa dayanıklılık mekanizmasında önemli rol oynadığı, kurak koşullarda hücre zarında meydana gelen bozulmalara bağlı olarak bitkideki oranının azaldığı ortaya konmuştur. Bitki gelişimde ve ortaya çıkan sorunlarda önemli görevleri olan azot metabolizmasının su stresi koşullarına olumsuz etkilendiği, nitrat alımı ve nitrat redüktaz aktivitesinin azaldığı çeşitli çalışmalarda ortaya konmuştur (Seyed ve ark., 2012). Su odunsu olmayan bitkilerde kütlenin yaklaşık % 80-90’ını oluşturan temel bir moleküldür. Bitki bünyesinde gerçekleşen neredeyse tüm fizyolojik olaylar, besin maddelerinin ve mineral maddenin taşınması su vasıtasıyla gerçekleşmektedir. Bu nedenle, çeşitli olaylar neticesinde ortaya çıkan su stresi bitkide önemli hasarlar meydana getirmekte, uzun süreli kuraklıklar ise bitkinin ölümüne neden olabilmektedir. Tarımsal üretimde su, üretimin artmasının yanında verim ve kalite konusunda da önemli etkilere sahiptir. Geleneksel bitkisel ürünlerden farklı olarak, stres faktörlerinin, özellikle de su stresinin, Tıbbi ve Aromatik Bitkilerde etken madde verimi ve kalitesi üzerine etkisi dikkat çekmektedir. Tıbbi ve Aromatik bitkilerde etken madde formasyonunun fizyolojisi tam olarak açıklanamamakla birlikte stres koşullarının etken madde verimi ve kalitesini olumlu yönde etkilediği düşünülmektedir (Şekeroğlu ve Özgüven, 2006; Marhese ve ark., 2010;Azhar ve ark., 2011; Yuan ve ark., 2012 ). Ülkemizde aşotu ve kuzbere gibi yerel isimlerle adlandırılan ve Apiacea familyasına olan kişniş (Coriandrum sativum L.) bitkisinin yeşil herbası ve kurutulmuş meyveleri geçmişten günümüze çeşitli rahatsızlıkların tedavisinde tıbbi bitki ve yemeklere tat vermek maksadıyla baharat bitkisi olarak kullanılmaktadır (Baytop, 1994). Birçok yerde yabani bitki ve kültür bitkisi olarak ta yetişmektedir. Kişniş bitkisi ülkemizde yaygın olup Mardin, Gaziantep, Burdur, Erzurum, Denizli gibi illerde tarımı yapılmaktadır (Akgül, 1993). Ayrıca yaygın olarak Akdeniz bölgesinde bulunmakla birlikte Konya, Burdur, Isparta yörelerinde yaygın olarak yetişmektedir. Kişniş bitkisi Doğu Akdeniz ve daha çok Hindistan’da yetiştirilmekle birlikte dünyanın birçok yerinde yayılmıştır. Dünyanın en büyük kişniş üreticisi olan Hindistan’da bitiknin meyveleri toz edilerek köri (Anonymous, 2001; Blade, 1998). 2 karışımında olarak kullanılmaktadır Genellikle hasat edilen kurutulmuş kişniş meyvelerinde % 0.2-1.5 oranında uçucu yağ ve % 11-22 oranında sabit yağ bulunduğu tespit edilmiştir. Uçucu yağın bileşiminde % 70 civarında linalool bulunmaktadır (Arslan ve ark., 1997). Sabit yağlar bitkilerde depo maddesi görevindedir. Bitkilerin tohum kısımlarında (endosperma veya kotiledon'da) nadiren de mezokarpta bulunmaktadır. Sabit yağlar lipit grubunda bulunmaktadır. Gliseritler (% 95-98) ise; sabit yağların büyük bir kısmını oluşturmaktadır. Sabit yağlardaki diğer maddeler ise; mum (% 2-5), fosfatitler, alifatik alkoller, steroller, yağda eriyen vitaminler, hidrokarbonlar ve karotinoitlerden oluşmaktadır (Sakar, 1991). Sabit yağlar; hekzan, petrol eteri, trikloretilen gibi çözücülerle ekstraksiyonla yani çözücüyle ayırma yöntemi kullanarak veya çözücü kullanılmadan sıkma ile elde edilmektedir. Hastalık tedavilerinde de kullanılmakta olan sabit yağlar soğukta preslenerek daha sonra; sıcakta ikinci bir presleme yapılarak elde edilen yağ; birçok alanda olduğu gibi sabun yapımında kullanılmaktadır (Sakar, 1991). Bitkinin gelişiminde ve etken maddenin sentezlenmesinde fiziksel özellikler olan; ışık, iklim, toprak reaksiyonu, su, mineral maddelerin durumu, fizyolojik gelişme dönemi, bitkinin yaşı, hasat, işleme ve kurutma işlemleri olumlu ya da olumsuz etkide bulunabilmektedir. Çoğu zaman aynı ortamlarda yetişen bitkilerde gelişme ve kimyasal yapıdaki değişimler çok fazla göze çarpmaktadır (Barranco, 1999). Bitkinin türüne ve içinde bulunduğu çevresel koşullara göre çeşitli kısımlarında farklı elementler bulunmaktadır. Bitkilerin yaşamasını sağlayan elementler dışında çok az miktarda da olsa diğer elementlere de ihtiyaç vardır. Bunlar; bor, demir, bakır, manganez, çinko, molibden, kobalt, vanadyum, volfram gibi iz elementlerde bulunmaktadır (Güner, 1961). Protein üretimi çok fazla olan aynı tür bitkilerde dayanıklılık miktarı çok daha fazladır. Ayrıca bitkilerin metabolik yollarla ürettiği bileşikler (fenoller, fitoalexinler, flavonoidler ve oksinler vb) hastalıklara karşı dayanıklı kalmasına yardımcı olur. Dayanıklı olan bitkilerdeki bu bileşikler bitki besin elementlerine bağlı olarak üretilir ve enfeksiyon bölgesinde biriktirilmektedirler (Bergmann, 1992). Çoğu zaman ekonomik ürün elde edebilmek için bitki besin elementleri bitki sağlığı açısından uygun olmayabilmektedir. Ayrıca bitki besin elementinin artması demek bitkinin 3 dayanıklılığı artacağı anlamına gelmemektedir. Gerekenden fazla besin elementi takviyesi çoğu zaman olumsuz etki oluşturmaktadır. Daha çok mantari ve bakteriyel hastalıklara karşı farklı etkiler oluşturmaktadır. Hastalıklara karşı dayanıklılık N/K oranına bağlıdır ve K dayanıklılığı genellikle olumlu yönde etkilemektedir. Ve incelendiğinde kimi besin elementleri hastalıkları olumlu yönde etkilemekte kimi ise olumsuz yönde etkileyerek; hastalıkları arttırmaktadır. 1. Potasyum (K) En fazla hastalıkların şiddetini azaltan, bitkilerin gelişimini ve çeşitli fonksiyonları için gerekli olan bitki besin elementidir. Ama bitkinin büyüme ve gelişim dengesini bozmamak için orantılı bir şekilde gübreleme yapılmalıdır. K eksikliği görüldüğü takdirde; gövde ve dallarda zayıflama, kullanılmamış N oranında artma ve dolayısıyla hastalıklarda artma, hücre duvarında incelme ve yaprakta glikoz birikimi görülmektedir. Görülen bu olumsuzluklar bitkinin hastalıklara karşı dayanıklılığını azaltmaktadır (Bergmann, 1992). 2. Kalsiyum (Ca) Bitki besin elementlerinden olan Ca hücre duvarını güçlendirdiği ve bununla birlikte dayanıklılığı arttırdığı görülmektedir. Ca hastalıklara karşı dayanıklılığı arttırmakta ayrıca hastalık etmenlerinin zararını azaltıcı etkiye sahip olduğu bilinmektedir (Bergmann 1992). 3. Magnezyum (Mg) Mg elementinin hücresel savunmada etkisi çok fazla olmaktadır. Hücreye tam anlamıyla enerji sağlamaktadır. Ayrıca; nükleik asit metabolizması üzerinde etkileri olduğu söylenmektedir. Genellikle noksanlığında; kuşkonmaz kök çürüklüğü, toprakta hidrojen sülfit oluşumu ve zayıf drenaj koşulları görülmektedir ve bunun K/ Mg oranı ile ilgilidir (Bergmann 1992). 4. Sodyum (Na) Mutlak gerekli elementler arasında yer almaktadır. Genellikle tuzlu topraklarda yaşamaya adapte olmuş bitkiler Na ihtiyaç duymaktadırlar. 4 Bitkilerde Na birikmesi bitkide hastalıklara neden olmaktadır. Bunlar, bitkide olmazsa olmazların yani enzimlerin azalmasına neden olmaktadır (Murguia ve ark., 1995), Na birikimiyle osmotik stres oluşmakta ve su alımının azalmasına neden olmakta (Tarczynski ve ark., 1993) ve sodyum potasyumla rekabet halinde olduğundan potasyum noksanlığına neden olmaktadır (Kaya ve ark., 2002). Sherwin ve Farrant (1998), kuraklık stresinden korunmak için bitkilerin korunma mekanizmasını kullandıklarını bildirmektedirler. Bitki dokuları kombinasyon halinde kimyasal değişimler geliştirerek strese karşı kendilerini korumaktadırlar. Dehidrasyon esnasında bitkilerde morfolojik değişim olarak, yaprakların içeriye doğru kıvrılması gözlenmektedir. Ayrıca, yapılan incelemelerde klorofil içeriğinin % 30 düştüğü, antosiyanin miktarının üç kat arttığı ve bitkide hasara yol açan antosiyaninlerin kalıcılığının önlenebileceği saptanmıştır. Bussol ve Lobartini (2004), Medicago minima ve Erodium cicutarium bitkilerinin çeşitli organlarında Na, K, Ca ve Mg’un dağılımı ve yoğunluğu üzerine farklı topraksu düzeylerinin etkisini belirleme çalışmalarını yapmışlardır. Yapılan çalışmalar sonucunda, bitkilerin toprak altı kısımlarına kıyasla toprak üstü kısımlarında daha fazla mineral madde birikiminin olduğunu, bu kısımlar arasında da en az mineral birikiminin çiçeklerde ortaya çıktığı tespit etmişlerdir. Mineral birikimlerinin tüm toprak üstü kısımları için insan beslenmesi için tavsiye edilen miktarın altında olduğu belirlenmiştir. Khalid (2006), Mısır’da 2004-2005 yıllarında yaptığı çalışmada su stresinin iki farklı fesleğen türünde de bitki gelişimi, uçucu yağ oranı, prolin, toplam karbonhidrat, N, P, K ve protein içeriği üzerine etkisini araştırmıştır. Çalışmada fesleğen fideleri tarla su kapasitesine göre farklı su stresi seviyelerine (% 50, 75, 100 ve 125) maruz bırakılmıştır. Çalışma sonunda, farklı su stresi uygulamalrına göre bitkilerin yaş ve kuru ağırlıklarında önemli değişimler ortaya çıkmış, stres koşullarında her iki fesleğen türünde de uçucu yağ oranı, prolin, toplam karbonhidrat oranı artmış, N, P, K ve protein oranı azalmıştır. % 75’lik tarla su kapasitesi uygulamasından en yüksek herba ve uçucu yağ oranı elde edilmiştir. 5 Abdalla ve El-Khoshiban (2007), yaptıkları çalışmada, kuraklık stresi altında yetişen buğdayın strese bağlı durumlarını araştırmışlardır. Buğday 32 gün boyunca 1, 3 ve 6 gün şeklinde belirli gün aralıklarında sulanmıştır. Çalışma sonucunda; buğday bitkilerinin, sulama ile birlikte, doğrusal olarak, büyümesi, yaprak sayısı ve yaprak alanı, kök çevresi, taze ve kuru ağırlığı, sürgün sayısı ve nispi su içeriği (RWC) yüzdesinde şiddetli azalmalar meydana gelmiştir. Ayrıca, stres sonucunda kök ağırlığı ve sayısında artışlar meydana geldiği gözlenmiştir. Colla ve ark. (2008), yapılan bu çalışmada ardışık iki zamanda aşılanmış ve aşılanmamış küçük karpuzlar karşılaştırılarak bitkideki büyüme, meyve kalitesi, yapraktaki gaz değişimi, su bağlantıları ayrıca meyvelerdeki ve yapraklardaki makro element içeriği ve küçük karpuzların su içerikleri belirlenmiştir. 2006 ve 2007 yıllarında orta su stresine yanıt olarak verimin doğrusal bir şekilde düştüğü gözlenmiştir. Her iki aşı kombinasyonları incelendiğinde; aşılanmış bitkiler aşılanmamış bitkilere göre ürünlerde su kullanım etkinliği ve su stresi daha yüksek değerler kaydedilmiştir. Yapraktaki K, N ve Mg konsantrasyonları yüksek görülmüş, sırasıyla % 7,2, % 25,6 ve % 38,8 gibi değerler ortaya çıkmıştır. Aşılanmış bitkilerde aşılanmamış bitkilere göre daha yüksek değerler elde edilmiştir. Sivritepe ve ark. (2008), Polietilen Glikol (PEG-8000) kullanılarak in-vitro koşullarda kurak yetiştirme ortamı hazırlamışlardır. Kirazda yapılan bu çalışmada, kuraklık koşullarında, oksidatif stres gözlenmiş ve bu koşullarda K, Ca, Fe ve Mn miktarlarında azalmalar meydana gelmiştir. Ayrıca, bitkinin yeşil kısmının kuru ağırlığında azalmalar tespit edilmiştir. Nasri ve ark. (2008), kurak koşullarda yetiştirilen karpuz çeşitlerinin makro element içerikleri arasındaki değişimleri incelemişlerdir. Yapılan çalışmada, karpuzda 4 farklı sulama koşulu altında (0, 25, 50 ve 100) kuraklığa maruz bırakılarak makro elementler (N, P ve K) arasındaki değişimler araştırılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, yüksek kuraklık stresinin K konsantrasyonunda azalmaya yol açtığı, fosforun ise stomaların açılıp kapanmasında etkili olduğu belirlenmiştir. Asadi-Kavan ve ark. (2009), polietilen glikol (PEG-6000) ile oluşturulan kuraklık ortamında yetiştirilen anason (Pimpinella anisum L.) ’de değişimlerin incelendiği çalışmada, çimlenme oranı ve su potansiyelinde azalmalar olduğunu belirlemişlerdir. 6 Ayrıca, dışsal olarak uygulanan askorbik asidin çimlenme oranını artırdığı ve kuraklığa karşı koruyucu etkiye sahip olduğu ifade edilmiştir. Cha-um ve Kirdmanee (2009), kuraklık ve tuzluluk stresi altında yetiştirdikleri şeker kamışının morfolojik, fizyolojik ve biyokimyasal özelliklerini incelemişlerdir. Bitkilerin yetiştirildiği ortamlar; -0.23 Mpa (kontrol), -0.67 ve -1.20 Mpa (NaCl ortamı) ve mannitiol içeren (kuraklık stresi ortamı) gibi özelliklere sahiptir. Çalışma sonucunda, kontrol bitkilerinde klorofil a ve b’de azalma gözlenmiş, tuz stresi altında bu azalma daha hızlı bir şekilde meydana gelmiştir. Ayrıca, transprasyon oranı ve stoma geçirgenliği hem kuraklık hem de tuzluluk stresi altında azalma göstermiştir. Bitkideki fizyolojik gelişimler bitkinin gelişim parametrelerini etkilemektedir. Bu çalışmada, tuz stresi altında yetişen bitkilerdeki kayıplar, kuraklık altında yetişen bitkilere göre daha fazla olmasına rağmen, bitkideki prolin birikimi tuz stresi altında yetişen bitkilerde daha fazla bulunmuştur. Nikam ve Chavan (2009), yaptıkları saksı denemesinde Chlorophytum borivilianum Sant. and Fernand (Safed musli) bitkisini su stresi ve aşırı su doygunluğuna (5 ve 10 gün süreyle) tabi tutmuşlardır. Deneme sonunda bitkilerin yaprak dokularında yapılan makro element analizlerine göre su kıtlığında dokularda kalsiyum, magnezyum ve kükürt birikimi olurken fosfor ve potasyum düzlerinde azalma olduğu belirlenmiştir. Aşırı su uygulamasına tabi tutulan bitkilerde ise yaprak dokularında da aynı durum ortaya çıkmıştır. Hem su stresi hem de aşırı sulu koşullarda yumrularda potasyum ve kükürt oranlarında azalma olmuştur. Yumrulardaki fosfor ve magnezyum düzeyleri su stresi koşullarında artış göstermiş, benzer durum aşırı sulanan koşullarda magnezyumda ortaya çıkmıştır. Bitkinin mikro element konsantrasyonlarında her iki uygulamada da değişimler ortaya çıkmış olup, yaprak dokularındaki demir, çinko ve mangan içerikleri her iki stres durumunda da artmıştır. Yaprakların bakır konsantrasyonu su kıtlığında azalırken, aşırı sulu koşullarda tam tersine artış göstermiştir. Yumrulardaki demir konsantrasyonu her iki stres koşulunda da artış göstermiş, uzun süreli (10 gün) aşırı sulu koşullar yumrulardaki P, Ca, Zn ve Mn içeriklerini etkilemiştir. Nouri-Ganbalani ve ark. (2009), kuraklık stresi altında yetiştirilen buğday çeşitlerinde strese bağlı olarak gövde uzunluğu, dane sayısı, 1000-dane ağırlığı ve 7 toplam verimde azalmalar olduğunu belirlemişlerdir. Ayrıca, çeşitler arasında incelenen özellikler açısından istatistiksel olarak farklılıklar olduğu tespit edilmiştir. Marches ve ark. (2010), su kıtlığının Artemisia annua L. bitkisinde biomas verimi ve artemisinin içeriğine etkisini araştırdıkları çalışmada büyüme çemberi içerisinde yetiştirilen bitkilere beş farklı sulama rejimi (sulu, 14, 38, 62 ve 86 saat susuz) uygulamışlardır. Araştırma sonuçlarına göre 38 ve 62 saat susuz bırakılan bitkilerin yapraklarında artemisinin oranı artmış, 38 saatlik uygulamada hem yaprak hem de bitkide artemisinin oranı diğer uygulamalara göre daha fazla artış göstermiştir. Bu uygulamalarda bitki biomas kütlesinde herhangi bir değişim ortaya çıkmamıştır. Diğer uygulamalarda artemisinin oranı etkilenmemiş ya da azalışlar ortaya çıkmıştır. Artemisia bitkisinin susuzluğa karşı toleranslı olduğu, sulama ile birlikte turgor halini yeniden sağlayabildiği tespit edilmiştir. Ayrıca, hasat öncesinde uygulanacak orta şiddetli kuraklık uygulamasının kurutma zamanı ve maliyetlerini azaltmasının ötesinde artemisinin oranını da arttırarak karlılık düzeyini olumlu yönde etkileyebileceği sonucuna varılmıştır. Artemisinin maddesinin bu bitkide kuraklığa karşı kimyasal savunma mekanizmasının bir parçası olabileceği kanaati de ortaya çıkmıştır. Sani ve Farhani (2010), su stresi altında mikoriza ve fosforlu gübre uygulamasının kişniş bitkisinin gelişimine etkisini araştırdıkları çalışmada, bitkilere iki farklı kuraklık stresi, iki mikoriza (Glomus hoi) uygulaması (uygulama ve uygulamasız) ve kontrol ile birlikte üç farklı fosforlu gübre dozu (0, 35 ve 70 kg/ha) uygulamışlardır. Araştırma sonuçlarına göre, kuraklık stresinin kişniş bitkilerinde uçucu yağ verimi, biyolojik verim, sürgün fosfor içeriği, kök verimi, meyve verimi ve hasat indeksi üzerine önemli bir etkisi bulunmamış olmakla birlikte, en yüksek değerler yine de sulanan bitkilerden elde edilmiştir. Mikoriza ve fosfor uygulamalarının kişniş bitkilerinde uçucu yağ verimi, biyolojik verim, sürgün fosfor içeriği, kök verimi ve meyve verimi üzerine etkileri önemli olmuş, en yüksek değerler mikorizalı ve 70 kg/ha fosfor uygulaması yapılan uygulamalardan elde edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, mikoriza uygulamasının bitkinin su kullanımı ve mineral madde alımına olumlu etki ederek kuru madde birikimine katkı sağladığı sonucuna varılmıştır. 8 Alhadi ve ark. (2011), dört farklı ayçiçeği hibirdinin üç farklı sulama rejimi (A sınıfı buharlaşma tepsisi kullanılarak sırasıyla 50, 100 ve 150 mm kümülatif buharlaşma sonrası sulama) altında yağ asitleri kompozisyonunu değişimini araştırdıkları çalışmada, artan su stresi koşullarında tohumlarda sabit yağ oranını azaldığını, protein oranının ise arttığını tespit etmişlerdir. En yüksek tohum yağ ve protein içeriği sırasıyla optimum ve orta dereceli su şiddetinde ortaya çıkmıştır. Kullanılan hibritlerde ise bu değerler en yüksek Azargol ve Hayes 25’te tespit edilmiştir. İncelenen hibritlerde şiddttli kuraklıkta en fazla yağ asitleri palmitik (% 6,16) ve stearik asit (% 4,16), orta şiddetli kuraklıkta ise oleik asit (% 40,25) ve linoleik asit (% 51) olarak belirlenmiştir. Azhar ve ark. (2011), Hindistan’da yaptıkları çalışmada kuraklık stresinin Trachyspermum ammi L. bitkisinde bitki gelişimi, fizyolojisi ve sekonder madde üretimi üzerine etkisini araştırmışlardır. Saksı denemesi olarak planlanan çalışmada tarla kapasitesine göre üç farklı (% 100, 80 ve 60)kuraklık stresi uygulamışlardır. Araştırmada elde edilen sonuçlara göre, incelenen bitkisel özelliklerden bitki boyu, taze ve kuru herba verimleri artan stres seviyesiyle birlikte olumsuz yönde etkilenmiş, toplam fenol ve klorofil miktarı ise artmıştır. Sonuç olarak kuraklık stresinin tıbbi ve aromatik bitkilerde sekonder madde üretimini olumlu yönde etkilediği belirtilmiştir. Bettaieb ve ark. (2011), su stresi altında yetiştirilen kimyon (Cuminum cyminum) bitkilerinin meyvelerinde sabit yağ ve uçucu yağ bileşenleri ile toprak üstü ekstrelerinin antioksidan aktivitelerini incelemişlerdir. Bitkiler kontrol ile birlikte orta ve şiddetli su kıtlığı uygulamalarına tabi tutulmuştur. Çalışma sonucunda, bitki gelişime parametrelerinden bitki boyu, taze ve kuru madde ağırlıkları ile verim öğelerinin orta şiddetli su kıtlığında arttığı, ileri düzeydeki su noksanlığında ise önemli derecede azaldığı tespit edilmiştir. Toplam yağ asitleri oranı şiddetli su kıtlığında azalmış, kuraklık yağ asitleri kompozisyonunu değiştirmiş ve doymamış yağ asitleri oranı olumsuz yönde etkilemiştir. Kuru madde bazında uçucu yağ oranı % 0.14 olarak belirlenmiş, orta şiddetli kuraklık uygulamasında kontrole göre 2,21 kat artarken, şiddetli kuraklık uygulamasında % 42,8 azalmıştır. Kuraklık şartları uçucu yağın kemotipinde 1-phenyl-1-butanol’den 1-phenyl-1,2-ethanediol’e bir 9 değişim ortaya çıkarmıştır. DPPH ve β-karoten/linoleik asit test sistemleriyle yapılan çalışmalarda kimyonun aseton ekstrelerinin antioksidan aktivitesi tespit edilmiştir. En yüksek aktivite orta şiddetli su stresine maruz bırakılan uygulamalarda belirlenirken, şiddetli kuraklığa maruz uygulamalarda bu etki azalmıştır. Total fenolik madde miktarı orta şiddetli kuraklıkta 1,5 kat artarken, şiddetli kuraklıkta % 42 azalmıştır. Khorasaninejad ve ark. (2011), kuraklık stresinin nanede (Mentha piperita L.) büyüme parametreleri, uçucu yağ verimi ve bileşimi üzerine etkisini araştırmışlardır. Çalışmada dört ay boyunca bitkilere tarla kapasitesi baz alınarak kontrol dahil beş farklı su stresi seviyesi (% 100, 85, 70, 60 ve 45) uygulanmıştır. Sonuçlara göre, su stresi tüm büyüme parametrelerini, uçucu yağ oranı ve verimini olumsuz yönde etkilemiştir. En yükse değerler kontrol uygulamasında (% 100 tarla kapasitesi) elde edilmiş, uçucu yağ ana bileşenlerinden metanol % 70 tarla kapasitesi uygulamasında ortaya çıkmıştır. Laribi ve ark. (2011), yaptıkları çalışmada su stresinin Tunus kimyonunda (Carum carvi L.) uçucu yağ ve yağ asitleri kompozisyonuna etkisini araştırmışlardır. Menzel Temime ekotipine sahip tohumlardan yetiştirilen bitkiler kontrol, orta ve şiddetli olmak üzere üç farklı su stresi seviyelerine (% 100, 50 ve 25) maruz bırakılmışlardır. Meyvelerdeki uçucu yağ su distilasyonu, sabit yağ ise organik çözücüler (kloroform/ metanol/ hekzan; 4:3:2, v/v/v) ile alınmıştır. Bileşen analizler GC-FID vasıtasıyla yapılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, kuraklık uygulamasının meyvelerdeki sabit yağ oranını önemli ölçüde azalttığı, kontrol uygulamasına göre petroselinik asit miktarında orta ve şiddetli su noksanlığında sırasıyla yaklaşık % 15 ve 20,3’lük azalışlar olduğu belirlenmiştir. Böylece, su stresi altında doymamış yağ asitlerinde azalma, doymuş yağ asitlerinde ise artış olduğu tespit edilmiştir. Elde edilen verilere göre kuraklığa bağlı olarak uçucu yağ oranının arttığı, uçucu yağda tespit edilen ana bileşenlerin karvon ve limonen olduğu belirtilmiştir. Sonuç olarak, su kıtlığının uçucu yağ formasyonunun teşvik ettiği, sabit yağ oranında ise önemli azalmaya neden olduğu tespit edilmiştir. 10 Mameli ve ark. (2011), Italya’da yaptıkları üç yıllık tarla çalışmasında, farklı sulama rejimlerinin Thymus vulgaris L., Salvia officinalis L. and Rosmarinus officinalis L. bitkilerinin biomas verimi ve uçucu yağ üretimi üzerine etkilerinin araştırmışlardır. Çalışma sonucunda farklı stres koşullarının incelenen bitkilerde biomas verimi ve uçucu yağ üretimini önemli ölçüde etkilediği, kuru madde bazında uçucu yağ oranındaki değişimin adaçayı bitkisinde daha belirgin olarak ortaya çıktığı sonucuna varılmıştır. Arjenaki ve ark. (2012), İran’nın Karaj bölgesinde; 2008 yılında; kuraklığın buğday çeşitleri üzerindeki toleransını incelemek amacıyla çalışma yapmışlardır. Kuraklık, tarım alanlarında buğday yetiştirildiğinde, genellikle de buğday üretiminde ciddi sorunlara nedene olmaktadır. Bu çalışmada, altı farklı buğday çeşidinde, oransal su kapsamı (OSK), klorofil ve bağıl su içeriği değerlendirilmiştir. Sonuçlara göre, klorofil içeriği, bağıl su içeriği (RWC), K ve Na arasında farklı direnç ve duyarlı genotipler olduğu tespit edilmiştir. Osuagwuve Edeoga (2012), yaptıkları çalışmada; kuraklık etkisi altında G. latifolium bitkisinin yapraklarının mineral madde ve vitamin içeriğini incelenmişlerdir. Saksılara ekilen bitkilere (G. latifolium) haftada bir gün 500 ml’lik sulama yapılmıştır. Daha sonraki değerlendirme için haftada üç defa 750 ml sulama yapılmıştır. Su stresi sonucunda bitkinin yapraklarında potasyum ve kalsiyum içeriklerinde (p<0,05) önemli ölçüde azalma görülmüştür. Diğer taraftan; su stresiyle bitkilerin yapraklarındaki nitrojen içeriğini önemli ölçüde arttığı gözlenmiştir. Su stresi yapraklardan köklere bitkinin potasyum ve kalsiyum içeriğini azaltmaktadır. Bununla birlikte; su stresine bağlı olarak azot içeriğindeki artış bitkilerin su stresi etkilerine dayanmalarını sağlamak için ihtiyaç duyulan aminoasit ve proteinlerin sentezi için yapraklara gönderilen nitrojen hareketliliğinden dolayı olabilmektedir. Su stresi yüzdesinin G. latifolium yaprağındaki sodyum, magnezyum ve fosforun üzerinde anlamlı bir etkisinin olmadığı gözlendi. Su stresinden dolayı, bitkilerin yapraklarındaki askorbik asit ve niasin içeriği önemli bir şekilde azalmıştır (p<0,05). Bununla birlikte, araştırılan bitkinin yapraklarındaki riboflavin ve tiamin içeriğine önemli bir etkisi olmamıştır. Bitkilerin yapraklarının askorbik asit ve niasin içeriğindeki azalma bitkilerinin su stresine direnç göstermeye yardımcı olması için bir mekanizma olarak stres boyunca bozulmaları sonucu olabilir. Elde edilen sonuçlarda gözlemlenen sağlıklı bitkilerde bakımın önemli olduğudur. 11 Hassan ve ark. (2013), farklı su noksanlık seviyelerinin biberiyede (Rosmarinus officinalis L.) bitki gelişimi, verim ve uçucu yağ oranına etkisini araştırmışlardır. Çalışmada tarla kapasitesine göre üç farklı sulama rejimi (% 100, 80 ve 60) uygulanmıştır. Uygulanan stres koşullarında kontrol uygulamasına göre bitki gelişimi ve bitki su içeriğinde önemli azalmalar meydana gelmiş, azalan su koşullarında uçucu yağ oranı artmıştır. Uçucu yağ bileşenleri olarak α-pinene, 1,8 cineol, linalool, camphor ve borneol tespit edilmiş, bileşenler de su stresi koşullarından etkilenmiştir. Klorofil oranı artan sulama sıklığı ile kademeli olarak artmış, karbonhidrat oranı sulama kısıtlamasına bağlı olarak artış göstermiştir. Jamali ve Martirosyan (2013), kişnişte su stresi ve kimyasal gübre uygulamasının etkilerini araştırmak için yaptıkları çalışmada, (buharlaşma kabından 30 mm su buharlaştıktan sonra sulama, kuraklık stresi olmaksızın) ve buharlaşma kabından 30 mm ve 70 mm su buharlaştıktan sonra sulama, kuraklık stresi koşulları) olmak üzere iki farklı sulama rejimi, dört farklı azotlu gübre dozu (0, 60, 90 ve 120 kg/ha) ve dört farklı fosforlu gübre dozu (0, 80, 100 ve 120 kg/ha) uygulamışlardır. Araştırma sonuçlarına göre, sulama, azot ve fosfor uygulamalarının tohum verimi, tek bitki ağırlığı, bin tohum ağırlığı ve bitki boyuna etkisi önemli bulunmuştur. Ortalamalara göre en yüksek bitki boyu ve tek bitki ağırlığı değerleri kuraklık stresi olmayan ve 120 kg/ha’lık azot ve fosfor uygulamalarından elde edilmiştir. En yüksek bin tohum ağırlığı ise kuraklık stresi olmayan ve 90 kg/ha’lık azot ve 100 kg/ha’lık fosfor uygulamalarında tespit edilmiştir. 12 2. MATERYAL VE YÖNTEM 2.1. Materyal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü’nden temin edilen kişniş (Coriandrum sativum L., Apiaceae) tohumları araştırmanın materyalini oluşturmaktadır. Botanik Özellikler: Apaceae (Umbelliferae) Familyası: Apiaceae (Umbelliferae) familyası 109 cins 450 tür ile ülkemizde bitki taksonu sayısı bakımından Gramineae (Poaceae, 142 cins) ve Compositae (Asteraceae, 126 cins) familyalarından sonra üçüncü sırada gelmektedir. Familyadaki türlerin 140 tanesi endemik olup, endemizm oranı yaklaşık % 31‘dir. Familyadaki taksonların ülkemizdeki dağılışı homojen olmayıp, Güneybatı ve Doğu Anadolu bölgelerinde daha yaygındırlar (Yılmaz ve ark., 2009). Coriandrum sativum L. bitkisinin coğrafik dağılımı ve botanik özellikleri: Kişniş bitkilerinin de yer aldığı Coriandrum cinsi ülkemizde iki tür (C. sativum ve C. tordylium) ile temsil edilmektedir (TUBIVES, 2013). Ülkemizde doğal olarak bulunan ve kültürü yapılan C. sativum türünün doğal yayılışı aşağıdaki haritada görülmektedir. Şekil 2.1. C. sativum türünün Türkiye’deki doğal yayılışı 13 Kişniş tek yıllık otsu ve aromatik bir bitkidir. Bitkiler 20-60 cm arasında boylanabilmektedir. Çiçekleri beyaz-açık pembe renkli olan bitkinin çiçek formu şemsiye şeklindedir. Yaprakları bitkinin alt ve üst kısımlarında farklılık göstermekte olup, üst yaprakları çok parçalıdır. İki parçalı tohumdan oluşan küre şeklindeki meyve (şizokarp) küre şeklinde, 2-7 mm çapında ve açık kahve-esmer sarı renk tonlarındadır (Baytop, 1999; Wyk ve Wink, 2004). Resim 2.1-3. Kişniş bitkisi, yaprak ve çiçek (WEB 1). Resim 2.4. Kişniş meyvesi (WEB 2). Coriandrum sativum L.’nin kimyasal özellikleri: Kişniş bitkisinin yeşil aksamı ve kurutulmuş meyveleri genel olarak gıda şeklinde tüketilmektedir. Tohumlarının bileşimindeki sabit ve uçucu yağlar endüstriyel anlamda önemli hammaddeler arasındadır. Uçucu yağın ekstraksiyonundan sonra kalan posadan sıkma veya çözücülerle ekstraksiyon işlemi sonucunda sabit yağ elde edilmektedir. Meyvelerindeki sabit yağ oranı % 9,90 – 27,70 arasında değişmekte olup, sabit yağın önemli yağ asitleri; petroselinik asit (% 68,8), linoleik asit (% 16,6), 14 oleik asit (% 7,5) ve palmitik asit (% 3,) şeklindedir. Meyvelerindeki uçucu yağ oranı ise % 0,03 – 2,60 arasında olup, uçucu yağın ana bileşenleri; linalool (% 67,7), αpinen (% 10,5), γ-terpinen (% 9,0), geranil asetat (% 4,0), kafur (% 3,0) ve geraniol (% 1,9)’dür. Meyveleri proteince zengin olup, yaklaşık olarak % 12 civarında protein içermektedir. Kişniş aynı zamanda arıcılık açısından önemli bir nektar kaynağıdır ve bir hektarlık bir alandan yaklaşık 500 kg bal üretimine imkân vermektedir (Diederichsen, 1996). Kişniş bitkisinin tıbbi amaçlı kullanımı: Farmakolojik etkileri bakımından spazm giderici, gaz giderici ve antimikrobiyal özellikleri ile öne çıkan kişniş bitkisi genel olarak iştah açıcı ve hazımsızlık problemlerinde kullanılmaktadır. Kabızlık giderici ilaçların alımının kolaylaştırılmasında katkı maddesi olarak kullanılan kişniş eski çağlardan bu yana yara ve yanık iyileştirici olarak kullanılmaktadır (Baytop, 1999; Wyk ve Wink, 2004). 2.2. Yöntem 2.2.1. Arazi Çalışmaları Arazi çalışmaları, Kilis 7 Aralık Üniversitesi Tarımsal Uygulama ve Araştırma Merkez serasında 2012 yılında saksı denemesi olarak üç tekrarlamalı şekilde yürütülmüştür. İlk olarak, özel olarak hazırlanan harç toprağının tarla kapasitesi (TK) belirlenmiştir. Daha sonra tarla kapasitesinin azalan katlarıyla bir sulama yöntemi oluşturulmuştur. Tarla kapasitesi (Kontrol, TK: %100), orta-şiddette kuraklık (TK: % 50) ve Kuraklık stresi (TK: % 25) olmak üzere üç farklı sulama grubu oluşturulmuştur. Saksılara eşit sayıda ekilen tohumlar çimlenip yaklaşık 20 cm boya ulaştığında (yaklaşık 1 aylık fidelere) farklı sulama stresi uygulamaları başlatılmış ve hasat dönemine kadar devam ettirilmiştir. Çalışma sonucunda incelenecek özellikler aşağıdaki şekilde gerçekleştirilmiştir. 2.2.2. Denemede Ele Alınan Bitkisel Özellikler: Bitki boyu (cm): Hasattan önce bitkilerde toprak seviyesinden en uç noktaya kadar olan yükseklik ölçülerek bulunmuştur. 15 Yaş Herba Verimi (g/bitki): Uygulamaları temsil eden bitkiler toprak seviyesinden biçildikten sonra, yaş ağırlıkları belirlenmiştir. Kuru Herba Verimi (g/bitki): Hasat sonrası bitki örnekleri etüvde 48 saat 70 oC’ de bekletilmiş, son iki tartım eşit olduğunda etüvden çıkartılıp kuru ağırlıklar hesaplanmıştır. Oransal Su İçeriğinin Ölçülmesi (%): Bitkilerin oransal su içeriklerini ölçmek için hasat yapıldıktan hemen sonra her bir yapraktan 4 disk kesilip yaş ağırlıkları (YA) tartılmıştır. Yaprak diskleri, 2 saat boyunca, 25 oC’de ultra saf suda bekletilerek, turgorlu ağırlıkları (TA) tartılmıştır. Daha sonra örnekler, 110 oC’de 24 saat boyunca kurutulmuş ve yapılan kurutma işleminden sonra kuru ağırlıkları (KA) tartılmıştır. Oransal Su İçeriği, Arora ve ark. (2002)’na göre hesaplanmıştır. Oransal Su İçeriği (%) =[ (YA-KA) / (TA-KA) ]x100 2.2.3. Biyokimyasal parametrelerin belirlenmesi Meyvelerden sabit yağ elde edilmesi: Her bir popülâsyondan alınan 10 g kişniş meyvesi örnekleri mikro değirmende öğütülerek kartuşlara aktarılmıştır. Kartuşlar ekstraksiyon beheri içindeki askılıklara yerleştirilmiş ve ekstraksiyon beheri içine 150 ml çözücü (kaynama noktası 40- 50 olan petrol eteri) ilave edilerek Soxhalet cihazında 4 saat ekstre edecek şekilde programlanmıştır. Meyve sabit yağ asitlerinin belirlenmesi: Esterleştirme için deney tüplerine 0.5 gr kişniş yağı alınıp üzerine 10 ml n-heptan ilave edilmiştir. Daha sonra tekrar üzerine 0.5 ml metanollü KOH çözeltisi ilave edilmiştir. Tüpün kapağı kapatılarak 30 saniye süresince kuvvetlice çalkalanmıştır. Bir saat bekletildikten sonra üstteki berrak kısım alınarak daha sonra 2 ml’lik viallere konularak enjeksiyona hazır hale getirilmiştir. GC-FID yağ asitleri metil ester analizleri bir Supelco SP 2380 erimiş silika kapiler kolonla (100 m, 0,25 mm id, 0,2 mikron film kalınlığı) donatılmış bir Shimadzu gaz kromatografisi (GC-2010 serisi) üzerinde gerçekleştirilmiştir. Helyum 3 ml / dk akış hızında, taşıyıcı sıcaklığı 140 °C ve 240 °C fırın sıcaklığı 140 °C’ de 5 dakika sonra 4 °C /- 240 °C’ yükseltilmiş ve 15 dakika için 240 °C’ de izotermal yapılmıştır. Seyreltilmiş numuneler [n- heptan 1/100 (v/v) ] enjeksiyon hacmi 1.0 mcL split 16 modu (1/100) otomatik olarak elde edilmiştir. Bileşenlerinin tanımlanması, mevcut analitik standartlar (Larodan Güzel kimyasallar, yağ asitleri metil esterleri 37 bileşenlerinin karışımı) ile GC-endeksleri karşılaştırmasına dayandırılmıştır. Tepe alan bireysel yağ asidi yüzdesi elde etmek için kullanılmıştır. Bileşenlerin belirlenmesi aynı kolon ve sıcaklık programı uygulanarak elde edilen saf maddelerin kromatogramları kullanılan standartların spektrumları karşılaştırılarak yapılmıştır. Besin Elementlerinin belirlenmesi: Yabancı maddelerden temizlenen ve saf su ile yıkanan bitki örnekleri iyi havalanan, temiz ve rutubetsiz bir ortamda gölgede kurutulmuştur. Daha sonra 70 °C’ de 48 saat süreyle kurutulan bitki örnekleri agat değirmende öğütülmüştür. Öğütülen bitki materyalleri kimyasal analizler yapılıncaya kadar ağzı kapalı plastik torbalarda oda sıcaklığında muhafaza edilmiştir. Kimyasal analizler için hazırlanan örneklerden 0,2 g alınarak üzerine 2 ml saf su, 2 ml H 2 O 2 ( % 30’luk) ve 4ml HNO 3 (% 65’lik) ekleyip ve mikro dalgada 200 °C’ de 5 dakika yakılmıştır. Yakma işleminden sonra örnekler oda sıcaklığına kadar soğutulup daha sonra üzerine 25ml’ ye tamamlanacak kadar saf su ilave edilerek mavi bant filtre kâğıdı ile süzülmüştür. Elde edilen ekstraktları ICP-OES analizlerine kadar ağzı kapalı polietilen kutularda 4 °C’de muhafaza edilmiştir. ICP-OES analizleri her bir bitki örneği için üç kez tekrarlanmıştır. Hazırlanan örneklerde Ca, K, Mg ve Na içerikleri tayin edilmiştir. Elde edilen sonuçların doğruluğu NIST (Uluslararası Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü)’nden temin edilen standart referans örneklerle kontrol edilmiştir. 2.2.4. İstatistiksel değerlendirmeler: Kişniş ile ilgili yapılan bu çalışmada, elde edilen veriler Tesadüf Blokları Deneme göre MSTATC istatistik paket programında varyans analizine tabi tutulmuş, önemli çıkan ortalamalar arasındaki fark EGF (En Küçük Güvenilir Fark)’ye göre test edilmiştir. 17 3. BULGULAR VE TARTIŞMA Su stresinin kişniş (Coriandrum sativum L.)’te bitki gelişimi ile meyvenin besin elementi içeriği ve yağ asidi kompozisyonuna etkisinin araştırıldığı bu çalışmada elde edilen veriler aşağıda Çizelgeler halinde verilmiştir. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin bitkisel özelliklerine etkisine ait varyans analiz tabloları aşağıdaki verilmiştir (Çizelge 3.2,3.7). Çizelgelerden de görüleceği üzere farklı kuraklık şiddetinin kişnişin bitkisel özellikleri üzerine etkisi istatistiksel olarak farklılık göstermiştir. Kişniş bitkilerinde kuraklık şiddetinin bitki boyu, yaş bitki ağırlığı, kuru bitki ağırlığı ve kök boyu üzerine etkisi istatistiksel olarak önemli bulunurken; yaş ve kuru kök ağırlığı üzerine farklı kuraklık şiddetinin etkisi istatistiksel olarak önemsiz olmuştur (Çizelge 3.2,3.7). Kuraklık şiddetinin kişnişin bitkisel özelliklerine etkisine ilişkin ortalama değerler ise Çizelge 3.1’de görülmektedir. Çizelge 3. 1. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin bitkisel özelliklerine etkisine ait ortalama değerler Kuraklık Şiddeti (%) 0 50 25 EGF (% 5) Bitki Boyu (cm) 22,0 a 22,8 a 13,6 b 4,406 Taze Bitki Ağırlığı (g) 34,6 a 20,7 b 10,5 b 11,55 Kuru Bitki Ağırlığı (g) 6,89 a 6,32 ab 2,68 b 3,853 Kök Boyu (cm) 12,3 ab 12,6 a 10,3 b 2,203 Yaş Kök Kuru Kök Ağırlığı Ağırlığı (g) (g) 5,35 1,25 5,10 1,60 2,81 0,82 NS NS 3.1. Bitki Boyu Kişnişte bitki boyu üzerine farklı derecedeki kuraklık şiddetinin etkisi istatistiksel olarak önemli bulunmuş olup, kuraklık şiddetini artışıyla birlikte bitki boyunca önemli azalmalar kaydedilmiştir (Çizelge 3.1). Kontrol uygulaması ile % 50 kuraklık şiddeti uygulaması arasında bitki boyu bakımından farklılık olmazken, % 25 kuraklık şiddetinde diğer uygulamalara göre bitki boyunda yaklaşık % 50’lik bir azalma ortaya çıkmıştır (Şekil 3.1). Su bitki gelişimindeki temel faktörlerden biri olmasından dolayı, kuraklık şiddetinin bitki boyu üzerine olumsuz etkisi beklenen bir sonuçtur. 18 Çizelge 3. 2. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin bitki boyu üzerine etkisine ilişkin varyans analiz sonuçları V.K. Tekerrür Kuraklık Hata Toplam SD 2 2 4 8 KT 3.376 154.669 15.111 173.156 KO 1.688 77.334 3.778 F Değeri 0.4468 20.4709 Prob 0.0079** Varyasyon katsayısı: % 9.98; **P≤0.01 düzeyinde anlamlı Benzer çalışmalarda; Ecem (2010)’da farklı mısır genotiplerine (FR 13, FRB 73, TTM 815) kuraklık uygulanarak yapılan çalışmada, istatistiksel sonuçlar anlamlı bulunmuş ve bitki boyunda azalmalar meydana gelmiştir. Bitki Boyu (cm) 25 20 15 10 5 0 0 50 25 Kuraklık Şiddeti (%) Şekil 3.1. Farklı kuraklık şiddetlerinin kişnişte bitki boyuna etkisi Dhanda ve ark. (2004), 30 farklı ekmeklik buğday çeşidinde kuraklık uygulanarak büyüme parametrelerinin derecelerini inceledikleri çalışmada, normal stres koşulları altında bitki boyu azalmıştır. Bettaieb ve ark. (2011) bitki boyunda kontrol ve orta şiddetli kuraklık uygulamalarının karşılaştırdıklarında % 43.60 oranında azalma kaydetmişler, şiddetli kuraklıkta ise bu oran % 47 olmuştur. Buna göre, kuraklığın artışının bitki boyu üzerinde olumsuz etki oluşturduğu görülmektedir. Ayrıca; kuraklıkla birlikte bitkide ince saplı yapraklar ve daha az ve küçük çiçeklerin yetişmesine neden olmuştur. Yin ve ark. (2005) kuraklığın bitki boyunda önemli 19 azalmalara neden olduğunu gözlemlenmiştir. Hassan ve ark. (2013) farklı kuraklık koşullarının biberiye bitkisi üzerine etkisi incelenerek; büyüme parametrelerinin gittikçe azaldığı görülmüş ve bitki boyunun büyük ölçüde azaldığı belirlemişlerdir. Azhar ve ark. (2011) ve Bettaieb ve ark. (2011) farklı tıbbi bitkilerde yaptıkları çalışmalarda su stresinin çalışılan bitkilerde bitki büyüme parametrelerini olumsuz yönde etkilediğini tespit etmişlerdir. 3.2. Yaş Bitki Ağırlığı Çizelge 3.2’de görüldüğü üzere farklı kuraklık şiddetinin kişnişin yaş bitki ağırlığı üzerine etkisi istatistiksel olarak önemli bulunmuştur. Çizelge 3. 3. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin yaş bitki ağırlığı üzerine etkisine ilişkin varyans analiz sonuçları V.K. Tekerrür Kuraklık Hata Toplam SD 2 2 4 8 KT 22.149 883.136 103.798 1009.082 KO 11.074 441.568 25.949 F Değeri 0.4268 17.0165 Prob 0.0111** Varyasyon katsayısı: % 23.20; **P≤0.01 düzeyinde anlamlı Kuraklık şiddetinin artışına paralel olarak kişniş bitkisinde yaş bitki ağırlığının kayda değer ölçüde azaldığı tespit edilmiştir (Çizelge 3.1). Kontrol uygulamasında ortalama bitki boyu 34.6 cm olarak tespit edilirken, kuraklık şiddetinin artışına bağlı olarak bitki boyları % 50 ve % 25 kuraklık şiddeti uygulamalarında sırasıyla 20.7 cm ve 10.5 cm olarak gerçekleşmiştir (Şekil 3.2). Yağmur (2008) farklı asma(Vitis vinifera L.) çeşitlerinin kuraklığa bağlı olarak büyüme parametrelerindeki değişimlerini incelemiş ve kontrol bitkileri ve stres bitkileri karşılaştırıldığında ortalama yaş ağırlık değerlerinin önemli derecede azaldığını tespit etmiştir. Başka bir çalışmada; Çoban (2007) kurak ortam da yetişen nohut çeşitlerinde (Canıtez 87, Menemen 92, Küsmen ve Uzunlu 99) kuraklığın etkisiyle bitki yaş ağırlığının azaldığını gözlemlemiştir. Ashraf ve Iram (2005), Phaseolus vulgaris L. ve Sesbania aculeata iki baklagil türünün serada 15 ile 45 gün kuraklığa tabi tutularak; kuraklık stresinin etkilerinin araştırıldığı çalışmada; bitki ağırlığında düşüş meydana gelmiştir. Abdalla ve El-Khoshiban (2007), Buğday 32 20 gün boyunca 1, 3 ve 6 gün şeklinde belirli gün aralıklarında kuraklık stresi altında, bitki ağılıklarını incelemiş, araştırma sonunda yaş bitki ağırlığında şiddetli azalmalar meydana gelmiştir. Echevarrı´a-Zomeno ve ark. (2009), Quercus ilex türünde 14 günlük kuraklık stresine maruz bırakılarak yapılan çalışmada, bitkide yaş ağırlığında azalmalar meydana geldiği gözlenmiştir. Şekil 3. 2. Farklı kuraklık şiddetlerinin kişnişte yaş bitki ağırlığı üzerine etkisi Bettaieb ve ark. (2009) yaş bitki ağırlığı orta dereceli kuraklık stresi koşulları altında % 35.33, şiddetli kuraklık koşulları altında % 74.60 azalama göstermiştir. Sani ve Farhani (2010) ve Khorasaninejad ve ark. (2011) kişniş ve nane bitkilerinde yaptıkları çalışmalarda su stresinin bitki ağırlığı üzerine olumsuz etki yaptığını belirlemişlerdir. Bu çalışmada elde edilen sonuçlar araştırıcılar bulguları ile uyum göstermektedir. 3.3. Kuru Bitki Ağırlığı Kişniş bitkilerinde farklı kuraklık şiddetinin kuru bitki ağırlığına etkisi kişnişin yaş bitki ağırlığına olan etkiye benzer şekilde ortaya çıkmıştır. Kuru bitki ağırlığı açısından farklı kuraklık şiddeti uygulamalarının etkisi istatistiksel olarak önemli 21 bulunmuş, ancak kontrol uygulaması ile % 50 kuraklık şiddeti uygulaması arasındaki fark istatistiksel olarak önemsiz olmuştur (Çizelge 3.4). Çizelge 3. 4. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin kuru bitki ağırlığı üzerine etkisine ilişkin varyans analiz sonuçları V.K. Tekerrür Kuraklık Hata Toplam SD 2 2 4 8 KT 6.919 31.226 11.555 49.699 KO 3.459 15.613 2.889 F Değeri 1.1976 5.4049 Prob 0.0729* Varyasyon katsayısı: % 32.07; **P≤0.05 düzeyinde anlamlı Kuraklık şiddetinin yüksek olduğu % 25 uygulamasında kuru bitki ağırlığının önemli düzeyde azaldığı belirlenmiştir (Şekil 3.3). Şekil 3. 3. Farklı kuraklık şiddetlerinin kişnişte kuru bitki ağırlığı üzerine etkisi Sani ve Farhani (2010) ve Khorasaninejad ve ark. (2011) kişniş ve nane bitkilerinde yaptıkları çalışmalarda su stresinin bitki ağırlığı üzerine olumsuz etki yaptığını belirlemişlerdir. Yağmur (2008) farklı asma (Vitis vinifera L.) çeşitlerinin kuraklığa bağlı olarak büyüme parametrelerinin olumsuz yönde etkilendiğini belirlemiştir. Benzer bir çalışmada; Ecem (2010) farklı mısır genotiplerine (FR 13, FRB 73, TTM 815) kuraklığa bağlı olarak toplam kuru ağırlık değerlerinin 2. gününde arttığını, 5. 22 günden itibaren azaldığını gözlemlenmiştir. Çoban (2007) kurak ortamda yetiştirilen bazı nohut çeşitlerinde (Canıtez 87, Menemen 92, Küsmen ve Uzunlu 99) kuraklığın etkisiyle kuru ağırlığın azaldığı gözlenmiştir. Türkan ve ark. (2005) P. acustifolius ve P. vulgaris fasulye türlerinin 14 gün boyunca su stresi koşulları altında bitki kuru ağırlıkları incelenmiş ve P. acustifolius türü P. vulgaris türüne göre daha az etkilenmiştir. Abdalla ve El-Khoshiban (2007) buğday 32 gün boyunca 1, 3 ve 6 gün şeklinde belirli gün aralıklarında kuraklık stresi altında, bitki ağılıkları incelenmiştir. Çalışma sonucunda, kuru ağırlığı şiddetli azalmalar meydana gelmiştir. Martinez ve ark. (2007) altı farklı fasulye çeşidinin (Orfeo, Arroz Tuscola, Barbucho, Coscorron, Pinto ve Tortola) kontrol bitkilerinin her 7 günde bir sulanarak, su stresi altındaki bitkiler ise 21 günde bir sulanarak strese maruz bırakmışlardır. Kuru ağırlık bakımından en az kayıp Orfeo çeşidinde, en fazla kayıp ise Arroz Tuscola fasulye çeşidinde ortaya çıkmıştır. Sivritepe ve ark. (2008) kirazda in-vitro kurak koşullarda yapılan çalışmada, bitkinin yeşil kısmının kuru ağırlığında azalmalar tespit edilmiştir. Bettaıeb ve ark. (2011) kuraklığın kuru madde miktarındaki değişimi incelendiğinde; kontrol grubu MWD ile karşılaştırıldığında % 35 oranında artış ve SWD ile karşılaştırıldığında ise; % 27.10 oranında düşüşe yol açarak; kuraklığın totaldeki kuru madde ağırlığının düşüşüne neden olduğu gözlenmektedir. Kuraklığın bitkide kuru ağırlık üzerine olumsuz etki yaptığı daha önceki çalışmalarda da tespit edilmiştir. 3.4. Kök Boyu Varyans analiz sonuçlarına göre farklık kuraklık şiddetinin kişniş bitkilerinde kök boyu üzerine etkisi istatistiksel olarak önemli olmuş (Çizelge 3.5), kuraklık şiddetinin artışıyla birlikte kök boyu azalmıştır (Çizelge 3.1, Şekil 3.4). Abdalla ve El-Khoshiban (2007) buğday ve Sani ve Farhani (2010) kişniş bitkilerinde kuraklığın bitki gelişimine etkisini araştırmışlardır. Araştırma sonuçlarına göre, kuraklığın bitkide kök gelişimi üzerine etkili olduğu sonucuna varılmıştır. Ecem (2010) farklı mısır genotiplerine (FR 13, FRB 73, TTM 815) kuraklık uygulaması çalışmasında, kuraklık uygulanan gün sayısı arttıkça kök 23 boyunda azalmalar gözlemlemiştir. Konu ile ilgili olarak yapılan önceki çalışmalar bu çalışmada elde edilen bulgularla uyum içerisindedir. Çizelge 3. 5. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin kök boyu üzerine etkisine ilişkin varyans analiz sonuçları V.K. Tekerrür Kuraklık Hata Toplam SD 2 2 4 8 KT 8.222 9.556 3.778 21.556 KO 4.111 4.778 0.944 F Değeri 4.3529 5.0588 Prob 0.0803* Varyasyon katsayısı: % 8.25; **P≤0.05 düzeyinde anlamlı Şekil 3. 4. Farklı kuraklık şiddetlerinin kişnişte kök boyu üzerine etkisi Kuraklık şiddetinin etkisine bağlı olarak kök boyundaki azalma % 25 kuraklık şiddeti uygulamasında belirgin olarak ortaya çıkmıştır. 3.5. Yaş Kök Ağırlığı Kişniş bitkilerinde farklı kuraklık şiddetinin yaş kök ağırlığı üzerine etkisine ilişkin varyans analiz sonuçları Çizelge 3.6’da verilmiştir. Çizelgeden de anlaşılacağı üzere 24 farklı kuraklık şiddetinin kişnişte yaş kök ağırlığı üzerine etkisi istatistiksel olarak önemsiz olmuştur. Ancak, yaş kök ağırlığına ait ortalama değerler incelendiğinde, kuraklık şiddetinin artışına bağlı olarak kişnişte yaş kök ağırlığının da azaldığı görülmektedir. Çizelge 3. 6. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin yaş kök ağırlığı üzerine etkisine ilişkin varyans analiz sonuçları V.K. Tekerrür Kuraklık Hata Toplam SD 2 2 4 8 KT 3.632 11.675 9.942 25.249 KO 1.816 5.838 2.485 F Değeri 0.7306 2.3487 Prob 0.2115 NS Varyasyon katsayısı: % 35.66; NS Kuraklığın bitkide yaş kök ağırlığı üzerine etkisinin bitkilere ve kuraklık şiddetine bağlı olarak değişim gösterdiği farklı çalışmalarda ortaya konulmuştur (Abdalla ve El-Khoshiban, 2007; Sani ve Farhani, 2010; Ecem, 2010). Konu ile ilgili olarak yapılan önceki çalışmalar bu çalışmada elde edilen bulgularla benzerlik göstermektedir. 3.6. Kuru Kök Ağırlığı Yaş kök ağırlığına benzer şekilde kuru kök ağırlığı üzerine de farklı kuraklık şiddeti uygulamalarının etkisi önemsiz olmuş, ancak kuraklık şiddetinin etkisi % 25 uygulamasında diğer uygulamalara göre belirgin şekilde farklılık göstermiştir (Çizelge 3.7). Kuru kök ağırlığı, taze kök ağırlığına bağlı olarak değişim göstereceğinden çalışmada ortaya çıkan sonuç bu ilişkiyi desteklemektedir. Çizelge 3. 7. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin kuru kök ağırlığı üzerine etkisine ilişkin varyans analiz sonuçları V.K. Tekerrür Kuraklık Hata Toplam SD 2 2 4 8 KT 0.280 0.901 0.599 1.780 KO 0.140 0.450 0.150 Varyasyon katsayısı: % 31.53; NS 25 F Değeri 0.9335 3.0059 Prob 0.1596 NS Genel olarak değerlendirildiğinde farklı kuraklık şiddeti uygulamalarının kişniş bitkisinde bitki gelişimi üzerine önemli etkilere sahip olduğu, kuraklık şiddetinin artışına bağlı olarak bitki gelişiminde gerilemeler ortaya çıktığı tespit edilmiştir. Bitkinin toprak üstü kısımlarında ortaya çıkan gelişme geriliğinin, toprak altı organı olan kökte de benzer şekilde olduğu belirlenmiştir (Çizelge 3.1). Farklı kuraklık şiddeti uygulamalarının bitki gelişimi üzerine etkisinin araştırıldığı çalışmalarda da benzer sonuçlar alınmıştır. 3.7. Mineral Madde İçeriği Bitkilerin gelişme ortamlarındaki su varlığı veya noksanlığı bitki gelişimi yanına bitkilerin topraktan mineral madde alımını da etkilemekte, bu durum bitkinin farklı kısımlarındaki mineral madde konsantrasyonunu da değiştirebilmektedir. Bu çalışmada, farklı kuraklık şiddetinin kişnişin bitki gelişimine etkisinin yanı sıra, bitkinin kök ve gövdesindeki Na, Mg, K ve Ca gibi makro minerallerin değişimi de incelenmiştir. 3.7.1. Sodyum İçeriği Yapılan laboratuar analizlerinden elde edilen verilerin varyans analizleri sonucunda; kişniş bitkilerinde bitkinin farklı kısımlarına göre Na içeriğinin istatistiksel olarak önemli derecede etkilediği; ancak farklı kuraklık şiddetinin bitkide Na içeriği üzerine herhangi bir etkisinin olmadığı tespit edilmiştir (Çizelge 3.4, 3.8). Çizelge 3. 8. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin Na içeriği üzerine etkisine ilişkin varyans analiz sonuçları V.K. Bitki Kısmı (K) Kuraklık Şiddeti (S) K x S İnteraksiyonu Hata Toplam SD 1 2 2 12 17 KT 42.658 40.713 39.084 133.635 256.090 KO 42.658 20.357 19.542 11.136 F Değeri 3.8306 1.8280 1.7548 Prob 0.0740* 0.2028 NS 0.2145 NS Varyasyon katsayısı: % 30.53; **P≤0.05 düzeyinde anlamlı Kişniş bitkilerinin kök ve gövde kısımlarında yapılan mineral madde analizleri sonucunda, kök kısmının gövdeye göre Na içeriği bakımından daha zengin olduğu 26 tespit edilmiştir. (Çizelge 3.14). Arjenaki ve ark. (2012) altı çeşit buğdaya kuraklık stresi uygulanarak duyarlı buğday çeşitlerinde Na en yüksek değere ulaştığını ve kuraklığın bitkide sodyum oranını azalmasına yol açtığını tespit etmişlerdir. 3.7.2. Magnezyum İçeriği Magnezyum elementinin farklı kurak şiddetine maruz bırakılan kişniş bitkilerinde; kuraklık şiddeti ve bitki kısımlarına göre değişimine ilişkin verilerin istatistiksel analizi sonucunda oluşturulan varyans analiz tablosu Çizelge 3.9’da verilmiştir. Varyans analiz sonuçlarına göre, farklı kurak şiddeti uygulamaları ve bitki kısımlarına göre Mg içeriği istatistiksel olarak önemli ölçüde değişim göstermiştir (Çizelge 3.9). Çizelge 3.9. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin Mg içeriği üzerine etkisine ilişkin varyans analiz sonuçları V.K. Bitki Kısmı (K) Kuraklık Şiddeti (S) K x S İnteraksiyonu Hata Toplam SD 1 2 2 12 17 KT 21.038 8.898 2.705 12.770 45.412 KO 21.038 4.449 1.352 1.064 F Değeri 19.7691 4.1806 1.2707 Prob 0.0008** 0.0419* 0.3158 Varyasyon katsayısı: % 17.39; **P≤0.01 düzeyinde anlamlı, *P≤0.05 düzeyinde anlamlı Farklı bitki kısımlarına göre değerlendirildiğinde, kişniş bitkilerinin kök kısımlarının gövdeye oranla magnezyum elementi açısından daha zengin olduğu görülmektedir (Şekil 3.5). Farklı kuraklık şiddeti uygulamalarına göre kişniş bitkilerinde magnezyum içeriği değişim göstermiştir (Çizelge 3.13). Elde edilen verilere göre kuraklık şiddetinin artışıyla birlikte Mg içeriğinin de arttığı belirlenmiştir. Kuraklık şiddetinin artmasıyla birlikte bitkide Mg içeriğinin artmasına ilişkin bilimsel çalışmalar bulunmaktadır. 27 Şekil 3. 5. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin Mg içeriği üzerine etkisi Maksimoviç ve ark. (2003) kuraklığın sekiz farklı şeker pancarı genotipinde Mg miktarında azalmalar meydana getirdiğini gözlemiştir. Waraich ve ark. (2011) bitkilerde kuraklık stresinin hafiflemesinde mineral beslenmenin rolü incelenerek bitki besin elementlerinin kuraklığın olumsuz etkilerini azaltmada önemli rol oynadığını ortaya koymuşlardır. Magnezyumun ayrıca antioksidan konsatrasynunu arttırdığı ve kuraklık toleransını olumlu etkilediği bulunmuştur. 3.7.3. Potasyum İçeriği Potasyum içeriğinin kişniş bitkilerinin değişik bitki kısımlarında farklı kuraklık şiddeti uygulamalarına göre istatistiksel olarak farklılık gösterdiği tespit edilmiştir (Çizelge 3.10). Çizelge 3.10. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin K içeriği üzerine etkisine ilişkin varyans analiz sonuçları V.K. Bitki Kısmı (K) Kuraklık Şiddeti (S) K x S İnteraksiyonu Hata Toplam SD 1 2 2 12 17 KT 17.366 130.566 755.720 838.628 1742.280 KO 17.366 65.283 377.860 69.886 Varyasyon katsayısı: % 31.81; **P≤0.01 düzeyinde anlamlı 28 F Değeri 0.2485 0.9341 5.4068 Prob 0.0212** Kişniş bitkilerinde en yüksek potasyum içeriği % 50 kuraklık şiddeti uygulamasında köklerde tespit edilmiş, ancak % 25 kuraklık şiddetinin uygulandığı bitkilerin gövde kısımlarında belirlenen potasyum içerikleri ile arasındaki fark istatistiksel olarak önemsiz bulunmuştur (Çizelge 3.12, Şekil 3.6). Şekil 3. 6. Farklı kuraklık şiddeti ve bitki kısımlarına göre kişnişin K içeriği Sivritepe ve ark. (2008) kirazda in-vitro kurak koşullarda yapılan çalışmada K miktarında azalmalar meydana geldiğini tespit etmişlerdir. Nasri ve ark. (2008), 4 farklı sulama koşulu altında (0, 25, 50 ve 100) yetiştirilen karpuz çeşitlerinde makro elementler incelenerek, yüksek kuraklığın K konsatrasyonunda azalamaya yol açtığını ortaya koymuşlardır. Osuagwu ve Edeoga (2012) G. latifolium bitkisi kuraklık koşulları altında yetiştirilerek mineral içerikleri incelenerek, su stresi sonucu bitkinin yapraklarında potasyum içeriği önemli ölçüde azalma meydana gelmiştir. Arjenaki ve ark. (2012) yaptıkları çalışmada altı çeşit buğday kuraklık stresi uygulanarak mineral içeriği incelendiğinde; dirençli olan çeşitlerde K en yüksek değere sahip olduğu gözlenerek; potasyum miktarının kuraklıkla birlikte arttığı gözlenmiştir. Maksimoviç ve ark. (2003) yaptıkları çalışmada sekiz farklı şeker pancarı genotipleri 21 gün boyunca stres altında bırakılarak besin element içerikleri incelenmiş, element miktarlarında azalmalar meydana geldiği gözlenmiştir. Lindhauer (1995) su stresi koşullarında bitki K kullanarak bitkinin su stresine karşı toleransını arttırdığı gözlenmiştir. Çakmak (1997) kuraklık stresi yaşayan bitkilerde K bitkinin pH ve stomasında koruyucu bir rol oynadığı görülmüştür. Hu ve ark. (2005) kuraklık ve 29 tuzluluğun besin elementleri üzerindeki etkilerine bakılarak; potasyumun tuzlu ortamda büyümenin belirlenmesinde rol oynadığı ve kuraklığın etkisiyle azaldığı gözlenmiştir. 3.7.4. Kalsiyum İçeriği Kalsiyum içeriği bakımından kişnişin farklı bitki kısımları ve uygulanan farklı kuraklık şiddeti uygulamaları arasında istatistiksel olarak bir farklılık ortaya çıkmamıştır (Çizelge 3.11). Çizelge 3.11. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin Ca içeriği üzerine etkisine ilişkin varyans analiz sonuçları V.K. Bitki Kısmı (K) Kuraklık Şiddeti (S) K x S İnteraksiyonu Hata Toplam SD 1 2 2 12 17 KT 42.658 40.713 39.084 133.635 256.090 KO 42.658 20.357 19.542 11.136 F Değeri 3.8306 1.8280 1.7548 Prob 0.0740 NS 0.2028 NS 0.2145 NS Varyasyon katsayısı: % 30.53; **P≤0.05 düzeyinde anlamlı Kişnişte farklı bitki kısımları ve kuraklık şiddetine göre mineral madde içeriğindeki değişim genel olarak değerlendirildiğinde; potasyum içeriği açısından bitki kısımları ile kuraklık şiddetinin birlikte etkisinin % 50 kuraklık şiddetinde ve köklerde en yüksek düzeye ulaştığı tespit edilmiştir. Normal sulama koşullarında köklerde ve % 50 kuraklık koşullarında gövdede potasyum içeriklerinin minimum seviyede kaldığı belirlenmiştir (Çizelge 3.12). Sivritepe ve ark. (2008) kirazda in-vitro kurak koşullarda yapılan çalışmada Ca, miktarında azalmalar meydana gelmiştir. Osuagwu ve Edeoga (2012) G. latifolium bitkisi kuraklık koşullarıaltında yetiştirilerek mineral içerikleri incelenerek, su stresi sonucu bitkinin yapraklarında kalsiyum içeriğinde önemli ölçüde azalma meydana gelmiştir. Maksimoviç ve ark. (2003) sekiz farklı şeker pancarı genotipleri 21 gün boyunca stres altında bırakılarak kalsiyum içeriğine bakılarak element miktarında azalma meydana geldiği gözlenmiştir. 30 Şekil 3. 7. Farklı kuraklık şiddetine göre kişnişin mineral madde içeriği Waraich ve ark. (2011)’de yaptıkları çalışmada bitkilerdeki kuraklık stresinin hafiflemesinde mineral beslenmenin rolü inceleyerek makro (N, P, K, Ca ve Mg) ve mikro( Zn, B ve Cu) elementler ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır. Yapılan çalışmada kalsiyum ve bazı besin elementleri kuraklığın olumsuz etkilerini azaltmaktadırlar. Kuraklık koşullarında zararı en aza indirmek için bitkideki Ca arttırılmaktadır. Kalsiyum miktarı kurak koşullarda bitki büyümesinde önemli etkilere sahiptir. Palta (2000) kurak ortamda yetişen bitkilerde besin elementi olan kalsiyum giderek azalmıştır. Kalsiyum miktarı arttırılarak kuraklıktan dolayı oluşabilecek hasarı önlemektedir. Hu ve ark. (2005) kuraklık ve tuzluluğun besin elementleri üzerindeki etkilerine bakılarak kalsiyumun etkisine bakılarak kuraklıkla miktarının azaldığı gözlenmiştir. Etchebarne ve ark., (2009) farklı kuraklık koşullarının asma bitkisinin besin elementleri üzerindeki etkisi incelenerek kalsiyumun bitkide bağımsız olarak biriktiği gözlenmektedir ve su stresi altındayken kalsiyumun birikim miktarında azalmalar meydana gelmiştir. 31 Çizelge 3.12. Kişniş’te farklı bitki kısımlarına ve kuraklık şiddetine göre ortalama mineral madde içeriği değerleri (ppm) Bitki Kısmı Kuraklık Şiddeti (%) Na Mg K 0 6,90 6,76 16.77 b 10,49 50 4,48 5,88 35,13 a 10,27 25 3,79 8,79 23,99 ab 16,64 0 3,81 4,33 28,61 ab 8,87 50 2,30 4,78 18,78 b 9,84 25 2,65 5,44 34,38 a 9,45 NS NS 14,87 NS Kök Gövde Elementler EGF (% 5) Ca Farklı kuraklık şiddeti uygulamalarının kişnişin mineral madde içeriğine etkisine ilişkin değerler Çizelge 3.13’te verilmiştir. Çizelgeden de anlaşılacağı üzere farklı kuraklık şiddeti uygulamalarının kişniş bitkilerinin mineral madde içeriği üzerine etkisi olmuş, ancak bu etkilerden Mg elementinin değişimi istatistiksel olarak önemli bulunmuştur. Elde edilen verilere göre kuraklık şiddetinin artışı ile birlikte, kişniş bitkilerindeki sodyum elementinin içeriğinde azalma gerçekleşirken, Mg, K ve Ca elementlerinde bir artış ortaya çıkmıştır. Çizelge 3.13. Kişniş’te farklı kuraklık dozlarına göre elementlerin değişimi (ppm) Kuraklık Şiddeti (%) Elementler (ppm) Na Mg K Ca 0 5,35 5,55 b 22,69 9,68 50 3,38 5,33 b 26,95 10,06 25 3,22 6,92 a 29,18 13,04 EGF (% 5) NS 1,298 NS NS Farklı su stresi uygulamalarına göre kişniş bitkisinin farklı kısımlarına göre element içeriklerinin önemli ölçüde değiştiği tespit edilmiştir (Çizelge 3.14). Genel olarak değerlendirildiğinde bitkinin toprak üstü kısımlarına nazaran kök kısımlarında mineral madde içeriğinin daha yüksek olduğu görülmektedir. Bu durum bitkide mineral maddelerin alınımı ve taşınmasında suyun önemini ortaya koymaktadır. 32 Çizelge 3.14. Kişniş’te farklı bitki kısımlarına göre elementlerin değişimi (ppm) Bitki Kısmı Kök Gövde EGF (% 5) Na 5,05 a 2,92 b 1,797 Elementler (ppm) Mg K 7,01 a 25,29 4,85 b 27,26 NS 1,298 Ca 12,46 9,39 NS Kişniş bitkisinde diğer incelenen diğer elementlere göre potasyum maddesinin toprak üstü kısımlarında köklere nazaran daha fazla biriktiği görülmektedir. Bu durum potasyumun bitkilerin kuraklık stresine karşı dayanımında aldığı rol ve bitkide mineral maddelerin taşınımındaki farklıktan ortaya çıktığı düşünülmektedir (Şekil 3.4). Şekil 3. 8. Farklı bitki kısımlarına göre kişnişin mineral madde içeriği Su stresinin farklı bitkilerde mineral madde oranı üzerine etkilerinin araştırıldığı çalışmalarda genel olarak kuraklık stresi ile birlikte bitkilerde kalsiyum, magnezyum ve kükürt miktarlarının arttığı; fosfor, potasyum, demir ve mangan içeriklerinin ise azaldığı tespit edilmiştir (Khalid, 2006; Collave ark., 2008; Sivritepe ve ark., 2008; Nasri ve ark., 2008; Nikam ve Chavan, 2009). Bitkilerde mineral maddelerin taşınmasının su dengesine bağlı olduğu, bitki türünün de mineral maddenin bitkiler tarafından alınımı ve taşınmasında önemli rol oynadığı ortaya çıkmaktadır. 33 3.8. Yağ Asitleri İçeriği Yapılan laboratuvar analizlerine göre farklı su stresi uygulamalarının kişniş meyvelerinin yağ asitleri oranı üzerine etkili olduğu ortaya çıkmıştır (Çizelge 3.15). Çizelge 3.15 Farklı kuraklık koşullarına göre Kişniş meyvelerinin yağ asitleri kompozisyonu (%) Yağ Asitleri Caproic Acid (C6:0) Caprylic Acid (C8:0) Capric Acid (C10:0) Undecanoic Acid (C11:0) Lauric Acid (C12:0) Myristic Acid (C14:1) Pentadecanoic Acid (C15:0) Palmitik Asit (C16:0) Palmiteloic Acid (C16:1) Heptadecanoic Acid (C17:0) Stearik Asit (C18:0) Oleik Asit (C18:1) Linolelaidic Acid (C18:2) Linoleik Asit (C18:2) Arachidic Acid (C20:0) Cis-11-Eicosenoic Acid (C20:1) Linolenic Acid (C18:3) Cis-11,14.-Eicosadienoic (C20:2) Behenic Acid (C22:1) Lignoceric Acid (C24:1) Kontrol 0,2649 0,4070 0,5528 0,3184 0,2249 0,1333 0,0820 6,7765 0,1786 0,0730 2,1998 75,887 0,1189 11,097 0,3291 0,4387 0,1376 0,2086 0,1480 0,3819 99,958 MWD 0,1654 0,3020 0,4229 0,2814 0,2281 0,1950 0,0796 6,5758 0,1447 0,0789 2,2990 75,802 0,1395 11,976 0,3427 0,4387 0,1494 0,0676 0,0899 0,2214 100 SWD 0,4676 0,8927 1,2800 0,4683 0,7214 0,4534 0,1705 11,000 0,1554 0,1281 3,1863 65,618 0,1099 11,534 0,6288 0,3800 0,2195 0,2560 0,3064 0,5626 98,5389 Kişniş meyvelerinin sabit yağındaki temel yağ asitleri; oleik asit, stearik asit, palmitik asit ve linoleik asit olarak belirlenmiştir. Su eksikliğinin yağ asitlerinden en fazla oleik asit azalmasına yol açtığı, palmitik ve stearik asitlerde artışlar ortaya çıktığı, linoleik asit oranında ise kayda önemli bir değişimin olmadığı tespit edilmiştir (Çizelge 3.15). 34 Şekil 3. 9. Farklı kuraklık şiddetine göre kişnişin yağ asitleri içeriği Konu ile ilgili olarak yapılan önceki çalışmalarda; Bettaieb ve ark. (2011) kuraklığın toplam yağ asidi içeriği üzerindeki etkilerine bakıldığında önemli ölçüde azaldığı görülmüştür. Kontrol ve MWD kıyaslandığında % 64 oranında azalma, SWD ile kıyaslandığında ise; % 69 oranında bir azalma göstererek kuraklık artışının total yağ asidi içeriğinde olumsuz yönde etkisinin olduğunu gözlemlemiştir. Kimyon bitkisinin yağ asidi kompozisyonuna bakıldığında; çevresel koşullara göre değişiklik göstermektedir. Kimyon bitkisinin yağ asidi içeriği linoleik, linolenik, palmitik ve laurik asitlerden oluşturmaktadır. Linoleik asid yüzdesi kontrol ile MWD ve SWD sırasıyla karşılaştırıldığında % 22 ve % 17 oranında azaldığı, linolenik asit karşılaştırıldığında sırasıyla; % 42 ve % 49 oranında önemli ölçüde azaldığı, palmitik asit oranı sırasıyla % 11.39 ve % 34.24 arttığını ve aynı şekilde laurik asitte sırasıyla % 32.05 ve % 41.58 oranında artış göstermektedir. Buradan da anlaşıldığı üzere MWD’ de laurik asit ve SWD’ de ise palmitik asit temel yağ asidi olduğu gözlenmektedir. Ghamarnia ve ark. (2013) farklı kuraklık koşullarında yetiştirilen kişnişin yağ verimi su kullanım etkinliği su stresi sonucunda hızla düşmüştür.Yapılan bu çalışmada önerilen su stresi eşik değeri % 80 dir. 35 4. SONUÇ VE ÖNERİLER Bu çalışmada, su stresinin kişniş (Coriandrum sativum L.)’te bitki gelişimi ile meyvede yağ asidi ve besin elementi içeriğine etkisini araştırılmıştır. Çalışma kapsamında, tohumların çimlenmesini takiben bir aylık fide döneminden olgunlaşma sonuna kadar bitkilere tarla kapasitesine göre üç farklı su stresi seviyesi (% 100, % 50 ve % 25) uygulanmıştır. Meyveler olgunlaştıktan sonra hasat edilen bitkilerde, bitkisel özellikler ile biyokimyasal parametreler tespit edilmiştir. Araştırmada elde edilen sonuçlar aşağıda maddeler halinde verilmiştir: 1. Kişniş bitkilerinde farklı derecedeki kuraklık şiddetinin bitki boyu üzerine etkisi istatistiksel olarak önemli bulunmuş olup, kuraklık şiddetini artışıyla birlikte bitki boyunca önemli azalmalar kaydedilmiştir. Kontrol uygulaması ile % 50 kuraklık şiddeti uygulaması arasında bitki boyu bakımından farklılık olmazken, % 25 kuraklık şiddetinde diğer uygulamalara göre bitki boyunda yaklaşık % 50’lik bir azalma ortaya çıkmıştır. 2. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin yaş bitki ağırlığı üzerine etkisi istatistiksel olarak önemli bulunmuştur. Kuraklık şiddetinin artışına paralel olarak kişniş bitkisinde yaş bitki ağırlığının kayda değer ölçüde azaldığı tespit edilmiştir. Kontrol uygulamasında ortalama bitki boyu 34.6 cm olarak tespit edilirken, kuraklık şiddetinin artışına bağlı olarak bitki boyları % 50 ve % 25 kuraklık şiddeti uygulamalarında sırasıyla 20.7 cm ve 10.5 cm olarak gerçekleşmiştir. 3. Kişniş bitkilerinde farklı kuraklık şiddetinin kuru bitki ağırlığına etkisi kişnişin yaş bitki ağırlığına olan etkiye benzer şekilde ortaya çıkmıştır. Kuru bitki ağırlığı açısından farklı kuraklık şiddeti uygulamalarının etkisi istatistiksel olarak önemli bulunmuş, ancak kontrol uygulaması ile % 50 kuraklık şiddeti uygulaması arasındaki fark istatistiksel olarak önemsiz olmuştur. Kuraklık şiddetinin yüksek olduğu % 25 uygulamasında kuru bitki ağırlığının önemli düzeyde azaldığı belirlenmiştir. 4. Varyans analiz sonuçlarına göre farklık kuraklık şiddetinin kişniş bitkilerinde kök boyu üzerine etkisi istatistiksel olarak önemli olmuş, kuraklık şiddetinin 36 artışıyla birlikte kök boyu azalmıştır. Kuraklık şiddetinin etkisine bağlı olarak kök boyundaki azalma % 25 kuraklık şiddeti uygulamasında belirgin olarak ortaya çıkmıştır. 5. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişte yaş kök ağırlığı üzerine etkisi istatistiksel olarak önemsiz olmuştur. Ancak, yaş kök ağırlığına ait ortalama değerler göz önüne alındığında, kuraklık şiddetinin artışına bağlı olarak kişnişte yaş kök ağırlığının azaldığı görülmektedir. 6. Yaş kök ağırlığına benzer şekilde kuru kök ağırlığı üzerine de farklı kuraklık şiddeti uygulamalarının etkisi önemsiz olmuş, ancak kuraklık şiddetinin etkisi % 25 uygulamasında diğer uygulamalara göre belirgin şekilde farklılık göstermiştir. Kuru kök ağırlığı, yaş kök ağırlığına bağlı olarak değişim göstereceğinden çalışmada ortaya çıkan sonuç bu ilişkiyi desteklemektedir. 7. Yapılan laboratuar analizlerinden elde edilen verilerin varyans analizleri sonucunda; kişniş bitkilerinde bitkinin farklı kısımlarına göre Na içeriğinin istatistiksel olarak önemli derecede etkilediği; ancak farklı kuraklık şiddetinin bitkide Na içeriği üzerine herhangi bir etkisinin olmadığı tespit edilmiştir. Kişniş bitkilerinin kök ve gövde kısımlarında yapılan mineral madde analizleri sonucunda, kök kısmının gövdeye göre Na içeriği bakımından daha zengin olduğu tespit edilmiştir. 8. Magnezyum elementinin farklı kurak şiddetine maruz bırakılan kişniş bitkilerinde; kuraklık şiddeti ve bitki kısımlarına göre değişimine ilişkin verilerin istatistiksel analizi sonuçlarına göre, farklı kurak şiddeti uygulamaları ve bitki kısımlarına göre Mg içeriği istatistiksel olarak önemli ölçüde değişim göstermiştir. Farklı bitki kısımlarına göre değerlendirildiğinde, kişniş bitkilerinin kök kısımlarının gövdeye oranla magnezyum elementi açısından daha zengin olduğu belirlenmiştir. Farklı kuraklık şiddeti uygulamalarına göre kişniş bitkilerinde magnezyum içeriği değişim göstermiştir. Elde edilen verilere göre kuraklık şiddetinin artışıyla birlikte Mg içeriğinin de arttığı belirlenmiştir. 37 9. Potasyum içeriğinin kişniş bitkilerinin değişik bitki kısımlarında farklı kuraklık şiddeti uygulamalarına göre istatistiksel olarak farklılık gösterdiği tespit edilmiştir. Kişniş bitkilerinde en yüksek potasyum içeriği % 50 kuraklık şiddeti uygulamasında köklerde tespit edilmiş, ancak % 25 kuraklık şiddetinin uygulandığı bitkilerin gövde kısımlarında belirlenen potasyum içerikleri ile arasındaki fark istatistiksel olarak önemsiz bulunmuştur. 10. Kalsiyum içeriği bakımından kişnişin farklı bitki kısımları ve uygulanan farkı kuraklık şiddeti uygulamaları arasında istatistiksel olarak bir farklılık ortaya çıkmamıştır. Kişnişte farklı bitki kısımları ve kuraklık şiddetine göre mineral madde içeriğindeki değişim genel olarak değerlendirildiğinde; potasyum içeriği açısından bitki kısımları ile kuraklık şiddetinin birlikte etkisinin % 50 kuraklık şiddetinde ve köklerde en yüksek düzeye ulaştığı tespit edilmiştir. Normal sulama koşullarında köklerde ve % 50 kuraklık koşullarında gövdede potasyum içeriklerinin minimum seviyede kaldığı belirlenmiştir. 11. Yapılan laboratuvar analizlerine göre farklı su stresi uygulamalarının kişniş meyvelerinin yağ asitleri oranı üzerine etkili olduğu ortaya çıkmıştır. Önemli primer metabolitlerden olan yağlar, içerdiği yağ asidi bakımından insan beslenme ve sağlığı üzerinde olumlu ya da olumsuz etkileri vardır. Doymuş yağ asitlerinin kalp damar hastalığına ilişkin olumsuzluklara neden oldukları, doymamış yağ asitlerinin ise beslenme açısından olumlu etkiler oluşturduğu bilinmektedir. Ancak, bu durum doymuş yağ asitlerinin tüketilmesinin tüketilmemesi anlamına gelmemelidir. Beslenme rejimleri dikkate alındığında hem doymuş hem de doymamış yağ asitlerinin belirli bir oranlarda tüketilmesinin gerekliliği ortaya çıkmaktadır (Çakmakçı ve Kahyaoğlu, 2012). 12. Kişniş meyvelerinin sabit yağındaki temel yağ asitleri; oleik asit, stearik asit, palmitik asit ve linoleik asit olarak belirlenmiştir. Su eksikliğinin yağ asitlerinden en fazla oleik asit azalmasına yol açtığı, palmitik ve stearik asitlerde artışlar ortaya çıktığı, linoleik asit oranında ise önemli bir değişimin olmadığı tespit edilmiştir. 38 Sonuç olarak; farklı kuraklık şiddeti uygulamalarının kişniş bitkisinde bitki gelişimi üzerine önemli etkilere sahip olduğu, kuraklık şiddetinin artışına bağlı olarak bitki gelişiminde gerilemeler ortaya çıktığı tespit edilmiştir. Bitkinin toprak üstü kısımlarında ortaya çıkan gelişme geriliğinin, toprak altı organı olan kökte de benzer şekilde olduğu belirlenmiştir. Farklı kuraklık şiddeti uygulamalarının kişniş bitkilerinin mineral madde içeriği üzerine etkisi olmuş, ancak bu etkilerden Mg elementinin değişimi istatistiksel olarak önemli bulunmuştur. Elde edilen verilere göre kuraklık şiddetinin artışı ile birlikte, kişniş bitkilerindeki sodyum elementinin içeriğinde azalma gerçekleşirken, Mg, K ve Ca elementlerinde bir artış ortaya çıkmıştır. Kişniş meyvelerinin sabit yağ içeriği de farklı su stresi koşullarından etkilenmiş olup, su eksikliğinde en fazla oleik asit azalması ortaya çıkmış, palmitik ve stearik asitlerde artışlar meydana gelmiştir. Kuraklık etkisiyle linoleik asit oranında önemli bir değişim olmamıştır. Elde edilen bulgulara göre farklı sulama rejimleri ile bitkilerin biyokimyasal yapılarının değiştirilebileceği ve bu anlamda da sanayinin ihtiyaç duyabileceği bazı doğal kimyasalların veriminde artışlar sağlanabileceği kanaati ortaya çıkmıştır. 39 5. KAYNAKLAR Abdalla, M.M., El-Khoshıban, N.H., 2007. The ınfluence of water stress on growth, relative water content, Craterostigma wilmsii pigments, some metabolic and hormonal contents of two Triticiuma estivum cultivars. Journal of Applied Sciences Research, 3 (12) : 2062-2074. Akgül, A., 1993 Baharat Bilimi ve Teknolojisi, Gıda Tek. Der. Yayınları, No: 15, Ankara. Alahdadi, I., Oraki, H., Parhizkar Khajani, F., 2011. Investigation of the fatty acid compositions and some chemical characteristics in sunflower hybrids under water deficit stress. Iranian Journal of Food Science and Technology. 8(28 (special issue)):18-9. Anonymous, 2001. Coriander. New Zealand Institute for Crop & Food Research Ltd. A Crown Research Institute Crop &Food Research [Broad Sheet]. Vol. 30, pp. 1–4. Arjenaki F.G., Jabbari R., Morshedi A., 2012, ‘’Evaluation of Drought Stress on Relative Water Content, Chlorophyll Content and Mineral Elements of Wheat (Triticum aestivum L.) Varieties’’International Journal of Agriculture and Crop Sciences. Available online at www.ijagcs.com_ IJACS/2012/4-11/726-729 ISSN 2227-670X ©2012 IJACS Journal. Arslan, N., Gürbüz, B., Gümüşçü,A., 1997. Bazı Kişniş (Coriandrum sativum L.) Populasyonlarının Ankara Şartlarında Kışa Dayanıklılığı Üzerine Bir Araştırma.XI.Bitkisel İlaç Maddeleri Toplantısı.22-24 Mayıs 1997.A.Ü.Eczacılık Fak.Ankara.491-498. Asadı-Kavan, Z., Ghorbanlı, M., Pessaraklı, M., Sateeı, A., 2009. Effect of polyethylene glycolandits ınteraction with ascorbate on seed germination ındex in Pimpinella anisum L. Journal Of Food, Agriculture& Environment, 7 (3&4) : 6 6 2 6 6 6) Ashraf, M. and Iram, A., 2005. Drought stress induced changes in some organic substances in nodules and other plant parts of two potential legumes differing in salt tolerance. Flora, 200: 535–546. Azhar, N., Hussain, B., Ashraf, M.Y., Abbasi, K.Y., 2011. Water stress medıated changes ın growth, physıology and secondary metabolıtes of Desi Ajwain (Trachyspermum ammi L.) Pakistan Journal of Botany, 43: 15-19. Barranco, D., Fernandez-Escobar, R., Rallo, L., 1999. “El Cultivo Del Olivo”. 3.a Edición, Revisada Ampliada, Ediciones Mundi-Prensa, Madrid. 40 Baytop, T., 1994.Türkçe Bitki Adları Sözlügü, Türk Dil KurumuYayınları, No: 578, Ankara, 508. Baytop, T., 1999. Türkiye’de Bitkiler Ġle Tedavi GeçmiĢte ve Bugün (II. Basım). Bergmann, W., 1992. Nutritional Disorders of Plants. Development, Visual and Analytical Diagnosis. Gustav Fischer Verlag Jena, Stuttgart, New York. Bettaieb, I., Zakhama, N., Wannes, W. A., Kchouk, M.E., Marzouk, B., 2009. ‘’Water deficit effects on Salvia officinalis fatty acids and essential oils composition’’ Aromatic and Medicinal Plants Unit, CBBC, BP 901, 2050 HammamLif, Tunisia Bettaieb, I., Knioua, S., Hamrouni, I., Limam, F., Marzouk, B., 2011.Water-deficit impact on fatty acid and essential oil composition and antioxidant activities of cumin (Cuminum cyminum L.) aerial parts. J Agric Food Chem. 2011 Jan 12;59(1):328-34. doi: 10.1021/jf1037618. Epub 2010 Dec 8. Blade, S. 1998.‘’Coriander, Alberta Agriculture, Food and Rural Development, Practical Information for Alberta’s Agriculture Industry, Agdex147/20-2, pp. 1–4. Bussol, C. A. and Lobartini, J. C. 2004. ‘’Mineral Composition of Medicago minima and Erodium cicutarium Under Various Water Regimes (Departamento de Agronomia y ERZOS (CONICET), Universidad Nacional del Sur, Bahia Blanca, Pcia. Bs. As., Argentina). Cha-Um, S., Kırdmanee, C., 2009.‘’Proline accumulation, photosynthetic abilities and growth characters of sugarcane (Saccharum officinarum l.) plantlets in response to ıso-osmotic salt and water-deficit stres.’’ Agricultural Sciences in China, 8 (1) : 51-58. Çakmak, I., 1997. ‘’Role of potassium in protecting higher plants against photooxidative damage. In: Johnston, A.E. (Ed.), Food security in the WANA region, the essential need for balanced fertilization, International Potash Institute, Basel Switzerland, pp. 345-352. Çakmakçı, S., Kahyaoğlu, D.T., 2012. Yağ Asitlerinin Sağlık ve Beslenme Üzerine Etkileri. Türk Bilimsel Derlemeler Dergisi 5 (2): 133-137. Çoban, S.S., 2007 ‘’Nohut Genotiplerinde Kuraklığa Bağlı Fizyolojik Parametreler Ve Mineral Beslenme Üzerine Salisilik Asitin Etkisi’’ (Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü)(Toprak Anabilim Dalı) Ankara. Dhanda, S.S.,Sethi, G.S. and Behl, R.K. 2004.Indices of Drought Tolerance in Wheat Genotypes at Early Stages of Plant Growth. J. Agronomy and Crop Sci. 190, 6-12. 41 Diederichsen, A. 1996. Coriander (Coriandrum sativum L.) promoting the conservation and use of underutilized and neglected crops, 3. Institute of Plant Genetics and Crop Plant Research. Ecem, N., 2010. ‘’Farklı Mısır (Zea Mays L.) Çeşit Ve Hatlarında Kuraklık Stresi Etkilerinin Fizyolojik Olarak İncelenmesi’’ Sakarya Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Biyoloji Anabilim Dalı. Echevarrıa-Zomeno,S., Arıza, D., Jorge, I., Lenz, C., Jesusvjorrı, N.A., Navarro, R., 2009. Changes in the protein profile of Quercus Ilex leaves in response to drought stres and recovery. Journal of Plantphysiology, 166: 233-245. Etchebarne, F., Ojeda, H. and Deloıre, A., 2009.’’Influence Of Water Status On Mineral Composition Of Berries İn ‘Grenache Noir’ (Vitis Vinifera L.) ‘’ Vitis 48 (2), 63–68 (2009), Montpellier, France. Ghamarnia, H., Daichin, S., 2013. ‘’Effect of different water stress regimes on different Coriander (Coriander sativum L.) Parameters in a semi-arid climate.’’ International Journal of Agronomy and Plant Production. Vol., 4 (4), 822-832. Güner, H., 1961. Gübreleme Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları, No: 40, İzmir. Hassan, F.A.S., Bazaid. S., Ali. E.F., 2013. Effect of deficit irrigation on growth, yield and volatile oil contenton Rosmarinus officinalis L. plant. Journal of Medicinal Plants Studies. 1(3):12-21. Hu, Y.,and Schmidhalter, U., 2005. ’’ Drought and salinity: A comparison of their effects on mineral nutrition of Plants’’ J. Plant Nutr. Soil Sci. 2005, 168, 541–549, 1 Chair of Plant Nutrition, Technical University of Munich, D-85350 FreisingWeihenstephan, Germany Accepted June 11, 2005. Jamali, M. M. ve Martirosyan, H., 2013. Evaluate the effect of water deficit and chemical fertilizers on some characteristics of coriander (Coriandrum sativum L.) International journal of Agronomy and Plant Production. 4 (3), 413-417. Kaya, C, Higgs, D, Ikinci, A., 2002. An experiment to investigate ameliorative effects of potassium sulphate on salt and alkalinity stressed vegetable crops. Journal of Plant Nutrition 25:11, 2545-2558. Khalid KhA (2006). Influence of water stress on growth, essential oil, and chemical composition of herbs (Ocimum sp.). Int. Agrophysics, 20: 289-296. Khorasaninejad, S., Mousavi, A., Soltanloo, H., Hemmati, K., Khalighi, A., 2011. The effect of drought stress on growth parameters, essential oil yield and constituent 42 of Peppermint (Mentha piperita L.) Journal of Medicinal Plants Research Vol. 5(22), pp. 5360-5365. Laribi, B., Kouki, K., Sahli, A., Mougou, A., Marzouk, B., 2011. Essential Oil and Fatty Acid Composition of a Tunisian Caraway (Carum carvi L.) Seed Ecotype Cultivated under Water Deficit. Advances in Environmental Biology, 5(2): 257-264. Lindhauer, M.G., 1995 ‘’Influence of K nutrition and drought and water stressed unflower plants differing in K nutrition. ‘’J.Plant Nutr 10: 1965-1973. Maksimovic, I.V.,Kastori, R.R. Petrovic, N.M., Kovecev, L.M ., Sklenar, P.S ., 2003 ‘’ The Effect Of Water Potentıal On Accumulatıon Of Some Essentıal Elements In Sugarbeet Leaves (Beta Vulgaris Ssp. Vulgaris)’’ Zbornik Matice Srpske Za Prirodne Nauke / Proceedings For Natural Sciences, Matica Srpska Novi Sad, ¥ 104, 39—50, 2003 Mameli, M.G., Zucca, L., Maxia, M., Manca, G. and Satta, M. 2011. Effects of different irrigation management on biomass and essential oil production of Thymus vulgaris L., Salvia officinalis L. and Rosmarinus officinalis L., cultivated in the southern Sardinian climate (Italy). Acta Hort. (ISHS) 889:469-474. http://www.actahort.org/books/889/889_59.htm Marchese, J.A., Ferreira, J.F., Rehder, V., Rodrigues, O., 2010. Water deficit on the accumulation of biomass and artemisinin in annual wormwood (Artemisia annua L., Asteraceae) Congr. Braz. Soc. Plant Pathol. 2010;22:1–9. Martınez, J.P., Sılva, H., Ledent, J.F., Pınto, M., 2007. Effects of drought stress on the osmotic adjustment, cell wall elasticity and cell volume of six cultivars of common beans (Phaseolus vulgarisL.) Eur J Argon, 26: 30- 38. Murguia J. R, Belles J. M, Serrano R., 1995. A salt-sensitive 3 (2), 5-bisphosphate nucleotidaseinvolved in sulfateactivation. Science,267,232-2. Nasrı, M., Zahedı, H., Moghadam, H.R.T., Ghooshcı, F., Paknejad, F., 2008. Investigation of WaterStress on Macro Elements in Rapeseed Genotypes Leaf (Brassica napus). American Journal of Agricultural and Biological Sciences, 3 (4) : 669-672. Nikam, V.K., Chavan, P.D., 2009. Influence of water deficit and waterlogging on the mineral status of a medicinal plant Chlorophytum borivilianum. Acta Botanica Hungarica. 51, 1(2):105-113. Osuagwu, G.G.E.,Edeoga, H.O., 2012. ‘’The Influence Of Water Stress ( Drought) On The Mineral And Vitamin Content Of Leaves Of Gongronema Latifolium 43 (Benth)’’. ( Department Of Plant Science And Biotecnology, Michanel Okpara University Of Agriculture, Umudike, Pmb 7267 Umuahia, Abia State, Nigeria) Palta, JP., 2000. Stress Interactions at the Cellular and Membrane Levels. Hort. Sci. 25(11): 1377. Sakar, M.K., Tanker, M., 1991. “Fitokimyasal Analizler”, Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Yayınları: 67, Ankara. Sani, B. and Farahani, H.A., 2010. Effect of P 2 O 5 on coriander induced by AMF under water deficit stress. Journal of Ecology and the Natural Environment Vol. 2(4), pp. 52-58, April 2010 Seyed Y. S. Lisar, Rouhollah Motafakkerazad, Mosharraf M. Hossain and Ismail M. M. Rahman (2012). Water Stress in Plants: Causes, Effects and Responses, Water Stress, Prof. Ismail Md. Mofizur Rahman (Ed.), ISBN: 978-953-307-963-9, InTech, Available from: http://www.intechopen.com/books/water-stress/water-stressinplants-causes-effects-and-responses Sherwın, H.W., Farrant J.M., 1998. Protection mechanisms against excess light in the resurrection plants Craterostigma wilmsii and Xerophyta viscosa, Plant Growth Regul., 24: 202-210. Sivritepe, N., Erturk, U., Yerlıkaya, C., Türkan, İ., Bor, M., Özdemır, F., 2008. Response of the cherry root stock to water stress ınduced in vitro. Bıologıa Plantarum, 52 (3) : 573-576. Şekeroğlu, N. ve M. Özgüven, 2006. Effects of Different Nitrogen Doses and Plant Densities on Yield and Quality of Oenothera biennis L. Grown in Irrigated Lowland and Un-irrigated Dryland Conditions. Turkish Journal of Agriculture and Forestry, 30:125-135. (Doktora Tez Yayını) Tarczynski M. C, Jensen R. G, Bohnert H. J., 1993. Stressprotection of transgenictobaccobyproduction of theosmolytemannitol. Science 259, 508-510. TUBIVES, 2013. http://turkherb.ibu.edu.tr/index.php?sayfa=karsilastir Türkan, İ., Bor, M., Özdemir, F., Koca, H., 2005. Differantial responses of lipid peroxidation and antioxidants in the leaves of droutght-tolerant P.acutifolius GRAY and drought sensetive P.vulgaris L. subjected to polyethylene glycol mediates water stres. Plant Science, 168; 223-231. Waraich, E.A.,Ahmad, R., Saifullah, M. Y. Ashraf, Ehsanullah., 2011. ‘’ Role Of Mineral Nutrition İn Alleviation Of Drought Stress İn Plants’’ Austuralian Jornual Of Crop Science AJCS 5(6):764-777 (2011) ISSN:1835-2707. 44 Wyk, B.E. ve Wink, M., 2004. Medicinal Plants of the World. Timber Press. Portland, Oregon. P: 114. Yağmur Y., 2008 ‘’Farklı Asma (Vitis Vinifera L.) Çeşitlerinin Kuraklık Stresine Karşı Bazı Fizyolojik Ve Biyokimyasal Tolerans Parametrelerinin Araştırılması’’ Bornova-İzmir. Yılmaz, G., Pınar, M., Koyuncu, M.,2009. Türkiye’de yetişen Heptaptera MARG. & REUTER (Umbelliferae) türlerinin polen ve tohum morfolojileri. Ankara Eczacılık Fakültesi Dergisi. 38(2):103-116. Yin, C. Y.; Duan, B. L.; Luo, J. X.; Li, C. Y., 2005. ‘’Early growth, dry matter allocation and water use efficiency of two sympatric Populus species as affected by water stress’’. Environ. Exp. Bot., 53, 315-322. Rouphael, Y., M., Cardarelli, and G., Colla, 2008. Yield, Mineral Composition, Water Relations, and Water Use Efficiency of Grafted Mini-watermelon Plants Under Deficit Irrigation (Dipartimento di Geologia e Ingegneria Meccanica, Naturalistica e Idraulica per il Territorio, Universita della Tuscia, 01100 Viberbo, Italy). Yuan Y, Liu Y, Wu C, Chen S, Wang Z, et al. (2012). Water Deficit Affected Flavonoid Accumulation by Regulating Hormone Metabolism in Scutellaria baicalensis Georgi Roots. PLoS ONE 7(10): e42946. doi:10.1371/journal.pone.0042946 WEB 1. http://gernot-katzers-spice-pages.com/engl/Cori_sat.html WEB 2. http://shiftingpixel.com/2007/01/24/more-coriander-seeds/ 45 ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı : Hediye Gül GÖZÜAÇIK Doğum Yeri : Bismil / Diyarbakır Doğum Tarihi : 01.02.1986 E-Posta : hediye_gul_86@hotmail.com :h.g.gozuacik@gmail.com Yabancı Dil : İngilizce Eğitim Durumu Orta Öğretim: Bismil Süper Lisesi( YDA ) ,2004, Bismil/ Diyarbakır Lisans: Gaziantep Üniversitesi, 2011, Gaziantep Yüksek Lisans: Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Kilis 46